Ekşi Duyuru

mart civari başlıyorlar diye biliyorum. bu eylülde başlamak istemiyorsan sonraki eylülde başlayabilirsin :)

okuldan okula - bölümden bölüme değişiyor kışın açıp açmama olayı. ben boğaziçindekilere bakmıştım, kışın açmıyorlardı.

on yıl önce, bu soruların cevaplarını internette araştırarak bulabiliyordum. on yılda bu kadar geriye gitmiş olmamız inanılmaz, demek artık hiç bilgi yayınlamıyor okullar.

@devil netten bakmadım duyruda arattım bulamadım işe yarar bişey çünkü kafamda okul ismi yok genel bir bilgi almak için sordum.

o zaman genel bir bilgi vereyim:

bu konuya ilişkin genel bir bilgi yok.

paran veya torpilin varsa her an öğrenci olarak kayıt yaptırabilirsin. yoksa senede 2 kere alım yapılır. yaz/güz ve kış/bahar dönemi olarak geçer. her üniversitenin şartları (gereken ales, yds, diploma notu vs.) farklıdır.

Güz dönemi için başvurular mayıs gibi başlar genelde, mayısın son haftalar. Ama benim bölümüm Boğaziçi'nde nisandaydı örneğin. Kimi okullar da haziranda alıyorlar başvuruları. Mülakatlar genelde haziranda oluyor.

Ama birçok bölüm için kışın da başvuru var, bahar dönemi için. Onun başvuruları da aralıkta olup, mülakatlar ocak ayında oluyor.

Yapman gereken şey, tek tek başvurmak istediğin okulların akademik takvimlerine bakmak ve bu aylar geldiğinde enstitülerin sitelerini takip etmek aslında.

kullanımında bi gariplik vardır. ya da telefonda pili olumsuz etkileyen uygulamalar vardır. 2012 den beri aynı pili kullanıyorum. telefonu ilk aldığımda içinden çıkan pil yani. 3g tüm gün açık 1 günü çıkarıyor. ayrıca ara ara oyun da oynuyorum. facebook a tarayıcıdan giriyorum. uygulaması batarya düşmanı.

Ayarlardan pil kullanımınızı görebilirsiniz, ne kadar harcamış ve kaç saat çalışmış gibi.

1 orijnal pil ve 2 yedek orijinal pil kullandım 3 sene boyunca. yedek pillerden biri bozulunca "orijinalle birebir paralel ithalat" pil aldım, 1 ayda şişti. diğer iki pil sapasağlam çalışıyor.

demem o ki "orijinal gibi", "parlel ithalat" vs piller kullanma, samsung servisinden orijinal pil al, şişme falan yapmaz.

pil kullanımının pilin şişmesine etkisi yok.

@harzem orjinal batarya 2 sene sonra şişme yaptı şuankinde şişme yok ama şarj yiyor durduk yere

şarj etme düzenin nasıl? yüzde kaçta şarja takıyosun, ne kadar şarjda kalıyo vs vs?

@harzem değişiyor ama genelde uyarı vermeden takmıyorum bazen yüzde 60da bazen de yüzde 30larda taktığım oluyor ama nadir.

en doğu kullanım %40'ta şarja takıp %80'de şarjdan çekmektir, ancak kim uğraşır onunla. Sen yine de %50'nin altına inince fırsat bulunca şarja tak. yeni nesil pilleri çok boşaltmamak gerekiyor.

Onun dışında pili en çok kullanan uygulamaları görmek için telefonun ROOT'luysa wakelock detector kurabilirsin.

senkronize olduğu için silmesi çok normal ayarlar-hesaplar-senin hesabın-fotoğraflar-senkronizasyon kapat.

google fotograflarda silerken sadece telefondaki kopyayi sil secenegi var.

benim telefonda yedeklenecek klasörleri seçin bölümü çalışmıyor

Bütçe?

@himmet söylediğim özelliklere uyan cihazları söylerseniz eleme yaparım zaten yazın başında almayı düşündüğüm için daha bütçe belirlemedim.

ekran kartı sıkıntı olduğu için oyun kaldırmıyormuş zaten 10 yıllık kasa sadece kasayı mı değişsem yoksa ama bi problem olduğunda koltuğumun altına koyup bilgisayarcıya gidebilmek de isterim.

monsterlar tam oyun için ama çok pahalı. sorun değilse ondan al yoksa lenovo öneririm. ben z500 kullanıyorum 2 senedir gayet memnunum. tam oyun için olmasa da çoğu oyunu rahat oynarsın.

gittigidiyor, sahibinden vb.. sitelerde satabilirsin.
onların da bir alıcısı var. mesela askerde basit telefonların kullanımı serbest yapıldı bildiğim kadarıyla..
veya taksicilerde görmüşsündür basit telefonları telsiz olarak kullanıyorlar sürekli şarja takarak..

Taksicilerinki basit telefon değil, bas-konuş özelliği olan telefon.

Gittigidiyor +1

bende de var eski marka sony televizyon. sahibinden.com'da satmak iyi fikir gibi.

cok cok eski bir netbook un cok gereksiz bi parcasina sahibinden uzerinden alici buldum. yani alici illa ki gelir. piyasasini arastirin, abartmadan bi fiyat koyun her turlu satilir.

ailenin büyük etkeni var bu konuda. aile küçüklüğünde seni eziklerse, büyüyünce ya tam ezik ya da tam piç oluyorsun.
ortam değişikliği gerekli. aileden uzak.

bence sen de buyuk bir sorun yok, durust insanlar empati sebebiyle ortamda bir namussuzluk oldugunda yansitma olarak utanc duyarlar. cok anormal bir tepki vermiyorsan korkacak birsey yok.

eziklenmekle filan alakası yok bunun. empati duygusu var, şu zamandaki çoğunluğun arasında biraz daha "insan" kalmış.
haberin yokmuş gibi davranmak değildir onun çözümü.
Ama bu gibi bir insan olarak hayatın genelinde de zorlanabilirsin. Bu ve benzeri durumları bir psikolog ile görüşsen, sonrası için daha iyi olur, diye düşünüyorum.

hemen 2 milyar vermeli ve 4.5 g uyumlu bir telefon almalısın. hemen!

Arkadaş ülkenin bir çok yerinde hala Edge hızında internet hizmeti varken 4.5 uyumlu telefon neden alacaksın. Ne iş yapıyorsun ki bu kadar hıza ihtiyaç duyacaksın. Ben bittim diyene kadar elindekini kullan.

İstanbul'un göbeğinde 3G bile çekmiyor bazen Edge'ye düşüyor. Gereksiz yani.

eğer wifi hotspot olabilen akıllı telefonun varsa boşver alma. Bence hızlı 3g, 4g vb. internetin en iyi kullanım alanı "gerekirse wifi hotspot yapıp her yerde laptoptan internete bağlanabilmek". 3.5g dedikleri de -çekerse- gayet hızlı aslında.

Bende note 3 var. Note 6 çıkacakmış bu sene.onu bekliyorum

Ben note 4 aldım memnunum valla

Note 4 +1

Note 5 değil, yanlış anlama ahahaha.

note 4 alacaktım ama vazgeçtim note 5 alırım belki ama note 6'nın fiyatı ve özellikleri nasıl olur bilmediğim için temkinliyim.

note 6s.

note 2 min ekranini 3. kez kirip da oehh dedikten sonra gunu kurtarmak adina ekraninin buyuklugne kanarak samsung grand prime mi ne onu aldim, onu kullaniyorum. goruntu var ses yok, dunyanin en boktan telefonu, devamli takiliyor.

note 4 alicam ben de ikinci el. 5 almam cunku degistirilebilir bataryayi kaldirmis dallamalar hangi akla hizmetse. note 4 bi uc sene daha keser bence.

p.s. note serisine bir kere alisan bir daha baska telefon kullanamaz arkadas, bu da boyle biline. ben ettim siz etmeyin.

telefonum bozulunca, note 2 kadar büyük olmasın diyerek samsung j5 aldım. hafızası hemen doluyor, ayrıca notte 2'de alıştığın ışıklı notifikasyonlar yok. ama yine de fiyatına göre fena bir telefon değil.

öncelikle opportunity ve sunk cost kavramlarına aşina ol. master yaparken neden feragat edeceksin onu gör, mesela iş tecrübesinden feragat etmek pek mantıklı değil bu dönemde. neden yapılıra gelince...

1. vizyon kazanman için. eğer gerçekten uzmanlaşmak istediğin alanda yapıyorsan bunun katkısı çok olacaktır. yalnız, burada bir pitfall var...

alcağın 10 dersin 1-2 tanesi gerçekten sana birşey katacaksa, o bilgileri farklı yollardan edinmen ve vaktini daha iyi şeylere harcaman çok daha mantıklı olur.

2. title ve alumni: bundan faydalanmak için en mantıklısı, mezun olduktan birkaç sene sonra master yapman. sabancı koç boğaziçi gibi okulların yüksek lisans programları sadece güzel bir title vermek ile kalmaz, sağlam bir network ve çevre de katar.

3. derin uzmanlık: yaptığın işin yükseği ile uzmanlaştığında konu ile ilgili eğitim vermekten tut daha farklı opsiyonlar açılır.

bunlar artıları, opportunity cost'larını sakın unutma. bütün bu artıları toplasan ancak iyi bir şirkette sağlam bir tecrübeye eşdeğer olacaktır.

yukseklisans.com.tr

Selam verir geçer giderim. Aynı ortamda bulunmak zorundaysam da o kişiden hazzetmediğimi her hareketimle (kişisine göre değişir, yok sayılması gerekeni yok sayarım, laf sokulması gerekene laf sokarım) belli ederim, mümkün mertebe erkenden ayrılır giderim. Ortamı terk etmezsem de rahatsız olmam, tavırlarımdan dolayı onlar rahatsız olurlar zaten sanırım çok yüzsüz değillerse. Aslında bu tavır çok ağır işsizsem gerçekleşir. Öbür türlü, uğraşmaya bile gerek duymuyorum.

ortamda mesela 5 kişi varsa ona da selam veririm. ama tek gorursem yanına gitmem. ortamda bir şey sorar genelden bir yorum isterse cevap vermem. yok sayarim.

bazen de göstererek güler gecerim.

çünkü benim de cevremde var böyle bir tip.

kendisine sorabilirsin.

@ruhen başka yöntem yok mu. kendisine sorana kadar iş işten geçerse nolacak şak diye anlayacak bi yöntem olmalı.

Estetikli burunlar genelde yüzün ortasına sonradan koyulmuş gibi duruyor. Yani doğal burun yüzün diğer bölgeleriyle belli bir simetri içindeyken estetikli burun "Benim ne işin var lan burada" der gibi duruyor. Ha burun tek başına güzel oluyor iyi bir işçiliği varsa ama bütüne baktığında at sikine konmuş kelebek gibi bir izlenim yaratıyor. Oradan anlayabilirsin.

doktoru iyiyse fark edemezsin, doktorların becerisi gelisti sizin çocuğunda burnuna da estetik yaptırırsınız çok takma.

Ben genelde anlıyorum.

Anasıyla senin burnun güzel olsa bile cocugun burnunun güzel olacağı muamma. Annem burnu hokka gibi babamın burnu gayet iyi. Kardeşimin ki hepsinden güzel ama benim ki... kime çektim bilmiyorum. Yani diyeceğim hep bir ihtimal var :)

Eski fotoğraflarını iste. Kızın yüzü dolunay gibi parlıyorsa, operasyon geçirmiştir.

Ben spofy derim. Deezer a ısınamadım hiç.

deezer ın offline modu sıkıntılı. durduk yere şarkılar silinip yüklenmeye başlıyor. 2 kere başıma geldi yedi internet paketimi. spotify daha iyi. zaten türk şarkısı çok dinlemem diyorsan spotify +1

Deezer'ın içeriği daha iyi(bence).

eski bir deezer kullanıcısıyım. spotify'a geçtim ve memnunum.

spotify

deezer hiç kullanmadım.
spotify'ın en sevdiğim yönleri şöyle;
-- haftalık keşif listesi: dinlediklerinize göre her hafta şarkı listesi oluşturuyor, oradan çok yeni grup vs. keşfettim.
-- offline modu çok sorunsuz, listeler her cihazdan anında eşitleniyor.
-- hazır listeleri de oldukça başarılı, moda göre vs. birçok seçenek mevcut.

Bir ara deezer kullandım. Hiç Türkçe şarkı dinlemediğim halde bana sürekli Türkçe şarkı öneriyordu. Muhtemelen Türkiye'den bağlandığım için.

uydunet modem yenilemeye tabi ki gerek yok
vpn işi değişmez, alakaları yok
4.5gli hat 3gli telefonda normal 3gli sim kartla aynı performansı verir sanıyorum, bir fark olmaz yani. donanım limitleri bazında.

Doğrudur, 1 Nisan 2016'dan itibaren 4.5G hizmeti vermeye başlayacak operatörler. Ama şu sıralar avea 4.5G uyumlu sim kartı ücretsiz veriyor. Sen telefonu aldığında ücretli olursa diye şimdiden kartı değiştir istersen. Hem 4.5G uyumlu sim kart aldıktan sonra bir yerlere sms atıp 1 ay geçerli 1GB hediye internet de kazanıyorsun :)

Evdeki internetini etkilemeyeceği için telefonun dışındaki cihazları değiştirmene gerek yok.

ya internet diye bir sey cikmis bi cumleyi yaziyorsun mesela kendi dilinde cevirisini yaziyor, tam emin degilim nasil calisiyor ama bi kahvehanede falan sorustur bence

@hjar onu yazacağına anlamını yazman daha kolaydı. translate yazınca destekleme falan çıkıyor adam küfrettiyse nasıl çevirsin site.

Translate dogru söylemis, wixer ne demek bilmiyorum ama o haric söyle bir sey, sizi wixer ler, bir insan böyle bir seyi nasil destekleyebilir.

@bosver kesin hakaret etmiş yoruma mı kapatayım yoksa o yorumu kaldırmamın bir yolu var mı.

Sizi gidi osbirciler (tam kelime anlami bu ama oc ya da amina koduum gibi dusunebilirsin) nasil boyle bisi desteklenebilir?

Demis. Kufretmis yani

wixer ingilizcede wacker.

bence note serisi ile devam et ben note 4 kullanıyorum alırken 5 de vardı fakat pek tavsiye etmediler birde fiyat olarak cazip gelince 4 aldım.

Eski bir Note 2 kullanıcısı olarak (fiyat problem değilse) şahsen Apple öneririm.

note 4'e geçtim ben de note 2'den

eski sim kartı kullanıyorsan akıllı telefonunda 4g uyumluysa değiştir gitsin. ücretsiz şu anda zaten değiştirmek. 1 nisan'dan sonra işine yarar en azından

@hononu dediğim gibi te 2004den beri olması lazım numaralar falan kaybolmasın ya bi de 4g ile simkartın ne ilgisi var.

eski sim kartları 4g'yi desteklemiyor. 1 nisan'da 4g kullanıma başladığında bu teknoloji kullanamazsın sim kartın uyumlu değilse. Numaralarını da taşıtırsın. Bir sürü yolu var artık. Orda bile taşıyabilirler. Turkcell'de var mesala numara aktarma. Ama paralıydı bu hizmet.

Android kullanıyorsan simden telefon hafızasına kişileri aktarmak için ücretsiz bolca program var

Şarj aleti kaynaklı olabilir.

patlama riski bile var lipo pillerde şişmeden sonraki aşama patlama. yine tekrarlaması şarjdan kaynaklanmış olabilir orjinal şarj aletiyle birlikte tekrar pili değiştirin.

patlar falan demişsinniz klasik ekşici manyaklığına verip ciddiye almıyorum ama parmağı kaybetmeyelim lan tel mi kullanıyoz el bombası mı belli değil.

Git lithium explosion yaz birader ne sallaması adamlar haklı. Suya atınca havasız bırakınca bile yanan bir şey o sorun olmaz dediğin pil. Git değiştir o bataryayı. Ya da note 2 diyosun imkanın varsa telefonu at direk.

Adam gibi şarj aleti kullanın. Bu dediğim genele, özel değil. Eğer hep kaliteli adaptör kullandım diyorsan da cihazın şarj devresinde sorun olabilir.

zenmate

zenmate daha cok üzebilir. mesela zenmate romanya gösterdiginde o kadar cok türk girdiginden, teklamlar, sitelerin otomatikman gelen seyleri hep türkce oluyor.

diyeceksiniz ki bu seninle alakali, hayir, sistem benim degil, usb linux aciyorum, her sey almanca ya da ingilizce, yabanci ülkedeyim, türkce hicbir seyim yok, gene de zenmate romanyaya baglanayim türkce görüyorum cogu seyi.

ayrica zenmatein cogu sagladigi ipler cogu sitede banli. mesela neredeyse hepsi 4chande cp nedeniyle banlanmis durumda. zenmate vs yöntemler üzebilir söyleyeyim simdiden.

Crossfit.
Resmî olan salonları(box) tercih et.

evde kendim hazir hale geleyim diyorsan p90x var, onunla claisirsan hayvan gibi olmasa da bayagi bir kondisyonun artar. veya kris gethin'in dtp diye bir programi var, kas kaybi olmadna kondisyon yapilabilir gibi cunku cok yuksek tekrarli setler var programda. direkt kalbi vuruyor.

Interval çalışması yapmalısın. Koşu ve vücut ağırlığı egzersizleri ideal bu iş için.

(bkz: anksiyete)

literatür adı da kaygı, ya da anksiyete.
hastalık odaklı ise okb'nin bir türü olabilir. hayatının normal akışını etkileyecek kadar dert ediyorsan yardım almanı tavsiye ederim.

edit: basit tedavisi derken; psikolog telkin edecek bunların gerçekçi olmadığına dair. kendi kendine dene istersen.

Paranoya aynı zamanda şizofreni işaretidir. Belki de sadece hastalık hastasının sağlık ile ilgili kaygın varsa sadece.

Sizofreni falan degil o. Anksiyete. Sana zaman zaman cehennem introsu yasatacak lanetle tanismissin. Gecmis olsun. Tamamen olduremedigin ama guclu olursan uyku moduna gecirebilecegin bir iblis. Zayif dustugunde yine bogazina sarilir.

sağlık için endişeye düzenli check-up faydalı olabilir ama sendeki başka. bence de bi yardım almayı dene. başaçıkmanın yolları vardır illa ki. kim bilir kaç kişi senle aynı derdi paylaşıyor.
geçmiş olsun

Geçen ay şöyle yazmıştım. "Kaygıyla Savaşmanın 5 Yolu" Belki bir yöntemin size yararı dokunur.
www.hurriyetaile.com

fransızca öğrenip fransız kültürünü yaşayacaksanız sorun yok. ama hani hiç türkiyeden çıkmayacaksanız hep buralarda olacaksanız gerek yok bence fransızcaya. hani iş icabı gereklidir, fransız şirketinde gözünüz vardır ayrı.

ben ispanyolca kursuna gittim 1 kur kadar, ne yazık ki şehir dğeişikliği vs devam edemedim. ama çok keyif aldım. gerçekten çok tatlı bir dil, filmlerini izlerken iki kelimeyi anlasam havalara uçuyordum. ayrıca evet çok çok fazla ispanyolca konuşan ülke var. holywood sağolsun gözümüze gözümüze de sokuyor sürekli.

keyif için öğrenilicekse ispanyolca derim.

Buyrun: i.hizliresim.com

clapper, klaket ya da cekim tahtasi. ses ve goruntu senkronizasyonu icin ve montaj esnasinda ustundeki numaralardan dolayi kolaylik sagladigi icin kullaniliyor.

Clapper. Tak diye vuruyorsun baslangicta. Sesi kaydettikten sonra editörde aciyorsun, videoda claper hangi anda vurulduysa sesi oraya kaydiriyorsun. Bu noktadan sonra agiz, senkron kaybi yasamiyorsun. Özellikle birden cok kamera aktifse ya da profesyonel kayit aliniyorsa ses daima ayri bir cihazla alinir. Hele fps vs degisiyor ise cekimlerde sesi düzenleyip bir videonun sesini alip diger videoya gecirmek eziyete döner. Bu yüzden bu aleti, ses/görüntü icin bookmark gibi düsün. Üst üste bindirdiginde bu tek sesi, kalani düsünmek zorunda degilsin gibi.

@hopelessin dedikleri dogru, kisaca senkron kullanimini söyleyeyim dedim.

wifi ağ bağdaştırıcısının sürücüsünü kaldır sistemden.

pomodoro tekniği
eksisozluk.com

müzik aç.. bişeye odaklanmak için güzel yöntem

bırak ödevi falan... zorla yapacağına hiç yapma daha iyi.

"sevgili günlük" diye başlasaymışsın keşke yazına.

sanver'in sarki sozu yazmak disinda kendi bilgisini yazdigi nerde gorulmus? linkbotu kendisi. fikir belirtti mi jeb bush baskan olsun falan diyor.

@common of demons bak işte böyle olduğunu bilmesen adam sanıp takip edersin. halbuki yazarlara mesaj atma kotası olsa günlük her üyenin güzel olurdu. etkileşimin bu kadar yoğun olduğu günümüzde hala 90lı yıllardaki zihniyetle yönetiliyor ekşi sözlük. nobel ödüllü yazarlara bile bir şekilde okuyucunun ulaştığı bir devirde sözlük yazarlarına ulaşamamak saçma.

Saç dipleri kızardıysa egzama falan. Tarayınca kızarmıştır. Cildiyeye git

Benim yurumedigim kiz kalmadi burdan guleryuzle savusturdular hepsi. Oyle begenmemezlik de yapmadim hepsine teker teker ozenle yazdim olmadi ama terslemediler de. Genelde :))) seklinde cevao verdikten sonra en son 4-5 mesajima ben de yazmayi biraktim. Nezih bir beyefendiyim sonucta rahatsiz etmezsem rahatsiz olnazlar diye dusunuyorum.

@proletarier aller lander vereinigt euch

sen öyle düşünürsün de kızlar ne düşünür hele yönetici olduğunu söyleyen biri bana öyle yapsa orda rahat yazamam artık.

Ha tabii o konuda haklisin. Benim edim ne budum ne beni oyle gecistiriyolar da yoneticinin yazmasi rahatsiz edici bence de.

@proletarier aller lander vereinigt euch

bunu yapacak kadar yüzsüz yönetici kızı durduk yere uçurur da veya ne bileyim kız ergendir yönetici adamda para vardır yaşatır beni falan diye de düşünebilir bilemiyosun ki kızların beyin yapısını. belki e hoşlarına gidiyodur yetkili bi abinin onlara depar atması.

Valla yoneticilere yuz verme benim gibilere yuz verme bu kizlar kime yuz versin o da ayri bi konu :(

hayır.
kendi mecramda ne istiyorsam onu paylaşırım. istemeyen takibi bırakabilir.

Bu konuda sana katiliyorum. Takip etmeden de goruyorsun. Her taraf selfie selfie selfie. Oturuyoruz mekanda telefonunu cikartip selfie cekiyor snapchat icin falan. Yemin ederim ben utaniyorum. Goren de insanlar olup bitiyor sanacak hayir amk nedir bu suratinin binbir cesit halini herkesle paylasma meraki anlamiyorum.

teknik olarak sosyal mecraları kimin ne için kullandığını yargılamak daha büyük sığlık.

fazla selfie ye anlam veremiyorum ben de

anlam veremem ama sığ da demem. demek ki seviyor.

genel olarak fotoğraf çekmeyi sevsem de benim fotoğrafımın çekilmesinden haz etmiyorum.
yine de arada selfie çekip paylaşıyorum.kimseyi ilgilendirdiğini düşünmüyorum.

bir de burada sorunuza cevap almak yerine kendinizi onaylatma amacı taşıyorsanız,ki size uymayan cevapları tiklemediğinizden bunu anlıyorum,neden soru soruyorsunuz anlayamadım.
gidin kendi arkadaslarınızla dalga gecin selfie çekenlerle,o şekilde eleştirin vs.
burası saçma oluyor çünkü.

dean winchester gibi adamım arkadaş yüzüm güzelken paylaşayım dimi...çirkin olanlar neden peki paylaşmıyor sürekli bi özgüven eksikliği görürüm bende paylaşmayanda

Açıkçası ben daha baştan selfie'yi anlayamıyorum. Arkada manzara veya bakılacak bir şeyler varsa bir derece ya da atıyorum sevgililer kendi resmini çekmeye çalışır, hatıra yaratmaya çalışır, o da olur da, koca bir fotoğrafta armut gibi bir kafanın olayını anlayamıyorum. Gerçi zaten Instagram'ım da yok, takip etmiyorum.

Yine de sığ demem, benim görmediğim bir şeyi görüyorlar veya zevk alıyorlar demek ki. Her şeyin bir anlamı olmak zorunda da değil; varsan baksan, benim de yaptığım ve başkasına anlamsız gelecek bir ton şey çıkar. Üstelik, belki paylaşan kişi için bir anlamı da vardır. Niye yargılayalım ki?

sürekli selfie çekip yayınlamak özgüven eksikliğini gidermenin bir yolu. bunu yapanlar farkında değil sadece.

isteyen istedigini paylasir, bu nedenle facebook ve instagram aktif olarak kullanmiyorum. mantikli bir sekilde internet kullanan biri olarak gün icerisinde saatlerce internet kullanip istemedigim hicbir seyle karsilasmiyorum.

sürekli bunlara maruz kaliyorsan, bu konuda sen hatalisin. teknolojiyi kullanamiyor olman, ipuclarini degerlendiremiyor olman, arkadas cevreni düzgün secemiyor olman olasi.

tamamen bunlardan bagimsiz olarak selfie cekmedim tek basima, bir iki kisiyle disaridayken de kendi resmimizi cektigimiz oldu elbette. yanimda sürekli tripod tasimiyorum ki uzaktan cekelim kendimizi, manzaranin ortamin bir anisi, bir parcasi kalsin beraberimizde. ama özel hayatin allanip pullanip rötuslanip paylasilmasina karsiyim, sig buluyorum. bu sekilde de kullanmiyorum zaten. ama dedigim gibi böyle tiplerden cok güzel arinmis bir internet deneyimine sahibim, sana da öneririm.

off bu şekilde bir tanıdığım vardı, o da beni takip ediyordu o yüzden takibi bırak yapamıyordum anlaşılmasın diye. sonra saçma sapan bir yöntemle (önce onu blokladım, beni takipten düşmüş oldu, sonra ben bloku açıp onu takibi bıraktım) takibi bıraktım da felaha erdim. bir insanın profilinde sadece ama sadece selfie olmamalı arkadaşım. eskiden insanlar gene utanırlardı bunu yapmaya, ellen şıllığından sonra zincirlerinden kurtulmuş boğalar gibiler.

haha bi de aklıma şey geldi, uzaktan tanıdığım bir kız kapandı, instagramdaki tüm açık resimlerini silmeye karar verdi o yüzden, yüzlerce foto olan hesaptan geriye 2 resim kaldığı için komple hesabı kapattı zaaaaaaaaaaaaa

ben selfie çekmeyi seviyorum ya. çok geyik bir iş bence. 30 yaşında insanlarız, çekip çekip duruyoruz. 43 kişilik selfie'miz bile var (proje geçişi sonrasında).

sen salt olarak işin paylaşma boyutunu soruyorsan eğer; her günü geçtim, 2-3 günde bir paylaşmak bile absürd. yüzlerce selfie'm vardır, instagram'ımda 1 tanesini ya paylaşmışımdır ya da paylaşmamışımdır.

antibiyotikli kremler var onları sürüyorum da doktorlar adam gibi bişey önermiyolar ki illa ameliyat edecekler.

fistül gelişmiş olabilir. o zaman tek çözüm ameliyat.

@shot bişey gelişmiş kesin de ağrı yapmıyor adam gibi temizleyemedi mi naptı doktor ekşide yazarken sormuştum şom ağızlının biri kanser olursun demişti ben de de sixtir lo demiştim.

@thedoors araştırdım da kein bir çözümü yok anladığım kadarıyla bu durumda da ameliyat olmak enayilik sanki sonra 1 sene geçemeden tekrarlarsa hele.

tamamen mantık yürütüyorum şimdi kıl dönmesinde kıl içeri doğru gitmiyo mu. sende de yine olmuş. kremle yarayı kapatsan bile kıl yine büyümeyecek mi. ben olsam illa geçsin istiyorsam batikon sürerim aklıma geldikçe. yaralarda baya faydası oluyor.

Tekrar ameliyat olmak neden enayilik olsun onu anlayamadım ben? Hiçbir doktor bunun tekrarlamayacağının garantisini veremez ki zaten. O tamamen sizin bünyeniz, genetik faktörler vs. ile ilgili. O yüzden birilerini suçlamak yerine şu anki sorununuza çözüm bulmaya çalışın bence.

ne dememi bekliyorsun anlamadım ? pilonidal sinüs komplikasyonudur fistül. gelişmişse ameliyat tek çözüm işte? cevabın nesini beğenmedin de tik vermedin?

Benim kuyruk sokumumda şişlik ve kanama vardı. Sanırım kıl dönmesiydi. Hasekiye gittim. Şakirt bir doktor bir hap verdi. Kullandım ve geçti gitti. Bu dediğim 3 sene önceydi.

geçmez.

geçmemişti benim.

program yapmayı deneyin, işe yarıyor.
20:00-21:00 arası sadece ödev, 21:00-21:30 arası dinlenme şeklinde bir kağıda yazıp doldurun. işten alıkoyan düşünceleri ve işe odaklı düşünceleri de yazabilirsiniz.

eksisozluk.com

diğer metod'da localhosttan vakit kaybettiğin siteleri bloklaman var, istersen onu da dene.

Eğer sürekli çevrimiçi olmanız gerekmiyorsa, linkten linke atlayıp bir şeyler okumuyorsanız Kindle işinizi oldukça kolaylaştıracaktır. PDF performansı tabletler kadar başarılı değil gerçi.

instagram'ı ne için kullandığınız önemli. kimisi kendi fotoğrafını değil de objelerin, eserlerin, manzaranın fotoğrafını çekip koymayı seviyor mesela. internette binlercesine ulaşabiliyor olmak başka bi şey. herkes kendi kamerasından ve bakış açısından sunmak istiyor onu. kimisi de sadece fotoğrafın renkleriyle oynayıp ortaya çıkardığı şeyin beğenilmesini istediği için paylaşıyor.

kendi fotoğrafını koyanlar elbette beğenilme arzusunda, açlığında olabilir. ama bunun anormal olduğunu hiç zannetmiyorum. bunu sosyal medyada yapmasalar günlük hayatta başka şekilde yapacaklar. "bugün çok güzel görünüyorsun" sözünü veya "bu fotoğrafya çok iyi çıkmışsın" sözünü duyup da mutlu hissetmeyecek hiçbir insan tanımadım. instagram bunu kolaylaştırıyor. gelen beğenilen bi nevi iyi hissettiriyor. kimseye zararı yok gibi geliyor bana.

snapchat'in zaten fazla mantığı yok. anlık fotoğraf paylaşmak işte olay. genelde saçma yüz ifadeleri için kullanılıyor, fotoğraf kaybolduğu için. en azından ben kullandığım dönemde saçmasapan şeyler için kullanıyodum.

instagrami 5 yil once insanlarin cektigi guzel fotolari gormek icin kullanmaya basladim. dunya genelinde sacma sapan trendler ve spamciler yoktu. zaten turkiyeden dogru durust kullanan da yoktu. hatta sadece ios uygulamasi vardi. genelde gercekten basarili fotolar vardi. simdiki 500px gibi. kendi fotografini koyan falan yoktu oyle bise. facebook aldi iyice bok oldu. eksi sozluk'un 15 sene onceki hali ile simdiki hali gibi daglar var arada.

onun disinda bi iki sene once gelen photo map ozelligi ile gittigim gezdigim yerleri harita uzerinde gormek de guzel oldugundan hala kullaniyorum.

snapchat ergen messenger'i diye biliyorum.

kullanıyorum, çizdiğim resimleri koyuyorum. amacım teşhircilik değil ama tanımadığım insanlardan güzel yorumlar almak kendimi mutlu hissetmeme sebep oluyor. kısacası kendimi iyi hissettiğim için kullanıyorum.

www.quora.com

"Mars'a neden üs kurmuyoruz" sorusuna NASA çalışanı "bunu yapabilmemiz için ortadoğuda en az bir savaşı iptal etmemiz gerekecek" demişti. Link de verdim. Bunu birinci çıktı olarak al, unutma.

bu internet şirketlerinin başarılı olmasının ve insanları buralara çekebilmelerinin iki sebebi var, birincisi egoya oynamaları, yoksa butonların şekli güzel olduğu için değil. Bunu ikinci çıktı olarak al, unutma.

neden popüler demişsin, bu da bizi ikinci sebebe getiriyor. o da bu şirketlerin kendilerine çok güvenmeleri ve yaptıkları işleri iyi bir şekilde pazarlayabilmeleri. "bunu neden yaptınız" diye bir soru sormak saçma, çünkü adamların cevabı "çünkü yapabiliyoruz ve kullanacağını biliyoruz, çünkü seni çok iyi tanıyoruz" olacak. Bunu da üçüncü -ama diğerleri kadar güçlü olmayan- çıktı olarak al, bunu unutabilirsin.

mecburen her gün teknoloji bloglarında bir şeyler okuyorum. "devrimsel", "kutunun dışında", "işte devrim, dünya değişecek" diye başlıklar var, devamlı aha diyorum ya kanseri ya da hiv'i filan çözdü birileri, bi bakıyorum internet şirketinin biri yeni bir buton eklemiş, onu anlatıyorlar. özellik demedim bak dikkat edersen, küçümsemek için buton dedim.

başka bir şirket telefona "üzerine gel" (hover) özelliği eklemiş, teknoloji blogları "İŞTE DEVRİM!11!! ARTIK HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK! bugün hayatınızın geri kalanının ilk günü11!1!." gibi şeyler yazmışlar.

yukarıdaki üç çıktıyı hatırla şimdi. insanların egoları olduğunu, bir kısmının salaklık bariyerinde olduğunu, henüz insanlık olarak gerçek bir medeniyete erişemediğimizi ve oldukça ilkel canlılar olduğumuzu da bir araya getir, al sana "insanlar neden resim paylaşıyor" sorusunun cevabı.

şimdi biri gelip "bunların birbiriyle ne alakası var" diyecek. yok tabi.

onu da es geçmeyeyim. Bunların birbiriyle alakası var çünkü birçok insan "benim için ve diğer insanlar için en iyisi nedir" yerine "en az çabayla en çok kazançlı çıkabileceğim iş nedir" sorusuna cevap arıyor. bunun da boku çıktığı zaman "en çok beni beğeneceksiniz" diye birbiriyle yarışan bir topluluk oluşuyor haliyle.

dünya da bu yüzden böyle zaten.

Instagram kötüdür, Facebook iyidir, Google böyledir demiyorum, diyemem de zaten. Her şeyin ölçülü olması gerektiğini düşünüyorum çünkü hayatı burada "izleyerek" ve "aşağı yukarı kaydırarak" geçen insanlar var. Bence bu sağlıklı bir yaşam tarzı değil. Başkasının hayatını takip ederek geçen bir yaşam olabilir mi lan, seninki boşa gitmiyo mu o zaman?

@sayns da yazmış, buralarda yoksan gerçek hayatta da "yoksun", o yüzden mecburen en az bir yere üye olmak zorundasın çünkü arkadaşların orada. Facebook'u kapatmıyorum ben o yüzden.

Hoş ben niye endişeleniyorsam, ben zaten yazılım geliştiriciyim.

hayatta olduğunu göstermek için. ciddiyim.

emojiciyi türlü taktik ve stratejilerle yanına çek, yalan dolan entrika uğraş, sonra atar yapandan intikamını al!!!

olm erkeklerin whatsapp grubunda küfür gırla.
ne atarı lan.
atara atar kaç yatar.

konu kapandıysa boşver. eğer yakın arkadaş iseniz 2 gün sonra unutulur gider, kimse kafasına takmaz. o atar zamanında gider yapman doğru davranış.

samimi olmadığın biri olsaydı. adres ver gelelim :D

atara gider yaptıysan yeter. uzatmanın alemi yok

(bkz: bu arada bora ben)

dans kursu.. hiç duymadım deme. üniversitedeysen topluluklar. değilsen de dışarda bir dolu topluluk var artık ilgin neye varsa.. amaç sevişmek mi bir de sadece ona göre düşünelim.

3. dalga kahveciler dostum. hipster mekanları. sessiz entel havasındaki tiplerin mekanları. bunları araştır. çoğunun entellikle alakası yok, boş muhabbet yap ve sev onları.

dans kursu, fotoğrafçılık kursu. kesin net.

biraz da tanışma önerileri verseniz sevgili olimposlular

fransızca veya ispanyolca sanırım. yani fransızca bir şey okuduğumda tanıdık kelimeler çıkıyor karşıma baya en azından. fransızca bilenler daha iyi bilir tabii.

bir de ingiltere'de ispanyol arkadaşlarım ingilizcesini hatırlayamadıkları kelimeleri ispanyolca söylerler ve çoğu zaman anlaşılırdı. burdan yola çıkarak da ispanyolca ve ingilizcenin de benzer olduğu söylenebilir.

Bence flemenkce en cok benziyen dil. Almanca ve ingilizcenin karisimi gibi. Mesela ingilizcede "What is your name?" flemenkcede karsiligi "Wat is jouw naam?"

Buna ek olarak eger flemenkce konusurkan araya ingilizce kelime katarsan insanlar sasirmaz. Cünkü ingilizce kelimeleri es anlamli olarak kullaniyorlar. Ayni bizdeki plaza türkcesi gibi.

İskoçça. Gaelic değil ama, cermen dili olan. Hatta ingilizcen iyiyse baya anlayabilirsin direkt olarak.

sco.wikipedia.org

hatta konuşmasını anlamak okumasından da daha kolay. Mesela burada iskoçça konuşuyor adam www.youtube.com Bilmesem ingilizce sanırdım açıkçası.

Fransizcayla ingilizcenin grameri çok farklı. Kelime olarak baz alırsak benzeyen kelimeler var ama türkçede de ingilizce ya da fransızca kelimeler var, öyle düşünün.

Normalde almanca derdim ama istemiyormussunuz. Bu üç dil içinde de en fransızca ya da ispanyolca diyorum fakat ingilizceye benzedikleri için değil, öğrendikten sonra size bir şeyler katacağı için.

Flemenkce de gerçekten çok benziyor.

hazırlıktayken okuduğumuz oxford kitabında ingilizcenin, almanca ve fransızca karışımı olarak ortaya çıktığı yazıyordu.

Kesin bilgi: www.wikiwand.com

adam ogrenmek icin dil soruyor, garip garip diller soyluyorsunuz.

almanca ve italyanca ile ugrastim daha once, cok vakit ayirmadim, ama almancadan cabuk biktim, italyanca ise bir gun donmemi bekliyor :) cok matematiksel bir dil, ogrenmesi nispeten kolay. ama diyorum ki keske fransizca ogrenseydim. ucunun arasinda en ideal baslangic dili. yanlis anlama, kolay demiyorum. ideal diyorum bak. zorluk seviyeleri
fransizca>ispanyolca>italyanca

sana nacizane tavsiyem, fransizcadan basla. sonra sirasiyla ispanyolca ve italyancayi pratik anlamda kullanabilecek seviyede ogrenmen icin birer yildan az bir sure yeterli olacaktir. ondan sonra da dort yabanci dilim var diye dolasirsin.

O dediğin üç dilde de artikel var önce onu diyeyim. Artikelsiz pek az avrupa dili var.
Yaygın olmayan diller. Arapçada da feminen maskülen türü kavramlar var. Rusçada da var. Bundan pek kurtuluşun yok.

Dediğin üç dili de öğrenmeye çalışmış ve yüksekten temele değişen seviyelerde anlayabilen biri olarak fransızca derdim. Özellikle entelektüel kelimelerde çok ortaklık var.

Fransizca basit kelimeler ingilizcenin tassakli kelimeleridir. Simdi ornekleri tam hatirlamiyorum ama SAT icin fransizca ders alan arkadaslarim vardi

biraz ukalalık olacak ama 4 dil bilen biri olarak yazayım istedim. Öğrendiğinizde işe yarayacak diller ile ilgili oalrak bilgi vereyim. İngilizcede bulunan kelimeler ile en yakın bence Almanca. Fakat Almanca'nın grameri biraz kasar. Fransızca, Portekizce, İspanyolca ve İtalyanca hepsi aynı ailedir. İngilizce cümle yapısıyla ve gramer olarak pek benzemezler. Bunların arasında en kolay öğrenebileceğiniz İspanyolca'dır. İspanyol diline biraz kulak aşinalığı nedense biz Türkler'de mevcut. İspanyolcayı öğrenirseniz aynı aileden diğer dilleri de kolay öğrenirsiniz. Bunlar arasında en zoru Portekizcedir. Portekizce biliyorsanız geri kalan 3 dili çok rahat öğrenirsiniz. Ben hepsini dinleyerek öğrendim. Dil bilgisini de dili konuştuktan sonra kendim çalışarak öğrendim. Hatta ara ara duolingo programından çalışarak taze tutuyorum. Aklınızda bulunsun.

sorunun cevabını kimse vermemiş, ben verim: "yok".

almanca başta ingilizceye biraz yakın gibi görünebiliyor ama biraz işin içine girince işin aslının öyle olmadığını farkediyorsun. ama aynı ailedenler tabi, ona lafım yok.

bahsettiğin şeyin yapılabileceği dil aileleri bildiğim kadarıyla şöyle:

- isveççe, norweççe, danca

ve

- ispanyolca, italyanca, portekizce

bunun harici diğer avrupa dillerinde zor.

yds de grammerden çok kelime bilgisi ön planda benim bildiğim kadarıyla. o yüzden kelime bilgisi çalışabilirsin.

Panpa yas kac? merak ettim.

Yaş? Öncelikle bende şımarık yetiştim. Tek çocuğum. Her sevgilim / arkadaşım da söylüyor bunu. Ama babama anneme karşı hep mesafeli oldum. Çizgi önemli.

niye alınıyorlar ki anlamadım. ne güzel şakalaşıyormuşsun işte.

@the sado
el sakasi bu. bir de elimizde yeterince bilgi yok. 35 yasinda adam babasinin poposuna saplak atiyor falan olabilir. o da ne yapsin atsan atilmaz.

bence evcil hayvan işe yarar. ama yası ben de merak ettim:)

@hot potato
:) babasının popoya şaplak da atmıyordur herhalde ya. baksana normal insan gibi soru sormuş.

@her gece aç
evet açıklama bekliyoruz

ya el kol şakası nedir kaç yaşındasın. düzgün sohbet et, espri yapmayı dene?

Kullanamazsın. Legit bir facebook hesabı açmana gerek yok. First name olarak doğru gir sadece (eğer gerçek isminin görünmesini istiyorsan). Profil fotoğrafı da ekle birkaç tane, istersen dışarıya kapalı yap, "her gece aç'ı facebook'ta gördüm" dedikoduları ihtimalini sıfıra indirmek istiyorsan.

Kadınsan değer. Erkeksen ve tipin 'çok' iyiyse değer.

oyle oldugu bilinen bir sey zaten :))
rejiden on a göre soru yolluyorlar. hatta evde düsündük mal taklidi yapmak ise yarardi diye

30.000'lik soru için gayet makuldü bence. ne yapsınlar yani, altın tepside mi versinler? sorular ilerledikçe zorlaşıyor. dolayısıyla o köylüyüm acıların çocuğuyum diyenler de 30.000'lik soruda çuvallayabiliyorlar. tabii eğer gerçekten adamına göre soru ayarlama varsa haklısınız. ama dediğim gibi bu soru öyle çok kazık bir soru değildi. acıların çocuğuyum diyene de çıkabilirdi.

Izleme?

Bu bi şov programı, devlet kurumu değil ki. herkese adaletli sorular sorma gibi bir zorunluluğu yok. İster hakkaniyetli olur, ister birine kolay sorup ötekine zor sorar. Ne reyting getirecekse onu yapar. Nefret ediyorsan izleme yahu, neden bu stres :)

bireysel yarışılan bütün bilgi yarışmaları böyledir. zevk olsun diye ön mülakat yapıp ilgi alanlarını sormuyorlar insanların.

Camlar bugulanir işte, bir de sis faktoru var

sissiz ve yağışsızsa soğuk hava daha berrak oluyor. ama bunlar hep pskiolojik. mesela ben sabaha karşı araba kullanmakta çok zorlanıyorum. yol aydınlık gibi ama değil, farlar aydınlatmıyor falan. acayip çekiniyorum.

ilkini kullandım. kalem çok kullanışsızdı. ama 1 ve 2 arasında çok büyük fark var. 2'de kullanışlı olmaya başladı sanırım kalem. şarj da 2'de düzeldi. note ilki hariç iyi yani.

Çıktığından beri note 2 kullanıyorum. Bu Microsoft'un yeni modelleri olmasa 3 4 sene daha kullanırdım onları bekliyorum şimdi. Spen çok kullandığım bir iki kez hayatımı kurtarmış bir alet. Şehirler arası otobüste sınava giderken iş yerine kalıp çizip göndermişliğim vardır mesela. Yine sadece note kullanarak deftersiz okul bitiren arkadaşım var. Eğer kalemle işi olan bir adamsan evet Spen işine yarayabilir hatta duruma göre çok işine yarayabilir ama normal bir kullanıcı için olmazsa olmaz değil. Note 5 e bakmadım tipini beğenmediğim için ama diğer modelleri biliyorum az çok note 2 yi hepsinden daha kullanışlı daha işe yarar buluyorum. Ben olsam note alırdım. O boydaki bir ekranda kalem kullanmak hem büyük keyif hem de rahatlık.

birlikteden kastınız aynı anda değil sanıyorum?

doktorum bana kepek şampuanı artı bir de bitkisel şampuan verip, dönüşümlü kullanmamı söylemişti. haftada 2 kez onla, 2 kez diğeriyle.

önce bebek şampuanıyla yıka durula sonra nizorali uygula.

108 için dediğin gibi yapılabilir. Ancak ben olsam p36 puanini da hesaplattirirdim. Bunun icinde o derslerin oturumuna girip tek şık bile olsa isaretleme yapmak yeterli. Belki p36 yuksek gelebilir bu sayede belli olmaz bu isler.

@hendek atlayan deve evet ama daha mezun olmadım ve üniversite sınavında sözlede dereceye girdiğimden kpss gk gy için dershaneye gitmeyi düşünmüyorum şimdilik. o yüzden alan derslerine nasıl çalışacağımı çalışsam bile ne kadar başaraılı olacağımı bilmiyorum yine de gireyim mi.

Sadece o puan türü hedefse ben olsam onlara çalışmam. Çünkü %5 hukuk ve %5 iktisat ağırlıkta çok düşük bunlar. Çalışmaya değecek ağırlıkta değil. Belki u iliskilere bakılabilir %10 etkisi var. Amaç o puanı da hesaplattırmış olmak zaten alan çalismaya degmez.

çaba harcamak istemiyorlar. armut piş ağzıma düşsüncüler. mesela bir maç başlığında milyon tane link paylaşılıyor. mal herif başlık içinde ara'da linkler diye seçenek var ona tıklasa her şey önüne serilecek, hala gelip "buz gibi link eşliğinde izlemek istediğim maç :(" yazıyor.

sözlük iyiden iyiye mal kaynamaya başladı.

Ben o başlıkta yazmış olan yazarlara soruyordum çoğu da kısa zamanda dönüyorlardı.

türkçenin sonunda 8 tane mantık sorusu var onlar baya zaman alabiliyor haberin olsun. o 8 sorudan bir tane çözeceğin zamana 2 mat çözebilirsin.

head&shoulders dene.

Head & shoulders +1

Zamanında benim de burda sormuşluğum vardır. Bana da Head & shoulders tavsiye etmişlerdi. Şu an kepek yoksa bu şampuan sayesindedir.

Kepek sacinin dibinde kalan olu cilt derisidir. Sacini yikamazsan degil head and shoulders kellesmek bile ise yaramaz.

Her gün yıkanırsanız kepek kalmaz zaten. Head & Shoulders eminim iyidir ama bebe şampuanı da iş görür.

birkaç yıl öncesine kadar ben de çok muzdariptim kepek derdinden, o aralar piyasada olan ama sonradan yasaklanan bir şampuan / ilaç vardı ismi Zetion, o tamamen çözüyordu.

Şimdi sana onu bul kullan demiyorum tabi ki ancak onun prospektüsünden geçen kullanım şeklini normal kepek şampuanları (head & shoulders) ile uygulayınca da sonuç mükemmel oluyor. Normal duş alınca geçmeyen kepek bu uygulamayla bitiyor.

Kağıt kalem alın açıklıyorum. Öncelikle yıkanma sıklığını yazalım. 3-4 günü aşmasın. Şimdi kepek şampuanını nasıl kullanacağımıza gelelim. Önce fındık kadar bi miktar şampuanı saçımıza parmaklarla (tırnaklarla değil) 2 dk bastıra bastıra masaj yaparak uyguluyoruz ve beklemeden duruluyoruz. Ardından vücudu yıkama işlemine geçmeden önce ikinci şampuanı yapıyoruz. Bu sefer deminkinden daha çok ( iki katı ) şampuanı alıp 3-4 dakika parmaklarla bastıra bastıra köpürtüyoruz (ikinci şampuanı yapmaya başlarken saçlarımızdan su akacak kadar ıslak olmamasına dikkat edelim çünkü uzun süre köpüklü duracak, çok ıslak olunca akıyor durmuyor.). Şimdi saçlarımız köpüklü iken kafaya su değdirmeden vücudun kalan kısmını yıkıyoruz. en az 5 dakika daha kafamızın köpüklü kalmasını sağlıyoruz. ardından durulanıp bitiriyoruz. Bunu yaparken su çok sıcak veya soğuk olmamalı, hemen ardından havlu ile ( fön değil ) iyice kurulamalıyız.

Bu uygulama ile sorunun büyük oranda geçecektir.

Head & shoulders falan ne varsa denedim de en sonunda tek bir şampuanda buldum çareyi..

Yaklaş, hayatının bilgisini veriyorum şu an..

Prozinc..

İlk iki yıkamadan sonra geçiyor, üç yıldır da düzenli olarak kullanıyorum.. Diğerlerine para verinceye kadar hemen bunu al bir dene.. Reklam gibi oldu ama aşırı memnunum, o yüzden öyle oldu :))

Sorunun net sebebini bulabilirsin. Belki kepege neden olan sey tukettigin gidalardan bir madde veya bulundugun yerin hava durumu veya hayatindaki bir stres noktasi veya bir deri mantari. Bunun icin sacindan parca aldirip bir test ettir

Head & shoulders mentollu olanı çok iyi geliyordu, sonra normal olanı aldım kepekten boğuldu kafam. Tekrar mentole döneceğim ama kışın da üşütüyor.

çok yıknmaktan da kepek oluşuyor benimki öyleydi mesela ve doktor kafa derinin biraz yağlanmasına izin ver o yağ saçın gübresidir dedi ve denedim biraz zor oldu ama kepeksizim kafayı toprladık.

kıl dönmesi ağrısı benim bildiğim bölgesel ancak kas ağrısı yapmayan direk derinin üstünü veya hemen altını etkileyen hatta yumru bile oluşturan bir cins ağrıdır. teyzemden biliyorum. boy/kilo ve hareketsizlik, yatağınızın eskimesi veya günlük işinizde yaptığınız yeni/ters bir hareket bu ağrıya sebep olabilir. günlük yaşantınızı etkiliyorsa doktora gidin.

O ağrıyı ve rahatlama hissini çok iyi bilirim, genelde bilgisayar başında uzun süre kalınca, gün içersinde ağır bir şey kaldırmaya çalıştıysam veya uzun yürüyüş yaptıysam oluşuyor.

fıtık başlangıcı olabilir, boyun düzleşmesi olabilir. Sırt ve boyun MR' ı çektirmeniz tavsiye edilir

Kıl dönmesi batar hocam. öyle bir batar ki o yönde uzanma şansın olmaz.

aksan öğrenmek istiyorsan istediğin aksanın konuşulduğu yabancı bir dizi bul, ingilizce altyazılı izle ve her cümleyi geri sarıp teker teker söylendiği şekilde söylemeye çalış. max 1 ayda o aksana çok yaklaşırsın. bu tavsiyeyi de her yerde bulamazsın he.

Pre-cum olmasın o.

Pkastik dogru demis. Renle vs alakasi uok sperm sayisinin.

Ayrica oyle bembeyaz olacak diy3 bir sey de yik. Uzun sure bosalmazsan mesela, bosaldigi.da sarimtrak bosalirsin. Kivami da farkli olur.

Ayrica tam bosalmadan ince de sivi gwkebilir. Bu da genelde seffaftir.

spermin rengi yoğunluğu, kokusu yiyip içtiklerine göre değişir. bu kalitesini göstermez.

kısırlıkta boşalamama sorunu değil, spermlerin kalitesi düşük olduğu için yumurtaya tutunamama ya da tutunsa dahi çocuğun gelişememe durumu.

benimde böyleydi. bir kaza yaşamayı başardım. korkma çocuk oluyor.

ayrıca yeni üretimlere müsade et.. masturbasyon sayısını azalt. yediklerini düzelt. az spor yap. düzelecek.

hepsi için cevap evet. bölüm alıyorsa yüksek yapılır, memurken yüksek yapılır.

başka bir gereklilik derken dil sınavı da isteyebilirler, not ortalaması isteyebilirler. ales'i ilgilendiren başka bir şey istemezler ama.

kuzenim fizik mezunu, bogazici'nde uluslararasi ilskiler masteri yapti.

O nası bi soru ya?
Gözlüğe basmıyoruz biz genelde kırılmaması için..
Veya gidip bir gözlük kabı alıp içine koyuyoruz..

gözlük kullanımında 23. yılım. 23 yıldır gözlüğü bir masa, sehpa vb birşeyin üstüne koyarım. gözlüğün yanında devrilmeye müsait bir cisim olmamasına dikkat ederim.

gözlük takmazsan kırılmaz