Sertifika değil, kazanım fark yaratıyor. Photoshop eğitimi aldınız diyelim. Kursu bitirdiniz ama konulara tam hakim değilsiniz. Bir grafik tasarım ofisine başvurduğunuzda aldığınız sertifikaya değil, programı ne düzeyde kullandığınıza bakarlar. Sadece kağıt üstünde bir eğitimse kimse için bir artısı olmaz. Ne kursiyer için ne de işveren için.

Aslında kastetmek istediğim sözel konular, iş geliştirme, stres yönetimi, eticaret vb konular da ki eğitimler

Değerlendiren insanın bilgisine oranla da değişiyor. Yani sen Coursera üzerinden sallıyorum University of Utah tarafından verilen bir Photoshop eğitimini sınavlarıyla falan geçip sertifika aldıysan ve seni değerlendiren insan profesyonelse belli bir artı getirir. Ama piyasada o kadar çok çer çöp sertifika eğitimi var ki, baya baya fırsat sitelerinde 25 liraya falan satılıyor bazıları ve tabi ki bunların bir ağırlığı yok. Ancak değerlendiren insan ikisi arasındaki farkı bilmiyorsa birinciye de "Online eğitim yeaa, bu ne" diyebilir.

Tecrübeli bir aşçı 2-3 saatte yemekleri pişirir, geri kalan sürede dinlenir.

40 kişi bir aşçı için çok düşük bir sayı. günümüzde aşçılar 200 kişi/günde çalışırlar. ama bazen bir yamak olur yanlarında salata için, doğrama için.

çalıştığım kurumda 4 aşçı ve 4 kalfa günde 5 bin kişilik yemek yapıyor.

vay anam serhat, o zaman ben 1 ayda almanca'yı rahatlıkla öğrenirim. muhahahaha

Askerdeyken bile yaklaşık 45 kişinin yemeğini tek aşçı yapıyordu. Hiçte zorlandığını görmedik duymadık. Memleketini çok özlediğinden Karadeniz tvdeki manzaralı görüntüleri izlerdi hep. Bu sebeple bir kaç kere çorbanın altını yakmıştı.

40 kişilik yemek üstelik 4 çeşit bir aşçı için hiç bişey.

oyuncak gibi bişey yani.

ben gemide çalışırken aşçıbaşı 20 kişiye günde 2 defa yemek yapıyordu(öğle ve akşam), yemekler en az 5 6 çeşit. bunun dışında ekmek ve meze türevi şeyler de yapıyordu

öyle sallama da değil, tam teşekküllü. ve adam günün yarısını da yatarak geçiriyodu.

ozetle: malzeme hazirlamasi kesmesi vs. biraz daha uzun. tencereler ise dev, 50 kisinin yemegi bir kerede pisiyor senin evdeki tencerelerde parca parca pismiyor. o yuzden cok buyuk bir mesele degil 40 kisilik yemek.

ilanda aşçı diyor değil mi? evde 3 kişiye yemek pişirirken telaşa kapılan ev hanımından bahsetmiyor. aşçılık profesyonel bir meslek. nasıl ki biz binlerce satırdan oluşan karmaşık formüllü maliyet tablolarını kolayca yapabiliyorsak onlar için de 40 kişilik yemek ne ki? adam bir yamakla 500 kişilik yemek çıkartıyor en az 4 çeşit.

Vay be koca tencerelere yapıyorlarmış, ben de minik minik tencerelere kişi başı yapıyorlar diye düşünmüştüm. Biz de düğüne aşçı çağırmıştık ama patatesleri patlıcanları bize soydurmuştu şerefsiz. Ona rağmen 2 gün uğraştı. Salatayı da biz yapmıştiķ. Meğersem böyle jetler de varmış.

askerde 10'ar kişiden 2 vardiya 1000 kişiye sabah kahvaltısı, öğle ve akşam yemeği çıkartıyor (salatasından tatlısına) diyerek 40 kişiye 1 kişi 1 öğün yemek yapabilir mi sorusuna çıkartamazsa aşçıyım demesin diyorum.

bahsettiğiniz aşçılar burda.
www.youtube.com

bunlar ülkeyi bile doyurur.
www.youtube.com

niye tatmin olmuyosun ya cevaplardan? Gayet ortalama bi aşçı yapar 40 kişiye yemek yani aşırı hızlı olmasına, süper aşçı olmasına gerek yok. yemekhanelerde kaç yüz kişiye yemek yapıyolar, bi kişi 40 insanı çok rahat doyurur, ikna olmamanı anlamadım yani.

Bizim okul yemekhanesinin 1 aşçısı duruma göre 2 yardımcısı vardı. Günde 2 öğün 250 kişiye yemek çıkartıyordu. Yemek kazanlarda yapılıyor. Kazan yemeği tencere yemeği gibi olmaz zaten. Azıcık yağ koyayım azıcık et koyayım diye bir şey yok. Kalıp kalıp atarlar.

gerçek bir aşçı için çok kolay bir iş bu. tüm o doğrama faslı yarım saat bile sürmez. yeter ki yanında da iyi bir yardımcı olsun.

ben dahi mutfakta çalışırken bir yandan kebap pişirip bir yandan kokoreç yaparken, bir yandan da türk kahvesi yapıyordum. arada çay da veriyordum ve bardak yıkamak gerektiğinde onu da yapıyordum.

Aşçı değilim genç bir erkek birey olarak sabah erken saatte başlayarak 40 kişiye rahat öğle yemeği hazırlarım

facebook bozdu, instada arkadaşlarını ve fenomenleri, twitter'da ilgini çeken konuları takip edebilirsin.

Facebook'ta sadece yabancı basını takip ediyorum. İstanbul'a gök taşı düşse bunu Hürriyet'in sayfasından değil, New York Post'un sayfasından öğrenirim. Instagram'da sadece popo ve yemek videoları var bence. Haber okuduğumu hiç hatırlamıyorum. Twitter'ı bırakalı çok oldu.

Facebook, instagram ve twitter'i kapattım.

Twitter'da yeni bir hesap açtım (yumurta hesap denilen türden) Bu hesabı da sadece gündemi takip etmek için kullanıyorum. Çok az kişiyi takip ediyorum zaten. Güvendiğim 3-5 gazeteci, 3-5 haber platformu vs.

İlk günler boşluğa düşmüş gibi hissettim ama sonra alıştım. Rahatım şu an. Hem gereksiz enformasyondan kurtuldum hem de gündemi gerektiği ölçüde takip edebiliyorum. Twitter'da hassas davranmak gerek, her önüme geldiği kişiyi takip etmiyorum.

Tavsiye ederim. Uzun vadede faydasını siz de göreceksinizdir bunu.

nabız app var. onu dene.

Facebook hiç girmiyorum sayılır. Hiçbi zaman çok sevmedim zaten kendisini ama hesabımı da hiç kapamadım, 10 yılı aşkın zamandır duruyor. İki yılda bir falan profil fotosu değiştiriyorumdur.

Instagrama düzenli girip storyleri izliyorum postlara bakıyorum ama çok nadir foto paylaşıyorum. Foto paylaşacak ilginç bi şey yaşamıyorum çünkü genelde tekdüze hayatım var. Ama takip etmeyi seviyorum, çünkü takip ettiğim arkadaşlarım ve hesaplar saçma sapan içerik paylaşmıyor. Ya samimi arkadaşlarımın günlük hayatını görüyorum ya da gezi blogları ya da bilgi paylaşan sayfaları görüyorum.

Twitter'sız yaşayamam muhtemelen. Çok seviyorum ve gün içinde baya zaman harcıyorum. Mizah, saniyelik gündem takibi, boş muhabbet, bilgi paylaşımı, kaliteli içerik vs hepsi var. Twitter <3 ben yani.

Bunlar dışında YouTube'da da genelde bilgi paylaşan kanalları takip ediyorum çoğu yurtdışından olacak şekilde.

Haberleri twitterda takip ettiğim gazetelerden ve gazetecilerden öğreniyorum. T24, BBC Türkçe, BirGün takip ediyorum sanırım şu sırada gazete olarak. 140Journos da baya iyi. Diken Sputnik falan da takip edilebilir.

gundemi twitter ve eksiden takip ediyorum. takip ettiklerime bakmak istersen twitter.com/tabudeviren

facebook ölmüş durumda. kimse bir sey paylasmiyor, paylassan begenilmiyor. (kedi, cicek fotografi bile olsa).. ingilizce sayfalari takip ediyorum faydali oluyor.

instagram ego tatmin mekani. instagram hesabi hayat destek unitesine dönmus arkadaslari kaldirdim. yabancilari ve yerli kultur sanat sayfalarini takip ediyorum.

Ben çok beğendim ama adının 8 serisi olması anlamsız geldi. 3-5-7 serisinden sonra 8 serisi deyince böyle bi araba canlanmıyor gözümde.

Araba güzel, güzel ama ben olsam o tipe o parayı vermezdim. O meblağalar için kozmetik olarak bundan çok daha güzel alternatifler olduğunu düşünüyorum

Ben çok begendim.

olmuş. mercedes s serisine göre daha ucuz bir araba. tr'de fiyatları s serisi ile 3 aşağı 5 yukarı aynı olacaktır. yakın zamanda dizel motoru da çıkacakmış. bunun yanı sıra tr için daha hesaplı 2 litrelik benzinli modeli de çıkacaktır. 2 sene veriyorum.

/sanquis
Bmw'nin gecmiste 8 serisi vardi lux coupe olarak v12 motorlu bir aracti 90'larda uretildi diye biliyorum.

yarış versiyonu 24 saat lemans'ta oldukça güzel gözüküyordu. genel olarak da sağlam araba.

www.youtube.com

fakat o paraya kesinlikle porsche 911 alırım.

Ben beğenmedim. Mustang çakması gibi duruyor. Zaten şu tek kapı arabaları bir sevemedim gitti.

Evet cok seksi.

bu aralar ara segment doldu ortalık. 4 çıktı, 2 çıktı, gt çıktı, şimdi 8 serisi. garajına göre araba alabiliyosun. bence sls serisine rakip olsun diye çıkmış bi model. platformu ne bilmiyorum ama belli ki artık üretim bantları kolay kuruluyor. patır patır yeni segment çıkıyor.

efsane bi kasa olmayacağı kesin, i8 ilginç benim gözümde bu değil.

sls 350 binden satılıyorsa bu da o fiyattan belki de biraz aşağısından çıkar diye düşünüyorum.

bmw bu kadar modelin altindan nasil kalkacak bilmiyorum, umarim batmazlar. sadece X serisi bile 7 farkli araca cikmak uzere.

bence 850'nin bir esprisi yok, 6 serisi gibi, o da fazla tutmadi zaten. bu "sport cruiser" segmentinde gazi kacmis, ama hala kendini genc sanan cebi derin amcalardan baska birisi yok.

"bunu "çok sevme, aşık olma" gibi algılamamasını"

biri bana açılırken bu dili kullansa ben de sallamazdım. kıza açık açık "senden öyle çok hoşlandığım yok, bi şansımı deneyeyim bakalım düzgün biri gibisin" demişsin. büyük falso.

Kızın sana ilgisi olsaydı ne yazdığının çok önemi yok adım atardı. Boşa inada bindirme geç.

muhabbeti cok ilerletmeden azcik "o" kisi oldugunu belli ettigin icin boyle yapiyo bence.
Test ediyo gibi geldi ya da hic istemiyor.
Ha soyle soyliyim ne kadar tipsiz olursa olsun bi erkek boyle yaklasmasi her kizin -sevgilisi yoksa eger- hosuna gider bence.

İyi niyetli olarak yaklasmissin ama o senin kadar ciddi degil heralde belki de baska hoslandigi birisi vardir bilemeyiz.
Hatan once arayi iyice isitip sonra dusuncelerini soylemek yerine acele etmende.

* aradığım kriterlere uygun bir insan olduğunu ve bu yüzden yakından tanımak istediğimi''

bu lafı uygun bulmuyorum. aradığım kriter vs yanlış ifade etmişsin. cevap vereceğini sanmıyorum, seni geçiştiriyor. muhtemelen hiç cevap vermeyecek.

Begenmemiş. Ya tip olarak beğenmemiştir ya da kendisinde gelecek görülemeyen yeterince zengin biri değilsindir

hocam sözleşme de imzalatsaymışsın kıza. böyle ruhsuz bir açılım mı olur?

"bunu "çok sevme, aşık olma" gibi algılamamasını çünkü yakından tanımadığım birine derin duygular hissetmeyeceğimi"

kız yine iyi söylemiş.. Efendi gibi "ya seninle muhabbeet güzel gibi, görüşsek ya" deyip samimileşsen olurmuş. tam bir odun gibi davranmışsın, sonra da ezik gibi silmişsin. (özür dilerim ama görüntü böyle)

Giriş yapmışsın, kız da olumlu gibi... Daha ne cevabı bekliyorsun?

Kızın sevdiği mekanlardan birine kahve/çay vs ne seviyorsa, içmeye çağır. Instagram'ını bir kaç yıldır takip ettiğine göre az-çok biliyorsundur. Belli bir mekanı yoksa, sen karar ver.


.

Çok fazla izdivaç repliği duymaktan oluyor bunlar. Böyle pat diye paragraflar yazacağınıza, azıcık muhabbeti ilerletip yüz yüze dışarıda vakit geçirmeyi teklif etseydiniz.
Biri bana "aradığım kriterlere uygun bir insan..." gibi bir cümle kursa bana ne senin aradığın kriterlerden derim açıkçası. Sanki sen yazmıyorsun da, o sana başvuruda bulunuyor gibi olmuş.
Zaten yazdıklarınızı görmüş ve açıp okumamış, bu da yanıt niteliğinde.

Yanlis falan yok, kiz ilgilenmiyor seninle. Onundeki maclara bak. Ekmek cikmayacak.
Ama biraz amele gibi acilmissin. Cok klasik yani. Rahatsizlik verdiysem ozur dilerim falan. Asiri kibar olmaya calisma boyle.
Edit: Yanlis yok dedigim su saatten sonra yok yani.

Bir de direkt yurume abi boyle. Kivanc Tatlitug falan degilsen olmaz bu sekilde. Bir yerden girmen lazim. Sonra yavastan yurursun.

"hayır rahatsız olmadım, rahatsız olacağım bir şey yazmadın, ama çok şaşırdım" bunu olumlu ya da olumsuz olarak yorumlayamıyorum. elde yeterli veri yok.
"1-2 gün cevap vermedi, hatta okumadı bile." ghosting'e gidiyor iş. o sizi yok etmeden siz kaçmışsınız iyi olmuş. bir daha da arayıp sormayın. isterse o sizi bulur.

Bu kadar aklı başında olup nası böyle hatalar yapabiliyosunuz ben de buna şaşırıyorum. Sen sadece açılmamışsın, merasim düzenlemişsin. Bu yaptığının üstüne beton döküp unutturman lazım. Kendini tiye mi alırsın artık bi şekilde o yazdıklarında ciddi olmadığını ona inandır.

başka yerden ulaşma şansın varsa komple instagramını sil hemen ve ''geçen gece kafama esti ve instagram'ı komple kapattım artık. gün içerisinden sosya medya bombardımanı fazla gelmeye başladı artık'' gibi bir girizgah yapıp bir yerlere çağır.

silmişsin kızı ya :D o silme işini anca böyle kurtarabilirsin gibi geldi bana. o da bir şans işte. neyse bundan sonra top sende. kız demiş rahatsız olmadım diye.

editine cevap;
Su saatten sonra kurtaramazsin. "merhabe mehpare hanim cok guzelsiniz tanismak isterim" diye giris yapan biyikli dayilar gibi yurumussun. Bu saatten sonra hicbir sey yazma artik. Yalan oldu o kiz. Instagramini silmene engellemene falan gerek yok, birak dursun donerse senindir. Donmez ama:)

Çok resmi bir dille yaklaşmışsın.
Kız ile yeteri kadar samimiyet kurmadan açılmışsın.
Sonra kız sana, senin beklediğin ilgiyi vermeyince tribe girmişsin.
Bunun hıncını da ondan çıkarmışsın.

imdi yürek yırtılır.

Bu saatten sonra toparlamaya çalışma daha da batırırsın. Ben birinden hoşlanmış olsam, beni böyle konuştuğumuz bir ortamdan silse; "noluyor acaba?" derim.

@meyveli tartolet
yorumunu çok beğendim, kız evet biraz fazla güzel, yazanı da çoktur muhtemelen, ilgi budalası olabilir katılıyorum. Ben de bana cevap vermemesine kızdım asıl, hayır dese inanın silmezdim onu arkadaşlıktan, bugüne kadar çoğu post'umuzu karşılıklı olarak beğenmişiz hatta, ve gerçekten insan olarak sevdiğim birisiydi. Bana böyle saygısız davrandığı için üzüldüm gerçekten. İnsanlık ölmüş abi :(

Açıkçası bu açılma muhabbetinin instagram kanalı üzerinden dönmesi çok saçma.

Sonra sizin "seni seçtim pikaçu!" üslubunuz da yanlış. Ben seçilmem seçerim gibi olmuş.

Kız muhtemelen bu üslubunuzdan itilmiş ya da gerçekten de size karşı bir şey hissetmiyor.

Kızın size olumlu/olumsuz düzgün bir cevap vermemesi , 1-2 gün sonra dönmesi olgun olmadığını gösteriyor.

Sizin de tepki olsun diye onu instagramdan silmeniz ise ergence olmuş.

Bu saatten sonra bence bir şey olmaz olursa da saçma sapan bir ilişki olur.

Arkadaşlar yeterince analiz etmiş. Ben sadece tavsiye vereyim. Bir daha kimseye bu şekilde açılmayın. Zaten açılma diye bir şey yok. Açılmak çoğunlukla açık açık seni seviyorum diyememe korkusudur.

hscım kızın ilgisini çekmiyorsun. öyle olsaydı anasına sövseydin al beni al al derdi. ayrıca o ne öyle dötü kalkmasın diye içinden geçenleri yazmamışsın

Bu isin raconu bu. Hoslanmadiysa cevap vermez, karsi taraf da anlamis olur. Cevap vermemesi cok ayip falan degil:D

sana uslübun kötü demişler, değil.
hatun geç cevap yazmış, ergence
sen hemen silik atmışsın, ergence

Üstteki yorumların tamamını okumadım.

Senin için ölüp bitmiyorum, aşık maşık değilim, olsan da olur olmasan da olur şeklinde yazman ölümcül bir hata +1000. Bana hoşlandığım erkek bile böyle açılsa anında soğuma gelir. Hani bak g.tün kalkmasın çok da lazım değilsin yanee der gibi olmuş. Höh.

Instagram’dan açılman (eğer 17 yaşından büyüksen) ikinci ölümcül hata. Kız sana kör kütük aşık değilse ya da 9/10’luk bir yakışıklılığın yoksa karşındaki kızın olumlu cevap verme ihtimali %0.002 falan.

Toparlayabilir miyim diye sormuşsun ama boşver artık. Uğraştıkça daha da komik duruma düşeceksin. Hani silmeseydin belki olurdu bir şansın diyeceğim ama yok ya yine olmazdı. Olacak olsa kız mesajına 2 gün sonra dönmezdi zaten.

En iyisi bu sayfayı kapat önüne bak. Genç adamsın, daha çok insan tanıyacaksın. Ama şöyle düşünmeyi bir kenara bırakman lazım, ben senle ciddi düşünüyorum deyince kızlar kucağına atlamıyor otomatikman. Sen elmayı seviyorsun diye elma da seni sevmek zorunda değil. Keşke her şey bu kadar basit olsaydı, hoşlandığımız insanlar da default olarak bizden hoşlansalardı hemen ama yok öyle bir dünya.

Girişin hatalı olmuş. Onu unutturup yeni bir giriş yapmalısın. Yaşadıklarını kendi yaşadığım bir olaya benzettim. Ünivde hoşlandığım kıza mesajla açılırken galiba senden hoşlanıyorum/seviyorum gibi bir şey yazdım. O da ben sana güvenmiyorum sevginin bile GALİBA ile ifade ediyorsun gibi bir şeyler yazdı.

yapılmaması gereken ne varsa yapmışsın. "seni çok sevmiyorum ama yine de tanımak istiyorum" oldukça itici. ciddi düşünmek nedir ayrıca o da ayrı saçmalık. napıyonuz olm ciddi ilişkide, protonları mı çarpıştırıyonuz. en nihayetinde uyurken osuracaksın işte kızın yanında ne ciddiyeti...

bu saatten sonra bitmiş zaten o iş, hani belki tüm instagramı kapatıp "ya insta'dan sıkıldım da kapadım, sana da haber vereyim buradan iletişiriz belkim" diyip yürüyebilirisin. yerse ya da yemiş gibi yaparsa şanslısın ama çok zor ihtimal.

eksileri yukarıda belirtmişler, biraz elinize yüzünüze bulaştırmışsınız gibi. istemem yan cebime koy muamelesi yapmışsınız karşı tarafa, ayrıca instagram'dan açılmak yerine telefonu deneseymişsiniz en azından. instagram hikayelerine yazmayın artık. :) telefon numarasını isteyin direkt, vermezse bi daha yazmazsınız olur biter. numarası varsa, telefondan yazıp bir gün buluşmak istediğinizi söyleyin, kafanızdaki plan doğrultusunda.

kizlar zaten hep sasiriyor.

kaybettin ama olsun. siradaki adaya gec. bunda yaptigin hatalari yenisinde yapmazsin.

ayrica cok bos isler bunlar.

pitjantjatjara + 1

Bu acilma biraz kendini koruma aciklamasi gibi olmus. Yani, "Hadi gel benimle ol" gibi degil de, "Reddedersen, ki bir ihtimal de oyle olacak, cok da olmem, uzulmem, ayip olmaz" tarzi bir girisim olmus. Bunun yanlisligi da surada, daha iliskinin basinda kendini korumak icin boyle bir duvar oren biriyle birlikte olmak istemezdim. Iliskinin basinin tutkulu, heyecanli, tatli telasli, vb. olmasini beklerim; yani, kelime kelime degil de, "Haydi, elini ver, biz olalim. Cok guzel olacak" tarzi bir heyecan ve aciklik beklerim. Bu da biraz kendini riske acmaktan, kirilganligini karsindakinin ellerine vermekten geciyor. Yani, kendini kozasindan cikarmaktan korkan biri icin ben neden adim atayim. Sen kendini teslim etmeden baska birinin kendini sana teslim etmesini isteyemezsin ki. Daha dogrusu ben beklemem en azindan. Korunakli korunakli iliski yasanmaz ki. Haliyle, cevap vermemesi normal. Acikcasi, hoslansam bile bu sekilde sogurdum.

Ustune bir de gurur yapip "Kedi uzanamadigi cigere mundar der" hesabi cikarmalar, bloklamalar falan. Hem "Cok da onemli degilsin" icerikli bir teklif yapip hem de "Acimadi kii, acimadi kii" hesabi gururlar, tripler olunca kiz haliyle daha da bir sey soylemeyecek. Bir de senin gonlunu mu alsin. Su andan sonra tabii ki yazmayacak. Siz gurur yapiyorsaniz, onun da gurur yapar.

Kizin gonlu var midir, yok mudur, bilmiyorum ama acik ve tutkulu olmadiginiz surece sizi kabul etme durumu olmamasi normal zaten. Bir sey yapacaksaniz, yuz yuze yapmaniz daha uygun.

Bir kadin olarak bu sekilde bir erkege acilsam "Madem bir yanlis yaptim, bari onu dogru yapayim. Ondan sonra da ne oluyorsa olsun" diyerek gider yuzyuze "Korktum ve panik yaptim ama simdi karsindayim. Seninle mutlu olmak, seni mutlu etmek istiyorum" derim. Hayallerimden bahsederim, o hayalleri birlikte nasil gerceklestirebilecegimizden, birlikte nasil hayal kuracagimizdan bahsederim. Zaten en en kotu ihtimalle bir daha gorusmeyecegim bir insansa, her turlu rezil olsam veya poposu arsa kalksa ne olur.

kız kriterine uygun birini değil aşkı arıyodur
ondan yazmamıştır

şu cümleyi keşke kurmasaymışsın. "bunu "çok sevme, aşık olma" gibi algılamamasını çünkü yakından tanımadığım birine derin duygular hissetmeyeceğimi" ve en sonda "rahatsızlık verdiysem özür dilerim" demeyecektin. çok ezikce duruyor. bunu bazen ben de yapıyorum yalan yok ama sen kibar ve beyefendi gibi hissediyorsun kız seni ezik görüyor. biraz daha baskın davranmalıydın sanki.

kız sana 1 ayda cevap vermese cool davranıp hayatına devam edecektin. kızın yaptığı çok ayıp tabi ama kızların çoğu böyle gerçekten. kızı silip engellemek çok çocukca. bir de kızla az çok muhabbetin var. yazık olmuş. bu ilişkiden birşey olmaz artık. yoluna bak.

Snapchat

instagramda hikaye kısmında

Müzik bilgin hiç yoksa 6 ayda bir şeyler öğrenebilirsin. Basit gibi görünür ama zordur.

Bence de en az 6 ay. Abim kursa gitmişti oradan biliyorum. Tabi sizin yeteneğinize ve çalışma azminize de bağlı. Parmaklarınız bu durumda çok esnek olmalı, erdal erzincanını kursu vardı, bir araştırın derim.

Elin yatkınsa ve azimliysen Caddelerde Rüzgar'ın ilk dörtlüğünü basit notalarla iki haftada çıkarırsın. Sonrası çorap söküğü gibi gelir.
Akort çok önemli, iyi bir akort aleti veya uygulaması ile iyi bir metronom uygulaması edin öncelikle.
Hoca çok önemli. Heves katili beceriksizler var piyasada hocayım diye geçinen (ikisinin kulaklarını çınlattım şu an bu bahaneyle)

malesef, söve söve

sorunun muhattapı ben değilim ama yine de cevaplayayım, seve seve veriyorum ben. iyi muhalefet yapıyorlar ve 7 hazirandan beri geçen süre zarfında ülkeye veya insanlara hiçbir zararı bulunduklarını görmedim. aksine chp'den çok daha iyi ve etkili muhalefet yaptıkları da oldu mecliste.


başkanlık ince tabi.

3 yaşındaki bebeğin canını almış bir grup mu meclise girsin yoksa babasını işsiz bırakan, kötü bir eğitim alıp düşünce özgürlüğü kısıtlanmış bir şekilde yaşamasına sebep olan bir grup çoğunluğu mu alsın?

Hdp seçmeni değilim ama son 2 seçimdir hdp'ye oy veriyorum, şimdi de vereceğim. Hdp'nin baraj sorunu olmasa vermezdim, asıl hedef akp mv sayısını düşürmek ama kürtleri temsil eden bir partinin mecliste olmasını destekliyorum. Hdp'nin zaman içinde sadece kürtleri değil tüm azınlıkları kapsayıcı politikalar güdecek duruma evrilmesini isterim, potansiyellerini piç etmezler umarım.

ben etmeyi dusunuyordum ama mantiksiz geldi biraz derin dusununce. turkiye'nin partisiyim diyorsan yuzde 10 oy alirsin. tamam secim baraji asiri yuksek ama 35 milyon kurt var demesini de biliyorlar islerine gelmeyince. iyi onlarin oyunu o zaman iktidar ol, tutan mi var :D

Demirtas iyi bir siyasetci, cbaskanliginda verdim bu secimde ahmet sik ve veli sacilik icin de verecegim, bu insanlari mecliste gormek istiyorum.

Ulkede adalet yok, hakim savcilar yanli, hersey ates pahasi, adamin teki ulkenin yarisini dislamis, hala bebek katili primini kasmayin rica ederim.

Bu bir savassa bizde can yaktik, biz de o insanlari uzduk, evlerini barklarini yiktik. Biraz empati yapin, vicdaninizla karar verin.

@valentinov
bu kadar keskin bir çizginin rahatlıkla çizilebileceğini düşünmüyorum. bu şekilde düşünürsen ordumuzun yaptığı hatalar da var. öldürülen masum köylüler çocuklar vs. terörün her şekline lanet olsun, ancak devletin kullandığı orantısız güç de tartışma konusu olmalı.

bana en çok koyan kürt olmadığım halde siyasal islamı bitirmek için kürt partisine oy vermek zorunda kalmak. hdp bence türkiye partisi olma şansını geçen seçimden sonra bitirdi. ileride selahattin demirtaş sivrilip tek başına veya doğru düzgün bir grupla siyaset yaparsa ve bir suikaste kurban gitmezse büyük işler yapabilir. bakalım göreceğiz.

Hdp 1 kasım'da barajı geçtiyse, bu seçimde çok rahat geçer, bana biraz laik silkeleme söylemi geliyor bu baraj muhabbeti. Barış, halkların kardeşliği gibi piç ettikleri kavramlar gibi.

Asla hdp ye oy vermem herhangi baska bir partiye veririm hdp ye vermem.

buradaki 15 kişi arasında bile bu konular sakince konuşulamıyorsa bir 40 yıl daha gider bu problemler.

hayır, hdp'ye oy vermem.

barışçı, kürt kesimi temsil eden, iyi niyetli siyasi bir hareket olduğunu düşüneceğim zaman hdp'li vekillerin her fırsatta türkiye'yi yermeleri, insanları öldüren teröristlere kahraman demeleri ve terörizmi açıkça desteklemeleri geliyor. kusura bakmayın kürt kesimin hakkını savunmuyorlar, terörizmi destekliyorlar.

barajı geçeceğini düşünüyorum ben. o yüzden oy vermeyeceğim. barajı geçemeyecek olsaydı, emin değilim. yine vermezdim.

akp hükümetinden memnun değilim, ancak bu adamların akp'ye düşman olduklarını düşünmüyorum. kim iktidar olursa onlara düşman olacaklar kendi istediklerini elde edene kadar.

akp nefreti gözü kör etmemeli.

Kürtçü partiye oy vermem. İnce, ''Apo'nun heykelini dikeceğiz.'' diyen zatla görüşmeseydi oyumu ona verecektim. Bu seçimlerde oy kullanmayacağım.

Suruç olayından sonra Kürtler tamamen dayanışma yapıp HDP'yi barajın üstüne taşıyacaklar diye düşünüyorum. Ama yine de HDP sempatim olmasa da onlara oy vereceğim sanırım. Cumhurbaşkanı adayım İnce, CHP'nin zaten baraj sorunu yok. Yani vereceğim bir oy HDP için, dolayısıyla ülke için daha değerli bence.

İlk ve son kez vereceğim. Birçok arkadaşım ve akrabamda aynı şekilde yapacaklar. Hdp zaten barajı geçiyor vermenize gerek yok goygoyuna inanmıyorum

Muhtemelen vermeyeceğim ama vermeme nedenim chp'yi destekledigim ve onun da oya ihtiyaci olduğunu düşündüğüm için. Yoksa HDP'nin baraji geçmesini çok istiyorum. Zaten baya insani da ikna ettim bu konuda.

Terörist, çocuk katili vs konularina da katılmıyorum. Bu ülkede terörün patlama nedeni zamanında tüm Kürt aydinlarinin, gençlerinin diyarbakir ceza evinde, faili meçhullerde, beyaz toroslarda susturulması. Aydin kesim susunca olay tabi ki dağa kaydı. Şimdi hdp gibi siyasi çözüm fırsatı var ve hdp baraji aşamazsa siyasi çözüm şansı bitecek ve ve tarih tekrar edebilir.

İnce Demirtaşla görüşmese oyum onaydı diyen arkadaş da tamamen algı kasıyor. İnce tum adaylarla gitti görüştü. Demirtaş da eğer Cumhurbaşkanı adayı olabilecek kadar temizse İnce'nin onunla görüşmesindeki problem ne?

@basond +1

Ben vermem, benim oyum kıymetli valla öyle biri baraj geçsin öbürü bilmem ne yapsın diye ziyan edemem. Paşa keyfim ne isterse oraya atarım oyumu. O dediğiniz partide çalışsın geçsin barajı bana ne. Elin adamı diyar diyar geziyor valla memleketi

Vekil secimlerinde niye bir bagnaz gibi dusunulmemesi gerektigini meral aksener aciklamis

‪eksisozluk.com‬

ince yarışa katılana kadar oyum akeşener ve iyi partiye gidecekti. kararsızlığım halen devam etse de meral ablaya gidecek ilk turdaki oyum. ikinci turda rte/akp karşısında kim varsa ona.

hdp'ye hayatım boyunca oy vermedim, vermem. teröristlerle arasındaki duygusal bağı kesmeden olmaz. bu mesele olmasa, türkiye'nin oy verilecek tek partisi olurdu. ama terör/terörist güzellemeleri bana gelmez.

ince görüştü diye oy vermekten vazgeçen arkadaş, akp görüştüğünde ne yaptı acaba? düne kadar megri megri, habur, diyarbakır mitingi, oslo görüşmeleri/dolmabahçe mutabakatı, peşmergenin kobani'ye geçişi... bunlar sayılmaz değil mi? tıpkı düne kadar hocaefendilerine "ne istediler de vermedilerse"

demirtaş'ın saçmasapan gerekçelerle içeride tutulmasına da karşıyım; açılan çukurlara/hendeklere, döşenen bombalara da; pkk'ya yapılan yardımlara, verilen desteklere de; ilçelerin/semtlerin yerle bir edilip, "terörü temizledik" denmesine de; sırf kürt diye, birilerinin baskıya uğramasına da, yüceltilmesine de... karşıyım!

bence barajı rahat geçecek. yüzde 12 ve hatta üzerinde bir oy alacak.

Öfff hala “ince demirtaşla görüştü oy vermiycem işte banane” diyen tuhaf bir kesim var şu ortamda bile, vermeyin siz zaten vallahi bıktım sizden ya.

Hdp seçmeni değilim, barajı geçmeme ihtimalleri çok korkutucu, o yüzden 7 Haziran’da olduğu gibi yine onlara vereceğim parlementoda.

Baraji gececeklerini dusunuyorum zaten. Fazladan oy almalarini istemem.

Iki ustteki sav coktu, ikinci turda aksener veya inceyi destekleyecegiz dedi ayhan bilgen, sabah fox haberde.

hayır, hiçbir zaman oy vermeyi düşünmüyorum.

Evet vereceğim.

Artık oy kullananlar olarak bizim de siyaset yapmamız gerekiyor. Takım tutar gibi parti tutma aşamasında değiliz, ideolojilerimize göre hareket etme lüksümüzün olmadığını düşünüyorum.

LDPsporluyum. Sınırsız düşünce ve ifade özgürlüğü taraftarıyım ve savunma harici şiddete karşıyım. PKK'yı doğuran koşulların da, rakiplerini yok edip tek başına kalmasını sağlayan acımasızlığının da farkındayım. PKK-HDP-Kürt kimliği arasında sıkıntılı bir bağ var. Bana kalsa vaktinde bu işler kontrolden çıkmadan önce el sıkışıp ayrılalım derdim ama batı şehirlerine yaşanan göçlerden sonra bu kapı da kapanmış durumda.

Başımızda Putin olmaya özenip, Aliyev bile olamamış bir adam var ve geçen her gün kontrolü biraz daha kaybediyor. Bu seçimi kaybetsek bile ekonomi onun elinde patlayacak ama bozduğu kurum ve sistemleri düzeltmek yıllar alacak. Bundan dolayı seçimi kazanıp restorasyonu hızlıca başlatmak lazım.

Şu an CHP de İP de HDP de benim görüşüme uymuyorlar, derdim bir gün gençler arasında liberal demorasinin yetişebileceği bir ortamın temellerini atabilmek ve bunun için HDP'nin barajın üstünde kalması gerekiyor.

Bu yüzden bir yandan bir ateist olarak Saadet Partisi için sandık görevi yaparken bir yandan HDP'nin barajı sorunsuz geçmesini umacağım. Türkiye gibi bir açıkhava tımarhanesinden daha az aksiyon beklemem saflık olurdu.

her türlü geçerler, sorun yaşayacaklarını düşünmüyorum.

yalnız, hdp'liler de akp'ye oy verirse ne trolleme olur var ya.

Kız kendini değiştirmiş işte. Daha ne yapsın. Erkek gereksiz şeylere takılmaktan vazgeçmeli, sevgilisiyle mutlu olmaya odaklanmalı.

"erkek kadındaki bu değişime inanamaz. Çok yarası olduğu için geçmişe dair, aynı acıları ister istemez kadına çektirmeye çalışır."

karsindaki insani gercekten seviyorsan bir daha onunla bir araya gelme. seven insan sevdigine boyle davranmaz.

"Sevgilisinin acılarının ve korkularının farkındadır ve onu zamanla iyileştirecektir fakat sevgilisinin patlamak için tetikte beklemesi onu her gün daha da mutsuz hale getirir."

cok daha mutsuz edeceksin onu. isigi sonecek. sonunda da onceden sevdigim kiz nerede diyecek, yine onu suclayacaksin mutsuzlugu icin. ustelik sebebi senken.

Bu adamla iliski surdurmeye calismak zaten yanlis. Her ne kadar bir iliski icinde olunsa da bireysellik devam eder. Cunku taraflar birer bireydir. Once bunu kabul etmek gerek. Erkek, kendine bir kole ariyor galiba. "istediklerimi yapacaksin. istemediklerimi yapmayacaksin" mantiginin altinda baska hicbir sey olamaz. Kadina da aferin, kendi karakterinden odun vermek icin ugrasiyor. Sunu demek cok mu zor? "Beni tanidiginda ve iliskiye basladigimizda boyle bir insandim. Sen boyle bir insani sevdin. Simdi degismemi istemenin sebebi nedir? Belki degistigimde her sey cok daha kotu olacak, bunu bilemeyiz". Bir sevgili icin degisirseniz sonrakiler icin de degisirsiniz. Simdi iliski bitti, ne olacak? Kadin, baskasiyla beraber olup da onun istedigi yonde degisme potansiyeline sahip. Yine iliskisi biterse bir baskasiyla beraber olursa yine degisir bu kadin, hic akillanmaz. Ee ne oldu? Kadinin kendi karakteri tamamen yok oldu. Buna izin vermemek gerek. Cunku gercek sevgi ve gercek iliski bunu gerektirir. Degismek disinda kalan her seyde de erkek kusurlu. Cok asagilayici ve cirkin davranmis bana kalirsa. Bu iliski toparlanmamali. Sizlere ve hayatlariniza yazik.

buradaki kadın tarafı benim. tam bir tarafsızlık yaratmak için bahsetmedim ama sanırım erkek olduğum düşünülüp ona göre cevap yazılmış .

@dissendium sanıyorum ki kalıcı zararlar verdim karşımdakine. duvarlar örmüş gibi. bir şok daha yaşamamak için tetikte bekliyor. "sevil de sevme ağlama ağlat" moduna girdi resmen. suçlayamıyorum ama keşke aşmanın bir yolu olsa.

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim kadın ve erkek çok temel şeylerde farklılar aslında. o yüzden karakter değiştirmek değil, bakış açısı değiştirmekti yaşadığım değişim. onun hassasiyet gösterdiği şeylerde biraz daha dikkatli olmak gibi. toptan karakter değişimi değil de, ilişkide orta yolu bulmak adına atılan minik adımlar diyebiliriz.

@federer "o da yaşasın bu çektiklerimi" kafası çok derinlerde de olsa olabilen bir şey sanırım. hiçbir olayda bile isteye üzdüğüne zaten inanmıyorum. kaba saba tavrını geçmişteki umarsızlığıma bağlıyorum. cidden ben de çabaladım ama zor bir karakterdim ilişki içindeyken.

- hayatımda ilk diyebilceğim bir ilişkim olduğu için ve aşkla başladığı için, aşk bitti yerini sevgiye bıraktı sancısı yaşadım mesela. ve bunu ona söyledim. içimde değişen her şeyi raporlamazsam ona yalan söylediğimi hisseden bir çocuk naifliğinde yaptım bunu. ona yıkım oldu.

- o çok hastayken uzun bir süre telefonuma bakmamıştım mesela ulaşamamıştı bana ve çok kıskandığı bir erkek arkadaşımla ders çalışıyorduk.

- mükemmel olmadığını hissettiğim şeyleri çok didikledim. deep talk konusu çok önem verdiğim bir şeydi ve biz senle yeterince iletişemiyoruz diye baya dile getirdim bunu.

yani gerçekten de çok özenli ve kendini ilişkiye bırakmış bir halim yoktu. ben çok şey öğrendim bu ilişkiden ama şimdi o yok.

şuan ayrıldık ama merak ediyorum napılabilirdi bu defansif tavrı ortadan kaldırabilmek için.

Dünyada yedi milyar insan mevcut çok düşünme.

@siyah noktali film kesinlikle katılıyorum. ama dediğim gibi major karaktersel değişimler değil. karşımdakini üzücek konulara yaklaşım şeklimi değiştirdim. çok minik bir örnek: konuşurken çat diye kaybolacaksam kaybolmadan haber veriyorum ki uzun bir süre ulaşamayacağını bilsin gibi basit şeyler. tabi ki kurallı olmazsa olmaz şeyler değil bunlar. ama karşımdaki çok merak ediyorsa ulaşamadığında haber vermeye özen gösteririm gibi değişimler. eskiden bunlar külfetti bana. şimdi öyle hissetmiyorum batmıyor.

bir de eskiden onun tüm dünyası bendim. hayattaki mutluluk sebebi olarak beni görüyordu. bu da üstümde çok fazla baskı yaratıyordu. bu yüzden ayrılmanın ikimizin de bazı şeyleri algılaması için iyi geleceğini düşündüm. kendiyle birey olarak da mutlu olabileceğini görsün istedim.

görmüş sanırım barıştığımızda bencil kaba sadece kendi isteklerini önemseyen biri olarak döndü. dengeler çok garip. bir ilişki içinde bireyselliği koruyup çift olabilmek baya önemli bir şeymiş. aşırı bireysel takılıp çift olma kavramından uzaklarda takılmak da zor, tam tersini yaşayıp ilişkide kendini unutmak da.

Benzerini yaşadım. Çok zeki bulduğum bir hanımefendi vardı. Benim gördüğüm ve bana söylediği kadarıyla aramızda hiçbir negatif durum yoktu. 18/24 saat konuşuluyor, eğleniliyor. Karşılıklı olarak saygı duyuluyor. Uzun zaman sonra kimseye yapmadığım fedakarlıkları, duymadığım hisleri ona duydum ve hatta kendime verdiğim sözleri çiğnedim. En sonunda hanımefendinin yeteri kadar ciddi olmadığını ya da gerçek (herkesin ortak biçimde tanımladığı anlamda gerçek) bir ilişki için kendini yeterli/hazır görmediğini söylemesiyle seviyeli biçimde, kızgınlık ya da kırgınlık çıkmadan bitti. Ara ara aklıma geldikçe acaba diye kurduğum cümleler var elbette ama nihayetinde bir deneyi aynı şartlarda yapmak sonucu değiştirmeyecek deyip vazgeçiyorum.

Kadının aklı varsa bu adamdan kaçar kurtarır kendini. O herif çekilecek dert değil.

Günaydın. Bunu gece ben mi yazdım acaba diye tekrar baktım.ilişkiye aynı noktadan başlanmadığı için oluyormuş hep bunlar kesin bilgi:) en son çocuk senden bir şey olmaz der gibi gitti iki ay süründüm. Sonra geliyor,geçiyor. Bence birisiyle ilk etapta o frekans tutmuyorsa bir daha tutmuyor. Sevsen de olmuyor, sıkma canını.

@rakicandir kısa süreli gibi tınlıyor. ilişkinin taşıdığı önem aranızda farklıymış sanki. bizde benzer ağırlıktaydı ilişkimizin değeri. 2 yıllık ciddi bir ilişkiydi. verdiğimiz değer benzer ama bakış açılarımız çok farklıydı ve orada tıkandık.


@denef biz birbirimize çok yoğun şeyler hissedip de ortak frekansı tutturamadık sanırım. onun başladığı noktaya ben daha yeni geldim. o ise benim başladığım noktaya döndü. "ilişkiye aynı noktadan başlanmadığı için oluyormuş hep bunlar kesin bilgi:) " bence güzel bir bakış açısı. aydınlandım:)

Kendi tecrübelerime göre, erkekler onunla bununla takılıp da düşüp kalkarken kadının ne frekansta olduğunu sallamıyor. Sonra "lan bunu çok seviyorum. evlenirim bile" dediği bir kadınla karşılaşıyor. Öyle davranmaya başlıyor. Artık o kadından da sanki karısı gibi oturaklı, düşünceli vs. olmasını istiyor. Eğer kadın o modda değilse erkek "hmm madem öyle eski hayata geri döneyim, üzülen ben olmayayım" diyor.

Ben bunu geçtiğimiz aylarda yaşadım. Şimdi kadın geri dönmek istiyor. Ben aynı dertleri yaşamak istemiyorum çok sevsem de.

Mümkün değil. İnşaatçıyım.

4 ayağınının o şekilde üzerinden geçip kesecek veya yarayacak makina yok. Makina kopartmaz zaten, ezer. Paletli makina bile asfaltta üzerinden geçti deseniz, yine kopartmaz. 2'si kopar, 2'si ezilir.

Bir de kuyruğu var. Kökünden kesilmiş.

Tamamen yalan. Bildikleri bir şey ve saklıyorlar.

İş makinesi, çim biçme makinesi gibi şeyler bana göre tamamen halkın vicdanını rahatlatmak için ortaya atılmış şeyler. Gerçekte ise canice işkence edilmiş yavru bir köpek var ortada.

Bu da raporun bir kısmı.

mobile.twitter.com

makine ile yapılmadığı anlaşıldı diye haberler çıktı. en son bilgi bu.

her gün bir hayvanın ayağını, kafasını, gövdesini kesip yiyiyorsunuz zaten. kesildi ama yenilmedi diye mi bu kadar ses çıktı, anlamadım.

Kardeş bu muhabbetin kaynağı şu. Benzer bir görüşü sözlükte de okudum.

İş makinesi falan hikaye. Mevcut durumda iş siyasilere ulaştı. Tepki büyüdü ve seçim öncesi muhalefetin sırtladığı bu tepki yoğunluyu AKP'yi kötülemek için kullanılabilir. Böyle bir riski ortadan kaldırmak için yandaş medya manipülasyon yapıyor.

Ikinci isi bulursan Turkiye'deki acentayla hic alakasi olmuyor. Eger ilk isini kendin bulursan acentaya cok daha az para veriyorsun ama yine de vize alabilmen icin acenta gerekli.

Para biriktirme olayi gidecegin yere gore degisir. Kiralar cok onemli. Ornegin kimileri 4 kisi ayni odada kaliyor, sen bunu bu yastan sonra yapabilecek misin dusun. Isim evime 2 saat uzaklikta olsun dersen ucuza yerler bulursun. Birkac ay sagliksiz beslensem olur deyip tum alisverisini dollar store'dan yaparsan sosyal hayatini da cok kisarsan para biriktirip donersin. Tabi tum bunlar gidecegin eyalete, sehire, kac saat calisacagina, ve senin yasam tarzina bagli.

Ornek:

Wyoming

Sosyal yasam - yok

Saat ucreti - $10

Aylik gelir - $ 1500

Kira - $ 500

Aylik gida - & 150 dolar


California

Sosyal yasam

Bira 50 cc - $6

Sinema - $ 10

Saat ucreti - $14

Aylik gelir - $ 2000

Kira - $ 800

Aylik gida - & 250 dolar

Ben izlediğim videolardan öğrendiğim kadarıyla Amerikalı çalışanlar da oluyor. Overtime denen bir mevzu var. O zaman daha fazla ücret alıyorsun. Bir de vergi iadesi alabiliyorsun. Para biriktirenler var ama ben o kadar kısa sürede para biriktirmeye odaklanılmaması gerektiğini düşünüyorum. Work kısmı bittikten sonra iyi bir travel için mecbur para harcayacaksın çünkü.

benim durum şöyle aslında. 3-5 biriktirirsem harika olur. ancak biriktiremesem bile en azından harcadığım parayı geri toplamam gerek. 3-4 bin dolar gerekiyor sanırım. 15 bin lira yapıyor. en azından döndüğüm zaman cebimde harcadığım kadar para olsa yeter. çalıştığım da yaşadığım tecrübeye gider.

3 - 5 bin dolarla donmek icin hmm

California'da aylik 2000 kazansan, 3 ay kalacagin icin her ay 1000 dolar biriktirsen 3000 dolar eder.

800 dolar kiraya odersen 200 de sana kalir. Oda arkadasin olursa kiran 600 dolara duser, aylik 400 dolar aslinda bir ogrenci standardinda iyi para. Sears, Ross dress for less gibi yerlerden de giysi alisverisi icin para kalir ama 5000 dolar biriktirmeyi imkansiz goruyorum.

5k tabii fazla gibi de. aslında acentaya ödediğim para, aradaki masraflar vs. dönünde tüm bunlara harcadığım parayı toplayabilir miyim? malum dolar 5 lira. buna ayıracağım paraya daha sonra da ihtiyacım olacak. dönüşte birikim yapmasam bile başbaş olmak istiyorum.

bir de şu garip geldi. orada kazandığım yaşam masraflarına vs. gidecek. acentaya 2000 dolar ödeniyormuş. biletler, vize işlemleri de 1000 dolar tutsa. cepten 3k dolar çıkıyor orada çalışmak için. onun yerine 3000 dolarla gidip bir yerde ufak bir tatil sanki daha mantıklı.

Work Holiday denen seyler de var. Bir arkadasim Fransa'da sarap ureten buyuk bir ciftlikte vine tarlasinda calismaya gitmisti. Orada para biriktirmemisti ama haftasonu Guney Fransa'yi geziyordu. Cannes, Nice, Monaco cok cazip bir tatil ve normalde cok pahali yerler bildigim kadariyla.

Work & Travel'i yalniz tatil olarak dusunme. Baska nasil ABD'de 3 ay yasayacaksin, ornegin San Diego'da? Diger turlu 3000 dolarla California'da 1 hafta tatil yapip donersin. Amac sadece gormekse git ama yasamak cok farkli.

Yine izlediğim videolara dayanarak, ikinci bir işte çalışırsan, ilk işinde fazla mesai yaparsan, düşük ev kirası ödersen, para harcamamaya dikkat edersen 2-3 bin dolar biriktirebilirsin. Ama bunlar senin hayat standardını çok düşürecek şeyler. Work and Travel ile tatil yapmayı karıştırmamak lazım aslında. Work and Travel'da farklı bir ülkede kendi başına yaşama tecrübesi ediniyorsun. Tatilde hiçbir zorluk yok. Yani, CV'ne gittiğin tatili yazmazsın ama Work and Travel'ı yazabilirsin. Daha sonraki iş hayatı için bir tecrübe edinmiş olursun. Ben zora gelemem diyorsan tatil tabii ki daha mantıklı. Ama ben olsam 3 bin doları tatile de harcamam. Eğer istersen beğendiğim YouTube kanallarını önerebilirim.

en azından türkiye'deyken ayırdığım bütçeyi tekrar biriktirebilme düşüncesi vardı. böylece tekrar gidebilirdim. bu kötü olmuş.

Tamamen sana ve nerde çalıştığıma bağlı. Ben iyi para kazandım orda harcadım sürekli gezdim çöpü arkadaş edindim, Mustang kiraladım alışveriş yaptım geldim. Pişman mıyım değilim :)

aracı kuruma verdiğin, uçak biletine harcadığın paraları toplayamadın di mi? bu durumda abd'de çalışma tecrübesi dışında bir şey kalmıyor sanırım. eğer gezeceksen o ilk başta cebindeki parayla gezsen daha iyi olmaz mıydı?

ben harcadığımı toplarım 2-3 defa yaparım diyordum. ama bu durumda maliyeti 2-3 bin dolar olacak sanırım.

İkinci işin acentayla bir bağı yok, sponsoruna bildirirsin (bildirmesen de olur gerçi) istersen. Bi kere gitmeden job offer çekmen imkansız gibi birşey, ilk gittikten sonra çalıştığın yerle konuşup job offer alırsan acenta masrafın ertesi sene için yarı yarıya düşer.

Yaş sınırı konusunda bir bilgim yok.

Para biriktirip dönersin ama iki iş şart. Harcamaları kısıp iki işte çalışırsan sağlam para kasarsın. Full overtime alanileceğin bir iş de bulabilirsen muazzam para kasarsın, overtime da maaş bibuçuk katına çıkıyo.
He travelda tüm parayı yiyip de dönenilirsin de sana kalmış bişey, ama az çalışayım çok gezeyim çok parayla döneyim olmuyo. Travel=para

İşverenler için 3 aylık işgücüsün, sona yaklaştıkça iplenme oranın düşüyor. Sezonda sana ihtiyaçları var, sezon ölmeye başlasın git diye gözünün içine bakarlar.

Ne kadar ucuz olabilir=asgari ücret

edit: danışman sağolsun maçaçuçet de bombok biyere gidip 7.5-8k dolar kasmıştım geçen sene, he travel güzeldi ama çalışmak ölüm. danışmanlara güvenme, danışmanların amk.

İlk kez gideceksen acentalara biraz muhtaçsın çünkü ilk defa gideceksin daha sonrakilerde gerek yok.Oraya gidine acentanın verdiği işe devam edebilirsin ve ikinci, üçüncü işi bulursun hiç bir sıkıntı yok.İngilizcen ne kadar iyi ise o kadar iyi işler ve bahşişler kapabileceğin işlerde bulabilirsin.

Gideceğin yerle alakalı olacak eğer biraz tasarruflu yaşar üzerine de mesai, ikinci iş yaparım dersen iyi para kazanırsın.Ben şahşen iyi para kazandım 20 gün boyunca gezmiştim geldiğimde cebimde 400 dolar civarında para vardı üzerine birde vergi iadesi almıştım toplamda 700 dolar civarında idi.

ABD'nin kazancı ucuz işgücüsün, sezonluksun.

AA Alman lazım ki ortalaman yükselsin bunun için derse gitmen takip etmek lazım CC alsan emeğine yazık kalırsan kotu bence çok akademisyenlik vs düşünmüyorsan boşver.alma dersi

agno belli bir ortalamanın altına düşmedikten sonra cc olan dersi alamazsın diye biliyorum.

bence risk almaya değmez.

sanırım hiç geçtiğim dersi yükseltmek için tekrar almadım. ancak bir sürü insan tanıyorum mat103 gibi ilk dönem derslerinden alıp (bunda çok kalan oluyor) yükseltmeye çalışıp kaldılar ve dert oldu sonra.

8 kredi çok fazla, diğer derslerinin yükü ne olacak o dönem? güz dönemine biraz fazla alıp baharı az bırakabiliyor musun? bitirme tezi/projen olacak mı? o da büyük strestir. dahası ortalaman kaç civarında? örneğin bu dersi yükseltmezsen 2,90da kalır gibi ama yükseltirsen 3 üstüne çıkar mı? böyle bir durum oluşacaksa alınabilir ama yoksa ben uğraşmak istemezdim. okulun uzaması da ayrı koyuyor sonra insanlara.

@seyyar satıcı
Akademisyenlik düşünmüyorum ama yüksek yapma gibi bir düşüncem vardı.

@caletti @ali
Evet alınabiliyor. Şartlı geçme falan yok bizde.

@senoll
Seneye çok fazla yüküm var. Bitirme ödevi var. Ve yine yüksek kredili dersler, sıkıntılı hocalar var maalesef.
Güz dönemi fazla ders alma imkanım da yok. O dersler güz dönemi verilmiyor.
Ortalamam 2.70 bütü olan dersi geçersem 2.90na gelir muhtemelen tam hesaplamadım.

Her zaman düşürürdüm ben aman alma geçmişsin boşver. Zaten okulda not ortalaması kimsenin taktığı yok 4.00 a oynamıyorsan. Ertesi yıl farketmiştim ders olmuştur.

Kendine güveniyorsan alabilirsin ama bence CC temiz bir not. Benim DD ile geçip buna rağmen çok sevindiğim belalı dersler var. Onları bile CC yapmak için tekrar almam. 4. sınıfı bitirdim ve bir dönem uzattım ama hiçbir dersi yükseltmeye almadım.

ortalama olan sınavlarda (mali müşavirlik sınavı mesela) 60 ortalamayı bulmak için geçmiş olsalar bile yeniden alanlar oluyor bazı kolay dersleri. benim hiç ihtiyacım olmadı ama olsa yapardım mecburen.

%60 sol- %40 sağ

73% sol

%57 sağ %43 sol

ama üç dört soru için "her ikisi" demeyi tercih ederdim. seçim yapmak zorunda olmak kötü

Bu testten önce de bana çok sol beyinli olduğumu söylerlerdi, kendimden sol beyin 3-5 kişi tanıyorum. (kesin milyonlarcadır, o ayrı)
%76 sol

left right balanced: %50 - %50 çıktı.

Sonuca katılıyorum.

%56 sağ %44 sol

56 sağ

%50 sağ %50 sol. Bu tarz testleri çözmeyi seviyorum genelde bu şekilde çıkıyor. Doğru heralde.

%63 sol. Halbuki kendimi sag beklerdim.

53 sol 47 sağ

sol %56

sen baya sanatsizmissin beya

%70 solmuş

Left brain inclined · SYMBOLIC

%60 sol
%40 sağ

Solcu çıktım.

%83 sol nedir arkadaş

%50-%50 ciktim.

%60 sol. ulan o zaman niye matematige kafam hic basmiyor?

Left brain 66% : 34% Right brain

Left brain: SYMBOLIC
ANALYTIC
OBJECTIVE
RATIONAL
ORDER
MATH
DIGITAL

Right brain: MUSIC
ART
INSTINCT
MEMORY
IMAGINATION
EMOTION
CREATIVE

Aslına bakarsanız ikisinde de çok yetenekli değilim. Ama bir analitik yanım olduğuna inanıyorum.

Left right balanced: 50% left 50% right.

%60 sol, %40 sag.

Left brain inclined · ANALYTIC

Left brain 66% : 34% Right brain

73 sol. Genelde böyle cikiyo zaten bu testlerde çünkü kişisel ozelliklerim hep sol beyine atfedilen özelliklerle örtüşüyor.

sağ sol dengeli çıktı ve bence doğru bir sonuç.

56% sol 44% sag

Dengeli ciktigini dusunuyorum:)

%76 sol, %24 sağ.

70-30

Right brain inclined: emotion
%43 sol - %57 sağ

@aychovsky @pike
sizinkini soylemeseniz de tahmin edebilirdim;)

64% Right brain. Su çaldı kafamda sonucu görünce: www.youtube.com

%90 sol, %10 sağ.

%53 sol - %47 sağ

sol ağırlıklı bekliyordum oysa.

600 liralık ayakkabı için nasıl 3-5 kuruş daha ucuza alırım diye soruyordu bugün buralarda bi tanesi. olmaz olsun öyle saygınlıkadsfghjkjl

şaka bir yana iş tıp fakültesinden mezun olmakla bitmiyor. bunun zorunlu hizmeti var, tusu var, asistanlığı var, ağır iş yükü, nöbetler, uykusuzluk, baskı, stres... sabaha kadar sayılır. sevmeyen birinin yapabileceği iş değil. sırf 3-5 matematik, fizik sorusunu fazla yaptı diye 16-17 yaşındaki çocuklar toplum ve aile baskısıyla hekimliği seçince doğal olarak yaşanıyor böyle olumsuz durumlar.

Vardır bir dertleri :(

Sabah 600 liralık ayakkabı için ağlayan duyurucuya kalsa hepimiz ölmeliyiz ve dünyada sadece doktorlar yaşamalı :)

Sırf son senede benim duyduğum 3 ya da 4 tane tıp öğrencisi intihar etti. Ki bunlar izmir ve çevresinde olduğu için arkadaş çevresinden falan kulağıma gelenler. Muhtemelen türkiye'de bunun gibi pek çok intihar daha vardır maalesef.

Alınan para iyi ama her zaman beklenen seviyede olmayabiliyor ve aşırı yoğun bir meslek. Yani tamam herkesin işi zor ve yoğundur ama doktorluğun seviyesi çok ayrı stres olarak. Bi yerden sonra eğer çok da istemeyerek geldiyse ve zorunluluktan yapıyorsa kopma olmuş olabiliyor.

tabi fazla bilgi sahibi değilim. intiharlarla ne kadar ilgilidir bilemem. parası için bir meslekte bulunmamalı insan. Son 3-5 yılda hukuk/adalet okuma heveslisi çok insan duydum mesela. Adalet dağıtacaklarından mı? Asla değil.
Yine insan sevgisinden mahrum olan da tıp/öğretmenlik falan okumamalı. Bir çok hayat, sırtı sağlam bir yere dayama üzerine kurulu.

Doktorluk insanı tüm deģerlerinden, biricikliğinden sıyırıp yalnızca işleyen bir sistem, maddesel bir yapı olarak görmeni gerektiriyor. Tam anlamıyla içi ve dışı olan ve işlemesi gereken bir parcalar yığınısın. Anonim Etsin. Bununla sürekli yüzleştiğinde ve yaşamı buna indirgediğinde sanırım diģer ürettiğimiz anlam ve ďeğerlerin hepsi de uçup gidiyor. Doktor kendisinin de anonim bir maddesel duzenekten farkının olmadığının ve yaşam denen şeyin absürdlüğünün farkına vardığında sanırım ölüme çok daha yakın oluyor.

Benim bildiklerim TUS stresi ve çalışma hayatı stresinden intihar edenler. Bence saygınlık son yıllarda çok azaldı. Maaş da çok tatmin edici düzeyde değil bildiğim kadarıyla. Bence intihar etmek için yeterli sebepleri oluyor birçoğunun. 30 yaşında TUS kazanmak için günde 8-10 saat ders çalışıyorlar. Sınavı kazansalar ortalama 4 yıl daha okuyorlar. Hele Anadolu'nun bir küçük bir ilçesine giderlerse, ailelerini, akrabalarını görmeden yıllarca yalnız yaşıyorlar. Çalışma hayatları bana göre çok kötü. Mühendis desen şirket çalışanıyla muhatap olur, öğretmen desen öğrenciyle muhatap olur. Doktorlar çoğunlukla tamamen eğitimsiz kitleyle karşı karşıyalar. Sonradan kafalarına dank ettiklerinde iş işten geçmiş oluyor ve bunalıma giriyorlar.

Genel intihar oranlarina bakip mesleklere gore oranlara bakmak lazim. Sonra yuzde kaci doktor ona bakmak lazim. Ardindan doktor orani diger mesleklerin oraninin arasindan siyriliyor mu ona bakmak lazim. Sonuca gore doktor intiharlarina raslanti diyebiliriz belki.

Bu gibi yüksek sorumluluk gerektiren mesleklerin stresini dışarıdan anlatılmayla, tahminle anlayamazsınız. Bu stresin insanı nasıl yıprattığını bilmek için yaşamak gerekiyor.

"Para ve saygınlık" düzgün bir yaşam sürmek için yeterli mi? Doktorların çoğunun hayatı sadece iş, işi de insan kesmek, sorunlu insanlarla uğraşmak. Bana ayda 50 bin verseler yapamayacağım ve yapmayacağım bir iş, gerçekten çok farklı bir düşünce tarzı gerektiriyor. Türkiye gibi okuyanın aşağılandığı, doktorun bile aşağı görüldüğü (amaan napıyorlar canım iki şık şık bi tık tık al 10 bin tl para) ortamlarda doktor intiharları olması gayet normal.

Artı doktorluk en yüksek parayı kazanıp, en düşük halk kitlesiyle muhattap olduğun mesleklerden biridir herhalde. Yılların ülkenin en zeki adamlarıyla aynı sıraları paylaşarak geçiyor, sonra gidip ilkokul mezunu bile olmayan, okuma yazma bilmeyen insanlar senin yeterliliğini sorguluyor her fırsatta, hacamatçıları falan sana tercih ediyor, şiddet uyguluyor falan. Yani böyle bi ortamda doktorların değil 10 bin, 150 bin kazanması lazım. Üstüne hep deplasmanda olma hali, zorunlu hizmet falan eklenince yok abi, doktor olmak için deli olmak lazım.

Not: mühendisim.

saglik sisteminin bedava olmasi yuzundendir. sosyal devlet anlayisi yanlistir.

Tükenmişlik sendromu yüzünden

Kendi canına kıymak için para saygınlık vs diye bir genellemenin çok doğru olduğunu düşünmüyorum. Kriterler bunlar olsa asgari ücretliler, çöpçüler ya da lağımla uğraşanların büyük çoğunluğu intihar etmeliydi.
Sorun bence baskı, beklenti ve elde edilenin farkı. Yukarıda söylendiği gibi hem çok zor bir meslek hem de bu işe çocuk denecek yaşta giriyorlar ama sürece hakim değiller. Sanıyorlar ki 6 yıl okul sonra kralız. Bitecek sandıkları zorluk kısmı neredeyse hiç bitmiyor.

Beyaz Gemi

Harry Potter ve Felsefe Taşı ile 9. sınıf Türkçe ve matematik kitabı.

martı jonathan livingston

www.idefix.com

Pal Sokağı Çocukları

der kleine vampir

kimse yazmamis, kucuk prens tabiki

Dissendum +1

Okumayan bir çocuğu küçük prens, pal sokağı çocukları gibi kitaplarla mutlu edemezsin. Biraz kitap okumuş çocuklar sever o kitapları.
Harry potter en iyi seçenek olacaktır.

Kadın istiyorsa öper. Kadın değilim. Eşim olsaydı ve öpmek isteseydi gülerdim ama öptürürdüm. Öptürmeyi cümle içinde çok kullanmak da amma leşmiş

islami öğeler içeren bir erotik filmin başlangıcı gibi duruyor hikaye. şahsen ben öptürürüm.

Opmek isterse optururum ne var canim. Bence guzel. Ama teklif etmem. Ama bunu seramoni gibi de yapmam boyle burseye niyetlenirse is sebeklige doner. Ben de onun elini operim filan derken, sordugunuz sorunun baglamindan cikar :)

öptürmeyen adam değildir

Öptürmem. Çağ dışı bir fikir olarak görüyorum.

valla arkadaş asıl sizin onun elini öpmeniz lazım. yok yani sizin gibi sığırlara hala tahmmül ediyorsa eli öpülcek kadındır.

Erkek de operse sorun yok yoksa misogyny olur.

Ahaha aylardir bugunu bekliyorum, harcligim bile hazir.

ay niye öpüyorum şaka mı? O benim elimi öpsün

o ne be? kimse kimsenin elini opmesin, bence.

Bana gore sacma sapapn bir sey de iki kisinin arasinda olan bir sey, isterse ayagini da oper.
Cok istiyorsa al op cok sitiyorsan der uzatirtirm elimi.

2018'de ulkemizde hala sorular sorular, acaba 2118'de de ayni seyler olacak mi?

annem öpüyor.
ben öpmem.
ben kendi çocuğuma da el öptürmem. gereksiz bi adet, yavaş yavaş yok olur umarım.

Cevresinden oyle gorduyse ve oyle bir kulturun agirlikli oldugu bir cevre icinde buyuyup yetismis ve bu sekilde aliskanlik haline getirmis birine "Hayiiir, opmeee" demem de, fanteziler ve bazi aliskanliklar disinda kocayi (esi, vb) babanmis, buyugunmus gibi kabullenip torenlesmek uzucu geliyor. Yani, baban gibi yaklasilan kisi koca gibi sevilemezmis gibi geliyor (tersi cinsiyetler de gecerli).

öptürmem ayıptır

öperim.

bu opme sevgi amaciyla yapiliyor ise yapilabilir, kisisel karardir. ancak biat etmek amaciyla kadin kocasinin elini opuyorsa feministlik damarima basmis olur. kolelik sistemini surdurmenin bir anlami yok.

ben opturmem. dudak varken neden el opulsun ki?

i.hizliresim.com

Adnan Binyazar'ın ölümün gölgesi yok adlı bir kitabı var. kitap tabi geriye dönüşlerle geçiyor. eşiyle çorum'da tanışıyorlar 70 ya da 80'lerde.

bir bayram gününü anlatırken şöyle güzel bir şey yazıyordu kitapta. şimdi tamı tamına doğru yazamam muhtemelen ama şöyle bir şeydi: Bayram olunca sabah kalkıp elimi öperdi o benim elimi öper de ben öpmez miyim ? ben de onun dünyamı yeniden kurgulayan ellerini öperdim,gülerdi.

Sınırı koru ortamı senin için tatsizlaşmayacak şekilde germeden postanı da koy.
Fırça kayan piçe biriniz gel biriniz gelme diyorsunuz önce aranızda konuşun sonra bana konuşun diyebilirdin.
İş verme konusunda ise iş yapamayacağımı düşünüyorsanız nasıl yapabileceğimi anlatmanız gerekiyor. Staj iş öğrenmem için hayati diyebilirsin.
Tüm bunları senin sütten çıkmış ak kaşık olduğunu varsayarak yazdım.

Staj yaparken kendine yakın bulduğun biriyle takılman gerekiyor. Ben bayağı farklı bir alanda staj yaptım. Ben mühendislik okumama rağmen mühendislerin hiçbiriyle vakit geçirmedim. Bir tane teknik ressam vardı tecrübeli. Hep onunla bir şeyler koşturuyorduk. Sen de sana bir şeyler katacak birini bul ve ondan bir şeyler öğrenmeye çalış. Onunla birlikte sen de her yere gidersin. Tavsiyem müdür takımıyla pek işin olmasın. Bütün gününü alacak işler yaparken bulabilirsin kendini.

@ yasasin yemek yemek

valla, "o zaman akreditasyon kartını süs olsun diye mi çıkarttırdınız benim için?" diye soracaktım da, cidden susmayı tercih ettim. bunu söyleyen de kadın ayrıca...

Staj iş öğrenmek için tabii ki kritik, kıç büyütmüş bir şekilde stajımı bitirmek istemiyorum da, işte şartlar can sıkıyor.

@ dissendium

öyle biri var aslında. baya da iyi muhabbetimiz var, birlikte yemeğe falan çıkıyoruz adamla.

ama onun kısmında pek iş olmuyor bu dönem, çıkan işleri de kendi yapıyor.

benim yapmak istediğim işi diğer stajyere yıkıyorlar. halbuki ilk günden "sosyal medya ile ilgilenmek istiyorum" demiştim kendilerine. ki onlar da bana, "ne iş yapmak istersin" diye sormuştu gayet...

Okulun uzasa da yaz okulunda ders alabilirsin.

12.30

Ben de öyle biliyordum eskiden ama şu yüzden öyle diyorlar. Günü 12+12 olarak ikiye bölersen, sabah olan 12.30 aslında 00.30 oluyor. 12'ye değil, 30'a yarım diyorlar. Bu yüzden de 12.30 yarım oluyor.

12 ve 00 donum noktalari. Bu donum noktalarindan 1 saat sonra saat 1, 2 saat sonra saat 2. (Saat 1'de yemege cikalim, 2'de yemege cikalim)

Yarim saat sonra da 12:30 (00:30). Yarimda yemege cikalim denince de 12:30 oluyor.

12 30

0 ile 1 arasını yarım düşünüp 12.30 diye biliyordum ben

Yarım 12:30 oluyor

Duvar saatine bakarsan, 12:30 da saat yarıya bölünmüş gibi oluyor, ben hep nedeni bu diye düşündüm.

bu arada belirtmeyi unutmuşum. başka zaman = yarın

Kaç senelik iliski, sevgilinizle iletisiminiz ne bunlari bilmeden cevap vermek zor.

Ben uykumu ertelemiyorum ama ondan şehir dışına çıkmasını ertelemesini istiyorum. Hmm. Biraz düşüncesizlik var.

5 ay yaklaşık.

Evet

Evet. Git buluş. Ayıp olm.

Evet. Ayıb!

Uyumak için geçerli bahanen yoksa öküz sayılırsın. Nöbetten, sınavdan çıkıp sabahladıysan belki yırtarsın.

Sayilmam.

Ben kimseye bunu yapmam. Direk kabalık.
Bana yapılsa öküzsün demem, malum sevgilim olduğu için ama ciddi bir sorgu mekanizmasının start'ını kendi vermiş olur :)

erkeksen "düşüncesiz-öküz-hayvan-odun-sığır" oluyosun.
kadınsan "anlayış bekleyen" oluyosun.

Bakma. Fen dediğin fizik, kimya ve biyoloji sorularından oluşuyor. Zamanın yoksa kafa karıştırmaktan başka bir işe yaramaz. Sene başında çalışsam mı deseydin, kesinlikle evet derdim. 15 puan, 15 puandır. Diğerleri kötü gelirse seni fen bile kurtarabilir.

Mayıs/2018'in kenarlıklarını kaldırıp yeni kenarlık oluşturabilirsin.

onu denedim. olmadı.

pdf olarak kaydedip word'e gomebilirsin. kesme bicme sikinti olacaksa pdf yaptiktan sonra acip screenshot'ini alip resmi ekleyebilirsin.

tatoeba.org

Etkili ama dizi/film kadar degil bence.
Tavsiye edebileceğim bir şey yok sadexe sunu diyebilirim;
Agirdan baslayip motivasyon düşürmeyin
Sevmediğiniz bir seyi sirf ingilizce diye okumayin
Her seyi anlamaya calismayin, her cumleden sonra sözlüğe bakmayin.
Bir de her zaman denir ama konusmak en onemlisi. 2 haftadir is dili fransizca olan bir yerde calisiyorum, 4 aydir kendi basima calistigim fransizcadan 10 kat daha fazla sey ogrendim.

tavsiyem: rahatça okuyup anlayabileceğiniz en basit metinlerden başlayın. roman değil, öykü veya makale bile olur. ikide bir sözlüğe bakmayacağınız bir şey okuyarak ısının.

Okuman gelisir. Ben A2 - B1 oldugum zamanlar Harry Potter'a baslamistim.

Öğrenmek için değil de, geliştirmek için olabilir. Harry Potter tavsiye etmem. Çoğunu okudum, oradan öğrendiğim kelimeler makale okurken hiçbir işime yaramıyor. Amaca göre çalışma yapmak lazım.

bence sil baştan öğrenmek için zor, ancak geliştirmek için faydalı bir yöntem. temelde ingilizce bilsen dahi çok yorucu gelebilir başlarda. şimdi türk ama hayatı boyunca hiç okuma yapmamış bir adamın eline bile türk edebiyatından bir eser tutuştursan okur ama anlamaz muhtemelen. çok az ingilizce biliyorsan cümlenin ne ifade ettiğini anlamaksızın verimsiz okumalar yapabilirsin. bu durumda dizi/filmin etkisi yazılı esere göre daha daha yüksek oluyor (bence).

diğer durumda tabudeviren+1, hele öykü, makale kısmına kesinlikle katılıyorum. darlanmazsın hem.

kitap olarak aklıma şu an the perks of being a wallflower geldi.
dorris lessing'in öyküleri de kolay okunuyordu gibi yer etmiş kafamda.

tabudeviren +1

basit olan hikayeler inanılmaz faydalı. diziyle miziyle kıyaslamak -hatta genel olarak herşeyi kıyaslamak ne kadar doğru bilemiyorum- yanlış bence. her bir egzersizin kendine has diğerlerinde bulamadığın bir faydası mutlaka var.

hevesinin kacmamasi icin biraz da olsa anlayabilecegin roman-kitap-makale okumani tavsiye ediyorum.

geliştirmek için etkili ama başlangıç seviyesindeysen bezdirir seni. daha önce türkçe’sini okuduğun, iyi bildiğin bi romanı oku, çok işe yarıypr.

Rahatça okuyabileceğin değil de, hafif zorlanacağın şeyleri okumaya başla ve sürekli tekrar et. 10-15 sayfalık hikaye mesela, al onu 10 kere oku.

Valla tartışma olacaksa hödük falan dinlemem, giderim kapılarına. Ama yetişkin, okumuş etmiş bir insan olarak sakin olmam gerekir. O yüzden önce hanıma söylerim, çocuğun anasıyla konuşması için. Bu tip durumlarda kadınların konuşması daha iyi oluyor. Benim hanıma da artistik yaparlarsa savaş çıkarırım. Çocukken ben de kavga ettim. Olaya dayak yemek olarak değil de kavga etmek olarak bakıyorum ben. Çok da abartmamak lazım.

Kendime hakim olamayip anlayissiz babasina girisebilirim. Sonra derim ki farzet senin cocuguna boyle yaptilar.

Çocuğa dövüşmeyi öğretin parçalasın öbürünü. Türkiye'de böyle, biz böyle büyüdük. Çünkü ana babanın çocuktan farkı yok.

Ha isveç'te falan oturuyorsanız gidin öğretmenle ebeveynle görüşün tabi.

Bir kerelik bir durumsa olabilir. Kendi çocuğuma kavgadan uzak durması gerektiğini öğretmeye çalışırım. Ama zorbalığa uğruyorsa ve kavga olayı olağan bir şeye dönüşüyorsa ebeveyniyle konuşurum. Mecburen anlayacak.

şimdi dövme var, dövme var.

bacağına tekme attı, yok kolunu ısırdı gibi tek bi hareketten oluştuysa, ilk seferde bir şey yapmam muhtemelen.

ha bildiğin pata küte girişmeli, sistematik bir dövme eylemi söz konusuysa 7 yaşında falan dinlemem, çocuğun velisi hödük olsun olmasın muhakkak tepkimi gösteririm. çocuğun davranışının normal kabul edilemeyecek seviyede olması öncelikli olarak bu durum hakkında etraftakileri uyarmayı da gerektirir diye düşünüyorum. okul ortamında olduysa öğretmenle de muhakkak konuşurum.

çocuğum olmadığı için cevap da farazi tabi.

bos gezen +1

evebeynine bildirin bence, cocugunu tembihlesin. yigenim icin ayni olay birkac defa basimiza geldi, ise yaradi bu yontem. ayiptir ya, bu ne?

Aşırı teorik değilse sorabilirsin.

integral = eğrinin altında kalan alan.

alayım soruyu :)

Buyrun

Aga sorsana işte. Soru cevap sitesinde soru sorucam diye duyuru açıyosun. Burdan sor burdan cevap verilsin herkes aydınlansın. Google a yazılırsa insanlar görsün. İnsanlar da haydi sor yazmış. Sana yardım edebilecek birinin olup olmadığını sormadan bilemezsin. Saçma sapan şryler.

i.hizliresim.com adresindeki formülde 0'dan 24'e kadar olan tüm z değerleri için N'(z), g(z) ve z değerlerini biliyoruz. bu durumda üst taraftakileri 0'dan 24'e kadar olan tüm çarpımlarını toplayıp, alt taraftakilerin toplamına bölmek, doğru sonucu veriyor mu? eğer öyle ise, "toplam sembolü" ile "integral işaretinin" farkı yok mu?

Riemann integrali olarak biliyorum ben bunu. 4 yıl önce derste hoca toplam sembolünden geldiğini anlatmıştı. Aslında aynı şey denebilir ama işin içine limit giriyor. Bire bir aynısı değil.

i.ytimg.com

Burada bir karşılaştırma yapılmış.

Bunun bi kitabi kurali yok. Biraz tecrübe biraz önsezi:).

ekşi sözlükte sonsuzluk ve bir gun, lutfu tellioglu, karanlikruya isimli yazarların entryleri bu konuda bir bakış açısına sahip yapabilir seni.

bu bakış açısı ne kadar doğru dersen, ben tespitlerini genel anlamda doğru buluyorum fakat çözüm önerileri konusunda biraz sıkıntı var sanki.

@Lata onsezim zayıf:( galiba gec kaldım ben biraz

@biravekahve hangi baslik altında?

Şükela moduna alırsanız göreceksiniz. Bahsettiğim yazarlar çoğunlukla kadın-erkek ilişkileri hakkında yazıyorlar.

@biravekahve hangi baslik altında?
ben söyleyeyim the red pill başlığı altında. bu arkadaşlar kırmızı hapcılardan. skeptico'yu unutmuş yalnız. onu da ekleyelim de grup tamamlansın:D

redpill başlıklarını aman diyeyim okumayın, sonsuzluk ve bir gün, skeptico gibi her şeyi anladığını sanan, kadına köpek çekmeyi ilişki dinamiği haline getirmeyi öneren, neckbeard ve 15 yaş sözlükçüleri klavye başında kadın düşmanı yapan insanların dediklerine özenmeyin hiç. özellikle sonsuzluk ve bir gün. skeptico yine bir derece okunabilir. bir derece.

redpill'cileri ciddiye almamakla başlayabilirsiniz skdkdk

nice tnetennba + 1

Vakti zamaninda, ben 16-17 yaslarindayken Ilhan Uckan vardi. Kadinlari Kullanma Kilavuzu, Erkekleri Kullanma Kilavuzu, Dogru Erkegi Bulma Kilavuzu gibi kitaplari vardi.

Ben de lise son, universitenin ilk yili gibi donemlerimdeydim. Bir erkek arkadasim olmustu, o da cok uzmustu. Ayrildigimizda uzun sure kendime gelemedim. Arkadaslarim da az cok benim gibiydi. Su an 16-17 yasinda olanlari cok kiskaniyorum. Internette gizli soru sorabiliyorlar, arastirabiliyorlar; kendi cevreleri ile yetinmek zorunda degiller. Ben o yastayken boyle bir secenek yoktu; cocukken guzel kadin denince Banu Alkan gelirdi aklimiza. Ayni donemin erkek-kadin iliskilerinde de cevreyle yetinmek zorundaydik.Acikcasi en buyuk derdimiz de ya universite sinavlari ya da sevgiliydi. Sevgili konusunda bayagi sinifta kalmistik.

Ilhan M Uckan ise tam bu donemde hizir gibi yetisti bize. Cok net tavsiyeleri vardi. Su an hatirladigim az sey var ama birini soyle yazayim. "Kavga mi ettiniz? Kadinlar! 5 gun aramayin. Birakin o sizi arasin. Telefonlari acmayin, acarsaniz da yuzune kapayin. Ilk anda size sinirlenir. Bir noktadan sonra sakinlesir. Dusunur, kendi yaptigi hatalari hatirlar. 'Tabii ki telefonumu acmaz' der, uzulur. Arar arar, acmayin. Ilk 3 gun ne yaparsa yapsin, acmayin. Sonra 5. gune kadar ozrunu kabul edermis gibi yapin ama etmeyin. Ilk 5 gunde aramamissa zaten size layik degildir o, sallayin gitsin. Elinizi sallasaniz ellisi. Erkek mi kalmadi" gibi tavsiyeleri olan biriydi. nice tnetennba'nin dedigi gibi erkege kopek cekmeyi iliski felsefesi haline getirmisti.

Hepimiz bu tavsiyeleri uygulamaya basladik (ki hala bu tavsiyeleri uygulayan, bu kurallarla yasayan arkadaslarim var). Ilk basta iyi gibi, kazaniyormusuz gibi gorunse de; bir erkek arkadasimda fark ettim ki, yanimdaki bir 'insan' ya da 'birey' degildi artik. Bildigin, sozumu dinlemek icin agzini acip bakan bir kisiliksize donmustu. Yaninda, ben yoksam ancak kendisi olabiliyordu.

Boyle tavsiyeler insana kisa vadede kazandirsa bile uzun vadede hem kendini hem sevgilini kaybettiriyor. Hatta, Ilhan Uckan'la direkt bir ilgisi olmasa da benzer bir entry var burada.
eksisozluk.com

sonsuzluk ve bir gun, skeptico, vb. redpill tayfasi da Ilhan Uckan'in erkek versiyonlari gibi. Iliskiyi guc oyunu olarak goren, belirli bir kalipta olmadikca insanlarin "ezilmeye mahkum", "kaybetmeye mahkum" oldugunu dusunen, 0-1 yasayan insanlar. Ilhan Uckan "Iliski bir savastir. Yorulan kaybeder" benzeri laflar ederdi; bu grupta da Serengeti Duzlugu'ndeymisiz misali bir av-avci, alfa-beta ayrimi; "ya loser'sindir, ya kazanirsin" anlayisi devam ediyor. Aralarinda cok guzel bir fark var. Ilhan Uckan'a soylediklerinizin kaynagini sorsaniz "Ay, ben hep boyle gordum" der; bu insanlar da kendine kaynak olarak evrimsel psikolojiyi seciyor. Ancak, hicbiri calisma sonuclarini olduklari gibi kullanmiyor. Hepsi bilimsel bir cumle secip onu dolandira dolandira kendi sonuclarina getiriyorlar.

"E bu kurs isi ne olacak? Kimden ogrenecegim" derseniz, kendinizden ve yasayarak ogrenebilirsiniz. Kendinizi taniyarak. Kendinize sadik kalarak. Bu kendiniz zaman icinde, tecrubeyle, geri donuslerle degisebilir. Hicbirimiz hep ayni kalmayacagiz. Kendinizi ve karsidakini tanimak, ne istediginizi bilmek icin ugras gosterebilirsiniz.

Kisa surede birine baglanmak veya asik olmak kotu bir sey degil. Siz kendi duygularinizi ortaya surmedikce, sakladikca, bastirdikca baskalarinin size karsi bir seyler hissetmesini beklemeyin. Belki ileride baskalarina hic baglanamayacaksiniz; bu da sorun degil. Oyle hissediyorsaniz oyledir.

Onemli olan karsidaki kisi ile uyumlu olmaniz. Bir milyon iliski sekli var, herkesin iliskisi kendine ozel. Burada bir duyuru acin; kimse ayni fikirde degil. Ornegin, "Sevgilinizin soyle soyle yapmasina izin verir misiniz" sorusuna bir ton "Hayatta olmaz oyle sey" ile bir ton "Ne var ki canim bunda" cevabini bir arada alirsiniz. Bu insanlari nasil erkekler-kadinlar diye ikiye bolup herkesin bir oldugunu iddia edebilecegimizi dusunmuyorum. Bunlarin da hicbiri yanlis degil; herkes kendine uyanla birlikte oluyor. "Hayatta olmaz" diyen "Ne var ki canim" diyenle bir olsa bile bazen yuruyebiliyor. Tamamen size kalmis.

Bir yerde bir yanlis yapiyorsunuzdur istemeden, olabilir. Olaylari arkadaslarinizla ya da yabancilarla paylasin. Herkes "Aaaa, sen de cok soyle soyle yapmissin. Ya o boyle boyle dusunduyse" derse en azindan durumu anlarsiniz. Belki de herkes "Oy, iyi ki olmamis" diyecek. Durumsal geri bildirimler alin; ozellikle sizi iyi taniyanlardan.

Tum bunlarin sonunda Red Pill'ci ya da Ilhan Uckan'ci olursaniz, olursunuz. Kimsenin de bir sey demeye hakki olmaz ama baskasinin aklini emanet gibi kullanmayin, yasadiginizi sindirin. Baska turlusu elin tasiyla elin kusunu tutmaya calismaya benziyor. Sindirerek ve kendiniz icin ogrenin, yasayin. Bu ogrenme hic bitmiyor ve asil onemli olan da bu yolculuk zaten.

Sorarsaniz; benim de kaynagim yok. Beni de dinlemeyin! Icinizden ne geliyorsa onu yapin ve iyisiyle, kotusuyle yasayin.

Ancak, psikologdan yardim alabilirsiniz. Onlar bilirler bu isleri :)

Sanırım kendimi tam olarak ifade edememişim. bilerek the red pill ismini zikretmedim.
dediğim gibi bunları okumak kadın-erkek ilişkilerini merak eden bir insana bakış açısı katacak, en azından belli bir çerçeveyi görecek ama doğru ama yanlış bunun sınırlarını zaten insan kafasında oluşturuyor.

zaten yukarıda bahsettiğim gibi benim açımdan red pill, ilişkilerde neden-sonuç kavramını kafamda oturtmamı sağlamıştı. mesela ben daha önce bu yazıları okumadan önce bazı şeyleri deneyimliyor, davranışlarımın sonuçlarında neler olacağını biliyordum fakat bunu temellendiremiyordum. neden böyle olduğuna anlam veremiyordum bazen. red pill'i okuduktan sonra ise demek ki benim düşündüğüm,deneyimlediğim şeyler gerçekten varmış,başka insanlarda yaşamış demiştim,ilginç gelmişti derli toplu bir biçimde okumak düşündüklerimi.

Bu okuduğum şeyler kafamda birçok şeyin netleşmesi açısından çok şey kattı bana fakat hiçbir zaman trp'nin dediği gibi ilişkileri bir oyun olarak gör(e)medim. cinsiyetçi davranışlarda bulunmadım. benim kişiliğime,hayata bakış açıma çok ters geldi ''yaparsan kazanırsın'' denenler. Fakat ilişkilerin dinamiği hakkında iyi bir kaynak olduğunu inkar etmedim hiçbir zaman, bunun sınırlarını belirleyecek kişi yine sizsiniz.

Sözlük'te "okunmaz adam"ı, duyuru'da "acemi"yi takip et.
(git: eksisozluk.com)
"evlendiğiniz kezbanların eline verdiğiniz tasmanızla hayatınız böyle geçerken, ilgi toplamak için atraksiyon yapan iki maymun ergen mi tepkinizi çekiyor, gencolar?"

"peki hiç iki kadın arasında parasız kaldınız mı?

ben kaldım.

ikisi de terk etti.

kadınları değil, parayı seçin."
aha mgtow("kendi yoluna giden adamlar" olarak çevrilebilir)! bu abilerim evlilik düşünmeyen ya da başından kötü bir evlilik/ilişki geçtiği için artık kadınlardan umudunu kesen tayfa. mgtowcuları red pillcilerden daha samimi buluyorum. bunlar da kadın düşmanıdır, kadınları aşağılarlar ama red pillciler gibi aynı anda elde etmeye uğraşmazlar. felsefeleri "kadınsız hayat, kafam rahat"tır. niye bu akım öneri olarak geldi anlamadım:)

Baştan belirteyim Shopenhauer'in yaşamıyla ilgili alıntılar Cartwright'ın Schopenhauer biyografisinden.
"eğer bütün kadın cinsinin en seçkinlerinin güzel sanatlarda hiçbir zaman gerçekten büyük, hakiki, özgün ve sahici olan hiçbir şey başaramadıkları ya da hangi türden olursa olsun dünyaya kalıcı değere sahip hiçbir eser veremedikleri akılda tutulursa, kadınlardan farklı hiçbir şey beklenmemesi gerektiği kendiliğinden anlaşılır."
Bu görüşü çoğunlukla Schopenhauer'in yazar olan, 30 yaşına kadar birlikte yaşadığı, onu anlamayan ve cenazesine bile gitmediği annesiyle olan ilişkilerinden kaynaklanıyor. Çok uzatmadan şu karikatür ile özetleyebiliriz: existentialcomics.com
Bir de o dönemde avrupada kadınlara ve erkeklere verilen eğitim tamamen farklı. Bu konuya ilişkin bilgileri hemen hemen aynı yıllarda yaşamış olan Jane Austen hakkında bir yazıdan(University of Southampton) aldım.
Erkeklerin eğitimi hakkında: "A male educational curriculum would have included training in the classics, mathematics, philosophy and the sciences. Boys were usually educated at home by parents or a governess to begin with. Many then went on to schools, either small country schools run by clergymen—Jane Austen’s own father ran such a school—training schools—two of Jane Austen’s brothers entered the Royal Naval Academy at Portsmouth, aged 12—or larger public schools like Eton or Westminster. Depending on social class, young men were either apprenticed or went to university—the Universities of Oxford and Cambridge were the most prestigious, but there were a number of universities for dissenters (those who did not conform to Church of England doctrine, and who were banned from attending Oxford and Cambridge)."

Kadınların eğitimi hakkında:"Female education would have included the following:
Reading (although novels were a potential source of danger—see Jane Austen’s Northanger Abbey for the ill effects of reading too much Gothic literature)
Dancing
Languages—primarily French, but also Italian
Handwriting
Some history and geography
Basic arithmetic
Music—piano, harp, and singing were favourites
Drawing and painting
Needlework
Many of these ‘accomplishments’ allowed young women to demonstrate desirable feminine qualities: grace, deportment, elegance, fine taste, sensibility. Values such as religious piety and chastity, modesty rather than vanity, moderation rather than excess, obedient submission, and innocence were also instilled in young women. Some practical skills were encouraged; women, particularly of the middle classes, needed to have a grasp of domestic management, but without being unattractively intelligent. Indeed, clever women were often the targets of satire. Conduct-book writer John Gregory urged his daughter to conceal their learning from potential suitors because men were generally threatened by women ‘of great parts’ – e.g. with brains."
Kadınlara "Beynini kullanabildiğini anlamasınlar!!!" denilen bir dönemden bahsediyoruz yani.
Schopenhauer'in kadınların bilgisizliği konusundaki görüşleri yıllar içinde değişmiş:"The effects of his popularity, however, may have moved him to alter his view of women. The old misogynist became enchanted by the twenty-six-year-old Elisabeth Ney, who came to Frankfurt to carve Schopenhauer’s bust. The vivacious and intelligent sculptress impressed the philosopher by her artistic talents, and despite the fact that she was a buxom blonde and not a brunette, he was delighted when the grandniece of Marshal Michel Ney (who was executed at Waterloo) sent the old man a photograph of her standing by the bust as it was on display in Hannover, where she went to sculpt King Georg V. Schopenhauer’s close association with Ney, along with the number of women who were keen to discuss his philosophy, may have led the philosopher to waver in his belief that women lacked the intellect and objectivity to meaningfully engage in science or philosophy."

"dahası ben o kanaatteyim ki bir hukuk mahkemesinde bir kadının tanıklığı (diğer şeylerin eşit olması halinde) bir erkeğin tanıklığından daha az muteber olmalıdır, dolayısıyla sözgelimi iki erkek tanık üç, hatta dört kadın tanıkla aynı ağırlığa sahip olmalıdır. çünkü bir bütün olarak alındığında kadın cinsi bir günde erkek cinsinden üç kat daha fazla yalan uydurur ve ayrıca erkek cinsinin takatinin ötesinde olan bir inandırıcılık ve dürüstlük gösterisiyle uydurur."
Bu ise bir kadına fiziksel şiddet uyguladıktan sonra kadının onu dava etmesi ve 5-6 yıl süren davalar sonucunda araya dönemin adalet bakanını sokmaya çalışmasına rağmen kadına 20 yıl boyunca yüklü miktarda tazminat ödemek zorunda kalmasıyla ilgili.
"Marquet painted a darker and more violent image of the philosopher’s conduct. She claimed that he tore the bonnet from her head, seized her by the neck with such force that she was lifted from the ground, called her vile names, beat her with his fists, kicked her, and tossed her out of the room.
The ferocity of the attack, she charged, caused her to faint. The next day she filed assault and slander charges against her unneighborly neighbor with the Hausvogteigericht at Berlin.
Marquet also brought a civil suit against Schopenhauer with the Instruktionssenat of the Kammergericht. She now claimed that she had become paralyzed on her right side due to the assault, and that she could not move her right arm without great difficulty, a situation that made it impossible for her to continue her trade. She also claimed that Schopenhauer pushed her against a commode, which caused injury to her genitals.
Ultimately she prevailed, winning 60 Taler per year in maintenance, and her assailant was assessed five-sixths of the court costs. The judgment was finalized on 4 May 1827, after the philosopher made a futile attempt to have the Minister of Justice, Count Alexander von Danekelmann, intercede on his behalf. Schopenhauer was compelled to provide maintenance until Marquet was able to resume her trade or until she died."
Trp'nin teorilerinin mantıklı kısımları da var ama çoğunlukla yazarlarının kendilerinin bile terk ettiği ya da çağımızda artık geçerliliğini yitirmiş bazı quotelara dayanıyorlar. Bunlardan teoriler üretiyorlar. Kendilerince deneyler yapıyorlar. Bunun yanında trp'nin reddit sayfasında önerilen kaynakları ve "baş etme" yöntemlerini inceleyerek mizojinist olup olmadıklarına karar verebilirsiniz.
Ek: O zamanın bilgiden yoksun kalmış kadınına ilişkin yazılarla şimdinin seçilen olmaktan çıkıp seçen olan, bilgiye erişimi kısıtlanmayan kadınını çözümlemek de ayrı güzel:) eksisozluk.com

soru) "Yani ben gercekten cozemiyorum problem bende mi"
cevap) hayır değil, ilgi istiyor ama ilişki istemiyor (en azından seninle istemiyor), belki ali cengiz oyunları ile bir şeyler olur ama zaten kendin de diyorsun biraz safsın, seni aşar bu oyunlar.

soru) "Bunun disinda da hemen birisine kapiliyorum kisacik bir suredir gorusuyor bile olsam. Nasil durdurabilirim bunu ??"
cevap) istek ile sevmeyi karıştırıyorsun şu sıralar. karşındaki kadınla sevişmek mi yoksa beraberlik mi istiyorsun ayırt edemiyorsun, hormonlar çoşmuş durumda, yalnızlık insanı romantik yapar, hepsi birleşince hoop duygular ile arzular birbirine giriyor, durdurmanın yolu; buluşmadan önce masturbasyon veya escort (kısavadeli çözümler ama işe yarar yinede), genel olarak spor yapmak, kitap okumak; kitap okumayı küçümseme sakın.

dipnot; kimi cevaplar tuğla niteliğinde olmasına rağmen küçümseyici tavrı ise beni sinirden kudurttu

deneyimsizlikten oluyor bunlar, normaldir. hepimiz bu işlere ilk başladığımızda önümüze gelene vuruluyorduk. zamanla daha seçici ve mantıklı hale geliyorsun. mesela şimdi düşününce, 5 sene önce takıldığım adamların 90%'ının şu an suratına bakmazdım, öyle bi şey.

ek olarak, kadın düşmanı yazarları kaale alma. düzgün bir ilişki yaşayamayacak kadar sorunlu kişilikte olan adamlar suçu hep kadınlara atar, asla kendilerinde bir sorun olabileceğini düşünmezler.

Kurs verecek kadar tecrübeli biri değilim ama sana verebileceğim tek tavsiye şu. İçinden geldiği gibi yaşa. Gönül ilişkilerini kurallarla tanımlayan insan net maldır. Aldatılmaktan, terk edilmekten korkma. 25 ve üzeri bir yaşa sahipsen hayatının en hareketli kısmını çoktan bitirdin zaten. Bundan sonrasını da fazla düşünmeden yaşa.

Oregon. Doğası güzel, aşırı pahalı değil. Havası da normal ne çok sıcak ne çok soğuk.

Pittsburg.
Arkadasim yasiyor halihazirda. Bana yardimci olacak birileri de olurdu.

Venice beach ya da san diego. Ozellikle coronado civari.

Boston. Tarifsiz bir sempatim var

los angeles, california.

denver, colorado
gelişmiş ve doğası güzel. görece pahalı da değil.

Brooklyn. Tarz olarak güzel buluyorum.

Boston, Amerika gibi değil, Avrupa gibi. Ya da NY, uluslarüstü İstanbul gibi.

boston.

Kendini nasil rahat hissediyorsan o sekilde davranmaya devam etmelisin bence..kendini acikca ifade ediyorsan karsindaki kisilere( yani bi kandirmaca icine girmiyorsan) bu yasadigin hayat tarzini sorun etmemelisin.bi donem ayni bakis acisi vardi bende de..ama daha sonra asil istedigim seyin bu olmadigini anladim..belki zamanla senin de dusuncelerin degisir.ama simdilik tek diyecegim sey, libidonun ve hayatin tadini cikarmaya devam et.

datnetcim, su duyuruyu kendi hesabimdan acmis olsam hic oyle cool story diyip troll muamelesi yapmazdin eminim. acik yüreklilikle su duyuruyu acabilecek sayili kadinlarindan biriyim duyurunun. ss falan atabilirim dilersen. senin icin daha inandirici olacaksa yaparim bunu :p

(bkz: borderline'a giriş 101)

Tam Eğlenilecek kadın. Hiç bir erkek bunu dert etmez. İlerde durulacağın zaman da gelir. Şimdilik devam diyorum.

anlatınca aklımda direkt sex and the city'deki samantha karakteri canlandı. bence bu durumdan keyif alıyorsan hiçbir sıkıntı yok.

Ben asıl hesabı merak ettim

Bunun dışında ben artık kadın kaprisine cinsellik için bile katlanamıyorum

Ama bu yolda devam edip de ileride üzülme ihtimalini de hesaba katmak lazım

niye vuralım yahu. senin hayatın ve bu tarzından memnunsan eğer böyle devam etmen gerekmekte bence. birlikte olduğun insanlar senin bundan memnun olduğunu göremiyorsa sıkıntı sen de değildir.
mutlu akşamlar.

Bu şekilde devam etme. Biraz daha geliştir kendini. Bir sonraki hedefin gang bang olsun.

Ne istediğini bilen kadından korkar bizim millet. Bence aynen devam et. Yanlış anlamazsan eğer, vaadettiği uzunlukla sevişince tespit ettiğin arasındaki fark genelde kaç oluyor? Türkiye ortalaması hakkaten söylendiği gibi mi?

yasadigim sey mutlu ediyor beni. bu konuda yalan soyleyemem. libidom burdan koye yol olur ama bazen uzuyor da beni. nasil desem kendi kendimi degersizlestiriyor musum gibi geliyor anlatabiliyor muyum?

değersizleşmene neden olan bir şey yok ki ortada. mutlu olduğun şekilde devam et. sıkılırsan kendini değiştirmeyi denersin.

nasıl istiyorsan öyle yaşa da karşı cinsi tümüyle silmek ve sadece seks objesi olarak görmek üzücü ve sorunlu bir durum değil mi ya uzun vadede? sağlıksız bir yaklaşım bu. bir erkek olarak hiçbir kadınla seks dışında iletişim kurmadığımı, başka hiçbir şey yapmak istemediğimi düşünüyorum da... hepimiz sosyal varlıklarız yau, tek ihtiyacımız seks değil ki, dünyanın binbir türlü hali var. önüne gelenle evlen demiyorum ama bence karşı cinsi yalnızca seks objesi olarak görmek de garip bir durum.

ha ben böyle iyiyim diyorsan da ikiyüzlü davranmak yerine aynen devam et, diğer türlüsü karşındaki insan için daha kötü olur. adam belki hoşlanacak, kaptıracak kendini; halbuki senin tek derdin pompik. böyle olması daha kötü iki taraf için de. rol yapma, gerek yok. azıcık kafası çalışan adam karşısındaki insanın dürüst ve gerçek yanını görmek ister zaten.

incrediblemau, pek fark olmuyor. performans farki oluyor daha cok. ve evet turkiye ortalamasi soylendigi gibi bence. ya ben cok talihsizim ya da gercekten ortalama bu. tum ulkeninkini gormedigim icin net konusamiyorum tabi.

bu sana özel bir durum değil ki. toplumun azımsanmayacak bir kısmı bu yöne doğru kaymaya başladı. bunu kaçınılmaz görüyorum zira değerlerin tüketim kültürü tarafından belirlendiği bir evrende "insan" da artık alelade bir "madde"ye dönüşmüştür. pazarda bir değişim ve kullanım değeri vardır, piyasası vardır, hiyerarşik toplumda statüsünü belirteceği itemleri vardır.

özel bir insan değilsin. sıradansın. yaşadıkların da sıradan. seni tanımamama rağmen; her şeyden çok çabuk sıkılan, maddeci, uzun süre yalnız kalma korkusu olan, sorumluluk almaktan kaçınan, yer yer bencil bir insani tipolojiye dahil olduğunu rahatlıkla sezebiliyorum.

yukarıda kendini nasıl rahat hissediyorsan öyle davran, libidonun tadını çıkar diyen biri olmuş. sen rahat ettiğin için değil, huzursuz olduğun için bu yolu seçmiş vaziyettesin. ve içine çektiğin her bedende aslında kendinden bir parça daha kaçıyorsun. tam anlamıyla bir kısır döngü seninki.

libido, cinsel güdülerden ibaret değildir. libidonu dış nesnelere aktararak dünyayla anlamlı bir ilişki kurman da mümkün. fakat sen en ilkel dürtülerinin labirentinde takılıp kalmışsın. çıkış umudunu kaybettiğin için de pedal çevirip içeride dolanmaya devam ediyorsun. bir bakıma truman show seninki.

son olarak şunu söyleyeceğim. ne yaparsan yap, ister devam et, ister başka bir şey yap; içinde bulunduğun durumdan belli bir süre sonra çıkacaksın. istesen de, istemesen de. bu zorunlu bir çıkış olduğu için kişiliğinde bıraktığı yıpranmışlık duygusu da daha sert olacak.

Duyurunun en iyi başlığı. El kaldıran smiley.

tarihsel bulgular isiginda sevisen adamcim, ben bunu en kisa yoldan yalnizlik fobim var diye acikliyordum.

Böyle hislere sahip olmanı eleştiremem, belki de senin gibi duygulara libidoya sahip çok kişi vardır ancak sen duygularını ve hislerini eyleme dökerek kendine ve başkasına zarar veriyorsun bence...
Saçma sapan düşüncelere duygulara isteklere bizler de sahibiz ama amaaan ne olacak canım demeden önce mantık süzgecinden geçiriyoruz düşüncelerimizi eyleme dönüştürmeden önce... Zaten bizi hayvanlardan ayıran bu değil mi? Duygularına isteklerine ket vurmayı öğrenmelisin kendine ve başkasına zarar vermemek için... içkiyi seviyoruz diye sigarayı seviyoruz diyr 7/24 içmiyoruz değil mi? Neden o an ve gelecekteki zararları o keyif isteğimize ket vuruyor...

Gerçekten sevebileceğin biri çıkmamıştır ve öylesine de tek eşli yaşamak istemiyorsundur. İş güç yerindeyse ve maddi manevi karşı cinse ihtiyaç duymuyorsan sorunlu bebelerle uğraşmak istemediğindendir.
Türk erkeği dediğin annelerin şımarttığı kötü sevişen hayatı kısıtlayan mal sürüsü ne dite hayatına katacaksın ki.
Düzgün adamlar da olsa bir süre sonra donlarını yıkadığın senden çay isteyen biri oluyor. Düzenine saygı duyanları kendi dünyan olduğunu anlayanları az.
İlber ortaylının evlilik videosu vardı ya. O anlattığı mesela yüzde bir milyon doğru. Sen oturmuş bir şeye yoğunlaşmış okurken yazarken çizerken o direk gelip ne yazıon yaa diyip girebilir insanımız böyle maalesef. Ondan kendinle iyiysen mutluysan sallama

merhaba, şema terapisiyle ilgilenmek isterseniz araştırmanızı tavsiye ederim. Anlattıklarınızdan bazı şemalarınızın olabileceği izlenimine kapıldım (örneğin terk edilme şeması), zira şikayetçi olduğunuz bir konu gibi, yoksa bence bir sıkıntı yok önceden böyle olacağını karşı tarafa bildirerek veya yalan söyleyip beklentiler oluşturmadan sevişmekte. "Hayatı yeniden keşfedin" adlı kitabı okuyup kendi kendinizi gözlemlemeye çalışabilirsiniz.

Tarihselin yaklaşımını yeni okudum güzel yazmış.
Mod terapi isimli bir kitap okuyorum aslında böyle bir durumdan orada da bahsediyordu. Çocuklukta yaşadığın şeyler yüzünden de olabiliyor. Çok farklı sebepleri var durumun varsa terapi de alabilirsin.
Bir de illa yıpranmışlık duygusu sert bir şekilde vurmayabilir.
Ben mesela grup seksin dibine vurduğum çok eşli olduğum dönem geçirdim ve birkaç ay değil yıllar sürdü. Sevdiğim insanı bulunca bitti. Çünkü diğer adamlara hiç kıymet vermiyordum benim için bedenlerdi ve vakit harcamak gereksizdi. Mesela ahmetle seviştim ondan sonra sosyalleşmeye çalışmıyordum onun yerine giderim evde iki resim yaparım daha iyi diyordum çünkü ahmetler maldı.

fasulyekcim, yazdiklarin o kadar dogru ki. kimseyi sevemiyorum son zamanlarda. kendi kendime bak sen sevemiyosun ama birileri bu adamlara oluyor. evlenicek yuva kurucaklar, seni bu kadar isterlerken neden senle olmasin diyorum ama olmuyor. tahammul seviyem asiri dusuk. biriyle vakit gecirdikten sonra evime gidip bi kadeh sarap icmek cok daha mantikli geliyor bana. cogu zaman bu kendini begenmislik olarak algilansa da oyle degil aslinda. erkeklerin beni etkileyebildikleri tek konu seks oldu artik. isim gucum, sosyal hayatim o kadar iyi gidiyor ki son zamanlarda kimseye ihtiyac duymuyorum bu yuzden

siz kadinlar hep aynisiniz iste. erkeklerin duygulariyla nasil oynarsin boyle?

Burada bunu yazacak, yasayacak kadin sayisi 2 elin parmagini gecmez.

Ama her seyi bosver; kendinin ne oldugunu bilmen bile guzel.

Ve tabi ki icinden geldigi gibi devam et diyorum.

Son olarak ; (bkz: parti kur oy verelim ülke kur gidip yerleşelim )

genel olarak geçmişte travmatik ilişkiler yaşamış insanlarda yaşanıyor bu durum. kadın veya erkek olmanın dışında bir şey. duygular sıfırlanıyor ve geriye sadece cinsel dürtüler kalıyor karşı cinsle ilgili.

+kim olduğunla ilgili tahminlerim var.

e hani boyu onemli degildi?

tendra van case, burdan yazmazsaniz sevinirim. ozelden yazabilirsiniz ama.

imnotsureabout, dunyanin en buyuk yalani o.

gecmisimde bir travma, iliski sorunu vs yok bunu uzun uzun dusundum ben de. gercekten yok.

adım adım profilini daralt.
mesela bir süre sadece (ya da çoğunlukla) bakir erkeklerle, sonra bir süre yaşının +5,-5'i ile sınırla, sonra sadece 18-20 arası. öyle öyle ağzının (ağzının derken mecazen tabi) tadını bulursun bence.

nasıl birisin hiçbir ayrıntı vermemişsin bir de kendinle ilgili. yani pek yoruma müsait değil o açıdan. ya da kendinde pek rahatsız olmuyosun ama sadece anormal geldiği için bunu bir sorunmuş gibi ele alıyosun sanki.

erkeklerin sana verdiği tepkilerden tahminim: dominant belki değil ama sınırları keskin (bunu kesin yaparım, bunu kesin yapmam, bunu kesin istemem, bunu kesinlikle kabul ederim) birisin ve kendine anasının kuzusu tipleri buluyosun. sonra da senin kuzun olmak istiyolar (evlilik tipleri falan). anasının kuzusu derken tek başına yaşıyor olabilir, kariyer vs. iyi durumdadır onu kastetmiyorum, annesiyle kurduğu ilişki böyledir yani.

soyle anlatayim, simdi benim suratim falan birazcik minnos. disardan bakilinca bana soylenen sey genellikle minnos oldugum. dolayisiyla adamlar icimden boyle bir kadin cikacagini tahmin edemiyorlar. genelde ben bunu alir evimin kadini cocuklarimin anasi yaparim gibi bir dusunceleri oluyor. tabi bunlar hep karsi tarafin bana soyledikleri. sonra ben bu tavir arttikca set cekiyorum onlerine. o zamanda kacan kovalanira donuyor olay birazcik. istemedigim halde kiymete biniyorum iyice.
ben cok net, ne istedigini bilen bi kadinim. nazim, tribim, kaprisim yoktur pek. aglak bir tip de degilim. genel olarak cok enerji doluyumdur.

ne istedigimi soranlar olmus. ona da cevap vereyim bu vesileyle. kimseyi kirmak ya da uzmek istemiyorum. kimseyle ustte anlattigim duruma dusmek istemiyorum artik. bir yere kadar egomu oksadi bu durumlar ama artik basimi agritiyor. o yuzden iki yuzlu mu davranayim diye sordum. karsimdakini uzmemek icin. tam da anlatamamisim merami mi. kusura bakmayin. gercekten kafam cok dolu.

sıkıntı şu, istediğiniz/talep ettiğiniz şey flört/sevgililik/fuckbuddylik kavramlarının hiç birine dahil değil. çok spesifik bi ilişki arıyosunuz. hatta mesela bence saçma yani, hem seks yaptıktan sonra arkasını dönmesin, hem kıskanmasın,hem flört edelim, hem birlikte vakit geçirmeyelim amelelik" wtf

buna uyan erkek rol yapıyo olur. çünkü talep ettiğiniz şeyler rasyonel değil, anlık durumunuza bağlı şeyler. bu durumda aynı frekansta bu duygu değişimlerini yaşamak imkansız. geriye tek kalan, erkeğin rol yapması kalıyor. o da erkeğin ezikliği ya da amsalaklığından olabilir tabii.

İnsanı her konuda düzelten şey açlıktır. 5-6 ay kimse ile görüşme. Duyguların ve ruhun bir toparlansın ve ilişki açlığı oluştur kendinde. Sonrasında bazı şeyler düzene girecektir. Ancak bu kadar yoğun yaşarken böyle bir arayı verebilecek iraden var mı bilmiyorum.

greenshadow, bunu daha once birkac kez denedim. ilk denemelerimde 2 gun falan dayanabildim. en son denememde birkac hafta.

Son yazdığına cevaben diyeyim, iki kere seks yapınca hemen aşık olup g.tünün kapağı kaymayan erkekler de var, sen bu olaya nasıl bakıyorsan o şekilde bakan. Seks konusunda karnı tok olan.

O erkeklerle seks yapmak yerine hemen seni evinin kadını, çocuklarının anası yapmak isteyen sümsükleri buluyorsan, ya onca deneyimine rağmen insanları tanımak, anlamak konusunda çok kötüsün, ya da bu durumdan bilinçaltı bir şekilde, sadistçe bir zevk alıyorsun. Bütün sümsükleri peşine takıp onları seksle etkilemekten, sonra da reddedip hayatlarından çıkmaktan.

İkinci seçenek mümkün değil diyorsan, kiminle yatacağını iyi seçmelisin.

yirmisantim, sumsukten kastin nedir? hayir adamlari tanimiyor bilmiyor olsam su soyledigin mantikli gelicek ama cidden degil. hepsi bir yerlere gelmis, eli yuzu fazlasiyla duzgun adamlar. elektrik meselesi bu isler biraz. ayrica herkesle de boyle olmuyor yahu. direkt fuckbuddylige evrilen de var. ben istemedim o ayri. ya da normal bir iliskiye donen de oldu. artik olmuyor dedim dikkat ettiyseniz. ben yapamiyorum cunku.

Eli yüzü düzgün, bir yerlere gelmiş her adamın mükemmel bir cinsel hayatı mı var? Kadınlara nasıl yaklaşacağını, onu kalbinde ya da beyninde nereye koyacağını biliyor mu?

Sümsük derken, kısa boylu, kıllı, göbekli, dişlek, konuşmayı bilmeyen, parası olmayan adamları kastetmiyorum. Benim gözümde yattığı her kadından etkilenen, onunla hemen sevgili falan olmaya çalışan adam sümsüktür, sekse doymamıştır.

50 kadınla yattıysam maksimum 3-4 tanesiyle sevgili olmak istedim. Onlar da gerçekten bir anlamda özel insanlardı. Benimle sevgili olmak istemediklerini anlayınca da ya ben bitirdim, ya da arkadaşlık-flört-yatak arkadaşlığı arasında gidip gelmeye devam ettik, ediyoruz.

Ya dediğine göre sen seninle her yatanın etkilendiği bir afetsin, kendini bilen, her yattığı kadına aşık olduğunu sanmayan erkeklerin bile başını döndürüyorsun, ya da önceki dediklerim geçerli.

iki secenekle de alakam yok. her zaman olmadigini da soyledim zaten.

fuckbuddy olmasa bile, friends with benefit dedikleri bir ilişki türüne yakınsınız gibi anlıyorum. Flörtleşmeyi de şehveti görünür kılması açısından seviyorsunuz sanırım. Herneyse, hayat kısa, hedonist yaşamak da bir tercih ve bu mutlu ediyorsa bu yolda ilerlemenizde bir sorun yok bence. Tek şartı, karşıdaki insana da mümkün mertebe dürüst yaklaşımın gerkliliği olabilir, aksi durumda durmadan insanları inciten bir kalp kırma makinesine dönüşebilirsiniz.

Bilemiyorum, bana pek samimi gelmiyor. Sana özelden yürüyüp ret yediğim için değil. :) Çamur atmaya çalışmıyorum. Kabahatin büyük kısmı erkeklerde. Her zaman söylüyorum.

hayırlı işler bol güneşler

i.kinja-img.com

Şu haritadakilerin hepsi kısa mesela bana göre, özele gel. ;)

vah duyurunun haline. meriç kardeşlerimiz toplanmış hemen. sadece şu duyurunun "kadınları seks objesi olarak görmem" diye açıldığını düşünün. burada ne var bunda gayet normal diye "belki düşer" gazıyla yazanlar aynı şekilde yine belki düşer diye saldırırlardı benzerini yazan erkeğe.

edit: sordum 20+ mesaj gelmiş zaten. yürüyün be aslanlarım kim tutar sizi :)

Sallamiyorsan merak ediyorum o tepkiyi verecek o kadar adami nereden buldun.
Sikinti nedir tam olarak onu da anlamadim. Devam et iste oyle rahat rahat. Kendimi kullanilmis hissediyorum diyeni de engelle. That simple. Caninin istedigini yapmak cok mu zor.
He hicbir bir erkek bahsettigin tepkileri vermez, sallamasyon geldi biraz. Birkac kez daha sevismek icin usteliyorlardir ya da.

çok bilgilendiğim bir başlık oldu.

yorum yapamayacağım ama.

Öncelikle @altın yumurtlayan + 1, kadınları seks objesi olarak görmem yazılsaydı buraları yakacak insanlar vardı. Meriç muhabbetine girmiyorum, kezban gibi suyu çıkmış bir kavram oldu.

Çok sevdiğim ve sana çok yakın durumda bir arkadaşım var. Onun hayatında genel gözlemlediğim şey hep karakter olarak sıkıntılı insanlara bulaşması. Aynı anda flört, arkadaşlık ve seks paylaşıp illa uzun vadeli ilişki düşünmeyebilecek daha kaliteli insanlar bulursan sorununu çözersin.

Sen ne istediğini bilmiyorsun bence.

Hem Flörtöz olsun, hem çok vakit geçirmeyelim, hem fakbadi olmasın ama sevgililikte olmasın.

BU kadar karmaşık bir şeyle uğraşmak beyin yakar açıkçası. Ne istiyorsun ne istemiyorsun belli değil. Sende tam bilmiyorsun hatta, seks olsun bol olsun güzel olsun, üzerine az biraz bişiler daha olsun ama biraz daha fazlası olmasın kafasındasın.

Önce ne istediğine tam olarak karar ver, sınırlarını çiz derim.

İkinci olarak kadın olman başarılı olman vb vs derken cinsel manada istediğini elde edebilecek bir konformizm seviyesine ulaşmışsın. O yüzden sıkıntıya gelemiyorsun. O konuda bir çözüme ulaşman lazım. Artık birbirinden bağımsız 7 adam bulup haftanın her günü biri şeklinde 7 kocalı hürmüz tarzı bir şey mi düşünürsün, yoksa normal biriyle olup afra tafra çekmek mi olur bilmiyorum ama ikisi arasında dengeyi kurman gerekiyor.

Birde senin olayın libido ve libidoyu saklamak değil, daha çok duygusuz ve erkekleri seks harici sallamamak demek. Yani kimse ham öküz değil, bir yerden sonra olay fakbadi değilse erkekte rahatsız olur. O yüzden olay sende, sınırlarını belirle, her şey kendi istediğin gibi olsun olayı biraz saçma, başta da dediğim gibi, hem fakbadi olmasın hem flörtleşelim hemi de adam gavat olsun ama beni de çok kıskansın der gibi ortaya aşırı karışık bir siparişin var. Aynı anda hem balık hem tavuk hemde et ızgara yemek istemek mide açısından güzel bir karar değil.

Benim konuya dair çok bir fikrim yok da, bence buradaki sorun "obje" kısmı. Yoksa istediğiniz kişiyle yatın kalkın; herkesin keyfi yerindeyse, kimseye yanlış beyan veya tutulmayacak sözler verilmiyorsa, siz de ruhunuzu incittiğinizi falan düşünmüyorsanız bize ne zaten bu durumda. Ama karşınızdaki kişiyi kadın da erkek de olsa hiçbir değeri olmayan, sadece spesifik bir ihtiyacı karşılayan bir varlık olarak görmek uzun vadede sıkıntılı bir bakış açısı sanki.

Dediğinize şu noktada katılıyorum, ben de birçok insanla vakit geçirmek zorunda kalacağıma evde kitabımı okurum, giderim bir yerde kahvemi içerim daha iyi diye düşünüyorum. Ama ben bu sebeple kimseyle flört de etmiyorum, buluşmuyorum, görüşmüyorum. Zira "ay içimi baydı, gider iki bölüm Brooklyn 99 izlerim daha iyi" diye düşündüğüm bir insanla sevişme fikri de korkunç geliyor. Siz bariz bir şekilde farklı düşünüyorsunuz, bunda sorun yok tabii ki. Bu noktada da cinselliği bu kadar sizi yöneten bir şey yerine koymak ne kadar doğru acaba? Yani "en fazla iki gün dayanabildim" kısmına takıldım ben açıkçası, söyledikleriniz arasında en "uu dostum, burada bir sorun olabilir" dedirten kısım o oldu.

"Ya yürü git" diyebilirsiniz şimdi tabii ama, Russell Brand'in Recovery diye bir kitabı var. O alkol, uyuşturucu, seks bağımlılığı gibi konulara değinerek yazmış. Sizin de böyle bir probleminiz var demiyorum yanlış anlamayın, benim haddime değil onu saptamak da, bu "obje olarak görmek" kısmında belki sizi de besleyen bir şeyler bulabilirsiniz. Russell Brand'den ne öğreneyim demeyin, çok zeki bir adam ve kelimeleri kullanma şekli, yazım tarzı vs hayranlık uyandırıcı. Tavsiye ederim.

karasakall, normalde de hem balik hem tavuk hem eti ayni anda yiyebilen bi insanim. bundan hic rahatsizlik duymam. simdi sen yazinca farkettim baya baya yapiyorum hatta bunu

sopiro, bagimliliklar konusunda oto kontrolum cok iyidir. simdi orneklendirip ifsa olmak istemiyorum ama gercekten herkesin bu konuda benimle ayni seyi dusuneceginden eminim. seks bagimliligi kismini ben de dusundum ama o biraz daha her saniye seks yapma, tanimadigi adamlarla seks yapma vs gibi kollar barindiriyor kendi icinde. ben boyle degilim ki 6-7 ay hic seks yapmamisligim da vardir. oyle duz duvara falan da tirmanmadim. seks seksfir, yaparsam beni mutlu eder yapmazsam ölmem kafasindaydim hep.

öncelikle üşenmedim cevaplar dahil tüm duyuruyu okudum. burada cinsiyetleri değiştirdiğimizde çıkacak olan infiali şimdiki durumla kıyaslayarak ne kadar iki yüzlü insanlar olduğumuza kanaat getirdim.

daha sonra duyuru sahibinin seks sekstir bakış açısıyla balık, tavuk, kırmızı et demeden sevişiyor olmasını etik anlamda yargılamak için kesin normlar olmadığından bu konuda net budur diyemiyorum.

ancak bu kafanın şöyle bir sıkıntısı olabilir. şöyle ki çok farklı huyda ve fiziksel özellikte kişiyle sevişme tecrübesi günü gelince gerçekten sevdiğin kişiyle sevişirken ister istemez bir kıyaslama ve tatmin olamama durumunu beraberinde getirebilir. işte o zaman seks sektir deyip geçip gidemez, mutlu ilişkinizde seksin gerçekten sadece seks olmadığını anlayabilirsiniz.

fakat şimdiki zamana göre bir tavsiyem olabilir. o da seviştiğin ya da sevişeceğin kişilere ben sadece libido kaynaklı yükselmeler yaşıyorum ve bu ilişkimizden herhangi bir beklenti içinde olmamanı istiyorum diyebilirsin. tüm bu söylediklerinden sonra hala kendimi kullanıp atılmış hissediyorum diyorlarsa bile bile lades dedikleri için senin açından kafa yoracağın bir konu olmaktan çıkacaktır.

aylarca seks yapmadan geçirebildiğin zamanın varsa samimi olarak sana hoş gelen ve akıl olarak da yakın hissettiğin, geleceği olabilecek kişileri seçip devam edebilirsin. böyle olunca hem sekten sonra götlerinizi dönüp uyumamış hem de ele ele tutuşmalı bir sevgiliniz olmuş olur. bir de böyle deneyin.

nolur sayıyla olsa da söyle bu duyurudan sonra kaç tane
"benimki şu kadar cm hadi gel sevişelim" gibi mesaj aldın :)

corc, o sekilde az geldi cok degil.

senialanaglasin? 28 yasindayim

Ayrica bunu erkek yazsa simdiye hayatta kalmazdi evet.

tövbe edip 'sıradan' bir hayat yaşamanızı tavsiye ederim. ahiretiniz açısından.

internette senin gibi hissettiğini ve yaşadığını anlatan çok fazla kadın var. olabilir, olabiliyor. ama bence bu 'anlayış'la devam etme.

Bence son derece yanlış bi tutum içerisindesin. Ayrıca arkadaşlara katılıyorum bir erkek böyle bir başlık atsa hepimiz nefret kusardık kadın olunca niye “içinden nasıl geliyorsa öyle davran :)) ama doğru insanı da eleme yanlışlıkla ehe” ponçikliğindeyiz ki. Burda olay kadınlar seksi sevemez mi!! olayı da değil hiç saptırmayalım. Seksi sevmek libidonun yüksek olması ayrı insanlarla flört edip edip bir takım hisler oluşunca yüzüstü bırakmak ayrı. Her seviştiğin insana aşık olmalısın demiyorum ama bunu bir huy haline getirmen çok yanlış.

Bir de yirmisantime de katılıyorum muhtemelen sorunlu tipleri seçiyosun çünkü “eli yüzü fazlasıyla düzgün” ve iş güç sahibi insanların sırf sevişti diye seni direkt evinin kadını çocuklarının anası yapmak isteyeceklerini hiç zannetmiyorum askdksks en azından benim çevremde böyle apayrı bir çevrede çok farklı kafalarda insanlarla yaşıyorsan bilemiyorum.

Son olarak yüksek libido da buna mazeret değil senin dediğin minnoş kızlar da sevişmeyi seviyo emin ol aslskaksj. Sadece dürtüleriyle hareket etmiyor çoğu insan.

Bugün de iyi kınadık şükür.

naparsan yap. kendini başka biri olmaya zorlayınca mutlu mu olacaksın sanki? boş boş sorular.

Olayla ilgili yorum yazmayacağım ama sadece şunu ekleyeyim. Kadınların cİnsellik yaşama hikayeleri bizim millette hep alıcı buluyor.

pastorize sutcum, adamla tanisip 3 gun sonra sevisip ertesi gun adam benimle evlenmek istemiyor ki. oncesinde uzun bir sure tanima asamasindan geciyoruz. uzun uzun sohbetler, birlikte uyumalar, yemek yapmalar falan oluyor ne bileyim. o kadar rutin seylerki bunlar yazma geregi duymadim. seks en son adim oluyor genelde.

kendimi anlatamadim sanirim ons insani degilim. hicbir zaman olmadim. boyle anlatinca tanisip 30 saniye sonra yataga giriyormus gibi gorunmek istemem. oyle bir sey yok.

minnos kizlardan kastim da seydi hani net olmayip yedege almak, bi sicak bi soguk davranip adami manyak etmek, ne istedigini asla net olarak belli etmemek vs. yoksa herkes sevissin bana ne. ama boyle kizlar oldugunu inkar etmeyelim lutfen.

Ikiyuzluluk mu birakin lutfen ne ikiyuzlulugunden bahsediyosunuz..bu basligi acan bi erkek olsaydi yine ayni yorumda bulunurdum.hicbirsey degismezdi..evet karsi cinsi 'obje' olarak gormek sıkıntılı bi bakis acisi.ozellikle uzun vadede.ama istedigi sekilde yasabilir iliskilerini,seks hayatini.su an nasil rahat ediyorsa oyle..kendini kaliplara sokmak durumunda degil.olaya cinsiyet olarak asla bakmadim.bunu baska ikiyuzluler dusunsun bence.

Tamam işte diyorum ya bir takım hisler oluştuktan sonra yüzüstü bırakmak diye. Uzun tanıma süreçlerinden oluyo zaten tüm bunlar. Sevgili olmak istemiyosun, fuckbuddy olmak istemiyosun, ons istemiyosun o zaman ne istiyosun? :D belki açık ilişki gibi bi şeyler olabilir başkalarıyla da olmana takılmayan bir sevgili. anca bu mutlu eder seni gibi geldi.

evlenme teklifi kısmında pastörize'ye katılıcam, o kısmı sana öyle geliyordur. sen aralarından biriyle evlenmek istesen onun evlenme teklifi/beklentisi olmadığının farkına varıcaksın.

@fasulyek ahaha gerçekten de aynı şeyi yazmışız. İki kişi yazdıysa bi şey çıkabilir bence buradan sevgili unicorn, deneyin derim. :)

Anlamadığım bir nokta var bir sekse giden yollar çok bayıyor direk kaç cm sorup devam ediyorum diyorsunuz. Diğer yandan yemek yapmalar, uzun uzun sohbetler seks yaptığımz en son şey diyorsunuz. Daha kendi kafamızda net değil. Gayet bahsettiğinz şeyler fuck buddyle ya da ons partnerinizle de yapılan şeyler. Sonuçta insan bedeni paylaşıyor ki ons çok boş bir değil. Siz gayet ons insansınız ya da erkekler size o gözle bakıyor. kadın halimle bunu net görebiliyorum. Eğer erkekleri seks objesi olarak görseydiniz çok net söylüyorum kesinlikle uyumazdiniz.uyuyamazdiniz böyle bir dönemden geçtim ve geçen arkadaşlarım da oldu ve gayet işini bitiren evine yol alıyordu. Kimse kimsenin evinde uyumuyor yemek yapmıyordu. Amaç seksti ve bitince bitiyordu. Diğer türlü başkalarının hayatına sızmış oluyorsunuz. Ya ben en başında demiştim çok salak bir aciklama. Insani nşa değerlendirilen bir madde değil. Hisli yaratıklarız nitekim.


Sizin muhtemelen geçmişiniz ağır bir terkedilmislik var. çocukluk döneminde annenizle iyi ilişkiler kuramamış olabilirsiniz. Hep aynı tipleri bulmak da yine bilinçaltında Slave edeceğiniz tiplere yöneldiğini gösteriyor.

Seks objesi gormekten daha ciddi sorununuz olduğunu düşünüyorum. Bu olsa olsa sonuçtur. Seks objesi olsa problem ki değil adamların sizinle ilgili planlar yapıyor oluşu ve sizin bunu reddediyor olmanız size seksten daha çok zevk veriyor gibi geldi. Işte bunlar hep bilinçaltı.

kim olduğunu tahmin ediyorum ki genelde tahminlerimde yanılmam.konuya gelecek olursak,ne istiyorsan onu yapmaya devam et.şartları olduğu gibi kabul eden erkeklerin dertlenme/şikayet etme gibi durumları olmaz.ancak şahsen hayat böyle gitmez diyorum.

"pastorize sutcum, adamla tanisip 3 gun sonra sevisip ertesi gun adam benimle evlenmek istemiyor ki. oncesinde uzun bir sure tanima asamasindan geciyoruz. uzun uzun sohbetler, birlikte uyumalar, yemek yapmalar falan oluyor ne bileyim. o kadar rutin seylerki bunlar yazma geregi duymadim. seks en son adim oluyor genelde. "

yazmışsınız, e karşı tarafın sizden hoşlanması gayet normal, işin flört kısmını da aradan çıkarıyorsunuz zira. erkekleri sadece seks objesi olarak görüyorsanız, bu kısımları es geçerek olası bir hoşlanmadan feragat etmelerini sağlayabilirsiniz. ne istediğini bilmeyen, acımasız birisiniz anladığım kadarıyla. bir erkek benimle yemek yapsa, birlikte film izlesek, sarılsak etsek, en son sevişsek ve bana "yeaaaa cnm bn öle dşnmym" dese küfür ederim. madem amacınız sevişmek, ilk günden "bak gardaşım, ben sadece sevişmek istiyorum, ötesini istemiyorum" diyebilmeniz lazım. 'seks objesi' olarak gördüğünüz (?) insanlarla neden oturup makarna yapıyorsunuz yav? adamın da vaktinden çalmayın.

evet herkes seninle evlenmek istiyor, herkes sana aşık. çok özel bir insansın ki herkes seninle birlikte olmak istiyor ve düşündüğün gibi seks yaptığın tüm erkekler seni evlerinin kadını yapmak istiyor. ayrıca kaç cm diye sorman da çok harika.

sanırım beklediğin yanıt bu. bu kez yanıt olmuş mu?

cok sevgili xvyz, sizce bekledigim cevap bu mu gercekten? bu soylediginize kendiniz inaniyor musunuz? yukari da bir suru gömen arkadas olmus beni. sizce neden bir tek size boyle bie tepki vermis olabilirim? bence bunu biraz dusunun.

canın nasıl istiyorsa öyle devam et, zaten bir süre sonra insan tek gecelik ilişkilerden sıkılıp uzun süreli, ciddi şeylere yöneliyor. bence insanın hayatında böyle seks odaklı takıldığı bir dönemin olması çok önemli, çünkü sekse doymamış insanın ciddi ilişkide bir süre sonra gözünün dışarı kayması kaçınılmaz gibi bir şey. sekse doymuş insan ise ne istediğini iyi biliyor.

iyi eğlenceler :)

burchak, gecmisimde bir terkedilmis vs yok. ailemle de iliskilerim gercekten cok guzel. laf olsun diye soylemiyorum ama bir nevi prenses gibi yetistirildim bile denebilir.
uyuma kismina gelirsek de bana cok normal geliyor bu. uyuduk diye duygusala baglamiyorum hemen. baglayanlari garip buluyorum. bazi seylere buyuk anlamlar yuklemiyorum.

ben burda karsimdakilere kendini kotu hissettirdigimi ve bundan hoslanmadigimi soylerken siz bana sevistikten sonra giyinip cikmami falan soyluyorsunuz. sanirim cok dikkatli okumamissiniz. ben o kadar duygusuz biri degilim. robot gibi davranamam

çünkü beyin, geçen zamanı, bugüne kadar yaşadığın ömrünle kıyaslıyor.

nasıl ifade edilir bilemedim. 5 yaşından, 10 yaşına kadar yaşayan bir çocuk, geçen 5 yılı, önceki yaşadığı 5 yılla kıyaslayıp "bir ömür daha yaşamışım" derken, 50 yaşındaki adamın 55 yaşına kadar yaşadığı 5 yıl, bugüne kadar yaşadığının onda biri. o yüzden zaman ona hızlı geçiyor gibi geliyor.

kibritsuyu super aciklamis. 25'den sonra hizlaniyor kesinlikle, 30'dan sonra kopuyor ozellikle coluk cocuk islerine girildiyse. 30-35 arasi benim icin ultra hizli gecti nasil 35 olduk anlamadim.

Ben demek ki yaşlı doğmuşum :( 9-10 yaşındayken zaman yavaş geçiyodu evet ama 14 yasimdan şu ana(22) çok hızlı geldim bence. 2010 dünya kupası mesela çok yakın bi zaman gibiydi benim için.

Evet genç olmaya alışkınım ve hiç yaşlanmayacakmışım gibi geliyor. Ciddi ciddi söylüyorum :(

Yaş 43 oldu. Sanırım şu anki en büyük problemlerimden biri budur. En can sıkıcı zamanlarda bile saatin inanılmaz bir hızla hareket ettiğine dair bir algım var. Yapmak istediğim birçok şeyi iptal ediyorum. Çünkü zaman yok. Depresif kişilerde de bu tür bir problemin olduğuna dair bir şeyler duymuştum. Doğru mu yanlış mı bilemiyorum. Ama yaş ilerledikçe kötüleşen bir sorun bu. Tabii kendi adıma konuşuyorum.

25 yaşındayım. O "hiç yaşlanmayacakmış gibi" hissini geride bıraktım ben. Bildiğin daha yaşlı hissediyorum kendimi. Zaman bana şu anda daha yavaş geliyor. Sabah uyanınca akşama kadar yıl geçmiş gibi hissediyorum. Genel olarak baktığımızda da bu tip yaşlarda daha fazla şey yaşıyoruz. İlköğretimi 8 yıl okuyorsun diyelim. O 8 yıl içinde çok büyük değişimler yok. Her gün aynı okula gidiyorsun. Ama 25-30 gibi yaşlar çok hareketli. Üniversiteden mezun oluyorsun, askere gidiyorsun, işe giriyorsun, evleniyorsun, çocuğun oluyor... Bunların hepsi toplasan 5-6 yılda oluyordur. Bu da hızlı olarak algılanıyor. Bir de zaman kişinin yaşam tarzına göre de değişir. Her gün bilgisayar başında oturan adam hiçbir şey fark etmeyebilir.

32 yaşımdayım emeklilik hesapları yapıyorum. çok yoruldum. hayat çok yorucu.

kibritsuyu'nun aciklamasi en makul olani.
Ve evet, yas ilerledikce hizlaniyor. 30 yasindayim ve muthis ivme kazandi. en son 25 idim ve bir anda 30 iken buldum kendimi oyle soyleyeyim yani.

Söyleme manyak mısın. Sadece Romanların çalıştığı departmanı çok merak ettim ya. Satın alma falan mı acaba?

söylemeyin.
bu o kişinin önyargı ile başlamasına sebep olur ve olmayacaksa bile takındığı tedirgin/olumsuz tavır nedeniyle normalde kendisi için problem olmayacak şeyler sorun haline dönüşebilir.

başlasın, rahatsız olduğu durumlar olursa bunu amiriyle kendisi halletsin. sizin yerinizde olsam ileride yaşadığı problemler hakkında size açılırsa bile kişisel yorumumu katmadan dinlemeye çalışırım.

bizde çok problemli departmanlarda dışarıdan gelen ve hic sorun yaşamadan çalışanlar oluyordu. bazen dışarıdan gelmek kronik sorunlara yeni bir bakış acısı kattığı için aksine avantaj bile olabiliyor.

mobil edit:söyleseniz ve kendisi sizin problem olarak nitelediğiniz şeyleri gormez/yaşamazsa siz durduk yerde kendisinde kötü bir izlenim bırakabilirsiniz.

eğer bilse de bir şey fark etmeyecekse söylemeye gerek yok.
ancak herkes düzgün bir yerde, sakin kafayla, sükun ve refah içinde çalışmayı hak eder.

Çok merak ettim nasıl bir işmiş özelden atar mısın :)

Söyleme, önyargili baslamasin yeni isyerine.

Rahmetli dedeme kalp krizi sonrasında takılmıştı. Ritm bozukluğu gerçekleştiğinde pil devreye giriyordu ve ritmi tekrar düzenliyordu. Yalnız benim dedemde işe yaramıştı. Kalp krizinden sonra sanırım 10 yıl daha yaşadı.

dayımda var. belki 20 yıl olmuştur takılalı. kendisi 55 yaşında vardır. bir sıkıntı yok bildiğim. herkesin kişisel durumu farklıdır tabii

İşe yaramadan kasıt şu galiba; kalp ritminde bozukluk olduğunda ya da kalp durduğunda kalp pili minik elektroşok gibi uyarı verip kalbin tekrar atması için uyarı yaratıyor. Buna rağmen kalbin yanıt verip vermeyeceği belli olmaz anlamında demiş olabilir. Maalesef kimisinde ne yapılırsa yapılsın geri dönmeyen şeyler olabiliyor. Yine de en azından acil bir durum planı var gibi düşünmekte fayda var inşallah uzun ömürleri olur.

Ananemde vardı, pil ile 10-15 sene falan yaşadı. Ama vefatının pil ile ilgisi yoktu. Cep telefonu, x-ray gibi şeylerden uzak dururdu. Göğsünü dış etkilerden, çarpmadan, torunlardan vs. korurdu. Sorunsuz çalışırdı ama bitince yenilemek lazım. 1 kez yeniledi ananem.

Pek kullanılmayan isim tercih ederken şunu göz önünde bulundurun; bu çocuk bu isimle okulda ve iş hayatında ne gibi zorluklar yaşar?

Bizimkiler düşünmemiş bazen zorlanıyorum.

(bkz: jabağı)

ekin

kültür demek.

vuslat

Kemal. Olgun demek. Bence çok oturaklı,beyefendi bir isim.

Ferit.

şansal

@Nice tnetennba +1

Çınar timi gelmeden yazayım,

Alp
Ege
Egemen
Tuna
Bora
Çağrı
Cenk
Kemal
Doruk

Rahman çok güzel bir isim. ben diledim ama kısmet olmadı.

Ulaş. Henüz daha Ulaş isimli birine denk gelmedim ama çok güzel isim bence.

nice tnetennba +1

Timur, mükemmel bir isim.

nice tnetennba+1

Liam nasil? ya da Evan

ömer