yaşınızı bilmiyorum ama bu kadar da yumuşak başlı olmayın ailenize karşı, onların çocuğu olabilirsiniz ama onların malı ya da kölesi falan değilsiniz. şu hayatta kimse kimsenin sahibi değil, o kadar uzun boylu değil yani. yaş, iş, eğitim durumunuz müsaitse ayrılın evden kendi başınıza ya da güvendiğiniz bir arkadaşınızla yaşayın. böyle hayat mı geçer bir sorun kendinize.
babam umursamaz ama annem oruç tutuyor her sene, beş vakitte namaz kılar ama ben canım istiyorsa ramazanda içki içerim mesela. aile de olsa, anne baba da olsa bazı sınırlar olması lazım bence. illa kırmanıza bağırıp çağırmanıza gerek yok ''istemiyorum'' diyeceksiniz. bu kadar basit. ''hayır'' diyeceksiniz. kırılcak gücencek bir şey yok bunda. hayır lafı çıksın ağzınızdan, insanlara hayır istemiyorum demekten korkmayın bu kadar. kırılıyorlarsa da yapacak bir şey yok. birey olmakla alakalı bir durum bu. dünyada birbiriyle aynı olan iki tane bile insan yok. her bir insanın iç dünyası, fikirleri, dünyayı görme biçimleri farklı. şunun şurasında yaşayacağınız 60-70 yıl onu da yok kırmayayım yok üzmeyeyim diye heba etmenin mantığı ne? öldükten on sene sonra kemiğiniz kalmayacak çürüyüp gideceksiniz üç metre toprağın altında bu ilk ve son şansınız bu kadar hayatı ertelemenin manası ne?
ben şu durumları gerçekten anlamıyorum ve bu tip şeylere cidden sinirleniyorum. kafanıza birey olduğunuzu, kimsenin kuklası olmadığınızı iyice bir sokun önce. sonra da hayatınızı yaşamaya başlayın. yoksa ömür geçmez böyle. tiyatro oynuyorsunuz. bu kadar diyeceklerim.
0