Taşınabilir klima denen garipliği yaklaşık 10 yıl önce ofiste kullanmıştık. Çok az işe yarıyor ve fiyatı klima kadar.
Soğuk hava üfleyebilmesi için sıcak havayı dışarı atabilmesi gerekiyor, bunun için de ya duvarda-camda delik açacaksınız, ya da camı açık bırakacaksınız.
Cam açıkken çok güçlü bir klima bile ortamı soğutmakta ne kadar zorlanır oradan hesaplayın durumu.

Zor denkleştirdiğiniz bütçe boşa gidebilir. İlle de taşınabilir klima diyorsanız bari ikinci el bir tane alın, işe yaramadığını görünce siz de satarsınız.

Gürültüsünü söylemeyi unutmuşum. Bu gürültüyü çekeceğime sıcak olsun dedirtiyor insana bazen.

içine buz konanlarla ilgili bilgim yok ama mobil klima dünyanın en işlevsiz aleti. yukarıda da söylenen sebeplerle hiçbir işe yaramıyor ve fiyatı normal klimadan neredeyse farksız. hiç almayın, param cebimde kaldı düşüncesi bile sizi mobil klimadan daha fazla serinletir.

klima dışında hiçbir şey o etkiyi yaratmıyor, her yaz maalesef gelip araştırıp gidiyorum. nem oranı düşük ise o su hazneli zımbırtılar minimal bir fark yaratır, aksi takdirde vantilatörden farkı yok.

taşınabilir klima diye bir şey yoktur nokta. sadece normal klima vardır. paranızı çöpe atmayın.

mebla buyukse doviz burolarindan fiyat alip pazarlik yapacaksiniz.

5000 usd ye kadar kimse pazarlik yapmaz ama

Bankalar doviz bürosuna göre daha yüksek bozarlar

kur.doviz.com

doviz.com uzerinden bakıyorum ben genelde

Serbest piyasa fiyatlarına bakın, sonra banka fiyatlarına bakın, sonra mobil bankacılıktan girip bankanızın alış fiyatına bakın.

Bazen şöyle yapmak avantajlı olabiliyor;

Doları bankanıza gidip dolar olarak hesaba yatırın, sonra mobil bankacılıktan girip doları bozup TL çevirin.

Tabi bu dediğim mobil bankacılıktaki alış kuru serbest piyasadan yüksekse olur.

banka ile piyasa karşılaştırmasını, bankaların mobil app'lerinden bakarak yapın. şubeden her zaman düşük bozarlar.

Bi kere kuyumcuları unutun, hepsi ölü fiyatından alıyor. avm içi döviz büroları da aynı şekilde. Bankalar da genelde düşükten alıyor ama mesela Kadıköy rıhtımdaki Türkiye Finans bi ara gayet iyi fiyattan alıyordu. Ama genel olarak bankalara yanaşmam.

Bu işin sırrı yan yana bulunan, yani fiyat rekabetinin olduğu yerlerde bozdurmak. Mesela Kadıköy altıyoldan rıhtıma inerkenki sırada çok iyi fiyatlar oluyor döviz bürosu bolluğundan. Pazarlık konusuna da katılıyorum. Düzenli bozduruyorsanız bankodaki elemanı da kafalarsanız daha iyi fiyatlardan bozdurabilirsiniz.

twitter'da kapalicarsi'daki bir yer onerilmisti, favorilerime atmistim. paylasayim.

twitter.com

kapalicarsidan aliyorum ben, oncesinde caddedeki bir kac yerden fiyat kontrolu yapiyorum. Sonra rasgele kapalicarsiya bir kac dukkan girip, fiyat aliyorum, caddedeki fiyati veriyon ne anlami kaldi falan diye iyi fiyat vermeyenden cikiyorum, ufak pazarlik falan edip bozduruyorum iste. Cok bir sey farketmiyor ama biraz daha uygun oluyor iste buyuk meblalar bozdurunca farkediyor biraz.

Kapalicarsi. Bankalar yanina yaklasamaz.

Mecidiyeköy'de aralarında yürüyüşle 2 dakika mesafe olan iki döviz büfesi var.
Geçerken hep gözüm takılıyor. Birinde dolarda makas 20 kuruş civarında diğerinde 90 kuruş civarında oluyor genelde.
Herhalde büfeden büfeye de ciddi farklar olabiliyor.

@enivicivokke teşekkürler geriye dönük araştırma yaparken duyurunuzdan faydalandım. ben de aldığınız model ve roborock s5 max arasında kaldım aradaki fiyat farkına değip değmeyeceğini merak ediyorum

enivicivokke +1
bende aynısını kullanıyorum. bende s5 max ile arasında kalmıştım. henüz pişman olmadım.
bunu aldıktan sonra evin temizlik robotu olarak kapı arkası hariç olarak evi süpürmeyi bıraktım. benim yerime artık o süpürüyor :)

7700 liraya s6 Max alırsanız arada bir süpürgeye bağlanıp annenizin evinde kameralı bir tur atabilirsiniz, benden söylemesi :)

www.youtube.com
yukarıdaki videoyu izledim, sizin yerinizde olsam Mop Pro alırmışım.

Tek taksitli bir kredi o da.

Tek taksitli falan değil. Birden fazla taksitle de çekebilirsiniz. Avantajlı yanı dosya masrafı vs. ücretleri olmaması. Dezavantajı ise kart limitiniz kadar çekebiliyor olmanız.

Yıllarca bankalarla didinip durmuş birisiyim önce besmele Çek. Ek hesaptan çekilen para tek taksitli kredidir. Senin dediğin kredi kartından nakit avans çekmek.

Ek hesabınız her ayın 1'inde artıda olmalı. Hatta sadece 1 lira artıda değil de o ay kullandığınız paranın faizi ne kadarsa onu karşılayacak kadar para olmalı hesapta (atıyorum 200 TL) yoksa bir kredi taksidi ödememişsiniz gibi yazılır sicilinize.

Kredi kartı limitiniz varsa "taksitli nakit avans" düşük meblağlarda kredi çekmekten daha avantajlı oluyor.

Talep nedir bilmiyorum ama Brezilya'da Türkçe öğretmek belki bir seçenek olabilir.
Onun dışında en mantıklı seçenek kod yazmak/bilişim falan gibi duruyor.
Çeviri önermem. Belki iyi kazanırsınız ama o seviyeye gelmek çok uzun yıllar alıyor. Çok yorucu.

Maalesef ana dili türkçe olanlar için freelance seçenekleri biraz kısıtlı.
Dil bağımsız konularda ancak iş bulmak mümkün olabilir.

Kod yazmak bir seçenek ama tecrübe yoksa uzmanlaşmak çok zaman ve efor alır.
Tasarım işleri de aynı şekilde. Ama bu da tecrübe istiyor.
Türkiye'ye yönelik sosyal medya yönetimi yapabilirsiniz orta ölçekli firmalara. TL kazanırsınız orada ne kadar işe yarar onu bilemem tabi kur farkı ne düzeyde.

Dijital marketing, SEO danışmanlığı, vb gibi işleri online yürütebilirsiniz. Ama bu konuda tecrübe edinmeniz lazım.

Kendi sektörünüzden bir şeyler baksanız daha iyi olacak sanırım.
Brezilya'dan bir ürünü ithal etmek isteyen Türk firmalarına yardım edersiniz.
Bu bağlantılar nasıl kurulur bilmiyorum ama Türkiye'den ayrılmadan önce bunları sağlamak gerek. Türkiye - Brezilya İş Konseyi'ne ulaşmak belki aklınıza gelmeyen kapılar açar.

Önceki tarifenize +10gb, +200 dk eklemişler. Bunları kullanmayacaksanız aradıklarında belirttiniz mi? Ben başka hat kullanıcısıyım, bunu belirtince biraz daha az özellikte ve ücrette yeni tarife teklif ettiler, daha makul geldi.

Ben faturalı hatlarda kazıklanmaktan sıkıldım.
Vodafone'un faturasızına geçtim.
Bu ay şu paketi aldım:
15 GB+750 Dakika 67TL

Tabi her ay fiyatlar artacak, her seferinde güzel bir kampanya bulamayabilirim ama faturalı olunca fiyatların daha pahalı olmasına sinir oluyorum.

Evet belirttim. 10 gb mesela asla onermiyorlar. Yok diyorlae yani oyle bi tarife. Marketing 101 yani ama yapacak bisi yok.

Turkcell disinda cekmiyor benim

Bazı teknoloji haberlerinin bulunduğu forum sitelerinde ilgili operatöre SMS göndererek ciddi indirim sağlayan tarifeler oluyor.
Onları araştırın derim.

Bir ara bende yapmıştım uzun bir süre ayda faturasız hatta ayda yaklaşık 19 TL ödedim.

Bu yüzden 22 yıllık Turkcell beraberliğimize veda ettim bu sene.
Benzer tarifedeydim 58 ödüyordum, taahhüt bitince fiyat yüksek geldi, başka operatöre geçerim dedim pek de sallamadılar. Vodafon taahhütsüz kullanıyorum. Faturalıdan sonra ilkin biraz şaşırdım ama şimdilik idare ediyoruz.

Bana zor durumdalar gibi geliyor hepsinin cekim kalitesi dustu.
Biri arayinca sesini duyamiyorum whatsapp'tan ariyorum cogu kisiyi. Sozlukte boyle bir baslik vardi hatta.

Haliyle zam yapmaya basladilar.
Turksel zaten hep pahalidir eyvallahi yoktur ama digerleri de ucuz degil artik.

duserseniz bogulmayin diye, suyun sakin olmasi dusme ihtimalini sifirlamiyor. emniyet kemeri takmak gibi bir sey, ben 30la gidecegim takmayayim diyemedigimiz gibi

diyelim ki iyi yüzüyoruz. boğulma ihtimalini iyice azaltmak için mi?

Kafani vurup bayilirsan yuzemezsin.

@yuvarlanantencereninkapagi tansiyonun dustu, kramp girdi bir sey oldu, olumle dalga gecmemek icin yelek sart...

@hewit'in dediklerine ek olarak bir anda kendinizi kıyıdan çok açıkta da bulabilirsiniz.

kano belinizden aşağısını bağlayan bir alet ters dönüp tekrar yukarı kalkamayablirsiniz.

ben Çanakkale'de büyüdüm. boğaz sürekli akıntılıdır. çok yakın bir arkadaşımın kanoları ve deniz bisikleti vardı (kiralamak için değil, tamamen şahsi kullanım için) çok vaktim geçti, kanolarda ve deniz bisikletlerinde. biraz açılıp düşerseniz:

1- kanoya tekrar binmek çok zor oluyor.
2- çok açıktaysanız insan panik yapabiliyor.
3- zaten uzun zamandır kürek çekmiş olan kollarınız çok yorulmuş oluyor.
4- düşerken sağınızı solunuzu kanoya vurabiliyorsunuz.

bu sebeple can yeleği yüzme bilen insan için de gereklidir, sakin suda da gereklidir.

Piyasa değerinde ücret teklif eden bir iş bulmanız en kolayı olur. Böylece şirketinizden memnunsanız zam isteğinizi söyleyip kalabilirsiniz. Değilseniz değiştirirsiniz. Eğer zam isteğinizi kabul ederlerse yeni anlaştığınız şirkete zam aldığınızı söyleyip başka teklifleri olup olmadığını sorabilirsiniz.

Piyasa çok oynak olduğu için bu işler genelde böyle dönüyor şu sıralarda.

Diğer taraftan bu ortamda sene ortası maaş artırımı istemek tuhaf değil. Haberi açıp bakmadım ama bundle'dan bildirim gelmişti geçen, özel sektörde şirketlerin %67'si maaş artırmayı planlıyor diye. Herkesin malumu yani durum. Çekinmeyin.

itici bi durum bence. 700 euro ile devam ediyor olsan iste derdim ama bi kere soylemissin 900 yapmislar. o da az deseydin. ben olsam ekonomi her kotuye gidisinde gelip zam isteyecek bu herhalde derdim senin icin. 1 sene dolmasini beklerdim. zaten bu parayla geciniyorsundur, sen sadece digerlerinden geri kaldigini dusunuyorsun sanirim. bu seviyede bir maasla onu dusunup yukselmezdim. antipatik olursun. sene dolumunda tam manasiyla pazarligini yapman daha dogru geldi bana

"kredi çekip ev almak istiyorum" demeyin sakın. O kulağıma çok antipatik geliyor.
"Geçinebiliyorum, keyiflerime de para harcayabiliyorum ama yine de zam istiyorum" şeklinde duyuyorum ben bu talebi, bir patron/yönetici benim duyduğumdan da daha çirkin bir şekilde duyabilir bunu.

Diğer arkadaşın da önerdiği gibi ya başka bir teklif bulun ve ikisini çarpıştırın ya da zam zamanına kadar bu konuyu düşünmeyi bırakın.

Ev almak istemen veya pavyonda yiyecek olman sirketin konusu degil. Maasin sirket ve sektor skalasina gore dusukse ona gore zam istenir.

almanyada 900 euro gözüküyor 13 128 gb.
15714 tl yapıyor şu an, trde kullancaksan 2500 tl kayıt ücreti de ekle. 18200 diyelim.

amazonda 18800e var. 2 yıl garantili ve pasaport kayıtla uğraşmayacaksın.

vergi iadesi varsa iş değişir ama 150 euro da vergisi var çünkü. euro arttı henüz zam gelmedi ben olsam trden alırdım.

satürn'de 820 € (128'lik olani). apple'in kendi magazina göre genelde daha uygun oluyor.
yaklasik 90 € kadar iade alırsınız (tax free).
size yaklasik 730 €'ya gelir (ya da 740 €). ~13.000 ₺ + 2.500 ₺ = 15.500 ₺ (1€ ~17,3 ₺)

Mantıklı değil.
En fazla %15 civarında daha ucuza gelecek ama hem arıza olursa garantiden tamir ettiremeyeceksiniz hem de bir gün satmak isterseniz dert olacak.

Garanti bittikten sonra satmak isterseniz dert olmaz. Satarsınız yani ben satılamayan iphone görmedim kırık camlı iphone6’lat bile talep görüyor.

pasaport kayıtlı iphoneu 3 sene pasaport sahibi dışında kimse kullanamıyor.

senet

Paranın tümüne kısa zamanda ihtiyacınız olduğunu, telefonu bir internet sitesinde satışa sunacağınızı söyleyerek bahane bulun. Eğer sonraki ay parayı denkleştirirse, tek seferde paranın tümünü alıp satarsınız ona.

hem yarım telefon hem de çok yakın arkadaş kaybetmek üzeresiniz.
Yok mok deyin, satın internetten.

çok yakın arkadaşa senet yapmazdım. çok yakın arkadaşsa her türlü kabul edilir.

Valla benim oyle 1 2 arkadasim var. Onlara telefonu verip parayi 1 ay sonra almaya bile okey olurdum.

floydian +1 ama benim o yakınlıktaki arkadaşım telefon gibi küçük meblağlar için onu teklif etmez zaten.

telefon cok trend ve statu gostergesi bisi. Eger yenisi cikti onu alicam yada hava aticam gibi bi telasi varsa alma. eger teli yoksa veya bozulduysa bi dosyluk yap gerisini dusunme. vermezse araniz acilir gercek karakterini gormus olursun. Ben hayatimda herkese bir kez sans veririm. kendilerini kanitlamalari icin.

Para peşin kırmızı meşin. Para hemen lazım de. Babası oğlunu tanımaz işin içine para girince.

Telefonu verip kötü olmaktansa vermeyip kötü olun

çok yakın arkadaşınızsa yarısını kaybetsenizde amaan canın sağolsun diyebiliyorsanız verin

sahibinden'e koy get aç. komisyonu gerekirse sen öde. oradan taksitle alsın. telefon olarak koymayacaksın tabi.

yardim.sahibinden.comİmkanı-Var-Mı-

Paranin geri gelmeyecegini garanti edebilirim.

Bu ay vermek istemiyorsa sonraki ay hic veresi gelmez.
Zaten parasini yetmedigi bir telefonu almaya calismak ekonomik felaket gibi bir sey.
Sonucta ayni isi goren daha dusuk milyon tane model var.

cok yakin arkadas degilmis anladigim kadariyla. cunku yakin arkadasa bunu dusunmeniz bile abes.

verin gitsin eger gercekten yakin arkadassa. burada guvensizlik yayanlara da cok kulak asmayin.

Kalanı ödemeyi garantilemesi adına bir şey yapmaya kalksan zaten ben yabancı mıyım sanki deyip alışveriş ve dostluğu ayrı tutmayacaktır. Elbette kişiden kişiye göre değişir fakat telefon ona geçtiği an ödeme zamanı geldiğinde parayı denkleştiremedim, kalanı da bir seferde vermesem gibi cümleler duyduğunda sakin kalabileceksen ver.

yaşıyorum :( imposter syndrome araştırınız.

Donem donem cogu kisi yasar, yasamistir. Imposter syndrome evet.

Ahshaha
Normal çok normal.

Yapabildiğiniz şey kolay geliyor ve bu kadar kolay olmamalı diye düşünüp bir şeyleri atladığınızı düşünüyorsunuz.

ara ara bana da oluyor 10 kusur sene gecmesine ragmen.
Dogru bir kaygi zaten :) iyi degiliz ama idare ediyoruz.
Baskasinin kodunu gorunce saygi durusuna geciyorum bazen.

Bu düşüncenin doğru olmadığını, imposter syndrome'un neredeyse herkesin başına geldiğini bilin.
Hatırladığım en çarpıcı örnek Marissa Mayer. Tanımıyorsanız kadının CV'sine bir göz atın.

Ben de sürekli böyle hissediyorum. Sanırım benim için sebebi yaptıklarımı unutmam. Mesela sene başında daha önce kullanmadığım bir framework ve bir kütüphane kullanmam istendi. Dökümantasyona bata çıka hallettim ama birisi çıkıp sen bunları kullanmıştın, şu nasıl yapılır diye sorsa cevaplayamam muhtemelen.

sektörüm farklı ama proje bazlı çalışıyorum yazılımcılar gibi.
Birçok yönden benziyor (kendini güncelleme vs.)
Şu an büyük bir firmada direktörüm.
Ona rağmen hala aynı kaygıyı yaşıyorum.
İyi bir şey o kontrollü olduğu sürece insanı gelişmeye itiyor.

Oo olmaz olur mu :)

Ben de bilgisayar mühendisiyim, toplamda 6 yıllık deneyimim var ama 2 yıl önce sektör ve altyapı değiştirdim. Ona rağmen lan bu işi başkası da yapar aslında, ohoo millet neler yapıyor ben mühendis bile değilim bence falan diyorum. İşe yeni başladığımda daha yaygındı bu sanrılar, o zaman ayrıca kesin kovulacağım falan diyordum veya bu kadar maaşı hak etmiyorum diyordum ama artık onlar geride kaldı :)

Konuya çok hakim değilim ama düşük FPS export almayı unutmayın demeye geldim.

Webp 'ye convert edip bir tik daha boyutu dusurebilirsiniz ama illet bi konu.

20 mb'lik H264 videoyu fps dusursen bile gif'e cevirince 50-60 mb'a cikiyor.

Kaliteyi dusurunce 6-7 mb'a duser ama bu sefer de goruntu les gibi oluyor.

Gif mi kaldi artik, yok olup gitmesi dileklerimle.

Kendiniz oturacaksanız boş ev bakmanızı tavsiye ederim. Şu sıralar sayısız tahliye davası birikmiştir, davanın sonuçlanması epey zaman alır. Kesin olarak sözleşmesi bittikten birkaç ay sonra çıkacağını düşünmeyin.

Ekspertiz değeri konusunda da büyük sürpriz yaşayabilirsiniz. Adam evi 3 milyona satıp ekspertizini 1 göstermiş olabilir. 1,5 milyon krediye niyet ederken en fazla 800 bin çekmeniz mümkün olabilir. Mal sahibi gelir vergisini düşükten vermek istiyorsa bu yola başvuruyorlar bildiğim kadarıyla. Beğendiğim çok evden sinirlenip vazgeçtim bu sebeple.

Bunlardan önce bir evi alınırken yapılması gereken en önemli şeyi yap . Bölge karakoldan tanıdık polis bul. Sor bakam sıkıntılı hane var mı apartman ve sokakta.

İlk 2 soru için bir yorumum yok ama diğerleri için; istediğin miktarda kredi çekebilirsin. Ama tapuda harç öderken evin bedelini kredi tutarından aşağı göstermezsin. Hangi ilçeden aldıysan oranın belediyesine gidip evin rayiç bedelini öğrenebilirsin.bordroyu ıslak imzalı kaşleli istiyorlar, son ay yeterliydi sanırım.

yeni kontrat yapma, evi alır alma ihtar çek. evet 6 ay kadar oturma hakkı var.

1) Yeni kontrat evet yapılmalı. Herşeyden önce sen kiracılı ev aldığın için kira senin sözleşmende yazan IBAN'a iletilmeli. Ağustosta kontratının doluyor olması önemli değil kiracı istemediği sürece çıkmaz.

2) Kaç ay daha oturma hakkı var bilemiyorum ama senin başka bir evin yoksa kiracıyı çıkarma hakkın oluyor.

3) Eksperin belirlediği konut değerinin %80'ine kadar kredi kullanabilirsin. Eksper eve 500 derse üst limit 400 olacak kredi çekebilirsin. İster 50, ister 150, ister 400. Gelir durumunun tabi ki müsait olduğunu varsayıyorum.

4) Kredi başvuru ve onay sürecinde maaş bordrosunu mailden kabul ediyorlar çünkü banka genel müdürlüğünde tahsis birimleri krediye onay verir. Postayla iletilmesi uğraşılması mantıksız. Limit onaylandıktan sonra şubede imza aşamasında ıslak imzalı/kaşeli versiyonunu verirsin. Genelde son 3 ay talep edilir. En az 6 aydır o kurumda çalışıyor olmanı beklerler.

Kiracı ile anlaşma yoluna gitmende fayda var, adama gidip de "bir an önce evimi boşalt" dersen iş inatlaşmaya doğru gider mahkemelik olursunuz. Benim oturduğum ev geçen sonbahar aylarında satıldı, evlilik yapacağımdan yazdan önce evden çıkmayacağımı açıkça yeni alıcılara söyledim. Onlar da benim çıkmamı beklediler 6 ay kadar. Söz verdiğim zamanda evi boşalttım.

Özellikle kamu bankasından kredi kullanacaksan imza maratonuna hazır ol yarım gün sürüyor. 1,29 faiz oranından kullandırmak için 3 tane otomatik ödeme talimatı hazırlaman lazım. Ayrıca peşinat (özkaynak) tutarını 3-5 gün kadar hesabında tutmanı isterler. Zorla BES yaptırıyorlar vs. prosedür çok fazla malesef.

kesin bilgi veriyorum: senelerce kiracı o evde oturur. 6 aylık mevzu şu: sen ihtar çekiyorsun ve 6 ay süre veriyorsun. 6 ay sonra çıkmazsa dava açıyorsun. yani bu 6 aylık süre dava açma süresi. sonrasında buraya kendi ihtiyacın olduğunu ispat edip tahliye edilmesini talep edeceksin mahkemeden.

eğer ki kiracı ben çıkmam asla falan diyor ve ciddi ise bence başka ev bak. açacağın dava hele ki istanbulsa uzun sürecek. sınra karara itiraz imkanı var vs. bu sürede kiracıyı çıkaramayacaksın.

ya para verip çıkaracaksın anlaşıp ya da başka tür yöntemlerle. he ama kiracı da 8 ay önce girmişse çıkmamak hakkı tabi. sonuçta o da ona gçre plan yapmıştır.

Kiraci mevzusunu ve krediyi anlatmislar zaten.

Ek olarak depozito olayini da netlestirin. Ya eski ev sahibi size devretsin parayi, siz kiraci cikarken verin ya da baska bir formul bulun ama netlestirin.

Yoksa kiraci cikarken sizden ister. (Satan kisi banane diyebilir)

1- Yeni kontrat yapmıyorsunuz da IBAN'ınızı iletiyorsunuz sanırım sadece. Avukata mutlaka sorun.
2- Evi aldıktan sonra yanılmıyorsam 30 gün süreniz var ihtar çekmek için. İhtardan sonra 6 ay içinde evden çıkmak zorunda, çıkmazsa dava süreci başlayacak. (Kiracı kötü niyetliyse elbette çok uzun süre oturabilir, davalar uzar gider. Ama 100 kiracıdan 3-5 tanesi bile böyle çıkmaz sanırım, takdir size kalmış)
3- Eksper evin değerini ne belirlerse kredi ona göre %80 (500 bin TL altında %90 galiba). Bu konuda net bir şey söylemek mümkün değil elbette ama 1 milyona alacağınız bir eve eksperin 700 bin lira değer biçmesi çok büyük bir sürpriz olmaz. Hazırlıklı olun. (Ufak bir kısım eksik kalırsa 24 aylık bir tüketici kredisi de kullanırarak çözebilirsiniz belki)
4- Her bankaya göre değişiyor olsa gerek, en iyi bilgiyi bankacı verir. Islak imzalı vermiştim ben.

Ekstra:
- Katılım bankasından almamaya çalışın krediyi. (İleride faizler daha da düşerse yapılandırma yapmak onlarda daha zor veya imkansız oluyor olabilir)
- Kiracı ile konuşun, çok sorun çıkaracaksa paranıza yazık olur. Makul bir şekilde anlaşabileceğiniz biri olup olmadığını tartın.
- Apartmandan birinin zilini çalın, o daireyi almak istediğinizi ve genel olarak apartmanın nasıl olduğunu sorun. Çok büyük bir para harcıyorsunuz, utangaçlık etmeyin. Zil çalıp rahatsız etmekten çekinirseniz kapıda 5-10 dakika durun. Mutlaka apartmandan biri girip çıkacaktır, hem de sokağı izlemiş olursunuz.
- Kendinizi daha iyi hissedecekseniz tapunun fotoğrafıyla birlikte belediyeye gidin. Dairede veya apartmanda bir sorun olup olmadığını sorun, bilgi verirler.
- Emlakçı komisyonunu şimdiden konuşun. Bu konuda pazarlığa açık oluyor emlakçılar.
- Madem o evde yaşayacaksınız, üst komşuyla tanışmanız da çok faydalı olur. Mesela 8 çocuklu bir aileyse hayatınız zindan olur.
- Tapunun fotokopisini isteyin, arsa payına mutlaka bakın. (Tapuda o zamanki fiyatı ve en son ne zaman satıldığı yazıyordur. 5 seneden kısa bir süre önce satıldıysa vergi sıkıntısı çıkabilir, o konuyu bir bilene sorun)
- Evin fiyatını tapuda kaç liradan göstereceğinizi emlakçıya sorun. Ev sahibininin bu konuda bir şartı olabilir.

jack of hearts'ın dediği gibi ekspertizin fiyatını farklı göstermek diye bir şey yok bildiğim kadarıyla. Ekspertizi yapan bağımsız bir firma. Ne ev sahibi ne de bankaya bağlı değil. Ama evi aldıktan sonra 5 seneden kısa sürede satıyorlarsa gelir vergisi ödemesi gerekiyor ev sahibinin. O da çok yüksek bir vergi, o yüzden değerini düşük göstermek gibi işler oluyor.

Asla yeni bir kontrat yapmayın, bu sayede kiracıyla yeni bir anlaşma yapmış ve ona haklarını teslim etmiş olursunuz. 5 seneden önce rayiç değer kira artışı yapamaz, 10 seneden önce çıkaramazsınız.

Evin satışı ile birlikte sahiplik hakkı size geçiyor ve önceki kontratın geçerliliği devam ediyor.

Tapu satışından sonra noterden ihtar çekin, yanlış hatırlamıyorsam eski kontratın kalan süresi 6 aydan uzun ise ihtardan sonra 6 ay. Kalan süre 6 aydan daha az ise eski kontratın bitiş süresinde evi boşaltması gerekiyor.

Tahliye etmezse dava açıyorsunuz, uzun sürse de bütün masraflar evden çıkmayan kiracıya yükleniyor.

Mutlaka bir avukattan destek alın.

Tek başınıza whatsapp grubu açın. Kilitleyince yazın, kafanıza takılınca açıp bakın. O gün yazmamışsanız kilitlememişsinizdir.

selam psikologum, dusuncel bir surec, zamanla tabii bu surecler güçleniyor, yas ilerledikce daha da fazla farkinda oluyorsunuz.

tavsiyem var, kilitlerken kapiyi anda kalmayi deneyin. kapiya dokunun, anahtara dokunun, cevredeki seslere kulak verin. o an "anda kalın' yaptiginiz seyi fiziksel, bedensel, duyusal olarak hissedin.ne yaptiginizi sonrasinda hatirlamak acisindan yardimci olur bu.

Kapıyı her kilitlediğinizde bir hayvan düşünün. 5-10 dakika sonra o sahneyi hatırlamanız daha kolay olur.
Hayvan burada örnek, siz isim, şehir, hayvan, şarkı vs. ne isterseniz onu yapın.

@damba evet ya dusununce, hep kafam daginim oluyor. Etrafa bakiniyorum apartmani falan inceliyorum.onu fark ettim. Diger oneriler de cok iyi kendime uyarlayacagim

kapıyı kilitlerken telefonunuzla video kaydı yapın. videoda gün ve saat yazacağı için hiçbir tereddüt olmaksızın kapıyı kilitlediğinizden emin olabilirsiniz. geçici çözüm tabii.

bu illet bende de vardı. @michael_knight +1 kapıyı kilitlerken o anın görüntüsünü saçma bir şey yaparak birleştirirsen, misal kapıya 3 kere vurmak, kapıdaki bir desene odaklanıp o deseni hafızada tutmak gibi.. daha sonra hatırlamak zorunda kalacağın şey "kapıyı kilitledim mi?" gibi bütün bir olay değil, o saçma şey olacak. o saçma şey o an üretildiği için bi anlamda kapıyı kilitlediğinin de kanıtı.

Kapıyı kitlerken saçma sapan kelimeler üretin ya da bunu hatırlatacak başka şeyler, denildiği gibi hayvan nesne vs

Yani "lan kapıyı kitledim mi?" diye kendinize sorduğunuzda, "kitledim lan, kirlerken fikibok dedim ya!" dersiniz.

Bende de vardı. özellikle fırını, ocağı açık unuttum mu acabaları.
Sonrasında bir psikolog arkadaşım şunu önerdi;
-Ocağı kapatmışsanız "Ocağı kapattım" diye sesli söyle (ses) "Ocağı kapattım" diyerek ocağa tokat at, tık tık vur. (dokunma)

Bence ikisi de degil. Baslayan ne o da onemli.

Why did it start

başlayan her hangi bir olay, kavga mesela.

O zaman why did it start.

Start transitive (gecisli) fiil. Nesneye ihtiyac duyuyor. O yuzden soru soruyorsani why did it start, eger baslangic sebebi demek istiyorsaniz why it started.

Ikincisine ornek cumle: “I dont know why it started.”

Metne göre "how did it start" daha uygun olabilir.

gramer açısından "why did it start" doğru bir sorudur.

ancak açıklama yapılırken örneğin soru edatına normal cümle gibi devam edilebiliyor. why ile örnek aklıma gelmedi ama he should finish what he started. başladığı işi bitirmeli anlamında söylenebiliyor.

ama tabi neden bahsettiğimiz önemli. start yerine begin de kullanmak uygun olabilir. zamanla oturur.

baslayan kavga ise; how did the fight begin? veya how did it begin?

hukukçu değilim ama bir yorumda bulunayım.

bence tam tersi bile işleyebilir süreç. hukuki adı tam olarak aklıma gelmedi ama "planlayarak canice insan öldürme" gibi bir konu var sanırım. bu kapsamda daha da artabilir suçu hatta

Yani o da olabilir hocam 4 insanı öldürürken korkmadın da kendine sıra gelince mi korktun da diyebilirler.

o olayda herkes bi tabancayla sırayla kendi kafasına sıkmıyor muydu? Benim okuduğum versiyon öyleydi yani. Bu durumda direkt cinayet olarak belirlenir mi bilemiyorum.

Hatta 5 kişi de değil 3 kişi vardı sanırım haberde

Hocam o olayı sormadım aslında o olayı görünce aklıma geldi bu soru, Kartal'daki olayda senin dediğin gibi oluyor.

intihar süsü vermiş oluyorsun direk.

adamlara zorla intihar mektubu yazdırıp vurmuşsun derler.

Hocam ben bunu varsayımsal olarak sormadım aslında. Yani kurbanların bunu kendileri tasarladıkları-istedikleri açık, o konuda bir şüphe yok, o noktadan sonra nasıl değerlendirilir diye merak ettim. Yoksa ben olsam ben de "kesin bunun bi pisliği vardır" diye düşünürdüm.

- 1 kisi 4 kisiyi vurdu kendini vuramadi: Karsindaki insanin rizasi bile olsa onu oldurmek cinayettir. Niyet ve onceden planlamanin yapilip yapilmadigina gore cezanin kategorisi degisir.

- Herkes kendini vurdu, 1 kisi vurmadi: Intihara azmettirmekten ceza alabilir.

isterse ölenlerin hepsi hakimin önüne çıksın hür iradeleriyle biz istediğimiz için bizi vurdu desin, her türlü direkt cinayet. bir kişinin başka bir kişiyi bilerek öldürmesinin adı cinayettir.

Türkiye'de ötanazi yapan hekime ceza, adam öldürmekten ömür boyu hapis.
Bahsettiğiniz senaryo da bu bağlamda 4 adet ömür boyu hapis olur herhalde. (Sanık takım elbise giyerse belki karar değişir)
Hukukçu değilim.

yeterince ingilizce içerik tüketmemek en temel sebebi bence. bol bol dizi film müzik youtube izleye izleye hep doğruları öğreniyorsun.

mesela ancient çok yaygın bir kelime bence. enşınt duysaydın anaaa bu ensient böyle mi okunuyormuş ya derdin.

ayrıca güzel ortam valla uyarıp düzeltmeleri bile güzel yani

Bunlarin hepsi fransizca kelimeler oldugu icin patlaman normal, fransizca okunuslari imaj,ansien,rögre

Bu kelimelerin okunus kurallari bozuk oldugu icin ezberleyip gecmen gerekiyor.
Fransizlar bu yuzden ingilizce konusmayi sevmezler.

Yalniz yabanci biriyle konussan bu kadar duzeltmez seni. Bizde hastalik bu.
Highway kelimesine hayvey dedim diye duzelten oldu. Derinden soylemedik diye yanlismis.

Sen dışında herkes tertemiz ingiliz aksanıyla konuşmuyordur. Takma bence.

Çok fazla dinleme yaparsan düzeltebilirsin.

Her zaman boș kaldimi mesela toplu tasima yada evde surekli kulaginda bir podcast olmalı.

bos vaktin olmamali.sıkılırsan hergün Dizi film olarakta bi döngüye girmelisin.ingilizce alt yazi da aç.

Bu tarz videolar izleyip, bilmediklerinizi/ yanlış bildiklerinizi not alırsanız faydalı oluyor. Ben de yapıyorum fırsat buldukça.
youtu.be
youtu.be
Instagram'da da var böyle sayfalar.

Dinleme yap tabi, ama dinledikten sonra o kelimeleri telaffuz da et. Çünkü mesela benim dilim dönmüyo bazı kelimelere, özellikle uğraşıp 3-5 kere söylersem düzgün telaffuz etmeye başlayabiliyorum.

Ayna karşısında pratik yani. Kendini dinle, özellikle üstüne eğilip çaba harcadığında düzelir kısa sürede.

O kadar da takılmamaya çalışın bu konuya.
O kelimeleri bir şekilde başkasından duymadan öğrenme ihtimaliniz yok, onları duymak için de özel olarak dinleyebileceğiniz bir şey yok.

Dizi ve filmleri zaten İngilizce izliyormuşsunuz, öğrenimle ilgili konularda da sadece yazılı değil arada videolar bulursanız onları da izleyiverin. Pek yapacak bir şey yok.

Özel bir çalışma yapmaya kalkmayın bence, fark ettiğiniz bir kelime olursa zaten anlarsınız ve aklınıza yazarsınız.

yok yeniden imzalamak gerekmiyor normalde otomatik uzuyor. ama sözleşmeye bağlı olabilir.

konut mu işyeri mi? Özel, ilginç bir sözleşme mi, standart mı?
Konutsa hiçbir şey yapmanız gerekmiyor. Zam tarihi geldiğinde ayın 4'ünde google'a "Temmuz 2022 Kira artış oranı" yazıyorsunuz. O orana göre zamlı kirayı her zamanki hesaba yatırıyorsunuz ve hayatınıza devam ediyorsunuz.
(Dikkat edin, hesap hatası yapıp 1TL eksik yatırmayın, başınız ağrımasın)

Kira sözleşmesinin yazılı olmasına bile gerek yok normalde şekle tabi değil, ama elde kanıt bulunsun diye bu şekilde yapılıyor.
Emlakçı/ev sahibiyle whatsapp üzerinden yapacağınız yazışma yeterlidir.
Ayrıca hiçbir dialog gerçekleşmezse de kanun zaten şu şekilde:” … belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en az onbeş gün önce bildirimde bulunmadıkça, sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılır. Kiraya veren, sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez.”

tahliye taahütnamesi vermediysen otomatik uzar.
tekrar imzalamaya gerek yok.

asla çalıştığın yere iş baktığını söyleme.

hiçbir sorun olmaz.
söyleme çalıştığın firmaya iş baktığını.

Ne sorun olacak ki zam yaptık istifa edemezsin mi diyecekler?

%95 zam aldım, zam öncesi görüştüğüm yerden iş teklifi aldım, şirket counter offer verdi, üstüne %35 daha.

Teklifini eline al, böyle böyle de. Korkma, Türk’ün gücüyle ez.

eger kalmak istiyorsan obur teklifi eline al, imza atmadan kendi sirketine goster bunun match edin de, piyasani yukselt.

Yapamayiz derlerse o zaman top sende. yeni zam aldin diye istifa etmen yasak degil, etik olarak da bir sikinti yok.

iş baktığını söylemen gerekmez elbette.
Sebepleri sen daha iyi biliyorsun ama içinden geçtiğimiz bu çılgınca dönemde sana zam yapmayıp seni zor durumda bırakan şirkette devam etmen bana doğru görünmüyor. Sebepleri sen daha iyi tartarsın.

Aylardır alamadığın zam yüzünden çektiğin stres, kaybettiğin para sende kaldı. Bu şirket seneye de sana zam yapmayıverebilir, başka bir şekilde üzebilir. Bence yeni bir yere geçme zamanı gelmiş.

ben olsam diger is yuzde yuz olacak gibiyse ve calisma sartlari birebir ayni dahi olsa ayrilirdim.

Eskiden boyle seylerde cok tepki veriyordu isyerleri, hatta kovmaya variyordu is.
Simdi elindeki teklifi gosterip daha yuksegini alabiliyorsun.

Hatta bir is teklfini reddettim son asamada, headhunter beni sucluyor teklifi kullanip terfi aldin diye.
Adamin ne kadar cok basina geliyorsa inandiramiyorum alakasi olmadigina :D

Dramaya doymak için r/amitheasshole ve r/relationship_advice

r/upliftingnews güncel iyi haberler

Bir de sitede reddit diye ararsanız daha önce önerilen bir dolu subreddit vardı.

r/talesfromretail
r/talesfromyourserver
r/askmenover30

İlk ikisine benzer şekilde IT Helpdesk ve call center da var. Bunlardan özellikle Amerika'daki günlük yaşam ve bakış açısıyla ilgili başka yerde rastlayamayacağım bilgilere rastlıyorum, o yüzden hoşuma gidiyor.

seyler.eksisozluk.com

ben yazmışım zamanında :D

Şile, Antalya veya Nice(Fransa) olabilir.
O kadar geniş tutmuş, bütçe söylememişsiniz ki, kimse cevap verememiş sanırım.
Sabah 10:00'da sahilde hazır olmak biraz iddialı ama erken saatte bir uçağa binerseniz mümkün tabi,

ucak varsa antalya

istanbuldan oneri yapsam tiklemezseniz de olur...

instagram.com

ceza yazmamış olabilirler, sadece otopark ve çekici ücreti ödemişsinizdir.

Öyle oluyor mu?. Yani çekilip ceza kesilmemiş olabilir mi?

3 sefer başıma geldi. sadece çekici ve otopark ödedim

Bundan belki 15 yıl önceydi. İstanbul, Beşiktaş.
Aracım çekilmiş. Otoparka gittim almaya.
Çekici parası ve otopark parasını ödedim.
"Ceza yok mu?" diye sordum. "İstersen keseyim" dedi. Bir şey demeden aracı alıp uzaklaştım.

2,5 ay ev tutmak mümkün müdür ki?
Yazın boş olan bir öğrenci evi bulabilirsiniz umarım. Öyle bir yer bulursanız semtine bakmadan oturun gitsin.

Levent'te çalışacaksanız M2 metro güzerhahında herhangi bir semt kolay olur.
Biraz daha uğraştırır ama Üsküdar merkezde de oturabilirsiniz. Motorla beşiktaş'a geçer ve oradan otobüsle gidersiniz işe.

Metrobüs güzerhahındaki semtler de değerlendirilebilir. Metrobüsle Zincirlikuyu'da inip oradan yürüyerek gidersiniz işe (15 dakikalık bir yürüyüş)

Hisarüstü olabilir. Yaz okuluna kalmayacak öğrenci filan varsa odasını kiralar.

az km çok sürede gidilen yerde muhtemelen daha çok trafik-kırmızı ışık- düşük hız- dur kalk vardır.
çok km az sürede gidilen yerde de daha yüksek hız vardır. yani bunu hesaplamak için ortalama hızı bilmek gerek ama ben her türlü az süreyi seçerdim. muhtemelen o daha az yakar.

Çok km az süre derken düşük hızdan mı bahsediyoruz? Çünkü en önemli etken hız burada +1

Örnekleyelim;

ortalama 90 km/h ile 5 litre yakan araç, 120 km/h ile 7 litre yakabilir. buna göre süre ve menzilden hangisinin avantajlı olacağını hesaplamak gerekir.

@john bloor, evet düşük hız, ara sokaklar, trafik ışıkları vs sebepli.

araca göre değişir. araba hibrit ya da elektrikli bir araçsa, yavaş hızlarda ve dur-kalk trafikte daha avantajlıdır. hibrit ya da elektrikli araç, durduğunda sıfır enerji harcayacağı için, süre meselesi daha az önemli hale geliyor ancak içten yanmalı motorlar yüksek süratte sabit hızla giderken daha avantajlı olabiliyor.

sadece içten yanmalı motorlar için konuşuyorsak, küçük motorlar dur-kalk için daha iyiyken, büyük motorlar yüksek hızlarda daha iyidir.

kendi adıma ise, kısa sürede gitmek her zaman daha iyidir.

Ne kadar fark olduğunu bilmeden bir tahmin yapmamız bile zor.
Yani çok kilometre diyorsun ama aradaki fark %10 mu yoksa %50 mi bunu bilmeden yapacağımız tahminler güvenilirlikten çok uzak olacak.

Genel bir prensip olarak her fren enerji kaybıdır.
Bir trafik ışığı varsa 100 kilometre ile giden aracı önce frenle durduracağız, tüm enerjisini kaybedecek, sonra yeniden 100 kilometre hıza çıkmak için güç harcayacağız.

Yolda bu şekilde kaç defa fren yapmak gerekeceği, kaç yerde kavşakta yavaşlamak, ışıkta durmak, trafikte yol vermek gerekeceği çok etkili olacaktır.

Ayrıca trafikli yolda kaza yapma olsalığı da daha fazla. Kaza yapma olasılığı milyonda bir bile olsa milyonda beşe çıkacak mesela.
Çevre yolundan geç gitsin, öderken düşünürüz.

mantıken sermaye koymayan kişinin ücretli çalışan olması doğru geldi bana.

Ben de orient blue'ya katılıyorum, zaten çalışan ve sermayedar farkı bu yüzden var. Çalışanın hissesi olsa bile para koyan adam ağırlıklıdır her zaman.

Emek koyan taraf işe daha hakim olan taraf bu arada. Bu bilgiyle de yanıtlar mısınız?

biri para, diğeri deneyim koyuyor diyelim bence. Emekleri karşılaştırmak lazım ki çok havada bi konu. Tüm iş işe hakim olan tarafından yönetiliyorsa yani %50 de ister fazlasını bile ister yan.

Bütün mali konular, ticari konular, lojistik, her şey sermaye koyanda. Konulan vakitler de eşit.

Ekstra sermaye koymayan kişinin masrafları da dükkandan karşılanıyor. Tüm kağıt evrak resmi işler sermaye koyanda.

Sermaye koymayan sadece know how, tecrübe mi koyuyor?

Ortada 2 emek 1 anapara var. Yani 3 sermaye. O yüzden tamamını üçe bölerek bulabilirsin.
Emek %33
Anapara+emek %33+%33=%66

sadece emek koyan diğerine 110bin tl borçlansın ve eşit bölüşsünler. Tabi borç miktarı başka bir emitaya endekslenebilir.

Yurtdışında tecrube (knowhow) ve yönetim şirketin %40'ı, sermaye ise %60'ı olarak kullanılır. Bu durumda, iki ortak da emek koyduğu için %40'ı yarı yarıya paylaşırlar.

Yani 20-80 olması adil paylaşım olur.

bu kişiler kar ortaklığı haricinde maaş alacaklar mı? alınacak alınmayacak maaşlar bu ortaklık yapısını etkiler.

emeklerinizin eşit olmadığını düşünüyorum. Vakitler aynı olsa bile emeklerden biri daha tecrübeli, bilgili bir emek herhalde.
Ortaklık olmasın bu iş, sonu tatsızlıkla bitecek ve arkadaş kaybedeceksiniz.

Diğer arkadaşların da dediği gibi sadece emek koyan ya maaş alsın ya da 110 bin lira değerinde borçlansın ve dükkanın kazandığıyla bu borcu ödesin.

son zamanlarda en çok gündemde olan tartışmaları takip edebilmek açısından gibi'yi izleyebilirsin mesela.
ayrıca gerçekten komik.

az önce onunla ilgili bir duyuruya cevap yazınca aklıma ilk bu geldi, aklıma geldikçe eklerim.

Film olarak:
İnsanlar İkiye Ayrılır, 2020
Kapıyı Açık Bırak, 2021

Yukarıdaki iki filmi yazdım aslında ama İstanbul Modern her sene şöyle bir şey yapıyor:
www.istanbulmodern.org

film: sarmaşık

son bikac senede aklinizda kalanlari da yazabilirsiniz. illa 10 sene onceyi hatirlamaniza gerek yok. hatirlarsaniz da ne guzel :)

Yapım yılını bilmiyorum, 10 seneden eski de olabilir ama Bornova Bornova filmi benim çok hoşuma gitmişti

Nuh tepesi filmi.

Bir Başkadır (Dizi - 2020)
Şahsiyet (Dizi - 2018)
+1 Gibi (Dizi - Güncel)

+1 Sarmaşık (Film 2015)

film/dizi geldi sadece. sarki, kitap vs. yok mu hic? :)

Orhan Pamuk kitap çıkardı, İhsan Oktay Anar kitap çıkardı. Sevdiğiniz yazarlardan zaten haberiniz vardır.
Son 10 yılda muazzam bir yeni yazar veya kitap gelmiyor aklıma.

Teoman eski bi ruya ugruna albumu

ξενίτης -> tüm harfler küçük
ΞΕΝΙΤΗΣ -> tüm harfler büyük

yine de madem dövme yaptıracaksın son bi teyit daha al bi şekilde :)

Bir erkeğe veya bir kadına dövme yapılmasına göre de değişiyor olabilir kelimenin yazılışı.
İyi bilen birine sormadan yaptırmayın derim, sorarken de dövme yaptıracağınızı ve ne anlamda yazdırmak istediğiniz gibi detayları eklemeyi unutmayın.

Bütçeniz varsa getir'den mama söyleyebilirsiniz.
Aman lütfen süt vermeyin.

Emin değilim ama Ton balığı konservesi olabilir. Belki pişmiş yumurta da verilebilir. Annelerinden süt emiyorlarsa aman bozmayın düzenlerini,

İyi geceler,

Yavrulara değil de annelerine verin. Haşlanmış tavuk varsa sever muhtemelen. Tuzsuz peynir olabilir çok olmamak kaydıyla. Pilav filan sevebiliyorlar. Süt verecekseniz de biraz su katıp verin ve çok vermeyin. Salam, sosis vermeyin. Ekmek sevebilir. En temizi de kuru mama vermek.

Öncelikle her ne kadar 2 saat bile olsa bir günlük işmiş gibi düşünürdüm fiyatlarken. Öncesi, sonrası, kontrolü, belgeleri düzenlemesi, iletişime geçmesi derken 2 saatten uzun sürer gibi geldi bana.
Fiyatlama yaparken aşağıdakileri de dikkate alırdım;

Bu iş yapabilmek için İsviçre'ce bilmek gerekiyor mu? Kod bilgisi, squarespace deneyimi vs. gibi özel bir yetenek gerektiriyor mu?
Acil olacak mı? Bayram günü "çok acil değişiklik yapmamız gerekiyor" diyecekler mi?

Bunlarıda göz önüne aldıktan sonra mesela ayda 10 bin lira maaşla normal, sigortalı, düzenli bir işyerinde çalışmak sizin için uygunsa 22 iş gününde 450 TL elinize geçer. Bu sigortasız ve her gün olmayan ve garantisiz bir iş olduğu için 3 katını talep etmeniz makul
Bu durumda 1500 lira derdim.

Başka bir düşünme şekli de hiçbir vasıf gerekmediğine inanıyorsanız eve gelen temizlikçi kadınları baz alabilirsiniz.
Yanılmıyorsam şu günlerde 350 TL civarında gündelik veriliyor. Sizin yaptığınız işin kıymeti, zorluğu sizin gözünüzde bundan ne kadar az veya çoksa ona göre de fiyatlayabilirsiniz. (Sizin işte kendi ekipmanınızı kullanmanız gerektiğini de unutmayın)

God kväll

Bu sorunun tek bir cevabı yok. Bir binanın kat mülkiyetine geçememesinin bir çok nedeni olabilir. Bunların başında müteahhitin binayı projeden eksik veya uygunsuz olarak yapması gelir. Bu durumdaki binaların çoğunda kat malikleri kendi aralarında para toplayarak binayı projeye uygun hale getirmeye çalışır ancak bu her durumda mümkün olmaz. Kimi durumlarda bazı kat malikleri para vermeye yanaşmaz kimi durumlarda para olsa bile bina projeye o kadar aykırıdır ki uygun hale getirmek için binayı yıkmk gerekir. sormanız gereken sizin baktığınız binadaki sorun ne , bina sakinleri bunu ne kadar çözmek istiyor. Bu sorunun çözümü ne kadar maliyetli.

@dreams , peki hiç çözülmese olmaz mı?
Ev zaten alınıyor-satılıyor-kiraya veriliyor- elektriği telefonu bağlanıyorsa neden bu masraf yapılsın?

Hiç çözülmeden yıllardır oturumda olan yüzbinlerce daire vardır. Örneğin Ankara dikmende tapu parsel sorgulama uygulamasından benim kendi gözlemlerime göre bir sokaktaki binaların en az yüzde otuzu kat irtifak halinde. Bulunduğunuz lokasyonda bu sorgulamayı sizde yapabilirsiniz. Binadakiler günlük hayatlarına tesir eden bir durum yoksa bu konuyla haliyle çok ilgilenmezler ama örneğin asansör ruhsatı için binanın yapı denetimden belli bir oranda geçmesi gerekir. Asansör çalıştırmak için böyle durumlarda harekete geçilmesi gerekir. Yada bu tip eksik binalarda karşılaşılan bir diğer durum mal sahipleri ile müteahhitlerin daire alacak verecek durumlarından dolayı davalık olmalarıdır. Bu durumlar araştırılıp grekirse binanın değerine göre güncel alım satım fiyatına ileride doğacak masraflar için 20000 30000 koyarak kat irtifaklı dairereler gönül rahatlığı ile alınabilir.

@dreams, çok teşekkürler detaylı açıklamalar için

Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı konut kredilerinde sıfır olmayan evler için de oranlar belliydi, ama evin değerinin yarısını altın-döviz olarak bozmak şartıyla.
O açıklamaya bir göz atın.

1500 kredi puanı istiyorlar ve vermemek için ellerinden geleni yapıyorlar, lafta var ama gerçekte olmayan bir kredi.

@co2s2 1500 çok yüksek bir puan değil gibi geldi bana, yanılıyor muyum?

@michael_knight : evet çok yüksek değil ama yine de yüksek. yani herkese vermiyoruz diyorlar.

Cikartirdim. Cikarttim.

jelatin de var istersen çıkarttır, istersen kalsın derim. alacak adam ister çıkarır ister çıkarmaz. senlik bir şey yok bence. çıkarsaydın baksaydın kardeş de arkadaşa.

@roket adam hocam işte ne benim ne onun aklına gelmedi. akşam akşam tribe soktu adamı dolandırmışız gibi.

yoo bence sen çizdin bok atıyorsun derim basarım engeli.

telefonu senden alan o. senin yanında kontrol etmesi gereken de o.

"Yok öyle çizikmiş, bozukmuş bilmem ne. Madem bunu diyeceksin neden kontrol ettin ve parasını vererek satış işlemini gerçekleştirdin." demeniz lazım.

bi şey yapmazdım çizilmediğine eminsem. palavra da sıkıyor olabilir. kendi çizmiş de olabilir.

bi kere sattım böyle arka koruma kırılmaz cam kırıktı. dedim çıkartırsan alırsın bilgin olsun yedeği yok bende. çıkardı baktı bi şey yok aldı zaten.

2. telefonumda da önde de arkada da koruma vardı. çıkarmadan aldı bi sorun olmadı.

bundan 5-6 sene önce ikinci el telefon aldığımda telefonun ses çıkışındaki deliklere kadar kontrol etmiştim. alıcı ben bunu alıyorum bide jelatini çıkarıp bakmak istiyorum diyip kontrol etmeliydi, sizlik bir şey yok.

koruyucu kotu durumda ise cikartip sattim, iyi durumda ise cikartmadim oldugu gibi sattim.

sizin iciniz rahatsa bas engeli gec.

Çıkartmazdım.
Alıcı vazgeçerse cam filmsiz kalacak telefonum, hem de tam satışa çıkardığım sırada.

Alıcının çıkartmayı akıl etmesi gerekiyordu.
Kötü niyetle yapıldıysa elbette kötü niyetli olan suçlu ama burada satıcı profesyonel bir satıcı değil. Diğer gibi kullanıcı. Bir mağaza böyle bir hareket yapmış olsa suçlanabilir belki ama bir kullanıcı suçlanamaz bence.

Telefonun ekranını o çizmiş olabilir mi? Buna da emin olamayız ki.

çoğu firmada taahhüt verseniz bile eğer yurtdışına çıktığınız için taahhüt bozuyorsanız, para istemiyorlar. (bir sormanızda fayda var)

En uygunu ve düzgünü Türknet.

Cevap çok net şekilde turknet

@co2s2'nin soyledigine ithafen;

ben turk telekoma taahhut vermistim, birkac ay sonra yurtdisina tasindim. taahhut verirken yurtdisina cikarsam tazminat almayacaksiniz di mi diye sordum, evet dediler. iptal ederken once tazminat istediler. sonra sikayet olusturdum, gorusmeyi incelediler, ve soz verdikleri icin tazminat almadilar. ama bu sozu bastan almasam tazminat alacaklardi. o yuzden ben olsam turknet alirdim.

Turknet'le taahhut vermeden kullanilabilir.

Kablonet vardi bizde, yurtdisina gitmeden 3 ayligina dondurulabiliyordu, ikameti yurtdisina aldiktan sonra mail atarak iptal edilebiliyor kontrat ekstra ucret odemeden. Aradaki surede donduruldugu icin ekstra fatura da yazmiyor

Kablonet. Gittiğiniz yerde kablonet altyapısı yoksa ücretsiz iptal edebiliyorsunuz, yurtdışı olarak spesifik olarak sordum yine aynı şekilde altyapı olmadığı için iptal ediliyormuş.

Turknet'in fiyatı bu ay 139 tl oldu, sanırım diğer sağlayıcılar da zam yaptı, (baktım da mileni.com da aynı fiyat olmuş)

Turknet de Mileni.com da taahhütsüz, ikisi de Türk Telekom alt yapısı kullanıyor. Ben mileni.com denemedim ama Türknet de bir den fazla aboneliğim var, iptal ettiğim de var (sorunsuz) belirli bir süre dondurup fatura vermediğim aboneliğim de var.

Kısacası bence de Türknet, hatta buradan bizden birinden referans no alırsan bir ay bedava kullanırsın, hem sen hem referans veren.

"10-20 gün gibi bir süre" diye kaldı aklımda. Şimdi konuyu bilen biri yazar.

Bu sene sigorta değiştirmek istedik(tss) ve iki günlük bir aksama oldu poliçe tarihinde tss için. (Hak aktarılma olayı mevcut Allianz’dan Axa’ya geçtik yakınımızdaki anlaşmalı hastane kapsam dışı kalınca, ufak bir ilçedeyiz zira. )

O sırada sigortacım ki kendisi akrabamız iki haftaya kadar gecikmelerin tolere edildiğini fakat bu süreyi geçersek hakkımızı kaybedeceğimizi söyledi. Normalde şuan kadar ara verebilirsiniz diye bir durum yok anlaşılan, süreçte aksama gibi görünüyor bu süre sadece.

1- Bilmiyorum
2- Elinize geçen net paraya bakarlar. Primleri de dahil ederler sanırım. Başka bir geliriniz varsa onu da eklerler hesaplamada.
3- "Ortak Kredi" ve "İlk Evim Konut Finansman Paketi" farklı ürünler olduğu için büyük ihtimalle birleştiremezler. Banka isteyince her şeyi kılıfına uydurur ama bu biraz zor göründü bana.
4- Ekspertiz gitmeden öğrenemezsiniz. Zaten onun gitme amacı bu. Aynı binada benzer bir ev için ekspertiz değerini öğrenirseniz fikir verir size. 5 milyonluk ev ekspertizde 2 milyon çıkabilir tabi. Düşük bir ihtimal, ama mümkün. Kafadan uydur desen 5 milyonluk ev ekspertizde 3 milyon çıkar derim..

Geçerli diye biliyorum. Çünkü o ildeki tek konutu ve de geldiğinde kendi evinde kalmak istemesi de kabul edilebilir sebepler.
Ayrıca evi neden boşaltmıyorsunuz? Geçen seneden söylemiş ev sahibiniz

birebir aynı sürecin ardından aynı nedenle mahkemeliğiz şu an ev sahibimle. ilk duruşma bu ayın sonunda bakalım bekliyoruz. avukatın söylediğine göre davacının samimiyetine bakıyormuş mahkeme heyeti. daha önceki isteklerinden asıl amacının sizi çıkarıp yeni birine daha yüksek bedelden kiraya vermek olduğuna dair bir savunma ile kazanırız ama en az 1 sene sürer dedi.

siz de çıkmayı düşünmüyorsanız bırakın mahkemeye versin. sizi çıkarttıktan sonra başka birine 3 yıl boyunca kiraya veremeyeceğini yoksa size tazminat ödemek zorunda kalacağını hatırlatabilirsiniz eğer numara yapıyorsa.

İkamet etmediği yerde ev istemesi hukuki değildir gibi geldi bana ama herhalde hukuki olarak gri bir alan.

Sizi mahkemeyle çıkarırsa 3 yıl evi kiraya veremeyeceğini hatırlatın.
Konuyu daha iyi anlatabilmek için kiranızı 36 ile çarpın.

Mesela 2500 lira kira veriyorsanız "3 yıl boyunca evi kiraya veremeyeceğiniz için bugünün parasıyla 90 bin TL zararınız olacak ev sahibi bey, gerçekten o kadar fazla otel parası harcıyor musunuz?" diyebilirsiniz mesela.

@Biven
5 senedir kira ödemelerini aksatmadan yapan, tefe tüfe oranlarının üst limitinden artışını yapmış bir kiracıyım. Yine de aynı sitede dahi evler mevcut kiramın üç katından fazla duruma gelmiş durumda. Güncel kira bedeli ile arada fark olmasa dahi öyle ha deyince ev bulmak ve taşınma süreci size kolay mı geliyor bilmiyorum. Bana gelmiyor. Konunun muallaklığı hukuk konusunda uzman arkadaşlarımın yorumlarından da belliyken emlakçı ev sahibinin talebini dile getirdi diye sorgulayıp soruşturmadan çıkmayacaktım tabii ki. Üstelik artan kiralar nedeniyle bahanesi geçerli olmasa dahi kiracıyı postalayıp evi yeni birine bağlamak için can atan ev sahiplerinin varlığı mit değil.

@hadsafhada
Sözleşme sonuna kadar bekledikten sonra mı konuyu mahkemeye götürmesini söylemiştiniz? Aynı nedenden kastınız tam olarak nedir, sizin ev sahibi de mi yurt dışından ara sıra geri geldiği için sizi çıkarmak istediğini belirtmişti? Yani ev sahibinin düzenli bir mesleği var orada. Geçtiğimiz 4 senede bayram seyranda geldiğinde otelde kalmak zorunda kalması problem olmuyorken bu sene kiralar yükseldikten sonra konforunu düşünmeye başlaması şüphe uyandırdı bende de elbet. Teşekkürler yanıtınız için.

@michael_knight
Gri görünüyor maalesef. Emsal bir tahliye davası geçmişi olan bir avukat filan denk gelir belki diye sordum işte. Nedeni gerçek ise tartışmaya açık, artniyetli ise de tebligat göndermeden senelik en yüksek kira artış oranından fazla artış yapmam için diyaloğa girmeye tenezzül etmemiş olabilir. Teşekkürler.

ev sahibi haklı direk. adamın ikametgahının o şehirde olup olmaması bir şeyi etkilemez.

@faaip de oiad
İkametinin aynı şehirde olmamasından ziyade ihtiyacının devamlılığı ile ilgili tereddüt söz konusu. Her sene düzenli olarak geldiğini ve belli bir süre kaldığını ispatlaması gerekir denildi bana. Bir de tebligata bu girmemiş ama emlakçı aradığında Covid döneminde kendi evinde kalmak istediğini öne sürmüştü. Covid bu tip tahliye davalarında sebep olarak gösterilemediği için zaten kale dahi almamamı söylemişti bir avukat o zaman. Ev sahibinin avukatı tebligatta bunun geçerli bir bahane olmadığını belirtip çıkartmış muhtemelen. Talebin samimiyetini sorgulatıyor bu durum ama telefonda konuşulan, belgelenmemiş bir şeydi. Sonuç olarak, öyle ya da böyle konut ihtiyacının gerçeklik ve samimiyetini ispatlamakla mükellef olacak. Bakalım artık.

"Kiralayanın bu konut veya işyerine olan ihtiyacının zorunlu, samimi ve devamlı olması gerekir. Devamlılık arz etmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilmemektedir."

Ek 1: Konu ile ilgili paralelde okuma yapıyorken bir makalede şimdiye kadar gördüğüm en net ifadeye ulaştım, daha sonra okuyacaklar için aşağıya bırakıyorum.

"Yurt dışında yaşadığı halde sadece yıllık izinlerinde Türkiye’ye gelen ve kalacak yerleri olmayan kiralayanların da tahliye ihtiyacı gerçek, samimi ve zorunludur. Her iki durum da kiralayanın kendi evinde kalma ihtiyacı, kiracılık hakkından daha üstün tutulması gereken mülkiyet hakkıyla bağlantılıdır (Zevkliler ve Gökyayla, 2013: 342)."

"Yurt dışında bulunan kiralayanın konut ihtiyacı sebebiyle açtığı tahliye davasında yurda kesin dönüş yapmış olması koşulunun aranması gerekmediği, asıl önemli olanın ise yurda kesin dönüş yapılmış olup olmaması değil, kiralayanın konuta gerçekten ihtiyaç duyup duymadığı başka bir ifade ile konut ihtiyacının gerçek ve samimi olup olmadığıdır. Bu nedenle kiralayanın ihtiyacının gerçek ve samimiliği konusunun üzerinde durulması gerektiği, ancak bu takdirde hem kiralayan hem de kiracı açısından en sağlıklı kararın verilebileceği kanaatindeyiz."

(6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda Konut İhtiyacı (Gereksinimi) Sebebiyle Tahliye - Metin Pehlivan)

Ek 2: Bu da kiralayanın yurt dışında ikamet edip ara sıra gelme durumunun yaşandığı davalara çıkan kararların çelişkileri ve göz önünde bulundurulan kriterler üzerine.

B.1. İhtiyaç Kavramı'nın altını okuyabilirsiniz.

(www.ticaret.edu.tr)

"... Türkiye'ye geliş-gidiş sayısı, ülkede kalma süresi, kullandıkları konutun ihtiyaçlarına cevap verip veremediği gibi hususlar göz önünde tutulmalıdır."

Ev sahibin haklı diye düşünüyorum, çünkü ortada bir barınma ihtiyacı söz konusu ve adamın bu barınma ihtiyacını karşılayabileceği başka bir evi yok. Bunu kolaylıkla ispatlayabilir, geliş gidişlerinde kaldığı gün sayılarını ve alternatif olarak otelde kalsaydı vereceği paraları alt alta yazdığında zaten gayet mantıklı bir tablo ortaya çıkıyor. Sonuç olarak ev sahibinizden ziyade size bir masraf çıkabilir bu işin sonunda.

enteresanmış. çok yüksek olasılıkla ev sahibi yurt dışından geldiğinde evi ikamet etmek için kullanacak; ikamet etmediği zamanlarda da emlakçı aracılığıyla airbnb ve benzeri şekillerde kazanç kapısına dönüştürecek. ev sahibi için sizin evi boşaltmanız win-win bir durumken sizin için pek öyle değil gibi. hukuk ne diyecek meraktayım.

Bilardoyu pek bilmiyorum ama masa kiralanmıyor mu onda? Herhangi bir yerde masa kiralayınca tek başınıza oynuyorsunuz işte. Sizin aradığınız şey tam olarak nedir ki?

champs iyidir. sıkış sıkış bir yer değil.

cebeci'de baron var. kimsenin ilişeceğini sanmam. siyasalın az berisinde, dikimevine doğru sağda kalıyor.

Tuzla

Levent civarı nispeten daha ferah bir yer, şehrin bu kadar merkezinde olup da böyle ferah yer bulmak pek kolay değil. Levent'in her neresindeyseler de ufak yürüyüşlerle ferah taraflara ulaşabilirler.

Bahsettiğiniz tanıma uyan Ataşehir ve Göktürk geliyor aklıma ama her ikisi de 800k bütçe ile zor. Aslında 800k bütçe ile İstanbul'da 2+1 ya uzak semtlerde ya da çirkin semtlerde var maalesef.

800 bin bütçe ile İstanbul sınırları içerisinde alacağınız daire pratikte İstanbul'da olmayacak, yani anne babanızın alıştığı gibi İstanbul merkezinde olmayacak.

Böyle olduktan sonra sizin dediğiniz gibi İstanbul dışı yakın bir şehirde olmaları daha mantıklı.

Yani Levent'de yaşamış bir çift emekliyi Tuzla, Göktürk, Beylikdüzü gibi ilçelere göç ettirmek ruhsal sıkıntı yaratabilir.

Radikal bir değişiklik istiyorlarsa, kararlılarsa, pişman olmayacaklarsa seçenek olan bölgeleri gidip gün içinde gezip tozsunlar, öyle karar versinler.

başakşehir, kayaşehir.

ancak 800k bütçeye var mıdır? tam bilmiyorum.

not olarak eklemek istedim arkadaşlar
yine leventteki evlerinde oturacaklar. yani
arada bir diğer tarafa gidecekler, hem istanbula yakın olsun gidip gelmesi zor olmaz.
bahçe katı bile olabilir eğer güzelse.

huzur anadolu yakasında.
çok istanbul sınırına yaklaşmadan hem nezih hem de ferah bir yer arıyorsanı maltepede altıntepe - küçükyalı - çınar mahallelerine ya da biraz daha ötede altayçeşme lokasyonuna bakabilirsiniz. sahile yakın aldınız mı rahat rahat takılırlar

Şimdi işler değişti, biz tamamen taşınacaklar sandık.

O zaman hafta sonları ve tatil günlerinde kaçmalık bir bahçeli ev bakmak lazım, bu fiyata da lüks bir villa değil de mütevazi bir müstakil olabilir sınır ilçelerde.

Sarıyer, Beykoz, Şile, Çatalca köylerine bakılabilir sanki. Cumadan atlar arabaya giderler, hafta sonunu temiz havada bağ bahçe ile geçirirler.

Farenin nereden girmiş olacağını çözüp ona göre bir önlem almanız gerekir. Bahçe katında iseniz sokaktan girme ihtimaliniz yüksek.

Bu şekilde hijyen açısından sıkıntı olur. Nerede gezdiğini bilmediğiniz için sürekli bardak, tabak, masa temizlemek lazım.

Yapıştırıcı tuzaklardan alın. Evin her yerine dağıtın. Onlar işe yarıyor.

Geçmiş olsun, küçük bi hayvan ama aşırı tiksindirici... Geçtiğimiz aylarda apartmanın dördüncü katında aylardır boş duran dairenin içinde fare çıkınca bizim apartmanda da ufak yollu bir heyecan oldu. Bizim bina eski olduğu için banyo ve tuvalet havalandırması eski tip küçük pvc pencereler kullanılmış, onlar da hep yaklaşık bir karış aralık duruyor, farenin oradan girmiş olabileceğine kanaat getirdik, sonra apartmandaki hemen hemen herkes banyo ve tuvalet pencerelerine menfez aldı ve taktı... Siz de bir önlem olarak düşünebilirsiniz...

Annemin apartmanının 7. katında görülmüştü ve kapıcının cevval karısı ayağıyla ezmiş (duyduk).
Ben bahçeli evdeyim. Muhtemelen bizimkilerin dikkatsizliğiyle bahçeden girmiş sanırım geçen yıl. Maalesef geç fark ettik. Bir yerlerden kemirme sesi geliyordu, tahta kurdu mu diye epey oyalandık. Bir gece salondan mutfağa geçtiğini gördük. Yerini bilmek önemli. Mutfak kapısını devamlı kapalı tuttuk. Rodilon pasta zehir aldım, buzdolabının altında olduğunu biliyorduk. Dolabın çevresine alüminyum folyo üzerinde zehir koydum. Zehirleri her gün dolabın altına çekiyordu. Yenilerini koyuyordum ama ölmesi bir hafta falan sürdü. Bir gün mutfakta ayakta zor duran bir fare gördüm, üzerine kova kapattım. Ertesi gün zaten ölmüştü. Neyse ki tekmiş.
O dönemde bulaşık bırakmadık ya da kirliler varsa torba geçirdik. Çöp bırakmadık ki beslenecek bir şey bulamasın. Yerini bilseniz keşke, orayı izole edip zehirlerdiniz.

Ben üniversitede okurken kaldığımız yurtta vardı, dışardan geliyodu yan binanın çatısından filan büyük ihtimalle. Öncelikle @cruyff' nin de dediği gibi nerden girdiğini tespit etmek lazım. Eğer camlarınızda sineklik teli yoksa hızlı ve ucuz bi çözüm olarak tüm pencerelere şundan takın;

ty.gl

En azından bu yolla dışardan girişler önlenmiş olur. Evin her yerine dolapların arkalarına vs fare zehri koyun. Ben fareli yurtta 2 ay filan yaşadım bi sorun olmadı, yani tabi ki çok huzursuz edici ama bişiy olmaz o kadar korkmanıza gerek yok.

annemin evi kentsel dönüşümde yenilenemden önce bir gece eve geldim ve asansörün kapısını açmamla devasa bir fareyi asansörün içinde buldum.ağzında karafatma.
ilaçlamacı çağırdığımızda karafatma,tüm haşereler,fare asansöre girip üst katlara çıkar dedi şaşırmadan.
asansör varsa mutlaka o kısmı sağlam ilaçlatın

Ne kadar huzursuz olduğunuzu tahmin edebiliyorum.
Fare zehirlerini, kapanları herkes zaten tavsiye etmiştir de edecektir de. Mutlaka uygulayın.

Gece odaları açık bırakıp her oda kapısına yapışkan sürülmüş kağıttan koyun, yatak odasının kapısını da kapattıktan sonra içinizin rahat etmesi için altına havlu gibi bir şey tıkayın. Gece mümkün olduğunca rahat uyumanızı sağlar bu umarım.

O yapışkanlara mutlaka yapışacaktır. İlk defa sesini duyup gördüyseniz bir tane olma ihtimali çok yüksek. Bu gece onu yakalarsanız bir süre de sinyal görmezseniz rahata kavuşursunuz umarım.

Kolay gelsin,

Yapışkan gibi şeylere benim gönlüm asla el vermiyor, n11'de vs. satılan canlı kapanlar var. İçine peynir-salam vs. asıyorsunuz gelip alınca kapan kapanıyor ve yakalanıyor. Gidip dışarı bir yerde de salarsınız. Bir kez uyguladım bunu, yapışkanla öldürmek çok canice yapmayın mümkünse.

Bir arkadaşımın evinde su gider borularından çıkmıştı. İki kez bulaşık makinesinin kirli su hortumunu kemirip eve girmişti sıçan ya da sıçanlar. Bulaşık çamaşır makinesi bağlantılarını ve giderleri de kontrol edin.

Teşekkür ederim cevaplar için çok sağ olun <3. Binqda asansör yok. Yarın tuzak koyulacak. Evde kalamıyorum. Yatağa filan tirmanabiliyormus pencerelere yapiskan sineklik de alacağım. İse yarıyor mu bilmiyorum ama

"şuanda çalıştığım yeri yüzüstü bırakmamak için 2, 2.5 ay sonra bırakabilirim"

Yeni bir işe geçmek yüzüstü bırakmak değil

Ingilizce kullanacaksan her turlu gec. Oyle oyle gelisir hem. Ayrica yuzustu birakamazsin ozel sektor bu. Isine gelmedigi anda ceker gidersin.

İş değiştirin.
Hem își sevmiyorsunuz hem de yükselme şansınız yok, hem de o işte çok iyi olmadığınızı düşünüyorsunuz.

4500 teklif ettiler diyorsunuz ama çağrı merkezinde ne kadar kazandığınızı bilmeyince bu konuda fikir veremiyorum.
Eğer maddi olarak büyük sıkıntıya girmeyecekseniz mutlaka işi değiştirin.
Yüz üstü bırakma fikrinden de sıyrılın. Orası call center, bir şekilde çalışan bulurlar, bulamazlarsa da bu onların hatası. Böyle durumlar için bir planları olmalı. Henüz sadece 5 aydır çalıştığınız bir yer ve deneme süreniz bitip kontrat bile yapmamışsınız.

sevdiginiz is

maaşın enflasyon kadar arttığını varsayarsak 3 sene önce 4 bin lira ile alabildiği şeyleri (kredi ödemesi yapıldıktan sonra geriye kalan) şimdi 40 bin lira ile alabiliyor olması lazım. çünkü maaşı dahil her şeyin fiyatı 10 kat artıyor. bu durumda 50 bin lira maaş alır ve 1000 lirasını krediye öderse kalan 9 bin lira avantaj olur.

alamaz elbette, ama kredi cazip geliyor çünkü oran düşük ve sabit. yani aslında harcama yaptığınız ürün ve hizmetlerin tamamı enflasyon karşısında yeniden değerleniyor; fakat sadece aldığınız kredi enflasyon karşısında eriyor.

abd'de bugün 30 yıllık sabit mortgage kredisi 0,45. o bile 0,45'le verirken; bizimkiler nasıl 0.99'la veriyorlar, veya zamanında 0.64'le falan verdiler. tamamen piyasanın dengesini bozacak işler.

himmet dayı'nın dediği mantıklı geldi. maaşımın %20'si gidiyordu, şimdi %2'si gidiyor. doğal olarak aradaki %18 artık benim.

"Enflasyon, kredi alana yarar" çünkü kredinin faizi sabit. Enflasyon yükselse de faiz ve dolayısıyla taksidiniz yükselmiyor, aynı kalıyor.

Enflasyon yükselince hem geliriniz (büyük ihtimalle) artacak hem de atıyorum 500 bin liraya aldığınız evin değeri 1 milyon lira olacak.

İdeal bir dünyada kişinin geliri enflasyon oranında artarsa, kredi taksidini ödedikten sonra elinde kalan parayla 3 sene öncekine kıyasla daha çok şey alacağı doğru.

Ama hem maaşlar enflasyon kadar artmıyor hem de açıklanan enflasyon ile gerçekte olan enflasyon farklı oluyor. O yüzden eskiden benzin(veya et, veya tatil) almak için maaşının %10'unu harcaması gerekiyordu, artık %15'ini harcaması gerekiyor.

Sorunun kisa cevabi hayir, gunumuzdeki maasiyla hic kimse 3 sene oncekine kiyasla daha cok seyi malesef alamaz. Cunku ekonomi kuculdu ve daraldi. Bu kadar dar bir ekonomide fazladan basilan para da enflasyonun yuksek gorunmesine sebep oluyor.

Goruntudeki bolluk sadece donemin bollugu. Fakat kalite yerlerde, urunlerin ici adeta bos. Hicbir besleyici deger tasimayan paketli seri uretim yiyecekler...

2000'lerde aldigin yuksek emek isteyen 400 gram ekmek artik yok, ayni kalitede un da yok, o fiyatlara artik sakiz bile alamiyorsun. ekmek uretiminden gecinen kisi sayisi otomasyonla epey azaldi. firin yerine ekmek fabrikasi acilmaya baslandi. bu kadar maliyet azaltma yontemlerine ragmen ekmegin gramaji yari yariya dustu, kalitesi belki 10'da birine dustu ve neredeyse her bir girdisi ithal oldu.

Sucuk dedigin sey artik bir "hayal". Her sey soya'dan ve "fake et"lerden veya iskarta parcalardan uretiliyor. Yani sucuk diye bir sey pratikte kalmadi. Fakat her nasilsa uzerinde sucuk yazan bazi seyler marketlerde satiliyor. Aslinda sana yalan satiyorlar, fakat yetkililerin denetlemeye yuzleri bile yok. Bugun reklamcilarin, pazarlamacilarin sana verdigi izlenimle gercekte sattigi urun arasindaki fark o kadar acik ki. Bildigin suratina bakip yalan soyluyorlar.

Firmalar kar acikliyorlar, belki nominal olarak buyuyorlar gibi ama "hani nerede?" denen balon da aslinda bu nominal buyumenin ta kendisi. Sagliksiz sisen ekonominin kendisi balon. Bunu kilo almaya benzetirsen, saglikli kilo almak ve fit/kasli olmak varken, ekonomi obez oldu yerinden kalkamiyor. Ironik olarak yeme istegi de devam ediyor.

ulkede katma deger uretebilecek potansiyelde kim varsa hepsi ya yurt disina kacti ya da keske gitsem diyor.

Farkindaysan artik G20'nin de disina dustuk. Fakat bence yetmez, millet acliktan kerpic kemirene kadar ev yapmaya devam.

ozetle, fiziksel olarak diyelim ki eskiden 10 gercek limon vardi. nufus azdi, para degerliydi. 10 kisiye yetecek iki dolu surahi limonata yapip doya doya iciyorduk.

simdi de farz et ki yine 10 gercek limon var. cunku daha fazlasini uretmek karli da degil mumkun de degil. buna karsin nufus 50 kisi ve para da degersiz. sen simdi 10 gercek limondan 50 kisiye iyice sulandirilmis ve limon tadi kalmamis fakat cesitli katkilarla 10 surahilik bambaska acayip bir icecek yapip satiyorsun. Yine reelde 10 tane limonu pazarliyorsun. eline gecen kagit miktari nominal olarak daha fazla degeri ise eskiye nazaran cok daha az. peki nasil daha karli calistin? cunku maliyetleri dusurdun ve otomasyonu artirdin...

Bu nereye kadar surdurulebilir? Bunu zaten ileri kapitalist ulkeler tartisiyor. otomasyon ve sisirilmis besleyici olmayan gida benzerlerinin bizi goturdugu yer neresi? nufus nereye kadar artabilir? ekonomi/siyaset/uretim ve bunlara bagli her sey hangi boyutlara kadar yonetilebilir?

@sivrisinek bankalar kredi vererek buyuyorlar. bunun adi fractional-reserve banking.

en.wikipedia.org

gercekte var olmayan bir parayi varmis gibi baskalarina verebilmek icin bankalar kredi dagitmak zorundalar. bankarin kari zaten senin odemeyi vadettigin faiz. faiz odemesi demek de senin bankaya ben bu parayi ekonomide calisarak uretecegim ve sana getirecegim sozu vermen demek. yani basitce gelecegini ipotek ediyorsun. buna karsilik banka sana bir "kredi" aciyor.

banka asla zarar etmez cunku bankanin zarar etmesi icin var olan bir seyi yatirmasi gerek. halbu ki olmayan bir seye karsilik banka sana kredi aciyor ve karsiliginda da senden ipotek aliyor. banka garantide. odeyemezsen teknik olarak senin emeklerin ve zamanin yaniyor. banka ise eve el koyup isine gelen fiyata satip borcuna karsilik sayiyor ve isin icinden cikiyor.

daha kotusu butun bu yuk altindaki ekonomi toptan donemezse bu sefer de devlet bankalari kurtarmak icin kredi cekmeyenler de dahil herkesin cebindekini alip bankalari fonluyor. burada da tuketim icin kredi cekenler yuzunden butun herkes fakirlesiyor ve herkesin gelecegi bankalara peskes cekilmis oluyor...

ek: mevcut hukumet bankalarin kredi geri cagirmasina izin vermiyor. onun yerine baska araclarla kompanse ediyorlar. bankalarin da canina minnet. ikisi ortaklasa secmeni urkutmeden cebini bosaltmis oluyorlar. bu durum son zamanlara kadar milletin de cok hosuna gidiyordu. sonra ekonomi donmez oldu. fiyatlar baskilanamadi. secmen hala kendi eliyle kendini nasil zarara soktugunun farkinda degil. kolay kolay da sorumlulugu uzerlerine alacaklarini sanmiyorum. sucu atacak bir metafizik soylem gelistirirler diye tahmin ediyorum.

geçenlerde arkadaşım o civarlarda bir makaleyi 16 bine yazmıştı. bence çok ama 5-10 bin arası bir şey isteyebilirsiniz. onlar ne teklif sunuyorlar?

akademik unvanınız var mı? varsa 25000e yazılır. yoksa 10 15 iste gitsin.

Konuyu bilmesem de mantık yürüteyim müsadenizle;
Bir şirkette iyi bir maaşla çalışıyor olsaydınız ne alacaksanız bunun 3 katını isteyin bence.
Günde 8 saatten 22 gün sürecekse 3 maaş kadar para isteyin mesela.

Ama sizin bilgi-beceriniz çok özelse, bu raporu çok az insan hazırlayabilirse o zaman 5 maaş isteyin derim.

Fatura, vergi işleri olmayacaksa bu konuda ufak da olsa bir riske girdiğinizi de unutmayın.

minimum 15 bin tl. 15-20 bin aralığı.

michael_knight +1

aldigin net maasi 160'a bol. Sonra o rakami 3 ile carp saat ucretini bul.
Sonra da o rapor icin harcayacagin saati hesapla ve saat ucretinle carp.

6 ay her türlü oturabilirsiniz. Kanunlar da sizin yanınızda. Size bugün dava açsa 2 seneye sonuçlanır ve sizin lehinize sonuçlanır. Çıkmayın evden 6 ay durumunuz düzelene kadar devam edin. Ev sahibine de siz evi satın bizim için problem yok diyin. Ev satılırsa ve ev sahibi çıkmanızı isterse 6 ay hakkınız var çıkmak için. Yani öyle hadi evden çıkın denince ertesi gün evi boşaltmıyoruz.

Ev sahibiyle fazla diyaloğa girmeyin. Sizi kanuni şekilde çıkaramaz.
Kira emsal davası açarak ancak sizin evin kirasını benzer evlerle aynı fiyata çekebilir.

Ev satılsa bile (ki içinde çıkmak istemeyen kiracı olan evi satmak biraz daha zor olur) satıştan sonra çıkmak için 6 ay süreniz var.

Şöyle de diyebilirsiniz:
"Ev sahibi Bey/Hanım, şu anda taşınmayı düşünmüyoruz. Buna bütçemiz yok. Ama evi satmak için boş olmasını tercih ederim derseniz nakliye parası ve yeni tutacağımız evin emlakçı parasını öderseniz taşınmak için yeni bir ev bulmaya çalışırız."

Tabi bütün bunlar kanun, kural çerçevesinde. Oturduğunuz evde huzurunuz kaçacaksa onu siz bilirsiniz. Ama "idare et" gibi rica eden, yardım isteyen bir üslupla konuşmamanızı öneririm.

Merbaba,

Kanunlara göre size evden çıkın diye kontrat bitmeden 3 ay önce tebliğat yollaması gerekiyordu, belli ki yolllamamış. Şimdi bile yollasa, bir sonraki seneye kadar hakkınız var. Düzgünce söyleyin, olmazsa da mahkemeye verebilirsiniz dersiniz kibar yolla.

Ev satılsa ve yeni ev sahibi istemese dahi 6 ay kadar vaktiniz var hocam. Evi satın o zaman diyin.

5. yılı doldurduğunuz için, rayiç bedel kadar kira artışı yapabilirdi normalde... ama yapmamış anladığım kadarıyla, doğru mu anladım?

Bir de size pm attım zahmet olmazsa yanıtlayabilir misiniz?

Bence servis çağırın, bir problem yaşanırsa müşteri hizmetlerine şikayet etme ve düzelttirme imkanı oluyor. En azından arçelik için söyleyebilirim.

tamirci çağır, garanti bittiyse servise gerek yok.
ama öyle internetten ilk bulduğun tamirciyi çağırmamanı öneririm. 1-2 yerde "adamlar geldi televizyonu aldı gitti. gidiş o gidiş daha ne adamlara ulaşabildik ne de televizyona" diyenler duydum.

Servis tamir etmese bile geldiği için ücret isteyecek, ama normal tamirci gelir fiyatını verir anlaşırsanız yaptırırsınız.

Bir de servis genelde direkt parça değişimi yapar, pahalıdır, tamirci ise onarım yoluna gider genelde. Elektronik kart arızasıysa mesela bu kartları onaran yerler var, oradan işinizi çözmeye çalışır.

Eş dosttan, etraftan, esnaftan sorarak bir tamirci bulmaya çalışın.

birilerinin tavsiye ettiği veya aynı mahallede 20 yıldır dükkanı olan bir tamirci çağır derim.
Kayınvalidenin buzdolabı bozuldu. Servis değil de tamirci çağırmışlar.
Motoru değişecek dedi, değiştirdi. 2000 TL tuttu sanırım.
Bir gün sonra aynı arıza. Bu sefer geldi dedi ki "fanı da değiştirmek lazım, 300 TL"
Fanı değiştirme, motor arızasını düzelt dediler. "Motoru yaparım ama fanı değiştirmezseniz bir daha motor bozulursa garanti kapsamında gelmem" dedi.

Belki adam dürüst ama insanın içine kurt düşüyor.

kendi yetkili teknik servisi gelecek ise hiç bir şey yaptırmasanız bile servis ücreti yazma ihtimalleri var. ama tamir sonunda muhatap belli.
mahalledeki ahmet usta gelecekse de arıza tekrar aynı yerden nüksettiğinde bana ne deme ihtimali var.
benim önerim birilerinin önerdiği bir usta getirmeniz. tavsiye işleri önemlidir.

Demir korkuluk mu? Kaçıncı kat? Kiracının korkuluk istemesi normal, ev sahibinin yaptırıp ödemesi de normal ama çocuk daha dün doğmadıysa kiracının eve girmeden bunu belirtmesi daha uygun olurdu.

valla bizim giriş katta zaten korkulukları olan(hırsız girmesin diye) eve içinde kiracı varken korkulukları kesip hırsız girdiği için komple korkulukları yeniden yaptırmıştık ama ne bileyim hani giriş katı değilse ben olsam yaptırmam.

hani çocuğum aşağa düşmesin dedi diye 3. kata 5. kata korkuluk yaptırılmaz. hatta kendisi yaptırmak istese bile kabul etmeyebilirsiniz evime zarar vermeyin vb diyerek.

5. Kata korkuluk yaptırmayın yarın gelen kiracı söküp atmak isteyecek. Kendisi yaptırmak istiyorsa yaptırsın 5. Kattaki evde korkuluk olmaz.

Hocam 5. Kata korkuluk yaptırmak isteyeni ilk kez duyuyorum. Çocuklar için pencere kilitleri var çeşit çeşit. Onlardan alıp taktırabilirler. Daha mantıklı olur.

5. katta korkuluk mu olur yahu saçmalamış. Çocuk da böyle bakılmaz.

Uç bir fikir ama kediler için çok sağlam metalli ve kilitli sineklikler var, çocuk düşmesi de mümkün değil, hem de sinekten koruyor. Kalıcı bir ürün, sinek problemi varsa onu düşünebilirsiniz.

winblock.

Pencere kilidi almalı.
Beşinci kat için gereksiz olur korkuluk.

Yaptırmayın. Mecbur da değilsiniz, mantıklı da değil, eve değer de katmaz. Hatta değerinden götürür bile bence.
Canınız isterse kendisinin yaptırmasına izin verin. Ama giderken hem sökecek hem de söküp taktığı yerleri düzelttirmek, boyatmak şartıyla.

çok keyfi bir şey. bence yaptırmayın.

hani eve katma değer katmayı bırak, bence kötülük resmen eve.

5. Kattaki eve taşınacak olsam korkuluk olmasını yadırgarım. Mümkünse de ev sahibine sökülüp sökülmeyeceğini sorarım. Bunu anlatıp bu eklemenin evi olumsuz etkileyeceğini, çok isteniyorsa kendilerinin yaptırabileceğini söyleyebilirsin.

Çocuk mocuk diye uzatırsa yukarıda bahsedilen koruma yöntemlerini önerebilirsin.

Sakın. Elinizi verir kolunuzu kaptırırsınız. Evi tutarken 5. Kat olduğunu bilmiyo muydu?

kucuk cocugum var 5. katta ev tutmayayim diye kendi dusunecekti ya da tasinmadan size soracakti. cocuk 1 ayda olmadi heralde.

1 ve 2inci kat olsa neyse de o kadar yüksek katta olmaz.

Daha sonra sökmek ve ilgili yerleri tadil etmek şartıyla kendi yapabilir istiyorsa. Ya da sağlam bir sineklik takabilir isterse.

besinci katta korkuluk mu olur allah askina adama gulerler. besinci korkuluk da nasil yaparlar bilmiyorum. cok zor imalat olur o.


iceriden alinan cocuk ve hayvanlar icin onlemler var onlarda alacak kiraci ag pencere kilidi vs ya da 20 cm e kadar acilan cam anahtarlari var vs.
biz hastane yaparke psikiyatri bolumundeki camlari 20 cmden fazla acilmayacak sekilde takariz. atlayanlar oluyor cunku

eve deger katmaz hatta degerinden goturur +1
5. kattaki evde korkuluk gorsem yadirgarim +1 (demek ki bolge guvebli degil hirsiz giriyor vb)
cok keyfi bi sey +1
yapmasi zor ve pahali olur +1
cocuk dun dogmadiysa girmeden niye konusmadi +1
cocuk boyle bakilmaz +1

sanirim bir tek kiraciniza mantikli geliyor bu olay. kapiyi pencereyi acip cocugu gozetimsiz salmak istiyor herhalde.

bence kendi yaptirmasina da izin vermeyin. sineklik belki ama onu da yapiyorsa kendi yapsin (hic ev sahibi olmadim ama bunlar ekstra seyler ev sahibinden istemek mantikli degil)

Bi girilip çıkılır :)

Girilir.

Süper olur.

Girilmez. Yani girersin ama öyle uzun uzun takıliyim olmaz üşürsün. Kaşta deniz yazın bile soğuk.

Kişiden kişiye değişir. Nisan'da Bozcaada da denize girmiş biri olarak Kaş bana hamam suyu. 20 derece demişsiniz. Asos midilli civarı Ağustos ayında bile o dercelerde.

ben aralık ve ocakta giriyorum rahatça. her türlü girerim mayısta da

Denize serinlemek için girilir, sıcak su isteyen hamama gitsin :)

Bugün bile girilirdi, hava pazar günü 30 derece.

Geçen sene -ki havalar daha iyiydi- gir çık yapıyorduk.

İkisinin de yaptığı iş aynıysa, ikisi de aynı maaşı alır ve kar orana göre bölüşülür.

Ama diyelim ki birisi aşcıbaşı, diğeri sadece kasaya bakıyor. İkisinin maaşı aynı olamaz, piyasada yaptıkları işin karşılığı ne maaş ise ona göre ayarlanır.

İlk 6000 bini kim neye göre belirledi. B kişisi nasıl olsa başında değilim diye ses etmemiş. Bence ikisi de maaş almamalı. Eski düzene dönmeliler. A kişisi çakal, A kişisini bıraksan dükkana çökecek.

birden fazla ortak da olsa, tek ortak da olsa, firma için mesai harcayan tüm ortakların maaş alma hakkı vardır. hatta almalıdır. bu maaşlar, artık dükkanın gideridir.

belirlenecek olan maaş hisselere göre belirlenmez. herkesin yaptığı iş ayrıdır, yapılan işe göre maaş belirlemek lazım. ikisi de neredeyse aynı şekilde koşturuyorsa işleri, ikisine de aynı maaşı vermek de uygun olabilir. hisselere göre belirlemenin neden yanlış olduğunu hisse oranlarını abartarak anlayabiliriz. bir tarafın %90, bir tarafın %10 hissesi olsa, bir taraf diğerinin 9 katı mı maaş alacak? sizin verdiğiniz örnekte 60-40 olduğu için çok dikkat çekmiyor ama hisse oranı ile maaş arasında bir bağlantı yoktur, bunun bir mantığı da yoktur.

maaşlar yapılan işe göre belirlendikten sonra, firmanın giderleri de ödendikten ve kara günler için biraz para bıraktıktan sonra, 60-40 oranında kar paylaşımı yapılabilir ama şöyle düşünmek lazım, paraya ihtiyaçları yoksa kar paylaşımı çok makul bir şey değil ilk etapta. (gereksiz vergi ödemesi çıkacak) bunun yerine kişilerin farklı masraflarının firma tarafından karşılandığı bir model oluşturulur. mesela araba. firma araba alsa, gider gösterir, vergi çıkmaz ama ortaklara para verip de araba almaya çalışırlarsa, arada vergi çıkacak.

İkisinin de yaptığı iş aynı. Sadece A kişisi sektörde daha eski ve tecrübeli.

Ayrıca şimdiye kadar dükkanın her türlü işiyle A kişisi ilgilendi (tamirat tadilat, eksikler, muhasebe, personel durumları, dışarıyla ilişkiler, toptancılarla görüşme ve ürün takibi vs).
A kişisi, 2 yıl boyunca B kişisinin diğer iş durumuna göre yaşadı bile diyebiliriz, daha fazla çalıştı ve tüm saatlerini B kişisine göre belirledi.

İlk 6000'i B kişisi söyledi çünkü yukarıda da söylediğim gibi B kişisi kendisi çıkmak istiyordu, bu teklif A kişisinden gelmedi.
O güne kadar maaş usulü yoktu, aylık kâr bölüşülüyordu.

Son yazdığınıza göre b kişisine komple yol vermek en doğru olan.

Co2s2+1

Sirkette mesai harcayan herkes yaptigi ise gore maasini alir, kalan para da sirketin kasasinda kalir.

Belirli donemlerde yine sirketin kasasinda olasi senaryolar icin para birakarak kar bolusumu yapilir.

Sizin senaryoda tatsizlik cikmasin diye esit maas yazilabilir. (Sanirim ikisi de full time is basindalar).

Belki a kisisine tecrubesine binaen biraz daha fazla maas verilebilir. (Hissesinden bagimsiz).

Bu tarz durumlarda eger bir kisi hic ilgilenmezse sirketle, genelde diger kisi tum hisseleri alip yoluna tek basina devam ediyor. O sebeple ya tek basina ya da 3 kisiyle ortaklik daha saglam olur. 2 kisilik ortakliklar risklidir.

Çoğunluk hisseye sahip olan kişi karar verme yetkisine de sahiptir.
A kişi firmaya başka çalışan almaya gerek görmezse B kişisini işe almayabilir. Veya tecrübesine, şirkete yapacağı katkıya göre istediği maaşı teklif edebilir. Teklif edeceği maaş 6 da olabilir, asgari ücret de olabilir.

Hatta yanlış bilmiyorsam A kişisi kendisine 16 bin lira maaş ödemeye de karar verebilir. Veremez mi?

Büyükada, ruhban okulu gibi yerler şehrin kaosundan yorulan İstanbul'da yaşayanlar için ilgi çekicidir, dışarıdan gelen için çok keyifli olmayabilir gibi geldi bana.
Annenin sevdiği dizilerin çekildiği semtlere gidin derim mesela.
Süper Baba'nın çekildiği Çengelköy'deki Nihat'ın çay bahçesine mesela.

Kahvaltısı daha kötü olsa da Kız Kulesi'nin oralarda bir kahvaltı, sonra Kız Kulesi'nde çay içmek daha ilgi çekici olabilir..
İstiklal Caddesi'nden mutlaka bir geçin, Taksim meydanındaki Cami'yi görünce siyasi görüşüne göre sevinir veya sinirlenir :)
Eminönü'ne vapurla gidip balık-ekmek yemek, Mısır çarşısının içinden geçmek, mısır çarşısının yanında her şeyin ucuza satıldığı sokaklarda gezmek ilginç olabilir.

Nereden geleceklerini bilmiyorum ama geldikleri şehirde yoksa herhangi bir Decathlon mağazasına uğramak sportif baba için ilgi çekici olabilir.

Trafiği ve kalabalığı bana çok işkence geliyor ama Emirgan'da lale bahçesinde gezmenin tam mevsimi. Gerçekten müthiş görünüyorlar.

Beşiktaş'ta "Midyeci Ahmet"te midye yemek, Ortaköy'de kumpir yemek hoş olabilir.

Bonus: Parasının hakkını veren rakı-balık mekanı önerisi gelebileceğini sanmıyorum. Para işleri çok acayip oldu.

@michael_knight cevap için teşekkürler

daha önce eminönü istiklal vs olsun bol bol gittik.

anadolu yakasını iskele sahil dışında kadıköy, bostancı vs hiç gezmedik.

parasının hakkından kastım, en azından hizmeti, lezzeti iyi olsun. pahalı olup kötü tecrübe yaşatan yerleri oldukça duydum.

Heybeli değil de Burgazada'yı hem rakı-balık mekanı olarak hem de kitlesel olarak daha çok tavsiye ederim.

Adaya vardığınızda üst kısımlara ulaşım elektrikli toplu taşıma ile sağlanıyor. Ya da yürümek - yürüyüş yapmak da bir seçenek tabi.

Bence tatlı rotalar düşünmüşsünüz, fenerbahçe kahvaltı sonrası fenerbahçe parkında da kısa bir tur yapılabilir ve bu rota cadde veya moda ile birleştirilebilir.

Rakı - balık mekanı için mutlaka rezervasyon yaptırmayı unutmayın.

Bu konuları bilenler bir şey yazmadığı için cevap veriyorum.
1- Ne güzel, doğru düşünmüşsünüz.
2- Büyük ihtimalle sorun oluyordur. Kesin bir şekilde bilemiyoruz sanırım. Bir itfaiyeciyi muhasebe ofisinde çalıştırsak sıkılır mı? Büyük ihtimalle sıkılır, ama sıkılmayan itfaiyeciler de vardır :)
3- Veterinere gidince o zaten gerekli şeyleri söyleyecektir. Saydıklarınız dışında bir şey yok sanırım.
4- Kediler zaten kuma yapmayı tercih ediyor. Yoksa bile çok kısa sürede öğreniyorlar
5- Hem kedinin gereksiz yükselmelerini engellemek için iyi olur, hem de 4 yavru daha doğurmasını istemezsiniz. Yavru da doğurmayacaksa yaşamasın o hormonal iniş çıkışları.
6- 1 gün boyunca yalnız kalması sıkıntı olmaz genelde. Sizin hayatınıza adapte olacaktır. 24 saat yalnız kalacak ama sonra 48 saat beraber olacaksınız diye düşünüyorum sonuçta.

Benden de soru;
Neden yavrulardan birini sahiplenmeyi düşünmüyorsunuz?
Sonuçta kara kedicik sokakta yaşamayı öğrenmiş, başarmış bir kedi. Yavrular belki de beceremeyecekler. Onlardan birini kurtarmış olursunuz. Ayrıca hem çok şirin olurlar hem de ev hayatına uyum sağlama konusunda daha az sıkıntı çekersiniz. Hatta iki yavru olursa siz evde yokken birbirleriyle takılır, sizin olmadığınız zamanları daha mutlu geçirirler.

1-dişi kediler yaklaşık 2 aylık olduğunda yavruları kendinden uzaklaştırır, bu dönemden sonra alabilirsiniz. sütten kesilme zamanı biraz erken.

2- tamamen kedinin karakteri, alın deneyin bir hafta evden çıkmak isterse nasıl olsa sokağı biliyor geri dönmesi sorun olmaz.

3- veteriner hepsini yapacak, aşı, iç-dış parazit.

4- tuvaleti çok çabuk öğrenir. hatta hiç bir kedimize öğretmedik. içgüdüsel olarak biliyor.

5- kısırlaştırmanız iyi olur yoksa her yıl 2 defa kızgınlığa girerek kaçmak isteyecek.

6- gene hayvanın huyuna bağlı 24 saat uzun bir süre değil. çok yalnız kalacaksa iyi anlaşan iki kedi, belki yavrulardan biriyle beraber almak daha mantıklı olabilir.

2. Ayda alınabilir

Kuma aşırı çabuk alışır (benim sokaktan 2 yaşında aldığım kedi kumu koydugum anda kuma gitti)

Veterinere götürün, o zaten iç dış parazitle başlayıp karma aşı ile devam edecek. İç dış parazit prtalaması 3 ay karma aşıyı yılda 1 gibi düşünebilirsiniz.

Genelde eve hızlı adapte oluyorlar. Bizimki 1,5 yıldır hala yeni yerler keşfediyor ve aşırı mutlu.

Kısırlaştırma aynı zamanda saglıgı için de faydalı,önrünü de uzattıpını duymuştum.

24 saat her kedi yalnız kalabilir. Yeterli mama su ve temiz bir tuvalet ile.

Ben de sokaktan kedi sahiplendim (gibi, ben giriş katında olduğum için istediği zaman girip çıkabiliyor). Benimki biraz daha yavaş adapte oldu, mesela ilk bir ay sandalyeden inmedi sonra yavaş yavaş salonu ve diğer odaları keşfetmeye başladı. Şimdi 1 yıldan fazla oldu ve benimle uyuyor. Hemen adapte olamazsa, en başta size çok güvenmezse hemen moralinizi bozmayın. Kedi sizin ona zarar vermeyeceğinizi anlayınca daha rahat davranmaya başlayacaktır ama bunun süresi zaman alabiliyor. Ben de kısırlaştırmanızı ve aşılarını düzenli yaptırmayı tavsiye ediyorum. İlk kontrolden sonra iç ve dış parazit aşılarını siz de alıp evde yapabilirsiniz. Tuvalet konusunda benimki de 4-5 yaşındaymış veterinerin dediğine göre ben kumu koyduğum zaman direk oraya yaptı. Gerçi ben tuvalet almayı biraz geciktirdim sonra eve tuvaletini yapmaya başladığı zaman aldım ve tuvaletini yaptığı yere koydum. Bir de her sabah ilk işim temizlemek oluyor. Sıkılmak konusunda kediden kediye değişiyor. Benimki evde uzun süre yalnız kalınca ben eve döndüğümden hemen dışarı çıkmak istiyor mesela. Ama evde ona oynayabileceği alanlar ve mesela camdan dışarıyı izleyebileceği yerler yaratırsanız daha az sıkılır.

Daha doğrusu şöyle her ödemeyi 26sında değil de 10nunda yapsak her ay indirim almı olur muyuz

İndirimli ama öyle ahım şahım bir indirim değil.
Kafadan sallıyorum 1000 liralık taksidi 10 gün önce ödemek 2,5 lira indirim yazar herhalde.

Haziranın taksidini Mayıs ayında ödeyecek olsanız kesin olarak evet bir miktar indirim olur derdim ama aynı ayın taksidini x gün erken ödediğiniz için indirim olacağını zannetmiyorum. Daha evvelinde tam olarak sizin bahsettiğiniz gibi bir örneğe denk gelmedim.

ben bir kredinin taksidini 3-5 gün erken ödüyorum genelde.
Kaç kuruş indirimli olduğunu söylüyor her ay, oradan biliyorum.

8000 tl krediyi 20 gün önden ödesem ne kadar indirim alırım acaba nasıl hesaplanır

Oluyor. Mesela ödeme 5 bin olsa. Enpara 10 gün erken ödemeye, aynı parayı 10 gün faizde bekletmişsin gibi indirim yapıyordu. Ama bir dönemde iki taksit ödemesi gibi olacak işlemde farklı bir uyarı vermişti ve ödemekten vazgeçtim diye hatırlıyorum. Yani hesapta bekletip faiz almakla ödemek aynı hesaba geliyor gibiydi.

Şu an 24 bin bakiyesi olan 12 mayıs tarihli 1100 tl taksitli krediyi bugün ödersem 5,35 tl indirim veriyor.