fraise
Ben aslında çizmeyı seviyorum ama bir yandan da kitaba zarar veriyormusum gibi geliyor, o yüzden ders kitabı haricinde çizmiyorum. Siz çiziyor musunuz? Not alıyor musunuz?
Ben aslında çizmeyı seviyorum ama bir yandan da kitaba zarar veriyormusum gibi geliyor, o yüzden ders kitabı haricinde çizmiyorum. Siz çiziyor musunuz? Not alıyor musunuz?
0
Eskiden senin gibi düşünüp çizmezdim ama sonra kitapları daha da kendime göre özelleştirdiğimi düşündüm. Çiziyorum sen de çiz
0
Basılı kitapta altını çizmem ama Kindle'da okurken yapıyorum sadece. Çizili kitap hiç hoş gelmiyor gözüme.
0
şu zamana kadar yapmıyordum da en son okuduğum kitapta ilgimi çeken yerler oldu 3-5 cümlenin altını çizdim
0
Kindle aldığımdan beri evet. Eskiden kitaba zarar vermekten çok üşendiğim için yapmazdım, kindle ile çok kolay.
0
çok çok elzem birşey değilse çizmem, ama kindle'da çılgınlar gibi çizer ve not alırım.
0
Su fosforlu kalemlerle uzerini ciziyorum hatta cayir cayir. Kindle'da da ciziyorum.
Ciziyorum yani acimam. Kitap benim. Kitap degis tokus yapma, verme huyum yok. Vermissem de çizdiğim yerler onda ne uyandiracak merak ederim.
Ciziyorum yani acimam. Kitap benim. Kitap degis tokus yapma, verme huyum yok. Vermissem de çizdiğim yerler onda ne uyandiracak merak ederim.
0
@doxanikee +1
Sadece e-reader'da çiziyorum, basılı kitaba çizmek benim de içime sinmiyor.
Sadece e-reader'da çiziyorum, basılı kitaba çizmek benim de içime sinmiyor.
0
çizmek sorun değil de çizip ikinci el olarak satmaya çalışmayın o kitapları sahafçılara. hele hele çizik kitaplara teklif edilen fiyatları beğenmeyip can sıkmayın. çok küfür yersiniz. kendi kütüphanem kitapları kesinlikle vermem kimseye diyorsanız çizmek sorun değil bence.
0
ders kitabını bile cizmedim kiyamadigim için. pişmanım şimdi, nedir yani cizsem ne olacakti
0
Acemi, mesela sevdiğin bir cümle kuruluyor ya da ne bileyim önemli bir bilgi oluyor ciziveriyorsun. İlerde baktığında da 'aaa burada bu yazıyordu diyorsun.' yazdığın kağıdı kaybedersen olacak? Her şeyi ozentilik olarak algılamasak daha iyi sanki.
Tercih etmeme ya da benim gibi sebeklerden çizmeme kısmına bir şey diyemem tabii.
Tercih etmeme ya da benim gibi sebeklerden çizmeme kısmına bir şey diyemem tabii.
0
Kitabi bozmak istemiyorum, o yuzden onemli kismin oldugu sayfanin koseni katlarim.
Ama tam 45 derece olmali katladigim yerin acisi:)
Ama tam 45 derece olmali katladigim yerin acisi:)
0
Asla ve kat'a. Begendigim bir yer oldugunda telefonla fotografini cekip o kismi kirpiyorum.
Kitaba zeval gelmesin diye neredeyse kapagini bile tam acmiyorum ben. O derece titizim bu konuda. Lutfen.
Ders kitabini hunharca cizerim ama. Hic affetmem. Kiymet vermiyorum cunku. Ama bir roman/siir kitabi oyle mi? Canini yerim onun ya, kokusunu sevdigim.
Kitaba zeval gelmesin diye neredeyse kapagini bile tam acmiyorum ben. O derece titizim bu konuda. Lutfen.
Ders kitabini hunharca cizerim ama. Hic affetmem. Kiymet vermiyorum cunku. Ama bir roman/siir kitabi oyle mi? Canini yerim onun ya, kokusunu sevdigim.
0
kindle ı herkes söylemiş zaten ben de orda okuyorsam yapıyorum. Normal kitaplarda da bu senelere kadar hiç çizmezdim, artık cümlelerin başına kurşun kalemle hafif nokta, çizgi ya da minicik çarpı atıyorum.
bundan önce sayfa ve sırasını not ederdim ama bu notlar hangi kitaba ait yazmadığım olmuş, hiç bir işe yaramıyor, karışıyor gidiyor.
bundan önce sayfa ve sırasını not ederdim ama bu notlar hangi kitaba ait yazmadığım olmuş, hiç bir işe yaramıyor, karışıyor gidiyor.
0
elektronikse çiziyorum tabi ki, basılıysa fotoğrafını çekiyor veya not alıyorum. basılıya kıyamıyorum.
0
romanları çizmem -yani gerek duymadım şu zamana kadar, ondan sanırım. bir de romanlarıma mümkün mertebe özen göstermeye çalışıyorum okurken diyeceğim ama, üstünde mandalina/portakal suyu lekesi olan varrr, çikolata lekesi olan varrrr, ne bileyim çay/kahve lekesi varrr, çoğu yırtılmışşş.. vs. vs. yani okuduğun kitap bir şekilde senden bir parça alıyor :) bu da çok kötü bir şey değil, sen de çizerek yapıyorsun işte :)
ama ders kitaplarını ya da makaleleri çiziyorum. ve özentilik olarak da görmüyorum zira benim ders kitaplarım genelde fotokopi olduğu için başka türlü göremiyorum, zaten görme ve algılamada bir sürü sorunum var, zaten çizme işi bu nedenle yapılır?? ek olarak, çoğu makale de zaten çıktı alındığında korkunç oluyor, artı her tarafı bazen bana yaramıyor oluyor -mesela şu anda yüzey karakterizasyonu ile ilgili bir ödev yapıyorum ve okuduğum makalelerin ödev konusu dışında ele aldığı diğer karakterizasyon yöntemleri umrumda değil, zira onlarla alakalı olmayacak ödev, altı üstü kim nerede hangi amaçla kullanmış onu anlatacağım, kalkıp da zaten karınca duası gibi yazılmış bir makalede işaretlemem gereken yeri işaretlemezsem, işimi uzatmış olurum. ki bilgisayardan okumak zorunda kalıyorsam onda bile hunharca adobe'un işaretleyicisini kullanıyorum, hatta firefox üzerinde kullanılan işaretleyici var, kimi internet sayfalarında onu bile kullanıyorum. işaretle gitsin yani.
ama ders kitaplarını ya da makaleleri çiziyorum. ve özentilik olarak da görmüyorum zira benim ders kitaplarım genelde fotokopi olduğu için başka türlü göremiyorum, zaten görme ve algılamada bir sürü sorunum var, zaten çizme işi bu nedenle yapılır?? ek olarak, çoğu makale de zaten çıktı alındığında korkunç oluyor, artı her tarafı bazen bana yaramıyor oluyor -mesela şu anda yüzey karakterizasyonu ile ilgili bir ödev yapıyorum ve okuduğum makalelerin ödev konusu dışında ele aldığı diğer karakterizasyon yöntemleri umrumda değil, zira onlarla alakalı olmayacak ödev, altı üstü kim nerede hangi amaçla kullanmış onu anlatacağım, kalkıp da zaten karınca duası gibi yazılmış bir makalede işaretlemem gereken yeri işaretlemezsem, işimi uzatmış olurum. ki bilgisayardan okumak zorunda kalıyorsam onda bile hunharca adobe'un işaretleyicisini kullanıyorum, hatta firefox üzerinde kullanılan işaretleyici var, kimi internet sayfalarında onu bile kullanıyorum. işaretle gitsin yani.
0
rayde+1
çiziyorum. yıllar sonra okuduğun satırları çizilmiş görmek bile güzel. ki bence gayet iyi oluyor. geleceğe yatırım. ayrıca her kitabı zeval gelmesin diye çizmeyenleri de anlamıyorum.
çiziyorum. yıllar sonra okuduğun satırları çizilmiş görmek bile güzel. ki bence gayet iyi oluyor. geleceğe yatırım. ayrıca her kitabı zeval gelmesin diye çizmeyenleri de anlamıyorum.
0
Şimdi yapmıyorum. Eskiden çizerdim, şimdi bakıyorum o zamanki etkiyi uyandırmıyor bende.
0
Çizmesi önemli değil de, herhangi bir işaret eklemeyen (köşeli parantez) ve notlar almayan kişi kitabı okumuyordur. Elbette bu yorum akademik eserler için geçerli. Çünkü kitapla uğraşmazsa 1 seneye kalmadan (en fazla 2 sene) ne varsa unutacaktır.
Romanda daha az gerekli oluyor tabii ki çizim. Ancak yine notlar almazsa, önemli yerleri işaretlemezse; 5-6 sene içinde o romanı okurken girdiği düşünsel üretimi unutacaktır.
Şekilci olacağız derken; yazma ve düşünsel üretim alışkanlığını kaybediyor insanlar. Ki bu kitap okuma alışkanlığından daha önemli bir alışkanlık, onsuz kitap okumanın değeri oldukça düşüyor. Kitap okumak basit; sistemli düşünsel/yazınsal üretim zor.
ek: en önemli edebiyat eleştirmenlerinden susan sontag'dan roman nasıl okunur/çözümlenir örneği: pbs.twimg.com
:large
Romanda daha az gerekli oluyor tabii ki çizim. Ancak yine notlar almazsa, önemli yerleri işaretlemezse; 5-6 sene içinde o romanı okurken girdiği düşünsel üretimi unutacaktır.
Şekilci olacağız derken; yazma ve düşünsel üretim alışkanlığını kaybediyor insanlar. Ki bu kitap okuma alışkanlığından daha önemli bir alışkanlık, onsuz kitap okumanın değeri oldukça düşüyor. Kitap okumak basit; sistemli düşünsel/yazınsal üretim zor.
ek: en önemli edebiyat eleştirmenlerinden susan sontag'dan roman nasıl okunur/çözümlenir örneği: pbs.twimg.com
:large
0
Ders kitapları, akademik yayınlar vs. dışında dokunmuyorum. Kitabın cilt kısmının aşınması, biraz kabarması vs. hoşuma gidiyor biraz ama çizmek, sayfa kıvırmak falan aşırı geliyor. aslında yapmak lazım. hem tekrar okuduğun zaman için hem de bazen gerçekten güzel cümleler oluyor not tutmak için vs. ama sonuç olarak yapmıyorum :D
0
Ders amaçlı okuduğum kitapları çizerim not alırım yazarim. Aynen @protector arkadaşımızın verdiği örnek gibi olur hatta. Bundan zevk de alırım. Bana aitmiş hissi veriyor galiba o.
Ama ders dışındaki kitapları çizmem karalamam. Cizilmesini de istemem.
Ama ders dışındaki kitapları çizmem karalamam. Cizilmesini de istemem.
0
sontag'ın örneğini göze sokmak için verdim. Elbette herkes o kadar çizmeyecek ve her roman o kadar çizilmeyi hak etmiyor (resimdeki finnegans wake, apayrı bir roman). Ancak bir kitabı okuyorsan ve 5 yıl sonra hala o kitabı okumuş olmak istiyorsan; belli bir miktar çizim ve karalama yapman gerekiyor.
Kitap okuyucusu bir program kullanıcısı değil; kitap okuyucusu kitabı ikinci olarak zihninde parçalayıp tekrar kurar. Bunu yapmıyorsa, zaten kitabı okumamış, televizyon reklamı izler gibi göz gezdirmiştir. Belli bir süre sonra unutacaktır. Bu sebeple gerçekten okumuş olması için, kendi bağlamını unutmaması lazım.
Neden bu 'nasıl okunur' muhabbetine taktığımı da söyleyeyim; yoksa çok gereksiz duruyor yaptığım açıklama. Türkiye'de bu kadar roman basılıyor ve satılıyor. En önemli isimler hem de. Selim ileri de demişti bir keresinde "bu kadar ulysses baskısı var ve satılıyor, o zaman insanlar nasıl hala bu halde?" diye. İşte bundan dolayı; herkes okuduğunu iddia ediyor ama tahammülsüzlük, araştırma eksikliği ve ideolojik çağırmalara kapılıp gitme son sürat devam ediyor. Demek ki insanların okuma eyleminden anladıkları şey yanlış. İnsanlara kitap okuyun demekten ziyade, nasıl okuyacaklarını göstermek gerekiyor.
Kitap okuyucusu bir program kullanıcısı değil; kitap okuyucusu kitabı ikinci olarak zihninde parçalayıp tekrar kurar. Bunu yapmıyorsa, zaten kitabı okumamış, televizyon reklamı izler gibi göz gezdirmiştir. Belli bir süre sonra unutacaktır. Bu sebeple gerçekten okumuş olması için, kendi bağlamını unutmaması lazım.
Neden bu 'nasıl okunur' muhabbetine taktığımı da söyleyeyim; yoksa çok gereksiz duruyor yaptığım açıklama. Türkiye'de bu kadar roman basılıyor ve satılıyor. En önemli isimler hem de. Selim ileri de demişti bir keresinde "bu kadar ulysses baskısı var ve satılıyor, o zaman insanlar nasıl hala bu halde?" diye. İşte bundan dolayı; herkes okuduğunu iddia ediyor ama tahammülsüzlük, araştırma eksikliği ve ideolojik çağırmalara kapılıp gitme son sürat devam ediyor. Demek ki insanların okuma eyleminden anladıkları şey yanlış. İnsanlara kitap okuyun demekten ziyade, nasıl okuyacaklarını göstermek gerekiyor.
0
çiziyorum, soru işaterleri, ünlemler vs. koyuyorum, yanlarına notlar alıyorum. yetmiyor arka sayfaya notlar alıyorum. kalemsiz kitap okuduğum nadirdir. romanları kalem olmadan okuyorum.
kitap başvuru kitabı gibiyse notlar kolaylık sağlıyor. hımm şu bölümde şu konu vardı filan diyorsun. veya şimdi yaptığım gibi aradan uzun zaman geçip tekrar okuyunca eski senle yeni seni karşılaştırabiliyorsun. iki üç gündür 21 yıl önce okuduğum bi kitabı okuyorum, o zaman aldığım notları görüyorum. bazı notları şimdi almazdım, bazılarını alırdım, yeni notlar ekliyorum.
kitabın sayfaları sararmış, yaprakları gevremiş... duygular şelale:)
kitap başvuru kitabı gibiyse notlar kolaylık sağlıyor. hımm şu bölümde şu konu vardı filan diyorsun. veya şimdi yaptığım gibi aradan uzun zaman geçip tekrar okuyunca eski senle yeni seni karşılaştırabiliyorsun. iki üç gündür 21 yıl önce okuduğum bi kitabı okuyorum, o zaman aldığım notları görüyorum. bazı notları şimdi almazdım, bazılarını alırdım, yeni notlar ekliyorum.
kitabın sayfaları sararmış, yaprakları gevremiş... duygular şelale:)
0
çizerim, çok da severim. kitabın okunmuş olduğunu hatırlatıyor bana. bir de aylar sonra kitabı karıştırıp neresini çizmişim acaba diye bakarım. altını çizdiğim yerleri okurum, o an ne düşünüyordum acaba diye düşünürüm filan. sırf çizemiyorum diye arkadaşlardan ödünç kitap almayı sevmiyorum.
0
pasp
merhaba,başlıktaki mail istemcilerinden birini kullanmak istiyorum, ancak okul mailimi otulook'a yönlendirebildiğim halde, gmail'imi yönlendiremiyorum, çünkü her seferinde "güvenliği azaltın" tarzı bir uyarı veriyor. bu tip mail istemcilerle gmail'i bu şekilde kullanmak güvenli midir? mailim bir sür
merhaba,
başlıktaki mail istemcilerinden birini kullanmak istiyorum, ancak okul mailimi otulook'a yönlendirebildiğim halde, gmail'imi yönlendiremiyorum, çünkü her seferinde "güvenliği azaltın" tarzı bir uyarı veriyor. bu tip mail istemcilerle gmail'i bu şekilde kullanmak güvenli midir? mailim bir sürü banka hesabıdır vs şeylere bağlı da, ondan soruyorum.
not: takip eden eder tabi, ayrıca hesabım var ama param yok :D ama yarın öbür gün netten dolandırılırız falan, sonra annemden babamdan "ben sana demiştim!" lafını duymak istemiyorum, kendileri bill gates'i bile azarlayabilirler yani o derece :/
başlıktaki mail istemcilerinden birini kullanmak istiyorum, ancak okul mailimi otulook'a yönlendirebildiğim halde, gmail'imi yönlendiremiyorum, çünkü her seferinde "güvenliği azaltın" tarzı bir uyarı veriyor. bu tip mail istemcilerle gmail'i bu şekilde kullanmak güvenli midir? mailim bir sürü banka hesabıdır vs şeylere bağlı da, ondan soruyorum.
not: takip eden eder tabi, ayrıca hesabım var ama param yok :D ama yarın öbür gün netten dolandırılırız falan, sonra annemden babamdan "ben sana demiştim!" lafını duymak istemiyorum, kendileri bill gates'i bile azarlayabilirler yani o derece :/
0
biri microsoft'un, diğeri mozilla'nın. neden güvenli olmasın, ben tam anlayamadım sıkıntıyı?
0
ben de anlayamadım ki? gmail'den uyarı geliyor "düşük güvenlikli bir bağlantı hesabınıza ulaşmaya çalıştı" diye. bu arada bağlantıyı okul bilgisayarından yapıyorum evdeki bilgisayarımda denemedim ama zaten bana okulda lazım outlooklu gmail :(
0
cusoon
Ben ömrüm boyunca inanmadım büyüdür, cindir, dini konulardır vs. Hatta inanlarla baya dalga geçtim. Ama oturup düşününce insanlık tarihi kadar eski bir inanış büyü, maji, tılsım gibi şeyler. Ve googlelayınca şok oldum neler neler yapıyor insanlar.Tabi öyle durup dururken düşünmedim, bir arkadaşım ve
Ben ömrüm boyunca inanmadım büyüdür, cindir, dini konulardır vs. Hatta inanlarla baya dalga geçtim. Ama oturup düşününce insanlık tarihi kadar eski bir inanış büyü, maji, tılsım gibi şeyler. Ve googlelayınca şok oldum neler neler yapıyor insanlar.
Tabi öyle durup dururken düşünmedim, bir arkadaşım ve onun eski kız arkadaşından dolayı, çocuğun mental olarak tamamen yön değiştirmesi, duyguları falan. Ulan dedim yoksa var mı böyle şeyler cidden. Kızın gözü dönmüş durumda, fesatın el atmadığı olay kalmadı ve yapmadığı yapmayacağı şey yok. Nazar, göz falan değil merak ettiğim sizce bu tür işlerle insanları mental olarak etkilenmesi mümkün mü?
Tabi öyle durup dururken düşünmedim, bir arkadaşım ve onun eski kız arkadaşından dolayı, çocuğun mental olarak tamamen yön değiştirmesi, duyguları falan. Ulan dedim yoksa var mı böyle şeyler cidden. Kızın gözü dönmüş durumda, fesatın el atmadığı olay kalmadı ve yapmadığı yapmayacağı şey yok. Nazar, göz falan değil merak ettiğim sizce bu tür işlerle insanları mental olarak etkilenmesi mümkün mü?
0
büyü, cin, fal, tılsım zart zurt konsept olarak dini konular olmak zorunda değil. zaman içinde mistik yönleri yüzünden dinlerle paralel anılmışlar ama tanrı inancıyla doğrudan bağlantılı bir durum söz konusu değil.
bence; din yok, tanrı yok, büyü - fal - cin (cin derken doğaüstü diyebileceğimiz ya da boyut farklılıkları olabilecek her tür varlığı islamda sıkça kullanılan isim altında genelledim) - tılsım ve zart ve zurt var.
bence; din yok, tanrı yok, büyü - fal - cin (cin derken doğaüstü diyebileceğimiz ya da boyut farklılıkları olabilecek her tür varlığı islamda sıkça kullanılan isim altında genelledim) - tılsım ve zart ve zurt var.
0
bunların hiçbiri yok, quantum mechanics var. anlayamadığımız şeyleri de böyle büyüdür, faldır vs diye değerlendirmişiz yıllarca bence. o kadar.
0
yok öyle şeyler. inanana da gülüyorum, parmakla gösterip kendim gibi bir kaç arkadaşımla el ele tutuşarak etrafında dönüyorum..
0
Biraz arastirilirsa istihbarat işlerinde bile sadece insanlarin çalismadiğını anlarsiniz.
Zaten batidan doğmayana kadar güneşin hep doğudan dogacağı kanaati vardır insanlarda.
Alışkanlık işte...
Zaten batidan doğmayana kadar güneşin hep doğudan dogacağı kanaati vardır insanlarda.
Alışkanlık işte...
0
Böyle şeyler tabii yok. İslamiyet Anadolu'ya gelmeden önce biz Türklerin dini olan şamanizmde rahipler uyuşturucu kullanarak transa geçip meditasyon yaparlardı, tabii uyuşturucunun etkisiyle türlü halüsinasyonlar görüp bunu da büyüyle gelecekten haber vermeyle bağdaştırırlardı ki bu tip olayların en bilimsel gerçekliği bu. Diğer türlüsü kekoluk. Cinler de hacı hoca tayfasının gelen müşterileri sikmek için kullandıkları kavramlardan biri. Sikmek derken bunu mecazi anlamda kullanmıyorum tabii bildiğiniz anlamda sikmek.
0
millet uzayda koloni kuracak biz hala... neyse:D
inanıyorum ben.
dinle bir ilgisi yok bunun. cinci hoca, üfürükçü falan değil dediğim. evrenin enerjisini kanalize etme olayının insanlar tarafından suistimal edilip isminin kötüye çıkarılmasından başka bir şey değil bu.
metafizik bilimin konusu değildir. o sebeple, en azından bilim bu konuda iyice uğraşana kadar, bunların kanıtlanması mümkün değil. bu sebeple isteyen inanmayabilir. inana da inanmayana da kötü gözle bakmıyorum.
inanıyorum ben.
dinle bir ilgisi yok bunun. cinci hoca, üfürükçü falan değil dediğim. evrenin enerjisini kanalize etme olayının insanlar tarafından suistimal edilip isminin kötüye çıkarılmasından başka bir şey değil bu.
metafizik bilimin konusu değildir. o sebeple, en azından bilim bu konuda iyice uğraşana kadar, bunların kanıtlanması mümkün değil. bu sebeple isteyen inanmayabilir. inana da inanmayana da kötü gözle bakmıyorum.
0
Büyü diye bir şey yoktur ama olabilir de.
Yani işin quantum mekaniği, bilim kurgu kısmı falan ile tartışılacaksa, tartışılsın ama öte şekilde yok. Olsa güzel olurdu. Mistisizm falan, egzotik şeyler ne güzel. Eski uygarlıklar ciddi ciddi uğraşmış bunlarla. Ayinler, tapınaklar falan. Hala bile uğraşanlar var. Gerçi hiçbir şeye inceleyip kendisi veya aksi kanıtlanmadan kapıları tamamen kapamamak lazım :P
Yani işin quantum mekaniği, bilim kurgu kısmı falan ile tartışılacaksa, tartışılsın ama öte şekilde yok. Olsa güzel olurdu. Mistisizm falan, egzotik şeyler ne güzel. Eski uygarlıklar ciddi ciddi uğraşmış bunlarla. Ayinler, tapınaklar falan. Hala bile uğraşanlar var. Gerçi hiçbir şeye inceleyip kendisi veya aksi kanıtlanmadan kapıları tamamen kapamamak lazım :P
0
Önce büyü, cin, fal bunların ne olduğunu tanımlamak lazım. Sonra günümüz bilimi ve akılcılığıyla bunların var olup olmadığı incelenebilir.
Ben irdeledim, yoklar... İnanmıyorum da.
İnanma, inanmama konunun başka bir boyutu. Yüzmilyonlarca insanın inanıyor olması birşeyin gerçek olduğunu göstermez. Bilimsel olarak açıklanamıyor olması da var olmadıklarını göstermez.
"İnanan bir insanın kanıta ihtiyacı yoktur, inanmayanı da bin kanıtla inandıramazsınız." gibi bir laf okudum geçende. Duruma uyuyor...
Ben irdeledim, yoklar... İnanmıyorum da.
İnanma, inanmama konunun başka bir boyutu. Yüzmilyonlarca insanın inanıyor olması birşeyin gerçek olduğunu göstermez. Bilimsel olarak açıklanamıyor olması da var olmadıklarını göstermez.
"İnanan bir insanın kanıta ihtiyacı yoktur, inanmayanı da bin kanıtla inandıramazsınız." gibi bir laf okudum geçende. Duruma uyuyor...
0
ya abi bunların hiçbiri yok. işin quantum mekaniği derken dediğim o değil yani, yanlış anlaşılmış sanırım. anlayamadığımız şeylere büyüdür sihirdir demişiz, bunların hepsinin bilimsel açıklaması var, bir kısmını biliyoruz bir kısmını bilmiyoruz. evrendeki herşeyi açıklamak için fizik kimya matematik biyoloji yetiyor, yani temel bilimler. sadece biz bazılarını daha keşfedememişiz bu bilimlerin kanunlarının. quantum mekaniği keşfetmiş olduklarımızdan biri, öyle olduğu için de anlayamadığın şeyleri bir şekilde açıklama şansın bilim ilerledikçe artıyor. quantum mekaniği derken, nazar olarak adlandırılan fenomenin tesadüfiliği ve belirsizliğini gidip bu şekilde açıklayabilirsin mesela -sallıyorum- yani renkli kem gözlü biri gelecek de sana bakacak, en sevdiğin tişörtüne ketçap dökülecek, ben sakarım demiyor da karşındakine suç atıyor misal. gerçi buna quantumlar bile gerekmedi malumunuz, zaten quantum mekaniği ışığın davranışını açıklar, bu bağlamda da belirsizlikten bahseder -bir elektronun hem konumunu hem de hızını aynı anda belirleyememek gibi örneğin- biz elektronu çıplak gözle görüyor muyuz? hayır ama varlığını düşünmüşüz ki yakın zamanda da görüntülenebildi zaten çekirdeğin etrafındaki orbitallerde olacak şekilde. ha dersin ki, aa tanrıyı da görmüyoruz, büyüyü de. ben de diyorum ki, biz elektronların yörüngelerini görebildiysek, 5 duyuyla algılayamadığımız şeyleri de bir zaman sonra başka yollarla algılayabiliriz ki zaten yaptığımız da duyumuzla algılayamadığımız şeyleri 5 duyumuza algılatabilir hale getirmek. aynı şey radyasyon için de mevcut, kendisini spektroskopik analizlerde görüyoruz ya da gidersin çernobil bölgesine, kanser olur dönersin o zaman da anlayabilirsin misal. denmeye çalışılan genel olarak bu yani.
mesel geçenlerde infrasound başlığına tekrar geldim ekşi'de tekrar okudum, çok tatlı ve korkunç bir şey. o da bir başka gizemi açıklıyor misal. böyleyken böyle.
ha, ben mesela ruhun varlığına da inanmıyorum, galiba bununla ilgili de bir nörolojik araştırma vardı ama hatırlamıyorum tam, benim için ruh bildiğin vücudun "elektrik kaçağı", nasıl elektronik cihazlar bir zaman sonra kafasına göre işlemeye başlar, "karakter kazanır", bu da aynı hesap. tabi ben çok kaba taslak anlattım ama aslen müyendizim, çok kafam basmıyor bu ruhsal psikolocik konulara, hannibal hariç :D
atarlı konuşmuşum biraz sanırım, affola :D niyetim atar yapmak değil, gaza gelmişim alsldkaidkasidkas
mesel geçenlerde infrasound başlığına tekrar geldim ekşi'de tekrar okudum, çok tatlı ve korkunç bir şey. o da bir başka gizemi açıklıyor misal. böyleyken böyle.
ha, ben mesela ruhun varlığına da inanmıyorum, galiba bununla ilgili de bir nörolojik araştırma vardı ama hatırlamıyorum tam, benim için ruh bildiğin vücudun "elektrik kaçağı", nasıl elektronik cihazlar bir zaman sonra kafasına göre işlemeye başlar, "karakter kazanır", bu da aynı hesap. tabi ben çok kaba taslak anlattım ama aslen müyendizim, çok kafam basmıyor bu ruhsal psikolocik konulara, hannibal hariç :D
atarlı konuşmuşum biraz sanırım, affola :D niyetim atar yapmak değil, gaza gelmişim alsldkaidkasidkas
0
nö. konunun quantum mekaniği ile ve/veya görelilik ile en ufak bir ilgisi yok.
p.s. fizikçiyim.
p.s. fizikçiyim.
0
valla hiç bu kadar derinlemesine düşünmemiştim açıkcası. Yani işte insan tabi gözüyle göremiyor bunları. Ve ne deneye ne gözleme bağlı olamaması bilimle açıklanması olasılığını ortadan kaldırıyor.
Bir yandan deli saçması gibi geliyor kulağa bu konulara inanmak gülüyorum. Ama diğer yandan mesela fal olayına inannıyorum. Ve hayatımda büyük olasılıkla bir daha yaşayamacağım bir fal baktırma deneyimim oldu. Ne kahve içtim ne bir kelime konuştum ama kadın aile geçmişimden, kimsenin bilmediği şeylere, aklımdan geçen isimlere kadar herşeyi anlattı bana. Hani bunu düşününce diyorum ki yemişim bilimi.
Ya da benim bile gözüm kenafirdir. Olmasını istemediğim bir şey yaparsa karşımda ki her zaman birşey olur rast gitmez işi. Ya da kalbimi kıran ahımı alanın işinin hiç rast gittiğini görmedim. Evren bi şekilde dönüp dolaşıp dersini veriyor gibi geliyor.
Bunlar açıklanamasa da mümkünse beni büyünün olmadığına inandıracak şey çözemiyorum.
Korkuyorum tabi inşallah yoktur ama var gibi geliyor yavaş yavaş..
Bir yandan deli saçması gibi geliyor kulağa bu konulara inanmak gülüyorum. Ama diğer yandan mesela fal olayına inannıyorum. Ve hayatımda büyük olasılıkla bir daha yaşayamacağım bir fal baktırma deneyimim oldu. Ne kahve içtim ne bir kelime konuştum ama kadın aile geçmişimden, kimsenin bilmediği şeylere, aklımdan geçen isimlere kadar herşeyi anlattı bana. Hani bunu düşününce diyorum ki yemişim bilimi.
Ya da benim bile gözüm kenafirdir. Olmasını istemediğim bir şey yaparsa karşımda ki her zaman birşey olur rast gitmez işi. Ya da kalbimi kıran ahımı alanın işinin hiç rast gittiğini görmedim. Evren bi şekilde dönüp dolaşıp dersini veriyor gibi geliyor.
Bunlar açıklanamasa da mümkünse beni büyünün olmadığına inandıracak şey çözemiyorum.
Korkuyorum tabi inşallah yoktur ama var gibi geliyor yavaş yavaş..
0
@pasp: "quantum mekaniği derken, nazar olarak adlandırılan fenomenin tesadüfiliği ve belirsizliğini gidip bu şekilde açıklayabilirsin mesela."
al schödinger denklemini, al dirac denklemini, bi açıklasana bakayım şu nazar olayını bana. ağır sallamışsın.
al schödinger denklemini, al dirac denklemini, bi açıklasana bakayım şu nazar olayını bana. ağır sallamışsın.
0
Ben pek umursamiyorum ama cikip boyle seylerden bahseden insanlar enerjiden bilmemneden dem vurduklari zaman deli oluyorum. Enerji diyor adam yahu.. Hangi enerji diye soruyorsun aciklayamiyor. Enerjiyi olcemiyor, varligini herhangi bir delille gosteremiyor ama diyor ki enerji. Sorsan enerjinin ne oldugunu bile bilmez allah bilir. Gulmekten kicim yirtildi artik, daha fazla gulemiyorum bu enerjili kuantumlu muhabbetlere.
0
büyü müyü hiç bi metafizik şeye inanmıyorum. inananlar hakkında iyi düşünmüyorum. quantum diyenlere kıçımla gülüp evren/enerji ikilisiyle bişeyler anlatanların götüne şaplak atıyorum.
0
fatihkkk
selamlar,bizim ofiste sürekli çay demleniyor ve türk kahvesi alınıyor. bunlar patrondan.ama nescafe'mizi filtre kahvemizi kendimiz alıyoruz.bu normal mi?
selamlar,
bizim ofiste sürekli çay demleniyor ve türk kahvesi alınıyor. bunlar patrondan.
ama nescafe'mizi filtre kahvemizi kendimiz alıyoruz.
bu normal mi?
bizim ofiste sürekli çay demleniyor ve türk kahvesi alınıyor. bunlar patrondan.
ama nescafe'mizi filtre kahvemizi kendimiz alıyoruz.
bu normal mi?
0
sadece çay ve su var bizde. kahveyi evde yapıp termosla getiriyorum veya french press ile kendim yapıyorum.
0
Sabah + Öğlen çay demleniyor.
Nescafe şirketten.
Türk Kahvesini kendimiz yapıyoruz.
Nescafe şirketten.
Türk Kahvesini kendimiz yapıyoruz.
0
bizde de her türlü çay, kahve vs. var şirkette. istediğin zaman alıyosun içiyosun. türk kahvesini mutfakta çalışan abladan rica ediyosun o yapıp getiriyor.
0
ilk çalıştığım yer büyük bir kurumsal firmaydı, herşey bedavaydı. sonra yüksek lisans doktora olaylarına girdim, doktorada ilk okulum özel bir üniversiteydi, bölümdeki öğrenci ve hoca sayısı az olduğu için bize bedavaydı -sonradan neyime gerekse espresso makinesi getirdiler, adını bile yazamıyom- ona ücret istemey başladılar. sonra öğrendik ki bir başka fakültede çay kahve odası var, orası öğrencilere paralıymış misal. saçma bir şey ama öyle.
şimdi devlet üni.de doktora, arada hocalar çay kahve ısmarlıyorlar tabi bize :D ama çayımızı kahvemizi kendimiz hallediyoruz. tabi ben aslında burada çalışmıyorum, öğrenciyim sadece :)
ofisinizin büyüklüğüne bağlı biraz da, kurumsal firmalar her naneyi düşünüyor genelde, ama küçük bir firmaysa patronun istediği kadar olması normal -her ne kadar ben küçük firma patronu olsam, bunların hepsini çalışanlarıma sağlayacağımı düşünsem bile... altı üstü kahve çay yani, ben şimdi öğrenci halimle bile cihaz onarımına gelenlere çay kahve yapıp ikram ediyorum.
şimdi devlet üni.de doktora, arada hocalar çay kahve ısmarlıyorlar tabi bize :D ama çayımızı kahvemizi kendimiz hallediyoruz. tabi ben aslında burada çalışmıyorum, öğrenciyim sadece :)
ofisinizin büyüklüğüne bağlı biraz da, kurumsal firmalar her naneyi düşünüyor genelde, ama küçük bir firmaysa patronun istediği kadar olması normal -her ne kadar ben küçük firma patronu olsam, bunların hepsini çalışanlarıma sağlayacağımı düşünsem bile... altı üstü kahve çay yani, ben şimdi öğrenci halimle bile cihaz onarımına gelenlere çay kahve yapıp ikram ediyorum.
0
bizim ofiste;
çay,nescafe,bitki çaylar,türk kahvesi,sade soda var çay ocağında. bunları sınırsız alabiliyorsunuz. abla yoğun değilse o getiriyor.
üst katta ise makina var jacobsun, mocha,sıcak çikolata ve kahve var, o da sınırsız ve ücretsiz.
çay,nescafe,bitki çaylar,türk kahvesi,sade soda var çay ocağında. bunları sınırsız alabiliyorsunuz. abla yoğun değilse o getiriyor.
üst katta ise makina var jacobsun, mocha,sıcak çikolata ve kahve var, o da sınırsız ve ücretsiz.
0
Bizde otomatlar var. cay kahve sicak soguk. Sirket aylik belirli bir para yukluyor kartlara otomat icin. Onun disinda taze yapilmis cay kahve icin kantin var her bisey parali orada. Firma en buyuk holdinglerden biri.
0
eski iş yerimde günde 7-8 kere dağıtıyorlardı. yeni iş yerimde sabah ve öğlen getiriyorlar sadece. türk kahvesini makinada kendimiz yapıyoruz.
ben iki iş yerinde de kendim almayı tercih ediyorum. herkes kendi almalı bence. insan yüzü görürsünüz iki. bacaklarınız açılır.
ben iki iş yerinde de kendim almayı tercih ediyorum. herkes kendi almalı bence. insan yüzü görürsünüz iki. bacaklarınız açılır.
0
Ofiste çay kahvenin ücretli olabileceğini hiç düşünmemiştim. Ufkum açıldı. Bizde çay, türk kahvesi, nescafe, espresso, cappuccino, latte ve diğer aromatik kahveler, yeşil çay, bitki çayları, hatta o bitkilerin kendileri (ıhlamur, tarçın, karanfil vs) sınırsız ve ücretsiz. Ama ücretli olması da normalmiş demek ki.
0
ay bak yine hatırladım, sinirlerim tepeme çıktı. son çalıştığım yerde çalıştığım alana mola saatinde bile hiçbir içecek gelmiyordu (çaycı yerini bile bilmiyordu departmanın), diğer zamanlarda bir şey içmek tamamen yasaktı zaten, mola saatinde dışarıdaki paralı otomattan alıyordum çayımı kahvemi. iki hafta zor dayandım lanet yere.
bir önceki çalıştığım yabancı menşeli kurumsal şirkette ise türk kahvesi hariç her şey vardı ve canın istediğinde alıp içiyordun.
sizdeki normal bence.
bir önceki çalıştığım yabancı menşeli kurumsal şirkette ise türk kahvesi hariç her şey vardı ve canın istediğinde alıp içiyordun.
sizdeki normal bence.
0
çay 75 kuruş,
nescafe( 2 si 3 ü 5 i bir arada farketmez) 1 tl
türk kahvesi: parayla satın alınamaz.
kamu.
nescafe( 2 si 3 ü 5 i bir arada farketmez) 1 tl
türk kahvesi: parayla satın alınamaz.
kamu.
0
patronun nescafe yada filtre kahve ile arası yoksa aklına gelmiyordur diye düşünüyorum, normal bence de.
0
Sıcak suyun olduğu yerde hazır sıcak içecek sunulmaması çingenelik bence, çay var 3ü 1 arada yok ne demek; sanki aralarında uçurum var. Bizde çayın yanında bilimum meyve çayı(sallama), kahve(3ü 1 arada değil), Türk kahvesi ve sade soda var. Mesela bizdeki sade soda var ama meyveli yok olayı da saçma,gerçi su için anlaşılan firmanın markası olduğu için olabilir, bilmeden sallamıyım.
Çaycı varsa ofisteki herkese bedava ya da herkese paralı olmalı, 3 kuruşun hesabını yapanların ağzına köpek cost yapsın.
Çaycı varsa ofisteki herkese bedava ya da herkese paralı olmalı, 3 kuruşun hesabını yapanların ağzına köpek cost yapsın.
0
7/24 çay var,kışın ıhlamur ve kuşburnu da kaynıyor,onun haricinde nescafe, türk kahvesi,poşet bitki çay çeşitleri ve maden suyu da mevcut iki tane abla var onlar servis yapıyor,ücretsiz herşey.
0
filtre kahve ve bitki caylari var bir suru cesit.
sut ve nesquik de var.
sirketten, yurtdisi.
sut ve nesquik de var.
sirketten, yurtdisi.
0
the feel good
yuksek lisans planim sezon basinda yoktu. fakat gecen gunlerde bahar donemi kayitlarinin bazi programlar icin basladigini gorunce daha oncesinde ilgi duydugum bi programi yeniden gozden gecirmeye karar verdim. inceledigim program; bilgi universitesi ve next academy is birliginde acilan interaktif p
yuksek lisans planim sezon basinda yoktu. fakat gecen gunlerde bahar donemi kayitlarinin bazi programlar icin basladigini gorunce daha oncesinde ilgi duydugum bi programi yeniden gozden gecirmeye karar verdim. inceledigim program; bilgi universitesi ve next academy is birliginde acilan interaktif pazarlama yuksek lisans programi.
çevremde bu yüksek lisans programına dahil olmuş kimse yok, dolayisiyla internetten edindigim bilgilerle hareket etme durumundayim. programin ucreti 27 bin lira. tek basima karsilayacagim icin bu ucreti burs olanaklariyla ilgileniyorum.
Programin sitesinde:
Burs talebi olan adayların aşağıda bulunan belgeleri mülakat sırasında iletmeleri gerekmektedir. Adayların talepleri program kurulu tarafından değerlendirilmektedir.
-Burs Başvuru Formu (İndirmek için tıklayınız)
-Detaylı Özgeçmiş CV
-Portfolyo / İnteraktif Pazarlama Başarıları (mevcut ise)
-2 Referans Mektubu
Adayların tercih edecekleri akademik ve/veya iş dünyasında çalışan iki kişiden getirecekleri, kendileri hakkında kanaat bildiren mektup.
-Niyet Mektubu
Adayların programa başvuru nedenlerini, beklentilerini ve programın kendi kariyerlerine katacaklarını anlatan kısa bir metin.
bu bilgiler mevcut ve bu hafta basvurayim ilerleyen tarihlerde belgeleri tamamlarim diyordum. hafta icerisinde basvumustum, dun sabah ayin 8`inde mulakatlarin baslayacagini soylediler. fakat bu sure zarfi icinde bu belgeleri tamamlamam imkansiz gibi gozukuyor. bi daha mulakat icin gorusme tarihi acilir mi diye sordum. buyuk ihtimal acilir dediler ama acilmayadabilirmis.
ne yapsam caresiz kaldim biraz. onumde uc yol var.
1-ya belgelerin tamamlayabildigim kadarini tamamlayip geri kalanlari onumuzdeki gunlerde tamamlamaya calisacagim.
2-bi sonraki mulakat tarihini bekleyip bu surede belgeleri tamamlayip bir risk alacagim.
3-yada tum bu aksiyonlardan vazgecip geleneksel yontemlerle(araya birini sokma vs.) indirim talep edecegim.
sizce?
çevremde bu yüksek lisans programına dahil olmuş kimse yok, dolayisiyla internetten edindigim bilgilerle hareket etme durumundayim. programin ucreti 27 bin lira. tek basima karsilayacagim icin bu ucreti burs olanaklariyla ilgileniyorum.
Programin sitesinde:
Burs talebi olan adayların aşağıda bulunan belgeleri mülakat sırasında iletmeleri gerekmektedir. Adayların talepleri program kurulu tarafından değerlendirilmektedir.
-Burs Başvuru Formu (İndirmek için tıklayınız)
-Detaylı Özgeçmiş CV
-Portfolyo / İnteraktif Pazarlama Başarıları (mevcut ise)
-2 Referans Mektubu
Adayların tercih edecekleri akademik ve/veya iş dünyasında çalışan iki kişiden getirecekleri, kendileri hakkında kanaat bildiren mektup.
-Niyet Mektubu
Adayların programa başvuru nedenlerini, beklentilerini ve programın kendi kariyerlerine katacaklarını anlatan kısa bir metin.
bu bilgiler mevcut ve bu hafta basvurayim ilerleyen tarihlerde belgeleri tamamlarim diyordum. hafta icerisinde basvumustum, dun sabah ayin 8`inde mulakatlarin baslayacagini soylediler. fakat bu sure zarfi icinde bu belgeleri tamamlamam imkansiz gibi gozukuyor. bi daha mulakat icin gorusme tarihi acilir mi diye sordum. buyuk ihtimal acilir dediler ama acilmayadabilirmis.
ne yapsam caresiz kaldim biraz. onumde uc yol var.
1-ya belgelerin tamamlayabildigim kadarini tamamlayip geri kalanlari onumuzdeki gunlerde tamamlamaya calisacagim.
2-bi sonraki mulakat tarihini bekleyip bu surede belgeleri tamamlayip bir risk alacagim.
3-yada tum bu aksiyonlardan vazgecip geleneksel yontemlerle(araya birini sokma vs.) indirim talep edecegim.
sizce?
0
Bana toplamasi zor belgeler gibi gelmedi. Hepsini toplarsin. Finale sabahliyormus gibi iste.
0
valla başvurunun son dakikasına kadar belgeleri toplayıp -ki pazar saat 23.59'da bitiyordu başvuru online olarak, ben pazar günü bir sürü hocamı öküz gibi arayıp referans isteyip almıştım, muhtemelen arkamdan sağlam küfür etmişlerdir aldkiaskd gerçi yüzüme de kızmadılar değil hani "evladım son güne mi bırakılır bu?" diye, neyse :D belgeleri toplamanda sorun olacağını sanmıyorum ama 1. seçeneği dene muhakkak, 3. seçenekteki kişiyi ise sana hemen o gün içinde -yani mülakat günü içinde- yardımcı olacak şekilde hazırda tut -yani böyle böyle bir durumum olabilir diye belirt kendisine- gerekirse mülakat çıkışı baktın belgelerin yarı hazır olmasına laf falan ettiler, hemen o kişiyi arar, sorarsın. 2. seçeneği en sona at bence şu an için, 1 ile 3 iyidir iyiiii :D ayrıca baktım da, şu anki noktada tek sorunun bence referans mektupları, onlar da iki tane sadece. önceki okulunda aranın iyi olduğu hocalara hemen mail at misal ya da çalışıyorsan işte hemen patronlarından vs birilerinden iste senden üstte olan, referans mektubu yazmak çok zor değil ki? eğer zorlanırsa yazmakta, sen kendi referansını kendin yaz, iki tane ayrı mektubu yani, taslak olarak yanında basılı halde bulunsun, çıkarırsın en fazla bir imza çakarlar, nedir yani? zaten çoğu hoca referans verirken yazmaya üşeniyor, ya önceki yazdıkları referanslarda değişiklik yapıyorlar ya da öğrencilerden birşeyler yazmalarını isteyip ona imza atıyorlar. ciddi ciddi uğraşan çok az hoca var. iş yerlerinde durum nasıldır bilmiyorum ama. kalan şeyleri tamamlaması sana kalmış sadece.
0
dam ustunde balikcil
Geçen haftaki aşısı yapılırken bizim veteriner haftaya losemi aşısı yapıcaz demiş. Bu losemi aşısı cidden önemli mi? Yaptirmasak sorun teşkil eder mi? Siz yaptırdınız mı? Simdiden teşekkürler.
Geçen haftaki aşısı yapılırken bizim veteriner haftaya losemi aşısı yapıcaz demiş. Bu losemi aşısı cidden önemli mi? Yaptirmasak sorun teşkil eder mi? Siz yaptırdınız mı? Simdiden teşekkürler.
0
zorunlu olan karma ve kuduz aşılarını yaptırın. diğer aşılar sizin kararınıza kalmış, keyfi.
yaptırsak sorun teşkil eder mi demişsiniz. bunu tahmin edemeyiz. ihtimal 10binde 1dir, o riski kaldırırsınız. ben kedilerimi yaptırmadım diye hatırlıyorum.
www.uzmantv.com
yaptırsak sorun teşkil eder mi demişsiniz. bunu tahmin edemeyiz. ihtimal 10binde 1dir, o riski kaldırırsınız. ben kedilerimi yaptırmadım diye hatırlıyorum.
www.uzmantv.com
0
valla biz karma ve kuduz'u bile yaptırmadık çünkü evden hemen hiç çıkmıyor, çok da yaşlı zaten. hatta teyzemin aşırı iri yarı, maine coon - sarman melezi olduğunu sandığımız -veteriner dedi- eşşek kadar bir erkek kedisi var, yarı dışarda yarı evde yaşar, hiçbir aşısı yok misal. zaten veterinere de götüremiyor çünkü kutusuna sığmıyor -sığabileceği kutu yok sanırım, eşşek kadar cidden, zaten götünden itince başı çıkıyor başını itinci götü çıkıyor, falan- bir iki kere veteriner gelip yaptı aşısını ama sayko killer'ın teki olduğu için tırmalıyor deli gibi falan, veteriner korkuyor kendisinden -aslında herkes korkuyor, o ayrı- o yüzden aşısı yok son bir kaç yıldır. aslında yaptırmak gerek de, işte. beri yandan kedinin de canı yanıyor, ona da üzülüyorum. ya da biz kistlerle dolacaz yakında, bilemedim?
ama annemlerle babamların da çocukken kedileri köpekleri -hatta kirpileri- varmış, hiç aşısı falan yokmuş sokakta gezer eve gelir sofrada katılırlarmış hatta, o derece. kuduz da pek kalmadı aslında, bizim ailedekiler ve ben paso tırmanlanıp ısırıldığımız için iki senede bir haseki'ye gideriz -hatta bir ara tanıyorlardı falan "aaa gene mi siz?!" diye, her ne kadar kuduz'un pek kalmadığını söyleseler de, önlem olsun diye yapıyorlardı misal aşılarımızı. böyleyken böyle yani. gene de istersen sorayım diğer teyzeme de, onun da iki kedisi var ve yarı dışarda yarı evdeler, o daha hassas aşı konusunda misal.
ama annemlerle babamların da çocukken kedileri köpekleri -hatta kirpileri- varmış, hiç aşısı falan yokmuş sokakta gezer eve gelir sofrada katılırlarmış hatta, o derece. kuduz da pek kalmadı aslında, bizim ailedekiler ve ben paso tırmanlanıp ısırıldığımız için iki senede bir haseki'ye gideriz -hatta bir ara tanıyorlardı falan "aaa gene mi siz?!" diye, her ne kadar kuduz'un pek kalmadığını söyleseler de, önlem olsun diye yapıyorlardı misal aşılarımızı. böyleyken böyle yani. gene de istersen sorayım diğer teyzeme de, onun da iki kedisi var ve yarı dışarda yarı evdeler, o daha hassas aşı konusunda misal.
0
Ben yaptırdım lösemi 1i. 2.si var onu da yaptıracağım. Gerekli mi gereksiz mi diye düşünmedim açıkcası. Veteriner karneye yazdı ben de hiç sesimi çıkarmadım. Çok seviyorum sıpayı. Yarın birgün aşısı eksik diye başına bir şey gelirse ne bileyim hasta neyim olursa kahrolurum keşke yaptırsaydım diye. Aşı konusundaki motivasyonum bu yani. Bi de benim gariban daha gözleri açılmadan anasız kaldı. Bağışıklık sistemi vs. kötüdür diye düşündüm.
0
ben yaptırdım ve her sene tekrarlarıyorum, ileride pişman olmak istemem. Aşı zaten 40 tl civarı, o hastalıkardan birine yakalansa çok daha fazls masraf yapacaksınız,
0
Karma yaptırdım bi tane. 2. sini yaptırmadım. Kuduz da yaptırmadım. 2 yılı doldurduk beraber çok şükür.
0
Traveller
31 Aralik planlariniz ne?
31 Aralik planlariniz ne?
0
viyana veya prag da romantik bir akşam.
butcee 1200€ 2 kişi 3 gün 2 gece.
otel tavsiyeniz varsa alırım
butcee 1200€ 2 kişi 3 gün 2 gece.
otel tavsiyeniz varsa alırım
0
ailemle olurum umarım. dayımla yengem ayrıldı, kuzenim de çok küçük daha 9 yaşında. bir de iki teyzem de boşanmış durumda zaten, diğer kuzenlerim de parçalanmış aile çocukları yani. küçük olan çok küçük ama, diğer kuzenlerim biraz daha büyüktü anne babaları ayrıldığında, bu ufaklık çok etkilendi, geçende bize geldiklerinde de pek bir ağladı, kıyamam. o yüzden ailemle birlikte olup kuzenimle de eğlenmeyi planlıyorum yılbaşında. zaten arkadaşlarım da genelde aileleri ile oluyorlar, öyle hiç arkadaşlarımla yılbaşı yapmadım sanırım, ailemden uzakta okuduğum dönemde hariç ki onda da hep sınavlara denk geliyordu zaten ya da sarhoş ev arkadaşlarımla uğraşmak zorunda kalıyordum. o yüzden pek bana göre değil sanırım ev partisi ya da dışarı çıkmak vs. 30 yaşındaki koca insan olaraktan küçük kuzenimle oyun hamuru ya da twister oynamayı tercih ederim. tombala ya da.
0
Ölmezsem sağ kalırsam eğer her yıl olduğu gibi tek başıma hiçbir şey yapmadan evde bezmeye devam edicem.
0
sevgilim gelebilirse onunla geçiricem gelemezse ailemle yemek çerez tombala eşliğinde.
0
izmir'e kuzenimin yanına gitmeyi düşünüyorum, ağır bi ameliyat geçirdi geçenlerde ailecek yanına gitcez yani ben işlerimi ayarlayabilirsem onlara katılcam. hem moral toplama hem toplu görüşme gibi olacak, güzel olcak sanırım.
0
gecen sene oldugu gibi ben de yine viyana'da kutlicam.
yine gecen sene oldugu gibi gündüz maskeli/kostümlü kosuya katilcam (git: 877488) ve bir ocak sabahi da belediye binasi önünde dev ekrandan canli verilen viyana filarmoni orkestrasindan yeni yil konserini izlicem.
yine gecen sene oldugu gibi gündüz maskeli/kostümlü kosuya katilcam (git: 877488) ve bir ocak sabahi da belediye binasi önünde dev ekrandan canli verilen viyana filarmoni orkestrasindan yeni yil konserini izlicem.
0
elçiye zeval olmaz
bu temada dizi öneriniz var mı ? gilmore girls,desperate housewives,northern exposure,twin peaks i izledim.dizilerden de anlaşılacağı gibi belli bir tarzda olması gerekmiyor :)teşekkürler.
bu temada dizi öneriniz var mı ? gilmore girls,desperate housewives,northern exposure,twin peaks i izledim.dizilerden de anlaşılacağı gibi belli bir tarzda olması gerekmiyor :)
teşekkürler.
teşekkürler.
0
buffy i izledim,
wayward ilk 5 bölüm pek sarmadı sonrası güzel diyorsan devam edicem ?
my name is earl izlendi,
fargo ilk sezon iyiydi bu sezona da bakayım o zaman :)
friday night lights tarzı pek uygun değil :D
teşekkürler.
wayward ilk 5 bölüm pek sarmadı sonrası güzel diyorsan devam edicem ?
my name is earl izlendi,
fargo ilk sezon iyiydi bu sezona da bakayım o zaman :)
friday night lights tarzı pek uygun değil :D
teşekkürler.
0
winston insani
MerhabalarBu tarz şeylerin bilimsel olarak bir açıklaması var mı? Ben inanmıyorum zira ikisine de.Bugün bir teyzeyle bu konuyu tartıştık ta, bu tür şeylerin (büyü, nazar, burçlar vs) mantıksızlığının bilimsel olarak açıklaması nasıl yapılabilir?
Merhabalar
Bu tarz şeylerin bilimsel olarak bir açıklaması var mı? Ben inanmıyorum zira ikisine de.
Bugün bir teyzeyle bu konuyu tartıştık ta, bu tür şeylerin (büyü, nazar, burçlar vs) mantıksızlığının bilimsel olarak açıklaması nasıl yapılabilir?
Bu tarz şeylerin bilimsel olarak bir açıklaması var mı? Ben inanmıyorum zira ikisine de.
Bugün bir teyzeyle bu konuyu tartıştık ta, bu tür şeylerin (büyü, nazar, burçlar vs) mantıksızlığının bilimsel olarak açıklaması nasıl yapılabilir?
0
psikolojik olduğunu söyleyebilirsin. bununla ilgili güzel bir entry vardı, bir deneyden bahsediyordu da deneyin ismini unuttum, burçlarla ilgiliydi, hatırlarsam atarım ya da bir hayırsever atsın.
zaten inanmakla inanmamakla olmaz öyle şeyler, "bilmek"le olur. biliyorsun bunların gerçek olmadığını, ortada kanıt da yok, hep "söylenceler" var, kanıt olarak da "kaynımın gelininin evinde büyü bulmuşlar allahu ekber vuhuuu" falan deyu deyu dedikodu ediyorlar. ama şu da var ki: bir insan eğer sabit bir şekilde bir şeye inanıyorsa, "evrenin sürekli değişmekte olduğunu bilmek yerine" onun inancını sittin sene değiştiremezsin, değşime açıksa bile "ben bilmek istemiyorum, bilirsem değişirim, inancım yiter." diyen teyze gördüm ben, o yüzden insanlara batıl bir konunun bilimsel olmadığını açıklamakla çok uğraşmıyorum artık, hayatım kısa o kadar kasamıcam.. ama sen psikolojik olduğunu söyleyebilirsin gene de :D beynin fizikokimyasal özelliklerinden bahsedebilirsin, çalışma mekanizmasından bahsedebilirsin, ne bileyim. ben baya uzun ve çağrışımlı konuşup karşımdakini mala bağlıyorum, o sayede insanlara öğretiyorsam bir şeyi öğretiyorum, yoksa ı-ıh! :( kolay gelsin sana da, zor iş seçmişsin.
zaten inanmakla inanmamakla olmaz öyle şeyler, "bilmek"le olur. biliyorsun bunların gerçek olmadığını, ortada kanıt da yok, hep "söylenceler" var, kanıt olarak da "kaynımın gelininin evinde büyü bulmuşlar allahu ekber vuhuuu" falan deyu deyu dedikodu ediyorlar. ama şu da var ki: bir insan eğer sabit bir şekilde bir şeye inanıyorsa, "evrenin sürekli değişmekte olduğunu bilmek yerine" onun inancını sittin sene değiştiremezsin, değşime açıksa bile "ben bilmek istemiyorum, bilirsem değişirim, inancım yiter." diyen teyze gördüm ben, o yüzden insanlara batıl bir konunun bilimsel olmadığını açıklamakla çok uğraşmıyorum artık, hayatım kısa o kadar kasamıcam.. ama sen psikolojik olduğunu söyleyebilirsin gene de :D beynin fizikokimyasal özelliklerinden bahsedebilirsin, çalışma mekanizmasından bahsedebilirsin, ne bileyim. ben baya uzun ve çağrışımlı konuşup karşımdakini mala bağlıyorum, o sayede insanlara öğretiyorsam bir şeyi öğretiyorum, yoksa ı-ıh! :( kolay gelsin sana da, zor iş seçmişsin.
0
büyü ve nazar pozitif (doğal ve gözlemlenebilir) olgular olmadığı için bugün anlaşılan anlamıyla bilimin konusu olmuyor.
bilimsel açıklamanın varlığı bilimin nasıl tanımlandığıyla alakalı. bugünkü ana akım bilimin konusu dışında metafizik bir olgu olarak kabul ediliyor.
bunun değişkenliği için çok değil bir 150 sene önce falan her sarayda müneccimbaşı diye bir kadro olduğunu hatırlatırım. orta çağ da değil hani mesela namık kemal'in babası 1. abdülhamid'in müneccimbaşıdır. yıldızlara bakıp gelecekle ilgili yorum yapan hani. mistik değil aksine o zamanın epey prestijli bir bilim adamlığı :))
bilimsel açıklamanın varlığı bilimin nasıl tanımlandığıyla alakalı. bugünkü ana akım bilimin konusu dışında metafizik bir olgu olarak kabul ediliyor.
bunun değişkenliği için çok değil bir 150 sene önce falan her sarayda müneccimbaşı diye bir kadro olduğunu hatırlatırım. orta çağ da değil hani mesela namık kemal'in babası 1. abdülhamid'in müneccimbaşıdır. yıldızlara bakıp gelecekle ilgili yorum yapan hani. mistik değil aksine o zamanın epey prestijli bir bilim adamlığı :))
0
arama yerine büyü nazar yaz kardeş 50 kere yazdık hep. sonuçları oku. baya biriken cevap var.
0
Kesinlikle bilimsel bir aciklamasi yok, kesin bilgi.
MAntiksizlihinin bir alternatif bilimsel aciklamasi vardi da bulamadim simdi.
MAntiksizlihinin bir alternatif bilimsel aciklamasi vardi da bulamadim simdi.
0
bilim yakın mesafeden telepatiyi ıspatladı sanıyorum bir tek. diğerleri yani burçlar, nazar, büyü vb. inanç.
burçlar değil ama; nazar, beddua, iyi dua ve büyü konusunda öyle şeyler duydum ve bizzat yaşadım ki ben var olabileceğini düşünüyorum ve enerjiyle açıklıyorum.
burçlar değil ama; nazar, beddua, iyi dua ve büyü konusunda öyle şeyler duydum ve bizzat yaşadım ki ben var olabileceğini düşünüyorum ve enerjiyle açıklıyorum.
0
dün yorgundum inanç kısmını geçiştirivermişim, şimdi buradan devam ediyorum çünkü sorunun cevabı bana göre esas bu kısım.
inanç mantık yoluyla değiştirilmiyor pek.
önce inananın da inanmayanın da "olabilir de olmayabilir de, henüz bilmiyoruz ama bu ileride bilmeyeceğimiz anlamına gelmiyor" düşüncesini edinmesi gerekiyor bana göre. yani kapıyı aralamak lazım, bilim bu şekilde ilerliyor.
mesela sen de "ben inanmıyorum ikisine de" diyorsun, var olup olmadığının bilimsel kanıtıyla gelmiyorsun.
gözlemler var, yaşanmışlıklar var, bunları nasıl inkar edebiliriz. bilimsel değil, çünkü bilimsel olabilmesi için cosmigstring'in de belirttiği gibi aynı koşulları yaratmak gerekiyor.
bana göre -en azından şimdilik- aynı koşulları yaratmak olanaksız gibi bir şey, çünkü işin içinde insan faktörü var. büyü ve naza iki tarafa bağlı olan bir olgu. alıcısı ve vericisi var. alıcı ve vericinin aynı hatta olması lazım, radyo frekansı gibi. alıcı ve vericinin frekansları tutuyor diyelim bu kez de göndericinin iletisine verdiği kuvvet mi desem güc mü desem bilemedim, içten istemek dediğimiz şeyin olması ve alıcının da aynı anda iletiyi almaya açık olması lazım.
yaşadığım dikkat çekici birkaç örneği anlatmak istiyorum. (bu konularda bilimsel araştırma yapmaya karar veren olursa çorbada tuzum bulunsun + arama motorunda çıkmaya katkı)
anlatacaklarım hoş anılar değil, utandığım ve beni üzen deneyimler.
5-6 yıl önce evde büyük bir tadilata kararverdik. mahalle esnafından, temiz yüzlü , efendi birine işi verdk. sözleşmenin yarısını da peşin verdik. meğer bu adam kumara başlamış, bizim paraları aldığı gibi kumara yatırmış.
işe başlar gibi yaptı, aleti edevatı getirip yığdı, bir iki kırdı döktü gerisi yok. işi yapacak adamlarının sülalesi hastaneye yattı, malzemeciler malzemeyi getirmedi... binbir yalan dolan.
baktım bunun işi bitireceği yok başka biriyle anlaşayım diyorum, yarım işe kimse bulaşmak istemiyor. biri açık açık "bir ustanın malzemelerinin durduğu işe biz gelmeyiz abla" dedi. mecbur kaldım mı bu adama. kış geliyor, tepemdeki çatı açık, çoluk çocuk... eziyetin bini bi para.
ben her gün telefon etmece, adamı kovalamaca yapıyorum. işi bitirsin diye uğraşıp duruyorum. 3 ay olmuş tık yok evde.
bir gün bu boyacı yolladı eve. çatı yok, doğramalar takılmamış bana boyacı yolluyor. o sinirle evde söylenmeye başladım ben. öncesinde "karım hamile doktora götürdüm" filan demişti. nerden çıktıysa ağzımdan "karın doğuramasın inşallah" çıktı. ertesi gün karısının düşük tehlikesiyle hastaneye yattığını öğrendim. o an "o sabiden ne istedim" diye kendime çok kızdım. karısı doğurana kadar da adamı bir kez bile aramadım. yaz başında başlayan tadilat kış başında ite kaka, biraz akılla , biraz elime malayı çekici alarak bitti. bu arada yağmura yakalandık eşyalar battı. evde yapılacak şeyler var, tadilat lafı bile tüylerimi diken diken etmeye yetiyor, hala etkisinden kurtulamadım.
yine aynı olayın içinde adamın biri için "kör olasıca" dedim, adam gözünü kaybediyormuş, kaynak mı kaçmış ne olmuştu tam hatırlamıyorum. bu da doğramaları yapacak olan, malzemeyi gidip beraber aldığımız sonrasında da "ara da bul" oluveren kişi. hastanede yattı haftalarca. sonra işi de bırakmış filan. iyi oldu, başkalarına zarar veremez hiç olmazsa.
başka bir olay:
fi tarihinde adamın biri benden etik olarak yanlış bi işe onay vermemi istemişti. ben de hayır olmaz demiştim. aradan az bir zaman geçti biz bunlarla yaz tatilinde aynı tesiste denk geldik. onun da ailesi var benim de. o zaman kızım 5-6 yaşlarında. bir gün kumsaldayız kızım koşturarak yanıma geldi bir yandan da ağlıyor, çocuk gözüme çamur attı diyor.
kızımın oynadığı yere baktım, bu adamın o zaman 10-11 yaşlarındaki oğlu suyun içinden sırıtarak bize bakıyor. ifadesinden bile isteye yaptığını anlamak zor değil. resmen olan biteni gülerek izliyor, bir yandan da benim tepkimi kontrol ediyor. ailesiyle beraberken izleyince adamın böyle şeyler yaptırabilecek tiniyette olduğunu da anlamıştım. sonuçta o olay olduğunla kaldı. tabi çocuğa kızdım konuştum ama bile isteye yapılan bir kötülük için o konuşmanın bir anlamı olmadığını bilerek konuştum. azmettirici babaydı, babaya gidip "oğlun böyle böyle yaptı" desem bir faydası olmayacağı gibi bana zarar verecek, konuşma kendimi hiç bulmak istemeyeceğim yöne akacaktı. hani derler ya "aptallarla tartışma, dinyen aradaki farkı anlayamaz" diye. onun gibi işte. bu aptal da değil bildiğin insanlıktan zerre haberi olmayan biri.
bu olayın üzerinden 2 tam yıl ve birkaç ay geçtikten sonra bir gün evde süpürge yaparken bu olayı hatırladım. her saniyesini tekrar yaşadım, çocuğun o sırıtık ifadesi, kızımın canının acıması, benim bunu engelleyememiş olmam...
hafta geçmedi çocuğun kalp krizi geçirip hastaneye yattığını öğrendim. benim onu düşündüğüm zamanla aynı zamana denk geliyordu hastaneye yattığı tarih.
aradan o kadar zaman geçmiş. olay sürekli hafızamda olup ısıtıp ısıtıp düşündüğüm bişey değil. gündemimde hiç değil. o an olayı çağrıştıracak bir şey olmadı, başka konudan onu düşünmeye geçmedim. küt diye hatırladım ve sonra yine arkaya ittim taa ki hastane haberini duyana kadar.
ekşide kılıç çiçeğiyle olan durumu yazmıştım. 55 yıldır ilk kez bir kılıcın çiçek açtığını gördüm, o da benim onu çiçek açmasını isteyerek sularken gerçekleşti. hadi öncesinde ev almayı düşünerek suluyordum, düşüncem o yönde olduğu için evimi aldım. onda kılıçla ilgili bişey yok, düşünceme yön veren bir malzemeydi benim için. ya ikincisi, çiçek açması bitkinin benim düşünceme uyan tepkisi değilse nedir?
bunlar tesadüf denilebilir. daha çok var yaşadığım bu tür şeyler. hepsi tesadüf olabilir. ancak olmayabilir de.
ben konuyu bilim ele alana dek bu konuda agnostikim. var da demem yok da demem.
kılıç çiçeği hikayesi: eksisozluk.com
ayrıca; madem öyle hadi piyangodan büyük ikramyeyi iste, çıksın da görelim diyeceklere: valla istemek istiyorum, beceremiyorum bi türlü. bi kolon da oynuyorum denk geldikçe amorti bile çıkmıyor. olmuyor anacım niye olmuyor ben de bilmiyorum. içten isteyebilsem bi, olacak gibi... :)
der maister, spor salonunu açarız belki çıkarsa, ne güzel olur demi.
inanç mantık yoluyla değiştirilmiyor pek.
önce inananın da inanmayanın da "olabilir de olmayabilir de, henüz bilmiyoruz ama bu ileride bilmeyeceğimiz anlamına gelmiyor" düşüncesini edinmesi gerekiyor bana göre. yani kapıyı aralamak lazım, bilim bu şekilde ilerliyor.
mesela sen de "ben inanmıyorum ikisine de" diyorsun, var olup olmadığının bilimsel kanıtıyla gelmiyorsun.
gözlemler var, yaşanmışlıklar var, bunları nasıl inkar edebiliriz. bilimsel değil, çünkü bilimsel olabilmesi için cosmigstring'in de belirttiği gibi aynı koşulları yaratmak gerekiyor.
bana göre -en azından şimdilik- aynı koşulları yaratmak olanaksız gibi bir şey, çünkü işin içinde insan faktörü var. büyü ve naza iki tarafa bağlı olan bir olgu. alıcısı ve vericisi var. alıcı ve vericinin aynı hatta olması lazım, radyo frekansı gibi. alıcı ve vericinin frekansları tutuyor diyelim bu kez de göndericinin iletisine verdiği kuvvet mi desem güc mü desem bilemedim, içten istemek dediğimiz şeyin olması ve alıcının da aynı anda iletiyi almaya açık olması lazım.
yaşadığım dikkat çekici birkaç örneği anlatmak istiyorum. (bu konularda bilimsel araştırma yapmaya karar veren olursa çorbada tuzum bulunsun + arama motorunda çıkmaya katkı)
anlatacaklarım hoş anılar değil, utandığım ve beni üzen deneyimler.
5-6 yıl önce evde büyük bir tadilata kararverdik. mahalle esnafından, temiz yüzlü , efendi birine işi verdk. sözleşmenin yarısını da peşin verdik. meğer bu adam kumara başlamış, bizim paraları aldığı gibi kumara yatırmış.
işe başlar gibi yaptı, aleti edevatı getirip yığdı, bir iki kırdı döktü gerisi yok. işi yapacak adamlarının sülalesi hastaneye yattı, malzemeciler malzemeyi getirmedi... binbir yalan dolan.
baktım bunun işi bitireceği yok başka biriyle anlaşayım diyorum, yarım işe kimse bulaşmak istemiyor. biri açık açık "bir ustanın malzemelerinin durduğu işe biz gelmeyiz abla" dedi. mecbur kaldım mı bu adama. kış geliyor, tepemdeki çatı açık, çoluk çocuk... eziyetin bini bi para.
ben her gün telefon etmece, adamı kovalamaca yapıyorum. işi bitirsin diye uğraşıp duruyorum. 3 ay olmuş tık yok evde.
bir gün bu boyacı yolladı eve. çatı yok, doğramalar takılmamış bana boyacı yolluyor. o sinirle evde söylenmeye başladım ben. öncesinde "karım hamile doktora götürdüm" filan demişti. nerden çıktıysa ağzımdan "karın doğuramasın inşallah" çıktı. ertesi gün karısının düşük tehlikesiyle hastaneye yattığını öğrendim. o an "o sabiden ne istedim" diye kendime çok kızdım. karısı doğurana kadar da adamı bir kez bile aramadım. yaz başında başlayan tadilat kış başında ite kaka, biraz akılla , biraz elime malayı çekici alarak bitti. bu arada yağmura yakalandık eşyalar battı. evde yapılacak şeyler var, tadilat lafı bile tüylerimi diken diken etmeye yetiyor, hala etkisinden kurtulamadım.
yine aynı olayın içinde adamın biri için "kör olasıca" dedim, adam gözünü kaybediyormuş, kaynak mı kaçmış ne olmuştu tam hatırlamıyorum. bu da doğramaları yapacak olan, malzemeyi gidip beraber aldığımız sonrasında da "ara da bul" oluveren kişi. hastanede yattı haftalarca. sonra işi de bırakmış filan. iyi oldu, başkalarına zarar veremez hiç olmazsa.
başka bir olay:
fi tarihinde adamın biri benden etik olarak yanlış bi işe onay vermemi istemişti. ben de hayır olmaz demiştim. aradan az bir zaman geçti biz bunlarla yaz tatilinde aynı tesiste denk geldik. onun da ailesi var benim de. o zaman kızım 5-6 yaşlarında. bir gün kumsaldayız kızım koşturarak yanıma geldi bir yandan da ağlıyor, çocuk gözüme çamur attı diyor.
kızımın oynadığı yere baktım, bu adamın o zaman 10-11 yaşlarındaki oğlu suyun içinden sırıtarak bize bakıyor. ifadesinden bile isteye yaptığını anlamak zor değil. resmen olan biteni gülerek izliyor, bir yandan da benim tepkimi kontrol ediyor. ailesiyle beraberken izleyince adamın böyle şeyler yaptırabilecek tiniyette olduğunu da anlamıştım. sonuçta o olay olduğunla kaldı. tabi çocuğa kızdım konuştum ama bile isteye yapılan bir kötülük için o konuşmanın bir anlamı olmadığını bilerek konuştum. azmettirici babaydı, babaya gidip "oğlun böyle böyle yaptı" desem bir faydası olmayacağı gibi bana zarar verecek, konuşma kendimi hiç bulmak istemeyeceğim yöne akacaktı. hani derler ya "aptallarla tartışma, dinyen aradaki farkı anlayamaz" diye. onun gibi işte. bu aptal da değil bildiğin insanlıktan zerre haberi olmayan biri.
bu olayın üzerinden 2 tam yıl ve birkaç ay geçtikten sonra bir gün evde süpürge yaparken bu olayı hatırladım. her saniyesini tekrar yaşadım, çocuğun o sırıtık ifadesi, kızımın canının acıması, benim bunu engelleyememiş olmam...
hafta geçmedi çocuğun kalp krizi geçirip hastaneye yattığını öğrendim. benim onu düşündüğüm zamanla aynı zamana denk geliyordu hastaneye yattığı tarih.
aradan o kadar zaman geçmiş. olay sürekli hafızamda olup ısıtıp ısıtıp düşündüğüm bişey değil. gündemimde hiç değil. o an olayı çağrıştıracak bir şey olmadı, başka konudan onu düşünmeye geçmedim. küt diye hatırladım ve sonra yine arkaya ittim taa ki hastane haberini duyana kadar.
ekşide kılıç çiçeğiyle olan durumu yazmıştım. 55 yıldır ilk kez bir kılıcın çiçek açtığını gördüm, o da benim onu çiçek açmasını isteyerek sularken gerçekleşti. hadi öncesinde ev almayı düşünerek suluyordum, düşüncem o yönde olduğu için evimi aldım. onda kılıçla ilgili bişey yok, düşünceme yön veren bir malzemeydi benim için. ya ikincisi, çiçek açması bitkinin benim düşünceme uyan tepkisi değilse nedir?
bunlar tesadüf denilebilir. daha çok var yaşadığım bu tür şeyler. hepsi tesadüf olabilir. ancak olmayabilir de.
ben konuyu bilim ele alana dek bu konuda agnostikim. var da demem yok da demem.
kılıç çiçeği hikayesi: eksisozluk.com
ayrıca; madem öyle hadi piyangodan büyük ikramyeyi iste, çıksın da görelim diyeceklere: valla istemek istiyorum, beceremiyorum bi türlü. bi kolon da oynuyorum denk geldikçe amorti bile çıkmıyor. olmuyor anacım niye olmuyor ben de bilmiyorum. içten isteyebilsem bi, olacak gibi... :)
der maister, spor salonunu açarız belki çıkarsa, ne güzel olur demi.
0
pasp
ya geçende mp3'lerim arasında gangsta paradise'ın bi oryantalimsi coverını buldum, yalnız söyleyen abi biraz jazzımtrak söylüyordu, biraz şu linktekine benziyor altyapı olarak: https://www.youtube.com/watch?v=bchN2FynrW0bi de uyuklarken arabada, shuffle'dan çıkıvirdi "oha amk bu ne güzel şey la?" di
ya geçende mp3'lerim arasında gangsta paradise'ın bi oryantalimsi coverını buldum, yalnız söyleyen abi biraz jazzımtrak söylüyordu, biraz şu linktekine benziyor altyapı olarak: www.youtube.com
bi de uyuklarken arabada, shuffle'dan çıkıvirdi "oha amk bu ne güzel şey la?" diye kaldım, dolapdere big gang'in mi acaba diye düşündüm, ama bunu geçende d&r'da da yakaladık arkadaşımla, arkadaşım "yok la, türk bi grup değil bence bu!" dedi, biz de kasiyere falan soramadan d&r'ın kapanma saati gelmiş, soramadık :/ kim söylüyo ya bunu? :(
lafı çok dolandırdım, pardon :D *procrastination mode: on* bulana benden bi sıkımlık diş macunu hediye! :P
teşekkürler şimdiden! ^_^
bi de uyuklarken arabada, shuffle'dan çıkıvirdi "oha amk bu ne güzel şey la?" diye kaldım, dolapdere big gang'in mi acaba diye düşündüm, ama bunu geçende d&r'da da yakaladık arkadaşımla, arkadaşım "yok la, türk bi grup değil bence bu!" dedi, biz de kasiyere falan soramadan d&r'ın kapanma saati gelmiş, soramadık :/ kim söylüyo ya bunu? :(
lafı çok dolandırdım, pardon :D *procrastination mode: on* bulana benden bi sıkımlık diş macunu hediye! :P
teşekkürler şimdiden! ^_^
0
0
@ismayil: hay allah senden razı olsun yaa acayip cahilmişim -hatta komple cahilmişiz diyeyim- yahu ben bunu coolio'nun şarkısı falan diye biliyorum allah belamı vermesin benim -ya da versin bilemedim şimdi XD - sayende orijinaline ulaştım çok sağol! bu da salaklığım olarak burada dursun.
@cilgin: yok ya o bi kalıptır sözlükten, o yüzden öyle demiştim, yoksa şu salaklığım silme niyetim yok :(
edit: gene de dinlediğim daha daha oryantal bir şeydi, yok bulamıyorum kafayı yicem :/
@cilgin: yok ya o bi kalıptır sözlükten, o yüzden öyle demiştim, yoksa şu salaklığım silme niyetim yok :(
edit: gene de dinlediğim daha daha oryantal bir şeydi, yok bulamıyorum kafayı yicem :/
0
dessy
Youtube kanalım var ancack bazı videolar siliniyor, bunu önlemek için başka yerlerde kaydetmek istiyorum. Neresi olabilir?
Youtube kanalım var ancack bazı videolar siliniyor, bunu önlemek için başka yerlerde kaydetmek istiyorum. Neresi olabilir?
0
spotify'da liste yapabilirsin, hem web'den hem telefondan hem de program yükleyerek erişebiliyorsun.
daha uygun bir uygulama var mı bilmiyorum.
not: ücretsiz olduğu için 2-3 şarkıda bir reklam dinlemek zorunda kalıyorsun. ama para verince reklamlar uçuyor (doğal olarak)
ayrıca altyapısında her şarkı olmayabilir.
daha uygun bir uygulama var mı bilmiyorum.
not: ücretsiz olduğu için 2-3 şarkıda bir reklam dinlemek zorunda kalıyorsun. ama para verince reklamlar uçuyor (doğal olarak)
ayrıca altyapısında her şarkı olmayabilir.
0
spotify kullanıyorum ama grooveshark da en son bıraktığımda fena değildi. fizzy'de pek çok şeyi buluyordum youtube ya da benzeri video sitelerinden bulup getirdiği için şarkıları ama o da kapandı mı ne oldu sanırım öyle bişiler işte. en iyisi youtube'dan indirip bilgisayara saklamak ama, zira spotify'da da grooveshark'ta çok nadir kayıtların olacağını sanmıyorum -ama grooveshark biraz daha geniş sanırım, emin değilim-
deezer var bir de, spotify'ın çok benzeri, o da olabilir. ama kullanmadım pek.
deezer var bir de, spotify'ın çok benzeri, o da olabilir. ama kullanmadım pek.
0
anonymice
Normalinden diil, zerosundan, sanırım bağımlı kişilik bozukluğum var dombili kişilik bozukluğunun yanısıra.Ha bi oturusta diil, sabahtan aksama kadar bu arada.Bildiğiniz bir rehabilitasyon merkezi var mı?
Normalinden diil, zerosundan, sanırım bağımlı kişilik bozukluğum var dombili kişilik bozukluğunun yanısıra.
Ha bi oturusta diil, sabahtan aksama kadar bu arada.
Bildiğiniz bir rehabilitasyon merkezi var mı?
Ha bi oturusta diil, sabahtan aksama kadar bu arada.
Bildiğiniz bir rehabilitasyon merkezi var mı?
0
O kadar asiti ben alsam bi çakmakla havaya uçarım lan ahaha. Ateşli şeylere yaklaşma sajdklas
Neyse git önce bi psikiyatra git sonra dahiliyeye randevu al diyetisyene yönlendirsin bi tahlillerini yaptır, diyetisyeni dinle sonra da siktir git bi spor salonuna içeceksen sağlığını kazandıktan sonra yine içersin neticede hayat senin aq.
Neyse git önce bi psikiyatra git sonra dahiliyeye randevu al diyetisyene yönlendirsin bi tahlillerini yaptır, diyetisyeni dinle sonra da siktir git bi spor salonuna içeceksen sağlığını kazandıktan sonra yine içersin neticede hayat senin aq.
0
oha naaptın onların hepsi çok zararlı lan?!?! (eski bir kola bağımlısı yazıyor :D )
ben nasıl bıraktım hiç anlamıyorum -maşallah de bana! XD - ama ben çok kola içerken "oha abi napıyorum ben manyak mıyım?!" diye, önce ice tea'ye sardım. sonra diyet ice tea'ye. cappy pulpy'e sardım. sonra sade sodaya geçtim. kafein bağımlılığın olabilir, normal bildiğin çaydır, ne bileyim kahvedir ya da bildiğim kadarıyla kafein miktarı daha yüksek olan yeşil çay'dır, tüketmeye çalış bence, şekersiz ya da tatlandırıcılı olarak. ama nihayetinde tatlandırıcıyı da bırak derim, o da zararlı çünkü. ben kendi rekorumu kırdım içmeme konusunda, 3 hafta falan oldu sanırım. vay be... -günde en az bir litre içiyordum ben de ama 8 litre çokmuş be abi/abla..-
ben nasıl bıraktım hiç anlamıyorum -maşallah de bana! XD - ama ben çok kola içerken "oha abi napıyorum ben manyak mıyım?!" diye, önce ice tea'ye sardım. sonra diyet ice tea'ye. cappy pulpy'e sardım. sonra sade sodaya geçtim. kafein bağımlılığın olabilir, normal bildiğin çaydır, ne bileyim kahvedir ya da bildiğim kadarıyla kafein miktarı daha yüksek olan yeşil çay'dır, tüketmeye çalış bence, şekersiz ya da tatlandırıcılı olarak. ama nihayetinde tatlandırıcıyı da bırak derim, o da zararlı çünkü. ben kendi rekorumu kırdım içmeme konusunda, 3 hafta falan oldu sanırım. vay be... -günde en az bir litre içiyordum ben de ama 8 litre çokmuş be abi/abla..-
0
hayatımda duyduğum en saçma şey. Eğer gerçekse çok üzüldüm pankreas kanseri olabilirsin. hemen bırak. öyle azaltarak değil direkt kes.
0
karsinin aksisi
https://scholar.google.com.tr/ başka bir ortam var mı? Yardımcı olursanız sevinirim. Kolay gelsin.
0
eğer öğrenciysen okul kütüphanesinin sitesi. yayınların tam pdfine ulaşmana da izin veriyor. ebscho, jstor ama bu dediklerim ve google scholar benzer şeyler çıkarıcak. ebscho biraz daha iyi gibi ama. yine dediğim gibi full pdfler için para istiyorlar.
0
Hic bir database'in google scholar'dan daha kapsamli oldugunu dusunmuyorum. Pdf bulmaksa amaç ya ´makale aranıyor duyuruları´ ya da ´sci-hub.org´.
0
eğer okulundan giriyorsan- - ya da okulunun kütüphanesine bağlanarak giriyorsan- zaten bir sürü database'e ulaşabilirsin. google ya da google scholar zaten mecburen daha kapsamlı olur, çünkü google ve scholar hizmeti bir "arama motoru", fakat sırf bu nedenle de karşına bir sürü birbirinin aynısı sonuç çıkabiliyor. sen şimdi sciencedirect'e ya da wiley'e girersin, sadece bu database'lere ait ya da anlaşmalı oldukları journalları görürsün, google scholar gibi bir sürü database'e ait sonuç görmezsin. ben düzenli bir tarama yapmak adına, databaseleri tarihlendirip, konulara göre ayırarak geziyorum -zaten üniversite kütüphaneleri de databaseleri konularına göre ayırarak sana sunuyor- ondan sonra da tamamen açık olanlara zaten her türlü girip, pdflerini indirebiliyorum. eğer okul üzerinden erişebileceklerim varsa ya uzaktan bağlantı sağlıyorum ya da okula geldiğim zaman hallediyorum. eğer hiç erişebileceğim durumda değilse -bazı makaleler çok kısıtlandırılmış olabiliyor- o zaman da "malum" sitelerden olan libgen ya da marido'nun dediği gibi sci-hub'a başvuruyorum. en son çare de makale aranıyor duyuruları tabi.
ha şu da var: hiç bir şekilde bulamazsan, okulun kütüphanesiyle görüşüp, edinebilirsin bir şekilde, getirtiyorlar makaleleri bu durumda.
ha şu da var: hiç bir şekilde bulamazsan, okulun kütüphanesiyle görüşüp, edinebilirsin bir şekilde, getirtiyorlar makaleleri bu durumda.
0
whimsical
Önceki duyurumda çekinmiştim ama şimdi açıkça soruyorum; benim gözüm ne renk? Açık kahverengi mi, ela mı? Korkunçlu foto: http://i.hizliresim.com/qRG40W.jpgEdit: Sonradan eklediğim caps'leri kaldırdım.
Önceki duyurumda çekinmiştim ama şimdi açıkça soruyorum; benim gözüm ne renk? Açık kahverengi mi, ela mı?
Korkunçlu foto: i.hizliresim.com
Edit: Sonradan eklediğim caps'leri kaldırdım.
Korkunçlu foto: i.hizliresim.com
Edit: Sonradan eklediğim caps'leri kaldırdım.
0
ikisi de bence :) kahve ve ela ying yang gibi birbirine karışmış; ama gözler yakıyor..
0
Ela. Renk geçişi var, koyu karamelden yeşile geçiyor.
Güzel bakıyorsun tatlı kız :)
Güzel bakıyorsun tatlı kız :)
0
benim göz rengim de aynısı. ışıklı ortamda ela oluyor, loş ortamda kahverengi. ama sonuç olarak kahve diyorum. ela gözlerde ortadaki kahverengi kısım daha açık oluyor.
0
aha! yillardir yasadigim ikilem. yani ikilem degil, ben ela diyorum ama arkadaslarin cogusu kahve diyor. kahve diyenlerle gorusmeyi kestim jhfdsajkldfhakjlsdh
0
fotoğraf flu göz kahverengi
kirpikler uzun, cilt sağlıklı
kaş biraz fazla gibi.
kirpikler uzun, cilt sağlıklı
kaş biraz fazla gibi.
0
Herkese teşekkür ederim. Peki şimdi ne renk? Halen kahve mi der kahve diyenler? Bir başka deyişle: Göz rengimin ela olduğunu belirtirsem zorlamış olur muyum?
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
0
@angelus
Alışamadığımdan değil. Saç rengi, göz rengi, boy, kilo gibi özelliklerin ön planda olduğu bir CV'ye yazıcam, o yüzden zorluyorum. :) Kahverengi yazarsam gayet haresiz maresiz düz kahverengi göz gelecek akla. Beni tanıyanların kimisi ela diyor kimisi açık kahve kimisi bal; ondan "Ela yazsam olur mu ki" diye düşündüm, ama görünce de "E ela değil ki gözlerin" demesinler sonra, utanırım.
Ela? :D
Alışamadığımdan değil. Saç rengi, göz rengi, boy, kilo gibi özelliklerin ön planda olduğu bir CV'ye yazıcam, o yüzden zorluyorum. :) Kahverengi yazarsam gayet haresiz maresiz düz kahverengi göz gelecek akla. Beni tanıyanların kimisi ela diyor kimisi açık kahve kimisi bal; ondan "Ela yazsam olur mu ki" diye düşündüm, ama görünce de "E ela değil ki gözlerin" demesinler sonra, utanırım.
Ela? :D
0
bi an benim gözüm zannettim:) ben kahverengi diyorum.
dediğim gibi elalar biraz daha açık oluyor, onlar ışıkta direkt yeşil oluyor zaten.
saç, göz rengi gibi şeylerin önemli olduğu bir yere başvuruyorsan "açık kahverengi" yaz, sonra aynen "e hani elaydı" diyebilirler.
dediğim gibi elalar biraz daha açık oluyor, onlar ışıkta direkt yeşil oluyor zaten.
saç, göz rengi gibi şeylerin önemli olduğu bir yere başvuruyorsan "açık kahverengi" yaz, sonra aynen "e hani elaydı" diyebilirler.
0
bir de şurada göz rengini öne çıkaracak makyaj önerileri var:
tr.pinterest.com
göz makyajı bayağı etkiliyor öne çıkan göz rengini.
tr.pinterest.com
göz makyajı bayağı etkiliyor öne çıkan göz rengini.
0
bu göz ela değilse bütün ela gözlülerin ayaklanması lazım.
ela bacım bu sen bakma kahve diyenlere. onlar starbucks kahvecisi.
ela bacım bu sen bakma kahve diyenlere. onlar starbucks kahvecisi.
0
benimkiler ışık yoğunluğuna göre mavi yada yeşil oluyor. çok şeyapmamak lazım
0
ela kelimesi ala dan geliyor. yani tek renk olmayan göz için kullanılıyor.
eski sözlüklerde;
"sarıya çalar kestane rengi" (tdk 1945 baskısı) ve
" açık gök, açık mavi, kahverengi - yeşil karışımı: ela göz (çakır ela: kül rengine bakar mavi göz)" (muharrem ergin) şeklinde tanımlanıyor.
burada da aynı şeyi anlatmış:
tr.wikipedia.org
yani; sen ela gözlüsün. ela yaz, değilsin diyenlere kanıtları gösterirsin, o da mı zor :)
eski sözlüklerde;
"sarıya çalar kestane rengi" (tdk 1945 baskısı) ve
" açık gök, açık mavi, kahverengi - yeşil karışımı: ela göz (çakır ela: kül rengine bakar mavi göz)" (muharrem ergin) şeklinde tanımlanıyor.
burada da aynı şeyi anlatmış:
tr.wikipedia.org
yani; sen ela gözlüsün. ela yaz, değilsin diyenlere kanıtları gösterirsin, o da mı zor :)
0
@hayat aklini konusacak bir filozof uret
Aslında bu wiki linkine bakınca gözümün "kehribar"a uygun olduğunu düşündüm, ama herhalde kehribar yazarsam bana gülerler. :D
Edit: Google'da "amber eyes" diye aratınca da bayağı bayağı sarı göz çıktı. asdfghjgfd Değilmişim. Tamam, ela. :)
Aslında bu wiki linkine bakınca gözümün "kehribar"a uygun olduğunu düşündüm, ama herhalde kehribar yazarsam bana gülerler. :D
Edit: Google'da "amber eyes" diye aratınca da bayağı bayağı sarı göz çıktı. asdfghjgfd Değilmişim. Tamam, ela. :)
0
Haha, benim de gözüm benzer renk. Ben genelde kahverengi diyorum. Sonra arkadaşlarım yok ela diyorlar. Ben o gazla ela diyince biri çıkıp, ne elası, bal gibi kahverengi deyip beni kendime getiriyor.
0
gozlerinin altina siyah kalem surme :)
kahverengi diyorum ben, cift renk var ama cok belli degil, kahve renk daha baskin.
kahverengi diyorum ben, cift renk var ama cok belli degil, kahve renk daha baskin.
0
@konuşma ben konuşuyorum
Fotoğrafları flaşla çekmedim, hepsi iPhone 5'in ön kamerasıyla flaşsız çekildi. O yüzden bu kadar dandikler zaten. Flular, parazitliler. Ağlayınca gözlerim yemyeşil oluyor ayrıca. :)
Fotoğrafları flaşla çekmedim, hepsi iPhone 5'in ön kamerasıyla flaşsız çekildi. O yüzden bu kadar dandikler zaten. Flular, parazitliler. Ağlayınca gözlerim yemyeşil oluyor ayrıca. :)
0
kahverengi, ama ortamda ela desen kimse aa bu kahve demez. zaten çevremde gözü kahverengi olan kimle göz rengi konusu açılsa göz rengim ela diyor. kahverenginin gizli adı bile olabilir ela.
0
Öncelikle ne tatlış gözün varmış +1
Sonralıkla, benim gözlerim de böyle. Açık kahve ve içinde yeşil damlalar var. Bal rengi diyen var, kahve diyen var, ben "hah renkli gözlü sanıyor kendini dürrük" demesinler diye sorarlarsa kahve diyorum. Ama seninkinin yeşili daha belirgin. Bence sen ela diyebilirsin.
Sonralıkla, benim gözlerim de böyle. Açık kahve ve içinde yeşil damlalar var. Bal rengi diyen var, kahve diyen var, ben "hah renkli gözlü sanıyor kendini dürrük" demesinler diye sorarlarsa kahve diyorum. Ama seninkinin yeşili daha belirgin. Bence sen ela diyebilirsin.
0
cv'ye ela yaz geç işte, sıkıntı yapmana gerek yok. zaten öyle ela diyenlerin büyük bir kısmı kahverengi. millet kendisine yakıştıramıyor kahverengini. hayır siyah saçlısın aynı zamanda, kumral filan olsan hadi zorlayalım ela çıkar belki.
sen dediğim gibi yapıştır ela diye cv'ne geç. ancak kahve olduğunu da aklından çıkarma.
ne la bu kahve diyen çıkarsa da 'ışıktan oluyor böyle hep .s.s' der geçersin. radyoaktif ışımaya maruz kalınca yeşil oluyor diye eklersin :D
sen dediğim gibi yapıştır ela diye cv'ne geç. ancak kahve olduğunu da aklından çıkarma.
ne la bu kahve diyen çıkarsa da 'ışıktan oluyor böyle hep .s.s' der geçersin. radyoaktif ışımaya maruz kalınca yeşil oluyor diye eklersin :D
0
@air
Gerçek saç rengim siyah değil, küllü kahverengi. Kaşımdan da anlayabilirsin.
Gerçek saç rengim siyah değil, küllü kahverengi. Kaşımdan da anlayabilirsin.
0
göz kahverengi, ışıka tutunca kahvesi biraz açılıyor o kadar.
ela gözün renk geçişi ışıksız ortamda da görülür ve ışıklı oamda kahvesi yok denecek kadar azalır.
ahah benim öyle çünkü!
ela göz budur,
www.harbiforum.net
ela gözün renk geçişi ışıksız ortamda da görülür ve ışıklı oamda kahvesi yok denecek kadar azalır.
ahah benim öyle çünkü!
ela göz budur,
www.harbiforum.net
0
@peace on
Ben bu göze yeşil diyorum, yeşil göz ne o zaman? Kafam iyice karıştı.
Ben bu göze yeşil diyorum, yeşil göz ne o zaman? Kafam iyice karıştı.
0
yeşil göz budur;
sarashealthviews.files.wordpress.com
aradaki farkı görebiliyorsunuz değil mi?
yeşil göz bulmak kolay mı ya??
sarashealthviews.files.wordpress.com
aradaki farkı görebiliyorsunuz değil mi?
yeşil göz bulmak kolay mı ya??
0
Bu da masmavi göz. :) Gök mavisi. Tek ton değil ki göz renkleri. Öncekini mavi yeşil karışımı diye düzelttim.
0
Bak bunların hepsi yeşil:
upload.wikimedia.org
upload.wikimedia.org
upload.wikimedia.org
www.adeleyecare.com.au
Bunların hepsi mavi:
upload.wikimedia.org
localtvkfor.files.wordpress.com
upload.wikimedia.org
upload.wikimedia.org
Bunlar mavi yeşil:
images.teamsugar.com
images.teamsugar.com
skpicky.files.wordpress.com
upload.wikimedia.org
upload.wikimedia.org
upload.wikimedia.org
upload.wikimedia.org
www.adeleyecare.com.au
Bunların hepsi mavi:
upload.wikimedia.org
localtvkfor.files.wordpress.com
upload.wikimedia.org
upload.wikimedia.org
Bunlar mavi yeşil:
images.teamsugar.com
images.teamsugar.com
skpicky.files.wordpress.com
upload.wikimedia.org
0
"ifşa hali" diye bir şey demedim, "flaşlı hali" dedim. hayır uyuşturucu kullanmıyorum, hiç kullanmadım, kullanmam da. saçmalama istersen. kırpılmış fotodan nasıl böyle bir yargıya vardın? sen mi uyuşturucu kullanıyorsun acaba? asdfdsdfg
0
O göz benim gözüm :D
Hayatım boyunca bana "senin gözlerin yeşil" diyen olmadı. Herkes ela dedi istisnasız.
Hayatım boyunca bana "senin gözlerin yeşil" diyen olmadı. Herkes ela dedi istisnasız.
0
senin gözüne bal rengi diyebiliriz belki, elanın bir alt grubu oluyor. ya da kahve ela falan diyebilirsin belki, düz ela dersen yeşilimsi bişi algılıyor insanlar genelde, ondan diyorum. benim annemle babamın gözleri seninki gibi, direkt kahve deyip geçiyorlar. ama sen cv'ne çok detaya inecek şekilde yazmak zorundaysan, kahve ela falan de, baz rengin kahve olduğu anlaşılsın.
edit: bu arada nazar boncuğu felan tak, gözlerin tatlış cidden <insert here a kocaman maşallah>
edit: bu arada nazar boncuğu felan tak, gözlerin tatlış cidden <insert here a kocaman maşallah>
0
pasp, o kaşlar ne öyle :)
bal rengi falan da değil, bildiğin kahve gençler.
o zaman bundan sonra benimki de ela. cv'me yazcam. yay <3
bal rengi falan da değil, bildiğin kahve gençler.
o zaman bundan sonra benimki de ela. cv'me yazcam. yay <3
0
tişkür ederim. ^_^ de bana yeşil ya da MAVİ diyen oldu. hadi insanlar ela ile yeşili karıştırabiliyorlar -ki yeşil diyen bir kişi oldu, salaklığına veriyorum.... DA MAVİ NE LAN?! ama yok, ela yani benimki, biliyorum. maviyi diyen arkadaş da sarhoş değil bişey kullanmamış, duble salak herhalde XD
bence direkt buradan bak, en güzeli burada: tr.wikipedia.org
bence direkt buradan bak, en güzeli burada: tr.wikipedia.org
0
aman neyse bir de saç rengi tartışmayalım burda o konuda iddialı değilimdir.
bu arada güzel kızmışsın söylemeden edemiyceeem :D
bu arada güzel kızmışsın söylemeden edemiyceeem :D
0
arkadaslar, kadinlarla renk kavgasi yapmayin.
ben bu duyurudan bunu anladim.
pes ediyorum alskdaskl
ben bu duyurudan bunu anladim.
pes ediyorum alskdaskl
0
peki madem
merhaba! soru başlıkta aslında. spesifik olarak: kimyada yüksek lisans yaptım şimdi iş arıyorum. önyazımda satmaya çalışıyorum biraz kendimi, yaptığım işleri falan ama iki yıl aktif olarak labda çalışmayla kendim için ar-ge deneyimim var diyebilir miyim kurumsal bir şirkete başvururken? bana diyemez
merhaba! soru başlıkta aslında. spesifik olarak: kimyada yüksek lisans yaptım şimdi iş arıyorum. önyazımda satmaya çalışıyorum biraz kendimi, yaptığım işleri falan ama iki yıl aktif olarak labda çalışmayla kendim için ar-ge deneyimim var diyebilir miyim kurumsal bir şirkete başvururken? bana diyemezmişim, dersem direk yalan olurmuş gibi geliyor ama demezsem de direk eleneceğim sanki. internette biraz araştırmaya çalıştım ama tersini sormuş hep insanlar, pek cevap bulamadım. siz ne dersiniz?
0
@güneyli çocuk
işte öyle bir seçenek yok form dolduruyorsun direk sormuşlar ar-ge deneyiminiz var mı? evet-hayır diye
işte öyle bir seçenek yok form dolduruyorsun direk sormuşlar ar-ge deneyiminiz var mı? evet-hayır diye
0
sayılır tabii. ben benimkinde gerçekten ar-ge yaptım mesela, sen de öyle yaptıysan neden yazmayasın ki?
0
kesinlikle var de, çünkü sayılır. millet arge diye stajlarını bile yazıyor, deli misin? ve her neyin varsa anlat, ne yaptıysan, en ince ayrıntısına kadar, çünkü sanayide -eğer karşındaki kişinin lisansüstü deneyimi yoksa- neler yapmış olduğundan ve akademik kariyerin nasıl olduğundan bihaber oluyorlar, mülakatlarla sabittir.
0
füt
arkadaşlar 1 senedri falan spotify premium kullanıcısıyım ama kredi kartında çıkan bir pürüzden dolayı, bu ay ödeme yapamadım.. mail gelmiş şimdi.. ödemeyi almaya çalıştık ama alamadık 5 gün içinde spotify üyeliğini kaybedeceksin falan demişler..spofity üyeliğini kaybetmek ne demek? oluşturduğum li
arkadaşlar 1 senedri falan spotify premium kullanıcısıyım ama kredi kartında çıkan bir pürüzden dolayı, bu ay ödeme yapamadım.. mail gelmiş şimdi.. ödemeyi almaya çalıştık ama alamadık 5 gün içinde spotify üyeliğini kaybedeceksin falan demişler..
spofity üyeliğini kaybetmek ne demek? oluşturduğum listelerim, beğendiğim parçalar falan hepsi mi silinecek?
spofity üyeliğini kaybetmek ne demek? oluşturduğum listelerim, beğendiğim parçalar falan hepsi mi silinecek?
0
spotify premium üyeliğini kaybedersin ya hesabı niye silsinler. normal kullanıcıya dönersin işte.
0
geçenlerde ben de yatıramadım, hiçbir şey olmuyor, sadece telefondan kullanıyorsan kullanamaz hale geliyorsun, bilgisayardan kullanıyorsan da reklam giriyor.
0
Benim bir defa premiumum gittiginde butun indirdigim sarkilar da gitmisti sadece bir defa premiumdan ciktim zaten eger cok buyuk arsivin varsa dikkat et derim.
0
bende 2 ayda bir benzer sıkıntı oluyor. listelerine birşey olmuyor sadece normal kullanıcıya dönüyorsun ama çok boktan bi durum daha var indirdiğin tüm parçalar siliniyor. eğer indirdiğin çok parça varsa süre geçmeden ödemeye çalış derim.
0
listelerine, parcalarina bir sey olmaz.
offline dinleyemezsin.
high quality dinleyemezsin.
reklam dinlersin zirt pirt.
telefonda listelerini shuffle eder de sana oyle dinletir, ben x sarkiyi dinleyeyeim diyemezsin (sarkilara tek tek ayri liste yapman gerekir bunun icin ancak oyle).
bu kadar benim bildigim.
offline dinleyemezsin.
high quality dinleyemezsin.
reklam dinlersin zirt pirt.
telefonda listelerini shuffle eder de sana oyle dinletir, ben x sarkiyi dinleyeyeim diyemezsin (sarkilara tek tek ayri liste yapman gerekir bunun icin ancak oyle).
bu kadar benim bildigim.
0
cenkist
Aslında halim vaktim yerinde ama kendi kendime gözyaşlarım geliyor.Büyük dertlerim yok ama neden oluyor ? Ne yapsam ?
Aslında halim vaktim yerinde ama kendi kendime gözyaşlarım geliyor.Büyük dertlerim yok ama neden oluyor ? Ne yapsam ?
0
@okan daha önce sevgilim vardı onlarla da çok mutlu olamıyordum.Belki de doğru kadını ya da aşkı bulamadım.Ama aşka inancım yok ya ..
0
ben de öyleydim 5-6 senedir. hep geçici ilişkiler vardı ama şu an baya aşığım ve açılmayı bekliyorum (daha doğrusu doğru zamanı).
hiç umudunu kaybetme bence. gerçi ben de şu an çok melankoliğim çünkü "acaba o da hoşlanıyor mu benden" sorusu içimi kemiriyor.
hiç umudunu kaybetme bence. gerçi ben de şu an çok melankoliğim çünkü "acaba o da hoşlanıyor mu benden" sorusu içimi kemiriyor.
0
havadan.. kesinlikle havadan.. çok klişe ama ben, kardeşim, annem, bir dolu arkadaşım, kadın erkek fark etmez herkes bu modda. sallama yani. çikolata ye geçer -ciddiyim, seratonin salınımını sağlar çünkü. ya da spor yap, koş oyna zıpla terle, uzun vadede daha iyi gelir çikolatadan-
0
afrodizyak etkisi
Merhaba sevgili dekorseverler, Şimdi benim yıllardır süregelen kronik bir problemim var. Odamı dekore etmek anlayışım herşeyi bir kenara çekerek ortada en geniş alanı yaratmak üzerine kurulmuş basit bir algoritma. Fena da işlemiyor ama bu sıradanlık normal hayatımda yaptığım şeylerle hiç uyuşmuyor.
Merhaba sevgili dekorseverler,
Şimdi benim yıllardır süregelen kronik bir problemim var. Odamı dekore etmek anlayışım herşeyi bir kenara çekerek ortada en geniş alanı yaratmak üzerine kurulmuş basit bir algoritma.
Fena da işlemiyor ama bu sıradanlık normal hayatımda yaptığım şeylerle hiç uyuşmuyor. Hiç de anlamam bu işlerden o yüzden odanın boş planını ve eşyalarının listesini vereceğim.
# not : taralı alan eve ait olmayan bir kısımdır. Oda bu L şeklindedir.
Odanın L'nin yatay çubuğu olarak göreceğiniz alanı yaklaşık 15m2 , diğer alan ise yaklaşık 12 metrekaredir.
Odamda yer kaplayan olarak ;
- 2 kişilik bazalı yatak
- 1 şifonyer
- 1 çalışma masası
- 1 plastik yuvarlak masa (tv amaçlı)
- Bir adet camlı küçük dolap
- Bir adet 2 kapaklı kıyafet dolabı
- bir adet 3lü koltuk
- bir adet 2li koltuk
- 4m2'lik bir halı
- bir adet boy hizasında lamba
Şimdi benim yıllardır süregelen kronik bir problemim var. Odamı dekore etmek anlayışım herşeyi bir kenara çekerek ortada en geniş alanı yaratmak üzerine kurulmuş basit bir algoritma.
Fena da işlemiyor ama bu sıradanlık normal hayatımda yaptığım şeylerle hiç uyuşmuyor. Hiç de anlamam bu işlerden o yüzden odanın boş planını ve eşyalarının listesini vereceğim.
# not : taralı alan eve ait olmayan bir kısımdır. Oda bu L şeklindedir.
Odanın L'nin yatay çubuğu olarak göreceğiniz alanı yaklaşık 15m2 , diğer alan ise yaklaşık 12 metrekaredir.
Odamda yer kaplayan olarak ;
- 2 kişilik bazalı yatak
- 1 şifonyer
- 1 çalışma masası
- 1 plastik yuvarlak masa (tv amaçlı)
- Bir adet camlı küçük dolap
- Bir adet 2 kapaklı kıyafet dolabı
- bir adet 3lü koltuk
- bir adet 2li koltuk
- 4m2'lik bir halı
- bir adet boy hizasında lamba
0
bunun için ölçekli ve 3d uygulama yapan bir program var. kullanımı da çok basit. akşam eve gidince fırsatım olursa ismini veririm programın.
edit: şunun gibi bir şey veya buydu işte :)
www.google.com
edit: şunun gibi bir şey veya buydu işte :)
www.google.com
0
0
çizimde sıkıntı var. o nasıl bir masa, kereste gibi upuzun ince. masalardan biri şifonyer kadar, diğeri koltuktan uzun. yatak boyu üçlü koltuğun iki katı vs. ne desek boş bu plana bakıp.
0
Böyle harf oyunlu şakalı komikli duyurular, başlıklar... Çok eğlenceli bi yer burası. O zaman cevap şu olsun, koltukları birbirine dik koyup lambayı arasına koy.
0
normal hayatında yaptığın şeyler ne? mesela spor yapıyorsan odanda bir spor aletine yer var mı? -koymak istiyorsan tabi- ne bileyim, sinefilsin ya da gamersın da odana büyük ekran tv mi koymak istiyorsun? duvarlara afiş/poster/tablo mu asmak istiyorsun? mesela bence odandaki çoğu eşya gereksiz, ama evin salonunu kullanıyor musun? artı, çizim bence çok kötü değil ama, foto cidden daha iyi olur. ayrıca dikkatimi çekti: dolapla duvar arasında niye gereksiz bir boşluk var, yoksa çizimden mi kaynaklanıyor? bir de odada niye o kadar koltuk var, yoksa benim odam gibi oturma odasıyken yatak odasına çevrilmiş de koltuklar atılmaya kıyılamamış mı? işte bunlar hep dekorasyon :D
0
Herkese tekrar merhaba
Armutluğu bırakıp daha yapıcı işlerle geldim. Hatta bu süreçte mimar bir arkadaşla da konuşup odada beni neyin rahatsız ettiğini buldum gibi gibi. Renk kargaşası.
Bazı funfactler oda hk.
* Oda aslında salon
* Cuma - Cumartesileri preparty hatta bazen party (8 kişi) temalı kullanılıyor
* Normalde yaşam alanım
* 8-18 çalışma dışında odada en çok yapılan aktivite maç, dizi film vs izlemek
* Spor vs yapmıyorum odada. O amaçla da kullanmıyorum yani.
*
Odanın floorplanner çizimi ve odadaki eşyaların fotosu da şu drive klasöründe.
Feedbacklerinizi bekliyore.
drive.google.com
Armutluğu bırakıp daha yapıcı işlerle geldim. Hatta bu süreçte mimar bir arkadaşla da konuşup odada beni neyin rahatsız ettiğini buldum gibi gibi. Renk kargaşası.
Bazı funfactler oda hk.
* Oda aslında salon
* Cuma - Cumartesileri preparty hatta bazen party (8 kişi) temalı kullanılıyor
* Normalde yaşam alanım
* 8-18 çalışma dışında odada en çok yapılan aktivite maç, dizi film vs izlemek
* Spor vs yapmıyorum odada. O amaçla da kullanmıyorum yani.
*
Odanın floorplanner çizimi ve odadaki eşyaların fotosu da şu drive klasöründe.
Feedbacklerinizi bekliyore.
drive.google.com
0
6 yasimdan beri metal dinliyorum
Nasıl gidilir en kolay?
Nasıl gidilir en kolay?
0
kardeş baya baya güldürdün lan helal amk. şuku imkanı olsaydı basardım artıyı :D
ben hiç uçakla gitmedim. bence trenle git. tren daha iyi.
ben hiç uçakla gitmedim. bence trenle git. tren daha iyi.
0
yaklaşık iki saat boyunca güldükten sonra twitledim.. *sorrynotsorry*
edit: ve lütfen nooolur gerçekten de silme.. evde kime anlattıysam mavi ekran verip yarıldı, ben de zaten favorilerime ekledim. :D
edit: ve lütfen nooolur gerçekten de silme.. evde kime anlattıysam mavi ekran verip yarıldı, ben de zaten favorilerime ekledim. :D
0
Belko air ile eger indiriyorlarsa(sanirim indriyiyorlardi) ankamallda inip direkt indigin yerden odtu dolmusuna binmek. Belko air de hemen havalimani cikisinda zaten gorursun.
0
bi kez rüyamda kızılay'dan taksiyle heathrow'a gitmeye çabalıyordum. onun gibi olmuş. hll spr dvm (thumbs up)
0
cenkertem.afc
4 e 2 oranında bulaşık/çamaşır yumuşatıcısı koydum deteran gözüne ışıl ışıl tertemiz bardaklar çıktı çok şaşırdımdener misiniz siz de?
4 e 2 oranında bulaşık/çamaşır yumuşatıcısı koydum deteran gözüne
ışıl ışıl tertemiz bardaklar çıktı çok şaşırdım
dener misiniz siz de?
ışıl ışıl tertemiz bardaklar çıktı çok şaşırdım
dener misiniz siz de?
0
Denemem. Cunku bu oran herkeste tutmaz kullanilan suyun kirec orani cok onemli. Kirecli su ve fazla kullanilan tuz parlakligi etkiliyor.
0
sirkeymiş limonmuş bunları deneyebilirim- zira yenebilecek şeyler
ama çamaşır yumuşatıcısı denemem, kimyasal içeriğini bilmiyorum, ya su içtiğim bardakla mideme indiriyorsam? her yerimiz kimyasal zaten.
bardaklarım parlamayıversin çok da elzem değil, temiz olsun, pis görünmesin yeterli benim için (parlaklıkla da bi sorunum yok gerçi)
ama çamaşır yumuşatıcısı denemem, kimyasal içeriğini bilmiyorum, ya su içtiğim bardakla mideme indiriyorsam? her yerimiz kimyasal zaten.
bardaklarım parlamayıversin çok da elzem değil, temiz olsun, pis görünmesin yeterli benim için (parlaklıkla da bi sorunum yok gerçi)
0
annem de geçende çamaşır suyu koymak gibi bir sayko killahlık yapmış, onun yerine sirke + karbonat + limon tuzu koyabilirdi halbuki -ya da bunlardan sadece birisini veyahut da ikisini kokteyl yapıp da koyabilirdi :D - bu tip kimyasalları çok dikkatli kullanmak gerek, yakın zamanda bir seminer aldık: nano partikül içerdikleri/içerebilecekleri için çoğu kimyasalı çok az kullanın, diye anlattı semineri veren hoca, çünkü senin yaptığın gibi sindirim sistemi yoluyla ya da annemin kullandığı şekilde -evin içi çamaşır suyu kokusuna gitmiş- solunum yoluyla vücutta birikim yapabiliyor ve hücre zarından içeri girerek gen mutasyonlarına ve sonucunda kansere varasıya kadar pek çok minör ya da majör rahatsızlığıa sebep olabiliyormuş. hadi sirke mirke sorun değil de, normal bulaşık deterjanı bile zararlı olabilir pekala, yumuşatıcıdan geçtim.
0
yumuşatıcıyı çamaşırlarımda bile kullanmıyorum, bulaşıklarımın yanına yanaştırmam.
0
Toplam 50ml haznesi var ben de 15ml koydum, tabaklar bardaklar vs zaten 100 kusur litre suyla durulanıyor 65 derecede merak etmeyin, yemekten once 1 kez de ben duruluyorum kullanmadn.
Amma evham yaptınız.
Amma evham yaptınız.
0
100 küsur litre değil o, ortalama olarak 10 litre su kullanıyor bulaşık makineleri.
evham yaptınız demişsin ama, bu memleket düşünmeden yapan adam dolu. sonuçlarını kestiremediimiz deneyleri ulu orta paylaşınca ucu nerelere varır bilemeyiz.
evham yaptınız demişsin ama, bu memleket düşünmeden yapan adam dolu. sonuçlarını kestiremediimiz deneyleri ulu orta paylaşınca ucu nerelere varır bilemeyiz.
0
100 küsür litre su kullanan makina çoook eskidir. 20 senelik makina var. o bile 100 litre harcamıyor. örnek verdim diyebilirsin ama 60-70 litre bile zor.
0
ayna bugusu
Bu vitaminler neye göre alınıyor? Ben şirkette, insanların masasında kutu kutu görüp çok özeniyorum. Sık hasta olan bir insan olmamdan dolayı ben de bu tarz vitamin işine girmeyi düşünüyorum. Kısaca;Nasıl oluyor bu işler?
Bu vitaminler neye göre alınıyor? Ben şirkette, insanların masasında kutu kutu görüp çok özeniyorum. Sık hasta olan bir insan olmamdan dolayı ben de bu tarz vitamin işine girmeyi düşünüyorum. Kısaca;
Nasıl oluyor bu işler?
Nasıl oluyor bu işler?
0
Cehalet. Omega 3 dışında kalan tüm destek ürünleri gereksiz. Tabii ketojenik diyet gibi bazı diyetlerde yeterli vitamin alımı olmadığı için vitamin kullanımı oluyor ama bahsettiğin konu o değildir diye düşünüyorum.
0
Ben C vitamini almaya düşünüyorum sadece. O da nezle gibi hastalıklardan kaçmak için.
0
kan testi yaptırmadan vitamin almanı tavsiye etmem. ama şu da var ki eğer dengesiz beslenen bir insansan, muhtemelen yiyeceklerden yeterli seviyede vitamin alamıyorsundur. dengeli besleniyorsan alma yani gerek yok, ama dengesiz besleniyorsan tahlil yaptır, ona göre doktor zaten önerir -mesela ben b12 ve demir alıyorum çünkü ikisi de eksik bende :/ -
c vitamini için de bol maydonoz, ne bileyim portakal-mandalina falan yesen de olur aslında bence. zaten sağlıklı beslenirsen, ne bileyim dikkatli giyinirsen falan, nezle olman zorlaşır, ama bazı virüsler/mikroplar da var ki, ne yapsan fayda etmiyor, mesela grip virüsü her sene mutasyona uğruyor, en az bir kere bir grip kapıyorsun birinden :)
c vitamini için de bol maydonoz, ne bileyim portakal-mandalina falan yesen de olur aslında bence. zaten sağlıklı beslenirsen, ne bileyim dikkatli giyinirsen falan, nezle olman zorlaşır, ama bazı virüsler/mikroplar da var ki, ne yapsan fayda etmiyor, mesela grip virüsü her sene mutasyona uğruyor, en az bir kere bir grip kapıyorsun birinden :)
0
lazarus
...aslında gönül işleri kategorisine girmiyor, hiçbir sikime de girmiyor ama yazmak istedim.Bugün bir caminin avlusunda bir köşeye oturmuş kedi seviyordum. Apak melek yüzlü bir kadın geldi, önce kediyi sevdi. Birkaç fotoğraf aldı. Sonra camiye girdi. Ben amaçsızdım, mutsuzdum, oturuyordum öylece. Ke
...aslında gönül işleri kategorisine girmiyor, hiçbir sikime de girmiyor ama yazmak istedim.
Bugün bir caminin avlusunda bir köşeye oturmuş kedi seviyordum. Apak melek yüzlü bir kadın geldi, önce kediyi sevdi. Birkaç fotoğraf aldı. Sonra camiye girdi. Ben amaçsızdım, mutsuzdum, oturuyordum öylece. Kediyi sevmeye dermanım yoktu bile. Piçiko geldi kuruldu kucağıma. Onunla avunayım bari derken zaman geçmiş... Baktım, o kadın, az önce camiye giren kadın yanımda, o da seviyor kediyi. İzin istedi birkaç fotoğrafımızı çekti. Sonra biraz çekingen, oturdu karşımdaki banka. Polonyalıymış, sanat tarihçisi miymiş neymiş... İngilizcem bok gibi olduğu için onun sorularına kısa yanıtlar verdim. Orada temizlik işlerine bakan amca -biraz yılışık biri- da oturdu. Kadına sikindirik sorular soruyor, beni emeline alet ediyor tabii. Ben zaten darallardayım. Adam böyle diyor falan diyorum, gülüyor kadın, apak yüzü var, gözleri ışıl ışıl. Neyse, ben hafif kaykılıp gitmeye yeltendim. O esnada İbrahim Paşa Camii varmış dedi, tarif edeyim bari giderayak dedim, yanında taşıdığı ajandanın haritasından gösterdim, zaten bulunduğumuz yere 50 metrelik bir yer. Ayağa kalkınca bari oraya kadar götüreyim sizi dedim, Türk kadınına zinhar etmem böyle bir teklifi. Üstelik cami avlusunda. Amacın ne lan senin!!! Birlikte yürümeye başladık, ben İngilizcemin bu kadar beter olduğunu o vakit farkettim. O ney lan... Ne desem havada sallanıyor, bir sike faydası yok. Ama o kadar iyi niyetli ve anlayışlı ki cümlelerimi toparlıyor, sen aslında şunu dedin di mi dercesine hem benim yerime hem kendi yerine konuşuyor. Ben, aman dedim. Bırakayım cami avlusuna bitsin bu çile. O da ne cami kapalı, restore varmış. Öyle üzüldü ki. Hemen yanında devasa bir cami daha var, o zaman buna girelim eğer isterseniz dedim. Ona girdik, başına şalı aldı, geçti köşeye, ben de yanındayım. Devamlı gülümsüyor, ben de gülümsüyorum. Bu bana iyi gelmeye başladı. Biraz da fotoğraf çekti, aralarda bir iki defa da beni çekti. Galiba beni çekmediğinde benim darılacağımı düşündü bu kadın diyorum içimden. Bize bakışına bak diyorum, sosyalliyorum zihnimin içinde gelişmeleri...
bu arada kadın evliymiş, polonya'da önemli bir müzenin müdür yardımcısı gibi bir şeymiş. adını da söyledi ama anlayamadım. bense kendime hakim olamayıp bok ingilizcemle canhıraş şekilde anlatmaya başladım ecdadı. harem hürrem süleyman rüstem... polonya'da şu an muhteşem süleyman oynuyormuş. fatih'e gittin mi diye sordum, hayır dedi gülümseyerek. gözlerinin içiyle âdeta bana sorar gibi "gidebilirim" de dedi. ama bi sn diyerek telefonunu çıkardı. polish dili neymiş öyle, ekrana gözüm kayıyor karman çorman yazılar... bana şundaki rakamları söyleyebilir misin diye bir kart uzattı. belçikalı birinin kartı, öyle tuhaf bir isim var ki kadın mı erkek mi anlamadım. sonra buna İngilizce bir mesaj yazdı, "buluşmamızı yarınki kahvaltıdan sonraya erteleyebilir miyiz?" hemen mesaj geldi; yüzünde resmen çiçekler açtı kadının. bu arada sadece üç günlüğüne gelmiş istanbul'a. sonradan düşündüm, lan üç günlüğüne geldiğin bir memlekette belçikalı arkadaşınla olan randevuyu iptal etmek... çok değişik geldi bana. çünkü ilk karşılaştığımız yerde ona sorduğumda derdinin sadece orada bir iki yer görüp eminönü'ne inmek olduğunu söylemişti. benim yüzümden planı değiştirdi resmen. ayrıca sular seller gibi konuşamıyorum. derdimi anlatamıyorum, tek yapabildiğim sıkıştığım yerde gözlerinin içine bakıp sorry demek ve mahcupça gülümsemek. ama o sanki yıllardır aradığı şeyi bulmuşçasına mutlu. durmadan kedileri severek, fotograf çekerek yürüdük fatih'e doğru. tam valens'in altında dur dedi. çantasını açtı bana bir elma verdi iki elması varmış. ikimizde elmaları hatır hutur yiyerek yola devam ettik. acıkmışım da amk, ne dediğim iyice anlaşılmaz oldu. bu gülüyor falan. sağa sola bakmadan yola atlamama, yaya geçidi dinlemeden gaza abanan hayvanlara diğer garabetler durumlara da şaşırmayı ihmal etmiyor.fatih'i gezdik. yüzlerce kedi fotoğrafı çekti. musalla taşının manasını bir anlatışım vardı, değmeyin gitsin. ilk kez beni düzeltmeden dinledi, gözlerini faltaşı gibi açarak ve sonunda illaki gülümseyerek.
sabahın amaçsızlığı mutsuzluğu bende başka bir şeye evrilmeye başladı, fatih'te nokta koyacağımız zoraki geziye artık ben devam etmek istiyordum sanki. kedileri sevişi, arada bir bana dönüp şak diye fotoğrafımı alışı... bari çekiyorum de hayırsız, zaten at hırsızına dönmüşüm. ama dert etmiyor hiçbir şeyi. karılar pazarındaki leş peynircileri gösteriyorum, hemen yiyelim o zaman falan diyor. ben not hijyen! diye durduruyorum. hani kandırmak istemiyordum, belli ki bana güvendi bir noktada. malta'da suriyeli göçmenlerin sikerttiği bir lokantayı gösterdim, bak nasıl ekmek yapıyorlar, bak nasıl döner. ama ortam sirkten hallice, hakkaten nolmuş lan canım malta. kadın hadi girip yiyelim diyor, ben not hijyen! sonra beş on adım attık, birden durup ve yine gülümseyerek "benim için endişelenmeyi bırakır mısın?!" dedi. allah'ım, başım döndü. ahir ömrümde ben böyle lezzetli itiraz görmedim. kedi gibi piki deyiverdim. hemen arkamızdaki nar suyu sıkan barzo gence iki bardak verir misin dedi, elemanın eller meşin gibi ama bu arada. eleman da kendi çok matahmış gibi "çok bozdu abi buralar." diye suriyelilerden şikâyet ediyor. ona da eyvallah çekip sıkılmış nar sularımızı içe içe çarşambaya doğru yola revan olduk. mutlu muydum neydim!
hedefte fethiye müzesi var, orayı göstereceğim ona. bir de yabancı arkadaşları götürmeyi en sevdiğim yer sonuçta. pata küte konuşmalarım sürüyor, o gülümsüyor. yolun bir yerinde artık amaçsız amaçsız şehirde fink atan sevgili modunda dur ya bak şurda ne var diyerek onu çukurbostan'dan geçirerek yavuz selim'e soktum. bilenler vardır muhteşem bir seyir terası var. görsün de daha çok gülsün, daha çok mutlu olsun istiyordum. artık onun mutlu olması içindi her adımım. o noktaya nasıl geldim bir türlü çözemedim o kısmı. asıl tuhafıma giden de bana hemence güvenip randevularını bile iptal edecek duruma onun gelişiydi. kedi nelere kadirmiş ya lan.
çarşamba'da spontane şekilde yarım kucak sakalı olan çalışanların bulunduğu bir lokantaya oturduk yine onun teklifiyle. başta ortada ve sonra hesabı benim ödememe izin vereceksin değil mi, dedi. ben tamam dememe rağmen, yemeğin sonunda hesaba ortak oldum. bıraksa hepsini ödeyeceğim amk. helali hoş olsun. fethiye'den sonra kariye'ye geçirdim onu, o ara yolları akşam karanlığında aşıyoruz. ben olsam tırsarım ne yalan söyleyeyim, ama o sonsuz bir güvenle yürüyor. ve arada mutlu bir gülümsemeyle taçlandırıyor anı. arkadaşlar bu arada gayet seviyeli ve aklı başında iki insanız hani, iç sesimle anlatıyorum hadiseyi. kadın ne düşünüyor, neden böyle davranıyor hiç bilmiyorum yani. benim kafamda makul tek bir gerekçe var. muhtemelen bir turla geldi, ya da çekilmez lavuklarla dolu bir arkadaş çevresi var. böyle bir anın fırsatını kolluyordu ve gerçekten de dilediği oldu. Bu yani. sonuçta boru değil, şehrin en kıymetli yapılarını, otantik ortamlarını gösteriyorum ona. bulunmaz nimet. farkında da. ben de onun kendisi için yapılana kıymet vermesini bilen biri olmasından etkileniyordum. yani bence durum budur.
kariye'den sonra, surları gösterdim. surlara tırmanan merdivenleri görünce hadi çıkalım dedi. ben peki dedim, ama yükseklik korkum var. yolun yarısında, arkasından ben korkuyorum diye bağırdım ama sesim nasıl titriyor, mırıl mırıl konuşup beni rahatlatarak elimden tuttu. o önde ben arkada tırmandık surları. yukarda bana bir gülme geldi, o da gülüyor. böyle denişik bir ambiyanstı yani, istanbul ayaklarının altında ışıl ışıl, bizans surlarının tepesindesiniz, rüzgar esiyor, ruhunuz esrimiş, böyle üzerinize bir hâl inmiş, keşke görseydiniz. birbirimize sokularak ilk özçekimimizi de o an yaptık. ben başka birşeyden daha tırsıyorum, çevre evler it kopuk, hapçı dolu. biri peşimizden tırmanıp bizi gasp etse bir bok yiyemeyiz kesinlikle. yoksa orada daha uzun kalınabilirdi. kalınsa mıydı acaba lan:(
yatsıya mihrimah'a yetiştirdim elhamdülillah bunu. girdik oturduk bir köşede, aşrın sonuna kadar da beklettim. bir biz varız zaten yabancı. bizi köşede son ana kadar uslu uslu bekler gören cemaat çıkışta yanaşıyor, allah kabul etsin falan diyor. etsin de neyi yani? ne anladınız ki siz? avluda bir telefon geldi buna gülerek heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatıyor. ben fotoğraf çekerken yanıma sokuluyor özçekim yapsana diyor el işaretiyle, o konuşurken ben fotoğrafımızı çekiyorum. eve gelip ilk o fotoğrafa baktım, o kadar güzel çıkmış ki.
dönüşteyiz, yarın memlekete dönüyorum gayrı dedi. binlerce teşekkür vs. etti ben de özür diledim kendisinden. berbat ettim aslında gününü dedim, ikimizin yerine de sen konuşmak zorunda kaldın. bir kâğıt kalem çıkartıp telefonlar, sosyal medya ne varsa yazdırdı bana. Kendininkini de yazıp bana verdi. onu karaköy'e bırakıp geri eve döneceğim. meğer şişhane'de inecekmiş köprüyü görünce hemen ayağa fırladı. ben de butona çöktüm. şoför durmaya kalmadan boynuma sarıldı ve beni yanağımla dudağım arasında bir yerden öptü.
ben ilkin, otobüs sarsıntısından yanlışlıkla oldu sandım. bir daha bir daha, aynı yerden seri öpüyor derken otobüs meğer durmuş bu arada. şoför homurdanıyor. hatta herif on tonluk araca hafif gaz vererek bizi biraz tokuşturdu da. kadın ayrılmak istemiyor âdeta, ama hemen indirdim, sonra kaldım tabii içerde sap gibi. gözden kaybolana kadar iki eliyle otobüsün ardından el salladı.
5 saat oldu, öptüğü yerler hâlâ sızlıyor, şu an çok mutsuzum. hani anlayacağına iman etsem zeki müren şarkıları gönderecem kendisine facebooktan, o biçim.
niye böyle oldum ben ya, normal mi?
aklımda hiç böyle bir gün geçireceğim yoktu, biraz kitaplara bakıp hava alıp dönecektim eve. şimdi hani sevgiliden ayrılınca bütün kemiklerin kırılmış gibi tüm varlığın ağrır ya. aynen öyleyim, normal mi bu?
www.youtube.com
Bugün bir caminin avlusunda bir köşeye oturmuş kedi seviyordum. Apak melek yüzlü bir kadın geldi, önce kediyi sevdi. Birkaç fotoğraf aldı. Sonra camiye girdi. Ben amaçsızdım, mutsuzdum, oturuyordum öylece. Kediyi sevmeye dermanım yoktu bile. Piçiko geldi kuruldu kucağıma. Onunla avunayım bari derken zaman geçmiş... Baktım, o kadın, az önce camiye giren kadın yanımda, o da seviyor kediyi. İzin istedi birkaç fotoğrafımızı çekti. Sonra biraz çekingen, oturdu karşımdaki banka. Polonyalıymış, sanat tarihçisi miymiş neymiş... İngilizcem bok gibi olduğu için onun sorularına kısa yanıtlar verdim. Orada temizlik işlerine bakan amca -biraz yılışık biri- da oturdu. Kadına sikindirik sorular soruyor, beni emeline alet ediyor tabii. Ben zaten darallardayım. Adam böyle diyor falan diyorum, gülüyor kadın, apak yüzü var, gözleri ışıl ışıl. Neyse, ben hafif kaykılıp gitmeye yeltendim. O esnada İbrahim Paşa Camii varmış dedi, tarif edeyim bari giderayak dedim, yanında taşıdığı ajandanın haritasından gösterdim, zaten bulunduğumuz yere 50 metrelik bir yer. Ayağa kalkınca bari oraya kadar götüreyim sizi dedim, Türk kadınına zinhar etmem böyle bir teklifi. Üstelik cami avlusunda. Amacın ne lan senin!!! Birlikte yürümeye başladık, ben İngilizcemin bu kadar beter olduğunu o vakit farkettim. O ney lan... Ne desem havada sallanıyor, bir sike faydası yok. Ama o kadar iyi niyetli ve anlayışlı ki cümlelerimi toparlıyor, sen aslında şunu dedin di mi dercesine hem benim yerime hem kendi yerine konuşuyor. Ben, aman dedim. Bırakayım cami avlusuna bitsin bu çile. O da ne cami kapalı, restore varmış. Öyle üzüldü ki. Hemen yanında devasa bir cami daha var, o zaman buna girelim eğer isterseniz dedim. Ona girdik, başına şalı aldı, geçti köşeye, ben de yanındayım. Devamlı gülümsüyor, ben de gülümsüyorum. Bu bana iyi gelmeye başladı. Biraz da fotoğraf çekti, aralarda bir iki defa da beni çekti. Galiba beni çekmediğinde benim darılacağımı düşündü bu kadın diyorum içimden. Bize bakışına bak diyorum, sosyalliyorum zihnimin içinde gelişmeleri...
bu arada kadın evliymiş, polonya'da önemli bir müzenin müdür yardımcısı gibi bir şeymiş. adını da söyledi ama anlayamadım. bense kendime hakim olamayıp bok ingilizcemle canhıraş şekilde anlatmaya başladım ecdadı. harem hürrem süleyman rüstem... polonya'da şu an muhteşem süleyman oynuyormuş. fatih'e gittin mi diye sordum, hayır dedi gülümseyerek. gözlerinin içiyle âdeta bana sorar gibi "gidebilirim" de dedi. ama bi sn diyerek telefonunu çıkardı. polish dili neymiş öyle, ekrana gözüm kayıyor karman çorman yazılar... bana şundaki rakamları söyleyebilir misin diye bir kart uzattı. belçikalı birinin kartı, öyle tuhaf bir isim var ki kadın mı erkek mi anlamadım. sonra buna İngilizce bir mesaj yazdı, "buluşmamızı yarınki kahvaltıdan sonraya erteleyebilir miyiz?" hemen mesaj geldi; yüzünde resmen çiçekler açtı kadının. bu arada sadece üç günlüğüne gelmiş istanbul'a. sonradan düşündüm, lan üç günlüğüne geldiğin bir memlekette belçikalı arkadaşınla olan randevuyu iptal etmek... çok değişik geldi bana. çünkü ilk karşılaştığımız yerde ona sorduğumda derdinin sadece orada bir iki yer görüp eminönü'ne inmek olduğunu söylemişti. benim yüzümden planı değiştirdi resmen. ayrıca sular seller gibi konuşamıyorum. derdimi anlatamıyorum, tek yapabildiğim sıkıştığım yerde gözlerinin içine bakıp sorry demek ve mahcupça gülümsemek. ama o sanki yıllardır aradığı şeyi bulmuşçasına mutlu. durmadan kedileri severek, fotograf çekerek yürüdük fatih'e doğru. tam valens'in altında dur dedi. çantasını açtı bana bir elma verdi iki elması varmış. ikimizde elmaları hatır hutur yiyerek yola devam ettik. acıkmışım da amk, ne dediğim iyice anlaşılmaz oldu. bu gülüyor falan. sağa sola bakmadan yola atlamama, yaya geçidi dinlemeden gaza abanan hayvanlara diğer garabetler durumlara da şaşırmayı ihmal etmiyor.fatih'i gezdik. yüzlerce kedi fotoğrafı çekti. musalla taşının manasını bir anlatışım vardı, değmeyin gitsin. ilk kez beni düzeltmeden dinledi, gözlerini faltaşı gibi açarak ve sonunda illaki gülümseyerek.
sabahın amaçsızlığı mutsuzluğu bende başka bir şeye evrilmeye başladı, fatih'te nokta koyacağımız zoraki geziye artık ben devam etmek istiyordum sanki. kedileri sevişi, arada bir bana dönüp şak diye fotoğrafımı alışı... bari çekiyorum de hayırsız, zaten at hırsızına dönmüşüm. ama dert etmiyor hiçbir şeyi. karılar pazarındaki leş peynircileri gösteriyorum, hemen yiyelim o zaman falan diyor. ben not hijyen! diye durduruyorum. hani kandırmak istemiyordum, belli ki bana güvendi bir noktada. malta'da suriyeli göçmenlerin sikerttiği bir lokantayı gösterdim, bak nasıl ekmek yapıyorlar, bak nasıl döner. ama ortam sirkten hallice, hakkaten nolmuş lan canım malta. kadın hadi girip yiyelim diyor, ben not hijyen! sonra beş on adım attık, birden durup ve yine gülümseyerek "benim için endişelenmeyi bırakır mısın?!" dedi. allah'ım, başım döndü. ahir ömrümde ben böyle lezzetli itiraz görmedim. kedi gibi piki deyiverdim. hemen arkamızdaki nar suyu sıkan barzo gence iki bardak verir misin dedi, elemanın eller meşin gibi ama bu arada. eleman da kendi çok matahmış gibi "çok bozdu abi buralar." diye suriyelilerden şikâyet ediyor. ona da eyvallah çekip sıkılmış nar sularımızı içe içe çarşambaya doğru yola revan olduk. mutlu muydum neydim!
hedefte fethiye müzesi var, orayı göstereceğim ona. bir de yabancı arkadaşları götürmeyi en sevdiğim yer sonuçta. pata küte konuşmalarım sürüyor, o gülümsüyor. yolun bir yerinde artık amaçsız amaçsız şehirde fink atan sevgili modunda dur ya bak şurda ne var diyerek onu çukurbostan'dan geçirerek yavuz selim'e soktum. bilenler vardır muhteşem bir seyir terası var. görsün de daha çok gülsün, daha çok mutlu olsun istiyordum. artık onun mutlu olması içindi her adımım. o noktaya nasıl geldim bir türlü çözemedim o kısmı. asıl tuhafıma giden de bana hemence güvenip randevularını bile iptal edecek duruma onun gelişiydi. kedi nelere kadirmiş ya lan.
çarşamba'da spontane şekilde yarım kucak sakalı olan çalışanların bulunduğu bir lokantaya oturduk yine onun teklifiyle. başta ortada ve sonra hesabı benim ödememe izin vereceksin değil mi, dedi. ben tamam dememe rağmen, yemeğin sonunda hesaba ortak oldum. bıraksa hepsini ödeyeceğim amk. helali hoş olsun. fethiye'den sonra kariye'ye geçirdim onu, o ara yolları akşam karanlığında aşıyoruz. ben olsam tırsarım ne yalan söyleyeyim, ama o sonsuz bir güvenle yürüyor. ve arada mutlu bir gülümsemeyle taçlandırıyor anı. arkadaşlar bu arada gayet seviyeli ve aklı başında iki insanız hani, iç sesimle anlatıyorum hadiseyi. kadın ne düşünüyor, neden böyle davranıyor hiç bilmiyorum yani. benim kafamda makul tek bir gerekçe var. muhtemelen bir turla geldi, ya da çekilmez lavuklarla dolu bir arkadaş çevresi var. böyle bir anın fırsatını kolluyordu ve gerçekten de dilediği oldu. Bu yani. sonuçta boru değil, şehrin en kıymetli yapılarını, otantik ortamlarını gösteriyorum ona. bulunmaz nimet. farkında da. ben de onun kendisi için yapılana kıymet vermesini bilen biri olmasından etkileniyordum. yani bence durum budur.
kariye'den sonra, surları gösterdim. surlara tırmanan merdivenleri görünce hadi çıkalım dedi. ben peki dedim, ama yükseklik korkum var. yolun yarısında, arkasından ben korkuyorum diye bağırdım ama sesim nasıl titriyor, mırıl mırıl konuşup beni rahatlatarak elimden tuttu. o önde ben arkada tırmandık surları. yukarda bana bir gülme geldi, o da gülüyor. böyle denişik bir ambiyanstı yani, istanbul ayaklarının altında ışıl ışıl, bizans surlarının tepesindesiniz, rüzgar esiyor, ruhunuz esrimiş, böyle üzerinize bir hâl inmiş, keşke görseydiniz. birbirimize sokularak ilk özçekimimizi de o an yaptık. ben başka birşeyden daha tırsıyorum, çevre evler it kopuk, hapçı dolu. biri peşimizden tırmanıp bizi gasp etse bir bok yiyemeyiz kesinlikle. yoksa orada daha uzun kalınabilirdi. kalınsa mıydı acaba lan:(
yatsıya mihrimah'a yetiştirdim elhamdülillah bunu. girdik oturduk bir köşede, aşrın sonuna kadar da beklettim. bir biz varız zaten yabancı. bizi köşede son ana kadar uslu uslu bekler gören cemaat çıkışta yanaşıyor, allah kabul etsin falan diyor. etsin de neyi yani? ne anladınız ki siz? avluda bir telefon geldi buna gülerek heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatıyor. ben fotoğraf çekerken yanıma sokuluyor özçekim yapsana diyor el işaretiyle, o konuşurken ben fotoğrafımızı çekiyorum. eve gelip ilk o fotoğrafa baktım, o kadar güzel çıkmış ki.
dönüşteyiz, yarın memlekete dönüyorum gayrı dedi. binlerce teşekkür vs. etti ben de özür diledim kendisinden. berbat ettim aslında gününü dedim, ikimizin yerine de sen konuşmak zorunda kaldın. bir kâğıt kalem çıkartıp telefonlar, sosyal medya ne varsa yazdırdı bana. Kendininkini de yazıp bana verdi. onu karaköy'e bırakıp geri eve döneceğim. meğer şişhane'de inecekmiş köprüyü görünce hemen ayağa fırladı. ben de butona çöktüm. şoför durmaya kalmadan boynuma sarıldı ve beni yanağımla dudağım arasında bir yerden öptü.
ben ilkin, otobüs sarsıntısından yanlışlıkla oldu sandım. bir daha bir daha, aynı yerden seri öpüyor derken otobüs meğer durmuş bu arada. şoför homurdanıyor. hatta herif on tonluk araca hafif gaz vererek bizi biraz tokuşturdu da. kadın ayrılmak istemiyor âdeta, ama hemen indirdim, sonra kaldım tabii içerde sap gibi. gözden kaybolana kadar iki eliyle otobüsün ardından el salladı.
5 saat oldu, öptüğü yerler hâlâ sızlıyor, şu an çok mutsuzum. hani anlayacağına iman etsem zeki müren şarkıları gönderecem kendisine facebooktan, o biçim.
niye böyle oldum ben ya, normal mi?
aklımda hiç böyle bir gün geçireceğim yoktu, biraz kitaplara bakıp hava alıp dönecektim eve. şimdi hani sevgiliden ayrılınca bütün kemiklerin kırılmış gibi tüm varlığın ağrır ya. aynen öyleyim, normal mi bu?
www.youtube.com
0
Ufak bir kaçamaksın sen.tatlı bir hatıra.belki ileride gelişme olabilir tabiki ama zorlamamak gerekli gibi.zamana bırak klişesi ile noktalıyorum :)
0
Okudum, gururla belirtmek istedim. :) etkilenmen normal ama güzel bir anı olarak bırak bence de. İçinde bulunduğun mutsuzluk durumundan dolayı sendeki etkisi daha fazla olmuş olabilir. Sıkma canını.
0
Evliymis kadın. Arkadaşların dediği gibi ufak bi kaçamak yapmış. Bence fazla zorlama. Ulasmaya, gorusmeye calisma. Öylece bırak.
0
Okumayın hiçbir şeyi aq. 2 paragraf görünce okumaktan üşenin.
Okudum. İlginç anı. Kadın evli ama sıkıntı var..
Okudum. İlginç anı. Kadın evli ama sıkıntı var..
0
Dostum ben olsam kadindan ayrilmazdim.
Evliyim demis de evli kadin tek basina baska bir ulkeye gezmeye gidiyorsa kocasının da pek umrunda degildir diye dusundum bir an.
Sevismeliydin.
Evliyim demis de evli kadin tek basina baska bir ulkeye gezmeye gidiyorsa kocasının da pek umrunda degildir diye dusundum bir an.
Sevismeliydin.
0
belki en basta tedbir olsun diye evliyim demistir? madem feysi var baksana kadın evli mi değil mi :)
0
@devilred, anı değil de rüya olsaydı keşke.
@high hopes of the sozluk, klişelere eyvallah da, ben iç sesimle sanki lakayt anlattım biraz, yoksa ikimiz de çok efendiydik. ta ki o öpüşme sekansına dek.ha hepsi yaşandı mı evet, yaşandı.
@air, teşekkür ederim.
@kirik olsa yerinde duramazsin, evet haklısın, sabah zaten enkaz gibi oturuyordum bankta. üstüne bu geldi. tam meyhanelik kıvama geldim:)
@elorelia, peşinden koşsam ne fayda, bıraktım.
@prodeq, beni dinlediğin için sağ ol, eksik olma.
@el comandante, sen de sağ ol var ol.
@straples, sevistik zaten gönülden, en güzeli, en tatlısı; seks ne ki yaa!
@ambrosia, baktım, ilişkiler hanesinde bir şey yazmıyor, parmağında yüzük de yoktu.
@high hopes of the sozluk, klişelere eyvallah da, ben iç sesimle sanki lakayt anlattım biraz, yoksa ikimiz de çok efendiydik. ta ki o öpüşme sekansına dek.ha hepsi yaşandı mı evet, yaşandı.
@air, teşekkür ederim.
@kirik olsa yerinde duramazsin, evet haklısın, sabah zaten enkaz gibi oturuyordum bankta. üstüne bu geldi. tam meyhanelik kıvama geldim:)
@elorelia, peşinden koşsam ne fayda, bıraktım.
@prodeq, beni dinlediğin için sağ ol, eksik olma.
@el comandante, sen de sağ ol var ol.
@straples, sevistik zaten gönülden, en güzeli, en tatlısı; seks ne ki yaa!
@ambrosia, baktım, ilişkiler hanesinde bir şey yazmıyor, parmağında yüzük de yoktu.
0
sonuna kadar okudum ( fon müziği ; youtu.be )
küçük tatlı bir kaçamak olmuş, ayrıca straples'e katılıyorum, sevişmeyle taçlandırabilirdin.
küçük tatlı bir kaçamak olmuş, ayrıca straples'e katılıyorum, sevişmeyle taçlandırabilirdin.
0
@rca, bir ihtimal, evet.
@ben bilmem moderator bilir, doğu-batı türk-yabancı meselesi olarak bakmaktan çok tek dilin, anlayış dilinin konuşulduğu bir karşılaşma olarak şey ettim. şarkı linkin de beni ayrı bir tribe sokmadı değil bu arada:)
@Absinthe75c, seviştik zaten yahu, sadece seks yapmadık.
@ben bilmem moderator bilir, doğu-batı türk-yabancı meselesi olarak bakmaktan çok tek dilin, anlayış dilinin konuşulduğu bir karşılaşma olarak şey ettim. şarkı linkin de beni ayrı bir tribe sokmadı değil bu arada:)
@Absinthe75c, seviştik zaten yahu, sadece seks yapmadık.
0
seninde bir gün karın olacak. aldatmak gözle bile olur. eden bulur bunu unutma
0
oha ne aldatması lan ne alaka?
kadın sevmiş arkadaşım seni, bizler türk insanları olarak hemen gönlü kayı-kayıviren insanlarız ama, kadın seni insan olarak sevmiş, çok düşünme üzerine, bu bir. (not: iyi niyetli olduğunun farkındayım, ama bizim insanımızın kötü niyetli olanı da aynı meyille "bu karı bana baktı ehuehu" yapıyor, meyilin niyeti önemli burada yani. sen iyi niyetli duygusal bir türk insanı olarak biraz fazla etkilenmişsin, kötü niyetli olanı da kadına kötü bir şey yapabilirdi, onu diyorum.)
ikincisi: ayh allahım çok tatlı bir anı olmuş ya bu! çok hoşuma gitti yaa, sen anlattıkça benim için açıldı resmen ^_^ bir de şey var: avrupalının içten olanı çok tatlı içten oluyor, çok yardımcı oluyor, vs. ha, avrupalı'dan da ziyade belki "insan olanın içten olanı" desem daha iyi olurdu :D ama kadın öpse möpse de aslında sevimliliğinden ve iyi niyetinden, bir de kültürlerimiz tabi ki de farklı, o yüzden yanlış yorumlamış olman ihtimal dahilinde -diğer "kadın evli" cevabı veren arkadaşların da muhtemelen yanlış anladığı gibi- mesela benim de irlandalı bir hocam vardı, adam çok tatlıştı, bildiğin tatlış ama herkese tatlış, kadın-erkek ayırmadan. bir kız arkadaşım adamın kendisine yazdığını sanıyordu, halbuki sonradan kız arkadaşı olduğunu öğrendik, falan. cidden rahatlar yani tavır olarak. mesela bizim okuldaki erasmus/exchange öğrencileri de böyle çok rahat, bağıra bağıra konuşmalar, sokak ortasında durdurup "bizimle oyun oynar mısınız?" demeler (bkz: based on a true story) -tabi bir de tüm insanlığın "ulan zaten yabancı ülkedeyim..." rahatlığı da mevzu bahis burada- hatta geçende karaokeye gittik, bir grup ingiliz eleman vardı, adamlar kadınlar "illa siz de bize katılın.." diye çok ısrar ettiler, ne bileyim şarkılara hep beraber eşlik ettik, yan masada takılan üç sap olmamıza rağmen habire laf attılar makara yaptılar vs vs. senin yaşadığın normal de, çok üstüne düşünme, demem, bu yüzden.
kadın sevmiş arkadaşım seni, bizler türk insanları olarak hemen gönlü kayı-kayıviren insanlarız ama, kadın seni insan olarak sevmiş, çok düşünme üzerine, bu bir. (not: iyi niyetli olduğunun farkındayım, ama bizim insanımızın kötü niyetli olanı da aynı meyille "bu karı bana baktı ehuehu" yapıyor, meyilin niyeti önemli burada yani. sen iyi niyetli duygusal bir türk insanı olarak biraz fazla etkilenmişsin, kötü niyetli olanı da kadına kötü bir şey yapabilirdi, onu diyorum.)
ikincisi: ayh allahım çok tatlı bir anı olmuş ya bu! çok hoşuma gitti yaa, sen anlattıkça benim için açıldı resmen ^_^ bir de şey var: avrupalının içten olanı çok tatlı içten oluyor, çok yardımcı oluyor, vs. ha, avrupalı'dan da ziyade belki "insan olanın içten olanı" desem daha iyi olurdu :D ama kadın öpse möpse de aslında sevimliliğinden ve iyi niyetinden, bir de kültürlerimiz tabi ki de farklı, o yüzden yanlış yorumlamış olman ihtimal dahilinde -diğer "kadın evli" cevabı veren arkadaşların da muhtemelen yanlış anladığı gibi- mesela benim de irlandalı bir hocam vardı, adam çok tatlıştı, bildiğin tatlış ama herkese tatlış, kadın-erkek ayırmadan. bir kız arkadaşım adamın kendisine yazdığını sanıyordu, halbuki sonradan kız arkadaşı olduğunu öğrendik, falan. cidden rahatlar yani tavır olarak. mesela bizim okuldaki erasmus/exchange öğrencileri de böyle çok rahat, bağıra bağıra konuşmalar, sokak ortasında durdurup "bizimle oyun oynar mısınız?" demeler (bkz: based on a true story) -tabi bir de tüm insanlığın "ulan zaten yabancı ülkedeyim..." rahatlığı da mevzu bahis burada- hatta geçende karaokeye gittik, bir grup ingiliz eleman vardı, adamlar kadınlar "illa siz de bize katılın.." diye çok ısrar ettiler, ne bileyim şarkılara hep beraber eşlik ettik, yan masada takılan üç sap olmamıza rağmen habire laf attılar makara yaptılar vs vs. senin yaşadığın normal de, çok üstüne düşünme, demem, bu yüzden.
0
@kurcalamabozarsin, yok canım daha neler...
@pasp, dudağımın orta yerinden öpseydi de iyi niyetimi korurdum, kesin bilgi:)
@pasp, dudağımın orta yerinden öpseydi de iyi niyetimi korurdum, kesin bilgi:)
0
hocam yabancı kadınların samimiyeti sizi aldatmasın. onlar canciğer gördükleri arkadaşlarıyla böyledirler. dudaktan da öperler yanaktan da... bu hareket size kaçamak yaptı fikrini de vermesin. kadın polonya'da nasılsa burada daöyle olduğunu düşünmüş. iyi ki sana denk gelmiş. başkası olsa kadının bu samimiyetinden kadın bana sulanıyor deyip tecavüz vakası çıkardı... türkiye'de yaşadığın için bu hissi yaşaman, normal. çünkü bir kadından yakınlık gördük mü bana iş attı anlamını çıkarıyoruz. oySA POLONYAlılara göre bu duygun anormal.
0
resmen okurken roman okuyormuş gibiydim. sonunda da keşke böyle bitmeseydi demedim. kısa film olsaydı ağlardım. öykü olsaydı tavsiye ederdim. herkes yaşamıyor böyle şeyleri sen böyle bir adamsın yaşadın işte. hayatın güzel oldu bir anda, değiştin, iz bıraktı. böyle düşüneceksin. eğer uzasaydı bu hikaye insan girseydi içine kusura bakma bok gibi olurdu. dünya memleketinde böyle işte. ama bence bu haliyle beyaz bir kedi kadar sevimli. sevdiğiniz bütün kediler kadar umursamaz, muhtaç, sevinçsiz ama kendiliğinden güzel.
0
okudum, ne güzelmiş. ama genel olarak denildiği gibi anı olarak kalacaktır, yan, kedini üzme bunun için. gerçi bir hafta olmuş zaten yazalı, hafiflemiştir eminim:) ee sonra ne oldu ekleştiniz mi facebooktan falan? konuştunuz mu hiç?
0
@iyiaksamlarbayan, tam yerinde kesildi, evet. geriye ise bizi birleştiren yavru bir kedinin soğuk ve ıslak banklarda sürdüreceği hayatın gerçekliği kaldı.
@veritaslibertas, ben eklemedim, o eklesin dedim. ama yazışıyoruz eposta marifetiyle.
@veritaslibertas, ben eklemedim, o eklesin dedim. ama yazışıyoruz eposta marifetiyle.
0
Çok güzel kalemin var bence çok keyifle okudum.
Cevap: normal tabi la çoğunluğun aksine senin yaşadığını gösterir.
En kötü günlerimden birinde taksimde yürürken anketör bi kız 2 dakikamı istemişti ben de kibarca reddetmiştim ama suratım ne haldeyse artık konuşmak ister misin diye sormuştu, çok teşekkür edip yoluma devam ettim ama unutamam hala. En ihtiyacın olduğu anda gelince 10x değerli oluyor ilgi. Muhteşem bir anı sahibi olmuşsun. Bu anılar geçmişimizin en değerli varlıkları.
Not: Eklemek istiyorsan ekle, mesaj atmak istiyorsan at. Beklentide olma, yaşa hayatı. Rahatsız edecek bir adam değilsin zaten. Bağlantı bilgilerini de kendi verdiyse bunda sakınca yok. Yaptıklarından değil yapmadıklarından pişman olursun genelde. Hayatın ne getireceğini bilemezsin. Yalnız beklentin olmasın, anı yaşa. Tıpkı bugün gibi.
Edit: Ahahaha eski postmuş yahu :) Nerden geldi ki önüme bu? Neyse, güzel anıydı.
Cevap: normal tabi la çoğunluğun aksine senin yaşadığını gösterir.
En kötü günlerimden birinde taksimde yürürken anketör bi kız 2 dakikamı istemişti ben de kibarca reddetmiştim ama suratım ne haldeyse artık konuşmak ister misin diye sormuştu, çok teşekkür edip yoluma devam ettim ama unutamam hala. En ihtiyacın olduğu anda gelince 10x değerli oluyor ilgi. Muhteşem bir anı sahibi olmuşsun. Bu anılar geçmişimizin en değerli varlıkları.
Not: Eklemek istiyorsan ekle, mesaj atmak istiyorsan at. Beklentide olma, yaşa hayatı. Rahatsız edecek bir adam değilsin zaten. Bağlantı bilgilerini de kendi verdiyse bunda sakınca yok. Yaptıklarından değil yapmadıklarından pişman olursun genelde. Hayatın ne getireceğini bilemezsin. Yalnız beklentin olmasın, anı yaşa. Tıpkı bugün gibi.
Edit: Ahahaha eski postmuş yahu :) Nerden geldi ki önüme bu? Neyse, güzel anıydı.
0
bu kadar allah, iman, elhamdülillah deyip evli barklı kadının dudak ile yanak arasından seni öpmesine izin vermeni anlayamadım.
hadi bunlar oldu diyelim evli barklı kadının ardından şu düşünceler dahi hoş değil. kadın da az zilli değilmiş ayrıca.
ahaha. kaç yıllık mevzuymuş. tarihe bakmadan daldım ben de.
hadi bunlar oldu diyelim evli barklı kadının ardından şu düşünceler dahi hoş değil. kadın da az zilli değilmiş ayrıca.
ahaha. kaç yıllık mevzuymuş. tarihe bakmadan daldım ben de.
0
cikolata selalesi
'göz bebeğinin önünde uçuşan küçük saydam noktaya odaklanmaya çalışarak yukarı havalandırmak ve sonra yine indirmek.'
'göz bebeğinin önünde uçuşan küçük saydam noktaya odaklanmaya çalışarak yukarı havalandırmak ve sonra yine indirmek.'
0
Ulan yemin ediyorum yıllardır bunu nasıl anlatırım diye düşünüyordum. Beni anlayan insanlar da varmış ya ona çok mutlu oldum işte.
0
geçen gün bbc dergi bunu inceledi, geçen küçük parçaların gölgeleri sayesinde görebildiğimizi vs, anlatıyordu merak eden bakabilir 3 sayı önceydi sanırım
0
hay allah senden razı olsun yaaa ben de diyorum "ulan kör mü oluyorum yoksa yavaş yavaş, gözün biri 4.5 diğeri 3.5 zaten :( " anlatamadım aileye de. neyse bu şekilde anlatayım ama ilerde hakkaten görme sorunlarına sebep oluyor mu acaba yaa? :/
0
olmaz vitreus denen saydam sivi var gozde ama bu sivinin icinde yuzen partikuller var sivinin katilasmasindan mi yoksa gozun olen dokusu proteinden mi ondan emin degilim ama sivida serbest yuzuyor gozu oynattikca hareket ediyor. bu sivi yaslandikca akiskanligi azaliyor ve bu maddelerin sayisi artabiliyor ama biraz daha yavas hareket eder.
0
pasp
hangisi sizce daha iyi? bu soru genelde iki os karşılaştırılması için sorulmuş, ben üçü için de soruyorum: 7, 8'e göre daha hızlı açılıyor, denmiş; bazıları 7 daha stabildi, demiş; 10'da insanların kişisel bilgileri izleniyor, denmiş. kafam karıştı çok.not: bana kalsa ubuntu falan kurarım da -ki kur
hangisi sizce daha iyi? bu soru genelde iki os karşılaştırılması için sorulmuş, ben üçü için de soruyorum: 7, 8'e göre daha hızlı açılıyor, denmiş; bazıları 7 daha stabildi, demiş; 10'da insanların kişisel bilgileri izleniyor, denmiş. kafam karıştı çok.
not: bana kalsa ubuntu falan kurarım da -ki kurmayı düşünüyorum daha sonra win yanına- ama kullandığım bazı programlar sadece win'de çalışıyor :(
gelen cevaplar üzerine edit:
bilgiler için teşekkürler. benim için stabilite önemli kullandığım programlardan dolayı, yani youtube pc'cisi değilim, ondan soruyorum zaten. ben 7 kullanıyorum, memnunum, ama 8 ve 10 hakkında bilgim olmadığı için -kullanmadığımdan dolayı- sizlere soruyorum haliyle, bu bir.
ikincisi, izlenme muhabbeti dediğim gibi, bankacılık işlemlerim ile ilgili. geri kalanları önemli değil. tabi her cevabı okuyup da yazmamışsınızdır, uğraşmanızı da bekleyemem o kadar, ama dediğim gibi, derdim bankacılık işlemleri idi. yanısıra yaptığım projelerden bazıları gizlilik içeren projeler olabiliyor, aslında nete bağlanmayan bilgisayar kullanılması gerek ama çoğu bilgiye de internet aracılığı ile ulaşabiliyorum. o yüzden ne kadar güvenilirdir işletim sistemleri, bunu öğrenmek istiyordum.
bu cevabımı ana duyuruya da yazacağım ki, ona göre güncel bilgi verebilirsiniz. zira aynı şeyi on ayrı kişi deyince anlıyorum artık ;)
not: net kullanımı hakkında bilgim var çok şükür, o yüzden "yaa netten de şöyle oluyor browser'dan da böyle oluyor." diye açıklamanıza gerek yok, işletim sistemleri ile ilgili bilgiler yetiyor yani bana. teşekkür ederim :)
tekrar teşekkürler uğraşıp da cevap verenlere..
not: bana kalsa ubuntu falan kurarım da -ki kurmayı düşünüyorum daha sonra win yanına- ama kullandığım bazı programlar sadece win'de çalışıyor :(
gelen cevaplar üzerine edit:
bilgiler için teşekkürler. benim için stabilite önemli kullandığım programlardan dolayı, yani youtube pc'cisi değilim, ondan soruyorum zaten. ben 7 kullanıyorum, memnunum, ama 8 ve 10 hakkında bilgim olmadığı için -kullanmadığımdan dolayı- sizlere soruyorum haliyle, bu bir.
ikincisi, izlenme muhabbeti dediğim gibi, bankacılık işlemlerim ile ilgili. geri kalanları önemli değil. tabi her cevabı okuyup da yazmamışsınızdır, uğraşmanızı da bekleyemem o kadar, ama dediğim gibi, derdim bankacılık işlemleri idi. yanısıra yaptığım projelerden bazıları gizlilik içeren projeler olabiliyor, aslında nete bağlanmayan bilgisayar kullanılması gerek ama çoğu bilgiye de internet aracılığı ile ulaşabiliyorum. o yüzden ne kadar güvenilirdir işletim sistemleri, bunu öğrenmek istiyordum.
bu cevabımı ana duyuruya da yazacağım ki, ona göre güncel bilgi verebilirsiniz. zira aynı şeyi on ayrı kişi deyince anlıyorum artık ;)
not: net kullanımı hakkında bilgim var çok şükür, o yüzden "yaa netten de şöyle oluyor browser'dan da böyle oluyor." diye açıklamanıza gerek yok, işletim sistemleri ile ilgili bilgiler yetiyor yani bana. teşekkür ederim :)
tekrar teşekkürler uğraşıp da cevap verenlere..
0
bu kadar kafa karıştıracak bir şey yok bence. bunlar artık birbirlerinin alternatifi diyemeyiz. win 7 ve 8 eskidi, en günceli 10. en yeteneklisi de 10. ki benim şu ana kadar kullandığım en hızlı işletim sistemi de 10. bilgisayarın buna uygunsa (microsoft'un bunu test etmek için bir tool'u var) 10'a geçmemek için bir sebep yok.
edit:
birbirinin alternatifi değiller derken kast etmek istediğimi yeterince iyi ifade edememişim bu arada. kısaca açayım. ubuntu 14 mü kurayım, windows 10 mu diye sorarsan bu makul bir alternatif kıyaslama sorusu olur. ama 7 zaten bitti, kullananlarda gereksiz bir inat/direnç kaldı sadece. win 8 bence iyiydi ama çoğunluk beğenmedi. 7'nin ve 8'in iyi ve sevilen yanlarını alıp 10'u çıkarttılar. tamam işte. windows dediğinde artık cevap 10.
edit:
birbirinin alternatifi değiller derken kast etmek istediğimi yeterince iyi ifade edememişim bu arada. kısaca açayım. ubuntu 14 mü kurayım, windows 10 mu diye sorarsan bu makul bir alternatif kıyaslama sorusu olur. ama 7 zaten bitti, kullananlarda gereksiz bir inat/direnç kaldı sadece. win 8 bence iyiydi ama çoğunluk beğenmedi. 7'nin ve 8'in iyi ve sevilen yanlarını alıp 10'u çıkarttılar. tamam işte. windows dediğinde artık cevap 10.
0
Win 8.1 64 bit pro gayet stabil çalışıyor. Aynı şekilde Win 7 64 bit ent. da gayet stabil. Kısacası iki ayrı bilgisayarımda gözle görülür bir fark yaşamıyorum. Kişisel bilgi olayı da tam muhittin topalak muhabbetine uygun bir olay. Win 10 için şimdilik biraz beklenebilir yine de.
0
7>10>xp>vista>2000>98>95>dos>8.1>8
10 kullanıyorum, kişisel bilgin her yerde herkes tarafından zaten izleniyor internette, facebook da izliyor google da izliyor kullandığın isp de izliyor... neyin derdi bu? adam reklam vs. amaçlarla kullanıyor bilgilerinden para kazanıyor vs. özel biri değilsen tek tek seni inceleyip mercek altına mı alacak... bu kadar ego olmasın yani, ben biliyorum mesela adamların umrunda bile olmadığımı rahatım...
10 kullanıyorum, kişisel bilgin her yerde herkes tarafından zaten izleniyor internette, facebook da izliyor google da izliyor kullandığın isp de izliyor... neyin derdi bu? adam reklam vs. amaçlarla kullanıyor bilgilerinden para kazanıyor vs. özel biri değilsen tek tek seni inceleyip mercek altına mı alacak... bu kadar ego olmasın yani, ben biliyorum mesela adamların umrunda bile olmadığımı rahatım...
0
8.1 10'a göre daha stabil olsa bile (7 de aynı şekilde) bence windows 10 daha iyi durumda. 10 sürekli güncellemelerle daha da stabil hale getiriliyor ve 7,8 ve 10'u da denemiş olarak diyebilirim ki en hızlısı windows 10 (aynı bilgisayarda yani aynı donanımda denendi).
Her bilgisayar için 10 daha hızlı diyemeyiz muhakkak.
Her bilgisayar için 10 daha hızlı diyemeyiz muhakkak.
0
wine ile hemen hemen her win uygulamasini ubuntuda acarsin.
olmadi dual bios mu ne, ondan yaparsin.
ben oyle yaptim windowsu acmiyorum bile bir kac sey disinda.
soruna geleyim, redditte gordum o win10 bilgi alma muhabnetini, onu windows surekli yapiyor zaten ama win10 ile iyice ucmus gibi geldi bana.
fakat kullanmama nedenim bu degil, biraz daha buglarindan arinsin vs o zaman denemeyi dusunurum.
win 7yi cok seviyorum, bana win 8den daha sorunsuz geliyor.
yine de gonullerin birincisi ubuntu <3
olmadi dual bios mu ne, ondan yaparsin.
ben oyle yaptim windowsu acmiyorum bile bir kac sey disinda.
soruna geleyim, redditte gordum o win10 bilgi alma muhabnetini, onu windows surekli yapiyor zaten ama win10 ile iyice ucmus gibi geldi bana.
fakat kullanmama nedenim bu degil, biraz daha buglarindan arinsin vs o zaman denemeyi dusunurum.
win 7yi cok seviyorum, bana win 8den daha sorunsuz geliyor.
yine de gonullerin birincisi ubuntu <3
0
Windows 10'dan 8.1'e göre daha iyi bir verim aldığımı söyleyebilirim.Hız konusunda gözle görülür bir artış oldu.dizüstü bilgisayarım bir yıllık.
0
@ucanspagetti: benim derdim bu şekilde izlenmek değil, bankacılık işlemlerimi netten yaptığım için şüphe yaşıyorum, egoyla falan alakası yok. lütfen sorulara cevap verirken biraz daha düzgün bir üslup kullanır mısın? insanlara saldırmanın alemi yok.
0
@chaotic: evet wine ile ben de kullandım bir süre de, ben sürekli olarak analiz programları kullanıyorum ve bunların linux üzerinde çalışan versiyonları yok, haliyle ubuntu ya da benzeri linux dağıtımlarını deneme amaçlı, elim alışsın diye vs kullanıyorum -bir de bazı analiz programlarımız var ki, sadece linux üzerinde çalışıyor, o da var mesela-
dediğim gibi, derdim kişisel bilgilerimi alması değil, derdim bankacılık işlemleri. yoksa adam beni naapsın ki zaten her bilgisayarı açıp da google'a girdiğimde, adamlar konum belirleme ile bana özel hava durumu bilgisi veriyorlar misal, en basitinden bu bilgi alma bile yeterince korkutucu, kim bilir daha nelerimizi bulmuşlardır da biz bilmiyoruzdur. piyuuu..
dediğim gibi, derdim kişisel bilgilerimi alması değil, derdim bankacılık işlemleri. yoksa adam beni naapsın ki zaten her bilgisayarı açıp da google'a girdiğimde, adamlar konum belirleme ile bana özel hava durumu bilgisi veriyorlar misal, en basitinden bu bilgi alma bile yeterince korkutucu, kim bilir daha nelerimizi bulmuşlardır da biz bilmiyoruzdur. piyuuu..
0
bankacılık işlerinde de tek kullanımlık şifreler falan güvenliği sağlıyor diye umuyoruz. Ki microsoft o tür bilgileri göndermiyordur zaten, ha hackerın biri gönderme yöntemini keşfedip kullanırsa bilemeyiz tabii..
Bu arada uçanspagetti win8.1'i dos'un bile altına koymuş, o kadar kötü ne yaşamış merak ettim. Tamam metro(modern ui) arayüzünü kimse kullanmadı sevmedi ama win7'den çok daha hızlı ve yine aynen stabil bir işletim sistemi 8.1. Ben de bu hafta içinde 10'a geçeceğim, birkaç bitirmem gereken şey vardı sıkıntı çıkarsa uğraştırmasın diye önce onları bitirdim :)
Bu arada uçanspagetti win8.1'i dos'un bile altına koymuş, o kadar kötü ne yaşamış merak ettim. Tamam metro(modern ui) arayüzünü kimse kullanmadı sevmedi ama win7'den çok daha hızlı ve yine aynen stabil bir işletim sistemi 8.1. Ben de bu hafta içinde 10'a geçeceğim, birkaç bitirmem gereken şey vardı sıkıntı çıkarsa uğraştırmasın diye önce onları bitirdim :)
0
ev kullanıcısı için stabilite için edişe etme olayı windows 7 geldiğinde kalktı zaten. dizi, facebook, twitter, instagram, youtube pcsi için xp de yeter. geri kalanlar için kullanıcı hangisini seçmesi gerektiğini bilir zaten pcden anlıyorsa. ve donanımı leş olanların "windows 8 daha hızlı açiliyür en iyisi o" muhabbeti bitsin artık. atsız patr "önce donanım sonra yazılım" der.
8.1 pro
8.1 pro
0
W10 +1. Vram konusundaki kısıtlamaları da aşan bir teknolocisi varmış tam çözemedim. Temiz kurulum yapıldığı taktirde 7 ve 8.1'den daha hızlı.
0
windows 10 > 8.1 > 7
görünüşü en güzel olanı windows 7 ama onun dışında pek bir artısı yok.
görünüşü en güzel olanı windows 7 ama onun dışında pek bir artısı yok.
0
Ekleme yapayım. "Biz izlenüyürüz." muhabbeti windows 98den beri olan şey. 95te yapmadılar çünkü internete bağlanmak sıkıntıydı. :) Adam akıllı bunu ispatlayan birileri çıktı geçenlerde. Her şeyi kapatmalarına rağmen bir veri paketinin gittiğini yakalamışlar. Çoğu da anonim. Seni bireysel olarak izleyeceği şeyler değil yani, seni ve çevrendeki birkaç bin kişiyi izleyince anlamlı hale gelebilecek veriler. Ama Google'ı, Facebook'u vs ne kadar takip ediyor bilsen, Windows'un kapısına kapanıp gmail şifreni falan verirsin nolur beni izleyin diye.
arstechnica.co.uk
Benim bulduğum ve faydalı olabilecek kaynak, 47:44'ten itibaren yaklaşık 6 dakika:
www.youtube.com
arstechnica.co.uk
Benim bulduğum ve faydalı olabilecek kaynak, 47:44'ten itibaren yaklaşık 6 dakika:
www.youtube.com
0
bilgiler için teşekkürler. benim için stabilite önemli kullandığım programlardan dolayı, yani youtube pc'cisi değilim, ondan soruyorum zaten. ben 7 kullanıyorum, memnunum, ama 8 ve 10 hakkında bilgim olmadığı için -kullanmadığımdan dolayı- sizlere soruyorum haliyle, bu bir.
ikincisi, izlenme muhabbeti dediğim gibi, bankacılık işlemlerim ile ilgili. geri kalanları önemli değil. tabi her cevabı okuyup da yazmamışsınızdır, uğraşmanızı da bekleyemem o kadar, ama dediğim gibi, derdim bankacılık işlemleri idi. yanısıra yaptığım projelerden bazıları gizlilik içeren projeler olabiliyor, aslında nete bağlanmayan bilgisayar kullanılması gerek ama çoğu bilgiye de internet aracılığı ile ulaşabiliyorum. o yüzden ne kadar güvenilirdir işletim sistemleri, bunu öğrenmek istiyordum.
bu cevabımı ana duyuruya da yazacağım ki, ona göre güncel bilgi verebilirsiniz. zira aynı şeyi on ayrı kişi deyince anlıyorum artık ;)
ikincisi, izlenme muhabbeti dediğim gibi, bankacılık işlemlerim ile ilgili. geri kalanları önemli değil. tabi her cevabı okuyup da yazmamışsınızdır, uğraşmanızı da bekleyemem o kadar, ama dediğim gibi, derdim bankacılık işlemleri idi. yanısıra yaptığım projelerden bazıları gizlilik içeren projeler olabiliyor, aslında nete bağlanmayan bilgisayar kullanılması gerek ama çoğu bilgiye de internet aracılığı ile ulaşabiliyorum. o yüzden ne kadar güvenilirdir işletim sistemleri, bunu öğrenmek istiyordum.
bu cevabımı ana duyuruya da yazacağım ki, ona göre güncel bilgi verebilirsiniz. zira aynı şeyi on ayrı kişi deyince anlıyorum artık ;)
0
not: net kullanımı hakkında bilgim var çok şükür, o yüzden "yaa netten de şöyle oluyor browser'dan da böyle oluyor." diye açıklamanıza gerek yok, işletim sistemleri ile ilgili bilgiler yetiyor yani bana. teşekkür ederim :)
0
dostum ben diğer cevapları okumadım peşin söyleyeyim (gerçi vadeli oldu)
ben de 7den memnundum 8.1 pro kurana kadar. yani 8.1 diye bir sistem olmasa 7den devam ederdim. 8.1'de ui bazında daha sadeleşmeye gitmişler benim için 8.1deki artı bu. öbür türlü 7 ile 8.1 sidik yarıştırsa ikisi de galip çıkar. ikisi de xp ve vistaya göre kat kat ötede çünkü. 10 daha ham onu boşver şimdilik. önceki cevapta dediğim gibi 7 çıktığından beri aralarında fark yok.
kısaca memnunsan 7den devam et format vs uğraşma. (g)ui yani arayüzden sıkıldıysan 8.1 geçebilirsin.
bankacılık için hiç kafanı takma. asıl mesele bilgisayarında virüs, keylogger vs bulunmaması. atıyorum pcde keylogger var, sen amazon'dan alışveriş yapmışın kart no ccv exp girip. eh haliyle amazon onay da istemiyor (encardda böyle), sen de farkında değilsen (mail, sms vs) hırsız da yürek yemişse para yanar sanarsın. ama yanmaz rahat ol. çünkü bu senaryo kusursuz değil illaki bir yerde aksar. bu sadece bir örnek yani o kadar tırsmanı gerektirecek bir durum yok. rahat olamam diyorsan alırsın bir ipad mini, sadece ***kendi*** ev ağından veya operatör internetinden bağlanarak bankacılık işlemlerini halledersin. veya herhangi bir linux dağıtımının live versiyonunu usbye yazarsın, bankacılık cart curt yapacağın zaman o sistemden başlatırsın. tertemiz virüssüz sistemin olur. sen yeter ki atsız'dan çözüm iste baboli
ben de 7den memnundum 8.1 pro kurana kadar. yani 8.1 diye bir sistem olmasa 7den devam ederdim. 8.1'de ui bazında daha sadeleşmeye gitmişler benim için 8.1deki artı bu. öbür türlü 7 ile 8.1 sidik yarıştırsa ikisi de galip çıkar. ikisi de xp ve vistaya göre kat kat ötede çünkü. 10 daha ham onu boşver şimdilik. önceki cevapta dediğim gibi 7 çıktığından beri aralarında fark yok.
kısaca memnunsan 7den devam et format vs uğraşma. (g)ui yani arayüzden sıkıldıysan 8.1 geçebilirsin.
bankacılık için hiç kafanı takma. asıl mesele bilgisayarında virüs, keylogger vs bulunmaması. atıyorum pcde keylogger var, sen amazon'dan alışveriş yapmışın kart no ccv exp girip. eh haliyle amazon onay da istemiyor (encardda böyle), sen de farkında değilsen (mail, sms vs) hırsız da yürek yemişse para yanar sanarsın. ama yanmaz rahat ol. çünkü bu senaryo kusursuz değil illaki bir yerde aksar. bu sadece bir örnek yani o kadar tırsmanı gerektirecek bir durum yok. rahat olamam diyorsan alırsın bir ipad mini, sadece ***kendi*** ev ağından veya operatör internetinden bağlanarak bankacılık işlemlerini halledersin. veya herhangi bir linux dağıtımının live versiyonunu usbye yazarsın, bankacılık cart curt yapacağın zaman o sistemden başlatırsın. tertemiz virüssüz sistemin olur. sen yeter ki atsız'dan çözüm iste baboli
0
plastic_angel
Kullanan var mı? f/p oranı nedir?
Kullanan var mı? f/p oranı nedir?
0
Abuk subuk ufak tefek sorunlar cikiyor, cok can sikiyor, aleti duvara vurasim geliyor. Donup kaliyor bazen falan. Simdi aklima gelmiyor da can sikici sorunlari var bircok. Alma derim kisaca.
0
ben 22 ay sorunsuz kullandım. bu ay kafayı yemeye başladı telefon. mobil veri açıkken internete girmiyor, kimse bana ulaşamıyor falan. garantiye göndereceğim.
0
bende ve kardeşimde var, memnunuz biz. tek sorunu şarj soketi sıkıntısıydı, o problem çıkarınca çok çabuk biçimde hallettik general mobile servisinde -1 saatte yapıp geri verdiler hemen- ama yeni çıkanlarında o problem olacağını sanmıyorum. zaten telefonların çoğunun ömrü uzun değil, kaldı ki teknolojisi sürekli yenileniyor zaten, gidip de iphone-samsung gibi pahalı telefon almak bana mantıklı gelmiyor, maşallah her işimi de görüyor eşşek :D artı kaç kere düşürdüm, gerçi benimkinde plastik kılıf var ama kardeşimde kılıf yok, hatta ev arkadaşımda da vardı aynı model, onda da kılıf yoktu, onlar da kaç kere düşürdü, hiçbir şey olmadı telefona. yani ekran çatlaması şu bu gibi şeyler olmuyor, malzemesi iyi bence. ben alalı 1 sene oldu, kardeşim alalı 1.5 oldu sanırım, memnunuz genel olarak. donup kalma durumu bende de oluyor ara sıra ama güncelledikten sonra olmaya başladı, keşke güncellemeseydim :/
0
14 aydır sorunsuz kullanıyorum telefonu, yaptığım şeyler sosyal medya ve vatsap falan.
0
omer gibi
master için başvuru şartında ingilizce şartı yoktu ama ders almak için şart olacak. proficiency eylül de mi olur? çalışacak kaynak var mı? cıkmıs sorular gibi. ielts 6 almak daha mı kolay?
master için başvuru şartında ingilizce şartı yoktu ama ders almak için şart olacak. proficiency eylül de mi olur? çalışacak kaynak var mı? cıkmıs sorular gibi.
ielts 6 almak daha mı kolay?
ielts 6 almak daha mı kolay?
0
prof. sınavı çok kolay bir sınavdı en son bıraktığımda. itü yabancı diller yüksek okuluna git, oradaki hocalarla görüş, hem seni yönlendirsinler, hem de eski çıkmış soruları kitapçık halinde bastırıp satıyor itü, ondan alırsın -yani ben girdiğim zaman sınava öyleydi en azından, ama 5 sene oluyor- itü yabancı diller yüksek okulunun sayfasına da girip bakabilirsin bu arada. ben sınava girdiğimde sadece kelime bilgisi -çoktan seçmeli sınav gibi, parçada uygun yere koyuyorsun- okuduğunu anlama ve writing sınavı vardı -writing için birkaç essay yaz ve yabancı diller okulunun hocalarına göster, yanlışlarını/eksiklerini gör muhakkak- bu sene arkadaşım girdi, bunlara bir de dinleme sınavı eklenmiş, ama zorlanacağını sanmıyorumş. speaking kısmı yok zaten. ha tabi ielts almak daha iyidir başka yerlere de başvururken de, bence hem pahalı hem de şu aşamada gerek yok. proficiency sınavının tarihleri sis.edu.tr'da ya da yabancı diller yüksek okulunun sayfasında olur genelde. ya da hangi enstitüye giriyorsan, onun sayfasında da olabilir. ben sınava haziranda girmiştim ama, temmuz ve eylülde de oluyordu sanırım da bi dakka biz ağustostayız neyse sen eylül için başvurursun artık. öğrenci işlerini de arayıp öğrenebilirsin çoğu şeyi, yardımcı oluyorlar ya da yönlendiriyorlar. sabah 8.30-9 gibi ara mesela derim ben.
0
xu
marketten bişeler alıp onları yiyeyim diyorum ama ne alsam da yesem ? bir hafta boyunca ne yesem tavsiyesi olan var mı?
marketten bişeler alıp onları yiyeyim diyorum ama ne alsam da yesem ? bir hafta boyunca ne yesem tavsiyesi olan var mı?
0
pratik ve lezzetli olsun diyorsanız. şu aç bitir salamlardan alıp yanında iyisinden izmir tulumu. ekmeğe katık edip yersiniz. enfes olur.
0
iş yerinde buzdolabı varsa evden götür. sandviç vs gibi. hatta mikrodalga fırın varsa akşamdan kalan yemeği götürüp ısıtabilirsin bile.
0
Mikrodalga +1. Gözümde direkt saklama kabında ıspanak ve tavuk canladı. Mikrodalga yoksa bile sebze yemeklerinin çoğunu soğuk yiyebilirsin yanında yoğurtla. Salata da yaparsın, sosunu sonradan dökerek. Ben hep imrenirdim.
0
gece okulda çok kaldığım ve mikrodalga da olmadığı için hem dışarıdan yemek hem de hazır market yemekleri gurusu oldum, biraz yardımcı olayım:
öncelikle, aç bitir salamlar iyi güzel de, hem çok tuzlu hem de çok sağlıksız, bir zaman sonra yediğinden iğreneceksin, tavsiye etmem.
ben birkaç gün üstüste okulda yatıp kalktığım vakitler için, krem peynir-zeytin ezmesi- tabi bıkmadığım dönemler için aç bitir salam- uno test ekmeği olayına giriyordum, pratik oluyor. eğer meyve-sebze yıkayabileceksen, salatını iş yerinde de yapabilirsin, ama muhakkak ki meyve götür yanında, bu çok önemli. mandalina olur, muz olur, erik olur, elma olur, pratik yenebilecek ne varsa muhakkak ye, gün içinde çok iyi geliyor.
hazır çorbalara da bakabilirsin de, sorun şu ki aç bitir salam gibi bıktırabilir bir süre sonra.
zeytinyağlı yemek yapmak ve götürmek en iyisi. bir arkadaşım ise makarnasını, sulu yemeğini, pilavını getiriyordu gayet. börek getiren de çok gördüm.
tost/sandviç ve hazır çorba olayına girebilirsin, ikisi güzel gider, hem doyurucu olur. özellikle de kepekli sandviç ekmeği -hazır çorba- üstüne de 1 elma ya da muz iyi gidiyor.
atıştırmalık kuruyemiş süper oluyor, özellikle badem.
noodle da çok yedim, güzel ama bıktırabilir gene, bir de fazla baharatlı olabiliyorlar -mesela nudo'nun körilisini yedim geçende, midemi mahvetti. makarneks'in de domateslisini sevmedim. indomie noodle çok güzel oluyor, yediğim hazır noodle'lar arasında en iyisi. bir de kungfu ramen var, o da fena değil ama bazı çeşitlerinin baharatları ağır gelebilir. bir de palmiye yağı falan koyuyorlar, o çok ağır oluyor, eğer yağlı ve baharatlı sevmiyorsan o yağı ekleme derim.
hazır sandviçlere gelince, baricci cidden gurme ama pahalı. dardanel'in mister no'su var, bazı türleri çok pahalı ve fiyata da değmiyor -mesela italyan salatalısı hiç güzel değil. tavuklu, ton balıklı ve salam-peynirliler güzel. tada'nın sandviçleri mister no'ya göre daha ucuz, beyaz peynirli-domateslisi biraz mide yakıyor ama güzel, ton balıklı biraz ekşi ama fena değil. pesto soslu tavuk da tat olarak fena değil ama çok kuru. mister no'nunkiler daha iyi bence ama o fiyat için de çok ufak kaçıyorlar, doyar mısın bilemem? ayrıca eğer ayrı bir biçimde yiyebileceğin bir yer varsa, hazır çiğ köfte dürümler var. ya da ısıtabilirim dersen hazır tavuk-et dürümler var. ayrıca önceden pişirilmiş ve soğuk bile yiyebileceğin hindi-tavuk-et dönerler ya da köfteler oluyor. bir de hazır patlıcan musakkadır, ne bileyim yaprak sarmadır, kuru fasulyedir, bunların hep yemeye hazır konserveleri var, bunlar da yenebilir ama ben çok zorda kalmadıkça -yani okulda kalmadıkça- yememeye çalışıyorum böyle şeyler, geneli çok tuzlu ve mideyi rahatsız edici. aklıma gelenler bunlar. ha bir de, eğer uyku yapmıyorsa, tek porsiyonluk sade yoğurtlar-meyveli yoğurtlar iyi oluyor.
öncelikle, aç bitir salamlar iyi güzel de, hem çok tuzlu hem de çok sağlıksız, bir zaman sonra yediğinden iğreneceksin, tavsiye etmem.
ben birkaç gün üstüste okulda yatıp kalktığım vakitler için, krem peynir-zeytin ezmesi- tabi bıkmadığım dönemler için aç bitir salam- uno test ekmeği olayına giriyordum, pratik oluyor. eğer meyve-sebze yıkayabileceksen, salatını iş yerinde de yapabilirsin, ama muhakkak ki meyve götür yanında, bu çok önemli. mandalina olur, muz olur, erik olur, elma olur, pratik yenebilecek ne varsa muhakkak ye, gün içinde çok iyi geliyor.
hazır çorbalara da bakabilirsin de, sorun şu ki aç bitir salam gibi bıktırabilir bir süre sonra.
zeytinyağlı yemek yapmak ve götürmek en iyisi. bir arkadaşım ise makarnasını, sulu yemeğini, pilavını getiriyordu gayet. börek getiren de çok gördüm.
tost/sandviç ve hazır çorba olayına girebilirsin, ikisi güzel gider, hem doyurucu olur. özellikle de kepekli sandviç ekmeği -hazır çorba- üstüne de 1 elma ya da muz iyi gidiyor.
atıştırmalık kuruyemiş süper oluyor, özellikle badem.
noodle da çok yedim, güzel ama bıktırabilir gene, bir de fazla baharatlı olabiliyorlar -mesela nudo'nun körilisini yedim geçende, midemi mahvetti. makarneks'in de domateslisini sevmedim. indomie noodle çok güzel oluyor, yediğim hazır noodle'lar arasında en iyisi. bir de kungfu ramen var, o da fena değil ama bazı çeşitlerinin baharatları ağır gelebilir. bir de palmiye yağı falan koyuyorlar, o çok ağır oluyor, eğer yağlı ve baharatlı sevmiyorsan o yağı ekleme derim.
hazır sandviçlere gelince, baricci cidden gurme ama pahalı. dardanel'in mister no'su var, bazı türleri çok pahalı ve fiyata da değmiyor -mesela italyan salatalısı hiç güzel değil. tavuklu, ton balıklı ve salam-peynirliler güzel. tada'nın sandviçleri mister no'ya göre daha ucuz, beyaz peynirli-domateslisi biraz mide yakıyor ama güzel, ton balıklı biraz ekşi ama fena değil. pesto soslu tavuk da tat olarak fena değil ama çok kuru. mister no'nunkiler daha iyi bence ama o fiyat için de çok ufak kaçıyorlar, doyar mısın bilemem? ayrıca eğer ayrı bir biçimde yiyebileceğin bir yer varsa, hazır çiğ köfte dürümler var. ya da ısıtabilirim dersen hazır tavuk-et dürümler var. ayrıca önceden pişirilmiş ve soğuk bile yiyebileceğin hindi-tavuk-et dönerler ya da köfteler oluyor. bir de hazır patlıcan musakkadır, ne bileyim yaprak sarmadır, kuru fasulyedir, bunların hep yemeye hazır konserveleri var, bunlar da yenebilir ama ben çok zorda kalmadıkça -yani okulda kalmadıkça- yememeye çalışıyorum böyle şeyler, geneli çok tuzlu ve mideyi rahatsız edici. aklıma gelenler bunlar. ha bir de, eğer uyku yapmıyorsa, tek porsiyonluk sade yoğurtlar-meyveli yoğurtlar iyi oluyor.
0
Marketten minimum miktarlarda alınarak hazırlanabilecek haftalık menü (tutarlar , max değerlerdir)
1. Gün salata : Doğranmış yeşillik+erzincan tulumu + domates + limon z.yağı (hazır salata sosları da var)+ tahıllı ekmek -8-10 tl
2. Gün çay saati : unlu mamüller reyonunda satılan böreklerden ıspanaklı patatesli peynirli yanında da çay 5-6 tl
3. Gün kahvaltı : zeytin + peynir + domates+ salatalık+ reçel / tahin helva+ simit + çay -10 tl
4. Gün balıklı gün: ton balığı + yeşillik/çiğ ıspanak tercihe bağlı elle parçalara ayrılır + domates + az yağlı beyaz peynir + üzerine nar ekşisi Z.yağı+ tahıllı ekmek -10 tl
5. Gün makarna günü: noodle + yoğurt/ kutu içecek - 5 tl
1. Gün salata : Doğranmış yeşillik+erzincan tulumu + domates + limon z.yağı (hazır salata sosları da var)+ tahıllı ekmek -8-10 tl
2. Gün çay saati : unlu mamüller reyonunda satılan böreklerden ıspanaklı patatesli peynirli yanında da çay 5-6 tl
3. Gün kahvaltı : zeytin + peynir + domates+ salatalık+ reçel / tahin helva+ simit + çay -10 tl
4. Gün balıklı gün: ton balığı + yeşillik/çiğ ıspanak tercihe bağlı elle parçalara ayrılır + domates + az yağlı beyaz peynir + üzerine nar ekşisi Z.yağı+ tahıllı ekmek -10 tl
5. Gün makarna günü: noodle + yoğurt/ kutu içecek - 5 tl
0
Marketten wasa kraker, trakya birliğin mini peynirleri var 5'li pakette içinde gouda, cheddar, edam vs var, onlardan al. Bir de muz ya da mevsimine göre meyve al. Ben öyle yapıyorum bazen.
0
Ben çelik kapta bulgur pilavı bazen de makarna götürüyordum okula inip yemekhanede insanlarla birlikte yiyordum. Öyle bir masa varsa düşünülebilir ama bilmiyorum belki iş yeri ortamında saçma kaçan bir hareket olur görgüsüz damgası yapıştırmayın hemen. -.-
Hazır makarna türü şeyler yemektense aç gezmeyi, şekerimin düşüp bayılmamı tercih eden birisiyim. Uzak durmakta fayda var bence.
Hazır makarna türü şeyler yemektense aç gezmeyi, şekerimin düşüp bayılmamı tercih eden birisiyim. Uzak durmakta fayda var bence.
0
Kimse söğüş dil sevmiyor haliba. Sonra zeytinyağlı yemek götürebilirsin. Az yağlı yoğurtlu makarna olur.
0
yue
kısırlaştırdıktan sonra özellikle iştahında artış oldu sanki. veteriner dikkat etin fazla mama vermeyin karnı yağlı demişti. ama bizimki sürekli aç miiivv miiiiiiv habire yemek istiyor. artık günlük gramajı mutfak tartısıyla tartıp ikiye bölüyorum. sabah giderken yarısını akşam gelince yarısını veri
kısırlaştırdıktan sonra özellikle iştahında artış oldu sanki. veteriner dikkat etin fazla mama vermeyin karnı yağlı demişti. ama bizimki sürekli aç miiivv miiiiiiv habire yemek istiyor.
artık günlük gramajı mutfak tartısıyla tartıp ikiye bölüyorum. sabah giderken yarısını akşam gelince yarısını veriyorum. gece yine acıkıyor. bu sabah 5 te başımda miyavladı iki saat yemek için. kıyamıyorum bazen 5-6 tane kuru mama koyuyorum. hemen hepsini bitiriyor. nasıl baş edeceğim ben bununla :(
artık günlük gramajı mutfak tartısıyla tartıp ikiye bölüyorum. sabah giderken yarısını akşam gelince yarısını veriyorum. gece yine acıkıyor. bu sabah 5 te başımda miyavladı iki saat yemek için. kıyamıyorum bazen 5-6 tane kuru mama koyuyorum. hemen hepsini bitiriyor. nasıl baş edeceğim ben bununla :(
0
Uce bolup gece de koyun:) zamanla alisacaktir merak etmeyin. Miyavladikca mama vermeyin daha cok miyavlar.
0
kediler hep açtır ki zaten? :) kısırlaştırılmışsa hele daha fena, iyice yemeğe sarıyor. kesinlikle verme, ağlasın dursun pezevenk. alışır sonra. gerçi ben de kıyamam ona ama, zararlı sonuçta fazla yemesi, bir de kedileri zayıflatması zor oluyor sokağa çıkmıyorsa, iyice ömrü kısalmasın cancağızın.
0
Northern Mariner
(git: 979407) duyurusunu cevaplarken aklıma bir de bu soru geldi;- karşınızdaki insan hayatını mutsuzluk üzerine kurmuş ve her şeye bir kulp takan bir haldeyse güzel/yakışıklı olması yine de bakışınızı etkiler mi sizce?Benim düşüncem : 31/e olarak mutsuz kişilerden hoşlanmıyorum, insan bence anın ke
(git: 979407) duyurusunu cevaplarken aklıma bir de bu soru geldi;
- karşınızdaki insan hayatını mutsuzluk üzerine kurmuş ve her şeye bir kulp takan bir haldeyse güzel/yakışıklı olması yine de bakışınızı etkiler mi sizce?
Benim düşüncem : 31/e olarak mutsuz kişilerden hoşlanmıyorum, insan bence anın keyfini çıkartmalı. Mesela sahilde dolaşırken canım balık ekmek yemek isterken yanımdaki kişi ne kadar güzel olursa olsun ıyy bıyy demeye başlarsa o anda soğuyorum bırakmıyorum ama çekip gidesim geliyor. Yada bir önerime ya orası mı gidilmez şimdi diyip hevesi öldürünce resmen bunalımlar geçiriyorum.
- karşınızdaki insan hayatını mutsuzluk üzerine kurmuş ve her şeye bir kulp takan bir haldeyse güzel/yakışıklı olması yine de bakışınızı etkiler mi sizce?
Benim düşüncem : 31/e olarak mutsuz kişilerden hoşlanmıyorum, insan bence anın keyfini çıkartmalı. Mesela sahilde dolaşırken canım balık ekmek yemek isterken yanımdaki kişi ne kadar güzel olursa olsun ıyy bıyy demeye başlarsa o anda soğuyorum bırakmıyorum ama çekip gidesim geliyor. Yada bir önerime ya orası mı gidilmez şimdi diyip hevesi öldürünce resmen bunalımlar geçiriyorum.
0
@üğpoıuy Örnek olarak verdim, bunu çoğaltabiliriz
hediye alırsın beğenmez, yemeğe gidelim dersin beğenmez, sinema dersin istemez vs vs gibi
hediye alırsın beğenmez, yemeğe gidelim dersin beğenmez, sinema dersin istemez vs vs gibi
0
kafam çok bulanık olduğu için cümlelerini tam anlamadım ama anladığım kadarıyla yanıtlayayım: istediği kadar şahane bir görüntüsü olsun, genç olsam belki sallamazdım ama, yaşlandım ve artık enerjimi emecek insanları etrafımda istemiyorum. yani hayatını mutsuzluk üzerine kurmuş bir insanla birlikte olmak istemem -gene de büyük konuşmayayım, insanlık olarak salağız da, yarın öbür gün böyle bir hata yaparım, gelir duyuruda ağlarım böühühühü diye, sonra bana bu duyuruyu göstermeyin yani :D - ha şu var: anlık olarak bir derdi vardır ya da eskiden beri gelen bir sıkıntısı vardır, onda olabildiğince yardımcı olmaya çalışırım, destek olurum, elimden geleni yaparım, hatta olmayanı bile yaparım, da, sürekli sürekli bu durum içindeyse, nope. hayat kısa, biraz bencil olmak gerek.
0
Diğer duyuruyu okumadım. Ama bahsettiğin tarzdaki insanları biliyorum. Ülkemizde özellikle çokça varlar. Ben de katlanamam. Mutsuzluk felsefi bir derinlikten kaynaklanıyorsa ve frekanslar tutup hayata karşı bir alaycı tavır ve derinlikli sohbetler yaratıyorsa zevk alınabilir. Ama günlük yaşamda mutsuz bir kadınla beraber olmak ölüm. Yapımız gereği mutlu etmeye kasıyoruz karşı cinsi. Kadın ruhen mutsuz ise kendini başarısız hissedeceksin kendini hep.
0
Her şeye kulp takan kadından kesinlikle uzak durmakta fayda var. Başarısızlıkları için bahane aramayı da alışkanlık haline getirmiştir çünkü.
0
eksik veri var...
sürekli mi böyle, yoksa dönemsel mi? bi derdi var belki? onu mutsuz huzursuz eden meseleleri var belki? hayata pozitif bakmayı o da istiyordur belki, ama bunu yapacak durumu/gücü/enerjisi şu an için yoktur belki? yorulmuştur belki?
ilişki yaşayacağınız insanın 7/24 pollyanna olmasını mı bekliyorsunuz? içinde bulunduğumuz dünyada, maddi manevi ayakta kalmanın bu kadar zor olduğu bu ortamda, sizce de haksızlık değil mi?
"iyi günde kötü günde" diye bi söz var ya hani, aslında çok derin manalar içeren bi söz. şayet karşınızdaki kız/erkek uçan kuştan nem kapmak yerine gerçekten içinde bulunduğu dönem yüzünden bu halde ise, o zaman onun yanında durmak zorundasınız.
diye düşünmekteyim :)
sürekli mi böyle, yoksa dönemsel mi? bi derdi var belki? onu mutsuz huzursuz eden meseleleri var belki? hayata pozitif bakmayı o da istiyordur belki, ama bunu yapacak durumu/gücü/enerjisi şu an için yoktur belki? yorulmuştur belki?
ilişki yaşayacağınız insanın 7/24 pollyanna olmasını mı bekliyorsunuz? içinde bulunduğumuz dünyada, maddi manevi ayakta kalmanın bu kadar zor olduğu bu ortamda, sizce de haksızlık değil mi?
"iyi günde kötü günde" diye bi söz var ya hani, aslında çok derin manalar içeren bi söz. şayet karşınızdaki kız/erkek uçan kuştan nem kapmak yerine gerçekten içinde bulunduğu dönem yüzünden bu halde ise, o zaman onun yanında durmak zorundasınız.
diye düşünmekteyim :)
0
gezegen olan pluton
Bu konuda ayrıntılı bilgi sağlayan okulların gereksinimlerini bulundurun bilinen web siteleri neler var?
Bu konuda ayrıntılı bilgi sağlayan okulların gereksinimlerini bulundurun bilinen web siteleri neler var?
0
researchgate ya da academia.edu'da -ikincisinden çok emin değilim- var ama üniversite mailinle üye olabiliyorsun.
bir de bu var: academicpositions.eu
zaten phd positions in eu ya da in usa diye aratırsan, güzel siteler çıkıyor.
edit: bir şey yazıyormuşum ama yarım kalmış :D ne yazdığımı da hatırlamıyorum, sonunu sildim o yüzden :D
bir de bu var: academicpositions.eu
zaten phd positions in eu ya da in usa diye aratırsan, güzel siteler çıkıyor.
edit: bir şey yazıyormuşum ama yarım kalmış :D ne yazdığımı da hatırlamıyorum, sonunu sildim o yüzden :D
0
:)
Ya ben sürekli bir kaygı, hata yapma korkusu, hata yapınca bir suçluluk duygusu halinde yaşıyorum. Siz de öyle misiniz? Psikoloğa gidicem ama insanların çoğu benim gibi midir onu öğrenmek istiyorum. Rahat olanlar nasıl rahat oluyosunuz allah aşkına, yapı mıdır bu öğrenilmiş birşey mi? Teşekkürler şi
Ya ben sürekli bir kaygı, hata yapma korkusu, hata yapınca bir suçluluk duygusu halinde yaşıyorum. Siz de öyle misiniz? Psikoloğa gidicem ama insanların çoğu benim gibi midir onu öğrenmek istiyorum. Rahat olanlar nasıl rahat oluyosunuz allah aşkına, yapı mıdır bu öğrenilmiş birşey mi? Teşekkürler şimdiden..
0
Bende de var o dediklerin ama çok ciddiye almamıştım. Kullanıcı adının hakkını ver biraz :)
0
kendimden ornek verirsem dibe vurduktan sonra her anlamda daha rahat hareket etmeye basladim, oncesinde cekingen ve utangac bi tiptim su siralar neydi o hallerim diye dusunurum aklima geldikce.
fakat dibe vurmak bi tavsiye degil sadece benim yasadigim bir olay.
fakat dibe vurmak bi tavsiye degil sadece benim yasadigim bir olay.
0
verdiğim değerin kıymeti bilinmedikçe, insanların duyarsızlığını gördükçe ben de nasırlaşıyorum. yavaş yavaş bi dengeye ulaşıcam heralde.
kimi şanslı; geniş, rahat, stressiz. kimi de geriye baktıkça öğreniyor.
kimi şanslı; geniş, rahat, stressiz. kimi de geriye baktıkça öğreniyor.
0
Hata yapınca suçluluk duymak gayet normal de sürekli kaygılanmak ve sürekli hata yapmaktan korkmak pek normal değil.
0
kasıntının tekiyim.
reelde tanıyanların falan da çok azı sever beni. beni sevenlere karşı bayağı rahatım ama. özümde kedi gibiyim anlayacağın.
reelde tanıyanların falan da çok azı sever beni. beni sevenlere karşı bayağı rahatım ama. özümde kedi gibiyim anlayacağın.
0
hic rahat biri degilim. oldukca ciddiyim ve yaptigim hersey problemsiz olsun istiyorum. (alt metni hep kazanan taraf olmak-yanlis yapmadigim icin kimse beni suclayamiyor ve ben daha da gucleniyorum.) dolayisiyla iste cok titiz davraniyor ve her detayi on defa kontrol ediyorum bu da zaman kaybetmeme sebep oluyor. bu davranis bicimi dogru mu peki? kesinlikle hayir. uzerinde calisiyorum, umarim bi gun hic sallamayan rahat bi karakter olacagim ben de.
0
ohooo bunlar bende, erkek arkadaşımda ve ailemdeki çoğu insanda var. ben antidepresan kullanıyorum şu anda çok mutluyum ehuheuhue ama benim dediğime bakma tabi, psikolog ve yönlendirirse pskiyatrist ile yürütebilirsin tabi bu kaygı ve korkularını. ama şunu diyeyim ki, bu dediklerin benim etrafımdaki -aile dışındaki de- çoğu insanda var, yaşadığımız dünya olsun, bölge ve ülke olsun, bizim toplumumuzun etkisi olsun hep ruh halimiz üzerinde etkili. dahası, seratonin nörotransmitterlerinde bir sorun vardır -az salınıyordur ya da yanlış zamanlarda salınıyordur- ahanda sana bir sürü korku, kaygı, endişe felan.. o yüzden, psikoloğa ve gerekiyorsa pskiyatriste git, ilaç tavsiye edebilir, etmeyebilir de; terapi verebilir, kardeşimin doktoru mesela düzenli spor yapmasını önerdi, ki uzun vadede seratonin salınımını süpersonik düzenler, ilaç alıyor ve terapi de görüyor misal, ama doktor öncelikli olarak spora yönelmesini söyledi mesela. vs vs tabi herkes farklı önerilerde bulunabilir, doktor değilim. ama var yani senden çok, en azından bu içini rahatlatsın.
0
Çok afedersin ama dünya s.kime, minare g.tüme bir adamım ben. Saçımda bir tane beyaz yok, bir tane. O kadar vurdumduymaz, o kadar rahat biriyim ki. Çok güzel böyle.
0
Rahatim evet. Bazen haddinden fazla rahatim. Hata yapmaktan korkutugum durumlar olur ama yapinca yine rahatimdir.
Nasil rahat oluyorum? Benim icin nasili yok bunun. Nasil rahat olunmadigini sorardim ben de. Ama bunun kesinlikle ogrenilebilir olduguna inaniyorum.
Nasil rahat oluyorum? Benim icin nasili yok bunun. Nasil rahat olunmadigini sorardim ben de. Ama bunun kesinlikle ogrenilebilir olduguna inaniyorum.
0
darthvenom
Merhaba british shortair türü kedilere karşı inanılmaz bir sempati var içimde. Yalnız yaşıyorum Alıp kedi beslemek çok mu müşkülpesent bir Uğraş sizce? Bakımı vs çok mu zor erkek başıma yapamaz mıyım?
Merhaba british shortair türü kedilere karşı inanılmaz bir sempati var içimde. Yalnız yaşıyorum Alıp kedi beslemek çok mu müşkülpesent bir Uğraş sizce? Bakımı vs çok mu zor erkek başıma yapamaz mıyım?
0
Söylediğin ırk oldukça sakin yapılı olur. Bende de Scottish Fold var, varlığı ile yokluğu bir hayvanın. Kum temizleme, düzenli aşı, tarama gibi işleri aksatmam diyorsan yapabilirsin.
0
Kedi mamasını ve suyunu verdikten sonra sana çok da ihtiyaç duymayan bir canlı, arada bir sevgi şefkat göstersen yeter. Ha onu da çok aradığından değil ama ilgiden hoşlanıyorlar sadece. Zor bir olay değil yani ama bi hevesle kedi beslemeye başlayıp sonradan sıkılan çok insan var. Onlardan biri olmayacağına kanaat getiriyorsan besle tabii.
0
evet bir hevesle baslayıp alırsın, sonra hergun mamasını suyunu vericeksin burda sıkıntı yok ama tuvalatini de temizliceksin. düzenli aşılar için veterinere götürüp getireceksin. tüylerini tarayacak sağı solu tüy olan evi temizleyeceksin. baslarda zor gelmez ama sonraları insanı kasabiliyor. bu arada tatile falan dışarıya 2-3 gunlugune bi yere gitmeye kalksan evde tek bırakamıyorsun hayvanın mamaya suya tuvaletinin temizlenmesine ihtiyacı var öyle olunca da ayak bağı oluyor.
0
Ayrıca petshop'a para verip kedi alırsan hepimiz toplanıp seni döveriz. Sahiplenmeyi bekleyen binlerce hayvan var.
Bi de çok şirin diye yavru kedi alırsan hayattan bezdirir, 2 yaşında bişey al sakin sakin sev.
Bi de çok şirin diye yavru kedi alırsan hayattan bezdirir, 2 yaşında bişey al sakin sakin sev.
0
benim sinirimi en çok bozan evde tuvalet kağıdıyla oynayıp etrafının anasını sikmesi. onun dışında çoraplarımla oynuyor piç kurusu buna da çok kızıyorum. evi biraz dağıtabiliyor velhasıl. fakat benim ki henüz 5 aylık felan. ilerde durulacağını umuyorum. onun dışında zorluğu sıçtığı boku temizlemesi olabiliyor ben 2 haftada bir temizliyorum. mamasını koyuyosun 3 4 günde bir. suyunu da tabi. fakat sevmesi herşeyi unutturuyor. ben sokaktan aldım. british shortair almak istersen para bayılman lazım. bunun içinde facebook grupları var. oradan uygun fiyata alabilirsin. sokaktan al diretmelerine de aldırış etme. kafana göre hangi cins hoşuna gidiyorsa o tür al.
0
Buradaki 2 blog yazımda bahsetmiştim zorluklarından: kedinmivar.blogspot.com.tr
Yeni içerik de eklesem fena olmayacak. :)
@Bysb 4 güne kadar evde yalnız kalabiliyorlar, bir sıkıntı olmuyor.
@pasp yazınca fark ettim editi: @2006 2 haftada 1 temizlenmez tuvalet ya, öyle şey mi olur. hayvanın psikolojisi bozulur. her gün temizlenmesi gerek.
Yeni içerik de eklesem fena olmayacak. :)
@Bysb 4 güne kadar evde yalnız kalabiliyorlar, bir sıkıntı olmuyor.
@pasp yazınca fark ettim editi: @2006 2 haftada 1 temizlenmez tuvalet ya, öyle şey mi olur. hayvanın psikolojisi bozulur. her gün temizlenmesi gerek.
0
@2006: iki haftada bir mi? O_O nasıl ya? bizim pislik piremses'in her gün bokunu temizliyoruz biz! O_O
@darthvenom: erkek başıma diye bir şey yok, öncelikle onu bil. yapın şu işlerinizi kardeşim alla alla :D şaka bir yana, bence bakabilirsin, yalnız unutma: sevmen gerekiyor. yani mamasını suyunu aşısını bokunu halledeceksen, o kediyi seviyor olman gerekiyor. yani çocuğun gibi düşün cidden, çocuğunu yemeksiz, susuz, altı kirli, sağlıksız, pis bırakır mısın? hayır. belki bir çocuk kadar ilgilenmeni gerektirmeyecek, ama sorumluluk isteyen bir iş evcil hayvanla uğraşmak. ve ağzı var dili yok onların, yani bir derdi olsa anlamak için, nasıl konuşamayan bir çocukla ilgilenmen gerekir, ağlar mesela anlamazsın derdini, kediyle, köpekle de böyle ilgilenmen gerekir. yani sakin yapılı olması, yavru olmaması vs vs bunlar etken değil, sakin olur ama öyle felaket tuvalet yapar ki, temizlerken öğüre öğüre için çıkar, bilmem anlatabildin mi? gerçi hastalanmadıkları sürece böyle bir şey yaşamazsın ama, kimi insan hassas bünyeli oluyor, temizleyemiyor. ne bileyim, mamasını unutursun, suyunu unutursun, gerçi gelip sana bir şekilde izah eder o derdini de, sen anlayamazsan fena. ben de genelde yaşlı kedileri seviyorum, huzurlu oluyorlar, hoplayıp zıplayıp bir şeyler kırma olayı yok, tek istediği otur da kucağına çıkayım, kulağımı kaşı be insan!! :D ha tabi şu da var: yaşlı kedinin de bazı şeyleri öğrenme olayı geçmiş oluyor -anlamadığından değil, kesinlikle sallamadığından, ciddiyim -_- , yani "ne uğraşcam be bu yaştan sonra!" moduna girmiş oluyorlar, yani mutfak tezgahına çıkmasın dersen, ve onun da her yere çıkma huyu varsa, belli bir yaştan sonra değiştirmesi zor o davranışı -gerçi bizimki kıçını kaldırmaya üşendiği için çıkmıyor artık, o da var- bir de gerçekten de petshop'tan alayım deme, tamam tür olarak seviyor olabilirsin ama, satın alındıkça daha çok -hem de kaçak yollarla- yurtdışından getiriliyor bu hayvanlar, hem de çok kötü koşullarda. onlara çok büyük zarar, ona bir şey olsa sen de üzülürsün emin ol :( ayrıca sokağa atılmış cins kediler de çok oluyor -bak mesela teyzem geçenlerde aldı british shorthair, SOKAĞA ATMIŞLAR, sokaktan aldı bildiğin kediyi. o yüzden haysev olur, patilen olur, bu tip sitelere muhakkak bak. benim mesela iki kedim de sokaktan ve VAN KEDİSİ, sokağa atmışlar gene. şu anki evimin sokağında da var iki tane van kedisi, neyse ki mahalle kasabımız bakıyor -iyi yere dükkan açmışlar yani :D - daha bugün balıkçıların orda iki tane van kedisi gördüm. daha bir sürü cins kedi de bulabilirsin sokakta ha! var yani. millet uğraşamıyor, atıyor sokağa! neyse, öyle bakamayacağını düşünüyorsan zaten alma da, alırsan da sokaktan al, derim diğer arkadaşların da dediği gibi.
@darthvenom: erkek başıma diye bir şey yok, öncelikle onu bil. yapın şu işlerinizi kardeşim alla alla :D şaka bir yana, bence bakabilirsin, yalnız unutma: sevmen gerekiyor. yani mamasını suyunu aşısını bokunu halledeceksen, o kediyi seviyor olman gerekiyor. yani çocuğun gibi düşün cidden, çocuğunu yemeksiz, susuz, altı kirli, sağlıksız, pis bırakır mısın? hayır. belki bir çocuk kadar ilgilenmeni gerektirmeyecek, ama sorumluluk isteyen bir iş evcil hayvanla uğraşmak. ve ağzı var dili yok onların, yani bir derdi olsa anlamak için, nasıl konuşamayan bir çocukla ilgilenmen gerekir, ağlar mesela anlamazsın derdini, kediyle, köpekle de böyle ilgilenmen gerekir. yani sakin yapılı olması, yavru olmaması vs vs bunlar etken değil, sakin olur ama öyle felaket tuvalet yapar ki, temizlerken öğüre öğüre için çıkar, bilmem anlatabildin mi? gerçi hastalanmadıkları sürece böyle bir şey yaşamazsın ama, kimi insan hassas bünyeli oluyor, temizleyemiyor. ne bileyim, mamasını unutursun, suyunu unutursun, gerçi gelip sana bir şekilde izah eder o derdini de, sen anlayamazsan fena. ben de genelde yaşlı kedileri seviyorum, huzurlu oluyorlar, hoplayıp zıplayıp bir şeyler kırma olayı yok, tek istediği otur da kucağına çıkayım, kulağımı kaşı be insan!! :D ha tabi şu da var: yaşlı kedinin de bazı şeyleri öğrenme olayı geçmiş oluyor -anlamadığından değil, kesinlikle sallamadığından, ciddiyim -_- , yani "ne uğraşcam be bu yaştan sonra!" moduna girmiş oluyorlar, yani mutfak tezgahına çıkmasın dersen, ve onun da her yere çıkma huyu varsa, belli bir yaştan sonra değiştirmesi zor o davranışı -gerçi bizimki kıçını kaldırmaya üşendiği için çıkmıyor artık, o da var- bir de gerçekten de petshop'tan alayım deme, tamam tür olarak seviyor olabilirsin ama, satın alındıkça daha çok -hem de kaçak yollarla- yurtdışından getiriliyor bu hayvanlar, hem de çok kötü koşullarda. onlara çok büyük zarar, ona bir şey olsa sen de üzülürsün emin ol :( ayrıca sokağa atılmış cins kediler de çok oluyor -bak mesela teyzem geçenlerde aldı british shorthair, SOKAĞA ATMIŞLAR, sokaktan aldı bildiğin kediyi. o yüzden haysev olur, patilen olur, bu tip sitelere muhakkak bak. benim mesela iki kedim de sokaktan ve VAN KEDİSİ, sokağa atmışlar gene. şu anki evimin sokağında da var iki tane van kedisi, neyse ki mahalle kasabımız bakıyor -iyi yere dükkan açmışlar yani :D - daha bugün balıkçıların orda iki tane van kedisi gördüm. daha bir sürü cins kedi de bulabilirsin sokakta ha! var yani. millet uğraşamıyor, atıyor sokağa! neyse, öyle bakamayacağını düşünüyorsan zaten alma da, alırsan da sokaktan al, derim diğer arkadaşların da dediği gibi.
0
@whimsical cok sayıda mama ve su kabı koyarak sureyı 1 haftaya kadar cıkarmıstım ama yineden insanın içi rahat etmiyor.
0
@Bysb
1 haftada ben kafayı yerim kedi yemese de. 3-4 gün problem olmuyor ama. bir de ben ip cam aldım, eve koydum; telefonla kontrol ediyorum sürekli tombişi. içim rahat ediyor. :)
1 haftada ben kafayı yerim kedi yemese de. 3-4 gün problem olmuyor ama. bir de ben ip cam aldım, eve koydum; telefonla kontrol ediyorum sürekli tombişi. içim rahat ediyor. :)
0
adalarda cins kedi olduğunu bende duymuştum yavvv, birde evet doğru söylüyor kedi sahiplendirme sitelerinde sokağa atılan cins kediler olabiliyor.bebekten alınca sevmesi keyifli oluyor ama harbi çok yaramaz olabilyiorlar.
0
tociess
tavsiye ettiğiniz lens markaları neler ?
tavsiye ettiğiniz lens markaları neler ?
0
Acuvue Oasys. Yıllardır kullanıyorum. Öncesinde 5-6 farklı marka kullandım onlarda bulamadğım rahatlığı Oasys'te buldum.
0
Soft lens 59'du sanırım onla başladım arada yırtılma fln oluyordu birkaç gün gözümden çıkarmadığım olduğunda sadece sabahları kuruluk oluyordu.
Acuvue oasys e geçtim yine benzer kullanımda sabahları gözümü açmam zaman alıyordu toric lensi sıkça batma yapıyordu ki ben kötü lens kullanırım hafta çıkarmadığım olur gözümden oasysin toric lensi ile batma neymiş gördüm bir de 15 günlük oasys.
Softlens hiç batma yapmazdı. 1 aya yakın oldu pure vision hd ye geçtim çok memnunum. 2 haftaya yakındır gözümde ne batma var ne sabahları kuruluk.
Sen benim kullandığım gibi kullanma da pure vision hd güzel lens, geceleri farların ışıkları rahatsız ederdi araba kullanırken veya güneşe karşı hassasiyet vardı hepsi azaldı.
Bir de şu var lens olayı göreceli birine çok rahat gelen diğerin aşırı rahatsız edebilir, deneyip göreceksin.
Acuvue oasys e geçtim yine benzer kullanımda sabahları gözümü açmam zaman alıyordu toric lensi sıkça batma yapıyordu ki ben kötü lens kullanırım hafta çıkarmadığım olur gözümden oasysin toric lensi ile batma neymiş gördüm bir de 15 günlük oasys.
Softlens hiç batma yapmazdı. 1 aya yakın oldu pure vision hd ye geçtim çok memnunum. 2 haftaya yakındır gözümde ne batma var ne sabahları kuruluk.
Sen benim kullandığım gibi kullanma da pure vision hd güzel lens, geceleri farların ışıkları rahatsız ederdi araba kullanırken veya güneşe karşı hassasiyet vardı hepsi azaldı.
Bir de şu var lens olayı göreceli birine çok rahat gelen diğerin aşırı rahatsız edebilir, deneyip göreceksin.
0
Acuvue Oasys kullanıyorum ben de son bir kaç yıldır, ondan öncekileri hatırlamıyorum ama şöyle bir şey var: eğer gözünde kuruluk vs varsa kesinlikle lens kullanma, ona hiçbir lensin çaresi yok, bildiğin hastalık. hani "Acuvue Oasys klimalı ortamlar için, bilgisayar başında çalışanlar için çok iyidir, su oranı yüksektir, oksijen geçirgenliği yüksektir." vıdı vıdı bik bik edecek çok optik mağazası çalışanı var, var da, kuruluk olayı ilaç kullanmadan geçmeyen bir şey cidden -ya da uzun süre ne klima, ne bilgisayar ne de lens olayına gireceksin- ben son 3 senedir doğru düzgün lens kullanamıyorum, en iyi lensin Acuvue Oasys olduğunu söylemelerine rağmen -ki doktorum bile dedi bunu- kadın bana "günde 6 saatten fazla kullanmayacaksın, makyaj yapmayacaksın" falan diye azarı kaydı :( tabi soruna tam cevap olmadı, ama en iyisi olsa bile dikkatli kullan ve nwnd'nin dediği gibi, herkesin bünyesinde farklı etki yaratabileceğini unutma, derim naçizane. çalışma ortamını ve koşullarını da hesaba kat yani.
0
Bausch&lomb pure vision kullanmak zorunda kalmistim ilk basta numaralarimdan oturu, hic memnun degildim. Varligini hep hissettirirdi, batardi.
Sonra airoptixe gectim, yok boyle rahatlik. Gozum neredeyse hic kurumuyor, takmasi cok kolay, gorusu cok iyi...
Bi ara benimkinin numarasi stokta yok ve acil ihtiyac diye acuvue oasys aldim, takmasi ve cikarmasi tam bir iskence, saniyelerle yaptigim is dakikalar almaya basladi ve 2.haftadan sonra goruntu ve lens bildigin yamuldu yani. Hic memnun kalmadim.
Benim tavsiyem optikten ya da goz hastanesi vb birer cift deneme lensi satin al. Biraz tuzlu olabilir ama en uygununu bulmus olursun. Lens kisiden kisiye degisiyor.
Bausch&lomb pure vision bile takarim zorunlu kalirsam ama acuvue oasys asla ama ondan cok memnun kalan da var gordugun gibi :)
Sonra airoptixe gectim, yok boyle rahatlik. Gozum neredeyse hic kurumuyor, takmasi cok kolay, gorusu cok iyi...
Bi ara benimkinin numarasi stokta yok ve acil ihtiyac diye acuvue oasys aldim, takmasi ve cikarmasi tam bir iskence, saniyelerle yaptigim is dakikalar almaya basladi ve 2.haftadan sonra goruntu ve lens bildigin yamuldu yani. Hic memnun kalmadim.
Benim tavsiyem optikten ya da goz hastanesi vb birer cift deneme lensi satin al. Biraz tuzlu olabilir ama en uygununu bulmus olursun. Lens kisiden kisiye degisiyor.
Bausch&lomb pure vision bile takarim zorunlu kalirsam ama acuvue oasys asla ama ondan cok memnun kalan da var gordugun gibi :)
0
8 senedir bausch lomb purevision kullanıyorum,memnunumda,iyidir yani,göz çapınlada alakalı bu lens işi,markaların çapları farklı oluyor,o marka kaliteli,çok iyi deyip te onu alamıyorsun...
0
pasp
Elimde 3 senelik şu model laptop var:http://www.dell.com/tr/sletmeler/p/latitude-e6320/pdBu laptopı okuldan bize vermişlerdi, ben 3 senedir hayvanlar gibi kullanıyorum -ciddiyim- laptopla yatıp kalkıyorum (bkz: uzak mesafe ilişkisi) tüm işlerimi -makale yazmadır, araştırmadır, ödevdir, nette gezinme
Elimde 3 senelik şu model laptop var:
www.dell.com
Bu laptopı okuldan bize vermişlerdi, ben 3 senedir hayvanlar gibi kullanıyorum -ciddiyim- laptopla yatıp kalkıyorum (bkz: uzak mesafe ilişkisi) tüm işlerimi -makale yazmadır, araştırmadır, ödevdir, nette gezinmedir, sims 3 oynamadır vs- bu laptopla yaptım, hatta köşesinde ufak bir kırık bile var :D bir de çok fena ısınıyor ama hiç kapanmadı ısınma yüzünden şu ana kadar, yani alttaki fan kısmı açık kaldığı sürece de çok ısınmıyor-. Bu sene okuldan ayrılacağım için laptopı da geri verecektim ama 151 dolara -şu anda 420 lira oluyor- bu laptopı okuldan satın alabiliyorum. Ben kendime yeni laptop alacağım, bunu da babama vermek istiyorum ki kendisi sadece nette gezinecek ve word kullanacak, belki de okey tavla falan oynar en fazla ya da netten dizi izler. İşlemcisi i5 2.5 GHz, 4 gb rami var, 13.3 inç ekranı var, bir de 3 senelik olduğunu düşünürsek -ki çok kullanıldı dediğim gibi- artı olarak gittigidiyorda ikinci elleri 700 küsür tl, amazonda ise 200-300 dolar falan gördüğüm kadarıyla, okuldan bu laptopı almama değer mi? Babamın bir de çok eski HP workstation türü laptopı var -12 yaşında :D - yavaş bilgisayarlara alışık yani :D
fikir vereceklere şimdiden teşekkürler,
Not: "Bunu alacağına şöyle yeni bir laptop var, onu al bak." derseniz de olur. Laptopı dediğim gibi babam kullanacak ve sadece wordde yazı yazma ve nette gezinme, ne bileyim okey tavla falan oynama olur, dizi izler belki falan.
www.dell.com
Bu laptopı okuldan bize vermişlerdi, ben 3 senedir hayvanlar gibi kullanıyorum -ciddiyim- laptopla yatıp kalkıyorum (bkz: uzak mesafe ilişkisi) tüm işlerimi -makale yazmadır, araştırmadır, ödevdir, nette gezinmedir, sims 3 oynamadır vs- bu laptopla yaptım, hatta köşesinde ufak bir kırık bile var :D bir de çok fena ısınıyor ama hiç kapanmadı ısınma yüzünden şu ana kadar, yani alttaki fan kısmı açık kaldığı sürece de çok ısınmıyor-. Bu sene okuldan ayrılacağım için laptopı da geri verecektim ama 151 dolara -şu anda 420 lira oluyor- bu laptopı okuldan satın alabiliyorum. Ben kendime yeni laptop alacağım, bunu da babama vermek istiyorum ki kendisi sadece nette gezinecek ve word kullanacak, belki de okey tavla falan oynar en fazla ya da netten dizi izler. İşlemcisi i5 2.5 GHz, 4 gb rami var, 13.3 inç ekranı var, bir de 3 senelik olduğunu düşünürsek -ki çok kullanıldı dediğim gibi- artı olarak gittigidiyorda ikinci elleri 700 küsür tl, amazonda ise 200-300 dolar falan gördüğüm kadarıyla, okuldan bu laptopı almama değer mi? Babamın bir de çok eski HP workstation türü laptopı var -12 yaşında :D - yavaş bilgisayarlara alışık yani :D
fikir vereceklere şimdiden teşekkürler,
Not: "Bunu alacağına şöyle yeni bir laptop var, onu al bak." derseniz de olur. Laptopı dediğim gibi babam kullanacak ve sadece wordde yazı yazma ve nette gezinme, ne bileyim okey tavla falan oynama olur, dizi izler belki falan.
0
dell'in sağlamloığıyla ünlü serisini nasıl kırdın yav? :)) kesinlikle kaçırma, latitude serisi iyidir. 8GB ram destekliyormuş +4GB ram eklersen yağ gibi akar. www.pcworld.com
0
@ukde: aklsjdsalasf dell sağlamlığı ile ünlü, ben de ayılığımla XD o değil de, dell'e bu laptopı alana kadar felaket güveniyordum, lakin bu laptop'ın pil kısmı biraz saçma yapılmış, şarjı uzun gitsin diye çok hücreli yapmışlar ve dışarı doğru şarj kısmı çıkıyor, o da taşırken falan habire elimizde kalıyor -bir tek benim başıma gelmedi yani :( - kenarını kırmaya gelince, yani ufak bir parçası çatlamış ki geri kalan kasa -pil kısmının mekanik takma çıkarma özelliği hariç - cidden sağlam görünüyor, ama ufak bir köşesinde üstten parça kopmuş. lab.da çok asitli, sıcak, tozlu ortama maruz kaldı, ne bileyim aşırı soğuk ortama maruz kaldı, kimi zaman beraber uyuduk :D aslında normal bence :D
0
tekilasisesi
böyle 4-5 kişinin takım olduğu, aksiyon içeren bildiğiniz diziler var mıdır?mesela leverage, 5 kişi. biri oyunları yöneten beyin, biri hacker biri dövüşçü...scorpion'u da izledim ayrıca.
böyle 4-5 kişinin takım olduğu, aksiyon içeren bildiğiniz diziler var mıdır?
mesela leverage, 5 kişi. biri oyunları yöneten beyin, biri hacker biri dövüşçü...
scorpion'u da izledim ayrıca.
mesela leverage, 5 kişi. biri oyunları yöneten beyin, biri hacker biri dövüşçü...
scorpion'u da izledim ayrıca.
0
arka sokaklar var tam aradığın gibi. rıza baba beyin, mesut komser dayakçı, hüsnü komser aklıselim vs.
bi de eskiden a takımı (the a team) vardı, o daha aradığın gibiydi. ama eski zaman, bulabileceğini pek sanmıyorum.
bi de eskiden a takımı (the a team) vardı, o daha aradığın gibiydi. ama eski zaman, bulabileceğini pek sanmıyorum.
0
arka sokaklar :)
bradley cooper'ın the a team diye filmi varmış. onu izliyim bari.
bradley cooper'ın the a team diye filmi varmış. onu izliyim bari.
0
aksiyon yok ama ekip isi denilince aklima hep the wire gelir. aksiyonun a'si yok o ayri.
ekip isli dizilerden cogu polisiye diziler. the closer, csi'lar vs.
ekip isli dizilerden cogu polisiye diziler. the closer, csi'lar vs.
0
leverage'ın orijinali olan hustle varmış, ben hala izleyemedim ama o daha güzelmiş deyolla. bunun yanında süper kahramanlı arrow ve the flash var -gerçi seneye birleştireceklermiş iki diziyi, bilemedim- , gerçi hepsi hacker ama oyuncularını sevdiğim için -ve konu da ilgimi çektiği için- izlemeyi düşündüğüm csi cyber var. eğer illa takım böyle olmasa da olur dersen, bir kurt adam, bir vampir ve bir hayaletli being human var XD eskilerden heroes var (sonbaharda heroes: reborn olarak geri dönüş yapacağı için, tekrar izlemeye başladım, herkesin farklı yeteneği var ya, bazen takım çalışması yapıyorlar, ama bir leverage değil tabi) direkt eskilerden a team var işte, sen bradley cooper'ın filmini diyorsun ama, o aslında diziydi hani, belki hatırlarsın? mission impossible var -orijinali diziydi, bulursan izle, o da baya eski- major crimes -the closer'ın spin-off'u, ikisini de tavsiye ederim- ve tabi ki person of interest var. aslında direkt person of interest'i seyret bence, leverage gibi hafif bir dizi değil ama, diyim yani. fantastik kuntastik şeyleri seversen, sleepy hollow var, fena değil, yani o leverage'daki sıcak ve tatlı hava bence bunda da var -yani tamam, içinde tuhaf onyüzbinmilyontane yaratık felan var ama, sevimli diziydi yani :3 - aklıma gelenler bunlar. ha, takım dersen, fringe de sayılabilir aslında, ne güzel diziydi yaa :(
0
ss aldım kenarda dursun bu dizi önerileri :)
person of interest'e baktım da pek sarmadı. leverage tadı alamadım. heroes'u lise zamanında bir iki bölüm izleyip beğenmemiştim. hustle'ı bitirdikten sonra fringe'i izlemeyi düşünüyorum
person of interest'e baktım da pek sarmadı. leverage tadı alamadım. heroes'u lise zamanında bir iki bölüm izleyip beğenmemiştim. hustle'ı bitirdikten sonra fringe'i izlemeyi düşünüyorum
0
yamuklu sucurta
evet favorilerinizi alayım?
evet favorilerinizi alayım?
0
nick cave and the bad seeds - henry lee, weeping song, to be by your side, we no who u r
0
muse, beirut, the smiths, korhan futacı ve kara orkestra, dandadadan, HIM, mor ve ötesi, placebo, katatonia, incubus, sakin -dağıldı gerçi ama olsun- falan filan. hemen tüm şarkılarını severim. gene de bi last.fm'e bakarsam -ki yıllarca creative marka çok kaliteli olmasına rağmen scrobble yapamayan mp3çalarım yüzünden çoğu dinlediğim şarkıyı skroplayamasam da, mesela anathema - angelica ve a dying wish en çok dinlenenler listemde yok. niye? çünkü hep mp3çalarla dinlemişim, ondan :( bu arada anathema'nın sen sevdiğim şarkılarını da yazmış bulundum- şöyle ufak bir liste sunabilirim, tabi yaklaşık 9 senedir last.fm kullandığım için, şarkılar çok güncel olmayabilir.
Korhan Futacı ve Kara Orkestra – Abra Kadabra
the GazettE – SHIVER
Beirut – Nantes, Postcards From Italy
Massive Attack Feat. Hope Sandoval – Paradise Circus
Blonde Redhead – Misery Is a Butterfly
The Smiths – Please, Please, Please Let Me Get What I Want, This Charming Man
Sid – Melody of the Wild Dance
Athena – Yalan
Crystal Castles – Not in Love
Iron & Wine – Boy With a Coin
Oceansize – New Pin
Hooverphonic – Eden
Sakin – Bu Defa, Edepsiz Komedya
Vanilla Sky – Umbrella (Rihanna Cover)
Hellogoodbye – The Thoughts That Give Me the Creeps
honeyhoney – Little Toy Gun
The Gossip – Pop Goes the World
God Is An Astronaut – Forever Lost
Placebo – Space Monkey
DANdadaDAN – Kara Araba
Metallica – The Memory Remains
Zakkum – Ah Çikolata
Florence & The Machine – Cosmic Love
Slowblow – Aim for a Smile
Muse – Supermassive Black Hole
Asaf Avidan & The Mojos – One Day / Reckoning Song (Wankelmut Remix)
Incubus – Southern Girl
Gece – Öldür İstersen
gördüğün üzere, ben boş zamanlarımda çorba dinliyorum :D
Korhan Futacı ve Kara Orkestra – Abra Kadabra
the GazettE – SHIVER
Beirut – Nantes, Postcards From Italy
Massive Attack Feat. Hope Sandoval – Paradise Circus
Blonde Redhead – Misery Is a Butterfly
The Smiths – Please, Please, Please Let Me Get What I Want, This Charming Man
Sid – Melody of the Wild Dance
Athena – Yalan
Crystal Castles – Not in Love
Iron & Wine – Boy With a Coin
Oceansize – New Pin
Hooverphonic – Eden
Sakin – Bu Defa, Edepsiz Komedya
Vanilla Sky – Umbrella (Rihanna Cover)
Hellogoodbye – The Thoughts That Give Me the Creeps
honeyhoney – Little Toy Gun
The Gossip – Pop Goes the World
God Is An Astronaut – Forever Lost
Placebo – Space Monkey
DANdadaDAN – Kara Araba
Metallica – The Memory Remains
Zakkum – Ah Çikolata
Florence & The Machine – Cosmic Love
Slowblow – Aim for a Smile
Muse – Supermassive Black Hole
Asaf Avidan & The Mojos – One Day / Reckoning Song (Wankelmut Remix)
Incubus – Southern Girl
Gece – Öldür İstersen
gördüğün üzere, ben boş zamanlarımda çorba dinliyorum :D
0
yabanıl:
nick cave and the bad seeds - the ship song
plase: radiohead - talk show host
türkül:
dandadadan - kara araba - (zın zın çatalı göster bana!)
plase: korhan futacı ve kara orkestra - geleneksel mahşer günü
nick cave and the bad seeds - the ship song
plase: radiohead - talk show host
türkül:
dandadadan - kara araba - (zın zın çatalı göster bana!)
plase: korhan futacı ve kara orkestra - geleneksel mahşer günü
0
floydian
Ketcap mayonez bize gelmez tuzumuzu eker yeriz diyen kac kisiyiz burada merak ettim.
Ketcap mayonez bize gelmez tuzumuzu eker yeriz diyen kac kisiyiz burada merak ettim.
0
ben de varım! yalnız ben bazen yanında kendi yaptığım şipşak kekikli domates sosu ile yiyorum. ketçap, mayonez ya da ne idüğü belirsiz diğer sosları eve senelerdir sokmuyorum.
0
Abov, agzinin tadini bilmezler. Simdi siz domatese karabiber de atmiyorsunuzdur...
0
ev yapımıysa ben de sos sevmiyorum ama yoğurt veya peynir maydanozla çok güzel gidiyor. sade de güzel.
0
milkshake e batırıp yiyince de çok güzel olmuyo mu ;_; gayet tuzlu patatesi yani
0
floydian dene bi ya tuzlu patates ve çikolatalı milkshake çok güzel oluyo ;_;
0
ev yapımıysa sadece tuz ile yerim hatta belki onu bile atmam da, fast foodcuların patatesleri anca sosla gidiyor. eğer elma dilim patatesse de sos sevmiyorum ama, baharatlıysa falan zaten güzel oluyor o haliyle.
0
mutevazi
Evde iki kisiyiz, neredeyse haftada 10 makine camasir yikiyorum. Sizde de boyle mi,normal mi bu? Hayatim camasir yikamakl mi gececek?
Evde iki kisiyiz, neredeyse haftada 10 makine camasir yikiyorum. Sizde de boyle mi,normal mi bu? Hayatim camasir yikamakl mi gececek?
0
abi ne yapıyorsunuz siz ne yıkıyorsun allah aşkına kaç kilo çamaşır makine 2kg falan mı?
en baba zamanda 6 günde bir 4 kg yıkarım.
aylık 20kg.
ortalama 12 günde bir 6 kg.
aylık 15 kg.
tek kişiyim.
en baba zamanda 6 günde bir 4 kg yıkarım.
aylık 20kg.
ortalama 12 günde bir 6 kg.
aylık 15 kg.
tek kişiyim.
0
Haftada 2 falan. Makineyi tam doldurmuyorsunuz sanırım. Ya da çok sık kıyafet degistiriyorsunuz. Ya da kıyafetiniz az, daha sık yıkıyorsunuz.
0
Tek kisiyim haftada 1 maksimum 2.
Mantiken 2 kisi icin iki kati olmali bence.
4 kisilik ailede 6 7 kez olmasi normal ama. 2 kisi 10 fazla. Ya makina tam dolmadan yikiyosunuz ya da cok pis isler ceviriyonuz.
Mantiken 2 kisi icin iki kati olmali bence.
4 kisilik ailede 6 7 kez olmasi normal ama. 2 kisi 10 fazla. Ya makina tam dolmadan yikiyosunuz ya da cok pis isler ceviriyonuz.
0
3 kisiyiz,kirli sepeti hic bos kalmiyor,gerisini sen dusun.
Hergun mutlaka cisiyor.
Hergun mutlaka cisiyor.
0
Koltuklarda carsaf var, haftada bir onlar yikaniyor. On gunde bir nevresim degisiyor. On gunde bir bornozlar yikaniyor. Ayda bir koltuklarin yastiklari yikaniyor.
Her gun tisort degisiyor iki gunde bir evde giyilen kiyafetler degisiyor. Bu kadar yikamayinca cok birikiyor camasir. Ben de anlam veremiyorum ve giden suya da cok uzuluyorum. Makine de bes kilogram duz camasir makinesi iste kucuk degil.
Her gun tisort degisiyor iki gunde bir evde giyilen kiyafetler degisiyor. Bu kadar yikamayinca cok birikiyor camasir. Ben de anlam veremiyorum ve giden suya da cok uzuluyorum. Makine de bes kilogram duz camasir makinesi iste kucuk degil.
0
Ben günlük yıkıyorum. O gün üstümden çıkanları kısa programda yıkıyorum. Evde çamaşır ve bulaşık birikmesi bende gerginlik yapıyor. Onun dışında da haftada bir havlu-çarşaf-pike işte.
0
3 makine falan. makine 8 kilo alıyor. renkli, beyaz, siyah ayrımı yapıp yıkıyorum herşeyi.
10 makine çokmuş. 3 tişört mü atıyorsun sadece napıyorsun?
10 makine çokmuş. 3 tişört mü atıyorsun sadece napıyorsun?
0
mesele hep çamaşırları tipine göre ayırmaktan çıkıyor :)
beyazlar, renkliler, siyahlar, iç çamaşırları, havlular nevresimler
bizde de 2 kişi için haftada en az 3 makine çamaşır yıkanıyor.
beyazlar, renkliler, siyahlar, iç çamaşırları, havlular nevresimler
bizde de 2 kişi için haftada en az 3 makine çamaşır yıkanıyor.
0
Haftada 2-3 defa yıkanıyor bizde. 2 kişiyiz. Ama şöyle bir durun var, sende kedi ve köpek var. Bir tişört kıl tüy olunca genelde kirli sepetininin yolunu tutuyor.
Koltuk kılıfları, arada kedi köpeğin yuvası yastığı derken daha fazla çıkması çok normal.
Ama yine de 10 fazla geldi bana.
Siyahlar-1
Beyazlar-1
ara renkler-1
Koltuk kılıfları-1
Nevresimler-1
5-6 kazan çamaşırdan fazla tutmaması lazım.
Koltuk kılıfları, arada kedi köpeğin yuvası yastığı derken daha fazla çıkması çok normal.
Ama yine de 10 fazla geldi bana.
Siyahlar-1
Beyazlar-1
ara renkler-1
Koltuk kılıfları-1
Nevresimler-1
5-6 kazan çamaşırdan fazla tutmaması lazım.
0
Tek kişiyim bi posta renkli bi posta beyaz bi posta da nevresim havlu ıvır zıvır
0
naaaaptınız yaa, biz evde dört kişiyken annem haftada 5 falan belki yıkıyordur, o da belki, kardeşimin ve işi dolayısıyla babamın çok kirlisi çıkıyor, bir de evde kedi var, tüy müy olunca falan bazen yapışkanlı ruloyla çıkmıyor, ondan yani o da. o kadar çamaşır yıkamak çevreye de zararlı, çamaşıra da zararlı size de zararlı. 15 dakkalık programda yıkayın bari ya :/ o da çıkarıyor baya tozu kiri falan, deterjanlar baya güçlü artık.
ben iki haftada bir 3 makine falan atıyorum tek başıma -ailemden ayrı yaşıyorum-, o bile bana çok geliyor, ne çok çamaşır yıkadım, çevreye zarar verdim diye üzülüyorum :(
ben iki haftada bir 3 makine falan atıyorum tek başıma -ailemden ayrı yaşıyorum-, o bile bana çok geliyor, ne çok çamaşır yıkadım, çevreye zarar verdim diye üzülüyorum :(
0
tek yaşıyorum makine 7kg
havlu nevresim birlikte yüksek ısıda yıkarım mesela ama 1 havlu, bir çarşaf, bir yastık kılıfı her hafta çıkan bu, üstümü örtmüyorum sıcaktan ölecem. bunlar makineyi doldurmaz ki. üstelik bazısı açık bazısı koyu olabiliyor, yüksekte yıkayınca ayırıyorum. onlar birikir birikir ne zaman dolar makine, o zaman yıkanır. düzeni yok. bezen evde kalmadığım da olur o zaman süre uzar vs.
evden çalışıp iş kıyafeti zorunluluğum olmadığı için evde örtü filan da bulundurmadığım için ben rahatım :) bu önemli bir etmen olabilir 2 kişi de çalışıyorsa iş kıyafetini sık yıkamak gerekebilir, özellikle erkelerde gömlekleri. benim bişeyi illa yıkamam gerekmiyor epey bekliyorum, bazen 3 hafta hiç yıkamadığım olur çok rahat.
bazen de günde 3 kere çalıştırıp biriken herşeyi hallederim, makineye atılamayacakları elde yıkıyorum.
havlu nevresim birlikte yüksek ısıda yıkarım mesela ama 1 havlu, bir çarşaf, bir yastık kılıfı her hafta çıkan bu, üstümü örtmüyorum sıcaktan ölecem. bunlar makineyi doldurmaz ki. üstelik bazısı açık bazısı koyu olabiliyor, yüksekte yıkayınca ayırıyorum. onlar birikir birikir ne zaman dolar makine, o zaman yıkanır. düzeni yok. bezen evde kalmadığım da olur o zaman süre uzar vs.
evden çalışıp iş kıyafeti zorunluluğum olmadığı için evde örtü filan da bulundurmadığım için ben rahatım :) bu önemli bir etmen olabilir 2 kişi de çalışıyorsa iş kıyafetini sık yıkamak gerekebilir, özellikle erkelerde gömlekleri. benim bişeyi illa yıkamam gerekmiyor epey bekliyorum, bazen 3 hafta hiç yıkamadığım olur çok rahat.
bazen de günde 3 kere çalıştırıp biriken herşeyi hallederim, makineye atılamayacakları elde yıkıyorum.
0
Koltuklari her hafta yikamak zorundayim, kopekler yatiyor uzerinde, koku oluyor daha uzun sure kalinca. Ayrica bebek kediler var. Onlarin altina serdigim ortuyu her gun degistiriyorum, yoksa bulunduklari odayi (ki yatakodasi oluyor) kokutuyorlar onlar da. Kedi kumlarinin paspaslari da sik sik yikaniyor, tuvaletten cikip popolarini siliyorlar paspasa. Bornozum sac boyasindan dolayi surekli boyaniyor, camasir suyuna yatiriyorum o yuzden sik sik, uzun sure kalinca cikmiyor lekeler. Nevresim+havlu+kiyafet gibi her evde olan seyler de cikinca anca oluyor. Azaltmak icin ne yapabilirim bilmiyorum, tisortleri falanelde yikamak da mantikli gelmiyor, oyle daha cok su harcarim cunku makineden. Eger varsa bir cozumunuz, valla cok mutlu olurum azalmasina. Hem yoruluyorum hem su tuketimimiz cok artiyor boyle. Atik suyu banyo tuvalet yikarken tuvalette falan kullanayim diyorum ben de artik, en azindan su tekrardan ise yaramis olur...
0
oha bu ne lan. altlı üstlü şu an 10 kişi kalıyor evde neredeyse. haftada 2-3 kez çalışıyordur makina. çok fakirsiniz de iki tane tişörtünüz mü var yahu o ne biçim iş. üst üste üç gün farklı şey giyip sonra biriken kirlileri yıkasanız ya, olmuyo mu öyle.
0
Ya makineye tabi ki iki tane tisort atmiyorum. Biriktiriyorum ama cok fazla sey cikiyor iste. Sadece tisort kiyafet yikamiyoruz ki?
0
2 kisiyken haftada max 2 yikardik
Simdi 3 kisiyiz, bebek icin annem de yanimizda gunduzleri. Neredeyse her gun camasir cikariyo kadin :) neyse ki haftasonu kontrolu bende :p
Simdi 3 kisiyiz, bebek icin annem de yanimizda gunduzleri. Neredeyse her gun camasir cikariyo kadin :) neyse ki haftasonu kontrolu bende :p
0
e ama sen dememişsin ki evde kediler var köpekler var, çok çok anormal değil yani o zaman, gene fazla da, iki kişiden daha fazla nüfus var aslında evde.
teyzemin kedisi bütün gün dışarda, gece uyumaya geliyor malak :D o yüzden teyzem koltuklara eski çarşafları geçiriyor -lastikli- senin yaptığın gibi. ama onlardan da bir kaç tane var elinde, biriktirip öyle atıyor.
kıyafetleriniz bir giymede kirlenmez genelde -yani yağmura çamura ya da ne bileyim, pikniğe felan denk gelmediği sürece- o yüzden günlük giyim olarak bir kaç parça fazladan kıyafet alabilirsin. terlesen bile, kıyafeti çıkar, dolabın dışına as, balkona as vs., hemen ertesi gün giyme, bir gün sonra giy, koku falan olmaz üzerinde -ki zaten yok koltuk altı roll ondu, deodoranttı, parfümdü derken, kıyafetlerde çok koku olmuyor. ev içinde giydiklerinizi de iki günde bir çıkarıp giymeyin bence, her gün iki dakka hızlıca duş al terini akıtmak için, zaten o kadar eşya yıkamana gerek kalmaz.
saç boyalı havlu için de, bir tane kendine koyu renk saç havlusu ve bornoz al, sürekli onları kullan havlu olarak. annemin de -boyattığım dönemde benim de- saç boyamız akardı, ikimizin de saçlarımız için birer havlusu vardı, saçını temiz havluya sarıyorsun sonuçta, boyası aksa bile bir kaç kere kullanırsın en kötü. koyu renk alırsan boyası da görünmez -biz mesela açık renk de kullanıyorduk ama zaten sadece saç için kullanılıyordu- bir de on günde bir havlular ya da çarşaf aşırı sık bence, hadi vücut havlusu olabilir, el havlusu da sık yıkanmalı, ama saç havlusunu hele de çamaşır suyuna batırmaya hiç gerek yok ki çamaşır suyu çok çok zararlı bir şey, bence saç havlsuuna takılma o kadar. aklıma gelenler bunlar valla. hatta gaza geldim çamaşır attım :D
teyzemin kedisi bütün gün dışarda, gece uyumaya geliyor malak :D o yüzden teyzem koltuklara eski çarşafları geçiriyor -lastikli- senin yaptığın gibi. ama onlardan da bir kaç tane var elinde, biriktirip öyle atıyor.
kıyafetleriniz bir giymede kirlenmez genelde -yani yağmura çamura ya da ne bileyim, pikniğe felan denk gelmediği sürece- o yüzden günlük giyim olarak bir kaç parça fazladan kıyafet alabilirsin. terlesen bile, kıyafeti çıkar, dolabın dışına as, balkona as vs., hemen ertesi gün giyme, bir gün sonra giy, koku falan olmaz üzerinde -ki zaten yok koltuk altı roll ondu, deodoranttı, parfümdü derken, kıyafetlerde çok koku olmuyor. ev içinde giydiklerinizi de iki günde bir çıkarıp giymeyin bence, her gün iki dakka hızlıca duş al terini akıtmak için, zaten o kadar eşya yıkamana gerek kalmaz.
saç boyalı havlu için de, bir tane kendine koyu renk saç havlusu ve bornoz al, sürekli onları kullan havlu olarak. annemin de -boyattığım dönemde benim de- saç boyamız akardı, ikimizin de saçlarımız için birer havlusu vardı, saçını temiz havluya sarıyorsun sonuçta, boyası aksa bile bir kaç kere kullanırsın en kötü. koyu renk alırsan boyası da görünmez -biz mesela açık renk de kullanıyorduk ama zaten sadece saç için kullanılıyordu- bir de on günde bir havlular ya da çarşaf aşırı sık bence, hadi vücut havlusu olabilir, el havlusu da sık yıkanmalı, ama saç havlusunu hele de çamaşır suyuna batırmaya hiç gerek yok ki çamaşır suyu çok çok zararlı bir şey, bence saç havlsuuna takılma o kadar. aklıma gelenler bunlar valla. hatta gaza geldim çamaşır attım :D
0
evren beni dürttü :)
dün akşam "haftasonları kontrol bende kehkeh" yazdım, elde olmayan sebeplerden dolayı bugün 2 makine yıkadım :D normalde zaten 1 tane yıkayacaktım eşimle benim kıyafetlerimizi ama geceden beri 2 kez çarşaf alez yatak örtüsü falan değişti :D daha bizim normal giysilere sıra gelmedi :D
yaşasın kısa program :D
dün akşam "haftasonları kontrol bende kehkeh" yazdım, elde olmayan sebeplerden dolayı bugün 2 makine yıkadım :D normalde zaten 1 tane yıkayacaktım eşimle benim kıyafetlerimizi ama geceden beri 2 kez çarşaf alez yatak örtüsü falan değişti :D daha bizim normal giysilere sıra gelmedi :D
yaşasın kısa program :D
0
balpolen
Bugun sabah belini inciltmis bahcede calisirken, beli agriyo, 2 saat falan yatti, simdi tekrar kalkti, arilarin yanina gitti, onlara bakicakmis, dedik annemle gitme, belin agriyo, daha da inciticeksin, zaten yasli, daha kotu olacak, yok, bizi dinlemiyor, iste de cok yoruyor kendini. Annemle beni de
Bugun sabah belini inciltmis bahcede calisirken, beli agriyo, 2 saat falan yatti, simdi tekrar kalkti, arilarin yanina gitti, onlara bakicakmis, dedik annemle gitme, belin agriyo, daha da inciticeksin, zaten yasli, daha kotu olacak, yok, bizi dinlemiyor, iste de cok yoruyor kendini. Annemle beni de dinlemiyor, valla korkuyorum, bi tarafina bisey olucak diye, hic dikkat etmiyor, boyle agir kaldirdigi icin gobek fitigi oldu, ameliyat oldu, onun icin ayri dikkat etmesi lazim, ben simdi ne diyeyim ona da dinlesin biraz, vallahi korkuyorum, bisey olacak diye
0
valla duygu sömürüsü yap diyecem ama aranızdaki ilişki nasıl bilmiyorum.. hani ben babamı yanaımda, ayakta görmek istiyorum filan de istersen.
0
ahhh ah! ne bu annelerden babalardan, ninelerden dedelerden çektiğimiz? ciddiyim :/ arkadaşımın annanesi 90 yaşında, kemik erimesi var, kemikleri zaten cam gibi, sen git tabureye çık havlu asıcam diye, düş kemikleri kır, hem de kaburga, bel omur vs bölgelerdeki hayati kemikler. iyileşmeyecek şimdi bu kemikler, ağrı kesiciyle yaşayacak. bak bundan bahsedebilirsin babana, ama yaşı küçült bari babana anlatırken :) biraz gözü korksun. gerçi onları da anlıyorum, yaşlandığını ya da güçsüzleştiğini kabul etmek istemiyor insan. ben ayağım alçılıyken iş yapardım, herkes bana yardım etmek için koştururdu, kabul etmezdim, edemezdim daha doğrusu. onu da anlıyorum o yüzden. ama bir zarar görürse bu yaştan sonra iyileşmesi çok çok zor, 25'ten sonra insanı vücudu çökmeye başlıyor, yaş ilerleyince olacakları düşünsün bir de. geçmiş olsun bu arada çok.
0
qui gon
Metalciyim ben, eskinin ağır abilerini dinlerdim hep, özellikle trash metal. 5 büyük grubu dinleyerek geçti zamanım. Daha sonra biraz hard core, biraz da soft rock ekledim yelpazeye ama kulak tadı bu şekildeydi. Tabii iron maiden, rolling stones fln saymıyorum onlar klasik niteliğinde, herkes dinlem
Metalciyim ben, eskinin ağır abilerini dinlerdim hep, özellikle trash metal. 5 büyük grubu dinleyerek geçti zamanım. Daha sonra biraz hard core, biraz da soft rock ekledim yelpazeye ama kulak tadı bu şekildeydi. Tabii iron maiden, rolling stones fln saymıyorum onlar klasik niteliğinde, herkes dinlemiştir.
Sorun şu ki artık apaçi müziklerinden hoşlanıyorum. metro fm'de çıkan hoppidili parçaları dinlemekten keyif alıyorum, milletin periscope'da twerk yaptığı şarkıları sevmeye başladım.
Var mı içinizde bu tür bir değişim dönüşüm yaşayan? Normal miyim acaba?
Sorun şu ki artık apaçi müziklerinden hoşlanıyorum. metro fm'de çıkan hoppidili parçaları dinlemekten keyif alıyorum, milletin periscope'da twerk yaptığı şarkıları sevmeye başladım.
Var mı içinizde bu tür bir değişim dönüşüm yaşayan? Normal miyim acaba?
0
metal artık dinleyemiyorum. açmaz bu saatten sonra.
eskilerden ancak gothic rock/darkwave/synthpop tarzı şeyler dinliyorum. she past away, lebanon hanover falan.
indie ve caz daha çok dinlediklerim. the away days denmiş bizden, iyidir güzeldir o mesela.
twee pop/bubblegum pop'a sardım uzun zamandır. the clientele, camera obscura, strawberry switchblade falan.
eskilerden ancak gothic rock/darkwave/synthpop tarzı şeyler dinliyorum. she past away, lebanon hanover falan.
indie ve caz daha çok dinlediklerim. the away days denmiş bizden, iyidir güzeldir o mesela.
twee pop/bubblegum pop'a sardım uzun zamandır. the clientele, camera obscura, strawberry switchblade falan.
0
30 yıl aynı türü dinliyorsan, kusura bakma gelişemez kulağın. bu yüzden metal de metal, rock da rock diye tutturan adamı anlamam hiçbir zaman. diğer şeylere fırsat vermek gerek. sonnuçta müziği seviyoruz, türleri değil.
bunda tabii ki yaşlanmanın da payı oldukça fazla.
bunda tabii ki yaşlanmanın da payı oldukça fazla.
0
bazi bilimsel arastirmalar, metalcilerin belli bir yastan sonra jazz müzigine yöneldiklerini kanitlamislar.
0
gençliğimde çok pis metalciydim. hem dinleme hem de üretme açısından. brutal scream falan yapıyordum vs.
şimdi goa trance'le tribe falan giriyorum, FL'de trance parçalar falan yapmaya çalışıyorum. hafta sonları da arka planda loungefm çalıyor.
gerçi geçen eşim "all my exes live in texas" söylerken yakaladı beni. gta san andreas stayla.
şimdi goa trance'le tribe falan giriyorum, FL'de trance parçalar falan yapmaya çalışıyorum. hafta sonları da arka planda loungefm çalıyor.
gerçi geçen eşim "all my exes live in texas" söylerken yakaladı beni. gta san andreas stayla.
0
bu süreci çok müzik dinleyen herkes yaşamıştır bence. yaşamayan ömürleri boyunca tek tip müzik dinleyenlerde gariplik vardır, sende değil.
ben de önce pop/rock ile başlayıp, metalci oldum. sonra alternatif müziklere ilgi duydum, en sonunda clubber oldum :) o da bayınca jazz dinlemeye başladım. şu anda hepsini dinliyorum, hepsinden zevk alır hale geldim.
ben de önce pop/rock ile başlayıp, metalci oldum. sonra alternatif müziklere ilgi duydum, en sonunda clubber oldum :) o da bayınca jazz dinlemeye başladım. şu anda hepsini dinliyorum, hepsinden zevk alır hale geldim.
0
babamla eagles, beatles falan dinlerdik ben daha ilkokuldayken, sonra ben yolumu ayırıp death metalci brutal vokalci falan oldum. sonra sırayla indie, indie pop derken evrile evrile deep house, ambient, shoegaze hatta ve hatta blues rock, jazz fusion a kadar kaydım. öyle bi değişiyo ki yani sorma. klasik müziği hep dinlerdim ama o ayrı.
0
Kendini bunca zaman "metalciyim" diye tanımlamışsın, halen de öyle tanımlıyorsun. O tanımı bozmamak için kendini başka şeylerden hoşlanmamaya şartlamış olabilirsin, farklı türlere yeni şans vermiş olabilirsin.
Ben kendimi bildim bileli müzik zevkim eklektik oldu. AC/DC de dinlerim, RHCP de, Doors da, Bowie de, Bob Dylan da, Bruce Springsteen de, Smiths de, Daft Punk da, Air da, Lana Del Rey de, Barry White da, Nina Simone da, Beyonce de, 90'lar Türkçe pop da, TSM de...
Bazen de açıyorum Spotify'ı hiç dinlemediğim türlerin listelerini dinliyorum bakalım sevecek miyim diye. Diğer türlü, hep aynı şeyleri dinleyince sıkılıyorum. Keyfime, moduma göre dinlerim müziği.
Periscope'a takılmıyorum, nelere twerk yapıyorlar bilmiyorum ama onlar arasında da sevdiklerim vardır mutlaka. Normalsin.
Ben kendimi bildim bileli müzik zevkim eklektik oldu. AC/DC de dinlerim, RHCP de, Doors da, Bowie de, Bob Dylan da, Bruce Springsteen de, Smiths de, Daft Punk da, Air da, Lana Del Rey de, Barry White da, Nina Simone da, Beyonce de, 90'lar Türkçe pop da, TSM de...
Bazen de açıyorum Spotify'ı hiç dinlemediğim türlerin listelerini dinliyorum bakalım sevecek miyim diye. Diğer türlü, hep aynı şeyleri dinleyince sıkılıyorum. Keyfime, moduma göre dinlerim müziği.
Periscope'a takılmıyorum, nelere twerk yapıyorlar bilmiyorum ama onlar arasında da sevdiklerim vardır mutlaka. Normalsin.
0
tabi ki normalsin. değişim de geçirebilirsin, hep karışık dinliyor olup yelpazeni de genişletmiş olabilirsin.
çok klişe olacak, kimse kusura bakmasın ama, her ortam için, her ruh hali için farklı farklı müzik türleri varken, tek bir şey dinleyemem. hava kapalıysa ve depresif hissediyorsam anathema, katatonia dinlerim ben, huzurlu bir uyku çekeyim diyorsam yumuşak indie şarkılar, yağmurlu pazar sabahı ise tracy chapman ya da elliott smith, dans etmek istiyorsam da kesha'dan tut lady gaga'ya kadar bir sürü insan var. çok anime seyrettiğim dönemlerde visual kei'nin tillahını dinledim, çocukluğumdan beri zülfü livaneli severim, cumartesi geceleri morrissey çalan elemanları dinlemeye giderim. var oğlu var yani şimdi hangi birini sayayım sana? rakı içecek olsam söyleyemem derdimi kimseye gider misal ya da belki bir teselli ver. o yüzden çok takılma. bunun yaşlanmayla da alakası yok, dünya üzerinde edindiğin tecrübeyle ve ne kadar açık fikirli olduğunla alakası var. ha dersen ki o da yaşlanmanın doğal sonucu, hayır, yaşlı olup da sabit fikirli kalan mal çok, ondan diyorum.
çok klişe olacak, kimse kusura bakmasın ama, her ortam için, her ruh hali için farklı farklı müzik türleri varken, tek bir şey dinleyemem. hava kapalıysa ve depresif hissediyorsam anathema, katatonia dinlerim ben, huzurlu bir uyku çekeyim diyorsam yumuşak indie şarkılar, yağmurlu pazar sabahı ise tracy chapman ya da elliott smith, dans etmek istiyorsam da kesha'dan tut lady gaga'ya kadar bir sürü insan var. çok anime seyrettiğim dönemlerde visual kei'nin tillahını dinledim, çocukluğumdan beri zülfü livaneli severim, cumartesi geceleri morrissey çalan elemanları dinlemeye giderim. var oğlu var yani şimdi hangi birini sayayım sana? rakı içecek olsam söyleyemem derdimi kimseye gider misal ya da belki bir teselli ver. o yüzden çok takılma. bunun yaşlanmayla da alakası yok, dünya üzerinde edindiğin tecrübeyle ve ne kadar açık fikirli olduğunla alakası var. ha dersen ki o da yaşlanmanın doğal sonucu, hayır, yaşlı olup da sabit fikirli kalan mal çok, ondan diyorum.
0
pasp
arkadaşlar, elimizde şöyle bir güzellik var:https://fbcdn-sphotos-d-a.akamaihd.net/hphotos-ak-xpa1/v/t1.0-9/s720x720/11541922_10153468796129182_7238870201354547678_n.jpg?oh=cd2e7bc6270dafbc72150e89a016ac5a&oe=5653461E&__gda__=1444694241_b0331238196d2fa129f5e5bd9914f43dhttps://fbcdn-sphotos-b-a.akama
arkadaşlar, elimizde şöyle bir güzellik var:
fbcdn-sphotos-d-a.akamaihd.net
fbcdn-sphotos-b-a.akamaihd.net
bu kardeşlerden biri yuva buldu, diğeri için arıyoruz. kuzenim bu kardeşleri çöpe atılmak üzerelerken bulmuş -evet, manyak kadının teki kuyruklarından tutmuş, çöpe atıyormuş, bayağı bir kavga dövüş elinden kurtarmış kadının. annelerini aramış ancak bulamamış, muhtemelen ölmüş anneleri, bu yavrular da çok ufak ve hastalarmış, ancak bizim ailede beslenen her kedide olduğu gibi, tombik ve tertemizler şu anda :D kuzenimin evde psikopat bir erkek kedisi daha var ve sahiplenilmeyen ufaklıktan nefret ediyor, patisine geçirse boğacak :( ufaklığın zaten dünyadan haberi yok, pek bir masum, pek bir kocaman kocaman gözlü, minnacık, elim kadar. o yüzden bu minnağa ev arıyoruz. kediciğimiz istanbul büyükçekmece sakinlerinden şu anda, ama istanbul içi başka yere de teslim edebiliriz. eğer haysev üzerinden olan ilanı görmek isterseniz, o da linkte:
www.facebook.com
ben evime alacağım ama bende de bir psikopati var, bizi bile istemiyor evde bazen :/ daha önce eve yetişkin bir kedi daha almıştım, iki kedi birbirinden manyak çıkmıştı, o yüzden yeni geleni başka yere sahiplendirmek zorunda kalmıştım. bu minnağı da döver diye korkuyorum bizimki :/ ailemdeki herkesin evinde kedi var, tanıdıklarıma sordum ama gene bir dolu kedi manyağı tanıdığım için işe yaramadı tabi :/ o yüzden bir de sizlere sorayım dedim.
eğer sahiplenemiyorsanız bile, paylaşabilirseniz çok seviniriz. çok küçük olmasa sorun değil, ama cidden çok minik ve hala bulduğu yeri emiyor -benim tişörtümü baya bir emdi mesela :,) -
iletişim için: 0530 364 34 84
modlara not: bir müddet üstte kalabilirse ailecek çok seviniriz!
teşekkürler :3
fbcdn-sphotos-d-a.akamaihd.net
fbcdn-sphotos-b-a.akamaihd.net
bu kardeşlerden biri yuva buldu, diğeri için arıyoruz. kuzenim bu kardeşleri çöpe atılmak üzerelerken bulmuş -evet, manyak kadının teki kuyruklarından tutmuş, çöpe atıyormuş, bayağı bir kavga dövüş elinden kurtarmış kadının. annelerini aramış ancak bulamamış, muhtemelen ölmüş anneleri, bu yavrular da çok ufak ve hastalarmış, ancak bizim ailede beslenen her kedide olduğu gibi, tombik ve tertemizler şu anda :D kuzenimin evde psikopat bir erkek kedisi daha var ve sahiplenilmeyen ufaklıktan nefret ediyor, patisine geçirse boğacak :( ufaklığın zaten dünyadan haberi yok, pek bir masum, pek bir kocaman kocaman gözlü, minnacık, elim kadar. o yüzden bu minnağa ev arıyoruz. kediciğimiz istanbul büyükçekmece sakinlerinden şu anda, ama istanbul içi başka yere de teslim edebiliriz. eğer haysev üzerinden olan ilanı görmek isterseniz, o da linkte:
www.facebook.com
ben evime alacağım ama bende de bir psikopati var, bizi bile istemiyor evde bazen :/ daha önce eve yetişkin bir kedi daha almıştım, iki kedi birbirinden manyak çıkmıştı, o yüzden yeni geleni başka yere sahiplendirmek zorunda kalmıştım. bu minnağı da döver diye korkuyorum bizimki :/ ailemdeki herkesin evinde kedi var, tanıdıklarıma sordum ama gene bir dolu kedi manyağı tanıdığım için işe yaramadı tabi :/ o yüzden bir de sizlere sorayım dedim.
eğer sahiplenemiyorsanız bile, paylaşabilirseniz çok seviniriz. çok küçük olmasa sorun değil, ama cidden çok minik ve hala bulduğu yeri emiyor -benim tişörtümü baya bir emdi mesela :,) -
iletişim için: 0530 364 34 84
modlara not: bir müddet üstte kalabilirse ailecek çok seviniriz!
teşekkürler :3
0
Eger evinize alma imkaniniz varsa kedinizin cikarttigi sorun disinda, yetiskin kedilerin birbirine alismasindan daha kolay yetiskin bir kedinin yavruya alismasi. Benim psikopat kedimin bile alismasi bir ayi bulmamisti yani, bunu da not dusmus olayim buraya.
Eger yine de almayacaksaniz umarim muthis bir sahibi olur^^
Eger yine de almayacaksaniz umarim muthis bir sahibi olur^^
0
Babam izin verse alacağım da eve kedi istemiyor adam. Bu kediyi gördükçe şimdiden içim gitti benim olmadı diye. Tüyleri çok hoş... O nasıl güzel bir desendir. Oselot gibi maşaallah.
İki sene kedi besledim. Kedim evden kaçtı dişi kedilerle fingirdeşeceğim diye. Bir daha da dönmedi. Eğer bu kediyi alabilseydim ilk yapacağım iş aşılarını yaptırıp kısırlaştırmak olurdu. Büyüyünce azgınlıktan sapıtıyor hayvanlar evde, kısırlaştırılmadığı için. Deneyimliyim bu konuda.
İki sene kedi besledim. Kedim evden kaçtı dişi kedilerle fingirdeşeceğim diye. Bir daha da dönmedi. Eğer bu kediyi alabilseydim ilk yapacağım iş aşılarını yaptırıp kısırlaştırmak olurdu. Büyüyünce azgınlıktan sapıtıyor hayvanlar evde, kısırlaştırılmadığı için. Deneyimliyim bu konuda.
0
@mutevazi: valla kuzenimin kedisi de psikopat, yavrunun bastığı yerlere dahi basmadan geçiyor, aynı odaya girmiyor, tesadüf aynı odada bulunurlarsa elinden zor alıyor kuzenim, benim kedim ondan da psikopat. bilsem eve alacağım ama tek hamlede öldürebilir bile, sonra ölürüm vicdan azabından. cama gelen diğer kedilere bile sinekliği yırtıp saldırıyor manyak. o yüzden cesaret edemedim açıkçası. ben de müthiş bir sahibi olur diye umuyorum. :(
@zinzinzibidi: kısırlaştırmak için biraz küçük tabi, ama evet kısırlaştırılmalı bence de. olsun, siz yine de paylaşabiliyorsanız paylaşın, o bile bizim için büyük bir şey.
@zinzinzibidi: kısırlaştırmak için biraz küçük tabi, ama evet kısırlaştırılmalı bence de. olsun, siz yine de paylaşabiliyorsanız paylaşın, o bile bizim için büyük bir şey.
0
qui gon
Yunanistan'da bankalar açıldı mı acaba? Bilgisi olan var mı?
Yunanistan'da bankalar açıldı mı acaba? Bilgisi olan var mı?
0
raskolnikov2
Avcılardaki sıfır binalar bütçeme uygun duruyor. Cihangir mahallesi, Mustafa Kemal Paşa mahallesi bölgelerinde yaşayanlar mutlu musunuz?Genel olarak Avcıları tavsiye eder misiniz?
Avcılardaki sıfır binalar bütçeme uygun duruyor. Cihangir mahallesi, Mustafa Kemal Paşa mahallesi bölgelerinde yaşayanlar mutlu musunuz?
Genel olarak Avcıları tavsiye eder misiniz?
Genel olarak Avcıları tavsiye eder misiniz?
0
Şuan yaşadığım yer (Çapa) oldukça merkezi ve 20 yıldır buradayım. Mahalleye girinc kim nerede oturuyor evde kaç kişi yaşıyor ne iş yapıyor biliyorum.
Avcılara taşınınca daha iyi bir eve geçmiş olacağım. Kendi evim olacak vs.
Ama muhit olarak alışabilir miyim bilmiyorum. Evet uzak ama en azından metrobüs+metro (Hızlıca) ile işime okuluma ulaşabilirim diye düşünüyorum.
Avcılara taşınınca daha iyi bir eve geçmiş olacağım. Kendi evim olacak vs.
Ama muhit olarak alışabilir miyim bilmiyorum. Evet uzak ama en azından metrobüs+metro (Hızlıca) ile işime okuluma ulaşabilirim diye düşünüyorum.
0
metrobüs ve hızlıca... hmmm... bence biz burdan ne desek boş. naap sen biliyo musun cihangir mahallesinden bir gün okuluna gitmeyi dene. metrobüsle... hızlıca...
0
Arkadaşlar neyin peşindesiniz? Bölgeyi bilmiyorum ve varsayımda bulunarak konuşuyorum. Cevap vermek zorunda değilsiniz
0
Aa kardes sen bilmiyor muydun, burda herkes sisli-levent gibi merkezi yerlerde oturur. Bilmezler avcilari.
Avcilarin geneli guzeldir, insanlari iyidir. Butcene uyuyorsa dusunme bile bence :) hayirli olsun.
Avcilarin geneli guzeldir, insanlari iyidir. Butcene uyuyorsa dusunme bile bence :) hayirli olsun.
0
Avcılar güzeldir. Alışınca akşam koşarak eve dönmek istersin. Genel olarak beylikdüzü falan için de durum aynı. Yalnız metrobüse göre taşın taşınacaksan. Mümkünse avcılar üniversite durağına yakın olsun. Daha önceki veya sonraki duraklar çok kalabalık oluyor.
Bu arada ek bilgi:
Avcılar- mecidiyrköy arası 50 dk
Avcılar - cevizlibağ arası 25 dakka metrobüsle. İlk duraktan bindiğin için her zaman oturacaksın da :)
Bu arada ek bilgi:
Avcılar- mecidiyrköy arası 50 dk
Avcılar - cevizlibağ arası 25 dakka metrobüsle. İlk duraktan bindiğin için her zaman oturacaksın da :)
0
cihangir ve mustafa kemal paşa standart-vasat arası bir bölge işte, hiç bir özelliği yok. avcılar merkez veya denizköşkler gibi bir yerde oturursanız daha mutlu olursunuz hem sahile yakın hem daha hareketli. cıvıl cıvıl buralar.
o dediğiniz bölgeler çok sessiz sakin ve canınız sıkılır.
o dediğiniz bölgeler çok sessiz sakin ve canınız sıkılır.
0
iş durumuna göre ayarla derim ben. levent'te kulelerde çalışıp da avcılar'da yaşayan arkadaşım servisle işe gidip geliyordu ve sabah 8.30'daki işi için 5.30'da falan kalkıyordu ki kahvaltı ediyordu anca, makyaj yapayım, kıyafet seçeyim durumu falan yoktu kızın -ki hızlı hazırlanıp çıkıyordu- akşam iş çıkışı taksim'e gitse, dönüşte kafası güzelse metrobüste başıma bir iş gelir diye taksiyle dönüyordu falan. yani çok sıkıntı çekiyordu. merkezi bir yer değil, onu söyleyeyim. metrobüsler de inanılmaz dolu geliyorlar diye biliyorum -ki eskiden ilk durak orası iken bile binilmiyordu, öyle diyeyim, zaten metrobüsle ulaşım çok zor bir şey, yani gittiğin yere hızlı gidiyorsun ama sabah saatlerinde metrobüs yolunda da trafik olabiliyor, çünkü o yol o kadar saçma sapan yapıldı ki, metrobüsler "birikiyor". metroya yakınlığını bilemiyorum tutacağın evin, eğer metroya yakınsa zaten sorun olmaz ama orada ne metrosu var ki? 0_o benim bildiğim atatürk havalimanına kadar metro var ama, uzattılarsa bilemiyorum tabi.
bir de çapa'yı biraz bilirim -babannem de rahmetli o taraflarda oturuyordu- çapa'dan her yere gidip gelmesi inanılmaz rahat -bence- . ayrıca bildiğin mahallede oturmak bence daha güvenli, avcılar'ın çok güvenli bir semt olduğunu düşünmüyorum, en azından arkadaşımın anlattıklarına göre öyle, ama tabi istanbul'da çoğu yer güvenli değil. gerçi avcılar'da bir akrabam da oturuyor ama onunki eski bir site, daha güvenli görünüyor, bahçeli falan güzel bir yer. öyle bir yer bulursan iyi olabilir. ama ben senin yerinde olsam çapa'da kalırım açıkçası, bana ulaşım açısından çok daha cazip geliyor.
bir de çapa'yı biraz bilirim -babannem de rahmetli o taraflarda oturuyordu- çapa'dan her yere gidip gelmesi inanılmaz rahat -bence- . ayrıca bildiğin mahallede oturmak bence daha güvenli, avcılar'ın çok güvenli bir semt olduğunu düşünmüyorum, en azından arkadaşımın anlattıklarına göre öyle, ama tabi istanbul'da çoğu yer güvenli değil. gerçi avcılar'da bir akrabam da oturuyor ama onunki eski bir site, daha güvenli görünüyor, bahçeli falan güzel bir yer. öyle bir yer bulursan iyi olabilir. ama ben senin yerinde olsam çapa'da kalırım açıkçası, bana ulaşım açısından çok daha cazip geliyor.
0
denizköşkler mah. da 12 yıl yaşamışlığım var, avcılar'ın en güzel mahallesidir.
0
kaç paran var kardeşim, genel olarak iyidir ama daha iyiside olabilir bu taraflarda. sabah akşam metrobüs aşırı yoğun oluyor arkadaşlar onu dile getirmeye çalışmış. yoğunluğa katlanarak ben cennetten leventteki işime 1 saatte geliyorum mesela sen katlanabilir misin iyi düşünmen lazım.
0
Euxinos007
John wick vari aksiyon olur, köstebek vari casusuluk olur veya kaliteli bilimkurgu filmi olur öneriniz var mı ?
John wick vari aksiyon olur, köstebek vari casusuluk olur veya kaliteli bilimkurgu filmi olur öneriniz var mı ?
0
Aksiyon: kingsman, equalizer
Casus tarzı: page eight
Bilim kurgu: elysium, oblivion
Casus tarzı: page eight
Bilim kurgu: elysium, oblivion
0
Aksiyon: Haywire, Raid 1 ve 2
Casus: Hangi "Köstebek" izlendi bilmediğim için: The Departed, Tinker Tailor Soldier Spy, The Insider
Bilimkurgu: Children of Men, Blade Runner
Casus: Hangi "Köstebek" izlendi bilmediğim için: The Departed, Tinker Tailor Soldier Spy, The Insider
Bilimkurgu: Children of Men, Blade Runner
0
son zamanlarda izlediklerim -biraz eski olabilirler tabi- ha bir de eskiden izleyip de aklıma gelenler:
bilim-kurgu: lucy, transcendence, source code, looper, limitless
aksiyon: crank, shoot'em up, kingsman, the a team, now you see me, the bank job, the italian job
ikisi bir arada: chappie -hüzünlü de biraz-, divergent serisi
casusluk. the tourist, 2 guns
aralarında çok iyi olmayanlar olabilir de ben hepsini severek seyrettiğim için bir şey diyemeyeceğim, sevdiğim işlere kötü diyemiyorum zira :/
bilim-kurgu: lucy, transcendence, source code, looper, limitless
aksiyon: crank, shoot'em up, kingsman, the a team, now you see me, the bank job, the italian job
ikisi bir arada: chappie -hüzünlü de biraz-, divergent serisi
casusluk. the tourist, 2 guns
aralarında çok iyi olmayanlar olabilir de ben hepsini severek seyrettiğim için bir şey diyemeyeceğim, sevdiğim işlere kötü diyemiyorum zira :/
0
kingbulva
Şarap aldım ama tadlarını hiç bilmiyorum. Deneyen var mı ? Nasıl güzeller mi?http://i.hizliresim.com/Pq9Xq8.jpg yarı tatlı http://i.hizliresim.com/g5am5N.jpg beyazhttp://i.hizliresim.com/qYL7lq.jpg kırmızı
Şarap aldım ama tadlarını hiç bilmiyorum. Deneyen var mı ? Nasıl güzeller mi?
i.hizliresim.com yarı tatlı
i.hizliresim.com beyaz
i.hizliresim.com kırmızı
i.hizliresim.com
yarı tatlı i.hizliresim.com
beyazi.hizliresim.com
kırmızı
0
Şarapları bilmiyorum ama kötü çıkarsa bire bir oranında tonik koyup 2 buz atın, çok lezzetli oluyorlar. Beğenmediğimiz şarapları böyle içiyoruz artık biz, serin serin mis.
0
hocam tatlarını bilmiyorum da bunların fiyatları nasıl? ben şarabı pek sevmem ama gürcistan'a gitmek gibi bir niyetim var. oranın da şarabı güzel diyorlar. şu ilki özellikle bayağı övülmüş. toplayıp geleyim diyorum ama öğrenciyim, hani türkiye'deki gibiyse fiyatlar hiç heveslenmeyeyim.
0
@der meister toptancısından aldım ben. kırmızı ve beyaz olanlar 25 lira. yarı tatlı olan 30 lira.
0
@argent dawn bir firma için özel üretilmiş etiketler onlar. arkalarında açıklama kısmında yarı tatlı, beyaz şarap vs diye yazıyor. ingilizcen de baya iyimiş tebrik ediyorum hemen anladın hepsinin kırmızı şarap olduğunu.
edit: google a isimlerini yazıp hangisin hangi tür olduğunu da öğrenebilirsin.
edit: google a isimlerini yazıp hangisin hangi tür olduğunu da öğrenebilirsin.
0
yılbaşında gürcü şarabı içtik, baya tatlıydı -özel olarak tatlı olanı mıydı onu bilmiyorum, kırmızı şaraptı işte- çok güzeldi eğer tatlı içki seviyorsanız.
biz de öğrenci işi gazoz + buzla takılırdık whoosie'nin yaptığına benzer, ama size çok tatlı gelirse sade soda da olabilir tabi.
biz de öğrenci işi gazoz + buzla takılırdık whoosie'nin yaptığına benzer, ama size çok tatlı gelirse sade soda da olabilir tabi.
0
Ben Tiflis'e gittiğimde kırmızıda en iyi Mukuzani ve Saperavi demişlerdi. Bence ikisi de güzel şaraplardı. Diğerlerini bilmiyorum.
0
@livaneli_kadir etiketlere takılma hocam. isimlere bak.
@acediac evet gürcü şarabı.
@acediac evet gürcü şarabı.
0
mukuzani içmiştim ben. normalde kırmızı şarabı kırmızı et dışında bir şeyle içmeyi tercih etmiyorum ama batum'dan gelen arkadaşların "ayak üstü sofrası"na konuk olup iki şişeyi devirdiydim. o güzel akşamın da katkısıyla hoşuma gitmişti.
ortalama yoğunlukta ve bol ekşi bir tat hatırlıyorum. baharat kullanılmamış bir kaburgayla iyi gider.
afiyet olsun.
ortalama yoğunlukta ve bol ekşi bir tat hatırlıyorum. baharat kullanılmamış bir kaburgayla iyi gider.
afiyet olsun.
0
old possum
Evet burnumu sokmamam gerekirdi ama olan oldu.Kuzenimle çok samimi bir arkadaşımın erkek kardeşini tanıştırdım. İkisi de yalnızdı. Hayatlarında uzun zamandır kimse yoktu, ben de neden olmasın bunları tanıştırayım dedim.(Bana nooluyosa) Kuzenim kadın kişisi, arkadaşımın kardeşi er kişisi oluyor.Neyse
Evet burnumu sokmamam gerekirdi ama olan oldu.
Kuzenimle çok samimi bir arkadaşımın erkek kardeşini tanıştırdım. İkisi de yalnızdı. Hayatlarında uzun zamandır kimse yoktu, ben de neden olmasın bunları tanıştırayım dedim.(Bana nooluyosa)
Kuzenim kadın kişisi, arkadaşımın kardeşi er kişisi oluyor.
Neyse efendim ekim ayında bunlar tanıştı ve birkaç hafta önce bunlar sözlendi buraya kadar herşey normal.
Amma velakin arkadaşımın içine cadı kaçtı. İlk başta aa ne kadar hoş çok yakıştılar, çok mutlular iyi ki tanıştırdın diyen kız, bunlar evlenmeye karar verince çıldırdı.
Telefon etti sözden önce bana, kuzenimin ne şişkoluğunu ne varoşluğunu bıraktı. Efandim kız, bunun kardeşine emir veriyormuş, sürekli geziyorlarmış, balayında kardeşi Fransa'ya gitmek istemiş ama kız İspanya istedi diye İspanya'ya gideceklermiş, neden İspanya'ya gidiliyormuş?
Kuzenim kardeşişinin evine yerleşmişmiş, çok varoşmuş ortalığı plastikle doldurmuşmuş. Kuzenim çocuk istiyormuş, neden istiyormuş?
Ayrıca bana da kızgınmış, onun bu konudaki duygularını sormamışım.
dinledim, onlar yetişkin insanlar, kimseye hakaret etme lüksün yok arkadaşlığımızı gözden geçirelim deyip kapattım.
20 yıllık arkadaşım, beraber tatiller yaptık, çok güzel günlerimiz oldu. Arkadaşımı kaybetemek istemiyorum, diğer tarafta bana ameliyatımda kanını vren kuzenim. off ki off.
Şimdi suç bende evet, çöpçatanlığa kalkmamalıydım ama ne yapılabilir bu hatun nasıl yatıştırılır? Köpürmüş durumda.
Kuzenimle çok samimi bir arkadaşımın erkek kardeşini tanıştırdım. İkisi de yalnızdı. Hayatlarında uzun zamandır kimse yoktu, ben de neden olmasın bunları tanıştırayım dedim.(Bana nooluyosa)
Kuzenim kadın kişisi, arkadaşımın kardeşi er kişisi oluyor.
Neyse efendim ekim ayında bunlar tanıştı ve birkaç hafta önce bunlar sözlendi buraya kadar herşey normal.
Amma velakin arkadaşımın içine cadı kaçtı. İlk başta aa ne kadar hoş çok yakıştılar, çok mutlular iyi ki tanıştırdın diyen kız, bunlar evlenmeye karar verince çıldırdı.
Telefon etti sözden önce bana, kuzenimin ne şişkoluğunu ne varoşluğunu bıraktı. Efandim kız, bunun kardeşine emir veriyormuş, sürekli geziyorlarmış, balayında kardeşi Fransa'ya gitmek istemiş ama kız İspanya istedi diye İspanya'ya gideceklermiş, neden İspanya'ya gidiliyormuş?
Kuzenim kardeşişinin evine yerleşmişmiş, çok varoşmuş ortalığı plastikle doldurmuşmuş. Kuzenim çocuk istiyormuş, neden istiyormuş?
Ayrıca bana da kızgınmış, onun bu konudaki duygularını sormamışım.
dinledim, onlar yetişkin insanlar, kimseye hakaret etme lüksün yok arkadaşlığımızı gözden geçirelim deyip kapattım.
20 yıllık arkadaşım, beraber tatiller yaptık, çok güzel günlerimiz oldu. Arkadaşımı kaybetemek istemiyorum, diğer tarafta bana ameliyatımda kanını vren kuzenim. off ki off.
Şimdi suç bende evet, çöpçatanlığa kalkmamalıydım ama ne yapılabilir bu hatun nasıl yatıştırılır? Köpürmüş durumda.
0
Arkadaşın kafayı sıyırmış . Karışmaması gerektiğini tekrar tekrar söyle , gerçekten saçmalıyor. Bekar galiba kendisi , kıskançlık var bariz
0
annnam görümce tribi. sakinleşmez o kaç, saklan gözükme bir süre gözüne.
kardeşini kıskanıyordur.
kardeşini kıskanıyordur.
0
arkadaşın manyakmış. bence kıskançlık var. diyelim ki kuzenin kıza ters gitti. yine de senin ne suçun var. sonuzta o olmasa başka biri olacaktı. ha senin kuzen de cadoloz bişeyse yazık adamın başını yakmışın:))))
0
yook kızcağız öyle iyi ki çocuk bir ay sonra bana teşekkür etti, aynen şöyle dedi, yaa ben hayatımda böyle bir hatun tanımadım, ne kadar komplekssiz, kısmanmıyor etmiyor, melek gibi dedi :) Aynen böyle.
Sadece evde iş bölümü yapaılırken yardım etmesini istiyormuş o da ediyormuş.
Bu arada varoş dediği kız, scuba diving, snowboard, tandem yapıyor. Oturup yerli dizi izleyip çekirdek çitlemiyor.
Kendi kazanıp, kendi parasıyla evini almış bir kız.
Offf arada kaldım yaa :(
Sadece evde iş bölümü yapaılırken yardım etmesini istiyormuş o da ediyormuş.
Bu arada varoş dediği kız, scuba diving, snowboard, tandem yapıyor. Oturup yerli dizi izleyip çekirdek çitlemiyor.
Kendi kazanıp, kendi parasıyla evini almış bir kız.
Offf arada kaldım yaa :(
0
Bence kendini suçlu hissetmen gereken bir durum yok ortada. İki insan mutlu olmuş, ne güzel.
Arkadaşın kardeşini ağır kıskanmış anlaşılan. Görümce tribi bazılarında oluyor, korkarım arkadaşınızdan çekeceğiniz var :) Biraz sakinleştiğinde olağan şekilde görüşün ve bu meseleyi iyice bir konuşun. İlişkiyi yaşayan onlar, ona noluyo?
Arkadaşın kardeşini ağır kıskanmış anlaşılan. Görümce tribi bazılarında oluyor, korkarım arkadaşınızdan çekeceğiniz var :) Biraz sakinleştiğinde olağan şekilde görüşün ve bu meseleyi iyice bir konuşun. İlişkiyi yaşayan onlar, ona noluyo?
0
ooovv edepsize gel. ona neymiş ispanyaymış fransaymış kendisi mi gidecekmiş? ben burda tercihlik bir durum göremiyorum açıkçası, arkadaşınız hakaret edip kapatmış telefonu. kendi evlenmediği için de olabilir kardeşini kıskandığı için de olabilir, tamamen kıskançlık konuşmuş yani kendisi değil.
kusura bakmasın da iki insan evlenirken o ikisinin duyguları önemli olan. he biraz da annelerin babaların diyeyim de görümceye noluyo?
hiç de suç sizde falan değil, ne güzel yuva kurmalarına vesile olmuşsunuz. suç görümcede.
kusura bakmasın da iki insan evlenirken o ikisinin duyguları önemli olan. he biraz da annelerin babaların diyeyim de görümceye noluyo?
hiç de suç sizde falan değil, ne güzel yuva kurmalarına vesile olmuşsunuz. suç görümcede.
0
Evet kendisi bekar, evlenmek istemiyor ve çocukları sevmiyor. Evliliği korkunç buluyor.
Ama kendi doğrularını kardeşine dayatmak istiyor, sorun bu. E adam evlenmek istiyor sonuçta. Kimse kafasına silah dayamadı ki.
Ama kendi doğrularını kardeşine dayatmak istiyor, sorun bu. E adam evlenmek istiyor sonuçta. Kimse kafasına silah dayamadı ki.
0
araya kıskanclık girmiş. arkadasınızla aranızı bozmayın sonucta diğerleri iki yetişkinler, kızla sorunu varsa arkadasının gitsin kardeşiyle konuşsun sizle değil. siz bir şey yapamazsınız bu durumda.
0
gönlüne göre bir aday çıksın, tez zamanda evlenmezse benim de adım fiskos değil.
0
sen sadece tanıştırmışsın, kimseyi zorlamamışsın ki. asıl varoş ve manyak arkadaşın bence. o ne biçim laflar ve tavır öyle?
kardeşini kıskanmış belli ki. ben olsam bir süre mesafeli olurdum.
kardeşini kıskanmış belli ki. ben olsam bir süre mesafeli olurdum.
0
Senin ne suçun var yahu? Tanıştırmışsın sonrası onların elinde. Bence hiçbir şey yapma.
0
1- bu kız senden hoşlanıyor, sen başkalarının arasını yapıp hala ona doğru bir hamle yapmadığın için çıldırıyor.
2- Kardeşi kendisinden önce evlendiği kıskanıyor.
3- Senin bilmediğin gerginlikler yaşandı, belki sadece ikisi arasında, ondan dolayı olabilir.
bunlardan herhangi biri veya hepsi birden olabilir.
2- Kardeşi kendisinden önce evlendiği kıskanıyor.
3- Senin bilmediğin gerginlikler yaşandı, belki sadece ikisi arasında, ondan dolayı olabilir.
bunlardan herhangi biri veya hepsi birden olabilir.
0
"20 yıllık arkadaşım, beraber tatiller yaptık, çok güzel günlerimiz oldu. Arkadaşımı kaybetemek istemiyorum" demissiniz ama o arkadasiniz pek boyle derdi yok gorunuse gore. Siz bilirsiniz ama sizi gozden cikarani siz de gozden cikarin derim.
Arkadasiniz sacmalamis ve kabalik etmis. Ayrica kuzeninizle bereber olan bu arkadasinizin kardesi degil mi, ona ne oluyor? Hadi o kendi kendine dert yapiyor da burada sizin sucunuz ne?
Arkadasligi gozden gecirmek konusunda iyi dusunmussunuz bence. Cok buyuk terbiyesizlik. Arkadasiniz normal biri degil muhtemelen, ne olursa olsun akli basinda bir insandan beklenecek bir davranis degil. Arkadasinizi coktan kaybetmissiniz zaten, gecmis olsun.
Arkadasiniz sacmalamis ve kabalik etmis. Ayrica kuzeninizle bereber olan bu arkadasinizin kardesi degil mi, ona ne oluyor? Hadi o kendi kendine dert yapiyor da burada sizin sucunuz ne?
Arkadasligi gozden gecirmek konusunda iyi dusunmussunuz bence. Cok buyuk terbiyesizlik. Arkadasiniz normal biri degil muhtemelen, ne olursa olsun akli basinda bir insandan beklenecek bir davranis degil. Arkadasinizi coktan kaybetmissiniz zaten, gecmis olsun.
0
1. bir daha çöpçatanlık yapma -ben bir kere yaptım, aslında iyi de oldu evlendiler falan da, ikisi de işleri bitince benle görüşmeyi kesti, ahahahha XD yani arkadaşlığımızı kestiler nedense. neyse, işin daha kötü yanı, bu çiftimiz tüm arkadaş grubumuzu bozdu, çünkü kız tarafı sosyal ortamı domine etmek isteyen bir ruh hastası, erkek de komplekslerle dolu bir başka ruh hastası. belki de o yüzden bu kadar iyi bir çiftlerdir, ahahahahha XD natural born psychopats neyse yani kimseyi tanıştırma, herşey doğalında gitsin derim ben -hala kendimi dinlemeyip tanıştırdığım insanlar oluyor tabi, bende suç aslında :D -
2. arkadaşın kafayı kırmış, o kadar yakınsanız "sana ne giren çıkan var yarr...m" demen gerekirdi -ben olsam öyle derdim, diyorum, dedim, diyeceğim :D - ciddi ciddi al karşına konuş çok kaybetmek istemiyorsan, ama böyle manyaklara daha önce şahit oldum, kuzeninle sevgilisinin arasını bozabilir. ciddiyim. sen arkadaşını karşına al, bize anlattığın gibi kuzeninden bahset. ayrıca plastik nasıl varoş oluyor ya, benim bildiğim polimer o? :D bir de şey dicem, eğer böyle ara bozacak kadar manyak olmadığına kanaat getirirsen ya da bu genel bir manyaklık ise -yani her zaman yaptığı bir şeyse, belki de sen bilmiyorsun bu durumunu, 20 yıllık diye her şeyini biliyor olamazsın, dimi?- neyse, genel bir manyaklık ise, zaten kimse sallamaz, sen de sallama, he he, de geç. eğer bir noktada mantıklı konuşabileceğin bir insansa, bu halinin nedenini anlamaya çalış tabi. hatta çok üstelerse, dalga geçer bir tavırlar "yoksa sen kıskanıyor musun?" diye sor, "hayır canım olur mu öyle şey vıdı vıdı bik bik" diye öterse, tabi ki de kıskanıyordur. eğer öyle bir durum varsa da, hmm peki öyle olsun gibisinden yemediğini belirt, eğer biraz aklı başındaysa bir daha bunu yapmaz, çünkü gidip bu konuyu başkaları ile konuşabileceğini düşünebilir. hatta öyle bir blöf de yap, "ben bir de bu durumu kuzenimle konuşayımmmm.." gibisinden konuşursan, mal gibi kalabilir ahahahhaha arkadaşını tanımıyorum ama, öyle random bir kız düşündüm şimdi ahahha çok komik olur surat ifadesi falan. ben de az kötü değilim ha! :D neyse bugün de gıybetimizi yaptık çok şükür :D
kolay gelsin, çok da üstüne düşünme bence, arkadaşın yaşlıysa da kıskançlık moduna girmiş olabilir -hayır illa yaşı büyük diye girmesine gerek yok da, bazı kadınlar toplum etkisiyle böyle moda girebiliyorlar evde kalıyorum diye. ya da cidden görümce mode: activated da olabilir, bilemedim. bana saçma geliyor da o tip şeyler bir erkek kardeş sahibi olaraktan. :D
ayrıca suç bende diyip işin içinden sıyrılamazsın :D sanki sen kendi kendine arkadaşının haberi olmadan tanıştırdın? burada bir suç varsa en az yarısı onun, diyim de.
edit: hiç düzelmezse hiç dayak yememiş demektir, ben gelir döverim bizzat. zaten ne zamandır elim kaşınıyor :D
2. arkadaşın kafayı kırmış, o kadar yakınsanız "sana ne giren çıkan var yarr...m" demen gerekirdi -ben olsam öyle derdim, diyorum, dedim, diyeceğim :D - ciddi ciddi al karşına konuş çok kaybetmek istemiyorsan, ama böyle manyaklara daha önce şahit oldum, kuzeninle sevgilisinin arasını bozabilir. ciddiyim. sen arkadaşını karşına al, bize anlattığın gibi kuzeninden bahset. ayrıca plastik nasıl varoş oluyor ya, benim bildiğim polimer o? :D bir de şey dicem, eğer böyle ara bozacak kadar manyak olmadığına kanaat getirirsen ya da bu genel bir manyaklık ise -yani her zaman yaptığı bir şeyse, belki de sen bilmiyorsun bu durumunu, 20 yıllık diye her şeyini biliyor olamazsın, dimi?- neyse, genel bir manyaklık ise, zaten kimse sallamaz, sen de sallama, he he, de geç. eğer bir noktada mantıklı konuşabileceğin bir insansa, bu halinin nedenini anlamaya çalış tabi. hatta çok üstelerse, dalga geçer bir tavırlar "yoksa sen kıskanıyor musun?" diye sor, "hayır canım olur mu öyle şey vıdı vıdı bik bik" diye öterse, tabi ki de kıskanıyordur. eğer öyle bir durum varsa da, hmm peki öyle olsun gibisinden yemediğini belirt, eğer biraz aklı başındaysa bir daha bunu yapmaz, çünkü gidip bu konuyu başkaları ile konuşabileceğini düşünebilir. hatta öyle bir blöf de yap, "ben bir de bu durumu kuzenimle konuşayımmmm.." gibisinden konuşursan, mal gibi kalabilir ahahahhaha arkadaşını tanımıyorum ama, öyle random bir kız düşündüm şimdi ahahha çok komik olur surat ifadesi falan. ben de az kötü değilim ha! :D neyse bugün de gıybetimizi yaptık çok şükür :D
kolay gelsin, çok da üstüne düşünme bence, arkadaşın yaşlıysa da kıskançlık moduna girmiş olabilir -hayır illa yaşı büyük diye girmesine gerek yok da, bazı kadınlar toplum etkisiyle böyle moda girebiliyorlar evde kalıyorum diye. ya da cidden görümce mode: activated da olabilir, bilemedim. bana saçma geliyor da o tip şeyler bir erkek kardeş sahibi olaraktan. :D
ayrıca suç bende diyip işin içinden sıyrılamazsın :D sanki sen kendi kendine arkadaşının haberi olmadan tanıştırdın? burada bir suç varsa en az yarısı onun, diyim de.
edit: hiç düzelmezse hiç dayak yememiş demektir, ben gelir döverim bizzat. zaten ne zamandır elim kaşınıyor :D
0
Bu gün de aradı, kız büyü yaptı kardeşime diyo!
o o
Ben materyalist düşünde bir kadınım,burçlarla ilgilenmem, kahve falı bile baktırmam. Gereksiz gelir bana. Şimdi bu bana böyle deyince mavi ekran verdim. Ne diyeceğimi şaşırdım.
Arkadaşım inançlı biri, meditasyonla atstroliji ile ilgilidir ama işi bu boyuta getirdiğini bilmiyordum. Yani büyüye inanmak kadar.
Kuzenimin büyü filan yaptırmadığına eminim.
şaka gibi ya :)
.
o o
Ben materyalist düşünde bir kadınım,burçlarla ilgilenmem, kahve falı bile baktırmam. Gereksiz gelir bana. Şimdi bu bana böyle deyince mavi ekran verdim. Ne diyeceğimi şaşırdım.
Arkadaşım inançlı biri, meditasyonla atstroliji ile ilgilidir ama işi bu boyuta getirdiğini bilmiyordum. Yani büyüye inanmak kadar.
Kuzenimin büyü filan yaptırmadığına eminim.
şaka gibi ya :)
.
0
Yok artık dedim.
Kardeşini aradım, ablam benim hayatıma giren hiç bir kızı onaylamadı ki. O yüzden artık onun kaygılarını önemsemiyorum biz mutluyuz, iyi ki tanıştırdın hayatımın kadınını buldum dedi.
Noktayı damat adayı koydu. Aşk zaten bir büyüdür değil mi...
Kardeşini aradım, ablam benim hayatıma giren hiç bir kızı onaylamadı ki. O yüzden artık onun kaygılarını önemsemiyorum biz mutluyuz, iyi ki tanıştırdın hayatımın kadınını buldum dedi.
Noktayı damat adayı koydu. Aşk zaten bir büyüdür değil mi...
0
aöshdşlasfdşlkajaşf ne manyaklar var ya.. sen onla arkadaşlığını tamamen kesme de -sonuçta tr aile ilişkilerinin sulu duygusallığından bahsediyoruz- olabildiğince azalt, tabi dediğim gibi önce bir konuş da. belki normale döner bilemedim şimdi..
0
zinzinzibidi
İpuçları- Doksanlarda çekilmiş olması kuvvetle muhtemel.- Korku filmi.- Bir grup genç (muhtemelen tıp öğrencileri) ölümden sonrasını merak ediyorlar. Gençlerden biri gönüllü oluyor ve diğer gençler gönüllü olanı ameliyat yatağına yatırıyorlar. Daha sonra gönüllü olanın vücut ısısını kalbi durana dek
İpuçları
- Doksanlarda çekilmiş olması kuvvetle muhtemel.
- Korku filmi.
- Bir grup genç (muhtemelen tıp öğrencileri) ölümden sonrasını merak ediyorlar. Gençlerden biri gönüllü oluyor ve diğer gençler gönüllü olanı ameliyat yatağına yatırıyorlar. Daha sonra gönüllü olanın vücut ısısını kalbi durana dek kontrollü olarak düşürüyorlar. Gönüllü gencin kalbi duruyor ve geçici bir süre ölü kalıyor. Ardından gencin vücut ısısı arttırılıyor, adranalin ve defiblatör yardımı ile tekrar hayata döndürülüyor. (adranalin ve defiblatör kısmından tam emin değilim)
- Hayata dönen gence azrail musallat oluyor.
- Filmin bir sahnesinde azrail musallat olduğu gence tükürüyor. azrailin tükürüğü sülfirik asit etkisi yapıyor.
- Filmi siz de çocukluğunuzda izlediyseniz hatırlayacaksınızdır. Filmin adı sınır ötesi, ölüm çizgisi gibi bir şeydi.
- Amerikan filmi
Şimdiden Teşekkürler
- Doksanlarda çekilmiş olması kuvvetle muhtemel.
- Korku filmi.
- Bir grup genç (muhtemelen tıp öğrencileri) ölümden sonrasını merak ediyorlar. Gençlerden biri gönüllü oluyor ve diğer gençler gönüllü olanı ameliyat yatağına yatırıyorlar. Daha sonra gönüllü olanın vücut ısısını kalbi durana dek kontrollü olarak düşürüyorlar. Gönüllü gencin kalbi duruyor ve geçici bir süre ölü kalıyor. Ardından gencin vücut ısısı arttırılıyor, adranalin ve defiblatör yardımı ile tekrar hayata döndürülüyor. (adranalin ve defiblatör kısmından tam emin değilim)
- Hayata dönen gence azrail musallat oluyor.
- Filmin bir sahnesinde azrail musallat olduğu gence tükürüyor. azrailin tükürüğü sülfirik asit etkisi yapıyor.
- Filmi siz de çocukluğunuzda izlediyseniz hatırlayacaksınızdır. Filmin adı sınır ötesi, ölüm çizgisi gibi bir şeydi.
- Amerikan filmi
Şimdiden Teşekkürler
0
flatliners
not: o azrail değil :P
gerçi flatliners'da vücut ısısını düşürerek öldürmüyorlardı yanlış hatırlamıyorsam
not: o azrail değil :P
gerçi flatliners'da vücut ısısını düşürerek öldürmüyorlardı yanlış hatırlamıyorsam
0
@pokemonk
yok panpa. düşürüyorlar... dün yine izledim. izlerken uyuyakaldım. kevin bacon, julia roberts ve 24'teki jack bauer oynuyor. adranalin ve defiblatör olayı da doğruymuş. neyse...
azrail olayına henüz gelemedim. bu gece uyumadan önce tekrar izleyeceğim. inşaallah yine uyuyakalmam.
yok panpa. düşürüyorlar... dün yine izledim. izlerken uyuyakaldım. kevin bacon, julia roberts ve 24'teki jack bauer oynuyor. adranalin ve defiblatör olayı da doğruymuş. neyse...
azrail olayına henüz gelemedim. bu gece uyumadan önce tekrar izleyeceğim. inşaallah yine uyuyakalmam.
0
evet, olay vicdan meselesiymiş tamamen. azrail değilmiş. herkes çocukluğunda yaşadığı vicdanı olaylar ile yüzleşiyormuş. ama senaryoyu azrail temalı yapsalar daha bir tutulurdu gibi geliyor bana.
bir de vücudu kontrollü olarak soğutma olayı da yokmuş. bu konuda da yanılmışım. yine de elektrikli battaniye ile ısıtma olayı varmış.
6/10'luk filmdi beyler
bir de vücudu kontrollü olarak soğutma olayı da yokmuş. bu konuda da yanılmışım. yine de elektrikli battaniye ile ısıtma olayı varmış.
6/10'luk filmdi beyler
0
allah da benim belami versin be
tatilde okuyacak kitap tavsiyesi istiyorum. polisiye sevmem, fantastik olabilir ancak kaliteli olursa, taht oyunları, zaman çarkı, yerdeniz, yüzüklerin efendisi vs bunları okudum çoktan. klasiklerden de şunu mutlaka oku bak dediğiniz varsa söyleyin. en çok da distopya önerisi verirseniz mutlu edersi
tatilde okuyacak kitap tavsiyesi istiyorum. polisiye sevmem, fantastik olabilir ancak kaliteli olursa, taht oyunları, zaman çarkı, yerdeniz, yüzüklerin efendisi vs bunları okudum çoktan. klasiklerden de şunu mutlaka oku bak dediğiniz varsa söyleyin. en çok da distopya önerisi verirseniz mutlu edersiniz, onun da en bilinen kült kitaplarını okudum, george orwell tavsiye etmeyin yani. neyse hadi zahmet olmazsa birer tane tavsiye etseniz tatili kurtarırım ben...
0
artemis fowl okudun mu? çocuk kitabı gibi gözüküyor ama değil, eğlencelidir ayrıca ciddi yönleri de vardır.
ihsan oktay anar -dili ağır gelmeyecekse- bir de kafanı çok gümletmeyecekse -kelime oyunu boldur- murat menteş
polisiye sevmiyorsun ama ben senin yerinde olsam tatil için hopçikiyaya serisini alırım, tam kumsalda okumalık eğlenceli. travesti bir dedektifin hayatını ve olayları çözmesini anlatıyor.
ihsan oktay anar -dili ağır gelmeyecekse- bir de kafanı çok gümletmeyecekse -kelime oyunu boldur- murat menteş
polisiye sevmiyorsun ama ben senin yerinde olsam tatil için hopçikiyaya serisini alırım, tam kumsalda okumalık eğlenceli. travesti bir dedektifin hayatını ve olayları çözmesini anlatıyor.
0
haşlanmış harikalar diyarını da ekliyorum listeye, teşekkürler.
0
ihsan oktay anar'ın ve murat menteş'in bütün kitaplarını okudum.
0
Satan: otobiyografi Yehuda BERG
bulabilirsen oku ben ankarada route da bulmuştum rastgele. okudum, hoştu şeytanın ağzından kendi biyografisi güzel bi kitap
bulabilirsen oku ben ankarada route da bulmuştum rastgele. okudum, hoştu şeytanın ağzından kendi biyografisi güzel bi kitap
0
distopya değil de ütopya olsa? :D
the dispossessed (mülküsüzler) - ursula k le guin
the dispossessed (mülküsüzler) - ursula k le guin
0
otostopçunun galaksi rehberi
ölümcül kimlikler - amin maalouf
semerkant - amin maalouf
iskambil kağıtlarının esrarı - jostein gaarder
ölümcül kimlikler - amin maalouf
semerkant - amin maalouf
iskambil kağıtlarının esrarı - jostein gaarder
0
Teşekkür ederim. Bugün gidip kitap alışverişimi yapacağım:)
0
amuda kalkan solucan
Yağmurlu huzurlu sakin bir film izlemek istiyorum.var mıdır öneriniz?
Yağmurlu huzurlu sakin bir film izlemek istiyorum.
var mıdır öneriniz?
var mıdır öneriniz?
0
okuribito
herhangi bir kim ki duk da olabilir.
ya da kar wong wai.
ekleme: kar wai wong... wong kar wai... imdak!
herhangi bir kim ki duk da olabilir.
ya da kar wong wai.
ekleme: kar wai wong... wong kar wai... imdak!
0
won kar wai +1 Chungking Express mesela
ya da miyazakinin oğlunun şu filmi var eski türk filmi tadında: www.imdb.com
Bu arada spoiler vermiyim ama Mavi'nin neresi huzurlu? kieslowskinin en depresif filmlerinden biri.
ya da miyazakinin oğlunun şu filmi var eski türk filmi tadında: www.imdb.com
Bu arada spoiler vermiyim ama Mavi'nin neresi huzurlu? kieslowskinin en depresif filmlerinden biri.
0
çok alakasız olacak ama ben benjamin button'da çok huzurla dolmuştum.
yanısıra huzur kaynağı maviş gözleriyle hugh dancy'nin bir kaç filmi: the jane austen book club, evening ve adam. ben huzurlanıp hüzünlenip gülmüştüm bunlarla, çok "hayat gibi" filmlerdi bunlar.
yanısıra huzur kaynağı maviş gözleriyle hugh dancy'nin bir kaç filmi: the jane austen book club, evening ve adam. ben huzurlanıp hüzünlenip gülmüştüm bunlarla, çok "hayat gibi" filmlerdi bunlar.
0
indescribable
ingilizce bilgim var, yazım olarak okuduğumu ite kaka anlıyorum/biraz daha itince güzel şeyler yazabiliyorum.lakin konuşma kısmı büyük sıkıntı. normalde her ortama ayak uydurabilen, girişken, sıcak kanlı vs vs biriyim ama konu yabancı dil ise ı-ıh olmuyor böyle bi kekelemeler, konuşamamalar falan üf
ingilizce bilgim var, yazım olarak okuduğumu ite kaka anlıyorum/biraz daha itince güzel şeyler yazabiliyorum.
lakin konuşma kısmı büyük sıkıntı. normalde her ortama ayak uydurabilen, girişken, sıcak kanlı vs vs biriyim ama konu yabancı dil ise ı-ıh olmuyor böyle bi kekelemeler, konuşamamalar falan üf!
diyorum ki hazır niyetlenmişim bu sefer çekinme yok konuşma kısmını aşacağım derken, aksansız konuşma için neler yapabilirim? neleri dinlemek gerekir?
bu sadece ingilizce için değil, diğer diller içinde önerileri alabilirim aksansız konuşmak için.
lakin konuşma kısmı büyük sıkıntı. normalde her ortama ayak uydurabilen, girişken, sıcak kanlı vs vs biriyim ama konu yabancı dil ise ı-ıh olmuyor böyle bi kekelemeler, konuşamamalar falan üf!
diyorum ki hazır niyetlenmişim bu sefer çekinme yok konuşma kısmını aşacağım derken, aksansız konuşma için neler yapabilirim? neleri dinlemek gerekir?
bu sadece ingilizce için değil, diğer diller içinde önerileri alabilirim aksansız konuşmak için.
0
Yaşadığınız durum herkesin sorunu. Pratik eksikliğinden kaynaklanıyor hep. Aşmak için zorlamak, tıkandığınız yerde durup, Türkçe konuşmamak için kendinizi tutup kaldığınız yerden devam etmeniz, anlatmak istediğiniz şeyi ısrarla farklı farklı yollardan anlatmaya çalışmanız şart.
Ancak bu konudaki sorun aksan değil, pronunciation ve akıcı konuşamamak. Öncelikle onları düzeltmek gerekir. Hiç kimse kolay kolay İngiliz veya Amerikan aksanına adapte olamaz. Konuştuğumuz dil üzerinden şekillenmek zorunda bu ilk başta. "Aksan kasmak" denilen şeyi yaparsanız da çok yapmacık durur, hem siz farkında olursunuz bu durumun hem de karşınızdakiler. Stres de yaratır. Düşünün ki, "pencereyi açarsam rahatız olur musunuz" cümlesini bile kurmak zor geliyor ancak hayır derken "nöğğğ" diyerek İngilizlere benzemeye çalışıyoruz :)
Pronunciation sorunun çözmek için vurguları sözcüklerin yanına koymuş sözlüklerle çalışılabilir bir süre. Bir de karşınızdaki insanlardan ısrarla sizi düzeltmelerini isteyebilirsiniz.
Sonuç olarak: pratik ve çaba. Maalesef, başka yolu yok.
Ancak bu konudaki sorun aksan değil, pronunciation ve akıcı konuşamamak. Öncelikle onları düzeltmek gerekir. Hiç kimse kolay kolay İngiliz veya Amerikan aksanına adapte olamaz. Konuştuğumuz dil üzerinden şekillenmek zorunda bu ilk başta. "Aksan kasmak" denilen şeyi yaparsanız da çok yapmacık durur, hem siz farkında olursunuz bu durumun hem de karşınızdakiler. Stres de yaratır. Düşünün ki, "pencereyi açarsam rahatız olur musunuz" cümlesini bile kurmak zor geliyor ancak hayır derken "nöğğğ" diyerek İngilizlere benzemeye çalışıyoruz :)
Pronunciation sorunun çözmek için vurguları sözcüklerin yanına koymuş sözlüklerle çalışılabilir bir süre. Bir de karşınızdaki insanlardan ısrarla sizi düzeltmelerini isteyebilirsiniz.
Sonuç olarak: pratik ve çaba. Maalesef, başka yolu yok.
0
off aynı dertten muzdaribim! :)
bir kere kafayı çok takma, hele hele aksana hiç takma, bizim okulda felaket aksanlı 71 milletten insan var -niye 72 değil, çünkü bizi saymadım :D - bu 71 milletin 71'i de aksanı zerre sallamıyor, karşımdaki anladı mı acaba diye kafaya takmıyor. anlamazlarsa tekrar sorarlar zaten, dert etme yani ;)
tabi bir de türkün türke ettiğini başka kimse kimseye ediyor mu bilmiyorum: okula ilk geldiğimde, eski okuluma göre (itü) ingilizcem çok çok iyiydi, burada ise (koç) milletin aksanının yanında aksanım çok kötü kaldı tabi, ama hocalardan biri derste aksanımı düzeltmek için kasmasaydı, bir arkadaşım ise "ayh cicimm ben senin konuştuğunu hiç anlamıyorum!" demeseydi, daha çok pratik yapıp daha çok geliştirebilirdim kendimi. pratik yapabileceğim her durumda türkçe konuşmayı seçtim bu özgüvensizlik nedeniyle. benim kendime yaptığını sakın kendine yapma, eze büze boza boza konuş ingilizceyi, ki doğrusunu öğrenip geliştirebil. kekele ya da yanlış tense kullan, hiç sorun değil, bir şekilde anlaşıyorsun sonuçta karşındakiyle. diyelim ki anlaşamadın, en kötü bir kağıda yaz çok aşırı zor durumda kalırsan, ama önceliğin yeter ki konuşmak olsun. korkma yani. ayrıca hiçbir yabancı insan senden düzgün konuşma beklemez, anavatanı britanya olanın bile bilmemkaçyüzbinmilyon aksan duymuşluğu vardır o topraklar üzerinde, bilin mi? :)
bir kere kafayı çok takma, hele hele aksana hiç takma, bizim okulda felaket aksanlı 71 milletten insan var -niye 72 değil, çünkü bizi saymadım :D - bu 71 milletin 71'i de aksanı zerre sallamıyor, karşımdaki anladı mı acaba diye kafaya takmıyor. anlamazlarsa tekrar sorarlar zaten, dert etme yani ;)
tabi bir de türkün türke ettiğini başka kimse kimseye ediyor mu bilmiyorum: okula ilk geldiğimde, eski okuluma göre (itü) ingilizcem çok çok iyiydi, burada ise (koç) milletin aksanının yanında aksanım çok kötü kaldı tabi, ama hocalardan biri derste aksanımı düzeltmek için kasmasaydı, bir arkadaşım ise "ayh cicimm ben senin konuştuğunu hiç anlamıyorum!" demeseydi, daha çok pratik yapıp daha çok geliştirebilirdim kendimi. pratik yapabileceğim her durumda türkçe konuşmayı seçtim bu özgüvensizlik nedeniyle. benim kendime yaptığını sakın kendine yapma, eze büze boza boza konuş ingilizceyi, ki doğrusunu öğrenip geliştirebil. kekele ya da yanlış tense kullan, hiç sorun değil, bir şekilde anlaşıyorsun sonuçta karşındakiyle. diyelim ki anlaşamadın, en kötü bir kağıda yaz çok aşırı zor durumda kalırsan, ama önceliğin yeter ki konuşmak olsun. korkma yani. ayrıca hiçbir yabancı insan senden düzgün konuşma beklemez, anavatanı britanya olanın bile bilmemkaçyüzbinmilyon aksan duymuşluğu vardır o topraklar üzerinde, bilin mi? :)
0
konuşacaksınız. bol bol konuşacaksınız. yabancılarla konuşacaksınız. onların nasıl konuştuğuna dikkat edeceksiniz. siz de öyle konuşmaya çalışacaksınız. kuzey avrupa aksanı benim gözümde aksansız ingilizcedir. tertemiz konuşuyor onlar. öyle arkadaşlar edin kendine.
0
yaşınız 7'nin altında değilse, aksansız konuşamazsınız. aksandan kastınız native konuşma olduğunu varsayarsak. ha yok direkt aksandan bahsediyorsanız, aksansız konuşmak diye bir şey yok. o da imkansız yani. derseniz ki türk aksanıyla konuşmayayım, konuşun anam, sıkıntı yok. rahat rahat konuşun.
0
aksan nedense çok dert ediliyor. böyle şeyler için kasılıp kendinizi sıkmayın. rahatça konuşun. asıl aksanlı konuşmaya kastıranlar çok itici geliyor nedense.
0
çok bariz olarak doğu türkçesi ile istanbul türkçesi farklı ya kürt kökenli oldukları için fark oluyor ya da arapça dan kaynaklı
ya da yabancıların türkçe konuşmaları gibi yabancı dil konuşmak istemiyorum o yüzden sordum.
editorella
örnekler : kürtlerin türkçe konuşması gibi dövlet baba bize bahmıyır gibi ya da arapların türkçe konuşması gibi genizden gelen bi sesle ya da yunanlıların "canim ben de onu yapamadim" gibi ı ları i gibi söylemeleri gibi türkçe biliyorum evet konuşmayı başarabildiğim herhangi bi dil de önceki dilin etkisini en aza indirmek aslında amaç :/
ya da yabancıların türkçe konuşmaları gibi yabancı dil konuşmak istemiyorum o yüzden sordum.
editorella
örnekler : kürtlerin türkçe konuşması gibi dövlet baba bize bahmıyır gibi ya da arapların türkçe konuşması gibi genizden gelen bi sesle ya da yunanlıların "canim ben de onu yapamadim" gibi ı ları i gibi söylemeleri gibi türkçe biliyorum evet konuşmayı başarabildiğim herhangi bi dil de önceki dilin etkisini en aza indirmek aslında amaç :/
0
aksansız konuşma derken?
Yabancıları arkadaş edin, telaffuzlarını tekrar et.
Yalnız Afrikanlarla kanka olma, ondan sonra aç mısın diye soracakken HONGRİ diyebilirsin.
Yabancıları arkadaş edin, telaffuzlarını tekrar et.
Yalnız Afrikanlarla kanka olma, ondan sonra aç mısın diye soracakken HONGRİ diyebilirsin.
0
