Aynı şey; saptama Türkçe tespit Arapça. Bunlara benzeyen ama farklı olan "çıkarım" var.

Başlıktaki sorunun cevabı evet. İkinci sorunun cevabını bilmiyorum.

Tespit Arapça kökenli saptama ise Türkçe ama bu kelime bulletin (bülten)’e karşılık belleten kelimesinin uydurulduğu gibi tespite karşı uyduruldu. Tespit (tesbit) sabitleme demek. Oradan yola çıkıp mıhlama gibi saplama düşünüldü, oradan da tesbitin kökü sbt seslerine benzetilerek saptama oldu sanırım. Saplama olsaydı şu an olduğı gibi kulağa hoş gelmeyecekti.

ikinci soruya cevap;
gözlem ve inceleme gerekli.
bir şeyi tespit etmek için öncesinde bu tür bir araştırma yapmanız ve cümlede bunun sonucu geçiyor olmalı.

ayrıca tahmin cümlesi net/kesin değilken, saptamada doğru veya yanlış kesinlik olur.

Örnek cümlede "olsa olsa" en fazla, maksimum anlamında kullanılmış, bir kesinlik söz konusu (10'dan fazla hocası olamaz tespiti çıkıyor ortaya). Kesinlik varsa tahmin olamaz zaten.

kök aynı gibi geldi bana "spt" SaPTama durumu=teSPiT gibi

yer genişse izlemem. yer sıkıntılıysa merak eder izlerim. genelde bir yere çarparlar plakayı falan not almak ve vatandaşlık görevini yerine getirmek için önemli.

izlerim. mükemmel bir park etme varsa içeri kaçarım. başarısızlık varsa onu izlediğimi hissettiririm.

Yapmayın lütfen.. Paralel park fobim var izleyenler yüzünden :)

Tek arabalık yere yapılan güzel bir paralel park dikkatimi çeker izlerim böyle bir an yaşanabilir ihtimaliyle ama geniş bir alansa bakmam.

hayır. ama yanından geçerken, dar bir yere girmeye çalışanları görünce yardım amaçlı kenarda durup yanaşamayınca yardımcı oluyorum.

izliyorum bana hep istanbul dışında araba kullananların manevra kabiliyeti azmış gibi geliyor. yurtdışındayken bakıyorum, ortalama bir istanbul şoförüne göre çoğunluğu yavaş ve yamuk park ediyor.

eger sikintili bir yere girmeye calisiyorsa izlerim, "o oraya girmez" falan diye yorum bile yaparim.

dünyanın en keyifli işlerinden biri bence.

Ben gizli gizli izliyorum. Çünkü insan ister istemez geriliyor özellikle dar bir yere girmeye çalışırken yandan birileri bakınca.

He ben öyle olunca inadına sanki en çok iki hamlede giriyorum :)

decathlondaki bandıl seti çok şık ve çok kullanışlı.
şık olması daha önemliydi benim için. görünen bir yerde bekliyorya.

döküm set elbette bir de.

direkt model öneremeyeceğim. ama almanız gereken ürünü 2 özellik ile tarif edeyim.

döküm olmalı ve ayarlanabilir olmalı. tak çıkar yaparak istediğiniz ağırlıkla çalışabilmelisiniz. tabi 2 tane olmalı bu durumda.

Seni üzmek istemem ama önereceğim iki tane marka var, ben dumbbell çalışmalarını sevmiyorum ama sevseydim bu ikisinden birini alırdım muhakkak. Bunlar ayarlanabilir, ergonomisi çok rahat döküm ürünler. İkisini de deneme fırsatım oldu ikisi de üst düzey performansta ama fiyatları da aynı şekilde yüksek, ben marka vereyim sen araştır:

1: Bowflex
2: Gainzmach (Bu diğerine göre nispeten daha uygun fiyatlı)

Ayarlanabilir döküm plaka ile alırsanız uzun ömürlü olacağından ucuz olması problem olmaz. Eğer istanbuldaysanız sirkeci garının karşısındaki caddeden ilerleyince soldaki spor malzemeleri satan dükkanlardan min fiyatla alabilirsiniz.

Oraya gitme imkanınız yoksa decathlon-domyos +1

62 kiloda hangi yağdan kurtulacaksın vücudunda zaten 10 kilo yağ var, senin mevcut sorunun yağ oranın değil düşük kas kütlesi, kas kütleni artırdığında, örnek vermek gerekirse 40 kilo yağsız kas kütleni 45 kiloya çıkardığında, otomatik olarak hiç yağ yakmasan bile yağ oranın yeni yağsız kütlene göre düşmüş olacak. O nedenle yağ yakmaya değil kas kütleni artırmaya çalış, kalori hesabını da buna göre yap, internette bununla ilgili ölçüm araçları mevcut onları bi araştır.

Konuya daha vakıf arkadaşlar daha iyi anlatacaktır ama ben bildiğim kadarını izah edeyim.

Analoji benzeşme yapmaktır. Yani iki ayrı duruma ait özelliklerden ortak benzeşimleri bulup bir tane yargı oluşturursun.

Misal; Dünya'da oksijen ve su vardır, o zaman yaşam da vardır.
Kepler gezegeninde de oksijen ve su vardır.
O halde Kepler gezegeninde de yaşam vardır, gibi. Bir nevi akıl yürütme şekli.


Mecaz, benzetme sanatıdır. Yani bir kelimeyi cümleyi asıl olması gerektiği anlamda değil de onunla hiçbir ilgisi olmayan başka bir anlamda kullanabilme durumudur.

Misal; "O kadar çok konuştu ki dinlerken beynim yandı." Burada "beynim yandı" bölümü mecaz. Misal bunun ayrımını yapabilmek için, mecaz olduğundan şüphelendiğin olayın gerçekte olup olamayacağını sor kendine, olmuyorsa eğer mecazdır. Yani gerçekte çok konuşan birini dinlerken beynin yanar mı? Yanmaz. O halde bu bir mecaz.

Alegori, anlatılmak istenen bir konuyu başka bir durum üzerinden sembollerle kurgulayarak anlatma sanatıdır, mecazdan farklıdır. Mecazda yaptığın benzetmeler soyutken alegoride somuttur. Bilinen en meşhur alegorik eser Hayvanlar Çiftliği'dir mesela. Burada bir çiftlikteki hayvanları ve onların arasındaki hiyerarşik yapıyı anlatır ama bu olayın tamamı alegorik bir anlatımdır, her hayvan esasında sembolik bir unsurdur ve Rus komünist devrimini anlatır. Bilmeyen biri okuduğunda içinde konuşan hayvanların olduğu bir hikaye gibi anlayabilir mesela ama konuya ilgisi olan biri hikayeden çok daha başka bir anlam çıkarır.

analoji benzetme demek. diyelim ki elimizde a ve b olmak üzere iki obje ya da kavram var. a'yı biliyoruz, b ise daha bilinmez. a ve b arasında ortak bir özellik varsa bu ortaklıktan yola çıkarak a'nın diğer özelliklerini de b'ye atfediyoruz ve onu daha bilinir kılıyoruz. bu yaptığımız analoji oluyor.

metafor bir olguyu, düşünceyi, kavramı uzun uzun açıklamak yerine sembolle anlatmak demek. sanatta çöl ekseriyetle bilinçaltını, uzun ince nesneler fallus yani erkekliği, mağara girişleri ana rahmini simgeler mesela. rüya tasvirlerindeki "at murattır", "yılan düşmandır" gibi düşünebilirsin.

alegori bir hikaye ya da eserdeki unsurlar üzerinden (karakterler, mekanlar, eylemler vs.) aslında farklı bir durumu ya da olayı anlatmaktır. metaforu tek bir sembol, alegoriyi tüm esere yayılmış semboller bütünü olarak düşünebilirsin. örnek vermek gerekirse, yüzüklerin efendisi üçlemesinin ikinci dünya savaşı alegorisi olduğu tezi yaygındır. yok orklar almanlarmış, hobbitler ingilizlermiş, saruman hitlermiş. saçma bir iddia olsa da anlamanı kolaylaştırabilir.

favori başka şukela başka. şukela sayısına göre getiriyor.

Sözlük algoritmalarıyla ilgili kesin bir açıklama yok, şukela modu da bir muamma ama yıllar önce bir yazar bir takım verilerle birlikte en tepede çıkan entry'nin en fazla artı oy ya da en az eksi oy ya da salt +/- oy oranına göre değil de toplamda en çok oyu alan entry'nin en tepede çıktığını söylemişti. Tabii böyle olunca, yani en beğenilen entry'nin değil de en çok oy alan entry'nin "şukela" olması saçma geliyor gibi gözüküyor ama bir yandan da en çok "dikkat" çekmiş entry sözlük için en şukela entry olabileceği sonucu ortaya çıkıyor.

Elinde şu an kendi öğrenim gördüğü sisteme göre bir diploma var mı? Varsa eğer onunla ehliyet alabilir.

O öğrenim gördüğünde ilk okul 5 sene ise ve mezun olduysa ilk okul diploması vardır, yok 8 yıllık zorunlu eğitim sistemine denk geldiyse zaten 8 seneden az okuduysa diploması yoktur.

Bir de şunu eklemek lazım. İlkokul 3-4 ten terk ise 2.kademe sınavına girip o belgeyle ehliyet alabiliyor

5 yillik ilkokul diplomasi yeterli.

97 yilinda 8 yillik zorunlu egitim geldiginde ben ilkokuldan ortaokula yeni gecmistim. hem ilkokul hem de ilkogretim diplomam var yani.

universitedeyken ehliyet alacagim zaman da lise diplomasinin aslı universitede oldugu icin evdeki ilkokul diplomasiyla almistim ehliyeti :D

her dediğini yapmayacaksın önce rotana görsel olarak bakıp yolu hızlıca görmen lazım örneğin yol ikiye ayrılıyor sen soldasın yolda normali soldan devam ediyorsa bazen sola dönün diyor bazen düz gidin diyor o dediğinden çok yolda hangi ratadasın ona bak bu konuda da hızlı olup çabuk karar vermelisin

navigasyonda yön işaretine yaklaştıkça hızlıca rotana bakmalısın.

Google maps kullanıyorum. Söylemleri ile değil gösterdikleri ile gidiyorum.

Arada tabelaları da kontrol edersen daha verimli bir kullanım olur. Ben hiç bilmediğim bir yere giderken navigasyona ne kadar güveniyorsam ondan daha fazla yol tabelalarına güveniyorum, tabela okuma alışkanlığı edinirsen baya rahat edersin. Bununla birlikte Yandex bana daha pratik geliyor Google'dan, bir de onu dene.

pratik yapmak lazım bir de sesten çok görüntüye bakmak lazım bence de.

google maps genelde sizi gitmeniz gereken yere en kısa yerden götürüyor. alternatif rota bile bulsa vakit değişmeyecekse götürmüyor.

yandex ise her türlü alternatif rotayı kullanarak gerekirse yolu uzatarak yine aynı dakikada sizi götürüyor. yandex daha eğlenceli bence gezdiriyor. ama istanbul antalya arası yolda giderken neden izmit'in arka sokaklarında dolanıyorum ya demek istemiyorsanız yandex kullanmayın.

ahah ne güzel ya yan yolda trafik durmuş ben izmit'in arka sokaklarından otobanı bypass ediyorum diye eğlenecekseniz yandexten şaşmayın.

türkçe navigasyon terimleri bazen karışık olabiliyor. solda kal (çatalın solundan devam et) ile sola dön (baya bildiğin dönmek) farklı şeyler. o yüzden bir süre acaba ne demek istiyor diye göz ucuyla takip etmek lazım navigasyonu. sonra alışıyorsunuz.

bütün aşıları tamamsa sıkıntı olmaz ama toprağa falan temas edip sonra sizi deşme ihtimali varsa tetanoz riski mevcut değil mi? kuduz da yine dışarıda başka hayvanlarla temasa geçiyorsa ihtimal dahilinde olabilir. sağlık personeli bunları tecrübeye istinaden söylüyorlar.

ya da sizi ortadan ikiye bölene kadar beklersiniz. babası kaplan herhalde?

@ozdek toprakla teması yok hep evde. başka hayvan olarak sinek yakalıyor sadece tek teması o.

babasını tanımıyorum ama kendisi tam bir bengay cinsi evet.

bu durumda aşıya gitmek gereksiz değil mi?

ekstra olarak çiğ et yediriyorum arada. bu kuduza bir etken diye okudum ancak google'a kalsa yine kanseriz.

Cig et parazit yapmaz mi?

Bir de cig et hayvanlari vahsilestiriyor diye bir dedikodu vardi gercek mi bilmiyorum.

Kuduza gerek yok bence de, ben bizim kedininkini 1 bucuk yildir yaptiramadim, baska saglik sebepleri yuzunden.

Eger eczaneler falan yapiyorsa ya da aile hekimi, tetanoz yaptirin bence, bulunsun kac yil korumasi var.

aşıyı yaptırıyor olmanız, yaptırmamızdan daha güvenli. ayrıca tetanoz başka zamanlar içinde koruma sağlayan bir aşıdır. kuduz daha opsiyonel bir durum. tabi ki bunye sizin.karar sizin ama öneriye uymak iyidir. geçmiş olsun.

kesinlikle yaptırın :)

Hep evde hiç dışarı çıkmamış dış ortamla ilişkisi bulunmayan aşıları yapılmış bir hayvandan kuduz ya da tetanoz geçme ihtimali yok, yani öyle olsa kedi bizi her ısırdığında tırmaladığında aşıya koşmamız gerekir, buna benzer olayları zaman zaman yaşayacaksın zaten, korkmana gerek yok.

Kakaoyu ham kakao kullanman lazim fayda icin kakao yazmaya gelmistim ozellikle

@floydian evet bulabildiğim zamanlar organik ham kakao kullanıyorum. Baya faydalı namussuz :)

Biraz zerdeçal rendeleyip (bir çay kaşığı gibi ya da biraz daha az) içine atabilirsin içeriğindeki kurkuminden faydalanmak için.

hurma olabilir mi ?

@angelus evet toz zerdeçal ve limonlu ayrı bi karışımım var onu tüketiyorum, ama bu karışımı biraz bozar sanki zerdeçal.

Arada kaynar diye düşündüm ama ayrı tüketiyorsan gerek yok zaten.

@madrigal evet güzel öneri, zaman zaman bal yerine koyulabilir, değişik bi tat olur yakışır.

sade bal yerine propolisli bal koyabilirsiniz. ya da propolisi damla olarak ayrıca ekleyebilirsiniz.

@del piero10 evet olabilir.

@joelskellington, fistik ezmesi koyuyordum sonra çıkardım fındık cevize geçtim :) meyve yerine de proteini yuksek şeyler koymaya çalışıyorum.

Bu karışımın içine gider mi bilmiyorum ama spirulina, kenevir tohumu tozu, matcha tozu, maca tozu ve moringa tozuna bakabilirsiniz. Ben wefood'tan alıyorum. Şöyle yapıyorum:

Tarif 1: Yarım yeşil elma, yarım limon, bir salatalık, bir çay kaşığı spirulina, su.
Tarif 2: Yarım muz, bir tatlı kaşığı fıstık ezmesi, chia tohumu, bir çay kaşığı kenevir tohumu tozu, süt.

Tatlarını seviyorum, bi dahakine moringa tozunu denemek istiyorum.

Ayrıca sakız kabağı tohumu yağı ve buğday ruşeymi için de çok iyi deniyor. Yavaş yavaş bunları da deneyeceğim. :)

@joel, ya baya iyi ogutuyor bendeki, 30'a kadar sayinca tamamen puruzsuz bi icecek oluyor. Arzum Shake'n Take.

@jacque, valla bunlari ilk defa duyuyorum, hepsini arastiricam cok sag ol.

Berberler kapalı iken arkadaşım gelip beni tıraş etmişti ama yarın berbere gitmeyi düşünüyorum. Aletlerine Artık kolonya mı sürer ne yapar bilmiyorum.

Ben gitmiyorum. Ben kendim kesiyorum makineyle evde. Çok da güzel oldu daha berbere mecbur kalmadıkça gitmem.yalnız yaşıyoruz. El anasıyla kafamın arkasını da kontrol edip kesebiliyorum.

Ama evde makasla tıraşı olmaz tabii. Makineyle direk dayayıp keyorum ben, uzunluk ayarları var.

Onun haricinde kendim kesemesem bile berbere asla gitmezdim en az iki ay daha.

Gitmeyi dusunmuyorum. Cok keyfi geliyor su durumda. Sacimda sari boya var. Normalde dip yaptirmaya hemem giderdim. Tahammulum yoktu ama umrumda degil artik. Boyle yasicam uzun bi sure..

Üniversiteyi bitirdikten sonra ilk defa saç uzatmaya başladım, ki 300 sene falan olmuştur üniversite biteli, 2020 içinde berbere gitmem gibime geliyor, yaklaşık 10 senedir de hiç sıfır sakalı tıraşı olmadığım için sakal düzeltme konusunda master degree seviyesinde sayılırım.

Geçen perşembe geceden aradım sabah 9'da ik müşteri olarak gittim :)

gitmiyorum ve uzun bir süre gitmeyi düşünmüyorum. saç sakal kendim hallediyorum. fena da olmuyor. yıllardır baka baka bişeyler öğrenmişim meğer.

bir kez makine ile kendim kestim. ama toparlanmaya ihtiyaci var, kendim cok iyi kesemedim. haftaya gitmeyi dusunuyorum. makineleri alkol ile temizlettiricem, maskemi takicam. berberler de genelde siperlik takiyorlar galiba. havlu yikama vs yaptirmam, dogru eve...

Favorileri ve kulakların üstünü kısaltıyorum. Kafam tuhaf bir şekil almaya başladı. Uzun süre gitmeyi düşünmüyorum.

Mayıs ayında gitmiştim saçlar epey uzamıştı çünkü. Normalın dışına çıkıp 3 numara kesmesini rica ettim. Açık açık dedim bir 3 ay gelmem. Sakalı kendin oluyorsun dedi. Yıkamalı da evde yap dedi. Dünden razıydım zaten.

Önceden kestiğim gibi kesmesini rica etseydim ayda bir gitmek zorunda kalıyorum.

Sadece karnı değil genel olarak core bölgesini komple çalıştır, bunu yaparken de her bölge için olduğu gibi kademeli bir yükleme yap. Misal core çalıştıran en güzel hareketlerden biri deadbug çalışmasıdır, bunu günlük ya da haftalık yüklemelerle çalışabilirsin, güç öğrenilebilir bi yetenektir, bunu sinir sistemine doğru şekilde öğretmen gerekir, bunun tek yolu da en düşükten başlayıp yükleme yaparak ilerlemektir. Senin için en düşüğü günlük 1 dakikaysa 1 dakika yaparsın, bi sonraki hafta 2 dakika. Böyle böyle zamanla güçlenirsin.

Karin benim de en zorlandığım bolge. Üstüne gide gide oluyor. 3 tane mekik cektim diye kucumseme mesela 5 10 artiyor hepsi. Sabirli olmak gerek. Zorlayabildigin kadar zorla canin cok acirsa birak.

plank duruşu yapın bolcana :)

Kaslar yıkıma uğradıkça gelişiyor.. O yüzden 2 dakika boyunca yaptığınız egzersiz de size fayda sağlayacak. Gittikçe dayanabilme zamanınız uzayacağı için burada önemli olan “bir saniye bile daha egzersiz yapamayacağım” kıvamına gelebilmek. Sonunda ölüp bittiğiniz 2 dakikalık egzersiz kaslarınızı güçlendirecek.

Alexander Fleming. Ortalama insan ömrüne kafadan +30 yıl eklemiştir muhtemelen.

dennis ritchie

(bkz: Lev Pontryagin) :))

ilginç bir hayat hikayesi var.

Dünya tarihine yön veren en etkin 100 , kitabından da araştırabilirsin.

Marie Curie'siz o liste olmaz.

edit: Hasan Ali Yücel

(bkz: robert capa) savaş fotoğrafçısı, dramatik bir hayatı olmuş
(bkz: lorenzo di medici) italyan rönesansının yükselişindeki temel şartların oluşmasını sağlamış ilerici ve sanat destekçisi bir devlet adamı. medici hanedanı ile beraber de incelenebilir.
(bkz: caravaggio) barok dönemin en önemlilerinden, ilgi çekici bir hayat hikayesi var
(bkz: john milton) ingiliz edebiyatının incelemeye değer şairi
(bkz: oliver cromwell) tartışmalı bir devrimci, ingiltere'nin politik tarihinde yaptıklarının etkisi uzun süre hissedilen adam
(bkz: thomas aquinas) filozof, teolog, din adamı. tarihteki din adamları arasında felsefe tarihine en fazla katkı yapmış kişi olduğunu düşünüyorum.
(bkz: marco polo) yukarıdakilerden daha jenerik ve bilinen bir isim ama incelemesi keyifli bir serüveni var
(bkz: edgar allan poe) hakkında az çok bilinen genel şeyler vardır ama derinlemesine inceleyince hayatını, en dramatik edebi karakterlerden biri

atatürk? :)

rousseau, isaac newton, tolstoy.

Alexander von Humboldt

Gottfried Wilhelm Leibniz
Carl Friedrich Gauss
Wolfgang Amadeus Mozart

vincent van gogh

gandi

freud

Naim Süleymanoğlu

Aykut Enişte.

How i met your mother.

Aykut enişte +1 bu sene hayvanlar gibi olumsuz önyargıyla izleyip eğlendiğim nadir filmlerden oldu.

ismi ve afişi dolayısıyla recep ivedik gibi işemeli sıçmalı osurmalı komedi sanıyordum ben onu.

alakası yokmuş.

güzel eğlenceli bir film olabilir eğer izlemediyseniz.

Space Force, Steve Carell dizisi, kahkahalarla güldürmez ama eğlenceli dizi.

Brooklyn nine nine

the good place. güzel kafa boşaltıyor.

Peep show. Hayatımda en çok güldüğüm dizi

sex education.

direk doğru cevabı vereyim, gidilmez. 3 gün üzerindeyse kalma süreniz bir arkadaşınıza evin anahtarını bırakmanızı tavsiye ederim.

kediler doğaları gereği bulundukları ortama adapte olup orayı evi kabul eder ve işaretlemeye başlarlar. öyle büyük sınırlar çizerler ki bir daha göremeyeceğiniz gibi kendisi de aç kalıp ölebilir. ayrıca sizi tanımama gibi huylarda oluşabilir.

Kediden kediye fark etmekle birlikte ev kedisini alıştığı bölgeden ne kadar az çıkarırsan o kadar iyi zira yeni bölgeye alışması adapte olması uyum sağlaması baya zor oluyor, hele "kamp" gibi tamamen yabancı bir ortam hiç uygun olmayabilir.

Kediyle kampa gidilir. Yalnız dönülür :) biz düzeni bozulmasın diye başka eve bile götüremiyoruz. Kampa götürmek için yürek yemeniz lazım.

bazı kediler sahipleri ile geziyor, instagram hesapları falan var ama bunlar istisna. dirildimde geldim'in dediğine katılıyorum. bizimki gündüzleri bahçede olmasına rağmen evden biraz uzaklaşsın hemen boş boş bakmaya başlıyor.

Ben de üç yavru var, beş haftayı geçtiler. Annemiz de bir buçuk yaşında. Evde bunları iki ya da üç gün tutmamız gerekecek, bu durumda canı sıkılmaz kedilerin ama esime evde bırakalım desem kabul etmez. Bahçede dursunlar der. Bahçeye de hiç alışkın değiller ki yavrular. Anne bahçeye alışkın da :)

Mevzu şu: bir iki aydır eşim memlekette, birkaç güne geliyor. Kediyi çok seven kadın artık evde değil de full bahçede bakalım kafasında. Hatta telefonda bana yavruları bahçeye alıştır diyordu :) iki üç haftalıkken kediler. Neyse ben daha başka bir odaya bile çıkarmadım yavruları neredeyse :) mevzu bu. Hanıma kalsa kampa giderken üç yavruyu ve anayı bahçede bırakıp gidecez. Bence bu durumda yavrulardan en az ikisi kaybolur veya diğer kediler tarafından boğulur.

Kedimiz doğum yapmadan önce günün yarısını bahçede geçiriyordu, eve geldiğinde ise ya partilerini siliyordu eşim ya da halıyı kaldırıyoruz hatta bazen yatak odasındaki dolabın üzerine koyuyoruz bazen (valla hiç kizmayin, en mutlu olduğu yerlerden biri orası :)

Sorma sebebimi kısaca (!) Anlatmak istedim :)))

insta'da rotasızbaran kullanıcı adıyla bir gezgin var. karavan cafesiyle geziyor ve yanında hep kedisi var. fakat alıştırma süreci gerekiyor böyle durumlar için.

Bir adet göğüs tasmamiz da var. Kampta anneyi tssmayls gezdirelim, yavruları büyük bir kutuda tutalım veya çadırda. Bu sıralar çadırın içi aşırı sıcak da olmaz. Bana kalsa en iyisi evde bırakmak. Kedileri veya kampa gitmemek :) çok severim kampı ama kediler biraz büyüsün bahçeye alissinlar sonra belki düşünürüz bir gece veya iki gece bahçede bırakmayı. Anne kedi bir gece veya iki gece kaldı bahçede birkaç defa. Tecrübe ettik onu.

Yavru kedileri arabayla 1-2 saatlik mesafeye götürürken bile nasıl yapalım, ne edelim, nasıl rahat eder hayvanlar diye soruyor insanlar. 2 aylık olmamış yavru kedileri kampa götürüp çadırda kapalı kutu içinde tutmayın lütfen, yazık hayvanlara.

Madem evde bakmak istemiyorsunuz, anne sütünden kesilme vakitleri de yakın yavruların, 2-3 hafta daha idare edip sahiplendirin, evde bakabilecek birilerine gitsin kediler.

En son cadir kampingde bi karı koca getirip salmisti. Arkadas hemen calilarin arasina kacip saklandi. Küstü bize, kizdigi icin cikmiyor deyip durdular. Mangal kokusuna bile gelmedi hayvan. Koca koca insanlar dinlenmeye geldikleri yerde maymuna donduler. Kadin bi yandan bagiriyor onu cikarmazsan gozume gozukme diye, adam kiziyor ben mi getirdim buraya diye. Aile travmasi ve tatil faciasi. Yazarken o sahneler gozumun onune geldigi icin gerildim.

Ben sahiplendirme taraftarıyım ama eşim bizim evde rahat ettikleri kadar rahat etmezler. Bizde bahçe var başka yerde eve hapsolurlar mantığında. İsteyen de var kedileri ama bakalım. Ne de olsa evde sondl sözü ben söylüyorum: tamam karıcım : D

bir arkadaşım gidiyor öyle, köpek tasmaları var ya hani belden bağlanan uzayan falan, onunla beraber gezdiriyor kamp'da, birde wild kamp yapıyorlar genelde, ama yavru iken aldılar kediyi ve yavru iken başladılar gezdirmeye, hayvan alıştı yani.

Burada özel isim olan Varlık Dergisi değil ki, Varlık. Yani Varlık'a gönderdim dese kesmeyle ayrılır ama diğer türlü kesmeyle ayrılmasına gerek yok. Varlık Dergisi deyince michael jackson şarkıcısı gibi oluyor biraz.

Aa doğru ya. O halde "Varlık Dergisi" değil "Varlık dergisi" şeklinde yazmak gerekiyor.

tdk.gov.tr C maddesi 21'inci bendin ilk uyarısına göre.

Tabii küçük harfle başlamak gerekiyor:

"UYARI: Özel ada dâhil olmayan gazete, dergi, tablo vb. sözler büyük harfle başlamaz: Milliyet gazetesi, Türk Dili dergisi, Halı Dokuyan Kızlar tab­losu vb"

angelus +1

Resmi Gazete derken büyük harf ve kesme işareti kullanıyoruz çünkü ''Resmi Gazete'' bir bütün olarak özel ad.

Kullanım yerine göre değişir:

tdk.gov.tr

Sıvı oksijen(Lox)-kerosen (Rp-1)

İnsanlı ilk ticari uçuş olması özelliği, bu da uzay turizminden tut da Mars'a gerçekleşebilecek bir yolculuğun daha "mümkün" olduğunu gösteriyor. Yani ABD-NASA ya da başka bir devlet eliyle bunların yapılabilmesi şu an için pek mümkün gözükmüyor maliyet açısından ancak özel teşebbüslerle yapılabilir bir şey, bu da bunun ilk adımı gibi. Benim için uzaya ilk kez çıkmak Ay'a ilk kez gitmek ne kadar büyük bir adımsa bu da en az o kadar büyük bir olay.

aslında buna belki de kapitalizmin bir zaferi gözüyle bakabilir miyiz devlet ekonomisine karşı elde edilmiş?

Şöyle diyebiliriz; Bugün hiçbir devlet kamuya ait parayla Saturn V gibi bir roket yapıp uzaya gönderemez, buna Amerika da dahil, o nedenle de Ay programını bitirdiler zaten, bunlar ancak böyle ticari faaliyetlerle yapılabilecek şeyler, o nedenle sermayeyi kim koyuyorsa normal olarak onun zaferi.

öyleyse elon musk'ı değerli ve önemli kılan, başka gezegenlerde yaşama ihtimalini ayakta tutabilen yegâne figür olarak görülmesi olabilir mi?

O uzak bir ihtimal çok fazla hayalcilik olur, ayrıca şu anki teknolojik ortamda "evet bunu araştıralım" demek için en azından üç beş jenerasyon geçmesi gerekir ama şu an için önemli bir figür olmasını destekleyen en önemli özelliği, uzay turizmi gibi para getirecek bir sektörü yaratıyor olması, tabii kendisi tek değil bu konuda Boeing bu işi kovalıyor Virgin Galactic var ama en gerçekçisi Elon Musk tabii, onun dışında şu an için başka bir gezegende bırak yaşam bulmayı, Mars yüzeyine insanlı roket indirebilecek bir teknoloji bile yok şu an fakat bunların hepsi gelecek için bir adım tabii.

birkac farkli ilk var.

1) amerika acisindan ilk kez amerika topraklarindan bir astronot uzaya gonderildi. onceden, rusya'nin soyuz'lari ile gonderiyorlardi ve bunun icin rusyanin eline bakiyorlardi

2) ilk kez ozel bir sirket uzaya astronot yolladi. uzay yolculuklarinin ticarilesmesi acisindan Virgin Galactic den sonrasi en onemli adim

3) ilk kez astronotlari uzaya cikaran roket, dunyaya geri indi. boylece hem uzaya gitme maliyeti ciddi oranda dustu hem de ayni roket ile her ay tekrar tekrar firlatma gerceklestirebilirlerr.

elon musk ülkemize son geldiğinde kendi roketleriyle turksat yeni uydusunun fırlatılması dahil bir çok konuyu gündeme getirdi.. fark ettiyseniz dokunmatik ekranlı, tuşlardan arındırılmış tam anlamıyla teknolojik bir kapsül geliştirmişler.. adamlar geleceği getiriyor.. devletler bunu yapamıyordu.. çok düşük maliyetlerle daha sık uzaya gidilecek artık..

örn gelecek uçuşlar;

Future Missions
Customer - Launch Site - Vehicle
AIRBUS DEFENCE AND SPACE - (TURKSAT-5A) - Florida Launch Site - Falcon 9
AIRBUS DEFENCE AND SPACE - (TURKSAT-5B) - Florida Launch Site - Falcon 9

falcon 9 roketi ile 2 görev ülkemizi bekliyor.. ( spacex sitesinden alıntıdır )

ay ve mars uçuşları beklediğimizden daha yakın gibi geliyor bana artık.. iyi şeyler oluyor ama umarım bu yarış için çabalayan ülkeler içinde oluruz.. inanılmaz keyif alıyorum bu tarz şeyleri takip etmekten..

@crucio'nun gönderiye bir düzeltme yapayım.. abd topraklarında ilk değil.. sts roketleri bundan bir önceki insanlı devlet girişimidir.. 10 sene sonra ( olması lazım ) ilk kez diyelim..

bunun sözlükte başlığı bile var

(bkz: kızılyıldız takımına neden kızılyıldız diyoruz)

ha tatmin edici bir cevabı var mı? bence hayır.


en güzel cevabı yüksel aytuğ vermiş
www.sabah.com.tr

aslinda sosyalizmi simgeliyor adi. yani bir sehir ismi vs degil. yabancilar da red-star diyor mesela. bize ozgu degil yani cevirmek.

1- Orijinal isminin telaffuzu zor olduğu için
2- 'Kızılyıldız' enternasyonel bir kavram olduğu için. Direk çevirisi 'kızıl yıldız' olmasına rağmen birleşik yazılması da bunu gösterir.

Orijinalinin Latin alfabesiyle yazılmış hali Crvena Zvezda. Ancak İngilizcede de zaten Red Star Belgrade diye bilindiği için biz İngilizceye değil Türkçeye çevirerek söylemişiz. Özel bi nedeni yok. Zaten internette birçok yerde hala gizemini koruyan bir konu bu. Daha doğrusu gizemi olduğu sanılan ama aslında olmayan bir konu.

Özel bi nedeni yok muhtemelen zamanında orijinal ismi söyleyemediler öyle kaldı, aynı şekilde İngilizce olarak da Red Star Belgrade diyorlar, bizimkiler de Kızılyıldız demiştir. Misal rakipleri olan Partizan’ın orijinal ismi de Partizan (Fudbalski Klub Partizan) onun telaffuzu kolay ama Kızılyıldız için Crvena Zvezda demek zor gelmiş olabilir, Avrupalılar Red Star diyorsa biz de Kızılyıldız diyelim demiş olabilirler ama neden Kızılyıldız demişler de Kırmızı Yıldız dememişler orası da enteresan.

kirmizi yerine kizil demelerinin sebebi red-star'in sosyalizmi simgelemesi iste. kizil bayrak mi diyorsunuz, kirmizi bayrak mi?

Supp. için önerilen miktarlar her zaman en düşük oranda tutulur, sitrulin için 1 gram çok yetersiz, araştırmalar maks. etkinin 4-6 gram aralığında ortaya çıktığını söylüyor.

3-5 g tüket antrenman öncesi yeterli olur çok elzem değil kafana takma yani

Kreatini de ayırmana gerek yok 5g antrenman öncesi ya da sonrası tüket yani bu supplementler’in etkileri çok olmadığı için günün ne zamanında alındığı da aşırı önem ifade etmiyor

Olmaz. Yani şöyle olmaz, eğer bir kas grubu bir ağırlığa belli bir tekrar aralığında adapte olduysa, o kas grubunun o ağırlıkta uyarımı biter, o noktadan sonra yaptığın hareket kardiyodan öte gitmez, bir kasın gelişimi yaptığın progressive overload'la paralel ilerler, yükleme yapmayıp kasları tekrar uyaracak yoğunlukta çalışmazsan kasta hasar yaratamazsın, kasta hasar yaratamazsan gelişme de olmaz. Ha bunu aşabilecek yöntemler yok mu? Kısıtlı da olsa var. Yani fail'e gidecek kadar çalışabilirsin, misal ilk 10-15 tekrarı boşa geçirir sonra bi 10 tekrar daha yapar kası tüketirsin ama fail'e gitmek bir noktada yüksek laktik asit salınımını da beraberinde getirir, yüksek bir performans yakalayamazsın, ayrıca sakatlığa da açık bir teknik ben çok zorda kalmadıkça önermem. Bununla birlikte mevcut ağırlıkta tutuşun bir acayip oluyor formun bozuluyorsa o ağırlık senin için düşük bir ağırlık değildir, yani 10 kiloda çalışıyorsan ve 12 kiloya çıktığında formun bozuluyorsa, sen henüz 10 kiloluk ağırlığı bırakıp 12 kiloya geçecek kadar güçlenmemiş kasların bu ağırlığa adapte olmamış demektir, bu noktayı aşana kadar mevcut ağırlıkla çalışmaya devam et.

Ortalama ağırlık, 3-4 sette 10-12 tekrar çıkarıp fazlasına gücünün kalmadığı ağırlıktır.

düşük ağırlık derken 6 kg ile mi çalışıyorsun? 30-40 tekrarı devirdiğin ağırlıkta halen hızında değişim olmuyorsa o ağırlık seni geliştirmez diyebiliriz, dumbellar zaten 2,5-3 kg artıyor. yani 20 kg da form jiletken 22.5 kgda tutuşunu ayarlayamıyor musun? kademeli ağırlık arttırarak adaptasyonu geliştirebilirsin bence. son sorduğunun sorunun net bi cevabı yok yani cevabı sende. yüksek ağırlıkta formun bozuluyorsa, formunu bozmayan ve nispeten çok yüksek tekrarlara ulaşmadan rir (reps in reserve) yani cepte 2-3 tekrar anca kalıyorsa yani 17.5 kg ile 18 tekrar yaptın tükeniş tekrarın 21-22 olsun ağırlığın hipertrofi için ideal diyebiliriz. diyelim ki 15 kg ile dumbell pullover yapacaksın, ağırlık arttırmak istemiyorsun ve çok da çerez bi ağırlık değil için. ne yapmam gerekir dersen? tempo- pause -rom gibi seçeneklerle hareketi zorlaştırmanı öneriridim.

sevgili bilirkişiler , plaj fiti dediğiniz vücuda ulaşmak için nasıl çalışmak lazım ? ağırlık,tekrar olaylarını nasıl ayarlamak lazım ?

Henüz okumadım ama Jo Nesbo önerilmişti bana.

okumakiyigelir.com

ahmet ümit'in de tüm kitaplarını okudum. önerdiğiniz için teşekkürler, başka arkadaşlar faydalanır :)

Max chattam in kötü ruh,karanlığın soluğu,kara büyü üçlemesi.

Henning mankellin kurt wallander serisi.

Thomas Harris in kızıl ejder, kuzuların sessizliği, Hannibal, Hannibal doğuyor serisi.

Jean christophe grange

(bkz: genç bir doktorun Anıları )

dizisi var kısa kısa bölümlü ama kitabı ayrı bir gerilimdi.

robin cook'un her kitabı diyorum.

tıbbi gerilim diyorsanız Paul Carson iyidir.

@masseter aaa çok teşekkürler. dizisini iyi ki izlememişim o halde

Türk polisiyesi okursan Celil Oker’in Remzi Ünal serisi.

@angelus bayılırım remzi ünal'a :)

(bkz: benim adım kırmızı)

Tess Gerritsen Rizzoli&Maura serisindeki Cerrah’tan başlayıp, Günahkar İkiz Bedenlere kadar bitirirsiniz. Bir süre başka polisiye okuyamayacaksınız zaten :)

60 kilo bantlar ciddi anlamda çok sert, yani çok efektif kullanabilir misin pek emin olamıyorum.

uzun zamandır spor yapan ve epey gelişmiş biri ya da genetik harikası değilsen 60kg işine yaramaz.bir ihtimal bacak çalışabilirsin.

Yillar yillar once 60 kg'lik bantlardan almistim. 60 kilo diyince agir gelmeyebilir ama bant oldugu icin normal 60 kg gibi degil. Yapisi farkli. Gerilmiyor, ayrica cok kalin. 80 kg ile cable row, 110 kg ile cable lat pulldown yapiyordum. Ben bile kullanamadim. Bant 5 cm genisligindeydi sanirim. Ben de 2.5 cm olacak sekilde kesmistim:)

Ben buna 6000 TL vermem hacim. Eşit işinden kastının ne olduğuna göre işini görüp göremeyeceği değişir ama HD bile değil ya.

1440*900 çözünürlük bu devirde çok ilkel.

Anladım, şu işimi görür mü?
www.pt.com.tr

video edit diyorsan macbook air ile üzülürsün.

mesela 2018 2019 falan 15" macbook pro'lara bak. iki katı para verirsin ama bu işten para kazanıyorsan sana dönüşü olur. amatörsen en ucuzunu al geç tabi.

video edit icin ipad pro (hatta a12 işlemci kullanan diğer modeller de olur) ve lumafusion tavsiye ederim. pro harici modeller daha ucuza gelir, performansı da gayet yeterlidir. pro (2018 ve 2020’yi kastediyorum) olanlar ise her türlü daha üstün.

video edit derken basit kesme biçme ve acelesi olmayan encode işleri mi yapacaksın?

Bant nasıl birçok bölgeyi çalıştırabiliyor ki, yani bandın yapıp da dumbbell'ın yapamadığı ne var? Ya da şöyle söyleyeyim; şimdi sen bana 30 kiloluk tek bir dumbbell ver ben bu 30 kiloluk dumbbell'a bacak için squat yaparım sırtım için deadlift yaparım omzum için shoulder press yaparım kollarım için curl/pushdown yaparım sırtıma koyarım core bölgesi için plank yapar ayaklarımın arasına alır leg raise yaparım, bununla birlikte şimdi burada saymaya üşendiğim en az 20 farklı kombinasyon uygularım bir tane dumbbell'la, yani bütün vücudumu çalıştırırım. Bu durumda dumbbell nasıl belirli bir bölgeyi çalıştırıyor da bunların üçte birini yapamayacağın bant birçok bölgeyi çalıştırıyor ben anlayamadım açıkçası. Ha rehab. amaçlı kullanacaksan o iyi tabii ama diğer türlü ancak yoklukta iş görür, dumbbell'ın ya da başka bi serbest ağırlığın yanına yaklaşamaz.

Bant ile dumbell farkı yok diyen kisinin bant fabrikası falan olabilir. Yoksa akla mantiga uygun bir laf degil.
Banti sadece antrenman öncesi isinmada kullaniyorum, ozellikle omuz bolgesi icin. Onun dışında alakam yok.

Çantanın maksimum kapasitesi 8 kiloymuş, yani ucu ucuna denk geliyor senin kedinin ağırlığıyla, bisikletle götüreceksen bence hiç konforlu bir yolculuk olmaz kedi için, 4-5 kiloluk normal kediler için daha uygun gibi bu.

Daha büyük çantalar da bakındım ancak, bulabildiklerimde file kullanımı çok fazla.
Örneğin: www.trendyol.com

Bu ikincisi daha iyi gibi bence filesi sorun olmaz zaten tırsıp çökecek içeriye, bir de senin kedi büyük ilkinde çok sıkışır rahat edemez, ikincisi bu anlamda daha iyi. Yani otomobille taksiyle falan gidecek olsan ilki belki iş görür de bisikletle gideceksen hayvan için çok travmatik olur.

bu ikinci attığın çantadan var bende. dört kiloluk kedim ucu ucuna sığıyor diyebilirim, yedi kiloluk bir kedi bunun içinde asla rahat edemez. bu tarz taşıma çantaları için ağır bir kedin var, yani ağırlığı sorun değil de hacmen de büyüktür neticede.

aliexpress'ten almıştım ben çantayı. eğer biraz daha para harcayabilirim dersen bu astronotların daha genişleri var orada, onlara bakabilirsin. benim kedi ağır değil ama hanımefendi norveçli olduğu için cins olarak iri, bu çantalarda rahat edemez diye vakti zamanında çok araştırmıştım, oradan biliyorum.

edit: wishlist'e kaydetmişim bahsettiğim büyüklerden bir tanesini, buyur: www.aliexpress.com

"Mama Vadisi" isimli satıcıdan, ikinci cevapta gönderdiğim çantayı satın aldım. Şöyle söyleyeyim, çantada değil herhangi bir hayvan, bitki bile taşınmaz. Bez torbaya iki adet sap dikmişler, önüne de delik açmışlar sadece. Çantanın mukavemet sağlayacak herhangi bir yapısı yok. Ben altına 3 kat mukavvadan altlık yaptım, bir umut, bu sefer de çanta biraz daha estetik bir şekilde eğilip büküldü sadece.

Ayrıca çantanın ölçüleri yanlış. Alt kısım 250x250 ölçülerinde kare, üst kısıma doğru genişliyor (genişleyen kısımlarında verdikleri ölçü tutuyor mu bilmiyorum. Zaten tutsa ne olur.) Altta fotoğrafları var, içinde kedim varken çekmedim. Gerek bile duymadım açıkçası.

Filesine ise söyleyecek hiçbir şeyim yok. Siz benim yerime herhangi bir küfür uyduruverin.

Not: Fotoğrafları kargodan gelir gelmez çektim. Çantadaki izler benim için sıradan şeyler artık, takılmayın. Geçin.

ibb.co
ibb.co
ibb.co

Saçma değil, içerdikleri yağ miktarları fazla. 1 gram yağ 9 kalori.

ben de şok olmuştum gördüğümde. feci bir şey. o kaloriyi yakmak için dakikalarca koşuyorsun.

uBlock Origin

iOS için özellikle

‎AdBlock for Mobile

AdBlock for Mobile ama Safari kullanman lazım. Chrome'u bıraktım huzurluyum.

Normal fiyat.

Bu yılın başında yatak, dolap, ocak, fırın, buzdolabı, çamaşır, bulaşık m 600tlye taşıttım istanbul içi. Numarasını aradım ama bulamadım maalesef. 800 liradan indirim yaptırmaya bakın, şu dönemde iş olmadığı için belki kaybetmek istemezler.

1 kilo kas inşa etmek vücut geliştirme değildir ama bacakları sıkılaştırır bıngıllıktan kurtarır. Yani sıkılaşmak=kas inşa etmektir, bıngıl olarak gördüğün bölgeyi yumuşak yağ ile değil de daha "sert" kas ile doldurduğunda o bölgeyi sıkılaştırmış olursun, sıkılaşmak budur. Bunun için de fiziki aktivitelerine göre protein karbonhidrat yağ alman gerekir, bunları almazsan kas inşa edemezsin, haliyle sıkılaşamazsın.

kas artırmak o kadar zor ki... spor yapacaksan bu endişe edeceğin son şey olsun.

yemeğini ye, ağırlığını kaldır. kas mas yapmazsın. raadol.

Pek bir şey yapamazsın, deri çatlağının nedeni temelde kilo alıp vermen değildir, kilo alıp verirken derinin esnemesine neden olan kolojen ve elastini yeteri kadar üretemediğin için deri çatlar, bu hiç kilo problemi olmayan insanlarda da olabilir, kısacası senin vücudunun zaten böyle bir problemi varsa bu yine olacaktır, kesin çözüm demiyorum ama yağ tüketimini çok düşürmemek vücudu çok susuz bırakmamak bir miktar etkili olabilir. Bununla birlikte internette kolajen gibi ürünler tavsiye edilir ama vücut kendi sentezlemediği kolajeni de kullanmaz, çok fahiş fiyatlarla satıldığı gibi açıkçası o da pek bir işe yaramaz.

Lierac markasının jeli var, kesinlikle önlüyor her gün kullanırsanız.
Kendim kullanmadım ama doğum başlangıcından sonuna kadar düzenli kullanıp çatlaksız bu süreci atlatan bir yakınım var.

Çatlak kilo alırken oluşuyor verince de ortaya çıkıyor diye düşünüyorum. Yani zayıfladığın için olmayacak bana göre.

1) HGS ve OGS farklı sistemler. Ortak gişeden geçmiyorsanız OGS'den geçişi HGS otomatik düşmüyor maalesef. Benim de arkadaşım benim arabayla (ne ogs ne hgs varken) OGS'den geçip gidip ptt'den hgs alıyor. Doğal olarak sistem otomatik düşmüyor. 11 katı ceza ödemiştim. Geçiş 2 liraydı, ceza 22 liraydı. 7-8 yıl önce olan olay. Polis bunu akıl edememiş. Sistem otomatik ceza kestiği için böyle bir mağduriyet oluşmuş. Karayollarını arayıp bir sorun bence. Böyle saçma şey olmaz. İtiraz ederseniz o tarihteki kamera kayıtlarına göre belki ceza iptal olur.

2) Burada soru yok ama sistemler farklı olduğu için OGS geçişinin cezası HGS sisteminde görüntülenmez. Karayollarından bakmayı deneyin. En kötü eve tebligat gelecek ceza ile ilgili.

3) 3 lira hizmet bedeli var maalesef. Bence de aşırı saçma. Hangi hizmet, neyin bedeli? Uygulamadan otomatik yüklüyoruz zaten. Bunu aşmanın tek yolu sanırım PTT şubesinden ödeme yapmak. O zaman kesinti yoktu hatırladığım kadarıyla.

4) e-devlete daha geç düşer yükleme ama ceza otomatik ödenmez. Dediğim gibi OGS sistemi farkı. OGS alıp ona yükleme yaparsan ordan otomatik düşer.

webihlaltakip.kgm.gov.tr

buradan sorgulama yaptığınızda birşey gözüküyor mu?

hgs ve ogs farklı sistemler ama hgsli olmama rağmen bilerek ve isteyerek ogs gişesinden geçtim. ceza vs. yazılmadı. 2 hafta sonra hgs bakiyemden düştü.

hizmet bedeli vermemek için bankadan hgs almayı planlıyorum.

Sanırım 50 defa falan HGS etiketiyle OGS gişesinden geçmişimdir, HGS etiketinde bakiye olduğu sürece sıkıntı yaşamazsın oradan düşer; HGS etiketinde bakiye yoksa ve takip eden 15 gün içinde bakiye yüklersen yine oradan düşer, ha bu sisteme geç yansır ama dediğim gibi bakiye varsa ya da takip eden 15 gün içinde bakiye yüklediysen ceza ödemezsin, ceza olayı 15 günü geçip de hala ödeme olmadıysa gerçekleşir. Bununla birlikte gri liste beyaz liste siyah liste konusu düşündüğün gibi bir şey değil o liste daha çok HGS etiketindeki bakiyeye göre değişiyor. Yani siyah ya da beyaz listedeysen, 50-60 lira bakiye yükleyince yine gri listeye geçebiliyorsun.

Marketten alırsam Tire Süt Kooperatifi Tereyağı'nı alıyorum ben, Migros'ta oluyordu en son.

kebir ile pervin bozdu.

marketteki hiç bir tereyağı gerçek değil maalesef hepsi margarin çakması. bence etrafınızda itimat ya da sadece şarküteri olan bi yer varsa oralara sorun

tire

Markalı tereyağı, tereyağı değildir. Mahalle arasında süt ürünleri satan bir yer bulursan bulabilirsin.

Yav abiler ablalar soruyu okumuyo musunuz, var öyle tereyağcım. Kalmamış, bayram ertesine kadar da gelmezmiş. Şimdi ben başka mandıraya nasıl güveneyim de nereden bulayım. Nefis yağ diyip 100 liraya margarini çaksa nereden bileyim?

1 hafta idare edecek market yağı alıp bayramı geçirmenin derdindeyim. Bayram ertesi adam getirince yine kendi adamımdan alırım.

hepsi aynı %82 süt yağı içeriyor

Carrefoursa da: www.carrefoursa.com

Kebir falan margarin gibi geliyor bana. Bu tereyağında o eski köy aroması var.

Harras,aynes uretiyor bi dene derim.Koruyucu vs yok

%18 vergi alınacak AB bölgesi için başka bir vergisi yok.

ekşide çoklu hesap yasağı kalkalı yıllar oluyor diye hatırlıyorum. anonimlik meselesi yüzündendi sanki.

Senin verdiğin örnekten yola çıkarak söylüyorum; aynı ip üstünden bağlanırsan anlarlar, her hesap değişiminden önce modemi kapatıp açıp ip'yi değiştirirsen anlamazlar fakat bu dediğim sözlüğün kendi kontrolleri için geçerli, misal devletle başın sıkıntıya girerse servis sağlayıcısının sana atadığı tüm ip'ler ortaya çıkıyor, VPN kullanmadıysan hangi saatte hangi ip'nin sana atandığı anlaşılabiliyor.

Benim statik ip diye biliyorum modem kapatınca değiştirmiyor sanki. Giriş yapılan tüm ipleri takip etmiyordur bence siteler ama bilemedim.

Ekşi için değil ama btk direk servis sağlayıcıdan bilgi alıyor. İp işi mahkeme safhasında işe yarıyor. Twitter güya bilgi vermiyor ama polis istese şak diye buluyor kullanıcı güvenlik önlemi almadiysa. Polis harddisk imajı alınca da aslında ip numarasının pek numarası kalmıyor.

Aslında Google kullanmak bile başlı başına gizlilik sorunu.

Suç içeren bir durum yok sitelerdeki işgüzar modlar karışamasın diye soruyorum.

yasal olarak kullanıcı bilgilerini 2 yıl kadar saklıyorlardı yanlış hatırlamıyorsam. Bunun haricinde ispler üzerinden senin ip adresine ulaşmaları çok zaman almayacaktır.

Yasal olmayan bir şey yapmadığınız sürece sıkıntı olmaz sözlük bakımından.

bilimsel açıklamayı bilmiyorum fakat blumia olanların zayıf olması dediğinizi doğrulamıyor.

Sindirimle alınıyor tabi ki. Kana karışmadan alamazsınız .

Noluyor boğazınız yemeğin geçtiğini hissedip çakralarınızdaki çiy tanesiyle mi enerji üretiyor? Sizin dediğiniz bu çünkü.

Bağırsağa geçmediği sürede kusarsan kalori almazsın.

Biyoloji tam olarak öyle bir şey değil, yani künefeyi yiyince onun gerekli şartlarda yağ olarak depolanması neredeyse 1 günü bulabiliyor, aynı şekilde karbonhidratın hücrelere girmesi de birkaç günlük bir süreç, üç beş dakikada olan bir şey değil. Bir besinin sindirilmesiyle onun vücut içinde ne şekilde kullanılacağı çok farklı bir konu. Yani künefedeki şekerin sindirilmesi belki 15 dakikadır ama şekerin (şeker ya da yağ olarak) depo edilmesi 24 saat de sürebilir.

şekerin bir kısmı ağızda emilebiliyor doğrudan diye biliyorum. o yüzden dilaltı diye bir şey var

Besin takviyesini gümrükten geçirmenin yasak olup olmadığını kontrol etmenizi öneririm öncelikle.

Besin takviyesi getirmek yasak yani sen sipariş verirsin burada gümrükte kalır.Kaldıktan sonra alman için reçete bildirmen gerekiyor

Reçete bildirme işi cepte. Vergi tutarı hakkında bilginiz var mı?

klasik yüzde 20 diye biliyorum gümrük vergisi. artmadıysa.

Ekstra bir vergi yok AB'den gelirse %18 AB dışı gelirse %20 gümrük vergisi var.

F/P ürünü.

4-6 kg kullandım 190 tl almıştım 2-3 hafta önce 235 tl olmuş onun yerine biraz daha koyup farklı ürün almalısın

Temizinden 15.000 TL zarar

ilanlara aldanmayın koyuyorlar ama satılmıyor çoğu, ulan ya bi keriz bulur da satarsam diye koyulmuş ilanlar. baktım 85-95 arası muadil ilanlar. hatta değişensiz ve boyasız 90 binde 83.5'e bir tanesini buldum ama arayıp sormak lazım gerçekten öyle mi diye. neyse bence çok da bir zarar sayılmaz 3-5 bin. elinizde keşşş para var üstüne biraz daha ekleyip model yükseltebilirsiniz. muhtemelen 1 ay daha böyle devam ederse insanlar ellerindeki lüks sayılabilecek şeyleri satmaya çalışacak. kimse araç almayacağı için de fiyatlar düşebilir.

şöyle bir şey de olabilir. normalleşme süreci adı altında herkes tam kadro olarak işe gitmeye başladığında zaten ezelden beri yetersiz olan toplu taşıma araçları ağzına kadar dolar ve ekonomisi müsait olan insanlar araç almaya yönelir. fiyatlar daha da fazla yükselir.

not: parayı tl'de tuttuysanız ben yerinizde olsam ağlardım :(

Bugün en kötü 100 bine satardın.

şubat ayında değerine sattığınızı varsayıyorum:

bu şekilde yaşanmaz. bir malı günün değerinde sattıysanız üzülecek birşey olmadığını düşünüyorum. gelecek olan olayları tahmin edemezdiniz. kaldı ki geçen aylara göre daha iyi bir fiyata sattınız muhtemelen. amerikan borsalarında insanlar şubat sonu mart başında paniğe kapılıp hisselerini zararına sattılar ama 2-3 hafta sonra hisseler eski değerlerine döndü. kimse bunu öngöremedi. cesareti olan geri girdi, olmayan zararıyla kaldı. tabii zaman neler getirecek bilmiyoruz. muhtemelen tekrar aynı düşüş olacak, o zaman cesaretli olanlar karlarını bırakacaklar.

yeni bir maceraya girişmek mantıklı değil. bu benim kendi kişisel görüşüm tabii. şuan borsalar yükseliyor ama aynı zamanda bütün dünyada kriz derinleşiyor. inanılmaz bir mantıksızlık var. insanlar gerçekleri görmek istemiyorlar ya da göremiyorlar. 2-3 ay sonra krizin etkileri daha da şiddetli hissedilecek ve piyasalarla gerçekler ortak noktada buluşacak. bu da piyaların allak bullak olmasıyla sonuçlanacak (bütün piyasalardan bahsediyorum). bu dediklerim gelişmekte olan ülke piyasalarında daha şiddetli olacak. ben yeni bir araba alacağım parayı güvenli bir yatırım aracında tutardım eğer yatırımdan anlamıyorsam.

araba almazdım çünkü araba orta vadede sigorta, bakım, yakıt masrafı demek. bu masraflarda para demek. bugün 1 lira yarın muhtemelen 3 lira olacak doğru yatırım yapılırsa. ayrıca kriz zamanı o arabayı paraya çevirmek muhtemelen daha güç olacak. yine satılır ama uğraşırsınız. tabii evde hasta, yaşlı, çoluk çocuk vardır o zaman bu dediklerim geçerli değil.

ülkedeki a'dan z'ye her şeyin fiyatı dolara bağlı. dolar arttıkça fakirleşeceksin ve satışlarında zarar etçeksin.

satılmıyor diyenleri de anlamıyorum. patır patır gidiyor ilanlar nereye gidiyor bu arabalar. kendinizi kandırmaya gerek yok kredi üstüne kredi de çekmesi gerekse bu millet arabayı alıyor arkadaşlar.

önceden sıfır ulaşılabilir fiyatta oldugu için ona kredi çekiliyordu şimdi o gitti ikinci eller için uğraşıp alıyor millet.

malesef zarar etmişsin bi miktar hocam para tl'de kaldıysa. sağlık olsun ihtiyacın varsa bir araba al kalsın. Ama satıp sonra canım araba çekti diyorsan hiç bulaşma alma satma işlerine macera arama bence. Bu devirde temiz de ucuz da araba bulmak zor malum

Eğer arabaya ihtiyacın varsa ve durup dururken sattıysan tabii ki zarar etmişsin. Ama yok arabayı satıp dolarda falan değerlendiriyorsan o zaman kar etmişsin denebilir. Yani bir şeyle karşılaştırman lazım. Eğer o para TL olarak hesabında boş boş duruyorsa en az 15-20 bin lira eksidesin demektir.

Eklemeyi unutmuşum, uzun mesafe yürüyüşü 3-4 haftadır her gün yapıyorum, bir hamlık durumu söz konusu değil yani. Büyük ihtimalle dün bayağı zorladım, zaten hissettim dün yürüyüşün sonlarına doğru bi zorlanma.

Soğuk kompres uygula, kas gevşetici al. Bi yırtık falan yoksa birkaç güne düzelir.

Kreatin kullanırken fazladan 1 litre su iç yeter, ayrıca arjinin de tamamen çöp bir ürün vücut arjinini kendi sentezlemediği takdirde kullanmaz, o nedenle arjinin yerine sitrulin alıp vücudun sitrulinden arjinin sentezlemesini sağlayabilirsin. Ek olarak anladığım kadarı ile hali hazırda kilon normal yağ oranının da bir miktar yüksek olduğunu tahmin ediyorum, ben olsam gainer kullanıp daha fazla yağlanma ihtimalini artırmazdım, gainer'i genelde skinny bir vücut varsa kullanmak daha faydalı olur.

Gainer gereksiz. Onun yerine patates, pilav ve makarna gibi kaynaklardan karbonhidrat ihtiyacınızı karşılayın.

Kreatini 5 gr olarak her gün alın. Alma zamanınız önemli değil, spordan 1 saat önce alacağım diye kendinizi zorlamayın.

Önemli olan yeteri kadar karbonhidrat üzerine yeterli proteini alabilmek. Orta seviyede bu işi yapıyorsanız en az 130 gram civarı protein almanız lazım. Daha ileri seviyelerde (ağırlığınızın 1.25 katı bench press falan yapabildiğiniz zaman) 200 grama yaklaşması lazım bunun.

Tuvalete.

tuvalete.

Tuvalet kağıdı normalde klozetteki suda eriyecek şekilde üretiliyor, seni tenzih ederim ama kimisi bi rulonun yarısını tek seferde kullandığı için ya da tesisatı yetersiz kaldığı için problem yaşayabiliyor, ben klozete atıyorum, temizlik yaptığım bi kağıt parçasını evde tutmak bana çok mantıklı gelmiyor.

kağıda bağlı. kaliteli alıyorum 4 kat, kumaş gibi, erimiyor, biraz rulo yapıp kullanınca iyice öbek gibi kalıyor. kalitesiz alıyorum, elimde eriyor ama kullanışsız. o yüzden çözümü orta kalite almakta buldum. az dandik, iyi eriyen.

Tuvalette içi poşetli çöp sepeti olur. Oraya atılır. Oradan da sokaktaki çöp kutusuna. Yabancı evlerde ise mümkün olduğunca az kağıt kullanılıp tuvalate atılmak zorunda kalınsa bile üstüne bol ve tazyikli su dökülmeli gitmesi için.
Gitmezse o mahcubiyet tuvalette çöp sepeti bulundurmayan ev sanibine aittir . Samimi olduğum yerlerde bunu uygun şekilde belirtirim.

Dandik sifon ve tesisatlarda sorun olabilir belki ama ben kendi evimde tuvalete atıyorum; ne tıkandı ne de kağıt yok olmadı.

bizde de klozete atiliyor. banyoda cop kovasi da var ama ona kulak pamugu, yuz temizleme mendili, el kuruladiktan sonra kagit havlu, tararken dokulen saclar filan atiliyor. tuvalete iliskin gayet pis bir seyin (ustelik islak halde) posetli bile olsa kutu icinde beklemesi bana igrenc geliyor.

Tuvalete.....
Cope atmak nedir ya? Nasil bir mikrop ortami var orada hayal bile edemedim. Koku kismina hic girmiyorum..

Klozete atarım. İşyerinde de klozete atarım. Hiç bu sebeple klozet tıkamadım. Olur da bir gün bu sebeple sorun yaşarsam komple o tesisatı değiştiririm.

tuvalete, ömrüm boyunca tuvalete attım hiç tıkanma problemi yaşamadım

siz yine de eski binalarda wc ye atmayın.

biz tuvalete atmıyoruz, hayatımda hiç tuvalete atmadım. tuvaletteki çöp kutusuna atarım, o çöp de her gün konteynera gider. tıkanmasından korkuyorum tesisatın falan. annemlerin oturduğu apartmanda birinin attığı tuvalet kağıdı yüzünden tesisat tıkanmıştı 5-6 bin lira para toplandı falan.
koku diyenler acaba tuvalet kağıdını kurulama amaçlı kullanmıyor mu diye merak ettim.
biz sık sık konteynera attığımız için koku olmuyor ama kurulama amaçlı kullanılan tuvalet kağıdı da öyle buram buram kokmaz bence.
not: burnum bozuk.

yunanistan'da yasiyorum. burada tuvalete atmayin!!!111 yazilari var her kafede. yani sen at cope kokusunu biz cekicez dediklerine gore bildikleri bir sey var.

ben bir kismini tuvalete bir kismini cope atiyorum. koku filan yok, kapak da yok cop kutusunda, merak ediyosaniz

Tuvalet kağıtları suda eriyecek şekilde üretilir +1

Tesisatlar da çok rahat şekilde bunu bertaraf edeek şekilde olur merak etmeyin.

Tuvalet kağıdı tesisatı tıkamaz. Ama ıslak mendil, kolonyalı mendil, hatta kadın pedi atan sığırlar var.

Binde bir böyle bir sığırın attığı malzeme tesisatı tıkayınca gözler hemen tuvalet kağıdına çevrilir.

başkasının evindeysem veya dışarda bir yerdeysem tuvalete. kendi evimdeysem çöpe.

Benim bildiğim bu sitenin indirimli fiyatları herkese açık değil “eğitim indirimi” olarak öğretmene öğrencilere falan bu şekilde satıyorlar, ben öğrenci ya da öğretmen değilim mesela, bana yine ilk fiyattan satıyorlar. Onun dışında site Apple’ın yetkili satıcısı, bi numara falan çevirmiyorlardır diye düşünüyorum ben.

@angelus

kardeşim üniversite öğrencisi. onun adına alıcam. bi numara yoksa veya ellerinde stok yok diye düşük fiyat göstermiyorlarsa çok büyük bir fark var.

Site Apple’ın premium satıcılar listesindeydi en son, baktım şimdi stokta olan ürünlerinde de Eğitim İndirimi olanlar var, yanlış yönlendirmiş olmayayım ben hiç alışveriş yapmadım ama Apple’ın yetkili satıcısında bi sıkıntı olmaz muhtemelen.

parca no'suna gore bulabiliyorsunuz

MVVJ2TU/A diyor mesela verdiginiz sayfada:

ilk 5 basamagindan bulunabiliyor. MacBook Pro (16-inch, 2019) diyor Apple. Zaten daha once 16 inch MBPro yoktu bildigim kadariyla.
support.apple.com

tabi yine de yilini satis sayfasina yazmamak ahmakca olmus. ama fiyat guzel gibi. onlar ihracatla getirip Apple'dan daha ucuza satabiliyor. Apple'da da 16K filanmis verdiginiz sayfaya gore.

su onemli yalniz, 15 gun icinde cihazda bir sey bulursaniz, ya da ne bileyim vazgecerseniz Apple zart diye geri alir. diger taraf mirin kirin yapar. hepsi yapiyor cunku.

Apple urunlerini apple storelar genelde en pahaliya satar. Su ana kadar (abd dahil) hep bu sekilde gordum.

hesabı satın mı aldınız?

Hayir satin almadim ama bir kac arkasla paylasmistim eskiden emin degilim.

Bir işlem yapılacaksa eğer hangi ip'den giriş yapılıp entry girilmişse ona göre eşleştirme yapılıp onunla ilgili işlem yapılır, senin ip'inle yapılmamışsa senin endişe edeceğin bir durum yok. Kimse şifre değiştirme vs talebine bakmaz zaten prosedür belli bu anlamda.

İkinci olarak bu konuyla ilgili daha net geri dönüş almak için sözlüğün kendi iletişim kanalından sözlük yetkililerine ulaşman daha faydalı olabilir senin için: eksisozluk.com

Şifre değişimi kanıt olabilir mi bilmiyorum ancak sözlük moderasyonu ile iletişime geçmeniz daha doğru sonuç verecektir.

Şifre değiştiğinde hesapta tanımlı email'e mail gidiyor. Kesin bilgi.

acaba o mail tekrardan talep edilebilir mi

yanlis hatirlamiyorsam onceki sorunda da cevapladim ve dedim ki bir sure surekli most recent diye secmem gerekti, her seferinde otomatik top tweets ayarlyordu. bunun limiti ne bilmiyorum ama simdi tekrar secmiyorum artik birkac defa her girdigimde most recent dedikten sonra. cok kil bi ozellik.

@yoggi her girisimde ilk is most recent olarak duzeltiyorum, sonra basliyorum okumaya. Ama devam ediyor hala bu kacaklar

sabir dilerim. su an benimki dort dortluk calisiyor ama dedigim gibi basta bende (11 yillik kullaniciyim) surekli bastim, preferences'a girdim Trends for you filan kapattim, bir bakin istiyorsaniz siz de

Settings>Content preferences>Explore Settings

kisaca suraya tiklanabilir: twitter.com

ana sayfada hiçbir zaman takip ettiğiniz tüm hesapların tüm tweet'leri gösterilmez ki. rastgele derlemesi gösterilir. bir kişinin tüm tweet'lerini okumak istiyorsanız sayfasına gireceksiniz, evet.

Timeline seçimi yapay zeka gibi, sen bir süre en son gönderilen tweetleri göster’i seçtiğinde bir zaman sonra popüler tweetleri göster seçimini sen tercih etmediğin sürece pasif konuma getiriyor.

çünkü kullanıcı odaklı değil. instagram, facebook, twitter hiç biri kullanıcı odaklı değil artık. Algoritmaları belirli tweetleri daha ön planda belirli tweetleri daha geri planda tutmam üzerine. Sizin tercihlerini "he he tamam" diyip belirli bir süre uygulasa da sonra kendi bildiğine geri dönüyor ve çok can sıkıcı.

İçerik tercihleri'inden kişileştirmeyi kapattınız mı?

@ yeteramadenedimherseyi kapali hepsi ilk gunden beri
flashresim.com

olay burdan mi kopuyor acaba? flashresim.com
Ama bu o andaki trendolan hashtagelerle alakali. Lokasyonu kapasam bu sefer dunya genelindeki trendingi gosterir : G.korenin kpopcusunu, Biden'i bilmemneyi gosterecek trending olarak. Benim trend olan hashtagle alakam yok.

Benim nacizane tek istegim home tusuna bastigimda benim adamlarin tweetlerini eksiksiz gostersin

nope

Ssg şunu yazmış zamanında: eksisozluk.com

Şöyle düşün: Distopik bir evrendesin elinde bir tane el feneri bir tane de kalem pil var, bu kalem pil el fenerinin enerji kaynağı ve dünya üzerinde bu pilden başka bir pil ve enerji kaynağı yok, bu durumda sen bu el fenerini nasıl kullanırsın? Sadece çok çok çok gerekli anlarda ve kısa süreli olarak kullanırsın değil mi, zira el fenerinin çalışması için enerjiye ihtiyacın var ve enerji kısıtlı, o nedenle bitsin istemezsin az az kullanırsın. Halbuki yedekte 1 milyon tane kalem pilin olsa daha rahat kullanırdın değil mi, bu biterse yenisini takarım ne olacak derdin verirdin enerjiyi, herhangi bir kısıtlamaya gitmezdin.

İşte, az kalori aldığında da tam olarak böyle oluyor. Yani vücut "enerji/kalori az geliyor, o zaman ben bu elimdeki pili/vücut yağlarını az az kullanayım idare edeyim, çünkü benim öncelikli amacım yağ yakmak değil bu arkadaşı hayatta tutmak, yağlar da müthiş bir enerji deposu, ben bu yağları "daha kötü" günler için korumaya çekeyim çok azını da hayatta kalmak için kullanırım, bu şekilde sürünürüm ama ölmem. Yani hem dışarıdan kısıtlı enerji geliyor hem de bu arkadaş ne yapıyor bilmiyorum enerji tüketmeye çalışıyor, olmazsa şu kas proteinlerinden de birazını kullanırım, biraz kas kaybetsin önemli değil ama yağlara bir şey olmasın, yağlar önemli" diyor.

Halbuki sen ihtiyacın olan kaloriyi yeterli miktarda verseydin ne olacaktı? Sistem elindeki yağları kötü günler için korumaya çekmeyecekti, nasıl olsa dışarıdan kalori/enerji geliyor deyip en ufak bir kalori açığında aradaki farkı kapatmak için yağları kullanacaktı, aynı şekilde proteinlere de saldırmayacaktı, yani kas da kaybetmeyecektin. Az kalori olunca biraz böyle oluyor. Yağlar senin için kötü olabilir ama vücut için en değerli enerji kaynağı, bu enerji kaynağını kullanmak için yeterli şartları oluşturmazsan vücut kas kaybetmek dahil her planı harekete geçirir ama yine de yağ kaybetmek istemez, zira vücut kasları da sistem için gereksiz enerji yiyen yapılardır, yani kas kaybetmekten de çekinmez. O yüzden az kalori değil, doğru kalori hesabı sağlıklı bir şekilde yağ yaktırır.

Fasulye
Sarmaşık

İkisi de var Youtube'da.

Nefesim kesilene kadar

Youtube'da yok sanirim
Puhutv'den izledim ben

çok biliniyor mu bilmem ama şunlar güzel filmler:

asiye nasıl kurtulur
aah belinda
müthiş bir tren
eski zaman elbiseleri


cidden bilinmeyen bir şey arıyorsan:

su da yanar

reha erdem 5 vakit bayagi iyiydi. diger filmlerini o kadar begenmedim.

iklimler nbc - en iyi filmi bence.

insaat.

fasulye de iyiydi diye hatirliyorum ama filmin kendi hakkinda hicbir sey hatirlamiyorum.

arabesk - az bilinen degil ama bu nesil icin az biliniyor olabilir.

edit: ahahahahaha kesinlikle kahpe bizans <3

inşaat +1

Donersen islik çal

Kader
Kelebekler
Fasulye

İnşaat filminden daha az bilinsede yine de bileni var. Ama izlemediyseniz mutlaka izleyin.

Güneşin oğlu.

Nokta atışı yapıyorum.

Eskici Ve Oğulları: www.youtube.com
O Da Beni Seviyor: www.youtube.com
Gecelerin Ötesi: www.youtube.com
Deli Deli Olma: www.youtube.com
Öğretmen Kemal: www.youtube.com
Sır Çocukları: www.youtube.com
Renkli Türkçe: www.youtube.com
Amansız Yol: www.youtube.com
Katırcılar: www.youtube.com
Labirent: www.youtube.com
Şah Mat: www.youtube.com
Baskın: www.youtube.com
İsyan: www.youtube.com
Kuyu: www.youtube.com
Adak: www.youtube.com
Kor: www.youtube.com
Körfez: vimeo.com

Kara kopekler havlarken

Asiye nasil kurtulur- mujde arli versiyon
Tersine dunya- cerezlik.

Nadide Hayat

(bkz: karışık pizza)

(bkz: otobüs)

Korkuyorum anne

gece melek ve bizim çocuklar

pazar bir ticaret masalı
11'e 10 kala

(bkz: Gölge oyunu)

Sarmaşık +1

(bkz: mommo kiz kardesim)
(bkz: piano piano bacaksiz)

+korkuyorum anne

Heykel Namık Kemal'in heykeli ama nerede olduğunu bilmiyorum.

Türkiye ise Namık Kemal. Değilse Friedrich Engels.

Konumu da buldum: "Malkara Yolu 4. Km Yay-Pet tesisleri, benzinci çıkılına doğru. Otel Yayoba girişi karşısı, iki türk bayrağı arası"

namik kemal - tekirdag

Tekirdağ da otobüslerin dinlenme tesisinde çok defa görmüştüm.

Teşekkürler, Namık Kemal heykeli olduğu kesin.

su kadar para ayiriyorsaniz bir tik daha cikip sunu alin gecin.

www.tchibo.de

Linkteki kahve öğütücüyü ben de aldım daha gelmediği için denemedim ama ben onun espresso inceliğinde öğütme yapacağını hiç sanmıyorum, ben filtre kahve için aldım alırken bikaç video izlemiştim, en ince çekimde bile yine filtre kahve ayarında kalıyor çekirdek parçaları.

@angelus

katiliyorum, cogu alt düzey ögütücüye göre en basit bicakli parcaliyicilar daha iyi.

www.hepsiburada.com

bu makinalardan çıkan kahvenin kalitesi dışarıda içtiğimiz 9 barlı espresso makinalarından oldukça uzak. aynı şekilde öğütücünün de öyle.
çok daha düşük fiyatlara bialetti moka pot + el değirmeni ile daha kaliteli kahveler içebilirsiniz. bu kombinasyonla flat white'a çok yakın sonuçlar elde etmeniz mümkün.

Evde esspresso çok zor hocam. En az 3000 tl bütçe ayırmak gerekiyor dışardakilere benzemesi için. 1500-2000 tl de öğütücü için lazım.

Linkte verdiğiniz öğütücü esspresso inceliğinde öğütmüyor. Zaten homojen bir öğütme de yapmıyor.

Kahve için farklı bir şeyler hediye etmek istiyorsanız aeropress alabilirsiniz mesela. Çok farklı tariflerle güzel sonuçlar çıkıyor.

Kesinlikle ve kesinlikle iç aksamı plastik olan delonghi yi pek önermiyorum onun yerine
hotpoint

www.akakce.com

www.gittigidiyor.com


www.akakce.com

espresso için mokapot aldım.
delicesine mutluyum

1500 tl bütçeniz var diye farzediyorum.


hakkını vererek espresso yapmak için bütçenizi artırmanız lazım ya da ikinci el ekipmanlara yönelebilirsiniz. Atıyorum ikinic el bir lelit fred değirmen yanına beko ya da arçelik makine ile gayet güzel espresso'lar çıakrtabilirsiniz.


yukarıda bahsettiğiniz bıçaklı öğütücülerden uzak durun derim. boşuna paranızı çöpe atmayın.

ben olsam 600-700 civarı bir konik öğütücü (ya el değirmeni ya da elektrikli), yanına 2 ya da 4 cup bialetti moka pot, süt köpürtmek için de süt köpürtücü alırdım


Misal:
www.tchibo.com.tr
www.40kafe.com
www.trendyol.com

sizin almak istediğiniz setten daha lezzetli kahveler yaparsınız bunlarla.

@kibrit kutusu

espresso zaten 15 barda yapilir. disarida icilen dediginiz gastronomi level espresso makineleri. basinc acisindan fark yok bu cihazla. cikan espresso cok cok basarili fiyata göre. bu fiyata daha iyi makine yok zaten.

bu arkadasin verdigi ilk linkteki ürünü kullaniyorum, disaridakinden hic bir farki yok giris seviyesi icin en basarili cihaz. oldukca uzak demek cok ilginc geldi acikcasi.
surada hayvan gibi gömüyorlar makineleri, surada bile baya iyi yorum almis.
www.youtube.com