www.youtube.com bunu izliyoruz

aşırı kıskanıyorum, telefon açıp bensiz gittiğiniz için eşşoleşeksiniz diyorum.

Bilmiyorum. O kişiler ertesi hafta ofiste olacaklar sonuçta, kişileri kıskanmıyorum. Sonuçta ben de bir gün tatile gideceğim de, orada öyle cennet gibi bir yer varken orada olamamak koyuyor. Bunun da işle ilgisi yok; güzel bir yaz akşamı olur, süper bir haftasonu olur; hiç fark etmez. Kıskanırsam sürekli orada olabilenleri, kışın bile orada yaşayanları, oranın hem ıssız halini hem kalabalık halini yaşayanları kıskanabilirim. O da 'Niye öyle yapıyorlar' değil de, 'Ben niye yapamıyorum' diye. Örneğin, herkes gittikten sonra kışın Alaçatı'da ya da başka bir yazlık yerde denizi izleyen, kafayı dinleyen emekli amcayı. Bir 30 yıl sonra ben de o insanlardan olabilirim belki. Annem babam öyleler, 60'ından sonra rahatladılar. Onları kıskanamıyorum bile, çünkü benim çektiğimin kat kat fazlasını çektiler o günler için. En fazla 'Evet, hak ettiler. Sıra bende' diyebiliyorum.

Ek: 3 ay tatil yapanlar aklıma gelmiyor hiç. Sonuçta onların ki de sınırlı bir süre. Bir de kıskandığım şey insanlar değil tam olarak, orada olma özlemi gibi bir şey. 'Onlar gitsin, ben geleyim' demiyorum da, 'Ben de gidebilsem' diye üzülüyorum daha çok.

Aklıma bile gelmiyorlar..

@aychovsky haftaya ofiste olmıcaklar , çalışmıyorlar 3 ay tatil.

kiskanmiyorum,

baskalarini dusunerek bir hayat yasamak bana gore degil. 4 senedir bayram tatili disinda bir tatilim olmadi yapanlara da iyi eglenceler dilerim :)

Yok. Çok samimiysem bana hediyelerle gelin diyorum. Aynı şekilde ben çıksam onlar olmasa her birine bir şey alırım.

whatsapptan beddua ediyorum onlara, götünüzü kene ısırsın diyorum.

Öyle bir arkadaşım yok XD


encrypted-tbn2.gstatic.com

kıskanıyorum. geçen yaz bir arkadaşımın ayvalıkta bira-midye yaparken fotoğrafını gördüm instagramda. cuma günüydü iş çıkışı otobüse binip ayvalık'a gittim biramı içtim midyemi yedim pazar gecesi geri döndüm. öyle bir manyaklık hali.
gidemeyecek durumdaysam da plan yaparak kendimi avutuyorum ama aklım kalıyor yine.

aşırı değil ama azıcık kıskanıyorum. her dk aklımda da değil ama birşey soracak olduğumda olmadığını fln farkedince bir içim gidiyor.

o değil de eski sevgilim tatile giderdi. ne bir fotoğraf atardı gittiği yerden, ne dönüşte bir hediye. 6 gün whahsapp mesajları hariç yok. ona gıcık olurdum. ne boktan ilişkiydi be.

Kiskanmiyorum, en iyisini yapiyorlar, daha cok gezsinler. Imkan olsa da herkes daha cok gezse.
Ben calisiyor oldugum icin katilamiyorsam uzulurum tabi.

Ama Avrupa gezilerinde tanistigim yabanci insanlari kiskaniyorum genelde. Kimle konustuysam birkac haftaligina geziye cikmis oluyor, kimse benim gibi 7-8 gunlugune cikmiyor geziye:) Yillik izinleri benden ve cogumuzdan cok daha fazla. Yilda birkac kez uzun geziye cikabiliyorlar falan.

kiskanmiyorum da ozeniyorum.

ama ben de hemen her haftasonu gezebildigim icin sorun yok.

normalde öğretmen olmama rağmen geçen seneye kadar memurluk yaptım. yaz olunca arkadaşlarımın hepsi fotoğraflar attı. kıskançlıktan çatladım. bunun yanında aşırı da üzüldüm.

Taşlayacaklar ama "kezban" derdim XD

Ilk defa birine kezban dedim cok heyecanliyim.

Sen de ayril abicim, bu dert cekilmez.

İlk ben diyecektim :/

Ağır kezban

manyak lan bu, kaç kaç kaç.

kıza araba alırdım..

---thug life mode on---

kaç +1

İlçelerin uzaklıkları hakkında bir bilgim yok. Arabam olsa ve yakın ilçelerde oturuyorsa alınır bırakılır. Uzak ilçelerse arada bir alınır bırakılır. Ama bunu görevinmiş gibi söylemesi sıkıntı.

biz bişey diyemeyiz. çünkü; ilişkinin detayını bilmiyoruz ve kızı tanımıyoruz. kızın seni sevdiğinden emin misin? kızın ailesi zengin mi? yoksa geçmişte çok sıkıntılar mı çekmiş. bu sorunun cevabını bulacak olan sensin

Arabayı satar "hani yok ki?" Derim

tek yaşıyorsa, onda kalabiliyorsan bir nebze çekilir. işe oradan gidersin.

Normalde öyle bir şey söylemese zaten her gün alır bırakırım o problem değil de öyle bir emrivaki yapsa aylık akbil hediye ederdim.

ona taşınırdım, mesele çözülürdü.

Bulusmaya gitmem, boylece sorun ortadan kalkmis olur.

sabahın erken saati, gecenin körü gibi zamanlarda kesinlikle alip bırakmalısın. daha gun ici seyahatlerde, bakirkoy'den bostanciya deniz otobusu var zaten, oradan alırsın mesela, bir orta yol bulunmuş olur.

bana ne zaman yular alacaksın diye sorarım.

"anan güzel mi" deyip 90'lara dönerdim.

pendik-bakırköy nedir yahu? iki ayrı şehir uzaklığında araları.

kezban evet bence de

atlasın ido'ya gelsin bostancı'ya. Bu kadınlar kimlerden buluyor bu yüzleri ya.

'Ben senin şoförün muyum?' diye sorardım. Siz teklif etseniz neyse de bu üslupla resmen söylediğime getirmiş. Kadın olarak uyuz oldum valla kendisine.

konu ne olursa olsun, böyle bir üslupla kural yaratan her türlü insana tam olarak ısınamıyorum. ne o öyle patron - işçi tadında sanki. hani seve seve bırakacağım olsa da bu mod yüzünden istemem mesela.

bir de o arabanın yakacağı yakıtın, bu ülkede ne kadar pahalı olduğunu falan düşünüp hiç mi acımaz sevdiği insana diye düşündüm...

Bunu söylerkenki ses tonuna bağlı olarak ezebilirdim.

Edit: garanti olsun diye 1 tur da geri geri üstünden geçerdim demeyi unutmuşum.

ozel mesajla soranlar olmus. kendisi ailesi ile yasiyor ve aksam 20.00 da evde olmak zorunda. bende kalmasi soz konusu degil yani...

Bacak boyu, bel çevresi/uyluk çevresi oranı gibi parametreler kararımda etkili olurdu.

Ben pendik te oturuyorum gel beni al. Afsdldksjysh

Benzini karsilayacak mi? Oyleyse elbette soforluk senden olsun. Emrivaki yapiyorsa zaten gonder baska amele bulsun kendine.

ona telefonunn ekranından şu karikatürü göster;
i.hizliresim.com

beni değil arabamı seviyo heralde lan diye düşünürdüm. zira bu istek istanbul trafiği göz önünde bulundurulduğunda seninle değil, arabayla geçirilecek zamanın miktarını arttırır :) yazık.sevmeyin böyle kızları.

bu senle ilgili. daha ilk buluşmalarda evine bırakayım seni, evinden alayım seni dediysen vay haline. kız da tam kezbanmış kusura bakma da.

Kadıköy'de buluşurdum. Böylce o bir ido ile gelebilir, sen de metro varken arabayı neden alayım ki bahanesi ile kurtulabilirsin.

Çekilin, ben hayat tecrübemle geliyorum...

Kız arkadaşın eğer bunu bu şekilde söylediyse ayıp etmiş, ama cümle bu değilse ama sen öyle anlamışsan bilemeyeceğim.

Genelde buluşulacak mekan seçilirken kızın oturduğu muhite yakın yerlere gidiliyorsa sorun olmamalı kızı eve bırakman. Benim aklıma gelen sanırım buluşma yeri Ortaköy, Beyoğlu vb. yerler olduğunda senin sıkıntın. Ben genelde buluşacağımız yere kendim giderdim, erkek arkadaşlarım (buna 'sadece' arkadaşım olan erkek arkadaşlarım da dahil) beni akşam evime bırakırlardı sağ olsunlar. Bırakmak zorunda mısın? Değilsin. Kız da bu durumda akşam çıkmak zorunda değil, seninle çıkmak zorunda değil. Akşamın bir vakti korka korka evine dönmek istemiyor olabilir. Kız akşamları "beni götürmezsen gelemiyorum" derse bence bu yaptığı kezbanlık değil 3. sayfa haberlerinin kendi başına geleceğinden korkuyor olmasıdır. O zaman da buraya "kız arkadaşım benimle akşamları çıkmak istemiyor, ayrılayım mı, sevmiyor mu beni, dememen lazım tabii.

su kezbanin onda biri kadar olamadim derim :(

Bakırköy taraflarında buluşyoprsanız haklı. Ama alıp tekrar yol yapıp bu taraflara beşiktaş filansa, yorum yok asdf

arkadaslar, kizin oldugu taraflar olunca elbette evinden alip eve birakiyorum saat kac olursa olsun. problem burda atiyorum istinye sahiline gidilecekse bile benim pendikten bakirkoye gidip kizi alip istinyeye gidip tekrar bakirkoye kizi birakip ordan tekrar pendige donmem. ornegin istinyeye kendi gelse zaten aksaminda ben onu eve birakiyorum. mesele hangi yer olursa olsun kendisinin evden alinmak istemesi...

hiç bir şey demezdim, arabadaysam kapıyı kendi elimle açar ve öylece beklerdim.

"sadece kendini düşünüyorsun, beni sevsen beni de düşünürsün, bu bencil tavrından rahatsızım" derdim.

"kezban, manyak" vb. diyerek seni rahatsız eden şeyi karşı tarafa iletmiş olmazsın. rahatsızlığını açıkça, dürüstçe söylemen lazım bence.

Eve bırakınca gece onda kal, sana yemek yapsın. Masaj yapsın, hizmetini eksik etmesin.

anasının örekesi (kadınım)

kimseye kendimi bıraktırtmamç sevgilisi yokken nasıl gidiyosa öyle gitsin. gidemiyor mu ayakları yok mu?

Vapurla Bostanci'ya gel, oradan alip oraya birakayim derim.

benimle mi birliktesin arabaynan mı birliktesin seni lanet olası pislik? derdim.

araba olmasa demeqqi

araba olmasa demeqqi olmayacak

ahahahahahahahahaaha

bana diii araban dii var diii eve dii bırakırsın diii

ahahah

araba olmasa demeqqi benimle olmayacak ahahahah

abi sen bana taksi tut demediğine şükret kejhfkjbd şaka maka garipmiş biraz bırakıver sen de çok seviyorsan :)

yatak odanıza fesleğen koyarsanız meseleyi çözersiniz.

sineklik, fesleğen?

Sinek kovan sprey kullaniyorum.

Raid'ın sıvı olanları işe yarıyordu bizim eski evde.

ben sineklik aldım, bu sene daha bir böcek bile girmedi eve.

oncelikle mevcutlari oldurup yenilerin girisini engellemek lazim. odanin kapisini acik birakmayin. isiga da geliyorlar. mumkunse cibinlik bir alternatif. bir de anti mosquito music deneyin belki ise yarar.

istanbul'da niye sivrisinek var ya

ya bu fesleğen çözüyo mu gerçekten olayı?
sineklik sevmiyorum, öyle camı kapatmayı filan. keza oda kapısı kapalı olunca çok sıcak oluyor. raid'den başka rahatsız edici kokucu olmayan vs. bi ilaç tavsiyeniz var mı?

valla tek çare bu o zaman...

www.youtube.com

fesleğen işe yaramıyor. denendi. kesin bilgi.

Lavanta kolonyasi. Denendi etkili oldu. Eczaneden bir de fis fis aldik ama adini bilmiyorum o da guzel. Vucuda suruluyor.

lavanta kolonyası nasul, vücuda mı sürülüyor? o olmaz ama ağır kokuyor, sevmiyorum kokusunu. o fıs fısın adı ne acaba?

www.youtube.com

www.youtube.com

adam astari cikmiyor kaskin demis.

ben olsam kaski kase gibi tutmayip normal kafaya giydigin sekilde tutup, dus basligini da cok siddetli acmadan su+sampuan seklinde yikardim. elimle bastira bastira suyunu aldiktan sonra da guneste kuruturum. biraz da sac kurutma makinesi tutarim icine ki sagda solda islaklik kalmasin. sonra da buff la kullanmaya dikkat ederim.

@halitkin

Önemli olan kaskın içi, dışı önemli değil. Linkini attığın videoda da adam sökmüş astarı yada astarı çıkabilen kasklardan.

Ben komple kaskı ılık suya daldırıp şampuanla yıkasam sorun olup olmayacağını merak ediyorum.

daldirma bence, icteki kanallara cok su girer. kurutmakta zorlanirsin. iyi kurumazsa da kumas kokar.

Lat machine ve abdominal machine muhtemelen.

evet galiba, oyle bir sey gostermisti. tenkyu.

Demirden korktum trene binmeyeyim diyosun :)

Vazgeçme kardeşim. Vazgeçmesi gereken sen değilsin. Motorluları trafikte hiçe sayanlar vazgeçmeli bu tavırlarından.

ya manyak mısın motor sevdası ne ya. vazgeç tabi hazır araban da var. canına mı susadın?

Vazgeç bence de. Hiç bir şeyin sevdası hayatından daha önemli değil. Riske atmaya değmez bu trafikte kural tanımayanların olduğu ülkede.

23 yaşındayım, hayatımda bir kez bile motor sürmedim. Küçükken ailem kazalardan korktuğu için kardeşime ve bana hiç bisiklet almadı. Hep başkasının bisikletlerini kullandık. Şimdi iyi ki öyle yapmışlar diyorum çünkü birkaç kez kaza tehlikesi atlattım. Bu tip ilkel araçlar bir saniyelik dalgınlığa bakar. Donanımları ise en olmadık zamanda arıza yapar. Yoldaki en ufak bir kayganlık seni metrelerce öteye fırlatır. Hız yapacağını düşünüyorsan hiç bulaşma.

büyükşehirdeysen kesinlikle vazgeç...

22 yaşında motosiklet aldım 100 cc, kesmedi 250 cc chopper (tiger) aldım. Üniversite okuduğum için sıkıntı yoktu. Ne zaman İstanbul'a geri döndüm, hata yaptığımı anladım. :(

1 ayda 8-9 kere kaza tehlikesi geçirdim. Bir tanesi bile benim hatam değil. Emin ol o kazalar gerçekleşse, en az 5 tanesi ölümcüldü. Alma, İstanbul'daysan sakın alma. Üzerine üzerine sürerler, görmezler. Araban varsa kullan. Gerisini boş ver.

1 hafta içinde iki motor sürücüsünün aynı yerde kafalarının refüjle motor arasında sıkışıp kopmasından sonra motorun en azından Türkiye'de akıllı insan işi olmadığını anladım.

Motorun da bir araç olduğunu unutup makaslayarak süreceksen, ortalama hızın 110 km/sa olduğu bir yolda 200'ün üstünde hız yapacaksan diğer arabalar ne kadar dikkat ederse etsin kazan yapma riskin fazladır. Bence vazgeçin.

memleketimde uzun yıllar kullanmış büyükşehirde kıyısından dönmüş biri olarak, açık havanın tadına varabileceğiniz, çiçek orman deniz kokuları içinde sürebileceğiniz bir yerde yaşıyorsanız alın. yoksa hakikaten değmez bence alınan riske. ha ben alıyorum o zevki değer derseniz ayrı.

motor sevdası geçmez. bende bi mustang takıntısı var bi de harley davidson. ikisini de alıcam öyle ya da böyle.

o gözüne ilişen kazalardaki motor modelleri nedir hatırlıyomusun? mesela suzuki hayabusa diye bir motor var ona ben bile binmem bu kadar takıntılı olmama rağmen. süratli bir tabut çünkü kendisi. ama harley gibi daha oturaklı, sürat değil keyif için üretilen motorlar bana daha sağlıklı geliyor açıkcası.

kaza yapanların motorları neydi?

düşük cc ve ulaşım amaçlı binilebilir. şehre göre tabi. ama yüksek cc ile veya adrenalin amacı ile binmek bence de çok çok riskli. bir o kadar da zevkli ama işte, hata demek ölüm demek o yüzden gerek yok. 150cc ile ekipmanlı ev-okul arası ve nispeten sakin bir şehirde biniyorum ciddi bi sıkıntıyla karşılaşmadım henüz.

Bundan al.
scramblerducati.com

eksisozluk.com

@mies

Ben bir süre motokros parkurlarında o hevesimi karşılamaya karar verdim. Zaten kendi motorumu alınca da ulaşım için arabamı kullanmaya devam edeceğim. Motor haftasonu falan keyif için olacak.

bu isin vazgeci veya devam eti yok ki. sen icinden nasil geliyorsa oyle yapacaksin. binesin varsa her turlu binersin.

ayrica;

*kaza konusunda hassas oldugun icin kaza haberleri algida secicilik olabilir. motosiklete basladigimda eski erkek arkadasim parcalanmis vucut fotograflari yollardi gicikligina. oluyor maalesef uzucu kazalar. ama bu sana da olacagi anlamina gelmez. olmayacagi anlamina da gelmez.

*motorum calindiginda yine calinir diye almamak yerine yeni aldigim motora kasko yaptirdim mesela. sen de kaza ihtimaline karsi vaz gecmek yerine onlemlerini artirabilirsin.

*araba da guzel faydali bir icat. ama istanbulda trafigi, park derdi, masrafi vs. dusununce bana mumkunsuz geliyor. sana nasil geliyor? tahammul esigin nedir? araban dursun gene kenarda.

en başta ünlülerden gidersek bb king, billie holiday ve ray charles ile başlanabilir, john lee hooker var ama biraz spesifik, beğenir misiniz bilmiyorum. daha sonraları için janis japlin tabii ki. şahsi favorim ise sidney bechett (jazz- blues ama olsun)

derin dal: memphis minnie, kansas joe mccoy, lightning hopkins.

gitar soloları mest eden birini ararsan stevie ray vaughan mükemmeldir. buddy guy da gayet sağlam bluescudur.

bb king ve srv

Ben harper

jimi Hendrix ve Guthrie govan

eric clapton

John Mayer. Üstte yazılanları da mutlaka dinle.

Buddy Guy tabii ki :)

the doors

3.

Kiraya verdiğin parayı biriktirip, daha ucuz bir araba al orta vadede.

1

arabayı sonra alırsın.

mevcut para ile ev+araba almak biraz zor gibi. hangi semtten nasıl bir ev baktığına ve nasıl bir araba istediğine göre de değişir tabi. elindeki parayla evini al kiradan kurtul. sonrası -arabasızlık çok zorluyor dediğin için- krediyle araba almak olabilir. ama bence alacağın arabanın parasını biriktirip asgari tutarda kredi ile araba almak.

150 liraya nerden ev alıyorsun hacıt? haber ver ben de alayım

hocam 1+1 giriş kat falan. var kıyıda köşede

Gel ben sana 150 bine 3+1 ev bulayım onu al. Arabayı da sonra alırsın.

60-65 bin kredi çekip 20-25 binlik bir araba almak ve 190 bine ev almak daha makul duruyor.

eryaman etimesgut taraflarında yeni projelerden çok güzel 1+1 veya stüdyo daire alabilirsin 150'ye.

1'in bir versiyonu. kredi tutarını biraz yükselt. ev tutarını çok az düşür. gidip de 60lık araba alma 20lik al sonra değiştirirsin.

k demeyeydin iyiydi. bırakın şu amerikan özentiliğini yav.

Araba gider kapısı, ev al; borcunu bitirince arabaya bak.

ev al, araba alma. arabanın sadece alması değil bir de masrafları var sürekli. araba varken kredi ödeyemezsin para biriktiremezsin. evi al kiraya ver(ya da kendin otur), 6 ay dişini sık para biriktir sonra 20-25 e idare edecek bir araba al.

İmza= Zamanında 40 bin kredi çekip araba almış bir şuursuz.

kredisiz vasat bir ev alır,
kredi çeker orta halli bir araba alırım sonrada başgent angara benim.
bi de bu k hiç iyi bir şey değil.

4- 30 binlik bir araba, 120bin peşinatlı üzeri kredili güzel bir ev.

kesinlikle 1...

her ikisi de temel ihtiyaç ama ben ilk tercihi arabadan yana kullanmıştım. araç olmadığı zaman kısıtlanıyordum. gideceğim yere gidemiyorsun falan uğraştırıyor..

yatırım değeri olan bir ev alıp, para veya kredi hakkın varsa bi de araba almak.

@hayatbirfilm_basroldesensin +1

1+1 eve o kadar para veremezdim heralde ama batıknet cevresinde bulursan haber et komşu olalım

arabanın durduk yere garip giderleri oluyor mtv si, kaskosu ,trafik sigortası ,periyodik bakımları bunlarıda hesaba kat. evinde aynı şekilde alırken gideri oluyor mu acaba hiç almadım :)

bir milyon tane kombinasyon var. babacım al ortalama bir ev kalanıyla da fazla borca girmeden araba al. borç ödemek insanın hayatını çalıyor sündürüyor bıkıyorsun. şimdi ileriyi de düşünmek lazım falan diyeceksen hiç deme söverim ileriye. tecrübe sonucu yazıyorum bunları. sosyal insansan maaşın bir kısmını gezmeye tozmaya ayır keyfine bak. tıkılıp kalma yaşadığın şehirde mahallede ülkede. çık gez bu zamanlar gelmeyecek geri. bana sorarsan planladığın iki şeyi de yaptım. sonu gelmiyor bunun. bütün borçlar bitecek evi büyüteyim diyeceksin arabayı yenileyeyim paso kısıtlanacaksın. keyfine yaşamayı öğren.

ankara'da şehre yakın bir semtte 170-180 civarı 30 senelik bir site var, 3-5 senedir kentsel dönüşüme girip yıkılıp yeniden yapılacağı söyleniyor, öyle de olacak muhtemelen ama uzun vadeli biraz. buradan ev alın kirasını kullanın. kentsel dönüşüme girerse yeppisyeni eviniz olur:)

2 sene önce kirada oturduğum 50 yıllık bina yıkıldı.1+1'i 50-60 bin tl civarındaydı. şu anda yerine yapılan 1+1 daire 170 bin tl:)

özetle eğer araştırmak için vaktiniz varsa böyle fırsatları araştırın derim.

150ye seni depresyona sokmayacak bir ev al. bir de ufak motor al.

kendini cok sikmadan para biriktir. o arada ev kovalamaya devam et. 30'larinda yine kredi cekmeden, daha iyi bir eve al birikenle. ya da kredi cek ve hemen kiraya verebilecegin ucuz bir ev daha al, kirasiyla kredinin birazini odersin.

Havalar ısınmaya başladığından beri bütün aktivitelerim haftaiçi. Haftasonu sadece çok erken saatte koşu için ormana ya da sahile inebilirim. Onun dışında kalabalık dışarı çıkınca ben eve giriyorum.

valla ben genelde dışarı çıkmaya çalışıyorum
hiçbirşey yapmadığım günler de oluyor tabii ama haftaiçi pek çıkamadığım için değerlendirmeye çalışıyorum.
çamaşır temizlik gibi şeyleri de haftaiçi halletmeye çalışıyorum yetiştiremediysem.

çalışarak genelde. haftaiçi sözleşmeli öğretmenlik yapıyorum. haftasonlarında iş olursa yevmiyesi 100 liradan çeltik tarlalarına gidiyorum. 2 günde 200 lira muz cumhuriyetinde büyük para vesselam.

Hem dinlenip, hem gezip, hem çalışmaya çalışıyorum.

Bana yakında Büyükçekmece Turizm Ataşesi nişanını takacaklar. Yakın diye hep oradayım. Öyle bir reklamını yaptım ki, genelde İstanbul içinden gelen misafirleri Kordon, Albatros ve Gürpınar taraflarına götürüyorum. Şu ana kadar hayal kırıklığı görmedim, önümüzdeki haftasonlarına siparişler var, yakında turlara da başlarım. Zaten gezmek dediğim Büyükçekmece Sahili'nden açılarak bisiklet sürmek, sonra dönüp yürüyüş yapmak, deniz kenarı bir şeyler yiyip içip eve gitmek. Her haftasonu rutinim buna yakın.

Gündüz geç kalkıyorum, öğlene doğru. Sonra biraz çalışıp Büyükçekmece'ye iniyorum. Sonra geri dönüp az daha çalışıp peşinden yatarak dizi izliyorum. Pazarları zaten yemek ve spor da giriyor araya.

Çok nadir haftasonları açılıyorum. İki gün açılınca yorgunluk veriyor, Pazartesiye yorgun başlayabiliyorum. O yüzden günübirlik açılımlar yapıyorum.

Hanım neye karar verirse ona göre.

çocuğa da bisiklet sevgisini aşılayınca evde durmak zor. işin kötü yanı kızım daha 9 yaşında, biraz daha büyüse de hafta sonu istanbul'dan kaçsak. istanbul içinde mangalsız ve sakin yer bulmak mucize.

Aychovsky, bisikleti ne tarafa doğru suruyorsun? Biz heveslenip aldık, yatıyor evde. Arada çıkarıp site içinde sürüp hevesimizi alıyoruz. Albatros sahili çok kalabalık oluyor çünkü :(

Kalabalık gerçekten de ama erken saatlerde pek kimse olmuyor. Hele ki Ramazan geldi, bir ay akşam iftar saatine yakın hiç kimse olmaz. Güneş batmadan, yemek pişirme saati çok tenha olur. Öğle güneşinden önce de ferah ve tazeleyici olur.

Albatros'tan devam edip Gürpınar Sahili'ndeki bisiklet yolundan oraya, oradan da zaman varsa ve yorgun bir gün değilse Ambarlı'ya sürüyorum. Kordon kısmında üç adımda bir bisiklet yolundaki insana takılınılıyor ama Gürpınar'a doğru biraz daha sakinleşiyor, Ambarlı tarafında iyice sakin oluyor.

Göl tarafında da sürülebiliyormuş ama denemedim.

Bu arada yaz da geldi, su parkları da eğlenceli olur ama tabii hep hep gidilecek yerler değil.

Bir de dönüşte şu platformda mola verip, bir pufa uzanarak çay ya da başka bir şeyler içmek keyifli.
i.hizliresim.com
Güneş çok güzel batıyor buradan, yanına da şu müzik eşliğinde güneş batışını tavsiye ederim.
www.youtube.com

Ek: Bu arada Silivri, Güzelce, Kumburgaz da yakın ve çabuk gidilip gelinecek yerler. Oralara da gidilip gelinebilir yazın. Oraların da sahilleri keyifli yerler.

Araba kiralarsanız günübirlik Terkos tarafında Mavisu Plajı ve orada gezilebilecek ormanlar, göller, yeşil alanlar var. Cumartesi öğlen gitsen bile 1 saatlik yol; gidilir, eğlenilir, dönülür.

Çatalca'ya giderken at çiftlikleri var ve aşırı pahalı değil. Ayda bir gidilebilir fiyatlar. Çatalca otobüsü ile de gidilir. Yeşil alanlarda rahatlayabilirsiniz. At sevip binebilirsiniz.

Bunun dışında, bir kamp fikri var bizim arkadaşların. Kilyos tarafında çok güzel kamp alanı varmış. Cumartesi'den gidip bir gece kamp yapıp ertesi gün öğlen dönünce o günün öğleden sonrasında rahatlıkla dinlenilebiliyor da.

ayda bir memleket ziyareti, bir-iki kamp, motosiklet gezmesi, bir sakin mode, bir de supriz/planli etkinlik. atiyorum dugun, sinav vs.

@fraise avcılar küçükçekmece arası bisiklet sürmek için ideal.

1 Haftasonu gezer öbür haftasonu eve vakit ayırırım. non stop gezsem haftaiçi ölüm çıkar.

Angelus + 1 XD

Genelde 1-1,5 saat sabah kosusu, sonra eve gelip serilip kalma ve kahvalti fasli, sonra evde yapilacak is varsa hemen onlari halledip tekrar disari cikip gezme fasli.

Ben pazartesi gunleri cok yorgun olsak da illa bi disari cikalim diyorum, simdi yine yorgunum ama olsun :)

Onceden ne olursa olsun disarida gecirme yoluna giderdim artik oyle degil, uykusuzsam dinlenmeyi secip aksamustu kisa sureligine cikiyorum. Eskiden yorulmak diye bir sey bilmiyordum, insanlar "yorgunum, dinleneceğim bugun", "yarin is var, fazla yorulmayalim" gibi seyler soyleyince error veriyordum, "nasil yani" diyordum kendi kendime.
Ne kadar yorulsam da o yorgunlugun ertesi gun hala etkisini gostermesi diye bir sey soz konusu degildi. Gerci hala ertesi gun icin endiselen biri oldugum soylenemez ama uukusuz oldugum zamanlar disarida gezmeye cesaret edemiyorum eskisi gibi.
Bedensel yorgunluk cok onemsedigim bir sey degil ama uykusuzsam durum degisiyor.

cuma, ctesi içip sıçıyorum.
pazar evden çıkmıyorum.

yapılması gerekli işler var; yemek, temizlik, iş, hobi, yan projeler ve dinlenmek. bunlar insanı istemsiz eve bağlıyor. ama genellikle (çoğunlukla) bunların hepsini ekip dışarı kaçıyoruz.

sonra işte pazartesi günü geliyor, işe geldiğimde "lan şunu yapıcaktım haftasonu bak, aa ulan bi de bu bu iş vardı!" diye kendime kızıyorum :D ama ne yaparken mutluysak onu yapıyoruz sonuçta, pişmanlık yok.

mesela bu haftasonu komple chillout'a gitti, sabah işe gidemiyordum az daha, hala feci akşamdan kalmayım :\

Cumartesi geziyorum, Pazar dinleniyorum genelde. ama her iki gün de sabah en geç 9-10 arası spora giderim.

şimdi buraya cumartesi çalışanlar da gelecek, onları üzmeyin.

Cumartesi sabah erkenden çıkıp güruh ortalara dökülmeden bir şeyler yaparsam yapıyorum. Gönül hep gezmek istiyor ama kalabalık, trafik bunaltıyor beni, geri kalan zamanda zorunlu ziyaret, düğün vs. yoksa evde dinlenip güç topluyorum gündelik sıkıntılar için.

cumartesiyi saymıyorum, çünkü cumartesi günü dersim var, bazen de çalışmak zorunda kalıyorum. eve dönüp duş alıyorum, iki haftada bir kuaföre gidiyorum, yemek yapıyorum ve o gün ölüyor, akşam belki dışarıya çıkıp bir iki saat takılıyorum. minimum on bin adım atmaya özen gösteriyorum. sinemaya gidiyorum. en kötü evde film izleyip çoğunlukla erken yatıyorum.

pazar günü evde oturmuyorum adeta manda gibi yatıyorum. dışarıdan yemek söylüyorum, yattığım yerden tırtston oynuyorum. dizi izliyorum. bazen film açıyorum. ay çok yattım diyip dondurma yemeye çıkıyorum. tekrar yatıyorum. böyle yapınca bütün haftam enerjik geçiyor.

ama pazar günü gezersem totomu toplayamıyorum. özellikle pazartesi günü bomboş gözlerle etrafa bakıyorum. bi' lafı beş kere söyletiyorum. akşam 8de evde olursam yatıp uyuyorum. çarşamba gibi anca kendime geliyorum.

ben zaten ağır asosyal olduğum için belki klasman dışıyımdır ama yine de cevaplıycam bikoz ay ken: ben genelde dinlenme ihtiyacım olmasa bile camış gibi yatıyorum. şu an zaten o pozisyonda değilim ama günü geldiğinde okula, işe, şuraya buraya gitmem gerekecek gün içinde. bi de yaşadığım şehir ne kadar büyük olursa olsun, şehrin içinde benim ilgimi çeken ve "aa şuraya gideyim" dememe neden olan yer olmuyor. bi yerde oturup gazete okumayı ya da yemek yemeyi seviyorum en fazla, o kadar. hani gezmesine gezeyim de, bugün beni istanbul'da çıkarsan sokağa "hadi gez" diye nereye gideceğimi bilemem. çünkü ilgimi çeken, dur şurayı göreyim/şurada gezeyim diyeceğim bi yer yok.

çok bunalırsam, kötü hissedersem falan zaten zaman ayırt etmeksizin çıkıp mal mal sokakları dolaşıyorum, herhangi bi yere gitmeden ve fazla açılmadan.

sözün özü, "gezmek" benim için özel ve önceden planlanması gereken bi eylem. istanbul'da yaşadığımı varsayarsak gezmek benim için adalara gitmek falan olur mesela, kadıköy'e ya da taksim'e çıkmak değil. o yüzden hafta sonu "hmm bugün de gezeyim yav" deyip bi yere gitmem. adalara da gitmem jsfjks.

www.kitapyurdu.com&filter_name=senaryo

www.kitapyurdu.com&filter_name=senaryo

www.kitapyurdu.com&filter_name=senaryo

www.kitapyurdu.com&filter_name=senaryo

film sirketinde calisan kanka yaparak olabilir. zibilyon tane senaryo gelir onlara. ama yurtdisinda yeni vizyona girmis veya festivallerde oynayan filmler olur bunlar. ya da film henuz cekilmemistir vs. medyavizyon, wb, ozen, uip fln fln.

Biraz bakındığın halde şu siteye nasıl denk gelemedin :/

www.imsdb.com

evet o oranı ben de duydum ve yalan olduğunu düşünmüyorum. geçen hafta arkadaşım selanikteydi ve yoğunluk bunu kanıtlar durumdaymış. istanbuldan daha kalabalıktı dedi.

biraz once baska bir soruya yazmistim thassosu. 2 hafta once ordaydik ve kalabalik degildi ada. turistik yerler hep turk dolu. giolaya gittigimizda lagunun etrafinda 50 kisi varsa 50'si de turktu. bence sorun degil ama iyyy burda da mi turkler diyecekseniz gitmeyin. yollar mesela bombostu. restorantlar bos degil, sonucta adada o sirada 200 turist varsa yemek icin de asagi yukari ayni yerleri tercih ediyor. sezon daha acilmamisti aslinda. acilsa daha da cok mekan olacak alternativf.

3 gün.

thassosa da mutlaka gidin.
www.lascalabeach.gr

19 mayista thasostaydim. halkidikiyi bilmiyorum da thassos'ta mutlaka gor diyebilecegim yerler giola lagunu ve mermer plaji.
sirf bu ikisi icin adaya gidilir. giola'nin asfalttan sonra 10 dakikalik bir toprak yol kismi var. tesis gibi bir sey de var yemek-icki icin. lagunun girisi parali degil. dipte deniz kestanesi var, dikkatli olmak lazim. cok derin de degil gerci.

mermer plaji da giris alinan bir yer degil. biz gittigimize henuz acilmamisti tesis. tesis dedigim de minik restorantimsi bisey sanirim. plajin kumu mermer tozu oldugu icin bembeyaz. geride zeytin agaclari fln. guzel yani.

ben geçen sene halkidiki ye 10 gün ayırdım valla pişman değilim...
muhteşem plajları vs var.
özellikle lagonisi inanılmaz...
www.halkidiki.com
baya maldivler gibi denizi...

gönül ister olmasin ama,
C- Fark etmez

C.
tek isteğim benden kılsız olmasın :)

tayt giyimis gibi itici. trasli da itici. normal oranda kil olsun.

Buna benziyorum ve
B- olmasın

Doğal olanı neyse o güzeldir!

erkeğin bacağı çok kıllı olsa da şort altında bence itici durmuyor.
aksine traşlı olunca daha çirkin. saçı sakalı epeyce gür olup, süt gibi bacak olunca iğrenç duruyor, sanki bacak başkasınınmış gibi.
Bacaktaki kıl oranı neyse o kalsın, dokunmayın derim.

c

yanginmerdiveni+1

bacak biraz kıllı olmalı. ama orman gibide olmamalı. belli aralıklarla kısaltılmalı makine ile.

kızlar
c- fark etmez
diyor ama bence

d- kısalsın

ben bu durumdayım, yazın birkaç ayda bi makineyle kısaltıyorum valla. Daha özgüvenli rahat bi şekilde şort giyebiliyorum. Gerçi benim standart hali aşırı kıllı denebilir.

erkeğin kılı tüyü istediği kadar fazla olsun, hoşuma gitmese bile, o kıllarla uğraştığını görmek, hayal etmek benim için çok daha fazla itici. görünümüyle çok uğraşan erkek her zaman itici gelmiştir bana gerçi.

C

bugün Kızılay metrosunda gördüm bi tane. Kollarını almış erkek. Hemcinsimden çekindim yahu.

C

Tuz atmasaydin bildigin pelteydi aslinda hatta sutlusunden, tuzu cok keskin degilse meyve falan karistir dicem de ondan da bisey olmayablir, yani kisaca at gitsin ya, zaten alti ustu nisasta.

Not: israfi sevmem, gercekten

aynen muhallebi olurmuş bundan tuz koymasam

e bunu yuvarlak kesilmis patatesin ustune doksen de firina versen yenir sanki. super zararli olur ama sen de mihlama yapcaktin zaten, o da zarar hep.

mihlamayi yaptım yedim bile. light yaptım ama. cok da süper muthis efsane oldu.:)

ben şimdi bunu patatese doksem bi de onu ziyan edersem annem parcalar atamadim da dolaba koydum valla :/

Beşiktaş civarında doğru düzgün bi salon yok, dediğin gibi Fulya'da Macfit var ama orası da dandik.

Fulya Terrace'ta W sports club diye bir yer var orası hakkında bilgin var mı acaba? Eskiden The one terrace diye bir yer varmış aynı işletme mi devam ediyor bilmiyorum ama oraya da kötü şeyler söylemişler...

jatomi'nin şubelerini bi incelesene.

Oranın sadece manzarası güzel.

Macfit Fulya çok fena, 3 ay gittim, hiç tavsiye etmem. Ben Metrocity'deki Essporto'ya gidiyorum, 2. senem bitti. Ara ara kalabalıktan şikayetçi oluyorum ama yine de en iyi orası gibi ya, muadilini bulamadım.

Jatomi sadece 12 aylık üyelik alıyor anladığım kadarıyla?

yok, aylık üyelikleri de var.

edit: ben öyle biliyordum, yokmuş galiba.
jatomifitness.com.tr

W hotels'in de spor salonu uyeligi var ama salonu kucuk bence. Ben fiyat sordugumda yillik 2000 demislerdi ama spa vs her turlu sey dahil. Civarda sabah erken saatlerde acilan bir de Mars atletic club var ama o da tuzlu kalabilir biraz. Ya da peggy'nin dedigi gibi metrocity var. Onun disindakiler daha gec acilip daha erken kapaniyor.

Mars'tan fiyat alin bi isterseniz.

dun Bellevue jatomiye kaydoldum. havuz sauna vs. var. havlu, su, sampuan vs. de var. dolaplar soyunma odasi buyuk. grup derslkeri de var. su an kampanyada. 13 ay 1550tl. 9 taksit pesin fiyata. bellevu nerde pek bilinmedigi icin de gayet sakin ortam.

Bellevue Jatomi diğerlerine göre daha iyi deniyor. jimicik + 1.

fener rum patrikhanesine çıkılabilir.

işkembe içilebilir mesela. oyhşş.

bol bol da fotoğraf çekilir.

oraya kadar gitmişken yokuşu tırmanıp kariye'yi de görün.

Ekümenik Patrikhane çıkılacak bir yerde değil, lütfen yanlış yerlerde aramayın. sahile paralel sokakta bulunuyor, aşağıda yani.

Fener Rum Lisesi'ni zaten hemen hemen her yerden görürsünüz, mükemmel bir bina, gidin ve binayı izleyin 10 dakika. öyle bir mimari.

Dimitri Kantemir Müzesi var ilginizi çekerse.

Bir de sahilde Bulgar Kilisesi var, demirden yapılmış ilginç bir kilise o da.

yanılmıyorsam bulgar kilisesindeki restorasyon bitmedi henüz.

kariye +1
muazzam!

molla gürani'ye çıkın. ezel'in çekildiği yerlerden biri, manzarası çok güzel

sahil komple piknik alanı olacak bu hafta. çünkü haftaya ramazan... trafik de ona göre olur ama gerçi haftaya çok daha fazla olur. yolun sonu feshane çünkü. bunu da göz önünde bulundurun.

Sahilde bir balık yenir mis.

Reklam vermiyorum :)

çukurcuma times blog'unu biraz kurcalayın derim. o bölgede geziyor epey. www.cukurcumatimes.com
www.cukurcumatimes.com

27 imiş, daha çok ülke görmüşüm +1
karabük
edirne
kırklareli
izmir
muğla
aydın
antalya
izmit
bursa
istanbul
eskişehir
kütahya
afyon
uşak
ısparta
adana
mersin
hatay
kilis
gaziantep
nevşehir
kayseri
ankara
bolu
adapazarı
denizli
yalova

antalya, muğla, izmir, çanakkale, ankara, kocaeli, edirne, bursa, balıkesir, istanbul.

İstanbul
Tekirdağ
Edirne
Çanakkale
Antalya
Muğla
Kocaeli
Ankara
Bursa

Gittim

Geçtiklerim ise
Bilecik
Kütahya
Afyon
Burdur
Isparta
Denizli
Aydın
Bolu
Sakarya
Yalova

13 saydım. gördüğüm ülke daha çok amk.

37. sayende saymış oldum.

sakarya
düzce
kocaeli
istanbul
eskişehir
bursa
ankara
antalya
balıkesir
çanakkale

izmir,aydın,muğla, uşak, afyon vs'lere küçük yaşta gitmiştim. pek az hatırlıyorum.
ankara'dan daha doğu'ya gitmemişim:\
yurtdışında gezdiklerim daha çok +1

İstanbul , çanakkale , ankara , kocaeli , adapazarı , tekirdağ , bursa , amasya , samsun , antalya , muğla , izmir , balıkesir , yalova , aydın

ne azmış ya :(

Adana
Afyonkarahisar
Antalya
Aydın
Bolu
Bursa
Çanakkale
Edirne
Eskişehir
Gaziantep
İstanbul
İzmir
Kastamonu
Kocaeli
Kütahya
Muğla
Sakarya
Sinop
Tekirdağ
Yalova

İzmir
Manisa
Muğla
Aydın
Balıkesir
Tekirdağ
Çanakkale
İstanbul
Eskişehir
Ankara
Niğde
Denizli
Nevşehir
Antalya
Kocaeli
Bolu

16 tane görmüşüm

saydım henüz 19 maalesef.

şehir merkezinde bulunmuş olduklarım bunlar öyle yol üstü geçtiklerimi saymadım tabiki.

kocaeli
rize
trabzon
artvin
ordu
samsun
sinop
edirne
tekirdağ
istanbul
yalova
bursa
ankara
izmir
bolu
çanakkale
manisa
aydın
konya
karabük
kastamonu
bartın
bayburt
23 adet. güneydoğu ve doğu anadolu hariç her yeri görmüşüm neredeyse

10.
balıkesir, çanakkale, izmir, manisa, istanbul, tekirdağ, ankara, trabzon, samsun, eskişehir.

yaş 29.

vay 35+
dogu duruyor ama

Tam 50 il görmüşüm

Adana
Afyonkarahisar
Amasya
Ankara
Balıkesir
Bilecik
Bolu
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Edirne
Erzincan
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kastamonu
Kayseri
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Trabzon
Uşak
Zonguldak
Aksaray
Karaman
Kırıkkale
Yalova
Karabük
Düzce

sakarya, balıkesir, izmit, kırklareli, yalova. bir de bebekken tunceli var.
istanbuldayım bu arada.
yaş 30.

40 aşağı yukarı.

Adana
Ağrı
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Bilecik
Bolu
Bursa
Çanakkale
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Hatay
İstanbul (saymıyorum)
İzmir (saymıyorum)
Kahramanmaraş
Kars
Kayseri
Kırklareli
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Nevşehir
Niğde
Rize
Sakarya
Samsun
Sinop
Şanlıurfa
Tekirdağ
Van
Yalova

İstanbul ve İzmir i saymadım ikametten dolayı.

Sayarsam 45.

Adana
Afyonkarahisar
Ankara
Antalya
Aydın
Balıkesir
Bursa
Çanakkale
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Eskişehir
Gaziantep
Mersin
İstanbul
İzmir
Kayseri
Kocaeli
Konya
Malatya
Muğla
Nevşehir
Rize
Tekirdağ
Trabzon
Zonguldak
Karaman
Batman
Yalova
Karabük
Düzce

Daha çok sanıyordum 31 imiş.

edit: Yaş 33, kadın, hemen hemen yarısına iş için gittim.

39 il görmüşüm yaş 40+

hepsinde gece konaklamadım ama adamakıllı gezdiklerimi sayıyorum.

27 yaşındayım. 20 il görmüşüm
istanbul, ankara, izmir, antalya, muğla, çanakkale, nevşehir, kahramanmaraş, malatya, bolu, yalova, edirne, kırklareli, bursa, aydın, izmit, adana, muş, kastamonu, osmaniye.

Izmit
Tekirdag
Edirne
Duzce
Adapazari
Bursa
Cankiri
KOnya
Adana
Mersin
Mugla
Antalya
Izmir
Gaziantep
Sanliurfa
Adiyaman
Afyon
Hatay
Nevsehir
Kayseri
Kirsehir
Aksaray
Bolu
Yalova
Eskisehir
Kirklareli
Trabzon
Rize
Artvin
Gumushane
Batman
Malatya
Ercincan
Yozgat
Sivas
Isparta
Manisa

yas 28
Aklima gelenler bunlar. 1-2 saat mola verdiklerimi saymadim, en az 1 gun boyunca gezdiklerimi yazdim:)
2-3 tanesi haric hepsi gezi amacli.

5 sehir 28 yas

Ankara
Bingöl
Bolu
Erzurum
İstanbul
Eskişehir
Kahramanmaraş
Muğla
Kastamonu
Çanakkale
Yalova

Yaş 26, tahmin ettiğimden azmış :(

Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Amasya
Ankara
Antalya
Aydın
Balıkesir
Bolu
Bursa
Çanakkale
Çorum
Denizli
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kocaeli
Konya
Kütahya
Manisa
Kahramanmaraş
Muğla
Nevşehir
Niğde
Sakarya
Samsun
Sinop
Sivas
Trabzon
Tunceli
Uşak
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Kırıkkale
Bartın
Ardahan
Yalova
Karabük

yasim 30. toplamda konaklama yaptigim 47 tane il var. bunlari da 25 yasima kadar yaptim. cogunu dayimla birlikte yaz tatillerinde dayimin arabasiyla bolge bolge tur yaparak gordum.

doğudan batıya
kars, ardahan, artvin, elazığ, malatya, mersin, konya, ankara, istanbul, denizli, kırklareli, tekirdağ, çanakkale, edirne.
ossüç yaşım.

izmir
manisa
aydın
muğla
afyon
denizli
burdur
ısparta
antalya
konya
nevşehir
kayseri
malatya
elazığ
maraş
adıyaman
gaziantep
şanlıurfa
istanbul
kocaeli
sakarya
düzce
eskişehir
ankara
bursa
balıkesir
çanakkale

27 şehirmiş, daha fazladır diye düşünmüştüm. 23 yaşındayım.

adana antalya ankara muğla kocaeli edirne istanbul çanakkale

ne iller gördük aslında yoktular, ne ilçeler gördük dolup dolup taştılar !!!

26 yaşındayım, 21 il görmüşüm.

Ben de daha fazla zannediyordum ama birkaç saat takıldığım, geçerken gördüğüm bir bu kadar daha var ondan herhalde :)

Ankara
Antalya
Aydın
Bursa
Çanakkale
Denizli
Edirne
Erzurum
Gümüşhane
İstanbul
İzmir
Karabük
Kocaeli
Manisa
Rize
Sakarya
Samsun
Tekirdağ
Trabzon
Yalova

Edirne
Kırklareli
Tekirdağ
İstanbul
Bursa
Balıkesir
Çanakkale
İzmir
Manisa
Aydın
Muğla
Kütahya
Afyon
Antalya
Konya
Eskişehir
Yalova
Kocaeli
Bolu
Sakarya
Bartın
Kastamonu
Karabük
Düzce
Sinop
Samsun
Ordu
Giresun
Trabzon
Rize
Artvin
Ankara
Adana
Osmaniye
Gaziantep
Şanlıurfa

36 tane.

22 yaşındayım.

en az şehir görme rekoru 9 ile bende sanırım. 13 yaşıma kadar istanbul ve samsundan başka şehir görmemiştim ve hep şikayetçiydim bu durumdan. liseden itibaren her okulu farklı şehirde okudum o yüzden. madem ailem gezdirmiyor bi bahanem olsun emenike deyip bastım gittim. iller sırasıyla şöyle:

istanbul
samsun
kastamonu
ordu
edirne
çanakkale
balıkesir
van
bitlis

ek: yaş 23

eskişehir
erzurum
kastamonu
ağrı
sivas
istanbul
ankara
bursa
bilecik
antalya
hatay
kocaeli
bunların 3 ünde hayatım geçti. 28 yaş. aklıma gelmiyor daha sanırım başka yok.

içinden geçtiklerimi sayarsan türkiye nin yarısı eder.

yaş 22, ağır asosyalim, o yüzden bence fazla bile gitmişim hehe. yaşadığım, bir ya da birden fazla zamanda en az 2-3 gün geçirdiğim şehirler,

tekirdağ
edirne
kırklareli
istanbul
kocaeli
adapazarı
çanakkale
izmir
ankara
mersin
adana
van

istanbul
sivas
çanakkale
tekirdağ
ısparta
burdur
antalya
ankara
izmir
sakarya
edirne
kırklareli
balıkesir
muğla

geçtiklerimi yazmadım. 27.

22 il görmüşüm cogunda konakladım. yas 26

çanakkale
balıkesir
bursa
izmir
manisa
aydın
muğla
antalya
istanbul
izmit
adapazarı
düzce
bolu
eskişehir
ankara
konya
mersin
adana
nevşehir
zonguldak
bartın
sinop
sivas
kilis
gaziantep
şanlıurfa
adıyaman
diyarbakır
mardin
batman
gümüşhane
trabzon
rize
artvin
erzurum
ığdır
ağrı
van

38 şehir görmüşüm
yaş:28, kadın, çoğuna gezmek için gittim.

Yaş 32

Ardahan, Iğdır, Siirt ve Şırnak hariç tamamına gittim. hemen hepsinde konakladım. 77 ediyor sanırım.

Yarı meslek icabı, yarı babamın memuriyeti, biraz da gezme görme hevesi.

Cumartesi olması şart değilse piyasalar açıkken, yani en geç cuma akşam 5'e kadar almaya çalışın. Piyasalar kapalıyken pahalı fiyattan alırsınız.

şöyle birşey var : www.firmasec.comöviz/istanbul/sisli/

arayıp sorsanız bi kaç tanesini? iyi eğlenceler

Taksim meydandaki döviz bürosu sabah akşam açık. Hafta sonu da açık

cevahirdeki bankalardan birine söylerseniz onlar sizin için cumartesi günü ellerinde pound bulundururlar.

metrocity avm'de alt katta 6dan sonar da acik olan doviz burosu var.

decathlon

kumaş bone diye ararsanız birçok yerde bulunur.

yuzmeplus.com

ayyıldız

yüzerken yukarı doğru toplanıp rahatsız ediyor yalnız.

silikon bone de toplanıyor ama sıktığı için çıkacak gibi olmuyor. kumaş boneler at tenasül uzvuna kelebek konmuş gibi toplanıyor yukarıda. emaneten takmış gibi oluyor. ha her turda durup düzeltecekseniz epey rahat.

decathlon'da mevcut.

iphone 5 e kilif ya da ucuz ($50-$100 civari) action cam.action cam daha kaliteli ceker muhtemelen.

sj4000 wifi

Kesinlikle Sj4000 WiFi. 250 liraya kadar bulunuyor. Pahalı dersen WiFi'sızı, o daha pahalı dersen çakmasını al.

next kafa kamerasi www.hepsiburada.com

derinliği belirtmemişsin
sualtında ineceğin miktarla farklılık gösterecek cevap.

iphone 5 kılıfla bir kaçmetrede iş görür ama gereksiz bence
sj4000 ve go pro ve bunlara uygun sualtı waterproof case i alırsan düzgün çekersin
diğer yandan amaç sadece fotoğrafsa yine case iyle birlikte sony cybershottan nikonna kadar bir yelpaze var

* su atında çekeceğin foto, video nun düzgün çıkmasını istiyorsan case özel filtreler var objektifin ön tarafı için mesela su mavimsiyse renkleri yakalamak için kırmızı filtre takman lazım

xiaomi yi kamera.

avene ya da babe

Solenta pigmenta.

gecen hafta dermatolog bioedrma photoderm 50+m verdi

daylong aldım memnunum.

Avene .

Solante

sebamed

Teyzeme doktoru solante pigmenta yazmisti onun gunes lekeleri vardi. Bayagi azalmisti lekeler.

Solante yagli bir krem avene su bazliyi seviyorum ben.

Cilt tipi ve renginize gore dermatologa danismak en iyisi.

daylong +1

günde bir kez sürüyorsun yeterli oluyor.

SOLANTE PİGMANTE 50+

leke giderici ve renk eşitleyici özelliği de var.

edit: neferkitty'nin yazdığını görmemişim. bana pek yağlı gelmiyor ama. hatta hiç sevmem o öyle yüzüme krem falan sürmeyi. cildim yağlı olmasına rağmen bunda hiç hissetmiyorum.

solante kiehls yves rocher 3 ünü de kullandım 3 ünden de memnun kaldım

ben canım acayip sıkıldığında tanımadığım insanları, dışarı bira içmeye davet ediyorum. 3 - 4 kişiden 1 tanesi kesin kabul ediyor. hem biri ile tanışmış sohbet etmiş oluyorum hem de kafa dağıtıyorum. bir çok arkadaşım oldu öyle.

Pola, hadi gel bir şeyler içelim diyen bir çok arkadaşım buralardan tanıştıklarım.

Farklı tarzlarda şarkıları söyleyip kaydetmek, sonra dinleyip silmek.

Ben mesela sahilde bisiklete binerken halısahadaki maçları seyrediyorum, sonra sahaların girişlerindeki kapıları sürgülüyorum.

Biten şeyleri atmaktan ben de mutlu oluyorum, sonu gelmeden çöpe atmak yerine bitirebilmeyi başarmışçasına, param boşa gitmemiş gibi hissediyorum.

Onun dışında nevresim değiştirmek. En geç 3 günde bir değiştiriyorum sırf bu yüzden :D

dondurma yemek

Bu hafta sonu bisiklet kiralayıp sahil ve plaj boyu gezdim, uçurtma uçurdum. Böyle mutluluk var ama bu da çok sağlam bir mutluluk. Bunu yaz bitene kadar yaparım rahatlıkla, uçurtma her seferinde olmasa da arada keyifli oluyor. Ekim'den sonra imkansız hale geliyor. Yapmayı sevdiğim daha minik şeyler biten şeyleri atmak çok zevkli geliyor bana. Bakım yapmak, ağda gibi şeyler kuş kadar hafif hissettiriyor. Bir de tabaktakilerin önce kötülerini yiyip yavaş yavaş en iyilerine gelmek, o en iyiye yaklaşınca çok hak etmiş gibi hissediyorum.

Kendime bir şeyler ısmarlamak :)

Mutsuzsam mutsuz oluyorum ben. Mutlu olmaya çalışırsam daha da mutsuz oluyorum çünkü. Mutsuzken sakin kalmaya çalışıyorum. Öyle hoşuma giden, aniden modumu değiştiren küçük bi şey gelmedi aklıma. Yok sanırım.

geçen gün ana ekranı açık unutup yanlışlıkla telefonuma dokunmuşum, whatsappla instagram yer değiştirmiş, uygulamaların hepsinin yeri bir sıra kaymış. sonra whatsapp için telefonu açtığımda bir garip oldum, böyle anlık bir heyecan geldi 'allah allah whatsapp burada değildi?!' diye. sonra fark ettim ne olduğunu ve iki gündür böyle kullanıyorum, değiştirmedim. hala her açtığımda gözüme farklı geliyor ve ilk seferki heyecanı yaşıyorum jasjhahah. ay çok mutlu oldum kendi kendime. böyle bir şeye mutlu olacağımı bilsem çok önceden yapardım. benim için de şok oldu. hehheh:D

Evde biseylerin yerini degistirmek, yenilige alisana kadar gozume hos geliyor. Ya da cekmece dolap vs duzenlemek. Esyalari duzenli uyumlu gormekten haz aliyorum gecip izliyorum dolabimi veya cekmeceyi. Bir de tanimadigim birine yardim etmek.

farklı yerlerde yatmak (yerde, koltuklarda ya da başka bir otel odası yatağında vs), dışarıda uyumak (parkta, plajda, bankta vs), sabaha karşı dışarıda bulunmak, bir sokak köpeğiyle münasebette bulunmak, farklı saatlerde işe gitmek ya da işten ayrılmak. ayrıca kedinin yatmak için tuhaf, yeni yerler keşfettiğini görmek de acayip hoşuma gidiyor. bir de kampta gece hacet gidermek büyük bir iş başarmışım, böyle bir doğa insanıymışım gibi hissettiriyor. o da favori hislerimden.

sesli bir şekilde şiir okuyup kaydedip daha güzel okumaya çalışmak

ben seyahat planı yapıyorum. gidemeyecek olsam da yapıyorum. booking.com'da otelleri hostelları falan araştırıyorum, bütçe planlaması yapıyorum, çantama koyacaklarımı listeliyorum, gideceğim yer ile ilgili araştırma yapıyorum, orada konuşulan dillerde birkaç kelime öğreniyorum, sonra tekrar bakıyorum otellere vs. peki sonuç olarak ne oluyor? bir yere gidemiyorum. neden? çünkü para biriktirebilme gibi bir yetim yok, aptal saptal şeyler alıp borç açıyorum başıma. ama olsun, seyahat planı yaparken kafam dağılıyor. kendimi o şehirlerde yürüyormuş gibi hissediyorum, içimi bir mutluluk kaplıyor. hem belli mi olur, belki bu planlar bir gün işe yarar, bu yaz olmasa da belki seneye giderim :)

saati tahmin etmek.

bulunduğum ortamda saatin kaç olduğu merak ediliyorsa "dur bakma" diyerek bikaç saniye düşünüp olabilecek en doğru şekilde tahmin etmeye çalışıyorum. dakikası dakikasına tutturduğum çok olmuştur, en son bugün 3 saniye ile doğru saniyeyi kaçırdım.
i723.photobucket.com

Cisimleri atese vermek:)

Oje sürmeyi çok seviyorum. Kendime bakmak iyi geliyor sanırım.

Bisiklet sürmek kendimi cok özgür hissettiriyor.

Boya yapmak. Sırf bu yüzden geçen yazı abuk sabuk bir sürü şey alıp boyayarak geçirdim. Yer kalmayınca yarısından fazlasını atmak zorunda kaldım. Renklerle oynamayı seviyorum.

kendi yaptığım birşey aklıma gelmedi ama annem gece yürüyüşe çıktığımızda suratında çocukcu bir gülümsemeyle yollardaki babaların üzerlerinden atlar.

Pilates topunun ustunde ziplaya ziplaya mutfaga nasil gidildigini lutfen biri bana aciklasin:)

çöpe bir şeyler atmak, kendime ödül olarak ot içmek. başga yog :(

Ben sıkılınca esneme hareketleri yapıyorum. Canımın yanması çok hoşuma gidiyor.

Evde bir yıldır kullanmadığım şeyleri bulup çöpe atmak. Kafamdaki sorunlarımı da atıyormuş gibi hissediyorum.

Makyaj yapmak. Sıkılsam gecenin bir yarısı da olsa makyaj yapmak için kalkarım ya. Bir sürü şey denerim sonra siler uyurum ahahs.

Kahve öğütmek.

kpop açıp kedinin patisiyle tempo tutturuyorum, halay çektiriyorum.

www.youtube.com

köstebek kurabiye +1
buna ek olarak google map'te gezinmek. büyükşehirler, gidemediğim yerler öncelikli ama özellikle kırsal alanlarda streetview mükemmel oluyor.

him biten seyleri atmak +1 turdesleri birlestirmek, ayni kaba koymak :)

googlelamak, daha sonra yapmak uzere bir seyler ogrenmek, DIY seyleri

aliexpressten ivir zivir bir sey almak

Benim komple çoraplara ayırdığım bir çekmecem var, ikea'dan düzenleme aparatı almıştım içine. Renk ve modellerine göre dizdim. Örneğin siyah ve külotlu olanlar üst üste bir tarafta, ten rengi olanlar üst üste bir tarafta, spor çorabı olanlar bir tarafa gibi.

ben şöyle bir şey almıştım bir milyoncudan. Doloba asıyorum çok rahat oluyor.

ecx.images-amazon.com

bunun mevsimi bitmedi mi hala

Çorapların bulunduğu çekmecede ayrı bir bez raf içerisinde. Bu tciboda filan satılan raf/çekmece düzenleyiciler var, onun içinde duruyor.

Çoraplar bacağımda bile muhafaza olmuyor ki, dolaba atacak kadar dayansın. En fazla üçüncü giyişimde ya başparmağı, ya topuğu gidiveriyor. Kaçmayan çorap aldım, o bile pıtır pıtır kaçtı. Bir yılda yıkayabildiğim külotlu çorap sayısı 5'i geçmedi galiba. Şu hurçların küçük boyları var, tüm çoraplarım orada. Külotlu çorap diye özel maliyet kalemim var. Penti Fit 15'ten alıyorum, kullan kullan dur.

@kosun valla mevsimi gecince dolaptan yok olup kisin yeniden ortaya cikmiyolar :p

@aychovsky cevap marks and spencer. Bu arada senin onceki sutyen seyinde de balcony tiptekilerden aldiysan oyle olabiliyor

Ikea'dan raf ayırıcı bir aparat almıştım, bölme gibi bir şey. Cekmeceye 2 tane ondan koyuyorum, kulotlular, gece giymelik pofuduklar (geceleri çok üşüyorum:/) ve günlük giymelikler diye ayırmış oluyorum.

Ikea'da daha pratik şeyler de görmüştüm ama dolabımda yer yok diye almamıştım.

yesilimtrak
bunların daha uzunları daha geniş gözlüleri falan oluyor (banyo için) onları bir araştır derim. ben top gibi katlayıp bir göze 2 hatta 3 adet bile koyuyorum.

Bunun dışında normal çoraplar için 2 adet çorap çekmecem var ama malesef düzenli tutamıyorum. Zilyon tane çekmece içi düzenleyici aldım ama iki günde dağılıyor bir de onlarda mecbur bir göze birden fazla çorap koyunca aradığımı göremiyorum bir türlü. İç çamaşırı da aynı şekilde katlayıp koysamda acelem olunca hemen dağıtıyorum.

Siz nasıl düzenliyorsunuz iç çamaşırlarını?

Aychovsky, alt tabanı kalın çoraplar var, ben de bu sene keşfettim. Onlarda yırtılma filan olmuyor. İlk kez çoraplarımı 2. kış kullanabileceğim, cok mutluyum.

Soruya cevap olmadı ama olsun :)

penti 15 den çoraplar rossmann'da 3.99 lira. sakladığınıza yıkadığınıza değmez. dayanırsa ne ala, dayanmazsa çıkar at gitsin. gidip pahalı pahalı almayın.

kadın değilim, çorap fantazisi olan erkek değilim, sadece evliyim. ona göre mesaj atın.

penti kadar kalitesiz marka yoktur herhalde. ha bi de mavi jeans var. penti öncelikle çorap markası olmasına rağmen inanılmaz kalitesiz ve 2.ciye bile giyilemeyen çoraplar üretiyor. üstelik penti mağazasında 5 lira olan bir pantolon çorabını migros'ta 2-3 tl'ye bulabiliyorsunuz.

Marks and spencer diyorum yine de. Dugunumde giydigim corabi hala giyebiliyorum (2.5 sene oldu). Uzun vadede fiyati kendini amorti ediyor. Ayrica outlet'lerde gayet uyguna bulunabiliyor

Marks and soencer ic camasirlari tumden <3 <3

Ben boyle seyler icin cekmeceleri olcup bicip ona gore bolme cizip ahsaptan kestiriyorum.
Kulotlu corap giymiyorum ama:)

sik sik giyilmekte olan coraplar kumas sepet gibi birsey var, onun icinde. www.evmanya.com
kis ise yazlik coraplar dipte, yikadikca top yapip atiyom sepete.

kulotlu coraplar once burgu yapilir, sonra bir dugum atilir ipmis gibi. o sekilde patiklerle birlikte ayri bir cekmcede durur. giyildiyse zaten makineye gider.

kulotlar guzeller, cirkinler, pamuklular vs. gibi gruplara ayrilir. katlanmadan ust uste konur. oyle cekmecede durur.

avm olmaz. hatta problem olur. biri görmez seni kolonların arkasından çıkarken. ayrıca otoparkta sürekli dönen birini görünce "ne oluyor" derler.

kadıköy'de pazar alanında çalışıyorlardı. sen de bu yerlerdeki pazar alanlarına bak. oralar boş olabilir.

feriköyde antika pazarının olduğu alan hafta içi boş oluyor olabilir emin değilim. bi kontrol et istersen.

Avm'de zeminler inanılmaz kaygan olur, o sebeple başka çözümlere gitmelisin.

yazdığın lokasyonlara uzak ama; cnr expo otoparkı

itü ayazağa kampüsüne gidebilirsin. okul sakin olur hem, akşam üzeri falan olabilir.

guzel soru takipteyim :) bulursan burden yazarsan da sevinirim.
itunun maslaktaki kampusu diyen olmustu daha once ama denemedim.
bir arkadasa yildizparkina girince yokusun tepesinde bir yol var orda ogretmistim ama arabalar gelip gidiyordu ve kisa bir mesafeydi.

bir kisiye ortakoy dereboyu bitisinde solda villalara dogru giden yollarin birinde ogrettim ama orda kopekler kovaladi bizi.

bir de perpanin arkasinda buyuk bir acik otopark var haftasonu araba olmuyor oraya bak derim.

İtü'de güvenlik gelip ehliyet soruyor, ehliyetsiz normalde yasak. Ancak Otopark alanında ehliyet kursu eğitimi yapılıyordu. bu ne yaman çelişkidir, paranın gözünü seveyim.
İtü'de kapıya selam verip bilet alıp girebilirsiniz, giriş çıkış ücreti motosikletten alınmıyor.
Kasksız sokmazlar. Bir de içeride kurallara (özellikle hız) uymak lazım, kara listeye alırlar.

bende de aynı sorun vardı. hem evimde hem dolabımda. kadıköyde yaşarken çok nem oluyordu. annem bana bu yumurtalardan gönderdi. hiç bir işe yaramadı evde. dolabın içine koymadım ama işe yarayacağını sanmıyorum. onun dışında kıyafetlerdeki kokuyu engellemek için www.bitenekadar.com şunlardan kullandım. işe de yaradı hem de çok. ama bunların kokusuz olanlarını bulman gerekiyor alerjin olduğu için. onun dışında kokusuz bir çözüm bilmiyorum. o yumurtalardan alma.

O yumurtanın işlevi sıfır.
Şunlar güzel:www.hepsiburada.com

bizim çamaşır kuruttuğumuz odada aynı sorun vardı. tavan kaç kere küflendi zor temizledik. çözümü şu tabletlerde bulduk:
www.sabanshop.com
kesinlikle tavsiye ederim. böyle teker gibi büyükcene bir şey, bunun şöyle
www.sabanshop.com
aparatı var içine yerleştiriyorsun. odadaki nemi çektikçe tablet eriyerek kutunun altına su olarak doluyor. sonra o suyu lavoboya döküyorsun. tablet tamamen eriyince sadece yedek tablet alıp gene aynı aparata koyuyorsun. tablet odanın m2 si ve nem duruma göre 1-2 ay gidiyor. bizim oda çocuk odası boyutunda 2,5 ay falan gidiyor genelde. koku rahatsız edici bir şey vs. kesinlikle yok. tabletin lavanta kokulusu falanda var sanırım ama biz kokusuz alıyoruz. biriken suyu gördükçe insan şaşırıyor.

edit: bence bunlardan alırsan küçük bir tablet(250gr) dolabın içine 500gr lıkta odaya dolabın üzerine falan koy. sonuçta küf falan görmesende odadaki nemden kaynaklanıyor dolabın rutubeti.

edit2: ayrıca direk sabanshoptan alabilirsin bir yıldır falan biz ordan sipariş veriyoruz memnunuz.

yue +1

ben de duyuruda gorup sabanshop'tan almistim. bunca zaman bosuna eziyet cekmisim, sahane bir sey. camasirlari yatak odasinda kurutuyorum ve oda kucuk oldugu icin bazi kalin giysiler zor kuruyor ve kururken kokuyorlar. bu nem emici tableti aldigimdan beri camasirlar kokmadan kuruyor kolayca. odadaki yuksek nemi de azaltiyor. bunun camasir askisi gibi asilabilenleri de var. yani giysilerin arasina asarsin. ama tekerden alirsan dolabin dibine koyabilirsin. o plastik kutuyu bir kere alacaksin zaten. plastigin bir ozelligi yok, sadece tekeri altta biriken sudan ayri tutmus oluyorsun.

evde hazırlayıp yanında götürmek en mantıklısı gibi. şahsen hep öyle yaptım.

Çıkışta aytaçın hazır kuru et paketleri var onu yiyorum. Migroslarda oluyor.

spordan önce neden yemek yemen gerekiyor anlamadım ben.

ben senin dediklerini yapıyorum , işden cıkıp yemek yeyip 1.5 2 saat sonrada spora gidiyorum , spordan sonra tekrar yiyorum

spor yaptıgım gun oglen yemiğinede dikkat ediyorum , diğer gunlerde ediyorum ama o gun baska bir dikkat ediyorum

Dolu mideyle çalışmayın yav.

Sadece spor öncesi de değil aslında problem.

kahvaltı: zaten sabahın köründe kalkıyoruz. bir de kahvaltı yapmak için uyanma saatini 40-45 dk geriye çekersek akşam 9'da mı yatalım?

öğle yemeği: mecburen dışarıdan söyleniyor. olan şeyler de hep aynı. sağlıklı olsun, yağsız olsun falan derken her öğle arası salata, tavuk ızgara mı yiyelim?

akşam yemeği: spordan çıkıp eve gelince bir de yemek hazırlamaya kalkarsak yatmadan hemen önce yemek yemekten hallice bir durum oluyor. dışarıda yesek yine yiyecek şeyler sınırlı.

ara öğünleri saymıyorum bile.

resmen içim daralıyor şunları düşününce. spor yapmayı seviyorum ama şu beslenme olayı sırf eziyet.

aç git spordan sonra yemen lazım ki zaten.
kıymalı yumurta ve piyaz yiyodum. yaz moduna(six pack) girdim ve if diyetine başladım. haşlama dana eti ve kavurma kuzu eti yanında haşlanmış yumurta ve zyağlı çoban salata götürüyorum. günde iki öğün yiyorum zaten. spordan sonra sebze çorba falan gömüyorum evde.

ayrıca, dolu mideyle çalıştığımı söylemiyorum zaten :/

aynı fikirdeyim, ben de senin gibiyim, aç kolumu kaldıramam e tok da dediğin gibi 1 saat falan geçmesi lazım, dışardan yiyorum genelde, ev yemekleri yapan yerlere bak bence. Gerçi onlar da sınırlı, yaptıkları menüler de sınırlı. Yine de iyi bir yer bulursa dışarda yemek vakit kazandırır

Sen biraz yemek olayını spora girmemek için bir bahane olarak kullanıyorsun gibi geldi bana.

Abi jason momoa mısın? Jason momoa olsan eyvallah bir şey demem ama İlla yüzde yüz düzenli besleneceksin diye kasma ya.git sporuna.

Öneri:evine çok yakın bir salonu seç,hızlı hazırlanabilir yemek alternatifleri oluştur,işten çıkıp dışarda belirli mekanlarda ye,geceden evde hazırlayıp yemegi eve götür.

Veya bu 3nün tamamını uygula bazen dışarda ye,bazen evde hazırlayıp işe götür, bazen de evde kolay hazırlanabilir yemekler yap.

spordan once mesela buna sabahi ogununu ekleyebiliriz. protein alimi oldugu kadar ogle arasinda kaliteli karbonhidrat alimi yapilmali. kuruyemisler olabilir. her gun tavuk izgara degil de ton balikli karisim da yapabilirsiniz.

Ufak bir tost makinesi al ofisten çıkmadan yarım saat önce tost ye
Açlığını bastırsa yeter. Spordan sonra da yemeğini yersin.
Ben öyle yapıyorum.

Çare intermittent fasting.

spordan once muz ye, spordan sonra yemek ye.

Mesai 530'da bitiyor. 6'da evde oluyorum, muz ya da kuruyemiş yiyip spora gidiyorum. Spor sonrası da yemek yiyorum.

Seneler evvel be nde önce yemek yerdim, aç yapamıyorım diye ama sonradan alıştım. Yavaş yavaş kendini ve vücudunu alıştırabilirsin bence.

ben evden yiyecek getiriyorum üstelik dolapta yok o açıdan şanslısın bence. dolap olsa ooo neler neler yaparım. iş çıkışından 2 saat önce bi 10dk mola verip bazen ufak kahvaltı şeklinde (salatalık, kıl biber, kalın bir dilim tam yağlı ezine peyniri, 6-8 adet çiğ fıstık) bazen de öğle yemeği kıvamında (ton balığı, köfte vs.) yiyorum. ayran içiyorum vb. böylelikle iş çıkışı direk spora gidip vakit kaybetmemiş oluyorum. ama tabii bunları önceki gece üşenmeden hazırlamak gerekiyor. eskiden çok yük gibi gelirdi artık alıştım. sağlıklı yaşamın yüzde 80 i beslenme zaten öbür türlü yaptığın sporunda bir anlamı yok. çünkü çalıştığın için spora ayıracağın vakit kısıtlı. zaten salona haftada 3 gün gidiyorum. diğer günler evde bir gün kardiyo, bir gün yoga vs. şeklinde oluyor.

ha bi de muz meyve vs. şekerli şeyler spordan önce yemek tüketiyor beni onları spordan sonra yiyorum. spordan gelince evde yemek yemiyorum canım istemiyor. duşumu alıp ayağımı uzatıp bir şeyler içiyorum genelde. sonra zaten sabah erken kalkmak için mecbur uyuyorum.

ticketmaster.co.uk'e baktınız mı?

baktim da orda bilet yok gorunuyor.

viagogo 26 sı bitmiş 27-28 var

bilet kalmamissa son gun mutlaka etkinlige ait facebook sayfasini, twitter'i ve gumtree'yi takip edin, mutlaka son anda gidemeyip satan ve son dakikaya kaldigi icin fiyati sisirmeden satan birine denk gelirsiniz.

2.5 yıl beraber olduğum bu süreçte 3 kere terk edilip 1 kere terk ettiğim eski kız arkadaşım.

sayesinde en değerli kişinin insanın kendisi olduğunu öğrendim.

2.5 yılım, berbat bir öss sonucuna, harcanmış tonla paraya ve en önemlisi gençlik zamanıma mal oldu.

ama bana kalan ömrüm için akıl verdi.

bilgisayarimdir sanirim fiziksel olarak.
onun disinda gezmek icin giden para degdi buyuk cogunlukla.

macbook air, ipad, iphone. Apple candir.

2009da kadıköy merkezde aldığım ev

macbook air, kindle, safaribooksonline üyeliği, her türlü razer ürünü, Betty Azar'ın İngilizce kitapları.

seyahatlerim için harcadığım uçak bileti paraları. beni ben yapan, gezdiğim yerler oldu.

Evdeki bulaşık makinesi.

izmirde bir ev aldım 2013de, mutfak dolabı bile olmayan bakımsız bir ev :) 45bine..

Eczaneden nikotin bantı. O gün 15 yıllık esaretin sonu oldu. Sonrasında tamamen farklı bir insan oldum. Spora başladım, sağlıklı beslenmeye başladım, paramı yeni hobilere harcadım kamp yapmak ve gitar öğrenmek gibi.

Seyahatler. Özgürleştirir.

16 mart 2015 tüp mide ameliyatı.
195 kiloluk ölmek üzere bir adamken şimdi yarı maraton koşan, triatlona hazırlanan, haftada 12 antreman yapan bir acaip adama dönüştüm, 90kg verdim ve devam ediyorum.
O ameliyat hayatımdaki en doğru karardı

Dolar. Düştüğünde al, artınca sat stratejisiyle birkaç ay içinde birikimimi %25 civarı arttırıp ilk arabamı aldım geçen sene.

valla beni pişman etmeyen yatırım olarak telefonum lg g3 derim. ilk çıktığında fiyatı yüksekken aldım ve hiç pişman etmedi sağolsun.

lasik. uzun vadede lense etmeyeceğim masrafla parasını çıkaracak... daha sağlıklı daha rahat ve daha net ayrıca...

braga-fenerbahçe maçına ilk yarı 0 basmaktı. 12 liramı katladım ve o maçtan aldığım gazla defalarca kupon tutturarak toplamda 131,56 TL'ye ulaştım. arada açıp bakıyorum ve eserimle övünüyorum, ayrıca kendimi güvende hissediyorum; param kalmadığında biliyorum ki beni kurtaracak bir para orada hazır bekliyor...

motosikletim wr250r. ben 15e aldim, aldiktan sonra 3-4 kere zamlandi. simdi satsam 20k kullanmis olmama ragmen en az 18e satarim.

babamın bir bileğinde çıktı bundan. doktor cırt cırtlı bir koruma bandı verdi onu takıyor sürekli. bi de lastik bişeyleri sıkıp bırakma gibi bi egzersizi vardı yanlış hatırlamıyorsam. ağır kaldırmak yasak.

ben youtube'da bulduklarımı yaptım, hala da yapıyorum. artık neredeyse hiç sorun yaşamıyorum ama ellerim yorulunca yine yapıyorum bunları :D

www.youtube.com

Aslında bilekleri zorlayacak şeyler yaptıktan sonra herkesin rahatlamak için yapması lazım.

bunu biraz inceleyin
science.slashdot.org

Aynı dertten muzdariptim. gittiğim doktorun bana tavsiyesi 15 gün bilgisayara dokunma oldu.

aynı sebeplerden dolayı 10 yıldır tendinitten muzdaribim. bir süre zorlama, mümkün olduğunca az yüklen. derhal ergonomik klavye al (tavsiyem microsoft)
erken davranırsan fizik tedavi de faydalı oluyor.

yağmurda şemsiyesiz yürümek ama ıslanmamak istiyorum gibi bir şey olmuş bu.
çaresi yok maalesef. pedalları bacaklarınızla çeviriyorsunuz çünkü.

edit: elektrikli bisiklet alma şansınız varsa bacaklara yük binmeyebilir.

Var. Az yemek yemek ya da kilo alacak kadar yemek yememek. Sandığınız gibi kas yapmak zor değildir aksine baya zordur.

Yeteri kadar karbonhidrat almadığınız için büyümeyecek kaslarınız hacim olarak.

düşük viteslerle sürerek bacağı olabildiğince az zorlamak bir çözüm olabilir. taşıdığınız ağırlığı da minimum tutun. yokuş falan da çıkmıyorsanız çok çok fazla bacak kasınız olacağını sanmıyorum günde 1 saat bisikletle.

Antrenörlük okuyorum böyle bir şey yapmanın imkansız değil ama şuanki bilim buna izin vermiyor diyebilirim ama öyle ahım şahım bir kas olucağını sanmıyorum. Birde bayansınız sanırım insanlar kas yapabilmek için deli gibi uğraşıyorlar proteinler alıyorlar bisiklet çevirmeyle erkek bacağı gibi olacağını sanmıyorum ki ben yıllardır spor yapıyorum benim bacaklarımda kaslı ama erkek bacağı gibi değil sadece kastığımda belli oluyor o kadar yani sıkıntı yapmayın o kadar büyük kasları elde etmezsiniz

Ben birkaç noktaya değinmek istiyorum: Az yemek yemek, yeterli protein ve karbonhidrat tüketmemek kaslanmayı engeller ama bu sistemin protein ve karbonhidrat ihtiyacı olduğu gerçeğini değiştirmez, o zaman da sistem problemi endojenik olarak halletmek ister ve kas proteinlerine saldırır. Kaslanma yaşamazsın ama mevcut kaslarını kaybedersin bu şekilde. Zira kaslarını çalıştırıyorsun ve bunun sonucunda bu kaslar iyileşmek için besin bekliyor. Sen besin vermezsen o kendi yöntemleriyle bulur. Hangisi daha kötü sen karar ver.

İkicisi; düşük viteste çalışmak da problemini tümden halletmez. Şöyle düşün. Bir insan 150 kilo squat yaptığında da kas kütlesini artırabilir direnç lastiğiyle çalışırsa da. Nedeni; kaslar eksantrik ve konsantrik kasılmayla çalışır. Yani birinde kasların boyu uzar birinde kısılır. Bunu düşük viteste yaparsan da vücut aynı tepkiyi verir yüksek viteste de. Sadece sonucun süresi değişir ama totalde aynı noktaya gelirsin. Bu da çözüm değil yani.

Üçüncüsü; ahım şahım bir kas olmaz gibi bir şey yok. Bacaklarını 1 saat boyunca çalıştırırsan bacakların her şekilde kaslanır, yapacak bir şey yok. Bunu engellemenin tek yolu, yeterli besin almamak. Yeterli besin almadığında ne olduğunu da ilk paragrafta yazdım.

Zaten ahim sahim bi kaslanma olmaz diyenler icin usenmedigim bir zaman fotograf cekip buraya koyacagim.

vitesli bisiklet al, düşük viteste sür.

Sakin bir tempoda sür bisikleti.

en azindan bisikletten sonra esneme-pilates tarsi birseyler yap, kaslarini kisaltiyorsun cunku bisikletle.

"beyne bir kez hava değmeye görsün"

bir beyin cerrahının kitabıydı. tübitak yayınlarından.
öncelikle çok geçmiş olsun. şükür anneniz iyi durumda. sizin de bildiğiniz gibi beyin epey karmaşık bir organ ve her yerini bilemiyoruz. belki ameliyat sırasında hafıza ile ilgili bölümlere dokunuldu (dokunulmak zorundaydı). geçebilir de geçmeyebilir de. o baloncuğun nerede olduğu ve nereden girildiği de önemli.

olumlu şeylere odaklanmaya çalışın.
tekrar geçmiş olsun

Beyin ameliyatı olanlarda ve travma yaşayanlarda çok duydum böyle şeyler.huy değiştirende çok oluyormuş sessizken öfkeli,öfkeliyken sessiz olmak gibi.hatta kafa darbesiyle bile olabilen şeyler bunlar.
Annenizinki önemsiz bence o kadar büyük bir şey atlatmış ki kafanıza takmayın.
Çok geçmiş olsun

anneniz yasiyor, durumu da iyi. mutlu olsaniza, tadini cikarsaniza iyilesmis olmasinin..

@jimicik

haklisin. ilk gun yasayacak mi diye sorarken, bu konuma geldik. farkindayim.

ama yine de insan her zaman yasadigi o anki duruma gore hareket edip sorular soruyor kafasinda.

karsinizda ayni insani bulamamak aci veren bir sey.
yine de şükür elbet.

Anneniz sağ salim sizinle yaşıyor. Bırakın arada unutsun uzak insanları, daha kötüleşmediği müddetçe böyle şeylerle kalsın sadece.

Çok geçmiş olsun

yani biraz sert gibi oldu kusura bakma da, enistemi kaybettik 1.5 sene once beyin kanamasindan. oldu gitti, geri alinamayan bir durum, yapacak da hicbir sey yok.

sizin anneniz sag salim yaninizda ne guzel. bu yani.

@jimicik

est. lah. basiniz sagolsun.
bu tip hastalarda gelisim oluyor mu, olursa ne sekilde oluyor onu ogrenmek istedim.
acinizi paylasiyorum. selamlar.

öncelikle çok geçmiş olsun. çok çok ucuz atlatmış umarım bundan sonrasında torunuyla sağlıklı bir hayatı olur :)

geçtiğimiz yıl benim annaneme oldu. bir de yüksekten düştü. o ara ne işi varsa sandalye tepesinde toz alıyormuş. tansiyonla (yüksek tansiyon ve şeker vardı) mı bir şey oldu ve düştü, yoksa düştü de mi kafasını vurdu bilemiyoruz. ve yalnız yaşıyor biz 5 saat sonra filan bulduk. baygındı kulağından burnundan kan gelmişti hep. apar topar hastaneye gittik. bir aydan uzun süre kaldı. ameliyat edilmedi, sadece kan boşaltıldı yanlış bilmiyorsam. kendine gelmesi uzun sürdü. tabii yaşın etkisi çok büyük. 82 yaşındaydı.

bir senedir evdeyiz, ama ne yazık ki felç olmamasına rağmen ayağa kalkamıyor. artık bakıcı ve annemler bakıyor. bacakları ve gücü yok artık. bir senedir yatıyor. kafası ise çok değişik. bir iki ay sonrasında bayağı açıldı bir kere. ama işte dediğiniz gibi gitgeller oluyor onda da. bizi çok iyi tanıyor. her şeyi biliyor mantıklı. ama bir yandan 10 yıl önceölmüş dedemi de yaşıyor sanıyor. annesini babasını ablasını soruyor, ki hepsi öldüler. uzun süre yaşadığı evin kendi olmadığını iddia etti. annane evdesin senin evin burası diyoruz, ya bırakın saçmalamayın hadi eve gidelim diyor. on yıllar önceki evini anlatıyor bize kendi evi diye.
ama mesela mantıklı bir şekilde gazete okuyup haber dinliyor. yani kafa gitmiş diyemiyorsun çünkü bizim hatırlamadıklarımızı da hatırlıyor. mantığı da yerinde. ama işte kafası çook karışık. sanki tüm zamanları olayları alıp karıştırmışlar kafasında.
bir ara belki tv de gördü birini benzetti filan, tutturdu dedem (ki vefat etti işte) hapse girmiş diye. ona kıyafet götürelim diyordu. sonra torunu bebek doğurdu hala kabul etmiyor, onu sokaktan almışlar, öyle diyor. işte mantıksızlıklar da çok. ama bunlar normal hayata ek gibi. güncel hayatı mantıklı doğru yaşıyor bunların yanında.

işte acayip bir yerde kaldı kısaca kendisi. yaşı da büyük olunca bir şey yapamıyoruz biz. doktora da götüremiyoruz. yatalak olduğu için. anca biz sorabiliyoruz. ama anneniz çok çok daha iyi, ben sadece benzer durumları görüyoruz onu anlatmak için yazdım. çok şükür anneniz çok daha hafif atlatmış, umarım kalanlar da ilaçlarla filan zamanla düzelir. annanem bir sene önceye göre mucize bir iyileşme gösterdi, kafası da her geçen gün düzeldi. konuşmuyordu, bakmıyordu böyle hayalet gibiydi..

onun için sizin de zamanla iyileşme olma ihtimali var bence, özellikle yaşı da annaneme göre çok daha gençtir.. tekrar çok geçmiş olsun.

Tek basina yogun bakim ve narkoz bile hafizada guclukler ve kafa karisikligi yaratabiliyor ki, bu durum beyin kanamasi.
Simdi onemli olan annenizin stres yasamamasi, hafizanin huzurla da bir iliskisi var cunki. Bir seyleri karistirdiginda, olagan bir sey gibi davranmaya calisin, siz ona korkuyla veya kaygiya bakarsaniz o daha cok korkacaktir. Uzak kisiler ya da su an icin onun kafasini karistiracak kisileri cok fazla eve davet etmeyin. Bol bol sohbet edin, kafasi karisinca kisaca aciklama yapin ama mumkun oldugunca sakin olun. Yavas yavas uyum gosterecektir diye dusunuyorum. Doktorunuza hafizanin hangi bolumleriyle ilgili sikintilar yasayabilecegini sorun. O konuda onlemler alinabilir, hafiza egzersizleri yapmak vb gibi. Cok zor seyler yasamissiniz, annenoze cok gecmis olsun size de kolayliklar dilerim. Umarim derdinizi sikintinizi paylasabildiginiz insanlar vardir, kendinizi ihmal etmeyin. Iyi gunler.

bu durum muhtemelen geçicidir. zamanla hafızası düzelecektir. benim de babam beyin kanaması geçirdi. ama ameliyata gerek kalmadı çok şükür. anjiyo yapıldı baloncuk filan yoktu. kanama da kendiliğinden geçince 2 hafta hastanede yattıktan sonra taburcu oldu. söylediğin durumların benzerleri babamda da oldu. ilk zamanlar özellikle hangi ayda olduğumuzu filan bilmiyordu. taburcu olduktan sonra da bazı şeyleri karıştırıyordu. şuan 3 ay filan geçti ve tamamen düzeldi çok şükür. unutkanlık ve hafızayla ilgili herşey düzeldi. bilinç takibi yapın sürekli. doktora sorun zaten o söyler bu durumun geçiçi olduğunu.