kafana göre takıl.

bence sen eleştiri almıyorsun, insanların seni eleştirmelerine izin veriyorsun.

kimsenin fikrine uymak zorunda değilsin.

çünkü yeniyılda eğlenmezsen mutsuz olmayacağını düşünüyorlar.

Yeni yıla bir grupla ya da en azından aileden birileriyle falan girmek adet olmuş işte.
Ben de bu sene yalnız, evde oturarak girmeyi planlıyordum. Öyle istiyorum çünkü, o gece böyle çıkıp dağıtıp, sırf yalnız olmayayım diye idareten çok da sevmediğim birileriyle birlikte olup ertesi gün de kafa hala bi milyon kalkmak istemiyordum. Lakin aşırı ısrar sonucu bir gruba eklenmek durumunda kaldım. Yine de içmemeyi planlıyorum.

30 yıllık hayatımda ailemle geçirdiklerimi saymazsak neredeyse hepsini yalnız geçirdim... çok zevkli.. ntv ve bazı kanallarda kaliteli müzik olabiliyor. Gayet mantıklı bir iş.. 2006-2007 yılbaşısını unutamam... radiohead

sizi seviyorum

olay yılbaşı değil aslında.

bence şöyle düşün, "yakın olduğum arkadaşlarım ne yapacaklar? daha sonra ortamda bu muhabbetin goygoyu dönerse 'keşke gitseymişim be' der miyim acaba"

sorunun cevabı burada saklı bence.
yılbaşı diye takılma olaya yani

Herhalde yeniyıla fazlaca bir anlam yüklüyorlar. Zamanında gittiğim bir yerde Cumartesi akşamı evde oturmak tabu gibi bir şeydi, millet çok kınıyordu evde oturanı. Sırf mahalle baskısı olmasın diye kendi kendime zorla bir yerlere gittiğim oluyordu. Bizde de yılbaşı biraz tabu gibi. Oysa o kadar büyük bir olayının da olduğunu düşünmüyorum.

aynı durumdayım, alkol ağzıma almam. evimde aromalı latte içip anime izlicem kime ne yav.

yalnız olmamak güzel <3

bunu diyen tipler git bir plana eklen diyeceklerine neden sizi de kendi planlarına davet etmiyorlar? böyle samimiyetsiz tiplerin ne dediğini umursamayın bence.

vakit varsa bakıyorum ben genelde.

Vakit varsa bakıyorum + 1

hayır.

Hayır.

ben de çoğunlukla ilk sayfaya bakıyorum sadece. diğer duyurular güncelliğini kaybetmiş gibi geliyor nedense.

"son cevaplananlar" ve "bildirimler" kısmına bakıyorum bir de ek olarak.

neden sonrakini tıklayıp okumaya devam etmiyorsunuz?

vaktim bolsa bir önce bıraktığım yere kadar geri gidiyorum.

okuyorum

scroll yaptıkça yüklenme fikrine değinen olmamış?

Vakti oldukça okuyan bir insan olarak değineyim. Açıkçası tıklamayı tercih ediyorum, bir sayfa açılıp uzayıp gittikçe sayfada kayboluyorum. İçeriğin kalabalıklığı rahatsız ediyor. Ama bunun da bir seçenek olması fikrine karşı değilim.

saate göre değişiyor. sabah uyandıysam geceye bakmıyorum, ilişkili dedikodulu şeyler toplu olunca iç bayıyor. akşam ise genelde sabah 8den itibaren bakıyorum.

bazen okuyorum iki ve üçü. nadiren de rastgele basıyorum 7, 8 rakamlarının olduğu yere hangisi gelirse o sayfayı okuyorum.

hayir.

sadece son cevaplananlar kısmına bakıyorum

ben sondaj yapıyorum arada. rastgele 9a falan bile baktığım oluyor.

sabah gelince dün akşamdan beri ne olmuş diye bir kez bakıyorum.

genelde tarıyorum, ilgilimi çeken bir şey var mı diye bakıyorum.

son cevaplananlar-bildirimler-ilk sayfa. bazen ekstra gönül işlerine bakıyorum sadece. dediğin şekilde olsa ben de zamanım oldukça bakabilirdim.

Bu soru da 2. Sayfaya düşünce cevaplanma sayısı azaldı. Bu da cevap niteliğinde :)

bugün değil de cevapla sayfasında son bıraktığım yere kadar gidiyorum.
vaktim varsa bazen en son sayfadan başlayıp geriye doğru baktığım da oluyor. bir keresinde aylar öncesi sorulmuş bir soruyu cevaplamıştım :p

değişiyor. bazen bıraktığım yere kadar bakıyorum. bazen sadece ana sayfada takılıyorum. bazen cevapla'ya gidip oraya bakınıyorum.
bence sayfa no olması iyi.

evet. bu konuyu 3. sayfada buldum mesela. bazen 8e kadar gittiğim de oluyor

Daha önce kaldığımı hatırladığım yere kadar göz gezdiririm, dikkatimi çeken bir şey olursa yanıtlarım. Canım istemiyorsa hiç bakmam ama.

sevgilimle 3,5 yıl gibi beraber yaşadık 5 aydır da evliyiz.
ayda bir iki kere dışarıda kalırdı sevgiliyken, evlenince de yine öyle devam ediyor gibiydi.
şimdi biraz rahatsız ondan kalamıyor da, iyileşince yine ayda bir ya da iki ayda bir gibi kalsa sıkıntı olmaz.

kadınım.
ama tabii kaldığı yeri arkadaşlarını filan biliyorum.

kızarım. ne olursa olsun gece evine dönmeli insan, sabaha kadar eğlensin ama sabah evine dönsün yani. İstisnalar olur elbette.

Not: Erkek.

haftada bir dışarıda kalınmaz.

tabiki kalamaz. (kadın)

4 yıldır evliyiz iş dışında eşim bir kere dışarıda kalmadı. hatta iş için bir geceden fazla kalacağı zamanlar beni de yanında götürdü :) ben de kalmam. kadınım.

4 yıl beraber yaşadık 2 aydır evliyiz. çok özel durumlarda kalabilir ders çalışmak için iş şimdi iş için yada uzaktan bi arkadşı gelmiştir hep beraber toplanmışlardır vs. bu da yılda 2-3 kez olur. diğer türlü kızarım gerek yok dışarda kalmasına. altında başka şey ararım.
kadınım.

Cidden çok ilginç kafalar ya.

Güven sağlandıysa elbette kalır, göbek bağımız bir mi kesildi? Tüm dünyasının merkezinde ben mi olmak zorundayım?
Kadın kişisiyim.

kalır. kalıyoruz. haftada bir olmasa da ayda bir iki kez. evinde kaldığı kişiyi tanıyorsan ve aranızda güven varsa sorun olmuyor. arada bir olduğunda iki tarafa da iyi geliyor hatta. yakın arkadaşla sabahlamak güzel bir histir, evlendin diye neden bu zevkten mahrum kalasın ki? amelesi misiniz ayrıca bunlar nasıl yorumlar ya of.

bi de kelepçeleyin kendinize de tam olsun :)

Evlilik sözlü, yazılı ve sözsüz -yazısız da olsa (zımnen mi diyor avukatlar) karşılıklı mutabakatın yapıldığı bir kurumdur. Bu dediğiniz sözsüz -yazısız kurallardan, dolayısıyla her evliliğin kendi dinamiğinde gelişen şeyler. İş haricinde biz birbirimizin farklı evlerde birbirimiz olamadan kalmasını istemeyiz. Bu konuyu hiç konuşmadık, ama bunun kural olduğundan adım gibi eminim. Kadınım.

Biraz içeriğe bağlı. Örneğin, bir arkadaşım RPG delisi, haftada bir masaüstü oyunlar için sabahlıyorlar ve adamın en büyük tutkusu bu. Ya da başka bir arkadaşım astronomi manyağı, iki haftada bir oraya buraya gözlemlemeye gidiyorlar, fotoğraflarına bakarken gözlerinde kocaman parıltı görünüyor astronomi tutkusunu belli eden. Böyle bir şeyse, hiç dert bile etmem. Adam tabii ki tutkusunu yaşayacak, ben onun hayatına engelleyeyim diye gelmedim ki. Böyle bir şey olsa her gün gitmesine bile bir şey düşünmem. Hatta her dönüşünde değişik bir şekille karşılaşırım.

Arada bir arkadaşlarla eğlenip stres atmada da sorun yok bence. Yapışık ikiz gibi gezmek zorunda değiliz. Çok bunaltıcı olur bu. Arada bir iki tarafın da kafa dinleyip birbirini özlemesi, ilişkinin nefes alması, insanların "Onunlayken mi daha mutluyum, onsuz mu" sorgulamasını yapması ve bunu düşündüğünde korkması iyidir, sağlıklıdır bence. Ama çok sıklaşırsa, evde hapismiş gibi volta atıp dışarıdan çok eğlenmiş dönerse veya kaputt'un dediği gibi kendi alışkanlığı değilse, yeni bir alışkanlıksa bunalıma girerim "Demek ki ilişkiyi tükettik veya benim yanımda artık eskisi kadar eğlenmiyor ki bu adam artık evde durmak istemiyor. Olmuşuz biz artık, hayır çıkmaz bu saatten sonra" diye. Kısa bir süre arpacı kumrusu gibi düşündükten sonra birtakım şeyleri tükettiğimize karar verirsem hiç soru-cevap, şüphe-doğrulama olayına girmeden bitiririm. Aynı şüphenin ilerleyen zamanlarda içimi kemirmesi ile uğraşamam, değeceğini düşünmem. Evliyken daha zor tabii böyle şeyler.

hepiniz kafayı yemişsiniz. eşinizin tapusunu mu aldınız arkdaşlar?
iki taraf da sorumluluğunu bildiği sürece olabilir bu tarz şeyler.

sevdiğim kadın çalışıyor. ben de çalışıyorum. bizim için harcarım ben o zamanı. o da aynısını yapar.

29/e/undercity.

@take a minute, Seksist bir yaklaşım var demedim ki ben, yani erkek/kadın da kalma vb ayırmadım. Süre ise duruma göre değişir bu kısmı @aychovsky ilk paragrafında gayet güzel açıklamış zaten.

kelepçe de takarım tapusunu da alırım hapis hayatı da yaşatırım bana ne kalamaz aşlkjh

Teklif dahi edilemez.

vardı öyle clubber bi kız arkadaşım, kalırdı haftada bir bi arkadaşında falan bi süre sonra dokunmaya başladı epey, paranoyak oluyorsun bi de. e düşününce alkol de varsa işin içinde insanın aklı haliyle kalıyor. bu devirde herkes herkesi siker öyle bi şey var aklım kalıyordu hep. büyük ihtimal kız hiç bişey yaşamadı ama güven sorunu olmuştu bende dayanamayıp siktiri çekmiştim iyi ki de çekmişim. ben öyle bi adam değilim neden öyle biriyle sevgili olayım.

Arkadaşlarını yakından tanıyor ve görüşüyorsam kalabilir.
Misal farklı şehirlerden toplanmışlardır falan, kalsın, sorun değil.

Sık sık olmadığı sürece, bazenlerde normal.

(kadın/25)

karışmam, haberim olsun yeter. eski sevgilim mesela çok sık ilkokul arkadaşının evinde kalıyordu bunu hiç sorun etmemiştim, ilkokul arkadaşı kadındı.
cinsiyet:kadınım

her hafta/on gunde bir bence de abarti. iliskide bir problem oldugunu dusunurum. daha dogrusu bir taraf her hafta baska bir yerde kalma istegi/ihtiyaci duyuyorsa, bence o cift ya birlikte yasamaya hazir degildir, ya da birlikte yasamak icin yeterince uyumlu degildir ama sonuc olarak dogru olmayan bir seyler vardir.

ayda bir olabilir, garipsemem. zaman zaman uzaklasmak isteyebilir insan, ben de isteyebilirim, gayet normal. tabi bahsettigim sey kiz kiza/erkek erkege toplasmak, oyun/film geceleri, yakin arkadaslarla yapilan organizasyonlar, sabahlamalar vs. gece icip icip elalemin evinde sizmak degil.

25/e

evliyim. hayır gidemez, ancak iştir, hastalıktır filan öyle bir sebep lazım ev harici dışarda kalması için. arkadaşlarıyla içmeye falan dahi gitse, saat kaç olursa olsun eve dönsün. o kafa, evdeki yastık haricinde bir yastığa konulmayacak özetle.

gece gec saatte de olsa donsun evine, ne isi var disarlarda?

betonarme hocamız anlatmıştı. geometrik şekillere ayrılamayan bir kolonun alanını integralle bulmuş. ama artık herkes modelleyip tolerans dahilinde sonuca ulaşıyor.

mühendislik disiplinler topluluğudur. sadece konu olarak bakmayın. analitik çözüm geliştirmeyi öğretir. bunları iyi öğrenin, başka başka konularda o düşünce tarzı çok işinize yarayacaktır.

Mühendislik demişsin ama biz bunları lisede gördük hocam. O yüzden BOUN'da calculus herkese kabus olurken bize güle oynaya geçiyorduk.
Soruya cevap: İstatistiği kullandım bir ara.

Mod almak disinda bisey kullanmadim onu da program kendi yapiyor

Kullansam kullanırdım ama beraber çalıştığım matematikçi bir iş arkadaşım var. Bende pek mühendis kafası olmadığından matematiksel işleri ona paslıyorum.

Geçen cnc programlarken doğrunun eğimi gibi analitik geometri formüllerinden yararlandım. Başka bir iş için temel trigonometri kullandım. Arada bazen farklı geometrik şekillerin hacim kütle hesaplarını yapmam gerekiyor.

zombi istilası, uzaylı saldırısı, tüm teknolojiyi yok edecek güneş fırtınası vb sonrası medeniyeti baştan kurmak için lazım onlar.

Muhendisin kelime anlami "hendese bilen" demek. Yani geometriden, olcmeden bicmeden anlayan kisi. Gunumuz problemlerinde hangi alanda olursaniz olun analiz (turev, integral, diferansiyel) ile olasilik ve istatistik sıklıkla karsimiza cikiyor. Bunlarin temellerini anlamis olmak ve gerektiginde detaylarina inebilmek iyi bir muhendis olmak icin cok onemli diye dusunuyorum. Aksi takdirde ne yaptigindan tam olarak emin olmayan ve yenilik uretemeyen (veya urettigini sanan) bir muhendisimsi oluyor insan.

bir arkadaş vizyon veriyor demiş. çok doğru yorum. mesela limit konusu ufkunu sonsuza açar. ben de bugüne kadar açıkcası kullanmadım iş hayatımda böyle bişey. ancak hesaplama kullanmadım integralin türevin mantığı heryerde karşına çıkar tabi branşa da bağlı biraz.

biraz da ülkeye göre değişir. ülkemizde hep sk sok işler yapıldığı için pek kimseler kullanmıyor ancak yurtdışında kritik noktalarda bulunan mühendislerin çok işine yarıyordur. aslında olay programlamanın temeline oturtmak. mesela makina mühendisliğinde ABAQUS diye bi program var CAE yazılımıdır kendisi, bunu hakkını vererek kullanmak istiyorsan matriksi türevi cartı curtu iyi bilmen gerekiyor.

Okulda devam ettiğim için hepsini kullanıyorum. İşin fenası endüstri ve sanayi projelerimde de optimizasyon yaparken bol bol kullanıyorum.

ona bakarsan ce498 diye bir dersimiz vardı bildiğin autocad'de çizilmiş 2 katlı villanın statiğini , mimarisini elle çizmiş adamız. autocad'le 2 saat sürüyordu elle 1 dönem :) cb ile geçmiştim

Bence bu durum Türkiye'de gerçek anlamda mühendislik yapılan işlerin azlığından kaynaklanıyor. Mühendis kadrosunda çalışan çoğu kişi aslında mühendislik yapmıyor. Kimse öğretim hayatı boyunca öğrendiği formülleri vs. ezbere bilmek ve kullanmak zorunda demiyorum ama en azından bu işleri yapan programları kullanmayı bilmeli. Mesela çalıştığım yerde makinalar için fanlar kullanıyoruz makina mühendisi olduğunu iddia eden bir çok kişi hava akımı ile ilgili basit hesaplar hakkında bilgi sahibi değil. Basit bir makineyi bile tasarlarken hiçbir fikir üretemiyorlar, çoğu işi ortaokul mezunu ustalar tecrübe ile çözüyor. Aslında hesap kitap bilen insanlar için iş hayatında kullanabilecekleri bir çok alan var. Hatta işinde iyi insanlar bu yetenekleri ile çok büyük işler yapabilirler.

istatistik ciddi kullanılıyor. diğerlerini salla

tam olarak soruna cevap olamasa da internet bankacılığı olduğu için yazayım dedim. hsbc hesabımdan eft yapabiliyorum. kredi kartı kullanırsam güncellerim.

Ben de internet alışverişlerinde kullanmakta olduğum HSBC sanal kart ile benzer problemler yaşadım. Bazı siteler kartı kabul etmemeye başladı. Bir sitede kullanabiliyorken bir başkasında sorun çıkıyor vs.
Sorunu çözemediğim için bir başka bankanın sanal kartını kullanıyorum artık.

PayPalde de sıkıntı yaşayacaksın. 3D secure yöntemi olmayan yerlerde yemiyor. Sanal kart da çözüm olmadı paypal için.

AYnısı bana da odu. Geçen ay siber saldırıya uğradığı için güvenlik önlemlerini arttırmışlar. Bu yüzden olmuyor. Sadece sen değil, kimse alışveriş yapamıyor. Çare sanal kart çıkarmak. İnternet şubesinden sanal kart çıkartıp onunla alışveriş yapılabiliyor normal normal.

Bu arada Paypal bazı sitelerde yiyor, bazılarında yemiyor.

Bu arada, ek bilgi: Mozilla ile yapamadığım işlemi Chrome ile yaptım.

sandeman'in dedigi gibi sanal karti da kullanamadim bazi yerlerde.

Tarayıcı değiştirip deneyin bir de. Belki o işe yarar.

hayır olmuyor.
ilk defa böyle bi şey duydum cidden ilginçmiş.
acaba farkında olmadan astral turizmle mi geziyorsunuz0_0

zamanında gördüklerin, işittiklerinin hayal gücünle harmanlanıp zihinin sentez hikaye oluşturması.

ben neler görüyorum bir anlatsam stanley kubrick mezarından kalkar gelir.

seslisi oluyor bana

Tam çözemedim; deja vu mü, yoksa uyanıkken rüya mı? İkisinin de açıklaması var.

Çok nadir sanki biri var gibi hissediyorum nabız 3.5 tabi ritim ise yusuf yusuf modu
gözümü sımsıkı kapatıp uyuyorum

Ya da bak hırsız girecek gibi deprem olacak gibi falan :(

niye kafana takıyosun böyle güzel bi şeyi. tadını çıkar.

Bana da oluyor. Sanırım bir çeşit yarı uyanık olma hali, lucid dream gibi; ama değil gibi de.

Herkese olur. Adı da hypnagogic imagery'dir. Araştırabilirsiniz, uykuya geçişte gerçekleşen bir fenomendir.

eti cin zaten üretiliyor diye biliyorum. reklamları bile dönüyordu.

Ben de görüyorum aslında var eti cin piyasada. Ben de cinoyo çok özledim bu arada

Hayır, hayır.. O değil. "m" ile, artık piyasadan nasıl kaldırmışlarsa bir fotoğrafını bile bulamadım; ama görünüş itibariyle şöyle bir şey: kellys-expat-shopping.nl

benim dediğim normal eti cin bu deil evet haklısın

Yurtdışından getirmek zor iş. Ayrıca aynı lezzeti alabileceğimin bir garantisi yokken o kadar masrafa girmem. Ben eti cim tart istiyorum ya.. çok istiyorum.
Reklamı da vardı şöyle "ısıt ye ya da ısıtmadan ye! ye ye ye beraber ye yalnız ye"

Ben açıkçası yıllardır özlüyorum onu. Gerçi artık öyle şeyler yemiyorum pek ama en azından yememe diye bir seçeneğim olsun istserdim. Reklamını ayrı, kendini ayrı hatırlıyorum. Isıtınca çok severdim.

Ya günde 3-4 paket yerdim ben ondan... Hiç ısıtarak yeme fırsatım olmadı, bir el altın da bari şansımızı deneyelim. :/

fena değildi ama öyle efsane bi tadı yoktu bence.
konusu açılmışken ülker peki yeniden şey ettirilsin bence.

ÜLKER PEKİ PİYASADAN KALKTI MI?

eski ülker peki yok. yani şu;
3.bp.blogspot.com

büyük boy bi kek var ama bundan değil.
şu var;

basinbulteni.sirkethaberleri.com

Biliyorum Ülker Peki'yi, canım çekmiyordu; ama yokluğu üzdü şu an. Kutu kutu alırdık ondan ya.. Of.. Neyse siz birer istek şeysi atın eti cim tart için, sonra diğerleri için de bir operasyon başlatırız. Böyle böyle bütün güzel şeyleri geri getiririz, nasıl plan?

Cinoyu bilen yok mu aranızda :(

Ben biliyorum hatta yakın zamana kadar görmüştüm, onun piyasadan kalktığından emin olamadım şu an.

Aaa ya bu Frambuazlı ve Elmalı idi galiba. Isıtıp falan yeniliyordu hatta. Çok severdim ben de. :(

Ülker Peki'yi soranlara: Ülker Şok'u satın aldıktan sonra kendi markalarını Bim gibi Şok'ta satmaya başladı ve "Peki" markasını Şok'un "kek" markası yaptı. Maalesef Ülker Peki kayboldu. Muadili olarak A101'de Saray Tatpare var, yerini tutar mı bilmem. :)

Yeniden şey ettirebilecek olsak Ülker İkram ceviz kremalıyı ettirmeliyiz bence. Ben e-posta attım ama üzgünüm leyla dediler bana. :/

Eşitlik kısıtları içeren bir doğrusal olmayan programlama modeli Lagrange Çarpanı kullanılarak çözülür. Eğer kısıtlardan biri eştlik değilse, o zaman Kuhn-Tucker Cpnditions kullanılır.

İngilizce bilin bilmeyin, aşağıdaki videoda adamın yaptıkları ile çözebilirsiniz.
www.youtube.com

L(x,y,lambda)=x+y-lambda*[2-x^2-y^2]

Bu fonks,onun x, y ve lambda'ya göre ksımi türevlerini alıp 0 a eşitlediğinizde, oluşan değerler min veya max noktası olabilir. Deneye deneye değerleri bulabilirsiniz.

optimizasyondan anlamam ama,

x^2+y^2=2 yarıçapı kök2 olan, z ekseni etrafında bir silindir = kısıt
x+y bir düzlem olmak üzere

max @x=y>0 ve min @x=y<0 noktalarında o halde 2x^2=2, ve x1=+1=y1, x2=-1=y2

dolayısıyla fmax = 2, fmin = -2 olur.

Aynı zamanda kısıtı kullanarak f(x,y)=g(x)=x +/- sqrt(2-x^2) fonksiyonunun min ve maksimumu da bulunabilir.

Varsa bi fikir ben de yararlanayım. Rezerve

ağlıyorum, daha sonra uyuyorum.

valla öyle durumlarda hiç rahatlayamıyorum. dünyam zehir oluyor, ortalarda ruh gibi dolaşıyorum.

deli gibi temizlik yaptığım oluyor, uzun uzun duşta ağladığım oluyor, internette ıvır zıvır araştırarak kafa dağıtmaya çalıştığım oluyor, gece yürüyüşlerine çıktığım oluyor, arka arkaya dizi-film izlediğim oluyor. moralimin ne kadar bozuk olduğuna ve o anki şartlara göre genelde bunlardan birini yapıyorum.

ağırlık çalışıyorum. daha bugün yaptım. tavsiye ederim.

Anca tavsiye olur. Tabi seni dinlerse. Sakin eglence icerikli boseyler planlama. Sonra lendisini pisman hissedebilir arti olarak.

Dünyada yasayan ve bu zamana kadar yasamis olan insanlardan cok farkli bir kaderi yasamadigimi, onlar gibi 'büyük asklar' yasayip 'büyük ayrilik' acilari cektigimi, bir yakinimi kaybettigimde tipki diger insanlar gibi dünyanin yanmasini istedigimi kisacasi yasadigim trajedinin baska bir insanin hayatindakinden cok da farkli olmadigini düsünüyorum. Bu acimi hafifletmese de dayanacak güc veriyor diyebilirim.

mümkün olduğunca yalnız kalıp, acımı ağlayarak mı yoksa duvara yumruk mu atarak artık ne olursa bi şekilde döküp rahatlıyorum.

Hava çok soğuk değilse bisiklet. Çok etkili.

En son sevdiğim bi arkadaşım intihar edip olmuştu. Benim tek yapabildiğim girdiğim depresyonu üç ayda atlatabilmekti. Onu da nasıl yaptım anlamadım zaten, günde 19 saat tavana duvara bakipuzik dinledim 2 bilemedin 4 saat uyudum. Sicilmis ağzıma bir parti de ben sictim. Sonrası bu olay kafamda rehabilite oldu ve bu konuyla alakalı toparlandim,şimdi o arkadaşım çok sık aklıma bile gelmez.

temizlik. ozon kokusunun bastıramayacağı dert yok

babamı kaybettigimde kendimi kitap okumaya ve o zamanki erkek arkadaşım ile iletişim kurmus herkesi bırakıp Dünyadan izole etmiştim. sonra erkek Arkadaşımdan ayrılınca türkiyede gitmek istediğim bir kaç şehir vardı onlara gittim gezdim. Bir kaç tane de ülke dolaştım. Şu an noturum zaten iyi kötü bir şey yok kafamda. beni asıl bunaltan şeyin ne oldugunu buldum uzerine gidiyorum. Onu gerçekleştirip on yıl onceme döndüğümde ailemden başka bir şeyin kaybını umursamam sanırım.

Kısacası Kendine bir uğraş bul. Bir hayalin olsun en kötü zamanında bile ona sarıl.. Her şeyden kurtarır.

krem peynir + 1
Çalışıyorum, fiziksel veya kafasal. Herhangi bir başka şeye ihtiyaç duymuyorum.

asılıyorum.

Birisi ölmüşse üç dort gün ağlıyorum, dua ediyorum, daha iyi bir yere gitti diyorum. Zaten o durumda ayarlarım bozuluyor genelde, neyin var diyene gülerek arkadaşım öldü kanserdi demiştim. Anneanneme ilk yardım yapamayip kaçan kuzenimi de gülerek falan anlatmıştım. Çok acayip. İlerde birine hastayı kaybettik diyeceğim beni linç edecekler. Çabuk atlatiyorum, sanırım dünyada en son depresyona girecek insanım.

Kavga etmissem konuşur barisirim, çok çabuk affederim. Geri dönüşü mümkün değilse zaten vaktime değmezdi diye düşünürüm. Tam seni çöpe atacağım posete yazık durumu.

Gezerim, kendime istediğim bir seyi alırım, film izlerim, ailemle vakit geçiririm. Yalnız kalmam, acıklı müziklerden kacarim.

içiyorum. çok iyi geliyor.

anladığım kadarıyla biraz fazla hasar görmüş. mahalledeki hüseyin abiye de yaptırılabilir tabii de, madem makinenin içi de iyi, biraz daha fazla paraya kıyıp işinin ehli birine yaptırmakta fayda var.

notebook kullanmadığım için bizzat kendi cihazımı tamir ettirme şansım olmadı fakat burayı çok övüyorlar:
www.easyservis.com

sonradan aklıma geldi edit'i:
bu arkadaşların ismini ilk olarak aşağıdaki link ile duymuştum. sahibi ile bir röportaj yapmışlar, abinin bozuk anlatımı ve türkçesine rağmen, ne dediğini bilir hali bana güven vermişti;
shiftdelete.net

edit-2:
hüseyin abileri tanıyalım, tanıtalım. hilmi abileri de unutmayalım (www.eksiduyuru.com). sevgiler.

Açıkçası bana da güvenilir geldi. 1 yıl garanti de veriyorlarmış sonrasında aynı arıza ile ilgili. En azından küfrederek "Ne biçim yapmışlar" demem gibi geliyor. Oldukça hasarlı, pek mahalledeki Hüseyin Abi'ye verilecek gibi değil. Gerçi mahalledeki Hüseyin Abi'yi bile tanımıyorum.

Bu soruyu sormuştum. "Muhtarlığa gidin" önerisi o an en yakını gibi geldi. Muhtarlık onunla ilgileniyormuş zaten, giysi odası vardı; bağışladım.
eksiduyu.ru

kadıköy belediyesinin böyle bir hizmeti var. arıyorsun direkt kapıya gelip alıyorlar. ihtiyaç sahipleri belediyeye kayıt yaptırdıkları için, onların elinde direkt hedefe yönelik listeler var. güzel güzel dağıtıyorlar.

dolayısıyla bağlı bulunduğun belediyeyi bi arayıp sormakta (yahut web sitesini incelemekte) fayda olabilir.

www.eksiduyuru.com

facebook üzerinden Freecycle istanbul sayfasından paylaşabilirsin

sokaklar suriyeli mülteci dolu. ver onlardan birine ufacık çocuklar yalın ayak geziyor.

Sakın kızılay kutularına atma.

Ben mahalle muhtarlığındaki kutuya koyuyorum. Kimin kim olduğunu ne alan biliyor ve veren. Çok güzel bizim sistem.

belediyeler
lösev
çydd
bir te mahalle bakkalları ve muhtarlar genelde alıyor muhtaç olanlaara vermek için. biz konteyner'ın yanına koyuyoruz mesela, kağıt toplayanlar vs. alıyor.ç

kar mı var istanbulda :(

Tepe tırmanma algoritmöasının maksimum verimle çalıştığı Beylikdğzünde var. Bir kaç saate belki balkonumda kardan Buda bile inşa edebileceğim.

kar mı yağıyor ya? iki saat önce dışardaydım hiçbir şey yoktu. bence kar topu değil kardan adam etkinliği daha tatlı olur. kar topu bir zamandan sonra kavgaya dönmesin :D

Beylikduzu ise duruma gore gelirim. Sonrasinda salepler benden, eger gelebilirsem.

Edit: Tabii ben önce bir Beylikdüzü'ne dönebileyim.

Beylikduzu'nde iyi kar oluyor diye biliyorum, ben gelirim. Beylikduzu olmak zorunda degil, musait olursam Istanbul'un herhangi biryerine gelirim:) Suratta kar kutlesi patlatma fotosu cekeriz:))

Nayah. BEyrut.Clinic gibi yerlerde esn partiler yapıyor da ben ve çoğu Erasmuslu arjkadaşım pek sevmiyor bu mekanları. ONun yerine popüler barlara gitmek daha iyiolabilir.

tabiiki roof kızlar varsa ben de gelirim

Taksim'deki Tavanarası'nda çok oluyorlar. Doğrudan Erasmus için değil ama çoğunlukta onlar oluyor.

kadıköy- ayı ve yanındaki 1-2 yere geliyorlar.

Populer science'ın ilk 5-6 sayısını alıp sevmiştim. Bilim tekniği sevdiren seversin. Ama eski bilim Teknik okuyucusu isen biraz hafif kaçabilir.

Popular Science bilimsel bi' dergi değil müdürüm. Popüler bilim dergisi. Haftasonu gazetelerindeki dandik "şunu da yaptılar amk" köşe yazıları gibi. Habarın olsun. Hayır, al bi' sayı bak; dört lira la'...

(bkz: matematik dünyası)

Bilim ve Gelecek

muhtesem bir marketing basarisi. logosu, ismi, konseptiyle trendy kizlarin tapacagi bir yer. urunlerine gelince de her yerde bulabilecegin cinsten seyler. pek bi olayi yok.

dondurmaları çok çeşitli ve merak ettiklerini deneyebiliyorsun zaten. waffle'ı çok ağır, nerdeyse 2 kişilik diyebilirim.

Marka kimliğini, iletişim dilini başarılı bulduğum bir marka.

Dondurmaları başarılıydı en son 2 sene önce gittiğimde. Kestaneli dondurması kötüydü, halı yiyormuşum gibi hissetmiştim.

tarçınlı dondurması muhteşem, karamellisi de güzel; bu ikisi öyle her yerde bulabileceğin güzellikte değil, onu bi diyeyim önce. bi tane daha vardı çok sevmiştim ama hangi çeşit olduğunu unuttum. genel olarak beğenmiştim ben dondurmalarını, toplamda 7 çeşit denedim sanırım.

Ben Beşiktaş şubesine gitmiştim kapanmadan önce bir iki kere. Limonlu dondurma ve suflesi (adı başka bir şeydi; volkan, şelale veya yanardağ olabilir) çok güzeldi. Ortamda zaten şekerci dükkanı gibiydi. Biz de çocuklar gibi şendik.

Öncelikle sütü çok güzel. Dondurmalarını da o sütten mi yapıyorlar ne, onlar da çok güzel.

lera fresca çok sevdiğimiz bir markadır. marketing başarısı? evet. marketing'i iyi yapıyorlar. sarelle yani sagra special'in markası lera fresca. zaten dondurmalarını da sarelleden ve kendi organik sütlerinden yapıyorlar. glükoz vs. katkı maddesi yok. son derece sağlıklı. ayrıca çok da lezzetli. gerçekten buz değil dondurma yediğinizi anlıyorsunuz. çok da güler yüzlüler bence. üzgünüm ama bu karşılaştırmayı yapmam lazım; mado mu, lera fresca mı? her koşulda lera fresca.

Bana hiç sormadılar, sürekli yaptırıyorum. Ya da "Bikini bölgesine ağda yaptıran kişi evli olsa ne olur, bekar olsa ne olur" diye de düşünüyor olabilirler. Başka bir arkadaşımla laflarken "Ağdacı kadın orayı burayı karıştıra karıştıra G noktamı buldu resmen" diye dalga geçmişti. Ona da sormadıklarını biliyorum. İki seans lazere gitmiştim, onda da sormadılar.

hiç başıma gelmedi. 'evli değilse' belki malum bölgeye daha mı ehemmiyet hassasiyet gösteriyolar acep ordakiler? lazernen kızlık bozan mı var acep yav. dur araştırıyım kk'da kesin soran vardır askjsddas

kkdan önce bu çıkıyo zaaaa www.kizlarsoruyor.com

"Görüş sahibi (18-24)
bozduu gercekten lazer epılosyandan bahıs edıyıyosun demı ozel bolgeye uygulanan tuy cıkmasın dıye oyleyse ewet bozdu dava acıldı yaapan yere halende mahkeme aşmasındalar 3 ay once oldu bu olay"

at yalanı bacım attt yalanı sadhsajhdjjhgasja

@ayço "Bikini bölgesine ağda yaptıran kişi evli olsa ne olur, bekar olsa ne olur" ne demek istediğini anlamadım :/

@şiranay yok yav. lazerin öyle bir etkisi olamaz. penis bile zor bozuyo(bozmak da neyse..) kadın böyle bişey düşündüyse yeterliliğinden şüphe ederim.

link için asdhfgjkhdljşk ozel bolgeye uygulanan tuy cıkmasın dıye afsdgfhgjh

Yok valla hic sormadilar ne agda ne lazer ki bi suru agdaci falan da degistirmisimdir. Sanki ilac yaziyo he. Alakasiz tamamen isguzarlik.

Lazer yaptırdım, hem de birkaç farklı merkezde yaptırdım yaklaşık 7-8 sene içinde. Hiçbiri sormadı. Jinekolog mu o ya.

hiç sormadılar, bilerek ketum duruyorum ağda zamanlarında. acıya konsantrasyon :/

evli olup olmamanın hiç alakası yok. sonuçta hijyen için de yapılabilir bu. kadın, mahalle kuaförü gibi muhabbet açmaya çalışmış sadece.

@mellifica muhabbet açmadı işte. şaşırarak 'hayır' dedim başka da bişey demedi. evliliğe hazırlık mı diye bile ilerletmedi.
hamilelik için mi sordu acaba dedim başta ama emin olamadım.

birçok farklı yerde yaptırmama rağmen böyle bir soruyla karşılaşmadım genelde farklı muhabbetler açmaya çalışıyorlar evli olmadığımı da parmağımda alyans olmamasından anlıyorlardır bence evli olsam bu sefer sorular farklı yönlere kayacak.Şu an genelde ne iş yapıyorsun/okuyor musun vs. oluyor.
Bence işgüzarlık, lazer yumurtalık vs.yle alakası olsa bile evli olup olmamakla alakası yok en azından direkt çocuk sahibi misin diye sorsaymış
@aychovskynin dediği de bence hani açıyorsun ya genital bölgeyi herhalde onla alakalı

Hahahah şaka gibi! Seks yapacağım ondan ağda yaptırıyorum denilmesi gereken insanımsı ilkel yaratıktır.


a*

Ben de gitmiştim farklı bölge için bir iki sene önceye kadar. Öğrenci misin diye bana da sormuşlardı. Yaz tatilinde napyorsun, nereye gidiyorsun gibi sorular da gelmişti. Evli misin gelse de yadırgamazdım sanırım ya da sevgilin var mı.

Evli misin sorusunu hic duymadim cunku genelde beni 16-17 yasinda saniyorlar ama yasimi, okulumu soran oldu. (Zaten kuafor/guzellik merkeziyle aramda bag kurdugum icin tasinma haricinde cok farkli yere gitmedim) belki muhabbet icin sormustur diyeceğim ama oyle degol diyorsun. Rahatsiz edici bir durum.

Ben olsam 'neden ki, bir onemi mi var?' diye karsi atak yapardim :)

keşke buraya sormak yerine o an kadına sorsaydın da ne kendiniz üzseydin ne de bu kadar insanı meraklandırsaydın. :)

genel de meraklı olanları soruyorlar. ben saçımı kestirirken sormuştu biri mesela ki yaşımdan küçük gösterdiğim için evli olmadığım çok açık. hani muhabbet kurma amaçlı sormuştur bence.

7 seans gittim, şimdi başka bir bölge için tekrar gidiyorum vs vs ama hiç böyle bir soru almadım. meraktan sormuştur çalışan. yani ne ağdacı ne azer yapan için bu soruyu gerektirecek bir durum yok. en azından lazerde kesin öyle bir durum yok.)

@lim5 adsfsgdj bright idea acsgshsnjsa

"evli değil, genital bölgeye lazer/ağda yapıyor. kesin sevişiy.. aman zina yapıyordur. yollu/ırıspı"

falan diye düşünüyordur belki kendi ufak dünyasında. hani tıbben bir etkisi var mı, jinekoloji kontrolü vs.'deki gibi. malum bizim ülkede cinsel ilişkide bulunup, bulunmadığını sormak yerine "evli misin" diye sorarlar çünkü.

no doubt'ın hey baby diye bir şarkısı vardı o mu acaba?

BACKSTREET BOYS
"All I Have To Give"

bu olabilir mi? dinleyemedim iş yerindeyim.

İkisi de değil arkadaşlar, sağolun sizi yine de tikliyorum

Bob Dylan - Baby, Stop Crying ?

Maalesef değil. Biraz daha yeni bir şey bu. Bilindik biri ya da bir grup olduğunu sanmıyorum. Ama 20 yaş ve üstünde olan herkesin bir zamanlar tesadüfen radyoda en az bir kere dinlemiş olduğu bi şarkı bu.

Soundcloud ya da mırıldanılabilir yerlere şarkıyı mırıldansanız? Belki melodiden tanırız.

vocaroo'dan mırıldanırsanız arkadaşın dediği gibi, yardımcı oluruz.

www.youtube.com

Melodi eklendi!

www.youtube.com

olabilir mi?

@violetsky, melodi ekledim. Eski bir şarkı olduğunu da söyledim. Tamam güzel şarkı "Stay with me" ama sence melodiyle benzeşiyor mu?

@acelemvar, tamam bağırma :)

Affedersin konu müzik olunca çok heyecanlanıyorum, ilgi ve alakan için teşekkür ederim :)

hiç emin olmamakla birlikte;

www.youtube.com

bu arada erkek söylüyor demişsin de, cover falandır belki diye atayım dedim ama değil sanırım.

değil de değil! Güzelmiş ama.

Şarkı bulunmuştur! :)

serbest sallama hakkımı kullamak istiyorum. bu kadar az veri ile doğru tahmin yapacak olan biri çıkarsa da bira ısmarlayacam anasını satayım, bu nasıl tarif.

chris cornell - like a stone

serbest sallama 2

Nickelback - How You Remind Me
www.youtube.com

Sabah bunu dinlemiştim, hadi tutsun.
Fastball - The way
www.youtube.com

how you remind me yazmaya gelmiştim. +1 diyeyim bari.

Depeche mode- it's no good
www.youtube.com

audioslave - i am the highway.

Sabah sabah şu cevaplardaki şarkılardan playlist hazırlayıp duygu durumumu da skip attım, hayırlı olsun.

charlesbukowskiineksi +1 sıradan dinliyorum :/

O değil de Starsailor " Poor misguided fool " diyecekken i am the highway demek.
Valla çok fena dağıldım, ondan.

playliste ekleme yapmaya geldim.

coldplay - shiver (bu esas tahmin)

gene - in love with love (bu seversiniz diye)

hadi bakalım :)

coldplay, audioslave diyebiliyorsak bir tık arttıracağım.

guns n roses - sweet child o' mine

vokal erkek, parça hafif tempolu çok melodik, gitarla güzel ritimle başlıyor, hem grupta hem şarkıda s geçiyor :)

sevıç gardın mı

bence de savage garden, hatta bu olsun:
www.youtube.com

savage garden yazanlar. sizi seviyorum.

bir de bilindik rock grubu değil dedikten sonra audioslave yazan mı dersiniz guns n roses yazan mı :D

Stresin en iyi ilacı spor zaten.

gelmez mi? çok iyi gelir hem de. duruşunuzu düzeltmek bile kortizol seviyesini düşürüyor, sporu varın siz hesaplayın.

sırıtarak çıkıyosun ya, inan nşada çok grumpy bir yüzüm vardır :)
çok iyi gelir kesinlikle başlamalısın

Cok mutsuzum ve dibe vurmus haldeyim. Spora gidince aptal bi mutlululuk cokuyo iyi gelir yani kesinnnlikkkleee

normal strese zaten iyi gelir, ayrıca kavganın eşiğine geldiysem de havuzda her kulacın ardında o kişiye ulaşacakmış gibi başlıyorum, 4-5 tur sonra aklımda sıkıntı kalmıyor bile.

ben ağır sınavlara hazırlanırken spor yapıyordum, resmen çıktığında resetlenmiş gibi oluyorsun.

çok imrendim, başlamak için sabırsızlanıyorum :)

hem tecrübelerimiz hem de bilim sporun mutluluğa sebep olduğunu söylüyor.
multiyasam.com

bence spor yap.

squash yapan bir insan olarak raketli sporların sinire çok iyi geldiğini söylemem gerekiyor. stresli bir zamanımda topa vurdukça sinirlendiğim şeylere vuruyormuşum gibi hissediyorum. boksun da aynı hissi daha yoğun yaşatacağını düşünüyorum.

Kesinlikle cok iyi geliyor. Pamuk gibi oluyor insan.

(bkz: retorik soru)

kendine güvenin artar, libidon yükselir. pamuk gibi olursun. geceleri rahat uyursun.

Aras, Yurtiçi ve Mng tatilde. Diğerlerini bilmiyorum.

Resmi tatil olan günlerde hiçbir kargo firması çalışmaz.

öncelikle sevmek ve aşık olmak farklı kavramlar. bunları doğru kullanırsan daha anlaşılır olursun.

sonrasında aşkın ölçüsü olmaz, daha az daha çok diye ayıramazsın. daha az olan hoşlanmadır, aşık olduğunu sanmadır.

zamanla aşık olunmaz, zamanla alışırsın, zamanla ısınırsın, zamanla seversin ama zamanla aşık olamazsın.

aynı anda aşık olma olayı da filmlerde falan oluyor ya hani, merdivenlerden inerken çarpışma, kitapları toplarken göz göze gelme falan. o olasılık olarak mümkün tabii ama benim başıma gelmedi henüz.

olmaz. (umarım ikna olmuşsundur ve hayatını buna göre yaşarsın, yoksa sormanın amacı nedir ki?)

hiç sevilmemekten iyidir. hadi ağlamayı kes artık.

arz ve talebin birbiri ile örtüşmesi, evet, mümkün olabilir. fakat bu arzlar ve talepler öncelikle zamana ve mekana, sonrasında da farklı birçok değişkenin etkisine açık olduğu için bir süre sonra birbiri ile örtüşmemeye başlar. sonra ikiliden talepleri karşılanmamaya başlayan taraf, arzları ve talepleri örtüşen başka birisini bulur, terk eden olur.

roller değişebilir, peşinden koşan elinde tutmaya çalışan taraf değişebilir ve hatta tekrar değişebilir. ilişkinin canlılığı da buradan gelir. dediğin tip ilişkiler 2 tarafında bıkkınlığıyla sonuçlanır zaten.

filmlerde falan olan dediğin gibi "şu an görmezsem öleceğim" aşkı, karşılıklı evet oluyor. ama tamamen gençlik ve hormon patlaması, fiziksel fonksiyonların istem dışı çıldırması olarak tanımlarsak. yani aklı başında a ne iyi çocukmuş, şöyle güzel özellikleri var en iyisi aşık olayım şeklinde bir şeyden bahsetmiyorum. o tür kontrolsüz aşkın karşılıklı olma ihtimali var, bana bi kere olmuştu. ama başka iki keresinde de olmamıştı. şans yani. 23 yaşını falan geçtiysen unut ama. öyle şey olmaz.

bunu sordum çünkü 25 yaşıma geldim hala filmlerde ki gibi bi aşk arıyorum. yani ya razı olan taraf olacaz ya da razı olunan. acaba hangisi daha iyi razı olan mı razı olunan mı?

25 yasında öyle şeyler olmaz. ne bu romantiklik oğlum anlamıyorum ben. ve peşinden kosma kısmına gelirsek, begendiğin kızın peşinden kosacaksın sike sike evet, burası türkiye.

olmaz bence. ama sevgiyle aşk zaten farklı şeyler.
sonradan sever ama asla senin gibi sevmeyecek diye düşünme, zamanla senin duyguların da azalabilir, bu işlerin garantisi yok.

ama yok 23'ten sonra aşk olmaz yok 25'ten sonra olmaz diye bi şey yok. en son bi arkadaşıma lan 26 yaşında aşık mı olunur dedim dalga geçtim, sonra gördüm oluyormuş. demeyin öyle.

Gayet de oluyor, kazık kadar olduktan sonra bile oluyor. Millet ikinci baharında yaşıyor aynılarını. Böyle koşturmacalı, bol kovalamacalı, yorucu aksiyonlu şeyler yeni nesil üretimi.

Her yaşta olabilir. 15'te de 25'te de 65'te de. Ama ömrü hayat içerisinde zannediyorum ki 1 kez "gerçekten" olabilir. Çoğu ise aldatmacadır. İki kişinin aynı anda aşık olması sorun değil de aynı anda aşık kalabilmeleri sorun bence. Aşkın sevgiye evrilme aşamasında daha çok seven bir taraf olduğu aşikar. Ona da yapacak pek bir şey yok bence. Herkesin sevme şekli farklı ve bu durum olduğu gibi kabul edilebilmeli. Sonuçta sen de seni daha çok seven/sevebilecek bi sürü insana şans vermeyerek bi nevi aynı şeyi yapmış oluyorsun. Sahip olunan neyse onun tadını çıkarmak lazım sanırım.

ya zaten iki taraf da seviyorsa her şey çok kolay oluyor öyle peşinden koşman falan gerekmiyor. Bir taraf çok etkilenmişse sıkıntı ve evet peşinden koşması gerekir.

Ya şunu gördüğüm için rahatım artık, iki kişinin aynı anda aşık olmasına ya da sevmesine gerek yok. Başta biri adım atsa, diğeri bir süre sonra "aa aslında ne tatlı" "aa aslında hoş ya" diye diye öyle bi kapılıyor ki diğerinden daha aşık olabiliyor.(ya da sevebiliyor, kelimeleri hangi anlamda kullanırsak) O yüzden çok da kasma, adım at yürü bişeyler yap. Ha işte iki taraf da isteyince sen bir şey yapıyorsun o güzel karşılık veriyor, o bir şey yapıyor sen güzel karşılık veriyorsun derken çok hızlı ve güzel oluyor her şey. Lan :/ En son 4 yıl önce falan oldu galiba bana :'(

Iki kişi aynı birbirine aşık olabilir, bunu koruyabilir. Ama biri için daha erken bitebilir. Biter.

yılmaz

bi ara internette çıkmıştı en çok kullanılan 3 tanesi sırayla çetin, demir ve yılmaz diye ama doğruluğu nedir bilemiyorum.

öztürk.

Şahin

Yılmaz, Kaya, Demir, Şahin, Çelik, Yıldız, Yıldırım, Öztürk, Aydın, Özdemir, Arslan, Doğan, Kılıç, Aslan, Çetin, Kara, Koç, Kurt, Özkan, Şimşek.

çam

aslan-arslan

Özcan, Sezgin.

coşkun

Sancak (çoğu boşnak soyadı)

Korkmaz

Şiveden olabileceği gibi diksiyondan da olabilir. En basitinki Madonna'nın İngilizcesi. Sonuçta herkesin Türkçe konuşması da aynı değil; bazıları tane tane ve yavaş, bazıları hızlı hızlı yutarak konuşuyor. Beyonce'unki zenci İngilizcesi, daha zor olabilir anlaması. Güney aksanı apayrı. Herkesin anadili aynı durulukta olmuyor.

Çok basit ve anlaşılır kelimelerle şarkılar yaptığından olabilir. Zencileri anlamak daha zor.

Hayır, basit bir dilekçe gibi yazmak yeterli oluyor.

peki o halde, teşekkür ederim.

Başlığı lütfen değiştir. Kalbim çok kötü oldu okuyunca.

Başlık fena + 1
ibomiu2 nick'i ile geri dönse ya.

abi hakkaten başlıüğı değiştir. yüreğim oynadı sabah sabah.

ya naptın böyle sabah sabah yüreğimize mi indireceksin...

ya evet kusura bakmayın, faydalı bir arkadaştı uçurulduğunu öğrenince üzüldüm o yüzden aceleye geldi. düzelttim şimdi.

tanımam etmem arkadaşı ama başlığı değiştir bence de.

Fakirlik duyurularını özleyeceğiz.

son bir iki cevabıyla beni şaşırtmıştı, o değil gibiydi. hesabını ele geçirdiler galiba diye de düşünmüştüm hatta.

onun dışında içten sorularıyla seviyordum ben onu.

ibomiu2 olsun, gelsin yine. bekliyoruz ibomiu.

arada görüyordum arkadaşı ama hiç aklımda kalacak yazısı kalmamış.

farklı zamanlarda aynı erkeğe gülümsüyorsa ayrıl, farklı zaman farklı erkekler ise ayrılma, gülümseme tiki vardır :)

Farklı zamanlarda aynı erkeğe gülümsüyor ama gülümsediği erkeğin de sevgilisi var. Sevgilim salak olabilir mi?

gülümsettin arkadaş..

Boş boş gülümseyerek bakıyorsa farkında olmayabilir. Yani aklından bir şeyler geçerken gülümsüyordur da sen karşısında o erkek olan anları algıda seçicilik nedeniyle farkediyorsundur. Bu iyimser yorum.

Eğer böyle değilse, ya da özellikle bir bakışma ve gülümseme varsa ona sevgili denmez. O ne lan? Anında ayrılman gerekir.

Sevdiğim kadının başka adamın esprisine gülmesini bile kıskanırım.

Akraba falan değilse hatunun gülümseyerek bakması = GO SIGNAL.

Dehle.

Güldü, verecek diyorsun?

Her gün biçok adama gülümsüyorum, sevgilim de kadınlara gülümsüyordur. Bunu birbirimizin yanındayken de yapıyoruz. Bunun sonucunda ne olacak ben anlamadım?

Tanımadığı birini dışarıda keserken sürekli aynı erkek denk gelmeyeceğine göre muhtemelen tanıdığı veya göz aşinalığı olan biri. Tanıdığı biri ise gülecek tabii ki. İnsanlar insanlara gülerler. Hem onun da sevgilisi varmış zaten. pandispanya + 1

Haydar dümen sorusu olmuş :)

İkinci yazdığını okumamışım. Adam troll beyler.

direk öldür oldu olacak !!

bence direk sor sevgiline

O değil de adamın bütün duyuruları bakışma üzerine.hocam sen sürekli kim kime baktı, ben baktım, kestiler vs diyeceğine hayatı yaşa ...

Sen de baktığı erkeğin sevgilisine farklı zamanlarda gülümse.

Arkadaşlar şunu diyorum. Gülümseyerek baktığı erkek ona sevimli veya hoş veya yakışıklı geliyor. Nitekim bana da öyle bakmıştı daha önce. Ama siz bunu bilmeyi kaldırabilir misiniz? Aklıma, benden ayrılınca ondan da yeşil ışık alınca onunla sevgili olmayı kabul etmesi geliyor.

git öldür, namusunu temizle.

"ya benden ayrılırsa, ya başkasına giderse" diye düşünüp "ayrılsam mı" diye sormak çok komik lan.

seninle birlikte olduğu için adama varamıyor diye aradan mı çekiliyorsun?
hareketi kız da yapsa sen de yapsan sonu ayrılıksa bence kafana takma, keyfine bak.

Anlamadigim birsey var; "Gulumsedigi erkegin sevgilisi var, sevgilim salak mi?" bu sonuca nerden vardin? Sevgilisi olan erkekten hoslanmiyor mu kadinlar?
Gulumsedigi kisiler, mutlak hoslandigi kisiler ise, sevgilisi olan adam da gayet hoslandigi adam olabilir:)

yatanı bilmem de neslişah makyajsız harbiden berbat.

kadın sadece güzellik ve yataktan oluşuyorsa demek ki.

sana ne evladım? tek derdin bu mu?

sanki adam parasızlıktan sokaklarda yatıyo amk

gezi olaylarında taksim'de görmüştüm.. taktir etmiştim..
hoş, y. bingöl'ün şuan ki geldiği noktayı düşünürsek, köpeklik hususunda... bilemedim!
ama adamın zaten parası pulu var. ihtiyaç duyacağını sanmıyorum! ha, dediğin gibiyse de şaşırmam.. insana dair birşey zaten..
ayrıca derdini skiyim..

ya salla geç ya o para için evlenmiştir yada diğeri gündemde kalmak için evlenmiştir.
farklı şeyleri dert et

bu adam çok mu yakışıklı da jigolo gibi bahsetmişsiniz?
makyajsızını makyajlısını bilmem de çok zarif bi kız neslişah abla. zerafet çok az dişide var bugün.

aşık olamaz mı? tek seçenek para ve seks mi?

yada tam tersi engin belki canavar gibidir. :)

ani bir kararla evlendiğini düşünüyorum.Alkoçların zengin kızı,yaş geçiyor ben de,Özgeden de ayrıldık, ohh özgeye de nispet olsun,biraz gündemde kalalım dikkat çekelim gibi.
Neslişah alkoçlar zaten evlilik meraklısı biri,ayrıldıktan sonra birkaç kişiyle görüntülendiğinde bile x beyle evlenmeyi düşünüyoruz diye açıklaması var laslşialşaJ Düşünün yani kızı karşısına çıkan her erkekle resmen evlenmeyi düşünüyor evlenmeye programlanmış, en sonki röportajında da hep bir ispat var kendini. Evimizde babamın değil kocişimin parası geçer şalwsişrk.Kezbanlık parayla değil...
edit: dur hadi gaza geldim, ilgili röportaj :kadin.mynet.com

Ne için evlendiğini bilmem, beni de ilgilendirmez de; Neslişah Alkoçlar gayet güzel bir kadın. Zarif de. Bir de annesi de anneannesi de 19 yaşında evlenip ömürlük evlilikler yapmış kişiler. Bu kadın da ailesinden gördüğünü canı çekiyor olabilir; huzurlu evlerde yetiştiklerinden normal ailenin nasıl kurulacağı kanında var ve bunu da karşısındakine güzel yansıtıyor olabilir.

karşı taraftaki soruyu sormadan cevabını veriyorum. yani bir konu hakkında bir şey yazıyorum mesela ona istinaden soracağı sorularında cevabını veriyorum böylece gereksiz haberleşmenin önüne geçiyorum. İşimin büyük bölümü insan iletişimi ve yönetimi.

"Şu sektör veya alanda verimli" yerine müdürlük gibi pozisyonlarla daha önemli. Altlarınla üstlerin arasındaki bağlantıyı kurmada iki tarafın nasıl yargılarda bulunabileceğini anlayıp ona göre tepki vermek gerekebilir. Örneğin, birçok durumda (hepsi değil) grevler "Sana bir şey anlatmaya çalışıyoruz, dinlemiyorsun" diyen bir grubun varlığını ve dolayısıyla empati eksiği olan bir yöneticiyi işaret eder.

Anlaman için spesifik bir örnek vermeye çalışayım; müşterinin senin ürettiğin parçadan dolayı yaşadığı ve yaşayabileceği sıkıntının boyutlarını anlaman lazım mesela. O adam da senden aldığı parça ile üretim yapıyorsa ve sen ona hatalı ürün göndermişsen; adamın kendi üretimi aksayacak ve kendi üretim programları bozulacak. Bu defa seninle o şirketin içinde iş yapan kişi şirketin içerisinde mahçup olacak ve üstlerine hesap vermek zorunda kalacak, belki fırça yiyecek. Bunları anlamak empati meselesi.

Bence empatiye en çok ihtiyaç duyan ve buna en az sahip olan departman İK. Genel olarak çalışanlar ile alakalı kararların alınmasında etkin oldukları için.

Müdürler ve yöneticiler desen, altlarındaki çalışanların nabzını tutarlarsa kadrosunu şirkete sadık kılarlar. Empatinin olmadığı ve çalışanların üzerine gelinen yerde, çalışanlar başka şirketlere gitmek için memnuniyetsizlik sahibi olurlar. Bu memnuniyetsizliklerin olmadığı yerde uzun yıllar çalışanların bulunduğu tecrübeli bir kadro bulunur.

bir eğitim sunumu yapacağım öğleden sonra, son düzeltmeleri yaptım bekliyorum. 2. kez yapacağım böyle bir şey heyecanlıyım.

İş var ama arkadaş 2 yaşındaki kızını bana bıraktı. Benim de çocuklarla anlaşma yetenek ve isteğim 0'a çok yakın. Çok tatlı ama oyalamakta çok zorlanıyorum. Ne dediğini de anlamıyorum. Şu an Şirinler oyuncakları ile oynuyor, bir şeyler anlatıyor.

acilin ben yurt disinda yasiyorum :)

valla bugun buyuk firmalarin hepsi kapali zaten, bakkal kasap hediyelik esyacilar acik saat 2 ye kadar. ben de az önce cam agacini diktim salonun ortasina ama süslemeye üsendim.

Yeni uyandim kahvaltı hazirliyorum hava güneşli falan negzel bi gun.

yılbaşına kadar yetişmesi gereken bi proje var ama ben yapmıyorum özel hayatımdaki sıkıntılardan kendimi işe veremiyorum.

@heee duyurunu okudum ama yazacak bir şey bulamadım, başınız sağolsun tekrar, su akar yatağını bulur zamana bırak bakalım biraz

Baskı devre çiziyorum devrelerim yandı çift tarafa sığdıracağım diye.

Ne guzel. Makale okuyorum onemli yerleri cikarmam lazim.

www.youtube.com bunu dinliyorum.
medeni usul çalışacağım az sonra.
hava güzel, canım acayip sigara çekti ama tabii ki içmeyeceğim, çünkü irade.

kadinlar desteksiz kalirdi. ak got kara got belli olurdu. iyice igrenirdik insanlardan.

işte bunlar hep ülümünati

birsuru ozguven problemini ortadan kaldirirdi herhalde. kilolu insanlar rahat olurdu. spor yapan insanlar artik "leg days" i boslamazdi.

bence erkekler memelerden gözünü ayırmazdı. göz kontağı denen şey kaybolurdu ve memelere bakan erkekler sürekli erekte olarak dolaşırlardı. Kadınlar da erekte olmuş penisten gözünü ayırmazdı. Boyutunu, tipini beğendiğine verirdi assadffasd ben yanlış mı anladım herkes birbirini çıplak görecek mi yoksa sadece sen mi görebiliyorsun?

sadece sen görüyorsan da memeler ve erekte kısmı hala geçerli.

giyinik iken düşünüp hayal kurduğunuz her şey, çıplak iken bir şey ifade etmezdi. çıplaklar kampına giden standart bir insan bir 15 dk sonra alışıyor. net. tecrübe.

Her şey çok daha normal ve basit olurdu eminim. Aslında cıbıldak dolaşıyorken, zaman içinde kılları dökmek ve üstümüze bir şeyler örtmek aşaması bana daha "inanılmaz" geliyor mesela. Ha, bu kadar modern, parayla bir şeyler yapma raddesine gelmiş insanlarda ahlak sistemleri de oturmuştur, bu yüzden bu toplumları çıplak düşünemeyiz ama madem sen istedin, diğer değişkenleri göz ardı edelim bari düşünelim :D

Bi kere insanlara seksilik katan şey çıplaklık değil bence kesinlikle. Hatta çıplaklık çoğu zaman, çoğu insanda seksapeli öldüren bir şey. Günlük hayatta birisiyle seks yapma isteğine erişmene sebep "o insanın göremediğin yerlerini keşfetmek" oluyor. Gördüğün kadarından yola çıkarak, geri kalanını kafanda sen süper bir şekilde kurguluyor, tamamlıyorsun. İşte o kısım işin heyecanlı yanı. Çoğu zaman karşındaki o insan soyunduğunda hayal kırıklığı yaşarsın çünkü atıyorum, kadının memeleri küçüktür, göbeği vardır, bacakları şekilsizdir; adamın pipisi küçüktür, göbeği vardır, kılları çoktur vs.


Bu yüzdendir ki bikinili bir kadındansa, mini etekli bir kadın çoğu zaman daha seksi gözükür. Sadede gelelim, şimdi bu toplumda bi anda cıbıldak kalsak elbette ilk etapta tecavüzler filan aşırı artar ama zaten bu şekilde gelseydik ya da 8. sınıf olmayan bi ülkede, tercihen Kuzey Avrupa'da filan yaşasaydık, bu çıplaklık pek bir değişiklik yaratmazdı diye düşünüyorum. Hatta işin heyecanını kaçırırdı baya baya.

İkinci soruya cevap: herkes çıplaksa bundan sonra öyle devam etmenin benim için bir sakıncası yok, geri döndürmezdim.

zam sampiyonu domates + 1
Göz çıplaklığa da kumaşa da çok kısa süre içinde alışıyor. İlk 1-2 gün sorun olurdu ama sonra insanların gözü alışırdı. Tacizler azalırdı, ortada arzu duyulacak bir şey kalmadıktan sonra.

Bir nüdist plaja gitmiştim. Kimse erekte, vb. değildi. Aksine kafanda normal olarak bir 10 dakika içinde o kodlanıyor. Bu sefer dışarı çıktığında üstündeki ve çevrendeki kumaşlar gözünü rahatsız ediyor kısa bir süre. Sonra ona da alışıyorsun.

çocukken ben hep bunu hayal etmiştim. küçük bir sapıktım belki de. neyse, büyüyünce farkettim ki iyi olmaz. kıyafetler sayesinde bir çok insan utanmadan dışarda gezebiliyor. buna ek olarak bir çok insanın ameliyat yaraları belki o an göstermek istemediği enfeksiyonlu rahatsızlıkları oluyor. bunları gizleyemezlerdi ve bu yüzden dışarı çıkamayabilirlerdi.

Iklim sartlari nedeniyle mumkun olmaz turkiye'de. Kisin gotumuz donar, yazin da cilt kanseri oluruz.

Roğg
Şurada nasıl okunacağı var, hangi aksanı isterseniz tıklayın.
www.seslisozluk.net

rouch

röog gibi okunur. ruj diye okuman için rouge yazması gerekirdi.

rog. dahası yok

Rogüye diye okuyan bi ben miyim? Bilkent mezunu adamiz surda :/ diplomayi yirtiyorum izninizle

aychovsky+1

- roğg

oha lan cahil misiniz ROG diye okunur.

rəʊg olarak telaffuz edilir. rog a yakın ama amerikan ingilizcesinde o yu ou gibi okuyoruz. ingiliz ingilizcesinde öu olarak okuyoruz. telaffuzunu da en başta yazdım.

jamiryo

gıdana dikkat ediyor musun? yeteri kadar meyve sebze protein alıyor musun, çabuk gıda tarzı mı besleniyorsun? yürüyüş/spor yapıyor musun?

grip nezle gelince daha doğrusu geleceğini anladığın zaman hemen birkaç şey yapmanı tavsiye ederim.
vücuduna mücadele etmeyi hatırlatacaksın ve yardımcı olacaksın.
o da söyle oluyor:

* terlemek lazım. vücut ısın yükseliyorsa mücadele başlamış demektir. bırak yükselsin. yükselmiyorsa yükselmesine yardımcı ol. yani yat ve terle.
limonu ikiye böl. yarım limonun içine bir aspirin sıkıştır. küçük ocağa koy pişsin. aspirin şişip limon cızırdamaya başlayınca ocağın altını kapat. elinle alacak kadar soğusun sonra bir çay tabağına limonun suyunu sık. aspirinli limon suyunu soğutmadan sırtına el ve ayak bileklerine ayak tabanına sür.
nane ve limonu kabuğuyla yavaş ateşte pişirip yatmadan önce iç.
sonra yanına değişmelik çamaşır koy yat ve terleyinceye kadar kıpraşmadan yat.

*birkaç diş sarımsak çiğne ağzının içi yansın bir güzel.
*bol taze veya kuru soğan ye.

*burun tıkanıklığı için de hafif tuzlu su yapıp burnuna çek, burun tıkanıklığına birebirdir.

adaçayı da bu anlamda faydalıdır. belirtiler başlayınca hemen bir adaçayı içebilirsin, gargara yapabilirsin.

devamlı dediğin ne kadar sıklıkla? alerjik olabilir, test yaptır.

Ben de bir dönem kronik farenjitin dibine vurmuştum, 4-5 yıl önce. Şu an atlattım.
*Sarmısak-soğan ile vitamin almaya çalışılabilr. Meyveye abanmaktansa, bunlara abanmak biraz daha evla.
*Tipik Duyuru cevabı olacak ama sporla bağışıklık sistemim ciddi derecede güçlendi. Eskiden İmuneks veya vitaminlere ihtiyaç duyuyordum; artık duymuyorum.
*En büyük katkıyı şu sağladı. Toplu taşıma veya arabaya bindiğinde ne kadar soğuk olursa olsun paltoyu çıkar. İçeride ısınıp dışarıya çıkıp donunca vücut çarpılıyormuş asıl. Bunu keşfetmek de bir dönüm noktası oldu. Otobüste, dolmuşta, metroda, vb. palto ile oturup ısıtma vücudu. Hafiften üşüsün ama terlemesin. Çok soğuklarda üstündeki buz çözülene kadar otur ama alıştırma vücudu o sıcağa. Terlemek sadece ateşin varsa iyidir. Motto şu, "Ateş varsa terle, yoksa terleme".
*Bu arada İmuneks süper bir yardımcı. 4-5 yıl önce kışın 8-9 kere hastalanmıştım. İmuneks ile onu 2-3'e düşürmeyi başarmıştım.
*Ağzı karbonatla çalkalamak, karbonatla gargara yapmak iyidir yatmadan önce, ortalığı bakteriden, pislikten arındırır.
*hayat ablam, "burun tıkanıklığı için de hafif tuzlu su yapıp burnuna çek, burun tıkanıklığına birebirdir" demiş. Burada ondan biraz farklılaşacağım. Tuz burundaki sümüğü pişirir. Eğer tıkalı burna tuzlu su çekersen, oradaki sümüğü beton yapıp çıkmasını engellersin. İyice tıkanır ortalık bu sefer. Önce burnu Buğuseptil, vb. ile iyice açıp ondan sonra burun açıkken kenarlardaki sümüğü pişirmek gerekiyor. Olay da şu, nezle virütik bir durum. Tuz da virüsleri öldürüyor.
*En önemli şeylerden biri besin. Hazır yiyecekleri kullanmamak, her şeyi olabildiğince elde yapmak gerek. At hazır çorbaları; internette milyon tane basit çorba tarifi var. Mis gibi oluyorlar.
*hayat ablama adaçayında çok katılıyorum ama adaçayında östrojen yoğunluğu var. O yüzden erkeklerin çok fazla tüketmesini önermiyorlar. Adaçayı tabii ki günde bir-iki içilebilir de, zaman zaman onun yerine zencefil-limon, ayvalı ıhlamur gibi şeyler kullanılabilir.
*Sonu -it ile biten birtakım üst solumun yolu hastalıkları allerji veya reflü kaynaklı olabilir. Bunu kontrol ettirmek gerek.
*En önemli şeylerden biri burun açılması. Burun açılmayıp ağızdan nefes aldıkça, ağız burun gibi havayı temizleyemediğinden daha fazla hasta ediyor. Burun açılmadıkça hastalık uzar da uzar.

ayçacım, tuzlu suyun sümüğü pişirdiğini bilmiyordum. hiç öyle de olmadı açıkçası. çok sık kullandığım bir yöntem değildir ama kullandığım her seferinde başarılı sonuç aldım.

adaçayı antioksidan özelliğe sahip. ağız yoluyla alınan zararlıları içeri gitmeden engellesin/azaltsın diye kullanıyorum. çok steril olmadığını düşündüğüm bir yere gidince de yanıma adaçayı alıyorum. içmesem de gargara yapıyorum. depo suyu kullanan yerlerde, otellerde, dışarıda yemek yediğimde orman yürüyüşlerinde kullanıyorum. benim bağışıklık sabıkalı biliyorsunuz, her zaman kullanmıyorum da duruma göre ayarlıyorum işte.

immuneks'i ben de geçtiğimiz iki-üç yıl kullandım, bu yıl almadım. aldığım günler zıpkın gibi yapıyor akşamın nasıl olduğunu anlamıyordum bile. immuneks'in böyle bi olayı da var. ve evet hastalanmadım.
bu sene kendi halime bıraktım bakalım n'olcek. kış başından beri nezle iki defa kapımı çaldı, geri yolladım:)

cenkist, arkadaşların dediği gibi alerjik veya başka bir nedenden olma ihtimali de var. sıklığını ve neler yaptığını yazmamışsın, biz de en olası şeye göre cevapladık. mesela ben üşüyorum dedin diye nezle grip olasılığını düşündüm. başka bir durum da olabilir. doktora gitmek her zaman en doğru olan biliyorsun.

White bear'ı çok sevmiştim ben.

Not: White christmas'ı henüz izlemedim.

1. be right back
2. fifteen million merits

SPOILER ----------------------




-----
-------
---------
tam bölüm adını hatırlamıyorum fakat gözle her şeyi kaydedebilidiğimiz bölüm güzeldi.
son white christmas da baya iyiydi.

the entire history of you.

--- (bkz: spoiler )---

- not everything that isn't true is a lie, liam.
- ...
- ...
- hello?

--- (bkz: spoiler )---

"fifteen million merits" ve "the entire history of you" arasinda kaldim. ilki guzel sistem elestirisi, ikincisi bambaska. galiba burun farkiyla ikincisi.

advocatusdiaboli+1
Tamamen aynı nedenden dolayı. Hatta şöyle yazmıştım sözlüğe
eksisozluk.com

1.1 de var ama 2.3. net.

hepsi şahaneydi ama 1.2. ve 1.3 çok etkilemişti beni. birini seçeceksem 1.3 derim.

yeni bölümü izlemedim bu gece izliycem.

1. fifteen million merits
2. the entire history of you
3. be right back

white bear da sağlamdı.

@bradshaw muhalefetlik gibi olmasın da neden 2.3? benim tek beğenmediğim bölümdür. ben mi anlamadım acaba verdiği mesajı?

the national anthem çarpmıştı vurmuştu. Ondan sonra en beğendiğim the waldo moment.

ya 507'li bir numara, ekranda ismi "yesilay" olarak gozuktu, biraz da mesajin onizlemesi...

beyin yıkama resmen. madem öyle, elindeki telefonu bırakaymış ya o önce.

gelmedi bana, gelmesin de :/

geri cevap yazabiliyor musun buna?

Bu adam "Asıl tesettür erkeklerin gözüne hiç görünmemektir" demişti kaç yıl önce.

Benim de telefonuma Ataşehir Belediyesi, Kimse Yok Mu Derneği'nden mesajlar gelip duruyor. Arkadaşa da Konya Kulu Belediyesi mesaj atıyor. Ben en azından hayatımda iki-üç kere Ataşehir'den geçtim, arkadaş Kulu'dan hayatı boyunca geçmemiş. Birilerinde oluyor numaramız, sonra bir şekilde böyle belediye, dernek ve ıvır zıvırların eline geçiyor, mesajdan kurtulamıyoruz. Belki de Esad Coşan'ın müridlerinden biri toplu telefon ele geçireceği bir konumdadır. Atıyorum ki Boyner'in veya YKM'nin veritabanına ulaşımı vardır da, tüm müşterilere bu mesaj gitmiştir.

Çok sağlam kafalar var bu memlekette cidden. Bana gelmedi.

keşke bana da gelse lan. :(

Evet attım ama cevap gelmedi, engelledim sonrasında.

üretmeden tüketiniz, yabancılara her türlü boku atınız ama ürettikleri her şeyi koşa koşa satın alınız, hiç bir şeyden geri kalmayınız, iki yüzlülükte sınır tanımayınız, makam araçlarınızı mutlaka en pahalısından alınız, zekat diye de bir şart var ama sakın umursamayınız, işinize gelince özgürlük, demokrasi diye yırtınınız ama işinize gelmezse başkalarının neyi kutlayacağına bile karışınız, utanmayınız utanmayınız utanmayınız.

Gelmedi ama her sene ayni sey cok sinir bozucu.

Keşke gelse de cevap yazsam.
"müslümanca yaşamayı vasiyet ediniz" Dünyanın en saçma islami öğüdü hahahah.

Mesajı gavur whatsapp'dan atmaları da ayrı bir olay olmuş.

birilerine muhtaç olmadan hayatını idame ettirebilmek/ettirebilecek durumda olmak. iyi olmasa da bir iş lazım.

iş yanında duygusal olarak da öyle olmak önemli

İş ve para en gbüyük kısmı ama onun yanında ruh dengesi olarak da stabil olmak gerekebilir.

ekonomik bağımsızlık

duygusal ve maddi anlamda hayatını sürdürebilmek. para kazanıp geceleri ağlama krizlerine giriyorsan bi anlamı yok sanırım.

tamamen ekonomik bir kavram. zaten ekonomik olarak güçlü olduğun sürece hayatındaki diğer gelişmelere hakim olursun. ekonomik güç kişilik kazandırır.

Evet. Para olduktan sonra diger seyler halledilinir ama devamli is sart

şu şarkıda gizli cevap;

www.youtube.com

maddi-manevi hayatını kendi idame ettiren dengede olan kişi

Ekonomik olarak kimseye muhtac kalmadan yasayabilmektir bence.

anne baba mantığıyla evet, sana yeten bir işinin olması. başkasının eline bakmamak.

ama başkasının eline bakmayıp da kendi ayakları üzerinde duramayanlar da var. ruhen ve aklen de huzurlu olmak ve mutlu olmak, kendine yetmek de bu kavramın içerisine girebilir.

intihar eden mehmet pişkin de maddi anlamda gayet kendi ayakları üzerinde duruyordu. ama bazen desteğe, "üçüncü bir ayağa da" ihtiyaç duyabiliyormuş demek ki insan. yoksa tökezleyebiliyor. aramızda nice mehmet pişkinler olduğunu düşünüyorum. sonuç olarak maddiyat çok önemli de olsa, herşey demek değil.

(bkz: cevab veremedi)

gelir herhalde bilemedim

babamın ülseri +reflüsü var çok da uzun yıllardır var, süt midesini "dellendiriyor"
amcam ise midesi ağrıdığında süt içer :P onda sanırım gastrit var.
bu mide işlerinde herkes kendi kendinin doktoru olacak size iyi gelen başkasına gelmeyebilir.

Iyidir evet, ama asit yaptiysa mideniz anti asit tableti daha iyi gelir.

tek yudum iyi gelir, sonrası zarar.
benim de midem bozulunca canım hep ayran çeker nedense.

gelmez. süt asidiktir.

maden suyu iç baziktir. mide phını nötrler

N'olur "sud" diye yazmayin, yalvaririm.

2 yudum soğuk süt iç iyi gelir. fazlası gaz yapar.

süt işe yaramaz süd ne bilmiyorum.

gelmez derler ama uygulamada geliyor genelde.

Annem 35-40 yıllık bir mide hastası (gastrit + ülser + mide fıtığı). Bunun 25 yılında sadece süt-ekmek yiyip içebildi. Dokunmayan tek şey o oldu, hep rahatlattığını söylerdi.

Şöyle buyurabilirsiniz.
eksisozluk.com
İlaçlara devam.

bir serum falan yesek işe yaramaz mı?

Zencefil çayı falan öneriyorlar. En azından antibiyotiklerini içip iyice uyu. Vücut hastalığı uykuda yeniyor çünkü. Paso yat arada harekey et sonra tekrar yat.

ben evde dinlenmeme rağmen 10 gündür grip geçmedi, tam geçmişti ağır bir şekilde yine başladı. ben de antibiyotiğe başladım.

size önerim sigara ve alkolü azaltarak başlayabilirsiniz işe. vitamin takviyesini de ihmal etmeyin.

sıcak ya da soğuk değil, her şeyi ılık tüketiyorsunuz.
ilaçlara devam.
"ağız sürekli temiz olmalı, diş fırçalamak çok önemli. hasta olun olmayın, her gece yatmadan önce karbonatla gargara yapın. gün içinde aklınıza geldikçe ister için, ister gargara yapıp tükürün." önerisi çok önemli.
bir tane sprey ilaç var. günde 4 kere ağzına sokup boğazına püskürtüyorsun. o iyileştiriyor yaraları.
yatın dinlenin. yapacak hiç bir şey yok. geçecek ;)

sigarayı bırak, soğuk içme, boynunu sıcak tut.

zencefile abanın, bağışıklık güçlendirici şeyler yiyin için ama ne sıcak olsunlar ne soğuk

aynı yaşta sayılırız
Ailenle bir ömür mutlu yaşlar sana
Her yaşın güzelliğini ayrı yaşıyo...

Amaaaan boşver hayat kısa anaokuluna başladığım günü hatırlıyorum,
Zaman çok hızlı geçiyor bunu unutma yeter......

23/12/83'lüsün demek sen de:) Bahsettiğin bunalım bende de var, hayatı geriden takip ettiğimi düşünüyorum, yapmam gereken şeyler henüz gerçekleşmiş değil. Senin bunalımın da benzerdir belki?

doğum gününüz kutlu olsun nice mutlu sağlıklı yıllara. o yaşta ne hissederim zaman gösterecek fakat iş ve aile yaşantısı gibi bazı şeyleri yoluna oturtmuş olmayı umut ediyorum.

msb sen de mi? benim istediğim çoğu şey gerçekleşti sayılır benim korkum daha çok ölüme gitgide yaklaşmak. ölmekten , yaşlanmaktan korkuyorum.

Yaşlanmak seni hedeflerini gerçekleştirmekten alıkoyuyor, onlara ulaşmanı engelliyor mu? bunu düşünmelisin bence.

Birisi bana "ölüyorum" dediğinde cevabım basit oluyor: "Hepimiz öleceğiz." :)

Şunu desen anlarım meselâ: "31 yaşına geldim ama hâlâ anne olamadım, bu durum beni endişelendiriyor."

Zamanı durduramıyoruz, ileri geri yapamıyoruz ki. Tek boyutunda zıplayıp duruyoruz işte.

www.youtube.com

tam bu dönemdesin işte :)

e bi yerde haklısın :) 30'a kadar merdiveni çıktık, artık yavaştan inmeye başlıyoruz.

Maalesef :(

hayııır neyseki daha teyze demiyorlar :) heralde teyze deseler atarım kendimi aşağıya alakajsh. benim ölüm fobim var düşündükçe kötü oluyorum doğumgünlerim de en çok düşündüğüm zamanlar oluyor genelde o bakımdan biraz fena oldum:(

Ben 24 yaşındayım, bana iki yıl önce amca demeye başladılar. Üstelik yeğenim falan da yok, Gerisini sen düşün. :D

dediğim gibi teyze demelerine daha baya var bence ufak gösterdiğimden dolayı. ifşada da inanmamışlardı yaşıma :) sıkıntım fiziksel değil ruhsal :(

bir 30 yaşını amma abarttınız ya.

30 ne ki?

ben 18 den beri böyle hissediyorum

nice yillara :)

eski çağlarda yaşasaydık cidden ölümü düşünmeye başlayabilirdiniz netekim ortalama ömür 50 idi neredeyse. ancak modern dünyada 70'i görmeden gidene erken gitti deniyor. bi' bu kadar daha var yani en azından inanabiliyor musun...

edit: birde bu düşünce genelde istediği gibi içinden geldiği gibi yaşayamayanlarda veya çok fazla düşünen insanlarda ortaya çıkıyor. rahat ol, gönlünce yaşa, kafaya çok takma.

seni en iyi ben anlarım yaşıtız :)

artık sorumluluklar daha fazla oluyor, eğlenmek istiyorum enerjim eskisi gibi değil yoruluyorum, şişe şişe içki içemiyorum bir iki duble yetiyor, nerede o eski yılbaşılar diyorum şaka maka :)

ama daha güzel şeyler oluyor bu 3o lu yaşlarda iyi maaşlar alıyorsun ya da eş ve çocuk sevgisi yaşıyorsun (ben daha yaşamadım erketedeyim)

hayırlı yaşlar olsun iyi ki doğdunuz..

sketchtoy.com ^^

Ben 4 ay önce 31 oldum. Ne hissettim, her doğumgünümde hissettiğimin aynısını.
galeri.uludagsozluk.com

Servistekli bir kız çocuğu bana 3-4 yıldır "Teyze" diyor, yanımda da benden bir ay küçük bir arkadaşım var; ona da "Teyze" diyor. Sonra baktık ki, 22 yaşında birine de "Teyze" diyor; rahatladık. İlkeleri varmış, arada 18 yaştan fazlası varsa "Teyze" demeli imiş. Çünkü o doğduğunda biz oy verebiliyormuşuz.

Normal koşullar içinde isen daha yarısına bile gelmedin yolun, daha çok var ölmene. Bana da hayat asıl şimdi başlıyormuş gibi geliyor. Öncesini düşününce çok fazla gerekli gereksiz tanıdıklar, okul sıkıntısı, genel anlamda bir ton gereksizlikler, salaklıklar ve saçmalıklar geliyor. Ancak 2-3 yıldır "Evet ya, hayat böyle bir şey olmalıydı. Niye daha önce olmadı ki bunlar" diyorum; artık daha rahat, yalın, özgür (ki aslında hala özgür hissetmiyorum) ve sağlam adımlar atabiliyorum. Görüşüm daha açık, kafam daha az bulutlu; kafamdaki soru işareti ve kuyruğu birbirine değmeyen tilki sayısı çok daha az. Açıkçası ben de bu yükselişin ne kadar devam edeceğini merak ediyorum. Bunu görmek için sabırsızlanıyorum. Farklı kişiler için akıl yaşta değil, başta; orası kesin. Aynı kişi için ise akıl yaştaymış meğer, bir an önce daha da akıllı olayım; kendi aklımı kendi elime vereyim diye çok heyecanlanıyorum.

Doğum günün kutlu olsun :)

Ben Nisan'da girdim. Böyle duyuruda olmasa kaç yaşında olduğumu hatırlamayacağım cidden.
sürekli bir yaş muhabbeti dönüyor burada, illet oluyorum :)

Ayrıca yazmazsam günüm kötü geçer: 83'lüyüm sekste güçlüyüm.

hepinize çok teşekkür ediyorum. dün gecenin vermiş olduğu bunalımla biraz kötü hissetmiştim ama şimdi yeni bir güne uyandım ve çok daha mutlu hissediyorum yazdıklarınızla beraber :) madem kaçınılmaz ölüm bari yaşamdan zevk alayım :)

stiv jobs un efsane mezuniyet konuşmasında dediği gibi hepimiz ölücez sen yaşamana bak.

hissetmek istediğin duyguyu tutma, bırak aksın.. nasıl olsa birkaç gün sonra tekrar kendi haline döneceksindir.. yaşla alakalı değil hissettiklerin.. sonuçta çok ciddi bir kırılmanın gerçekleşmeyeceği yaştasın.. menopoz/andropoz durumları olmayacak.. 30'lu yaşlar keyiflidir.. yorgun hissettirir kişiyi lakin keyiflidir..

mutlu mutlu musmutlu yıllar sta