[]

Hayatınızda böyle bir dönem oldu mu?

Mümkünse bu soruya 27+ yaşındaki arkadaşlar cevap verirse çok sevinirim.

Hayatının birkaç senesi boyunca dipte hisseden, anlık mutlulukları veya iyi günleri olmasına rağmen çoğunlukla kendi kabuğunda mutsuz olan, çaresiz hisseden, hayatından mutlu olmayan, çıkış yolu bulamayan, işleri istediği anlamda pek gitmeyen, dolayısıyla fiziksel rahatsızlıkların ortaya çıkmaya başladığı birkaç seneyi kapsayan uzunca bir dönem yaşadınız mı? Yaşadıysanız sebebi neydi özel değilse? Ne oldu da düzeldi çoğu şey sonradan?

Gönül ister ki bu duyuruya aychovsky, arnold, angelus, nefer gibi nickler de cevap versin <3

Edit: Normalde başkalarının benimle ilgili olan düşüncesini takmamaya çalışıyorum ama neticede ben de insanım. Şöylesine bir duyuru açılmış, gereksiz alınganlıklar yapmayın nolur :( Dört nicki belirtmiş olmam sadece dört nickten cevap almak istediğim anlamına gelmiyor. Aksi halde dördüne de mesajla ulaşırdım. "Gönül ister ki şu, şu, şu gibi nickler de cevap versin" demenin yanlış hiçbir yanı yok. En azından bir başkası aynı duyuruyu açsa ben garipsemem. Garipsemediğim bir şeyi yapınca da garip gelmiyor bana. Uzun lafın kısası: Ben o kadar özel bir insan değilim. Dolayısıyla lütfen kişisel algılamayın.

 
istenen listede değilim maalesef ama yine de yazayım :) şu an o dönemdeyim. işsizim, bu da psikolojik olarak çok baskı yapıyor bende. egzama çıkarmaya başladım stresten. fiziksel rahatsızlığım şu an bu sadece. iş bulunca geçeceğini umuyorum. umut verici bir arayışta olan duyuru sorusuna bok gibi bir başarısızlık hikayesi oldu ^^


  • pide  (03.05.17 11:24:40) 
@pide, şuan kötü bir dönemden geçiyor musunuz diye sormuyorum aslında. Sorum hayatınızın böyle birkaç seneyi bulan bir döneminiz oldu muydu. Daha çok manen hissedip sonradan hayatı düzelenler var mı, onu öğrenmek istiyorum :)


  • dessy  (03.05.17 11:26:58) 
Oldu. Bir yandan okuyup, bir yandan çalışıp, bir yandan da hastalık ile uğraştığım ve hepsinde birden çaktığım 3 yıl oldu. Sonra it gibi çalışıp 2 senede 6 dönemlik dersi toparladım. 48 saat kesintisiz çalıştığım oldu. Sonuçta geçti, ama neler öğrendim neler bu arada.

Mucize bekleme, hayatını düzene sokup köpek gibi uğraş içinden çıkmak icin. Hayatını düzene sok ve tırmala. Hersey sonunda yoluna girecektir...
  • babilbaligi  (03.05.17 11:28:16) 
şu an tam da o dönemdeyim. 31 k.
aylardır iş bulamıyorum. ilişkilerim berbat gidiyor. adam gibi arkadaşım bile olmadığını düşünüyorum. mutsuzum ve umudum da tükenmek üzere. hiç bir şeyden keyif alamıyorum. hobi mi edinsem, spor mu yapsam, bunun gibi pek çok şey denedim ama tatmin olamadım. hep bişeyler eksik. nasıl düzeldi diye sormuşsun ama bende onun cevabı yok. olursa yazarım buraya ;) bi mucize olmasını bekliyorum. ben de isterdim böyle böyle bişey oldu da düzeldi demek ama şu an değil.
ha bak yazarken aklıma geldi. bundan 3 yıl önce yine böyle bi dönemdeydim. yeni işe girmiştim. sevgili gibi bişeyim vardı o sıra hiçbişi demeden bırakıp gitmişti. evimi yeni değiştirmiştim. işe gireli 1 hafta olmuşken su çiçeği çıkardım ben. malum 10 gün yatış. zar zor buldugum işten de çıkarıverdiler beni. yani işsiz, evine adapte olmaya çalışan, terkedilmiş ve hastaydım.
eve tıkıldığım için internete sardım. bi çocukla konuşuyodum da samimi değildim. su çiçeği izlerim tam geçmemişti ve onu görüşmeye çağırdım sahile jhadkj otururuz dedim. tanışma o tanışma. 2 küsür yıl süren bi ilişkim oldu onunla. bikaç ay sonra da severek yaptığım bi iş buldum. o işte de 1 buçuk yıl calıstım. güzel günlerdi o dönemler. tekrar oyle bi mucize bekliyorum açıkcası :)
  • moratoryumkisilik  (03.05.17 11:34:08 ~ 11:35:33) 
Finansal anlamda ağır battığım bir dönem olmuştu.

Sebep, savurganlık, gereksiz harcamalar, her türlü öderim kafasıyla girilen kredi kartı borçları vs.

Eşşek gibi çalışarak düzelttim. Gündüz ofis, gece bar, hafta sonu etkinliklerde çalışıp, supplement vs. satarak bir yandan. Gece tehdit alan bir iş adamının fabrikasını beklerken, molalarda oturup din ve bilim ilişkisi üzerine yazılmış bir makale çevirdiğim bile oldu.

Uyanık olduğum süre boyunca ayı gibi yediğim ve çok da az uyuduğum için bildiğin hayvan gibi kilo almıştım. Yine aynı şartlar altındayken verdim ama.
  • arnold schwarzeneger  (03.05.17 11:35:18 ~ 11:41:01) 
28 yasindayim işsiz mutsuz sacma sapan seyler yaşadığım 1 yil gecirmistim 3-4 sene once. Ayni donemde fiziksel olarak lenf bezlerim sismisti ve aylarca inmemisti sebebi de bulunamamisti sürekli tekrarlayan bademcik iltihabi yasayip duruyodum bunlara bagli panik atak baslamisti bi de ekstra olaylar cikip duruyodu bikac ay sonunda ölücem artik herhalde falan derken lenflerin disimdeki curukten sistigi ortaya cikmisti o duzelince tonsilit gecmisti is bulamasam da iyi bi okuldan yuksek lisansa kabul almistim su anki sevgilimle tanismistim falan derken normale donmustu her sey.


  • passive aggressive  (03.05.17 11:36:37) 
Benim oldu. Burada bir kaç soruya yanıt olarak bahsettiğim de oldu hatta aynı olaylardan. Kısa bir süre içinde iş değişikliği, boşanma, ölümler kayıplar, şehir değiştirme, çok fazla stres vs ile uğraştım.

İş yüzünden yaşadığım stres anksiyete, depresyon gibi sıkıntılar bir cilt hastalığı olarak kendini gösterdi.
Ölümler, "bir gün gelecek ve öleceğiz. Yok olup gideceğiz, imdat" şeklinde varoluşsal sorgulamaları getirdi.
Boşanmaya yol açan olaylar ve sonrasında yürümeyen romantik arayışlar ilişkileri, beklentileri sorgulamama neden oldu.

Açıkçası, benim yaptığım en önemli hareket bilinçli bir şekilde "yenilmeme" tavrı içine girmekti. Bir nevi "hit me with your best shot" yaklaşımı. "Ben bunu da atlatırım" dedim her şey için, buna inandım.

İlgilendiğim alanlarda çokça kitap okudum. Bunların içinde "yas nasıl tutulur" içeriği olan da vardı, "evlilik nasıl bitirilir" de vardı, "zihnen güçlü insanlar ne yapar, ne yapmaz" gibi şeyler de vardı. Hani Einstein mı demişti "bir problemi onu yaratan zihniyetle çözemezsiniz" diye, ben de bu okumaları başka bir yönden bakmamı sağlayan kaynaklar olarak gördüm.

Bunu yazmasak olmaz herhalde ama spor yaptım düzenli olarak. Hayatımda verdiğim en önemli karardı.

Başkalarını memnun etmeye çok meraklı bir insandım ben. Bir kitapta okuduğum bazı şeylerden sonra, vakit harcamak istemediğim şeyleri netleştirdim kafamda (Örneğin kimseyle din tartışmamak, çocuk tartışmamak, bazı insanları yok kabul etmek vs). Daha çok hayır demeye başladım. (Nasıl hayır denir konusunda da okudum, zor oldu biraz ama mümkün.)

Sonra yavaş yavaş kendimi, hayatımı bir sevmeye başladım ki sormayın. Çünkü iş gereği yapmak zorunda olduğum şeyleri saymazsak, her şey kendi istediğim için, bana iyi geldiği için yaptığım şeyler oldu. Kararlarım, prensiplerim daha net oldu.

Yaşım 33.
  • sopiro  (03.05.17 11:45:46) 
27 yaşındayım.

öyle dönemleri çoğu insanın yaşadığını düşünüyorum. tabii ki ben de yaşadım. hayatım dışarıdan bakıldığında acayip yolunda görünüyordu ama ben tam bu dediğin moddaydım. genelde evdeydim, zaten tek başıma kalıyordum. yalnızdım, pek insan içine çıkmazdım. okula ya da işe gidip gelir, evde dizi-film falan izlerdim, oyun oynardım. bence o dönemlerde ben yaşamıyordum, sadece hayatımı devam ettiriyordum. ve en ilginç kısmı da, -şu an dönüp bakınca fark ediyorum ki- normal olanın bu olduğunu düşünüyordum! çünkü ters giden bir şey yoktu aslında, param, sağlığım vs yerindeydi. bu yüzden bir sorunum da olmamalıydı.

2 sene önce hiç planlamadığım şekilde gelişmeye başladı her şey. bir iki dışarı çıktım (kendimi zorladım), arkadaşlarla birlikte zaman geçirmenin ne kadar keyifli olduğunu hatırladım, bunu fark ettikten sonra bir daha eve girsesim gelmedi. deli gibi takipçisi olduğum amerikan dizilerinin ne kadar zaman kaybı olduğunu fark ettim. onlara harcadığım zamanlara hala üzülürüm.

sonra bu arkadaş ortamları ve evden çıkmalar sonucunda, yanında tam anlamıyla huzur bulacağım bir sevgilim oldu. vakit buldukça kendimizi şehirden doğaya atmak, kamp yapmak, kafamızın iyi olması, saçma sapan konuşup her şeye gülmek, ve -burda bizbizeyiz diye söylüyorum - düzenli ve iyi bir seks hayatı çok iyi geldi.

he bir de 1 aydır yogaya gidiyorum. yoga yapmak hiç aklımda yokken, hatta yogayı baya gereksiz bulurken biraz şansa başladım. ve çok uzun zamandır bir şeyi böyle hevesle yapmamıştım. o kadar iyi geldi ki vücudum için iyi bir şey yapıyor olma hissi.

daha atlayamadığım ama üzerinde çalıştığım bir level daha var. insanları olduğu gibi kabullenmeye çalışıyorum. onu pek beceremiyordum eskiden, herkesi kendi doğrularıma göre yargılıyordum. ama şu an herkese karşı önyargısız yaklaşıyorum. bunun sebebi de, "hayatta yapmam" dediğim her şeyin en kralını yaptığımı fark ettim ve dönüp bakınca hepsini iyi ki de yapmışım dedim. şu an beni ben yapan şeylerin çoğu geçmişte yaptığım hatalar çünkü. bu yüzden insanların da bana göre hatalı olan şeyleri yaptıklarını gördüğümde yargılamıyorum. her işte bir hayır vardır :)

çok uzattım, ama sanırım benim felsefem artık "boşvermek ve maksimum keyif almaya çalışmak" oldu. çünkü her şey olacağına varıyor. bu bir şeylerin olacağına varma sürecinde de, insan evde oturup dizi izlemeyi de seçebilir, şehirden uzaklaşıp doğaya dönerek vücuduna ve zihnine iyi gelecek bir aktivite yapmayı da. tabi bunlar sadece örnek, herkesin keyif alacağı şey farklı. onu bulmak gerekiyor. böyle oldukça yıpranmıyorsun, tadını kaçıracak bir şey olmuyor. karşına bir sorun çıktığında ve bunu çözemediğinde de "amaan napalım yani o da olmayıversin" diyebiliyorsun. bu iyi hissetme hali sağlığına da yansıyor. çok uzun zamandır, belki 2 senedir falan herhangi bir hastalık geçirmedim. hatta başım bile ağrımaz.

sevgiler.
  • istanbul kanatlarimin altinda  (03.05.17 12:06:55) 
maddi ve manevi anlamda fiziksel rahatsızlık harici böyle bir dönemden geçtim.

hala daha tamamen düzeltebilmiş olmasam da geçmişe göre maddi olarak toparlayabildiğimi söyleyebilirim.

ancak manevi kısmı aynı şekilde yükseltemedim. bunun sıkıntılarını günden güne artarak hissediyorum.

yaşadıklarım işsiz kalma ile bağlantılı maddi sıkıntılar ve doğru sevgiliyi edinememeye bağlı manevi buhranlar.

askere gittim geldim. düzenli geliri olan bir işe girdim. kendimi işe güce verdim. maddiyat düzelirse her şey düzelir gözüyle baktım hayata. ama maddiyata bu kadar ağırlık verince maneviyatı sallamaz oldum.

yaş 31 oldu. şimdi de maneviyata yüklenecek enerjim yok. eksikliği de hayatın tadını tam olarak çıkartmaya engel oluyor.

bir aychovsky olamasam da eyorlamam bu.
  • eeb  (03.05.17 12:09:09) 
mutluluk zaten anlık bişi değil mi? sürekli mutlu olmak gibi bişi mümkün mü :-/


  • euteamo  (03.05.17 14:10:49) 
23 yaşında çalışmak için tek başıma İstanbul'a gitmiştim. 24 yaşında yıllarımı geçirdiğim sevgilimden ayrıldım. O dönem bir yandan yalnızlık, bir yandan parasızlık, bir yandan sürekli beni hasta eden kötü bir evde yaşadım. Eski sevgiliden bir türlü kopamamıştım, görüşmeyi ayrıldıktan 1 yıl sonra kesebildim. Derken depresyona girdim. 25-26 yaşlarımla ilgili dişe dokunur bir hatıram olmamasıyla birlikte, hep duygusal çalkantılar içerisinde geçti. İstanbul da beni çok yormuştu ve artık hayatımı değiştirmem gerektiğini düşünüyordum. Hali hazırda işim var, düzenim var diye bir türlü cesaret edemedim. Bununla birlikte yaşamak benim için anlamsızlaşmıştı. 27 yaşında hayatıma birinin girmesiyle tekrar hayattan zevk almaya başlamıştım. Ama çok sürmeyince yeniden İstanbul'dan gitme isteğim oluştu. 28 yaşına geldiğimde fırsatını bulup bir Anadolu şehrine kaçtım. Ama işler beklediğim gibi değildi. Yeni bir şehir ve kimseyi tanımamamın üstüne maaşımı da zamanında ve tam alamamak eklendi. 3 ay sonra şansım yaver gitti ve Ege'de yeni bir iş buldum. Ama sonrasında yine birkaç şanssızlık yaşadım. Sonuç olarak 2016'da, 3 ay bir yerde, 2 ay bir yerde ve yine 2 ay başka bir yerde çalışmış, sonrasında ise işsiz kalmıştım. İşsiz kaldıktan birkaç gün sonra şimdiki sevgilimle tanıştım. İşsiz kalmayı, önceleri isteyip olanak bulamadığım yüksek lisansa başlayabilmek için bir fırsat olarak gördüm. Sonunda, 29 yaşıma gelmiş oldum ve yüksek lisansa başladım :)

Yeniden düşebilirim, yine hayatım yolunda gitmeyebilir bunu da biliyorum kabullenmek istemesem de, çünkü hayat durağan değil, iniyoruz ve çıkıyoruz. Bu da geçer, bunu da aşarım ben diyebilmek lazım, önemli olan o.
  • reptillia  (10.05.17 18:52:52) 
Biraz durumsal bir soru, daha doğrusu cevabı durumsal olarak değişebilir ama yaşadım tabii.

Anlık mutluluklar, iyi günler illa ki oluyor; en kötü zamanlarda bile. Ayrıca, insanın sürekli Pollyanna/Ayşecik gibi hissetmesi de normal bir durum değil. Hani, insan neşeli ya da mutlu olur da, manyak gibi Prozac'ı aşırı doz alıp kafa güzelmiş gibi dolaşmanın da anlamı yok.

Böyle bir dönem oldu. Artık hissizlikten bir şey hissetmediğim, ağlayamadığım ve sadece arpacı kumrusu gibi aynı şeyi üst üste düşünüp bir çıkış yolu bulamadığım uzun yıllar oldu. Psikoloğa gidebilmeyi çok istedim ama finansal problemler de o dönemin problemlerinden biriydi, 15'inde aldığım maaştan 17'sine negatife iniyordum; o yüzden onu da beceremedim. Finansal ise orta halli dertlerimden biriydi ve benim suçum değildi. Kendimden utanmıyordum ama yaşadığımı kimseye de anlatamıyordum. İnsanları sıkmamak için bir arkadaşıma bir parça, öbür arkadaşıma başka bir parça anlatıyordum ve haliyle arkadaşlar da büyük resmi göremediği için yardımcı olamıyorlardı. Haliyle, böyle birilerine doya doya anlatıp rahatlama, destek alma umudum da yoktu. Yaklaşık bir 5-6 yıl geçti böyle ama 5-6 yılın sonunda üzgün, mutsuz, vb. değildim. Çünkü birkaç yıldan sonra üç şey oldu. İlki ömrümün bu şekilde geçtiği kafama dank etti. Bir çıkış yolu yoksa, çıkamayacaksam ömrüm ya da en azından uzun bir süre böyle geçecek demekti; ki geçti de. Mutlu olabilmek için o günü beklersem, görebilecek miyim, göremeyecek miyim belli değil; yanmışım demektir. Doğrudan 'Ohooo, kim bekleyecek o günü. O zaman dans, renk!' diye takılmaya başladım. İkincisi de daha komik bir şey oldu, ben mutsuzluktan çok sıkıldım. Valla, bildiğin üç saatinde toplam 5 kelime konuşulan Fransız filmi gibi sıkıldım. Yani, tamam, üzülüyorum, bunalımda olayım da, nereye kadar. Çevreye bakıyorum gri gri, 'Ay bana fenalıklar geldi' oldum. Tam olarak şundaki gibi oldum, ne eksik ne fazla :)
www.imgim.com
Zaten çocukluğumdan beri ne zaman uzun süre bunalımlı olsam canım sıkılır. 'Tamam, bunalım köşede beklesin azıcık. Nasıl olsa döndüğümde orada olacak' diye takılırım. Dışarıda duran hayat beni içine çekiyor ne kadar kötü olursam olayım.
Üçüncüsü, tam da o dönemde yaz geldi. Yani, bu çok anlamlı mıdır bilmiyorum ama benim için anlamı büyük. Güneşin varlığı beni etkiliyor.

Tabii, bir savunma mekanizması olması ve bu şekilde idare etmesi normal de, insanın yaşadığı kötü ise onu da hissetmesi gerekiyor. İnsanı insan yapan şeylerden biri bu.

Bununla başa çıkmak için minik bir şeyi keşfetmek yetiyor. Benim için bu güneşin çıkışı ve ağaçların çiçeklenmesi, laleler, vb. oldu. Gerçekten, bir ağaçta bir çiçek görünce 'Demek ki hayatta güzel şeyler de oluyor' diyerek içim huzurla doluyor. Sen de yardımsever insansın, eminim yardım ettiğinde için huzurla doluyordur ama bir de kendin için ve seni bencil bir şekilde mutlu edecek bir şeyleri keşfetmen gerekiyor olabilir. Bencil derken, başkalarına zarar veren değil de, sadece kendin için olan, kendi ritüelin olan bir şey demek istedim.

Bu arada, para varsa psikolog da iyidir. Neyin ne olduğunu, ne olmadığını gösterir belki. Ben parayı toparlayınca psikoloğa gittim de, artık kötü bir şey hissetmiyordum parayı toparlayıp psikoloğa gittiğimde. Hatta bayağı iyi hissediyordum ve 'Niye üzülmüyorum ben kardeş. Delirdim mi, bir kontrol etsek' diye gittim. En son konuşmamızda eteğin altına çorap giymiştim. İçeri girince 'Ne güzel giyinmişsin böyle' dedi psikolog. Ben de çorabı, eteği nereden aldığımı falan anlattım. 1 saatin 20-30 dakikasını Mango, Zara muhabbeti yapmaya ayırdım. 40 yıllık arkadaş gibi lafladık, zaten psikolog da neredeyse yaşıtım bir kızdı. Sonra bana yine bir dank etti, 'Arkadaşlarımla yaptığım muhabbet için şurada sağlam para bayılıyorum, durayım da dertleneyim' diye ama içimden gelmedi. Zorla da olsa kötü hissedemedim. Kadın da 'Seni iyi gördüm, iyi gibisin' dedi. Ben de 'Yoo, iyi değilim, kötü hissetmekten çok sıkıldım. Aslında kötüyüm de, şimdi kötü olasım gelmedi' dedim. Kadın bunun iyileşme sürecinin bir parçası olduğunu, hissettiklerimin normal olduğumu ve aslında üzülmemin ya da sevinmemin dert edecek bir yanı olmadığını bilmemkaç seansta içime sindirtti! Tavsiye ederim ama Zara muhabbetine girme. O konuyu biz konuşalım birlikte, onun için para dökme.
  • aychovsky  (13.05.17 05:22:16) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.