Israrla olmasına izin vermeyeceksin o zaman. bir ya da iki defadan sonra hala sen diyorsa sen de sen demeye başla.

siz diye hitap ettiğim birinden "sen" hitabıyla karşılık aldığım anda ben de aynı hitaba dönüyorum.

Bunu yapan kişi ya düpedüz cahil olmalı ya da makamının sizden üstte olduğunu düşünüyor olmalı. Özellikle işim düşmüşse ikinci halde "köprüden geçene kadar ayıya dayı" prensibini uyguluyorum ben. Yok alakasız biriyse siz de "sen" deyin. Müthiş bozulacaktır.

bazı insanlar ısrarcı bi şekilde sen deyip aradaki mesafeyi kaldırabileceklerini düşünüyolar. bu da bir çeşit yüzsüzlük.

onun dışında kabalıktır, hele iş mevzuu ise iyice ayılıktır.

İşyerinde böyle biri var bana ısrarla sen diyor ben de ona ısrarla siz diyorum. Geçenlerde konusu geçti bana sen asistandın dimi dedi. Ben 3 yıldır yöneticiyim dedim. Artık siz demeye başladı.

Siz de ona sen derseniz our bence ama insan diyemiyor işte:) bence de büyük saygısızlık

siz ve sen yüzeysel bir kıyas kalıyor. sen dersin ama öyle bir davranırsın ki, siz diyip terbiyesizlik etmene kıyasla çok saygılı kalırsın. bir iki kelimeden ziyade genel tavır ve ifadeler kişinin üslubunu belirler diye düşünüyorum.

bence okuzluk ya da saygisizlik gostergesi.
sen diyene israrla siz derseniz, genelde siz demeye basliyorlar.

Ben de sen gibi düşünüyorum. :)

“Lutfen bana siz diye hitap edebilir misiniz?” sorusunu soruyorum eger istemedigim halde “sen” diye hitap ediyorsa israrla.

Onun disinda ozellikle is ortaminda eger ustumse ve ben siz diye hitap ettikten sonra sen’e cevirdiyse severek “sen” ile devam ediyorum ben de konusmama. Ya iki taraf da sizlemeli ya da iki taraf da senlemeli, yoksa olmaz.

Sen haklısın. Madem yanlış anlamadı neden öyle gönderiyor? Üstüne neden o şekilde ters yapıyor? Hakkın olan parayı istiyorsun.

aptallarla uğraşmak zor. bi daha gelirse iki katı fiyat çek ya da başka yere gitsin.

parayı da peşin iste bir daha geldiğinde. bu sefer eksik kalan meblayı direkt olarak ötekilere yansıtırsın zaten.

Hocam, siz haklısınız. Trafikte herkesin aptal olduğunu farz ederek hareket et derler ya demek ki onu hayatın her alanında şiar edinmek lazım.

Burdan yola çıkarak; 9 dan hesap edip gönderiyorum dediğinde, tamam demeliydiniz. sonra para elinize geçtiğinde fazla olan kısmı, eskiden kur şu kadardı, şimdi kur bu kadar. ben size fazla parayı gönderiyorum minvalinde açıklama yaparak göndermeliydiniz. (tabi bunun aklınıza gelmemesi çok normal, belki de bundan sonra böyle yapmak gerekebilir.)

115 adet için "9 liradan hesaplayıp gönderiyorum" dediğinde tamam deseydiniz, bu sefer de üste çıkacaktı "euro düştü, bu pezo benim işimi yine 9 liradan yaptı" diye. adınız çıkacaktı.

çakallık yapmaya çalışmış, doğrusunu yapmışsınız.

ama bu şekilde euro üzerinden iş yapıyorsanız en güzeli bir euro hesabı açıyorsunuz, 1000 tane yaptın, hop 1000 euro gönder. 115 daha yaptım, at bi 115 euro. kur yok tasa yok.

Ilk geldiği zaman Fiyat 10 lira çıkıyordu Euro 9.80 civarıydı dedim sonradan fiyat konuşmayalım, sana 1 Euro sabit fiyat yapıyorum .

Euro hesabım yok dedi , dedim o günün üzerinden hesap ederiz sıkıntı değil

Daha ne yapayım

euro yu euro olarak alacaksın kardeşim yoksa çok canın sıkılır denedim yaşadım biliyorum.

2012 macbook air alma. süründürür seni. şöyle diyeyim bende ssd'li 2011 macbook pro var o bile tat vermiyor.

m1 işlemcili macbook air al. müthiş bir alet.

macbook'un bir ömrü var 5 yıl falan. 5 yıl sonra standart bilgisayar oluyor. takılmalar ısınmalar falan.

o sebeple standart bir şekilde kullanmayı düşünüyorsan alma.

Ne amaçla kullanacağınız önemli. 2 sene önceye kadar 2012 pro kullanıyordum, ekran çözünürlüğü çok düşük. Websitelerinin bile bir kısmı desteklememeye başlamış olabilir. Yani işletim sistemi program şu bu değil web'de gezmek bile çok konforlu olmaz muhtemelen.

OS olarak bildiğim kadarıyla Catalina destekliyor, yani son güncellemeyi almadı, bundan sonrakileri de alamayacak. Apple'ın geriye dönük desteği çok iyi değil, yine kullanım şeklinize bağlı tabi ama 1-2 yıl sonra bir sürü uyumsuzluk sorunuyla karşılaşabilirsiniz.

Yanisi, ben olsam almam.

early 2015 var bende.

pil ömrü gözle görülür bir şekilde azalması dışında hiçbir sıkınıtısı yok.çalıştırmasını beklediğin her şeyi çalıştırıyor ve beklediğin performansta kullanıyorsun.

en azından fikir olsun diye söylüyorum 2012 için bişi diyemem biraz eski gibi.

eğer air ile işim çözülecek olsaydı 11binlira bana bedava gelirdi, ne yazık ki apple bilgisayar konusunda 47binden aşağı düşemedim fiyat konusunda.

10 senelik makinaya hiç bişey olmasa pil lazm olur, servise gidersin bulamazsın, özel servise gidersin 1500 lira isterler. kendin alsan taksan da 1000 lira tutar.

ayrıca 5 seneden gün almış her bilgisayar her an gidici durumdadır, apple 5 seneden sonra yedek parça tamir desteği garantisi vermiyor, ellerinde varsa yaparlar, kol gibi de geçirirler, yoksa alet çöp olur, zira bak 2015 model çıkma macbook fanları 500 liradan satılıyor orjinali kaç paradır allah bilir.

11 bin lira vermek manyaklık değil telefon parası neredeyse, gayet mantıklı. 6-7 sene çok rahat kullanırsın. 2012 model almak biraz parayı sokağa atmak demek şu anda, üstüne pili değişir bi ton para ödersin, arızalanır anakartı değişir bi ton para ödersin. gerek yok.

2012 model almak çok mantıklı olmayabilir. gerçi ben mesela bu cevabı 2011 macbook air'den yazıyorum. hala işimi gayet iyi görüyor, fakat mesela geçtiğimiz yıl pilini değiştirmek zorunda kaldım (ki geç bile değiştirdim, çok uzun zaman "service battery" uyarısı ile çalıştı). şimdi de işim için kullanırken (yani mesela toplantı programları falan kullanırken) yavaşlıyor, ısınıyor çok. artık iş için götürmeyince yenisini almak durumunda kaldım.

gündelik ağır olmayan işlerde (web'de gezinmek, word'de bi şey yazmak gibi) hala rahat kullanılıyor ama birkaç programı (office gibi basit programlar da olsalar) aynı anda kullanacağınız işler yapacaksanız eğer, tavsiye etmem. biraz daha yeni bir model bakın derim. pluton'un dediği gibi işletim sistemi kaynaklı uyumsuzluk mevzuları da canınızı sıkabilir.

Herkese çok teşekkürler. Müthiş yardımcı oldunuz. Buz gibi soğudum 2012 modelinden ^^ O zaman ben en iyisi 5 sene kullanbileceğim bir laptop bakayım çok daha uygun ücretlere. Sonuçta ben bunu prestijli gözüksün diye değil performans beklediğim için alacaktım.. 9 yaşında bir cihazdan da hakikaten performans beklemek çok mantıklı olmadı..

usta, kıy paraya m1'li air'i al. kesin. ram'inin 8gb olmasına falan aldırma. bu yeni bir işlemci yapısı. iphone'larda nasıl az ram'le çok iş oluyorsa artık mac'lerde de az ram'le çok iş yapılabiliyor.

"ohaaa bu ne laan?" diyeceksin.

pek bi çözümü yok, çok sıcak içmemek, çok soğuk içmemek lazım.

ıhlamur içebilirsin. ağrı kesici alıp terleyebilirsin mesela nurofen vb vb gibi.

enfeksiyonsa antibiyotiksiz zor geçer sanırım, doktora gitmek gerekir.

Tantum gargara

1 mm kalınlığında 2-3 dilim zencefili bardağa atıp yarısına kadar kaynar su dökün üstüne. ardından dilimleri kaşıkla vs ezip suyunu çıkarın.
çayı sıcak içmek şart değil, ılık olarak da içebilirsiniz.

boğazı aşırı yakıyor ama genelde daha hızlı iyileşmemi sağlıyor.

tuzlu suyla gargara bu da etkilidir, habeirn olsun.

İltihap var ve ilerlemediyse boğaz spreyi kesin çözüm. Keskin gargara da iş görür.

Kendisinin yaptığını nerden biliyorsun

bir onemi yok, artik kim yapiyorsa yapsin :) videolari seyredenler muhtemelen sunu kullanmistir diyebilir belki yada bi yerlerde soylemis de olabilir ben goremedim.

program ne olcak premiere dir.

template denilen bi olay var, bunu bir kere satın alırsın veya yaptırırsın, ondan sonra istediğin yere çat çat çat kendi videonun üstüne montajlarsın.

atıyorum grafik mi, sayıları değiştirisin. veya bi yere görsel mi konulcak, içinde şablonu vardır, o şablonun içine atıp ölçeklendirirsin böylece herşey standart olur.

televizyaonda gördüğün alt yazılar, tv logoları, görseller, split screenler, telefon numaraları, flaş haber zırt vırt, sosyal medya adresleri logoları hepsi bi defa yapılır sonra template olarak içeriği değiştirilerek aynı standartı bozmadan kullanılır.

valla her şey olabilir. büyük ihtimal premiere ya da after effectstir.

Template olayini bilmiyordum, boyle cok daha kolay olur yoksa premiere kullanimi cok basit gelmedi bana.

Hocam mantığı ve belli başlı tool'ları anladıktan sonra gerçekten premiere o kadar zor bir şey değil. mac kullanıyorsa final cut pro da olabilir, çok pratik bir yazılım. Sadece inanılmaz vakit alıyor, ciddi bir zorluğu yok yani bu tarz amatör ve düz bir videoya kurgunun.

burada piyasadaki tüm programlar için olanlar var, büyükleri de var küçükleri de var. set halinde olan da var.

videohive.net

tabi template olmasa haftalarca sürer.

template gibi değil bence bi tanıdığa/elemana yaptırıyor gibi. Çünkü grafikler falan hem tasarımcıdan çıkmış gibi durmuyor, hem de spesifik bi hissenin artışını vs kendi anlatımına göre koyuyor (bazen bir template'i düzenlemek, sıfırdan yapmaktan daha zor olabilir) bence after effects'te biri yapıyor. Ben öyle yapardım.

@roketadam in dedigi gibi daha pratik final cut pro kullaniyor olabilir, vakit alidigini kendisi de soyluyor ama premiere i ogrenmek icin yine de cok zaman harcamamistir cut pro ile devam etmis olabilir

Seçim konusunda yönlendiremeyeceğim ama akustikte ziller yok. Onu unutma. Bir de çıkaracağı gürültü bakımından dijital tercih edilebilir.

hocam, şu anki evim çok müsait, gürültü sıfır sorun ama ileride taşınacağız mutlaka. bunu düşünerek elektronik alabilirim.

uzmani degilim ama hobi olarak ikisini de kullanan biri olarak eger calma zevki senin icin olmazsa olmaz ise
kesinlikle akustik. elektronik olan calismak icin ideal ama akustikle ayni zevki vermiyor. biraz daha zor oluyor calismak icin motivasyon bulmak. bir de kendi adima hihat calismak elektronikte biraz yapay bir his oluyor cikan sesin varyasyonu fazla olmadigi icin.

o yüzden ben elektronigin zillerini akustik zillerle degistirmisim. cok ses cikarmayan delikli ziller oluyor, ev icin daha ideal.

illa ikisi arasinda secim yapacaksan elektronik diyorum.

medeliden hiç bişey alınmaz 90lı yıllarda baştan markasız çin malı sonra medeli olarak çocuk orgu çıkaran bi firma.

mesela alesis var uygun fiyatlı, en azından yılların markası.

shop.zuhalmuzik.com

akustik davul severim ben ama gürültü ve zil faktörü var. bir de günümüz dijitale çok döndü bi kayıt yapıcam akustikle desen yapamazsın, dijital oldumu midi ile bağlanır bilgisayara(modele göre değişir sanırım)

ayrıca en iyi elektronik davulun preset sesleri bile dandiktir, midi ile bilgisayara bağlarsan çok değişir ama tabi onun için ya mac lazım ya asio 2.0 lı ses kartı

hocam yanlış link koymuşum.

roland td-1dmk olacaktı vermek istediğim link

edit: doğru linki buldum www.senkop.com.tr

Öncelikle aslında elektrik davul akustiğin yerini tutmak için yapılmış bir enstrumandan ziyade elektrik gitar akustik gitar gibi farklı iki enstrumanmış gibi yaklaşmak gerekiyor olaya. Akustik davul niyetine elektrik çalmak zorunda kalan davulcular %99 tiksinti ile ayrılmıştır ortamdan, ama asıl enstrumanı elektrik davul olan tanıdıklarım da var.

İkinci önemli bir bilgi elektrik davulların sessiz olduğu sanrısı. Böyle bir şey yok akustik davulun yüksek sesli bir enstruman olduğu su götürmez bir gerçek olsa da asıl çevreyi rahatsız eden ses kick ve snare'in titreşimi olacaktır. (en kötü ihtimal akustik davulu mesh pad ile tamamen sustursak bile yine kick ve snare titreşimi gidecek) Bu gürültü elektrik davulda da mevcut hatta biraz bakınırsanız internette apartmanda elektrik davul çalma yolları arayan binlerce insan bulacaksınız, davul pad'leri bir nebze çözüm olabiliyor ama biraz komşularınıza da bağlı.

Üçüncü önemli elektrik davul roland demektir, diğer firmaların fena olmayan ürünleri olsa da asıl mevzu hala roland. Örneğin Alesis falan tarzı dandiğimsi markalar hele sakın diyorum. (ki alesis de bilinen bi marka daha duyulmamış çin malları var) Bi de güncel bir düşük segment roland yerine eski orta segment bir ikinci el roland da bakabilirsiniz sanki.

bütçe 5 bin civarıysa akustik düşünmek zaten mümkün değil. akustik davul diye koyduğunuz şeyin içine dahil olmayan bir ton şey var, ürün bilgisini dikkatli okursanız fark edersiniz. zaten ucuza akustik davul satılıyorsa da ben almam, çünkü ucuz olması mümkün değil eli ayağı düzgün ve tam takım olarak :)

elektronik davul evet bir akustik sesi vermiyor, ancak bilgisayara bağlanabilmesi ve kayıt yapılabilmesi bakımından killerbee'nin uyarılarını dikkate almanızı öneririm. artık ortalama bir elektronik davul bile konser vermek istesen taşıyıp götürebileceğin, performans sergileyebileceğin rahatlığı ve sesi sana sunuyor.

ha, elektronik davulda model dersen, evet yamaha ve roland iyidir, ancak onların ortalama üstü davullarının fiyatı da tuzludur. 10 bin civarını düşünmen lazım o zaman. mesela senin link verdiğin roland'a kick pedalı dahil değil, harici alman lazım. bunun gibi tomlarda dual zone falan olmayabiliyor mesela, sadece snare de oluyor vs vs.

bu yüzden bunların hepsinin dahil olabileceği, iste kicki de içinde olan, mesh padli, tomlarda ve snarede dual zone, zillerinde elle tutulduğunda susturma özelliği bulunan, ne bileyim gövdesi düzgün, fiyat bakımından da makul olan bir set için alesis'i öneriyorum. özellikle surge mesh modelini. nitro mesh olanında tomlarda dual zone yok mesela, o yüzden surge mesh ve üstüne bakmak mantıklı. killerbee'nin linkinden bakabilirsiniz, bu aralar zuhalde de indirimde.

şu linkteki başlangıç için iyi bir set midir?
shop.zuhalmuzik.com

audio editor kullanman lazım bu herhangi bir program olabilir.

2000 li yıllardaki cool edit bile olur yani.

gain kısmını açarsan ses yükselir, ondan sonra boşlukları kesip peş peşe eklemekten ibaret.

mac kullanıyorsan garageband falan varsa onda da olur. herhangi bir daw içinde de olur. daw içinde gaini efekt olarak ekleyip açıyorsun genelde.

telefon programları da vardır da bilmiyorum.

PC kullanıyorsanız audacity ücretsiz bir ses editörüdür. Fena da değil. Gain'i yükseltirseniz sesi daha net duyabilirsiniz ama çok yükseltirseniz distortion olur bu sefer hiç duyulmaz. Kararında:)

Yalnız ne komşular varmış yahu!

cc olayından bağımsız honda cb1100 e de bak istersen bir, sanki hafiften andırıyor senin scrambleları

www.motosikletsitesi.com

ayrıca giriş seviyesi motor 100 cc olur, 150 cc olur hadi bilemedin 250 cc olur. 800 cc giriş seviyesi motor olmaz yani.

yamahanın xv950r modeli var ama onun da scrambler olanı sanıyorum yok tr de.

i.pinimg.com

bu tarz naked motorlarda kaporta olmadığı ve ayakların motor bloğuna yakın olduğu için ısınma sorunu olabilir, direkt olarak kullanıcı yorumu alman lazım. ayrıca motorsiklet forumları/grupları bu konuda sana çok yardımcı olur, burada bir avuç insanız ve istediğin motorları kullanan insan sanıyorum ki yoktur.

suzuki vl650 scrambler yapmış

www.motorcular.com

Giriş derken kastettiğim scrambler’a giriş. O yüzden öyle yazdım. Sonuçta racing’deki 800cc gibi olmayacak 2 silindirli yüksek tork/düşük güçlü motosiklet. O açıdan yani.

Honda naked aslında. Sürmedim, bilmiyorum tabii ama 4 silindir ve ağır alet scrambler”dan oldukça farklı olsa gerek.

tabi canım, racing olmadığı sürece sakin kullanırsan bi sıkıntı çıkmaz. büyük motorlardaki bi sıkıntı ağırlık faktörü, kullanırkan değil de durup kalkarken eğer ufak motordan geçtiysen zorlar motoru tutmak.

ama bi kaç teknik video izleyip bir hafta kullandıktan sonra bacakların da kuvvetleniyor, öyle ağır gelmiyor, yoksa millet 450 kilo motor tutuyo tek ayakla, öyle olsa onlar yatırırdı hep.

türkiyedeysen, ya istediğin model burada olmayacak ya da istediklerin çok yüksek fiyatlı olacaktır. o yüzden yelpazeyi geniş tutmak iyidir.

malum işte türkiye.

Maalesef Türkiye’de seçenek az. O yüzden ducati, Triumph ve BMW özelinde yanıt gelir ümidiyle yazdım ama zor.. Türkiye’deki forumlarda da pek kullanıcı yok, yabancılarda da sürekli bir ısınma muhabbeti var. Hava soğutmalı motorun ısınması normal, öyle üretilmiş de sürücüyü haşlıyorsa eziyete döner. Neyse araştırayım biraz.

Isınma sorunundan ayrı olarak Ducati'nin distribütör ve servis kaynaklı çok fazla olumsuz reputasyonu var. O yüzden Ducati'yi iki kere düşünmek gerek.

Evet öyleymiş, ben de duyurudan sonra farkettim :(

Günlük kullanım ortalaması 13.121 kwh

bize de 50 lira fazla geldi.

210-220 gelen 270

20 lira gelen boş ev 40

ortalama 60-70 tl civarı artış var faturamda.

280. Normalde 300'ü geçer, çaycının bozulmasına bağlıyorum.

Bu ay 60 TL daha fazla geldi. Doğalgazı geçtik öyle diyeyim, şoktayım

Fazla derken, aynı harcamayı yapıp fazla ücret mi ödedin yoksa geçen aya göre fazla mı harcadın?

İlki çok mümkün değil zam filan gelmediyse çünkü.

138 2 kişi hep evdeydik iş güç dışında. tüketim fazla senin ama

böyle evler genelde hayali oluyor. linkteki de kesin öyledir diyemem. ama hem kendi tecrübem hem de yakınımda birkaç kişinin yaşadığı bir durum olduğu için bahsedeyim. ilandaki ev beylikdüzü değil esenyurtta çıkacak. görseldeki daire satılmış olacak. aynı fiyata alternatif olarak sizi birkaç ucube binanın bodrum ya da giriş katındaki dairelere yönlendirecekler.

Beylikdüzü’nün hemen güneyinde Marmara Denizi içinde uzanan Kuzey Anadolu Fay (KAF) hattıdır. Bu hat aynı zamanda Türkiye’nin en aktif ve tehlikeli fay hattı olma özelliğine sahiptir. Bu fayın kırılması anında ortaya çok yüksek enerji çıkarması ihtimaline karşılık Beylikdüzü, birinci derece deprem sahası içine dahil edilmiştir.
Ve beklenen büyük deprem yaklaşıyor :-(

Evet gerçekten o fiyatlara evler var, biz de 3-4 ay önce o civardaki bir evimizi 220 bine sattık. Beylikdüzü genel merkezlere çok uzak bir bölge, çok göçmen var, geneli işçi ve dolayısıyla kiracın da o işçiler oluyor. Zor bir bölge yani. Çok yatırımlık düşünme derim.

evini bi tadilata soksan, şu ilandaki ev gibi yaptırmak istesen hemen hemen aynı metrekarede olsa 100 bin gider günümüz şartlarında. gitmesee bile yaklaşır yani.

ayrıca 4 sene evvel esenyurttan site içinde 2+1 (70 m2 civarı ufacık bir ev yani)eve daha fazlasını verdik. hala esenyurttaryız ve şuan bile ev fiyatları 300den aşağı düşmüyor bu sitede.

muhtemelen arkadaşların dediği gibi satıldı matıldı vb denecek ya da başka bir bit yeniği çıkacak. rezidans olsaydı aidattan geçiricekler derdim.

yani şu ev istanbulun en ücra köşesinde şu fiyata olsa bile alan olur. çünkü geniş ve içi çok güzel. bu da bi bit yeniği olması ihtimalini güçlendiriyor.

fake genelde. çok dolandırılan var. veya ofisine gidince "o ev değil bu ev aslında var. onun da fiyatı 300 bin"
benim dediğim sahibindencomdaki ucuz ev ilanları. o firmaları araştırınca gördüm

beylikdüzü ucuz değildir pahalıdır o evler esenyurt un ücra köşelerinde ama fake şekilde işaretleniyorlar.

Yukaridaki arkadaslara katilarak eklemek isterim. Emlakci ile bulusana dek öyle bir ev oldugunu duyarsınız hattagelin gosterelim derler. Ofise gittiginizde ilana bakilip o ev satilmis denilir yahut bir seneye kat irtifaki cikacak izin bekleniyor denilir. Istisnasiz hepsi boyledir maalesef.

Akillarinca boyle ilanlar ile musteri cekiyorlar. Teyit alip gitmeme ragmen 5 emlakci da aynisini yapti.

Bkz: tahliye talepli icra takibi

elektrik konusunda kaçak kullandığını ihbar et haftada bir sözlü değil de bimer üzerinden yazılı şekilde yaparsan lafta kalmaz.

Bagli bulundugu elk idaresine bizzat gidip mudur ile gorusun kacak ihbari yapin. O gun keserler elektrigini

@oscar @killerbee kaçak ihbarı yaptım telefonla. Kesmişler yine bağlamış.

elektrik sizin üstünüzde ise, kendi kendinizi mi şikayet ettiniz? başınız ciddi ağrıyabilir kaçak kullanım yüzünden. acilen bir avukatla gorusun bence.

kacak bagladigi elektrigi kesmisler onu mu yeniden kacak baglamis ?

Bir arkadaşım var, biraz delibaş ve umursamaz, kiracıları var. Afrikalısı, Suriyelisi, bekarı her türden ve çeşitten var.

Problemli kiracılarını yaka paça döve döve sokağa atıp kapının kilidini değiştiriyor.

Ben arada "lan olm yapma bak, bu yaptığın suç, şikayet ederlerse bir sürü sıkıntı çekersin" diyorum.

Sanırım onun verdiği cevap aslında en güzeli, ama hepimiz o kadar gamsız olamıyoruz. Diyor ki; "ben mahkemelerde karakollarda sürünüp hakkımı arayacağıma, o gitsin arasın. Suçlu olduğu için gitmiyor da hiç biri"

@prizmatik kendi kendimi şikayet etmedim. Sözleşmemiz var ve oturan kendisi. Kiracımın kirayı ödemediğini, faturayı üzerine alması gerekirken almadığını belirtmiştim kayıt tutuyor zaten müşteri hizmetleri. Ondan bana bir şey olacağını zannetmiyorum.

@oscar elektrik idaresinden gelmişler kesmişler. Onlar gidince tekrar bi elektrikçi bulup bağlatmış. Yasal yaptırımı yok mu bu tip işlerin? Elin adamı başka bir ülkede nasıl bu kadar rahat olabiliyor?

@john dostum o tip işlere girersem ben suçlu suruma düşerim o yüzden gerek yok.

cimer üstünden il göç idaresine yazsanız?

Amma takılmışsınız elektrik işine. Gider kendi adına elektrik sözleşemsi yapar yine oturur. Tahliyeyle elektriğin ne ilgisi var :)

kayıp kaçak bedeli normal vatandaşa ödettirildiğinden hepimiz takığız bu konuya.

@mistyimage aşağıda killerbee cevap vermiş aslında. kaçak kullanım bedeli benden çıkacak. adam zaten kendi adına 6 aydır almamış şimdi onla mı uğraşacak ekstra masraf verecek vs?

ayrıca bir yaptırımı olmayacaksa herkes kaçak kullanır elektriği böyle saçmalık olamaz.

Extra masraf derken? Yeni sözleşme yapmanın masrafı mı var? 200-300 tl güvence bedeli ödüyorsunuz. o bedeli öder evde bedava oturmaya devam eder

@mistyimage yabancı bi adam bu tip şeylerle uğraşmaz onu anlatmaya çalışıyorum. faturasını ödeyemeyen adam 300 tl nin de hesabını yapar.

@elektr10 bu kaçak elektrik konusunu net belirtmemişsiniz. bu kiracının kullandığı elektrik kimin üstünde?
sizin üstünüzdeki aktif sözleşmeyi kulanıyorsa size büyük sıkıntı çıkar. kiracı girerken sizin kapatmanız lazımdı. o müşteri hizmetleri görüşmelerine güvenmeyin.
sözleşmesiz kaçak kullanıyorsa, mantıken kiracıyı bağlıyor olması lazım. yine de tehlikeli bir durum.

@prizmatik hocam elimde kapı gibi kira kontratı var. elektrik, su, doğalgazı üzerine alması gerekiyordu almadı. zorla da tutup kolundan al bunu diyemem. avukatım bir problem olmaz kira kontratın var ona yazar dedi. kaldı ki tüm borçlarını bile ödedim, dilekçemi bile verdim. bir sıkıntı olacağını sanmıyorum.

zaten avukatıma vekalet de verdim şimdi. tahliye ve icra davası açıyoruz.

istanbul cerrahpaşya gidiyoruz biz onkolojiye, orada şunu gördüm, üniversite hastanelerinde çok sonraya randevu verilirken, profesörlerden ücret karşılığı hemen randevu olup gidebiliyorsunuz, oradaki işlemleri de oldukça hızlandırıyor profesörler kendi hastaları için, muhtemelen diğer üniversite hastaneleri de o sistemtedir.

bildiğin profesörlerin sekreterleri falan oluyor randevu almak için onlarla görüşüyorsun. çok geçmiş olsun.

profesör fark ücretlerini tam bilmiyorum da 2017 de 80 liraydı sanırım.

ağrı konusu çok sıkıntılı olabiliyor, onkoloji ve radyoloji ile görüşmeniz lazım , hani konu hakkında çok bilgim yok ama annem de kanser olduğu için onkolojiye gidiyoruz, sonra ağrı durumlarında radyoterapiye başlayabiliyolar.

özel hastanalerden uzak durmanızı öneriririm.

Ucretli muayene eden profesorlerle gorusun diyorum ben de. Sureci hizlandirabilir onlar. Biyopsi sonuclari ozelde ortalam 1 hafta, devlette de 2 haftada cikiyor. Babanizin ameliyat olmasi gerekiyorsa onu ameliyat edecek profesoru bulun ve onunla anlasin. Babaniz ne kanseri? Tedavisi icin ne yapilacak belli oldu mu?

cerrahpaşa da patoloji sonuçlar 1 aydan erken çıkmıyor, umarım profesörler hızlandırır bu süreci, bazı örnekleri hastane dışına gönderiyolar ondan da olabilir.

Dostum öncelikle çok geçmiş olsun, süreç çok zor allah sabır versin.

“ bu hastalık için yapabileceğiniz tek şey” hastanın yaşam kalitesini en üst seviyede tutmaya çalışmak, ne yazık ki bunun bir tedavisi yok :(

İnkanınız varsa GATA’yı deneyin Onkoloji servisi Türkiye standartları üzerinde, GAZi’de döner sermayeye ödeme yaparsanız bahsettiğiniz süreler daha kısalıyor veya özele gidip profesöre ödeme yapmanız gerekiyor.

Yani bu hastalık için harcayabileceğiniz bir bütçe varsa işlemlerin daha hızlı olmasını sağlayabiliyorsunuz zaten elinizden başka bir şey gelmiyor.

“Katlanılmaz ağrılar çekiyor” demişsiniz, metastaz oluşmuş gibi, şimdi size yazacaklarımı bana ilk söyleyen kişiye saldırmak istemiştim ancak ne yazık doğru çıktı “kendinizi hazırlamaktan başka hiç bir seçeceğiniz yok”

Annemi, babamı, eniştemi bu illetten kaybettim. Annem biraz daha şanslıydı son evrenin ağrı ve acılarını yaşamadı. Babam ve eniştem ise dayanılmaz acılar çekiyordu, elimden allah sabır versin demekten başka bir şey gelmiyor, GATA’yı zorlamak isterseniz tanıdık doktorlar var ricacı olabilirim.

agrilari icin fentanili arastirabilirsiniz. benim babam da ayni durumda duragesic kullaniyordu.

@killerbee

Profesör fikri için çok teşekkür ederim. Rab seni bereketlesin. Hemen araştırmaya geçiyorum.

@balpolen

Teşekkür ederim. Biyopsi yapılmadığı için son teşhis bilinmiyor.

@avareldalton

Amin, çok sağol. İzmir’deyiz, babam 1cm bile hareket edemiyor, Ankara’ya getirebilir miyim bilmiyorum. Metastaz şüphesi yazmışlar tanıya. Umarım öyle değildir. Yüzleşmek istemiyorum şu an. Metastaz olup kurtulan örneklere odaklanmak istiyorum.

@ateistanbul

Teşekkür ederim, araştıracağım.

ben sadece seviniyorum, zira sağlıkçılar inanılmazz boyutta kayıplar verdiler. bu ülkenin resmen kazık attığı insanlar. oh be en azından bundan sonra kayıplar çok azalacak diyorum.
a şıkkını zaten düşünüyorum bu kadar bilimadamı salak da ben mi akıllıyım, ilk bulduğum aşıyı olurum dediğim için fotoğraflar aşı konusundaki fikrimi etkilemiyor.

c çünkü zaten neyin ne olduğunu biliyorum, birinin yaptır birinin yaptırma demesi bişeyi değiştirmiyor.

bildiğim bişey de yok ama etkilenecek yapıda bir insan değilim yani.

bütün dünya bilmiyor daha ne olacağını benim bilmem imkansız mantıken.

Sadece doktorlar için değil, tüm sağlık çalışanları için seviniyorum.

A şıkkı kesinlikle değil. Covid sayesinde ülkenin profesörüne bile güvenilmeyeceğini gördüm. Oytun Erbaş, Ercüment Ovalı insanlara yalan yanlış şeyler anlattı. Birine sırf doktor olduğu için kesinlikle güvenmem. Her zaman okuyup araştırdığım şeylere güvenirim.

zaten yaptırmayı en başından beri düşünen biri olarak C diyorum ama ne yalan söyleyim Ateş Kara'yı ekranda aşı yaptırırken görünce bi A şıkkı geçti içimden. o adama nedense baya güveniyorum ben :)

AB ve ABD de gecerliligi olmayan asiyi ister bahsedilen asi olsun ister icerigi baska bir seymis o olsun, asi olmalari beni ilgilendirmiyor. bana vize almami saglayacak asiyi getirmedikce...

Büyük bir alay edilesilik. Bundan fazlasını yapamazlar zaten, hakları yok. Anca özendirme örnek olma... salak değilsek bunları yemeyiz diye umuyorum.

Sağlık çalışanları için seviniyorum +1

Fakat devletin yönetici kısmındaki, rektör, bakan, cumhurbaşkanı gibi kişilerin fotoğraflarını görünce sanki aşı var da biz olmuyoruz bu neyin şovu diyorum

Şov böyle olur
jurnaltr.com

İngiltere’nin Oldham Belediyesi’nde evsizlere ve barınaklarda yaşayanlara aşı sırasında öncelik tanındı

d. ulan sanki aşı var da biz olmuyoruz. aşı sıralamasında sıra bana gelene kadar muhtemelen salgın malgın kalmayacak ortalıkta.

misal eşim öğretmen, benden biraz daha üst sırada. onun olduğu aşıdan ne olacak acaba? sonuçta bulaştırıcılığı devam ediyor.

burada yazan, okuyan insanlar muhtemelen son sıralarda yer alıyordur. o yüzden hiç kafa yormayın. gördüğünüz gibi daha parti üyeleri var bizden önce :)

ha yine de sıra gelir gelmez aşı olacağım.

Babam sağlık personeli. Çalıştığı hastande 2 arkadaşı, okul yıllarından ise 4 arkadaşını covidden kaybetti. Aşı olurken fotoğrafını çekmişler, bana gönderdi.

Hissettiğim en net duygu mutluluk ve rahatlama oldu. Hala misafircilik oynayan, gizli kına gecesi düzenleyenlerin yüzünden babam hastalanmayacak dedim. Sonra üzüldüm, eğer arkadaşları ki ellerinde büyüdüm, çocukları arkadaşlarım, aşı olabilseydi muhtemelen yaşıyor olacaklardı. Öyle hem sevindim hem üzüldüm yani.

Gitarda İkinci el gayet mantıklıdır. Bir kaç markaya indirip sahibinden. Com a bakmanızı tavsiye ederim. Benim naçizane önerim squier in affinity modelidir. Ayni markanin Bullet dışında her hangi bir modeli hatta.

squier, ibanez, yamaha ve bunun gibi daha bir çok büyük markanın başlangıç gitarları vardır.

nasıl bi sound istediğine bağlı.

Başlangıç gitarı diye bir şey yok. Paranızın yettiği en kalitelisini almalısınız. Cort, Squier, Epiphone markaları uygun fiyatlıdır nispeten. İkinci el de bakın derim. Gitardan anlayan arkadaşınız varsa test edersiniz sağlamlığını.

başlangıç gitarı diye bir şey yoktur +1

bu iş bütçe ve ne tarz müzik yapmak istediğinizle alakalı.

daha sert metal genre tarzı yaparım derseniz ibanez-cort-epiphone-ltd gibi markalara ikinci el olarak bakın

biraz daha rock müzik ağırlıklı olacaksanız da squier-sx-jay turser-yamaha markalarına bakabilirsiniz. bunların giriş seviyesi gitarları aşağı yukarı aynı fiyatlardadır.

bir de işin amfi tarafı var. amfi ve elektro gitar birbirini tamamlayan iki unsurdur. yine müzik zevkinize uygun bir amfi almanızı öneririm.

kullanım kolaylığı açısından blackstar ıd core 10 iyi bir amfidir. ikinci el veya sıfır olarak alabilirsiniz.

Evet ya yarım saattir başlıklara girmeye çalışıyorum. Açılmıyor şu dakikalarda.

çok sık oluyor. hem de yoğunluktan olmayacak alakasız saatlerde, atıyorum gece 12- 3- sabah 5

her seferinde internetim mi gitti acaba diyorum, açıyorum 3 4 tane site anında açılıyor.

Zaten görüyor isteyen istediğini onun için ben silmeyi düşünmüyorum.

Olay harbiden çok uzadı, arkadaş konumumuz her yerde çarşaf çarşaf var zaten, kullandığımız milyon tane uygulama var hepsi biliyor ne bok olduğumuzu, devam tabiki watsapa, alsın bilgimi napıyosa yapsın ben standart bir vatandaşım. Gizli iş yapan ya da önemli olduğunu düşünen kişiler düşünsün

konuşmayı gördüğü falan yok. dataları analiz etcek sadece

whatsaptan konuştuğum bir avuç insan var onlarla da konuştuklarım devlet sırrı değil. yazışmalarımı gazeteye bile bassalar bi sıkıntım olmaz.

reklam konusuna gelince google zaten yıllardır dinliyor bizi her şekilde. azcık da zukenberg dinlesin çok mu?

whatsapp'ı silen herkesin facebook'u, yine mark'ın sahibi olduğu instagram'ı falan silmeleri gerekiyor. google photos hepimizi fotoğraflarını kullanıp ne yapay zekalar geliştirdi acaba :) bilgilerinin çalınmasından bu kadar rahatsız insanların akıllı cep telefonlarını ve bilgisayarlarını çöpe atması gerekiyor.

valla veri izni hic umurumda degil; ama herkes boyle birakmisken tepki olarak ben de birakayim diyorum. cunku abd sirketlerinin tekelde olmasi insanlik icin buyuk sikinti.

Yav yok yok ne yazışması ne açılması. Bu verileri kişiden bağımsız olarak toplayıp yapay zeka oluşturuyorlar. Mesela sen ısrarla elma elma elma yazdın ya sana ve yakınındakilere manav reklamı gösterecekler.

Al işte yaptıkları şey şu özet olarak bunun içinde senin benim hepimizin verileri var:
www.youtube.com

Aynen devammm

Facebook ve instagramda paylastigim seyler benim “sahsimin” paylastigi seyler, onlarin acikta olmasini istemesem zaten paylasmazdim o yuzden “ayni sey yiaaa” diyenlere katilmiyorum.

Ayrica zuckerberg tabi ki benim mesajlarimi napcak, bana guzel reklam gosterse benim de isime gelir yani. Ama problem kitlesel olarak bu bilgilere ulasmasi.
Cambridge analytica ve abd secimleri diye aratabilirsiniz. Ben hala kararsizim. Daha dogrusu kimse signal ya da telegrama gecmezse (telegram sahibi rus ama zaten rusyayla veri paylasmadigi icin putin kisitlamis filan bir seyler var) ben ne yaparim bilemiyorum henuz :/

İş arkadaşımın biri panik oldu ve sildi. Telegram'ı Türk yapımı zannediyormuş. Vatsap'ı silin oraya gelin diyor. Bir panik olmuş görmeniz lazım. Durum filan paylaşıp Telegram'a davet ediyor milleti. İş yerinde kafa dengim yok. Muhabbetimin olduğu birkaç kişi var, bu da onlardan biriydi.. Böyle şeyleri görünce yine ''Nerede çalışıyorum ben ya'' diye düşünüyorum ama mecbur çalışıyorum ne yapayım ya.

Ben sileceğim. Veri meri işlerinden ziyade Avrupa'ya bunu zorunlu kılmıyor çünkü onların hukuk sistemi buna elverişli değil. Bizim gibi Ortadoğu ülkelerine bunu dayatmaları canımı sıkıyor.

panik yapacak bir durum yok aman beni takip edip ne yapacaklar ben kimim kafasıda tehlikeli sen tek başına kimse değilsin evet ama "büyük resim" önemli. bence bir tepki verilmeli bu konuya haksız değil tepki verilmesi özellikle benim gibi iş için kullananlar firmalar bi zahmet whatsapp falan kullanmasın zaten baştan da saçmaydı işte kullanılması. iş yerim yüzünden silemiyorum maalesef işler oradan yürüyor şuan biz de.

bir de sıkıntı şurada sanırım adamlar ya kabul edersin ya da kabul edersin kafasında bunun değişmesi lazım ya da. veya alternatif daha da şeffaf uygulamara geçilsin.

Daha neler ya,cocuklar delirdi zaten,al komik eglenceli bir seyler.

Anatomi kitabı çok mantıksız olur. Ansiklopedi değil bu kitap. Ansiklopedi olsa tamam, içerisinde farklı içerik var ama anatomi ağır olur.

Çocuklar için aylık dergiler var. İçerisinde de bulmacalar, ev içerisinde yapabileceği zaman harcayacağı etkinlikler oluyor, çoğu dergi bilimle ilgili birçok farklı konuyla ilgili yazı okuyabilir. Bu tip dergiler daha işe yarar. Tübitak ve kids ilk aklıma gelen dergiler.

www.tubitakdergileri.com.tr

Ek olarak çocukların kodlama, robotik üzerine kendilerini ufakta olsa geliştirebileceği ürünler var. Bu baya zaman alır, uğraştır. İlgisini çekerse bu tip şeylerle daha fazla zaman harcar.

www.robotistan.com

Şu kitapların hepsi güzel. İlgisine göre seçebilirsiniz.
www.hepsiburada.com

ben o yaşlardayken kuzenim tıp fakültesi değil de onun gibi bi bölümde okuyordu, onlar da tıp fakültesinde kullanılan anatomi atlaslarını kullanıyormuş. tabi okurken bizde kaldı ilk sene. evde 2 tane atlas vardı açıp resimlerine bakardım da çok ilgimi çektiğini söyleyemem yani. pek bi yazı yoktu olanlar da latinceydi.

çocuklar için bu tarz bi ürün olmadığı sürece muhtemelen yukarıdaki senaryoyu yaşayacak.

13 yasindaki cocuk simdiye kadar coktan en asiri pornoya bile denk gelmistir zaten. Anatomi kitabindan "+18 filmler gibi, korku filmi yada uygunsuz sahneli filmler gibi" etkilenmesine imkan yok.

Ben 7 yaşındaki çocuğuma aşağıda linkini vereceğim atlası aldım bir ay önce. Aklına geldikçe ülkeleri, kıtaları ve içerisindeki bilimum şeyi inceliyor. Bence çocuğunuzun da ilgisini çekecektir. Anatomi çok ağır olur.

www.amazon.com.tr

Sobotta alma onu tıpçılar kullanıyor aşırı detaylı, çok sıkılır. Ben bile sıkılıyorum okurken Sobottamı.

tanıdık olsa da vermiyor, çok samimi arkadaşıma sormuştum zamanında. cezaları çok ağırmış.

çoğu eczane vermiyordu. bir tane eczane vardı, bir tek o veriyordu. ben de hep ondan alıyordum. tanıdık değildi.

eksiduyu.ru

99 yılından geçen yıla kadar kullandım. hiç bir sıkıntı yaşamadım, teledünya'dan pek memnun değildim. memnun olmama sebebim kafalarına göre çok sık istedikleri kanalları yayınlardan çıkartmalarıydı, hiç haberin bile olmuyor. atıyorum eurosportu açıyorsun izliyorsun ertesi gün bi bakıyorsun yok, kaldırmışlar yayın listesinden.

türkçe kanallarda bi bakıyorsun rusça dublaj var. böyle çok saçmalık oluyordu, internetinde bir sorun yoktu ama.

kadıköydeyim. yıllardır kablonet kullanıyorum, çok memnunum. kopma sorunu hiç yaşamıyorum. bağlatırken de hiç beklemiyorsun. bundan kaç zaman önce başvurduğumun ertesi günü internetim olmuştu çok hoşuma gitmişti.
ben 25 mbps sınırsız olan paketini kullanıyorum galiba. 60 lira veriyorum. kablotv de veriyorlar yanında. evde 2 kişi internet kullanıyoruz, hiç yavaşlama da olmuyor

3-4 senedir kullanıyorum memnunum. Yer Fatih. Paketin hızını hatırlamıyorum

20 gündür kullanıyorum.
- Fiyat uygun
- Sinema kanallarında iyi filmler oynuyor.
- Akıllı sınırsız tarife dedikleri, akşam 7'den gece 12'ye kadar 25mbit'e düşüyor. Kalanında 100mbit.
- Yanında verdikleri modem dandik. Router ile desteklemek gerekiyor çoğu durumda.
- TTNet 25mbitte Netflix, Amazon TV'de donuyor, TV bağlantısı kopuyor, ileri saramıyordum. Kablonet'te TV'de hiç sorun yaşamadım.
- Abonelik başvurusu yaptım telefondan, 2 saat sonra geldiler, bağladılar.
- İkinci gün Zoom'da bağlantı koptu, sinyal zayıf dedi. Arıza kaydı açtım, aynı gün gelip bakım yaptılar. Ondan sonra hiç sorun yaşamadım.
- Pişman değilim, iyi ki geçmişim diyorum.
- TTNet'in taahhütü bitecek olan tarifesinin yeni fiyatı yüksek diye geçtim ama TTNet'in biteceği gün arayıp devam edersek sadece 4 lira zam yapacaklarını söylediler. Yani yeni fiyat için doğrudan onlarla görüşebilirsin.

2 senedir kullaniyoruz cok memnunuz. Ist bahcelievler

100mbit akıllı sınırsızdır o. 19-24arası hız düşer. Onun haricinde memnunum.

8 yıl ankara'da kullandım, yaklaşık 8 yıldır da antalya'da kullanıyorum, bir sorun yaşamadım memnunum. net hızı neyse onu verdiler. yani 25'se 25, 50'yse 50, 100'se 100. torrentte daha fazla hız aldığımı da hatırlıyorum. doğum günleri, bayramlar ve yılbaşında güzel hediyeleri mevcut. ama full paket olunca gerek kalmıyor.

www.hepsiburada.com
www.hepsiburada.com
www.hepsiburada.com
www.hepsiburada.com
www.hepsiburada.com

bunlar bulabildiğim en ucuzy synthler, casio ctk serisi dediğin çocuk orgu, anca ozan orhon olursun.

1000-2000 liralık bir midi controller alıp , yazılım synth'lerle devam etmek de bir opsiyon

@killerbee hahshhaha o kadar mıymış be.. bi hevesim daha götüme kaçtı. teşekkür ederim

@co2s2 yazılım olayı da aklımda ama pek sıcak bakamadım. teşekkür ederim

eğer mac kullanıyorsan, arkadaşın dediği gibi ucuz bi midi klavye alıp(ikinci el ciddi ucuz midi klavyeler oluyor ara sıra) mac de logic içinde takılırsın.

windows kullanıyorsan ses kartı alman lazım, orta seviye bi işlemci, ram ve ssd lazım.

şu iş görmez mi? başlıktaki "giriş seviye org" tanımına uygun, güzel görünüyor.

youtu.be

zuhal'de 1300 civarı.

olum adam giriş seviyesi diyor, siz stüdyo cihazları öneriyorsunuz.

minimoog al abi, analog sintizayzır. 5000 dolar.

www.blmuzik.com

şaka bi yana 1000-1500 liraya temiz ikinci el roland e-70 (piyanist şantör orgu) falan bulursanız onu alın.

ya da midi klavye denmiş ama ona ses kartı mes kartı da lazım, dünya masraf.

@jamiro ben de bu tarz bi seyin yeterli olacagını düsünüyorum aslında. sanırım basta john carpenter dedigim icin beklentilerimin ve yapmak istediklerimin komplike seyler oldugu düsünüldü ama esasında gayet basit melodiler calma pesindeyim. gidip de kraftwerk calmicam. calamam da zaten. amacım hafif gerilim, hafif ağır ve tekinsiz bi ruh hali iceren basit parcalar yapmak. mesela pye corner audio'nun the mirror ball cracked isimli parcası tam benim istedigim ayarda.

@kibritsuyu.+1111111111:D abi iyi güldüm ellerin dert görmesin:))

@isveperver o üstte linkini verdiğim bu org modelini ben çok beğendim tablete falan da bağlanabiliyor, valla aşırı kanım kaynadı. evde midi keyboard falan var ama bu başka bir şeker geldi gözüme:))

Çok geçmiş olsun. Bir an önce sağlığına kavuşmasını dilerim. Hastaneye düşmeyince insan bilmiyor. Bir süredir doktorlardan “artık hastalığa göre tedavi değil hastaya göre tedavi var” lafını duyuyorum. Herkeste aynı etkiyi yapmayacaktır. Babam ilk kür kemoterapide yan etkiden kusmaktan halsizlikten bayılmıştı mesela. Tüm kürleri hastanede yatarak almıştı. Aynı ilacı kullanan halam normal hayatına devam ediyordu. Kemoterapi ve kanserle ilgili çok bilgi kirliliği var lütfen benim örneğim dahil hiçbirine kulak asmayın. Googlea sormayın. Doktorunuza sorun. Googlea bakınca insanın morali çok bozulabiliyor. Moralinizi hep iyi tutun. Babacığını iyi olsun yeter ki..

Haftalık kemoterapi protokollerinde dozlar oldukça tolere edilebilir oluyor, yan etkiler de kümülatif birikimle orantılı olarak ortaya çıkıyor genelde. Bir de ilaç öncesinde ve sonra evde kullanmanız için yan etkileri azaltan başka ilaçlar da verilmiştir zaten. 3 hafta birşeyler söylemek için kısa bir süre, çok geçmiş olsun, şifa bulsun inşallah.
Not: doktor değilim.

Doktor değilim. Kemoterapi ciddi bir tedavi yöntemi. Yanetki olayı diğer ilaçlara göre daha fazla ama herkeste aynı etkiyi gösterecek diye bir durum yok. Kronik rahatsızlığım gereği bugüne kadar 7 farklı ilaç kullandım. Bazılarını tek, bazılarını beraber kullandım. Mesela piyasaya çıkan en yeni ve yanetki konusunda en başarılı olan ilaç bende ağır yanetki yapmıştı.. ilacı hemen bırakmam gerekmişti. en eski, yanetki olayında aşmış olan ilaçta da yanetki olmadı hiç.

Doktorlar daha iyi biliyordur. İyi bir doktora denk gelmek biraz şans işi ama kanser gibi önemli bir hastalıkta doktorlara güvenmek gerekir. Yanetki yapmadığını söylerseniz doktora, emin olun sizin kadar sevinecektir. Allah tüm kanser hastalarına şifa versin.. geçmiş olsun.

Öncelikle geçmiş olsun,şifa diliyorum.
Ben yaklaşık 13 ay kemoterapi aldım.Çok farklı protokoller/ilaçlar uygulanıyor.Benim saçlarım 2. ayda dökülmeye başladı.İştahsızlık ve halsizlik 6-7. aylarda başladı.Kan değerlerim de aynı şekilde 6. aydan sonra toparlayamamaya başladı,bir ay kadar ara verdik.Hastaya,doktorun uyguladığı protokollere göre çok değişiyor.

yan etki olayı kişiden kişiye çok değişiyor.

aynı ilacın aynı dozunu aynı şekilde alan, aynı boy kilo yaş ve cinsiyette olan aynı insanları düşün.

a kişisi hiç yan etki yaşamazken, b kişisi orta seviye, c kişisi yataktan kalkamayacak hale gelebiliyor, hatta çoklu organ yetmezliği bile yaşayabiliyor. bunu çevremde çok kanser hastası olması dolayısıyla çok gözlemledim. gerek hastalarda, ailemde gerek onkoloji servislerinde.

eğer şüpheniz ya da soramadığınız sorular, öğrenmek istedikleriniz varsa, 'hastayı yormadan' siz kendiniz başka bir onkoloji bölümüne, doktora veya profesöre gidip durumu anlatıp, hastanın kan değeri gibi belgelerini götürüp bilgi alın. duyurudan öğrenebilinecek bişey değil sizin de bildiğiniz gibi.

endişenizde çok haklısınız , en azından uzman görüşü alıp gerekiyorsa ilaç değiştirmek gerekmiyorsa da içinizin rahatlamasını sağlarsınız. bu düşünceler insanı çok yoruyor kemiriyor benim annem kanser oradan çok iyi biliyorum bu durumları.

mesela biliyorsunuzdur ama pratik bir yöntem söyliyeyim, üniversite hastaneleri onkoloji bölümlerinde profesörlere fark ödeyerek muayene olabiliyorsunuz, profesörlerin sekreterleri oluyor randevu almak için, hemen ilk gün randevu alıp, hastaneye gittiğinizde fark ücretini yatırıp hiç sıra beklemeden görüşebilir, danışabilir , muayene olabilirsiniz.

Doktor değilim, ananem pankreas kanseriydi. Kemoterapi almaya başladığında son evredeydi. Yani En fazla 2-3 ay daha yaşayacak dendi. Kemoterapi almasın son zamanlarını iyi geçirsin dendi. Kemoterapiye başladık hiçbir yan etkisi olmamasına rağmen(saç dökülmesi oldu bir tek) 2 sene daha yaşama tutundu. Ve normal hayatından hiçbir farkı yoktu biraz yorgunluk dışında gezmesine de gitti misafir de ağırladı...

Maple, rosewood ve abanoza göre yumuşak bir ağaçtır ve flatwound yerine roundwound ile çaldıysa bu vatandaş (fotoğraflarda görebildiğim kadarıyla) fingerboard'ın ırzına geçmiş olma ihtimali var. Bunu da denkleme katın bence.

~squier boklamıyorum bu arada ben de çaldım zamanında squier strat, şimdi kullandığım bas da düşük segment bi alet.

ha ama segmentli satışa geçtiklerinden beri basic squier'lerde eskisi gibi çok güzel gitar çıkma ihtimali epey düştü onu da kabul etmek lazım :/

Linklere bakmadım ama squier jazz bass güzeldir. Ergenler ve zenginler tarafından küçümsenir ancak mutevazı ve rahat gitardır. Güzel bir ton ayarıyla her tarza gider. Ben hem sepultura / kreator çaldım. Hem türkü barda çaldım. Hem 90lar pop müzik çaldım. Hem de blues çaldım squier jass bass ile. Yani düşük segment bir gitar alayım çok param yok derseniz sizi mahcup etmez. Bir de mahalle maçında en pahalı kramponu ve orijinal formayı giyenler değil, terlik ve atletle oynayanlar genelde daha iyi oynarlar. Keyif almasını bilmek lazım. Parayla saadet olmuyor. :)

Sap eskimiş durmuyor fotoğraflarda. Ama harley bentona doğru kayıyorum ben yine de

squier'in 70 vibe modelleri var artık, muhteşem soundları var aklında olsun. türkiyede sayılı bas insanlarından biri olan arkadaşım, elinde son derece butik baslar olmasına rağmen vibe 70 aldı ve elinden düşürmüyor, niye diye sordum, 70 yılındaki manyetik ölçüsüyle aynı yapmışlar ton yelpazesi çok geniş, her işe de gidiyor dedi.

perdesizini bilmem, perdesizde ibanez, fbass vari modern basları bilirim.

perdesizde de klavye önemlidir ama fender türevi baslarda abanoz görmedim pek. genelde türkiyede sistem, paran eğer orjinal perdesiz alacak bütçeye sahip değilsen, kullandığın normal basın aynı scalesinde bir ibanez bas seçip, onu perdesiz yaptırmaktır(basın gövde ve sap ağacı önemli, ona göre klavye değiştirirsin. bu kombinasyona hakim değilim şu an). eğer biraz daha iyi kalite beklersen, sırayla klavye(gövde ve sap ağaç kombinasyonuna göre eğer oluyorsa abanoz) yaptırmak(sap değil), sonra preampli değiştirmek, en son keyfe keder manyetik.

ama ibanezlerde manyetik değiştiren hiç görmedim. üstündekiler perdesize yetiyor.

Squier lar gayet iş görecek baslar üretiyor ama fotodaki Basın fretleri yerine tüm fretboard u sökülmüş gibi geldi. (Sanki maple üzerinde olan rosewood kapak kalkmış gibi) fretboard radius da yok o yüzden. Dediğim gibi bu fotodan yapabileceğim bi yorum.

Yav facebooktaki adama yazdım, madem sapı değiştirdin eskisi duruyor mu dedim, o da gitarı ben de böyle aldım dedi öyle diyince kıllandım belki orjinalinde squier bile değildi...

o squier'in muhtemelen klavyede sorun vardı freze yaptılar ondan radius yok.

türk telekom faturalı hat kapattım. edevlet üzerinden başvuruyu tamamladığım an telefonuma türk telekomdan mesaj geldi, başvurunuz alınmıştır 7 gün içinde sizi arayacağız ulaşamamanız durumunda hattınız kapatılacaktır diye.

2 gün içinde kapatıldı.

edevlette başvurum iptal olarak gözüküyor.

zaten başvuruyu yaptığın zaman kapatıldığı güne kadar faturalandırılıyormuş öyle yazıyordu edevlette. taahüt falan varsa bilmiyorum .

yani 20. günde kapattıysan 20 günlük ödüyormuşsun gibi bir yazı vardı edevlette.

türk telekom değil de, ttmobil iptali yaptım fakat sonunda elektronik imza ile osuruktan iki satır bir belge imzalattı ve öyle kapatma işlemini tamamladı. yani kara düzen faks isteyenler gibi şimdi de e-imza isteniyor sanıyorum. bende var ama çok insanda yok malum...

hoş sonra ttmobil aradı, 2 sene boyunca 45 lira ödediğim tarifeyi iki katı kotalı olarak yarı fiyatına teklif ettiler, kabul etmek zorunda kaldım...

e imzam yok benim. zaten e imzam olmadığı için internet bankacılığı ile giriş yaptım e devlete. e imza şart değil yani. giriş bölümünde kimlik kartıyla gir, e imzayla gir bir de internet bankacılığı ile gir var. e imzan falan yoksa benim gibi internet bankacılığı ile giriş yap. normal her zamanki gibi yaptığımız giriş yeterli olmuyor iptal başvurusu için.

kıytırık bi belge gösterdi, bunu indirip imzalayıp fotoğrafını yükleyin veya taratın yükleyin diye., bildiğin indirdim fotoşopta açtım mouse ile karalayı aynen pdf olarak kaydedip yükledim.

nasıl bi sonuç almayı umuyorsunuz ki? maskesiz dışarı çıkmak yasak. kalanı hikaye olmuş biraz. ödeyip ödememe konusunu bilemiyorum.

polis nasıl inanmış ki böyle bir şeye, aslında inanmamış da inanıyor gibi yapmış bence. keşke bi ıslak mendile iki kulak deliği açıp öyle gitseymişsiniz. itirazdan sonuç alacağınızı sanmıyorum, sonuçta maskesiz çıkmışsınız.

"İdari para cezaları vatandaşın kabahat niteliğindeki fiillerine karşı verilir. Bu nedenle idari para cezası ödenmezse hapis cezasına çevrilemez. İdari para cezası ödenmezse, cezanın tahsili amacıyla borçlu kişi hakkında yalnızca icra işlemleri yapılabilir. Uygulamada çoğu zaman kişi adına kayıtlı taşınmaz mallar ile araba veya banka hesaplarına haciz konulmaktadır. Kişinin evine giderek fiili haciz uygulaması yapılmamaktadır. Zaten, ev haczine gidilse bile kanunen ev eşyaları haczedilemez."

Devlet bir şekilde faizi ile alır o parayi rahat ol

En iyi ihtimal faiz indirimi vs olur

Bak lütfen beni yanlış anlama ama ülkemizde kuralları ve yasakları anlamakta güçlük çekiyorlar.

Kural: maskesiz dışarı çıkmak yasak. Şimdi bunun istisnası asla yok. Masken yoksa asla ama asla çıkmayacaksın.

Soru: Eee ama nasıl maske alacağım?
Cevap: Bu kural koyanın sorunu değil, ister komşudan iste, ister birini bakkala gönder aldır, ister sanal market banabi vs. al, ister bi eczaneyi ara rica et. (Epey bi yolu varmış harbiden)

Polis seni rahatlatmak, direnmeni önlemek için inandım demiş muhtemelen kamera filanda yoktur.

Soruya cevap olarak itiraz edersen sonuç alamazsın çünkü sulh ceza hakimliğindeki arkadaşlarda benim gibi düşünüyor.

@elore, yasagi bir yerine takmayan binlerce vatandas arasindan o polisin 50m2'ye sadece bir kisinin dustugu bir caddede gelip beni bulmasi, bu yokluk icerisinde 900 lira gibi bir meblagi odemek durumunda kalmak benim acimdan kisisel bir trajedidir.

Bekledigim sey; benzer bir durumda kalip ta itirazi olur ya bir sekilde olumlu sonuc alan birisi var mi diye bakinmaktan ibaret. Ya da birisinin cikip "bu cezayi odemeyip 2 seneye kadar bu ulkeden def olup gidersen devlet ancak babayi alir" demesidir.

Maskesiz çıkmak yasak.
Bu basit, açık ve net bir kural.
Online sipariş verebilir, birinden evinize getirmesini isteyebilir, en baştan polisi/zabıtayı arayıp danışabilir, buna benzer çözümler bulabilirdiniz.
Ceza size verilmeyecekse kime verilecek? Böyle bir seçim durumu mu olacak?


Faiziyle alırlar+1 zaten paraya ihtiyaçları var.

Bi de kyk’dan biliyorum. Defolup gitmeniz işe yaramıyor. Hatta vatandaşlıktan çıkmak isteseniz bile önce borcunu öde sonra çık diyorlar ki vatandaşlıktan çıkmak falan kim neden istesin zaten isteseniz bile upuzun bi süreç

benim bi arkadaşa ailece ceza kestiler kişi başı 3000 lira civarı, itiraz ettiler 900 liraya düştü kişi başı, tekrar itiraz ettiler, iptal oldu, haklı gerekçeleri vardı sanırım orasını bilmiyorum.

hesaplarına blokle kondu.

yani 900 liralık ceza için hesaplarına bloke koyulabilir.

adamlar mahkemeyi kazanmışlar iptal edilmiş ama mahkemeden karakola, oradan maliyeye yazı gidene kadar geçen sürede bloke yüzünden çok sıkıntı çektiler. resmi kurumların hali zaten malum, üstüne pandemi, resmi yazışma derken bu aylar bile sürebilir.

avukatları da ilgilenmemişti sonra avukat değiştirip zar zor koştur güç bela blokeyi kaldırıdlar ama o bile 2 haftayı geçti.

akışına bıraksan aylar sürer.

ne zaman bloke konuyor onu istersen bi araştır ödemeyeceksen.

benim de başıma böyle bişey geldi, maske satışı yasak o ara, bulunmuyor evde var 5 tane maske onu da güç bela almışız yalvar yakar, kaymakamlıkta işim vardı, annemi hastaneye götürmek için izin alacaktım. abi binlerce insan var kaymakamlık bahçesinde ben izin alana kadar geçti 6 saat, geri dönerken maske koptu, aldım poşetle cebime koydum derken polis çevirdi, niye maske yok diye.

dedim memur bey, durum böyle böyle saatlerdir kaymakamlıktayım, maske satışı yasak, bulunmuyor, al dedim bak vardı koptu, eve gidiyorum.

tamam kardeşim gidebilirsin ama aklında olsun normal şartlarda kesinlikle ceza yazmam lazımdı sana , arka sokaklardan git de başkası da çevirmesin dedi.

Bana tebligati getiren postacinin elinde bi tomar tebligat vardi. Kim bilir o saate kadar ne kadarini eritmistir. Devlete para lazim haklisiniz. Daha yapacak saraylar, alinacak bir suru ucak var. O kadar adami icraya vererek kendi bacaklarina sikacaklarini sanmam.

100 milyar dolar kasadan ic etsen bu milletin giki cikmaz ama cebinden 100 tl'sini alsan urfalilarin isot tarlasina giren fransizlari ettiginden beter

Gene de enayi gibi oderdim ben ama zaten param yok, e gerisini de dusunmeye gerek yok. Ne olacaksa olsun gozum.

yurt dışına çıkmak istersen kapıda kalırsın.
ödiyeceksin yani.

Öncelikle; www.hurriyet.com.tr

Birincisi sosyal devlet ilkesine aykırı

İkincisi bununla ilgili bir kanun yok sadece genelge var. Hıfzıssıha kanunu eski olduğu için güncel hastalıklar bile ekli değil.

Üçüncüsü idari para cezaları e-haciz ile tahsil ediliyor. Ödemediğiniz takdirde vergi borcu yoktur belgesi alamıyorsunuz, eğer bu belgeyle işiniz olursa.

Dördüncüsü idari para cezalarına faiz uygulanmıyor. 5 yıl sonra da alınacaksa aynı para tl olarak tahsil edilir.

Beşincisi idari para cezası tahsil edilemediğinde hapis cezası uygulanmaz

Altıncısı dava açarsanız hakim adil biriyse iptal eder, hükümet yalakasıysa etmez. Ergenekon hakimleri buna örnektir.

Yedincisi itiraz davası açarsanız karşı taraf (yani valilik/kaymakamlık) avukat tahsis ederse ve kaybederseniz levha fiyatı üzerinden avukatlık ücreti üzerinize kalır idari para cezasının yanında. Bazı tebligatlarda açılan davanın kaybedilmesi durumunda para cezasının %10 u oranında artırılır/eklenir der. Bazı davalarda da mahkeme giderleri (avukatlık ücreti dışında veya bu durum yoksa) kaybeden taraf üzerine kalır der.

Sekizincisi bazı avrupa ülkelerinde korona için kanun çıkarıldığından buralarla kıyas çok mantıklı değil.

Eğer gss borcunuz falan yoksa itiraz etmeden önce(1/4 oranında indirim hakkınız kayboluyor itiraz ederseniz) cezanın indirimli halini erkenden ödeyin ardından dava açın. Sigorta borcunuz (sgk’ya) ya da başka vergi borçlarınız varsa eğer davayı da kazandıysanız vergi dairesi bunları, size geri ödeyeceği paradan tahsil ediyor bilginiz olsun.

İtiraz dilekçesini tebligatın fotosunu da ekleyerek vatandas.uyap.gov.tr üzerinden “idari para cezalarına itiraz dilekçesi” bölümünden sulh cezaya adliyeye gitmeden yapabilirsiniz. Üstteki haberdeki dava emsal teşkil etmeyebilir durum farklılıkları olacağı için haberiniz olsun. evrak türünü dilekçe, evrak tipini de talep dilekçesi yapın.

Not: ödemezsen başka nelerden mahrum bırakılırsın bir bilgim yok.

Edit: 2020den itibaren faiz işlenmesi için karar çıkmış idari para cezalarına.

2.5G Ağ Çözümü
Üst sınıf 2.5G LAN, LAN Manager ile birlikte çok daha iyi bir ağ deneyimi sunar.

Intel Wi-Fi 6
En yeni kablosuz standardı, MU-MIMO ve BSS renk teknolojisi sayesinde 2400 Mb/sn hızlara ulaşabilir.

yani var demek oluyor.

anakartın modelinde yazıyor.

MSI MPG Z490 GAMING EDGE ''WIFI'' 4800MHz(OC) DDR4 Soket 1200 M.2 HDMI DP ATX Anakart

hadi onu geçtim dev gibi antenleri de mi görmedin? heheheheh

görmüşsün beğenmişsin fiyatı uygun gelmiş almışsın. bence sıkıntı yok.

başka bir yerde daha ucuzmuş mantıklı bir açıklama değil.

@duyurukullanicisi durumu anlamadın diye tahmin ediyorum. Ürün kendi üretimleri değil o bilinmeyen markanın ürünüymüş yani. Etiketini söküp kendi markaları gibi satıyorlar. Fiyatı da 80 lira fazla.

ya beymen 80tl fazlaya vakko satabilir. bir sıkıntı yok. sonuçta sana o ürünün fiyatı makul gelmiş almışsın.

Yanlış bir şey göremedim.

motosiklet için korumalı pantolon üreten bir türk firması var. ürünleri avrupalı bir marka için üretiyor. avrupalı firma da kendi etiketini basıp ürünü millete iteliyor. ben tr deki üreticinin mağazasında aynı pantolonu çok daha ucuza alabiliyorum. böyle bir durum mu söz konusu acaba?

Aynı markaya, firmaya fason ürettirip kendi etiketleriyle de satabilirler.

Ben de bir sıkıntı görmedim.

Fason yazacaktım

Fason üretim nedir araştırın isterseniz

aklına gelen ne kadar büyük marka varsa, yerli ya da yabancı, fason üretim yaptırır, bu gayet doğal.

kalite standartları vardır,

fason zinciri daha iplik üretiminden başlar, boyanmasına, dikilmesine hatta paketlenmesine kadar gider.

bu büyük markaların olayı tasarım yapmasında, kreasyon yaratmasında, yoksa düşünsene bir kabanın, düğmesi, fermuarı kumaşı, ipliği, astarı, içindeki dolgusu hangisini kim tek başına üretebilir.

dünyada kaç tane fermuar üreticisi var zaten? benim bildiğim büyük firmalardan sadece 1 tane var.

hatta binlerce lira verdiğin süper lüx markaların kumaş boyama işlerini merdiven altı yerler yapar. adet olarak çok az üretilir çünkü, büyük üreticiler o kadar az parçayla uğraşmak istemez ya da sağlam fiyat çeker. defalarca gördüm annem babam tekstilde çalıştı yıllarca.

şurada bi farklılık var, senin a firması fason olarak kendi modelini ürettiriyor ya, katiyen hiç bir şekilde o üretilen ürün ikinci bir marka altında satılmaz, iş veren firma bunu kabul etmez. sonuçta adamların tasarımı.

belki de tasarımı beğenip parça başı ürettirmişlerdir böyle de olabilir.

Markayı ve fasonu da paylaş da bilelim.

@ghostinthemech aynı durum yurtiçi versiyonu olarak. Hatta direk o markanın etiketlerini söküp kendilerininkini yapıştırıyorlar muhtemelen.

Herkes doğal bir şey olarak gördüğünden dolayı başlık vs açmayacağım. En fazla ürünü iade ederim. Özelden ve buradan marka ismimlerini soranlar var ama maalesef paylaşıyorum. Normal bir olaymış zaten etik açıdan doğru gelmese de.

paylaşmıyorum* olacak.

Konfeksiyon islerinin %90i fason uretim uzerine.

marka algısı böyle bir şey. bir de kaç lira içinde 80 liradan bahsediyoruz?

mesela 1000 liralık ürünü mü 1080'e satıyorlar? yoksa 80 liralık ürün 160 lira mı olmuş? aynı markanın iki mağazasına girdiğinizde bile 80 lira fark edebilir.

apple ve android arasında bile insanlar çelişkide kalıyor, geçmişte nokia'nın windows tabanlı işletim sistemine geçmesi ve kullananların program bulamaması gibi olayları da gördük.

bence insanların çoğu buna mesafeli yaklaşır.

şimdi bill gates'in bir lafı var. hardware software'in yanında hediye olarak verilmeli diye.

yani google play veya appstore üyeliği satılsa bu üyelik yanında işte note20 veya iphone12 verilse abartı olmaz.

huawei piyasanın tek çakalı kendiymiş gibi usa firmalarını batırabilmek için çok iyi sistemleri çok ucuza verdi ama banka app'i bile kullanamayacaksam ne işe yarar o? saçma yani.

peki appstorelar nasıl gelişti? elbette geliştiricilere para kazanma imkanı verdiler.

huawei'de bunu yaparsa kurtarır. yani insanlara para kazandırırsa kurtarır.

yoksa imkansıza yakın. hiç bir firma tek başına bir googleplay çıkartamaz.

hadi diyelim her tutmuş app'in 2-3 gömlek üstünü yaptılar sadece.
o bile kurtarmaz.

Huawei store için kampanyalar yapıyor sık sık. tinder plus vs.

bence iyi bir reklam stratejisi ve minumum fiyatla piyasaya yeni soluk getirir. tek sıkıntı projeyi destekleyecek ne kadar kaynağa sahip olduğu. ki çin hükümeti sınırsız kaynak vermiştir çoktan :)

Huawei'nin esas pazarı Çin ve Asya. Buralardaki satışları güçlü olduğu sürece karlılığı devam eder. Ayrıca ürün çeşitlendirmesine gidiyor son zamanlarda Xiaomi gibi. Akıllı yastık bile çıkardı.

5G mobil şebeke sistemlerinde de iddialı. Telefon satışlarının düşüşünü kompanse eder.

Ayrıca, Huawei yaptırımları giderek gevşetiliyor. Anlamsız ve temelsiz Google yasağı yakında kalkarsa kimse şaşırmasın.

sorunu geliştirelim:
1) Huawei sadece telefon yapıp satan bir şirket değil. HW'nin gelirinin yarıya yakını ve kârının 2/3'ü son kullanıcıya satılmayan altyapı ürünlerinden geliyor. Yani hiç telefon satmasa da HW batmaz.
2) HW ürünlerinin %60'ı Çin'de satılıyor.

Huawei ABD-Avrupa'da pazar kaybedecek. Huawei Çin devletinin güdümünde olan ve Çin devleti ne derse onu yapacak bir şirkettir. (Buna casusluk, sabotaj dahil). Huawei'yi bu noktada hiçbir strateji kurtarmaz.

Ama Huawei güvenlik/bağımlılık endişesi olmayan Asya-Afrika ülkelerinde her segment'te sağlam bir pazara sahip olacaktır. Zaten batılı üreticilerden daha ucuz. Türkiye de bu fakir tayfaya dahil.

klasik alyans deyince tepsi tepsi çıkartıyor her kuyumcu önünüze.

her kalınlık var ince orta kalın. renk olarak rose sarı beyaz. hala tutuluyor. cartier love ring öneririm bu arada :)

www.bluediamond.com.tr benim klasikten anladığım bu.

Her yerde var.

Kalınlığı sizin tercihinize ve el yapınıza göre. Ben 2 mm aldım mesela, eşim 4 mm. Bombeli. Klasik olanlar bombeli oluyor zaten.

Klasik alyans dediğiniz bombeli oluyor, kalınlığı size kalmış. Yalnız, alyansta önemli bir nokta da içinin dolu/boş olması. Kuyumcuya mutlaka sorun, genelde boş satıyorlar. İçi boş alırsanız çarpmalarda göçme, bombelenme gibi hasar alıyor. Doluların gramajı fazla olduğundan fiyatı da fazladır ama daha uzun ömürlü olur.

ürüne bakayım derken rasgele şunu buldum.

www.n11.com

fiyatı en azından daha uygun.

bu tarz sobalarda termostat sanıyorum ki 2 çeşit oluyor, yani sobanın kendi sıcaklığı 50 60 70 diye gider.

ortam sıcaklığı koymuşlarsa da o da kalkıp 5 derece olmaz mantıken 25 30 35 40 diye gider.

ürünün hiç bi büyük fotoğrafını bulamadığım için göremedim.

şöyle bişeyle yapabilirsin sanırım.

www.hepsiburada.com

bu linkteki gibi bi sürü cihaz var bazıları daha profesyonel duruyor ve haliyle karışık, artık sen araştırırsın.

anayola yakınlık. bakı: güney cephe kuzey cephe. deniz ya da hakim rüzgar alıyor mu? imarlı değilse büyük ev yapamazsınız. tarla olarak geçer. tapusu olmayan araziyi zaten almayın. muhtar tapusuyla orman arazisi satarlar size. 2B alabilirsiniz. ama onun da tapusu için sonra para ödersiniz. su ve elektrik hattı geçiyor mu?

Dolandırıcılara dikkat edin. Size gösterilen arsa ile size satılan arsanın aynı olduğundan emin olun. Sanırım harita kadastro mühendisi tutuluyordu bu işler için.

Arsa vasfına, imar durumuna, hisse durumuna, yakında imarla ilgili yola terk gibi bir işlem olup olmayacağına bakın. Asla emlakçının ya da satan kişinin söylediklerine itibar etmeyin.

ormana yakın olması da problem sanırım, zira orman bakanlığı yazı göndermiş 12 dönüm araziniz orman arazisine yakın vb vb gelin paşa paşa bize devredin yoksa dava açıcaz diye.

Tapudaki ada ve parselin yerini buradan görebilirsiniz.

parselsorgu.tkgm.gov.tr

Öncelikle ne için kullanacaksınız arsayı? Arsa dediğinize göre tarla istemiyorsunuzdur, tarla/arazi istemediğinizi var sayarak arsa üzerinden devam ediyorum;

1. Kadastro yol var mı bakılmalı, yani önünde yanında gözle görünen fiziki bir yol olmasa bile kadastroda yol ayrılmış görünüyorsa yolu var demektir.

2. Elektrik su var mı? Yerleşim yerinden uzak yerlerde arsada su zor bir ihtimal ama elektrik olma ihtimali var. Elektrik varsa arsa değerlidir zaten.

3. İmar var mı? Varsa ne kadar var? Yapı yapacaksanız size yetiyor mu? İmar yoksa gelme ihtimali var mı? (bunu kimse net bilemez, ancak ölçek planları büyükşehirden çıktıysa çıkacaksa vs ilçe belediyesinden bilgi alınabilir, ama kesin tarih verilmez)

4. Size gösterilen yer tapuda gerçekten size satılacak arsa mı?

Bunu anlamak için öncelikle arsanın ada/parsel bilgilerini öğrenin, internetten ada parsel ile arsayı haritadan bulun. Tapu kadastro kurumunun hizmeti var bunun için, zaten kadastro yolu olup olmadığını bu haritadan da görebilirsiniz.

Arsayı internetten görüp beğendikten sonra gidip fiziksel olarak da görün, internetten ada parsel ile baktığınız yer ile aynı yere baktığınıza emin olun.

Pazarlıklar bitip iş gerçekten ciddileştikçe, herhangi bir ödeme yapmadan bir haritacıya gidip parası neyse verin (300-500 tl) haritacıyı getirip arsanın kazıklarını çaktırıp yerden emin olun.

En son tapuya gideceksiniz, parayı ödeyip arsanın tapusunu alacaksınız, o aşamada da aldığınız tapunun o arsanın ada/parseli ile aynı olduğuna emin olun.

3. sorum da; mikrofonla birlikte bir ses kartı almak da gerekir mi? (macbook ile çekeceğim)

3.5mm combo girişi olan eski macbooklardansa (sanırım yenilerinde yok?) mesela boya m1 gibi bir yaka mikrofonu da alsan cep telefonu moduna getirip kullanabilmen lazım. Ama deneyen biri yazsa iyi olur.

usb ses kartı denen minik şeyler iş görüyor olabilir. Büyük behringer vb. tarzı ses kartına 3.5mm mikrofonu takamazsın, xlr dönüştürücü lazım bi şekilde.

"iriun webcam" uygulamasını dene. Şarjı da az götürüyor, ses sanırım aktarıyor ama bende harici mikrofon olduğu için hiç denemedim. Aslında belki de her işini bu app/yazılım çözecek. Zoom'da falan iriun'u gösteriyorsun o kadar. Veya OBS vb. ile kaydedeceksen de ayarını yaparsın. Ekran paylaşımı + köşede kendin olacaksın varsayıyorum.

terimler bile felakt kafamı karıştırıyor gerçekten ya.

bende şuan şu giriş var; www.theverge.com (duyuruda hiçbir link doğru çalışmıyor kanser oldum ya. şurada gözüküyor, fotoğraf linki iliştiremiyorum)

mikrofon ve kulaklık girebiliyor.

şu mikrofon fiyatları biraz şaşırttı beni ya. üstteki link patlıyor ama 3400tl diyor "Rode NT1 / AI-1 Ses Kartlı Komple Stüdyo Seti" isimli ürün.

kafam karıştı karışık sormuşsun bi düşünelim.

1 video ders yayınlamayı düşünüyorsun, mikrofon olarak arkadaşın dediği boyalar iyi, onlardan al, mac'e takamazsan telefona takarsın sesi telefona kaydedip montajda birleştirirsin.

2 derslerin sağ altına görsel eklemek istiyorsun, bu video olabilir, resim olabilir. bunun için video edit programlarını kulllanabilirsin adobe premiere , final cut pro gibi, yapmak istediğin işlem basit.

aslında mikrofon dışında bir masraf yapmayacaksın, açıp 10 dakka tutorial izlesen montaj programları ile ilgili hepsini çözersin. çok zor şeyler dğeil.

rode mikrofonlar özellikle nt serisi consenser stüdyo mikrofonu 48 volt phantom power ile çalışır bununla ensturman kaydederler, vokal kaydederler, rode'un çok daha pahalı ürünleri vardır ama parası yetmeyen rode almak istiyorsa nt1 falan alır yani.

alacağın mikrofon dehşet fark yaratmayacak. çünkü efektlendirmen de gerekecek, atıyorum hiç bişey yapmasan, equalizer, comporessör eklemen lazım,, bunları da mac den ekleyerek kaydetmek sistemini yorar. benim yoruyor mesela.

hayır hayır o kadar çıkmana gerek yok, müzikle vs uğraşıyorsan daha üstü de var ama tabii :D

benim dediğim basit ucuz çözüm şuydu, macbooka takınca kayıt alır mısın, atıyorum girişi kapattığı için kulaklık var gibi algılayıp senin bişeyi duymanı engeller mi bilmiyorum:
www.hepsiburada.com

senin link attığın tarzda olanın en makul çözümü bende var kullanıyorum.
Behringer UMC202HD ses kartı, Lastvoice BM800 mikrofon. (1m falan da xlr-xlr kablo, masada tutmak için holder falan alman lazım ek olarak, ama paket olarak da satıyorlar)

şu seti 700-800 liraya bulursun sanırım fiyatları çok artmadıysa.

edit: evet killerbee'nin dediği gibi en kötü telefona kaydedip sonra eşlersin yaka mikrofonunu alırsan.

@rodriguez,
çok teşekkür ettim direkt baktım ürünlere. bu lastvoice mikrofonlar ses kalitesi açısından çok sorun çıkarmaz demi? kendimden biliyorum çünkü; çok cızırtılı, hışırtılı veya dengesiz seslerin olduğu dersleri genelde kapatıp alternatif ders arıyorum. son çare olarak o derslere yöneliyorum. ses kalitesi biraz önemli yani.

ama diyorsanız ki; "bundan kalietliler, müzik yapanlar için. boşver kasma hiç" o zaman yöneilirim anında.

rode gibi condenser mikrofon alırsan real time efektlendirip kayıt yapmak istiyorum dediğin anda dijital mixer alman lazım, hatta usb dijital mixer 2- 2500 arası sadece mixer yazar çünkü hem usb, hem compresör ve efektli mixerler 12 kanaldan başlıyor. behringer'in var , yamaha falan dersen iyice uçuyo fiyatlar.

üstüne mikrofon fiyatını da koyarsan eşek yüküyle para yapar, hiç gerek yok.

ha ben illa rode gibi gözüken ama ekonomik bişey istiyorum dersen eğer, behringerler var.
behringer mikrofonlara bak, tabi bunlar da ses kartı ister. ama set halinde alırsan rode'un mikrofon parasının 3 de birine gelir.

www.hepsiburada.com

tabi bunda da efekt ve kompressor olayını baştan görüntüyü kaydedip, sonra logic prox gibi bir programda sesi kaydederek yapabilirsin.

enstruman ve bazı seslendirmeler için behringer aldım ben, ses kartım zaten vardı, oldukça güzel performans aldım, insanın sesi ipek gibi geliyo, ucuz olmasına aldanma.

son olarak last voice falan hikaye behringer c1 den aşağı kondenser mikrofon alınmaz. last voice'un 20 tane daha benzer markası var bm800 mikrofon olarak geçiyo.

abi süper bilgiler, kafamda canlanmya başlasın yavaş yavaş.

mikrofon kalitesi düşerse, ses kartı alıp öyle dengelemek gerekiyor sanırım doğr umu anladım?
ben de "ses kartı almasak ne kaybederiz" vs gibi soracaktım.

şu set mevzusu iyiymiş de, kulaklık var bende, ona boşa harcama yapmak istemiyorum aslında.
sırf şu mikrofon + ses kartı + mikrofonun önündeki filtre, tutucu vs. olsa daha makbule geçer. bi dediğin kafada araştırayım ben

mikrofon sehpası istiyorsan o da 70-140 arası değişiyordu en son.

www.lastvoice.com.tr

buradan uzunluk olarak ölçüsünü seçip alabilirsin, süper kaliteli değil ama mikrofon stabil duruyo.

bu şekilde bir sistemle kayıt yapacaksan kulaklık kapalı kulaklık olmalı bu setteki kapalı, yani duyduğun kulaklığa gelen sesi mikrofona vermez, eğer dışarı kaçırırsa bu sefer yankı yapar, sesi yaptığın kayıdı kirletir yoksa süper bi kulaklık değil.

zaten set parasına anca kulaklık aldım ben geçen ve bulabildiğim nitelikli en ucuz kulaklığı aldım.

son olarak ses kartı falan alırsan ya da set alırsan, muhakkak sitesinden girip mac ile uyumluluğuna bak. hadi ben kaçtım.

bu arada;

www.hepsiburada.com

şöyle bir şeye ücretsiz erişebiliyorum. bu herhangi bir şekilde işimi görür mü? (bedava olduğunu düşünerek)

usb hem direkt, bence al dene madem bedava. Fakat ekran yerine kendine daha yakın bir yere (masa vb.) koysan daha iyi olur. Ağzına mümkün olduğunca yakın olsun.

bunu webcam görüşmeleri için falan tavsiye ediyorlardı ama ciddi bir ders kaydı için bilmiyorum. Youtube'da örnekleri varsa bakarsın bir.

o mikrofon ücretsiz olan işini çok güzel çözer.

10 bine M1 varken 7.500'e i3 işlemcili mac alınmaz. 10 bine çıkamıyorsan 7.500'e PC bakmanı öneririm.

eğer tasarım ya da kodlama üzerine çalışmıyorsan macbook almak bence çok manasız. sırf sunum veya zoom için o kadar para verme bence hele ki i5 işlemci kullanıyorken i3'e düşmek attan inip eşeğe binmek gibi olur.

Macos'la çalışmak zorunda değilseniz alınmaz. Apple nasıl bir algı yaratmış anlamak güç ama hafif, taşınabilir, şarjı iyi giden şık tek cihaz macbook air değil.

mshop.huawei.com

7000 tl'ye şunu almanızı öneririm. Mouse ve çanta hediyesi de geri gelmiş sanırım. 1 aydır kullanıyorum çok memnunum.

mac kullanıyorum, alırsam ya en iyisini alırım ya da hiç almam. fotoşop, video ve müzik için kullanıyorum, mac kullanmamın en büyük sebebi logic pro ve apple için aldığım ücretli yazılımlar. bazı ses kütüphaneleri ve sayılı olarak aktif edilebilen özel yazılımlar. mesela yazılımı alıyorsun sadece 3 defa aktivasyon yapabilirsin,

retina ekran kısmi olarak kalibre edildiği için işimi çözüyor, işlemci i7 ram 16 gb windowsta olsa yetmezdi yüksek kaynak kullanımından dolayı ama bunda idare ediyor.

bak geçen pili bozuldu, az buz paralar harcamadım yani değiştireyim diye, macler pilsiz olduğu zaman işlemci hızını düşürüyor aşırı yavaşlıyor. klavye desen 3 ayda gitti benim klavye, usb ile bağlayıp kullanıyorum.

hani vereceğin paranın karşılığı biraz ram ve işlemci alsan eyvallah da, 2021 e giriyoruz hala 8 gb ramli i3 işlemcili bilgisayar üretiyor adamlar, adeta dalga geçer gibi. günümüz laptopları nasıl bilmiyorum, ram değiştiriliyor mu bilmiyorum ama maclerde ramlerin hepsi lehimli, yani olacak iş değil. 3 sene sonra bu ram bana yetmiyo dediğin zaman işler değişir. kaldı ki her sene yazılım çıkartıyor apple, benim makina big sur'u destekliyormuş sierradan big sur a geçicem yakında.

iyi düşün taşın, m1 çipi de kendini kanıtlamadı, performans olarak iyi güzel ama 1 sene sonra bi sıkıntı çıkartır mı bilinmez, kaldı ki touchbar rezilliği, kelebek klavye rezilliği, ekran soyulması, pillerin patlayacak olup servise geri çağırılması ve bunun gibi bir sürü şey meydana geldi.

bu güne kadar hiç bir laptopumu 6 7 seneden az kullanmadım, yani hiç biri bozulmadı, ha klavyesi bozuldu fanları kirlendi ısınmaya başladı ama bozulmadı, mesela mac'in yanında video izlemek için kullandığım 2007 model bimden alınmış asus var hala çalışıyor, açıp nfs most wanted, carbon falan oynuyorum.

çok adi bir marka almadığın sürece bilinen markaların hepsi o kadar gidecektir zaten.

subum vs yapiyorsaniz kesinlikle m1 islemci. cunku intel mimarisinde ofis uygulamalari les gibi calisiyor.

6-7 yaşında dell i7 (kendi bilgisayarım) ve 5 yaşında macbook air i3 kullanıyorum. performans ve stabilite açısından macbook'un i3'ü, dell'in i7'sinden daha tatmin ediyor beni. ha nedir, macbook'ta "i3 işlemcin var, fon değiştiremezsin" diyor zoom. değiştirmeyiveriyorum ama karşı taraf sesimi daha temiz duyuyor, ben onların sesini daha temiz duyuyorum.

insanların çılgınca apple övümlemesini hiç anlamazdım ama kullanınca insan görüyor bariz bir kalite farkı olduğunu.

@signore onu da düşündüm ancak kendi sitesi dışında çok fazla bir değerlendirme göremedim.

sek markasının açıklamasında bu yazıyor.

Sek Barista Sütü

İdeal köpük oluşumu için sütün kalitesi birinci derecede belirleyici faktördür.
Sek barista süt, içerdiği doğru yağ ve protein oranı ile üst düzey lezzet ve kusursuz kremsi köpük oluşturma için mükemmel seviyede dengelenmiştir.
İçerdiği yüksek yağ oranı ve bu oranla dengeli protein miktarı kusursuz krema oluşumu sağlar.
Geleneksel sek Süt tadı tüm kahve çeşitleriyle uyumludur.
Bu sayede kahve tadını bastırmaz aksine daha rahat bir içim ve kıvam sunar.
Farklı yağ ve protein dengelerinde belirli denemeler hazırlanarak sektörün bazı önde gelen baristaları, eğitmenleri ve noktaları ile denemeler yapılmıştır ve nihai ürüne ulaşılmıştır. Ürünün yağ ve protein oranı bu kullanıma uygun özel olarak dizayn edilmiştir.
Ürünün yağ ve protein dengesinden kaynaklanan köpürme ve krema oluşum performansı deneme yapılan noktalar tarafından başarılı bulunmuştur. Sek Süt’ün geçmişten gelen hafif şekerli tadı kahve ile istenen uyumu yakalamıştır.

ama senin görseldekiler, hindistan cevizli, fındıklı falan aromalı sütler.

daha yağlı olduğu için daha güzel köpürüyor. lattenin kapüçünonun üstüne böle kocaman topalak köpüğü daha kolay yapıyorsun.

görseldeki ayrıca vegan ürün. inek sütü değil.

anladım sayılır, teşekkür ederim. dümdüz pazarlama değil yani?

@kibritsuyu evet evet, farkındayım, takip ettiğim bir vegan hesapta gördüm zaten. "baristalardan sağılmış olamaz" diye mi dedin? sonuçta rızaları varsa ve sömürülmüyorlarsa neden olmasın :p

al bunu geç işte: magaza.peysas.com.tr



"baristalardan sağılmış olamaz" diye demedim elbette. barista sütü denen sütlerin sadece vegan ürün üreten bu markalarda var sanıyorsanız öyle değil, normal inek sütlerinde de var olduğunu söylemek istedim.

Sorunuza yanıt olmayacak ama aklıma "bateri suyu"nu getirdi :)

İyi köpürüyor, süt kesilmiyor. Kahve için gerçekten ideal. Sürekli kullanıyorum.

Neredeyse tüm vegan sütleri denedim. Otomatik makine dahi iyi ve sağlam bir köpük sağlamıyor çoğu zaman. Barista edition ile, hangi vegan süt olursa olsun çok daha iyi köpük çıkıyor. Çok açık bir texture farkı var.

Her vegan süt aynı şekilde kopurmuyor. Barista yazanlar iyi kopuruyor. Cappuccino falan yapıyorsan ideal

www.youtube.com

pahalıya gelir gibi duruyor, kydex alacaksın, böyle bir pres yapacaksın, bir de zımba seti alman lazım delip zımba çakmak için.

yani tek parça için masraflı olur.

deri deseydin olurdu ama.

kargolar zaten çok yoğun, ne zaman hangi şubeye gidip kargo teslim alacak olsam en az yarım saat ortalama 1 saat sıra beklemek durumunda kalıyorum. cuma 5 e kadar süresi var kargo göndermenin mng kargo ile

diğer kargolarda bu zaman değişebilir.

ups haftasonları çalışmıyormuş ama diğer kargolar çalışıyor.

hafta sonu gönderim yapamazsınız ama kargo teslimi yapıyolar.

@killerbee teşekkür ederim bilgiler için.

evet ben de göndermek için gittiğimde sıra bekliyorum epey. iki seferdir aynı yere yurtiçi kargo ile gönderim yaptım, ikisinde de 2 günde gitti. bir tanesini bu salı verdim hatta, devasa da bir paketti, bugün ulaşmış, çok merkezi bir yer de değil aslında gönderdiğim.

herhalde ben pazartesi kargolama yoluna gideceğim, cumadan verirsem çok erken gitmiş olacak, nedense biraz vaktine yakın gitsin istiyorum. sadece önümüzdeki hafta birden anlamsız bir yoğunluk yaşanır mı diye merak etmiştim.

Benim pazartesi sabah verdiğim 2 kargo da Çarşamba günü ellerine ulaşmıştı. Yurtiçi kargo idi bu arada. Bence pazartesi yollarsanız büyük ihtimalle yeni yıldan önce ellerine ulaşır diye tahmin ediyorum.

vpn ile denedin mi? bu konu hakkında hiç bi fikrim yok aklıma geldiği için söylüyorum.

vpn ile dünya üzerinde herhangi bir ülke seçiliyor diye duymuştum.

pay.google.com adresinden yeni ülke eklenip çıkarılabiliyor

2007 model 4 gb li windowslu bilgisayarı halen aktif şekilde kullanıyorum, ssd yok, opera ve firefox yükledim. ilk açılması biraz uzun sürüyor ondan sonra video mideo, mail, hatta ofis işlemleri ve o zamanın oyunlarını oynatma hepsi sorunsuz çalışıyor.


mutlaka işletim sistemi kurulur ona .

macos mojave yükleyebilirsin. çöp değildir.

catalina destekliyor siteminiz direkt appstore catalina linkinden indirip direkt sistem üzerine de kurabilirsiniz (tavsiye etmem)

diskmakerx ya da rufus gibi bir yazılımla bootable usb hazırlayıp cmd r basılı tutarak mac'i açıp (usb takılıyken) recovery moddan hazırladığınız usb üzerinden boot ettikten sonra disk utility ile diski formatlayıp daha sonra sıfırdan catalina kurarsanız bambaşka bir bilgisayar haline gelir.


catalina official apple link

itunes.apple.com

kapsamıyor herhalde. beklediğim bir kargo vardı, haftasonu boyunca hareket etti.

hayır, teslimat da var

taşıma ve teslimat yaparlar arkadaşların da dediği gibi. sadece ups çalışmaz, onlar haftasonu elemanlarını çalıştırmıyor.

haftasonu şubeler açık, teslimat da sürüyor, arkadaşın dediği gibi.

yalnız haftasonu gönderi almıyorlar.

yani adrese kargo gelir, siz şubeden gidip alabilirsiniz ama kargo gönderemezsiniz.

eve teslim var gönderi yok.

Kargo şirketleri yasaktan muaf, yapıyorlar yani.

profesyonel şeyler düşünmüyorsan, hobi olarak takılıp kendince videolar kurgulayacaksan
EKEN H9 işini rahatlıkla görecektir.

go pro 5 e para verene kadar sony rx0 veya rx0 mark II alınır.

Bunun cevabını kendiniz vermelisiniz maalesef.

ne amaçla kullanılacak, videoları işleyecek misiniz? hangi yazılım ve donanımla işleyeceksiniz? hangi platformda paylaşacaksınız? kendiniz için mi çekiyorsunuz yoksa paylaşmak için mi? bitrate, dosya boyutu, sağlamlık, pil ömrü, plugin ve aksesuar zenginliği gibi tonla konu var.

yok ben kırk yılda bir arabanın ön camına takar eve geldiğimde de videoyu izleyip silerim diyorsanız tabii ki gopro 9 ya da sony rx'lere gerek yok. ikinci el bir gopro 4-5 ya da çinli muadiller işinizi görecektir. para dert değil diyorsanız gopro9/sony rx/insta360 serisi alınır, kafa rahat eder.

koray birand incelemelerine de bakabilirsiniz :

m.youtube.com

Koray Birand incelemelerini izlemeni öneririm tabii ki. Buradaki ana kriter, cihazla ne yapacağın. Eğer bol hoplamalı zıplamalı bir iş yapacaksan, hero 9'un stabilizasyonu inanılmaz iyi. Yok böyle hoplamaya zıplamaya girmeyeceğim ama aksiyonum var dersen, hero 8 fazlasıyla işini görür. Yok aksiyonum da yok, ufak kamera olsun diye alıyorum dersen DJI Osmo Action gayet iyi ama görüş açısı dar biraz.

EKEN vs cihazlar izlenesi görüntüler vermiyorlar, özellikle stabilizasyonları gerçekten başarısız. Sony RX0 da hepsinden daha pahalı ve yine stabilizasyonu bu saydıklarımız kadar iyi değil (ama görüntü kalitesi hepsinden iyi o ayrı)

Yani ne yapacağına ve bütçene göre yukarıda saydıklarımdan birini tercih edebilirsin derim. Bu arada gopro alacaksan amerikadan getirtmeni öneririm zira burada 5 bine satılan hero 9 orada ıvır zıvırlarıyla 2700 lira falan.

telefon kısmını bilmiyorum ama lightroom mobile için de presetler vardır tahminime göre.

normalde hangi programla çalışıyorsan, photoshop, lightroom veya affinity photo. şu tarz filtre, preset, action paketleri alır iki tıkla kullanırsın.

graphicriver.net

tabi dediğim gibi bunları fotoğrafçılık ile uğraşan insanlar kullanıyor yani sen telefondan 2 filtre atsam güzel olur diye düşünebilirsin.

muhtemelen aradığının çok daha fazlası burada vardır.

ayrıca jpeg üzerine atılan efektler çok etkili olmaz, bu sayfa için demiyorum ama genelde bu tonlarda gördüğün fotoğrafların çoğu raw ve kaliteli makinalarla çekilir, raw olarak çekilen fotoğrafların renkleriyle çok daha güzel oynarsın.

kablo yerine usb bluetooth receiver al

3,5mm cakın iki ucu da mı 2 çizgili? kablo üzerinde mikrofon bölümü yok mu?

İki tarafı da 2 çizgili, maalesef yok.
Bluetooth oyunlarda gecikme yaratabilir?

marka model nedir?

sahibinden ve letgo'da bilgisayar modelini yazıp aratın. ikinci elini bulursunuz.

www.dataservis.net

böyle binlerce parça satan yerler var, parça kodunu öğrendikten sonra büyük ihtimalle bulurusn.

zaten muhtemelen aynı kabloyu bir sürü başka modelde de kullammışlardır, reddit'e sor cevap alırsın.,


zaten üstünde seri kodu yazıyormuş.

tam oturmayan yeri bildiğiniz para bandıyla bantlayıp temas etmesini sağladım. şimdi açıldı ama yarın öbürgün yolda bırakacakmış gibi duruyor.

@akiskan, asusx550jk XO012d marka model. bilgisayar alma arefesindeyim, içerisinde milyon tane dosya var, onları önemsediğimden dayanmasını istiyorum.

Awm 20798 80c 60v

şu kodu yazarak arat, benzer kablolar çıkıyor önemli olan kaç pin olduğu ve uzunluğu sanıyorum, soket tipleri de farklı olabilir.

bilgisayardakinin fotoğrafını çek, boyunu ölç belki bi şekilde uyar n11 de falan çeşitli türevleri var.

ayrıca şurada bir sürü çeşidi de var, büyük ihtimalle uzunluğu değişiyor

elektrocelebi.com

@killerbee çok teşekkürler hocam, direkt bendekine benzeyen inceliktekini bulamadım ama nerde nasıl arayacağımı öğrenmiş oldum. uygun boydakini bulur 4-5 tane sipariş veririm sanırım (touchpad'de aynı kablo var ve o da yıprandığından çalışmıyordu bir kaç aydır ona da almış olurum)

www.gittigidiyor.com aradığınız flex kablo bu olmalı

File'de stokta çoktur, SKT gelmeden eritmeye çalışıyorlardır.

migros da ara sira 2 tanesi 15-20tl yapiyordu bir ara.

Karsiz satsa bile hatta bes kurus zararla bile satsa yine kar eder pringles almaya gelen musterileri magazaya cekerek. File harika bir market elin bos cikmazsn

file hangi türe giriyor bilmiyorum ama gross marketler ve ucuzluk marketlerde 10 liranın altında zaten.

Her sene yıl başında Pringles ucuzlar. Migrosa da haftaya patlatır kampanyayı. Hatta bim, a101de falan da görürüz.

bizim burdaki yerel bir markette 7.60'a kadar düşmüştü birkaç ay önce. a101'de 8 tl'ydi geçen sene uzun bir süre. ama tabi artık en fazla o kadar düşer. ben de en ucuz o fiyatta gördüm geçenlerde.

Bim’den 11tlye aldım

Carrefour’da 3 al 2 ode ile 30 tl’ye geliyor

millette para yok ya, kolay kolay kimse temel gıdalardan başka bişeye el süremiyor artık. normaldir, ya elden çıkartıcaklar ya da çöpe gidecek.

araba almak "zorundaysam" max. 150bin arabaya ayırırdım. gerisiyle yatırım yapardım.

Ehliyetim olmadığı için bu soruya cevap vermemin çok anlamsız olduğunun farkındayım ama ödenecek kredim varsa (yani borçtaysam) araba almazdım borcumu kapatırdım.

Ben olsam sabit gelirime göre belirlerdim. Sonuçta masraf arabayı almakla bitmiyor. Ne kadar pahalı bir araba alırsanız sigortası, kaskosu, bakım-arıza masrafları da o kadar artıyor.

Ev kredisini kapatır kalanı ile araba alırdım. Krediye girme işini sevmiyorum. Ayrıca arabanın da sabit gideri olacak onu da gözönünde bulundurun.

Dsg şanzımanı olmayan, otomatik, benzinli B sınıfı bir otomobil alırdım 200.000 civarı, clio olabilir

100'e araba, 400 de krediye veya yeni bir ev alıp kiraya verirdim, gelenle de krediyi öderdim. hem evim hem arabam olurdu ve kafam rahatlardı.

180k araba alırdım. Geri kalan para garantim olurdu. Neden 180? Çünku otomatik ve yeni model arabalar o fiyattan başlıyor.

Bi 500 de kredi çeker 1 milyonluk araç alırdım.

Bu soruyu cevaplamak için yeterli veri yok. Topal doktorun dediği gibi genel gelirini de paylaşman lazım. 500 bine alınacak arabanın kaskosu yıllık 7-8 bin tl çıkacaktır, vergi, servis, lastik vs dedin mi aylık 1000 tl giderin var. Lüks arabanın masrafı da standart bir arabadan 2 kat falan daha yüksek oluyor.

Örnek veriyorum ayda 20 bin kazanıyorsam 500'ün tamamını arabaya basarım, sıfır alırım ikinci elle falan uğraşmam. Muhtemelen volvo xc40 alırdım. Ama ayda 5 bin kazanıyorsam alacağım araba taş çatlasın 200 bin tl olur.

Ha bir de araba almak zorunda değilsen, sırf yatırım olarak bakıyorsam hiç almam zaten, bildiğin dert ve masraf kapısı çünkü. Gider bi ev daha alırım o zaman istanbulun güzel semtlerinden.

250 ile arac alip, kalan 250 ile yatirim (sepet) yaparim. 100'e otomobil alacaklar ne almayi dusunuyor merak ettim :D

200e alırdım. sıfır alırdım.

Ben 300-400 daha kredi çekip 800-900 bine güzel bir araba alırdım.

150 binlik araba alırdım diyoruz ama o araba da küçük beyaz en az 90bin km'de bir hatchback olacak. 200 ve üstü diyenlere kızamıyorum bu nedenle.

ev kredisini kapatırım. kalan paraya biraz ekler 2. el preminyum bir araç alırım. 2014 c180 vb. 350 bin

alacağım araba sıfır kilometre otomatik vites bir hatchback araba olurdu.
honda jazz, toyota yaris, opel corsa, ford fiesta gibi bir şey alırdım.

evin kredisini kapatırdım.
bir şeyler kalırsa yatırım yapardım.

250 ye falan golf alırdım ben geri kalanı da bilmiyorum artık

koladan pepsiden çıkma 98 99 2000 model dizel kangoo alırdım ben. arabayla tek ilişkim bazen eşya taşımak zorunda olmam ve genelde de saçma sapan paralar ödüyorum bunun için.

çevrem de var. eksiğini gediğini herşeyini yaptırsam harcayacağım maksimum para 20 lira tabi öyle üstünden tır geçmiş değil, normal olarak yıpranmış eskimiş bi araç.

benim arkadaş 2500 iraya aldı muayene yok, motor şanzıman pert., arabayı görsen kırmızıymış güneş yanığından pembe olmuş, kapılarda blmemne pepsi yazıları sökülmüş ama güneş yanığından izleri kalmış, ne boya var ne sinyal, içi ahır gibiydi.çok dalga geçtiydim.

adam araç tamircisi zaten, bi topladı arabayı 10 lira para harcadı sanki fabrikadan yeni çıkmış gibi oldu oha dedim yani. parçaları çok ucuzmuş meğerse. zaten elektronik de yok, valla herşeyi sıfır koydu taktı eleman, motoru şanzımanı herşeyi de kendisi topladı, bi kaportacıya 1000 lira falan verdi komple kaporta boya, o da arkadaş ayağına. şimdi iyi de para veriyolar satmıyor. iki sıra koltuk ve bagajlı olan versiyon, arkayı karavan yapıcam diyor.

bir de yakmıyor araba inanılır gibi değil.

maskeni tak git yahu. pandemi hastanesine gitmiyosun ki zaten. hatta diğer hastaneler nispeten boş bile olabilir. hastaneye gitmeyle covid kapılsaydı şu an tüm personel pozitif olmalıydı. anlam veremiyorum bu bakış açısına.

zaten devlet hastanesinde şimdi gitsen 3 ay sonraya belki mr randevusu alabilirsin.

geçmiş olsun.

selam, tipik fitik belirtisi. Bir anda olmuyor, bardagi tasiran son damla seklinde dusunmek lazim, ustune ekleye ekleye geliyorsun en sonunda sinire baski yapiyor.

bende de 7-8 sene once basladi, kosu bandinda agir antrenman yapiyordum bacagin teki gitti. Kosmayi kestim, uyusma gitti ama her spora basladigimda 2-3 ay icinde geri geldi. Son 2 senedir neredeyse hic kesilmiyor diyebilirim, yerlesti. Bende de yurumede problem yok 2-3 saat olmadigi surece. His kaybi yok. Zaten his kaybi ve yurume sikintisi var ise acil ameliyata alirlar.

MR cektir, bir norologa gorun. Buyuk istimal zorlama diyecekler, ama zorlamamak da cozum degil. Sanirim ameliyat olmadan gecmiyor bu meret.

topuklarının üzerinde ve topuklarını kaldırarak yürüyebilirsin de sana karşıdan bakan bir beyin cerrahı farkı görebilir, aynı şekilde güç kaybı olup olmadığını da farkedebilir.

yüzde 90 oranında fiziki muayene ile teşhis koyabiliyorlar ve mr isteyerek kesinleştiriyolar. mr sadece teşhise de yaramıyor, göreceğin fizik tedaviden, ilaç dozuna ve ameliyata kadar bir çok yerde kullanılıyor.

pek önerebileceğimiz bişey yok ne yazık ki, zorlama, çok oturma, otururken kaykılma, kesinlikle korse takma, sıcak ya da soğuk bir işe yaramaz ama üşütme, yapabiliyorsan bel kaslarını kuvvetlendirmek için yapılabilecek en etkili egzersiz merdiven inip çıkmak , ikinci en iyi gelen yüzme, üçüncü en iyi gelen bol bol yürüyüş.

bir de şu durumda kalkıp fizik tedavi hareketlerini yapayım iyi gelir falan diye düşünme, buna doktor karar verecek artık, olası ters bir hareket sana çok şiddetli ağrı olarak dönebilir, dönmeyebilir de ama bu ihtimal var ve başıma geldi.

kilo almaktan kaçın.

çok geniş bir ağrı kesici yelpazesi var fıtıkta ve istisnasız şiddetli ağrılarda hiç biri hiç bir işe yaramıyor. öyle ağrı kesiciler kullandım ki yani etkisindeyken testereyle kolumu kessem acı hissetmem, fıtığa 1 gram etki etmedi.

son iki aydır fıtıkla cebelleşen biri olarak anlatıyım şimdi durumu. umarım değildir ancak klasik fıtık senaryosu gibi geldi. benim de spor salonunda başladı olay. daha önce de dendiği gibi, sebep değil ama muhtemelen taşan son damla spordaki yanlış hareket.

acilen yapman gerekenler:

- ağırlık kaldırma olayını şu an için bırak. ağrın sızın varsa yürüme/koşmayı dahi bırak bir müddet. normalde yürümek ve yüzmek fıtık için tavsiye ediliyor. ne olduğunu anla önce.
- kesinlikle doktora git. ben inatla gitmedim, keşke önceden gitseydim. muayenede anlaşılmadı benim fıtık ama mr'da gözüktü. maalesef büyükçeymiş.
- fizik tedavi doktoru ağrı kesici-kas gevşetici verdi bir de multifidus kaslarını güçlendirecek hareketler önerdi. ofis çalışanıysan yayılarak oturmamak, saatte bir kalkıp dolaşmak falan önemli. sıcak tutmak ha keza.

havuzlar da kapatıldığı için ben spor klübü üyeliğimi dondurdum bu dönemde. ağırlık olayına zaten girmiyorum çünkü. gittiğim beyin cerrahı, dikkat etmem durumunda 1.5-2 senede fıtığın düzelme eğilimi göstereceğini söyledi.

Benim fıtık yatağa çarşaf sererken olmuştu :) Yani sırf bu sebepten diyebileceğiniz daha gülünç durumlarda da çıkabiliyor.

Ameliyat geri dönüşü olmayan noktada son çare olarak düşünülen bir şey. Benim fıtık tedavi sürecim fizik tedavi, yüzme ve en sonunda manuel terapiyle sonuç buldu. Sonrasında reformer pilates yaptım ki bunun etkisi de yadsınamaz.

Fizik tedavi ve yüzme genel itibariyle rahatlatıcı fakat geçici etkiler. Manuel terapi ise okulunu okumuş, lisansını almış fizyoterapist tarafından yapılıyorsa geri dönüşü en hızlı ve kurallara uyarsanız da en uzun süreli çözüm şekli. En azından benim için.

Önerilere gelince de ağırlık altına girmeyeceksiniz. Yani eklemleri sıkıştıracak hiçbir hareketin hayatınızda olmaması gerekiyor mecbur kalmadıkça. Bunun için reformer pilates gibi eklem açan ve aynı zamanda güç ve dayanıklılık artıran sporlara yönelmeniz gerekecek.

Koşu artık hayatınızın bir parçası olmayacak. Zıplama içeren sporlar artık hobi mertebesine düşecek.

Duruş konusunda postür egzersizleri hayatınıza girecek ve kendinizi sürekli yanlış pozisyonda otururken yakalayacaksınız.

Bunlar tabii ki fıtık tanısı konulduktan sonra gündeme gelecek şeyler. Eğer tanı koyulur ve yukarıda bahsettiğim konular tavsiye edilirse mutlaka bunlara uygun yaşamaya çalışın. Aksi halde yapılacak hiçbir tedavinin geri dönüşü sağlıklı olmaz. Üstüne yenisi daha kötü bir durumda nüksedebilir.

Umarım sorun çıkmaz. Geçmiş olsun.

1 bilmiyorum, modlar cevap verir birazdan.

2 senin cevabın silindikten sonra duyuru sahibi duyuruyu silmiş olabilir.

1: Bilgilerinize baktım duyurunuz moderasyon tarafından silinmiş bir duyurunuz yok, bahsettiğiniz duyuru kullanıcı tarafından silinen duyurular kategorisinde gözüküyor, isterseniz ekran görüntüsünü gönderirim.

2: Cevabın silindiği duyuru duyuruyu açan kullanıcı tarafından silinmişse duyuru gözükmez.

1. altına cevap yazılamayan kategorilerdeki (duyuru, alınık/satılık) duyurular ve altına cevap yazılabilen fakat hiç cevap almamış duyurular, aradan bir süre geçtikten sonra otomatik olarak siliniyor. sürenin ne kadar olduğundan emin değilim, ama otomatik olarak silindiğinden eminim. şu anda sitedeki hiç cevap almamış en eski duyuru 17.11.2020 tarihli, "duyuru" kategorili en eski ilan 25.11.2020 tarihli, "alınık/satılık kategorili en eski ilan 24.11.2020 tarihli. yani yaklaşık 1 ay gibi bir süreden sonra otomatik siliniyor diyebiliriz.

2. cevap verdiğiniz duyuru komple silinmiştir.

deneyimler sonucu, kendime bir limit belirledim. çok candan olduğum dostlarım-akrabam dışında belirli bir miktarın üstünde değeri olan şeyleri ödünç vermiyorum. gerçi şu da var, kimse de istemiyor, o miktarda bir şeyi ödünç isteyip de riske atmak istemiyorlar.
böyle bir kötü tecrübesi olmayan kişiler sanırım daha rahat istiyor. bahsettiğiniz değerdeki bir fotoğraf makinesini de asla vermeyin, derim. bir şey olsa karşıdaki muhtemelen yenisini alamayacak. bir yerini çatlatsa özür dileyip geçecek ama siz her baktığınızda sinir olacaksınız. ne gerek var. 13 bin liralık şeyi vermediniz diye kimse de size cimri demez. buradan en önemli nokta sanırım "vermem banane" değil de, kibarca o makinenin sizin için önemli olduğunu belirtip kusura bakma ama veremem, demek sanırım.

yok valla katiyen vermem bilgisayardır, elektroniktir, enstrumandır, kolay alınmıyor kimse kusura bakmasın. kimseden de bişey istemem.

hele fotoğraf makinası, bi kere güneşe kaldı çek , at çöpe gitsin. sensöre dokun, lense dokun yine bi ton uğraş.

abi o seviyede bi makina istiyorsan kusura bakma da gidip alacaksın yani. alamıyorsan da telefonla çekmeye devam.

ha diğer alternatif gidip kiralasın.

zaten istemiş olayı ters, demek ki üçüncü kişi vasıtasıyla haber göndermiş.

elimde ne vasa veririm.

Annem babam kaedeşim hariç kimseye bir şeyimi vermem. Para istese veririm de eşyamı vermem bu da saçma ama böyle yani

Valla ben genelde veriyorum ama pek isteyemiyorum nedense. Tek avantajı ben verdiğim için benim ihtiyacım olduğunda da herkesin çekinmeden çoğu şeyi vermesi.

Verirken tüm sorumluluk sana ait bak diyerek veriyorum ve arkasında duracak arkadaş veya akrabalara veriyorum. Malım o kadar kıymetli değil anlaşılan. Arabaymış, prof makinaymış, bilgisayarmış, alın kullanın lazımsa arkadaşlar, aile ne güne var. Şu ana kadar da bir pek bir sorun yaşamadım. Tek tük yaşadıklarım da çözüldü.

Ha iş artık insan kullanmaya girerse o zaman vermem tabii ki.

Aslında kabahat bende.. aile arasındaki mevzularda fotoğraf olayını ben makineyle hallediyorum. İsteyen taraf profesyonel fotoğrafçılık konusunda bir şey bilmiyor, deneyim yok, makineyi de bilmiyorlar. Hayır, olmaz desem kötü oluyorum. Cihaza bir şey olsa ne yaparım düşünmek bile istemiyorum..

Bende de var bu huy. millete çok yemek ısmarladım ayıptır söylemesi ama iş malımı paylaşmaya geldi mi değişik bir insana dönüşüyorum.geçen bir arkadaş telefonun şarjını istedi ertesi gün getiresiye kadar gözüme uyku girmedi. Cimri bir insan değilim ama bu insanların menfaatçiliğine, beleşçiliğine ve vurdumduymazlığına ayar oluyorum.

Zerre umursamam, ama tabiki samimiyetime bağlı. Aksine mutlu olurum, geçmişte tam tersiydim zamanla maddelere çok önem vermez bi boyuta evrildim.

Benim değerinden bağımsız olarak eşyam kıymetlidir. Paylaşıp geri gelmeyen oldu en küçük, en basit şey bile olsa sonra sana lazım olduğunda ve elinin altında olmadığında yaşadığın pişmanlık öğretiyor. Ben de mümkün mertebe vermiyorum eşyamı kimseye.

Eğer kuzenin senin kullandığı gibi kullanıyorsa makineyi, örneğin ne bileyim blog için foto çekme, stock foto çekme vb. ver. Ama footoğrafla hiç ilgili olmayıp, arkadaşının doğum gününde, nişanında öylesine fotoğraf çekmek için istiyorsa verme. Benim işim var makineyle de.

eskiden cok kiymetli idi, sonra bir objeye cok deger verirsem objenin mutlaka basina birsey geldigini gordum. arabami arkadasa emanet ettim, pert oldu. Laptop emanet ettim calindi, kitap verdim kayboldu, vs.

Artik beni maddi olarak ciddi sikintiya sokacak seyleri vermiyorum. Verirsem de basina ne gelir diye dusunmuyorum, onemsizmis gibi davraniyorum, bir sekilde geri geliyor :)

O kişinin yetkinliğine ve mali durumuna göre veriyorum ben de. Mesela araba kullanımına güvenmiyorsam arabayı vermem, ya da fotoğraf makinanım yenisini alacak durumu kesinlikle yoksa vermeye imtina ediyorum. ama genelde veriyorum yani, mal ya bu ölüm yok ucunda boşver. ancak geri isteme vs gibi durumlarla hiç karşılaşmadım, işi bitine getiriyorlar genelde

mala çok kıymet verince mutlaka bir şeyleri ıskalıyorsun, ya mala bir şey oluyor hayat sana öyle bi ders veriyor, ya da öyle bi şey oluyor ki lan yemişim malını keşke verseydim diyorsun. bana hep öyle olduğu için biraz da.

amazon'un belki bir yaptırımı olabilir bu konuda. ayrıca mailinize gelen sipariş onay mailleri ile tüketici mahkemesine de başvurabilirsiniz. hele ki sözleşme vs oluştuysa eliniz güçlü olabilir.

ürünü gönderen yer türkiye sınırları içindeyse sizi şöyle alalım:

(bkz: türk esnafı)

ayrıca telefon açıp sormasaydınız büyük ihtimalle ürün size gelecekti. geçmiş olsun. satıcı stok hatası oldu der geçer. satış sözleşmesinde de yazıyordur zaten.

Fiyatı 1000 euro yerine yanlışlıkla 1000 tl girilmiş ürünü 1000 tl'ye alan arkadaşımızı haklı bulmuştu tüketici hakları mahkemesi.

Ama sürecin nasıl işlediğini bilmiyorum, sanırım sizin durumunuzdaki gibi satıcı satışı iptal etmek istemişti.

kurcalarsanız o fiyattan size vermek zorunlukları var bence. aklıma bir kaç sene önce yaptığım bir alışveriş geldi.

eve dijital bir piyano alacaktım, hangi modeli alacağımdan ise emin değildim. yine de aklımda bir model vardı. o arada yine euro ve dolar kurları ani bir patlama yaptı. daha önceden benzer bir acı tecrübe yaşadığım için dedim ki bu elektronik ürünlere zam gelecek , ben hemen acele alayım. sonra girdim adamların websitesine (amazon hepsiburada vs değil, distribütörün kendi websitesi) ürünü sepete ekliyorum, adres ve kredi kartı bilgilerimi giriyorum ama websitesi benden kaynaklanmayan bir sebeple hata veriyor. başka bilgisayarlarda denedim, limitim olduğuna emin olmama rağmen başka kartlarla denedim. olmadı. ben de bu arada çakal bir ekran görüntüsü alıyorum. sonra adamları aradım, dedim böyle böyle ben bu piyanoyu alamıyorum bir türlü, adamlar da gelin buradan satalım dediler ama mesai saati bitmek üzere olduğu için o gün gidemedim. öbür gün sabah gittim. adamların perakande satışı yine yokmuş, buradan satalım dediğini ben yanlış anlamışım, adam kendi bilgisayarına oturttu, al buradan dedi, tamam dedim. ama bir baktım piyanoya dün akşamdan beri %33 zam gelmiş. ee dedim ama bu iş böyle değildi, adamlar da evet doğru gece güncelledik dediler ama bir gün önce benim alamamın bununla alakalı olmadığını da teyit ettiler. neyse, ben dedim böyle alamam. sonra gittim bunlara bir mail yazdım, dedim böyle böyle bana şu paraya piyano satacaktınız ama kendi hatanız sebebiyle satamadınız vs vs vs.. sonra da bir baktım zam gelmiş. ben eski fiyattan almak istiyorum falan.. 1-2 kere gitti geldi yazışmalar, adamlar da en sonunda eski fiyattan vermeyi kabul ettiler (ama eğer o gün alabilseydim kartla 6 taksit olacaktı ama pazarlıklar sonunda nakit para istediler, fatura kestiler merak etmeyin, hepten türk işi değil yani) buna da şükür dedim, devam ettim.

yani biraz uğraşmakta fayda var. bir de doların euronun saçma sapan uçtuğu kaçtığı günlerde, alacağınız şeyleri acele alın, güncellemeler biniveriyor fiyatların tepesine.

ne yapılabilir bilmiyorum ama aynısı 5 defa üst üste başıma geldi.

n11 den ensturman bakıyordum kendime, haliyle ilk önce mağaza(bildiğim fiziki dükkanı olup da n11 de satış yapan güvenilir mağazalar) ve fiyat olarak seçimimi yapıp sipariş verdim. 5 defa da farklı satıcı olmasına rağmen o ara dolar çok dalgalanıyor diye siparişimi iptal edip göndermedi.

ve düşün işte kredi kartından para çekiliyor, sipariş hazırlanıyor, gelecek diye beklerken çat iptal ediyor, paranın iade edilmesi için geçen süre falan, isyan ettim en sonunda. dehşet bir zaman kaybı yaşadım.

sadece senkop, dore ve zuhal müzikten alışveriş ediyorum artık. bu üçü dışında katiyen bi yerden bi enstruman falan almam.

muhtemelen aynısı çok defa başınıza gelecek haberiniz olsun, yaptırımı var mı yokmu bilmem ama site bazında bir yaptırımı yok bunun. muhtemelen sözleşmede de yazıyordur satıcıları koruyan bir madde. okuyup araştırın.

satıcıyla ters düşerseniz pislik yapar, teşhir ürünü gönderir, ikinci el gönderir, hasarlı ürün gönderir, siz bu sorunu farkedip müdahele edebilmek için hep kargo şubesinde kontrol etmelisiniz, enstrumanları çok iyi tanımalısınız, gitar gibi bişeyse, fenerle perdelere, üzerindeki kılcal çiziklere, sap şablonu ile sapta sorun olup olmadığına bakmalısınız, uğraşılacak bişey değil.

elektronik falan bişeyse daha da zor.

Aynısı Mango'da benim başıma geldi. Şikayette bulundum ama sonuç alamadım. Yapacak bişey yok maalesef bu gibi bir durumda.

Biraz da empati yapmak lazım. Bazen ne kadar dikkat ederseniz edin, teknik hususlarda bu tarz karışıklıklar olabiliyor. Belki o firmadan kaynaklı bile değildir, hizmet alınan yerden kaynaklıdır.

Normalde yapılabilirse, ürünü o fiyattan gönderip, "bundan da zarar edelim" diyerek, müşteri memnuniyeti yapması güzel olur. Ancak herkesin bunu yapabilecek gücü yok.

Ancak firma sizi bilgilendirmeden iptal ederek ayıp etmiş. "Kusura bakmayın, bir sıkıntıdan dolayı bu ürünün fiyatı yanlış listelenmiş. Bu fiyattan gönderemeyiz, siparişini iptal ediyoruz" deseler, daha şık olurdu.


.

@kartallar yuksek ucar : empati yapılacak konu var, yapılmayacak konu var. sen fiyatını yanlış giriyorsan bana ne? tacirin özen yükümlülüğü var.

benzer bir şey , futbol bahislerinde de yaşanıyor. adam bakıyor oynayacağı bir maç için oran çok iyi. hooop oynuyor, maçtan sonra "şu gün şu saatten şu saate olan bu oran geçersizdir" diyorlar, neymiş yanlış oran girilmiş. doğru oran girseydin, bana ne? yanlışlıkla düşük oran girsen ve ben oynayıp kazansam, sonrasında aaa yanlış girmişiz aslında şöyle olacaktı, al sana daha fazla para diyorlar mı? hayır. ya da yanlışlıkla düşük oran girsen, ben de stratejimi buna göre kurup yanlış oynamış olsam , özür dileyip para mı geri verecek misin?

hepsiburada'da amazon'da adamın yanlış fiyat girmesi de aynı şey bence. yüksek girsen , ben alsam, para iadesi yapacak mısın?

eğer geçmişten beri böyleyse yaradılış derim ben, insanın yetenekleri ve özellikleri çok farklılık gösterir. sizin de hafızanız kötüdür ama başka bir özelliğiniz iyidir mesela. ben olsam kafaya takmam.

B12 baktırmayı deneyin.

bir suru sebebi olabilir. bu konulara kafa yoran biri olarak: sunlari test edebilirsin.

asiri masturbasyon, kotu uyku duzeni, kotu beslenme, vitamin eksikligi, depresyon, stres.

Şöyle bir şey var, belki iyi hissettirir: seyler.eksisozluk.com

mahsun kırmızıgül'ün yönetmen odluğu bir dünyada yaşıyoruz.

img-s3.onedio.com

ben sinemadan anlamam ama müzik ile ilgili mesela, nasıl şarkı yazılır, nasıl beste yapılır gibi yüzlerce ders, tutorial olmasına rağmen hiç birisi hiç bi zaman bir işime yaramadı. yine kendi yeteneğim ve çabamlar 'kendi istediğim gibi' şeyler ürettim ve hala üretiyorum.

bu işin sistematiğini çok iyi bilseydim de farkeden şu olurdu, bir şarkı üzerinde 1 ay uğraşacağıma 3 gün uğraşırdım ama sonuç tamamiyle aynı olurdu.

öyle çok pahalı makinalara da gerek yok artık, iphone ile çekilmiş filmleri izle mesela. gimballi 4k kameraral var, dronelar var, gerisi hep after effects, montaj filtre ıvır zıvır. fotoğraf, video , after effect ve c4d hakkında ciddi bilgi sahibiyim öyle sallamasyon cevap vermiyorum yani.

ünik bişey yaratırsan eğer, kalkıp da özel jet, özel yat gibi über pahalı şeyler olmadığı sürece zorlanmadan çekersin.

Başkan sana formülü söylüyorum.
Çok para lazım. Ama öyle basit bir çok para değil ciddi ciddi bir çok para lazım. Gerisi Faso fiso. Kendini oyalarsin yok seminer yok şu yok bu.
Arkadaşlar arasında çekin birsey gülün geçin. Anı olur. Ticari bir beklentiniz varsa çok para lazım. Ya ben sanat için yapacağım diyorsan para lazım çok para lazım.

sen çekmeye başla. elinde bi senaryo olsun. sonra insanlar peşine takılmaya başlıyor. kurslar da hikaye kitaplar da. hayal gücü esas mesele. tiyatro kulüplerinden güzel sanatlar fakültesinden oyuncu arıyorum sayfalarından gerekli kişileri kolayca bulursun.

iyi bi telefon kamerası yeterli. senaryonu başla ve hemen başla.

Başkan peşine takılır da o işler öyle olmuyor. Daha geçen bir film çektim. Şu an maliyet 30.000 TL. Yönetmen, senarist, kurgu, color, kamera kirası gibi harcamalarım yok. 4 oyuncu var 3u bedavaya oynadı. 6 gün süren bir çekimden bahsediyorum. Adam bedava gelse de karni acıkıyor. Bedava gelse de yol parası. Benzini taksisi derken bunlara engel olmak mümkün değil. Ve sana şöyle birsey söyleyeyim bedavaya gelen adama öyle istediğin gibi davranamazsin. Sevmişim seni de işini de deyip çekip gidebilir. Gözünü korkutmak ya da işini baltalamak için konuşmuyorum. İşin ortasında para bitmiş iş bitmemiş kalmanı istemem.
Kamera telefon peki
Işık gün ışığı peki
Senaryo yönetmenlik sen peki
Oyuncu kulüplerden peki
Mekan arkadaşların peki
Kurguyu kim yapacak?
Rengi kim yapacak?
Sesi kim yapacak?

Ha bak bu arada ne geldi aklıma? Bedava ya. İlk filmde isikci bedava geldi. Işığın lambası patladı. Oyuncu bedava geldi telefonunun ekranı kırıldı oyun sırasında. Sesci parayla geldi ama malzeme benimdi. Batarya kayboldu. Yardımcı yönetmen bedava geldi telefon şarjı kayboldu.

bence adim adim git.

1. instagram, youtube icin ufak ilginc videolar cek.
2. biraz daha uzun videolar cek.
3. kisa film cek.

Buenosdias +1
Coherence paranormal activity saw filmlerinin nasil cekildigini bilseler akillarini kaybederler
Zor ama imkansiz degil sahsi gorusum

bence öncelikli adım iyi bir sinema/film okuryazarı olmak. zevklerine güvenen bir sinefilim demişsiniz, bende öyle derdim, çevremde bana öyle derdi, önce 8 haftalık bir film okuryazarlığı atölyesine gittim. daha sonra 8 haftalık bir sinema okuryazarlığı atölyesine daha katıldım. bu atölyelerde not aldığım şeyler üzerinden bu konularda kitaplar okumaya başladım, söyleşiler izledim, yönetmen katılımlı ve sonunda değerlendirme/söyleşi yapılan film gösterimlerine gittim vesaire vesaire derken gördüm ki ortalamanın üstünde olabilir film zevklerim ve seçimlerim ama işin matematiği bambaşka dinamikler üzerinden ilerliyor. o dinamikleri, tekniği ve sistematiği de anlamadan, bilmeden film çekmek bence enerjinizi, zamanınızı ve bütçenizi boşa harcamak olabilir.

Moda'da Sinematek var. Oradaki arkadaşlara git ve derdini anlat. Mutlaka yardım ederler. www.sinematek.org

Bana yazarsan yardımcı olayım(yol gosteririm yani hahah para alcakmisim gibi durdu) sinematek gibi saçma yerlere gitmene gerek yok. Onlar beyaz yakaya hobi satan mekanlar