Karbonhidrat olmadan protein sentezi olmuyor, protein sentezini ribozomlar başlatıyor, onu da insülin uyarıyor, insülin de en rahat karbonhidratla salınıyor, o nedenle bir miktar karb. almalısın. Ha protein de insülin salgılatır ama protein gibi değerli bir maddeyi neden bu işlerde kullanasın. Ayrıca kas onarımını sağlayan asıl madde olan Igf-1 hormonu da yine insülin sayesinde salınıyor. Bir de ağırlık çalışması anaerobik bir çalışma, yani kaslardaki şekeri kullanıyorsun, haliyle onun için de karb. gerekli. Bunların dışında günlük aktivitelerine yaşına boyuna kilona göre bir makro hesaplaması yapıp amacına göre kaç kalori alman gerektiğini bulup onu uygula, deneme yanılma yöntemi yaparak en uygun kalori alımını bu şekilde bulabilirsin.

Kas çalışırken değil dinlenirken büyür şeklinde evrensel bir kural var.

Her gün mü yoksa gün aşırı mı olacak? Kası dinlendirmezsen toparlayamaz.

@John, bunu antrenman günü olarak alabilirsin.
Düzensiz gitmek durumundayım bir süredir. Bu bağlamda iki göğüs günü arası 4 günü buluyor çoğu zaman.
Yetersiz hissetmemin nedeni bu.

İki göğüs günü arası 4 gün olması normal bir süre.

istanbul film akademisi'nin youtube hesabını izleyebilirsin bence, ilker canıkligil tüm sorularına cevap verecektir.

Eski filmlerle yeni filmleri izle. Eski filmler tamamen oyuncuların ön plana çıktığı oyuncularla yürüyen filmler; yeni dönem filmler oyuncuların popüler tipler olsa da çok öne çıkmadığı, yönetmenin tarızını yansıttığı filmler, bunu filmi izlerken anlayabiliyorsun zaten. Misal yönetmenlerin tarzını anladığında, diğer filmlerle arasındaki farkı ayırt edecek noktaya geldiğinde Tarantino ya da Nuri Bilge Ceylan filmi izleyip "Lan ne güzel oynamışlar" demek yerine "Lan ne güzel film çekmiş" diyorsun, böyleyken böyle.

Begendigin filmin yönetmeninin diğer filmlerinide takip etmek bi yontem

Filmi izlerken sadece olaya odaklanma. Görüntüye, görüntüyü ve ışığın açısına filan bakabilirsin. Bol bol film izle. Örneğin yüksek performans gerektiren bir sahnede karakterlerin performansına dikkatle bak. Gerçek hayatta olsa böyle mi tepki verirdi yoksa oynuyor mu sadece? Aynı yönetmenin filmlerini art arda (aynı gün değil tabi) izlersen yönetmenin çekim tarzını kavrayabilirsin

nuri bilge ceylan'ın youtube kanalı var, orada kamera arkası görüntüleri var. tam istediğin şey olmayabilir ama ilginç bayağı.

Protein tozu içtin diye kasın büyümez, protein tozu öyle bir şey değil.

Dostum sanırım sabah öğününü atlıyorsun. Sabahları 2-3 yumurta ve peynirle o açık rahat kapanır. Ayrıca protein tozu öyle şişiren birşey değil. Makrolarını istediği gibi tamamlamak isteyen birisi için normal bir besin takviyesi. Vitamin eksiği olanların vitamin haplarını kullanması gibi düşün ;)

İçi dolu şişiyor. Tozla doluyor işte.

@sylr normalde her sabah 3 yumurta peynır vs yıyordum sımdı okul basladı 7 de kalkıyorum usenıyorum yemekhanede cıkan yemegı yıyorum 11 gibi toz hakkında herkes bır sey dıyor o zaman alıyorum ? su optımum gold whey standar var en cok tercıh edılen o sanırım

@angelus 1 kac ksıye daha sorudum sürekli kullan şişer dıye yorumlar geldı belki süreci hızlandırıyordur bu da normalınden sağlıksız oluyordur hızlı olduğu için onu sordum

şişirme gibi bir durumu yok. kaliteli bir markadan alıp, sadece ihtiyacın kadarını alırsan sıkıntı olmaz. Her gün 300 gram biftek yersen daha iyi tabi ama yiyebilirsen ondan al.
Sen günlük hesabını yap, açığını tozla kapat.

şişiren haplar bir ara çok popülerdi, tabi sağlıksızlardı. Bu yüzden tüm takviye gıdalara düşman bakıldı. Tozun da sahtesi çok. Ama gidip dekatlondan bütçene uygun birini alabilirsin.
Ezbere konuşup tozu kötüleyenlerin spor ve fizyoloji hakkında bilgi eksikleri olduğunu düşünüyorum.

Ayrıca günde 60 gram ihtiyacın varsa 60 gram almalısın. Azını alman istediğin sonuca ulaşmanı geciktirirken fazlasını alman da sağlığına zarar verir.

@patronaj www.decathlon.com.tr şunu almayı dusunuyorum gunde 1 olcek

Baslangic icin ideal sadece spor gunleri ve bol su ile almaya calis

m.supplementler.com Bunu oneririm hazie indirime girmisken

@take it away en kalitelisi buydu sanırım ?

Ben ikisini de kullandim asil weider usa whey var o daha iyi ama butce olarak bu weideri oneririm aralarinda fark var en azindan ben gordum o farki

m.supplementler.com Bu da daha iyi dedigim urun ben baya memnun kalmistim ama fiyati cok zamlandi

Sistem sıran geldiğinde otomatik onaylıyor, entry'nin konusu türü vs. sürenin uzamasına ya da kısalmasına neden olmaz.

konudan bağımsız, sözlük formatında olması yeterli.

ne kadar iyi içerik yazarsam yazayım o süreyi bekliycem mi yani

Bence bi mantığı yok. Ben çok çabuk yazar oldum mesela. 2 ay filan sürdü. ama o 2 ayda ekşiyi yeni keşfettiğim için boş zamnımjn hepsini orda geçiriyodum

arabada demişim.
‘Serviste’ demek istedim.

Podcast.

Sesli kitap ya da Pimsleur gibi dinlemeye dayalı dil öğrenme setleri olabilir.

Ben sesli kitap dinliyorum. Ağır kitaplar sesli olmuyor aban. Örneğin, Kozmos sesli olunca hazmedemiyorum da, böyle akıcı ve polisiye romanları seviyorum ve onları dinliyorum yolda. Hatta, tek yön iki saatlik yol bittiğinde “Ya çok heyecanlı yerdeyiz, şimdi inilir mi” demişliğim bile var.

Öncesinde radyo tiyatrosu dinliyordum. Onlar da güzel aslında ama bazen görüntü olmadığı için her şeyi sesli belirtince garip geliyor. Bazılarında “Aaa şu karşıdan gelen orta yaşlı, tıknaz ve burnundan kıl aldırmaz gibi duran adam, Hannah’nın kocası Albert değil mi” gibi cümleler arada komik gelse de her oyunda yok ve bazı oyunlar gerçekten güzel.

ben olsam uyurdum.

dostlar
çok güzel öneriler geldi
Teşekkürler

Peki, dinlediğiniz şeylerin isimlerini de paylaşabilir misiniz?
Hangi Podcast’ler hangi tiyatrolar ve sesli kitaplar..

Çok iyisiniz sağolun

Lumosity indirip oyun oynayabilirsin

Ben radio tiyatrosunda sundan faydalanmistim.
entelaylak.com
Kitap olarak da Harlan Coban kitaplarini seviyorum. Genelde de seviyorum, eger iyi biri seslendirmisse de sesli kitabi da akici oluyor.

Reklam sektörü dışında her türlü iş görüşmesi için takım elbise şart, hadi takım olmasa chino pantolon gömlek falan bir noktaya kadar olur ama kazak çok şık bir tercih olmaz.

@acetaminophen: Ama gömlek giyemediğimi söylemiştim.

Keten pantolon ve kazak çok pasif gösterir. Hiç değilse gömlek giymelisin.

Bir tane bile gömleğim yok. Annemin takıntısı var, giydirmiyor. Her yeri temizliyor sonra. Hatta göndermez bile iş görüşmesine. Ben de giymeyi isterim yoksa.

Kardeşim yanlış anlama ama annem giydirmiyor nedir ya, kaç yaşındasın? Hadi işe alındın diyelim firmada sana diyor gömlek kravat şart, o zaman ne yapacaksın? İşi mi bırakacaksın?

Gerçekten çok merak ettim, anneniz neden gömlek giymenizi istemiyor? Niye gömlek giydiniz diye her yeri temizliyor? İlla gömlek giymeyeceğim diyorsanız, polo yaka koyu renk bir kazak da giyebilirsiniz. Nitelikleriniz pozisyon için uygunsa, kot vs giymediğiniz sürece, giyiminiz yüzünden eleneceğinizi sanmam. İyi şanslar!

Allahkitapwesli +1500

Hocam kaç yaşındasın gerçekten? Göndermez filan? Okula değil iş görüşmesine gidiyorsun? İlla ki gömlek giymen gerekecek. Keten pantolon kazak filan hoş olmaz bence.

@agluna: Bilmiyorum. Senelerdir takıntısı var. Bozuk para, cüzdan, düğmeli kıyafetler (kumaş pantolon, gömlek, takım elbise vs.) gibi şeylere müsaade etmiyor. Her yeri temizliyor. Eğer evde yoksa -ki çalıştığı için evde değil genelde- bu sebepten dolayı gardrobu, perdeleri, temas ettiğimizi düşündüğü her şeyi alaşağı edip yıkıyor makinede. Bu sebeple evde babamın hariç evde hiç kimsenin gömleği vs yok. Giyemiyoruz. O yüzden gömlek giymeden gitsem olur mu acaba diye sordum.

Teşekkür ederim bu arada.

Yav biliyorum ki tuhaf ama yaşla ilgisi yok. 90'lıyım bu arada.

Disarda al, giy, sonra at ya da bir arkadasina ver.
Anneni psikitatriste goturun

bir arkadaşından ödünç al, dışarda giy ve arkadaşına eve dönmeden geri ver. annenin haberi olmasın.

ayrıca annene de kıyamadım, psikolojik destek alsa keşke imkan varsa :/

arkadaşından ödünç al. giy. işi al. ilk maaşınla da anneni psikolojik destek alması için bir uzmana götür.

Yeteri kadar şukela almamıştır.

yarın sabah belli olur.

kanzuk yemiştir senin karmanı.

o iki gün aç kaldığında kalırsın
diyet işe yaramaz

diyet bir boka yaramaz. seni rahatsız etmeyecek düzeyde minimum gıda tüketimi ile yola devam et.

Ben yaklaşık 2 aydır bir gün bile bozmadan devam ettiğim halde değişiklik yok böyle olacağını sanmam.
2 gün çok az zaten haftada 1 gün desen hadi neyse.

İki günde bıraktığın toplam kalori açığını üçüncü günde toptan almış olacaksın, bir şey değişmez.

tolkien +1 ama genel olarak iki gun yemeyip bir gun yemek olumlu sonuclara yol acmaz. heyvan gibi kasli sporcular bile bu cheat meal isini iki haftada bir yapiyor, uc gunde bir diyet bozmak manasiz. ozel bir amac yoksa zaten diyet yapmak da anlamsiz. surdurulebilir saglikli bir yeme duzeni oturtmak gerek. yoksa uc ay diyet yapip verdigini diyeti bozunca yine alirsin.

veremezsin aynı kilonda devam edersin.

daha kötü olur. sistem yemek bulamadığını düşünürken 3.gün yediğin yemeği depolamaya kalkar. en güzeli diyet yapma. ya da dikkatli ye. ama en hızlı kiloyu yüzerek veriyorsun. hatta yüzmeyi bırakınca da vermeye devam ediyorsun metabolizma yakmaya alışmış oluyor. (12 kilo verdim geri kilo almaya çalışıyorum)

imkanın varsa spor aş'ye bak ya da bir kapalı yüzme havuzuna git azıcık

İste arada sozcude cikiyor da goruyoruz arastiranlari. Şu kadar buyuklukte goktasi carpabilir falan diye.

Evet olabilir dediginiz sey. Dunyanin 100 kati buyuklugunde bir sey once galaksiye sonra gunes sistemine girip bize denk gelebilir.

Dünya'ya Dünya'dan daha büyük bir gök cismi çarpmadıktan sonra çok zor, Mars'la Jüpiter arasındaki Asteorid Kuşağı'ndaki gök cisimleri bunu yapacak güçte değil, asteroid kuşağındaki gök cisimlerinin kütlesini bir araya getirsen Ay'ın toplam kütlesi kadar ancak ediyor, zor yani. Daha büyük gök cisimleri, ki hepsi birer gezegen büyüklüğünde neredeyse, Kuiper Kuşağı'nda bulunuyor ama onların da Dünya'ya ulaşma ihtimali yok neredeyse Güneş sisteminin sınırında bu kuşak. Bu durumda bu şekilde bi son olmaz. Ha amafarklı şekillerde bir son mümkün. Yani üstündeki yaşam son bulur falan bunlar olabilir.

Gök taşına gerek yok ki. Normalin çok üstünde birkaç güneş patlaması olsa sonumuz hemen gelebilir. Dünyadaki tüm elektronik aletler bozulur. Uzaydaki uydular zarar görür. Hatta aşırı yüksek sıcaklık değerlerine ulaşılırsa tüm dünyada yangınlar çıkabilir. Canlılık belki bitmez ama en az yüz yıl geriye gideriz.

Öncelikle verdiğin örnek yanlış: Karıncanın insanı değil, evreni algılamasına bakmak lazım;
İnsanın da karıncayı değil yine evreni algılamasını karşılaştırman lazım.

Öte yandan ezerek karıncaları da yok edemezsin, sistematik biçimde herkesi öldürmeden insanlığı insan eliyle de yok edemezsin...

Sorularına gelirsek: İnsanlığın yok olmasına sebep olabilecek maddi, manevi tehlikelerin tamamı üzerinde düşünen, tartışan, atıp tutan veya araştıran insanlar var. Hatta mesela Amerika'da bir felakete karşı sığınaklar yapan büyük bir paranoyak kesim de var.

Buna rağmen böyle felaketleri öngörmek ve durdurmak yerine, 'felaketler gerçekleştiği halde insanlığın devam edebilmesi nasıl mümkün olur?' yaklaşımı daha mantıklı ve pratiktir. Zira depremleri, selleri, tsunamileri, buzul çağlarını veya volkan patlamalarını, göktaşı yağmurlarını... doğayı durduramayabiliriz, fakat doğa olaylarının etkilerinden belli oranlarda kaçınmayı da başarabiliriz.

Bunun için Michio Kaku uygarlık aşamalarından bahsediyordu: www.youtube.com

Bir de düşününce dünyanın sonu geldiğinde eğer yok oluyorsak bunu dert etmenin de alemi yok. Çaresi varsa vardır, yoksa yoktur. Ne yapalım.

evreni %100 olarak anlayamadığımızı düşünürsek teorik olarak mümkün ama trilyarda 1'lik falan bi ihtimal çünkü asteroid, göktaşı mevzuları güneş'ten gelebilicek potansiyel tehlikeler vs. biliniyor pek soru işareti olan konular değil bunlar ve bu cisimler sürekli gözleniyor o yüzden pratik olarak pek mümkün değil.

dünyanın 100 katı büyüklüğünde veya en azından dünya büyüklüğünde bir şeyin çarpması gerekmiyor.

tüm dinozorları ve o dönemdeki tüm canlıların 75%'ini yeryüzünden sildiği "düşünülen" asteroid yalnızca "10 km" çapındaydı. saatte 50.000 km hızla giden 10 km çapındaki bir göktaşının, çapı 12.700 km olan dünyaya çarptığını hayal edin, dünyanın bir tarafından girip diğer tarafından kolayca çıkamayacağı için neler olacağını, okyanusa düştüğünde yaratacağı dalgalanmayı. ya da hayal etmeyin şunu okuyun.

www.bbc.com

Sorunuza tam cevap değil ama bence ıspanak gibi yeşillikler ile smoothie yapıp içseniz daha ucuz ve daha etkili olur. Smoothie, sebze suyu gibi lifleri ayrıştırmaz direkt lifi de alırsınız.

ketojenik diyette sebze yanında fazla miktarda yağ da alınıyor diye biliyorum, belki aldıgınız yağ miktarını arttırsanız iyi gelebilir.

@olric, fazlasıyla yağ içiyorum zaten. gün boyunca midem şişik vaziyette hep. gaz var yani sürekli. ama wc'ye gidince icraat yok gibi bir şey.

Ketojenik beslenirken kabız oluyorsan muhtemelen proteini fazla alıyor olabilirsin, zira onun dışında sindirim için sıkıntı çıkaracak bir durum yok. O nedenle protein miktarın yüksekse onu düşür, toplam kalorinin %20'si kadar olsa yeter. Hatta %15 bile olabilir. Onun dışında benim bildiğim Türkiye'de bu tip supplementler yok, belki probiyotikler işini görür.

www.akakce.com

Şu da var
www.n11.com

Bir ilave daha yapayım. Kontrolsuz fiber alımı, mineral emilimi konusunda sıkıntılar ortaya çıkarır. Dişi bireyseniz demir konusuna özellikle dikkat edin derim.

dentistanbul çok iyi bilinmez camiada. hekimlerle ve hastalarla çok sorunlar yaşadılar zamanında. el değiştirme falan durumları oldu mu bilmiyorum. istanbul piyasasından koptum. aynı sahipler ise dediğim gibi tavsiye etmiyorum.

Ben citydent diye bir kliniğe gidiyorum gidiyorum. Harbiyede yeri. Memnunum genel olarak.Şuraya da linkini bırakayım;

citydent.com.tr

Ben de bir arkadasimdan pek iyi seyler duymadim haklarinda

Ben bi 7-8 sene önce gitmiştim, hekim mi çalıştırıyorlar kasap mı anlayamamıştım.

ben bir defa gittim dentistanbul'a, bir daha diş hastanesi'ne gitmem.
Anladığım kadarıyla diş hastanelerinde öğrenciliğine devam eden (uzmanlığını yapan) genç hekimleri ucuza çalıştırıyorlar,
Ayrıca dev bir kurum olduğu için malzeme ve vakit konusunda hekimlerini takip ediyorlar gibi hissettim. Yani mesela 3 birim dolgu malzemesi değil 2 birimle bitirmeye çalışıyor sanki işini.

Bütün bunların üstüne hiç de uygun fiyatlı da değildi.

Bu alanda çok bilgisiz bir insanım ve tamamen kişisel gözlemlerim bunlar,
Herhangi bir hekime gitseniz daha güzel hizmeti daha uygun fiyata alırsınız gibi geliyor bana. Elbette alanında ünlü isimler daha pahalı oluyor, onlara dikkat.

Mesela ben gitmedim de arkadaşım gitmişti Beşiktaş'ta Cem Alanya'yı iyi bir diş hekimi olarak anlatmıştı ama fiyatlardan bahsetmedi hiç,

homofobik olmak, nefret etmek kendi içinde tabii ki hak. onun üzerinden harekete geçip, nefret ettiğin kesime yönelik yapacağın hareketler hak değil.
kendi köşesinde isteyen istediğinden nefret edebilir.

gay diye kime pozitif ayrimcilik yapiliyor turkiye'de? sen nerede yasiyorsun?

doğanın doğal rotasında izlemesi taraftarı olanlar homofobik olamaz mantıken. homofobik değilim demişsiniz ama söyledikleriniz tam olarak bir homofobiğin söyleyeceği şeyler.

ayrıca link bozuk çıkıyor da google'a nefret suçu diye aratıp neymiş ne değilmiş bakabilirsiniz.

homofobik olabilirsin, herkes herkesi sevecek diye bir zorunluluk yok. ama kimseyi aşağılama, dışlama, tercihleri doğrultusunda ayrım yapma gibi bir hakkın yok. nefret de bir hak.

Doğanın doğal seyrinde işleyişine engel olduklarını düşünmüyorum çünkü toplumlardaki yüzdeleri çok az. Herkes bir gayret için bi tane fazladan çocuk yapsa olay çözülür. Ki zaten buna da gerek yok, çünkü dünya insanla dolup taşmış durumda.

Onun dışında benim çevremde gördüğüm, gayler kendilerini dışlanmış hissetmesin diye bir yönüyle sentetik, samimiyetsiz bir hoşgörü gösteriliyor kendilerine. Bundan gaylerin de rahatsız olduğuna eminim. Toplum olarak bu durumu içselleştiremediğimiz için "Zavallıcık, zaten gay. İyi davranalım" gibi saçmasapan triplere giriliyor.

Gaylerden nefret edebilirsiniz elbette ama umarım bu nefreti eyleme dökmezsiniz.

Kendi köşesinde +1

Mesela ben de cahillerden, primat beyinlilerden, birey olamayan otomatik davranan sığırdan zekasız insanlardan nefret ediyorum (bu da evrimsel bir gereklilik, kendi canımı korumak için verdiğim tepki)

Ama hiçbisi yapmadım bu konuda. No ekşın. Valla çok zor, ama böyle.. Yapamıyorsun işte. Çeşitlilik doğa gereği ise, birlikte yaşamakta mutabık olmuşuz insanlığın bu evresinde, ve onun gereği bu.

"E peki ya ben doğanın doğal rotasında izlemesi taraftarıysam ve homofobiksem" diye bir sey olamaz. Escinsellik de doğanın rotasında.

Senin iyi davranma pozitif ayrımcılık dediğin şey, insanlara cinsel yöneliminden ötürü hakaret etmemek öldürmemek falandır herhalde, onun dışında bir şey olmaz çünkü. Yani bir insana gay diye otobüste falan yer vermiyoruz ya da ne bileyim bir iş mülakatında eşcinselle heteroseksüel arasında tercih yaparken gay olanı seçmiyoruz. Yani olabilecek en asgari düzeyde pozitif ayrımcılık uygulanıyordur herhalde. Onun dışında bir insanı cinsel yöneliminden dolayı pozitif ayrımcılık uygulanması da zaten saçma olur. İnsanlar bu tür nedenlerden ötürü dayak yemesin öldürülmesin, ne bileyim işe alınma liyakatına sahipken eşcinsel olduğu için tercih edilmeme durumu olmasın yeter, bu da zaten pozitif ayrımcılık değil en tabi insan haklarına giriyor. Bunların dışında seversin sevmezsin, o sana kalmış bir şey.

Doğanın doğal rotasının heteroseksüel temelli olduğu kanısına kim varıyor ben onu merak ediyorum. Doğada hayvanlarda da var homoseksüel yönelim. Ne diyeceğiz o hayvan için, doğal değil mi diyeceğiz. Halbuki doğal kelimesinin anlamıyla ters bir düşünce bu. Doğal demek, doğada bulanan doğada var olan demek. E var işte doğada da bu.

Ayrıca baldur2’ye katılmamak elde değil. Hatta genişletebiliriz. Bırakın Türkiye’yi, dünyada nerede yapılıyor “ayrımcılığın pozitifi” bu durumda? Nerede görüyorsanız bunu o baktığınız yer toplumun kendisini oluşturmuyor belli ki.

Yine ekleyeyim nefret bir suçtur, şuan Türkiye’de kanunun kendisinde ve uygulamasında sıkıntılar olsa da, bu suçun bir tanımlaması ve karşılığı var. Tanımlanın yeniden düzenlenmesi için de uğraşılıyor sürekli olarak. Belirli durumları bu kapsama dahil etmek temel amaç.

Bir kişinin kötülüğünü ve mutsuzluğunu istemek uzaktan belki zararsız gibi dursa da pek öyle değil. Temel olarak bu isteği eyleme dökmek gibi bir hakkınız zaten yok. Fakat bunu istiyor olmak, bu eylemlerin var olabilmesine olanak sağlıyor aslında. Biraz gerçek üstü bir cümle oldu belki bu ama işin felsefesi bunu söylüyor.

aslında etki tepkiyi doğuruyor. adamlara o kadar kötü davranılıyor ki toplumun diğer kısmı tarafından pozitif ayrımcılık yapma gereği hissediliyor. aslında adamları kendi hallerine bıraksalar, karışmasa kimse, laylaylom herkes yaşar gider..

Ayni toplumda yaşayan insanlar olarak asgari hak ve özgürlükleri korumamız bir zorunluluk evet. Onun ötesinde bir sorumluluğun yok. Kişinin vicdanıyla alakalı bir mesele.

Gaylara pozitif ayrimcilik uygulandigi, bir iddia ve ispata muhtac.

Kadinlar, cocuklar, engelliler, azinliklar, escinseller toplumun en cok ezilenleri. Escinseller icin bir de eril ve dini kaynakli "nefret" baskiyi katliyor.

Nefret saglikli bir duygu degil. Kisisel ya da toplumsal alanda size bir zarari dokunmayan; zaten homojen bir grup da olmayan milyonlarca insandan nefret?..

Belki su an cok sevdiginiz bir arkadasiniz gay ya da herhangi bir yakınınız.

Birincisi kamu barışını bozucu homofobikliğin propagandasını yapmak, ikincisi bahsettiginiz kavramlari bilmiyorsunuz.

1-Pozitif Ayrimcilik: Dezavantajlılar için yapılan geçici ozel düzenlemeler. Ismi çok sorunlu onu kabul ediyorum. Eşitlik sağlanamadığı sürece, düzenlemeler olacak, olmalı. Ama kalkıp da homoseksüellerin Türkiye'de pozitif ayrımcılıkla avantaj kazandığını söylemek komik. Türkiye her cinsel yönelimlere olumsuz bakış listesinde ilk onda.


2-Dogal Rota(?): Böyle bir kavram doga bilimlerinde yok. Sosyalbilimciler ne dogal ne degil tartismasina girmeyeli en az bir yüzyil oldu. Başka bir dayanak bulabilirsiniz homofobikliğinize ama bu dayanak bilim değil.

3-Kisisel Tercih, Hak ve Özgürlükler: Ödevler de vardı, onlara n'oldu? Anayasanın eşitlik ilkesine karşı çıkıyorsunuz(bkz: özgül ayrım yasağı). Kişisel tercihiniz özgür iradenizle bir terör örgütü üyesi olmaksa bu tercihiniz suçtur. Tercihiniz kırmızı pantolon yerine siyah pantalon almaksa, suç değildir. Kısacası her tercih, suç öğesi bulundurmuyorsa tercih olarak kalıyor.

Homoseksüel olmak suç unsuru teşkil etmiyor, dolayısıyla haklı nedeniniz yok, hukuki olarak.


Homofobiksiniz ama lütfen buna bilimle ya da hukukla aciklamaya kalkmayin. Yok hak ve ozgurluklermis yok dogal rotaymis...

Kısacası, nefret etmek hak, nefret söyleminde bulunmak suc. Nefret soylemi kac senedir kagıt uzerinde var; yargılananı, ceza alanı yok gibi.

Türkçemizde "gey" diye bir kelime var, lütfen kullanalım ve kullandırtalım.

Demek istediğin şey doğanın rotası değil, genlerin rotası. Eş cinsellik doğada da (vahşi doğada) mevcut. Tabii bir şeyin doğada olması o şeyi ideal yapmıyor, doğada bir sürü şey oluyor. Peki neye göre ideal? Canlıların temel yapı taşı ne? Hücreler. Hücreyi ayırt edici hâle getiren şey ne? Genler. Genlerin tek amacı ne? Kendini yeni canlılara aktarmak. Demek ki eş cinsellik genler için ideal değil, onun dışında bir sıkıntısı yok. Ha diyorsan ben genciyim, genler ne derse o, zaten istesen de istemesen de genlerin kölesisin. En azından böyle durumlarda onlara zıt gidebilirsin.

Siz sanırım Türkiye'de eşcinsellerin yüksekten atılarak, üstlerine duvar uçurularak öldürülmediği için eşcinsellere pozitif ayrımcılık yapıldığını düşünüyorsunuz herhalde.

Ben daha bu zamana kadar pozitif ayrımcılığa uğrayan bir LGBTİ+ birey görmedim. Her yıl onlarca trans öldürülüyor, nefret suçlarına maruz kalıyor, darp ediliyor.

Çoğu işveren gey olduğu bilinen birisini işe almaz, işe alınsa bile kadınsa erkekler tarafından taciz edilir erkekse ta*ak geçilir.
Sanırım farklı ülkelerde yaşıyoruz. Türkiye Kadıköy, Moda, Çankaya, Beşiktaş değil. Plazalardaki aşırı özenti tiki hayatınızdan ve bu ilçelerden dışarı çıkarsanız Türkiye gerçekleri ile yüzleşirsiniz.

Kimseye iyi davranmak zorunda değilsin. Karşındaki insanın hakkını gasp etmiyorsan, hakaret etmiyor, saldırmıyorsan, yollarına gül dökmek zorunda değilsin. Kimseyi aşağılayamaz, alıkoyamaz, tersleyemezsin ama; gay veya değil. İnsanların cinsel eğilimleri yahut hayatlarının seninle alakası olmadığı için seni ilgilendirmez. Ha eşcinsel komşuların apartmanı ayağa kaldırır gibi seks yapıyorlarsa kafanı yastığın altına sok demek değil bu. Yeni evli çiftin seks gürültülerini de dinlemek zorunda olmadığın gibi.

Nefret edebilirsin tabii ki. Nefret bir tercih değildir ama nefretini kendin yaşamak, ona buna yansıtmamak zorundasın. Eşcinsellik de bir tercih değildir. Nefret de eşcinsellik de "karşılaştığın" bir şeydir, seçip aldığın, üstünde görüp beğenip devam ettiğin yahut beğenmeyip bıraktığın bir şey değildir. Senin hemcinsin olan bir eşcinselin, eşcinsel olduğu için senin üzerine atlamaya hakkı da yoktur; senin de eşcinsellerden nefret ettiğin için eşcinsellere sözlü veya fiziksel saldırıda bulunmaya hakkın yoktur.

İlk okula başlamadan öğrenmiş olman gerekirdi bunu; "başkasının özgürlüğünün başladığı yerde senin özgürlüğün biter". Şöyle açıklayayım; senin, arkadaşınla sarmaş dolaş "önümüze gelene bir tekme" diye diye, tekme sallayarak yürüme hakkın vardır ama; önüne çıkan insana tekme atma hakkın da yoktur.

Bir dahaki sefere "simit" oyunu üzerinden de açıklayabilirim.

Nefret kişisel hak değil o bir duygu ve hedef alma, başkasına müdahale etme niyetli bi duygu.
Nefret duygu piramitlerinde negatif tarafta yer alır ve piramidin en alt noktalarındadır.
Nefret kelimesinin gelişigüzel kullanılması, günlük dilde çokça yer alması bireysel ve toplum sağlığı yönlerinden çok sakıncalı. Homofobiklik toplumun bir kesiminin doğal rotayı bozduğunu iddia etmekse nefret etmeyi hak olarak görmek toplumun tümünün doğal rotasını bozmak demek.

Duyguların tutumlarımıza etkisi (mesela nefretin bireyi ve toplumu götüreceği yer) ve aynı zamanda geylere iyi davranma seçiminin nedeni bebek ve daha büyük çocuklarla yapılan şu çalışmada var:
www.youtube.com
Şu da konuyla çok alakalı başka bi çalışma:
www.matematiksel.org
ve şunlar, ayrımcılıkla ilgili:
www.termodinamik.info
www.youtube.com

Bizim "Doğanın doğal rotası" ve "doğada bu var" konusunda söylemlerimizi değiştirmemiz gerekiyor. Çünkü artık evrimden hepimiz haberdarız ve doğada olan her olguyu seçmediğimizi ve seçmemiz gerekmediğini biliyoruz.
Doğada leş seviciliği var. Bi canlı türü ölen eşine sperm (yada adı her ne ise) bırakıyor. Yani ölüye tecavüz ediyor. Biz bu davranışı uygun bulmuyoruz çünkü bıraktığımız spermin hayat bulmayacağının "farkında"yız ve adını koyuyoruz bu nekrofili'dir tedavi edilmesi gerekir diyoruz.

Doğanın doğal rotası dediğimiz olguya evrimi bilerek bakmak lazım. Bilim bize doğal rotayı çok güzel açıklıyor. Mesela;
www.sciencealert.com

Kilo vermeye çalışma kas kütleni artır, senin sorunun kilo vererek çözülmez, zaten 62 kilosun kaç kiloya ineceksin? Velev ki 5 kilo daha verdin, o göbek yine kalır.

yüzme kilo verdirmez, vücudundaki enerji açığı kilo verdirir.

bu şekilde kilo veremezsin 6-8 tur az ama devam et arttırmaya çalış.faydasını göreceğine emin olabilrsin.

Yani saglikli besleniyorum ama kilo vericem diye kendimi ac birakmiyorum, normal yiyorum ve yuzuyorum.

Bu sekilde bu gobek gider mi?

3-4 ay aynı disiplinle gidip, sağlıklı da beslenirsen bayağı fit gözükürsün.

200 mt ile bir yerlerin ağrıyorsa öncelikle yüzmeyi öğrenmelisin, doğru yüzmüyorsun yüksek ihtimalle. Sonrasında da mesafe artacaktır zaten, yüzdükten sonra da bol protein alırsan fit olursun.

Yavaş da olsa süre olarak durmadan yüzdüğün mesafeyi arttırmaya çalış.
5 dakika, 10 dakika durmadan yüzmek, sonrasında da arttırmak olsun hedef.

6-8 tur çok az. Isınmıyorsundur bile.

internetten düzenli olarak sürekli sipariş veriyorum. şimdiye kadar en başarılı bulduğum firma yurtiçi. ne zaman kargoya verilse sürekli ertesi gün kapımda. bazen şubeye öğleden sonra giriş yapan ürünleri bile 4ten önce getirip günde 2 ayrı teslimat yaptıkları oluyor. İzmir/Urla ve Konya/Meram şubeleri bu bahsettiklerim.

Hukuksal olarak bir dayanağı yok ama kargo firmaları bu tip ağır yüklerin alıcıları üst kattaysa çıkarmıyorlar, bunu satıcı firmaya söylüyorlar ama satıcı firma genelde alıcıya haber vermiyor bu konuyu.

metro kargo yaptı aynısını zamanında. onlar da belli ağırlığın üzerini yukarıya çıkartmak zorunda değilliz dediler. müşteri hizmetleri de aynı şeyi söylemişti.

4-5 sene önce plaka sipraiş vermiştim. Kargo dış kapıya geldiğinde beni aramıştı abi çok ağır gel de beraber çıkaralım diye. İnmiştim beraber çıkarmıştık.

130 kilo da baya varmış, ben geçen gün 20kg ağırlık aldım da çıkarmazlar mı acaba diye endişelendim. Böyle bir dayanakları var mı bilmiyorum ama şikayet kaydı oluşturabilirsiniz en azından.

internetden buzdolabı almış bir kişi olarak zamanında öğrendim ki bina girşine kadar getirmekle sorumlular. kat çıkartmak zorunda değiller

O zaman fiyat verirken belli bir ağırlığın üzerindeki kargolar için, çıkarılacak katı sorup ona göre fiyatlandırsınlar.

Ya kargoyu alacak olan taşıyamayacak durumda biri olsaydı?

ben kargoculara acıyıp dumble'ı bile dışarıdan alıp kendim eve getiriyorum. 130 kilo ne abi ya, görgü kuralları diye bir şey var köpeğin değil o adamlar.

hukuksal dayanağı yok diyen arkadaş hukukçu mu bilmiyorum ama var bir dayanağı arkadaşım hemen orada tutanak tutsaydın keşke , tamamen kargonu getiren personelle ilgili bir durum yönetmelik olarak değil de aranızdaki sözleşmeye dayanmak zorundasın , hani kimsenin okumadığı bir sözleşme var ya işte o , kargo şirketinin internet sitesinde vardır bulabilirsin

düşünsene kurye olarak işe giriyorsun, her gün 3-4 tane buzdolabı falan taşıyosun. :) biraz empati kardeş.
senin şikayetin varsa bunu kargo firmasına değil mağazaya yapacaksın.
bu adam kargocu olsa tam tersini duyuru olarak açacaktı. kendimize göre değil olması gerektiği gibi tepki gösterirsek düzelecek bu işler.

cikartmiyorlar evet size ozel bir durum degil. bence bu durumda musteriyi açıkça bilgilendirmeliler, yapmiyorlar. o adamlar kopegin mi diyen olmus ama, tasimacilik hizmeti veren adamdan taşıma isini yapmasini beklemek neden kopek muamelesi olsun? 130 kilo olunca 130kilo parasi aliyor mu? aliyor. o zaman pasa gibi cikaracak. ha diyorsa ki asansorsuz apartmanlarda bu hizmetim yok, o zaman ya yazili olarak uyaracak ya da tasima bedeline ilave hizmet sunuyorsa onun da bedelini alacak. herkes omuzlayacak durumda olmayabilir, bu tamamen sacmalik.

@legalize marijuana, kargo parasını kendim vermesem neyse. 123 lira verdim getirmeleri için. onlardan da kendi başlarına çıkarmalarını beklemiyordum zaten. 3 kişilerdi ve sadece 1 üst kata çıkarılacaktı. ben de yardım edecektim onlara. hatta aradıklarında "durun ben de yardım ediyim ağır bayağı" dediğimde ""aşağı bıraktık zaten kargoyu bu kadar ağır ürünü taşımıyoruz" dediler. ee o zaman neden ağır olduğu için 123 lira ödedim ben göt kadar yer kaplayan şey için?

dambıl olsa tek seferde alırım ben de çıkartırdım onlara bile sormadan. 45'er kiloluk tutacak yeri olmayan 3 adet paketten bahsediyorum burada.

öyle bi kilo sınırı var doğru. detaylarını tam bilmiyorum. aynı şekilde havalimanlarında da mesela 30 kiloyu geçmemesi lazım tek bir parçanın. işin açıklaması da şu;

"insan taşıyacak bunları"

bu sebeple ağır eşyaları genelde nakliye firmaları taşır. horoz filan.

30 kilodan yukarısını üst katlara çıkartmıyorlar.

20 kilo (10+10) dumble siparis vermistim, evin kapisina kadar geldi.(apartman kapisi degil)

130 kilo birkac ayri paket olarak mi yoksa tek parca mi? tek parcaysa biraz insafsizlik olmus :) en azindan beraber tasimayi teklif etseydiniz :)

20 kg üzeri çıkarmıyorlar hammalliye ücreti eklemeleri lazım kargoyu keserken anca o zaman çıkarırlar

"ağırlığı büyüklüğü ne olursa olsun kapıya getirmeleri gerekmiyor mu o ürünü?"

gerekmiyor, belirli limitler var.

tabudeviren, 3 parça ve daha önce belirttiğim gibi teklif ettim. bahşiş bile önerdim 3 kişiye yine de kabul etmediler.

Aynı sorunu sürat kargo ile bugün bende yaşadım. Ağır çıkartamayız deyip bırakıp gittiler.

Eski modeller işlerini kendileri yürütürlermiş, şimdikiler profesyonellerle çalışıyorlar. İlla ki işlerini takip ediyorlardır da asıl işleri yürüten maaşlı çalışanları.

denizcilik alanında densa diye bir firması vardı, densa diye başka bir firma olması ve mahkemelik olmaları sebebiyle ismini marinsa olarak değiştirdi, 2 3 sene önce her hafta perşembe günleri sanırım toplantıya firmaya gelirdi.(ben sonrasını bilmiyorum belki hala geliyodur.)

hatta korumaları falan binadaki herkesi aradığı ve dışardan gelenlerin de bu konuda sıkıntı çekmesini önlemek için geleceklere haber falan verilirdi, bu gün gelme, geleceksen de öğleden sonra şu saatten sonra gel diye.

demet sabancı ile birlikte yönetiyolardı firmayı.


sektöre ilk giriş yaptığı zamanlar sanırım 2011 olması lazım, ciddi bi fark yaratmışlardı, gerek maaş konusu, gerek personel kalitesi, gerek firma işleyişi olarak.

sonradan benim bile gitmek istemeyeceğim bir firma haline geldi, yani 3 sene ben girmeye uğraştım sıra gelmedi, ondan sonra onlar beni almaya çalıştılar ben gitmedim. en son görüşmemde çarkçıbaşın ukraynalı rusçan iyi mi dedi adam bana :) kaldı ki ukrayna rusçası farklıdır ve türk personel çalıştırıyolardı.

ha evet süper bir yöneticisi var ismi cemil gücüyener, meziyetlerinden burada bahsetmek istemiyorum, zaten bu sektörde kime sorsan sana anlatır..!

angelus gelir en dogrusunu soyler ama alinmaz. bana hic saglam gorunmedi. bir de cok ucuz. sen kac kg ile squat cekeceksin ? maksimum 75 kg 80 kg sonrasi ben cesaret edemem buna plate takmaya.

ev tipi rack'e alışık değilim ama bana güven vermedi görüntüsü. zaten rack dediğin ucuz bir şey olsa tüm spor salonlarında olurdu ya neyse..

bence paraya kıy daha iyi bir şey al alacaksan, ha ben ağır kaldırmayacağım diyorsan da, rack'e ihtiyacın yoktur demektir sanki.

aslında çok ağır kaldır(a)mayacağım sanırım, öyle büyük ağırlıkların altına girecek bi yapıya ulaşacağımı sanmıyorum, çok yeniyim. o halde gerek yok o zaman belki de.

Ev tipi rack'lerde stabilite sorunu oluyor, yani ağırlığı çekse bile barbelli koyarken-alırken aşırı dengesiz oluyor, o da bi güvensizlik yaratıyor haliyle performansın düşürüyor. İlla alacaksan ayakları birbirine sabitlenmiş olanlardan al onlar bir nebze daha iyi ya da bütçen varsa cage bak. Hiçbir şey bulamazsan Decathlon'un şu ürününe bak. Ben bunu mağzasında görmüştüm, yere ekstra bir şekilde sabitlemedilerse baya stabil duruyor, ben alıcı gözle bakmadığım için çok incelemedim ama sen alacaksan mağazasına gidip bi incele.

www.decathlon.com.tr

Teşekkürler, gidip bi inceleyeyim.

vegan tanrılar sana mesaj vermiş...

kediye ver yesin.

Ya da belki canım bugün o kadar da yumurta yemek istemiyordu ve unuttum. Olamaz mı? :)

veganların tanrısı mı olurmuş, bişi olmaz da lezzeti kaçar. bence onu kediye ver sen de yarın yenisini haşla

Beklemez o. Kararır zararlı bir forma döner.

Ofiste yumurta mı yenir ulan diye düşünen birisi (benim gibi) mutlu olmuştur en azından :)

Kedi yemez onu :)

@benaslindayohum her sabah yiyorum, mutfakta tabi ki :) kahvaltısız güne başlamam lütfen...

:) ne sevimli bir duyuru
çalıştığımız yerde her zaman verilen kahvaltıya dayanarak söylüyorum: 12saatten fazla bir süre daha kendini korur. tekrardan yiyeceksen sıcak suda bekletmeyi unutma.

afiyet olsun .

kapanış.

@neferkitty benimki sarısını seviyor ama beklemiş diye yemezse sokaktaki kedilere veririm o kuzucuklarım yer bence :)

@1adam ^_^ akşam yiyemeyeceğim o zaman kediciklere vereyim. Sıcak suda bekletme işini düşğnmemiştim iyi fikir teşekkürler çok

maaşallah ne kadar da hassassınız :) kendi adıma soğuk yumurta sevmem ama çöpe atacağıma yerim. Akşam buzdolabına koyarsınız gidince. Sabah da yanına yeşillik filan alır piyaz yapıp yersiniz.

@fallopian özene bezene hazırlıyorum her sabah üzüldüm unutunca :)

Odanın sıcaklığı 40 derece değilse bir şey olmaz, eve gittiğinde buzdolabına koyarsan yarın sabah da yiyebilirsin teknik olarak ama lezzetli olur mu olmaz mı o ayrı bir konu.

bişey olmaz yahu organikmiş hem. yarın sabah bile yersin. biraz sıcak suda beklet yemeden önce. soğuk da yenir gerçi.

soyulmadiysa ve kabugunda catlak yoksa bir haftadan uzun dayanir, soyulduysa serin yerde yarina kadar bisey olmaz.

1 patatesi haşlayın. bolca tere(en lezzetli tere otu ile oluyor) yıkayıp doğrayın.
isterseniz biraz soğan ekleyin. haşlanmış yumurtanızı da doğrayın içine. toz kırmızı biber tuz yağ limon ile tatlandirin. afiyet olsun.

@balik kraker bu ne güzel tarif böyle! Teşekkürler :))

Bir şey olmaz, çok kez yedim beklemiş yumurta, bir sıkıntı yaşamadım:D

Şirinler'in sahibi.

@angelus, nerden biliyoruz, nasıl?

gargamel çocuk mu?

Gargamel buyucu, onun icin. Buyuyle goruyor.

şirinler'i gargamel yarattı çünkü.

edit: şirinler'i değil, şirine'yi yaratmış. ben yanlış hatırlamışım.

@makarnavodka, cevabı bilmiyorum ama soruyu soran hoca cevabın bu olmadığını söyledi

@evde liyakat kalmamis, iste nerden biliyoruz onu?

"He [Gargamel] was responsible for the creation of Smurfette, who was changed into a real Smurf by Papa Smurf."

goo.gl

şirineyi gargamel yarattı. şirin baba'da büyüyle gerçek bir şirin yaptı hatunu. geri kalanlar orjinal şirin. hatta ortaya çıktığında siyah saçlıydı. sonradan boyattı saçı modaya uyup sarı yaptı.

Gargamel yetişkin olduğu için mi?

Sadece iyi çocuklar şirinleri görür diye bir şey mi varmış ki? :)

www.youtube.com

" if you are good, you may just catch a glimpse of the smurfs "

diyor orijinal olan.

cunku sirinleri gormek icin iyi bir cocuk olmak yeter kosul (sufficient condition) fakat gerek kosul (necessary condition) degil.

vay be... şirinenin yaratılış amacı şirinlerin arasına nifak sokmakmış.
hamuruna da yalan ve gözyaşı ve uzun dil katılıyor.
akıllara zarar ya :)

Hepimizin tikleri alinip neumann’a verilsin.

Cokca tebrikler!

belki özünde iyi biridir aslında, bize yanlış tanıtmışlardır.

Skinny fat'sin, yağ oranın düşük ama kas kütlen de yeterli değil, o yüzden böylesin. Çözüm ağırlık çalışmaları.

Madcow 5×5

1 aydır sağlam spor yapıyorum ve beslenmeme baya dikkat ediyorum o yüzden olabilir belki.

Burada seni ilgilendiren FAT% ve FFM değerleri. Biri yağ oranını gösterir diğeri kas-kemik ağırlığını. Buna göre yağ oranın %5 düşmüş kasların da 1 kilo artmış. Tanita baya dandik sonuçlar veren bir cihaz , illa ki hata payı vardır ama bu sonuçlar iyi gözüküyor.

Aylık yaptır, 1 ay içinde kaç gün gidip kaç gün gitmediğine bak, gitmediğin günler gittiğin günlerden fazlaysa üyeliğini yükseltmezsin; gittiğin günler gitmediğin günlerden fazlaysa 3 aylık yaparsın. Sonra aynı döngüyü tekrarlar ona göre yükseltir ya da yükseltmezsin.

içerisini, temizliğini, gelen insan kitlesini, senin gideceğin saatlerdeki yoğunluğunu keşfetmeden uzun üyelik yaptırma.

bi çok insan boşken gidip görüp beğenip yıllık üyelik yaptırıp, sonra bir iki denemeden sonra temelli gitmiyor.

macfit in ilk ay 110 sonraki aylar 45 falan olmasının sebebi bu, gelip görüp kaçan oranı, o yüzden baştan bi yerleştireyim de kendimi sağlama alayım kafasındalar.

not: sporla yakından uzaktan alakam yok, mantık yürüttüm.

İlk defa salona başlıyorsan aylık yaptırmak iyi olur, deneme açısından.

Ama 3 aylık veya daha uzun süreli yaptırmak kimi insana motivasyon sağlayabiliyor, parasını verdim gideyim hesabı.

Kilo vermem gerek, gitmemek benim icin luks olacaktır.

En iyisi 3 aylık denemek. Peggy nin dediği gibi motivasyon da olur.

Parmesan=Eski kaşar.

Ben de aynı durumda kalıp eski kaşar koymuştum. Böyle garip bi şekilde ağır ve lezzetsiz oldu.

olmaz, en fazla pecorino olur

az eski kaşar ya da kars gravyeri idare eder.

parmesan çok sert bi peynir ve un gibi çok ince rendelenebiliyor. sosa da o hali konuyor zaten.

eski kaşar nispeten yumuşak, yağlı. ikka eski kaşar koyacaksanız parmesandaki gibi çok ince rendeleyerek koyun.

Olimpik bar ve plakaların çapları standarttır değişmez, markalar aynı ölçülerde üretirler.

Atomaltı parçacıklarıyla başlar. Elektronlar nötronlar protonlar, daha da parçalandığında kuarklar. Einstein'ın izafiyet teorisiyle çelişip kütlesi olduğu halde ışık hızında hareket eden maddeler.

hocam tam ortası var mı bu geçişin? orada ne oluyor mesela? yani newton fiziğiyle kuantum fiziği kurallarının tam geçiş ya da değişim noktası...

Tam ortası atomlar işte, atom ve atomaltı parçacıklarının davranışları kuantum mekaniğini başlatıyor ama bu öyle klasik bilimsel deneylerle araştırılan ölçülen bir konu değil, bununla ilgili yapılan en gelişmiş deney Cern'deki proton çarpıştırılan deney, bu mesela kuantum fiziği ile ilgili yapılmış bir deneydi. Gerçi onda da ışık hızına yaklaşılamadı ama sonuçta denendi.

istediğiniz gibi uzunluk birimi şeklinde bir sınır vermek mantılkı gelmiyor, hirdojen atomu başka kurşun atomu başka.

angelus'un dediği gibi, artık atomlarla moleküllerle değil daha aşağıda çalışıyorsanız newton fiziği bitiyor.

Heisenberg'in belirsizlik ilkesindeki kütle arttıkça belirsizliğin yani momentum değişiminin miktarı azalır. Buna göre evet formulize edilmiştir.

Walter Levin çok güzel açıklar bunu
m.youtube.com

Video türkçe.

Bütçem var dersen Bosu Ball.

Neden işine yarayacak hediye? Mutlu edecek bir şeyler alsan?

@benaslindayohum
Temelde aynı şey, kendisini mutlu etmek için hediye almak istiyorum zaten.. aynı zamanda da ihtiyacını gidermek isterim tabi ki.

Tayt büstiyer takımlardan veya tayt ve salaş bir sweat işine yarar bence. Ders veriyorsa değişik giysiler giyinmek isteyecektir.

Terde çıkmayan doğal içerikli makyaj malzemesi. Var mı bilmiyorum ama pilates hocası olsam böyle bir şey isterim

üst alt takım spor kıyafetleri, kaliteli bir mat, kaymayan yoga/pilates çoraplarından olabilir, spor çantası olabilir. alternatif çok valla. şöyle bir oysho, adidas, nike turu yapın bence.

Bosu ball+1 aşırı sevinir


Trx yoksa orijinali çok gereksiz pahalı ama Decathlondan çakma Trx de alabilirsin :D

Oysho adlı mağazadan bulursan pilates ayakkabısı o yok ise pilates çorabı

Mesajlarla ilgili bir yaptırımları yok, o nedenle şikayet linki yok.

Teşekkürler.

Bunun gerekçesini açıkladılar mı bir yerlerde? Mesajlar da modere edilmeli kesinlike. Çok saçma buldum ekşinin bu kararını.

eksi sozlugun kendisi modere edilmiyor, mesajlari mi modere edecekler. herkes ozelden kufrediyor zaten, yazar basina bir tane mod falan duser herhalde kufurlerle ilgilenecek olsalar.

Mesajlaşma özel bir konu, mesajı şikayet etmen için mesajın içeriğini açıklaman lazım, karşı tarafın rızası olmadan mesajı ifşa etmek haberleşmenin gizliliğinin ihlaline girer, bu da yasal olarak suç. O nedenle bir yaptırım yok. Ancak savcılığa vs. bir şikayette bulunursan o zaman sana bununla ilgili yardımcı olabilirler.

Kusra bakmayın da yerim sizin şahsa hakaret mevzularınızı. Bence herkesin herkese sallama hakkı olmalı. Ben destekliyorum. Seven sever söven söver takılacak değilim bana da küfür edenler var. Cevap vermiyorum, engelleyip geçiyorum.

Ha bak şu var; ekşi sözlük yazarı yapılacak kişilerin kalitesi o küfrü edecek derecede düşük olmamalı. Yani beğenmediği bir entry üstünden mesaj atıp da senin ananı bilmem ne diye dalan tiplerin işi olmamalı sözlükte. Ama böyle bir özgürlük de olmalı öte yandan. Bilmem derdimi anlatabildim mi

teeşkkürler cevaplar için.

küfreden tarafın gizlilik hakkı en başından korunurken, küfredilenin psikolojik şiddete maruz kalmama özgürlüğü ve hakkı neden bertaraf ediliyor onu anlamıyorum?

Madem ekşi yazarların küfre maruz kalmasına mani olamıyor hukuki ve teknik manada, o vakit mesajlaşmayı tamamen kaldırmalı ya da küfürleri otomatik algılayan ve gönderimini durduran bir algoritma yazmalı.

Ya da insanlar yazarların profillerine halka açık şekilde küfürlerini yazmalı.
Ya da mesaj facilitesi default olarak kapalı gelmeli, küfür yemek isteyen mesajları açmalı.

İnsanlar birkaç ergenin ruhsal sıkıntılarına maruz kalmak zorunda değil ki

Bu sözlükle alakalı bir durum değil yasal zemin böyle, burada kullanıcının haklarını değil kendi haklarını koruyor. Yani kullanıcı "Sözlük benim mesajlarımı ifşa etti" deyip dava açarsa kendisine yaptırım uygulanır, bunun önüne geçmek için bununla ilgili bir yaptırımda bulunmuyor. Yoksa sözlük yönetiminin herhangi bir kullanıcının haklarını savunacağını zannetmem, ki böyle bir amacı olsa zaten saçma olurdu. Ha ama kullanıcılar için kullanıcı engelleme ve mesajları tamamen kapatma gibi imkanları mevcut. Yani mesajlaşmayı tamamen kaldırmak yerine, kullanıcı bunu özelleştirip kendisine mesaj gelmesini tamamen engelleyebiliyor, ya da bir kullanıcıyı engelleyip ondan mesaj gelmesini engelleyebiliyor. Misal mesajları kapatırsan mesaj aracı komple kapatılmış gibi oluyor senin için, bunu kullanabilirsin.

savcılığı gidip şikayet edebilirsin.
bence et. vakit bulsam bende birini edicem.

Aslında mesaj içeriğini açık etmeden bu türden küfürler şikayet edilebilmeli.

Belirli bir şikayete (10 tane) ulaşınca kullanıcı 1 ay kadar ceza almalı.

Bir tür caydırıcılık mekanizması yaratılmalı bu türden ergen ve ahlaksız yazarlar için.

protein tozları suplamentler hep oldum olası pahalaıdır, 200 bişey değil ohoo ne para gömenler var

Fiyatlar ortalama aynı, çok değişmez. İşlenişine göre fiyat artabilir. Türkiye'de fiyatın yüksek olması hem yurtdışından geliyor oluşu hem de satıcıların açgözlü olmasından kaynaklanıyor. Türk markaları da var ama onlar da hammaddeyi dışarıdan alıyor, bir de ekstra açgözlü oldukları için yabancı markalarla aynı fiyata satılıyor. Tüm bu veriler ışığında Optimum Gold al kullan derim ben.

Marketing çünkü.

Şuan popüler o sebeple

Hiç bilmediğim için şaşırdım, anormal vücutlu erkekler gibi bişe istesem tamam da çok hafif benim istediğim. bu arada gördüğüm indirimli 200dü, gözümü kapayıp 4 yumurta beyazı mı yutsam ne etsem=p Tozlarda Kadın-erkek ayrımı var mı peki? Bazı konularda cahil olmak kötü bişey gerçekten.

Proteinin kadını erkeği yok.

bir suru sahte üründe var piyasada.
o yuzden fazla ucuza kacmamak lazım gibi. güvenilir bi yerden almak mantikli.

iyisi pahalı, kilona spor geçmişine ve beslenme durumuna göre ihtiyacını belirlemelisin protein tozu veya fazla proteinin büyük kısmı vucutta bir işe yaramıyor.

Aslında pahalı değil, hesap edilirse aldığın protein oranına göre ucuz bile.

Mesela Gold Standart Whey bir serviste 24 gram protein veriyor, servis birim fiyatı 3.15 TL.

Bu paraya 24 gram protein alabileceğin başka bir kaynak yok.

Üretildikleri ülkelere göre bizde pahalı, o ayrı bir ekonomi konusu.

bunu 10 saat önce sorsaydın linci yediydin ama ben de fikrimi beyan edeyim:
ben ankaralıyım, bana kalsa ankaranın 2 adım dışı vatan değil, ama sorun da değil. istanbuldan nefret ederim mesela. istanbulu şişiren istanbullulardan da öyle. 10 yıl yurtdışında okudum, çalıştım. sıkıntı çekmedim. üç dili rahat konuşuyorum. babam göçmen ama annem anadolu türkmeni, iki dedesi de sarıkamış şehidi. ülkenin kurucu unsuru yani. atatürkçü chp tabanı hem annemin hem babamın ailesi. pkk'lı falan zannedilmeyim diye diyorum.

bu ülke önce isimden kaybediyor. "türkiye" çok... türk. etnik unsur değil de coğrafi isim olmasını tercih ederim ben öncelikle. Anadolu Cumhuriyeti dedin mi kardeşim, bu ilk aşama.

MİLLİyetçilik milli olmakla başlar. benim millilik anlayışım da ekonomik tabanlıdır ırk tabanlı değil. kürt iş kurunca verdiği vergi benim ülkeme geliyor mu? çıkardığı ürün yerli malı oluyor mu? vatandaş olduğumuz sürece evet. o zaman türkiyeli kürtler millidir. milli oğlu millidir, başımın üstünde de yeri vardır.
azeriyi kürtten daha çok seven kimse "milliyetçiyim" demesin.

vatansevelik milliyetçilik değildir. vatan coğrafi bi kavramdır, hatta arapçadır. türkçesi de "yurt" sanırım. senin bi coğrafyayı sevip sevmemen sana ait olmasıyla değişiyorsa bu sevgi falan değildir. android kullanırken ios'e bok atıp da kendisine iphone alınınca apple fanboyu olan çocuklar gibi geliyor bana. gayzerler ve falez yapıları çok güzel geliyor bana. bu ülke topraklarında yok mesela. falez var, yetersiz sayıda. nasıl seveyim şimdi kriterlerim buysa? sokayım girip yüzemediğim denize.

bu ülkenin erkekleri fazla romantik. fazla duygusal hepsi.
savaşlar bundan çıkıyor.

Yıllardır benzer şeyi söylüyorum, makul olan da bu zaten.

Ben teknik olarak karşı değilim ama direkt topraktan feragat etmek, bir şekilde, Ankara'nın batısında yaşayanların da yaşayacak bir yer bulamamasına neden olabilir. Abdulhamit dönemine bakalım. Verdiği her tavizin sonrasında hiç savaşmadan tarihin en fazla toprak kaybı yaşandı, yine olmayacağının garantisi yok. Ha yeni dünya düzeni muhtemelen bunlarla uğraşacak değildir ama yine de risk. Bu anlamda özerklik vs. daha mantıklı.

Emperyalizmin mantığını anlasaydın, bu dediğinin çözüm olmadığını görürdün. Bunu yaparsan, pkk ve abd istanbul'u, İzmir'i, Mersin'i ister. İstanbul en çok Kürtün yaşadığı şehir.

Ayrıca bölünme isteyen 25-30 milyon Kürt kökenli vatandaşımız değil, 25-30 bin abd köpeği pkk'lı.

Bu arada babanın bostanını mı veriyorsun? Alsınlar, gitsinler diye... Milyonlarca insanın kanıyla alınmış, işgalden korunmuş o topraklar. Hala da kanımızla koruyoruz...


.

Oksijensiz bir ortamda bir nesneyi ısıtamazsın, zira ısı, yanma hareketinin sonucunda ortaya çıkan bir etki, yanma da, yanmaya neden olan kimyasalın oksijen atomuyla tepkimeye girmesiyle elde edilir.

@angelus'un "Oksijensiz bir ortamda bir nesneyi ısıtamazsın." ifadesi tamamen yanlış. Uzaydaki uyduların güneşe bakan tarafı ısınır. Uzayda oksijen yok. Isı sadece radyasyon yoluyla da yayılabilir. Oksijen olmadan yanma olayı gerçekleşmez. Bahsettiğin şartlarda madde hal değişimine uğrar. Tamamen buharlaşabilir.

dissendium +1. oksijensiz ortamda yanma olmaz ama ısıtamazsın demek tamamen yanlış bir durum. çok basit bir mantık kurarsak iki nesneyi oksijensiz ortamda birbirine hızlıca sürtsen yine ısınırlar. al sana friction welding:D

füzyon
mesela güneşin uzayda yanması

oksijen olmayan bi ortamdaki herhangi bir nesneyi fazlaca ısıtırsan önce sıvılaşır sonra da ortam basıncına bağlı olarak buharlaşır. ama bildiğin anlamda alev alıp yanmaya başlamaz.

L-Carnitine yağ yakımını hızlandırmaz, hatta hiçbir etkisi yoktur. Yok illa alacaksan en ucuzunu al.

Spordan yarım saat önce sade türk kahvesi ya da espresso vb içmek de aynı etkiyi yaratıyormuş. Ben de daha önce kullandım GNC'den alıyordum ve sanırım placebo, öyle gözle görülür bir fark yaşamıyorsunuz.

ben net şekilde tavsiye ediyorum. aynı spor ve beslenme programıyla bir ayda, carnitinsiz 3 kilo verdim, diğer ay carnitin ile 5 kilo.

Gazla olmaz o iş, bunu sürdürebilecek disiplinin varsa, sakatlık dışında her türlü durumda salona gideceksin git, diğer türlü paranı karşılıksız olarak başkasına vermiş oluyorsun.

Sen bu gazla ancak 2 hafta gidersin en fazla. Sonra yatış.

ilk etapta bence spor salonun yazılma ya da sadece 1 aylık üyelik yapan bir yere yazıl. Zaten ilk etapta çok ağırlık kaldırmaya vs ihtiyacın olmayacak dışarıda koşu ile başlayabilirsin havanın kötü olması seni üzmesin karda bile koştum termal içlik ve polar giyersen bir sıkıntı olmaz.

üstelik koşu bandında koşmak ve dışarıda koşmak arasında çok büyük fark var, dışarıda koşmak her zaman daha iyidir. Baktın düzenli devam edebiliyorsun üyelik satın alırsın ama sakın yıllık falan alma çünkü insan hep aynı yerde spor yapmaktan bile sıkılabiliyor en azından ben evimin yakınındaki tüm spor salonlarını dolaştım sıkıldığım için :D

1 aylık yazıl sonra artır diyenlere katılıyorum.

Ancak kendi gazını kendin verirsin. Başkasından umut etme.

4 senedir aynı salona gidiyorum, valla bir süre sonra evim gibi geliyor bana. Geçenlerde üyeliğimi 3 aylığına dondurdum (başka bir salona gitmek için) ve mutsuz oldum resmen, 1 ay sonra dayanamadım tekrar açtırdım.
Spora başladığın zamanlarda işkence gibi gelse de, alıştıktan sonra gitmeden duramıyorsun.
En zor kısmı başlayıp birkaç ay boyunca adapte olmak. Ondan sonra kimse tutamıyor zaten. Kendindeki gelişimi gördükçe de daha fazla gaza geliyorsun.

- Arkadaşınla/sevgilinle spor yap
- Ödül-ceza mekanizması kur yoksa bir süre sonra zor gelir ve gevşersin
- sağlıklı beslenme ile kombinlersen daha iyi sonuç alırsın
- spor keyif veya ekstra değil zorunluluktur, bunu aklından çıkarma.

hayatımda ilk defa böyle bir derdim oldu. Haftada bir halı saha ile yetiniyordum. Ancak sigarayı bıraktım kiloyu durduramıyorum. Bu kilo denen şeyin çoğunluğu karın bölgesine yerleşiyor. Bi bakınayım. Ankarada önereceğiniz bir yer var mı?

düzenli spor sonrası artan testosteron etkisi diye düşünüyorum.

bu ikisini ben de bir aydir kullaniyorum. bir baktim simdi senin duyurunu gorunce, ben de bir anormallik veya ekstra kil yok.

Mesir macununa viagra etken maddesi katıp satanların bulunduğu bir coğrafyada yaşıyoruz.

www.gazetevatan.com

Supplement kullanırken bu hususun gözönünde bulundurulması uygun olur.

Ayrıca, çok yumurta ve beyaz et tüketiyorsan, benzeri uyanıklıkların bu sektörde de faaliyette bulunduğunda dair şöyle haberler var.

www.kozmikbakim.net

Kreatinin dihidrotestosteronu akut olarak yükselttiği konusunda bazı araştırmalar var, bu da bir miktar kıl artışı yapabilir ama hacimsel olarak baktığında bu çok da fark edilir düzeyde olmaz fakat dihidrotestosteron daha aktif özelliği kıl artışından çok saç dökülmesidir, saçın dökülmüyorsa bir sorun yok demektir.

testosteron artışı sonucu normaldir. ama saçı döker bu hormonun artışı onu söyleyim. enteresan bir etkisi var saçı sökerken diğer kılları azdırıyor.

1) ağırlık düşürüp geriden gelmeyi deneyebilirsin. beşer beşer atarsın o zaman. dinlenme gibisinden...
2) yapma. beli de çalıştır. o programın olayı bel ve karın bölgesini her harekette çalıştırması. yoksa çalışmaz. oh press omuz için değil yukarı bir şey kaldırırken güçlü olmak için. öyle düşünürsen anlarsın. full range of motion olacak hep.
3) göğsüne değecek evet.
4) squatt'ta ağırlığının 1.5 katına gelene kadar yap işte. ondan sonra zaten 5x5 için iflahin kesilmeye başlar. bende öyle oldu en azından.
5) zorlamak önemli ama formun bozuluyorsa o ağırlık hiç senin olmamıştır. düşür.
6) düzenli yapsan da arada o ağrılar oluyor. bazen az dinlenmekten bazen az beslenmekten.
7) allah selamet versin.

1: Deload yap 0,50'lik plaka al bir çift küçük küçük artır, birkaç haftada bir artır vs, 3 ay nedir bu program en dandik yapana bile 1 sene gider.

2: Programın sahibi bile makineyle yapacaksan yapma diyor. Doğru ağırlık doğru formla yaparsan sakatlanmazsın.

3: Evet.

4: Daha deadliftte 95 kilodasın splite geçmekten bahsediyorsun, 5*5'te 150 kiloyla deadlift yapan kadınlar var. En az kendi vücut ağırlığının 2 katıyla deadlift yapamıyorsan deadlift yapmıyorsun demektir, ki normalde 3 katına kadar çıkabilirsin. Bir de bro değilsen steroid falan kullanmayacaksan izole çalışmana gerek yok.

5: Ufak tefek tavizler verilebilir ama genel olarak formu tamamen bozmadan 5 tekrar çıkarabileceğin ağırlıklar senin için uygundur ama bu noktada RPE kavramı ortaya çıkıyor, yani 100 kilo her zaman 100 kilo değildir.

6: Benim de ağrıyor. Protein alımın eksiksiz olsun, en az 8 saat uyu, haftada en az 5 gün mobilite çalış ve antrenman öncesi-sonrası esnemelerini aksatma.

1-5x5 cikmazsa bir sonraki idman tekrar dene. Yine olmazsa agirligi %10 dusurup devam et.

2-ohp serbest barla ayakta. Agirligi boynun en altina, gogusun tepesine indir.

3-goguse degecek. Ama eric spoto bench rekortmeni. Spoto press teknigi var. Bari goguse gelmeden hemen yukarda tutuyor. Boylece kaslara binen yuk hic bir zaman azalmiyor. Hep gergin kaliyor. Araştır.

4-5-6 ay yap bırak. Sıkılırsın. Wendler 5/3/1 yaparsın.

5-strongliftste zorlanma olayı yok. Her hareketi 5x5 yapicaksin. Basarili oldugun her idmandan sonra deadlift icin toplamda 5, diger hareketler icin 2,5 kilo artirim yapacaksin. Zaten her seti ayni agirlikla giriyorsun. Vucut gelistirme tarzi calismada o son tekrarlarda zorlanma yapacak kilo secimi yapilir. Burada programin soyledigu artirimlarla agirlik secilir. Benchte bos barla baslarsin zaten hic zorlamaz. Her idman artirirsin. Artmadigi yerde ikinci idman da ayni agirlikla girilir. Cikmazsa bir sonrakine %10 dusurulerek devam edilir.

6-agri olur normaldir. Beslenme uyku duzgunse agrilar da kisa surede gecer.

Alevilikte omuz öpmek diye bir ritüel yok, yöresel olarak böyle gelenekler olabilir. Bir de gönderdiğin linkle direkt Aleviliği bağdaştırman yanlış, Afrin'de Alevi Kürt Ezedi Arap birçok topluluk var.

www.piryolu.com


Bağdaştırmak? Neden yanlış? Suriye'de Nusayrilerin yaşadığını biliyorum, Alevilerin omuz öpme gibi bir ritüelleri olabildiğini de duymuştum. Şimdi bu ikisi çağrışım yapıyorsa gördüğüm bir videoda burada yanlış olan nedir?

yağlar kışın sıcak tutuyor

hiçbir faydası yok. kendinizi kandırmayın.

sağlık sigortası veya ilaç şirketleri için genel anlamda faydası vardır elbet

Kadınlar için yararı, zayıf hemcinslerine göre daha kolay sevgili/eş bulmaları. Malum erkeklerin büyük çoğunluğu afedersin g.tlü göbekli hatunlardan hoşlanıyor.

sigara içenler öl -yanlış yere geldim bi dk.

çok yakın bir arkadaşım, bir haftalık patlamış apandisit, ölebilirdi, yağlar bölgeye baskı yapıp iltihabın vücuda dağılmasını engellemiş. sebebini bulamadıkları hafif ateş olmuş, öyle ortaya çıktı. ha kilolar olmasaydı belki çabuk fark edecek bu aşamaya gelmeyecekti onu bilemiyorum.

Ben hep kilolu insanların kuvvet açısından daha avantajlı olduğunu düşünmüşümdür, bunun için çaba harcamamış olsalar bile. İmrenirim hunharca.

Erkek adamsın seksilikten bahsediyorsun.

Şişmanlığın hiç yararı yok, örnekte olduğu gibi

Vücut yağlarında Aromataz diye bir enzim var, erkekte testosteronu östrojene çeviriyor. Yani bir erkeğin ne kadar yağı varsa testosteronu o kadar düşüp östrojeni o kadar yükseliyor, bu da erkeklik özelliğinin azalıp kadınlık özelliğinin artmasına neden oluyor. Bu bilgi ışığında şişmanlık faydalı mıdır yararlı mıdır tekrar düşünülebilir.

trafik kazalarında daha az ölümcül yaralanma oluyormuş

aşçı olsaydın seni tercih ederdim çünkü
zayıf aşcıya hiç güvenmem.

tek pota sokak basketbolunda pota altında milletin götünden kan alırsın başkada artısı yok

*kalabalık olarak arabaya sıkışılacaksa eğer önde rahat bir şekilde tek yolculuk etmek
*normalde öğrencilere verilmeyen asansör kartına sahip olmak :D

Haha ne güzel duyuru. Dolduralım burayı hatuna atıcam kilo alsın acık :P
bu arada şişman hatun seksidir bence ya niye öyle diyosun

tahta sandalyede otururken kic kemiginin batmamasi.

1: Predatorler sadece Dünya'ya gelmiyor, yaşam bulunan tüm gezegenlere gidiyip avlanıyorlar. Yani kendileri avcı, oradaki yaşam formlarını av olarak gören bir ırk, gelenekleri böyle. Başarılı avlandıkları her gezegen için kendi gezegenlerinden madalya nişan gibi bi şeyler alıyorlar, derilerini yüzme olayı da ritüel sadece. Fakat dünya ile ilişkileri baya uzun. Medeniyetlerin ilk kurulduğu dönemde dünyaya gelip buradaki piramitler gibi eserlerin inşasını öğretiyorlar vs, olay bu noktada başlıyor.

2: Predatorler Japonlar gibi bir ırk; onura gurura vs. çok önem veriyorlar. Arnold'a da saygı duyduğu göstermek için bu şekilde dövüşerek öldürmeye çalışıyor.

3: Arnold kendisini dövmüştü, o noktadan sonra galip gelemeyeceğini anlayınca kendini öldürdü.

@angelus +1

1- Predatorler avcı bir ırk. Yani, avlanmak onlar için her şey denebilir. Spesifik olarak o predatorün orada olması ise, iklimin elverişli olması; çok sıcak ortamı sevdikleri vurgulanıyor ilk iki filmde de zaten. Gittikleri gezegenlerin en güçlü avcıları olarak algıladıkları canlıları avlayarak var olan en iyi avcı olduklarını kanıtlamış oluyorlar bir nevi. Deri yüzme de bir nevi bunun parçası. Avladığın hayvanın derisini alıp post yaptığını düşün, onun gibi bir şey. Tabii, bunlar post yapıyorlar mıdır bilmem.

2- Kaçamayacağını biliyor ve evet, belli prensipleri olan yaratıklar. Kendisine denk olabilecek kadar uğraştırdığını da gördüğü için, artık oyun oynamadan, karşısına alıp birebir düello edip işi bitirmek istiyor. Bizdeki "yumruk yumruğa" mantığı gibi. Tabii, burada ölümüne.

3- Hem yenildiğini anladığı için hem de geride iz bırakmamak için. Avın bir parçası da bu; geldiğini bile avına hissettirmeden, senin ne olduğunu, zayıflıklarını vs anlamasına fırsat vermeden avlanıp gitmek.

Animal'ın karb. değeri baya yüksek, belki o yüzden öyledir. Optimum'un çikolatalısı belli belirsiz bir aromaya sahip, onu önerebilirim.

ayaklarındaki ortopedik sorunlar için düzgün bir yerde yürüme analizi yaptırıp kişiye özel tabanlık uygulaması yaptırman gerekli. ondan sonra her ayakkabıyı giyebilirsin eğer şekil bozukluğu yoksa... pm den referans olabilirim.

1 tane yumurta 6 gram protein içerir, bu 1 tane yumurtayı neyin içine kırarsan kır, o 1 tane yumurtayı yediğin sürece 1 tane yumurtadan aynı proteini alırsın.

Ama omlete kattığın yağı da beraberinde alırsın, en güzeli haşlayıp yemek.

@John Bloor tuz tamam da yağ ile bir derdim yok :)

Beşiktaş forvet için normalde Negredo'yu almıştı, Cenk ekstra çıkış yapınca ilk 11'e girdi, Cenk'in yerine Negredo oynar. Beşiktaşlı değilim.

Larin'le anlaşıldı işte. Atiba reyisin hemşehrisi. Bakalım bakalım.

angelus+1

larin olayında pürüzler varmış. formda forvet kaybetmek sıkıntı ancak bjkde gol potansiyeli yüksek oyuncu çok. negredo alışırsa gomez vari takılır.

allahini seviyorsan itfaiye meydanina git biraz dolar. hem halter hem dambil set olarak maksimum 50 liraya alirsin. daha gecen hafta 15 liraya 30 kiloluk hayvani dambil seti gordum dolmus duraklarinin oldugu cikista.

Alacaksın da nasıl kullanacaksın? Yani dumbell'da zaten 15-20 kiloya geldikten sonra kaldıramayacaksın, barbell'i de rack ve rack özelliği olmayan sehpa olmadan kullanamayacaksın, evde yatacak bunlar. İlla evde çalışacam diyorsan rack al ağırlıktan önce.

uzun barla rahat çalışacak bir alanın var mı? diye değerlendir.

bana sorarsan fiyat/performans için değer.

salonun artısı koşu bandı ve bazı hareketlerin makinelerden dolayı pratik olmasıyken bunlara verdiğin para hizmet için değil ürün için oluyor. dolayısıyla uzun vadede kullanabilirsin. bir kısmını veya hepsini satarak paranın bir kısmını geri cebine koyabilirsin.

pilates topu alabiirsin

ve stepper(şöyle bir şey: www.decathlon.com.tr) da düşünebilirsin kardiyo için.

Boğazlar sözleşmesi 2023'te bitecekmiş gibi bir algı var ama o sözleşme sonsuza kadar devam edecek, bunlar futbolcu kontratı gibi belli bir süreyi kapsayan anlaşmalar değil, barış dönemi devam ettiği sürece devam eder, yenisinin yapılması için de benzeri süreçlerin yaşanması gerekir. O nedenle bedava boğazlar varken kimse para verip geçmez.

şöyle bir güzelliği var. eğer montrö'ye dahil kabul edilirse, burası boğaz statüsü göreceğinden, gemiler buraya yönlendirilebilir. eğer dahil kabul edilmezse, türkiye için inanılmaz bir stratejik alternatif olur. her durumda kazançlı.

ama şahsi fikrim masrafına deymeyecek ve çılgından ziyade henüz gereksiz ve önceliksiz bir proje olduğu...

ihtimal vermiyorum ama, montrö'ye dahil edilirse zaten ekonomik olarak hiçbir katkısı olmaz.
bir boğaz yerine iki boğaz olur istanbul'da gemiler istediğinden girer istediğinden çıkar kimseye de hesap vermez.

ben de şahsen anlam veremiyorum. bu kadar büyük projeler yerine kalkınmayı daha kısa sürede sağlayacak projelere yatırım yapılsa daha çok işe yarar.

yok ayrı bir kanal olsa montrö'den ayrı, o zaman da herkes halihazırda uygulamada olan montrö'yü devam ettirecek, beş kuruş vermeyecek.

neresinden tutsak elimizden kalacak gibi geliyor. yanlış mıyım?

Boğazın içini doldurup kanal istanbul'u da boğaz olarak değil kanal olarak kullanırsalar anca öyle işe yarar.

Tip-1'in bir ilgisi yok, Tip-2'de de en büyük yağ hücreleri göbek bel çevresinde olduğu için yağlanmanın çoğu burada oluyor, o nedenle en çok bu bölge yağlanmış oluyor. Fakat teknik olarak bel de yağlanıyor göbek de popo da.

ha yani insilun yetersiz olunca parcalanamayan sekerlerin hucreden gecemeyip yaga donusmesi, bunun da en cok bel cevresindekiler buyuk diye orada olmasi.

İnsülin yetersiz değil, insülin var ama hücreler insüline direnç gösterdiği için enerji hücrelerde depo edilemiyor, sonra onlar da yağa dönüştürülüp depo ediliyor. Göbek-bel çevresi en uygun yer olduğu için de buraya depo ediliyor.

soruya cevap değil ama karbonhidrata dikkat et

Ne derece doğru bilgi bilmiyorum ama yıllardır ortada o ağırlıkların menisküs yaptığı söylentisi var.

Kilo vermeye katkısı illa çok az da olsa vardır ama çok mantıklı gelmiyor bana. Onun yerine yapabiliyorsan HIIT cardio, yapamıyorsan tempolu yürüyüşe devam et. İlerleyen günlerde ağırlık çalışmaya başla. Hepsinden önemlisi sağlıklı beslen. Bunları düzgün yaparsan rahatça kilo verirsin.

Yani bileğindeki tendonlar zaten senin yükünü çekerken zorlanmıyormuş gibi bir de ağırlık bağlayarak ekstra stres yaşatıyorsun ki vücudunun ağırlığıyla kopmazsa ağırlığın yüküyle kopsun. Yaptığın saçma bir şey. Kiloyu böyle veremezsin, kilo vermek-almak beslenmeyle alakalı bir durum.

agirlik baglama olayini basketbol oynarken daha yuksege ziplayabilmek icin yaparlardi. yani vucut ona alissin, sonra cikarinca daha da iyi ziplasin.

tempolu yürüyüş yeterli, ağırlık gereksiz yorgunluktan başka bir işe yaramaz sizin için

Templou yürüyüş öneririm. Temposu bir yere yetişmek için acele ettiğiniz tempo. 30 dk yürüyün. Kg da verilir ama karın bölgesi için başka yöntemler de olabilir.

www.youtube.com bu kanaldaki egzersizler yürümekten çok daha iyi yağ yaktırır. zaten yürümenin başlı başına çok bi etkisi yok. hele hele karın bölgenizde yağlanma varsa, yürümeniz bi şeyi değiştirmeyecek.

dipnot: hiit yaparak 12 kilo veren biri. :D

Diyet yapmak sürdürülebilir bir program değil, yapıldığı süre içinde akut olarak işe yarar ama uzun vadede eskiye dönüş kaçınılmaz olur, yani verilen kilolar geri alınır. Önemli olan sürdürülebilir temiz bir beslenme rutini oluşturmaktır.

bir diyete girmekten ziyade uzun vadeli yediklerin arasından bazı şeyleri çıkar. sonuçlar yavaş ama kalıcı olacaktır.

ne çıkarabilirsin:

- hamurişi
- şeker
- kola
- abur cubur

"yağı kasa çeviricez" dediyse kaç.

Kaç kilosun da 34.5 kilo kas var?

Neyse, yediğin yiyeceklerden aldığın protein yetersiz ise protein tozu kullan. Bildiğimiz ayrıştırılmış proteinden başka bir şey değil. Günlük ne kadar protein alman gerektiğine şuradan bakabilirsin: www.bodybuilding.com

Onu diyen kadına kibarca bsg de

O 34,50kas,kemik, su toplamidir diye dusunuyorum. Yapqcagin cok abarti bir spor degilse yumurta, tavuk, et, kurubaklagiller yeterli olur bence. Protein tozuna gerek yok.

arkadaşlara katılıyorum.cahil konuşması.yağ kasa dönmez .ama kilon çok az ise alabilirsin bence de.ayrıca 11 yağ oranı çok düşük bile.ayva göbeği bile yoktur sende.

@alperz benim anladığım 34.5 kilo kas değil %34.5 kas varmış %24.6 da yağ varmış

Protein tozu sakıncalı olmamakla birlikte 'hangi protein tozu?' sorusu da önemli. Rastgele ve merdiven altı bir besin takviyesi almayın. Alacağınız besin takviyesini de uygun şartlarda saklayın ve kullanın.

Protein tozu olmadan da protein alabilirsiniz ve bence sizin durumunuzda almak zorunda da değilsiniz. Genelde protein tozu daha ucuza protein alabilmek içindir. Yani örneğin günde yarım kilo et yemek zorunda kalmazsınız.

@alperz, neden kaç kilosun da o kadar kas var dediniz? Yanlış mı yazdım diye düşündüm, cahilim bu konuda dediğim gibi. bana sadece abartısız kas yapmak için hareketler yapıcam, direncim düşük, yağ yakmak için bişey yapmıcam? Kilo hassas tartıda 48.


@red g, @idexo, eğer günde günde 4 yumurta beyazı yerim dersen toza gerek yok sadece daha hızlandırmak için dedi. Tabii Aletli yapılan spora uzak biri olarak protein tozunun iyisini de bilmiyorum, iyi bir yerden alabilirim sadece.

Yağ oranı %24 sanırım, %11 olması için sporcu falan olmanız gerekir herhalde, o zaman da kas düşük çıkmazdı.
Ama yağı kasa çevirmek demesinin sebebi halkın anlayacağı dilden konusmaktır diye umuyorum, ya da oranlardaki olacak değişime gönderme yapıyordur. Yoksa yukarıda denildiği gibi, öyle olmuyor.

Ben kullandım protein tozu kısa bir süre. Besinden alamıyorsanız kullanılabilir diye bakıyorum. Ama bir sürü gıda alternatifi de var, ben o sırada bayağı yoğun antrenman yapıyordum, iştahsızdım da, iyi destek olmuştu.

Burada benden daha iyi bilenler vardır tabii, o yüzden bir şey demeyeyim de, kısaca kullandım, ölmedim, kadınım.

Şunun şurasında alman gereken protein miktarı ortalam 60-70 gram, bunu yemeklerden alamıyorsan zaten çöp besleniyorsun demektir, yemeklerden almaya çalış, ölçümü yapan kadın sana protein tozu itelemek için öyle söylemiştir. Ha bana kalırsa bu diyaloğun geçtiği yerden koşarak kaç.

gelen yorumlardan sonra size tavsiyem:

- dengeli ve yeterli beslenmeyi öğrenin, protein tozuyla da uğraşmayın.
- spor yaparken alışma devresinde kendinizi gereksiz yere zorlamayın fakat hareketleri de doğru yapmayı öğrenin.
- spor yaparken hareketleri yarım yapmayın, hareketlerden çalmayın, gerçekten yapın.
- spor ve beslenme konusunda en başta kas yapmaya veya kilo alıp-vermeye odaklanmayın. bunun yerine kondüsyonunuzu öğrenip geliştirmeye odaklanın.
- özellikle ilk ay vücudunuzu, ihtiyaçlarınızı, sporu ve beslenmeyi dikkatle keşfedin.
- yaptığınız egzersizlere göre ve vücut kompozisyonunuza(ağırlığınıza ve yağ kas kompozisyonunuza göre, takriben) ne kadar kalori harcadığınızı ve buna göre kalori ihtiyacınızı öğrenin.
- imkanlarınız dahilinde olabildiğince işlenmemiş gıda tercih edin.
- doğru kaynakları belirlerken mükemmelliyetçi davranmayın veya milimetrik kalori/protein/yağ/karbohidrat hesaplarına ihtiyacınız yok.
- sporu ciddi ve disiplinli yapın fakat işkenceye dönüştürmeyin.
- beslenme konusunda disiplinli ve ciddi olun ve yine işkenceye dönüştürmeyin.
- sporu ve beslenmeyi bir hayat tarzı olarak uygulayın, dönemlik diyet ve spor alışkanlıkları yerine hayatınızın bir parçası haline getirin.
- beslenme konusunda zaman içerisinde göz kararı veya ölçüyle kalori saymaya da başlarsanız iyi olur. başta 1 yumurta ortalama kaç kaloridir veya sarısı beyazı kaçar kaloridir bilemeyebilirsiniz, internetten araştırın. zamanla göz kararıyla dahi kalori sayabilir hale gelebilirsiniz. 1 kaşık zeytinyağı, 1 bardak süt gibi ölçülere zamanla alışırsınız...
- sporun niteliği ve süresi de önemlidir. yani mesela yürürken ve koşarken kalp ritminizi takip etmek isteyebilirsiniz, kaç dakika ve kaç kilometre koştuğunuz da önemlidir.
- üzerinde çok durulmayan bir konudur fakat dinlenme de çok önemlidir.

daha da bir çok madde eklenebilir fakat benim son ekleyeceğim madde şudur:
- acele etmeyin. yukarıda belirttiğim gibi yaşam biçiminize entegre bir egzersiz ve beslenme düzeni oturtun. pratik olmayan, fazla özen gerektiren davranışlardan bir süre sonra bıkarsınız. pratik olmaya ve imkanlarınıza uygun davranışlar edinmeye bakın ki alışkanlık haline dönüşsün.

Bunlar için hem deneme yanılma hem de internetteki sonsuz kaynaklar size yardımcı olacaktır. Bir sorunuz varsa önce google'a yazın birkaç değişik kaynaktan okuyun. Tatmin olmazsanız o zaman sorun, araştırın. her zaman şüpheci olmakta fayda var.

Şimdi hocayı burda gömdüm gibi oldu ama inanın diyalog benim saçma hafif omuz istiyom isteğimle bir nevi şekillendi ve tabii buraya en saçma yerini ekledim sırf soruyu kestirmeden sormak için. Yoksa bilinçsiz korkunç kaçılası bir yer ve kişi değil, benim aktarımım kötü=)

@idexo, Teşekkür ederim tavsiyeleriniz için. Zaten en büyük sıkıntım beslenme konusunda çok dengeli ve iyi olmamak, su içmemek. Sıvı oranı 25 çıktı=( ayrıca şöyle söylim sadece son 1 yıldır düzenli kahvaltı yapıyorum. Önceden günde 1 öğün yerdim. Şimdi yemek biraz seçmek harici tek sinir olduğum sağlıksız şeyleri tümüyle bırakmamak, Film izlerken illâ bir kase cips kola sonra üstüne 1 eti cin veya benzeri yemek gibi. Neyse ki salata ve meyve çok severim, ama şu abur cuburu beynimden silmem gerek, sağlık için. Kalori vs hiç anlamadığım anlamaya uğraşmadığım şeyler, bilmiyorum bu konuda ilerler miyim ama spor konusunda dediklerinize özellikle dikkat edicem.

'Şimdi yemek biraz seçmek harici tek sinir olduğum sağlıksız şeyleri tümüyle bırakmamak, Film izlerken illâ bir kase cips kola sonra üstüne 1 eti cin veya benzeri yemek gibi.'

Bu tarz abur cuburları yasak elma haline getirirseniz muhtemelen içinizde bunlara karşı bir açlık da başlayacaktır. Onun yerine kendinize bir kalori sınırı koyun. Diyelim ki haftada ihtiyacınız 14bin kalori almak olsun. Bunun en fazla 750 kalorisini bu tarz abur cuburlardan alın. Eğer canınız istemezse ne ala, isterse böyle kalori sayarak tüketirseniz kontrol de sizde olur.

Yine mesela sadece su içmek çok sıkıcıdır. O gün en azından 2 litre su içmemişseniz gazlı içecek de tüketmeyin.

Yine gazlı içeceklerin yerine bitki çaylarına yönelmenizde fayda var.

Bunları alışkanlık haline getirmek için en başta bilinçli olmanız lazım, sonra da devam ettirmek için disiplinli olmanız lazım.

işkence haline getirmeyin derken bunu kast ediyorum. kendinizi %100 mahrum bırakmayın, tadımlık tüketin.

Sonra tabi basit şekeri büyük oranda hayatınızdan çıkarın. Çayı kahveyi şekersiz içmeyi öğrenin. Kahve gibi kafeinli içecekleri, enerji içeceklerini abartmayın, mümkünse enerji içeceklerini hiç tüketmeyin.

Üzerinde diyet yazan ürünlere abanmayın, bu ürünlerin de kalorisi yüksektir. Normal versiyonlarından farkı diyet ürünlerin içindeki yapay tatlandırıcılar vs. dir. Bunlara ihtiyacınız yok. Mevsim meyvelerini tüketin. 1 elma sizi kesmiyorsa 2 elma 2 portakal yiyin. 1 paket bisküviden kat kat iyidir.

tabi günümüzde tarım ürünleri ne kadar sağlıklı o da sorgulanıyor fakat yine de raf ömrü 1 yıl olmayan şeylere yönelmekte fayda var.

eğer tıbbi bir şekilde teşhis koyulduysa, hatta konulmadıysa bile böyle şeylere bulaşmamak lazım. bildiğin prof. ama site açmış bitki satıyor. cv'sini bile koymamış.

kimya, tıp vs. eğitim almış ama "alın ot, yiyin" diyebilen birine güvenmem. tıbbi ilaçlarla ilgili bir çok bitkiden öğrenilebiliyor ama hangi madde ne yapıyor, ne ediyor bakılıyor, klinik testler yapılıyor, izin alınıyor vs. bir küre 10 çeşit bitki atınca elbet arasından biri bir işe yarar ama zarar riski de göze alınmaz.

ben hepatit b için lavanta kürünü denemiştim. normakl olan alt değerim 1 hafta içinde 150 olmuştu ama benim kanaciğerimi hepatit b yara yapmış epey derecede. hasan özkan sağlıklı karaciğer için kürler iyi olabilir ama sağlıksızları daha fena edebilir demişti.

Kendisinin doktorluğu tıp doktorluğu değil yalnız, bunu bilmekte fayda var. Keçiboynuzu kürüyle çocuk yaptırdığı söyleniyor, ne kadar doğru ne kadar yalan bilemiyoruz tabii ama günümüzün tıp teknolojisiyle çocuk sahibi olamayan insanları keçiboynuzu kürüyle çocuk sahibi yapması çok gerçekçi gelmiyor.

passion rules+1

Tamam bitkilerin içindeki kimyasallar yararlı, tedavi edici falan ama koca farmakoloji bilimi boşuna deneylerle, etken madde dozajıyla falan uğraşmıyor. Hiçbir şekilde güvenli ve güvenilir gelmiyor bana.

Açıkçası ben çok güveniyordum ama zamanında medyumluk şirketi açtığını öğrenince şok oldum. Kendi sattığı ürünleri aşırı pahalı 20 ml propolis 100 lira civarı, organik sertifikalı 20 ml 35 lira eğri çayır markası. Sattığı bitkiler aşırı pahalı ıhlamur bile :) söylediği kürlerin bazısı ise yarıyor orası doğru ama tıb ve ilaç sektörü tedaviyi bulsa niye üretmesin ilacı milyar dolarlık şirketler ama bir Umut inanmak istiyor insan alıyor maalesef...

Saraçoğlu belki birçoğuna oranla daha güvenilir olabilir ama arkadaşların dediği gibi tıp doktoru değil, bitkilerin zarar riskleri varsa beslenme dışında kür olarak alındığında etkisi artabilir gibi gözardı edilmeyecek durumlar var.

Önerilerini uygulamayı düşünürseniz önce mutlaka başka kaynaklara da bakın.

Almanlar bu konuda hem epey ileride hem güvenilir geliyor bana. E-komisyounu raporlarına ulaşın. Bitki içerikleri, hangi konuda takviye olabilecekleri... hepsi var.
Başka güvenilir kaynaklara da bakın. iyice sorup soruşturmadan uygulamaya geçmeyin.
Takviye veya tedavi amaçlı bitki kullanacaksanız mutlaka doktorunuza sorun. Uygularken de drog olarak alabilirseniz daha iyi olur. Droglarda etken madde kontrollü ve yeterli oluyor. Başka etmenler girmiyor.

Bitkinin sabah veya akşam toplanmış olması bile içeriklerini değiştiriyor. Aynı bahçede yetişen iki kök ısırgan otunun içeriği birbirinden farklı oluyor.
Mutfaklarımız labrotuar ortamı gibi değil.
Aynı mutfakta bi yemeği iki kez aynı lezzette yapamıyoruz. Isı nem, kullanılan su, sıralama zamanlaması... bunların hepsi etken olabiliyor.
Bunlar benim bitkisel takviye gerektiği zaman kendim için öğrendiklerim.

Bana karaciğer için ve bağışıklık sistemimi güçlendirmek için gerekmişti. Karaciğer için eczaneden enginar hapı almıştım, faydasının olduğunu düşünüyorum. Tabii önce tıbbbi yardım aldım, sonra bitki takviyesine yöneldim. Esas işi tıp yaptı yani.
Karaciğeri bozan safradaki tıkanıklılıktı, doktor safrayı açtı sonrasında daha çabuk toparlaması için takviye amaçlı enginar hapı kullanmıştım. ve çok kötü durumda olan karaciğer kısa sürede de toparlandı. Yardımı olduğunu düşünüyorum.

Bağışıklık çok ayrı mevzu. Ona ayrıntılı çalışmak gerekiyor, bitki takviyesi tek başına fayda sağlamaz ama elbette olumlu etkileri olur.

Ben Saraçoğlu dahil medyatik olan bütün "şunu yiyin şunu için" diyen tayfadan uzak duruyorum. Başım çok rahat.
Çünkü farkında olmuyoruz ama olumsuz etkileri olumludan daha fazla oluyor.

zerre güvenmiyorum bu adama.
şahsen, bu adamın önerdiği herhangi bir şeyi katiyen yapmazdım.

uyumadan önce rezene, papatya çayı, yoğurt, ayran, süt

Uyumadan önce su ve/veya papatya çayı/doğadanın nefis zencefil ve limon kabuklu çayı.

Uyanınca her şeyden önce su.

Yatmadan önce muzlu fındık sütü içmek sadece vücudu gereksiz sindirim işleriyle uğraştırıp uyku kalitesini bozmaktan başka bir işe yaramaz, aynı etkiyi Nutella yersen de görürsün bir farkı yok, yatmadan önce Nutella yemek ne kadar uyku düzenine iyi gelirse o kadar iyi gelir. Çaylar da belki ilk etapta işe yararmış gibi gözükse de onların da muhakkak bir rebound etkisi olacaktır. Onun dışında sabah da su iç işte.

ben uyumadan önce viski içiyorum üç parmak. dört buzlu. hemen uyku getiriyor.

uyandığımda da ılık su.

uyku sorunun yoksa gerek de yok bir sey icmenize. Sabah limonlu su olabilir veya elma sirkeli su.

İçtiğim bir şey yok ama başka bir tavsiyem var: benim uyku düzenime iyi gelen şey yatmadan önce 5-10dk meditasyon yapmak, kafamı boşaltmak.
meditasyonguru.com

Yatmadan önce (su dışında) yediğim içtiğim şeyler ise midemde şişkinlik hissi verip beni rahatsız ediyor.

Aşırı hareketlisin, biraz hareketten kıs. Biraz meyve ye, ev yapımı peynirle beraber portakal mandalina gibi. Kuruyemişi artır çünkü unlu gıda sevmiyorsun. Vücudunu dinle, o sana söyler ne istediğini.

Hormon testi yaptır, belki hipertiroidi vardır, şekerine baktır.

Hiç karbonhidrat içeren besinlerden bahsetmemişsin. Makarna pilav tüket. Günlük alman gereken kalori miktarını hesapla. Günlük alman gereken kalori miktarından daha fazlasını alman lazım fakat bir anda abartmamalısın. Bu konuda kendine güvenmiyorsan bir diyetisyene başvur.

kilo alıp vermenin 2 şartı vardır; yemek ve yememek geri kalanlar ise yardımcı etkinliktir spor gibi. kilo almak istiyorsanız günlük yaktığınız kaloriden fazlasını vücuda almanız gerekiyor bence bu hesabı yapacak donanıma sahipsiniz. kuruyemiş, kolay kaloridir aşırıya gitmemen koşuluyla katılıyorum bu fikre, onun dışında da yiyiniz efendim işte. ee valla çok yiyorum olmuyor dediğiniz yeme miktarı muhtemelen anca gün içindeki enerjik halinize gidiyordur siz çıtayı biraz daha yükseltin.

myfitnesspal ile kalori hesabı yapman şart. kalorisi yüksek gıdaları araştır ve bunlardan tüket. mesela zeytinyağı, peanut butter gibi besinlerde yüksek oranda kalori var. ayrı ayrı yemek zor geliyorsa bunları, bunun üzerine muz, dondurulmuș meyveler, yiyorsan dondurma gibi şeyleri blenderda smoothy halinde gün boyu tuketebilirsin. hatta iyi bir tad bile yakalayabilirsin.

Pilav üstü biraz daha pilav. Ekmek arası hamburger.

Şaka bi yana 1. Tiroit kontrolü 2. Hareket azaltımı 3. Porsiyon büyütme, olmuyorsa öğün artırma.

bence hiçbir şey yapma, çünkü çok ideal bir beslenme ve yaşam düzenin var, durup dururken makarna, şeker yiyerek vücudu bozma; yalnız fitness biraz toparlayabilir kilonu, spor'u en az 3-4 ay devam ettikten sonra etkilerini görebilirsin.