Bi disari ciktim pisman oldum gercekten cok sicak.

sanki her yer karagümrük bugün, öyle bir sıcak var açıkçası, haklısın pike ile yatan adam !

doğrudur. ben kocaeli'deyim ama burası da çok fena. 3-4 gün önce baktığımda, cuma-cumartesi-pazar üçlüsünü çok sıcak gösteriyordu. burası için mgm'nin çarşambaya kadar verdiği en düşük sıcaklık 33 derece.

Hamam gibi.

yoo normal yaz sıcağı işte. ekstra bir sıcaklık yok daha bunlar iyi günlerimiz.

sen bir de izmiri gör :)

sen izmiri görsen demeye geldim ama denmiş :)

hemde nasıl.
vay vay vay bu ne sıcah la.

Sıcaktan rahatsız olmayan tek insanım sanırım. Oh sıcak sıcak ne güzel.

OHA izmir ne öyle, 40-41'lerde geziyor. izmir, adana ve antalya'ya bakınca oturduğum yerde terlemeye başladım.

adam buna benziyor: www.imdb.com

cheers'daki barmen o eleman.

www.imdb.com

??
linke bakmamıştım pardon

al la al filmi buldum.
www.imdb.com

kadın: Demi Moore
adam: Woody Harrelson
film: Indecent Proposal

Saolun varolun

Ahlaksız Teklif bu film, pek parlak değildir ama Demi Moore'un güzelliği, Robert Redford'ın da çekiciliği sayesinde sıkılmadan izlenir.

ele dümdük gidebilirsin kimliğinle, çıktıya gerek yok..

dümdüz git, git de eğer biniş kartını telefonuna sms aldıysan ve kargo kısmına verilecek bagajında yoksa geç git. aksi halde biniş kartını alman gerekiyor.

biniş kartını mail olarak aldım. kargo kısmına verilecek bagaj da yok.

sen ve kimliğin git sıkıntı olmaz.

biniş kartındaki barkodu kapıya okutacak.

ister biniş kartının çıktısını al onu okut, ister telefonundan mobil biniş kartı al barkodu ordan okut. istersen kontuara git kimliğini ver, biniş kartını oradan versinler, onu okut.

yani uçağa girerken o barkod lazım. nereden aldığın fark etmez. çıktı alırsan, bagaj da yoksa kontuara gitmeye gerek yok. çıktı alamıyorsan sadece kimlikle kontuara gidip alabilirsin.

155

Indir capraz iki lastigini,sonra o dusunsun.

indirsem hiç giremeyeceğiz otoparka :) bu kadar rahatlık görmedim ben ya. öyle bir bırakmış ki yani hareket alanı bile yok.

Abi indir dibine kadar disari bir yere parket cik evden dallamayi seyret geldiginde,hava yeterince sicak ugrassin.kufur edersede inip dovun.

Yada tam arkasina cikamayacagi sekilde yanasin gelince beklesin.

otopark girişinizde park yasağı olduğuna dair trafik levhası yoksa arabayı çektiremezsiniz.

aracın ön camına bakın belki telefon numarası bırakmıştır.

bırakmamış ya telefon. tam bir hanzo. öküz herif.

polisi arayın çekerler.

lastik indirme işe yarıyor. tecrübe ile sabit.

Sinaside pamuk gibi bir kalp var.

Sinasicim hayat senin dedigin gibi guzel ama bunu yapan arkadas yuzde 90 ihtimal tatlisu kurnazi yuzde 90 kendinden baska kimseyi dusunmeyen itin teki.oyle olmuyor abi,o cekici gelene kadar o arkadas gelir aaa pardon der gider,ya bu kadar insanin isine engel oldum demez birsey dersen kufur eder,arabayla patonaj kalkip artistlik yapip gider icin icini yer.

Breaking bad de walter reisin donusumu gibi dusun,yillarca insan olmus,olmamis,yakto abinin arabayi benzinlikte kendine geldi,simdi onlar dusunsun kafasi iyidir.

Çekici arayıp çektirmek lazım. Polis pek bir şey yapmaz. Aslında en güzeli Duptıs'ın dediği gibi dibine kadar girip park etmek lazım, manevra yapamayacak şekilde sıkıştırıp.

çekmiş karşıya bu sefer arabanın yarısı yolda duruyor. cins midir nedir bilemedim.

yaz kış çay içiyorum,
mübarek kışın ısıtıyor, yazın harareti alıyor. kutsal bi içecek gibi.
soğuk bi şey içeceksem siveps limon içiyom.
kefir de olur hacı.

Buzlu süt üzerine tarcin at bi de

www.eksiduyuru.com

Birkaç hafta önce açmıştım bu duyuruyu; baya cevap gelmişti sağolsunlar, sizin işinize de yarar bir şeyler çıkar belki.

Benim favorim ise en başta yazan Arnold'un şekersiz soğuk kahve tarifi oldu. Kendisine burdan da bir teşekkür edeyim. İçine aroma ekleyip değiştiriyorum bazen. (Vanilya mesela)

evde soğuk çay ve limonata yapıyorum az şekerli. illa marketten bir şey içeceksem de meyveli soda.

edit: soğuk çayın tarifini isteyenler oldu. arkadaşlar, dünyanın en basit şeyi. standart çay demliyorsunuz (alt kısmı kullanmanıza gerek yok, sadece demlikte çay demleyin yeter). ben içine 4-5 karanfil ve çubuk tarçın da atıyorum. çay demlenince süzgeçle süzerek sürahiye/şişeye dökün. (benim demlikten iki sürahi çıkıyor, çay/su oranını 1/3 yapıyorum). sonra üzerine su ve tadına bakarak dilediğiniz kadar şeker ekleyin. limon sıkın dolaba koyun, bu kadar.

ice tea
nescafe ice

Kefir. Meyveli normal her türlü içerim.

fraise'i dinle:)

Evde yapılmış meyve suyu, ayran, limonata.

Çayı severim ama agzimin icinde bıraktığı paslı tadı sevmiyorum, çok icmemeye bakıyorum. Onun dışında arada bir soğuk meyve suyu. Genelde su iciyorum böbreklerimi iflas ettirecek kadar neredeyse. Az içmeye çalışıyorum bu yüzden. Başka da bir şey icmem. Kola hem çok şekerli, hem de midemi mahvediyor. İce teanin de tadını sevmiyorum, zaten o da çok şekerli.

Genelde su.

Bazen buzlu latte. Normalde kahve sevmem ve içemem ama sadece buzlu latteyi seviyorum.

tropicana vişne suyu
çilekli soda
ice tea şeftali

İşyerinde su, çay.

Evde komposto (bahçe meyvelerinden yapılmış), süt.

evde kendim buzlu çay yapıyorum. çayı demleyip süzüyorum, soğuk su ile istediğim dem oranına getiriyorum. içine bazen şeftali rendeliyorum (şeftailiyi rondodanda geçirebilirsiniz), veya limon suyu sıkıyorum, nane yaprakları atıyorum gibi gibi kendi damak tadıma uygun şekilde hazırlıyorum. şeker yerinede çay kaşığı ile bal koyuyorum çok az miktarda. mis gibi oluyor. aynı şeyi açık satılan yeşil çay ile de yapıyorum.

sodalı ayran çok seviyorum. kefir içiyorum (kalorisi yüksek yalnız, çay bardağı ile yeterli).

espresso makinesi var evde, soğuk su ve buzla americano yapıyorum :)

soda ayran :D

İstikrarı oturtamamış olmakla birlikte buzluğa vişne doldurmuştum geçen yaz. Onları kaynatıp suyunu çıkatıyorum cam şişelere koyup atıyorum dolaba.
Dem artınca evde limonlu soğuk çay yapıyorum, bir de artık limonataya başlarız. Bunlar haricinde maden suyu, soğuk süt, ayran, çay, filtre kahve filan.

www.google.com.tr

soda, ayran, su. bu kadar :)

onun dışında meyve yiyorum.

güzel yapılmış buzlu bir limonata yoksa, içine 1 dilim limon atılmış buz gibi bir maden suyu içiyorum. ben de aynı şekilde şekerli hazır mevye sularını tüketemiyorum. çay tiryakisiyim ama buzlu çaylara şekeri basıyorlar o yüzden sevmiyorum. buzlu kahvelere de şekeri basıyorlar. klimalı ortamlarda çay-kahve tüketmeye devam.

ha bir de, sade diye bir markanın meyvesuları var, konsantre/şeker yok içinde. tamamen doğal, komposto gibi. karadut, elma ve üzüm seçenekleri var bizim markette ama her yerde satılmıyor bildiğim kadarıyla.

Soda ayran +1

Eşyalar derken ?

Ben yanıma cüzdan, telefon, kulaklık,güneş gözlüğü ve belki sarj aleti alıyorum, hepsi cebime rahat rahat sığıyor

Evet ya cep nedir rahatsiz etmiyor mu sizi. Şiş şiş.

Bence sizin için de çanta akımı başlamalı.

Omuz cantasi kullaniyorum. Nadiren de sirt cantasi.

işe giderken kumaş pantolon - gömlek - duruma göre kravat takıyorum.

cüzdan göt cebine, telefon sağ cebe, anahtar, çakmak ve paralar sağ cebe. şişkinlik yaratıyorsa (çok bozuk para vardır, cüzdan kabarıktır, büyük çakmak almışımdır vs.) o zaman zaten hepsi trençkotun cebine.

geçiş dönemlerinde yine yanıma trençkot alıyorum. çanta gibi elimde taşıyorum, üşürsem giyiyorum.

yaz için bi tane postacı usülü çanta aldım. işe giderken giydiğim şeylerle sırıtmıyor, ona koyuyorum her şeyi.

yazın takım elbise giymem gerekiyorsa, elde taşınan çantalardan alıyorum. daha ciddi gözüküyor, iyi oluyor öyle.

Takım elbise bile giysem sırt çantası taşıyorum.
Şık ve sade olanları mevcut.
Şiddetle tavsiye ederim.
Parfüm,bellek,sarj,çakmak,sigara ne varsa dolduruyorum.

Cüzdan-telefon-anahtarlar
Telefon sağ cebe, cüzdan ve anahtarlar sol cebe girdi mi bitti.
Çok rahatsız ederse elimde taşıyorum 2 parça şey.

Ben 2 şarj aleti, önemli kağıtlar, minik bir not defteri, cüzdan, telefon, kulaklık, kalem, anahtarlar, gözlük falan taşıyorum. Çok saçma oluyot takımla.

Ben de omuz çantası düşündüm de sonra abes mi kaçar acaba dedim.

omuz çantası +1
cüzdan, harici batarya, ipod, güneş gözlüğü ve kremi, diş fırçası, diş macunu, telefon şarj kablosu, okumak için kitapçıklar veya notlar gibi şeyler ancak bir çantaya sığıyor.
takım elbise varken yine omuz çantası taşıyorum.
f.perry ve zaranın çok şık çantaları var.

Sort çantasına atıyorum. Turkiyeye gelince arkadaşlar ne la bu ilkokul bebesi gibi filan diyorlar, mal mıyım abi ihtiyaçlarımı taşıyınca niye okul çocuğu olayım ki.

Sırf gösteriş , sırf hava millet amk.

Al sırt çantasını mis gibi.

sağ arka cebime cüzdan, sağ ön cebime telefon.
kulaklık sol ön cepte. gözlük kafada ya da yakamda duruyor. başka eşyam yok.

işe giderken de sırt çantası taşıyorum. yani sırt çantam olmasa ne yapardım bilemiyorum. kulaklık, tablet, tabaka, şarj aletleri, kitap, yastık, yağmurluk, defter, kalem, cüzdan, gözlük vb. sadece iş için değil bir çok yerde taşıyorum çantamı.

takım elbise giyseniz de giymeseniz de hemen her durum için kullanılabilecek sadelikte bir çanta alabilirsiniz. misal bence takım ile sırıtmayacak bir model bu www.caselogic.com

Kimlik, para, telefon, gözlük, anahtar tasiyorum. Cebe sığıyor. Gözlük genelde gözde zaten. Cüzdan yok, banka kartı dahi taşımıyorum, extra para işi olursa kartsız işlemle hallediyorum.

Elimde cüzdan + telefon + anahtarlık ile geziyorum.

Geçenlerde cüzdan bayağı rahatsız etti, göt cebinde zaten taşımam, ön cebimde de kaba duruyor, elimde taşımak da amelelik oluyor. Bir haftadır banka kartlarımı, ehliyetimi, 20-50 tl arası nakiti, istanbul kartı attım sağ ön cebime kuş gibi hafifledim.

Anahtarlıkları çok seviyorum ama o da gereksiz ağırlık yaptığı için tek bir taneye düşürdüm, diğer cebimde de onu taşıyorum.

Telefon elimde, kulaklık kulağımda.

Şarj aletine kadar cebinde taşıyan arkadaşlar çuvalla falan mı geziyor anlamadım. Göt cebinde cüzdan kadar erkeğe falso veren başka bi şey de yok sanırım.

iş çantası? laptop çantası? eğer tatile gidiyorsan da küçük bir erkek çantası, turist stayla.

Havalar ısındığında en büyük problemim bu. :(

Anahtarlığı almıyorum, sadece kapının anahtarını alıyorum. Tek parça.
Cüzdan ve sigara elimde oluyor hep.
Telefon cepte.
Gözlük kafada.

ispanya kazanır
italya iy 1.5 altı. Çoluğunu çocuğunu bas.

abi gol bahislerinden korkuyorum ya. hele dün almanya gol atamayınca :(.

italya 10 numara top oynuyor bence tersten saplar isveçe.
ispanya da bizi çoğaltır.
param olsa girerdim ben de.

italya belçika maçını izlemedim izleyenler yorumlayabilir mi acaba nasıldı tam?

bir de ispanya çekler karşısında pek rahat oynamamış gibi tam izleyen var mı o maçı da?

ispanya bizi iyice kıvama getiri de, italyayı bilmiyorum, güvenemiyorum i,talyanlara.
son yıllarda hep dökülüyorlar.

valal bence italya ilk maç iyiydi şimdi herkes italya'ya yüklenecek.
türkiye'de kötüydü herkes ispanya'ya girecek.

bahis mafyası diye bişey varsa bence bu maçların ikisi de ya da ikisinden birinde sürpriz olacak. özellikle italya maçı berabere bitebilir gibi geliyo. türkiye'den pek ümidim yok :)

ispanya bence affetmeyecek, sanırım italya maçı da bugünse eğer bizim maçtan önce maçın ilk yarısını izleyip canlıdan tek gole girebilirsen gir bence aynı orana hatta daha fazlasına denk getirirsin. italya direkt güvenmekten daha iyi gibi geldi bana.

Gözün kapalı gir kardeşim. Yukluden de öte girebilirsin. Maçlardan sonrada bana bi bira ısmarlarsın.

arkadaşlar bahisler ile içli dışlı biri olarak size önerim, gol sayılarına değil de, kart ya da korner bahislerine yönelmenizdir.

Ben büyük takımlardan bir veya birkaçı ikinci maçlard patlar diye düşünüyordum, nitekim almanya dün yenemedi. Tabii ben de yattım, bu yüzden italya'ya da güvenemiyorum. Evet ilk maç iyilerdi de oynamayınca da oynamıyor bazısı. Ben o maç kg var kesin gözüyle bakıyorum. Hatta türkiye de yenilmesine rağmen bir gol atar gibi geliyor.

@etna
bira senin küpeen olsun.

@hakim oynayin dedi
korner bahisleri canımı çok yaktı hocam o yüzden korkuyorum onlardan.

@pokepoke
abi ben isveçin gol bulabileceğini zanletmiyorum ama italya zorlayıp bir tane de atamaz mı kı?

ispanya kazanır-italya maçı 2.5 veya 3 alt daha iyi bir ikili gibi.

italya sayesinde patladı sanırım kupon. afedersiniz bok gibi geçiyor maç.

edit: gol 88'de geldi italya 1-0.

Raad ol

Ben bayılırım. Cidden çok severim.

Kafası da ayrı güzel.

Anne tarafi ıspartalı, haşhaşli pogaca/corek filan biliyorum ama tatlisini ilk defa duydum.

Edit: ananem coregini cok guzel yapar bu arada cok severim.

Senden duydum şimdi . Ama haşhaşlı çörek güzel oluyor. Bu da iyidir.

olsa yerim ama hiç aramam. böreği-çöreği efsane olur onun.

konyalıyım, biz haşhaşlı pek çok tarif yapıyoruz tatlı-tuzlu ama sizin dediğini nedir, hangisidir onu bilmiyorum.
arasına krem şanti, üstüne şerbet dökerek yapıyor teyzem mesela enfes oluyor

@niye hayır o değil bizim yaptığımız haşhaşa toz şeker ekleyip tavada az su ekleyerek ısıtarak yapılıyor.

çok çok severim.

ilk defa duydum.

hic yemedim, cididyim canim cekti resimlerden. nereden bulunur bu? evde de yapamam ki ben.

Benim bildiğim niye ama'nin söylediği şekilde olan tatlı. Ben şerbetli tatlı çok sevmediğim için ona karşı da notrum. Senin dediğini hiç duymadım.

Bir de haşhaşlı ekmek var ki pek severiz.

@sergerde satılan hiç bir yer görmedim ben
biz hep kendimiz yaparız.

sevemedım.
yedim.
bir daha olsa yine denerim belki benim denediğim kötü olmuştur diye.

basond seninki haşhaş helvası gibi bişey galiba, hiç yemedim.

normalde şerbetli tatlı (baklava kadayıf) pek yemem, revani sevmem, haşhaşlı olan o kadar tatlı olmuyor ben aksine daha çok seviyorum :)

İlk defa duydum, ilk defa Google'da arattım.
Hiç yemedim, merak ettim açıkçası haşhaşlı kurabiye filan severim çünkü.
Düzgün bir tarif varsa deneyeyim bir ara

tarif ettiğin şeklini hiç yemedim isterdim ama.

kendi yaptığımızı yapmak çok kolay tek sorun haşhaş bulmak.

haşhaşa toz şeker ekleyip tavaya koyuyoruz ve az biraz su ekleyerek karıştırıyoruz ısınıp fokurdayınca kapatıp ekmekle bana bana yiyoruz.

böyle bir lezzet ben bilmiyorum.
evet görsellerdeki tatlıdan farklı helva gibi denebilir.

edit:ölçü yazmamışım ama ölçü bilmiyorum hep göz kararı atıyorum deneme yanılma ile en iyisini bulmuştum.

aha bismillah senden duydum.

bu arada teyzem bunun kekini yapar, o da efsane gidiyor çayla. şerbetlisini ben de merak ettim şimdi, her halta katmışız ama hiç şerbet koymamışız. :)

çok da güzel olur. ama bildiğim kadarıyla çöreklere konulan toz gibi değil bu daha çok tohum gibi çıtır çıtır bir şey. ben iki türlü biliyorum: birincisi kek gibi yapılıp üzerine şerbet ve krem şanti eklenir, diğeri de şekerpare gibi olur onun üzerine de şerbet dökülür.

Hiç sevmem. Böyle allengirli şeylere alışamıyorum bi türlü. tatlı dediğin kekle sütle yapılır.

1.hayır
2. hayır
3.(bedava ve ekstra gıda) tatmak isterim, olur.
haşhaşın uyuşturucuyla ilgisi yok, ister sar iç, ister bong yap iç yine kafası olmaz. (denendi kesin bilgi)

i.hizliresim.com
i.hizliresim.com

haşhaş ezmesi olarak geçiyor böyle bir şey bizim yaptığımız.
Tatlı olmadan ki ham hali.

@mazeret dilekçesi çöreklere konulan önce dövülüyor, bu daha iri taneli evet.

Ben şerbetliyi bilir onu yerim. Çok serin az şerbet çok güzel olur. Senin dediğini bilmiyorum denk gelirse tatmak isterim.

duydum. revaniye benziyordu sanırım?
kafa yapmıyor tabi

Annem yapmayi ve yemeyi cok seviyor. Benim icin 10 sene olmasa aramam. Ama olunca da yiyorum :p

Haşhaşı çektirip, pekmezle tatlandırıp, ekmeğe sürüp yerdik, çok güzel oluyor, siyah siyah dişlerde kalıyordu hep ama:D (susamı da aynı şekilde yerdik)
Yine çekilmiş haşhaştan kurabiye, kek tarzı şeyler yapardı anneannem. Ne zamandır yemiyorum bak canım çekti:(

tatlisini duymadim, yillar once coregini yemistim, pek hosuma gitmemisti. tatlisini da tatmak istemem galiba su anda.

@peggy nin dediği gibi yemeyi çok severim ben de.

mavi haşhaşla yapılan kum tatlısından bahsediliyor galiba şerbetli olan o.haşhaşlı her şey çok güzel bence.

almanların haşhaşlı meşhur mohnschnitte tatlısı geldi aklıma.
kahveyle müthiş gidiyor bu.

static3.rezeptwiese.de

basond fotoyu şimdi gördüm benim dediğim tohumndan revani gibi yapılan tatlısı

Bayilirim :( ama az serbetli olacak.

harika bir şey o, stajdayken çaycı abla yapardı ilk tattığımda dumur olmuştum bu nasıl bir şey diye, ah ah, canım çekti yaw.

bir keresinde yemiştim. ama çok çıkaramadım. fena değildi sanırım.

telefonu kapattığım oluyor bazen 1 hafta bazen 4 gün filan.

sürekli oluyor. çoğunlukla açmıyorum zaten.

sadece aileme cevap veriyorum. telefon her çaldığında anksiyete krizi benimkisi. sevememem ondan.

olmaz mı sürekli görüşelim diye darlayan, çatkapı geliveren arkadaş kitlemiz mevcut. bazen onlardan kaçmak için haftasonları telefonu kapatmakla kalmıyoruz camları perdeleri falan kapatıp oturuyoruz gelseler de yokuz sanıp gitsinler diye. macera oluyo bize de :)

Oluyor. 7/24 sürüyor. Yani kendimi bildim bileli böyleyim.

her gün oluyor.
bi beş saati var.

ya ben lan neyse+1
işten güçten sonra hele illallah geliyor telefonla konuşmaktan.

Oluyor. Bazen telefon çalınca strese giriyorum. Konuşmaktan keyif aldığım biri bile olsa telefon çalınca o anda açmak istemediğim oluyor. Ne kadar sürüyor, buna net birşey söylemek zor. Bazen birakç saat, bazen birkaç gün. Değişken diyelim.
Buna şöyle bir çözüm getirdim kendimce: Sadece öğle 12'den 5'e kadar telefon ulaşılabilir oluyor. Onun dışındaki saatlerde rahatsız etme modunda tutuyorum. Sadece favoriler arasın şeklinde ayarladım. Favorilerde de eş-dost filan var bir avuç insan. O kadar. Gerçi bazen onları bile açmıyorum ya neyse.

Şimdi sen duyuru açınca düşündüm de bir dönem cep telefonu kullanmadım, çok rahatmışım lan o zaman.

Ünideyken yapabiliyordum 3-4 gün tüm iletişim kanallarını kesiyordum.
Çalışmaya başladığımdan ve evlendiğimden beri habire insanlarla içiçe olmak durumundayım ne yazık ki kendimi kurtaramıyorum, tamamen kapatıp rahatlayamıyorum.

bana hiiç olmuyor. arasınlar zaten sevdiğim insanlar arıyor. annem,babam,sevgilim,en yakın arkadaşım. onlar hep arasın Allah da eksikliklerini göstermesin (cevabın sonuna doğru sevgi kelebeği oldum)

Sadece isyerinde isle ilgili aramalar konusinda oluyor bazen. Gunluk hayatta bu moda girmem hic.

bana olmuyor. zaten çalmadığı için lol

bende hep var o. kendim iletişim kurma ihtiyacı hissetmiyorsam kimseyle iletişim halinde olmak istemiyorum. neyse ki çok asosyalim de istemediğim bir anda kimse "nbr knk" falan yazmıyor ya da aramıyor.

Ben böyle yaşıyorum.

bimer ne alaka ki? yanlış duymuş olmasın teyze.

belediyeyi arayıp bi sorun bence, onlar ilgilenebilirler.

bütün devlet kurumlarından bilgi alma, şikayet vs. işlemler BİMER üstünden yapıldığı için demiş olabilir mi?

bu konuda bimerin yardımcı olacağını bende düşünmüyorum.
ev sahibine ulaşmanın bir yolunu bulmak en doğrusu.
ilaçlama sorumluluğu ev sahibine ait.

Bimerde çalışanlar çok güler bu işe :) Bimer adı üstünde başbakanlığa bağlı kuruluşları ilgilendiriyor. Belediyeler başbakanlığa bağlı değil diye biliyorum. En fazla bimer ilgili dilekçeyi belediyeye yönlendirir.

bimer gelen tüm talepleri, şikayetleri muhattabı neresiyse oraya iletiyor. onlar da zaten sonuç olarak belediyeye ileteceklerdir böyle bir başvuruyu. bence bir doldur gönder oradan da, hem teyzenin duasını alırsın hem de gözlemlediğim kadarıyla kurumlara bimer'den gelenler etkili oluyor. artık bir yaptırımı ya da kontrol sistemi falan mı var neyse..

Evet yaptırımı olur. Öyle ya da böyle o kurum cevap vermek zorunda. Bence başvurunuzu zaman kaybetmeden yapın. Cevapları e-devlet üzerinden Bimer bölümünden takip edeceksiniz.

bir kamu kurumunda arada bimerden ve cimerden gelen taleplere cevap yazan biri olarak mümkündür diyorum.

şöyle ki bimer v.b. oluşumlar kendilerine gelen başvuruları ilgili makamlara iletiyorlar, ilgili yerlerde eğer başvuru gerçekten kendilerini ilgilendiriyorsa, başvuru çok garip de olsa, birşeyler yapmak en azından bir cevap vermek durumundalar.

bu durumda sizinki belediyeye gidecektir. belediyelerin de genellikle sosyal yardım amaçlı böyle işlere bakan kısımları vardır. onlar gerekli işlemleri yapar. siz gene de bimer üzerinden süreci takip edin olay uzmasın.

jimicik çanta ödünç vermiş mza da geri vermemiş burada duyuru açında kargo ödemeli göndermiş olay bu

adamın çantasını almış geri vermemiş. sonra bu arkadaş -vaay sen misin geri vermeyen- diyerek duyuruda başlık açmış. sonra mza kargoyu karşı ödemeli -bak kurnaza- arkadaşa geri göndermiş. ama epeyce uğraştırmış.

Yeterince ozet gecilmis de en son "cantasini yolladim modlardan ricam ustte kalsin" duyurusu vardi. Insanlar nasil bu kadar onemsiyor kendisini hayret ediyorum, neyini uste sabitlesinler. Yukarida tekerlekli sandalye yardimi, kan duyurusu bir de mzanin canta meselesi duracak guya..

Burada iyi niyetli arkadaslar yardim etmeden once 5 kez filan dusunsunler bence.

Detayli ozet;

Mza canta istemis duyurudan odunc olarak, Jimicik de iyi niyetli, odunc vermis cantasini, bir iki ay sonra sanirim cantayi Mza'dan istemis, Mza da tamam verecegim fln deyip gecistirmis bir sure. Daha sonra Jimicik'in yazdiklarina vs cevap vermemeye baslamis. Ondan sonra Jimicik burada duyuru acip Mza kimdir biliyor musunuz, dolandirici mi, dedi. Bir de sadece adini yazmis. Herkese ayni adi mi soyluyor emin olmak icin.

Sonra bir sekilde Mza'ya ulasildi. Kendisi de yurtdisindayim fln dedi ama yurtdisinda olmadigini soyleyenler de vardi. Neyse kargoyu yollamis. Ve belgenin fotografini cekip duyuru acmis. Kendi isminin oldugu yeri sansurlemis fakat misilleme olarak (en azindan ben boyle algiladim) Jimicik'in hem adini hem de soyadini ifsa etmis. Kargo parasini da ona kilitlemis.

bi tane çanta varmış, bu çantayı önce dövmüşler sonra beş yerinden boğup öldürmüşler zavallı çantayı.
akit gazetesi " çantanın orada ne işi varmış" diye manşet atmış.

çanta dedikleri aslında paralele üye bir militanmış, kod adı çantaymış.

duşbeg bu o değil sanki shedragon değil mi o?
he aynı kişi iki nick ise bilemem

duşbeg değil amk kaç kez değil diycez?

mza aslında çantaymış elemanın biri de yakıştıramadım mza niye çantasın sen demiş sonra vay efendim sen kimsin bana çanta diyosun demiş siniri bozulmuş ülkeyi terk etmiş, çanta olduğu için vize istememişler falan. beleşe dünyayı geziyomuş öyle.

çanta, istanbulda bir semt adıdır arkadaşlar ve sadece demet akalın oturur.

çantayı kullanıyosun bi de kargo ücretini karşı tarafa kitliyosun. ben çanta onca zaman bende kaldığı için bile olsa çekinir kargo ücretini de kendim öderdim. ne değişik kafalar var.

Ne çantası?

mza çoçuk bakıcısı değilmiydi zengin bir ailenin çoçuğuna bakıyor yüksek bir maaş karşılığı burada çok sıkılıyom falan diye duyurular açan.

may i have your attention please. may i have your attention please. will the real mza please stand up? i repeat, will the real mza please stand up?

*14 kisi cevap verir*

were gonna have a problem here.

SATINALMA tabi.
muhasebe ne la.

satın alma,muhasebe sertifika ile zor.

@Lola90

en azından başlangıç olur diye düşündüm. Tecrübem yok.

Satın alma. Gözünün feri gitmiş tipler muhasebeciler hep.

ikisi de zor iştir tecrübeye bakarlar. bugün ilan ver ön muhasebe personeli diye, günde abartmıyorum 100 e yakın başvuru olur. aynı şey satın alma içinde geçerli. sertifakanın bir faydası olmaz. eğitim durumu ve yaş nedir? bunlar çok önemli faktörler

Satınalma dan muhasebeye geçmiş birisi olarak kesin tavsiyem satınalma yönündedir :)

Lanet olsun muhasebeye geçtiğim güne

naberabi +1

kesinlikle satın alma. muhasebe insanın içini çürütür.

Ben uygulamaya girmeye bile üşeniyorum bazen tek kredi kartım var. Ben ne olursa olsun tek kart yüksek limit taraftarıyım kendini bilen adam için.

not: Enpara+bonus spor

Tek banka ve tek kredi kartı her zaman en iyisidir.

Varsayımlarının gerçek hayatta çoğu zaman karşılığı olmuyor.

kullanmasını bilene hiç bir zararı yoktur.
3 bankadan toplamda dört kartım var.
sadece birisini kullanıyorum ve düzenli ödüyorum.
bir tanesini dayım kullanıyor, onun hesaplarını ben kontrol ettiğim için aydan aya düzenli ödüyorum.
diğer ikisi cüzdanda mışıl mışıl duruyor.
kart aidatı bilmem ne ödemediğim için ( hep geri iadesini alıyorum ) cebimden haybeye çıkan bir para da yok.

ilk başlarda düzenli de olsa zamanla şeytan dürtebilir. onun dışında her ay ödeme yapacağınız kalemler bölündükçe bölünüyor, arada gözden kaçan şeyler olabilir. dikkatli de kullanılsa bence gereksiz.

Düğün öncesinde aktif 5 kartım vardı.Üçünü kapattım, şuan 2 tanesi ile mutluyum. Biri neredeyse hiç taksit yapmıyor ama thy mili biriktiriyor, diğeri de taksit konusunda rahat...

Limiti yeterince yuksek olan tek kart daha iyi.

Tek kart veya birsuru kart limit olarak birsey ifade etmiyor.

Bir donem kullandigim 4-5 kredi karti vardi.hepsi yuksek limitli.ben bu kartlarin suresi dolanlari yenilemedim ve iptal surecine soktum bir bankadan yuksek limitli tek kart biraktim.uzun zamandir boyle kullaniyorum.gecenlerde bir banka aradi kart vermek istedi hayir dedim ama reddedemeyecgim bir teklif sununca ok gonderin dedim.gelen kart acayip gosterisli ancak limiti sifir,cunku kullandigim banka bana taninan kredi kadar limit yapmis ve geriye limit kalmamis.gelir beyaniyla falanda ugrasmadim yeterince riskli bir limit zaten.

Cok kartin bu durumda tek avantaji a karta 9 b karta 12 taksit veya su kadar fazla puan olabilir.bunun disinda avantaji yok gibi.

maksimum limite çıkmak için birden fazla kredi kartına gerek yok. 4-5 kredi kartım var, hepsi aidatsız. birini kullanıyorum aktif olarak, diğerlerini eğer almak istediğim bir şeyse puan vs. varsa kullanıyorum.

eğer kendinizden eminseniz ben bir zararını görmedim.


tek limit olayı şu anda aktif şekilde kullanılıyor. banka o limiti size kullandırıp kullandırmamakta serbest :) fazlasını veremez sadece.

@Jimmy McNulty, @duptıs: Tek limiti duymuştum fakat uygulamada o kadar tutarlı değil sanıyordum. Çünkü bana bi kartta limit artırımı yapmayıp diğerinde yaptılar ve maaş hesabı için mevcduat hesabı açarken o iki kartın toplamının iki katı kadar limitli kart verdiler istemeden. Tek limit gerçekten işliyorsa hiç girmem tabi çok kart işine.

genelde 3m'in köpük tıkaçlarını kullanıp üzerine vazelin sürüyorlar.

Otifleks Ayarlı Kulak Tıkacı diye arat bi.

hacı pamuk+vaselin veya vaslin ile olan diğer alternatiflere bak.
gerisi hikaye.
bone de aklında olsun.

aynı dertten muzdarip bir insan evladı olarak, tüm tıkaç türlerini denedim.

sonuç; bone + vazelin/pamuk üçlüsü

en iyi sonucu bu üçlüyle aldım.

neden?

çünkü; kalan tüm tıkaçlar, daldığın ve dipte yüzdüğün zamanlarda basınçtan dolayı kulak tarafından atılıyor. sudan çıkana kadar kulağa su kaçıyor. kulağın attığı tıpa ise denizin içerisinde kayboluyor.

denemiş ve onaylamış bir insan olarak, doktorun da tavsiyesi ile şu tarifi verebilirim;

kulağın yapısına göre pamuktan bir parça koparıyor ve vazelinle hamur haline getiriyorsun. istediğin kadar çok yapabilirsin bu minik topçukları. sonra bunları bir kutuya yerleştiriyorsun. kulağının içine kaçırmayacak büyüklükte ama çıkmayacak kadar da küçüklükte olmasına özen gösteriyorsun. akabinde hazırladığın bu tıpaları kullanıyorsun. kaybetme, düşürme ve erime durumunda da kutuda hazırlamış olduğun yedek tıpaları kullanıyorsun.

ben denizde bone takmayı sevmeyen bir insan olarak bone kullanmıyorum. fakat bone ile daha da etkili sonuçlar elde edebiliyorsun.

geçmişler olsun.
dikkatli ve güzel yüzmeler :)

benim babam toyota gibi adam.

ohoo, ucu çok açık ya zor sormuşsun. serbest sallıyorum :)

ev tipi kahraman
göbekli reis
en sevdiğim adam
dünyanın en klas babası
stil sahibi baba
babalığın kitabını yazdı
mükemmel bıyık

sadece isim yazsın yeterli.
bi de kendi doğum tarihini yaz. since hesabı yani.

değil

Evde yapılanı güzel. Dışarıdakinde gluten var.

cok degil ama guzel.

bence bir numarası yok, abartılacak kadar kesinlikle değil.

Yapabilene güzel.

öyle arkadaşlarla açık havada falan güzel oluyor.

olayın tamamen hormonlarla ilgili olduğunu düşünmeye başladığın zaman, yani o seks yapma isteğinin aslında soyunu devam ettirmeni sağlayacak bir dürtü olduğunu anlayabilecek duruma geldiğin zaman gerçekten anlamsızlaşmaya başlıyor.

ihtiyacın olan herşeyi karşılamak çok güzel. uzun süre aç kal, uzun süre susuz ya da, uzun süre güneşi göreme hatta onlar da çok zevkli olacak.

toplum olarak uzun süredir sekssiz olduğumuz için biz fazla abartıyoruz evet.

yemek yemekten, nefes almaktan bir farkı yok.

Keyifli

20-25 arasi cok guzeldi, bir kuku ugruna ya rab, nr gunesler batardi.

30unda cok buyuk anlam yitiriyor. birini yataga goturme mucadelesi/oyunu cok zevkli (lan acaba yatabilecek miyiz? challengei). ama gerisi cok siradanlasti, cok anlam yitirdi.

Mastürbasyon varken

birisiyle yaparken güzel de tek başına çekilmiyor. yani çekiliyor da ama birisiyle olduğu kadar hoş olmuyor.

Güzel ama inkiliççe

Seksin niteliğini sekse giden süreç belirliyor.

Zeks igidir hojdur ama benana, benana.

kapitalizm seni hergün sikiyorsa değil.

Sevdiğinle güzel

şu amcanın ses tonuyla,

www.youtube.com

"bilmem oğlum ölçmedim ki amuğhğhu"

Ben seviyorum ya. Aslında kadını mutlu etmeye yönelik çalışıyorum, o mutlu oldukça; mutlu ediyor zaten. Davar gibi girmiyorum. Bence seks hala dünyada bulunabilecek en güzel şey.

@no christ requires katılıyorum. Bu arada cevaplara çok güldüm ya harikasınız:)

ithal olanı güzel.

Bravoooo zaten güzel olduğu bilinen bir naneyi sabah sabah gündeme getirdiğin için. Şimdi sabah ereksiyonunu bırak ve elini yüzünü yıka.

güzel olan hiçbir şey hülasa edilemez demiş valéry ;_;

kadınlar daha güzel :)

ben aynısını evde yapıyorum daha güzel oluyor.

dünyada her şey seks uğruna:(

aşk daha güzel

zevklerin uyuştuğu biriyle/birileriyle yapılınca muazzam. insanın kapalı (bazen açık) bir alanda ve fizyolojisinin izin verdiği süre kadar da olsa özüne döndüğü, içindeki hakiki insanı ortaya çıkarabildiği az sayıdaki aktivitelerden biri.

Sonraki birkaç gün devam eden 'ait olma hissi' de süper. Bir de sevip de seviliyorsan muazzam.

@damdan, ne güzel bi ait olma hissiymiş o öyle, tam benlik :)
Güzel tabi. Bu konuyu neyzen tevfik mecnun isimli şiirinde çok güzel dile getirmiştir. Saygıyla eğiliyoruz önünde.

Cinsel olanı güzel evet

En güzel seks zor olandır

pamık gibi yapıyor

rx
adına da derler seks dib (bir) s:3x1

güzel. ama birazda hayal gücü lazım fantazili daha güzel:)

matematiksel olarak hücrenin kendini devam ettirmek istemesi sadece. hücre var olmak ister. yok olmak istemez. bunu da 2 şekilde yapabilmesinin yolu var. ya ölümsüz olacak. ya da miras yoluyla sürdürecek kendini. ölümsüzlük şu anda mümkün olmadığından 2.si gerçekleşiyor. güzel bişey çünkü haz veriyor. zaten haz veriyor olmasaydı kimse katlanmazdı kolay kolay üreme aktivitesine. her seks de üremeyle sonuçlanmadığı / engellendiği için bir anlamda seks için "üremenin simulasyonu" diyebiliriz. (tam olmadı ama olsun..) güzelden daha çok "doğal" bir şey. yapmayan canlı yok gibi bir şey. dünyanın en güzel şeyi değil elbette. abartılmasını gereksiz buluyorum. atıyorum 30 kez seks yapmış biri "neden 40 olmasın" diyip açgözlülük yapmamalı. birbirini arzulamayan 2 kişiyi bile uygun koşullara getir (ne bileyim gözlerini bağla, alkol ver vs) bir şekilde seks yapabilirler. sokaktaki 2 kediden farkı da yok 2 insanın seks yapabiliyor olmasının...

Merhaba.
Yapmadan once cok guzel.
Yaparken o kadar da degil.
Yaptiktan hemen sonra hic guzel degil.
Ha bi de hepimiz olucez.
Tesekkurler.
Seks.
:)

karikaturistan.com

araba yerine seks koyun burada :D

Bu da "yatacak adam arıyorum" demenin başka bir yolu sanırım.

@yirmisantim

yanımda biri uyurken açıldı bu başlık.

yanında uyuyan biriyle ilgileneceğine kalkıp başlık açıyosan ne bileyim demek gerçek anlamda soru içeriyormuş. Ciddi ciddi cevap vereyim ozoman; evet güzel bir şeydir, kısmet yanında uyuyacak başka birilerine :)

Yapamayip da guzel yaptigini dusunenlere guzel. Gerisi iyiyi bulmaya calisiyor bence.

türkiye "ermenileri göçe zorladık ama bunu soykırım haline getirecek şekilde yapmadık" diyor.
(bkz: tehcir)

basina buyruk bazi gruplarin/cetelerin yaptigi birsey, ermeni nüfusuna yönelik devlet eliyle bir soykirim girisimi olmamistir diyorlar.

ne dediğimiz çok belli değil;

bazen "ermeniler de türkleri öldürdü, karşılıklı olaylar oldu" diyoruz,
bazen "savaşta arkamızdan vurdular, vatan savunduk" diyoruz,
bazen baba jo +1 diyoruz,
bazen kimse +1 diyoruz,
bazen trajik olaylar oldu diyoruz,
bazen ermenilerden özür diliyoruz.

ne dediğimiz belli olmadığı için de söylediklerimizin hepsi havada kalıyor.

ermenilerden özür dilenmedi.
devlet eliyle insanlar sırf ermeni diye göçe zorlandı. hayvanlar gibi vagonlara dolduruldu aç susuz günlerce yol gittiler ve haliyle öldüler. türkler aa öldü bunlar hayret bu soykırım değil dedi. halbuki bu da gayet soykırımdır.

bir katliamdan söz edilemez ama ölümler ile ilgili olarak
bu işi en çok o bölgedeki kürt beyleri yapmıştır.
ihale türkiye cumhuriyetine kalmıştır.
hamidiye alaylarını bir inceleyin.
ingiliz ve alman kaynaklarını inceleyin.
rus devlet arşivine bakın.
ermeniler ile aynı köyde doğmuş büyümüş bir insan olarak yazdım bunları.
ermenilere karşı herhangi bir kinim, düşmanlığım yok. aksine köylümüz olan ermenilerden hala görüştüklerimiz var.
bu olayı en güzel özetleyen cümle: " iki tarafta masum değil."

olayın kısacası şu aslında

osmanlı savaştaydı, rus cephesinde savaşırken ermeniler de arkadan vurdular, osmanlı da hem o vuran ermenileri öldürdü (ateşe ateşle karşılık vererek), kalanları da ayaklanmasınlar bir de bunlarla uğraşmayalım diye göçe zorladı.

O göç sırasında da hem soyguncular, hem yol şartları çok ermeni öldü.

iyi birşey değil tabii, ama bir hitlerin sırf zevk için yahudi öldürmesi ile aynı kefeye konmaz.
Soykırım değil kesinlikle, ama iyi birşey de değil dediğim gibi.

ermenilerden özür dilenmedi diyen cekilmis gayfe'ye sıralı tam liste. hem de sabah gazetesinden;

www.sabah.com.tr

bakalım fehmi koru bu özür meselesinde ne diyor;

t24.com.tr

taziye mesajıyla özür mesajı aynı değil. hislerinizi paylaşıyorum demek özür dilemek değil. özür dilemek kabullenmektir özür mözür yok bir de link vermişin, ulan hakkaten özür mü dilemiş bunlar diye açtım ama fıs.
nazilerin yaptığı kadar olmazsa soykırım olmaz diye bir algınız var gençler bunu değiştirin. türklerin yaptığı da soykırımdır. sadece ermenilere değil süryani ve pontus soykırımları da olmuştur.

Bizimkiler sanki çok şey biliyorlarmış gibi, bugüne kadar çözülmeyen konuları çözeceğiz diye ermenistan'la ilişki kurup özür dilediler. Netice olmadığı gibi bu ermenistanın elini kuvvetlendirdi.

Şu ana kadar soykırımın başımıza bela olmamasının sebebi israil lobisidir. Bizi sevdiğinden yapmıyor tabii ki, israil holokost'a rakip istemiyor. İşlediği cinayetleri holokost maskesi altında gizliyor.

Tantananın sebebi tazminat. Türkiyeden 100-150 milyar $ tazminat almayı umuyor ermenistan. Yaklaşık 30 senelik bütçesine denk geliyor. Hani "bu işi kabul edelim ne olacak ya?" diyenlerin dediğini yaparsak, bizi arkadan vuran, toplu Türk katliamları yapan çetecilerin torunlarına büyük bir tazminat vereceğiz...

Türkiye bu işi güzellikle çözemez. Doğuda yer alan yüz bine yakın kaçak ermeni'yi sınır dışı ederek karşı atağa başlamalı...

ermenistan'ın şu anki politik amaçlarını bilemem ama ermeni soykırımı 30 yıl önce ortaya atılmış, söylendiği gibi "emperyalist yalan" falan değildir.

ermeni soykırımı, 100 senedir ermenilerin kendi içlerinde taşıdığı, 100 senedir bahsini yaptığı bir olaydır. bunun son 30 yılda gündeme geliyor olması yeni ortaya atılmış bir iddia olduğu anlamına gelmez.

kaldı ki, "soykırım" sözcüğünü İCAT EDEN raphael lemkin soykırıma örnek olarak yahudi ve ermeni soykırımlarını vermiştir. nedense türk resmi tarihini savunanlar buna asla değinmez. (www.youtube.com sene 1944, dikkatinizi çekerim, daha ortada dillerden düşmeyen ermeni lobisi falan yok öyle) soykırımın tanımı açık ve ermeni soykırımı buna uyuyor.

kısacası türkiye bu konuda neyi savunduğunu, neye karşı çıktığını bilmiyor. bir partinin ve onun paşalarının suçunu savunup duruyorlar yıllardır.

cehalet gerçekten çok kötü.

www.factcheckarmenia.com

merak edenler girip inceleyebilir.

Ben satmazdım

satma.

evi 1 yıl kiraya ver, semt genelindeki piyasasını gözle.

ev satılır mı lan? paraya ihtiyaç yoksa dursun..

Sat ki o tanıdık emlakçı komisyon alsın :)

Paraya ihtiyaç olmadığı takdirde gayrimenkul satmayın.

kiraya ver satma

Çok acil bir şey yoksa ev satmak çok gereksiz. Bahsettiğin evi sıfır da satsan 2. el haliyle de satsan her zaman kar yaparsın zaten, sıfır haliyle satalım kar yapalım düşüncesi çok ilginçmiş emlakçının.

evin yeri güzel ve ileride değerlenecekse satmayacaksın.
kiraya ver.

sahibinden.com da fiyat endeksi bölümü çıktı. oraya bir bakın zaten satmaktan vazgeçersiniz. 3 yılda yüzde 200 kazanan yer var. böyle bir kazanç için işyeri açıp gece gündüz çalışmanız lazım : ) satmayın kesinlikle emlakçıya şu soruyu sorabilirsiniz. sat diyorsun da daha karlı bir yatırım mı yapabileceğiz neden satalım ?

ya herkes aynı yorumları yapmış. ben farklı açıdan bakayım.

istanbulda çok çok büyük bir deprem olacak. bu yakında, ne zaman belli değil. olduğu anda emlak fiyatları 0. yazıyla sıfır.

bir kriz var, adı olmayan, bu eğer bi patlarsa o anda da ciddi değer kaybeder.

eğer evin değeri 600 bin gibi ise gidin almanyadan ev alın, orada kiraya verin, istanbuldaki gibi değerlenmez hop hop diye, ama deprem olmaz, olsa yıkılmaz, değeri gelecek 100 yılda değişmez, artar ama çok artmaz.

en büyük artısı düzenli, ciddi dertsiz tasasız düzenli euro geliri olur. 200 bin euroluk evin geliri yerine göre yaklaşık 800-1000 civarıdır, +-%10, 600 binlik evi istanbulda 3300 e kiraya veremezsin, versen 1 sene sonra 1000 euro değil 800 euro olur kira geliri.

istanbul kabul ettim ben ama tr deki her yer için geçerli bu. oralardan ev almak zor da değil.

Yanından metro geçecek bir yer aldık, bu sene teslim edildi ve 2019'da metronun gelmesine kadar bekleyecegim. Metro gelince ancak satarım.

Satma. Kiraya ver.

Ha über bir fikrin var ve ticaret yapıyorsan tamamdır, sat.

Veya kriz gelecek diyorsan sat dolara geç,
Aylık nakit girişi lazım değilse kiracı ile de ugraşmak istemiyorsan, kredisi yoksa sat ve arsa al.

Topraktan alıp projeden biraz kâr elde ettiysen satıp arsa alınabilir.

satma kardeşim, sıfır ev ilk 2-3 sene full değerlenir yanına meteor düşmezse. bina oturdukça değerlenir 2-3 sene sonra max fiyatına satarsın yoluna bakarsın.

@kurnaz,

ben de farklı bir açıyla bakayım. istanbul depremi olduğunda eğer evin yıkılmadıysa değeri sıfır değil. 5 katı olacak.

satma ya, sıfır ev satılır mı?

kirası iyise sermaye yap, yeni bir ev almak veya araba almak için.

ben şahsen sat derim. ama o para boşta kalmasın tabi. güvendiğin bir müteahhitin inşaat aşamasında projesine gir ve o ev olunca tekrar sat derim. iyi para birikiyor böyle. kira senin hiç bir işine yaramaz. hele bir de kiracın sorumsuz biri olursa boşuna dert.

@tchuck

evin yıkılmadı ise değeri artmayacak, 7 üzeri bir depremde 100 binler ölür istanbulda, yollar yıkılır, girilemeyen sokaklar olur, ekonomi aylarda durur, türkiye tarihinde görülmemiş bir kriz meydana gelir, duygusal etkilenen insanlar cabası.

o zaman evini 5 katına satarsın adam bulursan.

müteahhitler aynı daireleri 4-5 defa satar. şöyle;

1.projeden satar diyelim daire projeden 200b. sen satın aldın. proje bittikten sonra dairenin fiyatı 240b olacak diyelim.
adam geliyor sana diyorki bak sen bunu 200b aldın bana 220b sat 20b kar yaparsın, sende aa ne güzel diyip satarsın, alır senden daireyi 220b ne, satar 240b.
zaman geçtikçe değerlenir, bu sirkülasyon devam eder.

dersen bu adam niye projeden satıyor bitince satsın? tek seferde alsın parasını.
o da şöyle; proje aşamasında çoğu müteahhit parası olanlarda dahil nakit çalışmaz hep banka kredisi, veya teminat, bu sebepten dolayı, proje aşamasında ki nakit ihtiyacını karşılar ve zararda etmez. ara satışlar teminat ve krednin ilk ödemelerinde ki yüksek faizden de kurtulur,

1milyon lira kredi çekti geri ödemesi 1,5m olduğunu varsayalım, ara satışlardan gelen nakitlerle bunu 1,2m. düşürür.

sorunun cevabına geleyim: o bölgede pik değeri vardır, maksimuma ulaşmıştır. sen satarsan aldığın fiyatın üstündeyse kar olabilir ama unutmaki yeni alacağın daireyi de pik fiyatından alacağından, aslında kar falanda yok.

sonuç: evinin olduğu bölgede fiyatlar maksimumdaysa satıp satmaman bir şey ifade etmez ve en önemlisi inşaat sektöründe değilseniz, sıfır ikinci el farketmez son kullanıcı tekrar aynı bölgeden daire alacaksa, daireden kar sağlayamaz.

evet.
seni ararlar.
annen iyi yapmış kapatmış.

Polis karakola davet etmek dışında hiçbir sebeple aramaz zaten. Bilgi vermek ya da bilgi almak için aramaz yani. Karakola davet söz konusu değilse de direkt adrese gelir alır götürür zaten. İtimat etmeyin.

dolandırıcıdır. numara varsa polisi arayıp numarayı bildirin.

Hayır, telefon numaranı değiştirdiysen ve polis sana ulaşamadıysa babanı arar. Geçtiğimiz kış bizim bakkala hırsız giriyor ve polis parmak izime rastlıyor neyse telefonumda tamirde, polis babamı arayıp ev arkadaşımın numarasını alıyor ve bana ulaşıyor. Gittiğim zamansa yukarıda arkadaşın dediğini söylüyor "bir şey olsa biz alırdık".

tr.wikipedia.org

TDK sonradan kayyum yapmış sanırım. şu an tdk sözlükte kayyum olarak geçiyor.

www.ist-def.gov.tr

@animalman valla kayyımı ilk defa duydum. aslında aynı şey ama hocanın inadı işte:)

aynı hoca mı la yoksa :)
kayyım hacı.
kayyum falan diyorlar yok öyle kayyım dır doğrusu diye bizim hoca da zamanında bastıra bastıra söylemişti.

cemaatin şu anki kanalı can erzincan tv'de kayyım diye veriyorlar haberleri. malum, gün aşırı bir yerlere atanıyor..

Ben açıköğretimden adalet okudum. Kitaplarda hep kayyım yazıyordu. Uydurulan kayyum bence.

Kayyum, Allah'ın 99 adından biri olduğundan dolayı kullanılmayıp kayyım olarak kullanılıyor.

Aynen senin gibi düşünüyorum. Ama insanların ölmesine üzülemediğim için vicdanım rahat değil.

Sen her şeyi düşünmüşsün bize bir şey kalmamış.

Polis ölünce seviniyorum.

@Jimmy McNulty
ben askere gidenlerin ölmelerine üzülmemekten bahsetmiyorum ben AKP'ye oy verenlerin onların politikasının etkileri sonucu ölmelerine üzülmenin saçma olduğunu söylüyorum zaten bu adamlar bu politikayı elleriyle seçtiler.İster zorunlu yapsın ister genel kurmay başkanı olsun oy verdiğin partinin icraatları senin ölümüne yol açıyorsa ve sen hala oy vermeye devam ediyorsan böyle biri için üzülmek mantıksız belli ki kendi hayatını önemsemiyor biz neden böyle birine üzülelim diyorum.

o zaman mantıki olarak canlı bombalarda ölenlere de üzülmeye gerek yok, patladıkları yerler itibarıyle AKPnin yüksek oy aldığı yerler hrpsi.

@KaraSakall

Ben ölen AKP'lilere üzülmüyorum zaten. Onların da üzüldüğünü düşünmüyorum geçen günkü patlamada yaralanan birini Tayyip Erdoğan ziyaret edince adam fotoğraf çektirmek istemiş Tayyip Erdoğanla hahah :D Şimdi böyle biri ölünce üzülecek misin ?

Kilis'e roketler düştüğünde üzülmemeyi bırak ben sevinmiştim.

polis bugüne kadar çok gayretli kendini feda edercesine bir şekilde akpyi destekledi.
şimdi kendi desteklerinin karşılığını alıyor.
şu şu mahallelere gitmeyin devriye atmayın, şu mahallelerden sivil olsanız dahi silahınızı yanınıza alarak gitmeyin, geçmeyin diyenlere tamam amirim derken bunları düşünmen lazımdı.
hadi askere darbe yapıldı sana ne yapıldı ki?
hiç iyi değiliz aslında. gözümüz avrupada ama ayaklarımız ortadoğu çamurunda. önce evrimleşip arap olacağız sonra tam bir ortadoğu ülkesi olmuş olaraktan birbirimizi yemeye başlayacağız.

her ölüm üzücüdür. adam kötü biri olsa da annesi kardeşi falan da düşünülmeli diye düşünüyorum.

onun dışında kendileri için üzülmem. astteğmen er-erbaş dışında şehit olan askere üzülmem. hele akp'li ise ettiğini bulmuş derim.

net olan bir şey varsa bu patlamaların sorumlusu akp'dir.

Siyasi düşüncelerimiz benzeşmese de anlıyorum. Ben düşünürsem üzülürüm, her bir canlının doğal olmayan doğal atfedilmiş maksimum yaşına gelmeden ölümüne.

Soma, reyhanlı, kilis. BUralara roketler yağıypr ama seçim olsa akp yine yüksek oy alacak. İyi oluyor da denilebiliyor.

Beni daha çok üzen şeyse bu insanların hala onalra oy vermesine sebep olajn faktörler. Sosyolog vs değilim fazla okumadım. ANlamaya çalışıyorum. Yüzyıllrdır süregelen din, toplumsal muhazafakarlıkları,burjuva medyanın gösterdikleri, körü körüne hiç okumsa da partinin icraatlerini bilmese de o partiye oy atmaları. Etkisi var mı bilmiyorum ama eskiden chp dspnin türban olayları.

Yani tam bir muamma benim açımdan. Hiçbir zaman ölümlere sevinmeyeceğim ama bazı ölümlere karşı tepkisiz (duygusal olarak) kaldığım oluyor artık.

Ülkede bir şeyler olacaksa, bu insanlara rağmen mi olacak, bu insanlara bir şeyler anlatmadan, göstermeden nasıl olabilir. BElki fırsat verilse onlar da o gözlüklerini atabilecekler.

Kutuplaşmanın bu noktaya gelmiş olması cidden üzücü.

Bence son derece yanlış düşünüyorsunuz.

empati kurduğum insanlara üzülüyorum ama diğerlerine üzülemiyorum. mesela ankaradaki iki saldırıda ölenlere üzüldüm, zorunlu askerliği dolayısıyla askerde olup ölenlere üzülüyorum. ama hepsine üzülemiyorum maalesef. kendimi vicdanen rahatsız da hissetmiyorum. benim o insanlarla herhangi bir ülküdaşlığım ortak kaderim olduğunu düşünmüyorum. aynı şekilde eğer barış ortamı olsa ve başka şartlarda yaşasak o insanların da benimle aynı kaderi yaşamak isteyeceklerini düşünmüyorum.

Gayet normal bir düşünce. Ben de chp li hdp li birisine üzülmüyorum, umurumda bile olmuyor.

tam orta doğulu kafası. bence de ergensin ve sığsın.

sanıyorsunuz ki polislerin büyük çoğunluğu keyfi olarak yapıyor bu işi.

sizin kafanızdaki polisler de ne ali ismail'e üzülüyor ne de ethem'e.

sizin gibiler birbirini boğarken olan garibana olur. o gariban da hangi taraftan olursa olsun.

keşke masumlar aradan çekilse, sizler birbirinizi bitirseniz ve bu gerzek kutuplaşma sona erse.

'' Ergen yhaa .s.s '' demek yerine karşı çıktığınız yeri söylerseniz ben de cevap veririm böyle kestirip atanlar asıl ergenler.

@kupigometa Polislerin bu işi keyfi mi yoksa zorunlulukla mı yaptıkları beni ilgilendirmiyor ayrıca konumuzun dışında. Ben söylüyorum ki oy verdiğiniz partinin eylemlerini destekliyorsunuzdur ve bu partiyi iktidara siz taşıdığınız için eylemlerinden sorumlusunuzdur. Şimdi yukarıda da yazdığım gibi kendi iktidara getirdikleri adamların eylemleri tarafından ölenler hala bu partiyi desteklemeye devam ediyorsa ben onların ölümlerine neden üzüleyim ?

Kendi silah arkadaşları şehit olmuşken kızına düğün yapan bir Cumhurbaşkanını destekleyen asker-polisin ölümüne neden üzüleyim ?

Yukarıda sordum tekrar sorayım istersen Hitler'e oy veren bir Yahudi'nin gaz odalarından şikayet etmeye hakkı var mıdır ?

o halde genel itibariyle haksızsın diyemem fakat yine de "üzülmem" demek bir taraf olmaktır. aksine seviniyorsan zaten konuşmanın manası yok.

bu sorun, hitler örneğindeki kadar net değil. yani her oy verenin daha sonra ölme garantisi yok.

adamlar oylarını veriyorlar ama politikayı da destekliyorlar evet ama bu politika ölüm garantisi getirmiyor. sadece ihtimallerden birisi. bile bile bir seçim yok ortada.

ama diğer yorumları da okuyunca daha net anladım.

mesela bu örnek daha net; bir oğlunu şehit veren akp'li kadın diğer oğlunu da bu devlete şehit verebileceğini söylüyorsa orada ciddi bir sıkıntı vardır. ama buna bile üzülmem diyemem ben. empati kuramasam da "bu kadın bu hale nasıl geldi? bu akıl yoksunluğu neden?" diye düşünürüm.

burada ayrışıyoruz.

ayrıca 5. maddeden o kadar emin olma. 2-3 yıldır son personel alımlarında cemaatten kaçağım diye alevisinden, x'ine kadar herkese kucak açmak zorunda kaldılar. ülkenin çoğu akp'liyse onların da çoğunun akp'li olması normaldir. ama sayıca çok farklı bir çoğunluk değil bu.

öncelikle 2 ve 5'e evet demişsin ama aslında hayır. farzet ki asker ve polisin hepsi %100 akp'li diyelim.

zamanında darbe yapıp binlerce işkence yaptı onlarca kişiyi idam ettim diye, dersimde kadın ve çocukları da öldürdükleri için orduya dolayısıyla bunları destekleyen chp'ye ve nihayette chp'ye oy verenlerin ölümlerine üzülemiyorum demek kadar angutça, salakça ve aşşağılıkça bir şey bu dediğin.

öyleyse mhp'lilerin de canı cehenneme, hdp'yi hiç saymıyorum bile. bu memlekette yaşama hakkı olan bi tek otturubok partisinin seçmenleri kalıyor senin kafana göre.

@tociess karşı argüman üretemiyor yalnızca boş demagoji yapıyorsun.

@yemrem 2 ye evet dememin sebebi hala oy vermeye devam edenler için üzülmüyorum ben yoksa bütün asker ve polisleri itham etmiyorum.Orada zorunlu askerliğe giden , askerlikten başka mesleği olmadığı için orada duran binlerce genç de var.

5in de öyle olduğunu düşünüyorum en azından benim tanıdıklarımın çoğu öyle tabi ne kadar doğru bilemem ama toplum içindeki AKP oy oranına bakarsak %50den aşağı değildir muhtemelen.

CHP darbe yapmamıştır bu birincisi.Dersim ise bir isyandır isyanlar ne yazık ki çiçek atılarak çözülemiyor.İsyancıların da elinde çiçek olmadığı içindir belki.

ORDU=CHP demişsin ama yok öyle bir şey mantık yürütme temelin tamamen yanlış ikisi de ayrı kurumlar ordunun CHP'ye en bağlı olduğu zamanlarda bile CHP orduyu yönetmiyordu ordu CHP'ye bağlılığını iddia ediyordu.Ki İsmet Paşa'nın darbeler karşısındaki tutumu da bellidir. Örnek : Talat Aydemir

Senin verdiğin örneğin benim bahsettiğim şeye uymuyor.Benim bahsettiğim şey en temel ifadesiyle '' Katillerine aşık olan insanlar öldürülünce neden üzüleyim ki ? ''

uymuyor çünkü 1 ) Bu bir isyan karşılıklı bir iktidar savaşı bir tarafın aptallığından kaynaklı bir sorun değil.
2) Bölge halkının o partiye zaten desteği yok doğru düzgün.

7 sülalesi CHPli olan komşumun oğlu, gerizekalı bir mal olduğu için, bişey olamayıp polis oldu.
annesi oğlum memur olsun tayyipe atacam diyordu, atmıştır herhalde
polis olmadan önce AKP ile alakası olmayan çocuk azılı reisçi, inanılmaz saygısız, hoşgörüsüz acaip, moron bir tip oldu .ha gerizekalıydı zaten de daha bir geriledi.
bizi sildi facebooklarından filan :) komedi.
"yani ama polisin hepsi öyle değil bik bik bik" diyenlere kafam girsin.

astsubay ve polislerin çocuğuna bakın sülalece asker-polisler hepsinde kafa aynı. kaldı ki bu sülalede ilk, buna rağmen 6 ayda evrimini tamamladı. %10 bir istisna "insan" varsa astsubayın-polisin içinde onlar da kaçacak yeir olmayanlardır.

Benim baskıya rağmen akpli olmayan polis akrabam büyükşehirden önce sürüldü sonra emekli edildi. Yerine de akpli genç polisler gelmiş. Akpli olmayan düzgün polis kaldığına inanmıyorum.

Çocuğu varsa ona üzülüyorum sadece. Zaten olan ölenden çok geride kalana oluyor.

@nox demogoji değil hocam düşüncelerimi yazdım. hastalıklı bi yapın var . böyle bir sorunun varlığı bile rahatsız edici. vicdanında ve zihninde problemlerin var .

@kaptan maydanoz Aslında düzgünce okusanız söylediklerimi anlayacaksınız ama okumuyorsunuz. Öncelikle hümanizm kasmayın insan hayatı değerli falan değil zaten dünyada 7 milyar tane olan şey nasıl değerli olabilir ki. Neyse bu başka bir konu verdiğin örneğe gelelim.

Eğer PKK solcuları öldürüyorsa ve buna rağmen solcular onlara oy veriyorsa ben ölmelerine üzülmem. Benim verdiğim örnek aynen buydu. HDP'ye oy veren solcuların çoğu alenen PKKlı zaten PKK da onlara dokunmuyor dolayısıyla yaptıkları oy verme işlemi benim bütün görüşlerime ters olsa da özünde rasyonel bir şey. Ama onları politikalarıyla ölüme sürükleyen asker-polisin AKP'ye oy vermesi rasyonel bir davranış değil.Ben bu rasyonel olmayan davranış yüzünden kendi hayatlarından olan asker-polise üzülmüyorum.

Eğer bu mantık yürütmede yanlış bir şey görüyorsan bunu mantıklı bir şekilde açıkla ki ben de cevabını verebileyim.

Bir kişi ölünce ailesi mahvoluyorsa ailesine üzülün neden adama üzülüyorsunuz ? Ben mesela o yetim kalan çocuklara çok üzülüyorum hiçbir suçları olmadığı halde babaları gibi binlerce aptalın verdikleri oylar yüzünden yetim kaldılar.

@kaptan maydanoz Gene çarpıtıyorsun ya da yanlış anlıyorsun.
Ben ideolojik farklılıklardan ötürü ölmeliler demiyorum. Benim söylediğim şey kendi yaptıkları seçimler onları ölüme götürmesine rağmen hala onlar bu seçimleri yapmaya devam ediyorsa bu düpe düz aptallıktır ve ben bir kendini öldürecek seçimleri yapan insanlara üzülmem.

Bi örnek daha vereyim. Bir arkadaşınız var hali vakti yerinde hayatı mükemmel sadece canı sıkıldığı için uyuşturucu kullanıyor yıllarca bırakması gerektiğini yoksa öleceğini söylüyorsunuz bırakmıyor komaya giriyor çıkıp tekrar uyuşturucu kullanıyor ve en sonunda aşırı dozdan ölüyor.Bu insana ben üzülmem kendini öldürecek seçimleri kendi yaptı çünkü. Kimse onu zorlayıp bu seçimleri yaptırmadı ölmeyi kendi seçti. Ölen asker polis de AKP'ye oy verenler kendilerini öldürecek seçimleri kendi yaptı.

Ama o da insan yazık ölmesiiin :(( diyip üzülebilirsiniz ama bu rasyonel bir davranış olmaz. Duygularınızla hareket ettiğinizi gösterir.

@nox hocam mesele hümanizm kasma falan değil. oy veren insanlar kendilerince vatana millete hizmet edecek insanı seçmeye çalışıyor. seçimlerin şeffaflığı bilinçli oy verme vb bunlar ayrıca tartışılacak şeyler ama kendilerince bişeyler yapıyor. bu yüzden insanları değerlendirirken verdikleri oylara göre değil o oyu verirken düşünclerine göre değerlendir tabi bunu yapabilmek biraz zor ister istemez. cahil olmaları bilgisizliklerini ayrı değerlendir çünkü herkes eşit şartlarda maalesef yetişmiyor.

şimdi gelelim ölümlere üzülmeme meselesine eğer ki bir insan canını şerefini namusunu vatanını korumak için veriyorsa üzülürüm ki bugünlerde canını verenler benim için öyle . verilen oylar hükümete gider ama verilen canlar devlet millet içindir insanların bu iki kavramı karıştırması çok sıkıntılı bir durum . ha eğer dağda ölen sokakta ölen itler benim değerlerime göz dikmişse üzülmek bu yana dursun sevinirim allah ölülerinizin arttırsın diye de dua ederim

Şu yazılanları okudum. Bir kere bile "AKP'ye oy verenler ölsün" dememiş kişiye, öyle demiş gibi argümanlarla gelmek nasıl bir kafa anlamak çok zor? Vasat ve vasat üstü karması, en azından 2. bir haber kaynağı okuma yetisi olan insanların olduğu burası gibi bir yerde bile laf çarpıtma ve okuduğunu anlamayıp saldırma kafası varsa, bu ülkenin gelişmemiş yerleri tabii ki koyun gibi önüne atılan yemden gayrisini aramayıp, nereye güdülürlerse oraya gidecekler.

@Nox senin dediğine gelince özetle "kendi düşen ağlamaz" gibi bir düşünce temeline dayanıyor. Anlıyorum düşünce yapını. Sevinmek falan değil, üzülmemek konu sonuçta. Sağlıklı bir insan düşüncesi değil fakat sağlıklı düşünebilecek bir hal ve yaşam şartlarına sahip değiliz. Ülkece sağlık düşünmemiz engellenmeye çalışılıyor her gün nefret körüklemek ve kaos ortamı ile beslenip, oy devşirenler tarafından. Bu ahval ve şerait altında tabii ki makul bir bakış açısı olabiliyor senin dediğin. Ben mesela hümanizmi çok saçma buluyorum. "Her can değerli" değil kesinlikle. Dediğin gibi 8 milyar tane insan var ve giderek de artıyor inanılmaz bir hızla.

Benim için sevdiklerim önemli. 3. kişiler ise kim oldukları ile neden ve nasıl öldüklerine bağlı olarak üzülme grubuma giriyor. Onun dışında hissiz olduklarım ve hatta sevindiklerim var. Gerçi ben dünya nüfusunun en az şu anki halinin %10'una düşmesi gerektiğini düşünen biriyim. Daha azı da olabilir ama işte lükslerden taviz vermeyip, mevcut sistemi aksatmadan sürdürecek kadar olması gerekiyor. Böyle bakınca benim düşüncem de toplum normlarına göre "sağlıklı" bir kafa olmadığı için beni pek de dikkate alma :)

bagajda sorun olmuyor. tursu fln tasımıyorsan sorun etmezler.

pegasus ile geçtiğimiz ay 500 ml'lik lens sıvısını bagajda taşıdım sıkıntı olmadı.

o zaman el bavuluma 60 ml lens solüsyonunu alayım. 100 ml üstündeki deodorant vb. eşyaları da valize koyup bagaja vereyim.

5 litrelik şalgam bile taşıdım bagajda, sıkıntı yok

bagaja gayet çok miktarda kolonya, parfümi aseton, deodorant, traş köpüğü, saç köpüğü, jöle möleden oluşan dev bir kozmetik çantası verdik.

patlayıcı matlayıcı olmadığı sürece bagajda sıvı taşımakta problem yok. el bagajında da maksimum 100 ml.

el bagajında 100 ml gibi bir sınır var.
bagajda ise herhangi bir sorun olmaz.
www.ataturkairport.com

yves rocher'un yüz yıkama jellerini kullanabilirsiniz.

eğer cildiniz yağlı veya karma ise la roche possay effaclar jel oldukça kalitelidir.

bol bol duş alıp, suyla yıkama tavsiyesini vereceğim ben de. bu ürünlerle benim yaşadığım tecrübe yüzümü saçma sapan bi aşırı kuru/aşırı yağlı döngüsüne sokmasıydı. iyi beslenme + no kimyasal diyorum.

Ben Nivea'nın erkekler için hydra bilmemne ürününü kullanıyorum. 10 lira. 2-3 ay yetiyor. Memnunum.

cildiniz kuru ise alkol iceren ürünler kullanmayin. benim tavsiyem budur.

bende nivea kullanıyorum. memnunum. 14 tl falandı galiba.
aynı işi görüyor.

Anadolu Jet'i tercih ederdim. Ama Antalya'dan bineceksem Sun express'i değerlendirirdim.

ikisi arasında anadolu jet

55 dk yol zaten, hangisi ucuzsa onu tercih ediyorum ben sabiha-antalya arası. şimdiye kadar rötar dahil hiç bir sorun yaşamadım. atlasjet de aklında olsun o da iyi..

La 1 saat yol hangisi ucuzsa bin işte.

Ben pegasus'tan hiç hoşlanmıyorum hatta binmemek için elimdeki tüm şartları zorluyorum diyebilirim. 3-4 kere bindim, hepsinde de burnumdan getirdiler zira.

O yüzden anadolu diyorum. Bunlar dışında iç hatlarda atlas jet, dış hatlarda da Thy genelde benim tercihim oluyor.

Anadolu jet

Sanırsın Antalya'dan Avustralya'ya gidiyorsun. Hocam al ucuzunu geç, ne fark eder?

aralarında sandviçten daha öncemli bir fark var ki o da check in.

pegasus'ta koltuk seçmek paralı. fark etmez diyorsanız rastgele koltuk ücretsiz. ama ben illa cam kenarı isterim derseniz, ya tesadüfen gelmesini umacaksınız, ya da 16 lira verip cam kenarı seçeceksiniz.

bir de her halt paralı olduğu için yol boyu vır vır vır vır o anons susmuyor pegasus avantajıyla bunu ye, bunu iç, şu kampanya, bu promosyon.

ben anadolujet diyorum.

ıcha +1
pegasusun uçakları daha iyi.

anadolu jet demek neredeyse thy demek. tabi ki anadolu jet

AnadoluJet. THY ile aynı kalite diyebilirim. THY'nin bağlı kuruluşu zaten.
edit: Antalya icin soruyormussun. Hangisi ucuzsa o. Bir saat için düşünmeye değmez.

saatlere göre şöyle bulabildim;

gidiş pegasus
dönüş anadolu jet

yorumlar için herkese teşekkürler :)

sahibinden
e&y bunları çok yakından biliyorum.

sahibinden'de maaşlar çok düşük, ortam da pek güzel değilmiş.
e&y nasıl o listede anlamadım bile :) maaşları düşük, mesai yükü çok fazla.

bunların 2 tanesinde çalıştım fakat bence listede olmalarının sebebi internette gördüğümüz google kampüsü gibi ortam süper heyo ne kadar eğleniyoruz modunda takılanların yeri olduğu için değil.

microsoft hariç bu şirketlerde çalışanlarının yarısından fazlası çalıştığı yerden nefret ediyor. babasının şirketi gibi çalıştığı yeri sahiplenenleri zaten hiç anlamam.

fakat bu şirketlerde çalışmak güzel kazanç getiriyor, yan haklar vs iyi oluyor ya da cv'de ilerisi için çok büyük avantaj sağlıyor.

Decahtlon'u arkadaşımdan biliyorum deli gibi sirkülasyon olan kimsenin memnun olmadığı bir yer o da bıraktı gitti zaten bir süre sonra.

- hilti muhteşem bir firma. hilti'ye sürekli üretim yapan bir firmayız ve kriterlerini sağlamak oldukça zor.

- novartis de akrabaların birbirini soktuğu bir şirket. tanıdığın olmadan girmen imkansız diyebilirim. kadınları çalıştırıyorlar ama çalıştırdıkları kadınları görmen lazım, anlatmama gerek bile yok. patatesi koy daha faydalıdır.

bu nasıl bir şişirme liste anlamadım.
sahibinden berbat.

e&y görünce doğrudan kolpa olduğunu anladım. e&y'un en iyi işveren olma ihtimali yok. Sıfır. 2000 tl maaşla kölesin. Bazen sen çok mesai yaptın git 1,5 ay tatil yap diyebiliyorlar ama sabah 4'te arayıp kalk ofise gel diyen şirket de yoktur herhalde.

Microsoft'ta maaşlar olağanüstü, insanlar çok güzel; büyük ihtimal sürekli birbirleriyle seks yapıyorlar. Yerinin etiler olması da trafik çilesini önlüyor.

Novartise iş görüşmesine gitmiştim, çok babacan bir insan kaynakları sorumlusu vardı. Ofis fena değil ama çok düz bir yerdi.

www.greatplacetowork.com.tr
Bu gibi ödüller iş yapılan/sponsor olan firmalara verilir. Körler sağırlar birbirlerini ağırlar. Linke bak ödüller kime gitmiş anlarsın.

Ben şahsen Türkiye'de iyi işveren ve mutlu çalışan olduğuna inanmıyorum. Bir kere ülkenin psikolojik durumu buna müsait değil. Her geçen gün artan bir sömürü düzeni var iş ortamlarında. İşsizlikteki artış da bunu tetikliyor tabi. Çalışma süreleri çok uzun, maaşlar buna göre düşük. Çok büyük bile olsalar, yerli firmalar bu sömürü mantığından uzaklaşabilmiş değil. Haketmeyen kişilerin yönetici pozisyonunda olması ve mobbing çok yaygın ayrıca. Yabancı firmalar ise ülkeye girdikten sonra türkleşiyor zaten. Yasalarda kendi lehlerine olan konuları çok güzel kullanabiliyorlar. Normalde kendi ülkelerinde yapamayacakları şeyler bunlar. Dışarıdan ne kadar iyi de gözükse, içine girildiğinde anlaşılıyor her firmanın esas olayı. Bu liste de belli ki şişirme ve gerçek dışı, ciddiyetsiz.

ben varım. personele anket gönderiyorlar (great place to work gönderiyor) çıkanb sonuçlara göre sıralıyorlar.

sorular da yöneticin seviyor musun fikrini özgürce ifade edebiliyor musun ik bik.

külliyen yalan bence.

teb'in iyi olduğunu duymuştum bi tek

yeni iş aramaya başla en azından, yenisini bulmadan ayrılma.
kendini geliştiremeyeceksen hiç, tabii ki ayrıl.

Mutlu değilsin belli ki, ayrılman en doğrusu.

Ama yeni bir iş bulmadan sakın ayrılma. Piyasa baya kötü şu an.

madem gelişeyim diyorsun, iş bul öyle çık hacım.

firmada benim görevimi alabilecek kimse yok aslında onlar bize karşı hep hayvani düşünceler kurduğu halde ben biraz acıyorum ben gidince ne yaparlar? diye ama sanırım yanlış değil mi bu?

müdürünle konuşmayı denedin mi?
kendimi geliştiremiyorum bakın, böyle böyle oluyor flan diye.

5-6 ay önce konuşmuştuk. söylenilen hiç birşey yapılmadı.

o halde sen iş ara en temizi

sen gittikten sonra ne yapacaklarını düşünmek için müdürleri var işte şirketlerin. sen kendi işini düşün, kendi gelişimini düşün.

iş aramaya başla +1

git. ailenle yaşıyorsan hemen git, üstünde kira mira varsa iş bulup gitmeye çalış.

6 ay ve üzeri iyidir. bir işten memnun olup olmadığını, sana neler kattığını anlarsın. 1 sene çalıştığında mutlu değilsen ilerde de mutlu olmazsın. bahsettiğin durumda gitmek iyidir.

antibakteriyel sabun zararlı değil.
elinde olan sabunları kullan hacı sorun olmaz.

Aksine sivi sabunlar elini daha cok kurutur, ben bilerek bazen kalip sabun kullaniyorum ki elimin kurulugu gecsin, kendine gelsin diye.

Kalip sabunu sadece sen kullandigin surece problem olmaz.

Antibakteriyel sabunlarla ilgili vücudun ph dengesini bozdugunu ve diğer sabunlardan çok da bir farkınin olmadığını okudum ben de birçok yerde. O yüzden nem oranıni yüksek tuttugunu düşündüğüm sabunlar kullanıyorum ben de.

Kalıp sabunu sadece sen kullanıyorsa sorun olmaz+1, bunun dışında güzel kokanlari giysilerin arasına filan koyabilirsin. Hoş bir koku yayiyorlar. Başka dekoratif işlerde de kullanıyorlar.

Temizlik derecelerinde bir fark olacağını sanmıyorum.

kalıp sabunları kullanmak istemezseniz çorap çamasır çekmecelerine, baza altındaki kıyafet nevresim arasına filan serpiştirin. ben kullanacağım sabunları hep oralara koyuyorum bi köşede bekleyeceğine misler gibi kokutuyor kıyafetleri

reçeteleri okuyabiliyorlar bence bu önemli :)

artık e reçete var kimse ilaç adı yazmıyor kağıda herşey online

artık reçete de kalmadı ki, kodu veriyorsun bilgisayardan bakıyor raflardan veriyor. hakikaten taksi plakası gibi bir durum halinde işliyor çok uzun yıllardır, yazık.

@gilbeys: doktorun yazısı okunamayacak kadar kötü değil. adam oraya "glutaraldehit" yazdığında -salladım bunu- anlam veremiyor okumaya çalışan. ama eczacı aşina olmuş (pardon kalfası) görür görmez anlıyor öyle bir ilaç markası olduğu.

yani sen daktilo ile de "glutaradehit" yazsan kimse anlam veremez ona.

Bi duyuru başlığı altına daha yazmıştım.

Tansiyon ilacını yazıp ellerine vermemize rağmen 5 kat ağır dozlu olandan vermişlerdi, "yahu bunun miligramı yazdığımızın 5te 1i?" diye sorduğumuzda da "e yazdığınızdan kalmadı ki, ehe." diyebilecek pişkinlikteler. Hani dalgınlığımıza gelse, fark etmeden içsek, tansiyon dip yapsa, kafamız yere mi çarpmış, geberip gitmiş miyiz umurlarında değil.

@gilbeys
size ne ilacı yazmışlar bilemiyorum ama bu sıradan şeyler (aile hekimin yazdığı devlet hastanesinde tek hekimin yazdığı) online oldu, hatta 3 hekim onaylı raporlu ilaçlarım bile online oldu artık mesela ve endikasyonunuz bellidir buna göre yazılacak ilaç da bellidir
zaten dahası raporlu ilaçlar için ilaç adı yazılmıyor ki artık etken madde adı yazılıyor-ya da en azından doğru reçete yazmak isteyen doktorun etken madde adı yazması lazım.
etken madde de zaten bilinen bir isim olur- olması gerekir.
sizin özel bir durumunuz varsa bilemiyorum

malesef katılıyorum :(

benim de eski eczacımla bana "sen" ve benzeri uslupsuz hitapları yüzünden tartışmıştık, üstelik adam neden sen diye hitap etmemesi gerektiğinin bile farkında değildi zira ukalalıktan ölüyordu..ben de bıraktım oradan alışverişi.nihayetinde ilacı depodan getirtmek, hizmet namına yaptıkları bu. bir de nöbet.
daha insana hitap etmekte sıkıntılılar ama sorsan eğitimden, kutsal hizmetten, kamu görevi yaptıklarından bahsederler.

Ukala ve kotu olanlara denk gelmenize uzuldum.
Benim etrafimda gercekten hastalara yardimci olmaya calisan, kendi ilacini, pisik kremini, tenturdiyotunu kendi yapan eczacilar var.

Derdimi anlattigimda "su ilaci al" ya da "soyle yap" diyenler var.

Koskoca bir meslegi raftan ilac indirip barkod okutmaya indirenler eczacilar degil, saglik bakanligi. Eczacilarin o kremleri, tenturdiyotlari vb satmasini yasakladilar filan.
Ben bunlarin hepsinin kamuoyu olusturmak olduguna inaniyorum, ilaclarin markette satilmasina dair.

Ingilterede gratis gibi yerlerde eczaneler var mesela. Orada sordum, hicbiri eczaci degildi orada calisanlarin da. Yani bir sey farketmiyor bu durumda.

Onun disinda almanya, avusturya gibi yerlerde turkiye'deki gibidir eczacilik sistemi. Tek farki vitaminlerin de marketlerde satilmasi ki bazi ciddi markalar hala daha eczaneden satis yapar.

Gidersin, oksuruyorum tiksiriyorum hangi ilaci aliyim dersin. Verir. Gerekise oraya buraya yonlendirir.

Ama iste sirf raftan ilac almaya indirgendigi icin meslek, kibrista okuyup eczane acip basina kalfayi birakip giden cok var.
Sizin yerinizde olsam orta yasli eczacilara giderim. Onlar hem eczanelerinde durur, hem kibarlardir hem de gercekten bilgilidirler.

şöyle olsa daha mı iyi olurdu? youtu.be

ingilizce:/

dis macunu ve prezervatifler de sadece eczanelerde satilacak:

t24.com.tr

@kuehles

bizim ilçede benim kuzenler eczacı 20 senedir çalışıyorlar, 20 senede toplam 20 gün tatil yapmışlarsa o da 1-hac için 2-babası öldüğünde, başka yapmadılar. hep dükkandadırlar hastasını takip ederler, gerektiği yerde veresiye verirler, köylüye anlatırlar, tek tek nasıl kullanılacak, ne olacak. bu şekilde mesleğin hakkını verdiklerini düşünüyorum ki parayı da sayamayacakları kadar kazanıyorlar zaten ama böyle eczacı istisna.

eczacıların en büyük savunması o dediğin şey zaten "biz olmasak ilaç marketlerde satılır" savı. yalnız zaten şu anda biz OECD içinde en fazla antibiyotik tüketen ülkeyiz. tek tek kalemlere bakarsak da çoğu kalemde rekortmen çıkarız. yani ilaç eczanede satılırken eczacının ilac kullanımını kontrol yönünde bir fonksiyonu olmuyor ki-- demek ki bir şey yaptıkları veya yapmalrına izin yok. çoğu eczanede zaten eczacıyı ara ki bulasın.. bu hem bakanlığın politikası hem değil. sözde ilaç kullanımını azaltmak istiyorlar -zira devlet ödüyor ilacın parası- ama doktorun performans sistemi değişmedikçe bizim halkımızın da ilaç sevdasına yönelik bir şey yapılmadıkça bunu değiştirmek imkansız. devletin ödemediği ilaçlar zaten satılsın markette, zaten devlet de dolaylı yoldan (muayene parası, katılım payı, reçete parası, zar zurt ile) kısaca diyor ki; hiç beni uğraştırma git kendin al ilacını zaten ilacı da ödemeyecem...

kıcasacı markette satsalar daha pratik olur vallahi, eczaneler de bebek bezi, güneş kremi, fondöten değil gerçekten ilaca yoğunlaşır, her semte 6354789 tane bakkal dükkanı gibi eczane olacağına sınırlı kota olur, gerçekten tıbbi hizmet verirler -cilt bakımı saç bakımı hizmeti değil- o zaman tabi ki "kamu hizmeti, kutsal hizmet" gibi savlarını ben de desteklerim.

Kota zaten var artik. Zamaninda bu kotayi yururluge koysalardi daha farkli olurdu tabi. Eczanelerin ozel standartlari filan oldu artik. Uygun bos dukkan bulmak bile cok zor kotaya takilmasan dahi.

Valla cevrendeki eczaneler sadece fondotene vb odaklanmissa, bu oradaki cogu kisinin istegi uzeredir.
Emeklilerin bol oldugu bir yerdeki eczanedeki ilaclarin/tibbi olmayan seylerin seyi stogu daha fazlayken bebek oksuruk surubunun daha az olabilir. Bu cok normal.

Ayrica devletin her odemedigi ilac zararsiz(!) degildir, ben eminim ki ilac kullanimi cok cok daha artar marketlerde satilmaya baslanirsa. Ha devletin cebinden daha az cikar, orasi ayri.

Ayrica bir doktor receteye antibiyotik yazmissa eczaci nasil almasin diyebilir ki hastaya? Antibiyotigin en cok tuketildigi ulke olmakla eczacilarin iliskisini anlayamadim ne yazik ki yazdiklarindan.

Eczaneler bebek beziyle doldurmuyor hicbir yeri, alti ustu azcik oluyor, nobette vb satilirsa.
Ayrica sadece tibbi seyler satilsin derken gercekten biraz da yurtdisindaki eczaneleri gormenizi isterim :) buralarda kozmetik satilmayan eczane yok. Hatta homeopatik ilac (!) bile satiyolar ahdjdgf

Ama evet, insana yanlis dozu itelemeye calisan, ne bileyim iyiliginden degil de acgozlulugunden muadil ilac itelemeye kalkan (devlet odemiyorsa recetedekini, hastaya sorularak devletin odedigi muadil ilac onermek bahsettigim "iyi olmak" bu arada^^)
Ne bileyim gerek olmadigi halde ilac satan cakallardan gercekten mesleklerini severek yapan eczacilar da cok rahatsiz.

eczacılık, muhtarlık(köy hariç), dolmuşçuluk(aynı hatta otobüs/toplu ulaşım olmak şartıyla) gibi bu ülkede hiç bir katkısı olmayan sırf birileri ekmek yesin para kazansın diye bomboş iş.

@kuehles

4 sene yurtdışında tıp fakültesinde okudum yeterince de eczane gördüm. ama hiç dükkanda X markayla saç bakım günü düzenleyip ürün satmaya çalışan satış görevlisi görmedim. tıklım tıklım eczane de görmedim, bir soru sorsan cevap alabiliyorsun çünkü işi o ve ilgilenecek vakti/ortamı var. bizim eczanelerimiz çok kalabalık ama 10 müşterinin belki yarısı gerçekten reçete edilmiş ilaç alıyor. eczacı/kalfa her kimse onlarla değil de kırışıklık kremi için gelenle uğraşıyor. belki o da haklı daha fazla kar ediyor olabilir. ama sap saman karışıyor. ve de bu, kusura bakmasın kimse ama ,"kutsal görev" değil. ayrıca almanyada eczanede çalışan olmak için meslek yapman gerekiyor bizdeki gibi komşunun orta terk oğlu çalışmıyor. kısacası dediğim şu, bizim eczacılara sorsan kutsal iş yapıyorlar oysa ne ilaç hazırlayan var, ne karışım bilen var, ne doğru düzgün iş yükleri ilaçtan oluşuyor. hatta sisteme giriş yaparken çırak yanlış girmiş ama ben onun yaptığ hatayı ödemek zorundayım diye dert yanıyordu geçen biri, e gerizekalı dükkanı çırak döndürüyor zaten bi zahmet hatası olursa da öde yani, ama olmaz rabbena hep bana! yetkiye gelince sadece eczaneler yetkili olsun, ceza kesmeye gelince biz ceza ödemeyelim çırak yapmış..çalıştırma çırak o zaman, çırak eğitimli olsun en azından? bilmem derdimi anlatabildim mi? o kadar örgütlü eczaneler neden tüm bunlar için kıllarını kıpırdatmıyorlar? bence sebep, zaten ilaç için danışmanlık filan gibi şeyleri umursamıyorlar, zaten market mantığıyla çalışıyorlar.çoğunluk böyle.

şu anda ilaç tüketiminde zaten rekortmen olmamız, hali hazırdaki güya kontrollü ilaç sisteminin bir işe yaramadığını gösteriyor diyorum ben de. yani biz satmasak market satar kullanım patlar tezine katılmıyorum, patlamış patlayacağı kadar kullanım sen de market olmuşsun olacağın kadar. doktorun yazmaması, hastanın oto boka ilaç içmemesi lazım bu kafa değişmedikçe ister markette sat ister kasapta gider alır fark etmez. ama ben boğaz pastili alacaksam (devlet ödemiyor) gözyaşı damlası alacaksam (ödemiyor) ve eczanede 16 yaşında bişeyden haberi olmayan kızla muhatap olacaksam, en azından marketten alayım bana ekstradan iş çıkmasın.

"Ayrica devletin her odemedigi ilac zararsiz(!) degildir, ben eminim ki ilac kullanimi cok cok daha artar marketlerde satilmaya baslanirsa. Ha devletin cebinden daha az cikar, orasi ayri." ne alaka anlamadım. devlet zaten ödemiyor cebinden az/fazla çıkacak bişey yok zaten ödemiyor günden güne de ödemediği ilaç artıyor. devlet zaten açıktan demese de üstü kapalı "gelme hastaneye kardeş" diyor. hadi gittin, reçete aldın, eczaneden değil marketten aldın ilacı, ne değişti ? her türlü cebinden ödüyorsun. eczacının ilaç tüketimiyle en basit ilişkisi en basitinden a.biyotikler için bu ilacı mutlaka gününde, saatinde, kutu bitene kadar almalısınız eğitimini vermesi bunun için her hastaya lütfedip 2 dakika zaman ayırması, hani bi zahmet! -mesela en basitinden aklıma gelen. insanlar bunu yapsa direnç gelişmi daha az olurdu. türkiyede hiç eczacıların halk eğitimi kampanyası yaptığını görmedim mesela, neden yapmıyorlar? Burada bile doğum kontrol hapını şu saatte unuttum almayı ne olur? sorusu soruluyor. burası en eğitimli yer. ya çok mu zor eczanelere 3 broşür koymak? reklam kuşağı hazırlamak, bişeyler yapmak? hiç kıllarını kıpırtdattıklarını gördün mü? umurlarındaymış gibi bir halleri var mı? ilaç işi bu kadar ayağa düştüyse çerez gibi olduysa eczacılar da en başta suçlu. o yüzden tekel olmazlarsa belki akılları başlarına gelir...

bu dediklerim soğuk zincirde korunması gereken ilaç, kanser ilacı vs. için geçerli değil tabi ki. benim dediklerin temel olarak OTC denilen şeyler için.

@niye ama

Buyuk sehirlerdeki eczanelerin hepsinde, yurtdisindan bahsediyorum, sac bakimi cilt bakimi zart zurt oluyor tabi ki. Sanirim hic denk gelmemissin gercekten de. Neyse onemli degil zaten. Ama olmuyor degil, hatta baya sk oldugunu da gordum. Hatta dermokozmetik satmayan eczane yoktur avrupa'da, bu kadar ileri bile gidebilirim :)

Kim kutsal meslek demis, ben demedim valla :) artik turkiye'de de ortaokul terk kalfa donemi kalkti bildigim kadariyla. Bir seyler degisiyor en azindan. Ve dedigim gibi, karisim hazirlamayi bilmeyen eczaciya denk gelmeniz tum eczacilari kotu yapmaz. Saygisiz doktora denk gelmek gibi.

Ben eczanelerde bol bol halk bilgilendirme brosuru gormekteyim, gercekten nasil eczanelere dusmussunuz. Gercekten cok uzuldum. Tabi ki herkes kendi etrafindaki orneklerden yola cikiyor.o yuzden bir sey demeyecegim daha fazla. Cunku benim tanidigim eczacilar (sayilari net 40-50'arasi degisir) yeri geldiginde degil 2 dk, 15 dk anlatan kisiler. Telefona cikan, cevap veren kisiler.

Dedigim gibi herkes cevresindekileri gordugu icin bu konu burada kalir, cozulmez :)

Bu arada pastil, gozyasi damlasi burada da odenmemekte (avusturya)

OTClerin bile yeri geldiginde yanlis kullanimi sikintilara yol aciyor. Onu demeye calismistim ben.

Aman neyse ya :D

şu durumdan bende şikayetçiyim;
hiç birisi işinin başında değil.
bana yanlışlıkla kalp hastalarına verilen ilacı vermişlerdi, doktor sana nasıl bir şey olmadı diye uzun uzun inceledi beni. eczaneye gittik eczacı yok sonrasında geldi özür diliyor vay efendim kalfa işte yanlışlık olmuş bilmem ne. işini yapsın, işinin başında dursun bu artı bir istek değil ki, olması gereken. türkiyede eczacılar diplomadan para kazanıyor bence.

Direkt isim vericem, istanbulda fsm ile yeditepe hastanesinin o ara yolda evren sitesi vardır, bilenler bilir. O sitenin içindeki eczaneye gidiyordum bir şeye ihtiyaç olduğunda. Son gittiğimde bir ilacın yanında başka ilaç çakma(mide ilacıymış ama doktor yazmamıştı) ve hesap 10 tl dedikten sonra a pardon 11.75 miş diyip, nedenini sorduğumda geveleyip açıklama yapamayan bir tezgahtar var. Ben de bu yüzden oraya gitmeyi bıraktım.
Eczaneler gerçekten saçma yerler olmaya başladı. Haklısın bence.

Benim hatun doğum fotoğrafı çekiyor, o süs malzemelerini tahtakaleden alıyoruz hep. Sırf parti süsleri satan dükkanlardan oluşan bir sokak var envai çeşit ürün oluyor orada..

can süsün istoç mağazası eminönüyle aynı şeyleri satıyor. Kalite anlamında çok yüksek beklentiniz olmasa daha iyi tabi.

her yerde o tarz tükkanlar var artık.
ayrıca ek gelir hesabına bu işi yapanlar var.
mesela 400 tl veriyorsun o gelip odayı süsleyip gidiyor.
yok süsleri bilmem emmi, babaanne yazıları hepsinden çeşit çeşit renk renk var.
internetten al, tükkanlara kadar yorulma.

İSTOÇ

Bence orada bu kadar motive olmaniz bile basari. Isi degistirin bence.

Ciddi soylemek gerekirse de daha havadar bir oda olabilir tabi imkan varsa. Aydinlik olmasi mumkunse yesillige bakmasi. Kucuk ama ise yarayan seyler. Cardak bence mantikli bu arada. Kalsik muzik ya da soft enstrumantal seyler benim okumami kolaylastirir. Bunu da deneyebilirsiniz.

Kolay gelsin

öncelikle masanın yerini değiştir hacı,
mümkünse cam kenarı olsun. arada bir dışarı bakarsın için açılır.
masa düzenine de biraz el atarsın ama masanın konumu kadar etkili olmaz diye düşünüyorum.
en olmadı 1 numaraya devreye sokarsın.
selam eder, hasretle kucaklarım.

odayi degistirememe ihtimaline karsilik masa duzeninin degistirilmesinden yanayim. algilarla oynamak motivasyon kaynagi saglamaz ama dikkati verebilme konusunda yardimci olabilir, zira rutin odaklanilandan farkli bir tasarim olacak. alginin seviyeyi ilgi cekici/farklidan tekrar rutine indirmesine kadar bu sizi idare eder diye dusunuyorum.

bir de acik hava eger iyi geliyorsa, bir sure acik havada calismaniz ise yarayabilir. bunun icin imkaniniz varsa, ilk etapta bunu bile deneyebilirsiniz.

İnsan kendi yerine alışınca oluyor bu, insan sürekli oturduğu yeri artık evi gibi kullanmaya başlıyor. Hele bir de masada boş zaman geçirmeye izni ve huyu varsa, alışabiliyor insan ona.

İlk tavsiyem, araları masa başında vermemek ama bu uzun vadede işe yarıyor. Böylece insan masayı çalışmakla özdeşleştirebiliyor aynı kütüphanenin çalışma ile özdeşleşmesi gibi.
Şimdi kısa süreli olarak oda değiştirince insan kendine geliyor. 2-3-1 sırası ile denerdim. Masa düzeni değişince alışılan masa olmuyor, oda değişmiş gibi oluyor ve artık tembellik yaptığın, ara verdiğin masa olmuyor artık o. Hatta sandalye değişiyorsa, bir süreliğine onu değiştirmek bile motivasyon olur. Bir de bilgisayarda 'procrastination'a alışıksan bilgisayarın da tarihinde atıyorum Duyuru'yu silmen ve otomatik bağlanmaması yardımcı oluyor. Normalde tek tuşla gelince insan dalıp gidebiliyor ama önüne login sayfası gelince, insan "Ne yapıyorum ben, burada olmamam gerek" deyip geri dönebiliyor.

mesai saatleri dışında, insanların olmadığı saatlerde çalışmayı denediniz mi? çalışmayı bölen insan olmayınca ben daha rahat çalışıyorum. mesai saatlerinde ise kulaklığımla müzik dinleyerek kendimi izole etmeye çalışıyorum. belki sizde de işe yarar.

evde çalışıp ofiste çalışamıyorsan asıl sorunun disleksiden olmadığını düşüyorum. masan cok dağınıktır; ortamda cok ses vardır. Devamlı işini bölen, soru soran biri vardır. Bunlar çok konsantre bozan seyler bende. senin farketmediğin ama varolan böyle bir durum var mı?

@douchebag, zaten pm'lik yapıyorum bu büyük projede :) ne yapmam gerektiğinin bilincindeyim ama büyük program'dan benim proje streamime gelen bilgi akışında sıkıntı olduğu için kendi sow'larımda eksikler çıkıyor, bilgi bekliyorum gelmiyor, kodumun herifleri adam gibi çalışmıyor sonra benim sow neden hazır değilmişmiş yapıyorlar. lafı sokuyorum sonra arkamdan bileniyorlar haksız yere. programın milestoneları sürklie ötelenip değiştiğinden ötürü benim timelineım daha oturmadı, hep değiştirmek zorunda kalıyorum. cinnet kapıda bekliyor, o yüzden stres büyük.

bir masa düzenini değiştirmeye çalışayom bakalım. o olmazsa farklı bişeyler deniycem. yağmur başladı şansıma, arkada çalışmasam daha iyi bugün...

avukat tayfası falan o üst tabaka milletvekili, bakan vs. oldu hep, ülkeyi yiyip bitirmekle meşguller. diğerleri de gayet mutlu mesut yaşadılar/yaşıyorlar. ilahi adalet falan yok..

avukatlar ve bazı görevliler şu an milletvekili vb yerlerde diye biliyorum. böyle bi yazı vardı sanırım.

blog.milliyet.com.tr

Yukarıdaki cevaplara istinaden.

Bunun dışında zaten bu zihniyeti taşıyan bir insanın sonradan yaptığından pişmanlik duyabileceği ihtimal dahilinde gelmiyor bana.

Bir tane bile mi ya? İşinden atılan çevresi tarafından dışlanan bir kişi bile yok mu?

Hayır yok.

Hiçbiri ceza almadı. Birçoğu mv falan oldu. Canı yanan falan yok.

neden işten atılsın adam yahu? sokaktaki insanların %50'sinden fazlası; her gün alışveriş yaptığın bakkal, manav, oto tamircisi, mahkemedeki hakim, hastanedeki doktor, şirketteki beyaz yaka hepsi bu kafada zaten. o günlerden bugüne uzanan süreçte ülkenin yapısı da bu yöne kayınca atılmak vs. bir yana iyice el üstünde tutuldu bu insanlar.

tekrar ediyorum, ilahi adalet falan yok.

insani olgulardan bahsetmek için önce eldeki malzemeye bir kez daha bakmak gerek diye düşünüyorum. zerre pişmanlık duyacaklarını sanmıyorum.
sivas ilk değildi, son da olmayacak.
camilerde alevi öldüren cennete gider diyenler hala hayatta, onların çocukları da ve torunları da. sen şimdi bunlardan herhangi bir değişim bekliyorsan yanılırsın.
düşünmenin günah tapmanın sevap olduğu coğrafyada olmaz öyle işler.
ölenler gitti; ozanlar, şairler, sanatçılar.
bu katliamı yapanlar ihya edildi, savunanlar devlet yönetti.
tuz koktu anlayacağın.

bu kadar hassas olmayın ve çok düşünmeyin. yine üzülen siz olursunuz. kimse yakarak ölmeyi ve öldürülmeyi hak etmez ama bu ülkede bu tip insanlar baş tacı olur. bu ülkede kötüler sevilir.

oruç tutuyorlar dostum. o yuzden cennete gideceklerine inaniyorlar.

Sivas katliamı bir projeydi. Alevi kesimle, sünni kesim arasındaki uçurumu derinleştirmek için yapıldı. Büyük ölçüdede başarılı oldu.

Olayın aslının bilinmesi mümkün değil. Ancak o zamanki iktidarda olan anasol-m hükümeti bütün ihtarlara rağmen olaya müdahale etmemişti. Sonrasında yakalananların bir çoğunun da olayla alakası yoktu.

Olan yananlara ve ülkeme oldu. Çok bölünmemişiz gibi bir kere daha bölündük. Birbirimize kin kusacağımız, küfredeceğimiz bir olay daha oldu.

bak mesela maraş katliamını organize edenlerden biri bir kanaldaki katliamla ilgili belgeselde konuşmuştu. adamı konuşturdular adam da utanmadan konuşmuştu.

bu ülkede hiç birşeye şaşırılmamasını ben öğrendim.

Duzenli sporun faydasini gorursun mutlaka.

Bisiklet olur mu?

Onu da yapıyorum. Uykuya rahat bi ruh haliyle dalsam da manzara hep aynı. Ayda bi defa iyi bi uyku cekiyorum ya da o da olmuyor. Yani kabusunu geçtim de gün boyu ölü gibi, kafam bi dünya gezmekten biktim.

bisiklet olur, ek olarak seni mutlu eden ne varsa (kategorize edip sınırlamadım dikkat edersen) gün içerisinde muhakkak vakit ayırmanı önerebilirim. faydasını göreceksin.

spor en güzel şey hacı.
sporunu yap duşunu al uyu.
arada sırada sovuk bir bira derde derman olur.

Sana daha once de depresyonda olabilirsin demistim. Ustelik alakasiz bir konuydu. Aha buldum:www.eksiduyuru.com

Bak simdi actigin bu duyurun da bu iddaami destekler nitelikte. Simdi duyurularini gordum ki kendin de biliyormussun zaten depresyonda oldugunu.