Egzoz emisyon testini orada yapıyorlar. Sigorta vs bende de çıktı olarak yok. Bir sorun yaşamadım. Bu Haziran ayında gittim.

Sistemden görüyorlar, çıktıya gerek yok.

Egzoz emisyon ölçümü yaptırman lazım. Önceden de yaptırabilirsin, gittiğinde orada da yaptırabilirsin. Orada yaptıracaksan parayı yatırırken söylüyorsun (sadece nakit alıyorlar, 422 tl mi neydi toplam, nakit olsın yanında), onun için de para veriyorsun. Ölçümü yaptırmadan senin sıran gelmiyor zaten. Ölçüm yaptırdıktan sonra sisteme düşüyor, ondan sonra sıranı takip edersin. Bu arada ölçümden geçmekle ilgili şüphen varsa önceden yaptır ki geçemezsen düzelttirecek vaktin olsun.

Lastiklerin durumu, diş derinliği önemli. İç dış bütün lambaların yandığından emin ol. Benim geri vites lambaları yanmıyormuş, ondan kalmıştım. Hepsini kontrol et. Gerçi geçemezsen 1 ay içinde ücretsiz olarak tekrar götürebiliyorsun, yaptırıp aynı gün bile götürebilirsin.

Ben 10:30a aldım randevuyu, 8:30 gibi gitsem işleme erken başlayabilir miyim acaba

Öyle olmuyor sanırım, randevu saatine göre geliyor sıran demişlerdi, randevu saati senden önce olanların sırası sen daha erken de gitsen senden önce gelecek. Tam 10:30 değil de belki 10:00 gibi fln sıra gelir en iyi ihtimalle. Egzoz ölçümünü yaptırabilirsin ama herhalde.
Ama tabi randevun 10:30'da diye 10:30'da gitme, biraz erken git ki gişe işlemleri, egzoz ölçümü fln yaptıracaksın daha. Erken dediğim 10'a doğru fln, 8:30 değil.

Bunlar sağdan soldan duyduklarım, kendi tecrübelerim değil.

Bir de biliyorsundur zaten de hatırlatmış olayım, kimliğini ve ruhsatı unutma. Bir de sıra no alırken aracın km'sini girmen gerekiyor, en son inmeden önce km'ye bak.

Arka koltuktaki emniyet kemerleri koltuğun altında sıkıştırılmış duruyorsa onları çıkar birbirine tak, yoksa onlar düzeltmiyorlar sen uğraşıyorsun 2 saat.

Aracın bütün farlarının yandığına emin ol, eğer sinyalin olduğu far saydamsa içindeki ampulü turuncu renkli istiyorlar, değilse ağır kusur yazıp geçirmiyorlar.

Plakada delik varsa çoğu yer geçirmiyor (vidayla tampona monte edildiyse)

Rot başlarında gevşeklik varsa ağır kusur yazıyorlar geçirmiyorlar.

Lastiklerde iç/dış yönleri hatalıysa ağır kusur yazıyorlar geçirmiyorlar.

Muayeneden kalmaya sebep olabilecek aklıma gelen ve başıma gelmiş olan detaylar bunlar.

Ne lazım; Nakit PARA, Ruhsat, Kimlik/Ehliyet.Bir sorun yoksa Sigorta migorta sorulmaz.
-Evden çıkmadan yangın tüpü vs'yi ön kultğun oraya koy.
- Bütün emniyet kemerlerini tak. (ön yolcu ve arka koltuk kemerlerini)
1- randevudan 30-40 dk önce sıra orada ol. Cebinde randevu ücreti + egzoz muayenesi ücreti nakit olarak olsun.
2-aracının km'si yaz yada aklında tut
3- ilk iş kiosk gibi bir cihaz var oradan sıra al.
4- İçeri sırayla alıyorlar numaralar karışık yanabiliyor.
5- numaran yandığı zaman içeri gir ruhatsın , km bilgin , paran ,kimliğin hazır olsun.
Veznedeki kişiye ver egzoz muayenen yoksa onu da yaptırmak istediğini söyle.
6-Veznedeki işin bitince direk egzoz sırasına gir. Egzoz işini çöz.
Sonra Tünellerde numaranı takip et.
7- Numaranın yandığı tünelede sıraya gir.
8-Görevli, Arabanı teslim alacak . Tünelin sonuna git orada arabanı bekle.

Umarım sorunsuz halledebilirsiniz. İyi günler.

Randevu saatine 5 dakika kala orada olsan yeterli. Ben bi keresinde 5 dakika geç gittim. Sıra fişi aldığım anda sıra bana gelmişti. Ne olur ne olmaz 5 dakika önceden gidersen iyi olur.

ben en son gittiğimde ne yangın tüpüne ne yangın çantasına baktılar. lastiklerin berbat değilse problem değil. egzoz emisyonu orada beklemek istemiyorsan sanayide yaptır ve git.

Sanayide yaptırmayı düşünüyorum ama fiyatları aynı mıdır yoksa daha mı pahalıdır? (Egzoz emisyon)

Genişliyor evet.

Evet, kesinlikle genişliyor.

Alsalar bile birlikte yapılan muayenede geri gönderiliyor zira askerlik öncesi yapılan kontroller çok sağlıklı olmuyor. Ha senin raporun vardır oradaki görevlinin dikkatini çeker neymiş ya bu der inceler ya da hastaneye sevk eder o ayrı ama usta birliğine gelip de çürüğe gönderdiğimiz çok asker oldu. Ben askere giderken bana yapılan tek muayene "var mı bir şey?" şeklinde olmuştu.

rahatsızlığın nedir, bundan da bahsetseydin keşke. ben epilepsi olmama rağmen gittim. gerçi isteyerek gittim :) sakın yanlış anlama ama bizim millet biraz garip. askere gitmeme nedenin "çürük" olunca başka bir gözle bakıyorlar sana. ben de rahatsızlığımı belirtince doktor muayenesinden sonra "askerliğe elverişlidir" raporu almıştım. Gece nöbeti, araç kullanımı haricinde asker olabileceğimi söylemişti doktor.

@silah taciri ülseratif kolit var bende. Yönetmeliğin Bölüm VIII, Madde 45.B.8'ye göre askerliğe elverişli değilmişim.

muayene etmeyen doktora denk gelirsen hastalığını dinlemiyorlar. başıma geldi oradan biliyorum. kronik hastalığım var. askere elverişlidir raporu verdi uzman. doçentmiydi profmuydu neydi. ona gittik dedik ki muayene bile etmedi. o kararı bozdu. ona rağmen 1 sene erteleme verdiler önce. sonraki sene askerliğe elverişli değildir raporu aldım. seferberlik hariç :)

ülseratif kolit olan iki kişi tanıyorum ve ikisi de askere alınmadı. bu kişilerden birisi muhtemelen 25-30 sene önce muayene olmuştur çünkü yaşı 50'nin üstünde, diğeri de 3-4 sene önce aldı muafiyeti. neden bilmiyorum ama tsk bu hastalığa karşı hassas anladığım kadarı ile.

benim muafiyetim var. gide gele öğendik. büyükşehirdeysen ilk seferde neredeyse hiçbir şeye ilk seferde muafiyet vermiyorlar. bu gözler engelli çocuğa bir yıl erteleme veren heyet gördü.
son 10 yıldır falan yönetmelikte neyse o. yani askerliğe alınmayacak bu adam diyorsa almıyorlar ama şansına göre 2-3 kere gitmen gerekiyor. ama küçük yerde kilodan tek seferde alan birkaç kişiyle de tanıştım.

Dediğin şeye ben de çok sinirleniyorum, ama herhangi bir şey yapamıyorum tabi.

istanbul'da çok oluyor bu. midesi kaldıran yapıyor işte. hırsızlık da aynı. sonucunda bir kazanç elde ediyorsun eğer toplumdaki pozisyonunun hırsızlık olması senin için önemli değilse afiyet olsun.

Ben arkası önü üçer km'lik boş yolda kavşaktan dönüş yaparken sinyal veren adamım, doblocu taksici minibüs şoföründen benim zaten trafik kuralına uysun diye bi beklentim yok ama o uymuyor diye ben de öyle davranırsam halimiz nice olur. Ha küfrediyorum ama yapacak bir şey yok bireysel de olsa trafiği kollamak lazım.

bazi seyleri degistiremiyoruz maalesef, ama her seyi de duzeltecegiz derken zarari kendimize veriyoruz,

sokakta kibrit copu bile atamam yere, ama onumdeki insan yedigi gofretin paketini hic dusunmeden yere atabiliyor, bir kacini uyariyorsun ama sonra duzelmez deyip vazgeciyorum, eskiden cok uayarirdim ama artik kendim sinir oluyorum olan benim sinirlerime oluyor

biraktim artik

Trafikte asla sağdan gidip öne girmem girilmesine de izin vermem

Bu tarz şeylere o kadar sinirlendim o kadar sinirlendim ki ülkeden ayrilmamin bir kaç sebebinden biri de bu. Fransa'da 3 senede 2 kisi gordum belki boyle.

Malesef bunlar ugrasilarak bitmez, üstüne size saldirirlar ne savcı yaninizda olur ne polis. Cok ugrasmamak lazim, riskli is.

trafikte her şeye takmayın. bizim insanımızın sorunu trafikte çok agresif olması.

Ben eskiden tek tek insan gibi ya da kabaca uyarıyordum. Sonra baktım bir değil, iki değil, yüz değil, bin değil.

Trafik magandası ayrı dert, beyaz yakalı magandası ayrı dert, mafyacısı, siyasetçisi, müteahhiti, yandaşı ayrı dert, kural bilmeyip o kurala uymayıp bir de savunmaya geçen yerli neandertal turisti ayrı dert...

Bu kadar hayvan oğlu hayvan bir zihniyetle uğraşılmaz. Benim de ne böyle bir misyonum var ne bunlarla iletişim kurabilecek yetkinliğim.

Geçen gün ben arabada arkadaşımla gülerken yolun karşısındaki bir minibüs şoförüyle gözgöze geldik. Ters ters baktı. Kolay gelsin kaptan dedim. Bu kadar. Her kolay gelmişe gülme dedi. Yani sever misin sabah mı bırakırsın? Belli ki zibidi soytarının teki. Nasıl diyalog kurabilirsin ki? Kurabileceğim en kısa diyalog olan kolay gelsin deyip gitme metoduna adam nerdeyse levyeyle cevap verecekti.

Yağ oranı yükseldikçe vücuduna yüklenen stresin vücut tarafından absorbe edilebilirliği artıyor. Yani bench press yaparken 30 kilo fazladan yağı olan birine yüklenen stresi vücut yağları soğurabiliyor, o da kaslara ve tendonlara binen güce karşı direnç oluşturacak bir tepki oluşmasına ve ağırlığı nispeten daha rahat kaldırmasına neden oluyor.

Daha basit anlat dersen; yağ vücuduna yüklenen enerjiyi, yani ağırlığın enerjini bloke eder ve aynı enerjiyi kullanarak ağırlığı kaldırmanı sağlar, bu da siklet farkının oluşma sebebidir.

Angelus olayın teknik boyutunu harika açıklamış.

Uygulamadaki siklet farklılığı sporcuların etki alanlarıyla ilgili.hafif siklet çok hızlı hareket edip ,ani ataklar geliştirebilir ama karşısındaki ağır siklet onu yakaladığında kazanma şansı çok düşüktür.bu yüzden siklet farkı olmayan müsabakalarda hafif olanlar ataklarını vücudun alt kısmına yaparlar ki rakibi yere devirip üstünlük sağlasınlar.ağır siklet olanda bunun tam tersini yapıp üst vücuda çalışıp,,hareket kabiliyeti yok etmeye çalışır.bununla alakalı siklet ayrımı olmayan sumodan iki örnek ekleyeceğim.ilkinde nispeten hafif sikletin yakalanamadığı anları ikincisinde yakalandığında ne olduğunu görebilirsin.

youtu.be
youtu.be

Valla Topkapı, Kapalı Çarşı falan güzel ama yabancılar her zaman "Hagia sophia nerede" diyordu. Yabancı arkadaşlarımın merak ettiği yer oydu. Zaten covid işi de var, o esnaf uzunca bir süre kan ağlar gibi geliyor bana. Tüm turizm için geçerli ama oraya ekstra hamle yaptılar işte.

edit: turist rahatça girip gezebilecekse okey ama ayakkabılarınızı çıkarın şunu yapın bunu yapın derlerse?

Esnafın işine gelir.birde çok hezeyana sebep olacak bir şey değil,eski muahafazakar kafanın bir takıntısı.ilk başta bir gazla gider millet ama sonrası her cami gibi.orada şahane sultanahmed camisine giden adam sayısı belli zaten.ilk bir ay kalabalık olur sonra normale doner.

Ziyarete açık olacak yine. Giriş de ücretsiz olacak. Sadece ibadet saatlerinde giriş yok denilir muhtemelen. Ziyaretçi açısından fazla bir şey farketmez diye düşünüyorum.

6 TL'lik Magnum'u 9 TL'ye satan esnaf büyük ihtimalle etkilenir.

Niye etkilensin hocam ? "blue mosque"'ya geliyor turist. Ayasofya'ya mı gelmeyecek ?
Ayasofya Ayasofyalığından bir şey kaybetmedi ki.

Turist için Ayasofya'nın cami müze kilise olması çok fark etmez muhtemelen, tekrar cami olması hasebiyle turiste bi zorluk çıkarılmadığı sürece aynı şekilde gelirler yine, o habitatın ticareti devam eder.

Etkilenmek mi?

Giris ucretini vermeyecek olan turistten o 100 lirayi cikartirlar muhtemelemen.

Ayasofya'nin anlami sadece "istanbul'a gidince gorulecek tarihi kilise" degil yabancilar icin. Turkiye'ye gelmek istenmesinin baslica motivasyonu idi ayasofya, "gelmisken goreyim" degil. Gelmisken goreyim dedikleri yerler: sultan ahmet camii. Yani "e camiyken sultan ahmete gidiyorlarsa ayasofya'ya da gelirler ne olacak canim" demek ayasofya'nin hristiyanlara ne ifade ettigini bilmemek demek. Hristiyanlik bir roma imparatorlugu dinidir arkadaslar. Roma'nin merkezi de istanbuldur. Istanbul'un merkezi de ayasofyadir. Herkes mescidi aksa ile kiyasliyor ama asil olarak kabe ile kiyaslanabilir buranin onemi.
Genel anlamda istanbul genelinde bir turist dususu yasanacagini ongoruyorum sorunuza cevap olarak.

Not:typolar icin ozur. Mobildeyim malum

@ala09

tepki olarak belki yaşanabilir de, bazılarını da gaza getirebilir, Ayasofyada yapısal bir değişiklik olmayacak. camide olmaması gereken çizimler sadece ibadet vaktinde ışık tekniği ile karartılacakmış. bir tek yere halı konulacak anladığım kadarı ile sabit olarak. bu inananlar için Ayasofya'ya olan hissiyatı ne derece değiştirir. sonuçta 1934 yılına kadar cami olarak kullanıldı zaten.

@fezagezgini_4, inananlar için şu değişir: artık orası "başka bir dinin mensublarının ibadetine açık". yani herkes için bir ortak noktası yok. bir şekilde el değmeden ayakta kaldığı sanrısı artık olmayacak. aktif olarak içinde insanlar sadece vakit namazlarını değil sünnet namazlarını da kılacaklar. şu an olan büyüsü bozulacak (ayak kokusu gibi detaylara girmiyorum bile). artık ayasofya'nın bir albenisi kalmayacak. mesele duvarlardaki freskler değil yani. ayasofya'ya gittiyseniz sizden daha büyük insanı neredeyse hiçleştiren müthiş atmosferindeki tanrıya teslimiyet hissini yaşamışsınızdır. hristiyanlar zaten burada ibadet etmiyordu ancak artık bu cezbediliği kalmayacak. umarım anlatabilmişimdir ne düşündüğümü.

www.decathlon.com.tr

Hocam rulmansiz bu. Rulmanli olması cok önemli.ustelik biraz daha profesyonel bir seyler arıyorum, başlangıç aşamasını çoktan geçtim @unde bach canim

www.decathlon.com.tr

Pahalı gelirse avessa markasına bakın

PURE atlama ipi diye aratıp bi bak ağırlıklı/rulmanlı oluyordu bunlar.

İyi bir şey. Bakım yapıyor.

Bu bir sevgi, bağlılık göstergesi.

iyi bir şey , üzerine kokusunu bırakıyor seni sahipleniyor

Yahu hayvan sevgisini gosteriyor sen mineral diyorsun. Kediler insanlari kendilerinden gibi gordugu icin yalar, fare yakalayip getirir vs, yapar oyle seyler. Bizimkiler oyle dakikalarca yalamaz ama karnini sevdigimde arada elimi yalar. Olur oyle.

önce yalayıp daha yalaması bitmeden ısırmaya başlaması nedir?

mineral eksikligi mi:D:D:D:D

Derideki tuzdan kaynaklı yalıyor olabilir. Sevgiden degil bence. Ben oyle algilamiyordum yani.

Isırması da sevgiden ve oynamak için <3

ısırması ve yalaması sevgi göstergesidir

mineral :)
değil tabii. bakım, ilgi, yakınımdır mesajı.

mobil edit: yaş 25

valla ben giymemiştim. pişman mıyım hiç değilim. ütülü düzgün bi gömlek ve kumaşımsı pantolonla gitmiştim, yaz düğünüydü. kuzenimin en yakın arkadaşı kot tişört gelmişti ve en çok eğlenen de onunla kuzenimdi.

yaşım=kuzenimin yaşı-7

En az bi chino pantolon gömlek ister takım giymeyeceksen.

Evde takım elbisen varsa riske atma onu giy. Yoksa şık biseyler ayarla. Kotla da gidilmez yani.

Kış aylarında olsak şart.

Ancak havalar sıcak, illa kravat ceket olmasa da düzgün bir gömlek ve gabardin pantolon olur.

Ben böyle durumlarda takım giymediğim zaman diğer herkes çok şık oluyor ve genelde pişman oluyorum.

ben bu sıcakta babam bir daha evlense de takım elbise giymem.

kanvas pantolon + keten gömlek yeterlidir.

Otomatik olmasi rahatlik da daha dun alinmis 16 yasinda bir araba ile uzun yola cikmak riskli olabilir. Arabada bir sorun varsa bunu sehir icinde kesfetmek caninizi daha az sikar.

275 km pek uzun yol sayılmaz aslında. şehir içi trafiği olmayacağı için daha rahat yol alırsınız. sadece bir süre sonra sakin sürüşten dolayı insanın konsantrasyonu bozulmaya başlayabiliyor. bence yolun ortasına yakın bir nokta belirleyin, bir dinlenme tesisi olabilir, benzinlik olabilir, orada 15 dakika mola verin, elinizi yüzünüzü yıkayın, su için, tazelenin, tekrar devam edin.

araba bakımlı ise sorun çıkarmaz, 1500 km de gidebilirsiniz yani :)

Uzun zaman manuel kullananların otomatiğe geçtikten sonra sol ayakla debriyaja basma içgüdüsüyle frene bastıklarına şahit oldum birkaç defa, sende de olur mu bilmiyorum ama böyle şeyler olabiliyor. Onun dışında arabanın yaşı var tabii bi kontrole sokmak iyi olabilir yolculuk öncesi.

Yeni aracın hayırlı olsun.

Öncelikle sol ayağını iyice alışana kadar koltuğun alt kısmına doğru topla.fren yapman gereken bir durumda reflex olarak debriyaja gitmek isteyebilir,sol ayakla fren yapmak acemilikte son isteyeceğin şeylerden biridir.

Aracı bi kontrolden gecirt,sonucta tanımadığın bir araç yağına,suyuna,kayışlarına,aküsüne,şarjına,baştan aşağı baktır,yolda suprizle karşılaşma.

İyi yolculuklar,iyi tatiller.

arabayı iyice tanıdıysan , arabanın ne durumda nasıl tepki vereceğini biliyorsan(fren vb) bi sıkıntı çıkmaz.

ikinci el araba aldıysan çok farkedilen bir arızası yoksa başına gelene kadar bilemiyorsun malesef. yağına , suyuna bak, lastik basınçlarını kontrol et.

otomatik vitesli araçlarda park ederken değişik bişeyler yapıyolar araba şanzıman yükünde kalmasın diye.

ikincisi yavaş yokuş çıkman gerekirken araba vites atmasın diye basılan bir düğme falan oluyor. örnek önüne kamyon çıktı rampada, vitesi 3 den 4 e 3 den 4 e atmasın(hani o devir aralığına geldiğinde) diye basılan bir düğme var onu falan öğren.

Sol ayağını unut, fren ve gaz için hep sağı kullan demeye gelmiştim, angelus ve duptıs gerekenleri söylemiş.
Hayırlı yolculuklar

arabayı daha dün aldıysanız biraz tanıyın birkaç gün turlayın arabayla vitese alışın biraz. uzun yolda çok sıkıntı olmaz ama dur kalkta düz vitese alışan zorlanabiliyor. önce geceleri felan çıkın turlayın biraz alışın hiç bişey olmaz. çok uzun bi yol değil zaten çıktıktan 1 - 1,5 saat sonra girin bi opete el yüz yıkayın, marketten bi çikolata bi su alın tazelenin sonra devam.

Tabiki hazırsın, yağını suyunu lastiklerini kontrol et, bas gaza.

akçakoca yolları çok virajlı ve çok fazla eğimli. bunun bilincinde olarak girin bu işe. hani bazen viteş düşürmen falan gerekir manuel arabada, yokuş çıkarken, bu tarz durumlarla karşılaşacaksın heyecan yapmadan gaza basmaya devam et zaten kendisi uygun vitese geçecektir.

ben hiç heyecan yapmadan cesaret ederdim böyle bir yolculuğa, eğer arabada teknik bir problem olmadığını bilirsem.

bu arada otomatik vites arabayı nasıl park etmen gerektiğini mutlaka oku öğren. eğimli yerlerde şanzımanı eline almamak için. park edince ayağın frendeyken ilk önce vitesi boşa alacaksın, sonra el frenini çekeceksin. ayağını frenden kaldıracaksın. arabanın yükü el frenine geçecek. sonrasında da vitesi p konumuna alıp öyle ayrılacaksın arabadan. bunu mutlaka alışkanlık haline getirmen gerekiyor.

senaryodan kaldırıldı deniyor zaten. o yüzden eşcinselliğini göremedik. insanlar öyle bir şeyden şüphelenmişti kırpmalar oldu diye, sonra gerçek çıktı.

söylenti nasıl çıktı ben de hatırlamıyorum. ilk yayınlanan fragman mıydı, başka bir şey miydi, eşcinsel karakterin olacağı söylendi halk arasında. karakterin adı da osman olunca milli değerlerimize hakaret olarak algılandı.

diziyi izlemedim ama bildiğim kadarıyla dizide milli değerlerine çok bağlı halkımızı tekrar galeyana getirecek bir şey yok.

ee tamam kırpılmış işte, vazgeçilmiş demek ki. alttan alttan hissettirelim de dememişler ve de büyük ihtimalle demeyecekler. ben ki dikkatli izleyiciyimdir, öyle bir şey anlamadım. ortalama bir dizi izleyicisinin söylemeden anlamayacağı, hatta söylese bile anlamayacağı bir şey için niye "dizide eşcinsel varmışşşş!!11" deniyor ki?

Bu diziyi izlemedim ama aynı dönemde La Casa De Papel'de de Osman adında işkenceci bi Türk karakter vardı, onun da etkisi var diye biliyorum ben.

tamamen akpli yalanlarından biri işte.
Adamlar en alttan en tepeye kadar sular seller gibi yalan söylüyor.

zaten bu diziyi hedef almalarının sebebi de kızlı erkekli arkadaş grupları, alkol, aşk meşk falan.

dikkat ederseniz her bölüm süresi birbirinden çok çok farklı

25 dk lık bölüm vardı. 32 dk , 55 dk . yani bir standart bulunmuyor.

bir karakterin yan özelliklerini anlatmak için makul süreler bunlar. Çok büyük oranda kesilmiş yani. Bunu da çok muntazam yaptıkları için göze batan bir kesinti olmuyor.

game of thrones 'ta samwell'in (jon snow un kankası şişman adam) aşk hikayesi anlatılmasa da çok göze batmazdı dizi :)

Omuz genişliği omuz kaslarınla alakalı bir durum değil köprücük kemiğinle ilgili bir durum, uzunluğuna göre omzun geniştir ya da değildir: upload.wikimedia.org

Omzunu genişletemezsin ama üstündeki kas miktarını artırarak üç boyutlu görüntüsünü "bir miktar" değiştirip genişmiş "gibi" gösterebilirsin, bunun için de klasik omuz çalışmaları yapabilirsin ama omuz erkeklerde bile çok geç tepki veren bir bölge, kadın için açıkçası çok fazla "gelişecek" bir bölge değil, bununla birlikte bence senin sorunun daha çok postür bozukluğu, postür düzeltme çalışmaları yaparsan daha net çözüm alabilirsin diye düşünüyorum.

düşük ağırlıkla lateral raise çalışın

en iyisi yüzme tabii ki ama şu dönemde havuza yazılmak pek mantıklı olmayabilir.

Öncelikle omuz genişliği köprücük kemiği boyutuyla doğrudan ilgili değil. Çünkü bir kas hacmine sahip olmadığınız bölge yağ oranınız da düşükse, kas hacmi arttığı duruma göre zayıf/küçük/ince denebilir normaldir. Ama mesela 200 kg düzgün formda squat yapabilen %10 yağ oranına sahip 175 boyunda bir adama ince bacaklı ya da kalınmış gibi görünüyor diyemiyorsak, maksimum omuz kas hacmine ulaşan bir kişiye mış gibi demek de absürt olur.
Mesela şu ablamız şundan: www.instagram.com
şuna: www.instagram.com dönmüş. Ablanın omuz genişliği arasındaki fark bir ilizyonla açıklanamayacak kadar fazla. Aynı etkiyi bir miktar yağ oranı yükseldiğinde de görülebilir fakat boyunda da yağlanma olunca bu fark pek hissedilmez.

Onun dışında postür bozukluğu +1. Uzun süreli bu tip kambur oturuşlar postürü bozabiliyor. Sırt kaslarınızı güçlendirebilirsiniz bunun için. Özellikle pullover yapılabilir.

Yapılacaklar listesine yan ve ön omuz ağırlıkta olmak üzere (lateral raise, front raise) orantılı bir büyüme için de arka omuz yapabilirsiniz (rear deltoid machine).

daha hızlı ve salonlarda yer kaplamıyor. gidip yel değirmeni ve keçi dana bulman lazım diğer türlü kas yapmak için.

o zamanlarda masa başı işte yoktu, organik olmayan yapay yiyecekler de yoktu.
günlük çalışmanın büyük kısmı insan gücü kas gücü gerektirince, yemekler de doğal olunca fit bir vücut olabilir.

hala fiziksel olarak yoğun mesai yapan insanların çoğunun fit oldugunu görebiliriz.

Antik dönem kas gelişimi için Krotonlu Milo’yu bi araştır.

@ayin yazarı masa başı işle açıklanamaz bence. Davut heykeli mesela. Define bir vücut. Masa başı çalışmayan, doğal beslenen kaç kişinin vücudu öyle? O vücut çalışılmış bir vücut.

Conan bir macerasinda bir zigurattan gecip gunumuz dunyasina geldiginde vucut gelistirmeci bir adami tokat manyagi yapip "demir kaldirip indirerek kas gelistirmek olume karsi mucadele ederek kas gelistirmeye benzemez" demisti.

Tabi o donemde herkes olumle karsi mucadele etmiyor her gun ama gene de ya motorlu aletler olmadan ciftcilik yapiyor, yuk indirip kaldiriyor, demircilik yapiyor vb.

Davut heykelindeki Davut model değil ki, yani Davut gelip Michelangelo’ya poz vermemiş Michelangelo kendi hayalinde o şekilde yorumlamış. Davut belki de dombili bir vücuda sahipti bilemeyiz.

vücut geliştirme için makinalara ihtiyaç duymuyoruz, spor salonundaki makinaların çoğu basit makina matığıyla çalışır yani işimizi kolaylaştırabiliyorlar. hani ya şu kas grubunu daha insanoğlu olarak çalıştıramadık dur şöyle bi makina yapalım demedi kimse. bahsettiğin dönemde olimpiyatların düzenlendiğini düşünürsek ve güç insan hayatında belki şimdi olmadığından daha önemli bir noktada idi. (avlanma, insan gücü vs) insanlar avlanıyor, protein alıyor, ve ağır kaldırıyorlardı. vücut geliştirme zaten temelinde ilkel bir spor. yani bu şaşırılacak bir bilgi değil
günümüzde bile makinasız evde kendi vücut ağırlığıyla youtubeda "çelınç" videoları çeken tonla adam var.
ilk gün 3 şınav çekersin diğer gün 5 diğer hafta 10 diğer ay 20.. kendini zorladıkça hiç yapmadığın bulunmadığın noktalara geldiğinde güçlenirsin kaslanırsın olay bu kadar.

Ağırlığı eşit dağıtılmış, daha yüksek verimli ve kas dönüşümlü ağırlıklar yerine, şekilsiz tutması bile zor taşları indirip kaldırsın hocan o zaman.

Modern dünyada 1 sene içerisinde yaptığın vücut ve kası, eski dünyada yıllar yıllar içinde amelelik yaparak taş taşıyıp kazma sallayarak yapabilmişlerdir.

Neye gerek yok demiş anlamadım. Hocan “kalkın taş taşıyın boşverin” mi demiş

her şeyden önce yunanlılardaki ideal kavramını açıp okumak gerekir.

Makinelere tabiki ihtiyac yok.

Gününü avlanarak gecireceksen, sürekli yuruyeceksen, sürekli uzerinde zirh elinde kilicla dolasip eğitim yapacak/savasacaksan, surekli daglara cikacak/tirmanacaksan.
Bu arada bir şeyleri heykellerde görüyoruz diye arka planda fakirlerin de böyle oldugu ya da cok zenginlerin böyle oldugu fikri nereden cikiyor bilmiyorum. Biz de heykel olarak sadece brad pitt, arnold, jay cutler falan yapsak gelecekte de boyle dusunurlerdi.

Simdi de yapabilirsin; yüksek protein oranli, sebzeli ye. Karbonhidrati biraz azalt, seker hic alma. Her gun barfiks, dips, row, sinav, squat turevleri, deadlift turevleri yap. Bunu yapan insanlar cok, ilk defa bulunan bir olay değil.

Antik donem yunan heykelleri tanri insani simgelesigi icin mukemmel vucuda sahip. Yani olayi o zaten. Insani tanrilastirmak... ideal insana ulasmak... kusursuzluga ulasmak. Bu sebeple hepsi kasli vs. Heykellerin idealize edilmis olmasi o donemde yasayan tum insanlarin kasli vs oldugunu gostermez. Cunku heykellerin yapilma amacidir zaten insanin mukemmel olmadigi ve ideale kavusma dusunceleri....
Ayrica davut heykeli baya sikintili, hic de mukemmel olmayan bir heykeldir. Onu da arastirin isterseniz. Mermerin dogal formu ve boyutlari yuzuden heykel anatomik oransizliklarla/hatalarla doludur.

o yunan heykellerinin hepsi idealizm döneminden yani, kişinin gerçek hali değil; olması gereken, ideal, hayali halinin heykelleştirildiği anlayıştan. yoksa hiç mi şişman, kısa, göbekli, kel, çirkin yunanlı yoktu yani.

bu konuda bakınız: bbc, how art made the world

(bkz: calisthenics)

Basit/ilkel aletlerle dahi mümkün

Hesaplama ikinci varsayımına göre yapılıyor yani kalori üzerinden

Toplam aldığın kalori üzerinden dağılım yapıyorsun. Yani günlük 2000 kalori alıyorsan bunun 70’i yağ olacak, bu da 1400 kalori yapıyor. 1400 kalori de 155 gram yağ yapıyor. Günlük 155 gram yağ alınması gerekiyor bu hesaba göre.

Peki ne kadar kalori alacağımı yine 500 kalori açık yapacak şekilde mi ayarlamalıyım? Bazal metabolizmam 1.500 ise 1.000 kalori alacak şekilde mi beslenmeliyim?

Bazal metabolizma değil bazal metabolizma ile günlük toplam enerji ihtiyacını hesaplayıp ona göre kalori açığı vereceksin, bazal metabolizmanın ihtiyacı olan kaloriyi zaten almak zorundasın, bazal metabolizmadan kalori açığı verilmez. Yani bazal metabolizman 1500 kalori günlük harcanan toplam enerji de (TDEE) 2200 kaloriyse, 2200 kaloriden açık vereceksin.

Youtube izlenme algoritması tekil olarak çalışır, her IP tek izlenme demek. Loop'a aldığında bir şey değişmez. Youtube'da bi videoyu loop'a alıp görebilirsin zaten sayının değişmediğini. Ha her izlenme sonrası modemi kapat-aç yapıp IP'yi değiştirirsen o şekilde olur ama izlenme sayısı sanırım 300'ü geçtikten sonra Youtube botları videoyu incelemeye alıyor, şüphelendikleri bir şey olursa izlenme sayısını düşürebiliyor.

Şu an için olmasa da ben de benzer bir programlama yapıyorum kendim için. Haftada bir ya da iki gün salona gidip 2 temel hareketi en ağır şekilde düşük tekrarlarla girip salondan çıkmayı planlıyorum. Ben çok fazla kas kaybı yaşayacağımı düşünmüyorum ama güç kaybı çok hızlı ilerleyebiliyor onu bir nebze engelleyebilirsem benim için iyidir.

ben full evde yapıyorum ve salından daha çok verim alıyorum

@angelus, evet evde gym kuranlar salonu dediğimiz şekilde kullanıyor. ama ben işin kazancından yana şüphem yok. sadece bir riskli birşey mi yapıyoruz yoksa obsesifliğe mi giriyor onu danışmak istedim.

@ipmus hocam mart nisan full evde yaptım ama özellikle bacak günü evdeki ağırlıklarla çekilmiyor. bir de sıcaklar başladı. salona gitmek bu şartlarda riskli mi onun için açtım başlığı.

Ben vücut geliştirme için ailemi riske atmazdım açık konuşayım. Evet bu süreç belki uzun sürecek ama şakası yok.

Sadece spor salonlarında değil her yerde risk altındayız ama olabildiğince dikkat etmeliyiz. Spor salonlarında bir aleti kim bilir kaç kişi elliyor, temizlendiğini de zannetmiyorum ayrıca.

Ben amatör olarak evde yapıyorum zaten yıllardır, 6 ay yazıldım salona 3 ay anca gittim sonra korona başladı zaten. Benim hayatımda büyük bir etkisi olmadı salonun. Sizi bilemem tabii.

Ben kendi adıma riskli buluyorum, o yüzden çok cesaret edemiyorum eskisi gibi 5-6 gün gideyim 2 saat kalayım diyemiyorum, o nedenle en mantıklısı bu gibi geliyor bana.

@wesli benim evde compound hareketleri yapmam imkansız ve gerçekten ev de işin ancak izole dediğimiz çerez kısmı kalırsa yaparım. angelusun dediği gibi düşük tekrar yüksek ağırlık için salonu kısa süreli kullanmaktan bahsediyorum. yani barbeli zaten kullanamdan önce kolonyalıyorum set aralarında ele dezenfektan vs. eli yüze götürme kesinlikle yok. evet dediğin gibi bu dönemde biraz belki gereksiz bi çaba gibi gözüküyor ama ya spor yapacam ya da 1 sene yatacam noktasındayım. kendime bir çıkış noktası arıyorum. şahsen toplu taşıma kullanmaktan daha az riskli geliyor kulağa. çünkü gittiğim saatlerde bazen tek ben oluyorum.

Valla abi bazı hareketler için salon şart tabii ama sürekli dezenfektan, kolonya falan uğraşamazdım ben. Bulunduğum ortam dolayısıyla rahat hissedemem zaten bir kere. Ama dediğin gibi, toplu taşıma ne kadar güvenli ya da ben mesela işe gidiyorum bir oda da 3-4 kişi kalıyoruz, orası ne kadar güvenli, ya da mecbur markete gidiyoruz oralar.

Aile faktörünü düşündüm ben daha çok. Yoksa anlattığın gibi gerekli önlemleri alıyorsan ve salon boşsa kulağa güzel geliyor.. Umarım kazasız belasız devam edersin.

bu dezenfekte etme kısmını çok kafaya takıyorsunuz. Birisi hapşıracak, öksürecek, tükürecek Ya da elini yalayıp o aleti tutacak, sonra sen de tutacaksın ve üstüne bir de elini ağzına burnuna götüreceksin de bulaşacak. Ohoo bu kadar takıntılı olmayın.

Başından beri zorunlu olan önlemleri aldım sadece. 8 hazirandan beri de haftada en az 5 gün salona gidiyorum. Bence yaptığınız mantıksız bir şey değil.

Dediğiniz gibi bu işin çok daha uzun süreceğini varsayarsak bana kendimizi eve kapatmak artık pek mantıklı gelmiyor. Bir şekilde riski minimize edip ama aynı zaman da göze de alıp eski hayatımızda yaptığımız şeylere devam etmek durumundayız.

Bence sizin ve angelus'un yöntemleri gayet güzel ve mantıklı.

cevaplar için teşekkürler, şimdi döndüm salondan deneme amaçlı gittim. ağırlık katında 2 kişiydik. ben girerken de çıkan bi arkadaşla biraz sohbet ettik. benim de tanıdığım 2 üye pozitif çıkmış ama salon kaynaklı değil ailelerinde çıkınca kendilerinde semptom olmamasına rağmen test yapmışlar. vaka sayısında tr geneli 3. olan ildeyim. @arrowun dediği gibi bu iş tam ihtimaller silsilesi. şu an aklımdan geçen ya 1 ay daha beklemek şehirdeki vaka sayısı düşsün biraz ya da planladığım şekilde devam edip kendimi aileden daha da çok izole etmek.

Zarardan ne anladığına bağlı, süt şekeri laktoz disakkaritini meydana getiren galaktoz+glikoz ikilisinden galaktozun çözülmesi daha zor olduğu için çok daha fazla su tutuyor o da zamanla deriyi daha "kalın" hale getiriyor, ben bu nedenle tüketmem ama sen benim için bir sıkıntı yok diyorsan kullanırsın protein proteindir ama sütteki protein, sonradan whey ilave edilmemişse, %80 oranına kazein yapılı bu arada, yani geç sindiriliyor, illa kullanılacaksa gece yatmadan önce kullanılması daha efektif fayda sağlayabilir.

zararı olup olmadığını kimse söyleyemez, her bünyede farklı bir etki bırakabilir. angelus güzel açıklamış ama deri kalınlaşması bana biraz geyik geliyor yani çok podyum cümlesi. biraz düz mantık olacak ama sindiriminizi vücudunuzu en iyi siz takip edebilirsiniz. bir de protein çeşitliliği iyiidir, yani e bu iyiymiş diyip günlük abanmak yerine haftada 3 gün tercih ederdim ben. bu işi gerçekten bilinçli yapanlar, proteinin de karbı da yemek yiyerek temin etmeye çalışıyor. son 20-30 gr da supp kullanılıyor. siz de zaten toz alıyormuşsunuz.

sütteki protein kaliteli protein değil ki. reklam olsun proteinli süt densin diye yapılmış bir süt

Hekim arkadaşlar muhakkak ki daha iyi izah edecektir ama yansıyan ağrı dedikleri bir durum var, yani bu biraz o bölgedeki sinir iletimiyle vs alakalı bir durum, "yansıyan ağrı, diş" anahtar kelimelerini kullanırsan konuyla ilgili daha detaylı bilgiler mevcut.

çay kaşığının arkası ile tek tek dişlerine hafifçe vur. zıpladığın an , o diş ağrıyordur .

Ayda 10000 lira kenara atabilen birisinin 1250 lira bulamaması? Çarpmış muhtemelen, ortada bir kedi bile varsa tedaviyi yaptırmamış olabilir.

@üğpoıuy boşa gitti maalesef.

@cesario, doğru söylüyorsun da üğpo nunda dediği gibi eski kullanıcı vs inanmışız, bir cana yardımcı olabilmek adına,
Yoksa para önemli değil yerine gelir, ki geldi de, benim üzüldüğüm nokta insanları enayi yerine koyması, şimdi bu saatten sonra burdan gelecek olan gerçekten ihtiyaçlara da şüphe ile bakılacak bu bombacı yüzünden

Yalancı o, işim kötü filan şöyle diyip sonra 10k biriktiriyorum diye duyuru açmıştı. 10k atabilen biri sizin 100liranızı ne diye alsın.

eski üyelerden onu biliyorum. Fakat önce terfi, sonra ayda kenara 10k koyuyorum duyurularından hiç de uzak olmayan bir süre sonra 1000 liram yetmedi demesi ve bunu da ipad ekranım kırıldı tamiri ne kadar diye sormasından sonra yapması çok işkillendirici.

Umarım yanılıyorumdur. Kendisi bence bir açıklama borçlu siteye ve sitede bağış duyurularına bir çekidüzen gelmeli sanırım. En azından bireysel hesaplar yerine veteriner hesabu falan olabilir.

twitter da rulling mi ne var, onun tayfadan sanirim; gecmis olsun herkese

nick tercihi, duyuruları, cevaplarındaki uslubu gözönünde bulundurunca ben tekinsiz biriyim diye bas bas bağırıyordu. kimse mi farketmedi.

ulan tam niyetleniyorum benden önce birisi uyandırıyor. şimdi en az 3-4 ay herkes daha temkinli olur hahahaha.

şaka bi yana, kedi numarasına da düşmeyin artık ya. geçmiş olsun.

@üğpoıuy, ben de eski bir kullanıcı diye güvendim açıkçası, cevap da gelmiyor.

Acikcasi en bastan beri guvenmedigim bir kullaniciydi.
Bence soguk su icin.

Çok eski duyurucu kendisi. Bence psikolojik sorunu olan birisi,çok fazla davranış bozukluğu sergiliyor.

Bildiğim kadarıyla ikci nick te ona ait.mutlaka başka isimlerle yine buralarda. Geçmiş olsun bence yolladiginiz para yerine ulaşmamış olabilir günahını almayım yinede.

Gönderdiğim paranın peşinde değilim, önemli değil.
hayır yapalım dedik enayi yerine konulduk.
O para cebimde dursaydı sağa sola gidecekti, paraya üzülmüyorum, bundan sonraki yardım taleplerinde bu gibi karakterli kişilikler yüzünden yardımda bulunmayacağız belki de ona üzülüyorum

sürekli ne kadar çok parası olduğuyla ilgili duyuru açtığı için ben de göndermedim açıkcası, yalan olduğu çok belliydi. birine yardım etmeden lütfen enazından eski duyurularına bakın derim.

duyurunun en büyük kolpacılarından biri olduğunu düşünüyordum kendisinin.

iş değiştirmeler, yabancı ülke vizeleri, oturum izinleri, yabancı ülkede birinden hamile kalmalar, çocuk aldırmalar, işe dönmeler, 5 basamaklı maaşlar...

anlat pampa heyecanlı oluyor modunda takip ediyordum kendisini bugüne kadar.

dolandırmış mıdır bilemem ama ben olsam duyuruya bugün kayıt olmuş kullanıcıya para gönderir bu kişiye göndermezdim :)

bu arada üğpoıuy yardım isterse ona yollarım. onun kolpaları güzel oluyo :))

market arabası reyiz @eeb'in de yazdığı gibi fantastik bir arkadaş. bence iki ihtimal var,

1) yazdıkları doğru. bu durumda çok hızlı yaşayan biri olduğu sonucuna varabiliriz. belki yine bi' yerlere kaçmıştır, yakında dönüp meseleyi anlatır. yıllardır burayı aktif olarak kullandığı için şahsen küçük de olsa bir umut payı bırakıyor ve kendisini erken yargılamamak/suçlamamak adına "belki döner" diyorum.

2) yazdıkları kolpa, hayatı yalan. ilgili duyuruya göz gezdirdim de en son 850 lira toplandığını yazmıştı sanırım. bunun yeterli bir ganimet olduğuna kanaat getirip duyurudan sonsuza dek ayrılmış olabilir.

***

bağış yapan arkadaşlara geçmiş olsun diyorum ama hiç tanımadıkları birinin kedi duyurusuna 100-200 lira gönderebildiklerine göre maddi durumları yerinde. "ben iyi bir şey için para göndermiştim" diye teselli bulup daha büyük bir çarpmaya maruz kalmadıkları için kendilerini şanslı saysınlar, şu sıcak yaz günlerinde soğuk sularını içsinler, canlarını sıkmasınlar.

(bu arada adeta bir hatalar zincirinin ardından dedemin üstüne çok talihsiz bir şekilde hidrojen bombası düştü. tedavisini sikorta karşılıyor ama ziyaretine gitmek için gidiş-dönüş 150 lira bilet parasına ihtiyacım var. mesaj atarsanız detayları paylaşabilirim tşk)

sadece internetten gördüğünüz ama tanımadığınız bilmediğiniz bir insana 1 tl bile göndermem/göndermeyin.

Şimdi gelir bir hikaye uydurur. Sürekli yeni hikayelerle geliyor, bir işsizim param yok diyor, bir çok zenginim diyor. Bir kere özel mesajla kendisine de yazmıştım. Ben başkası için soruyorum diyor. Eski duyurularını silmiş olabilir ama üğpoıuy gibi eski bir üye bile göndermiş. O parayı diğer yardım kampanyalarına verseydiniz keşke. Bence bırakmayın peşini, herkese aldığı parayı göndersin ya da başka bir yardım kampanyasına ödeyip size de dekont yollasın.

İnsanların parasını çalmaktan ziyade inancını da çaldı. Şimdi bu insanlar gerçekten yardıma ihtiyacı olan insanlara yardım eder mi?

merhaba arkadaşlar, kedi duyurusunu ilk gördüğümde aklıma eski duyurukarından birisi gelmişti.

konusu şöyle olan bir duyurusu vardı arkadaşın, '350bin liraya fethiye göcek balıkesir civarında ev'

ben de kendi kendime demiştim ki 350 bin'e ev alcak insan 1 kediyi nasıl tedavi ettiremez, para toplar vb. sonuçta işi var gücü var(hep iş ile duyuru açtığından.)

hatta geçen ay da '300binlik altın bozdurup 200bine ev aldım 1000 tl kira getirisi var' tarzında duyurusu vardı.

ben o arkadasin baska nickle hala buralarda oldugunu dusunuyorum. belki bu basliga yazanlardan biridir. modlar ip adresinden arastirabilir:D

modlar niye araştırsın ki? sonuçta kanun nizam belli , valilikten izin almadan kafaya göre para toplamak suç.

para gönderenler madur olarak görüyorsa kendini yargı yolu açık.

modlar niye kişisel verilerin ihlali vb gibi sorun oluşturabilecek bişeyle uğraşıp kendilerini yaksınlar ki? suç kişiseldir ve reyting hamdi yakalar.

hayatı yalan dolan, uydurma belkide psikolojik sorunları vardır. dikkat çekici bir nick olduğu için ara ara duyuruda görürüm kendisini. bazı zamanlar abd vizesi, tatil için güney afrika'ya gidiyor. yurtdışına patronla gidiyor bazende gece hemşiresi oluyor bazı zamanlar beyazyakalı yönetici. tam hollywood senaryosu gibi anlattıkları. 2-3 sene evvel bir hanımefendiden emanet çanta almış sonra çantayı binbir zahmetle hatta duyuruda ifşa ederek çantayı iade etmek zorunda kalmış ve çantayı yırtık teslim etmişti.

bazen duyuruda görünce bakalım ne sallamış diye keyifle okuyorum. duyurda nickaltı diye birşey olmayınca anca biri duyuruda soracak da tanıyan bilenler yazacak. ara ara tüm duyurularını siler sonra tekrar sallamaya devam eder.

o yardım duyurusuna toplanan erkek ismi idi, kendisi hanımefendidir. dolandırıcı mı bilemem ama renkli bir hayat yaşadığı duyuruyu trollediğini düşünüyorum.

aslında para gönderenler iyi niyetli ama en azında bir bakılır eski duyurularına aylık 10 bin lira birikim yapıyorum altın yatırım yapıyorum iyi mi diye sorunca 1150 lira para mı denmesi lazımdı. polemiğe girmemek için yazmadım o başlığa.

kadın ya da erkek. kolpa, komik vs. ya da değil. sokak hayvanları üzerinden yapılan, onlarcası gerçekten yardım beklerken, gerçek gönüllüler neredeyse aç yaşayıp her gün kilolarca mama dağıtırken aşağılıkça bir davranış. evet burada yardım edenlere sorun yaratmayabilir o 100-200 tl. ama ihtiyaç sahibi hayvanları bulsa fark yaratacak miktarlar aynı zamanda.
ekşisozlükte, annesi gerçekten hasta bir yazarın dolandırıcılık yüzünden ipliği pazara çıkartılmışken duyuruda rahat rahat adam çarpabilmenin ve ihtiyaç sahiplerine gidecek paraları cebe indirmelerinin de önüne geçilmeli diye düşünüyorum.
ama tabii bu o kadar ince bir çizgi ki bundan sonraki olası yardım girişimlerini kötü etkilememeli sadece belli standartlar getirilmeli. klinik bilgileri, ayrıntılı görüntüler, yapılan tetkiklerin detayları bunlar olmadan yardım toplanmamalı.

Ben de coco diye düşünüyordum. Vasat troll. Neyse soğuk su

"1100 lira ameliyat + anestezi + ilaç parası tutar dedi. karma ve lösemi aşıyla birlikte 1250 lira yapıyor dedi toplam"

duyurusuna gore anestezi + ilac parasi + karma ve losemi asisi 1250-1100=150 liraymis. konu hakkinda hicbir fikrim yok ama "bunlar bu kadar ucuz olamaz" deyip bile killanirdim. "ilac parasi" ahah hangi ilac? kedi iyilestirici!

@brnbrs' nin dediği gibi @ikcı da onun yan hesabı olabilir. Çünkü sürekli başka ülkelerde iş buluyor. Mağdur oluyor falan filan. Hatta arttırıyorum, @aysee nickli hesap da ona ait olabilir diyorum, bu @aysee de sürekli böyle mal mülk parayla ilgili duyurular açıp duruyor.

İsmi açık duruyor nereye şikayet edilebilir?

Avukatlar daha iyi bilir ama kendi fikrim; emniyet online ihbar formu var, ya da cimer üstünden savcılığa ulaşabilecek bir dilekçe ile şikayet edebilirsiniz.

bu güney afrikaya ayak basar basmaz hamile kalıp kürtaj yaptırmaya çalışan karakter değil mi?
cimere falan yazdığınız şikayetin bi anlamı yok. cimere de yazsan karakol seni arayacak böyle böyle bir şikayetin varmış istiyorsan gel dilekçeni yazalım diyecek. 20 yıllık internet tecrübe dayanarak şikayetçi olacağım diyenlerin %97,64 ü bu aşamada koy verip vazgeçiyor. sizin olayda buraya bağlanır.
10 20 lira verip yeni üyelik alıp geri gelir gene yoluna bakar.

@hipopotamus hesap numarasının onun adına olduğundan şüpheliyim

ben o kedi duyurusunu ilk görenlerdenim. yardım için valilik izni gerektiğini yazacaktım ama yanıt silineceği / linç yiyeceğim için hiç yazmadım. gerçekten iyi niyetli de olabilir sonuçta, bilinmez.

bu arkadaş yanılmıyorsam kleptoman olduğundan da bahsetmişti. gittiği evlerden sabun vesaire çalıyordu, mağazalardan çanta çalıyordu. nasıl iade etsem sorusu açmıştı, çalma huyunun önüne geçemiyordu.

ayrıca birden etiler'de yaşamaya başlamıştı. uzun zamandır dikkatimi çekiyordu duyuruları. güney afrika'dan kürtaj olup gelmişti, adam onu istemiyordu sonra birden çok zengin bir adamla evlenip bakıcılarla büyüttüğü bir bebeği olmuştu. maldivlere tatile gidiyorum ne alsam gibi duyurular açıyordu. şimdi tek tek bakmıyorum ama hatırladıklarım bunlar.

Cepçinin teki bence o.

bu arada yanıtları şimdi okudum, dolandırıcılık suçlarında cimer'e şikayet gayet sonuç veriyor. kişi/firma hakkında dosya açılıyor ve inceleniyor. para elden verilseydi kanıtlanmazdı ama banka havalesiyle ya da kredi kartı ödemelerinde kanıtlanıyor. tüketici mahkemeleri de aynı şekilde. internetten dolandırıldığınızda, yaptığınız alışveriş kusurlu gönderildiğinde bir şey çıkmaz demeyin.

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi +1

aysee ve ikcı nickleri de ona ait +1

İkcı bu kişiyse hırsızlıktan davası vardı.

Kişilik bozukluğu raporu ile yırtmaya çalışıyor

lan ölüyorum bir bardak su versenize desem vermezsiniz :DD Kız yıllardır burada diye, sorunlu olduğunu bile bile basmışsınız paraları :D

@eazy dostum ver adresi yarın iki damacana su göndereyim:)

Vallaha bilsem vermezdim, paraya değilde gerçekten o hayvan o durumda ve yardımın boşa gittiğine üzülüyorum

Biz kendisine ait olduğunu bildiğimiz iki hesabı (market_arabasıyla_terör_estiren_trafik_canava ve ikcı) tedbiren kapattık. Bu duyuruyu yukarıya sabitliyoruz, gelip görürse, pek umudum yok ama topladığı parayı kedinin tedavisinde kullandığını kanıtlayabilirse hesabını tekrar açarız.

Ayrıca, ilgili hesapların son login tarihleriyle kendisine konuyla ilgili gönderilen mesajların ve ilgili duyuruya girilen içeriklerin tarihlerinin eşleşmesi nedeniyle bu mesajları ve içerikleri gördüğünü kabul ediyoruz.

Bununla birlikte konu yasal yollara intikal ederse, elimizde kendisiyle ilgili bulunan teknik bilgileri de mahkeme kararıyla paylaşırız.

Müthiş dengesiz bir profil çizen birisi sırf yıllardır duyuru kullanıcısı diye bu şekilde para topladı ya bravo valla. Şaşkınlıkla takip ettim.

Bilet satan, yurtdışından geliyorum deyip milleti çarpan, yardım dilenen... Burada cirit atıyorlar sanırım. Çok da sabırlılar. Bayağı bayağı senaryo yazıyorlar.
Ne yapalım şimdi? Bütün insani duygularımızı yitirelim mi? Düşene bir tekme de biz mi vuralım? Bunu mu istiyorsunuz?
Burada öğrencisi var, muhtacı var, acil ihtiyacı olan var. Bir hayıra vesile olalım diyen insanları neden böyle sömürüyorsunuz?
Şimdi amacınıza ulaştınız işte. Bundan sonra kimse zinhar iyilik yapmyacak buradan.

hahahaha ikcı da mı buymuş? mat reyiz sürekli 1000 lirayla tatil yapmanın, az parayla çok gezmenin hesabını yapardı. bir gün 10 bin lira maaşı olur, ertesi gün işten yakınırdı. böyle tiplerle gerçek hayatta tanışmayı çok isterdim. psikolojileri mi bozuk, nasıl yaşıyorlar, bunları yaparken ne düşünüyorlar vs... çok acayip gerçekten.

hirsizliktan davasi varsa bir tane daha olsa ne olacak diye dusunmus de olabilir, ulkenin hali de malum hirsizlik yapsan sirtini sivazlayanlar oluyor. neyse bence birkac gun sonra ortaya cikar, ben tedavi ettirdim der, belge isterler, ha belgeyi alacak ha buraya koyacak falan derken oyalar, sonra da olay unutulup gider.

asiri zeki ve ongorulu (!) bir yatirimciydi, koye yaptirdigi ev ile yuz binlerce lira kar etmisti. rip.

vay be millet alter egosuna bile hesap açıyor burada, bilemiyorum engellemek o kadar zor mu :D

İkcı sürekli çaldığını söylemişti.

Eski nicki mza, zamanında da birinden kamp için backpack alıp üzerine yatmıştı diye hatırlıyorum. A perfect lie +1

ip adresi , nickler, yazdığı duyurular cepte.

uğraşmak isteyen birisi çıksa da şikayetçi olsa diye geçirmedim değil içimden.

belki bir avukat arkadaş da para göndermiştir olsa ne güzel olurdu ama ya.

ek hesaplar vs. tamam da bir de banka hesabı ismi var.
bu kişiye ulaşmaya çalışmak daha mantıklı değil mi?

burada yemeksepeti cuzdanima para atar misiniz diye kendine yemek ismarlatip duran bir kadin kullanici daha vardi, birkac yil oluyor. o da ayni kisi olabilir. birkac kisinin yeter demesinden sonra vazgecmisti

edit: bahsi gecen kisi de kendisiymis ahaha

www.eksiduyuru.com

Şu da burda dursun.

Kendisi görüldüğü üzere dolandiricilik duyurularina da her iki hesabindan cevaplar vermis.
Ben eskiden var olan mza nickli kadinin bunlarla ayni kişi oldugunu düşünüyorum. O kadin da surekli bir avukat dava meseleleri - cocuk bakiciligi - zenginlik gidip geliyordu.

Duyurumu kadinin adini belirttigim icin hukuki acidan dert olabilir diye silmisler. Ahahaha. Ben yeniden yazmış olayim.

Yıllar önce kendini ile para alışverişim olmuştur, sanırım 2014 civarı. Duyuruda ameliyat oldum param kalmadı vs ilaç vs birşeyler paylaşmıştı. O sıra gerek eşim gerek dedem ve ninem için çok hastaneye gittiğimden bir miktar para yolladım. 15 gün sonra ödeyecem dedi tabiki ödemedi :) bana deseki param yok cidden helal edip geçecem ama yok cevap vermiyor sallamiyor vs. O sıra bahçesehirde çocuk bakıyormuş, her neyde bu beni bayağı salladı vs. Bir 6-7 ay geçmiştir, Bende ekside adına dolandırıcı diye başlık açtım tenha bir saatte kimse görmedi yazmadı. Kendisine de haber vs vermedim nerden aklına ettiyse paramı yatırdı. 1 gün sonra başlığı sordu ben yazdım sildim dedim. Her neyse dolandırıcı mı tam emin değilim ama kesinlikle kişilik bozukluğu olduğu kanaatindeyim. Eğe üniversitesi Sosyoloji mezunu ama ABD ye gider, hemşire olur beyaz yakalı yönetici, bazende 600 bin lira parası vardır, 10 Bin lira maaş alır vs vs.

Sanırım sosyal medya hesabı yok, ama beyaz gazete adlı internet üzerinde videosu var. Adı bilgilerin vs paylaşmak hem etik değil hemde yasal değil.

Para yatıran hesaplar bilgin Aydemir'i bulursa en azından olayın aslını öğrenirler. Belki ona farkı birşey söyledi.

Özelden isim ve link istemeyin dava açacaklar varsa mahkeme zaten her türlü bulur.

gecen gun aklima takilmisti da dusunup hatirlayamamistim. su birinin cantasini odunc isteyip ustune yatan, zengin bi aileye cocuk bakiciligi yapan kizin nicki neydi diye mza'ydi dogru :) bu da ayni kisi miymis ahaha :)

bu arada kamu spotu olarak: tanimadiginiz insanlara dolandirildiginizi ogrendiginizde uzuleceginiz meblagda paralar gondermeyin. dusurup sokakta kaybetseniz uzulmeyeceginiz kadar filan gonderin. gecmis olsun.

cocuk bakicisi olarak calistiranlar hic mi siciline bakmiyor

In vino veritas in dediği kişi yani mza, market arabasıyla terör .... nickini devrettim diyodu
Bu da mı yalanmış yav
Vay anasini

Rahmetlinin nicki çok sevecendi toprağı bol olsun.

bence de dolandırıcı.

mza yida bu kullanıyordu doğru çünkü bir dönem yani buradaki ilk yıllarında mesajla çok konusmustuk o dönem nişanlısından ayrıldığı için bunalımdaydı, ama sonralarda psikolojik sıkıntıları davranış ve kişilik bozukluğu olduğunu fark edince mesajlaşmayı kestim. Yardım duyurusunu açtığını sonradan gördüm ama para yollayanlar olduğu için uyaramadım. Zaten duyurularından da belli nasıl birisi olduğu. Belki de isteyerek bu şekilde davranmıyor bilemiyorum.

Hiçbiri mümkün değil, belki Facebook bi ofis açar ama Twitter konuyla ilgili muhatap bile olmaz gibime geliyor. Yani ne ofis açar ne de Türkiye'de veri tutar, bu veri tutma işini de hiçbiri yapmaz bu arada. Bant genişliği daraltılabilir ama bu zaten bizimle ilgili bir durum.

bu yasalarla mümkün değil hiç birisi, ofis kesinlikle açmazlar türkiyeye, sonu anca paypal gibi olur türkiyeye kapatırlar kapıyı.

Türkiye’de ofis açmaları demek Türkiye yasalarına tabii olmaları demek. Yasalara uymazsanız ceza veririz hatta faaliyetlerinizi durduruz demek. E diktatör yasalarına uymayacaklarına göre ofis de açmazlar. Açsalar da uymazlar. Kısır bir döngü var yani ortada.

paypal gibi olur

AKP kovmuyor da onlar işbirliği yapmıyor gibi göstermek için dönecek dümen.

Twitter, Facebook gibi platformlar kullanıcı verilerine sahip çıkmazlar ise değerlerini kaybeder. O yüzden Türkiye'nin her şeye hakim olmak istediği koşullarını karşılama gibi bir ihtimal yok. O sebepten Türkiye bunları istiyor ve dolaylı yoldan s.git diyor.

Yasa geçer ve şartlar buyrulur. Ardından HPD'li vekillerin twitlerini silmeyen hain Twitter hakkında haberler servis edilir ve Twitter Türkiye'deki faaliyetlerini durdurur.

Elimizdeki son objektif medya ve örgütlenme aracı olan sosyal medya da yasaklandıktan sonra seçimlerde verilmeyen oyların ve yapılan usulsüzlüklerin önemi kalmayacak çünkü tek bilgi kaynağı A Haber olacak.

Sene sonuna kadar gerçekleşmesini bekliyorum.

Pilavüstü döner.

kardiyo ağırlıklı ise dürüm şiş, direnç antrenmanı ağırlıklı ise pilavüstü...

şiş

2006 model jeep cook sorun cikartir :(

alacaksan cok iyi bir usta bulup iyice kontrol ettirmen lazim. ki o bile ilerde cikacak problemleri bilemeyebilir, mevcutta bir sey varsa soyler.

bu aracin bir dusuk kasasini arkadasim tum 'alma ulan' diyenlere ragmen aldi. abartisiz soyluyorum servise gitmedigi 1 bos ay gecmedi. her servis 2500 liradan basladi, en kucuk kablo degisimi bile 'amerikan' kablosu oldugu icin ciddi girdi. 1 sene sonunda servise odedikleri haric 60-70bin tl gibi bi zararla sanayide bi ustaya satti. yaktigi mazotla ayri bi arabada alinirdi herhalde

Bu segment araçlar için "neden alınmamalı" şeklinde videolar bile var oradan sen hesap et işte.

Bende bunun sirket araci 4,7 benzinli olani vardi 2010 gibi. Araba cok daha gencken bile habire sorun sikinti cikariyordu, bakim maliyeti de yuksekti. Cok da rahat sayilmaz bence amortisorleri biraz sertti, yolu baya hissettiriyordu ama basinca da giderdi. Ben olsam ozel bir merakim yoksa asla bu yastaki cherokeeyi almazdim.

bunlar amerika kitasinda $1000'e alinip biraktigi yerde cope atilan araclar, ben cok attim ordan biliyorum :). 15 yasinda 300bin'e merdiven dayamis amerikan'in nerede ne zaman yolda birakacagi belli olmaz. Alirsin 2 sene tepe tepe binersin ic sikinti cikartmaz, ya da 2. gun yolda birakabilir bir turlu adam olmaz.

150.000tl icin ise birsey diyemiyorum ya, rezillik resmen.

tıpçı değilim ama dediğiniz mümkün değil. belki şişmiştir tümseği o nedenle hissediyorsunuz.

o şekilde impossible.

www.google.com

Kafasına top çarpan bi eleman vardı mahallede. Çok sert gelmişti. Çarptığı kısım düzleşmişti hafiften. Kulağının arka kısmıydı.

Bildiğim kadarıyla kafa tası 4 parçadan oluşuyor ve tepede birleşiyor. O yüzden olabilir gibi geldi. Kavunu yanlarından sıkıp daralttığınızı düşünün. Görüntüde bir fark yok ama.

Mümkün değil.
Kişi bebek değilse, asla yanlardan daralmaz. Başka yönlerden de daralmaz.

kafam yamulmamış sanırım ama şakaklar düz galiba. müsait olunca fotoğraf atıcam. şakakların darbeyle çökmesi mümkün mü? elimle de dokununca diğer bölgelere göre daha çukurmuş gibi geliyor.

psikolojiktir o, bebeklerin kafatası değişir en fazla.

ublock origin

uBlock Origin.

Buna atlayan kişiye "abi x bir durum var o nedenle şu kadar para lazım" deyip para istenecek, parası istenen şahıs da kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez deyip parayı vererek dolandırılmış olacak diye düşünüyorum.

Bildiğim kadarıyla;

biraz muhabbetten sonra, abi sen x lira para ver önden, sonra bunları nakite döndürünce yarısı senin vs vs muhabbet yapıyorlar. Atıyorum 5000 lira ver, sonra 50 000 lira al gibi. Bu sayede tırtıklıyorlar insanları.

Kapalı çarşıda bunlari bozan bir simsar varmış ama güvenilir aracı ile ulaşacağiz adama. Aracı avans istiyor, 5000 ateşle vb.

www.youtube.com

Onun en az 400-500 kalorisi vardır, ya sende bi yanlışlık var ya da yediğin haşhaş ezmesi değil.

Fıstık ezmesinde şekeri dayıyorlar fakat haşhaş ezmesinin 100 gramı da 100 kalori değil, daha yüksektir.

internette haşhaş ezmesinin 100 gramı 325 kaloridir yazıyor

eksiduyu.ru

geçenler de html kodların duyuru içerisinde görünüyor olması ile ilgili bir bug vardı, compumaster onu düzelteyim derken bu sorun ortaya çıktı. tırnak işaretini encode ediyor, etmemesi lazım.

geçen bir duyuruda javascript sorusu sorcam diye kod örneğini duyuru metnine yazan birisi sayesinde html kodlarının filtrelenmediğini öğrendik. compumaster gidip htmlspecialchars çakmış sanırım :D

2 dil 1 bavul
40m2 almanya

yerli:
7 numara
seksenler
doksanlar
pis yedili (daha çok iskambil kağıdı ama neyse)


yabancı:
50 first dates
500 days of summer

101 Dalmaçyalı.

11'e 10 kala

Nineteen Eighty-Four - www.imdb.com
Zero Dark Thirty - www.imdb.com
Nine 1/2 Weeks - www.imdb.com
The Fifth Element - www.imdb.com
The Sixth Sense - www.imdb.com
The Zero Theorem - www.imdb.com
The Thirteenth Floor - www.imdb.com
Se7en - www.imdb.com
Apollo 13 - www.imdb.com
300 - www.imdb.com
1917 - www.imdb.com
12 Years a Slave - www.imdb.com
the 100 - www.imdb.com

mydramalist.com

Two Weeks Notice
4 Ay 3 Hafta 2 Gun
Dordumuze Bir Es
Yedinci Muhur

Kriterlere pek uymadi sanirim ama aklima ilk anda bunlar geldi.

adı sadece "İki" olan bi korku filmi var, türk yapımı.

beş kurşun iki adam-Yılmaz Güney

üç arkadaş- Hülya Koçyiğit-Kadir İnanır filmi

iki kadın-haluk Bilginer ve Zuhal olcay'ın oynadığı film

Bir Şeftali Bin Şeftali
Bin Muhteşem Güneş
Bir Kadının Yaşamından 24 Saat
Denizler Altında Yirmi Bin Fersah
Seksen Günde Dünya Turu

uc kardese bir gelin
bir cicek uc bocek

6 days 7 nights

Iki genc kiz _ hulya avsar

Dört kişilik bahçe
Yedi kapılı kırk oda
Üç aynalı kırk oda
Kırk oda

Murathan Mungan

Senin kilo verip vermemen sütteki ya da ıspanaktaki şekerle alakalı değil, aldığın ihtiyaçtan fazla ya da az kaloriyle alakalı bir durum. Süt de ıspanak da yapısı gereği şeker taşır, sen nasıl kaslarında şeker depo ediyorsan ıspanak da aynı şekilde kendi yaşamı için şeker depo eder, her gün 30 kilo ıspanak yesen 160 gram civarı şeker almış olursun, 160 gram şeker 640 kalori yapar, düşün yani günde yiyeceğin birkaç porsiyon sebzeden kaç gram şeker alacaksın. Ortalama bir insan için günlük 100-150 gram şekerden zarar gelmez, bunun zaten çoğunu beyin kullanıyor, kalanı da kaslara karaciğere falan gidiyor depo edilmek için, bulaşmaman gereken şey vücut tarafından tanınmayan glikoz/fruktoz şurubu içeren ürünler, bunlar vücudun şeker metabolizmasına zarar verebilir ama sebzede şu var sütte bu var deyip küçük hesaplara girmenin bir anlamı yok.

karbonhidrat var karbonhidrat var.

fruktoz ile ilgili angelus zaten durumu açıklamış. fruktoz vücutta kullanılamıyor. dolayısıyla eşit miktarda fruktoz veya glikoz alan iki kişinin vücutlarındaki yağlanma farklı olacaktır.

peki şöyle bir senaryo kuralım.

biyolojik olarak birbirinin aynısı iki insan düşünelim. hatta her şeyi eşit yapmak için muhteşem derecede sağlıklı bir insanı kopyaladığımızı düşünelim.

kopyaların ikisine de günde toplam 150 gr glikoz veriyoruz. bu iki insanın yağlanmaları farklı olabilir mi?


bu sorunun cevabını vermeden önce bir analoji yapalım.

bir market kasası düşünelim. 1 saatte 30 müşteriye hizmet verebiliyor. kapasitesi bu.

bugün bu markete 25 kişi gelse kasada kuyruk olmaz kesinlikle diyebilir misiniz?

diyemezsiniz. neden diyemezsiniz?

aynı anda 25 kişi gelse kasaya (bugün sadece 25 kişi geldi tesadüfen hepsi de aynı anda geldi). market kasası aynı anda 25 kişiye hizmet veremeyeceği için kasada kuyruk olacak.


şimdi glikoz sorusuna gelelim.

kopyalardan bir tanesi 150 gram glikozu son derece lifli besinlerden toplamda 5 öğünde 2şer saat arayla almış olsun.

diğer kopya ise hayvan gibi tek seferde içecekle tamemen lifsiz bir şekilde 150 gr glikoz alsın.


glikoz vücuda girip kan şekerini yükseltmeye başladığında insülin bunu alıp hücrelere götürür. ihtiyacı olan kullanır.

birinci kopya gün içerisinde azar azar olacak bütün ihtiyaçları için insülin aracılığıyla hücrelerine bu şekeri taşıdı. zaten çok lifli besinlerle aldığı için şeker kana yavaş karıştı, vücutta alarm zilleri çalıp bir an önce kandan bu maddeyi uzaklaştırmaya çalışmadı.

ikinci kopya ise vücudunu alarma geçirdi. bir anda kanındaki yabancı madde miktarı arttı, kanı yoğunlaşmaya başladı, eğer önlem almazsa hücreden kana sıvı geçişi bile olabilir kan eğer çok yoğunlaşmaya devam ederse. insülin hemen tepeye çıktı, aldı şekeri hücrelere götürdü ama bir anda vücudun 150 gr şeker kullanma ihtimali yok.

hemen insülin şekeri alıp karaciğere götürdü, yağa çevrilip depolandı.

aynı marketteki kasiyer olayı gibi.

müşteriler gün içerisinde azar azar gelince kasiyer bir günde 25 kişiye hiç kuyruk oluşturmadan hizmet verebiliyor.

vücut da insülin aracılığıyla şekeri, böyle azar azar geldiğinde, tatlı tatlı kullanıyor.

o yüzden istediğiniz kadar sebze yiyin lafının arkasındaki olay bu. istediğiniz kadar yiyin demek günde 88 kilo brokoli yemek istemeyeceğinizi varsayıyor. yani karnını doyuracak kadar sebze ye korkma. zaten lifli şeyler (genelde). o yüzden insülinizi anında tepeye çıkartıp vücudunuzda alarmlar çaldırmayacak diyor. sebzeden kaçmayın demek istiyor.

Exlibris.

ben cevap vereyim ex libris

@exlibris hayır yanlışın var, sen bilmezsin. Ex libris.

Madem kimse yazmamış, bari ben yazayım: Ex libris,

@kiyiya vuran dildolar, xiaomi mi2 body composition tartı var onunla.

Diyet yaparken kas kaybı her zaman olur, vücut enerji tüketimi için yeterli kaloriyi bulamadığında kaslardan aminoasit çekmeye başlar, kaslardaki aminoasit çekimi belli bir sistemde rutine geçtiğinde kas kaybı olur. Bunu nasıl tolere edersin? Kaybettiğin aminoasitleri yerine koyarak. Yani 1,2 gr protein aldığında bunu tolere edemiyorsun demek ki, o nedenle protein alımını artırabilirsin ama bunun amacı kas kaybettim yerine yeni kas koyacam olmamalı, günlük olarak kaybettiğin aminoasitlerin yerine kas kaybı olmasın diye yenisini koymak olmalı. Yani giden kaslar gitti, daha fazla kaybetmemek için bu şekilde yapabilirsin. Kas inşası döneminde, yani anabolik dönemde aldığın protein miktarı yeterli ama katabolik dönemde, yani diyet döneminde vücut sadece yağdan katabolik duruma geçmez kastan da geçer, bunu en düşüğe çekmek için protein miktarını artırmak gerekir 2 grama kadar alabilirsin.

@angelus, o zaman ekstra kalori almak yerine protein alımını arttırmam yeterli olacak mıdır?

Protein alımını artırmak yeterli olacaktır. Yalnız sormamışsın ama ben ek olarak söylemek isterim. Bence bu noktadan sonraki amacın artık kilo vermek değil doğru bir makro ayarlamasıyla kilo almak, yani kas inşası yapmak olmalı. Yani zaten yeterince kilo vermişsin ama tahminime göre kasların hem hacimsel hem yoğunluk bakımından oldukça yetersiz durumdadır, yani atıyorum bi 5 kilo daha versen kasların yine istediğin görüntüde olmayacak, o nedenle hedefini bu yönde değiştirmen senin için daha iyi olabilir.

soru: Aldığım 500 kalorinin nasıl alındığının önemi var mı? gidip pizza yesem ve o kaloriyi alsam 2000 kaloriyi tamamlasam bir sorun olur mu? yoksa illa sağlıklı bir şekilde mi o açık olan kaloriyi almam lazım?
* Aynadaki görüntünün değişmesini istiyorsan aldığın her kalorinin makro dağılımları amacına uygun olmalı. ek olarak vücut bazal met + 500 kalori diye bakmaz olaya. aldığın her kalori bağımsızdır.
Bir de kas kaybı yaşıyorum derken daha önce spor yapmışlıpnız var mı? yani ciddi bir kas varsa daha önceden kas kaybından bahsedebiliriz.
Siz antremanlarınıza dikkat edin, evde yapılan antremanların şiddeti düşük olur. 15 çömel kalk ile quadricepslerinizi geliştiremezsiniz, pauselar direnç bandları vs zorlaştırmaya bakın. hemen hemen her sette tükenişe gitmeye çalışın.

Bir yerden kopyala yapıştır yapıyorlar muhtemelen ve o yazı normalde "bla bla" şeklinde, yani tırnak işareti kullanıyorlar. Ancak o karakteri duyuru desteklemediği için onlar öyle quot gibi dönüştürülüyor server tarafından. Öyle tahmin ediyorum. Bir akım olacağını sanmıyorum.

Kullanıcılarla ilgili değil duyurunun kendisiyle alakalı bir bug var, konuyla ilgili arıza kaydı oluşturuldu bakalım düzelir yakında.

sıkılaşmak ne demek? ne oluyor da "sıkılaşıyorsun"? önce bunları kafanda netleştir. ondan sonra kloe mloe bakarsın. bölgesel inceltme dediğin şey de dünyanın en büyük şarlatanlığı.

"Sıkılaşma" dediğin şey vücudun yağ kütlesi yerine hacimsel olarak yağ kütlesinden düşük yoğunluk olarak yağ kütlesinden yüksek kas kütlesi kazanmasıdır, kas kütlesi kazanınca yağ yakmak neden zorlanıyormuş gerçekten merak ettim, hocanın bunun için sunduğu nedenler neydi acaba. Kas kütlesi kazanınca teknik olarak vücudun harcayacağı enerji daha da artacağı için tam tersi yağ yakımı yükselişe geçer.

Ayda 2/2,5 kilo kayıp normal bir ilerleme.

Soruna cevap: İlk paragraf ama bölgesel incelme Chleo? videoları vs pek mantıklı şeyler değil, düzgün bi diyet yap biraz ağırlık çalış geç.

Hocanız muhtemel şundan yola çıkarak akıl yürütmüş. Vücudun tercih ettiği enerji kaynakları sıralaması;
Karbonhidrat > protein > yağ
Uygun diyet ve spor yapılmazsa gerçekten de vücudun inşa ettiği protein temelli kaslar yağ yakımına engel olabilmekte. Daha doğrusu geciktirebilmekte. Fakat bunu yapabilmek için o kas kütlesini koruyucu bir şey yapmamanız gerekiyor. Çünkü vücut depoladığı yağı kaybetmek yerine ihtiyacı olmayan (kullanılmayan) kas yapısını gereksiz yük görerek parçalar.
İkincisi de yapılan beslenme yanlışlığıyla alakalı olabilir. Bu tip sporlar çoğu kişide iştahı açar ve kalori dengesini aşan beslenmelere neden olur. Yedikçe daha çok yağ depolanır.

Özetle bu mit aslında direkt olarak sıkılaşmayla değil, yapılan yanlış çalışma ve egzersizlerinden kaynaklanır.

Ama kondisyon hareketleri yerine ağırlıkla çalışılan (vücut ağırlığı veya aletle) sporda vücut kas yapısının gerekliliğini kabullenip tutacaktır, beslenmenizi düzgün yaptığınız takdirde de yağlanma gerçekleşmeyecektir. Hatta yağ kaybı olacaktır. Sıkılaşma dediğimiz şey de tam olarak budur.

Bölgesel zayıflama diye bir şey yoktur, genetik vardır. Vücudunuz belirli bölgeleri kendince depolama alanı sırasına koyar. Buna en bariz örnek ise kilo alındığında kadınların basen bölgesindeki genişleme, erkeklerde ise genellikle karın olur. İlk yağ depolama yoğunluğu fazla olan bölge en son azaltabileceğiniz bölgedir, yani bunun tayini genetiğinize aittir.

Değişiyor. Cevap bu olarak işaretlenmiş bi cevabımı sildim değişti.

işe giderken olmuyor da evde olduğum zamanlar if yapıyorum. o zamanlarda da öyle cezaymış mazoşizmmiş hiç senin gibi hissetmiyorum. yani sabah 9 akşam 5 arası yiyorum, akşam 9'da acıkırsam "şu saatten sonra yemek yenmez" diyorum kendime en fazla, ki if yapmadığım zamanda da o saatte yemek yemem.

yemek yemeyi (ama her yemeği değil) çok severim, kesinlikle keyif için yerim. moralim bozuksa neşelenmemin kesin yolu çok sevdiğim bir şey (mesela katmer) yemektir. birini teselli edeceksem aklıma ilk gelen sevdiği bir şeyi yedirmek olur. yemekle ilişkim bu. sağlığım için dikkat ediyorum ama öyle kendime acı çektirip keyif almam :)

18-19 yasimda birkac kasik yogurt yiyerek gun geciriyordum, yeme bozuklugum vardi. O zaman cok ac sekilde yataga girince kafam rahat uyuyordum, dogru bir sey yaptigimi saniyordum. Kesinlikle mazosistce, katiliyorum.

Yemek yemeyle iliskim hala biraz takintili, tam olarak saglikli bir iliski degil. Emotional yemek hala hayatimda var, ama durum eskisinden cok daha iyi.

If takintili yeme bozuklugu icin cozum olabiliyor aslinda, su saatte kahvalti su saatte son yemek, tamamdir diyerek bitirebiliyorsunuz günü.

O ac karnina sert kahveler cok kotu geri donuyor. Kramptan iki buklum olunca pek haz alamiyorum ben. O nedenle daha hafif bir IF yapiyorum 15 saatlik.

Deli doktorları? Midenin gözlerinin içine baka baka gülmek? Ver bana kaloriyi diyor, basıyorum acı kahveyi...

Allah kabul etsin çok korkunç ve tuhaf Bi duyuru, üslup filan daha korkunç. Çok şükür bana olmuyor böyle şeyler. Derdin neyse onu bulup çözersin inş, anlatımın bile sanki korkutmak için kurgulanmış. Kulağımda acayip rahatsız edici Bi ses tonuyla canlandırarak okudum.

If yapmak, cheat günleri, bunlar nedir? Bilgi aldığınız ve kültürlendiğiniz ortamları değiştirin bence, tuhaf etkileri olmuş :(

İf bir diyet değil, beslenme biçimi. Gıda sektörü üç öğün yalanını ortaya attı filan der genelde if savunuculari. E 2.5 senedir if yapan insan halen açlık hissediyorsa, düzene alişamamişsa boşuna savunuluyor bence.

@elorelia, if yapan insan 20 saat yemek yemezse açlık hissetsin bi zahmet ya? bahsettiğim durumun if'in faydasıyla ilgisi yok ki.
ben 12-20 saatlerinde yiyorum. ama mesela pazar 4'te bişey yiyorum dışarıda, sonra yemiyorum ertesi gün 12'ye kadar. 12-8'e alıştırdığım için düzenim bozulmasın diye yapıyorum bunu. konunun if'le alakası yok yani.

yemeği ödül ve keyif işi olarak görme konusu bende de var.
bu aslında kötü bir şey çünkü öyle olduğu için o cheat dayler falan araya giriyor ve bu if yaşam tarzına dönüşemiyor.
çünkü if yaşam tarzı olduğunda istediğinizi yiyemeyince sanki hayattan da zevk alamıyorsunuz, disiplinli yaşıyorsunuz, o yüzden arada es verip zevk alıyorsunuz gibi bir durum oluşuyor.
yani sizin asıl yaşam tarzınız ve keyif alma şekliniz if değil, junk ya da her neyse onu yemek üzerine kurulu.
aslında tersi olduğunda, yani gerçek yaşam tarzınız ve zevk aldığınız, sizi tatmin eden süreç "if" olduğunda, cheat'e ihtiyaç duymuyorsunuz çünkü zaten junk food'dan da zevk almıyorsunuz.

en azından bendeki mekanizması böyle işliyor.

açlıkla terbiye etmek haz vermiyor, hafiflik hissi iyi hissettiriyor diyebilirim.
ama demek istediğinizi anlıyorum.

açlıkla terbiye etmek de bedene "kötü davranmak" ve bir nevi değersizlik, cezalandırma aslında.

edit:
if'i kavram olarak kullandım.
yani if yerine koyulabilecek herhangi bir düzen, disiplin, akım vb. olabilir.

6 aydır falan kahvaltıyı atlayarak gayriresmi if yapıyorum.

cuma günü 17:30'da akşam yemeğini bitirdim, bişey yemedim sonra.

cumartesi 12'de bisiklete gittim. 50 km çok sayılmaz. cuma akşamından beri yediğim ilk şey cumartesi 15:30'da dondurma oldu.

tabii bisiklette yanımdaki arkadaş "deli herhalde bu" diye düşündü bu süre boyunca da, bende hiç bir sıkıntı olmadı. hatta akşam yemeğini çok yiyeyim o kadar bisiklet sürdük acıkmışımdır diye, zorlamam gerekti kendimi.

bu sürede vücut açıkçası şeker meker istemedi. alışkın herhalde artık.

Sizin kadar uzun süre olmasa da aylarca if yaptım. Ben çok yoğun açlık bastırınca ne kadar sağlıklı bir iş yapmakta olduğumu düşünerek motive oluyordum, uzun süre çok sıkı bir şekilde sürdürdüm bu düzeni. Gelen açlık hissinin aç olduğum anlamına gelmediği yönündeki fikrim sebebiyle yememeyi sürdürmem cezalandırma davranışına girmiyordu bence. Buna karşılık, ifi bozmamayi zihni terbiye etme kategorisinde görebiliriz.

Ben uzun süreli açlıkları, daha doğrusu uzun süreli açlıkların vücutta yarattığı değişimleri seviyorum, uzun yıllardır da yeme düzenimi bu şekilde oluşturdum 20 saat 24 saat 36 saatlik açlık periyotları bana çok doğal geliyor, çok çok ağır antrenman yapmamışsam app. uyarısı gelene kadar o kadar saat yemek yemediğimi fark etmiyorum bile. Senin tersine açlığın kendisi bana ödül gibi geliyor sanırım.

veriyor

evet kafasına kafasına vuruyorum sık sık. iki üç gün yemiyorum. "yemek mi? ölümlüler için o" tribine falan giriyorum ikinci günden sonra.

iyidir iyidir.

Uzun sureli klasik if yani 16-8 rutinin haline geldiği için bünyenin değişikliğe ihtiyacı olabilir, ben olsam cheat yapmadan önce 24 saatlik İF yaparım bir de açlığın 23. Saatinde temiz bir kardiyo direnç antrenmanı sonrası daha da süper gider. bu şekilde klasik yöntemden çıkıp ara ara farklı zaman dilimleri ile daha keyifli ve renkli bir diyet zamanlaması oluşturabilirsin, ben şahsen haftada duruma göre rutinden çıkıp 1-2 kez 24 ve ayda bir ya da yılda 1-2 36 saat civarı if taraftarıyım. Acı kahve candır, bulletproof gibi kahveyi yumuşatma ve kalorilendirme olaylarına girme derim. İnan bana, devamlı 16-8 ve belli öğün sayısı pek sıkıcı, asker gibi takılmanin alemi yok, sen iyisin yine bir de yıllarca kalori hesaplayan manyaklar var, daha ne tipler var...

Mideni eline alman yakındır.

açlık iyidir

Direkt bu reklam için konuşmayayım ama Adblock son dönemde bir takım reklamları engelleyememeye başladı, uBlock Origin'i deneyeyim dedim Adblock'un pas geçtiklerini de engelledi.

Evet bende de durum aynı. Önceden bir tane bile çıkmazdı. Opera kullanıyorum bir de. Bence reklam engelleyicileri bypass etmenin bir yolunu bulmuş olabilirler.

uBlock Origin kullanıyorum. Youtube'da hiç reklam görmüyorum.

geçen benim de adblock sorun çıkartmaya başladı. ayar sayfasındaki "Allow some non-intrusive advertising" kısmı açılmış nasıl olduysa. deaktive edince düzeldi.

youtube'da değil ama bazı sitelerde adblock ile son zamanlarda ben de reklam görüyorum.

(bkz: volte)

voice over lte falandı sanırsam.

telefonla konuşurken kaliteyi arttırmak adına wifiden de destek alıyor vs.

şebeke zayıfken wifiyi kullanıyor ama çok dandik bişey. konuşma kalitesini baya düşürüyor. bence kapat.

edit: 1 yıl önce falan denemiştim ben gerçi. belki daha iyidir şu anda.

VoLTE Wifi'den bağımsız bir teknoloji, normalde konuşma esnasında ses aktarımı klasik şebeke üzerinden sağlanırken VoLTE devreye girdiğinde LTE üzerinden ses aktarımı yapmaya başlıyor. Wifi desteği VoWifi servisiyle oluyor benim bildiğim.

evet wifi ile alakası yok. o wifi calling diye ayrı bir özellik, şebeke sinyali yokken bile wifi varsa internet üstünden şebekeye erişim sağlayıp ses verisini internet üstünden operatöre, oradan da diğer tarafa ulaştırıyor.

Volte sesi 1-2-3g üstünden değil de 4g üstünden iletiyor. 4g'nin bant genişliği çok daha yüksek olduğu için ses kalitesi (bitrate) çok daha yüksek oluyor, iki taraf da destekliyorsa görüşme pırıl pırıl oluyor.

Volte açıkken karşılıklı görüşmede ses kalitesi çok daha iyi. Mobil bağlantı ile şebekeyi destekliyor. Dolayısıyla 4.5G kalitesinde konuşmuş oluyorsunuz normal şebeke kalitesi yerine.

Atasun gibi firmalar RayBan’in üst kuruluşu olan Luxottica lisansıyla satıyor ürünlerini, sahte ürün satsalar en başta Luxottica müdahil olurdu gibime geliyor, bence bi sıkıntı çıkmaz bu tip bir yerden alınıyorsa. Ha ama yine güvenemiyorum dersen Türkiye’de bi tane RayBan Store var sanırım İstanbul-İstiklal Caddesi’nde, son çare o çözüm olur.

Ben bir tek Atasun’a güveniyorum nedense

Atasun+1

boyner'den alabilirsin.

Sitenin ya da apartmanın yönetmeliğinde zaten bu konuyla ilgili bir madde vardır, yasaklanmışsa emrivaki yapmanın sana bi kazancı olmaz haklı olan karşı taraf olur çıkmanı talep ederlerse çıkmak zorunda kalırsın, ben taşınacağım yere bu konuyu sorarım, bi yasak varsa taşınmam üstte belirttiğim nedenlerden dolayı. Müstakil eve taşınacaksam yine sorarım neticede ev benim değil, istemiyorsa emrivaki yapmam oraya da taşınmam.

iki köpeğim var, sizi çok iyi anlıyorum. ama bunu baştan söylemezseniz illa apartmandaki biri rahatsız olup ev sahibine şikayet ediyor. bunun için köpeğin herhangi bir rahatsızlık vermesi de şart değil, siz de biliyorsunuz ki. görüntüsü yüzünden rahatsız olan (labrador kırması bu arada, ürkütecek bir tipi de yok) ve olay çıkarmaya çalışan çok oldu. ev sahibi de anlayışlı biri değilse sıkıntı çıkıyor. o yüzden baştan söylemeniz daha iyi.

Site olayına zaten kılız, o taraklarda bezimiz yok, bahsettiğim müstakil apartmanlar ve hatta müstakil evler. Ortada bir yönetmelik olduğunu zannetmiyorum, dediğim gibi müstakil evde köpek istemeyen bir sürü ev sahibi gördü bu göz. Bu minvalde köpek beslemek için zengin olmak gerekiyor ülkede, bu çok saçma. Zaten yasalarla rahatsız edici hayvanlara müdahale ediliyor diye biliyorum. Bilmem kaç DB ses, ortak şikayet falan. Bir problem yaratsa bunu
savunacak tarafımız yok yani. Napayım ben şimdi, sokakta mı kalayım, köpeği mi sokağa atayım?

biz çözümü şehir dışına taşınmakta bulduk, silivri'de müstakildeyiz. ama istanbul'dayken de fatih'te köpeğe ses etmeyen, yeter ki kirayı zamanında öde diyen ev sahibim de olmuştu. belli olmuyor yani aramaya inanmak lazım :) konum neresi bilmiyorum ama aslında müstakil evlerde köpek besleyen çok oluyor özellikle güvenlik sebebiyle ya da bizim gibi rahat etmek için köpeğiyle bu tarafa gelen.

Ben adama "tamam bu fiyattan sana veririm" dediysem benim için bu da bir sözleşmedir, başkası 2 katını da verse vermem, bu kerizlik olarak da görülebilir ona da saygım var ama ben sözümden dönmezdim, o nedenle sen de dönme derim ama yine de senin bileceğin bir şey tabii.

Bayi sana herhangi bir süreçte kıyak geçti mi? İndirim olsun, insani muamele olsun, kolaylık sağlamak olsun?
Eğer öyleyse 3bin için değmez bence. Ama ortada sadece işini yapan 2 taraf varsa sorun olmaması lazım. Bayiyi ara söyle böyle bi teklif geldi diye, bakalım ne diyecek. Belki o karını azaltmayı göze alıp 93e falan çıkabilir. Çünkü muhtemelen 94 sana geldiyse o fazlasına bile satacak olabilir.

Ben de kesinlikle 91 bine verirdim. İsterlerse 150 bin versinler. Karakter meselesi tabii. Vermeyene de birsey diyemem.

Çevrenden böyle bir teklif geldiğini söyleyip belki aldığı fiyatı güncelleyip güncellemeyeceğini sorabilirsin. Ben de anlaştıysam uğraşmak istemediğim için takas olayını devam ettirirdim sanırım.

Bir de şu var, senin alım rakamın da sabitlendi değil mi? 91'e verip xx'e alacaksın. Hani bu aralar sıfır araç fiyatları da sürekli değişiyor diyorlar. Sen 94'e satınca sonra alacağın aracında 5 bin lira zamlandığını görme sonra?

Sağolun arkadaşlar, proforma fatura kesildi, fiyat sabitlenmiş oldu bir bakıma.
Arkadaş düzgün biri. Kredi konusunda da yardımcı oldu. Sıfır aracın siparişini girerken kapora bile istemedi.
Göremediğim noktalara değindiniz, sağolun, varolun.

@giggs +

Vaadin de durma hani kişilik meselesi. Daha fazla kârı boş vermelisin.
Geçen haftalarda bir özel servis araç bakım giderini bedava yapmasına rağmen günler öncesinden söz verdiğim ustanın yanında ücretli yaptırdım.

yaptığın etik olan ama şunu da unutma pek çok bayi takasına giren adamlar senden baya ucuza alıp kendi baya yüksekten satar. genelde bu işi baya kendileri adına karlı kotarırlar. Adam samimi geldiyse, malum sitedeki ilanlarla uçurum yoksa bir kaç bin için sözden dönmeye gerek yok. Ama en ufak bir sinsilik algılasaydım adamda ben vazgeçerdim doğrusu.

alkoller ne yazık ki çok kalorili. o yüzden diyet sürecinde alkol önermiyorum.

sek viski için illa içeceğim diyorsanız çünkü en azında alkolü yüksek ve çok içilemiyor.

sekersiz tonik cin

en dusuk kalorili olan votkaydi bildigim kadariyla. ama sarap da sık olmamak ve 1 kadeh kadar olmak kaydiyla icilebiliyor. bira ve sekerli ickilerden uzak durmak onemli tabii.

Esasında alkolün kalorisinin kiloya bir etkisi yok, zira alkolün besin değeri olmadığı için vücutta depo edilecek bir kütleye dönüşemez, yani yağa dönüşmez ya da kaslarda veya karaciğerde glikojen olarak depolanamaz; karaciğerde bir takım kimyasal reaksiyonla yıkılarak vücuttan atılır, yani alkolün doğrudan kiloya bir etkisi yoktur, kiloya etkisi şu şekilde olur: En bilinen hali, alkolün yanında tüketilen yiyeceklerdir, kiloya genelde bunlar neden olur. İkinci olarak da sistem "alkol" diye bir maddeyi doğal olarak tanımadığı için bunları bir an önce sistemden atmaya çalışır, o nedenle kanda alkol varken yağ yakımı gibi kendine göre gereksiz aktiviteleri minimuma çeker, enerjiyi genelde karaciğer şekerlerini çözerek karşılar, karaciğerin şeker rezervi düşük olduğu için genelde beyne çok glikoz gitmez alkol alındığında, alkol sonrası sendromlarından biri de beyne yetersiz şeker gitmesi nedeniyle oluşan idrak eksikliğidir.

Bu tüm içkilerde böyle mi? Hayır. Alkolün kendi kalorisi dışında tahıl kökenli içkilerin tahıldan gelen kalorileri vardır, misal biranın. Bir biranın sanırım 200-250 kalorisi var, bunun büyük bir kısmı karbonhidrattan gelir ve atıyorum günlük kalori alımın tahıldan gelen bu kaloriler nedeniyle yükselirse, bu senin için kilo alımına neden olabilir. O nedenle bira içeceksen mesela bunu kalori hesabına ekleyip içersen kilon için problem olmaz. Şarap gibi meyve bazlı içkilerdeki şeker fermente nedeniyle özelliğini kaybeder ama yine de fruktoz barındırır, fruktoz sistemde direkt yağa dönüşür. Çok tavsiye etmem.

Ne tavsiye edersin dersen, votka gibi damıtma içkileri tavsiye ederim. Misal bir şişe votka da içsen kalorisinin kilona hiçbir etkisi olmaz ama kanında kaldığı sürece yağ yakımın da minimumda olur, ona göre bi plan program yapabilirsin.

@angelus, elinize saglik cok guzel yazmissiniz

Alkolsüz bira olabilir mi?

@angelus eline sağlık. votkada emin miyiz? Cin de olur mu?

Votka cin viski rakı rom tekila, bunlar benzer yöntemlerle üretilen damıtma içkiler, hepsi olur.

bildigim kadariyla george floyd'un olmesine sebep olan bogaza diz bastirma hareketini yapiyorlar. siradan bir diz cokus durumu degil yani.

ne farkeder. her türlü sembolik bir hareket
batılılar öyle diz çöküyor

@in vino veritas Floyd oncesi de vardi diz cokme olayi www.google.com kultur farkliligi herhalde

@dafuq 2. si cok daha anlamli ve samimi duruyor

Dua eden çocuk gibi değil de şövalye gibi diz çöküyorlar, ne güzel işte. Üstelik iki dizin üzerine çökünce dizleri iki yana açmadan dengede durmak zor, dizler kapalıysa saçma sapan bir şey oluyor. Böylesi hem dengeli hem çökmek-kalkmak daha kolay.

images.app.goo.gl

Amerikan futbolunda Quarterback Kneel diye bir olay, onunla bağlantılı yerleşmiş bir kültür olabilir, bir de senin gönderdiğin linkteki diz çökme şekli genelde dini ritüellerde kullanılıyor sanırım, o nedenle de onun dışında kullanılmıyor olabilir ama bildiğimden değil tabii akıl yürütmeye çalışıyorum.

@speedy, zaten bu hareketle ilk olen de george floyd degil. polisler bu hareketi yakaladiklari kisiyi etkisiz hale getirmek icin kullaniyordu zaten onceden de.

Olması gerektiği gibi dediğiniz hareketten her insanın yardım almadan doğrulabilmesi çok güç. Hatta ayağa kalktığında tansiyonu düşüp bayılabilir de...

Sıfır olarak alıp 5 senedir peugeot kullanan biri olarak tavsiyem bayilerden fiyat alın pazarlık yapın. Ankara göral iyi fiyat veriyordu en son. Birçok bayi ile görüşün liste fiyatından iniyorlar. 208 kasa değiştirdi, geldi gelecek. Simdiki kasasi da fena değil ama bekleyin derim. Su ara yeni corsa iyi, biliyorsunuz opel gurubunu da peugeot satın aldı.

Yeni corsa ve yeni 208 dış görünüşleri hariç aynı sayılırlar. Psa grubu tarafından aynı platformda üretildiklerini duymuştum. Ama peugeot bi tık pahalı olacaktır. Ben yeni fiesta çıktığında ilk alanlardanım. Şimdi olsa corsa veya 208 alırdım sanırım. Bence ikisini de test edin. Bazen insan bindiği anda karar verebiliyor. Bide fiyat araştırması yaparsanız bana da msj atın lütfen. Bu iki aracı da almayı düşünen arkadaşlarım var.

Bahsettiginiz rakam eski 208 icin yenisi turkiyeye kisa zaman icerisinde girecek ve cok guzel bir kasa ile geliyor. Hemen demode hale gelecek bir arac almazdim ben olsam. B segmentte ibiza dusunulur bence. Ya da yeni 208 beklenebilir.

Yani şu an listede fiyatı olan 2020 peugeot 208 eski kasa mi. Anlamadım.

Evet linkini biraktigim kasa icin. 7 senedir falan ayni kasa. Arayip teyit edebilirsiniz.


www.sahibinden.com

O zaman siz bekle derken 2021 yilini bekle diyorsunuz.

Bu yilin sonbahari planlaniyordu ama guncel bilgiyi bayi soyler. Bekleme imkani yoksa 208 tercih etmezdim ben kendi adima.

Teşekkürler seat ibiza aklımda olsun. Yalniz o da 1.0 motormus.

Ayni motoru leon, octavia, audi q2 gibi buyuk araclar bile kullaniyor. Performansli iyi bir motor. Test etmeden karar vermeyin.

1.0 motor olayı göz korkutmasın bunlar turbo beslemeli motor, bugünün 1.0 turbo motoru 20 sene öncesinin 2.0 atmosferik motorundan daha fazla güç ve tork üretiyor, misal atmosferik motor 1 bar hava alıyorsa turbo beslemeli motor 1,3-3 bar arası hava alıyor, haliyle çok daha düşük hacimde çok daha yüksek basınç yaratıp çok daha fazla güç ve tork üretiyor. Amaç da zaten daha küçük daha düşük hacimli motorda daha fazla güç üretmek, durduk yere küçük motor yapmıyorlar yani.

Şöyle bi örnek vereyim:

96 model 2.0 atmosferik motorlu Opel Vectra 136hpg güç 185nm civarı tork üretir.

Günümüzde Ford'un 1.0 turbo motoru Ecoboost 140hp güç 210nm tork üretiyor.

O nedenle böyle düşük motorlar göz korkutmasın baya kaliteli performans üretiyorlar.

ibiza olabilir demeye geldim bende haziran basinda 142.000 de zamla 152.000 oldu

Ibizanin tek modeli var sanirsam 2020 de oyle gorunuyor , fakat standart donanim harici opsiyonlarının fiyat listesini bulamadım. Ibiza hoş görünüyor evet. Biraz detaylı bakayım.

Peugeot tek sorunu kadran tarafi. Ben misal Peugeot arabada kadranı göremiyorum direksiyonu kendime gore ayarlarsam. Ona dikkat etmek lazim.
Onun disinda denildigi gibi yeni modeli degil denildigi gibi.
Onun disinda iciyle disiyla cok guzel araba yeni modeli. Eski kasa guzel(di) ama eskidi.
Yeni yaris ve i20de geliyor ama kac paraya gelirler bilemiyorum.

Dedigin sorunu çok net anladım. Kimi arabada okuyor öyle. Direksiyonu kendime gore ayarlayınca kadranı engelliyordu.

Peugeot pahallı gelir. Ben öyle bilmiyordum.

Yaris tip olarak hoşuma gidemedi ya çok zorladım ama yok hoşuma gitmedi.

Ben ibiza, corsa ve egea hb modellerini canlı canlı bir göreyim en iyisi.

pejo türkiyeye araç temininde sıkıntı yaşıyor. çin de üretimin durması tüm araç piyasasını etkiledi. öncelikle sizi sıraya alacaklar 140 bin siz arabayı elinize alana kadar 150 bin olabilir.
toyota yaris ne kadar avantajlı görünse de konforlu bir araç değil ancak sıkıntı çıkarmaz. egea zaten farklı segment. opel corsa tercihin olur. pejo görüntü ve iç dizayn anlamında önde olsa da fransız araçların iç konsol malzeme kaliteleri düşük oluyor.

1: Gün içinde ihtiyacın olan proteini alıyor musun? Alıyorsan eğer aç karnına kardiyo yapıp sonrasında IF'e devam ederken yaşayacağın katabolizma tolere edilir, bu hayatın olağan akışında da böyledir gün içinde zaten sürekli katabolizma yaşarsın, misal trafikte birine sinirlendiğinde de kortizol hormonu kana aminoasit verir, bunlar hep katabolizma. Bunlar büyük riskler olsaydı strese girdiğimiz her anın sonrasında protein almamız gerekirdi, aç karnına kardiyo yapmak da bir tür stres. Gün içinde düzeni bir beslenmen varsa bunlar korkulacak şeyler değil.

2: O da bir seçenek ama önceliklerini belirleme yolunda; bkz. madde 1.

Bonus: Burada kişisel deneyimler önemli. Ben aç karnına yaparım problem hissetmem bir başkası aç karnına yapar performans alamaz, bunu yaşayarak öğrenebilirsin. Bununla birlikte teknik olarak ve bilimsel manada antrenman öncesi yediğin yemeğin şekerini yükseltip seni psikolojik olarak iyi hissettirmesinden başka bir etkisi yok, zira ağırlık çalışırken kaslarında ATP üreten glikojen rezervlerine giren glikoz, bir gün öncesinde yediğin karbonhidrattan gelir, zira bir karbonhidratın sindirilmesi çok kısa sürse de onun glikojen olarak kaslara girmesi 24-48 saat arası bir süreçtir, yani sen aç karnına antrenman yapsan da aslında kasların glikozla dolu oluyor, enerji de buradan geliyor, önemli olan da bu.

Angelus üstad öncelikle cevabın için teşekkür ederim. Gün içinde yeterli protein alıyorum. Aç karnına cardio bende stres de yapmıyor. Fakat bir saati düşük, yarım saati yüksek yoğunluklu olmak üzere esaslı bir cardio yapacağım. Sonrasında açlığa devam etmek kas kaybı açısından sorun olmaz mı diyorsun kesin olarak yani?
Bonus cevabı da anladım, bende de sorun olmaz. Sağol yeniden

Bu şekilde bir rutin kas kaybına yol açmaz demiyorum, vücudunun hareket ettiği her an kaslardan kana aminoasit verilebiliyor, sen kardiyo yaptığında da bunun olma ihtimali var ama dediğim gibi günlük aldığın proteinler bunu tolere, edecektir temelde kas kaybı yaşamamış olacaksın.

Yani şöyle düşün: Vücutta en çok kaybı yaşanan aminoasitler alanin ve glutamindir, sen 3 birim alanin 5 birim glutamin kaybettiğinde sonrasında alacağın proteinlerdeki bu aminoasitler o kayıpların yerine geçecektir, bir kaybın olmayacaktır. Ha bu aminoasitleri kardiyodan 10 dakika sonra da alabilirsin 5 saat sonra da, 5 saat sonra aldın diye vücut daha çok kayıp yaşamaz ya da "çok geç geldi tamir etmiyorum bunları bana ne" demez, senin o proteinleri yerine koymanı bekler. Ha ama sürekli bu şekilde yapıp sonrasında yetersiz beslenirsen uzun vadede o sıkıntı çıkarır.

İçin daha da rahat edecekse ben kardiyo yaptıktan sonra hiç yemek yediğimi bilmem, IF yapsam da yapmasam da en az 2 saat beklerim, açlık ve egzersiz sırasında şahane hormonlar salınıyor kana, bir şeyler yiyip onları baskılamam.

Eyvallah. Oldukça aydınlatıcı oldu.

If yapmadan low carb ve cardio ile kısa sürede amacına ulaşabilirsin. If tabi ki ise yarar ancak 16 saatlik sürede günlük alman gereken makroları alamayabilirsin

Teşekkürler

Aradığın ürün jöle değil wax'lar var onları bi incele.

belki şu aradığın şeydir; www.trendyol.com

çok methettiler ben de sipariş verdim fakat daha ulaşmadı bana o yüzden pek yorum yapamayacağım ürün hakkında. ama bir alternatif olarak bakabilirsin tabii ki.

Kalp atışından enerji üreten saat var mı bilmiyorum ama vücut hareketlerinden enerji üreten saatler var, belki öyle bir saattir kinetik saat diye aratırsan örnekleri çıkar karşına.

ben çocukken babamın seiko 5'i vardı. pilsiz, hareket ile çalışırdı. 25-30 sene önce.

kinetik saat mucizesi. ama nabız falan da güzel hikayeymiş neden aklıma gelmedi bilmiyorum.

seiko iyidir bu konuda. 70'lerden kalan hala çalışan saatimiz var.

i.pinimg.com

Salon ortamında Cable Crunch; evde Crunch; evde biraz daha advanced seviye dersen göğsünün üstüne bi ağırlık koyup o şekilde de yapabilirsin. Yalnız Crunch deyince Mekik gibi anlaşılıyor ama Mekik değil bu; yattığın yerde sırtını komple kaldırmıyorsun, sadece omuzlarını bir miktar kalldırıp karnını kasıyorsun. Bunların dışında klasik Plank Deadbug falan hepsi çalıştırır, karın kasları alt-üst ayrı gibi gözükür ama esasında yekpare bir kas grubudur altı üstü yok, nereyi çalıştırırsan çalış komple çalışıyor ama açıları değiştirince küçük farklar oluşuyor streste.

İlk seçenek daha çok kalori harcatır ikinci seçenek daha çok yağ yaktırır. İkisini de yapma şansın var dönüşümlü yap, yok illa birini seçmeliyim dersen belirttiğim seçeneklere göre tercihini yapabilirsin.

İlk seçeneğin artısı/eksisi; enerji çoğunlukla kas/karaciğer glikojenlerinden gideceği için sonrasında yiyeceğin karbonhidratların bir kısmı burada depolanır, yağ sentezi yapmazsın ama aktivite sırasında yağdan da çok fazla kaybın olmaz.

İkinci seçeneğin artısı/eksisi; aktivite sırasında enerjinin büyük bir kısmı yağdan karşılanır ama çok fazla kalori açığı oluşmaz, o nedenle toplam alman gereken kalori miktarını aşmadan manuel olarak kalori açığı vermen gerekir, günün geri kalanında yiyeceklerine içeceklerine ekstra önem göstermen gerekebilir.

hızlı kilo vermek istiyorsan bisiklet daha çok kalori yaktırır. 6 km yürüyerek 300 kalori civarı yakarsınız. o da 40 gram falan vermiş olursunuz. diyet mutfakta başlar mutfakta biter bence. aktiviteler mental olarak iyileştiriyor bu sebeple işe yarıyor kalori yakımından ziyade. günlük 700 kalori civarı açık bırakarak ayda 3 kilo verirsin. 500ünü diyetten ver kalanı da aktivitelerle.

İp atlayın, ciddiyim. 2 ay içinde kendiniz tanıyamayacaksınız bile.

biraz yürü, bisiklet yap sonra da biraz koş

Yabancı kelimeye gelen her ek ayrılır.

Tdk’da kesin bir kural yok ama ayırmak daha mantıklı.

Yani o kelimeler Türkçe olmadigi icin tirnak icine alarak tirnaktan sonra bosluk birakmayarak da ek kullanilabilir gibi dusundum. Ya da sizin yaptiginiz gibi kullanmak da uygun olacaktir. Direkt birlesik yazmak pek hos gelmiyor goze.

angelus'un dedigi gibi biliyorum ben de. tum ekler tirnakla ayriliyor.

Şunu aldım, memnunum: m.trendyol.com

Ama sürekli camda bırakmıyorum, sadece navigasyon kullanacağım zaman cama yapıştırıyorum. Sürekli camda durursa yavşar mı bilmiyorum.

Çok sonra editliyorum ki aramaya inanıp görürseniz almayın: sıcaktan herhalde, camdan düşüyor.

Ben 2 senedir Spigen'in manyetiğini kullanıyorum bi sorun yaşamadım: www.spigen.com.tr

mıknatıslıdan çok memnunum. kasis için karşılık olan metali biraz büyütmek lazım ama kablosuz şarj ile çakışmayacak şekilde ayarlamak sıkıntı olabiliyor. ben yerini ezberledim 9/10 koyduğum yerde duruyor.

Spigen in manyetiginden şaşma, daha guclusunu görmedim.

spigen

angelus un attığından kullanıyorum. acayip güçlü bir şey.

2012'den beri nite ize steelie kullanıyorum. Izgaraya değil de konsola yapıştırılıyor. Arabamın ızgaraları çok dandik o yüzden takmaya cesaret edemedim oraya.

Uzun yıllar kullanacak bir şey arıyorsan önerimdir. Ama kaba yani.

Spigen +1