snape i başından beri tanırım
her yıl sonbahar sonu, kış başında güneşsizlikten depresyona giriyorum. normalde de aşırı sıcak ve yakıcı güneşi hiç sevmem ama aksinin daha kötü olduğunu fark ettim. ühühü.evin içinde kendime ışık yaratmak istiyorum. perdeyi açmak, dışarıda durmak veya lambaları filan yakmak beni tatmin etmiyo. oda
her yıl sonbahar sonu, kış başında güneşsizlikten depresyona giriyorum. normalde de aşırı sıcak ve yakıcı güneşi hiç sevmem ama aksinin daha kötü olduğunu fark ettim. ühühü.
evin içinde kendime ışık yaratmak istiyorum. perdeyi açmak, dışarıda durmak veya lambaları filan yakmak beni tatmin etmiyo. odada deli gibi ışık olsun, gözüm gönlüm açılsın istiyorum. ne yapabilirim? ampullerle alüminyum folyolu sistem mi kurayım? odayı mumlarla mı donatayım? çok fazla mum da kullanmak istemiyorum, kuş var, mumun kokusu filan havayı boğucu yapabilir onun için. benim bu aşırı ışığa en azından günde birkaç saat kavuşmam gerekiyo.
napmalıyım?
evin içinde kendime ışık yaratmak istiyorum. perdeyi açmak, dışarıda durmak veya lambaları filan yakmak beni tatmin etmiyo. odada deli gibi ışık olsun, gözüm gönlüm açılsın istiyorum. ne yapabilirim? ampullerle alüminyum folyolu sistem mi kurayım? odayı mumlarla mı donatayım? çok fazla mum da kullanmak istemiyorum, kuş var, mumun kokusu filan havayı boğucu yapabilir onun için. benim bu aşırı ışığa en azından günde birkaç saat kavuşmam gerekiyo.
napmalıyım?
0
spot ışık beni kesmez bence. bu projektör lamba gibi şeyler görüyorum. onlar nasıl çalışıyo, onların olayı ne? mesela şu napıyo, nası yanıyo?
www.hepsiburada.com
ledlisi de var. ne bunun olayı?
www.hepsiburada.com
ledlisi de var. ne bunun olayı?
0
Bu lambalar cayır cayır yanıyor da, onların yakınına oturursan güneş yanığı gibi yanıkların olur.
0
benim aradığım öyle bi şey o zaman. bunlara ayrı ampül mü takıyoruz, kablosu mu var? dışarıda filan görüyorum da nasıl çalıştığını bilmiyorum hiç.
0
Alıntıdır(Evim dergisi-Ocak 2015):"Evlerin çoğunda güneş almayan ve karanlıkta kalan odalarımız vardır.Light Bandit %100 doğal güneş ışığını camlardan alıp fiber kablolar ile istediğiniz odaya taşıyor.Böylece güneş ışığını evde her yerde hissedebilirsiniz."
www.light-bandit.com , 350$ (Ön sipariş)
www.light-bandit.com , 350$ (Ön sipariş)
0
mula
deli olucam hakikaten elbise hayatta giyemem öyle kadın işi ben napcam
deli olucam hakikaten elbise hayatta giyemem öyle kadın işi ben napcam
0
sakın giyme. kot giyeceğine hiç gitme daha iyi. ben erkek halimle ceket giymeden gittim gömlek kumaş pantolon, yaz günü herkes ceket giymiş mal gibi hissettim. tabi 2 saat sonra herkes ceketini çıkarmıştı ama işte o ortamda insan kendini garip hissetmek istemiyor. bence bütün bu balolar falan saçmalık orası da ayrı ama.
0
İlla taşlı tuşlu elbise giymek zorunda değilsin. Ama kesinlikle kot giyme. Tulum giy en kotu.
0
Kafana göre takıl, kim ne derse desin. Ay o bu ne der diye kendin olmaktan uzaklaşma. Kotla da gayet şık olunur. Nasil bi kot olduguna bağlı. Bolum birincisi sinif arkadaşım kotla gelmişti, üstüne şık bi bluzle. Dereceyle mezun olanlara sahnede hediye gibi bir sey verilip rektorle foto cekiniliyor. Ona rağmen öyle gelmisti. Zaten baloda ziyadesiyle düğüne gider gibi olacaksiniz. Mezuniyette rahat takıl sen de nolacak. Ha cok tedirgin olursan kumas pantolon giyebilirsin.
~ kiz da gayet zengin biriydi. Bir sey bulamadi da öyle geldi desem değil. Şu zenginlerin rahatlığını cok seviyorum.
~ kiz da gayet zengin biriydi. Bir sey bulamadi da öyle geldi desem değil. Şu zenginlerin rahatlığını cok seviyorum.
0
Kadınsan neden "kadın işi" diye bir kavram çıkarıp ona takılıyorsun? Erkeksen zaten neden elbise gidiyorsun? Aklım gitti çocuk.
Erkek isen giy kot pantolon. Hayır çifte standart değil. Onun üstüne gömlek ceket giyince yine biraz klasik giyim, şık falan olabiliyor.
Kadın olarak öyle bir şansın yok. Kot ile yapacağın kombinasyonlar günlük giyim olacak hep.
Tabii mezuniyet dediğin mezuniyet balosu olarak kabul ettim. Mandalina kokusu'nun ayrımı belirtmesinden sonra ben de belirteyim dedim.
Erkek isen giy kot pantolon. Hayır çifte standart değil. Onun üstüne gömlek ceket giyince yine biraz klasik giyim, şık falan olabiliyor.
Kadın olarak öyle bir şansın yok. Kot ile yapacağın kombinasyonlar günlük giyim olacak hep.
Tabii mezuniyet dediğin mezuniyet balosu olarak kabul ettim. Mandalina kokusu'nun ayrımı belirtmesinden sonra ben de belirteyim dedim.
0
mezuniyet mi balo mu? mezuniyet ise ben erkek halimle giyinmistim. baloya gitmedim ama gitsem oraya da giderdim. şık giyinmek icin illa elbise(kadin) ya da takim elbise(erkek) giyinmesi gerektigini dusunmuyorum. gayet şık duran kot pantolonlar ve casual gomlekler de var. dugunlerde bile takim giyinmiyorum, hic de garip durmuyor.
0
Kotla gidine o ortama ait değilmiş, o yanındakiler bilmemkaç yıllık arkadaşların değil yabancılarmış gibi hissedeceksin. Rüyanda hiç kendini çıplak görüp utandın mı? Hah, onun gerçek hayat versiyonu oluyor.
Bence de şıkır şıkıdım gibi giyinmeye gerek yok. İnsanlar kotla da eğlenir, maksat kutlamak ve eğlenmekse. Ama o ortamda maksat kutlama ve eğlenmeyi aşıyor bir fersah kadar.
Tuvaletimsi, ağır abiyemsi bir elbise bulmazsın da, günlük hayatta da giyilebilecek ama gecede de sırıtmayacak bir elbise ile gidebilirsin. Şuna yakın bir şey değil de
www.fordress.net
şuna yakın bir şey olabilir
media3.popsugar-assets.com
Hatta daha güzel ve şirin bile olur. Assolist gibi giyinen mezuniyete giden kızları komik buluyorum zaten. Hatta keşke kimse o assolist kıyafetlerini giymese keşke.
O gece için giyilebilecek kotlar daha da ağır kadın işi olabiliyor.
Bence de şıkır şıkıdım gibi giyinmeye gerek yok. İnsanlar kotla da eğlenir, maksat kutlamak ve eğlenmekse. Ama o ortamda maksat kutlama ve eğlenmeyi aşıyor bir fersah kadar.
Tuvaletimsi, ağır abiyemsi bir elbise bulmazsın da, günlük hayatta da giyilebilecek ama gecede de sırıtmayacak bir elbise ile gidebilirsin. Şuna yakın bir şey değil de
www.fordress.net
şuna yakın bir şey olabilir
media3.popsugar-assets.com
Hatta daha güzel ve şirin bile olur. Assolist gibi giyinen mezuniyete giden kızları komik buluyorum zaten. Hatta keşke kimse o assolist kıyafetlerini giymese keşke.
O gece için giyilebilecek kotlar daha da ağır kadın işi olabiliyor.
0
Forevernewden sade tassiz pulsuz bi mini elbise aliyosun bacim. Kotla baloya gidilmez
0
benim mezuniyette takım elbise giymeyen tek adam bendim. keten pantolon üzerine oduncu gömleği ve içine siyah bir tişört giymiştim. sonradan mezuniyet resimlerine bakınca biraz özensiz iş yaptım diye düşünmedim değil. okulu uzatan herifler bile jilet gibi takımlarla gitmişken benim giyim biraz baştan savma olmuş diye düşündüm. üstelik bu benim kız arkadaşın fikriydi.
giyilir ama resmi bir kıyafet olursa daha hoş olur bence.
giyilir ama resmi bir kıyafet olursa daha hoş olur bence.
0
balo değil mezuniyet töreniyse giyin şık bi kumaş pantolon. ne kotu yahu, ilerde iş hayatına atılacaksınız kokteyli yemekli toplantısı boku püsürü olacak kotla mı gideceksiniz? aşın şöyle kadın işi erkek işi olayını, her şeyin bir yeri var.
0
Mezuniyet balosuysa farketmez. MEzuniyet töreniyse zaten pelerin filan vereceklerdir, belli olmayhacak ne giydiğin.
0
giyersin o kadar zor değil. eskiden giymem diyordum ama şimdi kumaş pantolon daha rahat geliyor.
0
john
güneşli bir pazar sabahına mutlu bir şekilde uyandım, kahvaltımı yaptım, türk kahvemi aldım salona geçtim kanalları karıştırırken "Ümit Besen'den okul yolunda"şarkısı denk geldi,içim acıdı o an,değiştirmek istedim değiştiremedim.Hiç yaşamadım böyle bir şey ,zaten erkek lisesi mezunuyum doğru düzgün
güneşli bir pazar sabahına mutlu bir şekilde uyandım, kahvaltımı yaptım, türk kahvemi aldım salona geçtim kanalları karıştırırken "Ümit Besen'den okul yolunda"şarkısı denk geldi,içim acıdı o an,değiştirmek istedim değiştiremedim.Hiç yaşamadım böyle bir şey ,zaten erkek lisesi mezunuyum doğru düzgün kız da yoktu okulda,geçmişe dönüp baktığımda hep içim de bunun eksikliğini duyuyorum
siz de de varmı böye bir şey?
siz de de varmı böye bir şey?
0
eksiklik var tabii de lisenin en güzel kızını alsak örneğin, onun bile o zamanki hali çok kötü ki.
0
Maalesef hayatinda hep ukte olarak kalacak o. Yinede sonradan universitede telafi ettiysen salla gitsin. Bak ben unide de halledemedim daha beter. Zaman geri gelmiyor. Bok gibi gecti gitti genclik, ömür.
0
Lisede hic sevgilim olmadi, inektim +1
Üniversitede acigi kapadim zaten.
Lise aski yasamak ister miydim, emin değilim. Daha sosyal, rahat bi insan olurdum şimdi belki ama eksikliğini bilinçli olarak hissetmiyorum.
Üniversitede acigi kapadim zaten.
Lise aski yasamak ister miydim, emin değilim. Daha sosyal, rahat bi insan olurdum şimdi belki ama eksikliğini bilinçli olarak hissetmiyorum.
0
lisede bir kez aşık oldum ama sevgili olmadık. iki tane de sevgilim oldu, olması gerekiyormuş gibi hissettiğimden hoşlandığım iki kişi. birinden 2 hafta sonra, birinden 4 ay sonra dayanamayıp ayrıldım:) lisede imalı bakışmalarla, konuşmalarla heyecanlanmak yeterli. ilişki yaşamak için fazla erken. benim için öyleydi en azından.
0
ben ilkokuldayken abiler ablalar bana cok yakisikliksin ilerde cok canlar yakacaksin dediler..
ben ortaokuldayken abiler ablalar bana cok yakisikliksin ilerde cok canlar yakacaksin dediler..
ben lisedeyken abiler ablalar bana cok yakisikliksin ilerde cok canlar yakacaksin dediler..
üniversiteye gelene kadar farkedilmeyi bekleyen abazanin tekiydim. ne bana asik olundu ne de ben asik oldum. universitede tek tük iliskim oldu ama yine ask yok.
ben ortaokuldayken abiler ablalar bana cok yakisikliksin ilerde cok canlar yakacaksin dediler..
ben lisedeyken abiler ablalar bana cok yakisikliksin ilerde cok canlar yakacaksin dediler..
üniversiteye gelene kadar farkedilmeyi bekleyen abazanin tekiydim. ne bana asik olundu ne de ben asik oldum. universitede tek tük iliskim oldu ama yine ask yok.
0
ivet +1, hayatım "bu çocuk çok can yakacak" diyen teyzelerle geçti ama kimsenin canını yakmadım ahaha.
lisede inek değildim, bir liseli için hiç fena olmayacak düzeyde farkındalığım vardı ama asosyaldim biraz. arkadaş çevrem vardı ama çok küçük bir gruptuk, onların başka arkadaşları da vardı lakin ben topluluk içine girileceği zaman geri çekilir, "eyw aga ben almiyim" derdim. kendi arkadaş grubumuzda sevgili olmayı düşünebileceğim, çekici bulduğum bir kız yoktu. onun dışında zaten karşı cinsle tanışmıyordum, yani ortamlara girmediğim için bağlantı yoktu. yoksa lisede karşı cinsle iletişim konusunda üniversitedekinden çok daha iyi ve rahattım.
velhasıl lisede hoşlandığım 2-3 kız oldu ama bundan onların haberi bile olmadı çünkü tanımıyordum bile. e hiyerarşi var bi' de, lise 2'deyken 4. sınıf bir kıza aşık olduğun zaman bırak kıza söylemeyi, arkadaşlarına bile söylemiyorsun "öyle iş mi olur amk boşver" diye.
öyle yani. lise dönemimi çok özlüyorum. o zamanlar çok mutluydum. birlikte bir şey yaptığım, karşılıklı "heyecanlaştığımız" bir tane bile kız olmadı ama ben kendim mutluydum. lisedeki halime döneceksem ömür boyu sevgisiz, aşksız yaşamaya razıyım açıkçası. özgüvenli, mutlu, kuul bi' heriftim o zaman. kendimi seviyordum aq kızlar sevmese ne olru ya. çok özledim be.
lisede inek değildim, bir liseli için hiç fena olmayacak düzeyde farkındalığım vardı ama asosyaldim biraz. arkadaş çevrem vardı ama çok küçük bir gruptuk, onların başka arkadaşları da vardı lakin ben topluluk içine girileceği zaman geri çekilir, "eyw aga ben almiyim" derdim. kendi arkadaş grubumuzda sevgili olmayı düşünebileceğim, çekici bulduğum bir kız yoktu. onun dışında zaten karşı cinsle tanışmıyordum, yani ortamlara girmediğim için bağlantı yoktu. yoksa lisede karşı cinsle iletişim konusunda üniversitedekinden çok daha iyi ve rahattım.
velhasıl lisede hoşlandığım 2-3 kız oldu ama bundan onların haberi bile olmadı çünkü tanımıyordum bile. e hiyerarşi var bi' de, lise 2'deyken 4. sınıf bir kıza aşık olduğun zaman bırak kıza söylemeyi, arkadaşlarına bile söylemiyorsun "öyle iş mi olur amk boşver" diye.
öyle yani. lise dönemimi çok özlüyorum. o zamanlar çok mutluydum. birlikte bir şey yaptığım, karşılıklı "heyecanlaştığımız" bir tane bile kız olmadı ama ben kendim mutluydum. lisedeki halime döneceksem ömür boyu sevgisiz, aşksız yaşamaya razıyım açıkçası. özgüvenli, mutlu, kuul bi' heriftim o zaman. kendimi seviyordum aq kızlar sevmese ne olru ya. çok özledim be.
0
lisede de sevgililerim oldu, hatta orta sonda da oldu. olmasa eklikliğini yaşardım. çünkü o cengiz, ümit besen şarkılarını ben de çok severek dinliyorum. ister istemez bir trip durumları da oluyor.
şimdi 'ilk aşkım, sevgilim, liselim benim'i dinledikçe aklıma lisedeki o zamanki sevgilim gelmezse de kolpa duruyor şarkı üzerimde. o yüzden şanslı sayıyorum kendimi. tabii ki olmazsa olmaz değil, nedir yani. ama evet, olması güzeldi.
şimdi 'ilk aşkım, sevgilim, liselim benim'i dinledikçe aklıma lisedeki o zamanki sevgilim gelmezse de kolpa duruyor şarkı üzerimde. o yüzden şanslı sayıyorum kendimi. tabii ki olmazsa olmaz değil, nedir yani. ama evet, olması güzeldi.
0
ivet'e sonsuz artılar verebilirmiyiz. teyzelerden çok arkadaşlar da diyor bunu ama ne aday var hoşlanan var.
0
Lisede inektim + 1 (Hala ineğim ben) Gerçi sevgilim olmuştu, daha doğrusu adı "sevgili" olan bir şeylerim olmuştu. Şimdi düşününce şu an hayatımdaki kişi sevgili ise, o zamanki kişi fasulye gibi bir şeymiş. Olmasaymış eksikliği de olmazmış; çok saçma, çok gereksiz şeylermiş. Lise zaten ergenlikte saçmalamanın dibi olduğu dönem, ilişkiler de ergen saçması oluyor birkaç haddinden olgun kişilerinkiler dışında. 18+ bir şey yaşamamıştım, yaşadığım 18-'yi yaşamasam bile olurmuş, gerek de yokmuş. Düşündükçe "Iyyy, piiii" diyesim geliyor. Zaten bir de vıcık romantik bir insandım; Julia Roberts, Meg Ryan filmleri ile hayatın anlamını bulmaya çalışıyordum. Aman aman, düşman başına, iyi ki geçmiş o dönem. Bir kere "çıkma teklifi" kavramı baştan komikmiş. 20'sinden sonra normal ilişki dediğimiz şeyleri doğrudan yaşayabilirmişim.
0
abi kusura bakma ama türkçe çok zayıf sende. o başlık nedir yahu.
cevap: bende yok öyle bir şey.
cevap: bende yok öyle bir şey.
0
bu konuda rekor bana ait liseden sonra 2 üniversite ortamında bulundum. hayatımda hiç aşık olmadım. sevgilim de olmadı hiç :D
0
Lisede ben de olmadim kimseye asik. Lisede kimseyle sevgili de olmadim. Zaten lisedeyken ergendim, hemen hemen butun kizlardan hoslaniyordum, dolayisiyle birine asik olmam olanaksizdi. Biz kiz bana asik oldugunu soylemisti o zamanlar, onla da sevgili olmadim, derken lise bitti.
Eksiklik hissediyor musun dersen, lise eglenceli gecti benim icin, hicbir seyin eksikligini hissetmiyorum o donemden. Ama biraz dangalaktim.
Lise 1'de inektim ama kendini ortamdan soyutlamis inek degildim. Sifin en caliskani etiketi bana aitti. Lise 1'den sonra ani bir boslayis ve vurdumduymazlikla o sifati kaybettim. Hiperaktiflik-delilik karisimi bir hal ile gunler gunleri kovaladi. Butun bu donemler icerisinde sevgili diye bir olay yoktu.
Eksiklik hissediyor musun dersen, lise eglenceli gecti benim icin, hicbir seyin eksikligini hissetmiyorum o donemden. Ama biraz dangalaktim.
Lise 1'de inektim ama kendini ortamdan soyutlamis inek degildim. Sifin en caliskani etiketi bana aitti. Lise 1'den sonra ani bir boslayis ve vurdumduymazlikla o sifati kaybettim. Hiperaktiflik-delilik karisimi bir hal ile gunler gunleri kovaladi. Butun bu donemler icerisinde sevgili diye bir olay yoktu.
0
türkiyenin en iyi ve sosyal liselerinden birinde okudum. Kendimde çok dışa dönül ve bilinen biriydim. İlişkim olmadı,arayışım da..karşı cinsi tanıyıp uğraşmak yerine kısa gilm festivallerini takip edip felaefe sempozyumlarına katılırdım. Sanat,kültür ve beyoğlu ile tanıştım. Sonrasında unv de güzel bi ilişki yaşadım..
Çok da mutluyum,iyiki lisede ilişkim ya da sevdiğim biri olmamış. Ha tabi platonik kovaladıklarım olmadı değil o ayrı ;)
Çok da mutluyum,iyiki lisede ilişkim ya da sevdiğim biri olmamış. Ha tabi platonik kovaladıklarım olmadı değil o ayrı ;)
0
Lisede platonik aşık oldum, acı çektim falan. Hiç sevgilim olmadı, onu bırak 21 yaşına kadar sevgilim olmadı. Ben "oğlum üniversitede kızlar teklif ediyormuş lan" geyiğine az da olsa inanıyordum.
Mini itiraf, liseli kızlara ilgi duyuyorum. Liseyi "boş" geçmiş olmamdan kaynaklandığını düşünüyorum. En azından beni seven biri olsaydı, benim sevdiğim biri olsaydı, elini falan tutup öpseydim yeterdi o zaman zaten. Çocuktum o zaman.
Mini itiraf, liseli kızlara ilgi duyuyorum. Liseyi "boş" geçmiş olmamdan kaynaklandığını düşünüyorum. En azından beni seven biri olsaydı, benim sevdiğim biri olsaydı, elini falan tutup öpseydim yeterdi o zaman zaten. Çocuktum o zaman.
0
sehpa fx350
herhangi bir dinden bahsetmedi. yani o yaşa kadar din, tanrı namına hiçbir şey bilmiyorsunuz. etrafta gördüğünüz bunları çağrıştıran ibadethane tarzı yapıları da 25 yaşına geldiğinizde, ilk defa size bunlar açıklandığında anlamlandırdınız. size dinler anlatıldı, kitaplardan bahsedildi, tabi ki kitap
herhangi bir dinden bahsetmedi. yani o yaşa kadar din, tanrı namına hiçbir şey bilmiyorsunuz. etrafta gördüğünüz bunları çağrıştıran ibadethane tarzı yapıları da 25 yaşına geldiğinizde, ilk defa size bunlar açıklandığında anlamlandırdınız. size dinler anlatıldı, kitaplardan bahsedildi, tabi ki kitaplar ve ilahi ve ilahi olmayan tüm dinlerden de kısa kısa özet geçildi ve tüm kaynaklara nerden nasıl ulaşacağınızı öğrendiniz. bu durumda din konusuna bakış açınız nasıl olurdu?
0
Bunu çok düşünmüşümdür. Şuan inançlı biri değilim ama ozaman muhtemelen muhteşem araştırmalara girişip birine inanmaya başlardım. İnsanların içlerinde bir boşluk olur ve bunu doldurmaya çalışırlar hayat boyu. Muhtemelen odurumda bunu yanlış yerlerde arayıp çok dindar biri olurdum.
0
"çılgın mısınız lan bunların gerçek olabileceğine nasıl inanabiliyorsunuz?" derdim. hıristiyanların afrika'da kabile kabile gezip, dinlerini pazarlamayı nasıl başardıklarını, ne anlatıp da kanmalarını sağladıklarını hep merak ederim mesela.
0
etrafta ibadethaneler varsa ve biz fanusta yaşamıyorsak öyle bir şey mümkün olmayacaktır. onu geçtim, insan ille düşünür "nereden geldim, nasıl var oldum" diye; ister dini, ister biyolojik bir sebebe dayandırsın bunu, ille düşünür orijinini.
cık, olmamış bu soru.
cık, olmamış bu soru.
0
ben tüm hayatını fiziğin "eylemsizlik" kuralına göre yaşayan biri olarak bişey yapmaz aynı devam ederdim muhtemelen. böyle gelmiş böyle gider hesabı.
0
böyle bir şeyin var olması zaten fazla ütopik. önemli olan bu koşullar sağlandığında ne düşündüğümüz. okul kitapların hangisinde yazıyor ki erkeiği tanrı çamurdan yarattı, kadını da onun sol kaburgasında diye? biyoloji kitaplarına ne yazıyorsa o. zaten telvizyonda ve dışarda bu konuda insanları manipule etmeye çalışan o kadar çok insan var ki. işte bu soruda bunların hepsini görmezden geliyoruz. odaklanmamız gereken sonradan kendi çabamızla öğrendiğimiz dogmalara ne kadar bağlanıyor olduğumuz.
0
Ben agnostiğim. Fakat çevremdeki dincilerden yola çıkarak net bir şekilde şunu söyleyebilirim, bu kişiler çok kesin bir şekilde kendilerine anlatılan dini yoksayar, inananları yanlış yolda olmakla suçlarlardı.
Sadece o dinin mensubu ailede doğdu diye o dine mensup inananların %90'ı. Yani koyu bir şekilde savunma yapan bu kişiler mensup oldukları bu dinin kitabını bile okumuyor genelde.
Örneğin anne ve babam. Babam tamamen müslüman ailede doğup onun kültürü ile büyümüş birisi. Bayram hariç namazı yok. Annem kuran'ı birden fazla kez okumuş, namaz kılan biri. Annem eskiden babam gibiydi. Sonra böyle oldu. Agnostik olduğumdan ikisi ile de kavga ettim. Adeta saldırdılar. Fakat en serti babamdan oldu. Hakaretlere vardı. Babam hristiyan ya da ateist bir ailede doğmuş olsaydı birebir aynı şekilde onu savunacaktı. Annem de babam da kötü insan ya da yobaz. Değiller. Türlerinin (müslüman oluyor bu bizim toplum için) başarılı birer örnekleriler.
İnsanların yapıları böyle. Çoğunluk sorgulamadan ilk verileni kabul edip, sonradan sorgulamaya ve yeni gelenlere karşılar. Bunun ırk ve coğrafya ile alakası yok.
Sadece o dinin mensubu ailede doğdu diye o dine mensup inananların %90'ı. Yani koyu bir şekilde savunma yapan bu kişiler mensup oldukları bu dinin kitabını bile okumuyor genelde.
Örneğin anne ve babam. Babam tamamen müslüman ailede doğup onun kültürü ile büyümüş birisi. Bayram hariç namazı yok. Annem kuran'ı birden fazla kez okumuş, namaz kılan biri. Annem eskiden babam gibiydi. Sonra böyle oldu. Agnostik olduğumdan ikisi ile de kavga ettim. Adeta saldırdılar. Fakat en serti babamdan oldu. Hakaretlere vardı. Babam hristiyan ya da ateist bir ailede doğmuş olsaydı birebir aynı şekilde onu savunacaktı. Annem de babam da kötü insan ya da yobaz. Değiller. Türlerinin (müslüman oluyor bu bizim toplum için) başarılı birer örnekleriler.
İnsanların yapıları böyle. Çoğunluk sorgulamadan ilk verileni kabul edip, sonradan sorgulamaya ve yeni gelenlere karşılar. Bunun ırk ve coğrafya ile alakası yok.
0
e böyle toplumlar var hiçbir şeye inanmayan adam bir şekilde başka bişiye inanıyordur, ahlak, iyilik, kötülük vs gibi ona devam eder. oo biri dedi cehennem diye bir yer varmış hepimiz yanacakmışız ben namaza başliyim pazarlarıda kiliseye giderim buda dan af dilerim falan diye düşünmüyor onlar.
0
açık konuşayım, o yaşa kadar hiç duymayıp ondan sonra duysam "voaaa" der ve etkilenip karıştırırdım biraz. dinin hiç olmadığı bir yerdeysem eğer, dinin sebep olduklarını da bilmezdim ve dolayısıyla "allahuakbağğaarr" diyerek kafa kesen müslüman imajı oluşmazdı kafamda, veya ramazan'da yemek yediği için dayak yiyenler...
fazlasıyla mistik ve ilginç bulduğum için kesinlikle incelerdim. karakter olarak birilerine yaslanmaya, daha "güçlü" bir şeye ait veya onun korumasında hissetmekten hoşlanmaya yatkınımdır. dolayısıyla "olm allah varmış lan" deyip bir dine mensup olurdum gibime geliyor, mevcut karakterimi göz önüne alırsak.
işin açığı, çok dindar bir ailede büyümeseydim yine hala "sözde" de olsa müslüman olurdum diye düşünüyorum. ancak çocukken din hakkında çok fazla şey okumak ve görmek zorunda bırakılınca, bu dincilerin cartların curtların kamplarına ve okumalarına falan gönderilince zamanla soğudum ve nihayetinde istifamı verip çıktım.
fazlasıyla mistik ve ilginç bulduğum için kesinlikle incelerdim. karakter olarak birilerine yaslanmaya, daha "güçlü" bir şeye ait veya onun korumasında hissetmekten hoşlanmaya yatkınımdır. dolayısıyla "olm allah varmış lan" deyip bir dine mensup olurdum gibime geliyor, mevcut karakterimi göz önüne alırsak.
işin açığı, çok dindar bir ailede büyümeseydim yine hala "sözde" de olsa müslüman olurdum diye düşünüyorum. ancak çocukken din hakkında çok fazla şey okumak ve görmek zorunda bırakılınca, bu dincilerin cartların curtların kamplarına ve okumalarına falan gönderilince zamanla soğudum ve nihayetinde istifamı verip çıktım.
0
türkiye gibi bir coğrafyada yaşıyorum. o konuda sıfır olsam bile allah'ın günü beş vakit ezan sesi duyuyor ve cami görüyor olurdum. ister istemez de gider sorardım bu iş neyin nesidir diye.
bir şekilde inanma ihtiyacı, dayanılacak bir kudret aramaya iterdim kendimi de 25 yaş da çok uç bir örnek olmuş. bari 15-16 deseydin.
zorlamayım, bu coğrafyada yine müslüman olurdum. gevur ellerinde doğsaydım da kuvvetle muhtemel gayrimüslim olacaktım.
bir şekilde inanma ihtiyacı, dayanılacak bir kudret aramaya iterdim kendimi de 25 yaş da çok uç bir örnek olmuş. bari 15-16 deseydin.
zorlamayım, bu coğrafyada yine müslüman olurdum. gevur ellerinde doğsaydım da kuvvetle muhtemel gayrimüslim olacaktım.
0
yanlış bilmiyorsam islam'a göre din size tebliğ edilmediği zaman sorumlu değilsiniz, yani dinden kitaptan hiç haberi olmayan biri ahirette soruları köprüyü falan pas geçebilecek
www.youtube.com
işte bu ilk kabilelerdeki gibi olmak isterdim, konuyu bilmemek en güzeli o yüzden durduk yere biri bana gelip dini anlatsa, sorumluluk altına soksa ben de kuran okuyup yukarıdaki olayı öğrensem bir dini seçmeden önce beni dinle tanıştıran kişiyi ateşe verirdim ondan sonra da birini seçip kaybolan yılların korkusuyla yobaz olurdum ondan sonra din kardeşimi yaktığım için pişman olup tövbe eder bu sefer de inanmayanları ateşe verirdim
www.youtube.com
işte bu ilk kabilelerdeki gibi olmak isterdim, konuyu bilmemek en güzeli o yüzden durduk yere biri bana gelip dini anlatsa, sorumluluk altına soksa ben de kuran okuyup yukarıdaki olayı öğrensem bir dini seçmeden önce beni dinle tanıştıran kişiyi ateşe verirdim ondan sonra da birini seçip kaybolan yılların korkusuyla yobaz olurdum ondan sonra din kardeşimi yaktığım için pişman olup tövbe eder bu sefer de inanmayanları ateşe verirdim
0
25 yaşına kadar değil de bayağı bir yaşıma kadar ben de dinle ilgili bir şey görmedim. Çocuklar arasında oyunlarda konuşulmazdı, evde de konuşulmazdı. En yakın cami de uzaktı, çok ezan da duymazdım. konusma ben konusuyorum daha bitirmedim'in dediği gibi çok da bir açıklama almazdım sorsam bile. Açıkçasoı Taş Devri, Casper falan varken de ilgimi çekmezdi ve umrumda olmazdı hiç. Çevremde de çok inançlı insan yoktu. Sadece bir komşumuzun kızı "Okula gidiyorum" demişti, defterinde "İmanın Şartları" falan yazıyordu. Anneme sormuştum, "Niye Ayşe ile bizim derslerimiz aynı değil" diye; o da "O Kuran kursuna gidiyordur" demişti. "Peki, o da ona gitsin" diye de sallamadım.
İlkokul öğretmenimiz ateistti (bunu bir 10 yıl sonra anladım), ortaokulda din dersine Coğrafya, Fizik öğretmenleri falan girer, bizi boş bırakırlardı veya kitap okuma dersleri olurdu; sessiz sessiz kütüphaneden aldığımız kitapları okurduk. Lisede ise Müzik öğretmeni giriyordu, o da solcu, sendikalı ve ateistti. Hafta sonu senfoni orkestrası konserlerine ve konçertolara gidersek Din 5 gelirdi, gitmezsek 4. Orta Öğretim Başarı Puanı önemli olduğu için giderdik. Sonrasında da bize akımları, bestecileri falan anlatırdı öğretmen. Genelde onu da dinleyen olmazdı da, benim hoşuma giderdi. Lise sondayken, bu sefer Matematik öğretmeni girdi derse. O da "ÖSS'ye çalışın hadi" der, bırakırdı. Bu konuda sadece bir yaz tatilinde 10 dakikalık bir konuşma geçmişti yaz tatilinde arkadaşlarımla. Bir arkadaşım "Ben inanmasam da olur bence, hayatımda bir şey değişmez" demişti, başka bir arkadaş "Yok, ben inanmak istiyorum" demişti. İkisine de katılanlar katılmayanlar oldu; sonra yakantop oynamaya devam ettik, konu da orada kapandı.
Sonuç olarak, üniversiteye geldiğimde din bilgim "Günde 5 kere ezan okunuyor. Bazı insanlar oruç tutuyor, bazı insanlar tutmuyor. Tutana da tutmayana da saygı göstermek gerek"ten öte değildi. Açıkçası merak etmemiştim de, umrumda değildi. Hayatımda bir boşluk hissetmedim, "Nereden geldik, nereye gidiyoruz" sorularının cevaplarını bilmesem bile bu tarz tartışmalar ortaokul-lise yıllarımda bazı derslerde yapılmıştı ve birtakım belgeseller izlenmişti. Aldığım cevap tatmin etmemişti ama açıkçası alternatiflerinden daha mantıklı geliyordu. O da bir sonuca bağlanmadı ve bağlanmasını beklemiyorum da.
Diyelim ki şu saatten sonra elime bilcümle kutsal kitaplar geçti. İki şey yapabilirdim sanırım. İlki makale hakemliği yapan insanım, kitapları da oturur değerlendirirdim. Büyük olasılıkla "Bu nereye dayanıyor", "Kaynak göster", "Kanıtla" gibi çizgiler çekebilirdim. İkincisi ise, ki büyük olasılıkla bunu yapardım, okur okur, "Bunun burası güzelmiş, şunun şurası güzelmiş. Dur bakayım bunlar nasıl oluyor" bilcümle dinlerden bir aranjman yapardım.
İlkokul öğretmenimiz ateistti (bunu bir 10 yıl sonra anladım), ortaokulda din dersine Coğrafya, Fizik öğretmenleri falan girer, bizi boş bırakırlardı veya kitap okuma dersleri olurdu; sessiz sessiz kütüphaneden aldığımız kitapları okurduk. Lisede ise Müzik öğretmeni giriyordu, o da solcu, sendikalı ve ateistti. Hafta sonu senfoni orkestrası konserlerine ve konçertolara gidersek Din 5 gelirdi, gitmezsek 4. Orta Öğretim Başarı Puanı önemli olduğu için giderdik. Sonrasında da bize akımları, bestecileri falan anlatırdı öğretmen. Genelde onu da dinleyen olmazdı da, benim hoşuma giderdi. Lise sondayken, bu sefer Matematik öğretmeni girdi derse. O da "ÖSS'ye çalışın hadi" der, bırakırdı. Bu konuda sadece bir yaz tatilinde 10 dakikalık bir konuşma geçmişti yaz tatilinde arkadaşlarımla. Bir arkadaşım "Ben inanmasam da olur bence, hayatımda bir şey değişmez" demişti, başka bir arkadaş "Yok, ben inanmak istiyorum" demişti. İkisine de katılanlar katılmayanlar oldu; sonra yakantop oynamaya devam ettik, konu da orada kapandı.
Sonuç olarak, üniversiteye geldiğimde din bilgim "Günde 5 kere ezan okunuyor. Bazı insanlar oruç tutuyor, bazı insanlar tutmuyor. Tutana da tutmayana da saygı göstermek gerek"ten öte değildi. Açıkçası merak etmemiştim de, umrumda değildi. Hayatımda bir boşluk hissetmedim, "Nereden geldik, nereye gidiyoruz" sorularının cevaplarını bilmesem bile bu tarz tartışmalar ortaokul-lise yıllarımda bazı derslerde yapılmıştı ve birtakım belgeseller izlenmişti. Aldığım cevap tatmin etmemişti ama açıkçası alternatiflerinden daha mantıklı geliyordu. O da bir sonuca bağlanmadı ve bağlanmasını beklemiyorum da.
Diyelim ki şu saatten sonra elime bilcümle kutsal kitaplar geçti. İki şey yapabilirdim sanırım. İlki makale hakemliği yapan insanım, kitapları da oturur değerlendirirdim. Büyük olasılıkla "Bu nereye dayanıyor", "Kaynak göster", "Kanıtla" gibi çizgiler çekebilirdim. İkincisi ise, ki büyük olasılıkla bunu yapardım, okur okur, "Bunun burası güzelmiş, şunun şurası güzelmiş. Dur bakayım bunlar nasıl oluyor" bilcümle dinlerden bir aranjman yapardım.
0
Simdiyle ayni olurdu. Zira dediginiz durumu 17 yasimdayken kendi kendime uyguladim. En bastan arastirdim, dusundum, sorguladim ve secimimi yaptim.
0
çocukluğumun net hatırladığım kısımları var, o zamanlar ben animisttim. islamcılar, hacı dedem, anam babam, laik tcnin din hocaları, zorunlu din müfredatları vs cayırtı yapmasaydı bildiğin şamanist olurdum o kadar zamanda.
muhtemelen şimdiki gibi ateist olmazdım. ya da çok geç evrelerde olurdum. ama kurumsal tektanrılı dinleri pek benimseyeceğimi falan sanmıyorum.
muhtemelen şimdiki gibi ateist olmazdım. ya da çok geç evrelerde olurdum. ama kurumsal tektanrılı dinleri pek benimseyeceğimi falan sanmıyorum.
0
raskolnikov2
http://webtv.hurriyet.com.tr/haber/yakalanacaklarini-anlayinca-5-kattan-atladilar_106229?hid=28146320Videonun en sonunda binayı da gösteriyor. Ölmemelerine şaşırdım. Hadi biri bi kuvvet atladı. İkincisi de atlıyor. Sonra maymuna dönüyorlar, düz yolda yürüyemiyorlar.Bu hırsızlarda gerçekten deli cesa
webtv.hurriyet.com.tr
Videonun en sonunda binayı da gösteriyor. Ölmemelerine şaşırdım. Hadi biri bi kuvvet atladı. İkincisi de atlıyor. Sonra maymuna dönüyorlar, düz yolda yürüyemiyorlar.
Bu hırsızlarda gerçekten deli cesareti var. Aramızda hırsızlarla ilgili anısı olan var mı? Tabii Allah kimsenin başına vermesin.
Videonun en sonunda binayı da gösteriyor. Ölmemelerine şaşırdım. Hadi biri bi kuvvet atladı. İkincisi de atlıyor. Sonra maymuna dönüyorlar, düz yolda yürüyemiyorlar.
Bu hırsızlarda gerçekten deli cesareti var. Aramızda hırsızlarla ilgili anısı olan var mı? Tabii Allah kimsenin başına vermesin.
0
İki kere girdi farklı eve. İlkinde ben bacak kadar veletken ev de sahil beldesinde site içi gelmiş her yeri dağıtmış anneannemden kalma gözlüğü de alıp gitmiş
İkincisi baya tuhaf. Ev yaptırdık biz bahçede eğitimli köpek var evin en hafif uykusuna sahip insanım ben uyanırım hepimize bayıltıcı sprey.
Çok bişey almamış da
Eger uyanık olsaydık evde üç siyah kuşak adamlar sağ çıkamazdı sanırım.
Ya her gece korkarak uyuyorum şimdilerde :(
İkincisi baya tuhaf. Ev yaptırdık biz bahçede eğitimli köpek var evin en hafif uykusuna sahip insanım ben uyanırım hepimize bayıltıcı sprey.
Çok bişey almamış da
Eger uyanık olsaydık evde üç siyah kuşak adamlar sağ çıkamazdı sanırım.
Ya her gece korkarak uyuyorum şimdilerde :(
0
bizim mahallede de bir tane hırsız vardı. bir keresinde o da 5. kattan atlamış ölmemişti. kafasına 20 dikiş atmışlardı. yani bu hırsızlarda genetik herhalde atlama huyu.
0
benim değil ama komşumuzun evine girmişti evin kızının da su içmeye kalkası tutmuş...
kıza bıçak çekmiş, kız çığlık çığlığa, ev halkı uyanmış, bıçağı boynuna dayamış, polisi filan da arayamamışlar haliyle.
kız bi süre boynunda bıçak iziyle ve kısık sesle dolaştı.
o gün bugün babamdan kesin emir var, hırsız girse de, fark etsek de sesimizi çıkarmayacağız :)
o değil de zaten gece ışık hiç sönmez, ben çok az uyuyorum ne ara beni uyurken bulacak bilemem, ben uyanıkken hırsız gelirse napacaksam:D evde tekim, kadınım. bi de deli cesareti bende de var.
kıza bıçak çekmiş, kız çığlık çığlığa, ev halkı uyanmış, bıçağı boynuna dayamış, polisi filan da arayamamışlar haliyle.
kız bi süre boynunda bıçak iziyle ve kısık sesle dolaştı.
o gün bugün babamdan kesin emir var, hırsız girse de, fark etsek de sesimizi çıkarmayacağız :)
o değil de zaten gece ışık hiç sönmez, ben çok az uyuyorum ne ara beni uyurken bulacak bilemem, ben uyanıkken hırsız gelirse napacaksam:D evde tekim, kadınım. bi de deli cesareti bende de var.
0
Hırsız değil de, yaklaşık bir ay önce kapkaça uğradım. Hiçbir şeye içim yanmadı da, 3 günlük telefona çok üzüldüm. Adama "Canımı al, telefonumu alma" diye bağırdığımı hatırlıyorum. Adama tekme attım, çanta savurdum ama o iki el, ben tek el yüklenince o güçlü oldu ve koşturmaya başladı çantamla. Ben çığlık atarak peşinden koştum. Yolda çantamı attı, biraz sonra da cüzdanımı. İki kişi sesimi duydu. Adamın peşine düştüler. Ben o sırada attıklarını toplamaya döndüm. Sokağın sonu bir kavşak, kavşağın karşısında da bir kokoreççi var ve bir taksi şoförü yemek yiyor. Kapkaççı ona gidip "Abi, annem ölüyor. Çabuk hastaneye!" diye yakındaki bir hastaneye götürmüş. Bana yardım amaçlı peşinden koşan iki kişi taksi plakasını almışlar ve taksi durağını tanıyorlarmış. Durakta anons geçildi "213 plakalı araçta kapkaççı var" diye, şoför "Yok, benimkinin annesi ölüyor" demiş baskonuştan.
Durağa ulaşınca şoförü cepten aradım, "Yok abla, sen yanlış anlamışsın. Çocuğun annesi ölüyormuş, ben hastaneye bıraktım. Yolda telefonu elinden düşürmedi zaten" dedi. "O telefon benim, benden çaldı" deyince, "Abla, beni de kandırdı. Gider getiririm hemen şimdi onu. Beni kandırmak ne demekmiş gösteririm" dedi. Peşine 4 taksi daha katıldı arama ekibi olarak, bulamadılar tabii ki. Adam durduğu yerde durmuyor.
Karakolda taksi şoförü ile birlikte sabaha kadar ifade verpi eşgal belirledik. Bana saldıran kişi sarışın-kumral arası, 175-180 boylarında ve 20-25 yaş arasındaydı.Sırf bu tarife uyan 792 kapkaççı vardı. Polis "Esmer deseydiniz 5000, 13-18 yaş deseydiniz 20000 kişi çıkardı" dedi. Tiplerine baktığımda bir 40-50'si dışında normal üniversite öğrencisi tipliydiler. Polis onların zaten çoğunun düşük ücretli işlerde çalıştığını, daha fazla para kazanmak için akşamları kapkaççılık yaptıklarını söyledi. Şoför çok gördüğü ve bol bol konuştuğu için o daha iyi anlatabildi. Kaşı, gözü gibi bilgilerin dışında, "Üstünde uzun zamandır gözümün olduğu ama pahalı olduğu için alamadığım bir mont vardı" deyip markasını ve tüm ayrıntıları verdi montunun.
Geçen gün işten geç dönerken yanımda bir adam yakın ve hızlı olarak geçti. Nasıl korktuysam adamın kafasına elimdeki dosyayı geçiriyordum. Sonra o beni korkuttuğu için, ben ona saldırmaya çalıştığım için özür diledik birbirimizden.
Durağa ulaşınca şoförü cepten aradım, "Yok abla, sen yanlış anlamışsın. Çocuğun annesi ölüyormuş, ben hastaneye bıraktım. Yolda telefonu elinden düşürmedi zaten" dedi. "O telefon benim, benden çaldı" deyince, "Abla, beni de kandırdı. Gider getiririm hemen şimdi onu. Beni kandırmak ne demekmiş gösteririm" dedi. Peşine 4 taksi daha katıldı arama ekibi olarak, bulamadılar tabii ki. Adam durduğu yerde durmuyor.
Karakolda taksi şoförü ile birlikte sabaha kadar ifade verpi eşgal belirledik. Bana saldıran kişi sarışın-kumral arası, 175-180 boylarında ve 20-25 yaş arasındaydı.Sırf bu tarife uyan 792 kapkaççı vardı. Polis "Esmer deseydiniz 5000, 13-18 yaş deseydiniz 20000 kişi çıkardı" dedi. Tiplerine baktığımda bir 40-50'si dışında normal üniversite öğrencisi tipliydiler. Polis onların zaten çoğunun düşük ücretli işlerde çalıştığını, daha fazla para kazanmak için akşamları kapkaççılık yaptıklarını söyledi. Şoför çok gördüğü ve bol bol konuştuğu için o daha iyi anlatabildi. Kaşı, gözü gibi bilgilerin dışında, "Üstünde uzun zamandır gözümün olduğu ama pahalı olduğu için alamadığım bir mont vardı" deyip markasını ve tüm ayrıntıları verdi montunun.
Geçen gün işten geç dönerken yanımda bir adam yakın ve hızlı olarak geçti. Nasıl korktuysam adamın kafasına elimdeki dosyayı geçiriyordum. Sonra o beni korkuttuğu için, ben ona saldırmaya çalıştığım için özür diledik birbirimizden.
0
Yaklaşık on sene önce evimize yatak odamıza girdiler. Giriş katta oturuyorduk. Kuş kadar hafiftir uykum ama baş ucuma kadar gelmişler duymamışım sprey sıkmışlar zannımca. Neyse biz uyurken birden ilk ben sonra eşim uyandı bi baktık odada bir adam deri montlarımızı katlıyor. Eşim bir fırladı ben çığlık üstte annemler oturuyor. Adam bizi. Odanın kapısını tuttu kapının kolunu bırakmıyor duvardan kuvvet alıyor kapı onun yönüne avantajlı eşim çekti o çekti kapıyı açtıramadık sonra sn ler içinde adam kapıyı bıraktı.
Biz peşindeyim girdiği camdan atladı arkasına eşimde atladı. Ama şansa öle bir sis vardıki hırsızın sağamı solamı döndüğünü bile görmedik.arabayla sokak sokak dolaşmıştı eşim bişey bulamadı.
Hırsız baş ucumuzdaki telefonları almış çantaşarı almış en son deri montlara döndüğünde biz farkettik. Çantamı parayı alıp bir köşeye atmıştı komşuşar bulmuştu.
Heryerde simsiyah parmak izleri vardı ama polis bu izlerden bişey çıkmaz dedi. Velhasıl hırsızlar bulunmadı bizim giden 3 telefon ve paraya oldu.
Hayatımda bu olaydan sonra en çok korktuğum şey hırsızdır sabah 5 te girmişlerdi. Ben yıllarca sabah 5 e kadar oturdum hırsız girmiycene kanaat getirip öle uyumuştum
Bizim şöylede ilgiç bir yönü vardı bu olayın iki gün önce camlara demir parmaklık yaptırmak için ölçü aldırmıştık. Belki 20 senelik baba evinde kiracı olarak oturmaya başlamıştık ilk defa hırsızlık olmuştu. Eşim hep o demircilerden şüphelenmişti
Biz peşindeyim girdiği camdan atladı arkasına eşimde atladı. Ama şansa öle bir sis vardıki hırsızın sağamı solamı döndüğünü bile görmedik.arabayla sokak sokak dolaşmıştı eşim bişey bulamadı.
Hırsız baş ucumuzdaki telefonları almış çantaşarı almış en son deri montlara döndüğünde biz farkettik. Çantamı parayı alıp bir köşeye atmıştı komşuşar bulmuştu.
Heryerde simsiyah parmak izleri vardı ama polis bu izlerden bişey çıkmaz dedi. Velhasıl hırsızlar bulunmadı bizim giden 3 telefon ve paraya oldu.
Hayatımda bu olaydan sonra en çok korktuğum şey hırsızdır sabah 5 te girmişlerdi. Ben yıllarca sabah 5 e kadar oturdum hırsız girmiycene kanaat getirip öle uyumuştum
Bizim şöylede ilgiç bir yönü vardı bu olayın iki gün önce camlara demir parmaklık yaptırmak için ölçü aldırmıştık. Belki 20 senelik baba evinde kiracı olarak oturmaya başlamıştık ilk defa hırsızlık olmuştu. Eşim hep o demircilerden şüphelenmişti
0
hasanli
Duyuruda cogu kisi gezmelere giderken cumartesi gecesi, benim gibi evde oturanlara gelsin bu sorum. Hayattaki aci tecrubeleriniz nelerdir? Ders aldiginiz olaylar nelerdir? ben kendim icin ornek vereyim; ilcemizde sadece secimler yaklasirken duzenlemeler yapiliyor ne bileyim yeni kaldirimlar yapilmas
Duyuruda cogu kisi gezmelere giderken cumartesi gecesi, benim gibi evde oturanlara gelsin bu sorum. Hayattaki aci tecrubeleriniz nelerdir? Ders aldiginiz olaylar nelerdir? ben kendim icin ornek vereyim; ilcemizde sadece secimler yaklasirken duzenlemeler yapiliyor ne bileyim yeni kaldirimlar yapilmasi, asfalt dokulmesi...vs bu olayinda bana kattigi tecrube yatirim sadece oy almak icin yapiliyor olmasi idi. Her konuda tecrubelerinizi yazabilirsiniz. Ask, is, insan iliskileri..vs
0
aşk: asla sevdiğimin canını yakmam daha.
iş: asla paramı almadan malzeme sevk etmem.
arkadaşlık: bir yere kadardır, annen ve eşin dışında gerisi yalandır, her koyun kendi bacağından asılır.
en güzel tecrübe: dürüst olmak her zaman kazandırır, kaybettiğini sansan da.
iş: asla paramı almadan malzeme sevk etmem.
arkadaşlık: bir yere kadardır, annen ve eşin dışında gerisi yalandır, her koyun kendi bacağından asılır.
en güzel tecrübe: dürüst olmak her zaman kazandırır, kaybettiğini sansan da.
0
ağır sado-mazo işleri sevdiğim için bi' hatunun kölesi olmuştum. ilişkimizin dinamikleri gereği beni önemsememesi, bana değer vermemesi falan oldukça doğal şeylerdi. dolayısıyla ilgisizliğinin, sevgisizliğinin ilişkimiz adına "olumsuz" bir şey olduğunu fark edemedim.
sanırım gençliğimin en güzel 1.5 senesi benimle buluşmayı reddeden, "belki bu şekilde gelir" deyip yoklukta yüz küsür lira verip aldığım konser biletini de "ben bu müzik türünü sevmiyorum" deyip yakan bu kadını hayal etmek, onun peşinden koşmak, ona bir sürü yazılar falan yazıp öyle ruh hastası gibi yaşamakla geçti.
bu süreçte benimle birlikte üniversiteye başlayan arkadaşlarım derslerini verdiler, stajlar yaptılar, pek çok insan tanıdılar, ne bileyim sevgilileri falan oldu bir şeyler yaşadılar vesaire. ben bu kadının üzerimde yarattığı psikolojik yıkım dolayısıyla insan içine bile çıkamaz hale geldim. kimse hiçbir şey bilmiyordu ama ben onlar gözüme bakar da bir şey anlar diye insanların gözünün içine bakamıyordum. bakkala gideceğim zaman oscar törenine çıkmış kadar heyecanlı ve gergindim.
yalnız olmadığımı biliyorum. bu tarz eğilimler pek çok insanda var. yani daha doğrusu, azımsanmayacak kadar insanda. "düzgün ve normal bir hayat yaşamak" kaygısıyla bu tip işlere hiç cesaret edememiş ya da gönlüne göre birini bulamamış olan arkadaşlara benim tek bir önerim var: asla ama asla denemeyin bile. genç bir kadının böyle bir şeyle sizi mutlu etmesi imkansız. olan tek şey şu, götü kalkıyor ve sizin ilginizle egosunu tatmin edip sktir olup gidiyor.
velhasıl gençliğimin en güzel dönemini bir kadının kölesi olmaya çalışıp, sanırım buna bile layık görülmeyerek, bunu bile beceremeyecek harcadım. bunun yarattığı psikolojik yıkımı, insanın kendi kendini bitirip kafayı yeme noktasına gelmesini falan yaşamamış olan anlayamaz. yani o kadar küçültücü, insanı aşağılık hissettiren şey sayısı azdır sanırım. 20 yaşında millet neler yapar, bizim uğraştığımız işe bak aq.
sanırım gençliğimin en güzel 1.5 senesi benimle buluşmayı reddeden, "belki bu şekilde gelir" deyip yoklukta yüz küsür lira verip aldığım konser biletini de "ben bu müzik türünü sevmiyorum" deyip yakan bu kadını hayal etmek, onun peşinden koşmak, ona bir sürü yazılar falan yazıp öyle ruh hastası gibi yaşamakla geçti.
bu süreçte benimle birlikte üniversiteye başlayan arkadaşlarım derslerini verdiler, stajlar yaptılar, pek çok insan tanıdılar, ne bileyim sevgilileri falan oldu bir şeyler yaşadılar vesaire. ben bu kadının üzerimde yarattığı psikolojik yıkım dolayısıyla insan içine bile çıkamaz hale geldim. kimse hiçbir şey bilmiyordu ama ben onlar gözüme bakar da bir şey anlar diye insanların gözünün içine bakamıyordum. bakkala gideceğim zaman oscar törenine çıkmış kadar heyecanlı ve gergindim.
yalnız olmadığımı biliyorum. bu tarz eğilimler pek çok insanda var. yani daha doğrusu, azımsanmayacak kadar insanda. "düzgün ve normal bir hayat yaşamak" kaygısıyla bu tip işlere hiç cesaret edememiş ya da gönlüne göre birini bulamamış olan arkadaşlara benim tek bir önerim var: asla ama asla denemeyin bile. genç bir kadının böyle bir şeyle sizi mutlu etmesi imkansız. olan tek şey şu, götü kalkıyor ve sizin ilginizle egosunu tatmin edip sktir olup gidiyor.
velhasıl gençliğimin en güzel dönemini bir kadının kölesi olmaya çalışıp, sanırım buna bile layık görülmeyerek, bunu bile beceremeyecek harcadım. bunun yarattığı psikolojik yıkımı, insanın kendi kendini bitirip kafayı yeme noktasına gelmesini falan yaşamamış olan anlayamaz. yani o kadar küçültücü, insanı aşağılık hissettiren şey sayısı azdır sanırım. 20 yaşında millet neler yapar, bizim uğraştığımız işe bak aq.
0
valla hayatı kasmayacaksın çok da şeapmamak lazım. kendini sıkıntıya soksan da aynı yere varıyorsun yine. en güzel tecrübem bu.
0
arkadaşlık: hiç bir zaman vazgeçemeyeceğin bir arkadaşın olmasın.en iyi arkadaşın kendin ol.önce kendini sev. kendine güven. kendine hediye al.
0
Hiç kimse vazgeçilmez değildir.
Hayatta istediğin kadar iyi arkadaşların, ailen, eşin olsun yalnızsın. Kendi çarene bak.
İstediğin bir şey var ve önünde bin tane engel var. Şikayet edip durmak inanır mısın bir sike yaramıyor. İlk adımı atmak ve her gün tek bir adım dahi olsa atmak önemli.
Bir insanın elinden her şeyi alınabilir, bir şey hariç: başına ne gelmiş olursa olsun olaylar karşısında takındığı tavır, kendi yolunu seçme özgürlüğü (duyuruda sıkça tavsiye edilen bir kitaptan kabaca çevirdim, İnsanın Anlam Arayışı - Victor Frankl )
Hayatta istediğin kadar iyi arkadaşların, ailen, eşin olsun yalnızsın. Kendi çarene bak.
İstediğin bir şey var ve önünde bin tane engel var. Şikayet edip durmak inanır mısın bir sike yaramıyor. İlk adımı atmak ve her gün tek bir adım dahi olsa atmak önemli.
Bir insanın elinden her şeyi alınabilir, bir şey hariç: başına ne gelmiş olursa olsun olaylar karşısında takındığı tavır, kendi yolunu seçme özgürlüğü (duyuruda sıkça tavsiye edilen bir kitaptan kabaca çevirdim, İnsanın Anlam Arayışı - Victor Frankl )
0
Genel olarak kınamamaya çalışmayı ve tükürüklerin paşa paşa yalanabileceğini öğrendim. Yine de bazı şeyler bana çok uç geliyor, onları da kabullenebilsem ne kadar güzel olur. Buna bağlı olarak, yapılabileceklerin kişilikle sınırlı olabileceğini öğrendim. O yüzden bir şey yapamazsam kişiliğime çamur atıyorum, "Ben değil, kişiliğim elvermiyor" diye. Sonra bakıyorum aynı sorumluluk elimde patlamış, yani aslında o kısımda pek bir şey de öğrenememişim. Bir de şunu çok seviyorum, ben değişmediğime göre kimseyi de değiştirmeye çalışmamam gerek. Sonuçta ben bir kişiyim, kalan insanların sayısı daha çok. Daha bir kişiyi değiştiremiyorsam, kimseyi değiştirmeyi beklememeliyim. Bir de güvenin atla deve olmadığını. Herkese her konuda güvenemem, bir kişiye de her konuda güvenemem ama herkeste güvenebileceğim bir konu çıkar. "Chaotic neutral" değilse.
0
Ask icin konusursak: genc yaslarda illa mukemmeliyetci olup cok fazla secici olmamak lazimmis. Lisede oyle veya boyle deneyim edinmek lazimmis. Sonra yas ilerledikce iyice tutukluk artiyor bir bakmissin butun bir gencligim yapayalniz birbasina geçmiş. Kafayi siyirma noktasina gelmissin. Millet neler neler yapar sen sanki köşede kıyıda görünmeyen hayaletsindir artik. O yuzden genclere tavsiyem secici olmayim bencil olum karsi tarafi begenmesenizde deneyim adina kullanin. Bunu yapan arkadaslarim su an cok mutlu
0
proculianus
İşinden, patronundan, iş arkadaşlarımdan nefret ediyorsa, yalnızsa ve yalnızlıktan sıkılmışsa, asosyalse, özgüvensizse, parası yoksa, borcu varsa, mesleğinde kendini yetersiz ve zaman geçmesine rağmen hala tecrübesiz hissediyorsa yine de mutluluk onun elinde midir?
İşinden, patronundan, iş arkadaşlarımdan nefret ediyorsa, yalnızsa ve yalnızlıktan sıkılmışsa, asosyalse, özgüvensizse, parası yoksa, borcu varsa, mesleğinde kendini yetersiz ve zaman geçmesine rağmen hala tecrübesiz hissediyorsa yine de mutluluk onun elinde midir?
0
hayatta herşey bizim kontrolümüzde değil. birşeyi çok istersin, uğraşırsın bir terslik olur ve o olmaz. ama herşeye rağmen umudunu korursan, beterin beteri var ben yine iyi durumdayım dersen mutlu olursun. biraz bizim elimizde, düşüncelerimiz bizi çok etkiliyor.
0
Abi bahsettigin durumlarda, sahip olduklarina bakmak iyi olabilir bence. Cok kotu durumda olan insanlar var. Belki ailen var, bilmiyorum. Yazdigin bir cok durumu yasadigimi dusunuyorum bazen. Ama cok sukur de demek lazim. Konusmak istersen yazabilirsin. İyi aksamlar. Sikma canini ama.
0
-Yalnız sorununu zirveler ve sosyal platformların eğlenceli buluşmaları ile ,
-İş arkadaşlarından nefreti , kaliteli kulaklık ve yüksek desibelli kulaklık ile,
-Özgüvensizliği minik başarıları çoğaltmakla
-Para sorununu ek işler ile ,
-Borcunu , hedefler koyarak minik birikimlerle parça parça ödeyerek( ek işten gelen)
-Meslekte kendini yetersiz hissetmeği ise serbest çalışmaya atılmak ile
ÇÖZEBİLİRSİN.
Öncelikle bu tarz olaylarda öncelik herhangi bir kursa yazılmak olmalı. Cinsiyeti ve mesleği yazmamışsın ama fark etmez.Bir kursa yazılmak ve onu başarı ile tamamlamak insanın kendine güvenini arttırı , sosyalleştirir. haftasonuna koyacak bir etkinlik yaratır.
İş hayatında kendini yetersiz hissetmek aslında bir handikap değil , aksine daha çok gelişmek için bir hırs sebebi. ''Ben oldum artık bu meslekte'' diyip yıllarca geriye yaslanıp teknolojiden uzak kalmak yerine '' hala öğrenmem gereken şeyler var hala eksiğim '' diyerek yeniliklerin peşinden koşmak her zaman iyidir.
Fakat tek bir kural var tüm bu olayları içinde yaşaman lazım , nefretini yalnızlığı özgüvensizliğini ve mesleki yetersizliğini ...
Bunları insanlarla paylaşırsan olduğun durumdan kurtulma sürecini uzatırsın.Ne yapıyorsan saman altından su yürüterek yap.Mesleki bir durum olduğunda '' bilmiyorum '' demek yerine '' üzerinde biraz çalışsam hatırlarım '' demeli . ''Param kalmadı borcum var '' demek yerine , '' bu ay yatırımlara öncelik verdiğim için nakit sıkıntısı çekiyorum '' demek seni sosyal yaşamında olağan bir ruh haline sokar ki bu da bizim iyileşme süreci dediğimiz şey.
Tüm bunları her gün 3 kez tok karnına uygula.
Geçmiş Olsun
-İş arkadaşlarından nefreti , kaliteli kulaklık ve yüksek desibelli kulaklık ile,
-Özgüvensizliği minik başarıları çoğaltmakla
-Para sorununu ek işler ile ,
-Borcunu , hedefler koyarak minik birikimlerle parça parça ödeyerek( ek işten gelen)
-Meslekte kendini yetersiz hissetmeği ise serbest çalışmaya atılmak ile
ÇÖZEBİLİRSİN.
Öncelikle bu tarz olaylarda öncelik herhangi bir kursa yazılmak olmalı. Cinsiyeti ve mesleği yazmamışsın ama fark etmez.Bir kursa yazılmak ve onu başarı ile tamamlamak insanın kendine güvenini arttırı , sosyalleştirir. haftasonuna koyacak bir etkinlik yaratır.
İş hayatında kendini yetersiz hissetmek aslında bir handikap değil , aksine daha çok gelişmek için bir hırs sebebi. ''Ben oldum artık bu meslekte'' diyip yıllarca geriye yaslanıp teknolojiden uzak kalmak yerine '' hala öğrenmem gereken şeyler var hala eksiğim '' diyerek yeniliklerin peşinden koşmak her zaman iyidir.
Fakat tek bir kural var tüm bu olayları içinde yaşaman lazım , nefretini yalnızlığı özgüvensizliğini ve mesleki yetersizliğini ...
Bunları insanlarla paylaşırsan olduğun durumdan kurtulma sürecini uzatırsın.Ne yapıyorsan saman altından su yürüterek yap.Mesleki bir durum olduğunda '' bilmiyorum '' demek yerine '' üzerinde biraz çalışsam hatırlarım '' demeli . ''Param kalmadı borcum var '' demek yerine , '' bu ay yatırımlara öncelik verdiğim için nakit sıkıntısı çekiyorum '' demek seni sosyal yaşamında olağan bir ruh haline sokar ki bu da bizim iyileşme süreci dediğimiz şey.
Tüm bunları her gün 3 kez tok karnına uygula.
Geçmiş Olsun
0
Senin gibi yüzbinlerce insan var. yalnız değilsin. böbrekleri bitip diyaliz makinasına bağlı olmaktan, aşırı derecede astım olup solunum makinasına bağlanmaktan bin kat daha iyidir. birazda sen gayret et. işin varsa para durumun hallolur zamanla. daha sonra tecrübe edindikten sonra başka iyi bi işe geçersin.
0
hollywood yalanları bize sıçramaya başladı herhalde. her koyun kendi bacağından asılabilsin diye elimizde olmalı mutluluk.
şark kurnazıysam da gelir atlar di mi diye arabesk yapar, kaderime küfrederim.
arada bir yerde.
mutluluğun tanımı ne bilmiyorum ama güven ve huzur duygusunu elde etmek şöyle dursun her gün ayakta kalmak için kendilerini, onları değersiz kılan, ellerinden her türlü şansı doğuştan alan bir sisteme sürekli ispatlamak zorunda kalıyor insanoğlu.
"sana neden gerek duyayım?" cevaplanması gereken bir soru, ekmek cevap gelirse var.
"ailen çeşmebaşını yüzyıllardır verasetle tutup artıdeğere konmayaydı sonra da kendi statükosunu başkalarını örgütleyip yemleyerek sağladığı yukarıdan aşağıya bir hiyerarşiyi sağlamayaydı sen bu soruyu bana sorabilecek miydin?" kimsenin cevaplama istemediği, cevaplamak zorunda olmadığı ancak duyulmasını dahi istemediği bir soru.
makro dünyanın kaçınılmaz determinizmini quantum yavşaklığıyla açıkladığınız sürece, mutluluk sizden ibaretse bir de, elinizde olma ihtimali daha fazla, ben bu hayattan fazla şey anladığımı sanmıyorum, biraz bunu anladım belki sadece.
şark kurnazıysam da gelir atlar di mi diye arabesk yapar, kaderime küfrederim.
arada bir yerde.
mutluluğun tanımı ne bilmiyorum ama güven ve huzur duygusunu elde etmek şöyle dursun her gün ayakta kalmak için kendilerini, onları değersiz kılan, ellerinden her türlü şansı doğuştan alan bir sisteme sürekli ispatlamak zorunda kalıyor insanoğlu.
"sana neden gerek duyayım?" cevaplanması gereken bir soru, ekmek cevap gelirse var.
"ailen çeşmebaşını yüzyıllardır verasetle tutup artıdeğere konmayaydı sonra da kendi statükosunu başkalarını örgütleyip yemleyerek sağladığı yukarıdan aşağıya bir hiyerarşiyi sağlamayaydı sen bu soruyu bana sorabilecek miydin?" kimsenin cevaplama istemediği, cevaplamak zorunda olmadığı ancak duyulmasını dahi istemediği bir soru.
makro dünyanın kaçınılmaz determinizmini quantum yavşaklığıyla açıkladığınız sürece, mutluluk sizden ibaretse bir de, elinizde olma ihtimali daha fazla, ben bu hayattan fazla şey anladığımı sanmıyorum, biraz bunu anladım belki sadece.
0
Neşe ile mutluluğu ayırmak gerek bence. Neşe şen şakrak olma haliyken, mutluluk da biraz hayattan tatmin olma ile ilgili. Mutluluk sanki biraz insanın kendi elinde, biraz değil. Kendimizin olmayan kısmı sanki genlerle ve kültürle ilgili. Genler izin vermediğinde neşeli olsa bile mutlu olmayabilir insan, mutlu olsa neşeli olmayabilir, bunların birtakım kombinasyonları olabilir. Kültüre gelince biz arabesk kültür içinde yoğrulmuş insanlarız, arabesk dinlemesek bile her yerde. Ağlayana sempati duyarız, onun eksiklerini gidermeye çalışırız, acılarımızı madalya gibi taşırız, ağlatan film ve dizileri severiz. O yüzden kültürle birlikte mutluluğa 1-0 yenik başlarız.
Gelelim eldki kısma. İnsanın her zaman mutlu ve neşeli olması veya her zaman mutsuz ve neşesiz olması iki uç. Belki ilki iyi bir şeydir ama ikisi de sağlıklı gelmiyor bana. İnsanız hepimiz, başımıza kötü şeyler gelebilir. Yakınımızı kaybedebiliriz, bir şeyler çaldırabiliriz, istediğimiz şeyleri göz göre göre kaçırabiliriz. Bu anlarda o üzüntüyü yaşayıp da atlatmak gerek bence. Üstünü kapatıp neşeli olmaya çalışıp içe atmamak gerek. Bazen ağlayarak bazen gülerek çıkıyor üzgünlük. Sinirden gülmek gibi. Üzgünse üzüntünün yaşanması, mutluysa onun yaşanması gerek gibi geliyor bana.
Gelelim yukarıda verilenlere. İş hayatı, hayatımızın en büyük kısmının geçtiği yer. Evde ayık kafa ile 8-9 saat geçirmiyoruz ama işte geçiriyoruz. İşe ayaklar ters gide gide gidiliyorsa, tabii ki mutlu olmak veya neşeli olmak daha da zor. Bu bir yakının ölümüne benzemiyor. "Ölüsü olan bir gün, delisi olan her gün ağlar" demişler. İşyeri deliye benziyor bu açıdan biraz. Çünkü atsan atamıyorsun, satsan satamıyorsun. Unutup gidilebilecek bir şey de değil, her gün peşinde. Ama mesleğinde yetersiz hissetme konusunda bir şeyler yapılabilir. Belki gerçekten yetersiz değil, bir fırsat olsa kendini gösterebilecek durumda, sadece o fırsat yok ortada. Belki de gerçekten yetersiz. Bunu neye dayanarak söylediği önemli. Eksik bir alan varsa, kendini nasıl geliştireceğine odaklanabilir. Kendini hiç geliştireceğine inanmıyorsa, başka bir kariyer yoluna odaklanılabilir.
İşte mutsuz olmanın dışında, insanın elinde olan şey iş dışı mutlu olup olmaması. İşinde mutsuz olunabilir, kronik mutsuzluk hayat enerjisini de emebilir ama iş dışı onu şarj edecek bir şeyler olması önemli. Bu bir insan olmak zorunda değil; bir dizi olabilir, bir uğraş olabilir, hatta sadece yatağa yatıp öylece tavana bakmak bile olabilir. Bunları yaparken "Oh, şu an bir ömür sürse" denilen bir an işin kötülüğünü nötrleyebilir. Neşeli olmayabilir ama mutlu olabilir. Bu biraz insanın elinde.
Para kısmı ayrı bir konu. Kalacak bir ev varsa, eve yemek giriyorsa, insan ısınabiliyorsa ve buna ek olarak kişisel düşüncem evde internet varsa devamında her şey yerinde ise mutsuz olmak için bir neden yok. Borçlu çok insan var, borcu boyunu aşan da. Ama borç biraz da alışılabilir ve buna rağmen gülünebilir bir şey. Deli gibi değil de, ölü gibi yani. Bİrtakım insanlar çalışmalar yapmışlar; para, güzellik gibi kavramların mutluluğa katkılarını incelemişler. Bunların insanın ele geçişi bir anda mutluluğu köklüyor ama insan rahata çabuk alışıyor ve daha sonra özü neyse ona dönüyor. Güzel ve mutsuz bir insan ya da zengin ve mutsuz bir insan olabiliyor, kişiliği ve öğrendiği neyse ona dönüyor. Benzer olarak bunları insanın elinden alınca da, duruma biraz uzun sürelerde de alışılsa yine de alışılınıyor. İnsan fakir ve çirkin olmasına rağmen özüne dönüyor. Buradan anladığım şey demek ki bir öz de var. Acaba bu özü neler oluşturuyor? Genler ve kültüre, tecrübeyi de ekleyebiliriz belki. Keşke bunu da doğru düzgün söyleyen bir şey olsa, her insanın kendine göre bir yorumu olabiliyor ancak.
Koşullar gerçekten zor gibi ama anlık mutluluklar, ferahlamalar, rahatlıklar olabilir gibi.
Gelelim eldki kısma. İnsanın her zaman mutlu ve neşeli olması veya her zaman mutsuz ve neşesiz olması iki uç. Belki ilki iyi bir şeydir ama ikisi de sağlıklı gelmiyor bana. İnsanız hepimiz, başımıza kötü şeyler gelebilir. Yakınımızı kaybedebiliriz, bir şeyler çaldırabiliriz, istediğimiz şeyleri göz göre göre kaçırabiliriz. Bu anlarda o üzüntüyü yaşayıp da atlatmak gerek bence. Üstünü kapatıp neşeli olmaya çalışıp içe atmamak gerek. Bazen ağlayarak bazen gülerek çıkıyor üzgünlük. Sinirden gülmek gibi. Üzgünse üzüntünün yaşanması, mutluysa onun yaşanması gerek gibi geliyor bana.
Gelelim yukarıda verilenlere. İş hayatı, hayatımızın en büyük kısmının geçtiği yer. Evde ayık kafa ile 8-9 saat geçirmiyoruz ama işte geçiriyoruz. İşe ayaklar ters gide gide gidiliyorsa, tabii ki mutlu olmak veya neşeli olmak daha da zor. Bu bir yakının ölümüne benzemiyor. "Ölüsü olan bir gün, delisi olan her gün ağlar" demişler. İşyeri deliye benziyor bu açıdan biraz. Çünkü atsan atamıyorsun, satsan satamıyorsun. Unutup gidilebilecek bir şey de değil, her gün peşinde. Ama mesleğinde yetersiz hissetme konusunda bir şeyler yapılabilir. Belki gerçekten yetersiz değil, bir fırsat olsa kendini gösterebilecek durumda, sadece o fırsat yok ortada. Belki de gerçekten yetersiz. Bunu neye dayanarak söylediği önemli. Eksik bir alan varsa, kendini nasıl geliştireceğine odaklanabilir. Kendini hiç geliştireceğine inanmıyorsa, başka bir kariyer yoluna odaklanılabilir.
İşte mutsuz olmanın dışında, insanın elinde olan şey iş dışı mutlu olup olmaması. İşinde mutsuz olunabilir, kronik mutsuzluk hayat enerjisini de emebilir ama iş dışı onu şarj edecek bir şeyler olması önemli. Bu bir insan olmak zorunda değil; bir dizi olabilir, bir uğraş olabilir, hatta sadece yatağa yatıp öylece tavana bakmak bile olabilir. Bunları yaparken "Oh, şu an bir ömür sürse" denilen bir an işin kötülüğünü nötrleyebilir. Neşeli olmayabilir ama mutlu olabilir. Bu biraz insanın elinde.
Para kısmı ayrı bir konu. Kalacak bir ev varsa, eve yemek giriyorsa, insan ısınabiliyorsa ve buna ek olarak kişisel düşüncem evde internet varsa devamında her şey yerinde ise mutsuz olmak için bir neden yok. Borçlu çok insan var, borcu boyunu aşan da. Ama borç biraz da alışılabilir ve buna rağmen gülünebilir bir şey. Deli gibi değil de, ölü gibi yani. Bİrtakım insanlar çalışmalar yapmışlar; para, güzellik gibi kavramların mutluluğa katkılarını incelemişler. Bunların insanın ele geçişi bir anda mutluluğu köklüyor ama insan rahata çabuk alışıyor ve daha sonra özü neyse ona dönüyor. Güzel ve mutsuz bir insan ya da zengin ve mutsuz bir insan olabiliyor, kişiliği ve öğrendiği neyse ona dönüyor. Benzer olarak bunları insanın elinden alınca da, duruma biraz uzun sürelerde de alışılsa yine de alışılınıyor. İnsan fakir ve çirkin olmasına rağmen özüne dönüyor. Buradan anladığım şey demek ki bir öz de var. Acaba bu özü neler oluşturuyor? Genler ve kültüre, tecrübeyi de ekleyebiliriz belki. Keşke bunu da doğru düzgün söyleyen bir şey olsa, her insanın kendine göre bir yorumu olabiliyor ancak.
Koşullar gerçekten zor gibi ama anlık mutluluklar, ferahlamalar, rahatlıklar olabilir gibi.
0
afroizm
arkadaşlarımızla iddaaya girdik cevaplarınız bizim için önemli
arkadaşlarımızla iddaaya girdik cevaplarınız bizim için önemli
0
İzmir, Manisa, Muğla
edit: Çanakkale demişim ya, Marmarada o. Muğla olarak değiştirdim
edit: Çanakkale demişim ya, Marmarada o. Muğla olarak değiştirdim
0
Lt. Col. Frank Slade
dün gece baya içtim, zaten duyuru da açmıştım bilen bilir :)gece telefon geldi arkadaşın annesi vefat etti diye, apar topar hastaneye gittim bazı konularda yardım etmek için. yeni döndüm. cenaze bugün öğleden sonra, ama arkadaşım sabah "allah razı olsun yanımda oldun ama gece baya içmişsin, istiyors
dün gece baya içtim, zaten duyuru da açmıştım bilen bilir :)
gece telefon geldi arkadaşın annesi vefat etti diye, apar topar hastaneye gittim bazı konularda yardım etmek için. yeni döndüm. cenaze bugün öğleden sonra, ama arkadaşım sabah "allah razı olsun yanımda oldun ama gece baya içmişsin, istiyorsan cenazeye gelme bence, yat dinlen" dedi.
şimdi sorun şu, o arkadaşım dinine baya bağlı, kanımda alkol var diye cenazeye gitmemi istemiyor olabilir mi, o yüzden mi öyle dedi? yoksa kibarlıktan mı?
gitmeli mi gitmemeli mi?
not: bu arada dün haberi aldığım andan itibaren tüm çakır keyifliğim yok oldu, hiç içmemiş kadar ayıktım hastanede.
gece telefon geldi arkadaşın annesi vefat etti diye, apar topar hastaneye gittim bazı konularda yardım etmek için. yeni döndüm. cenaze bugün öğleden sonra, ama arkadaşım sabah "allah razı olsun yanımda oldun ama gece baya içmişsin, istiyorsan cenazeye gelme bence, yat dinlen" dedi.
şimdi sorun şu, o arkadaşım dinine baya bağlı, kanımda alkol var diye cenazeye gitmemi istemiyor olabilir mi, o yüzden mi öyle dedi? yoksa kibarlıktan mı?
gitmeli mi gitmemeli mi?
not: bu arada dün haberi aldığım andan itibaren tüm çakır keyifliğim yok oldu, hiç içmemiş kadar ayıktım hastanede.
0
@dedim yok biliyordu ya, o yüzden gece kan veremedim ama başka konularda yardım etmeye çalıştım. gizlemem zaten ben.
0
@dokuzonbeş öyle tabi de arkadaş baya dinine bağlı, bide annesinin cenazesi daha hassas, benim inanca göre abdestim bile tutmaz, o yüzden mi gelme istersen dedi o ikilemde kaldım.
0
Öncelikle başınız sağolsun
Benim annem vefat etcek, bi arkadaşım gelip sabaha kadar yanımda olcak, yardım etcek vs. İsterse LSD kullanmış olsun kalkıp da gelme diyemem. Arkadaşının ta amk. Kusura bakma. Saçmalamış. İster git ister gitme sen karar ver boyle bi düşüncenin seni yönlendirmesine izin verme. Orda olmak istiyorsan ol. Ki geceden gitmişsin yakın ark belli o yüzden gitmelisin.
Ne yani her an biri ölebilir diye içmicekmiyiz hiç? Bı ne saçmalık
Benim annem vefat etcek, bi arkadaşım gelip sabaha kadar yanımda olcak, yardım etcek vs. İsterse LSD kullanmış olsun kalkıp da gelme diyemem. Arkadaşının ta amk. Kusura bakma. Saçmalamış. İster git ister gitme sen karar ver boyle bi düşüncenin seni yönlendirmesine izin verme. Orda olmak istiyorsan ol. Ki geceden gitmişsin yakın ark belli o yüzden gitmelisin.
Ne yani her an biri ölebilir diye içmicekmiyiz hiç? Bı ne saçmalık
0
@erty, ben gitmek istiyorum tabi. çok çok da yakın değiliz ama böyle bi durumda hiç yakınlığımız aklıma gelmedi, gittim hastaneye yardım için. gidicem ya, en azından arkalarda dururum, göze batmam.
0
arkadasin kibarlik olsun diye demistir. kesinlikle git. insan sonradan cok pisman oluyor, dügün falan hikaye. umrunda olmaz saniyorsun ama bir cenazen oldu mu geleni/gelmeyeni hic unutmuyorsun bence.
0
adam gelme demiş açık açık. gidersen de sakın cenaze namazında saf tutma. çünkü inanışları şu. alkol alırsan sonraki 24 saat boyunca namaz kılamazsın. arkadaşın da annesinin cenaze namazında alkollü birisinin olmasını istemiyordur. gayet net.
0
ben de aynen @scream gibi düşündüğüm için sorayım dedim. yanında olayım derken daha da huzursuz etmeyim onu? hani ortalama müslüman değiller, baya koyu müslümanlar.
0
git de, çok önlerde olma. bir de baya bir karanfildir, kebabiyedir; hatta üstüne şu koku giderici sakızlardan al. cenaze yerinde kokmayasın.
ölüm bu ötesi yok, gidilmeli derim.
ölüm bu ötesi yok, gidilmeli derim.
0
mermize +1
kibarlıktan mı yoksa kanında alkol olduğundan mı istersen yat demiş onu pek anlayamadım ama sen yine de git.kibarlıktan deme olasılığı daha yüksek geldi bana ama tabi tam olarak ne düşündü bilemeyiz.sen git ama çok önlerde olma orada bulun yeter gitmemezlik etme.ya tamamen kibarlıktan söylediyse? o zaman gitmediğine pişman olursun.git bence cenaze önemli.
kibarlıktan mı yoksa kanında alkol olduğundan mı istersen yat demiş onu pek anlayamadım ama sen yine de git.kibarlıktan deme olasılığı daha yüksek geldi bana ama tabi tam olarak ne düşündü bilemeyiz.sen git ama çok önlerde olma orada bulun yeter gitmemezlik etme.ya tamamen kibarlıktan söylediyse? o zaman gitmediğine pişman olursun.git bence cenaze önemli.
0
Boşver karanfil ı vidident in deli dehşet naneli sakızı var direkt etki sen onlardan al yarım ısırık bile kafayı açıyor kulaklar dan nfes alıyorsun o derece.
Ben giderdim senin yerinde olsam bunu diyecekti madem gece söyleseydi biraz sersemlemiş yine de herkesin Dediği gibi önlerde saf tutma.
Ben giderdim senin yerinde olsam bunu diyecekti madem gece söyleseydi biraz sersemlemiş yine de herkesin Dediği gibi önlerde saf tutma.
0
Arkadaşının annesinin Allah taksiratını affetsin, bence de git, namaza durulacağı vakit çaktırmadan arkadaşına sorarsın, "ben de kılayım mı, geceden alkol falan filan" diye, ne derse ona göre hareket edersin
0
bence arkadaşın seni düşündüğü için gelme demiş, art niyet yok.
ama sen yine de git. insan bir düğünde bir de cenaze de yakınlarını etrafında istiyor. başınız sağolsun.
ama sen yine de git. insan bir düğünde bir de cenaze de yakınlarını etrafında istiyor. başınız sağolsun.
0
duşunu al,aspirin mi içiyon ne ,içiyon bedenin iççin, onu i., traş ol adam akıllık ve arkadaşının yanında ol bence.
0
Kibarlik olsun diye falan dememis. Dinine bagli diyosun, basbaya gelmeni istememis. Bence cenazeye gitme ama cenazenin ardindan ara ya da git. "Cenazeye alkollu olarak gelip annene ve inancina saygisizlik etmek istemedigim icin gelmemeyi daha uygun buldum, umarim anlayisla karsilarsin" de. Bu daha dogru bir davranis bana gore.
0
şimdi çok kesin konuşmak da istemiyorum ama herif bana göre açık şekilde "gelme" demek istemiş. "sen alkollsn namaz kılma :S :S" diye.
böyle tipler susuzluktan ölse su vermem ben. zamanında samimiyetim varmış diye, sırf annesinin hatrına giderim. onun da yüzüne falan bakmam bi daha çekerim siktiri.
böyle tipler susuzluktan ölse su vermem ben. zamanında samimiyetim varmış diye, sırf annesinin hatrına giderim. onun da yüzüne falan bakmam bi daha çekerim siktiri.
0
Arkadaşın isteğini belli etmiş, cenazeye gitme bence. Koyu dindar diyorsun, alkollü olarak cenazede bulunman inancına ters olabilir.
Cenazeden sonrası da önemli. Vakit buldukça yanında olursun, süreci atlatmasına yardımcı olursun. Cenaze zaten yeteri kadar kalabalık olur. Yalnız kaldığında yanında olmak daha iyi.
Cenazeden sonrası da önemli. Vakit buldukça yanında olursun, süreci atlatmasına yardımcı olursun. Cenaze zaten yeteri kadar kalabalık olur. Yalnız kaldığında yanında olmak daha iyi.
0
alkollü olarak cenazede bulunmanın inanca ters olması diye bir şey yok. alkollü namaz kılamaz ama kılmaz onu da yahu. hem oldu da namaza dursa bile diğerlerinin namazına bir şey olmaz imamlık etmediği sürece. ben hiç sanmıyorum dini açıdan dediğini.
not. koyu din sporluyum.
not. koyu din sporluyum.
0
@mesgul maalesef öyle olmadı. gittim, baya dışlandım, herkesin taziyesini kabul etti, benim elimi bile sıkmadı. tüm gece yanında olmama rağmen. sağlık olsun, kimde hakkım varsa helal olsun.
0
bence yorgun olursun diye gelme uyu dinlen dedmiştir. "alkol almışsın gelme" anlamında dememiştir.
0
arkadaşının davranışına çok üzüldüm sanki içkinin günahı ona yazılıyor. ayrıca ayette "sarhoşken ne söylediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın" der. dışlanmanı gerektirecek bir durum da yok yani.
neyse sen görevini yapmışsın. arkadaşın da üzüntüden sağlıklı davranmamış olabilir boşver.
neyse sen görevini yapmışsın. arkadaşın da üzüntüden sağlıklı davranmamış olabilir boşver.
0
Gerçekten bilerek mi seninle taziyeleşmedi? Bilmem gözünden kaçmışsındır ya da yorgunsundur diyerek bulaşmak istememiştir. Tabii, orada olan ve davranışlarını görebilen sensin ama gerçekten böyle bir günde içki yüzünden en zor gününde yanında olan arkadaşına böyle yapmasını aklım almadı. Bir açıklaması olabileceğine inanıyorum, bir açıklaması olmasını umuyorum. Belki düşünememiştir. Tabii ben adalet terazisi değilim ama herhangi dinde veya sistemde böyle bir davranışın günahı alkolden daha fazla olmalı.
0
@aychovski, maalesef bilerek. bir sürü insanın içinde elim havada kaldı. bunu da tecrübe etmek varmış demek hayatta. yapacak bişey yok.
0
cemlemikonusuyorsun
Okulda hocalar var, cv'ye baksan manyak,doktorasini amerikada yapmis, bilmem kac sene orada kalmis vs. Gelgelelim adamlar ciddi manada zor konusuyor ingilizceyi. Aktarma sikintilari var. Cogu zaman duzgun cumle bile kuramiyolar.Normal mi?
Okulda hocalar var, cv'ye baksan manyak,doktorasini amerikada yapmis, bilmem kac sene orada kalmis vs.
Gelgelelim adamlar ciddi manada zor konusuyor ingilizceyi. Aktarma sikintilari var. Cogu zaman duzgun cumle bile kuramiyolar.
Normal mi?
Gelgelelim adamlar ciddi manada zor konusuyor ingilizceyi. Aktarma sikintilari var. Cogu zaman duzgun cumle bile kuramiyolar.
Normal mi?
0
Bazıları orada sadece Türk öğrencilerle takılıyor. Cemaat evlerinde kalanlar sadece birbirleri ile zaman geçiriyor, dışarıya açılmıyorlar. Hocaları ile iki kelam ederlerse ediyorlar. Bu yüzden İngilizce ileri bir seviye olmadan dönebiliyorlar.
Bazılarında da dil yeteneği olmayabiliyor, zorlayınca o kadar edebiliyor.
Ama genelde iyileştirip dönüyorlar.
Bazılarında da dil yeteneği olmayabiliyor, zorlayınca o kadar edebiliyor.
Ama genelde iyileştirip dönüyorlar.
0
Yo bizde bi PROF var ingiltere de 3 farklı okulda okumuş ama gel gör ki anlaşılmıyor ingilizcesi nasıl doktorayı bitirip ülkeye döndü hayret
0
akademisyen ingilizcesinde "doktorayı yapayım da gerisi önemli değil" mantığı var. benim hocalarım mesela ingilizce sunum yapacak kadar hakim değil ama adamlar prof. meslek açısından kabul edilemez, bence utanılacak bir durum. zira uluslararası bir sempozyumda yabancı konuklar soru soracak diye ödü bokuna karışan bir çok hoca gördüm.
0
okumuyorsa, yazmıyorsa, konuşmuyorsa dil çok kolay geriler diye de ekleme yapayım.
bildiğin unutmuş da olabilir.
malum memleketimizde okumak ve yazmak sevilmez. herkes tv seyretmeye meraklıdır.
bildiğin unutmuş da olabilir.
malum memleketimizde okumak ve yazmak sevilmez. herkes tv seyretmeye meraklıdır.
0
Türkçe'yi düzgün konuşamayan İngilizce'yi de düzgün konuşamaz. Öyle kişilerin Türkçe'lerine de dikkat edin, yine kendilerini anlatmakta zorluk çekeceklerdir. Bu dile yatkınlıkla alakalı bir şey sanırım. @aychovsk'nin de dediği gibi gittiği yerde sürekli Türklerle takılmalarının da etkisi büyük.
0
iş doktoraysa, önemli olan yazmak. yazabiliyorsa her türlü yapar bitirir o doktorayı, makalesini de yazar, prof. da olur.
ingilizce sunum yapamıyorlar diyorsanız, akademik sunum yapan bir japon görmenizi dilerim; adamların işi bu eksiklerini fazla fazla kapıyor ayrı...
tabi, nihayi olarak, tamamen kendini geliştirmekle ilgili ama aklınıza soruyu getiren, "hocalarım dandik mi?" düşüncesiyse ingilizceyi düşünmeyin.
Makaleleri var mı, bu makalelerde kaçıncı isimler, hep ikinci üçüncü isimler mi, birinci isim bir iki makaleleri mi var sadece? makaleleri kaç tane referans almış. size hocaların çaplarını en iyi bunlar söyler.
Mesela hocanızın 10 tane makalesi varsa ama hep ismi ortalarda-sonlardaysa muhtemelen hoca politik olarak ilk isimlerin önünü açıyordur, karşılığında ismini ekliyorlardır.
10 makalede ortada-sonda ama birinci isim olduğu, sadece bir ya da iki makalesi mi var; o zaman, o makaleyi,çalışmayı asıl yapanlar, hoca doçentliğe-profesörlüğe yükselsin diye hediye etmişlerdir. Böylece hoca da onların önlerini daha kolay açabilir. win-win bir çeşit.
Hocanızın makaleleri sürü sepet ama kötü dergilerde mi ya da referansı hiç yok mu; o zaman hocanın akademik çevrede yeterli saygınlığı yoktur, öyle çerezlik işlerle kendi çapında takılıyordur.
ingilizce sunum yapamıyorlar diyorsanız, akademik sunum yapan bir japon görmenizi dilerim; adamların işi bu eksiklerini fazla fazla kapıyor ayrı...
tabi, nihayi olarak, tamamen kendini geliştirmekle ilgili ama aklınıza soruyu getiren, "hocalarım dandik mi?" düşüncesiyse ingilizceyi düşünmeyin.
Makaleleri var mı, bu makalelerde kaçıncı isimler, hep ikinci üçüncü isimler mi, birinci isim bir iki makaleleri mi var sadece? makaleleri kaç tane referans almış. size hocaların çaplarını en iyi bunlar söyler.
Mesela hocanızın 10 tane makalesi varsa ama hep ismi ortalarda-sonlardaysa muhtemelen hoca politik olarak ilk isimlerin önünü açıyordur, karşılığında ismini ekliyorlardır.
10 makalede ortada-sonda ama birinci isim olduğu, sadece bir ya da iki makalesi mi var; o zaman, o makaleyi,çalışmayı asıl yapanlar, hoca doçentliğe-profesörlüğe yükselsin diye hediye etmişlerdir. Böylece hoca da onların önlerini daha kolay açabilir. win-win bir çeşit.
Hocanızın makaleleri sürü sepet ama kötü dergilerde mi ya da referansı hiç yok mu; o zaman hocanın akademik çevrede yeterli saygınlığı yoktur, öyle çerezlik işlerle kendi çapında takılıyordur.
0
kedislike
çok tartışarak ayrılıp geri birleşen çiftler var mı? oldu mu?iki taraf da diğer tarafın gururunu incitecek şeyler söyledi.yani bir başka deyişle: birbirinden nefret eden eski sevgililer barışabilir mi?
çok tartışarak ayrılıp geri birleşen çiftler var mı? oldu mu?
iki taraf da diğer tarafın gururunu incitecek şeyler söyledi.
yani bir başka deyişle: birbirinden nefret eden eski sevgililer barışabilir mi?
iki taraf da diğer tarafın gururunu incitecek şeyler söyledi.
yani bir başka deyişle: birbirinden nefret eden eski sevgililer barışabilir mi?
0
Geri birleştik tekrar ayrıldık. Tutmuyor cogu zaman. Ama cok seviyorsan sansini dene ucunda olum yok.
0
Bundan çok gördüm çevremde, barışan çok oldu. Hatta birbirine hakaret edip barışan çift çok gördüm. "Herkeste böyledir" diyemem ama benim gördüğüm birbirine ağza alınmayacak şeyler söyleyip barışan çiftlerin ortak özellikleri şuydu: Ailelerinde aynı şeyleri yaşıyorlar. Aile içinde kah ebeveynler arasında, kah çocuklar arasında, kah çocuk-ebeveyn arasında yutulması zor olan kelimelerin kullanımı gerçekleşebiliyor, aile içinde bağırma çağırma yaygın. Örneğin, bir gece birbirlerine "Yoksun, benim babam yok artık" diyebiliyorlar. Peşinden ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ediyorlar. Söylenilen de öyle laflar ki, anneme söylemeye ağzımı açamam. O lafları söyledikten sonra ancak intihar edebilirim ben. Dolayısıyla bu kişilerin normali zaten birbirlerine böyle şeyler söylemek, birbirine bağırmak ve sürekli tartışmak oluyor. Dolayısıyla ilişkilerinde de böyle şeyleri kaldıraibliyorlar. Bir şekilde geri dönebiliyorlar. Böyle yetişmemiş insanlar ise kaldıramıyor bunları, daha fazla gurur yapıyorlar ve geri dönmüyorlar.
0
Nefret ettiğiniz kişiyle barışma hayali kurmazsiniz.
Ask-nefret ilişkisi yoktur.
Hastalıklı ruh hali vardır.
Öncelikle hislerinizi netlestirin. Eğer seviyorsaniz da tartışırken saygı sinirini geçmeyin. Bu basta sevgiliniz olmak üzere çevrenizdeki herkes için geçerli. Ve insan sevdiği için herşeyi yapar, agir konustuysaniz gidip özür dileyin,sevgilinizi geri kazanın. 'Ama o da bana söyledi' diye çocukça bir karşı soyleminiz olacaksa vazgecin. Zaten sevmiyorsunuz demektir.
Ask-nefret ilişkisi yoktur.
Hastalıklı ruh hali vardır.
Öncelikle hislerinizi netlestirin. Eğer seviyorsaniz da tartışırken saygı sinirini geçmeyin. Bu basta sevgiliniz olmak üzere çevrenizdeki herkes için geçerli. Ve insan sevdiği için herşeyi yapar, agir konustuysaniz gidip özür dileyin,sevgilinizi geri kazanın. 'Ama o da bana söyledi' diye çocukça bir karşı soyleminiz olacaksa vazgecin. Zaten sevmiyorsunuz demektir.
0
mistreated
bu klişe geyik var ya kadın evlenelim diye ısrar eder erkek kaçar falan, bu gerçek mi? yani töreye göre yaşayan ya da erkeğin eline bakan, mahalle baskılı semtlerde yaşayan kadınları kastetmiyorum. buradaki kadınlardan da böyle ayda 2500-3000 üzeri kazanıp erkek kafalasam da evlensem diye düşünen va
bu klişe geyik var ya kadın evlenelim diye ısrar eder erkek kaçar falan, bu gerçek mi? yani töreye göre yaşayan ya da erkeğin eline bakan, mahalle baskılı semtlerde yaşayan kadınları kastetmiyorum. buradaki kadınlardan da böyle ayda 2500-3000 üzeri kazanıp erkek kafalasam da evlensem diye düşünen var mı ki? erkekler, böyle insanlar varsa ve sizi evliliğe zorluyorlarsa "neden evlenmek istiyosun ya?" diye sormuyor musunuz? ne cevap veriyorlar? erkek neden evlenmek istemiyor bi de, istediği ile sevişemeyeceği için mi? kadın da aynı şeyi düşünüyor olabilir?
0
bazilari evlilik manyagi, evet. canli orneklerini gordum. yalniz 2500-3000 ustu kazanma muhabbetini anlamadim.
0
maddi özgürlüğü az çok elinde olan demek istemiştim. asgarili kadar zor durumda olmayan yani.
0
@mistread 2500-3000 kazanma kafası ile ancak köyden gelen fadime ikna olur..
0
bu tip bir kız yüzünden en kabus dolu ilişkimi bitireli 4 ay oldu ve her sabah uyandığımda huzurla, şükranla doluyorum.
0
Çok sevdiğim birinden ayrıldım işte evlilik yüzünden.
100 soru sormuşsun tane tane anlatır kisin
100 soru sormuşsun tane tane anlatır kisin
0
Neden evlenmek istiyorlar, çünkü seçilmemiş/beğenilmemiş/bunu da alan olmamış konumuna "düşmemek" için.
"Düşmek"...
Evlenmek sınıf atlamak çünkü.
"Evlenilecek kadın/güzel kadın sınıfı"na atlamak..
Erkek neden istemiyor, (gerçekten neden istemiyor? Hizmet görecek..) çünkü tek bir kadınla yetinmek zorunda kalacak.
Halbuki evlilik kadin için daha korkunç. Toplumun statü dayatmasindan sindiriyor korkunclugu.
"Düşmek"...
Evlenmek sınıf atlamak çünkü.
"Evlenilecek kadın/güzel kadın sınıfı"na atlamak..
Erkek neden istemiyor, (gerçekten neden istemiyor? Hizmet görecek..) çünkü tek bir kadınla yetinmek zorunda kalacak.
Halbuki evlilik kadin için daha korkunç. Toplumun statü dayatmasindan sindiriyor korkunclugu.
0
bence kadınların evlenmek istemesinin aile kurup, çocuk yapmasının dışında tek sebebi var o da kendisini güvende hissetmek.
şimdi hemen açıklayayım; ben şu zamana kadar hiç evlilik hayali kurmadım yani ille de evlenicem diyen bi insan değilim ama ille de evlenmek isteyen kadınları anlayabiliyorum.
ekonomik olarak bağımlı olan kadınlar bile evlenmek istiyor bunun sebebi uzun süreli ve gayet yerinde giden bir ilişkisi olsa bile, ''ee her şey çok güzel olduğu neden benimle evlenmiyor demek ki bir gün bırakıp gidecek'' algısı ile panikliyorlar ve zaman kaybı gibi geliyor çoğunda.
halbuki evlenip boşanan insanlar da var yok değil, yani evlenince tamam bırakıp gitmeyecek gibi bir durum oluşmuyor.
fakat erkek bunu evliliğe taşıyınca güven payını maksimuma çıkarmış oluyor ve yalnız kalmak istemeyen kadın da rahatlıyor. halbuki birlikte yaşasalar da evlenince değişen hiçbir şey olmuyor.
onun dışında sosyoekonomik olarak evlenmek zorunda kalan kadınları yazmıyorum maalesef bir kısmı evden kurtulmak için evlenmek zorunda. işi yok, yaşadığı çevre bekar kadına göre değil ve ataerkil düzen oturduysa o kadın için 25 yaş geç bile olabiliyor, 20'li yaşlarda hemen evleniyorlar.
kısacası kadın kendisini güvende hissetmek için evliliğe ihtiyaç duyuyorsa illaki biri ile evlenme yoluna gidecektir sevsin ya da sevmesin, ben öyle düşünüyorum.
şimdi hemen açıklayayım; ben şu zamana kadar hiç evlilik hayali kurmadım yani ille de evlenicem diyen bi insan değilim ama ille de evlenmek isteyen kadınları anlayabiliyorum.
ekonomik olarak bağımlı olan kadınlar bile evlenmek istiyor bunun sebebi uzun süreli ve gayet yerinde giden bir ilişkisi olsa bile, ''ee her şey çok güzel olduğu neden benimle evlenmiyor demek ki bir gün bırakıp gidecek'' algısı ile panikliyorlar ve zaman kaybı gibi geliyor çoğunda.
halbuki evlenip boşanan insanlar da var yok değil, yani evlenince tamam bırakıp gitmeyecek gibi bir durum oluşmuyor.
fakat erkek bunu evliliğe taşıyınca güven payını maksimuma çıkarmış oluyor ve yalnız kalmak istemeyen kadın da rahatlıyor. halbuki birlikte yaşasalar da evlenince değişen hiçbir şey olmuyor.
onun dışında sosyoekonomik olarak evlenmek zorunda kalan kadınları yazmıyorum maalesef bir kısmı evden kurtulmak için evlenmek zorunda. işi yok, yaşadığı çevre bekar kadına göre değil ve ataerkil düzen oturduysa o kadın için 25 yaş geç bile olabiliyor, 20'li yaşlarda hemen evleniyorlar.
kısacası kadın kendisini güvende hissetmek için evliliğe ihtiyaç duyuyorsa illaki biri ile evlenme yoluna gidecektir sevsin ya da sevmesin, ben öyle düşünüyorum.
0
"Erkek neden evlenmek istemiyor?" sorusuna kendi uzerimden cevap vereyim, ihtiyacim yok. BOyle bir ihtiyac hissetmiyorum, olayin ozu bu.
Kadin konusunda da aynen neferkitty +1 diyorum.
Kadin konusunda da aynen neferkitty +1 diyorum.
0
kendim de dahil olmak üzere çevremdeki çoğu arkadaşım tam tersi durumda.
mesela evi, işi olan bir arkadaşım, üstelik de evlenelim, çocuk sahibi olalım deyip duran adama yol verdi geçenlerde. evlenmek istiyor kendisi aslında, aile de kurmak istiyor. ama benim gözlemim, kendi ayakları üzerinde duran, ilişki tecrübesi olan kadın ince eleyip sık dokuyor ve kafası bozulunca adama direkt yol verebiliyor. özellikle 30+ için söylüyorum.
mesela evi, işi olan bir arkadaşım, üstelik de evlenelim, çocuk sahibi olalım deyip duran adama yol verdi geçenlerde. evlenmek istiyor kendisi aslında, aile de kurmak istiyor. ama benim gözlemim, kendi ayakları üzerinde duran, ilişki tecrübesi olan kadın ince eleyip sık dokuyor ve kafası bozulunca adama direkt yol verebiliyor. özellikle 30+ için söylüyorum.
0
@nefer
nası bi güven bu? yani kadın tek başına güvensiz bir varlık mı? niye güven istesin ki? erkek kadına nasıl bir güven veriyor? (yine çok medeni semtlerde yaşayan, maddi durumu az çok iyi insanlardan bahsediyoruz tabii)
nası bi güven bu? yani kadın tek başına güvensiz bir varlık mı? niye güven istesin ki? erkek kadına nasıl bir güven veriyor? (yine çok medeni semtlerde yaşayan, maddi durumu az çok iyi insanlardan bahsediyoruz tabii)
0
kendinizde dahil cevrenizdeki kadinlarin cogunun tam tersi durumda olmasi zaten normal. kendi ayaklari uzerinde duran bir kadini evlenmeye itebilecek sebeplerin sayisi cok da fazla degil. sonucta paranizi kazanip kendinize bakiyorsunuz. belki vucutta bir saat calisiyor ancak artik gunumuzda plaza kadinlarinin da bircogu icin kariyer daha oncelikli.
ancak bu kadinlarin sayisi cok fazla degil, tersine cok az. agirlikli olarak evlilik pesinde demeyelim de kadinlar evlilige erkeklerden daha sicak bakarlar. bu durumun tam tersi plaza tiplerinde yasanir genelde. plaza kadinlari evlilige soguk bakarken plaza erkekleri evlenmek isterler. ilginc bir durum ancak sebebini bilmiyorum. hayatin banallesmesi yuzunden olabilir.
ancak bu kadinlarin sayisi cok fazla degil, tersine cok az. agirlikli olarak evlilik pesinde demeyelim de kadinlar evlilige erkeklerden daha sicak bakarlar. bu durumun tam tersi plaza tiplerinde yasanir genelde. plaza kadinlari evlilige soguk bakarken plaza erkekleri evlenmek isterler. ilginc bir durum ancak sebebini bilmiyorum. hayatin banallesmesi yuzunden olabilir.
0
Ek olarak, kendi cevremdekilerden gordugume gore:
Kendi kendi ayaklari uzerinde durabilen (bilhassa ekonomik olarak) kadinlar uzun yillar evlenme yoluna gitmiyorlar. Tanidigim 30+ ve 40+ bekar kadinlar var, hepsi ama hepsi kendine yetebilecek durumda. Birine siginmaya ihtiyaclari yok. O yuzden yukaridaki arkadasin da dedigi gibi ince eleyip sik dokuma yoluna gidebiliyorlar.
Kendi kendi ayaklari uzerinde durabilen (bilhassa ekonomik olarak) kadinlar uzun yillar evlenme yoluna gitmiyorlar. Tanidigim 30+ ve 40+ bekar kadinlar var, hepsi ama hepsi kendine yetebilecek durumda. Birine siginmaya ihtiyaclari yok. O yuzden yukaridaki arkadasin da dedigi gibi ince eleyip sik dokuma yoluna gidebiliyorlar.
0
ekonomik özgürlüğü elinde olsun olmasın tüm kadınlar belli bir yaştan sonra evlenmekten başka bir şey düşünmüyorlar. haklılar da. erkek için zor olmuyor ama kadın için bir yaştan sonra tek yaşamak çok zor olmaya başlıyor.
0
Zamanında şöyle bir şey yazmıştım, ortaya çıkarayım.
eksisozluk.com
Evlenmek isteyen kadın kadar, evlenmek isteyen erkek de var. Genelleyemem tabii de evlenmek isteyen kadından çok "Düzgün bir hatun bulsam da evlensem" diye yakınan erkek de görüyorum. Bana çoğu düzgün görünüyor kadın ve erkeklerin, bazı uç deliler dışında.
eksisozluk.com
Evlenmek isteyen kadın kadar, evlenmek isteyen erkek de var. Genelleyemem tabii de evlenmek isteyen kadından çok "Düzgün bir hatun bulsam da evlensem" diye yakınan erkek de görüyorum. Bana çoğu düzgün görünüyor kadın ve erkeklerin, bazı uç deliler dışında.
0
aychovsky
İlk 30+ zirvesinden sonra "Karaoke'li olsun diğeri" diyen birçok kişi olmuştu. Hatta bir kısmı Kızlar Zirvesi'nde de bu duygularını ifade etti. Talep üzerine 21 Şubat'ta Taksim'de bir karaoke'li buluşma düzenliyorum. Söylemek mecburi değildir, bir köşede muhabbet ederek şarkı söyleyenlerle dalga geç
İlk 30+ zirvesinden sonra "Karaoke'li olsun diğeri" diyen birçok kişi olmuştu. Hatta bir kısmı Kızlar Zirvesi'nde de bu duygularını ifade etti. Talep üzerine 21 Şubat'ta Taksim'de bir karaoke'li buluşma düzenliyorum. Söylemek mecburi değildir, bir köşede muhabbet ederek şarkı söyleyenlerle dalga geçme ve iki biradan sonra kafanıza kravat geçirerek oynama hakkınız saklıdır. "Bebek'te üç beş tur atarım"dan, "Die die die my darling"e, "Beni sevmezsen yağmurları sev"den "Un dos tres, mupassi topallante Maria"ya geniş bir müzik ziyafetine doymak için duyurunun altına mum dikin.
Gelmek isteyen 30- grubu da davetlidir, geçen seferki gibi sahte kimlikleri o anda hazırlayıp vereceğim.
Sevgili mod'lar, yukarıda dursa ne güzel olur bu.
-------------
Zaman: 21 Şubat Cumartesi - 19:00-19:30'dan itibaren, ne kadar giderse
(Diğerleri bu kadar kalabalığı kaldıramayacağını söyledi)
Yer: Mymoon Karaoke Bar
İstiklal Cad. Bekar Sokak'ta. (Caddenin Meydan'dan girince sağdan 3. sokağı) Yanında veya altında Mask Live Club var. "Ayça'nın masaları" deyip dalabilirsiniz.
Gelmek isteyen 30- grubu da davetlidir, geçen seferki gibi sahte kimlikleri o anda hazırlayıp vereceğim.
Sevgili mod'lar, yukarıda dursa ne güzel olur bu.
-------------
Zaman: 21 Şubat Cumartesi - 19:00-19:30'dan itibaren, ne kadar giderse
(Diğerleri bu kadar kalabalığı kaldıramayacağını söyledi)
Yer: Mymoon Karaoke Bar
İstiklal Cad. Bekar Sokak'ta. (Caddenin Meydan'dan girince sağdan 3. sokağı) Yanında veya altında Mask Live Club var. "Ayça'nın masaları" deyip dalabilirsiniz.
0
böle zirvelerden sonra sevisiliyosa her hafta yapak aydınlatın pls
0
@comptrol Olayı bilmiyorum da olmadı küs küs oturulur.
@rakicandir Uçakla 1 saat; ulaşım, havaalanı ile 4 saat. Her şekilde aynı saatte evden çıksak aynı saatte Taksim'de oluruz, beklerim. :)
@rakicandir Uçakla 1 saat; ulaşım, havaalanı ile 4 saat. Her şekilde aynı saatte evden çıksak aynı saatte Taksim'de oluruz, beklerim. :)
0
hollowlife, kibritsuyu, compumaster hepsine siradan mesaj atabilirsin @aychovsky
0
karaoke tanrıları sesimizi duyduğuna ve Aychovsky'i elçi olarak aramıza gönderdiğine göre gelirim ben buna.
0
hasta olmazsam gelirim. zaten hep taksimdeyim
hep karaoke yapmak isterdim. duyuruya mı kısmet olacak <3
30-4 oluyorum ama :(
hep karaoke yapmak isterdim. duyuruya mı kısmet olacak <3
30-4 oluyorum ama :(
0
Modlar mesaji görmemiştir. Kan bagisi duyurusu actim, onu da sabitlemediler henüz.
0
@virgul Arada Karaoke Tanrılarının kurban istediği de oluyor, onlara da verebiliriz seni :)
@dream state Sahte kimliğin benden, istediğin zaman gelebilirsin :)
@aeroflot ve @damdanakan Görmemişlerdir daha. Mod'ların da tatile ihtiyacı var. Baktım akşama da yok, hollowlife'a kurban ederim kendimi artık.
@titiraprap Kızlar Zirvesi'nin de altına yazmıştım. Geçen evde şarkı söylerken, abim "Aaaa, şiir mi okuyorsun" dedi. Müzik kulağımı sen düşün artık. Baktın ki rezil olmaya meyillisin, el et bana, ben bir şiir okuyayım.
@dream state Sahte kimliğin benden, istediğin zaman gelebilirsin :)
@aeroflot ve @damdanakan Görmemişlerdir daha. Mod'ların da tatile ihtiyacı var. Baktım akşama da yok, hollowlife'a kurban ederim kendimi artık.
@titiraprap Kızlar Zirvesi'nin de altına yazmıştım. Geçen evde şarkı söylerken, abim "Aaaa, şiir mi okuyorsun" dedi. Müzik kulağımı sen düşün artık. Baktın ki rezil olmaya meyillisin, el et bana, ben bir şiir okuyayım.
0
Her gün bir mod'a mesaj atma kampanyası başlattım. Göndermediğim iki mod kaldı ama duyuru sabitlenmiyor yukarı. Artık zirve duyuruları sabitlenmiyor da böyle bir şey mi var, yoksa kimse görmediğinden midir, haber alamadım. Sonuçta kendi "up"ımı kendim yapmaya karar verdim şimdilik.
Gelen var mı?
Gelen var mı?
0
@neira Uygun olursan yine de bekleriz. Olmadı Kadıköy'deki bir şeylere kısmet :)
@fraise Sahte kimliğin benden, tabii ki atla gel :)
@fraise Sahte kimliğin benden, tabii ki atla gel :)
0
hard rock cafede yaparsanız bende gelirim. merak ediyorum oranın karaoke mevzunu.
0
sonunda sabitlenmiş başlık :) 25 i doğumgünüm. erken bi kutlama yaparız derseniz koşarak gelirim. yoksa da canınız sağolsun, yine gelirim. :)
0
@damdanakan gel gel, sana epi börttey söyletcez sonra sahneye pasta atarız :)
0
BAŞTAN SAHTE KİMLİK OLDUĞUNU SÖYLESEYDİNİZ ÖNCEKİNE DE GELİRDİM. tamamdır gençler 25'lik olarak aranıza katılıyorum.
0
Giacomo Puccini'nin Tosca operasından "E lucevan le stelle" isimli romanzasını söylemek için orada olacağım
0
@dusunuyorumoyleysevurun Hobaaa, çıta çok yükseldi. Üstüne de ben de bir Lascia Ch'io Pianga çatlatırım. Çok damar olur bence, rakıları açarız yanına mezelerle.
Edit: Gerçekten söyleyeceksen ciddiye alma :)
Edit: Gerçekten söyleyeceksen ciddiye alma :)
0
Onlar da olacaktır elbet, onlardan ve Demet Akalın'dan kaçılabilmiş bir karaoke görülmüş, duyulmuş şey değil.
0
29 yuvarlayınca çok rahat 30 olabilen bir şey.
Nasıl alacağını göreceğiz ama yer oluyor genelde, şu an çok değiliz.
Nasıl alacağını göreceğiz ama yer oluyor genelde, şu an çok değiliz.
0
Birisi bana yazsın yine de uygun olursam geleyim. İstanbul da olacağım.
Lütfen kalp kalp kalp
Lütfen kalp kalp kalp
0
Kimseyi tanımıyorum lan çok garip hissettim kendimi
Ayça bana mesaj atsana :(
galp galp galp
Ayça bana mesaj atsana :(
galp galp galp
0
Aaa, biz çok iyi tanışıyoruz da mı karaoke yapıyoruz. Orada tanışılıyor zaten :) Gelenler en fazla bir zirvede birbirini görmüş insanlar. Gel gel, atla gel
0
Yaaaaaaaaa ben çok istiyorum bu 30lar zirvesine katılmak ama katılamıyorum. Hem 30 değilim hem İstanbul'da değilim. Ulan bi çılgınlık edip gelsem mi acaba?
0
@buff, her türlü çılgınlığını bekleriz. Sana değecek zirve yapmaya çalışırız :)
0
O kadar dandik gün ki cumartesi ev Çekmeköy'de. Pazar sabah donus uçağı Sabiha Gökçen den
Ben gece havaalanında kalacaktım
taksim é valiz le gel oradan valizle Sabiha Gökçen é git
Arabası olan bıraksa ya beni :)
Vakit bulursam uğrarım ama zor
Ben gece havaalanında kalacaktım
taksim é valiz le gel oradan valizle Sabiha Gökçen é git
Arabası olan bıraksa ya beni :)
Vakit bulursam uğrarım ama zor
0
katılıma bakılırsa 30- zirvesi olmuş bu.
gelmek isterdim ama o gece 90lar zirvemiz olacak taksim purple wave'de :/ siz gelirsiniz belkim topluca.
gelmek isterdim ama o gece 90lar zirvemiz olacak taksim purple wave'de :/ siz gelirsiniz belkim topluca.
0
@supergirl Şu an yarı yarıyadan biraz fazla 30'lar var. 25+ diyebiliriz ama. Çok kıskandım ben şimdi o zirveyi, biz mi oraya gitsek topluca :)
0
21 Şubatta Türkçe 90'lar dinleyip eğlenmek isteyenleri görmek istediğimiz bir etkinlik olacak, gelmek isteyenleri bekleriz...
Bilgisi mevcut. O zirveyi uzun tutsalar biz biraz sarhoş olup topluca oraya da geçeriz :) ya da o zirvedekiler biraz sarhoş olup karaoke de 90'lar söylemeye gelebilirler.. Bence iki zirvenin birleşimi için bir konsensüs düzenlenmelidir. :)
Bilgisi mevcut. O zirveyi uzun tutsalar biz biraz sarhoş olup topluca oraya da geçeriz :) ya da o zirvedekiler biraz sarhoş olup karaoke de 90'lar söylemeye gelebilirler.. Bence iki zirvenin birleşimi için bir konsensüs düzenlenmelidir. :)
0
@nickimi yermisin Karma zirve, kızlar değil.
Artık biz de 90'ların karaokesini yaparız. Yaşımız tutuyor zati :)
Artık biz de 90'ların karaokesini yaparız. Yaşımız tutuyor zati :)
0
Bakın seneye istanbul a yerleşeceğim o zamanlar da yapın bunları tamam mı canlarım. Ciğerlerim demirbaş ı olurum partilerin
Öptüm
Öptüm
0
illa nickimizi belirtmek zorunda miyiz?
sen intihar isini ne yaptin? yada genital sigilini yaktirdin mi? gibi sorular olabilir.
sen intihar isini ne yaptin? yada genital sigilini yaktirdin mi? gibi sorular olabilir.
0
Genelde gelenler bunları göze alıyorlar ama olmadı sahte nick ile bekleriz. Bu 5. zirvem, henüz bu ayarda bir soru pek duymadım.
0
Ek olarak, orada da kimin kim olduğu anlaşılsın diye etiket yapıştırıyoruz kendimize. :)
0
Geçen zirveyi Kadıköy'de yaptık diye gelemeyenler olmuştu, "İkincisi Taksim'de olsun" dedik o yüzden. Bir sonraki yine Kadıköy'e geçer :)
0
@ack3000 Senin elinde kaç var? Olmadı taksit yaparız, çıkışmayanı sonra getirirsin :)
@namus ninjası Buzlu badem olur, boza olur, midye olur; bekleriz.
@namus ninjası Buzlu badem olur, boza olur, midye olur; bekleriz.
0
@bana her yer cehennem Bunun için ayrı başlık açarsan daha ortalıkta olacak, o durumda belki daha çok gören olur da bir kişi "Gel, bizde kal" der.
0
30 -6 olarak gelebilirim ama net değil :) boza mi ayça bana boza alsana vefa Bozası :(
0
yaş 29 doksanlar var ise gelirim kimseyi tanımam etmem ama karakoeyi daha önce denemediğim için tanımadığım insanlarla beraber yapmam daha iyi olur. arkadaş madarası olmayız en azından
0
gelirim ve kendimin bile duymaya tahammül edemediğim sesimle şarkı bile söyleyebilirim... yani çok içersem işte ancak... :)
bu arada 32 :///
bu arada 32 :///
0
evet ya mekan falan belli oldu mu? gelicem diyen herkes gelecekse bostancı gösteri merkezini falan ayarla aychovsky :))
0
Mekan yarın veya Çarşamba belli olacak. Şimdilik Taksim, o kadarı var. Kalabalık olduğu için özel bir Duyuru odası kapatılabilir gibi duruyor. Olmadı çekiliş ve saatle içeri alırız artık :))
0
Multinet gecen bi yer olsun aycovski (istekler bitmez :p).
Saka saka ama olsa neguzl olur^^
Saka saka ama olsa neguzl olur^^
0
Bu psikoloji ile ancak "Ahmet Kaya" söylerim diyorum ve ayarlayabilrsem bir arkadaşımla uğramak istiyorum :)
0
55 kişiye yakın olduk arkadaşlar, galiba bir tiyatro sahnesi ayarlayacağım gerçekten :) Korkuyorum.
0
gelirim ama hesabımı siz öderseniz. belki bir de şarkı söylerim onun dışında sahneye çıkan herkesi umarsızca alkışlarım.
0
Annem, tam da zirve akşamı bende kalabileceğini söyledi o yüzden gelemeyeceğim gibi görünüyor. Ama belki de annemi de getiririm, size Puccini'den "O mio babbino caro"yu söyler bilemedim :/
0
Yazar olalı kaç yıl oldu, bir zirveye gidemeedim. Ne zaman ilgimi çeken bir zirve olsa hep çalıştığım zamana denk geldi. Şimdiye kadar sözlğğün doğumgününü bile kutlayamadım bir kere. İçimi çeke çeke gelemeyeceğimi söyleyeceğim. Benim yerime de eğlenin.
0
@ruhsuz Bir dahakine o zaman seni mutlaka bekliyoruz. Önce sana soracağım düzenlerken.
0
Ben de mi gelsem diye dusundum. Kimseyi tanimiyorum ama. Kafa dagitmaya da ihtiyacim var. belki sinsi sinsi gelir izlerim uzaktan.
0
90lar zirvesi iptal oldu (ertelendi). size uğramayı düşünüyorum 30,7 olarak.
karaoke istemezseniz o mekan bile olurdu ama neyse şimdi karıştırmiyim ortalığı.
dipnot: ben de kimseyi tanımıyorum. raad olun.
edit: raj, selam :P
karaoke istemezseniz o mekan bile olurdu ama neyse şimdi karıştırmiyim ortalığı.
dipnot: ben de kimseyi tanımıyorum. raad olun.
edit: raj, selam :P
0
@eli Atla gel. Kesinlikle kınamayız. :)
@aeroflot İçerisi metrobüs gibi olacakzaten, hazır ol :)
@aeroflot İçerisi metrobüs gibi olacakzaten, hazır ol :)
0
30-3 olarak tek başıma katılmak istiyorum. kimseyi tanımıyorum :(
sesi kötü olup da karaoke yapanlara gülerim, onlarla dalga geçerim baştan söyleyim.
sesi kötü olup da karaoke yapanlara gülerim, onlarla dalga geçerim baştan söyleyim.
0
Gelmek istiyorum ama başımın ağrısından duramıyorum:( biraz geçse de hazırlanıp çıksam Umarım ben gelene kadar dagilmazsiniz :)
0
birbirinizlen haşır neşir olun, utangaçlığınız geçsin şıp diye damlıcam 10 gibi. :)
0
ben de çok eğlendim. yine çılgınca dans ettik :) benimle birlikte dedikodu yapan herkese(onlar kendilerini biliyorlar^^) teşekkürler aşallssjd. yeni dedikoduları bekliyorum:)
0
arkadaslar ben kendimi mekanin deposuna kilitledim dont go away calmasini bekliyorum hala. yarina kadar ses cikarmazsam gelip alin beni burdan
0
Güzel zirveydi teşekkürler! Her ne kadar kim kimdi unuttuysam da tanışmak güzeldi :))
0
yayında ve yapımda emeği geçen herkese teşekkürler! :) çok eğlenceli bir zirve oldu.
minicik bir alanda maksimum kaç kişinin oynayabileceğini de deneme yanılma ile görmüş olduk. bundan sonra ne zaman küçücük bir koridor ya da avlu görsem, artık oraya maksimum kaç kişi sığabilir kafadan tutturabilirim :D
minicik bir alanda maksimum kaç kişinin oynayabileceğini de deneme yanılma ile görmüş olduk. bundan sonra ne zaman küçücük bir koridor ya da avlu görsem, artık oraya maksimum kaç kişi sığabilir kafadan tutturabilirim :D
0
Aynen.. Ayça teşekkürler valla.. :)
Güzel eğlendik... şarkı söylerken fotoğraflarım var... demek ki yeteri kadar içmişim :)
Güzel eğlendik... şarkı söylerken fotoğraflarım var... demek ki yeteri kadar içmişim :)
0
Lan biri özet geçsin özelden neler oldu ben çıktıktan sonra :( çatlıycam meraktan :d
0
Harika bir zirve oldu, öyle ki eğlenmeyen kimseyi görmedim. Teşekkürler Ayça! :)
@indescribable, Gelmedi, çünkü en çok Richard eğlendi. :)
@indescribable, Gelmedi, çünkü en çok Richard eğlendi. :)
0
Aman ya kafa dinledim bi yandan da aklım sizde kaldı zaten gelmediğim iyi olmuş ya keyfim kaçarmış gelseydim
0
Süper zirve oldu, ben de çok eğlendim. Organize ettim diye demiyorum, ben sadece yeri arayıp "Şu kadar kişi şuraya geliyoruz" dedim. Devamını sizler yarattınız :))
@ack3000 Bugün o taraflarda değilim de yarın iş çıkışı oradaysan alır bir yerlere bırakırım.
@indescribable Bir Richard gider, başka Richard gelir. Aramızda Richard'ların lafı olmaz. :)
@ack3000 Bugün o taraflarda değilim de yarın iş çıkışı oradaysan alır bir yerlere bırakırım.
@indescribable Bir Richard gider, başka Richard gelir. Aramızda Richard'ların lafı olmaz. :)
0
bir gün bir zirveye katıldım ve bütün hayatım değişti. yok lan o kadar değil de güzel insanlarla tanıştım. sıkıcı geçen bir dakika dahi olmadan güldük, eğlendik, dans ettik, dedikodu timiyle verdik veriştirdik, çıktık şarkı söyledik, garsonumuzun adam levine çok benzediğine kesin kanaat getirdik ve daha bir sürü şey...ilk kez bir zirveye katılan biri olarak iyi ki gitmişim dedirtecek kadar iyiydi.
@aychovsky, çok teşekkürler bu güzel organizasyon için. "ayça'nın organizasyonlarına her zaman güven" tiki attım çoktan. ben kaçırabilirim, olursa yine ilerde, üşenmeyip yeşillendirirsen sevinirim. :=)
bende birkaç toplu foto var. kimse için mahsuru yoksa burada paylaşabilirim ya da dileyen mesaj atabilir a dostlar.
@aychovsky, çok teşekkürler bu güzel organizasyon için. "ayça'nın organizasyonlarına her zaman güven" tiki attım çoktan. ben kaçırabilirim, olursa yine ilerde, üşenmeyip yeşillendirirsen sevinirim. :=)
bende birkaç toplu foto var. kimse için mahsuru yoksa burada paylaşabilirim ya da dileyen mesaj atabilir a dostlar.
0
Fotoğrafları isteyen bol kişi vardır herhalde. Sana ulaşalım biz o zaman. Kişisel olarak ortada olmasınyla ilgili sorunum olmamakla birlikte, çok kalabalık olduğumuzdan fotoğrafların ortalıkta olmasını istemeyen olabilir.
Bu arada başta taxirat ve virgul olmak üzere sesi güzel tüm arkadaşlara sesleniyorum, sizi fişledik :) İlerideki herhangi bir karaoke içeren etkinlikte mobbing uygulanarak çağrılacaksınız :)
Bu arada başta taxirat ve virgul olmak üzere sesi güzel tüm arkadaşlara sesleniyorum, sizi fişledik :) İlerideki herhangi bir karaoke içeren etkinlikte mobbing uygulanarak çağrılacaksınız :)
0
long live rock n roll
Kız duyuru açmıştı geçen hafta (onu tekrar deşifre etmemek için onun duyurusuna olan linki kaldırdım), hepiniz "ayrıl ayrıl" dediniz, terk etti kız beni, iki küsur yıllık ilişkimiz bitti. Are you happy now?!Burada duyuru açanlar hep "bizden" gibi geliyor da ilişkinin öteki tarafındaki suçlu oluyor y
Kız duyuru açmıştı geçen hafta (onu tekrar deşifre etmemek için onun duyurusuna olan linki kaldırdım), hepiniz "ayrıl ayrıl" dediniz, terk etti kız beni, iki küsur yıllık ilişkimiz bitti. Are you happy now?!
Burada duyuru açanlar hep "bizden" gibi geliyor da ilişkinin öteki tarafındaki suçlu oluyor ya, şimdi içinizden birini yaktınız işte.
Burada duyuru açanlar hep "bizden" gibi geliyor da ilişkinin öteki tarafındaki suçlu oluyor ya, şimdi içinizden birini yaktınız işte.
0
ilişkiyi ta buralara kadar yayıp seni şikayet ediyorsa zaten hayır gelmez hacı ondan. boşver iyi olmuş, üzülme.
0
şimdi kardeş kızın başkasının fikriyle ayrılması yanlış ok da sende de hata var, kabul ediyorsun zaten.
kendin demişsin bir iki takıntısı dışında çok iyi diye. e "sevgililik" dediğin müessesede bunlara biraz daha fazla özen göstersen çok mu yani? yorulur musun?
ben de takılıyorum böyle şeylere bazen. istediği, konuşmayı kesin olarak bitirmekse bitir yani nedir, o kabalık olarak görmüyorsa sanane ki?
neyse geçmiş olsun.
kendin demişsin bir iki takıntısı dışında çok iyi diye. e "sevgililik" dediğin müessesede bunlara biraz daha fazla özen göstersen çok mu yani? yorulur musun?
ben de takılıyorum böyle şeylere bazen. istediği, konuşmayı kesin olarak bitirmekse bitir yani nedir, o kabalık olarak görmüyorsa sanane ki?
neyse geçmiş olsun.
0
ayrılmanızı isteyen yürekler şimdi barışmanız için kenetleniyor
evet söz duyuruda
evet söz duyuruda
0
whatsapp'daki mavi tick bitirdi kardeş seni. duyurunun suçu yok. mesajları okuyup okuyup cevap vermemişin. halbuki öyle cevap vermeyeceksek mesajları kısa kısa görünen kadar okuyoruz, açmıyoruz. hata sende.
0
kız adına mutluyum. Ne üzüyon la kızı. ilgilenmiyon ilgilenmiyon sonra ayrıldık mutlumusunuz. mutluyuz !
0
İki yildir sevgilisiniz, kiz da huyunu anlayamamis mi? Ya da niye oturup hic konusmamis ki yani? Niye bir cozume ulasamadiniz ya da? Ayrilasi varmis bence.
0
Tam da bu yüzden whatsapp ve SMS kullanmıyorum. Sevgiliyi geçtim saçmasapan insanlar bile trip atıyorlar. Minicik ve saçma telefon tuşları ile yazışmakla aram inanılmaz kötü, zaten telefonum da bozuk, pek yazamıyorum. Birine söylemek istediğim bir şey varsa arar konuşurum, bana mesaj gönderirse de cevap alınamaz genelde. Bu da karşımdaki kişiyi sevmediğimden değil; karşımdaki kişiye olan sevgimin mesajlaşmaya olan antipatimi bastıramamasından. Telefonu hala telefon olarak kullanıyorum; mutluyum, huzurluyum, ilişkim yıkılmıyor.
Diğerini ayrıntılı okumadım ama ilişkinin bitiş nedeni "Mesajıma cevap vermedi" ise ben olsam çok da üzülmezdim, "Uymuyormuşuz" derdim. Ama mesajına cevap yazmamanın daha derin bir anlamı varsa, ilişkinizin dinamiklerinden biri bu mesajlaşmalar üzerine ise tabii ki başka tartışılası şeyler de olabilir. Sevgililer günü geliyor, barışırsınız umarım ve umarım bir daha mesajlaşmalar sorun olmaz.
Diğerini ayrıntılı okumadım ama ilişkinin bitiş nedeni "Mesajıma cevap vermedi" ise ben olsam çok da üzülmezdim, "Uymuyormuşuz" derdim. Ama mesajına cevap yazmamanın daha derin bir anlamı varsa, ilişkinizin dinamiklerinden biri bu mesajlaşmalar üzerine ise tabii ki başka tartışılası şeyler de olabilir. Sevgililer günü geliyor, barışırsınız umarım ve umarım bir daha mesajlaşmalar sorun olmaz.
0
vay anası millet duyurudan sevgilide buluyormuş. hacı sende niye kıza zaman ayırmadın?
0
Ayrilma tavsiyesini iliskilere cozum onerisi olarak goren zihniyet kime mutluluk getirmis ki.
0
konuyu bilmiyorum ama genelde mantıklı tavsiyeler veriliyor burada. demek ki ayrılmanız gerekiyormuş.
0
Gonus isleri lobisinin isi bunlar hep.
E siz de mevzuyu lobiye deklare etmissiniz.
E siz de mevzuyu lobiye deklare etmissiniz.
0
he bişi daha yazayım. vakti zamanında böyle bir ilişki yaşamıştım.
Hatun sürekli bir mesajlaşma konuşma derdindeydi.
Her gün 1 saat konuşulması lazımmış filan, sürekli mesaj atardı kısa cevap verince triplenirdi.
bazen 5-10 adet mesaj ardarda yollardı, yok benimle ilgilenmiyorsun ıvır zıvır.
2. ayda artık dedim bu ilişki çekilmez.
ayrıldım filan sonraki dönem hayatımın en güzel dönemiydi. zart zurt mesaj atan yok, beni sevmiyorsun benle ilgilenmiyorsun tripleri yok.
kafa rahat, stressiz filan.
bence sevgililer döneminde de barışma salla gitsin, biraz kafa dinle ciddi ciddi aşığım modunda takılmıyorsan.
Hatun sürekli bir mesajlaşma konuşma derdindeydi.
Her gün 1 saat konuşulması lazımmış filan, sürekli mesaj atardı kısa cevap verince triplenirdi.
bazen 5-10 adet mesaj ardarda yollardı, yok benimle ilgilenmiyorsun ıvır zıvır.
2. ayda artık dedim bu ilişki çekilmez.
ayrıldım filan sonraki dönem hayatımın en güzel dönemiydi. zart zurt mesaj atan yok, beni sevmiyorsun benle ilgilenmiyorsun tripleri yok.
kafa rahat, stressiz filan.
bence sevgililer döneminde de barışma salla gitsin, biraz kafa dinle ciddi ciddi aşığım modunda takılmıyorsan.
0
burada kimseyi suclama abicim.
whatsapp'tan mesajlasmiyoruz diye bir ayrilik sebebi olamaz. Kiz zaten sebep ariyormus kendine. Duyuru da cesaret vermis.
hem telefon mesajlasmak icin degil ki, konusmak icin?
whatsapp'tan mesajlasmiyoruz diye bir ayrilik sebebi olamaz. Kiz zaten sebep ariyormus kendine. Duyuru da cesaret vermis.
hem telefon mesajlasmak icin degil ki, konusmak icin?
0
Burada duyuru açanlar hep "bizden" gibi gelmiyor da ilişkinin öteki tarafındaki suçlu olmuyor. çok yüklendiğimiz, sorguladığımz üyeler de var. çemkirmek hakkımız, engellenemez.
0
Toplu genel bir cevap yazayım:
- Evet benim de kabahatlarim oldu.
- Tek sorumlu duyuru değil elbette, ayrılık seviyesine gelmese buraya düşmezdi mesele zaten.
- Tek sorun mesajlaşma da değildi. Sadece "mesajıma geç cevap veriyor" diye iki yıllık ilişki bitmez.
- Ama duyuru'nun da sorumluluğu var. Zira o sabah kız "erkek arkadaşımla sorun" diye duyuru açarken, ben birkaç saat sonra mesaj attığımda bana cevabı "ayrıldık bitti" ile başlıyordu. Demek ki duyuru açılırken ben 'problemli sevgili' iken cevaplardan sonra 'eski sevgili' olmuşum.
- Şimdiye kadar çok kez ayrılık seviyesine gelmiştik (hatta birkaç aylık ayrılıklarımız da oldu) ama son zamanlardaki onun ayrılık çabalarını onu ikna ederek geçiştiriyordum. Artık ben de kabahatli olduğuma ikna oldum, belki böyle olması gerekiyordur diyerek kabullendim, bitti.
- Evet benim de kabahatlarim oldu.
- Tek sorumlu duyuru değil elbette, ayrılık seviyesine gelmese buraya düşmezdi mesele zaten.
- Tek sorun mesajlaşma da değildi. Sadece "mesajıma geç cevap veriyor" diye iki yıllık ilişki bitmez.
- Ama duyuru'nun da sorumluluğu var. Zira o sabah kız "erkek arkadaşımla sorun" diye duyuru açarken, ben birkaç saat sonra mesaj attığımda bana cevabı "ayrıldık bitti" ile başlıyordu. Demek ki duyuru açılırken ben 'problemli sevgili' iken cevaplardan sonra 'eski sevgili' olmuşum.
- Şimdiye kadar çok kez ayrılık seviyesine gelmiştik (hatta birkaç aylık ayrılıklarımız da oldu) ama son zamanlardaki onun ayrılık çabalarını onu ikna ederek geçiştiriyordum. Artık ben de kabahatli olduğuma ikna oldum, belki böyle olması gerekiyordur diyerek kabullendim, bitti.
0
pike
Bildiğiniz gibi bazı kremlerde 30+, 40+ gibi kullanıcı yaşını belirten ibareler var. Şimdi ben yaşıma uygun olmayan bir kremi kullansam bir sıkıntı olur mu? Atıyorum anti-aging bir krem var üzerinde 30+ diyor ama erken kullanmaya başlamak daha iyi değil mi? Teşekkürler.
Bildiğiniz gibi bazı kremlerde 30+, 40+ gibi kullanıcı yaşını belirten ibareler var. Şimdi ben yaşıma uygun olmayan bir kremi kullansam bir sıkıntı olur mu? Atıyorum anti-aging bir krem var üzerinde 30+ diyor ama erken kullanmaya başlamak daha iyi değil mi?
Teşekkürler.
Teşekkürler.
0
mantık pls.
Sende henuz bulunmayan kırısıklığa onu sursen ne olur surmesen ne olur. Kremler önleyici değil, tedavi edicidir.
Önleyici kremlerde olur tabi, ama konudan uzağım marka falan bilmiyorum.
Sende henuz bulunmayan kırısıklığa onu sursen ne olur surmesen ne olur. Kremler önleyici değil, tedavi edicidir.
Önleyici kremlerde olur tabi, ama konudan uzağım marka falan bilmiyorum.
0
Bu tamamen cildinin durumuna ve cilt yaşına bağlı. Burada cilt bakımcımın dediğini söyleyeyim:
Eğer yaşının cildindeysen ağır bir krem kullanırsan cildin ona alışır, böylelikle 30 yaşında 40+ krem kullanırsan, 40'lı yaşlarda 40+ krem etkisiz olabilir. Daha fazla yaşlanınca hangi krem kullanılacak? Üstüne de sorunsuz olan cildini nemlendirmek için gereğinden fazla bakım yaparak batırabilirsin (çiçeğe gereğinden fazla su vermek gibi). Ama bazı insanların cildi sorunludur, 25 yaşında 40 yaş kremi gerektirebilir. Öyle durumda cilt kendine gelip düzgünleşene kadar kadar 40+ kremle yoğun bakım yapılabilir. Cilt kendine geldiğinde kendi yaşının kremi ile devam edilebilir. Bu kremleri ilaç ve sağlıklı beslenme gibi düşün. Hasta değilken ilaç almazsın, çünkü o mikraobun direncini gereksiz düşürmüş olursun. Hasta iken de iyileşene veya kürü bitene kadar ilaç alırsın. Sonra sağlıklı beslenmeye devam edersin bir daha hasta olmamak için.
Bir de yaşının her kremi de sana uygun olmayabilir. Karma mısın, yağlı mısın, kuru musun; belki eğer sorunlu ise yüzüne iki krem birden kullanman gerekebilir. Kuru bölgeler farklı bakım isteyebilir, yağlı bölgeler farklı bakım isteyebilir.
Eğer yaşının cildindeysen ağır bir krem kullanırsan cildin ona alışır, böylelikle 30 yaşında 40+ krem kullanırsan, 40'lı yaşlarda 40+ krem etkisiz olabilir. Daha fazla yaşlanınca hangi krem kullanılacak? Üstüne de sorunsuz olan cildini nemlendirmek için gereğinden fazla bakım yaparak batırabilirsin (çiçeğe gereğinden fazla su vermek gibi). Ama bazı insanların cildi sorunludur, 25 yaşında 40 yaş kremi gerektirebilir. Öyle durumda cilt kendine gelip düzgünleşene kadar kadar 40+ kremle yoğun bakım yapılabilir. Cilt kendine geldiğinde kendi yaşının kremi ile devam edilebilir. Bu kremleri ilaç ve sağlıklı beslenme gibi düşün. Hasta değilken ilaç almazsın, çünkü o mikraobun direncini gereksiz düşürmüş olursun. Hasta iken de iyileşene veya kürü bitene kadar ilaç alırsın. Sonra sağlıklı beslenmeye devam edersin bir daha hasta olmamak için.
Bir de yaşının her kremi de sana uygun olmayabilir. Karma mısın, yağlı mısın, kuru musun; belki eğer sorunlu ise yüzüne iki krem birden kullanman gerekebilir. Kuru bölgeler farklı bakım isteyebilir, yağlı bölgeler farklı bakım isteyebilir.
0
Yaş ilerledikçe cildin ph değeri de değişiyor, bu farklı yaşlar için farklı ürünler üretilmesinin bir nedeni de bu olabilir.
0
sen olmayan cocuk benim
Merhaba Hocalarım, az önce bir arkadaşım "tez yazarken, bir kaynaktan 500 kelimeden fazla alıntı yapılmasının etik dışı kabul edildiğini, hatta intihal olduğunu" iddia etti. bu konuda bilgilerinize başvurmak istedim. yardımlarınız için teşekkür ederim.
Merhaba Hocalarım, az önce bir arkadaşım "tez yazarken, bir kaynaktan 500 kelimeden fazla alıntı yapılmasının etik dışı kabul edildiğini, hatta intihal olduğunu" iddia etti. bu konuda bilgilerinize başvurmak istedim. yardımlarınız için teşekkür ederim.
0
500 kelime alıntı yapıyorsan hoş görünmez elbette. Ama atıfını düzgün yazarsan intihallik bir durum olmaz. Ama ben hocan olsam şöyle bir yan bakardım.
0
@alperz, ama elindeki kaynak bütünlüğü bozulamayacak, uzun ve alanda herkesin atıf yaptığı en temel kaynakmış.
bi arkadaşım ekolu oldu ama yapacak bi şey yok :)) çok teşekkür ederim.
bi arkadaşım ekolu oldu ama yapacak bi şey yok :)) çok teşekkür ederim.
0
Manifesto gibi bir şey sanırım. Herkesin derken kastettiğin şey tüm dünya mı yoksa bizim memleket mi?
0
tek seferde 500 kelime alıntı yapiyorsa oehhhhh dersin, bir sayfa alinti mi olurmus. alıntı dedigin metin icinde 2 satır olur, 2 satırı aşarsa ayri paragraf aşarsin ama o da en fazla 10-15 satır olur.
0
Öyle bir belirlenmiş net sınır yok. Burada iki duruma dikkat çekesim geldi. İlki 500 kelimenin aynen alınıp alınmadığı. Zaten kaynaktan olduğu gibi 500 kelime alırsan ve bunları tırnak içinde göstersen dahi "Al tüm makaleyi tırnak içinde göster bari" derler; intihal tanımına girip girmeyeceği meşhul ama beğenilmez kabul görmez. Diğer durum da şu: diyelim tırnak içinde değil de, cümleleri aldın evirdin çevirdin. Atıflarını da doğru düzgün yaptın. Yine de tek kaynağa abanmış olunursa ona pek iyi gözle bakılmaz. "Aynı çalışmayı mı yapıyorsun. Başka kimse bu konuda çalışmadı mı" derler. Baz aldığın bir çalışma olması normal ama çalışmanın tamamının ya da o çalışmanın bir bölümünün ezici çoğunluğunun tek bir kaynağı baz almış olması normal değil.
0
@jaygatsby, tezin içinde muhtelif yerlerden bahsediyoruz üstat. 500 kelimelik bir paragraf değil yani, farklı farklı yerlerde birkaç cümlelik alıntılar.
0
ayrı ayrı olursa sorun yok, niye olsun ki. ama yazilan tezin uzunlugu, içerigi, diger kaynaklar falan da önemli ayça nın söylediği gibi. tüm tez degil bir chapter icin de bile arka arkaya aynı eserden verilen referans ayip olur, "başka insan mı yok, babayın oglu mu bu Jefferson: 2012" derler.
0
500 kelimeyi parça parça alıntılayacaksan bile, üç dört sayfada bir alıntı yine de hoş görünmez. İntihal olmaz ama iyi de karşılamazlar.
0
Ayrı ayrı yerlerde, koca tezde 1 sayfalık alıntıdan hiçbir sıkıntı olmaz.. Atıfları doğru düzgün verdiyse tabi.
Açın bakın bir sürü kitapta, temel aldıkları kimi kitaplar vardır ve iki üç sayfada bir onlara atıf yaparlar..
Bir sayfalık blok halinde bir alıntı ise eğer, çok gerekli değilse hoş karşılanmaz, ama illa gerekliyse bir punto küçük halinde ve içe çekilmiş şekilde, alıntı şeklinde yani, yazılırsa kabul görür. Diğer türlü, paragraflar tamamen alınıp en sona (Ahmet, 2009) yazamazsınız.
Açın bakın bir sürü kitapta, temel aldıkları kimi kitaplar vardır ve iki üç sayfada bir onlara atıf yaparlar..
Bir sayfalık blok halinde bir alıntı ise eğer, çok gerekli değilse hoş karşılanmaz, ama illa gerekliyse bir punto küçük halinde ve içe çekilmiş şekilde, alıntı şeklinde yani, yazılırsa kabul görür. Diğer türlü, paragraflar tamamen alınıp en sona (Ahmet, 2009) yazamazsınız.
0
Direkt olarak, bire bir sözcükleri alıntılamak yerine oradaki kavramları kendi cümlelerinle açıklayıp diğer kaynağı referans gösterebilirsin. Bunlar haricinde birkaç sayfada bir aynı referanstan cümleler olunca en sıradan okuyucu bile bunu fark edip "tezi bu referanstan yazmış galiba" diyerek rahatsız olabilir.
Uzun paragrafları direkt alıntılama.
Çok spesifik bir tanım alacaksan bu olur.
Bir açıklamana referans göstereceksen, kanıt/destek olarak sunacaksan "xxxx et al. also suggested a similar explanation to this phenomenon..." gibi bağlayıcı bir cümle ile referansa gönderme yap. Direkt alma.
Turnitin'e yüklenince kabak gibi çıkıyor ne kadarı alıntı. Tez konusunda YÖK'ün sınırı yüzde yirmi diye biliyorum ben. Alıntıların genel texte oranı yüzde yirmiyi geçerse tehlikeli sulardasın demek.
Uzun paragrafları direkt alıntılama.
Çok spesifik bir tanım alacaksan bu olur.
Bir açıklamana referans göstereceksen, kanıt/destek olarak sunacaksan "xxxx et al. also suggested a similar explanation to this phenomenon..." gibi bağlayıcı bir cümle ile referansa gönderme yap. Direkt alma.
Turnitin'e yüklenince kabak gibi çıkıyor ne kadarı alıntı. Tez konusunda YÖK'ün sınırı yüzde yirmi diye biliyorum ben. Alıntıların genel texte oranı yüzde yirmiyi geçerse tehlikeli sulardasın demek.
0
eger muhendislik ise bir cumle bile alintilamak hos degildir. konseptleri kendi kelimelirinle anlatman beklenir.
0
nıç
Ben aradığım bir şeyi bulamadığımda çıldırıyorum. Bu kıyafet olabilir, kitap olabilir evde olduğundan emin olduğum şeyleri bulamayınca aşırı sinirleniyorum hatta daha bu sabah sinirden ağladım. Size de oluyor mu? Ben mi çok tepki veriyorum acaba normal mi bu? Niye bu kadar takılıyorum?
Ben aradığım bir şeyi bulamadığımda çıldırıyorum. Bu kıyafet olabilir, kitap olabilir evde olduğundan emin olduğum şeyleri bulamayınca aşırı sinirleniyorum hatta daha bu sabah sinirden ağladım. Size de oluyor mu? Ben mi çok tepki veriyorum acaba normal mi bu? Niye bu kadar takılıyorum?
0
birşeyi bulma konusunda problem yaşıyorum, bazen gözümün önünde duran bişeyi bile görmüyorum, aramak eziyet. sinirleniyorum, hatta evdekilere de kızıyorum, eşyalarımı habersiz kaldırmayın diye. bazen kendim kaldırmış oluyorum ama onlara kızıyorum :)
0
oha birebir aynisi bende de var, tek manyak ben degilmisim. ben de cok sinirlenirim, ortaligi ayaga kaldiririm, evdekiler seferber olur :D o sirada ihtiyacim olmayan, onemsiz bir sey bile olsa bulmadan icim rahat etmiyor. ama torpulemeye calisiyorum, cok normal degil bence. yine de insani duzenli olmaya yonlendiriyor o acidan iyi :D
0
Bulamayınca ağlamak mı? Biraz sinirlenmek normal de ağlamak nedir ya? Biraz abartmışsın, keep it cool bro.
0
bu aralar ben de acayip unutkanım; üst üste gelmesi sinirlerimi bozuyor. çıldırıyorum evet. kaybettiğim şeye değil; nasıl kaybedebildiğime kızıyorum. kendime yükleniyorum.
0
Çıldırmıyorum ama bir ismi hatırlayamadığında nasıl huzursuz olunuyorsa öyle oluyorum, günlerce bulamazsam günlerce oluyorum.
0
Ben ağlamıyorum ama içimde kalıyor, unutamıyorum. İnsan unutuyorum, kayıp eşyayı unutmuyorum.
Zamanında e-postalarda gezen bir hikaye vardı. Bir ilkokul ya da ortaokul öğretmeni öğrencilere "Affetmeyeceğiniz insan sayısı kadar patates alın ve bir ay yanınızda gezdirin. Hiç yanınızdan ayırmayın" demiş. Kimisi bir patates almış, kimisi bir torba. Zamanla patatesler kokmaya, filizlenmeye başlamış. Bir torba patates taşıyanların kolu kopmuş yorgunluktan, zaten orada burada kokudan ve görüntüden rezil olmaya başlamışlar. En son öğretmen de "Bakın, affetmeyip kinini taşıdığınız insanlar da bu patatesler gibi içinizi çürütür, kokutur, sizi çok çirkin yapar" gibi bir şeyler gevelemiş.
Bu dandik hikayenin buraya girme sebebi şu, benim de çürük patateslerim kaybettiğim eşyalar. Hepsi içimde yara, hepsi içimde kokuşmuş.
Ama henüz hiç ağlamadım, "Bu tepki belki de biraz fazladır" diyeceğim de "Sen dön, önce patateslerine bak" diyeceksin diye korkuyorum.
Zamanında e-postalarda gezen bir hikaye vardı. Bir ilkokul ya da ortaokul öğretmeni öğrencilere "Affetmeyeceğiniz insan sayısı kadar patates alın ve bir ay yanınızda gezdirin. Hiç yanınızdan ayırmayın" demiş. Kimisi bir patates almış, kimisi bir torba. Zamanla patatesler kokmaya, filizlenmeye başlamış. Bir torba patates taşıyanların kolu kopmuş yorgunluktan, zaten orada burada kokudan ve görüntüden rezil olmaya başlamışlar. En son öğretmen de "Bakın, affetmeyip kinini taşıdığınız insanlar da bu patatesler gibi içinizi çürütür, kokutur, sizi çok çirkin yapar" gibi bir şeyler gevelemiş.
Bu dandik hikayenin buraya girme sebebi şu, benim de çürük patateslerim kaybettiğim eşyalar. Hepsi içimde yara, hepsi içimde kokuşmuş.
Ama henüz hiç ağlamadım, "Bu tepki belki de biraz fazladır" diyeceğim de "Sen dön, önce patateslerine bak" diyeceksin diye korkuyorum.
0
ermanen
benimkiler sessiz genelde. sadece onlar banyodayken ya da dış kapıyı açıp kapatırken duyuyorum. kapılar dipdibe zaten. sanırım en sesli benim aralarında.sizde nasıl durumlar?edit: cevaplar süper millet. elinize sağlık. tam müzelik olmuş bu soru :)
benimkiler sessiz genelde. sadece onlar banyodayken ya da dış kapıyı açıp kapatırken duyuyorum. kapılar dipdibe zaten. sanırım en sesli benim aralarında.
sizde nasıl durumlar?
edit: cevaplar süper millet. elinize sağlık. tam müzelik olmuş bu soru :)
sizde nasıl durumlar?
edit: cevaplar süper millet. elinize sağlık. tam müzelik olmuş bu soru :)
0
iki kardeşler heralde. beşiktaş gol atınca "gol be gol" diye bağırıyorlar. istisnasız her golde, hep aynı kelimeler. ben de bağırıyorum peşlerinden artık "gol be gol" diye. amk herifleri.
edit: "goool ulan" diye bağırırlarsa biliyorum ki liderliğe oynayan diğer takımlar gol yemiş oluyor. haklarını yemeyeyim, arasıra değişiklik yapıyorlar.
edit: "goool ulan" diye bağırırlarsa biliyorum ki liderliğe oynayan diğer takımlar gol yemiş oluyor. haklarını yemeyeyim, arasıra değişiklik yapıyorlar.
0
bir kadın ve 25 e 15 yaşında iki çocuğu. büyük olan küçüğü her gün küfürle dövüyo. ben de genelde bu saatlerde kafası güzel olan bi adamım. bi gün yukarı çıkıp büyüğü bıçaklıcam.
0
benim alt komşuda ergen bir kız var her gece ağlıyor üzülüyorum, onun dışında bağırış çağırış, televizyon sesi ve kapanış.
0
sabah 5 gibi birinin telefonu titriyor. nasil bir zemine koyuyorsa telefonu, butun zangirdamasini duyuyorum. bir de (bkz: geceleri üst kattan gelen misket yuvarlanma sesi)
0
Bir üst komşumuz vardı. Bir bebekleri oldu. Aman sabahlar olmasın. Gece vır vır vır. Sabah vır vır vır. Sonra çocuk büyüdü, bu sefer kardeşi doğdu. Sabah akşam vır vır vır, bir de büyük olanın güm güm ayak sesleri. Bizimkiler de doğum günümde sevineyim diye davul almışlar. Ben de kurayım çalayım dedim, daha 15 saniye geçmeden üsttekilerin bakıcısı geldi. "Pardon bebek uyuyor da." Lan ben 6 senedir uyuyamıyorum o çocuklar yüzünden, bir kere bile çıkıp "noluyor kardeşim" demedim. Sonra biz taşındık, 6 ay sonra da onlar taşınmış. Bu da böyle bir anımdır.
0
Of cok dertliyim bu konuda. Üsttekiler alman, evde ayakkabiyla geziyorlar ve halilari yok. Tak tak tak biktim. Bi de telefonlarinin titresimini sanki bnm tlfonum titriyormus gibi duyuyorum
0
yahu komşusundan ses gelmeyen insan neden böyle bir duyuru açar ki?
ben üstekki komşunun yatakta dönmesinden, tuvalette taharetlenmesine kadar herşeyi duyuyorum. kağıt gibi duvar yapmış pezo müteahhit.
ben üstekki komşunun yatakta dönmesinden, tuvalette taharetlenmesine kadar herşeyi duyuyorum. kağıt gibi duvar yapmış pezo müteahhit.
0
üst komşulardan sürekli kavga ve bağırma sesi. 4 kişiler her kombinasyonda birbirine bağırıyorlar. alt ve yan komşudan ses yok.
0
Ailemin yanindaydim bir suredir ve iyrenc. Ustte kafayi siyirmis bir kadin ve 2 tane ufak cocuk. Cocuklar ayri gurultu yapiyor kadin ayri. Altta hanzonun teki. Resmen cildirdim ciddiyim kapilarina dayancaktim. Kendi evim boyle degil acayip sessiz cit cikmaz genelde.
0
sifon sesi geliyor. bir ara koku da geliyordu. neyse ki halloldu o sorun. bok kokusu da insanin imzalarindan biri galiba. zamanla 'hmm, abinin boku bu, gelmis demek. gidip kirayi vereyim' gibi bir kavrayis gelistirmistim. gece 2'de filan camasir makinesi sesi geldigi de oluyor. ama iyi bir model sanirim. anca derin sessizlikte duyuluyor. eski evimde sekiz sesi duydugum da olmustu. cok heyecanlandigimi hatirliyorum. o zamana kadar seksi hep arkadaslarin salladigi, sadece filmlerde gorulecek, fantastik bir sey zannederdim. anamgillerin evinde de fenerbahce maclari sirasinda alt kattan "gol be" bogurtuleri geliyor. bir de gol yediklerinde duvara, yere vurma gurultuleri.
0
Bizim üst komşu osurıyordu sürekli ama ritmik bi şekilde hep aynı ritmle osururdu
0
sevgili ermanen,
sorularını çok seviyorum. komşum olur musun?
soruna cevap verecek olursam: şu an için çıt yok. ama üst katımda çok şişman bir abi (otuzlu yaşlarında ve bekar) ve onun çok şişman babası oturuyor, anne sizlere ömür -uzun yıllar önce vefat etmiş. onların evde dolaşıyorlarsa haldır huldur sesleri, çok şişman babanın da kulakları pek işitmediği için arada bir tv karşısında sızdığında tv sesi geliyor.
sorularını çok seviyorum. komşum olur musun?
soruna cevap verecek olursam: şu an için çıt yok. ama üst katımda çok şişman bir abi (otuzlu yaşlarında ve bekar) ve onun çok şişman babası oturuyor, anne sizlere ömür -uzun yıllar önce vefat etmiş. onların evde dolaşıyorlarsa haldır huldur sesleri, çok şişman babanın da kulakları pek işitmediği için arada bir tv karşısında sızdığında tv sesi geliyor.
0
Seks ve prova; Üst kattaki hıyar müzisyen, çarşamba-cuma-cumartesi günleri sabaha karşı illa birilerini bulur getirir eve, kadınların iniltileri çalar saat gibi oluyor anasını satiim. Ayık olduğu zaman da akustik gitarda arabesk pop çalıp söylüyor, adama rakı açtıracak cinsten. Yakında atacaklar apartmandan gibime geliyor.
Kavga; Alt katta abi-kardeş var 20'li yaşlarında, olmadık sebeplerden (tişörtümü niye giydin, biramı niye içtin vs) kavga ediyorlar bazen. Boru gibi sesleri var ipnetorların.
Seks ve fantezi; yan/karşı (nasıl oluyor ben de anlamıyorum amk) komşular öğretmen karı-koca. Aksi gibi bizim banyolarla yatak odaları duvar duvara. Cuma mesai bitimi çocuğu postalıyorlar ananeye dedeye, ondan sonra 6 filmlik seri çekiyorlar evde. Geçenlerde işe gidicem tıraş oluyorum, banyodaki havalandırma boşluğundan "ayy popomu elleme mosmor zaten faruuuk!" dediğini duydum kadının ya!
aslında bizim apartmanın ses yalıtımı iyidir insan gibi yaşarsan, misal müzisyenden önceki çocuklu aileden arada koridor koşusu dışında çıt çıkmazdı ama bunlar artık nasıl çığırıyorlarsa hiç kasmadan duyabiliyorsun olan biteni. faruk aga anal meraklısıdır mesela adfaksgkljjhsj
kısacası, müstakil ev şart.
Kavga; Alt katta abi-kardeş var 20'li yaşlarında, olmadık sebeplerden (tişörtümü niye giydin, biramı niye içtin vs) kavga ediyorlar bazen. Boru gibi sesleri var ipnetorların.
Seks ve fantezi; yan/karşı (nasıl oluyor ben de anlamıyorum amk) komşular öğretmen karı-koca. Aksi gibi bizim banyolarla yatak odaları duvar duvara. Cuma mesai bitimi çocuğu postalıyorlar ananeye dedeye, ondan sonra 6 filmlik seri çekiyorlar evde. Geçenlerde işe gidicem tıraş oluyorum, banyodaki havalandırma boşluğundan "ayy popomu elleme mosmor zaten faruuuk!" dediğini duydum kadının ya!
aslında bizim apartmanın ses yalıtımı iyidir insan gibi yaşarsan, misal müzisyenden önceki çocuklu aileden arada koridor koşusu dışında çıt çıkmazdı ama bunlar artık nasıl çığırıyorlarsa hiç kasmadan duyabiliyorsun olan biteni. faruk aga anal meraklısıdır mesela adfaksgkljjhsj
kısacası, müstakil ev şart.
0
Alt kattakiler bagirarak konusanlardan arada sirada torun vs gelince sesleri asiri oluyor. Yan tarafta da rtenin korumalardan biri var bir de borazan ergeni oglu var arada sırada tartisiyorlar gidip dalasim geliyor ikisine birden
0
Ya bizim komsunun bir kopegi var, eleman uzun sure evde olmazsa basliyor aglamaya, onu duyuyorum bazen. Ama asansorde filan goruyorum, etrafta insanlar varken dunyanin en sevecen kopegi. Insanin ici parcalaniyor hayvan aglayinca :/
0
üst komşumun toynak sesleri. Şaka değil karı topuklarını vurarak yütüyor. Gece 12 gibi evli olduğunu tahmin ettiğimiz sevgilisi gidiyor. 11-12 arası ya kavga ya seks sesleri. 12 den sonra kendini duvarlara vurma ve evin içinde dan dan dan yürüyerek 20-25 tur atma sesleri oluyor. Geçen hafta akrabaları geldi. Hepsi toynak ailesi. 3 yaşındaki çocuk gece 11'e kadar bağırabiliyor. Sonra ailecek duvara mı zıplyorlar ne, bak onu anlamadık. Boş zamanlarında da duvara top atıyorlar. Yani en son eve gitmemeyi düşünüyorduk. Kadını uyardığımda işitmediğim hakaret kalmadı. Ev sahibi. Karakol bir şey yapamayız dedi. Aynı zamanda köşe bina en üst kat karı. Benden başka kimse ile komşuluğu yok. Sınıf öğretmeni olması nedeniyle (özel bir okulda) umarım bu psikolojik sorunlarıyla çocukları etkilemez. Beni delirtti çünkü.
0
Üst katta temizlik hastası bir kadın var. Her gün ev taşınıyor gibi.
0
üst kat, her kış: (git: 708263) , henüz aksatmadı.
karşı komşu orta yaş üstü bir kadın, çok asosyal ve boşanmış anladığım kadarıyla. bu eve taşındım taşınalı 2. seneye yaklaştım henüz tanışamadım, toplamda 2 kere denk geldim zaten ve kibarlıktan "merhaba" dedim belki konu açılır tanışılır diye, yarım ağızla cevap verdi, daha da üstelemedim. arada telefon konuşmalarını duyuyorum. öfke dolu, birilerine patlıyor (muhtemelen eski kocası). "yok efendim sen bunu nasıl yaparsın, senin haddine mi, insanı çıldırtma" gibisinden şeyler. arada çocuk var sanırsam o yüzden hala iletişim halindeler...
karşı komşu orta yaş üstü bir kadın, çok asosyal ve boşanmış anladığım kadarıyla. bu eve taşındım taşınalı 2. seneye yaklaştım henüz tanışamadım, toplamda 2 kere denk geldim zaten ve kibarlıktan "merhaba" dedim belki konu açılır tanışılır diye, yarım ağızla cevap verdi, daha da üstelemedim. arada telefon konuşmalarını duyuyorum. öfke dolu, birilerine patlıyor (muhtemelen eski kocası). "yok efendim sen bunu nasıl yaparsın, senin haddine mi, insanı çıldırtma" gibisinden şeyler. arada çocuk var sanırsam o yüzden hala iletişim halindeler...
0
Utançtan okuyamadım cevapları bi süre sonra :( Ben çok uzun senelerdir en üst kattayım, alttakilerden pek bir şey duymuyorum da benim altımdakiler neler duyuyormuş eğer söyledikleriniz doğruysa şu an kafamı kuma gömmeye gidiyorum :( Bundan önceki eve ilk taşındığımızda alttaki komşumuz bizim eve gelen bi tamirciye "evde halı yok mu" diye sormuş aksjdhaha meğerse ayakkabı sesi gidiyomuş işte onlara tık tık. Öğrenince topuklu terlik giymeyi bırakmıştım ama başka şikayet gelmedi hiç. Bence duyulmaz ki ya :(
0
Yan komşunun iki tane çocuğu var. Biri 1. sınıfa gidiyor diğeri 4-5 yaşlarında. İnanılmaz yaramaz ve kuduruklar. Evde sürekli bağırarak koşup oynuyorlar. En sonunda anne çıldırıyor "yeteeeeeeeer, oğlum yeteeeeeer, Allah aşkına oturun iki dakikaaaaaaaaaaa" diye bir bağırış ve sonrasında ağlamalar. Üst komuşuda Eskişehir maçları olduğunda koşş laaan, vur amk, gooool diye bağırıyor genelde. :)
0
@pandispanya bence duyulmaz falan deme ama topuklarını vurarak yürüyorsan alt komşun ağır sövüyordur sana.
0
üst kattaki teyze gündüzleri uyuyup geceleri çalışıyor galiba. sürekli ceviz kırıyor sanki..
yan dairedeki mallardan aşırı derecede müzik sesi geliyor... annesi birde ses gelirse uyarın diyor normal bir şey gibi. yani biz mağaradan geldik insanlarla bir arada yaşayamıyoruz gibisinde.
yan dairedeki mallardan aşırı derecede müzik sesi geliyor... annesi birde ses gelirse uyarın diyor normal bir şey gibi. yani biz mağaradan geldik insanlarla bir arada yaşayamıyoruz gibisinde.
0
Pek ses gelmiyor, yalıtım sesi de engelliyor genelde de. Mutfaklarımızın bitişik olduğu bir komşu var. Yeni evliler, kapılarında çifte kumru olduklarını belirten bir çift kumru biblosu asılı ve kapı bu kumruların kuyruklarından çıkan kurdelelerle sarılı. Bu kumrular en fazla üç günde bir kavga ediyorlar. Bir seferinde adam evi terk etti. 10 gün kadar kapıdaki kumru ve kurdeleler gazeteye sarılı ve kapalı kaldı, kadın sanırım onları söküp atamadı, en fazla kapatabildi. Adam eve dönünce kumrular yeniden açıldı. Adamın sesi pek gelmiyor da, kadın sürekli ağlayıp bağırıyor.
Eskiden şu olmuştu:
eksisozluk.com
Eskiden şu olmuştu:
eksisozluk.com
0
---alıntıdır---
hala aklım almıyor lan... yaklaşık 20 yıllık evli olup bilecik şeyh edebali üniversitesinde okuyan tek oğulları var. evim bunların hemen üstünde. evlerimiz de maşallah kutu gibi. duvarlar o kadar ses geçiriyor ki, bildiğin kutu yani, karton pier sanki. vilada sapıyla tık tık yere vursam mustafa abinin kucağına düşerim öyle ince.
akşam bira fıstık takılıp tv izlerken aşağıdan sesler geldi. mustafa abi nasıl sevişiyosa , böyle şap şap arada ses çıkıyor. saat da akşamın sekizi. kıstım tv yi, yattım yere bunları dinliyorum.
- ulan karı doymak nedir bilmiyon ha.
- canım çekti napim.
- her hafta, her hafta
- susta mıncıkla mustafa, ben sana neler yapıyorum
- (şap şap şap)
- mustafa, bu karagül dizisindeki ada şanverdi var ya, özcan deniz ile çıkıyormuş.
- hadi ya. yaşı kaç ki onun.
- yirmi üçmüş, dizi aşkı işte.
- ( şap şap şap)
- terledin sen
- ter bu işin fıtratında var rukiye. ehehe.
- sakın terini damlatma bak, tiksiniyorum.
- ( şap şap şap) ver şu peçeteyi
- .....
- (şap şap şap) aç ağzını rukuye. tamamdır bu.
- uff mostofooo
- nasıl?
- hımm çok iyi.
- topla buraları, ben elimi yıkamaya gidiyorum.
ulan kalktım yerden sehpanın üzerine baktım ben ne içiyorum diye. tekrar eğildim ses yok. tuvalete koşup banyo mu yapıyolar diye merak ederken 5 dakika sonra kapı çaldı. açtım kapıyı rukiye teyze var. çok sever beni. öyle şaşırdım ki elinde tabak bana bakıyor '' al kuki , demin mustafa abin çiğ köfte yaptı, sen seversin '' dedi. uzatıyo tabağı . ha siktir ulan o şap şap sesleri, o peçete, o mıncıklamalar, ne oluyor burda diye düşünürken yaslandım duvara çiğ köfteye bakıyorum. ula adam meğer çiğ köfte yapıyomuş. az daha çiğ köfteye boşalacakmışız . 20 senelik evli çiftlerin cinselliği çok fantezikmiş vesselam. çok açlar lan. açlar ama anlayamıyorsun.
Not: Alıntıdır
Kaynak: www.uludagsozluk.com
hala aklım almıyor lan... yaklaşık 20 yıllık evli olup bilecik şeyh edebali üniversitesinde okuyan tek oğulları var. evim bunların hemen üstünde. evlerimiz de maşallah kutu gibi. duvarlar o kadar ses geçiriyor ki, bildiğin kutu yani, karton pier sanki. vilada sapıyla tık tık yere vursam mustafa abinin kucağına düşerim öyle ince.
akşam bira fıstık takılıp tv izlerken aşağıdan sesler geldi. mustafa abi nasıl sevişiyosa , böyle şap şap arada ses çıkıyor. saat da akşamın sekizi. kıstım tv yi, yattım yere bunları dinliyorum.
- ulan karı doymak nedir bilmiyon ha.
- canım çekti napim.
- her hafta, her hafta
- susta mıncıkla mustafa, ben sana neler yapıyorum
- (şap şap şap)
- mustafa, bu karagül dizisindeki ada şanverdi var ya, özcan deniz ile çıkıyormuş.
- hadi ya. yaşı kaç ki onun.
- yirmi üçmüş, dizi aşkı işte.
- ( şap şap şap)
- terledin sen
- ter bu işin fıtratında var rukiye. ehehe.
- sakın terini damlatma bak, tiksiniyorum.
- ( şap şap şap) ver şu peçeteyi
- .....
- (şap şap şap) aç ağzını rukuye. tamamdır bu.
- uff mostofooo
- nasıl?
- hımm çok iyi.
- topla buraları, ben elimi yıkamaya gidiyorum.
ulan kalktım yerden sehpanın üzerine baktım ben ne içiyorum diye. tekrar eğildim ses yok. tuvalete koşup banyo mu yapıyolar diye merak ederken 5 dakika sonra kapı çaldı. açtım kapıyı rukiye teyze var. çok sever beni. öyle şaşırdım ki elinde tabak bana bakıyor '' al kuki , demin mustafa abin çiğ köfte yaptı, sen seversin '' dedi. uzatıyo tabağı . ha siktir ulan o şap şap sesleri, o peçete, o mıncıklamalar, ne oluyor burda diye düşünürken yaslandım duvara çiğ köfteye bakıyorum. ula adam meğer çiğ köfte yapıyomuş. az daha çiğ köfteye boşalacakmışız . 20 senelik evli çiftlerin cinselliği çok fantezikmiş vesselam. çok açlar lan. açlar ama anlayamıyorsun.
Not: Alıntıdır
Kaynak: www.uludagsozluk.com
0
cok ses geliyor :( alt katta bebek ve ona bakan bi anneanne/babaanne var sanirim. bebek aglamasindan cok rahatsiz olmuyorum ama anneanne/babaanne genizden gelen yanik ve tiz yasli teyze sesiyle bagirarak turkuler soyluyo cocuga, o cok dayanilmaz (cocuk daha cok agliyor). ust kat sessizdi, ona da yeni uc cocuklu bi aile tasindi. inanilmaz ses cikariyolar surekli bagiris cagiris, mutlaka bi cocuk agliyo bazen baba bagiriyo, kapi carpma ve gecenin bi yarisi kosma sesleri, onlar tasindigindan beri bi gunumuz sessiz gecmedi. oh be icimi doktum.
0
yan komşudan radyo son ses açık onu dinliyoruz beraber. dini programlar tercihimiz. bir de bazen horlama sesiyle irkiliyoruz.
üst komşu curcuna. daima bağırış çağırış, oynama, zıplama.. çocuklar sürekli ağlıyor. evin babası daima mavi mavi masmavi diye türkü çığırıyor.
hayatımızın parçaları olmuşlar ama.
üst komşu curcuna. daima bağırış çağırış, oynama, zıplama.. çocuklar sürekli ağlıyor. evin babası daima mavi mavi masmavi diye türkü çığırıyor.
hayatımızın parçaları olmuşlar ama.
0
@saçdemeti'ninkine benzer şekilde üst katımızdan bebek sesiyle beraber ananesinin sesi geliyor ve aynen bebeğin sesi hiç rahatsız etmezken anneanne çok fena. bebekle ağlatana kadar oynuyor, "HANİMİİİİİŞŞŞ OOĞLUŞUMUN PİPİSİİİ OOY AMAAAN PİPİSİİİ" şeklinde, çocuk ağlamaya başlayınca daha yüksek bir tonda "OOOOY OOOY OOOY YOK BİŞEEEY AMAAAN OOOY OOOY" şeklinde çocuğu avutmaya çalışıyor, çocuk daha çok bağırıyor.
0
la loque
iyi sabahlamalar dilerim,şimdi metinde bir dialog var; biri diyor ki "işinizden mutlusunuz, doğru mu?" diyor, öbürü de ona diyor ki "not really happy, but these being the times"Ne diyor o en sonda?
iyi sabahlamalar dilerim,
şimdi metinde bir dialog var; biri diyor ki "işinizden mutlusunuz, doğru mu?" diyor, öbürü de ona diyor ki "not really happy, but these being the times"
Ne diyor o en sonda?
şimdi metinde bir dialog var; biri diyor ki "işinizden mutlusunuz, doğru mu?" diyor, öbürü de ona diyor ki "not really happy, but these being the times"
Ne diyor o en sonda?
0
biraz fikrim var, diyalogun öncesini de paylaşırsanız metne anlamlı olarak dökebilirim.
0
öncesi alakasız. benim de fikrim var umarım uyuşuruz, yoksa elimizdeki fikirler gittikçe artacak hahaha
0
bana kalırsa anlam olarak "fakat bunlar zamanın gerçeği" gibi bir şey ifade edilmek istenmiş.
0
benim de bir fikrim var, ama ben bu fikri söylemeyi düşünüyorum. zaman zaman olur böyle anlamında bir şey mi acaba
0
ben de "zaman zaman olur böyle, zamanla değişir" anlamını düşündüm bi de şey var kafamda, "bu iş zaman geçirmelik işte be hacı."
saçma değil mi? ama aratıyorum aratıyorum, hiç böyle kalıp yok bir yerlerde ya. zaten italyacadan çevirmişler. çevirinin çevirisi felaket oluyor. bari italyanca metin elimde olaydı da ordan iki cümleyi karşılaştıraydım. çok sinir oldum evet.
saçma değil mi? ama aratıyorum aratıyorum, hiç böyle kalıp yok bir yerlerde ya. zaten italyacadan çevirmişler. çevirinin çevirisi felaket oluyor. bari italyanca metin elimde olaydı da ordan iki cümleyi karşılaştıraydım. çok sinir oldum evet.
0
Abi bu kitabin ismini soyle italyanca ogrenmeye gidiyorum. Ben de uyuz oldum. Acaba for the time being mi demek istenmis.
0
A: İşini seviyor musun?
B: Aslında çok değil ama naparsın işte!
Not: Kesin bilgi, yayalım arkadaşlar
B: Aslında çok değil ama naparsın işte!
Not: Kesin bilgi, yayalım arkadaşlar
0
"yani iş çok sevilecek bi iş değil ama zaman kötü, bu zamanda böyle işi öp de başına koy" demek istiyor bence. en uygun çeviri @the whore times'ınki bence de.
0
Bana da drthea, the whore times ve kül + 1 gibi geliyor.
"İşimden mutlu değilim de hal böyleyken, yani" der gibi. Sonunda bir "Öp de başına koy" veya "N'aparsın" gibi yutulması var gibi.
"İşimden mutlu değilim de hal böyleyken, yani" der gibi. Sonunda bir "Öp de başına koy" veya "N'aparsın" gibi yutulması var gibi.
0
lavazza
dinliyorsanız hangi müzikler?
dinliyorsanız hangi müzikler?
0
ara sıra dinlerim. siyaset bilimi alanında çalışıyorum ve ülkeler üzerine okuma yaparken, o ülkenin geleneksel müziklerini dinliyorum. misal sovyetler çalışırken kızıl ordu gibi veya antik yunan okuması yaparken troya, the great alexander film müzikleri gibi.
0
mümkün değil, dinleyemiyorum ben. zaten gereksiz atraksiyon bence.
0
normalde de caz dinliyorum. okurken de öyle oluyor. daha ziyade mellow tarzı şeyler. arada hard-bop, be-bop ya da contemporary caz tarzında.
0
okuma yaparken dinlemiyorum, ama ders çalışırken dinliyorum. 2000lerin popüler pop/rock müziklerini dinliyorum.
uyumadan önce klasik müzik ya da yogaya spaya uygun müzikleri açtığım için bende uyku etkisi yaratıyor, onlardan uzak duruyorum.
uyumadan önce klasik müzik ya da yogaya spaya uygun müzikleri açtığım için bende uyku etkisi yaratıyor, onlardan uzak duruyorum.
0
mylord
Selamlar,Bir arkadaşım değil ben, renk körlüğü varmış. Şuradan http://www.igh.com.tr/renk_korlugu_testi yaptığım teste göre renk körüymüşüm. Trafik ışıklarını falan tabi ki ayırt edebiliyorum. Peki ehliyet veriyorlar mı şimdi bana? Tecrübesi olanlar, bilenler yazarsa...
Selamlar,
Bir arkadaşım değil ben, renk körlüğü varmış. Şuradan www.igh.com.tr yaptığım teste göre renk körüymüşüm. Trafik ışıklarını falan tabi ki ayırt edebiliyorum. Peki ehliyet veriyorlar mı şimdi bana? Tecrübesi olanlar, bilenler yazarsa...
Bir arkadaşım değil ben, renk körlüğü varmış. Şuradan www.igh.com.tr yaptığım teste göre renk körüymüşüm. Trafik ışıklarını falan tabi ki ayırt edebiliyorum. Peki ehliyet veriyorlar mı şimdi bana? Tecrübesi olanlar, bilenler yazarsa...
0
ben aldım. Sadece göz doktorundan şoför olur belgesi almanız lazım.
0
Renk körüyüm ve Eylül'de ehliyet aldım. Sadece rapor alırken bu durum için bi göz doktoruna görünüp trafik için sıkıntı olmaz minvalinde ek bir belge aldım. Sıkıntı olmuyor.
0
delifaruk
Simdi yara ve yanik merhemi diye biliyordum ben. Heralde baska bir fonksiyonu da var. Yoksa neden surekli cantada tasisin ki insan?Sebebi ne olabilir "a biryerim yanarsa/yara olursa" haricinda?
Simdi yara ve yanik merhemi diye biliyordum ben. Heralde baska bir fonksiyonu da var. Yoksa neden surekli cantada tasisin ki insan?
Sebebi ne olabilir "a biryerim yanarsa/yara olursa" haricinda?
Sebebi ne olabilir "a biryerim yanarsa/yara olursa" haricinda?
0
cildi yenilediğine vs inanılıyor aslında..düz krem yerine kullanıyor çoğu..
0
nemlendirici olarak da iyi oluyor bilhassa kisin soguktan ellerde kesik filan olunca iyi geliyor o yaralara.
0
bepanthene çok kullanışlı ve etkili bir krem,bundan 10 sene önce filan drlar reçeteye yazıyordu çok ucuzdu, pişik kremi yerine çok iyi bir alternatifti, halk bunu keşfetti ve abandı, önce reçete edilemez ( yani devlet tarafından ödenemez) yaptılar, sonrada bepanthenciler fiyat artırdı.Özet olarak parfümlü meyveli vb magazin kremlerin çok ötesinde iyileştirici bi krem olduğu için
0
Ben de yanımda sürekli el ve dudak kremi taşıyorum, kışın kuruyup çatlıyor. O ilacımsı krem hepsine iyi geliyor.
0
Ben de yanımda sürekli el ve dudak kremi taşıyorum, kışın kuruyup çatlıyor. O ilacımsı krem hepsine iyi geliyor.
0
Ben de yanımda sürekli el ve dudak kremi taşıyorum, kışın kuruyup çatlıyor. O ilacımsı krem hepsine iyi geliyor.
0
roaccutane kullanıyordur.
dudak kuruluğundan dertlidir.
eline süreni de gördüm gerçi. çok fonksiyonlu bir şey o. bir ara ben de mutlaka taşırdım.
dudak kuruluğundan dertlidir.
eline süreni de gördüm gerçi. çok fonksiyonlu bir şey o. bir ara ben de mutlaka taşırdım.
0
damdanakan
Masanizin üstünde neler var size "pozitiv" enerji veren, yorgunlugunuzu alan? Ne oneriyorsunuz?
Masanizin üstünde neler var size "pozitiv" enerji veren, yorgunlugunuzu alan? Ne oneriyorsunuz?
0
Goz doktorum buyuk agzi genis bi zimbirtida su koy icine dekoratif tas cicek vs at dio. Yaptim mi hayir. Goz kuruluguna iyi gelirmis bi nebze
0
ben de mıknatıslı dönen dünya var asılı duruyo havada, ama er kişiyim :(
bide pozitif'den çok negatif veriyo enerjiyi "nah gidersin gezmeye" deyu
bide pozitif'den çok negatif veriyo enerjiyi "nah gidersin gezmeye" deyu
0
Masan ne kadar sadeyse o kasar poItiv enerjin olur.
Gereksiz ne varsa kaldir. Farki gorexeksin.
Gereksiz ne varsa kaldir. Farki gorexeksin.
0
Yeni koyulan şey ilk bir iki gün neşelendiriyor da, ondan sonra fark etmiyorsun bile. Benim masamda F in Exams var. Arada okuyup okuyup gülüyorum.
c2.staticflickr.com
Bir de hediye olarak gelen birkaç şey var. Oda arkadaşımın birinin masasında minik çapta bir Şirinler Köyü.Başka bir oda arkadaşımda oğlunun resimleri. Bir arkadaşın arkasında dev dünya haritası. Başka bir arkadaşta Gimli, birtakım Viking'ler ve Merida.
c2.staticflickr.com
Bir de hediye olarak gelen birkaç şey var. Oda arkadaşımın birinin masasında minik çapta bir Şirinler Köyü.Başka bir oda arkadaşımda oğlunun resimleri. Bir arkadaşın arkasında dev dünya haritası. Başka bir arkadaşta Gimli, birtakım Viking'ler ve Merida.
0
haytap vb derneğin yaptığı hayvan fotoğraflı takvim. hatta geçen yılınkinde o kadar güzel ftolar var ki hala kaldıramadım.
0
empati kuramayan psikolog
belgesel tarzında (`searching for sugar man`), biyografi tarzında (`copying beethoven`) ya da direkt müzik ile ilgili (`le violon rouge`) olabilir. teması müzik olsun yeter. teşekkürler.edit: klasik müzikle ilgili olanlara öncelik veriyorum.
belgesel tarzında (searching for sugar man), biyografi tarzında (copying beethoven) ya da direkt müzik ile ilgili (le violon rouge) olabilir. teması müzik olsun yeter.
teşekkürler.
edit: klasik müzikle ilgili olanlara öncelik veriyorum.
teşekkürler.
edit: klasik müzikle ilgili olanlara öncelik veriyorum.
0
0
'CBGB'. Hilly Kristal'ın hayatını, Cbgb'nin nasıl kurulup popüler olduğunu ve grupların nasıl ünlü olduğunu anlatan belgesel ama müzikal güzel bir film. Bi de 'The Broken Circle Breakdown' var, belgesel değil ama mükemmel bir film. Muhakkak izle, izlettir.
0
@sta onun konusu müzik değil. vıcık vıcık bi aşk filmi ve müzikleri içimi bayıyor. teşekkürler yine de.
0
Almost famous diye bi film vardı. Rock gruplarına takılan groupie kızlarla tüysüz bi elemanı filan gösteriyodu film. Imdb puanı yüksek bayağı da bana kalırsa ortalama bi film, bilmiyorum ilgini çeker mi.
0
bir de şöyle bir şey var (bkz: sound of noise)
müziğe bambaşka bir bakış açısı getiriyor. hatta klasik müziğe tepki barındırıyor içinde. fakat oldukça eğlenceli bir film, izlemediysen tavsiye ederim.
müziğe bambaşka bir bakış açısı getiriyor. hatta klasik müziğe tepki barındırıyor içinde. fakat oldukça eğlenceli bir film, izlemediysen tavsiye ederim.
0
exlibris
markette gordum bugunturuncgil muhtemelen, tekli satiliyor greyfurttan daha buyuk, file gibi bir ambalaji vardi. neydi bu?not: pepino degil
markette gordum bugun
turuncgil muhtemelen, tekli satiliyor greyfurttan daha buyuk, file gibi bir ambalaji vardi. neydi bu?
not: pepino degil
turuncgil muhtemelen, tekli satiliyor greyfurttan daha buyuk, file gibi bir ambalaji vardi. neydi bu?
not: pepino degil
0
seksen9
hakkınızda ne söylensin istersiniz?peki buna göre yaşıyo musunuz?not: birazdan.bugün annemler-teyzemler konuşurken biri 'önemli olan öldükten sonra iyi anılmak' dedi. önemli olan mutlu yaşamak diye düşündüm. düşünce bana saçma gelse de insanların hakkımda kötü düşünmesini istemediğimi, içten içe iyi
hakkınızda ne söylensin istersiniz?
peki buna göre yaşıyo musunuz?
not: birazdan.
bugün annemler-teyzemler konuşurken biri 'önemli olan öldükten sonra iyi anılmak' dedi. önemli olan mutlu yaşamak diye düşündüm. düşünce bana saçma gelse de insanların hakkımda kötü düşünmesini istemediğimi, içten içe iyi anmalarını istediğimi farkettim. bi sorayım dedim ama cevaplara şaşırdım.
peki buna göre yaşıyo musunuz?
not: birazdan.
bugün annemler-teyzemler konuşurken biri 'önemli olan öldükten sonra iyi anılmak' dedi. önemli olan mutlu yaşamak diye düşündüm. düşünce bana saçma gelse de insanların hakkımda kötü düşünmesini istemediğimi, içten içe iyi anmalarını istediğimi farkettim. bi sorayım dedim ama cevaplara şaşırdım.
0
Ben öldükten sonra ne olacağı hiç umrumda değil.
0
iyi ya da kötü bir şey söylensin istemem. ona göre yaşayamıyorum, kötü şeyler söyleyecek insanların sayısı günden güne artıyormuş gibi hissediyorum. bu kendine nasıl baktığınla alakalı bir durum sanırım. yoksa kimse oturup benim kendimi düşündüğüm gibi düşünmüyordur değerlendirmiyordur.
0
Öldükten sonra kimin ne dediği umrumda değil ve buna göre yaşıyorum.
Not: öldükten sonra arkasından iyi konuşulmasını isteyenlerin zoraki iyilik melekleri olduklarına inanıyorum.
Daha fazla bilgi için: (bkz: süperego)
Not: öldükten sonra arkasından iyi konuşulmasını isteyenlerin zoraki iyilik melekleri olduklarına inanıyorum.
Daha fazla bilgi için: (bkz: süperego)
0
şu önümüzdeki 5 yıl içinde ölürsem
hakkımda ne söylenmesini isterimmmm. biraz daha yaşasa dünyaya iz bırakıcak hatundu falan denilmeli bence benim için.
biraz daha büyüynce ölünce ne derler: icraatime bakmak lazım. ilerimi göremiyorum ki artık. ya da istemiyorum. çok yıprandım :/ 5 sene içinde ölmezsem yokolurum zaten gibi geliyore.
artık hiçbir şeyden zevk almıyorum.
hakkımda ne söylenmesini isterimmmm. biraz daha yaşasa dünyaya iz bırakıcak hatundu falan denilmeli bence benim için.
biraz daha büyüynce ölünce ne derler: icraatime bakmak lazım. ilerimi göremiyorum ki artık. ya da istemiyorum. çok yıprandım :/ 5 sene içinde ölmezsem yokolurum zaten gibi geliyore.
artık hiçbir şeyden zevk almıyorum.
0
"dünya kadar parası vardı da ne oldu. kefenin cebi yok" desinler. başka bir dileğim yok.
0
Ardımdan "niye bu kadar erken öldün piç herif" diyecek birileri var. Gerisi umrumda değil.
0
neler soylenecegini zaten biliyorum. umurumda mi? degil.
umursamadan yasiyorum. pamuk girmis gote, got gomulmus topraga. kimin ne dusundugunun ne onemi var?
umursamadan yasiyorum. pamuk girmis gote, got gomulmus topraga. kimin ne dusundugunun ne onemi var?
0
Oldukten sonra arkamdan ne konusdugu umrumda degil diyemem. İyi seyler soylensin isterim.
Evet buna gore yasiyorum, bu konuda mutevazi olamayacagim.
Evet buna gore yasiyorum, bu konuda mutevazi olamayacagim.
0
pek yaşayamadan öldü zavallı demelerini beklerim. yalan değil sonucta.
0
en azindan ardimda biraktiklarim hakkimda soylenen guzel seyleri isitince mutlu olurlar.
onlarin mutlu olmasi adina isterdim.
onlarin mutlu olmasi adina isterdim.
0
Ölmeden önce arkamdan "İyi insandı, şöyleydi, böyleydi" demelerini isterim, ona göre yaşıyorum kişiliğimin oturduğu kadarlık kısmı elverdikçe. Öldükten sonra "Ben bir kara büyü biliyorum, aychovsky'yi hemencecik diriltebiliriz" ve benzeri ifadeler dışında ne dedikleri hiç ama hiç umrumda değil.
0
hede hodo
"pozitif düşün pozitif düşün" kendinizi nasıl sakinleştiriyorsunuz? pozitif düşün demek, demekle olabilecek bir sey mi?
"pozitif düşün pozitif düşün"
kendinizi nasıl sakinleştiriyorsunuz? pozitif düşün demek, demekle olabilecek bir sey mi?
kendinizi nasıl sakinleştiriyorsunuz? pozitif düşün demek, demekle olabilecek bir sey mi?
0
Sana şimdi filler hakkında düşünme dedim. Ne hakkında düşünürsün? Filler değil mi. Öyleyse..
Yok o öyle değildi.
Pozitif düşün demek, demek dışında neyle olabilir ki zaten? Her şey kafada bitmiyor mu?
Yok o öyle değildi.
Pozitif düşün demek, demek dışında neyle olabilir ki zaten? Her şey kafada bitmiyor mu?
0
Pozitif ve negatif düşünceye inanmadığım gibi, "Olacağı varsa olur"a da inanmıyorum. İnandığım şey "Canla başla uğraşırsan, o konuda takıntılı hale gelmezsen, belki bir noktada strateji yapabilirsen ve şansın yaver giderse, olur. Olmamasının ise bir milyon sebebi olabilir, sadece iyi analiz etmek gerek" Düşününce bir şeylerin sonucunu değiştirebileceğime inanmıyorum. Pozitif düşünmenin tek faydası insana canla başla çalışmak için gerekli motivasyon sağlaması; insan uğraşsa olacağını düşündüğü bir şey için çalışmaya yüksünmez ama olmayacağını düşündüğü bir şey için güç sarf etmeyi istemez. Bir noktadan sonra artık iş benim elimden çıkmışsa (diyelim ki bir iş için başvurup görüşmeye de gittim, yapacağım tek şey beklemek) "Bu iş olur" veya "Bu iş olmaz" diye düşünmenin veya oraya buraya enerji göndermenin sonucu etkileyeceğine inanmıyorum. Ama insan iyi bir görüşmeden sonra "Olacak galiba", kötü bir görüşmeden sonra "Olmayacak galiba" diye dolaşır ve gerçekten de böyle olabilir. Bunu pozitif veya negatif düşünmeye bağlamak mantıklı gelmiyor. Ancak pozitif düşünmek sadece üstüne daha az ağırlık veriyor. Bence üstünde düşünmemek hepsinden güzel; üstünde düşünmüyorum, olana göre hareket belirliyorum.
0
kadirgali huseyin olmayan adam
Merak ediyorum bu sizde de var mı yoksa evrendeki tek embesil ben miyim diye.Twitter'da olsun, FriendFeed'de olsun bayağı esprili insanlarımız var sağ olsunlar. Bazı kişiler oluyor ki imla ve yazım kurallarına mükemmel derecede uyarak aslında çok komik bir şey yazıyor ama bu şekilde yazılan şeyler n
Merak ediyorum bu sizde de var mı yoksa evrendeki tek embesil ben miyim diye.
Twitter'da olsun, FriendFeed'de olsun bayağı esprili insanlarımız var sağ olsunlar. Bazı kişiler oluyor ki imla ve yazım kurallarına mükemmel derecede uyarak aslında çok komik bir şey yazıyor ama bu şekilde yazılan şeyler ne kadar komik olursa olsun gülesim gelmiyor. Çoğu kişi de bu kuralları hiç takmadan bodoslama yazıyor ve bu şekilde yazılanlar bana çok daha komik geliyor.
Şu yazdığım metin dahi bana pek bir samimiyetsiz geldi misal.
Size de oluyor mu böyle bir şey? He? Lütfen olsun çünkü.
Twitter'da olsun, FriendFeed'de olsun bayağı esprili insanlarımız var sağ olsunlar. Bazı kişiler oluyor ki imla ve yazım kurallarına mükemmel derecede uyarak aslında çok komik bir şey yazıyor ama bu şekilde yazılan şeyler ne kadar komik olursa olsun gülesim gelmiyor. Çoğu kişi de bu kuralları hiç takmadan bodoslama yazıyor ve bu şekilde yazılanlar bana çok daha komik geliyor.
Şu yazdığım metin dahi bana pek bir samimiyetsiz geldi misal.
Size de oluyor mu böyle bir şey? He? Lütfen olsun çünkü.
0
hayır. imla kurallarına uyan insanları daha mantıklı görüyorum. komik olmak ile samimiyet arasında karşılıklı bir bağ bulunmuyor (imla kurallarına uyanların mantıklı olmasında bulunmadığı gibi).
0
oluyor ya olmaz mı. ben genelde diyalog barındıran bişey yazacaksam, diyalog kısmını konuştuğumuz gibi yazarım.
0
rahatsız olduğum bazı şeyler var benim. birkaç/bir kaç birçok/bir çok gibi kelimelerde sınırlanmak rahatsız ediyor. Olsun, tolerans gösterilir yeri gelince.
Ancak yabancı özel isimlere iyelik ve durum ekleri yazılışına göre eklenir kadar saçma sapan, rahatsız edici şey duymadım ben. Steam'den bahsederken Steam'dan falan yazmam ben. hasta mısınız lan, insan okuyacak onu.
Ancak yabancı özel isimlere iyelik ve durum ekleri yazılışına göre eklenir kadar saçma sapan, rahatsız edici şey duymadım ben. Steam'den bahsederken Steam'dan falan yazmam ben. hasta mısınız lan, insan okuyacak onu.
0
jugador + 1
Kurallara uymamışsa önce kafamda cümleyi bir düzeltiyorum. Gülünecekse ondan sonra gülerim.
Kurallara uymamışsa önce kafamda cümleyi bir düzeltiyorum. Gülünecekse ondan sonra gülerim.
0
Tam tersini düşünüyorum ben de. Türkçe katledilince okuyamıyorum, okusam da değer veremiyorum. LCFS'nin dediği şekilde diyalog oluştururken "geleceğim" yerine "gelcem" yazmakta çok da büyük sorun görmüyorum. Ayrıca Rygard'ın dediği gibi yabancı kelimelere gelen iyelik eklerinde böyle bir tik geliyor. Biri okunuşuna göre "face'ye" yazınca rahatsız oluyorum mesela. Bununla ilgili kesin bir kural yok sanırım ama yabancı kelimelerin okunuşlarına göre ek alması daha mantıklı geliyor. Gerçi yabancıya gerek yok kısaltmalarda "ka" diye okuduğumuz "k" harfi sonrası ekte bile sorun yaşıyoruz kendi dilimizde (TDK'ya/TDK'ye).
Örneğin en sık karşılaşılan bağlaçları ayırmama içeren dil katliamından rahatsız olunduğu belirtildiğinde kendini "cümleler noktadan sonra büyük harfle başlar, ona niye dikkat edilmiyor" şeklinde bildiği tek şey bu ilkokul birinci sınıf bilgisi olan tek hücreliler var. Bununla birlikte bir de "üşeniyorum ya" şeklinde aslen bilmediğini gizlemeye çalışarak yalan söyleyenler var. Onlar haricinde kalanları gerçekten bilmiyor diye düşünüyorum. Bu da onların sorunu değil, öğrenememişler sonuçta fakat onların bu yazı içerikli esprileri komik de olsa ya yaş olarak küçük olduklarını ya da zeka/cehalet ile ilgili sorunları düşünüyorum.
Bunları söyledim şimdi linç gelecek.
Örneğin en sık karşılaşılan bağlaçları ayırmama içeren dil katliamından rahatsız olunduğu belirtildiğinde kendini "cümleler noktadan sonra büyük harfle başlar, ona niye dikkat edilmiyor" şeklinde bildiği tek şey bu ilkokul birinci sınıf bilgisi olan tek hücreliler var. Bununla birlikte bir de "üşeniyorum ya" şeklinde aslen bilmediğini gizlemeye çalışarak yalan söyleyenler var. Onlar haricinde kalanları gerçekten bilmiyor diye düşünüyorum. Bu da onların sorunu değil, öğrenememişler sonuçta fakat onların bu yazı içerikli esprileri komik de olsa ya yaş olarak küçük olduklarını ya da zeka/cehalet ile ilgili sorunları düşünüyorum.
Bunları söyledim şimdi linç gelecek.
0
Hayır olmuyor.
Yalnız gramer kuralları ve konuşma diliyle yazılma olayını birbirine karıştırmayın. "gelicek, sevmiyosun, arıycam" ile "herkez, burada ki, bende seviyorum" birbirlerinden farklı kategorilerde.
Yalnız gramer kuralları ve konuşma diliyle yazılma olayını birbirine karıştırmayın. "gelicek, sevmiyosun, arıycam" ile "herkez, burada ki, bende seviyorum" birbirlerinden farklı kategorilerde.
0
yazım hataları = yazı diline pek maruz kalmamış olmak = okumamak = cahillik
cahil insanı ciddiye almam, adamdan saymam
kendimce istisnalarım var. büyük harflerden pek hoşlanmıyorum. kullanımını bilmediğimden değil (ha bazen karışıyor, Ahmet hoca mı, Ahmet Hoca mı? ikincisi bence ama hoca için büyük harfe elim gitmiyor bazen) de estetik bulmadığımdan. bir de kesme işaretini de pek sevdiğimi söyleyemem. bazen kafam karışıyor nerede kullanılacağı konusunda. koca koca profların, ünlü yazarların, çevirmenlerin yazdığı metinlerde, romanlarda değişik şekillerde kullanıldığını ya da hiç kullanılmadığını gördükçe hatanın bende olmadığını anladım. bir de kurallar devamlı değiştiği için 70 sene öncesi, 40 sene öncesi ve 20 sene öncesi arasında bir sürü fark var. sorun biraz da oturmamış bir sistem üzerinde olmamızdan kaynaklanıyor. ama çoğu yazı dili yüzyıllar içinde oturmuştur. durum normaldir.
ha bir de yukarıdaki gibi konuşma dili ile ayrı tutuyorum bu hataları. konuşma dili o söyleme tarzını yansıtma hedefiyle yazıda kullanılıyorsa hatalı yazım değildir.
cahil insanı ciddiye almam, adamdan saymam
kendimce istisnalarım var. büyük harflerden pek hoşlanmıyorum. kullanımını bilmediğimden değil (ha bazen karışıyor, Ahmet hoca mı, Ahmet Hoca mı? ikincisi bence ama hoca için büyük harfe elim gitmiyor bazen) de estetik bulmadığımdan. bir de kesme işaretini de pek sevdiğimi söyleyemem. bazen kafam karışıyor nerede kullanılacağı konusunda. koca koca profların, ünlü yazarların, çevirmenlerin yazdığı metinlerde, romanlarda değişik şekillerde kullanıldığını ya da hiç kullanılmadığını gördükçe hatanın bende olmadığını anladım. bir de kurallar devamlı değiştiği için 70 sene öncesi, 40 sene öncesi ve 20 sene öncesi arasında bir sürü fark var. sorun biraz da oturmamış bir sistem üzerinde olmamızdan kaynaklanıyor. ama çoğu yazı dili yüzyıllar içinde oturmuştur. durum normaldir.
ha bir de yukarıdaki gibi konuşma dili ile ayrı tutuyorum bu hataları. konuşma dili o söyleme tarzını yansıtma hedefiyle yazıda kullanılıyorsa hatalı yazım değildir.
0
Bana da oluyor. Tam olarak aynisi oluyor. Saçma smayliler, random buyuk- küçük harf kullanimi vs her türlü hata "komik" bi tweeti daha samimi hale getiriyor.
0
imlaya uymamak kişinin kitap okumamasından kaynaklanan bir şey. 30'lu yaşlarına yaklaşmışsın, -de'yi, -da'yı ayıramıyorsan, belli ki okumamışsın. hadi okumuş olsan bile okuduğun kitap sayısı kısıtlıdır. okuduğun kitaplar da bellidir, pop kitaplardır. orada bile çünkü imla yanlış gırla gidiyor.
mistreated'e katılıyorum. hatta bir adım daha ileri götürüyorum, dostoyevski okumamış adamla/kadınla saatin kaç olduğunu bile tartışmam. internette yazışırken de hep bu kuralı gözetiyorum. dile önem verilmeli.
dediğine gelirsem, komiklik babında bir şey varsa, imlaya uygun değilse ben de ona gülemiyorum. seninkinin tam tersi oluyor yani. samimiyetin daniskasıdır imla ve noktalama işaretlerine uygun yazılmış bir şey. bu nedenle bazı kız arkadaşlarımla whatsapp üzerinden yazışmadığımı biliyorum. çünkü her defasından düzeltiyorum onları, bu da onları geriyor. asıl gerilense benim, bu yaşa gelmiş hala ana dilini düzgün kullanamıyor diyerekten...
başa dönüyorum, okumakla alakalı her şey. birisinin kullandığı üsluptan okuyup okumadığını anlamak çok kolay.
ha bir de mistreated'e katıldığımı söylemiş miydim?
mistreated'e katılıyorum. hatta bir adım daha ileri götürüyorum, dostoyevski okumamış adamla/kadınla saatin kaç olduğunu bile tartışmam. internette yazışırken de hep bu kuralı gözetiyorum. dile önem verilmeli.
dediğine gelirsem, komiklik babında bir şey varsa, imlaya uygun değilse ben de ona gülemiyorum. seninkinin tam tersi oluyor yani. samimiyetin daniskasıdır imla ve noktalama işaretlerine uygun yazılmış bir şey. bu nedenle bazı kız arkadaşlarımla whatsapp üzerinden yazışmadığımı biliyorum. çünkü her defasından düzeltiyorum onları, bu da onları geriyor. asıl gerilense benim, bu yaşa gelmiş hala ana dilini düzgün kullanamıyor diyerekten...
başa dönüyorum, okumakla alakalı her şey. birisinin kullandığı üsluptan okuyup okumadığını anlamak çok kolay.
ha bir de mistreated'e katıldığımı söylemiş miydim?
0
şöyle düşün; komiklik olsun diye yapılması ayrı bir şey ama bu huy haline gelmişse eğer, insan kendi dilini bile konuşup yazamıyorsa, bu insanın boş yere oksijen tüketmesinin bir faydası yok bana göre.
Bir kere imla dediğin, noktalama işaretleri dediğin şey yazıyı güzelleştirir. Noktasız, virgülsüz, paragrafsız bir yazıyı okumak istemezsin. Yazarken de öyle; yağ gibi akmıyor mu yazdıkların, bir noktalı virgülün güzelliğini başka neyde bulabiliyorsun?
Bir kere imla dediğin, noktalama işaretleri dediğin şey yazıyı güzelleştirir. Noktasız, virgülsüz, paragrafsız bir yazıyı okumak istemezsin. Yazarken de öyle; yağ gibi akmıyor mu yazdıkların, bir noktalı virgülün güzelliğini başka neyde bulabiliyorsun?
0
enkolaykullaniciadi
olmaz mı?
olmaz mı?
0
Olmalı. Dinleyiciler, sunu sonrasında soru sorarken işe yarıyor. 2. slayt'ta şunu demiştin, filan diye...hatta slay numarasının yanında toplam sunu sayısı olursa daha iyi olur. Örneğin, 1/10, 2/10 gibi. İnsanlar işkencenin daha ne kadar süreceğini görüp ona göre hazırlanırlar :)
0
mecburi değil. hatta olmasa daha iyi gibi. (varsa) sıkılan katılımcılara slayt saydırmamış, bitiş süresi hakkında tahmin yürütmeleri ihtimalini (belki) minimum seviyede tutmuş oluruz.
0
Powerpoint'te değil de Latex'te hazırlanan sunumlarda şöyle bir şey oluyor.
i.imgur.com
Şöyle kısmını açayım. Normalde kapaktan sonra içerik slaytı gibi bir şey olur da ana başlıkları listeler ya, o liste her sayfada en tepede görünüyor. Altındaki yuvarlaklar da o konuyla ilgili kaç slaytın olduğunu gösteriyor. Şu anda resimdeki slaytta kapak sayfasında olduğu için yuvarlakların içi boş. Diyelim ki yukarıdaki örnekte "Lab set up" kısmının üçüncü slaytındayız. Lab set up'ın altındaki üçüncü yuvarlağın içi dolu oluyor. Böylece hangi konudan kaç slayt kaldığı, sunumun yaklaşık ne kadarının kaldığı anlaşılıyor. Bu şekilde güzel bir süre yönetimi de yapılabiliyor. Sayfa numarasındansa bu şekli tercih ediyorum.
i.imgur.com
Şöyle kısmını açayım. Normalde kapaktan sonra içerik slaytı gibi bir şey olur da ana başlıkları listeler ya, o liste her sayfada en tepede görünüyor. Altındaki yuvarlaklar da o konuyla ilgili kaç slaytın olduğunu gösteriyor. Şu anda resimdeki slaytta kapak sayfasında olduğu için yuvarlakların içi boş. Diyelim ki yukarıdaki örnekte "Lab set up" kısmının üçüncü slaytındayız. Lab set up'ın altındaki üçüncü yuvarlağın içi dolu oluyor. Böylece hangi konudan kaç slayt kaldığı, sunumun yaklaşık ne kadarının kaldığı anlaşılıyor. Bu şekilde güzel bir süre yönetimi de yapılabiliyor. Sayfa numarasındansa bu şekli tercih ediyorum.
0
lemmiwinks
ev fiyatları hem kira hem satılık olarak çok yüksek. siz nasıl veriyorsunuz bu kadar para?kiradaysanız kiranız ne kadar? kendi evinizse kaça aldınız? neresindesiniz istanbul'un?nasıl oluyor bu işler? nasıl o kadar para veriyorsunuz bu evlere?
ev fiyatları hem kira hem satılık olarak çok yüksek. siz nasıl veriyorsunuz bu kadar para?
kiradaysanız kiranız ne kadar? kendi evinizse kaça aldınız? neresindesiniz istanbul'un?
nasıl oluyor bu işler? nasıl o kadar para veriyorsunuz bu evlere?
kiradaysanız kiranız ne kadar? kendi evinizse kaça aldınız? neresindesiniz istanbul'un?
nasıl oluyor bu işler? nasıl o kadar para veriyorsunuz bu evlere?
0
beşiktaş'ta 1500 tl kira. toplam masrafı 2000'i buluyor. bir ev arkadaşım var ikiye bölüyoruz. (edit: ikimiz de çalışan insanlarız.)
nasıl ödüyoruz: özetle ebemiz sikiliyor.
nasıl ödüyoruz: özetle ebemiz sikiliyor.
0
ben yalnız yaşıyorum. cerrahpaşada. 725 lira oldu zamla beraber. toplam masraf da 1000 lira civarı. ölmüyoruz ama yaşamaya çalışıyoruz işte.
0
veriliyor bir şekilde.
öğrenciler beşiktaş gibi yerlerde boktan evlere ortaklaşa ödeyerek ancak kirada kalabiliyorlar.
aileler maddi durumuna göre bu kiraları verebiliyorlar ya da merkezden uzaklaşmayı göze alıyorlar. diğer bir şekilde de eşlerin her ikisi de çalışarak ancak belini doğrultabiliyorlar.
benim gibi eski kiracılar, il sınırına dayanan yerlerde oturanlar, dandik semtlerde oturanlar da 500-700 tl civarında kira veriyorlar.
not: merkeze 25-30 km mesafede oturuyorum.
öğrenciler beşiktaş gibi yerlerde boktan evlere ortaklaşa ödeyerek ancak kirada kalabiliyorlar.
aileler maddi durumuna göre bu kiraları verebiliyorlar ya da merkezden uzaklaşmayı göze alıyorlar. diğer bir şekilde de eşlerin her ikisi de çalışarak ancak belini doğrultabiliyorlar.
benim gibi eski kiracılar, il sınırına dayanan yerlerde oturanlar, dandik semtlerde oturanlar da 500-700 tl civarında kira veriyorlar.
not: merkeze 25-30 km mesafede oturuyorum.
0
mecidiyeköy, tek başına yaşıyorum. 1000 tl. ödüyorum ödemesine de evin ederi 1000 tl değil amk, ona canım yanıyor. fatura şu bu 1250-1300 tl.
sırf mecidiyeköy diye kan alıyorlar. kalkıp da şehir dışına taşınmak da hem şu an için zorlayacak beni, hem de trafik çekmek istemiyorum. iş yeri de mecidiyeköy'de zira.
sırf mecidiyeköy diye kan alıyorlar. kalkıp da şehir dışına taşınmak da hem şu an için zorlayacak beni, hem de trafik çekmek istemiyorum. iş yeri de mecidiyeköy'de zira.
0
Üsküdarda 1200 veriyorum, yani ailem veriyor. Aşırı fazla geliyor ama eli yüzü düzgün daha ucuza da ev yok. Okula yakın, trafik derdim yok vs.
0
kiramız 1500 lira, acıbadem'de üç kişi kalıyoruz. gayet nezih, sempatik bir bölge. metroya da çok yakın. ama birinci kat ve bayağı rutubetli, banyonun durumu pek iyi değil. mutfak fena sayılmaz. ev istanbul şartlarında fena değil yani ama eh işte kira... adam başı 500 lira.
üçümüz de öğrenciyiz. hem çalışıyorum, hem bursum hem kyk kredim var. maaşım kira+faturaya bile yetmiyor o kadar söyleyeyim. normal şartlarda, ev kirasını ve faturaları ödediğim zaman bana aylık 300 lira kalıyor.
ben dışardan yemeğe çok para harcıyorum tamam ama harcamasam da pek bir şey kalmıyor. eve çıkalı 6 ay oldu nerdeyse yatağım yok, dolabım yok hala eşyalarım bavulun içinde duruyor. bilgisayarımı koyduğum minik bir masa var. yemek yesen oturup yiyemiyosun ders çalışsan çalışamıyosun dolap ya da masa alayım desen 2 ay para biriktirmen lazım oldu aq skiyim böyle şeyi, yani taş çatlasa 2 sene kalacağım ev için bunca masraf yapmak da istemiyorum taşırken 500 lira istiyo sonra gavatlar.
bu yönüyle nefret ediyorum istanbul'dan. çok param olsa güzel şehir ama şu şartlar altında iğrenç. mezun olduğumda 1200-1500 veya 2000 lira falan teklif edilirse başka şehirlerde iş ararım. 25 yaşıma gelmişim iki tane bekar adamla dandik bir ev paylaşmak istemiyorum, ben de insanım aq kendi kendime yaşayabileceğim eli yüzü düzgün tavanı dökülmeyen bi yer olsun di mi lan?
üçümüz de öğrenciyiz. hem çalışıyorum, hem bursum hem kyk kredim var. maaşım kira+faturaya bile yetmiyor o kadar söyleyeyim. normal şartlarda, ev kirasını ve faturaları ödediğim zaman bana aylık 300 lira kalıyor.
ben dışardan yemeğe çok para harcıyorum tamam ama harcamasam da pek bir şey kalmıyor. eve çıkalı 6 ay oldu nerdeyse yatağım yok, dolabım yok hala eşyalarım bavulun içinde duruyor. bilgisayarımı koyduğum minik bir masa var. yemek yesen oturup yiyemiyosun ders çalışsan çalışamıyosun dolap ya da masa alayım desen 2 ay para biriktirmen lazım oldu aq skiyim böyle şeyi, yani taş çatlasa 2 sene kalacağım ev için bunca masraf yapmak da istemiyorum taşırken 500 lira istiyo sonra gavatlar.
bu yönüyle nefret ediyorum istanbul'dan. çok param olsa güzel şehir ama şu şartlar altında iğrenç. mezun olduğumda 1200-1500 veya 2000 lira falan teklif edilirse başka şehirlerde iş ararım. 25 yaşıma gelmişim iki tane bekar adamla dandik bir ev paylaşmak istemiyorum, ben de insanım aq kendi kendime yaşayabileceğim eli yüzü düzgün tavanı dökülmeyen bi yer olsun di mi lan?
0
kadıköy, kira 900 tl, ev arkadaşım var. 3 buçuk senedir kiradayız, ev sahipleri almanya'da ve sadece bir kez zam yaptılar. bu yüzden oldukça uygun kiramız (nazar değdirmeyin).
kira + faturalar kişi başı 520 tl - 680 tl arası değişiyor (doğalgaz). yüksek lisans yapıyorum, haftada 3 gün çalışıyorum. her ay az az da olsa kenara da koyuyorum.
gereksiz tüketimden kaçınırsanız, geliriniz de çok çok düşük değilse her yerde yaşarsınız.
kira + faturalar kişi başı 520 tl - 680 tl arası değişiyor (doğalgaz). yüksek lisans yapıyorum, haftada 3 gün çalışıyorum. her ay az az da olsa kenara da koyuyorum.
gereksiz tüketimden kaçınırsanız, geliriniz de çok çok düşük değilse her yerde yaşarsınız.
0
toplu param vardı, üzerine kredi çekip ev aldım.
ümraniye esenevler. ev fiyatları uygun ve arabası olan için hem 2.ye hem 1. ye oldukça yakın.
ümraniye esenevler. ev fiyatları uygun ve arabası olan için hem 2.ye hem 1. ye oldukça yakın.
0
@baldur2,
1500 lira kira veren adam nasıl ev sahibi oluyor anlat da biz de olalım.
1500 lira kira veren adam nasıl ev sahibi oluyor anlat da biz de olalım.
0
30000 civarı bir birikmiş vardı, ailemizin İzmir'deki evini sattık, üstüne bir miktar kredi çekerek ancak Beylikdüzü'nde ev alabildik ki aylık 1500 TL kredi ödedik 5 yıl. Önceden Üsküdar'da kiradaydık, 5 yıl önce 1000 TL'ye çıkmıştı. Üsküdar'da satılık ev çok aradık ama o paraya bulamadık. Kira zaten otomatik olarak maaşın yarısı veya daha fazlasının gitmesi demek. Bizde de öyle oluyordu.
0
kibritsuyu
eşim, kendisi 35 yaşında kadın, doktor kontrolüne gitmek istiyor.doğumdan önce demir eksikliği ve buna bağlı kansızlık vardı, demir hapı kullandı. yine kansızlıktan şüpheleniyor. geçen hafta laboratuarda kan tahlili yaptırıp sonuçlarını aldık. (demir ve ferritin epey düşük, uibc yüksek, hbg, hct, mc
eşim, kendisi 35 yaşında kadın, doktor kontrolüne gitmek istiyor.
doğumdan önce demir eksikliği ve buna bağlı kansızlık vardı, demir hapı kullandı. yine kansızlıktan şüpheleniyor. geçen hafta laboratuarda kan tahlili yaptırıp sonuçlarını aldık. (demir ve ferritin epey düşük, uibc yüksek, hbg, hct, mcv, mct düşük, rdw yüksek. doktor olmayan göt kafamla ben kabak gibi bir demir eksikliği anemisi var diyorum ama yine de doktor söylesin, ilaç verecekse doktor versin).
1. bu kan tahlillerine bakıp sıkıntı var mı yok mu söyleyecek bir doktor.
2. annesinde meme kanseri öyküsü var. kendisi de kontrol ettirmek istiyor, buna bakacak bir doktor.
3. böbrek civarında hafif bir ağrısı olduğunu söylüyor, böbrek olmayabilir de tabii bilemiyoruz. buna bakacak bir doktor.
şimdi kimden/kimlerden randevu alayım?
edit: doktor veya hastane adı sormuyorum, gideceğimiz hastane belli. o yüzden şehir belirtmedim. aradığım cevap dahiliyeye git, hedehödölojiye git falan gibi bir şey.
doğumdan önce demir eksikliği ve buna bağlı kansızlık vardı, demir hapı kullandı. yine kansızlıktan şüpheleniyor. geçen hafta laboratuarda kan tahlili yaptırıp sonuçlarını aldık. (demir ve ferritin epey düşük, uibc yüksek, hbg, hct, mcv, mct düşük, rdw yüksek. doktor olmayan göt kafamla ben kabak gibi bir demir eksikliği anemisi var diyorum ama yine de doktor söylesin, ilaç verecekse doktor versin).
1. bu kan tahlillerine bakıp sıkıntı var mı yok mu söyleyecek bir doktor.
2. annesinde meme kanseri öyküsü var. kendisi de kontrol ettirmek istiyor, buna bakacak bir doktor.
3. böbrek civarında hafif bir ağrısı olduğunu söylüyor, böbrek olmayabilir de tabii bilemiyoruz. buna bakacak bir doktor.
şimdi kimden/kimlerden randevu alayım?
edit: doktor veya hastane adı sormuyorum, gideceğimiz hastane belli. o yüzden şehir belirtmedim. aradığım cevap dahiliyeye git, hedehödölojiye git falan gibi bir şey.
0
Hangi şehirde ikamet ediyorsunuz? Ona göre öneriler de daha kesin olur diye düşünüyorum.
0
böbrek için nefroloji, meme için genel cerrah, kan için de hematoloji.
kan testinin sonucuna nefroloji doktoru ya da genel cerrah da yorum yapar gerçi. ileri bir şey varsa hematologa yönlendirir.
kan testinin sonucuna nefroloji doktoru ya da genel cerrah da yorum yapar gerçi. ileri bir şey varsa hematologa yönlendirir.
0
2 için bende de aynı potansiyel olduğundan smear çektirdiğim zamanlarda ek olarak durumu anlatıp radyoloğa da yollamasını söylüyorum ve ultrasonla bakılıyor. 40 yaşından önce mamografi çekilmiyor. Bunu her sene yaptırması gerekiyor, smear'i de 6 ayda bir yaptırması gerekiyor.
0
Doktor arkadaşım öncelikle İç Hastalıkları diyor. Meme için genel cerrahi bakıyor ancak İç Hastalıkları doktoru da sizi yönlendirecektir.
0
Kan için hematolojiye gidin. Gideceğiniz hastanede var mıdır bilmiyorum ama özellikle Onkoloji bölümündeki hematoloji uzmanları daha iyi oluyor. Kansızlığın nedenini bulmaya çalışıyorlar, demir hapını verip yollamıyorlar.
0
abicim ortada daha fol yok yumurta yokken bütün hastaneyi dolaştırdınız. dahiliye, nefroloji, genel cerrah, hematoloji, endokrinoloji. gitmişken beyin cerrahına, kulak burun boğaza falan da gidelim mi?
neyse ben vazgeçtim. dahiliyeden alayım yeter. o göndersin amk.
neyse ben vazgeçtim. dahiliyeden alayım yeter. o göndersin amk.
0
kan değerleri için hematoloji +1
eskiden bana senede bir 6 aylık demir hapı verip gönderirlerdi. artık b12 ve başka bir ton şey de bakıyorlar. eğer hematoloğa giderseniz ek tahlil isteyebilir. bende b12 eksikliği ve akdeniz anemisi taşıyıcılığı da çıktı. doktorun dediğine göre bu durumda demir seviyesinin daha fazla yükselmesi beklenmezmiş zaten, bu nedenle demir hapını şimdilik kesti mesela. artık ek olarak ömür boyu b12 iğnesi ve folik asit kullanacağım. müsait bir zamanda da mide endoskopisi yaptıracağım. işte böyle.
geçmiş olsun.
eskiden bana senede bir 6 aylık demir hapı verip gönderirlerdi. artık b12 ve başka bir ton şey de bakıyorlar. eğer hematoloğa giderseniz ek tahlil isteyebilir. bende b12 eksikliği ve akdeniz anemisi taşıyıcılığı da çıktı. doktorun dediğine göre bu durumda demir seviyesinin daha fazla yükselmesi beklenmezmiş zaten, bu nedenle demir hapını şimdilik kesti mesela. artık ek olarak ömür boyu b12 iğnesi ve folik asit kullanacağım. müsait bir zamanda da mide endoskopisi yaptıracağım. işte böyle.
geçmiş olsun.
0
Kizmissiniz da hepsine birden bakan bir bolum yok malesef, o zaman gidin saglik ocagina, aile doktorunuz yonlendirsin sizi.
0
hepsine birden bakan doktor aramıyorum zaten, ama "şoram ağrıyor" şeklindeki bir şikayeti komşu teyze modeli kendi kendimize böbreğe yorduk. kaynımda da var, kesin böbrek daşı dedik. ama belki de gaz var yani ne bileyim. osuruk gazını nefrolojiye mi gösterelim? buna ilk başta "hmm böbrek olabilir" diyebilecek, ya da "böbrek değil, kas ağrısı bu" diyip ilgili birime yollayacak bir doktor yok mu? kendi "kaynımda da var" şeklindeki teşhisimle mi seçeyim doktoru? internetten "ne ağrısı olabilir"lere bakıp öyle mi bulayım doktoru? böyle mi işliyor bu işler?
0
meme için genel cerrahi.
kansızlık için önce kadın doğum. çünkü dahiliye öncelikle kadın hastalıklarını ilgilendiren bir durum var mı yok mu onu bilmek ister söz konusu kişi kadın olduğu için. kadın doğum bizlik birşey yok derse hem kansızlık hem de böbrek ağrısı (sizin tarifinize göre) için dahiliye. hematoloji , nefroloji filan daha ileri tetkikler sonrası olacak olan işler.
kansızlık için önce kadın doğum. çünkü dahiliye öncelikle kadın hastalıklarını ilgilendiren bir durum var mı yok mu onu bilmek ister söz konusu kişi kadın olduğu için. kadın doğum bizlik birşey yok derse hem kansızlık hem de böbrek ağrısı (sizin tarifinize göre) için dahiliye. hematoloji , nefroloji filan daha ileri tetkikler sonrası olacak olan işler.
0
sen olmayan cocuk benim
50d kadrosunda bir arkadaşım var, kendisinin kadrosu enstitü kadrosu olmasına rağmen bir yıldır fakültedeki işlere de koşturdu. denileni fazlasıyla yaptı, benden çok fakülte işi bile yapmıştır diyebilirim. bir ay önce sözleşmesinin süresi doldu, hala bir uzatma söz konusu olmadı, enstitü müdürü ile
50d kadrosunda bir arkadaşım var, kendisinin kadrosu enstitü kadrosu olmasına rağmen bir yıldır fakültedeki işlere de koşturdu. denileni fazlasıyla yaptı, benden çok fakülte işi bile yapmıştır diyebilirim.
bir ay önce sözleşmesinin süresi doldu, hala bir uzatma söz konusu olmadı, enstitü müdürü ile görüştüğünde "biz senin lehineyiz, merak etme sen" vs demiş ama yakın zamanda öğrendi ki müdür, "yüksek lisansını zamanında(3 yıl) bitiremediği için ilişiği kesilsin" diye bir yazı göndermiş rektörlüğe, hukuk bürosu(büro kelimesinden emin değilim -_- ) da olumlu bir yazı göndermiş rektörlüğe,"hukuki açıdan yeni yönetmeliğe göre sözleşmesinin uzatılmasında bir sıkıntı yoktur" gibilerinden. şimdi enstitü müdürünün rektör ile arası çok iyi, sizin tavsiyeleriniz hukuki açıdan ve diğer açıdan neler olur?
birisinin ekmek parası, hayatı, kariyeri, geleceği söz konusu... çok teşekkürler.
not: kendisi bir yıldır akademik camiada, yüksek lisansın ilk yılları ücretli öğretmenlik yapmış,
diğer önemli bir konu, 3 yıldan sonra sözleşmesi uzatılmaz maddesi yeni yönetmelikte yok, tekrar hatırlatmak istedim...
bir ay önce sözleşmesinin süresi doldu, hala bir uzatma söz konusu olmadı, enstitü müdürü ile görüştüğünde "biz senin lehineyiz, merak etme sen" vs demiş ama yakın zamanda öğrendi ki müdür, "yüksek lisansını zamanında(3 yıl) bitiremediği için ilişiği kesilsin" diye bir yazı göndermiş rektörlüğe, hukuk bürosu(büro kelimesinden emin değilim -_- ) da olumlu bir yazı göndermiş rektörlüğe,"hukuki açıdan yeni yönetmeliğe göre sözleşmesinin uzatılmasında bir sıkıntı yoktur" gibilerinden. şimdi enstitü müdürünün rektör ile arası çok iyi, sizin tavsiyeleriniz hukuki açıdan ve diğer açıdan neler olur?
birisinin ekmek parası, hayatı, kariyeri, geleceği söz konusu... çok teşekkürler.
not: kendisi bir yıldır akademik camiada, yüksek lisansın ilk yılları ücretli öğretmenlik yapmış,
diğer önemli bir konu, 3 yıldan sonra sözleşmesi uzatılmaz maddesi yeni yönetmelikte yok, tekrar hatırlatmak istedim...
0
idari yargıda dava açacaksa süreyi geçirmesin. idarenin sözleşmeyi yenilemiyoruz işlemi kendisine tebliğ edildi mi? eğer edilmediyse idareye dilekçeyle başvursun.
0
maalesef sürüncemede bırakıyorlar durumu, hala olumlu/olumsuz bir cevap yok, sadece karamsar olmamıza sebep olan enstitünün "ilişiği kesilsin" görüşü mevcut.
0
okul odtü olmasa da (dememişsiniz, olabilir de) şuradan yardım bulabileceğinizi tahmin ediyorum:
www.facebook.com
www.facebook.com
0
Yönetmelikte doğrudan "süresi dolunca atılmak zorunda" diye bir madde olması gerekmiyor. Performans ile ilgili bir şeylere dayandırıp da sözleşme sonlanırılabiliyor. Zaten arkadaşının her sene yıllık faaliyet raporu vb. bir şey dolduruyor olması lazım.
Misal doktorada yasal süre 6 sene. 4 sen boyunca ffaliyet raporunuzu verdiniz ve ne bir yayın var ne bir bildiri ne de konferansa katılım. 4. yılın sonunda "performans" bahanelerini öne sürüp size yol verebilirler.
Maalesef bu iş türkiye'de yönetimle ilişkilere çok bağlı oldu.
Bu 50d ile ilgili de bir çok grup ve aktivist var. Onlarla iletişime geçmesi iyi olur arkadaşınızın. Bu şekilde işe iade edilenler oldu. Gerçi onlardan bir kısmı işe iade edildikten bir gün sonra başka sebeplerle çıkarıldı.
Dediğim gibi asistan dayanışması grubuyla bir iletişime geçsin arkadaşınız. Muhtemelen biz yıllardır eylem yaparken ne diye sessiz duruyordun, başın sıkışınca mı kafana dank etti, illa sana dokununca mı ses çıkaracaksın falan diyebilirler başta. Özünde "çoğu" iyi insandır. Onlar biraz bir azardan sonra gerekli yönlendirmeleri yaparlar.
Not: rica ediyorum kanserli hücre gibi yayılmasın duyurularınız. Bu konuda başka sorunuz olursa bu duyuruda yazın.
Misal doktorada yasal süre 6 sene. 4 sen boyunca ffaliyet raporunuzu verdiniz ve ne bir yayın var ne bir bildiri ne de konferansa katılım. 4. yılın sonunda "performans" bahanelerini öne sürüp size yol verebilirler.
Maalesef bu iş türkiye'de yönetimle ilişkilere çok bağlı oldu.
Bu 50d ile ilgili de bir çok grup ve aktivist var. Onlarla iletişime geçmesi iyi olur arkadaşınızın. Bu şekilde işe iade edilenler oldu. Gerçi onlardan bir kısmı işe iade edildikten bir gün sonra başka sebeplerle çıkarıldı.
Dediğim gibi asistan dayanışması grubuyla bir iletişime geçsin arkadaşınız. Muhtemelen biz yıllardır eylem yaparken ne diye sessiz duruyordun, başın sıkışınca mı kafana dank etti, illa sana dokununca mı ses çıkaracaksın falan diyebilirler başta. Özünde "çoğu" iyi insandır. Onlar biraz bir azardan sonra gerekli yönlendirmeleri yaparlar.
Not: rica ediyorum kanserli hücre gibi yayılmasın duyurularınız. Bu konuda başka sorunuz olursa bu duyuruda yazın.
0
@godsparticle, evet ama enstitü müdürü, süreyi öne sürerek ilişiği kesilsin diyor, yazıyı görmüş arkadaş. moralini bozan durum hocanın sürekli yüzüne biz senin lehineyiz deyip yazıyı aleyhte yazmış oması..
akademik yayınları, tembelliği vs bahane edilerek ilişiği kesilsin değil de süreyi bahane etmesi çok garip..
diğer soruyu, söylediğim üzere sildim, kirlilik olmaması açısından.
herkese teşekkür ederim.
akademik yayınları, tembelliği vs bahane edilerek ilişiği kesilsin değil de süreyi bahane etmesi çok garip..
diğer soruyu, söylediğim üzere sildim, kirlilik olmaması açısından.
herkese teşekkür ederim.
0
YÖK 2011'de çıkan torba yasaya bağlı olarak "Yüksek lisansta 3., doktorada 6. yılını doluran araştırma görevlilerinin ilişiği kesilir" görüş yazısını yayımladı. Bu yönetmelikte değil, çünkü Danıştay'a açılan davalar sonucu kanunlaşması engellendi. Bu nedenle sadece görüş yazısı olarak kaldı ve bazı rektörler bu görüş yazısına dayanarak "YÖK böyle dedi, benim elim kolum bağlı" diye bahane ederek asistanları çıkarabiliyor. Bunu çok yaşayan arkadaşlarım oldu. Doktorasını erken bitiren de geç bitiren de YÖK'ün belli görüş yazılarına bağlı kalarak atıldılar ama bunun hukuki dayanağı yok. Bu arkadaşlardan bazıları sendikaya başvurup dava açtı, bazıları bireysel dava açtı ve hepsi kazanıldı. Şu an gerekli performans şartlarını sağlayan herkes 33a'da.
Arkadaşın dava açabilir, yalnız açılabilecek iki tür dava var. Bunların özellikleri de birbirinden farklı. Bunun için bir hukuki danışmanlık alması gerek.
Şuradaki basın açıklaması daha anlaşılır durumda.
ituasistandayanismasi.blogspot.com.tr
Arkadaşın dava açabilir, yalnız açılabilecek iki tür dava var. Bunların özellikleri de birbirinden farklı. Bunun için bir hukuki danışmanlık alması gerek.
Şuradaki basın açıklaması daha anlaşılır durumda.
ituasistandayanismasi.blogspot.com.tr
0
@ sen olmayan cocuk benim
Süreyi bahane etmesi de bir performans. 3 senede yüksek lisansı bitiremiyorsa başarısızdır diye kendilerini savunabilirler ki türkiye'de araşatrıma görevlileri için ortalama süreye bakarlar misal 3 seneden az. demek ki başarısız diyebilirler.
Neyin performansa dahil olup olmayacağı çok subjektif. Dediğim gibi burada yöneticilerle ilişkiler işin içine giriyor.
50/d'den atılıp sonra 33/d'ye geri dönen çok kişi var fakat şunu gözardı etmemekte fayda var. Ortada çok fazla bilgi kirliliği var.
Davayı kazanıp göreve iade edilenlerin durumu şu.
Bu adamlar 50/d'li idi. Süresi bittiği zaman ilişikleri kesilecekti (sözleşme yenilenmeyecek yani). Süreleri dolmadan dekanlıkları rektörlüğe bu insanların 33/d'ye geçişini onayladığını belirten yazıyı yolladı. BU arada her fakültede 33/d ile 50/d'nin ne olacağı belli. Dolayısıyla bu insanların fakültelerinde 33/d için boş kontenjan yoksa zaten böyle bir şey mümkün değil.
Neyse dekanlığın 33/d'ye geçirme isteğine rağmen rektörlük bunları reddetti. Açılan davayı da bu şekilde kazandılar. BU adamların 33/d'ye geçmesi için dekanlık zaten başvurmuştu, rektörlüğün neye dayanarak reddettiği belli değildi.
Dediğim gibi bir kısmı girdikten bir iki gün sonra işten atıldı tekrar. Bir kısmı hala çatır çatır çalışıyor hiç sorun yaşamadılar.
Fakat ortamda 50/d'li olup süre yüzünden herkes işe geri iade ediliyor gibi bir hava oluşmasını istemedim. Onun için bu ayrıntıyı paylaştım.
Süreyi bahane etmesi de bir performans. 3 senede yüksek lisansı bitiremiyorsa başarısızdır diye kendilerini savunabilirler ki türkiye'de araşatrıma görevlileri için ortalama süreye bakarlar misal 3 seneden az. demek ki başarısız diyebilirler.
Neyin performansa dahil olup olmayacağı çok subjektif. Dediğim gibi burada yöneticilerle ilişkiler işin içine giriyor.
50/d'den atılıp sonra 33/d'ye geri dönen çok kişi var fakat şunu gözardı etmemekte fayda var. Ortada çok fazla bilgi kirliliği var.
Davayı kazanıp göreve iade edilenlerin durumu şu.
Bu adamlar 50/d'li idi. Süresi bittiği zaman ilişikleri kesilecekti (sözleşme yenilenmeyecek yani). Süreleri dolmadan dekanlıkları rektörlüğe bu insanların 33/d'ye geçişini onayladığını belirten yazıyı yolladı. BU arada her fakültede 33/d ile 50/d'nin ne olacağı belli. Dolayısıyla bu insanların fakültelerinde 33/d için boş kontenjan yoksa zaten böyle bir şey mümkün değil.
Neyse dekanlığın 33/d'ye geçirme isteğine rağmen rektörlük bunları reddetti. Açılan davayı da bu şekilde kazandılar. BU adamların 33/d'ye geçmesi için dekanlık zaten başvurmuştu, rektörlüğün neye dayanarak reddettiği belli değildi.
Dediğim gibi bir kısmı girdikten bir iki gün sonra işten atıldı tekrar. Bir kısmı hala çatır çatır çalışıyor hiç sorun yaşamadılar.
Fakat ortamda 50/d'li olup süre yüzünden herkes işe geri iade ediliyor gibi bir hava oluşmasını istemedim. Onun için bu ayrıntıyı paylaştım.
0
bölüm başkanlığının da etkisi var. bağlı olduğu bölüm başkanı isterse, ens. müdürü isterse rektörlük uzatabilir. yani birilerinin isteklerine bağlı.
0
Yüksek lisansta 3., doktorada 6. yılını doluran araştırma görevlilerinin ilişiği kesilir.
Arkadaşınız yükseği bitirip, doktoraya başlarsa kadrosu doktora sonuna kadar devam eder. Daha sonra da 33/a kadrosuna geçmek istiyorum diye bölüm başkanlığına dilekçe verir. Bölüm kurul kararı ve dekanlık oluru ile beraber yazısı rektörlüğe gider. Rektörlük de kabul ederse Yök onayı ile kadrosu 33/a'ya geçirilir.
Arkadaşınız yükseği bitirip, doktoraya başlarsa kadrosu doktora sonuna kadar devam eder. Daha sonra da 33/a kadrosuna geçmek istiyorum diye bölüm başkanlığına dilekçe verir. Bölüm kurul kararı ve dekanlık oluru ile beraber yazısı rektörlüğe gider. Rektörlük de kabul ederse Yök onayı ile kadrosu 33/a'ya geçirilir.
0
zoque
Öncelikle herkese selam ederim. Benim aklımda zaten halihazırda böyle bir düşünce vardı da şu aralar doruğa çıktı. Ben bundan sonra ne muhtemel eşimin ne de doğacak çocuğumun bu ülkede yaşamasını, ne de bu ülkeye hizmet etmesini istemiyorum. Yanlış anlaşılmasın, kötü niyetle söylemiyorum bunu. Malum
Öncelikle herkese selam ederim. Benim aklımda zaten halihazırda böyle bir düşünce vardı da şu aralar doruğa çıktı. Ben bundan sonra ne muhtemel eşimin ne de doğacak çocuğumun bu ülkede yaşamasını, ne de bu ülkeye hizmet etmesini istemiyorum. Yanlış anlaşılmasın, kötü niyetle söylemiyorum bunu. Malumunuz bu ülkede ne çocuğa ne de emeğe gerekeN değer verilmemekte. Bu sebeple kaçıp gidesim var.
Gelelim içinde bulunduğum duruma;
Yaşım 25, 2 3 güne marmara türkçe işletmeden mezun oluyorum. Elimde yetenek namına çok şey yok, üniversite yaşamında da çalıştığım için pek geliştiremedim kendimi. Pc ile ilgili şeyleri çabuk kavradığımi düşünüyorum. Bu sebeple de bir süredir sql öğrenmeye çalışıyorum internetten elimden geldiğince. İngilizcem orta seviyede diyebilirim. Birikimim yok ancak herhangi bir ise girdikten sonra önceliğim bu olacak. Şimdi bildiğim kadarıyla bilge adamdan alınan sertifikalar falan bu yurtdışında bulunacak işlerde ise yarıyormuş. Ben de şahsen oradan yürümeyi düşünüyorum ama illa ki, eksik yanlış düşüncelerim vardır. Sizlerden ricam ve isteğim pek değerli duyuru üyeleri, bana yol gostermeniz, neyi ne şekilde yapacagimi yapmam gerektiğini söylemenizdir. Şimdiden teşekkür ederim hepinize.
Gelelim içinde bulunduğum duruma;
Yaşım 25, 2 3 güne marmara türkçe işletmeden mezun oluyorum. Elimde yetenek namına çok şey yok, üniversite yaşamında da çalıştığım için pek geliştiremedim kendimi. Pc ile ilgili şeyleri çabuk kavradığımi düşünüyorum. Bu sebeple de bir süredir sql öğrenmeye çalışıyorum internetten elimden geldiğince. İngilizcem orta seviyede diyebilirim. Birikimim yok ancak herhangi bir ise girdikten sonra önceliğim bu olacak. Şimdi bildiğim kadarıyla bilge adamdan alınan sertifikalar falan bu yurtdışında bulunacak işlerde ise yarıyormuş. Ben de şahsen oradan yürümeyi düşünüyorum ama illa ki, eksik yanlış düşüncelerim vardır. Sizlerden ricam ve isteğim pek değerli duyuru üyeleri, bana yol gostermeniz, neyi ne şekilde yapacagimi yapmam gerektiğini söylemenizdir. Şimdiden teşekkür ederim hepinize.
0
İki arkadaşım Avusturalya için göçmenliğe başvurdu. İkisinden de anladığım kadarı ile Avusturalya birikmiş para ve yüksek IELTS notu ile alıyor. Bilge Adam sertifikaları işe yarayabilir ama önce bunlar gerekiyor.
0
bilge adam'dan alinacak sertifikalarin gecerli olup olmadigini kontrol etmelisiniz, immi.gov.au'den i.t. ile ilgili denklik veren linklere ulasabilirsiniz.
ielts puani ile ilgili bilgilere de oradan ulasabilirsiniz.
birikmis para istenmiyor. okul okumaya giderseniz bankada para gostermeniz gerekebiliyor, ki ihtiyaclarinizi karsilayacak kadar birikiminiz oldugunu, orada muhtac durumda kalmayacaginiz belgelenebilsin.
ilk bakista sizin icin au'da accounting vb. okumak uygun olabilir gibi gozukuyor. ama bunlar masrafli, ve sizin kisisel ozelliklerinize bakar.
ayrica bilge adam yerine au'daki i.t. programlarina da odaklanabilirsiniz. ancak i.t. icin is olanaklarini cok iyi bilmiyorum.
ielts puani ile ilgili bilgilere de oradan ulasabilirsiniz.
birikmis para istenmiyor. okul okumaya giderseniz bankada para gostermeniz gerekebiliyor, ki ihtiyaclarinizi karsilayacak kadar birikiminiz oldugunu, orada muhtac durumda kalmayacaginiz belgelenebilsin.
ilk bakista sizin icin au'da accounting vb. okumak uygun olabilir gibi gozukuyor. ama bunlar masrafli, ve sizin kisisel ozelliklerinize bakar.
ayrica bilge adam yerine au'daki i.t. programlarina da odaklanabilirsiniz. ancak i.t. icin is olanaklarini cok iyi bilmiyorum.
0
yue
yeni duydum bu yöntemi ayın en büyük olduğu zaman alınan tüyler daha uzun sürede çıkıyormuş, azalıyormuş vb. deneyen var mı acaba işe yarıyor mu?
yeni duydum bu yöntemi ayın en büyük olduğu zaman alınan tüyler daha uzun sürede çıkıyormuş, azalıyormuş vb. deneyen var mı acaba işe yarıyor mu?
0
ben özellikle dolunay oldugunda sakal traşı oluyorum, bir sonraki dolunaya kadar gidiyor. tavsiye ederim.
0
kiyilmis koc billuru ile ovalarsaniz cok daha uzun surede cikacaklardir. bunu duymamis olmaniza sasirdim dogrusu.
0
dolunayda tuyleri alirsaniz uzun surede cikar. ama yanlislikla ulursaniz falan allah korusun. o yuzden ben birden vucudum killarla kaplanmasin diye baska zaman aliyorum. ulursam yanlislikla hayatim kaydi.
o yuzden bence riske girmeyin.
o yuzden bence riske girmeyin.
0
dinçer güner'i takip ediniz efem. kendisi gerçek astrologtur ve zaman zaman "ay aslan burcunda, dolunay zamanı cilt bakımı, zayıflama için harika zamanlardır" gibi yorumlar yazar. tavsiye ederim :)
0
bi de bu duyurunun yeni halini hiç sevmedim. herkes taşak geçmek için yer arıyor. insanlar bişi soramaz hale geldi.
0
Kadınlar kulübünde var boyle bi başlık. Orda da ise yaradığı söyleniyor. Ben de bi ara deneyeyim demiştim ama insan useniyor yani :)
0
truman, bohr atom modelinin esprisi güzel bence çayımı püskürtüyodum. ama diğerleri cık olmamış.
0
Bunun dolunayın kendisine göre yapmaktansa, kendi dolunayımıza göre ayarlamanın daha uygun olacağına inanıyorum. Örneğin, adetten 4 gün önce ve 4 gün sonrasına kadar çok önerilmiyor. Çünkü o dönemde hormonlar tavan yapıp bilcümle kılı, tüyü fırlatıyor dışarı ve verimli olmuyor. Çünkü ertesi 1-2 gün içinde sonra yenisi çıkıyor. Adet döngüsüne "menstrual cycle" denmesinin bir amacı var, "menstrual" kelimesi Latince "aylık dışarı atma" anlamına gelir. Dolayısıyla buradaki ay döngüsü bizim döngümüz. Bazılarında 3-5 gün kısa bir ay, bazılarında 3-5 gün uzun bir ay olabilir. Yoksa, fiziksel olarak Ay'ın kılımız üzerindeki kütle çekim etkisi ihmal edilebilir bir etkidir. Ben kendi ayıma göre alıyorum, işe yarıyor.
0
böyle şeylere itibar etmeyin.
ay ışığının yada ayın evresinin kıl büyümesine nasıl bir etkisi olabilir?(bir de manyetik alan denmiş ama bunun da ciddi kanıtlara ihtiyacı var)bunun saçma olduğunu anlamak için bilimadamı olmaya da gerek yok. ha "benim hoşuma gidiyor, kendime bir ritüel uydurayım" diyorsanız takılın kafanıza göre.
ay ışığının yada ayın evresinin kıl büyümesine nasıl bir etkisi olabilir?(bir de manyetik alan denmiş ama bunun da ciddi kanıtlara ihtiyacı var)bunun saçma olduğunu anlamak için bilimadamı olmaya da gerek yok. ha "benim hoşuma gidiyor, kendime bir ritüel uydurayım" diyorsanız takılın kafanıza göre.
0
dalga geçen arkadaşlar hiç komik değilsiniz. mantıklı açıklaması da var bi kere!
şimdi kıllarımızı uzatıyoruz. uzayınca ne oluyor?
-kurtadama dönüşüyoruz.
peki neden dolunay?
-çünkü dolunayda kurtadama dönüşüm gerçekleşir. biz zaten kurtadam olduğumuz için ters etki yaratarak normal halimize, pürüzsüzlüğe erişiyoruz.
bu da kapak.
şimdi kıllarımızı uzatıyoruz. uzayınca ne oluyor?
-kurtadama dönüşüyoruz.
peki neden dolunay?
-çünkü dolunayda kurtadama dönüşüm gerçekleşir. biz zaten kurtadam olduğumuz için ters etki yaratarak normal halimize, pürüzsüzlüğe erişiyoruz.
bu da kapak.
0
Ay'ın manyetik alanının insan vücuduna etkisi, Ay'ın manyetik alanının Dünya üstüne olan etkisi ile aynıdır. Dolunay zamanı nasıl ki Ay'ın bir yüzü Dünya'ya yaklaştığında (Medcezir) denizlerdeki/okyanuslardaki sular çekilir uzaklaştığında sular geri gelir, insan vücudunda da benzer bir manyetik alan olduğu için benzer etkiler gösterir. Özellikle o dönemde su alımı artarsa, ki biliyorsunuz insan vücudunun büyük bir kısmı sudan oluşur, ve vücutta biriken toksik maddeler atılmamışsa huzursuzluk iç sıkıntısı gibi psikolojik değişimler yaşanır fakat o dönemde alınan kılların daha yavaş uzaması daha hızlı uzaması gibi fiziki değişimler olmaz.
0
şurada 2 yıl kendi yaptığı çalışmalar ve deneyler sonucunda doğru olduğunu iddia eden birisi var deney deyince ciddiye aldım nasa'da çalışıyor izlenimi verdi bana:
kozmikbakim.blogspot.com.tr
kozmikbakim.blogspot.com.tr
0
dünyanin manyetik alaninin etkisi senin salonda tuttugun modemden daha cok degil, kulagina dayadigin telefondan daha fazla degil, elektrikli tras makinesi ya da epilatörden daha fazla degil.
hele hele dogdugun andaki yildiz dizilimleri falan, senin dün para üstünü eksik alip icine dert etmis olmandan daha fazla etkili degil üzerinde. ya da cevrendeki diger insanlardan daha etkili degil.
neyin kafasi ya? placebodur etkisi oldugunu iddia eden varsa da. fala inanan astroloji takilan kimselerin zirvasi. delinin biri kuyuya tas atar, ...
pesin edit: ben güldüm kurtadam esprilerine.
hele hele dogdugun andaki yildiz dizilimleri falan, senin dün para üstünü eksik alip icine dert etmis olmandan daha fazla etkili degil üzerinde. ya da cevrendeki diger insanlardan daha etkili degil.
neyin kafasi ya? placebodur etkisi oldugunu iddia eden varsa da. fala inanan astroloji takilan kimselerin zirvasi. delinin biri kuyuya tas atar, ...
pesin edit: ben güldüm kurtadam esprilerine.
0
exordinary
daha once bi tanidigimizin dugun arefesi penisine zencefil ve bal surerek, dugun gunu hastaneye kostugunu biliyorum. nedeni de penisinin asiri sismesiymis. az once bir forumda denk geldim; penisinizi kalinlastirmak icin zencefilli bal surun diyor adamin biri.zencefil ve bal nasil oluyor da penis sis
daha once bi tanidigimizin dugun arefesi penisine zencefil ve bal surerek, dugun gunu hastaneye kostugunu biliyorum. nedeni de penisinin asiri sismesiymis. az once bir forumda denk geldim; penisinizi kalinlastirmak icin zencefilli bal surun diyor adamin biri.
zencefil ve bal nasil oluyor da penis sisiriyor? benim aklima alerjik reaksiyon olusturmasi geliyor bir tek.
zencefil ve bal nasil oluyor da penis sisiriyor? benim aklima alerjik reaksiyon olusturmasi geliyor bir tek.
0
elimde 60'lı yıllardan kalma bir ibn-i sina kitabı var. orada geçiyordu böyle bir terkip. ama olay dalgayı büyütmek amacıyla değil, hatun kişisine daha çok zevk vermekle alakalıydı.
denemek hiç aklıma gelmedi...
denemek hiç aklıma gelmedi...
0
evc
hiçbir bilgim yok çünkü uğraşlarım arasında olmadı. şimdi de merak ediyorum eskinin önemli mimarlarını, ressamlarını. leonardo gibi michelangelo gibi. ve daha bir çoğu benim bilmediğim. tabi en bilinenlerden başlamak daha iyi. hatta mimar sinan ı dahi sevmeme rağmen yaptıkları hakkında çok iyi bilgi
hiçbir bilgim yok çünkü uğraşlarım arasında olmadı. şimdi de merak ediyorum eskinin önemli mimarlarını, ressamlarını. leonardo gibi michelangelo gibi. ve daha bir çoğu benim bilmediğim. tabi en bilinenlerden başlamak daha iyi. hatta mimar sinan ı dahi sevmeme rağmen yaptıkları hakkında çok iyi bilgi sahibi değildim.şu an okuğum kitap itibariyle onun da sağlam biyografisini bulup okumak istiyorum.
işte böyle bir istek, amaç içinde olan biri nerden başlamalı fikir sahibi olmak için, ne okumalı, ne izlemeli?
işte böyle bir istek, amaç içinde olan biri nerden başlamalı fikir sahibi olmak için, ne okumalı, ne izlemeli?
0
Sanatın Öyküsü kitabı süper bir başlangıç kitabı. Genelde de birçok kişinin başladığı yer.
0
sanat hakkında bir fikrim olmasa da ek olarak sanatçıların yaşadığı coğrafya hakkında tarih okuması yapmak da iyi olabilir.
atıyorum: leonardo-italya,mimar sinan-osmanlı gibi
atıyorum: leonardo-italya,mimar sinan-osmanlı gibi
0
Sanatın Öyküsü önerisine +1
Bir de "Modern Sanatın Öyküsü" varmış fakat ben de daha okuma şansına sahip olmadım fakat okunacaklar listemde başta. Bu da özellikle modern sanatın anlamı ve üretiminin hikayesine dair güzel bir kitapmış.
Bir de "Sanatın Sonundan Sonra" var. Onu da bu hafta aldım. Gene modern sanat okumalarıyla alakalı.
Sana kişisel tavsiyem modern sanattan önce klasik sanattan giriş yap. Güzel sanatlar mezunuyum fakat ben bile modern sanat kuramları konusunda karmaşa içerisindeyim. Klasik sanat bu yüzden iyi bir başlangıç olacaktır.
Bir de "Modern Sanatın Öyküsü" varmış fakat ben de daha okuma şansına sahip olmadım fakat okunacaklar listemde başta. Bu da özellikle modern sanatın anlamı ve üretiminin hikayesine dair güzel bir kitapmış.
Bir de "Sanatın Sonundan Sonra" var. Onu da bu hafta aldım. Gene modern sanat okumalarıyla alakalı.
Sana kişisel tavsiyem modern sanattan önce klasik sanattan giriş yap. Güzel sanatlar mezunuyum fakat ben bile modern sanat kuramları konusunda karmaşa içerisindeyim. Klasik sanat bu yüzden iyi bir başlangıç olacaktır.
0
ya ben hiç başlamamış birine sanatın öyküsü vb. çok kapsamlı, kalın kitapları önermem açıkçası. mesela senin çalıştığın ya da bilgili olduğun alana dair bir yerlerden yürüyebilirsin. tarih bilgisi önemli. siyasi tarih, bilim tarihi, felsefe tarihi filan. bunlar varsa eserlere ve sanatçılara dönemlerine göre bi algı geliştirirsin, başka türlü sanat nasıl bilinir bilmiyorum, eksik olur bence.
sana tavsiyem modernizm/postmodernizm okumaları yapman. çünkü onlar açıklanırken önceki dönemlerin sanat anlayışlarından ne yönleriyle farklılaştığını açıklar çoğu kaynak, böylece tarihsel çizgisiyle ilgili bi fikrin olur. sonra ilgini çekenlere bakarak yürürsün işte modern resimler hangileriymiş, empresyonistler kimlermiş ne çizmişler vs. diye.
sana tavsiyem modernizm/postmodernizm okumaları yapman. çünkü onlar açıklanırken önceki dönemlerin sanat anlayışlarından ne yönleriyle farklılaştığını açıklar çoğu kaynak, böylece tarihsel çizgisiyle ilgili bi fikrin olur. sonra ilgini çekenlere bakarak yürürsün işte modern resimler hangileriymiş, empresyonistler kimlermiş ne çizmişler vs. diye.
0
benim adim kerim hepinizi severim
Bugün kız arkadaşımın kardeşiyle yaşanmaması gereken bir diyalog yaşadık. Benden hoşlandığını söyledi gibi birşeyler oldu. Sabahtan beri yerimde oturamıyorum, kafam allak bullak oldu, ne yapacağımı düşünmekten kafayı yemek üzereyim. Ne olur bi akıl verin yoksa muhtemelen sevgilimle olan ilişkim boka
Bugün kız arkadaşımın kardeşiyle yaşanmaması gereken bir diyalog yaşadık. Benden hoşlandığını söyledi gibi birşeyler oldu. Sabahtan beri yerimde oturamıyorum, kafam allak bullak oldu, ne yapacağımı düşünmekten kafayı yemek üzereyim. Ne olur bi akıl verin yoksa muhtemelen sevgilimle olan ilişkim boka saracak.
Kız arkadaşım İstanbul’da tek başına yaşıyor. Haftanın yarısını onun evinde geçiriyorum ben de. Kız arkadaşımın kardeşiyle geçen yaz tanıştık. Metallica konseri için İstanbul’a gelmişti. Konserden önce 3-4 gün kalıp konser sonrası memleketlerine geri dönmüştü. Kızın ablasıyla sevgili olduğumuzdan haberi vardı uzun zamandır ama ilk defa orda yüz yüze tanıştık. Daha sonra beraber yemek için dışarı çıktık 3ümüz. Orada sohbet sırasında kız arkadaşımın kardeşi ilk defa bir metal konserine gideceğini söyledi. Konsere giden başka tanıdığı da yokmuş, tek başına gidecekmiş konsere. Kız arkadaşım hiç hoşlanmaz bu tarz müziklerden. Ben ise eski metalcilerden sayılırım, gittiğim konserlerdeki tecrübelerimi anlattım orda. Metal konserlerine gidenler bilir, ön sıralarda inanılmaz bir itiş kakış yaşanır. 2008 Judas Priest konserinde ayaklarım yere değmeden 15-20 saniye boyunca milletle vücut vücuda sağa sola uçmuşluğum var. Millet yorulup konserdeki yerine razı olana kadar yarım saat sürüyor bu tarz itişmeler, bunları anlattım ben de işte yemek yerken. Dedim kız başına önlere ilerlemeyi deneme, zaten boyun da kısa göremezsin oralardan. Susuzluk sorunu oluyor, yanına bi şişe su alıp öyle önlere ilerle, tuvaletini yap önceden, konser sırasında sıkıştırırsa oradan çıkıp bi daha önlere ilerleyemezsin falan filan tüyolar verdim kıza. Ben bunları anlatınca kızın gözü korktu, benim de onunla birlikte konsere gelmemi istedi. Kız arkadaşım da kardeşimi yalnız bırakma öyle ortamda diyince itiraz edemedim, gittik bana da bi bilet ayarladık.
Neyse efenim konser günü geldi, biz öğleden sonra atladık arabaya, itüdeymiş konser, gittik oraya. Kız arkadaşımın kardeşi üzerine vücudunu saran dar bir metallica t-shirti giymiş, altında da kısa sayılabilecek siyah bir etek var. Üzerindeki t-shirtin kollarını kıvırmıştı bi de, çok güzel duruyordu üzerinde. Kardeşi kız arkadaşımdan daha güzel denebilir ama ben tabi o gözle bakmıyorum ona sevgilimin kardeşi olduğundan. Neyse ben kıza konseri arkadan izlemeyi teklif ettim, 2mizin de boyu uzun değil daha rahat ederiz uzaktan dedim. Kız tutturdu hayatımda bir kere görecem Metallica’yı, önden izlemek istiyorum diye. İkna edemeyince başladık öne doğru ilerlemeye. Ben boyu kısa insan kolluyorum önlerde ki yerler sabitlenince görüş açımız iyi olsun. Neyse demirlerden sonra 4. sırada iyi bir yer bulduk sahneyi görebileceğimiz. Konser saati yaklaştıkça itiş kakış başladı. Sağa sola savruluyoruz herkes vücut vücuda. Baktım olacak gibi değil kız arkadaşımın kardeşine sen önüme geç dedim. Arkasına ben geçtim yabancı herifin biri geçip sürtünmesin diye. İtiş kakış sırasında birbirimizden ayrı düşmeyelim diye belinden sarıldım sıkıca. Kafasını hafifçe bana doğru çevirip gülümsedi. Böyle daha iyi oldu dedi. Sonra konser başladı millet şarkılara dalıp sakinledi, sağa sola savrulmalar azaldı iyice. Ben de konseri daha rahat izleyebilmek için kıza sarılmayı bırakıp biraz geriledim. 1-2 dakika sonra kendisi gelip tekrar bana sokuldu ve ona tekrardan sarılmamı istedi. Ben de kendisini kalabalıkta güvensiz hissettiği için böyle bi istekte bulunduğunu düşünerek kabul ettim. Yalnız bu sefer kalçalarını da vücudumda hissediyordum. Saçları da çok güzel kokuyordu birkaç kere burnumu boynuna doğru yaklaştırıp kokusunu hissettim. İstemeden de olsa küçük bir hareketlenme başladı bende ama kız arkadaşımın kardeşi olduğu için ona o gözle bakmıyordum. Konser bitti, yorgunluktan halsiz düşmüştük, yine birbirimize destek olmak için sarmaş dolaş eve döndük. O gece kız arkadaşımda kaldım. Sonraki gün ben evime döndüm, o da memleketine geri döndü. O tarihten beri görüşmüyorduk.
Bu haftasonu da yine kız arkadaşımda kalıyordum. Dün sabah kız arkadaşımın kardeşi yüksek lisans mülakatları için İstanbul’a geldi. Şimdilik 2 hafta falan kalmayı düşünüyormuş birkaç üniversiteye başvuru yapacakmış. Kazanırsa İstanbul’a taşınacakmış. Neyse iş çıkışı ben kızları akşam yemeğine götürdüm. Oradan da kahve içmeye falan derken geç döndük eve. Kız arkadaşımla ben odamıza çekildik. Kardeşi de misafir odasına geçti yatmaya. Ben cumartesileri çalışmadığımdan sabah 11 gibi uyandım. Kız arkadaşım çoktan işe gitmişti. Kardeşiyle ben varız evde. Gittim mutfağa kahvaltı hazırladım kendime. Ben yemek yerken geldi yanıma oturdu muhabbet etmeye başladık. Gayet normal bir şekilde sohbet ediyorken konserden sonra hep o günü düşündüm tarzı bişeyler dedi. Ben de evet bayağı güzel bir konser olmuştu dedim. Güzel olan sadece konser miydi diye sordu... Soruyu duyunca duraksadım cevap veremedim. Dün gece çok ses çıkardınız uyumakta zorlandım dedi. Ben evdeyken de mi sevişmeden yapamadınız diye sordu. Arka arkaya bunları duyunca soğuk soğuk terlemeye başladım birden. Ablamı seviyor musun diye sordu. Evet ablanla ciddi düşünüyoruz haberin vardır heralde farkındasındır dedim. Kızın birden gözleri doldu. Ben buraya ne hayallerle gelmiştim dedi. Senin için istanbul’a taşınmaya karar verdim, o geceden beridir aklımdan çıkmıyorsun tarzı birşeyler dedi. Ben iptal oldum orada, midem bulanmaya başladı korkudan. Korku dediğim de içimden dedim ki tamam boku yedim hayatım karardı. Kız ağlamaya başladı hafiften, daha fazla ağlamasın diye sakinleştirmeye çalıştım. Dedim aklında böyle birşey olduğudan haberim yoktu. Önce yüksek lisansını kazanmaya bak sen eğitimini tamamla sonrasına o zaman bakarız tarzı birşeyler geveledim ama kafam tam çalışmıyordu o anda söyleyecek birşey bulamadığımdan saçmaladım bayağı bi. Sonra benim eve gitmem lazım, sen şimdilik sakinleş, haftaiçi sakin kafayla oturup konuşalım bunları, ablana sakın bahsetme dedim. Tamam dedi o da. Şimdi sabahtan beri kafayı yiyorum, ne yaptıysam bi çözüm yolu bulamadım. Bir yandan herşeyi kız arkadaşıma bire bir anlatmayı düşünüyorum, ama anlattıktan sonra herşey eskisi gibi olur mu emin değilim. Kız arkadaşımı cidden çok seviyorum ve kardeşi yüzünden aramıza böyle bir soğukluk girmesini istemiyorum, ya da benim yüzümden kardeşiyle arası kötü olur ve bu yüzden beni suçlar diye korkuyorum. Kız arkadaşımın kardeşiyle hafta içi gizlice görüşüp bir şekilde onu ikna etmeye çalışırsam da kız arkadaşımın arkasından iş çevirmiş olacağım. Gidip ablasına herşeyi yanlış bir şekilde aktarmasından da korkuyorum. Ne yapacağıma karar veremedim, boka batmış durumdayım, bi akıl verin ne olur...
Kız arkadaşım İstanbul’da tek başına yaşıyor. Haftanın yarısını onun evinde geçiriyorum ben de. Kız arkadaşımın kardeşiyle geçen yaz tanıştık. Metallica konseri için İstanbul’a gelmişti. Konserden önce 3-4 gün kalıp konser sonrası memleketlerine geri dönmüştü. Kızın ablasıyla sevgili olduğumuzdan haberi vardı uzun zamandır ama ilk defa orda yüz yüze tanıştık. Daha sonra beraber yemek için dışarı çıktık 3ümüz. Orada sohbet sırasında kız arkadaşımın kardeşi ilk defa bir metal konserine gideceğini söyledi. Konsere giden başka tanıdığı da yokmuş, tek başına gidecekmiş konsere. Kız arkadaşım hiç hoşlanmaz bu tarz müziklerden. Ben ise eski metalcilerden sayılırım, gittiğim konserlerdeki tecrübelerimi anlattım orda. Metal konserlerine gidenler bilir, ön sıralarda inanılmaz bir itiş kakış yaşanır. 2008 Judas Priest konserinde ayaklarım yere değmeden 15-20 saniye boyunca milletle vücut vücuda sağa sola uçmuşluğum var. Millet yorulup konserdeki yerine razı olana kadar yarım saat sürüyor bu tarz itişmeler, bunları anlattım ben de işte yemek yerken. Dedim kız başına önlere ilerlemeyi deneme, zaten boyun da kısa göremezsin oralardan. Susuzluk sorunu oluyor, yanına bi şişe su alıp öyle önlere ilerle, tuvaletini yap önceden, konser sırasında sıkıştırırsa oradan çıkıp bi daha önlere ilerleyemezsin falan filan tüyolar verdim kıza. Ben bunları anlatınca kızın gözü korktu, benim de onunla birlikte konsere gelmemi istedi. Kız arkadaşım da kardeşimi yalnız bırakma öyle ortamda diyince itiraz edemedim, gittik bana da bi bilet ayarladık.
Neyse efenim konser günü geldi, biz öğleden sonra atladık arabaya, itüdeymiş konser, gittik oraya. Kız arkadaşımın kardeşi üzerine vücudunu saran dar bir metallica t-shirti giymiş, altında da kısa sayılabilecek siyah bir etek var. Üzerindeki t-shirtin kollarını kıvırmıştı bi de, çok güzel duruyordu üzerinde. Kardeşi kız arkadaşımdan daha güzel denebilir ama ben tabi o gözle bakmıyorum ona sevgilimin kardeşi olduğundan. Neyse ben kıza konseri arkadan izlemeyi teklif ettim, 2mizin de boyu uzun değil daha rahat ederiz uzaktan dedim. Kız tutturdu hayatımda bir kere görecem Metallica’yı, önden izlemek istiyorum diye. İkna edemeyince başladık öne doğru ilerlemeye. Ben boyu kısa insan kolluyorum önlerde ki yerler sabitlenince görüş açımız iyi olsun. Neyse demirlerden sonra 4. sırada iyi bir yer bulduk sahneyi görebileceğimiz. Konser saati yaklaştıkça itiş kakış başladı. Sağa sola savruluyoruz herkes vücut vücuda. Baktım olacak gibi değil kız arkadaşımın kardeşine sen önüme geç dedim. Arkasına ben geçtim yabancı herifin biri geçip sürtünmesin diye. İtiş kakış sırasında birbirimizden ayrı düşmeyelim diye belinden sarıldım sıkıca. Kafasını hafifçe bana doğru çevirip gülümsedi. Böyle daha iyi oldu dedi. Sonra konser başladı millet şarkılara dalıp sakinledi, sağa sola savrulmalar azaldı iyice. Ben de konseri daha rahat izleyebilmek için kıza sarılmayı bırakıp biraz geriledim. 1-2 dakika sonra kendisi gelip tekrar bana sokuldu ve ona tekrardan sarılmamı istedi. Ben de kendisini kalabalıkta güvensiz hissettiği için böyle bi istekte bulunduğunu düşünerek kabul ettim. Yalnız bu sefer kalçalarını da vücudumda hissediyordum. Saçları da çok güzel kokuyordu birkaç kere burnumu boynuna doğru yaklaştırıp kokusunu hissettim. İstemeden de olsa küçük bir hareketlenme başladı bende ama kız arkadaşımın kardeşi olduğu için ona o gözle bakmıyordum. Konser bitti, yorgunluktan halsiz düşmüştük, yine birbirimize destek olmak için sarmaş dolaş eve döndük. O gece kız arkadaşımda kaldım. Sonraki gün ben evime döndüm, o da memleketine geri döndü. O tarihten beri görüşmüyorduk.
Bu haftasonu da yine kız arkadaşımda kalıyordum. Dün sabah kız arkadaşımın kardeşi yüksek lisans mülakatları için İstanbul’a geldi. Şimdilik 2 hafta falan kalmayı düşünüyormuş birkaç üniversiteye başvuru yapacakmış. Kazanırsa İstanbul’a taşınacakmış. Neyse iş çıkışı ben kızları akşam yemeğine götürdüm. Oradan da kahve içmeye falan derken geç döndük eve. Kız arkadaşımla ben odamıza çekildik. Kardeşi de misafir odasına geçti yatmaya. Ben cumartesileri çalışmadığımdan sabah 11 gibi uyandım. Kız arkadaşım çoktan işe gitmişti. Kardeşiyle ben varız evde. Gittim mutfağa kahvaltı hazırladım kendime. Ben yemek yerken geldi yanıma oturdu muhabbet etmeye başladık. Gayet normal bir şekilde sohbet ediyorken konserden sonra hep o günü düşündüm tarzı bişeyler dedi. Ben de evet bayağı güzel bir konser olmuştu dedim. Güzel olan sadece konser miydi diye sordu... Soruyu duyunca duraksadım cevap veremedim. Dün gece çok ses çıkardınız uyumakta zorlandım dedi. Ben evdeyken de mi sevişmeden yapamadınız diye sordu. Arka arkaya bunları duyunca soğuk soğuk terlemeye başladım birden. Ablamı seviyor musun diye sordu. Evet ablanla ciddi düşünüyoruz haberin vardır heralde farkındasındır dedim. Kızın birden gözleri doldu. Ben buraya ne hayallerle gelmiştim dedi. Senin için istanbul’a taşınmaya karar verdim, o geceden beridir aklımdan çıkmıyorsun tarzı birşeyler dedi. Ben iptal oldum orada, midem bulanmaya başladı korkudan. Korku dediğim de içimden dedim ki tamam boku yedim hayatım karardı. Kız ağlamaya başladı hafiften, daha fazla ağlamasın diye sakinleştirmeye çalıştım. Dedim aklında böyle birşey olduğudan haberim yoktu. Önce yüksek lisansını kazanmaya bak sen eğitimini tamamla sonrasına o zaman bakarız tarzı birşeyler geveledim ama kafam tam çalışmıyordu o anda söyleyecek birşey bulamadığımdan saçmaladım bayağı bi. Sonra benim eve gitmem lazım, sen şimdilik sakinleş, haftaiçi sakin kafayla oturup konuşalım bunları, ablana sakın bahsetme dedim. Tamam dedi o da. Şimdi sabahtan beri kafayı yiyorum, ne yaptıysam bi çözüm yolu bulamadım. Bir yandan herşeyi kız arkadaşıma bire bir anlatmayı düşünüyorum, ama anlattıktan sonra herşey eskisi gibi olur mu emin değilim. Kız arkadaşımı cidden çok seviyorum ve kardeşi yüzünden aramıza böyle bir soğukluk girmesini istemiyorum, ya da benim yüzümden kardeşiyle arası kötü olur ve bu yüzden beni suçlar diye korkuyorum. Kız arkadaşımın kardeşiyle hafta içi gizlice görüşüp bir şekilde onu ikna etmeye çalışırsam da kız arkadaşımın arkasından iş çevirmiş olacağım. Gidip ablasına herşeyi yanlış bir şekilde aktarmasından da korkuyorum. Ne yapacağıma karar veremedim, boka batmış durumdayım, bi akıl verin ne olur...
0
umarım trollemiyorsundur.
gerçekse, ilk ve kesin olarak sakin olman gerekiyor. bir şey yapmamışsınız, sadece yanlış anlama var ortada. kıza ümit falan da vermemişsin zaten. seni kontrolsüz görürse kız daha çok dağıtabilir. yani yapacağın her tereddütlü hareket kızı daha çok etkiler. o yüzden kendinden emin ol ve böyle bir şey düşünmediğini kesin bir dille belirt haftaiçi.
sonra araya çok vakit girmesine izin vermeden, yani bunu kesin bir dille belirttikten sonra konuyu değiştir, gündelik hayata dön biraz muhabbet et eğlendir kafasını dağıt, geçer...
gerçekse, ilk ve kesin olarak sakin olman gerekiyor. bir şey yapmamışsınız, sadece yanlış anlama var ortada. kıza ümit falan da vermemişsin zaten. seni kontrolsüz görürse kız daha çok dağıtabilir. yani yapacağın her tereddütlü hareket kızı daha çok etkiler. o yüzden kendinden emin ol ve böyle bir şey düşünmediğini kesin bir dille belirt haftaiçi.
sonra araya çok vakit girmesine izin vermeden, yani bunu kesin bir dille belirttikten sonra konuyu değiştir, gündelik hayata dön biraz muhabbet et eğlendir kafasını dağıt, geçer...
0
Öncelikle serin hikaye birader.
Sonra; kizla başbaşa buluşma. Görmezden gel. Simdilik kizarkadasinla konusma. Kizkardes tutar bi şey söylerse izah edersin. O kizla da ayni ortamda bulunmamaya calis.
Sonra; kizla başbaşa buluşma. Görmezden gel. Simdilik kizarkadasinla konusma. Kizkardes tutar bi şey söylerse izah edersin. O kizla da ayni ortamda bulunmamaya calis.
0
İyi ki kötü gözle bakmıyonuşsun lan, ellemeler, koklamalar, dokundurmalar falan diz boyu ahahshahsha
0
Kız kardeşi kendinden tiksindirmeye bak. Sevgilinle uzun süreli bir birlikteliğiniz varsa o kolay kolay tiksinmez senden ama kız kardeş tez tiksinir. Tabii seni yanlış anladığına da ikna et kızı ve sevgilini.
0
Bi de kız kardeşi daha güzel demiş bak. Ahahshahs oğlum sen ne ayaksın lan ahahsha
0
Bu ne be Yiğit Özgür'ün erotik hikayesi gibi..
Neyse, gerçek olma ihtimalini göz önünde bulundurarak yanıt vereceğim; kız arkadaşından bir şey saklama.. Her şeyi dosdoğru anlat, aranız açılacaksa da dürüst olduğun için açılsın başka türlü olursa kafanı taşlara vurursun..
Kız manyak belli ki gidip ablasına kendi gözünden anlatırsa olayı toparlayamazsın..
En kötü hafta içi olacak konuşmaya kadar bekle kızın tutumuna göre tavır al ama kızın bir de istanbula geldiğini düşün habire ablasında sen de oradasın off sıkıntılı kız arkadaşınla konuş..
Neyse, gerçek olma ihtimalini göz önünde bulundurarak yanıt vereceğim; kız arkadaşından bir şey saklama.. Her şeyi dosdoğru anlat, aranız açılacaksa da dürüst olduğun için açılsın başka türlü olursa kafanı taşlara vurursun..
Kız manyak belli ki gidip ablasına kendi gözünden anlatırsa olayı toparlayamazsın..
En kötü hafta içi olacak konuşmaya kadar bekle kızın tutumuna göre tavır al ama kızın bir de istanbula geldiğini düşün habire ablasında sen de oradasın off sıkıntılı kız arkadaşınla konuş..
0
@amarikanya +1 ! Allahtan kötü gözle bakmamışsın hacı. Ya baksaydın...
Nasıl iş anlamadım kızın evinde kalıyorsun kız kardeşiyle filan yakınlaşmalar normal. Biraz ağırlık olmalıydı bence. Yerinde olmak istemezdim.
Nasıl iş anlamadım kızın evinde kalıyorsun kız kardeşiyle filan yakınlaşmalar normal. Biraz ağırlık olmalıydı bence. Yerinde olmak istemezdim.
0
erotik hikaye okuyor gibi hissettim kendimi. sürekli 'o gözle bakmıyorum' yazmışsın ama dayama olsun, koklama olsun, sarmaş dolaş eve dönme olsun. kızın kıyafetini anlatman bile yersiz. emin misin o gözle bakmadığına?
0
Bence senin de gozun var. Yok hareketlenme oldu yok boynunu kokladim vs. Ben olsam kızla özel bi buluşma konuşma yapmazdim. Direkt kız arkdasimla konusurdum. Sonradan öğrenirse basın derde girer.
0
hacı dayamışsın daha hangi gözle bakmıyorsun anlamadım. dayadıysan olay bitmiştir kusura bakma.
çok güzel giyinmişti ama o gözle bakmıyorum tabi. sen benim önüme geç dedim dayadım, kız bana dönüp gülümsedi ama o gözle bakmıyorum tabi. bu olay "yaz kızım 200 torba çimento 20 kamyon çakıl" muhabbetine dönmüş ha :D
çok güzel giyinmişti ama o gözle bakmıyorum tabi. sen benim önüme geç dedim dayadım, kız bana dönüp gülümsedi ama o gözle bakmıyorum tabi. bu olay "yaz kızım 200 torba çimento 20 kamyon çakıl" muhabbetine dönmüş ha :D
0
Serin hikaye +1.
Olaya gelince care o kizin sevgili bulmasi. Bence sevisecek erkek ariyor ve en yakininda sen varsin sana sarmis. Simdilik durumu idare et karsilarina baskalari cikacak sen sadece benden hoslandigini saniyorsun falan de. Yuksek lisansi kazansin zaten kendi ortami olur bulur bi sevgili rahat edersin.
Yok ille de sen ben baskasini istemiyom derse ablasiyla konus.
Ama dedigim gibi once hayatta baska erkeklerin de olduguna ikna et. Benden cok daha iyilerini bulursun falan de.
Olaya gelince care o kizin sevgili bulmasi. Bence sevisecek erkek ariyor ve en yakininda sen varsin sana sarmis. Simdilik durumu idare et karsilarina baskalari cikacak sen sadece benden hoslandigini saniyorsun falan de. Yuksek lisansi kazansin zaten kendi ortami olur bulur bi sevgili rahat edersin.
Yok ille de sen ben baskasini istemiyom derse ablasiyla konus.
Ama dedigim gibi once hayatta baska erkeklerin de olduguna ikna et. Benden cok daha iyilerini bulursun falan de.
0
kullanıcı adının hakkını vermişsin kerimcim şimdi onu inkar edemeyiz,
ama allahtan o gözle bakmıyorsun yoksa teyy teyy
ama allahtan o gözle bakmıyorsun yoksa teyy teyy
0
tek başına falan görüşme kızla... o gözle baksan kimbilir ne olurdu.. ablasıylan da konuşma.. uzaklaş.. zaten kardeşi varken ona duyurur gibi sevişmek ne demek doğru demiş kız. durum fena.
0
Ula dokunmaya koklamaya bi' şey diyenler ikili kombo yapmış. Hem metal konseri (metallica üstelik amk) nedir bilmiyorsunuz, hem de duygusuz estetik zevkinden yoksunsunuz. Hiç mi normal bir kız arkadaşınıza yanaş bi' parfümünü koklayayım demediniz la ? Saç gözünün önünde olunca koklarsın gayet net. Saç kokusundan tahrik olan da yoktur herhalde aranızda.
Ha triple kill geliyor, ereksiyon sorunu falan yaşıyorsunuz sanırım bu arada. Çük ula bu muz kabuğu değdirsen iki saniye, ona bile kalkar.
İnsanlar en önlere genelde sevgilisiyle veya samimiyet manasında sorunu olmadığı arkadaşlarıyla geçer. O yüzden dayamaymış falan sıkıntı teşkil etmiyor. Ama arada bi' mesafe olması gerekince sıkıntı.
Kız ağır kezo. O ortamda çükünün değmesi kadar, saçının kokusunun gelmesi kadar normal bi' şey yok. Ki güzel dedin, kaç dakka dedin. Sanki çükümüz beynimize bağlı da, "Kız arkadaşının kardeşi haboooov" diyebiliyoruz. Random sağa sola kalkan bişe la bu.
Kız kezban, takma kafaya. Çözümü yok bende, var da söylemiyorum çünkü genelde daha da sıçarım ben bu tip durumlarda. Günah çıkarmaya ihtiyacın varsa diye yazdım. Raad, sende en ufak bi' sorun yok.
Anlattığın gibiyse tabi.
Ha triple kill geliyor, ereksiyon sorunu falan yaşıyorsunuz sanırım bu arada. Çük ula bu muz kabuğu değdirsen iki saniye, ona bile kalkar.
İnsanlar en önlere genelde sevgilisiyle veya samimiyet manasında sorunu olmadığı arkadaşlarıyla geçer. O yüzden dayamaymış falan sıkıntı teşkil etmiyor. Ama arada bi' mesafe olması gerekince sıkıntı.
Kız ağır kezo. O ortamda çükünün değmesi kadar, saçının kokusunun gelmesi kadar normal bi' şey yok. Ki güzel dedin, kaç dakka dedin. Sanki çükümüz beynimize bağlı da, "Kız arkadaşının kardeşi haboooov" diyebiliyoruz. Random sağa sola kalkan bişe la bu.
Kız kezban, takma kafaya. Çözümü yok bende, var da söylemiyorum çünkü genelde daha da sıçarım ben bu tip durumlarda. Günah çıkarmaya ihtiyacın varsa diye yazdım. Raad, sende en ufak bi' sorun yok.
Anlattığın gibiyse tabi.
0
Aynen erotik hikaye okuyor gibi hissettim. sen resmen baldız baldan tatlıtuğ demişsin. İyi ki bir şey hissetmiyorsun. çok az hissetsen o kahvaltı sofrasında sevişecektiniz demek ki. Kıyafet detayları, güzelliği, kokusu kalçası aklında kalmış. Koklamışsın vs. daha ne istiyor "o gözle" baktığına kanıt için.
Ex-baldızın ile konuşma için taktik veremem ama önce sen bir kendi duygularını falan gözden geçir derim.
Ex-baldızın ile konuşma için taktik veremem ama önce sen bir kendi duygularını falan gözden geçir derim.
0
bu işin sonunda kız arkadaşından ayrılırsın muhtemelen. çok düşük bir olasılıkla da ailenin tek damadı olursun:)
bu konuma getirmemen gerekirdi, geçmiş olsun. sevgiline anlatırsan da batarsın, anlatmazsan da:)
bu konuma getirmemen gerekirdi, geçmiş olsun. sevgiline anlatırsan da batarsın, anlatmazsan da:)
0
bi kere yanlışı yapmışsın bilader. kızla aynı ortamda sarhoş falan olayım deme siker bak bu kız seni. demedi deme
0
kaç hoca.
eğer sevgilinize bu hususu anlatırsanız haliyle kız kardeşinden açıklama isteyecek, orada yiyeceğiniz tek iftirada ilişkinizden olacaksınız.
diğer şekilde bu kızla vakit geçirmeye kalkarsanız iş daha da duygusala bağlayacak. eninde sonunda ablasıyla arasının açılacağını görecek olan kardeş sizden uzaklaşacak.
yapılacak şey; kaçıp ölü taklidi yapmak.
eğer sevgilinize bu hususu anlatırsanız haliyle kız kardeşinden açıklama isteyecek, orada yiyeceğiniz tek iftirada ilişkinizden olacaksınız.
diğer şekilde bu kızla vakit geçirmeye kalkarsanız iş daha da duygusala bağlayacak. eninde sonunda ablasıyla arasının açılacağını görecek olan kardeş sizden uzaklaşacak.
yapılacak şey; kaçıp ölü taklidi yapmak.
0
o kiz seni seni eninde sonunda ayartacak, sonra ablasi bi sekilde durumu ogrenecek. en iyisi simdiden ablaya hafif yollu olayi duyurmak da fayda var.
0
Ulan bende metallicaya gittim sakallı adamla...kendime acıdım şimdi. Kız arkadaşına durumu anlat. Evlenme niyetin yoksa biraz da kardeşle takıl miss...
0
öncelikle serin serin gitti güzel hikaye. sonrasında, sana tavsiyem abla kardeş ikisine de çak bence gittiği yere kadar artık. yaşın da geçmiş bida bulamazsın öyle piliç.
(bkz: odaya girdiğimde memelerini sıvazlıyordu)
(bkz: odaya girdiğimde memelerini sıvazlıyordu)
0
eksisozluk.com
Sözlükte farklı sonla bitirmişsin.
Sağlam trollemişsin. Bence erotik sitelerde metin yazarlığı yapabilirsin.
Sözlükte farklı sonla bitirmişsin.
Sağlam trollemişsin. Bence erotik sitelerde metin yazarlığı yapabilirsin.
0
hikayeyse arada paragraf koy ya gözümüz kör oluyor.
gerçekse de, bilinçaltında inceden bir yaban çakalı var kendini ele veriyor. üstündeki yakışmış, saçlarının çogzel kokması filan gibi detayları vermen bunun ipuçları.
gerçekse de, bilinçaltında inceden bir yaban çakalı var kendini ele veriyor. üstündeki yakışmış, saçlarının çogzel kokması filan gibi detayları vermen bunun ipuçları.
0
çok komikmiş, einstein üstü zekan ve insanlardan çaldığın zaman için tebrik ediyorum.
0
evet anlıyoruz ki benim adim kerim hepinizi severim ile bana jacob diyorlar aynı kişiymiş.
not alalım belki lazım olur ilerde.
not alalım belki lazım olur ilerde.
0
Gerçek ise iki şey var. Bir, kız sana iyice yavşamaya kalkarsa karşı koyamayabilirsin. O yüzden kızla başbaşa kalma evde falan da. Çık git.
Ben olsam kız arkdaşla konuş derdim, çünkü bir şekilde ortaya çıkacak. mutekebbir + 1
Ben olsam kız arkdaşla konuş derdim, çünkü bir şekilde ortaya çıkacak. mutekebbir + 1
0
rayde
Sb.Google da ara demeyin ben sizden cevap bekliyorum.
Sb.
Google da ara demeyin ben sizden cevap bekliyorum.
Google da ara demeyin ben sizden cevap bekliyorum.
0
değil bence.
büyük, görkemli ve etçil olduğu için o unvan görülmüş kendisine. şerefsizin tekidir.
büyük, görkemli ve etçil olduğu için o unvan görülmüş kendisine. şerefsizin tekidir.
0
sırtlan sürüsü kral. bir tane etçil gelip götü yiyorsa dalaşsın bakalım, hepsi götüm götüm kaçıyor görünce.
0
yelelerden dolayı sanırım. taç göndermesi içeriyor olabilir ya da gösterişli hava kattığındandır.
0
Büyük kedi olmasının etkisi vardır herhalde. Kediler bacak kadar boyu ile tüm ev halkını dize getiriyorsa, onun hırlayanı da ormanı (ya da düzlüğü) dize getiriyor diye düşünmüş olabilirler. Sonuçta kral gibi "dediğim dedik" hayvanlar.
Bir de gürlemesi de kral tipli. Oturduğu yerden kızar, emir yağdırır gibi bir hali var.
www.youtube.com
Kral fiziksel güçlü ya da çevik olmak zorunda değil ya, aslan da en güçlü veya en çeviği değil. En çok oturduğu yerde gerile gerile ve kasıla kasıla dolaşanı olduğu içindir.
Bal porsuğu çok mahalle delikanlısı tipli, maymun çok şebek, sürü ile dolaşan hayvandan zaten kral olmaz, çita oturduğu yerde ağır değil, fil çok hantal, kuş gibi uçan hafif bir kral da olmaz.
Bir de gürlemesi de kral tipli. Oturduğu yerden kızar, emir yağdırır gibi bir hali var.
www.youtube.com
Kral fiziksel güçlü ya da çevik olmak zorunda değil ya, aslan da en güçlü veya en çeviği değil. En çok oturduğu yerde gerile gerile ve kasıla kasıla dolaşanı olduğu içindir.
Bal porsuğu çok mahalle delikanlısı tipli, maymun çok şebek, sürü ile dolaşan hayvandan zaten kral olmaz, çita oturduğu yerde ağır değil, fil çok hantal, kuş gibi uçan hafif bir kral da olmaz.
0
Yahu duyuruyu açan vatandaş "Sizce ormanlar kralı kim?" diye sormamış ki. "Neden aslanın ormanlar kralı sıfatı var?" diye sormuş. Siz gelmiş burada "Bence değil" diyorsunuz. k1311.hizliresim.com
Saçma veya değil, sorulan soruya düzgün cevabı sadece kaptan maydonoz vermiş. (Sonrasında nawar ve aychovsky, ben bu satırları yazarken onlar cevap vermemişti.)
Ben cevabı (cevapları) bilmiyorum, bilmediğim için merakla tıklayıp baktım ama verilen cevaplara fitil oldum.
Sizce aslan ormanlar kralı olmayabilir, eğer neden aslana "ormanlar kralı" dendiğini biliyorsanız onu bir söyleyiverin lütfen. Aslanları severim. Aslanları sevelim. Aslanlara calgon verelim, aslanların ömrünü uzatalım. Teşekkürler.
Saçma veya değil, sorulan soruya düzgün cevabı sadece kaptan maydonoz vermiş. (Sonrasında nawar ve aychovsky, ben bu satırları yazarken onlar cevap vermemişti.)
Ben cevabı (cevapları) bilmiyorum, bilmediğim için merakla tıklayıp baktım ama verilen cevaplara fitil oldum.
Sizce aslan ormanlar kralı olmayabilir, eğer neden aslana "ormanlar kralı" dendiğini biliyorsanız onu bir söyleyiverin lütfen. Aslanları severim. Aslanları sevelim. Aslanlara calgon verelim, aslanların ömrünü uzatalım. Teşekkürler.
0
aslanın haremi var la, harem'i olana kıral demiyelim de mahmut mu diyelim.
ayrıca herif bi halt yapmıyo hatunları avlanıyo herifin önüne getiriyo yattığı yerden yaşıyo arada bi kükrüyo, hareminde gözü olan varsa yerinden kalkıyo o kadar.
birde her hayvana kafa tutuyo, boyutuna bakmıyo fil mil zürafa hepsini indiriyo aşağıya.
ayrıca herif bi halt yapmıyo hatunları avlanıyo herifin önüne getiriyo yattığı yerden yaşıyo arada bi kükrüyo, hareminde gözü olan varsa yerinden kalkıyo o kadar.
birde her hayvana kafa tutuyo, boyutuna bakmıyo fil mil zürafa hepsini indiriyo aşağıya.
0
karizma hayvan. yeleli falan olan erkek aslanlar karizma oluyor tabi. mesela teke tekte aslanla kapışacak başka bir hayvan da yok. sırtlan sürüleri hariç aslanlara bulaşan yok. rahatlar. bu yüzden bence.
0
bu "sıfat" muhtemelen yüzyıllarca önce avrupa'da (buna anadoluyu da dahil edebilirsiniz) yazılan hikayelerde, masallarda verilen bir sıfat. aslan avrupa için bilinmeyen bir hayvan değil, ancak ta roma ve öncesi dönemden beri avrupa'ya dışarıdan getirilen ve nihayetinde "egzotik" bir hayvan. ayrıca gladyatör dövüşlerinde falan kullanılıyor, o dönemde bir avrupalının gözündeki en güçlü hayvanlardan biri. avrupa'dan baktığınızda hayvanların ormanda yaşamasından daha doğal bir şey yok.
özet:
aslan bir hayvan-> ormanda yaşar.
güçlüler kral olur + aslan güçlü bir hayvan -> aslan kral hayvan.
topla bakayım şimdi, ormanlar kralı.
özet:
aslan bir hayvan-> ormanda yaşar.
güçlüler kral olur + aslan güçlü bir hayvan -> aslan kral hayvan.
topla bakayım şimdi, ormanlar kralı.
0
bence degil. ormanda aslan olmaz, seengeti duzluklerinin krali dersek daha dogru olabilir.
ormanlar krali ayidir bence
ormanlar krali ayidir bence
0
aslan yüzyıllar boyunca güç ve asaletin sembolü olarak gösterildi. sadece ormanın değil, hayvanların kralı olarak da atfedildi. Ezop fabllarindan günümüze kadar edebiyat alanında da simgelendi bu.
hatta kraliyetin ve ihtişamın sembolü haline de gelmişti. aslanlar krallar tarafından tutulan hayvanlardı. ilk Asur kralları beslemiş sanırım.
tabii kültürel etkinin oluşması aslanın görünüşünde, karakterinde de yatiyor. erkek aslanin yelesi yeter :)
surda daha ayrintili cevaplar var:
www.quora.com
hatta kraliyetin ve ihtişamın sembolü haline de gelmişti. aslanlar krallar tarafından tutulan hayvanlardı. ilk Asur kralları beslemiş sanırım.
tabii kültürel etkinin oluşması aslanın görünüşünde, karakterinde de yatiyor. erkek aslanin yelesi yeter :)
surda daha ayrintili cevaplar var:
www.quora.com
0
görkemli görünüm (yani yele).
en güçlü kedi kaplan olmasına rağmen aslan daha ihtişamlı görünüyor.
en güçlü kedi kaplan olmasına rağmen aslan daha ihtişamlı görünüyor.
0
Besin zincirinde en üst sıralarda olduğu için olabilir (kendi yaşam alanında tabi) ayrıca düşmanı yok. Şimdi sırtlanlar aslana saldırıyo amg diyenler olacaktır onlar için peşinen açıklama yapayım; sırtlanlar aslanları yemezler. Hatta hiç bir hayvan aslan avlamaz. İşte bu yüzden aslan king.
0
delicevat
Belgesellerde yerliler iştahla yiyor diye sanırım, kaplumbağa ve timsah eti çok lezzetliymiş gibi geliyor bana, geyik etini de ekstradan soruyorum,var mı bunlardan yiyen?
Belgesellerde yerliler iştahla yiyor diye sanırım, kaplumbağa ve timsah eti çok lezzetliymiş gibi geliyor bana, geyik etini de ekstradan soruyorum,var mı bunlardan yiyen?
0
ceylanin geyikten katbekat guzel oldugunu soyluyor dedemler. bulunduklari yorede ikisini de sik sik avlamislar gecmiste.
0
Geyik eti sert, kaplumbaga eti guzel, yilan eti ise tavuga benzermis. Timsahi hic duymadim. Bunlardan geyik eti turkiyede bulunur, yiyen coktur, iyi et kabul edilir. Abd'de ise tam tersine kotu et kabul edilir, ucuzdur.
0
alışkanlıkla alakalı. bulabildiği tek et timsah eti olan adam elbete iştahla yiyecek. asya'da bazı ülkelerde de insanlar et olarak sırf böcek yiyorlar, sen şimdi çekirge falan yiyebilir misin iştahlı iştahlı?
0
geyik ve timsah yedim. geyik süperdi. timsah da tavuğa benziyordu, kızartmasını yedim kızartmayı çok sevmediğimden öyle ahım şahım gelmedi.
balina da yedim!
balina da yedim!
0
kaplumbağa ve timsah eti yenebilir gibi görünüyor, böyle beyaz ve tel tel, birde toprağa közlerin içine gömüp pişiriyorlar, canım çekiyor
0
timsah biraz hindi biraz da tavuğa benziyor. Çok gereği yok yemenin bence.
kaplumbağadan çorba yapıyorlar. Lifli ve lezzetli ama olmasa da olurç
Geyik eti, av etini nasıl pişireceğini bilen adamın elinde efsaneye dönüşüyor, diğer üçü ile kıyas kabul etmez.
Geyiği ye, kaplumbağayı sev, timsahtan kaç bence.
not: geyik etinin genci güzel, yaşlısı gerçekten biraz zorluyor pişirirken.
kaplumbağadan çorba yapıyorlar. Lifli ve lezzetli ama olmasa da olurç
Geyik eti, av etini nasıl pişireceğini bilen adamın elinde efsaneye dönüşüyor, diğer üçü ile kıyas kabul etmez.
Geyiği ye, kaplumbağayı sev, timsahtan kaç bence.
not: geyik etinin genci güzel, yaşlısı gerçekten biraz zorluyor pişirirken.
0
timsah eti tavuga benzer, ancak biraz daha serttir. en pahali ve lezzetli kismi kuyrugudur. ranch sosla cok guzel gider.
kamplumbaganin da tadi tavuga benzer, yalniz kesme islemi cok zahmetli.
kamplumbaganin da tadi tavuga benzer, yalniz kesme islemi cok zahmetli.
0
Sarix
arabistan yarımadası araplarına bakış açınızla aynı mı? bu adamların daha köklü bir kültürü var gibi geliyor, ülkelerinde gezmek daha ilginç olabilir değil mi?arapça öğrenmek için motivasyon arıyorum ama ortadoğudaki sefaletten dolayı soğudum biraz.
arabistan yarımadası araplarına bakış açınızla aynı mı? bu adamların daha köklü bir kültürü var gibi geliyor, ülkelerinde gezmek daha ilginç olabilir değil mi?
arapça öğrenmek için motivasyon arıyorum ama ortadoğudaki sefaletten dolayı soğudum biraz.
arapça öğrenmek için motivasyon arıyorum ama ortadoğudaki sefaletten dolayı soğudum biraz.
0
Fas'la Cezayir kuzey Afrika'da, Ortadoğu ile aynı tutmamak lazım. Fas son dönemlerin en popüler tatil mekanlarından zaten.
0
yok aynı değil. kuzey afrikalılar daha bi' insan görünüyor gözüme. kültür-kafa yapısı olarak bizden çok farkları yok sanki hatta belki bizden iyilerdir bile.
0
2 sene Rabat'da yaşadım. lise 1 ve 2 yi orada okudum. her ne kadar faslı bir çok arkadaşım olmuş olsa da bana antipatik gelen bir millet. kendilerini dev aynasında görüyorlar, beni en çok delirten o.
dünya da sanki bir amerika, bir fransa birde kendileri var sanıyorlar gibi bir şey. lan bana gelip siz türkiye'de develere biniyorsunuz değil mi diyen olmuştu. sen kendi sefil ülkenin haline bak ondan sonra konuş diyesi geliyor insanın. (2007-2009 arası oradaydım)
dünya da sanki bir amerika, bir fransa birde kendileri var sanıyorlar gibi bir şey. lan bana gelip siz türkiye'de develere biniyorsunuz değil mi diyen olmuştu. sen kendi sefil ülkenin haline bak ondan sonra konuş diyesi geliyor insanın. (2007-2009 arası oradaydım)
0
Tunus'a gitmiştim; ortalama bir şehrin herhangi ilimizden farkı yok. Akdeniz'e kıyısı olan şehirler de bildiğim Bodrum ve Marmaris'in aynısı. Bir tık daha muhafazakar bir yapı var, o kadar. Yani başkent Tunus'a gidince İstanbul'un Kadıköy tarafıymış gibi rahat olmuyor ama Fatih kadar da tutucu bir yapısı yok. Cezayirlileri pek sevmiyorlar, "Onlar çok tutucu" diyorlar ama Fas'ı seviyorlar "Bize benziyor" diye.
0
bu arada tam olarak arap demek doğru mu bilmiyorum. orta doğuya en uzak ülke ve yüzde 50'si ''berberes'' (türkçesi nasıl bilmiyorum fransızcasını yazdım) denilen etnik gruba ait.
0
Ortadoğu'dan çok da farklı değiller. Sonuçta ıslam dönemi berberiler, emevi ve osmanlı dönemlerinde hep arap kültürü altında kaldılar yüzyıllarca. Araplar ile karıştılar nesillerce. Üstüne bir de yıllarca köle kaynaklarından biri olarak kullanılıp, fransız sömürügesi de olunca kurtuluşu diktatörde buldukları için gelişemediler de.
Tabii muhtemelen araplardan daha iyilerdir. :P
Tabii muhtemelen araplardan daha iyilerdir. :P
0
Ortadogunun sinirlari icerisindeler, o yuzden ortadogudan ayri dusunmemek gerek.
"sevdiginiz" ozelliklerinin olmasi da yillarca fransizlar tarafindan asimilasyona ugramalarindan olsa gerek.
"sevdiginiz" ozelliklerinin olmasi da yillarca fransizlar tarafindan asimilasyona ugramalarindan olsa gerek.
0
En berbat Arapça lehçesine sahip ülkeler bunlar.. senelik dil kursunu bedava verseler gitmezdim.. ama turistik amaçla gidilir..
Fakat aradığın şey köklü tarih ve muhteşem bir Arapça ise cevap belli; Mısır
Fakat aradığın şey köklü tarih ve muhteşem bir Arapça ise cevap belli; Mısır
0
vincentvega
Tercihen deniz kenarı. Öneri?
Tercihen deniz kenarı. Öneri?
0
Deniz kenarı olmayan Osmanbey'de Douwe Egberts var. Cafe Kafka'ya alternatif.
0
starbucks, nero tarzı cafelerde asla sorun çıkmaz. istersen sabah 9-akşam 9 otur.
0
acccra
sb
sb
0
asla, 5 kuruş para üstünü dahi isterim. yoksa bir sonraki siparişte 5 kuruş eksik veririm.
0
geç gelmediyse, bariz bir sorun yoksa evet. Genel olarak %10, çok kalabalık ortama söylendiyse, %10u fazla tutuyorsa (atıyorum 300 liralık sipariş) maksimum 10 lira.
0
vermiyorum, verene de uyuz oluyorum. duygularımı surada da belirtmistim: www.eksiduyuru.com
0
Tam para vermiyorsam veriyorum genelde. Yani 21.00 tutmuşsa, 25 verip üstünü saklatmıyorum da; 23 tuttuysa "Üstü kalsın" diyorum. Minik bahşişler veriyorum. İşyerine sık yemek söylüyoruz. Birinden alamazsa diğerinden alıyor.
0
vermiyor(d)um. çoğu şirket kurye parasını da ekliyor, ayrıca zaten ücreti var bahşiş mantığı nedir anlamıyorum. varlıklı bir insan olsam emeğine saygı duyduğuma veririm. kuryelikte ayrıca ödüllendirilmesi gereken bir emek göremiyorum. garson ve komiler 11 12 saat ayakta çalışıyorlar mesela. onlara tip bırakmak isterdim durumum müsait olsa.
0
bazen veriyorum ama para üstünü verecekmiş gibi yapıp "cüzdan çıkmıyor abi ya cebimden :(" tribine giriyorlarsa bizzat bekliyorum para üstünü vermesini.
0
hasanli
Merhabalar, boyle bir sey var mi yoksa sadece ben mi boyle dusunuyorum sizede sormak istedim. Mesela bir Fatih te yasamak ile kadikoyde yasamak arasinda daglar kadar fark yok mu sizce de? gerek insan iliskleri olsun gerek sagci solcu dindar kesim olsun cok fark etmiyor mu? mesela fatih te birisi cub
Merhabalar, boyle bir sey var mi yoksa sadece ben mi boyle dusunuyorum sizede sormak istedim. Mesela bir Fatih te yasamak ile kadikoyde yasamak arasinda daglar kadar fark yok mu sizce de? gerek insan iliskleri olsun gerek sagci solcu dindar kesim olsun cok fark etmiyor mu? mesela fatih te birisi cubbe takke giyip gezerse cok dikkat cekecegini zannetmiyorum ama aynisini bir kadikoyde yahut bakirkoyde yaparsan oradaki insanlar sana degisik degisik bakmazlar mi? Mesela zeytinburnu her cesit insan var cok degisik bir semt ben olsam hayatta yasamazdim zeytinburnun da insanlari cok degisik oranin ama bir beylikduzu var daha genis caddeleri ve siteleri beni mest ediyor hem cok fazla dinci kesim de yok rahat yani. Siz ne dusunuyorsunuz? Fatihte dogup buyumus birisi kadikoye tasinirsa insan iliskileri konusunda sikinti ceker mi? ya da kadikoyden bir solcu ablamiz fatih e tasinsa ne gibi zorluklar ceker?
0
tabii ki var. kadıköy'de oturuyorum ben mesela. çok mutluyum. aöf sınavı için bile olsa başka semte gittiğimde rahatsız oluyorum.
0
evet öyle zaten. istanbulda semt değiştirince kültür değişiyor. 1den 10a kadar skalala verebilirim hepsine.
0
her semtte vardır böyle bir olay ama kurtuluş ayrı bir yerde sanırım. pangaltı, kurtuluş civarlarında en az 3-4 sene geçirmiş birisi her semte uyum sağlayabilir diye düşünüyorum. yani insan ilişkileri bakımından diyorum. yoksa atıyorum beylikdüzü'nde, kurtuluş'un pratikliğini bulamaz tabii.
0
eskidendi o dediğin şey. şimdi var diyen sallıyordur. internet yaygınlaştı, artık herkes aynı kültürü yaşıyor. aynı hayvanı beşiktaşta, kadıköyde, bağcılarda görebilirsin.
0
Tabii ki değişiyor. İnternette bakılan şey insanın eğitimi, çevresi ve kültürü tarafından belirlenen bir şey. Sınırsız kullanmıyoruz ki. İnternet'in sınırsız olduğuna inanıyoruz ama onun da sınırı bizim kafamız ve onun merak ettikleri kadar. Bağcıar'daki çoğu kişi ile Moda'daki çoğu kişi internette aynı şeyle zaman geçirmiyor ki. Biri arabesk rap dinleyip bu kültüre yönelik vakit geçirme içindeyken, diğeri Monteverdi dinleyip, ne bileyim, Bach'ı avam işi bulabiliyor (var böyle tanıdığım). Herkes kendi elementinde yaşayabilir. Bu iki grubun kesiştiği yerler vardır ama ikisinin İnternet'i aynı değil.
Geçen yıllarda Tarık Mengüç "Kuştepe'de büyüdüm. Artık orada yaşamıyorum, daha güzel bir semte taşındık ama her fırsatta yeniden Kuştepe'deyim" diyordu. Adam zenginleşmiş ve daha düzgün bir semte taşınmış. Rahatça yaşıyor, orada yaşadığı için mutlu da. Ama ki çevresini ve kültürünü oraya getirememiş. Özlüyor, dayanamıyor ve orada ortamını bulup rahatlıyor; sonra da güzel evine geri dönüyor. Rahmetli bir yakınımız "Benim de canım cennet istiyor da, günahlar koyvermiyor" derdi. Bu da onun gibi.
Bir arkadaşım Uydukent diye bir yerde oturuyor. Bana "Adı Uydukent olan bir yerden neler beklersin" dedi, "Adı sanki Silikon Vadisi'nin çakmasıymış gibi" demiştim. "Sen öyle san. Ezici çoğunluk muhafazakar" dedi. Oradaki insanlar hem güzel evlere hem de kendi ortamlarına karışmış, sonucunda da rahatlar.
Hadi bu kadar uçurum olmasın. Üsküdar'dan Beylikdüzü'ne taşındım. İkisinde de hemen hemen aynı ekonomik düzeyde insanların oturduğu semtlerde oturdum (ve oturuyorum); daha çok orta sınıf var diyelim. Politik eğilim de üç aşağı beş yukarı aynı. Ama semtlerin o halde bile kişiliği var. Üsküdar'da oturduğum semt bir eski İstanbul mahallesinin havasını buram buram veriyorken, burası mahalle mahalle kokmuyor. Ama sunduğu başka şeyler var, rahat bir yaşam vaat eden. Kişisine göre değişir ama bana biraz elma-armut gibi geliyorlar. İnsan profili açısından büyük bir fark olmamasına rağmen, Üsküdar'a günübirlik gidip gelişim bile kültür şokuna sokuyor beni.
Geçen yıllarda Tarık Mengüç "Kuştepe'de büyüdüm. Artık orada yaşamıyorum, daha güzel bir semte taşındık ama her fırsatta yeniden Kuştepe'deyim" diyordu. Adam zenginleşmiş ve daha düzgün bir semte taşınmış. Rahatça yaşıyor, orada yaşadığı için mutlu da. Ama ki çevresini ve kültürünü oraya getirememiş. Özlüyor, dayanamıyor ve orada ortamını bulup rahatlıyor; sonra da güzel evine geri dönüyor. Rahmetli bir yakınımız "Benim de canım cennet istiyor da, günahlar koyvermiyor" derdi. Bu da onun gibi.
Bir arkadaşım Uydukent diye bir yerde oturuyor. Bana "Adı Uydukent olan bir yerden neler beklersin" dedi, "Adı sanki Silikon Vadisi'nin çakmasıymış gibi" demiştim. "Sen öyle san. Ezici çoğunluk muhafazakar" dedi. Oradaki insanlar hem güzel evlere hem de kendi ortamlarına karışmış, sonucunda da rahatlar.
Hadi bu kadar uçurum olmasın. Üsküdar'dan Beylikdüzü'ne taşındım. İkisinde de hemen hemen aynı ekonomik düzeyde insanların oturduğu semtlerde oturdum (ve oturuyorum); daha çok orta sınıf var diyelim. Politik eğilim de üç aşağı beş yukarı aynı. Ama semtlerin o halde bile kişiliği var. Üsküdar'da oturduğum semt bir eski İstanbul mahallesinin havasını buram buram veriyorken, burası mahalle mahalle kokmuyor. Ama sunduğu başka şeyler var, rahat bir yaşam vaat eden. Kişisine göre değişir ama bana biraz elma-armut gibi geliyorlar. İnsan profili açısından büyük bir fark olmamasına rağmen, Üsküdar'a günübirlik gidip gelişim bile kültür şokuna sokuyor beni.
0
Solem2
Fakat tek bildiğiniz şey ne kadar öküz, dun, abaza, duyarsız vs oldukları. Hiç kafanızı kendi bedeninizden kaldırıp bir erkeğin zihnine bakmayı denemek için kullandınız mı? Hala bu duyurunun altına gelip "e ama öyleler" diyen de net kezbandır aq.Edit: Şuradan anladıkki gerçekten bir çok muameleyi h
Fakat tek bildiğiniz şey ne kadar öküz, dun, abaza, duyarsız vs oldukları.
Hiç kafanızı kendi bedeninizden kaldırıp bir erkeğin zihnine bakmayı denemek için kullandınız mı?
Hala bu duyurunun altına gelip "e ama öyleler" diyen de net kezbandır aq.
Edit: Şuradan anladıkki gerçekten bir çok muameleyi hak ediyorsunuz ya. Cevap yazanlar bile kızlardan çok erkekler lan. Müstehak size.
Hiç kafanızı kendi bedeninizden kaldırıp bir erkeğin zihnine bakmayı denemek için kullandınız mı?
Hala bu duyurunun altına gelip "e ama öyleler" diyen de net kezbandır aq.
Edit: Şuradan anladıkki gerçekten bir çok muameleyi hak ediyorsunuz ya. Cevap yazanlar bile kızlardan çok erkekler lan. Müstehak size.
0
aaaaaauuuuuuuuwwwwwwwwww tacizdir buuuuu, duyuru erkekleri çok abazaaaaaaaaa. Ben böyle şeyler görmek zorunda mıyım buradaaaaaaaaa?
cevap: hayır kullanmadık. biz kafa yerine meme kullanıyoruz.
cevap: hayır kullanmadık. biz kafa yerine meme kullanıyoruz.
0
nefes alan kızlar kezbandır.
herkesi tiklemişsin, bizi boş geçmişsin. biz şey miyiz kardeşim?
herkesi tiklemişsin, bizi boş geçmişsin. biz şey miyiz kardeşim?
0
Erkek-kadin olayi degil ki bu, kimse birbirini anlamaya calismiyor.
Hala kezban kelimesini kullanmak bi de... Ugh
Hala kezban kelimesini kullanmak bi de... Ugh
0
bilmiyorum ne düşünürsün ama bakmalarını gerektirecek bir şey yok. istedikleri karakterde veya şekilde olsunlar/yasasınlar etraflarında onlara tapacak hizmet edecek daima minimum 10 adam pervane olur her türlü.
bir kadının bu ülkede kendini geliştirmesi/ duyarlı olması/ flaan fistan olmasına gerek kalmıyor, nasıl olsa talep ve ilgi her türlü son noktada her zaman.
bir kadının bu ülkede kendini geliştirmesi/ duyarlı olması/ flaan fistan olmasına gerek kalmıyor, nasıl olsa talep ve ilgi her türlü son noktada her zaman.
0
Baydınız lan hepiniz. Her türlü geyiğe gelen beni bile baydıysanız bayıksınızdır.
kızlar ve erkekler, kutuplaşmayın, öpüşün koklaşın, anlayış gösterin, dinleyin, sevin, sevilin.
kızlar ve erkekler, kutuplaşmayın, öpüşün koklaşın, anlayış gösterin, dinleyin, sevin, sevilin.
0
Tek anlasilmayan sey olarak "kadin" kalacak yeryuzunde daima diye bir genel gorus var ama gel gor ki onlar da erkekleri tanimiyirlar. Aradaki tek far, biz "cozemedim kadinlari, pes ediyorum" diyoruz ama onlar erkekleri tanimadiginin farkinda da degiller. Ya okuzdur bilmemnedir ya da pur iyi niyetli zannedip yanilirlar adamlar hakkinda.
Erkek düzdür, rengi bellidir, iyidir- kotudur ama düzdür, bulmaca cozdurmez, isi yokusa surmez ama tanimazlar anlamazlar yine de:)
Pirlanta adamlari harcalar, kendi kuyusunu kazarlar. Kimilerini tnenzih ederim efem.
Ama bosver, en iyisi douchebag.
Erkek düzdür, rengi bellidir, iyidir- kotudur ama düzdür, bulmaca cozdurmez, isi yokusa surmez ama tanimazlar anlamazlar yine de:)
Pirlanta adamlari harcalar, kendi kuyusunu kazarlar. Kimilerini tnenzih ederim efem.
Ama bosver, en iyisi douchebag.
0
domatesin çekirdeği
kırmızı kırmızı
kızlar bu dünyanın
yıldızı yıldızı
kavunun çekirdeği
sapsarı sapsarı
erkekler bu dünyanın
aptalı aptalı
google'dan arattım 3 aşağı 5 yukarı hatırlıyordum böyleymiş sanırım. dursun lazım olur. iyice ilkokul teneffüsüne çevirdiniz duyuruyu.
kırmızı kırmızı
kızlar bu dünyanın
yıldızı yıldızı
kavunun çekirdeği
sapsarı sapsarı
erkekler bu dünyanın
aptalı aptalı
google'dan arattım 3 aşağı 5 yukarı hatırlıyordum böyleymiş sanırım. dursun lazım olur. iyice ilkokul teneffüsüne çevirdiniz duyuruyu.
0
erkekler kadınlara bin basar, valla ben ne çektiysem kadınlardan çektim.
ama bu erkekleri masum kadınları psikopat yapmıyor. insanoğlu genel olarak manyak.
hepsi. ayrı ayrı.
çok uzun yazardım da oje sürdüm bozarım şimdi.
şu şarkıyı dinleyin, ne dediğimi anlayacaksınız:
www.youtube.com
ama bu erkekleri masum kadınları psikopat yapmıyor. insanoğlu genel olarak manyak.
hepsi. ayrı ayrı.
çok uzun yazardım da oje sürdüm bozarım şimdi.
şu şarkıyı dinleyin, ne dediğimi anlayacaksınız:
www.youtube.com
0
işte bu tarz kızlar sevgililerinin yalnızca cinsel ihtiyacını karşılamasına yarar. sevgilisine bundan sonra seks yapmayalım dese sevgilisi onu terk eder. hatta daha iyisini bulunca zaten terk edecek. bide nimetten sayarlar kendilerini.
0
"Hiç kafanızı kendi bedeninizden kaldırıp bir erkeğin zihnine bakmayı denemek için kullandınız mı?"
:(
galeri8.uludagsozluk.com
:(
galeri8.uludagsozluk.com
0
ya bu solem çok romantik adam kıymetini bilmiyoruz. romeo mubarek
hacı sen de az kilo ver yaa, tombul suratlı romeo mu olur
hacı sen de az kilo ver yaa, tombul suratlı romeo mu olur
0
bence, sadakatsiz, erkekleri gerçekten tanıyor. bu kadar nasıl tanıdıysa artık...
0
Tanıyamıyorum ben bir türlü. delifaruk açık ve net olduğunuzu söylemiş ya, oradan aklıma bir şey geldi.
Babamın arabasının tek farı yanmıyormuş bir gün. Araba tamiri ile de arası iyidir. Gitmiş, orayı açmış, burayı kapamış, müşire bir şeyler yapmış (onun arası iyi ama benim kötü; bilmiyorum ne yapmış, anca bu kadar anlatabildim). En son pes edip egosunu da zedeleyip arabayı tamirciye götürmüş, meğer sadece farın ampülü patlamış. Bana sorsa ilk ve tek onu söylerdim. Babamın da aklına gelmeyen tek şey de ampul patlağıymış. "O kadar göz önünde ki, hiç aklıma bile gelmedi" demişti.
Benim de erkeklerle ilişkim böyle. Müşirlerini kaldırıyorum, yok. Yağını, suyunu koyuyorum, yine yok. Meğer ampulü patlamış oluyormuş adamın sadece. Çok karmaşık bana göre; bir de tabii babam kadar uzman değilim. Kadınlar kolay, kendim gibi düşününce oluyor.
Babamın arabasının tek farı yanmıyormuş bir gün. Araba tamiri ile de arası iyidir. Gitmiş, orayı açmış, burayı kapamış, müşire bir şeyler yapmış (onun arası iyi ama benim kötü; bilmiyorum ne yapmış, anca bu kadar anlatabildim). En son pes edip egosunu da zedeleyip arabayı tamirciye götürmüş, meğer sadece farın ampülü patlamış. Bana sorsa ilk ve tek onu söylerdim. Babamın da aklına gelmeyen tek şey de ampul patlağıymış. "O kadar göz önünde ki, hiç aklıma bile gelmedi" demişti.
Benim de erkeklerle ilişkim böyle. Müşirlerini kaldırıyorum, yok. Yağını, suyunu koyuyorum, yine yok. Meğer ampulü patlamış oluyormuş adamın sadece. Çok karmaşık bana göre; bir de tabii babam kadar uzman değilim. Kadınlar kolay, kendim gibi düşününce oluyor.
0
Erkekler akilli aslinda. Benim bi arkadasim var cidden arkadaşım surekli konustugum adam bi konusuyor sanarsin aylardir hayatında kimse yok. Sonra bir iki konusma atiyo hepsi kiz sasiriyom tabi. Bu demek oluyo ki siz biriyle flort etmeyi ya da birine yurumeyi asiri normal karsiliyosunuz bence.he asik olan erkekler de kizlardan daha fena tutuluyor kabul ediyorum da asikken yine fingirdesmeleri normal karsiliyosunuz. Yani gördüğüm kadarıyla
0
aychovsky demis ya, aklima bir sey geldi:)
Split brain diye bir beyin hastaligi var.
Simdi kullandigimiz dil, beynin sol kisminda konuslanmis vaziyette. Herhangi bir sey soyleyecegin zaman oraya basvurup, karsiligi neyse ses tellerine diline gonderiyor veriyi o kelimeyi soylemen icin. Daha once bir elma gormus birine bu nedir diye sordugunda retinaya dusen goruntu gorsel hafizada kayitli olan "elma" denen seyin goruntusu ile eslesiyor, gorsel hafiza diyor ki tamam, tanimlandi. Sonra dil merkezine gidiyor sol kisimdaki, bu goruntuyle eslesen seyi istiyor, dil merkezinde de "e-l-m-a" diye karsiligini bulup gordugu seyin ne oldugu sorusuna "elma" diye yanit veriyor vatandas. Goruntu retinaya dustu, daha onceden tanimli nesne ile eslesti, eslesen goruntu dil merkezinde daha once kayitli olan kelime ile eslesti ve sonra "bu bir elma" diye soyledi. Gozlerde beyine simetrik bir sekilde bagli. Sag goz sol tarafa, sol goz sag tarafa bagli. Beynin iki kismi da birbirine bagli, ne varsa veri namina birbiri ile paylasiyorlar. Sen tek gozunu kapatiyorsun, yine cisimleri taniyorsun. Bir goz kapali, goruntu ile ilgili veri goruntunun kayitli oldugu beyin yarisina gidiyor, obur goz kapali oldugu icin kelime karsiligi bulunmak uzere iki yari arasindaki baglanti yoluyla diger tarafa da iletiliyor ve kelime karsiligi da bulunuyor. Tek goz tek tarafa bagli ama yine cismi taniyorsun.
Ama split brain hastalarinda iki yari arasindaki baglanti hasarli. Bir gozunu katip bakiyor, bu bir elma diyor. Ama diger gozu kapatip oburuyle baktiginda goruntu gorsel hafizada tanimli "elma" goruntusuyle eslesiyor ama iki yari arasindaki baglanti kopuk oldugu icin dil kismina veri ulasmiyor. Goruntu eslesti ama kelime karsiligi bulunamiyor, obur gozun de acik olup goruntunun direk sol tarafa ulasmasi lazim ki dil merkezinden kelime karsiligi bulunsun. Cunku normal insanlardaki gibi bir yaridan diger yariya veri ulasmiyor. Soruyorlar bu cismi taniyor musun diye, "evet evet, taniyorum tabi" diyor, "ne peki bu?" diye sorduklarinda ise adini soyleyemiyor. Cismi taniyor, cok bilindik bir sey ama "elma" deyiveremiyor.
Ne sag tarafin kabahati var, ne sol tarafin, split brain hastasinda iki taraf da sorunsuz calisiyor. Muazzam gorsel hafiza ve muazzam dil merkezi hala muazzam ama veri gitmiyor. Baglanti yok iste, sag taraf da sol taraf da veriyi cok net isliyor, veri iletilebilseydi cok rahat isleyebilecekti dil merkezi veriyi.
Split brain hastasinda sag ve sol beynin birbirine kabahat bulmamasini dilerdim.
Split brain diye bir beyin hastaligi var.
Simdi kullandigimiz dil, beynin sol kisminda konuslanmis vaziyette. Herhangi bir sey soyleyecegin zaman oraya basvurup, karsiligi neyse ses tellerine diline gonderiyor veriyi o kelimeyi soylemen icin. Daha once bir elma gormus birine bu nedir diye sordugunda retinaya dusen goruntu gorsel hafizada kayitli olan "elma" denen seyin goruntusu ile eslesiyor, gorsel hafiza diyor ki tamam, tanimlandi. Sonra dil merkezine gidiyor sol kisimdaki, bu goruntuyle eslesen seyi istiyor, dil merkezinde de "e-l-m-a" diye karsiligini bulup gordugu seyin ne oldugu sorusuna "elma" diye yanit veriyor vatandas. Goruntu retinaya dustu, daha onceden tanimli nesne ile eslesti, eslesen goruntu dil merkezinde daha once kayitli olan kelime ile eslesti ve sonra "bu bir elma" diye soyledi. Gozlerde beyine simetrik bir sekilde bagli. Sag goz sol tarafa, sol goz sag tarafa bagli. Beynin iki kismi da birbirine bagli, ne varsa veri namina birbiri ile paylasiyorlar. Sen tek gozunu kapatiyorsun, yine cisimleri taniyorsun. Bir goz kapali, goruntu ile ilgili veri goruntunun kayitli oldugu beyin yarisina gidiyor, obur goz kapali oldugu icin kelime karsiligi bulunmak uzere iki yari arasindaki baglanti yoluyla diger tarafa da iletiliyor ve kelime karsiligi da bulunuyor. Tek goz tek tarafa bagli ama yine cismi taniyorsun.
Ama split brain hastalarinda iki yari arasindaki baglanti hasarli. Bir gozunu katip bakiyor, bu bir elma diyor. Ama diger gozu kapatip oburuyle baktiginda goruntu gorsel hafizada tanimli "elma" goruntusuyle eslesiyor ama iki yari arasindaki baglanti kopuk oldugu icin dil kismina veri ulasmiyor. Goruntu eslesti ama kelime karsiligi bulunamiyor, obur gozun de acik olup goruntunun direk sol tarafa ulasmasi lazim ki dil merkezinden kelime karsiligi bulunsun. Cunku normal insanlardaki gibi bir yaridan diger yariya veri ulasmiyor. Soruyorlar bu cismi taniyor musun diye, "evet evet, taniyorum tabi" diyor, "ne peki bu?" diye sorduklarinda ise adini soyleyemiyor. Cismi taniyor, cok bilindik bir sey ama "elma" deyiveremiyor.
Ne sag tarafin kabahati var, ne sol tarafin, split brain hastasinda iki taraf da sorunsuz calisiyor. Muazzam gorsel hafiza ve muazzam dil merkezi hala muazzam ama veri gitmiyor. Baglanti yok iste, sag taraf da sol taraf da veriyi cok net isliyor, veri iletilebilseydi cok rahat isleyebilecekti dil merkezi veriyi.
Split brain hastasinda sag ve sol beynin birbirine kabahat bulmamasini dilerdim.
0
burberry
Sadece benim mi gözüme çarpıyor?En son trans bireyi içeri almayan hamamcı hakkındaki başlığın altında okudum. Bakıyorum, "ibne açılımı yapacaklar herhalde" "ne desem homofobik dersiniz ibneler, hamamcı haklı" tarzı entryler en çok favorilenenlerden olmuş.Aynı şeyi bir kaç gün önce içinde "Kürt" keli
Sadece benim mi gözüme çarpıyor?
En son trans bireyi içeri almayan hamamcı hakkındaki başlığın altında okudum. Bakıyorum, "ibne açılımı yapacaklar herhalde" "ne desem homofobik dersiniz ibneler, hamamcı haklı" tarzı entryler en çok favorilenenlerden olmuş.
Aynı şeyi bir kaç gün önce içinde "Kürt" kelimesi bulunan bir başlıkta görmüştüm. Bir ırka yönelik açıkça hakaret içeren her entry favorilenme rekoru kırmış.
Tam dersi, daha terbiyeli, saygılı ve ayrımcılıktan uzak entryler ise kıyıda köşede.
Herkes farklı düşünebilir tabi ki, ama hakaret içeren, buram buram ırkçılık, yahudi-gayrimüslim düşmanlığı kokan entrylerin bu kadar alkış alması yeni bir şey mi? Eskiden de oluyordu da ben mi fark edemiyordum?
Yazar kadrosunda akp'ye olduğu kadar insan haklarına ve sola da karşı olan milliyetçi bir güruh mu hakim?
En son trans bireyi içeri almayan hamamcı hakkındaki başlığın altında okudum. Bakıyorum, "ibne açılımı yapacaklar herhalde" "ne desem homofobik dersiniz ibneler, hamamcı haklı" tarzı entryler en çok favorilenenlerden olmuş.
Aynı şeyi bir kaç gün önce içinde "Kürt" kelimesi bulunan bir başlıkta görmüştüm. Bir ırka yönelik açıkça hakaret içeren her entry favorilenme rekoru kırmış.
Tam dersi, daha terbiyeli, saygılı ve ayrımcılıktan uzak entryler ise kıyıda köşede.
Herkes farklı düşünebilir tabi ki, ama hakaret içeren, buram buram ırkçılık, yahudi-gayrimüslim düşmanlığı kokan entrylerin bu kadar alkış alması yeni bir şey mi? Eskiden de oluyordu da ben mi fark edemiyordum?
Yazar kadrosunda akp'ye olduğu kadar insan haklarına ve sola da karşı olan milliyetçi bir güruh mu hakim?
0
sözlüğü çok çok uzun zamandır takip etmiyorum, belki 2-3 senedir. ama önceleri daha "seçilmiş" tipler yazarken internet yaygınlaştıkça yazarların ortalaması gittikçe türkiye ortalamasına yaklaştı.
e kürt nefreti, eşcinsel düşmanlığı ve adını andığın diğer özellikler, ülkede görüş ayırt etmeden en yaygın problemler. bir sen rahatsız olmuyorsun hatta neredeyse her gün benzer duyurular açılıyor. ama bu tip entryler ve fikirler beğeni aldıkça, alıcısı oldukça devam edecek.
e kürt nefreti, eşcinsel düşmanlığı ve adını andığın diğer özellikler, ülkede görüş ayırt etmeden en yaygın problemler. bir sen rahatsız olmuyorsun hatta neredeyse her gün benzer duyurular açılıyor. ama bu tip entryler ve fikirler beğeni aldıkça, alıcısı oldukça devam edecek.
0
algıda seçicilik bence ya. tam aksi şekilde entry girenler de çok var mesela ama bunlar akılda kalıyor işte.
0
Çünkü güzide coğrafyamız kadar sözlük de mal değneği dolu maalesef. AKP karşıtı da yanlısı da bu duruma bir şekilde dahil oluyor.
Bunların bir kısmı da okullarında polis çatışması varken, insanlar dayak yerken aval aval bakıp götünü yayıp oturan, sonradan Gezi'de iki gaz tekmeledi, gidip instagram'da fotoğraf paylaştı diye kendini fasulye gibi nimetten sayanlar. Gezi'nin bizim açımızdan kaybı ne oldu derseniz, böyle sığırların kıçını havaya dikmek oldu. Diğerlerine zaten diyecek birşey yok.
Bunların bir kısmı da okullarında polis çatışması varken, insanlar dayak yerken aval aval bakıp götünü yayıp oturan, sonradan Gezi'de iki gaz tekmeledi, gidip instagram'da fotoğraf paylaştı diye kendini fasulye gibi nimetten sayanlar. Gezi'nin bizim açımızdan kaybı ne oldu derseniz, böyle sığırların kıçını havaya dikmek oldu. Diğerlerine zaten diyecek birşey yok.
0
Ben de acikcasi ayni yaklasimdan rahatsizim, sadece sen degilsin. Nefret sucu grubu vardi bir ara, moderatorlerin bunalip toplu istifa etmesinden once onlar bir 'Eyh, yeter be. Ne haliniz varsa gorun' dediler. Pesinden de moderatorler gidince sozluk iyice dagitti. Ku Klux Klan'a postmodern bir yaklasima yakinsadi.
0
ana/bacı olaylarına giren bile olmuş daha ben ne diyeyim. trans diyince aklına "ibne"den başka şey gelmeyen akıl fikir fukarasının yapacağı yorumlar ancak bu kadar olur arkadaşım.
tiksinerek yukarıya havale ediyorum.
tiksinerek yukarıya havale ediyorum.
0
eşcinsel olmamama rağmen bu konuyla ilgili başlık açıyorum.
gelen giden hakaret ediyor.
"namus ninjası" denen kişi gelip "hepiniz ibnesiniz" diyor mesela.
"masa penisi", ve "asilov" denenler de akıllarınca hakaret ediyorlar.
www.eksiduyuru.com
gelen giden hakaret ediyor.
"namus ninjası" denen kişi gelip "hepiniz ibnesiniz" diyor mesela.
"masa penisi", ve "asilov" denenler de akıllarınca hakaret ediyorlar.
www.eksiduyuru.com
0
niye onlara küfür edilemez mi yani? galatasaraylılara fenerbahçelilere ana bacı dümdüz gidilirken ses yok; amerikaya, israile, yunanistana, araplara vs sövülürken ses yok. ama translara ve kürtlere sövülünce aauuuuuu. bırakın bu işleri.
0
domates yiyom
abi tam şu kafada insanlardan bahsediyorum işte. hayatı çekilmez hale getiriyorsunuz. şu tarz yorumları görünce sahibine de kızmıyorum. kafamı duvarlara sürte sürte parçalamak istiyorum sadece.
abi tam şu kafada insanlardan bahsediyorum işte. hayatı çekilmez hale getiriyorsunuz. şu tarz yorumları görünce sahibine de kızmıyorum. kafamı duvarlara sürte sürte parçalamak istiyorum sadece.
0
ya sözlük tam anlamıyla bir bok çukuru artık. tanım bile olmayan entry'ler debeye giriyor, bazen öyle entryler oluyor ki yazarlar bile not düşüp "la neyini beğendiniz" demek zorunda kalıyor. kimisi artistik olsun diye yazıyor da biliyorum bazıları ciddi yazıyor yani çok net çünkü. adam bile şaşırmış.
sözlüğün o güzel zamanları eskide kaldı. sözlükte eskiden solcular olduğundan falan değildi bunlar. eskiden mürekkep yalamış, iyi kötü kültür ve bilgi sahibi düzgün insanlar yazıyordu. şimdi herkes yazıyor. e türkiye'nin kalitesi ortada.
sözlüğün o güzel zamanları eskide kaldı. sözlükte eskiden solcular olduğundan falan değildi bunlar. eskiden mürekkep yalamış, iyi kötü kültür ve bilgi sahibi düzgün insanlar yazıyordu. şimdi herkes yazıyor. e türkiye'nin kalitesi ortada.
0
doxanikee
ne kafası la bebe? onlara sövülünce de cephe al da adam sanalım. transların ve kürtlerin dokunulmazlığı yok bu dünyada.
kimse kimseye sövmesin diyeceğinize ay translarla kürtler cici onlara küfür etmeyin diye gerzek gerzek konuşuyorsunuz.
ne kafası la bebe? onlara sövülünce de cephe al da adam sanalım. transların ve kürtlerin dokunulmazlığı yok bu dünyada.
kimse kimseye sövmesin diyeceğinize ay translarla kürtler cici onlara küfür etmeyin diye gerzek gerzek konuşuyorsunuz.
0
sözlüğü bok çuvalına döndürdünüz, bakasım gelmiyor. şu tip vasat altı adamlar burayı da doldurmuş.
abi sen kafanı yorma, Kürt'e de eşcinsele de söv. boşverrrr.
abi sen kafanı yorma, Kürt'e de eşcinsele de söv. boşverrrr.
0
@domates
kafan iyi mi kardeş? armutla elma farklı şeyler biliyor musun?
senin dediğin, bir insana "burnun var" diye küfretmekten farksız. kimse kimseye küfretmesin elbette ama bunu uluslararası ya da fanatik meselelere bağlaman komik. başka yerde söyleme böyle şeyler, duymamış olalım.
kafan iyi mi kardeş? armutla elma farklı şeyler biliyor musun?
senin dediğin, bir insana "burnun var" diye küfretmekten farksız. kimse kimseye küfretmesin elbette ama bunu uluslararası ya da fanatik meselelere bağlaman komik. başka yerde söyleme böyle şeyler, duymamış olalım.
0
@domates
kusura bakma da hayatımda daha cahilce bir kıyas ve yorum görmedim.
takım tutmak ile cinsel yönelim ve etnik kimlik aynı şeyler olamaz.
ben burada "küfür çok kötü bir şey" tribi atmıyorum. Ben bol bol küfrederim, duyuruda bile görürsün, hatta küfürlerimin çoğu cinsiyetçi küfürler ama alışkanlık.
her neyse, rakip takıma sövmekle insana ırkı, dili, dini, yönelimi sebebiyle küfretmek aynı şey olamaz. "Heteroseksüellere hakaret edilsin, transeksüellere edilmesin" diye bir laf etsek belki birazcık mantıklı kalabilirdi söylediğin.
kusura bakma da hayatımda daha cahilce bir kıyas ve yorum görmedim.
takım tutmak ile cinsel yönelim ve etnik kimlik aynı şeyler olamaz.
ben burada "küfür çok kötü bir şey" tribi atmıyorum. Ben bol bol küfrederim, duyuruda bile görürsün, hatta küfürlerimin çoğu cinsiyetçi küfürler ama alışkanlık.
her neyse, rakip takıma sövmekle insana ırkı, dili, dini, yönelimi sebebiyle küfretmek aynı şey olamaz. "Heteroseksüellere hakaret edilsin, transeksüellere edilmesin" diye bir laf etsek belki birazcık mantıklı kalabilirdi söylediğin.
0
domates
ben birbirine sırf takım tuttuğu için küfreden insanlara da kızıyorum. bundan da şikayetçiyim. bunu ne yapıcaz şimdi?
ben birbirine sırf takım tuttuğu için küfreden insanlara da kızıyorum. bundan da şikayetçiyim. bunu ne yapıcaz şimdi?
0
yav he hee siz haklısınız. siz belirleyin kime sövülür kime sövülmez ona göre yapalım. ayrımcılık yapıyor diye çemkirip ayrımcılık yapmanız güzel kafa. kimseye sövülmesin diyemiyorsanız anca çene çalarsınız.
0
Çok bölünmüş, nefretle dolmuş, politize olmuş bir toplum var. Bir de özellikle Gezi'yle birlikte olup biteni geyiğe vurma, mizaha dökme alışkanlığı edindik ya ikisinin birleşimi çok acayip bi şey oldu gibi. Özellikle internette çokça rastladığımız sağlam bi yaratıcılık, baskı altında kendini var eden ilginç bi ifade biçimi var. Geziciler yukarıda saydığınız vasıfsızlıkları tabi göstermiyor. Ama o dönemle birlikte ortaya çıkan ve politik olanın dile getirilmesindeki mizahi, samimi ve rahat tavır Gezi'nin aslında tam karşısında olduğu ideolojilerden insanlara da bi alan açtı. O alanda insanlar daha fütursuz oldu. İyiler daha iyi kötüler daha kötü oldu bi bakıma. Mesela bundan 3 sene önce içindeki faşizmi kendi gibi olmayan insanların ulaşamayacağı yerlerde saklayan adam bugün sosyal medya üzerinden bangır bangır nefret söylemleri geliştiriyor. Hiç acımıyor. Çünkü söylediklerine tepki duyacak güruhun bu tür olaylara -bakış açısı olarak net olsa da- yaklaşımı artık eskisi kadar göz korkutmuyor. Bi de şu var ki kendinden olmayanı ötekileştirmek, dışlamak, ona hakaret etmek iktidar tarafından olmayacak bi şekilde normalleştirildi. Bu devletin dili haline geldi. Özetle ortam var, gelebilecek tepki göz korkutmuyor ve zaten bu devir onların devri.
ama elbet bizim zamanımız da gelecek <3
ama elbet bizim zamanımız da gelecek <3
0
@domates yiyom Etmesinler zaten kimseye, niye etsinler ki. Sanmıyorum ki burada rahatsızlık duyan kimse (veya çok kişi) bunun yanında olsun. Nefret söylemi grubu tam olarak da bu yüzden vardı zaten. Yoksa eşcinsele küfretmekle herhangi bir gruba küfretmek arasında ne fark var. Ben günlük hayatta da cinsel ağırlıklı küfretmiyorum zaten, en fazla "Kafama sıçayım" demişimdir. O da görüldüğü gibi kendime yönelik. Gerçi ben insanın kendine yönelik şiddetine de karşıyım ama o kadarını arada kaçırıyorum.
0
Ben bazen entryleri okurken utanıyorum yazılanlardan, Kürt olsam kafayı yerdim herhâlde, benim de vardır bir iki mesajım belki ama kesinlikle ağır şeyler yazmıyor. Ben veganlara ve komünistlere falan sağlam sövüyorum, onlar da etnik kimlik falan değil zaten kendi tercihleri.
0
@ i was
bi türlü anlayamıyorsunuz.
birisi "ingilizce isim alanlar orospu cocugudur" dese normal mi?
o da bir tercih sonuçta.
bi türlü anlayamıyorsunuz.
birisi "ingilizce isim alanlar orospu cocugudur" dese normal mi?
o da bir tercih sonuçta.
0
@titiraprap
Derse desin kardeşim, ona küfretme buna küfretme, kime küfredeceğiz? Yukarıda tartışmışlar, takımlara nasıl küfrediliyorsa ırklara da edilebilir diye, hayır edilemez çünkü ırkımızı seçmiyoruz ama takımımızı kendimiz seçiyoruz herkes de küfrediyor, aynı şekilde diğer tercihlere de edilebilir, hiçbir fark yok.
Derse desin kardeşim, ona küfretme buna küfretme, kime küfredeceğiz? Yukarıda tartışmışlar, takımlara nasıl küfrediliyorsa ırklara da edilebilir diye, hayır edilemez çünkü ırkımızı seçmiyoruz ama takımımızı kendimiz seçiyoruz herkes de küfrediyor, aynı şekilde diğer tercihlere de edilebilir, hiçbir fark yok.
0
Değil, küfür dediğimiz şeyin hiç kimseye zararı yok, ben hiç küfür yedikten sonra canımın yandığını ya da bunalıma girdiğimi hatırlamıyorum, ama küfredince zaman zaman son derece rahatladığımı hatırlıyorum. Ne yani küfretmeyeyim de gidip adamın adresini alıp döveyim mi, o sinirin bir şekilde çıkması lazım, bunun da en zararsız ve kolay şekli küfür. Öcü olarak görmeyin küfrü.
0
sözlükteki ortalamalaşma sorununu adresleyen yeni bir sözlük çalışması yaptık.
bu sözlüğü tam da sizin yakındığınız sebeplerden ötürü açtık. bu kadar kalitesiz ve düzelmek için hiçbir çaba sarfetmeyen bir ortama alternatif yaratabilmek için.
lütfen aşağıdaki yazıları bir reklam yazısı olarak görmeyip hepsini okuyunuz. hiçbiri yazmış olmak için yazılmış reklam amaçlı metinler değildir. sizinle aynı fikri paylaşan ve samimi olarak ekşinin geldiği noktadan kaygı duyan birinin yazıları.
metasozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com
metasozluk.com
elbette ki yazıları okuduktan sonra gelip gelmemek size kalmış.
selamlar.
bu sözlüğü tam da sizin yakındığınız sebeplerden ötürü açtık. bu kadar kalitesiz ve düzelmek için hiçbir çaba sarfetmeyen bir ortama alternatif yaratabilmek için.
lütfen aşağıdaki yazıları bir reklam yazısı olarak görmeyip hepsini okuyunuz. hiçbiri yazmış olmak için yazılmış reklam amaçlı metinler değildir. sizinle aynı fikri paylaşan ve samimi olarak ekşinin geldiği noktadan kaygı duyan birinin yazıları.
metasozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com
metasozluk.com
elbette ki yazıları okuduktan sonra gelip gelmemek size kalmış.
selamlar.
0
valla ben bilmiyorum homolarmi artmis homofobikler mi, translar mi, turkler mi kurtler mi ama, tek bildigim, bunlar ucuz laf, bunlar bos zaman mesgalesi, issizlik gucsuzlukten insanlar yaziyor, insanlara ulasip ilgi toplamak kolay, saymak sovmek daha kolay. gercek hayatta sokakta biri ciksinda sallasin bakalim iki transin yanindan gecerken, agzini yuzunu cizerler, biri yolda ya da toplulukta sallasin kurtlere, yemez, delikanlilik dedigimiz sey gercekten dizilerde var, ben bayagidir soyle ozu sozu bir, haksizlik karsisinda, ama gercekten esitlik ve insanlik adina ,sesini cikarani gormedim, illa menfaati olacak, ya puan toplayacak ya da isini gorecek, temel olarak, delikanlilik, hem erkek hem kadin da pek kalmadi diye dusunuyorum,herkes telefondan sagdan soldan yaziyor ciziyor laykliyor sikertiyor, ama ortada tibbi olarak, ilmi olarak, edebi olarak, sanayi olarak, siyasal hareket olarak, kritik olarak bisey yok, ici bos, safi dedikodu ve bayt tuketimi
pisan sinen laklakaci, is ve ozel hayatinda gerceklerden uzak goy goy bir toplum olduk, insan gercekten cok uzuluyor.
pisan sinen laklakaci, is ve ozel hayatinda gerceklerden uzak goy goy bir toplum olduk, insan gercekten cok uzuluyor.
0
m e b
sorum başlıkta.fark nedir?
sorum başlıkta.
fark nedir?
fark nedir?
0
türkçedeki dönüşlü fiil gibi banarme olunca. yıkanmak, kendini yıkamak vs.
0
kendimiz üretebiliyor muyuz bilmiyorum ama şurda bi liste var. baya da bi fiil var. www.ispanyolcaonline.com
0
Normalde her şeye pek eklenmiyor ama eğer ki bir durumu kendi kendine yaptığını vurgulamak istersen yapabiliyorsun.
Örneğin, bir şarkıda "No sé como olvidarme de tí" diyor. Normalde olvidar'ı "olvidarse" olarak pek de kullanmıyoruz, "No sé como olvidarte" diyoruz. Ama yukarıya "me" eklemesinin sebebi "Çok uğraştım, kendimi yırttım. Kendi kendime unutturmaya çalıştım ama unutamadım. Seni kendime unutturamıyorum bir türlü" anlamı veriyor.
Örneğin, bir şarkıda "No sé como olvidarme de tí" diyor. Normalde olvidar'ı "olvidarse" olarak pek de kullanmıyoruz, "No sé como olvidarte" diyoruz. Ama yukarıya "me" eklemesinin sebebi "Çok uğraştım, kendimi yırttım. Kendi kendime unutturmaya çalıştım ama unutamadım. Seni kendime unutturamıyorum bir türlü" anlamı veriyor.
0
@aychovsky; peki @she wa my baby'nin attığı listede, dönüşlü fiiller için hep "-se" eki kullanılmış. ben cümlede kendime göre çekimlerken "-se"yi ya da "-te"yi, "me"ye çevirmeli miyim?
0
Evet. bañarse mastar hali. bañarse ile bañar tam olarak aynı şey değiller. İkisi de fiilin mastar halindeler. İkisi aynı fiiller olarak geçmez İspanyolca'da. lavar fiili başkadır, lavarse fiili başkadır. Fiilin sonuna se gelince dönüşlü veya işteş fiil olduğu gibi (bunları İspanyollar artık aynı fiilden saymıyorlar, "Anlamı değişti, fiil de farklılaştı" diyorlar), anlamının da değiştiği durum çok var. Örneğin encontrar bulmak, encontrarse buluşmak demek. (bu tam olmadı ama işteyim, şimdi daha iyisini bulamadım, bulunca söylerim) se eki alabilen fiillere reflexivo deniyor.
"Anahtarı buldum" --> Encontré la llave.
"Onunla buluştum" --> Me encontré con él. (Görüldüğü gibi -se'li fiili kendime göre çektim)
me encontré (Ben biri ile buluşursam)
te encontraste (Sen biriyle buluşursan)
se encontró (O biriyle buluşursa)
nos encontramos (Olayı kaptın)
os encontrasteis
se encontraron
encontré (Bir şeyi bulursam)
encontraste (Bir şeyi bulursan)
böyle böyle gidiyor.
Ya da sacarse kurumak, sacar kurutmak anlamına geliyor. Edilgen yaparken de -se kullanılıyor.
El sol sacó el suelo. --> Güneş yeri kuruttu.
El suelo se sacó al sol. --> Yer güneşte kurudu. (Güneş tarafındna kurutuldu)
"Anahtarı buldum" --> Encontré la llave.
"Onunla buluştum" --> Me encontré con él. (Görüldüğü gibi -se'li fiili kendime göre çektim)
me encontré (Ben biri ile buluşursam)
te encontraste (Sen biriyle buluşursan)
se encontró (O biriyle buluşursa)
nos encontramos (Olayı kaptın)
os encontrasteis
se encontraron
encontré (Bir şeyi bulursam)
encontraste (Bir şeyi bulursan)
böyle böyle gidiyor.
Ya da sacarse kurumak, sacar kurutmak anlamına geliyor. Edilgen yaparken de -se kullanılıyor.
El sol sacó el suelo. --> Güneş yeri kuruttu.
El suelo se sacó al sol. --> Yer güneşte kurudu. (Güneş tarafındna kurutuldu)
0
bañarse: yıkanmak, banyo yapmak.
bañar: yüzmek, çimmek.
denize girmek anlamında ama. olimpik havuzda bañar yapılmaz mesela, nadar yapılır.
bañar: yüzmek, çimmek.
denize girmek anlamında ama. olimpik havuzda bañar yapılmaz mesela, nadar yapılır.
0
me, te, se, nos, os, se ekleri dönüşlü, işteş veya pasif eylem yapar. aynı zamanda kendimi, kendime anlamı da verir.
dönüşlü: Lo baño -> (Onu) Yıkıyorum. Me baño -> Yıkanıyorum.
pasif: Se cree que es un monstruo. -> Onun bir canavar olduğuna inanılıyor.
işteş: Se dieron un beso -> Öpüştüler
Se mira en el espejo -> Aynada kendine bakıyor. (dönüşlü mantığında düşünülebilir)
Bir özelliği de geçişli fiillerde eğer nesne öznenin bir parçası ise (organı veya giydiği bir şey ise) nesnenin başına gelen onun/benim/senin gibi kişi sıfatlarının yerine geçer.
Pablo se llavó los dientes. -> Pablo dişlerini fırçaladı (yıkadı). llavó sus dientes demiyoruz.
Carmen no podía abrocharse el vestido. -> Carmen elbisesini ilikleyemiyordu. abrochar su vestido demiyoruz.
Genellikle mantıklı bir ektir yani bir fiili dönüşlü, pasif ya da işteş yapabileceğinizi düşündüğünüzde kullanabilirsiniz, tabi fiil geçişliyse. Bunun yanında bazen fiilere yan anlamlar da kazandırabilir. İngilizcedeki phrasal verbler gibi düşünülebilir.
Preguntar -> Sormak
Preguntarse -> Merak etmek (Kendine sormak)
Comer -> Yemek
Comerse -> (Yemeği) Bitirmek, Yemenin diğer bütün yan ve mecaz anlamları
dönüşlü: Lo baño -> (Onu) Yıkıyorum. Me baño -> Yıkanıyorum.
pasif: Se cree que es un monstruo. -> Onun bir canavar olduğuna inanılıyor.
işteş: Se dieron un beso -> Öpüştüler
Se mira en el espejo -> Aynada kendine bakıyor. (dönüşlü mantığında düşünülebilir)
Bir özelliği de geçişli fiillerde eğer nesne öznenin bir parçası ise (organı veya giydiği bir şey ise) nesnenin başına gelen onun/benim/senin gibi kişi sıfatlarının yerine geçer.
Pablo se llavó los dientes. -> Pablo dişlerini fırçaladı (yıkadı). llavó sus dientes demiyoruz.
Carmen no podía abrocharse el vestido. -> Carmen elbisesini ilikleyemiyordu. abrochar su vestido demiyoruz.
Genellikle mantıklı bir ektir yani bir fiili dönüşlü, pasif ya da işteş yapabileceğinizi düşündüğünüzde kullanabilirsiniz, tabi fiil geçişliyse. Bunun yanında bazen fiilere yan anlamlar da kazandırabilir. İngilizcedeki phrasal verbler gibi düşünülebilir.
Preguntar -> Sormak
Preguntarse -> Merak etmek (Kendine sormak)
Comer -> Yemek
Comerse -> (Yemeği) Bitirmek, Yemenin diğer bütün yan ve mecaz anlamları
0
kutukcu
çok komik bi durum ama bana sıkça oluyor. eskiden yazdığım entrileri görünce ve okuyunca ulan adam aynı benim gibi yazmış, vay lan lafı ağzımdan aldı gibi şeyler söylüyorum ama bir bakıyorum o entry'yi bir kaç ay önce ben yazmışım.
çok komik bi durum ama bana sıkça oluyor. eskiden yazdığım entrileri görünce ve okuyunca ulan adam aynı benim gibi yazmış, vay lan lafı ağzımdan aldı gibi şeyler söylüyorum ama bir bakıyorum o entry'yi bir kaç ay önce ben yazmışım.
0
Şu son 5 yılda en az 10-15 kere demişimdir. Keşke sadece "Aaaa, aynı ben" demekle kalsam, bunların yarısında "Gerçekten de çok mantıklı şeyler söylemiş, çok takdir ettim. Ne kadar harika bir yazar! Aşkolsun!" deyip takdir mesajı atmak istemişliğim bile var. Rezillik.
0
Oldu, hatta yazının sahibi olduğuma inanmadığım anlar da oldu, olmaya devam ediyor.
0
Solem2
Dizi olur film olur hatta özelden direk link atarsanız filmler için arama zahmetin de kurtulurum. thanks
Dizi olur film olur hatta özelden direk link atarsanız filmler için arama zahmetin de kurtulurum.
thanks
thanks
0
0
fargo izleyebilirsin. sabaha kadar bir sezon biter. ya da house of cards olabilir.
0
seninle sabahlayacak bir karsı cins bul en temizi. ofis ortamıysa tadından yenmez.
0
Ben de öyle olacağım gibi, kafam azot yakmaya başlamadan mola verdim şimdi. Çalışacak mısın yoksa boş boş mu oturuyorsun?
Çalışırken kafa boşaltıcı şeyler dinliyorum ben. Arkada Eyvah Eyyvah var şimdi, bir yandan dinleyip "Hehehe" diye gülerken, bir yandan çalışıyorum.
Çalışmıyorsan Gattaca izleyebilirsin, iyi gider.
Çalışırken kafa boşaltıcı şeyler dinliyorum ben. Arkada Eyvah Eyyvah var şimdi, bir yandan dinleyip "Hehehe" diye gülerken, bir yandan çalışıyorum.
Çalışmıyorsan Gattaca izleyebilirsin, iyi gider.
0
@bana jacob reddedildim kanka :(
@aychovsky bi iki model var dikicem de bi iki saatlik iş, acelesi de yoktu zaten ama eve gidesim yok hiç. eve gitsem de uyumucam hiç çekemem yolu diye kaldım.
@aychovsky bi iki model var dikicem de bi iki saatlik iş, acelesi de yoktu zaten ama eve gidesim yok hiç. eve gitsem de uyumucam hiç çekemem yolu diye kaldım.
0
kirazıseviyorum
Ne yiyorsunuz orada. Kendi oluşturduklarınız ya da standarta ekstra malzemeleriniz neler?
Ne yiyorsunuz orada. Kendi oluşturduklarınız ya da standarta ekstra malzemeleriniz neler?
0
Çok fazla yemedim, tarih boyu 3-5 keredir (saydım, 3) ama Steak and Cheese olanını Chipotle ve Sweet Onion sosu ile salatalık ve mısır ekleterek seviyorum.
0
chicken teriyaki, meatball marinara, steak & cheese, baharatlı italyan.
bu dördü arasından seçiyorum.
bu dördü arasından seçiyorum.
0
Tr de hic ugramamistim ama yurtdisinda kesfettim ben. Hosuma da gitti, bu zamana kadar tr'de neden denememisim diye sordum kendime.
Ben hindili yapturiyorum, barbeku sosu da koyduruyorum. peynir allahin emri zaten.
Ben hindili yapturiyorum, barbeku sosu da koyduruyorum. peynir allahin emri zaten.
0
Subway en sevdiğim fastfood zinciri olduğundan baya yemişliğim var. Genelde hep aynı sandviçi aynı tarifle söylüyorum yenilik yapmayı pek sevmem, sırf bu yüzden hala ton balıklısını tadamadım. Söylediğim sandviç: 30 cm İtalyan BMT, parmesanlı kekikli ekmekte. İçinde az marul, siyah zeytin, bol jalapeno ve bol turşu var. Sos olarak da ranch ve ballı hardal. O değil de daha yeni yemek yedim ama canım çekti :(
0
armonik minor
Haziran'da mezun oldum, hala iş bulamadım. Sevgili de yok. Ayın sonunda geldik param da yok. Para yok diye evden çıkamıyom, delirecem amk. Yapacak bişey de bulamıyorum sıkılmaktan. Bana eğlenmek için bi yöntem diyin hele? (Sadece moturum var, onda da çok benzin yok)
Haziran'da mezun oldum, hala iş bulamadım. Sevgili de yok. Ayın sonunda geldik param da yok. Para yok diye evden çıkamıyom, delirecem amk. Yapacak bişey de bulamıyorum sıkılmaktan. Bana eğlenmek için bi yöntem diyin hele? (Sadece moturum var, onda da çok benzin yok)
0
her kışın sonu bahar değil midir?
kızma hocam. aklıma bir şey gelmiyor kusura bakma. neşen yerine gelir umarım.
kızma hocam. aklıma bir şey gelmiyor kusura bakma. neşen yerine gelir umarım.
0
İş de sevgili de birdenbire olan şeyler. 1 hafta öncesinde hayatında böyle kavramlar olmazken, 1 hafta sonra kendini nerede bulduğuna şaşırıyorsun. O zaman da illa ki gelecektir. Yıllar boyu oturan kaç kişi görülmüş? O zaman gelene kadar, kendini geliştirmek için ne yapabileceğini araştırabilir, onların üzerine gidebilirsin. Öğrenilen her şey kardır ve işe yarayacağı gün mutlaka gelir.
0
aychovsky, doğru diyosun, fakat sıkılmaktan hiçbir şey yapamadığımı anlatmaya çalışmıştım zaten. damdanakan, boğaziçi iktisat mezunuyum pampa. son 3 aydır iş arıyorum, çok salak bir periyod olduğundan ve stajım falan olmadığından böyle göt gibi kaldım ortalıkta...
0
İs bulma sureci biraz sıkıntılı. Marka bi üniversiteden mezunsun ama kriterlerini bilemiyorum tabii. Muhtemelen ne is olsa yaparim kafasında değilsin, belli bi hedefin var ve su an bunları gerceklestirme firsatin yok, yani kafana yatan bi is bulamiyorsun. Bu durumda ben olsam is hayatına bir yerinden dahil olmayi severdim. Hayalimdeki is olmasa da, beni mesleki olarak tatmin etmese de evde oturmak bu kadar canımı sıkıyorsa gider bi yerde calisirdim iyi kotu. Sirf bu yüzden mezun olup kasiyerlik yapmisligim var. Sen o kadarini yapma tabii de :)
Yine de senin bilecegin is. Sacmasapan bi yere girip sinirlerini yipratacagima evde oturur sıkılırim diyorsan, o da mantikli.
Yine de senin bilecegin is. Sacmasapan bi yere girip sinirlerini yipratacagima evde oturur sıkılırim diyorsan, o da mantikli.
0
ya süper bi yerden başlıyım deimiyorum. senin gibi düşünüyorum. bugün back-up diye bi yerden aradılar, teslimat görevlimiz olur musun dediler. dedim nasıl bişey, kurye gibi bişey mi? ona benzer bişey dediler, bi gelin görüşelim dediler. yarın bi gidip görüşücem, ama bi de bi etüt merkeziiyle görüştüm. lise-ortaokul düzeyinde ingilizce ve matematik dersleri vericem saati 35 liraya falan. boş boş oturmaktan çoooook sıkıldım abi. bu etüt merkezi işi baya mantıklı bence bu süreçte.
0
en çok istediğim zaten sevgili bulmak ama o aramakla bulunmuyo diye ondan hiç bahsetmiyorum bile. 4 senelik ilişki sonrası 2 yıldır yalnızım amk...
0
