Pazar arabası, pazar çantası mı yoksa alışveriş arabası farklı bir şey mi?

Pazar arabası sanirim.

eğer çok ağır alışveriş yapılmayacaksa çantanın hafif olanı makbul
çanta full yüklenecekse özellikle tekerleri sağlam ve iskeleti metalden olsun yoksa senesi dolmadan pert oluyor.
birde çoğu pazar çantasının üstünde fermuar yok, fermuarlı bulursan daha iyi, klipsle kapananlar çok pratik değil.
bu arabalar migroslarda oluyor orayada bakabilirsin.

Yorumlarda tekerlerin etrafında lastik olup olmadığını belirtiyorlar, böylece hem daha sessiz oluyor hem de etrafında yumuşak olmayan plastik tekerler çabuk yıpranıyor

Ayda ne kadar kenara atabileceğine bir şey diyemem ama para biriktirmek için borçlanmak lazım. Yani atıyorum kredi çekip araba alırsan bir şekilde o kredi önceliğin oluyor ve 3 sene sonda birikmişin oluyor.

Yüksek enflasyon dönemleri para biriktirecek dönemler değil maalesef.

Yapmanız gereken ödeyebileceğiniz şekilde kaldıracak kullanarak varlık sahibi olmak.

kiran iyiymiş. böyle bir durumda en az 3 en fazla 5 kenara atardım. ister kredi taksidi ister döviz ister borsa olsun, bir şekilde harcamayacağım para min 3 max 5 olurdu.

detaylı bütçe yap.

butce cikartin kendinize, ama gercekci olun. gunluk ve haftalik harcamalarinizi (sosyal harcamalar dahil) once yazin bi yere. ondan sonra harcama yaparken mutlaka butcenizi kontrol ederek yapin. atiyorum haftalik bin lira bir sosyal harcama butceniz var ve o hafta hic harcama yapmadiniz, bunu direkt birikim hesabina aktarin. maas gelince butcenin ustunde kalan parayi yine yatirim hesabina aktarin. bu sekilde yapinca ancak para biriktirebiliyorum. tabii bu ekonomik sartlarda onceliginiz ihtiyaciniz olan urunleri hemen almak olsun, borclanmaktan cekinmeyin o da bir birikim yontemi. butcenizi borcunuza gore planlarsiniz.

Aybaşında maaş yattığı anda %10'unu isterseniz başka bir hesaba dolar-altın olarak atın, isterseniz annenize gönderin altın-dolar alsın. Ulaşamayacağınız ve çok değer kaybetmeyen bir şekilde dursun para.
İşler yolunda gidiyorsa bir sonraki ay %15'ini bu şekilde kenara ayırın.
Maaşınız şu ankinden %15 düşükmüş gibi davranın.

Bu şekilde zengin olmazsınız belki ama birikim yapabilmeye başlamış olursunuz.
Kiranız şu anda çok düşük. Bu evden ayrılırsanız oturacağınız evin kirasının ne kadar olduğuna bakın, eğer 5 bin liraysa kiranızı 5 bin lira gibi düşünüp aradaki fark olan 2.250 TL'yi de birikime yönlendirin.

Çoğumuz aslında zannettiğimizden daha fakiriz, ne kadar erken farkına varırsanız o kadar iyi.

eskiden maaş yatar yatmaz bir çeyrek atardım altın hesabına. sonra krediye girdim filan derken yapamaz oldum doğal olarak. e bir de çeyrek şu anda olmuş anasının nikahı tabi.

şimdi 1 gram her ay kenara koyabilirsin mesela. otomatik ödeme talimatı ver, maaşından direkt alıp diğer hesaba atsın.

Ben senin yerine olsam,

Yatırım hesabı açılabilen bir bankada hesap açar,
Her ay aylık gelimi alır almaz gelirin yüzde onunu o bankaya transfer eder
Bir ay altın, bir ay döviz, bir ay da hisse senedi alırdım
Dövizde de bir seferinde dolar, bir seferinde euro bir seferinde pound alırdım.

autocad mac için yeni çıktı. revit bildiğim kadarıyla hiç yok. sanki windows daha mantıklı olur gibi.

macbook ekrani kucuk diye bir sey yok, kucugu var buyugu var.
suradan inceleyebilirsin: www.apple.com

her turlu gereksiz para israfi ogrenci icin. ayni isi daha az paraya windows bilgisayarla da gorulur.

sıradan bir laptop işini görür. macbook alsa şu ortamda çalınma riski var, öğrenci ortamında zarar görme riski büyük. öğrenci için en temizi hafif bir laptop.

ekran kartı yetersiz gelir bence.

M1 alacaksa kullandığı/kullanacağı programları şuradan kontrol edebilir.

isapplesiliconready.com

Ne yapmak istediğine bağlı. Belki render almak için aynı paraya daha güçlü bilgisayar alabilirsin ama macbookun 4 katı ağırlığında + bir o kadar da şarj adaptörüyle geliyorlar genelde. CAD çizim, photoshop, basit 3d modelleme için mac yeterli olacaktır.

Tabi kullandığı programlara da bağlı. Üstte de dendiği gibi bazı programların uyumluluğu yok.

Program uyumluluğu konusu uğraştırır. Grafik kart da yetersiz kalır. Her ne kadar tipsiz de olsalar, sağlam bir oyun bilgisayarı çok daha iyi olur.

Okulundaki üst sınıflara sorması en doğrusu olur.
Apple pahalı diyorlar ama genelde apple bilgisayarların hem ömrü daha uzun oluyor, hem daha az arıza yapıyorlar. Ayrıca genelde çok daha hafif ve tertemiz oluyor.

Eğer üst sınıflarda Apple ile işini yapabilen, zorluklarla karşılaşmayan varsa güzel bir apple alıp tüm öğrenciliğini tek bilgisayarla geçirsin, ufak tefek de olsa sorun oluyorsa hiç girmesin o işe. Mimarlık okumak zaten çok zor, bir de bilgisayar uyumsuzluğuyla uğraşmasın.
Üst sınıflara ulaşamıyorsa hocalar da bilgi verebilir.

Amatör bile değilim bu konuda. Ama iki göz ayrı ayrı değil de tek bir büyük cam olan deniz gözlüğüm kadar rahat bir gözlüğüm hiç olmadı. O çürüyünce benzer bir tanesini çok zor bulmuş, güzel bir para verip almıştım. Bu yaz kayıp.

Bulabilirseniz onları tavsiye ederim. Sakalınız yoksa hiçbir gözlüğün su sızdıracağını sanmıyorum. Buğu için de ya kimyasal bir şey alacaksınız ya da tüküreceksiniz içine.

İyi eğlenceler,

Eski bir zıpkıncı ve yarı profesyonel dalgıç olarak;

Apnea, Cressi, Mares, Beauchat, Technisub gibi markaların çeşitli kalitelerde gözlükleri mevcut.
Tavsiyem ömürlük bir gözlük alınacaksa temper camlı olanları tercih edin, plastik olanlar hem matlaşıyor hemde daha çok buğu yapıyor.

Buğu önlemek için gözlükçülerde satılan gözlük temizleme spreyi , camsil ve tükürükleme yöntemlerini kullanabilirsin. Ancak temper cam dahi olsa yüz derisi sıcaklık farkı ve su sıcaklığı farkından dolayı genelde hepsi buğu olur. Ben içerisine biraz su alarak kafamı hareket ettirerek temizliyordum genelde.

Bunun dışında önemli bir bakım faktörü olarak, tuzlu sudan çıkınca mutlaka temiz su ile yıkanması gerekiyor. Aksi takdirde lastikler kuruma yapıp içerisine su alabilir. Hatta pahalı gözlüklerimin plastiklerini çok az lityum gresle sezon sonu silip bırakıyordum kurumasın diye.

Nufusuna gecirerek. Ev arkadaşım yabanciydi.

Arkadaşımın karısı yıllardır evli ve çalışıyor ancak hala vatandaş olamadı. Biraz da şans işi nenyazik ki

Son bir yıldır bunu neredeyse imkansız hale getirdiklerine dair bir haber okumuştum.
Eskiden; bir kira kontratı, döviz büfesinden bir miktar döviz bozdurduğuna dair bir fiş, özel sağlık sigortası ve birkaç belgeyle, zor bulunan bir randevu alıp biraz sıra bekleyerek oluyordu.

Uyruk çok önemli. Ve doğru ilçeyi bilmek lazım. Bankada en az 3 bin dolar göster.

İki yıllık üniversiteye başvursun. Zaten ünilerde biliyor öyle devam zorunluluğuna filan takılmıyorlar. İranlı bir tanıdığım özel üniversiteye başvurdu.
400.000USD meselesi vatandaşlık almak için ama oda şu an İstanbul'da yavaş ilerliyor. Çok fazla başvuru yapıldığından Uygunluk Belgeleri geç çıkıyor.

Bir otobüs firmasını kafala en uygun o olur, ya da bla bla tarzı bir sitede denk gelebilir. Evden eve firmalarına sorabilirsin, denk gelir belki.

"Ambarcılar" ya da "Ambar taşımacılık" adlı bir yöntem var. Ben de pek hakim değilim ama bu gibi eşyalar için en uygun fiyatla taşıma onlarda oluyor sanırım.

Ama fırının fiyatıyla taşıma fiyatını yanyana koyunca belki de taşımak yerine Alanya'da ikinci el almayı tercih edeceksiniz.

Bir uzunyol şoförünün cebine 200-300 sıkıştırsanız götürür.

Eğer şirketten ayrılmayı düşünüyorsan haklı fesih sebebi, kıdem tazminatını ve fazla mesaini alarak ayrılabilirsin. Hukuki mücadelende sana yardımı olacak delil depola mümkünce

Ne yapmalıyım demişsiniz ama amacınıza bağlı bu. Amacınız fazla mesai ücretini almak mı, fazla mesaiyi çalışmamak mı, bu iş yerinden ayrılmak mı konusunda da bir düşünün derim.

Haftada 45 saati geçen süre fazla mesai oluyor bildiğim kadarıyla.
Bu konuda bulabildiğiniz her kanıtı toplamalısınız.
E-mail, WhatsApp görüşmesi vs.

Bir avukatla görüşürseniz alacağınız fazla mesai parasının belli bir yüzdesi karşılığında yardımcı olacaktır. Tabi alacağınız para çok ufaksa avukat da ona göre bir talepte bulunur sizden.

fazla çalışmayı ispatla. giriş çıkış kağıdı varsa kopyalarını al. biriktir. çıktığın zaman ara bulucuyla bile alırsın parasını.

Öncelikle çalışma saatlerini öğren. Giriş-çıkış-mola süreleri yemek saatleri vs. Mesela cuma günleri öğle arası daha uzun olur gibi gibi. Haftalık 45 saati aşan çalışman varsa. Ondan sonra icabına bakarsınız. Çünkü siz kullanmasanız da size kullandırmıyor olsalar bile çalışma saatleriniz haftalık 45 aylık 225 saate göre düzenlenmiştir.

baska sirkete gecmeli

naksidil + 1 öğle arası mola saatleriyle haftalık 45e denk geliyordur tahminen. eğer ücretiniz asgari ücretten yüksekse sözleşmenizde fazla mesai ücreti aylık ücretin içindedir gibi bir madde vardır tahminen, aylık 225 saati geçmediğiniz için her şey kitabına uygundur tahminen.

Bir günde bulmak pek kolay değil. Herkesin bir programı var.
Ama bakkala veya apartman görevlisine derdini söylesen, normalden 1,5 kat ücret ödeyeceğini veya yarım gün için tam ücret ödeyeceğini de söylersen birini bulma ihtimali var.
Kolay gelsin,

YKB world kullanıyorum. Son zamanlarda biraz azalsa da yine iyi. Akaryakıt kampanyası , taksit, puan vs hepsi oluyor

YKB world +1 puan olayı fena değil.

Puana muana bakma. Bir yılda edineceğin avantaj ne kadar ki?
Hangi bankayla çalışıyorsan onun aidatsız kartını al geç bence.

Her sene aidat zamanı geldiğinde çağrı merkezini arayıp, biraz tartışıp, bir kısmını puan yükleyelim şu kadar ay söz verin diye uğraşmak bana çok zor geliyor. Ayrıca aidat zamanı geldiğini farketmezsen iptal etmek için de geç olur herhalde.

Bonus Flexi hem aidatsız hem de Bonus'un çoğu imkanını sağlıyor. Özellikle tatile giderken yıllardır çoğu kartta vade farkı alıyor, Bonus'ta almıyor. Tatil veya başka taksitli işler için onu kullanıyoruz genelde.

@michael_knight
Aidat delisiyim ben:) Seviyorum kampanyaları. Aynen bahsettiğiniz Bonus Flexi aidatsız karttan kurtulmaya çalışıyorum bir dolu harcamaya 3 bonus vermiş olduğu için. Cevap için teşekkürler yine de.

YKB World Eko kullanıyorum. Aidat masrafı yok, bütçeme göre harcama yapıp ay sonu %100'ünü ödeyince 0 faiz ve masrafla kullanmış oluyorum. YKB'nin puanları kampanyasına göre yüksek oluyor memnunum. World Mobil uygulaması üzerinden kampanyaları takip ediliyor.

Hepsini kullandım, çoğunu hala kullanıyorum.
Otomatik ödeme talimatlarında ve sonradan taksitlendirmede Enkart,
Taksitte, Worldkart (ki artık bu enflasyonla vade farksız taksit yapabileceğini sanmıyorum)
Kalan her bakımdan en iyi kart Ziraat'in Bankkart'ı.

axess var bende, puan olayları iyi

1 hafta 10 günü bulur.

Cezası 427 TL'ymiş.
Ehliyetin fotoğrafını telefonunuzda hazırda tutun derim.

yeni çıkan kimliğinize ehliyeti bağladıysanız sıkıntı olmaz.

çipli kimliğinize ehliyetinizi bağlamaya nüfusa gidebilirsiniz. daha sonra da karakola gidip ehliyetinizi kaybettiğinize dair bir tutanak tutturun. bir daha ehliyet çıkarmanıza da gerek kalmaz.

not: ehliyeti bağlatırken ehliyet gerekiyor muydu emin değilim ama hayırladığım kadarıyla gerekmiyor.

Yenisini almak için başvuru yapacaksanız ehliyetiniz gelene kadar kullanmak üzere geçici belge veriyorlar.

Kayip nedeni ile başvuru sırasında geçici belge veriyorlar ama devlet daireleri kapali şimdi. Üstelik basvuru icin tekrardan sağlık raporu vs almanız gerekiyor. Riski göze alıp yola çıkmalısınız. Kontrollere yaklaşırken güneş gözlüğünüz varsa çıkarın. Camlar filmliyse açın.

Hastaneye sizi saglik bakanligina sikayet edicem de bak nasil cikartiyorlar.
Hastaneler ayrintili dokum vermek zorunda,acibademde allianz gecmesi gerekiyor, siz kendiniz neden evraklari yolladiniz

Acil mi gelisti durum? Normalde provizyon isteyip, onay alip o sekilde yaptirmak gerek bu tarz islemleri.

Acibadem tam bir pavyon. En son on provizyon aldiklari ameliyattan sonra bile 1000 lira odeme cikardilar. Sacma sapan seyleri doldurmuslar faturaya. Bunlari sigorta karsilamiyormus guya.

Oturtup tek tek cikardim kalemleri. Kiz cikarirken bile utandi. Neredeyse ameliyatta kullanilan ekstra selpak mendili bile yazip bana odetmeye calisacaklardi.

"Bu seferlik hasta memnuniyeti geregi almayalim"a getirdi, ben de memnuniyet geregi degil hakkiniz olmadigi icin almayacaksiniz diyip kalkip gitmistim.

Eja+1 sikayet edeceginizi soyleyin ve ayrintili dokumu mutlaka isteyin.

Bu arada paranin hesaba gecmesi biraz gecikebilir, karta yetistiricem diye stres yapmayin, asgarisini en azindan odeyip paranin yatmasini bekleyin.

Acentenizle konuşup konuyu ona anlatın. Büyük ihtimalle o çözecektir veya çözümü biliyordur.

@eja Ayrıntılı dökümü zaten vermişlerdi. Bu SGK ödemesine ilişkin hizmet dökümü. Yani başka bir belge isteniyor, veya aynı belgede SGK'nın karşıladığı kısmın (6856 TL) detayını görmek istiyorlar.

@eja @brkylmz Poliçem Acıbadem'de geçmiyor. O nedenle ödemeyi benim yapmam gerekiyor, sonra sigortadan alıyorum.

@brkylmz Ben o konuda herhangi bir sorun yaşamadım. Başta bana söyledikleri fiyatı aldılar. Sadece SGK oda farkı eklendi (günlük 250 TL).

Allianz online üzerinden ilettiğim talebe az önce cevap geldi:

"Talebinize istinaden xxx numaralı dosyanız incelenmiş olup SGK tarafından karşılanan hizmet tutarı bilgisi beklenmektedir. İletilmesi durumunda değerlendirmenin tamamlanacağını iletmek isteriz."

2 - İki-dört yıl arası
3 - Dört yılda terfi olmadıysa çokun sınırında
4- Eğer terfi ediyor, mesleki olarak gelişiyor ve iş/hayat dengesini iyi kurabileceğiniz bir ortam varsa mantıklı.
5- İlk fırsatta, mümkünse 1 saniyede.

sektöre göre değişmekle birlikte 4 sene az bile. normal koşullarda işveren eğitip yetiştirdiği eleman 3-4 yıl sonra bırakıp başka yere gitsin istemez. sık iş değiştirdiği için elenen cv'ler biliyorum.

1. 10 gün, 13 yıl
2. Max. 5 yıl
3. Çok değil
4. Çok değişken bunun cevabı
5. Ne kadar çabuk o kadar iyi.

1- 7 Ay - 4.5 yil
2- 2 yil
3- Normal ama en ideal hamle daha yuksek bir yere atlamak.
4- Degisken
5- Bir yerde idareten duruyorsaniz 1. senenin sonunda is bakmaya baslamak mantikli.

En az 15 ay, en fazla 3 yıl bir yerde çalıştım. 3 yıldan fazla çalıştığın zaman elde ettiğin kazanımın (maddi/manevi) ciddi oranda düştüğünü düşünüyorum. Dünyanın en harika yeri olsa 3 yıldan fazla durulmamalı bence. Bu ayrıca, kişinin kendinde tembellik ve rutine bağlılık yaratıyor. Ortalama bir yer mesleki anlamda bir şeyler katıyorsa, ortalama üstüne geçişte acele edilmemeli diye düşünüyorum ama doyum noktasında sonra ilk fırsat değerlendirilebilir.

Not: Farklı kurumsal firmalarda 6 yıl çalıştıktan sonra aynı sektörde kendi işimi kurdum.

1- 4 ay - 18 ay. Ortalamam 8-9 ay falan.
2- 1 yıl civarı iyidir.
3- Çok.
4- Değil. Sonuçta çalışansın, karşında da şirket var. Uzun süre kalırsan tokatlarlar.
5- Geçebilecek hale gelmek: 1-2 yıl. Fırsat varsa hemen.

1. 1 yıl - 7 yıl
2. 3-4 yıl ama şartlara bağlı.
3. çok değil
4. terfi varsa mantıklı
5. işin seni tatmin etmiyorsa düzenli olarak iş bak. ilk fırsatta geç.

1. 3 hafta, 11 ay :’)
2. İş rahatsa 2-3 yılda bir
3. Bence çok
4. Eğer ilerleyebiliyorsa mantıklı
5. 5-6 ay

1. 6 ay-5 sene
2. öyle bir şey yok. önün açıksa aynı şirkette kalınır. ayda 240k TL alıyorsan neden ayrılacaksın.
3. değil. ücretin piyasanın altında kaldıysa, mutlu değilsen, köreliyorsan gibi nedenler iş değiştirme için süreden daha önemli.
4. evet. bknz. 3 - mutlu mesut isen, ayarları bozmaya gerek yok. sürekli hayat kararları almak çok stresli bir iş.

her gün olmasa da, 1-2 kere sinemaya gidebilirsiniz.

Bir gün beşiktaştan bebek'e doğru yürüyün. Yol üstünde kuruçeşmede migrostan bi şeyler alıp parkta takılın, bebekte de starbucks ya da caffe neroda kahve içersiniz. Dinlendirici aktivite.

nerede olduğunuzu bilmiyorum ama olduğunuz yerde bisiklet kiralayan varsa iki gece bisiklet kiralayıp etrafı gezin.
Başka bir gece kahve veya çayınızı termosa koyup kulaklığınızı da yanınıza alıp beğendiğiniz bir çimenlikte podcast dinleyip çay kahve için.
Bir akşam size göre zor ve karmaşık olan lezzetli bir yemek hazırlayın kendinize.
Birkaç gün de evde oturun, çok gezdiniz :)

İstanbuldaysan kadıköy yeldeğirmeni cafeleri keşfet, göztepe özgürlük parkına git...
kaçamak yapabilirsen erdek e gidebilirsin. İstersen deniz ptobüsyle günübirlik bile gidebilirsin

Sirkeci Hakikat’ten boya ve defter al, sahilde yap öylesine. Hem cafede yemek yemekten daha ucuza gelebilir hem de ruhunuza iyi gelir :)

sabah belgrad ormanı'nda yürüyüş. öğle saatlerinde klimalı bir yerde ol, evde de olabilir, kahvaltı yap, özen biraz.

Akşamları şunlara bak:

Eataly Mutfak Atölyesi
Byzantion Fest
Efsahne Beyoğlu Açık Stand Up Gösterisi
Blind İstanbul 2000's Party
IF Performance Hall 90-2000's Party

marmarayı 5e böl. ara durakları yürüyerek keşfet. yapmak istediğim şeylerden biri. benim yerime sen başla

duyuyorum. hatta surekli kulak tikaci takmama ragmen duyuyorum. (hiperakuzi mevcut, seslere hassasiyetim var)

yalitim berbat, ev 78 yapimi filan. hepsinde degil ama yeni yapilan evlerde de duydugum oldu. yalitima keske daha cok onem verilse.

Duymuyorum. Bitek köpeğin halı olmayan odada bişeyin peşinden koştuğunu duyuyorum, bi de seks seslerini.

Sert terlik varsa binaların %90'ında duyuluyor sanırım. Bizim evde de duyuluyor.
Son 5-10 yılda yapılan markalı rezidanslarda duyulmuyordur herhalde.

Malesef bazı insanlar yürümesini bilmiyor. Abartmıyorum 30 yaşındaki 50 yaşındaki kocaman şahıs daha nasıl yürünür onu bilmiyor.O yüzden de böyle derme çatma yürüyorlar. Benim üst komşum da bu sorunlu insalara dahil. Adam ayak topuklarını yere vura vura yürüyor. Hangi odaya girip çıkıyor. Oturduğum yerden anlayabiliyorum. Sanırsın evde asker yürüyüşü yaptırıyorlar. Her şeyi geçtim ayak için konforlu değil. Ayagında mı agrımıyor be adam! Ben bi gün bunu dışarıda yürürken gördüm. Düz kaldırımda da ayaklarıyla yeri dövercesine yürüyordu. Gülesim geldi gülemedim sinirlerim bozuldu. Dışarıdayken bile yürüyüsüyle çıkardıgı ses rahatlıkla duyulabiliyordu. Dedim bu yaşa gelmiş adama anası babası ögretmemiş ben mi ögrenecegim. Sonra da katlandım yıllar yılı. Yalıtımla alakalı bir durum değil . Bu türden sesleri Yalıtımla engellemek imkansızdır.

Duymuyorum.

Aynı binada arkadaşlarım var, 4 farklı evde test etme şansım odu, hiçbir şekilde duymadım. Bina 8 yaşında, düzgün bir imalat, herhalde onun etkisi var.

10 yıldır bu evden oturuyoruz hiç duymadım.

Evet duyuyorum. Sorun da etmiyorum, çok olağan, insanlık hali bu. Duyulmasının nedeni binanın yalıtımı ile alakalı. Biri bana sizin yürüme seslerinizden rahatsız oluyorum diye gelse, takıntılı biri olduğunu düşünürüm ve terslerdim.

Eğer küçük çocuklar koşturmazsa duymuyorum ama bizim evde de sanki zemin katta dikiş makinası sesi varmış gibi bir ses geliyor sürekli ne var ki aşağıdaki dükkan katı boş onun altındaysa depo olarak kullanılan yerde bir makina yok ama bu sesi sabah ve akşam dikkatli dinlenirse duymak mümkün. Kaynağını bulup susturmak istiyorum lakin kaynağı bulmak henüz mümkün olmadı. Bu arada ev 30 senelik neredeyse.

Duymuyorum. Yalıtım çok iyi. Maslak’ta lüks site.

Duyuyorum, yandaki teyze torununu bağırarak seviyor çümjü, öğleden sonra bi odayı kullanamıyorum torun uyuyana kadar mesela. Alt kattta sürekli kavga dövüş.c onların birbirine ne söylediğini duyuyorum. Hem yalıtım hem de insanla alakalı

Şap şap ses duyuyorum. Bu ayak sesi değil bence

Ayağını, topuğunu yere vurarak yürüyen insanların sesini hiç bi yalıtım kesemez. Bazı insanlar yürürken ayağının yere uyguladığı darbeyi kompanse edemiyor. Bam güm yürüyor. Ayak kaslarını kullanmıyor hiç. Bu insanlar sonra eklem problemi yaşarlar bence ama o başka konu.

Sert tabanlı terlik sesi, tıkırtılar vs yalıtımla kesilebilen şeyler.

Üst katımdaki yeni evlenmiş 25 yaşındaki kokona topuklu bir şeyle yürüyor üzerimde. Bazen gece 2-3 gibi bu sese uyanıyorum. Tek katlı gecekondu gibi bir yer bulup taşınacağım.

hangi odada olduğunu duyuyorum.
tuvalete girdiğinde de duyuyorum.
tek aile gibiyiz benim açımdan.

basvurun, gorusmeler kararlar vs derken baslangic tarihinizi tatil planinizin sonrasi olacak sekilde ayarlayin.

yok illa erken olacaksa, gorusmelerde belirtin planinizin oldugunu, duzgun bir yerse sorun cikarmaz, belki eksiye dusersiniz gun olarak o kadar. eksiye dusmeniz durumunda siz calistiginiz yere borclu oluyorsunuz, tekrar is degistirme durumunda gunlerin parasini sizden kesiyorlar. is degistirmezseniz de zaten tamamlanir kendi kendine.

Size teklif sunulduğunda veya muhtemelen beklentileriniz sorulduğunda belirtirsiniz, kabul etmeyecek işyeri azdır bu durumu, genelde anlayışla karşılanır.

Yeni iş yerine söylersiniz şu tarihlerde tatil planınız olduğunu, 5 gün için sorun çıkaracak bir şirket olduğunu sanmıyorum.
İş değiştiren arkadaşlarım bunu yapıyorlar, olumsuz cevap veren şirket hiç görmedim.
Yıllık izninizden düşerler, olur biter.

bazı işyerlerinde mesela benimki, -7 güne kadar avans izin kullanılabiliyor. İşe kabul alırsan sorarsın sen de.

ay çok teşekkür ederim cevaplar için demin başvurdum keşke daha önce sorsaymışım :) nolcak bakalım.

Şunu da aklınızda bulundurabilirsiniz. Ayrılacağınız işyerinden istifa da etseniz yıllık izin ücretini alırsınız. Diğer tarafta yıllık izin olarak eksiye düşmeseniz bile ücretsiz izin de kullanabilirsiniz. Bu da bir alternatif. Aldığınızla kesilen maaş farkından dolayı birbirini tutmaz ama fark az olur en azından.

Diğer yandan da izin verecek olan yıllık izinde eksiye düşer vermeyen de ücretsiz de vermeyebilir. Ama ben de başta konuşursanız sorun olacağını sanmıyorum.

En sağlıklısı şirketteki amirinize sormanız.
Siz başka bir yol, yöntem bulsanız bile talebi yapanın aklında başka bir yöntem olabilir.

Eğer kendisi de bilmiyorsa çok ayıp ediyor. Kendi beceremediği işi staj yapan kişiden istemek çirkin bir durum.

akşamı çok güzel olur old town'ın. kesinlikle 350 liraya değer.

otel olarak şurada kalmıştık gayet sevimliydi

www.paris-hotel-rhodes.gr

Zaten limandan çıkışın 11:30 u bulur 5 e kadar mümkün değil. En az bir gece mutlaka kalın.

Bir gece kalmazsanız gittiğinize değmez. Zaten günün önemli kısmı yolda geçmiş olacak. Hatta hazır gitmişken birden de fazla gün kalmaya çalışın derim.

Ben yalnızca Pro kullandım, öbürlerinin şarj ömrü vb az geliyordu, onları bilemiyorum.

Ben 1 aydan kısa bir süredir kullanıyorum, ses kalitesinden çok memnunum, mikrofonda da sorun yaşamadım hiç. Silikon da sağlam bence gayet. Beni deli eden şu oldu: Kutuyu sadece adaptörle duvardan şarj edebiliyorum, bilgisayarlardan şarj olmuyor. Teknik servisle görüştüm, test edildi, yeni kutu geldi, gene aynı. İşin garibi Macbook'larda şarj ediliyor, Windows tabanlı cihazlarda no no. En son bu şekilde kaldı. Başka Pro kullanıcısı var mıdır benzer durumda, merak ediyorum.

ekşide şöyle bi entry var

'' kulağa saplanan tip kulaklığa geçerek kendini bitirmiş projedir. millet şuna nasıl dayanıyor anlamıyorum. hayır 2 bin liralık kulaklığı kulağına saplayıp kulak kiri dolduracak millet. iğrenç. eski tip kulak içi kulaklıklar harika cidden. ''

buna katılıyor musunuz ? yani beni biraz da bu korkutuyor. kirleri arkaya ittirip tıkanma falan yapmasın :/

yani gurultu engeleme esas sebebiniz degilse Pro olmayan (silikonsuz) da var, hem biraz daha ucuz hem daha sonra cikti ona bakin. Pro'nun tek farki noise cancelling olmasi.

buyrun karsilastirmasi: www.apple.com

@hayati cozemeyen adam
Ben kullandığım sürede öyle bir sorunla karşılaşmadım. Diğer kulaklıklar da kulağa tam oturmadığı için düşecekmiş gibi geliyor bana :)

Ufak bir not; pro’da kulak kiri kulaklığın içine ulaşmıyor, çıkarılabilir olan silikon parçaların içinde ağ gibi ince bir malzeme var. Uçları çıkarıp temizleyebiliyorsunuz.

@orient blue

teşekkür ederim, beni endişelendiren kulaktaki kirleri geriye itmesiyle beraber kulak tıkanıklığı yaratır mı düşüncesi. pamukla temizlerken dahi çok dikkatliyim çünkü, bu da airpods 2 gibi ucunda durmuyor sanırım içine giriyor biraz.

ben AirPods 1'den pro'ya geçtim. kesinlikle farklı kulaklıklar ve kesinlikle herkese göre değil. pro'yu daha az kullanıyorum çünkü düz airpods'u tek kulaklık olarak bütün gün takıp kullanabiliyordum, telefonla konuşurken de daha iyiydi, ama pro'nun o silikonu bi tık daha zorluyor beni açıkçası. pro'nun benim için tek artısı gürültü engelleme, o da satın alma sebebimdi zaten ama bu sebepten çok fazla kullanamıyorum.

mutlaka bir kere dene derim.

uzun yıllar AirPods 2 kullandıktan sonra AirPods Pro'ya geçtim. İlk birkaç gün galiba pek rahat değil dedim, sonra geçti. Aşırı alıştım ve çok memnunum. Bir yıldan uzun bir süre oldu.
Şimdi AirPods 2'yi taktığımda bi garip geliyor.
Gürültü engelleme özelliğini çok az kullanıyorum, olmasa da olurdu ama ses çok daha net duyuluyor.

Değer, pro alın.
(Elbette herkesin huyu da kulağı da biraz farklı. Kimisi parmak arası terlikle çok rahat ediyor, kimisi hiç kullanamıyor. Şansınız olsa da bir arkadaştan alıp hiç değilse 10-15 dakika taksanız daha iyi olurdu.)

Rubi Platinum 3 4 sene öncesine kadar iyiydi kaliteyi bozmadıysa iyidir güzeldir önerilir. Bildiğim kadarıyla bu sene Setur ile çalışıyor.

Arkadaşım eşiyle 2015'te gidip çok çok memnun kalmıştı. Bebekli tatil kısmını bilmiyorum.

İlk açıldığı sene gitmiştim. Denizi yapay olarak çevrelemişler ama Antalya koşullarına göre iyiydi. Yemekleri ve odalar da iyiydi. Müşteriyi memnun etmek için uğraşıyorlardı.

3 sene önce gittik. PErsonel rus ağırlıklıydı hatta siparişlerimizi çat pat ingilizcemizle söylüyorduk. Birde Otelde ben ve hanım çok fena ishal olmuştuk artık içeceklerin buzları mı yoksa bazı yemekler mi yaptı bilmiyorum. Giderseniz yediklerinize, içtiklerinize dikkat etmeye çalışın. Bütün bunlara rağmen yine gider misin dersen evet giderim. Havuzları çok iyiydi, sahili de bi nevi koy gibiydi dalgasızdı param olaydı da gideydim keşke yine :(

3'ü yaptın mı gemileri yakıyorsun.
1'i yapsan enflasyondan ötürü kiralar iyice çıldırabilir.

2 en temizi gibi. %40 teklif et. Eğer yine hayır diyorsa o zaman ev aramaya başlarsın.

3 yapın derim.
Anne babasının gerçekten fiilen o evde oturacağına inanıyor musunuz ki? Büyük ihtimalle başkasına kiraya verecekler.
Daha taşınalı 1 yıl olmuş. Yeniden nakliye, emlakçı, yeni eve göre ıvır zıvır almak, pahalı bir kira ödemekle uğraşmayın.

Çok ihtiyaçları varsa onlar sizi ikna etmek için uğraşsınlar. Taahhütname filan da imzalamayın, o ne saçma şey öyle.
(Başka bir eve kiraya çıkarsanız aradaki fark kadar parayı bir kenarda biriktirin, hukuki masraflar bundan çok çok daha az olacaktır.)

Bence bir avukata danış. "Tahliye taahhütnamesi imzalatirsan bir yıl daha kalabilirsin" ifadesi zaten kiralayanın eve ihtiyacı olmadığını gösteriyor. Bu iddia üzerinden savunma yapılıp tahliye talebinin reddedilmesi olası. Çıkacaksan da tahliye kararı ile çık. Zaten davayı açtı, tahliye kararı çıktı, sen evden çıktın diyene kadar 1 yıl geçer.

Bırak tahliye davası açsın. zaten o da bir sene sürer. ek zam yapma. tahliye taahhütnamesi imzalama.

1 sene daha oturmana müsaade ediyorsa demek ki gerçekten ihtiyaç yok. seni bir anda evden çıkaramayacağını anladığı için 1 sene sonrasına garanti altına almak istiyor. kira gerçekten muadillerine göre azsa teklifini yap. yoksa 3'ten devam

Emlakciyi engelle oturmaya devam et. Dava falan acmaz blof yapiyor.

%25 zam cok az, biraz insafli ol tufeden yatir. Ben de kiraciyim %40 ateslicem.

Bulaşık makinesinden korkmalısın.
Diğer prizlerde korkulacak bir şey yok, yani herhangi bir prizden ne kadar korkuyorsan o kadar kork.

Bizim evde de oldu. Toprak hattını kontrol edin.eğer toprak hattında elektrik varsa aorun başka birşeyde de olabilir. Mesela bende ketıldan kaynaklı imiş.

Bilmiyorum ama belki de ikametgahızın o adres olduğu polisin raporuyla belirlenmiştir, siz başvurup ikametgahınızı oraya taşımamışsınızdır.

Atıyorum karşı dairede hırsızlık olmuştur, polis sizden de ifade almıştır, adresinizi o gün o şekilde verdiğiniz için veya polis kapıya gelip sizinle konuştuğu için kayıtlara o rapor aracılığıyla girmiştir o adres.

o tarihlerde öyle şeyler olmamıştı ama şimdi hatırladım seçim falan vardı gidip 5 dk işlem yapmıştım. umarım onlardır

Bu konuda çok bilgi ve tecrübe sahibi olmadığımı söyleyerek başlayayım.
Bol bol bozuk para Euro almayı unutmayın. Sık sık otobana ödeme yapmanız gerekiyor.
Sınırdan girdikten sonra Dedeağaç ve Kavala'yı pas geçip direkt Selanik'e gidin bence.

Selanik'te bir airbnb'de 1 gece kalın. Atatürk'ün evini, beyaz kuleyi, şehrin havasını, restoranlarını, meydanlarını gezin. Sonra direkt Halkidiki'ye gidin derim.

Halkidiki Selanik'in altındaki 3 çıkıntının ismi, bunlardan birinde zaten manastır olduğu için kadınların girmesi yasak. Onu unutuyoruz. Diğer ikisi de inanılmaz güzellikte deniz ve plajlara sahip. Oralarda nereye gitseniz mutlu olursunuz. O civarda beğendiğiniz bir yerde airbnb'de 3 gece kalın ve her gün farklı bir veya birkaç koya yüzmeye gidin.

Halkidiki'de bazı yerlerde tekne kiralayıp kendiniz kullanarak gezebiliyorsunuz. Türkiye'de 10 beygire kadar motorlar için belge gerekmiyor, Yunanistan'da 30 beygire kadar. Fiyatı birazcık pahalı olsa da bunu mutlaka yapın derim. Vourvouro tarafında pek çok tekne kiralayan şirket bir aradaydı. O gün gezintiye erken başlamanız gerekiyor.

Denize doyduysanız artık Atina'ya gidip orada şehri gezme zamanı geldi. Atina'da elbette Akropolis'e ve Akropolis müzesine gideceksiniz. Onun dışında da Monastiraki bölgesinde yeme-içme, hediyelik, bakınma, şehrin havasını soluma derken tatiliniz bitiyor.

Bir günde Atina'dan İstanbul'a ulaşmak için uğraşmayın bence, dönüşte Kavala'da da bir gece kalıp öğlen yola çıkarsınız.
Kavala'da yapılacak muazzam bir şey yok ama Kavala'ya gittim, orada kurabiyeler şöyledir, böyledir diyebilmiş olursunuz.

Tatil boyunca deniz ürünü görünce hemen deneyin. Rakı seviyorsanız Uzo çeşitlerini deneyin, Çipuro mutlaka için, beğenirseniz alın çünkü Türkiye'de bulamayacaksınız. İçinizde sigara içen varsa Türkiye'den alsın, orada sigara daha pahalı. Selanik, Halkidiki tarafında bal görürseniz mutlak alın, tadın. Souvlaki bol bol yiyeceksiniz, inancınıza aykırı değilse domuz etinden olanı mutlaka deneyin.

İyi eğlenceler,

instagramda gurukafa'yı takip edin bu ara meteora'da. Arabayla gittiler öve öve bitiremedi :)

bit.ly burası dedeağaç rıhtımda bir cafe. karşısında da otopark var. yorgunluk kahvenizi burada için mutlaka. sonra ayaklarınız biraz açılsın diye rıhtımda deniz kenarında yürürsünüz.

oradan devam edip kavala'da bir belki de 2 gece konaklayın. osmanlı mahallesine uğrayın. kavalalı mehmet ali paşa'nın evinin olduğu ufak meydanda ufak bir otopark da mevcut. ayrıca bu yoldan inerken sağda çoook meşhur bir kavala kurabiyecisi var. şimdilik az alın, dönüşte aynı yerden çok alırsınız. nasıl olsa dönüş yolu üzeri.

bit.ly burası mehmet ali meydanı. otopark ve kafe var.

bit.ly burası kavala'ya hem yakın, nispeten daha sessiz sakin, denizi güzel bir mekandır. şezlonglar ücretsiz, bira 2 avro falan. su yerine bira içmenizi tavsiye ederim. mythos birası. hiçbirşey söylemek zorunda da değilsiniz bu arada, türkiye gibi düşünmeyin :) 

bit.ly burası ise biraz daha sosyetik, daha kalabalık, daha concon ve ilk yere göre yarım saat daha uzak bir mekan. buyrun bakın, kavala'da denize girip ter atmayı tercih ederseniz seçiminizi yapabilirsiniz. iki mekanın da ücretsiz otoparkı mevcut.

kavala'dan 15 km iç tarafta drama var. evet o meşhur drama köprüsü türküsünün geçtiği yer. drama bozüyük kılıklı bir yer. köprü möprü de yok :) ufak bir su kemeriymiş meğer o. yani gaza gelip ille gidicez görücez diye vaktinizi harcamayın.

selanik'e gelirsek nerede kalacaksınız bilmiyorum umarım şehir içindedir. bu kadar yorgunluk sonrası atatürk'ün evine yürüme mesafesinde iseniz yaşadınız. yani harita yürümeyi 30 dakika gösterse de sorun değil, yürüyün. selanik akşamının en popüler yeri ladadika ismindeki restoranlar sokağı. ha aklınıza über büyük bir yer de gelmesin çıtır bir sokak burası. ladadika'da otopark sorunu yaşarsınız. dediğim gibi umarım otel ya da tuttuğunuz ev merkeze yakındır. ki bence başka bir alternatif düşünmeyin. ladadika'da istediğiniz yere girin sorun değil. varsa mutlaka midyeli pilav yiyin. şahane olduğu için demiyorum ama türkiye'de bulunmayan bir yemek. bence şahane ayrıca :))

bit.ly ayarlamadıysanız selanik konaklamanız için burayı tavsiye edebilirim. rıhtımın bir arka sokağında. beyaz kule, aristotales meydanı, büyük iskender meydanı, atatürk'ün evi yürüme mesafesinde. kavala'dan sonra selanik'e geçince atatürk'ün evine gidersiniz, dönüşte soğuk bir frappe. dinlenmece ve gece önce sahil, sonra ladadika. ikinci gün halkidiki'de deniz, ve tekrar mekancılık. tavsiyem yeşil barbayanni uzo.

bit.ly  halkidiki'de ben bu plaja gittim hep. hem selanik'e en yakını, hem de pek kalabalık değildi.

Selanik sonrası dilerseniz vizesiz Makedonya'ya, Manastır, Ohri, Üsküp turuna sarkabilirsiniz. Ohri'de konaklama yapılabilir. Selanik Ohri arası 4 saat civarı. Ya da Yunanistan'ın tam öteki kıyısına Lefka'da adasına gidebilir, görünce "Ben bugüne kadar denize girmemişim abi ya" dediğim Porto Katsiki'de yüzebilirsiniz. Yalnız buraya erken gitmeniz gerekmekte, yoksa ne plajda ne otoparkta yer bulabilirsiniz. Lefka'dayı Google'lamınızı tavsiye ediyorum. Yol üzerinde de Preveze gibi meşhur ve çok güzel bir şehir var. Selanik Lefkada arası 4 saat ancak full otobandan gidiyorsunuz, 30 tünel ve 1 yer altından adaya geçen Avrasya Tüneli yerden geçiyorsunuz ama ödeyeceğiniz toplam ücret 12-14 Euro arası :) 
Otobanlarda benzinci yok, herhangi bir exit tabelasını görünce çıkıp alabilirsiniz. Gişeler çıkışlarda değil yol ortalarında. Atina konusunda mutlaka gitmeniz gerekmiyorsa bence tekrar düşünün derim. Ama illa gidecekseniz Leptokarya'ya uğrayın. maps.app.goo.gl 

Yola çıkmadan sigara stoklayın, yanınıza su alın hiç değilse otelde - evde buzluğa atıp ertesi gün soğuk soğuk içerseniz. yoksa insan milyoner de olsa suya 30 tl vermek koyuyor. pisküvi kılıklı şeylerden de alın yolda sıkıldıkta yersiniz. ipsala'ya gelmeden de sağdaki shell'de depoyu fulleyin. ama sakın ödemelerde x17-18 hesabı yapmayın tatiliniz mundar olur. dönüş için Atina'dan İzmir fikri de mantıklı değil.

Atina'da yasiyorum, bir defa karayoluyla geldim. epey yorucu, Selanik'te kalma fikri mantikli

giseler totalde 40 euro gibi bir sey tutuyor. suradan detaylari gorebilirsiniz: www.viamichelin.com

sigara stoklayin demisler, sinirdan gecerken arabayi arama ihtimalleri var, bu durumda 2 paket(karton degil)/kisi harici sigaraya ceza keserler. arkadasim 1kg tutun getirdi adiyaman, 100 euro ceza odedi, allahtan tutunu gecirmisler. benim zamanimda arama yapmamislardi. (ickide de bi sinir mevcut)

Izmir'e(Cesme) Sakiz uzerinden gidebilirsiniz. 8 saat suruyor, ordan da Cesme'ye 1- travel.viva.gr
2- www.turyolonline.com

ankarada o paraya kralsın. o yüzden ankara.

sadece maddi olarak soruyorsan ankara tabii ki. ankarada kendi evimde 3500 euro kazanma konforu varken eindhoven'a gidip hem göçmen olmanın dertleriyle uğraşıp hem de idare eder bi para kazanmayı tercih etmezdim.

Eindhoven.

O paraya yine markete gideceksin yine, yine otoparka gireceksin yine restoranlarda gunluk medeniyetsiiklere maruz kalacaksin.

Bence kral olunacak bir para degil kesinlikle. Medeniyet onceliginse hollanda

Ankarada o parayla muasır medeniyet seviyesini yakalayabilirsin. Kesinlikle ankara.

kardeşim de aynı durumda yazılımcı, ankarada kalmayı tercih etti. benim fikrimce de net ankara. türkiyede döviz kazanıyor olmak büyük lüks. diğer yandan da yurtdışına göçmek, bütün aileni çevreni geride bırakmak, oraya uyum sağlamaya uğraşmak felan az buz şeyler değil. ben de aynı durumda olsam ankarayı tercih ederdim.

Yaşınız, kaç kişi olduğunuz, sektörünüz, hedefleriniz gibi detayları bilmeden bu soruya sağlıklı cevap vermek pek mümkün değil.

Eindhoven'da bu parayla yaşarsınız ama harcamalarınıza dikkat etmeniz gerekir. Fakat hem tecrübe kazanır, hem insan yerine koyularak yaşarsınız. Avrupa'da göçmen olmak da bir sıkıntı, her ne kadar kimse yüzünüze karşı böyle davranmayacak olsa da müslüman bir ülkeden geldiğiniz için farklı bir davranış olacak.

Ankara'da bu parayla güzel yaşar, güzel de bir birikim yapabilirsiniz.

Ben olsam bu aşamada Ankara'yı seçerdim ama kenara ciddi bir birikim yapardım. Yeterli maddi birikiminiz olduğunda mesleki tecrübeniz de artmış olacak. O zaman halen yurtdışına gitmek istiyorsanız bu hem daha kolay olacak, hem daha iyi kazancaksınız hem de birikiminiz olduğu için kafanız biraz daha rahat olacak.

3.500€ ankara seneye bu zamanlar da 3.500€ olacak mı?

Eindhoven'da insanların böyle bir derdi olduğunu sanmıyorum.

Direkt Ankara. Çoğu sevmeyenin aksine damarlarına nüfuz etmeyi bilirsen Ankara bence güzel bir şehir. O parayla daha da güzel olur :D

Ankara'da bu maaşı ne kadar alabileceğiniz sıkıntılı bir durum. Hükümet yarın bir kanun çıkartır, gelen dövizi bozduracaksın, kuru da 5 TL yaptım der. Elinizi kolunuzu bağlar. Benzerlerini çok yaptı. Daha da çok yapacak.

Hükümet tamamen ülkeyi bitirmiş durumda. Üstüne muhalefette de hiçbir ışık yok. Hepsi, sanki hükümetle anlaşmış gibi hareket ediyor vs. vs...

Kısacası: imkan varsa, daha sonra dönmek üzere yurt dışı.


.

Medeniyetin göbeğinde, saygılı insanlarla yaşayıp, bir sabah parise bir sabah Londra ya birkaç saat içinde gidebilmek mi yoksa en basitinden trafikte biri önünü kesip başına silah mı dayama olasılığını düşünüp, kaos ülkesinde yaşamak mı?

yurtdışında yaşamayı çok isteyen biri için bile türkiyede euro kazanmak reddilmesi zor bir durum. ülkede olağanüstü bir durum olmazsa ankara'da kral gibi yaşarsınız ama ya olursa?

zor karar. umarım pişman olmazsınız.

Bekarsanız Eindhoven.

Seçime kadar Ankara seçimden sonra tekrar düşünme seçeneği yok mu varsa en temizi o, ilk sene euro biriktirip gidince daha rahat edilebilir.

Hollanda'da geçireceğin her gün Ankara'da 3500 € alabilme imkanını devam ettirecek. Ancak Ankara'da geçireceğin her gün seni Hollanda gibi Avrupa ülkelerinde çalışma imkanını azaltacak.

hollanda'da parayla krallik yapamazsin ama turkiye gibi 3. dunya ulkelerinde yaparsin. hizmet, kamu, sokaklar vs.. paran varsa hersey degisiyor bu ulkede. ama hollanda'da boyle birseye ihtiyacin olmuyor herkes esit. sanirim philips :)

2900 euro istanbul mu, 4200 euro amsterdam mi sorusunda amsterdam'i sectim. burada biraz daha fakirim. sadece kira 1650 euro. diger sabit giderlerle 2000 euro civari. arabam vardi, burda almadim, ihtiyac da yok zaten pek. burada kafam daha rahat. hala turkiye gundemini takip ediyorum ama eskisi kadar etkilenmiyorum. bir de gunluk yasantimda oradaki stresi yasamamak cok guzel. rahat, sakin bir ortamda yasamak, yuruyus yapma imkanlari, bisikletle gezme imkanlari cok guzel. ama burda daha yalnizim, esim olmasa patlarim sanirim sikintidan. esim de calisiyor ama o is degistirmedigi icin denklem disi.

kisaca:
maddi olarak ankara
sosyallik olarak muhtemelen ankara
hava olarak ankara (sanirim :)
kafa rahatligi, huzur olarak eindhoven
avrupayi gezmek istiyorsan eindhoven (comert izinler ve vize olmamasi sebebiyle)
hizmet sektoru icin ankara (burada eve siparis, temizlik vs pahali seyler)

ankara. o parayla kaliteli bi hayat sürersin.

konuya benzer bir başlık daha açılmıştı sanırım yine ankara ve hollanda kıyaslamasıydı.. bir çok şey yazılıp çizilir konu üzerine ama şu bir gerçek; eğer highly skilled migration statüsünde blue card ile gidecekseniz dil şartı olmadan 5 yılın sonunca avrupa birliği vatandaşı olabilir tüm avrupada yaşayabilir ve çalışabilirsiniz..
ankara' da o gelirle maddi anlamda rahat olursunuz; ama 5 yılın sonunda elinizde ne olur onu hesaplayın bence..
cevabı bence gelecek planlarınıza göre seçin.

Ankara'nın hiçbir albenisi yok. Güzel bir teklif. Hem Ankara'da olmayacaksınız hem de üstüne para veriyorlar.

2bin euro bile olsa bas git.
Araba surmeyi bilenlerin ulkesinde yasa.

Ankara hep duruyor sevmezsen gelirsin.

basimizdaki yonetim degismedigi surece ne olursa olsun turkiye degil. her seyin kendini her konuda yetkin sanip diplomasi bile saibeli birinin iki dudaginin arasindan cikacak lafa bagli oldugu bir ulke burasi. yarin tum banka hesaplariniza maliniza mulkunuze el koydum burasi da artik turkiye degil tayyibistan dese ne yapabiliriz ki? yuh bu kadarini da yapmazlar artik dedigimiz nelere sahit olmadik mi ozellikle son 10 yilda? ben hala yurt disi imkani varken turkiyeyi ihtimal olarak tutanlara sasirarak bakiyorum. burada isler iyiye gitmiyor, yakin zamanda da duzelir gibi gorunmuyor. bir kez geliyoruz dunyaya medeni bir ulkede huzur icinde yasamak dururken bu kaos sevdasi niye :) yukarida dendigi gibi sevmezsen gelirsin ama gitmezsen hic gidemeyebilirsin.

Bence hala Eindhoven

Yukarda dendigi gibi yarin devletin parana el koymayacaginin, sokakta random siddet gormeyeceginin vs... garantisi yok.

Eindhoven'da her ay o maaşla sıradan bir hayat sürersin. Ankara'da ve TÜrkiye'de euro kazandığın sürece her ay o maaşla yapamayacağın çok az şey var. Ama bekarsan ve evlenme niyetin yoksa Eindoven derim :)

ankarada kalırsan birikim yaparsın, eindhoven'da kaliteli yaşarsın.

Maddi kismina bakalim, tabi ki Eindhoven. Neden? 1 yil sonra en iyi ihtimalle hala 3500 euro ya Ankara'da yasayabilirsin, ama Eindhoven'da iken rahatlikla daha yuksek bir maasa baska bir hollanda ya da avrupa sirketinde is bulabilirsin. Sunu rahatlikla soyleyebilirim, avrupa/ amerika sirketleri ozgecmisinde kendi ulkelerini gordukleri anda daha sicak bakiyor gocmen calisana, eger ilk yurtdisi tecrubense dogruca eindhoven'a git. atlaya ziplaya baska sirketlere gecip yillik 6 basamakli maaslara cikarsin 2 yil icinde. Ote yandan sosyal kismi Ankara'da yasamayi ezer gecer. 3500 e Ankara'da kralsin cok komik bir cumle. Ne yapacaksin o parayla? Gidebilecegin restoranlardan , sosyal hayattan vs kisa surede sikilicaksin. Maddi durumu daha iyi olanlarin daha iyi insan oldugu sanrisina kapilma, bos insan her ekonomik olcekte bos. Cok ozlersen Ankara yi hafta sonlari ucar gidersin, neden ayrildigini tekrar hatirlar donersin Eindhoven a.

Benzer bir durumda Eindhoven'ı seçtik.

Ben ki "Ankara'da deniz bile yok"çulara karşı Ankara'yı ezdirmezdim. Bir haftasonu eşimle yürüyüş yapmak istedim, evin orada (Alacaatlı) zaten yapamayız çünkü çok fazla sahipsiz köpek var. Dedim hadi Eymir'e gidelim. Trafikte çile başladı. Kırmızıda son hız geçip neredeyse bizi biçecek biri, gergin ve saygısız insanlar, kornalar. Her neyse arabayı park ettik, abartısız metrekareye 10 insan düşüyor. Bisikletlisi arkadan önden geliyor, bebek arabası terörü bir yandan, gürültü, pislik. Daha gölü göremeden "Dönsek mi acaba" dedik ve döndük. Seçim olsa bile insanlar değişmeyecek. Bunu kabul edince karar vermek daha kolay oluyor.

Yeme içme dışında maalesef özlenecek bir şey kalmamış. Ona da Eindhoven-Ankara direkt uçuş var. O olmadı Amsterdam'dan uç, o olması Düsseldorf'tan. 40 gün yıllık izin var zaten.

Bu soruyu soruyorsan cevap net Ankara. 3500 euroyla Ankara'da bolluk icinde yasamaya alistiysan 4000 euroya hollandada yasam cok zor gelir. Gerek kira, gerek yeme icme masraflari cok daha pahali olacak. Buyuk ihtimalle birikim sifir falan olur, Turkiye'deki aliskanliklarini devam ettirmeye calisacagin icin.

Abi bence işin içinde Ankara olduğu için konuya objektif olamıyoruz duygusal yaklaşıyoruz, şöyle düşünelim: Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nin başkenti Kinşasa mı? yoksa Eindhoven mı? Bence Eindhoven.

Maddi rahatlık ve Türkiye'deki dandik hayati bir kenara bırakırsak üç şey var;

- ab vatandaşı olma rahatlığı.

- gerekirse Avrupa'da çalışıp, vatandaş olup sonra tekrar Türkiye'ye gelmek

- Avrupa'daki izinler, çalışma saatleri vs.

Bunlar da sizi kurtarmiyorsa zaten Hollanda'daki hayat kurtarmaz.

Avrupa para için seçilecek bir yer değil. Öyle amerika vs gibi katlaya katlaya maaş alinacak yer değil. Ben hayatimda her sene is değiştirip sonunda parayi katladim falan diyen görmedim Avrupa'da, bilmiyorum. Eğer genel Türkiye canınızı sikmiyorsa Türkiye'de kalin tabi ama açıkçası bu soruyu soruyorsaniz genel Türkiye ile çok derdiniz olduğunuzu sanmıyorum.

angara, net.

Ankara bence.

Dolar ve euro daha da atarsa ve ekonomik gidişat kötüleşirse kaos olabilir. En azından bir süre Ankara denemekte fayda var.

avis, budget, enterprise, sixt

ya da yolcu360 ama kaliteli firmalar.

Garenta.

rentalcars.com'dan arama yapmak, en ucuzunu bulmak.
Ardından garenta, budget, Avis, Enterprise'ın kendi sitelerinden de kontrol etmek.
Ardından "acaba moov ile birkaç saat kiralayarak işimi tamamlayabilir miyim?" diye düşünmek.
Sonunda garenta'dan kiralamak :)

Telefon sağlayıcınızın kampanyalarına bakın öncelikle.

Wish diye bi firma var fiyatlar uygun sorun yaşamadım. Normalde avisciyim

Farklı bir uygulaması yok. Ama bazılarında kilometre başına ücret alıyor belli bir kilometreden sonra. Ona dikkat edin ki umduğunuzdan daha pahalıya gelmesin.

Bir de bu saatlik kiralama şirketlerinden zaten almıyorsunuzdur da onların daha farklı kuralları var galiba.

Bu arada teslim almaya gittiğinizde büyük ihtimalle mini hasar, küçük kasko, full paket vs. gibi bir sigorta alacaksınız. Mecbur tutmayacaklar ama benim gözüm korkuyor, genelde alıyorum.
Aracı sadece sizin kullanabileceğinizi de hatırlatmış olayım. Başka birisi kullanacaksa onun için ekstra ücret ve ehliyeti de gerekecek (gelmesi mecburi değil galiba)

Çok, çok, çok güzel bir deneyim.

Bir kere var olan sorunlarına çözüm bulmakla kalmıyor, varlığından haberinin bile olmadığı sorunlarını keşfediyorsun ve bunları da çözüyorsun.

Psikologla frekansının tutması çok önemli. Önce biraz tedirgin olabilirsin, kendini hemen açamayabilirsin. Zaman vermeli ve o kişinin karşısında kendini çok rahat hissedip hissetmediğine bakmalısın.

Psikologlar sordukları kilit sorulara senin cevap bulmanı sağlayarak sorunlarını çözmene yardımcı olur. Yani sorununu o çözmez. Bu yorucu bir süreç. Ama dediğim gibi çok ama çok keyifli çünkü sürekli ileriye doğru gitmiş oluyorsun.

Soruya cevap değil ama Psikonet yayınlarının kitaplarını öneririm. Bazı yorumlarda "bana da psikiyatristim önerdi, öyle okudum" tarzı yorumlar da var.

Hayatı Yeniden Keşfedin kitabını okudum. Ama her konu ile ilgili kitap var. İyi Düşünün diye bir kitap var, aynı şekilde özgüven ve sosyal kaygı, utanma ile ilgili kitap var. Kendi ilgi alanınıza göre alabilirsiniz.

Tabi siz yine mutlaka destek alın ama bu kitaplar da çoğu sorunun cevabını veriyor.

Bir arkadaşınızla konuşmaktan farkı yokmuş gibi hissediyorsunuz önceleri ama terapistiniz sizi biraz daha tanıdıktan sonra hiç de öyle olmadığını farkediyorsunuz.

Fakat ilk gittiğinizde karşınızda bir sihirbaz beklemeyin. Sonuçta sohbet ettiğiniz şekil bir arkadaşınızla konuşuyorsunuz ve arkadaşınız sizin sözünüzü çok bölmüyor, merakla dinliyor gibi olacak.

Bir defa gittikten sonra bu sorularınızın çoğu yok olacak.

Ben eşimin isteği üzerine gittim, kendisi de yıllardır gider, çok faydasını gördüm farkında olmadığım problemlerimi çözdük. Ancak sabır isteyen zamanla gelişen bir süreç. Bence herkese zorunlu tutulmalı.

Para tuzagi,cogu vakit doldurur hicbir sorunu cozmez,psikiyatrist daha faydali en azindan tip egitimi almis ilacla cozebiliyorlar problemi

2 farklı psikologla görüştüm. Terapi yöntemleri varmış. İlk gittiğim psikolog sadece dinliyordu. Ben de aklıma takılan şeyleri sormak istiyordum ama ortada bir kopukluk oluyordu. Sadece ben konuşuyordum ve bu nereye kadar devam edecekti :) sonra başka bir psikologla görüştüm ve önceki deneyimimden bahsedince aslında onun bir terapi yöntemi olduğunu söyledi. Ben ikinci psikologla karşılıklı olarak soru-cevap şeklinde devam ettim ve çok faydasını gördüm. O bana soruyordu, ben ona soruyordum.

Narkozsuz uzun bir ameliyata girmek gibi. Acı verici ve çok yavaş iyileştiren bir süreç. En azından bende öyleydi. Ben terapi sürecini 3'e ayırıyorum, tanışma, direnme ve çözülme. Bu her bir parçanın uzunluğu ve yoğunluğu değişebilir. Çok kişisel ve gittiğiniz terapistin yeterliliğine ve sizinle uyumuna çok bağlı bir süreç. Bu anlamda tamamen şans işi.

3 farklı psikoloğa gitmiş biri olarak yazmak istedim. Diğer iki terapistim arkadaşımla konuşuyormuşum gibi hissettiriyordu bu yüzden memnun kalmadım. Ama şu anki terapistim şahane biri, çok kısa sürede inanılmaz yol katettik. Seansları iple çekiyorum :) ve kesinlikle arkadaş gibi hissettirmiyor. Farklı bir terapi yöntemi kullanıyor, daha çok geçmişle çalışıyoruz günümüzden ziyade. Sonsuz güven hissediyorum terapistime, arkadaş gibi değil ama mesafeli de değil. Benimle beraber o da o hisleri yaşıyor gibi çok içten. Seans sancılı geçse bile çıktığımda hep çok rahatlamış oluyorum.

yarım saatlik yürüme mesafesinde hepsi ama illa araç diyorsan sahilden bir sürü otobüs geçiyor. herhangi birine binebilirsin.

Beylerbeyi'nden köprü istikametine doğru geçen otobüslerin %90'ı, minibüslerin tamamı istediğiniz tarafa gidiyor.
Kadıköy yazan bir otobüse binmeyin yeter.
Nakkaştepe'ye neden çıkmak istediğinizi anlamadım ama Ekmek Teknesi'nin çekildiği yer olan Kuzguncuk çay-kahve içmek ve "Metet Közde Döner" veya başka bir yerde yemek yemek için iyi bir seçim.

metet'i bana da önerdiler hatta kız arkadaş falan önerisi vardı ama ben pek sevemedim.

yine de yerinde denemek iyi olabilir. orayı listenize ekleyin mutlaka.

ayrıca bence de hava güzel, yürüyüş yapın bence. 30 dk yürürsünüz yada sahilden geçen otobüslere sorarak binebilirsiniz.

Nakkaştepe'ye anca taksi ile çıkılır o yokuşu çıkmak zor. ya da yukarıda bir otobüs durağı var herhalde Kadıköy'den, Altunizade'den falan gelen bir otobüs var oraya.
Tepeye yakın Birdge restaurant var, google haritalara yazıp bak istersen otobüs ile nasıl gidildiğine.
Kuzguncuk'a yürüyerek gidilir, minibüs de var.

Beylerbeyi Sarayı’nın önündeki duraktan Kuzguncuk’a otobus gidiyor söföre sorarsınız, bazıları sahilden geçmiyor. Ekmek teknesi de orda zaten. Nakkaştepe’ye gerek yok orası çok yukarda kalıyor yürüyerek gidilmez, taksi de bulunmuyor o çevrede.

biz bi dönem denemiştik 10 sene önce kadar. korkunç bir fatura gelince bir daha bulaşmadık.

Hayır mümkün değil.
Yalıtımı iyi olan fakat yerden ısıtmanın yeterli gelmediği bir binada kuzey cephesinde işe yaramıyodu(iç anadolu)
Bir de benim gözlerimi kurutuyordu mesela, içerinin havası genel olarak kuru oluyodu eğer böyle şeylerden etkileniyorsanız iyi incelemelisiniz.

Eksi derecelere inen bir yerde çalışamıyordu sanırım. Çalışmak için önce dış üniteyi ısıtıyordu, sonra çalışıyordu. Ama kısa süre içerisinde dış ünite yeniden soğuduğu için yeniden önce onu ısıtmak vs.

Isınmaya en çok ihtiyaç duyduğunuz günler de zaten bu günler olacak.

Yanlış biliyorsam bile biri gelir düzeltir şimdi :)

Ben cocukken izmirde evi klimayla isitirdik ama oda sicak olmazdi. Simdiki elektrik fiyatlariyla hem isitmaz hem uzer.

bence ankara'da klimayı calistirmadan kisin otursan calistirdiginla esit miktarda üşürsün. :) hem elektrik faturasi gelmez. üzülmezsin.

illa ısıtacak bir sey lazimsa elektrikli isitici kullanabilirsiniz. muhtemelen klima kadar elektrik harcar.

Aslında elektrik bedava olacak yeteri kadar güneş paneli var. Ama ısıtmaz diyorsunuz, bence de ısıtmaz evet

elektrik bedava ise yağlı radyatör bak derim. Bir oda olarak düşününce klimadan çok daha etkili olur.

Ankara'da yeterli olmayabilir ama Mersin filan demisler sasirdim. Yunanistan'da yasiyorum, kisin sadece klima kullanarak isiniyorum ki yalitim filan hak getire sicak havanin ciktigini nerdeyse gozumle goruyorum :D ama bu bana yetiyor acikcasi. cok nadir radyatoru aciyorum (merkezi) ama elektrik gunes enerjisi filan olsa klimadan sasmam. ki klima da eski bayaa...

Ankarada hayatta kalacak kadar ısınmak için muazzam fatura ödersin. Ufo tarzı birşey almak daha mantıklı illa elektrikli olacaksa.

Oluyorlar şubeye gidince tabii. Şubelerin varlık amacı büyük ölçüde bu zaten.

oluyorlar ama memurun ruh haline göre değişiyor. Bazısı başından savar hemen

Yaşlı olmayan kişilere de yapıyorlar bunu, zaten banka şubesinin en önemli işi bu. Yardımcı olmak diye düşünmemize gerek yok
Ama mesela para gönderirken şubeden yapınca komisyon oluyor genelde.

Internet bankaciliginda olmayabilirler. Su an kismet tam bankadayim yasli biri telefonunu uzatiyor yapsin diye gorevliye ama gorevli cok az yonlendirmeye calisiyor telefona bakmadan cunku yapmamasi gerekiyor kural geregi. Yani aslinda biraz calisanin inisiyatifine bagli

ben benzer durumda (hatta halamdı ve alzheimir hastasıydı, fatura, kira, otomatik ödeme vs işlerini ben takip ediyordum) internet bankacılığı için kendi telefonumu vermiştim ve sms şifresi direkt bana geliyordu. bankayla da halamla da hiç muhattap olmuyordum.

babanız bir kereliğine bankaya gidip telefon numarası güncellemesi yapsın ve sizin numaranızı versin. ondan sonrasında kendi bankacılık işlemlerinizi yapıyor gibi kolayca halledersiniz.

Şimdi bir banka şubesinden geliyorum. Gişe görevlisinin bir yaşlıya konuyu izah edip işlemini yapması yarım saat sürdü. Kızın sabrına hayran kaldım. Benim şubede 3 dakikalık işi (çipi bozuk kart yenileme müracaatı) halledip çıkmam 1 saat 15 dakika sürdü.

Yaşlıları şubeye yollamak ona eziyet, bence son çare olmalı. @halanne' ın dediği yöntem en uygunu.

Eger babanizda kayitli ise online sube ve tel degistirmek vs gibi isler olmazsa babaniz bi teamviewer yuklesin sizde onun tele baglanip onlinedan yapin. Ben bir kere o sekilde halettim ama yasliya team fln yukletmek cok sikinti

ben kendi telefonumu girdim sisteme onların adına ben yapıyorum internet bankacılığında tüm işlemleri. yoksa iş zor.

valla dolarla enflasyonla başedecek fon biraz zor. genelde belli bir döneme göre sepeti güncelliyorlar. çok esnek değil bu fonlar. piyasa terse dönünce poz kapattıklarına veya shortladıklarına ihtimal vermiyorum. tabi ben daha çok hisse yoğun olanlar için konuştum.
zaten tüm çeşitlerde işlem görenler arasında son 1 yılda en çok kazandıranlar petrol, yabancı emtia ve döviz fonu olmuş.

Donem donem oluyor aslinda ama su an durum kotu, fon yoneticileri nasil basardiysa dolardan daha kotu hale getirdiler. Ustune bir de %3 yonetim gideri kesiyorlar.

www.tefas.gov.tr

AK PORTFÖY PETROL YABANCI BYF FON SEPETİ FONU

garanti yatırımdan yurtdışı yatırım hesabı açın.
doğrudan abd borsasından hisse alın.
son 12 seneden sp 500 etf'si dolar bazından ortalama %12 kazanmış.

@liberal, çok teşekkürler. Yeterince aramamışım.

@aslindasorunum hem komisyon çok yüksekti İş Bankası'na baktığımda. 170 bin liralık hisse almakla bin liralık hisse almaya aynı komisyonu kesiyordu. Ayrıca yanlış anlamadıysam yabancı borsadaki kazancın hem ciddi bir vergisi var hem de karışık kağıt işlemleri var o vergiyi ödemek için.

emlakçıya giden bir kira kiracının cebinden ekstra olarak çıkıyor. ev sahibine giren çıkan yok ki. kendisi işi gücü bırakıp evi göstermekle falan da uğraşmamış oluyor.

emlakçılarla ilgili kanun baya konuşulmuştu ama henüz çıkmadı bildiğim kadarıyla.

Ev sahibi kiracı adaylarıyla uğraşmıyor, daha güvenli de oluyor

Komisyonun yarisi kiracidan yarisi ev sahibinden alinmadigi surece boyle devam eder. Ev sahibinin bir kaybi yok cunku

@floydian 1 kiralık komisyon ev sahibinden alınıyor mu? sanki ev sahibide veriyordu diye hatırlıyorum.

Evi ilana koydum, arayan 10 kişiden 9'u emlakçıydı. Ben de artık emlakçılarla uğraşmamak için içlerinden birine yetki verdim. Kendi çevresi de olduğu için beklediğimden yüksek bir meblağ ödeyecek kiracı buldu. Bir de pazarlık vb hiçbir şeyle ben uğraşmadım, gerekli araştırmayı da emlakçı yaptı. Kadın olduğum için tedirgin oluyordum evi göreceğiz diye taciz mi edecekler, gasp mı edecekler diye. Emlakçı ile böyle bir sıkıntım kalmadı. Tabii ki +1 kira bedelinin caydırdığı kiracı adayları da oldu. Bana emlakçıyı aradan çıkaralım, ileri tarihli sözleşme yapalım oldu ama bu durumda emlakçının bunu öğrenmesi durumunda 1 kira bedeli+KDV'yi ceza bedeli olarak ben ödeyeceğim için yanaşmadım.

Ev sahibi hicbir sey vermiyor. Asil sacmalik da burada zaten. Iki taraf da hizmet aliyor ama odemeyi tek taraf yapiyor.

Ha aslinda sadece ev sahibi hizmet aliyor cunku burada emlakciyi imza attiktan sonra bi daha bulamazsin.

ev sahibi olarak hiç ev kiralamakla uğraştın mı? milyon tane abuk subuk adam geliyor eve bakmaya, hepsini ayrı ayrı gezdirmesi, muhabbet etmesi, ölücü pazarlığı, bilmemnesi, ıvır zıvırı uğraşıp duruyorsun. onun yerine emlakçıya veriyorsun, sana binlerce ıvır zıvır adaydan 3 tanesini süzüp getiriyor, üstelik parasını da kiracı ödüyor. daha ne olsun?

Benim inandığım zaten ev sahipleri uygun kira alıyorsa emlakçı bir şekilde ulaşıp ev sahibini gaza getiriyor. Şöyle dersin, böyle yaparsın çıkmak zorunda kalır diye. Ev sahibi hiç kasmadan x2 hatta x3 kira alacak olunca ipleri emlakçılara veriyor diye düşünüyorum.

Ilan verince o kadar cok insan arıyor ki, insan bıkıyor. gece 12 de arayan bile oldu. kırık türkce yabancı kadın arayıp olumsuz diyince neden bize ev vermiyorsunuz diyip telefonda kur yapmaya kalkinca evi emlakçiya verdim. 2 gün sonra uygun aday bulup sozlesmeyi yaptı.

Sahibinden de telefon numaram herkese acık. Merkezi sistemin ne oldugunu bilmeyen aidata dogalgaz dahil mi diye soranı gordum. Bütun gun telefona bakman lazım arayanların çogu ciddi degil

Her ne kadar kendilerine ara ara çok kızsam da emlakçıların bir katma değeri var. Kiralayacak evim yok ama olsaydı evsahibi olarak birsürü insanla muhatap olmayı istemezdim. Bin türlü insan gelir, sen bir fiyat belirlemişsindir, ısrarla altına fiyat verir, darlar vs.
Satışta evsahibinden de para alıyorlar ama kiralarken sadece kiralayan veriyor sanırım komisyonu.

Birkaç yıl önce dedim ki evi ben kiraya vereyim, emlakçıya para gitmesin. İsraf. Ben ödemeyeceğim ama ödeyecek kişi için de yazık yani dedim. Ayrıca düşündüm dedim ki "sahibinden.com'a girip de ev ilanlarına bakamayan birisi zaten benim evimi tutmasın. Telefondan bankaya girip kirayı da yatıramaz bunu yapamayan kişi" dedim. Ama çok pis yanılmışım.

İlanı koydum ve o evde yaşıyorduk, birkaç hafta sonra çıkacaktık. İlan verirken ilana da yazdım şu tarihte (yaklaşık 20 gün sonra) emlakçıya geçecek ev.

Telefon çalıyor, sürekli birileri arıyor. Emlakçılar zaten arıyor hadi onu demiyorum.
Cins cins insanlar arıyor. Evi görmeleri için randevu veriyorum. Yaklaşık 50 kişiye bilgi, 30 kişiye randevu verdim. 2 tanesi zamanında geldi. 10 tanesi bir daha aramadı bile. Diğer 18'i de geç kaldı ama yarım saat geç kalmaktan bahsetmiyorum. Randevu saatinden 3 saat sonra arıyor, diyor ki "3 saat sonra geleceğim", akşam arıyor yarın geleceğim diyor. Bunların içinde geç kaldığı için özür dileyen, kusura bakmayın diyen de çok az.

Bir akşam mesela bir adam aradı, evle ilgili bilgi aldı. Yarın geleceğim dedi. Yarım saat sonra bir kadın aradı "Mehmet diye bir arayıp evi sordu mu?" dedi. Evet dedim. "Kocama demiştim, bu evi aramazsan seninle kavga edeceğiz. Yalan mı söylüyor diye kontrol etmek istedim."

Başka birisi 3 defa randevuya gelmedi. 4. randevuya gel demezdim de kız arkadaşına aratmış, bilmeden kabul ettim.
Çok yoğun bir insan olduğunu, kapının önüne park ettiği arabayı yeni aldığını, karşıda da çok önemli işleri olduğunu söyleyip hava attı.

Bir gece bir aile geldi görmeye, 5 kişilik çekirdek aile gelmiş, teyzeleri gelmiş, eniştesi, komşuları da gelmiş. 8-9 kişi evin içinde gezdiler anlamsız şekilde.

Başka bir gün bir adam geldi çocuklarıyla eve baktı, fiyatı unuttum herhalde 3500 TL'ydi. Gezdikten sonra oturduk bahçede. "Ne kadar olur en son? "dedi. "3500 lira istiyoruz ama ufak bir pazarlık yapabiliriz" dedim.
Aaa ben 2500 zannediyordum, evi de beğendim. Ne yapacağız şimdi dedi. Dedim bir şey yapamayacağız. Yok ısrar ediyor, 2500 liradan indirim yapacakmışım, tutacakmış evi.

Başka biri geldi. Evi beğendim. Ben şu duvarı yıkacağım, şuranın üstünü kapatacağım, şurayı cam kaplayacağım gibi aşırı şeyler söyledi. İzin isteyen bir tonda değil de haber veriyor. Belediyeyle başımı belaya sokacak.

Başka biri geldi. Evi tutacakmış. Bir büfesi varmış, ama her şeyi çocuğun üstüne yapmışlar. Büfe, motorlar, eşyalar vs. Bunu bana neden anlattığını anlamadım ama "iflas ettim, borçlular dükkana el koymasın diye her şeyi 19 yaşındaki çocuğun üzerine yaptık" dedi diye anladım.

Bu arada komşu olduğunu tahmin ettiğim birisi istediğimiz kirayı yüksek bulup küfür etmiş sahibinden.com'dan mesaj atıp. Asabım bozulmasın dedim, cevap vermedim.

Yaklaşık 20 gün geçti, o evden taşındık. Emlakçıya verdim. İlanı da birkaç gün sonra kaldırırım dedim, belki arayan olur.
Birisi aradı, emlakçıya geçti dedim. Emlakçının numarasını verdim.
3 gün sonra evi tuttu.

Bir daha asla uğraşmam ev kiralamakla. Parası da benden çıkmıyor.

Armut olabilir.

Mecburen armut.com'a güveneceksiniz. Bildiğim kadarıyla Mutlubiev dışında alternatifi yok.

Evin küçük olması temizlik yapacak kişinin fiyatı düşürmesine pek etki etmiyor maalesef. Onun kafasında sabah hazırlanıp evden çıkacak, çalışacak, parasını kazanıp eve gelecek.
Viledayı hazırladıktan, bezleri ıslattıktan, süpürgeyi fişe taktıktan sonra iki oda daha temizleyip temizlememek onun enerjisini de çok etkilemiyor sanırım.

Olumsuz yorumları armut.com'a bağlamayın. Bireysel olarak temizliğe gelen kişilerin yorumları onlar. Başka bir şekilde de bulsanız kötü bir insanla karşılaşma ihtimaliniz var. Birisinin önereceği temizlikçiler de genelde dolu oluyor, hele de daha az kazanacağı küçük bir ev için kesinlikle zaman ayırmıyorlar.

Mutlubiev çok güzeldi, kesin batmış mı?

@michael_kinght evet mutlubiev sizlere ömür, en son süreçte gelen abla ödeme alamadığını söylemişti. aynı günlerde sahibi yurtdışına gitti(kaçtı aslında), sonra da tüm operasyonu durdurdular.

İhtarname çeksin elinde kanıt olsun. Başkasına kiraya verirse belli bir sürelik kirayı ondan alabiliyorsun o şekilde.

Gerçekten taşınacak biri bundan kaçınmaz. Babamlar mecburen bi ev alacaklar ve aldıkları an kiracıya ihtarname gönderecekler mesela çünkü gerçekten içinde kalınacak.

ihtarname çekebilir elbette fakat nazikçe bildirmek daha doğru bir davranış. siz sıkıntı çıkartırsanız ihtar çekmesi gerekir.
güncel fiyattan başkasına vereceğini düşünüyorsanız attığı imzaların bulunduğu inşaat sözeşmesi, ön sözleşme vb fotoğraf isteyin. en doğal hakkınız.

Avukatla calisirsaniz en dogrusunu yaparsiniz. Aksi halde zararli cikarsiniz. Aksini gormedim.

Bu ve benzer sureclerle birkac kez muhattap oldum. Avukat harici anonim alacaginiz cevaplarin yarim yamalak ve/veya sizi yari yolda birakma ihtimali olan genellikle eksik ve hatali bilgiler oldugunu unutmayin.

Yazılı bildirimde bulunması da (ihtarname vs.) bir işe yaramaz. Tahliye davası açması lazım. Dava açmadan çıkmanı isterse "çıkmıyorum" dersen hiçbir şey yapamaz. Çok basit. Gidip tahliye davası açacak ve gerekçe olarak aşağıdakilerden birini sunacak. Bu durumda evden çıkarsınız. Eğer 3 yıl içinde evi başkasına kiralarsa size 1 yıllık kira bedeli kadar tazminat öder. Bunun takipçisi olursun sadece. Ama bu durumda bile kârda olur ev sahibi. 1 yıl boyunca yüksek bedelden kira alıp yarısını sana verir atıyorum. 1 yıl sonra yüksek kira üzerine bir de yüksek zam yapacağı için kâra geçmiş olur.

Borçlar Kanunu
...
II. Dava yoluyla
1. Kiraya verenden kaynaklanan sebeplerle
a. Gereksinim, yeniden inşa ve imar
MADDE 350- Kiraya veren, kira sözleşmesini;
1. Kiralananı kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut ya da işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa,
2. Kiralananın yeniden inşası veya imarı amacıyla esaslı onarımı, genişletilmesi ya da değiştirilmesi gerekli ve bu işler sırasında kiralananın kullanımı imkânsız ise, belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde kiraya ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemine ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açacağı dava ile sona erdirebilir.

..

Peki diyelim sulh yoluyla evden çıkacağım yine de 1 aylık mı sürem var yoksa bana en azından 3 ay gibi bir süre vermek zorunda mı ev sahibi ?

ev sahibinin herhangi bir gerekçe ile sizi sözel olarak evden çıkartma şansı yok mahkeme olmadan. ihtar çekse bile sonunda mahkemeye vermesi gerekir.

siz anlaşıp çıkmayı kabul edecekseniz oturup karşılıklı olarak şartları konuşur belirlersiniz ev sahibi ile. sizi çıkartmaya bir hakkı olmadığı için süre vs şartı yok. nasıl anlaşırsanız öyle olur, kiracının eli güçlü bu aşamada. evin bir kaç ay geç boşalacak olması bile bir kaç yıl sürecek mahkeme sürecine göre işine gelir ev sahibinin. hatta kimileri o bir kaç ayın kirasını bile almıyor hatta taşınma masraflarına falan katılıyor yeter ki kiracı evden çıksın diye. böyle anlaşmalı şekilde çıkarsanız evi yeniden kiraya verebilirler bir hak iddia edemezsiniz. 3 yıl oturduğunuza göre şu anki aptal piyasaya göre en az 2 katına kiraya verirler zaten evi.

yok ben oturacağım, inatlaşacağım derseniz de kiranızı zamlı şekilde ödeyip devam edebilirsiniz. ev sahibi sizi yasal süre içinde mahkemeye verir o süreç de itirazı, icrası vs derken kafadan 2 yıl sürer. hatta süreyi kaçırırsa +1 yıl daha. mahkemeyi kazanıp sizi çıkartırsa 3 yıl kiraya veremez. onun takibini de uğraşmak isterseniz sizin yapmanız gerekir yalnız.

güncel bilgi 1 ay. yani aynı durumda akrabam var oradan biliyorum. 1 ay kala haber verse yetiyor. evi kentsel dönüşüm ile yıkılacaksa 1 ay kala sana haber vermesi yeterliymiş.

bu arada 6 aylığına devletten kira yardımı ve taşınma yardımı alma hakkınız oluyor.
1 ay kala haber vermesi ayıp ama. yani bu işler aylar sürüyor. son dakikaya bırakmış. tabi eğer gerçekse!

tüfe oranında ya da devletin belirlediği %25 kira artışını yap, otur oturduğun yerde. adliyeler bu tür davalarla dolu. 1 yıldan fazla sürer sonuçlanması, ayrıca kendim oturacağım diyerek seni çıkartıp başkasına kiraya vereceğini düşünmüşsün -ki öyle olacak gibi- gerçekten kendisi oturacaksa sözleşme bitimine en az 1 ay kala "kendisinin oturacağını" belirten bir ihtar çekmesi lazım. çıkmazsan tahliye davası açacak, o da dediğim gibi 1 yıldan uzun sürer. davayı kaybedersen avukatı varsa vekalet ücreti ile dava masraflarını ödersin. çok bir şey tutmaz.. işte o ihtar senin kanıtın olacak ileride. o ihtardan sonra oturmaya devam edersen dava açacak. açılan dava tahliye ile sonuçlanırsa evi boşaltırsın. bundan sonra kendisi oturmak yerine başkasına kiraya verirse tazminat hakkın olur ve çatır çatır alırsın.

ayrıca şunu da belirtmek isterim ki ev sahibinin aynı ilde veya ilçede başka bir evi ya da evleri varsa; seni kendim oturacağım gerekçesiyle çı-ka-ra-maz. dolayısıyla kaybedeceği bir tahliye davasını da açamaz. açsa bile sen kazanırsın. mahkeme ev ihtiyacının gerçek, samimi, sürekli ve zorunlu olup olmadığını araştıracak. ev sahibinin emlakçısı zarf atmış. yutup yutmamak sana kalmış. zarf atmamış olsalar bile resmi kanalları kullansınlar.

Dava açsın.
1 ay öncesinden söylemek diye bir şey yok. Kiracıyı 10 yıl boyunca çıkaramıyorsun ki.

Başkasına vereceğini düşünüyorsan emlakçıya söyle "durumum yok, çıkamıyorum evden. Elbette ev sahibinin yasal hakkıdır, ihtiyacı varsa hukuki süreçleri başlatabilir"

Huzurunuzun kaçacağını düşünüyorsanız taşınma+emlakçı parası isteyerek evden ayrılabileceğinizi de söyleyebilirsiniz.
Yasal olarak süreniz mahkemem sonuçlanana kadar. O da mahkeme açarsa, başka evi yoksa, gerçekten orada oturacaksa vs.

Mahkeme masraflarını hiç kafanıza takmayın, yeni bir eve geçseniz vereceğiniz kira farkından çok daha düşük olacaktır.

ev sahibine açık açık söyle sizden başkası oturmasını planlıyorsanız takip edeceğim şeklinde
6 ay süreniz var çıkmak için resmi bildirimden sonra (ihtarname)

Eğer anlaşıp çıkarsan ve ileride ev sahibinin evde oturmadığını tespit edersen herhangi bir tazminat talep edemezsin. tazminat talep edebilmen için seni mahkeme kararına istinaden çıkartmış olması gerekir. bu yüzden çeksin ihtarnamesini açsın mahkemesini mahkeme sonucunda çık mutlaka derim

Ben olsam bu noktadan sonra ev sahibiyle iletişimi keserim. Avukata giderim. Avukatım bu, buna konuş derim. Davasını açsın. Avukata vereceğin 5-10 bin neyse, seni o kadar rahatlatacak ki.

Yeni zam düzenlemesinden sonra kiralar daha da fırladı. Bir an önce harekete geçmen iyi olur.

Evi başkasına kiraya veremez durumu teorikte öyle. Pratikte piyasanın biraz altına birine kiraya verse, sen şikayet ettiğinde yeni kiracı ben burada kiracı değilim dese ne olacak? Demokraside çareler tükenmiyor.

Gerçekçi olmak gerekirse senin yeni bir ev bulman lazım. En hızlı şekilde.

Normalde esnafın fiş kesmesi vergi vermesi lazım. Kaç kişi yapıyor bunu? kanun bunu da söylüyor.

Sorularınıza bir cevap değil ama 2 desem yeridir cümlenizi okuyunca yazasım geldi. :)

Kaç metreden itibaren görememeye başlıyorsanız 1 / bu mesafe yaparsanız kabaca miyop numaranızı bulmuş olursunuz. Yani gözünüzün 2 numara olması demek yarım metreden itibaren görüş bozuluyor demektir. (1/0.5=2)

Dediğim gibi sorunuza cevap değil, o nedenle meşguliyet için özür… :)

Büyük ihtimalle bozuk olan gözünüzü daha az kullanıyor ve tembelleştiriyorsunuz. Bir an önce gözlük/lens alıp normale çekmek gerek.
Belki miyop-astigmat gibi göz bozukluğu değil de farklı bir şey vardır.
Her şeyi ihmal edin, kendinizi ve sağlığınızı etmeyin.

Ücret normal. Herhangi bir meslek söz konusu değil. Maalesef ikamen kolay bulunur.
Ayrıca 1.5 yıl da çok az söz konusu iş için.

Çok fazla değişken var.

1) Bu şirket kurumsal bir şirket mi? Her ay maaşınızı gününde ve eksiksiz bir şekilde alabilecek misiniz?

2) Belli bir süre sonra şirket içinde yükselme veya maaşınızda iyileştirme (enflasyon farkından bağımsız olarak) olma şansı var mı?

3) Daha önceki tecrübelerinizde ne kadar kazandınız?

4) Başka iş teklifleri var mı, ne kadar süredir işsizsiniz, acil olarak işe ihtiyacınız var mı?

5) Yalnız mı yaşıyorsunuz, evli misiniz, aylık giderleriniz ne kadar?

Daha da artırılabilir. Çok fazla değişken var. Birisinin bu soruya net bir cevap vermesi imkânsız. Ha burası Ekşi Sözlük olduğu için "Yahu ben ayda 80.000 lira kazanıyorum, 9.000 lirayı da arabamdaki benzine harcıyorum. Bu paraya çalışma." diyenler olacak muhakkak ama onları çok fazla ciddiye almamak gerekiyor. Elbette 9.000 lira ile geçinmek zor ama Türkiye'de genel olarak geçinmek zor ve işsizlik de insanı kötü bir işten çok daha fazla yıpratıyor hem maddî hem manevî anlamda.

Ben de normal olduğunu düşünüyorum.

Ücret kişiden kişiye değişebilir, 1,5 yıl tecrübe için bana uygun göründü.
Ama işe girerken çalışma saatlerinle ilgili anlaşmanı öneririm.
"Elbette işler acil olunca, kriz olunca mesaiye kalırım ama mesai saatlerim şu saatler olacak sadece" şeklinde konuşmanızı öneririm.

Çok çeşitli iş yapacağınız için her şeyin sürekli yetişmesi gerekecek, daha kalitelisi, revize edilmiş vs. derken yaşamınıza zaman kalmayabilir.

Mesela "şu videonun kurgusunda şöyle şöyle şeyler deneyelim" dendiğinde "elbette deneyelim ama o zaman basın bültenini yarına yetiştiremeyiz" diyeceğinizi hafiften hissettirin derim.

temmuz 1 ve sonrası ise kontrat yenilenme dönemi evet yüzde 25 konusu geçerli. öncesindeyse 12 aylık tüfe ortalaması.

edit: yanlış olmuş. resmi gazetede yayınlandığı tarih itibariyle geçerliymiş.

Ne demek ne derece geçerli? Kanunda değişiklik yapıldı. Bunun derecesi mi var. Geçerli işte.

www.resmigazete.gov.tr

Madde-4

Yayın tarihi itibariyle 1.7.2023 tarihleri arasında yenilenecek konut kira sözleşmelerini kapsıyor.

5 yıl dolmadı ise %25'ten fazla artıramaz.

Hocam, ev sahibi senden nasıl kurtulacak?

Kira sözleşmenin 10. yılı doldu mu? Dolmadı ise seni çıkaramaz.
Kendim oturacağım derse tahliyeni isteyebilir ama 3 yıl başkasına kiraya veremez. Verirse sana 1 yıllık kira bedelini tazminat olarak ödemek zorunda kalır.

Uzun lafın kısası "ben kanun neyse onun üstünü yapmam" dersen ev sahibinin yapacak bir şeyi yok. Ama ev sahibiyle aran iyidir, iyilik yapmak istersin, o zaman %25'in üstünde yap. Onun için yeni sözleşme yapmanızda fayda var.

en temizi hiç aramamanız. Günü gelince %25 zamlı şekilde yatırmanız.
Farklı bir düşüncesi varsa o arasın, söylesin.

Senin ev sahibini savusturmana ve tartismana bagli yoksa yasal sinir %25.

%25 yasal hakkınız, bu konuda restleşip devam edebilirsiniz. ama benim tavsiyem her zaman orta yolu bulmaktır. huzur kaçmasını kavga mahkeme v.s. geçtik. yarın evde en ufak bir şey olsa gidip ev sahibinizi arayamazsınız.

tabi mevcut kiracıdan rayiç kira bedeli istiyorsa o olmaz, dediğim gibi orta yol bulmak lazım. rakam olarak 4-4,5 arası bence her iki taraf için de makul olur.

nuisance +1 — adam niyeti bozup evi satsa ya da çık ulan taşınıyorum dese daha çok zarara gireceksiniz. 4bin gibi bir yerlere çıkmanız sizin çıkarınıza olur.

benim eve %50 zam yaptı ev sahibi eyv dedim geçtim. dediğin gibi civar yerde arasam şimdiki zamlı fiyatın 3 katına ev bulur muuyum sanmam. civarda oturulacak kiralık ev yok zaten

Biz de aynı durumda yüzde elli yapacağız.

Şu an 2700'e oturuyoruz Beşiktaş'ın göbeğinde. Bizi çıkaracak pozisyonda değil ama 10 binden bir haftaya kiralar çok rahat öyle bir ev. 4000 olsun seneye bakarız artık dedik tamam dedi.

500-600 lira için ipleri koparmaya, bundan sonra hep gergin olmaya gerek yok. Maddi durumumuz uygun olmasa devlet yüzde 25 diyor diyip arkamıza bakmazdık o ayrı. Gitsin devlete ağlasın muhatabı ben değilim öyle bir durumda. Çoğu insan da yüzde elli zam almadı yani.

Ev sahipleri istiyor her zaman daha fazlasını istiyor da ev sürekli değerlenecek diye bir kaide yok yarın bir gün değeri de düşebilir. Mevcut kiralarla tutacak adam bulamayınca mecbur fiyat da kırabilir boş kalmaması için. Hayat sürprizlerle dolu :)

Benzer bir durumda ev sahibi olarak benzer teklifi yapan kiracıma teşekkür ettim ve çıkmasını kendim yerleşeceğimi söyledim. Hak hukuk önemli tabii ama 300-400₺ için ev sahibinle kötü olmaya değmez. %200 yapsa neyse de 1 yılda neye %25 zam geldi?

Enflasyon %73,50 olarak açıklandı (ENAG %160,76 olarak açıkladı) geçen ay ki bu rakama hiçbirimiz inanmıyoruz gerçeği yansıtmıyor. Kitap-kırtasiye sektöründeyim, kendi sektörüm için söylemek gerekirse bu oran bile az.

İşte bu verileri göz önünde tutarak %25 zam ne kadar hakkaniyetli sizce? Kendi evimde oturuyorum, kiraya verebileceğim 2. bir evim yok bu arada linç yemeden önce söyleyeyim. Ayrıca evden çıkmanız durumunda muhtemelen yapacağınız fazladan zammın çok daha fazlası kadar masraf yapacaksınız. Her zaman orta yolu bulma taraftarıyım, o yüzden şahsi fikrim @nuisance gibi 4000-4500 tl arası bir rakam önermeniz.

Bu arada %25 zam yap geç muhatap olma diyenlere de hatırlatmak isterim ki huzur kaçtıktan sonra o evde ucuza oturmanın hiçbir anlamı yok. Ayrıca bu zam olayında durum ne kadar çirkinleşebilir derken dün ülkedeki ilk zam cinayeti işlendi. İnsanlar kafayı yedi artık kimin ne yapacağı belli olmuyor. Hiçbir şey insan hayatından daha önemli değil.

4000 liraya anlaşırsın büyük ihtimal. %25 yasal olarak hakkın ama haklı bir uygulama değil. rayici verme bu arada. eğer zorlarsa 4000 i kabul etmezse o zaman restleşebilirsin.

Ben burada ev sahibinin durumuna göre hareket ediyorum. Mesela benim ev sahibim elini gösterdi Almancı ve 6-7 evi var. Çok rahat resti çekip yasal oranın üzerine çıkmam. Gelip oturacak hali yok.

Ama başka türlü olsaydi gelip oturma ihtimali yani. Farklı davranırdım. Rayice çıkmadan orta yolu bulurdum

Tamamen bencil davranın. Yok enflasyon %100 mus 25 adil değilmiş vs. Banane diyip geçiyorum. İhtiyacı varsa paraya satsın evi.

Ev sahibi sizi çıkarsa ve 1 senelik kira ödese bile uzun vadede karda olur çünkü hem 6000'e verecek hem onun üzerinden zam alacak. Siz belki 2 kira kapora, 1 kira+KDV emlakçı ve nakliye ödeyeceksiniz. Daha bu ay aynı semtte küçük bir kamyon 1000 liraya taşıdı. O adamı bulana kadar da kaç kişi o paraya gelmem dedi. O nedenle bence de 4000 teklif edip ona göre uzlaşmak daha mantıklı. İki tarafın da gönlü hoş tutulmuş olacak.

%39 ortalama enflasyon, enag isterse %500 aciklasin biz maasi %39'dan aliyoruz.
Seneye enflasyon dusuk aciklanirsa biz kira zammini ortalama artti diye belki %70'den vericez.

Tefe tufe rakami neyse onu yap gitsin, %25 sacma ama gidip %100 falan da yapmayin. Maasa ne kadar zam aldiysak hakki odur.
Begenmeyen evini satsin zaten en kotu ev bile dolar bazinda %100 artti.

Bende bir şey olmadı. İstanbul'da yaşamıyorum ama. Çevremde de duymadım bu arada.

bi arkadaşla dışarı çıkacaktık da o da dedi midem bulanıyor diye.halsizlik var falan dedi

İshal oldu ama kusma olmadı. Etrafımda 3 kişi daha oldu.

mide bulantısı+kusma var. iş yerinde kola iç geçer dediler günde bi litre kola içiyorum işe yaradı bence

Ataşehir'deki arkadaşımda 2 hafta önce oldu.
Önce 4 yaşındaki çocuk, sonra anne, sonra baba, sonra kayınpeder, sonra kayınbiraderi geçirdiler.

vurdu, once 2,5 yas kizim, sonra ben. yer ankara.

İstanbul'da ben ve çevremde hiç yok öyle bir durum.

bende bir şey yok. fethiye'den istanbul'a yeni geldim, belki ondandır.

iki hafta önce ofiste 8 kişi ve ailesi yakalandı bu salgına, ishal, kusma , mide bulantısı, halsizlik belirtileri vardır, hastalık geçmesine rağmen hala mide sorunları devam etmekte bir çoğunun, birçok yemeği yiyemiyorlar.

zaten mevcutta 13'ün varsa yeni telefona geçmek için yenisini bekle bence. 13 ile 13 pro arasında büyük bir fark yok. max da onların büyüğü denebilir. ben olsam 14'ü beklerim, ekimde falan çıkar zaten.

Fotoğraf çekiyorsan pro'ya geç, mis gibi olur.
Hazır değiştirmişken Max versiyona da geç ki farklı bir telefona geçtiğini hisset.

Bütçe sıkıntısı olmayan biriysen geçerli bu söylediklerim.
iPhone 11-12-13 arasında muazzam bir fark yok o yüzden 14 çıktığında çok büyük bir yenilik getirecek diye düşünüyorum.
Şimdi telefonu değiştirirsen 14'ü alamayacaksan pro'ya geçme.

12 ve 13ün nerdeyse aynı olması sebebiyle 14te önemli değişiklikler bekliyorum. Yerinde olsam sabrederdim.

Not: 13spor

Tesekkurler cevaplar icin galuba ben 14e de isinamadim renklerini begenmedim.... 15i bekliyorum artik ahsushhs

Derdini anlatmayan derman bulamazmis ben de iyisiyle kötüsüyle sizinle paylaşmak istedim.

hocam 26 yas hic gec degil oncelikle
yazilima, siber guvenlige yonelebilirsin
ozellikle siber guvenlikte kendini verirsen kisa surede buyuk yol alabilirsin
kararini vermeden once birkac ay daha gonulsuz calis, bostayken sermayen olsun

ticaret icin sermayen yok
ciftcilik olduruldu
pazarcilik yedirirler mi

Saglik turizmine gir, estetik klinigi ac, lazerci botoksu ac.
Aha su an benim bile botoks ihtiyacim var.

Gozunu seveyim yazilima girme, yazilim doktorluktan bin kat daha kotu bir meslek.
Getir 5bin kisiyi isten atiyor, 2 sene guzel gitti diye cazip gozuktu millete. O donem bitiyor.

Sağlık turizmi de mantar gibi yayılıyor ama ihtiyacın kapanmasına elbette çok var. Asıl sıkıntı yeterli sermaye olmaması sadece 250k değerinde bir arabam var onu da gözden çıkarmaya hazırım güzel ve sağlam bir basamak bulursam kendime.

Ben olsam yine sağlıkla ilgili bir işe yönelirim. Estetik kliniği, lazerci vb. öneriler bana çok mantıklı geldi. Öncelikle sizi bunaltanın iş mi yoksa mesai mi olduğuna karar vermeniz lazım. Sorun işse evet risk alınabilir ama sorun mesai kavramıysa yazılım vb. işlerde bunun beteriyle karşılaşabilirsiniz.

Plastik cerrahi

Bir video görmüştüm. İyi bir arabanın sürücüsüne ne iş yapıyorsunuz diye soruyordu biri. Estetik doktoruyum diyordu. Hele bu zamanda burun estetiği yapıp Instagram'da ünlü olursan paraya para demezsin.

Bilgi birikimi ve yetkinliği çöpe atmayacak bir şey tercih ederdim şahsen. Hekim olmak kolay değil. Belki turizmci olduğum içindir ama sağlık turizmi tercih ederdim ben olsam sanırım. Sağlık turizmi deyince aklınıza sadece saç ekimi gelmesin termal otel de sağlık turizmine girer mesela.

Çiftçilik ve beraberinde pazarcılık yapmak mantıklı geliyor bana, ürünün fiyatı çok kırılmayacak böylelikle. Köydeki konudan komşudan ürünleri piyasanın hafif üstüne alıp öncelikle 2 3 tane pazar taşında satmak gayet getirisi yüksek ama negatif yani emek çok fazla, mesaisi çok fazla neredeyse sabah 6 da kalk akşam 10 da eve gir tarzı bir mesaisi olacak. İnanmayacaksınız şuan domatesi 1.5 - 2 liradan alıyor toptancilar.

Plastik cerrahi ise 4 yıl asistanlık yanına 2 yıl da zorunlu görev olacak. Bu 6 yıl da verilen emegi iddia ediyorum koca Türkiye de sadece cerrahlar veriyordur. 2 yıl boyunca tüm ilin tek plastik cerrahisi olarak calismak 7 gün 24 saat 31 gün her an mesai demek şehir dışına asla çıkamamak demek. Ve ayrinca kazanması da bir hayli zor diğer uzmanlıklara göre.

Yazılım hâlâ bir fırsat çünkü ileride yurt dışına gitmek konusunda da gayet kolaylayici bir faktör olabilir iyi bir yazılımcı ise.

Uzmanlığı düşününce 6 yıl emek verilecek. 6 yıl herhangi bir konuya emek versen çok rahat onun uzmanı olursun diye düşünüyorum. O konunun aranan adamı olmak yani.

İlaç şirketlerinde çalışan doktorlar oluyor. Özel sektörden memnun kalacağınızı düşünmüyorum. Şimdi işinizi sevmesenizde bir iş garantiniz var. Özel sektörde birini memnun etmek için çok daha fazla uğraşacaksınız.

Ezbere hareket ederek yazılıma yönelmeyin. Belli ki doktorluk mesleğini seçerken de bu şekilde davranmışsınız. Bu iyi bunu yapayım gibisinden düşünmeyin. Tam olarak ne istiyorsunuz buna odaklanın.

En yapılabiliri yazılım gibi duruyor. Sermayeniz ve iyi bir başlangıç noktanız var ise ticaret de düşünülebilir. Tarım ve pazarcılık sizin de dediğiniz gibi ciddi emek gücü istiyor. Umarım her şey gönlünüzce olur. Doktorlar bu duruma düşmemeliydi memlekette. Yazık ettiler.

İlaç şirketleri geliyor aklıma,
Sağlık turizmi geliyor,

Siz hekimlik okuduğunuz için büyük ihtimalle beyniniz yeni ve fazla bilgi almaya çok açık, alışık.
İstediğiniz herhangi bir alana girip başarılı olabileceğinizi tahmin ediyorum. Ama bedensel işler yerine daha beyinsel işler öneririm.
Hekimlik pek çok başka sektörde de işe yarayan bir eğitim. Umarım istediğiniz gibi olur işler.

Ticarete yatkınlığınız varsa, becerebilirim diyorsanız küçük bir hostel ya da otel açmayı düşünebilirsiniz. Ama maliyeti nedir yapmak kolay mıdır pek bilmiyorum. Bana hep cazip gelmiştir otel sahibi olup müşterilerle ilgilenmek ama benim öyle bir imkanım yok :) ticaret yaparsanız da doktorlarla iletişimi kesmeyin bence. Doktorlara da yaptığınız işle ilgili yardımcı olursunuz. Mesela Facebook'ta doktorlar grubu var. Oradaki yönetici güzel işler yapıyor. Onu baz alabilirsiniz.

senin pozisyonunda olsam su anda ve uzmanlik istemiyorsan turkiye'de olmayan alternatif tip sektorlerine yonelirim. 1-2 sene yurtdisina cikip alternatif tip egitimi alir, akupunkturcu falan olurum. Sonra donup zengin bir muhitte kucuk bir yer acar yururum.

hocam holistik tıp, doğal tedavi gibi alanlara kay. online başla, sermayeyi biriktirince muayenehaneni aç. insanlar bu alandaki uzmanların yüzüne şu anda para atıyor, aç kalman çok zor.

yazılım ciddi zor bir konudur. bilgisayar müh. mezunlarının %95'i kod yazamaz, algoritma üretemez. lisede matematik problemlerini severek bulmaca niyetine zevkle çözmüyorsanız girmenizi tavsiye etmem.
benim kiracım yapı malzemeleri satıyor. 2 ortakdan birisi sizin gibi pratisyen hekimken bırakmış bir hekim. aynı zamanda müteahiitlikte yapıyor. ayda ne kadar kazandığını söylemeyeyim :(

ben çocukken ne olcaksın diyene mühendis derdim. 780 tür mühendislik olduğuu bilmiyorum tabi. arabayıda inşaatıda herşeyi aynı mühendisin yapıyor sanıyordum. sizin ticaret yapacam demeniz biraz onu anımsattı bana :) ticarette batmamak için (para kazanmak demiyorum bak) ciddi tecrübe / sermaye gücü / pazarlama ağı / x / y/ z bir sürü parametre vardır.

çiftcilik demişsiniz. kandırada babası dededi çiftci olanların %95'i arsası varken çiftcilik yapmıyor. hepsinin tek derdi asgariücretle şehirde bir işe girmek.

yapabiliyorsaniz sac ekim merkezi gibi bir sey acin.

Ilac sirketlerinde Medical advisorlik vs. neden dusunmuyorsunuz

Vergi avukatlığı iyidir. Tıptan yazılıma geçmekten bir farkı yok. Madem kazançlı bir meslek olsun.

Güzellik salonu açmak
Hekim olmanızın avantajı da olur
Botox vs

mba, finans etc masteri yapip direkt finansa/danismanliga gecebilirsiniz.

cok tutulursunuz, sizi farma konularinda uzmanlastirilar havada kaparlar o derece.

yazilima gecerseniz global firmalarin r&d ekipleri icin cok degerli olursunuz.

sektör alan degistirmek hic korkutucu olmali, türkiyede insanlar asiri korkuyorlar bu konularda, ben 32 yasinda sektör degistirdim analistlikten, yazilima gectim hic problem olmadi.

Hangisi kolayınıza gelirse öyle.
Ben olsam Üsküdar'dan motora binip geçerdim. Emaar'dan Üsküdar'a minibüsler olduğunu biliyorum ama ne kadar rahat oldukları hakkında bir fikrim yok.
Beşiktaş sahile ulaştıktan sonra çok kısa olmayan ama çarşının içinden dükkanlara bakarak yürünen bir yürüyüş mesafesinde kalıyor pazar.

Hacıosman metrosuyla işiniz yok, onu neden söylediğinizi anlamadım.

konumundan tam emin degildim nisantasi taraflari sandim da... @michael
besiktas yurume mesafesiyse benim icin cok iyi tesekkurler

vapurdan indikten sonra yaklasik 15-20 dk yurume mesafesinde pazar. besiktas evlendirme dairesi diye arayabilirsiniz yer olarak hemen karsisinda kuruluyor. nisantasi metroyla gelmek isterseniz daha cok yurursunuz gerek yok. metrobusle de oyle. vapur+yurumek en kolayi gibi.

Şurada yazıyor: www.sehirhatlari.istanbul

Üstünden çok zaman geçti ama ben köpeğimle binerdim hep, ağızlık ya da kafes gerekmeden, özellikle adaya giden vapurlarda evcil hayvan olur hep.

ağızlık gerekiyor demiş ama pratikte de öyle mi gerçekten yoksa köpeğin tipine, ırkına, davranışına göre mi davranıyorlar?

Bozulmaz bence. Ben yerdim.

bozulmaz kolay kolay.

Bozulmaz ya, olsa olsa lezzeti azalır, yumuşar.

Ben yemezdim. Mide ağrısı çekersin.

Dışarıda satılan gıdalara basıyorlar koruyucuyu. Bozulmamıştır ye gitsin.

çok endüstriyel bir şey değilse bozulmaz. hele ev baklavası hiç bozulmaz. bizim bayram baklavaları bir hafta duruyor sıfır sıkıntı ben bildim bileli.

Bildiğim kadarıyla ilk sene için böyle bir hakkı var. Bunu yapmazsa süresiz sözleşmeye dönüyor. Etraftaki evlere bakın %60 civarı bir şeye bağlayın derim. Taşınmak çok pahalı.

8 ay önceye göre herşey yüzde 200 zamlandı belki daha fazla. yüzde 85 zam sizce çok mu acımasız? ben olsam veririm zamlı kirayı, başka yerler çok daha fazla isteyecektir

1000 lira kiranın %85 olması sorun değil. 4000 tl olan kiranın %85 artacak olnası sorun. Konu acımak ile ilgili olmasa da, evet acımasızca. Ve muhtemelen yasal da değil.

%85 i neye iatinaden belirlemiş? Neden %70 değil de 85?

@monicapp

ama benim maaşım o kadar zamlanmadı mesela? ne nalet zamanlar.

enivicivokke +1.
%25'i yapıp geçin.

@monicapp
Ev sahibi için bu bir yatırım kararıydı, son bir senede inanılmaz değer kazandı varlığı. Her ay enflasyonla oranlı düzenli gelir beklentisi varsa halden mal alıp pazarda satmayı deneyebilir eve yaptığı yatırım ederinde. Evin her an satıp parayı farklı bir şekilde değerlendirme lüksü elinde. "Hem ana varlığım enflasyonun çok üstünde değerlensin son bir senede hem onu kiralayıp enflasyon ile orantılı düzenli gelir elde edeyim." garantisi sunan bir yatırım değildir ev almak. Bu kadar güzel kazançlı bir finansal ürün olsa kimse alternatifine yönelmezdi zaten. Enflasyon ile karşılaştırmak o sebeple yanlış.

bence üfe oranında anlaşmaya bakın. tabi eğer alternatif bir seçeneğiniz yoksa. başka bir ev bulabiliyorsanız çıkın tabii.
eski kiracı değilseniz sizi çıkartma hakkı var, evet. ama %85 yerine üfe oranında yapmalıydı yine de üfeyi sallamayabilir. anlaşabiliyorsanız orta yolu bulun derim.
geçmiş olsun.

dava açarsa, o kadar uzun sürmeyebilir bir de haksız çıkarsanız işgal gibi bir sebepten falan dava masraflarını da size kitler. bir de o süreç boşuna sinir stresle geçer.
anlaşmaya bakın+1

"kiracının 1 yılı dolmadan 3 ay önce ihtar çekerek çıkarabileceği" de doğru. kesinlikle sizi destekliyorum, umarım kolayca çözerseniz ama kontrat sahibi olmak size evden çıkmamak gibi bir hak tanımıyor.
3 ay ihtardan başka, tadilat gerekçesiyle de sizi çıkartabiliyor veya satışa çıkarma gerekçesiyle. üstelik satış gerçekleşmek zorunda da değil. aynı anda hem satışa hem kiraya ilan çıkar. tabiiki kiralamayı tercih eder mesela.

şu ortamda gerilmeden çözmeye çalışmak en iyisi.

%50 zamda anlaşmaya bak.

Sayın Cumhurbaşkanımızı %25 derken, ev sahibi nasıl %85 diyebilir.
Yok öyle bir hakkı.
Siz de sert konuşmayın ona. Yumuşak yumuşak "yasal zorunluluk neyse o şekilde zam yapacağım" deyip geçin. Zamanı gelince de %25 zamlı şekilde yatırın.

Mümkün olduğunca iletişim kurmayın, canınızı sıkmayın.

yav bu ekşide de defalarca yazıldı ama sanırım tekrar etmek gerekiyor. Evet acımasızca hatta adice çünkü evi kiraya vermek bir yatırım yahu gönül işi değil. Evet her ev sahibi 50 tane evi olan zengin ötesi insan değil ama sonuç olarak yatırım yapacak bir şey var elinde ve bunu kiraya vermeyi tercih etmiş. tefe tüfe doğru açıklanmıyor evet ama sadece ev sahibine değil kiracıya da doğru açıklanmıyor. O da o yüzden normalde gereken zammını alamıyor işinde. Hükümet yıllardır doğru açıklamıyor enflasyon oranını ve bu riski alarak bu yatırımı tercih ettiniz. Dolar aralıkta 18a gittiği zaman 17den dolar almak bir yatırımdı, bir gecede saçma sapan bir programla 11e düştü o yatırımı yapanlar nasıl aldıkları risk doğrultusunda zarar ettiyse ev sahipleri de kendisi evi kiraya verdikten sonra kiraların 3 katına çıkacağını tahmin edemeyerek zarar etti. Bunun hıncını kiracıdan çıkartmak evet ahlaksızca. Sizi kandıran hükümet çünkü kiracı değil. Bununla birlikte kira düşük kaldı evet ama o ev senin evin ve satış fiyatı da manyakça arttı, evi satmak da kiracıya yüksek zam yapmaktan daha adil bir çözüm.

Neyse soruya cevap verememiş oldum bu konuyu uzatıp, yasal olarak isteyemez evet, tüfe oranında zam yapıp kirayı göndermeye devam edersen dava durumunda sen haklı olursun fakat ev sahibiyle ters düşmek de oturduğu evde insanı rahat ettirmeyecek durumların başında geliyor bence. O yüzden yeni eve çıkacak bir paranız yoksa orta yolda buluşmaya çalışmak, para varsa başka eve çıkmak en iyi seçenek gibi gözüküyor.

ortayı bulalım ya da ben yasal zam yaparım deyip bırakın. tabi ortayı bulmak istemiyorsanız o başka. ben bu tip durumlarda evinde huzurla oturan kiracı görmedim.

öncelikle enflasyon %161 iken sadece %85 zam istediği için teşekkür etmelisiniz.
sizin o kadar zam alamamanız ev sahibini ilgilendiren bir konu değil.
siz onun için 8 milyar insandan herhangi birisiniz. diğer 8 milyar insanı finanse etmediği gibi sizide finanse etmesi beklenemez.

evin rayiç bedelini öğrenin. evi göstermelik eşine dostuna satsa, ödeyeceği vergi yeni kiracının getirisinden az ise evi satacaktır. bu durumda 6 ayda boşaltmanız lazım. yeni kiracı olduğunuzdan kiranızı öderseniz 10 sene boyunca çıkartamaz. 10 sene boyunca %25 zam yapmaktansa evi satmanın maliyeti kat kat ucuza gelecektir.
yeni kiracıdan tahliye taahütnamesi almadan vermeyip bir daha bu tongaya düşmeyeceği içinde evi satmayı düşünecektir.

Öncelikle civarda hatta aynı şehirde başka evi var mı onu bir inceden araştırın derim. Ben de benzer durumla karşı karşıyayım. Bu alanda uzmanlığı olan bir avukat ile görüştüm tanıdık aracılığıyla. Başka evi var ise aynı lokasyonda çıkaramıyor. Öyle kafasına göre 5 yıl önceden de zam yapamaz. 2 aya senesi doluyor sözleşmemin. Açık açık anlattım ses çıkmadı şimdilik, ihtarname falan bekliyorum. Eğer uzlaşma yoluna gitmezse süreçten haberdar ederim seni de.

ilk sene için, 3 ay kala ihtar çektiyse hakkı var.

diğer söylenenleri çok umursama.

çıkarabilir diyenlerden keşke kaynak isteseydim. çünkü ben araştırıyorum öyle bir şeye rast gelmiyorum. özelden iletebilecek olan varsa sevinirim. teşekkürler

altın çilek olabilir

@olutaklidi
Bu kesin olarak bir meyve.

"Botanik uzmanlarının bakış açısından, çiçekli bir bitkinin yumurtalığından üreyen her şey meyve sayılıyor. Bitkilerin diğer tüm parçaları ise sebze kategorisine giriyor."

@michael_knight
Kılıfı altın çileğe benziyor da o çileğe, domatese benzer şekilde yerde yetişen bir şey bildiğim kadarıyla. Bu ağaç üstünde görünüyor.

ya jack of hearts, domates de bir meyvedire bağlamayalım :') illaki bişeydir de neyin nesi onu merak ettim. ben de altın çileğe benzetmiştim ama gugıldan baktım yaprakları benzemiyor.

ben de oyumu meyveden yana koyuyorum ama bu altın çilek degil bence. çunku altın çilegin zarı daha kagıt gibi ince oluyor hamken bile.

Yıldız Meyvesi (Carambola)

altın çilek ağaçta yetişmiyor, yıldız mevvesi de değil. bizim memlekette var bundan ama adını hatırlamadım şimdi. yarın yazarım.

Ağızlık çalısı diyorlar buna. Staphylea pinnata. Marmara bölgesinde baya vardır.

@primetime gerçekten ağızlık çalısıymış teşekkürler. nasıl bişey bu yeniyor mu ne zaman olgunlaşıyor, güzel bir şeyse vakti gelince yine gideyim :)

"Bu siteden dosya indireyim mi, güveniyor musun?" benzeri bir şey soruyor indirirken. Onu okumadan hayır demiş olabilir misiniz?

Eskikaraağaç

Eskikaraağaç köyü.
"Yaren Leylek ve Adem Amca" ile meşhur

Eskikaragac'a girmemistik henüz. Bu hayvanat bahçesi tarzında olan yeri soruyorum. :/

Google Haritalar'a baktım.
Siz herhalde Şehriyar Tesisleri'nde durmuşsunuz. Olabilir mi?

goo.gl

Buldum:))) Leylek köy göl evi olarak geçiyormuş ama mapse girilmemiş.

Alper tuydes ve Adem amca ile ün salan köyümüz :) tabi burada en büyük etken yaren leylek oldu.

leylek köy göl evi+1

Neden seninle bir sozlesme yapsin ki?
Hicbir cikari yok :)

Yasal olarak da en fazla cik dersin o da yasal suresini kullanir, sonra cikmazsa mahkemelerle ugrasiyorsun.

Kiraciyi cikartmak istiyordan ihtar gonder direkt, 6 ay icinde bosaltir. Bosaltmazsa dava filan ugrasip bosaltir. Evi kiraya vercem deme bana kalirsa

@divit sözleşme yapmasının ona ne zararı var ki:) Daha yüksek bir kiradan sözleşme de yapmayacağım. İşi yokuşa sürerse ihtar çekme hakkım var sonuçta. Olduda işi uzarsa kendi aleyhine bir kararda düzeni bozulacak. Dediğim gibi kiracı illa boşaltsın diye bir talebimde yok. Kısa süreli kalacağım dediği için soruyorum. Bu durumda bir sözleşme gerekli mi diye?

ihtar çekecekseniz ilk 30 gün yapabiliyorsunuz sanırım. O işe biraz daha detaylı bakın.
O ihtarın bir geçerliliği yok diyen de var.

Sözleşme yapmanıza gerek yok. Siz evi alınca o sözleşmeye de taraf olmuş oluyorsunuz. Böyle diyen bir kanun vardı bir yerde.

Ayni fiyattan yaparsan tabi lehine olur ama ayni fiyattan yapmazsin diye dusundum.
Hayatin olagan akisina aykiri.

tahliye taahhütnamesi.

Ev aldığımda 1 aya çıkacak olan kiracı 3 ay sonra 1 aylık kirayı vererek zorla çıktı. Kurtulduk diye ses etmemiştim. İsterse süründürebiliyor ev sahibini.

Mutlaka ihtar çekin. İlk 30 gün geçerse 10 yıl beraber olabilirsiniz.. Üstelik mevcut sözleşmeyi kabul etmiş oluyorsunuz.

ihtar çekin +1

sonra dua edersiniz.

Sözleşme yaparsanız ve yanında tahliye taahhüdü olmazsa çıkartamazsınız.

6 ay içinde ihtar hakkınız mevcut.

Not:hukukçu değilim tecrübelerimden çıkarımlarımı paylaştım.

Prosüdürü ve hakkınızı kaçırmamak için 30 gün içinde ihtar çekin, adama da haber verin "ya sizle konuştuk 4-5 aya çıkacağım dediniz ama prosüdür için ihtarı çekmek zorundayız yanlış anlama" da diyebilirsin kibarlık olsun diye.

Yeni bir sözleşme yapma, eskisi geçerli zaten, eski ev sahibi ile yaptığı. Siz yeni yaparsanız 10 yıllık hak vermiş olursunuz kiracıya, hem de eski fiyattan diyorsunuz, aman ha.

Ahmet Vehbi olduğu gibi bir adam. Gerçek.

Gerçek olamayacak kadar enteresan bir kişilik, o yüzden hype yaratıyor diye düşünüyorum

Adam için belgesel bile çekmişler. Garip bir kişilik.

www.youtube.com

hangi odada olduğunu anlayıp başlıyor.

Normal. Önce odanın limitlerine, değişenlere bakıyor, sonra o alana göre verimli bir yol, yöntem belirliyor kendisine. Dik mi tarasın, paralel mi tarasın gibi.
Kenarlarda biriken tozlar etrafa saçılmasın diye de yapıyor olabilir

Normal. Önce sınırları çizip sonra içini süpürüyor.