Sirkeli su yeterli olur diye düşünüyorum. Bi süre beklet

Sirke virüse karşı etkili olmaz diyorlar televizyonda.

Ayrıca sirke ve karbonat birbirinin etkisini yok eder ve kapalı bir kapta karıştırırsanız patlayabilir diye okudum az önce.

Bozulacak şeyler değilse biraz balkonda filan bekletip sonra yıkasanız daha iyi olabilir. Ama buzdolabında bekleteyim madem demeyin, virüs soğukta daha uzun süre yaşayabilir.

En doğru yöntem nedir ben de bilmiyorum. Başkalarından umarım cevap gelir.

sirke virüs türlerine karşı etkili değilmiş. kullanacaksan 70 derece falan kolonya olmalı imiş.

Biz marul, maydanoz gibi ot ve sebzeleri balkona koyup, yiyeceğimiz zaman yıkayıp yiyoruz. Aldıktan sonra iki gün dokunmadık geçen hafta.

Portakal, elma, kereviz gibi meyve ve sebzeleri sabunlu suda yıkayıp, kurulayıp kaldırıyoruz.

Balkona koyup bekletin sonra normal suyla yıkayın. Sirkenin de dezenfekte edici bı etksii yok çeşme suyunun kloru bile ondan daha çok etkiliymism

Sabun kullanmayin yiyeceğiniz şeylerde.

@red g

sabun neden yok ?

meyveleri suyu leğenin içine dolduruyorum, sonra deterjan döküyorum içine.

bol köpürtüp her elmayı iyice cilalıyorum.

sonra lavobanın diğer haznesine su doldurup orada duruluyorum.

deterjan öldürmez sanırım en çok ishal yapabilir, ama iyi durulanmazsa kansere kadar yolu vardır herhal.

Virüs sirke ya da karbonatla ölmez.

deterjan konusunda ciddi değilsiniz umarım. @kulustur

1 damla deterjanı arıtabilmek için 250 litre su gerekiyor.

yani aslında bulaşık yıkadığımızda biz o deterjan kalıntılarını temizleyemiyoruz ve kanserojen.

mesela bir tava yıkadınız, tamamen arındırdığınızı düşünüyorsunuz, ocağın üstüne koyup kızdırdığınızda mutlaka yanık deterjan kokusu gelir zate ne kadar durularsanız durulayın deterjan kokar.

lütfen böyle çamaşır suyudur, deterjandır falan yiyeceklerinize bulaştırmayın. çok tehlikeli.

@hem şişko hem deli

anladım peki market ve pazardan aldığımız açıkta satılan ekmek, simit, elma, armut, ıspanak vs. nasıl steril hale getireceğiz ?

evde 65 yaşında annem var, bağışıklığı da düşük...

@kulustur, bilmiyorum, hiç bi fikrim yok açıkçası, bilim kurulu önerilerini araştırın.

benim annem de öyle, 65 yaşında, yeni ameliyat oldu ve kanser hastası, çok çekiniyorum.

annemle ilginç bir psikolojik oyun oynuyoruz, sebze falan almıyoruz, meyve de almıyoruz, bir tek portakal ile patates soğan tüketiyoruz. portakalın kabuğu kalın onu yıkasan da bişey olmaz, bir elma gibi , kabak gibi, ıspanak gibi değil yani.

patates soğan da zaten yağ içinde kavruluyor.

oynadığımız oyun şu, virüs var tırsıyoruz, canımız sebze , meyve çekiyor elbet ama çekmiyormuş gibi yapıyoruz.

Elmanın kabuğunu soyuyorsun, ıspanağı da pişirip yiyorsun zaten. Bu kadar paranoyak olmayın yahu.

elorelia

aldığınız gibi mi yiyorsunuz, pişiriyorsunuz.
poşetten çıkarınca bir yere koymuyor musunuz.
mesela simit aldınız simitçiden yediniz bu kadar mı ?

misal markette elmanın üstüne koronalı biri öksürdü.
soydunuz yediniz, elmaya dokununca size bulaşmaz mı ?
bıçağın üstünde kalacak, elmaya dokununca bir sürü yere dokunacasınız belki babanız, eşiniz oraya dokunacak....
siz de elmayı yıkamadan yediniz ? bir noktayı atlıyorum yada siz atladınız.

Yediğiniz yiyeceklere sabun filan karıştırmayın yahu; çok riskli. Aldıktan sonra iki üç gün yemeyin, sonra akan suyun altında yıkayın. Ben sirkeli suda bekletiyorum da tamamen psikolojik, etkisi yokmuş.

Bir de virüsün bulaşma süresi diye bir şey var; 2 gün geçtikten sonra virüs kalsa da sizi hasta etmez diyor doktorlar bangır bangır her yerde.

Yukarıdakilerin dediği gibi sirke tabii ki de virüslere karşı işe yaramıyor.

Doktor Jeffrey'inin anlattığına göre sabun suyla yıkayabilirsiniz. Sabun ksin çözüm olduğundan bu da kesin çözüm oluyor. www.youtube.com

Ekmegi simiti vs ateşe tutarak virusu oldurebilirsiniz. Meyve sebzeye sabun deterjan surmeyin, bekletin yikayin pisirebiliyorsaniz pisirin pismiyorsa normal yiyin.

Yapmazlar çünkü o kadar uzun süreli bir yasak önden hazırlık gerektiriyor; o kadarini da dusunebilirler herhalde diye umut ediyorum.

2 saat kala sokağa çıkma yasağı ilan edebilen devletin hiç bir hareketi tahmin edilemez.

en az 2-3 ay her haftasonu yasak olacağını tahmin ediyorum.
akılları varsa ramazan tatilindede sokağa çıkma yasağı yaparlar.

2 ya da 3 gün max diye konuşuluyordu bilim kurulu önerisi ile. Bir de benim bildiğim kadarıyla o ramazanda değil de ramazan bayramı için demişlerdi. O da mantıklı olur yani, bi de ev gezmelerinin kriziyle uğraşmayalım milletcene!

marketler kapalı olduğu için yapamazlar.
avrupadaki gibi market, spor v.s. izinli yasak olursa uzatabilirler.

Gecen cuma yaptıklarından sonra ben o kadar net konuşamıyorum işte ya. Bunlardan her şey beklenir.

sadece hafta sonu yasak gelmesinin sebebi ekonomi nispeten az etkilensin uretim aksamasin vs vs. dusuncesi. hafta ici calisiliyor yasagin hafta icine sarkma ihtimali bizim yarin virusten kurtulmamizla ayni oranda bir ihtimal :)

Zaten yapabilmeleri yaparlardi. Ekonominin en az etkilenmesini sağlamaya calistiklari için böyle haftasonlari devam eder. Öyle full karantinaya götürebilecek gibi durmuyorlar. Bir gün aşırı boktan duruma geçersek de bu kadar hızlı olmaz ve uzun karantinada marktler açık olur.

Bence Türkçe karakter kullanmayın isimde. Kaan gibi yazım yanlışına sebebiyet verecek isimlerden de uzak durun. Yusuf ise dinî geliyor bana.

Ben tek nefeste okunabilen, kısa, net isimler severim. Oyum Mert'ten yana.

elorelia +1
umutun yanına en güzel barış gider aslında ama elorelia haklı, türkçe karakter konusu sıkıntı. o yüzden ben de mert diyorum.

Barış'ı görür görmez işaretledim; erkek isimlerinde en en sevdiğim isimdir. İlerde bir gün oğlum olursa hiç düşünmeden koyacağım isim.

Türkçe karakter kısmına gelince de erkek kardeşim de ben de İsviçre'de büyüdük; kardeşimin isminde türkçe karakter var, soyismimiz de turkce karakterli. Bir sorun yaşanmıyor, en fazla bir kere duzeltiyorsunuz. Türkiye'de yaşarken hele hiç dert etmezdim. Zaten türkçe karakter olmasa da türkçe isimlerde her türlü bir kere düzeltme yapiyorsunuz.

Bence Albus düşünülebilir. Bi arkadaşımın çocuğunun ismi. Latincede de beyaz demek. Güzel gelmişti bana

iki isim de pozitif olsun diye Barış'a yöneldim, aynı şekilde Özgür de güzel, ancak Türkçe karakter konusunda kararsızım.

Kendi adımın pek tercih edilmemesi de üzdü;)

tercihim şıklarda olmayan: Mete

cakes&bakes mamülleri getiriyorlar, simitlerini beğenmiştim ben.

Aynen işte ben de seviyorum normalde. Ama 3 günlük kalan stokları mı getirirler yoksa günlük mü olur onu düşünüyorum. Şöyle güzel simitli kahvaltı yapalım yarın sabah

Biz geçen hafta simit ve damla çikolatalı kurabiye sipariş vermistik; o günün tarihi yazıyordu ve tazeydi. Her zaman böyle mıdır bilmiyorum tabii.

3 günlük simit nerede var? adam evindeki stoktan getirmiyor ki, size özel alışveriş yapıyor. taze gelir. ekmek söyledik daha önce ve tazeydi.

Banabi eskisehirden sabah saatlerinde simit ve ekmek istemistim. Firindan yebi cikmisti. Ertesi gun oglede istemeye kalktim simit yoktu menude. Demek ki taze yapiyorlar. Getiri bilmiyorum.

taze gelir

sağlık bakanı ekrana mı çıkmıyor? Adam nerdeyse her akşam basın toplantısı yapıyor, 24 saat canlı yayın mı yapsın?

Ben hiç bütün kanallarda virüse çare bulunmuş gibi konuşulduğunu duymadım; hala çok dikkatli olalım, izolasyon lazım, İstanbul'a başka önlemler alması lazim diyor çıkan doktorlar. sağlık bakanı daha dün 1 saate yakın basın toplantısı düzenledi. Her gün çıkmasına ne gerek var ki?

Sağlık bakanı her gün basın açıklaması yapıyor ayrıca twitterdan sürekli olarak süreç hakkında bilgi paylaşıyor daha ne yapsın? Ben hiç bir tv kanalında,gazetede veya herhangi bir basın platformunda virüse çare bulundu veya benzeri şekilde bir açıklama dinlemedim/okumadım tam tersine aşının bulunması için en az 1 yıllık süre olduğunu açıklıyor uzmanlar.

bütün haberler dedigin ahaber, faucci aşı icin iki yıldan önce zor diyor, alman saglik bakanı bundan sonra normal yaşama dönmeyi unutun cok uzun süre öyle bir sey olmayacak diyor, ahaber ve trt tüm dünya türkiyeyi kiskaniyor diyor. bulunan tedavinin ne oldugunu söyleyeyim. sıtma icin kullanılan ateş düsürücü tedavinin corona'yi tedavi etmedigi ama etkilerini azalttigi söyleniyor. trump, mal bulmuş mağrip gibi bu tedaviyi övüyor, bunu kullanacagiz diyor. fransizlar, bu tedavinin kalp krizi riskini cok ciddi sekilde artirdigini söyleyip yasakliyor. bu arada ilac firmalari bir sürü deneysel tedavi yöntemi buluyor ama bunlarin hepsinin bir yerlerde denenmesi gerekiyor. fransizlar, afrikada deneyelim orada insan çok diyor. tahmin et bakalim, bu ilaclarin denenecegi insanlar başka nerede çok?

TRT izliyorum şimdiye kadar "dünya Türkiye'yi kıskanıyor" "virüsün tedavisi bulundu" gibi bir açıklama veya benzer bir ifade duymadım. Aynı şekilde ne cnntürk'te ne ntv'de veya haberturk'de benzer ifadeler duymadım. Ahaber izlemiyorum ama onlarında böyle buna benzer bir haber yaptıklarını sanmıyorum. Şahsi görüşüm koronavirüsle mücadelede dünyanın en iyi ülkelerinden biriyiz.

Bence bir hafta geçmesini bekleyin. Belki hastadir, belki maaşı gecikmistir vs. Daha 3 gun olmus. Biz kendi kiracımiza da böyle yaklaşıyoruz. Gerçi aramamız gerektiren bir durum olmadı şimdiye kadar ama 3 gün gecikti diye aramazdik. 1 hafta kadar beklerdik.

Bir de genelde gün değil de aralık belirlenir; en azından 1-5 arası filan deseydiniz; gün çok kısıtlayıcı bence. Biz kendi kiramizi da öderken o aralık içinde ödüyoruz.

haber verilmeden yapılması büyük ayıp. yani tüm dünyada para geçerliliğini yitirse bile insan nezaketen sorar hocam yatırmasam olur mu diye. arayın bence. biz kiracılar korkuyoruz hadi siz mülk sahipleri nasıl bu kadar çekingen oluyor anlamıyorum he.

Biraz daha bekle ara bence.

@fraise, sözleşme şirket tarafından otomatik yapılıyor, 1-3 arasını onlar belirlemiş. dediğim gibi ben uyardıktan sonra sektirmedi, hep 3'ünde ödedi. fakat usulen bir haber verse idi, ben de söyleyeceği bir tarihi beklerdim ya da başka bi çare bakardım diye düşünüyorum. biraz daha beklersem de sinirleneceğim sanırım. olmadı arayıp kibar bi şekilde sorayım :D

@purrp, daha önce gecikeceği durumlarda haber verin, idare ederim demiştim.

bizim insanımızda sorun olsa arardı demek ki sıkıntı yapmıyor şeklinde bir kanaat var genelde. Siz görevinizi yapıp hatırlatın en azından beklediğinizi bilir. öbür türlü ses edip aklına düşürmeyim der

3'u Cuma idi. belki unuttu (malum takvimi sasirdik) sonra aksama kalinca da gondermedi haftasonu girecek diye. bellki bugun atti yarin gelecek. yani bu durumda mesaj atmasi hos olurdu ama bilemeyecegim.

bence yarin oburgun "su sikntili gunlerde kirayi keske hic almamak gibi bir sansim olsaydi ama ben de kirami bu sekilde odeyebliyorum, en yakin zamanda gonderirsen sevinirim." gibi bir seyler yazin (ev sahibi olarak daha iyisini dusunrsunuz belkm :))

iste bu sebeplerden sadece kiraya vermek icin evim olsun istemiyorum hic. oturmak icin de evim yok gerci :((

"kiracı bulma ve diğer ilişkileri bir yönetim firması yürütüyor" demişsiniz...

@malheiros, onları arasam direkt sıkıştıracaklar. iletişimimiz varken sıkıntılı bir durum varsa çözeriz diye düşünmüştüm.

Bence arayin.Eger odeme zorlugu cetigini soyleyip bir kolaylik isteseydi anlayis gosterin, erteleyin,yarisini alin yada hic almayin vb. bir sey yazardim ama olu numarasi yapmak terbiye yoksunu bir hareket.O terbiyesizlik yapmaktan cekinmiyorsa siz de cekinmeyin.Tabi aramadan once en az 10 gun gecmesini bekleyin bence

hocam biraz zaman tanıyın, yıllardır bu mecrada kızmıyor muyuz ev sahiplerine, öğrenciyken biz de çekmedik mi ev sahiplerinden. belki hasta, belki yakınını kaybetti, belki baya müşkül durumdaki bir öğrenci- işsiz. yani birbirimize gerçekten ihtiyaç duyduğumuz-duyacağımız günlerden geçiyoruz. bence bir kaç gün sizi bitirmez, biraz daha bekleyin, sonra uygun bir şekilde arayın bence.

Siz bir firmada hizmet alıyorsunuz. Herhalde "diğer ilişkiler" dediğinize göre aylık veya yıllık ödemeleriniz var o firmaya. Bu durumda ben olsam firmaya söyler biraz zaman tanıyalım sonra arayın derim. siz ararsanız firma ile kiracı arasına gireceksiniz ve eğer kiracı hiç ödemeye de yapmazsa, firmayı aradığınızda topu size atacaklar. Dediğim gibi firma düzenli bir hizmet bedeli alıyorsa sizden, karışmayın.

Eskiden sigara bugünkü gibi çok da sağlığa zararlı bir madde olarak kabul görmüyordu, yani otobüslerde uçaklarda kapalı alanlarda vs olduğu gibi evlerde çoluğun çocuğun yanınında da içiliyordu, o zaman için normaldi bunlar, bu bilinç sonradan yerleşti ama yerleşmeyen insanlar da çok var, ya da alışkanlıklarından kopamayan, sen biraz bu duruma maruz kalmış gibisin. Ben bunu yaşamadım ama yaşasam canım baya sıkılırdı herhalde, empati kuramadım şu an.

80lere denk gelmis cocuklugunuz saniyorum? O zaman toplu tasima da bile iciliyor olmasi deliligi, isin ne kadar normal goruldugunu gosteriyor zaten.

Ben sigara karsi cok hassas oldugumdan ailem cok dikkat ediyordu, evinde sigara icilen komsuya goturulmezdim, bizim evimizin icinde icilmezdi, gelen misafire küllük verilmezdi, annem de hep balkona cikardi sigara icmek icin.

Öte yandan, kendi evinde sigara iciyorsa anneniz, onun evinin kurallarini degistirmek biraz zor. Vicdan azabi cekmeyin, uzlasamadiginiz konulardan bir tanesi olarak gorun. Sigara icmeye baslayinca odayi terk edeceksiniz, baska yolu yok. Inat ettiginizi gorup insafa da gelebilir.

Basliga cevap vermeyi unutmusum. Aileden birkac egitimsiz ve kafasi diger seylere de pek basmayanlar iciyor. Türkiye´deki arkadaslarim disaridayken, cafede, barda iciyor. Yasadigim yerde tiryaki sayisi cok az, yakin cevremden sigara icen hic yok. En nefret ettigim kismi, arabada icmeleri, acip kapiyi atamiyorsun maalesef iceni, keske atabilsek.

küçükken annem benim yanımda içirmiyordu (veya içirmiyormuş, çok hatırladığım zamanlar değil) da biraz büyüdükten sonra annem, babam ve ananem dahil bütün sigara içen akrabalar hep benim yanımda sigara içti. şimdi kendi evimde içirmiyorum ama sigara içen akrabalar olsun arkadaşlar olsun, sigara içilebilen her ortamda, açık-kapalı farketmez, hiç umurlarında olmadan fosur fosur içiyorlar yanımda. evet, içiyorlar yani.

neyse ki annem sigarayı bıraktı. sigara içtiği zamanlarda onun evine gittiğimde çok rahatsız oluyordum aynı şekilde, kendi evi diye bir şey de diyemiyordum, en fazla cam açtırıyordum.

Benim babam ve annem (annem sonradan bıraktı) kendimi bildim bileli sigara içer ama evin içinde ictiklerini hiç hatırlamam, balkona cikarlardi. Eve misafir gelince de sigara içen varsa balkona davet ederlerdi. Bu yaşıma geldim; babam hala balkonda icer, disaridayken içecekse de beni yanından uzaklaştırır. Ama benim alerjim var; belki bu yüzden bu kadar dikkat ediyorlardı.

astımatik bronşitim vardı küçükken. bu yüzden ailem çok titiz davranırdı, misafirlerin terasta ya da bahçede içmelerine müsade ederlerdi sadece. kapalı mekanda içmek zaruriyeti olduğundaysa kapılar ben dışında olacağım şekilde kapatılır, pencereler açılıp da içerlerdi.
rahatsızlığımdan bağımsız olarak da aynı şekilde davranırlardı muhtemelen.

yaş kaç belirtmemişsiniz, o dikkat etmeyen yakınlarınızınkileri de.

türkiye'ye ne kadar aksetmiştir bilmiyorum ama, 40-50'li yıllarda bazı ülkelerde doktor tavsiyesi içeren sigara reklamları var. yanlış bilmiyorsam 80'lerden sonra başladı sigara sağlığa zararlı söylemleri. her ne kadar sonradan söylem ya da algı değişse de, onlar için sigara ile ilk temas; yakın dönem neslinkinden farklı. onunla ilgili olabilir. zaten bu yasaklar falan 2000'lerde başladı yanılmıyorsam, pasif olarak sigara dumanını solumaya atfen kapalı mekanda içilmeme yasağı daha da taze.

ben dikkat ediyorum şahsen; ama işte o kadar yaşım yok onunla da ilgili bence.

çok sinirleniyorum. eskiden bu kadar tepkili değildim sigaraya ama bildiğin düşencesizlik ve bencillik bu. kendi sağlığını düşünmüyorlar başkalarını da duman altında bırakıyorlar. kavga çıkartırım. bi büyük halam var daimi içen ve direkt bi şey diyemediğim ama bütün pencereleri açınca o da mesajı alıyor artık.

evin içinde ne ailem ne misafirler içer. herkes balkonda içer. keza misafirliğe gittiğim hiçbir evde içeride sigara içildiğini görmedim. balkon yoksa da kapı önünde içerler.

fakat tabi balkon, bahçe gibi açık alanda topluca oturduğumuz vakit yanımızda içiyorlar. yani içeride içilmemesinin sebebi saygıdan çok evin içine koku sinmesin, sigara dumanı odanın içine dolmasın diye. yoksa bütün çamaşırlar sigara kokuyor maalesef.

70 yaşımdaki babam ve 94 yaşında dedem değil evde, apartman merdiveninde bile içemiyorlar. ya balkon yada apartmandan çıkıp bahçede içiyorlar.

Hamile olma durumunda annenin bağışıklık sistemi bebeğe olumsuz bir etki etmesin diye bilinçli olarak kendini düşürüyor. Yani ömrümde sigara içmemiş ve spor yapmış olsa dahi bu sebepten risk durumumda.

Çok çok geçmiş olsun, umarım bir an önce atlatır kuzeniniz. Entube hastalarda olumlu sonuçlar çokça alınıyor ama süreç biraz uzun sürüyor diye okudum. Ornegin, Burak Akkul'u tanır misiniz bilmem, gezi programı sunucusu. 2.5 haftadır Entube durumda, 48 yaşında, biraz kilosu var ve yüksek tansiyon hastası. Dün kayinbiraderi 'çok çok sevindirici haberler var' gibi bir tweet atmıştı. Süreç uzun olsa da sonucunda başarı saglananılıyor ki bu oran hic de az değil dünya genelinde. Birkaç ülke için yapılmış tablo vardi; bulabilirsem atacağım.

Kuzeniniz genç ve anladığım kadarıyla bir sağlık sorunu yok. Hamile olması belki biraz zorlayıcı olacaktır (ilaç tedavisi uygulanabiliyor mu bilmiyorum, bagisik sistemini yordugunu biliyorum) ama iyi şekilde atlatır umarım.

Gecmis olsun. Benim aklimda %50 gibi kalmis ama su an net bir kaynak veremeyecegim.

geçmiş olsun, allah anneye de bebeğe de sağlıklı bir ömür nasip etsin. allah analı babalı büyütsün.

öncelikle geçmiş olsun. değerli bir insanin güzel bir cümlesi var. "literatür insan hikayesi yazmaz, sayı yazar diye." bu sebeple yüzdelere çok aldanmayın. hamilelik normal insan için zor bir süreç. bu şekilde olması bünyeyi iyice zorlamıştır. umarım anne ve bebeği yakın zamanda sağlığına kavuşur.

Çok geçmiş olsun. Entübe olan hastanın iyileşme oranı %50 şu anki verilere bakılırsa.

Kaynak: Mikrobiyoloji uzmanı Prof. Dr. akrabam. Kendisi aynı zamanda tıp fakültesi dekanı.

Ailenin WhatsApp grubunda bu veriyi paylaşmıştı, şimdi mesaja bir daha bakıp onaylamak istedim. Yoğun bakım gerektiren hastalar toplam hastaların %5'ini oluşturuyor. Bunların da çoğu entübe ediliyor.

Pişmeden öncesi değil; piştikten sonrası sıkıntı diye düşünüyor herkes; açıkçası ben de güvenemiyorum. Normalde de dışardan yemek yerken 2 kere düşünen biriydim zaten.

Biliyorum aynı tat olmayacaktır ama lahmacunu evde yapmayı deneyebilirsiniz. Bu hafta çeşit çeşit tarifler gördüm.

Edit: kobuzchu kiz'in yazdığını okuyunca hatırladım. Televizyonda birkaç doktor daha bunu önerdi, lahmacun için de efektif olabilir sanırım.

@kobuchu düşüncenizi merak ettiğimden soruyorum yanlış anlamayın. Ha kuryenin elinden almışsınız. Ha tabureden. Sonuçta kuryede eliyle getirip koyuyor tabureye ne değişecek ? En azından ben görerek alıyorum ki kuryeninin tuttuğu yerden değil başka yerden tutarak alıyorum ve kuryenin tuttuğu yere kolonya sıkıyorum. Kurye de kolunu uzatıyor ben de uzatıyorum. Aramızda 2 kol mesafesi uzaklık oluyor. Yemeksepeti çıkardı bu temazsız teslimi bana çok saçma geliyor.

ben gayet canım istedikçe dışarıdan pizza da, lahmacun da, başka şeyler de söylüyorum.
dikkat ettiğim tek şey güvendiğim ve bildiğim yerler olması.
yani yeni ve bilmediğim, tanımadığım herhangi bir restorandan sipariş vermiyorum.
bir de, ödemeyi online yapıyorum, para veya kart alışverişinde bulunmuyorum.

bu temassız teslimat olayını da işlevsiz buluyorum açıkçası.
kapıya tabure koyma fikri güzel, ama mesela benim kapıya koyabileceğim o tarz bir şeyim yok evde.
dolayısıyla paspasa da bırakılsın istemiyorum, ki sıcak yiyecek bırakılamaz zaten.
mecburen kapıyı açıp alıyorum.
mesela geçenlerde getir'den bir şey istedim ve çocuk torbayı kapıya takmamış, paspasa bırakmış.
hem daha büyük hijyen sorunu, hem de zaten yerden bulaşma ihtimali de yüksek.
temassız teslimat istediğime pişman oldum, yani işin bir de bu yönü var.

tek bir virüs tanesiyle bir şey bulaşmıyor zaten.
yani yüzlercesi, binlercesi aynı anda sisteme girmeli.
şu ortamda kimsenin de pişmiş yemeklerin üzerine nefes verdiğini, üzerine hapşırdığını düşünmüyorum, ki normalde de hijyene dikkat eden ortalama bir müessese bunu zaten yapmaz.

bana göre tek risk paket/ambalaj ve kurye süreci.
onun için de yemeği gelir gelmez poşetinden çıkarıp poşeti/kutuyu atıyorum ve elimi yıkıyorum.
kapıya asılabilecek bir torba olmadıkça mecburen kuryeden alıyorum siparişi.
ama zaten gelen herkes maskeli ve eldivenli.
üç dört adım geriden, olabildiğince uzaktan uzatıyorlar.
bizim mahalledeki kebapçı bile böyle, yani illa kurumsal zincirlerden söz etmiyorum.

bir de, bir pizzacının kutusunda pişen gıdaya temas edilmediğini gösteren "piştikten sonra ilk siz dokunun/bakın/görün/açın" tarzı bir etiket vardı mesela.
yani sanırım bazı restoranlar bu soruna karşı kendi çözümlerini üretmeye çalışıyorlar.

Hazır 50 çeşit bu tarz ürün var dondurulmuş. Riske girme

son bir degil iki aydir evdeyim ben, 4-5 gunde bir markete cikmak ve mecburiyetten dis hastanesine gitmek disinda evden ayrilmadim. neredeyse her gun disardan siparis verdim. hala zimba gibiyim. risk tabii ki var ama bence her allahin gunu marketlere gidip de belki binlerce insanin dokundugu seyleri eve sokmaktan daha riskli oldugunu dusunmuyorum ben acikcasi.

bu arada "kapmadigini nerden biliyon belki semptomsuz atlattin" diyebilirsiniz ama sisko ve sagliksizim, cigerlerim de saglam sayilmaz, virusu kaparsam en iyi ihtimalle iki hafta yataktan cikamayacagimdan neredeyse eminim.

insan urkmuyor degil elbette ama bana mutfakta yemek yapmaktan daha tehlikeli gelmiyor siparis vermek ne yalan soyleyeyim.

100 tanesi 4 tl'den şeffaf eldivenler satılıyor.
gelen poşeti o eldivenle tutup, pideye dokunmadan fırına atıp 80 derecede 1 saat bekletin. eldiveni be poşeti/ambalajı balkonda ayrı bir çöp poşetine atın.
gelen kişide poşeti kapıya assın, yüzyüze temas kurmayın. çünkü nefes almakla bile virüs dağılıyor.

Az buçuk sağlıklı dediğiniz için dondurulmuş ıspanak, fasulye, brokoli filan alıp atarsanız çıkarınca haşlayıp, pişirip yersiniz hem de uzun süre dayanır. Ama bence daha kolayı bunları taze alıp buzluğa doldurmak. Yemek yapmayi sevmesen bile kolaylıkla yemeğe dönüşebilen şeyler bunlar.

Haşlanmış baklagilleri yine buzluğa atabilirsiniz. Donmus balık, karides, somon filan olabilir. Köfte alıp buzluğa atabilirsiniz. Bazı marketlerde soslu tavuklar satılıyor ama denemedim.

Geri kalan şeyler sağlıklı değil; fast food. Kaşarli pide, mantı, nugget vs.

hazır falafeller de satılıyor donmuş olarak. o da az buçuk sağlıklı kategorisinde sayılır.

dondurulmuş, temizlenmiş uskumru ve çipura alıyorum. mezze marin marka.

konservelere yürüyün derim, saklaması daha kolay olur, dondurulmuş ürünlerden buzlukta bir haftalık falan sığdırırsınız, ama konservelerden aylarca yetecek stok yapabilirsiniz.

misalen türlü, fasülye, ilk aklıma gelenler

Dondurulmuş karışık sebze (karnabahar brokoli kuşkonmaz fasulye...) Dondurulmuş nohut köftesi (falafel), dondurulmuş yaprak döner, dondurulmuş bezelye, dondurulmuş katkisiz balık (uskumru, hamsi, mezgit...)

Bakanın paylaştığı verilerde yanda yazıyor diye hatırlıyorum. Simdi kontrol ettim; grafik yok, sayı yazıyor. Ordan çıkarım yapabilirsiniz.

evrim ağacı'nın çok detaylı grafikleri var. göz atın derim.

twitter.com

Her akşam yeni grafikleri paylaşıyorlar.

Bu maalesef turkiye'de değil cogu ulkede böyle. Covid olsaniz bile semptomlarıniz ağır değilse test yapmayıp evde izole olun diyebiliyorlar. Eğer verdikleri ilaçlar tedavi için uygun ilaçlarsa, yaşınız da gencse durum böyle oluyor. Testleri harcamak ya da vakit kaybetmek istemiyorlar.

Geçmiş olsun, umarım bir an önce toparlarsiniz. Enisteniz için de başiniz sağolsun.

İstanbul da ki yoğun bakım üniteleri önümüzdeki hafta tamamen dolacak. O yüzden senin gibi hafif geçirenleri değil de ölüm riski yüksek olanları kabul ediyorlar

Evet hemen paniklemeyin, dünyanın diğer yerlerinde de yaklaşım bu. Eniştenize geç kalinip kalinmadigi sizin ya da bizim bilebilecegimiz bir şey degil. Belki farkında bile olmayıp oteledigi kronik rahatsızlıgi vardı ya da yaş durumundan dolayı vücudu yeterli antikoru uretemedi.

Yoğun bakima alınan her kişi için geç kalınmış bir durum söz konusu değil, bazı insanlar 2 gün içerisinde yoğun bakimlik olabiliyor okuduğum kadarıyla. Bu vücudun verdiği tepkiye bağlı.

Siz panik yapmayın, kendinizi izole edin. Sürekli ateş ölçümü yapın. Nefes darlığı bazen psikolojik de olabiliyor bildiğim kadarıyla ateş daha önemli ama zaten çok ciddi bir nefes darlığı durumunda bunu hissedersiniz. Dinlenin bol bol. Panik yapmayın.

panik yapın. sonuna kadar panik yapın çünkü belli ki hastasınız. müdahale edilmek için illa yoğun bakımlık olmanızı beklemek gerekmiyor. her yerde böyle diyerek normalleştirmek caniliktir. içtiğiniz suya kadar vergi veriyorsunuz, resmen vergi vermek için yaşıyorsunuz, en iyi sağlık hizmetini almak hakkınız. size test yapana kadar hastanelere başvurmaya devam edin. takın eldiveninizi maskenizi gerekirse hastane hastane dolaşın. normalde buna gerek kalmadan sizin evinize gelip müdahale etmeleri gerekiyor ama muz cumhuriyeti işte. hakkınızı alana kadar savaşın, ilaçları kullanın, vitamin alın, meyve sebze tüketin asla paniğe gerek yok yaaa diyip salmayın. iyi haberlerinizi bekliyoruz

Başka hastaneye git. Hala yapmıyorlarsa ortalığı ayağa kaldır yapana kadar. Bir an önce git bence.

Oha! Şaka mı lan bu?

Çok yakın bir arkadaşım da aynı hikayeye sahip. Durumu daha kötüleşince test yapmışlardı ona. Test sonucu 3-4 gün sonra çıktı. Test sonucu çıkana kadar evde bekle dediler. Evde bekledi. Test pozitif çıktı. Solunum cihazı gerektirecek kadar kötü durumda değilsen gelme hastaneye dediler. Öyle evde sürüne sürüne 10 günde falan atlattı. Şu an durumu iyi. Ateşi falan yok. Öksürük geçmek üzere. Nefesi büyük ölçüde düzeldi.

İlaç falan kullanmadı. Evde kendi kendine yatarak geçirdi. Sanırım normal prosedür böyle. Panik yapacak bir durum yok şu an için.

Test yapınca ne olacak acaba? Velev ki evine geldiler test yaptılar pozitif çıktı. Ki muhtemelen pozitifsin. Sağlık sisteminden ne bekliyorsun? Tedavisi olmayan bir hastalık. Şu an nefes almakta zorlanıyorsun ama alıyorsun.

Hastanelerde cihaz olmadan nefes alamayanlar yatıyor arkadaşım. Kendine hastanede nasıl bir hizmet bekliyorsun acaba? Yaşlısı var kronik hastalıklısı var.

Ne yapmak istiyorsun? Hastaneye, sağlık çalışanlarına mı bulaştırmak istiyorsun?

Gez kardeşim hastane hastane genç yaşında. Bulaştır herkese. Rahatla.

İlacını vermişler. Evden çıkmamanı söylemişler. Bekleyeceksin bu kadar basit. Hastanede sana sihirli öpücük vermeyecekler. Aynı şeyi orada da yapacaklar.

Denizgonen + 1000

Hastane hastane gez diyen
Hakkini ara diyen arkadasi agzim acik okudum

Elestiricez diye bazen saglikli dusunemiyoruz maalesef

Testin poz olsa ne olacak
Bi sey degismeyecek

Tum dunya bu mantikla calisiyor su an. Ilaclarin da var, evinde dinlen.

merhaba, bu durumu hafif atlatanlar bile, şiddetli grip/soğukalgınlığı semptomları ve nefes darlığı çekiyor.

bu hastalığı hafif atlatan insanların nefes darlığının 15 gün sürmesi normal diye söyleniyor, tabi öyle çok şiddetli değil, hafif nefes darlığı deniliyor.

eğer 15 gün sonra nefes darlığı hala geçmiyorsa hastaneye gidip yardım alman lazım deniliyor. yani 15 güne kadar ilaçsız bir şekilde iyileşmek normal diye söyleniyor.

bunlar benim son zamanlarda tv de duyduğum şeyler. test yaptılar, yapmadılar, sağlık hizmeti aldın, almadın, iyidir kötüdür olarak bir yorumum yok.

öte yandan hastalık çok hafif seyrederken bile anında yoğun bakımlık olan insanlar var ve bu ani kötüleşmenin sebini bilmiyoruz da dediler.

hastanede oksijen satürasyonuna baktılar mı?

eğer baktılarsa kritik eşikte olmayabilirsin. yani seni hastaneye de yatırsalar, yoğun bakımlık bir durumun olmayacağı için evdeki tedaviden farklı olmayacaktır.

eğer satürasyona da bakmayıp başlarından savdılarsa ona diyecek bişeyim yok ama test süreci 3 gün sürüyor diyolar, 3 gün hastanede karantinada kalıyolar diye duyuruyoz ama her an her dakika kanun kural nizam değiştiği için bilemiyoruz.

benim sana nacizhane bir tavsiyem var, hastanede servislerde kullanılan parmağa takılan, nabız ve satürasyon ölçen cihazlar var, 60 70 liradan başlayıp yükseliyor fiyatları.

bunun iş yapacak marka olanlarını, atıyorum, omron, aeg gibi(bunların tansiyon cihazı vb vb gibi bi çok ürününü gördüm hastanelerde satürasyon cihazı var mı bilmiyorum) satın al ve kendini kontrol et.

kontrol iyidir, psikolojik mi değil mi? psikolojinin ne kadar etkisi var yok bunları düşünmeyip net olarak kandaki oksijen miktarını öğrenirsin.

tabi hep aynı şartlarda ölçmen lazım otururken baz aldıysan hep otururken. çünkü hareket halinde efor sarfedince satürasyon değişir.

Bu hastalığın tedavisi yok. Evde kal geçmesini bekle. Benim de eşimin de grip halleri var ates de 37.8 e kadar çıkıyor ama bana ne yapacak hastane? Ne zaman solunum sorunum rahatsızlık seviyesine gelir o zaman gideriz dedik. Geçmeye başladı geçiyor gibi.

denizgonen, hastane hastane dolaşmak gibi bi hedefim yok zaten. bu işin prosedürü benim durumumda olan birine en azından tomografi çekip karar vermektir. ailede net 30 yaşındaki birini kaybetmişken ve nefes darlığı başlamışken en azından ne kadar ilerlediğine bakılması gerekiyor akciğerde. bi de en azından kendi kendine nefes alabiliyosun denmiş. durum biraz daha ilerlediğinde alamayınca ölüm riski başlıyor zaten.

eniştem 2 defa hastaneye gitmişti test yapmadan göndermişlerdi. 3. defa gittiğinde ise hastaneye gelmekte çok geç kalınmış ciğeri çok kötü durumda dediler crp 260 olmuş ve bikaç gün sonra vefat etti. böyle bir şeye doğrudan şahitlik etmeme rağmen evin içinde aldığınız nefes yetersiz kalıp panik yaparak atılmanın nasıl bir şey olduğunu bilemezsiniz. maalesef bu çoğu ülkede böyle diyip eniştemin hayatını sistemdeki aksaklıklar yüzünden kaybettiğini göz ardı etmeyeceğim. test sonuçları tüm ailede 3 günün üzerinde geldi. sadece ateş ve öksürük olsa haklısınız. pozitif olsa bile hiçbi şey yapmadan eve gönderebilirler. ama nefes darlığı işin içine girince en azından tomografi sonrası verilmesi gerekiyor bu kararın.

@hem şişko hem deli, hayır oksijen satürasyonu da bakmadılar. ben karşı tarafı riske atmamak için tüm önlemleri alarak gittim zaten. ailemden birini kaybettiğimi belirttikten sonra ama corona kapma korkusuyla tüm prosedürleri çiğnediklerini düşünüyorum. benzerini ablam yaşadı eniştemde. işim gereği uzaktan doktorlarla çalışıyorum zaten. durumu ve belirtilerimi anlattığımda hepsi yoğunluk olmasına rağmen yaklaşım şekilleriyle prosedürü çiğnediklerini söyleyerek doktorların ve hastanenin ismini aldı. @denizgönden, yani beklediğim şey testin yapılıp sonu pozitifse doğrudan ona yönelik tedavi edici ilaçlar verilmesi. bana verilen şu anki ilaçlar doktor arkadaşlarımın dediğine göre tedavide iyileştirici olarak kullanılan ilaçlardan değil. gereksiz yerde hastanede yer kaplamak gibi bi hedefim de yok. ama buna en azından tomografi, oksijen satürasyonu vs tahlil yaparak karar verseler daha kabul edilebilir bi yaklaşım olurdu.

kronik rahatsızlığım olmadığı için ben kendimi bir şekilde ikna ediyorum ama aynı senaryoyu yaşayarak hayatını kaybeden damadına şahitlik ettiği için annemi rahatlatamıyorum. ona hiçbir şey yokmuş gibi davranıyorum kendimi bi yandan izole ederek tamamen.

altin yumurtlayan lavuk Burada sağlık sistemimizi savunmuyorum. Fakat tomografidir bilmemnedir, bunlar her kullanım sonrası bulaşma ihtimaline karşın kapatılıyor, dezanfekte ediliyor ve yeniden kullanıma açılıyor. Şu an olağanüstü bir durum söz konusu. Tomografi sırasına gireyim çekileyim durumu yok, üstüne yığılmayı da ekle. Gerçekten dünyanın hiç bir yerinde böyle salgın yığılmasını kaldıracak bir sağlık sistemi yok. Şu an senin yapacağın şey o ilaçları kullanmak, bir kaç gün sabretmek daha kötüye gittiğinde duruma gene bakılır.

Başın sağolsun, fakat şu an gerçekten kimsenin üzülen annenizi rahatlatacak durumu yok. Herkes ölüm korkusuyla ve gerçekten kötü koşullar altında çalışıyor. Rica ediyorum bu kadar da sinirli olmayın. Odanıza kapanın, sağlıklı beslenin, kimseyle temasa girmeyin ve psikolojik olarak rahatlamaya çalışın.

denizgonen, hocam sağlık sektörüyle doğrudan bir bağınız olarak içerden deneyimle bu yorumu yapıyorsanız saygı duyuyorum ama anlattığım her şey tamamen sağlık bakanlığı tarafından hastanelere verilen prosedürün ihlalidir. en azından oksijen satürasyonuna bakmak hiç ama hiç zor bir şey değil. sağlık çalışanlarına doğrudan danışarak ve onların da yorumuyla söylüyorum. bu yapılanların olağanüstü haldeki prosedüre bile uygun değil ne yazık ki.

şu an aldığım ilaçlar da yine doktor arkadaşlarımın deyimiyle corona karşısında tedavi edici etkisi bulunmayan şeyler. dün sadece ara ara olurken bugün yoğunluğu biraz daha arttı ve düzgün konuşamayacak şekilde nefesim kesilmeye başladı ve çok boğuk geliyor. ateş hala inmedi. öksürükte ise bir artış olmadı. insanlar panik olmasın diye çaktırmamaya çalışıyorum yapacak bir şey yokken kendimi daha iyi gösteriyorum. ablam bilmiyo bile hatta hasta olduğumu. bu şartlar altında sakin cevap veremiyosam kusura bakmayın.

Öncelikle çok geçmiş olsun. Testi yapmak zorundalar. Enfeksiyon hastalıkları uzmanları sizin gibi hastalık şüphesi ve hastalarla teması olan kişilerin test konusunda ellerinden geldikçe ısrarcı olmaları konusunda uyarıyorlar.

Geçen youtube'da bir video izlemiştim. Aile apartmanında sadece annesinde hastalık çıkan kişi youtube'a video yükleyip, ardından sağlık bakanlığını arayıp şikayette bulununca apartmanda bulunan 'herkese' test yapmışlardı. Yani size de kesinlikle test yapılması, tomografi ve kan sonuçlarınıza bakılması lazım.

Siz de sağlık bakanlığına şikayette bulunabilirsiniz -bu kesinlikle doktoru/hastaneyi şikayet etmek olarak algılanmasın ama durumu sağlık bakanlığına bildirmeniz lazım- tomografinize bile bakmamışlar.

Test sonucu pozitif çıkanların bir kısmı evet evlerine gönderiliyor ama tedavisi, kullanılan ilaçlar elbette ki farklı.

Hatta bakanlığın twitter hesabı var. Diğer kullanıcılara geri dönüş sağlamışlar lütfen sizde bakanlıkla iletişime geçin:

T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlıklı Çözüm (@sagliklicozum) adlı kişiye göz at: twitter.com

tüm fabrikalar çalışıyor o sebeple üretim sıkıntısı yok paranız olduğu sürece istediğiniz ürünü tedarik edersiniz.

anlık tedarik sıkıntıları oluyor ona panik yapıyor insanlar. bir anda 10 kişi gelip tüm eldivenleri alabilir ve dükkana eldivenin kargosu 2 gün sürebilir. bu süre zarfında gelenler omg eldiven kalmamış diyebilirler.

insanların %90'ı korkmuyor virüsten.
sokağa çıkma yasağı başlarsa ve günde 700-800 kişi öldüğünde insanlar korkacak.
korkan insanlar market yağmalar.
şu ana kadar yağmalayan insan oranı %5 dahi yoktu.
o noktada yetmeyecek çünkü herkes 3 aylık malzemesini alırsa normalde herkese yetecek üretim kesinlikle yetmez ve kıtlık yaşanır.

İlk hafta kolonya ve makarna yoktu (ki onu da getir'den soyledik), sonrasında ben de her istediğimi buldum. Bu hafta da maya yoktu ama mesela. Italya'da bile kıtlık gibi bir durum yaşanmazken turkiye'de olacağını sanmıyorum; sokağa çıkma yasağı gelse de sanmıyorum zira o durumda yine temel ihtiyaçlar için fabrikalar çalışıyor. Pahalısini buluyorsunuz belki ama buluyorsunuz istediklerinizi şu an için ki biz şu an cogu insanın çok dikkat ettiği bir istanbul ilçesinde yaşıyoruz. İnsanlar durumun da farkında.

Kitlik falan yok. Bu urunlerde enflasyon var sadece. Ama malzeme var etrafta sikijti yok. Kitliga gelene kadar bir suru sorun yasariz zaten, kitlik sorunu falan yok.

Evet kıtlık var. Bazı yerlerde un bulamıyorsun, maya bulamıyorsun, şeker yok. Türkiye ye ilk geldiğinde 55 kg un almıştım. Söke un 10 kg 30 liraya aldım. Şimdi bak bakalım kaç lira. Eczacıların yatacak yeri yok zaten. O dandik maskenin koruyacağını şal, atkı gibi şeyler de korur. O kadar tel maşa bir şey ki.

Mercimek, bulgur, makarna, ton balığı, rulo kağıt her markanın bulamıyorum. Fiyatları da biraz artmış gibi.
Maske her eczanede yok ve tanesi 4 tl, dezenfektan ufak boyları 10-15 tl, portakal 7 tl, elma 6.5 tl, limon tane 2 tl.
Asgari ücrete göre fiyatlar yüksek bu dönemde tüketilen ürünler için.

Allah allah, yanlış anlamayın ama benimle dalga geçtiğinizi düşünüyorum.

Hangi semtlerde yaşadığınızı yazar mısınız? Ben Küçükçekmece de oturuyorum,
1-Daha 3 gün önce Kralıas tütün,gizeh kağıt ve gızeh fıltre aldım, akşama sırf meraktan arayacağım tütüncüyü var mı diye.
2-Şok marketlerde un var hemde gırla var siz hangi markete baktınız anlamadım.
3-E maya da vardı yanında hemen :)
4- Elektronik ürün için bişey diyemem o konuda bakınmışlığım yok.
5-@kararsızataletfilozu nun saydığı her ürün benim alt kattaki bakkal da bile var.

Biraz abarttığınızı düşünüyorum artık kusura bakmayın yani.

Not: Fiyat konusunda haklısınız artış var ama ürün bulamamak gibi bir durum hele saydığınız ürünleri bulamamak gibi bir durum ile hiç karşılaşmadım.

Buyuksehirlere giriş çıkışlar kapatıldı; adana ve ankara da buna dahil.

Günde 8-10 bardak kahve sadece göbek için değil ki; vücudunuzun geneli için çok zararlı. Kahveyi günde 3-4 fincan ile sınırlamaya çalışın derim ama kilo ile bir ilişkisini okumadım hiç.

Böyle bir bilimsel kanıt yok. Gazete haberi falansa zaten inanmayın. Bağımlı gibi kahve içip çok fit bir sürü insan var.
5dk baktim, bir tane bile kahvenin(şekersiz/kremasiz) kilo aldirdigina dair bile makale yok, bırakın yağı.

Alakasız.

Kortizol bir stres hormonudur, vücut öyle ya da böyle herhangi bir nedenle strese girerse sistem kortizol salgılayarak stres nedeniyle vücutta oluşan kimyasal reaksiyonları düzeltmeye çalışır. Bununla birlikte çok miktarda alınan kafein nedeniyle kardiyovasküler sisteminde akut bir hızlanma olursa vücut bunu düzeltmek için de kortizol salgılayabilir, kortizolün de glukagon gibi lipaz gibi yağ oksidasyonuna etkisi olan hormonları baskılama özelliği vardır ama kimse bu yüzden kilo verememezlik yaşamaz bu saydıklarım çok büyük bir bütünün minik bir parçası sadece.

i.makeagif.com Bahsettiğiniz gif büyük ihtimalle bu.

Sadece filtre kahve veya türk kahvesi içiyorsanız kalorisi bile yoktur şekersizse. Hatta fazla içerseniz zayıflatır bile.
www.gidamo.org.tr (Sonuç ve Öneriler başlığı)

Göbek genellikle en son ve en zor eriyen bölgedir. Karın kaslarını çalıştıran egzersizler yapmanız o bölgedeki yağların eriyeceği anlamına gelmez. Beslenmenize dikkat edip sadece squat da yapsanız zamanla göbeğiniz erir. Önemli olan motivasyonu kaybetmemek.

@ganosh: evet o gif'e benzer bir şeydi, tek farkı, adam nefesini tutup bırakarak, göbeğini içine çekip bırakıyordu; bu da aynısını yapıyor herhalde ama el yoktu işin içinde.

Alternatif olarak JASP veya Jamovi indirebilirsiniz.

Hocam spss'i okuldan tedarik edin bir şekilde. Ya da crakli versiyonlara bakın. Hayli pahalı bir program zira.

Okul tedarik etmiyor bize maalesef. Kendiniz alin diyor.

Torrent

Ibm deneme süresi ile veriyor yanlis hatırlamıyorsam. Ben bir iki ay öyle kullanmıştım.

Kutuyu eve sokmadan açıp; kitabı 4 5 gün balkonda havalandirabilirsiniz. Sonrasında da kolonyali peçete ile üstünden silerseniz bir sorun olmaz bence.

risk çok.

kutuyu paketi atın içten dışa kıvırarak.
kitabı kolonyayla silin, varsa yüzey dezenfektanıyla hatta. sonra 2-3 gün kitabı bekletin.
sonra tekrar kolonya.

böyle yaptım.

kargo/posta çalışanlarının herhangi bir koruma ve güvencesi olmadığı için riskli. hem onlar, hem toplum, hem de sizin için :P sori.

pttsen'in şöyle bir tweetini görmüştüm:

twitter.com

internetten yapılan her alışveriş aslında siz evde oturmaya devam etseniz de virüsle mücadelede bir eksi olarak geçiyor haneye. posta işçilerinin de evde kalması lazım ama kalamıyorlar, her gönderi onların dışarıda olması demek.

büyük risk gibi geliyor bana. o yüzden sipariş veremiyorum, aradığım kitap e-kitap olarak da yok. şimdilik beklemedeyim.

Pidenin yapım aşamasını video ya çekip sosyal medyadan basın reklamı. Şu dönemde steril üretildiğini görenler sipariş verecektir.

reklamla falan olacak iş değil. neden dersen, iş yerlerinin çoğu çalışmıyor, çalışanlar da belki iş gelir umuduyla sizin durumda olanlar. bu durumdaki iş yerlerinde çalışanlar dışardan yemeğe para veremez bence. ayrıca işsizlik çok arttı, işsiz olmayan da para kazanamıyor(sizin gibi), dar gelirli insan da dışardan yemeyi hem riskli hem de fuzuli harcama olarak görüp kuruşu hesaplar hale geldi.

virüs başımıza bela oldu, yiyecek içecek sektörü olduğu için çok büyük bir kısım da virüs olayından çekiniyor.

eğer iflas verebiliyorsanız verin, ohal falan çıkarsa iflas etme durumu yasaklanırsa ki geçmişte buna benzer şeyler duymuştum ohal sebebiyle(bunu hemen araştırın), iflas bile veremeyip , iş yapamadığınız halde borçlar katlanır gider.

3 ay sonra virüs tamamiyle yer yüzünden silinse bile bunun ekonomik etkileri belkide yıllar sürecek, en azından bizim ekonomimiz normalken ne durumdaydı biliyoruz. ona göre hesap et.

bu devirde eczanen varsa kazanırsın onun dışında herşey haram oldu, bak marketlere, temel gıdalar, temel temizlik malzemeleri hariç hiç bişeye el sürmüyor millet bu böyle de gidecek. zaman gelcek raflardaki tüm ürünlerin tarihi geçecek.

dersen ki bana dükkan benim, vurur kilidi giderim. o bi derece mantıklı.

şahsa ait borçları bilmem de, ödeyememe konusunda yalnız değilsiniz. böyle gittiğini farzederek söylüyorum, kredi kartları, krediler, faturalar ve ev kiralarını bile ödeyemecek çok büyük bir kitle. o yüzden bunu da avantaj olarak görebilirsin.

tabi borcunu ödeyemeyecek hale gelen insan dışardan yiyebilir mi onu da bilmiyorum.

Ben açıkçası iki haftadır dışarıdan yemiyorum ve özledim ancak endişem virüs :)

yakın apartmanlara sitelere el ilanı dağıtın.

@hem şişko hem deli, o riski göze alamayız. şu an için dükkandan kár etmek dışında borçlarımızı azaltmanın bir imkanı da yok. yalnızca gecikmiş kira + banka borcumuz 50ye yakın. kasabı, motorun taksidi osu busu derken 70 80i buluyor.

abicim öyle diyorsun da 24 nisan ramazan, ramazanda zaten bir çok yer kepenk indiriyordu. bu da üstüne tuz biber oldu.

bilmiyorum geçtiğimiz senelerde işler nasıldı, belki ramazanda çok iyi kazanırsınız ama genel itibari ile pek öyle bir durum olmadığını düşünüyorum.

şimdi nisanda evde olsa millet, mayısta artık ufak tefek normale dönse bile ramazana denk geliyor ki? ee haziran dedin mi yaz gelir , pide öyle yazın çok tüketilen bişey değil, eylüle attı sizi işte.

iyi oturup düşünük hareket etmek lazım, 70 80 binlira borç bişey değil, düşünsene iflas vermenin yasak olduğunu ve iş yapamadığın halde hatta dükkana bile gitmediğin halde 2 yıl vergi ödemek zorunda olduğunu

hani kötü düşünüyorum söylüyorum ama benim de esnaf arkadaşlarım var ve gerçekten zor durumdalar, mesela araba tamircisi, sanayide dükkanı olan çok arkadaşım var, hepsi kan ağlıyor. dükkanlarını devretmeye çalışıyolar arayıp soran yok. zaten genel itibari ile işler kötü gittiği için vergi, sgk ıvır zıvır bi ton borçları var. valla durumlar çok fena. trump'ın dediğine gelicez, corona'dan çok intihardan kayıp bekliyoruz misali.

genel itibari ile özellikle pide çorba kebap sektöründe ramazan ayında işler yoğunlaşıyordu. hatta sanırım tüm gıda sektörü için öyleydi izmir bornovada en azından. bu özel durum içinde nasıl olur bilemiyoruz. bilemediğimiz için tavsiyelere, müşteri gözlerine ihtiyacımız var.

gerçekten ramazan bizim için dezavantaj olsa bile dükkanı kapatmak bizim için çok büyük bir yük olacak @hem şişko hem deli

Valla şu anda tek tercihim ortalama üstü f/p ve açık olması. Ankarada merkezi bi yerde oturuyorum. 25 tl limit koyunca 160 civarı dükkan olurdu. Şimdi 15 20. 2si 3ü yenilebilir şeyler. Pide olsa habire onu gömerim. Korona çok korkutmuş valla milleti bilmiyorum nasıl kurtulursunuz. İyi şanslar

Gördüğüm kadarıyla, normalde hazır beslenmeyen insanlara ulaşmaya çalışıyorlar. Hiç olmadığı kadar pizzacı, lahmacuncu görüyorum instagram'da.

Ben normalde de dışarıdan beslenirim, hani beni steril hazırladığına ikna eden mekandan en az haftada bir yerim şu şartlarda.

pide olarak odaklanma, yapabildiğin kadar çeşit yap.

mesela tosttan hamburgere, gerekirse çorbaya, kokoreçe, sucuk ekmeğe.

önemli olan ayakta kalabilmekse, mantık olarak çeşidi ne kadar arttırırsan o kadar çok insan talep eder.

çalışma saatleri konusunda bilmiyorum devlet bir limit koydu mu, koymadıysa 24 saate çevir. millet alışana kadar pek bi hareket olacağını sanmam ama alışınca gece çok yer açık değilse size döner.

Yemeksepeti'ne üyeyseniz, her müşteri yorumuna cevaben pideleri nasıl hazırladığınızı, steril olması açısından neleri uyguladığınızı yazabilirsiniz. (dikkat ettiğinizi varsayıyorum).

Ofislerde en çok dönen muhabbet :
-Yemek pişince/fırında yüksek ateşte virüs ölüyormuş
+ Virüs ölüyor ama fırından çıkaran usta, pakete koyan motorcu ya dikkat etmezse...

Yanisi insanlar yüksek ateşteki yemeğin içinde virüs olmadığına iknalar ama sonrasından emin olamıyorlar. Siz sonrası için insanları ikna ederseniz olumlu etkisi olacaktır.

pide kutusunun kapandıktan sonra ilk defa müşterinin açtığını kanıtlayan sticker, mekanizma, artık neyse, ondan yap bence de. kurye gelirken içine tükürdü fikrini ortadan kaldırmış olursun en azından.

Kampanya yapmak
Yemeksepetine uye olmak
Urun yelpazesini degistirip ekmek vb yapmak

Brkylmz+1 benim çekingem yemeğin değil ama konulan kaplarin, kartonlarin ve kuryenin steril olup olmadığına güvenmemem. Dışardan yemek konusunda zaten hassasım, şu dönemde iyice hassasladstim. strelizasyon konusunda ikna edici bir şeyler yaparsanız şansınız artar.

Ve şuna eminim; bu olaylar bitince insanların çoğu sosyalleşmek için disariya akın edecek. Şu bırkaç ayı çıkarmak için bir şeyler bulabilirsiniz umarım.

Kupon gibi bir şey yap. 5-6 kupon sahibine ücretsiz pide ver ki insanlar bedavayı yiyebilmek için sürekli senden söylesin. Benim burada bunu yapan pizzacı var ben bu yüzden sürekli buradan söylüyorum sırf bu yüzden. Süt helvası gibi ucuz bir tatlı yapıp ufak porsiyonlarla hediye yollayabilirsin paketlerde.

Steril üretildiğini ve müşteriye gelene kadar steril kaldığını gösteren bir yöntem bulmalısıniz. Yapılış ve paketleme aşamasını göstermek +1

Malzemesini kendi hazırlayip size pişirmeye gelen oluyor muydu? Eğer öyleyse malzemeni evden alalim pisirip getirelim gibi bir yenilik iyi olabilir.

Basit ve pazara uyan çözümle ilerleyin, şu dönemde en hijyenik nasıl pide üreteceğinizi araştırın, uzmanıyla çalışın, işsiz insan çok, uygun fiyata birini bulursunuz. Sonra Ramazanda hijyenik üretilmiş ve eve servis ya da yine hijyenik taşınabilecek pide konusunu planlayın ve mahalle çevresinde el ilanı yapın. Yemeksepetine girin.

Durumunuz gercekten kötüyse ilk olarak steril calistiginiza dair video veya resim ile bilgilendirme yapin. Devamin da, size daha önceden siparis vermis kisileri arayip, servisten memnun kalip kalmadigini sorarak yol yapin. Yeniden siparis vermek istermisiniz diye sorun...Zaten karsidaki de odun degilse ve imkani varsa zor durumda oldugunuzu anlayip destek olmak ister.

Türkiye'de daha en kötüyü görmedik. üstelik hayat normale dönmeye başladığında bile bir anda eskisi gibi olmayacak. 3-4 ay böyle dayanma gücünüz yoksa uzatmadan zarar kes yapmaya bakın.

Meditasyon yapmaya başlayabilirsin. Öyle çok fancy bir olay gibi düşünme, biraz sessiz sakin bir ortamda dik oturup, dikkatini nefesine odaklamaya çalışacaksın. Biraz düşünce akışını kontrol etmeye yönelik bir egzersiz, aklın hep o soruna gidecek, her seferinde sen nefese döndüreceksin. Bunu alışkanlık haline getirdiğin zaman, sorunla arana mesafe koyabilirsin en azından.

Antidepresan değil de şu süreç geçtikten sonra bir psikoloğa gidip terapiye başlayabilirsiniz. Karantina günlerinde meditasyon, yoga yapabilirsiniz. Nefes egzersizleri ise yarar. El oyalayacak bir şeylere yonelebilirsiniz; etamin islemek olur, resim yapmak olur, yemek bile olur. Yediklerinize, ictiklerinize, uyku düzeninize dikkat etmeniz de önemli. Gün içinde bir çok yerden uyaran Alıyorsunuz. Size strese sokan şeylerden mümkün olduğunca uzakta durmaya çalışın. Degistiremediginiz bir stres kaynağınız varsa uzaklasabileceklerinizi hayatınıza çok dahil etmeyin. Örneğin corona yüzünden gerginseniz sürekli haberleri takip etmek sizi daha da strese sokar.

Muhtemelen stres dolayısıyla odaklanma sorunu da yaşıyor olabilirsiniz ama psikonet yayınlarından çıkan 'iyi hissetmek' kitabını öneririm. Kişisel gelişim kitabı değildir; genelde terapilerde psikologların önerdiği kitaplardan birı.

Yine de en iyisi bir profesyonel yardimi almak.

Stres yonetememek derken isle alakali stres mi yoksa @fraise’in dedigi gibi mesela corona haberlerini cok okuduktan sonra gelen stres mi?

Isteki stresin cogunun “hayir simdi yapmam mumkun degil. Ancak x ve y islerimi hallettikten sonra bakabilirim” demekte zorlanmaktan dolayi oldugunu farkettim,’hayir demek onemli.

ekstrem sporlar yap. en iyi yöntem budur.

Headspace ya da Youtube videoları ile meditasyonu bir deneyin. Ancak anksiyete çok yüksekse onun için bile insan kendini bir anlığına bırakamıyor.

HIWELL uygulaması ile online terapi tavsiye ederim. Uzmanlarla görüşüyorsunuz ve fiyatları uygun. Düzenli yardım ile üstesinden gelebilirsiniz.

Bana en iyi gelen şey spor. Bedensel aktivite bir şekilde kafamı dağıtıyor diye düşünüyordum Netflix'teki Mind Explained dizisinin anxiety bölümünü izleyince bu konudaki açıklama çok kafama yattı.
Doğada hayatta kalmak üzere bazı mekanizmalarımız var ve şuandaki yaşama şeklimiz ortamımız bu mekanizmalara uygun olmasa da hala onu değiştirmiş değiliz. Kendimizi bir şekilde stresli hissettiğimizde kalbin hızlı atması vücudun gerilmesi bütün enerjinin beyne ya da sindirime değil de aslında kaçmamıza ya da savaşmamıza yarayacak kaslara aktarılıyor olması doğada hayatta kalmaya yardımcı oluyor. Ama günümüz stresleriyle başa çıkmakta etkili değil. Yine de bu bedensel tepkileri hafifletmek için en etkili yol bedensel hareketle bu enerjiyi atmak. Bence işe yarıyor.
Bunun dışında terapi çok önemli senin için kaygıyla başa çıkmanın en etkili yolu neyse keşfetmene yardımcı olur. Bir sonraki kaygı Krizi ya da atağı ne dersen bunu yaşadığında ne yapacağını biliyor olmak için önceden bunun üzerine konuşup nedenini anlamak önemli.
Bir de nefes egzersizlerini tavsiye edebilirim.

özel araçlar için an itibariyle izne gerek yok sanırım.

1. En uygun yöntem Kiralık Araç - Yoksa maliyetine istinaden taksi tutmak.
2. Herhangi bir izin gerekmiyor, bizzat bugün deneyimledim. Sadece her il çıkışında potansiyel bir çevirme/ateş ölçüm noktasına giriliyor.
3. Valilik izni bireysel alınıyor(uçak ve otobüs için) ancak bunu deneyen bir arkadaşım izin alamadı, genelgede belirtilen mecburi sebeplere uygun olmasını istiyorlarmış (en azından karayolu için böyle, uçak ile ilgili bilgim yok) - Yazlığa gitmeniz için izin alamayabilirsiniz.

evet anladığım kadarıyla bireysel araçlarda izin gerekmiyor,
sahibinden'de falan VIP araçlar buldum mercede vito gibi, umarım planlarım çalışır :/

Bireysel araç için şu anda izne gerek yok ama ben anne babanız yaşlı ise bir kez daha düşünmenizi tavsiye ederim. Nerden nasıl bulaştığı hiç belli olmuyor. Kardeşim İsviçre'de 4 haftadır market dışında başka hiçbir yere gitmezken, her şeyi dezenfekte ederek eve sokmalarina rağmen bu virüsü kaptı. Hastalık durumunda yazliginizin olduğu bölgede büyük ihtimalle yoğun bakım hizmeti çok kısıtlı olacaktır; dün bodrum belediye başkanı lütfen gelmeyin, şu anda bile zorlanmaya başladık diyordu ki bodrum bir tık sehirlesmis bir bölge.

Panikle hareket ederseniz daha kötü bir sonuca sebep olabilirsiniz. O yüzden iyi ölçüp tartın derim.

Yazlığa gitmeyin. Yazlığa gitmeyin.


Yazlığa GİTMEYİN.

Muğla’da ne kadar doktor ne kadarlık bir hastane var biliyor musunuz?

Aynı şey yüm yazlık mekanlarda geçerli. Yazlığa gidenler eve kapanmıyor. Geziyor sürekli.

Yazlığa GİTMEYİN.

Yaa dün birinci derece akraba harici kimseyle seyahat yasaklanmış gibi haberler gördüm. Doğru mu bu?

Bir de evet swot analizi yaptık, en makulu bu. Yazlık tam tersi daha kolay izole olabileceğimiz bir konumda. İstda marmarayın dibinde işlek bi caddede ve daha kalabalık durumdayız.

İzmir, Bursa gibi illere yakınız vs.
-yolda araçtan ve şoförden almadığımız müddetçe- daha fazla bir risk yok gibi duruyor.

yapmadım ama arkadaşımın yaptığını yedim, çok güzel oluyor.

çok nişastalı bir yufka, pişirince aynen baklava gibi çıtır çıtır ve yenmeyecek kadar aşırı lezzetsiz acayip bişey oluyor.

yapacağına at gitsin, en azından içine koyacağın malzemeyi ziyan etmezsin.


bizim geminin prof aşçısı yapmıştı bi kaç defa kumanya kalmadığından, yani eğer yılların aşçısı da yenebilecek duruma getiremediyse hiç şansın yok.

Patatesli yapmıştım, çok güzel oluyor.

Ben yaptım birkaç kere; gayet de lezzetli oldu. Yiyenler de beğendi.

şişko'nun yazdığına hakikaten şaşırdım. Acayip çıtır, lezzetli oluyor çünkü.

Kardeşim yaptı geçenlerde ve çok güzeldi. Malzemeyi bol koymaya çalışın hamur yoğun hissedilmesin

Yapiyorum ben, biraz uzun suruyor ama harika, benim sevdigim sekilde citir bir borek oluyor. Ozel gunlerde yapiyorum biraz ugrastirici buldugumdan.

Ispanakli yapiyorum. Ic harci ince kiyilmis sogan, zeytinyagi ispanak, tuz, karabiber. Bu kadar. Baklava yufkasini islatmak icin soda ve sivi yag kullaniyorum.

Refika'nın bir patatesli börek tarifi vardı baklava yufkasından yaptığı, öneririm

Pilavdan kastınız pirinç biliyorum ama birkaç gün önce yaptığım nohutlu bulgur pilavını tarif edeyim.
Ön hazırlık: Nohutları bir gün suda bekletiyorum, sonra düdüklüde yarım saat haşlıyorum. Bu şekilde poşetlere ayırıp buzluğa atıyorum.

Genişçe bir tencereye zeytinyağı koyup rondora küçücük kestiğim soğanları atıyorum, biraz kavurduktan sonra üzerine yıkadığım ve süzdüğüm bulguru atıyorum, biraz daha kavuruyorum. Sonra nohutları atıp bir iki karıştırıp üzerine sıcak su ekliyorum. Ölçüsünü tam söyleyemiyorum ama pirinç pilavında kullandığım sudan biraz daha fazlası.Sonra ağzı kapalı bir şekilde en kısık ateşte 15-20 dk pişiriyorum. Bir ara da tuz atıyorum. Bu tarifi ilk kez denedim, muhteşem oldu. Salça, domates, şehriye vs hiçbiri yok.
Başka bir zaman biraz da yeşil mercimek eklemeyi düşünüyorum.

Vejetaryen burger için ben baz olarak fasulye kullaniyorum. Herhangi bir kuru fasulye cesidi olur. Haslayip suzdukten sonra icine istenilen malzemeyi koyabilirsiniz. Ben klasik kofte gibi yapiyordum, sogan, kimyon, tuz karabiber... Toparlamak icin biraz galeta unu koyabilirsiniz. Firinda daha guzel pisebilir. Eger icine toparlayacak malzeme iyi konulmazsa cok dagiliyor.

nohutlu pilavın lezzetini tuttrmayı ben de bilmiyorum, cevabı ben de beklerim :)

burger için de sadece aklıma bir şey geldi onu yazacağım. mücver gibi bir şey yapıp onu ekmek arası yapmayı deneyebilirsiniz. sonuçta mücveri de biraz hamburger köftesi şekline ve büyüklüğüne getirip tavada az bir yağla ya da fırında pişirebilirsiniz. mücverin içeriği de baya kafanıza göre şekillenebilecek yapıda olduğundan fena olmaz gibi geldi bana.

vejetaryen yazmışsınız ama yenilen şeyler kişiden kişiye değişebildiğinden emin olamadım, yumurta ve peynir yiyor musunuz acaba diye. çünkü mücvere en azından yumurta gerekecektir. peynir de harcını zenginleştirebilir belki.

Ninberjack; yumurta, süt, peynir vs yiyorum. Balık yiyorum. Çok çok zorda kalırsam tavuk göğsü de yiyebiliyorum ama ilk tercihim değil. Yiyemedigim tek şey kırmızı et ve türevleri. Tam bir vejetaryen sayılmam kısacası.

o zaman türlü türlü mücver tarifleri size gayet hamburger köftesi olur bence.

bir sürü farklı sebze bazlı mücver tarifleri bulunabiliyor internette ama ben şöyle bir websitesi buldum, çok güldüm, buraya da bırakıyorum
www.mucver.gen.tr

yani güldüm derken, tariflere bakmak için iyi tabi de, tamamen mücvere adanmış bir websitesi olmasına çok eğlendim :)

Bir vejeteryana bunu söylemek ne derece doğru bilmiyorum ama işin sırrı kuyruk yağında.

Köfte için barbunya da kullanabilirsiniz. Barbunya köftesi olarak aratın, tadı ete çok benziyor. Nohut pilavın sırrı tavuk suyu maalesef:(

Çekilmiş keten tohumunu( normal keten tohumunu rondoda/baharat öğütücü değirmende vs. Çekmek yeterli, keten tohumu da ucuz bir şey) suda bekletiyoruz, 1 kaşık keten tohumuna 2 kaşık su gibi. Bu tip tariflere ekleyiveriyoruz yumurta kullanmak istemezsek, iyi bir tutuculuğu oluyor. Chia gibi pahalı alternatifler yerine aklınızda bulunsun. Köfte için nohut/mantar/bezelye alternatifler arasında düşünülebilir.

Nohut için de tavuk suyu olmadan da mümkün sadece öncesinde nohutlarınız 24 saat suya yatırılmış olsun sonra düdüklüde pişirin ve sonra tencerede pilava eklensin. Pilav için sebze suyu alternatif olabiliyor, kimyon eklemek önemli bence.

Ölmek için 1 hafta yetiyorken iyilesip taburcu olmak icin 3-4 hafta gerekmesi yuzunden. Bu rakamlar su anda yorumlanabilecek rakamlar degil. Her sey bitip salgin kontrol altina alindiktan sonra uzerine konusulabilir.

İcim urperiyor +1 mesela ben ilk günlerde yapılan İtalya karsilastirmalarini da hiç doğru bulmuyorum zira italya olayı günler sonra ciddiye almaya başladı, o dönemde tüm dünyada yapılan test sayılari çok azdı vs. Birebir aynı dönemdelermis gibi karşılaştırma yapmak doğru değil. Her şey bitsin ancak o zaman yorum yapılabilir.

@fraise, tam da bu yüzden daha çok korkmak gerekmez mi?
italya sonra ciddiye almaya başladı ama bizim bakanlara göre biz erken önlem almaya başladık, buna rağmen bizdeki rakamlar adamların cddiye almadığı halen bile yüksek

Explorer, evet ama o sırada yapılan test sayıları çok azdı. Yani onlarda resmi olarak 100 tane görünüyorken aslında çok çok daha fazla vakaları vardı, farkında değillerdi. Bizde 10. Günde yapılan test sayısı onlara göre daha fazla dolayisiyla vaka sayisi da fazla. Bu yüzden resmi rakamlar şu an için çok oynak, ancak süreç bitince göreceğiz neyin ne olduğunu.

grip nezle gibi dusun,

yilda bir kac kez grip nezle olan birisiyim ben mesela,
bazen ayakta atlatiyorum, muhtemelen hasta hasta ise gidip etrafimizdakilere de bulastiriyoruz, bazen de yataga dusuruyor, yatak dosek yatiyoruz. bir de her yil mutasyona ugruyor bu meret, ve her yil bir cok kisi grip nezle oluyor

cin'in durdurduguna da inanamiiyorum maalesef, bence sakliyorlar, kontrol altina alindi falan hikaye, butun dunya kiriliyor bir tek cinliler temizledi bu mereti, hic inandirici degil...

bu virüsü çoğu insanın kapacağı ve bağışıklık kazanacağı düşünülüyor zaten. toplumun %70'inin bir hastalığa bağışık olması o hastalığı kontrol altında tutmak için yeter de artar bile. toplumda immün sayısı fazlalaştığında virüsün yayılma kapasitesi ciddi anlamda düşüyor, çünkü immün olanlar arasına serpiştirilmiş az sayıdaki potansiyel hastanın birbirine bulaştırma riski üssel olarak düşüyor.

Benim de anlamadigim, bu hastaliga yakalanan kisinin cigerlerinde kalici hasarlar kalacagi soyleniyor. Ikinci bir vakayi kaldirir mi ki o ciger? :/

Nabruk +1. Tam olarak sebep bu.

Benim adım fts; ciğerlerle ilgili kesin bir şey yok ki. İyileşen ağır hastaların %15-20si civarinda hasar görülmüş ama onların da bir kısmının zaman içinde gececegi düşünülüyor. Bu virüs için şu kesinlikle söyle demek mümkün değil.

evet insaların neredeyse %70-80'i bu virüsü kapacak bu kapanların %80'i hiç fark etmeyecek virüs kaptığını, kalan %20'yi sistematik zamana yayılı şekilde tedavi etmek için tüm bu çaba.

Yukarıda yazılanlara ek olarak virüsler insanları öldürme yönünde mutasyona uğramıyorlar. Çünkü insanlar öldüğünde kendileri de ölüyorlar. Bu yüzden öldürücülüğünün zaman içinde düşmesi bekleniyor.

On yıl önce domuz gribi de bu kadar olmasa da sıkıntı yaratmıştı. Şimdi hem aşısının olması hem tedavi yollarının geliştirilmesiyle o kadar öldürücü değil. Bu virüs de kendini öldürmeme yönünde geliştirmiş olabilir.

Ne kadar maya kullaniyorsunuz? Ben cay kaşıginin ucuyla maya koyuyorum mesela, miktar arttıkça maya kokusu da artıyor. Mayayı az koyunca mayalandirma süresini uzatirsaniz aynı sonuca ulasirsiniz. Bir de arada bir kere daha yoğurmak gerekiyor.

Bir de yaş maya yerine kuru maya kullanmak da o kokuyu azaltıyor.

Havasını aldığınız ekmeği ikinci bir mayalandırmaya bırakmazsanız hava içinde kalacağı için, koku da içinde kalır.

@fraise benim yaptığım tarifte kuru maya miktarı 1 paket olarak verildiği için 500 gram una bir paket kullanıyorum. Siz bir çay kaşığı mayayı kaç gram una kullanıyorsunuz acaba?

@irene ikinci mayalama dediğiniz tepsi mayalamasıysa onu yapıyorum

@irene +1

tepsi mayası önemli.

ekmek yapmıyorum, evde hamur açma işlerine de yeni başladım ama bir paket kuru maya çok fazla geldi bana, kaç gramlık paket onu bilemedim tabii ufak paket mi?. belki aşağıdaki link işinizi görür emin değilim.

yemek.com

Gram olarak bilmiyorum maalesef ama 3 su bardağı un ile yapıyorum. Tarif burda; youtu.be

Bir diğer ekmek tarifim de bu ama ekmek bize çok geldiği için diğerini daha çok tercih ediyorum. youtu.be

Ikisi de gayet güzel oluyor; maya kokusu olmaması için detay da veriyorlar.

bir kilo un için yaş mayanın yarısından azı, hamur elde yoğurulacaksa soğuk dolap suyu kullanılmalı,
15 dk yoğurma sonrası 1 saat dinlenme ve elde toparlama sonrası 2 saat dinlenme ardından şekil verip tepside 1 saat bekletip fırına verilir yada daha lezzetli bir ekmek için bir gece dolapta beklet, ertesi gün çıkar 2 dk sıkıca toparla gazı çıksın, şekil ver tepsiye al 1.30 dk tepsi mayası ve fırın.

1 yıl bile dayanırım diye düşünüyorum. ama psikolojik olarak kötü etkiler tabi.

iş güç derdi olmadığı sürece 1 sene bile kalırım. ancak şimdi işi gücü düşünmekten dert oluyor

Psikolojik olarak baktığınızda bu çok büyük sorun. İnsanların büyük kısmında anksiyete, okb, depresyon belirtileri ortaya cikmaya başladı. Kayıpların yaşandığı ailelerdeki travma kısmına girmiyorum bile. Bir anda hiç bilmediğimiz bir sorunla savaşmak, yasamlarimizin kontrolünü kaybetmek, onümüzü görememek bizim için çok büyük tehditler. Ustelik bunlar karsisinda en buyuk silahimiz olan sosyal destekten de yoksun kalmak zorundayiz. Avrupa ulkelerinde komple yasak uygulanmamasinin sebebi de bu; psikolojik olarak dayanmak giderek zorlasiyor. Bu iş ne zaman sonlanacak bilmiyorum ama bittiğinde dünya üzerindeki çoğu insanın psikolojik olarak eskisi gibi olacağına inanmiyorum; bu yüzden hem şimdi hem de ilerisi için destek şart olacak.

İnsanların süreye dayanmaları psikolojik sermayeleri ile doğru orantılı olarak ilerliyor. Kendini oyalayacak/ geliştirecek bir şeyler bulanlar, yakınlarıyla bir şekilde iletişim halinde kalanlar daha şanslı.

Bu konuda benim size tavsiyem; öncelikle duygularınızı kabul edin, olağanüstü bir drumdayiz ve sıkılmaniz gayet normal. İnsan biyolojisi sürekli evde kalmaya uygun değil zaten. Sonrasında sürecin geçici olduğunu, bu süre içinde başka şeylerle uğraşmanin sizi geliştireceğini icsellestirmeye çalışın. Odaklanma sorunu yaşıyorsanız el oyalayan bir şeylerle ilgilenmeye çalışın, kafanız dağılır. Aileniz ve arkadaşlarınızla görüntülü konuşmalar yapabilirsiniz. Spor için youtube kanallarını takip edebilirsiniz. Eğer imkan varsa şehirden, insanlardan uzak ormanlara gitmeyi deneyebilirsiniz. Meditasyon da bir seçenek.

Umarım herkes için sağlıklı bir şekilde tamamlanır bu süreç zira insan başlangıçta çok uzun süre dayanırım diye düşünse bile biz biliyoruz ki ruh sağlığını korumak süre geçtikçe zorlasiyor.

kamp yapmaya gitmek var zaten aklımda. ancak araç sıkıntısı var. iki gün falan araba kiralayıp yanıma yakın bir arkadaşımı alıp kampa gitmeyi planlıyorum havalar biraz düzelince.

fraise cok cok guzel yazmis. bir de sunu tavsiye ederim, bu sosyal izolasyon degil, fiziksel izolasyon, o sekilde dusunmeye calisin, yani whatsapp iste goruntulu konusma vs. kullanmaya calisin mumkun oldugunca. ancak hislerinizin tamami mesru, ben de ayni sekilde hissediyorum, ki kendimi oyalayacak cok seyim var ve tam zamanli calisiyorum ama temassizlik beni cok yoruyor.

az önce teketek programında bilim kurulu üyesi en az Nisan 23'e kadar evde kalınacak dedi (gayriresmi)
asosyal ekşiciler yıllarca kalır ama sosyal hayatı olan bizler pek dayanamayız gibi. insan sınırlandırıldıkça daha da bileniyor kafasına takıyor.. şimdiden nefesimiz sıkışmaya başladı evde. 1 ay daha böyle giderse ekonomi ne olacak? Aklım almıyor gerçekten

discord falan sohbet şeylerine takılın

1 yıl bile dayanırım.
yalnız yaşıyorum.

ölmediğim müddetçe -ki dışarıda ölüm tehlikesi var, evet- gayet rahat şekilde evde kalabilirim.
rahatım, iş durumu da evden halledilebilecekse keyfim yerinde.

Istanbul - Ingiltere arasinda calisan bir yonetici iki ulke icin de en az 6 ay normale donemeyecek dedi. Ben de katiliyorum bu ongoruye.

Ben sevdim mevcut durumu, 2-3 ay daha temizinden kalırım bence.

Sonsuza kadar idare edebilirim.

herkes evde kalıyorsa aylar boyunca idare edebilirim. şükür ki bir işim var ve eyliyor beni. o yüzden zorluk çekmiyorum -hatta zaman darlığı çekiyorum.

ama insanlar dışarı çıkıyor olsalardı evde durmaya bu kadar tahammül edemezdim.

bir de TV'ye ihtiyaç duyuyorum. Evde yalnızım. bilgisayar başında olmadan da ses olsun istiyorum.

konuşmalı radyo programı öneriniz varsa mesaj atınız lütfen. podcast aynı tadı vermiyor.

5-6 gün sonrası zaten hiç seçilmiyordu eskiden beri; tabii boyle yogun da olmuyordu. Genelde gece yarısı gibi bizim bölgede alışveriş saatleri açılıyor. Sepeti hazırlayıp sonrasında gün içinde kontrol ederek denk gelebilirsiniz; bölgeden bölgeye değişiyor sanırım.

Mağazadan teslim de vakit kaybını minimalıze etmek için. Şu an için değil ama normal zamanda bir gece önce sipariş hazırlatıp ertesi gün işten sonra hazır paketleri almak gayet verimli olabilir.

daha önce sorulan benzer sorularda gece 12de açıldığı söylenmişti.

Ne yazıkki bir haftadan fazladır bu sistemleri böyle. Aynı durum getir, iste gelsin, carrefour, çağrı gibi marketlerin internet siparişleri için de geçerli. Mesela carrefour'da sipariş için en erken cuma günü teslim ediyor.

Gece 00.00 olduğuda yeni sipariş günü açılıyor. Sepetinizi hazırlayın. Gece 00.00 da sipariş verin. Birde sabah saatlerinde siparişi isteyin. Öğlen ve akşam için stoklar kalmıyor :(

Yemeksepeti, migros hemen ve getir in aynı gün yaklaşık yarım saat içersinde teslimat süresi alışverişiniz acilse bunlara bakabilirsiniz.

Gece 00 bilgisi benim aradığım, teşekkürler cevaplar için. Biletixin bazı performanslar için 1-2 dakikada biletleri tüketmesi gibi olmaz umarım bu sipariş olayı da.

annem yaptı üç gün önce, öyle lezletli ki yemeye kıyamadım, ince ince dilimlerle yedim :)

tam buğday un ile. normal fırında yaptı.

fırın ekmeklerinde katkı maddesi olduğunu düşünüyorum. o tadı bulmak zor ve gereksiz.
evde ekmek yapmaya başladım. çok da memnunum. dışarıdaki ekmekten daha doyurucu. normal düz undan yapıyorum.

Kalitesiz un + küflü yumurta kullanırsanız yaparsınız aynısını :D

Ben bu karantina sürecinde denedim; gayet de güzel oldu hatta işi ilerleyip eksi maya beslemeye karar verdim. Sonrasında yine evde yapmaya devam edeceğim fırsat buldukça.

Bizim yaptigimiz ekmekler gayet basarili. Yalniz bir sonraki gun yenmeyecek kadar bayatliyor. Cok sukur bugune kadar evimizde tek lokma ekmek cope gitmemiştir. Bayat ekmek yemeye aliskiniz ama bizim yaptigimiz ekmek bir gun sonra firin ekmegine gore nasil on kat daha fazla bayatliyor onu anlamadim.

hanım yapıyor valla zeytinli. gayet güzel oluyor. şu tarifi kullanıyormuş.
www.youtube.com

Sayisiz denemeden sonra bayatlama sorununu cozduk. Mayalama ani ve suresi ile ilgili. Ya da oyle bisey. Simdi bi sonraki gune kalsa bile normal firin ekmeginden daha az bayatliyor. Herkese tavsiye ederim. Mis mis.

En iyi ihtimal eylul diyorum uzulerek

işe giden gidiyor. her firma üretimi durdurmadı. ne kast ettiğinizi anladım. haziran diyorum. eylül olsa ülke bunu atlatamaz.

Haziranda normale dönmeye başlar diye umut ediyorum; aksi halde hiçbir ülke altından kalkamaz bu durumun.

biz ne desek boş. ben pozitif düşünüp maksimum 3 ay içinde en azından büyük ölçüde normale dönebileceğimize inanmak istiyorum. normale dönmekten kastım sokağa çıkmak. yoksa ölümler olsun, ekonomik sorunlar olsun peşimizi en az 3-5 sene bırakmaz.

niye üç ay dersen... dünya neredeyse tümüyle karantinada şu an. önümüzdeki 30-45 gün içinde ortalığı perişan edecek ama sonrasında bence hem çok fazla insanın hastalanması hem de havaların ısınması nedeniyle düşüş trendine girecek. biraz nefes alabildiğimizde daha etkili bir biçimde mücadele etme şansımız olacak. bu sayede haziran-temmuz gibi insanlara en azından "birbirinize çok yaklaşmayın, tedbirli olun ama çok istiyosanız çıkın takılın artık" diyebilecekler.

ben böyle düşünüyor, daha doğrusu ümit ediyorum. eylül'e kadar karantinada kalmak mümkün değil. virüs herkese bulaşırsa dünya nüfusunun %10-15'ini (belki daha azını) öldürür ama tüm dünya eylül'e kadar karantinada kalırsa dünya nüfusunun %80'i ölür.

sağlık sistemleri bir nebze toparladıktan ya da virüs çok fazla kişiye yayıldıktan sonra her halükarda karantina gevşetilmek durumunda kalınacak. böyle devam edemez. taş çatlasa 3 ay.

Gerçekten birilerinin buna doğru bir cevap verebileceğini düşünmeniz garip. Kimse bilmiyor işte. Olağan dışı bir şey yaşıyoruz sonuçta.

Durum cok karanlik.Ben eylul'de bile durumun vehametinin devam edecegini,Turkiye'deki durumun onumuzdeki aylarda Italya'ya benzer seyredecegini dusunuyorum.

Herkes cok iyimser..

Biz bu gidisat rakamlarina gore zor toparlariz ama.
Italyadan vs daha iyi yonetmiyoruz durumu. Oraya gidicez maalesef.. ben anca fark ettim vehameti.. eylul bile zor da iyi diyelim iyi olsun mantigi iste

Gidişatın İtalya gibi olması bir şey ifade etmiyor. Virüsün etkisinin düşmeye başladığı, örnek olarak değerlendirebileceğimiz tek ülke var, o da Çin. Yaklaşık 3 ay sonra orada durum iyiye gitmeye başladı. İlk tecrübe eden ülke oldukları için bizim teoride daha kısa sürede iyiye gitmemiz lazımdı ama önlemler yeterli olmadığı için bizim de minimum 3 ayımız var diyebilirim ben. Hiçbir şeffaflık yok, o yüzden tahmin edemiyorsun ne kadar daha etkili devam edecek.

Bi de bilinmeyen diğer konu şu. Ölümler azaldı diyelim, insanları sokağa salınca yeniden bulaşmaya başlamayacağının bir garantisi yok. Hatta alternatif düşünce olarak, virüsle hiç tanışmamış ve evde kalmış kesim önümüzdeki 1 yıl içinde ne zaman dışarı çıkarsa çıksın, virüse maruz kalırsa o kadar daha devam edebilir. Bunu düşünüp toplumsal bağışıklık gelişsin diye kontrollü kısıtlama yapılmasını tercih eden ülkeler de var.
Bıçak gibi kesilecek bir virüs değil bu, muhtemelen tedavi bulundukça iyileşme süreleri azalacak ve bir noktada insanlar bunu göze almaya başlayacak.

Evden asla çıkmayıncı kitleye bu yüzden kızanlar var. Tedbirli olduktan sonra kısa yürüyüşler hava almalar psikolojik olarak bu sürece dayanmayı kolaylaştıracak. Psikopat gibi burnunuzu bile dışarı çıkarmayın diyenlerin bunu da hesaba katması lazım. Ne kadar süreceği belli olmayan bu krizle sürdürülebilir yollarla başa çıkmak lazım. Çok daha uzun sürdürmemiz gerekecek çünkü.

haziran-temmuz

Alman doktorlar mayis ayinda pick noktasi bekliyorlarmış. Bugun okudum. Varin gerisini siz düşünün

Benim erkek kardeşim var İsviçre'de ama hafif atlatiyor. Annemin bir arkadaşı yine geçiriyor ama hafif hatta tek semptomu koku ve tat duyusu kaybiymiş.

Ingiltere'de teyzem, kuzenim, dayim komple kaptı; teyzem 63 yaşında diğerleri 30lu ve 40li yaşlarında. Onlar da çok şükür hafif geçiriyor. Biz kardeşimin hasta olduğunu söyleyince söylediler, korkmayalım diye söylememisler ve annem her gün konuşmasına rağmen farketmedi. Öyle normal gecirmisler.

Evet, yoğun bakım ve ölüm var ama hafif geçirenler de var

New york'ta bi tanidigin dayisi vefat etti. Ailesi cenazeye katilamadi izin cikmadigi icin. (5 kisi 2ser metre arayla kilmislar namazi. Video atmisti)

yani benimde iki arkadasim kapti, agir atlatiyorlar, ikiside nasil nerede kaptigini bilmiyor ama ölüm görmedim henüz cok şükür

var.
henüz vefat duymadım çok şükür.

ve ne yazıkki evde karantina önerisi ile hastaneye alınmadılar. çünkü kapasite yok. umarım bu şekilde tedavilerini tamamlayabilir ve iyileşirler.
resmen şansa işte.

bir de her şüphelenen ya da -belirti göstermediği için- şüphelenmeyen insan test imkanına erişemiyor. belki sandığımızdan daha çok ama haberimiz şimdilik yok.

resmi olarak koyulmuş bir teşhis yok. annem ağır sayılabilecek bir grip geçirdi yakın zamanda, bir hafta boyunca yataktan çıkamadı ama sonrasında hızlı bir şekilde toparladı. bu süreçte hastaneye bile gitmedi. onun dışında sağlamız sanırım.

yakın zamanda anneannem ameliyat oldu, dedem ise 80'ini aşmış ve ciğerleri sorunlu bir adam. haliyle ailem benim gözlerimi yaşartacak, benim gibi saykoyu bile solda sıfır bırakacak çok sert önlemler alıyorlar. tedarik için sokağa yalnızca dayım çıkıyor. geldikten sonra poşetlerden kıyafetlere kadar her şeyini dezenfekte ediyorlar. çok şükür bu süreçte evde kalma şansına sahiplerdeniz, o açıdan ailemde şimdilik bir şey yok. ben farklı şehirdeyim ama biz de evden çıkmıyoruz market dışında.

anam babam sevgilim ve birkaç arkadaşım dışında zaten "tanıyorum" diyebileceğim birisi yok. şu an için biz kapmadık gibi.

@şisko deli,
mahsuru yoksa detay verebilir misin?
hangi sehir, hangi hastahane?
tani tedavi sonuc nasil gelisti?
baslangic bitis kac gun surdu?
cenazede farkli seylerden bahsediliyor, neler yasandi?
kalanlarin izolasyon veya hastalik durumu ne?
hastalar ne kadar agirlasti neler yasandi?
bunlarin hicbirini birebir ornek olay olarak bilmiyoruz, sadece hergun sayi duyuyoruz ve twitter da falan surdan burdan bir iki video

Gubidik buzfeed tasty tariflerini deneyebilirsin.
instagram.com

kestaneli beyaz çikolatalı sufle yapmayı düşünüyorum. bir ara çıkıp sebze alırsam peynirli ve sebzeli pizza yapacağım.
ilave: kahvaltıda da pırasalı omlet yaptım, çok güzel oldu, niye daha önce yapmamışım dedim.

Biz pizza ve ekmek denedik ki bundan sonra da ara ara yaparım. Bir de normalde hiç ugrasmayacagim orman meyveli pasta denemesi yaptım.

Haftaya da mantı deneyeceğim sanırım.

çeşitli ekmekler deneyebilirsin.

mücver
humus
fırında soslu nohut cipsi

fırında beşamel soslu kabak

Hamburger ekmeği deniyorum şimdi. Bakalım ne olacak

olur

Olur, çok da iyi olur. Her yemek yapışında soğan doğramakla uğraşmamanın rahatlığını keşfedince buzlukta hep doğranmış soğan bulundurmaya başlarsın hatta.

OLUR

pati +1
Ek olarak, sarımsak dişlerini de ayıklayıp bir poşetle buzluğa atabilirsiniz.

Gayet de güzel oluyor. Ben de denemiştim. Azıcık koku oluyor donana dek. Birkaç güne o da geçiyor.

Benim hep yaptığım şey bu ama ben robottan geçiriyorum. Her zaman 2 kilo soğan alırım birkaçini dışarda bırakır kalanı robottan geçirip porsiyonlara bölerek buzluğa atarım. Yemek yaparken aşırı pratik oluyor.

Her seferde kullanacağın kadarını ayrı ayrı buzdolabı poşetine koymanda fayda var

Yakın arkadaşım, ilaç yazıp eve gönderildi. Yaşı genç ( 40) olduğu için tedavi süreci evde devam edecekmiş. Zatürre olan ise hastanede tedavi görüyor.

Erkek kardeşim var ama İsviçre'de. Sadece genel durumuyla ilgili hafif atlattigini ve aynı evde yaşayan annem ve babamda sonuçların negatif olduğunu söyleyebilirim. Kardeşim de evde izole durumda.

Kendimden şüpheleniyorum, bütün belirtiler var. yaş 30 kronik rahatsızlığım olmadığı için eve kilitledim kendimi ayrıca hastaneye gitmeye çekiniyorum.

Arkadaşımın annesi, 12 marttan beri hastahanedeydi dün iyileşip taburcu oldu. 54 yaşındaydı. Yoğun bakıma almışlardı, atlattı.
Etrafındaki insanlar evden dışarı çıkmadılar 14 gün boyunca.

Büyük ihtimalle ertelenecektir o da.

Ertelenir

ben 2 tane probiyotik hapdan yoğurt yapıp, o yoğurdu buz küplerinde donduruyorum.
sonra 2 tane buz kübünü yoğurt mayası olarak kullanyorum.
10 ayrı bakteri var ilaçta.
activia probiyotiğin içeriği muhtemelen daha azdır.

Bahsettiğiniz şişe shotlar (yogurt olan degil) ise onlar mayalanmaz muhtemelen; mayalansa da probiyotigi az olur bayağı.

Bunun yerine yoğurt ya da kefir tanesi alıp onları mayalamayi deneyebilirsiniz.

Ben bir türlü baslayamadigim çok kalın kitaplara başladım. 2 haftadır izole durumdayım; 2 kitabı bitirdim bile. Yine uzun süren ama izlemek isteyip ertelediğimiz filmlerden seçme yapıp onları izliyoruz. Denemek istediğim ya da ugrastiriyor diye uzun yapmadığım tarifleri yeniden yapıyorum.

Bir de yoga yapıyorum günlük. Şimdilik sıkılmadım ve az buçuk verimli vakit geçiriyorum diye düşünüyorum.

Toplumun motive etmesi yani grup psikolojisi olmadan kendi başıma çalışmayı, daha minimal imkanlarla hayatta mutlu olmayı, kendimden ziyade başkaları için özgürlüğümden fedakarlık yapabilmeyi öğreniyorum, ve biraz daha kendimi tanıyorum, sınırlarımı, onların ne kadar esneyebileceğini...

sabah 9-6 evden çalışıyorum zaten. büyük bir kriz hali olduğu için zibilyon tane maliyet hesaplaması, ücretsiz izinler, tasarruf önlemleri derken derken zırt diye geçiyor zaman. o yüzden akşamları ertesi günün öğle yemeğini akşamdan pişirip hazırlıyorum. böylece sağlıklı da beslenmiş oluyorum tam da uzmanların söylediği gibi.

bir gün videodan spor, bir gün çok erken veya geç saatte evin yanındaki parkurda spor yapıyorum. bu süreçte her hafta 1 kilo verme hedefi koydum kendime. hem spor sağlam psikoloji için çok önemli.

neyse ki eskilerden bir kutu puzzle vardı, onu açtım.

bol film, bol kitap, bol dergi.

online birkaç eğitime kayıt yaptırdım.

çekmeceler, dolaplar, düzenlemeler filan.

uzun zamandır görüşemediğim uzaktaki arkadaşlarımla görüntülü görüşmeler.

motivasyonum bu süreci zihinsel, fiziksel ve iş hayatı olarak doğru yönetmek ve sağlam kalabilmek. ara ara bunalıyorum ama o zamanda odak noktamı değiştirmeye çalışıyorum. dün mesela bunaldığım için arabadan hiç inmeden foçaya mı gidip gelsem diye hazırlık yaparken yakaladım kendimi :). sonra puzzle'a vurdum kendimi :).

bomboş geçiyor günlerim. öğlene kadar yatıyorum. sonra telefon, kitap, tv, yemek ile geceyi getiriyorum. :D

evde kalmaktan keyif alan biri olmama rağmen iş zorunluluk haline gelince ilk günlerde bocaladım. normalde de home office çalıştığım için çalışma konusunda herhangi bir motivasyonsuzluk yaşamadım. daha önce olduğu gibi çalışmam gerektiğinde çalışabiliyorum.

kalan zamanlarımda ise deneme yanılma yolu ile mental açıdan sıkıntı yaşamayacağım şeyleri ya da düzeni bulmaya çalışıyorum. örneğin uzun süreli bir şey yapmak mesela 4-5 saat kitap okumak bir süre sonra ondan tamamen soğumamı sağlıyor, bunu farkettim. bunun yerine kısa sürelerle birden fazla şey yapmaya çalışıyorum.

uyanıyorum kahve keyfim, kendime gelme sürecim ve ne olmuş ne bitmiş haberler sosyal medya, bu zaten bir saat sürüyor. ardından örneğin youtube da bişeyler izliyorum, ya da netflix te bir bölüm dizi. yapmam gereken iş var ise bir kaç saat iş yapıyorum. ardından mutfağa giriyorum uzun süren tarifler denemeye çalışıyorum, bu da çok oyalayıcı ve eğlenceli aslında. böylece yemek sorununu da ortadan kaldırmış oluyorum. arada tv kanallarında geziyorum. bir taraftan sürekli sosyal medya, ekşi sözlük vs. takip ediyorum. sonra güzel bir müzik açıp bir iki saat puzzle yapıyorum, spor yapmaya başladım arada ona vakit ayırıyorum. akşam uzun zamandır izlemek istediğim ama bir türlü izlemediğim filmlerden seçiyorum izliyorum, film izlemezsem kitap okuyorum, yine ardından internet, videolar, sosyal medya, bazen temizlik yapıyorum. yalnız yaşadığım ve eve giren çıkan olmadığı için sürekli temizlik halinde değilim.

bütün bunların arasında iletişimin en önemli şey olduğunu fark ettim. normalde annemle haftada bir konuşurken her gün aramaya çalışıyorum, ya da normalde bir iki kısa mesaj ile iletişim kurduğum arkadaşlarımı aramaya konuşmaya çalışıyorum. sanırım böylece yalnız olmadığımı hissedip rahatlıyorum. uzun zamandır konuşmadığım arkadaşlarımla iletişime geçiyorum. herkes aynı durumda, kimseye garip gelmiyor. son olarak da bu ne kadar sürecek, ne yapacağız, nasıl olacak gibi şeyleri düşünmemeye çalışıyorum. düşünmeye başladığımda kaygı, panik, endişe halinden sağlıklı davranamayacağımı düşünüyorum. günlük yaşamaya çalışıyorum yani bugün kendimi mutlu etmek için ne yapabilirim diye. ayrıca sürekli depresif olan, şikayet eden, mutsuz olan insanlarla iletişimi en az seviyeye indirdim. 20 gündür kendini karantinaya almış ve acil ihtiyaçlar dışında toplam 2-3 saatini ancak dışarda geçirmiş tamamen yalnız biri olarak yazdım bunları. hayat hala keyifli panik yapmayıp tedbirli olup kendimize odaklandığımız zaman.

Bunu çoğu ülke yapıyor. Ağır bir şekilde gecirmiyorsaniz ağır geçiren hastalara yer açmak amacıyla ilaçlarınızi verip eve gönderiyorlar. Evde kendinizi izole edin diyorlar ki mantıklı olan bu. İsviçre'de de böyle mesela; gencler eğer kronik bir rahatsızlığı yoksa, ağır bir şekilde de gecirmiyrosa direkt eve gönderiliyor. Her corona olan yoğun bir tedaviye ihtiyaç duymuyor ki; benim 2 arkadaşım evde atlatmış durumda.

tamam eve gönderiliyor ama,
bu adam iyişmeşti mi iyileşmedi mi?
etrafına virüs yaydı mı yaymadı mı?
gerçekten iyi gelen bir ilaç var mı?

'Duyum' ile olacak bir şey degil ki bu. Yaparlarsa bir anda çıkıp yaparlar; önceden haber vermezler.

Duyduğunuz kişiye sorun :)

Söyleyen kişi başkan, başkan yardımcısı ya da içişleri bakanıysa doğrudur. Bakkalın oğluysa yanlıştır.

yaklasık 7-10 gündür duyduyumuz şeyler. ama gerçekleşmiyor. şahsi dusuncem ekonomi durmaması bakımından sokağa cıkma yasağı getirmez. 65 yş ve üstü için getirir ( daha katı kuralları ile )

belli değil.
bu dedikodunun kaynağı diğer ülkelerin teker teker kontrollü sokağa çıkış yasağı getirmesi sebebiyle. bizde de öyle bir beklenti var.

bilim kurulu bugün toplantıda idi. yasakla ilgili bir sonuç çıkabilir bundan. akşam 7'de bilim kurulunun aldığı kararlar açıklanacak.

bir haftadır ha bugün ha yarın yasak gelecek diye konuşuluyor. "kaynım falanca yerde çalışıyor o söyledi" türü bir şeyse inanmayın. yasak gelirse de 7/24 gelmez, günün belirli saatleri için gelir.

beyaz ekmek olarak uno'nun karadeniz tava olanı baya uzun süre yumuşak ve bozulmadan kalıyor.

uzun süre dayanması için ben alınca yarısını buzdolabı poşetinde buzluğa atıyorum. genelde tost yapıyorum zaten. buzluktan çıkarınca ocakta falan hemen güzel oluyor.

Istanbul'daysaniz ihe'nin ekmekleri gayet güzel. Ben genel olarak açık ekmekten hiç haz etmediğim için tam buğday ve çavdar ekmeklerini alıyorum hep. Tost ekmehı de ara sıra alırız.

Ama bu arada evde bol vaktim olduğu için youtube videolarına sardım; makine olmadan, fırında, gayet güzel ve pratik ekmek yapılabiliyor. İsterseniz birkaç link gonderebilirim.

Unoyu bir deneyeyim. Tesekkurler.

Fosforlu ; Evet buzdolabında saklaniyor ama ne aldigini soylememissin.

Istanbuldayim. Halk ekmeği bir deneyeyim. Ekmek yapabilirim lakin un ile yapılan isler sonrası temizlik ve hamur ile ilgilenecek yerlerin sonrası temizliği beni geriyor. Youtube da tezgahta yoğuruyorlar her yer yağ un oluyor, sonrası temizlik tadımı kaçırıyor. Yoksa yapabilirim. Teşekkürler bir deneyelim .

Uno chia tohumlu

Uno tava ekmegi +1

Harika bi ekmek ama bul bulabilirsen ekmegi biraz.

Her migrosa gidisimde bakiyorum. Daha dun gene baktim yok. Tost ekmegi aliyorum ben ama yemeklerle pek gitmiyor.

biz alışverişe haftalık olarak gittiğimiz için ekmeği de haftalık olarak alıyoruz, dolayısıyla bayatlamaması için hep buzdolabına koyuyorum. her gittiğimizde de farklı bir tür/marka paketli ekmek alıyoruz, çeşidine göre bir fark olmuyor. hatta bazen abartıp migros gibi hiper süper marketlere gittiğimizde 3-4 farklı ekmek alıp dilimletip direkt buzluğa atıyorum. lazım oldukça 2-3 dilim çıkarıp ısıtıyorum. aylarca bekleyip de üstüne buzluk kokusu (!) sinmediği sürece hiç bir ekmekte buzluk/buzdolabına girdiği belli olmuyor. çavdar, arpa, tahıl vs soğukta kimyasal bir reaksiyona giriyorsa, ya da besleyicilik özellikleri azalıyorsa orası ayrı tabi.

On gündür arkadaşlarımdan vs kimseyi görmedim; görüşmeyi de düşünmüyorum zira bende varsa başkasına da geçirebilirim. 2 kere kısa market alışverişi yaptık, o esnada site içinde de 10 dakika yürüdük.

ben 3 ev gününün sonunda yürüyüşe çıktım dün. maçka parkına gittim, biraz güneş aldım yeşile baktım, dönerken de eve alışveriş yaptım geldim. normalde bu havada hafta sonu evde oturmazdım ama hafta sonu daha çok insan çıkar diye diye hafta içleri çıkmayı planlıyorum.

arabam olsa kesin turlardım.

"arada sırada arkadaşlarla görüşmek" tam da olmaması gereken şey, sosyal izolasyon o zaten.
Neredeyse iki haftadır sosyal aktiviteler yapmıyoruz. Arkadaşlarla görüşmüyoruz ya da görüntülü arama yapıyoruz, toplu taşımaya binmiyoruz. Yakınlardaki marketlere ve eczanelere gidiyoruz gerekirse. Daha uzak yerlere gidilmesi şartsa eşim motorla gidip geliyor.
Bugün bi çıkıp motorla sakin bir yere gidip hava alalım yürüyelim diye düşünüyoruz.

Evdeyim komple. Sadecd akşam üzeri arabaya binip, sigaramı yakıp yarım saat dolaşıyorum. İyi geliyor.

3-4 günde bi alışverişe çıkıyoruz. onu da mümkün olduğunda milletten uzak durup hızlıca halletmeye çalışıyoruz.

ben köpek gezdirmek için zaten her gün iki kez çıkıyorum, ama apartman etrafında ve kısa süreler ile. onun dışında evimin yakınındaki büyük parklara vs yürüyüş yapmaya çıktım 1-2 kez. birazdan yine çıkacağım bir saatlik bir yürüyüş için. ama insanlarla sıfır temas tabii. market alışverişine bir kez çıktım, belki bugün çıkmışken onu da yaparım. ayrıca arabam olsa kesin turlamaya çıkardım +1.

toplu taşımaya kesinlikle binmem, gerekirse 2 saat yürürüm öyle giderim gitmem gereken zorunlu bir yer olursa.

arkadaşlarımla görüşmüyorum.
ulaşım aracı kullanmadan görüşebileceğim arkadaşım zaten yok.

dün online happy hour yaptık. tüm şirket açtı webcam'leri kameralı görüştük zoom üzerinden. kaemralı görüşme sevmeyen ben arkadaşlarımla böyle görüşmeye başladım. tam bir distopya.

evet, hiç çıkmıyorum.
düzenimi tamamen değiştirdi.

bir haftadır kendi evimdeydim.
hele arkadaşlarım falan asla.
taksiyle, ailemin evine geldim. yasak ilan edilince yine taksiyle kendi evime dönüp min 2-3 hafta kalacağım.
yani 2-3 hafta dediğim markete/eczaneye falan da çıkmadan.

evde egzersiz yapıyorum basit, esneme-germe yoga falan. bolca film, kitap, dualingo.


yürüyüş ve koşu için sana bir haberim var:/

twitter.com

Dün ilk defa yuruyus icin caddebostan sahile indim.
Maske ve eldivenimle. Fakat hata yaptigimi fark ettim cunku inanilmaz kalabalikti. Cogunluk da 60 yas ustu maskesiz amcalar.
Tekrar market alisverisi haricinde cikmayi dusunmuyorum. Stok yapmamis oldugum icin her gun markete gitmem gerekiyor.

Son 1 haftada 1 kere market icin ciktim ve kucuk sehirdeyim su an. Zorunda olmadikca asla disari çıkmam. Ailem de cikmiyor. Kendimizi de cevremizi de tehlikeye atmiyoruz asla. Neyse ki egitimli ve bilincli bi ailem ve cevrem var.

Arkadaslarla gorusmek nedir ya :/ burda surekli berbere gitsem mi sorulari dönüyordu sacma sapan neyse ki berberleri kapattilar insallah ulkeye karantina da gelir de su arkadaslarla gezelim 976392 kisi piknige gidelim fikirlerinden hayirlisiyla kurtuluruzm

son 15 gündür kendimi karantina altına aldım. ilk 10 gün hiç çıkmadım zaten yiyecek vs stoğum genelde olan şeyler olduğu için bi ihtiyacım olmadı. en yakın arkadaşım işe gidip geldiği için onunla da görüşmedim. 5 gün önce yürüyerek benim gibi izole olan ablamlara gittim çünkü mental olarak etkilenmeye başlamıştım. bi saat durup geri geldim yine yürüyerek. bugün de aynı şekilde yürüyerek onlara gidip geldim. eve su almak dışınnda bişey de söylemiyorum, kimseyi görmüyorum kısa vadede görmeyi de düşünmüyorum. tamamen izoleyim ve evdeyim.

işe gidiyorum
bunun dışında sadece alışverişe çıkıyorum.

Perşembe evden çalışmaya geçtik o zamandan beri çıkmıyorum. Yarın tekrar markete gidip 1 hafta daha çıkmamı gerektirmeyecek şekilde alışveriş yapıp geleceğim. Durum sıkıntılı biliyorum ama kimsenin keyfi olarak evden çıkmaması lazım.

Düzeninizi ne kadar etkiledi diye soruyorsan çok etkilemedi açıkçası. Zaten işe gitmek dışında evden çıkmıyordum. Belki bazen haftasonu yürüyüşe çıkıyordum ama o da her hafta sonu değil. Bende dönem dönem agorafobi de oluyor o yüzden evden çıkmamaya alışkınım.

ben sadece markete acil ihtiyaçlar için etrafın en sakin olduğu saatlerde gidiyorum.

mesela su almak için

ekmek bile almıyorum artk ama mecbur kalırsam ekmek alıp buzlukta 2 gün bekletip tüketmeyi düşünüyorum.

un bulamadım şok ve bim de.

zaten uzun süredir ekmeği evde yapardık ama un bulamamaya ya da fahiş fiyattan diğer yerlerden bulup fırsatçılara prim vermemek için almazsam bu şekilde yapıcam.

burası insanların son derece bilinçiz ve ilgisiz olduğu yerlerde bir site.(istanbul)

yani sitenin %20si suriyeli ve normal zamanlarda site içinde en az 70 80 çocuk görüyordum. buna rağmen 1 tane insan ve çocuk bile yok.

yaklaşık 1 haftadır camdan kafamı bile çıkarmıyorum

Cikmiyorum bir hafta oldu neredeyse. Cok buyuk bir bahcem var, balkonum var, o acidan cok sansliyim. Gunesleniyorum simdi, diger komsular da bahcelerinde. En azindan uzaktan selam verip hal hatir sorup, bu sekilde sosyallesmeye calisiyoruz.

Ben degil de, kopegim kafayi yemek uzere.

Duzen kalmadi, ne duzeni? Ise gitmiyorum gecen cumadan beri, 19 Nisan´a kadar da gitmeyecegim.

Yakinlardan birkac kisi pozitif cikti. Ben kendi sonucumu bekliyorum hala.

Risk grubundayim, hic cikmiyorum, cikmayacagim da. Alisverisi yaptim cok onceden, her gün ya da iki gunde bir iyi, saglikli yemek pisiriyorum.

Bol bol okuma yapiyorum, internet, film vs asla kesmiyor. Ancak okumak su anki gerceklikten uzaklastiriyor beni. Temizlik yapiyorum, o da meditatif. Ev tasiyacagim, koli yapiyorum cok bunalirimsam.

Arkadaslarla gorusme bitti. Skypelasiyoruz bol bol. Oyle ortalikta gezen gerzek arkadaslarim yok neyse ki, onlar da tum gun sikintidan patliyorlar.

Yaklaşık üç haftadır sadece gece 12'den sonra markete gitmek için evden çıkıyorum.

Normal düzenim de aşağı yukarı böyleydi :P Sadece haftada 1-2 gün toplantı ve arkadaşlarla öğle yemeği yemek için ofise gidiyordum.

Adalara yüzerek gitmeyi düşünmuyorsaniz evinizde oturmanınizi tavsiye ederim. Sizin gibi düşünen 100 kişi olsa, 1inde virüs olsa size bulaştırma imkanı bayağı bir yükseliyor farkindaysaniz. Italya'da, fransa'da böyle böyle bulaştı her yere.

Bence kartal eğtim araştırm corona karantina bölümüne gidin çok güzelmiş oralar şimdi.

Gerçekten şaka yaptığınızı düşünmek istiyorum. Fırsat bu fırsat derken? Ne fırsatı, virüsü kapma ve yayma, halk sağlığını bozma fırsatı mı?

Sizin gibi bilinçsiz, kendisini düşünmediği gibi tanımadığı insanlara zararı dokunma ihtimali yüksek olan insanlar sayesinde her yer boş değil. Tüm dünya için ZORUNLU OLMADIKÇA DIŞARI ÇIKMAYIN diye boşa denilmiyor. Lütfen keyfi olarak dışarı çıkmanın ne kadar yanlış olduğunu fark edin.

bu şartlarda market, eczane, banka vb dışında biryere gidilmez.

piknige gitmek de guzel bi secenek ahsjs

harika bir fikir. tek başına mı düşündün?

@
Arkadaşlar ne var bunda anlamadım. Evde oturmuyorum zaten işe de gidiyorum. Adalarda bir şey olmaz zaten ufak yer

Aferin size. Millet evde kal dedikce kendinizi sokaklara vuruyorsunuz. Direkt hastaneye gidip cok dolandirmadan kapin virusu

İyi de kendinizde olmadığını nerden biliyorsunuz? Şu anda potansiyel bir taşıyıcı olup etrafa virüs saçıyor olabilirsiniz.

'Adalarda bir şey olmaz, arkadaşımın evinde bir şey olmaz, bir cafede kahve içip kalkarım bir şey olmaz' diye düşünenler yuzunden bu kadar yayılıyor ya. Yazın hiç çıkamayacak durumda olmaktansa şimdi biraz evde vakit geçirmek çok daha mantıklı değil mi?

Bencede hemen git bekleme millet enayi nasılsa aklı çalışmıyor.

o zaman hepimiz senin gibi düşünüp ne var bunda bişey olmaz adalar ufak yer diyip gitsek nasıl olur ?

@feza
Olur gelebilirsin. Yeni birileriyle tanışmak güzel olur

Arkadaşlar bakın kitlesel bağışıklık diye bir şey var. Ben hastalık nedir bilmedim bu yaşıma kadar. Bana bir şey olmaz. Ayrıca virüsü yaymayacağıma namusum ve şerefim üzerine söz veriyorum. Maske de takıyorum hem

Market ve eczaneye izin veriliyor. Bazı ülkelerde (örneğin fransa) evin çevresinde yürüyüşe de izin veriliyordu. Yine Fransa'da ise gitmek zorunda olanlar işlerine gidiyor. Onun dışında çıkmak yasak. Komple çıkış yasağı uygulamak imkansız zaten.

kritik sektörler var asla durmaması gereken.
marketler, gıda üretimi ve sevkiyatı, hastaneler, ilaç fabrikaları, hastanelere sıvı oksijen üreten tesisler.

bunlar dışında bence olması gereken 1 evden 1 kişi haftada 1 kere markete çıkabilmeli. italya bisikletle gezmeyi daha dün yasakladı. daha akıllanmadı salaklar.

italyada yasak varsa insanlar nasıl toplanıp bir araya geliyor, adam çıldırmış twitter.com

Ben de küçük bir köydeyim. Uzağız diye seviniyordum. Büyükşehirlerden akın akın gelip burada geziyorlar.

Geçerkenugradim; o video muhtemelen eski bir video çünkü öyle kuaförü eve çağırma, komşu partileri yapma vs gibi durumlara izin verilmiyor ki. İnsanlar ellerinde kağıtla çıkıyor dışarıya.

Hayır, olmadı maalesef.

Bizim okulda açılacakmış gibi hazirlik yapılıyor. Yani en fazla birkaç hafta daha uzar diyorlar.

Bence kimsenin net bir fikri yok zaten olamaz da.

şu durumda hiç öyle gözükmüyor. keşke sınavları da uzaktan yapsalar, iki dersim kaldı çünkü:(

6 Nisanda başlıyoruz. Tüm dönem online ders olacak. Sınavlar hakkında bilgi yok. Selçuk üni. Uygulamalı dersler sıkıştırılmış programda olacak. Mesela lab dersin varsa 1 dönemlik deneyi 1 günde bitirilecek gibi bir sistem oluşturulacakmış.

Bu dönem bitti bence

tum yemeklerde ve cay demlemek icin musluk suyu kullaniyoruz biz evde

istanbul

Bariz klor tadı oluyor, hiçbir gıdada kullanmıyorum.

çay-kave ve çorba hariç her şeyi musluk suyuyla yapıyorum :/

hepsi musluk suyu. çok hassas olmama rağmen hiçbir rahatsızlık duymuyorum. konum istanbul. ayrıca suyu kaynamadan veya kaynar kaynamaz kullanmak doğru değil. o zaman tat ve koku sorunu oluşuyor. biraz kaynatmak lazım yani. ayrıca musluk suyu olayı da şehirden şehire çok değişiyor. ablam bodrumda asla kullanamıyorken biz istanbulda gayet rahat kullanıyoruz.

çay hariç hepsinde.

Cay, corba, yemek, hepsinde sise su kullaniyorum

Istanbul cunku

Ben bir tek makarnayı hasliyorum; geri kalan hiçbir şeyi musluk suyu ile yapmam. Tüm yemeklerini musluk suyu ile yapan arkadaşlarımın evine gidince psikolojik mi bilmiyorum ama hem benim hem erkek arkadaşımın midesi bozuluyor sonrasında. Konum istanbul.

gelsede çabuk biter şu sıralarda.

Bölgeden bölgeye değişiyor galiba; son bir haftada iki kere gitmek zorunda kaldim. İkisinde de makarna reyonunda eksik dışında her şey tamdi. Biri geçen hafta çarşamba biri de pazar günü.

mutlaka haberiniz vardır da ben birkaç seferdir sanal marketini kullanıyorum fiyatlar aynı gibi zaten hatta kampanyalar oluyor. hiçbir yerde kolonya bulamıyorken sanal marketten direkt alabiliyorsunuz. sipariş de 1-2 güne teslim ediliyor kapıya kadar. tertemiz sistem.

sanal markette o an stokta bulamasanız bile hemen pes etmeyin birkaç saat sonra gelmiş oluyor genelde.

şu anda piyasada bulamadığımız ve olsa bile hepsiburadada falan 35-40 liralara satılan 400 ml selin kolonya 18 lira mesela. bakırköy için stok da var.

Pazarlar sosyal mesafeyi korumanın çok güç olduğu yerler bence; özellikle de büyük şehirlerde. Marketten alışveriş bir süre için daha mantıklı gibi.

Hayır tabiki

valla açıkçası ben gittim ve marketlerden daha tenha. bulunduğum çevredeki marketler tıklım tıkış pazara göre, kasada sıralar aacayip uzun ama bulunduğun bölgeye göre değişir sanırım. konum izmir.

Para alışverişi yapacaksınız, ellerinin değdiği poşetler sebzeler vs. Hiçbir yönden güvenli gelmiyor, bence gitmeyin. Ama market de aynı şey... orda da sizden önce biri gidip manav reyonunda hapşırmış olabilir.
En iyisi hiç gitmemek. Ne kadar sürer böyle? Bilemiyorum...

migrosa sabah erkenden kimse yokken git al. hem migrosa gelen ürünler çok fazla aracı olmadan geldiğinden daha az riskli gibi.

bence sabahin korunde gidilen pazar marketten daha iyi durumda olabilir. marketteki marul kimbilir kac gundur orda. kimler elleyip elleyip birakti. ama pazarda pazarci toptancidan alip tezgaha diziyor.

tek sikinti nakit konusu. onu da bir 200tl alip, paralari koyacaginiz tek seferlik, eve gidince yikanabilecek bel cantamsi ile cozersiniz.

market arabalari, yazarkasa bantlari falan kimbilir ne bicimdir.

geçen akşam 9'da migros'a gittim.. markette kimseler yoktu ama kasada önümde bir kadın vardı sadece.. o da 550liralık alışveriş yapmış bi sürü ıvırzıvır almış 10dk sürdü tek tek okutması poşete koyması.. sonra da bi 5dk boyunca ödeme aşaması için bekledim.. 4 tane kredi kartı denedi hiçbirinden onay alamadı.. gündüz olsa kesin kavga çıkardı yani o derece

@jimicik hallerden haberiniz yok galiba. migrosta duran meyveler pazara göre en azında daha az ortam değiştiriyor.

Genclerin bir kısmı gayet hafif bir şekilde atlatabiliyor ama sizinki mevsimsel grip de olabilir.

covid'in en belirgin semptomları ateş, öksürük ve nefes darlığı fakat aynı belirtilerin görüldüğü 3024298 hastalık daha sayılabilir. o yüzden kesin bir şey söyleyemeyiz. özellikle genç yaş grubu ve ek hastalığı olmayanların büyük kısmı covid'i daha hafif atlatabiliyor. kesin hastanelik olacaksın diye bir şart yok yani.

Bunu öğrenmeniz arkadaşlarında dediği sebepten pek mümkün değil. Nefes darlığı biraz ayırt edici sadece

En az 3 gün boyunca hiç düşmeyen ateş demişti bi doktor, 3.günden sonra hastaneye gitmek gerekiyomuş.

bu seneki grip de fena idi, aynen dediğiniz şekilde, kasım-aralık aylarında bütün ofiste sıra ile hepimizi gezdi. Virüsü alan 4-5 gün evde yattı, kendine gelemedi.
Ayak parmaklarım bile ağrıyordu...
İşin özü grip de olması çok muhtemel.

sebze-meyveyi beyaz sirkeye batırın. temizlik sirkesi olarak da geçer.

Ben silebildiklerimi kolonya ile siliyorum; bazılarının kutularını, posetlerini direkt çıkarıp atıyorum. Örneğin bakliyatlari direkt kavanozlara aktarabilirsiniz. Yine tuvalet kağıdı, kağıt havlu ambalajlarinda aynı yolu izleyebilirsiniz. Şişe, konserve gibi şeyleri de suyun altında bulaşık deterjanı ile yıkıyorum. Meyve sebzeyi önceden de yarım saat sirkeli ve karbonatli suda bekletip sonra yıkayıp kuruturdum; aynen devam. Yeşillikler için kurutucu alırsanız sonrasında kaplara koyup 1 hafta kadar bozulmadan saklayabilirsiniz.

Bahsettigim kurutucu şu; www.ikea.com.tr

CnnTurk’de doktor tam da bundan bahsediyor şu an. Yüzeyden virüs bulaşması rastlanmamış bir şey diyor. Virüs de max 6-8 yaşayabilirmiş bir yüzey üzerinde.

@juninho77, sorun da burada zaten. Siz almadan yarım saat, bir saat önce alacagınız ürüne virüs taşıyan birisi dokunduysa ve siz o ürünü alıp evinize soktuysanız???

Tüm bu ihtimaller ve detayları düşünmek, dahası önlem almaya çalıştıkça aslında enfekte insanların her gün başkalarını enfekte ettiğini bilmek ve bu sonsuz döngü...gücüm tükenmeye başladı yavaş yavaş:(((

@fraise, ambalajları en baştan boşaltmak çok mantıklı, sağolun.

@anthemis, hayır kafayı falan yemediniz; sadece normal bir zamanda yapmayacagımız şeyleri yaparak olabildiğince güvende kalmaya çalışıyoruz ama bu çok zor:(( En son 2 sefer bunu denedim, iflahım kesildi herşeyi sil, yıka, sabunla.

Şimdi gördüm, sayı gene artmış, ki bu sadece tespit edilenler. Artık sinirlerim çok bozuluyor. Bu saydıklarımızı bile ne kadar yapabileceğiz? Bunu ne kadar sürdürebileceğiz?:(( Ailemi korumak istiyorum, çok kaygı içindeyim:(

Salata marul gibi sebzeleri önce karbonatlı sonra da sirkeli su da 15er dk bekletin diyordu diyetisyen. Tabi bu iki işlem ayrı ayrı

Yuzde 70lik etil alkole ulasabilirseniz fısfısa koyup ambalaj yuzeylerine püskürtebilitsiniz. Meyve sebze icin iyice yikayip soyup pisirmek.

Kaynanam bütün ürün ambalajlarını çamaşır sulu bezle temizliyor. manyak ettiler milleti.

Çamaşır suyu ile dezenfekte etmek benim açımdan zor ve sakıncalı da olabilir, çok iyi durulanması lazım çünkü.

Yeşillik için normal zamanda karbonatlı tuzlu sirkeli suda bekletiyoruz zaten ama şu an bunu yapmak yeterli mi emin olamıyorum sadece.

Katkıda bulunan herkese teşekkürler.

şöyle bir yazı yazmıştım tam da bugün:
kelimelerbenim.com

hastanelerde medikal gaz sistemi var ve tüm hasta yatak başlarında oksijen gider. yoğun bakım, doğum vb. servislerde azot falan vb. başka gazlar da servis ediliyor. yani hastanede yatacak olursanız zaten merkezi sistemden destek alacaksınız.

eğer evde solunum desteği alacaksanız da, o cihazların odadaki havayı alıp, filtre edip, zenginleştirip hastaya verdiği tipleri var. siz sanırım bunları diyorsunuz. eğer bu cihazdan bulamıyorsanız, en kötü oksijen tüpü alıp onunla destek alacaksınız. tüpün elbette bitme, değiştirilme vb. zorlukları-maliyetleri var ama yazılanlar gibi abartılacak bir durum yok.

bana sorarsanız, medikalciler manüpülasyon yapıyorlar. şimdi bunu duyup, hiç işine yaramayacak solunum cihazı almak için sıraya girecek zenginler vardır. bana sorarsanız amaç bu...

Italya'da bize oranla hastane kapasitesi çok düşük; malum bizde özel hastane gibi bir sektör var, çoğunda da yoğun bakım ünitesi mevcut. Yine de yeter mi yetmez mi o bilinmez tabii.

Iki uc gun evvel italyan bir politikaciyi izledim france 24 kanalindan. Solunum cihazi eksiginden bahsediyor ve bunlari uretmediklerini(belki uretiyorlardir da kapasiteleri sinirlidir bilemiyorum) almanya fransa gibi ulkelerden destek beklediklerini soyluyordu.

simdi googlelayinca su haberi gordum dun yapilan;
www.nytimes.com

abd'de yeterli sayida cihaz olmadigi ve uretimi hizlandirmanin zorluguyla ilgili.

haberde gecen bazi satirbaslari;

italya 4 bin adet istedi ama 400 tane yollayabildik.

bilgisayarli solunum makinalarinin fiyati 50 bin dolara kadar cikabiliyor.

abd de 160 bin adet var

baska bir haber abd'nin 960 bin makinaya ihtiyaci oldugunu soyluyordu dun okudugum. dolayisiyla oradaki ureticilerden bir sey cikmaz.


www.theglobeandmail.com

yukaridaki linkte de italya'nin orduyu uretim icin goreve cagirdigi ve yeni toplanan ekibin ayda 500 adet uretim saglayacagi.

almanya'nin sahip oldugu 25 bin makinaya ek 10 bin siparis verdigi.


bizde ne kadar var hic bilmiyorum(tahmini yogun bakim yatagi sayisi kadar vardir) ama tum dunyadaki ana konulardan biri bu cihazlar

bakan bugun yogun bakim sayimiz oldukca iyi ama genel yatak kapasitemiz dusuk demisti. bakanin verdigi sayiya gore ulkede 37 38 bin yogun bakim yatagi var, ama baska bir kaynaktan bunlarin 10 bininin cocuk ve bebekler icin oldugunu okudum o da yaslilar icin olan sayiyi dusurur.