Giriş
(27)

şu espri cidden çok mu kötü?

1milyonliraverselerdeki1milyonuverenadam
bahsi geçen espri için; https://eksisozluk.com/entry/81992839ben aslında biraz gülmüştüm. acaba mizah anlayışımda mı bir sıkıntı var?
bahsi geçen espri için; eksisozluk.com

ben aslında biraz gülmüştüm. acaba mizah anlayışımda mı bir sıkıntı var?
0
1milyonliraverselerdeki1milyonuverenadam
(05.10.18)
mimik oynamadı bende.
0
veritaslibertas
(05.10.18)
gulmedim :(

gulme amaciyla bakmistim bi de
0
fakyoras
(05.10.18)
Ne yazık ki, kötü.
0
deadwampir
(05.10.18)
Gerçeğe yakın bir hikaye olsa sonu güldürebilirdi, ama başı gerçeğe yakın değil ya, ondan güldürmedi.
0
John Bloor
(05.10.18)
Evet, çok kötü.
0
Amaranta ursula
(05.10.18)
"osuruğa gülenin osuruk kadar aklı yoktur" derler ya hani, buna gülenin de öyledir diye düşündürttü beni.
0
datnet
(05.10.18)
olmamış ama linç etmeye de gerek yok. biraz naif bir arkadaş olduğun anlaşılıyor sadece :/

not: 97'den beri mizahi içerik tüketicisiyim.
0
zgrydn
(05.10.18)
üşüdüm...
0
silah taciri
(05.10.18)
ilk denememdi çok fazla vurmayın ameliyatlı yerime geldi.

bence bu ilk ve son olmalı. klişe mizahtan dışarı çıkamıyorum. :/
0
🌸1milyonliraverselerdeki1milyonuverenadam
(05.10.18)
bu bana biraz kişisel gibi geldi. bizim bu şekilde saçmaladığımız geyik zamanlarımız var. gülerdim ben. güzeldi falan derdim. hiç bi boku beğenmeyenlere aldırma sen. gül boşver.
0
baharat
(05.10.18)
Gülmedim
0
chitosan
(05.10.18)
asdjkaldjsds komik bence :D
0
tute
(05.10.18)
espri demesek buna.
0
since1907
(05.10.18)
bu espriyi cem yılmaz falan yapsa milyonlar güler, yiğit özgür karikatürle anlatsa herkes paylaşırdı. sen ben yapınca olmuyor işte üzülme kardeş.
0
sekerse tehlike
(05.10.18)
eksi bastım
0
basond
(05.10.18)
Emegine saglik ama olmamis bence de.
0
superfluid
(05.10.18)
Soğuk esprilerden. Ama fazla uzun.
0
arockm
(05.10.18)
cok zorlama
0
rentts
(05.10.18)
Çok hafif gülümsedim ama esprinin kötülüğüne. Zaten soğuk espriler de böyle güldürür.
0
Delay Fuze
(05.10.18)
hikayeleştirme daha iyi olabilirdi. bu hali ile vasat.
0
belkider
(05.10.18)
gülümsedim sadece.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(05.10.18)
gülümsedim
0
slymene
(05.10.18)
Espriyi başka yerde görsem öylesine gülümserdim. Şimdi ise eksiyi bastım. Nedeni esprinin komikliği değil; böyle gereksiz espri kasmak için uğraşan entry’ler yüzünden Sözlük kutsal bilgi kaynağından çöpe böyle entrylerin çoğunlukta olmasından döndü. Gülmediğim gibi nalet okudum.
0
aychovsky
(05.10.18)
Birine komik bir şey anlayacağını söylersen komik olsa bile komik olmaktan çıkıyor. Hele "Böyle espri yaptım, nasıl?" diyince daha bir değişik oluyor durum. Bunun haricinde, evet, komik değil; tek bir kasım dahi oynamadı.
0
m e b
(05.10.18)
@aychovsky sözlükte tutan entryler böyle hikaye türü hafif komik entrylerde yakın zamanlardan aklıma gelen ilk iki örnek life is drunk ve jun misugi. şahsen ben okurken bu iki arkadaşı da beğeniyordum. fakat hikayeleri tamamen uydurmaydı. en azından ben uydurma hikaye yazmıyorum. yazmayı da düşünmüyorum. bu konuda sözlüğün kutsal bilgi kaynağı kısmını kirlettiğimi düşünmüyorum. mesela şöyle bir şey yazdım. eksisozluk.com bence gayet güzeldi. -kendi başımdan geçen bir olayı hikayeleştirmeye çalıştım.- ama bunun yerine sözlükte tutan başlık (bkz: aldatılmak küçük memeli kadının kaderidir).



@m e b siz de bu konuda haklısınız fakat hayatımda daha önce hiç yapmadığım bir şeyi deniyorum. ne yazık ki bunu birilerine sorarak geri dönüşler almalıyım. başka bir yol gelmedi aklıma. cem yılmaz bir hikayeye geçmeden önce bakın bu çok komik derse kendimizi gülmemeye şartlarız. benim espri gayet soğuk olduğu için bundan pek çekinmedim.
0
🌸1milyonliraverselerdeki1milyonuverenadam
(05.10.18)
Ozur dilerim, ben gercek bir olay olmadigini ve oylesine yazdiginizi dusunmustum. Basinizdan gecen ya da ailenizin soyledigi gibi bir olay degil de, "Bu kelime bana bunu cagristirdi, ben de kafamdan yazdim" gibi bir izlenim verdigi icin "Cop bu" demistim zaten. Eger, gercekten size boyle bir olay anlatildiysa ve hakkaten boyle de bir anekdot varsa cok sirin bence ama "Bana bunu cagristirdi" tarzinda bir seyse, fikrim sabit.
0
aychovsky
(05.10.18)
@aychovsky yok hocam kendimi yanlış ifade ettim. altın oran tamamen geyik bir olay hiçbir gerçekliği yok. geyik gerçek sadece. bunu sadece yapabiliyor muyum denemek için yazdım. diğer linkini verdiğim otostop olay tamamen yaşanmış ve halen yaşanan bir olay. bunun gibi yazmayı düşünüyordum. altın oranı sadece bir deneme olarak düşünebiliriz. :)
0
🌸1milyonliraverselerdeki1milyonuverenadam
(05.10.18)
(13)

her bölümü 25 dakikadan kısa olan diziler?

silver apple
sb
sb
0
silver apple
(04.10.18)
louie

dizi sayılırsa
0
ssiradanbirigibi
(04.10.18)
başlıktaki soru değil!

hadi soruymuş gibi yapalım. sit-com dediğimiz abd menşeili bir komedi dizisi süre standartı.

örnek vermek gerekirse.

friends
seinfeld
himym
new girl
it crowd
scrubs
0
Ufuk
(04.10.18)
coupling uk
0
sutlu nescafe
(04.10.18)
the end of the fucking world
0
MtKrt
(04.10.18)
Workaholics
0
Delay Fuze
(04.10.18)
The Good Place
Community
0
aychovsky
(04.10.18)
Brooklyn 99
0
kitap arasında kalmış silgi tozu
(04.10.18)
dilemma of subscribtionability
(04.10.18)
modern family
the office
0
nonik
(04.10.18)
the big bang theory
0
megalomaniac
(04.10.18)
Bos beles esprilierle dolu sitcomlarin hepsi iste.
0
stavro
(04.10.18)
black books denmemiş galiba, o da var.
0
kobuzchu kiz
(04.10.18)
Two broke girls
My name is earl
Suburgatory
0
coca cola
(04.10.18)
(72)

Duyurunun yaş ortalamasını alalım

naksidil
yaşlar kaç gençler?
yaşlar kaç gençler?
0
naksidil
(03.10.18)
28
0
datnet
(03.10.18)
34
0
amortisman
(03.10.18)
25
0
MtKrt
(03.10.18)
30
0
marla is in my head
(03.10.18)
34
0
sopiro
(03.10.18)
28
0
zgrydn
(03.10.18)
45
0
arockm
(03.10.18)
35
0
killerbee
(03.10.18)
27
0
damla sakızlı dondurma
(03.10.18)
31
0
buzbebek
(03.10.18)
38
0
nice tnetennba
(03.10.18)
26
0
nickimin hakkini veremedim
(03.10.18)
22
0
tabirimekruh
(03.10.18)
30
0
mmmtarantino
(03.10.18)
20
0
biravekahve
(03.10.18)
31
0
dhobyghaut
(03.10.18)
26
0
senolll
(03.10.18)
26
0
fakyoras
(03.10.18)
28
0
Boris
(03.10.18)
30
Yukarida bazi arkadaslar trolluyor:)
0
stavro
(03.10.18)
28
0
eazy
(03.10.18)
24
0
glamdr1ng
(03.10.18)
32

cinsiyetleri de yazin da tam olsun :D
0
ubi dubium ibi libertas
(03.10.18)
32
0
Dr_Stat
(03.10.18)
37
0
since1907
(03.10.18)
medeni durum da yazalım mı?
0
kablelvuku
(03.10.18)
başka bilgi yazacaksak ben tc kimlik no'da yazarım.
0
datnet
(03.10.18)
23K.

aklıma bir şey geldi. şimdi yaş ortalaması epey yüksek gibi ama ben 16 yaşındayken en yakın arkadaşım (o da 16 idi) aktif bir şekilde duyuru'yu kullanıyordu ve muhtemelen yaşı hakkında yalan söylüyordu. yani aramızda küçükler de olabilir.

al işte coyote 14 yaşındayken aynı soruyu sormuş. yuh be... 14 ne?!
0
fleur du mal
(03.10.18)
41
bazı arkadaşlar trollüyor +1
biraz insaflı atsalar bari...
0
Bruce
(03.10.18)
11
0
curious06
(03.10.18)
33
0
re noreno
(03.10.18)
21

ayrıca şu an 20 yaşında olan biri 2012'de duyuru açtığını iddia ediyo. insanlar gerçek yaşını yazmıyor galiba?!!
0
etki
(03.10.18)
24,5
0
Amaranta ursula
(03.10.18)
25
0
kitap arasında kalmış silgi tozu
(03.10.18)
Hayret kimse yazmamış.

12,5 filan.

(37)
0
John Bloor
(03.10.18)
27
0
elorelia
(03.10.18)
34
0
essoist
(03.10.18)
33

Çok sevindim bu soruya amca kategorisinde ben tek değilmişim :)
0
seyyar satıcı
(03.10.18)
15
0
windowsguvenlikduvari
(03.10.18)
33
0
ninotevtidze
(03.10.18)
30.
10 gün sonra 31.
0
bos gezenin bos ustasi
(03.10.18)
22
0
tahin pekmez yoğurt
(03.10.18)
30
0
dedim ben sana
(03.10.18)
35
0
givemesomesubstance
(03.10.18)
26
0
olabilir ya da olmayabilir
(03.10.18)
28
0
eylul
(03.10.18)
ossüç
0
binder dandet
(03.10.18)
23
0
Leonardo~Da~Vinci
(03.10.18)
fresh 30
0
probiyotik
(03.10.18)
almost 30
0
ilkot
(03.10.18)
43
0
Phoebe
(03.10.18)
32
0
awareim
(03.10.18)
35
0
aychovsky
(03.10.18)
Adım battal, 30 yaşım. Küba göçmeniyim.
0
battal gemalmaz
(03.10.18)
22
0
neverlose
(03.10.18)
osbir
0
ya ben lan neyse
(03.10.18)
33
0
kullanıcı adını aktif edemeyen insan
(03.10.18)
25.
0
pike
(03.10.18)
37
0
hypathia
(03.10.18)
30. 2 gün sonra 31. cuma cuma...
0
Tears of Devil
(03.10.18)
24
0
der meister
(03.10.18)
30
0
işimdeyim gücümdeyim
(04.10.18)
85 model
0
antihero
(18.04.21)
32.
0
put it in your appropriate place
(18.04.21)
3 sene önce başlığa cevap olarak 20 yazmışım. zaman hızlı geçiyor, 23.
0
biravekahve
(18.04.21)
benim ki 28.67

eskiden olsa 30 deyip yuvarlardım ama oraya yaklaştıkça bu gerçeği kabullenmek istemez oldum.

daha önce de böyle anketler yapıldı 24 - 25 çıkıyordu ortalama. sürekli yeni gelen gidenlerle beraber ortalama düşük gibi görünse de müdavimlere baktığımızda 30+ civarı bir ortalama erişiyoruz gözlemlerime göre
0
biseysorcaktim
(18.04.21)
37,5
0
phonex
(18.04.21)
29
0
hayirsiz
(18.04.21)
27
0
hayaletimsi
(18.04.21)
26

ps: yaşı büyük olana değil adam olana abi denir.
0
holdthedoor
(18.04.21)
35
0
rakicandir
(18.04.21)
29
0
ceketimi alip cikcam
(18.04.21)
(18)

E harfini nasıl yazıyorsunuz?

kibritsuyu
büyük E harfini.çocuğa şimdi harf yazma çalışması ödevi vermişler. E harfinin yazılış şekli şöyle: http://seyitahmetuzun.com/wp-content/uploads/2017/09/e-harfi-yazma-%C3%A7al%C4%B1%C5%9Fmas%C4%B1.jpgönce yukarıdan aşağı dik çizgi. sonra E'nin üst çizgisi, orta çizgisi, alt çizgisi.e ama ben E'yi yap
büyük E harfini.

çocuğa şimdi harf yazma çalışması ödevi vermişler. E harfinin yazılış şekli şöyle: seyitahmetuzun.com

önce yukarıdan aşağı dik çizgi. sonra E'nin üst çizgisi, orta çizgisi, alt çizgisi.

e ama ben E'yi yaparken önce L yapar, sonra orta, sonra üst çizgisini çizerim.

yanlış mı yapıyoruz? 40 yaşından sonra değiştirecek halim yok da oğlanınki de yanlış geldi bana. okulda nasıl gösteriyorlarsa öyle yapsın di mi?

siz nasıl yapıyorsunuz?
0
kibritsuyu
(29.09.18)
ben böyle yapıyorum: sketchtoy.com
0
Delay Fuze
(29.09.18)
Dik çizgiden sonra yukarıdan aşağıya.
0
angelus
(29.09.18)
Böyle :
sketchtoy.com
Yukaridan aşağı dik çizgi /asagi/orta/üst yan çizgiler
0
Amaranta ursula
(29.09.18)
kolayına nasıl geliyorsa öyle yapsın. sonuçta iki türlü de E yapılıyor. sonuç E yapmak değil mi ? öğretmen özel olarak öyle yapmasını tembihlemediyse istediği gibi yapsın. önemli olan güzel bir E çizmek bence.
0
Neill
(29.09.18)
büyük L harfi.. üst çizgi.. orta çizgi..
0
strobist
(29.09.18)
@strobist +1

ayrıca çok hızlı yazarım ben. Bence benimki daha doğru hızlı yazmak açısından :)
0
moratoryumkisilik
(29.09.18)
sağ üstten başlayip sag alt noktaya kesintisiz çiziş. sonra sağdan sola orta çizgi.
0
tabudeviren
(29.09.18)
c yapıp ortadaki çiziği atıyorum
c dediysem köşeli c :P

sketchtoy.com
0
neira
(29.09.18)
L , orta çizgi, üst çizgi sırasıyla. üst çizgi biraz yay gibi.
0
alwayschargeneverbend
(29.09.18)
ben linkteki gibi yapıyorum ama yukarıdaki örnekler daha doğru ve pratik bence de.
0
toprakbaba
(29.09.18)
Aynı linkteki gibi yapıyorum.
0
noluyo yaa
(29.09.18)
İlkokulda bize de öyle öğretmişlerdi. Önce dik, sonra üst çizgi idi. Nasıl ki ortaokulda öğretmenim yerine hocam demeye başladım, dik çizgili E yerine L ile başkayan E yaptım. Bir 6-7 yıldır daha da farklı yapıyorum; el kaldırmadan önce üst çizgi, sonra dk çizgi, sonra alt çigi, en son eli kaldırarak orta çizgi.
0
aychovsky
(29.09.18)
sketchtoy.com genellikle 1. Bazen 2. Gibi
0
nax
(29.09.18)
Tears of Devil
(29.09.18)
sketchtoy.com alt çigiye devam etmeyip yukarıdan tekrar aşağıya dönmek tam bir iş kaybı. Ama muhtemelen bize de zamanında yukardan başlatılan tarzda öğretmişlerdir.
0
glutamin
(29.09.18)
büyük L harfi.. üst çizgi.. orta çizgi.. +1
0
basond
(29.09.18)
Lim5
(30.09.18)
Önce L sonra orta çizgi, en son üst çizgi yapıyorum. Kendi karakterine göre en uygununu seçsin bence çocuk, illa şöyle çizeceksin demek saçma geliyor bana.
0
the kene
(30.09.18)
(22)

hayata bir anlam atfediyor musunuz

slhmlr
cevap evet ise, ne bu anlam?
cevap evet ise, ne bu anlam?
0
slhmlr
(29.09.18)
Atfetmiyorum.
Edit: İnançlıyım ama bu eşit değil yaşamdan zevk almak ya da hayat, yaşamak çok güzel. Doğru bir şekilde yaşayıp ölmek hayata dair tek gayem. Ha bu ne derece anlamlı yapiyor bilmiyorum.
0
Amaranta ursula
(29.09.18)
hayır, hiçten geldik hiçliğe gideceğiz.
0
cedex
(29.09.18)
Atfedemiyorum. Bulamiyorim anlam. Eskiden anlam yuklerdim de kalmadi artik anlam. Sikayetci degilim ama anlam da bulamıyorum.
0
stavro
(29.09.18)
hayır. yaşamak için bir şeylere bağlı hissetme zorunluluğunu sevmiyorum. tabii ki hayatımı daha güzel ve yaşamaya değer kıldığını düşündüğüm kişiler, durumlar vs. var ama bunlara odaklanmıyorum. hayatımın güzelliğini başka şeylerin belirlemesini istemiyorum, kontrol büyük ölçüde bende olmalı. yani atıyorum sevgilim vardır ve çok mutluyuzdur ama onu "hayatımın anlamı" saymam asla - o hatayı ergenken yaptım, sonrasında toparlanmam 3-4 yıl sürdü. bir tane hayatım var, bir kez yaşayacağım. o yüzden kendi kararlarımla, kendim için, bana bağlı şeylerle yaşamak istiyorum onu. "biri gider diğeri gelir" demiyorum, belki gelmez ama gelsin ya da gelmesin herhangi bir şeye anlam yüklemeyi doğru bulmuyorum. anlam verdiğim çok fazla şey var ama 1-2 tanesinin yok olması sarsmaz. o şekilde dengelemeye çalışıyorum.

hayatımdaki en büyük trajedi kardeşlerimden birini veya annemle babamı kaybetmem olur. o da zaten eğer ben onlardan önce olmazsam eninde sonunda gerçekleşecek. çok çok zor bir şey olduğunun farkındayım, tecrübe etmeden o acıyı tahayyül etmem de imkânsız ama sonuç olarak o günün geleceğini ve o acıyla karşılaşacağımı biliyorum. o açıdan ona da mental olarak hazırım.

bu şekliyle hayat daha güzel, yaşanabilir ve stabil benim açımdan. bugün tatil yapabilmeyi seviyorum. yarın yeni bir şey öğrenebilmeyi, belki akşam yemek yapmayı seveceğim. sonraki gün yürüyüş yapmayı, sonraki gün başka bir şeyi... hepsini bir araya toplamaya gerek yok; hayatı güzelleştiren belki milyonlarca şey var, biri yoksa diğeri olacak.

netice itibariyle buraya özel bir görev için gönderilmedik, hepimiz benzerinden milyarlarca olmuş ve olacak yaratıklarız. o yüzden çok şeyapmamak lazım. nasıl iyi hissedeceksem, nasıl mutlu olacaksam, ne bana huzur verecekse onu yaparak yaşamaya; onu yapamıyorsam da onu kovalamaya çalışıyorum. geberip gitcem zaten vakti gelince, anlam aramakla uğraşamam.
0
der meister
(29.09.18)
abi anlam yoksa neden çalışıyorsunuz, neden uğraşıyorsunuz? miras mı yiyiyorsunuz? sabah 9 akşam 5 nasıl çalışabilir insan anlam bulamıyorsa hayatta?
0
🌸slhmlr
(29.09.18)
onu diyorum işte, hayatı niye sınırlayıp tek bir kavrama indirgiyorsun? 9-5 çalışmak demek tek bir günde en az 8 saati dışarıda ve başka insanlarla geçirmek demek. gün içinde hiç mi bir şey gelmiyor başına? kimseyle mi sohbet etmiyorsun, hiç mi hayal kurmuyorsun, hiç mi "ilginç" bir şey görmüyorsun?

geçen akşam okuldan dönerken ben otelin önüne çuvalla adam attıklarını gördüm. gerçekten. bagajdan çıkarıp çuvalla otelin önüne fırlattılar adamı. şerefsizim kanım dondu. hayatımda bir daha böyle bir şey göreceğimi sanmıyorum. o gün okula gitmeseydim, "yürümeyi canım istemiyor" deyip metroya binseydim bunu göremeyecektim mesela. anlam istiyorsan anlam işte, kaç kere görüyon böyle bi şeyi.
0
der meister
(29.09.18)
anlamdan kasıt nedir? Ben günlük anlık yaşamıyorum meselâ, öldükten sonrasına ve bir hesap zamanı olduğuna inanıyorum, e o yüzden direkt bir anlamı var benim için, hiçbi şey doğ yaşa toprak ol kadar basit değil, olamaz da bana göre.
0
mslny
(29.09.18)
Yaşadıktan sonra geriye baktığımda anlamlı bazı tecrübelerimin olduğunu görüyorum. Ancak yaşarken anlam arama amacıyla yaşamıyorum, belki de bulamadığımdandır.
0
iskembepaca
(29.09.18)
Ac mi kalalim calosmayip da?
Yeme icme eglenme gezme tozma sex yapma kokain partisi yapma gibi ihtiyac ve arzulari karsilayabilmek icin çalışıyoruz.
0
stavro
(29.09.18)
anlam bulamıyorum. neden gelip nereye gittiğimizin tamamen bir belirsizlik olduğunu benimsedim. tek amacım genel anlamda mutlu ve huzurlu bir hayat geçirmek.

ha madem mutlu olmak istiyorsun neden 8-5 çalışıyorsun demek anlamsız ama. sonuçta istediklerimi yapmam için para lazım değil mi? gezmek için, güzel yemekler yemek için, kaliteli bir hayat için. kazandığım parayla minimum mal mülk maksimum zevk harcaması yapmaya çalışıyorum.
0
metrobus yoluna kacan angus
(29.09.18)
belki saçma bir motivasyon ama yenilmez filminde mesela adam boksun tanrı tarafından verilen bir yetenek olduğuna inanıp yeteneğini göstermenip boks yapmanın onun amacı olduğunu söylüyordu.
benimki de benzer hayattaki potansiyelimi açığa çıkarıp yetenkli olduğum konuda en iyis olmaya uğraşıyoum.
0
birdposing
(29.09.18)
herkes istediği kadar istediği şeye inanmakta özgür.. ancak bu dünyadan göçüp başka bir dünyada sonsuza kadar yaşayacağınıza nasıl inanabiliyorsunuz işte bunu anlamıyorum..

bilim olmasa ben de gözümü karartıp böyle fantezilerin peşinden koşardım ancak gözümüzün önünde bilimsel olarak ispatlanan şeyler var.. herşeyden önce milyarlarca galaksi var arkadaş.. evren kocaman bir rassallık denizinde yüzüyor.. dünyada gerekli şartlar oluşmuş haliyle canlılar peydah olmuş işte.. bu gerekli şartlar hangi gezegende oluşursa orada da benzer gelişmeler yaşanacaktır..

hadi bütün bunları geçtim malum şahısın insanlık için verdiği mesajlar hep cinsel içerikli mi olur, kadınlara ikinci sınıf muamele yapan bir sistem kurmuşlar herkes hayatından memnun.. erkekler ölünce hurilere koşacağını hayal ediyor ama kimse bu kadınlara ne olacak diye sormuyor.. sen şimdi annenin kız kardeşinin nurilere koşacağını hiç hayal ettin mi.. hayır.. tek egemen sınıf erkekler, onlar da hurilerle alemlere akacak.. yersen..

uzun lafın kısası, dünyaya bir kere geliyoruz onda da hayatın tadını çıkartmak lazım.. her anın kıymetini bilmek lazım.. mutlu ve huzurlu bir hayat yaşayabiliyorsan senden iyisi yoktur.. başkalarına karşılıksız yardım edebiliyorsan başkasının malına göz dikmiyorsan düşenleri kaldırmak içinden geliyorsa işte o hayat benim için anlam kazanıyor.. her ne yapıyorsam sadece içimden geldiği için yapıyorum, bonus toplamak için değil..
0
strobist
(29.09.18)
@strobist, muhatap benim sanırım. Belki de huriler nuriler vs şeklinde ve sizin görmek istediğinizi gördüğünüz şekilde düşünmüyorumdur? Bilimsel kanıtlar sizi tatmin etmiş, beni etmiyor bu kadar basit. Hayatı sizin kadar basit ve boş görmemek de benim tercihim.
0
mslny
(29.09.18)
@mslny neden seni muhatap aldığımı düşündün anlamadım.. ben genel olarak kendi düşündüklerimi yazdım.. sana bir yanıt olarak yazsaydım en başa senin adını koyardım.. tıpkı burada olduğu gibi.. mutlu bi haftasonu dilerim..
0
strobist
(29.09.18)
Hayatta en alelade, en sıradan olayın, sürecin, varlığın bile içi sonsuz anlamlarla dolu.

Görebilen, içtenlikle o anlamlara açık olan, onu tüm ruhuyla duyumsayıp; o anlamların insana verdiği sorumluluklarla yüzleşmeye hazır olan biri esas huzura ve tatmine ulaşır.

İnisiyatifin sende olmadığı bir şekilde varolduğun bir dünyada beden, akıl ve ruh gibi bütünlüklü ve belli ihtiyaçları olan, onlar olmadığı zaman da arazlar çıkaran bir varlığın var. Ruh mesela; saf sevgiyle, akıl rasyonel bilgiyle, beden de ikisinin anlamlarını bulmasına biyolojik süreç sağlayan varlığıyla...

Hepsine ek olarak; anlamın olmadığı bir yerde anlamlılığı arayan; “anlam ve aidiyet” arayışına giren bilincin ne olacak?

Neden anlam aramaya bu kadar programlı ve bulmadığında önce ruhsal, sonra da bedensel negatif karşılıklar veriyor?
0
levent bilgen
(29.09.18)
böbreklerimizin şekli neden öyle olmuş onu düşünüyorum.
0
for day to break
(29.09.18)
@strobist, öbür dünyayı kastederek özellikle anlam atfeden yoktu benden önceki cevaplarda, o yüzden üstüme alındım. Teşekkür ederim, size de iyi akşamlar.
0
mslny
(29.09.18)
"anlam atfetmiyorum" ile "hayatı zevk aldığım, çok güzel olduğu için yaşıyorum" cevabı bence eşdeğer. hayatımın çeşitli zamanlarında bu cevapları vermiş birisi olarak, maalesef uzun dönemli bir dayanak sağlamıyor bu cevaplar. hayattan her zaman zevk alamazsınız, hatta nadir anlar dışında hayat zevk falan vermez. umarım hayatınızın sonuna kadar hayattan çok zevk alan insanlar olarak kalmayı başarabilirsiniz ama ben pek başaramadım.

bilimin dini boşa çıkardığını düşünmüyorum. evet çok salladı teizmin temellerini, mesela @leventbilgen'in ruh-beden-akıl ayrımını bile bilimsel anlamda kabul edemiyorum. ama bilim yine de evren hakkında çok az şey söyleyebiliyor, dahası söylediklerinde mânâ ve anlam da yok. canlılığın bir tesadüften, bilincimizin de öyle ya da böyle yok olacak bir kimyasal-biyolojik reaksiyondan ibaret olması bilimsel "gerçeğini" kaldıramıyorum. bir zamanlar kaldırıyordum, ama biraz yalnız kalıp düşününce muazzam bir boşluk hissi yaratıyor.

hayata ulusun refahı, işçi devrimi gibi seküler anlamlar da yüklenebilir. hatta bence içinde yaşadığımız dünya bize "hayatı zevk için yaşıyorum" ile bu ulusal devotion karışımı bir ideoloji yüklüyor doğuştan. ama bu da kalıcı değil, komünizm geçen yüzyılın radikal bir din alternatifiydi, bugün neredeyse tamamen silindi gitti. ya da kendimi neden türk ulusuna adayayım? konyalı aptal bir köylünün refahı artacak diye neden kendimi paralıyayım?
0
🌸slhmlr
(29.09.18)
Hayır, atfetmiyorum. Yeterince anlamlı zaten hayat, benim anlamıma baktığını düşünmüyorum. der meister + 1
Kötü zamanlarda da anlam aramıyorum. İyisiyle kötüsüyle ilginç bir şey hayat.
0
aychovsky
(29.09.18)
Etmiyorum. Iradem disinda dunyaya gelmisim, hayatta kalmak zorundayim iste, yasamak. Olunce de hikaye bitecek. Ot gibi yasamiyorum tabi ama buyuk buyuk anlamlar atfetmiyorum.
0
dougsampson
(29.09.18)
hayır yaşayıp ölüyoruz işte
0
basond
(29.09.18)
evet ediyorum.

bir insan olarak hayata bir insanın gözünden bakabiliyorum. bence insan harika bir yaratık. yaptıkları aptallıkları bir kenara bırakırsak gerçekten insan muazzam yetenekte bir yaratık.

icat edilen bunca şeye bakınca gerçekten hayret ediyorum. ateş, yazı, tekerlek, elektrik, bilgisayar, internet, telefon, yapay zeka, blockçhain... ve devamı ne olacak bilmiyorum. bildiğim bir şey varsa, o da yeniseyler hala keşfediliyor olacak. insanların müziği icat etmesi, şiir yazması, duygularını tabloya ya da heykele dökmesi.. gerçekten çok büyüleyici. ne kadar da yetenekli bir varlık bu insanoğlu.

düşüncelerimi ifade etmem için dil icat edildi. dili öğrendim ve size yazıyorum burada düşüncelerimi. şu anda bu yazdıklarımı evinizde(her nerede iseniz artık) nasıl okuyabiliyorsunuz? bunu, tabii ki biz insanlara benzeyen başka insanlar mümkün kıldı.

geçmişte insanlar dünya'yı daha iyi bir yer haline getirmek için çalıştılar ve çıtayı bir yere kadar getirdiler, bize teslim ettiler. bence bizim görevimiz de bunu alıp geliştirip, gerekirse yerine, aynı amaca hizmet edecek başka şeyi keşfedip bir sonraki kuşağa aktarmak olacaktır, onlar da bir sonrakine...

insan isterse ve gereklerini yerine getirirse harika şeyler yaratma potansiyeline sahip bir varlık. büyüleyici yeteneklere sahip.

inançlı değilim. tanrı ve dinleri de birkaç bin yıl önce biz insanlar icat ettik. bunu biliyorum. hayatımı bunun üzerine harcamamaya karar verdim.

hayat sabit olmamalı. değişmeli. ki öyle de oluyor.

biz insanlar ultra zeki varlıklarız. ancak sınırlı yeteneklerimiz ve duyularımız olduğundan her şeye henüz cevap bulamıyoruz.

hayatıma anlam katan şey şu düşünce: dünya'yı daha iyi bir yer haline getirmek. benden öncekilerin yaptığı gibi. bunu yapmak istiyorum. dünya'yı dini hikayelerde anlatılan cennetten çok daha güzel bir yer haline getirebiliriz. zaten bunun üzerine çalışıyoruz.
0
Leonardo~Da~Vinci
(29.09.18)
(14)

Mutlu sonları mı yoksa mutsuz sonları mı daha çok seviyorsunuz?

levent bilgen
Edebiyat, sinema, dizi ve benzeri öykülerde..
Edebiyat, sinema, dizi ve benzeri öykülerde..
0
levent bilgen
(27.09.18)
mutlu
0
elorelia
(27.09.18)
Klişe olmayan her türlü son, bu yüzden mutsuzlar daha çok. Mesela karizmatik başrol filmin sonlarında asansöre biniyor ve aşağı indiğinde asansör kapısı açılır açılmaz kafasına kurşun yiyor, işte bu klişe olmadığı için etkileyici ve tercih edilir kesinlikle.
0
siyah giyen adam
(27.09.18)
Mutlu aşk varsa da mutlu son yoktur xd

Şaka bir yana iksinin ortası olan sonlar daha iyi bence. Ne çok mutlu ne de çok mutsuz.
0
Drakath
(27.09.18)
Orta karar diyeceğim ama mutlu ağır basar.
0
Dylan Murphy
(27.09.18)
mutsuz
0
gezegen olan pluton
(27.09.18)
Mutsuz. Daha gerçekçi geliyo
0
Delay Fuze
(27.09.18)
Mutsuz sonlar hep daha etkileyici gelmiştir
0
pastörizesüt
(27.09.18)
gerçekçi olacaksa mutlu. yoksa mutsuz.
bazıları var ki adamın içine oturuyor, olmaz olsun öyle son.
0
AWD
(27.09.18)
Mutsuz kesinlikle.
0
kulagina kupe olsun
(27.09.18)
gerçekçi sonları
geneli mutsuz oluyor tabi bunların
0
basond
(27.09.18)
Realistik olmasi acisindan mutsuzlari seviyorum.
"oh be islerin iyiye gitmeyebilecegini ve sonunda her seyin tepetakla olabilecegi gercegini kabullenen bir senaryo" diyorum, hosuma gidiyor.
0
stavro
(27.09.18)
Mutlu.

Atıyorum, iki sevgili ayrılmışsa pembe mutlu son ikisinin çok fena birleşmesi, normal mutlu son ayrılığı kabullenip hayatından memnun devam etmesi ve hayatını mutlu mutlu yaşamaya devam etmesi, normal mutsuz son da adamın bunu kaldıramayıp “Seni özlüyorum” diye yakınması, karanlık son adamın intihar etmesi olabilir.

Komedi filmi izliyorsam ve eğlencelik filmse pembe mutlu sonu severim. Hatta güzel bir oyunculuk ve diyalog serisi varsa pembe mutlu sonu yine severim. Spoiler olacak, bakmayın; Gattaca filminin sonu pembe mutlu idi ama başka son olsa bu kadar güzel olmazdı. Çoğunlukla normal mutlu sonu severim.
0
aychovsky
(27.09.18)
klişe olmayan mutlu
0
kronik
(27.09.18)
Mutsuz
0
legolasin son oku
(27.09.18)
(3)

Şokopop jenerik

zxcd
Doğuş'un Uyan şarkısı çalıyorda sanki Sezen Aksu söylüyor gibi?Her neyse bulan link atabilir mi?Nette hep Doğuş'un söyledikleri var.
Doğuş'un Uyan şarkısı çalıyorda sanki Sezen Aksu söylüyor gibi?
Her neyse bulan link atabilir mi?
Nette hep Doğuş'un söyledikleri var.
0
zxcd
(26.09.18)
Yine Dogus'un sesi o. Sarkinin orijinali.
0
aychovsky
(26.09.18)
Dinledim ama alakası yok gibi?
0
🌸zxcd
(26.09.18)
eğer bundan bahsediyorsanız www.youtube.com bu Doğuş, şüpheye mahal yok.
0
gkhncnzdgn
(26.09.18)
(5)

Pantolon ve şortlarımın ağı yırtılıyor

tchuck
normal bi yırtılma değil bu.5. 6. giyişte yırtılıyor.mudodan 3-4 pantolon 1 de şort aldım.bi şort ve bi pantolonu giydim genelde, 10 defa max giymişmdir. iksiinin de ağı yırtıldı.öcneki pantolonlarımın hepsinin ağı yırtıldı.kafayı yemek üzereiym artık. kilo aldığım için mi? ama niye? kilo aldıysam a
normal bi yırtılma değil bu.

5. 6. giyişte yırtılıyor.

mudodan 3-4 pantolon 1 de şort aldım.

bi şort ve bi pantolonu giydim genelde, 10 defa max giymişmdir. iksiinin de ağı yırtıldı.
öcneki pantolonlarımın hepsinin ağı yırtıldı.

kafayı yemek üzereiym artık.

kilo aldığım için mi? ama niye? kilo aldıysam aldım, yeni kiloma uygun kıyafet alıyorum. yırtılması mı gerekiyor?
terimle ilgisi olabilir mi?
veya ne bileyim sürekli oturarak çalışıyorum. onunla mı ilgili?

iş çıldırtan bir duruma geldi.
şuan ofisteyim ve 1 aylık pantolonumun ağı sökülmeye başladı. elimi götürdüm ve iplik iplik kalmış, biraz sağa sola açarsam bacağımı muhtemelen götte delik olacak.

kafayı yemenin eşiğindeyim abi. giysi giyemiyorum, nedir bunun sebebi?
0
tchuck
(25.09.18)
ya tam olarak üstüne oturmuyor, ağı aşağıda kalıyor

ya da bacakların şişmanlıktan birbirine sürttüğü için aşınıyor yırtılıyor

en son olarak belki bir ihtimal o markalar mavie jeans a üretim yaptırıyorsa fason olarak ondan olabilir.

bildiğin gibi geçen gün sözlükte başlığı açıldı binlerce insan isyan etti. mavi jeanslerin özellikle ağ kısmı çabuk yırtılsın diye üretim yaptığı olayı falan.

yıkamanla da alakalı olabilir, yanlış deteryan veya bu tür şeyler kullanıyorsan, makinan yıkarken çok yüksek devirde sıkıyorsa veya 90 derecede falan yıkıyorsan olabilir.
0
killerbee
(25.09.18)
killerbee nefis anlatmış.
Aynı marka pantolon önceden aşınmayıp şimdi aşınıyorsa, baldırlar şiştiği ve yürürken birbirine değiyorsa, ağ kısmı aşınır. Ince kumaşlı kot yerine kalın kumaşlı kot deneyin.
0
aychovsky
(25.09.18)
bundan 10 kg daha ağırken benim de kotlarımın iç bacak kısımları sürtünmekten yırtılırdı. ama ağı yırtılan tek giysim pijamalarımdır. sebebi de evde bağdaş kurmam, aşırı yayılarak oturmam. ağ kısmı gergide kalınca yırtılıyor. çalışırken bacaklarını açarak oturuyor olabilir misin?
0
sanxis
(25.09.18)
Ecnebilerin thigh dediği yer sende yağdan ya da kastan dolayı fazla kalınsa, bacaklarını biraz açtığında gerilip yırtılabilir. Aynı şekilde kalınlıktan dolayı yürürken birbirine çok sürtüyorsa yine aşınır, yıpranır. Her pantolonun kalıbı aynı değil. Likralı pantolonlar giymeyi dene, en azından gerilmez.
0
yirmisantim
(25.09.18)
az ye.
0
paudi
(25.09.18)
(19)

favori tükenmez kalemleriniz neler?

tabudeviren
şu sıralar tukenmez kalemlere merak saldim.kağıt üzerinde yağ gibi akan kalemlerden alıyorum.favorim: pensan triballimza kalemi: uniball signosizin de böyle çok beğendiğiniz, özellikle aldiginiz kalem var mi?fiyatı: maks. ~10 tl olsun.
şu sıralar tukenmez kalemlere merak saldim.
kağıt üzerinde yağ gibi akan kalemlerden alıyorum.

favorim: pensan triball
imza kalemi: uniball signo

sizin de böyle çok beğendiğiniz, özellikle aldiginiz kalem var mi?
fiyatı: maks. ~10 tl olsun.
0
tabudeviren
(24.09.18)
ben lamy kullanıyorum bayılıyorum
Fiyat skalasının dışında farkındayım:/
0
rentts
(24.09.18)
Mavi pensan ofispen :((

İşlevsel bence ve kaleme çok değer veren biri değilim, yazi yazmaktan nefret ederim,yazim çok çirkin vs. Ucuza işimi görüyor
0
nundu
(24.09.18)
kişisel kullandığım faber castell 5405 roller ama tükenmez kalem sınıfına sokar mısın bilmiyorum.
www.nezih.com.tr

gördüğüm en güzel, akıcı ucuz kalem ise bu. tanesi satılıyor mu bilmiyorum, iş yerine toplu alıyoruz biz de.
www.hepsiburada.com

biraz daha pahalı ama çok akışkan stabilo point visco var.
www.hepsiburada.com
0
Bruce
(24.09.18)
Papermate Ink Joy. Cok yumusak yazisi var, ackip gidiyor.
images-na.ssl-images-amazon.com
www.hepsiburada.com

Edit: Zebra Sarasa + 1
Pilot V10-Hi-techpoint
0
aychovsky
(25.09.18)
Kirtasiyeye gidip bi tane pilot kalem verir misin diyorduk ortaokuldayken, onu soyleyine verdigi kalem benim favorim. Marka falan bilmem pilot kalem guzel iste.
0
stavro
(25.09.18)
Scrikss Z7 speed modelini rastgele almıştım bir gün, yazmaya başladığımda oha yağ gibin akıyor demiştim.

Aşırı kalem tecrübem yok ama şaşırtmıştı beni.
0
hedep
(25.09.18)
@stavro

pilot v5 hi-techpoint olabilir. o da favorilerimden biridir.
0
🌸tabudeviren
(25.09.18)
Tükenmez kalemi pek sevmem. Elimi yoruyor. Pensan Ofispen 1010 iyidir. Tipik tükenmezdir. (Ballpoint ve yağ benzeri bir mürekkebi olanlar.)

Jel kalemlerden Zebra Sarasa ve Pilot G2 iyidir. Papermate Inkjoy tükenmez sayılır mı emin değilim. Kendisi jel mürekkep kullanıyor. Jel kalem sayılır. Uniball’ın da jel kalemleri güzel.

Roller-Ball yani pilot kalem denilen grupta Faber-Castell kullanıyorum. Sıvı mürekkepleri var. Çok kullanmam bunları da çünkü dolmakalem varken ne gerek var?

Dolmakalem bildiğimiz dolmakalem. Çoğunlukla Lamy kalem + Diamine mürekkep kullanıyorum. Elimi hiç yormuyor. Sonsuz mürekkep renk seçeneğim var. Mükemmel.
0
Lim5
(25.09.18)
Faber castell mavi tükenmez
0
curukturpkokusu
(25.09.18)
scrikss Z5
0
kitap arasında kalmış silgi tozu
(25.09.18)
favori değil ama sürekli kullandığım kalem, memnunum.

faber castell 1425 auto tükenmez kalem

www.hepsiburada.com
0
xdenizx
(25.09.18)
Marka olan pilot'un çok güzel bir tükenmezi var, harika bir kalem. Adı precise bilmem ne diye birşeydi. abdden gelirken yanımda getirdim 4lü paketlerden, onu kullanıyorum epeydir. türkiyede nereye baksam bulamadım.
Birde ofiste "ey" diye bi firmanın getirdiği eşantiyon kalemlerden var, marka filan yazmıyor üzerinde ama o da güzel.
0
battal gemalmaz
(25.09.18)
ya bu başlık ne güzel başlık, rezerve <3 Scrikss Z7 speed ilk zamanlarda favorimdi, sonra ucuna birşeyler yaptılar bulamadım eski versiyonunu. Faber Castell vision serisinden bir kalem kullanıyorum şu an. Ikea'nın ince kalemleri de çok güzel, ama daha çok asetat kalemi tadında.
0
saveur
(25.09.18)
pilot acroball f gri gövde metal klips. kaleme hayran oldum ama f ucu bulamıyorum hiç bir yerde. m uç da çok kalın geliyor. pilot'a mail attım cevap vermediler :(
0
loser blueser
(25.09.18)
eşantiyon gelen tükenmez kalemleri kullanırım hep. hiç tükenmez kaleme para verdiğimi hatırlamam.
0
naksidil
(25.09.18)
schneider one business / imza için
0
elorelia
(25.09.18)
un,-ball jet stream. yağ gibi akıyor hergele. ama kapağın oturduğu bölüm çabuk deforma oluyor ve kırılıyor dikkatli kullanılmazsa.
www.hepsiburada.com

ayrıca ofiste official imza kalemi olarak scrikss fine liner pen kullanıyor. bu da oldukça başarılı ve çok rahat kullandığım bi kalem.
www.dr.com.tr
0
teritori
(25.09.18)
Zebra sarasa+1
0
sta
(25.09.18)
@naksidil

ben de öyleydim. hatta promosyon kalem koleksiyonum var.(çok dandik olanlar değil)

ama bir kez almaya başladım çok hoşuma gitti. şimdi de parayla alınmış kalem koleksiyonum var. yenileri için bu soruyu sordum.

bu arada tükenmez derken roller, jel, pilot vs.. her türlü kalemi kastetmiştim :)
0
🌸tabudeviren
(25.09.18)
(8)

Sosyal medya bir insanı tanımak için ne kadar yeterli?

levent bilgen
Sizce sosyal ağlardaki hesaplar bir insanın gerçeğinin ne kadarını yansıtıyor? Hayatınızdaki insanlar için bu durumun nasıl olduğunu düşünüyorsunuz?
Sizce sosyal ağlardaki hesaplar bir insanın gerçeğinin ne kadarını yansıtıyor? Hayatınızdaki insanlar için bu durumun nasıl olduğunu düşünüyorsunuz?
0
levent bilgen
(24.09.18)
fragman gibi bir şey. az çok ip ucu veriyor sadece.
0
yazar yazmaz yazan yazar
(24.09.18)
Bunun da iki türlüsü var kişinin kendisini hiç gizlemedigi alenen kendisi gibi olduğu platformlar var. Fakat kastetiginiz bu değil sanırım. Öteki mecralar da (facebook,twitter vs) her zaman suistimale açık alanlar. Ama yine de ben gerçek hayatta bir insanı ne kadar taniyabiliyoruz diye sormak istiyorum.
0
olaylar olaylar
(24.09.18)
o kadar kolay değil bence. sadece eğitim seviyesi hakkında fikir edinirsin. birde abazanlığını belli eden amcaları ortaya çıkarırsın.. ilgi meraklısı kadınlar da buna dahil.
0
for day to break
(24.09.18)
Çok ciddi bilgi kaynağı. Kendi paylaştığı özelinde değil, onun adına paylaşılanlardan gidilmeli.
0
lcha
(24.09.18)
tamamen kişiye bağlı. çok farklı kişileri takip edip alakasız şeyler de paylaşabilir birisi. hele tr gibi siyasi paylaşımların çok titiz yapıldığı ülkelerde. ama yine de türklerin çoğunluğu kişisel eğilimlerini yansıtan bilgiler sunuyorlar twitter ve instagram'da işte aşk acısı, mesleki eğilimler, sanat ve spor beğenileri falan.
0
slhmlr
(24.09.18)
Epey bir fikir veren bir alan. Bayagi bir karakter analizi yapabiliyorsun ve buyuk oranda isabetli oluyor. Soyle ozetleyeyim, birini uzaktan taniyacaksak sosyal medyadan daha iyi bir arac yok. Daha iyisi birebir karsilikli vakit gecirmek oluyor. Ki bunun da istisnalari var, bazen sosyal medyadan reelden daha iyi taniyabiliyorsun. Insanlar herkese karsi ayni davranmaz, orjinalini yansitmaz her zaman. Hatta cogu zaman.
0
stavro
(24.09.18)
İnsanı tanımak için yeterli değil ama olmayacak insanla baştan iletişmemek açısından iyi olabilir bence. Daha doğrusu, pozitif değerlendirmede etkisi olacağını pek düşünmüyorum ama negatif değerlendirmede etkili olabilir.

Uç bir örnek vereyim. Düşün ki koyu AKP’lisin. Hoşlandığın kızın profiline giriyorsun; Cumhuriyet yürüyüşleri, Muharrem İnce videoları falan. En baştan “Biz birbirimize göre değilmişiz” denebilir. Bir arkadaşım hoşlandığı adamın profilinde en sevdiği filmin Celal ile Ceren olduğunu görmüş ve itici bulmuştu örneğin. Farklı dünyaların insanıysanız, bir dereceye kadar o anlaşılabilir.

Onun dışında çok faydalı olmayabilir. Örneğin, ben sinirli, aniden parlayan insanların yanında gerilirim ve rahat edemem. Arkadaş olarak bile çok yakın olmak istemem. “Kimbilir ne zaman neye zorlayacak” diye tetikte dururum. Kimse sosyal medyaya aniden sinirlendiği anı ya da gündelik şikayet ettiği her şeyi taşımıyor ki. En fazla espri anlayışımı uyup uymadığını görebilirim paylaştığı komik şeylerden, dünya görüşünü falan az çok anlarım. Yine de açık kapı bırakmak gerek insanlara kendini anlatması için bence.

Soruyu biraz da romantik bağlamda anlamışttım ama normal insanlar için sosyal medyada aşırı bir hareketi yoksa tanıdığımı sanmıyorum. Benim bir arkadaşım var, gelinlerin tatlı telaşı ve sunum manyağı. Sürekli mutlu aile fotoğrafları, kocişler havada uçuşuyor. Dışarıdan görsem ıyy derim ama tanıdıklarımdan da bu kız kadar herkesin yardımına koşan kişi az. Evet, sunum telaşı var ve erkek olsam onun sevgilisi olmak istemem ama beni arkadaş kabul ettiği ve yanımda olabildiği için çok şanslı hissediyorum kendimi. Hani, sosyal medyasını görüp tanımamazlık etseymişim büyük bir insanı kaçırırmışım. Sunumlar, kurabiyeleri oturttuğu sandalyeler ona kurban olsun.

Bu insanın kabuğu; içini ve çoğu önemli kısmı sosyal medyadan anlayabileceğimi sanmıyorum. İyi veya kötü bir önyargı veriyor ister istemez de ve uç politik görüş veya uç hayat görüşleri anlamında büyük olasılıkla haklıdır da, bunun dışında sosyal medyadan tanımamak için çaba göstermek daha güzel bence.
0
aychovsky
(24.09.18)
internette, orada burada aşırı duyarlı, romantik, hassas görünen insanların aldattığına şahidim. genellikle tam tersiyle karşılaşıyorum. kadınlarda da benzerlerine denk geldim.

duyarlı kısmını açayım. kedi köpek için sürüyle ilan paylaşıyor, evinin önündeki yaralı hayvan için bi şey yapmıyor, gibi.

kadınlar günü paylaşımı yapıyor, eski sevgilisiyle dövüşmüşler, gibi.
0
nice tnetennba
(24.09.18)
(13)

Türk insanı neden özgüven sahibi değil

bana her yer cehennem
Dün bear grylls programı izliyordum. Konuk olarak olimpiyat şampiyonu Lindsey Vonn vardı. Hayat hikayesini anlatıyor.Dedi ki. 16 yaşına kadar antrenmanlarımı babamla yapıyordum. Sonra anlaşamayınca evden ayrıldım ve kendi yolumu çizdim. Vs vsŞimdi hepimiz biliyoruz ABD de 18 yaşına gelince çoğunluk
Dün bear grylls programı izliyordum. Konuk olarak olimpiyat şampiyonu Lindsey Vonn vardı. Hayat hikayesini anlatıyor.

Dedi ki. 16 yaşına kadar antrenmanlarımı babamla yapıyordum. Sonra anlaşamayınca evden ayrıldım ve kendi yolumu çizdim. Vs vs

Şimdi hepimiz biliyoruz ABD de 18 yaşına gelince çoğunlukla çocuklar evden ayrılır.
Bizde de çoğunlukla evlenene kadar aileyle yaşanır

16 yaşındaki kız çocuğu baba ben kendi yoluma gidiyorum diyip evden ayrılsa, polis çocuğu bulup ailesine teslim eder.
(En iyi ihtimali yazdım)

E bakıyorum şimdi kız erkek geliyor 30 yaşına hala öz güven sorunu vs var ülkemizde

Nedir peki bizim türk çocuklarını böyle yapan. Ana kuzusu olarak yetiştirilmek mi ?
Gerçekten merak ediyorum.
0
bana her yer cehennem
(21.09.18)
amerikada basit işlerde para kazanmak ayıp değil, ama memur çocukları bile burada garsonluk yapmak istese ailesi izin vermez. para kazanma konusu önemli.

burada aile çocuğuna çok koruyucu yaklaşıyor ve özgürlükçü değil.
0
cedex
(21.09.18)
Devlet çocuklara değer veriyor ve çocuk bunu görüyor. O sebeple gerektiğinde ailesine karşı gelse bile ecel'in bahsettiği gibi köprüaltına düşmeyeceğini biliyor.
Bizde durum iki uçta; bir kısımda sebebi bilinmez sonsuz bir özgüven var; çocuk biliyor ki anası-babası onun için canını verir, onun üzerinde etrafına, ana-baba da dahil (buna özgüven mi demeliyiz bilemiyorum) sataşıyor. Bir grup sa farkında ki ana-babası düşse yerden kaldırmayacak pısıp kalıyor.
0
SiyamkedisiZorro
(21.09.18)
Özgüven var ama taşak yok bizimkilerde.

Otur konuş herkeste ego 1500 ama sor anasıyla oturuyor halen.

Sebeplerinden biri ekonomik tabi. Bizde genç yaşta işe girip çalışsan asgari ücret bile vermezler. Kaldı ki asgari ücret verseler bile ev oda tutup yaşaman imkansız gibi bir şey.

Abd'de falan gidip McDonald's da bile çalışsan saati 9-12 dolar arası kazanırsın. O parayla da en pahalı şehirde bile boktan bir oda tutup yaşama şansın var. Bizde erkek çocuğuna bile tecavüz ederler o yaşta sahipsiz kalınca.
0
bos gezenin bos ustasi
(21.09.18)
Bence maddiyattan önce aile ile olan ilişkiler, kültür vs.
Hele ki kadınlar için. Bekar bir kadının ailesiyle aynı şehirde olduğu halde ayrı ev tutup yaşaması (maddi durumu müsait olsa dahi) hala İstanbul' gibi bir metropolde bile çok zor. Yapan kadınlar tabii ki var ama çoğunluğu bunu yapamıyor.
0
peggy
(21.09.18)
özgüven ne alaka ya?

ben çok yüksek maaş alsam çok param olsa niye ailem ile yaşayayım ki?

yaş 18 olur olmaz ayrılırım.
0
xdenizx
(21.09.18)
1- ülkenin ekonomik koşulları buna izin vermiyor. Yurtdışında işsizlik düşük. millet her tarafta iş bulur. sosyal haklarıda devlet güvencesinde.

2-anne-babanın çocukken aşırı koruyucu tutum sergilemesi. "onu yapma ayıp, bunu yapma ayıpi el alem ne der?" diye diye millet özgüvensiz yetişiyor.
0
komando kani var bende
(21.09.18)
gelişmiş ülkelerde ülke dinamikleri herhangi bir bireyin orta ve üst düzey hayat yaşayabileceği bir standart sunuyor. amerika, avrupa gibi ülkelerde bir dükkan kirala zeytinyağı sat 5 yılda 15. dükkanı açarsın. ben tuğladan değil ahşaptan ev yapıyorum de 6.yılda site kurabilirsin. şaraba bal katıp satıyorum de 7.yılda kralsın. sistem ve ülkelerin dinamikleri bu şekilde. şimdi mesela kore, Taiwan bu şekilde.

orta ve düşük gelişmişlik seviyesindeki ülkelerde ise bu dinamikler yok. paran olsa bile batma ihtimalin yüksek. örneğin türkiye. dev gibi firmalar iflas eşiğinde.

yani ülkenin dinamikleri ile alakalı. kişiler ile bir alakası yok.

bunu memur çocukları neden hep çalışan oluyor zengin çocukları neden hep patron oluyor gibi de düşünebilirsin.

zenginde baba'dan gelmezse dayıdan gelir olmazsa amcandan haladan teyzeden gelir para.

memurda ise zaten en okumuş adam odur sülalede.

peki çözüm nedir? sorarsanız söylerim.

not : 5 yıldır eu ve tr'deki startuplara danışmanlık veren bir firma sahibiyim. görüşlerim eu ve tr'den neredeyse aynı işi başlatıp eu'da yürüyen tr'de yerinde sayan firmalardan oluşuyor.
0
dedim dedim de kime dedim
(21.09.18)
Benim annemler 5 kardes, 4 u sorunlu mesela benim annem babam ayri, kuzenimin babasi ayyaş, otekinin annesi manyak, digerinin metresi var. Olaylar, olaylar. Aileler hep sorunlu.

En duzgun olmasi gereken, sorunsuz aileye sahip kuzenlerimin buyuk olani uyusturucu kullaniyor ailesi bas edemedi. Kardesi de annesiz hic birsey yapamaz, tikleri var, belki aylik 5 bin harclikla uyduruk bi ozelde okuyamadi, 3. Sinifa gecemedigi icin birakti.

Digerlerinde ise basarili olan da var ama olmayanda ama herkes kendi yolunda ilerliyor. Kendini kurtarmak icin cabaliyor. Aileye bagimlilik yok. Annem bize hep, calisirsaniz kendinize, bana mi okuyosunuz, calismazsaniz ben 100 lira harclik veririm evde oturursunuz der.

Teyzemse, 25 yasinda dersaneye gidecek ogluna araba alacak (lise kursu icin, kpss kursu falan degil). Bi dukkan acin, calissin dedim, ogullarini kiskaniyor durumuna dustum. Bu adam ailesini birakir mi? Ben de olsam birakmam.

Aslinda demek istedigimi tam anlatamadim ama, aileler cocuklarini kendilerine bagimli hale getiriyorlar. Bir de egitimsiz insanlar olunca yönlendiremiyorlar. Cocuklarinda bir amaclari olmuyor oyle mal gibi yasiyolar.
0
wishmaythşngs
(21.09.18)
Bir genç iş arkadaşım var. 24 yaşında. 19’undan beri anne-babasının evinde oturduğu odaya kira veriyor, çocukluğundan beri büyüdüğü evde. Ötesinde, annesinin yaptığı yemekten yiyemiyor. Buzdolabında rafları ayrı. 19 yaşındaki bir öğrencimi de annesi evden kovmuş “Babanla sevişemiyoruz sen doğduğundan beri. Bağıramıyorum. Git de düzgün düzgün sevişelim. Evliliğimi mahvettin” diye. Haliyle genç yaşta çalışmak zorundasın. Öyle, bıçağın ucuna meyve takıp veren anne baba yok. Geçenlerde bir kadın beş yaşındaki çocuğuna harçlık verip harçlığından kira parayı kesmiş i, kira ayı öğretmeye çalışıyormuş. Büyük tartışmaya yol açtı, beş yaş erken mi zamanı mı diye.

Türkiye bir uçsa, Amerika’da başka bir uç. Türkiye’nin ucu özgüvensizliğe beden oluyorsa, Amerika’nı ucı da zalimleşmeye ve yalnızlığa yol açıyor. Türkiye’de kutuplaşma çok olsa bile insanlar birbirine destek oluyor en azından. Amerika’da zınk diye kendini evsiz bulabiliyorsun. Amerika’da devlet çocuklara değer falan vermiyor. Bir tek ailen seni dövüyorsa falan Sosyal Hizmetler elinden alır, yetimhane gibi yerde daha kötü şartlarda yetişir. Ya ölür ya ölmez.
0
aychovsky
(21.09.18)
Türk insanı tembel. Hepsinin kafa az iş yapıp çok para kazanayım diye çalışıyor. Ailesinden ayrılıp kira fatura ödemek zor geliyor. Üşeniyorlar. Sorsan müthiş zekiyiz, müthiş çalışkanız ama adam daha çamaşırını yıkamaktan aciz.
Ayrıca anandan babandan ayrı eve çıkıp tek başına yaşamak zorunda değil herkes. Ev arkadaşı diye bir şey var. Kaldı ki bahsettiğiniz amerika ve avrupada da insanlar ev arkadaşları ile yaşıyor. Bu şekilde eve çıkmak zor bir şey değil.
Ama bizimkiler alışmış aileden bağımsız yaşamamaya. Sorsan ana babaları izin vermiyor. 25 yaşını geçtikten sonra hala anne babadan izin alıyorlarsa diyecek söz bulamıyorum zaten. Sen nasıl ilişki yaşıcan. Sen nasıl bi kadın ya da bir erkekle çift olucan. Sen nasıl evlencen. Oldu olacak sevişirken de izin al ki evet onu da yapıyorlar kısmen. Biraz ağır konuşcam ama belli bi yaştan sonra ailesiyle yaşayan erkeğe erkek demem ben. Alıştırıyolar çocuklarını bu şekilde. Sonra adam 60 yaşına geliyor hala ana babasından para istiyor. Misal dayım. Çok var böyle insanlar.
Ha demiyorum ki anana babana karşı gel. Ama bunun bi usulü var. Yavaş yavaş aileyi alıştırırsın bu şekilde yaşamaya. Ama bu konuda bile tembeller bizimkiler. Aileden ayrıldıktan sonra tabiki zorlanacaksın. Zamanla düzeliyor durum. Biraz az lüks yaşamayı ve bişeylerden feragat etmeyi öğren.
0
moratoryumkisilik
(21.09.18)
bu aslında özgüvensizlik değil. bunun birçok sebebi var.

1) türkiye'de iş bulmak amerika'dan çok daha zor. türkiye'de kelli felli adamlar bile iş bulamıyor. sen diyorsun ki çocuk 18 yaşından önce işte çalışsın. bu çocuk işte çalışsa bu sefer ev geçindirme derdinde olan kelli felli adamlar iş bulamayacak. o yüzden ev geçindirme derdi olmayan gençlerin çalışmaması türkiye şartlarında mantıklı. örneğin bizde pizza getirenler kelli felli adamlarken amerika'da çocuklar. garsonlar da öyle. bir de bizde sömürü düzeni var. adam asgari ücret veriyor, günde 12 saat çalışmasını istiyor. her anne/baba çocuğunun bu düzende çalışmasına itiraz eder. çocuğunun okuyup büyük adam olmasını ve insanca şartlarda çalışmasını ister.

2) özgürlük/konfor ikilemi var. özgürlüğün arttıkça konforun azalıyor. biz tembel insanız. özgürlüğümüzden taviz verme pahasına konforumuzu düşünüyoruz.

3) elalem ne der anlayışı. bizim aile ve toplum yapımız evi terk etmeye hoş bakmaz. evini terk etsen polisi ararlar. ailen dışındaki insanlar da hoş karşılamaz. etrafta sürekli senin dedikodun yapılır. sürekli sorular sorarlar sana, neden terk ettin evi diye. sevgilin/eşin de yadırgar bu durumu.
0
nickini degistiren yazar
(21.09.18)
bunu formülize etmek zor bence.
-aile yapısı
-kültür
-çalışma koşulları
-yaşam standartları

bizim gurbetçiler mesela orada gençlerin meyve-sebze toplamaya gittiğini söyler, nice zengin ailelerin evlatlarına kuruş koklatmadığını anlatır.

benim genç bir akrabam; kendisi inşaat işçisi, yeni evlendi, arsa aldı, ev yaptı. 400 bin euroya mal etti, kredi ile ödeyecek. kredi almak maliyetsiz.
şimdi burda bi inşaat işçisi o tarz bahçeli çift katlı on numara dekore edilmiş bir villayı kaça diker nasıl diker?
0
cemiyetin ünlü siması
(21.09.18)
büyük oranda ekonomik şartlar diyorum.

İngiltere'de yaşadım, gördüğüm şey şu: Oradaki genç istese gidip markette, kafede barda asgari ücretle iş bulabiliyor ve asgari ücret yaşamasına ve hatta birkaç ay para biriktirip araba almasına falan yetiyor. E tabii ki "kendi kendine yeten" insan oluyorsun.

Türkiye'de asgari ücretin 2-3 katı maaş alanlar o alım gücüne sahip değil be. Tabii ki ya ev arkadaşı buluyor ya ailesiyle kalıyor bir şeylerden feragat ediyor yani.

Proje üretmek açısından dersen, batıdaki adam/kadın yaptığı proje batarsa basit bir işle yine hayatını geçindirebileceğine güveniyor. Bizde git bir şey üret ve bat, sonra markette iş bulup hayatıma devam ederim diyebiliyor musun?

Aynı şey orada yaşlılar ev almıyor dünyayı geziyor muhabbetinde de geçerli. Avrupa'da da bir yılda paraları %60 değer kaybetsin sonra konuşalım onları. Bizde de para-enflasyon stabil olsun (yıllarca) sonra bizimkiler dünyayı gezmeye başlıyor mu hala taşınmaz mı alıyor o zaman bakarız.
0
nhk ni youkosu
(21.09.18)
(8)

Amerika vs. Dikili

nickini vermek istemeyen uye
Selam dostlar,Yazmayı pek beceremiyorum. Başlayınca bir sürü şey geliyor aklıma, duramıyorum. Anlatamıyorum, anlaşılmıyorum.O yüzden şimdiden affola.Mayıs sonunda Green Card ile Amerika'ya geldim. Çok istekli olduğum söylenemezdi. Kurada çıktı ya bir deneyelim dedik. Bu arada istifa ettiğim işimde 5
Selam dostlar,

Yazmayı pek beceremiyorum. Başlayınca bir sürü şey geliyor aklıma, duramıyorum. Anlatamıyorum, anlaşılmıyorum.
O yüzden şimdiden affola.

Mayıs sonunda Green Card ile Amerika'ya geldim. Çok istekli olduğum söylenemezdi. Kurada çıktı ya bir deneyelim dedik. Bu arada istifa ettiğim işimde 5800tl maaş alıyordum.
Amerika'da küçük bir sahil yerinde bir markette işim hazırdı. Kız arkadaşım da work and travel ile geldi. Birlikte çalıştık. Ama acayip çalıştık. Pis işti. Saati 11 dolardan. Ayda 2200 dolar kazandık. İngilizce ilerletelim sonra o doner ben taşınırım demiştik. Öyle olmadı.

Şimdi paraları yazıyorum. Sevdiğimden değil. Herkes paraya göre karar veriyor. Eski iş arkadaşlarım senede 100k dolar kazanırsın diye gönderdiler. Buradakiler zaten para kazanmaya gelmiş. Kimi okulu bırakmış, kimi öğrenci. Moldavalı bir arkadaş şakayla karışık sizin ülkeden gelip bizim kızları kaçırıyorlar demişti. Gerçekten başka çaresi olmayan insanlar dayanıyor burda. Dayanıyor diyorum çünkü şartlar gerçekten zorlu. Geçtiğimiz üç ay nasıl dayandım bilmiyorum ama son girdiğim coffee işinde ki baristaydım 3 gün dayanabildim. Maalesef bilgisayar mühendisi olduğumu, Türkiye'de belirli bir standartta yaşadığımı hatırladım. Kısaca kibir diyebilirsiniz. Bir de buradakiler sürekli ülkelerine dönme hayalleri kuruyor. Benim böyle bir imkanım da var. Sıkıntı çekmeye değer mi? Kalsam kendimi geliştirecek gücü bulur muyum bilmiyorum.

Yukarıda öyle olmadı dedim. Talihsizlikler oldu. Biraz benim hatam biraz da hayat. Kendimi geliştiremedim. Mesela Apple Linkedin üzerinde ulaştı. Telefon görüşmesi yaptık. Bir sürü danışmanlık şirketi çalışanı aradı. Yani doğru burada umut var, güzel işler var.

Ama benim gücüm yok.

Yıllar önce Ankara'dan İstanbul'a taşındıktan 1 ay sonra en yakın arkadaşımı kaybetmiştim.
Amerika'ya geldim. 1 ay sonra annemin vefat haberi geldi.

Türkiye'ye dönmeye de gücüm yok. Sağolsun herkes yanımda. Ama bunları ben daha önce de yaşadım. Ölüm paylaşılmıyor.
Babam yalnız. Ablamlarda kalacak bir süre ama rahat edeceğini sanmıyorum. Kendi evimizde 1 gece bile kalamamış. Evi kapatmaya karar verdiler. Ben zaten evimi kapatmıştım gelirken. Kız arkadaşımın ailesi İzmir'de. Ona iş bulmamız lazım, bana iş bulmamız lazım. Askerlik var. Evlenirsek bize bir ev, belki babama da kendisini rahat ettirecek bir ev açmamız lazım.

Ya da diyorum. Gideyim Dikili'ye yazlık var. Soğuk olur, kışın ulaşım zor olur ama idare ederim bir şekilde. Bağlatırım bir internet. Yeter. Sonra ne olacak bilmiyorum. Belki gelecek yaz tekrar gelirim buralara tekrar deneriz.

Öyle yazayım dedim.
0
nickini vermek istemeyen uye
(21.09.18)
Abd’de de kendini geliştirmeye bak. Bizim bir tanıdık da gitmişti oraya aynı şekilde. Benzincide çalışmoş üstüne dil öğrenmiş üstüne pastacılık okuyup kendini bu alanda ilerletince abd’den Avustralya’ya yerleşerek orada önce başkasının yanında sonra kendi işinde çalışmaya başlamış. İki ev satın almış zamanla. Ama memleket özlemiyle tr’ye dönmüş birkaç yıl önce. Şimdi tekrar gitme niyetinde. Demek istediğiim ise abd’de çalışırken kendini geliştirmelisin. Bir mesleğin var ve o alanda ilerlet kendini en azından.
0
cemallamec
(21.09.18)
Ben de şu kısma takılıyorum, baban ya da sevdiğin ve Türkiye’de yaşayan biri daha kötü bir şey yaşasa, tabi Allah korusun da, hani yanlarında olmamak üzmez mi seni? On yıl sonra Amerika’da bir araba ve iyi derece ingilizce sahibi olunca çok mutlu olacaksan okey. Yok eski şartlarına yakın bir işte ama ülkende mutlu olacaksan çok da anlamı yok. Benim görüşüm hep hayatın hastet çekecek kadar uzun olmadığı yönünde. Amerika’nın en büyük artısı sevdiğin kişinin yanında olması olmuş..
0
lovemyself
(21.09.18)
Kiz arkadasin ne diyor? Bu karari tek basina vermeyeceksinizdir saniyorum.

Onceden uluslararasi olcekte duzgun bir basarin yoksa, Amerika'da zaten Afrika'nin Hotantot kabilesinden gelmis, elektrigin ne oldugunu yeni ogrenmis muamelesi goruyorsun. Ben ortalama bir akademisyen olarak geldim, iki senedir kendimi kanitlayamadim daha, ugrasip didiniyorum. Yurtdisindan gelen herkese de davranis az cok ayni sekilde gordugum kadariyla. Turkiye'deki basarili ve kac yillik deneyimi olan insanlarin fareli odalarda yasadigini, benzin istasyonunda calistigini cok duydum. Her gocmenin bir tur dibe vurma hikayesi var. Turkiye'de zanaati ile bilinen, Eksi Sozluk'te bile entry sayisi cok olmasa bile ovgu ile bahsedilen, sehirdisindan musterileri gelen bir arkadasim iki yil once yesil kartla geldi ve burada Walmart'ta calisiyor gunde 13-14 saat. Birkac ay da evsiz kaldi arada. Ilk seneler gercekten zor ama dayananlarin hemen hemen hepsi bir sekilde basariyor ama o surec hirpalayici bir surec biraz.

Kuzenimin esi de ucak teknisyeni olarak geldi ve uzun sure taksi soforlugu, tamircilik falan yapti. Ancak, ne zamanki gunduz isini yapti ve gece bir aksam okulundan isiyle ilgili sertifika aldi; o zaman kendi isini yapabilmeye basladi. Bana da kac kere "Derece guzel de, Amerika'dan degil" dendi. Eger yapabilecek durumun varsa gunduz calisip gece sertifika almaya bakilabilir.
0
aychovsky
(21.09.18)
Teşekkür ediyorum cevaplar için. Bazı ayrıntıları verdim beni bencil pislik birisi sanmayın diye. Ailem ve kız arkadaşım tabi ki fikirlerini söylüyor. Ama korktuğum şey şu: Amerika’da fareli evde votka içip ölümü düşünürken kimse yanımda olmayacak. Daha önce İstanbul’da olan buydu. Tek başımaydım dışardan bakılınca güzel bir hayatım vardı. Burda onu da sağlayamadım.

Amerika’nın zor olduğunu ben ilk kez sizden duydum. Benim tahmin ettiğim de buydu zaten. İnsanlar nasıl bu kadar kolaymış gibi anlatıyor aklım almıyor. Hayır taksi şöforlüğü diyorsunuz o da zor.
0
🌸nickini vermek istemeyen uye
(21.09.18)
Ben belli bir standardın düşmesini istemem.

Yani Amerika'da çöpçü olacağıma Uganda da kral olurum daha iyi.

İlla yaşadığım yerin adı Amerika diye her derdini neden çekeyim ?

Nerede mutluysam orada yaşarım.
Birinci şart mutluluk. Gerisi fasa fiso
0
bana her yer cehennem
(21.09.18)
Ben de benzer düşünüyorum. Ama 4 sene sabretsen Türkiye’de kral olursun diyorlar. Aklımı çeliyorlar.
0
🌸nickini vermek istemeyen uye
(21.09.18)
Son yaşanan gelişmelerle Dikili öne geçti dostlar. Aile önemli.
0
🌸nickini vermek istemeyen uye
(22.09.18)
Hüzünlendim dostlar. İstanbul’dayım. Nişanlanmıştık.
Ayrıldık.

Ölüm, ayrılık, hastalık.

Herkese sabır diliyorum. Yaşamak zor bir oyun.
0
🌸nickini vermek istemeyen uye
(28.03.19)
(15)

Hater bir insan mısınız?

nundu
Böyle sebepli/sebepsiz nefret ettiğiniz kişiler ya da ürünler var mı? Ben tam bir hater'ım mesela. Örneğin apple'dan özellikle iphone'lardan nefret ediyorum. Android fanboyluğundan çok direkt apple haterıyım. Onun dışında insan olarak Cristiano Ronaldo'dan ölesiye nefret ediyorum. Messiciyiz ezelden
Böyle sebepli/sebepsiz nefret ettiğiniz kişiler ya da ürünler var mı? Ben tam bir hater'ım mesela. Örneğin apple'dan özellikle iphone'lardan nefret ediyorum. Android fanboyluğundan çok direkt apple haterıyım. Onun dışında insan olarak Cristiano Ronaldo'dan ölesiye nefret ediyorum. Messiciyiz ezelden zaten abim olsa o kadar severdim messiyi o ayrı ama Ronaldo nefretim de çok ayrı bi boyutta. Daha düşünsem kesin çıkar nefret ettiklerim. Sizin var mı belli nefretlikleriniz?
0
nundu
(19.09.18)
Nefret etmekten nefret ediyorum
0
sekerse tehlike
(19.09.18)
Değilim. Nefret ettiğim, kin duyduğum kimse yok. Sevmediğim insanlar var evet.
0
Amaranta ursula
(19.09.18)
aşırı. durduk yere hiç tanımadığım birinden sebepsizce nefret edebilirim.
0
nolmus yani
(19.09.18)
var ya bende de böyle şeyler. mesela normalde apple'a karşı hater olmasa da negatif bir yaklaşımım vardı, ne zaman ki iphone kullanmaya başladım nefrete dönüştü bu durum bende de. onun dışında hayatlarını şekil olarak islami kurallar çerçevesinde yaşayan aşırı zenginlerden nefret ediyorum. zenginlere karşı mesela bir şeyim var, nasıl desem, negatif yaklaşımım ama çok nötr kalıyor bu zengin islamcı kesimin yanında.

edit: acemi deyince aklıma geldi, emlakçılar ya. emlakçı tanıdığı olan varsa da burada umurumda değil amcam da emlakçı. emlakçı diye yazılır oç diye okunur gerçekten.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(19.09.18)
hiçbir insandan ve hiçbir şirketten/markadan nefret etmedim, edeceğimi de zannetmiyorum.
0
Neill
(20.09.18)
Nefret değil ama Torku markasından hoşlanmıyorum. Bana sinsi bir marka gibi geliyor.
0
ovungec zeus
(20.09.18)
Ota boka duyar kasanlar haricinde kimseden nefret etmiyorum.
0
eazy
(20.09.18)
şuan tv.de aşkım kapışmak diye bi şarlatan cahil varoş o.ç var ayrıca gey ama geyden nefret etmem bu şerefsizi hukuk olmasa 30saniye içinde gebertirim tereddütsüz
0
kush
(20.09.18)
Eskiden sadece beni etkileyen olumsuz durum ya da kişilerden nefret ederdim. Ama artık tahammül eşiğim o kadar düştü ki nefret etmediğim şey sayısı daha az. Hepsinin sebebi aslında mevcut ama yine de kabaca liste yapayım:
Motorcular(özellikle egzoz patlatarak geçen, kaldırımdam gidenler), araba sahipleri (bunlar yüzünden olmadık yerde trafik sıkışıyor ve çoğu da yolda çok BENCİL), metalciler, Apple övenler, herhangi bir dizinin ya da yapımın yapımcısı gibi davranarak 7/24 kafa ütüleyen tipler, pop müziği aşağılayanlar, Starbucks (ortamından dahi tiksiniyorum), 32 yaşına gelmiş çocuğunu hala pusetle sağa sola götüren tipler, çocuğuna dur demeyen anneler, bencil insanlar, Ahmet Kural, ölmüş birinin anında takipçisi kesilen tipler (Müslim Gürses dinlemek kıroluk emaresiydi ama adam öldükten sonra herkes aşığı kesildi), Duman (her ne kadar "Ah" şarkısına bayılsam da), HDP (komple), hiçbir şarkısını dinlememe rağmen Ezhel gibi tipler, kendi aptal kafasına bakmadan başkasını aşağılayan geri zekalılar, koskoca Türk tarihini belli bir dönemden başlatan ya da belli bir döneme sabitleyenler, Ed Sheeran, futbol ve holiganları, başkasının beklediğini bilmesine rağmen aşşşşşşşşırı yavaş hareket eden tipler (ATM'de, otobüste, yolda, kaldırımda, kasada vs), yürüyen merdivenin sol tarafında bekleyenler (özellikle sevgililer çok yapıyor bunu), yine herhangi bir şeyi haddinden fazla öven insanlar, işini hakkıyla yapmayan görevliler.


Daha çok var ama bu kadarı da yeter.
0
m e b
(20.09.18)
Eskiden ronaldo haterıydım. Şimdi messi’den daha çok saygı duyuyorum. Büyük bi adam

Android haterıyım. Ayar oluyorum. Yıvranç bi işletim sistemi bence.
0
Delay Fuze
(20.09.18)
Acun Ilicali'yi sevmiyorum. Nefret de degil de, tiksinti ve kinama karisimi bir duygu daha cok. Bir de cogumuzun nefret ettigini dusundugum bir kisiden nefret ediyorum. Marka ile ilgili bir nefretim yok ama agresif stratejileri oldugunu ve haddinden fazla buyudugunu dusundugum firmalari pek desteklememeye calisiyiorum oldugu kadar.
0
aychovsky
(20.09.18)
Evet.
Su aralar cocuk dizi oyuncularindan nefret ediyorum.
0
durgunfoton
(20.09.18)
Nicolas Cage, Nusret ve Ronaldo.

Diger bircok seyi ve insanı asagılık buluyorum, ama nefret gibi yüksek bir duyguyla enerjimi tüketmemeye calısıyorum. Bu üclü icin helal olsun enerjim.
0
buf-e kür
(20.09.18)
bir şeyleri sevmiyorsam bir nedenden ötürü. eleştiriyorsam eleştirim o nedeni içeriyor.
seviyorsam bir nedenden ötürü.

bu hater sıfatını zaten kabul etmiyorum. en çok şikayet ve eleştiri karşısında gördüğüm bu etiketlemeci tavrı. umursamamayı yücelten kültür zaten benim kültürüm değil. bana haters gonna hate diyecek adam bununla ilgili "free speech" edebiyatı yaparken kendisi benim de o hakkı kullandığımı unutup sevdiği şeyi sevmediğim için düşüncelerimi herhangi bir "X-geçersiz" şekilde yaftalayacak kadar "entitled" hissettiğinde bana öğretebileceği hiçbir şey, verebileceği hiçbir güzel özellik kalmamıştır zaten.

youtube birbiriyle konuşur gibi yapıp kendiyle konuşan insanlarla dolu. katılmak katılmamak bazlı, oradan öteye gidemeyen, tartışmayı, fikir alıp vermeyi şeytanlaştırmış,fikir alıp vermemeyi, sadece onay aramayı ise yeni bir tür özgürlük algısı haline getirmiş bir "medeniyet" tipi var. youtube küçük bir örnek; dizisinden, popüler müziğine, filmine, bazen gazete yazısı ve yorumlarından, romanlara kadar insanın etrafını içine battığı bir deniz gibi sardığından artık normal algılanagelmiş yoz bir yabancılaştırma, benmerkezcileştirme, yanlış bireyselleştirme, anında tatmine alıştırma, umursamamanın yeni "cool" olduğunu kafaya kazıma bazlı bir kültür. ettirgen çatı kullandım çünkü bu tepeden inen programlarla hükümetlerce gerçekleştirilen bir şey. ayn rand'inden(rand corporation'a adını veren ve atlas shrugged'ı yazan kaltak) thatcher'ına...

iphone'u sevmiyorum. ama steve jobs'dan nefret ediyorum. birkaç sebebi var.
bu burada verilen örnek idi.

ama ben asıl sebepsizce bir şey yapabilen ya da öyle sanan insanları sevmiyorum.
onlar sayesinde yaptıkları her iğrenç şeyin kendilerine hizmet ettiği-bunun tek sebepleri olduğu- insanlar sömürü bazlı sistemler kuruyor. fMRI'a bağlasan kaçı sempatisizliklerini tam serpilmiş psikopatlığa değin kasmış, flekslemiş belli değil.
buradan anlaşılacağı üzere, isediği kadar high functioning olsun, psikopatlardan nefret ediyorum. kendi eliyle adam öldürmeyip sürdürülebilir savaşlar dizayn eden bir huntington mesela.

güce tapan ve her şeye rağmen buna devam eden insandan tam manasıyla nefret ediyorum. tarafını tutup kendini özdeşleştirince o kişi olduğunu sanan insan. kompleksle karışık hayranlık.

güzel bir dünyada yaşamıyoruz. nefretin varlığını geçerli kılan, hatta sağlıklı kılan çok fazla durum var. çok fazla insan.

benim türüm ile onların türü arasında çok açık bir savaş var. bu adam sıradan biri olabilir. zavalı bir köpeğin içinden bir gün şiş geçirdiğinde ben onun seviyesine düşerim çünkü onun türünün genlerine "öç almayacaklar, bodos dal" değil "bunun cezası var" bilgisini kazımak gerektiğine inanıyorum. onu şişlemeye kalkmam tabii ama hapse atılması için uğraşabilirim ve atıldığında onu biri şişlerse içim bir kere olsun cız etmez.

ama seviye düşürmeye sonuna kadar inanıyorum. nefretin belli ölçüde gerektiğine de. değişim başka türlü mümkün değil. ellerinde silahlar olan maymunlarız biz. acayip tehlikeli oyuncaklarla dünyanın anasını ağlatıyoruz sürekli. yakıyoruz, kırıyoruz. hayvan olduğumuzu teslim edelim artık, kaldıramadığımız kadar ilerledik her şeyde.
0
godoşu beklerken
(20.09.18)
sırf muhalif olmak için konuyu her yerde siyasete taşıyan insanları sevmiyorum.
0
black holes in the sky
(20.09.18)
(12)

Turkiye'de Kariyer Oncesi Kisisel Gelisim Sorunu

crown
Bizim sirkette (yurt disi ofisindeyim) ekibe yeni katilanlar takim toplantisinda kendilerini kisaca tanitan bir sunum yaparlar. Cokca bu tarz sunumlara denk geldigim icin ister istemez, kendi gecmisim dahil, Turkiye'deki insanlarla Avrupali insanlarin yasamini karsilastirma imkani buluyorum ve canim
Bizim sirkette (yurt disi ofisindeyim) ekibe yeni katilanlar takim toplantisinda kendilerini kisaca tanitan bir sunum yaparlar. Cokca bu tarz sunumlara denk geldigim icin ister istemez, kendi gecmisim dahil, Turkiye'deki insanlarla Avrupali insanlarin yasamini karsilastirma imkani buluyorum ve canim sikiliyor.

Ornek vermem gerekirse bugunku sunumdan bazi cumleler:

- Ilk atimi 10 yasinda aldim, daha sonra pek cok engelli binicilik yarismasinda derece kazandim
- Sirt cantami alip tanidigim bir kisi bile olmayan Avustralya'ya gezmek icin gidip 4 ay kaldim
- Hayatimin bos aylarinin oldugu bir donemde kodlamaya merak saldim ve ogrendim
- Uzun sure Afrika koylerini gezip hayir amacli aktivitelerde bulundum, Ingilizce ogrettim, web sitesi kurmayi gosterdim

Bunlari diyen kiz dunyanin ise girilmesi en cok istenen sirketinde yeni ise basladi, Milan Fashion Week'te podyuma cikan, pek cok moda dergisinin kapaginda yer alan bir kiz.

Ve bu kiz ekstrem bir ornek degil, sadece bugun oldugu icin bunu ornek verdim. Sirketteki pek cok insanin benzer bir hayati var.

Ben kendi adima, ailemin vizyonu sayesinde, nispeten Turkiye'ye gore iyi sartlarda yetismis olsam da Avrupali genclerle Turk gencleri arasindaki ucurum beni uzuyor.

Turkiye'nin Orta Dogu cukurundan cikamayacagini biliyorum, ama bireysel olarak bu alanda faydali olabilecek onerileriniz belki Duyuru genclerine faydali olur diye fikir almak istedim.
0
crown
(19.09.18)
Okurken ağlattın hocam resmen, ben de yurt dışında yaşadığım dönem kendime ve ülkemin gençlerine aşırı üzülüyordum benzer hikayeleri duyduğumda. Örnek olarak okulu biten bir arkadaş "ben bi 3-4 ay latin amerika'yı gezmeye gideceğim" diyordu, aynı zaman sürecinde biz harıl harıl çalışıp para kazanmamız lazım derken.
Maalesef kapanamayacak bir açığımız var, sanırım her şey şu an mükemmel yoluna girse en az 100 yıl sonra aynı düzleme geliriz onlarla.
0
blackidom
(19.09.18)
Ispanya'da kaldigim donemde benzer bir sorunu ben de yasadim. Herkesin mutlaka aktif ugrasitigi en az bir hobisi oluyordu. Oradaki danismanim pazarlari mahalle orkestrasinda saksafon caliyordu, diger kizi ayni orkestrada keman, kucuk kizi da baska bir sey caliyordu. Pazarlari ailecek orkestradaydilar. Bunun disinda, astronomik gozlemler icin kampa gidiyor ayni adam ve fantezi turu kitaplari okuyup karakterlerin yagli boya resimlerini yapiyordu tuvallerle. Bir de action figure'leri olusturuyordu kendi hayal gucune gore. Bu adam ayni zamanda profesor ve bircok endustri projesinde. Yaldir yaldir geziyor. Cocuklari da ayni sekilde buyuyor, esi de boyle birkac hobiye sahip.

Amerika'da bunlara extracurricular diyorlar ve universiteye giriste cok buyuk onemi oluyor. Dersleri iyi olanlarin arasindan "Gana'da evsizler icin barinak insaatinda calistim yazin"a kadar extracurricular'lari var. Aslinda bunu cok da isteyerek degil, universite ya da sonrasinda gerekli olacagindan yapiyor Amerikalilar.

Cin'de ise bizden beter. O kadar rekabetci sistem var ki, dersten baska bir seyle ugrasana aptal gozuyle bakiyorlar, "Geride kalacak salak" diye yargiliyorlar. Onlara bakinca da "Biz en azindan arada dizi falan izliyoruz, o kadar zaman ayirinca kimse yargilamiyor" diye seviniyorum.

Dedigin seyler pahali. Ustelik apartmanda rahat yapilacak seyler degil. Yani, Istanbul'dayken at zaten alamam, ati alsam Beylikduzu'ndeki apartmanda tutamam ya da E5'te dort nala at kullanamam. Onu gectim, bisiklete binmek bile cok zor. Ancak, ekonomi duzelecek ve egitim sistemi hobilere gore tasarlanacak ki, ulkecek hobilere sarabilelim. O zamana kadar ailenin kisisel imkanlarla cocuguna bir sey yapmasi gerekiyor. Abimin nisanlisinin ilk esinden cocugu var ve baharlari haftasonunda ata goturuyorlar, yazlari hep birlikte kampa gidiyorlar. Boylece cok usta olmasa da, en azindan aktif olarak ugrastigi bir sey oluyor.
0
aychovsky
(19.09.18)
çok doğru yazmışsın.
ben yurtdışında çalışmadım, ama bir süreliğine tatil olarak kaldım.
kısıtlı imkanlar içinde, yoksul olsalar bile mutlu olan, yaşamayı, eğlenmeyi bilen, kendini geliştirmeye meraklı, özgüveni yüksek gençler gördüm. üstelik bunlar liseliydi.

bizimkiler maalesef ne durumda olduklarının farkında bile değil.
başka türlü bir yaşamın mümkün olabileceği, olması gerektiği zihninde bile yok.
0
tabudeviren
(19.09.18)
Evvela bizdeki yaşam şekli bu kişisel gelişime müsait değil. Bizdeki toplum da zaten böyle bir toplum değil malesef.

Şehirde yaşıyorsan öyle geniş alanların yok hobiler için. Elimizdeki pasaport çöpten hallice, cepte para yok vs her şey problem bizde.

İsveç'te küçük bir kasabayı ziyaret ettim bugün. Adamların pisti var yahu pist. Gokart, binek, drift falan yardırıyorlar. Bizim komünde amatör havacılık için havaalanı var. Planör, Cessna falan uçuruyorlar.

Her yer yeşil saha kimisinde futbol kimisinde rugby oynanıyor.

At çiftliği bana yürüyüş mesafesinde.

Orman 15 dk mesafede.

Bu imkanların hangisine sahip İstanbul'da oturan bir memur çift ve çocukları? Hiçbiri mümkün değil. Ne ekonomik ne de lokasyon olarak imkansız.

Ben ergenken bir bass gitar alayım dedim 200 dolar az para değildi, tüm yaz çalıştım elektrikçide aldım. Ne zaman çalsam komşu tepeme biniyordu. En sonunda bırakmak zorunda kaldım. Stüdyo kuralım dedik müzik yapalım diye ama cepte para yok, götümüzü yırttık bir bodrum katında Allah'ın siktirettiği yerde, yine de olduramadık. Yumurta kartonuyla izolasyon yapıyorduk, olmuyordu haliyle.

Bu işler nüfus, yaşam şekli, hayata olan bakış açısı, para, çalışma şartları vs diye uzun uzun gider. Malesef olmaz bizde. Herkes futbolsever ama futbolcu bile yetişmiyor bizde. O da ayrı bir uzun mevzu ya neyse düşün ama.
0
bos gezenin bos ustasi
(19.09.18)
Kardeş biz avustralya'ya gidecek uçak parasını bırak vize alacak para bulamayız. Para olsa Türk gençleri de yapar.
0
ovungec zeus
(19.09.18)
bunları böyle dediğin gibi işte şirkete girmek, cv şişirmek, iyi gözükmek vb. dış faktörlerle yapıyo gerçekten istediği için, kendi için ya da insanlara iyilik olsun diye falan değil tamamen feyk bi insan yani. i hate and batter fake people. tavsiye ederim.
0
kush
(20.09.18)
Senin söylediğin şeyleri Türkiye'de yapmaya çalışan bir insan olarak ufak örnekler vereyim.

-Üniversitede buzhokeyi oynuyordum ve gayet antrenman kaçırmayan hevesli bir oyuncuydum. Lise arkadaşlarımla buluştuğumuzda hepsi Facebook'taki takımla çekilmiş olduğum buzhokeyi fotoğraflarından bahsedip erkeksi sporlarla ilgilenmekle, yaşımın gerektirdiği gibi - 20 yaşındaydım- davranmamakla, çocuk kafalı olmakla suçladı beni. Bunu yapanlar da öyle Şeyma Subaşı kılıklı insanlar değillerdi. Yüksek puanlı üniversitelerde Eczacılık, Tıp Fakültesi, Mimarlık falan okuyorlardı. İnsan yobaz olmaya görsün!!

-Master'ı bitirmeye yakın annemlere yurtdışına hiç çıkmadığımdan bahsettim. Maaşımı biriktirebildiğimi fark ettiğim andan itibaren dünyayı gezmek istediğimi, Avrupa'yla başlayacağımı hatta İtalya'nın ilk olacağından dem vurdum. Annemden "Ne işin var. Otur oturduğun yerde, ileride evlenirsen kocanla gidersin -asdfadsdaf- . Biz istemiyoruz öyle şeyleri!" yanıtı geldi. Ben gülüp onu ti'ye alınca da ağlamaya başladı. "Ben evlatlarımı yetiştirememişim, siz hiç anne - baba lafı dinlemiyorsunuz!" diyerek.

-Lisede basketbol oynuyordum, futbolu takip etmeye çalışıyordum -şu anda nefret ediyorum futboldan, basketbola karşı da kayıtsızım- . Sınıftaki en yakın arkadaşım "Çok merak ediyorum ileride nasıl bir adamla evleneceksin! Seni kim kabul edecek! -asadafasa- Ben erkek olsam futbola benim kadar ilgi duyan bir kadınla evlenmezdim -1!1!111!!!" diye aklı sıra beni aşağılamaya kalkmıştı. Bu kız, Türkiye'deki kariyerini boşlayıp Amerika'ya gitti, orada birisiyle evlendi ve şu anda FETÖ'den dolayı dönemiyor. Dönmek istediği anda pasaportuna el koyuluyor galiba. :D

Daha önce yazılmış. İnsanda vizyon olsa bile evde anne terliği var, anne terliği olmayınca da duygu sömürüsü var, vizyonsuz arkadaşlar var, mahalle baskısı var, uyuz akrabalar ve bütün bu insanlara bir araba dolusu açıklama yapmak zorunda bırakılmak var. O bahsettiğin kızın Avustralya'yı gezmek istediği için öz annesi tarafından 'edepsiz' veya 'hayırsız evlat' olmakla suçlandığını zannetmiyorum.
Türkiye'deki insanlar yakın çevrelerinin de katkısıyla kendi cehennemlerini kendileri yaratıyorlar.
0
chitosan
(20.09.18)
@darkrocq ve @chitosan +1

ben lisedeyken ankara'da, cuma gunleri cikista kocatepe camiinin altindaki begendik'e gider, orada satilan orglarla saatlerce ugrasir, calmaya calisirdim. evdekilere yalvardim, dokmedigim dil kalmadi. almadilar.

universitede ucuncu yilda kendime ikinci el bir org alabildim ama hevesim kalmamisti. yillardir bir kosede durur. arada cikarip iki tingirdatir, kaldiririm.
0
tabudeviren
(20.09.18)
yurtdışında insanlar yaşıyor türkiye'de hayatta kalıyor. gitarım bozuldu kaç aydır yaptırıcam ya da yeni alıcam alamıyorum. yurtdışında 1000 dolar olan şey burada min. 6 bin lira. türkiye'de de gerçi paran varsa hepsini yaparsın.

insanlar gerçekten yaşıyor yurtdışında. ama onun dışında bu tarz şeyler kush'un da dediği gibi cv doldurmak için yapılıyor bence de. mutlaka isteyerek yapılan vardır ama afrika'nın köylerini gezmek vs. bende tamamen cv için. çünkü çoğu insan benzer şeyleri yapıyor. alternatif oldukları düşündükleri şeyler bile aynı. çantayı alıp dünyayı gezmek klasiktir mesela.
0
black mamba
(20.09.18)
turkiye de millet is bulmak icin bile yillarca sinava hazirlanip sinavi gecmek zorunda.
adamlar refah ulkesi, gelecekleri belirli, insanlarin hayatlarini kisitlayan sacma sapan bakis acilari yok, mesela yas mevhumu gibi. turkiye'de 28 yasini gecince bir daha hayatta is bulamazsin diye bakiliyor, adam gidiyor 30 yasinda universiteye basliyor orada kimse de yadirgamiyor, sikildim kariyerimi degistirecegim diyor.
gap year var mesela 10 sene okumus lise bitmis, ben yoruldum diyo aliyo sirtina cantayi 6 ay asyayi dolasiyor, cunku donunce issiz kalsa bile gecinecek maasi var, temel ihtiyaclari da bu maasla aliyor.

turkiye'de luks olan cogu sey, gelismis ulkelerde normal. bir skechers ayakkabi, bir wolksvagen araba veya seiko bir saat, bir sise viski. golf oynamak veya tenis oynamak, tatile yurtdisina gitmek vs. bunlari turkiye'de kac kisi yapabiliyor?

turklerin ayriyetten vize sorunu da var, cikip nereye gidiyorsun sirtina cantayi alip?

ozellikle bu son 1 yilda zaten millet hayvan gibi fakirlesti.

turk insani hakikaten hayatta kaliyor sadece, gelismis ulke insani ise zevk aliyor.
0
baldur2
(20.09.18)
@baldur +1


yeni tanistigim alman bi kiz cok guzel ingilizce konusuyor. ingilizce fransizca ispanyolca ve latince ders almis okulda, ama kanada'da ingiliz-fransiz bi aileyle 3-4 ay yasadigi icin ingilizce ve fransizcasi akiciymis, diger diller cok akici degilmis. bu kiz 18 yasinda.

egitimleri kaliteli, refah duzeyleri yuksek, gelecek kaygilari yok, paralari guclu, vizyonlari genis.
0
icim urperiyor
(20.09.18)
verilen tüm örnekler batı avrupa ve amerika’dan. örneğin tayland’dan ya da bolivya’dan bir örnek yok. dolayısıyla olay para ve paranın değerinde bitiyor.
para zaten inşaatçı bir çomar değilseniz iyi kötü vizyon getiriyor. türkiye’nin yıllık ortalama hane geliri 6000 dolarlara düştü, bahsettiğiniz ülkelerde bu en az on katı.
örneğin artık her yerde çinli turistler var, çoğu turla gezse de tekil gezenler de var, niye çünkü artık paraları var.

özetle gitgide fakirleşen bir ülkede bırak hobiyi gezmeyi hayatta kalmak, temel ihtiyaçları görmek bile büyük çaba gerektiriyor.
0
cedex
(20.09.18)
(7)

Duyuru cevap yapısı hipotezi

binder dandet
Diyelim ki a kişisini sevgilisi terk etmiş (çok saçma bir örnek ama lütfen genelleyin bunu) ve sevgilisi yüzde yüz haksız -yani aldatma gibi bir olay olmuş.Gözlemlediğim kadarıyla ilk bir kaç cevap kişiye destek verirken ve aldatan sevgiliyi haksız bulurken sonraki bir kaç cevap ''belki sen bir hata
Diyelim ki a kişisini sevgilisi terk etmiş (çok saçma bir örnek ama lütfen genelleyin bunu) ve sevgilisi yüzde yüz haksız -yani aldatma gibi bir olay olmuş.

Gözlemlediğim kadarıyla ilk bir kaç cevap kişiye destek verirken ve aldatan sevgiliyi haksız bulurken sonraki bir kaç cevap ''belki sen bir hata yaptın'' gibi bir anlam içermeye başlıyor, arada anlamsız bir kaç laf eden oluyor ve kapanışı genelde ''sen haksızsın ki çocuk-kız seni aldatmış'' a dönüyor.

Bir bilim adamı olarak merak ediyorum, nedendir? farklı olma arzusu mu? herkes farklı biliyor bir ben doğruyum hissiyatı mı?

Gözlem: 5-10 senelik bir duyuru tecrübesi sonucu elde edilmiştir.

Lütfen gözlemimin doğru olmadığını düşünüyorsanız da belirtin.
0
binder dandet
(19.09.18)
şöyle oluyor bence;

ilk başta okuyan kişi duyurucuyu destekliyor.

sonra bir iki kişi daha altında duyurucuyu destekleyecek cevap yazıyor.

bundan sonra duyuruyu okuyanlar yeterince destek geldiğini görüyor. daha fazla destek mesajı yazmak istemiyor kimse. çünkü zaten yazılmış 3-5 tane. aynı şeyi tekrarlamak istemiyorlar.

geriye sadece farklı bir düşüncesi olanlar kalıyor. duyuruyu okuyup karşı düşüncesi olan biri olursa onlar yazıyor geriye kalan mesajları. eğer sataşma vs. gibi bir şey yoksa da duyurucuyu destekleyen mesaj çok nadir geliyor artık.
0
godsparticle
(19.09.18)
farklı bakış açısı ile bakmıştır.
kimisi bunu ön plana çıkarmak için inanmasa da zıttı savunur.
0
basond
(19.09.18)
marjinal olma çabaları. bazı konular siyah - beyaz kadar nettir. aldatmışsa aldatmıştır. belki aldatılan taraf hatalar yapmıştır ama hatanın en büyüğünü aldatanın yaptığı açıktır. onu savunan marjinallik ve trolluk arasındaki ince cizgidedir.
0
Neill
(19.09.18)
Bazen ben de şaşırıyorum ama burada hep tek taraflı -duyuruyu açan ben olsam bile- dinliyoruz olayları. Olayın vermiş olduğu kırgınlık/kızgınlıkla duyuru sahibi uğradığı haksızlığın ağırlığını hissettirmek için belki de haksız olduğu parçaları atlıyordur, bunu diğer tarafı da dinlemeden, hatta şahit olmadan bilmek çok zor. Duyuru'yu bu yüzden de seviyorum mesela. Aklıma hiç gelmeyen bir ihtimale parmak basabiliyorlar.


Ha, mesela aldatma konusundan gidecek olursak, bir yazar "Aldattım" diyor, kullanıcıların belli bir kısmı da "Niye içine dert oluyor bu? O da seni defalarca aldatmıştır zaten." diye cevap vererek aldatma olayını bir ihtimal uğruna meşrulaştırabiliyorlar. Bunu doğru bulmuyorum.
0
m e b
(19.09.18)
ben de o "kıl" cevabı veren olayım.

bilim adamı olup merak edince farklı mı oluyor? "farklı olma arzusu mu?" :DDDDDDD
0
idonthaveatvset
(19.09.18)
@herkes

tamam arkadaşlar aklı başında cevap kontenjanımız dolmuştur, bu cevaptan sonra hipoteze uyarak bana-hipoteze-güneşe(adanalıysanız) ateş edebilirsiniz.
0
🌸binder dandet
(19.09.18)
Ilk anda aklima gelen cevap cok net ve kisa olabiliyor. Cevaplari okurken aklima bir sey geliyor ve "Ama ya boyleyse" diyorum ve oradan laf lafi aciyor kafamda. Aldatma ornegi icin degil, genel olarak bunu soyledim. Ilk anda veya ilk saniyede skla gelen seyle, biraz sindirdikten sonra akla gelen sey cok farkli olabiliyor.

Onun disinda, hayatta cogu seyi siyah-beyaz gormuyorum. Ilk anda oyle gorup tepki versem bile, azicik durumu sindirdikten sonra her sey griye variyor. Ayni sekilde, ilk anda tepkim net olsa da, biraz dusununce "Yav, bu isin iki tarafi var" derim. Empati ilk anda cikan tepki olmasa da, az sonra ortaya cikiyor. Olay birini oldurmek olsun mesela; bunu yapan kisiyle ayni genlere sahip olsam ve ayni sartlarda yetismis olsam cok cok cok buyuk olasilikla ayni zarari ben de verirdim, ayni hatayi ben de yapardim. Henuz birini oldurmediysem nedeninin ya o kisi olmamam ya da uygun sartlarin bir araya gelmemis olmasidir diye dusunurum ve hepimiz icin aynisinin gecerli oldugunu dusunuyorum. Benim ben olmam tamamen sans eseri, tamamen tesaduf bana gore. Bir de empati sadece hakli olan icin degil, asil haksiz olan icin gerekli bence. Cezayla da empatiyi ayirmak isterim bu durumda. Ikisi birbirine engel degil.

Bir de, biz burada olaylari anlatanin agzindan dinliyoruz ve karsi taraftan dinlemiyoruz. Yine aldatmayi bir kenara koyuyorum ama hakkaten karsi taraf da buraya icini acmadan cogu seye verdigim tepkinin saglikli olup olmadigini bilemiyorum.
0
aychovsky
(19.09.18)
(10)

Akademik okumalarınızı nasıl yapıyorsunuz?:(

kozmosta bir nokta
Felsefe, sosyoloji, tarih vs gibi sosyal bilimler alanlarında okumalar yaparken akılda kalıcılığı arttırmak için ve odağınızı korumak için neler yapıyorsunuz? Altını çizmek, not almak vs gibi yöntemleriniz var mı? Varsa neler ve örneğin not alırken çok zaman harcamayacak ama akılda kalacak şekilde n
Felsefe, sosyoloji, tarih vs gibi sosyal bilimler alanlarında okumalar yaparken akılda kalıcılığı arttırmak için ve odağınızı korumak için neler yapıyorsunuz? Altını çizmek, not almak vs gibi yöntemleriniz var mı? Varsa neler ve örneğin not alırken çok zaman harcamayacak ama akılda kalacak şekilde nasıl not alıyorsunuz?

Normalde okuma hızım ve dikkatim iyidir ama tabii roman vs okumalarında. Akademik okumalar yaparken birkaç cümlede bir dikkatim dağılıyor ve aynı cümleleri tekrar tekrar okumam gerekiyor. Hem çok zaman kaybediyorum hem de kısa zamanda unutuyorum. Haliyle 5-6 sayfa sonra sıkılıyorum.

Birkaç ay içerisinde bu durumu değiştirip akademik okumalar yapmayı alışkanlığa dönüştürmem gerek. Tavsiyelere ihtiyacım var :/
0
kozmosta bir nokta
(19.09.18)
Teknik derslerde bile böyle uzun yazılı ders notları/kitapları oluyordu.

Bir tükenmez kalem bir de kurşun kalem ile altını çizerdim.
Çok önemliler için tükenmez, önemliler için kurşun kalem kullanırdım.

nereyi nasıl değerlendireceğim derken akılda kalıyor.
Bir de tabii ki özet ve aklında kalmasını istediğin şekliyle yeniden yazmak. Alacaksın kalemi yazacaksın. başka türlü kalmıyor bende.
0
burfak
(19.09.18)
sayfada, araştırma yapmakta olduğum konuyla doğrudan ilgili olan yeri highlight edip, o sayfaya bir post-it yapıştırıp, o post-it'in üzerine de, o sayfada işaretlediğim yerin neyle ilgili olduğunu tek bir kelime ile yazıyorum.
0
idonthaveatvset
(19.09.18)
Ben de tam tersi roman okurken kayip gidiyorum "Bu kimdi, ne olmustu" diye geriye donuyorum ama akademik okuma daha kolayima geliyor. Yine de araya hafta girince veya 50'den fazla ayni konuda makale okumam gerekmisse, hangi makale neydi ne degildi, unutuyorum. O yuzden onemli yerlerin kalemle altini cizdikten sonra, bir defter sayfasina altini cizdigim yerlerin cogunu ve bir de o makalenin ozetini yaziyorum birkac ay sonra geri dondugumde ne oldugunu hatirlamak icin. O kagidi makalenin arkasina zimabliyorum. Onune de en onemli birkac ayrintiyi not kagitlarina yazarak zimabliyorum. Ornekler
ibb.co
ibb.co
ibb.co
Bir de bilgisayarda da literatur dosyam var Excel olarak.
ibb.co
0
aychovsky
(19.09.18)
@aychovsky ve @burfak bir makale ya da kitap aşağı yukarı ne kadar zamanınızı alıyor bahsettiğiniz şekilde?
0
🌸kozmosta bir nokta
(19.09.18)
Cok dolu dolu bir makaleyse 15 dakika civari aliyor. Aslinda pek dolu dolu degilse 5-10 dakika arasi. Degmeyecek bir makaleyse hic yapmiyorum.
0
aychovsky
(19.09.18)
@aychovsky özet ve yazma hariç diye değil mi? o.O
0
🌸kozmosta bir nokta
(19.09.18)
Ozet ve yazma dahil. Makaleyi okurken kenarlarina not alip altini ciziyorum, sonrasinda ozetlerken hem aklimda kalanlardan hem de oradaki notlardan yaziyorum.
0
aychovsky
(20.09.18)
@aychovsky sen nasıl büyük kralsın. hepimizi eğit, terbiye et.

soruya gelecek olursa, makalenin üstünde makalenin tezini, iddialarını, ispatlarını, önemli noktaları filan yan tarafa işaretliyorum. okurken bu makale şu bağlamda işe yarar tarzı kafamda bir yere oturtuyorum. eğer bir şey yazacaksam, bilgisayara veya kağıtlara hem alıntı yapacağım yeri hem de künyeyi yazıyorum. ama bir aychovsky değilim elbet.

ayrıca, sık sık okumaya başladıkça oturur, şimdi biraz uzaksın herhalde, bir yerden sonra falanca şurda çıkan makalesinde böyle diyor ama filanca ona cevap olarak böyle diyor kıvamına gelirsin.
0
kullanıcı adı
(20.09.18)
@kullanıcı adı aslında şu an için Türkçe okumalarda daha çok zorlanıyorum. İngilizce'de üç beş makaleden fazla okumuşluğum yok. Üçüncü yabancı dilde (dil-edebiyat çıkışlıyım) Türkçe ve İngilizce'ye kıyasla daha çok okuma yaptım. Onda da sanırım sürekli sözlük karıştırmam da gerektiği için nispeten daha uzun süreyle odağımı koruyabiliyorum, ama o da sözlük karıştırmaktan dolayı zaman alıyor. Bir de kafamda "şu kadar kitabı şu kadar sürede bitirmeliyim" gibi bi planlama yapınca da bu sefer panikleyip daha da yavaşlıyorum ahah :')
0
🌸kozmosta bir nokta
(21.09.18)
Yanlis anlamisim ben soruyu sanirim. Ozet haric deyince. Sirf ozet ve not alma 15 dakika suruyor, makaleyi okumasi degil bu. Makaleye bagli okuma suresi tamamen. Bos makaleyse 15-20 dakika, dopdolu bir seyse 1.5-2 saat suruyor makale okumasi. Ortalamada da 45 dakika civari suruyor. Ustune de ozet cikarma var tabii.
0
aychovsky
(21.09.18)
(4)

Yurtdışında netflix

havada bulut
Netflix turkiyeyi yurtdisinda surekli olarak kullanabiliyor muyuz? Bulundugum ulkede netflix cok daha pahali hem de çoğu dizi ve filmin turkce altyazisini icermiyor. O yuzden netflix turkiye alsam diye düşünüyorum.
Netflix turkiyeyi yurtdisinda surekli olarak kullanabiliyor muyuz? Bulundugum ulkede netflix cok daha pahali hem de çoğu dizi ve filmin turkce altyazisini icermiyor. O yuzden netflix turkiye alsam diye düşünüyorum.
0
havada bulut
(19.09.18)
ben turkiye'deyken netflix alip almanya'da kullandim. orada oraya sunulan icerikler vardi, turkiye'ye dondugumde de buranin iceriklerini kullaniyordum. "netflix turkiye" almak diye bir sey yok sanirim. netflix'i neredeyken satin aliyorsaniz oranin netflix icerigine ve fiyatlandirmasina tabi tutuluyorsunuz.
0
hopeless
(19.09.18)
Yurtdışındayken ve tatilde Türkiye’deykenki içerik fark ediyor çok. Aynı telefonla geliyorum. Geldiğimde yurtdışı sim kartını çıkarıp Türkiye sim kartını takıyorum. Zaten ondan önce, Türkiye’de wifi’a bağlandığım anda içerik değişiyor.
Edit: Soru içerik değil aslında, yukarıda içerikle ilgili cevabı görünce belirtmek istedim. Ben nereye gidersem para aynı kesiliyor ama içeerik hopluyor zıplıyor.
0
aychovsky
(19.09.18)
Benim amacım türkçe altyazili içeriğe ulaşabilmek. Yani bazı dizilerde türkçe açıklama bile var ama altyazisi yok. Turkiyedeki icerikte altyazi vardir diye düşünüyordum.
0
🌸havada bulut
(19.09.18)
o zaman keske "yurtdisinda turkce netflix nasil kullanirim?" diye sorsaydiniz.

vpn kullanarak kendinizi turkiye'de gosterebilirsiniz ama netflix bunu yutmuyor shared ip'ler yuzunden. size vpn saglayan firmadan dedicated ip isteyebilirsiniz ve bu elbette daha pahaliya gelecek.
0
hopeless
(19.09.18)
(28)

Deodorant kullaniyor musunuz

hz emreyiz
Ben kullanmiyorum. Eksikligini de hissetmiyorum. Temiz adamim.
Ben kullanmiyorum. Eksikligini de hissetmiyorum. Temiz adamim.
0
hz emreyiz
(18.09.18)
Kullanmadığımda rahat edemiyorum. Kokan bi insan olmadığım halde. Alışkanlık olmuş. Roll on’suz asla
0
Delay Fuze
(18.09.18)
Her gün duş alıp önce deotak sonra üstüne deodorant kullanıyorum. Bi tane de kesmiyo. Yoksa içim rahat etmiyo.

Siz dr hayrına toplu taşıma kullanmayın emi?
0
bir nick var benden iceri
(18.09.18)
Elbette!

İnsanın kendi kokusuna karşı burun hassasiyeti kayboluyor koksa bile. Nereden biliyorsun ki ter kokmadığını?
0
Bu ne ya?
(18.09.18)
en soğuk ve kuru kış gününde roll on + deodorant kullanırım, az terleyen birisi olmama rağmen.
0
alwayschargeneverbend
(18.09.18)
Kullanmiyorum
0
balpolen
(18.09.18)
offf kokun buraya kadar geldi :(:( kullanıyorum tabi ki.
0
theseachange
(18.09.18)
Bizzat sabahını akşamını dip dibe geçirdiğim insan şaşırarak kullanmadığım halde temiz olduğumu söylemişti.

Bunu kullanınca terliyorsunuz ve kokular karışıyor. Daha mide bulandırıcı oluyor. OLMUYOR MU?
0
🌸hz emreyiz
(18.09.18)
Kullanıyorum
Ofiste kullanmayan arkadaşlar odama girince arkalarından deodorant sıkıyorum
0
damla sakızlı dondurma
(18.09.18)
Her gun duş alıyorum + deodorant kullanıyorum, gün içinde de sıkıyorum bazen.
0
roket adam
(18.09.18)
kullanıyorum, kullanmayanlara sövüyorum.
0
datnet
(18.09.18)
O kisilerden biri sensin demek :'(

Zaten herkes kendini temiz gorur.

Acaba diger insanlar o kokan insanlari nasil algiliyor

Edit: Yukarida akillica bir soru gelmis ama begenmemis tik atmamissin, cidden kokmadigini nereden biliyorsun? Insan kendi kokusunu her zaman almaz sonucta.
0
howfaristhesky
(18.09.18)
deotak varken sümüğümü atmam
0
nice tnetennba
(18.09.18)
@howfarsthesky

Cevabını yukarda verdim. Cevapları oku.
0
🌸hz emreyiz
(18.09.18)
kullaniyorum.

kullanmayinca sen hissetmiyorsun zaten, etrafindakiler hissediyor.
0
fortisvita
(18.09.18)
@scheherazade teşekkürler durumu güzel özetledin. Yahu kullanmiyorum, bir sabah bir akşam duş alıyorum diyorum. Yok sen kokuyorsundur da bilmiyorsun diyor. Hadi ben bilmiyorum sabah akşam benle olan insan da mı bilmiyor...
0
🌸hz emreyiz
(18.09.18)
Hayatım boyunca kullanmadım. Ter koktuğumu da hatırlamam hiç.
0
Drakath
(19.09.18)
Kullanıyorum stick olanlardan. Kullanmadan çıkmam.
0
hernezıkkımsa
(19.09.18)
senelerdir kullanmıyorum. Deotak krem kullanıyorum. Ekstra güzel kokmak istersem parfüm kullanıyorum boynuma, koluma.
Koltukaltı bence deodorant-parfüm için uygun deri yapısına sahip değil, acıtıyor.
0
megalomaniac
(19.09.18)
Kullaniyorum. Ama takıntılı değilim kullanmadan dışarı çıkınca kendimi pis hissetmem. Kullanmiyorsun diye sana da pis demem.

Ama iğrenç ter ya da ter+deodorant ya da leş gibi parfüm kokanlar var etrafta.
0
the kene
(19.09.18)
hiç ter kokmadığım halde kullanıyorum. temiz hissettiriyor kokusu.
0
delidir yakalayin
(19.09.18)
Kullanıyorum çünkü pisim. Bir arkadaşım da böyle ben her gün banyo yapıyorum o yüzden ter kokmuyorum diyordu. Ama kokar ve diyemezdim.
0
fatih baker
(19.09.18)
Deodorant kullanmıyorum ama roll-on ve parfüm kullanıyorum. 10 yıldır deodorant kullanmamışımdır.
0
aychovsky
(19.09.18)
deodorant kullanmıyorum.
her sabah duş alırım.
duş alamayacak kadar geç kaldıysam koltuk altlarımı sabunlu suyla yıkarım.
ve mutlaka ama mutlaka her sabah deotak sürerim.

deotak varken kim öper deodorantı.
0
teritori
(19.09.18)
roll-on ve gazsız deodorant kullanıyorum. eksikliğini hissediyorum her ne kadr temiz olsan da ter bezleri cayır cayır çalışır
0
kablelvuku
(19.09.18)
Düzenli duş alan ve koltuk altını temiz tutan biri, beslenme tarzı da buna uygunsa kokmayabiliyor gençler. Sakin olun, deodorant kullanmak zorunda olmayan bir sürü şanslı insan da var genetik olarak.

Adam tanıyorum kıçını yıkamaz, kuru peçeteyle siler atar. Her türlü yağı baharatı gömer mideye. Ama deodorant kullanmayanı "nasıl kokmazsın ya, kokuyorsundur farkında değilsindir" diye şaşırır.

Düzgün beslenin, temiz yıkanın (ıslanıp çıkmayın), kıl tüy temziliğiğe dikkat edin. Kolay kolay teriniz kokmaz o zaman, hala kokuyorsa genetiktir şansınıza küsün. O zaman kokuyu saklamak için kimyasallara başvurabilirsiniz.

Kullanmıyorum, eksikliğini hissetmiyor etrafımdakiler ("ya bi siktir git dişini fırçala, leş gibi soğan kokuyorsun" diyebilen açık sözlü arkadaşlar edinin.)

Kullanmak zorunda kalana saygı duyarım. Ama duş almayıp, ter kokusunu bastırmak için kimyasalı boca edip, bütün kokuları birbirine karıştırıp iyice iğrenç kokanları da anlamıyorum.
0
John Bloor
(19.09.18)
spor salonunun giyinme odasinda, kapali ofiste fosur fosur deodorantlari bosaltan insanlar keske bunu yapmasa.

baska bir insanin nefes alamayacagini, rahatsiz olabilecegini, astimi, nefes darligi olabilecegini, alerjisi olabilecegini dusunecek nezaketleri gorguleri incelikleri olsa.
0
jimicik
(19.09.18)
deodorant değil de roll-on kullanıyorum, giysilerime de parfüm sıkıyorum.
Deodorant veya roll-on veya ne ise artık, kullanmayan insanları kınıyorum.
0
sopiro
(19.09.18)
Ayrıca kıyafetleriniz temiz değilse istediğiniz kadar her gün duş alın, parfüm sıkın, deodorant sıkın, kokarsınız.
0
megalomaniac
(21.09.18)
(14)

Ruhunuzu kaça satardınız?

binder dandet
30 yaş üstü için goy goy sorumuza hoş geldiniz.Ruhunuza müşteri çıktı, hemen yatıracak parayı şakkadanak diye. Kaça satardınız?Birde ruhunuz ne tür bir eve benzerdi? (2 oda bir salon-möbleli vs --eheh bunu çok düşündüm evet)
30 yaş üstü için goy goy sorumuza hoş geldiniz.

Ruhunuza müşteri çıktı, hemen yatıracak parayı şakkadanak diye. Kaça satardınız?


Birde ruhunuz ne tür bir eve benzerdi? (2 oda bir salon-möbleli vs --eheh bunu çok düşündüm evet)
0
binder dandet
(18.09.18)
Ruh satmak ne demek ki? Supernatural dizisindeki gibi mi olacak?
0
windowsguvenlikduvari
(18.09.18)
@windows

Ruh kadastro dairesine gidip devir ediyorsun, para eft geliyor.
0
🌸binder dandet
(18.09.18)
Sanırım plaza çalışanıyken muhabbet tellallığı teklifi bir ruh satma örneği olabilir @windowsguvenlikduvari

Başlıktaki soruya gelince, ruh halime göre değişiyor. Bazen 10 bin dolar (Dubai’de şirket kurmam lazım), bazen bucaksız rakamlar.

Bir eve benzesem pasajdaki bir dükkanın eve çevrilmiş hali olurdum
0
d0RuK
(18.09.18)
Ruhu satınca ne oluyor yani, ne kaybedicem bunu bilmem lazım.
0
[GODDARD]
(18.09.18)
Benim ruhum cok kiymetli, hic birseyle degismem.
0
superfluid
(18.09.18)
30 yas mi? ben 15 zannettim.
0
Traveller
(18.09.18)
Parayla satmam, sinirsiz ozel guc verilirse satarim. Ghost Rider gibi.
30 E
Faust'taki gibi de satarim.
0
stavro
(18.09.18)
Ezel'de Cengiz'in sahnesi vardı. O aklıma geldi :)
youtu.be
0
ismira007
(18.09.18)
Nereye, kime satiyorum? Seytanla anlasma yapiyorum da, kiyamet geldiginde cehennemin ordusunda mi olacagim, sisteme satip sistemin carki mi olacagim, istedigim bir sey icin bedel mi odeyecegim, ruhu satinca duygular da mi gidecek? Hepsinin fiyati farkli.

Ruhum Hansel'le Gretel'deki cadinin pastadan, kekten, kurabiyeden yapilma evine benzerdi.
fairytales.byu.edu
0
aychovsky
(18.09.18)
Ruhumu satinca ben ruhsuz kalacagim, o zaman o para ne isime yarayacak anlamadim, benim icime de default bir ruh gelecek mi mesela. Soruda detay cok az hocam.
0
yuzır
(18.09.18)
biraz bozukta olsa dünyalara değişmem karşılığı olabilecek kıymetli bir şey yok ki?

dağ evi
0
haydudd
(18.09.18)
Buna benzerdi www.wikizero.co
0
güneyli çocuk
(18.09.18)
Ruhunuxu satinca omur boyu ayakkabiniz ayaginiza kucuk gelip ayaginiza vurur. Bu yuzden iyi bir rakams satmak lazim. 142.750 tl ye falan :) anlayanlari beklerim :)
0
lynda.com
(18.09.18)
sen ne kadar verebilirsin?
0
icim urperiyor
(18.09.18)
(14)

Hiç intiharı düşündünüz mü?

Hendrix'e tapan adam
düşündünüz ve hala buradaysanız sizi o noktaya getiren şey neydi
düşündünüz ve hala buradaysanız sizi o noktaya getiren şey neydi
0
Hendrix'e tapan adam
(18.09.18)
Hayır
0
naksidil
(18.09.18)
Ben bi kere buraya bir duyuru açmıştım. Başlık da "artık yapamıyorum" idi. Intihar düşüncesi ile değil iç dökme olarak açmıştım. Bir saat içinde o kadar çok mesaj attınız ki intihar ediyorum sanıp. Çok tatlısınız lan.

Bu da böyle bi anımdı.
0
kablelvuku
(18.09.18)
Düşündüm, sonra mücadele etmeye ve kendimi kabullenmeye karar verdim.
0
tahin pekmez yoğurt
(18.09.18)
evet ama nedenini böyle bir yerde söylemek istemiyorum, benim için çok ağır bir şeydi.
0
damla sakızlı dondurma
(18.09.18)
Arada bi düşünüyorum. Benimki biraz felsefi. Mutlu olduğumda da düşünürüm bazen. Gitgide yaşlanıyorum. 60-70 yaşıma geldiğimde ne halde olucam acaba diye düşünüyorum. O kadar yaşamaya değer mi? Bir anlamı var mı? Ben burada ne yapıyorum? Öyle de ölücem böyle de... Vs vs.

İntiharımı kaldıramayacak insanlar olduğundan etmemişimdir belki de. Öyle biri kalmazsa belki ileride ciddi düşünürüz intiharla.

Şimdilik koşmaya devam. :)
0
Delay Fuze
(18.09.18)
hiç düşünmedim.
0
blatta hiberna
(18.09.18)
Olmuştur herhalde ergenlik saçmalıkları zamanında ama bir süre önce babamı bu şekilde kaybettiğimden "intihar" konusunu hala zaman zaman düşünürüm. Ölsem keşke, gibi değil de, bu nedir, nasıl olur, niye istenir, vs. anlamaya çalışıyorum bir kabullenişle. Ama kendimi öldürmek gibi bir niyetim olmadığı gibi, bunu bir geyik meselesi haline getirenden de tiksinirim. ("x yaparsanız/yapmazsanız öldürürüm kendimi" gibi yapmayacağını bile bile tehdit unsuru olarak kullananları kastediyorum.)
0
sopiro
(18.09.18)
düşündüm ve hatta girişimde de bulundum. o zamanlar sevgilimin terk etmesi yüzünden bunalıma girdiğimi düşünüyordum ama şu an daha ziyade her şeyin üst üste gelmesi, en tehlikeli yaşlarda tamamen yalnız kalmammış diye düşünüyorum. çünkü o zamandan sonra çok daha fazla sevdiğim bir sevgilim terk etti, çok üzüldüm falan ama intihar etmek aklımın ucundan bile geçmedi.

18 yaşındaydım, üniversiteye yeni başlamıştım. önceki bir yıl içerisinde ailede büyük sorunlar yaşandı, son bir yılı teyzemin yanında okudum. bu süreçte sınıftan birkaç arkadaşım dışında görüştüğüm, sevdiğim vs. kimse yoktu. sevgilimle ilişkim de uzak mesafe ilişkisiydi zaten.

sonra üniversiteye başladım, terk edildim. yurttan nefret ediyordum, okulu ve şehri hiç sevmemiştim, sevgilime çok bağlanmıştım vs. onunla ve üniversite macerasıyla birlikte çok sert bir şekilde uyanmıştım bir nevi: lisede hayalini kurduğum güzel gelecek diye bir şey yoktu. hayallerim paramparça olmuştu, büyük ölçüde yalnızdım, hiçbir şey istemiyordum.

hal böyle olunca hepten içime kapandım ve zamanla çok ağırlaştı durum. en sonunda intihar etmeye kalktım, bir sene tedavi gördüm, 2-3 sene sallandım vs. sonra toparladım. ultra depresyon ve intihar girişimi kısmı 8 ay, "iyileşmeye çalışıyor ama paralize" durumu 1 yıl, "intiharı düşünmüyor ama hala sığır gibi yaşıyor" kısmı 2 yıl sürdü. 18-22 arası yıkıldım.

şu an 24'üm sekste güçlüyüm. kamyon gibi, tank gibi geri döndüm. yaşamayı hiç olmadığı kadar seviyorum, büyük konuşmak gibi olmasın ama intihar edeceğimi asla düşünmüyorum. çok gaza geldim şarkı paylaşayacağım,

www.youtube.com
0
der meister
(18.09.18)
Dini inancımdan dolayı çok düşünmedim intiharı.
Ama bu konu aklıma takıldığımda, İsmet Özel'in şu sözleri geliyor aklıma, 40 yaşıma kadar hep intiharı düşündüm, ama 40 yaşımdan itibaren insanların intihar etmeye değmeyeceklerini düşünmeye başladım. Bana göre intihar, geride kalanlara yönelik ağır bir suçlamadır. Bu mesajı verebileceğin tıynette insan olmadığını düşününce de intihar etmiyorsun."
Yeterli olmuştur bence.
0
black holes in the sky
(18.09.18)
evet. sonra yavaş yavaş ölmek daha zevkli geldi.
0
binder dandet
(18.09.18)
"Kendimi öldüreyim, kurtulayım" olarak bireysel anlamda düşünmedim ama bir iki farklı olay sonrasında o ruh halinin nasıl bir şey olduğunu düşündüm.

Birisi bir tanıdıktı, borçlarından dolayı intihar etti ki borçları da öyle atla deve değil, 50-60 bin lira bir paraydı. Sanıyorum uzun yıllar aynı döngülerin ve ticari başarısızlıkların da getirdiği bir yorgunluk vardı.

Bir diğeri ekşi sözlük'te de gündem olan Mehmet isimli kişiydi, videosunu izlediğimi hatırlıyorum, o ruh hali gerçekten korkutmuştu.

Diğeri ise haberini okuduğum yaşlı bir çiftti, kaldıkları otele bir mektup bırakıp çift olarak intihar etmişler. Sebep daha fazla elden ayaktan düşmek, sefalete düşmek istememeleriydi diye hatırlıyorum.

Vücudundaki tüm hücreleri yaşama odaklı bir canlının kendi hayatını sonlandırma fikrini alması çok üzücü. Yukardaki durumlardan ilkinde insan ister istemez bir tarafta o parayı can sıkıntısından gözünü kırpmadan harcayabilen insanları düşünüp sinir oluyor. İkinci durum ise gerçekten ürkütücü; ortada bir hastalık ya da maddi güçlük yokken, birçok insanın imreneceği bir hayat yaşayan bir insanın karanlığa saplanması, bunalıma girmesi ve bir türlü o kısır döngüden çıkamayıp kendi hayatını sonlandırma fikri çok korkutucu. İlk durum için "Ben yapmam yaa" diyebiliyorum ama bunun için o kadar emin olamıyorum, zira hepimizin hayatında amiyane tabirle boktan zamanlar oluyor, o boktan zamanların bitmediği, daha da kötüleştiği, her şeyin soluklaştığı bir senaryoda ayakta kalabilmek, pozitif olabilmek ve devam edebilmek çok güçleşebilir. Son olay ise ilk ikisinden çok farklı, çok daha kaçınılmaz bir gerçek. Etrafımızda sevdiğimiz insanlar da olsa yaşlanıyoruz, hayat gittikçe zorlaşıyor; işin kötüsü kendimizi bir şekilde idare ediyoruz ama hayat arkadaşımız da gözlerimizin önünde adım adım kaçınılmaza yaklaşıyor. "Ben olmazsam ne yapar" diye düşünmemek de, "O olmazsa ben ne yaparım" diye düşünmemek de mümkün değil ama bunları oturup, karşılıklı konuşup "E ikimiz de olmayalım o zaman" diye karar vermek ve bunu uygulayabilmek çok ilginç ve yine bir o kadar ürkütücü bir durum.
0
salihdt
(18.09.18)
Planlı mlanlı düşünmedim hiç, niyetim de olmadı ama dışarıdan bir güçle ölmenin cazip geldiği, “Şu an tır çarpsa da kurtulsam”, “Şuracıkta küt diye ölsem hayat ne güzel olur, çekmem şu an çekmek zorunda kaldığım şeyi”, “Gelecek güzel günlere tüküreyim” dediğim çok oldu. Çözülmeyen sorunların birikimli yorgunluğu, bıkkınlığı, kendimle ilgili hayal kırıklıklarımın olması nedeniyle öyle düşünüyorum; yine düşünebilirim. Ölümden korkuyorum ama isteyerek çıkamayacağım, zemini olmayan bir balkon kapısı gibi o seçeneğin orada olması rahatlatıyor beni. “En kötü ölürüm, ne olacak ki” deyince sorunlar o kadar büyük görünmüyor niyeyse ve çok fena rahatlıyorum, tır çarpma isteği de geçiyor, ironik bir şekilde hayat daha çekici görnüyor. Ölmek çekici gelmiyor, ürkütücü geliyor ama ölmenin varlığı ve arada aklıma getirmek hayatı daha değerli yapıyor.

Bir kere uçakta o kadar çok korkmuştum ki, “Ne olur öleyim, ne olur öldür beni ve bunu çekmeyeyim” diye hıçkırıklarla ağlayarak abime yalvarmıştım. O an elimde kesici, delici bir şey olsa kendime rahat zarar verirdim. Türbülansa girmiştik. :) Sonra zaten utancımdan herkes bavulunu alana kdar tuvalette saklandım, herkesten sonra ortaya çıkıp bavulumu aldım.
0
aychovsky
(18.09.18)
14 yaşından beri düşünüyorum
0
Drakath
(18.09.18)
Düşündüm ve uygulamaya da geçtim. O gün için hep "keşke" dedim, "iyi ki" diyeceğim günü bekliyorum ve bu sebeple yaşıyorum sanırım.
0
farabi
(18.09.18)
(18)

Çocukken ne sıklıkta dayak yediniz/fiziksel şiddet gördünüz?

japon askeri
Durum değerlendirmesi için katkılarınızı bekliyorum.a - her gün birden fazla kezb - haftada birkaç kezc - ayda birkaç kezd - çok nadirene - hiç
Durum değerlendirmesi için katkılarınızı bekliyorum.

a - her gün birden fazla kez
b - haftada birkaç kez
c - ayda birkaç kez
d - çok nadiren
e - hiç
0
japon askeri
(17.09.18)
e
0
sopiro
(17.09.18)
çok kavga ettim fiziksel olarak küçükken ayda birkaç kez kavga etmişimdir ama son 20-25 yıldır fiziksel kavga ettiğimi hatırlamıyorum.
dayak yediklerim 1/4 orandadır
ha şiddet görmek anlamında sürekli benimle uğraşan insanlar yoktu kavgalar hep alakasız kişilerle falandı. mahalle içi klasik çocuk kavgaları işte
0
basond
(17.09.18)
e - Hiç
0
fotrsapka
(17.09.18)
E
0
der meister
(17.09.18)
e
0
birfincankahvedahaisteyenadam
(17.09.18)
C. En son lise 1
0
paudi
(17.09.18)
B

Annem, ablam ve beni ilk okul öncesi ve ilk okul süresince döverek büyüttü deyim yerindeyse. Yemek yedirmek için özellikle sürekli tokat atardı. Babam bütün hayatım boyunca 1 ya da 2 kere tokat atmıştır. Onda da hak etmiştim sanırım.
0
himmet dayi
(17.09.18)
b ya da c. netlestiremedim
0
river song
(17.09.18)
B.
Yaş 30. Devlet okulunda ve düz lisede okudum. Bizim zamanımızda dayak vardı. Annemden çocukken çok dayak yedim zaten. Adanalıyım, Adana'da büyüdüm. Bıçaklı kavgalardan, taşlı sopalı her türlüsünü gördüm. Ergenken her gün kavga ederdim bir şekilde. Eski polis memuruyum. Eylemde yaralandığım da oldu. Dayak yemek denemez ama arbede anında biri sana vuruyor sen birilerine vuruyorsun oluyor yani.

Ama ömrümde yediğim en kötü dayak lisedeyken yediğim dayaktı. 5 kişi araya aldı hastanelik oldum.

"Yara izim olmadan ölmek istemiyorum"
-Tyler Durden
0
bos gezenin bos ustasi
(17.09.18)
B

Ev içerisinde annemden şiddet gördüm. Fiziksel şiddet dışında psikolojik şiddet de gördüm.
0
kedili madam
(17.09.18)
b diyeyim

öğretmen sürekli sıra dayağına çekerdi ilkokulda, hatta tahtaya soru yazar, bilemeyecek olanlar kalksın derdi, kalkmayanlardan da arada seçip sorup onları da kaldırırdı. ben çalışkan öğrenciydim o nedenle pek yemedim ama çok şahit oldum.

evde ise iki günde bir yerdim annemden. süpürgenin metal hortumu, uzun sopa, terlik vs. ne denk gelirse.

bu beni dayak arsızı, laf arsızı, umursamaz biri yaptı. ciddi söylenen hiçbirşeyi ciddiye alamaz oldum. biri bana kızdığında, laf söylediğinde falan gülesim geliyor artık.
0
theconqueror
(17.09.18)
sanırım b, büyüdükçe c.
0
ya ben lan neyse
(17.09.18)
B maalesef
0
tociess
(17.09.18)
c
0
eazy
(17.09.18)
d.

bir kere lisede hoca dövmüştü. bir kere de çingeneler meydan dayağı atmıştı. toplamda iki kez.
0
sir gawain
(17.09.18)
e
0
aychovsky
(17.09.18)
C veya d
Yetiskinligimde ise oldukca kavgaciyim. Cok dayak yedim cok da dayak attim. Kacmam korkmam bu yuzden. Bunu sormadin ama cesur ve pislik erkekten hoslanan duyuru kizlarina selam etmek icin soyledim.
0
twelfth
(18.09.18)
d nadiren de olsa yedim. özellikle ilkokul öğretmeni dayakçıydı. be usluydum, ona rağmen nadiren de olsa dayak yerdim. yaramazlar paso dayak yerdi zaten. şimdiki çocuklar çok şanslı. doksanlı yıllar ve ikibinlerin başları dayak vardı.
0
Neill
(18.09.18)
(10)

yurtdışındaki şehirlerin en merkezi yerleri

tabudeviren
ankara -> kızılayistanbul -> kadıköy, taksim gibi..londra, milan vb. hangisini biliyorsanız...
ankara -> kızılay
istanbul -> kadıköy, taksim gibi..

londra, milan vb. hangisini biliyorsanız...
0
tabudeviren
(16.09.18)
istanbul'un en merkezi yeri neresi? istanbul bi istisna. normalde merkez diyince merkez gelir akla. sydney, cape town icin oyle en azindan. merkezde is agirlikli kurumsal binalar olur. cbd olarak da gecer. istanbulun her yeri merkez, hicbir yeri merkez degil.
0
icim urperiyor
(16.09.18)
lviv > rynok meydanı
kiev > khreschatyk/maidan (hreşatik de diyebiliriz)
0
der meister
(16.09.18)
Venedik san marco
0
stavro
(16.09.18)
Amsterdam - dam sqaure
0
perkele
(16.09.18)
Barcelona - La Rambla (Las Ramblas)
New York - Times Square
Valencia - Plaza de Toros (istasyon çıkışı olarak), Plaza de la Reina (insanların birbirlerine şurada buluşalım dediği yer olarak)
0
aychovsky
(17.09.18)
Sözlükte başlığı var
0
kleider
(17.09.18)
Milano- Navigli
0
suicides underground
(17.09.18)
@kleider yazar mısın?
0
🌸tabudeviren
(17.09.18)
londra - trafalgar square.
0
zgrydn
(17.09.18)
(bkz: cbd) (bkz: central business district)

sidney icin, central istasyonu'ndan circular quay'e kadar olan bolge (enine de george st. ile macquarie st. arasi),

melbourne icin, flinders st.'den flagstaff istasyonu'na, qvb'ye kadar olan sokaklar,

brisbane icin, central istasyonu'ndan "go between" bridge ve "story bridge"e kadar olan yarim-ada'msi bolge.

dubai icin burj khalifa - dubai mall - danseden fiskiyeler mintikasi,

doha icin kimine gore sabit carsi (souq waqif), kimine gore city centre avm & west bay.


bingazi icin jamal abdal nassar st. ve paralelindeki iki uc sokak (adlarini zirt pirt degistiriyorlar, biz oralardayken en parlak cadde dubai caddesi idi)

not: yukaridakiler kisisel gorusumdur. gtd (gezme tavsiyesi degildir) :P
0
viva paulista
(11.11.18)
(9)

Arkadaşlar bu hangi bitki?Nane, reyhan ya da fesleğen?

Amaranta ursula
Merhaba arkadaşlar Annem ekteki bitkinin top nane olduğunu iddia ediyor. Ablamsa reyhan bu diye diretiyor. Bana göre ikisi de değil. Bu bildiğin fesleğen. Nanenin yapraklari daha büyuk olurken reyhan ise koyu/mor renkte değil midir?Bilgisi olan aydınlatabilir mi?Cevaplar için çok teşekkür ederim şim
Merhaba arkadaşlar

Annem ekteki bitkinin top nane olduğunu iddia ediyor. Ablamsa reyhan bu diye diretiyor. Bana göre ikisi de değil. Bu bildiğin fesleğen. Nanenin yapraklari daha büyuk olurken reyhan ise koyu/mor renkte değil midir?

Bilgisi olan aydınlatabilir mi?

Cevaplar için çok teşekkür ederim şimdiden.

Bitki:eksiup.com
0
Amaranta ursula
(16.09.18)
fesleğen doğru cevap.
0
dilemma of subscribtionability
(16.09.18)
Fesleğen bu. Fesleğenle reyhan aslında aybı tür gibiler. Reyhanın yaprakları daha büyük ve iri. Fesleğen böyle mittik mittik yaprakları var ama genelde ikisini de ikis için kullanıyor insanlar. İkisinin de İngilicesi basil diye geçiyor. Basil diye iki farklı bitki satılıyor.
0
aychovsky
(16.09.18)
Geniş yapraklı fesleğen diyorum ben de.

Bir Einstein'lık yapayım; kimse tadına bakamıyor ya da koklayamıyor mu? Yoksa sadece fotoğrafa mı bakıyorsunuz siz de?
0
m e b
(16.09.18)
@m e b kokladik elbette ama sözkonusu bu üç bitki de güzel kokan bitkiler. Ben tadina da baktim ama ayırt edemedim:/
0
🌸Amaranta ursula
(16.09.18)
Türkiye'de fesleğen dediğimiz şey (fotoğraftaki), dışarıda yunan fesleğeni olarak geçiyor, dekorluk bir bitki.

Türkiye'de reyhan diye geçen şeyse dışarıda basil yani fesleğen olarak geçiyor, yemeğe konulan,pesto sos yapılan o.

Reyhan dediğimiz ise fesleğenin mor yapraklısı oluyor dışarıda mor fesleğen diyolar, türkiye'de şerbeti yapılan bu cins.
0
mirafiori
(16.09.18)
fesleğen net olarak.
0
mikahakkinen
(16.09.18)
fesleğen bu. genelde mor olanına reyhan denir. ikisi de aynı türdendir (ocimum basilikum). ama fesleğenle reyhan ismi farklı şekillerde de kullanılır, çok kesin değildir yani. bazıları küçük yapraklı olanına reyhan der vb. nanenin yaprak boyutu türüne göre değişebilir. ama türkiye'de yaygın olan bir türden örnek olsun:

3.bp.blogspot.com

soldaki nane, sağdaki fesleğen.
0
slow like honey
(16.09.18)
Nane türlerinde ayirt edici özellik yaprakların tırtıklı olması. Fesleğen evet.
0
beetlejuice
(16.09.18)
bu fesloş
0
exlibris
(16.09.18)
(5)

Amerika'da müstakil evler niye hep ahşap veya prefabrik?

chicha
Fırtına bölgesinde olanlar bile öyle. E saatte 100 km ile esen rüzgar kaplama, çatı ne varsa alıyor götürüyor.Bir mevzuat mı var, bizim bilmediğimiz bir şey mi biliyorlar, yapı işlerini çok mu seviyorlar, nedir bu ısrarın sebebi?
Fırtına bölgesinde olanlar bile öyle. E saatte 100 km ile esen rüzgar kaplama, çatı ne varsa alıyor götürüyor.

Bir mevzuat mı var, bizim bilmediğimiz bir şey mi biliyorlar, yapı işlerini çok mu seviyorlar, nedir bu ısrarın sebebi?
0
chicha
(14.09.18)
çünkü beton evler pahalı. amerikalı küçük bir evde yaşamak yerine suburblarda villasında yaşamayı tercih ediyor. bunu mümkün kılmanın tek yolu da temeli sağlam betondan bir ev yerine ahşap bir evde yaşamak.
0
hayley williams ile evlenecek genc
(14.09.18)
politik yani da var zira kereste endustrisi para kazanmak zorunda. bir tabi kulturel, oyle aliskanlik. hani turkiye'de herkes neden baca gibi sigara iciyor? mantikli cevabi yok, kulturel.
0
hot potato
(14.09.18)
Deprem bölgesinde olanlar özellikle hafif malzemeden yapılıyor. Böylece olası bi yıkılma anında zarar görmemeleri hedefleniyor.
0
lcha
(14.09.18)
Tercihten öte zorunluluk gibi. Yani mevzuat yok bildiğim kadarıyla da, beyon ev bulmak isteden seçenek yok. En azındam 30-40 km içinde bayağı bir yol dolandım, dört ebde yaşafım dört farklı ilçede diyelim. Beton ev görmedim daha iki yıldır. İşe yakın olacağım desen beton seçeneği yok birkaç apartman dışında. O en fazla iki katlı evlerde yok betonarme falan. Mukavva gibi evler. Yakında kalabileceğim büyük şehir de yok, eyaletin iyice kuzeyi dışında apartmanlı büyük şehir yok hiç ama istatistiklere göre işlerin çoğu (beyaz yaka işleri) bu kırsalda. Düşün ki Marmara Bölgesi kadar bir alanda büyük otel ve iş merkezleri dışında 4. katı olan apartman yok.

Örneğin, ilk kaldığım mahalleyi Nazilerden kaçan Almanlar kurmuş. Hala aynı evler. Eski görünmüyor, makyajı yapıyorlar düzenli ama yapı aynı. Hafi, bu eski evler. Yeni siteler yapılıyor üç katlı apartman şeklinde, onlar da ahşap ve prefabrik karışımı. Memlekette ağaç çok, orman çok. Arazi çok fazla. O yüzden büyük şehirler dışında evlerin de dana gibi bahçeleri var. Yer ve ağaç sprunu hiç yok. Beton pahalı ve erişimi de zor. Ağaca ve ahşaba erişim daha rahat. Bir de kimse bilmediğinden aramıyor da betonarme evi. Hatta, Facebook’umdaki Amerikalılar beton evin resmini koyup “Çirkin bu. İnsan niye böyle bir çirkinlikte yaşamak ister ki” diye şeyler atıyorlar. Hani; Jennifer Lopez’in 50 milyonluk evi şekilli bir betonarme olur da, halk içinde onu arayan yok pek. Betonarmenin sağlam olduğu bilgisi yok halkta, “Evin tipi güzel. E ev tabi, haliyle sağlam olması gerek” diye bakıyorlar. Beton ev, taş ev falan görmemiş çoğu. Resmine bakıp tipsiz diyor.

Bir de evlerin çoğu da zaten eski ve neredeyse 100 yıllık. Evde intihar eden olmuşsa “Hortlağı evdedir şimdi onun” diyemfiyatı düşüyor evin. Evi alırken 100 yıl geriye kadar evdekilerin ölüm listesini soran var. Çocuk öldüyse fiyat biraz daha düşebiliyor. Trende bir inşaat işçisiyle gidyorduk, o dönem çalıştığı evin içinde birkaç kişi ölmüşmüş. Dahibinin peşinde ıcuz ev kapatmak isteyen insaanlar türemiş bir ton. “Her gün iki üç kişi gelip evi soruyor” diyordu. Öyle de eski evler.

Bunlar iki eyaletten gözlemim, geneli yansıtmayanir ama burada durum böyle.
0
aychovsky
(14.09.18)
amerikadan bildiriyorum. yapimi da cok kolay. 1 ayda meksikali kardeslerimiz evi bitiriveriyor.
0
oscar
(15.09.18)
(17)

kadınlara soru

Bruce
yeni araba aldınız, flörtün bir tık üstü sevgililiğin bir tık altı erkek arkadaşınız da size hediye olarak direksiyon kılıfı aldı; tepkiniz ne olurdu?benim keko iş arkadaşım böyle bişey yapmış, çok güldüm size de sorayım dedim.
yeni araba aldınız, flörtün bir tık üstü sevgililiğin bir tık altı erkek arkadaşınız da size hediye olarak direksiyon kılıfı aldı; tepkiniz ne olurdu?

benim keko iş arkadaşım böyle bişey yapmış, çok güldüm size de sorayım dedim.
0
Bruce
(13.09.18)
Valla winter is coming: benim çok ve çabuk üşüyen narin ellerim soğuktan kütürdemesin diye aldıysa bi alt dudak verirdim.
0
beetlejuice
(13.09.18)
Yalarun
0
038576
(13.09.18)
Bunda bir tuhaflık yok ki. Veya ben anlayamamış da olabilirim.

Edit: direksiyon kılıfını tanımıyormuşum.
0
pati
(13.09.18)
ulan yazmayacaktım ama gördüğünüz gibi araba direkt +10 puan yazıyor. yalayan yalayana :Dasdf
0
datnet
(13.09.18)
yani garip bi hediye ama kekoluk değil bence. kendi çapında düşünceli bir davranış.
0
theseachange
(13.09.18)
oha
0
acetaminophen
(13.09.18)
Henüz sevgili olmadığın ve yürüdüğün birine alınacak bir hediye değil bence, wtf yani doblo kullanan eniştede olur direksiyon kılıfı? :d
Çok alemsiniz valla.
0
🌸Bruce
(13.09.18)
Bence arabaya hediye güzel bir süs ama direksiyon kılıfı kim için olursa olsun kötü bir hediye.
0
burfak
(13.09.18)
direksiyon kılıfı nedir aga bağcılar'da minibüsçü müsünüz?
0
işimdeyim gücümdeyim
(13.09.18)
*oyle bir statu yok ki. flortun bir tik ustu sevgililik zaten.

*direksiyonun kilifi olmasini garipsedim. ama hediye sonucta. cok pahali bir sey degilse sorun yok.

sen arkadasini kiskanmis olabilir misin?
0
jimicik
(13.09.18)
gülerdim :D
0
tabirimekruh
(13.09.18)
güzel bir fikir ancak bu şekilde bok edilebilirdi.

mevzu bahis araç renault 12 tx falan değilse komik. yerinde olsam ben de gülerdim.
0
wilhelmwasmuss
(13.09.18)
gülerim de bokunu çıkarmam, içimden gülerim. bi insanlık etmiş herif dimi sonuçta
0
mehmed resad
(13.09.18)
İçimden gülerim, “Yazık, niyeti de iyiymiş aslında. Hediye fena da düşünce güzel” derim bir yandan da. Çok hoşlanıyorsam hareketin altında kalmamak için aynaya cd geçiririm bir tane.
0
aychovsky
(13.09.18)
Hiçbir kadının direksiyon kılıfı kullandığını düşünmüyorum daha başka birşey alınabilirmiş
0
hernezıkkımsa
(13.09.18)
Ahahah o nasıl hediyeymiş ya aynaya cd takarım +1
sevincimi lastik yakıp drift yaparak da gösterebilirim bilemedim :)
0
sacrilegious
(13.09.18)
Bu ne la? derdim, içimden tabi :)
0
curukturpkokusu
(14.09.18)
(12)

Şarkılar insanı depresifleştirir mi?

Drakath
23 yaşındayım 13-14 yaşından beri melankolik bir tuh halim var, tabii bunun olmasında yaşadıklarımın da oayı vardır ama ufak yaşlardan beri teoman, duman tarzı kişilerin yaptığı şarkıları dinliyorum. Bunun karakterime ve ruh halime etkisi var mıdır?
23 yaşındayım 13-14 yaşından beri melankolik bir tuh halim var, tabii bunun olmasında yaşadıklarımın da oayı vardır ama ufak yaşlardan beri teoman, duman tarzı kişilerin yaptığı şarkıları dinliyorum. Bunun karakterime ve ruh halime etkisi var mıdır?
0
Drakath
(12.09.18)
Mobilim imla için sorry
0
🌸Drakath
(12.09.18)
Tabii lan manyak mısın.

Şimdi sen bi yatağına uzanıp high hopes dinle bakalım sağlıklı kalabilecek misin? Depresif şeyler fazla dinleme. Ne yaparsan o olursun.
0
tabii lan manyak mısın
(12.09.18)
Delay Fuze
(12.09.18)
Oyyy, hem de nasil! Karaktere etkisi daha uzun surede olabilir. Uzun vadede dinledigi muzigi artik icsellestirip butunlesiyor insan ama kisa vadede anlik ruh hali ile oyun hamuru gibi oynayor valla. Sarkisi bile var "Coktan unuturdum, ben seni coktan. Ah bu sarkilarin gozu kor olsun" diye.
0
aychovsky
(12.09.18)
evet böyle bir bilimsel araştırma var.
0
westblack
(12.09.18)
Zamanında bilimsel bir araştırma okumuştum, hatta ingilterede yapılmış diye aklımda kalmış, neyse ona göre düzenli müzik dinleyenler dinlemeyenlere göre daha fazla depresyona giriyorlarmış.

Dikkat edin damar müzik demiyor, hangi tür olursa olsun.

O ara son çare hele Bi de bunu deneyeyim dedim, işe yaradı.

Ha şimdi de duygusuz donuk biri oldum çıktım. Orası ayrı
0
yemrem
(12.09.18)
0
Tears of Devil
(12.09.18)
Sizin tam da High Fidelity/Ölümüne Sadakat okuma zamanınız gelmiş bence, Nick Hornby romanı.

"What came first, the music or the misery?" diyor orada da.
0
sopiro
(12.09.18)
Listemdeki en hareketli şarkı Tarkan'ın Karma albümündeki şarkılardır o kadar diyorum. Özellikle progresif rock insanı çok depresif bir hale sokuyor. Halim böyle olduğu için mi prog dinliyorum yoksa prog dinlediğim için mi bu haldeyim bilmiyorum...
0
black holes in the sky
(12.09.18)
bilimsel dayanağım tabii ki yok ama şarkılar benim ruh halimi ve hayata bakış açımı çok ciddi oranda etkiliyor. hatta bazen bunun sağlıksız olduğunu, duygusal açıdan sorun yaşadığımı, manipülasyona çok açık olduğumu hissettiriyor.

gerçi şarkıların ve sevdiğim müzik türlerinin beni dönüştürdüğü adamı seviyorum diyebilirim. ben genelde güç bulmakta, kendisini disipline ve motive etmekte zorlanan biriydim. sürekli "demir gibi" müzikler dinliyorum. şimdilik çok şükür çok daha iyiyim, vücut bile çalışmaya başladım 500 kiloluk halimle. şu an bana iki tane katy perry şarkısı dinlet yarın yine saçmasapan biri olurum. ver endüstriyel metali, ver kızıl ordu korosu'nu tek elimle tencere bükerim jsfjsk.

bu arada yanlış anlaşılmasın katy perry dinleyen salaktır demiyorum, kişisel olarak bana hiç uymuyor, o yüzden.
0
der meister
(12.09.18)
halihazırda depresif olmaya meyletmişsen evet yardımcı olur ama sevgi kelebeği gezdiğim bir gün depresif şarkı dinlemek istemem ki zaten? depresif şarkıyı depresif hissettiğimiz için dinleriz, ben çok mutluyken müslüm gürses dinleyen birini görmedim mesela.

çok mutluyken zorla bir odaya kapatıp müslüm dinletseler depresif hale geliriz ama işin doğası böyle değil, o yüzden uzun yıllar depresif şarkı dinlemiş olmak için halihazırda depresif olmak gerektiğini düşünüyorum; bu da şarkının en fazla "ayak uyduruyor olma" durumunu destekler.
0
Bruce
(12.09.18)
aksine melankolik şarkılar depresif durumu iyileştirir, bununla ilgili yapılmış çalışmalar okumuştum.
0
gezegen olan pluton
(13.09.18)
(7)

Böyle şeylerde evrenin size göz kırptığını düşünüyor musunuz?

m e b
Özel derken lafın gelişi işte. Neyse.Karşılaştığım örnekler üzerinden gideyim uzun uzun ve karmaşık anlatmaktansa.Mesela oturduğum mahallede birbirine paralel sokaklar var hep. Bu sokaklardan birinin adı annemin, birinin adı da samimi olduğum bir arkadaşımın annesinin adıyla aynı. "Eee, yani?" diyec
Özel derken lafın gelişi işte. Neyse.
Karşılaştığım örnekler üzerinden gideyim uzun uzun ve karmaşık anlatmaktansa.
Mesela oturduğum mahallede birbirine paralel sokaklar var hep. Bu sokaklardan birinin adı annemin, birinin adı da samimi olduğum bir arkadaşımın annesinin adıyla aynı. "Eee, yani?" diyeceksiniz belki ama ikisi de nadir isimlerden, öyle Ayşe, Fatma, Şebnem, Gül gibi isimler değil.

Yine oturduğum yerde en yakın arkadaşımın adı bir sokağın adıyla aynı. Üstelik o sokağın olduğu yerde bir de Ahıskalılar derneğinin bir şubesi var. Tahmin edebileceğiniz gibi, arkadaşım da Ahıska Türklerinden.

Yine bu arkadaşımla Ankara'ya gidiyoruz. İkimiz de kalacağımız akrabalarımızın yanına gidecekken bir öğreniyoruz ki ikimizin de akrabaları koskoca Ankara'da aynı mahallede oturuyor ve arada sadece birkaç sokak var.

Çalıştığım yerde çalışanların birinin eşinin adı ve soyadı ile bir tanıdığımın adı ve soyadı aynı.

Üniversite okuduğum yerde biriyle konuşuyorum ve kadının adı ve soyadının benim çok yakın bir akrabamla aynı.

Üniversitede iki tanıdığım var (doğrudan benimle ilgili olmasa da) ve ikisi adaş, aynı bölümde ve soyadlarında sadece tek harf değişiyor. Hakan Bayar ve Hakan Baya gibi.

Daha birçok örnek var bu şekilde.

Tamam, olasılığa vurunca böyle şeylerle karşılaşmak şaşırtıcı gelmeyebilir ama yine de siz böyle durumlarla karşılaşınca şaşırmıyor musunuz? Var mı sizin de böyle örnekleriniz?
0
m e b
(12.09.18)
şaşırıyorum, evrenin/tanrının yaptığı ufak süprizler diyorum:)
0
lata
(12.09.18)
Kevin Muhittin ya da Maximillian Osman falan olmadığı müddetçe şaşırmıyorum. İsim soyisim benzerliği sık rastlanılan bir şey, şaşırtıcı değil bence.
0
fırt
(12.09.18)
Denk geldiğim oluyor o an aklıma şu geliyor:
(bkz: baader-meinhof fenomeni )
0
Amaranta ursula
(12.09.18)
Böyle şeyler fark edince aklıma Ömer Çelakil geliyor neler yapıyor acaba şu sıralar diye düşünüyorum.
0
nickimin hakkini veremedim
(12.09.18)
firt + 1
Maximilian Osman'a cok guldum, agzimdaki cayi kismen orama burama puskurttum. Cogunu elime puskurtmus oldum en azindan :)

Ucuk bir sey olmadigi surece pek sasirmiyorum, evrenin cok da umrunda oldugumu sanmiyorum.
0
aychovsky
(12.09.18)
Şimdiye kadar aşık olduğum tüm kadınların adında L harfi vardı. Adında L harfi olmayan hiçbir kadına aşık olmadım.

Lostumsu tesadüfler çok oluyo, dünya küçük. Ama benim en garibime giden şey bu hayatımda.
0
Delay Fuze
(12.09.18)
simülasyonda mıyız ne oluyor dedirten şeyler denk geliyor arada
0
jfc62
(13.09.18)
(45)

Ne kadar zamandır Ekşi Duyuru'dasınız?

zgrydn
ilk verdiğim cevap ne zaman diye merak edip baktım. aralık 2008 diyor (oha). o aralar aktif olan nickler şimdi pek ortada yok. bir ben mi kaldım merak ettim.
ilk verdiğim cevap ne zaman diye merak edip baktım. aralık 2008 diyor (oha). o aralar aktif olan nickler şimdi pek ortada yok. bir ben mi kaldım merak ettim.
0
zgrydn
(11.09.18)
ben 2013'ten beri buradayım o zamanki insanlar bile yok artık.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(11.09.18)
2008 de ilk girdim. 2014'ten itibaren aktif olmaya basladim.
0
stavro
(11.09.18)
Benim bu hesabım yeni ama 2010’dan beri duyuruyu takip ederim, içindeyim.
0
Delay Fuze
(11.09.18)
kasim 2008 imis
0
cedex
(11.09.18)
6 yıl oldu, ama bu nickle 1.5 senedir buradayim.
0
damla sakızlı dondurma
(11.09.18)
tam zamanını hatırlamıyorum ama 2012 yazında vize alacağım sıra burayı soru yağmuruna tutmuştum, vize randevusuna giderken giyeceğim şeyi bile buraya sormuştum diye hatırlıyorum ahaha. o yüzden en az 6 yıl 3 ay var. tahminen 7 sene falan.
0
der meister
(11.09.18)
ilk verdiğim cevap 27.12.08 imiş.
0
spirit crusher
(11.09.18)
3,5 yıl :) severek takip etmekteyim, duyuru bir yaşam tarzıdırdjfnjdjd
0
turuncu tonlarda
(11.09.18)
2013' ten beri.
0
Amaranta ursula
(11.09.18)
2006
0
tabudeviren
(11.09.18)
2010
0
coca cola
(11.09.18)
10 yıl oldu.
0
datnet
(11.09.18)
2013.
0
legolasin son oku
(11.09.18)
2011 imiş.
0
bir ileti paylastim
(11.09.18)
2012'den beri buradayım. eski cevaplarıma baktığımda uzun süredir görmediğim ve unuttuğum kullanıcılar olduğunu fark ettim. ama son bir kaç yıldır anasayfada hep aynı isimler varmış gibi geliyor.
0
theseachange
(11.09.18)
Slipknot iron maiden geldiginde, irona kalmak istemiyorduk, sahne önü bileklik verecektim birine, o bahaneyle 8 yıldır buralardayım. ülke çok değişti çok..
0
redeath
(11.09.18)
Açıldığı ilk günden beri burdayım
0
compumaster
(11.09.18)
2007
0
ya ben lan neyse
(11.09.18)
2011
0
false pretension
(11.09.18)
2013'ten beri sürekli takip ediyorum sanırım. Aktif olarak yazmam da 2 yılı buluyor.
0
ms brownstone
(11.09.18)
biz diyoruz amk yeni yazar yok diye, şunlara bak daha 2 günlük nikler milenyumdan beri burdaymış. hepiniz mi feyksiniz ikinci beşinci hesapsınız olm, paranoyak oluyor insan.

yani o aralar aktif olan nikler varlar ortada ama nikleri değişti o yüzden başkalarıymış gibi geliyor. bu kadar yeni olsa ortam hareketlenirdi zaten, baksana herkes mayışmış doğru düzgün soru sorun yok.
0
Bruce
(11.09.18)
09.06.09
0
ocanal
(11.09.18)
2013’ten beri
0
mutlusismankedi2015
(11.09.18)
2010'dan itibaren buralardayım.
0
murtiii
(11.09.18)
Bnmde yaklaşık 2008
0
all girls dream
(11.09.18)
2014.
0
m e b
(11.09.18)
2008 miş ilk cevabım, siteye giriş sayım da 9924 , 10 sene olmuş vay beee.
0
hypathia
(11.09.18)
Şimdi baktım ben de, 2013
0
gazozailacatmauzmani
(11.09.18)
2013'mus. Ne cabuk 5 yil oldu oyle.
0
aychovsky
(11.09.18)
2010 :)
0
fırt
(11.09.18)
21.06.14 te ilk sorumu açmışım öncesinde okuyucuydum. cevap yazmaya vs üşenirdim.
0
eylul
(11.09.18)
2010
0
basond
(12.09.18)
2009 muş. 9 sene olmuş. reddit te de 10 senedir hesabım var. ama farkettiğim yönelim şu, ekşiduyuru, sözlük, forum vs den uzaklaşıp reddit e kaymışım geçen senelerde. ilgi, içerik ve boş zamanla ilgili bişey bence.
0
sttc
(12.09.18)
1 yıl olacak yakında. Anladığım kadarıyla duyurunun en yeni müdavimlerinden olmuşum fakat çok sevdiğim bir topluluk oldu şimdiden. Boş vaktimin oldukça bol olduğu şu günlerde, benim için yegane kafa dağıtma,hayata dair fikir edinme mekanı oldu.
0
biravekahve
(12.09.18)
2012'den beri. Öncesinde de uzun süre okuyucu olarak takip etmistim.
0
fraise
(12.09.18)
2007
0
[GODDARD]
(12.09.18)
açıldığından beri varım diye biliyorum... ilk giriş yaptığım mahlas bu değildi.
0
late viper
(12.09.18)
2008
0
baldur2
(12.09.18)
2007 hazirandan (ilk cevabim) beri buradaymisim. ne zaman acilmisti ki?
0
lemmiwinks
(12.09.18)
ilk cevabım '11 görünüyor ama ben 2008-09 dolaylarından beri buradayım
0
kitap arasında kalmış silgi tozu
(12.09.18)
2010
0
varoluscusanri
(12.09.18)
Bu hesap yedek hesabımdı, bir süre sonra sözlük hesabımla hiç girmez oldum.

Bunun ilk hareketi 2014'müş, ötekinin de birkaç yılı vardır daha geriye doğru.
0
chicha
(12.09.18)
2008. msnle alakalı bi soru cevaplamışım ilk olarak.
0
nolmus yani
(12.09.18)
2009'da vermişim ilk duyurumu. Vay be, 9 sene olmuş.
0
dogumdansancili
(12.09.18)
2006'nın 12. ayında ilk cevabımı vermişim.
0
montreal
(13.09.18)
(9)

boyle eski goruntuler izleyince sizin de aklinizdan

stavro
ayni sey geciyor mu: "Burada gordugum insanlarin hepsi oldu coktan" https://www.youtube.com/watch?v=3RfMzlS8OKMYil 1940lar, hepsi en az 19-20 yasinda. %99'u olmustur bunlarin simdi. Ulan ne zaman boyle eski bir goruntu izlesem istemsizce kafamdan bu hesabi yapip ardindan hepsinin coktan yok oldugunu
ayni sey geciyor mu:
"Burada gordugum insanlarin hepsi oldu coktan"

www.youtube.com
Yil 1940lar, hepsi en az 19-20 yasinda. %99'u olmustur bunlarin simdi. Ulan ne zaman boyle eski bir goruntu izlesem istemsizce kafamdan bu hesabi yapip ardindan hepsinin coktan yok oldugunu dusunuyorum. sonra bir burukluk oluyor hafiften.
0
stavro
(11.09.18)
evet bende diyorum bunu.
0
sutlu nescafe
(11.09.18)
geçmiyor.
0
Bruce
(11.09.18)
benim de aklıma geliyor ama pek takılmıyorum. beni asıl yıkan nispeten yeni dönem videosundaki kişinin öldüğünü öğrenmek oluyor. neblim bir röportaj izliyorsun mesela, sonunda pat diye "bu adam 2014'te silahlı saldırıda öldü" falan yazıyor. röportaj tarihi de hadi 2011 olsun, adam da 30-40 yaşlarında. öyle şeyleri görünce çok üzülüyorum ben.

bunu izleyince mesela "e zaten ölsünler aq" dedim sjfsj
0
der meister
(11.09.18)
@ecel
Dusundum de bu kiz da oldu:) Ne zamana kadar yasadi, nerede nasil oldu acaba onu merak ettim.
0
🌸stavro
(11.09.18)
çoğunlukla tam tersi şekilde, acaba bu insanlardan hangileri hala hayattadır diye düşünüyorum. ama eski bir filmde bir hayvan görürsem direkt aklıma gelen şey ölmüş olduğu :(
0
theseachange
(11.09.18)
Ben gün içinde herhangi bir anda bile böyle şeyler düşünüyorum. Mesela 12-13 seneden uzun zaman önce çekilmiş bir şey izliyorsam ve o filmde bir köpek varsa mutlaka üzülüyorum şimdi ölü olduğu için. Hatta geçmiştekileri bırak, anı yaşarken bile böyle şeyler düşünüyorum. Mesela uçağa binmek üzereyim diyelim ve haliyle onlarca insan daha var çevremde. Hemen "şimdi belki çoğumuz gezmeye gidiyoruz ama bundan 80 sene sonra burdaki herkes ölmüş olacak" gibi şeyler düşünmeye başlıyorum böyle bir ortamda bile.

Gün içinde en saçma sapanları da dahil ölüme dair çok fazla şey geçiyor aklımdan her gün.
0
ms brownstone
(11.09.18)
tıpkısının aynısı bende de oluyor.50-60'lı yıllardan bir şey izleyince hemen oyuncuları araştırıp neler yaşadıklarına, ölüp ölmediklerine bakıyorum.Şarlo'nun filmlerini bu duygu ve düşüncelerle izlerken zor konsantre olmuştum.
0
turkuaz
(11.09.18)
Ilk aklima gelen sey o oluyor. Gecenlerde Ruzgar Gibi Gecti'yi izledim, 1939'da cekilmis. Filmi izledim ama birkac dakikada bir gelen "O da olmustur", "Bu da olmustur"lerden odaklanma kaydi.
0
aychovsky
(11.09.18)
kesinlikle oluyor.

birde bunun eski filmleri izleyip oyuncuların son hallerine bakıp hüzünlenme versiyonu var.en son before sunrise ı izlediğimde oyuncuların bu yılki resmlerini görüp istemsizce zamanın acımasız olduğunu kabul ediyorum.
0
KingDagos
(12.09.18)
(20)

Derdinizi opeyim.

stavro
Boyle abuk subuk sacma sapan bir derdiniz var mi?
Boyle abuk subuk sacma sapan bir derdiniz var mi?
0
stavro
(10.09.18)
kupelerim eskidi. aynılarıni bulamıyorum, halbuki düz halka.
0
yuvarlanantencereninkapagi
(10.09.18)
Benim gumuscude var, alayim sana:)
0
🌸stavro
(10.09.18)
Hangi ülkeye yerleşeceğimize karar veremiyoruz.
0
quaker
(10.09.18)
Ayaklarım üşüdü ama çorap giymek istemiyorum.
0
dissendium
(10.09.18)
yaz bitti. mont giyme zamanı geldi
0
bana her yer cehennem
(10.09.18)
Yaz bitti + 1
Sabah kalktım ki sıcaklık 13, hissedilen 11 derece. Yorganlı morganlı yattım gece.
Yarın yeniden 29’a varıyormuş gerçi :)
0
aychovsky
(10.09.18)
Şu an en büyük derdim geçici yuva olduğumuz köpeğin ilk 24 saat içinde 3 kez eve çişini yapması. :(
0
ms brownstone
(10.09.18)
Yeteri kadar karbonhidrat alamıyorum
0
Delay Fuze
(10.09.18)
Mentor lazım
0
Giovanni Pipitto
(10.09.18)
@stavro, ahahah çok teşekkürler.
0
yuvarlanantencereninkapagi
(10.09.18)
modanın yakınından bile geçmediğim, hiç anlamadığım halde arkadaşım davet etti diye zorlu center'daki defile organizasyonuna katılmak zorundayım. kendi tasarımları sergileneceği için mevzu önemli. işten çıkıp nasıl gidecem, ne giyecem, gidince elimi ayağımı nereye koyacam fikrim yok. daraldım.
0
zgrydn
(11.09.18)
yemek sepetinden guzel sebze yemekleri siparis edemiyorum.
0
jimicik
(11.09.18)
- hangi ulkeye yerlesecegim sorunu abuk subuk dert degil yahu.
- Yaz bitimesi de gayet ciddi bir dert. En azindan kendi adima:) Montan da nefret ederim.
- En azindan aksam goruyorsun kediyi. Benim aksam gorecegim bir kedi yok:)
- Git otur bir kenarda izle defileyi cool cool:)
0
🌸stavro
(11.09.18)
ayakkabımın derisi çok yumuşak bugün ucunu sürttüm, derisi kalktı.
kelimelik oynuyorum ama baya kötüyüm öyle böyle değil.moraller bozuk.
0
damla sakızlı dondurma
(11.09.18)
istediğim cips bakkalda yok. almam için te ebesinin nikahına yürümem lazım. yürüyemem, ama canım çekiyor. aynı şey yer fıstığı ezmesi için de geçerli.....
0
nice tnetennba
(11.09.18)
Kahvenin ilk yudumunu yeterince beklemeden almışım dilim yandı acıyo
0
pastörizesüt
(11.09.18)
internetim bitmek üzere yenilenmesine daha 10 gün var.
0
xdenizx
(11.09.18)
oglen yedigim yemegin sosunda sarimsak varmis. buram buram kokuyorum su an. ustelik yakinlarda sakiz/listerine ya da ne bileyim kokuyu bir sekilde azaltacak bir seyler alabilecegim bir yer yok. agzim kapali oturuyorum oylece. hangi akla hizmet sarimsak koyarlar sosa!!
bir kasik kahve mi atsam agzima acaba?
0
65 derece
(12.09.18)
Kütüphanenin klimasından çok ses geliyor şu an, nehrin sesini duyamıyorum.
0
buf-e kür
(12.09.18)
kulaklığımı evde unutmuşum. ofisteki bütün aptal sesleri duyuyorum.
0
muslugubozukhayrat
(12.09.18)
(9)

yolculuk yapılan gün regl olmak :(

centrolenidae
merhabalar,daha önce benzer bir şey yaşamış olan duyuru hanımlarının tavsiyelerine ihtiyacım var.çarşamba günü 8-9 saatlik bir otobüs yolculuğu yapacağım. (tek mola var) maalesef reglimin başlama ihtimali çok yüksek. ya ilk gün olacak ya da başlayacak. ilk günü biraz ağır geçtiği için panik yapmış d
merhabalar,
daha önce benzer bir şey yaşamış olan duyuru hanımlarının tavsiyelerine ihtiyacım var.

çarşamba günü 8-9 saatlik bir otobüs yolculuğu yapacağım. (tek mola var) maalesef reglimin başlama ihtimali çok yüksek. ya ilk gün olacak ya da başlayacak. ilk günü biraz ağır geçtiği için panik yapmış durumdayım.

bu iki günde adet söktürücü vs kullanıp erken başlamasını sağlamak mantıklı mı? ilaç kullanmadım ama bitki çayları görmüştüm adet söktürücü etkisi olan.

ikinci seçenek olarak geciktirici kullanmak aklıma geldi. bunu da daha önce kullanmadım ama kullandıktan sonra sorun çıkardığını duymuştum. yan etkileri neler?

teşekkürler ^^
0
centrolenidae
(09.09.18)
merhaba, henüz 3 gün varken geciktirici kullanabilirsiniz. yarından itibaren başlayıp 3 gün boyunca ve yolculuğunuz süresince de kullanırsanız yolculuğunuzu sorunsuz atlatabilirsiniz.

regl düzeninizi biraz şaşırtan ve rayından çıkartan bir ilaç ama regliniz kısa sürede yoluna giriyor. ben başka bir yan etkisine rastlamadım. sıkça tercih edilen bir alternatif. korkmanızı gerektirecek bir durum yok bence.
0
fragile lady
(09.09.18)
Aynı durumdayız benim de salı günü yolculuk ama bence doğal akışına bırak onunla yaşamak zorundayız:/
0
graupel
(09.09.18)
geciktiriciye başlamak için tam zamanındasın. ben bi yan yetkisini görmedim, düzenim de şaşmadı. kullandığım süre içinde regl gibi şişik gezdim sadece. ki sen uzun süreli de kullanma derdinde değilsin çok etkisi olmaz sanırım.
0
rayde
(09.09.18)
Bunun için regl düzeninle oynayacak ilaç içmenin ne faydası var ki, ben de hastanelik etmese de regl dönemlerini ağrılı geçiren biriyim, yerinde olsam en fazla bitki çayi içerdim. Yedek ağrı kesici al. Belki sürekli kontrol etmen gerekecek ama yol bence o kadar da uzun değil. Regl iken 12-14 saat yolculuk çok yaptığım oldu, hiç bu kadar düşünme.
0
damla sakızlı dondurma
(09.09.18)
@fragile lady, rayde

normal süreçte çok ağrılı geçiyor ilk 2 gün. jinekolog 2 gün öncesinden ağrı kesici almaya başla demişti. geciktirici kullandıktan sonra da çok ağrılı geçtiğini söylemişler. normaldekinden daha fazla bir ağrıyı düşünemiyorum, o yüzden korktum :/
0
🌸centrolenidae
(09.09.18)
Yolculuklarda regl olmak berbat bir şey, başıma çok geldi, bu tarz ilaç kullanmak istemediğim için (başka ilaç da kullanmam zaten) idare ettim. Tek molalı otobüs yolculuğunda da idare ederdim. İnsanlıktan çıkmış halde olabilirim o ayrı :/
Kardeşi kadın doğumcu olan bir arkadaşım var, o sıklıkla geciktirici kullanır, kardeşi bişey olmaz kullan diyormuş.
0
pati
(09.09.18)
Gece pedi yani bez gibi olanlardan kullanip ilac almamak en optimali. Gidecegin yere varir varmaz da dus ve insanliga geri donus.
Molada degistirirsin, cok kotu degil. Ilac almaya degmez.
0
kuehles blondes
(09.09.18)
Magnezyum agrilara birebir.. birkac gün once baslamak sartiyla
0
chezsoi
(10.09.18)
kuehles blondes + 1
Bu seneki tüm yolculuklarım regle denk geldi. Kalın maxi pedlerle rahat geçiyor yolculuk.
0
aychovsky
(10.09.18)
(23)

En büyük korkunuz nedir?

fragile lady
Geceleri uykularınızı kaçıran, aklınıza düştüğünde rahatınızı bozan en büyük korkunuz nedir?Benimki sanırım işsiz kalmak. Param olmadığında hayatımı sürdürmekte delice zorlanacağım gibi. Ve bu düşünce aklıma düştüğünde çok rahatsız oluyorum.
Geceleri uykularınızı kaçıran, aklınıza düştüğünde rahatınızı bozan en büyük korkunuz nedir?

Benimki sanırım işsiz kalmak. Param olmadığında hayatımı sürdürmekte delice zorlanacağım gibi. Ve bu düşünce aklıma düştüğünde çok rahatsız oluyorum.
0
fragile lady
(09.09.18)
çocuğu olan herkes adına ben ortak cevap vereyim.
çocuğum.
0
teritori
(09.09.18)
Uzun vadeli düşünürsek yaşlılığımda yalnız kalmak. Ve sanırım korkum gerçeğim olacak.
0
proculianus
(09.09.18)
ben zaten işsizim, şu an beni korkutan en büyük şey eşimin de işsiz kalması. öyle bir risk var çünkü bu sıralarda.
0
pide
(09.09.18)
proculianus +1
0
rayde
(09.09.18)
Birine muhtaç kalmak.
0
fırt
(09.09.18)
Ailemden birini kaybetmek.
0
curukturpkokusu
(09.09.18)
Yavaş ve acı çekerek ölmek. Sağlığımı kaybedip birisine muhtaç olarak yaşamak. Allah'a dua ederim. Ölümüm hızlı ve acısız olsun diye.
0
komando kani var bende
(09.09.18)
görme yetimi kaybetmek. ötesi yok. söylerken bile korkunç bir rahatsızlık duyuyorum. temelde "gafam gözüm sağlam olsun da" insanıyım. işsizlik tabii ki çok geçerli bir korku ama elim ayağım tuttuktan sonra her şekilde yaşar ve mutlu olmayı başarırım gibime geliyor. hani sakat kalsam bile "çekme anayı bacıyı" reyiz gibi yine bi' şekilde yürürüm, uyuşturucu ticaretimi sürdürürüm ama göremediğim zaman benim için hayat biter sanırım. duyamamak, yürüyememek falan neblim yine bir derece kabul edilebilir, tolere edilebilir geliyor ama görememek bambaşka. oy anam.

bi kere bi haber okumuştum. adam araba kullanıyor. ışıklarda gözünü kapatıyor bir an, açtığında kör. okuduğumda höyküre höyküre ağlamıştım. ellaam sen verme yarabbim.
0
der meister
(09.09.18)
yalnız ölmek
0
brakgn
(09.09.18)
Ailemi kaybetmek
0
gazozailacatmauzmani
(09.09.18)
burada anonimken bile söyleyebileceğim bir şey değil. Ne kadar büyük bir sorun benim için, gerisini sen düşün.
0
damla sakızlı dondurma
(09.09.18)
geç ölmek. 90 yaşına gelmişsin hala elektrik faturası ödüyorsun, felaket..
0
Neill
(09.09.18)
tayland’a tekrar gidemeden olmek.
0
cedex
(09.09.18)
geyik yapacaksak, cenazemin herhangi bir dinin usullerine göre gömülmesi. mortingen ştrayze yatarken tepemde bir vaizin kafa ütülemesi.

ciddiysek, sorumluluğumdaki/sevdiğim/değerli birini ölüme terk etmek zorunda kalmak.
0
kargn
(09.09.18)
Olum.
0
stavro
(09.09.18)
Sevdiklerimin ölmesi. Başka da bir şey yok.
0
pike
(09.09.18)
okulu bitirmek
0
Leonardo~Da~Vinci
(09.09.18)
Evrenin büyüklüğü.
Hayatın anlamsızlığı.
(Birbiriyle bağlantılı olduğu için iki şey yazdım)
Evrenle ilgili belgeseller izleyemem mesela çok fazla etkiler ve hemen kapatırım. Üzerine konuşmayı sevmem ve aklıma girdiğinde uykumu kaçırır nefesimi keser.
(Teşekkürler)
0
mutekebbir
(09.09.18)
Bir tane değil ki.

Aileden birini kaybetme fikri.
Evlenmek (bazen kabus görüyorum o derece)
Bir de sağlımı kaybetme, bakıma muhtaç olma.
0
eksi sozlugun tatli insani
(09.09.18)
Ölüm.
0
ms brownstone
(09.09.18)
Felç kalmak
0
dramadi
(09.09.18)
Evsiz kalmak
0
aychovsky
(09.09.18)
Evsiz, parasiz, issiz kalmak.
Aile bireylerimin ölmesi.
Cok yaslaninca yalniz kalmak.
Yanarak veya bogularak ölmek.
Görme yetimi kaybetmek.
Insanlara karsi rezil olmak. Elimde olmayan sebeplerden ötürü yanlis anlasilmalara kurban gitmek ve sonrasinda da afise olmak.

ve daha birsürü sey. Iyi gene anksiyete sahibi olmuyorum :D
0
chitosan
(10.09.18)
(10)

En yakınlarınız hakkınızdaki ve geçmişinizdeki....

levent bilgen
Gerçeklerin ne kadarını biliyor? Eşiniz, aileniz, nişanlınız... Onların tanıdıklarını zannettikleriyle gerçek siz arasında ne kadar fark var? Ve bu farkın sebebi ne?
Gerçeklerin ne kadarını biliyor? Eşiniz, aileniz, nişanlınız...

Onların tanıdıklarını zannettikleriyle gerçek siz arasında ne kadar fark var? Ve bu farkın sebebi ne?
0
levent bilgen
(07.09.18)
çok güzel bir soru öncelikle.

Kişiye özel geçmiş dokuyorum ben, hani işe girerken cv'deki alakasız yerleri atarsın ya, o hesap.

Herkes her şeyi bilmemeli. yeri gelir düşman olursun, kullanırlar.
0
binder dandet
(07.09.18)
Esimin/nisanlimin her seyimi bilmesini isterim. (Su anda bir iliskim yok.)

Ailemin her seyi bilmesine luzum oldugunu düşünmüyorum. Ben de onlarin her seyini bilmeyi istemem zaten.
0
partydisaster
(07.09.18)
Hiçbir şeyimi bilmiyorlar. Bildikleri ile olduğum kişi arasında uçurum var. Böyle olmak zorunda oldu ve yalan söylemekte uzman oldum. İlmek ilmek yalanlarla ördüm. Şimdiki hayatımdan da çok memnunum.
0
tahin pekmez yoğurt
(07.09.18)
Duyacakları zaman asla inanamayacakları türde şeyler var. Beni bugüne kadar tanıyan ve bundan sonra tanıyacak olanlar bu şeyleri asla tahmin etmez, duysalar dahi inanmazlar.
0
boyle buyurdum
(07.09.18)
birazını biliyorlar, ama sadece evleneceğim kişinin pek çok şeyi bilmesini isterim. bazı şeyleri söyleyemem, bazı şeyler utanç verici, bazı şeyleri bilmelerine gerek yok vs. karakterim ile alakalı bir durum olduğunu düşünüyorum.
0
tabirimekruh
(07.09.18)
yakın olduklarim hele ki ilişki yaşadığım insan her şeyi bilir. en berbati en rezaleti

şeffaf olmayı seviyorum. yoksa huzurlu olamazmisim gibi.
0
yuvarlanantencereninkapagi
(07.09.18)
en yakın dostum, çocukluk arkadaşım beni her şeyimle tanır, bilir.
onun dışındaki en yakın çevrem de her şeyin yüzde 85-95 civarını bilir.
sadece arkadaşım olanlara karşı daha mesafeliyim tabii.

ailemden özellikle saklamasam da bilmedikleri şeyler var, o da özel hayata dahil olduğu için.

sevgili/nişanlı/koca ya da bunların adaylarına zaman içinde konuşuldukça, paylaşıldıkça önemli noktalar anlatılır elbette.
tutup da bugüne kadar kimle ne yaptım diye liste vermem, ama yeri geldiğinde bahsedebilirim ve hayatımı genel hatlarıyla da olsa bilir.
0
blatta hiberna
(08.09.18)
Sevgilim beni benden daha iyi biliyordur herhalde. Ya da ben ne kadar biliyorsam o da o kadar biliyordur. Zaten öyle saklanası bir yanım da yok; hani saklıyorsam daha ben de bilmiyorumdur.

5-6 arkadaşım var; benimle ilgili hemen hemen her şeyi bilirler. Hatta, onlardan bazıları da beni benden iyi tanıyordur. Gider onlardan fikir alırım “Ne hissedyorum, ne yapıyorum ben şu an” diye ama atıyorum, fantwzilerimi sevgilime anlatırım ama onlara anlatmam. Öyle bir eksiklik var onlarda.

Ailem ise bayağı bir şeyi bilmez.
0
aychovsky
(08.09.18)
Sevgilime (tabi olduğunda) birçok şeyimi açıyorum. Yakın arkadaşlarıma ise daha azını. Fakat
Aileme çok az şey açıyorum.

Kim ne kadar merak içindeyse ondan o kadar çok şey saklıyorum gayriihtiyari olarak
0
rakicandir
(08.09.18)
En fazla seyi hayat arkadasim biliyor. Bugune kadar sadece 2 kisiye cok sey anlatmisimdir biri kapidan kov bacadan girerdi. Digeri de yol arkadasim zaten. Bacadan gireni borudan gonderdim. Yol arkadasim, candir.
0
baldan kaymak
(08.09.18)
(2)

Türkçe eski pop remix'leri

puc
Selamlar,Aslında remix değil galiba, yeniden yorumlama olacaktı.70,80,90'lar; sevdikleriniz var mı? mesela kargo'nn söylediği yıldızların altında gibi:https://www.youtube.com/watch?v=3IM0mWLYvu0Teşekkürler
Selamlar,
Aslında remix değil galiba, yeniden yorumlama olacaktı.
70,80,90'lar; sevdikleriniz var mı? mesela kargo'nn söylediği yıldızların altında gibi:
www.youtube.com
Teşekkürler
0
puc
(07.09.18)
Ajda Pekkan'in Bambaska Biri remix'i. Kendi sarkisindan ama olsun.
0
aychovsky
(07.09.18)
Remix olarak "Sertab Goes to The Club" albümü var. Sertab Erener'in söylediği şarkılar remix olarak bu albümde toplanmıştı. Melek Mosso, Nil İpek ve Deniz Tekin(six days) var aklıma gelen.
0
ceyhan prensi adana
(08.09.18)
(9)

ispanyolca film/dizi/belgesel tavsiyeleriniz

dali dili havali korna
hangileri olur?
hangileri olur?
0
dali dili havali korna
(06.09.18)
La Casa de Papel
Celda 211
0
cakabo
(06.09.18)
(bkz: mientras duermes)
(bkz: rec)
0
Bruce
(06.09.18)
bir film de ben bırakayım.

el cuerpo
0
KingDagos
(06.09.18)
relatos salvajes
eva no duerme
0
reavelyn
(06.09.18)
izlediğim en güzel ispanyol filmlerinden biri:

www.imdb.com
0
sir gawain
(06.09.18)
La isla mínima
Hable con ella
La lengua de las mariposas
Amores perros
0
ben demistim zaten
(06.09.18)
İspanya’nın 6 sezon sürmüş bir dizisi var, (bkz: Aguila Roja)
Dizi olarak süper değil, hatta yer yer klişe ama İspanyolca öğrenmek için süper.
0
aychovsky
(06.09.18)
pedro almodovar tüm filmleri (:
0
kronik
(06.09.18)
Kapıları, pencereleri açalım
0
iwasbornonamountainside
(06.09.18)
(5)

Akademide mobbing dayanışması

mezzosprite
Konuyla ilgili dayanışma platformları var mı? Köle gibi muamele görüp ses edememekten, ses etsen olanın yine sana olacağını bilmekten, içten içe öfkeden kudururken “tamam hocam” demekten bıkanlar, ama atom fiziğine de profesörlüğe de lanet etmeyip biraz daha sabretmeyi tercih edenler, n’apıyoruz?
Konuyla ilgili dayanışma platformları var mı? Köle gibi muamele görüp ses edememekten, ses etsen olanın yine sana olacağını bilmekten, içten içe öfkeden kudururken “tamam hocam” demekten bıkanlar, ama atom fiziğine de profesörlüğe de lanet etmeyip biraz daha sabretmeyi tercih edenler, n’apıyoruz?
0
mezzosprite
(05.09.18)
Sendikalarin mobbing ile ilgili cok davalari var ama hepsinde ellerinde somut sunulabilecek seyler var mobbing oldugu ile ilgili. Genelde de mobbing davalari hak edilen yukselmelerin verilmemesi, arastirmalarinin veya arastirma desteklerinin engellenmesi ile ilgili davalari goturuyorlar. Bir universiteden sirf yaz boyu 165 dava acildigini biliyorum.

Doktora ogrencisinin danisman elinde akademik kole olmasi gibi kanitlanamayan cogu seyle ilgili pek bir mercii yok. Cesitli universitelerin asistanlar icin dayanisma ve destek gruplari var ama onlar da daha cok ozluk haklari ve atilmalarla ilgileniyor.

Elinde somut delil varsa, savcilik uzerinden dava acilabilir.

Yaptigimiz sey genellikle su
i.pinimg.com

Su anda yurtdisinda bir universitedeyim. Bu konu zaten en bilinen konu, "Kole olmayacaksan gelme zaten" genel yaklasim. Yine de psikolojik destek icin rehberlik ve psikoloji hizmetleri saglaniyor burada.
abcnews.go.com
0
aychovsky
(05.09.18)
Teşekkürler. Dava açmak ya da bi şey yapmak için değil de psikolojik dayanışma yapılan bir platform var mı diye sormak istemiştim. Özel bi facebook grubu tarzı bi şey mesela. Google’da bulamadım da belki burda bilen vardır diye sordum.
Köle gibi olmak derken yurtdışında da tamam en angarya işleri yaparsın ama insan olarak eşitsindir dimi? Ben de bir senedir almanyadaydım, kimsenin kimseye bi saygısızlığı olmadı bölümde. Bir keresinde yanımda baya atıştılar ama o zaman bile eşit iki insan gibi atışmışlardı, emekli olmak üzere olan bi profesörle doktorası yeni biten asistanı. Şimdi dönünce daha da zor gelmeye başladı. Buradaki hocanın kendinde sana sesini yükseltme hakkını görmesi aslında bayağı şiddet ama yapacak bi şey yok.
0
🌸mezzosprite
(05.09.18)
Bulundugum yerde esitlik falan yok. Turkiye'de bu kadar derin degildi bu sorun, Turkiye her acidan buranin yaninda anaokulu gibi. Sana saygi falan duymuyorar, cunku tek carelerinin sen oldugunu ve orada olmazsan ulkeye geri donmek zorunda kalacagini biliyorlar. Bir de profesorlerin cogu da hiyerarsinin yogun oldugu ulkelerden, bir iki tane Amerikali profesor olursa oluyor bizim bolumlerde. Iki gundur kendi isimizi gucuzumuzu biraktik ve dolap, masa tasiyoruz mesela. Pazar gecesi Pazartesi sabah 8'e is gelmesi, resmi tatil gununde okulda toplantiya gelmek falan cok yaygin.
0
aychovsky
(05.09.18)
Vahdet Özkoçak diye aratırsan bulabilirsin.

Sayfasında yayınlıyor bu tarz olayları.
0
emcekare olmadi einstein olsun bari
(05.09.18)
Kendi kendinizi telkin etmeye calisabilirsiniz. "karma" veya yapan allahindan bulsun gibi temmenniler...

Yoksa dunyanin heryerinde bu olay var. Siz de mumkun oldugunca kopruyu gecene kadar ayiya dayiya deyin.

Tavviyelerim sacma gelebbilir ama akademik ortamdaki mobbing ne kadar basit ve alcakca bir seyse cozum de ona denk olmali.
0
parcxerox
(05.09.18)
(6)

uzunbacak bilmem kim ki?

baklava yiyen kedi
uzun uzun yıllar önce bir çizgi film vardı. içinde uzun bacaklı bir karakter vardı ana karakterimize yardım eden. bazen acaba şeker kız candy miydi diyorum ama emin de olamıyorum. hatırlayan varsa yardımcı olursa sevinirim. sevgiler.
uzun uzun yıllar önce bir çizgi film vardı. içinde uzun bacaklı bir karakter vardı ana karakterimize yardım eden. bazen acaba şeker kız candy miydi diyorum ama emin de olamıyorum. hatırlayan varsa yardımcı olursa sevinirim. sevgiler.
0
baklava yiyen kedi
(04.09.18)
Uzun çorap değil di mi
0
fasulyek
(04.09.18)
Uzun Corap Pippi ya da orijinal adiyla Pippi Långstrump sanirim dediginiz.
0
crown
(04.09.18)
uzun çorap değil. yüzü hiç görünmüyordu karakterin. gölge içinde beklerdi genelde.
0
🌸baklava yiyen kedi
(04.09.18)
Uzun Bacakli Baba ya da Judy ve Uzunbacak diye de gecer.
(bkz: daddy long legs)

--- spoiler ---

Yetimhanedeki Judy'ye bir adam parasalyardim ediyordu. Adami hic gormemisti, sadece gunes batarken ve koseden donerken golgesini gormustu. O golgenin de bacaklari uzundu ve o yuzden Uzun Bacakli Baba adini takmisti. Judy'nin asik oldugu bir genc de vardi. O genc sonradan Uzun Bacakli Baba cikti.

--- spoiler ---
0
aychovsky
(04.09.18)
evet evet judy ve uzunbacak. çok teşekkür ederim aychovsky
0
🌸baklava yiyen kedi
(04.09.18)
Kitabı Türkçeye örümcek dede olarak çevrilmişti.
0
kedili madam
(05.09.18)
(5)

en sevmediğiniz insanı neden bu kadar çok sevmiyorsunuz ?

bana her yer cehennem
sbbizim iş yerinde biri var. allah bir dese inanmam.şerefsizin teki. tanımayan dışarda bakan biri bunun için namazında niyazında kendi halinde adam der. ama kazın ayağı öyle değilmilletin kuyusunu kazan. ortalığı bulandırıp hiçbirşeyden haberi yokmuş gibi işler kızışınca ortadan yok olan. işine gele
sb

bizim iş yerinde biri var. allah bir dese inanmam.
şerefsizin teki. tanımayan dışarda bakan biri bunun için namazında niyazında kendi halinde adam der. ama kazın ayağı öyle değil

milletin kuyusunu kazan.
ortalığı bulandırıp hiçbirşeyden haberi yokmuş gibi işler kızışınca ortadan yok olan.
işine gelenleri hatırlayıp gelmeyenleri kesinlikle hatırlamayan.
insanların yüzüne başka arkasından başka konuşan
menfaatçi

offf saymaktan sıkıldım. allah belasını versin. inşallah tırın altında kalır
0
bana her yer cehennem
(04.09.18)
Valla en sevmediğim insan diye kategorize etmedim kimseyi. Kişiye ve özelliğine göre değişiyor. Genel olarak cahil, cimri ve saygısız insanlardan pek haz etmiyorum.
Şu gunlerde ise biri eğer, ister tanidigi ister tanimadigi olsun yanından ayrilan insan hakkında kötü sözle konuşuyorsa o insana sempati beslemem mümkün olmuyor.
0
Amaranta ursula
(04.09.18)
Benim de is yerinden. Ayni arkadas grubunun icinde de oldugumuzdan sevmek icin cok ugrastim ve nefret etmemek icin aktif caba gosteriyorum, gorecegim zaman medistasyona baslayasim geliyor.

Sevmiyorum cunku cok isguzar ve surekli yarismak istiyor. Surekli rekabet ortami olusturmaya calisiyor. Ayni kisiye rapor verdigimizden, hem de disarida da ayni arkadas grubunda bulundugumuzdan "Oglum bak git" de yapamiyorum. Bir de insan olarak da olgun degil.

Olumlu bir insan oldugunu iddia ediyor ve olumlu olmasina olumlu da; cevresini dikkate almayan bir olumlulugu var. Ornegin, bulundugumuz yerde politik dogruculuk tavan. O yuzden kimse kimseye dogrudan soylesin ya da boylesin demiyor. Olgun bir insan olmadigini birkac kisi daha yuzune vurmus, birkac kisiyi uzmus ama "Olgun degilsin" diyememisler, garip bir sesle "Ne kadar genc ruhlusun sen!" diyebilmisler. Hepimiz "Ne demek istediklerini anladin degil mi" dedik; "Bir ihtimal olgun degilsin dedi ama bence bu da cok guzel. Genc ruhlu olmak enerjik, dinamik, vb. olmak demek. Ben oyle anladim" dedi. Friends'de Phoebe'nin bir erkek arkadasi vardi hayat nesesiyle herkesi yoran, onun gibi bir sey.
i.pinimg.com

Duygusal zeka yerlerde. Yani, hangimizinki goklerde de, ornegimi vereyim. Kotu bir haftaydi, acik acik anlatmak istemiyorum buraya da; diyelim ki konu acildi ve patronla "Ben ileride sunu yapmak istiyorum" demis bulundunuz ve o an konu acilmis oldugu icin "Henuz hazir degilsin ama ileride hazir olursun" dedi. Bunu arkadaslara anlattim uzgun uzgun ve "Sallama", "Bir dahakine" gibi avutucu seslerin arasindan bas bas "Yasasin! Bana demedi. Demek ki ben hazirim" diye bir kahkaha duydum ondan. Aradan yil gecti ve iki gun once kendisi duydu ayni seyi. "Nasil yani, ben senden kotu durumda miyim" diye tepki verdi (Sonra gruptaki digerlerine "Senden de mi kotuyum" diye sordu). Sadece benimle degil; herkesle iliskisi boyle. Millet genelde dalga gecerek savuruyor, "He supersin kocum sen" diye savusturuyor.

Sunu anladim ki iltifat ettikce bana yardim etmeye calisiyor. O yuzden iltifata boguyorum kendisini bu ara.
0
aychovsky
(04.09.18)
Kendi ozguvensizligini baskalainin moralini bozarak kapatmaya calisan biri var. Baya boyle bi kiz o gun ozenmis guzel guzel giyinmis suslenmis falan diyelim gider onda illa bir kusur bulur. “Ay canim gozlerine ne olmus senin altlari hep mosmor. Agladin mi sen?” Bu arada kizin gozu gayet normadir. Agladin mi sen kismini cevresindekiler duysun diye yuksek sesle soyler ki millete dedikodu malzemesi ciksin. hatta eksik gordugu her seyi yuksek sesle soyler. Surekli edebiyattan kafkadan falan bahseder yildiz tilbe dinleyip her muhabbette butun dunyanin onun ustune geldiginden insanlarin onu hep sirtindan bicakladigindan falan bahseder kendini naif kirilgan biri gibi gostermeye calisir ama sinsi fesatin tekidir. Simdiye kadar bana bir lafi sozu dokunmadi ama baskalarina yaptiklarini izledikce tiksiniyorum.
0
ceann deas
(04.09.18)
insanlardan genel olarak pek hoşlanmasam da sevmemek, yüzünü dahi görmek istememek çok sık olan bir şey değildir benim için; buna rağmen bir iş arkadaşımı katıksız sevmiyorum. çok denedim böyle düşünmemek, hareketlerini görmezden gelmek için ama bir yere kadar, hakikaten ruh hastası çıktı hatun.

birlikte çalışmadığımız bir işte hatası ortaya çıktığında, üstümüzün yanında ben tesadüfen o ortamda bulunuyorsam "bak treamorg, yanlış yapmışız" gibi cümleler kurabilen bir insan kendisi. rekabet kavramı çok yanlış budaklanmış kafasında. aynı zamanda fiziksel üstünlüklere de çok değer yükleyen biri, örneğin benim evimde kaldığı bir gecenin sabahında, "oha makyajsız da güzelsin, sana sinir oldum" dedi kadın yüzünü buruştura buruştura. wtf. hayatımda güzel bir şey olursa üzülür, boka bakar gibi bakar, yine de umursamıyormuş tavrını takınmaya çalışır, daha da acıklı bir hal alır.

dedikodu demiş miydim? onun da bini bin para. duyduğunu yetiştirmeye gelir, dinlemek istemediğimi söylediğimde de yine aynı boka bakma ifadesi, akabinde "ben de boş insan değilim, bunlarla uğraşmam da bu önemli bir şey aslında" tavırları falan, oof of.

kendi statüsünün altında olduğuna inandığı insanları aşağılar, fotokopiciye fırça kayar, temizlikçiye "ben x'im haberin var mı" tavırlarında konuşur, denk geldiğimde utancımdan koşarak uzaklaşırım. bir de bunu marifetmiş gibi anlatır.

ha aycho'nun örneğindeki durum bunda da var yalnız, tüm bunlara rağmen kendisinin çok olumlu ve "olmuş" insan olduğuna inanır.

ben artık gülüp geçiyorum, sen de öyle yap, kalmasın tırın altında falan. (:
0
treamorg
(04.09.18)
Kayınbiraderim.

Tam bir döl israfı.
Iq 50, ego Zlatan, özgüven 0, merak 0, zevk -20, mizah -1500, yapışkanlık 300.
0
bos gezenin bos ustasi
(04.09.18)
(3)

ABD'de dogum kontrol hapi almak

elon
Arastirmalarimiz sonucu net bir bilgi bulamadik, o yuzden sadece ABD'de dogum kontrol hapi alanlar/cevabi kesin bilenler cevaplarsa sevinirim.ABD'de Tr'de ki gibi kolayca marketten/eczaneden dogum kontrol hapi alabiliyor muyuz, yoksa illa doktor receteli falan mi olmasi gerekiyor? Bir de bir kutu il
Arastirmalarimiz sonucu net bir bilgi bulamadik, o yuzden sadece ABD'de dogum kontrol hapi alanlar/cevabi kesin bilenler cevaplarsa sevinirim.

ABD'de Tr'de ki gibi kolayca marketten/eczaneden dogum kontrol hapi alabiliyor muyuz, yoksa illa doktor receteli falan mi olmasi gerekiyor? Bir de bir kutu ilacin fiyati kac dolar acaba?

Bavulda kac kutu yasmin goturmemiz problem olmaz bir de?
0
elon
(03.09.18)
Kendim almadim ama kuzenimin kizi kullaniyor. Eczaneden alamiyorsunuz, doktorun marka ve gramaj gbi bir sey belirmesi gerekiyor; kendiniz almaniz mumkun degil. Kutu fiyati degisiyor markaya gore. Doktorun yazdigina gore 25-50 dolar arasi degisiyor.

Turkiye'den gelirken ben kutu kutu ilac getiriyorum burada bulunmayanlardan veya pahali olanlardan. Yanimda iki kutu antibiyotik, 5 kutu antivirus pastil, bir mide ilaci, iki merhem, uc sise bogaz spreyi getirdim son seferimde. Bavulu kontrol etselerdi bir sey soylerler miydi bilmiyorum. Et turu seyler disinda cok fazla sorun cikmiyor. Eskiden ulke girisinde "Yanimda yiyecek var/yok" Yanimda ilac var/yok" gibi bir form veriliyordu. Onu isaretlemek gerekiyordu. Orada var derseniz bavulunuz kontrol ediliyor, orada yok derseniz ve bavulunuzda cikarsa 500 dolar ceza + birtakim baska cezalar veriliyordu. Bir ay olmadi geleli ama o form kaldirilmis. Dolayisiyla girerken "Bende su var, bu var" diye hesap vermiyorsunuz artik. Dolayisiyla yakalanirsaniz ne gibi bir yaptirimi oldugunu bilmiyorum.
0
aychovsky
(04.09.18)
Bu arada verecegim tavsiye su olur. Doktora gidip "Bu hapi kullaniyorum, bana bir recete verir misiniz? Boyle boyle, gidiyorum. Ulkeye girerken kanitim olsun" derseniz, size Yasmin'li bir recete versin. Siz bir tane degil de, atiyorum ki, 5 ay buradaysaniz 5 tane alin. Ulkeye girerken de soran olursa o receteyi gosterin "Haliyle dogum kontrol hapi, kalacagim sure de su" diye savunabilirsiniz. %99 gerekmez ama %1 de de sorun cikmaz boylece. Antibiyotikte oyle yapmistim.
0
aychovsky
(04.09.18)
tavsiye icin tesekkurler, dediginiz gibi bir recete yazdirmak mantikli.

dogum kontrol hapinin receteye tabi olmasi ve 50 dolar, ust limitten aldim worst case scenario icin :), olmasi biraz can sikti acikcasi. esimle birlikte toplam 4 bavul ile gelecegiz biz. her birine 3er koysak 1 seneyi bu sekilde kurtarmis oluyoruz. artik turkiye'den es dost ziyarete geldikce yasmin isteyecegiz herhalde :/
0
🌸elon
(04.09.18)
(29)

lise arkadaşlarınız

yuvarlanantencereninkapagi
görüşüyor musunuz? evetse kaciyla, ne sıklıkla? ilişkiniz ve iletişiminiz nasıl? bugün bunu düşündüm. lise arkadaşlarimdan hiçbiriyle görüşmüyorum- sıfır. büyük bir kayıp bence.
görüşüyor musunuz? evetse kaciyla, ne sıklıkla? ilişkiniz ve iletişiminiz nasıl?


bugün bunu düşündüm. lise arkadaşlarimdan hiçbiriyle görüşmüyorum- sıfır. büyük bir kayıp bence.
0
yuvarlanantencereninkapagi
(03.09.18)
Ne kayıp görüşmek mi görüşmemek mi?
3 kişi ile hiç iletişimim kopmadı liseden. 10 sene önce mezun oldum. Vay be 10 sene olmuş. Gaddeymit!!
0
vatan ayini
(03.09.18)
görüşmüyorum. sadece yıllar önce bir arkadaşım ulaşmıştı email ile, bir kaç email ve bayram kutlaması sonrasında iletişimimiz durdu. bazı şanslı insanlar oluyor, orta lise arkadaşları ile aynı iş yerinde filan oluyorlar, hem garip geliyor hem de imreniyorum.
0
puc
(03.09.18)
gorusmemek kayip
0
🌸yuvarlanantencereninkapagi
(03.09.18)
biriyle görüşüyodum, buldumcuk oldu sonradan. artık görüşmüyoruz skkdkd
0
nice tnetennba
(03.09.18)
Neredeyse nepsi yaşam tarzı bakımından muhafazakar dindar, gelir bakımından fakir fukara veya orta altı gelirli ailelerin başarılı ancak memurluk peşindeki vizyonsuz ve sıradan çocuklarıydı. Yüzde 90’ı da gitti öğretmen oldu. Bana bir faydası olmayacak sıkıcı insanlardı. Arada denk geliyorum da özel görüştüğüm kimse yok.
0
i ve been mistreated
(03.09.18)
Bir kişiyle görüşüyorum. Yoğun olmazsak ayda en azından bir defa görüşmeye çalışıyoruz.
Ailem dışında yanında en rahat olduğum kişi o, hayata bakışımız çoğu zaman uyuşmuyor ama iletişimimiz iyi.
0
olabilir ya da olmayabilir
(03.09.18)
Hiçbiri yok. Sosyal medya üzerinden bir kısmı ekli ama samimiyet, yakınlık vs yok hiçbiriyle aramda. Bir tek kişi vardı yakın olduğum ve fırsat buldukça görüştüğüm, o da evlenince artık organik olarak lise ile bağıntılı kimse kalmadı. Üzen bir şey mi, bilmiyorum. Ruh halime göre değişiyor bu. Mesela etrafımda gözlemlediğim kadarıyla çoğu insan daima bir arkadaş grubuna güvenerek hareket ediyor. Sosyal ve sevgi açısından bir dayanak olarak görüyorlar. Hem lise grubu hem de üniversite arkadaş grubu olan biri iki tarafta da özgüvenli oluyor. Çünkü lise olmasa üniversite, üniversite olmasa lise arkadaş grubu var ve bu obalr için bir dayanak.
0
m e b
(03.09.18)
10 yıl olmuş liseden mezun olalı (oha) ve birkaç yıl öncesine kadar gerek İstanbul'da gerekse liseyi okuduğum şehirde denk gelmeye çalışır, 5-10 kişiyi bir araya toplar geyik yapardık da son bir yıldır hiçbiriyle görüşmüyorum.

Benim çevremde çok iyi yerlere gelenden mahalleye bela salana kadar geniş bir yelpaze var. Sanırım yaşla birlikte paylaşım da azalıyor, öncelikler değişiyor. Üniversite grubumdan bile en yakın olduklarımla zar zor görüşüyoruz. Evlenen, yurtdışına giden, mezun olduktan sonra sesi soluğu kesilen derken ayda yılda bir görüşünce mutlu oluyoruz.
0
chicha
(03.09.18)
Ben liseden 10 kişiyle düzenli görüşüyorum. 6 kişilik bir grubumuz var, aramızdan su sızmaz. Herkes farklı dünyalarda farklı işlerde güçlerde şu an ama kopmadık.
0
fırt
(03.09.18)
En yakın arkadaşım liseden, neredeyse her gün konuşuruz onunla. Onun dışında 5 kişilik bir grubumuz var, yurt dışında yaşayanlar olduğu için sık görüşemiyoruz ama iletişimdeyiz sürekli. Lise arkadaşlarımı çok seviyorum.
0
pike
(03.09.18)
hiçbir lise arkadaşımla görüşmüyorum.
facebook'ta hemen hemen hepsi ekliydi. kimisi sonradan çıkardı, kimisi hesabını kapattı/dondurdu. kalanlarla da görüşmüyoruz, sadece ekli olarak duruyorlar :))

bence görüşmeye gerek de yok. lise çok güzeldi, geçti gitti. şimdi bir araya gelsek çok konuşamayız gibi geliyor bana. aradan geçen 10+ seneden fazla zaman içinde hepimiz çok farklı insanlar olduk. tekrar lisedeki uyum olmaz ve bu canımızı sıkacaktır.

geçmişi bırakıp yeni arkadaşlar bulmak lazım.
0
tabudeviren
(03.09.18)
Aramda ülke farkı var, haliyle canlı canlı görüşmeyeli çok oldu. Bir de ben 18 sene önce mezun oldum liseden. Şimdi çoğunluğun ikinci, üçüncü çocuğu var. Bazıları bekar veya yurtdışında falan. Lise dönemim iğrenç değildi ama ta o zamandan “Üniversite başlasa da şu insanları görmek zorunda kalmasam” diye düşünürdüm. Ben de çok ergendim, o halimle bile ortam çok ergen gelirdi. Üniversiteye başlayınca çok rahatladım. Görüşmeye devam ettik ara ara, şimdi doğum günümüzü kutluyoruz Facebook üzerinden. Kayıp 0. Üniversite arkadaşlarımla görülüyorum fırsat oldukça, her geldiğimde görüşüyoruz.
0
aychovsky
(03.09.18)
orta okuldan kalma 9 kisiyiz. herkes baska sehirlerde/ulkelerde baska hayatlar kurdu (evlilik-coluk cocukvs) fakat aktif olarak gorusuyoruz. ayda bir falan da yuzyuze gorusuyoruz (ev gezmesi-disarda muhabbet-yilda bir kere herkesin geldigi kamp organizasyonu-tee kanada'dakini bile gormeye gittik 2-3 kisi)

universitede de 5imiz ayni evdeydik zaten.

herkesin sosyal arkadas cevresi var takilip gorustugu ama en nihayetinde kemik kadro hep ayni. 16 yildir boyle.
0
brkylmz
(03.09.18)
Tabudeviren +1
0
rakicandir
(03.09.18)
liseden grubumuz vardı. 5-6 kişilik bir grup. hala görüşürüz. 5 sene oldu mezun olalı
0
dog day afternoon
(03.09.18)
11 yıl olmuş. Iki kişiyle hala samimiyetim var, gorusuyorum. Ayrı ülkelerde yaşadığımız için iki kere falan görüşebiliyoruz yılda. Ama olan bitenlerden haberdar ediyoruz birbirimizi, ailelerini tanıyorum, yarın yazlıklarına gitsem kimse ''a buf-e kür de kimmiş, niye gelmiş?'' demez.
0
buf-e kür
(03.09.18)
6 yıl oldu mezun olalı. denk geldikçe görüşüyoruz bi 10 15 kişi. aynı şehirdeyken her hafta görüşürdük.
0
glamdr1ng
(03.09.18)
Mezun olalı 8 yıl oluyor, hiçbir lise arkadaşımla görüşmüyorum.
Lisedeyken çok samimi 5-6 kişilik bir grubumuz vardı, hatta 4ümüz aynı üniversitenin aynı fakültesini kazandık. Muhabettimizin sonsuza kadar sürmesi için tüm şartlar oluşmuştu ama ne olduysa bir şekilde ben koptum onlardan. Yıllardır görmedim hiçbirini.
0
cay koy geliyorum
(03.09.18)
2 kisiyle görüşüyoruz. Biriyle uzaktayiz birbirimize ama ayda 2 defa telefonda görüşürüz. Diğeriyle de ayda 1 ya da 2 ayda 1 yoğunlumuza gore bulusuruz.
0
Amaranta ursula
(03.09.18)
bir de şunu söylemek istiyorum: eğer üniversitenin ilk yıllarındaysan, üniversitede kendine iyi bir arkadaş/arkadaş grubu bulamamış ve bu yüzden lisedekileri özlemeye başlamış olabilirsin. eğer böyleyse bu ruh halinden koşarak kaç bu duygudan. yoksa üniversite hayatın berbat geçer.
0
tabudeviren
(03.09.18)
sadece 1 tanesiyle görüşüyorum. 7-8 sene olacak lise biteli. çok şey paylaştık. çok ortak yönümüz var. canımı veririm o ibnetor için, o derece. ama geri kalanı ak koyun olup çıktılar. en son baktım olacak gibi değil silip engelledim hepsini.
0
hemsta
(03.09.18)
@tabudeviren yok yahu mezun olalı 6 yıl oluyor :')
0
🌸yuvarlanantencereninkapagi
(03.09.18)
15 sene olacak mezun olalı. bir 10 kişi falan görüşürüz.
0
passion rules the game
(03.09.18)
Ortak WhatsApp grubumuz var. Her gün bir şeyler yazarız.
0
Traveller
(03.09.18)
dördüyle görüşüyorum. biriyle hemen hemen her gün telefonda ve ortalama haftada bir de yüz yüze. ikisiyle ülkeye uğradıklarında. yılda 1-2, 2 yılda 1-2 gibi sıklıklarla. onun dışında arada birbirimize e-mail ya da kartpostal atıyoruz. sonuncusuyla da saydığım ülke dışındaki arkadaşlardan biri geldiğinde görüşüyorum, onun dışında görüşmüyorum.
0
misterturist
(03.09.18)
9 sene oldu mezun olalı.
Sadece 2 siyle 2 3 ayda denk gelirsek görüşüyorum, biri yakın arkadaşimin sevgilisi her ay görüşüyorum.
Diğer 2 yakın arkadaşim ki en yakinimdilar,tam buldumcuk oldular, son 2 3 yılda baya koptuk ve bir daha bir araya gelmeyi düşünmüyorum.
0
damla sakızlı dondurma
(03.09.18)
lise değil ama ilkokuldan 1, ortaokuldan 3 arkadaşımla haftada minimum 1 kere görüşüyoruz bunlar bekar olanlar, evli olan 2 tanesiyle ayda 1 kere görüşmeye çalışıyoruz. Üni hazırlıktan bir kız arkadaşımla aynı şehirlere geldikçe mutlaka görüşürüz takribi 2 ayda 1. En kısa olanı 12 en uzunu ise 22 senelik arkadaşlarım, dostluk benim için ilk sırada gelir
0
mirty
(03.09.18)
2 tanesiyle telefon ve mesajlasma yoluyla arada gorusuyorum. Nadiren de yuzyuze. Bu ikisi disinda yok, gorusmek isteyecegim yoktu zaten baska.
0
stavro
(03.09.18)
görüşüyorum sayısını bilmiyorum
0
basond
(07.09.18)
(18)

İngilizce telaffuzuna en çok şaşırdığınız kelimeler?

freedonia
Naçizane benimkiler Ibiza (iBİİfı, th sesi imiş z), derby(UK telaffuzu DAAbi), oven (Avın).Marka isimlerine girmezsek sevinirim, porçeydi, porşdu muhabbetine sapmasın lütfen.
Naçizane benimkiler Ibiza (iBİİfı, th sesi imiş z), derby(UK telaffuzu DAAbi), oven (Avın).
Marka isimlerine girmezsek sevinirim, porçeydi, porşdu muhabbetine sapmasın lütfen.
0
freedonia
(03.09.18)
genre - janra diye okunuyor. ben olsam cinrii derdim:)
0
tabudeviren
(03.09.18)
choir
archive
gist
0
lesmiserables
(03.09.18)
debut - dibat diye değil deebyu diye okunuyor kabaca, bir sanatçının, yazarın çıkış kitabı, albümü vs anlamında
0
freebird5406_2
(03.09.18)
Arkansas - arkanso diye okunuyor. Soklardan soklara kosmustum.
0
kuehles blondes
(03.09.18)
Ben de Illinois (Ilinoi)'yi ekleyeyim ama bu sozcukler İngilizce kökenli değil


Bonus video:youtu.be
0
Traveller
(03.09.18)
Emergency, Titanic.
0
vatan ayini
(03.09.18)
kesinlikle vehicle,hala tam anlayamadım.
0
toprakbaba
(03.09.18)
Ibiza, "ibitza" diye okunuyor. Pizza, Nazi gibi kelimeler de o şekilde okunuyor.
0
arame
(03.09.18)
🌸freedonia
(03.09.18)
chandelier
0
kismisolungac
(03.09.18)
Ibiza’nın okunuşu İngilizceden değil, İspanyolcada öyle okunmasından ve orijinal adı gibi okuma tallidinden geliyor. Amerikalılar Ibitha okuyanlarla özenti diye dalga geçiyorlar.

Arkansas’ın Arkınsoo oluşu + 1
Hikayesini şöyle anlattı bir arkadaş. Buranın adı nehrin iki yakasının bir araya geldği yer mi, iki nehrin bir araya geldiği yer mi, öyle bir “iki”, “nehir” ve “bir araya gelmek” anlamında birtakım kelimelerin yerlilerin dilindeki karşılığıymış. Sonra İngilizler gelmiş, sonra Fransızlar gelmiş ve en son Louisiana Purchase ile tekrar İngilizlere verilmiş. Arkınsoo da bir Kızılderili adının, önce İngilizleştirilip sonra Fransızlaştırılıp sonra bir kat daha İngilizceleştirilmiş hali imiş.
0
aychovsky
(03.09.18)
@aychovsky Kansas'a gelince KAENzıs diyor dengesizler
0
🌸freedonia
(03.09.18)
Worcestershire
Schedule
0
agluna
(03.09.18)
Schedule
Archive
Vowel

Shecule şecıl, şedyul falan beklerdim.
0
le jeune turc
(03.09.18)
hackneyed - heknid diye okunuyor. Heknayd diyesim vardı.
segue - segwey diye okunuyor ve bunun yazılışı segway'dir diye düşünüyordum hep.
0
kulagina kupe olsun
(03.09.18)
lieutenant. leftenınt şeklindeki ingiliz telaffuzu olan haline şaşırmıştım.
0
misterturist
(03.09.18)
education

ecukeyşın şeklindeki telaffuzunu yıllar geçse de sindiremedim :)
0
tabudeviren
(04.09.18)
choir +1

degisim ogrencisi olarak ilk kez yurtdisina gittigimde universitenin korosuna kaydolmustum. neyse toplanti yapilacak yeri aradim taradim bulamadim. cevredeki diger ogrencilere mekani sorarken /çoː/ diye telaffuz etmistim (chair gibi ama o ile iste) haliyle kimse anlamadi ben koro calismasina gec kaldim, hayallerim baslamadan bitti.

ufku once yariya indirip sonra 4 katina cikaran bir deneyimdi
0
elon
(04.09.18)
(4)

miley cyrus'un sesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

syd barrett in kedisi
bu kız harbiden müthiş yetenek değil miymiş ya?https://www.youtube.com/watch?v=iTQQZZGqHoA
bu kız harbiden müthiş yetenek değil miymiş ya?

www.youtube.com
0
syd barrett in kedisi
(02.09.18)
youtu.be

Emre yücelenin ses analiziyle izlemiştim bu videosunu. Ben sesini beğeniyorum, iniş çıkış, gerek blues okurkenki tarzı falan... Sesi biraz erkek çocuğu gibi ama canlı performanslarını seviyorum. Don't dream it's overı da güzel söylemiş bence mesela.
0
olutaklidi
(02.09.18)
Evet ya. Yıllardır diyorum ben arkadaşlarla muhabbetlerde falan bu kızın sesi çok güzel diye ama gülüyorlardı. Gayet yetenekli bir kız ama sosyal medyanın her boktan prim yapmaya çalışıp, her boka gülmesi sonucu ilk çıkışlarında çok geyiği yapıldı. Çıkışı kötü oldu biraz :(
0
eazy
(02.09.18)
miley cyrus & her dead petz albümünü şiddetle tavsiye ederim.
0
bir garip melek
(03.09.18)
Canli canli sesi cok guzel, kendi sarkilarinin dandikliginden pek anlasilmiyor yetenegi bence. Babasi gibi sesi country'ye gidiyor, Jolene'i soylemesini cok seviyorum.
0
aychovsky
(03.09.18)
(16)

Kız kulesinde yaşamak

alwayschargeneverbend
İster miydiniz ozel mulkunuz olsa?
İster miydiniz ozel mulkunuz olsa?
0
alwayschargeneverbend
(02.09.18)
Şahsen istemem
0
gazozailacatmauzmani
(02.09.18)
İstemezdim.
0
Amaranta ursula
(02.09.18)
bir sürü insan dürbünle bakacak gözetleyecek falan, perdeler 2 dk açık kalsa neyin var neyin yok görürler.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(02.09.18)
istanbul'daki en overrated mekan, kesinlikle istemezdim.
0
Bruce
(02.09.18)
bundan yillar evvel kiz kulesinde telsiz istasyonu vardi. babamin en yakin arkadaslarindan biri geceleri burada nobetci telsiz zabiti olarak calisti. kis yaz fark etmeden kuledeki kendisi ve asagilarda takilan bekci disinda kimse yok tabi. bir sure sonra psikolojisi bozulmustu.

demem o ki yalniz yasanacaksa pek iyi bir tecrube olmayabilir bir sure sonra.
0
birkibirkibirkibirkiuc
(02.09.18)
Bizim mezuniyet balomuz Kiz Kulesi'nde yapilmisti ve manzara hayal kirikligi olmasa da, o kadar etkileyici degildi. Kiz Kulesi'nden Istanbul'a bakmak, Istanbul'dan Kiz Kulesi'ne bakmak kadar zevkli degil. Atiyorum, Salacak'taki bir evin hem tarihi yarimada, hem Besiktas hem de Kiz Kulesi manzarasi var ama Kiz Kulesi'nde Kiz Kulesi manzarasi yok, manzarayi manzara yapan asil parca eksik. Onun yerine Uskudar manzarasi var, Uskudar Sahilyolu trafigini ya da Besiktas'ta Barbaros Bulvari trafigini izleyebiliyorsun, vb. Icinde olmaktansa seyredebilecegim bir yerinde olmak isterim. "Salacak da yalin olacak" deseler tamam derim de, Kiz Kulesi'nden markete gitmesi ayri dert, yagmurlu, firtinali havasi ayri dert, cayir cayir ruzgar alir, "Hadi bize gel iki dakika" diyemezsin kimseye. Zor is.
0
aychovsky
(02.09.18)
hayır.
0
sutlu nescafe
(02.09.18)
Hayır. Tarihi simgeler dışarıdan çok daha görkemli ve cazibeli geliyor.
0
m e b
(02.09.18)
İsterdim. Geleni gideni olmaz. Mis. Teknesi olan arkadaşlarım gelebilirdi sadece. Para var huzur var.
0
Delay Fuze
(02.09.18)
Hayir. O kadar izole olmak istemem.
0
stavro
(02.09.18)
Kesinlikle yaşardım üç dört ay en azından.
0
fırt
(02.09.18)
la bakkal su bile getirmez, sigaran bitse sictin
0
cairo
(03.09.18)
Kesin isterdim <3
0
SiyamkedisiZorro
(03.09.18)
çok rutubet olur
0
d e j i n
(03.09.18)
Sadece adres verirken bile havası yeter: Siyamkedisi Kızkulesi / İstanbul
0
SiyamkedisiZorro
(03.09.18)
istemem hiç bana göre değil
0
basond
(07.09.18)
(21)

ailenizden sakladiginiz gercekleriniz var mi?

Leonardo~Da~Vinci
egitim hayati ile ilgili, ailenizden sakladiginiz, ogrenmesini istemediginiz bir durum oldu mu/var mi? yani durum a ancak gercegi b. yani aileye yalan soyleyip onlari idare ettiginiz oldu mu? benim oldu, kendimi suclu hissetmekle beraber, uzun vadede iki taraf icin de faydali oldugunu dusunerek bir
egitim hayati ile ilgili, ailenizden sakladiginiz, ogrenmesini istemediginiz bir durum oldu mu/var mi? yani durum a ancak gercegi b. yani aileye yalan soyleyip onlari idare ettiginiz oldu mu? benim oldu, kendimi suclu hissetmekle beraber, uzun vadede iki taraf icin de faydali oldugunu dusunerek biraz da olsa kendimi icten ice teselli ediyorum. ama onlari kandirmak bana cok agir geliyor. siz boyle durumlarin ustesinden nasil geldiniz. yillandikca hafifliyor mu?

soru, egitim hayati ile ilgili ama baska alanlarda da yazabilir, icinizi dokebilirsiniz.

ekleme: gonul isterdi ki onlarla her seyimi acik acik konusayim ama namumkun. gercekleri soylersem, kizacakalar ve kendi akillarinca mudahale edecekler:( onlar beni yalan soylemeye mecbur etti. bu da bana ders olsun, evlatlarimla daha acik bir iliski icerisinde olacagim. yoksa onlar da benim evebeynlerime yaptigim gibi bana yaparlar. bu gercekten kotu bir durum.
0
Leonardo~Da~Vinci
(02.09.18)
yalan yalanı doğurur, çok yalan felaketi.. dürüst olmak her zaman en doğrusu. ha bazı şeyleri geç söylersin onu bilemem ama, özellikle ailene yalan söylememelisin:)
0
lata
(02.09.18)
Türkiye'de yaşayıp bunu yapmayan insan sayısı azdır diye düşünüyorum. Herhangi bir baskıya maruz kalmadan kendi istediğim hayatı yaşayabilmek için ilişkilerime veya genel manada özel hayatıma dair birçok şeyi sakladığım oldu, ya da durumu kurtarmak için yalan söylediğim. Önceleri kötü hissettiğim oluyordu, ama açıkçası beni bunu yapmaya iten şey yine ailemin kendisi. Böyle devam eder bu yüzden.
0
lolita
(02.09.18)
hayatımın %90 nından ailemin haberi yok.
0
paudi
(02.09.18)
Hayatımın %95 inden ailemin haberi yok.
0
rakicandir
(02.09.18)
Hic olmadi. Aninda soylemesem bile bir muddet sonra soylerim. Seffaf olmak iyi geliyor. Hayatim hafifliyor.
0
superfluid
(02.09.18)
eğitimle ilgili hiç olmadı. ama özel hayatımı anlatmam, sakladığımdan değil de özel olduğundan. ne koşullarda çalıştığımı da üzülmesin diye anlatmıyorum :)
onun dışında şeffafız yani hiç yalan söylemem, annem de kararlarımı onaylamasa da saygı duyar. sadece "gerek yok" diye anlatmıyorum anlatmadıklarımı, zaten uzaktayız.
0
pati
(02.09.18)
Üniversitede aobp dahil puanımın hariç olduğuna inandırdım. Aobp dahil burslu kazandığımı söyledim.

Halbuki burssuza yerleşmiştim. Okulun mütevelli heyetiyle görüşüp tam burs aldım. Bedava okudum. Ailem hala bilmez.

Yetti mi, yetmedi.

Okulu 3 sene uzattım. Asistan olarak devam ettiğimi söyledim. Onu da sorunsuz yediler.
0
valentinov
(02.09.18)
bilinmeyen birkaç şey var, evet.
onlar da eğitim hayatımla değil, özel hayatımla ilgili.
0
blatta hiberna
(02.09.18)
yalan söylemek değil belki ama neden aileye ya da herhangi birine karşı %100 şeffaf olunsun ki?

arkadaşlar, binde bir de olsa sadece kendinize kalan şeyler olsun. bir "özel"iniz olsun.
0
fever
(02.09.18)
Egitim hayatimla ilgili olmadi ama bol bol "Burculara ders calismaya" gittim. Iliskimin icinden uzak tutmaya calistim. Annem beni 40 yasinda dogurmus, aramizda cok nesil farki var. Anneme "Sevgilimle bulusuyoruz" dersem, o onu muhallebicide oturuyoruz ve en fazla elimiz ele kaza eseri degiyor olarak dusunuyordu, komsu kizlarindan biri "Muhallebici mi kaldi teyze" dedigi gunden beri pek rahat birakmiyor. Bir de "Her bulusmada cicek aliniyor mu", "Her aydonumunde hediye aliniyor mu" gibi benim hayatta ilgilenmedigim seylere cok fazla anlam yukledigi icin iyice uzak tutuyorum. Sevismem falan iyice kalp krizi sebebi.

Onun disinda da, bayagi bir seyi anlatmiyorum ama saklama gibi degil, "Ne gerek var, niye anlatayim" gibi. Iki sene once bir kiz arkadasimla Buyukada'ya gitmistik, onu soylememisim, ki bilincli falan da degil. Gecen gun arkadasimla karsilasip ondan ogrenmis, sanki bilerek saklamisim gibi arayip hesap sordu. Boyle konularda cok hassas.

Kucuk yaslardan beri hemen hemen her sey yasakti bana. Arkadasin dogum gunune diger arkadaslarim gidemezdi cunku evleri cok uzakti (yuruyerek yarim saat, otobusle 5-6 dakika). Tum arkadaslarim giderdi, ben gidemezdim; izin vermezdi. Arkadaslarim da bu yuzden benimle dalga gecerdi "Sen aslinda 5 yasindasin, evden cikamazsin, ihahaha" diye. Kucuk yasta hem annemi merak ettirmemek hem de arkadaslarin dalga gecmesini onlemek icin yalan soylemeye basladim. Yani, 30 dakika otedeki X sitesinde degil de, 10 dakika otedeki Y sitesinde oturdugunu soyledim dogum gunlerine giderken. O yuzden agirlik hissetmedim pek boyle basit konularda. Su anda da 75 yasinda zaten. Kendi dunyasinda mutlu olsun, bu yastan sonra dunyasini yikmamin anlami yok.
0
aychovsky
(02.09.18)
Olmuş olabilir. Olmamış da olabilir. Tam hatırlamıyorum şu an ama genelde bilirler.
0
Amaranta ursula
(02.09.18)
Okulun uzadığını bir türlü söylemedim fakat yakın zamanda söyleyeceğim onun dışında ise genelde her şeyi anlatmasam da, özellikle bir şey gizlemem.
0
biravekahve
(02.09.18)
Eğitimle ilgili olmadı.
Özel hayatımla ilgili de özellikle gizlemediğim ama bilmedikleri ufak tefek şeyler vardır.
0
olabilir ya da olmayabilir
(02.09.18)
Normalde tuvalete gitsem haber veririm, ailemle paylaşırım ama birkaç şeyde haberlerinin olmadığı şeyler elbette var. Mesela üniversite okurken son iki senemi evde geçirdim. Bir tek annem bildi bunu. Sonra arkadaşlarımın bildiği ama ailemin bilse büyük ihtimalle çok çok büyük hayal kırıklığına uğrayacağı şeyler de var. İşin açıkçası yaptığım şeylerden zerre pişmanlık duymuyorum ama ailemi üzmektense bilmemeleri çok daha iyi.
0
m e b
(02.09.18)
bilmeleri gerekmeyen şeyleri bilmiyorlar. her şeyi bilmeleri gerekmiyor, romantizme gerek yok.
0
Apocalypse
(03.09.18)
eğitim hayatımla ilgili bir şeyler gizlemedim,takdir teşekkür de aldığım oldu,10 zayıflı karne getirdiğimde,üniversitede zaten sana not,sınav soracak halimiz yok dediler, bende sene kaybetmedim gerçi ancak özel hayatımı değil de kendimi anlatmamaya başladım büyüdükçe çünkü aramızdaki uçurum baya büyüdü,onlar bana yaklaşamaz biliyorum bende onlar üzülmesin diye bazı düşüncelerimi anlatmıyorum fakat zorlanmaya başlamadım değil!
0
alobuyrunbenlutfiyefidillioglu
(03.09.18)
bilmeleri gerekip de gizlediğim tek şey var sanırım. onu da onların iyiliği, biraz da kendi rahatım için "şimdilik" saklıyorum. Her şeyi bilmeleri gerekmiyor zaten.
0
aquarium
(03.09.18)
Maalesef mi demeliyim hep doğruyu söyledim. Annem çok takipçiydi zaten. Dersler kousunda da diğer konularda da. Bu sebeple lisede sadece 1,5 sene bir erkek arkadaşım oldu (bu arada birkaç yalan söylemiş olabilirim "arkadaşlarla çıktık" gibi iki başımıza çıktığımız halde. Evlenmeden önce de çok kısa bir flört dönemi yaşadım, yine baskılar yüzünde. Ben şanslıydım ki nokta atışı yapmışım. Yoksa çekilir gibi değil bu baskı. Seneler sonra (ablam bekar) ablama "isteyen yapardı" gibi bir laf söylemişti.
Nu içinde yatsın, çok özlüyorum, ama bu tartışmalarımızı değil.
0
SiyamkedisiZorro
(03.09.18)
Çok var ya, olması da gerek bence her şeyi niye bilsinler ki?

Bazı şeyleri sırf üzülmesinler diye söylemiyorum. Bilmemelerinin onlara veya bana bir zararı yok. Ama bilirseler ben bir sürü dırdırla, onlar da yersiz kaygılarla meşgul olacaklar.

Çok iyi bir yalancı değilim, bazılarını bilmiyormuş gibi yapıyor da olabilirler ama böyle iyi bence.
0
chicha
(03.09.18)
hayatımın %97sinden haberleri yok.

geri kalan %3 de onlarla geçirdiğim mecburi zamana tekabül ediyor. eylül ayında bu oranda bir artış gözleniyor tabii.
0
haykorsamdunyaya
(03.09.18)
Yalan söylemek kitabımda yok.
0
perfectum
(04.09.18)
(13)

höykürerek ağlamalı film tavsiyesi

yuvarlanantencereninkapagi
evet. eski sevgili, unutulmayan aşklar barindirirsa güzel olur.
evet. eski sevgili, unutulmayan aşklar barindirirsa güzel olur.
0
yuvarlanantencereninkapagi
(02.09.18)
das leben der anderen.

doğu almanya'yla ilgili olduğu için ben adını duyduğumda bile ağlıyorum zaten ama konuyla hiç alâkan olmasa bile ağlatabilir. içinde kısmen de olsa aşk teması mevcut. düzenli aralıklarla izlerim, hiç abartmıyorum her izlediğimde çocuk gibi ağlıyorum.

edit: yuh! bence kardiyoloğa bir görün o zaman. ÇÜNKÜ SENİN KALBİN YOK..........
0
der meister
(02.09.18)
@der meister biliyorum filmi ama ağlamak aklımın ucundan bile geçmedi :(
0
🌸yuvarlanantencereninkapagi
(02.09.18)
Me and Earl and the Dying Girl.
0
yirmisantim
(02.09.18)
Ps: I love you :(
0
boyalı kuş
(02.09.18)
(bkz: mar adentro)
0
her gece aç
(02.09.18)
cyrano de bergerac
0
all good things to those who wait
(02.09.18)
Lovers of the arctic circle
Broken circle breakdown (banko)
Like crazy
0
catch the arrow
(02.09.18)
Beaches'de cok aglamistim. Icinde hafif asklar da var ama daha cok arkadaslikla ilgili.
Yine ask degil ama Dancer in the Dark da aglanilasi.
0
aychovsky
(02.09.18)
benim hakikaten kalbim yok galiba, filmlerin birçoğunu izledim ve ağlamanin kıyısından bile geçmedim :')
0
🌸yuvarlanantencereninkapagi
(02.09.18)
Aglamak istedigimde hep canim kardesim filmini izlerim.
0
eksimeksi
(02.09.18)
Me before you :(
0
noraliya
(02.09.18)
500 days of summer
love & other drugs
0
mahmut29
(02.09.18)
dünyanın orta yerinde aşk için ağlıyorum
uzakdoğu filmi
0
basond
(07.09.18)
(11)

Biri sevdiğiniz bir şeyi eleştirdiğinde...

monogram
Selamlar,Diyelim ki birisi sohbet esnasında sevdiğiniz bir şeyi eleştirdi. Nasıl bir tepki veriyorsunuz? Üzülüyor musunuz, savunmaya mı geçiyorsunuz? Gülüp geçiyor musunuz? Sinirleniyor musunuz? Bu sevdiğiniz bir film olabilir, bir mekan olabilir, bir müzik eseri olabilir. Her şey olabilir. Kapalı a
Selamlar,

Diyelim ki birisi sohbet esnasında sevdiğiniz bir şeyi eleştirdi. Nasıl bir tepki veriyorsunuz? Üzülüyor musunuz, savunmaya mı geçiyorsunuz? Gülüp geçiyor musunuz? Sinirleniyor musunuz?

Bu sevdiğiniz bir film olabilir, bir mekan olabilir, bir müzik eseri olabilir. Her şey olabilir.

Kapalı anlatım oldu biliyorum. Ancak atış serbest. Yaşanmış örnekler olursa ayrıca sevinirim.

Teşekkürler.

Edit: imla
0
monogram
(01.09.18)
Valla karşı tarafa, söyleyiş tarzına ve mevzu bahis konuya göre değişiyor. Ama genelde hakliysa "aa evet öyle olabilir" ya da "olsun ben seviyorum " şeklinde tepki veriyorum .
0
Amaranta ursula
(01.09.18)
normalde ailem dışında herhangi bir şeyi körü körüne savunmam. bu bahsettiğin türde durumlarda eleştiriş şeklini izliyorum. eğer eleştirisi hakikaten mantıklı ise kulak kabartıp dinliyorum hatta ateşler nitelikte bir iki karşıt laf atıyorum, vizyonum genişliyor.
ama kulaktan duyma bilgiyle öten birisine karşı tavrım tamamen o anki ruh halime göre yersiz eleştiriyi yerlere çarpmak ile sakinliğimi koruyup konuşmamak arasında değişiyor.
0
bokmuhendisi
(01.09.18)
@amaranta +1

Eleştiri var eleştiri var. Fikrini beyan ediyorsa Eyv ama saldırma amaçlı yapıyorsa ben de saldırırım
0
gazozailacatmauzmani
(01.09.18)
Salaklığın daniskası aslında ama evet genellikle insanları kötü etkileyebiliyor, fazlaca özdeşleştiğimizden ötürü sevdiğimiz şeylerle.
Misal benim oyun konsolu koleksiyonum var sayısını bilmediğim kadar oyunum ve klasik konsolum var artık kişiliğimin bir parçası. Hayatımda fiziksel olarak da bilişsel olarak da epey bir emek vermişim bu konuya, gelip de direkt olarak yav 30 yaşında oyun mu oynanır diyenleri mevzuyu zaten hiç anlamadıklarından ötürü hiç takmıyorum da az çok kültürü bilen birisi retro oyun ile meşgul olmanın fena halde vakit kaybı olduğunu söylediğinde ister istemez direkt olarak bana da değdirmiş oluyor ve alınıyorum elbette.

Genelde insanlar ayrılık yaşadığı konularda anlaşamıyorlar. Anlaşmazlık esnasında karşındakinin mantığını anlayıp katılmamak yerine genellikle yekün olarak karşı çıktığımız için (çıktıkları için) salakça durumlarda kalabiliyoruz zaman zaman. Örneğin X seven ve sevmeyen iki insanın birbirine argümanlarını sunduktan sonra sakin bir şekilde evet anladık birbirimizi dediği çok az yaşanıyor.

Sanırım bu sebeple de ortak ilgi alanı ve zevkler arıyoruz sosyal hayatımızda, anlaşmanın çok bi yolu yok bari aynı şeyleri sevelim de tatsızlık çıkmasın diye :)
0
hedep
(01.09.18)
ben sevdiğim şeylerin eleştirilmesine bayılırım ama her zaman çaktırmam; gevşek görünüyorsun bir noktadan sonra.
kendi içinde mantıklı bir argüman ile eleştiriyorsa kişi, anlatmasını isterim sebeplerini, ufuk açıcı olabiliyor. saçma salak bir şekilde savunuyorsa "sen ne anlarsın tırrek" diyip geçiyorum.
0
Bruce
(01.09.18)
Amaranta + 1

Eleştiriye bağlı. Yakın arkadaşımsa “Tövbe de de çarpılma” ya da “Öyle deme, gölgelerin gücüne gider” diye dalga geçerim.
karikaturistan.files.wordpress.com
Tanıdık biri değilse de “Niye ya, bence güzel”, “Olsun, ben seviyorum” derim.
0
aychovsky
(01.09.18)
çok kişisel alıp savunmaya geçerim.

sırf bu yüzden tavsiye vermez oldum. çünkü o filmle, kitapla, oyunla benim kurduğum ilişki farklı oluyor bu duygu durumuna yakın olmayacak kişilerle paylaşmam.
0
Ufuk
(01.09.18)
"x'i sevenler geri zekalıdır, embesildir, vay efendim armuttur" demediği müddetçe saygı duyarım. ben seviyorum der geçerim.
0
nice tnetennba
(01.09.18)
Sevdiğim/ anlaştığım biriyse zaten doğal şekilde "aaa ben çok severim mesela" diyip sevdiğim taraflarını anlatıyorum.
Diğer türlü birine anlatmak için zaman& çaba harcamıyorum. He he diyip geçiyorum umrumda olmuyor..
0
lambada
(01.09.18)
Pek etkilenmiyorum ben. Ama mantiksiz bir yaklasimla elestirmisse o zaman gicik olurum ve savunmaya gecerim.
Sevdigim şeyleri sahiplenmem fazla, elestrildi diye tehdit olarak algilamam.
0
stavro
(02.09.18)
açıkçası söyleyiş tarzı ve söylediklerine bağlı değişir ama genelde umurumda olmaz ne söylediği zevkler ve renkler derim. Söyledikleri ve tarzı o insanın zeka durumu hakkında bilgi sahibi yapar sadece.
0
basond
(07.09.18)
(21)

Sabahları dişlerinizi

nundu
Kahvaltıdan önce mi fırçalıyorsunuz sonra mı? Her ikisinde de fırçalayan ya da hiç fırçalamayan da belirtebilir tabi.Ben sabah uyanınca çok rezil bir ağız tadıyla uyanıyorum muhtemelen kronik geniz akıntısından dolayı. O yüzden kahvaltıdan önce fırçalamazsam yediğimden keyif almıyorum. Eğer kokma po
Kahvaltıdan önce mi fırçalıyorsunuz sonra mı? Her ikisinde de fırçalayan ya da hiç fırçalamayan da belirtebilir tabi.

Ben sabah uyanınca çok rezil bir ağız tadıyla uyanıyorum muhtemelen kronik geniz akıntısından dolayı. O yüzden kahvaltıdan önce fırçalamazsam yediğimden keyif almıyorum. Eğer kokma potansiyeli olan bi şey yediysem kahvaltıdan sonra da fırçalıyorum ama nadir yani. Sizin?
0
nundu
(31.08.18)
Kahvaltı yapmıyorum o nedenle uyanır uyanmaz
0
kablelvuku
(31.08.18)
evde kahvaltı yapmadan fırçalıyorum. ofise gidip kahvaltı yapıyorum. sonrasında fırçalamıyorum. düşününce baya mantıksız.
0
elorelia
(31.08.18)
Sonra.
0
idonthaveatvset
(31.08.18)
Kahvaltıdan sonra fırçalanmalı.
0
thewhitewolf
(31.08.18)
Kahvaltıdan sonra fırçalıyorum.
0
ms brownstone
(31.08.18)
Sabah kalkınca ağız bakım suyuyla gargara yapıyorum, sonra ağzımı duruluyorum. O kötü tat gitmiş oluyor, insanın ağzı ferahlıyor. Kahvaltıdan sonra da dişlerimi fırçalıyorum.
0
i m cool with that
(31.08.18)
ben de senin gibi yapıyorum. ama zarar vermemesi açısından macunu mümkün olduğunca az kullan derim.
0
ocanal
(31.08.18)
Kahvaltıdan önce, direkt uyandığım gibi. Çünkü güzel bir temizlik hissi veriyor.

Evde kahvaltı yapmıyorum, kahve içip çıkıyorum. Kahveden sonra dişlerimi fırçalamak istemiyorum :( Seviyorum o bazılarının sevmediği ağızda kalan tadı/kokuyu. Dışarıda kahvaltı ettikten sonra fırçalıyorum.
0
buf-e kür
(31.08.18)
hem kahvaltıdan önce hem kahvaltıdan sonra
0
turkuaz
(31.08.18)
Tabiiki önce. Sonra diyenlere bakma.
0
caletti
(31.08.18)
Sabah uyanınca fırçalıyorum ilk. Sonra ofise gelip kahve içiyorum, yine fırçalıyorum. Ağızda kalan kahve tadını sevmiyorum.
İşe gitmiyorsam kahvaltı yapıp öyle fırçalarım.
0
pike
(31.08.18)
Uyanınca fırçalıyorum.
0
hernezıkkımsa
(31.08.18)
Kahvaltıyı geç yapacaksam uyanınca fırçalarım ve ağız suyu ile ağzımı çalkalarım. Kahvaltıyı hemen yapacaksam sonra fırçalarım ve ağız suyu kullanmam. Yatarken ağız suyu kullanmak sabah kalktığınızda oluşan kötü hissi ve kokuyu engelliyor.
0
tahin pekmez yoğurt
(31.08.18)
sonra.
dişçiden geliyorum. kahvaltıdan sonra dedi.
0
lesmiserables
(31.08.18)
Kahvaltiyi evde yapacaksam, kahvaltidan sonra. Kahvaltilik zaman kalmadiysa evden cikmadan once. Iste de macun ve fircam var, ogunlerden sonra fircaliyorum.
0
aychovsky
(31.08.18)
önce.
sonra aynen sizin gibi yapıyorum. kokackokacak bir şey yediysem bir de sonra fircaliyorum. ağzıma da bir sakız atıyorum. değilse güne devam akşam yatmadan önce bir kez daha
0
balik kraker
(31.08.18)
Önce
0
datnet
(31.08.18)
Gece uyumadan önce 1 çay kaşığı karbonatı 1 çay bardağı ılık suda karıştırıp gargara yaparsanız hem ağız kokusunu yok edebilirsiniz hem de dişlerinizi bakterilerinden arındırırsınız.
0
levent bilgen
(31.08.18)
kahvaltıdan sonra fırçalarım.
0
pangea
(01.09.18)
Önce. Benim doktor da dedi ki önce fırçala ki agzinda olusan bakteriler midene gitmesin
0
sen nasıl bir insansın
(13.10.18)
İkisi de.
0
sopiro
(13.10.18)
(24)

üzülünce mideniz bulanıyor mu?

Bruce
aslında üzülmemem gereken, normal bruce'un üzülmeyeceği bir şeye üzülüyorum 2 gündür ve sürekli mide bulantısı halindeyim. yediğimden içtiğimden mi dedim ama farklı bir şey de yemedim.mideye yumruk inmesi böyle bişey mi? hafif stres ve kararsızlık da var. normalde kolaylıkla aştığım şeyler ama hepsi
aslında üzülmemem gereken, normal bruce'un üzülmeyeceği bir şeye üzülüyorum 2 gündür ve sürekli mide bulantısı halindeyim. yediğimden içtiğimden mi dedim ama farklı bir şey de yemedim.
mideye yumruk inmesi böyle bişey mi? hafif stres ve kararsızlık da var. normalde kolaylıkla aştığım şeyler ama hepsi üst üste geldi diye galiba; bilemedim, kötü hissediyorum. uyusam geçicek diye dün uyudum erkenden ama geçmedi de. napıyoruz böyle durumlarda?
edit: hatta o kadar anormal ki normalde böyle durumlarda bile buraya böyle şeyler sormam.
0
Bruce
(31.08.18)
Üzülünce midem bulanmıyor.
0
Amaranta ursula
(31.08.18)
Ohoo hem de nasıl. Kusarım da hatta. Valla sık olan bir şey değil olunca da o an derdim mide bulantısı olmuyor zaten
0
pastörizesüt
(31.08.18)
Sinirle karışıksa evet. Canım hiçbir şey yemek istemez ayrıca
0
Delay Fuze
(31.08.18)
Evet, stres mideye vurur zaten cok anormal bir durum degil sanirim. Bende mide bulantisinin ustune, istahsizlik da yapiyor.
0
yuzır
(31.08.18)
Bknz:Vagus siniri
0
ırene adler
(31.08.18)
Evet bir dönem ben de çok şık yaşadım bu durumu. Özellikle endişem varsa bir konu hakkında kusuyorum da maalesef. Kafada bitirmediğiniz sürece bitmez. Mideniz bulandığında kusun gitsin, rahatlarsınız.
0
black holes in the sky
(31.08.18)
@acemi, hahah yok valla bu konuda en vahşi kapitalist şirketten daha vahşi bir proleterim; kılım kıpırdamaz yamyamlar için. üzülme konusu başka ama o iş değiştirme mevzusunun kararsızlığı da var üst üste gelenler içinde. yarın gidince biraz saçmalayayım en iyisi, beğenmesinler beni.
0
🌸Bruce
(31.08.18)
Bende midede ağrı ve yanma oluyor genelde birseye üzülürsem veya strea yaparsam.
0
havada bulut
(31.08.18)
0
datnet
(31.08.18)
Evet. Çözümü de yok gibi. Gamsız insanlara imreniyorum
0
her gece aç
(31.08.18)
Çok üzüldüğüm durumlarda, ani ve büyük üzüntüde ilk tepkim mide bulantısı.
0
aychovsky
(31.08.18)
Evet. Yemek bile yiyemem. O sorun bitmedikçe çözülmez.
0
biravekahve
(31.08.18)
Midem ağrır evet
0
basond
(31.08.18)
çok üzülürsem kusarım bile.
0
nice tnetennba
(31.08.18)
Benim de bulanıyor.

İş, sosyal ilişkiler, planlar aynı anda boka sarınca iştahım kaçıyor, yediğim yemekten tat alamıyorum. Elimden bir şey gelmiyor, kafamı dağıtıyorum veya spora veriyorum kendimi bir nebze daha iyi hissediyorum.
0
chicha
(31.08.18)
Yemek yiyemem, iştah gider kendimi zorlarsam kusacak gibi olurum :(
0
damla sakızlı dondurma
(31.08.18)
Yok midemi etkilemez hicbir sekilde. Istahim kacar ama bulanti, agri falan olmaz midede.
0
stavro
(31.08.18)
Çok üzüldüğüm içinden çıkamadığım durumlarda mideme bir yumruk iniyor, evet.
Açık havada yürü, yapabiliyorsan koş. İnanıyorsan namaz kıl. Meditasyon yap. Nefes egzersizi filan iyi geliyor.
0
SiyamkedisiZorro
(31.08.18)
Hayır. Çok çok üzgün olduğumda iştahım kesilir ama hayatımda birkaç kere oldu öyle. Biraz gamsızım da. Neyse. Çık yürüyüş yap +1, mümkünse deniz kenarında yürü. Hatta yüzmek de iyi gelir.
İlave: durum geçene kadar alkol de almamanı öneririm.
0
pati
(31.08.18)
En işe yarayacak şeyi unutmuşum. Kedi sev. Kucağına otursun yayılsın, mest olsun, purrlasın, üzüntü müzüntü kalmaz.
0
pati
(31.08.18)
Yok heyecanlanınca ya da aşırı mutluysam bulanır sadece.
0
aquarium
(31.08.18)
sinir stres mide bulantısı yapar. hassas insanlarda daha çok görülür.
çocuklar duymasında selami panik yapınca kusacak gibi olurdu hatırlarsanız :)
0
dafuq
(31.08.18)
Üzülünce midem bulanıyor.
0
sopiro
(31.08.18)
Benim midem yanıyor.
0
nickimin hakkini veremedim
(31.08.18)
(13)

amerikan mutfaklı kedi sahipleri

lucky strike
kedinizin mutfak tezgahına çıkmasına engel olabiliyor musunuz? oluyorsanız internette yazan su püskürtün yok efendim içi su dolu fırın tepsileri hazırlayın önerileri dışında yaptığınız/eğittiğiniz metodlar var mı?ödül maması aldım eğitebilmek için ama benimki hiçbir dediğimi yapmıyor ki ödüllendirey
kedinizin mutfak tezgahına çıkmasına engel olabiliyor musunuz? oluyorsanız internette yazan su püskürtün yok efendim içi su dolu fırın tepsileri hazırlayın önerileri dışında yaptığınız/eğittiğiniz metodlar var mı?

ödül maması aldım eğitebilmek için ama benimki hiçbir dediğimi yapmıyor ki ödüllendireyim yav??
0
lucky strike
(30.08.18)
hic ugrasma biz artik ayni tastan corba iciyoruz,.
0
1917
(30.08.18)
Evi değiştirdik en son buzdolabını açmayı öğrendi piç
Bir de dolapları açıp tabakların üzerinde yatıyordu. Diyeceklerim bu kadar....
0
fasulyek
(30.08.18)
sert bir tonla aşağı deyip aşağıda ödül mamasını uzatırsanız aşağı dendiğinde aşağı inmeye şartlandırabilirsiniz. benzer bir yöntemle oturmayı ve pati vermeyi öğrettim ben (bir ay falan sürdü). ama kurnazlığına gelir de mama yemek için tezgaha çıkmaya başlarsa ne olur bilemiyorum.
0
slow like honey
(30.08.18)
Annem kediyi zamaninda azarladi cok. O da ogrendi cikmamayi ama sadece insan varken. Annem yokken cikiyordu kerata, koseden biri ciktiginda panikleyip yere atliyordu. Sonra biz de saldik artik.
0
aychovsky
(30.08.18)
mutfak tezgahında görmedim hiç hayvanı ama benim masam aşırı yasak ona, ben varken uyuluyor kurala yokken yine çıkıyo göt :D

indirip dötüne falan da vuruyorum ıh kar etmiyor, normalde uslu da benim masa aşırı yasak oldugu için çocuk gibi daha da merak ediyor.
0
hedep
(30.08.18)
internette görmüştüm eleman hareket sensörünü blendera bağlamış. Ne zaman çıkta çat blendir çalışıyor kedi de korkup iniyordu. Öyle öyle öğretmiş.
0
yakuza123
(31.08.18)
Bizde iki kedi var, mutfak tezgahına nadiren çıkıyorlar, çıkmıyorlar desek yalan olmaz o derece nadir.

Bankonun üstüne çıkıyorlar ama sık sık, oradayken de hişt pişt diyince iniyorlar aşağı.
0
chicha
(31.08.18)
kediler genelde sirkeden ve/veya kolonyadan korkarlar, tezgahın kenarlarına sürersen bu caydırabilir. ya da korktuğu, sevmediği bir başka madde ya da koku varsa onu da kullanabilirsin. kolonyadan korkan için biz masadayken yanımıza şişeyi alıyorduk, masanın etrafında sinsice dolaşırken kolonya şişesini sallıyorduk, anlayıp kaçıyordu. tabii bizimki ruh hastası olduğu için 10 dakika sonra yine deniyordu, yine sallıyorduk şişeyi. belki sizinki biraz insan olmayı öğrendiyse 3-5 deneme sonra bırakır.
0
Bruce
(31.08.18)
şimdi aklıma geldi, çıkmasını istemediğiniz yere vicks (kokusu ağır geliyor) sürmek de kısmen işe yarayabiliyor. bizde çıkma sıklığını azaltmıştı.
0
slow like honey
(31.08.18)
Benim kedm bir kere bile çıkmadı mutfak tezgahına, unutmuş olabilirim (14 yaşında) ama sanırım denemedi bile. Ama ablamın iki kedisi de misafir geldiklerinde bir bakıyorum hoop tezgahtalar. Fıs fıs su ile ancak iniyorlar, bir süre sonra o fısfısı eline alınca bile iniyor kerata. Su püskürtmeye neden karşısınız?
0
SiyamkedisiZorro
(31.08.18)
Hareket sensörlü blender çok iyi fikirmiş :)
Amerikan mutfaklı olmayan evimde (mutfak kedilere yasaktı) kapıyı açıp giriyordu mutfağa şerefsizler.
0
pati
(31.08.18)
senede 4-5 kere anca çıkıyordur.

onda da kızmıyorum, gidip güzelce kucağıma alıp severek oradan uzaklaştırıyorum.

ben evde yokken çıkıyorsa bilemem tabii.
ev haftada 2 kere dip köşe temizlendiği için rahatım açıkçası.
0
whatyougetiswhatyoudid
(31.08.18)
@fasulyek
ekrana cayi puskurttum:D

Bizde kedi oldugu zamanlar engel falan olamiyorduk. Mutfak tezgahina ciksa yine iyi, biz yemek yerken masaya atlayip tur atiyordu. O yuzden kedimiz yok uzun zamandir:)
0
stavro
(31.08.18)
(6)

Anne babadan gelen genlerden biri mi seçiliyor?

ya ben lan neyse
şöyle:anneden mavi göz babadan yeşil göz geni geliyor, mavi baskın çıkarsa mavi göz seçiliyor. böyle mi?baskınlık neye göre belirleniyor?yoksa rastgele ya da iki genin karışımı mı oluyor?değilse nasıl?teşekkürler.
şöyle:

anneden mavi göz babadan yeşil göz geni geliyor, mavi baskın çıkarsa mavi göz seçiliyor. böyle mi?

baskınlık neye göre belirleniyor?

yoksa rastgele ya da iki genin karışımı mı oluyor?

değilse nasıl?

teşekkürler.
0
ya ben lan neyse
(30.08.18)
mavi yeşile göre baskın olduğundan bir taraftan mavi bir taraftan yeşil gelirse mavi olur. 2 taraftan yeşil gelmesi için hem anne hem baba yeşil olacak veya onlarda çekinik kalmış olanlar gelecek işte bu kısmı şans. kimde neyin çekinik kaldığını anlamak kolay değil veya çekiniğin sperm veya yumurtada şans bulabilmesi.
0
kelepir
(30.08.18)
Bezelye olmadigimiz icin genetik o kadar basit islemiyor
0
ghilleinthemist
(30.08.18)
Aramizda Genetikci vardir, onlar beni yalanlasin lutfen. Dogrudan Genetik bilmiyorum ama Genetik Algoritma calisiyorum bu sureci simule etmeye calisan. Algoritma su sekilde, simulasyonun dogrulugundan bilenler mudahale ederse sevinirim.

Bu isler 0-1 gibi degil cogunlukla. Bir ozelligin geldigi tek bir gen yok, birtakim genler serisi var sanirim. %50 ana, %50 babadan geliyor. Ornegin, gozu dusunursek kahverengi (k), mavi (m), yesil (y) olsun. Anneninkiler kahverengi ama genleri kkmkky seklinde, baba mavi gozlu ama mmyykm seklinde olsun. Her gen icin %50 olasilik var gibi dusun. Babanin gozu belki boyle cakmak cakmak mavi degil de, hafif feri sonmus mavi gibi olabilir oradaki k yuzunden ya da elaya kacabilir. Baskin karakteri beyaza bir parca siyah atmak gibi dusunebiliriz sanirim. Yani, 5 parca siyaha bir beyaz atsan cok acilmaz ama 5 parca beyaza bir siyah atsan gri olur artik. %50-50 secerken kmkmky seklinde gelirse, kahverengiye yakin ama arada kaynayan yesil-mavi pigmentler yuzunden hafif acik olan bir kahverengimsi/elamsi gibi olabilir. Ya da denk gelip mmyyky gibi bir sey olsun. Bu da "Yesil giyince yesil gorunuyor, mavi giyince mavi gorunuyor" gibi bir goz rengi olabilir. Yani, bir goz rengi komple lonk diye gelmiyor bildigim kadariyla.

Edit: Surada ilgili diyagram var.
i0.wp.com

Edit: Mavi gozlu ebeveynlerden nasil kahverengi gozlu cocuk oldugunu anlatiyor.
genetics.thetech.org

Surada da goz renginin birden fazla gen ve bu genlerin birbirleriyle etkilesimi ile belirlendigini, mavi gozun HERC2 ve OCA genleri tarafindan belirlendigini belirtiyor.
udel.edu
0
aychovsky
(30.08.18)
ghilleinthemist +1 olmakla birlikte basite indirgeyerek açıklamak gerekirse, sistem şöyle işliyor:

Her özellik her insanda 2 gen tarafından belirlenir, bu genlerin karşılıklı durduğunu düşünelim (DNA'daki dizilim mantığı).

Örneğin bir insandaki göz rengini A/a (A baskın[kahverengi], a çekinik[mavi]) geni belirliyorsa bu insanda genler şu şekilde olabilir:
AA, Aa, aa

AA: kahverengi gözlü kişi. Mavi göz geni yok.
Aa: kahverengi gözlü kişi. Mavi göz geni var.
aa: mavi gözlü kişi. Kahverengi göz geni yok (olsa zaten baskın olduğu için gözleri kahverengi olurdu).

Şimdi bu kişi evlenip çocuk yapacağı zaman 46 kromozomlu hücrelerinden 23 kromozomlu üreme hücresi (yumurta veya sperm) üretilecek ve kendisindeki göz genleri ikiye bölünecek. Eğer kişideki (erkek olsun) göz rengi geni Aa ise spermleri sadece A veya sadece a içerecek şekilde olabilir.

Karşı taraf (kadın) aynı mantıkla değerlendirecek olursak yine A veya a geni taşıyan bir yumurta hücresi üretmiş olacağı için,

- spermden gelen gen = a
- yumurtadan gelen = a
----- çocuk mavi gözlü

- spermden gelen gen = A
- yumurtadan gelen = önemsiz
----- çocuk kahverengi gözlü

Eğer kadın AA tipi kahverengi gözlü ise (tıptaki adı da homozigot dominant'tır bu arada) çocuğun mavi gözlü olma ihtimali yok. En fazla babadan "a" geldiyse Aa olabilir, ki bu da çekinik mavi göz geni taşıyan bir kahverengi gözlü çocuk olması anlamına gelir.

Baba: aa
Anne: AA
-- Çocuk: Aa
--- Çocuğun çocuğu: Aa
----- Çocuğun çocuğunun çocuğu: Aa
----------- Tamamen kahverengi gözlü sülale
-------------- 6 kuşak sonra mavi gözlü bir bebek dünyaya gelebilir.

Bunlar aslında lise biyoloji bilgileri. Herhangi bir lise biyoloji kitabından teyit edebilirsiniz. Mendel genetiği olarak da bilinir.
0
gonion
(30.08.18)
Diğer soruyu atlamışım, "baskınlık neye göre belirleniyor?"

Baskınlık aslında karşılıklı gelen 2 genden hangisi kendini gösterebiliyorsa (fenotip) ona göre belirleniyor. Yani göz renginden yola çıktık oradan devam edelim, koyu renkler baskındır çünkü örnekte de verdiğimiz gibi karşısına yeşil veya mavi geldiğinde kahverengiyi etkilemez ve çocuk kahverengi olur. Çocuğun mavi olabilmesi için her iki genin de mavi (a) olması gerekir. Bu yüzden mavi göze (açık renklere) çekinik denir.

Boy uzunluğunda da mesela uzun boy baskın iken kısa boy çekiniktir. Keza koyu renk ve dalgalı (+ kıvırcık) saç baskın iken açık renkli ve düz saçlar çekiniktir. Örnekler çoğaltılabilir. Özetle bir genin baskın mı çekinik mi olduğunu, karşısında kendisiyle aynı gen olmadan kendini ifade edebilme/edememe (fenotipe yansıyıp yansımama) durumuna göre değerlendiriyoruz.
0
gonion
(30.08.18)
Genin promoter kısmının polimeraz enzimine afinitesini (çekiciliği) ne kadar yüksekse gen o kadar baskın oluyor. Diyelim elinde aynı genin A ve a alelleri var, polimeraz bu durumda daha büyük bir oranda A'ya bağlandığı için o alel baskın oluyor.
0
camdan bakinca gordugun adam
(30.08.18)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.