Giriş
(8)

sözlükteki ayrımcılık, nefret söylemleri, troller... ne düşünüyorsunuz

runagain
ben mi yanılıyorum yoksa sözlük de, ülkece yaşadığımız lümpen cennetine mi dönüştü?geçenlerde bir arkadaş sormuştu hani bir duyuruda; "o kibar, medeni, hayvan sever, doğa severler neredesiniz? gerçek hayatta hiç rastlamıyorum." diye.troller neden ve nasıl hala yazmaya devam edebiliyor? en ufak şeyde
ben mi yanılıyorum yoksa sözlük de, ülkece yaşadığımız lümpen cennetine mi dönüştü?
geçenlerde bir arkadaş sormuştu hani bir duyuruda; "o kibar, medeni, hayvan sever, doğa severler neredesiniz? gerçek hayatta hiç rastlamıyorum." diye.

troller neden ve nasıl hala yazmaya devam edebiliyor? en ufak şeyde uçurulan yazarlar dururken!

nefret söylemleri içeren başlık/entryler nasıl barındırılabiliyor? şikayet edince siliniyor kimisi, şahidim. ancak bolca örnekleri de varlığını sürdürüyor.

eskiden sözlüğe girdiğimde saatlerce çıkamazdım. o başlıkta o başlığa, o entryden diğerine atlar; öğrenir, eğlenir, iyi vakit geçirirdim. şimdi "bir arkadaşa bakıp çıkıcam" gibi giriyorum.

duyuru da çok farklı değil. sözlük kadar olmasa da. açılan duyuruya cevap vermek yerine; egosunu tatmin için yazan, işi gücü provoke olan tipler, her şeyin geyiğini yapanlar... tepeden tepeden ayar veren kasıntı tipler...

ne düşünüyorsunuz?
0
runagain
(16.05.17)
Sözlük'te ve Duyuru'da iyi insanlar da var ama geneli öyle. Geçen Sözlük'te bir entry'de o gün doğum günüm olduğunu yazmıştım mesela konuyla ilgili diye. 15 kişi falan hiç muhabbeti olmamasına rağmen mesaj atıp doğum günümü kutladı. Sol frame'e bakmadan gezmeye çalışıyorum. Sözlük yönetimi bunu istiyor. Daha çok karmaşa, daha çok olay, daha çok tıklanma, daha çok kazanç. Moderatör gelip sorun oluşturan entry'yi anında silerse, o zaman kimse tartışma yapamaz. Tartışma olmayınca da Sözlük daha az tıklanır. Millet zaten o tip şeyleri okumak için giriyor.
0
dissendium
(16.05.17)
Her zaman troller oldu, hatta zaman zaman ucuruluyorlar ama yeni hesapla geri geliyorlar. Yazi stillerinden falan anliyorsuz zaten ayni kisiler olduklarini. Zaten trolleroin bir kismi sevgili bulmaya geliyor, sevgilim benden sunu istedi kabul etmedim beni param icin kullaniyor diye yalan yanlis basliklar aciyorlar.

Nefret soylemi de zaten Turkiye'de en liberal gecinen insanlarda da var. Kadin haklarini savunur ama escinsellik karsitidir, irkciligi elestirir ama Israil dusmanligi yapar, Turklerin Avrupa'da ezildigini soyler ama Kurt karsitidir... insanlarimiz boyle, sozluk ve duyuru da bunun sadece yansimasi.
0
Traveller
(16.05.17)
genel itibariyle internet böyle bir şey, sözlüğe ya da ülkeye özel bir durum değil. hatta daha da genel bakacak olursak bu içerisinde bulunduğumuz dönem bilginin değil, dikkat çekmenin değer kazandığı bir dönem. bu da her alanda kendisini gösteriyor işte, gayet normal. ha bilgi yine mevcut ancak düzgününe ulaşmak zorlaştı.

ya bu arada traveller, "irkciligi elestirir ama Israil dusmanligi yapar" demişsin de ne alakası var? tam aksine birçok hümanist net olarak israil düşmanıdır. misal şu harekete içlerinde brian eno gibilerinin de olduğu birçok isim destek vermiştir --> bdsmovement.net ha kendi fikrime göre israil, hani derler ya "necessary evil", ne yazık ki bu devleti de o konumda görüyorum açıkçası şu coğrafyada.

nefret söylemi konusuysa söylemden söyleme değişir. yani bazen öyle abartılıyor ki ağzını açsan problem oluyor. dengeyi sağlamak mühim.

bu arada benim sözlükte en rahatsız olduğum şey yapılan hakikaten kötü espriler. klişeler var ya, bakınız veriyorlar direkt ezbere. açılan başlıklardaki ilk 2-3 sayfa çöp resmen artık. herif ilk sayfada yer almak adına sıçarken klozete düşecek telaşından. ben sadece ülkede ne olmuş diye gündemdeki başlıklara bakıp geçiyorum, okuduğum yok pek.
0
soso
(16.05.17)
kanzuğun trolleri de vardır kesin. ne kadar yaygara o kadar tık. o kadar boş muhabbet, saçma anket hem trollerin hem de yeni nesilin tırt olmasından kaynaklı sanırım. duyuru da pek farklı değil. adam en güzel elma hangi renk diye sorarsa altında bırakın da bi iki espiri dönsün.
0
hasmetizm 2046
(16.05.17)
2003'ten beri sözlükçüyüm. sözlük yıllar içinde gittikçe dayanılmaz bir yer haline geldi benim için.

mümkün olduğunca sol frame ile ilgilenmiyorum. badiler ne yazmış, neler favlamış, o kadar. badilerin yazdıklarından ve favladıklarından yeni badi devşiriyorum.

eskiden troller anında uçurulurdu ve bu troller şimdiki gibi ağır provokatif başlık açan tipler de değildi. o zamanlar sözlük sözlüktü. şimdi twitterımsı bir yapı yaptılar. hukuken sakıncalı olmadıkça her istediğini yazabiliyorsunuz.

yöneticiler de sözlükçülerin etinden sütünden ve hitinden ne kadar yararlanabilirizin hesabını yapıyor. o yüzden size tavsiyem, okuyun, alacağınızı alın, geçin.
0
tabudeviren
(16.05.17)
@soso

Bir ulkenin insanlarindan oldugu gibi nefret eden humanist! hahaha

Bir ulkenin hukumetini elestirebilirsin ama ben de Turk hukumetini elestirecekken Turk halki diye elestiri yapanlari sevmiyorum. O humanist gecinenlerin de bundan farki yok. Hukumeti elestireyim derken tum ulkeyi asagilamak, halkindan nefret etmek humanist bir durum degil.
0
Traveller
(16.05.17)
israil halk değil, bir devlet. israil karşıtlığı ayrı antisemitizm ayrı. sen israil dediğin için devlet üzerinde durdum. ancak israillilerden bahsediyorsan, tabii ki biraz gerizekalılık oluyor o tür bir düşmanlık.
0
soso
(16.05.17)
tabudeviren + 1

Sol frame'e bakmıyorum bile. Geçen gün bir başlık vardı, İngiliz bilmemkimleri acil toplantı için çağrılmış ve ilk entry 'Şu kadar yıldır olmayan bir durum, herkes merak içinde' tarzı bir şey yazmıştı. Olayın ne olduğunu bilmiyorum, sayfalarca bilgi aradım ve sayfalarca geyik vardı. Her sayfada 3-4 tane de 'Geyik yapmayın, haber almaya çalışıyoruz' tarzı entry vardı. Haklı olsalar bile onların çokluğundan yine bir şey anlaşılmıyordu. Velhasıl, 5. sayfada bilgi gibi bir şeye rastladım en sonunda. Önemli bir şey değildi ama Ekşi'yi hep bilgi alma amaçlı kullandım. Sonradan türedi bu 'Bilgi için buraya geliyorsanız, vay halinize' grubu.

Keşke sadece kutsal bilgi kaynağı olarak kalsaydı. Geyik yapmak komple yasaklansa ve ortalık ciddiyetten kaskatı olup buz kezse bile, şu durumla karşılaştırınca tercih ederim. Moderasyonun toplu istifasından sonra toplanamadı Sözlük. Şimdi sadece badiler neye favlamış ve o gün bir şey olmuş mu diye bakıyorum.

Nefret söylemi için bir mail grubu vardı eskiden ve çok güzel tartışmalar oluyordu. İnsanlar çok eleştirmişti 'Yapacak işiniz mi yok' diye ama her kelimeyi ayrı ayrı tartışıyorlardı. Sonuçta 'Yok, bu saldırı içeriyor' gibi basit bir yere çıksa ve bazen tartışma sonuçlanmasa bile gerçekten her şey güzel gerekçeli idi ve bir miktar emek verilen tartışmalarla ortaya çıkıyordu.

Sözlük artık ülkenin yansıması; nefret söylemi ülkede gırla giderken Sözlük'ün sığınak gibi olmasını beklemek zordu.
0
aychovsky
(17.05.17)
(15)

er kişiler göğüs kıllarınızı kesiyor musunuz?

vayezikhan
kesmeli miyiz? kesmemelimiyiz? olağanı nedir?
kesmeli miyiz? kesmemelimiyiz? olağanı nedir?
0
vayezikhan
(16.05.17)
kesmemeliyiz
0
mevsimler
(16.05.17)
Paşa gönlüne kalmış.
0
angelus
(16.05.17)
çok kazağa bağlamadıysa kesilmemesi taraftarıyım.
0
syozkn
(16.05.17)
bende havuzla başladı, sonra alışkanlık oldu.
artık kendimi kıllı görmeye tahammül edemiyorum.
0
filteria
(16.05.17)
yazın rahatsız ediyo ya tişört mişört giyince o kıllar beni. Bacak gövde komple alıyorum haziranda bi kere, idare ediyo bütün yaz zaten.
0
reavelyn
(16.05.17)
dedim dedim de kime dedim
(16.05.17)
pek kıllı değil. ondan kesmiyorum. hatta keşke biraz daha çıksa da kesmem gerekse :D
0
ghilleinthemist
(16.05.17)
yuzucu oldugumuz icin kesiyoruz mecbur
0
wagner love
(16.05.17)
Ben bodygroomer ile kisaltiyorum. Tabi paşa gönlüne kalmış bir şey
0
all girls dream
(16.05.17)
Ya krem peynir hemfikir olduğumuzu söyleyince, ben de hemen araya girip çıkacağım. Bence kesin. Çünkü sevgili kişisi göğsünüzü öperken araya kıllar girdiğinde öğürebiliyor. Siz oral yaparken ya da meme emerken ağzınıza kıllar dolsa, ıslak ıslak kıl emseniz, onlardan biri kopsa da ağzınızın içine kıvırcık kıvırcık damağınıza yapışsa sevişirken nasıl hissederdiniz?

O nedenle kadınları dinlemeyin, aramızda anlaşmaya varmış değiliz. Nasıl istiyorsanız, nasıl mutlu oluyorsanız öyle yapın. Zaten kesince de 10 güne uzayan bir şey.
0
aychovsky
(16.05.17)
ayço +1
0
blame
(16.05.17)
bu sefer krem peynir+1111 diyorum gönül rahatlığıyla.

göğüs kılını seviyor ve gücümüz yettiğince koruyoruz.
erkeği erkek yapan yegane unsurlardan biri zira.
0
blatta hiberna
(16.05.17)
Kesilmiş kıllar daha kötü duruyor. Lazer yaptırmak en iyisi. En azından kabasını alır, seyreltir inceltir. Ama ortalama kıllı bir erkekse kesmese de olur diyorum. Kadından kadına değişir.
0
ruhen hastayim ben
(16.05.17)
eski sevgilim severdi, ondan önceki sevmezdi. burada bile konsensus yok gördüğümüz üzere. kişiye bağlı keserim ya da kesmem diyorum ben.
0
embermane
(17.05.17)
Kesmeyin kaktüs gb oluyorsunuz. Sakal gb oluyor
0
fasulyek
(17.05.17)
(13)

Hangisi olmak isterdiniz?

ave maria
1) ev, araba var, çeşitli gayrimenkuller(arsa vs. ve bunlar değerleniyor sürekli) var ama bir o kadar da bunların borcu var ve yaklaşık 2 yıl bu durum devam edecek gibi, size ayda 1500 tl falan kalacak maaşınızdan. 2) ev var ama araba yok. Bütün maaş size kalıyor. Dilediğinizce biriktirebilir ya da
1) ev, araba var, çeşitli gayrimenkuller(arsa vs. ve bunlar değerleniyor sürekli) var ama bir o kadar da bunların borcu var ve yaklaşık 2 yıl bu durum devam edecek gibi, size ayda 1500 tl falan kalacak maaşınızdan.

2) ev var ama araba yok. Bütün maaş size kalıyor. Dilediğinizce biriktirebilir ya da harcayabilirsiniz. Söz konusu para 15k.

Yaşınız da 27 miş. Lol. Teşekkürler.
0
ave maria
(16.05.17)
İkincisi. Para biriktirip araba alabilirim istediğim zaman.
0
minduser
(16.05.17)
2 yılsa süreç 1. 5-10 yıl falan sürerse 2
0
gozu acik sevisen yahudi
(16.05.17)
çok net 1.

sayılı gün çabuk geçer borç biter. aksi halde yavaş yavaş olmuyor. hem azla yaşamayı öğreniyor insan, iki sene sonra tüm maaş bana kalınca da en fazla 2000 harcarım.
0
balik kraker
(16.05.17)
fark etmez ikisi de olur. evet işsizim.
0
olkol
(16.05.17)
Turkiyeye yatirim yapmam hicbir sekilde. 5 bini alir kenara 10unu kenara koyar avrupaya gitmek icin yollar arastirirdim.
0
reavelyn
(16.05.17)
@konusma ben konusuyorum evet hepsi yok. Yatırım yapıp evde yemek yapmak, pek dışarı çıkmamak, gezmemek özetle kendini kısıtlamak mı yoksa keyif ederek yaşamak mı bunu soruyorum. Sadece her iki durumda da kira vermiyoruz.
0
🌸ave maria
(16.05.17)
tabiki de 2. istanbul'da yaşadığım için arabaya hiç ihtiyacım olmadı, olacağını da sanmıyorum. bence ya manyak olmak lazım burada araba almak için, ya da çok aşırı zengin olup parayı nereye harcayacağını bilememek lazım.

kaldı ki insan 27 yaşında gezip eğlenmeyecek de ne zaman eğlenecek? ben de 27 yaşındayım ve şimdiden 22 yaşında yaptıklarıma bakıp "helal be ne deli enerjim varmış, şimdi hayatta onca şeyi yapamam" diyorum. bundan 10 sene sonra da kesin şu anki gezip tozmalarım bana yorucu gelmeye başlayacak. 40'ıma gelip zengin ama yorgun olmaktansa, bu yaşta her şeyin tadına varmış olmayı tercih ederim. tabi burada en önemli nokta şu, o kazandığınız 15 bin lirayı bir ayda yemeyecek bir iradeniz olması lazım.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(16.05.17)
2 sene çok kısa zaman. Mülkü almayı tercih ederdim normalde ama, önce elimde bir 10000-15000 para bulunsun, yurtdışına gidecek olsam ya da bir acil durum olsa o para elimde bir bulunsun; ondan sonra diğer yatırımları yapardım.

Özetle, birkaç ay para biriktirdikten sonra 1'i yapardım. 1500 ele kalan net para ise bence güzel bir para. 1500'e ben gezip eğlenirim rahat rahat.

Edit: Alta yazsam soruya cevap olmayacak şöyle cevap vereyim. İstanbul'da çalışınca zaten akşamları işten gelince spora gidiyordum haftada 3 hafta içi. Bazen mesaiye kaldığım oluyordu, hafta içi akşamları haftada bir iş çıkışı gezi oluyordu. Onda da yemeği genelde ev yemekçiye gittiğimiz için 10 TL'ye hallediyorduk. Ondan sonrası çay kahve zaten. Hafta içi 50 TL harcıyordum en fazla. Cumadan cumaya geziyordum. Onda da 100 civarı gidiyordu. Haftasonları yakın diye sahil kenarına iniyordum, o iyice harcamasız oluyordu çünkü sahil kenarında ya yürüyorum ya bisiklete biniyorum. Arkadaşlarla inmişsek en fazla bir şey yenip içilirdi. O yüzden aylık gezme tozma masrafım 500'ü pek geçmez. Haftada ortalama 1 gün gezmeli, iki veya üç gün de yürüyüşlü, çaylı, kahveli gezme olurdu. Onda da çok gitmiyor zaten. Mutfak masrafım da aylık tek başına çok fazla tutmuyor. Kemiksiz (faturalar hariç) 1500 kaldığında ondan arttırabilirim.
0
aychovsky
(16.05.17)
@aychovksy en ufak dışarı çıkmamda 100-150 tl para gidiyor :( nasıl gezip eğlenirsin 1500 tl ile istanbulda?
0
🌸ave maria
(16.05.17)
1.
elime geçen 15 bin lirayı sağda solda ezip duracağıma iki yıl 1500 TL'yle ve yaşarım.
o parayla benzin filan tüketemeyeceğim için arabayı da kullanmaz, satarım.
0
filteria
(16.05.17)
13500x24=324 bin lira Gayrimenkuller 2 sene sonra 324'ten daha çok kazandırıyorsa 1. Para biriktirirsen senede %10 eriyecek, yersen de zaten eline bir şey kalmayacak. 2 sene bir şey değil.
0
Lim5
(16.05.17)
2
0
i m cool with that
(16.05.17)
1. İki yıl sıkışır, üçüncü yıl derin bir nefes alırım. Ayrıca 1500 de asgari süzeyde bir yaşam olmaz o saydıklarınıza sahip olacağınızı da düşünürsek.
0
uzunuzunilgi
(16.05.17)
(9)

Depresyon ve Psikiyatri

relaton
Şimdiye dek hiç bir psikiyatra gitmedim ondan endişelerim var. Depresyonda mıyım bilmiyorum ama birkaç aydır çok keyifsizim eskiden zevkle yaptığım fitnessı bile bıraktım. Sürekli bir mutsuzluk ve umutsuzluk hissediyorum. Kendimi dışarı vurdum belki iyi gelir diye ama edilen muhabbetler gezdiğim yer
Şimdiye dek hiç bir psikiyatra gitmedim ondan endişelerim var. Depresyonda mıyım bilmiyorum ama birkaç aydır çok keyifsizim eskiden zevkle yaptığım fitnessı bile bıraktım. Sürekli bir mutsuzluk ve umutsuzluk hissediyorum. Kendimi dışarı vurdum belki iyi gelir diye ama edilen muhabbetler gezdiğim yerler bana gram zevk vermiyor. Mutsuz uyuyor sabahları zorla ve mutsuzlukla kalkıyorum. Ailemin yanında mutlu taklidi yapıyorum üzülmesinler diye.

Psikiyatriye karşı bir fobim var ama gitsem mi diye de düşünüyorum. Dinleyip anlıyorlar mı cidden, seninki de dert mi der diye korkuyorum. Bir akıl verseniz gerçekten şu dönemde çok işime yarayacak. Teşekkürler.
0
relaton
(16.05.17)
seninki dert mi derse o adamı orada dövmen lazım, hiç biri demez öyle, boşuna mı eğitim alıyorlar. git konuş, çekinme, iyi gelir.
0
hasmetizm 2046
(16.05.17)
Aynı durumdan muzdarip bir şekilde 2 farklı doktora gittim ve olumsuz sonuç aldım. Bunun sebebide yaşadığım şeyi tam olarak ifade edemememdi. Sanki kurduğum cümleler hissetiklerimi indirgiyor ve basitleştiriyordu ama doğru kelime bulamıyordum, bunun sonucunda da çok fazla konuşup karşımdakinin söylediğinide bir noktadan sonra anlamamam oldu. Uzun bir arayıştan sonra çok iyi bir doktor buldum fakat bu sefer doktora gittiğimde doktoruma "ben kendimi ifade etmekte zorluk yaşıyorum, bana doğru soruları sorarsanız çok daha rahat anlatacağım" dedim, ve bu şekilde ilerledik. Neticede diyeceğim şu ki, iyi bir doktor, doğru ilaç tedavisi ( ki ilaçlara çok karşıydım) ile başarılı sonuç aldığıma inanıyorum. Küçük dozda ilaç ve kendini rahat, doğru ifade edebilmek + iyi bir doktor, olumlu sonuç getiriyor kesinlikle :) çok yazdım ama aynı dertten muzdariptim ve bu şekilde aştım :)
Geçmiş olsun, geçecek :)
0
turuncgillerdengelme
(16.05.17)
şu an 3 üncü doktorumdayım ilk doktorum fena değildi, ikincisi inanılmaz sinirlendiriyor hala beni.

pskiyatriye karşı fobin olduğu için bile gitmen gerekebilir aslında. gittiğinde bunu da söyle, bilime karşı fobim var dersin.
0
kulakligin calismayan teki
(16.05.17)
probleminizi bilmiyorum ancak sizi tenzih ederek soyluyorum gunumuzde hemen psikologa gidip ilac alma kolayciligina karsiyim. felsefe ve kendinizi sorununuzu teshis edebilecek seviyeye yetecek kadar psikoloji okumanizi tavsiye ederim. bu kitapla baslayabilirsiniz ornegin:
kitapmetre.com
0
elvan abeyiylegezse
(16.05.17)
Seninki de dertmi efendim demezler :) fakat hepsinin dinlemeye, uzun uzun anlatmaya tahammul esiklerinin cok yuksek oldugunu sanmiyorum, ozellikle de devlet hastanelerind ebu pek mumkun olmuyor zaten teknik olarak. Adamlar cabuk hasta gormeye mecbur. Onun disinda terapi yapan uzun uzadiya dinleyen psikiyatristler var belki oyle birini bulabilirsiniz.
ama bu konularda psikologlar, dinleme, anlama, dusuncelerinizi tanitma acisindan daha iyidir,daha cok faydasini gorursunuz.
Ama dedigim gibi terapist olan psikiyatristler de var. Bazen ilac gercekten gerekiyor, bu insanin elinde olan ya da hemen ilaca sarilmak istemekle alakali bir durum degil. Oyle diyenlere kulak asmayin. Bu insanlar o kadar bosuna kafa patlatmiyorlar, isleri bu.
Çözümü zor degil, yeterki siz probleminizi farkinda olun ve yardim almaktan cekinmeyin.
0
ruh i tibbiye
(16.05.17)
Size cave geleceğim ama öncelikle elvan abeyiylegezse -1 demek istedim. Aslında katıldığım nokta basit bir belirtide ilaca başlanması ama insanın kendi kendine teşhis koymaması gerektiğine inanıyorum. İnsan psikoloji veya felsefe ile çok ilgili olabilir, duygusal zekası aşırı yüksek olabilir, hatta neredeyse bir psikologla kendini kapıştıracak bilgisi olabilir ama bunun eğitimi apayrı bir konu. Her eğitim alan iyi bir psikolog olacak diye bir şey yok, her psikolog iyi değil ama insanın kendine teşhis koyması ve 'kendi kendinin doktoru' olması tehlikeli bir durum. Psikoloğun yaptığı iş tavsiye etmek ya da 'Anlıyorum' deyip geçmek değil, kişiye ayna tutmaktır ve kişinin kendine tutacağı ayna yanlıdır. Hadi, yüz kişide bir kişi kendine doğru tutsun, kalan 99 kişi için yanlış bir tercih. Psikolog kendinizi keşfetmenize engel olmaz, bilakis düzgün olanı yardımcı olur. Ayrıca çalışmalar insanların çoğunun kendini olduğundan daha fazlasıyla teşhis koyduğunu söylüyor. Yani, aslında bir kişilik özelliğiniz olabilir ve bu sevmediğiniz bir kişilik özelliğinizse sizin onu hastalık gibi görmek ihtimaliniz artıyor. Aslında biraz titizsinizdir, siz bunu 'Ben obsesifim' şeklinde yorumlayabilirsiniz. Aynı çalışmada bazı hastaların da aslında altında yatan sorunu inkar ettiklerini de gösteriyor. Yani, 'Aslında kişilik bölünmesi yaşamıyorum, sadece unutkan bir yapım var' ile de sık sık karşılaşılıyor. İnkar, kötü bir sonuçla karşılaşıldığında çok sık verilen bir tepki ve inkar ile kişiler kendini hasta olmadığına ikna edebiliyor. Ya da paranoyak insanlar paranoyası için mantıklı bir zemin/temel bulup hastalığını o zemine oturtarak aslında davranışının 'sadece bir kişilik özelliği' olduğunu söyleyebiliyorlar. Bu yüzden psikolojinin biraz 'kendi söküğünü sakın dikme' bilimi olarak görüyorum. Belki basit dönemsel sıkıntıların üstesinden gelinebilir ama kişi kendi başına atıyorum 10 birim çaba harcayacaksa, psikolog yardımı ile 5 birimlik bir çaba ile rahatlamanız mümkün.

Tabii psikiyatriste gitmek istemiyorsanız, ilk önce bir psikolog ile başlayabilirsiniz. Sonuçta mutsuzmuşsunuz ve neden böyle yaşamak zorunda kalasınız. İnsanlar çok daha basit şeyler için, hayatlarının stabil dengesini ölçmek için bunu kullanıyorlar. Siz neden yapmayasınız? Eğer ilaç gerekiyorsa, psikoloğunuz belki bir psikiyatriste yönlendirir. Onunla bu konuyu da konuşabilirsiniz.
0
aychovsky
(16.05.17)
@aychovsky, görüşlerime katılmamanızı anlıyorum. benimde size katıldığım/katılmadığım noktalar var, açıklığa kavuşturmak isterim. İnsanın kendi davranış patternlerini kendinin keşfetmesinin oldukça zor ve zahmetli olduğuna katılıyorum. Gerekli olduğunda elbette psikolog ve psikiyatriste danışmanın faydaları yadsınamaz. @relaton duyuruda bahsettiği tarif depresyonu veya diğer psikolojik hastalıkları andırmadı bana, yalnızca bir iç çatışmayı anımsattı. Hayatın amacı bizi mutlu etmek değildir, hümanizmin son 3 yüzyıldır şekillendirdiği sürekli mutlu olmalıyım yönünde bir algı var insanlarda. Ülkemiz bilginin, düşüncenin, felsefenin, insanın her alanda baskılandığı bir toplum böyle bir atmosferde mutsuz olmak çok kolay. Her mutsuz olan kişiyi 'hasta' olarak nitelendirmeyi yanlış buluyorum. @relaton'un kendisini mutsuzluğa sürükleyen iç çatışmanın sebebini bulmak için çabalaması, sorumluluğunu alması onu mutluluğu için gereken yola sokacaktır çünkü mutluluk bir hal değil eylemdir. Eğer yaşadığı olumsuz duygular günlük yaşamını, sosyal yaşamını, iş yaşamını etkileyen boyuta ulaşırsa elbette bir psikologa danışmalıdır.
0
elvan abeyiylegezse
(17.05.17)
@elvan abeyiylegezse Her insan her zaman mutlu olamaz tabii ki, buna katılıyorum. İnsanın içe dönmesi, kendini değerlendirmesi, bir soluk alması güzel şeyler tabii ki ama insan hayata bir kere geliyor. Bunu istediği gibi harcayabilir ama sürekli neşelilik hali ile mutsuz olma arasında fark var. Her gün çiçek böcek değil de, üzgün olmanın, mutsuz olmanın verdiği 'Ben insanım' tatmini de var ama neden kişi hayattan tatmin almayarak yıllarını harcasın. Niye bunu üstünde ağırlık gibi taşısın ki boş yere? Hayatın bir amacı olduğunu düşünmüyorum, ötesinde amacımızın neyi belirlersek o olabileceğini düşünüyorum. Bir de psikoloğa gitmesi için hasta olmasına gerek yok ki zaten, psikolog da doktor değil ki. Sadece insana ayna tutan bir kişi.
0
aychovsky
(17.05.17)
@krem peynir, niyetim "alçı yaptırmana gerek yok, bu tamamen kolaycılık" demek değil aksine "ihtiyaç olmadığı halde alçı yaptırmak kolu iyileştirmek yerine daha çok zorluk çekmenize sebep olacaktır" demek. burada ki ihtiyaç durumunu belirleyen otorite ben değil @relaton'un kendisi olmasını gerektiğini anlatmaya çalıştım. yani belirtileri inceleyin kırık olduğunu düşünüyorsanız, psikologa danışabilirsiniz demekti çabam. niyetim kimseyi yönlendirmek değil, duyurunun yazılma amacı fikirleri öğrenmek olduğuna göre düşüncemi eklemek istedim sadece, sizin gibi.

@aychovsky, haklısınız hayattan tatmin duyarak yaşıyor olmak önemli bir durum ve böyle bir ağırlıkla yıllarca yaşaması anlamsız. psikologa gitmesine karşı değilim kesinlikle. psikologa gitse dahi bu durumu değiştirmek için çabalaması gereken kişinin kendisi olacağının farkındalığına varmasını ve kendi içindeki ihtiyacını tanımasını istedim. "yaşamak için bir 'neden'i olan kişi, her türlü nasıla gögüs gerebilir" der nietzche. belki de @relaton'un kendi içinde aradığı şey belki de yalnızca bir 'neden' olabilir.
0
elvan abeyiylegezse
(18.05.17)
(12)

hangi elbise

yue
1. kırmızı https://www.bandito.com.tr/image/cache/catalog/product/hamile/hbbe72_patch1-800x1064.jpg2. mavi https://www.bandito.com.tr/image/cache/catalog/product/hamile/hbbe72_mavipatch3-800x1064.jpgedit:3. siyah :Dhttps://www.bandito.com.tr/image/cache/catalog/product/hamile/hbbe72_siyah2-800x1064.
1. kırmızı www.bandito.com.tr

2. mavi www.bandito.com.tr

edit:
3. siyah :D
www.bandito.com.tr
0
yue
(16.05.17)
Kırmızı olanı Hint sarisine benziyor, her an Chori Chori deyip dans etmeye başlayacakmışsın gibi.
Mavi ama onun da deseni çok fazla, hafiften göz yoruyor.

Şu daha güzelmiş ama kalın biraz sanırım
www.bandito.com.tr

Şu daha güzel ve yazlık gibi
www.bandito.com.tr
Keza,
www.bandito.com.tr
0
aychovsky
(16.05.17)
ikisi de korkunç kötü

www.stilgiyin.com
0
fragile lady
(16.05.17)
nerede giyilecek? bence ikiside değil ama illa birisi olacaksa mavi olan derim.
0
hasansabbah
(16.05.17)
aychovsky chori chori :D aayy sabah sabah ne güldüm :D :D öyle gerçekten.

kısa istemiyorum malesef peki şu nasıl:
www.bandito.com.tr
0
🌸yue
(16.05.17)
O güzelmiş, beğendim :)
0
aychovsky
(16.05.17)
bu sonuncu çok hoş
0
fragile lady
(16.05.17)
siyah+1
0
yakuza123
(16.05.17)
2 veya 3 ama 3. daha rahat kombinlenir sanırım
0
theworldismine
(16.05.17)
mavi, omuzları biraz daha indirip kemerle.
0
turk kizi
(16.05.17)
bence de siyah.
0
blatta hiberna
(16.05.17)
siyah
0
chitosan
(16.05.17)
Bence en güzeli siyah.
0
fraise
(16.05.17)
(24)

sırt çantasıyla gezinenler çantanızda neler var?

runagain
evrak, uyuşturucu, bomba, silah değil; heyecan yapmayın.gün içerisinde ihtiyaç duyacağınız ya da ihtiyacınız olacağını düşündüğünüz neler taşıyorsunuz?bunlar bende: boxer, çorap, tırnak makası, pil, diş fırçası/macunu, traş köpüğü, deodorant, şarj aleti ve power bank, isviçre çakısı, kağıt mendil, ı
evrak, uyuşturucu, bomba, silah değil; heyecan yapmayın.

gün içerisinde ihtiyaç duyacağınız ya da ihtiyacınız olacağını düşündüğünüz neler taşıyorsunuz?


bunlar bende: boxer, çorap, tırnak makası, pil, diş fırçası/macunu, traş köpüğü, deodorant, şarj aleti ve power bank, isviçre çakısı, kağıt mendil, ıslak mendil...
0
runagain
(16.05.17)
Bilgisayar sarj aleti mouse kalem kutusu cikolata agiz spreyi dudak kremi powerbank
0
Traveller
(16.05.17)
kitap, kalem, gözlük, güneş gözlüğü, tütün tabakası, bazen ekstra tütün, power bank, dudak kremi, ıslak mendil, kağıt mendil, yara bandı, deodorant, sakız, kulaklıklar. genelde bunar fix.
0
olkol
(16.05.17)
gunes gozlugu-kindle-kulaklik-kalem-su-kuruyemis
0
baldur2
(16.05.17)
Powerbank, ufak bir tırnak makası seti, sakız, diş ipi, ağrı kesici, bir kaç tane ilaç(grip nezle, talcid etc.), fish eye telefon lensi, bir bloknotla kalem, mezura, micro usb şarj aleti, led ışık(usbden çalışan, powerbank için) bir ufak çikolata, neşter bıçağı, açacak, kopmayan ince halatlardan, 30 cm çapında bir lastik kordon, pusula, su geçirmez kendi yaptığım bir ufak çok sağlam içine not bırakabileceğim özel kutu, 2 sağlam çöp poşeti, yara bandı.

Ben dışardayken Zombi apokalips filan olursa zorda kalmayacağım şeyler işte, bunlarında hepsi ufak bir etui içinde, çanta değiştirince onu birinden diğerine atıyorum sadece.

Aynı zamanda evde ciddi gıda zulam var.
0
kurnaz
(16.05.17)
yağmur yağma ihtimali varsa yağmurluk veya ince bir hırka, derse gireceksem defter, bazen laptop, deodorant, kulaklık, tapır,şarj aleti, ağrı kesici.
0
evandro roncatto
(16.05.17)
spor malzemeleri, su, termosta kahve, kitap-defter-kalem, dudak kremi, deodorant, şarj aleti.

ha bi de artık güneş gözlüğü.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(16.05.17)
yaşasın :) yalnız değilmişim!

tamamını yazmamıştım manyak olduğum düşünülür diye.
0
🌸runagain
(16.05.17)
paketli sigara, tütün, sigara kağıdı, filtre, çakmak, parfüm, kitap, güneş gözlüğü, ev anahtarı, kulaklık. ilk defa bugün çantayla çıktım bu arada, çok memnunum.
0
embermane
(16.05.17)
kitap tükenmez kalemler ıslak mendil kulaklık hırka
0
bohr atom modeli
(16.05.17)
değişiyor sürekli, çanta taşımayı sevmem ama aldığım zamanda içine koyacağım şeyler genelde hırka ve güneş gözlüğü, anahtar olur.
0
empty bottle
(16.05.17)
Laptop, sarj aleti, telefon, saat sarj aletleri. Kullandigim ilaclar. Agri kesici. Tutun (yedek kapali paket her zaman olur), sigara kagidi, filtre, kagit kalem. Parfum.
0
eksi sozlukte eksiyen adam
(16.05.17)
her zaman almıyorum, alınca; gözlük, güneş gözlüğü, defter, kalemler, mama, naneli sakız/şeker, su, kitap, mevsime göre deodorant, powerbank
0
Apocalypse
(16.05.17)
kitap, defter, kalem kutusu, su, bisküvi, kulaklık, tarak, deodorant, parfüm, makyaj çantası, güneş gözlüğü, peçete, ıslak mendil, el kremi, yara bandı, anahtarlar, cüzdan, ağrı kesici, şemsiye, minik diş fırçası, küçük ayna, şekerler.. şimdilik aklıma gelenler. gittiğim yere göre ekstralar olabilir.
0
theseachange
(16.05.17)
Telefon, kulaklık, power bank (ya da duruma göre şarj aleti), yazın su, mendil, minik kolonya, ruj, anahtar, cüzdan, kalem, yazın güneş gözlüğü, bazen kalem parfüm.

Boxer, traş köpüğü, çorap, tırnak makası değişik geldi; itiraf edeyim.
0
aychovsky
(16.05.17)
Spor malzemelerim, ruj, güneş kremi, su, muz, şarj aleti, okula da gidiyorsam + kağıt kalem
0
jazzabel
(16.05.17)
Kitap+defter, küçük ayna, selpak, anahtar, cüzdan, kartlık, ipod, dudak nemlendiricisi, 2 adet ruj. bugün bunlar var. (Bunlar çantamın temel parçaları)

Ekstra olarak; termos, bilgisayar ve şarj aleti, ıslak mendil.
0
powerpufgirl
(16.05.17)
spor eşyalarım
öğle yemeğim ve atıştırmalıklar
0
peggy
(16.05.17)
kitap, kalem, not defteri, baska bir not defteri, ogs, telefon, ayaga takilan isik, makyaj cantasi, parfum, el kremi, toka cantasi, islak mendil, gozluk, ogle yemegi, ruhsat, pecete, cuzdan, sakiz, kumas poset ve gecici olarak gezdirdigim bardak alti gibi ivir zivirlar.
0
jimicik
(16.05.17)
Gözlük kabı, gözlük temizleme zımbırtısı, kobo, kalem, not defteri, kağıt/ıslak mendil, alka seltzer, tütün kesesi, ekstra tütün, kağıt, filtre, çakmak, kulaklık, çorap, boxer, deodorant/parfüm, krem, diş fırçası, sıcak dönemlerde tişört. Evet, manyağım.
0
ol dedim olmadı
(16.05.17)
Gunluk sirt cantasiysa

Powerbank, sarj kablosu, sarj ucu, cuzdan, 1 lt su, gunes gozlugu, suni gozyasi damlasi, lens kabi, mendil, sigara, cakmak, minik not defterim, ajandam, tukenmez kalemim, rujum, goz kalemim.
Bunlar fiks.

Havaya gore hirka, semsiye, gunes kremi vb ekleniyor.
0
kuehles blondes
(16.05.17)
kelepçe, kravat, prezervatif, güneş gözlüğü, asma kilit, bozuk para, telefon bağlantı kablosu, kulaklık, tükenmez ve uçlu kalem, kalem ucu, silgi, nasır bandı, mendil, Rennie tablet.
0
bbhkeydefe
(16.05.17)
t-shirt, deodorant, parfum, kondom, zar, powerbank, sarj aleti, kulaklik, gozluk, mendil, su, sakiz, kartlar ve kimlik.
0
ateistanbul
(16.05.17)
@mermize yaklaşık iki yıldır çanta ile dolaşıyorum. Ne zaman ne olacağı belli olmayan, saçma bir hayat sürdüğüm için yaşam kalitemi kat kat artırıyor diyebilirim. Çantamda olan çoğu şeye her gün, diğer kısma ise bir iki gün içinde kesinlikle ihtiyaç duyuyorum.
Hatta az önce çantama bir baktım da bir iki şeyi yazmamışım :)
0
ol dedim olmadı
(16.05.17)
Herkes amma çok şey gezdiriyormuş yanında. Ben normal dışarı çıkacaksam cüzdan, anahtar, telefon ve toplu taşıma kartı alıyorum. Bazen çanta çok boş görünüyor bir de kitap atıyorum. Okula giderken de su, kağıt ve kalem ekleniyor.
0
lolita
(16.05.17)
(35)

sevgilinizin/eşiniz/partnerinizin iyi yemek yapması ne kadar önemli?

limoncello
sb. sizin için. artı puan mı gözünüzde? diğer aday ya da önceki sevgililerin önüne geçirir mi?
sb. sizin için. artı puan mı gözünüzde? diğer aday ya da önceki sevgililerin önüne geçirir mi?
0
limoncello
(16.05.17)
çok önemli.

artı puan.

geçirir.
0
Apocalypse
(16.05.17)
Daha benim kadar iyi yapanına denk gelmedim. Özel ve nitelikli yemekleri iyi yapabilen bir kadın olursa artı puanı olabilir.
0
m3mphis
(16.05.17)
Yemek yapmaktan zerre anlamam, iyi yemek yapan sevgilim olursa öper başıma koyarım ama sırf iyi yemek yapıyo diye de diğer adayların önüne geçmez yani :D
Ona gelene kadar ohooo....
0
duru arsnova
(16.05.17)
artı point
0
benaslindayohum
(16.05.17)
Ben zaten her çeşit yemeği yapiyorum, kendisi de bana asci degil sevgili olacagindan benim gözümde herhangi bir önemi yok.

Ha mutfağa girip ara sıra yardım edebilirse iyi olur tabii. Bunun için de yemek yapması değil, düşünceli olması gerekir.
0
fraise
(16.05.17)
Artı puan evet ama karşımdakinde en son dikkat edeceğim özelliklerden biri sanırım. Yemek yapmayı bi şekilde öğrenir sonuçta. Önemli olan istek deyip klasiklere bağlayıp uzaklaşıyorum.
0
blueprints and cigarettes
(16.05.17)
kadınım, partnerimin yemek yapması çok önemli. hoşlanmadığım bir insandan hoşlanmamı sağlamaz ama hali hazırda hoşlandığım biriyse bayağı ileri taşır hislerimi.
0
fragile lady
(16.05.17)
önemli bir kriter değil.
0
powerpufgirl
(16.05.17)
bir erkek olarak sevgilimin iyi yemek yapabiliyor olmasını isterim.
çünkü ben iyi yemek yapabiliyorum. isterim ki gelsin mutfakta beraber pişirelim beraber yiyelim. fakat bugüne kadar tanıştığım çoğu hatun kişi yemek yapmaktan anlamadıklarını beyan ettiler. beyan esas... yemek yapmaktan anlamadıklarını beyan etmelerinden daha çok, beni yaralayan, yemek yapmaya ilgi duymamalarıdır.
0
attirmayin makedonun kafasini
(16.05.17)
Benim damak tadım kimseye uymuyor ekmek yemem tuz katmam otlarla yaşarım. Muhtemelen ilerideki eşim yemeklerimi yemeyip aç kalacak. Umarım yemek yapmasını biliyordur.
0
jazzabel
(16.05.17)
pek önemli değil. olsa güzel olur seviyesinde.
0
olkol
(16.05.17)
bence de önemli, istekli olup bana yardım etse de olur ama.
0
embermane
(16.05.17)
Erkek de kadin da yemek yapmayi bilmeli. 20.yuzyilin basinda degiliz, 100 yil gecti aradan herkesin kendini kurtarmayi ogrenmesi gerekli.
0
Traveller
(16.05.17)
çok önemli, çok artı. güzel yemek yapan adamlar çekici oluyor. ayrıca kendine yetebilmek, emek vermek, öküz gibi yatmak yerine bi şeyler yapmaya çalışmak falan, bunların hepsini anlamayı sağlıyor yemek vs. parametreler. yemek yapmayan adamlara asalak paçoz gözüyle bakıyorum. yakın çevremde biri böyle bi adamla o yüzden sinirlendim şu an. benim erkek arkadaşlarımın bir iki tanesi hariç hepsi güzel, özenli yemekler yapardı. yapmayanlarla da tecrübesizken çıkmışımdır. bu demek değil ki herkesten şef performansı bekliyorum. özen göstermesi, uğraşması, zaman ayırması çok önemli. zaten öküz olmayan pratikler geliştirebilmiş bir adam da yemek yapabiliyor oluyor.
0
snape i başından beri tanırım
(16.05.17)
İyi yemek yapan tarafın ben olmasından mutlu oluyorum o yemek yapamasın umrumda değil
0
fasulyek
(16.05.17)
zerre önemi yok
0
hopp
(16.05.17)
benim için önemli bir kriter değil. olmasa eksi değil ama olursa da artı tabi.
0
theseachange
(16.05.17)
Ben bi insanın yemek yapmayı bilmemesini tuhaf buluyorum asıl. Benim için bir kriter değil haliyle. Zaten olması gereken bi şeymiş gibi.
0
nice tnetennba
(16.05.17)
iyi yemek yapabiliyorum ancak partnerimden böyle bir talebim olmaz. önceki sevgililerim epey başarılıydı ancak sonuçta yemeği birliket yaptığınız sürece sıkıntı olmaz. tabi sanatıma engel olmaması tercih sebebidir.
0
free bird
(16.05.17)
ben yokken açlıktan ölecek kadar beceriksiz olmasın, yumurta kırabilsin mesela.
ama onun dışında ben yeterince iyi yapıyorum, onun yapmasına gerek yok.
zaten bu konularda cinsiyetçi olduğum için ben ona yapmak isterim.
0
blatta hiberna
(16.05.17)
kesinlikle hiçbir önemi yok.

ama sorunun soruluş şekli bana kalırsa güzel olmamış. ne demek "diğer adayların önüne geçirmek"? sevgili seçiminde "adaylar" diye bir şey olmaz ki. birini görürsün, aşık olursun, sonra sevgili olursan zaman içinde dersin ki "aa yemek de yapabiliyormuş, ne güzel" ya da "aa araba kullanmayı bilmiyormuş, hay allah"

insanlarla birlikte olmadan önce onları sanki böyle teknosa'dan aldığımız cihazlarmış gibi teknik özelliklerine bakarak değerlendirilmeyin. sonra "bu daha iyi" diye aldığınız ahmet daha yüksek watt'la çalışıyor olur, daha çok enerji harcar. ama onun yanında beğenmediğiniz ali enerji tasarrufludur, az yakar. pişman olursunuz.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(16.05.17)
Aslında önemli değil, yani dolaptan peynir çıkarıyorsa yeter ve yapıyorsa ne güzel de, bunu tek başına değerlendiremiyorum. Normalde çok yemek yapmasa da olur ama evin tüm işi bana yıkılacaksa, onun 'Hayır, ben yemek yapmam' diye çekilmesini kaldıramam. Fazla fazla yiyorsa, bir tencere dolusu yemek en geç iki günde bitiyorsa, her gün değişik çeşitlerde yemek istiyorsa, iki üç gün aynı yemeği yiyemiyorsa, bu tarz şeyler benim için pek makul değil. O zaman yemek işine el atmasını beklerim. Yani işten gelince ikimiz birden yemeğe dalabiliriz. Ben bir şeyler yapmaya çalışırken o salataya ya da ıvır zıvıra dalabilir de, 'İşten geldim, yemeği yaptım, yarına yemek kalmadı' ya da 'Her akşam ne yapacağımı düşünmekten bıktım' durumu olmadıkça sorun değil. Tabii, ara ara sevdiği bir yemeği yapmak, sunmak isterim ama benzer bir jest de arada olsun isterim. Yapamıyorsa da çok sorun değil; yeter ki hayatın o kısımları müşterek olsun ve mutfak düşmanım olmasın.
0
aychovsky
(16.05.17)
beimki harika yemek yapıyor
çok mutluyum
0
superb
(16.05.17)
iyi yemek yapabilen erkek, kriter degil ama buyuk arti
0
jimicik
(16.05.17)
seks kadar önemli +1
0
hasmetizm 2046
(16.05.17)
Benim için hiç bir önemi yok, ben her türlü yemek, pasta, börek konusunda gayet iyiyim. Ha artı puan belki heveslenip de mutfağa girdiğinde mutfağı aşırı batırmaması olabilir, ilgisi varsa destek olurum, onun dışında bir beklentim yok.
0
elikası
(16.05.17)
önemliymiş aslında
0
for day to break
(16.05.17)
önemli değil, ben yapar doyururum ikimizi de.
0
muslugubozukhayrat
(16.05.17)
Yemek yapmayı severim.
Yemek yemeyi çok severim.
Güzel yemek yapan bir adamı daha çok severim.

Ama sadece olsa iyi olurculardanım, kriter değil.
0
mutekebbir
(16.05.17)
yemek yemeyi ve mutfakta bulunmayı severim ama maalesef yapma konusunda çok beceriksizim. yaparım ama lezzetsiz olur yani, oturup yemek diye yemezsin. gerçi bu durumda yapamıyor oluyorum, neyse jsfjskls.

aşqımı iyi yemek yapamıyor diye daha az sevecek değilim ama iyi yemek yapabiliyor olması benim gözümde tanrıça mertebesine yükseltir kendisini. ben bir kadın için "bunu severim lan/bununla evlenirim" demişsem, o da beni sevmişse, yemek yaptığı takdirde ondan asla ayrılamam diye düşünüyorum. duygusal olarak KARI GİBİ bi herifim, kaprisim tatavam çoktur ama arpamı suyunu verdiğin zaman dönüp de başkasına bakmam aq öyle bi özelliğim var, evcil hayvan gibi adamım.

o yüzden iyi yemek yapabilmesi müthiş bir artı benim için. yapamıyorsa da canı sağolsun birlikte kıra döke öğreniriz. tahammül edemediğim tek hatun cinsi, "ay ben yumurta kırmayı bile bilmem ki" diyen ve hatta bununla övünen tipler. bunlara günahımı bile vermem, güvenmem. bugün yumurta kıramayan yarın vatan haini olur, terörist olur. iyi yemek yapamayabilirsin, yemek yapman gerekmemiştir vs. ama yenebilir seviyede bi makarna, menemen, basit bi çorba falan yapabil aq yuh.
0
der meister
(16.05.17)
Düzenli ilişkide, evet.
0
arnold schwarzeneger
(17.05.17)
güzel yemek yapan kızla sevgili oldum.
yemek yapmayan kızla sevgili oldum.
acayip güzel yemek yapan kızla sevgili oldum.
yemek yapmayı sevmeyen, seven, isteyen, istemeyen vs farklı farklı kızlarla sevgili oldum ve cevabım: Zerre önemli değil.
0
sen git ben geliyorum
(17.05.17)
Benden iyi yapmasi onemli cunku ben yemek yapmayi pek sevmiyorum.
0
perfectum
(19.05.17)
Hic onemli degil.
0
stavro
(19.05.17)
Önemli değil
0
basond
(19.05.17)
(8)

Kırışıklık ve güneş kremi sorusu

chillbabe
bildiğim kadarıyla 25 yaşından itibaren kırışıklık oluşmaması için krem kullanmak gerekiyor. bu bilgi doğru mudur? 22 yaşındayım, krem için henüz erken mi? geç kalmak istemiyorum. ideal yaş nedir ve beğenerek kullandığınız kırışıklık önleyici kremler hangileridir?ek olarak güneşin cilde çok zarar ve
bildiğim kadarıyla 25 yaşından itibaren kırışıklık oluşmaması için krem kullanmak gerekiyor. bu bilgi doğru mudur? 22 yaşındayım, krem için henüz erken mi? geç kalmak istemiyorum. ideal yaş nedir ve beğenerek kullandığınız kırışıklık önleyici kremler hangileridir?

ek olarak güneşin cilde çok zarar verdiğini biliyorum. sürekli olarak güneş kremi kullanmak gerekir mi? ve yine beğenerek kullandığınız güneş kremleri hangileridir?


biraz fazla şey sordum ama canımsınız.
0
chillbabe
(15.05.17)
Her yaşın kendi kremi var. Ya da kremi demek doğru olmaz, ihtiyacı dyelim. Eğer 22 yaşında "Kırışık kremi lazım" deyip 40 yaş cildinin ihtiyaçlarını kullanmaya başlarsan, 30 yaşında 50 yaş kremi diye gider ve 50'inde artık krem işlemez, mumyalamak zorunda kalırız. 20 yaş cildi çok genç olur, kırışıklık karşıtı bakımı henüz gerektirmez ama Eda Taşpınar misali güneşte kavrulmuşsan belki daha yoğun bir şey gerekir. Ayrıca, kırışıklık bakımı saat gibi bir anda gerekmez, zaman içinde yavaş yavaş dönüşür. Örneğin, senin yaşında yağ kontrol edici ürünler kullanıyordum, sonra nemlendiriciye döndüm. Şimdi ise yavaştan daha yoğun nemlemdiricilere dönüyorum ve göz kremim var. Önemli olan cildin ilacını belirlemek, ona göre zamana ayak uydurmak ama şu anda bu tarz şeyler için çok gençmiş gibi duruyor. Yoğun ürünler için küçük bir yaş.

Güneş kremini doktor hep (yaz/kış) kullanmamı söyledi ama benim cildim çok çanuk kızarır güneşte, hiç bronzlaşmaz ve amcamı cilt kanserinden kaybettim. Dolayısıyla ailede de var ve paranoyakça kullanmak zorundayım. Bunun dışında, güneş keemleri de kimyasallı ve bu yüzden dengeyi bulmak şazım. Bir doktor dedi ki "30 spf için bir kapak dolusu kimyasal varsa, 50 spf'de bir bardak var. Bu yüzden 30 spf ile sık sık sür, sakın yanma". Buna dikkat ediyorum. Ben de yüz için uygun krem arayışındayım. Yağlı olsun istemiyorum ama kuru olanlar da yüzüme yoğurt/kireç karışımı sürmüşüm gibi duruyor.
0
aychovsky
(15.05.17)
o kremlerin hiçbir faydası olduğunu düşünmüyorum. 33 yaşındayım hayatımda hiç krem kullanmadım kırışıklığım da yok. sağlıklı beslenir bol su içer spor da yaparsan kreme fln ihtiyaç yok.
0
sta
(15.05.17)
Aychovsky+1 demeye geldim.

Bu yaşlarda cildin temizliğine dikkat etmek ve hafif bir nemlendirici krem kullanmak yeterli oluyor. Ben daha bu sene çok hafif olan bir göz kremi kullanmaya başladım zira gözaltlarim çok kuruyordu, far ve kapatıcı pul pul dökülüyordu gözümden. Su gibi formu var zaten, direkt emiliyor. Senin böyle bir ihtiyacın yoksa (ki 22 yaşında genelde olmaz) onu da kullanmana gerek yok.


Güneş kremini yaz kış kullanıyorum, o yaştan bağımsiz bir şey. Disariya çıkmadan önce mutlaka sürerim. Avene ve la roche posay'ı dönüşümlü kullanıyorum; bu ara elimde Avene var.
0
fraise
(15.05.17)
Hepsine +1
Cildi nemli tutmak gerektiği kadar güneşin zararlı ışınlarından da korunmak lazım. Kırışıklık gidericilerin kırışıklıkları engellediğini sanmıyorum o kadar kullandım bu faydasını da görmedim ama yeni oluşacak kırışıklıkları engelliyor olabilirler ki bunu da bir kırışıklık önleyici ile değil normal e vitaminli yüz kremleriyle yapmak yeterli bence.
Su içmek çok önemli. Kırışıklık önleyici kullanmak yerine birer besin takviyesi olan collagen ve hyaluronik acid hapları kullanmak daha faydalı olacaktır. Kullananlar öyle diyor en azından. Bunları yurt dışından almak daha uygun bu arada.
0
ilkinci
(15.05.17)
Çok takıyorsan bu konuyu hyaluronic asit ve kolojen içeren desteklerden al. Kremler konusunda da hyaluronic asit içermeyen krem kırışıklık konusunda işe yaramaz.

Güneş kremi zaten sürmen gerekiyor. Ben solante kullanıyorum.
0
jazzabel
(15.05.17)
dermatologum gunes kreminin kirisiklik onlemede %80 etkili oldugunu soyluyor. yaz kis en az 30 tavsiye eder. beyaz tenliyim.
la roche posay kullaniyordum ancak boyle elime beyaz beyaz gelmeye basladi onu birakacagim, rahatsiz ediyor, bioderma da kullaniyorum, memnunum. la roche posay bu sene bir sprey cikarmis hem onu hem de avene deneyecegim, beyaz dokulmenin olmadigini okudum. bir ara solante kullandim ben de ama bana cok agir geldi, hafif su bazli gibi bir sey tercih ediyorum.
0
kassiopeia
(15.05.17)
19 yaşındayım. 16-17 yaşımdan beri her sabah ve akşam yüzümü temizler tonikler ve nemlendiririm. İki ayrı nemlendirici kullanıyorum. Biri göz altı nemlendirici diğeri yüzümün geri kalanı ve boynum için. Göz altı hassa olduğu için daha farklı bir nemlendirici kullanmak gerekiyor.

ve evet yüzünüzü nemlendirmezseniz kırışıklıklarınız ilerleyen yaşlarda artar tabi sadece bu etken değil genetik faktörleri de dikkate almalısınız.

Cilt tipinize göre krem seçmelisiniz. Kuru ciltliyseniz yağlı kremleri, yağlı cilde sahipseniz su bazlı nemlendirici kremleri tercih etmelisiniz. (Aynı şey güneş kremleri içinde geçerli) Ama unutmayın yüzünüzün yağlı olması aynı zamanda iyi nemlenmiş bir cilt demek değildir. Örneğin benim yüzüm hem yağlı hem de nemsiz. Yaşlanma karşıtı kremlerde var piyasada ama ben açıkcası onlara pek güvenmiyorum biraz marketing gibi geliyor.

Benim cildim normalden yağlıya dönük ve aşırı hassas bir cilt o yüzden piyasadaki çoğu üründen memnun kalamıyordum hassas olduğundan dolayı. Kielhs bile benim iin çok iyi değildi.
Ama uzun zamandır rossmandan aldığım rival de loop markasının göz altı kremini ve yüz kremini kullanıyorum gayet memnunum ve ikisi 30tlye geliyor sanırım.

güneş kremine gelirsek kışın bile güneş kremi kullanmalısınız özellikle yaşlanmayı önlemek için ve kırışıklıklarınızı önlemek için. Benim malesef güneş kremi alışkanlığım hiç yok çünkü yüzüm çok hassas herhangi bir güneş kremini alıp yüzüme sürersem olacakları siz düşünün vücut hemen tepki gösteriyor. Anca gerçekten iyi bir doktora gidip onun tavsiyesiyle almalıyım ona da malesef zamanım yok.

Aklınıza takılan bir şey olursa mesaj atabilirsiniz. Yardımcı olmaya çalışırım.

Not: kesinlikle uzman vs değilim sadece tecrübelerimi yazdım, sevgiler
0
powerpufgirl
(15.05.17)
26 yaşındayım, göz çevresi için özel nemlendirici ve yüzüm için güneş kremi kullanıyorum. Yves Rocher ikisi de. Bence 30'a kadar güzel bi nemlendirici ve iyi bir temizleyici yeterli.
Konuştuğum cildiyeci doktorlar ve eczacılar kırışıklık kremlerinin biraz yalan olduğunu söylediler. Asıl önemli olan göz çevresine, yüze dokunup masaj yapmak, nemli tutmakmış.
0
megalomaniac
(15.05.17)
(11)

Psikolog- psikiyatri ile görüşürken ses kaydedicisi kullanmak?

aludra
Merhaba.. 2 yıl aradan sonra yine bana psikiyati yolları göründü arkadaşlar, boktan bi dönem geçiriyorum ve maalesef yalnız atlatamıyorum.Bir de şu sıralar inanılmaz bi unutkanlık problemi yaşıyorum, b12 ve omega3'ün düzenli bir kullanıcısı olmama rağmen. Sanırım bu durumda psikolojik olabilir, kaf
Merhaba.. 2 yıl aradan sonra yine bana psikiyati yolları göründü arkadaşlar, boktan bi dönem geçiriyorum ve maalesef yalnız atlatamıyorum.
Bir de şu sıralar inanılmaz bi unutkanlık problemi yaşıyorum, b12 ve omega3'ün düzenli bir kullanıcısı olmama rağmen. Sanırım bu durumda psikolojik olabilir, kafam sürekli dalgın ve 5 dakika önce konustuğum insanla ne hakkında konuştuğumuzu zorlayınca hatırlıyorum resmen. şu sıralar böyleyim yani..
yıllardır gittiğim özel bir klinik var, yine oraya gideceğim. lakin doktor ile görüşürken ses kaydı almak istiyorum boşu boşuna gitmemiş olmak için. bunu tabii ki gizlice yapmayacağım, elim ayağım birbirine dolaşır yani öyle bir insan değilim. direk sorsam sizce kabul eder mi yoksa hiç sorup aptal durumuna düşmesem mi? teşekkür ederim şimdiden cevaplarınız için.
0
aludra
(15.05.17)
Odaya girmeden ses kaydını başlat sonrasında seans anında telefonunu elinde hiçbir şey yokmuş gibi tut. Odadan çıkarken ses kaydını sonlandır. Böyle basit şeyleri de kafaya takma, bu olayı bile büyütmüşsün kafanda bak.
0
siradan cinko karbon pil
(15.05.17)
@Siradan cinko karbon pil+1
Ayrica once saglik sorununuzla ilgili testleri yaptirin ve bunun tedavisini arayin. Bazi saglik sorunlari da psikolojinizi etkileyen seylerdir. Psikologunuzun biglilendirmesi lazim. Siz bu haldeyken nasil psikolojinizi duzeltebilirsiniz ki?
0
veritaslibertas
(15.05.17)
Kabul etmez muhtemelen. Bu bir suçtur ayrıca. O kişinin yerinde ben olsam ve bir şekilde fark etsem hukuki yollara başvururum. İlk seansta bilgilendirilmiş onay formunda da belirtilir zaten. Aklında tutmanı gerektirecek öğüt verir gibi işleyen bir psikoterapi yaklaşımı yoktur.
0
roe
(15.05.17)
bence de etmez çoğu süre bitsin de paramı alayım derdinde çünkü.
0
qazedcsrfvtyhngujmkol
(15.05.17)
Kabul etmeyebilir.
Unutkanlık normaldir. Depresyondayken bilgi işleme yavaşlar bellek dikkat gibi bilişsel beceriler zayıflar.
0
but that was just a dream
(15.05.17)
Roe+1
Sormadan kayıt yapmanız etik değil.
Belki terapist karşıt transferansla size kendi deneyimlerini yansıtabilir, danışan siz olabilirsiniz ama bu gizliliği ihlal edebileceğiniz anlamına gelmemeli.
0
coca cola
(15.05.17)
Coca cola +1

Boyle bir sey etik degil. İzinsiz yapılması hic degil
0
theworldismine
(15.05.17)
arkadaşlar sorum yanlış anlaşılıyor galiba. böyle bir şeyi izinsiz gizlice yapamayacağımı zaten belirttim. benim size sorum: unutkanlık durumumu doktora açıklayıp ses kaydı almak istediğimi belirtsem tepkisi sizce ne olur? seansta böyle bir sey yasayan var mı? buydu. sevgiler herkese.
0
🌸aludra
(15.05.17)
Gizli kayıt almayın + 1 (Zaten almayacağınızı belirtmişsiniz ama yine de vurgulansın istedim)
Kabul eder mi bilmiyorum ama kabul etmese bile bir çözüm yolu önerebilir belki. Belki de belirli kısımları kayıt etmenizi kabul edebilir. O kısmı aklınızda olsun isteyebilir.
Bir de zaten unıutma sorunu bir insan bile psikoloğa gitse, oradaki 1 saat içindeki duygu hengamesinden ne konuşulduğunu unutuyor. Orada 'Psikolog bana bunu söylemişti, aklımda tutup şunu yapayım' diye bir olay olmuyor. Hatta, çıkınca bir 'Ne demiştim ben ya? O da, işte, bir şeyler söylediydi' durumu oluyor. Önemli olan onun söyledikleri lafları hatırlayabilmek değil zaten, önemli olan orada söylenenin içe işlemesi. Bunun dışında, bence hatırlamanız gereken bir durum varsa o kısımlar için kayıt izni verebilir.
0
aychovsky
(15.05.17)
Hayatta kabul etmez.
0
westblack
(15.05.17)
daha önce ses kaydına alan bir tanıdığım vardı. Sıkıntı yapacak bir şey yok ama sorma bence gerek yok.
1- telefonu uçak moduna al (biri ararsa ses kaydı duruyor)
2- ses kaydını aç
3- masaya ters bir şekilde koysan bile anlamaz. Eğer bunu yapamam diyorsan hırkanın cebine vs koyabilirsin. ben 200 kişilik sınıfta hocanın ses kaydını alıyorum o kadar sese ve uzaklığa rağmen jilet.
0
powerpufgirl
(15.05.17)
(11)

kepek için olan şampuanlar ?!

kamyonsans
head & shoulder dahil olmak üzere kepeğe iyi gelen, şampuan ne önerebilirsiniz ? mesela az önce bodyshop'tan mail gelmiş, ZENCEFİL KEPEK ÖNLEYİCİ ŞAMPUAN diye... önerir misiniz ? ya da yves rocher'i ?edit: kafa bir milyon olunca :D duzelttim ilgili yeri
head & shoulder dahil olmak üzere kepeğe iyi gelen, şampuan ne önerebilirsiniz ? mesela az önce bodyshop'tan mail gelmiş, ZENCEFİL KEPEK ÖNLEYİCİ ŞAMPUAN diye... önerir misiniz ? ya da yves rocher'i ?

edit: kafa bir milyon olunca :D duzelttim ilgili yeri
0
kamyonsans
(15.05.17)
İlk cümleyi anlamayanlar favlasın beyler.

Edit: düzelmiş (: baş ve omuzlar iyidir.
0
fyodor dostoyevski
(15.05.17)
Yves rocher in bir kepek önleyici şampuanı var narlıymış. Kepek problemine bir tek bu şampuan iyi geldi. Öneririm
0
eylul
(15.05.17)
kepeğe iyi gelen clear biliyorum ama iyi gelmeyeni napcaksın anlamadım.
0
ykyt
(15.05.17)
yıllar önce kepek sorunum için bir kaç ay boyunca sebamed'in kepekli saçlar için olan şampuanından kullanmıştım. o zamandan beri saçımda kepek yok.
0
theseachange
(15.05.17)
head and shoulders clinical strength
0
mattiadestro
(15.05.17)
Sebamed kullan. Düzgün phlı olsun. Sık sık değiştirme şampuanı. Az kullan miktar olarak da. Vichy de iyi. Bir modeli vardı onun unuttum. Bioderma dan da memnun arkadaşlar.
0
bir ileti paylastim
(15.05.17)
(bkz: konazol)
0
flexin
(15.05.17)
Sakın konazol kullanma derim. Sakın !
0
fyodor dostoyevski
(15.05.17)
En altta kesin çözümü anlattım;

eksiduyu.ru
0
Lethe
(15.05.17)
mattiadestro + 1
Ayrıca, Novocrin Sulfur. Şu zamazingo ,çok başarılı.
www.eczanemizde.com.tr
0
aychovsky
(15.05.17)
Tresan 6 bitkili Kepeğe Karşı Etkili, mükemmel etki yaptı bende. Öneriyorum.
0
uzunuzunilgi
(15.05.17)
(15)

eşcinsel ilişkiye bakış açısı (anketli)

bana her yer cehennem
hemcinsiniz size sizden hoşlandığını söylese tepkiniz ne olurducinsiyet belirtirseniz sevinirimaşağıda ufak bir anket varhttp://www.strawpoll.me/12965851
hemcinsiniz size sizden hoşlandığını söylese tepkiniz ne olurdu
cinsiyet belirtirseniz sevinirim

aşağıda ufak bir anket var

www.strawpoll.me
0
bana her yer cehennem
(15.05.17)
Zaten homoyum seçeneğinin olmaması bence olmamış gerekliydi
0
fıytfıyt
(15.05.17)
geçen gün dil öğrenme çetleşme sitelerinden birinde çocuğun biri pek hoş konuştu.
eşcinseldi. başkasına da söylemiştim burda da söyliyim. ulan bir gururum okşandı ki sorma :D
"şşş sus mus" dedim çocuğa ama içten içe de "ulan aslanım kaplanım" diyodum kendi kendime :D

bu bence herkesin hoşuna gider.
iltifat sonuçta.

erkek, 24, evim var, mühendisim :D
0
attirmayin makedonun kafasini
(15.05.17)
UYGUN BİR ŞEKİLDE DİLLERİM.

"hocam buyur" deyip zorla dahil etmedikleri sürece başkalarının eşcinsel ilişkisiyle derdim yok. hemcinsim benden hoşlandığını söylerse de kırıcı olmamaya çalışırım. zor bir şey olduğunu düşünüyorum çünkü. düşünsene abi, hayatın boyunca 100 kişiden hoşlansan bunların belki 90'ı seninle aynı cinsten bile hoşlanmıyor olacak. can sıkıcı bir durum olsa gerek. eşcinsellik zor iş. o yüzden kalp kırmak istemezdim, düzgün bir dille streyt olduğumu ifade edip alkışlarla uğurlardım. bi de nasıl hoşlanmış lan o önemli. beni maskülen bulduysa tamam da "mmm gödü de pek tatlıdır bunun" diye düşündüyse huzursuz olurum. hayvan herif. fatih portakal sesiyle okuyun: terbiyesiz adam!

22E
0
der meister
(15.05.17)
Kadın, 26.
Hoşuma gider. Şöyle ki, bi erkeğin söylemesinden daha çok hoşuma gider. Ama karşılık veremeyeceğim için üzülürüm. Ben de ona iltifat ederim beğendiysem, ama ileri gitmem.
0
megalomaniac
(15.05.17)
Kadin guzelse soyle citi piti falan, benim de kafam iyi keyfim yerindeyse sartlar olgunlasirsa neden olmasin :))) höt höt erkeksi lezlerdense hiç şansı yok, "gec oldu bacım" der kaçarım
0
duru arsnova
(15.05.17)
Söyledi. Cok zorlandim ya. Cunku bir umutlari var, ne olursa olsun. Istersen heteroseksuel ol, yine de ondan etkilenmeni bekliyor. Bir de dusunsene, nasil bir sey basarmis olacak, basarsa, muazzam bir his olurdu herhalde. Hic kadinlardan etkilenmeyyen birini kadin olarak etkilemis! Tanidigim da birisiydi, tepkim yumusacik bir red oldu, ne olacak baska.
0
velvetmorning
(15.05.17)
Eger bi iliskim yoksa ve bende onu begendiysem neden olmasin derim..bicurious egilimim olabilir..cunku kadin vucudu da her zaman cekici ve tahrik edici geliyor bana.
0
astrid
(15.05.17)
Benim başıma geldi, teşekkür ettim, çok da hoşuma gitti yalan söylemeyeyim. Herhangi bir ilişki veya temas durumumuz olmadı, hemcinslerimden hoşlanmıyorum. :D

Gadın, yirmbeş.
0
nice tnetennba
(15.05.17)
Bir kere öpebilirim. Sadece o kadar.

Erkek 23.
0
embermane
(15.05.17)
Çarşı garışır gardaş.
0
mevsimler
(15.05.17)
Herkes begenilmeyi sever
0
Traveller
(15.05.17)
öncelikle @fıytfıyt +1

benim de hoşlandığım biriyse çok mutlu olurum deli misin, değilse de söylerim

27K
0
peki madem
(15.05.17)
fıytfıyt+1

herkesin yorumu hoşuma gider denerim vs olmuş. Ne kadar doğru bir genelleme yapacağımdan emin olamadığım için kendi adıma en azından söyleyebileceğim heteroseksüel olan kadınlara senden hoşlandım diye atlama riskini almam. Sizlerin dediği gibi de deneyelim diye karşılık alacağımı da düşünmüyorum.
(Ki bu yorumumu heteroseksüel olarak kendini tanımlayan biri ile 2 sene beraber olan biri olarak söylüyorum. İlk adımı karşıdan beklemek daha garanti oluyor.)
0
monolog insanı
(15.05.17)
Karşılık veremeyeceğim için üzülürdüm, kadın yanda erkek fark etmez; hoşlanmadığım birinin gelip açılması üzer beni. Hele ki arkadaşsa, arkadaşlık gitti diye daha da üzülürüm.
33k
0
aychovsky
(15.05.17)
no, thx.

erkek, 23, ahırım var, at antrenörü
0
Apocalypse
(15.05.17)
(15)

suriyelilere ırkçılık yapıldığını düşünüyor musunuz?

limoncello
malum suriyelinin s'sini söylesen ırkçı diyorlar ya. gerçekten onlara ırkçılık yapıldığını düşünüyor musunuz, yoksa haklı tepki mi sizce?
malum suriyelinin s'sini söylesen ırkçı diyorlar ya. gerçekten onlara ırkçılık yapıldığını düşünüyor musunuz, yoksa haklı tepki mi sizce?
0
limoncello
(12.05.17)
yapılıyor. ırkçılık haklı olamaz ama tepkilerin bir kısmı haklı.
0
soft
(12.05.17)
Irkçılığa maruz kaldıklarına şahit oluyorum.
0
fotrsapka
(13.05.17)
Kesinlikle yapılıyor.
0
doxanikee
(13.05.17)
düşünmekle kalmıyor görüyorum, görüyoruz.

ırkçılık bir illettir, insanlığın başındaki en büyük beladır, "yoksa haklı tepki mi sizce?" gibi bir soruyla aynı yerde bulunması bile utanç verici.
0
luchetti
(13.05.17)
Zor durumdalar evet, bizi daha aşağıda görüyorlar ama orası kesin. Belki ırkçı belki sadece türk olduğumuz için o kısmını bilmiyorum.
0
hasmetizm 2046
(13.05.17)
hayir aksine bizden daha rahat yasiyorlar bu ulkede oturdugum mahallede iki tane suriyeli bakkal var.
0
lithu
(13.05.17)
Çoğu durumda yapılıyor.

Ben en çok 'onlar burda yaşıyor, bizim askerlerimiz orda şehit oluyor. Toplayıp hepsini askere göndersinler' kafasindakileri anlamıyorum. Benzer bir durum yasasalar topuklarını vura vura Bulgaristan sınırından geçmeye çalışacak adamlar saçma yorumlar yapıyor. Kaldı ki suriyeliler 'gidin bizim ülkemize girin' demedi, kendi hukumetimizin fikriydi bu.

Her milletten olduğu gibi Suriyelilerin içinde de kötü olanları vardır elbet fakat tüm insanları genellemeyi ben anlamıyorum. Bu insanları kontrolsuzce ulkeye alıp, her yerde dilenmelerine neden olan hükumete kızmak gerek.
0
fraise
(13.05.17)
fraise + 1

Irkçılığa maruz kaldıklarını düşünüyorum. Aynı durumda biz olsak, biz de benzer koşullarda benzer şeyleri yapardık.
0
aychovsky
(13.05.17)
Bizden daha iyi yasamiyorlar, gordugunuz uc bes ornekle ya da abartilan gazete haberleri ile degerlendirmeyin lutfen. Suriyelilerle calisan bir cok stk var, bir sure gonullu calisip hallerini gorebilirsiniz. Irkcilik yapiliyor ve irkciligin 'ama'si, bahanesi olamaz. Sistemden faydalanan, sistemi kotuye kullanan insan her yerde var, basta kendi insanimiz (yurticinde ve yurtdisinda), bunu irkciliga mazeret sayamayiz.
0
kassiopeia
(13.05.17)
bırakın allasen. düzgün adam tr'ye niye gelsin. nerde it kopuk var onlar geldi.

daha bugün plazalar çevresinde 20 tane suriyeli keko erkek önlerine gelen kadınlara sarkıntılık edip, erkeklerin üstüne üstüne yürüdü, sıkıştırdı. herkes bir yere kaçıştı. hani nerede medeniyet? kim ne yaptı onlara da böyle davrandılar? sayın aychovsky anlat abi hangi şartlar oluştu bugün de böyle davrandılar?

sktrip gitsinler. ülkelerinin kötü halinden kaçıp sığındığı ülkede terör estiren mantığı anlamıyorum ben de. insan gibi davransalar kim onlara ırkçılık yapacak? bi tane siyasi de çıkmış o kadar suriyeli içinde 30-40 bin kötü insan olabilir diyor. 30-40 bin diyorsun. bir ilçe nüfusu.

eğer şöyle bir şey olsa, türkiye'de veya dünyanın başka bir yerindeki tüm suriyeliler üzerinde ırkına göre bir olumsuz fikir olsa, ırkçılık olur.

biz de cono aşiretini yollayalım suriyeye, adamlar ortalığı dağıtsın, suriyeliler bu gelenlere tepki göstersin. alın size türklere yapılan ırkçılık.
0
stewie
(13.05.17)
@stewie yazınız kendi içinde çelişkiler içeriyor zaten ama en beğendiğim kısmı "insan gibi davransalar kim onlara ırkçılık yapacak?" cümleniz oldu.
0
luchetti
(13.05.17)
evet yapılıyor ama şaşırmıyorum tabi. özellikle bizim batı ege'de ırkçılık yaygındır. kürtler, çingeneler, suriyeliler ilk sırada sonra ermeniler ve rumlar gelir. belli bir yaşa gelene kadar taşaklarımın pırlantadan mamul olduğuna inanacak kadar aryandım. hakkını vermem lazım; artık komünist değilim ama zihinsel gelişim sürecimde ırkçılığı aşmayı komünizme borçluyum.
0
yeraltindan potlar
(13.05.17)
Evet aşağılanıyorlar, sosyal yaşamda kötü muameleye maruz kalıyorlar görüyoruz.
Mesela geçen dolmuşçu önünden son anda geçen bisikletlilere kızıyodu, 1 geçti 2 geçti bunlar Türktü, bişey demedi, sonra bi suriyeli geçti hemen arkalarından aha bak suriyeli işte dedi kornaya bastı huzursuz etti adamı.

Ama şu var, suriyeli kadınlar da erkekler de bakışlarıyla beni inanılmaz huzursuz ediyolar. Kapalı değilim diye, çarşaf giymiyorum diye hatta bişeyler söyleyenler de oluyor sanırım kendi dillerinde, işte böyle yapanlardan nefret ediyorum. Bunu yapan Türklerden de nefret ediyorum!
0
megalomaniac
(13.05.17)
@luchetti, beyfendiciğim. yazımı beğendiğinize sevindim. daha güzellerini siz hayranlarım için gelecekte yazmak üzere saklıyorum.

siz biraz daha okuyun. pekişsin.
0
stewie
(13.05.17)
ırkçılık ve onur kırıcı davranışlara maruz kalıyorlar.
0
freebird5406_2
(13.05.17)
(32)

Otuzlu yaşlarında olanlar için özel soru

fraise
Otuzlu yaşlarında ya da yirmilerin sonlarında olanlar özellikle size soruyorum; turkiye'de kurulu bir düzeniniz, iyi ve gelecegi olan bir işiniz, aileniz varken yurtdışına (Avrupa ulkelerinden birine) taşınır misiniz? Bunun için yeniden yüksek lisans yapmaniz, ingilizce dışında bir dil daha öğrenmen
Otuzlu yaşlarında ya da yirmilerin sonlarında olanlar özellikle size soruyorum; turkiye'de kurulu bir düzeniniz, iyi ve gelecegi olan bir işiniz, aileniz varken yurtdışına (Avrupa ulkelerinden birine) taşınır misiniz? Bunun için yeniden yüksek lisans yapmaniz, ingilizce dışında bir dil daha öğrenmeniz, 3-4 yıl sürünmeyeceginiz ama rahat da olmayacağınız bir hayat yaşamanız gerekse göze alır mısınız? Yoksa bu kadar çabaya değmez mi diye düşünürsünüz? Sevgilinizin (ki yakın zamanda eşiniz olacak biri diyelim) bunu sizden talep etmesi bencillik mi olur? Yoksa ikinizin hayatını bir tık daha ust seviyeye taşımaya calisiyor diye mi düşünürsünüz?


Evet, herkesin düşüncesini çok merak ediyorum.

Not: burdaki özne ben değilim.
0
fraise
(12.05.17)
Evet hatta yapmak için çabalıyorum.
0
fasulyek
(12.05.17)
yapardım.
hele yanımda sevdiğim olsa, düşünmem bile.
0
filteria
(12.05.17)
yaş önemli değil, ecnebilerin dediği gibi: "run for your life !"
0
supermatik
(12.05.17)
35 yasindayim suan imkan olsa yaparim, zaten buradada super imkanlarla yasamiyorum, eger senin imkanlarin harikaysa 8-10 bin ve uzeri bir gelirin varsa dur yine bir dusun, burada oyle bir durumun yoksa gidecegin ulkede standartlarinin cok dusecegini sanmiyorum. ayrica sevgiln varmis, hadi yalniz olsan gerek yok diycem ama yaninda birisi olacak. hayata bir kere geliyorsun, yeni seylere sans ver.
0
bluewhale
(12.05.17)
Arkama bile bakmadan giderim. Ailem burada evet ama onlara ne kadar faydam dokunuyor tartışılır. Yurtdışında hem kendime hem gelecekteki çocuğuma iyi bir yaşam sunabilirim Avrupada. Zaten tek korku yalnızlık olur onda da evleneceğim adam destek olur zaten. Arkama bile bakmam Avrupa'da oturup dil oğrenecegim üstüne bir de yuksek lisans yapacagım ha. Vay arkadaş. (İmrendi)
0
Sulfoxaflor
(12.05.17)
yaptim, mutluyum
hayatim bir degil, 3 tik ust seviyede
0
ekyil
(12.05.17)
edit: buradaki özne ben değilim diye sonradan eklemişsin, ben yazarken allahıma yoktu o. ben sensindir diye düşünüp ona göre şeyaptımdı.

"otuzlu yaşlarında ya da yirmilerin sonlarında olmayan şerefsizler yazmasın" demediğin için çok yakında 23'ü dolduracak bir zırtapoz olarak yazıyorum,

ülkenin şu anki durumunu, bildiğim kadarıyla senin durumunla da birleştirecek olursam, ben bu riski alıp ülkeden kaçardım. seni daima çalışkan biri olarak gördüm, yanılmıyorsam halihazırda evropa vatandaşlığın da var zaten. hatta bir dakika ya, sen niye hala burada saygın iş kurulu düzen falan deyip duruyorsun ki, niye gitmiyorsun? orada da düzen kurulur, orada da yaşanır. düzen kurana, dil öğrenene kadar geçen süreçte yatağına bağlı vaziyette kalmayacaksın ki. öyle veya böyle hayat yine akacak, buradaki gibi olmasa bile yine yaşayacaksın.

ben yurtdışında yaşamayı kısa süreli olsa da tecrübe ettim. ne kadar ağır gelebileceğini, tatile gitmekten ne kadar farklı olduğunu gördüm. yine de bir avrupa ülkesinde yaşama şansım olsa bugün arkama bile bakmadan giderim.

bu ülke, hele ki genç bir kadın için, hiç güzel değil. ben senin avrupa görmüş bir insan olarak buraya nasıl bu kadar bağlandığını da hiç anlamıyom zaten. ben olsam giderim. hani klasik "o dönemin şartlarında değerlendirmek lazım" geyiği var ya... sen de gittiğin ülkenin şartlarına göre değerlendir kendini.

türkiye'de asgari ücretle çalışacak olsam, annesiyle yaşamak zorunda olan top sakallı teknosa çalışanı olurdum. ne geleceğim, ne gerçekleştirebileceğim hayallerim, ne de düzgün bir yaşantım olurdu. kendi adıma konuşuyorum, başkası pekala yardırıp gidebilir.

öte yandan almanya'da asgari ücretle çalışacak olsam muhtemelen yurtdışı tatilleri yapabilecek, işe bisikletle falan gidebilecek, netto kasiyeri olduğum için toplumda boş beleş adam muamelesi görmeden sakin sakin yaşayabilecektim. ben bu yüzden evropa'da yaşam için (almanya-fransa gibi ülkeler için söylüyorum) birkaç adım geri gelmeye razı gelirdim. evet biliyorum insan her yerde aynı, almanya da öyle cennet değil ve asgari ücretle çalışan bir yabancı olarak insanların bana bayılmayacağını biliyorum ama sonuç olarak kötü değil işte ya. değil yani bence.

ben rus dili edebiyatı okuyorum çünkü çok istediğim halde avrupa'ya gidemiyorum. bu yüzden rus hükümetine çalışıp avrupa'nın birlik ve beraberliğini bozmak, hansgillere falan nükleer bomba atmak istiyorum. tamam rusya'yı ve rusları gönülden severim ama motivasyonlarımın başında avrupa'yı bozmak geliyor. evet. ya benimsin ya kara toprağın çünkü.

git fraise, git. iki yıl oldu galiba, soruyorsun. git. valla git ya.

çok üzüldüm biraz sevineyim,

www.youtube.com
0
der meister
(12.05.17)
Kesin evleneceksem dil de öğrenirim, dünyanın bir ucuna da giderim.
0
kayranin kedisi
(12.05.17)
Senin durumunda olsam ben de aynısını yapardım sevgilimden bunu istemek bencillik değil bence ikinizin de iyiliği için istiyorsun.30lu yaşlarımda değilim belki o zaman değişikliğe daha karşı olurdum tam kestiremiyorum ama şu anki düşüncem bu şekilde.
0
pastörizesüt
(12.05.17)
Gitmezdim. Bence sen de gitmek istemiyorsun. İstesen bugüne kadar çoktan gitmiştin.
0
dissendium
(12.05.17)
şimdi bekara karı boşamak kolay. adamın kurulu düzeni var, iyi ve geleceği olan bir işi var. ailesi var. bunları bırakıp sevgilisiyle bir maceraya atılmak istemeyebilir, bu en doğal hakkıdır. fazla zorlarsan ayrılık kapıda. na işte buraya yazdım.

bu bir bakış açısıydı. kısıtlı bilgilerle bunu söyleyebiliriz.

sevgilinin kapasitesi de önemli. belli bir yaştan sonra sıfırdan başlamayı göze alamayabilir. burada mutludur belki de, belki de senin buraya ayak uydurmanı bekliyordur. aynı sorunun sana sorulduğunu düşünürsen daha iyi anlarsın. neden bu soruyu sen ona soruyorsun da o sana soramıyor? avrupa'da senin rahat edeceğin bir hayat yerine türkiye'de onun rahat edeceği, senin bir dönem gelişmeni gerektirecek bir hayat önerisini neden o sana soramıyor?

Bana sorulsa giderim ama çalışmak, dil öğrenmek bana kolay geldiği için. yapmakta zorlanacağım bir şey olsa, türkiye'de bırakmayı istemeyeceğim insanlar olsa, rahatımdan vazgeçemeyebilirdim.
0
stewie
(12.05.17)
düzeni bozma
0
jamswety
(12.05.17)
gideceğim yerin yaşam standartları önemli. temelli mi kalıcam orda bu süreçten sonra o da önemli. bunlar okeyse 3-4 yıl bişey değil. ben giderdim.
0
dedim ben sana
(12.05.17)
Gereksiz bir macera olur. Bunu yapmam için iki şey olmalı: Ya Türkiye savaş haline girer, ben de kaçmak için giderdim; ya da tüm bu işlerin sonunda astronot olma şansım olurdu, onun için giderim. Yoksa kurulu düzenim, geleceği ve kazancı olan iyi bir işim varken yurtdışında 3-4 yıl sığıntı bir hayat yaşamayı göze almazdım. Kaldı ki bizim planladığımız süreler hiçbir zaman nokta atışı olmaz, yani 3-4 yıl diyorsak o iş en az 6-7 yıl olur, hayatımın 6-7 yılı çöpe atamam bu şekilde. Ha ama dediğim gibi, işin sonunda astronot olacaksam şansımı denerdim.
0
angelus
(12.05.17)
taşınırım.

temmuz'da evleneceğiz. yabancı dilimiz çok iyi değil biraz dilimizi geliştirip bi şekilde gitmek istiyoruz.
0
contavolta
(12.05.17)
Burada ne kadar maaş aldığım hangi şehirde yaşadığım önemli faktörler olurdu. Gideceğim Avrupa ülkesi de önemli bence
Sektorel olarak çalıştığım ve esimin çalıştığı alanın o ülkedeki durumuna bakar tr'den daha iyi şartlarda yasayabilecegime ve er ya da geç buradaki standartimi yakalayabilecegimizi düşünüyorsak sevgilimi ya da esimi de ikna ederdim ve gitmek için tüm şartları sağlamaya çalışırdım
0
şapşiko
(12.05.17)
su anda 30lu yasların basında yeni yeni , düzen kurmus rahat etmiş birisiyim

hiç bir sey beni tekrar dil ögrenmeye , tekrar yuksek yapmaya itemez . birazda kafam rahat olsun artık yaş olmus 30bilmem kaç

valla içim bir kötü oldu
yurt dışında hazır iş var , ortam var , calısma kosulları mukemmel , mmaş on numara , 2-3 ayda bir 2-3 haftalıgına seni turkiyeye yolluyoruz filan derlerse düşünebilirim :D
0
bnmzz
(12.05.17)
sonunda hep mutsuzluk vardır bu işlerin .. hep ama
0
taylor durden
(12.05.17)
Yaptığımı biliyorsun. Aile, kurulu düzen, kadrolu iş, para, vb. ne varsa hepsini dağıtıp geldim. Düzenimi yeni kurmuştum ve uzun zamandan sonra her şey düzene girmişti. Türkiye'deki imkanlarım düzgündü, yoluna giriyordu. Borcum harcım yoktu, beyaz yakalı ayarında maaşım vardı; fıstık gibi yaşıyordum. Biraz yoruluyordum gerçi, 4 saatlik trafik dışında derdim yoktu.

Şimdi, daha da çok çalıştığım, asgari ücretin az üstünde kazandığım, yaşamakta zorlandığım, düzenin ötesinde bir durumdayım. Hayatım yetişkin hayatından, öğrenci hayatına başladım; bildiğimiz sıfırdan ama bu bir 3 seneden sonra normale girecek.

Türkiye'de 3 sene sonra yine aynı yerde olacaktım, iş yerinde mobbing'e uğruyorduk ve o daha da yoğunlaşarak devam edecekti. Arkadaşlarım KHK'larla atıldı, belki ben de atılanlardan biri olacaktım. Geldikten sonra 'Tam zamanında gitmişsin, çekilmez oldu burası' diyen mesajlar aldım bol bol. Pişman değilim geldiğime ama güzellik bedavaya gelmiyor tabii ki.

Üstelik bunu birkaç sene sonra tekrar yapmak durumunda da kalabilirim. Bu ülkede olacağımın bir garantisi yok. Dil öğrenip başka bir ülkeye geçmeyi de deneyebilirim. Ama şunu biliyorum ki birkaç sene çok stabil bir düzenim yok.
0
aychovsky
(12.05.17)
temelli orada kalabileceksem evet. yoksa dil okulu için gitmeyi mantıksız buluyorum. yüksek için de gidilebilir.
0
nax
(12.05.17)
Hayat cok kisa, fazla garantici olmamak lazim diye dusunuyorum. Ben olsam kesin giderdim, hatta su an bavulumu toplamaya baslardim. Ha bu arada ben yillardir burada dikis tutturamamis biriyim, onun da etkisi var, belirtmis olayim. Gidince de hersey cok guzel olacak diye birsey yok, ama yine de denerdim.

Not: 30 kusur yasindayim.
0
loveisallaround
(12.05.17)
Kriterlere uyan birisi olarak, duruma bağlı diyorum.

Burada ticaret vs. yapıyorsam, işimi oturtmuş ve rahata alışmışsam bir daha düşünürüm. Ama normal bir çalışan vs. isem, şartlara bakarım. Eğer çok yoksulluk çekmeyeceksem ve köle gibi çalışmak durumunda kalmayacaksam giderim, kim ne demiş şeyimde bile olmaz. Kaldı ki sevgilim çağırıyor diyorsun ve muhtemelen evlenirim diyorsun. İlk zamanlarında sana yardım eder illa ki, o yüzden gidilebilir diye düşünüyorum.

Özet, para sıkıntım olmasa ben çoktan gitmiştim zaten. Maddi olarak burada halihazırda çok iyi durumda bulunuyorsam da yine ciddi bir düşünürdüm ve hatta gitme düşüncesi yine ağır basardı bence.
0
skooma
(12.05.17)
yaptim, devam ediyorum ama surunmem sanarken surunur hale geldim. pisman miyim degil miyim bilmiyorum, bazen pisman oluyorum bazen olmuyorum. fakat bu olay sevgiliyle beraber yapilacak is degil arkadas, sonu mutlaka kotu biter, kimse sizin icin hayatini degistirmez. degistirse de mutlaka basiniza karar, ya da icten ice nefret beslemeye baslar. siz hangi taraftasiniz bilmiyorum ama iki taraf icin de risk. iki kisinin de ayni seyi ayni derece tutkuyla istiyor olmasi gerekiyor bunu beraber yapmak icin. dedigim gibi, hayat gulluk gulistanlik gecmiyor, bazen maddi bazen manevi cok sayida problem yasaniyor yurt disinda, egitim falan orta yasta, cok zor.
0
kurbanlik koyun
(12.05.17)
kesinlikle giderdim, türkiye'de şu an iyi gözüken işin olsa ne yazar, yarın ne olacağını biliyor musun, işsiz mi kalacaksın, en doğal haklarından mahrum mu olacaksın, ülke nereye gidiyor belli değil.
hele bu ülke isviçreyse kesin giderim. 30 yaş zaten çok genç bir yaş, aile sıkıntı olabilir sadece onun için de iletişim kanalları çok gelişti zaten.
bence hayati önemi var bu konunun. kesinlikle giderdim
0
limoncello
(12.05.17)
bunun yaşla ilgisi olmadığını düşünüyorum.
30'lu yaşlardayım ve taşınamam.
20'li yaşlarda olsaydım da taşınamazdım, gidip farklı bir ülkede yaşayamazdım.

sevdiğim insanlar benden böyle bir şey istese çok üzülürdüm.

tabii bu benim düşüncem.

ben buraya ait hissediyorum. anadilimi konuşmak istiyorum. buranın yemeklerini yemek ve rakı içmek istiyorum.

bu ülkeyi düzeltebilmek istiyorum.

teşekkürler,
0
kosun lan mevzu var
(12.05.17)
daha kotu kosullarda yaptim bu eylemi, evet su an surunuyoruz ve biraz daha surunecegiz ama mutluyuz.

30larin sonu, evli ve cocuklu.
0
enaz3kedi
(12.05.17)
Ben de bunun yaşla alakası olmadığını düşünüyorum. Kişilik, beklenti ve hayaller ile ilgili bu durum. İsteğinizi belirtmenizin bencillik olduğunu düşünmüyorum, ancak sevgiliniz açık ve net bir şekilde istemediğini söylediyse ısrar etmeniz çok yıpratıcı ve üzücü olur. Farklı zamanlarda ve biçimlerde benzer bir ısrarı babam ve sevgilim üzerimde uyguladılar, üzüntüm ağlamaya kadar gitti fakat hiçbir yere gitmedim. Bu yüzden ısrar etmeyin.
0
gmzo
(12.05.17)
Yaşla alakası yok diyenlere katılmıyorum. İnsan öğrenciyken, gençken garsonluk, kasiyerlik, amelelik yapar fazla koymaz. Ama üniversiteyi bitirmiş eğitimli, iyi de bir işe sahip kişi bir anda hayat standardının bu derece düşmesini kolay sindiremez. Cem Yılmaz gosterisinde diyor ya hani, skmişim İngiltereyi, ne kasıyorsun pasaport görevlisi Pakistanlı diye. Bir zahmet en kalifiyemiz başvursun bakalım, İngiltere'de pasaport görevlisi olabiliyor mu olamıyor mu? Herşeyden once bir göçmensiniz, Hele bir de dile hakim değilsen, bir beyaz türkün burun kıvırdığı sekreterlik, resepsiyonistlik, garsonluk bile yapamazsın. Ha dile gerek duyulmayan bir mesleğin vardır, yazılım, it alanında ya da mutfakta şef sindir. Kendi mesleğini icra edersin, fazla standartların değişmez ya da daha da yükselir o ayrı. Ama her zaman bir yabancısındır, Londra ya da New York gibi bir kozmopolit yerde yaşamıyorsan bunu her zaman hissedersin.
0
neck_and_neck
(13.05.17)
yaparım ve yapıcam da zaten. planlarım o yönde. hatta, gücüm yeterse annemi de yanıma almayı planlıyorum ilerleyen senelerde.
0
i drive the hearse
(13.05.17)
25 yaşındayım. askerliğimi yaptım ve türkiye'de halen yüksek yapmaktayım. yazma sebebim başlığım aklımda kalması ve gaza gelmek. sevgilim yok, sapım, sadece annem ve babam var. başka kimseye eyvallahım yok.

"Yoksa bu kadar çabaya değmez mi diye düşünürsünüz? "

ama buna bazen evet diyorum.
0
rain when i die
(13.05.17)
yurtdisinda zorluk cekebilirsin, baslarda her sey farkli gelir. insanlari anlamayabilirsin, kazik da yiyebilirsin. ama bir sure sonra yurtdisina tasinmanin ne kadar dogru bir karar oldugunun farkina varacaksiniz. bu arada yurtdisindan turkiye'ye donus yapanlarin cogu, tutunamamis insanlardir..mesala odtu'de bu sekilde donmus cok hoca vardi.
0
ubi dubium ibi libertas
(13.05.17)
buradaki mutluluğunun ölçüsünü bilmeden kimse bişey diyemez aslında. yada der de bi sonuca ulaştırmaz seni ama benim kendim için fikrim şudur,yurtdışı askerlik gibidir kardeşim .. hele burada bir evi ailesi evi arabası gelrii olan biri için çok zor bir yerdir. bu durumda değilsen burada alta tabaka olacağına orada alt tabaka olmanı önerebilirim .
burada durum ortalama ve üstüyse kal ,değilse git
0
taylor durden
(15.11.17)
(8)

Dünya'da yaşayanlardan Türkiye'de stat doldurabilecek grup veya şarkıcılar?

silver apple
En ucuz bilet 100 TL.
En ucuz bilet 100 TL.
0
silver apple
(10.05.17)
Metallica dışında böyle bir grup yok bence Türkiye için. Iron Maiden'ler, U2'lar stat dolduramadı; Aerosmith'in biletleri satamadı Türkiye'de. Yeni nesil saçma sapan grup ya da ergen şarkıcılardan vardır belki benim bilmediklerim ama benim dinlediklerimden anca Metallica stat doldurur Türkiye'de.
0
ms brownstone
(10.05.17)
justin bieber.
0
brakgn
(10.05.17)
madonna
0
speranza
(10.05.17)
Justin bieber +1
Bir de belki beyonce
0
kuehles blondes
(10.05.17)
rihanna
0
bass solo take one
(10.05.17)
Bon Jovi ama o geldi 2011'de. Yeniden gelirse o kadar toplayamaz.
Metallica da daha yeni geldi sayılır ama 10 yıla yakın oldu, toplayabilir.
Justin bieber İtü stadını doldurdu, kampüs veli toplantısı gibiydi zaten.
Coldplay veya Red Hot Chilli Peppers olabilir.
0
aychovsky
(10.05.17)
arttırıyorum. arctic monkeys.
0
brakgn
(10.05.17)
bu zamana kadar hiç gelmedikleri için coldplay ve radiohead kesin full çeker.
0
awlmi
(10.05.17)
(4)

türkiye' de kürtaj meselesi

yuvarlanantencereninkapagi
https://www.eksiduyuru.com/duyuru/1189060/saglik-ocagi-ve-kadinlarin-adet-tarihisu soruyu görünce dehsete düştüm. aslında resmen beta- hcg testi yaptırınca bile " fişleniyor" muyuz? the handmaid' s tale' deki distopya pek de uzak sayılmaz. güncel olarak türkiye' de bu kürtaj prosedürü nasıl işliyor?
www.eksiduyuru.com

su soruyu görünce dehsete düştüm. aslında resmen beta- hcg testi yaptırınca bile " fişleniyor" muyuz? the handmaid' s tale' deki distopya pek de uzak sayılmaz.

güncel olarak türkiye' de bu kürtaj prosedürü nasıl işliyor? diyelim ki bekar bir kadın hamile kaldı ve kürtaj yaptırmak istiyor. bunu herhangi bir devlet ya da üniversite hastanesinde özgürce yaptırabiliyor mu? özel bir hastane ya da klinikte yapılırsa bu kayıtlara gecen bir durum mu?
0
yuvarlanantencereninkapagi
(09.05.17)
fişleme olayını hiç duymadım, 10 haftaya kadar yasal olmasına karşın pratikte zorluk çıkarıyorlar lgbtisagligi.org
0
kaset
(10.05.17)
Söz konusu duyuruda ki aramaların sebebi gebeliği ilk andan itibaren takip edip anne-bebek sağlığını kontrol altında tutmak. Eskiden ebeler kapı kapı dolaşır yeni evli var mı, gebelik var mı sorardı. Cevaplara göre ellerinde ki formlara son adet tarihini falan yazarlardı. Tamam iktidarın bu konularda zihniyeti çağ dışı ama bu derece paranoya yaratmakta abes yani.
0
Phoebe
(10.05.17)
Devlet ya da özel hastaneleri bilmiyorum ama şu durum var "Her kürtaj bir Uludere'dir' açıklamasından önce çok sayıda özel hastanede yapılan bir işlemken, açıklamadan sonra çok sayıda özel hastanede kaldırılmış. Yapan hastaneler de az olduklarından fiyatları oldukça yükseltmişler.
0
aychovsky
(10.05.17)
bekar ise ve yasal süreler içindeyse özgürce yaptırabiliyor olması lazım. evli ise eş onayı gerek galiba.

özel hastanede yaptırıyorsa bence kayıtlara geçmeme ihtimali var, doktorla olan anlaşmaya bağlı olarak.

yasal sınırları geçtiği halde kürtaj yapan doktorlar da var. onlar hiç kayıtlara geçmiyor tabi.
0
elorelia
(10.05.17)
(4)

Tanrının var olması/olmaması problemi

mete kudur
bilmem kaç yıllık evrende İlk benim aklıma gelmiş olamaz, benden çok daha akıllı adamlar bunu düşünüp tartışmışlardır elbette ama, hayatın bizi kandırmadığı zamanlarda; yani yalnızken. dışarısı ile bağlantımızı kesmişken (evet, hayat/doğa/insan-hayvan hangisini seviyorsanız bizleri kandırdığını düşü
bilmem kaç yıllık evrende İlk benim aklıma gelmiş olamaz, benden çok daha akıllı adamlar bunu düşünüp tartışmışlardır elbette ama, hayatın bizi kandırmadığı zamanlarda; yani yalnızken. dışarısı ile bağlantımızı kesmişken (evet, hayat/doğa/insan-hayvan hangisini seviyorsanız bizleri kandırdığını düşünüyorum, yaşarken olaylar hafifliyor)

hayatın bizi kandırmadığı zamanlarda; tanrının var olup olmaması bir problem arzetmiyor, problem o'dur -ki tanrının ta kendisi.

Varlığının ya da yokluğunun ötesinde, yani varsa ? ya da yoksa ? sorularının bir amacı yok, ama tanrının bizzati kendisi bir problem ve bunun üstüne üstlük bir amacı da var. şaka gibi.

din rasyonel çıkarımlarla herhangi bir sonuca bağlanamıyor bir türlü, insanoğlunun ne yaparsa yapsın mistik bir tarafı var ve sanırım bu ölüm var oldukca olmaya da devam edecek. mesela geceleri yalnız uyuyamıyorum ben, aniden uyanıyorum ve hiçbirşey yokken yani sanrı görmemişim, rüya görmemişim birden korkmaya başlıyorum, neyden korktuğumu da bilmiyorum ama hemen oradan uzaklaşma ihtiyacı, güvenli bir yere geçme ihtiyacı hissediyorum -ki bunun için uyuyor olmama ya da uyanmış olmama gerek yok, bazen böyle evde otururken de bu hissi tadabiliyorum.

yani durağan anlarda güzel şeyler olmuyor ama kötü şeyler olabiliyor. güzellik için bir dış etken gerekiyor kötülük için ise var olmak kafi. bu yüzden tanrının varlığının bir problem doğurduğuna inanmaya başladım. varsa bile ölmeli. çünkü birey diğer insanlardan ve doğadan arındığında safi korku hakim. huzur değil.

durağan olan herşey dehşet verici. bu benim fikrim değil, benden akıllı olanların fikri zaten. durağanlık en büyük ceza ve bela.

tanrı varsa eğer asıl problem orada başlıyor diye düşünüyorum ve bilmiyorum; sizce tanrı huzur mu ? yoksa yük mü ?
0
mete kudur
(09.05.17)
Valla bazen aynı şeyleri ben de bir müslüman olarak düşünüyorum ama cevap bulamıyorum.
0
Fusha
(09.05.17)
yük. kendinle ilgili olarak bahsettiğin şeylerde de mistik bir taraf göremedim. ateistim ve senin bahsettiğin korkuların yarısını bile yaşamıyorum sanırım. yani ya benim sülalem rahat ya da mevzu tanrı ile ilgili değil.
0
zgrydn
(09.05.17)
tanrı kendisini problem olarak vermiş. demiş ki beni çöz. o problemi çözen tanrıyı buluyor. ateizmle mümin arasında ince bir zar var. o zarı yırtan ateist iman ediyor. o yüzden bazı filozoflar iyi bir müminin iman etmiş ateist olduğunu söylerler. hz ibrahim'in kıssası da bunu destekliyor. batan güneş benim rabbim olamaz diyor.
tanrı benim açımdan Allah huzurdur... Varlığı beni teskin ediyor. tanrının yük olarak görülmesinin sebebi çözülememesinden. bir öğrenci düşünün problemde x'i çözemedi. o öğrenciye bu x, çözemeyince problem olur. off çözemedim diye hayıflanır. çözene de sevinç kaynağıdır.
0
gotic
(10.05.17)
Soruyu çok sevdim öncelikle, sorduğunuz için çok teşekkürler.Bu sorular akıllı insanların tartışmaya devam ettiği ve tartışmanın sonlanmayacağı sorular. O yüzden, akıllı insanlar da tartışsın, biz de kendi aramızda mis gibi tartışalım; ne güzel.

Önce katılmadığım yerlere geleyim. İlk olarak, durağanlığın iyi mi kötü mü olduğu da yine tartışılan bir soru. Çok akıllı adamların bir kısmı bunu ceza olarak görürken, bir kısmı da hedef olarak görüyor. Bu da cevapsız sorulardan biri.

İkinci olarak tam da o an, durağan bir an değil. Yani, 'an' tanım gereği durağan, herhangi bir an zaman içindeki bir nokta olduğundan durağan da; sizin o hissettiğiniz durağanlık tek bir an değil; kısa bir zaman süresi. Bu 'an' aslında varlığımızın tam da farkına vardığımız an. Bunun yalnızlıkla ilgisi hafif var, yalnızken veya oyalanmadığınızda bu kendi varlığından birdenbire haberi olma anını hiç yaşamayanlar var, yalnızken yaşayanlar var, sık sık yaşayanlar var, yanlarında insanlar varken birden geleni var. Bu çeşitli formlarda olabiliyor ve kişiye, hayata bakış açısında göre çeşitli tepkiler verdiriyor. Bu kavrama 'depersonalization' ya da 'hyper awareness of existence' deniyor. Bu aynı uyarana verilen tepkiler kişiden kişiye değişiyor. Bazılarında 'Boşluktayım. Nasıl yani?' diye başka bir boyuta kendi isteği dışında gönderilmiş gibi bir dehşete düşme ve korku yaratıyor. Bazılarında 'Boşluktayım, yer kaplıyorum. Oha, ben varım! Gerçekten varım' diye sevinç verdiriyor ve hatta bunu bilinçli yapmak isteyeni var. Bazılarında da 'Her şey ne kadar küçük ve anlamsız. O kadar uğraşıyoruz da ne gereği var' diye depresyona yaklaştırıcı etkileri oluyor. Dolayısıyla, herkeste ya da doğada safi korku hakim değil. Safi korku hakim olan kişinin kendi doğası. (Eğer doğru anladıysam)

'Depersonalization'dan bir sonraki adım da her şeyi bir bütün olarak ele alıp da bu hissedileni hissetmeye başlamak; yani, 'Oha, koca evren dönüyor. Hepimiz aslında boşluktayız. Her yer boşlukla kaplı' hissi. Yani, sadece kendini değil, uzayın varlığını hissetmek, uzayla birlikte bir varoluş krizi yaşamak. Tanrı da bu noktada kişiye göre yük de olabiliyor, battaniye de.


Bir de anlamadığım kısmı sorayım: Doğaya safi korku hakim olduğunda neden Tanrı problem olmaya başlıyor? Onun ara basamağı nedir? Yani, Tanrı korkuyu yarattığı için mi ölmeli? Ya da bizi korku ile baş başa bıraktığı için mi? Tanrının problem olan kısmı nerede?

Genelleme yapılır mı bilmiyorum. Bunu çalışmak lazım ama bazıları bu boşlukta Tanrıyı huzur olarak görüyorlar, çünkü Tanrı yanına geldiğinde (ya da içinde hissettiğinde) artık yalnız değil ve içi huzurla doluyor. 'ateistlerin içindeki korkunç boşluk' dedikleri de bu boşluk oluyor. Ancak ateistlerin çoğu zaten o boşluğu bu kadar dehşetle yaşamıyor sanırım. Olan da kendine başka yollar buluyor. İnanan için can yeleği, inanmayan için denizde ayağa bağlanan taş. Dinden bahsetmiyorum bu arada, o kısma girmedim. Sadece bir kavram olarak Tanrı'dan bahsediyorum.

Ben hala kararımı vermedim. Aslında durum biraz da 'Umrumda değil, ne yapayım yani' boyutunda, uçak korkusu dışında çok da aramıyorum, küçük aklıma yatmıyor. 'Akşam ne yemek yapmak lazım' daha dert edici bir soru bana. Tanrı inancıyla varlığını bağımsız görüyorum birbirinden. Tanrı varlığı-yokluğu beni rahatsız etmiyor. Kızgın, sitemkar, hayran ya da şükran dolu değilim. Tanrıyı huzur veya yük olarak görmüyorum; daha çok Joker gibi görüyorum. (Film olan değil, iskambil kartı olan) İhtiyaç anında kullanılan bir kart gibi geliyor. Daha çok "Mutlu ediyorsa inansınlar, negzel. Etmiyorsa da sallasınlar, ne gzel. Herkesin şeyine kimse karışamaz" modundayım.
0
aychovsky
(10.05.17)
(14)

Yılda kaç kez tatile çıkıyorsunuz?

ms brownstone
1 geceliğine de olsa gittiğiniz her yeri sayabilirsiniz. Mesela yazın 2-3 hafta bir yerlere gitmeyi mi tercih ediyorsunuz sadece yoksa hafta sonları 1-2 günlüğüne de olsa tatile çıkıyor musunuz sık sık? Deniz tatili dışında nasıl yerlere gidiyorsunuz? İstediğiniz gibi yurt dışına gidip gelebiliyor m
1 geceliğine de olsa gittiğiniz her yeri sayabilirsiniz. Mesela yazın 2-3 hafta bir yerlere gitmeyi mi tercih ediyorsunuz sadece yoksa hafta sonları 1-2 günlüğüne de olsa tatile çıkıyor musunuz sık sık? Deniz tatili dışında nasıl yerlere gidiyorsunuz? İstediğiniz gibi yurt dışına gidip gelebiliyor musunuz? Tek başınıza tatile gidiyor musunuz?

Benim 1 sene iznim yok da belki sadece hafta sonlarında bile sık sık tatile gidebilenler falan varsa sayelerinde ben de gaza gelirim diye düşündüm. Şehir dışına çıkıp da yeni yerler gezip görmekle ilgili istediğinizi yazabilirsiniz.
0
ms brownstone
(09.05.17)
akraba ziyaretleri tatilden sayiliyor mu?
0
blue eyes white dragon
(09.05.17)
Tek giderim. 1 günlükler bile sayılıyorsa yirminin üstündedir.

Yurtdışına istediğim kadar olmasa da gidiyorum. Sık istiyorum çünkü:D

İki üç hafta gibi uzun süreler de oluyor ama genelde daha kısa.
0
bir ileti paylastim
(09.05.17)
Son dort yildir en az 4-5 kere.

Yazin 2 hafta sürecek bir tatil, icinde hem denize girme, hem bisiklet turu, hem tarihi yerleri gezme olmali. Büyük sehirlerden ya da cok merkezi yerlerden kaciniyorum. Bütce minimal sinirlarda olmali. Konaklamada lüks aramam asla. Cadirdir, hosteldir... En son kücükken ailemle 5 yildizli her sey dahil`e gitmistim. O konsepten hic hoslanmiyorum.

Ölü sezonlarda da gormek istedigim büyük sehirlere gidiyorum. Aralik sonunda uzun bir tatil var, o sürecte 4-5 günlük tatile giderim. Bazen Türkiye´deki arkadaslarimi, ailemi ziyarete gidiyorum, yine bir haftayi gecmez.

Sehrime yakin sayilacak yerlere, spontane plan yapip giderim, Couchsurfing ile masrafsiz neredeyse gezilerim.

Konsere/etkinlige gittigim bir sehirde iki gece kalip geziyorum mesela, sayilir mi?

Tek basima Orta ve Dogu Avrupa turu yapmistim üc sene once. Simdi iki üc günlük geziler disinda tek gitmiyorum. Tek gidiyorsam esim "trip yapiyor".

Master ogrencisiyim, az cok yeten bir bursum var, yer Almanya. Calismaya basliyacagim nasil olsa yakinda bu kadar gezemem diye, geziyorum iste.
0
buf-e kür
(09.05.17)
Ben gittiğimde 3-4 hafta kapatmayı seviyorum. Haftasonları yakın yerlere gidiyoruz ama kalk iki günlüğüne Roma yapalım demiyoruz. Keşke desek ama halim kalmıyor.
0
Lim5
(09.05.17)
sık sık olmasa da haftasonları yakın yerlere gitmeyi seviyorum. özellikle cuma ya da pazartesi tatilse. yoksa yorgun olarak dönüyorum önceki haftanın yorgunluğu dinlenilmemiş bir haftasonu ve çalışan bi hafta ile iki hafta dinlenmeden geçince perte çıkıyorum. o yüzden gideceğim yere, zamana, kiminle gideceğime, ne kadar eğleneceğimi falan göze alıp gidiyorum değmeyeceğini düşünüyorsam gitmiyorum. tatildeki önceliğimde görmediğim bi yer olması, deniz kum güneş tatili bana göre değil.

istediğim gibi olmasa da yurtdışına çıkmaya çalışıyorum. bu yaz mesela hindistana gitmek istiyorum ama pek mümkün görünmüyor onun yerine başka yere gidecek gibiyim. tek başıma tatile mecburen gidiyorum. gidicek arkadaşım yok çünkü. çoğu evli, bekar olanların da zamanları uymuyor. zamanla bundan keyif almayı öğrendim. öyle ki kafa dengi olmayan biriyle tatile gidince eziyet oluyor gerçekten.

1 sene iznim olmadığını bilseydim kendimi belli dönemlerde motive edip bi yerlere muhakkak giderdim. 2 ayda bir falan ben kendimi anlıyorum mesela değişiklik istiyorum bi yerlere gidiyorum. gitmediğimde çevremdekileri darlıyorum kendim de mutsuz oluyorum. zaman zaman değişiklik iyidir.
0
dedim ben sana
(09.05.17)
min ayda bir haftasonu tatil modunda bir şeyler yapıyorum. şehir dışına çıkıp tatil amaçlı 3 gün kalmak falansa onu da yılda 4-5 kere yapıyorum. ama öyle 15 gün blok tatilim pek yoktur.
0
roket adam
(09.05.17)
her biri 1-2 günlük olmak üzere ege kıyılarına yılda 15-20 kez.
0
brakgn
(09.05.17)
Geçen sene ohal'den iki aylık ve Ağustos-Eylül'de full kullanacağım iznim yandı. Bir ayı tamamen tatil olacaktı. Özene bezene biriktirmiştim. Bir kere Ramazan Bayramı'nda gidip geldim. İki senedir tatil yapamadım.

1 günlükler sayılıyorsa, 5-6 kere falan yapabildim.

Şu anda, bundan sonraki 3-4 yıl haftasonu yakın yerler gezebileceğim. Senede bir konferansla gidip o bölgeti gezebilirim. Arada da annemlerin yazlığına atarım kendimi.
0
aychovsky
(09.05.17)
2-3 kere. her biri de genelde 1-2 haftalık oluyor.
0
zgrydn
(09.05.17)
denize gitmediğim için benim tatil anlayışım gezmek, yeni yerler görmek. iki üç haftada bir illa ki gidiyorum bi yerlere. cuma akşamı çıkıp pazar akşamı geliyorum.
0
sttc
(09.05.17)
İki haftada bir haftasonu bir yerlere gitmeye calisiyorum. 20 falan sanirim.

2-3 kere de izin alip / tatilleri birlestirip bir yerlere gidiyorum
0
fakyoras
(09.05.17)
iki haftalik yaz tatili yapiyoruz hersey dahil bir yerde, onun disinda hic bir yere gitmeyiz. sehir disina cikmiyoruz. cocukla gezmek tam bir eziyet cunku.
0
beriberi
(09.05.17)
24 yaşıma kadar sadece 10 günlük bir marmaris tatili yaptım, o da geçen sene.

yazın yazın okudukça oturuyor amk içime. bu sene de tatil yok. alışınca eksikliğini hissetmiyor insan.
0
hemsta
(09.05.17)
Geçen sene bayramların da hafta içine denk gelmesiyle epey yapabildim ama her sene öyle olmuyor :) Hepsi en az bir hafta olmak üzere 5 tatil, 15'in üstünde de 2-3 günlük şehir dışı turu yaptım. Kendi kendini koşullayıp, belirli bir plana sadık kalmazsan kısa süreli şehir dışı tatilleri fiziksel olarak ta, mental olarak ta seni zorlamaz. Önemli olan istediğin saat, istediğin yerde kafana estiği gibi hareket etmek.
0
iwasbornonamountainside
(09.05.17)
(2)

Rstudio

you are my lethe
Bunu öğrenebileceğim video, kitap vb tüm kaynak önerilerinize açığım. coursera'nın data science kursundan öğreneyim dedim olmadı. statistic withr diye bir kursa başladım o da çok kabız anlatıyor. kısaca önerilere açığım.
Bunu öğrenebileceğim video, kitap vb tüm kaynak önerilerinize açığım.

coursera'nın data science kursundan öğreneyim dedim olmadı. statistic withr diye bir kursa başladım o da çok kabız anlatıyor. kısaca önerilere açığım.
0
you are my lethe
(09.05.17)
r ile ne yapmak istiyorsun?

basit işler
machine learning
data science
veri madenciliği

R for everyone - Jared Lander
Learning with R - Richard Cotton
Beginning R - Mark Gardener
Hands on R programming- Garrett Grolemund
R dummies
0
prezarlatif
(09.05.17)
Edx'in Analytics Page dersi çok iyi. Oradan başlayarak sonra kendi alanına doğru kaydırabilirsin.
0
aychovsky
(09.05.17)
(27)

yaşayan en iyi türk erkek oyuncu

blue eyes white dragon
NOT: YAKIŞIKLI DEĞİL İYİ. buraya gelip sırf yakışıklı olduğu için peşinde koşan yüzbinlerce insan var diye bir yapım izlenmesi onu başarılı kılmaz herhalde. buradaki iyi, başarılıyı falan simgelemektedir. var mı bu konuda söyleyecekleriniz.
NOT: YAKIŞIKLI DEĞİL İYİ. buraya gelip sırf yakışıklı olduğu için peşinde koşan yüzbinlerce insan var diye bir yapım izlenmesi onu başarılı kılmaz herhalde.

buradaki iyi, başarılıyı falan simgelemektedir.

var mı bu konuda söyleyecekleriniz.
0
blue eyes white dragon
(09.05.17)
haluk bilginer, mi, acaba. öyle geldi.
0
turk kizi
(09.05.17)
haluk bilginer diyesim geldi.

edit: olgun şimşek de olabilir bak. bir dizide canlandırdığı iki karakterden birisi, diğerinin taklidini yapmaya çalışıp beceremiyordu. onu oynadı adam.
0
zgrydn
(09.05.17)
erdal beşikçioğlu çok başarılı
0
nucleon
(09.05.17)
erkan can
0
prompter
(09.05.17)
şener şen.
0
cabiday
(09.05.17)
erdal beşikçioğlu,uğur yücel
0
mavi kız
(09.05.17)
ufuk bayraktar, ercan servet, birol unel bunlarin oyunculugunu begeniyorum. ama sener sen yasadigi muddetce bir numaradir tabi.
0
partizan
(09.05.17)
Şener Şen...
0
gotic
(09.05.17)
Şener Şen+1
Haluk Bilginer+1
Olgun Şimşek +1
Uğur Polat
Çetin Tekindor
Metin Çekmez
0
buzbebek
(09.05.17)
tabii ki, çetin tekindor.
0
stewie
(09.05.17)
şöyle bir liste yapılmış.

www.imdb.com
0
stewie
(09.05.17)
Şener Şen, Haluk Bilginer ve Çetin Tekindor demeye gelmiştim ben de.
0
ms brownstone
(09.05.17)
Erdal Beşikçioğlu'na güldüm. Behzat Ç. haricinde gerçekten bir olayı yok.

Haluk Bilginer olabilir. Masumiyet filminde Güven Kıraç ile olan konuşması oyuncu geçinenlere ders olarak okutulmalı. Gerçi biz daha genciz. Eski oyunculara haksızlık ediyor olmayalım ama bence Şener Şen de son yıllarda performans gösteren biri olmamasına rağmen iyi.

Edit: Ben Erdal Beşikçioğlu hakkındaki araştırmamı çok önceden yaptım. Haluk Bilginer gibi biriyle karşılaştırılamaz. Bana gülen adamın yazdığı cevaba bak: Taner Birsel. Bir Zamanlar Anadolu'da filminin kamera arkasını bir izle, Taner Birsel'in yönetmenin yüz elli tane yönlendirmesi olmadan ne kadar rol yapabildiğini gör.
0
dissendium
(09.05.17)
haluk bilginer bence. bu kadar farklı karakterleri bu kadar iyi canlandıran başka aktör yok gibi.
0
black mamba
(09.05.17)
disendium'a güldüm, ufak bir araştırma yeterli erdal beşikçioğlu'nun sadece behzat ç. ile kısıtlı bir adam olmadığını görmek için.

erdal beşikçioğlu +1
haluk bilginer +1
taner birsel
şener şen +1
ve tabi ki münir özkul, nasıl unutulmuş.
0
Apocalypse
(09.05.17)
Şener şen
Haluk bilginer
Mustafa ve Ahmet Uğurlu
0
suicides underground
(09.05.17)
Arkadaşlar çok iyi oyuncular saymışlar. Bana göre de en iyilerden biri Zafer Algöz.
0
hümanist tabutçu
(09.05.17)
Genelde bu soruları sadece sahnede izlediğim insanları düşünerek cevaplarım bir kişi hariç yine öyle yapacağım;
Halit Ergenç; Kendisini tiyatro sahnesinde izlemedim ama burada ismini vermemek büyük haksızlık olur.

Erdal Beşikçioğlu
Mert Turak
Yiğit Sertdemir
Mert Tanık
Musa Uzunlar
Okan Yalabık

Altta görünce lan nasıl unuturum diye kızdım kendime kesinlikle
Bülent Emin Yarar +1
Yetkin Dikinciler +1 diyorum.
0
mutekebbir
(09.05.17)
tiyatro sahnesinde devleşenler;
bülent emin yarar
zafer algöz
yetkin dikinciler
erkan can

daha önce pek çok kez sayılan
şener şen
olgun şimşek
haluk bilginer
çetin tekindor

umut vaadedenlerde de bence aras bulut iynemli var.
0
bir nick var benden iceri
(09.05.17)
ferhan şensoy, erdal beşikçioğlu ve şener şen 3'lüsünden biri olmalı bence. ben şener şen'i bir adım önde görüyorum.
0
golgi aygıtı
(09.05.17)
benim için tartışmasız
1-Şener Şen
2-Cüneyt Arkın'dır.
0
basond
(09.05.17)
En iyi mi bilmiyorum ama bence Cengiz Bozkurt şistede olmalı. Parmaklıklar Ardında'ki karakterle Erdal Bakkal arasındaki 180 derece fark var ve adam oynamıyor, yaşıyor. Sinop'ta diziyi çekerken adam kötü karakteri oynadığı için yolda durdurup kızanlar, suratına tükürenler olurmuş. Adam çok büyük yere gelmeli.
0
aychovsky
(09.05.17)
Sıralı listem;
Haluk bilginer
Fikret kuşkan
Şener şen
Erkan can
Ayhan ışık
Erdal beşikçioğlu
Yetkin dikinciler
Nejat işler
Cüneyt arkın
Ahmet uğurlu
Yiğit özşener
Mahir günşiray
Ufuk bayraktar
Tuncel kurtiz
0
a r a m i s
(09.05.17)
Ercan kesal
Berkay ates
Rifat sungar
Taner birsel
Olgun simsek
Daha var tabi de aklima gelmedi su an
0
loveisallaround
(09.05.17)
şener şen, ilyas salman, erkan can, settar tanrıöğen.
0
vayezikhan
(09.05.17)
en iyi dediğiniz için 1 tane yazıyorum.
Şener Şen.
0
odiyus
(09.05.17)
ahmet mümtaz taylan ve çetin tekindor. tek geçerimmm ikisini de. Uğur Yücel ve Erkan Can'ı da izlemekten keyif alıyorum.
0
duyond
(09.05.17)
(7)

Lie to me izleyen gelsin (spoiler içerebilir)

freetakilir
Not: izlemeyi düşünenler okumasın************************************************************Cal lightman ve gillian foster ilişkisini nasıl buluyorsunuz?Finalde cal gillian'ı ciddi anlamda sevdiğini açıklıyor fakat bu sevgi için hiçbir şey de yapmıyor. Dostane bir ilişkileri var fakat erkek seven,
Not: izlemeyi düşünenler okumasın

************************************************************

Cal lightman ve gillian foster ilişkisini nasıl buluyorsunuz?


Finalde cal gillian'ı ciddi anlamda sevdiğini açıklıyor fakat bu sevgi için hiçbir şey de yapmıyor. Dostane bir ilişkileri var fakat erkek seven, üstten bakan, korumacı bi karakterde. Bu ilişki bana harika geliyor.

Bu ilişki formunu Cal ve Gillian dışında açıklamaya çalışırsam bu büyük ağlaklık olur diye düşünüyorum. 2 dosttan aralarında sevgiye dair hiçbir şey yokken 1inin sevdiğini ve buna dair hiçbir şey yapmadığını söylesem çok garip ve istenmeyen bir şey olur tahmin edersiniz ki.

Işte bu yüzden bu ilişkiyi Cal gözünden yorumlamaya çalışıyorum. Bunu Cal yapınca aşırı karizmatik dünyanın en güzel ilişkisi gibi görünüyor. Ama bu onların konumlarında(güçlerinde) olunca çok güzel duruyor. Cal'ın gücünde olunca bu ilişki(sevme) çaresizce gelmiyor. Sürekli korumacı, yüce bi pozisyonda duruyor.

Bunu nasıl buluyorsunuz? Soruyorum çünkü onaylanma ihtiyacı hissediyorum. Çünkü bunu birine karşı yapıyorum. Bu ağlaklık mı yoksa yüce bir şey mi gerçekten? (Fakat tabii ki bu ilişki formülünü görüp kopyalamadım zaten varolan bir şeyi böyle açıklıyorum.) Bakın açıklama yapıyorum çünkü cal gücünde biri değilim. Evet şimdi, bunu nasıl buluyorsunuz?


Not: 50-60 bölümde 1-2 defa garip bir şekilde öpüşüyorlar ama bu ilişki formunu anlatırken bunu görmezden geliyorum. O aşırı ve yanlış bir şey. Ilişkiyi anlatmak için de bi kolaj atayım buraya: www.youtube.com

edit için teşekkürler modlar.
0
freetakilir
(09.05.17)
Diziyi izledim ve ne dediğinizi anlıyorum ama şahsen bana son derece sıkıntılı, hatta hastalıklı geliyor bu ilişki tipi. Güçsüz olan tarafın elini kolunu bağlayan, baskın tarafın sallamadığı garip bir beraberlik. Korkunç. Yapanlar karizmatik dizi oyuncusu olunca tamam ama gerçek hayattaki benzer yansımalarını gördüm, sonunda mutluluk yok.
0
whoosie
(09.05.17)
Anladım teşekkürler yorum için fakat güçsüz olan taraf yok bu ilişki formülünde. Baskın tarafın sallamadığı bir durum da yok. Anlattığım da bu değil. Zaten beraber iş yapıyorlar ve işlerinde çok iyi iki insan. Hatta bunlar insanla uğraşıyor yani biri yalan uzmanı diğeri eskiden psikiyatrlık yapmış biri. Karakterleri de oldukça gelişmiş. Yani güçsüz biri yok, Cal'ın gücünde derken karşı tarafın güçsüzlüğünü kastetmedim sadece Cal'ın gücü yani.

Ama evet haklısın gerçek hayattaki yansımaları sıkıntılı olabilir. Karizmatik ve karakterleri oldukça gelişmiş kişileri izlerken güzel oluyor.
0
🌸freetakilir
(09.05.17)
şundan mı bahsediyorsunuz acaba x fliestaki mulder ve scully gibi bana çekici geliyor bu tarz ilişkiler, Unresolved Sexual Tension ust deniliyormuş bu olaya sanırım, sevgili olamama durumları?
0
eja
(09.05.17)
Olamama denmez bunlar gündeme gelmiyor bile. Üstü kapalı sevmek ama dostluğun harika boyutlarda olması. Aşırı korumacılık işte. Hatta hayatlarına olağan devam ediyorlar. 2 apayrı insan gibi 2sinin de farklı ilişkileri oluyor. Aralarında bir sorun olmuyor. 2 dost düşünün 1i seviyor ama bahsedilmiyor bile bundan.

Xfilestaki örneği bilemedim ama çözümlemek için biraz bakabilirim diziye.

Bana da güzel geliyor fakat işte kişi güçlü karakterli olmalı ki ağlak bi duruma düşmesin :D
0
🌸freetakilir
(09.05.17)
Ya ben de güçlü güçsüz derken işte karaktersiz ya da zavallı babında demedim ama ilişki dinamiklerine göre biri baskın diğeri değil.
0
whoosie
(09.05.17)
bence baskınlık konusunda da eşitler ya..
0
🌸freetakilir
(09.05.17)
Bana bu ilişkiymiş gibi gelmiyor.
Normalde çok fena kanka olacakken, çevrelerinde kafa dengi sevgili olmadığı için birbirlerine sarmış ama arkadaş oldukları için de bir şey yapamayan iki kişi gibi daha çok. Kankalığa geçmeden önceki garip aşama gibi daha çok. Arkadaş arkadaşı tabii ki çok sever ama aralarında aşkımsı, tutkumsu bir şey olduğunu düşünmüyorum ama bir şey yaşayacak ve yeterince etkilendikleri birileri olmadığı için de içkerinde kalanı birbirine yöneliyor gibi, biri dğerinin yanında osurabilse ya da ne bileyim, "Eşşoğlueşşek, babanın donu gevşel" falan dese her şey rahatlayıp stabil düzene kavuşacakmış ve iki can arkadaş ortaya çılacakmış gibi. Aradaki yavşaşmalar içeride biriken kalbin ve libidonun gidecek yer bulamamasındanmış gibi geliyor. İki sene sonra bunlardan biri başka birine aşık olur, sevgili yapar; bunlar da aynı cins arkadaş gibi muhabbete devam ederler bence.
0
aychovsky
(09.05.17)
(9)

Nikahta Bembeyaz Olmak Şart Mı?

evc
Sadece nikah şahitlerinin olacağı, salonda ayrıca değil de memurun odasında kıyılacak bir nikah için bembeyaz hani şu herkeste gördüğümüz şekilde giyinmeye gerek var mı? Benim giyeceğim beyaz gibi bi renk üstünde açık pembe açık yeşil renkli çizgileri olan bi elbise olsa nolur ki? Ya da diğer taraft
Sadece nikah şahitlerinin olacağı, salonda ayrıca değil de memurun odasında kıyılacak bir nikah için bembeyaz hani şu herkeste gördüğümüz şekilde giyinmeye gerek var mı?
Benim giyeceğim beyaz gibi bi renk üstünde açık pembe açık yeşil renkli çizgileri olan bi elbise olsa nolur ki?

Ya da diğer taraftan özenilmemiş gibi bi izlenim mi vermiş oluruz?
(*Düğün inşallah olacak, o ayrı)
0
evc
(09.05.17)
Eğer senin elbisenle uyumlu olacak bir kravat olursa damat için güzel olur, aksi takdirde de bir sıkıntı yok bence senin içinde bir huzursuzluk yaratmıyorsa.
0
ben ne dedim
(09.05.17)
fotoğraf filan çektireceksiniz illaki. ben olsam imkanım varsa gider beyaz bi elbise alırdım. şart değil ama benim görüşüm.
0
elorelia
(09.05.17)
sonradan pişman olmayacağınızı düşünüyorsanız, canınız ne isterse onu giyin bence. Ben de şimdi yine evlensem, sadece nikah yaparım ve güzel bir elbise giyerim. Elbisenin özellikle beyaz olmasına dikkat etmesem de beyazlı ve şık bir şey olmasına özen gösteririm sadece.
0
sopiro
(09.05.17)
Fotoğraf çektirmeyecekseniz kot tişört bile olur bence. Ben istediğim renk bir elbise giyerdim. Renk uyumlu kravat nerde kaldı ayrıca:(( çok itici. Kıro konseptlere gerek yok madem odada kıyılacak. Hayırlı olsun.
0
pshasha
(09.05.17)
niye şart olsun canım. siz beğendiğiniz ve içerisinde kendinizi mutlu hissettiğiniz sürece gerisi mühim değil
0
fragile lady
(09.05.17)
gelinlik giyecek olan birinin illa beyazlar içinde olmasına gerek yok bence.
0
mavi kız
(09.05.17)
Bi arkadaşım bebe mavisi elbise giymişti mesela
0
mutlusismankedi2015
(09.05.17)
Düğün olmasa bile gelinlik giymenize gerek yok, düğünde de zaten gelinlik giyeceksiniz. O yüzden, nasıl içiniz rahat edecekse yapıverin gitsin.
0
aychovsky
(09.05.17)
şort tişört terlikle nikaha giden arkadaşım oldu. normal bence.
0
ketcapli dondurma
(09.05.17)
(44)

En iyi arkadaş mı en iyi seks mi?

mobydick
Hayatınızı geçirmeyi düşündüğünüz karşı cinste, bir seçim yapacak olsanız;Önceliği neye verirdiniz?En iyi arkadaş (seks 10 üzerinden 5) mıEn iyi seks (arkadaşlık 10 üzerinden 5) mi?Yaş ve cinsiyet de belirtirseniz sevinirim.
Hayatınızı geçirmeyi düşündüğünüz karşı cinste, bir seçim yapacak olsanız;
Önceliği neye verirdiniz?

En iyi arkadaş (seks 10 üzerinden 5) mı
En iyi seks (arkadaşlık 10 üzerinden 5) mi?

Yaş ve cinsiyet de belirtirseniz sevinirim.
0
mobydick
(09.05.17)
en iyi arkadaş. 28k
0
nilmiye
(09.05.17)
seksle hayat geçmez arkadaşa veriyorum oyumu 20e
0
freetakilir
(09.05.17)
En iyi seks. Seks olmazsa iliski yurumuyor maalesef.
0
veritaslibertas
(09.05.17)
Arkadaş tabi ki. Seks bir ilişkiyi güzel kılan bir vasıtadır sadece. Arkadaşlık, kafa denkliği, frekans örtüşmesi daha mühim.

27 erkek
0
razvan rat
(09.05.17)
24 erkek en iyi arkadaş.

ben birlikte olacagım kadının benim aynı zamanda en iyi arkadasım olmasını isterim. sevgililik, evlilik sanki kalıplar içerisinde yaşanıyor gibi geliyor bana, en azından gordugum o. hosuma gitmiyor.

hatta aklıma su geliyor, insanlar genelde birlikte oldukları adamı / kadını cok fazla vakit gecirmeden seciyor. ya da birlikte cok fazla vakit gecirmeden birlikte olmaya baslıyor. o adamın / kadının her yonunu gormuyorlar iliskiye basladıklarında. oysa arkadasının iyi / kotu her yonunu biliyor ve bunlarla birlikte yurutuyorsun iliskini. en iyi arkadasın sevgili olması mantıklı geliyor bana. her yonunu biliyorsun, birlikte konusmakten ve vakit gecirmekten keyif alıyorsun. bir insanda daha baska ne ararsın ki?
0
rahip janick
(09.05.17)
Neden birinden birini seçmek durumundayız ki ikisi de en iyi olmasın ama olsun yani birinin eksikliği sıkıntı çünkü 28k
0
lithu
(09.05.17)
Arkadaş 25e
0
kaderimse np
(09.05.17)
arkadaş , 33k
0
sta
(09.05.17)
arkadaş kesinlikle.
0
oscar
(09.05.17)
baya kolay bu sorunun cevabı. en iyi seks. en iyi arkadaşı dışarıda çok daha rahat bulursun en iyi seksi bulmaya kıyasla.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(09.05.17)
en iyi arkadaş 22k
0
dedi ayca
(09.05.17)
En iyi arkadaş. Seks konusunu hallederiz, o kolay. E 27
0
zirrealist
(09.05.17)
Arkadaş, 27 k
0
fallopian
(09.05.17)
İlla birinden biri mi?
Herhangi birinden birini en fazla 6-4 kayırabiliyorum. Sadece seviştiği için anlaşamadığım birini bütün gün çekemeyeceğim gibi, ten uyumu yerlerdeyse ona da bir yıl dayanılır mı bilemiyorum. Hiç sevişilmese daha iyi.
Arladaş olmak ilk anda daha iyi gibi geliyor ama ondan sonra da "Ne olur gece olmasın", "Ne olur çabuk bitsin" demek de apayrı bir kabus olsa gerek. Arkadaşlığı yer bitirir ama aseksüel oturacaksak, o zaman arkadaş olabiliriz de, o zaman neden düz arkadaş olmuyoruz, amacımız ne. Seçemedim.
33k
0
aychovsky
(09.05.17)
En iyi arkadaş, 25k
0
turk kizi
(09.05.17)
@mermize, kedi köpek gibi birbirini yedikten sonra ne anlamı var, boşanmamak ilişkinin sadece bi şekilde sürdüğünü gösterir, gerçek mutluluk bu değil :/

arkadaş olalım da gerisi kolay +1
0
manuel mandalina
(09.05.17)
En iyi arkadaş diyorum ben de. Konuşmak, bir şeyleri paylaşmak ve karşındakinin seni anlaması bu dünyadaki en güzel şeylerden bir tanesi.
0
MaNOfTheYear
(09.05.17)
En iyi sex. 27 e
0
opitseri
(09.05.17)
en iyi seks, 28e.
0
neumann
(09.05.17)
iddialı olmak istemiyorum, ama en iyi arkadaş ve en iyi seks diyorum.
ikisinden biri, bir ilişkiyi hayat boyu sürdürmek için yetersiz.

en iyi seks zaten çok göreceli bir kavram.
en iyi seks zannettiğiniz şey, bir başkasıyla olduğunuzda ortalama bir sekse de dönüşebilir.
bu kavramlar üzerinden yola çıkmak çok saçma o yüzden.
o ana kadar en iyi seksi, en iyi iletişim kurduğunuz kişiyle yakaladıysanız ne mutlu.

bu durumda soruyu çok mantıklı bulmadım.
hayatı birlikte geçirmek için çok çok daha fazlasına ihtiyaç var.
olay o kadar basit değil.
32 k
0
blatta hiberna
(09.05.17)
arkadaşla en iyi seks :) 29e
0
işimdeyim gücümdeyim
(09.05.17)
27e

soruyu biraz garip buldum. ama böyle bir ayrım yapacaksam illa ki, seksin arkadaşlığa göre daha geliştirilebilir olduğunu düşünüyorum. 5 olan arkadaşlığı 10 yapmanın, 5 olan seksi 10 yapmaya göre çok daha zor olduğunu düşünüyorum. bir de sanki seks tarafların birbirine olan tavırlarından daha çok etkileniyormuş gibi geliyor. yani bir şeyler hissettiğim bir kişiyle, iyi arkadaş isem bu seks yaparken ki duyguları da etkileyebilir. ama bir şeyler hissettiğim kişiyle, mükemmel seksin arkadaşlık ilişkisine çok etkisi olduğunu düşünmüyorum.

sorunuzda hayat geçirmek dediğiniz için vadeye de bakardım ben. arkadaşlık ilişkisi daha uzun sürecek gibi diğerine göre. bu olmaya bilir tabii. ama sonsuzda arkadaşlık daha büyük süre olarak.
0
windowsguvenlikduvari
(09.05.17)
Arkadaş 24e
0
gozu acik sevisen yahudi
(09.05.17)
kesinlikle arkadaş,
seks dediğiniz zaten ne kadar sürüyor? hadi çok iyisiniz oscarlık performans sergiliyorsunuz ikiniz de, sonra oturup ne konuşcanız? ya da sen heycanlı heycanlı başına gelen bişeyi anlatcan ya anlamayacak ya siklemeyecek. Hayatta seksten çok önemli şeyler var. frekans uyuşması başta, ortak zevk alınan şeyler, senin hoşuna gidenin onun da hoşuna gitmesi vs.

28 e
0
ilkot
(09.05.17)
En iyi arkadaş 24e
0
sylr
(09.05.17)
bu ikisinden birinin 10 üzerinden 5 olduğu kişiyle hayat geçmez.
0
bugunku antremanda goz dolduran futbolcu
(09.05.17)
arkadaş, 27e. seks iyi güzel de 45 yaşından sonra işe yaramıyor. uzun vadeden bahsediyoruz.
0
zgrydn
(09.05.17)
eloluk yapıp en iyi seksi seçiyorum.
0
elorelia
(09.05.17)
en iyi arkadaşım da oldu, en iyi seksim de (kendimce işte). ben arkadaş diyorum çünkü seksin tadı yalnızca damağımda kaldı ama arkadaşım hala yanımda.
0
yeraltindan potlar
(09.05.17)
en iyi arkadaşla oturup seks konusunu çözemiyosanız zaten allah belanızı vermiş demektir.

seks bazen alakasız insanlarla güzel olabiliyor, ama iletişim zayıf kalabiliyor.

iyi seks iyi iletişim demektir diye bir şey okumuştum. mantıklı gelmişti.

33 erkek.
0
jadle
(09.05.17)
seksin geliştirilebilir olduğuna inanmıyorum.
daha doğrusu, inanıyorum.
ama kötü veya ortalamanın altı bir seksi, dünyanın en iyisine çevirmek bence hayal.
çok iyiyi, çok daha iyi ya da belki en iyi seviyesine taşıyabilirsin.
arada o kimya vardır ya da yoktur.
olmayan kimyayı, çekimi var edemezsin.
ama çok kuvvetli olanı, son noktaya taşıyabilirsin.
iletişim de bu noktada devreye girer.
benim fikrim bu yönde.

seks için söyleyebileceğim şey, (kendi adıma) karşımdakiyle yakınlaştıkça "ilerlediği" yönünde.
yani üzerine mutlaka bir şeyler koyuluyor, o da iletişimle mümkün.
karşındakini daha iyi tanıdıkça, mükemmel olanı daha da olağanüstü hale getirebiliyorsun.

ama yine de soru yanlış.
saçma demeyelim de, mantık olarak hatalı.
başlangıç noktası önemli, yani dediğim gibi o çekimin var olması, kafaların belli oranda (hatta ortalamanın üstü şekilde) uyuşması, benzer tabakalardan olmak önemli.

seksin de, ilişkinin de her zaman daha iyisi vardır.
aranırsa, bulunur.
burada asıl çapa olan şey o kişiyi sevmek ve onunla olmaktan zevk almak demek.
seks sadece yatakta olan bir şey değil benim için.
ilişkinin geneli seks zaten.

ama bütün bunların dışında, kötü ilişki, kötü ilişkidir.
seksin iyi olmasıyla kötü ilişkiyi sürdürmenin bir alakası olmamalı.

edit:
bir de, aynı dili konuşmak dediğimiz şey zaten sadece iletişim ve entelektüel düzeyde kalan bir şey değil.
hayat görüşü, seks, dünyaya bakış, bunların hepsi bir zaten.
performans olarak seksin "iyi" olması ya da (biraz amiyane bir tabir olacak ama) karşınızdakinin her yola gelmesi, seksin iyi olması demek değildir.

edit2:
aldatma çok farklı bir konu.
sadece seks için yapılan aldatmaların bile duygusal düzeyi oluyor.
ilişkinin aldatmaya rağmen devam edip etmemesi, ilişkinin kalitesiyle ilgili bir şey değil.
mutsuz olduğu halde ilişkisini ya da evliliğini sürdüren insanlar var.
ama aldatmaların büyük kısmı zaten duygusal boşluktan kaynaklanıyor.
yani bu konunun ucu bucağı yok, ama "aldatma seks nedeniyle oluyor, dolayısıyla önemli olan seks" çok yüzeysel bir bakış açısı.
ve büyük oranda da yanlış.

fırsatını bulduğunda tek gecelik kaçamak yapmak vb. tarzı aldatmalar ayrı bir kategori.
0
blatta hiberna
(09.05.17)
sabahtan beri bu soruya cevap bulamadım.
ben onu bunu bilmem gardaş, segz varsa yazın beni de.
0
filteria
(09.05.17)
Hayatını geçirmeyi düşündüğün kişiyse ikisi de birarada olmak zorunda. Sadece arkadaş sadece ten uyumu-iyi seks o ilişkiyi uzun ömürlü kılmaz.
0
mimimi
(09.05.17)
@cutie, önşart olarak seks 5/10 demiş, 0/10 dememiş dikkat edersen. Sen ise felaket senaryoları üzerinden gitmişsin.
0
manuel mandalina
(09.05.17)
en iyi arkadaş, 29K
0
dedim ben sana
(09.05.17)
Soru çok garip + umrumda değil de ben @blatta hiberna'nın insan ilişkileriyle alakalı yazdıklarını inanılmaz çöp buluyorum, insan bu kadar berbat olabilir mi bu konuda ya? Yani yazdığı "wall of text"ler bile kurtarmıyor kendisini çok üzgünüm.
0
dirtysecretsofduyuru
(09.05.17)
En iyi arkadaş. 32 erkek.
0
minduser
(09.05.17)
@dirtysecretsofduyuru:

teşekkür ederim :)
0
blatta hiberna
(09.05.17)
Aslında soruyu sorarken kendimde kısa bir cevaba sahip gibi gelmişti. Ama sonra yazılanları okudukça birazcık dalgalandı.

Öncelikle ben de ancak iyi bir seksin çok iyi seviyelerine çıkarılabileceğini düşünüyorum. Seks geliştirebilir birşey evet. Ama misal ben 26 yaşındayım. Görüştüğüm kişi de muhtemelen en az öyle olur. O yaştaki bir adamın seksi muhtemelen oturmuştur. Yani zevkleri istekleri ne derece oral sevdiği sertliği yumuşaklığı filan falan. Seksin herdaim gelişmeye değişmeye açık olduğunu kabul ediyorum elbette. Ama kulvar düşüklüğünü de kabul etmek lazım. Ben ilk seksimde bu adamla 4 de kalıyorsam gelişse gelişse kaç olacak? Geliştire geliştire 7 fln. O da iyi zamanlarında. Adamın kulvarı o. Ne kadar değişecek?

Ne bileyim seks ilk başta en az bi 6 olacak ki alıp 8 9 10 yapacaksın.

En iyi arkadaş 5 te ise belki konuşarak çaba harcayarak artabilir. Bilmiyorum.

Neyin ne kadar yettiği de çok önemli. Misal arkadaşlığı 6.5 a çıkarırsın iyi bir seksle ömür boyu yeter. Ama 6.5 seksle iyi bir arkadaşlık ömür boyu yetecek mi?

Sorunun benim için genel olarak cevabı en iyi seks sanırım. Çok iyi bir seks insanın vazgeçemediği olabiliyor. Seks iyi olmazsa o ilişki yürümez gözü ile bakıyorum biraz da olaya. Bir yerde iyi seks neye göre kime göre denmiş. Belki adam hiç yaşamadı denmiş. Haklı bir bakış açısı. Çok iyi bir seksi düzenli olarak bir müddet yaşayıp cevaba bir de öyle bakmalı. Tabi öylesine denk gelmek için biraz şans da lazım.

Belki de en iyi arkadaş ilişkim bittiği için böyle bakıyorum olaya. Bilemiyorum onu. İnsan hiç bir şeyin vazgeçilmez olmadığını görünce fikirleri değişebiliyor. Bir daha da en iyi arkadaş gelmez sanırım. Yaş büyüyor tecrübeler artıyor 2 saat oturduğun adamı az buçuk çözüyorsun. Arkadaşlık fln da hikaye oldu günümüzde. Şeffaflık dürüstlük azaldıkça, nasıl bir imaj çizeyim kaygıları artıp çizilen imajın önemi arttıkça buna bağlı yapaylıklar gerçeküstü kişilikler peydahlandı. Dış görünüş maddiyat gibi şeylerin önem sıralaması yükseldi. En iyi arkadaş mı o da ne? derken buluyorum kendimi.

Özetle en iyi seks 26 k.
0
🌸mobydick
(10.05.17)
en iyi arkadaş dedim, bi türlü sevemedim, ikimiz de harap olduk. yaşım 25, en iyi seks diyorum artık. kadınım.
0
nice tnetennba
(10.05.17)
En iyi seks. 28e.
0
skooma
(10.05.17)
Karar veremedim. Sanırım seks ağır basardı. Ben bu kararsızlıkla ikisini de kaçırır yine yalnız kalırım. 27 K
0
kismisolungac
(10.05.17)
yahu şu soruya seks dedim diye aldığım mesajın haddi hesabı yok, ne abazan heriflersiniz. elin otuzbircilerine kaldık askdljasdf
0
nice tnetennba
(10.05.17)
Ay olm seks seks! Of. At gibi guldum allah affetsin. Kadinim. Gencim.
0
velvetmorning
(13.05.17)
(21)

Dilenciye yemek almak

klar
Ya az evvel büfenin önünden geçerken vaziyeti iyi görünmeyen yani evsiz gibi bi adam bitane hamburger alsana abi bana dedi. Anlamadım efendim dedim. Bişey istedigini anladım elbette, hiç düşünmedim alıp almama konusunda reddedecegim kesin ama adamı dinlemeden "yok abi allah versin" modunda gecip git
Ya az evvel büfenin önünden geçerken vaziyeti iyi görünmeyen yani evsiz gibi bi adam bitane hamburger alsana abi bana dedi. Anlamadım efendim dedim. Bişey istedigini anladım elbette, hiç düşünmedim alıp almama konusunda reddedecegim kesin ama adamı dinlemeden "yok abi allah versin" modunda gecip gitmek de ukalaca geliyo. Adamın kaale alinmak gibi bi derdi olmasa bile işte öyle davranmak istemedim. Bazi zamanlar cok fazla böyle insana denk geldigimde biraz duygusuzlasip düşünmeden reddediyorum ama sonra bi düşündüm de bi hamburger aliversem bişey kaybetmezdim. "Koca adam çalışsın dilenmesin" düşüncesini doğru bulmuyorum zira. En azindan bu bi genelleme olmamali.

Siz napiyosunuz yemek alir misin dediklerinde?
0
klar
(09.05.17)
Dilenen kimseye çöp dahi almam. Çalışan kağıt toplayan çöp karıştıran çok kişiye yemek yedirdim, para asla vermem çocuksa gider çikolata alırım şeker alırım renkli renki açsa yemek yedirdim.

2 çocuğunu arabaya koyup kağıt toplayan bir ablamız var yokuş yukarı arabasını görürsem iterim 2 tane oğlu var bir gün dilendiğini görmedim. Işıklarda çorapsız bekleyen adama çorap aldım verdim baktım ertesi gün yine çorapsız geziyor bir daha beş kuruş harcamam ona. Öyle işte.
0
gozu acik sevisen yahudi
(09.05.17)
i have a story
günün birinde börekçide kahvaltı ederken bir çocuk gelip abi açım bir çorba parası verir misin dediğinde gel abim otur börek ye demiş bulundum.Sonra çocuk abi kardeşlerim de aç diyince al burdan börek onlara götür dedim. Geçmiş gün tam hatırlamıyorum ama çocuk 40-50 liralık börek aldı gitti.Ben kahvaltımı bitirip okula yöneldiğim zaman aynı çocuk yolda benden 1 dal sigara istedi..

bu da böyle bir anımdır. O gün bugündür kimseye bi bok almam.
0
eksimeksi
(09.05.17)
"ölen dilencinin banka hesabından milyon lira çıktı", "gündüz dileniyor, gece mercedese biniyor; gizli kamera görüntüleri" tarzı haberleri yıllardır görüyordum ancak he deyip geçiyordum.

sonra,

bir tanıdığım ankara'da yoksul denebilecek bir semtte kentsel dönüşum çerçevesinde yapılan konutlardan bir ev aldı. evin balkonu gecekondulara bakıyordu. balkonda otururken o taraflari izledim. akşam üzeri evin çocukları olduğunu tahmin ettiğim bebeler geldiler. büyük bir sini vardı bahçede. üstüne topladıkları paraları yıgdılar hep bir yandan. kagıt ve demir paralardi ancak kagit paralari sonradan tumleterek elde ettiklerini dusunuyorum. neyse, sonra hemen paralar bir araya getirildi, baba paralari cebe koydu(bir deste para bu arada), bir miktar parayi cocuklara verdi. cocuklar gidip et kola falan alip geldi. mangal yaptilar. arkadasa soyledim. mangal yapiyolar la dedim. sasirdim cunku. para ritueli hep boyle, mangal falan da cogu gun boyle dedi. o gunde beri dilencilere bi sikim almiyorum. vermiyorum da. cunku o sana aldirdigi bir ogun yemek ile sadece kendi kazancindan arttiriyor. sen almasan sonunda acikip kendisi cebinden alacak.
0
rucka boji
(09.05.17)
bana bi defa avm'de çok kötü halde olduğu belli olan kadının biri gelip:

"evladım çocuklarım çok aç nolursun yardım et" dedi bende abla nakit yok dedim, "para istemiyorum bari yiyecek bişeyler al" deyince dayanamadım kalktım napsam diye hemen önünde oturduğumuz pizzacıyı gösterip pizza almamı istedi. mecbur alacaktım,neyse orta boy pizza siparişi verdim, kadın hayır hayır deyip kendisi büyük boy olanı istedi ve garsona söyledi ardından da büyük kolayı da yanına kaynak yaptırdı aldı gitti amk. ben kendime 22 tl'lik masraf yapmıştım kadına 36 tl'lik yemek almıştım.

velhasıl çoğu sahtekar olabiliyor çok ısrar etmese geç git.
0
prens zuko
(09.05.17)
hic sallamıyorum. hangi birine yetişcez. sokaklar dilenci asalaklarla dolu. ihtiyacı olan iş bulsun bulamıyorsa belediye, valilige basvursun amk. boku cikti istanbulun. siz bunlara verilen her lira memleketin gelecegine vurulan bir baltadir.
0
mayeskuel
(09.05.17)
Aç insana tabiki yemek alırım da aç insan ne bulursa onu yer ve şükreder. Hamburger, pizza nedir? "Kahven nasıl olsun?" diye sorup yürümek gerekir. Acıyacak bir durum yok.
0
mikro patlama
(09.05.17)
Hayir, almiyorum.
Gecen gun kadikoyde otururken masamiza geldi bi tane bebekli. "Para istemiyorum, bebegimin mamasi bitti" dedi.

Bizim arkadas o an bosta bulunup "ne istiyosun, hangi mamaysa alicam" dedi. Kadin "bebelac 1 numara" dedi, arkadas da Gitti migrosa, 2 kutu aldi. Arada 5-10 dk var yok yani.

Kac saat daha oturduk (raki masasi) kadin gelmedi. Arkadas da 2 kutu bebelacla kaldi oyle.
0
kuehles blondes
(09.05.17)
geçen gün okulun orada akbil doldururken 8-9 yaşlarında bir çocuk akbil büfesine dayanmış herkese "abla açım" "abi açım" diyordu önce "yok kardeşim" diyip uzaklaştım sonra çantamda pastaneden aldığım tahinli çörek, kurabiye falan olduğunu hatırladım geri döndüm koşarak, "aç mısın cidden bak çantamda kurabiye var vereyim mi sana?" dedim o da yarım ağız "yk abl dğlm aç" dedi. hani evet güven sarsıcı oluyor cidden, öğrenci olduğum için burada yazılanlar gibi kimseye pizza falan alamam zaten ama böyle şeyleri yaşamama/görmeme/okumama rağmen o an "açım" diyene yemek verebilecek ya da yemeğimi paylaşabilecek durumdaysam hayır diyemem sanırım.

hatta bir keresinde taksimde bir adam "abla açım 2 lira ver" falan dedi 100 metre önümüzdeki teyzeye, kadın da verdi adam valla kadın gidince büfeye girip döner aldı. bu tarz şeyler de oluyor, kimin doğru kimin yalan olduğunu bilemiyorsun.

ben tüm bu dilenen insanlar, aç ve açıkta olanlar benim suçum olmasa da hatta çoğu numaradan dilense bile önlerinden geçerken sahip olduğum şeyler için (çok bir şeyim yok da yani yeni ayakkabı aldıysam ondan, elimdeki telefondan, cüzdanımdaki 10 liradan vs.) utanıyorum, sanki ben çok iyi bir hayat yaşarken onlar o şekilde sürünüyor ve bunun sorumlusu da benmişim gibi hissediyorum.

sanırım malım biraz tşk.
0
dedi ayca
(09.05.17)
Bişey satıyorsa alınır. Bir kalem, selpak dahi olsa bişey satan birinden alışveriş yap. Hatta 1 lira istiyorsa 2 lira ver.

Para isteyene verme yemek isteyene alma. Sen belki evinde pırasa yiyorsun o senden döner ekmek, pizza istiyor.. yani suistimal olabilir. Para isteyenin suratına bile bakmadan uzaklaş zaten.
0
empedokles
(09.05.17)
dedi ayca'nın yazdıklarını okuyunca 'Aaa, ben mi yazdım dedim'. Sonra nick'in gördüm, 'Ya ben şaka yapıyordum, hakkaten ben yazmışım galiba' dedim. :)

Çok fena utanıyorum olan malımdan. Öyle çok malım da yok ama işte, yolda yürürken telefonum, cebimde öyle çok sayılmayacak bir param var. Fakir durumda birini gördüğümde kendimden utanıyorum, çok suçlu hissediyorum. Ki hissetmekten öte, suçlu olduğumu da düşünüyorum. Gidip özer dileyesim gelmiyor ama içimden geçmiyor değil.

Yemek isteyen biri olduğunda elimden geliyorsa yardım etmeye çalışırım ama 'Ben tokum, para ver'e çevirirse 'Ben de kredi kartıyla alacaktım, param yok ki'ye yatarım. Ki yanımda nakit taşımadım uzun süre çalınır diye, bir açıdan çok da yalan değil. Para isteyenlerle ilgili şöyle bir durum yaşadım. 5 yıl önce, üstümde çok borç olan bir dönem aysonuna iki gün kala parasız kalmıştım. İşten çıkışta da servisi kaçırmıştım, cebimde de eve gidecek para yoktu. Kasım ya da Aralık'tı sanırım. Bir arkadaşımı aradım, ondan borç alacaktım 20 TL ama arkadaş Okmeydanı tarafında. Ben de Beşiktaş merkezdeydim. Yol param yoktu, başladım yürümeye. Mecidiyeköy'ün arkalarında bir yerdeydim sanırım. Ağlasam ağlayacak durumdayım, kafamda sürekli 'Nasıl bu hale geldim' diye sorular dönüyor. O sırada bir dilenci çıktı, adam 'Kızım, Allah rızası için' derken sinirle adama 'Cebimde yol param olsa kaç saat yürümez, otobüse binerdim' demişim. Adam az sonra beni durdurdu. 'Kızım, al bu 10 TL'yi, yol parası yaparsın kendine' dedi. Ben gayet saf saf 'Yok amca, sana da lazım' falan diyorum. Adam ısrar etti, 'Kızım, gecenin bu saatinde dışarılarda yürüme tek başına. Bir daha karşılaştığımızda verirsin' demişti de, 'Yok amca, ben arkadaşa yaklaştım, ondan borç alacağım' deyince bırakmıştı. Bayağı şaşırmıştım.

Bir kere de geçen seneydi sanırım. Bir yerde yemek yemiştim, bir de kurabiye verdiler kocaman. Ben yemeyecektim, 'Bir arkadaşa veririm, dursun' diye çantaya attım. Yolda dilenen bir kız vardı. Kızı çağırıp kurabiyeyi verince çok sevinmişti. Bir o denk geldi, bir de iş yerinin yakınlarında aşırı kültürlü evsiz bir adam vardı. Meğer İstanbul Üniversitesi İktisat mezunuymuş, bir şekilde evsiz kalmış. 50'li, 60'lı yaşlardaydı; tam da anlayamadım o zaman. Adam zaten haber spikeri gibi aşırı düzgün bir artikülasyonla konuşuyordu. Giysilerinin de zamanında çok iyi ve marka olduğu belliydi ama pislenmişti delicesine. O yol kenarında bizim üniversiteye baka baka ağlıyordu, ben adama gitmiştim. Adamla 2 saate yakın lafladık sanırım. Hikayesini anlatmıştı bana. Önce eşini, eşinden sonra aklını kaybetmiş. Zaten bir noktadan sonra adamla birlikte ağladık. Yalandan insan hıçkıra hıçkıra ağlayabilir mi, bilmiyorum. Belki bir kısmını yaşamadı, attı; belki bana anlattıklarını yaşamadı ama adamın bir şeyler yaşadığı belliydi. Belki de adamın evi vardır ama o aklı kaybetme sonrası kendini dışarı vurmuştur, belki kendi hayal dünyasındadır. Adama sandviç ve ayran almıştım, hatta ayranı birlikte içtik. Bir de 20 TL vermiştim. Ara ara gelmesini söylemiştim ama bir daha görmedim. O adama ne oldu diye çok merak ediyorum. Hatırlayınca gözlerim doluyor, daha da utanıyorum.

Düşünüyorum da, beni iyi kaçırmadılar, öldürmediler bu zamana kadar. Çok fena içim eziliyor öyle birini görünce. Deli gibi suçlu hissediyorum.
0
aychovsky
(09.05.17)
genelde görmezden gelirim ama bir keresinde sabahın 7'sinde evden çıktığım sıralar mesaiye kaldığım bir gün, akşam 10'da falan işten çıkmışım servis bi yere kadar bıraktı minibüsle eve gideceğim.

gençten bir çocuk benden para istiyor. ulan çocuk benden sağlam. gir bir yere çalış değil mi?
ben bu saatte işten geliyorum biliyor musun? dedim. bir şey diyemedi haklı olarak.

e bi zahmet çalışın be abi. o kadar emekçinin suçu nedir? sağlıklı bir insana bir kuruş verirsem adam değilim. yemeğimi paylaşırım orası ayrı.
0
bohr atom modeli
(09.05.17)
Yemek alma pozisyonuna hiç düşmedim, eskiden bi ara çantama çikolata bisküvi doldurur dilenen çocuklara dağıtırdım, sonra çocuklara zehir dağıttığımı farkedince vazgeçtim. Meyveli olanını lojistik olarak çözemediydim, şimdi de eskisi gibi denk gelmiyorum yoğunluktan.

Para vermem, verdirmem. Fakat geçen gece, sabaha karşı acayip bişey oldu. Taksim meydanının ortasında son derece şık giyimli ve elinde onlarca alışveriş poşeti olan bi amca beni durdurdu. Yarı İngilizce yarı Türkçe, cüzdanımı çaldırdım, ben aslında gs lisesinde hocayım, bak bu da kartım, bi 20 Tl verebilir misin evime gideyim dedi. Benim gözler 8 baktığından kartla ilgilenmeyip 20 Tl uzattım. Adam birden doğrulup, bi 20 daha versene vermişken dedi. İşte eyle :/
0
manuel mandalina
(09.05.17)
bir keresinde @aychovsky'nin anlattığına benzer tarzda bir adamla karşılaştık. ama bunun hikayesi daha bomba; eski yeşilçam oyuncusuymuş, başka bir ünlü "jön" kollarında ölmüş, cüneyt arkın düşündüğüm yaşta değilmiş, sektörün en kötü adamıymış. :D

bunu derken köpeklerin hep yattığı bir duvarın orda oturuyor, bira şişeleri var etrafta, bir şeyler de yemiş. köpeklere diyor ki "bunlar benim en iyi dostlarım" ama önlerine bir kuru ekmek bile atmamış.

sonra anlattı anlattı, dedim delidir ama iyi delidir heralde henüz bir şey istemedi, dinliyorum ayıp olmasın diye derken silivri'deki kızının doğum günü için pasta istedi. o sıra içerenköy'deyiz bak, yazın ortası :D

"o pasta oraya kadar ne hale gelir" dedim. "o benim sorunum" diye bağırmaya başladı. lanet olsun ki hiç yanılmıyorum, anlaşıldı diyip yoluma devam edeceğim hala bağırıyor "iki saattir dinlemesini biliyorsun ama!" diye. :D

genelde hiç bulaşmam böyle tiplere ama bazen insanın basireti bağlanıyor, o inanma isteği var ya çok kötü bir şey. her seferinde haklı çıktığım için bu tiplere istemeyerek kötü davranıyorum, yok sayıyorum. zaten asla para vermem ama kırk yılda bir falan yiyecek alırım.
0
piremses
(09.05.17)
Beyoğlunda serin bir bahar sabahıydı. Saat günün erken saatleri, 7 buçuk civarı. Elin gavurunun walk of shame diye tabir ettiği durumun tam ortasındayım. Ellerim ceplerimde dalgın dalgın yürürken sokağa iki seksen uzanmış, hafifçe doğrulup başını eline dayamış etrafı izleyen bir adam gördüm. Üzerindeki parçalanmış kıyafetleri, kir pas içerisinde, başında yeşil keçeden bir fötr şapka. Ama adamın öyle bir ışığı var ki, insan ister istemez ondaki bu kayıtsızlığa, dünya sikime minaresi götüme tavrına özeniyor. Önünde cam bardakta da bir duble rakı. Beni gördü, yüzünde kocama bir gülümseme ile fötr şapkasını başından hafifçe kaldırıp tam bir istanbul beyzadesi edasıyla "Günaydın beyefendi" dedi. Sonra rakısından küçük bir yudum alıp etrafı izlemeye koyuldu. Bunu o kadar doğal bir tavırla yaptı ki, sanki yerlerde sürünen bir ayyaş değil de, tahtına uzanmış üzüm yerken halkını seyreden bir roma imparatoru. İlerideki börekçiden börek aldım, yanına gidip "Beyfendi buyrun. Bunu yan masadan gönderdiler" dedim sırıtarak. Adam "Ah ne kibarlık, ne incelik. Selamımı söyleyin" dedi yerinden bile doğrulmadan.

İşte tanımadığım birine ilk ve tek yemek alma maceram.
0
sarap dumani
(09.05.17)
Asla almıyorum. Kardeşim üzülmüş almış bir kere. Tam markete girerken dilenci kadın tutmuş tamam bir şeyler alayım demiş kardeşim de. Sucuk salam peynir donmuş gıda falan almış kadın da bu kadar mı aldın ala ala demiş ya. Bu arada kardeşim markete giderken beslediği sokak köpekleri kapıda bekler. Kardeşim de madem öyle diyip parçalayıp köpeklere vermiş kadın da kaçmış sonra.
0
jazzabel
(09.05.17)
Dilenen adama-çocuğa hiçbir zaman para vermiyorum. Bir gün yemek yerken bir çocuk geldi para istedi, vermedim ama vicdan azabı oldu; ben yemek yerken çocuk aç mıdır diye. Çocuğa aç mısın deyince bir yemek de ona aldım. Yolda karşılaştık tatlı tatlı gülümsedi, içim eridi. Onun dışında çocuk dilenci olursa şeker vs veririm ama para hiç olmaz.

Orta yaşlarda, gençlerde dilenci görünce ama bırak üzülmeyi daha sinirleniyorum.

Şöyle bir durum da var. Yakın zamanda yolda 18-19 yaşlarında bir erkek ağlıyor, durdum ne oldu diye eğildim. Açım abla dedi. Sİmit poğaça vs aldım yan taraftan verdim çocuğa. İki gün sonra aynı yerde aynı çocuk aynı pozisyonda yine ağlıyordu. Buna da elimi kıpırdatmam bir daha mesela.
0
uzunuzunilgi
(09.05.17)
ben de bir anımı paylaşayım.

arabadan indiğimde ufak bir çocuk yaklaştı yanıma, "abi bana şuradan tavuk döner alır mısın" dedi. "tamam" dedim, alırken "abi ikiye bölseler olur mu" dedi, "niye ikiye böldürüyorsun" diye sordum, "yarısını kardeşime götürücem" dedi. "iki tane alayım böldürmeden götür kardeşine" dedim, "yok abi bu bize yeter zaten" dedi. tavuk döneri ikiye böldürdüm, verirken de 20 lira para vermek istedim ama almadı.

yani evet, art niyetli ve insanların duygularını suistimal etmeye çalışan insanlar çok çok fazla ama hepsi de böyle değil.
0
arma aski
(09.05.17)
asla para vermem, para isteyenden tiksinirim.
açım diyenin o anda dokunursa, bir öğün yemek ısmarlarım. ısmarladığım oldu.
tavuk dürüm döner, kola aldım. fazlasını da almam.
çocuklardan bir şeyler satın alabilirim.
0
filteria
(09.05.17)
belki 7-8 yıl önce caddebostan sahilde adı ertan olan bir sokak çocuğu ile tanışmıştık. yaşı belki 13-14 olabilir. kız arkadaşımla çimlerde otururken iki kişi bir de köpekleri yanımıza geldiler. konu nerden nasıl ilerledi hatırlamıyorum ama konuşmaya başladık. ailesinin aslında anadoluda bir şehirde varlıklı olduğunu ama babasının bir suçtan hapse girince üvey annesi ile amcasının onu istemediğini ve dayaktan ölmemek adına kaçtığını anlatmıştı.

arabalara ve hayvanlara çok meraklıydı yanındaki arkadaşı ise inanılmaz sessizdi. dilenci değil de sokak çocuğuydular işte. ertan kendinden çok köpeğe önem veriyordu. mesela hiç çöp yedirmiyormuş verilen paralarla köpek maması alıyormuş. hatta hangi mama migrosta ne kadar çok iyi biliyordu. bir iki defa para vermeyi denedim genelde kabul etmedi zorla verince de sonra ödeyeceğini söyleyerek aldı.

bu tip insanların iki sosyal yüzü var. birincisi tanımadığı yabancı insanlara karşı olan umursamaz tavrı ikinci yüzü ise onu bir insan yerine koyan ve tanıdığı kişilere karşı olan tavrı. bir iki defa da yemek aldım gene aynı utangaçlıkla aldı benden yemekleri. bu kadar zaman geçmiş ama bir sözü aklımdan çıkmıyor. günlerdir cips dışında bir şey yemedim demişti. yaz ayı herkes caddebostan sahilde cips, kola ve bira yapıyor. ortamdak en bol besin ise cips. o yaz defalarca gördüm ve hep konuştuk. bana anlattıklarının hiç biri yalan gibi gelmedi ki bu konuda çok şüpheci bir insanım.
en son bir internet kafede kalıp temizlik falan yapıyordu. dizilerden, arabalardan, internetden bahsediyordu sürekli yani böyle bir hayat istemediği ve zengin bir iç dünyası olduğu belliydi. en çok polislerden ve sürekli dayak yemekten. her hırsızlıkta her olası suçta bunları toplayıp götürmelerinden şikayetçiydi. abi biz hırsız değiliz bize verilmeyen hiç bir şey almayız diyordu sürekli.

sonraki yazlarda bakındım ama göremedim belki başına bir iş geldi belki de bir şans ile kurtuldu oradan bilemiyorum. ama artık sokakta yaşayan insanlara dilenciliği yüz metreden belli değil ise önyargı ile bakmıyorum.
0
orpheus
(09.05.17)
Dilencilere para da vermem, yemek de almam. Yardım edenleri de uyarırım. Herkes 3 çocuk yapsın, devlet bakar diyenler umursamıyor, ben mi umursayacağım :)
0
iwasbornonamountainside
(09.05.17)
bi de aklıma şu geldi. adana kozan'a proje çalışmaya gittik. biz öğrenci projesi çiziyoruz ama kentsel dönüşüm söylentisi çıkmış, halk bize düşman. bana düşen mahallede şopar kaynıyo, bi tarafımızı kesicekler diye yusuf yusuf dolaşıyoruz. bi tane ufaklık bayaa ilgili, takıldı peşimize sokak sokak takip ediyo, sorular soruyo, cin gibi. biz de mola verdiğimizde muhabbet ettik bununla. okulda sevdiği kız varmış (ilkokul 2), buna çayırda randevu vermiş, buluşucaklarmış, çok heyecanlıymış falan. fakat afedersiniz kıçında bi don var, ayaklar falan çıplak. dedim ayağına bi terlik giy bari :P bu da dedi ki, abimle kavgalıyız, ayakkabısını verecekti buluşmada giyeyim diye, maçı varmış. dedim gel sana ayakkabı alalım. tamam dedi, beğendiğim bi ayakkabı vardı, onu al bari. bu tuttu beni, hiç abartısız yarım saat yürüttü çarşının öbür ucuna, yarım saat de dönüş.. benim de vaktim kısıtlı, akşam oluyor. dükkana girdik, rafını bile biliyo, nokta atışı buldu ayakkabıyı. bi de terlik aldık. kız beni beğenecek diye uça uça gittiydi :) keşke hep böyle denk gelse, seve seve alıp helal etsen, lakin ki büyük şehirde pek öyle olmuyo..
0
manuel mandalina
(09.05.17)
(23)

doğada gezmekten keyif alıyor musunuz?

for day to break
az önce fotoğraf makinamı aldım, dışarı çıktım ama çok çabuk sıkılıp hemen geri döndüm. şimdi bir film açtım onu izliyorum. dışarda gez temiz hava al diyorlar ama hiç bana göre değil sanırım benim doğam internetin başı, sizde durum nasıl?
az önce fotoğraf makinamı aldım, dışarı çıktım ama çok çabuk sıkılıp hemen geri döndüm. şimdi bir film açtım onu izliyorum. dışarda gez temiz hava al diyorlar ama hiç bana göre değil sanırım benim doğam internetin başı, sizde durum nasıl?
0
for day to break
(08.05.17)
Makinasız çık, görmediğin güzel yerlere git.
0
Adramelekhh
(08.05.17)
medeniyetten uzak, sık ormanlarla kaplı bölgeleri bisikletimle gezmekten delice zevk alıyorum. (örn: uludağ, çatalca'nın iç kısımları, belgrad, doğu karadeniz vs.)
yeter ki düzgün asfalt olsun. dağ bisikletçisi olmadığımdan, cross sürüşten hoşlanmıyorum.
tek başıma değilsem doğa yürüyüşünü de severim.
0
filteria
(08.05.17)
şehir içinde doğa yok, temiz hava yok ki. egzoz soluyan insanlar olarak yapay şeylerden keyif alır hale gelmemiz doğal.
0
neynep
(08.05.17)
neynep, benim yaşadığım yer ilçe ve havası güzel aslında.
0
🌸for day to break
(08.05.17)
hem de çok. öğrenci olduğum şehirde sırf keşif için arkadaşımla bisikletle rotamızı hiç bilmediğimiz yerlere çevirdik. yine ulaşım araçlarının pek uğramadığı yere yaya olarak 2 saat boyunca yürüdük sırf şelale var, oraların da güzelliğini görelim diye.

kısacası böyle şeyleri çok severim. her şeyin yapaylaştığı ve doğallığını yitirdiği şu çağda doğa bize gelen en iyi psikolojik ilaç bence.
0
m e b
(08.05.17)
Çok seviyorum, kapalı alanlar kısa sürede darlıyor beni.
0
arnold schwarzeneger
(08.05.17)
bir amaç olursa belki hoşuna gidebilir, ben mesela deniz kenarı ya da yakın ilçelerde yürüyüş yapıyorum ama sonunda kendimi ödüllendiriyorum. balık ekmek ya da karışık meyve tabağı gibi..
0
redeath
(08.05.17)
Çok çok severim. Ailemin yaşadığı ülkede her yer agac, dağ, bayır, orman, gol, nehir; ben de orda büyüdüm. O zamanlar sürekli bunlarin içinde olduğum için eksikliğini anlamazdim. Yaklaşık 7 yıldır istanbul'da yaşıyorum, bazen sahiden kafese tikilmis gibi hissediyorum. Yeşil- mavi bir yere gittiğimde cocuk gibi seviniyorum.

Tatillerde annemlerin yanına gittiğimde günümün yarısı yürüyüş yapıp, çimlerde kitap okuyarak geçiyor.

Sizin de doganiz internet başı değildir, emin olun.
0
fraise
(08.05.17)
ben de hiç sevmem canım sıkılıyor doğada.
0
sta
(08.05.17)
kamp insanı falan değilim, yani en fazla 1-2 gün.
ama doğada bulunmak bana kendini evinde hissetmek duygusunu veriyor.

içim sıkıldığında falan bile nat geo'yu açıp, amazon ormanı ya da bilmem ne dağı izlemeyi seviyorum.
geçici ve yüzeysel de olsa bir rahatlama yaşıyorum.

benim için sığınılacak bir şey yani doğa.
0
blatta hiberna
(08.05.17)
ne güzel şeyler yazmışsınız tekrar dışarı çıkasım geldi. kalın sağlıcakla. :D
0
🌸for day to break
(08.05.17)
yeşil ve maviye bakmak bana huzur veriyor. böyle bir yerde büyümüş olmam da etken. önceden kıymetini anlamazdım ama artık gerçek zorlama olmayan doğal alanları bulmak o kadar zor ki.
0
cabiday
(08.05.17)
doğa bana çok iyi geliyor. haftasonları hava güzelse hep kamp yapmaya gideriz. hiçbir yere gidemediysek de kesin sahile iner, bir ağacın altına atarız kendimizi.

sizin sıkılmanızın sebebinin tek başına çıkmak olduğunu düşünüyorum. çünkü insan dışarıda gördüğü güzellikleri paylaşacak birini arıyor bence. "abi şuna bakar mısın, hava ne kadar da güzel değil mi??!!" diyemedikten sonra, balta girmemiş yağmur ormanlarında olsan nereye kadar. yalnız olduğum günler ben de çıkmam mesela hiçbir yere, hatta tam olarak sizin yaptığınızı yapardım muhtemelen.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(08.05.17)
o modda isem zevk alırım yoksa işkence gelebilir.
genelde severim ama yeterli enerjim vardır doğada gezmek için
0
basond
(08.05.17)
seviyorum. kulaklığımı takıp saatlerce yürüyebilirim. fırsat buldukça da kamp yapmaya çalışıyorum.
0
keçeli kalem
(08.05.17)
nefret ederim, ormaninda bocuk yilan orumcek, denizinde kicinin arasinda kum bi de islak islak otur, dagda yuru yuru tirman offf afakanlar basti.

benim dogayla olan tek olayim deniz kenarinda falan yurumek. ya da parkta. piknik yapmam ama, karinca falan gelir, ne ugrasacam. bana uymuyo. dogayla bariscil modern insan tipi cizcem diye kendimi kasamiyorum.
0
beriberi
(08.05.17)
Doğada olmak comfort zone'dan çıkmak demek. Bu yüzden benim için doğada olmak şehir parkında gezmek değil, dağın başında veya denizin 20-30mt altında gezmek oluyor tam anlamıyla:)

Yukarıdaki arkadaş bahsetmiş, böceği var, dikeni var, soğuğu, sıcağı, yağmuru var, telefonun çekmemesi, bütün şarjların bitmesi var:) Doğa ile baş etmek lazım. Kimi insan kendi güvenli medeniyet bölgesinden çıkmak istemez, kimi de tam tersine çıkıp doğada hayatta kalmaya çalışmak ister. Zevkler ve renkler bana göre. İçinde yoksa ne kadar zorlasan da olmaz.
0
peggy
(08.05.17)
Evet, çok güzel oluyor.

Çıkıp dolaştığını yer neresi?

Buna da bağlı
0
nucleon
(08.05.17)
Kendine zaman vermeyi, dogayi sevmeyi ogrenmelisin. Dibine kadar sehirli, her türlü bortu bocekten korkan, yesili hic bilmeyen biri olarak, 23 yasimda ogrendim ben de. 30 km. civarinda yürüyüs turlari yaparak basladim bahar aylarinda. Sonra her haftasonu birini pesime takip dag, bayir gezdim. Simdi en sevdigim sey cadirda uyumak, insansiz alanlarda bisiklet sürmek.
0
buf-e kür
(08.05.17)
insan olmayan, denizin ağacın olduğu yerde, iki ağaç arasına hamağı kurarım hemen. arkadaş zıpkınla dalarken ben bişeyler okur, bişeyler dinler, yüzer, fotoğraf çeker, uyuklarım. gece kalırsak malum çadır işleri. mangallar falan. gittiğimiz yerler karanlık olduğu için samanyolunu da cam gibi izlerim komple, viskimi içerken.
0
hasmetizm 2046
(08.05.17)
tek başına olduğun için sıkıldın belki de.
0
burya
(08.05.17)
Çok ama çok seviyorum. Ormana çıkmasam bile, yolda çalı, çiçek, vb görümce yanındakileri dürtüp "Bak, bak, ağaç var", "Biraz durup çiçeğe baksam ya" diyorum ki, orman morman olduğunda çocuk gibi oluyorum.Telefonumda çiçek ve ağç fotoğrafı çok, çıkınca yarım saat bakıyorsam 10-15 kere de "Ay dur, ben sonra yine bakarım buna" diye çekiyorum. Geçenlerde yolumu değiştirdim komşunun bahçesindeki ağaç güzel diye. Önünden araçla geçtiğim için hızlı hızlı oluyor ama işlerin bittiği bir sabah sırf o ağacı gezme planım var. Yeşillik yerlerden ayrılasım gelmiyor. Tabii, belirli bir süreden sonra kalsam ölürüm herhalde. Ne de olsa apartman çocuğuyuz, ormanda ne yenir ne yenmez bilmiyorum ama o zamana kadar kalmak isterim.
0
aychovsky
(08.05.17)
Keyiften de öte, bayılıyorum. Şehirden uzak, doğayla iç içe bir hayat hep hayalimdir ama malum hayat her zaman istediğimiz gibi olmuyor. Hafta sonları yeşilliklerde çimlere yayılıp kahvaltı yaparak, deniz ve yeşilin arasında yürüyerek falan yetinmeye çalışıyorum şimdilik.
0
ms brownstone
(08.05.17)
(13)

Takviye vitamin kullanıyor musunuz?

fraise
Ben şu suya atılan vitaminlerden almışım birkaç ay önce, duruyor öyle. İçinde b1,b2, b3, b5, b6, b12, C, E, magnezyum, kalsiyum, folik asit ve fosfat varmış. Bunların sahiden bir etkisi oluyor mu yoksa daha çok plasebo etkisi mi? Birkaç ay önce doktoruma sormuştum 'eksiklik yoksa ekstra vitamin alma
Ben şu suya atılan vitaminlerden almışım birkaç ay önce, duruyor öyle. İçinde b1,b2, b3, b5, b6, b12, C, E, magnezyum, kalsiyum, folik asit ve fosfat varmış. Bunların sahiden bir etkisi oluyor mu yoksa daha çok plasebo etkisi mi? Birkaç ay önce doktoruma sormuştum 'eksiklik yoksa ekstra vitamin almanın çok da bir yarari yok, aşırı yuklenmedigin sürece zararı da yok' demişti.

Bu arada ben bunu rossman'dan almışım, başka bir markaninkini almak daha mı iyidir? Sizin kullandıginiz bir marka vs var mi? Teşekkür ederim simdiden herkese.
0
fraise
(08.05.17)
çok yoğun çalıştığım dönemlerden supradyn alıyorum.
ama sadece o dönem, sürekli ve düzenli değil.
0
blatta hiberna
(08.05.17)
Yıllarca çeşit çeşit denedim, fayda fark etmedim. Zaten son zamanlarda multivitaminlerin gereksiz olduğunu hatta bazı durumlarda zararlı olduğunu anlatan yazılar çıktı.

www.sciencealert.com

Çinko ve D vitamini dışında bişey almayın diyor.
0
harzem
(08.05.17)
düzensiz beslenme dönemlerinde arasıra atıyordum. suprady ve ya solgar..
0
1917
(08.05.17)
en önemlisi d vitamini. sadece onu alıyorum.
0
sta
(08.05.17)
Donem donem medigard kullanıyorum. Faydalı bence
0
theworldismine
(08.05.17)
sağlıklı ve dengeli beslenen birinin ihtiyacı olmaz bunlara..

ben sağlıksız beslendiğim dönemlerde bunlardan kullanıyordum kendimi kandırıyordum sanki kullanınca health pointim artıyormuş gibi..geçiniz..

en güzel doğal yollarla sağlıklı beslenmek..işi bunlara bıkrakmamak.

(bu arada senin yazdıkların tamam ama D vitamini doktor tavsiyesi olmadan alınmaması gerekiyor diğerlerinin fazlası vucuttan atılıyor durduk yere D vitamini alırsan zararlı..onun yerine güneş gördüğünde at kendini sokağa benim gibi..en güzeli..)
0
qazaqwsx
(08.05.17)
ilaçtan nefret ediyorum ama şu d vitamin mantıklı geliyor. onun da ampülü dokunuyor bana iğnesini bulursam yaptırcam. ya da güneşe çıkacam bi geleydi güneş kardeş.
0
for day to break
(08.05.17)
Çok yoğun çalıştığım dönemde kullanıyorum. Fark ediyor mu bilmiyorum, yoğun dönemde kafeindi, ıvırdı zıvırdı; ne varsa tıkıyorum ama sadece bu dönemde ve geçici olarak.
0
aychovsky
(08.05.17)
Düzenli olarak sadece Omega-3 destegi alıyorum. Kısın d vitamini alıyordum güneş geldi artık almıyorum.
0
neferkitty
(08.05.17)
Mevsim gecislerinde, sinav donemlerinde farmaton ya da supradyn aliyorum.
0
duru arsnova
(08.05.17)
vay be bir tek biz kullanmıyormuşuz duyuruda.
0
basond
(08.05.17)
fitness yaptığım ya da başka bir sporda kendimi çok zorladığım günlerde alıyorum.
nadiren de çalışmaktan zombiye dönmüşsem şöyle bir kendime getirir umuduyla.
bu da haftada minimum bir, maksimum ikiye tekabül ediyor.

www.supplementler.com
0
filteria
(08.05.17)
pharmaton filan çok kullandım benim için çok etkili olmadı ama krill oil içince sabahları daha iyi uyanmaya başladım belki de placebodur bilmiyorum. bir de aşırı tempolu dönemlerde c vitamini alıodum iyi geliodu sanırım, en azından o dönemde hiç bir yerde yorgunluktan düşüp bayılmadım :) sabahtan geceye kadar ayakta koşturabildim
0
part time pollyanna
(08.05.17)
(5)

İspanyolca dinleme önerisi.

lolita
Merhaba!Boş zamanlarımda İspanyolca bir şeyler dinleyeyim izleyeyim diyorum biraz geliştirmek için. Hani bir radyo istasyonu olur, kültür sanat haberleri yapan kanal olur, güncel konulardan bahseden, takip edilesi şeyler olur. Bir şeyler önerecek olan var mı?*Öyle belli bir seviyeye yönelik değil, n
Merhaba!

Boş zamanlarımda İspanyolca bir şeyler dinleyeyim izleyeyim diyorum biraz geliştirmek için. Hani bir radyo istasyonu olur, kültür sanat haberleri yapan kanal olur, güncel konulardan bahseden, takip edilesi şeyler olur. Bir şeyler önerecek olan var mı?

*Öyle belli bir seviyeye yönelik değil, normal konuşma duymak istiyorum.

Teşekkürler!
0
lolita
(08.05.17)
+1
0
birdposing
(08.05.17)
radio garden'da ispanyol radyoları dinle.
ispanyol sineması çok güzeldir ispanyol filmleri izleyebilirsin.
0
cekilmis gayfe
(08.05.17)
pimsleur serisi işini görür.
level 4-5
0
cedex
(08.05.17)
Coffee break spanish +1, spotify'da da var.
0
peggy
(08.05.17)
Notes in spanish + 1
Ama İspanya İspanyolcası için. Bunun için Saber y Ganar diye bir yarışma var; yaklaşık 30 yıldır yayınlanıyor sanırım. Son birkaç aylık bölümleri internetten izlenebiliyor. Soruları sorarken aşağıda yazdığı ve cevaplar da ekrana yazıldığı için güzel bir kaynak.
Güney Amerika İspanyolcasına alışmak istiyorsanız, pembe diziler +1, bunun dışında 12 corazones adlı 'Acun bunu da getirse ya' tezahüratlarının olduğu bir yarışma var. Tane tane konuşuluyor.
0
aychovsky
(08.05.17)
(5)

Komikli video ya da güzel kısa film atsanıza

bir ileti paylastim
Tercihen YouTube olsun. Mobilim. Uçağa üç saat var:(
Tercihen YouTube olsun. Mobilim. Uçağa üç saat var:(
0
bir ileti paylastim
(07.05.17)
pide
(07.05.17)
www.youtube.com
Dün buna kahkahalarla güldüm. Arkadaki müzik, dışarıya götürmek için gösterilen olağanüstü çaba, diğer Pikachu'ların hiçbir şey olmamış gibi devamı ve o gülen ifade. Anlayamazsınız.
0
aychovsky
(07.05.17)
Gençler bitti bunlar, yok mu başka?? :D
0
🌸bir ileti paylastim
(07.05.17)
iwasbornonamountainside
(07.05.17)
youtu.be

Bunlar da iyimiş bakın.
0
🌸bir ileti paylastim
(07.05.17)
(5)

Yeşil üzerinde en belirgin renk nedir?

freetakilir
Sb.
Sb.
0
freetakilir
(07.05.17)
beyaz
daha doğrusu koyu yeşilde beyaz, açık yeşilde siyah
0
cekilmis gayfe
(07.05.17)
encrypted-tbn1.gstatic.com

Beyaz siyah falan degil, yeşilin tonuna göre kırmızı ya da mor tonları. Linkteki çemberde renklerin karşısındaki renkler kontrast renkleridir. İki kontrast renk birbirinin yanyanayken en belirgin oldugu renklerdir.
0
duru arsnova
(07.05.17)
Nar çiçeği
0
megalomaniac
(07.05.17)
Oda arkdaşım bu konu üstüne çalışıyordu, onun dediğini aktarıyorum:

Kullanılabilirlik ve ergonominin bir numaralı kurallarından biri sarı-siyah'tır. Normalde renk teorilerine göre siyah-beyaz'ın en konstrast içeren renkler olduğu ve siyahın üstünde beyaz veya beyazın üstünde siyahın en ters olduğu için rahat okunabilir olduğunu söylüyorlar. Ancak, kullanılabilirlik testleri ve ergonomik çalışmalara göre siyahın üstüne sarı ve sarının üstüne siyah yazılmalı okuma veriminin arttırılması için.

Yeşil'de de benzer bir durum var. Yeşilin tonuna göre değişiyor ilgili renk. Fosforlu bir yeşilse kırmızı iyi okunuyor, açık ve pastel bir yeşilse siyah, koyu zeytin yeşili gibi bir renkse beyaz.
0
aychovsky
(07.05.17)
fuşya
0
bass solo take one
(07.05.17)
(9)

Hamarat ev erkeki :d

gneral
Selam hatunu memlekete gönderip de evde tek kalmış suserler, Şimdi ben şu super fresh şeyinden aldım, pizzasından. Önceden ısıtılmış fırın diyor ya, pizzayı da içine atıp ısıtsak daha pratik olmaz mı?
Selam hatunu memlekete gönderip de evde tek kalmış suserler,

Şimdi ben şu super fresh şeyinden aldım, pizzasından.

Önceden ısıtılmış fırın diyor ya, pizzayı da içine atıp ısıtsak daha pratik olmaz mı?
0
gneral
(06.05.17)
o zaman da 15 dakika diyorsa 25 dakika kadar ısıtmak gerek pizzayı bence.
0
mezarkabul
(06.05.17)
yavaş yavaş ısınacağından buzuyla alakalı bir durum sanırım hemen buharlaşmak yerine hamur emer falan diye öyle diyor olabilirler.
0
bass solo take one
(06.05.17)
tam düzgün pişmeyebiliyor öyle. yazdığı şekilde yap.
ayrıca yeme öyle pis pis şeyler, yap düzgün bişeyler, çok kolay artık her şeyin tarifi var. bi sote yap mis.
0
veritaslibertas
(06.05.17)
fırın ısınmış olmazsa o ısınma süresinde içindeki şeyi kurutabiliyor, ısınmış fırında pişirmek hamur işi gibi şeylerde daha iyi sonuç veriyor.
ama yemek ısıtmak içi mesela çok farketmiyor.
not: pizzayı gevrek seviyorum diyorsanız da daha iyi olabilir
0
niye ama
(06.05.17)
ben o hazir pizzalara ekstra kasar atiyorum daha sukela oluyorlar <3

biraz isit firini, daha guzel oluyor. muhtemelen @bass'in dedigi olaydan sanirim.
0
fakyoras
(06.05.17)
nasıl yazıyorsa öyle yap. adamların bildikleri var.
ekstra kaşar rendele +1
0
filteria
(06.05.17)
Miss gibi pizza kokusuna tv başından koşa koşa gitmek, ve,

pasteboard.co
0
🌸gneral
(06.05.17)
Hocam metro grossmarket varsa yaşadığın şehirde hazır pizza tabanları var. Onlardan al, üzerine de istediğin malzemeyi yığ abicim.

Sorduğun soru için ise farkediyor. Dedikleri gibi yap.
0
teritori
(06.05.17)
Her seferinde buzluktan direkt fırına attım ve fırını öyle çalıştırdım. Bir sorun yok, düpdüzgün, normal pizza oluyor. Aradaki farkı anlamıyorum ben.
0
aychovsky
(06.05.17)
(22)

annem / annecim

sta
bu annelerin çocuklarına annem/annecim diye hitap etmelerine siz de sinir olmuyor musunuz? etrafımdaki çoğu anne çocuklarına annem diye hitap ediyor deliriyorum. hayır yani ben de anneyim ama oğluma bir kere bile annem diye hitap etmedim. nedir bu işin sebebi çözebilen var mı?bir de yabancılarda da
bu annelerin çocuklarına annem/annecim diye hitap etmelerine siz de sinir olmuyor musunuz? etrafımdaki çoğu anne çocuklarına annem diye hitap ediyor deliriyorum.
hayır yani ben de anneyim ama oğluma bir kere bile annem diye hitap etmedim. nedir bu işin sebebi çözebilen var mı?

bir de yabancılarda da bu durum var mı yoksa bu saçmalık sadece bize mi özel?
0
sta
(06.05.17)
oluyorum. ben de teyzeyim mesela, yeğenlerimi sevgimden içime sokasım geliyor ama bi kez 'teyzecim' demedim şahsen, çok itici bir hitap şekli bence.

kadınların çocuğun babasından bahsederken 'babamız' demesi, daha da itici geliyor bana, not düşeyim.
0
manuel mandalina
(06.05.17)
ben de babamız lafına sinir oluyorum. bir de 3 aylığız, bu gece altımıza sıçtık falan gibi şeylere de uyuz oluyorum aşslsldl. sanki çocuğuyla kendisi bir.
0
🌸sta
(06.05.17)
Hayir olmuyorum. Siz de anneyseniz kesinlikle haklisiniz elestirilerinizde. Keske diger anneler sizden once bir izin alsalarmis :(

Size ne yahu cocuk onun, hitap etme ozgurlugu onun. Niye boyle dert oldu ki?
0
ma ya
(06.05.17)
bizim iş yerinde bi abi kızını arıyor, annem nasılsın diyor kızına.

ben de bunu garipsiyorum, var mı böyle birşey?
0
nucleon
(06.05.17)
"annem nasılsın diyor kızına"
o var bizde çünkü babaannemin adını taşıyorum :)
0
niye ama
(06.05.17)
annenin çocuğa "annem" diye seslenmesi tuhaf, çocuğun annesine "annecim" diye seslenmesi normal bence.

şu nesilde kendini çocuğu ile bir gören gerizekalı bir grup türedi. babamız, 5 aylığız, emdik, falan filan derken kendisi tek başına bi bok olmayan insanlar kendilerini çocukları üzerinden var etmeye çalışıyor. Böyle hitaplar ile kendini "aleynanın annesi" diye tanımlamak aynı gruba ait.

Fakat ben @ma ya'ya da katılıyorum. sizin ya da benim başka bir anne-çocuk ilişkisinde ne işimiz var? kendim yapmam, yapana da içimden "mal" der geçerim. Sonuçta insanların aptalca davranma özgürlüklerini kısıtlayamayız.
0
babilbaligi
(06.05.17)
benim hoşuma gidiyor, bence samimi ve sempatik. güvende hissettiriyor. benim annem eşşoleşşek diyor mesela bana hep, hiç annem-yavrum falan demiyor. çocukken daha sevgiyle sesleniyordu tabii ama yine öyle şeyler demiyordu, oğluşum demiştir en fazla. o ne demekse. geçen hele direkt adımla seslendi, hollywood dublajlı gibi, "ne yapıyosun emre?" dedi lan. sen annemsin yaaa. insan çocuğuna öyle der mi?

ukraynalı eski arkadaşım kızına diyordu bu arada bunu. mama mı ne diyodu sanki. eşi de kadına mommy diye sesleniyodu genelde jsjfksl. ondan sonra da bu kadın niye bu kadar agresif diyodu. e sen eşine mommy dersen kadın tabii agresif olur. çocuk musun sen. kocasın. allah allah ya.
0
der meister
(06.05.17)
hiç sevmem. aşırı düşkün, kendi çocuğunu dünyanın tek özel insanı gibi gören annelerden tiksinirim. şuursuz insanı genel olarak sevmem zaten
0
neynep
(06.05.17)
bence gayet normal bişey. anne değilim. teyzeyim. küçük kardeşim olduğundan bi de sanırım teyzeliği kendime yakıştıramadığımdan yeğenime arada ablacım diye sesleniyorum. ablacım dur, ablacım gel gibi... kardeşime de aynı şekilde seslenirdim. ne var ki bunda? bi annenin de çocuğu ile bu şekilde iletişim kurmasında sizi delirtecek ne var ki? siz de annesiniz, ifşalardan biliyorum. bu yaklaşıma üzüldüm açıkçası.
0
elorelia
(06.05.17)
Durumsal olarak sinir + 1

'Annecim', 'ablacım', 'babacım', 'teyzecim' laflarına çok sık kullanılmıyorsa, arada kullanılıyorsa sinir olmuyorum. Dilimize yerleşmiş bir durum o, 'Ablacım, birazcık sus' falan gibi şeyler kullanılabiliyor. Ama sürekli sevgi için 'annem', 'annecim' falan derse 'Amanın, çıldırmış' derim.

'Altımıza sıçtık', 'Babamız' gibi şeyleri ise fena acınası buluyorum. Kadının kendi, bireysel kimliğini tamamen kaybedip sadece anne kimliğine tutunması gibi geliyor. Bir arkadaşım yapmıştı bana 'Bugün daha katı sıçtık' gibi bir şey söylemişti de, 'Hayrola, ishal misin sen de' diye sormuştum.
0
aychovsky
(07.05.17)
yav kadın deliriyorum demişse, gidip diyenin saçını başını yoluyorum dememiş ya. onlar ne kadar söylemeye hak sahibi ise, uyuz olan da o kadar hak sahibi. benim annem de yeğenlerime anneannecim diyor, bi kere de görüşümü belirtmedim, içimden sinir oluyorum.

@sta, 3 aylığız olayına da +3498
0
manuel mandalina
(07.05.17)
İspanyolca'da da vardı diye hatırlıyorum hatta AAA diye şaşırmıştım ama yanlış hatırlıyor da olabilirim.

Annem de bana annecim der bazen hatta babam, halam vs de kullanır benzer terimleri. Annemin de babama babamız diye hitap ettiği olmuştur (genelde babama hediya verdiğimiz zamanlarda). Şimdi onlar ben küçükten beri kullandığı için bana garip gelmiyor. Yukarıda kadının tek varlığını anneliğe indirmesini çağrıştırdığından bahsedilmiş ama annemin durumunun böyle olduğunu hiç sanmıyorum. İşinde gücünde bir insandır kendisi. Hiç sorgulamamıştım.

Başkası kullansa ne düşünürüm bilmiyorum. Neyse ki etrafımda yakın olduğum çocuklu insan yok (çocuklarla aram iyi değil). Ama 'bu gece altımıza sıçtık' fenaymış ya düşman başına.
0
peki madem
(07.05.17)
Kardesim de ben de kazık kadar insanlarız; annem arada ikimize de annecim der. Hiç garipsememistim şimdiye kadar. Gayet normal geliyor yani.
0
fraise
(07.05.17)
ifrit oluyorum.
0
kitap arasında kalmış silgi tozu
(07.05.17)
bu durum bize özgü olabilir. "kiddo" bile sorgulanmış bunu da birileri sorardı herhalde. hanım yabancı, o da ne görmüş ne işitmiş (ona da çok garip gelmişti bu durum). saçmalık demek istemiyorum çünkü ülkemizde yüz binlerce kişi yapıyor bunu, bi rahatlığını güzelliğini görmüşlerdir belki ama öte yandan bu hitapları ağır şekilde eleştirip ebeveynleri uyaran bir çok pedagog ve psikolog da var.

kolektifpsikoloji.com
www.elele.com.tr

bu kişiler referans olur olamaz bilmiyorum. yalnız şu gerçekle yüzleşelim, bu durum bize özgüyse, ki öyle geliyor bana, yakın zamanda hiç bir uluslararası bir otorite çıkıp bize özel açıklama yapmaz. bizimkilere de yapsalar da kimse güvenmez:) herkes bildiği alıştığı yoldan devam.
0
kaichi
(07.05.17)
Hayır sinir olmuyorum niye olayım yav çocuk onun istediği minnoşlukta hitap eder. Ben de kedime bazen öyle hitap ediyorum
0
mutlusismankedi2015
(07.05.17)
bende garip karşılıyorum insan çocuğuna neden annecim vs der ki?
0
basond
(07.05.17)
ne kadar gereksiz duyar kasmış bazılarınız yok anne çocuk arasına girme fln sanki gidip de hayır annecim diyemezsin yasak dedim asdfhjj.
diyenlere soruyorum mantığı ne?
neden oğlum/ kızım/ bitanem/ canım vs gibi bir sürü sevgi sözcüğü kullanabilirken annecim nerden çıktı?
0
🌸sta
(07.05.17)
Annenin çocuğuna demesini tuhaf karşılamam.

Doğu görevindeyken oralı bir arkadaşımın BABASI bana annem diye hitap etmişti. adama sarılasım gelmişti, yaşlı amca yaa anneler gibi annem diyor! :))
0
fallopian
(07.05.17)
@fallopian işte neden garip karşılamıyorsun? aslında çok garip. çocuğu onun annesi değil ki neden annem diyor?
0
🌸sta
(07.05.17)
annem/annecim olayını hiç düşünmemişim de çocuğun yerine konuşma durumunu yanlış ve itici buluyorum. okula başlayınca da öğretmenimiz, sınavlarımız diye yön değiştiriyor o üslup. çok çok sakıncalı bence. çocuğun karakterinin önüne geçiyolar böyle böyle aşırı müdahaleci anneler.
0
muslugubozukhayrat
(07.05.17)
benim annem çook nadiren der mesela bana. Nerden çıkmış bilemiyorum. Bir mantığa oturtulacaksa @niye ama'nın olay çok mantıklı.

hastalarım da derdi bana yauw anem bacimsin sen benim diye, teyze ile olan yaşantılarının giriş cümlesiydi. Teyzeler zaten derdi. alışmışım demek ki garip gelmiyor.
0
fallopian
(07.05.17)
(16)

Tanrı olmak ister miydiniz ?

arockm
Merhaba tanrı olmak ister miydiniz ?
Merhaba tanrı olmak ister miydiniz ?
0
arockm
(06.05.17)
o istemezmiş.
0
ateistanbul
(06.05.17)
yolda yürürken çeviren anketörler veya pazarlamacılar gibi sordunuz. :p
mitolojik bir şekilde putlaştırılmak isterdim ama tanrı olmak mı? yoo dostum yoo.
0
thomaswantsmore
(06.05.17)
isteme mi ya!
istediğin galaksiyi yarat ve zaman içinde ki evrimini geç bi köşeye izle!
olmadı insan formuna bürün, dünya gezegenin'de insanlar arasında dolaş.
sıkılınca, çekil gene köşene.
alabildiğine özgürlük.
istenir tabi.
0
pangea
(06.05.17)
Merhaba, tanri olmak isterdim.
0
lamira
(06.05.17)
cevap veriyorum

evet

i.hizliresim.com
0
bana her yer cehennem
(06.05.17)
Kim olmak istemez ki..
Cevap:evet
0
astrid
(06.05.17)
eved
0
bonisnocetquimalisparcit
(06.05.17)
İstemem, çok sıkıcı bir durum.
0
tahin pekmez yoğurt
(06.05.17)
Zaten öyleyim?
0
yirmisantim
(06.05.17)
Ayyy, yok. Kendi işlerimi bitirene kadar canım öıkıyor. Kaç milyar tane ne idüğü belli olmayan canlıyla uğraşamam. Onu geçtim, herhangi bir şirkete yönetici bile olmak istemem; kaldı ki evren. Sorumluluğu gereksiz fazla.
0
aychovsky
(06.05.17)
istemiyorum. sims oynuyorum o yetiyor şimdilik.
0
muslugubozukhayrat
(06.05.17)
Tanrı olmak istemezdim ama superguc sahibi olup kendi yontemlerimle adaleti saglamak isterdim.
0
neferkitty
(07.05.17)
İstemezdim, genelde insanların bana inanması önemli çünkü:)
0
body electric
(07.05.17)
istemezdim.
Yalnızlık zor.
0
kismisolungac
(07.05.17)
ben lisede 10 kasım gösterilerine çıkmamak için bacağımı kırmaya çalışıyodum yav, tanrılık sorumluluk ister, hiç uğraşamam. kulluk daha iyi. kafan rahat oluyo.
0
der meister
(07.05.17)
yarı-tanrıyım, evet tanrı olmak isterdim.
0
empty bottle
(07.05.17)
(5)

akademisyen olunca....

anonymice
tamam outdoor giymek allahın emri de..Salıyor di mi cogu akademisyen 4-5 bin parayı görünce?
tamam outdoor giymek allahın emri de..

Salıyor di mi cogu akademisyen 4-5 bin parayı görünce?
0
anonymice
(04.05.17)
hangi konuda salıyor?
kıyafet ise salan kişi sayısı çok az.
erkeklerde daha fazladır ama kadınlarda sayı çok çok az.
0
basond
(04.05.17)
12 yıldır hiç outdoor giymedim. Outdoor'un kendisi dışında. Bir iki asistanın karlı gün ayakkabısı fılında da bölümde çok görmedim.

Ama dün birini otel terliği ve pijama ile gezerken gördüm. Okulda kalmış gece.
0
aychovsky
(04.05.17)
7bini gördüm bi kaç dakikalığına salabildim anca.
0
intihar etsem de kendime gelsem
(04.05.17)
asistanken olabilir de. özellikle müh. değil de sosyal bilimlerde erkekler grand tuvalet geliyorlar.
0
blue eyes white dragon
(04.05.17)
Akademisyen olacağım. Günlük hayatta şık giyindiğim gibi, akademisyen olduğumda da böyle giyineceğim.

Takım elbise, blazer ceket, trençkot,

Gömlek, yelek vs vs.
0
MaNOfTheYear
(04.05.17)
(19)

Yeni evli yakin kız arkadasim ve camasir mevzusu

basubadelmevt
Üniversiteden cok yakın bi arkadasım var. Ben tanidim tanıyalı titiz biri ama okb boyutunda degil. 1 sene önce filan evlendi. Baya asık eşine, eşi de öyle. Yalnız kirli camasırları ayrı ayrı duruyormuş evde. Ayrı sepetlerde yani. Esinin kirli camasrlarina dokunmuyormus hic, esi kendi yıkıyormuş. Ad
Üniversiteden cok yakın bi arkadasım var. Ben tanidim tanıyalı titiz biri ama okb boyutunda degil. 1 sene önce filan evlendi. Baya asık eşine, eşi de öyle. Yalnız kirli camasırları ayrı ayrı duruyormuş evde. Ayrı sepetlerde yani. Esinin kirli camasrlarina dokunmuyormus hic, esi kendi yıkıyormuş. Adam biraz mırın kırın etmeye baslamis. Cinsel açıdan bir sorun yok dedi.Siz bu durumu nasıl karsılarsnz bunu erkek veya kadın olarak yaşasaniz?
0
basubadelmevt
(04.05.17)
baştan konuşulduysa sıkıntı yok da ben böyle bir şeyi kabul etmem anlaşma olarak. senin benim diye bir şeey olmaz olmamalı. bir hafta birisi yıkar diğer hafta öteki. bana çok tuhaf geldi...
0
gotic
(04.05.17)
hiç birinin kirli çamaşırlarını yıkamadım. bazen annemin çamaşırlarımı yıkamasını garipsiyorum. ama o da şeyden yani, utanmaktan..

ama eşim böyle davransa garipserim. evdeki klozete de kağıt serip mi oturcak ben çıktıktan sonra? kınamıyorum tabii.... asahsdkls
0
klar
(04.05.17)
olabilir niye garipseniyor ki? olabiliyor böyle sınırlar çiftler arasında.
0
kurnaz
(04.05.17)
+Canım ya ben kocişimin donlarını hiç yıkayamıyorum elleyemiyorum bile kendi yıkıyor uf mırın kırın etmeye başladı bizim azman.
-Nasıl canım ya cinsel açıdan bir sorun var mı peki?
+Cinsel açıdan sorun yok hayatım.

adasdasfasd şu tarz bir muhabbet mi oldu nedir. İyiki o noktayı belirtmişsiniz sorunuzda çok faydalı oldu.

Karı koca arasındaki yatakodası ilişkilerini birbirine açan insanların azalarak yok olması ümidi ile. İğrençsiniz.

Cevap: Olabilir psikolojik.
0
tekila shot bardağı
(04.05.17)
Saçma geldi bana, ev arkadaşlığı değil ki bu, evlilik
0
gazozailacatmauzmani
(04.05.17)
ayrı ayrı yıkanınca, bir makinayı dolduracak çamaşır geç birikiyor da adam sürekli giymek istediği favori giysilerine geç kavuşuyorsa eğer çamaşır yıkama işini o üstlensin hepsini birlikte yıkasın eşinin özel durumundan dolayı.

adam çamaşır kadının işi pfff diyorsa, ayıp ediyor öyle olmaz.


tabii esas sorun atıyorum yarın o adam bir ameliyat olsa bir süre bez bağlamak zorunda kalsa eşi bu sefer ne yapacak? kadın mecbur kalınca yapabilecek mi bazı şeyleri? titizlik takıntısı varsa profesyonel yardım alsın adam mırın kırın eder tabii bunları düşünüyorsa.
0
nickimin hakkini veremedim
(04.05.17)
Ben kendi kirli donumu tutarken iğreniyorum ve annem kirlilerime ellediğinde utanç duyuyorum "Bu kadının çocukken altımı değiştirme eziyeti bitmedi mi hiç" diye. Sevgilim yabancı değil, sonuçta eşler, sevgililer birbirlerinin nerelerini tutuyor ama kaç günlük kirliyken oralar da tutuşmuyor pek. Kirli çamaşır benim için de zor bir durum. Kendi donuma kendime yabancılaşarak bakıyorum. Birlikte yıkanması dert değil de, onları makinaya yerleştirmek dert benim için. Arada denk gelir ve koymaktan iğrenmem de, ara ara yapaım da, hep yapamam. Yıkanacağı zaman makineye o onunkileri, ben benimkileri atsam sorun olmaz da, kirli sepeti ayrı durursa sevinirim. Kendi kirlilerime de birinin ellemesi utandırır beni. Terlesin, terini yalayayım ki terinin kokusunu çok sever ve zorla bile terletirm; hasta olsun, altını değiştireyim, o ayrı ama kirli çamaşır ayrı bir boyut benim için. Anlık bir kir değil, birikmiş yığılmış kir. Sepette daha da pislenip kemikleşmiş kir. Böyle "Tuvaletten yeni çıktım" kiri değil.

Yıllarca abimle beraber yaşadık. İkimizin sepeti ayrıydı, yıkayacağımız zaman kendimiz koyardık makineye. Birlikte yıkanırdı. Temiz çamaşırları da genelde birlikte asardık ya da o an işi olmayan asardı.

Titiz bir insan değilim, hatta titiz insanlara göre çok pisim, titiz olmayanlara göre sıradanım.
0
aychovsky
(04.05.17)
adam camasir yikamaya mi mirin kirin ediyormus yoksa yahu ayni yatakta uyuyoruz, camasirlar neden ayri sepetlerde duruyor mu diyormus onu anlamadim.
adamin derdi kendi donunu kendisinin yikamak zorunda kalmasi ise, az yesin hizmetci tutsun.

benim kuzenlerden biri de butun kirli camasirlarini kirli sepetinde utulu gibi katli katli tutar yikayana kadar mesela. okb midir bilemem ama o da oyle iste, kocasiyla da temizlik konusunda bir sorun yasadiklarina sahit olmadim. herkes farkli farkli.
0
kassiopeia
(04.05.17)
+1 tekila shot bardagi

Ne insanlar var ya. Eşiyle aradındakileri ona buna anlatıyolar. Allah göstermesin.
0
zirrealist
(04.05.17)
Saçma geldi bana da.

Yani adam altına sıçıp donunu bırakmıyor herhalde. En fazla iki gün giyilmiş don atlet çorap vs. Ne kadar iğrenç olabilir.

Haydi bilinçaltında başka bir şeyi tetikliyor olabilir desek bir lateks eldivene bakar. Tutar atarsın makinaya.

Cinselliği belirtmesini de dongoz düşünceliler hemen yatak odasını anlatıyora çekmiş ancak burada kasıt eşinin kirli çamaşırlarından iğrenen biri cinsel olarak da iğrenip yaklaşamaz diye düşünebilir diye detay olarak eklenmiş.
0
eeb
(04.05.17)
Evliyim, ben normal karşılarım bu durumu. İsterse eşi yıkayabilir hepsini birden mırın kırın edeceğine.
0
fotrsapka
(04.05.17)
Eşinden cinsel açıdan iğrenip iğrenmediği hakkında muhabbet etmeyi de normal karşılayan da varmış.

Ya şimdi bi şey diycem, ondan sonra içkiliydi bilmem ne...

"Eşimden yatakta iğrenmem "

Hadi ya. Vay ak. Hahahahah
0
zirrealist
(04.05.17)
evliyim, erkek tarafıyım.

olabilir.

eşler arası düzenlemelerde hiçbir standart olmadığı için eşler kendi aralarındaki ilişkinin tamamını kendileri belirlerler. ister çamaşırlarını ayırırlar, ister hepsini dışarıda yıkatırlar. paşa gönülleri bilir.

bizde bulaşık hanımda, çamaşır bende. ben bulaşık işine karışmıyorum, eşim çamaşır işine karışmıyor. çamaşırları ayırma gibi bir durum yok. üçümüzün (çocuk var) çamaşırları aynı kirli sepetinde duruyor.
0
babilbaligi
(04.05.17)
ev arkadasi olmayla evliliği birbirine karistirmis insanlarin yapacaklari seyler bunlar.

çiftler, birbirlerinin bedenlerinden, pisliklerinden, giysilerinden, camasilarindan iğreniyorlarsa, hic beraber olmasinlar daha iyi.

evlilik, karsindaki kişiyi her yönüyle, her aninda sevenlerin olusturmasi gereken bir kurum.

bir yazar yazmis, "hasta olsa ne olacak diye?" gayet doğru.

camasirindan iğrendiğin biri, yârin oburgun yatalak olsa, altini değiştirmeyecek misin? tuvalete götürmeyecek misin? agzindan salyalar aksa yemek yedirirken, silmeyecek misin?
0
for the record
(04.05.17)
ne alaka şimdi, sanki elinde mi yıkıyor? sepette biriktirecek, sonra da atacak makinaya yıkanıcak nedir yani. eğer öyleyse iş böülümü yapsınlar adam tüm çamaşırların sorumluluğunu alsın, kadın da başka birşey yapar.
0
eindaclub
(04.05.17)
bana normal gelmiyor ya. bi arkadaşım da böyleydi. çamaşırları ayrı yıkar dokunmaz vs.
çamaşır sepetini de mi ayıralım şimdi. kadın tarafıyım evlensem de böyle yapmam muhtemelen.
0
cabiday
(04.05.17)
valla ben kocamla böyle bir sorun yaşsam derim ki; "kime ne bundan canım. kocamla aramızda çözeriz. kimseye de bize akıl vermek düşmez."

ha kadının yerinde olsam öyle çamaşır sepetlerini ayıralım triplerine girmem. adamın yerinde olsam da karım çamaşırlarımızı ayırıryor diye mırın kırın etmem. ama insanların türlü türlü huyu var işte. eninde sonunda oturup konuşurlar, kendilerince belli bir düzen sağlarlar zaten. dert edilecek bir konu değil.

asıl cinsel açıyla kirli çamaşırlar nerede kesişti ben onu anlamadım. tekila shot bardağı'na da çok güldüm =)
0
istanbul kanatlarimin altinda
(04.05.17)
Kardeşimin çamaşırından falan iğrenirim ama eşiminkinden iğrenmem. Kendisi zaten temiz ve titiz bir insan. Ha öyle olmasa evlenmezdim zaten.
Bence bilinçaltında eşinin pis olduğunu düşünüyor olabilir. Ama o zaman cinsel ilişkiyi nasıl midesi kaldırıyor? Anlamadım:D
Eşinin kirli donunun kendi kirli donun ile aynı sepette durmasına bile tahammül edememek bence biraz takıntılı durum.
0
peggy
(04.05.17)
Normal degil bence. Ikisinin de ic camasirlariyla normal kiyafetlerini ayri sepete koysa evet normal bir titizlik olur ama sadece eşinin ic camasirlarini ayirmasi eşinin camasirlarindan igrendigini gosterir. Insan eşinden/sevgilisinden tiksinir mi yahu. Adamin normal hijyende biri oldugunu varsayiyorum tabi. Degilse de evlenmeseymis o zaman.

Kirli çamasirdan asiri igrenenler olmus, bir camasir ne kadar kirletilebilir anlamadim ama bence garip bir durum. Bir de gelip cinsel sorunumuz yok falan diye bunu size anlatiyor. Nefret ediyorum boyle iliskisini arkadas sohbetlerinde döken saygisiz insanlardan. saglikli bir iliski degil bana gore.
0
aquarium
(04.05.17)
(8)

geceleri diş çarpma hastalığı

tabudeviren
beni rahatsız eden, sinirlendiren veya mutsuz eden bir şey olmamasına rağmen geceleri çenemi sıkıyorum, dişlerimi çarpıyorum. sinirlendiren bir şey olduğunda bu daha şiddetli oluyor.böyle bir duruma karşı bildiğiniz uyguladığınız bir çözüm, teknik var mı?
beni rahatsız eden, sinirlendiren veya mutsuz eden bir şey olmamasına rağmen geceleri çenemi sıkıyorum, dişlerimi çarpıyorum. sinirlendiren bir şey olduğunda bu daha şiddetli oluyor.

böyle bir duruma karşı bildiğiniz uyguladığınız bir çözüm, teknik var mı?
0
tabudeviren
(04.05.17)
Agza takilan bir aparat var.Dis hekimi veya kbb'ye gitmen lazim.Bu bahsettign cok ciddi bir sorun.Boyun kaslarini zedeleyebilrsin fena sekilde. Bir de stres unsurlarini en aza indirmek, yatarken kafanin rahat olmasi onemli.
0
basubadelmevt
(04.05.17)
agza takilan bir aparat var +1
ayrica yastiginizin ve yataginizin dogru ve rahat olmasi ciddi bir etken.
en kisa zamanda o aparati alin, dislerinizi de ciddi zedeliyorsunuz bu sekilde.
0
kassiopeia
(04.05.17)
bu aparat - gece plağını diş hekimleri kişiye özel yapabilir. bu alışkanlığınıza devam ettiğiniz takdirde baş boyun hatta sırt kaslarınızda kasılmalar, dişlerinizde aşınmalar, baş ağrılarına maruz kalacaksınız.

mümkün olduğunca sakız çiğnemeyin hatta hiç çiğnemeyin, sert şeyler yememeye çalışın.
0
denlar
(04.05.17)
agiz aparatindan almistim. dislerime gore yaptilar. aldigimda sertti zamanla daha sert oldu ve taktığımda dişlerimi kastırmaya başladı. bunun üzerine ağzıma bez bağlamaya başladım.
0
🌸tabudeviren
(04.05.17)
normalde sert olmuyor o aparatlar yalniz, aksine yumusak oluyor, dislerinize duzgunce oturuyor - sanki disinizle birmis gibi - ve sertlesmiyor.
0
kassiopeia
(04.05.17)
Aparat + 1

Bende de var ondan. Orta sertlikte verdiler.

Bir de egzersizler var çene rahatlatıcı. Örneğin, çenenizi bilerek ve zorla rahatlatın gün içinde. Bir süre sonra sıkmak alışkanlık haline gelebiliyor çünkü. İnsan farkında olmadan gündüz de sıkabiliyor.
0
aychovsky
(04.05.17)
ağıza takılan şeyi herkes yazmış. ben de farklı bir açıdan yaklaşayım.

diş sıkmak psikolojik bir durum aslında. geçmişte yaşadığımız ve bizi rahatsız eden bir olay sonucu diş sıkmak gibi tepkiler veriyoruz.

örnek veriyorum; annesi tarafından zamanında çok dayak yiyen bir insan büyüdüğünde dişlerini sıkıyor olabilir. bu kişiye "sen dayak yediğin için dişlerini sıkıyorsun" dersen "yok b'oolum, ne alakası var" der, çünkü bu dayak mevzusunu kafasında bitirmiştir. hatta belki "anam da haklıydı, ben çok dayaklık bir çocuktum harbiden" diyordur ve gerçekten hiç sallamıyordur. ancak altbeyninde hala bu dayakların etkileri sürer ve özellikle geceleri, yani bilinçli olan beynimiz kapalı olduğunda altbeyinimizin rahatsızlık duyduğu şeyler su yüzüne çıkar. bunun sonucu olarak dişlerimizi sıkabiliriz. (ya da vücudumuzu kasarız mesela ve sabah uyandığımızda sırtımız, belimiz falan ağrır)

bu durum tedavi edilebiliyor. önce sizin bilinçaltınızda yatan ve dişlerinizi sıkmanıza neden olan sorun her neyse onu bulmanız gerek. psikanalist, psikiyatrist gibi birilerinden yardım alabilirsiniz.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(04.05.17)
Aynı sorundan muzdaribim, aparat kullandım ayrıca Magnezyum ve 5-htp takviyesi demişti doktorum.
0
sbuxny
(04.05.17)
(20)

Türk Olmak

tahin pekmez yoğurt
Sizin için çok şey ifade ediyor mu? Övünüyor veya seviniyor musunuz? Sözlükte Türkçülük Günü başlığına baktım. Irkımın turan ülküsü, uçmağ gibi şeyler gördüm. Türk olmama rağmen bunlar benim için hiçbir şey ifade etmiyor. Aynı şekilde kendimi hiçbir din, ideoloji ve düşünce ile de tanımlamıyorum, ki
Sizin için çok şey ifade ediyor mu? Övünüyor veya seviniyor musunuz?

Sözlükte Türkçülük Günü başlığına baktım. Irkımın turan ülküsü, uçmağ gibi şeyler gördüm. Türk olmama rağmen bunlar benim için hiçbir şey ifade etmiyor. Aynı şekilde kendimi hiçbir din, ideoloji ve düşünce ile de tanımlamıyorum, kişiliğimin bir parçası haline getirip kişiliğimin bayrağı yapmıyorum. Böyle insanları da çok boş buluyorum açıkçası. Ben mi çok anormalim acaba?

Türk olmamın ne mutlu olması ve damarlarımdaki asil(!) kanın bir faydasını göremedim. Türklerin de matah bir millet olmadığını düşünüyorum.
Saçmalıyor muyum?
0
tahin pekmez yoğurt
(03.05.17)
tamamen random bir şeyle övünmek de yermek de yersiz diye düşünüyorum.
0
passion rules the game
(03.05.17)
Valla milliyetçilik çok onemsedigim bir şey değil. Ama bir milletin ırkın da devam etmesi için de gerekli bir şey.ovunulecek bir şey yok.
0
kaderdeki bekir
(03.05.17)
ırkçı değilim ama şu zamane arap sempatizanı ve asarım keserim türkçülüğünden bağımsız olarak Türk olmakla gurur duyuyorum.

ben Atatürk'ün çağdaş, uygar, karakterli, çalışkan ve zeki addediği Türklerle övünüyorum.

Çanakkale'de, Sakarya'da, Gaziantep'de Şanlıurfa'da tüm imkansızlıklara rağmen bağımsızlık mücadelesi veren atalarımla gurur duyuyorum.
0
eeb
(03.05.17)
Türkiye Türklerinin genetiğinde belki de %1 Türklük vardır, yani çok da övünülecek bir durum yok biraz araştırsak daha çok Yunanlılarla yakın olduğumuz ortaya çıkar genetik olarak. Bu şartlarda komik olur Türklüğümle övünürsem.
0
angelus
(03.05.17)
Etnik olarak türk değilim. etnik kökenimle de övünmeyi ve yerilmeyi sevmiyorum. farklılıklar güzel. milletini sevmek güzel ama sınırları zorlarsan bu kibre kaçıyor.

türk olmayı sevmekten daha ziyade anadoluyu sevebilsek daha güzel olurdu galiba.
0
cabiday
(03.05.17)
Eeb+1
0
gozu acik sevisen yahudi
(03.05.17)
çelişkili hisler. atatürk ve o dönemdeki insanların yaptıklarına bakınca gururlanıyorum, üzülüyorum, kesin tarifini yapamayacağım farklı hisleri yaşıyorum.

aynı şekilde, o dönemde de var olan, tarih boyunca var olan, ülkenin cahil kesimini, ülkeyi ısrarla geriye götürmeye çalışanları, kendi bindiği dalı nasıl da daldaki elmayı yeme pahasına kesen ahlaksızları görünce, modern ülkeler ile aramızdaki farkları görünce, bu hisler gidip yerine bazen nefrete kadar varan ve bazen de hissizlik gibi haller yaşıyorum.

türklük özel bir şey değil. alman olsaydım da kendi milletimin gelişimini isterdim. önemli olan birlikte yaşadığın insanlarla hep birlikte gelişimi yaşamak. başka ülkede hayatımı kurmuş olsam, vatandaşı olsam, mutlu olduğum insanlarla birlikte olduğum için o ülkenin toplu gelişimini isterim ve türklük gibi bir şey aklımda olmaz. mesela çifte vatandaşlık istemem. ülkeyle bir alakam yokken, o ülkenin yaşayanlarının hayatını etkileyecek seçimlerinde oy kullanmak istemem. ayrıca, başka ülkede kazanıp, burada vergi vermek istemem. doğal bağım kalmamışsa, aklımdaki türklük adına kendi bağımı da koparırım.

sonra da galeri14.uludagsozluk.com

evet, yaparım bunu.
0
stewie
(03.05.17)
Size katiliyorum. Bana ait bir seyle ovunebilmem icin onu kazanmak amaciyla bir caba sarf etmis olmam veya bilinc dahilinde bir ozen gostermis olmam gerektigini dusunuyorum. Uzerine cok emek verdigim, vakit harcadigim bir makaleyi elime alip okudugumda yaptigim isle veya kendimle ovunebilirim. Fakat bir ulusa ait olmak bizim tercihimiz olmadigi gibi kazanmak icin herhangi bir cabada bulunmadigimiz bir sey. Bana bu dunyaya gelirken "default" olarak yuklenmis bir sey icin neden ovuneyim ya da utanc duyayim?

Bu dunyaya secmedigimiz ozelliklerle, eger her sey genele uygun sekilde gelisirse 80 yasina kadar yasayip olmek icin gelmisken bu tur gunler kutlamak veya mucadeleye girismek bana anlamsiz geliyor. En fazla toplumsal isleyise veya kulture elestiri getirebilirim diye dusunuyorum.
0
voyager 1
(03.05.17)
türk değilim. ama bazı milletler kendilerini olması gerekenden daha büyük görüyor, sadece türklere özel bir şey değil.
0
Apocalypse
(03.05.17)
@lafıolmaz+1

Atatürk bu milleti gaza getirmek için çok uğraştı. Osmanlı zamanındaki ezik, "kul" statüsünde olan halkın kendi içindeki gücünü ortaya çıkarmasını sağladı. Bu sayede gelişmiş ülkelere karşı yaptığımız savaşları kazandık ve bağımsızlığımızı elde ettik.
Milliyetçi değilim, türk olmakla ilgili sözler benim de için hiçbir şey şey ifade etmiyor. Ama bir kurtuluş savaşında olsak, sömürgeci devletlere karşı kendi milletimi, halkımı, ırkımı sonuna kadar savunmaya çalışırım.
0
peggy
(03.05.17)
bi insanın içinde varolmak için tırnağının ucunu kıpırdatmadığı bir grubun içinde olmaktan gurur duyması çok acayibime gidiyor. Irak'ın bir köyünde de doğabilirdik, ya da afrikanın ya da ABD'nın o zaman da onlarla gurur duyacaktık, aşırı derece saçma. (bkz: imagined communities)
0
euteamo
(03.05.17)
bir insanın tercihi olmayan bir şeyle övünmesi çok embesilce. ermenistan'da doğsa ermeni milliyetçisi olacak adam türkiye'de doğduğu için türk milliyetçisi oluyor. görüşlerinle, duruşunla övün ırkın veya cinsiyetinle övünme. çok boş şeyler.
0
cekilmis gayfe
(03.05.17)
Herhangi bir etnik kökene ve milliyete kendimi "ait" hissetmiyorum. Biyolojik ve kültürel olarak benden bağımsız şeylere karşı sonradan bir aidiyet duymuyorum. Dünya vatandaşı olabilmek daha kıymetli bir şey.

Türk olmakla hiç bir yerde övünmedim. Yalnız sadece Türklükle alakası yok, örneğin Fransız adam sırf kendini Fransız olduğu için övüyorsa onu da komik bulurum.

Bu tarz konularda tek bağlayıcı konunun ana dil meselesi olduğunu düşünüyorum. İstesen de istemesen de ana dilin ihtiyacını ve önemini anlıyorsun bir süre sonra. Her halk için.
0
qazaqwsx
(03.05.17)
Hicbir sey ifade etmiyor. Ovunme ya da aksi durum yok. Turksem turkum yani. Herhnagi bir millete ait hissedip sahiplenmeyi anlamsiz buluyorum. Ben ingilizim yasasin Ingiltere, ben turkum en buyuk Turkiye falan bunlar anlamsiz geliyor.

Tamamen random, Dunya'nin herhangi bir yerinde herhangi bir kulturun icinde dogmusuz. Haiti"de de dogabilirdim, orada dogsam en iyisi haitli olmak, bu ulkeyle gurur duyuyorum diyecektim o zaman. Tamamen tesaduf eseri halbuki. D
Diyecegim o ki Dunya senin benim etrafimda donmuyor, Dunya Turkiye'den ve turklerden ibaret degil. Almanlardan da, ruslardan da, arjantinlilerden de.

Ovunme olayinin hicbir dayanagi yok bana sorarsan. Olay yasadigin cografyaysa baska cografyaya yerlestigin zaman utanc duyacaksin o zaman. Yok irk ise ovundugun sey taamamen genetik, gozle goremedigin DNA ile ovunuyorsun, vucudundaki kromozmlarla enzimlerle ovunmek gibi bir sey. Benim kanimdaki alyuvar seviyesi bilmemne kadar diye ovuneniniz var mi?
Kultur zaten zamaninda senin gibi insanlarin sekillendirdigi bir sey, sen de icinde doguvermissin. Turk hissetmek bir histen ibaret. Tamamen duygusal, bir bakima iluzyon.

Turkluge karsi notrum, seviniyor ya da uzuluyor degilim. Hosuma gitmeyen taraflari var, hosuma giden taraflari var turk kulturunun.
0
stavro
(03.05.17)
Ergenlik bittikten, biraz okuyup ettikten sonra hic onem vermemeye basladim "irk"lara. "Türk kani" da yok cok büyük ihtimalle, cünkü annem de babam da, genelde farkli topluluklardan evliliklerin yapilmadigi kültürlerden geliyorlar. Ama ben gittim Türkoloji okudum seve seve. Hala da Türk dilleriyle ilgili makaleleri okurum. Türk mitolojisini cok severim. Ama o kadar.


Milliyetin kimlik olarak kullanilmasi, "milli devlet"lerin kurulmasiyla basliyor. Azicik Habermas okursak, aslinda anlasilmasi kolay bir konu.

Etnik kökeni ayristirici ilke olarak, Türkiye gibi, tarihin her safasinda, göc almis bir cografya icin kullanmak ideolojik.

Kisiliginizin parcasi, yasadiginiz ve büyüdügünüz toplumun kültürüdür. Kanindaki karisimla gurur duymak, A pozitiflerin kendini O negatiflerden üstün gormesi gibi bir sey benim icin.
Kendine hicbir sey katamamis insanlarin, ya da kendini bircok acidan gelistirmis ve Leitkultur`e ait olmak isteyen (Ziya Gökalp gibi), bunun bayrakligini yapan insanlarin acinasi halleri.
0
buf-e kür
(03.05.17)
türk olmaktan asla utanmam ama hiç de gurur duymam. milliyetçilikten zaten nefret ederim. türk milliyetçiliği günümüzde zaten ümmetçilik, biatçılık karışımı leş bir şey. türkler dünyanın en kompleksli milletlerindendir bence. dünyanın hep kendi etrafında döndüğünü sanır. hep onlar haklıdır, en mağdur onlardır. benim için türk olmanın hiçbir özelliği yok.
0
nothing in my way
(03.05.17)
çaba harcamadan elde edilen şeylerle övünmenin fazlasıyla kolaya kaçmak olduğunu düşünüyorum.
ırk mevzusuna gelince...
ırk, tamamiyle toplumsal bir kavram bizler için; yani biz ona bir sürü "yüce" anlam atfediyoruz. diyoruz ki ırklar farklı, farklı. doğru değil bu elbette.
bilimsel manada, insan hayvanı tek bir ırktır.
"ari" veya "asil" ırk gibi kavramlar, dediğim gibi sadece toplumsal olarak anlam yüklediğimiz değerler; genetikle veya evrimsel biyolojiyle uğraşanlar için komik şeyler esasında.
peki gerçek olmadığını bile, bile niye varmış gibi yapıyoruz dahası "inanıyoruz" böyle şeylere?
çünkü var olabilmemiz için kurguya ihtiyacımız var.
biz insanlar, belli bir hikayeye inanmadan bir arada durmayı beceremiyoruz çünkü.
0
pangea
(03.05.17)
Türk olmanın Türkiye'de tabii ki bir artısı olmaz size. Şöyle düşünün köyünüze veya yaşadığınız şehirden ufak bir yere gittiğinizde "İstanbul'da oturuyorum" diyince karşıdaki de size daha başka bakıyor sizin de saçma bir özgüveniniz oluyor. Keza bit Türk de Londra'ya gidince farklı görülür. Sen Türklüğünü ister önemse ister önemseme sonuçta insanlarla iletişim halindeyiz ve yargılar hep olacak. Avrupa'daki yükselen milliyetçilik de gözardı edilmesin.

Türklük bir kimliktir. Safkanlık falan dünyanın her yerinde hikaye. Rusya'nın buzu çözülmeyen en ücra köşesinde bile safkan Rus yok. dünyanın her yeri böyle. Türklerde ise hayli hayli Türklük %50'lerin altına düşüyordur bence.

Tarihe gelince bu millet 1000 yıl önce de bir şeyler başardı, 500 yıl önce de 94 yıl önce de. Biz batarız çıkarız, 15 devlet yıkmışız, 16.'yı kurmuşuz. Avrupa tarihinin başaktörüyüz. Yani kendi hainde yaşayan bir Litvanya, Estonya, vs değiliz. Birdman sendromu yaşıyoruz. Perde kapanırken kafamıza sıkabilir, daha sonra da uçabiliriz.
0
iker
(03.05.17)
krem peynir + 1

Ne kadarım Türk, ondan bile emin değilim. Hatta, DNA testimi yaptırdım, birkaç haftaya göreceğim. Gerçi çoğunun Kafkas çıkacağını tahmin ediyoruz, bakalım.

Kültürel ve yerel mirasa sahip çıkmak ve onu korumak ayrı bir şey ve güzel de bir sorumluluk. Kültür renktir, Anadolu'nun kaç bin yıllık birikimi var ve çok güzel bir birikim bence. Aynı şey, Yunan, Pers, Çin, Hindu, İskandinav, vb. için de geçerli. Örneğin, Yeni Dünya yerine daha köklü bir Eski Dünya kültürünü bir parça tanıma şansım olduğu için şanslı hissediyorum. Bunun da doğrudan Türklükle ve Türkiye ile bir ilgisi yok. Bununla gurur duymanın, mutlu olmanın hiçbir anlamı olduğunu düşünmüyorum. Her kültürün korunması ve yaşatılması gerek, her kültürün çok değerli olan ve kendine özgü yanları var. Geçmiş başarılara imreniyorum, takdir ediyorum, hayran olabiliyorum ama gurur duyamıyorum. Hiçbirinde ben yoktum. Benim katkım olmayan bir şeyle gurur duymak anlamlı gelmiyor.

Bir arkadaşım var, Facebook'ta 'Kolombiyalı olmak büyük bir gururdur' tarzı bir yazı paylaşmış. İnsan bakınca 'Ne alaka, niye gurur olsun ki Kolombiyalı olmak' diyor. Türk olmakla gurur duymak ya da utanmak da bence aynı şey.
0
aychovsky
(03.05.17)
Atatürk herhalde Türk tarihinin gelmiş geçmiş en milliyetçi adamıdır. Nihal Atsız'dan bile fazla.

Ben bir Atatürk milliyetçisi olarak destekliyorum Türkçülüğü.

Şu anki siyasal islam kanalizasyonundan çıkmanın tek yolu bence yine Türkçülüktür.

Yusuf Akçura ve Ziya Gökalp okunduğunda yok kafatascıymış, yok bilmem neymiş görmezsiniz bile anlarsınız olayı zaten.

En önemlisi Mustafa Kemal Atatürk'ün yaptığı konuşmalara, nutuğa, gençliğe hitabeye, 10. yıl nutkuna, diğer yazılı eserlerine, yaptığı inkilaplara bakarsanız durumu anlayabilirsiniz.
Benim mesela Atatürk'ün yaptığı sevdiğim İnkilaplardan biri ezanın Türkçe okunması. Helal olsun adama.

Şu an Türk olmaktan utanmıyoruz ülke olarak yurt dışına çıktığımızda. Siyasal islam çukuruna düştüğümüz için utanıyoruz. Türklükle uzaktan yakından alakası yok şu an ne siyasal partilerin ne de hükümetin.
0
westblack
(03.05.17)
(12)

Hayatınızda böyle bir dönem oldu mu?

dessy
Mümkünse bu soruya 27+ yaşındaki arkadaşlar cevap verirse çok sevinirim. Hayatının birkaç senesi boyunca dipte hisseden, anlık mutlulukları veya iyi günleri olmasına rağmen çoğunlukla kendi kabuğunda mutsuz olan, çaresiz hisseden, hayatından mutlu olmayan, çıkış yolu bulamayan, işleri istediği anlam
Mümkünse bu soruya 27+ yaşındaki arkadaşlar cevap verirse çok sevinirim.

Hayatının birkaç senesi boyunca dipte hisseden, anlık mutlulukları veya iyi günleri olmasına rağmen çoğunlukla kendi kabuğunda mutsuz olan, çaresiz hisseden, hayatından mutlu olmayan, çıkış yolu bulamayan, işleri istediği anlamda pek gitmeyen, dolayısıyla fiziksel rahatsızlıkların ortaya çıkmaya başladığı birkaç seneyi kapsayan uzunca bir dönem yaşadınız mı? Yaşadıysanız sebebi neydi özel değilse? Ne oldu da düzeldi çoğu şey sonradan?

Gönül ister ki bu duyuruya aychovsky, arnold, angelus, nefer gibi nickler de cevap versin <3

Edit: Normalde başkalarının benimle ilgili olan düşüncesini takmamaya çalışıyorum ama neticede ben de insanım. Şöylesine bir duyuru açılmış, gereksiz alınganlıklar yapmayın nolur :( Dört nicki belirtmiş olmam sadece dört nickten cevap almak istediğim anlamına gelmiyor. Aksi halde dördüne de mesajla ulaşırdım. "Gönül ister ki şu, şu, şu gibi nickler de cevap versin" demenin yanlış hiçbir yanı yok. En azından bir başkası aynı duyuruyu açsa ben garipsemem. Garipsemediğim bir şeyi yapınca da garip gelmiyor bana. Uzun lafın kısası: Ben o kadar özel bir insan değilim. Dolayısıyla lütfen kişisel algılamayın.
0
dessy
(03.05.17)
istenen listede değilim maalesef ama yine de yazayım :) şu an o dönemdeyim. işsizim, bu da psikolojik olarak çok baskı yapıyor bende. egzama çıkarmaya başladım stresten. fiziksel rahatsızlığım şu an bu sadece. iş bulunca geçeceğini umuyorum. umut verici bir arayışta olan duyuru sorusuna bok gibi bir başarısızlık hikayesi oldu ^^
0
pide
(03.05.17)
@pide, şuan kötü bir dönemden geçiyor musunuz diye sormuyorum aslında. Sorum hayatınızın böyle birkaç seneyi bulan bir döneminiz oldu muydu. Daha çok manen hissedip sonradan hayatı düzelenler var mı, onu öğrenmek istiyorum :)
0
🌸dessy
(03.05.17)
Oldu. Bir yandan okuyup, bir yandan çalışıp, bir yandan da hastalık ile uğraştığım ve hepsinde birden çaktığım 3 yıl oldu. Sonra it gibi çalışıp 2 senede 6 dönemlik dersi toparladım. 48 saat kesintisiz çalıştığım oldu. Sonuçta geçti, ama neler öğrendim neler bu arada.

Mucize bekleme, hayatını düzene sokup köpek gibi uğraş içinden çıkmak icin. Hayatını düzene sok ve tırmala. Hersey sonunda yoluna girecektir...
0
babilbaligi
(03.05.17)
şu an tam da o dönemdeyim. 31 k.
aylardır iş bulamıyorum. ilişkilerim berbat gidiyor. adam gibi arkadaşım bile olmadığını düşünüyorum. mutsuzum ve umudum da tükenmek üzere. hiç bir şeyden keyif alamıyorum. hobi mi edinsem, spor mu yapsam, bunun gibi pek çok şey denedim ama tatmin olamadım. hep bişeyler eksik. nasıl düzeldi diye sormuşsun ama bende onun cevabı yok. olursa yazarım buraya ;) bi mucize olmasını bekliyorum. ben de isterdim böyle böyle bişey oldu da düzeldi demek ama şu an değil.
ha bak yazarken aklıma geldi. bundan 3 yıl önce yine böyle bi dönemdeydim. yeni işe girmiştim. sevgili gibi bişeyim vardı o sıra hiçbişi demeden bırakıp gitmişti. evimi yeni değiştirmiştim. işe gireli 1 hafta olmuşken su çiçeği çıkardım ben. malum 10 gün yatış. zar zor buldugum işten de çıkarıverdiler beni. yani işsiz, evine adapte olmaya çalışan, terkedilmiş ve hastaydım.
eve tıkıldığım için internete sardım. bi çocukla konuşuyodum da samimi değildim. su çiçeği izlerim tam geçmemişti ve onu görüşmeye çağırdım sahile jhadkj otururuz dedim. tanışma o tanışma. 2 küsür yıl süren bi ilişkim oldu onunla. bikaç ay sonra da severek yaptığım bi iş buldum. o işte de 1 buçuk yıl calıstım. güzel günlerdi o dönemler. tekrar oyle bi mucize bekliyorum açıkcası :)
0
moratoryumkisilik
(03.05.17)
Finansal anlamda ağır battığım bir dönem olmuştu.

Sebep, savurganlık, gereksiz harcamalar, her türlü öderim kafasıyla girilen kredi kartı borçları vs.

Eşşek gibi çalışarak düzelttim. Gündüz ofis, gece bar, hafta sonu etkinliklerde çalışıp, supplement vs. satarak bir yandan. Gece tehdit alan bir iş adamının fabrikasını beklerken, molalarda oturup din ve bilim ilişkisi üzerine yazılmış bir makale çevirdiğim bile oldu.

Uyanık olduğum süre boyunca ayı gibi yediğim ve çok da az uyuduğum için bildiğin hayvan gibi kilo almıştım. Yine aynı şartlar altındayken verdim ama.
0
arnold schwarzeneger
(03.05.17)
28 yasindayim işsiz mutsuz sacma sapan seyler yaşadığım 1 yil gecirmistim 3-4 sene once. Ayni donemde fiziksel olarak lenf bezlerim sismisti ve aylarca inmemisti sebebi de bulunamamisti sürekli tekrarlayan bademcik iltihabi yasayip duruyodum bunlara bagli panik atak baslamisti bi de ekstra olaylar cikip duruyodu bikac ay sonunda ölücem artik herhalde falan derken lenflerin disimdeki curukten sistigi ortaya cikmisti o duzelince tonsilit gecmisti is bulamasam da iyi bi okuldan yuksek lisansa kabul almistim su anki sevgilimle tanismistim falan derken normale donmustu her sey.
0
passive aggressive
(03.05.17)
Benim oldu. Burada bir kaç soruya yanıt olarak bahsettiğim de oldu hatta aynı olaylardan. Kısa bir süre içinde iş değişikliği, boşanma, ölümler kayıplar, şehir değiştirme, çok fazla stres vs ile uğraştım.

İş yüzünden yaşadığım stres anksiyete, depresyon gibi sıkıntılar bir cilt hastalığı olarak kendini gösterdi.
Ölümler, "bir gün gelecek ve öleceğiz. Yok olup gideceğiz, imdat" şeklinde varoluşsal sorgulamaları getirdi.
Boşanmaya yol açan olaylar ve sonrasında yürümeyen romantik arayışlar ilişkileri, beklentileri sorgulamama neden oldu.

Açıkçası, benim yaptığım en önemli hareket bilinçli bir şekilde "yenilmeme" tavrı içine girmekti. Bir nevi "hit me with your best shot" yaklaşımı. "Ben bunu da atlatırım" dedim her şey için, buna inandım.

İlgilendiğim alanlarda çokça kitap okudum. Bunların içinde "yas nasıl tutulur" içeriği olan da vardı, "evlilik nasıl bitirilir" de vardı, "zihnen güçlü insanlar ne yapar, ne yapmaz" gibi şeyler de vardı. Hani Einstein mı demişti "bir problemi onu yaratan zihniyetle çözemezsiniz" diye, ben de bu okumaları başka bir yönden bakmamı sağlayan kaynaklar olarak gördüm.

Bunu yazmasak olmaz herhalde ama spor yaptım düzenli olarak. Hayatımda verdiğim en önemli karardı.

Başkalarını memnun etmeye çok meraklı bir insandım ben. Bir kitapta okuduğum bazı şeylerden sonra, vakit harcamak istemediğim şeyleri netleştirdim kafamda (Örneğin kimseyle din tartışmamak, çocuk tartışmamak, bazı insanları yok kabul etmek vs). Daha çok hayır demeye başladım. (Nasıl hayır denir konusunda da okudum, zor oldu biraz ama mümkün.)

Sonra yavaş yavaş kendimi, hayatımı bir sevmeye başladım ki sormayın. Çünkü iş gereği yapmak zorunda olduğum şeyleri saymazsak, her şey kendi istediğim için, bana iyi geldiği için yaptığım şeyler oldu. Kararlarım, prensiplerim daha net oldu.

Yaşım 33.
0
sopiro
(03.05.17)
27 yaşındayım.

öyle dönemleri çoğu insanın yaşadığını düşünüyorum. tabii ki ben de yaşadım. hayatım dışarıdan bakıldığında acayip yolunda görünüyordu ama ben tam bu dediğin moddaydım. genelde evdeydim, zaten tek başıma kalıyordum. yalnızdım, pek insan içine çıkmazdım. okula ya da işe gidip gelir, evde dizi-film falan izlerdim, oyun oynardım. bence o dönemlerde ben yaşamıyordum, sadece hayatımı devam ettiriyordum. ve en ilginç kısmı da, -şu an dönüp bakınca fark ediyorum ki- normal olanın bu olduğunu düşünüyordum! çünkü ters giden bir şey yoktu aslında, param, sağlığım vs yerindeydi. bu yüzden bir sorunum da olmamalıydı.

2 sene önce hiç planlamadığım şekilde gelişmeye başladı her şey. bir iki dışarı çıktım (kendimi zorladım), arkadaşlarla birlikte zaman geçirmenin ne kadar keyifli olduğunu hatırladım, bunu fark ettikten sonra bir daha eve girsesim gelmedi. deli gibi takipçisi olduğum amerikan dizilerinin ne kadar zaman kaybı olduğunu fark ettim. onlara harcadığım zamanlara hala üzülürüm.

sonra bu arkadaş ortamları ve evden çıkmalar sonucunda, yanında tam anlamıyla huzur bulacağım bir sevgilim oldu. vakit buldukça kendimizi şehirden doğaya atmak, kamp yapmak, kafamızın iyi olması, saçma sapan konuşup her şeye gülmek, ve -burda bizbizeyiz diye söylüyorum - düzenli ve iyi bir seks hayatı çok iyi geldi.

he bir de 1 aydır yogaya gidiyorum. yoga yapmak hiç aklımda yokken, hatta yogayı baya gereksiz bulurken biraz şansa başladım. ve çok uzun zamandır bir şeyi böyle hevesle yapmamıştım. o kadar iyi geldi ki vücudum için iyi bir şey yapıyor olma hissi.

daha atlayamadığım ama üzerinde çalıştığım bir level daha var. insanları olduğu gibi kabullenmeye çalışıyorum. onu pek beceremiyordum eskiden, herkesi kendi doğrularıma göre yargılıyordum. ama şu an herkese karşı önyargısız yaklaşıyorum. bunun sebebi de, "hayatta yapmam" dediğim her şeyin en kralını yaptığımı fark ettim ve dönüp bakınca hepsini iyi ki de yapmışım dedim. şu an beni ben yapan şeylerin çoğu geçmişte yaptığım hatalar çünkü. bu yüzden insanların da bana göre hatalı olan şeyleri yaptıklarını gördüğümde yargılamıyorum. her işte bir hayır vardır :)

çok uzattım, ama sanırım benim felsefem artık "boşvermek ve maksimum keyif almaya çalışmak" oldu. çünkü her şey olacağına varıyor. bu bir şeylerin olacağına varma sürecinde de, insan evde oturup dizi izlemeyi de seçebilir, şehirden uzaklaşıp doğaya dönerek vücuduna ve zihnine iyi gelecek bir aktivite yapmayı da. tabi bunlar sadece örnek, herkesin keyif alacağı şey farklı. onu bulmak gerekiyor. böyle oldukça yıpranmıyorsun, tadını kaçıracak bir şey olmuyor. karşına bir sorun çıktığında ve bunu çözemediğinde de "amaan napalım yani o da olmayıversin" diyebiliyorsun. bu iyi hissetme hali sağlığına da yansıyor. çok uzun zamandır, belki 2 senedir falan herhangi bir hastalık geçirmedim. hatta başım bile ağrımaz.

sevgiler.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(03.05.17)
maddi ve manevi anlamda fiziksel rahatsızlık harici böyle bir dönemden geçtim.

hala daha tamamen düzeltebilmiş olmasam da geçmişe göre maddi olarak toparlayabildiğimi söyleyebilirim.

ancak manevi kısmı aynı şekilde yükseltemedim. bunun sıkıntılarını günden güne artarak hissediyorum.

yaşadıklarım işsiz kalma ile bağlantılı maddi sıkıntılar ve doğru sevgiliyi edinememeye bağlı manevi buhranlar.

askere gittim geldim. düzenli geliri olan bir işe girdim. kendimi işe güce verdim. maddiyat düzelirse her şey düzelir gözüyle baktım hayata. ama maddiyata bu kadar ağırlık verince maneviyatı sallamaz oldum.

yaş 31 oldu. şimdi de maneviyata yüklenecek enerjim yok. eksikliği de hayatın tadını tam olarak çıkartmaya engel oluyor.

bir aychovsky olamasam da eyorlamam bu.
0
eeb
(03.05.17)
mutluluk zaten anlık bişi değil mi? sürekli mutlu olmak gibi bişi mümkün mü :-/
0
euteamo
(03.05.17)
23 yaşında çalışmak için tek başıma İstanbul'a gitmiştim. 24 yaşında yıllarımı geçirdiğim sevgilimden ayrıldım. O dönem bir yandan yalnızlık, bir yandan parasızlık, bir yandan sürekli beni hasta eden kötü bir evde yaşadım. Eski sevgiliden bir türlü kopamamıştım, görüşmeyi ayrıldıktan 1 yıl sonra kesebildim. Derken depresyona girdim. 25-26 yaşlarımla ilgili dişe dokunur bir hatıram olmamasıyla birlikte, hep duygusal çalkantılar içerisinde geçti. İstanbul da beni çok yormuştu ve artık hayatımı değiştirmem gerektiğini düşünüyordum. Hali hazırda işim var, düzenim var diye bir türlü cesaret edemedim. Bununla birlikte yaşamak benim için anlamsızlaşmıştı. 27 yaşında hayatıma birinin girmesiyle tekrar hayattan zevk almaya başlamıştım. Ama çok sürmeyince yeniden İstanbul'dan gitme isteğim oluştu. 28 yaşına geldiğimde fırsatını bulup bir Anadolu şehrine kaçtım. Ama işler beklediğim gibi değildi. Yeni bir şehir ve kimseyi tanımamamın üstüne maaşımı da zamanında ve tam alamamak eklendi. 3 ay sonra şansım yaver gitti ve Ege'de yeni bir iş buldum. Ama sonrasında yine birkaç şanssızlık yaşadım. Sonuç olarak 2016'da, 3 ay bir yerde, 2 ay bir yerde ve yine 2 ay başka bir yerde çalışmış, sonrasında ise işsiz kalmıştım. İşsiz kaldıktan birkaç gün sonra şimdiki sevgilimle tanıştım. İşsiz kalmayı, önceleri isteyip olanak bulamadığım yüksek lisansa başlayabilmek için bir fırsat olarak gördüm. Sonunda, 29 yaşıma gelmiş oldum ve yüksek lisansa başladım :)

Yeniden düşebilirim, yine hayatım yolunda gitmeyebilir bunu da biliyorum kabullenmek istemesem de, çünkü hayat durağan değil, iniyoruz ve çıkıyoruz. Bu da geçer, bunu da aşarım ben diyebilmek lazım, önemli olan o.
0
reptillia
(10.05.17)
Biraz durumsal bir soru, daha doğrusu cevabı durumsal olarak değişebilir ama yaşadım tabii.

Anlık mutluluklar, iyi günler illa ki oluyor; en kötü zamanlarda bile. Ayrıca, insanın sürekli Pollyanna/Ayşecik gibi hissetmesi de normal bir durum değil. Hani, insan neşeli ya da mutlu olur da, manyak gibi Prozac'ı aşırı doz alıp kafa güzelmiş gibi dolaşmanın da anlamı yok.

Böyle bir dönem oldu. Artık hissizlikten bir şey hissetmediğim, ağlayamadığım ve sadece arpacı kumrusu gibi aynı şeyi üst üste düşünüp bir çıkış yolu bulamadığım uzun yıllar oldu. Psikoloğa gidebilmeyi çok istedim ama finansal problemler de o dönemin problemlerinden biriydi, 15'inde aldığım maaştan 17'sine negatife iniyordum; o yüzden onu da beceremedim. Finansal ise orta halli dertlerimden biriydi ve benim suçum değildi. Kendimden utanmıyordum ama yaşadığımı kimseye de anlatamıyordum. İnsanları sıkmamak için bir arkadaşıma bir parça, öbür arkadaşıma başka bir parça anlatıyordum ve haliyle arkadaşlar da büyük resmi göremediği için yardımcı olamıyorlardı. Haliyle, böyle birilerine doya doya anlatıp rahatlama, destek alma umudum da yoktu. Yaklaşık bir 5-6 yıl geçti böyle ama 5-6 yılın sonunda üzgün, mutsuz, vb. değildim. Çünkü birkaç yıldan sonra üç şey oldu. İlki ömrümün bu şekilde geçtiği kafama dank etti. Bir çıkış yolu yoksa, çıkamayacaksam ömrüm ya da en azından uzun bir süre böyle geçecek demekti; ki geçti de. Mutlu olabilmek için o günü beklersem, görebilecek miyim, göremeyecek miyim belli değil; yanmışım demektir. Doğrudan 'Ohooo, kim bekleyecek o günü. O zaman dans, renk!' diye takılmaya başladım. İkincisi de daha komik bir şey oldu, ben mutsuzluktan çok sıkıldım. Valla, bildiğin üç saatinde toplam 5 kelime konuşulan Fransız filmi gibi sıkıldım. Yani, tamam, üzülüyorum, bunalımda olayım da, nereye kadar. Çevreye bakıyorum gri gri, 'Ay bana fenalıklar geldi' oldum. Tam olarak şundaki gibi oldum, ne eksik ne fazla :)
www.imgim.com
Zaten çocukluğumdan beri ne zaman uzun süre bunalımlı olsam canım sıkılır. 'Tamam, bunalım köşede beklesin azıcık. Nasıl olsa döndüğümde orada olacak' diye takılırım. Dışarıda duran hayat beni içine çekiyor ne kadar kötü olursam olayım.
Üçüncüsü, tam da o dönemde yaz geldi. Yani, bu çok anlamlı mıdır bilmiyorum ama benim için anlamı büyük. Güneşin varlığı beni etkiliyor.

Tabii, bir savunma mekanizması olması ve bu şekilde idare etmesi normal de, insanın yaşadığı kötü ise onu da hissetmesi gerekiyor. İnsanı insan yapan şeylerden biri bu.

Bununla başa çıkmak için minik bir şeyi keşfetmek yetiyor. Benim için bu güneşin çıkışı ve ağaçların çiçeklenmesi, laleler, vb. oldu. Gerçekten, bir ağaçta bir çiçek görünce 'Demek ki hayatta güzel şeyler de oluyor' diyerek içim huzurla doluyor. Sen de yardımsever insansın, eminim yardım ettiğinde için huzurla doluyordur ama bir de kendin için ve seni bencil bir şekilde mutlu edecek bir şeyleri keşfetmen gerekiyor olabilir. Bencil derken, başkalarına zarar veren değil de, sadece kendin için olan, kendi ritüelin olan bir şey demek istedim.

Bu arada, para varsa psikolog da iyidir. Neyin ne olduğunu, ne olmadığını gösterir belki. Ben parayı toparlayınca psikoloğa gittim de, artık kötü bir şey hissetmiyordum parayı toparlayıp psikoloğa gittiğimde. Hatta bayağı iyi hissediyordum ve 'Niye üzülmüyorum ben kardeş. Delirdim mi, bir kontrol etsek' diye gittim. En son konuşmamızda eteğin altına çorap giymiştim. İçeri girince 'Ne güzel giyinmişsin böyle' dedi psikolog. Ben de çorabı, eteği nereden aldığımı falan anlattım. 1 saatin 20-30 dakikasını Mango, Zara muhabbeti yapmaya ayırdım. 40 yıllık arkadaş gibi lafladık, zaten psikolog da neredeyse yaşıtım bir kızdı. Sonra bana yine bir dank etti, 'Arkadaşlarımla yaptığım muhabbet için şurada sağlam para bayılıyorum, durayım da dertleneyim' diye ama içimden gelmedi. Zorla da olsa kötü hissedemedim. Kadın da 'Seni iyi gördüm, iyi gibisin' dedi. Ben de 'Yoo, iyi değilim, kötü hissetmekten çok sıkıldım. Aslında kötüyüm de, şimdi kötü olasım gelmedi' dedim. Kadın bunun iyileşme sürecinin bir parçası olduğunu, hissettiklerimin normal olduğumu ve aslında üzülmemin ya da sevinmemin dert edecek bir yanı olmadığını bilmemkaç seansta içime sindirtti! Tavsiye ederim ama Zara muhabbetine girme. O konuyu biz konuşalım birlikte, onun için para dökme.
0
aychovsky
(13.05.17)
(16)

ağoğlu çekici mi sizce ?

sorunvar
Ali ağaoğlu sizce çekici bir erkek mi ? kadınlardan alalım cevabı ..
Ali ağaoğlu sizce çekici bir erkek mi ? kadınlardan alalım cevabı ..
0
sorunvar
(03.05.17)
Bildiğin emmi lan adam, parası olan bir emmi.

Burun, konuşma, haddini bilmeme, görgüsüzlük ile dünyadaki çekiciliği geçtim fazlasıyla itici bana göre.
0
chicha
(03.05.17)
Müthiş itici ya :-(
0
fotrsapka
(03.05.17)
kafasına bir kasket geçirip belinde havlusuyla köy kahvesinde çay getirip götürse, hiç sırıtmaz.

çekici derken?
0
füt
(03.05.17)
Tipi değil mesele, hatta para da değil sadece. Adam öyle ya da böyle tuttuğunu koparmış, bir yerlere gelmiş. Gerekirse üç kağıt da yapmış ama kadınları ya da en azından önemli bir kısmını ilgilendiren adamın hayata karşı duruşu. Açıktan söylemeseler de beğenenler vardır.
0
arnold schwarzeneger
(03.05.17)
adam dogru duzgun konusamiyor bile.
0
baldur2
(03.05.17)
oh bebeğim, o sonradan görmeliği beni öldürüyor.
0
mimetorg
(03.05.17)
1000 tane gonlum olsa, birinin ona hafiften meyletmesi icin 3 milyon Euro teklif edilse yine de olmaz bu iş.

Kadinlar paraya falan tapmiyor, bu sehir hikayesini kim cikardiysa kafam girsin.
0
chitosan
(03.05.17)
Çalı çırpıya sürtmeyi tercih ederim
0
mutlusismankedi2015
(03.05.17)
@asilov, bir adami begenip begenmememi soylemek icin once onun beni begenmesini beklemem gerekmiyor. Belki duyuru kadınları olarak dunyanin en tipsiz kadinlarıyızdır ama bu ağaoğlu'nu tipsiz bulma ve bunu beyan etme özgürlüğümizden hiçbir şey kaybettirmez.

Neyse, çalı çırpıya sürtmeyi yeğlerim demeye gelmiştim ben de.
0
duru arsnova
(03.05.17)
@Asilov, " herkes bu kadar beğenmiyorsa nasıl oluyor da ortalama üzeri kişilerle bir arada olabiliyor." demişsin.

duyuru'da ya da sözlükte yazan kadınlar büyük ihtimalle ya okuyan ya da çalışan, kendi emeğinin karşılığıyla hayatını idame ettirmeye çalışan insanlar. Gelir grubunun en üst grubunda yer almasalar da (aramızda milyoner varsa da ben tanımıyorum valla :D ) çoğunluğu en az bir yabancı dili iyi konuşabilen, kitap okuyan, eleştirel düşünen, hayatın sadece paradan ibaret olmadığını bilen insanlar. Bence bu grubu, küçüklüğünden beri 'koca bulma' odaklı yaşayan insanlardan ayırman lazım. Başlıkta konusu geçen şahsın birey olma-olgunlaşma durumuna erişen insanlarla takıldığını hiç zannetmiyorum.

Gerçek hayatta karşılaşsanız burun kıvırmazdınız, demişsin. Bence bu büyük bir hakaret. Kadınlar, karşı cinsten birisini çok parası var diye beğenmek, sevmek zorunda değil.
0
chitosan
(03.05.17)
Çalı çırpı + 1

Sorun tipi ya da parası değil, "ortanca hanım"ı olan, "bunları kullananlar benşm malım" diyen ve ötesinde milyonlarca insanın potansiyel katili birlikte olacak kadar nefret etmiyorum kendimden. Ali Ağaoğlu'nun sevgilisi olacağıma, Adnan Hoca kediciği olurum üç estetik ameliyatı sonrası.

Tabii ki Ali Ağaoğlu'nun bakacağı kadar güzel değilim, çoğumuz ve en güzelimiz bile onun tipi değilizdir zaten ama yine de onun olabileceği kadar çirkin değilim. İkimiz de birbirimizden hoşlaşmayız, bu yüzden sorun yok. Hayatta tutunamamış, güzelliğinden başka sermayesi olmayan veya olsa bile uğraşmak istemeyen, para ve koca avcısı güzel kadınların bir kısmını çekebiliyor diye tüm kadınlrı aynı kefeye koymanız halaret olmuş biraz. Her güzel kadın da onunla birlikte olmaz.
0
aychovsky
(03.05.17)
asilov arti 1.
adam don degistirir gibi kadin degistiriyor, birakin bu biz erkekte zekaya bakiyoruz ayaklarini kadinlar.
0
baldur2
(03.05.17)
Hayır çekici değil. Yaşlı bir kere, dedem yaşında:/ Ayrıca kaba ve görgüsüz.

(Parası sayesinde birçok güzel kadınla birlikte olabilir evet, ama bana çekici gelmiyor. Burada kişisel bir soru sorulmuş. Parası olan herkesi çekici bulmak zorunda mıyım? Hey allam.)
0
peggy
(03.05.17)
Çalı çırpı + 1

Kadınları para karşılığı kullanabileceği birer eşya olarak görmesi çok ama çok iğrenç bir düşünüş.
0
teoridefeminist pratiktegeysa
(03.05.17)
bence aşırı görgüsüz ve bu beni bir erkekten soğutmaya yetiyor. çekici olup olmaması ilgilendirmiyor bile ki bu kişinin milyon doları var.
0
dedim ben sana
(03.05.17)
çalı çırpı +1 kadınlar açısından herşey para araba demek değil hatta sayıca baya fazla kadın için bunlar çok önemsiz şeyler hadi tip deseniz anlarım da
0
iwillsee
(04.05.17)
(27)

Bu abla guzel mi ?

scars dont fade
https://www.google.com.tr/search?q=Elena+Evangelo&rlz=1C5CHFA_enTR690TR690&source=lnms&tbm=isch&sa=X&ved=0ahUKEwiFm_zdqNDTAhVLBsAKHWU_Az0Q_AUICigB&biw=1876&bih=95610 uzerinden de puan veriniz.tesekkurler, gunaydinlar.
www.google.com.tr

10 uzerinden de puan veriniz.

tesekkurler, gunaydinlar.
0
scars dont fade
(02.05.17)
10!

Rica ederim, gunaydinlar!
0
lamira
(02.05.17)
5,6
0
Ufuk
(02.05.17)
Bence güzel ama 8-9 civarı. Az önce Stana Katic'in fotoğraflarını gördüm. Onun yanında sönük kaldı. Onu görmesem belki 9-10 derdim
0
aychovsky
(02.05.17)
5.5
0
orient blue
(02.05.17)
7
0
gneral
(02.05.17)
5
0
clones
(02.05.17)
5,75 günaydın.
0
bir ileti paylastim
(02.05.17)
Siyah beyaz fotoğraflarda; 7
Renkli fotoğraflarda; 5
0
mutekebbir
(02.05.17)
17
0
ugrcn
(02.05.17)
6.
Gunaydin.
0
stavro
(02.05.17)
anaç, 7
0
superb
(02.05.17)
7
0
duru arsnova
(02.05.17)
7,7
0
pikrua
(02.05.17)
tam benim sevdiğim yüz tipi, çıkık elmacık kemikleri ve keskin hatlar.
10 tam puan veriyorum bacımıza
0
cekilmis gayfe
(02.05.17)
5
0
yue
(02.05.17)
internette 8-9. yuzyuze gorsem 8593.
0
babilbaligi
(02.05.17)
3
0
Frederick Co
(02.05.17)
3-4/10

çok şaşırdım doğrusu, herkes bayağı beğenmiş, bundan kat kat güzel kızlara 3-4 veriyorsunuz. normal hayatta bu kadının çok benzerini tanıyorum. bence çenesi çok sivri. hatta bırak güzeli çirkine yakın bile diyeceğim
@cekilmiş gayfe de hemşerilikten vermiş herhalde tam puanı:)
0
limoncello
(02.05.17)
4
0
prodeq
(02.05.17)
gayet güzel
0
gazozailacatmauzmani
(02.05.17)
6/10
0
dedim ben sana
(02.05.17)
6/10 yani güzel.
0
freetakilir
(02.05.17)
Güzel, 7.5
0
fanilawhite
(02.05.17)
7-8 arası.
0
ravenclaw
(02.05.17)
benim anlamadığım olay, ola ki 1 dedik veya 10 dedik. senin için ne fark edecek? genel olarak konuşuyorum çok karşıma çıkıyor böyle anketler. napıcan kendine sevgili mi yapıcan?
0
tughan
(03.05.17)
@tughan, cunku pek begenilmeyen kisa boylu/esmer turk kadini tipine sahip ve kadini ben begendim. baskalari acaba nasil dusunuyor diye merak ettim.
0
🌸scars dont fade
(04.05.17)
9.
0
redcat
(04.05.17)
(4)

Doğum günüm ama keşke doğmasaydım diyorum

cemlemikonusuyorsun
Sizce normal mi? 6-7 yıldır böyle hissediyorum doğumgünlerimde. kutlamak falan zaten yok da, yine de ekstra bi mutsuzluk oluyor. doktora falan görüneyim mi sizce?
Sizce normal mi? 6-7 yıldır böyle hissediyorum doğumgünlerimde. kutlamak falan zaten yok da, yine de ekstra bi mutsuzluk oluyor. doktora falan görüneyim mi sizce?
0
cemlemikonusuyorsun
(02.05.17)
bu nedene başka şeyler eşlik ediyorsa belki. Eğer sadece doğum günlerinde oluyorsa boşver :P
0
freetakilir
(02.05.17)
Genel olarak mutsuzsun gibi.

Doğmamış olmayı temenni etmen gösteriyor mutsuz olduğunu.

Zira mutsuz insanlar ister varolmamayı.
0
sylr
(02.05.17)
neden ki? boşver ya... iyi ki doğdun. istanbul'daysan, anadolu yakasında, sana bir de doğum günü hediyesi vereyim. cidden.
0
runfor
(02.05.17)
Bende de benzer şeyler oluyor da, mutsuzluk gibi değil, gerginlik gibi. Doğum günü de sıradan bir gün, o gün veya ondan önceki gün başıma ne gelecek, nasıl kalkacağım, kafamda neler olacak bilmiyorum ki! O gün planlı bir şekilde mutlu olmak bana garip geliyor, hayatı akışına bırakmayacak olmak hissi huzursuz ediyor biraz. Ki genelde mutsuz kalkan bir insan değilim ama doğum gününün üstünde dana gibi 'Mutlu' diye bir etiket olması geriyor. Eğlenmenin veya mutluluğun en güzeli plansızdır, o an gelişendir ya da planlıysa da bir kişi üstüne yoğunlaşmaz bence. Doğum günümü kendim için değil de kutlamak isteyen bir iki kişi için yaşıyormuşum gibi geliyor. Bunun dışında, genelde birtakım 'iyi ki doğdun'larla, bazen kutlamalarla hayatımın güzel günlerine göre sıradan bir şekilde geçip gidiyor.

Sadece doğum günlerinde mi bir mutsuzluk var, genel bir mutsuzluk mu var? Genel bir mutsuzluk varsa gidin tabii. Doğum gününüz de mutsuzsanız da görünseniz bir şey kaybetmezsiniz.
0
aychovsky
(02.05.17)
(10)

Cem yılmaz'ın g.t olması

freedonia
Merakımdan soruyorum: Ugur dündarın trt arşivlerindeki eroin kaçakçısı röportajından sonra Cem Yılmaz'ın herhangi bir sözü, yorumu oldu mu?https://www.youtube.com/watch?v=kB8-0MDy-uohttps://www.youtube.com/watch?v=QPWuyyIj7vY
Merakımdan soruyorum: Ugur dündarın trt arşivlerindeki eroin kaçakçısı röportajından sonra Cem Yılmaz'ın herhangi bir sözü, yorumu oldu mu?

www.youtube.com
www.youtube.com
0
freedonia
(02.05.17)
Cem Yılmaz'ın doğrudan aynı şeyleri anlatmasını bekleme. Kendinden bir şeyler katıyor, mizah işte.
0
sorumatik
(02.05.17)
aslında cmylmz biraz daha yeşilçam versiyonuna eleştri yapıyor orada sanki. eğer diğer türlü bir durum söz konusu ise sağlam g*t edici bir durum tabi. Bir diğer yandan da tüm adamlar uğur dündar röportajındaki gibi değil takdir edersin ki.
0
gozu acik sevisen yahudi
(02.05.17)
Cem Yılmaz Aristo mantığı ile espri üreten bir kişi. Gözlemleri güzel olsa bile herhangi bir münazarada birkaç dakika içinde çürütülebilecek ve safsata (fallacy'yi de kim safsata diye çevirdiyse) ile dolu ama haliyle münazara takımında değerlendirmiyoruz adamı. Onu komik yapan da bu zaten. Rahatlatıyor, dinlendiriyor, ben çok gülüyorum. Bu durum gözü açık sevişen yahudi + 1 ama eşelemeye de gerek yok adamın şovunu. Eşelense üç milyon şey bulubur da, bu adam gerçekten istisnai bir eroin kaçakçısı olabilir.
0
aychovsky
(02.05.17)
bunu hep görür dururdum da hiç açıp izlememiştim.

ne alakası var ki, adam gayet doğulu şivesiyle konuşuyor. neresi ağdalı türkçe? sadece bir yerde "tahkikat" diyor o kadar. bir de uğur dündar karşısında ezilmiş efendim mefendim diyor.

cem yılmaz filmlerdeki eroin kaçakçılarına yapılan dublajdan bahsediyor, öyle olmaz diye. hakikaten de olmuyormuş işte, en düzgün adam bile istanbul beyefendisi türkçesiyle değil, doğulu şivesiyle konuşuyor. niye g.t olsun ki?
0
kibritsuyu
(02.05.17)
çok üst düzey saçma bir tespit.
cem yılmaz'ın orada bahsettiği yeşilçam filmlerinde ve dizilerdeki ağdalı türkçe ile konuşan mayfa babaları.

bununla uzaktan yakından alakası yok.

dolayısı ile herhangi bir sözü yorumu olması da gerekmiyor.
0
teritori
(02.05.17)
Oncelikle bu adamin ne esprilerini komik buluyorum ne de tespitlerini sahane buluyorum. Gosterilerine bedava 1. kategori bilet versen zaman harcayip da gitmem. Sevmiyorum zaten bu adami. Beni guldurmuyor. Bence Cem Yilmaz'a hic gerek yok. Neyse.

Simdi bu adamin amaci guldurmek, bu adam "gercekleri, ama sadece gercekleri soyluyoruz" diye seyirciye soz veren bir gazetede yazarlik ya da haber programinda sunuculuk yapmiyor ki, cikip sahneye ordan burdan bir seyler soyleyip insanlari gulduruyor. Bu adam bilim adami falan da degil cikip su soyledir bu boyledir diye anlatan. Olay bir seyler anlatip insanlari guldurmek, g*t olmalik bir durum yok adamin olayinda.
Insanlara ilginc gelecek bazi testipler yapip - ama dogru ama yanlis - gulduren bir uslupla, daha da guldurmek icin araya a* koyim falan da katip anlatiyor sahnede, Neyini g*t edicen adamin?

Bir de tek bir tane ornek cikartip "bak demek ki boyle degilmis, sen g*t oldun" demek de anlamsiz. Soyle bir tane spesifik ornek cikarip da hakli bir genellemeyi bununla yalanlamaya calismak cok sacma

Adam diyor ki eroin kacakcilari dogru durust bir turkceyle konusmaz. Yani eroin kacakcilarinin genelde duzgun turkce konusmayan insanlar oldugunu ifade ediyor. Eroin kacakcisinin duzgun turkce konusmasi pek rastlanacak bir sey degilmis yani. Simdi kalkip bir tane spesifik kacakci bulup aha bu duzgun turkce konusuyor diyip demek ki senin tespitin cop, sen g*t oldun denmez. Bir tane duzgun turkce konusan eroin kacakcisi bulupbu ististayla adami g*t edemezsin.
Eroin kacakcilari duzgun turkce konusmaz demek "ulkedeki bilmemkkac bin eroin kacakcisinin tamami kesinlikle bozuk turkce konusuyor" demek degil. Bunlari buyuk cogunlugu bozuk turkce konusuyor demek.
Adam hicbir sekilde g*t olmamis burada. Yani neresinden bakarsan bak boyle bir durum yok.

Ote yandan Yesilcam filmlerindekinden bahsediyor diye kiyaslama yapilamaz falan da degil. Adam zaten gercekte boyle degil, dolayisiyle Yesilcam'daki oyunculuk da gercekci durmuyor diyor, haliyle gercektekiyle kiyaslanir hakli mi degil mi diye. Dogrudan alakali aslinda. Ama yukarida bahsettigim gibi.
0
stavro
(02.05.17)
ciddi ciddi bunu izleyip cem yılmazın g.t olduğunu mu düşündün? çok garip hayatlar yaşıyosunuz.
0
elorelia
(02.05.17)
kardeş o zaman bozuk Türkçe konuşan uyuşturucu satıcı, suçlu ile gelin bana. Onunüzdeki kanlı canlı ornek ıstisna ıse madem. 30-40 yıl oncekı suçlular malın a. koyduk, polislerin anasını skecez diye konuşuyordu her cümlesinde sanki.
0
🌸freedonia
(02.05.17)
al sana bozuk türkçeyle konuşan uyuşturucu satıcısı suçlular: www.youtube.com
0
kibritsuyu
(03.05.17)
@kibritsuyu sen konuyu bir oku, videoları tekrar bi izle istersen 3-4 yıl önceden bahsedilmiyor
0
🌸freedonia
(03.05.17)
(18)

severken aldatır mısınız?

limoncello
gerçekçi ve dürüst olun. sevdiğiniz, gelecek düşündüğünüz sevgilinizi aldatır mısınız?
gerçekçi ve dürüst olun. sevdiğiniz, gelecek düşündüğünüz sevgilinizi aldatır mısınız?
0
limoncello
(01.05.17)
severken aldatmam
sevmezken de aldatmam ayrılırım.
0
sta
(01.05.17)
aldatırım.
sonra severek ayrılır, aşka hasret kalırım.
şayet mutlu olursam, yeniden barışırım.
0
filteria
(01.05.17)
Çok net, hayır
0
gazozailacatmauzmani
(02.05.17)
gelecek düşündüğüm sevgilimi aldatmam, aldatmayı düşünsem gelecek planlarına girmem zaten. yürümez o.
0
zgrydn
(02.05.17)
asla. yapmadım hiç. yapmamda.
0
qazaqwsx
(02.05.17)
ilişkilerimde temel esas güvendir.bu sebepten aldatmam.
0
siyahbeyaz1903
(02.05.17)
aldatmam. firsatim olmasina ragmen aldatmadim. sonra aldatildim. simdi keske aldatsaymisim diyorum. sikeyim iliskileri
0
bollocks44
(02.05.17)
seven niye aldatsın yav bu nasıl soru.
0
bruceandwayne
(02.05.17)
duygusal anlamda bir şeyler hissettiğim birisi oldu,ama içimde saklayıp kimseye belli etmedim.
0
gkct
(02.05.17)
Severken aldatılmaz da ilgisizken her şey çok farklı gelişebilir. Çünkü ilgisizlikte sevmediğin yanılgısına çabuk kapılırsın, her şey mantıklı ilerler, şüphe bile duymazsın. ( aldatmış kadar betimledim ama yoo yanıldınız ;)
0
fallopian
(02.05.17)
Aldatmam.
0
aquarium
(02.05.17)
Sta+1

Sevmiyorsam da ayrılırım sonra yapacağımı yaparım. Ne kendimi üzerim ne de karşıdakini.
0
fraise
(02.05.17)
sevdiğim birini asla aldatmam. hatta biz ayrılalı 5 ay oldu ve hala başkasından hoşlanamıyorum.
0
nice tnetennba
(02.05.17)
hem de ne!
0
FeykIM
(02.05.17)
Hayır
0
aychovsky
(02.05.17)
Hayir, kasinirsa evet.
0
wynter
(02.05.17)
Hayır
0
clones
(02.05.17)
seviyorsan aldatamıyorsun zaten. zamanında flört ettiğim biri varken eski bir fuckbuddy'im gelmişti evime, bildiğin zevk alamadım, boşalamadım hatta ereksiyonu kaybettim. ama bu sevmekten değildi bildiğin aşık olmuştum.
0
tughan
(03.05.17)
(4)

Temizlik yaptığımız kova, leğen, kabın için tekrar bezi koymamız

Cursed Chico
Temizlik seti olsun, el yıkama bezi veya.Bir kaba su koyuluyor ve tekrar tekrar o kapta yıkanıyor bez veya temizlik sopası. Önceki sefer aktarılan tüm kirler aslında o kaba girmiş oluyor.Her seferinde de lavaboya gidip musluğa tutmak da çok eziyetli ve israfkar bir şey.Siz nasıl yapıyorsunuz?
Temizlik seti olsun, el yıkama bezi veya.

Bir kaba su koyuluyor ve tekrar tekrar o kapta yıkanıyor bez veya temizlik sopası. Önceki sefer aktarılan tüm kirler aslında o kaba girmiş oluyor.

Her seferinde de lavaboya gidip musluğa tutmak da çok eziyetli ve israfkar bir şey.

Siz nasıl yapıyorsunuz?
0
Cursed Chico
(01.05.17)
zaten tek kovayla o şekilde temizlik yapınca temizlik yapmanın bir anlamı kalmıyor.
ben en başta genel olarak temizliğini vileda ile yapınca kova iyice kirlenince boşaltıp yeniden temiz suyla dolduruyorum. sonra tekrar temizlenmiş yerin üstünden de geçerek en son kaldığım yere geliyorum. sonra bir daha temiz su-yine üstünden geç-kaldığın yerden devam et döngüsüne giriyorum. yoksa dediğim gibi, kapkara veya gri suyla yapılan temizliğin ne anlamı var?
0
m e b
(01.05.17)
abovvv. kendimi titiz bilirdim sen çok titiz bir abimizsin. su çok kirleniyorsa suyu değiştiriyorsun ya da bezi değiştiriyorsun. eski çarşaflar candır. parçala parçala sil.
sonra çift su üç su metotları var. belki tek kovayla yıkayınca kiri dağıtmışsın izlenimi yaratabilir ama iki su yapınca artık suyun da berrak kalır temizlik hissi artar. sildiğin yüzeye göre cif falan da kullanıyorsun onu direkt beze döküyorsun sudan biraz olsun bağımsızlaştıyorsun.
çok detaylı düşünmemeye çalış ya yoksa hayat zor oluyor. kimyasallara güven.
in chemicals we trust.
0
sparkle kiddle
(01.05.17)
Kovadaki suyu iki üç kere değiştiriyorum kirlendikçe. Bakıyorum, su bulanmaya başlıyor, o zaman değiştiriyorum. Daha verimli ve israfsız bir yol varsa öğrenmek isterim.

En sonunda da kovayı son bir temizleyip sopanın kendisini temizliyorum ve büyük finalde de kovaya su tutup pisliğini gönderiyorum.
Tuvalet ve duş hariç yüzeyaktif kulalanmamaya çalışıyorum, bu yüzden evdeki benden habersiz alınan şey bitince arap sabununa geçeceğim.
0
aychovsky
(01.05.17)
4-5 su değiştirip bayağı israf yaptıktan sonra artık çıplak ayak dolaşabiliyor, yere düşen yemekleri bile yiyebiliyor, yere düşen elbiseleri kullanabiliyor druma gelmiş bullunmaktayım.
0
🌸Cursed Chico
(13.05.17)
(16)

İyi olmak cahilliği tolere eder mi?

a man alone
Bir insanın kabul edilebilirliği bakımından...
Bir insanın kabul edilebilirliği bakımından...
0
a man alone
(01.05.17)
cahil insan iyi olamaz bence. cahillik bir zehir gibidir. zamanı geldiğinde karşındakini öldürür.
0
burya
(01.05.17)
başlıği ve içeriğini aynı bağlamda düşününce benim için eder. normalde bilgili insanlara hayranlık duyarım, onlarla sohbet etmek için bile her şeyi yaparım ama alanında süper bilgi birikimi olan bir insanın kötü olmasını, kötü bir karaktere sahip olmasını kabul etmekte zorlanırım.
0
m e b
(01.05.17)
Uzun zaman eder dedim ama kişisel deneyimlerin sonucunda etmediğini gördüm. Günün sonunda cahil bir şekilde zarar veriyor.
0
fasulyek
(01.05.17)
Etmez.
0
humblebirth
(01.05.17)
iyi olmak cahilliği tolere etmez.

ama cahillik insanın içindeki iyiliği dejenere edebilir.

zira iyi niyetle yapılmış kötülüklerin hepsinin temeli aynı.
0
makbur
(01.05.17)
Hangi iyilikten bahsettiğimize bağlı. Bana göre iyilik tanımlarından biri zannetmeyi/sanmayı alışkanlık halinden çıkarmaktır mesela. İnsanları veya olayları samimiyetle öğrenmeye çalışmak bir iyiliktir. Bu da cehaletle savaşacak bir şey olduğu için bu yöndeki iyilik cehaleti zamanla örtecek ve eğitimsizliği azaltacaktır.
0
yaren
(01.05.17)
Kültürlü bilgili olmak da kötülüğü tolere ediyor sanırım. Bu ne övgü böyle, kimse sanırım cahil olduğunu düşünmüyor. Kabul edilebilirlik nedir? Çocuğunuz kitap okumasa serserilik yapsa, bağımlı olsa evden mi atacaksınız. Kültürlü Suriyeli dilenci bulsanız doktor falan eve mi alacaksınız? Okunan kaç kitap sizi kültürlü yaptı da milleti kabullenme lüksü verdi?
0
hasmetizm 2046
(01.05.17)
bence burada cahilliğin ne olduğunun ve olmadığının tanımını da yapmak lazım. hepimiz cahil olmadığımızdan o kadar eminiz ki - cahil olanın da başkaları olduğundan - tartıştığımız konu bunun dışındaki şeyler oluyor.
0
freebird5406_2
(01.05.17)
elma ile armut kiyaslanmaz. bir insan cahil olup iyi ya da kötü olabileceği gibi bir insan kulturlu/zeki/bilgili olup da iyi ya da kötü olabilir.


ikisini ayni paydada kiyaslasaydik dolandırıcılara da saygi duymak gerekirdi.

ayrica cahillik kötü degildir. onemli olan insanın o konuda cahil oldugunu kabul edip ogrenmeye girismesi ogrenmek ustemesidr. korkulmasi gereken cehalettir.hicbir sey bilmedigini kabul etmeyenler yanlisi dogruymus gibi kabul edenlerden korkun kacun.
0
blue eyes white dragon
(01.05.17)
youtube'da çöpçüler işsiz kalmasın diye çöpleri kaldırımlara atan iyilik timsali cahil amca geldi aklıma

eğer bu cahil ananız babanız abiniz vs ise hayatınıza bile eder, sonuçta ağaç yaşken eğilir
0
emeritus
(01.05.17)
@hasmetizm alınmaya gerek yok. senin yıllarca okuduğun ve hatta masterını doktorasını tr dışında yaptığın alanlara dair zerre bilgisi olmayan ve hatta normal bir eğitim bile almamış birisi "gardaş bu işi yapanlar zaten aç galıyo, görüyoz yani, nabacan sen bunu" gibi yorum yaptığında ona cahil diyebilmek senin en doğal hakkındır.

bu ne kibirdir, ne de üstünlük göstergesidir. sadece yalın bir tespittir.
seninle tartışırken "sen hiçbişey öğrenememişin olm" gibi laflar ancak cahil insanlar tarafından söylenir.
ve ben bu sikimsonik kendine güven duygusunu türkiye'de yaşayanlardan başka bi arap toplumlarında gördüm başka da görmedim. nereden geliyor bu koduğumun cahil özgüveni hayret ediyorum.

"cahillik kime göre neye göre" cileri pek ciddiye almayacağım, kusura bakmasınlar.
0
🌸a man alone
(01.05.17)
@a man alone, kafanda bir kavram var önce bunu ortaya açmadan, bir tespitte bulunuyorsun, insanlar da kendi kafalarındaki kavrama göre cevap veriyorlar, seninkiyle örtüşmediği zaman neye göre kime görecileri ciddiye almıyorum diyorsun

mesela hasmetizm 2046' ya verdiğin cevapta az çok kafandaki tanımı belli etmişsin, bunu başta belirtseydin ona göre cevaplar alabilirdin
0
freebird5406_2
(01.05.17)
cahillik kader değil.
0
eksimeksi
(02.05.17)
Ciddiye almıyormuşsun ama hasmetizm + 1'e yakın.

Yani "Kültürlülük kötülüğü tolere etmiyor" kısmı değil de, "Neye göre karar verdik cahilliğe ve iyiliğe" kısmı. Belki cahil diyebileceğiniz profesör dolu ortalık. Bir de son 40-50 yılda yozlaşmış olabilir ama asla yanımdan eksik etmeyeceğim, ne atasözleri üretmiş, kaç bin yıllık Anadolu birikimi var. Ben hayatı ilkokul mezunu nenem kadar bilmem mesela.
0
aychovsky
(02.05.17)
@aychovsky bahsettiğim cehaletin altında sadece eğitimsizlik vardır demiyorum, diyemem de. Ama eğer ki böyle durumdaysan karşı taraf kimdir, nedir onu dikkate alırsın.
Diploma almayı cehaletle karşılaştırmıyorum.
Ama senin nenen gibi insanlar kültürlerinden gelen birikim sayesinde önce karşısındaki insanı tartar, ölçer ve ona nasıl davranılması gerekeceğini tespit eder.
Hayatının bir döneminde eğitim alamamış insanların pek azı böyle sağduyulu ve yılların verdiği deneyime sahip.
Anadolu coğrafyasında böyle insanlar çokça mevcut. Mesela "Köylü Ekrem" diye biri vardı. Bir ara videosu vardı, hala da vardır. O adamı yüzlerce Prof. A değişmem. Ama bu tarz insanlar istisna.
Bundan dolayı konuyu diplomalı ve diplomasız üzerinden tartışmak çok sığ ve gereksiz olurdu.
@hasmet e yazdığım mesajdaki sözleri şu an Türkiye'de birçok üniversite hocası da söylüyor eminim.
0
🌸a man alone
(02.05.17)
nadir.

çok iyi bir arkadaşım var, inanılmaz cahil ve koyu akp'li. buna rağmen uzaklaşmadım. siyasete girmeden arkadaşlığımıza devam ettim ama genelleme yaparsak tolere etmez.
0
stewie
(02.05.17)
(5)

psikolojiden anlayanlara - durum karsılastırması

galandar kostumu
6 aydır beynimi yiyen bir ilişki icindeyim, yani bazen ilişki bazen degil. gerçekten cok zorlanmıstım. şimdi tesadufen biyerlerden narsisistik kişilik bozuklugunu araştırdım ve olaylar bi anda aydınlandı. yani tabi ki teshis koyacak kadar had bilmez degilim ama cok ciddi ihtimal bundan muzdarip biri
6 aydır beynimi yiyen bir ilişki icindeyim, yani bazen ilişki bazen degil. gerçekten cok zorlanmıstım. şimdi tesadufen biyerlerden narsisistik kişilik bozuklugunu araştırdım ve olaylar bi anda aydınlandı. yani tabi ki teshis koyacak kadar had bilmez degilim ama cok ciddi ihtimal bundan muzdarip biri yuzunden beynim yanıyordu uzun zamandır.

şimdi efendim bu zatı şahaneleri benim kaygı bozuklugu ve guvensizlik durumlarımı biliyor ve beni surekli hasta olmakla asagılıyordu. bense zaten durumumdan rahatsızım bi de ustune ozguven sorunları ile ugrasıyordum falan.

yogun stres ve kotu cocukluk sonucu bende bazı rahatsızlıklar var, bildigim kadarıyla kişilik bozuklugu yok. ama anksiyete bozuklugu var. kişilik bozuklukları kişinin kendi bilişsel surecinde urettigi marazlardan ortaya cıkan karakter midir? anksiyete bozuklugu beyin kimyasına mı baglıdır?

eger narsisistik k.b ile anksiyete bozuklugunu karsılastıracak olsaydık, biri digerinden evla diyebilir miydik? ya da nasıl karsılastırılabilir bu durumlar?

tesekkurler
0
galandar kostumu
(01.05.17)
ansiyete bozuklugu duzeltilebilir ama narsistik kisilik bozuklugu, sosyopatinin tedavisi yok, baskalarinin kimliklerine burunerek dolasiyorlar aramizda. sorunuz disinda onerim, eger teshisiniz dogruysa yapacak bir sey yok, sessizce o kisiyi hayatinizdan cikarin.
0
bir varmis bir yokmus
(01.05.17)
Muhtemelen böcekten korkmak, şizofreniden iyidir de; ikisi de hayat kalitesini düşüren durumlar. Yani, ilişki sahibi almış başını gitmiş diye, sizin kendinizi çok harika hissetmeniz çok da faydalı olmayabilir size. İki durumu karşılaştırmaktansa kendi hayat kalitenize odaklanmanız ve onu kendi haline bırakmanız daha anlamlı olabilir. Tabii ki, büyük bir rahatsızlık değildir sizinki ama 'Oh, en azından disosyatif füg yaşamıyorum. Alt tarafı 2-3 takıntım var' deyip rahatlanacak bir durum değildir sanıyorum ki. Yoğun stres ve kötü çocukluk diyorsunuz; bu tarz şeyler üzerimizde bir yük gibi dolaşır. Çok insanda da o yük az veya çok vardır sanıyorum. O ağırlıklar artık hayat görüşümüz veya hayata bakış açımız olduğundan, içimize işlediğinden fark etmeyebiliriz bile. Baktığınızda, diyelim ki o çok hasta durumda olsun; siz de ilişkinizi bir hastanın yönetmesine izin vermişsiniz ve hayatınızın bir bölümü zehir olmuş; o kısmı da var. Tamamen aynısı olmasa da ileride bunun şekil değiştirmişini, kendini o kadar göstermeyenini yaşama potansiyeliniz var. Bu yüzden, sizi mutsuz edenleri tamamen bırakıp kendi hayat kalitenize odaklanmanız hayrınıza olur. Niye rahat rahat yaşamak varken, 'O kadar güvensizim, buna rağmen güzel bir hayatım oldu. Yine iyi bence' diye bir yükle yaşayasınız ve niye bu kambur üstünüzde dursun. Bırakın, o koyun kendi bacağından asılsın. ( Bir de bu yazının bir kısmını kendime de uygulasam ne güzel olur :) )

Ben psikolojiden, vb anlamıyorum. Dışarıdan böyle düşündüm sadece. Umarım bir profesyonel de yorumlar, onu hep birlikte dikkate alırız.
0
aychovsky
(01.05.17)
Baş ağrısının sebeplerine bakıp beyin tümörü sahibi olunduğunu söyleyen kaynaklardan koyacağınız 'teşhis' ne kadar doğru olabilir sizce? Biz bir 'teşhis' koyabilmek adına senelerce eğitim alıyoruz, yetmiyor bi dünya test öğreniyoruz.
Şüpheleriniz varsa bir uzmana danışın, oturduğunuz yerden kurmayın kendi kendinize.
0
bir nick var benden iceri
(01.05.17)
@bir nick var benden iceri, anladik psikologsunuz. tebrikler
0
🌸galandar kostumu
(01.05.17)
@sevgili mor, cevabın icin tesekkur ederim. ancak bir insanın psikolog titrine sahip olması onu makul bir insan yapmayacagı gibi okudugunu anlamasını da garanti etmiyor.

ben zaten sorumda gayet uygun bir bicimde teshis koyacak kadar had bilmez olmadıgımı belirtmişken, zordaki bir insana laf sokarak sorunun uzagından yakınından gecmeyen bir cevap vermesi, bunu yaparken de kurmayın falan gibi amiyane tabirler kullanması son derece sinir bozucu. üstelik detaylı bir beyin mr'ı supheye yer bırakmayacak kadar net sonuc verirken, bu tarz gri konularda sanki böyle bir durum varmıscasına kesin konusmak da asagılık kompleksi ile bagdastırılabilir.
öte yandan sırf mesleki olarak sorumlu bir psikolog olsa, narsist k.b sahip bir insanla zaten sorunlu bir haldeyken baslayıp, aylar suren bir asagılanma ve somurulme dongusune maruz kalmıs bir insana daha düzgün yaklasılabilir. psikolog olmaya bile gerek yok ayca ya da senin yaptıgın da bundan farklı degil, cok temel empati duygularıyla hareket etmişsiniz.

bu arada ben sorumu biraz yuzeysel anlatmısım, beni dusundugunuz icin tesekkur ediyorum ancak bu karsılastırmayı kendimi iyi hissetmek ya da bahsi gecen kişiyle bişiy yarıstırmak icin sormadım. zaten o kişiyle butun iletişimimi kestim. tamamen kişisel merak ve ögrenme amacıyla sordum. yine de tesekkurler.
0
🌸galandar kostumu
(01.05.17)
(7)

Devamsızlık yapacağım, hocaya mail atıyorum. -yardım-

hadi ya la
Merhaba. Beni çok seven hocama mail yazıyorum şu an.Erasmus yapıyorum, Mayıs'ın ortasında başka ülkeye gideceğim için dersine üst üste 2 kez gidemeyeceğim.En tatlı dille dersinize girmesem olur mu mailini atmam lazım. Uçak biletini aldım bile.Bu nasıl?Mrs. ***,I will have to be abroad in the middle
Merhaba. Beni çok seven hocama mail yazıyorum şu an.
Erasmus yapıyorum, Mayıs'ın ortasında başka ülkeye gideceğim için dersine üst üste 2 kez gidemeyeceğim.

En tatlı dille dersinize girmesem olur mu mailini atmam lazım. Uçak biletini aldım bile.

Bu nasıl?

Mrs. ***,

I will have to be abroad in the middle of May, would it be okay? I promise to keep reading the books and making all the homeworks.

Best Regards,
** **
0
hadi ya la
(01.05.17)
güzel, hoca zaten seni siklemiyordur kasma.
0
sanrı
(01.05.17)
Son cümle çok amatörce değil mi? İlkokul çocukları gibi "örtmenim valla yapcam ödevlerimi bak" demeye ne gerek var. Ben gidiyorum, devamsızlıktan bırakma, yoksa zikerüng yaz yolla.
0
dissendium
(01.05.17)
hiç mail atmaya gerek yok, hele kullandığınız dil şaka gibi resmen. üniversitedesiniz, ilkokulda değil, yaptıklarınız sizin yapmak zorunda olduklarınız hocanızın umrunda değil ödevleriniz.
0
kurnaz
(01.05.17)
son kisim feci. dersine girmeyecegin konusunda bilgilendir ve sebebini acikla. hocanin zaten umrunda olmaz ama bu sekilde en azindan olumsuz dusunmez, derse ve kendisine saygi duydugunu dusunup takdir bile edebilir. su senin yazdigin sekli cok komik ama.
0
der meister
(01.05.17)
Hoca tarafında biri olarak ben beğendim. Bana atılsa günümü şenlendirirdi, rahatsız etmezdi; özellikle o son cümle.
0
aychovsky
(01.05.17)
sen diledigin gibi yaz bro. dinleme bunlari, yok universite orasi yok resmiyet lazim diyenleride anlamiyorum. universite olunca illa akademik mi yazmak gerekiyor yani. ben hocalarimla fuckli muckli konusuyorum, ben oyle konusunca onlarda oyle konusuyorlar. hocanla samimiysen icinden geldigi gibi yaz.
0
duyurumvar
(01.05.17)
Hocanın huyuna göre değişir onu en iyi tanıyan sensin. Tıpkı yorumlarda gömen adamlar gibi biriyse önce ingilizce öğren adam gibi sonra gez Cevat diyebilir. Yumuşak bir adamsa ay canım ya diyebilir. Bence dil biraz zayıf kalmış ama ortaokuldaki kardeşinden rica etmişsin gibi duruyor.
0
gozu acik sevisen yahudi
(01.05.17)
(4)

insanlara yabancılaşmak,sıkılmak

ruh i tibbiye
merhaba, çok sık yaşadığım fakat bir sorun olup olmadığına hala karar veremediğim bir durumu sizle de paylaşmak istedim. belki hislerime tercüman olan, fikir verebilecek birileri vardır aramızda.insanlardan çok sıkılıyorum, herkes çocuk gibi geliyor. çoğu zaman kimseyi olgun ve aklı başında bulmuyor
merhaba,

çok sık yaşadığım fakat bir sorun olup olmadığına hala karar veremediğim bir durumu sizle de paylaşmak istedim. belki hislerime tercüman olan, fikir verebilecek birileri vardır aramızda.

insanlardan çok sıkılıyorum, herkes çocuk gibi geliyor. çoğu zaman kimseyi olgun ve aklı başında bulmuyorum ama dile de getirmiyorum tabii. herkes çok mantıklısın, çok şöylesin çok böylesin diyor kısaca bazı şeyleri asla yapmayan, çalışan, gezmeyen, boş vakit geçirmeyen (asla öyle değilim), disiplinli kalıplaşmış bir tip olmuşum herkesin gözünde. kalabalıktan yoruluyorum, yalnız başıma oturup bireysel çalışmak her zaman daha huzur verici geliyor.

mesela çok yakın arkadaşım dediğim 1-2 kişi var, ama onlardan da sıkılıyorum, ya herkesin hareketleri sinirimi bozuyor öyle böyle değil. lakin kendi başıma kalınca da düşünceden düşünceye dalıyorum.

sosyal fobik falan değilim bu arada,utanmıyorum iletişim kurmaktan kimseyle, hatta dobra, konuşkan bile sayılırım fakat yoruluyor ve sıkılıyorum.

4 aylık tatil yaptım geçtiğimiz yaz 4 kez evden çıkmışımdır belki. onlarda önemli işlerim var diye.

siz hiç böyle hissediyor musunuz? sizce bu bir sorun mu? insan içine karışmak zorunda mıyım?
0
ruh i tibbiye
(01.05.17)
ben de böyleyim la.
''mesela çok yakın arkadaşım dediğim 1-2 kişi var, ama onlardan da sıkılıyorum, ya herkesin hareketleri sinirimi bozuyor öyle böyle değil. lakin kendi başıma kalınca da düşünceden düşünceye dalıyorum. '' bende de var bu. çözümünü bilmiyorum. genelde gerekmedikçe evden çıkmam. insanlardan bir şeyler öğrenmek isterim ve çabalarım da ama öyle insan çok az denk geliyor. çok çok çok az.
0
fyodor fyodorovic
(01.05.17)
nedense içimden yazmak geldi. hemen hemen aynı ruh halindeyim. dışarıdan bakınca herkes depresyon belirtileri bunlar diyor. ben de bunu kabullenemiyorum. sessiz sakin bir ev varken dışarıdaki hengamede bir-iki saat de olsa insanlarla sıkış tıkış kafelerde barlarda geçirmek bana zulüm geliyor. kalabalık gruplardaki kuru gürültüye de katlanamıyorum. arkadaşımsa gelir evime yemeği ben yaparım çayı da demlemek isterse buyursun o da onu demlesin. az eski kafalıyım herhalde. az insan öz insan diye diye.

bunlara sebep okul biteli 2 sene oldu, bir liseye atandım ve günde onlarca ergen ve hayat enerjimi emen sülük idarecilerden sonra böylesi daha iyi geldi. okurken bu kadar kapatmazdım kendimi.

insan içine karışmak en güzeli bayramlarda cenazelerde ve düğünlerde anlamlı geliyor. yoksa avm'de sosyalleşmek hiç doğal gelmiyor.
0
moody90
(01.05.17)
introvert kişilik yapısı bu, çok da garip değil.

introvertler asosyal değildir. sadece kendi başına - kendi iç dünyasında daha mutludur.
0
orpheus
(01.05.17)
Ben de 'içe dönük, introvert' diyecektim. Hani, insanlarla görüştükten sonra pilin bitmesi, kendini kanepede, yatakta ve yalnız şekilde şarj etmek bu kişiliğin bir özelliği ama 'İnsanlardan sıkılıyorum, herkes çocuk gibi geliyor' daha karışık bir şey sanki. Yani, 'İçe dönük kişi insanlarla görüşmeyi sevmez' ya da 'İnsanları pek sevmez'dense, 'Tam tersine, görüşür, stabil ilişkileri vardır ama yalnız kalmaya biraz daha fazla ihtiyacı vardır' derler.

İnsanlarla çok görüşmek istememek değil ama insanları olgun ve aklı başında bulmamak ya da beğenmemek bir sorun bana göre. Gerçekten sorun mudur, bilmiyorum. Kısıtlı bir çevreyse, yani insanın ruhu metropol ruhundaysa ve küçük bir ilçede hapsolmamışsa ya da buna benzer bir içerik sorunu yoksa bunalmakta bir sorun yok ama koskoca şehir ve her tip insanın olduğu bir yerde herkesin size batması doğrudan hayat kalitesini etkilemeyen ve açıkçası hoş da olmayan bir durum.

Çocuktan, aklı başında olmamaktan kasıt ne? Çevredekilerin ettiği muhabbet ne yönde? Sen ne konuda konuşmak istersin de, onlar niye konuşamıyorlar? İnsanlarla konuşmaya doğrudan 'Sence Pluto gezegen mi, değil mi'den başlayamayız. Ya da 'Merhaba. Tanıştığıma memnun oldum. Hayatta tesadüflere mi inanırsınız yoksa bizim büyük planları algılayacak kadar kapasitemiz mi yok' diye konuşmayız. Birileri ile 'derin' muhabbet yapabilmek, bu saçma küçük konuşmalardan geçiyor sonuçta. İletişim kurmakta sıkıntınız yokmuş zaten, bu küçük konuşmalar konusunda da sıkıntınız yoktur da; muhabbet neden sizin istediğiniz noktaya gelemiyor? Hangi noktayı istiyorsunuz da, onlar karşılık veremiyor?

Belki diğerlerine göre daha az duygusalsınızdır ve bu yüzden rahatsız oluyorlardır. Benim öyle bir arkadaşım var mesela; sürekli 'Bunu yapmak çok mantıksız' deyip durur. 'E dedem de biliyor mantıksız olduğunu' derim. O da neden yaptığımı sorar, çünkü 'Canım öyle istiyor' dediğimde anlayamaz mesela. Arkadaşlarınıza göre daha mantıklı ve daha zeki olabilirsiniz ama empati kuramıyor, onları anlayamıyor olabilir misiniz? Belki öylesinizdir, belki değilsinizdir; bu kadar konuşmadan aklıma gelen böyle bir olasılığı döktüm.
0
aychovsky
(01.05.17)
(20)

kadınlar aktif olarak araba kullanıyor musunuz?

limoncello
yaşla birlikte söylerseniz.edit:aslında asıl merak ettiğim arabanız olup olmamasından ziyade aktif olarak trafikte araç kullanabilme durumunuz. ehliyeti olup da aktif trafiğe çıkmayanlar da var tabii. o yüzden ehliyet diye sormadım
yaşla birlikte söylerseniz.

edit:aslında asıl merak ettiğim arabanız olup olmamasından ziyade aktif olarak trafikte araç kullanabilme durumunuz. ehliyeti olup da aktif trafiğe çıkmayanlar da var tabii. o yüzden ehliyet diye sormadım
0
limoncello
(30.04.17)
Evet, 26
0
dahayeniymis
(30.04.17)
Evet, 28
0
fotrsapka
(30.04.17)
Hayır, yıllardır ehliyetim var ama korkuyorum
0
fallopian
(30.04.17)
Evet - 24
0
olutaklidi
(30.04.17)
Hayır, 24.
0
ms brownstone
(30.04.17)
Hayır arabam yok olsa kullanırdım, 23
0
mutlusismankedi2015
(30.04.17)
evet 33
0
sta
(30.04.17)
@kurcalama ne alaka? bu duyuruda kimlerin kadın olup olmadığını az çok biliyorum farklı bir niyetim olsa zaten ordan yürürüm ki bu zamana kadar şurdan kimse en ufak bir yürümem bile olmamıştır. ama senin gibi birkaç aklıevvellin konuyu buraya çekeceğini düşünmüştüm soruyu sorarken zaten. senin soruyu mantıklı bulup bulmamanın da bir önemi yok

sorma nedenim ve kadın diye ayırmamın nedeni de; zaten erkeklerin çoğu küçük yaştan araba kullanmaya teşvik ediliyor ve çok büyük bir kısmı kullanıyor.
kadınlar da her zaman öyle değil, ehliyeti olsa bile aktif kullanmayabiliyor. yaş da bununla alakalı. daha 20lerinin başında ya da ortasında öğrenci falansa biraz daha okey ama, 20lerinin sonu, 30larda da kullanıp kullanmamasını özellikle merak ediyorum.
yoksa burda kimlerin kadın olup olmadığını, yaşlarının da ne olup olmadığını az çok biliyorum.
0
🌸limoncello
(30.04.17)
evet, 21
0
theseachange
(30.04.17)
Evet, 33.
Daha önce aktif kullanamıyordum, çünkü benzin parasını karşılayamıyordum.

Edit: Cesaretsiz insanlara bir cesaret hikayesi anlatmak ve bir de başıma geleni anlatmak istedim. Yardımcı olursa ne mutlu.

Bizim sitede, Abidin Amca'nın eşi Tülay Teyze vardı. Abidin Amca 50'li yaşlarında kansere yakalandı ve yüksek bir aşama idi. (Yıl 90'ların sonu) Tülay Teyze'yi kendi yokluğuna hazırlamaya başladı Abidin Amca. Tülay teyze 50 küsur yaşında banka kartının ne olduğunu öğrendi, devlet işleri ile tanıştı ve direksiyona dokundu. İlk önce site çevresinde tur atıyordu. O dönemlerde de Abidin Amca'yı kaybettik ve Tülay Teyze bir süre dışarı çıkmadı. Yavaş yavaş arabayla dolaşmaya başladı ama o kadar fena kullanıyormuş ki o dönem; kırmızı ışıklarda yanında bir dolmuş durmuş bir gün. Dolmuş şoförü pencereyi açıp kızgın bir şekilde ama annesi yaşındaki bir kadına da bağırmamaya çalışarak 'Olmuyor hanımefendi, olmuyor' demiş. Bizim Tülay Teyze de gayet sakin bir sesle 'Olacak beyefendi, olacak' demiş. İşte o Tülay Teyze, birkaç sene içinde her yerde fır fır döner oldu. Şimdi İstanbul trafiğinde cirit atıyor. Bir kaza yapmışlığı da yok.

Babam beni arabaya 12 yaşında oturtmuştu. 16 yaşında mahallenin çocuklarını arabayla dolaşıyordum. Sonra birtakım olaylar yaşadım, bir kaza değildi ama beni korkutan ve kendime yabancılaştıran birtakım olaylar yaşadım. O sırada arabayı otoparktan bile çıkarmaya korkar oldum. Bir anlamda araba kullanmayı yeniden öğrendim bir nevi. Bisiklet sürmek gibi olmadı. Bu süreçte, korkuyu yenebilmek için sabahları kimsenin olmadığı saatlerde araba kullandım. Pazar sabahı 6:00 gibi kalkıp babamın arabasıyla çıktım mesela. Saat 8:00-9:00 gibi millet çıktığında da geri döndüm. Öyle öyle, önce millet yokken, sonra yavaş yavaş millet varken gittim. Sonra da alıştım zaten. Sabah kimsenin olmadığı saatlerde pratik yapmak çok işe yarıyor. Hata yapmaktan korkmayın. Öyle hemen kimseyi öldürmüyorsunuz.
0
aychovsky
(30.04.17)
ablam yerine cevap vereyim; hayır, 33.
annem yerine cevap vereyim; evet, 52.
0
nathanieltroy
(30.04.17)
Evet, 30. Son 4-5 senedir bayağı aktif olarak kullanıyorum.
0
inawen
(01.05.17)
Evet, 30.
11 yıldır da aktif kullanıyorum ama hala hala haaalaa etrafımdaki erkekler sürüşle ilgili sacma sapan akıl vermeye çalışıyorlar.
Sirket arabasini ortak kullandigim arkadaş hala daha yokusta el freniyle kalkmayi unutma filan diyor mesela. Iki hamlede sahane paralel park ederim ama ben park ederken sokakta bir erkek varsa muttlaka isini gucunu birakip "du bakayim nasil park edemeyecek" seklinde elini beline koyup izliyor ya da daha fenası arabanin arkasina yapisip park sensorunu iceride dıiiiiiiiiitt diye kesintisiz ottürmek suretiyle "geel geel saga kir topla geel" yapıyor.
Su an tum nefretimi kustum biliyorum ama gercekten cok uyuz oluyorum.
0
physcos physcos
(01.05.17)
evet hunharca, 23
0
shotgunwoman
(01.05.17)
evet hunharca yazacaktım shutgun yazmıs, itinayla özel ders verilir:)
0
galandar kostumu
(01.05.17)
@krem peynir haklısınız araba ihtiyacı duyarsam mecbur öncesinde ders almam lazım... son sürüşlerimde(karşının ısrarı, yoksa benim öyle bir talebim yok) her viraj gördüğümde VİRAJJ diye bağırıp yanımdakine direksiyonu tutturuyordum. arada motorsiklet için cesaretim geliyor ama onun ehliyeti de var. Başka arabalar olmasa iyi bir araç aslında :)) (kork kork)
0
fallopian
(01.05.17)
2010dan beri aktif olarak araç kullanıyorum.
Yaş 25
0
alaimisema
(01.05.17)
Hayır, 23
0
rivulet
(01.05.17)
annem, 2 teyzem, 3 halamın 2'si aktif olarak araba kullanıyorlar ve hepsi 58 üzeri yaşlardalar. annemin halaları (80'lerine geldiler) da istanbul trafiğindeler. o yüzden bir erkek olarak tavsiye kızlar, mutlaka kullanın. hele imkanı olanlar cesaretini toplayıp öğrensinler.
0
rain when i die
(01.05.17)
kullanmıyorum, 26.

18'imi doldurduğumda babama "baba ehliyet alsam mı ya" dedim, "ihtiyacın olursa öğrenir, alırsın" dedi. ertesi sene istanbul'a geldim, senelerdir buradayım ve açıkçası istanbul'un trafiğine bir araç daha ekleme niyetinde değilim. okula giderken vapuru kullandım hep, şimdi işe de vapurla gidiyorum. iş-okul dışında da merkezi yerlerde vakit geçirdiğim ve evim de istanbul'un göbeğinde olduğu için, toplu taşıma yerine araç kullanmak çılgınlık gibi geliyor. gerek yok, toplu taşıma ve zor durumlarda taksi fazlasıyla yeterli.
0
gmzo
(01.05.17)
(9)

Kulak temizleme çubuğunu ne yapıyorsunuz?

birkibirkibirkibirkiuc
Mesela kulaklarinizi temizlediniz ve bir baktınız ki çubuk hiç kirlenmemis, bembeyaz. O kulak çubuğunu çöpe mi atıyorsunuz, yoksa kullanilmamislarin arasına mi sokusturuveriyorsunuz?
Mesela kulaklarinizi temizlediniz ve bir baktınız ki çubuk hiç kirlenmemis, bembeyaz. O kulak çubuğunu çöpe mi atıyorsunuz, yoksa kullanilmamislarin arasına mi sokusturuveriyorsunuz?
0
birkibirkibirkibirkiuc
(30.04.17)
o kadar pintiliğe gerek var mı? at çöpe gitsin
0
cekilmis gayfe
(30.04.17)
:) düşünsene senin kullandığın çubuğu bir başkası daha önce kullanmış.
0
kompisko
(30.04.17)
ufak tefek pisliklerim vardır ama 100 tanesi bir liraya satılan bir şeyi böyle kullananı garipserim.
başkasının kullanma ihtimali varsa iğrenç bulurum.
0
filteria
(30.04.17)
ben kullanmıyorum artık. zararlı diye. ama eskiden atardım. sapıklık la tekrar kullanmak. hatta bunu eskiden restoranlarda kürdanı kullanıp koymak olarak ifa edenler olduğundan kendi kürdanlarınmı ya da kapalı olanları tercih ederim.
0
illegalstar
(30.04.17)
kuru kuru değil ıslatıp kullanırım ben ve tabiki çöpe atarım
0
bobinhoo
(30.04.17)
Bana kalırsa başkasının kullandığı havluyla yüzünü kurulamak cok daha az hijyenik bir eylem. Hem hepiniz bunun sadece ekonomik boyutuna bakıyorsunuz, bense cevreye bir parça plastik daha az atmış olmak olarak görüyorum. Geri donusturenlere buradan selam olsun :)
0
🌸birkibirkibirkibirkiuc
(30.04.17)
abi sen kulak çubuğuna nasıl para verdin ya kullanılmış kibrite pamuk sarsana? daha ucuza gelir.
0
bohr atom modeli
(30.04.17)
onlar tek kullanımlıktır. bu soru da abes bir sorudur.
0
idexo
(30.04.17)
Birkaç yıldır kullanmıyorum zararlı diye.

Ama kulağa soktuğumuz şeyi tekrar yeni gibiymiş gibi koymayı kafamda canlandırınca içim kalktı.
0
aychovsky
(01.05.17)
(17)

en beğendiğiniz şener şen filmi

metal69
hangisi?
hangisi?
0
metal69
(29.04.17)
Süt kardeşler
0
kreatin
(29.04.17)
Milyarder. Her sene de izlerim.
0
patatesli yumurta
(29.04.17)
muhsin bey
0
freebird5406_2
(29.04.17)
Muhsin bey+1 ve sultan.
0
ekaterina
(29.04.17)
kabadayı
0
blue eyes white dragon
(29.04.17)
aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni ve diğer yavuz turgul filmleri
0
yazmamaya yemin eden adam
(29.04.17)
tek bir tane söyleyemiyorum:
şekerpare
ve kemal sunal ile olan hemen hemen tüm filmleri
0
puc
(29.04.17)
eşkıya.
0
luchetti
(29.04.17)
milyarder.şu filmin senaryosu yok mu...
0
mungojerry
(29.04.17)
Aşık Oldum.
0
Thredith
(29.04.17)
çıplak vatandaş.
0
thomaswantsmore
(29.04.17)
Züğürt Ağa
0
stewie
(29.04.17)
Bu soruyu sener sene bir panelde sormustuk, en cok hangi filminize guluyorsunuz diye, sekerpare demisti.
Sonuna kadar hakli :)
0
bruceandwayne
(29.04.17)
Şekerpare + 1
Ezbere söyleyebilirim neredeyse
0
aychovsky
(29.04.17)
1-muhsin bey
2-aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni
3-eşkiya
0
mind mischief
(29.04.17)
Milyarder bunlarin arasinda biraz az ilgi cekse de ben de ne zaman gorsem izlerim. Onun disinda eskiya nazarimda baskadir.
0
baldur2
(29.04.17)
sekerpare, amerikali ve arabesk
0
in vino veritas
(30.04.17)
(8)

Gözünüzü kapadınız. Bir bardasınız. Üzerinizde ne var?

sameidiot
Ne ısmarladınız?Ne çalıyor?Neyin üstünde oturuyorsunuz?
Ne ısmarladınız?
Ne çalıyor?
Neyin üstünde oturuyorsunuz?
0
sameidiot
(29.04.17)
bira+antep fıstığı.
popüler yabancı ya da türkçe şarkıların hafif yavaşlatılmış remixleri oluyor o tarz kısık seste müzik çalıyor.

rahat bir sandalye veya koltukta.

3 birayı içerken uyumuş olucam. belki 2. güç %17
0
Caaannn
(29.04.17)
Mojito
Aztek elbise deri ceket
Ac/dc black in black
Teomanın bahsettiği bir bar taburesi
0
stiletto heel
(29.04.17)
bira tekila ve baharatlı patates söylemişim, adamlar çalsın lütfeen,
youtu.be
arkadaşlarımın yarısı gelmiş diğerlerini bekliyoruz geyiğin dibine vurmuşuz kahkahalar havalarda uçuşuyor

istanbulu özledim :(
0
part time pollyanna
(29.04.17)
Moliendo cafe çalıyor.
Bira ve tuzlu fıstık.
Rahat bi sandalyemsi bir şey.
Gömlek pantolon var.
Düz adam bildirdi.
0
bigbadabum
(29.04.17)
Üstümde elbise var, hafif ışıltılı ama parlak olmayan bir şeyler.

Büyük olasılıkla Long Island Iced Tea ya da mojito ısmarladım ve yine büyük olasılıkla 'Bununla kafayı bulamazsam ikincisi pek pahalı' diye düşünüyorum.

Şu çalıyor ama canlısıysa daha güzel.
www.youtube.com
Böyle başladı ama bir küsur saate şuna dönecek.
www.youtube.com
www.youtube.com

Oturmuyorum, gruba eşlik için en öndeyim ya da oralarda bir yerdeyim. Oturmaya mı geldik!
Bar gibi yerlerde milletin ne dediğini duyup anlayamıyorum. En fazla yanımdaki kişiyi duyabiliyorum. Bir de zaten bütün gün laflayabiliriz. Onun için gece dışarı çıkmaya da gerek yok. Hazır çıkmışken, daha değişik, daha eğlenceli şeyler yapalım. Bol müzik olsun, bol şarkı olsun, dans-renk olsun.
0
aychovsky
(29.04.17)
Üzerimde en sevdiğim V yaka siyah basic tişörtüm
Koyu renk kot pantolon, sandaletlerim. Saçımı yarım toplamışım. Minicik bi makyaj var ama rimeli bol.
Vişneli votka içiyorum. Canlı müzik var. Ele güne karşı yapayalnız çalıyor.
Sandalyede oturuyorum.
0
matilda
(29.04.17)
-spor ayakkabı, kot, v yaka tişört.
-bir duble jim beam.
-bu çalsın: www.youtube.com
-bir bar taburesinin üstündeyim tabii.
0
filteria
(29.04.17)
Sports pub. Fenerbahçe' nin basket maçı var - antremanı bile olsa olsa olur -
Üstümde beyaz keten bir gömlek -kollarını kıvırmışım- açık yeşil şort pantolon.
Hava sıcak, Cumartesi öğleden sonra. Kahverengi yazlık ayakkabılar. Saatim, sağ kolumda 3 tane bileklik. Gözlüğüm kafamda rahatsız etmiş, masaya koymuşum.
İlk yarı bitmemiş 4. biradayım. İki tane fıçı buğday birası içmişim, 3. bira fıçı Carlsberg, 4. fıçı Kozel. Çerez de söyledim 4. ile beraber.
Mekan çok kalabalık değil. Maçla ilgilenen bir kaç masa daha var -ilgilenmeyen bir iki masa da var-
Kaverengi bir masada rahat bir koltukta oturuyorum.
Devre arasında tv nin sesini kısıp arkadan hafif hafif Santana çalıyorlar.
0
kumandanim
(29.04.17)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.