gitmiş mi? nereye gitmiş? nerede yazıyor?

zaten 3-5 güne anonim olarak gelecek. gitmesi, gitmemesi hiç bir şey değiştirmedi ve değiştirmeyecek.

gitmedi. yazılımsal düzenlemeye kadar kızağa çekildi. yakında daha güçlü olarak dönecek. burada aleyhinde yazılan her şey için heybesine doldurduğu gazabıyla beraber dönecek. misliyle dönecek.

modere etmek zor iş, insan bi zamandan sonra "ehh yeter be!" diyebiliyor. hollowlife'ın en büyük sorunu, hata yaptığı zaman kabul edememesiydi bence. az biraz da nazilik vardı ruhunda sanki; şad olsun :(

üzüldüm. çok abartıldı, duyurusu, cevabı silinenler resmen bu durumu gurur meselesi yaptı, kinlendi. peki olay ne? ekşi duyuruda cevabın silindi, duyurun silindi. insanların ne kadar kolay nefret duyabileceğini gördüm ve şaşırdım.

geri gelecekmiş. bu sitenin kuralları var ancak bazı arkadaşlar ısrarla ve ısrarla kendi istediklerini burada yapmak istiyorlar :(

kuralı uygulayan adama küfretmek de ergence. başka ne diyeyim. eğer moderasyon olmasa burası çeşitli organlarının resimlerini koyan insanların toplandığı bir yer oluyor. hepimiz gördük bunu.

hiçbir şey anlamadım, başkalarının salaklığı yüzünden bu adam neden moderasyondan çıkarılıyor... bi de geri gelecekmiş de o geldiğinde kimin ne yaptıgını bilmeyecekmişiz. ee niye gidiyor o zaman hollowlife?

umarim yakin zamanda doner, buralari bok goturecek yoksa.

Yaklasik 3 yildir duyuru kullanicisiyim; aimdiye kadar haksiz yere bir duyurumu ya da cevabını sildigini görmedim. Sildigi cevaplara hep baktigimda ' aaa ama dogru, bu kurallara uymuyormus' dedim. Dolayısıyla insanlarin fazla uzerine gittigini düşünüyorum.


Duyuruda bir yonetim eksikligi var ama bu hollowlife'dan degil diger moderatorlerden ve sitenin içeriginden kaynaklaniyor bence. Mesela mesaj atınca çok az muhattap bulabiliyorsun, bazi moderatorler siteye neredeyse hic ugramiyor, site trollden gecilmiyor, troll olmasa bile atar gider yapani girla.

Velhasil gereksiz yere ustune gidilen bir kurban oldu hollowlife ki onun gidisiyle troller cirit atacak buralarda. Ben facebook, twitter vs kullanmiyorum. Sadece sözlük ve duyuruyu aktif olarak kullanıyorum ama yakinda buralara da ugramayacagim anlasilan.

ajsfsjak bu adamın kuralları uyguladığını düşünen var hala. "mea'nın istediği duyurular silinir" ne zamandan beri kural oldu, göremiyorum? ya da shedracon veya bunun gibi troll'ler ne zamandır duyuruda barınabiliyor? duyuruda kurallara uygun olarak yapılan hiçbir şey yok. geçin bunları. moderatörlük işini beceremeyen yapmasın.

@fraise, duyuruda şu ankinden daha fazla troll olamaz. hiç sanmıyorum hollowlife'ın gidişiyle ortamın bozulacağını. aylardır yüzlerce kez söylüyoruz şunlar şunlar şunlar troll diye hala yazıyorlar.

neredeyse moderasyona geldigi gunden beri elestiri konusu olmustu zaten. duyuruya ara verdim, dondum durumlar ayni hala.

ilginc geliyor. adi cikti 9a, inmedi 8e. yorumum bu.

bilhassa mea'nın dümen suyuna giden abilerimizi allah başımızdan eksik etmesin.
duyurunun bekaası için mea gibi endişeli modernlerin yönlendirdiği modlar şart.
mea ve türevleri tak diye isteyecek modlar şak diye yapacak.

valla çok da önemli değil, saçma sapan şeyler silerdi yazardım neden diye cevap vermezdi. çok da umrumda yani meşgullugu gelmesi gitmesi anonimligi. siz de bence cok fazla dillendirip kendilerini önemli gissetmelerine neden olmayın.

biraz sivri cevaplar verdiğim için ve buradaki saçmalayanları çok da takmadığım için aklı sıra bana takılanlar var. her seferinde zombi gibi gözünüz kapalı bir şeyler yazıyorsunuz hakkımda. ama işte herkes kalitesini belli ediyor.

hollowlife benim de cevaplarımı ve de duyurumu sildi. bununla ilgili duyuru da açtım. bir çok yerde çok sıkı eleştirdim de kendisini.

moderasyon gerekli burası için. çünkü kendini kaybeden insanlar var. bakın bir sivilce çıkmış diye poposunun resmini koyuyor adam. şimdi bunlar modere edilmesin mi?

mea maxima hala ekşi duyuru kullanıcısı olsaydı olabilirdi tabii. 238 silinmiş cevapla birisinin hala burada olması ilginç tabii

mea'nın mod olması.. vay babam, örtün ki ölem.

benim bir problemim yoktu kendisiyle, bilemedim, bi rebuild olsun site sonra gelir geri zaten.

mod da olurum, np.

bi saniye yaa mea'yı mı uçurdu ne yaptı son olarak?
soruya cvp: üzülmedim ama kızağa çekip geri almanın mantığını da idrak edebilmiş değilim.

bu kadar konu edilince moderasyon log'una bakip 240 kere silinmis cevabini gordum. silinmesine ragmen silinecek cevap girdigine gore ya umursamiyor demek ki.

senelerdir burdayım herhangi bir problemim olmadı. kurallar belli, insanların moderasyonla takışması çok acaip. bu kadar demokrasi fazla bence. memnun olmayana kapıyı göstermek daha doğru.

işini iyi yaptığı için battı insanlara.
edit: cokponcik, diğer moderatörler aktif durumda değil ki zaten. moderatif işlemlerin yarısından çoğunu hollow yapıyor tek başına. o yüzden göze batıyor.

ya bir de insanlar işini iyi yaptığı için batıyor herkese diyor ama farkında mısınız bilmiyorum tek moderatör o değildi.

birsürü moderatör var duyuruda ama kimse hakkında onun hakkında konusulduğu kadar konuşulmuyor. onun tavrından rahatsız olan birçok insan varsa da bu göz önüne alınmalı, işini iyi yapıyor ondan hep bunlar demek sadece kolayına kaçmak olur işin kanımca. sonuçta işini iyi yapıyorsa da sadece o iyi yapmıyor değil mi yani? bütün moderatörler tembel de bir o mu çalışıyor?

not: mea maxima'yı sevmem,entry'lerini ya da cevaplarını da okumadan geçerim. kendisini de mallar listesine eklemiştim zamanında.
ama bir insanın sadece "şu kadar duyuru sildi demek ki burayı önemsemiyor" sebebiyle atılması ağır geldi bana. bundan başka bir meselesi var mı bilemem. herkesin birbirine küfrettiği ya da başkalarını fikirleri yüzünden aşağıladıkları bir ortamda bu sebeple bir insanın atılmasını adaletli bulmadım açıkçası.

yanlışım varsa düzeltin ama duyurunun bozulması ifşalar yüzünden milletin birbirine yazması ve fakbadi bulma yerine dönmesiyle başladı. hoş hevesimiz kaçınca her şeye 'çok bozdu yea' diyo olabiliriz ama insanların faydalandığı sitenin trollenmesi, stres atma yerine dönmesi, esra erol muamelesi yapılması hepimiz için kötü oldu.
eskiden 1-2 cevap alırdım ama sorunumu çözerdim. şimdi 10 cevabın 8'i çöp oluyor. her soruda ufkum açılırdı şimdi nicklere göre okuyorum. adam duyurudan yattığı kızdan hiç zevk almadığını bile yazıyor yaf. sıcak duyurular diğer duyuruları geride bırakıyor.

ek: o değil de modlar compu abinin 16 cevabını 3 sorusunu silmiş. demek ki adaletli modlarımız var. iyi güldüm :D

giderse ekime kadar...

hollow'un kızağa çekilmesi normal, adamın nickinin altı dolmuş bir sürü ithamla, compu kodlarken kimin sildiğini görmememizi sağlayacak böylelikle kimse hedef gösterilmeyecek, kural hatası diyerek silinecek moderasyon tarafından artık o an kim eyleme geçirdiyse, hem aslında çöp olan "hollow derdin ne?" "hollow hadi bunu da sil" tarzı duyurulardan da arınmış olacak site.

symrna rahatlamıştır artık.. kankam benim ya bela okuya okuya arsız bela oldu

böyle bir mecra için moderasyon şart. adamın işi burada kuralların işlemesini sağlamak. ülke olarak işini yapan veya yaptığı işi bizim için esnetmeyen insanları sevmediğimiz için günah keçisi ilan edildi. patron da haklı olarak sistem değişikliğine gidiyor.

@compumaster,

bence script falan uğraşma bi vbulletin lisans satın al kur bi forum millet takılsın. duyurunun soru-cevap işlevi kalmamış artık. hele baş köşeye de aşk meşk kategorisi açarsın patladı gitti işte.

mea'yı uçurmanı da kınıyorum. ona sıra gelene kadar kimler var burada.

açıkçası pek sallamadım. çünkü moderasyon işlemini işgüzarca yaptığına şahit olanlardanım.

moderasyon geneliyle ilgili fikrim de şu: yasal açıdan sorun çıkarabilecek vaziyetlerde zor duruma düşmelerini istememekle birlikte işi zaman zaman format fetişizmine vardırmalarını gereksiz buluyorum.

bu sitenin kuralları var. ona uymayınca sileceksin mantığı çok yanlış bir kafa. hiçbir yerde yazılı kurallar bire bir uygulanmaz. yorum katılır. anayasa, ceza hukuku vs. gibi kavramlar olmasına rağmen mahkemelerin olması, hakimlerin olması hatta daha üst mahkemelerin olması sebebi bu. aaa bak şurada şu yazıyor bitti diye bir şey yok. din bile dogmanın, sorgulamamanın allahıdır (garip oldu bu tabir), orada bile peygamber, hadis vs. gibi kavramlar var. kuralları mot-a-mot uygulamak görevini başarı ile ifa etmek değildir.

hollowlife birkaç cevabımı silmiştir. bunun 1 ya da 2 tanesi gayet silinmesi saçma gelen şeyler bana. tabii bunun için ekşi sözlük başlığına koştuğumu ya da duyuru açtığımı hatırlamıyorum hiç. bu kadar da abartmamak lazım. öyle herhangi bir kinim falan yok kendisine karşı.

ayrıca hollowlife ve troll'lerin cirit atması ilişkisini de çözemedim. hollowlife ile ilgili ara verme konusu birkaç saat önce geçti. ondan önce troll yok muydu sanki? bir ton troll var. şimdi hollowlife'ın olmadığı bu kısa sürede de sayıda öyle gözle görülür bir artış olmayacak. çünkü işi o değil. kılıfına uydurup trolleyen trollüyor yine.

neyse geri gelecek ve anonim şekilde devam edecekmiş zaten.

trollükle alakalı bir çift laf etmek isterim.. ben buraya 2 yıl önce ''hayırlı cumalar'' başlığı altında penisimin caps'ini koyduğum haftasonu duyurudan 3 hatunla yattım , sonrasında çeşitli zamanlarda yine koydum (caps'i) , yine '' happy ending '' ile sonlandı..
şimdi benim aklım şöyle çalışıyor -> ben caps koyuyorum uçurulma pahasına evet uçuruluyorum ama hatun düşüyor , amacım da tam olarak hatun düşürmek .. yani bu yöntem çalışıyor ! çünkü penis boyuna tav olup altıma yatmak isteyen bir sürü hatun var bu sitede .
şimdi ekmeğini yediğim için ben mi trol oluyorum ?

Mea maxima 6000 cevap vermiş, 234 cevabı silinmiş. Bunun 4-5 senede gerçekleştiğini düşünürseniz o kadar da yüksek bir oran değil. Geri gelsin bence.

Ben anlatayım biraz. Hollowlife siteye verdiği emek, ayırdığı zamanla takdir edilesi, umarım maddi kazancı oluyordur, yoksa manevi bir tatmin sağlamadığını biliyoruz bu işten. Yüzlerce moderasyon aktivitesinden bir kaçı hatalı olabilir, bunlar da göz önünde olur elbette. Muhasebe gibi bu da, işini yaparsın kimsenin umurunda olmaz ne kadar emek harcadığın, tek hatanla şirketi batırırsın, medyada olay bile olur.

Ben ilk Duyuru'ya girdiğimde ilk günlerde çalıştığı iş yerine mühendis alımı ile ilgili bir duyuruda duyuru sahibi söz konusu kızın saç renginin leş olduğundan bahsetmiş, fiziksel özelliklerini eleştiriyor. Ben de saçına göre mi alacaksın bilgisine, tecrübesine göre mi diye cevap yazdım. Bu cevabım nedeniyle hollowlife beni uçurdu. Daha bir kaç gün olmuştu Duyuru'ya gireli ve bu hareketi nedeniyle gıcık oldum bu mod arkadaşa. Diğer modlara yazdım ve geri alındım ama gıcıklık baki kaldı. Arada öksürünce atabiliyorum ama gelip yine yapışıyor. Bakın kaç sene geçmiş üzerinden ama ilk izlenim önemli.

Duyuru'ya ilk girdiğimde kimseyle muhattap olmazdım, çeviri yapardım, excel sorularını yapardım, finansal soruları, ekonomi sorularını cevaplardım. Arkadaşların da bahsettiği çöp duyuruların ön plana çıkmasıyla, troll kişilerin fantezi dünyasında yaşamaya başladık. Modların bunların üzerine gitmesi gerekirken, "troll ama soruya cevap veriyo" şeklinde savundular.

Sitenin eski faydalı soru cevap haline gelmesi ya da ortalama forum haline gelmesi için iki farklı yönetim anlayışı olmalı, bu yönlerden hangisine gidileceği yine site yönetimine kalmış.

Sözlerime burada son verirken, gençlerin gözlerinden büyüklerimin ellerinden öperim. #çaredouchebag

geri gelecekmiş zaten, ekşiduyuru iç güvenlik paketi geçtikten sonra :{

Ben de bir miktar fraise gibi yaklaştım. hollowlife herhalde taş çatlasa 4-5 cevabımı uyararak sildi, ben de sonradan fark ettim. Ancak insanlar bu kadar şey söylüyor ve her gün bir "hollowlife bugün ne yaptı" duyuruları açıyorsa durur bir düşünürüm.

Burada daha önce de söylediğim birkaç şeyi, fırsat bulmuşken tekrar da paylaşmak isterim.

-Kimin uçurduğunu görüyoruz, niye uçurduğunu göremiyoruz. Ancak tahmin edebiliyoruz der meister'da olduğu gibi. Bu da ne olduğunu anlamayı engelliyor. Örneğin, dün gece der meister'ın uçması, konu ile ilgisiz bir Kürt sorunu tartışmasına döndü. Böyle şeffaf olmayan durumlarda da en çok çalışan mod hakkında spekülasyona neden oluyor. Yönetim "Hak verdim ben ona" diyebilir, haklıdır da ama neye hak verildiğini bilmiyoruz, dünyadan haberimiz yok ve kendimizce tahmin yürütüyoruz. İnsan daha ne olduğunu ne olmadığını anlamadan uçuyor. Keşke bir newsfeed olsa, son uçanlar, uçma sebepleri, vb. açıklansa. Örneğin, mea 238 tane silinmişi var diye mi uçtu? Bu 238 tane ne kadar zamanda silinmiş? 238 moderasyon tarafından silinen mi, kendi kendine silinen mi? Belki buna standart birim bir kota konur, atıyorum ki "Yılda X defa moderasyon tarafından cevabı/duyurusu silinen duyuru sahibi uçar" diye. Ayrıca silinme sebeplerini de görebilirsek, dedikoduyu azaltmış oluruz diye üşünüyorum. Belki bu konuda temyiz bile olabilir. Çünkü mod da insan, az veya çok hata yapmış da olabilir. Hatta tek mod'a yüklenilmesi sıkıntı oluyorsa, bir uçma veya silme işlemi iki mod onayına bile tabii tutulabilir. İmkansız da olabilir bu durum, bilmiyorum. Ama en azından "Keyfe göre sildi" diyemeyiz iki kişi de onaylarsa.

-Bence en büyük derdimiz şu, 70. kere söyleyeceğim: Kurallar ve ispiyon gerekçeleri birbirini tutmuyor. Örneğin, 18+ duyuruları mea ispiyonluyor ve anında siliniyor. Oysaki kurallara göre sadece doğrudan link vermek yasak ama ispiyon listesinde "18+ içerik" gibi bir şeyler var ve buna göre de bir duyuru silinebiliyor. E kural olmayan bir şey neden ispiyon gerekçesi? Buna göre duyuru neye dayanarak siliniyor? Ya da geçen gün compumaster "Eskiden olsa bu duyuruyu yazamazdı, şimdi yazabiliyor" diyor. Ben 1.5 senelik bir kullanıcıyım, eski halini bilmem mümkün değil. Dolayısıyla buraya geldiğim anda öğrendiğim kültür ve teamül ile hareket ediyorum. Çünkü burada "Duyuru açılması sakıncalı konular" gibi bir liste yok, nereden bilebilirim? Ya kuralların ya da ispiyon nedenlerinin güncellenmesi ya da maddelerin açıklığa kavuşturulması gerek. Hem kültür ve teamülü kontrol altında tutmak hem zamanın getireceği değişime izin vermek, bunları yaparken de kuralları güncellemek çok zor bir iş, "Herkül'ün 12 görevi" ağırlığında iş ama bunlar olmadıkça da kurallar ve yürürlükteki sistem arasındaki açık büyümeye mahkum.

-Mod'lar arası aktiflik farkı var ama standart farkı da mı var? Bir mod bir cevabı silmezken, başka bir mod siliyor mu? Bunu da bilmiyoruz ama "hollowlife Nazi subayı gibi, diğerleri daha şeker" gibi kendi yorumlarımız var elimizde ancak. Haliyle hollowlife gazabına uğrayan biri çareyi başka mod'a sığınmakta buluyor.

Bana konuşmak kolay tabii ki, mod değilim, bir şey değilim. Dolayısıyla "Şu olsa ne güzel olur, bu olsa ne güzel olur" diye dolanabilirim. Ancak, yukarıdaki üç maddenin buradaki huzursuzluğun temel kaynaklarının çoğunu oluşturduğuna inandığım için söylemek istedim yeniden. Duyuru daha sıkı kurallara da sahip olabilir, daha esnek hale de getirilebilir; ne hale getirilirse getirilsin, mod-kullanıcı gerginlik ve rahatsızlığını bir şekilde azaltmak gerektiğine inanıyorum artık 2 günde bir bu duyurular açıldığı için. Belki biz kullanıcıların şımarıklığıdır, belki siz mod'ların Naziliğidir ama bir gerginlik ve sorun olduğuna inanıyorum.

Bu arada bir önerim de olacak. Daha önce stratejik danışmanlık asistanlığı ve moderasyonu tecrübem var. 100'den fazla çalıştaya katıldım, işi bırakmadan önceki son çalıştayları da yönettim. Aslında yönetim de isterse ve eğer gerçekten sorun olduğuna ve işe yarayacağına inanıyorsanız, bir yer ayarlayıp bunun üzerine kullanıcıları ve gelirlerse mod'ları toplayarak bir günlük bir çalıştay yaparak sonuçları raporlamak da isterim. Agaya beleş.

ayçoskiye katıldığımı söylemem lazım. içimde kalmasın dertliyim.
şurada en eski hesabım bu şu an kullandığım hesap, daha o zaman sözlükte çaylak idim, çaylak entarilerim onaylanmıyordu falan.. duyuru duyuruyken yazıyordum bununla tabii. nispeten sabıkasızdır bu hesap. atıldı. (bkz: atalet) anlamında atıl.

sözlük yazarı olarak kopup geldiğim ikinci hesabımla birinci haftasında falan engellendim. 7 sorum/duyurum vardı toplamda hemi de. cevapladığım başka sorularda da ne gibi bir nane yediğimi gerçekten hatırlamıyorum. zaten sorun da bu: uyarı yok, neyi yanlış yaptığım belli değil. uçmamak için ne kadar efendi uslu yazmam gerektiğini de bilmiyorum.

bu geçenlerde bir hesabım daha uçtu mesela, her zamanki gibi gidiyordum, ve yine ne gibi bir kırmızı çizgiyi geçtiğimi bilmiyorum. elbet haklıdır uygulama, usulüne uygundur ama ben bilmiyorum..

tabii samimi sohbetlerin sevilen bir siması olmadığımdan arkamdan dönsün kampanyaları başlamadı. herkes kadar dalga geçip, herkes kadar trolleyip, herkes kadar shitposting yapıp, aklımın erdiği birkaç teknik meselede olabildiğince ciddi takılarak ve bol bol spor yapma tavsiyesi vererek geçirdiğim güzel günlerim bitti.

ama hala ne bok yedim de banlandım bilmiyorum lan!

Ben o konuda çok kirginim kendisine

hollowlife konusunda halen kanımsanmayan şeyler var. kendisinin kötü niyetli biri olduğunu düşünmüyorum. oran olarak genelde doğru kararlar veren birisi. fakat o yaptığı %10 yanlış %90'ın önüne geçiyor. kendisi takıntı derecede bazı kuralları abartılı uyguluyor veya bilgisi olmadığı konuda gereksiz yere cevap silebiliyor. geyik denilen insanların bu platformda eğlenerek vakit geçirmesine karşı bi tutum sergiliyor. "neden" diye bunları sorması lazım kendine.

faydalı adamlar uçuruluyor ondan sonra duyuru neden bozdu? bozar tabi, sorulara cevap verecek adam kalmadı ki. birisi uçurulurken kişinin geçmişi göz önünde bulundurulmalı, "aha kural ihlali yaptı hemen kellesini uçurun!" yaklaşımı çok yanlış. nice faydalı insanlar gitti buradan, o yüzden sorduğumuz sorulara eskisi kadar tatmin edici cevap gelmiyor.

yazdığım cevap yanlış anlaşılır da uçurulurum diye çoğu zaman cevap yazmaktan çekinip özel mesaj atıyorum, düştüğümüz hallere bakın.

@tolga katılıyorum valla. ama modlar insanları tanımadığı için, olayların öncesini bilmediği için son resme göre yorum yapılabiliyor.
hoş belki de öyle olması lazım. trollse beslememek, hakaret eden kişiyi sadece modlara şikayet ederek çözüm bulmak lazım. yine de insan bazen kendini tutamıyor tabi. kötü tanınmak istemiyor. nicklerimizi anonim olmak için değil kişiliğimizi göstermek için kullanıyoruz.

Hollowlife ı seviyorum ben lazım böyle insanlar yanlışlarıda var ama hatasız kul olmaz

Selam,
Bir anımı paylaşmak istiyorum.
Bir gün bir duyuru açmış, bir soru sormuştum. Önemli bir konuydu. Tabii herkes için kendi konusu, sorusu önemlidir, itirazım yok. Ama geyik değildi ya da siteye, kullanıcılara zarar verici bir içerik değil aksine normal düz, cevap bekleyen, cevabını bilmediğim ve öğrenme ihtiyacı içinde olduğum bir konu ve soruydu. Birkaç cevap geldi, yeterli değildi.
Sonra 2 gün sonra aynı soruyu tekrar sordum. Cevaplar tatmin edici gelmediği için yineliyor olduğumu da belirttim. (Oysa ki 3 gün beklemek gerekiyormuş, benim aklımda 2 gün diye kalmış) Ve bu sorunun altına da bir takım cevaplar gelmiş. Ancak ben henüz bu cevapları okuyamadan sorum kural ihlali sebebi ile silinmiş.
Uygulama doğru mu? Doğru. Bunu silen insana "hatalı" denebilir mi? Hayır. Peki o soru silinmeli miydi? Yine hayır. Niye? Çünkü "Bir kural ya vardır, ya yoktur" şartı o kuralı her koşulda ve herkes için uygulayabiliyorsan geçerlidir. Belli sebeplerden (hepsine yetişememek, gözden kaçabilme ihtimali vs gibi) herkese ve her duruma uygulayamıyorsan o zaman insiyatif devreye girer. İnsiyatifin doğru uygulanması da, muhakeme yeteneğine ve o kuralın niye konmuş olduğunu anlamaya bağlı.
Ben şundan çok emindim ki, o anda o moderatör siteye girip sorumu ön sayfada gördü, cevap gelmediği için yineliyor olduğumu okudu, sonra bir önceki duyuruma baktı ve 3 gün kuralına uymadığımı da görerek duyuruyu sildi.
Yoksa ben ne 2 gün içinde soruyu yineledim diye duyuruyu pisletmişim, ne başka bir şey. Zaten 2 günde kaçar kaçar soru açılıyor, biliyorsunuz. Silinmeyebilirdi.

Compumaster ne diyor, kuralları beğenmiyorsanız bana gelin, uygulayana değil. Ancak burada işte dediğim insiyatif mevzuu devreye giriyor.
Çünkü o kurallar bir makina ya da logaritma eşliğinde uygulanıyor ya da kontrol ediliyor değil. Görebildiğine karşı uygulayacaksan o zaman yaptığın iş bir amaca hizmet etmeli. Bir sebebi olmalı yani ve bu sebep "çünkü kurallarda öyle yazıyor" şeklinde geçiştirilemez. Kuralları "okuyabilmek" de lazım. Neyse gereksiz uzattım.

Zaten çok sonraları fark ettim ki, olay tamamen aktif bir moderatör olduğunu gösterebilmek. Yoksa bana hiç kimse kalkıp niye 8 ay önce verdiğim bir cevabın siliniyor olduğunun açıklamasını yapamaz. "Moderatör bana taktı" durumu olmayacağına göre.
Ben bu beni rahatsız eden konuları, o şimdi hatırlamayacaktır ama, compumastera aktarmıştım. Bana özetle cevabı şuydu: "Moderatör aktivitesi artırmak için cevap/duyuru silindiğini düşünmüyorum. Herkesi memnun etmek mümkün olamaz."

Oysa ki ben adım kadar eminim, burada tek derdi "siteye girmişken, biraz cevap/duyuru sileyim" olan moderatörler var. Görev gibi yani. O okuması zor bi grafik var ya, oradaki alanını genişletebilmek için. Kuralına uydurarak. Bu kötü bir şey.
Yoksa zaten moderatör denen insan sevilmemesi beklenen biridir, çoğunluk seviyorsa orada bir yanlışlık vardır. Kötü polistir. Ve evet herkesi memnun etmek mümkün değildir, ne kurallarla ne de uygulanış şekilleriyle.
Buradaki sorun başka.
Ama çok önemli mi? Değil.
Her yerde olduğu gibi burada da, hak ettiğimiz şekilde idare ediliyoruz.
Beğenmeyen de durmuyor. Devir böyle bir devir artık.

Moderasyonun anonim bir hale getirilmesi amacıyla yapılmış olarak görüyorum bu hamleyi. Eh, bu kod düzenlemeleri yapılınca sorun kaldığı yerden devam edecek.

Benim hollowlife'la herhangi bir problemim yok. Şu ana kadar herhangi bir duyurumu silmedi, farklı modlar tarafından silinenler de haklı gerekçeler taşıyordu. Ancak aychovski'nin dediği gibi eğer sürekli bununla ilgili duyurular açılıyorsa bir durup düşünmek gerek.

Ben yaklaşık 1 yıllık duyuru kullanıcısıyım, daha önce irili ufaklı sorular sormak için girsem de düzenli takip sürem bu kadar. Dolayısıyla eskiden nasıl olduğunu da tam olarak bilmiyorum ama şu anki tablodan kesinlikle rahatsızım. "Ayrıl coco." geyiklerinden gına geldi mesela. Ya da "nasılsınız, napıyorsunuz, iyi misininiz" yazıp, buralardan kadın duyurucuları taciz etmeye çalışanlar (böyle niyetleri olmayanlarla bir derdim yok) fiziksel şiddet dürtülerimi dürtülüyorlar. Özelden hakaret eden kişilere herhangi bir yaptırım uygulanmaması, bilhassa bu mesajı ifşa edenin uçurulması da ciddi bir sorun.

Bir başka mesele daha: sözlükten uçan buradan da uçurulmuş sayılıyor zira yazarlar sadece sözlük aracılığıyla girebiliyorlar duyuruya. Ancak kişilerin sözlükte yaptıkları (şu trolllerin girememesi anlaşmasını hariç tutuyorum) duyuruyu bağlamamakta. Duyuruda sıkça takip ettiğim bir yazar arkadaşı önce burada linç eden, buradan uçurulduktan sonra ise hakaretlerine kaldığı yerden sözlük üzerinden devam eden bir "yazar", burada yeni bir nick alıp yola devam edebiliyor ve herkes de kendisinin kim olduğunu biliyor. Yav arkadaş ekipten bir kişi de durup düşünmüyor mu bu kadının tacizcisiyle aynı ortamda olmaması gerekiyor, birşeyler yapmasak mı diye? Bunun adı sorumsuzluktur. Reklam, geyik, kavga gibi sebeplerden insan uçurulabilir, farklı nicklerle geri de dönebilir belki. Ama tacizin ve bilhassa bir kadına kadınlığı üzerinden edilen hakaretin bu konuda çok daha farklı bir kriter olması gerektiğini savunuyorum.

Böyleyken böyle.

@cigerdelen

mea maxima'nın kişisel özellikleri hakkında söylediğine katılıyorum. dediğim gibi zaten bu yüzden onun yazdıklarını görür görmez geçiyorum. fakat o insanın o özelliklerle yazabilmesine izin veren yine buradaki kurallar. bundan daha garip olan şey eğer mea'nın atılma sebebi gerçekten buysa -ki compumaster öyle olmadığını söylüyor- douchebag'in 07:19:43'te yazdığı istatistik de bence göz önüne alınması gerekiyor.
-kendi girdilerini silmekle uçurulmak arasında bir ilişki mi var?
-eğer varsa bu neden kurallarda belirtilmemiş mesela?
-yoksa mea neden uçuruldu?

bence mea'nın gelmesi en doğrusu.

öncelikle hollowlife'ı kadın sanıyordum çok yanılmışım :)

sonrasında kurallardan yanayım. bir yerde kurallar varsa uyulması, uymayanlara ise gerekli cezaların verilmesi taraftarıyım. tabii ki karar mercinin bir üsttü olması ve savunma ve itiraz hakkının saklı olması şartıyla. kendisiyle yahut sözlükten yahut duyurudan herhangi biriyle bir husumetim veya savaşım olmadı. olmaz da. gitmesine üzüldüm gelirse sevinirim.

yahu adam beceriksizdi. yaptığı işle milleti çileden çıkartıyordu. buradan çekip giden milyon tane kaliteli insan var. olan 2-3 tane bilgiye ücretsiz ulaşacak kullanıcılara olucak.

yazık, mantaliteye bak ya.

"yapacağınız işi sikeyim ben gidiyorum"

"hey gidi günler heyyy"

Aslında cidden "Yav de get" duruşuymuş, çok hoş. "Ne diyon lan sen?" de diyebilir.

''ne diyor bu amk liselisi''

''la muzo nereye gidiyon la gel bi çayımı iç keranacı seni hehehehehhehe''

''oje iğrençmiş bide tırnağını yemişin.''

mattiadestro + 1
Tam olarak onun dediğini diyor.

hayırdır bilader diyip olaya gidiyo gibi

yav sikmişim alayınızı, keyfim gıcır ben dalgama bakarım agaaa demiş.

"Oooooooooo" uzaktan gelen ,karşılaşmayı hiç beklemediği bi yakınını görmüş.

gayet normal bir kız itici bir tavır göremedim.

degil.

ayrica rujun gucu diyorum.

ilk defa gördüm, itici bulmadım.

Bayiliyorum ya ben resmen <3 bebek gibi kiz, cok guzel buluyorum. Giyim tarzini vs de begeniyorum cok. Bana gore makyaj konusunda en iyi youtuber

bana da pek itici gelmedi.
ama makyajlı - makyajsız inanılmaz farklı

ilk kez gördüm. makyajlı fena sayılmaz ama genel hali samimiyetsiz geldi

Tavirlari konusmasi cok yapmacik, sevimli olmaya kasan kizlardan. Ama iyi makyaj yapiyor yigidi oldur hakkini yeme.

İlk defa gördüm. Konuşması beni çok rahatsız etti. "Son günlerde en çok konuşulan .." dedi ve ben "Ay ay ay, aman aman aman, düşman başına" dedim. c, ç ve ş harflerini tiki dilinde söyleyen insanları sevmiyorum. Kim olduğuna veya itici olup olmadığına bakamıyorum, o ağızdan ötürü kişiliğine dikkat edemiyorum.

Sonuna kadar dayandım. Ağzından harfler düzgün çıksa severmişim.

normal bir kız. normal hayatında videolarından çok farklı olmadığı da belli diğer hesaplarından. kimseyi umursamadığı için sevimli ya da başka sıfatlara benzemeye çalıştığını hiç sanmıyorum.

ben de pek ısınamadım buna, zaten çok makyaj videosu falan izlemiyorum ama instagram'da denk geldim iki üç kere. bazı fotoğrafların altında nasıl çirkefleşmiş, nasıl kezbanlaşmış şaşırmıştım. sırf görüntü olarak güzel kız bence. konuşması, telafuzu falan itici.

konsepti itici. bi kere kafadan türk kızının fifty shades of greye gönderme yapması itici. fona müziği dayayıp boynuna kravat geçirmesini biliyor, gerçekte incelesek aşkaaam geçen bi viydo çektim efso manyak oldaaa tarzı bir şey çıkar. olmuyo yani eğreti duruyo

şu duyuruya yazanlar vefat etti ya da emekli oldu. şu isimlere bak. komik olsa da 250 senelik duyuruları hortlatmayın lütfen. hem bu duyuruyu nasıl buldun

yumusak g'yi, g yaparsan ayni sorun cikiyo mu?

Yok bir şey değişmiyor. Ama m.file isminde de türkçe karakter olmaması gerekiyor gibi bir durum söz konusu mu bilen var mı?

Tamam buldum. m.file dosya adında bir ı kalmış ondan dolayı çalışmıyormuş.

m file'ın adında Türkçe karakter olamaz. Hala çalışmıyorsa dosya linkini verirsen bakayım.

@aychovsky teşekkür ederim. farkettim düzelttim. Şimdi çalışıyor.

çünkü reşit olma yaşı yasalarca 18 olarak belirlenmiştir.

Yasal olarak öyledir, kişisel olarak öyle görmüyorum.

değildir de 18. doğumgününe kadar cinsel birleşme yaşamadan devam etmek gerek.

henuz resit olmadigi icin bu sekilde isimlendiriliyor yoksa bana kalsa 17-18-19 yaslarinin hemen hepsi ayni. 20'den sonra biraz biraz olgunlasiyor insan. ha 17'den once daha da cocuksu oluyorsun mesela.

siz yine de hicbir seyi riske atmayip 18'ine kadar arkadaslik- sevgililik karisimi bir iliski yasayin, sonrasina bakarsiniz.

Avrupa'da bir tek Türkiye'de yasa dışı, onun dışında tüm ülkelerde yasal.

gençlerin ruh sağlığına ve gelişimine müthiş özen gösteren muhteşem devletimizin koyduğu yasalar nedeniyle illegal bu. cinsel ilişkiye girersen şikayete de tabi değil bildiğim kadarıyla, durumdan haberdar olan birinin çıtlatması kol gibi 16 sene yemene neden olabilir.

yaş olarak çok fark yok, 21-17 yürümez değil. ama yasal değil.

(yaş/2)+7 kuralına uyuyorsa sıkıntı yok.

Bu arada böyle bir şey olduğundan değil meraktan sordum.

19-17 yaşlar birbirine yakın ama illegal ne kadar saçma.

şartlara göre 17 ile 21 çok fark edebilir. 17 yaşındaki kız, ailesiye yaşayan, lise ikiye/üçe (bilmeyenler için lise artık dört sene) giden biriyken 21 yaşındaki erkek, ailesinden uzakta, üniversite son sınıfta okuyan biri olabilir. bu durumda o 17 yaşındaki kız sübyan ötesi olur. benzer şartlar altındalarsa ama çok da fark olmaz, yine de yasal olması adına sevişmesinler yeter.

değildir. zira sübyancılık(pedofili) fiziksel olarak gelişmemiş kişilere ilgi duymaktır. kişi 17 yaşında ve fiziksel olarak 13 yaşındaysa olabilir. normal şartlarda değildir yani.

Bence gönül ilişkisi olmak için yanlış bir yaş eşleşmesi. O yaştaki genç kızımızın beklentileriyle o yaştaki genç erkeğimizin beklentileri birbirine çok zıt bence. Sonuç duygu istismarı olur.

Ahlaki olarak bir sakınca görmüyorum ama 17 yaşındaki bir genç kızın (genç kadının da diyebiliriz, çünkü bence çocuk değil kendisi) yaşıtlarıyla ilişkiye girmesi (ister gönül ilişkisi, ister yatak ilişkisi) bence daha doğru.

Yelpazeyi genişletirsek, bu coğrafyada sübyancılıktır, avrupanın birçok ülkesinde değildir.

Tek seçenek bunlar olmayabilir, farenjit olabilir (antibiyotik işe yarar o zaman). Belki tonsillit ve larenjit de aynı belirtilerle çıkıyordur. Doktor olmadığım için bilemeyeceğim ama ben de farenjit böyle yapıyor. Eskiden bademciklerim varken de tonsillit yapıyordu böyle şeyler. Boğaz şişmesi ile nezle birbiri ile çelişmedi mi? Nezle burunda olan bir virütik durum değil mi? Ben farenjit olursam, vücut zayıfladığında nezleyi tetikleyebiliyor, birlikte takılıyorlar. Belki başka seçenekler de vardır.

bunlar %95 viral oluyor.

ayakkabı, terlik, spor çorabı, yedek iç çamaşırı çorap atlet, tişört, eşofman altı, su, küçük şişelerde şampuan duş jeli. havluyu salondan alıyorum.

Bir çift koşu, bir çift halter ayakkabısı, 2 çift elastik bandaj, magnezyum tozu torbası, bilek sargısı, eşofman, atlet ve tshirt, çorap, terlik vs.

Roll-on, 3-5 çift çorap, iki ayakkabı, iki eşofman, 5-6 tişört, bi sweatshirt, minik havlu, eldiven, krem. Spor salonunda duş almıyorum. Başka bişey yok. Çanta arabanın arkasında durduğu için çok bile dolduruyorum, yoksa yarısı yeterdi.

bir ay öncesi: şampuan havlu şort ayakkabı tshirt.
güncel: şampuan havlı bermuda capoeira ayakkabısı capoeira kemeri (belt) eldiven.

sheqil yapıyorum salonda.

- çorap
- ayakkabı
- yedek kıyafet
- havlu
- shaker
- su
- eldiven
- deodorant
- telefon
- kulaklık

@pandispanya, hazır o çantaya bir el feneri bir de düdük koysan tam olurmuş aslında O_o

Çorap çamaşır spor giysisi spor ayakkabısı duş için terlik deodorant krem parfüm duruma göre şampuan duş jeli duruma göre saç düzleştirici
kulaklık saç tokası saç bandı

Su havlu vs salonda var

Şort,spor için ayakkabı, protein tozu, bone, yedek tişört, (havluyu salon vermiyorsa havlu) deodorant, şampuan

duş jeli
şampuan
iki havlu
spor için 4 kat tshirt
ayakkabı
su
cüzdan
eşofman

Küçücük çanta zaten havuç içi kadar.

Yetiyo

@loveinaflipbook, gittiğim her yere 'evden çıkıp uzunca bi süre gelmemeye hazır' şekilde gidiyorum; alışkanlık :D Kol çantamın içindekiler de dahil -yemek hariç- hiçbir şeye ihtiyaç duymadan birkaç hafta tertemiz idare ederim :D ayrıca en az ben saymışım yine de, haksızlık etme :D

spora işten gittiğim ve spordan sonra genelde duş almadığım için;

spor ayakkabı, çorap, tayt, tişört, saç lastiği. saunaya gireceksem bile saçlarımı ıslatmıyorum o zaman da ekstradan iç çamaşırı. havlu peştemal ordan verdikleri için taşımıyorum. ayrıca kol çantam da oluyor tabi yanımda.

şirkette salon var. dolabım da var. ayakkabım ve şampuanlarım vs orada.

1 büyük havlu, bir baş havlusu, şort, boxer, çorap, tişört.

Bi küçük havlu, spor ayakkabı,yedek atlet, su.

Havlu
Külot
Spor sütyeni
Stick roll onlardan
Tshirt x2
Tayt
Çorap
Spor ayakkabisi
Kulaklık
Parfüm
Çıkışta kullanmak üzere lipgloss ve rimel gibi hafif makyaj malzemeleri
Çıkışta planım varsa saç duzlestirici
Tarak
Dustan sonra sürmek üzere nemlendirici krem
Bozuk para
Araba anahtarı
Cep telefonu

mayo
bone
gözlük
terlik
._.

-orada giyeceklerim ve spor eldivenleri
-yedek iç çamaşırı, çorap
-bol su
-şampuan, sabun, saç kremi, duş jeli, tarak, lif, saç açıcı sprey, vb.
-spor ayakabı ve parmak arası terlik
-dolap için kilit
-baş havlusu (bazen ondan kalmıyor)
-mp3 çalar (oradaki müzik pek dandik geliyor, kendim ayarladım)

öncelikle soğanı ben seçerek alırım ve hep minnoşlarını seçerim. orta boyumsu olanları.

önce tam ortadan ikiye bölüyorum.

onu kestiğim tarafındaki daire tahtaya gelicek şekilde koyup. uzun bir bıçakla üstünü sıra sıra ince ince kesiyorum.

sonra 90 derece çevirip aynısını tekrar yapınca minnacıkk parçalar oluyor.

ben çok küçük doğrarım.

tahta yoksa ya da o an canım öyle istediyse de yine ikiye böldüğüm soğanı sol elime alıp dairesi üste gelicek kısımda yine önce bir sıra. sonra diğer sıra elimde tutarak kesip. sonrasında daire tarafından yatay küçülterek o ilk kestiklerime dik kesiyorum.

edit:

gözüm çok nadir yaşarıyor.

bonus: her yemeği soğanlı yaparım istisnasız. ve fazla fazla soğanlı tereyağlı yaparım. soğan <3

önce paralel, sonra dikine

2.bp.blogspot.com

->

www.mediterrasian.com

~

gözlerim yaşarmıyor pek, kabuğunu soyup ikiye böldükten sonra suya tutup bekliyorum biraz belki o yüzdendir ama sanmıyorum arada bi yaşarıyor ama ahım şahım abartı bir yaşarma olmadı hiç. belki keserkenki duruş ile alakalıdır soğan bir miktar önümde oluyor vücudumdan ve dolayısıyla başımdan, yani saldığı bi gaz varsa fln gözüme doğru gelmiyor direkt

lens de ise yariyomus sanirim.

soğan keserken sakız çiğneyin böylelikle gözünüz yaşarmaz diyorlar dene bakalım

önce yarım santimlik halkalar, sonra onları uzun çubuklar haline getirip yan yana diziyorum ve zırh ile girişiyorum.

sakiz yalan. tek gercek deniz gözlügü.

5 kilo sogan soymak durumunda kaldigim bir tarihte, burunlu, dalis gözlügü ve snorkelle soymuslugum var. ne menem, ne pis bir soganlardiysa, 1 tanesi 30 metrekarelik mutfaktaki herkesi aglatmayi basarmisti.

Musluğu açın. Yemekteyiz'deki Hasan söylemişti, anneme denettirdim birkaç kez işe yarıyor sanırım.

Soğanın alt tarafını (kökünü) dağıtmadan keserseniz çok daha az yaşartır.

Gordon abimiz uygulamalı olarak gösteriyor: www.youtube.com

Tam dibinde mum yakıyorum. Çoğu zaman işe yarıyor, bazen yaramıyor.

sogan cok goz yakarsa, bunu dikerken cok osurmuslar denir bizim buralarda :)

her sogan yakmaz mesela, cinsine gore degisiyor. sokaktaki manavdan aldigim olduruyor adami, salya sumuk agliyorum resmen. diger marketten aldigim da hicbisey yok.

gozlerimi yakacak bir sogansa kafami tam soganin ustunde degil de biraz geride tutuyorum. biraz da hizli kesiyorum ki etrafa dagilmadan bir ance bitsin.

Minik bir robotum var genellikle onda parçalatıyorum. Elde doğramak ya da rendelemek gerekirse de artık eskisi kadar gözüm yanmıyor. Soğanlar değişti onun için desem pek doğru olmaz çünkü aynı soğanı çocuklar doğrayınca gözleri haşat oluyor. Zamanla alışılıyor sanırım. Doğrama tahtasında doğrayınca daha az yanar, mesafe artıyor ya.

Ne yaparsam yapayım yok blender bozuk olduğu için el é mahkum.
Soğan güzel ama ince ve küçük soğan parçaları mi gözüm mü
ikileminde kalmayıp gözümün görüp kesebileceği en ince yi kesip bırakıyorum ve hatta her yarım da bir pencereden kafayı uzatıyorum soğuk hava çarpsın da gözlerim kendine gelsin




Ama

Soğan dogramadan önce bi parça extra yoğun çikolata alıp damağa yapıştırınca gözler daha Az yanıyor

Mesela eti kara gurme gibi

Yeni keşfettim
soğan acısı onu keşfedene kadar en iyi çözüm

Soğan yakıyo mu gözü ya??
Not: Lens kullanıyorum :)

soğanı ikiye böldükten sonra sudan geçirin, daha az göz yaşartıyor böyle.

Soğanı kullanmadan önce bi kaç saat dolaba at. Gözünü yaşartmaz

Kafama şeffaf poşet geçiriyorum :)

biraz muslugu aciyorum, evet israf ama gozum yanmiyo.

ortadan ikiye kesip yıkıyorum, vitaminiyle birlikte (varsa) acısı da gidiyor :) çok nadir yaşarır gözlerim.

cok acıysa lımon sıkıyorum ben

benim aşırı yanıyo, burnum filan da akıyo

musluk+1
ve ağzıma metal bir kaşık alıp onu emiyorum, en çok o işe yarıyor sanırım.

lens işe yarıyor evet ama lens kullanmayan birinin işine bu bilgi nasıl yarar bilemedim :)

dilinizi bi kuple dışarı çıkararak sadece ağızdan nefes alıp verin.

Şarkıya tapıyorum ama şu dans eden adamı sevemedim bir türlü. Şarkı aslında Hallelujah gibi. Nasıl ki Hallelujah herhangi bir dinden bahsetmiyor ve "Benim dinim de imanım da sensin bundan sonra" mesajı veriyor; bu da böyle. Church dediği aslında bu pazar gidecekleri kilise değil; aslen kadının kendisi, vücudu, vb. (Şarkıda "She" olarak geçiyor diye kadın olduğunu söyledim.) Zaten giriş kısmında da "Ona daha önce tapmalıydım", vb. diyor. Yani yine aynı bir "Sen artık benim taptığımsın, dinimsin" mesajı var.

Kliple şarkı birbirlerini tutmuyor. Şarkı heteroseksüel gayet, ama klibi herhalde biraz da konuşulsun diye öyle çekmişler sanırım.

Ekleme: Tabii "O zaman Amen ne, Hallelujah ne, church ne" diyecekleriniz olabilir. Adamlar "Kıblem sensin" gibi bir şeyler diyor işte. Kendileri ad uydursa buna dönecek
www.capsverlan.com

Bir de aslında Hallelujah ile aralarında şöyle bir fark olabilir. Hallelujah biraz daha "Aşk bir din olsa nelere şükrederdik" açısı ile bakarken Take Me To Church doğrudan kişiye bulup ona tapıyor.

bence müzikal anlamda son yıllarda çıkan en orjinal ve başarılı bestelerden biri. ''mesaj verme'' kısmında da öyle keza.

şimdilik din konusuna fazla girmeden, şarkı heteroseksüel falan değil. şarkıların cinsel yönelimleri olur o da mu tartışılır da bu şarkıda sadece iki heteroseksüel arasındaki aşktan bahsedilmiyor. ve eşcinsellerin klipte yakılması sadece klip/şov için yapılmış değil, aksine büyük çoğunlukla heteroseksüel olmayan aşklara(?) hitap ediyor benim anladığım kadarıyla. nereden çıkardın diyecek olursanız öncelikle ''i was born sick'' ve ''we were born sick'' dizelerinden. kaldı ki yanlış hatırlamıyorsam hozier da bunu bir ropörtajında doğruladı.

özetle hozier'ın kendisi heteroseksüel. bu yüzden she diye başlıyor evet. ama şarkı yer yer iki eşcinsel arasındaki aşka değiniyor.

(5*sin(x) + 3)/cos(x) çıkıyormuş, Matlab öyle dedi. Elle çözmeye başlamadım.

elle çözmeye başlamayın anlık olarak cevaba ihtiyacım vardı teşekkürler.

Anlamak adına soruyorum. Ona göre çıkartabilirim sanıyorum. 12x12'lik matriste 13'e hangi matrisin 1'in 3'ü gelecek? K12'nin mi, K23'ün mü, K42'nin mi? Sonuçta 3 matris de 11, 12,21 ve 22'den oluşuyorlar. 43'e kimin nesi gelecek mesela? Matris adlarının olayla ilgisi ne?

12x12 matrisin 1. satır 3. sütununa gelecek matris yok işte, 0 matrisi gelecek.
K12=[11 12; 21 22]
K23=[22 23; 32 33]
K42=[44 42; 24 22]

bunlardan oluşuyor, 22'de 3 adet 3x3 matrisi topluyoruz, geri kalan yerlere 3x3'lük 0 matrisler koyuyoruz.

Değişkenleri bu şekilde tanımlamak zorunda mıyız? Bu adlarla mı olmalı, 3 boyutlu matris kullanabilir miyiz?

istediğin gibi tanımla, bunları fonksiyonlardan çekiyorum sadece.

çok uğraştırdım anladığım kadarıyla. şunu sorayım basitçe,

şimdi mesela atıyorum Kij=[Kii Kij; Kji Kjj] şeklinde alt matrislerle tanımlanmış olsun.

i=1
j=2 dediğimizde program bunu direkt K12=[K11 K12;K21 K22] şeklinde nasıl algılayacak? bunu yapabilsem yaparım rahatça.

Buradan indirebilirsin. Belki daha da sadeleştirilebilir ama çok özenemedim.
www.dropbox.com

Fonksiyonun girdileri k12,k23 ve k42 matrisleri.

Teşekkürler, evden ayrıldım, birkaç saate bakacağım.

maddi açıdan zor geçirdiğin dönemler olabilir.
öğrencilik döneminde ben ne zaman parasız olsam (birşey almak isteyim alamasam) rüyamda ayakabısız görürürdüm kendimi.

oha hakkaten, son bi yıldır nispeten rahatladım biraz.

Benim de bazı gördüğüm rüyaları hatırlamayıp, daha sonra gördüğüm bir rüyada o önceki rüyadaki olaya devam ettiğim oluyor, dizi film formatında rüya gibi...

Bir grup psikolog diyor ki, ağaçlar bitkinin kökleri gibi bizi yere bağlar. Ayakla atacağımız adımlar ise bizi ileriye taşıyan durumlar hakkında nasıl hissettiğimizi belirtir. Ayak çıplak olunca da, gelecekte bekleyen olaylara karşı kırılganızdır ve yola hazır değilizdir. Hatta bazı daha stresli durumlarda, geleceğimizin iyice kötü olduğu durumlarda dikenli yollar, vb. görürmüşüz çıplak ayağın yanında.

Zamanında bir grup adamın beni kovaladığı rüyalar görürdüm. Uykusuz kaldım, uyandığımda uyuyamıyordum geri. Bu da sürdü Uzun lafın kısası, lucid dream ile rüyamda "Bir dakika! Günlük hayatta beni kimse kovalamıyor. Demek ki bu da bir rüya" deyip zınk diye durup çevreyi inceledim. Ama kontrolü o rüyada ele geçiremedim. Bu da biraz lucid gibi duruyor.

O duyuru geçen senedendi, dün canlandırılmış yeniden. Yoksa yeni duyuru değil. Cevap veriyor mu mesajlara bilmiyorum da, iki üç gün önce bir duyuruya cevap yazmıştı.

Peki, şöyle sorayım, sozluk'e yazıyor mu? eğer yazıyorsa, biriniz benim için ulaşabilir misiniz kendisine? Önemli olmasa dürtmeyeceğim bu kadar.

Mesaj attım sözlükten, bu duyuruyu silmeyin dursun.

illa ki başka bir nikle yazıyordur. öyle birisi zannetmem ki duyuruyu bıraksın. adam durmadan kendi yazdığı entryleri referans veriyordu. zincirleme.

compadrito buralardan mesaj atıp kaçıyordu bi aralar.

@jaygatsby sabahtan akşama burada yazan ve durmadan kendi entrylerimin linkini veren ve sonrasında da bağımlı oldum ben diye yazan ben değildim.

insan ansiklopedi yazarı olsa kendi entrysinin linkini vermez.

bizim mi ona ihtiyacımız var diyorsun? hayır, kendisi olmadan da portakal suyunun yararları ve zararlarını biliyoruz şükür.

geçen ay mesaj ile sorduğum basit bir soruya yine üşenmeden paragraflar dolusu yazı ile cevap verdi üstad. eskisi kadar olmasa da arada uğruyor sanırım.

adam bilimsel makale yazmıyor ki kendi kendine verdiği referansları ahlaksızlık olsun. burada eğlenen bir insandı herhalde. beynini falan gıdıklayan bir yerdi. gıdıklanmamaya başlayınca da bıraktı.

mea maxima culpa, senden ve senin triplerinden bıktım, usandım. lütfen duyurularıma cevap yazma, zira yüzde 99'u trip içeriyor, yardımını göreceğime, daha çok sinirlerimi bozuyorsun.

Mesajım gayet açık: Yoksa tamamen mi gitti? Kendisine gerçekten çok acil ulaşmam gerekiyor. Mesaj attım duyuru üzerinden ama emin olamıyorum. Geri dönüş alan var mı?

Ve şöyle de dedim: Peki, şöyle sorayım, sozluk'e yazıyor mu? eğer yazıyorsa, biriniz benim için ulaşabilir misiniz kendisine? Önemli olmasa dürtmeyeceğim bu kadar.

Ve şöyle bir cevap aldım: Mesaj attım sözlükten, bu duyuruyu silmeyin dursun.

bende diyorum bu adam nerede, bugün duyuru açıp soracaktım hatta iyi oldu açtığınız.

neden gitti ki? neler döndü ben kaçırmışım sanırım. birisi açıklayabilir mi?

soruya da cevap vereyim silmesinler; burayı bilmem ama sözlükteki mesajlara dönüş yapıyor.

Ulan adam bir konuda daha önce titizce, mis gibi yazmış. Konusu denk geldiğinde bunu paylaşıyor. Bu kadar basit bir olay üzerinden bile insanlara sinir olunabiliyor ya gerçekten yaşamaktan soğutuyorsunuz insanı. Sanki para mı kazanıyor üstünden? Mevki sahibi mi oluyor? Ayrıca kazansa ne olur; yine kendi emeği değil mi? Çok acayip kafalar var hakkaten.

Soruya cevap: eskisi kadar takılmasa da mesajlarını kontrol ediyordur, cevap gelecektir sanıyorum dessy.

Sevmek zorunda zaten değilsin, bunu da nereden çıkardın. Ama "compadrito gitti mi, acil bir konuda kendisine ulaşmam gerekiyor" konulu bir duyuruya "illaki başka nickle yazıyordur; 'ÖYLE BİRİSİ' zannetmiyorum ki bıraksın; bizim ona ihtiyacımız mı var; özel mesaj atın niye duyuru açıyorsunuz" diye dahil olmak zorunda hiç değilsin. Moderasyon işini gerçekten yapsa, açılan duyurulardan ziyade senin her duyuru altında polemik yaratmaya yönelik ve duyuruda sorulanla alakası olmayan yorumlarını silecektir zaten emin ol.

Kızın sözlük hesabı yok, adam duyuruya girmiyor, sense devrim muhafızı edasında "mesaj at, duyuru açma" diyorsun. Duyurunun amacı bu zaten; tez elden, en güncel cevabı almak. Yaptığın komedi ne olur bi durup düşün.

mea maxima, seni seviyom ben qız! çok orcinalsin, bi de ortakoğlüsün.

dessycim, yuvalla gessin şekerim.

mea'ya hitaben yazdigim "şey" gizli ellerin ispikçiliği sonucu silinmiş. şimdi cevap veriyorum soruya.

evet, compadrito mesajlara cevap veriyor.

mea, evlat olsan sevilmezsin.

geçenlerde bana mesaj atmıştı, ben yazınca cevab da vermişti. zaten bu duyuruya da yazmış. duyuruya pek takılmıyor sanırım son zamanlarda ama gözü üstümüzde. big compadrito is watching us.

Bekar - Böyle sorular dışında aklıın ucuna gelmiyor. "Bence artık sen de herkes gibisin" gibi bile değil; yaşayan bile ben değilmişim gibi. Kaç yüz yıl önce bir film izlemişim de, ondan belirli belirsiz bazı sahneler hatırlıyormuşum gibi.

Edit: Şimdi "Bir şeyler hissedeyim" diye kastım, olmadı, olmuyor. Zaten daha sonra da görmüşlüğüm var, umrumda olmadı.

Çok ilginç, savunma mekanizması demek ki

aşk kavramı yaşla değişiyor bence. Yani gençken ölüp bittiğim insanlarla ilişkime bugünden bakınca çok da aşkmış gibi gelmiyor. Soruya gelecek olursak, unutmak ne anlamda tam olarak? Yani birlikte olduğum herkesin kalbimde iyi bir yeri vardır ama hiçbirini aşkla ya da dostça sevgi dışında bir duyguyla hatırlamıyorum.

Evliyim.

unuttuk kardeş. ondan sonra gelenler daha sağlam ağzımıza sıçtı, ilkini düşünecek hal kalmadı.

(boşanık) (kendi kendini açıklıyor tabii)

bekar. ben unutmadım. bence zaten unutulmaz. insan nasıl ki ilk gerçek dostunu, ilk sevgilisini, ilk öpücüğünü vs. unutmuyorsa, bu hiç unutulmaz. önemli olan dramatize edip olayı kronikleştirmemek.

'ilk askim kimdi ki?' diye bir an dusunmeme sebep oldu bu soru, o derece unutmusum. bunu kasten de yapmadim. kendi kendine oldu.

bekarim bu arada.

sen sorana kadar aklıma bile gelmiyordu. sorunca da bir düşündüm anca öyle geldi aklıma.
evliyim.

Bekar. Unuttum. Unuttugumu fark edince baya İlginç gelmisti.

llk aşkım yok. ilk sevgilimi diyorsan unuttum. bekar.

Genel anlamda evet. Bazen bir "allah belanı versin!!!" modu geliyor ama çok nadir. Onun için de sebeplerim var.

7 yıllık sevgilimle parmağımda yüzük varken ayrıldım. başka birine aşık oldum. iyi ki de olmuşum.

unutulur.

benim için öyle bi ilk aşk kavramı yok, ilk aşk tanımına göre ilkokulda ''ee ben sana aşık oldum'' dediğim kişi ise hiçbir şey ifade etmiyor.
ilk sevgili desen yine ortaokulda ergence sevgili olduk deyip , sevgililik ile alakası olmayan kişiler geliyor aklıma.
ilk ciddi ilişkiye kadar arada epey bir çocukluk dönemi geçince ilk aşk kavramı hollywood romantizmi sevenler tarafından uydurulma abartılmış bir balon bence :)

bekar

İlk kelimesi işi bozuyor ilk aşkım haliyle ilkokul çağıma denk geliyor o yaşlardaki aşk kavramı da çok farklı

Unutmadım, öyle güzel bir çocuktu, öyle tatlıydı ki.

Unutmadım, beraber geçirilen 5 sene var. O yüzden unutabileceğimi sanmıyorum ama onsuz hayata alışılıyor tabii. Ayrılmayı ben istemiştim, şimdi gelse tekrar birlikte olalım dese kabul etmem ama yine de ara ara yaşanmışlıkları özlüyorum. Bekarım.

dolar al at kenara.

4-5 bin faiz farkı için elindeki sıcak parayı bankaya vermeye değmez bence.

3 yılda 4-5 binden fazla garanti getirisi olacak bir iş planın yoksa kapat.

arsa almak mantıklı bir yatırım olur mu? ama dediğim gibi yatırım konusunda hiç bilgi sahibi değilim.

enpara faiz aylık 383 lira getiriyor yıllık yaklaşık 4600. gerisini sen düşün.

borcu neden hemen kapatasınız, hazır para var ne güzel. tabi ki arsa mantıklı olur. hatta mevcut şartlarda en mantıklısı olur ticaret yapmıyorsanız. ki anladığım kadarıyla ticarete uygun değil pek sizin yapınız.

1,5 sene önce 25.000 liraya arkadaşıma aldığım bir tarlanın şu anki fiyatı 40.000 lira. 3-4 sene bekleyip imar geçirdiğinde 200.000 olacak. 2 sene önce ağabeyime aldığımız 80.000 liralık hisseye müteahhit şu an 180-190k veriyor. bunun yanında yine abimin 10 sene önce aldığı 10k lık bir arsanın şu anki fiyatı taş çatlasa 30-40k dır halbuki ne umutlarla almıştı. öngörü, bilgi falan önemli bu işte. ama öldüm dese bile toprak asla para kaybetmez. altın düşer, dolar düşer toprak düşmez emin ol.

eğer nereden alacağınızı bilir, emlakçıya falan kendinizi yoldurmazsanız arsa en kazançlı iştir. ince eleyip sık dokuyun, araştırın yeter.

pheno +1

parayı daha iyi şekilde değerlendir(e)meyecekseniz borcu kapatmak en mantıklısı.

pheno + 1
Benim için kapanacak borcun verdiği rahatlık, kullanacağımın getireceği faizin sevinci ile bir yandan da hala borcum olmasının verdiği tedirginliği karşılaştırsam, doğrudan öderdim. Ama kişiden kişiye değişiyor, paradan para yapabileceğinizi düşünüyor ve kendinize güveniyorsanız, yapın bir yatırım.

pheno +1

5 ay sonra ekonomik kriz olmayacağı, sizin elinizde kredi ödemeye devam edebilecek kadar para olacağı, sıcak parayı yatırdığınız yerin fos çıkmayacağı garantisini verebiliyor musunuz?

ben olsam borçlu kalmaz istemezdim. 2 kriz atlatmış babam herkes işyerlerini kapatırken şirketini büyüttüyse borcu olmadığındandır

şöyle hesapla: eğer ki parayı vadeli hesaba yatırıp, kredi borcunu bu hesaptan ödersen karlı mı olursun?

borcunu kapat rahat et.
bir de o paranın stresi ile uğraşma.

ben bunu her sabah uyandığımda yapıyorum zaten bir şey olmadı hala yaşıyorum.

Miden bomboş değilse çok bir sorun olmaz. Zaten 1 litrenin kusturacağını zannetmiyorum. Ama uçakta bol bol işeyeceksin:(
iyi yolculuklar bu arada:)

sebebi neydi ki? pırlanta suyu mu (öyle bişey yok biliyorum) vardı şişede? içmeseydin sende.

Hayir, su erikliydi

@equine, thanks

yarasın, bir şey olmaz. miden boşsa tabi midenden bol bol ses gelir + yellenebilirsin.

Birdenbire çok su içince boş mide ise bir bulantı gelmiş olabilir. Ben de spora gittiğimde 1-1.5 litre içiyorum, sıkıntı olmuyor.

Yarasın. Normal olan bu zaten.

Ben de her sabah iciyorum da yavas yavas iciyorum o miktari. Aniden icince bi' afalliyor mide. Gecer birazdan. Ama ucakta tuvalete gitmen gerekecek muhtemelen. ^_^

Ya bu iş de bi tek bizim millete özgüdür heralde. Mideni iyice şişireceğine atsaydın hocam keşke.

Bir şey olmaz, umarım karın ağrısı da çekmezsin ama ders olmuş işte.

çok su içmek vücutta hidrasyona sebep olabilir, vücut fonksiyonlarını olumsuz yönde etkiler hatta öldürür. seninki çok fazla sayılmaz, bugün başka su içmemeye çalış.
Herkese hayırlı cumalar.

memura verseydin bari susadıkça içerdi.

house md
the x files
lost

utopia
black mirror
house md +1
the fall

monk

forbrydelsen

breaking bad <3

six feet under

the office. bi bak derim.

(bkz: six feet under)
(bkz: oz)
(bkz: spartacus)

Sitcom olMASIN demiş :)

Ben de lost breaking bad ve prison break diyorum

Monk + 1

aa kimse dememis the killing
house md +1
black mirror +1
utopya +1

breaking bad, prision break ve lost artik kult oldu zaten, demeye gerek yok herhalde.

the wire
battlestar galactica
the lost room

bu arada black mirror bitmedi henüz bir sezon daha gelecek diyorlar ama zaten her bölüm tamamen ayrı olduğu için sorun olmaz

the sopranos
the wire
oz
breaking bad

----------------------------

black mirror'ın finali ne ara yapıldı len?

Black mirror, six feet under ve house'u muttttlaka izle. Ben de bitmis dizi insaniyim ordan biliyorum

Angels in america bi de. Tam dizi gibi degil ama..

house
breaking bad
belki fringe

Whatsapp olsa aslinda 3310'a bile gecerim :) Sadece whatsapp olsun, sarji da uzun gitsin yeter. Akilli telefonlarin kazandirdiklari cok ama insan hayatinin gizliligini kaybettirdi bize. Artik her an ulasilabiliyoruz.

Arada sirada 3-5 gun kapatiyorum telefonu, kafam rahatliyor. Telefon acikken her boslugu onunla dolduruyorsun. Aman facebook, aman twitter, aman su aman bu...

HTC'nin eski bir modelini kullanıyorum. Şu anda 3'ten fazla uygulama yüklenmiyor. Günümü yolda geçiriyorum (yaklaşık 4 saat), yolda trafik kontrolünden sesli kitabına birçok uygulama gerekiyor. Geçen gün gerekli bir banka uygulaması için sabah-akşam kullandığım bir uygulamadan vazgeçmek zorunda kaldım. Mobil şebeke açık olursa da telefonun şarjı en geç 2 saate bitiyor. E-postalarımı yüklemedim bile, işle ilgili şeylere acil cevap veremiyorum. Bu bazen azarlanmaya neden oluyor. Facebook veya mesajlaşma programlarını ise bilinçli olarak ben yüklemedim, mesajlaşmayı sevmiyorum; gerçi yer de yok.

Bu telefonu hala kullanıyor olma nedenim 3 günlük Iphone 5C'mi kapkaç ile çaldırmış olmam. Şimdiki telefonumdan sesli kitap uygulamamı sildim, hayata daha fazla zaman ayırıyorum, TEM'de trafikteki araçların plakasından kelime üretmece ile hayata ayırdığım zamanın keyfini çıkarıyorum. Kitap okuyamıyorum, çünkü tutuyor. Ancak dinleyebiliyorum.

Artık geri dönülemez bir bağımlılığımız olduğunu düşünüyorum, hepimizin emziği oldu. Dokunmazsak titreme geliyor, elimize alınca yatışıyoruz.

Ben şarjı uzun giden akılsız bir telefonageçtim (aslında Nokia, whatsapp da var, akıllı demek istemiyorum bu telefona). ŞArjı 3-4 gün gidiyor. İnternette vakitkaybetmiyorum. Yoldabakıyordum, yolda kitap bulmacavs yapıyorum artık.


Telefonun akıllığı arttıkça, verdiği stres de artıyor.

ben de bi' ara böyle düşünüyordum ama sonra bir e-kitap okuyucu aldım, akıllı telefon hayatımdan çıkmış oldu otomatikman. ben de anlamadım bu çıkış sürecini. önceden en yenisini almalıyım, en yenisi bende olmalı krizleri geçiren ben, şu sıralar piyasayı bile takip etmez oldum. telefonu arayan soran birisi varsa, mesaj atan varsa elime alır oldum. arada bir de kamerasını kullanmak için.

daha iyi olur gibi öyle bir şey yaparcan bence de. Benzer stresi, zaman kaybını yaşayacağım endişesiyle akıllı telefona geçmeyenlerdenim ben, mutluyum böyle, bu durumun kazancı benim için kaybından çok daha fazla, elimin altında zaten bilgisayar olması yeterli oluyor işlerim için. Umut Sarıkaya'nın da güzel bir hikayesi vardır bu konuda o da dem vurur bir nebze de meşrulaştırır "bu yol aplikasyonu iyiliğini baban yapmaz bu hayatta" diyerekten. Ortalama 7-10 gün şarjı giden basit bir telefon işimi görüyor, hele bazı zamanlar telefonu evde unutup çıktığım oluyor daha da bir rahat hissediyorum kendimi.

@yirmi santim
Bence geri dönülmez değil nu bağımlılık bilgisayar açıkken sürekli facebookta fink atan ben. Radikal bir kararla facebook,twitter ve linkedin hesabımı kapattım. Artık hiç mi hiç aramıyorum. Bence isteyince kurtulabiliyoruz.
Akıllı telefonu faydalı olarak kullanabiliriz istersek ama çoğumuzda bu irade yok. Ben de dahil

ben işim gereği akıllı telefon kullanıyorum. eğer akıllı telefonu hayatımdan çıkarırsam yanımda bi laptop ve 3g modülü taşımam gerekir. ancak şunu da görüyorum, telefonu açıp sabahtan akşama kadar candy crush oynayan ve 100 metrede bir check in yapan tipler de var. sırf oyuncak onun için. olmasa bişey kaybetmez yani. benim telefonda hiç oyun yoktur. foursquare, facebook, twitter tarzı programlar da yoktur. bi takım hesaplamalar için bazı özel uygulamalar var. onları kullanırım. döküman okurum. not alırım. internete çıkarım. mail alır ve gönderirim. bir de aramam gereken insanları ararım. bu profilde bir kullanım için gerekli oluyor akıllı telefon.

demek istediğim size gerekmiyorsa pekala bırakabilirsiniz. gerekiyorsa da kasmayın. en azından benim için zaman kaybı değil tam tersine saatlerce tasarruf sağlıyor.

ben cok özelligini kullaniyorum.

-almanyada yasiyorum ve burada hala her yeri bilmiyorum. mesela adresi giriyorum haritada sonra oraya yürüme rotasini cikarip baka baka buluyorum hayatta bulamayacagim yerleri.
-deutsche bahn uygulamasi ile gidecegim istasyona hangi trenlerle hangi aktarmalari hangi saatlerde yapacagima bakiyorum.
-sözlük var bilmedigim kelimelere yolda olsam bile bakabiliyorum.
-alisveriste mesela bir sey begendim, amazon uygulamasina barkodu okutuyorum amazonda ayni ürün ne kadar onu görüp hemen o anda amazondan alabiliyorum.
-parali ve cok güvenilir bir hava durumu uygulamasi aldim. hava durumuna evdeyken bakip ona göre giyiniyorum. (burada hava ayni gün sabah 8 derece, öglen 25 derece aksam 16 derece olabiliyor. abartmiyorum)
-gelbe seiten (sari sayfalar) diye bir uygulama var yakindaki iste ne ararsan telefon no adres ile bulabiliyorum. en son ayakkabi tamircisi buldum yakinda.

tekel bayii, market?

Genel olarak; rakı, bira gibi sarf malzemesi şeklinde olanları marketten; viski, tekila gibileri de duty free'den.

yurtdisina ciktikca stok yapiyorum.

kanki yurtdışı haricinde almıyorum türkiyede çok pahalı çünkü.

jagermeister sevdiğim bi içki arada bi tadına bakmak hoşuma gidiyor yurtdışına çıkan birine aldırıyorum ya da kendim çıkarsam alıyorum

benim oturduğum ilçede, içkilerin çeşitli olduğu tek yer tek büyük market kipa. kipa'dan alıyorum, alacak olursam.

mazotu rustan alırım.

en yakın tekel bayiden.

tekel ya da çağdaş marketten

internet kafeci ibrahim abinin dükkanın altında sahte içki deposu var, ondan alıyorum

babam her hafta kıbrıs-ankara yapıyor. ona aldırıyorum, genelde satıyorum alkolle pek aram olmadığı için.

Yakınlarımda Migros ve Real var, oralardan.

bikaç tane var ortama göre değişiyor
stupid girls ü severim
just like a pill severim
blow me severim

çok dinlemem kendisini. so what ve just give me a reason'ı severim.

stupid girls

don't let me get me
last to know
get this party started
most girls

(bkz: Family Portrait)

Just give me a Reason
So what
raise your glass

Try

çok güzel bir seçim, pink efsanedir benim için. üstte yazılanlara ek olarak "family portrait" ve "u and ur hand" de eklenmeli bence.

edit: family portrait yazılmış zaten, ama iki kere eklenebilir, sözleri iyidir :)

yuuuh please don't leave me yazan olmamis :s:s

please don't leave me
u+ur hands

who knew

blow me

please don't leave me

walk away

www.youtube.com

Just like a pill ve stupid girls arasında kararsızdım. Sonra düşündüm bir 10 saniye, karar verdim. Pink'in söylediği en sevdiğim şarkı Pink'in değil; 4 Non Blondes'un What's Up'ının Pink cover'ı.
www.youtube.com

d vitamini takviyesi.

Nick-duyuru uyumsuzluğu :) yediklerinizi bir gözden geçirmeniz iyi olabilir, pekmez, ceviz, kestane balı vs. vücut direncini artıran yiyecekler.

Doğup büyüdüğünüz yerlerin mevsimsel durumunun da önemi var tabii. Kalkıp Adana'dan Erzurum'a geldiyseniz alışmak biraz uzun sürecektir, acele etmemek gerekir.

Ruslar vodka kullanıyordu. Bide termal içlik.

ben de aynı senin gibiydim, sürekli kalın giyinir soğuktan korunmaya çalışırdım. kendimi hep sıcak tutma çabasındaydım çünkü, bu yüzden en ufak soğuklarda hasta oluyordum, sonra kalın giyinmeyi bıraktım, çok sıcak yerlerde durmuyorum,

geçen gün kar yağışında mesela, içlik falan giymedim, o fırtınada 1 saat yürüdüm, kara girip çıkmaktan ayakkabımın içi ıslandı, çoraplarım sırılsıklam oldu, ama hasta falan olmadım, eskiden olsa 1 ay yatardım büyük ihtimalle.

Soğuk duş + 1.

Tipik bir duyuru insanı olarak spor yapmak çok işe yaradı bende. Önceleri kışın 7-8 kere hasta oluyordum; hepsi de ateşli, antibiyotikli idi. Ne zaman ki sporu düzenli hale getirdim, bağışıklığım önce-sonra reklamlarına çıkacak kadar güçlendi, hastalık sayım da azaldı. Bu sene bir kere hasta oldum, onda da ateşim çıkmadı (gerçi 5 gün süründürdü).

Hala donuyorum, tir tir titriyorum ama hasta etmiyor.

Bir de sevgikusunkanadinda + 1. Sıcak ilden soğuk illere taşınmışsanız alışmak çok zor oluyor. Ben yaklaşık 15 yıldır alışamadım mesela, memleketin soğuğuna sövüp duruyorum :)

Açıkçası olmuyor. Çünkü karakter ve kişilik olarak oturmamış insanlar anonimlikten faydalanarak tabiri caizse yazıp çiziyorlar. Sen cevap vermeyince giderler :)

Burada düzgün insanlar da var. Sohbetleri hoş yada gerçekten yardımcı olabilen insanlar. İşte o yüzden burayı her gün takip ediyorum.

eskiden oluyordu bana, 12 yaşımdan beri bu ortamlarda sürttüğüm için çok karşılaştım. hiçbir şey demiyorlarsa ergen diyorlardı. sonra alıştım ama. normalde çok uslu bi tiptim geçen sözlükte mesajla birine küfrettim falan kasfhnjk. gelişine vuruyorum artık bi şey diyen olursa da ya iplemiyorum ya kavga ediyorum.

@Northern Mariner

ya şöyle, kesinlikle düzgün insanlar var. ben ise dediğim gibi insanların içindeki şiddetten, sataşma dürtüsünden korkuyorum. çok duyarlıyım bu konuda. bir insanda şiddet hisseder hissetmez geriliyorum. o gerginliği çekmek istemiyorum üzerime. aksi gibi insanlarda da bu git gide artıyor gibi hissediyorum.

Hayır, veririz cevabını nedir ki?

Ancak kişisel bilgilerimi ortaya dökmemeye, hakkımda gereğinden fazla veri vermemeye dikkat ediyorum. Tutup hayatımın herhangi bir mahrem alanını, ilişkimi, ailemi vs elin adamının ağzına sakız etmem elbette.

oluyor :/ bunlar hep ezilmişlik, bastırılmış, pasif agrasyon.

@çaykovski

Dediğim gibi önemseme, cevap yazınca habire yazma isteği geliyor ve tartışma büyüyor. Her yerde sataşma ve şiddet prim yapıyor ülkemizde. Trafikte, sokakta, markette kasa sırasında bile böyle insanlarla karşılaşman muhtemel.

Haters gonna hate. Çok var bunlardan, adama "şu konu hakkında fikirlerinizi bekliyorum" diyorsun, bambaşka yerden eleştirmeye çalışıyorlar. Ben alıştım.

Beni kızdırıp canımı sıkan şey de genellikle ben (saçma veya değil, saçmaysa cevap vermezsin olur biter) x hakkında soru sorarken bana "x olmaz, y olsa neyse, yanlış, çogayıp, püh kahretmesin, böbrekleri gasteye sar, inanak mı panpa" türünden yaklaşım sergileyen, sanki y hakkında fikrini sormuşum gibi bana akıl vermeye çalışan kılçıklar. Onlara fitil oluyorum.

Açtığım duyurudan ötürü veya bir duyuruya verdiğim cevaptan ötürü tepki gösterecekler hiç umrumda değil, çekinmiyorum.

Hiç endişelenmemiştim o konuda. Dalga geçen birkaç kişi olacaktır illa ki, o kadarı sorun olmaz da, linç edilsem üzülürdüm sanırım. Kavgalı başlıklara ya kendi düşüncemi/bilgimi yazıp çıkıyorum ya da girmiyorum bile. Israr ettiğim birkaç kere olmuştur. Yine de birkaç trollük müessesesi dışında, ortalık hiç fena değil buralarda.

Bir şey de itiraf edeyim mi: Bazen sen bir duyuru yazdığında ya da cevap verdiğinde, "Ben ne zaman bunu yazmışım" diyorum nick'lerin yakınlığından :)

@rygard

evet bu enerjiyi üstünüze çekip çekmeme üzerine sordum ama benim tanımını koyduğum mevzu hakkında ne düşündüğünüzü de sordum? yani cevap verebilirsiniz, ama danıştığım/merak ettiğim daha çok böyle bir kitle yok mu sizce de ? ya da insanların içinde artan bu tarz bir yarış. bana yazdıklarında ben de cevap veriyorum, fakat bu olmalarını değiştirmiyor.
ve de işte en çok ikinci paragraftaki olaya takılıyorum. kendin hakkında bir detay vermediğin halde, kişiliğin hakkında bir yafta analiz görüyorsun çoğu zaman. yani bu kanım tamamen takip ettiğim yazılarda gördüğüm, benim pek başıma gelmedi açıkçası. ama adam düzgün düzgün yazmış/sormuş x y z ilan edilmiş falan. mesela bir satış vardı. adamı şark kurnazından ilanın detaylarında belirttiği özelliklerine kadar tefeye koydular. hiçbir şahsi/özel vaziyeti söz konusu olmadığı halde. nasıl bir linç, hor görme dürtüsü şaşırdım kaldım açıkçası.

Burada sataşan yorum sahiplerinin dışarıda pısırık olduğunu düşünüyorum. Orada veremediği tepkiyi bilgisayar başına saklıyor, geliyor buraya kusuyor falan.. Tartışmayı da beceremiyor. Okuduğunu anlamıyor nefretten. Alakasız cevap veriyor, vs..

Açıkçası çok da ciddiye alınacak bir ortam değil. Ürkmen yersiz, salla bosver.

@mandalina kokusu işte ben de cevap verenin ne kadar kıymetlı / kıymetsiz bir kişilik olmasından önemsiz, içindeki o şiddetten ürküyorum. yani mesela aşırı dindar bir adamın, giyindiğin şey hakkında yorum yapmasını onun ideolojisinde olmadığın için konuşssun dursun en fazla bir sanane derim diye algılayabilirsin, ama onun bunun hakkında sesli bir şekilde yorum yapma arzusunda yatan şiddet ve nefretten canın sıkılır. onun gibi bir şey.

olmuyor. sikimde değil çünkü o tipler.

Zaten toplasan 7-8 duyuru açmışımdır herhalde (hep mobil olduğumdan bakamıyorum istatistiklere). Ona rağmen her duyuruya gelip tip tip cevap veren biri vardı. Cevap vermesem de nickini öğrendim. Sonradan açtığı duyurularla 100 kilo, odasından dışarı çıkmaya korkan, kimseyle iletişim kuramadığından yakınan, sokakta gördüğü bi kız için yaa sizce peşinden gitse miydim' diye soran bir tip çıktı. Hepsi öyle emin ol.

Dediğin çekinmeyi ben de yaşıyorum bazen duyurularda. Cevaplarda daha rahatım, istediğimi yazıyorum. Ama duyuru açacaksam mümkün olduğunca azalta azalta yazmaya çalışıyorum, millet bi yerine takılıp asıl soruyu takmayacak diye. Yalnızca dikkat çekmemek için yapıyorum. Ama takılmamak lazım aslında. Kendi ezikliklerini senden çıkarıyorlar sadece. Sen bildiğini oku, hiç takma bile.

Yalniz çok hoş tespit ve çok iyi ifade etmissin. Ellerine saglik demeden gecemiycem :)

E var elbette, hatta daha tehlikelileri de var. Son 10 yıldır haftada 3 ila 4 ölüm tehdidi alırım ben misal, e daha ölmedim. Bu tip durumlarda da daha gri alanlara geçerek mücadele ediyorum. Kişisel verilere ulaşıyorum, araştırma yapıyorum, kimlik deşifre ediyorum, kişinin gerçek hayatına dokunabiliyorum ve bunu yaparken motivasyonum olan adalet duygusu da beni mutlu ediyor.

Yani bir bakıma senin rahatsız olduğun o şiddeti, motivasyonumlka meşrulaştırarak karşıdakine uyguluyorum.

Öncelikle internet biraz öyle bir yer. Doğuşunda da böyleydi, gelişirken de böyleydi, sonucunda da çok farklı olmadı. Ki anonimliğin getirdiği özgürlüğü ucu bana dokunsa bile korumak adına hayli bedel öderim ben. Bir takım güvenlik önlemlerini aldığın takdirde herhangi bir insan yapımı yasanın işlemediği alanda rahatlıkla varolabilmeyi ben seviyorum genel olarak.

Benim önemli motivasyonlarımdan biri de, nefret edenimde yarattığım öfke aslında. Hemen her yazdığım entryden sonra yarım sayfa küfür geliyor ama karşıdaki faşist güruh ne online ne de gerçek hayattaki hareketlerim üzerinde etki edemiyor misal.

Tüm bu örneklerin getirdiği pozitif duygular, beraberinde gelen negatiflerden hayli üstün durumda. İnterneti içerdiği pislikle seviyorum ben. Hani kötü bir koku gelir burnuna, rahatsız eder ama aynı zamanda koklamadan da duramazsın, rahatsız ettiği ve edeceğini bildiğin halde kendi isteğinle onu koklamaya devam edersin, öyle biraz.

Trolsüz, faşistsiz, itsiz, serserisiz elit ve temiz bir internet istemiyorum ben. Kaotik olandan ve baş edebildiğim pislikten rahatsız değilim.

Olmuyor. Zaten kimin ne diyeceği, nasıl sataşacağı belli, keyfimi bozmuyorum.

hiç tanımadığın insanlar benle dalga geçecek ya da sataşacak diye niye endişeleneyim ki? elinden geldiğince cevap verenlere teşekkür ederim dalga geçenleri de duruma göre ya takmam ya da hakettiği gibi konuşurum. takma.

Bende de oluyor. Ne kadar güzel ifade edersem edeyim kendimi, eleştirel ve çok bilmiş bi edayla takılıyor insanlar ana fikrin kıytırık bi köşesine.
Çok açıklamaya gerek yok çünkü siz zaten mükemmel anlatmışsınız durumu. Teşekkürler:)

@rygard

şimdi çok daha yakınlık kurdum, empati yapıp anlayabiliyorum bahsettiğinizi :)
yok ben de tertemiz bir ortamdan bahsetmiyorum zaten, trollerin içerisinde nice sui generis, ne yaptığını farkında olan insanlar var. sözlükte bile en çok takip ettiğim iki kişi troll listelerinin başını çekenlerden. protest bir tavırları oluyor, dikkatimi de çekiyor. fakat troll olmayıp da bu yarış hissiyatıyla hareket edip beni hayretlere sokan insanlar var gerçekten. mesela o ilan duyurusunda adamın üzerine gidenleri hiç unutmuyorum. epik bir olaydı yani. hiçbir şey yok, adam kendini böyle böyle düşündüm ve böyle bir fiyat koydum kimseyi kazıklama gibi bir derdim yok diyip açıklıyor. fakat ısrarla adamın ilan detaylarıyla dalga geçiliyor, yarısı aptal muamelesi yapıyor yarısı şark kurnazı diye saldırmaya devam ediyor falan. artık aklıma yemin ediyorum bu sahne geldi :D www.youtube.com



overall comment:
yav bir de anlatamıyorum ya da okunmuyor galiba. birinin benimle/onunla neden dalga geçiyor olmasından, kötü bir şey yazmasından, yazdığı şeye takıyor olmaktan, içeriğini dikkate almaktan, kişinin ne kadar önemli olup olmadığından bahsetmiyorum. ŞİDDET VE NEFRET CÜRRETTİNDEN, YARIŞ HİSSİYATINDAN BAHSEDİYORUM. dört reply'de belirttim bunu, tekrar açıklamayayım diye büyük puntoylan yazıyorum, sevgiler :)

Bir de aklıma geldi söylemeden edemiycem. Biri daha var. Neredeyse her duyuruda görüyorum. Birine bile mi adam gibi cevap vermez bi insan ya? Her duyuruda ayrı saçmalıyor. Okudukça, duyuru sahiplerinden çok ben sinir oluyordum belki. Dayanamıyorum resmen o tiplere. Ve tam senin tarifine uyuyor. Dalga geçme değil gibi ama, böyle alakasız alakasız cevaplar. Benim duyurum olmadığı için bir şey de diyemiyordum.
Ama geçen gün biri (duyuru sahibiydi) en sonunda 'bi siktir git ya' dedi. Içimin yağladı eridi resmen. Ay sonunda biri bir şey dedi yaşasın' dedim. Daha çok kişi bunlara bi siktir git dese, belki azalırlar.

hiç acımam hemen silerim pislik yaparlarsa. eskiden böyle değildi burası, sonra bozdu.

Ozlen_06'yı diyorsun. Nick'i hatırlatayım diye geldim, devamını bilmiyorum.

eyvallah ayca abla gecenki karaokeye gelemedim yaee

Aaa, Princess Bride'ı izlememiştim. Onu izleyeyim.

Film bulunmuş ama daha sonrası için yazayım, Little Manhattan.

Barfi'yi çok beğendim ben. İçi ısıtıcı deyince ilk aklıma gelen film diyebilirim.

polonya ve italya arasında italya derim ben. ben de başvurdum seneye olursa almanya yolcusuyum da benim seçme şansım yok eğitim dili almanca olduğu için

İyi günler :)
Hangi bölüm olduğunu yazsaydınız daha iyi yardımcı olabilirdim.
Ama İtalya Polonya'ya göre daha iyidir bence.

İtalya!

Müzik bölümü öğrencisiyim. Size sormak istediğim işin eğitim yönü değil tabi, çünkü o bölümden bölüme değişiyor biliyorum. :) Ve evet İtalya tabii ki daha tercih edilesi bir ülke ama maddi açıdan orada sıkıntı çekmektense Polonya'da daha rahat bir yaşam sürmek daha mantıklı olmaz mı arkadaşlar?

Polonya

Bence italya ahım şahım bir ülke değil. Polonya diyorum. Ya da almanya. Macaristan bile olur.

polonya veya ispanya.

varşovada erasmusum. kafana takılanı sorabilirsin

İspanya'da yedi aya yakın kaldım (Erasmus değildi) ama dönerken dövüne dövüne ağladım. Şimdi çağırsalar eve uğramadan giderim. Kaçırılacak yer değil (şehrine de bağlı gerçi)

CET Central European Time (Merkezi Avrupa - Orta Avrupa Saati), EET Eastern European Time (Doğu Avrupa Saati).
Türkiye Saati ile akşam 6'daymış. Bugünse, yarım saat sonra.

Dumanı sıkıntı yapabilir mi hen içerden hem dışarıdan
sonuçta sigarayı ciğerleré çekiyorsun nefes verirken hem ağız hem burun dan çıkıyor o sigara dumanı ve burun kanalları göze yakın.

Sigaranın dumanı dışardan gözünü rahatsız edebilir ya da lensi

Duman gözüne kaçınca şeyolmasın diye demiş olabilirmi? Hani sıcak duman gözü bile yakıyo lensi eritir fln. Çok mu fantastik düşündüm ya.

Ya bilmiyorum. O kadar sordum aciklamiyor da artizlik yapiyor. İçtim ben de oh.

Tears of Devil, evet hocam çok fantastik olmuş. Lensin yapısı kolayca erimez öyle. Mangalmış yok cartmış durtmuş eritemez.

damdanakan, ilginç valla doktora bu tip soru yönelttiğinde genelde bilimsel açıklamayla cevap verirlerdi. çok yetersiz ne narsistçe olmuş ben senin doktorunum öyle diyorum demek. lens kullanıp sigara içen insan çok gördüm devam sen. ha bırak yine de fena olmaz ama bunun için bırakma :D

Normal bi göze dahi zararı var dumanın. Lens kullanan gözde ciddi kuruluk yapıyor hele sizinki özel bi lens. Bence zararı olduğu için. Artizlikten değil

Ya yok cidden insan gibi aciklayabilir. Bin defa da sordum. Because i said so ne ya? Dirençli bi tipmisim. Karsilarinda her dediklerine "he" demeyen birini görünce resmen ergenlesiyorlar.

Sana da bu ara ne garip doktorlar denk geldi. Doktor sigaraya karşıdır ve bir o kadar da uyuzdur; "Bir saat, bir saattir" diye düşünerek söylemiş olabilir. Ya da o lensi daha sonra başkalarında da kullanacaktır, kullan-at değildir; o yüzden pislenmesin istiyordur.

normalde yaratmaması lazım. sigara sarı nokta denen makula dejenerasyonuna sebep olan bir şey ama. belki sende onun da başlama ihtimali vardır.
Keratakonus için mutlaka lens takacaksın bu arada haberin olsun. sert lens değil yumuşak lens uyarsa şanslısın

buldum niye dediğini aslkdjhasd
göz muayenesi yakın bi muayene olduğu için üzerinden ve ağzından gelen sigara kokusu kendisini rahatsız etmesin diye demiş.. çünkü beklerken sigara içme demiş, sigarayı bırak dememiş ki :)

@impro: bana da öyle geldi :))

@aycovski: ha bak cidden, doktorun kendi lensi. Dediğin gibidir muhtemelen.

O değil adam floydian cikti, great gig in the sky dinliyordu ikinci muayenede. Su an o kadar kizamiyorum da :p

gardaş ben anlamam lensden ama bırak ya içme şu zıkkımı la.
genç adamsın, olum varya ciğerleri söküp adamın eline veriyolar la.
bırak içme bırak. korneaya bile zarar, hem sigara he şeyi ile zarar.

mal doktora denk gelmişsin, sorun yok.

Arkadasimin gozune sigara dumani kacmis icerken, gozunde bisey hissetmis aynaya bakmis. Gozunun siyah cercevesi hafif disa cikip bi nokta olusmus hala da var kizda belirgin bisey yok ama sigara dumani bazi gotlukler yapabiliyor

senin gibi içiyorum bende. mısırlıyla mısırlı olma.

Hiç içmedim ama Mısırlının tarifini deneyeceğim, hoşuma gitti.

English breakfast tea+ 3-4 kaşık süt

Ben içmiyorum da babam içiyor, o da senin gibi içiyor. Ama bence Mısırlının yöntemi de ilginçmiş, bi dene.

Sizin gibi iciyorum. Seker eklemem, varsa cubuk tarcin atarim.

Senin gibi iciyorum, icmeyi seviyorum

bi kez içtim onda da üstüne ekledim aynen, hoşuma gitti.

ofiste bi kişinin daha başına geldi. yalnız değilsin. ben hep mavi siyah gördüm :)

ben hep altın rengi ve beyaz görüyorum. ekranın kafasını gözünü oynattığımda beyaz kısım hafiften mavi oluyor, o kadar. açıyla ilgili o da yani. ben de mavi görmek istiyom :(

olayı bilmeyenler için verdiğiniz linkte 700 küsür entry var ve bunların birçoğu zaten sizin yaşadığınızı yaşadığından bahsetmiş.
yani evet, var.

ablam da sarı beyaz gördü, ben mavi siyah deyince buna nasıl mavi siyah diyorsun hayret bişeysin dedi. şimdi mavi siyah görüyor arada sarı beyaz. ben hep mavi siyah görüyorum.

bi öyle bi böyle görüyorum ben de.

Benim de önce beyaz sarı idi sonra değişti, şimdi tekrar ilk haline döndü.

www.youtube.com
Şurada İngilizce olarak açıklıyor. Pencere kenarı ve iyi aydınlanmış yerde oturan insanlar daha çok beyaz ve altın rengi görürken, yapay ışıklandırma ve gölgelikte siyah ve mavi göründüğünü başka bir örnek üzerinden anlatıyor.

Mavi ve siyah. Ps'de eyedropper ile rengi seçtikten sonra skaladan görebilirsiniz ya da renk kodunu gugıl ederek de kontrol edebilirsiniz.

Gündüz arkadaşım gönderdiğinde altın + beyaz görmüştüm, az önce sözlükte linke tıkladım, mavi siyahtı, link açık kalmış kapatacaktım ki bir baktım yine beyaz + altın..
hatta resimde okla gösterilip beyaz değil yazan ceket bildiğin beyaz şuan..

ek: bir başlık alttaki duyuruya ekleneni mavi siyah gördüm yine, linke bir daha baktım mavi ceket oklanmış beyaz değil yazıyor, çok sinir oldum şuan..

bir fotoğrafçı arkadaş, baktığınız ışıkla alakalı dedi. hani aydınlatmada kullanılan ampul sarı ya da beyaz ışık verir ya, gözünüz hangi ampulün ışığına uyarladıysa kendini, ona göre. sarı ışık varsa odada mavi duruyor, beyaz florasansa beyaz dora. test etmedim gerçi, beyaz dore gayet güzel bence :D mavi olmasın.

en temel içgüdülerden birini beslediğine göre, yani...

yok canım, ne alakası var. bunlar hep göz boyama, insanları seksle uyutuyorlar. aklı başında adam sevişmez.

tabii ki öyle. tatmin edemezsen mutlu olamaz, hep eksik hissedersin. daha ihtiyaçların ilk basamağında, gideremedikçe üst basamaklara geçemezsin.

Çok büyük bir ihtiyaç değil bence. İzlenilen, okunulan şeyler ile besleniyor, büyütülüyor. Güzel bir evlilik içerisinde eğlence gibi geliyor bana ihtiyaçtan ziyade.

"İşemek gibi, tuttuğunla, canın nerede çekerse" noktasına gelmiş değilim ama tabii ki ihtiyaç. Doyurmayınca rahatlayaman; önce kıvrım kıvrım kıvrandırır, Saldıray Abi gibi "Üzerindekileri çıkar, dediğin anlaşılmıyor" noktasına getirir. Peşinden de çok fena sinire keser insan; anlayış ve mantığı bloklar. Gözünün feri gider valla. Kediyi bile kendine gelsin diye kısırlaştırıyoruz, kısırlaştırmadığında poposuna iki şaplak atınca ayarları kendine geliyor. İlla başka bir kişi ile giderilecek diye bir kaide yok tabii, giderilsin de.

Tabii ki ihtiyaç giderildikten sonra gerisi eğlence veya ritüel artık. Hangi anlamı verirsen o.

Zaten o ihtiyacını doyuramadığı için bir ton tacizci, tecavüzcü ortalıkta değil mi? Daha doğrusu ortalıkta olma nedenlerinden biri de bu değil mi?

Aseksüellik bunların dışındadır.

bence değil. zevk için yapılan bir şey.

ihtiyaç kesinlikle
ihtiyaci karsiladiktan sonra zevk işi

Bence ihtiyac. Uzun sure bu ihtiyacini gideremeyenlerin halini goruyoruz.

hayır gerekli değil bana göre benim için hiç bir şey ifade etmiyor.Ama tabi alışmış olan biri için gerekli.İnsanların biraz yetişme tarzına bağlı

"sence"si yok ki bunun;

convene.com

Aa yok canım daha neler. Neresi ihtiyaç, düpedüz itlik serserilik.

yemek içmek gibi birşey hatta daha da ötesi.
yemek yemezzsen zayıflarsın falan ama bu ihtiyacı vücud kendisi gideriyor.
(bkz: kamyon devirmek)

ne olacaktı başka?

Kadinlar yuzunden cinsellikten sogudum. Artik benim icin seks bir ihtiyactan ote bir eziyete donustu.

İmkanim olsa escinsel olurdum. Onu da olamadim. Dolayisiyla aseksuel olmaya karar verdim. Otuzbir dahi cekmiyorum.

neferkitty +1

duygusal anlamda bir şey hissetmiyorsam benim için hiç ihtiyaç falan değil. sevdiğim bi kadın yoksa, ömür boyu sevişmeden yaşayabilirim biraz zorlasam(nasırlar...)

ama sevdiğim kadına karşı da ekmekten yemekten daha fazla ihtiyacım oluyor o durumda. sanırım doğal bi denge var bu şekilde.

kısacası, bence sadece çocuk doğurmak istediğin kişi ve zamanda seks bir ihtiyaç. gerisi dejavu.

insanın yaşam enerjisini de yükselten, hayat damarlarından biridir bence. önemli, ihtiyaç olmaktan çok daha farklı.

boş zamanları değerlendirmek adına güzel bir aktivite diye düşünüyorum.

Moslow un ihtiyaclar hiyerarsisinde bile var, tabi ki ihtiyac, biz bosuna mi bi sevisse rahatlicak kanka geyiklerini donduruyoruz

Damdanakan +1

irdelemeye gerek yok. yüzeysellik iyidir.
cevap: evet.

ilk kutucuktaki kirli sarı yeşile kaçıyor ondan daha açık renk görüyorum ben.
diğer tarfaları da gri-buz mavisi karışımı.

Saks (Parliament) mavisi ve siyah.

aychovsky +1 siyah ve parliament mavisi.
ışık yansımasından ve fotonun kalitesizliğinden renkler saçma hal almış.

koyu sarı ve mavi

SİYAH-BEYAZ

şu linke tıklayıp tüm resimlere bakıp başa dönün artık mavi siyah görüyorum:

www.buzzfeed.com

Ilk başta sarı beyaz gördüm, neferkitty'nin verdiği linke baktıktan sonra mavi siyah görmeye başladım. Çok ilginç lan :) .

naparsam yapayım mavi-siyah görmeyi başaramadım.

Altın rengi ile kirli beyaz. Mobilden giriyorum. Bilgisayar ekranında belki farklı olabilir.

allah allah noldu ya şimdi sarı beyaz gördüm, bidaha açınca mavi siyah gördüm. gözüme bişey mi yapıyosunuz lan!?

net mavi ve siyah.
bu elbisede sarı ve beyaz gören var, yuh arttıkkk!

Mavi siyah aga iste.

naparsam yapayım beyaz ve sarı haricinde göremiyorum.

edit: ekrandan ekrana fark ediyor demişsiniz ya, aynı ekrandan evdeki herkese gösterdim, herkes mavi siyah gördü. ben beyaz sarı. o yüzden sabah sabah sinir oldum kendime :D

fotoğrafı her açtığınızda rengi değişiyor, mesela iphone da beyaz sarı gördüğüm şey, whatsapptan atıp, samsungda baktığımda kahverengi,lila oldu.

mavi ve kahverengi değil mi?

naparsam yapayım hardal rengi - açık mavi gördüm. nası beyaz görüyonuz lan?

Şöyle bir şey buldum.
Ekranın kontrast ve parlaklık ayarına göre değişiyormuş.
twitter.com

Photoshop'ta renk seç özelliği ile incelediğim zaman, gerçekte şu renklerden oluştuğu anlaşılan elbise.

i.imgur.com

aychovsky, daha önce saks mavisi siyah demişsin ya hani, verdigin linkte en soldakini hangi renk görüyorsun? En sagdaki bence de siyah ama en soldaki siyah değil hâlâ.

yahu hiç farklı ışıklarda farklı renk gözüken kıyafetiniz olmadı mı?
ekranın parlaklığına göre rengi değişiyor işte.
amma olay yaptınız.

abicim bunun kontrastla, gammayla, monitörle, ne bileyim ışıkta farklı gözükmeyle falan ilgisi yok. neyle ilgisi var onu da bilmiyorum.

başından beri mavi siyah görüyorum. ne yaptıysam beyaz ve altın yapamadım. fotoşokta açıp her türlü renk oynamasını yaptım, yine beyaz ve altın olmadı. zaten beyaz ve altın görenler aychovsky'nin verdiği linkteki gibi (twitter.com) öyle mavi siyahın brightness'ı açılmışı gibi bir renk değil, bildiğin bembeyaz bir elbise ve ışıl ışıl altın gibi parlayan sarı görüyor. parlaklık, kontrast, gamma falan değil olay.

eşime yolladım (öğretmen kendisi), beyaz ve altın dedi direkt. konuyu da anlatmadım. başkalarına sor dedim, öğrencielre sormuş, hepsi mavi siyah görmüşler, aynı telefon ekranından.

troll işi. garip bir kahve ile mavi. ama mavi de mora çalan bir mavi gibi ama ışıktan da olabilir.

ekranla cidden ilgisi var mı acaba? ben sadece beyaz ve altın rengi görüyorum.

oraya da siteden lacivert ve siyah bi elbise koymuslar da bi elbisenin farklı renkleri olamaz mı sanki?

ekrandaki ışık ve bizim gözlerimizin çalışmasıyla alakalıymış.

vine.co

muhabbet buraya bile düşmüş:)
twitter.com
twitter.com

eksisozluk.com

Negatif renkli foto değil mi bu ya bilemedim kahve Li hali daha iyi

Lan şimdi baktım mavili olmuş foto

Nasıl ya?

gözümüz ve beynimiz, ışıktan ve çevre faktörlerinden çok kolay etkilenip yanlış varsayımlarda bulunabiliyor. özellikle karşılaştırmalı durumlarda.

farklı bir açıdan ya da farklı bir ışık altında da görsek farklı fikirler de çıkabilir ama benim şu anki tahminim açık mavi-bej/kahve arası bişey olduğu.

mesela bu aşağıdaki grafikte üstteki şekil ile alttaki şeklin düz yüzeyleri aynı renkte. ama farklı olarak algılıyoruz istemsiz. birleşim yerine parmağınızı koyarak gözünüze bu durumu ıspatlayabilirsiniz:
static5.businessinsider.com

kirli sarı ile- grimtrak buz mavisi görüyorum ben

Doğrudan Parliament mavisi ve siyah görüyorum. Işıktan dolayı tonu farklı olabilir. Trollük değil. Başka bir renk mi bilmiyorum. Ekranı evirdim ve çevirdim. Herhangi bir açıdan altın rengi ve beyaz görmüyorum. Gölgede kaldığı için aslı kahverengi ve daha açık bir mavi olabilir.

Altın ve beyaz renkleri

www.buzzfeed.com

OHA !!

freyanın verdiği linki tıklayın ve resimlere aşapı doğru bakın sonra tekrar yukarı çıkın başta sarı-beyazımsı renkte görürken MAVİ SİYAH GÖRÜYORUM ARTIK

Sorudaki linkteki görseli yandaki siyah alana doğru sürükleyin, siyah mavi olduğunu göreceksiniz. Özellikle mobilde beyaz görünüyor da normal ekranda daha düzgün.

@neferkitty, çünkü aşağı indikçe hep koyu renkli objelere odaklanıyorsun; yazı siyah renkte, resimler hep koyu renkte, bir tanesi direkt siyah arka plan. dolayısıyla gözdeki çubuk fotoreseptörleri uyarılıyor. dolayısıyla tekrar yukarı scroll yaptığında hala çubuklar aktif olduğundan daha koyu olarak görmeye başlıyorsun resmi.

ama kafanı çavirip daha açık renkli cisimlere bakıp tekrar geri döndüğünde bu sefer yine daha açık görmeye başlayacaksın. ya da koyu gördüğün halde bakmaya devam et, çubuklar yavaş yavaş devreden çıkarken rengi de sanki daha bir açılıyormuş gibi hissedebilirsin. beyin ve göz çok ilginç şeyler :)

Hayatımda böyle saçma şey görmedim, mavi siyah işte yahu, %75 gold beyaz görüyormuş yuh diyorum.

neresi mavi la bunun. bildiğin sarı beyaz.

Mavi siyah. Net.

hardal rengi - açık mavi

mavi-siyah görüyorum.

ya herkes o kısmı siyah mı görüyor mavi hariç diğer kısmı kahverengi gören tek ben miyim?

Photoshop'ta renk seç özelliği ile incelediğim zaman, gerçekte şu renklerden oluştuğu anlaşılan elbise.

i.imgur.com

GOLD beyaz iyiydi



Aslında siyah beyaz olsa daha iyi olur

Neyse diyorum


Beyaz ulan!

Kalktıktan sonra, 10 dakika içinde rüyaları yazmanın ve rüya günlüğü tutmanın zamanla rüyaların hatırlamayı sağladığını söylerler.

Yatmadan 3-4 saat önce b vitamini komple set alıyorum (apikobal) maşallah projektör gibi oluyorum. Büyük ihtimalle etken bir maddeden ama bilemiyorum.

p.s: sıklıkla rüya gören birisiyim gece uykusunda farkında olmadan lucid dream gibi olaylarımda oluyor ama bu ilacı alınca sanki daha net oluyor rüyalar boş geçmiyorum.