Giriş
(21)

En sevdiğiniz öğün

illiyet dağı
En sevdiğiniz öğün ne? Ben kahvaltıcıyım saatlerce kahvaltı yapmaktan çok zevk alıyorum. Arkadaşım geçenlerde bir genelleme yaptı türkler en çok kahvaltıyı sever diye. Bu doğru mu? Ben böyle bir genelleme duymamıştım.
En sevdiğiniz öğün ne? Ben kahvaltıcıyım saatlerce kahvaltı yapmaktan çok zevk alıyorum. Arkadaşım geçenlerde bir genelleme yaptı türkler en çok kahvaltıyı sever diye. Bu doğru mu? Ben böyle bir genelleme duymamıştım.
0
illiyet dağı
(09.07.17)
Kahvaltı tabi ki :)
0
megalomaniac
(09.07.17)
Kahvaltı + 1
Bazen akşam yemeği yerine de kahvaltı yapar, sevinirim :)
0
aychovsky
(09.07.17)
kahvaltı
0
sta
(09.07.17)
kahvaltı <3
0
nundu
(09.07.17)
akşam yemeği.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(09.07.17)
Akşam yemeği.

Kahvaltılardan pek hoşlanmam. Uyandıktan sonra yemek yemeye çok üşeniyorum. Hatta biraz zaman geçsin diye beklediğim bile oluyor.
0
dissendium
(09.07.17)
akşam yemeği.
0
blatta hiberna
(09.07.17)
Kahvaltı+1

Bir kere kahvaltı güne başlangıç, güneş tepede mis gibi enerjik oluyor insan. Bugün 3 saat oturdum ya masada. Yapacak işler olmasa 6 saat olurdu ki yarın da bi 3 saat olacak:)

Akşam yemeği demek yorgunluk demek günün bitişi demek benim için.
0
hemsta
(09.07.17)
Yemeğin bizzat kendisine hayranım ben. Yaparım da yerim de. Ayrım yapmam sabah öğle akşam kusluk ikindi 5 çayı 6 kahvesi hepsini seviyirum.

Not 71 kiloyum
0
sejlav
(09.07.17)
Evde yiyeceksem kahvalti, disarida yiyeceksem aksam yemegi.

Evde arkadaslarla hazirlanan, basinda 10 saat oturulan kahvalti masasi baska, ya da tek basima sabahlari yumurta kirip peyniri dilimledigim kahvalti filan ayri ^^ disarida bir mekanda kahvalti israfla esdeger benim icin, acik bufe olsa ister istemez cok yiyorum, kahvalti tabagi olsa yarisi recel filan, sevmem pek. Elime sandvic vs alip yiyeceksem zaten benim icin kahvalti degildir o, zorunluluktan yenen kahvalti benzeri sey olabilir ancak. Ha bu arada evde saatlerce kahvalti hazirladigim dusunulmesin, max 10-15 dkda hazirliyorum omletimi vb.

Aksam yemegini ise yemek yapmayi sevmedigimi farkettigimden beri evdeysem sevmiyorum, disarida yiyeceksem, hele otantik bir yerdeysem ancak seviyorum ve heyecanlaniyorum :D
0
kuehles blondes
(09.07.17)
iyi bir kahvaltı ve bol zaman mükemmel bir şey.

ama genelde uykumu alamadan uyandığımdan dolayı kahvaltılarım hep aceleye gelir.

o yüzden akşam yemeği.
0
ravenclaw
(09.07.17)
benimki de kahvaltı
0
peki madem
(09.07.17)
Akşam.
0
nick konusunda kararsizim
(09.07.17)
Akşam. Saatlerce sürecek. Önce antresi sonra ara sıcağı vb.tatlıya kadar gidecek.

Kahvaltı çok kısıtlı bir şey bana göre. Ruhumu doyurmuyor. sırf yapmış olmak için yapıyorum.
0
cocodancer
(09.07.17)
Akşam yemeği.
0
noluyo yaa
(09.07.17)
kahvaltıyı hiç sevmem. öğlen aksam fark etmez ikisi de güzel.
0
kuzey li
(09.07.17)
Bazen "Artık uyanalım da kahvaltı yapalım" diyerek uyuduğum oluyor, o yüzden gönül rahatlığıyla kahvaltı diyorum.
0
yaraticinick
(09.07.17)
Tek başımaysam kahvalti hiç sevmem. Hazırlamam bile. en az bir kisi daha varsa yanimda cok severim. Ama güzel bir aksam yemegini yalnızsam da yanimda biri varsa da cok severim. Özenerek hazırlarım.
0
aquarium
(09.07.17)
Ben genelde iki ogun besleniyorum. Dolayisiyla iki ogunden de zevk aliyorum oldukca. Yalniz kahvalti yapinca evet guzel bir sey. Aslinda en guzeli sabah kahvesi..
0
qazaqwsx
(09.07.17)
kahvaltıyı pek sevmem. uzun yıllar kahvaltı yapmadan yaşadım diyebilirim. akşam yemeği olmazsa olmazımdır :)
0
burya
(09.07.17)
Ben yemek yemenin her türlüsünden zevk alan bir insanım ama en çok çeşit çeşit salataların, mezelerin olduğu öğünleri seviyorum. Dolayısıyla akşam yemeğinde oluyor daha çok sevdiğim şeyler. Kahvaltıyı da eskiden pek sevmezdim ama artık kahvaltı da ayrı bir zevkli geliyor. Kahvaltıdaki taze simit mutluluk sebebi mesela benim için.
0
ms brownstone
(09.07.17)
(11)

Uçaklarda telefon kapatmak

diffarentiationation
İniş ve kalkışlarda tamamen kapalı olmasının ve havada uçak modunda kullanılmasının amacı nedir? Bu kurala uymasak ne olur? Tespit edilebilir mi?
İniş ve kalkışlarda tamamen kapalı olmasının ve havada uçak modunda kullanılmasının amacı nedir? Bu kurala uymasak ne olur? Tespit edilebilir mi?
0
diffarentiationation
(08.07.17)
tespit edilmez.

3000 metrenin altında elektronik cihazların aktif durumda olması sinyal iletimini kesebilir.

bu ihtimalden dolayı iniş ve kalkışta kapalı olması isteniyor.
0
tizi reftar olanin payine dagmen dolasir
(08.07.17)
vakti zamanında ingiltere'de okurken bir htc desire hd almıştım. mal bir telefondu.
meğer bug varmış. kapatsan 5-10 sn sonra tekrar açılıyordu. tam uçak havalanacak, benim telefon çalmaya başladı. tırstım herkesin bakışından yemin ediyorum. kapattım. daha doğrusu kapattığımı sanmışım. indik baktım telefon hala açık. sonra hep pili söktüm.

şimdi baktım da sayfalarca tartışmışlar ahahasdf
forum.xda-developers.com
0
passion rules the game
(08.07.17)
açılmaması kurallara uyulması anlamında önemli. ben yanımda bulunanlarda görürsem vs. uyarıyorum. ancak teknik bir arıza oluşturduğunu düşünmüyorum çünkü oluştursa bu ihtimale izin vermezler kesinlikle. düşünsene içeri aldığın suya takıyorlar?
0
atalet momenti
(08.07.17)
ucaktan ucaga degisiyor bu sanirim. ayni havayolu sirketi bir ucakta kesinlikle kapali durumda olmasi gerektigi uyarisinda bulunurken, bir diger ucakta ucak modunda kullanilabilecegini soylemislerdi
0
bollocks44
(08.07.17)
milyarda bir ihtimal etkiler elektronik sistemi diye kapattırıyorlar. zaten uçak irtifa kazanınca çekmiyor telefon. bi kere denemiştim :)
0
cekilmis gayfe
(08.07.17)
Artik kapamak gerekmiyor. Gecen hafta LA - Paris ucusunda internet bile vardi.
0
Traveller
(08.07.17)
geçen bir pilotu dinledim thy de. telefon kapamanın mantığı sinyaller ile alakalı değilmiş. pillerin patlama riskine karşı kapalı tutuluyormuş. zsten o feetlerde çekmediğinden sinyallerin uçağa zarar verme riski yok diyordu
0
oscar
(08.07.17)
Uçaklardaki radyo seyrüsefer ve iletişim cihazlarının frekans aralıkları cep telefonlarının kullandığı frekans aralıklarından farklı olduğu için teoride bir sıkıntı yok.
0
catch the arrow
(08.07.17)
Kuzen uçak teknisyeni. Onun ağzından aktarıyorum, onun yalancısıyım. Belirli bir yıl öncesi uçaklarda telefonun uçağın dijital aksamını etkilediğini söylüyordu. Bu kesin bir etki değil, 1000 kez etkilemez ama bir kez etkiler diyordu. Yani olasılık binde bir iken bile 150 kişinin olduğu bir uçağı düşünürsek, 6-7 uçuşta bir sinyal etkilenmesi olması demek. İniş-kalkışın olayı da şu. Örneğin, THY'nin Amsterdam kazasının nedeni yanlış altimetre ölçümüydü. İnişteyken altimetre yedekli olmasına rağmen otopilot tek altimetrenin değerini ciddiye alıyor. O da -8 metre diye yanlış bir sinyal gönderiyor ve uçak da "Amanın yerin altına inmişim, o halde durayım" diyor ve düşüyor. İkinci altimetre değerini kontrol etmiyor ama yukarıdayken kontrol ediyor ikinciyi. Bu yüzden kalkış inişlerde sinyalin yanlış gönderilmemesi hayati önemli çünkü ortaya çıkan sonucu kontrol etmiyor. Bu yüzden o sinyallerin yanlış gitme riskini iniş ve kalkışlarda alamıyorlar.

Yeni uçaklarda yokmuş bu ve bazı uçaklrda program düzeltilmiş ama çoğu eski usül uçuyor.
0
aychovsky
(08.07.17)
yazilmis ama, inis ve kalkislarda telefon ceker. ucusta cekmez. inis ve kalkista telefonlarin baz istasyonlariyla iletisim icin kullandigi prosedurler(sinyaller), ucagin elektronik sistemlerinin kendi arasinda-kuleyle-uyduyla-ils sistemleriyle kullandigi prosedurlerle cakisabilir. kapatsak daha iyi olur yani.
0
icim urperiyor
(08.07.17)
verilen cevaplar doğru ama eksik. ben de araştırdım zamanında. telefon sinyallerinin uçağın elektronik sistemlerine herhangi bir etkisi yok. "belki olabilir" diye de kapattırılmıyor. ona bakarsan o milyarda bir ihtimal her şeyde var. iki pilotun aynı anda ölmesi ihtimal dahilinde diye uçakta 35 tane yedek pilot bulunmuyor mesela. milyarda bir ihtimal var diye her şeye önlem alınamaz. efektif değil bu.

tespit edilemez. yani edilir de kim olduğu tespit edilemez. şimdi pek farkında değiliz ama hatırlarsanız cep telefonlarının ilk zamanlarında telefon sinyal alırken (aramai mesaj falan gelince) hoparlörler zıttırı zıttırı zıttırı diye parazit yapardı. cep telefonu sinyalleri değişmedi, aslında hala parazit yapıyor, cihazlar geliştiği için farkına değiliz. uçakta telefon kullanmamamızın tek nedeni 200 tane telefonun 40.000 feet yükseklikte şebeke ararken pilotun kulaklığında zıttırı zıttırı diye parazit yapmaması. pilot kulağında parazit duyarsa kabine çaık telefon olduğunu anlar da kim olduğunu anlayamaz. pilotun kulağındaki hayati önemdeki konuşmaları net duyabilmesi için de telefonlar uçuş moduna alınır. yoksa sinyali bozup uçağı düşürmez.

iniş kalkışta tamamen kapatılması da, daha çok iniş ve kalkışta ortaya çıkan olası bir acil durumda kabin ekibi açıklama yaparken kulağında kulaklık, kafasını telefona gömmüş oyun oynayan, film izleyen ibişlerin dikkatini çekebilmek, 50 kişiye tek tek "beyefendi kulaklığı bi çıkar düşüyoruz pozisyon al" dememek için.
0
kibritsuyu
(09.07.17)
(7)

Okulu uzatan birisi okul birincisi olabilir mi?

addicted to you
Arkadaşlar ben bazı sebeplerden dolayı okula 2 sene ara verdim. Dondurma gibi bir durumum olmadı. Şu anda 4. sınıf gözüküyorum ama 2'den ders alıyorum. Derslerim not olarak çok iyi durumda ve bölümde ilk sıralarda olduğumdan eminim.Benim sorum şu: Okulu uzatmış birisi mezun olurken çok iyi bir ortal
Arkadaşlar ben bazı sebeplerden dolayı okula 2 sene ara verdim. Dondurma gibi bir durumum olmadı. Şu anda 4. sınıf gözüküyorum ama 2'den ders alıyorum. Derslerim not olarak çok iyi durumda ve bölümde ilk sıralarda olduğumdan eminim.

Benim sorum şu: Okulu uzatmış birisi mezun olurken çok iyi bir ortalamaya sahipse, birinci olarak mezun olma şansı var mıdır?
0
addicted to you
(08.07.17)
okul birincisi olmak için herkesten fazla ortalamaya sahip olman gerekir. eğer ortalaman yüksekse, okulu uzatıp uzatmamana bakılmaksızın dereceyle mezun olabilirsin. (kendimden biliyorum)
0
asuturias
(08.07.17)
teoride olabilir, pratikte zor. zira mutlaka 4 ortalamaya sahip bir inek vardır.
0
binder dandet
(08.07.17)
Bizim üniversitede şöyle bir durum vardı. Öğrencilerden bazıları irregular'dı. Hazırlığı yarım dönem okumuş, kalan kısmı da yayarak 4.5 senede bitirmiş kişiler. Zaten önşartlar gereği irregular'lar 9 dönemde bitirebiliyorlardı, öncesi pek mümkün değildi. Bu kişilerden biri okul birincisiydi, en yüksek ortalamaya sahipti ama hangi yönetmelik gereği olduğunu bilmiyorum, dereceye girenlere 'Hazırlık hariç en fazla 8 dönem' şartı varmış. Kızda 9 dönem ders aldığı için derecesi derece kabul edilmemişti.
0
aychovsky
(08.07.17)
Ted +1
0
sylow
(08.07.17)
Yönetmeliği oku. Bence haksızlık olurdu derece verilirse
0
glamdr1ng
(08.07.17)
@binder dandet: bölüme bağlı. sözel bölümlerde 4 ort. imkansız.
0
ya ben lan neyse
(08.07.17)
Öğrenciler not ortalamalarına göre, sınıf bazında ya da dönem bazında sıralanıyor; alternatif olarak, her yıl içi ayrı bir mezuniyet listesi ortaya çıkıyor. Yani, okulu 5 yıl uzatan bir öğrenci kendi dönemine değil de, 5 yıl sonraki mezunlar listesine dahil ediliyor. 4. sınıf öğrencileri mezun olurken, içlerinden derece yapanlar belirleniyor ve o sene kapanıyor sıralama. Siz 2 sene sonra mezun olursanız, o yıla ait mezunlar arasında en tepede olabilirsiniz ama kağıt üzerinde 4. sınıf ve üzeri olarak göründüğünüz için, maalesef okul birincisi statüsüne sahip olamıyorsunuz. Sizin yer aldığınız öğrenci grubun farklı kısaca.
0
tel tokasini duzelten samuray
(08.07.17)
(2)

Doktora yeterlik

devilred
Doktora yeterlik öncesi bir yerlere başvuru yapılıyor mu? Gün belirleyip jüri seçiliyor, onu biliyorum ve sorduğum on değil. Okuldan okula değişiyordur muhtemelen, özellikle Marmara için soruyorum. Okuldan o kadar zamandır uzağım ki ancak aklıma geldi bunu düşünmek. İkinci bir soru olarak da bazı bö
Doktora yeterlik öncesi bir yerlere başvuru yapılıyor mu? Gün belirleyip jüri seçiliyor, onu biliyorum ve sorduğum on değil. Okuldan okula değişiyordur muhtemelen, özellikle Marmara için soruyorum.

Okuldan o kadar zamandır uzağım ki ancak aklıma geldi bunu düşünmek.

İkinci bir soru olarak da bazı bölümlerde üç ders filan seçip o derslerden yeterliğe girildiği ne kadar doğru?
0
devilred
(08.07.17)
Gaziantep üniversitesinde 3 ana bilim dalı seçip öyle sınava giriliyordu ama 3 dersi hiç duymadım. Marmarayı bilmiyorum ama itüde fen bilimlerine dilekçe veriliyor dönem başladıktan 1 hafta sonra falan.
0
ekaterina
(08.07.17)
Okuldan okula değiştiği gbi bölümden bölğne değişiyor. Bizde iki gün yazılı ve bir gün sözlü vardı. Jüri seçimi yoktu, tüm bölüm hocaları giriyordu. İlk günün sınavı tüm lisans derslerini, ikinci günün sınavı tüm lisansüstü derslerini kapsıyordu Sözlü ise tüm dersleri kapsıyordu. Aynı binadaki başka bölümde hangi derslerden sınava girileceği belliydi, sadece o derslere çalışılıyordu. Dolayısıyla, sınavda neyin ne olacağını o bölümdekiler dışında doğru yanıt veren çıkmayabilir.

Kayıt için dönem başında enstitüye dilekçe veriliyordu. Bu belki biraz daha standart bir uygulamadır.

Şu anda bulunduğum yerde dört dersten yeterliliğe giriliyor ama önceki bulunduğum yerin tüm derslerinden çok daha zor.
0
aychovsky
(08.07.17)
(6)

eşinin doğum gününü hatırlamayan var mı?

yorgunum
tanıdığım bir adam var 60 yaşında.karısı 55 yaşında ikisi de bende facebookta ekli adama 12 haziran doğum günündü geçti seneye kutlarız dedim.sonrada 4 eylül kimin ki dedim bilmiyorum dedi 4 eylül eşinin doğum günü dedim.adam eşinin doğum gününü ya hiç bilmiyor ya biliyor ama unutmuş.evet dürüstçe i
tanıdığım bir adam var 60 yaşında.

karısı 55 yaşında ikisi de bende facebookta ekli adama 12 haziran doğum günündü geçti seneye kutlarız dedim.

sonrada 4 eylül kimin ki dedim bilmiyorum dedi 4 eylül eşinin doğum günü dedim.

adam eşinin doğum gününü ya hiç bilmiyor ya biliyor ama unutmuş.

evet dürüstçe itirafları bekliyorum eşinin doğum gününü hatırlamayan var mı?

evlilik eşlerden birinin diğerinin doğum gününü hatırlamayacağı ya da hiç öğrenmediği kadar berbat bir kurum mu?
0
yorgunum
(07.07.17)
ilişkiye bağlı.
0
zirrealist
(07.07.17)
@zirrealist+1, her evlilik bir değil ki, bi kısım mutlu mesut devam ederken, bi kısım boşanıyor, bi kısım boşanmadan mutsuz kör topal gidiyor işte. Evlilik berbat bir kurum değil ama bazı berbat evliliklerin olduğu doğru yani. Mesela benim annemler evlilik yıldönümlerini de, doğumgünlerini de hiç unutmazlar, benimkini bile hatırlıyolar ehe :) (mşlh)
0
ekaterina
(07.07.17)
benim 67 yaşındaki babam kendi doğum günü hatırlamıyor, biberler dizilirken miymiş neymiş diyor.

bu doğum günü meselesi son 15-20 yıla kadar belirli bir yaştan sonra çok fazla kutlanmayan bir şeydi, ben bile 13 14'ten sonra "çocuk muyum doğum günümü kutlayayım" diye yetiştim. genel olarak kişilere bağlı diyebiliriz ama, ben eşimin ilk regl olduğu tarihi bile hatırlamaya çalışırım eğer bu konuda hassassa. ama önem vermeyen bir kız arkadaşımın doğum gününü unutup hediye almayıp doğaçlama yapmak zorunda kaldığım olmuştur.
0
Bruce
(07.07.17)
benim etrafımda 60 yaşında olup da büyükşehirde doğmuş olanlar azınlıktadır.
köy yerinde de kimse d.gününü bilmez. benimki de dahil olmak üzere kimsenin nüfus cüzdanında yazan tarih gerçek d.günü değildir (ki ben 35 olmadım daha bırak 60ı)
facebook'ta yazan hangi tarih bakalım?

gerisi kişisel farklar. benim annem 7 sülalalenin d.gününü bilir ve kutlar (kendisinden yaşlı olanları da anneannemin verdiği tarihlere göre kutluyor) benim için kimsenin d.günü önem arz etmiyor. eşim olsa kutlama yapmayabilirim, o önemserse kırılmasın diye önemserim ancak.
0
niye ama
(08.07.17)
@tolkien hayrani +1
Bunun evliliğin berbat bir kurum olmasiyla ilgisi yok ki. 6 aylık ciftler bile bilmiyor bazen sevgilisinin dogum gununu. Bu kişinin özensizligi ya da ilişkide ozel gunlerin önemsenmemesi ile ilgilidir en fazla.
0
aquarium
(08.07.17)
niye ama + 1
Bizimkiler 70+, doğum günü bilmezler. Yani, kağıt üstünde yazacak kadar bilirler ama evde doğum günü falan kutlanmaz. Ben çocukken çok yaygara yaptığım için kutladılar birkaç kere ama doğum gününü gereksiz görüyor ikisi de. Biri ilçe doğumlu, diğer şehir. Aynı şekilde akrabalar da bilmez, bilse de o gğn olduğunun farkına bile varmazlar.
0
aychovsky
(08.07.17)
(16)

Yabancıların hönkürerek sümkürmesi

razvan rat
Var böyle bir şey değil mi? Hep dikkatimi çekiyor. Hayvan gibi gürültülü bir şekilde peçeteye sümkürme huyu yabancılarda bayağı yaygın. Ha en azından ürünlerini sokağın ortasına bırakmıyorlar, balgam falan atmıyorlar doğruya doğru.
Var böyle bir şey değil mi? Hep dikkatimi çekiyor. Hayvan gibi gürültülü bir şekilde peçeteye sümkürme huyu yabancılarda bayağı yaygın. Ha en azından ürünlerini sokağın ortasına bırakmıyorlar, balgam falan atmıyorlar doğruya doğru.
0
razvan rat
(07.07.17)
Yabanci dedigin avrupali ise ben tanidigim hepsinde gordum sanirim. Mukemmel bi olay ama keske burada da rahatca sumkurebilsek.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(07.07.17)
@proleter allasjdfnv
Evet Amerikalı, Avrupalı
0
🌸razvan rat
(07.07.17)
Yes, Almanlar yönetir hatta :/
0
manuel mandalina
(07.07.17)
Ben sümkürme sesinden rahatsız olanların anlamıyorum zaten. Ses lan bu. Görüntü, koku değil ki. Bizim milletin saçma elitizmleri.

Zarıl zarıl sümkürürüm valla.
0
yirmisantim
(07.07.17)
Evet. dunyanin en rahat seyi.

O burnundaki sumkurulmek icin var. turkiyede burnumu tabi ki oyle sumkuruyorum, sonra herkes bakiyor, uzuluyorum.
0
kuehles blondes
(07.07.17)
turkiye'de de insanlar ortalikta yapmamak icin, tuvalete gitmiyorlarsa, iclerine cekip duruyorlar. yabancilara da bu igrenc geliyor. bence buyuk rahatlik.
0
kassiopeia
(07.07.17)
hemen hemen hepsi yapıyor ve burnu tıkalı hır hır gezmektense en doğrusu en sağlıksı bu kanımca.bizde köşe bucak saklanıyorsun saçmalık,hınkırın hönkürün
0
mukon
(07.07.17)
kafirler götlerini de yıkamıyı zaten.
onlar genelde eyle
0
seyduna6687
(07.07.17)
iyi ki dediğim şeylerden biri..o kadar büyük rahatlık ki...

bir de polen alerjin varsa o aylarda falan iyi ki türkiyede değilim diyorsun..

nerde benim peçetem !
0
qazaqwsx
(07.07.17)
Yirmisantim ve seyduna +1

Sacma elitizm. Ona bakarsan haspirmayalim oksurmeyelim. Ben de hic umursamam sumkururum. Hastaysam kimseyi umursamam.
0
Traveller
(07.07.17)
bunu sadece almanlarda gördüm. onun dışında kanadalılarda gaz çıkarmak normaldir sağlık diye bahane ederler.
0
KidLazer
(07.07.17)
Evet var. Özellikle kuzey avrupada yaşayanlar arasında. Polonya'da sınıfta sessiz haldeyken birinin hayvan gibi hönkürdüğünü duyabilirsiniz. Kimse de dönüp bakmaz.
Havalar o taraflarda daha soğuk olduğundan insanların boyuna burnu akar. Tabi biz türkler,italyan ve ispanyollar bu duruma hep garip bakmıştır. Halden anlamıyoruz.
0
kismisolungac
(07.07.17)
@yirmisantim +1
0
tociess
(07.07.17)
Sümkürme sesi apayrı bir şey, Almanların "Az önce burnumdan beynimi çıkardım" sesi apayrı bir şey. Koreliler de kesinlikle ses çıkarmıyor, o an burundan gelem fazlayı siliyorlar. Etrafta kimse yoksa burun temizliyorlar misal. Bence insanları zor durumda bırakmaya gerek yok, burnu akıyorsa sümkürsün. Zorla tutmanın anlamı yok, sümkürme sesinden niye rahatsız olayım ama Almanların yaptığı "Heyt aslanım, baban da mı hayvandı" derecesi kükreme de hayvanca bence. Sümkürme sesi olmasa bile başka bir insanın yanında dünyanın en güzel sesi bile o desibel çıksa ayıp geliyor bana. Az önce ben de sümkürdüm ve burnumu temizledim ama dört oda öteden duyulabilecek bir ses olmamalı bu. Amerikalılar da sümkürüyor ama normal desibelde ses çıkıyor genelde.
0
aychovsky
(07.07.17)
işte bu medeniyettir
0
burya
(07.07.17)
Cok asiri sacma ve kaba buldugum bir sey. Zaril zaril osurun da o zaman onu niye yapmiyosunuz?
0
Pepee
(07.07.17)
(18)

Kızlara bahşiş sorusu

manuel mandalina
Manikür, pedikür, ağda gibi işlerden sonra, ödediğiniz paraya ek olarak yapan kişiye bahşiş veriyor musunuz? Veriyorsanız nasıl? Gittiğim yerlerde ödeme kasaya yapılıyor, üstü kalsın desem üstünün o kişiye kalacağı kesin mi?
Manikür, pedikür, ağda gibi işlerden sonra, ödediğiniz paraya ek olarak yapan kişiye bahşiş veriyor musunuz? Veriyorsanız nasıl? Gittiğim yerlerde ödeme kasaya yapılıyor, üstü kalsın desem üstünün o kişiye kalacağı kesin mi?
0
manuel mandalina
(06.07.17)
Bahşiş doğrudan hizmeti yapan işçiye verilir. Kasadaki çoğu zaman zaten akşama günden kalan fazlalıkları alır.
0
1adam
(06.07.17)
Beyler(?) teşekkürler ama sorum direkt ilgili hizmetleri alan kız arkadaşlara.
0
🌸manuel mandalina
(06.07.17)
Ben hiç bahşiş vermedim ama o kişiye kalmaz diye tahmin ediyorum anlaşmaları farklı farklı oluyormuş. Kimisi yüzdeli çalışıyor kimisi çalıştığı odanın kirasını ödeyip gelen paranın tamamını da alabiliyor fakat o zaman ödemeyi direkt ona yapıyorsun.
0
neferkitty
(06.07.17)
kusura bakmazsan erkeğim ama bu işleri de az çok bilirim.
bu bahsettiğin işlemlerde bahşiş direkt olarak işi yapana verilir.
farklı bir durum varsa zaten yönlendirir seni.
0
teritori
(06.07.17)
Ben de vermiyorum zaten cok masraflı bu işler bahşiş versem de beğenmez, sürekli veremem ister istemez alışır. Bahşişe alışkın değilim galiba.
0
cabiday
(06.07.17)
erkekler pedikür yaptıramaz mı canım aaa :))

karımla gidiyoz yaptırıyoz bakımları çıkıyoz, gerçi o önceden hallettiriyo benimle h.sonu gidiyo.

neyse konumuza gelelim, bizimki işi yapana veriyor.
0
hosein
(06.07.17)
Erkek arkadaşlar alınmasın lütfen, ben de 30 küsür yaşında bi insan olarak çeşitli ortamlarda nası bahşiş verileceğini biliyorum fakat sözkonusu ortamların işleyişli ve havası biraz değişik. Bu nedenle sorumda cinsiyet belirttim.
0
🌸manuel mandalina
(06.07.17)
bahşişe karşıyım. üstü kalsın dediğinde o kişiye kalmaz o para, direkt ona vermen gerekir vereceksen.
0
fragile lady
(06.07.17)
Ben bahşişe karşı değilim, yapılan hizmete göre hiç vermediğim oluyor ama arada.
0
🌸manuel mandalina
(06.07.17)
Hayatımda hiç bahşiş vermedim kuaförde. Zaten kuaförde yapılan her şey için haddinden fazla para ödüyoruz gibi geliyor. Hayatımda bahşiş bırakacağım son yer kuaför salonları olur herhalde.
0
ms brownstone
(06.07.17)
Hayır bahşiş vermiyorum. Kocaman kadının eline para sıkıştırmak ne bileyim, biraz garip geliyor. Parası neyse öder çıkarım.
0
peggy
(06.07.17)
hizmet sektörü için hangi iş kolu olursa olsun ilgi gördüğünüz her yerde kesinlikle verilmeli.
0
dreadplayer
(06.07.17)
Bahşiş direkt işi yapana verilir.
0
powerpufgirl
(06.07.17)
Kızlaraymış soru. Sabah uyanınca hemen atlamışız soruya :) neyse cevap kalsın yinede.
0
1adam
(06.07.17)
Veriyorum yapan kişiye. Örneğin, saç kesimi gbi bir iş küçük ve zaten 20 TL, o durumda vermiyorum. Ağda ise büyük bir iş, başka birinin "paketiyle" uğraşmak ayrı bir zorluk. Herkes güzel de yapamıyor; yanlış çekiyor veya kıl dönmesi yapabiliyor acemi.. Genelde tüm vücut 85 TL tutuyor. 100 verince kalan 15'i çalışanın yanına (Meliha Abla) gidip "Çok teşekkürler, ellerine sağlık. Görüşürüz" derken önlüğünün cebine iliştiririm.
0
aychovsky
(06.07.17)
yani bahsisi o kisiye veremiyorum pek ben, cok garip geliyor, genelde zaten basinda bekliyor oluyor, iste ornek veriyorum 40 lira ise 50 verip 'ustunu arkadasa verin lutfen' diyorum. umarim veriyorlardir. surekli de vermem bu arada zira mesela sacimi yapan kisi dukkanin sahibi zaten.
bir de mesela yurtdisinda gittigim kuaforun, her asistani icin bir kutusu var tam kasanin orada, sen kime ne kadar vermek istiyorsan kutusuna atiyorsun parayi, bence gayet guzel fikir. kimse ile muhatap olmuyorsun.
bir de kuafore cok para verdigine inanan arkadaslari yurtdisinda kuafore gitmeye davet ediyorum, bence kuaforlerimiz emeginin karsiligini kesinlikle almiyor.
0
kassiopeia
(06.07.17)
Kuaförde, güzellik salonunda bahşiş vermiyorum. Verecek olsam direkt kişiye vermeye calisirdim.
0
aquarium
(06.07.17)
Üstünün o kişiye kalacağı kesin değil, akşam herkese paylaştırıyorlar. Ben de istiyorum ki verdiğim bahşiş direkt bana yardımcı olan kişiye gitsin. Ödemeyi kartla yapıyorsam bahşiş bırakmıyorum. Genelde manikür ve özellikle pedikürde bahşiş verebilmek için ödemeyi nakit yapmaya çalışıyorum. Biraz fazlaca verip, kız para üstü için kasaya yöneldiğinde "hiç uğraşma, üzeri sende kalsın olur mu?" Diyorum. Kalıyor. Ama yaşı benden küçük. Büyük olsa nasıl verirdim bilemiyorum açıkçası. Biraz çekinebilirdim.
0
irene
(06.07.17)
(14)

Platonik olma durumu

ms brownstone
Bir insana en fazla ne kadar süre platonik aşık olarak kaldınız? Sonra bu platonikliği aşabildiyseniz ne oldu da aştınız? Aşamadıysanız nasıl gidiyor hayat böyle? :( Anlatsanıza biraz. :(
Bir insana en fazla ne kadar süre platonik aşık olarak kaldınız? Sonra bu platonikliği aşabildiyseniz ne oldu da aştınız? Aşamadıysanız nasıl gidiyor hayat böyle? :( Anlatsanıza biraz. :(
0
ms brownstone
(05.07.17)
1 hafta. Daha güzel bir kız görünce geçiyor.
0
empty blank
(05.07.17)
ben hiç öyle uzun uzadıya platonik kalmadım. o yüzden de anlamam pek. ama mesela çok hayran olduğum bi hanım vardı. o ara baya istedim onu, kısa bi dönem. o dönemim için platonik diyebilirsek eğer, şöyle gelişti: bişeyler hissederken onunla bişey yaşama ihtimalini düşünmeksizin hissediyordum. sonra yaşama ihtimalini düşünmeye başladım ve imkansız göründü. onu gözümde çok büyüttüğüm için.. sonra işte dedim hayal kurmayı bırak. bu kız öyle ulaşılmayacak biri değil ama şu hayatını bir düzelt. hayali bırakıp kendimi düzeltmeye yani somut gerçeklerle bakmaya başlayınca da hiç kimseye deliler gibi odaklanmaya gerek olmadığını, gönlümü çalabilecek sayısız güzellikte prensesin var olduğunu tekrar anımsayıverdim.
rabbim tonla güzel kız yaratmış, birinin endamı, öbürünün neşvesi, diğerinin gamzesi. nasıl platonik kalacaksın?
0
klar
(05.07.17)
Bi süre sonra eğer kişi takıntı yaptı ise, o an ona bu platoniklik hiç bitmeyecekmiş, hep acı çekecekmiş gibi gelmesi doğaldır. Geç diyince geçmiyor, geçmesini de beklemek saçma, zaman aktıkça geçiyor her şey sonra bir bakıyorsun eskiyi hatırlayınca gülesin geliyor emin ol.

Soruyu yanıtlarsam, en son lisede platonik durumum olmuştu. 1 sene boyunca bir kızı sevdim. O süre içerisinde ben kendi ağzıma daha çok kendim sıçmışım o arabesk ve melankoliyle beraber. Bir sene sonunda kıza karşı olan hislerim bayağı hafiflemişti ki birdenbire çıkmaya başlamıştık, nasıl oldu bilmiyorum, karmaşık biraz. Daha sonra üniversite sınavı falan derken ayrılmıştık ergenliğin verdiği boktan sebeplerle. Sonra unuttum gitti zamanla.
0
Kamyoncunun vitesi
(05.07.17)
@ms brownstone

peki sen hayırdır, abayı yaktın herhal birine, yol tarifi istediğine göre? :)
0
klar
(05.07.17)
@klar; artık biraz daha iyiyim de haddinden fazla uzadı gibi geldi sanki. Diğer insanlar da böyle mi diye merak ettim. :)
0
🌸ms brownstone
(05.07.17)
4 sene falan
0
mirty
(05.07.17)
Tamamen platonik değildi, karşı taraf durumu farkedip fare gibi oynadı hiç aşk meşk lafı etmeden, TAM 4 SENE!
0
megalomaniac
(05.07.17)
12 sene. Hala daha aklımda. Ölene kadar gider artık bu.
0
maria puder
(05.07.17)
3 sene. Muhabbetimiz falan da yoktu hani anca selamlaşma falan ama en son dayanamayıp açılıverdim. Bütün bir öğleden sonra oturup konuştuk ettik(rüya gibiydi <3) ve nazikçe reddedildim :(
0
reactionic
(05.07.17)
Ortaokulda platonik aşık olup bu işin bana göre olmadığına karar verdim. Platonik aşık olmak bence dünyanın en saçma ve zavallı şeyi. Bunu düşünüp aşmalısın.
0
fragile lady
(05.07.17)
5 sene filan olmuştur ,arada unuttum diyorum ama yok görünce fotolara bakınca olmuyor yapamıyorum.
0
mukon
(05.07.17)
Lise boyunca, 3 yıla yakın. Aslında o çıkma teklifi etmişti birileri aracılığı ile ama tanımadığım için kabul etmemiştim. Sonradan pişman oldum. Baktım gelmiyor, bir tane erkek arkadaşım oldu o dönem ama yürümedi. Sonra zaten iyice unuttum. Unutmasına unutmuştum da, arada "Çok cici olabilirdik" demişliğim vardır. Facebook'a ilk üye olduğunda görmüştüm ve o görüş kurtuluşum oldu. O kadar farklı yönlere gitmişiz ve zevklerimiz o kadar evrilmiş ki profiline baktıkça "Abooov, piiii" dedim. Tek platoniğim bu.
0
aychovsky
(05.07.17)
orta-3'ten üniversite-3'e kadar.
sanırım 9-10 sene falan oluyor.

bu süre boyunca ben onu sürekli görmeye devam ettim. hep aynı okullar, bölümler vs. hatta okuduğum bölümü tercihlerime yazmamdaki etkenlerden biri de odur, onun da orayı istediğini biliyordum :) onu bu kadar sık görmesem çok daha çabuk geçerdi buna eminim. ama görmek de iyi geliyordu.

lise-3'teyken bir kere söyledim, böyle böyle ben sana uzun süredir çok aşığım diye. olmadı. üff ne ağlamıştım. böyle dönemlerde arkadaşlar iyi geliyor.

bir noktadan sonra dedim ki; benim kaderim buymuş. sevgili olamasak da ben onu her gün biraz göreyim, bir merhaba desin, o bile günümü güzelleştirmeye yeter. gerçi çok yakın arkadaş değildik ama az çok muhabbetimiz vardı. ve ben kendi içimde bu durumdan çok mutluydum. tabi bazen beni görüyor ama selam vermiyordu, bazen görmeden geçiyordu yanımdan, o günler depresyona giriyordum "hayat neden bu kadar acımasız!" diye :D yazarken bile gülesim geliyor :) sonra bazı dönemlerde sevgilisi oluyordu, "allam inşallah bu kız onu hiç üzmez, çünkü o üzülmeyi hiç hak etmiyor, o muhteşem biri" falan diyordum. onun adına mutlu bile oluyordum sevgilisi olduğunda. çünkü sanırım bende artık bir noktadan sonra onunla olamayacağımı kabullenmişlik vardı.

gene de içimden bir ses; "bir şeyi çok istersem olur, gelecekte bir gün mutlaka beraber olacağız" diyordu. (olamadılar)

sonra bilmiyorum, son zamanlarda biraz da alışkanlığa dönüşmeye başladı zaten, sonra da azalarak bitti. şu an o anlamda hiçbir şey hissetmiyorum onu görünce. gerçi kırk yılda bir karşılaşıyoruz ama instagramda falan denk geldiğimde sadece gülümsüyorum. o çocukluğuma, üzülmelerime, o zamanlarda hayatımı o kadar etkiliyor oluşuna falan. ne salakmışım. ama hiç pişman olmadım açıkçası, dünyaya bir daha gelsem gene o yaşlarımı ona aşık olarak geçirmeyi isterdim.

bir de sanırım şu günlerde onunla karşılıklı bir oturup eski günleri konuşabilmeyi isterdim.

aşamayan yokur diye düşünüyorum. kimisi 3 ay sürer kimisi 3 yıl, ama herkes bir şekilde atlatır ve atlattıktan sonra geri dönüp baktığında güzel bir anı biriktirdiğini görür bence.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(05.07.17)
17 sene ile rekor kırmaya geldim. ikimiz de görüşmenin benim açımdan üzücü olduğunu bildiğinden senede 1 kere falan görüşürüz. artık bu aşk mı yoksa takıntı mı ben bile emin değilim.
0
orijinal nick bulamadim
(05.07.17)
(12)

En çok hangi şarkısını seviyorsunuz?

qazaqwsx
Athenanın ? https://www.youtube.com/watch?v=0CTLE3B-WH4peşin not: evet anket yapıyorum ve işsizim. O.o
Athenanın ?

www.youtube.com


peşin not: evet anket yapıyorum ve işsizim. O.o
0
qazaqwsx
(04.07.17)
skalonga
0
rayde
(04.07.17)
şerafettin
0
jamswety
(04.07.17)
ben böyleyim
0
sta
(04.07.17)
Yalan.
0
aychovsky
(04.07.17)
İt, serseri mayın ve skalonga.
0
Gökkuşağında Salıncak
(04.07.17)
Ben böyleyim, yalan.
0
cemallamec
(04.07.17)
Ben mesela uçarım mesela
0
fragile lady
(04.07.17)
Yalan.
0
apartman teyze
(04.07.17)
bulut.
0
tabirimekruh
(05.07.17)
arsız gönül
0
the beste
(05.07.17)
Kayıp. Nasıl da kimse yazmamış o.O
0
fallopian
(05.07.17)
Bak takilmana, sen de yap, kime ne, an, kayip

Hepsini saymadim ama neysee o.O
0
kuehles blondes
(05.07.17)
(14)

gözü bozuk olanlar denize nasıl giriyor?

aslan burcu kadini
uzağı göremiyorum. gözlük kullanıyorum. derecem baya yüksek. denize gideceğiz yakın zamanda. etrafı göremeyince sudan zevk almıyorum. benim gibi miyop olan garibanlar nasıl giriyor denize? ne önerirsiniz?
uzağı göremiyorum. gözlük kullanıyorum. derecem baya yüksek. denize gideceğiz yakın zamanda. etrafı göremeyince sudan zevk almıyorum.

benim gibi miyop olan garibanlar nasıl giriyor denize? ne önerirsiniz?
0
aslan burcu kadini
(04.07.17)
lens takıyoruz.
0
kibritsuyu
(04.07.17)
gözümü çizdirdim 4 sene oldu, geçmişte çektiğim resmen eziyetmiş. uzağa gitsem hangi şemsiyenin altında oturduğumuzu bile bulamazdım.
0
prezarlatif
(04.07.17)
Denizdeyken şemsiyemi bulamıyorum +1 :( güzel kız gösterseler göremiyorum numaram çok büyük baya körüm. Çok önemliyse çok dikkat etmek şartıyla lens takıyorum. Normal zamanlarda öyle kör kör takılıyorum napiyim.
0
pastörizesüt
(04.07.17)
Lensle giriyordum. Bir kere tatilde lensimin teki denizde düşmüştü. Yanıma ne akla hizmetse yedek lens veya gözlük de almamışım. Tek gözümle idare etmiştim tatil boyunca:D

Lens ve havuz gözlüğü ile girebilirsin.
0
peggy
(04.07.17)
benim miyopların maşallahı var, 3,75 biri de 4. denizde sıkıntı yok da asıl problem şemsiye/şezlong bulmada oluyor. yanında birisi varsa onunla idare ediyorum.sahilde takılacaksam da gözlüğü takıyorum zaten.
0
doxanikee
(04.07.17)
lens + mutlaka havuz gozlugu
0
kassiopeia
(04.07.17)
Ben numaralı güneş gözlüğü yaptırdım,genelde onu kullanıyorum. Yoksa lens+ deniz gözlüğü
0
archery
(04.07.17)
Numarali deniz gozlukleri oluyor, bence lense gore daha rahat ve saglikli olur,

www.hepsiburada.com
www.denizpusulasi.com
0
lizozom
(04.07.17)
numaralı deniz gözlüğü de iyimiş. ama benim bumaram 8.5 :(

siz bulanık görüyosunuz ben körüm :)
0
🌸aslan burcu kadini
(04.07.17)
Lens.

LEnssiz giriyosam duz normal gozlugumle giriyorum
0
kuehles blondes
(04.07.17)
Gözlerimin biri 2.75, diğeri 3.75. Lensleri çıkarıp gidiyorum. Hangi şemsiyede olduğumuzu plaj çantanın renginden anlıyorum. Bulanık bulanık görüyorum ama az çok şekli belli oluyor.
0
aychovsky
(04.07.17)
Uyduruk bir gözlüğün varsa onu yanına al denizden çıkarken takarsın.
0
bayc
(04.07.17)
3'ler 4'ler gelip "körüm" yazmış :D

numaram 7,5. lens kullanıyorum. suyun altında gözlerimi açmıyorum. açmak isterseniz üstüne deniz gözlüğü takabilirsiniz.

bugüne kadar hiç lensim gözümden düşmedi. dipten çıkınca hemen elinizde gözünüzün üstündeki suyu almanız yeter. tuzlu suda problem olmaz. tatlı su berbat ama, gözünüze kaçarsa lensi yapıştırır. havuzlara dikkat edin yani.

son önerim de şu, çok rahat bir ürün: www.google.com.tr
0
bir garip melek
(05.07.17)
deniz gözlüğü olmadan sakın lensle havuza ya da denize girmeyin. deniz ve havuzlarda yaşayan bazı parazitler normal uyolla göze tutunmuyor fakat lense tutunup gözünüze çok ciddi zararlar verebilir. korneayı yiyerek besleniyor.
0
nick konusunda kararsizim
(05.07.17)
(13)

Suriyeli bir çocuk elinizdeki şeyi almak istese?

apartman teyze
Bugün garip bir şey yaşadım. Ne yapacağımı şaşırdım. Bildiğiniz dondum kaldım. Durakta tramvay bekliyordum. Sıcaktan da eriyordum o sırada. Elimde yelpaze vardı, ben serinlemeye çalışırken 6-7 yaşlarında bir kız çocuğu geldi yelpazeye yapıştı, çekmeye başladı. Refleks olarak bırakmadım, napıyosun ya
Bugün garip bir şey yaşadım. Ne yapacağımı şaşırdım. Bildiğiniz dondum kaldım. Durakta tramvay bekliyordum. Sıcaktan da eriyordum o sırada. Elimde yelpaze vardı, ben serinlemeye çalışırken 6-7 yaşlarında bir kız çocuğu geldi yelpazeye yapıştı, çekmeye başladı. Refleks olarak bırakmadım, napıyosun ya dedim kaldım. Yanında ondan 1-2 yaş küçük bir kız çocuğu daha vardı. Hadi ver diye bakıyordu bana. Korktum da ne bileyim anlamadım. O sırada orta yaşlarda bir adam kızlara bağırdı önce adama bir şeyler söylendiler sonra gittiler.

Bu derece arsızlık gördünüz mü siz? O yelpazeyi alıp ne yapacaklar? Serinlemek için istediklerini düşünmek biraz safça olmayacak mı? Bence senin olacak benim olacak derken parçalayacaklardı. Ya da öylesine oynayacaklardı.

Ben en son metrobüste omzuna koluna bacağına pıt pıt vurup peçete uzatanını görmüştüm. Böyle bir şeyi ilk defa yaşadım. Orada siz olsanız ne yapardınız?

Aileleri artık gidip beğendiğiniz şeyi isteyin kıyamaz verirler diyerek mi yetiştiriyor bu çocukları? Ufacık oyun çocuklarını nasıl bu hale getiriyorlar?
0
apartman teyze
(03.07.17)
Sokak çocuğu işte
0
mevsimler
(03.07.17)
çok yapıyolar ya. şaşırmadım. vermezsen versene diye söylenmeye başlıyolar. bizim elimizden bira şişesi almaya kalkmışlardı ulan sanki napıcaksa.
0
rayde
(03.07.17)
Bir arkadaş sağlık bakanlığında tercüman olarak çalışıyordu. Suriyeliler hastanede veya hastaneye gitmeden arayabiliyorlar. Bir tanesi aramış benim hanım hastanede durumunu öğren de beni ara haber ver demiş. Daha bir sürü şey anlattı bunlarla ilgili. Bu Arapların fakiri zengini aşırı sıkıntılı insanlar. Ben arapçacıyım daha bir sürü adiliklerini sayabilirim.
Mesela bir gün otelin birinde bir kuveytli gördüm resepsiyondaki adamla anlaşmaya çalışıyor derdi de uçağına yetişmek . Ben hem bu iletişim sorunu hallettim hem de birkaç şey danıştı yardımcı oldum bir gram teşekkür etmeyi bırak kibirli kibirli baktı defoldu gitti.

Hepsi değil ama çooook büyük bir çoğunluğu adi bunların.
0
Fusha
(03.07.17)
yeni yeni türemeye başladıklarında bir çocuk okula giderken üst geçitte önüme atlayıp selpak satmaya çalıştı, istemiyorum diyince o zaman tokanı ver demişti. belki kız çocuğu olsa verirdim ama ne alaka yani, nereden aklına geldiyse.

ben bu çocuklardan ne bir şey alıyorum, ne de bir şey veriyorum -sadece arada çikolata filan varsa çantamda veriyorum-. çünkü biz verdikçe onlar daha fazla isteyip, daha yüzsüz olacaklar. böyle yetişen çocukların büyüdüğünde ne olacağını düşünmek bile istemiyorum.
0
yaraticinick
(03.07.17)
6-7 yaşındaki Suriyeli çocuğu olmadık bir sıfata tabi tut sonra da gel duyuru aç. bence senin şu an yaptığın o çocuğun yaptığını aratır nitelikte.
Bir şeyi hak etmek için Suriyeli olmamak yeterli sanırım.
0
1adam
(03.07.17)
Çocuk henüz küçük olduğu için şöyle bir şey söyleyeyim; insanoğlu ilk doğduğunda bencil, kaba ve saldırgan doğar. Toplum ve aile yaşantısında gördüklerimiz ile bunlar törpülenir ve sosyal bir şekilde yaşamayı öğreniriz. Eğitimsiz kesimlerde ise bu ilkel davranışlar törpülenmediği için devam eder. O şeyi istediği için saldırgan bir tavırla almayı kendine hak görür, ego terbiyesi gelişmemiştir. Büyüyünce de saldırgan tavırlar devam edecektir. Bir de genetik kısmı var, genetiğimiz sosyal davranışları da direkt etkileyen bir şey. Maymunlarda ve primatlarda da bu tarz gözlemler mevcut. Örneğin sosyal statüsü yüksek doğan maymun yavrusu, ortamı değiştirilip başka bir aileye verildiğinde bile yüksek statüye sahip olabiliyor. Yani anne babadan hem davranış hem de genetik olarak ne aldıysa sonuç bu. Her millet için geçerli bu durum. Ortadoğunun ve Avrupanın birbirlerinden farklı olmasının temel sebepleri de bunlar. Olayın seyrini değiştirebilecek tek faktör: Eğitim.
0
neferkitty
(03.07.17)
@1adam islam soslu saçma duyarlılığını git başka yerde yap paşam, hadi, madem bu kadar duyarlısın seni alalım Suriye'ye, git oradaki çocuklara yardım eli uzat, din kardeşi değil misiniz? Nerede böyle bir duyuru var altında bitip saçma sapan konuşuyorsun, troll müsün ciddi misin o da belli olmuyor.

@teyze, vermeyin bir şey, her yerde bu şekilde hareket ediyorlar sonra, metrobüste insana yapışıyorlar, dürtmekten öte vuruyorlar.
0
devorgilla the gunslinger
(03.07.17)
Yağmurlu günde biri şemsiyemi çekmişti metrobüsteyken. İlk başta vermedim ve karşılıklı çekiştirdik. Çantamda eski, yarı kırık ve küçük şemsiye vardı, onu çıkarıp verdim bir yandan. Onu alınca diğerini bıraktı ama o an o şemsiye olmasa ne kadar ısrar ederdi bilmiyorum. Sanırım çocuklar bu şekilde alıştılar. Bir şey isteyince yapışıyorlar. Kaybedecek bir şeyi yok ki çocuğun. En iyi ihtimalle yapıltığını alır, en kötü ihtimalle artık alışık olduğu bir iki tokadı yer ve bu da koymaz ona. O yüzden sokak çocukları için kötü bir taktik değil, caydırıcı hiçbir mekanizma yok ki.
0
aychovsky
(03.07.17)
kafelerde restoranlarda gelip masadaki içecek yiyeceklerden istiyorlar, bazı arkadaşlarım da paylaşıyor bi de ben masaya yaklaşınca telefonumu falan cebime koyuyorum alıp kaçarlar falan diye. elimdeki hiçbi şeyi vermem sanırım
0
nundu
(03.07.17)
#ülkemdesuriyeliistemiyorum

Elbette arsızlık. Müslüman olsa aile o eğitimi verir de çocuk başkasının olan şeye yapışmaz. Müslüman değil işte. Suriyeli mi değil mi o bile belli değil. Rezilliğin daniskası.
0
yaren
(03.07.17)
@ devorgilla the gunslinger
sen ne sandın burayı? Senin gibi düşünenlerin toplanma merkezi mi?
ben hataydayım. her gün onlarla içindeyim. yardım konusunda şüphen olmasın. Burada bile yardım istedim ve gönderildi. dağıttım o yardımları sevmediğiniz Suriyeli çocuklara.
din kardeşi değil misiniz? diye de yazmışsın. İsterse mevzu bahis hristiyan ailenin çocuğu da olsa yardım edilir, sevindirilir.
Neyse hayatta kimseye muhtaç olmamaya çalış. bir kez düşersen o zaman anlarsın suriyelilerin durumunu. Buna gecikmiş empati diyebilirsin :)

Bu arada yeri gelmişken yine çocuklara özel kullanılmayan oyuncak vs her şey için iletişime geçebilirsiniz.
0
1adam
(03.07.17)
benim geçen sene ufak bir kız su içerken elimden şişeyi çekti, hani vermeyeceğimden değil refleks olarak vermedim. sonra biraz çekiştiripgidince seslenip çağırdım. verdim içim rahat etmedi. sonra bayağı lıkır lıkır içti, yaz günüydü kız susuzluktan ölmüş belli ki.

yine geçen gün metrobüste ufak kızın birisi başka birinden elindeki şişeden su istedi. verince de biraz içip geri verdi. hatta birisi de muhtelemen acıyıp elindeki simitten bir parça uzatınca el işaretiyle istemedi. ama o kadar olgun gibi davrandı ki ister istemez gülümsetti beni. ama çoğunlukla insanlar çok kötü davranıyor. yazık, ufacık çocukların hayatı baştan bitti.
0
doxanikee
(03.07.17)
Elimde yiyecek bir sey var da onu almak istiyorsa veririm direkt. Belki gercekten actir diye dusunurum. En kotu ihtimalle ac falan degildir zevk icin almistir o da problem degil beni batirmaz.

Yiyecek degil de yelpaze, tirnak makasi, tornavida, gazoz acacagi gibi seyleri vermem istese de.

Araplardan ve arap kulturunden nefret ederim ama cocuk cocuktur. Cocugun oyle olmasi o ailenin, o kulturun sucu.
Neyse ki bunu soyleyince bana irkci demiyorlar, ortamlarda cekinmeden soyleyebiliyorum arap sevmedigimi. benim gibi arap sevmeyen cok cunku.
0
stavro
(03.07.17)
(5)

Düğünlerde pop/yabancı müzik çalınması

ekaterina
Kuzenim evleniyor, düğünde ne çalsa diye düşünüyoruz da, siz başlıktaki olayı seviyor musunuz? Ben bir türlü sevemedim, o pist asla bir club gibi dolu dolu olmadığından pop şarkılarla dans etmek çok komik geliyor bana :/ az önce shape of you önerilmiş bi düğün için de cidden düşünemedim. Bence kimse
Kuzenim evleniyor, düğünde ne çalsa diye düşünüyoruz da, siz başlıktaki olayı seviyor musunuz? Ben bir türlü sevemedim, o pist asla bir club gibi dolu dolu olmadığından pop şarkılarla dans etmek çok komik geliyor bana :/ az önce shape of you önerilmiş bi düğün için de cidden düşünemedim. Bence kimse dans etmez herkes sağa sola sallanıp birbirine bakar çünkü hep böyle oluyor :( diğer oyun havalarını da çok sevmiyoruz peki nasıl olacak? Teşekkürler.
0
ekaterina
(03.07.17)
Bunu çalın tam size göre www.youtube.com
0
empedokles
(03.07.17)
saçma.

düğünlerde oynamak da saçma ama.
0
Apocalypse
(03.07.17)
şöyle bir sey olursa niye olmasin :)

www.youtube.com
0
eriksatie
(03.07.17)
Düğünlerde bilmemnereden halılar, dayılar, bilmemkimin torunu falan olunca komik oluyor. Sıkılıyorlar. Bana Ankara'nın Bağları, Lorke, vb.den daha güzel geliyor. Yabancı olmak zorunda değil, hani atıyorum Ah Nerede falan çalsa da olur, Shape of You da olur. En yakın arkadaşım Crazy In Love, Locked out of Heaven falan çalmıştı ve zevkliydi de, aileler sıkılıp üçüncü kez Ankara'nın Bağları'nın çalınmasını beklemişti. Ben mesajım açık olsun diye Underneath Your Clothes çaldırırdım, giysiler kısmını geçsek bile anlatmak istediğim her şeyi anlattığı için ama düğün zaten yapmam. Hani, ortalıkta bir eğlence oldu diyelim, piyanistşantörün p'sini görürsem Red Wedding yaparım ortalığı. İlla yabancı ya da pop diye tutturacak değilim ama hayatımızın en mutlu gecelerinden birinde ikimizin de sevmediği şarkıları millet göbek atsın diye niye dinlemek zorunda olalım ki..
0
aychovsky
(03.07.17)
Biraz da gelen kişilere ve kitleye göre değişir bence. Dıdının dıdısı yaşlılar varsa ne alaka ama gençler çoğunluksa neden olmasın. Ben de pop ya da yabancı severim ama ankaralı olduğum için kendi düğünümde hayal edemiyorum.
0
jazzabel
(03.07.17)
(7)

doğada hiç rahat edemiyorum

ben demistim zaten
ne zaman çayıra çimene uzanayım, ağaçlıkta turlayayım desem börtü, böcek ve bilumum sinek musallat oluyor; beş dakika rahat edemiyorum. bir terasa plastik çimen serip uzanma seviyesine geldim. siz bu haşeratı görmezden mi geliyorsunuz yoksa bunlar düşmanlarını seçmece mi belirliyor? ne yapmak lazım?
ne zaman çayıra çimene uzanayım, ağaçlıkta turlayayım desem börtü, böcek ve bilumum sinek musallat oluyor; beş dakika rahat edemiyorum. bir terasa plastik çimen serip uzanma seviyesine geldim. siz bu haşeratı görmezden mi geliyorsunuz yoksa bunlar düşmanlarını seçmece mi belirliyor? ne yapmak lazım?

www.youtube.com
0
ben demistim zaten
(03.07.17)
Görmezden geliyorlar. Bizde de ekstra bir algıda seçicilik oluyor :(
0
devilred
(03.07.17)
Sinekler insan seciyor. Bir ortamda en cok beni isirir sivrisinek mesela.
0
stavro
(03.07.17)
Bu kadar rahatsız oluyorsanız dogal icerikli bocekkovar spreyler var. Ben kene icin kullanıyorum eger bilmedigim bir yerde kamp yapacaksam falan, ise yarıyor.
0
buf-e kür
(03.07.17)
Görmezden geliyorum. Geçen seneye kadar bu kadar sinek ve böceği bir arada görmediğim bir yerdeyim. Her yer yeşillik, çok güzel de, eve giren çıkan böceğin-sineğin haddi hesabı yok. İlaçlama yetmiyor, ortalıkta fare de varmış haber aldığıma göre, kendisini görmedim henüz. Görsem çok sakin kalamam herhalde. İlaçlama yapılıyor ama önüne geçmek mümkün değil. Önüne geçmek için kendimizi de zehirlememiz gerek. Hayır, bir de kaçabildiğin bir yer yok. İşe gitsen oradan çıkacak, evde şu an olmasa bahçeden gelecek, ilaçlasan etkisi bir saate geçecek; sonu yok. Millet de başa çıkmıyor pek, alışmışlar. Geçen seneye kadar şehir bebesi olan ve en çok gördüğü şey bala gelen arı olan ben, yanımdan yöremden geçen böceklerle takılıyorum. İlk zamanlar çok iğrendim, çok tiksindim; sonra alıştım. Örümceğe 'Anam, ne şekermiş bu seferki' diye bakar hale, ateşböceğine 'Gel, elime kon. Amanın da sevimli', tanımadığım böceğe 'Bunun 6 tane bacağı, iki anteni var. Değişikmiş' der hale geldim. Sadece her yeri sürekli silmek, çok kullanılan yerleri sürekli temizlemek yoruyor.

Sinekler kan grubuna göre geliyor. Sineklerin çok sevdiği bir kanım var, her sabah bacağımda 4-5 sinek ısırığı ile kalkıyorum. Hatta yakında her yerimi kaplayacak ve bacağımın doğal rengini unutacağım sanırım. Şu an 13 tane saydım. Genelde bacağımı açıp 'Takılıp gidin, bekleme yapmayın. Benim de kafam rahat etsin' prensibini uyguluyorum. Şu anda Porto Riko'da falan olsam kesin zikayı, Mozambik'te olsam sıtmayı kapmıştım. Karasinek yemekten uzak durduğu sürece çok rahatsız etmiyor beni. Takılıyoruz beraber.
0
aychovsky
(03.07.17)
hocam doğa bu, onlar olacaklar elbet. Ne zamandır şehir fanusuna kapanmamış olsaydınız, size de oldukça doğal gelirdi.
onların olmadığı yerden korkun, kesin zehir vs. birşey vardır.
0
cursor
(03.07.17)
Ben de rahat edemeyenlerdenim. Özellikle arılardan korkuyorum. Yine de çıkıyorum. Haşerat kovucu sıkıyorum.
Dün odada bir sivrisinek varmış. Sesini duymadım. Bu yazıyı yazarken bir göz kapağım şiş, dudağım şiş, alnımda iki boynuz var, yanağımda da bir yer şiş, kollarım ve bacaklarımda da bir sürü ısırık var. Başka hiç kimsede ısırık yok.
0
Lim5
(03.07.17)
ben disarda hic yatip yuvarlanmiyorum artik, boceklerden cok rahatsiz olan bir insanim o yuzden hic bulasmiyorum, onlar mutlu olduklari yerde yasiyolar ben de modern dunyanin nimetlerinden yararlaniyorum :p
0
beriberi
(03.07.17)
(5)

Entelektüel görünmeye çalışan insanlar ve sonradan bilim sevdalıları...?

qazaqwsx
Merhaba,Türkiyede çevrenizde aslında hiçbir şeyi (kendi bölümü/işi ile alakalı bile olsa) tam olarak bilmemesine rağmen dışarıya özellikle entelektüel bir karakter çizmeye çalışan ve tek derdi bu olan insanlar var mı ? Varsa ağzına kürekle vurmuyorsanız ne yapıyorsunuz?Bir de genelde bu insanların ü
Merhaba,


Türkiyede çevrenizde aslında hiçbir şeyi (kendi bölümü/işi ile alakalı bile olsa) tam olarak bilmemesine rağmen dışarıya özellikle entelektüel bir karakter çizmeye çalışan ve tek derdi bu olan insanlar var mı ? Varsa ağzına kürekle vurmuyorsanız ne yapıyorsunuz?

Bir de genelde bu insanların üniversite döneminde okulu bir sevgili bulma mecrası, kocaman bir pes cafe ya da batak oynamak için yapılmış bir alan olarak görüp, boş boş geçirip sonrasında ne hikmetse birden bilim sevdalısı olması, "araştırma görevlisi olucam", "akademisyen olucam ben" kafalarında dolaşmalarını, bir halt bilmemesine rağmen sonradan master doktora meraklısı olmalarını ve çiftlik gibi kurumlarda kabul alıp sonra bir de "ben biliyorum" havalarında dolaşmasına karşı nasıl bir tutup sergiliyorsunuz? Dil bilmeyip daha yeterlilikleri sağlayamayıp, daha ortalaması boyunu geçmeyen ama " yea yurtdışına çıkıcam ben!" diye dolaşanlara girmiyorum bile..

Ne ara nasıl şişiyor bu insanların egoları..?

Hayır, dil var mı? yok. Araştırma yaptın mı ?yok. Derslere gittin mi? yok. Olsun, peki kendini bi alanda geliştiricek bir şeylerle uğraştın mı?yok. Emek harcadın mı? yok. Ama mesela ortada bitmiş bir master var...Boy boy mezuniyet fotoları var...Nasıl oluyor ne oluyor..


Biliyorum beni anlayan çıkacaktır buralarda..
0
qazaqwsx
(28.06.17)
Kürekle vurmuyoruz, kale almıyoruz. Yav he he diyoruz. Hangi birine vuralım ki?
0
Fusha
(28.06.17)
Ama onemli olan bir seyler bilmek degil ki bir yerlerde bir tanidigi olmak. Turkiye'de CV'ndeki en onemli nokta bu!
0
Traveller
(28.06.17)
Buna benzer bir arkadaşım vardı. Aslında sonradan sevdalı değil de, okul bir sene uzamış ve notlar bayağı düşüktü ama okul dışında bilimle ilgilenmeyi severdi. Dili, mili vardı; kafa da zehir gibiydi. O da akademisyen olmaya karar verdi, o arada hocası 'Bu tembellikle olmaz senden' diye destek vermedi. 10 yıl sonrasına atlıyorum, bu kişi Japon Hükümeti'nden 1.5 senelik burs kazandı, orada ödül aldı, makaleleri bol bol referans aldı, oradaki projesini burada devam ettirdi. Ancak 'yandaş' olmadığı için kadro verilmedi, okuldan atıldı. Özel sektörde bir buçuk senedir, kira ödemek gibi şeyleri yapması gerek. Bu arada orada yükseliyor.

Başka bir eski öğrencim de 'Ben çalışmayı sevmiyorum, o yüzden akademisyen olmak istiyorum' demişti ki, yüzüne tavayla geçiresim gelmişti. Hala düşündükçe sinirlenirim. O da şimdi Amerika'da doktorasını yapıyor ama çok iyi bir üniversite değil, hocalar çok rahat bırakıyorlar. O da 'İyi üniversite olmadığı için memnunum, hocalar sosyalleşmemizi destekliyor' diyordu en son.

Lisans notları ile bilimselliği pek kıyaslamamak gerekiyor. Gönül koyduğunda kimden nasıl bir başarı çıkacağı hiç belli olmuyor. Ha, minik bir üniversitede doktora yapıp sonra ortada 'Oldum ben' diye caka satmak komik, o ayrı.
0
aychovsky
(28.06.17)
Pek bir şey bilmediğini düşündüğüm birkaç kişi var ama heves deyip geçiyorum. Çalışma imkanlarının kısıtlı olduğu alanlarda akademiye yönelmek tek seçenek haline gelebiliyor. Kazanabilen zaten kazanır, kazanamayan da kendi eksikliğini bir şekilde görür. Fazla gömmeye gerek yok.
0
dissendium
(28.06.17)
@tolkien

kendimi övme gibi bir derdim yok. Övüneceğim bir şeyim yok zaten benim. Öyle anlaşılıyorsa derdimi güzel anlatamamışım sanırım benim hatam.

Sonradan bilim sevdalısı tabii ki olunabilir. Tabii ki bir insanın neler yapabileceği belli olmaz. Benim anlattığım aslında burda bilimle uzaktan yakından ilişkisi olmayan insanların hali hazırda da böyle bir ilgisi yokken sadece ve sadece kendine başka edinebileceği kolay statü/meslek bulamadığından bu yola girip, entelektüel bir karakter çizmeye çalışması ve yine kolay bir şekilde bu ülkede bazı yerelere gelebilmesi..

Yurtdışı meselesinde ise daha başvuracağı okula motivasyon mektubunu ingilizce yetersizliğinden kendi yazamayıp çevirmene götüren ama başkasının okuduğu yerlere burun kıvıran insanlar gördü bu gözler..Bu insanlardan bahsediyorum..İnsanlar tabii ki hayal kurabilir, hedefleyebilir..
0
🌸qazaqwsx
(28.06.17)
(17)

Adresinizi nasıl tarif ediyorsunuz?

nundu
Bu konuda türkiye'de baya farklı yöntemler var. Bunun bir nedeni çarpık kentleşme ama bence genel olarak insanlar da gereksiz uzatıyor gibi geliyor bana tarif ederken. Mesela bana sorulduğunda x mah. y sk. a/b ilçe-il şeklinde tarif ediyorum ve şu ana kadar bi sıkıntı yaşamadım. Siz nasıl tarif ediy
Bu konuda türkiye'de baya farklı yöntemler var. Bunun bir nedeni çarpık kentleşme ama bence genel olarak insanlar da gereksiz uzatıyor gibi geliyor bana tarif ederken. Mesela bana sorulduğunda x mah. y sk. a/b ilçe-il şeklinde tarif ediyorum ve şu ana kadar bi sıkıntı yaşamadım. Siz nasıl tarif ediyorsunuz? Bu şekilde x'li y'li göstererek örneklendirir misiniz merak ediyorum nasıl farklı şeyler çıkacak diye.
0
nundu
(28.06.17)
mahalle>cadde>sokak>daire>kat no SEMT/IL
0
mayeskuel
(28.06.17)
@mayeskuel +1
Ek olarak x üniversitesi y kampüsü karşısındaki sokak diye ekliyorum gerekirse.
0
bir nick var benden iceri
(28.06.17)
senin yaptığın adres vermek. adresi bulabilecek kapasitede bir adam için yeterli elbette ama kimileri için x'in karşısında, y'den içeri girince, sırtını z'ye ver 500 metre ilerde demek gerekiyor.
0
nrmnm
(28.06.17)
Mahalle - site - blok no - daire no - posta kodu -semt- ilçe- il
0
lcha
(28.06.17)
sokak varken bi daha caddeyi niye belirtiyorsunuz genel olarak? asıl merak ettiğim biraz da buydu hemen örnek gelince sorayım dedim. Sokağın nerede başlayıp nerede bittiği zaten belli, kargocuların ellerinde zaten ilçe haritası vs vardır sokak sokak. Cadde ismi belirtmenin nasıl bi faydası olduğunu anlamıyorum.

@nrmnm evi tarif etme şeklim değil bu zaten açık adres verme şeklim bu. Kargo vs için. Zaten birinin evine gidiyor olsam o kişi bana adresini vermez ki evini bulayım diye. Aynı şekilde ben de adres vermem. Etraftaki lokasyonlarla tarif ederim, sokağın mahallenin ismi bile geçmez yani yol tarifinde. Ama adres tarifi dediğim burda mahalle sokak kapı no vs beraber olan.
0
🌸nundu
(28.06.17)
mah. > yakındaki süpermarket ( bilmeyen yok o marketi. olduğum ilde tek ) ve sosyal tesis ile tarif ediyorum.
cadde adı versem kimse bilmiyor çok bilindik bir semt olmasına rağmen.
0
cabiday
(28.06.17)
kendi adresimi tarif ederken mahalle > cadde > numara > semt bilgisi ardından x yerin karşısındaki apartman diyorum.

bir yeri birine tarif ederken de metrobüs, metro, avm gibi noktaları referans alarak tarif ediyorum.
0
evde liyakat kalmamis
(28.06.17)
mahalle > cadde > sokak > apartman/daire no > apartman adı

ilçe > şehir
posta kodu

şeklinde yazıyorum hep.
0
theseachange
(28.06.17)
sokak-apartman-apartman no-kat-daire no-semt-şehir

ama aslnda posta kodunu da yazmak lazım direk çıkıyor öyle olunca
0
condom kurşunu
(28.06.17)
X Mh. Y Cd. Z Sitesi No:1 Semt İlçe/İl

Istanbulda filan kat belirtiyorlar, bana çok garip geliyor.
0
battal gemalmaz
(28.06.17)
sokak varken bi daha caddeyi niye belirtiyorsunuz genel olarak ?
şaka mısınız ?
ankarada ümitköyden bahçeliye demetten sincana bin tane 12. cadde onbin tane 2345. sokak var.daha bir de bu rakamlı sokakların eskisi yenisi var. bir de rakamların şehir /ülke isimli karşılıkları var...benim apartman no'm bile değişti habire karışıyor adresler.
tam adres yazınca bulanamayan yerler var daha da bir de neden cadde sokak yazıyormuşuz.
0
niye ama
(28.06.17)
apartmanın bulunduğu cadde + apartman kapı numarası + kat ve daire no + semt/ilçe (çünkü cadde çok uzun) + şehir.

yazlığımda da bu kombinasyon geçerli.

evimde isimle bir arkadaşıma tarif edersem de konak meydanı'ndan yürümesini ve evimin önündeki bir levha'yı görmesini tavsiye ederim.

erasmusta kaldığım evde cadde + apartman no + ev sahibinin adı + il + ülke şeklinde kullanıyordum adresimi.

yazlığımda da kolay yöntem evimin önünde kocaman bir askeri tesis yer alması.
0
rain when i die
(28.06.17)
X Mah. Y Cad. No:50/5, PK, İlçe, İl

Yer darsa Y Cad, No:50/5, PK, İlçe, İl

Tarif ederken zaten cadde üzerinde, belediye muhtarlık bilmem ne her şey burada. Çok kolay.

Postakodu mahalle, ilçe, il bilgilerini içerirken neden bu kadar uzun adres yazıyoruz onu da anlamıyorum.
0
Lim5
(28.06.17)
X Cad.123 Posta Kodu Sehir
0
Traveller
(28.06.17)
mahalle
cadde
sokak
bina no
daire
ilçe
il

bazen canım isterse posta kodunu yazıyorum ilçeden önce.
0
senialanaglasinalsinsikinicaliyabaglasin_yine
(28.06.17)
mahalle, sokak, apartman no/daire no

ilçe/şehir

bu arada geçen gün "19 mayıs" mahallesindeki adresime kapı numarası 19 yazmışsınız diye en üst kata çıkan kargocuya denk geldim. dolayısıyla cadde ve kat numarasına kadar yazan arkadaşlara hak veriyorum.

bu arada kargoyu kendisinden teslim aldıktan sonra adrese baktım doğru yazıyordu.
0
yuto
(28.06.17)
mahalle - cadde - sokak - dış kapı no - daire - ilçe - il
0
aychovsky
(28.06.17)
(21)

sizce aşırı zenginler telefon koruyucu kullanıyor mudur?

neferkitty
Ünlü futbolcular vs paraya para demeyenler biz fakirler gibi telefon ekranına koruyucu aparatlar filan yapıştırıyor mudur sizce? Yoksa çizilirse çizilsin yenisini alırım modunda mı takılıyorlardır? Gerçi Caner'in şurada koruyucu aparatı var gibi ana ekrana yapıştırılan şeyleri acaba kullanıyorlar mı
Ünlü futbolcular vs paraya para demeyenler biz fakirler gibi telefon ekranına koruyucu aparatlar filan yapıştırıyor mudur sizce? Yoksa çizilirse çizilsin yenisini alırım modunda mı takılıyorlardır? Gerçi Caner'in şurada koruyucu aparatı var gibi ana ekrana yapıştırılan şeyleri acaba kullanıyorlar mıdır? :D

i.cdn.ensonhaber.com

temperedglassscreenprotector.org
0
neferkitty
(27.06.17)
Iphone kullananlar kullanıyor olabilir çünkü hem ince hem de insanın elinden kayıyor. Bizim müdürler bile kullanmıyor. Bence ünlüler de kullanmıyordur.

Soruya bayıldım bu arada.
0
irene
(27.06.17)
Telefonda koruyucu kullanmanın parayla ilgisi olmadığını düşünüyorum. Belki nefret ediyordur telefon değiştirmekten? Belki gereksiz kullanıma karşıdır? Tek bir zengin çeşidi olmadığına göre neden kullanmasın?
0
devilred
(27.06.17)
Anadolu hisarinda yalida oturan bir sinif arkadasim var kullaniyor. Istanbul da iyi bi kolejin sahibi bi ailenin oglu var o da kullaniyor.

Genelde kullaniyorlar su kesim kullanmiyor asil; ortalama ustu zenginlikte ama asiri zengin olmayan kesim kullanmiyor. Eve ayda 10bin civari para giren belki biraz da daha fazla giren ama yine de maasli calisan olan insanlarin cocuklari kullanmiyor.

Asiri zenginler kullaniyor.
0
senialanaglasinalsinsikinicaliyabaglasin_yine
(27.06.17)
valla bu konuda en görgüsüz diyebileceğimiz şeyma şubası bile kullanıyor.
0
valkin rockefeller
(27.06.17)
Asiri zengin insanlar tutumlu oluyorlar bu yuzden kullaniyorlar. Ulkenin en zengin ilk 5 is birini taniyorum. Kendisi bu konulara cok onem veren bir insan.
0
bedbed
(27.06.17)
o nasıl soru öyle <3 kendimi aşırı zengin hissettim bir anlık asdfghkl

iPhone 6 sanırım (son çıkanın bir düşüğünün S olanı var ama plus değil) kullandığım telefon ve alırken 3500 taksite filan aldım :D ama ne kılıf ne de ekran koruyucusu kullanmıyorum. Çok düşürdüm elimden sadece köşeleri biraz çizildi.

Bence gönül zenginliği :P
0
air
(27.06.17)
fakirim ama ben bile telefon koruyucu kullanmıyorum, tabi telefonumun o kadar pahalı bir şey olmaması buna etken olabilir.
0
clones
(27.06.17)
aşırı zengin falan değilim ama hiçbir zaman kılıf kullanmadım, kullanmayı sevmiyorum. telefonum onlarca kez yere düştü ve hiçbir yerine bir şey olmadı. ta ki geçen güne kadar. sonunda ekranım kırıldı ve yastayım.
0
fragile lady
(27.06.17)
En basitinden kylie jenner ve diğer aile üyeleri. gigi ve bella hadid vs hep kullanıyorlar. Tabi amaç telefonu korumak değilde aksesuar ya da reklam amaçlı olabilir tabii.

örnek: www.instagram.com
0
powerpufgirl
(27.06.17)
Zenginim. Kullanmıyorum. Zaten tek telefonum yok, bi sürü telefon var iş gereği
0
MaNOfTheYear
(27.06.17)
Orta diregim. Paradan durumundan bagimsiz olarak 1000tl den pahali telefon hic kullanmadim. Muhtemelen de kullanmam. Herhangi bir koruyucu olmadan kullaniyorum. Hayvan gibi kullaniyorum. Su ana kadar sorun yasamadim. Not: benden ikinci ek telefon alinmaz.
0
allah yazdiysa bozsun
(27.06.17)
televizyonuna ozel kaplama yapanlari biliyorum. Telefon icin de yapan var.
0
evimin paspasi
(27.06.17)
Eski patronumun uşağı falan var, Kanlıca'da yalıda oturuyor. Babası eski milletvekillerinden. Dedesi Osmanlı'da memur (ki o zaman memurun cakası büyükmüş). Yani üçüncü nesil zengin. Kullanıyor koruma. Başka zengin tanımadığım için bilemeyeceğim.
0
aychovsky
(27.06.17)
Asiri zengin degilim, ben bile kullanmiyorum (7 Plus)
0
crown
(27.06.17)
tabi ki kullanıyorlar hatta 100 tl ye alıyorlar telefonu alırken hiç düşünmeden
0
speranza
(27.06.17)
valla aga, iphone 6, 6s ve 7'nin kasaları kılıfsız kullanılamayacak türden bence. ben kullanamıyodum yani. telefonu düzgün tutamıyorum ki. kayıyo. çok ince. o telefonları kılıfsız kullanabilenlere hayranım. örümcek adam gibi parmak vardır onlarda. kılıfla elime cuk oturuyo.

ekran koruyucu kullanmıyolardır bence. hassasiyeti azaltıyomuş gibi geliyo insana. ben şu an orta seviye bi android telefon kullanıyorum. kılıfı da yok kırılmaz camı da. hatta ekranında film de yok. iphone gibi kaymıyo elden. onlarca kez yere düştüğü halde de ekranda çizik bile oluşmadı.
0
zirrealist
(28.06.17)
benim tanıdığım bir fabrikatör var, kullanıyordu, bak şimdi anımsadım. ama alçakgönüllü iyi bir adamdı, belki ondan kullanıyordur, hani fakirlere ayıp olmasın diye.
0
Apocalypse
(28.06.17)
2 telefonum var biri takoz diğeri android hem cam koruyucu hem kılıf kullanıyorum. nasıl zengin oldum sanıyorsun.
0
illegalstar
(28.06.17)
Kullaniyorlardir, cunku cep telefonu sadece 3bin lira oldugu icin degerli degil, icinde bir suru program, sifre, foto, mail vs var ve bunlari baska telefona aktarmak ya da telefonun yapilmasini beklemek de uzun is.
0
Tutkun
(28.06.17)
ben hiç zenginin malının züğürtün çenesini bu kadar detaylı yorduğunu duymamıştım, sesli güldüm öncelikle bunu söylemeden geçemiycem. soruna cevabım da evet evet evet, sonsuza kadar evet! deli misin, tabi ki kullanıyorlar.

tanıdığım tek bir aşırı zengin kullanmıyordu, onun da bahanesi kendi sözleriyle şuydu: tekne sallanıyo, telefon denize düşüyo. her hafta ekran koruyucu takmakla uğraşamam.
0
evde liyakat kalmamis
(28.06.17)
cok zengin is arkadaslarim kullaniyorlar. hatta dusup kirilinca cizilince oyle kirik kirik kullanmaya devam ediyorlar piriltili ayfonlarini. kirilinca uzuluyorlar ayrica. kullanmayan bir tanesi var, onu da surekli uyariyorlar kullan diye.
0
jimicik
(28.06.17)
(8)

Esmer kimdir?

devilred
Kime esmer, kime buğday tenli denir? Örnek fotoğraflarla gelirseniz sevinirim. Kimine göre esmer, kimine göre ise beyaz tenli oluyorum, hiç anlayamadım bu işi.
Kime esmer, kime buğday tenli denir? Örnek fotoğraflarla gelirseniz sevinirim. Kimine göre esmer, kimine göre ise beyaz tenli oluyorum, hiç anlayamadım bu işi.
0
devilred
(27.06.17)
esmer siyah saçlı siyah kaşlı gözlü insana denir. buğday ten saç renginden bağımsız olarak tenin kavruk olmasıdır. yani esmer olmak saç rengiyle ilgilidir ten değil. örnek fotoğraf sonra atarım.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(27.06.17)
Beyaz tenli insanlar siyah sacliysa esmerdir. Bugday tenli zaten beyaz degildir. Turkiye'de herkes esmer oldugu icin kumrallar sarisin sayiliyor. Bugday tenli insanlar esmer ya da sarisin kategorisine girmez. O kategori yalnizca beyazlar icin.

Bunun istisnalari Brezilyali yerel topluluklar. Koyu tenli ama sari sacli olabiliyorlar ama onlar istisna.

Edit: Aciklama geregi duydum. Benim dediklerim Avrupa'da ve ABD'de kabul edilen kistaslar. Ornegin bana Turkiye'de kumral hatta sarisin diyenler var ama ABD'de ya da Avrupa'da beyaz (ve esmer) olarak kabul ediliyorum. Bugday tenli Latinler var ornegin ama asla beyaz kabul edilmezler. Tabi Turkiye icin ayni kriterlerden soz edemeyiz cunku Turkiye'de beyaz ve sarisin kisiler azinlikta. Bu nedenle azicik beyazlik belirtisi gosteren kumral olarak kabul ediliyor.

Hatta bugdaydan biraz daha koyu bir profesor gecen "I am a white woman." demis. Benim siniftakiler daha sonra sasirmisti.
0
Traveller
(27.06.17)
Kusura bakmayın ama saçı siyah olan esmerdir kadar saçma bir tanımlama duymadım.
0
🌸devilred
(27.06.17)
Bir Japona, yerli Amerikaliya, siyahiye sarisin diyemezsin bu nedenle onlarin esmer olmasi secenegi de ortadan kalkiyor. Turkler de genelde mixed race, bu nedenle koyu tenli birine esmer demenin bir anlami yok. Zaten bu kavramlar beyazlarin buldugu ve kulturumuze giren kavramlar. Bir de ulkenin yarisindan azi da olsa beyaz (tenli) Turk var. Sarisinlik ve esmerlik kavrami ancak onlar icin gecerli.
0
Traveller
(27.06.17)
Koyu renk saçlı ve buğday tenli herkese esmer diyorum ben. Beyaz tenli ve koyu renk saçlı ise o zaman kumral derim.
Bu arada sen beyaz tenli değilsin. Attığın fotoğrafta buğday tenliydin. Sen bana göre esmersin mesela.

Şu kişi de esmer: i.hizliresim.com
Ama bu esmer değil: i.hizliresim.com
0
i m cool with that
(27.06.17)
Eski TDK'lıların kurduğu Dil Derneği'nin yazısının hatırladığım kısmını yazıyorum. Esmer ten rengidir, saç rengi değildir. Siyah saçlı ve beyaz tenli insan esmer değildir. İngilizcede saçla, Türkçede tenle belirlenir. Burada kafa karışıklığı sarışın-esmer'den geliyor. Sarışın saç rengi, esmer ise ten rengi. Esmer saçlı denilen tanımın yanlış olduğunu 'Siyah saç' ve 'esmer ten'in doğru kullanım olduğunu söylüyordu. Sarışınların çoğu beyaz tenli olduğundan sarışınlığın ten rengi ile karıştırıldığını söylüyordu. Esmer tenin tersi beyaz ten.Bu arada kumral hem saç hem ten rengi olabiliyor, bu nedenle 'kumral' dememiz de tam doğru olmuyor. 'Kumral tenli' ya da 'kumral saçlı' dememiz gerekiyormuş.

Örneğin, şuradaki siyah saçlı kişi, kızıl/sarışın kişiden daha beyaz ve kesinlikle esmer değil. Hatta dünyadaki en akça pakça insanlardan biri. İngilizcede brunette ama Türkçede esmer değil. Bizde ten-saç ayrımı var, İngilizcede bu ayrım için özel isim yok ve 'dark skin' diyerek ya da skin özelliği ile belirtilerek yapılıyor. Brunette'in Türkçe karşılığı aslında esmer değil, siyah saçlı.
www1.pictures.zimbio.com

Buğdayla esmerse biraz karışık iş. Sıralama beyaz - kumral - buğday - esmer diye gidiyor. Bu kısım çok değişken ama buğdayla esmeri ayıran şey sarı alt ton. Buğdaylar biraz daha bronzumsu oluyor. Aynı kişi makyajla buğday tenli de görünebilir, esmer de.
Örneğin, şu buğdayla esmer arası ama buğdaya biraz daha yakın gibi.
www.yenisacmodelleri.com
Şu biraz buğday ten ama makyajla buğday ten, normalde esmer gibi duruyor
cf.kizlarsoruyor.com

Örneğin, Çağla Şikel bu resimde buğday gibi görünüyor
foto.haberler.com
Burada esmer
image.cdn.haber7.com

Esmer buğdaya göre biraz soğuk alt ton sahibi oluyorlar. Dolayısıyla buğday esmer pek 0-1 değil ve kültürden kültüre de değişiyor. Arabistan'da buğday olan şey, İsveç'te esmer olabiliyor. Ayırt edici şey kumrala yakın bronz, sarı alt ton.
0
aychovsky
(27.06.17)
Beyaza/pembeye/sarıya dönük koyu renk tene buğday denir. Örneğin;

s-media-cache-ak0.pinimg.com

img.usmagazine.com

Esmer ise daha koyu ve kahverengine dönük tendir.

icube.milliyet.com.tr
0
fragile lady
(27.06.17)
Polonyalilar, irlandalilar, ruslar, efedim isvecliler finlandiyalilar beyaz tenlidir.
Geri kalani esmer.
0
stavro
(27.06.17)
(31)

nuriye ve semih

black mamba
ya bu grevi bir ben mi saçma buluyorum? bu insanlar öğretmendi ve işten atıldı. o kadar fetöcü işten atıldı adamlar başka bir iş yapıyor. mesela bir tane vali avukatlığa başladı benim bildiğim. tamam hakkını ara da başka yollar yok mu? adamlar zaten muhalif herkesi öldürmek istiyor sanki çok umurlar
ya bu grevi bir ben mi saçma buluyorum? bu insanlar öğretmendi ve işten atıldı. o kadar fetöcü işten atıldı adamlar başka bir iş yapıyor. mesela bir tane vali avukatlığa başladı benim bildiğim. tamam hakkını ara da başka yollar yok mu? adamlar zaten muhalif herkesi öldürmek istiyor sanki çok umurlarındaymış gibi açlık grevi yapıyorsun. adamın imkanı olsa kafana sıkacak sen de kalkmış "işimi geri vermezsen öldürürüm kendimi bak" diyorsun. adamın canına minnet zaten.

onun dışında küçüklüğümden beri açlık grevleri olur ve hep pkk/dhkp-c lerle özdeşleştirmişimdir bunu. bu insanlar da öyledir demiyorum pek bilgim yok ama ilişkisi olduğu söyleniyor. en azından adlarının anılmamasına bile şaşırmadım.

yani gerçekten acayip saçma değil mi? yarın bu insanlar ölse sadece destekçilerinin umurlarında olacak. madem hakkını vermiyorlar git başka şekilde duyur sesini. elinin altında internet var. ne kampanyalar dönüyor. sesini en çok duyuracağın zamanda yaşıyorsun kalkmış kimsenin umursamadığı bir yolla kendine zarar veriyorsun.
0
black mamba
(27.06.17)
Aslında seslerini hükümete değil bize duyurmaya çalışıyorlar. Başka şekilde duyursunlar seslerini demişsiniz de bu bile yeterince etkili olmamışken başlatacakları bir change.org kampanyasıyla mı duyuracaklardı seslerini? Ben de istemiyorum gencecik insanların sağlıklarını ve iş oraya varırsa hayatlarını kaybetmelerini. Ama onurlu bir mücadele içindeler ve bence biz onları hayal kırıklığına uğratıyoruz yeterince destek vermeyerek.
0
love my way
(27.06.17)
Dhkp-c li oldukları söyleniyor zaten. Ne kadar doğrudur bilmiyorum. Yine de bence de doğru bir yol değil, yani etkisi olacak bir yol değil. Ölmeseler bile kalıcı hasarlar oluşabilir.
0
giovanne
(27.06.17)
sadece destekçilerinin duymasının yeterli olmadığına neden bu kadar eminsin? bu tür şeyler ufak kıvılcımlardır biri doğru yere doğru anda düşerse çok daha büyük bir şeyin sebebi olma potansiyelini taşır.

ayrıca bir sürü insan hala bir şekilde haklarını aramaya devam ediyorlar sen ana akım medyada sadece bu insanları gördüğün için sadece bu iki insanın hala hak arama mücadelesini sürdürdüğünü sanıyorsun sanırım.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(27.06.17)
bir siz saçma bulmuyorsunuz muhtemelen. bu da durumu daha vahim hale getiriyor aslında.

o kadar fetöcünün işten atılması hukuki süreçlerle mi gerçekleşti sizce? 20 yıl önce fethullah'a yelpaze sallayan adamı bulup hapise tıktılar, "ne istediler de vermedik" diyenler başkan oluyor yakında. adalet mi bu sizce? hukuk, adalet, savunma hakkı, insanlık onuru ayaklar altına alınıyor siz hala gelmiş "başka iş yapsınlar, bak biri avukatlık yapıyor" diyorsunuz. bu sığlıktır.

açlık grevi'ne gelecek olursak, sözlükte başlığını okuyarak bir çok bilgi edinebilirsiniz hakkında aslında ama bu insanlar ellerinde devlete karşı savaşacak, kafa tutacak bir şey kalmadığı için son çare olarak kendi bedenlerini ortaya koyuyorlar. açlık grevi ses getirmiyor da change.org da yapılan kampanyalar filan mı ses getiriyor, nerede yaşıyorsunuz?
0
luchetti
(27.06.17)
bu kişileri ekşi hariç hiçbir yerde duymadım. görmedim de kimdir nedir bilmiyorum. başlığı gördüğümde kötü şartlardaki kedi köpekler için yardım kampanyası falan sandım hatta başlık o kadar başarısız. ülkenin %95'inin de haberinin dahi olmadığını düşünüyorum. sonuç olarak gereksiz.
0
diffarentiationation
(27.06.17)
diffarentin de dediği gibi bu insanları ekşi sözlüğü ve twitter'ı kullanan insanlar dışında kimse bilmiyor. bu da ülkenin %95'i falan. ya bu kadar alakasız bir eylem ki. tamam hakkını arama demiyorum ama devlet benim hakkımı gaspetse en son yapacağım şey açlık grevi. bilmiyorum ne yapabilirdim ama aihm'e git, elinin altında internet var. tv'ler seni haber yapmıyorsa başka şekilde sesini duyur. birçok şey var yapacak. bu insanlar ölünce olacak şeyi söyleyim. akp'liler oh iyi olmuş diyecek. ülkenin büyük kısmının haberi bile olmayacak. ufak bir kısım da üzülecek. siz de gelip burada oh ne devrimci, ne muhalif diye pohpohlayacaksınız.

ayrıca pkk nasıl bombalı eylem yapıyorsa belirli kesim de açlık grevi vs. yapıyor. o yüzden dhkp-c'nin adını duymama şaşırmadım. terörist demiyorum. terörist olsalar sadece kendilerine zarar vermezler. ama grup yorum'la falan aynı kesimden işte.
0
🌸black mamba
(27.06.17)
1. ölüm orucu değil açlık grevi yaptıkları.
2. khk ile işten atılan kişilerin birçoğu başka iş bile yapamıyor. adam hukuk okumuş avukatlık stajı yaptırmıyorlar. yurtdışına çıkış yasağı koyuyorlar.
3. nuriye ve semih'in adli sicilleri tamamen temiz. hiçbir suçtan ne hüküm giymişler ne de dava açılmış haklarında.
4. seslerini kimse duymuyor fikrine gelince, madem seslerini kimse duymuyordu semih ve nuriye'yi neden içeri aldılar? bugün avrupa birliği'nden bile bırakılmaları ve işlerine döndürülmeleri yönünde talep geldi.
0
burya
(27.06.17)
khk ile binlerce insan işten atıldı ama başka işlere yöneldiler. şunu demiyorum. devlet seni işten attıysa kabullen. hakkını tabii ki ara. ama bu şekilde istediklerine de ulaşamayacaklar ki.

sicilleri nasıl bilmiyorum ama dhkp-c ile alakaları olmadığını sanmıyorum. en azından sempatizanları.

devlet bu. en ufak sesi bile bastırmak ister. ama çık dışarı ekşi'yi ve twitter'ı kullanmayan birine sor bu insanları. çoğu kimse adını bile duymamıştır. sadece solcu ufak bir kesim destekliyor.
0
🌸black mamba
(27.06.17)
polis yok hakim yok savcı yok. ee ne yapacaksın ?

asli mesele iş aş değil hak, hukuk. kendinden olmayanı zerre hak vermez bu çoğrafya egemenleri ama her zamanda buna karşı çıkacak ince memedleri karşılarında bulurlar.
0
danton
(27.06.17)
Sadece ufak kesimin desteklemesi yanlış oldukları anlamına gelmiyor?

Senin karakterin sessiz mücadeleyi tercih eder, başka işe girmeyi tercih eder, o içine sindiremiyor haksız yere işten atılmayı. İşinden atılan ve açlık grevine gitmeyen başka akademisyenler de var. Hatta direkt dhkp c'li olup açlık grevi yapmayanlar da var.

Herkesin karakteri ayrı. Şurada yirmi satır bizi açlık grevinin saçmalığına ikna etmeye çalışmak yerine çevrende böyle bir şey yaşasa herkesin tepkisi aynı mı olurdu onu düşün.

Açlık grevi saçma, OLABİLİR?
Çoğu kimse adını bile bilmiyor, OLABİLİR?
İsteklerine ulaşamayacaklar, OLABİLİR?

Yaptıkları eylemle size hiiiçbir zarar vermeyen insanlara saygılı olun, olmuyorsanız da içinizden olmayın lütfen.
0
6 yasimdan beri metal dinliyorum
(27.06.17)
haklarını araması yanlış demedim ki. bu eylemi yapma amacı ne? ilgi çekmek. e insanlar ilgi göstermiyorsa o zaman yanlıştır. yanlış olan yöntem. yoksa farklı bir şekilde ilgi çekmeye çalışsınlar. 90'lardaki solcu kafası bu. romantik bir düşünce. insanlar sadece öldükleriyle kalacaklar. siz de gelip ince memed diye güzelliyorsunuz.
0
🌸black mamba
(27.06.17)
@black mamba
bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya çalışmanın en güzel örneklerini koyuyorsunuz ortaya.

halkın %95 inin bilip bilmemesi önemli değil, o halkın %95i dediğiniz kitle hala bilmiyorsa bu olayı, bilse de sizin gibi düşünürdü zaten. esas sorun bu.

"dhkpc ile ilgili oldukları söyleniyor" filan gibi safsataları bırakın. aihm'e nasıl gidilir, nedir ne değildir onları da öğrenin.
iki insan yakında açlıktan ölecek, siz burada neler söylüyorsunuz. bu kadar saçmalamak size bile lüks.
0
luchetti
(27.06.17)
yahu nasıl halkın bilip bilmemesi önemli değil? sen sesini duyurmak için yapmyıor musun bu eylemi? duymuyor kimse işte. hükümetin de umrunda değilsin.

dhkp ile ilgili olmasının neresi safsata? en iyi ihtimalle sempatizanı bu insanlar örgütün. konuyu daha ilk duyduğumda açlık grevini öğrenince aklıma dhkp-c geldi. yanılmamışım da.

ben de onu diyorum açlıktan ölmesinler işte. ne yaparlar bilmiyorum ama hala 90'lardaki solcu kafasıyla açlık grevi yapmak kimseye yaramaz.
0
🌸black mamba
(27.06.17)
siz biliyorsunuz da ne oluyor işte? üzerine iki dakika kafa yormadan ezberden konuşuyorsunuz.

sizin başınıza gelirse -umarım gelmez- siz daha çok işe yarayacak şeyler yaparsınız. ve umarım yaptığınız şey karşısında "bunun kime ne faydası var yeeaa :(" diyen denyolarla karşılaşmazsınız.
0
luchetti
(27.06.17)
bak kılıçdaroğlu da eylem yapıyor. onu da sallayan yok. bu tarz direnişler zaten kimseye fayda sağlamaz günümüzde. hadi diyelim pasif direniş yapacaksın. kılıçdaroğlunun yaptığı da direniş. ne bileiym cumartesi anneleri var. pasif direnişin bile çeşitleri var. bu kafayla sadece kendine zarar verdiğinle kalırsın. romantik solcu kafası bu. bu insanlar ölünce "şehitlerimiz :(, yoldaşlarımız, direniş!!!111!1" diye malzeme çıkıyor size de işte.
0
🌸black mamba
(27.06.17)
Saçma ya da değil bir yorum yapmayacağım ama yaklaşık 20000 kişi khk ile işlerinden atıldılar. En yakın arkadaşım, yan masamda oturan kız fetöden atıldı, nuriye ve semihin atılma sebepleri olan boykota katıldılar diye çok sevdiğim bi arkadaşımın ablası ve eşi atıldı. Eee devlet geri almak istemiyor kimseyi, her şey göz önünde açlık grevi yaptılar diye nuriye ve semih'i alsalar diğerleri nolacak? Devletin geri adım atmayacağı bu kadar aşikar olan bir olay için açlık grevi yapmanın sadece kendilerine zarar verdiğini düşünüyorum. Eğer ben zaten yaşamak istemiyorum, öleceksem böyle öleyim diye düşünüp başladılarsa da yine çok üzücü, bu işlerden atılmak onlar için dünyanın sonu olmamalıydı.
0
ekaterina
(27.06.17)
sanırım black mamba'nın istediği insanların dağa çıkıp, ses getirmek için şehirlerde bombalar patlatması. Bimer üzerinden devletimizin savcılarına kendisini ilettim. Orada açıklar derdini.
0
protector
(27.06.17)
bana gayet onurlu, haysiyetli bir direniş olarak geliyor. nasıl direnirse dirensin, hangi yolu seçerse seçsin hepsi değerli insanlar. umarım amaçlarına ulaşırlar.
0
doxanikee
(27.06.17)
@protector ahahha ne kafası yaşıyorsun merak ediyorum. ne demişim ben yukarda? elinin altında internet var, aihm var. sen hala kalkıp 90'lardaki eylemleri yapıyorsan geri kalmışsın demektir. kanallar seni haber yapmıyorsa internetten duyur sesini başka bir şey yap. git kılıçdaroğlu gibi yürü ya da.
0
🌸black mamba
(27.06.17)
kullanıcıadımbuolsun + 1

İki insan dışında konuşayım.

Her gun o kadar çok eylem, o kadar çok direniş hareketi oluyor ki; hiçbirinden haberimiz olmuyor. Eğer her gün bianet, diken gibi siteleri takip etmiyorsanız, Türkiye'nin bir yerindeki direnişlerden haber almanız imkansıza yakın. Kazova Direnişi bilmemkaçıncı ayında ses getirdi, benzer direnişler de uzun sürede kamuoyu desteği gördü. Şöyle söyleyeyim kamuoyu oluşturan direnişler %1'i geçmez. Herhangi bir direniş televizyonda haber olmuyor, sosyal medyaya direnişçilerin ailesi ve arkadaşları dışında düşmüyor. Kılıçdaroğlu'nunki de direniş ama o önemli bir figür. O bir şey yaptığında haliyle haber oluyor. Uslu uslu direndiğinde kimsenin haberi olmuyor, kimse sesini duymuyor. Nuriye ve Semih 10 gün açlık grevi yapsalardı, haberimiz olacak mıydı? Bir iki en fazla 1000 kişinin okuduğu sitede haber olacaklardı, hepsi o. Direnişi abartmadığın sürece haber olmuyorsun, üstelik 'bir iki avuç solcu' damgası ile dalga geçiliyorsun ve kimse ciddiye almıyor, kimse görüşünü sormuyor, kimse 'Derdini anlat' demiyor. İnan bana, normalde kamuoyu oluşturulsa, onu geçtim, iki dakika dinleseler destek verecek insanlar bile kim olduğuna bakmadan 'Başınıza bu geldiyse bir nedeni vardır, gidin kendinize bakın' diyorlar. Sadece 'direniş', 'dayanışma' gibi kelimeler sol tandanslı olduğu için ne olduğuna bakmadan, iki dakika bilgilenmeden, neyin neden olduğunu bilmeden 'Iyyy, yivrançsin' yaftasını yapıştırıyor, yasadışı gözü ile bakıyor çoğu insan. Tabu oynar gibi bu kelimelerden kaçarak derdini anlatman gerekiyor, üstelik tam da bu kelimelerin anlattığını pasif, barışçıl bir yöntemle yaparken.

Açlık grevinin çözüm olacağını sanmıyorum ama gerçekten bir kamuoyu oluşturdular. Seslerini duyurabilmek için canlarını koydular ortaya, çünkü ses gerçekten duyulmuyor. Bir akademisyenin, bir eğitimcinin sesi ise zaten yutulur gider dakikalar içinde. Bir yandan büyük takdir ediyorum, hiç kimsenin yapamayacağı bir iş. Bir yandan 'Ah be, yitip gidecekler' diye üzülüyorum.

İki insana dönecek olursak, mahkemede beraat ettikten sonra, sakin sakin direnişlerine devam ederken, açlık grevi büyük destek ve tepki almaya başladığında birdenbire bir bakanın 'Bunlar DHKP-C'li' dendikten sonra, apar topar mahkeme kurulup tutuklanması bile yeterince ikna edici benim için.
0
aychovsky
(27.06.17)
bir eylemin ne zaman nasil sonuc verecegini tahmin etmek zor. gezi parkini hatirlayin. 10-15 kisiyle basladi, tum ulkeye yayildi. rte ucagina binip ulkeyi terk etti korkusundan.

nuriye ve semih'e gelince, asagida bazi arkadaslarin bahsettigi gibi kyk ile isinden uzaklastirilanlar herhangi bir firma'da is bulamiyorlar. devlet (akp), acik acik tehdit ediyor, firmaya yazi gonderiyor sen bu adami ise alirsan basina is acarim diyor. isten atilanlar, bari yurtdisina gideyim diyor. yok izin vermem diyor devlet, is de vermem (verdirmem) sana..burada acliktan oleceksin diyor. ve sen cikip diyorsun ki bu nuriye uzerine semih uzerine dhkpc suclamasi var falan da var filan da var. herhangi bir yargi karari var mi? cevap, yok. gecenlerde, internette nuriye ve semih'in yakin zamanda alinmis temiz kagidi vardi. haklarinda herhangi bir teror sucu vs yok.

kyklarla uzaklastirilanlarin %90ni akp'nin kendinden olmadigini bildigi tayfa. yani sen onlara yalakalik yapmazsan, seni pkkli dhkpcli ya da fethocu ilan etmemeleri icin bir sebep yok. bak, benim kardesimi kyk ile uzaklastirdilar. eminim burada da onun gibi onlarca, yuzlerce kisi vardir da sesleri cikmiyordur. bizim ailede, dayilardan-teyzelere kadar tut herhangi bir cemaat ya da akp ile baglantisi olan adam yok. biz, ataturkcu'yuzdur, mhpli akrabalarim vardir; ama akpye bir oy bile gitmemistir. nuriye ve semih'in basina gelenlerin kardesimin de basina geldigi icin neler oldugunu cok iyi biliyorum. akpnin nefreti, fethoculara karsi degil; cumhuriyet-demokrasi diyenlere karsi, halifeligi kaldiranlara karsi..

biz ailecek pkk vs turevlerinden nefret eden insanlariz. ama suan, siyasal islamcilardan daha cok nefret ediyoruz.

nuriye ve semih, neden bu aclik grevine basladi: cunku toplumun, kendilerine basina gelenlerini ogrenmesini istiyorlardi. ben, hukumette bir gram vicdan oldugunu dusunmuyorum. zaten olsaydi, hergun gelen sehit haberlerine karsi duyarli olurlardi. hatirlayin, zamanin basbakani-simdinin cumhurbaskani olen askerlerimiz icin "kelle" diyordu. kendileri altin klozetlere sicarken, copten beslenen insanlarin oldugu bir ulkede yasiyoruz biz. tum bunlari yapan, bilin adamlarda vicdan olur mu? semih ve nuriye bize, halka sesleniyor; vicdansiz haramzadelere degil..

elinin altinda internet var diyorsun da, turkiye'de genclerin bir kismi haricinde kim interneti bir seyler ogrenmek icin kullaniyor? internet, halkin geneline inebilseydi, suanki iktidar partisi olmazdi. insanlar, sacma sapan tvleri izlemekten baska bir sey yapmiyor. onlar da zaten, iktidar partisinin propaganda araci. sen, kac tane kanalda nuriye ve semih'in haberini gordun?

aychovsky+
0
ubi dubium ibi libertas
(27.06.17)
öldükleriyle kalacak olan,bit kadar bir kitlenin belli günlerde anmalar düzenleyip sonunda unutulacak olan kişilerdir.
saçma,gereksiz,manasız bir grev.
0
jamswety
(27.06.17)
bence de saçma gereksiz manasız ve bu insanların gerçekten de pkk ve dhkpc ile bağları olduğunu düşünüyorum :d
akp'den de nefret ediyorum ama solculuk adı altında kürtçülük yapanlardan da bi o kadar nefret ediyorum
onlara destek vermeliyiz diyenleri de anlamıyom? napcam ki destek vermek icin, ben de mi yemek yemiyim?
0
the beste
(27.06.17)
the beste +1

akp hükümetinden, çomarlardan, dincilerden ne kadar nefret ediyorsam kürtçülerden ve pkk sempatizanlarından o kadar nefret ediyorum. son zamanlarda sözlükte kürtçülük ve terör seviciliği çok arttı. mesela o kırmızı fularlı teröriste bir ton güzellemeyi okuyunca iyice nefret etmeye başladım.
0
nothing in my way
(27.06.17)
nuriye ve semih'in terorist oldugunu dusunen arkadaslar hangi kaynaga guvenerek oyle dusunduklerini yazabilirler mi? kaynak gtunuz mu? heyallahim ya..

hadi diyelim, bu adamlar uzerine bir suclama vardi. devlet neden bu vakte kadar bekledi? ben ogrencilerine kendi siyasi dusuncesini yansitan hocalarin bulunduklari pozisyonda tutulmalarini dogru bulmuyorum. yalniz bu herkes icin gecerli bir durumdur. siyasal islamcilarin da dusuncesini ogrencilerine empoze ediyorsa, onlarin da orada olmamasini istiyorum. geciniz bunlar, bin yil onceki ilkel kafaniz birakin artik.

bu ulkede akan kana, yapilan yolsuzluklara, haksizliklara karsi cikinca zaten terorist olursun.
0
ubi dubium ibi libertas
(27.06.17)
Nuriye ve Semih arkadaşımdır. Direniş sürecinde tanıştık, ilk gözaltıları yaşadıkları sıralar. Tutuklandıkları zamana kadar yanlarında olmaya çalıştım. Şimdi de eylemlerinin ve taleplerinin destekçisiyim.

Nuriye de, Semih de işinden atıldığının ertesi günü açlık grevine başlamadı. İşe iade davaları açtı, imza topladı, TBMM'ye gitti, fax çekti, insanlara neden işlerinden atıldıklarını anlattı, paneller düzenledi, tüm bunları yaparken ise defalarca kez gözaltına alındı ve polis şiddetine uğradı. Yaklaşık 6 aydır İnsan Hakları Anıtı heykeli önünde onlarla bir kez konuşmayıp "bence yapmamalılardı başka yollar var yani" demenin samimi olduğunu düşünmüyorum.

Tüm bunları görmezden gelmek demek, haksız ama güçlü olanın, yani şu anda devletin yanında saf tutmak demektir.

(bkz: açlık grevi ve ontolojik alçaklık)

Bunun haricinde, burada "ben de mi yemek yemiyim ya bence bağlantıları var yani :d" yazan insan en hafif tabirle ahlaksızdır. Bu insanlar her an geri dönülemeyecek şekilde sağlıklarını, hatta hayatlarını kaybedebilirler, ben göğsüm sıkışmadan, onları düşünmeden uyuyamıyorum, sizse kakara kikiri yapmanın derdindesiniz.

Nuriye'nin bir tek gülüşüne, Semih'in gitarıyla çalıp söylediği bir tek şarkıya kurban olun ulan.
0
sevgikusunkanadinda
(28.06.17)
Cevaplarin bir kismini ve sizin duyurunuzu okuyunca insanligimdan utaniyorum, kalbim paramparca. Biz ne zaman boyle olduk diye sormuyorum, zira bir onemi yok su noktada. Dhkpcli olsa ne olur olmasa ne olur? Kimin adalet hak edip etmedigine kim karar veriyor? kimin hukuk devletinde yasamayi hak edip etmedigine kim karar veriyor?
0
kassiopeia
(28.06.17)
@kassi şu yorumunu okuyan da sevgi kelebeği, hümanist biri sanacak seni. dhkp-c'li olsa ne mi olur? bak bu örgüt terör örgütleri listesinde. insanları öldürüyorlar. ama kalbin paramparça öyle mi? adil olmadığını nerden biliyorsun? dhkp-c'li iseler atılmalarının neresi adaletsiz?
0
🌸black mamba
(28.06.17)
black mamba, bahsettigim baska bir sey. siz diyorsunuz ki, birileri bir listeye insanlarin ismini yazdi, bu insanlar fetocu oldu ve isinden atildi, ok, ve bunlarin bir kismi baska bir is buldu onu yapiyor. onlar da yapsin.
ben diyorum ki, kim olursa olsun, birisi bir listeye bu insanlarin adini yazdi diye - geri donusu olmayacak sekilde ve yargi yolu kapali olarak - isinden atamaz. atamamali. kim olursa olsun. hukuk devletinin gerektirdigi ilkeleri benimsemek sureti ile yargilamani yaparsin, bu insanlarin teror orgutu uyeligini tespit edersin atarsin. ancak yasadiklarimiz bambaska bir sey.

evet ocalan cok kotu, pkk kaka, dhkpc katil, ucuz milliyetcilikten kusmak istiyorum artik. yarin adiniz dhkpcli listesine yazilir isinizden olursaniz adaletin herkes icin gerektigini anlarsiniz. cunku, boyle insanlar var! gercekten hicbir teror orgutu ile alakasi olmadigi halde isinden atilan, hicbir yerde is bulamayan - ve aslinda baska is yapmak zorunda da olmayan - sesini duyuramayan, yasami alt ust olan insanlar var. sadece muduru kendisinden hoslanmadigi icin ve adini o listeye yazma yetkisine sahip oldugu icin isinden atilan, birak teror orgutu uyeligini, survivordan otesini izlemeyen, apolitik insanlar var.
nuriye ve semih dhkpc'li diye aslinda var olan bu insanlara gozunuzu ve kulaginizi kapayarak yasayamayi secmek sizin tercihiniz.
0
kassiopeia
(28.06.17)
yasanan hukuksuzluga bir butun olarak karsi cikanlari populist bir yaklasimla terorist ilan etmek tam da gunumuz turkiyesine uygun. bu nedenle soylediklerinizi ciddiye alamiyorum.
ne onemi var evet. kim karar veriyor evet. idare ne zaman buna karar verir olmus?

Mahkemeler ne gune duruyor? ceza muhakemesi hukuku neden var? hukuk devleti, adil yargilanma, seffaf yargilanma ilkeleri neden benimsenmis? dhkpcli diye bunlari yoksaydik, bunun sonunu kim belirleyecek? kime gelene kadar bu ilkeler yok sayilacak? ne zaman bu ilkelerin yok sayilmasina dur denecek?

nuriye ve semih icin bu ilkeleri yok sayalim teroristler, peki black mamba ya da kassiopeia icin yok saymayalim'in kararini kim verecek? ne zaman ulke 'yeterince' yasanilmaz bir hale gelecek de ya hukuksuzluga dur diyelim diyecegiz?

ayrica, benim ve yasamim hakkinda en ufak bir fikriniz yok, benim humanist olup olmadigimin kararini vermek sizin haddinize degil.
0
kassiopeia
(28.06.17)
birileri "bence terörist yaa:d" demiş. şaka mı bu?

nuriye hoca'yı bizzat tanıyorum. sevecen, güler yüzlü biri. solcu bir kimliği olan biri ama ulu orta haykırıyor da değil. dhkp-c ya da pkk'lı ya da terörist falan olduğuna inanmıyorum! madem bağlantısı vardı ve biliniyordu, kamuoyu oluşturulana dek neden alınmadılar gözaltına?

açlık grevine başlamadan önce 200güne yakın oturma eylemi yaptılar. haberiniz oldu mu? peki neden oturma eylemi yaptılar? çünkü demokratik haklarını kullandıkları için cezalandırılar. berkin elvan protestolarına katılmasıydı nuriye hoca'nın suçu. 3 ay kadar tutuklu yargılandı, beraat etti. öyp'li idi ve tez yazıyordu. hapisteki süresi tez süresine eklenmediği halde zamanında teslim etti. bürokratik gevşekliklerle tezi zamanında kabul edilmedi ve öyp'den ihraç edildi. tazminata mahkum edildi... sonra iade davası açtı, kazandı. işine geri döndü.

kaybetmek hükümete dokunduğu için khk ile atıldı. yine haklar arandı. oturma eylemi yapıldı. sadece oturdular. polis gözaltına aldı. falan filan...

sonra açlık grevine başladılar. 4 ay oldu, insanlar haberdar olup onları desteklemeye başlarken soylu ya da soysuzlar terörist ilan etti kendilerini. bu kadar. tüm olay bu.

başta sorduğum soruyu tekrar soruyorum; madem bunların bağlantıları vardı daha önceden, neden daha önce yargılanmadılar ya da beraat edildiler?

iki kişi kendi işlerini geri almak için açlık grevinde değiller artık, toplumsal bir simge haline geldiler. zaten hükümet de o yüzden bastırmaya çalışıyor onları. önemli iki figür onlar.
0
dahinnotha
(28.06.17)
(23)

16 yaşındaki haliniz şu anki halinizi görse ne derdi?

passion rules the game
alın size soru.hatta siz ne cevap verirdiniz?ben bir şey demesine fırsat vermeden ağzını burnunu kırardım.sevgiler.danke.ekte de alakasız bir fotoğraf paylaştım ama olsun. görün neler var.
alın size soru.
hatta siz ne cevap verirdiniz?
ben bir şey demesine fırsat vermeden ağzını burnunu kırardım.
sevgiler.

danke.

ekte de alakasız bir fotoğraf paylaştım ama olsun. görün neler var.
0
passion rules the game
(26.06.17)
helal lan derdi.
0
bohr atom modeli
(26.06.17)
16 yaşındaki halim şu anki halimi görse, kaybedeceği o birkaç yılda neleri kaçıracağını ve neleri başarabileceğini görüp bir şeylere ciddi anlamda çaba sarfetmeye çalışabilirdi muhtemelen. Ya da, "vay amk!" deyip aynen devam da edebilirdi.

Ha ama ben de en azından iki tokat çarpardım namıssızın ağzına.
0
skooma
(26.06.17)
"Oha! Nasıl zayıfladım böyle?"
"Cidden bu kadar kadınla birlikte oldun mu?"

O zamanlar 100 kiloluk bir bakirdi, bu ikisini önemser diye düşünüyorum.
0
yirmisantim
(26.06.17)
Kim eskitti lan seni?
Naptın lan kendine yapraam?
Derdi.
0
[GODDARD]
(26.06.17)
gençler o yıllarda sahip olduğunuz hiçbir şeyi mi kaybetmediniz? illa ki takdir ederdi ama hiç "ya hacı bak ben böyleydim ama artık hiç öyle değilsin" diyeceği bir şey yok mu iyi anlamda?
0
🌸passion rules the game
(26.06.17)
Hayatının, karakterinin, kişiliğinin zaman zaman iyiye ve kötüye doğru ne kadar çok değişeceğini görünce inanılmaz şaşırırdı. Tüm bunları sen mi yaşadın, kötü olanları düzeltmenin bi yolu varsa hemen söyle düzelteyim derdi. Ben de saçmalama uzay zaman eğrisinde büyük bir sapma meydana getirebilirsin bütün dünyanın sonu gelebilir hiçbir şeye dokunma derdim :p

Bir de Şebnem Ferah'ı halen çok seviyo muyum diye acayip merak ederdi bak. Seviyorum kız üzülme :*
0
apartman teyze
(26.06.17)
Senin yaptığın seçimlerin.... +1
Kızım sen salak mısın neden odtüye gitmedin? Madem gitmeyecektin, gezseydin bol bol çalışmak yerine?
10 sene sonra karşılaştığımızda umarım aynı hataları tekrar yapmış olmazsın, görüşürüz canım derdi. Ve muhtemelen görüşmezdik.
0
irene
(26.06.17)
futbolu niye bıraktın lan gerizekalı! derdi kesin.
0
hemsta
(26.06.17)
"şu yaşta gelecekle ilgili isteğimi en azından yerine getirmişsin. eyv koç, helal, gg wp .
yalnız bir kaç sene sonra bir iki kişiyle tanışıcam hayatını kaydıramaya çalışıcam çünkü ben daha toyum ve salağım sen yine belini doğrultunca yazarsın..."

derdi..
0
qazaqwsx
(26.06.17)
ya ne kadar guzellesmissin, yerim seni. seninle gurur duyuyorum yapabildiklerinden oturu. optum.
0
fragile lady
(26.06.17)
Kendine gel ato derdi. Yapacak daha çok şey var.
0
6 yasimdan beri metal dinliyorum
(26.06.17)
diz çöküp tövbe isterdi.
0
kaledekiyalnizlik
(26.06.17)
beni özledin mi derdi.
0
lüzumsuz adam
(26.06.17)
Bu hale nasil geldin? Amk senin ne yaptin hayatinla? Beklebtim bu degildi, kat kat iyisini yapabilirdin nasil bu kadar bosverdin?
0
senialanaglasinalsinsikinicaliyabaglasin_yine
(26.06.17)
Çok şaşırır, mutlu olurdu. Muhtemelen istediklerini yapabildiğini gördüğü için daha bi güvenle devam ederdi hayatına.
0
hayde bre
(26.06.17)
"Oha ne ara dana gibi yedin de bu kadar kilo aldin??"
Ve "ne zamandir beri bu kadar kayipsin?" derdi.
0
kuehles blondes
(26.06.17)
vay be derdi.
0
embermane
(26.06.17)
yine mi planladığın gibi olmadı derdi herhalde.

hiçbir şey planladığım gibi olmadı valla sevgili 16 yaşındaki ama üzülme, planlamaya devam ediyorum.

yalnız, çoğunluğun o dönem için beklentilerinden iyi durumda olması şaşırtmadı değil.
0
yaraticinick
(26.06.17)
iyi bok yedin.
0
Apocalypse
(26.06.17)
Food please, gold please derdi. O yaşta çocukla anca eycof atarım ben. Dul olduğumu öğrenirse dayı sen naaptın yaa diyebilirdi, neyse saçları dökmemişin bari diye teselli edebilirdi. Ben de göksen sana asla yüz vermeyecek derdim. Sustururdum pici.
0
kargn
(26.06.17)
sıçmış batırmışsın her şeyi derdi büyük ihtimal. ben de bu kadar mendebur olmanın nedenlerinden biri gay olmanmış onu keşfettik bu arada, en azından üniversiteye başlarken aklında olsun kanka derdim. bir de kardeşine iyi davran, bildiğinden çok daha fazla orta noktanız var derdim.
0
peki madem
(26.06.17)
"Peki, oluuur" derdi son hale.
Bayağı bir şeye çok şaşırırdı, olan bitene "Yuh, valla mı" derdi ama.
0
aychovsky
(26.06.17)
Çok zayiflamişsin derdi.
Bu kadar hırslı olmana değmemiş derdi.
0
cabiday
(26.06.17)
(5)

Bodrum tatili

oscardozo
Yüzme bilmeden bodruma tatile gidilir mi ?
Yüzme bilmeden bodruma tatile gidilir mi ?
0
oscardozo
(26.06.17)
Git öğrenirsin
0
gozu acik sevisen yahudi
(26.06.17)
Orada öğrenilir gitmişken, niye gidilmesin? En kötü, öğrenilmese bile suda top oynanır, çimilir, boy geçmeyen yerlerde takılınır.
0
aychovsky
(26.06.17)
ben biliyorum, çok iyi bilmyorum ama suya girmek hoşuma gitmiyor hiç. yine de bazen gidiyorum o tarz tatil beldelerine. atmosferi farklı sonuçta. otur biranı iç.
0
bohr atom modeli
(26.06.17)
gidilebilir, muhakkak özenip sığ kısmında takılırım diye suya girersin. sırf bu yüzden yalıçiftliği ya da olimpos(bodrumda değil bura gerçi ama) gibi suyu bi anda derinleşen yerlere gitmemeni tavsiye ederim, çünkü harbi bi anda derinleşiyor.
0
yuto
(26.06.17)
Gidilir niye gidilmesin tatil yerleri yada tatil yapmak sadece yuzmek degil onun disinda trilyon tane aktivite var.
0
goodenuff
(26.06.17)
(17)

olumlama hakkında ne düşünüyorsunuz?

Apocalypse
sb.kimsesizlerin sesi olmaya geldim, büyük bir linçe de uğrayabilirim ama içimde kalmasın istedim.bu konu hakkında düşündüğüm tek şey, koca bir saçmalık olduğu. başta güldüm, çünkü bu kadar büyük bir trolleme görmek beni güldürdü açıkcası... sonra... bir dakika... galiba trolleme yok burada... nasıl
sb.

kimsesizlerin sesi olmaya geldim, büyük bir linçe de uğrayabilirim ama içimde kalmasın istedim.

bu konu hakkında düşündüğüm tek şey, koca bir saçmalık olduğu.

başta güldüm, çünkü bu kadar büyük bir trolleme görmek beni güldürdü açıkcası... sonra... bir dakika... galiba trolleme yok burada... nasıl yani? insanlar ciddi mi? bir dakika ya, ciddi misiniz?

bu dandik kuantumcu saçmalığı değil mi? ben mi yanlış biliyorum.

internete yazdım bakayım, nedir diye:

"Bilinçaltınızın yaptığınız olumlamaları kabul edebilmesi için 21 gün gerekmektedir. İşte bu nedenle; bir olumlamayı 1 ay boyunca sürdürmelisiniz. Bu konuda daha başarılı olmak için olumlamanızla alakalı sözcükleri gün içinde daha fazla kullanmayı deneyebilirsiniz."

hmm 21 gün.

"Örnek vermek gerekirse;
Mutluluk olumlaması yapan biri, gün içinde neşe, gülümseme, eğlence, hoşnutluk, sevgi gibi kelimelerle düşünme taktiğini geliştirebilir. Tüm bunlara ek olarak; olumlamanızı sabah kalktığınız anda ve gece yatmadan önce yapmanızın daha tesirli olacağını bilmelisiniz. Mesela; sabah kalktığınızda sesli bir şekilde ve tüm hücrelerinizle inanarak birkaç kez “mutluyum” demelisiniz."

ne?! bir dakika, ne?

"Sakin ve içtenlikle yaptığınız olumlamayı ses kaydı alabilirsiniz. Gün içinde hatta uyurken bu ses kaydını dinleyebilirsiniz. Çünkü bu şekilde benimsediğiniz çekirdek inanç daha kolay kırılacaktır ve olumlamanız bilinçaltınıza daha rahat ulaşacaktır. "

şaka mı bunlar?

sabah kalktıktan sonra ve yatmadan önce "mutluyum" diyerek bilinç altına mutluluk aşılamaya çalışmak yerine mutlu olduğunuz şeyleri yaparak mutlu olmanız daha muhtemel ve sağlıklı olacaktır. mutlu ve saçmalıklardan uzak bir hayat dilerim.
0
Apocalypse
(26.06.17)
Seni hayal kırıklığına ugratmayacagımı biliyorum ama ben inanıyorum buna:)
0
Kalinka
(26.06.17)
Zavallı fizikçiler, kuantum konusu şöyle şeylerde kullanıldıkça laboratuvarlarında ürperiyorlardır sanırım. Ben seni destekliyorum. Sahte bilimin tutulur yanı yok.
0
kobuzchu kiz
(26.06.17)
Aman tanrım, vegas şaşkınlığımı gizleyemeyeceğim; telkinin nasıl faydası yok diyebilirsin. şaka gibi. telkin dediğin şey insanları ipten alıyor.

apocalypse; şimdi bu bahsini ettiğin durum; hayatında bi' olumlu bi' olumsuz gelişme varsa haklısın ancak; arka arkaya olumsuzluk gelirse bunu kullanarak çıkılabiliniyor.

bir de başa gelmesi lazım bunları anlamak için, öyle uzaktan olcek iş değil. mutluluğu çağırarak iyi hissedermisiniz bilmiyorum ama mutsuzlukları düşünmezseniz daha iyi hissedeceğinizi biliyorum.
0
mete kudur
(26.06.17)
insanlar özel olduğuna, diğerlerinden farklı olduğuna inanmak ister. bu tip akımların çoğu da bu zayıflıktan faydalanıyor.

bunun dışında sorun değil çözüm odaklı olmak ve hedefe gidiş konusunda motive olmak her zaman avantajlıdır. basitçe insan nereye bakarsa, ne ararsa onu görür. ayrıca psikolojide çoğu durumda şikayet ediyor olsak bile içine düştüğümüz durumu çoğunlukla kendimizin seçtiği görülüyor.
0
orpheus
(26.06.17)
Sana katılıyorum. Ben de aşırı uyuzum böyle "şimdi kendimizi iyi hissedeceğiz ve mutlu olacağız" tarzı muhabbetlere. Bi faydasinin oldugunu da sanmiyorum.
0
nundu
(26.06.17)
Bu iş biraz karışık.

Genel olarak 'Güzel şeyler söylersem 21 günde olur' gibi şeylere inanmıyorum. Kuantum, enerjiler, feng shui'ler falan benim için sapsahte bir şey. Kesinlikle inanmıyorum.

Yine de inandığım şu: kendi kendini inandırma ile ilgili bir milyon çalışma var. İlk çalışmalardan biri de şu.
search.proquest.com
link.springer.com


Örneğin, sporcuların maça çıkmadan önce 'Başarabilirsin, güven kendine' demesi ya da sunum yapacak olan birinin kendi kendine 'Heyecanlanma, sakin ol, nefes al ver' demesi, aynaya bakarak kendini gaza getirmek gerçekten kendine güveni yerine getirmek olumlu yanları olduğu kanıtlanmış yöntemler. Aynı şekilde, başkasının sana verdiği konuşmayı hayal etmek de aynı etkiyi yaratıyormuş daha ilginci. Yani, 'Kendi kendine konuşana deli derler' baskısı varsa, başkasının bunu söylemesi bile aynı rahatlığı verebiliyormuş. (Bir yandan da hayal kurmanın bazı büyük yıkıcı etkileri de var)

Bu yöntemlerden mucize beklememek gerek. Yani, sen sunuma hazırlanmadıysan istediğin kadar kendi kendine konuş, fayda etmez ama iyi hazırlandığın bir sunum için, hafif bir anlık anksiyete varsa onun üstesinden gelinmesinde yardımcı olabilir.

Örneğin, şurada kendi kendine konuşmanın yönetim performansı üzerine etkisi var.
onlinelibrary.wiley.com

Atalarımız bunu 'Bir şeyi 40 kere söylersen olurmuş' derler. İngilizcesi de 'Fake it tilll you make it'. Bu da bilimsel olarak şu şekilde açıklanıyor ve kanıtlayan çok çalışma var: Birisi size bir gün aptal dedi diyelim. Ona o gün inanmazsınız ama sürekli insanlar başınıza aptal olduğunuzu kakalarlarsa, bir süre sonra ilk önce şüphe başlarmış, 'Ya hakkaten aptal mıyım' diye, sonra da kabullenme başlarmış. Aslında ilk önceki hali ile değişen şey zeka değil. Zeka önceden neyse hala o, aptal dediği için insan aptal değil. 40 kere aptal dendiği için aptal olmuyor ama insanın güveni düştüğü için normalde yapacağı basit bir işten çekinerek aptal gibi görünmesine ve ötesinde aptal olduğuna inanmasına neden olabiliyor.

Ayrıca, minör depresyondan kurtulma için tavsiye edilen uzun süreli yöntemlerden biri de sahte gülmedir. Zorla gülmenin minör depresyonu ortadan kaldırdığını belirten de çok çok çok çalışma var. Tam bir 'fake it till you make it' durumu var. Bir süre sonra gülmek refleks haline geliyor ve bu da insan vücudunun biyokimyasını etkiliyor. Dolayısıyla sahte bir gülüş insanın bakış açısını bir miktar değiştirebiliyor.

Bunun yukarıdaki gibi 'Sabah üç rekat söyle', 'Akşam suyunu iç tekrar söyle' gibi kuralları olan bir 'kuantum' kisvesi altında olması sorun. Yoksa, bana şu motivasyonel, kişisel gelişim sözleri de çok komik geliyor.
s-media-cache-ak0.pinimg.com
www.inspirational.quotesms.com
Bu tarz şeyler bana oldukça komik ve gereksiz geliyor.

Ancak, bir de plasebo etkisi var. İnsanlar bu şekilde iyi olacağını düşünerek gerçekten iyi hissedebiliyorlar. Üstelik, bu sahte bir mutluluk etkisi falan da değil, bildiğimiz gerçek mutluluk. Yani, inanmaya da bakıyor iş biraz. Din gibi. Ölünce cennete gideceğine inanırsan mutlu oluyorsun ama buna inanmazsan, ölümden sonrası düşüncesi mutluluk vermiyor.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta şu. Olumlu düşünmek güzel ve mutluluk verici ama bunun bir temeli olması gerekiyor. Örneğin, mutsuz bir insanın sabah 'Mutluyum' diye zorlayarak fırlaması onun mutsuzluk kaynağı ile yüzleşmesini engelleyebilir. Bir de bariz bir mutsuzluk kaynağı varsa, doğru olanın o mutsuzluğa koyvermek gitmek olduğunu söylüyorlar. Örneğin, bununla ilgili bir vaka vardı. Babasının ölümünden sonra hiç ağlamayan ve hafif uyuşuk bir şekilde hayatına devam eden bir kişi, üzüntüsünü içinden atamadığı, sisteminden çıkaramadığı için önce pasif agresif, sonra da saldırgan hale geldiğini söylüyordu. Örneğin, sevgiliden mi ayrılındı? Sabah kalkınca söylenecek iki uç var: 'Bundan sonra ne yapacağım? Neden böyle oldu? Hayat nasıl devam edecek şimdi?' grubu bunlardan biri, diğeri de 'Mutluyum' diye inkar etmek. Olabilecek en ideali ise 'Üzülüyorum, ağlayacağım, kötü durumdayım, kusana kadar da ağlayabilirim ama ileride geçecek. Geçene kadar böyle hissediyorum'.

Bu çalışmaların söylediği şu. Eğer ekstra bir durum yoksa; şartlar uygunsa ya da o kötü şartlardan kaçılamıyorsa, kendi kendine olumlu olumlu gazı vermek aşırı faydalı bir şey. Bir gün, iki gün değil; 21 gün olduğunu ya da belirli kalıp ritüellerin buna yardımcı olacağını sanmıyorum ama bir süre sonra o olumluluk insanın karakterinin bir parçası olabiliyor. Bu da hayatı güzel yapan etmenlerden biri. Bir anlamda, bir kanser hastası için moral ne demekse, bir insan için de telkin o. Her şeyin üstesinden gelemez ama bazı küçük şeylerin üstesinden gelecek gücü verir.

Bir de atalarımızın bize yaptığı en büyük kötülüklerden biri de 'Kendi kendine konuşana deli derler' meselesi. Olumlama için olmasa da, insanın kafasındaki muhasebeyi sesli ve kendi kendine yapması düdüklü tenceredeki basıncı alıp patlamasını önleyen en basit yollardan biri.
0
aychovsky
(26.06.17)
duyurudakiler gerçekten de üzerlerindeki negatif enerjiyi (!?) dağıtmak için buna başladıysa bariz saçmalık. telkin konusunda ise söylenenlere katılabilirim.
0
zgrydn
(26.06.17)
""Mutluluk olumlaması yapan biri, gün içinde neşe, gülümseme, eğlence, hoşnutluk, sevgi gibi kelimelerle düşünme taktiğini geliştirebilir.""

Yukarıda alıntıladığım kısım bir eylem. Sana sadece düşünmek gibi geliyor ama sadece düşünmek değil bu. Çünkü düşünmek, istediğin fikirleri düşünmek ve istediğin duygulara bürünmeye çalışmak da birer eylemdir.

Kelimeler bu eylemlere zihni hazırlarlar. Çünkü kelime etkidir, elde etmek istenen düşünme tepkidir. Bence çok önemli. İnsanın kendini dış etkenlerin doğrudan müdahalesiyke değil de, onlardan tamamen sıyrılıp sadece kendi düşüncesi ve bilinciyle yönetmesi çok muazzam bir şey.

Emin ol zihni bu afrika açlığında yaşayan milyarlarca insan var!

Mevzu sadece telkin/olumlama ise, ben bu yolla sigara bağımlılığından kurtuldum. Sırf tembelliğimden ötürü bunu diğer sorunlar için kullanmayı bıraktım. Yoksa bizzat yaşadığım bir şey yani. Buna faydasız demek yanlış olur. Ama faydalı olan şey yalnızca olumlamalar değildir, bir iş birliği ve denge ve hatta uyum gerekir. Bunun farkında olmak lazım. Bu anlamda, yani "işlerin sadece telkinle çözülebileceği fikri yanlıştır" noktasında evet çok haklısın.

Telkin eğer duygulanımı uyandırmıyorsa, yani kullandığımız kelimelerin ifade ettiği duyguları, kelimelerin anlamlarını hayalimizde canlandırdığımız sırada yaşamıyorsak o telkin zaten bozuk plaktan başka bişey değildir. Mesele zaten duygularımızı düşüncelerimizle, düşüncelerimizi duygularımızla ve en önemlisi de kendi hür bilincimiz ve hür irademizle değiştirebilmemiz. Konu bu. Kimi telkinle yumuşar kimi davranışla kimi ikisinin birleşimiyle kimi sadece bilgi edinerek... insan sayısı kadar çeşitli tedavi ve yöntem var. Çünkü insan biricik. Her bir yöntem bir başkasına %100 tesir etmeyebilirse de yol gösterir, çağrışım yaptırır.

Yani papağanın konuştuğu kelimeden ben alınganlık edersem daha kolay iyileşirim. Ama papağanın savurduğu hiç akla hayale gelmeyecek -mesela- küfürlere karşı en ufak bir tepkim yoksa o zaman çok daha zor iyileşirim. Yani olay çok daha derin. Mesele budur kanımca.
0
yaren
(26.06.17)
saçmalık. hatta gavurlar daha kolay özetlemiş: fake it 'til you make it (hatta aychovsky demiş benden önce).
herkes kolay yoldan bir şey aradığı için bu tür şeyler ortaya çıkıyor. işe yarıyorsa onlara ne mutlu.

ayschovsky'nin yolladığı makalelerde çok basit eleştirilecek noktalar var ama son zamanlarda çıkan biyolojik temelini alan da makaleler varmış. o yüzden bilemedim.

kız düşürmek için iyi olabilir gençler düşünün bunu
0
passion rules the game
(26.06.17)
Bu konuda bir araştırma okumadım. Fakat nöropsikoloji alanında okumuş olduğum bir makaleye dayanarak işe yarama ihtimalinin olduğunu belirtebilirim. Okumuş olduğum makalede ağza yatay olacak şekilde bir kalem tutturuluyor ve gülme pozisyonu aldırılıyor. Daha sonra beyin görüntüleniyor. Ortaya çıkıyor ki beyin bu kişinin güldüğünü sanıp ona göre mutluluk hormonu salgılıyor. Yani beyin yanıltılmış oluyor. Bu nedenle düşünce ve duygu boyutunda telkin ile kontrol sağlanabileceğini düşünüyorum. Fakat telkine bir ay boyunca devam edeyim ve ay sonunda sınavdan geçeyim, zengin olarak kalkayım, six pack'lerim çıksın vb. söylemler zaten konu dışı olduğundan bu konuda konuşmaya gerek yok.

@Aychovsky'nin yazdıklarını sonradan gördüm. Benim belirttiğim araştırmayı da onunkilerin yanına ekleyebilirsiniz... :)
0
elitist
(26.06.17)
21 gün sadece belirli cumleler soyleyerek bir seylerin degisecegine inanmıyorum. Insanlar genelde sever boyle rakamsal kesinlikleri. Daha da inanirlar. O yuzden 21 rakaminin uyduruldugunu düşünüyorum.

Ama bilinçaltının gerçekliği ayırt edemeyip nasılsan oyle oldugunu kabul etmesi olayı mantikli geliyor. Yukarıdaki ağza cubuk koyup gülme şekli alındiginda beynin tepki vermesi ornegi gibi. O yüzden olumlamayı bilmem ama olumsuz dusuncelerle kendini sabote etmek diye bir sey kesinlikle var bence. Yani 21 gün mutluyum dersem mutlu olur muyum bilemiyorum ama surekli bende şans yok, kesin bi aksilik çıkar, ne istedim de oldu ki gibi cumleler kuran bir insanin hayatinin hicbir zaman istedigi yönde gitmeyeceginden eminim. Buna inanıyorum. Negatif telkinler kesinlikle negatif durum yaratıyor. Olumlu telkinlerin de beyni kandırıp ona göre davranması konusunu biraz daha arastirmak lazim. En azindan ruh halini degistirmesi cok mümkün.

Bence dümdüz olumlu cümle kurmaktan ziyade zihinde canlandırmak önemli. Bunu bilinçli olarak yapmadım ama iyi ya da kötü, insanın kafasında hissederek yasadigi sahneler cogu zaman gerceklesiyor. Cok defa yasadim bunu. Bir açıklamasi vardir diye dusunuyorum. Bunun ne olduğunu bilmiyorum , Olumlamaya degil ama buna inanıyorum sanırım.

Dusuncelerin gercege donusmesini cok hafife almamak lazim ama tüm bunların "her şey senin elinde, sen istersen her şey olur, senin zihnin dışında baska dış faktorlerin onemi yok yeter ki düşün" boyutuna getirilmesini abartılı ve gercekten uzak buluyorum.
0
aquarium
(26.06.17)
psikolojide böyle bir şey vardır mutluyum demekle mutlu olmakla dünyaya daha pozitif bakabilirsiniz ama bir çok insanın toplanıp olumlama yapması yanlış olur ve yeteri kadar etkili olmaz görüşündeyim. insan kendi kafasının içinde mutluyum deyip bir şeylere olumlu yönden bakabilir fakat bunu bi kural gibi yapmak sürekliliğe maruz bırakmak olumluluğu zorunlu kılar ve zorunlu olan şey de psikolojimize zarar verir nitelikte bi etki bırakır bence.

yani, gidin yalnız olumlayın, ama saçma yaşam koçları gibi oooh rahat bi nefes alıyoruz ve mutluyuz şeklinde de değil.

bakın en basitinden normalden fazla bir şekilde empati yapmak size olumlama yaptırabilir. çünkü sürekli başka şekillerde düşünüyor olursunuz ve kendinizi karşıdakinin yerine koyduğunuzda yaptığı şeyler birden mantıklı olabilir. bu bi olumlamadır. yani olumlamayı bi kural gibi değil bi karakter özelliği gibi kullandığınızda daha iyi oluyor bence.

ki bu zamana kadar gördüğüm tüm güzel karakterli ve olumlayıcı insanlar buraya çalışarak değil karakterinde varolarak geliyordu.

ben olumlamaktan bunu anladım yanlış anladıysam kusuruma bakmayın.
0
freetakilir
(26.06.17)
@aquarium zaten olumlu biri olmak, olumlu düşünmek güzel şeyler, çok da severim öyle insanları ama bu olay öyle değil ki, son cümlede de söyledim neden sabah akşam "ben mutluyum, ben mutluyum" diyeceğine, en sevdiği yemeği yiyip gerçekten mutlu olmasın, arkadaşlarıyla buluşup iyi vakit geçirip mutlu olmasın?
0
🌸Apocalypse
(26.06.17)
iyi bir müslüman olup cennete gideceğine inananlar buna mı inanmıyor anlamadım :D
0
sanrı
(26.06.17)
@apocalypse zaten en sevdigi yemegi yiyerek, arkadaslariyla vakit gecirerek mutlu olabilen insanlarin bunlara ihtiyac duydugunu sanmıyorum. Artık hicbir seyin yolunda gitmedigini dusunen, dipte hisseden insanlar çıkış yolu olarak bari mutluyum diyeyim de beynimi kandirayim diye dusunuyor olabilir. Ama ben duygu olmadan sadece söylem ne kadar ise yarar emin degilim. En azindan ruh halimi biraz toparlayabilir miyim diye dusunuyor olabilirler. Ama bence 21 gun olumlama yapacagim diye bir zorunluluga girmek insana kendini surekli "mutsuzum 21 gun sonra mutlu olacagim" mesaji verdigi icin hicbir sonuc alinamayacaktir.
0
aquarium
(26.06.17)
@aqurium alkışladım vallahi, haklısın.
0
🌸Apocalypse
(26.06.17)
Anahtar kelime: (bkz: nöroplastisite)
0
devilred
(26.06.17)
(12)

Borca girip Amerika'ya gidiyorum

chess.is.my.life
Merhabalar;Üniversiteden geçen sene mezun oldum. Yabancı bir firmada 4 aydır çalışıyorum. Çalıştığım yer kötü değil fakat içimde sürekli bir gidip gezmek, tekrar oralarda olma isteği var. Şu an işimde devam edip, 4-5 yıl sonra yükselip akabinde evlenip rutin bir hayat düzeninin içinde, yıllık izinle
Merhabalar;

Üniversiteden geçen sene mezun oldum. Yabancı bir firmada 4 aydır çalışıyorum. Çalıştığım yer kötü değil fakat içimde sürekli bir gidip gezmek, tekrar oralarda olma isteği var. Şu an işimde devam edip, 4-5 yıl sonra yükselip akabinde evlenip rutin bir hayat düzeninin içinde, yıllık izinlerimi bekleyip kazandığım parayı harcayacağım bir şeyler şimdilik istemiyorum. belki bu kararı aldıktan sonra benim için her şey çok daha kötü olacak. pis işlerde hak etmediğim muameleri göreceğim. bin pişman olacağım buradaki hazır işimi bırakıp gittiğim için. daha iyi olacağının garantisi yok. ama yine de gitmek istiyorum, çünkü istiyorum. içimden bu geliyor. yarın öbürgün benim için en kötüsü olsa bile, bunu istemiştim ve olmadı deyip yoluma bir şekilde devam edebileceğime inanıyorum. bu da benim bir sonraki kararlarımı daha sağlıklı verebileceğime inandırıyor.

3 yıl önce work&travel yapmıştım. iyi para kazanıp amerika'nın birçok şehrini gezme fırsatı bulmuştum. muazzam keyifli gelmişti ve çok sevmiştim her şeyi. şu an tekrar gitmek istiyorum. fakat param yok. ama şunu gördüm ki, amerika'da kaçak şekilde çalışıp, para kazanmak kolay.

düşüncem şöyle, 2 arkadaşım ile birlikte borç para çekip dil okuluna gitmeyi planlıyoruz. bu borcu yayabildiğimiz kadar uzun vadeye yayacağız. dil okuluna giderken mümkün olan maksimum çalışmayı hedefleyip, olabildiğinde para kazanmaya çalışacağız borçlarımız ve hayatımız için. daha sonra gerekirse bir toefl yeterliliği verip yüksek lisansa girmek istiyoruz. ortalama 3 yılı kapsayacak bir plan.

ingilizcemiz B2 seviyesinde, ben ve 2 arkadaşlarım daha önce amerika'da çalıştı. hepimiz iyi üniversitelerin iyi bölümlerinden mezunuz.

samimi bir şekilde duygu ve düşüncelerimi dile getirmek istedim. gülüp eğlenip dalga geçebilirsiniz, sizden beklediğim sizin de bu konuda samimi düşüncelerinizi beyan etmeniz ve tavsiye vermeniz.

şimdiden kucak dolusu sevgiler.
0
chess.is.my.life
(24.06.17)
Güzel plan. ben şuan sevdiğim değer verildiğim geleceği olan ve değerimin üzerinde maaş aldığım bi işte olmasam aynısını yapardım ancak şuan g.tüm yemiyor maalesef tüm bunları bırakıp gitmek. Senin kaybedecek bi şeyin yoksa bas git.
0
Mcfly
(24.06.17)
Bana pek gerçekçi gelmedi. Yüksek lisans ücretleri fazla diye biliyorum. Kaçak çalışmak belki kolay ama kaçak çalışılan bir işte hem yaşamaya hem de eğitime yetecek kadar para kazanmak zor. Sağlık sigortası yaptırın mutlaka. En kötü geri dönersiniz. Başarılar.
0
dissendium
(24.06.17)
ingiltereden yazıyorum bence hiç bu işe kalkışma hayatını yakarsın
0
darkknight
(24.06.17)
Eger burada mal mulk yoksa bankalardan yuklu miktarda kredi cekebilirsiniz.
0
goodman
(24.06.17)
Bence gerek yok.Başka ülkeye bakmanı öneririm :)
0
sorunvar
(24.06.17)
Kanada vatandasi olmak icin once gocmen statusu almak lazim. O statuyude her kanadada okumaya gelene vermiyorlar. Kanada'nin avantaji su olur okurken calisma izni cikartabilirsin.
0
duyurumvar
(24.06.17)
Birinci paragrafinin tamamina katiliyorum, umarim vazgecmezsin, insallah planin da istedigin gibi gider
Yeni mezunsan mutlaka mutlaka mutlaka denemelisin.
0
kassiopeia
(24.06.17)
arkans bile bakma. ben de çok iyi bir ünv mezunuyum çok iyi şirketlerde çalıştım kendi işimi kurdum tr de. ama yaş oldu 35, evlendik ve çocuk planları devreye girdi. amerikaya bir kere gittim ve kesinlikle orads yaşamak istiyorum ama şu an şartlardan ötürü yapamıyorum. sanırım daha baya gençsin arkana bile bakma dostum dene gör bak şansını. olur olmaz ama içinde de kalmaz. en en körü geri dönersin yalın genç yine başlarsın. kaybın olmaz, ama içinde de kalmaz
0
oscar
(24.06.17)
Plan güzel ama şunu hatırlatmam gerek. Work & travel, turist, exchange student, vb. olarak gelmek ile yaşamak apayrı şeyler. Work & travel'daki bol arkadaşlı, bol gezmeli, bol kafa rahatlı, partili ortamı ya da Erasmus gibi ortamı bir daha bulacağınızı düşünerek gelmeyin. Beyaz yakalık bir iş olacağı sürece bol bol talepkar patronlar olacak. Kaçak olursanız biraz daha zor olacak. Kaçak çalışarak millet para kazanıyor da, her an yüreği ağzında yaşıyor ve kimsenin yapmadıkları işleri kaçaklara kakalıyorlar. Bunu düşünerek geliyorsanız olan çok güzel. Kaybedeceğiniz şey şu: Kaçak yakalanırsanız, bir daha dönemeyebilirsiniz.

Cesaret kırmak için yazmıyorum, romantik olmayın ama bu hayalden de vazgeçmeyin tabii ki. Burada bir kişi ile tanıştım, kaçak kalmış ve 8 yıl evine gidememiş, türlü türlü işler yapmış. Herkesin bambaşka bir hikayesi var; çoğu eğlenceli değil ama hepsinin de bir ödülü olmuş bir şekilde. Gerçekten dayanabilirseniz siz de kavuşabilirsiniz, dayanmazsanız en kötü geri döner, yine bir şey kaybetmezsiniz.
0
aychovsky
(24.06.17)
Eger amerikada kalici olmak istiyosan, kacak calismak yapacagin son sey olsun.
0
baldur2
(25.06.17)
Yüksek lisans ya da doktoraya başvurabilirsiniz, yüksek lisansa burslu almaları çok zor tabii, o şekilde para kazanabilirsiniz. En azından F1 vizesiyle gidersiniz, yine çalışma izniniz kısıtlı olacak, ama fazladan kaçak çalışılabilir. Amerika'da böyle bi kaç kişiyle tanıştım, gayet de mutlulardı hayatlarından ama ömrünüzün sonuna kadar hediyelik eşya dükkanında çalışmak zorunda kalırsanız mesela? Bence hayallerden vazgeçmemek lazım, bu sizin hayatınız, burda herkes kendi sınırlı dünya görüşü kadar size tavsiye sunar. Bakın ben de gördüğüm bir kaç örnek üZerinden size bir şeyler sundum, ne kadar gerçek?
0
damba
(25.06.17)
ülkenin iyi üniversite ve bölümünden mezun olupta hangi "legal" fırsatları kovaladınız ve denedinizde, cahil biri gibi kaçak çalışmaya gidiyorsunuz merak ettim? Türkiye'de iyi eğitimli insanda, başka ülkelerde yasal yollari bile ciddi ciddi denemeden, kaçak iş yapmaya gidiyorsa, ne diyeyim. kolay gelsin. kaçak iş vs. yapacaksanız doğuya da gidebilirsiniz aklınıda olsun, pek bir farkı yok hukuksal olarak.

Birgün olurda yurtdışında Türkler şu yasadışı işte yakalandı vs. haberlerine katkınız da olursa, ne mutlu size.
0
christopher nolan
(25.06.17)
(53)

21 gün olumluyoruz

Kalinka
Arkadaşlar üzerimdeki negatif enerjiyi dağıtmak adına 21 günlük bir olumlama yapacagım. Olay söyle olacak sabah kalktığımda ve tam uykuya dalarken belli cümleler söyleyeceğim kendime. Gün içinde de tekrarlayacağım bunu.Bana katılmak ister misiniz? Denemenin faydalı olacağını düşünüyorum. Bir grup ol
Arkadaşlar üzerimdeki negatif enerjiyi dağıtmak adına 21 günlük bir olumlama yapacagım. Olay söyle olacak sabah kalktığımda ve tam uykuya dalarken belli cümleler söyleyeceğim kendime. Gün içinde de tekrarlayacağım bunu.
Bana katılmak ister misiniz? Denemenin faydalı olacağını düşünüyorum. Bir grup oluşturur ve olumlamalar ne yönde gittiğini konusuruz.
0
Kalinka
(24.06.17)
Sonra ne olacak?
0
Traveller
(24.06.17)
Ben varım!
0
megalomaniac
(24.06.17)
@Traveller sonrası için zaten olumlamaya başlamadan önce herkesin kendi için çizdiği bir hareket planı olacak. Olumlama yaptıgı seyi hayatıma çağırması için o şey için adım atmaya başlaması gerekecek.
0
🌸Kalinka
(24.06.17)
@megolamaniac süpersin 2 kişi olduk bile
0
🌸Kalinka
(24.06.17)
ben de katılırım :)
0
queen bee
(24.06.17)
ben katılmam ama sizi uzaktan olumluyorum :)
0
twelfth
(24.06.17)
Ben de denemek isterim :)
0
kullanıcı adını aktif edemeyen insan
(24.06.17)
Nası yapcaz
0
Esinsin
(24.06.17)
Ben de varım!
Bunun için whatsapp grubu falan kurup iletişim halinde olacak miyiz?
0
dahinnotha
(24.06.17)
Olumlamayı hatırlatman güzel oldu ben de başlayacağım. nolcak diyen arkadaşa da selamlar
0
fasulyek
(24.06.17)
e bana varsa ben de varım.
0
sanrı
(24.06.17)
Arkadaşlar salı sabahı başlayacağız o dakikaya kadar herkes isim yazdırsın. Bir whatsapp grubu kurma taraftarıyım, siz ne dersiniz? İletişim kurmamız gerek diye düşünüyorum.
0
🌸Kalinka
(24.06.17)
Ben de varım❤
0
beyaztenlikiz
(24.06.17)
nası oluo ki
0
mirty
(24.06.17)
Ben de dahil olmak istiyorum.
0
opitseri
(24.06.17)
ben de varım. deneyelim :)
0
soft
(24.06.17)
ben de varım, gruba katılıma hazırım :)
0
ucurumdanasagiyadogruyuvarlananyaprak
(24.06.17)
ben de varım, gruba da katılırım. ne kaybederiz ki :)
0
sabenburak
(24.06.17)
Nasıl iletişim halinde olacağımıza dair başka fikirler varsa alabilirim, ben teknoloji konusunda biraz kıtım. Whatsapp rahat olurdu ama bilemiyorum bu durumu kullanan olur mu?
0
🌸Kalinka
(24.06.17)
ben de varım, neden olmasın?
0
ron dennis
(24.06.17)
nasıl bir enerji o? kaç joule?

bu iş büyür ve batıl şeylere kafayı takmış bir tarikat haline gelirseniz bana da haber verin, katılayım.
0
zgrydn
(24.06.17)
Ahahahahah,şimdiden etkiledik bak.
0
🌸Kalinka
(24.06.17)
telegram'da istenirse telefon numaraları gözükmüyor galiba gruplarda, ama tam emin değilim araştırmak lazım.
0
ucurumdanasagiyadogruyuvarlananyaprak
(24.06.17)
@e bana nick birakmamissiniz zalimler
Telefondan bakmak zor oluyor görmemişim:)
0
🌸Kalinka
(24.06.17)
Ben genel hatları, araştırdığım kısmı grup kurunca yazacagım. Herkes de bildiği şeyler varsa yazacaktır, aynı zamanda bu 21 gün ne için olumlama yaptığını da yazacak. Sonra başlayacağız.
0
🌸Kalinka
(24.06.17)
ben de yapmak istiyorum ama bugünlerde çok negatif enerjiliyim. Total enerjimizi etkiler miyim öğretmenim?
0
yuvarlanantencereninkapagi
(24.06.17)
Estağfirullah :)))))) hep beraber iyi olacagız
0
🌸Kalinka
(24.06.17)
Ben de istiyorum :)
0
bendensin
(24.06.17)
telegram diyorum öyleyse. hiç kullanmadım ama kullanırım
0
yuvarlanantencereninkapagi
(24.06.17)
beni de yaz!
0
groove
(24.06.17)
Giderek büyüyoruz
0
🌸Kalinka
(24.06.17)
Bu kadar katılım ben de beklemiyordum
0
🌸Kalinka
(24.06.17)
365 gündür negatif enerji yüklüyüm, 21 gün olumlu olmak istiyorum diyor ve varım diyorumm.
0
geçerkenugradım
(24.06.17)
Beni de yazın!
0
zseak
(24.06.17)
whatsapp daha iyi bence, rahatsız eden lavuk olursa da engelleyip geçeriz ne olacak :)
0
sabenburak
(24.06.17)
ben de 21 gün olumsuzlayacağım. 21 gün sonra görüşelim. ciddiyim.

whatsapp grubunda da tek kişi olacağım. herhalde kavga çıkmaz.
0
Apocalypse
(24.06.17)
ben de katılmak istiyorum!
0
matilda
(24.06.17)
Ben de nasıl yapılacak kısmına takıldım. Ben 3 haftadır diyet spor tüm hastalıklarım için doktorlara gitmeler bilmem neler yapıyorum ciddi ciddi durumu özümsedim hiç geri döneceğimi düşünmüyorum. Böyle bir şey düşünmeniz çok hoş. Bu yolda da bence herkes birbirine destek verip kontrol edebilmeli. Mesela grupta herkes atıyorum sabah saat 10'a kadar kendi cümleleriyle her ne söylemek istiyorsa söyleyip ses kaydını gruba atsın. Her gece de yine 12'ye kadar aynı şeyi yapsın. Böylece yapamayanları gazlayabiliriz, güç verebiliriz. Hadi hadi sen sen sen nerde kaldı bugünün olumlamaları deriz :)) çok tatlı olur ponçiklikten ölürüz jasjshsh
0
apartman teyze
(24.06.17)
eksisozluk.com


Yaptığınızın bundan farkı yok. Ama bunu da eleştirirsiniz böyle bilim mi olur diye...
0
tavish11
(24.06.17)
adam bize kavanoz dedi beyler.
0
sanrı
(24.06.17)
Ben de nasıl yapılacağına dair detaylı bilgilendirme istiyorum yapacaksak doğru yapalım:). Ve telegramfa telefon numarası olmuyorsa telegram iyidir iletişim için
0
kullanıcı adını aktif edemeyen insan
(24.06.17)
Ben de olmak isterim ama kendimi değil de, sizi olumlasam olur mu? Kendimle zaten yüzleşiyorum ara ara, her gün laflıyoruz, söyleyecek pek şeyim yok. Bir de öyle gaza getirici, motivasyonel sözlere, şu tarz şeylere çok fena gülüyorum ben, çok komik geliyor.
cdn.motivationgrid.com
Sizinle ilgili inandığım şeyleri güzel güzel söylesem. İnanmadığım bir şeyi söylemeyeceğime söz versem, böylece siz de başka birinden gelen güzel bir sözden güç alsanız?
0
aychovsky
(24.06.17)
Herkese selam. Yapacaksak dogru yapalım fikrine katılıyorum, ben bir cok sey araştırdım ve katılım böyle olunca devam da ediyorum okumaya fekat fikir alışverişi yaparsak dogru olacak. Whatsap grubu kurup bir fikir alışverişi yapıp baslayalım derim
0
🌸Kalinka
(25.06.17)
Whatsap olayında hemfikirsek herkes bana mesaj atsın numarasını. Kafamızı bozan biri olursa engelleriz diyen arkadasa da katılıyorum.
0
🌸Kalinka
(25.06.17)
Bu arada pazartesi akşamına kadar grup oluşturalım ve usül belirleyelim ki salı sabahı tertemiz bir başlangıç yapalım
0
🌸Kalinka
(25.06.17)
Varım.
0
sylr
(25.06.17)
Güzel insanlar 21 günlük olumlama diye standart bir ismi olan whatsap grubumuzu kurdum. Suan için 4 kişiyiz. Sonrasında ismi de değiştirip işleyişe karar veririz.haydi numaraları bekliyorum
0
🌸Kalinka
(26.06.17)
Neden whatsapp peki? Telegram gibi anonim olacağımız bir ortamdan olmasını isterdim.

Ekleme: Whatsapp'tan engellemekle hemen kurtulunmuyor, numaramızı alıp paylaşabiliyor insanlar gıcıklığına. O yüzden anonimlik olsun istiyorum.
0
geçerkenugradım
(26.06.17)
Eğer birleşip Bi konuşabilirseniz ne yapacağımıza karar verelim, dediğim gibi çoğunluk ne isterse o.
Bu arada duyuruda bizi sanki müridlerimizi toplayıp zincirleme ayinleri yapacakmış gibi göstermelerine cok güldüm:)
Sadece ve sadece birbirimizi motive edeceğiz, işr yaramazsa kaybedecek bir şeyimiz yok. Neyse hala katılmak isteyen varsa telegram veya whatsapp mesaj atsın lütfen.
0
🌸Kalinka
(26.06.17)
*konusabilirseniz degil konusabilirsek olacaktı
0
🌸Kalinka
(26.06.17)
biz whatsapp grubu kurduk ve şuan 5 6 kişiyiz. aramızda rahatsızlık verici bir muhabbet olmadı şimdiye dek ve kimsenin de rahatsız edileceğini düşünmüyorum. whatsapp herkesin kullandığı bir uygulama. telgram'ı indirmek, kurmak kolay olsa da ekstra bir külfet.

aramıza katılmak isteyen buyrun gelsin.
0
dahinnotha
(26.06.17)
bir de olumsuzlama yapacak arkadaşları da başka bir duyuruya alalım. dilerse onlar da kendileri için bir olumsuzlama grubu oluşturabilirler. ancak mümkünse konuyu sulandırmayalım.

bu duyurunun açılma amacı basit, biz böyle bir şey yapacağız dileyen gelsin. yorumlarınız için teşekkürler, ancak ihtiyacımız olduğunu sanmıyoruz:)
0
dahinnotha
(26.06.17)
Bu duyuruma dönüş yapan herkese teşekkür ederim, biz bir whatsapp grubu oluşturduk, telegramdan oy birliği ile vazgeçtik:) fakat bence burdan telegram isteyen arkadaşlar da kendi aralarında bir grup oluştursunlar..
İçindeki negatif enerjiyi öldürmek isteyen, ruhunu güzellikle beslemek isteyen ve bunun için adım atmak isteyen herkesi de canı gönülden selamlıyorum. Bu akşam biraz dertleşip Bikaç ön adımla başlayacağız.
Yapacağımız sey net ve basit. Ayin degil tören degil, sözün büyüsüne beyni inandırmak, bu hurafe filan degildir ama uzun uzadıya konuşmaya gerek yok. Ve olmadığında da kaybedecek bir şeyimiz yok. Grubumuz şimdiden güzel bir enerji yakaladı.
Uzun süren olumsuzluklar insanı başka bir hale getirebilir yaşamayan bilmez
İçindeki ışığı arayan , yollar açan herkese kolaylıklar dilerim.. Sevgiler
0
🌸Kalinka
(26.06.17)
(23)

En sevdiğiniz kahvaltılık

i m cool with that
Hafta sonu yapacağınız kahvaltıyı farz edelim. Diyelim ki kahvaltı hazırlamak için bolca vaktiniz var. Bu tip durumlarda üşenmeden yaptığınız bir şey var mı? "Ooo vakit varsa malzemeler de tamamsa kahvaltıda mutlaka şunu yerim" dediğiniz şeylerden bahsediyorum.Ben minik ekmek pizzaları yapıyorum mis
Hafta sonu yapacağınız kahvaltıyı farz edelim. Diyelim ki kahvaltı hazırlamak için bolca vaktiniz var. Bu tip durumlarda üşenmeden yaptığınız bir şey var mı? "Ooo vakit varsa malzemeler de tamamsa kahvaltıda mutlaka şunu yerim" dediğiniz şeylerden bahsediyorum.

Ben minik ekmek pizzaları yapıyorum misal. Pek sağlıklı bir şey değil ama niyeti bozduğum zamanlarda yaptığım ilk kaçamak bu. Sizin var mı böyle kahvaltılık tercihleriniz?
0
i m cool with that
(24.06.17)
Sucuklu yumurta
Çeçil peyniri
Portakal suyu
0
shenergy
(24.06.17)
genelde yeşillik yıkamaya üşeniyorum o yüzden yeşillik diyeceğim. bol limonlu roka <3
0
yuvarlanantencereninkapagi
(24.06.17)
menemeenn <3
krep <3
0
part time pollyanna
(24.06.17)
Avokado sos
0
irene
(24.06.17)
Mücver olabilir. Vegan değilim ama güne sebzeyle başlayınca kendimi daha sağlıklı hissediyorum. Böyle çıtır çıtır olursa, bir de soğuk bir yoğurt varsa çok iyi olur.
0
dissendium
(24.06.17)
krep yaparim ki cok fazla yapmiyordum saglikli degil diye, muz ile yapilanani kesfettigimden beri ayda bir iki mutlaka yapiyorum.


kahvaltiya uygun hale getirilmis bruschetta var bir de. yine saglikli degil diye 2-3 ayda bir yapiyorum ama yiyen herkes pek sever.

her haftasonu mutlaka bol yesillikli, salatamsi bir seyler yaparim. Kahvaltida da guzel oluyor bence.
0
fraise
(24.06.17)
oguz altun
(24.06.17)
Pankek, avokado sos, çıtır çıtır milföy börekler. memleketteysem katmer.
0
duru arsnova
(24.06.17)
Domates salatalık kesmeye üşendiğim için bunları diyeceğim ^^
0
mutlusismankedi2015
(24.06.17)
Artık ikisini de ayda yılda bir yiyorum ama pişi ve patates kızartması bu kategoride benim için.
0
ms brownstone
(24.06.17)
Mantarlı kapya biberli kaşarlı vs tamamen kendi uydurmasyonum olan bir omletim var, zamanım varsa onu yaparım.
Krep yaparım bazen.
Bir de milföyden yapılan bi mini pizza var onu seviyorum kahvaltıda.
0
bir nick var benden iceri
(24.06.17)
Çok çeşit peynir.
Menemen
Simit ama arada bir
Rodos salatası (domates, salatalık, hellim peyniri, nane, kekik, kırmızı biber, zeytinyağı)
0
aychovsky
(24.06.17)
İspanyol omleti, milföy hamurundan mini pizzalar.
0
pike
(24.06.17)
ispanyol omleti ve menemen. üstüne de çıtır bir simitle bal kaymak.
0
soft
(24.06.17)
Kreeep
0
piremses
(24.06.17)
simit. giderim burada harika simit yapan bir yer var oradan simit alır çay peynir domates salatalıkla gömerim bu benim şımarık kahvaltımdır.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(24.06.17)
Tulum peyniri ve cevizi rondodan geçirip karıştırınca güzel oluyor.
0
curukturpkokusu
(24.06.17)
Dikkat çok özel bir tarif veriyorum. Açık ekmeği alıyoruz, hani lavaş da denir. İnce olmasına dikkat ediyoruz. Hemen ardından haşlanmış yumurtayı bıçağımızla 4e bölüp tek sıra halinde diziyoruz. Yumurtaya biraz tuz,kimyon ve tercihe bağlı kırmızı pul biber serpmenin ardından birkaç adet taze nane yaprağı koyuyoruz. Sonra bu açık ekmeği adeta bir dürümmüşçesine rulo haline getirip yiyoruz. Pazar sabahı üretlen bir baba kahvaltılığı :')
0
sydney
(24.06.17)
Kastın sıkıcı kahvaltılık idiyse, kaşar+bal
0
sydney
(24.06.17)
beykon ve kızarmış hellim peyniri
0
cekilmis gayfe
(24.06.17)
Menemen, suda yumurta, yulafezmeli omlet...
0
stiletto heel
(24.06.17)
ev patates kızartması ve menemen
0
fosforlu cevriye
(24.06.17)
Meyve tabagi. Yabanmersinli pankek, üzerine Amaretto ve akcaagac surubu. Yanina Türk cayi, iyi denlenmis.
0
buf-e kür
(24.06.17)
(14)

çılgın bediş

yuvarlanantencereninkapagi
bir haftadir çılgınlar gibi çılgın bedis izliyorum. dizinin ilk bölümünün ilk cümlesi siyasi bir mesajdi. vay canına dedim. genel olarak dizide surekli siyasi bir mesaj veriliyor. iyi mi kotu mu bilmiyorum ama bu " ozgurluk" benim hoşuma gitti. hep böyle miydi yahu, küçük olduğumdan o zamanlar anlam
bir haftadir çılgınlar gibi çılgın bedis izliyorum. dizinin ilk bölümünün ilk cümlesi siyasi bir mesajdi. vay canına dedim. genel olarak dizide surekli siyasi bir mesaj veriliyor. iyi mi kotu mu bilmiyorum ama bu " ozgurluk" benim hoşuma gitti. hep böyle miydi yahu, küçük olduğumdan o zamanlar anlamiyormusum halıyle.


90lardan böyle güzel izlenebilecek dizi var mı başka hatırladığınız? şimdiki gibi işlediği tek konu ask, ayrılık, aşk üçgeni, zengin- fakir vs olmayan.
0
yuvarlanantencereninkapagi
(23.06.17)
Kaygısızlar yazmaya geldim yazılmış :)

90'ların sonuna doğru sıdıka iyidir.

Bir de 90'lar değil 2000'lerin başı ama Yeditepe İstanbul izlemediyseniz şiddetle tavsiye ederim.
0
dostlarorkestrasi
(24.06.17)
6 numara
sıdıka
0
part time pollyanna
(24.06.17)
Olacak o kadarı izlesen daha çok şaşırırsın. Eskiden özgürlük vardı.
0
fasulyek
(24.06.17)
yasaklar var ama dizi değil.
0
icim urperiyor
(24.06.17)
2005'lere kadar dizilerin nerdeyse hepsinde sola, emeğe güzellemeler vardı. cocukluğumuz bunlarla geçti, ben de küçüktüm ama anlıyordum. Hatta bi ara "dünyadaki en yüce şey aşktır evlat" mesajından o kadar bezmiştim ki hala hatırlıyorum. ben de 3 gündür biz size aşık olduk izliyorum. solcu emekçi kızlar zengin züppelerini kendilerine aşık ediyor, yoldaşlar kazanıyor falan.
0
klar
(24.06.17)
bu günlerde yazın hatrına youtube'dan yazlıkçılar'a bakıyorum:)
0
nothing in my way
(24.06.17)
Bir Demet Tiyatro
İkinci Bahar

2000'lerin başı da olur dersen Tatlı Hayat ve Koçum Benim.
0
ms brownstone
(24.06.17)
90'lar olamasa da "sayın bakanım" izlemeni tavsiye ederim.
0
dalekcaan
(24.06.17)
oğlum adam olacak. en sevdiğim türk dizilerindendi.
0
misterturist
(24.06.17)
Kaygısızlar + 1
Süper Baba + 1
Bir Demet Tiyatro + 1
Dedem Gofret ve Ben'i de severdim ben.
0
aychovsky
(24.06.17)
Saygılar bizden, Kemal Sunal un en güzel dizisi bence.
0
Fusha
(24.06.17)
mahone
(24.06.17)
Bir demet tiyatro +1

Olacaj o kadar direk siyasi mizahti zaten ama bir demet tiyatro siyasi mizah kaygisi tasimamasina ragmen cok usta gondermeler yapiyordu, zamaninin cok otrsindeydi be...
0
luchetti
(24.06.17)
7 numara
0
primetime
(24.06.17)
(11)

Bronz teni nasıl elde ediyorlar?

Mehmet Ersoz
MerhabaBazı insanların bronz ten renkleri çok yumuşak ve eşit yanmış şekilde. Tabiri caizse sütlü kahve renginde.Bu tonu nasıl yakalıyorlar? Az faktörlü güneş kremi sürüp yanarak mı?Saygılar
Merhaba

Bazı insanların bronz ten renkleri çok yumuşak ve eşit yanmış şekilde. Tabiri caizse sütlü kahve renginde.

Bu tonu nasıl yakalıyorlar? Az faktörlü güneş kremi sürüp yanarak mı?

Saygılar
0
Mehmet Ersoz
(23.06.17)
Hocam ben en son çikolata gibi yandığımda kaliteli bir bitkisel güneş yağı kullanmıştım. Kremler pek fayda etmiyor. Beyaz tenli biriyim ve ne zaman güneşe çıksam tavuk gibi kızarıyorum. Anca birkaç gün sonra koyulaşma başlıyor. Ama güneş yağı sürünce kısa sürede bronzlaşma oluyor. Bir de yanma işi denizde yüzerken daha iyi oluyor. Farkında olmadan her açıdan yanıyorsun. Şezlongda uzanıp yanmayı beklemeyi pek sağlıklı bulmuyorum.
0
dissendium
(23.06.17)
hemen favorileyeyim.

benim tenim böyle olmuyor aşırı beyazlıktan ötürü. pembe hatta KIRMIZI oluyorum. belki sizinki de öyledir. sınırlı bronzlaşabileceğimizi düşünüyorum.

edit: aşağıdaki doğru söylüyor
0
yuvarlanantencereninkapagi
(23.06.17)
cilt kanseri olmayı kabul ederek öncelikle. soruya cevap değil ama hatırlatmak istedim.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(23.06.17)
bahsettiğin kişiler zaten hafif buğday tenli kişiler. yani onların bronz olmayan halleri de öyle çok beyaz değil. e haliyle güneş altında da ciğer gibi yanmıyorlar. ciltleri buna uygun olduğu için güzelce bronzlaşıyorlar.

ha bir de cilt alt tonu sarı olanlar (pembe olanlara kıyasla) daha güzel bronzlaşıyor, en azından benim gözlemim bu yönde.
0
i m cool with that
(23.06.17)
Solaryumla elde ediliyor genelde.
0
megalomaniac
(23.06.17)
Tanning spray diye arat kim k falan öyle bronzlaştırıyor. Yoksa dön dön nereye kadar eşit olur bilemem.
0
fasulyek
(24.06.17)
Cilt alt tonuyla ilgili. Ne sari ne pembe; olive alt tonlular mis gibi ve cabuk bronzlasiyor.
0
duru arsnova
(24.06.17)
Tamamen cilt ile alakalı beni sittin sene güneşe koy bronzlaşamam leş bir görünüşüm olur.
Hala istiyorum derseniz solaryumu deneyin.düzenli aralıklarla gitmek gerek
0
cabiday
(24.06.17)
Ben lancaster in tinted jelly sini kullaniyorum, sayesinde kizarmak yerine bronzlasiyorum. Cok beyaz tenliyim. Koruma faktoru de var hem.


Oyle cok esit ve parlak bronz olanlar baska seyler kullaniyor, vucuduu parlak gosterme spreyi filan bile var.
0
kuehles blondes
(24.06.17)
Vilt alt tonu sıcak olanlr bronzlaşır, soğuk olanlar ve bazı nötrler kızarır. Ben de güneşe çıkınca bildiğin ızgara tava, cız bız gibi oluyorum, kıpkırmızı. Hayatımda bir kere beonzlaştım, onda da üç ay her gün akşam güneşinde güneşlendim. İşten çıkınca, 17:00 gibi açık havuza gidiyordum. 18:30'da kapanıyordu. Soğuk alt tonlu insanın güneşlenmesi birden değil, süreklilik isteyen bir iş.
0
aychovsky
(24.06.17)
Esmerim, bu nedenle de uzun süre kalmazsam güneste, zaten kizarmiyorum, bronzlasiyorum. Aksamlari ve sabahin erken saatlerinde günes kremi sürmüyorum. Öglen kesinlikle krem kullaniyorum. Yanarsaniz, deri zarar görürse bronzlasma olmaz, her gün iyice nemlendirin, hindistancevizi yagi iyidir. Hem dogal günes kremi hem de nemlendirici.

Düsük faktörlü krem kullanmanizi önermem. Aksam saatlerinde, örnegin altidan sonra, hic sürmeyin kisa süreli günese cikiyorsaniz. Ama ögle vaktinde düsün faktörlü kremle güneslenmek hic saglikli bir secim olmaz.
0
buf-e kür
(24.06.17)
(8)

Kafanız çalışmıyormuş gibi hissettiğiniz oluyor mu?

Vse budet horosho
Bende oluyor, sizde? Bir filmin bi yerini tam kavrayamamak, bir oyunda alternatif üretememek, okurken dalıp gitmek vs. Aptal gibi hissetmek bir nevi. Ya da bildiğiniz aptalım. Ya sizde? Böyle bi beyin uyuşukluğu? Vasat zekalk hissetme durumları oluyor mu kendinizi?
Bende oluyor, sizde? Bir filmin bi yerini tam kavrayamamak, bir oyunda alternatif üretememek, okurken dalıp gitmek vs. Aptal gibi hissetmek bir nevi. Ya da bildiğiniz aptalım.

Ya sizde? Böyle bi beyin uyuşukluğu? Vasat zekalk hissetme durumları oluyor mu kendinizi?
0
Vse budet horosho
(23.06.17)
dikkat dağınıklığı ne zaman aptallık oldu?
0
steve rogers
(23.06.17)
sık sık oluyor ve aslına bakarsan bu durumdan kendi adıma memnunum. çalışmadığını düşündükçe çalışması için daha fazla efor sarf ediyorum çünkü, algı kapasitemi arttırmak için uğraşıyorum. genel olarak da zaten her şeye böyle yaklaşmaya çalışıyorum. biliyorum, yaptım, oldu, aha da böyle olur vs. dememek lazım. yerinde saymak, geriye gitmektir. o yüzden daima bir şeyler eksikmiş gibi yaşamak en iyisi. ha dengeyi iyi tutturmak lazım tabii, "ben gerizekalıyım" diye özgüveni sıfırlayıp eve kapanmakla "yeterince iyi değilim" düşüncesiyle motive olup ileri gitmek arasında çok büyük fark var. ikincisini yapmak lazım.

geçenlerde that sugar film'i izledim ve rahatladım biraz. iq'mun yarı yarıya düşmesinin sebebi sanıyorum ki şeker. ben ciddi bağımlısıyım şekerin, öyle gizli şeker falan da değil bildiğin çikolata dondurma falan yemezsem sinirleniyorum, mutsuz oluyorum. %15-20 götürüyodur herhalde bu benden.
0
der meister
(23.06.17)
Sıkıntı yok normalsin
0
hasmetizm 2046
(23.06.17)
@ardacan +1 :))))

bahsettiğin şey aslında gerçekten dikkat dağınıklığı.
bu tarz bir durumda ben kendime hemen 5 dakika mola veriyorum, yaptığım işi bırakıp arkama yaslanıyorum. kendiliğinden geçiyor :)
0
teritori
(23.06.17)
Ne hissetmesi! Hayatta en hakiki mürşit kafamın çalışmaması. Uykusuzken zaten malın ötesine bağlıyorum da, hayatta en büyük derdim vasat zeka zaten. Kendimi sevmesem nefret bile ederim bu yüzden, iyi ki kendimi seviyorum aralarda, geçinip gidiyoruz.
0
aychovsky
(23.06.17)
bazen bana da oluyor ama nedeninin odaklanamamak olduğunu düşünüyorum. aklım başka yerde oluyor. ya da ciddiye almıyorum. bu nedenle bazı şeyleri anlamıyorum. çünkü daha önce çok daha kompleks şeyleri kavrayıp çok başarılı olduğum oldu ve çok daha basit şeylerde sıkıntı yaşamamın nedeni dikkatimi vermemem olduğunu böyle anlıyorum.
0
bohr atom modeli
(23.06.17)
Zaman zaman.
0
i m cool with that
(23.06.17)
Anlık dalgınlıklar, uykusuzluk yorgunluk gibi durumlar disinda hiç böyle hissettiğimi hatirlamiyorum. Bir anlık olur yani, zekamı sorgulayacak kadar degil.
0
aquarium
(23.06.17)
(13)

dil bilmenin önemi git gide azalır mı?

soft
malumunuz google git gide geliştiriyor çeviriyi. dili bilmek o kültürü de bir nebze anlamak demek, o dilin insanıyla birebir iletişim kurmak tabi ki bilgisayar çevirisi gibi olmaz ama mesela ihracat departmanında çalışıp hep benzer metinlerle iş yapan elemanlar var. işveren ''buna 3 vereceğime 2 ver
malumunuz google git gide geliştiriyor çeviriyi. dili bilmek o kültürü de bir nebze anlamak demek, o dilin insanıyla birebir iletişim kurmak tabi ki bilgisayar çevirisi gibi olmaz ama mesela ihracat departmanında çalışıp hep benzer metinlerle iş yapan elemanlar var. işveren ''buna 3 vereceğime 2 verip dil bilmeyeni alayım, nasıl olsa bilgisayar yeteri kadar çeviriyor'' demez mi?
0
soft
(22.06.17)
Demez.

Ek: Hıı ok, bu cevap değilmiş.
0
devilred
(22.06.17)
Hayaller google translate gercekler 3 - 5 yabanci dil bilmek
0
Traveller
(22.06.17)
Hic belli olmaz acikcasi. Yapay zeka bugun kestirilemez bir sekilde ilerliyor, yarin ne noktaya gelecegi belli degil, inanılmaz seviyede. Neler olabileceğini kestirmek mumkun degil.
Bu konulari az cok takip eden bilir halihazırdaki ilerlemeyi. Sunu yapamaz bunu yapamaz diyemeyiz kisaca. 5-10 yil sonra hayal edemeyecrgimiz seylerle karlilasmamiz isten değil. Yapay zeka icin konuşuyorum.
Biraz takip etseniz neler oluyor gorebikirsiniz.
0
stavro
(22.06.17)
Yazılı bir şeyin çevirisine "bu iyiymiş" diyebilmek için o yazıyı anlayacak kadar dil bilmek gerekiyor. Biz Google Translate için iyi diyorsak bunu sahip olduğumuz belli bir dil birikimiyle diyoruz. Halbuki dil bilmeyen biri bu çeviriyi denetleyemez. Bu durumda bilgisayardan alınan çıktı için iyi ya da kötü diyemez. Bu sebeple insan faktörü hep önemli olacak.

Başka bir durum araştırma eylemi. Bir fabrikaya bir ürün alınacaksa bu ürün İnternet'te aranırken İngilizce aramalar yapılıyor. Satıcıyla bire bir iletişime geçiliyor. Alışveriş sitesinden makine almak için bile belli bir seviyede iletişim becerisi gerekli. Satış ve satın alma işleri sadece yazılı şekilde yürümüyor. Alınan ürünün özelliklerinden tutun, ürünün ülkeye ne zaman geleceğine kadar bir sürü durum hakkında konuşmak gerekiyor. Telefonla ya da mail ile yapılan görüşmelerde kimse kimseyi çeviri yapsın diye beklemez.
0
dissendium
(22.06.17)
yakın vadede (30-40 yıl) değişeceğini pek sanmasam da uzak gelecekte muhtemelen insandan iyi çeviri yapacaklar. kültür vb. de dahil.
0
doxanikee
(22.06.17)
evet azalacak. ama dil bilmek sadece dil bilmek ise azalacak.

dil bilmek sadece cevirmek degil, bir yaziyi baska dilde okumak degil, dil bilmek bir kültüre acilan pencere hem vizyon hem de kisiyi gelistiren bir olay, farkli acilardan bakmani saglar, kültürel gelisimini saglar.

gelecekte ki ben maksimum 10 yil veriyorum buna, cevirmen kalitesinde ceviri yapabilen sistemler günlük hayatimiza girecek. bakin google 98de kuruldu, 20 senede geldigi nokta bu, kümülatif artan bilgi ile 10 yillik projeksyonda birebir ceviriyi m+kemmellestiren sistemler gelecek. bu sadece machine learning degil, islem gücü ile alakali. hepsi cok hizli gelisiyor bunlarin.

kisaca dil bilmenin önemi ciddi azalacak, normal insanin dil bilmesine gerek kalmayacak lakin dil bilen insanlar kültür olarak bir adim ileri olacaklarindan daha degerli hale gelecekler.

ek olarak makina ve bu sistemlere biz bu hizda alisamayacagimiz icinse yine dil bilen elemanlar degerli olacaklar.
0
kurnaz
(22.06.17)
söylediğin şey şu konuda mantıksız değil; gelecekte git gide bazı meslek gruplarında ya da spesifik senin dediğin gibi mekanik çevirilerin yeterli olabileceği iş alanlarında git gide insana ihtiaç olmayabilir. Dil bilmeyeni alayım değil de zaten hali hazırda bir algoritma var diyip o şekilde robotik bir yatırıma gidebilir.

Lakin bu dil bilmenin önemini azaltmaz. Hatta ingilizce, almanca vs. ek olarak programlama dilleri bilmenin önemi artar zaten her geçen gün artıyor.

Bu da soruya başka bir bakış açısı olsun.
0
qazaqwsx
(22.06.17)
dil bilenler bazen derdini translate ile dahi anlatamıyor. çok basit düzeyde yavaş ve zahmetli iletişim mümkün şuan. bir 50 yıl geçecek ki dil bilmek kadar yerini tutacak. o yüzden şuan gımkansız.
0
douglas
(22.06.17)
Geçen gün buna benzer bir duyuru vardı. Birkaç yıla çok büyük bir kriz olacağı söyleniyor, çünkü çevirmenler, taksiciler, veri analistçileri, memurluk tarzı ve asıl olarak mavi yaka işlerde çalışan komple işsiz kalacağı iddia ediliyor. Çok çok az mesleğin hayatta kalacağı ve insanların çoğu işsiz kaldığı için ekonominin çökeceği ve 'yeraltı yaşam' gibi insanların da evlerini karşılayamayarak yerin altına çekileceği falan konuşuluyor. Sürücüsüz araba, konuşabilen Google Translate, vb. falan oldukça artık dil bilmeye gerek kalacağını hiç sanmıyorum. Bir app'le her dile simultane tercüme yapılması bir 4-5 yıla gerçekleşecek bir şey. Çevirmenlerin ise en fazla, taş çatlasa 20 senesi kaldığını düşünüyorum.
0
aychovsky
(23.06.17)
Yapay zeka ile bir 'paralegal'in yapabilecegi isleri yavas yavas yapmaya basladilar, mumkun mu bilemem ama uzun gelecekte olursa sasirmam sanirim...
0
kassiopeia
(23.06.17)
@aychovsky hakli.
Bir de ceviri isinin icine iyice yapay zeka girdi. Context'i takip edip ona gore ceviri yapilabiliyor ki bu cok daha fazla ilerleyecek. Yakin zamanda bir prototip yapildi ornegin, kulak icine yerlestirilen nohut kadar bir cihaz ve bilmem kac dilde SIMULTANE ceviri yapiyor. Bu ve bunun gibi seylerin daha baslangic oldugunu da hesaba kadarsak birkac yila muazzam seviyelere gelecek.

Sadece translation olayi da degil tabii ki mevzu. Yapay zekanin hangi alanlarda ne ise yarayabilecegini kestirmen mumkun degil, net bir sey varsa o da gun gectikce daha fazla alanda kullanilmaya baslanabilecegi. Yapay zeka aplikasyonlari bugun kendini kodlayip gelistirmeyi ogreniyor mesela. Ayni sekilde surucusuz arabalar her ne kadar sehirlerde caddelerde boy gostermeye baslamamissa da teknolojik olarak akil almaz seviyede ilerlediler. Bir takim altyapi mevzularinin da hallolmasiyla yakinda cirit atacaklar ortalikta. Bazi durumlarda tehlikeyi insandan cok daha once farketip hamle yapabiliyorlar ve duruma gore farkli kararlar verebiliyolar. Onune cikan engellerri ayirt edebiliyiorlar, insan, bisiklet, arac ya da yabani hayvan gibi. Canli surucu bir seylerin ters gittiginin daha farkina varmamisken otopilot olayi gorup ne ypacagina coktan karar vermis oluyor mesela.

Konuyu dagittim ama ozetle dil bilmemin oneminin azalacagindan suphe yok. Cebinizdeki telefonda google translate uygulamasi kamerayi ttugunuz tabelayi "es zamanli" ceviriyor ekranda mesela. Halihazirda mevcut bu. Ceviri uygulamalari ceviri yaptikca insan gibi ogreniyor bugun. Isin icinde yapay zeka var. Sinir yok.
0
stavro
(23.06.17)
hacı bir gün bir odaya kapatırlar sizi ahanda sözleşme ahanda kalem varsa sözünüz söyleyin yoksa imzalayın yada çıkın gider derler.
o zaman diyemezsin ki şunu bir google translateleyeyim.
yabancı dilde pazarlık yaptın mı hiç? abovvv bambaşka bir şey. shovel ready project dedi adam mesela çevir hadi bakalım adam ne demek istedi.
0
dedim dedim de kime dedim
(23.06.17)
hayir azalmaz.

eger ingilizce ceviri bu denli basarili olursa, zaten o noktaya gelmeden once iletisim temelli isler coktan yapay zeka tarafindan icra edilmis olur. avukatlik, doktorluk, muhasebecilik, ogretmenlik vs. vs.
0
scars dont fade
(23.06.17)
(7)

Okuma yapmalar bilmem neler üzerine

devilred
Çooook uzun zamandır merak ediyorum, sormak şimdiye nasipmiş. Burada da akademik gruplarda da çok görüyorum, lisansüstü tez yazarken “okuma yapma”lardan, sürekli bir “makale/essay yazma”lardan bahseden bir güruh var. 1. Bunların alanı ne? Sosyal bilimler filan mı?2. Okuma yapmak tam olarak ne demek?
Çooook uzun zamandır merak ediyorum, sormak şimdiye nasipmiş.

Burada da akademik gruplarda da çok görüyorum, lisansüstü tez yazarken “okuma yapma”lardan, sürekli bir “makale/essay yazma”lardan bahseden bir güruh var.

1. Bunların alanı ne? Sosyal bilimler filan mı?
2. Okuma yapmak tam olarak ne demek? Biz de makale, kitap okuyoruz ama bu kadar havalı söyleyemiyoruz.
3. Nasıl sürekli makale yazabiliyor bunlar? Bu makaleler nerede yayımlanıyor? Okul dergisinde mi?
4. İnsan literatür kaynaklarını nasıl karıştırabilir, unutabilir? Gerçekten bu şıkkı hiç aklım almıyor.
5. Bu insanlar literatüre yeni ne katıyor? Onu oku, bunu oku, özetle; eee?

Bir ömür kadar uzun süren yüksek lisans tezi hazırladım, elli sayfayı zor buldu. Dibine kadar da bilim yaptık ama kısmet.
0
devilred
(22.06.17)
1) Anlamadım bu soruyu. Makale sadece sosyal bilimlerde mi yazılıyor yani?
2) Okuma yapmak literatür taraması işte. Havalı bir söz değil ki. Bu senin algından kaynaklanıyor. Burada biz kim peki?
3) Hangi insanlar? Sürekli makale yazmaktan kastın hangi sıklık? İnsanlar makaleler yazıyor. Bazıları okul dergilerinde bazıları hakemli dergilerde yayınlanıyor.
4) Bilmiyorum, tartıştığı literatürün genişliğine bağlı. İnsan bazen, ya ben bunu hangi makalede/kitapta okumuştum acaba diye sorabiliyor.
5) Okuyup mevcut tartışmaları görüyorsun. Yoksa mevcut tartışmaların farkında olmadan hiçbir şey üretemezsin. Bunun ardından yazarak bir şeyler üretiyorsun. Ancak yazı yazman ve makale yayınlaman sürekli yeni bir şey ürettiğin anlamına gelmez tabii ki.

Genel olarak neye parmak basmaya çalıştığını anlamadım bu soruda. Sosyal 'bilimler' eleştirisi mi, yoksa makine gibi yayın yapmaya çalışıp özgünlüğünü kaybeden akademisyenlere mi?
0
protector
(22.06.17)
@protector

Hiçbir eleştirim yok, bir uygulamalı bilimler insanı olaraktan gerçekten bilmediğim bir sistem ve dil var ortada, onu anlamaya çalışıyorum.
0
🌸devilred
(22.06.17)
O zaman şöyle bir toplu cevap yazayım.

Genel olarak sosyal bilimlerde dil ve kullanılan kavramlar çok önemlidir. Kullanılan her kavram, anlamı biliniyor gibi gözüken her sözcük için binlerce sayfalık tartışmalar vardır. Sosyal bilimler için konuşursak, bu sebeple, sürekli okuma yapıp takip etmen gerekiyor. Dilin önemi, ek olarak, daha fazla yazmanı gerekli kılıyor. Tabii, gündelik siyasete ve topluma ilişkin yorum yapabilme ihtimalin de fanzin, gazete, dergi gibi yerlere de yazı yazmanı sağlıyor. Bu sebeple çok yazı yazıp çok yayın yapıyorsun. Ama bunların küçük bir kısmı, en önemli hakemli dergilerde oluyor.
0
protector
(22.06.17)
1) Genellikle Sosyal Bilimler, 'Humanities'in kapsamındaki bölümler oluyor.
2) Zamanında ben de okuma yapmıştım ama okuma yapmak bildiğimiz makale okuma gibi değil. Her hafta ya da gün bir metin oluyor, o okunup tartışılıyor. Her cümlenin üstüne üç milyon saat tartıştığında 'okuma yapma' oluyor. Bazen hoca ile tartışılıyor, bazen grupla ama bir kaynağı tartışmak birkaç işgünü alabiliyor. Çünkü 'Bu cümle hangi felsefik görüş ile çelişiyor, hangisi ile elele kolkola' diye 350 saat yorum yapılabiliyor.
Beni bir feminist mühendisler grubuna davet etmişlerdi ve bir kaynak kitabımız vardı. Örneğin, Freud ve kadın konusunu 4 hafta falan tartışmıştık ama tartışmayı kaynaklarla yapıyorsun.' Bilmemkim ve diğ. 2003 yılında böyle derken hala bu nasıl savunulabilir' gibi. Literatür taramasının önce sözlü ve tartışmalı yapılıp sonra yazılması gibi.
3) Okul dergisi de var, bol bol Sosyal Bilimler ile ilgili dergiler de var.
4) Bunu hep yapıyorum ben. Kaynak sayısı 5-10'u geçince 'Hangisi hangisini yapmıştı, ben kimdim, ben ne yapmıştım, bunların arasındaki fark ne' ya da 'Bunu biri yapmıştı da, kim yapmıştı' oluyorum. Yazar isimlerini aklımda tutamıyorum. Bir de üstünden zaman geçince o çalışma yapılmış mıydı, yapılmamış mıydı, unutuyorum. O yüzden 5 klasörlük makale çıktıları var konulara göre. Seçe seçe onları arada karıştırıyorum. Tez 500 küsur sayfaydı, 400 tane kaynaktan derlemişim. Sonrasında da uygulaması vardı. Kalmıyor ki aklımda hangisi ne yapmıştı. Bu bir özellik değil, arkadaşımınki de 60 sayfaydı. Arkalı önlü ikimizinki de. Her türlü olabiliyor.
5) Derleme, toplama katıyorlar. Örneğin, bir arkadaşım Cumhuriyet Dönemi Kız Ensititüleri'nin topluma katkısı konulu bir tez yazmıştı. O konuda bir derleyici çalışma yok normalde. Yani, 'Kız Enstitülerinin başına ne gelmiş, yararları nelermiş, o dönem neler yapılmış' desen o zamana kadar parça pinçik bilgi var ama tek bir oturup üstünden geçilebilecek kaynak yoktu o tezi yapana kadar ya da özet halinde vardı. Şimdi koskoca bir 30 yılın ayrıntılı araştırması derlenmiş ve toplanmış olarak var. Üstüne yapılan yorumlarla da yeni tartışma alanları açılıyor.
0
aychovsky
(22.06.17)
Buna niye takildin anlamadim ama kendi kismimda olanlari cevaplayayim. (buraya edit: yukarida yazdigini gormeden yazdim bunu, simdi anladim.)

1- Hayir, fenbilimciler de okuma yapabilir.
2- Ben "okuma yapmak" sozcuk obegini belirli bir konu uzerine yaptigim okumalar icin kullaniyorum. Gunluk literatur takibinin yanisira merak ettigim bir konu uzerine tarihinden bugune onemli kaynaklari okuyorum. Ornek vermek gerekirse "Turkiye'de evrim egitiminin tarihcesi" uzerine meclis tutanaklarindan eski ders kitaplarina Talim ve Terbiye Kurulu kararlarina kadar erisebildigim belgeleri okudum. Oradan kendimce ozetleme yaptim, makale falan olarak basmadim.
3- Makale sureklilik arz eden bir surec zaten. Burada ne demek istedigini anlamadim. Bahsettigin sey SCI dergilerde makale ise onu genelde okuma yaparak degil, calisma yaparak ortaya cikariyoruz fen bilimlerinde. Onun haricinde zaman olursa Turkce dergilerde de derlemeler yapmaya calisiyorum ben, maksat Turkce literature katki olsun.
4- Iyi not tutmayinca oluyor o. Ben hic iyi not tutabilen bir insan degilim, zaman zaman oluyor.
5- Literature katki onu oku bunu oku ile olmuyor. Yaptigin calismayla oluyor. Ek olarak zaman zaman bilgileri derleyip toparliyorsun. Bu da bir katki olmakla beraber, calismalar kadar degil.

Yani durum sosyal bilimlere ozel degil. Fen bilimlerinde ilgini ceken konularda da "okuma" yapabilirsin.
0
evrim halkasi
(22.06.17)
Sosyal bilimler alanında ele alınan araştırma nesneleri, fen bilimlerinde ele alınan nesneler kadar somut değil. Sosyal bilimlerdeki ele alınan kavramlar her bireyin(veya toplumun) algısına, bilgi birikimine, deneyimine, çevresine göre tekrardan kurgulanabilecek kavramlar. Bu yüzden üzerinde yazı yazmak çok daha kapsamlı oluyor. Pratik bir fayda beklerseniz yani "eee?" derseniz zaten bilim kanadından çıkmış (fen için de geçerli) ve politika (teknoloji) kanadına geçmiş olursunuz. CERN'de elde edilen bulgular ne işimize yarayacak demek gibi bir şey olur. Pratik anlamda hiçbir işe yaramayacak fakat evrenin nasıl oluştuğuna ışık tutacak. Kuantumun sade vatandaş için önemi nedir ki? Fakat bu bilimsel bulgulardan kuantum bilgisayarlar üretilirse işte teknoloji ile bilirlikte bilim hayatımıza girmiş olur.
0
elitist
(23.06.17)
@elitist

Pratik kullanıma yönelik bir imada bulunmadım, üstüne eklemekten bahsediyorum. Özetlemek, üstüne eklemek olmuyor. Yeni bir kavram mı atıyorlar ortaya, ne oluyor sonuç olarak?
0
🌸devilred
(23.06.17)
(5)

Bir şey soracağım..Sevmekle alakalı?

qazaqwsx
Merhaba,Hiç o kişiden çok o kişiyi sevmeyi sevdiğiniz oldu mu? Hiç bunu düşündüğünüz/hissettiğiniz oldu mu? Böyle bir şey olabilir mi peki sizce?Bu da aslında sağlıklı bir şey değil değil mi? Bir nevi alışkanlık hali bu da aslında..
Merhaba,

Hiç o kişiden çok o kişiyi sevmeyi sevdiğiniz oldu mu? Hiç bunu düşündüğünüz/hissettiğiniz oldu mu? Böyle bir şey olabilir mi peki sizce?

Bu da aslında sağlıklı bir şey değil değil mi? Bir nevi alışkanlık hali bu da aslında..
0
qazaqwsx
(22.06.17)
İnsanlar aşık olmayı boşa özlemiyor; sevilen kişi sadece bir araç, sevmek amaç. Bunun da insanın narsistliğiyle bir bağlantısı vardı ama şimdi hatırlayamadım nasılını.
0
devilred
(22.06.17)
ben devilred'in tam tersi düşünüyorum. aslında sonunda yine narsisizme bağlanıyor ama benimki farklı yoldan. asla "aşık olmayı" özlemiyorum çünkü sevgi benim için özel, çaba gerektiren bir şey. değeri, ayrıcalığı olmalı diye düşünüyorum. sevdiğim kişi için, ilişkim için hiçbir şekilde değilse bile mental olarak çok enerji harcarım, orası kesin. böyle bir şeye beni sevmeyen, bunu hak ettiğini düşünmediğim biri için katlanmam. sevmenin en güzel yanı hayatını paylaşabileceğin ikinci bir kişiyi getirmesi. yoksa hiç sevmezdim ben açıkçası, seviyor olmanın neyini seveyim ki bana ne. ben kişiyi seviyorum. sevgimi hak ettiğini düşünmüyorsam enerjimi daha başka şeylere kanalize ederim, ne uğraşcam.
0
der meister
(22.06.17)
ben devilred'e katiliyorum.
0
ateistanbul
(22.06.17)
Oldu. Hatta iki his birbirine o kadar yakın ki "Ben onu mu seviyorum, sevmeyi mi seviyorum" diye sorardım bol bol. Sonra ayrıldık ve başka biriyle de beraber olduktan sonra böyle bir soru hiç kafamda olmadı. Sonrasında "Meğer ben kendimi ilişkide sanıyormuşum" dedim.

Alışkanlık hali değil tam. Duygularının senden mi, ondan öı kaynaklandığına emin olamama ve aradaki bağı çözememe gibi sanki. "Bir ley havada ama be havada" gibi bir adını koyamama durumu oluyor. "Kafamda önemli bir soru kalmadı"lık bir birlikteliğin ne kadar önemli olduğunu anladım.
0
aychovsky
(22.06.17)
Bu benim de dikkatimi çekti. Tanımadan çok asiri, deli gibi hoşlandığım, elimin ayağımın titrediği insanlarla tanıştıktan sonra aşırı derecede sıradan bir ilişkim oluyor. Ben de sevmeyi sevmek tabirini kullanıyorum hep bu konudan bahsederken. Bu bı alışkanlık olabilir. O ilk andaki heyecanı yaşamak aşkı yaşamaktan daha kolay ve daha masrafsız olarak görünebilir ve hissettirebilir insana. Ayrıca o ilk an hissettiklerini hissetmek için böyle bir insana dönüşmüş olabilirsin, yani bunu alışkanlık edinmiş olabilirsin. Bence kötü bı alışkanlık ve normal olmamalı. Bana normal gelmiyor.
0
virvirvir virvirvir
(23.06.17)
(17)

İnsanlar nasıl bu kadar laubali? sinirlendim.

ekaterina
Ya eski bir öğrencim İstanbul'a gelmiş görüşelim dedi, işim var yarın yurt dışına gideceğim valiz hazırlıyorum, çamaşır yıkamam lazım vs. dedim. Çamaşırı elde mi yıkıyorsunuz yazmış :/ e işim var işte bak samimi görüp detay da vermişim sana, gerçekten işim olduğunu anlatmaya çalışıyorum, neden sorgu
Ya eski bir öğrencim İstanbul'a gelmiş görüşelim dedi, işim var yarın yurt dışına gideceğim valiz hazırlıyorum, çamaşır yıkamam lazım vs. dedim. Çamaşırı elde mi yıkıyorsunuz yazmış :/ e işim var işte bak samimi görüp detay da vermişim sana, gerçekten işim olduğunu anlatmaya çalışıyorum, neden sorgu? Sonra yurt dışına neden gidiyorsunuz dedi, ailemi görmeye falan diye anlattım biraz, anneniz akıllı kadınmış, babanızı yalnız bıraksa şimdi bir sürü kardeşiniz vardı yazmış. Oha yuh, öyle değil mi ya? Bi şey desem mi çok patavatsız olduğuna dair vs.

Bu çocuğu severim de o kadar yani, belirli gün ve haftaların hepsini kutlar, iyi bir çocuk ama konuşacak çok şey bulabilir miyiz emin de değilim, pek görüşesim de yoktu. 1-2 kişi hariç öğrencilerle bireysel görüşmeyi sevmiyorum zaten. Bunu söylesem mi toplu görüşsek daha uygun olur gibilerinden? Yoksa sallamayıp bahaneye devam mı :/
0
ekaterina
(22.06.17)
Ayrıntı verme, müsait değilim de bitir. Fazla laubali, toplu görüşmek yeter de artar.
0
elikası
(22.06.17)
ders olmuş bundan sonra kimseye ayrıntı bilgi vermezsiniz.
yahu bunlardan sana ne deyip terslerim ben olsam.
0
basond
(22.06.17)
Gerçekten laubali imiş. Bahanelere devam, iyi çocuk diyorsun madem, açıkça terslemeye gerek yok.

Bi de sana yazıyor olmasın bu? Ben bu kadar laubali öğrenci duymadım hiç de.
0
devilred
(22.06.17)
Bana da yazıyormuş gibi geldi. Bizim jocalarımız da bir yere kadar ayrıntı verirdi, biz de verirdk. Aramızda samimiyet çoktu ama bu da çok laubaliymiş. Ya hiçbir şey yazmamak ya da sert cevap vermek gerek. Ama bu kadar ısrar ve laubalilik biraz yürüyormuş gibi.
0
aychovsky
(22.06.17)
Ay yok hiç zannetmiyorum yazma yürüme olacağını falan benden olumlu bi şey olamayacağını çok iyi biliyodur bence. Ben eski okuldan ayrılalı baya oluyor, ondan beri görüşmedik de o zaman şakalaşıyoduk falan ama gene de bu derece değildi şaşırdım.
0
🌸ekaterina
(22.06.17)
Laubalilikten ziyade terbiyesizlik bu. Hocayı geçtim, fazla samimi olduğun arkadas dışında -ki onun da sınırı var- kimseyle böyle konuşulmaz. Terslenmeyi hak etmiş bence.

Ha bir de insanlar nasıl bu kadar laubali demişsiniz, siz izin verdiğiniz için büyük ihtimalle. Baska hicbir hocasi ile bu sekilde rahat konuşamıyordur muhtemelen. Her zaman belli bir mesafeyi korumak, sınır aşıldığında gereken tepkiyi göstermek lazim.
0
aquarium
(22.06.17)
Aşırı densizmiş öğrencin, kesinlikle seninle bu şekilde konuşmaması konusunda uyarmalısın. Tepki göstermeyip konuyu geçiştirirsen aynı laubalilikle tekrar karşılaşabilirsin.
0
pike
(22.06.17)
Camasir yikadigini soylemen samimiyet fakat elde yikayip yikamadigini sormasi laubalilik?
0
osssy
(22.06.17)
Laubaliligin ötesi biraz bu terbiyesizlik. Toplu görüşmelesim de gec. Bahane ile düzelmez bu
0
all girls dream
(22.06.17)
Babanla ilgili konu da biraz haddini asmiyor musun? diyebilrsin.Cocuk inanilmaz itici ve patavatsizmis yalniz.Muhtemelen arkadaslik iliskilerinde de böyledir bu jöle. En sevmedigim tip. Kisa cevaplarla kestirip at.
0
maria puder
(22.06.17)
bu saygisizca yazdiklarina ragmen halen terslemis olmanla onun bunları yazmasi ayni nedenden.
0
partizan
(22.06.17)
*terslememis
0
partizan
(22.06.17)
ben diyecek şey bulamadım, eşime okudum, dehşete kapıldı ağzını falan bozdu, adam söylemiyle şöyle dedi: "s.ktir git derim, ne borcum var amq, onun borcu var o kadar öğretmiş etmiş öğretmeni, her yerden engellerim, herkesi kendi ailesi gibi mi sanıyormuş..." evet benim/bizim için bu kadar ağır olurdu tepki..

yol yakınken kurtulmak lazım.
0
cedilla
(22.06.17)
Minyon biriysen (1.55 m boy ve 55 kg) yüz buluyordur. Bazı hocalar hiç hoca gibi durmuyor. Espri yaparak seni eğlendirmeye çalışıyor da olabilir. Rahatsız oluyorsan uyar. Zor bir şey değil.
0
dissendium
(22.06.17)
Ben olsam kestirip atardım. Açıkça yazayım. "Annen yularını gevşek bıraksaydı baban bir sürü çocuk peydahlardı." demek istemiş. Bu ne biçim bir öğrenci-öğretmen ilişkisi? Hiç sevmem böyle tipleri. Benim hocam olsa "Peki hocam kolay gelsin, müsait olduğunuz bir zaman görüşmek üzere." der kapatırım. Samimi bir hocamsa "Yardıma veya herhangi bir şeye ihtiyacınız var mı?" derim. Ötesi doğru değil. Açık açık terslemelisin.
0
Lim5
(23.06.17)
Keşke yaşları da yazsaydın. Ona göre yürüyo mu yürümüyo mu anlardık.
0
ahada nick
(23.06.17)
bu arkadaşla toplu bile görüşme derim. haddini bildirip engellemek lazım hiç hoşlanmam böyle şeylerden. senin hatanı da söyleyeyim, birine direkt hayır demek yerine böyle ayrıntı vermen, karşı tarafı gelemeyeceğine ikna etmeye calısman doğru değil. uygun değilim kusurabakma diyerek sonsuzluğa gönderebilirsin böyle girişimleri.
0
denne
(23.06.17)
(23)

Şeytanla anlaşma imzalamak

binder dandet
Bugün gelse ve size :-Bu anlaşmadan sonra çok rahat yaşayacaksın, sıkıntı çekmeyeceksin ama asla bir aileye sahip olamayacaksın, ya da çocuğun olmayacak. Yalnız öleceksin.dese,Tepkiniz ne olurdu?
Bugün gelse ve size :

-Bu anlaşmadan sonra çok rahat yaşayacaksın, sıkıntı çekmeyeceksin ama asla bir aileye sahip olamayacaksın, ya da çocuğun olmayacak. Yalnız öleceksin.

dese,

Tepkiniz ne olurdu?
0
binder dandet
(22.06.17)
ustune holoskoyu da veririm
0
partizan
(22.06.17)
canıma minnet derim. aile ve çocuk gibi şeylerin sıkıntıdan, dert tasadan başka getirdiği ne var ki? yalnız yaşamak gibisi yok.
0
rotten head
(22.06.17)
çok farazî olmuş. ben kabul ederim. istersen daha zorlu seçenekler vereyim sana.
0
i drive the hearse
(22.06.17)
Hepimiz yalnız ölüyoruz gibi klişelere hiç bulaşmadan ben kabul etmem diyorum. İstediğim hayat öyle bir hayat değil.
0
devilred
(22.06.17)
Havada karada güle oynaya kabul ederim. Aile kurmak gibi bir planım yok zira.
0
i m cool with that
(22.06.17)
Şeytana güvenmiyorum.
0
megalomaniac
(22.06.17)
aile olmaktan kasit nedir? aile olmadan sevgilim, iliskilerim falan olacaksa kabul ederim. komple yapayalniz bir hayat vaat ediliyorsa kabul etmem
0
duru arsnova
(22.06.17)
Seytan varsa cehennem de var demektir, surda siksan 50-60 yil, hadi 100 yasarsin, onu iyi yasayip ebedi ceza iskenceye razi olmak sacma degil mi? Seytanla anlasma yapana kim bilir naparlar orda. Direk imana gelir oruca baslardim, on vakit namaz kilardim.
0
beriberi
(22.06.17)
Bunu fantazi boyutunda düşünmeye gerek yok, zaten hergün olan sıradan birşey. Her birimiz işimize geleni tercih ettiğimiz için irili ufaklı, yüzlerce, binlerce yanlış iş yaptığımızda farklı birşey mi oluyor? Nereden baktığımıza göre adını farklı koyabiliriz sadece.
0
mikro patlama
(22.06.17)
çok ucu açık bir anlaşma. çok rahat yaşayacaksın, sıkıntı çekmeyeceksin derken orta direk memur yapacaksa kalsın. bir buffet, bir gates, bir zuckerberg, bir rockefeller kadar zengin ama bir instagram gezgini gibi işten uzak yatarak yaşayacaksam ve de "yalnız ölmek"ten kasıt evlenmemek ve çocuk sahibi olmamak ise kendi kanımla imzalarım garanti olsun diye.
0
nawar
(22.06.17)
Kabul etmem. Alınırım da. Şeytanın benim ailemle ne işi var? ruhu istemiyor muydu o? neden ruhumu istemedin, sen benim ruhumı beğenmiyor musun derim.
0
whysoweird
(22.06.17)
Şeytan benimle anlaşma yapmaya çalıştığına göre doğru yoldayım derim.
0
elikası
(22.06.17)
Bsg derim.
0
[GODDARD]
(22.06.17)
Bunun için anlaşmaya gerek yok, çoğu insanı bekleyebilecek bir şey. Ben aileyi daha önemsiyorum .3 günlük dünya bari sevdiğimiz insanlarla aile olabilelim .
0
cabiday
(22.06.17)
Kabul. Net.

Ancak üstte şeytana güvenmiyorum denmiş. Haklı! :D
0
tuzumkuru
(22.06.17)
jileti alayım derim. koca anlaşma kalemle mi yapılırmış.
0
rhan
(22.06.17)
Allah versin canım der devam ederim
0
klar
(22.06.17)
İmzalamam ama aileden feragat edemeyeceğim ya da onu bunu rahat yaşamanın önünde tuttuğum için değil. Hayat benim hayatım ve elde ettiğim şeyler benim için çok değerli. Herhangi bir şey için kendimi parçalamak ya da zorla güzellik oldurmak istemiyorum ama hayat benim hayatım. Birinin anlaşmasıyla değil, istediğim gibi şekillendirmek istiyorum sonucu ne olursa olsun. Ham bir başarının içini doldurmamam, bir şeyi aldıysam arkasında temelim olmalı. Yanlış bir şey yaptıysam da sonuçlarına kaylanayım. Sonuçta hem rahat yaşamayıp hem yalnız da ölebilirim, neden olmasın da; geriye döndüğümde 'Bu benim hayatımdı' diyeyim, 'I did it my way' diyeyim. Destek ve yardım güzel şeyler ama torpil, büyü, vb. istemem. Benim canım cennet, cehennem istemiyor; benim canım dünyayı keşfetmek istiyor.
0
aychovsky
(22.06.17)
WP

odanin icerisindeki sicak hava cami olmayan bir pencereden esen rüzgarla dagildi, methuselah ilk doganlardandi, kendisi gibi dogan gruptaki diger cocuklarla beraber bir adada yasiyorlardi artik. bir kac sene önce bazi anlasma sahipleri yenidoganlari öldürmeye baslamisti ve bundan dolayi artik beraber yasiyorlardi.

bu karari vermelerine yardim eden methuselah'in babasi ise bu grubu bir arada tutmaya calisiyordu, kendilerine yeni nesil adini vermislerdi. onlara yardim eden anlasma sahipleri insanligin soyunun tükenmemesi icin ellerinden geleni yapiyorlardi. bir süredir adaya disaridan ziyaretci kabul edip hem onlarin sinirsiz imkanlari ile ihtiyaclarini temin ediyorlardi hem de siginakla ile beraber bir ambar insa ediyorlardi. bu ambar ise gelecklerine acilan bir kapi olacakti.

kabul edilen ziyaretciler anakarada büyük bir loto ile seciliyordu, insanlik tarihinin en büyük lotosu olan adaya ziyaret bileti cekilisine her sene 3 milyardan fazla kisi katiliyordu. toplamda ise sadece 200 kisilik bir grup adaya gitmeye hak kazaniyordu.

ada disinda kac yenidogan oldugunu bilmeselerde adanin nüfusunun bir kac kati oldugunu düsünüyordu methuselah'in babasi. fakat her grup kendileri kadar birlesmeye yanasmiyordu. hatta ilk yillarda aralarindan birinin ölümüne bile neden olmustu bu yakinlasmalar.
0
kurnaz
(23.06.17)
Ahiret hayatında sıkıntı çıkarabilir gibi geliyor böyle bi anlaşma. O yüzden kabul etmem.:p
0
ahada nick
(23.06.17)
Yok kardeş derim
0
mutlusismankedi2015
(23.06.17)
Ben buna yakın bir anlaşma imzalamış olabilirim...
0
burka
(23.06.17)
pazarlık yapardım, çocuğum olsun ama gay olsun gibisinden bir teklifi kabul ettirmeye çalışırdım
0
docrivers
(23.06.17)
(9)

Ruhsal-psikiyatrik sorunu olanlara bakış açınız nedir?

binder dandet
Stigma denen bir olay var, işaretleme- damga anlamına geliyor. ABD de bunun araştırmaları yapılmış ve Ruhsal-psikiyatrik rahatsızlığa sahip olan insanların dehumanize (insanlıktan uzaklastırma) edildiği görülmüş, sosyal denege unsurlarını kaybeden bu insanlar içinse bu olay oldukça yıkıcı olmuş-oluy
Stigma denen bir olay var, işaretleme- damga anlamına geliyor. ABD de bunun araştırmaları yapılmış ve Ruhsal-psikiyatrik rahatsızlığa sahip olan insanların dehumanize (insanlıktan uzaklastırma) edildiği görülmüş, sosyal denege unsurlarını kaybeden bu insanlar içinse bu olay oldukça yıkıcı olmuş-oluyor.

Türkiye'de de aynı sekilde ruhsal-psikiyatrik rahatsızlıklara sahip insanlar oldukça fazla küçümseniyor- istediği kadar eğitim gormus olsun adı ''deli doktor'' a vs çıkıyor (birinci elden tanıklık edilmiş hikayedir)

Sizin Ruhsal-psikiyatrik rahatsızlığa sahip insanlara bakış açınız nedir?
0
binder dandet
(22.06.17)
tek cümleden fazla kullanmıyorsunuz sanırım, çöp yorum yapacağınıza hiç yazmasanız daha fazla enerji saklayabilirsiniz.
0
🌸binder dandet
(22.06.17)
onlar da insan.
bu konuda yazılacak anlatılacak çok şey var da bu ülkede özellikle değmez açıklamaya.
cevaplara göre çemkireceğim insanlara.
0
passion rules the game
(22.06.17)
Delilik ve psikiyatri üstüne, çalışma alanım sebebiyle, araştırma yapma ve literatür tarama fırsatım az çok oldu. İki konuda ilgimi çekiyorlar. Birincisi rasyonel ve çıkarları doğrultusunda karar veren modern özneyi meşrulaştırmak için 'ikinci sınıf' insan (öteki) statüsüne düşürülüyorlar. İkincisi patolojikleştirme üzerinden bireyin özneleştirilmesi, denetimi ve disiplini için kullanılan mekanizmaların deneği haline getiriliyorlar. Bu sebeplerden dolayı, bu kişilere bakış açım, görece daha olumlu.
0
protector
(22.06.17)
Hasta olduğunu bilen insana canım feda. Bir köşede sessiz sakin takılsın, kimseye sataşmasın, ağzımı açıp "deli la bu" demem. Ama nerede millete saran, sorunlu olduğunu kabul etmeyen manyaklar var, onların toplumdan uzaklaştırılmasını doğru buluyorum. Hele ki Amerika gibi bir ülkede bu çok normal çünkü insanlar sapıtmaya meyilli. Ben mesela hayatımda hiç psikoloğa gitmedim. Antidepresan kullanmadım. Ciddi durumlarda akıl hastalığı olup da ilaç kullanan her insana saygı duyarım ama ota boka antidepresan kullanıp 50 tane ilacın ismini ezbere bilecek kadar ilaç kullanmış insanlar gözümde direkt düşüyor. Aklımda zayıf olarak kalıyorlar.
0
dissendium
(22.06.17)
başlarına gelen herhangi bir hastalıktan farksız. talihsiz kimseler işte.
0
shotgunwoman
(22.06.17)
daha kompleks olduklarını kabul etmekle birlikte sıradan bir vatandaş olarak ruhsal sorunların da fiziksel hastalıklardan farksız olduğunu düşünüyorum, dolayısıyla ciddi bir problemi olmadığı müddetçe hastaymış değilmiş, ilaç kullanıyormuş kullanmıyormuş vs. hiç ayırmam, sonuçta bacağı kırılan birine "geçmiş olsun" diyoruz, "yürüyemiyo da kodumun kertenkelesi" değil. üstelik psikolojik rahatsızlıklarda sınırlar o kadar belirgin değil. fazlasıyla sıradan ve normal görünen biri hasta olabilirken, "deli lan bu" dediğimiz birisi ruhsal olarak son derece sağlıklı olabiliyor. bu açıdan, ruhsal sağlığı olsun veya olmasın, insanları "hasta" veya "sağlıklı" olarak değerlendirmek doğru değil bence. hadi antidepresan kullanan arkadaşımız hasta olsun. biz kendimiz ne kadar sağlıklıyız peki? bizim antidepresan kullanmamamız gerektiğini, bu şekilde iyi olduğumuzu kim söylüyor? yanlış anlaşılmasın, "hepimiz hastayız abi aslında" ergenliği yapıyor değilim. sadece, demek istediğim, mental hastalıklarda fizikseldekilerdeki kadar keskin ve belirli ayrımlar yok. o yüzden ağır bir problem olmadığı ve kişi hastalığının bilincinde olup da bununla mücadele ettiği müddetçe ben hiçbir şekilde olumsuz değerlendirmem.
0
der meister
(22.06.17)
bir de bu hastalıkları ciddiye almayan, küçümseyen yaklaşımlar var.
"çok abartıyorsun herkes böyle şeyler yaşıyor" ya da "ben de depresyona girdim geçen ay şimdi iyiyim çok düşünme geçer" gibi.
0
hesabım silindi kırgınım modlar
(22.06.17)
açıkçası psikiyatrik bir sorunu olup bunun üzerine tedavi gören ya da ilaç kullanan herkese bakış açım, diğer insanlara olandan daha pozitif olabilir.

çünkü bu ülkede yaşayan insanların çok büyük bir kısmında, (henüz tanısı konmamış olsa da) halihazırda psikolojik rahatsızlığı bulunduğuna inanıyorum.

bunu fark edip kendisini olumlu bir yola sokmuş insanlara ise sırf bu sebeple daha çok saygı duyuyorum.

bunu yapmayan gidip bir çorba yüzünden adam vuruyor, ya da çoluk çocuğa musallat oluyor da ne oluyor? deli değil de katil ya da sapık diye anıyoruz kendilerini. ya da en hafif ihtimalde ise psikolojisi bozuk olup arkadaşlarına, ailesine çektiriyor; geçimsiz, huysuz diyip geçiyoruz. neden? çünkü henüz tanısı konmamış.

hepimiz deliyiz, ya da olabiliriz. bunu kabul edip hayatını ona göre idame ettirmeye çalışan ise candır bana göre.
0
treamorg
(22.06.17)
Burada mı yoksa Sözlük'te mi okumuştum geçen gün bilmiyorum. 'İstanbulluların üçte biri acilen hastaneye kapatmalık, üçte biri ilaçla tedavilik, kalan üçte biri de uzun süreli terapiden sonra ancak travmalarını atlatır' diyordu. O yüzden, açıkçası nevrotik olanlara 'Normaaal, herhalde bozuk olacak. Kimin ruhu doğru ki' gözüyle bakıyorum. Hatta, doktora gidecek kadar bilinçli oldukları için ve çaba harcadıkları için de takdir ediyorum. Bunu kınayanları kınıyorum. Kınana kınana hem toplumsal hem bireysel travmalara karşı yardım almayarak manyağa bağladık; dışarıda yüzü gülen insan kalmadı, herkes canavar gibi davranıyor. Nevrotik davranmak delirmek ya da anormal olmak anlamına gelmiyor, stres kaynağı karşısında her insanın gireceği hal bu.

Psikozlara gelince, birkaçını bir anda içeren bir insanın yıllardır yakınıyım. Minör durumda olanları yukarıdaki gibi değerlendiriyorum ama majör olanlarının çok ama çok zor olduğunu biliyorum. Bazen kişinin kendisine de zor, bazen sadece bakana çok zor. Asla çekinmek veya konuşmamak gibi bir durumum olmadı ve olamaz da, o koşullarda birini gördüğümde zorluğunu ve yükünü hissediyorum hemen. Karşıdakinin nasıl yıprandığını düşünebiliyorum sadece.

Amerikalıların bizim gibi stres kaynakları yok çok fazla. İş en büyük stres kaynağı ama iş dışında da streslenecek çok bir şeyleri yok. Bu yüzden psikoloji bozacak çok büyük bir etmen de yok. 11 Eylül travması halen her yerde. Bizim gibi yılda 10 bomba patlamıyor. Trafikte zaman geçirmiyorlar. Kibar kibar davranıyorlar. E haliyle, ortada çok anksiyete yaratıcı şey de yok sıradan vatandaş için. Ama örneğin, bir göçmenin işi için kendini ispatlaması gerekiyor, bir zencinin bir beyaz polis karşısında kendini kollaması gerekiyor, bir Latinin herhangi bir yere girdiğinde alacağı tepkilere hazırlıklı olması gerekiyor. Azınlıklar için anksiyete kaynağı görece daha fazla ama sıradan vatandaş daha rahat.

Bir de Amerikalılar çok korkak. Büyük şehirlerden ve eğitimli insanlardan çok söz etmiyorum ama senin, benim gibi halk her şeyden ürküyor. Hatta bununla ilgili çekilmiş bir belgesel de var. Adını unuttum ama 'Kanadalılar neden cesur, Amerikalılar neden korkak' diye. New York ve bir iki büyük şehir dışında marjinalin m'sine dayanamayan, başkanlarını veya senatörlerini 'Aile hayatı var, mutlu ailesi var' diye seçen insanlar. Geçen sene en büyük korkuları palyaço görmekti. Çünkü geçen yaz kampüslerden birinde palyaço kılığındaki bir kişi kampüste iki kıza saldırmış. Ondan beri kışın bir kısmını 'Palyaço göreceğiz' diye geçirdiler. Troller de insanları korkutmak için palyaço kılığına girip milleti korkuttu. Mesleği palyaçoluk olan birinin arabasını parçaladılar, yolda saldırdılar. Kuzenimin kızı Amerika'da doğdu ve gece evinin kapısının önüne çöp atmaya korkuyordu 'Palyaço saldırırsa' diye. Geçen gün bir şey öğrendim, eğer evde biri intihar etmişse evin fiyatı bayağı düşüyor, çünkü hayaletinin evde olduğuna inanıyorlar ve ev zor satılıyor. O eve gelen insana da anında 'garip bir insan' damgasını yapıştırmaya meyilliler. Aynı şekilde, eski mahkumlardan ve psikoloji rahatsızlığı çekenlerden de rahatsız oluyorlar. Bunun yanında, bir de zaten bireyselliğin had safhada ve çoğu kişinin izole yaşadığı bir memleket. Normal olmayan her şey korkutuyor, aşağılanıyor. Dediğim gibi NY ve büyük şehirler dışında. Zaten dehümanizasyon için bahane arıyorlar, ruh hastalıkları da onlardan biri. En ufak şeyde dehümanizasyon standart zaten. Kahve içmeyince bile minik çapta 'Nasıl yani, sen insan olamazsın o zaman' tribine giren insanların ruh hastalığına tahammül etmesini bekleyemiyorum.
0
aychovsky
(22.06.17)
(8)

ne demek istiyor

ucurumdanasagiyadogruyuvarlananyaprak
burada ne demek isteniyor, ince mesaj ne?https://i.hizliresim.com/vp87pz.jpg
burada ne demek isteniyor, ince mesaj ne?
i.hizliresim.com
0
ucurumdanasagiyadogruyuvarlananyaprak
(22.06.17)
bulaşık makinesi dolduruyor işte.diğeri de elindekini bitirip o da bulaşık çıkarıcak sanırsam
0
high hopes of the sozluk
(22.06.17)
kadın kişisi er kişinin malum yerine elini uzatır gibi. subliminal seks içerikli derler bazıları.

bunun gibi
img.memecdn.com

bunun gibi
i.ytimg.com
0
dgr
(22.06.17)
Kadin "Bir geceyim. Bulasik makinesina yukleme yapmaya calisiyorum" demis, adam da "Ben de aynisini yapmaya calisiyorum" demis. Kadin kirlileri makinaya koyarak, adam yemekle kirli tabak sayisini arttirarak bu amaca hizmet ediyor, ince espri bu. Hani bir "Ben yemesem, sen makinayi zor yuklersin"in kucuk hali.
0
aychovsky
(22.06.17)
aynen diyaloğu ben de çevirmiştim de ince mesajı alamamıştım, belki de kadın yükleme yapıyorum, dolduruyorum diyor ya adam da o an bir şeyler yiyerek kendine (cinsel organına) yükleme yapıyor olabilir yani same derken bunu kastetmiş olabilir diye düşündüm yazdıklarınızdan sonra. (yediğin şurana gider, burana gider mantığı)
0
🌸ucurumdanasagiyadogruyuvarlananyaprak
(22.06.17)
buradaki olayın en leş ve seksist kısmı tam anlaşılmamış aslında, şöyle açıklayayım.

varan 1:

cdn.meme.am

varan 2:

www.urbandictionary.com

varan 3:

dictionary.reverso.net

anlaşılmazsa detaylı yazarak açıklarım.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(22.06.17)
kimse doğru anlamamış ne temiz insanlar var duyuruda.

kadın çekil de bulaşık makinesini doldurayım diyor.

erkek de ben de aynısını ypamaya çalışıyorum diyor.

load - döl demek oluyor.

kadın burada erkeğin gözünde bulaşıkları yıkayan bir ''eşya''

trying to put a load to diswasher

kadına dölünü boşaltmaya çalışıyor.
0
charlotte blanc
(22.06.17)
Load bosalmak anlaminda. Adam da kadinla birliktr olup ona bosalacagini ima ediyor.
0
japon askeri
(22.06.17)
kadinin kurdugu cumle iki anlama geliyor :

I am trying to load the dishwasher

1) bulasik makinasini(dishwasher) doldurmaya calisiyorum

2) bulasik yikayan kisiyi( dishwasher in diger anlami) spermimle doldurmaya calisiyorum.



adam ikincisini kastederek "the same" demis.

bir de, aychovsky nin dedigi gibi elindeki tabagi bitirmeye yani yeni bulasik cikarmaya, yani bulasik makinasini doldurmaya calisiyor. bu ceviri digeri kadar belden asagi espri tasimadigi icin tercih edilmemis de olabilir.
0
scars dont fade
(22.06.17)
(13)

izmir'de otobuste oynayan insanlar

aquarium
Hakkında ne dusunuyorsunuz merak ettim. Sizce güzel bir olay mı yoksa saygısızlık mı ?
Hakkında ne dusunuyorsunuz merak ettim. Sizce güzel bir olay mı yoksa saygısızlık mı ?
0
aquarium
(21.06.17)
otobuste sort giyiyorum diye birinin bana saldirmasindansa kendi kendilerine eglenen insanlar gormeyi tercih ederim. dolasiyla beni zorla kaldirmaya calismayip, otobuste baska insanlarin yerlerini isgal etmedikleri surece sorun yok diye dusunuyorum su aralar.

bu arada sunu da ekleyeyim; normalde sokak sarkicilarini/ danscilarini da severim.
0
fraise
(21.06.17)
Bu olaylar genelde Isvec'te olur gelismis ulkelerde olur. Cok sasirdim en basta ama cok mutlu oldum. Burada da guzel insanlar var ama gittikce baski altina aliniyoruz.

Saygisizlik arayan cocuk tecavuzlerine baksin, minibuste saldiriya ugrayan Ozgecan'a baksin, yolsuzluklara baksin
0
Traveller
(21.06.17)
Zaten gece otobüsü büyük olasılıkla o(baykuş) o yüzden ordakilerin çoğu eğlenceden dönüyo. O yüzden eğlenceyi devam ettirmişlerdir, rahatsiz olan olsa da söylerdi bence
0
nundu
(21.06.17)
Topluma açık yerler kimsenin oturma odası değil. Mide bulandırıcı bir varoşluk örneği.
0
harvey
(21.06.17)
Ben çok aeviyorum böyle şeyleri. Böyle herkesin mutlu mutlu gülerek şarkı söylemesini, oybamasını falan. İspanya'da bir metroda bir ağzı şarkı söyleyen, el çırpan, oynayan insanlar vardı ve iki kız başlatmıştı. "Keşke biz de görsek böyle şeyler, bizde de olsa" demiştim. Her gün olursa bir özelliği olmaz ama arada sorada öyle olayların olması, insanların gülüp oynaması içimi açıyor. Müzik türü, dans türü ister tango, ister halay, o ister apaçi dansı olsun. Ya şarkı söyleyene ya da oynayana kesin katılırım zaten.
0
aychovsky
(21.06.17)
Eglenceyi de eglenen insanlari da severim. Cok iyi bence. Eglensin herkes.
Nerede oldugu onemli, her turlu severim boyle seyleri.
0
stavro
(21.06.17)
insanlar eğleniyor, güzel.
0
doxanikee
(21.06.17)
gayet hoş bence, keyifli bir olay. tüm yurtta hayat böyle renkli olsa keşke.
0
soft
(21.06.17)
uçakta şarkı söyleyenler videosu vardı bir de. arada istanbuldaki vapurlarda da oluyor. halk geneli seviyor böyle. ben ise sevdiğim türden, kafa şişirmeyen tempoda bir şey çalıyorsa sorun yok fakat aksi halde rahatsız olurum. eh o zaman da kulağıma kulaklık takabilirim. toplu taşımada çok da doğru bir davranış değil ama insanlar eğleniyor. yarısı çıkarmış kameraya çekiyor. bu videoyu paylaşan elemana uyuz oldum ben 124214 defa kamerayı kendine çevirip trump-face yapıyor. çok gereksiz.

ben darbuka ile taciz eden çingeneler ve zurnanın olduğu her türlü kombinasyon hariç hepsine şans verebilirim sanırım.
0
nawar
(21.06.17)
Eger kimse rahatsızlığıni dile getirmiyorsa sorun yok. Ben cok eglenceli buluyorum. Bazen ankarada metroda gitar calan gençler goruyorum.sevimli birsey bence abartılmadıgı sürece.
0
delicevat
(22.06.17)
ne embesil troller var, varoşmuş, oturma odasıymış vs. pozitif bir şey yapıyor insanlar, bağırıp çağırıp sadece kendi keyif aldıkları fakat çevrelerini tiksindirecek bir şey yapmıyorlar, kimseye hakaret etmiyorlar, kimsenin herhangi bir şey yapmasını engellemiyorlar. ispanya, italya gibi ülkelerde olsa medeniyet göstergesi sayılır. almanya'da yaşıyorum ve açıkçası bu tip şeyleri, sosyalliği, sıcak kanlılığı özlüyor insan. bence kimseye saygısızlık edilmediği, sağa sola dalaşılmadığı sürece dans etsinler, oynasınlar, şarkı söylesinler. böyle şeyler renklendirmiyor mu hayatı yoksa ben mi çok naifim?
0
uckac
(22.06.17)
Minibüste tecavüzle kıyaslanacak bir şey değil. Bundan hoşlanmayanlara tecavüz daha mı iyi diyorsan dindar olmasın da tinerci mi olsun a kızmaya hakkın kalmaz. Laciverdi olursun anca.

Bu tür şeyleri severim ve insanlara pozitif etki yüklüyor sirkeci treninde bi durakta binip diğerinde inen akordeon çalan bi adam vardı. Çok yetenekliydi. Ama bu videoda ciddi rahatsızlık var. Bence şarkıyı piç edip kafa sikmişler. Yoksa sokak müzisyenleri gibi kaliteli olsa çiftakbil basayım. Ben de detone sesimle meyhane çıkışı haydililili yar söylesem ne güzel diyecek misiniz? Şahsen o otobüste iş çıkışı seyahat ediyor olsam feci uyuz olur ama ergenlerle dalaşmamak için susardım. Siz de burada bak kimse itiraz etmiyor derdiniz. Ayrıca "beğenmeyen kulaklık taksın" da zorbalıktır. Mecbur muyum la ben biri gürültü yapacak diye kulaklık taşımaya?
0
erci
(22.06.17)
içinde bulundukları araç hareket halinde olduğu için güvensiz durumdalar. bunun dışında bir olumsuzluk yok bence.
0
chachachablues
(22.06.17)
(18)

Yüzünüzü yıkadıktan sonra

i m cool with that
neyle kuruluyorsunuz?1- Normal bildiğin havlu.Cevabınız 1 ise şu soruları da cevaplayınız lütfen:- Havlunuzu ne sıklıkta değiştiriyorsunuz?- Nasıl bir deterjanla yıkıyorsunuz, yumuşatıcı da kullanıyor musunuz?- Yüz havlularınızı diğer çamaşırlarınızdan (çorap, kilot vs.) ayırıp mı yıkıyorsunuz?2- Ka
neyle kuruluyorsunuz?

1- Normal bildiğin havlu.

Cevabınız 1 ise şu soruları da cevaplayınız lütfen:

- Havlunuzu ne sıklıkta değiştiriyorsunuz?
- Nasıl bir deterjanla yıkıyorsunuz, yumuşatıcı da kullanıyor musunuz?
- Yüz havlularınızı diğer çamaşırlarınızdan (çorap, kilot vs.) ayırıp mı yıkıyorsunuz?

2- Kağıt havlu.

Son olarak yaşınızı, cinsiyetinizi, cilt tipinizi ve cildinizde herhangi bir sorun olup olmadığını da belirtirseniz çok sevinirim.
0
i m cool with that
(21.06.17)
normal havluyla kuruluyorum. 2-3 günde bir yenisiyle değiştiriyorum. normal çamaşır deterjanı ve yumuşatıcı kullanıyorum, diğer çamaşırlarımla birlikte yıkıyorum.

21 k, cildim kuru ve herhangi bir cilt sıkıntısı yaşamıyorum.
0
theseachange
(21.06.17)
1

haftada bir çünkü sadece ben kullanıyorum
toz deterjan
normal çamaşırlarla karışık atıyorum

25 e cildim normal
0
bohr atom modeli
(21.06.17)
2-kağıt havlu
35e karma-yağlı 20 yaşındayken sivilceli bir dönemim olmuştu, şu an iyi
0
limoncello
(21.06.17)
kağıt havlu.
23/kadın/atopik kuru cilt/cildimin kuruluktan pul pul dökülmesi dışında bir sorun yok
0
bir nick var benden iceri
(21.06.17)
normal havluyla kuruluyorum.

yazın genelde her gün değiştiririm, ama hava serinken iki günde bire düşüyor.
yumuşatıcı kullanıyorum.
havlular, havlularla birlikte yıkanır, çamaşırla yıkanmaz.

yani sadece havlular, sadece çoraplar, sadece külotlar gibi bir çamaşır yıkama düzenim var.
doğrusunun bu olduğuna inanıyorum.

31 k.
cildim kurudur, ama bir sorunum yok.
yani gereken şekilde baktığım müddetçe bir sorun yaşamıyorum bu kurulukla.
0
blatta hiberna
(21.06.17)
Bir ara kagit havlu kullaniyordum simdi normal havlu kullanıyorum. 2 gunde bir degistiririm. Deterjan ve yumusatici ile, havluları ayrı olarak yikarim.

24 K normal cilt, hicbir cilt problemim yok.
0
aquarium
(21.06.17)
Normal havlu, 15 gunde bir yikiyorum. Sadece kendim, ellerim ve yuzum icin kullaniyorum bi havluyu.

Camasirlari da hep renklerine gore beyaz, acik renkliler, koyu renkliler diye yikarim. Ic camasirlariyla falan da karistigi oluyor.

Yumusatici hic kullanmam. Sivi deterjan kullaniyorum zaten. Fazladan kimyasala gerek yok.
0
chitosan
(21.06.17)
Mobildeyim editleyemedim.
27 K, epey kuru bir cildim var. Onun disinda bir sorunum olmadi simdiye kadar.
0
chitosan
(21.06.17)
Normal havluyla kuruluyorum. Tek ben kullandığım için haftada bir. Sadece deterjan kullanıyorum. Diğer çamaşırlarla karışık atıyorum ayrıca.
24 e. Normal bir cildim var kuru yanda yağlı değil. Kuru olmaya bi tık daha yakın
0
phoenixboy
(21.06.17)
Normal bildiğin havlu.

- Havlunuzu ne sıklıkta değiştiriyorsunuz?
3 gün.
- Nasıl bir deterjanla yıkıyorsunuz, yumuşatıcı da kullanıyor musunuz?
sıvı deterjan, evet yumuşatıcı da kullanıyorum.
- Yüz havlularınızı diğer çamaşırlarınızdan (çorap, kilot vs.) ayırıp mı yıkıyorsunuz?
havlu, bornoz, vücut havlusu gibi şeylerle beraber yıkıyorum. iç çamaşırı ve çorapları ayrı.

23, e, yağlı bir cilde sahibim maalesef.
0
embermane
(21.06.17)
Yüzümü yıkamıyorum. <3 Banyodan banyoya.
0
yirmisantim
(21.06.17)
yüzümü yıkamıyorum ama yıkadığım zamanlarda normal havluyla kuruluyordum ve 2-3 günde bir değiştiriyordum. normal deterjan ve yumuşatıcı koyuyordum. hepsini bir atardım.
29 e, cildim ne kuru ne de yağlı. sürekli döküntü yapıyor.
0
asuturias
(21.06.17)
1. normal havluyla kuruluyorum. 2-3 günde bir yenisiyle değiştiriyorum.
Normal çamaşır deterjanı ve yumuşatıcı kullanıyorum, havlularım beyaz renkli olduğu için diğer beyazlarla birlikte yıkıyorum. Dolayısıyla karışabiliyor.

31 k, cildim kuru ve herhangi bir cilt sıkıntısı yaşamıyorum.
0
duyond
(21.06.17)
Bildiğin havlu

Bekarlık sebebiyle bazen haftada bazen ayda bir değişiyorum havluyu.
En ucuz market deterjanını kullanıyorum, iki durulama ekstra, ve son durulamada çok az çamaşır suyu ile dezenfekte ediyorum.
Havlular kendi arasında yıkanıyor.
35 e. Yüzde siyah nokta var tek tük.
0
kargn
(21.06.17)
2. Kağıt havlu

24k sivilcelenmeye bahane arayan karma cilt.
0
jazzabel
(21.06.17)
Cevabım: 1

- Eşim değiştiriyor bilemiyorum.
- Eşim hallediyor, bilemiyorum.
- Eşim.

- Yaş 32, erkek, seboreik dermatit hastasıyım.
0
gonion
(21.06.17)
1

4-6 günde bir.
renkli deterjanı, yumuşatıcı da koyarım.
renk dışında ayırmıyorum çamaşırları.

28e. cildim yağlı sanırım.
0
soft
(21.06.17)
Kagit havluya siliyorum, uzun zamandir bornoz disi normal havlu kullanmadim. Herhalde bir 15 yil olmustur. Bir kere kullanistan sonra cok kirliymis gibi geliyor.

33k, cildim kuru, kurulukla ilgili problemim yok. Nemlendiricisini veriyorum. Geri kalani "Bakarsan bag olur, bakmazsan dag olur" ayarinda. Sikintim yok ama sikintim olmamasini ugrasmama borcluyum.
0
aychovsky
(21.06.17)
(7)

Göz kremi seçemedim

kobuzchu kiz
Duyurunun bakımlı hanımlarına (beyler de olur) sorum var. Şu üç kremden hangisi?https://www.dermoeczanem.com/bionnex-sensitiva-yuz-bakim-kremi-50ml-37687https://www.dermoeczanem.com/sebamed-lifting-eye-cream-15mlhttps://www.dermoeczanem.com/vichy-slow-age-eyes-15ml(Yaş 33, cilt hassas ve kuru, kızar
Duyurunun bakımlı hanımlarına (beyler de olur) sorum var. Şu üç kremden hangisi?

www.dermoeczanem.com
www.dermoeczanem.com
www.dermoeczanem.com
(Yaş 33, cilt hassas ve kuru, kızarmaya çok meyilli)

Başka öneriniz varsa onu da alırım ama kozmetik fiyatlarını görünce insanlar aklını oynatmış diye düşündüğüm için ne kadar ucuz olursa o kadar iyi. 500 liraya 10 gram krem mi olur, o ne lan!

Bir de, bu dermoeczanem iyi di mi, önceki duyurulara baktım da baya memnun gibi kullananlar?
0
kobuzchu kiz
(21.06.17)
hiçbirini kullanmadım ve roc'un bu sınıfta nispeten daha kaliteli olduğunu annemden bildiğim için yazayım dedim.
insanlar la roche posay de çok kullanıyorlar, memnunlar sanırım.

her ihtimalde vichy'den falan daha iyidir diye düşünüyorum.
aynı sınıfın markaları olduğu için fiyatlar çok fark etmeyecektir ya da belki 30-40 lira oynar.
ucuz olması tercih sebebi, evet, ama göz çevresi de şakaya gelmiyor.

edit:
clinique'in fiyatı yüksektir diye bakmamıştım, evet bence de clinique o zaman.
0
blatta hiberna
(21.06.17)
clinique pep start öneririm. vichy nin fiyatında ama çok fazla iyi yorum duyduğum bir krem. hem de aynı boy

www.dermoeczanem.com
0
interview with the vampire
(21.06.17)
dermoeczanemden alışveriş yapıyorum ben memnunum.

hiçbirini kullanmadım ama artık dermokozmetik ürünlere marka takıntısı yapmaya başladım içlerinden alacak olsam vichy'i alırdım.
0
cabiday
(21.06.17)
clinique pep start nemlendirici/kırışık önleyici değil de morluk şişkinlik için sanki, bana gereken nemlendiren bir şeyler.
0
🌸kobuzchu kiz
(21.06.17)
morluk veya şişkinlik için değil sadece.
nemlendiriyor da. emin olamazsanız youtube da yorumlara bakabilirsiniz.
0
interview with the vampire
(21.06.17)
kiehls'ın avakado kremi bence, kullandığım en iyi nemlendirici göz çevresi bakım kremi.
0
kulakligin calismayan teki
(21.06.17)
Ben kullanmadim ama Kiehl'sin kremini gercekten cok tavsiye ediyorlar. Benimkini bitirince almayi dusunuyorum.
Bunlar disinda cok onerilenler La Mer The Eye Concentrate, Clarins Super Restorative Total Eye Concentrate ve Shiseido Future Solution LX Eye and Lip Contour Regenarating Cream ama hepsinin fiyati ucuk fiyatlar.

Benim denediklerimden en duzgunu Clinique All About Eyes Rich idi. Cilt yagli ise All About Eyes, kuru ise All About Eyes Rich ise yariyor.

Yalniz su durum var, 33 yasinda 20 yasin hafif nemlendirici kremleri de olmaz, 45 yasin "Enkaza gecit yok!" kremi de olmaz. Yukarida gosterdigin kremlerin ilk ikisi 20 yas kremi, ucuncu krem ise cilde gore normal de gelebilir, hafif de kalabilir. La Roche Posay'in iyi oldugunu soyluyorlar gercekten ama o da cildine asiri bagli. Ayni sekilde Clinique Pep Start da 20'li yas icin daha uygun. Cilt yasin 20'lerde ise olur ama cilt yasi 40'lara yaklasti ise bunlarin yangina tukurukle mudaheleden farki yok. BareMinerals Brilliant Future Age Defense & Renew Eye Cream da cevrede varsa, duruma gore uygun olabilir.

Bu arada, Neutrogena'nin Rapid Repair Wrinkle'i odul aldi fiyat/performans konusunda. Hem goz kenari hem dudak kenari koruyor ve best multi tasking product odulu de aldi. Daha iyi urunler var ama "Bu fiyata bu kadar olabilir" konusunda onu tavsiye ediyorlar.

Avene'inkinin de guzel oldugu soyleniyor.
0
aychovsky
(21.06.17)
(27)

kiminle olmaz?

Bruce
benim için müzik dinlemeyi ve yüzüklerin efendisini sevmeyenle, kot etek giyenle olmaz. sizin için?
benim için müzik dinlemeyi ve yüzüklerin efendisini sevmeyenle, kot etek giyenle olmaz. sizin için?
0
Bruce
(20.06.17)
dış görünüş: çok büyük ve yamuk burun.
karakter: dinine sıkı sıkıya bağlı müslüman ve kıskanç

liste baya uzar gidermiş yalnız onu fark ettim kendimi bi sorguladım.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(20.06.17)
imla kurallarına dikkat etmeyen, dinlere inanan ve sigara içen biriyle olmaz.
0
nesenbilneben
(20.06.17)
Sigara içen, herhangi bir dine dindar, kitap okumayan veya genel olarak cahil olan, agresif, karamsar, hayatta amacı olmayan, plakasında ismi yazan spor arabaya binen, çok küfreden, kendisinden "biz" diye bahseden, futbol tüm dünyası olmuş, eşcinsellere veya herhangi bir azınlığa karşı manasız bir kin besleyen, en ufak bir iması olacak şekilde bile kadına şiddete potansiyeli olan, kavgacı biriyle olmaz.
Az bile saydım.
0
sopiro
(20.06.17)
Kitap okumamışla/okumayanla, yobazla, Türkçeyi düzgün kullanamayanla, neo-Osmanlıcılarla, kıskançla, iletişimsiz biriyle olmaz.
0
inawen
(20.06.17)
herhangi bir siyasi görüşün, dinin ya da futbol takımının fanatiği olan biriyle olmaz. pilava, pizzaya ketçap sıkıyorsa olmaz. yersiz takıntıları olan biriyle olmaz. hele hele burçlara inananla arkadaş bile olamam.
0
zgrydn
(20.06.17)
aslında böyle bir soruya cevap vereceğimi sanmazdım ama gerçekten bazen bazı şeyler önemli oluyor. ilk etapta aklıma gelenler;

-ingilizce bilmeyenle (işe alır gibi oldu ama yaşadım bir kere çok saçma oluyor)
-dindar biriyle
-milliyetçi biriyle
-müzikle işi olmayan özellikle yabancı müzik sevmeyenle
-LGBTQIA insanlara önyargısı olanla.
-Empati kuramayan ben merkezci insanla
-Ağzı bozuk olanla
0
qazaqwsx
(21.06.17)
Hayatını kendisi için değil de başkalarının istekleri, beklentileri ve görüşleri doğrultusunda yaşayanla olmaz.
0
iwasbornonamountainside
(21.06.17)
Dış görünüş: çelimsiz adamla olmaz
Karakter: Dindar/ milliyetci adamla olmaz. Sadece pop müzik dinleyen adamla olmaz. Hareket etmeyi sevmeyen adamla olmaz, iki adim attiginda kan ter icinde kalip solugu kesiliyorsa arkama bakmadan kacarim. Ev kusu insanla olmaz, her dakika pijamalari cekip oturalim yemeksepetinden cigkofte soyleyelim modundaki insan, nope. Tam tersi asiri sosyal, bir aktiviteden digerine kosup herkesle arkadas olan ortam kelebegi adamla da olmaz.

Son olarak; samimiyeti laubalilik, nezaketi "güldü verecek" olarak anlayan, gulucuge odaklanip hemen lakaytlasan, sonra istedigini elde edemeyince cirkinlesen adamla hic olmaz.
0
duru arsnova
(21.06.17)
3. dalga feministiyle olmaz. Adamakilli feministle olur ama.
0
stavro
(21.06.17)
kadınlara heybetli olmak yakışmıyor. şişman olmak da. minyon kadın seviyorum. 1.75 boy bile bana fazla gelebilir ki kendim 1.75 boy 65-70 arası gezen biriyim zaten

aşırı gelenekçilerle yapamıyorum çünkü ben ramazan, kandil dinlemem. canım isterse açarım biramı. aile de öyle.

aklıma 2 detay geldi anlık.
0
rain when i die
(21.06.17)
Bencil insanla, kaprisli insanla, köktendinciyle olmaz.
0
chitosan
(21.06.17)
Öğrenmeyi sevmeyen, kendini geliştirdiği bir tutkusu olmayan, her şeyden şikayet eden, geçimsiz, sinirli (ister saman alevi, ister kronik), huysuz, koyuya doğru dindar, milliyetçi, delikanlılığın kitabı ve benzeri yaklaşımlarla ilkelerini, hayat görüşünü oluşturmuş, imla kurallarını sallamayan biriyle olmaz.
0
aychovsky
(21.06.17)
sanırım artık hiç kimseyle.

biriyle sevgili olabileceğime inancım kalmadı.

güzellik, şirinlik masumluk derdim bi ara, çok anlamlı gelmemeye başladı.

dünya güzeli karşıma çıksa "git ötede oyna, bana bulaşma" diyesim var. arada yalnız gibi hissediyorum ama hemen sonrasında "yok iyi böyle" diyorum.
0
jadle
(21.06.17)
aşırı tayyipçi ya da aşırı tayyip düşmanı, dinsiz ya da yobaz, kemalist, mhpli hdpli ya da baska ırk milliyetcisi
0
hopp
(21.06.17)
kendinde olmayan bir şeyi, karşısındakinden isteyenle olmaz. güzelliği dışında bir özelliği olmayıp sizden yakışıklı, zengin, sporcu, kültürlü vs. olmanızı isteyen biriyle olmaz.
0
yüzyıllık yalnızlık
(21.06.17)
hayvanlara kötü davrananlarla, çevreye saygısız insanlarla, yere tüküren, çöpünü atanlarla, nazik olmayı bilmeyenle, okumayan, araştırmayanla...
0
elma
(21.06.17)
asagidakilerden birisini sagliyorsa o kadinla olmaz: ( cok vasat olmadigi surece fiziginin bir onemi yok)

- nasil tartismasi gerektigini bilmeyen
- hatalarini kabul etmek yerine, bunlari inkar etmeye calisan
- ingilizce bilmeyen
- ogrenmeye kapali, mecbur kalmadikca bir sey ogrenmeyen
- hayati sadece cevresindeki insanlar ve olaylardan ibaret olan (arada bir ac bir bak baska ulkelerde neler oluyor)
- bir hobisi, ilgi alani olmayan
- futbol takimi tutan
- 25 yasindan buyuk olmasina ragmen hala bir dine, uzaylilara, karmaya, fala, buyuye, burclara vs. inanan
- evrimi kabul etmeyen
- lgbti lerin hasta ya da anormal oldugunu dusunen
- romantik solculuk, komunizm, anarsizm gibi utopik/distopik dunya goruslerini savunan
- richard dawkins in kim oldugunu bilmeyen
- kitaplara cok anlam yukleyen, surekli kitap okumanin cooook onemli bir meziyet oldugunu dusunen, hayati yasamak yerine baskalarinin hayatini okumayi sevecek denli kitap kurdu olan
- rasyonalist ya da septik olmayan
0
scars dont fade
(21.06.17)
Dahi anlamındaki -de'yi ayırmayan ve sade soda yerine elmalı soda içen biriyle olmaz.
0
Apocalypse
(21.06.17)
aşırı dindar, hayvanları sevmeyen, edebiyatla alakasız, müzik zevki boktan ve empati yoksunu biriyle olmaz.

dış görünüş olarak da benden kısa ve benden zayıf biriyle zor.
0
theseachange
(21.06.17)
Feminist/bahaneci/pasif agresif ve/ya şişman kızlarla olmaz. Salağa yatmacılarla hiç olmaz.
0
arnold schwarzeneger
(21.06.17)
güven vermeyen, teist, türkçe pop müzik dinleyen kadınla zor.
0
embermane
(21.06.17)
hayatının gidişatını verimli ve düzgün şekilde ele alamamış/alamayan, olaylar ve özellikle kendi hayatı konusunda farkındalığı gelişmemiş, ağır şekilde travmatize olan ve bunun etkisiyle egosantrik kararlar alan, yaşam tarzı ya da temel bakış açıları benimkine yakın olmayan, harekete geçemeyen, tutkusuz ve mantıksız biriyle olmaz.

edit:
ayrıca, eeb+1
0
blatta hiberna
(21.06.17)
şu kişilerle olmaz:

- gözüme hitap etmeyen
- herhangi bir dine inanan
- cinsiyetçi
- geleneklerine bağlı
- futbolsever
- iğrenç bir müzik ve film zevki olan
- saygısız
- kaba
- konuşkan
- aşırı enerjik
- paragöz
- öfke kontrolü olmayan, agresif, kavgacı
- hep yüksek sesle konuşan
0
i m cool with that
(21.06.17)
Dindar ve milliyetci biriyle,
Her isi kendi ayagina bekleyen, tek basina kaldiginda disaridan yemek soyleyip o da olmazsa anca makarna yapip yiyen, bu zamana kadar hic yalniz yasamamis, hep annesinin arkasini toplamasiyla yasamis biriyle,
Ailesine cok bagli biriyle,
Bencil biriyle
Cahil ozguvenine sahip biriyle
En buyuk "basarisi" yakisikli, zengin veya kasli olmak olan biriyle

Olacagini sanmiyorum.
0
yuzır
(21.06.17)
"valla onu bunu bilmem..." şeklinde başlayan cümle kuranla asla olmaz.
0
twelfth
(21.06.17)
Kopek ve mandalina sevmeyenle olmaz. Kulakları cirkin olanla, ust baldiri gucsuz, poposu sıkı olmayanla olmaz. Vallahi (*-*)
0
velvetmorning
(21.06.17)
İstediği dine inanıp inanmamakta özgür olduğu halde başkasının inancına ya da inançsızlığına saygısı olmayanla olmaz.

İçinde en ufak vatan, millet sevgisi olmayanla olmaz.

Atatürk'ü sevmeyenle kesinlikle olmaz.

Cemaat ve tarikata bağlı olanla olmaz.

Türkçe'yi doğru konuşamayanla olmaz.

Akp ve türevlerine bir kere bile oy vermişle olmaz.

Ter kokanla,ağzı kokanla olmaz.

Erkek gibi ağbiiiee diyen kızla olmaz.

Daha vardır ama bir çırpıda bunları sayabildim.

2 ay sonra editi: ağbiiiee diyenle oluyomuş. yani en azından çok sorun olmuyormuş.
0
eeb
(21.06.17)
(8)

En iyi sosyal tesisler

anonymice
Sosyal tesisler... Yüzyıllardır insanları kazıklanmaktan kurtaran tesislerimiz...Manitayla gidilesi yerler... 15 liraya manzaralı yemek yenilen yerler...introyu yazdıgıma göre, gittiginiz en iyi sosyal tesis hangisiydi?benim icin istinye sosyal tesisleri 1 numarada, balık corbası harika..garsonların
Sosyal tesisler... Yüzyıllardır insanları kazıklanmaktan kurtaran tesislerimiz...
Manitayla gidilesi yerler... 15 liraya manzaralı yemek yenilen yerler...


introyu yazdıgıma göre, gittiginiz en iyi sosyal tesis hangisiydi?

benim icin istinye sosyal tesisleri 1 numarada, balık corbası harika..

garsonların ter kokusunu hesaba katmazsak cankurtaran sosyal tesisleri 2 numara (yenikapı tarafı)

how baat ye? (peki sizin için?)
0
anonymice
(20.06.17)
Arnavutkoy'deki guzeldi ama en son bir 5 yil oluyor gideli. Simdiki hali nasil bilmiyorum.

Onun disinda sosyal tesis deyince benim aklima karbonatli cay, sutu bozuk kahve, plastik karistirgac, yemek adina en fazla coft kasarli tost falan geliyor. Diger gittiklerim hep oyleydi.
0
aychovsky
(20.06.17)
İstanbul üniversite'sininki çok güzel ama memur olma şartı var herkesi almıyorlar.

Florya'nın da restoran kısmı güzel, kafeterya kısmı ayçovsky'nin dediği gibi,
0
ekaterina
(20.06.17)
Florya çok güzel ve çok kalabalık. Avcılar eh, yakınlardaysa tercih edilebilir.
0
soft
(20.06.17)
Beykoz'da hem restaurant hem de cafeteryanın manzarası muhteşem. Yemekler idare eder.
0
kaptan memo
(20.06.17)
Ben kasimpasadakini ve halicdekini seviyorum. Arnavutkoydeki de guzel
0
nax
(20.06.17)
florya derdim ama asla bir şey yemeyin mide ağrısı çekersiniz.Aqua floryaya gittiğimde spor olsun diye oraya kadar yürüyüp bir şeyler içip manzara için güzel
0
turkuaz
(20.06.17)
küçükcekmece deki gol ve park kenarında. bence gayet güzel
0
faik abi
(20.06.17)
Yıldız parkında ki köşkler güzel
0
gazozailacatmauzmani
(20.06.17)
(13)

ne kadar duygusalsınız

i drive the hearse
romantik bağlamda sormuyorum ama bunu.örneğin; https://www.youtube.com/watch?v=7jMlFXouPk8 dinlerken 5:08'de o "Forever and ever" demesinin Pink Floyd'tan duyduğumuz son şey olduğunu anlayınca üzülüyorum. gözlerim doluyor, boğazım düğümleniyor mesela.isteyen yaş, cinsiyet de belirtebilir cevaplarken
romantik bağlamda sormuyorum ama bunu.

örneğin; www.youtube.com dinlerken 5:08'de o "Forever and ever" demesinin Pink Floyd'tan duyduğumuz son şey olduğunu anlayınca üzülüyorum. gözlerim doluyor, boğazım düğümleniyor mesela.

isteyen yaş, cinsiyet de belirtebilir cevaplarken.
0
i drive the hearse
(20.06.17)
ben duygusalım. baya duygusalım. yani keşke olmasam..sevmiyorum..

duygusal olmayan insanlar her yerde kazanıyor.
0
qazaqwsx
(20.06.17)
22, kadın.

duygusalım ama pek çaktırmıyorum. bilen bilir.
0
fragile lady
(20.06.17)
aşırı, ama belli etmiyorum. çok benzer bir durumu geçen shuffleda like a stone denk gelince yaşadım, bayağı ince ince ağladım, favori şarkılarımdan biri de değildir üstelik.
0
evde liyakat kalmamis
(20.06.17)
Duygusal bir tarafım var ama ağlak değilim. Gerçek durumlarla karşı karşıya kalınca yoğun bir duygu hissederim. Bir kere teyzem anlatmıştı. Bir tane hamile kadın, yolda köprünün altından bir kamyonun geçemediğini görünce ağlamaya başlamış. Bana çok komik gelmişti. Bir kamyonun bir köprünün altından geçememesi birini neden ağlatsın ki? Hamilelikte hormonlar tavan yaptığı için çok anlamsız değil aslında ama yine de saçma. Böyle şeyler için duygulanmam mesela ama bir filmden bir sahne gibi anlara tanık olursam duygulanabilirim. Sonra geçer. Bir de ben boğa burcuyum. Herkese belli etmem duygularımı. :) 24 yaşında erkeğim.
0
dissendium
(20.06.17)
23e, bayağı duygusalım ama annem çok bencil ve vurdumduymaz olduğumu söylüyor, duygusallıkla ikisi nasıl bir arada olabiliyor o kısmını bilmiyorum. duygusalım, ondan eminim ama annem de haksız değil. şu zamana kadar duygusallığımın pek zararını görmedim çok şükür. benim için önemli bir test vardı bu konuda yakın zamanda. çok sevdiğim bir arkadaşımdan çok abuk bir zaman ve şekilde hoşlanmıştım, evli ve çocuklu olduğu hatta beni evinde koca bir ay ağırladığı için haliyle iletişimi tamamen kesmişti.

o dönem aslında "bu kadar duygusal olmasan, düşündüklerini olduğu gibi anlatmasan, bazı şeyleri sadece kendinin anlayabileceğini ve bunların yanlış anlaşılabileceğini fark edebilsen keşke" demiştim kendime. ona, onun gözünde ruh hastası ve manyak görünmek pahasına upuzun, bir sürü şey yazıp anlatmıştım her şeyi. bir noktadan sonra konu ikimizi aşmıştı zaten, ben güneş açsa bile bunun bana ne hissettirdiğini ona yazar hale gelmiştim.

aradan üç ay falan geçti, ben bu arada tabii yazmayı çoktan bırakmıştım. geçenlerde affetti sağolsun. beni tanıdığını, bana güvendiğini, fazla sert davrandığını düşündüğünü vs. söyledi. şu detay önemli: benimki geçici ve yine tamamen duygusal yoğunluk kaynaklı bir saçmalıktı, barıştığımızda hoşlantı mevzuunu çoktan geçmiştik yani.

iyi mi oldu bilmiyorum ama bu olay olduğundan beri "iyi ki böyleyim" diyorum açıkçası. duygusallığım sayesinde belki beni manyak bir ırz düşmanı olarak hatırlayacak bir arkadaşımı tekrar kazandım ve benim için cidden çok çok büyük bir olaydı bu, ölüyü diriltmekten farksızdı.

o yüzden aşırıya kaçıp kendime zarar vermemek kaydıyla duygusal olmamı seviyorum. ergenlikte bir dönem "bu kadar duygusal olmasam keşke" diye kendimi törpülemeye çalışıyordum ama artık onu da yapmıyorum. yaşla, tecrübeyle vs. bazı taşlar kendiliğinden yerine oturuyor gibi geliyor. kendimce, elimden geldiği kadar dengeli, düzgün ve hepsinden önemlisi çevremdeki insanlara karşı dürüst olmaya gayret ediyorum. ne mutlu bana ki etrafımdaki insanlar da bunu büyük ölçüde anlıyor. abartılmadığı sürece duygusallık iyi bence. en azından benim için.

bunun dışında genel olarak duygularımı yoğun yaşamayı seviyorum, hayattan başka türlü pek tat alamıyorum. mesela nhl play-off'larının başladığı günü kendim için bayram ilan etmiştim, basbayağı böyle anneme kardeşlerime falan sarılmıştım sfjsk kendimce şölene çevirmiştim o günü. böyle denyoluklarım var ama dediğim gibi bunları bilinçli ve kontrollü olarak yaptığım için sorun görmüyorum, sürekli ağlayıp çok şiddetli duygusal bunalımlar yaşasam üzülürdüm. şu an için öyle bir durum yok. gafa yerinde şimdilik.
0
der meister
(20.06.17)
ağlarsam vicdan ve merhametime dokunan şeyler yüzünden ağlarım. duygusal meselelerde tam 1 odunum.
0
cabiday
(20.06.17)
Stalin'den (1), Yılmaz Morgül'e (5) bir skalada kendime duygusallık puanım 2. O ölmüş, şu sakat kalmış, bu aç kalmış. diğeri sevdiği kıza kavuşamamış. sevdiklerim dışındaki kişiler ve şeylerle ilgili tecavüz olayları ve hayvanlara işkence dışında beni etkileyen bir şey yok.

www.youtube.com
0
nawar
(20.06.17)
ben de küçükken biraz hüzünlü bir çocuk olduğum için herhalde hüzünlü çocuklar beni duygulandırıyor. leonard cohen de duygulandırıyor. high hopes ve forever and ever'a duygulanmadım.

29 e
0
otonomo
(20.06.17)
29E / Tam duygısallsicam gulme tutuyor.
0
stavro
(20.06.17)
27 e. Sokakta kopek gorunce ne yiyecegini sevgiye ne kadar ihtiyaci oldugunu ailesinin veya sahibinin nerede oldugunu dusunuyorum. Bogazim dugumleniyor. Gozlerim doluyor. Uzuntuden midem bulaniyor. Olmek istiyorum. Hic bir seyden keyif almiyorum.
0
brad pitt
(20.06.17)
33k

Cogunlukla duygusal bir insanim. Bunu "gozu sulu olmak", "kolay uzulebilmek", "ona buna gozleri dolmak" olarak tanimlamiyorum; her duyguyu derin hissedebilmek olarak tanimliyorum. Uzulurum, sevinirim ama cok sinirlenmem ornegin. Sinir duygum pek yok. Yilda 3-5 kere falan tas catlasa. O yuzden %100 duygusal olabildigimi de soyleyemem. Kalan duygulari bol bol hissederim, hissetmeyi ve duygulari cok severim. Hayatin rengidir duygu, olmazsa tatsiz, tuzsuz ve yavan olur.

Duygularla cok barisigim, kendimi duyguya teslim ederim ama duygusalliktan kastimiz ona buna uzulmek ve gozlerin dolmasi ise, o biraz secici oluyor. Trajedi haberlerine pek duygulanamiyorum ya da trajik haberin arkasina cok fena aglak muzigi dayayinca bana cok fena gulme geliyor, duygularim eglenme merkezine birakiyor yerini. O da bir duygu. Biri siir okurken de cok fena gulerim. O girilen haller falan cok komik geliyor. O yuzden "Bugin Pazar, bugun beni ilk defa beni gunese cikardilar" deyince kahkahayi basasim geliyor okuyanin girdigi tripleri gorunce. Sevgilim guzel bir sey soyleyince onunla gurur duyarim ve gozlerim dolar mesela. Ya da korkudan veya stresten aglayabilirim. Yoruldugumda ise duygularim korelir, "Yoruldukca kaybolur acilar"dan ote, yoruldukca her duygu kayboluyor. Bitkin degilsem duygusal sayilirim. Bol bol hissederim ama cok aglamam.
0
aychovsky
(20.06.17)
sanatla uğraşın tavsiye ederim. ben sipariş üzerine müzik yazan bir insanım. müşteri ne modda müzik isterse o moda bürünebiliyorum. üzüntüyse üzüntü, gazsa gaz, neşeyse neşe...
0
alperz
(20.06.17)
bayağı az.

bazı zamanlar çok ufacık şeylere bile içlenip ağladığım oluyor, o zaman ben bile şaşırıyorum bu halime. ancak genel olarak fazla duygusal bir insan olduğum söylenemez.

yaş 29.
0
i m cool with that
(20.06.17)
(1)

İstatistik!! - Veri Sayısı Az olan kümenin ortalaması (excel içerebilir)

srtm
Merhaba, örnekle açıklamak istiyorum.Araç 1, 7 günlük mazot tüketimi aritmetik ortalaması 0,90 lt/kmAraç 2, 550 günlük mazot tüketimi aritmetik ortalaması 0,55 lt/kmŞimdi bu araç 1 'in veri sayısı diğerine göre az olduğundan artikmetik ortalamasının, araç 2 nin aritmatik ortalamasıyla kıyaslanması m
Merhaba, örnekle açıklamak istiyorum.

Araç 1, 7 günlük mazot tüketimi aritmetik ortalaması 0,90 lt/km
Araç 2, 550 günlük mazot tüketimi aritmetik ortalaması 0,55 lt/km

Şimdi bu araç 1 'in veri sayısı diğerine göre az olduğundan artikmetik ortalamasının, araç 2 nin aritmatik ortalamasıyla kıyaslanması mantıksız geliyor. Bunları karşılaştırmam gerekiyor. Bunu nasıl yapabilirim excelde? Ağırlıklı veri ortalaması gibi birşey var mıdır?
0
srtm
(20.06.17)
Elinizde standart sapmaları varsa, t testi ile yapabilirsniz. T testi zaten iki kümenin örneklem sayısını da göz önünde bulundurur. İlk veri kğmesnde 5 veri olduğu için geniş bir araşık elde edersiniz biraz.
0
aychovsky
(21.06.17)
(1)

bu oyuncu kim?

eskizi bitmeyen mimar
az önce doktorlarda gördüm ama eski bir aile dizisinde oyuncuydu sanırım. kim olduğunu hatırlayamadığım için taktım kafamı. yardım edin.
az önce doktorlarda gördüm ama eski bir aile dizisinde oyuncuydu sanırım. kim olduğunu hatırlayamadığım için taktım kafamı. yardım edin.
0
eskizi bitmeyen mimar
(20.06.17)
Dedem, Gofret ve Ben'de oynayan cocuga benziyor. Baris Kucukguler sanirim. Onun buyumusu.
0
aychovsky
(20.06.17)
(3)

seferihisarda beach club?

false pretension
tavsiyeniz nedir? denizi güzel, mekan olarak hem güzel hem uygun bir yer var mıdır?
tavsiyeniz nedir? denizi güzel, mekan olarak hem güzel hem uygun bir yer var mıdır?
0
false pretension
(20.06.17)
akkum
0
benim de soyleyeceklerim var
(20.06.17)
Akarca tarafi

Teos Ormanci'nin o taraflar.

Edit: Bongo Beach +1 (Zaten heosi ayni plaj ustundeler, begenildigine gidilebilir)
0
aychovsky
(20.06.17)
bongo beach
0
denef
(20.06.17)
(4)

yabancı ülkelerde dizi seyirciliği

Vse budet horosho
nasıl oluyor? bi bilginiz var mı? bizim ülkede malum dangalaklar için çekim yapıldığı için, adam gelip dizinin başlığına ''eğer tersi olsaydı yarın günüm çok kötü geçecekti. çok şükür be çok şükür'' gibi aptal saptal şeyler yazıyor. senariste sövmeler, mutlu son fetişistleri falan. dışarıda da böyle
nasıl oluyor? bi bilginiz var mı? bizim ülkede malum dangalaklar için çekim yapıldığı için, adam gelip dizinin başlığına ''eğer tersi olsaydı yarın günüm çok kötü geçecekti. çok şükür be çok şükür'' gibi aptal saptal şeyler yazıyor. senariste sövmeler, mutlu son fetişistleri falan. dışarıda da böyle mi? dizi fanatiklerinde dünya genelinde bir dangalaklık mevcut mu?

evet, içeride dizisine yapılan dangalakça yorumlardan sonra bunu merak ettim. dizilere endeksli hayat, güzel bir şey olsa gerek.
0
Vse budet horosho
(20.06.17)
Tabi ki oluyor. Game of thrones muhabbetleri, friends ya da himym bitince olanlar filan.

Oluyor yani.
0
kuehles blondes
(20.06.17)
O dizilerden dolayı değil, insanlar aptal ve milleti fark etmiyor pek.Sadece yüzdeleri değişiyor ülkeye göre.
0
christopher nolan
(20.06.17)
Uluslararasi ortamda Game of Thrones, Friends fallen konusuluyor ama America'da yereller icin sunu soyleyebilirim, oyle genel genel programlari pek izlemiyorlar. Zencilerin bulundugu bir yerlerdeyim. Sadece zenci insanlarin oldugu dizi-filmleri ceken kanallar var, butun gun onlari izliyorlar. Arada Friends, Game of Thrones gibi genel yayinlari seviyorlar ama bunun disinda icinde beyaz insanlarin ve beyaz kulturun cogunlukta oldugu programlari izlemiyorlar. Ayni sekilde, Latin komunitesi Telemundo'daki dizileri izleyip onlarla egleniyor ya da en cok Jane the Virgin gibi dizileri izliyorlar. Ornegin, bir beyaz bir zenci dizisini izlemiyor pek. Beyazlarin da izledikleri diziler kendi sosyaekonomik gruplarina gore degisiyor cok.

Bir de dizilerden cok 'The Real Housewives", "Keeping up with the Kardashians" gibi reality show'lari dizilerden daha cok seviyorlar. Sezon sezon onlari izleyip, onlari lafliyorlar. Dizilerin reality show'lar karsisinda sansi daha az.

Turk senaristlere sovme. Disaridakiler de 30 hafta ve herhafta 1.5 saatlik dizi yazmak zorunda ve ortaligi doldurmak zorunda olsa, onlar da sacmalar.
0
aychovsky
(20.06.17)
yerel dizileri ciddi takip edenler var. oturup kari koca kommissar rex filan seyrediyorlar mesela. amerikan ya da ingiliz dizi takipcisi bence daha az, daha dogrusu insanlar 10 diziyi birden takip etmiyor. avusturya ve almanya icin böyle diyebilirim.

got, breaking bad gibi buyuk dizi seyircisi cok, ama arada the blacklist, gotham gibi daha düsük profilli dizileri seyredende hatiri sayili insan var, genelde maksimal 3-4 dizi seyrediyor insanlar, bence nedeni daha sosyal olmalari, dizi seyredecegine geziyorlar.

amerikan futbolu, kayak seyircisi cok bol. bizim futbol muhabbeti ayarinda degil ama siki takipciler var.

unutmadan dizi demisken, tiyatroya, opera, konser gibi aktivitelere gitmeyide daha tercih ediyorlar.

senariste sövme cok aman aman sacma bir son yoksa olmuyor bence, ilginctir benim cevremdeki arkadaslar gothami ve better call saul seviyorlar, bazen gothamda sacmaliklara sinir oluyorlar. diziye endeksli yasayan kimse tanimadim.
0
kurnaz
(20.06.17)
(5)

üst kattan gelen çocuk ayak sesi?

islergucler
yukarı çıkıp ayaklarını kırmadan önce önlem amaçlı ne yapılabilir?otopark mevzusu yüzünden beyler tarafından küfürlü tartışma yaşanmış, hanımlar tarafından balkondan toz çırpma gibi saçma bir sebep yüzünden sözlü atışma yaşanmış ve hiç karşılıklı muhatap olunmayan bir komşuluk ilişkisi mevcut.bir ar
yukarı çıkıp ayaklarını kırmadan önce önlem amaçlı ne yapılabilir?

otopark mevzusu yüzünden beyler tarafından küfürlü tartışma yaşanmış, hanımlar tarafından balkondan toz çırpma gibi saçma bir sebep yüzünden sözlü atışma yaşanmış ve hiç karşılıklı muhatap olunmayan bir komşuluk ilişkisi mevcut.

bir aracı tarafından uzlaşma sağlanmak istediğinde ise adamın çocukların koşmasını engelleyemem, alttan vururlarsa da iddialaşıp kovayla su dökerim, kötü şeyler olur gibi varoş tehditleriyle karşılaşılmış durumda.

kusura bakmayın ama tam yanık tenli, alık suratlı, medeniyet nedir bilmeyen, kör cahil olup köyde yaşayan tipler olur ya onlardan bunlar. çocuklarda tıpa tıp kopyaları bunların.
kodumun parasını bir yerden bulup gelmişler işte.

bunlarla mücadele konusunda ne yapmak lazım sizce?

hiç durmuyor veletler pata pata pata sürekli koşup duruyorlar. ne ana ne baba şişt demiyorlar.
0
islergucler
(19.06.17)
zenginide fakiride aynıdır çocuğun evde oturmasını komşum rahatsız olmasın diye bir düşüncede olmasını bekleme adı üstünde koşturacak zıplayacak.
ha komşu ebeveynin ayı ise orası ayrı bir tartışma konusu..
0
jamswety
(19.06.17)
tek çare ta şı na cak sı nız. aynısı başıma geldi. laftan kesinlikle anlamazlar. öyle bir antipati gelişti ki bende sokakta pata pata koşan çocuk görsem geriliyorum. klasik koşullanma olmuş . sabahın 7 sinde 8 inde tepemde süpürge bile çalıştırdılar. doğalgazlı evde soba kuran insanlar bunlar.

gittim en üst kattan ev aldım tepemde koşan çocuklar olmasın diye. aldığım ev de brüt 70 metrekare üniversite civarında amerikan mutfaklı bir daire. sırf çocuklu ailenin yaşayamayacağı bir yer aradım bu tarz sıkıntılardan dolayı. 2.5 senedir kafam rahat keşke daha önceden yapsaydım diyorum. kötü komşu ev sahibi yaparmış.
0
uzman pratisyen
(19.06.17)
taşınmaktan başka çaren yok.

aynısı başıma geldi. yeni kiraladığım evden apar topar taşınmak zorunda kaldım 2-3 hafta içinde. verdiğim onca para yandı bu mikroplar yüzünden. sabahın 5 buçuğunda uyanıp dört nala koşmaya başlarlardı. iki kez insanca uyardım, üçüncüde kavga ettim. baktım böyle olmayacak, baktım ruh hastasına dönüşüyorum, taşındım o evden.

o gün bugündür hep en üst katta oturmayı tercih ederim. yok böyle bir rahat ohh. evde çıt çıkmıyor. dünya varmış.
0
i m cool with that
(19.06.17)
Kötü komşu insanı ev sahibi yaparmış, sizinki de öyle olacak gibi.

Onlar kesin çocuklarını haklı bulur, 'Çocuk bunlar, tabii koşup oynayacak' diye. Apartman yöneticisine veya varsa kapıcıya şikayet edebilirsiniz, belki belirli bir şikayetten sonra apartmancak nefret edilir belki onlardan. O zaman belki önce onlar gideri.
0
aychovsky
(19.06.17)
bak kardeşim öncelikle şunu söyleyeyim. baş edemezsin.

bam telime dokundun.

sırf bu sebeplerden evi satılığa çıkardım.

bir insan medeniyetsizse çocuğunu da ona göre yetiştiriyor. kontrolsüz, laftan sözden anlamayan, büyüyünce de babasının anasının kopyası olan insanlar yetişiyor.

bu işin eğitimle de alakası yok. üst katımızdaki adam üniversitede hoca. karısı camdan aşağıya aklına ne gelirse silkeliyor apartmanda yasak olmasına rağmen. camların kenarından ekmek kırıntısı temizliyoruz devamlı. kaç yıldır buradayız bu ayılar gelene kadar hiç böyle bir şey yaşamadık. baktık artık psikolojimiz bozulmaya başladı. taşınalım kurtulalım dedik. boşuna dememişler ev alma komşu al.

çocuk gece 1 e kadar hiç durmadan koşuyor. söyleyince kusura bakmayın diyor başından savıyor. koşma aynen devam ediyor.

forumlara bak istersen. devlet bu konuda hiçbirşey yapmıyor. boşuna zaman kaybı. apartmanda oturmak insan doğasına aykırı zaten. ya da en üst katta oturacaksın kafan rahat olacak.

ya da orman kanunlarına başvuracaksın. o da bana uymadı.
0
lapris
(19.06.17)
(4)

Yemek saklama

simbolmina
Bekarım ve yalnız yaşıyorum. Yemek işi için şöyle bir planım var. Bir kerede birkaç çeşit yemek yapıp plastik tablotlara koyayım ve yemek istediğimde tablotu çıkarıp mikrodalgaya atıp ısıtayım. Plan nasıl? Bu sizce ne kadar sağlıklı ve yemeği dondurucuya mı koymam lazım yoksa normal büyük kısma mi?
Bekarım ve yalnız yaşıyorum. Yemek işi için şöyle bir planım var. Bir kerede birkaç çeşit yemek yapıp plastik tablotlara koyayım ve yemek istediğimde tablotu çıkarıp mikrodalgaya atıp ısıtayım. Plan nasıl? Bu sizce ne kadar sağlıklı ve yemeği dondurucuya mı koymam lazım yoksa normal büyük kısma mi?
0
simbolmina
(19.06.17)
Babam uzun süre köyde kalacağı zaman yapıyoruz bunu, taze dondurulup bir kez ısıtılınca çok da sağlıksız olmasa gerek. Yemek uzun süre kalacaksa dondurucuya.

urun.n11.com şu tiplerin küçüklerini kullanıyoruz biz, bölmeden ısıtmak için.
0
kobuzchu kiz
(19.06.17)
1-Mikrodalgaya girebilen bir kap olması lazım.
2- Kurumamaları ve sağlam kalmaları için üstünün kapalı olması lazım.
3- her ürün için saklama süresi değişir, bazıları hiç dondurucuya girmez, bazıları dolapta dayanmaz. Hem pişirmekte kullandığınız ürünlerin de önceden donmuş olup olmadığını bilmeniz önemli.

Son nokta bu tür konularda son müracaat Anne'dir. Ona sorun o hangi yemek için nasıl olabileceğini büyük ihtimalle anlatır.
0
cursor
(19.06.17)
Türkiye'de bulamadım ama şöyle bir şeyler buldum. Bunlar is görür sanırım.

www.amazon.de
0
🌸simbolmina
(19.06.17)
Ben de Pazar gününden yemek yapıp hafta içi yiyorum, stoktan eritiyorum. Normalde 3 günden sonra besin değeri azalıyor, örneğin kanser hastalarına 'Yemeğiniz en fazla iki günlük olsun' derler ama 5 gün de sağlıklı bir insan için çok sağlıksız bir durum değil.

Mikrodalgada ısıtmak yerine ocakta ısıtmak daha mantıklı. Şu anki işyerimde öğle yemeği yok. Ya dışarıdan söylenecek ya evden getirilecek. Hatta evde de yemek yasağı olduğundan bir süre dışarıdan yemek zorunda kaldım. İşyerinde ise mikrodalga var, başka türlü de yemek ısıtılamıyor; o yüzden başka seçeneğim yok pek. Ben de bu şekilde yapıyorum az çok ama mikrodalganın kolesterol ve kan değerleri açısından zararlı olduğunu belirten çalışmalar var.

Normal kısımda saklamak daha mantıklı ama 4-5 günü geçecekse yukarı konabilir. Çözüldüğünde tadı kaçabilir oldukça.

Mikrodalgaya plastik veya metal sokmayın. Renkli veya desenli tabak da sokmayın, eski teknoloji mikrodalgalar boyayı tabaktan alıp yemeğe ekleme konusunda başarılı, siz görmeseniz bile. Yeni mikrodalgalarda bazen eski teknolojileri kullanabiliyorlar. O yüzden güven olmuyor pek. Sadece desensiz ve renksiz cam tabak kullanın. Desen o kadar sorun olmuyor da, cam görünümlü ama plastik içeriği olan bir tabak olmasın. Şöyle bir şey olsun, %100 cam olsun.
www.zuccaciyeburada.com

Ya da Pyrex tarzı saklama kaplarının cam olanlarında saklayabilirsiniz. Şunların cam olanları olur (Tabii kapağını çıkarın koymadan önce)
www.pyrexware.com

En temizi ise Borcam'da saklamak ve sahan/tava gibi bir şeyde ısıtıp yemek.
0
aychovsky
(19.06.17)
(15)

sigaradan tiksinmeye / sekersiz caydan keyif almaya ne kadar sure sonra

jimicik
basladiniz?sigarayi biraktim 2 hafta once. tuhaf bir sekilde cok kolay oldu. niye bu kadar kolay oldu diye iskillenmiyor da degilim. acaba bu yaniltici bir surec mi? yoksa bunca zaman is olsun diye mi icmisim o sigaralari? ama henuz kokusu igrenc gelmiyor. sizde nasil oldu?caya attigim sekeri de kes
basladiniz?

sigarayi biraktim 2 hafta once. tuhaf bir sekilde cok kolay oldu. niye bu kadar kolay oldu diye iskillenmiyor da degilim. acaba bu yaniltici bir surec mi? yoksa bunca zaman is olsun diye mi icmisim o sigaralari? ama henuz kokusu igrenc gelmiyor. sizde nasil oldu?

caya attigim sekeri de kestim. hani o cayin tadi asil sekersiz icince geliyormus diyenler, ne kadar zaman aldi caydan keyif almaniz? zira su an ictigim caydan bir sey anlamiyorum.
0
jimicik
(19.06.17)
çay için tek tavsiyem iyi çay iç. yani gidip de doğuş çay falan içme. bir de soğuk suyla demle. uzun sürüyor ama çok lezzetli oluyor. bir de geçiş süreci için bir tatlı kaşığı süt eklenmiş earl grey deneyebilirsin.
0
alperz
(19.06.17)
6 ay 1 yıl arası ama nasıl ne zaman alıştığını anlamıyorsun bile, bir gün bir anda farkediyorsun ki normal gelmiş.

Ki ben her şey keserim, çaydan şekeri kesemem diyen biriydim.

Geçenlerde udak bir şeker atmışlar çaya, barkdakları karıştırıp bir yudum aldım, geri tükürdüm şerbet mi lan bu diye.
0
KaraSakall
(19.06.17)
şekersiz çaydan keyif almaya 3. fincandan sonra başladım. sigaradan daha tiksinmedim ama 3 gün içmeyince de bi şey olmuyor.
0
zgrydn
(19.06.17)
sigara 2 ay
şekersiz çay 2 hafta
0
hasmetizm 2046
(19.06.17)
2si de 1er yıl.
0
Adramelekhh
(19.06.17)
Bir gün çaya şeker atmak istemediğimi fark ettim, aldığım ilk yudumdan itibaren tadı güzeldi. Sanırım zorlama ile yapmadığım için böyle oldu.

Sigara kısmında benim de şüphelerim var. Bırakmaya yakınım galiba ama bu da kendiliğinden olan bir süreç ve ben de zorlanmayacağım gibi. Umarım daha beter şekilde patlamaz.
0
devilred
(19.06.17)
İnsanın ağız tadına alışması 21 gün sürüyormuş. Kendi süremi hatırlamıyorum. Kademeli bırakmak daha doğru olabilir.

3->2->1,5->1->Yarım->Bırak

veya

3->2->1->Bırak

gibi.


.
0
kartallar yuksek ucar
(19.06.17)
şekersiz çaydan 1-2 haftada...
0
ya ben lan neyse
(19.06.17)
Tam 52 gün önce bıraktım sigarayı. 15 sene aralıksız günde 1 paket içen bir tiryakiydim. İlk denememde bıraktım ve dediğin gibi hiç zor olmadı. Bence sigarayı bırakmayı gözümüzde büyütüyoruz. İstedikten sonra gerçekten kolay. Nasıl oldu bilmiyorum ama bir anda tiksindiğimi fark ettim ve bıraktım.
0
Son Müzakereci
(19.06.17)
Sİgara konusunda bir şey diyemeyeceğim, tecrübem yok ama abim de sigarayı bırakınca çabuk bir şekilde tiksindi. Normal bir süreç olabilir.

'Şekersiz çay içemem'cilerdendim. Şekeri kestim. 3-4 ay boyunca çaydan zevk alamadığım için çayı da kesmiş bulundum. 'Tarçın koy' dediler, çayın her tarafından tarçın çubuğu fışkırdı, yine de olmadı. Haftada bir veya özel günlerde şekerli çay içiyorum artık. Kahvaltıda su içiyorum. Bir de şekersiz içenler çayı genelde demli seviyorlar sanki. Ne kadar doğru bilmiyorum da, ben zaten çayın o demli tadını sevmiyormuşum meğer. Kahveye alıştım, çatı sevemedim.
0
aychovsky
(19.06.17)
Sekersiz cay-kahve icin, direkt kesmek en iyisi. Acik demleye calis baslarda, tuzu sekeri zorunlu olarak aylarca hic tüketmemistim. Insan sifir tuzsuz yemege bile alisiyor birkac haftada. Gözünde büyütme hic.
0
buf-e kür
(19.06.17)
çay bir ayı buldu, olsa da atsam diyordum. şimdi (4-5 sene sonra) şekerli çaydan yivreniyorum.
0
manuel mandalina
(19.06.17)
sigara konusunda kendimle savasmiyorum hic. meh deyip geciyorum. bu biraz endiselendiriyor beni. yani boyle bir firt icsem diye sayikliyor olmam gerekirdi sanki. daha once denemis daha ikinci gun kendime 1 tane icme hakki vermistim cunku. o yuzden henuz biraktigima inanmiyorum. sanki tiksinme olursa o zaman gercekten birakmis oldugumu anlarim gibime geliyor.

sekerde de yarimcik atiyim ya bir sey olmaz demiyorum. onu kesmek de zorlamadi. ama hic cay icmedigim bir dunya dusunemiyorum sadece. o cayi icicem her turlu. icerken de keyif almam lazim.
0
🌸jimicik
(19.06.17)
Sigara konusunu bilmiyorum, hic icmedim.

Cayi sekersiz icmek benim icin de iskence. Kahvede zaten cok seker atmazdim, yillar oldu biraktim. Cayda ara ara deniyorum, gerçekten hic sevmiyorum. Zaten yazın çay hic icmem, kisin da haftanin 3-4 gunu 1 bardak içerim, aslinda cay sevmiyorum denebilir. Şimdiki yontemim su; earl grey iciyorum içeceksem ve bir minik dilim limon koyuyorum. Hafta sonu kahvaltida da tek seker atiyorum. Baska türlü sahiden icemiyorum.
0
fraise
(19.06.17)
Cay hiç zor olmadı ama içtiğin çayın kalitesi önemli.
0
chavezding
(19.06.17)
(7)

sözlükte djokovic neden cokoviç?

diffarentiationation
bütün isimler türkçe okunuşu ile mi yazılmalıymış neden böyle?
bütün isimler türkçe okunuşu ile mi yazılmalıymış neden böyle?
0
diffarentiationation
(19.06.17)
Mariya şarapova diye başlık var. Çok takılma yani.
0
sutlu nescafe
(19.06.17)
Djokovic İngilizce yazım çünkü. Sharapova da İngilizce yazım. Türkçesi varken neden İngilizce yazalım ki?
0
dissendium
(19.06.17)
26369
(19.06.17)
Romanizasyon ile ilgili. Bu adam Sırp olduğu için adı Kiril harfleri ile yazılıyor. Kiril harflerini Latin'e çevirirken hangi dle çevirdiğine göre eğilip bükülüyor. Çünkü aslında tam karşılık sesi diğer dillerde olmayabiliyor, her dilde en yaklaşık sonuca çevriliyor. Aynı şekilde, Anton Çehov da var.

Edit: Adamın adı Новак Ђоковић diye yazılıyor, istediğin gibi çevir. Aslında o harf tam bizdeki c gibi değil, biraz daha c harfinin hafif sinek vızıltılısı gibi ama d de var başında çok hafifimsi. Bir anda 'Dzjızzt' de, bu anlamsız kelimeyi hızlı oku. O d'yi azalt hafif ve sonra da en sondaki t'yi at. Tam o harf işte. Aslında tam Roman karşılığı dž gibi, ama şu ž harfi olmadığından İngilizler buna en yakın olarak j kullanıyorlar. Örneğin, Cansever de aslında Djan sever. Bizdeki en yakın karşılığı c.

Bir örneği de Kristof Kolomb'un asıl adının Cristobal Colon olması ve her dilde kendi yazılışının olması. Gerçi onunki doğrudan Latin alfabesi ama, böyle yapmışlar, nedendir bilmem.
0
aychovsky
(19.06.17)
shakhtar şahtar olmuş o günden sonra inancımı yitirdim.
0
bohr atom modeli
(19.06.17)
Çünkü www.tdk.org.tr

Rusça özel adlar yazılırken Rus harflerinin ses değerlerini karşılayan Türk harfleri kullanılır: Bolşevik, Brejnev, Çaykovski, Çehov, Dostoyevski, Gogol, Gorbaçov, İlminskiy, İlyiç, Katayev, Klyaştornıy, Malov, Mendeleyev, Prokofyev, Puşkin, Şolohov, Tolstoy, Yeltsin; Moskova, Omsk, Orenburg, Petersburg, Volga, Yenisey vb.
0
kobuzchu kiz
(19.06.17)
djokovic sirpca degil ingilizce cunku. sirpca yazamayacagimiza gore, turkceye uyarliyoruz, ingilizceye degil.
0
baldur2
(19.06.17)
(4)

Coraplari nasil yikiyorsunuz?

ahm1
Sort, tisort, pantolonlari icine disina cevirerk yikiyoruz ve hatta boxer'larda bile icine disina ceviriniz yaziyor ama simdiye kadar coraplarla ilgili herhangi bir yikama talimati gormedim.Sahsen ben, icini disina cevirmeden, dumduz yikiyorum ama boyle yapmamak mi lazim acaba (coraplarim genelde de
Sort, tisort, pantolonlari icine disina cevirerk yikiyoruz ve hatta boxer'larda bile icine disina ceviriniz yaziyor ama simdiye kadar coraplarla ilgili herhangi bir yikama talimati gormedim.

Sahsen ben, icini disina cevirmeden, dumduz yikiyorum ama boyle yapmamak mi lazim acaba (coraplarim genelde decathlon'dan, adidas'tan)?
0
ahm1
(19.06.17)
tncserap +1 ters düz farketmiyor.
0
moratoryumkisilik
(19.06.17)
icice koyup yuvarlama. icteki guzel yikanmiyor. at gelisine makineye gitsin.
0
blue eyes white dragon
(19.06.17)
Gelişine koyuyorum genelde ama öylesine makinaya atınca sürekli tekini kaybediyorum. Şu tarz kese gibi şeylerin içine koyarak makinaya atıyorum. Böylece çifti kaybolmuyor.
ae01.alicdn.com
ae01.alicdn.com

Bunların geniş delikli olanlarından alıyorum, iyice deterjan girsin diye.
2.bp.blogspot.com
0
aychovsky
(19.06.17)
ben ayağımdan çıkarırken terslerini çevirecek biçimde çıkarıyorum. koyu renkli çoraplarda farkediyor valla, diğer türlü daha çabuk soluyor renkler.
0
manuel mandalina
(19.06.17)
(11)

Tatilinizde yaşadığınız en sıkıntılı durum neydi?

hononu
ben mesala tatilin tam ortasında tüm paramın ve fotoğraf makinamın olduğu sırt çantamı çaldırmıştım trende.
ben mesala tatilin tam ortasında tüm paramın ve fotoğraf makinamın olduğu sırt çantamı çaldırmıştım trende.
0
hononu
(18.06.17)
Üşümek. Gece balık tutmak için sahile gidiyorduk. Hava -5 derece falan oluyordu. Kısa kollu tişört ve şortla donuyorduk haliyle. O yüzden tatile giderken yanıma hep polar hırka alırım. Çorap da unutulmamalı. Bütün gün güneşin altında durduktan sonra alttan soğuğu hissedince vücudun dengesi bozuluyor.
0
dissendium
(18.06.17)
Bosna Hersek'te polis rusvet istedi, Meksika'da arkadas sinir disi edilecekti, Fransa'da havalimaninda bir gece kalmak zorunda kaldim.
0
Traveller
(18.06.17)
Tüm tatili kapsayacak şekilde regl olmak. Üstüne ilk gece üşüyüp soğuk algınlığı yaşamak.
0
aychovsky
(18.06.17)
Tatilde değil de dönüşte ilçeden ile giden otobüsü kaçırmak ve o ilde de yanlış trene binmek çok sıkıntılı ama bir o kadar da heyecanlı olmuştu.
0
curukturpkokusu
(18.06.17)
Bir travesti tarafından takip edilmek.
0
devilred
(18.06.17)
yurt dışı-atm banka kartımı yuttu, üzerimde nakit neredeyse hiç yoktu.
yurt dışı-kullandığım ama bana ait olmayan fotoğraf makinesini trende unuttum.
yurt dışı-2 defa güzergah üzerinde yoğunluktan ötürü tren bulamadık, tüm plan aksadı, ayrılmamız gereken şehirde 2 gün daha fazla geçirmek zorunda kaldık.

ilk ikisi umduğumdan kolay çözüldü. ertesi gün atm'nin olduğu bankaya giderek kartı aldım. öbüründe ise sonraki durakları tek tek gezerek sorduk, biri makineyi bulmuş sonraki 2. durağa bırakmış, oradan aldık.
sonuncusu daha sıkıntılıydı, otel rezervasyonları son günde yeniden yapılmak zorunda kalındığı için kafadan 200-300 avro zarara girdim.
0
baba jo
(18.06.17)
gercekten cok cimri ve sizinle ayni tatil anlayisinda olmadiklarini tatilde farkettiginiz arkadaslarinizla birlikte 7 gun gecirmek.

benim tatil anlayisim yeni yerler gezip, yeni yiyecekler tatmak, eglenceli aktivitelere katilmak, yeni seyler ogrenmek ve tabii ki deniz olan bir yerse yuzup, guneslenmek. bu arkadaslarinki en ucuz plaji bulup, evden getirdigimiz yemekleri yemek, icecekleri sabah bakkaldan almak (havanin 40 derece oldugunu ve bizim herhangi bir sogutucumuz olmadigini soylemeliyim). aksamlari evde makarna, bulgur pilavi yiyip, pispirik oynamak. muzelerin vs en ucuz olanlarini secmek (ki bunlar 10 liradan fazlaysa mirin kirin yapiyorlardi)


6 kisi gittigimizden buyuk, ozel havuzlu bir villa kiralamistik. 'yemegi de disarda hallederiz' diye dusunmustuk dörtlü olarak. meger diger ikisi ayni fikirde degilmis. isin kotusu 'siz evde takilin o zaman, biz cikalim' da diyemiyorsunuz. hafif ima edilse trip yapmaya basliyorlar. ilk 2 gun bir sekilde idare ettikten sonra 3. gun diger arkadasim patladi. son gun ise guzel bir yerde yemek yiyelim dedik. giyindik, süslendik yer bakiyoruz. cimri arkadaslardan erkek olani 'surda börekci var' dedi. (borekcinin ici de henuz evrimlesememis insanlardan gecilmiyor bu arada) her daim sakin olan erkek arkadasim da orda patladi.


velhasil o 1 hafta kabus gibi gecti. sonrasinda da bir daha kesinlikle o arkadaslarla tatil plani yapmadik. her sene zarf atiyorlar, bir sekilde gecistiriyoruz.

nasil dert olmussa icime kac sene gecti, hala unutamiyorum. su anda bunu yazdim da biraz rahatladim.
0
fraise
(18.06.17)
Almanyadan başka ülke treni için rez yaptırmıştım. Rez yaptırdığım koltuk numarası yoktu. Atıyorum 33 35 vardı ama benim numaram 34dü :) sahte bilet olduğundan şüphelendiler ama bin bir laf ile ikna ettim ayakta gittim.

Yabancı arkadaşlarla tatile çıkmıştık. Taşkınlıklarından dolayı çok zor durumda kaldım. Çocuk bakar gibi hepsiyle ilgilendim. Her yerden atıldık baya da emindim dayak yiyeceğimize. İşler kavga etmeye gitti ama dayak yemeden kaçtık her seferinde. Daha da yabancılarla tatile gitmem.
0
jazzabel
(18.06.17)
lviv'de telefonu caldirdim ama ondan beteri var benim icin. minsk'te nasil becerdiysem taksiyle oyle bir yere gitmistim ki bir ara gercekten orada donarak olecegimi dusundum. -15 derece falan, yakinlarda evler var aslinda ama gidip de "sehre nasil gitcem?" demeye utaniyorum sdksjsjk. yol var ama araba gecmiyor. hayatimda o kadar caresiz hissettigim bir zaman hatirlamiyorum. telefonda da belarus hatti olmadigi icin kullanamiyordum, o an icin gerek gormemistim ilk etapta.

8-10 dakika sonra bir adam gordum. neden hatirlamiyorum bile, adama telefonu olup olmadigini sordum, kafa komple gitmisti sanirim. yanima almadim dedi. o zaman sehre nasil gidebilirim onu soyle dedim. otobus duragini tarif etti. yuru allah yuru nihayet varabildim. o adam gecmeseydi muhtemelen hareket etmeyi bile akil edemeyip gerizekali gibi donardim orada. neden oyle bir brainfart yasadigimi bilmiyorum. aslinda tahmin edebiliyorum. bir onceki gun cok berbatti ve iyi hissetmiyordum. neredeyse sinir krizi gecirecektim. ustune oyle bir yere gitmeyi basarinca tamamen durdu beynim. zincirleme dangalakligim yuzunden olmesem bile ayaklari falan frostbite'a kurban verecektim. coraplar moraplar islanmis zaten bata cika ebem zkilmis. korkunc otesiydi. dyatlov gecidi, tunguska olayi gelip duruyor aklima surekli ahjsjksms. sonunda otobusle merkeze donmeyi basarmistim ama, yemek memek yedim isindim popoyu kurtardim bi sekilde. param olursa bu kis yine gitcem bu sefer olmeyi dusunuyom
0
der meister
(18.06.17)
güneş kremi, şemsiye ve şapkaya rağmen bronzlaşmak. daha da büyük derdim olmadı.
0
ruhen hastayim ben
(18.06.17)
Yazlığa hırsız girdi. Para telefon gitti.
Abd'de okyanus kenarında kasırga alarmı verilmiş ben saf köylü son anda haberim oldu siren seslerinden hayatımda öyle bi rüzgar yağmur görmedim bacağımı kesmiştim siyahi abiler yerden kaldırdılar sağolsunlar.
0
intihar etsem de kendime gelsem
(18.06.17)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.