Şans eseri hayatta olduğumuzu, ilgili yumurta-sperm birleşiminin tamamen şans eseri olduğunu unutmuyoruz. Doğarken milyon tane rekibi elemiş oluyoruz. Bunu da ortada ulu bir amaç olduğu için yapmıyoruz, tamamen öyle denk geldiği ve evren olarak bir rassallık denizi içinde yüzdüğümüz için böyle olduğunu hatırlatıyoruz kendimize. Herhangi bir şey için neden aramıyoruz, "Evren nasıl sorusu oluştu" gibi bilimsel sorular dışında. Sonra "scale of universe" denilen siteye girip, hatta şuna bakıp (
www.youtube.com 
) aslında bir karıncadan ya da bir orangutandan çok da farkımız olmadığını görünce rahatlıyoruz.
Bir yandan özelliksiz olduğumuz için evrenin sorumluluğunu üzerimizden atıyoruz. Bu bizi rahatlatıyor, çünkü kişi olarak da insan ırkı olarak da varlığımızın bir anlamı, dolayısıyla bir yükü de yok.
Ama madem şans esri hayattayız ve kısa bir süre buradayız yeniden doğaya karışmadan önce; o zaman bunun da tadını çıkarıyoruz. Biz ne istersek o anlam o oluyor. O anlam vatan kurtarmak da olabilir, gününü gün etmek de, insanlık için çalışmak da. O tatmini ne verirse mutlu oluyoruz ki, oyun bittiğinde selamımızı vererek "Evet, ben de buradan geçtim. Şimdi sıra yenilerde" diyebilelim.