1.5 dizel clio olabilir

güvenli olsun diyorsanız toyota yaris dizel fena değildir, sizin fiyat bandında bulabilirseniz.

örnek ilan: www.sahibinden.com

120-130 arasına bence 2012 model C4 dizel otomatik bulursun. sürekli uzun yol yapacaksan C sınıfı (hatta D olsa daha iyi) araç almanda fayda var.

piyasasi yukselmediyse 2010-2011 ford focus dizel diyorum.

Kesinlikle clio alırdım.

Benzer alt yapı ama kesinlikle daha konforlu olan lancia delta ya gecebilirsiniz?

Dizel otomatik gayet iyi olur bence. C sınıfı ama neredeyse D gibi diyen bile duydum. Direksiyonu cok rahat. Arka diz mesafesi sınıfının en genişi. Bagaj da öyle. Arka koltuklar ileri geri giderek arkadaki konforu artırıyor. Veya bagajdaki alani genisletiyor. Arka koltuklar arkaya dogru yata da biliyor aynı zamanda. Arka havalandirmasi var. Hiz sabitleyicisi var. Led farlar, sunroof vs var..

O paraya puntodan daha guvenli bir arac bulman zor.
Cunku punto guvenlik acisindan iyi bir arac. Kazalarda kabini saglam kaliyor, zamaninda 5 yildiz almisti.

Daha eski model iyi bir marka(toyota,honda vs..) sedan alabilirsen belki olur.
Onun da airbag skt'leri falan gecmistir.

Clio mesela ben olsam almam yol tutusu puntoya gore berbat bir araba.

Mesela bilgisayarlar ac akimla calismiyor bile. Duvardan gelen ac akim dc’ye cevrilip kullaniliyor.

Doğru demişsiniz. Dc akımla elektriği bir yerden bir yere taşırken enerjinin büyük kısmı kaybedilir. Bu yüzden elektrik alternatif akımla taşınır. Çoğu elektronik ürün olmazdı

Yanlis bilgi vermissin ama cok da onemli degil.
Populer kultur yuzunden yanlis ogrenildi bunlar.

Birincisi tesla alternatif akimi bulmadi.
Sadece aktarim hatlarinda alternatif akimi kullanalim dedi.

Ikincisi alternatif akim bilgisayarin bir isine yaramiyor.
Hatta su an acaba edison hakli miydi komple dogru akima mi gecsek tartismalari yapiliyor.
Cunku su an evdeki buyuk beyaz esyalar haric her sey dogru akim kullaniyor.

3- edison inadina devam edip dogru akim santrali kurmustu bu da senelerce hizmet verdi.
Su an yasasa hakli ciktim diyebilir.
Cunku uclu prizlere duvar prizlerine bile usb cikisi koymaya basladilar.
Bunlarin hepsi dogru akim cikisi.

Su an bildigim kadariyla alman evlerinde trifaz akim var.

Almana sorsan cok lazim der, bizim turklere sorsan cok gereksiz bosuna kablo dosemissiniz der.

Bunlar hep tercih.

yanlış bilgi vermişsin.
- alternatif akımı tesla bulmadı, sadece edisonun DC akımına karşı alternatif akımı savundu ve AC motorları geliştirdi.

- bilgisayar mühendisliğinin alternatif akımla bir ilşkisi yok. hatta tüm lojik devreler tarm tersine DC - sabit akım ile çalışır.

- tesla bir çılgındı ve endüstrileşen pek fazla ürün yapamadı. projeleri genelde uçuk kaçık işlerdi.

üstüne alınma ama nedense türk insanda teslayı bir övmelere doyamama - olmasa olmazdık sendromu var.

Hani olmasa olmadi cumlesi kursan transistorün keşfi bilgisayar muhendisligindeki donum noktasidir derdim. ona bakarsan bakirin iletken olmasi bilinmese de bilgisayar muhendisligi olmazdi.

bazı araçlarda akü kutuplarını sökünce araç ecu'su sıfırlanabiliyor. otomatik şanzımansa tekrar programlama isteyebilir. servise telefon açıp bir sorun derim. eğer haftada bir kere 15 dk çalıştırabilecek birisi varsa aküye pek birşey olmaz.

hiç gerek yok, 2001 model aracım otoparkta 6 ay yattıktan sonra tek marş ile çalışmıştı.

4 ay sıkıntı olmaz sanki

Akü başını sökmek dönüşte sizi kesin uğraştırır, diğer türlü belki de hiç problem olmayabilir.

Aracı son park etmeden 1 saat kullanmak (akü tam şarj olsun diye) ve bu şekilde bırakmak faydalı olabilir.

4 ayın çok uzun bir süre olmadığına katılıyorum, özellikle de korunaklı kapalı garaj gibi bir yerde kalacaksa.

%25 e çekmek için iki yol var,
1. yağ kaybetmek
2. kas kazanmak

bir paremetre de ağırlık azalmamalı demişsiniz.
bu durumda hem yağ kaybetmek hem de biraz kas kazanmak olmalı ama kazanacağınız kas mikatarı hem az olacaktır hem de zor olacaktır. (kaslı vucut geliştiricilerinsahip olduğu vucuda erişirim diye bir endişeniz olmasın, olmaz)
en önemli şey beslenme, bunu düzenleyin.
spor 2. adım. yağ yakımı için kardiyo, kalp ritminizi arttırın her şey olabilir ve mutlaka bir de ağırlık ile program belirlenmeli.
kısacası, öncelikle beslenmeye eğilin. salonda hareketten ziyade kardiyoya öncelik varip ağırlıla destekleyin. ilk kayıt oluşunuzda mutlaka oradakiler makul bir program yazacaktır ama özellikle squat vücuttaki en büyük kasları yoğun şekilde çalıştırdığından fayda görmenizi hızlandırabilir.
uzmanı değilim, daha çok bilen birileri düzeltebilir.

Bir söz var; your body is made in the kitchen sculpted in gym.

Bu daha çok beslenme düzenini değiştirerek çözebileceğiniz bir konu. IF+low carb beslenmeyle birlikte uzun cardio egzersizleri yaparak yag yakabilirsiniz.

Bu anahtar kelimeler üzerinden araştırabilirsiniz.

bu bahsettiğin mümkün değil. kadın fizyolojisi erkek kadar hızlı kas kazanamaz ve steroid türü ilaçlara bulaşmadan da ulaşacağın üst limit oldukça sınırlıdır. özetle ne kadar doğru çalışırsan çalış en fazla ilk senede 3-4 kg (bu bile çok zor) kas kütlesi ekleyebilirsin. sonraki sene bu miktar nerdeyse yarı yarıya düşer ve azalarak devam eder. fakat buna oranla çok daha hızlı yağ kaybedersin. hem yağlı hem kaslı kalayım diyorsan bu tabi mümkün. powerlifterların çoğu benzer strateji ile hareket eder. makrolarını doğru hesaplayı günlük 100-200 kalori fazla eklersen yağ da kazanarak devam edersin.

hareket olarak da deadlift, should press, bench press, leg press, squat gibi compound egzersizler her zaman daha verimlidir. ancak çok acemiysen doğru formları kazanana kadar bu egzersizleri yüksek ağırlıklar ile yapma.

internet şubesinde bu durumlar için hazır krediler oluyor onu bir kontrol et derim. ama sabit ve sigortalı gelir olmadan kredi vermeme olasılığı yüksek.

Gayet gerçek görünüyor.

Adınız soyadınız nadir bir kombinasyon değilse ve mail adresiniz de adınız soyadınızı içeriyorsa bir adaşınız mail adresini yanlış vermiş olabilir, mail gerçek ama alıcısı yanlıştır bu durumda.

edevlet üzerinden vergi dairesine ulaşıyordun ya da telefonla-faks falan bir dene. bakıp söylerler sana nedir diye. çorlu vergi dairesi diye tebligat atıp sahtekarlıktan bişey elde edeceklerini düşünmüyorum.

mail adresin isminle ilikili bişeyse aynı isim ve soyisimden yüzlerce kişi olabilir türkiyede, adam mailini verirken bir harf hatası yapmıştır, hotmail yerine gmail girmiştir vs.

Sizinle aynı isme sahip birisi tebligat sistemine sizin e-posta adresinizi vermiş.

onu söyleyen kimse bir daha takip etme, saçmalık.

teknoloji hiçbir zaman bitmez. sonlanmaz. her zaman devam eder. sadece senin vizyonun sığ ise görüş alanın dar demektir. o sebeple herşey yapıldı diye sanabilirsin.

şurada discord kaç yaşında? cluphouse daha oturmadı bile. daha yapılacak binlerce şey var.

Sıfır değil. Pazarlamaya ne kadar sermaye ayırdığına bağlı. "Uygulamayı yapayım, markete atayım. Orada keşfedilsin." diye düşünürsen tarihin en iyi uygulamasını yapsan da hiç indirilmeyebilir. Günümüzde kulaktan kulağa yürümüyor bu işler. Reklama, tanıtıma parayı basan düdüğü öttürüyor. Piyasayı domine eden şirketlerin gölgesinde kalmak tabii ki beklenen bir şey ama "artık mümkün değil" demek absürt.

aslında ihtimal var gayet yok değil de bence tek sıkıntı;

biraz dikkat çeksen, piyasada daha güçlü olan bir şirket daha iyisini veya benzerini yapıp önüne geçebilir ve sönebilirsin.

eğer demek istedikleri o ise haklılar. ama uzmanlık ve geniş çaplı bir altyapı isteyen (herkesin he deyince yapamayacağı) bir ürün ortaya koyarsan bu ihtimali de azaltırsın.

alakası yok. daha yepyeni tiktok gibi, clubhouse gibi örnekler var. her gün çıkan yeni hypercasual oyunlar var. vesaire, vesaire.

Açıkçası ben "bunun için kesin bir uygulama vardır" diye arayıp bulduğum ve daha önce kullanmadığım bir uygulamayı indireceğim zaman öncelikli olarak kaç kişinin oy verdiğine ve bunların kaçının 4-5 yıldız olduğuna bakıyorum. Örneğin +1m kişi tarafından 4.5 yıldızı olan bir uygulamayı +500k kişiden 4.9 yıldız almış bir uygulamaya tercih ediyorum.

Diğer taraftan kullanıcı etkileşimi daha düşük bir uygulamanın arayüzünü daha çok beğendiysem geliştirici açıklamasına ve yorumlara verdiği cevaplara bakıyorum, samimi geliyorsa riske girip indiriyorum. Eğer klasik esnaf kafasında yazılmış bir şeyse hiç dokunmuyorum.

bir arkadaşım (32 yaşında), 20'li yaşlarda olan çocukların kurduğu şirkette işe girdi geçen hafta :D Google Play Store'da milyonlarca indirilen bir oyun yapmışlar genç yaşta bile şirket kurup yürümüşler mesela.

(bkz: guerilla marketing)

studyolar ile ilgili duydugum sorun, kiracilarin devamli degistigi, kalanlarin uzun sure kalmadigi, yani bununla ugrasmak zorunda kalabilirsin.

kiraci hep bulunmuyor. cunku 3k kira istiyorlar evet.
sirkulasyon da cok.
12 ay sozlesme yaparim diye de dusunme. onun uygulanabilirligi pek yok pratikte. ugrastirir yani o isler...

diyecegim asil sorun bu ev bos kaldiginda 500-600 aidat sana kalacak.
anca ticari bloktan alinir boyle bir daire.

ofis desen ofis değil, ev desen hiç değil. alınmaz.

Kiracı sürekli değişir, daire boş kalırken de aidatı sana kalır. Vergisini de düşünce mantıklı bir yatırım gibi görünmüyor. Stüdyo daire ancak günlük kiralık işi yapacaksan uygun.

kendinize ofis için düşünüyorsanız olabilir ama yaşandığını düşününce içim daraldı..

bana pek mantıklı gelmedi.

2000-3000 kira geliri olan yeri, şu andaki mal sahibi neden 410.000'e satıyor? bir dengesizlik var. demek ki bir problem var.

bu tarz yerler çok küçük şirketlere ya da bekarlara/öğrencilere uygun olduğu için sirkülasyon çok olur. şirket ya batar, ya çıkar. öğrenci alır valizini başka eve gider. bekar evlenir vs vs vs vs...

Co2s2 2000-3000 kirası olanı neden 410a satıyor demiş de, zaten 200 kira gibi hesaplayınca doğru çıkıyor şu an çoğu evin satış fiyatı.

Sitedeki diğer emsalleri 500den satılıyor. Bunun ucuz olma sebebi içinde kiracı olması diye yorumladım. Kiracı 900 ödüyormuş. Çıkmaya niyeti yokmuş. O yüzden elden çıkarmak istiyor olabilir.

ALırsam zaten kendim ofis olarak kullanacağım için 6 ay içinde kiracıyı tahliye ettirebilirim. 3 sene sonra da başkalarına kiraya verebilirim diye düşünmüştüm.

içerdeki kiracı galiba avukat yani epey uğraşabilirsin.

@orpheus ben de avukatım uğraşırız gerekirse. ama işte değer mi bu fiyat için onu kestiremiyorum henüz. bölgeye çok hakim değilim.

Değmez.

Böyle yerlerde oturmaya niyetli kiracı bulmak çok zordur. Genelde dönemsel olarak ev tutması gereken kişiler ya da durumu iyi öğrenciler vs kalır böyle yerlerde.

Aidat çok yüksektir, yakıt, su vs gibi giderleri de faturada şişirdikçe şişirirler.

Bir ara böyle bir yerde kalmam gerekti 5-6 ay. Odacığın ısınma ve elektrik bedeli şu an oturduğum 100 m2 evden fazlaydı yersen.

Otomatik limit artırımı kapsamında sürekli artıyor benimki de birkaç ayda bir. En son maaşımın iki katından fazlaydı.

Bana da sürekli işbankası limit artır diye bildirim gönderiyor. Artırmayacağım ama bataklık çünkü sonu.

Yok

hayır bende yok, çünkü bunu zaten bizler seçebiliyoruz.

maaşının (ya da gelirinin) 4 katına kadar yükselebilir.

Geçen ay ihtiyacım olduğunda limit yükseltme talebimi reddeden Garanti bu ay limiti 11900 TL’den 20000 TL’ye çıkardı.

temiz peugeot 207 falan da bulunabilir ama evet, çok bir şey beklememek gerek.

Valla geçen ay 2012 dizel polo sattım 98 bine. Üstelik bluemotion paket. Dopdolu arabaydı. Şimdi piyasadaki yükselme ile 110'a falan giderdi ama 206 bin km'deydi. 9 yaşındaki bi araca göre 206 bin ortalama ya da ortalamanın çok az üstünde denebilir. KM kriterini 200 bine göre ayarlarsan araç bulunabilir bence.

hocam şu araçın sw sini kullandım 7 8 sene, sonra gittim yurtdışında aldım aynısından 300bin km de olanını, sadece bakımlarını yaptım bindim hiç sorun çıkarmadı hiç yolda bırakmadı. çok kullanışlı az yakan ve uzun ömürlü bi araçtır megane 2 şiddetle tavsiye ederim. bakımları tam ve km orjinalse 300 binde olsa bile alınır. 1.5 dci bir milyon kmye kadar motor istemez. www.sahibinden.com

110 bine 2010-2012 C3 ve C4 bulursun diye düşünüyorum.

Citroen C3 sahibiyim. Ve tavsiye ederim. Alın, aldırın. 2007 üstü olsun minimum. Dizel manuel 1.6 alın. Sonra bana dua edersiniz.

Not: çok birşey beklememek gerek ama bulunamayan taksilerden iyidir.

15 yas civarina cikacaksan japon.
honda/toyota. Baska marka buyuk risk olur.

15 yaş civarına çıkmak istemiyorum ama bi yerden feragat edicez mecbur, megane 2lere bakacağım yüksek km.

Honda jazz da bakıyorum ama sahipleri genelde araçlarına çok düşkün oluyor çok yüksek fiyat yazıyorlar.

Auris falan da hiç güzel denk gelmedi maalesef. Japon da bakamıyorum pek o yüzden

@nickimin hakkini veremedim

jazz ve yaris en az problem cikartan araclar.
civic/corolla da olur.

ben olsam yuksek km fransiz/italyan/alman'a kesinlikle bulasmam. baktigin fiyat araligi belli, turkiye'de arac fiyatlari sacmalik seviyesinde. jazz cok pahali ise 07-08 civic al gec.

kiram artmadı ama taşınma planımı mecburen erteledim veya bazı semtleri listeden çıkarmak zorunda kaldım.

Ev sahibi olsan da içeride kiracı var, anlık etkisini görmüyorsun.

Aynı zamanda kiracı olarak evime daha sıkı sarılmamı sağladı, aynı mahallede, yakın yaşta ve aynı büyüklükte evler 2 katından fazlaya kiralanıyor şu anda. En az 5 sene bu kiranın tadını çıkaracağım lol.

bu sebeple ev sahibi evi satışa çıkardı, normalde satıldıktan sonra 5-6 ayımız var ama sürekli ev göstermek ve ev sahibiyle muhatap olmak sıkıntı. Hatta bizim satışı engellediğimizi falan düşünüyor. (tabii kiracılı evi almak isteyen daha az oluyor, 6 ay sonra anca taşınabilir alan kişi hatta dava vs. olursa daha da uzun) Bu sebeple çok başka bir yerden ev kiraladık. Kira bu evin artacağı haliyle aynı ve daha yeni bina ama yine de tek başıma asla kalamazdım, kardeşimle kalıyorum.

ayrı eve çıkamıyorum gözüm yemiyor.

Yilbasinda alsam x tlye alacagim evi x+x/8 e aldim. Almasaydim. Yilbasinda kiram artacakti.

Bu artislardsn ne evsahipleri ne de kiracilar olumlu olarak etkilenir kirayi tl de yuksek yuzdeylenarttirsa bile dolar karsisinda eriyor. Tl kazanip dolar har adigimiz icin her turlu zarardayiz.

2020'de kendimi çok ciddi zorlayıp oturmak için ev almıştım 10 yıllık kredi + 3 yıllık ihtiyaç kredisi ile. ev yılda %3 değer kazanır, ödediğim faizi de 2026 gibi amorti eder gibi düşünüyordum. tam tersine sadece 18 ayda tüm faizini ve kredinin tamamını çıkaracak kadar değerlendi. açıkçası ben çok olumlu etkilendim yani standart bir vatandaş olarak. bir sonraki oturmayı planladığım muhit şu anki kadar merkezi olmadığı için oradaki fiyatlar bu kadar artmadı, dolayısıyla resmen bankanın parasını kullanarak x4-5 yaptırdım ödediğim rakama.

Merhaba,
Asperger sosyal sorunlarla karakterize bir bozukluk. Tepkileri öngörememe, aşırı direkt olma gibi sosyal açıdan zorluklara sebep olabilecek bazı davranışsal sonuçları olabiliyor. Genelde akran zorbalığına maruz kalıyorlar küçük yaşlarda.
Dehb’nin de sosyal açıdan bazı sorunlara yol açtığı aşikar fakat dehbli birçok insan normal denilebilecek seviyede arkadaşlıklar kurabiliyor. Dehb’nin en belirgin sonucunun sosyalleşmek olmadığını düşünüyorum.

Tavsiye: eğer aspergerseniz, mutlaka destek alın derim. Bir devlet hastanesine gidip psikolog görüşmelerine başlayabilirsiniz.
Dehb iseniz, sosyal açıdan sorunlarınızın sebebi dehb olmayabilir alternatif sebepleri değerlendirmenizi öneririm.

Geçmiş olsun.

Devlet hastanesine gittim evet bi kac kere.

Son gittigimde de ritalin yazildi. Odaklanma sorunun su an en onemlisi, işini kaybetme dedi. Yetiskin tipi dikkat bozuklugu teshisini soyledi.

Ancak daha oncekilerde ismini soylemeyenler olmustu. Birisi soyledi asperger gibi duruyor ancak teshisi kesinlestirmek cok zordur dedi.

seroxat ve bi kac antidepresan daha yazmislardi. Ancak yan etkileri oldu ve depresyonda degildim. Devam edemedim.

bunu buradan biz söyleyemeyiz, seni yakından tanıyan biri bu analizi yapıp yardımcı olmalı.

böyle bir tanımım yok fakat ben de disleksik bir vatandaşım (travmaya bağlı geliştiğini düşünüyorum) sosyalleşmede problem yaşamıyorum fakat aslında senin sosyalleşmemene sebep olan durumları hayatımda genel olarak yaşadım.

yarın kadıköy'de cafe shop'a gideceğim kitap okumak ve fikirlerimi toparlamak için.
istanbul'da isen; konuşmak ve ''sosyalleşmek'' istersen bana katılabilirsin. maalesef başarılı bir dinleyiciyim ve halden anlayan bir kimseyim -canın sıkılırsa kalkıp gidebilirsin de.
iş bu teklif flört içermemekle beraber insani empatiye dayalıdır, o sebeple rahat olabilirsin.

soruna cevaben; kendini bir konuda belirgin bir şekilde eksik hissettiğin için çevrendeki resimleri buna göre yorumluyor olma ihtimalin var. benzer şekilde sosyal olmak asıl 'sosyal olma' sorununu çözmüyor aslında. ve bu sosyallik bir mutluluk, eksikliği tamamlama vaadetmiyor da. o çok sosyal görünen insanlar da o kadar mutlu değil bence. ekonomik bir krizden geçiyoruz. çok büyük evrensel bir sağlık krizi yaşadık. dünya bundan önce de genel itibariyle iyiye gitmiyordu, teknolojik yenilikler hayatımızı bir anda çok hızlı ve çok yıkıcı bir şekilde dönüştürdü. hala adapte olamadığımız nice konu var; toplumsal, kültürel, sanat ve iletişim açısından bile çok büyük çatışma halindeyiz. bütün bunun insan psikolojisine çok büyük etkileri var. bugün türkiye'de orta sınıf insanlar zombi gibi sadece cafelere ve restoranlara oturup anlamsız paralar harcayıp hayatlarından yakınıyor ya da dedikodu yapıyor, ya da ufak lüksler edinerek kendilerini özel hissetmeye gayret edip birbiriyle kıyas ediyor. bunların hiçbirini yargılamıyorum aslında - bu gerçekten maalesef ihtiyaç duyduğumuz bir şey. bir şekilde enerji akışı sağlanıyor, yaşam enerjisi öyle ya da böyle yenileniyor. ama verimli mi, güzel mi, insan ruhuna katkısı var mı tartışılır. çünkü hayat bundan ibaret olmaya başladı. beynimiz küçüldü. ve hayat anlayışımız, sosyallik diye bildiğimiz, toplumla bir araya geldiğimiz alanlarımız, etkinliklerimiz, keyif aldığımız şeyler çok zor, güç, meşakkatli ve yorucu olmaya başladı. insanlarda derin bir monotonluk ve performe etme durumu seziyorum ben. 'evet arkadaşlarımlayım; öyleyse güleyim ve eğleneyim' gibi bir içgüdüsel sorumlulukla hareket ediyor artık insan sanki. çünkü artık neyin onu mutlu edeceğini ve neye ihtiyacı olduğunu bile telefonundaki bir uygulama, bir resim, bir müzik söylüyor.

bence şu şekilde ilerlersin: eksikliğini hissettiğin bir konu varsa bu konu hakkında derinlemesine düşünerek. bunun senin için ne anlama geldiğini, aslında neyi istediğini. ve bütün bunları düşünürken içeriğini hiç bilmediğin fotoğraflarla kendini asla kıyaslamayarak.

Sıklıkla yapılan bir şey bu, ekranı söküp klavye ve trackpad'inden faydalanabilirsiniz hatta monitörün önüne koyup. Portlara da ulaşımınız daha rahat olur.

bu zaten yapılan bir şey. olur yani, neden olmasın.

ekran değişiyor orta kalite 15" ekran 50-60 dolar gibi

@orpheus

Ben de ekranı değiştirecektim ancak bu masrafa değmeyecek kadar eski. Ayrıca kaliteli bir monitörü kullanmıyorum ve bu bilgisayar evde kullanılacak zaten. Ailem gündelik kullanım için faydalanacak.

%10-15 daha fazla vermeyi kabul ediyorsan neden olmasın. ekspertiz dediğin zor bir iş değil satıcıyla anlaşıyorsun senin seçeceğin kurumsal bir yerde gidip baktırıyorsun bu kadar. yoksa en uzmanım diyen biri bile aracın çoğu detayını göremez.

ekspertiz de sana sadece kaporta hasarı ve ağır şase işlemlerini söyleyebilir. o da mekanik veya motor aksam hasarlarını bilemez. wowwo falan da motor-mekanik hasarı bilemez buna emin ol.

Ben aldım vava'dan. Piyasa fiyatının üstüne değil hem de piyasa fiyatına aldım. Sorularınız varsa cevaplayabilirim.

@himmet dayi aracı satın almadan önce göremiyorsunuz diyorlar. nasıl güvendiniz? bir de kendi eksper raporları haricinde ekstra bir şey çıktı mı? kozmetik olarak fotoğrafları gibi miydi?

Satin almadan once gorememek nedir yahu? Bir mali bakmadan almak diyr bir sey mi var, ben sanmıyorum boyle olacagini. Bu sekilde kimse arac almaz ki.

Ben sahistan aldigim 2.el aracta cok sikinti yasadim. Bir dahakine ben de bu tarz kurumdaldan alabilirim çünkü bir sure motor mekanik garantisi var.
Siz simdi sahistan alacaginiz araci eskpertize goturseniz size motor hakkında pek bilgi veremeyecekler. Size motor garantisini verecek biri yok ortada. Bana daha guvenli geliyor bu kurumsal 2.elciler. baktigimda piyasa fiyatından yuksek de değil fiyatlar. Alirken cok olduruyorlar zaten, ordan kar ediyorlardir. Uc bes fazla versen de garantili is daha iyi. Benim cok basim agridi 2.elde. ekspere de soktuk tabi ama eksperle is bitmiyor eksper motorun icini acip bakmıyor nihayetinde.

Evet. Aracın sahibi olmadan göremiyorsunuz. Bu doğru. Başta bende şaşırdım açıkçası. Ama güvenilmeyecek bir durum yok. İlk olarak size ekspertiz garantisi ve mekanik bakım garantisi (3 ay ya da 5 bin km) veriyorlar. Ayrıca aracı beğenmezseniz 14 gün içinde koşulsuz iade edilebiliyor. Burada tek problem aracı görmek için tüm parayı ödemek zorundasınız. Eğer bu sizin için sorun değilse aracı aldıktan sonra bir sorun ile karşılaşır ya da atıyorum rengini bile beğenmezseniz iade edersiniz. Tüm parayı iade ediyorlar. Ancak şöyle bir şey var. Aracın koltuğundaki lekeye kadar her şey çok net bir şekilde sitesinde belirtiliyor. Hatta ben aldığım araçta belirtilen 3 çizikten ikisini göremedim. 5 Cm yakından bakmak gerekiyor çizik olduğunu anlamak için.

Aracı görmeden kimse almaz demiş arkadaş ama deli gibi araç satıyor. Ben aldıktan sonra da takip ettim. Özellikle düşük km, otomatik vites araç gelince, kaza boya falan da yoksa anında satılıyor.

Piyasa fiyatı ile ilgili de şöyle söyleyeyim; ben aracı 254 bine aldım. Almadan önce de piyasa fiyatı araştırdım. Aldığım aracın neredeyse aynısı bir araç vardı sahibinden'de ve fiyatı 266 bin lira idi. Pazarlıkla en fazla 255'e düşse bile hem bakım garantisi olmayacak hem de ekspertiz ile uğraşacaksın.

Vava'da ise yapman gereken parayı yatırıp noterden vekalet çıkarmak. Sonra istersen kapına kadar getiriyorlar aracı. Açıkçası aldığım araç beklediğimden çok daha iyiydi. Bu nedenle soranlara vava'yı öneriyorum. Dediğim gibi tek problem aracı görmek mümkün değil. Ama sitede 40 tane fotoğraf oluyor. Düşününce "görüp ne yapacağım?" dedim. Zaten bi araç alacaksan rengine kadar nasıl göründüğünü biliyorsun sokakta gördüğün araçlardan. Gidip araca baksan ne değişecek? Araç geldi, beğenmedin; iade et. Buradaki problem kredi vs çekiyorsan iade ettiğin araç için o parayı bir kere çekmiş oluyorsun ve her hafta artan bir araç piyasası var. Ben aracı 254'e aldım 1,5 ay önce. Şu an piyasa fiyatı 291 bin oldu.

Son olarak şunu da ekleyeyim. Ben aracı tekrar vava'ya satmak istediğimde verilen ön teklif 294 bin şu an. Tabii kontrolden sonra son teklifte biraz düşüyor teklif ama benim araçta fiyat kıracak bir yer de yok. Yine de hadi 10 bin kırdı diyelim. Piyasanın 5 bin altına hiç uğramadan anında satıyorsun. Vava bu sıralar adını duyurmak için çok kâr etmeden al sat yapıyor gibi duruyor şu an. Ben aynı aracı aabam.com'da trinkt sat yapınca 276 bin teklif ediliyor örneğin.

@himmet çok teşekkürler ayrıntılı cevap için. manuel egea cross var bende. çok memnunum ama otomatik lazım. cliolara bakıyorum denk gelirse alıcam gibi. sistem fena durmuyor en kötü iade ederiz. ama avantajı çok çok fazla sahibindendeki satıcılarla uğraşmamak için.

Sanki katalitik konvertör sorunu gibi?

Keşke o katkı denilen zımbırtılardan alıp atmasaydınız hiç depoya, hiç bir üretici böyle bir şeyi önermiyor bildiğim kadarıyla.

Katalitik dolduysa içi boşaltılıp kullananlar da var herhalde, belki de temizlenebiliyordur da, hiç başıma gelmedi.

araç yakın zamanda yağmur altında kaldı mı ya da basınçlı yıkama-motor yıkama gibi bir işlemden geçti mi. bu tip arka arkaya gidip-gelen anlamsız arızalar genelde soketlerde gevşeme veya su kaçmasına bağlı olabiliyor.

o anda enjeksiyon temizleyiciden başka bir çözüm gelmedi aklıma ya. aslında esas sorun şu: hafta içi istanbul'da ustama götürecem ama o zamana kadar bir sıkıntı çıkarır mı?

yağmur altında kaldı ama öyle çok şiddetli bir şey değildi. bunun kaç katı yağmurlara girmişliği var, ilk kez bu hataları aldım.

Satacaklarını sanmıyorum. Hadi diyelim sattılar, uçuş izni alabileceğini de sanmıyorum. Drone uçurmak için bile izin vermeyenler süpersonik jet için hayatta izin vermez.

Burada sorulmuş.

www.quora.com

Hayır demişler.

Ama bunun dışında şöyle bir olay da olmuş.

robbreport.com

Benzer çok soru sorulmuş.

www.quora.com

youtube videolarında görüp tahmin ettiğim şey şu.

amerika ingiltere gibi ülkeler, hizmetten çektiği savaş uçaklarının silah sistemlerini falan söküp normal kullanıcılara satıyor.

b29dan tut da , p51 e kadar f16 ve uh60 vb hepsi sivil olarak var.

yani youtube da çok video var ve hepsi de sivil. savunma bakanlığından izin falan anlatıyolar bişeyler de bilmiyorum.

@killerbee e peki hizmetten cekilmis ucagi alanlar onunla ucmak isteyince ucabiliyorlar mi?

tabi uçuyolar, hava şovlarına katılıyolar. hatta milletten para alarak yolcu oalrak falan bindiriyolar

www.youtube.com

ciddi kısıtlamalar olacağı kesindir bana sorarsan.

amerikada paran varsa tank bile alabilirsin. genelde tarihi tanklar falan ama alan alıyor yani :)


gta gibi ülke

Ek soru: tamam F16 satmiyorlar, e gidip MIG filan almak istesem? ya da cinlilerin filan da ucaklari var? Yani sozun ozu, gidip parasini verip 2 kisilik cessna alabiliyor isem neden bunlardan da alinamasin? daha hizli diye mi?

ok anlasilan alinabiliyor. para biriktirmeye baslayayim ufaktan.

sıfır olarak alamazsın. lockheed martin vs. uçak üretip galeriye koyan firmalar değil. bir kamu ihalesi oluyor o amaca özel üretiyorlar.

ikinci elde alırsın ama uçuramazsın. emekli savaş uçağı pilotu olman lazım ve uçağı işler tutabilmek için sürekli yedek parça + bakım teknisyenine ihtiyacın var. ve savaş jetleri sivil havalimanlarına inemez çok daha uzun pistlere ya da katapulta ihtiyaçları var.

uçaklar araba gibi değil. alıp kenara koyamıyorsun. bütün parçaların belli bir saat ömrü var. çalışma saatine veya bekleme süresine göre değiştiriliyor. 2000 saat sonra bilmemne contası değişecek talimatı var mesela. değişmezse uçuş izni yok. o contayı nereden nasıl temin edeceksin.

bakimiyla izniyle falan cok ugrasirsin ama ikinci el alabilirsin.
Spitfire falan satiliyor istesen silah bile takarsin.

Escobari oldurmek icin f16 tarzi bir ucagin silahlisini da almislardi.

Yeterince paran varsa dunyada senin fantezini engelleyecek bir kurum yok.

eksik olan spor.

sporda gerekli eforu sarfettikten sonra iştahının açılmaması, kaliteli uykunun gelmemesi gibi durumlar söz konusu değil. protein tozu yaşlılarda da kullanılıyor ve onlarda da benzer özellikler var. ama asıl amaçları takviye olmaları.

irade gösterip iyi yüreğimi dizginleyerek nasihat vermeden ne yapabilirim sorusunu cevaplamaya çalıştım.

Çok yakında saçlarının dökülmemesini, kemiklerinin erimemesini, dişlerinin dökülmemesini, adını hiç duymadığın hastalıkların gelip gelip seni bulmamasını istiyorsan, acilen bir diyetisyene gidip, ne diyorsa harfiyen yapmanı öneririm.

migrosta falan hazır paketli salatalar var onlardan evde sürekli bulundurursan aklına geldikçe-yemek yanına açar yersin. salatanın sıkıntısı yıka-ayıkla temizle - 2 gün sonra çürüdü vs insan üşeniyor ama hazırda olunca götürürsün.

kaliteli vegan proteini baklagillerden alırsın. protein tozu alışmayan insan için sindirimi zordur. kaliteli yağ açığını kapatmak için de avokado yiyebilirsin.

pratik gece atıştırmalığı olarak da gofret-cips vs. yerine çiğ kuruyemiş çok daha iyi bir tercih olur.

sadece protein degil tabi besinlerden aldiginiz eser aminoasitler ve mineraller, feno-fito kimyasallar da onemli.

kaliteli carb ve protein icin kuruyemis yiyebilirsiniz. ozellikle antep fistigi doymus yag oranindan dusuk, dusuk carb. ve icerik olarak da zengindir(bakir,cinko, b vit. turevleri, fitokimyasallar). buna bir butce ayirabilirsiniz.

diger yandan, yogurt vb tuketiyorsaniz bunlara öğütülmüş keten tohumu veya chia tohumu eklerseniz günlük protein ihtiyacınızın çok büyük bir bölümünü karşılayabilirsiniz.

yulaf(lif,protein), keten tohumu(lif,protein,aminoasitler,demir vb), chia tohumu(lif,protein)

www.instagram.com --şuradaki kadın paneli tahlilini yaptır, değerlerini incele. yamukluk yoksa, devam.

yamuk olan değerler varsa, ona göre düzenlemeler.

bu arada, b ve d vitamini değerlerinde sıkıntı oluyorsa, onlarla ilgili bi şeyler yapmak iyi olabilir. d vitamini için, magnezyum da kritik bir mineral. tahlil yaptırsan da yaptırmasan da almanı öneririm.

bir de muhtemelen demir eksikliğin var.

buradan kimse sana yardımcı olamaz, kalp çarpıntısı varsa kardiyolojiye, şiddetliyse acile gitmek gerekir. tabi aile hekimi ihtiamali varsa ona gitmek en uygunu ilk aşama için.

aşı ve covid sonrası kalple ilgili çok şey yazıldı. hangisi kimin için doğru bilemiyoruz. ancak hemen acile gidersen ilk iş EKG çekilir burada kalbinde-ciğerlerinde bir sıkıntı var mı oksijen satürasyonun nedir bunlara bakılır. bahsettiğin semptom bir anda çok ciddiye dönebilir. (yakın zamanda benzerini yaşadık) tavsiyem yalnız kalma ve sürekli yanında biri olsun. en yakın zamanda da acile git.

Tansiyon aletiniz var mı, nabzınız yüksekse enfeksiyon belirtisi olabilir.

Boğaz ve burun yanması covid belirtisi olabilir.

Bence önce test yaptırmanız mantıklı. (Burun ve boğaz demeseydiniz, kardiyoloji ya da acil diyecektim ama bu haliyle covid yönünde şüphe daha baskın)

herşey olabilir ama covid belirtisidir diyemeyiz. ben hasta olmadan önce uzun süreli kalp çarpıntısı yaşayabiliyorum çünkü enfekte olduğunda vücut tepki göstererek nabzı yükseltebiliyor. bunun aynısı aşı olurken de oldu. ayrıca stresli bir süreç yaşıyorsanız da olabilir.

diğer anlattığınız belirtiler covid ve grip belirtileri.

3-5 tüp kan eksilmesi insan vucudu için önemsiz bir miktar. genelde bu duruma kan tutması deniyor. kan görünce korkudan gerginlikten kötü oluyorsun muhtemelen. bir dahiliye doktoruna danışırsan sana beslenme konusunda bilgi + gerekli ek ilaçları yazar.

Teşekkürler, fakat eğer tek açıklaması kan tutması ise tek tüp kan verdiğimde de aynısını hissetmem gerekmez mi? Daha önce kan grubuma bakılırken de kan verdim, döndüm baktım tüpe uzun uzun hatta, hiçbir şey olmadı. Daha ziyade aç karnına verdiğim kanda böyle oluyorum, o da her zaman değil demek ki. Kan tutmasına dair okuduklarım da durumu tam açıklamıyor gibi geldi bana.

icra takibi başlarsa itiraz süresini kaçırma, itirazına karşı dava açacaklarını sanmıyorum. 1 hafta süren olacak.

uyap üzerinden adına açılan dava-takip vs. anında bildiren ücretli bir sms sistemi var onu aktive edersen kafan rahatlar.

genetik de bu konuda bir faktör. ancak beslenmeyi planlayarak kontrol altına alabilirsin. bir diyetisyene danış.

başka bir rahatsızlığınız olabilir mi? polikistik over'li kadınlarda yüksek kolesterol gözükebiliyor örneğin.

Doktor bana yumurta sarısını yeme dese onu sahte doktor diye şikayet ederdim kesinlikle. Yüksek kolesterol bi hastalık değil, kolesterolü zaten karaciğerin kendisi üretiyor yav günlük 3000 mg falan, yemeklerden aldığın kolesterolü vücut kullanmıyor bile, belki %5'ini falan kullanıyordur kalanını atıyor, sen gayet sağlıklısın gdjfjjffkfkdkdk yumurta yeme ne demek ya bir tane yumurtada 150 mg kolesterol var onun da %5'i kalıyor, vücut zaten 3000 mg kendiliğinden üretiyor diyoruz çok komik. Doktor kesin yaşlı tayfadandır yeniliğe uzak oluyor onlar 40 yıl önce ne öğrendiye o yoldan gidiyorlar. Kolesterolün normalde 800-900 falan çıkmıyorsa bir sorun yok demektir, o da zaten hastalık kaynaklı çıkar. Ayrıca kolesterol bir tamir-inşaat maddesidir, sistemde bi arıza varsa ya da ne bileyim hücre inşası kıl yün ihtiyacı varsa vücut buraya kolesterol gönderir tamir eder işi bitince geri toplar, olayı bu. Ha geri toplarken kolesterolün bir kısmı damarda kalır ama bu toplam plaka yoğunluğunun %1'i bile değildir; damar tıkanıklığında rekor kalsiyum birikmesindedir.

Aşırı yüksek değil.
Kırmızı et ve katı yağlardan kaçınmak önerilir de haftada bir insan kaçamak yapmaz mı yani.
Üç ay kadar bir kolesterol düşürücü kullanıp kontrol edilir. Aralıklı ölçümlere göre tekrar alınabilir. Bu ilaçlar damar koruyucu etkisi nedeniyle son yıllarda önerilen ilaçlar.

kolesterol beslenmeden oldukça bağımsız.

www.youtube.com

Yıllar önce kolestrolüm sürekli yüksek çıkardı. Bir dönem kolestrol düşürücü ilaç kullanmışlığım da vardır. İlaç kullanmadığım dönemlerde diyet adına yapmadığım kalmadı. Zaten haftada 5 gün vücut geliştirme de çalışıyordum. Yine de düşmüyor olmasnı doktorum genetik faktörlere bağladı.

Bir gün konudan bağımsız olarak, başka sebeplerle şeker diyetine başladım, şekeri ve paketlenmiş ürün tüketimini tamamen bıraktım. İlk tahlilde kolestrolüm normale dönmüş olduğunu gördüm.

kıllanma, sivilce gibi belirtiler de yoksa pcos'tan şüphelenmek için bir sebep yok o zaman.

Lütfen ultrasonla safra kesesine baktırın. Rutin bir kontrol sırasında safra kesesinde polipler görüldü bende, kolestrolün yükselmesinde etkisi olduğu söylendi. Hatta yakın zamanda ameliyat olacağım.

Hayvansal hiçbir ürün tüketmemelisiniz. Yumurta ilk kez duydum. Yumurta da sıkıntı oluyor mu bilmiyorum. Benim de çok yüksek çıkmıştı. Salata ve sadece baklagil ile beslendim bir ay ve sonra düzeldi. Kilo ve genetik faktörler de etkili tabiki. Ayrıca idrar testi de yaptırsanız iyi olur. Kolestrol ve ürik asit aynı orantıda olur genelde. Yani kolestrol yüksekse ürik asit de yüksek oluyor. Bir de alkol varsa onu da azaltın. Enzimleri dengesizleştiriyor.

Zaman Tamircisi +1. et yumurta yeme diyenleri falan sakın dinleme.

Ayilar icin spreyler var. Digerleri icin de ise yarayacagini dusunuyorum. Kurusiki bir silah sprey kadar birbirinize yakinlasmanizi onler sanirim. Tabi hayvan size dalmayi kafaya koyduysa kurusiki silah pek ise yaramayacaktir.

Yavrulu hayvana denk gelmedikçe o senden korkuyor sen ondan korkuyorsun herkes başka tarafa gidiyor.

Hayvana tehdit unsuru olup da kendini korumasını veya saldırmasını sağlamaya gerek yok bence.

O kadar kamp, yürüyüş yaptık yıllardır dağda, yaylada, ne arabanın ne insanın olduğu yerlerde izler harici vahşi hayvana rastlamadık onu da belirteyim.

Çantanıza ya da belinize bir çan takın ve yürürken sürekli ses çıkarın, sizi duyan hayvan sizden uzaklaşacaktır.

Süpriz çıkabilecek alanlara girmeyin, sık çalılık, içi arkası gözükmeyen otluk alan vs.

Gözünüzün görebildiği açıklıkta başınıza bir iş gelme olasılığı çok çok düşük.

Ne olur ne olmaz bir kamp bıçağı bulundurmakta fayda var her zaman.

nerede yürüyorsun buna bağlı. yürüyüş öncesi bölgenin köylülerine ve özellikle avcılarına gittiğin rotadaki vahsi hayvanları sorabilirsin. muhtemelen risk yoktur. türkiyede ayı ve yaban domuzu dışında sana saldıracak hayvan yok. bu ikisi de aşırı aç ya da tavrusu yanında değilse senden uzak duracaktır.

Reno motor var bunlarda, 1.2 motor yokuşta ağlıyor uzun yolda yoruyor. 80k km yapmış 5 senede az değil. Micralar 2009dan sonra zaten micra olmaktan çıktı. Tavsiye etmem şahsi fikrim.

2012-2020 yılları arasında Micra kullandım. Alınır. 1.2 Motor, 80 beygirdi galiba. Hafif araç. Kayınpederin deyimiyle sinek gibi. Uzun yolda çok rahat değil. Ama şehir içinde ideal.

İlandaki araç da uygun görünüyor.

Micralar belli kmden sonra hata veren ve sanayi ile arkadas yapan araclar malesef. Bu arac 90 bin yol yapmis, siz bunu aldiktan sonra emin olun ki bikac ayda bir sanayiye gideceksiniz. Ayrica arac kullanirken teneke hissi veriyor adeta. Uzun yolda zaten konforlu degil, sehir icinde de cok guvenli hissettirdigi soylenemez.
Tiplerini cok begenmeme ragmen, ben bu sebeplerden eledim seceneklerimden.

2009dan sonra bozdu +1

Çok yakıyor.

Şehir içi kullanılırsa daha çok yakacak, şehir dışı kullansan biraz daha az yakar ama çok yorar bu sefer de.

150-160k seviyesine çok daha iyi araçlar var.

Elimizde 25-30 adet var demişler. Filo aracı ise ağlatmışlardır onu. Gerçi hiç micra filo aracı görmedim ama sorgulamakta fayda var.

Düşük rakamlı çektiysen bir şey sormadan çat diye verebiliyorlar.

bankalardaki para hareketleri, önceki ödenmiş kredilerin, kredi kartı harcamaların ve ödeme alışkanlıkların vs. üzerinden seni profillemiş oluyorlar.

Elinde zaten data var. Bir de imzaladığın kapı gibi sözleşme var. yalan söyleyebilirsin. ama bir sorun halinde yalan beyanda bulunduğun ortaya çıakrsa ki kolayca çıkar, sen uğraşırsın banka değil.

O güven sana değil bankanın kendine ve avukat ordusuna olan güveni.

mutlaka yanıt gelir, değerlendirme sürecindedir. kredi konusu hesabında ne kadar para olduğundan bağımsız. hesap hareketlerin, kredi skorun ve düzenli gelirinle alakalı. hesapta sabit duran para banka için bir güvence oluşturmuyor.

Maas hesabin buradaysa aninda kredi ile hemen veriyorlar aslinda ama vermediyse arayacaklardir. Maas hesabin burada degilse ne oluyor bilmiyorum.

Calisiyor musun bu arada? Calismayana kredi vermiyorlar. Bu yuzden de olmus olabilir.

maaş hesabım orada değil. düzenli gelirim var. kredi notum da 1500.

ah vah dememesi gekekir, 50 senelik travmayı açtırması kendi yöntemine bağlı onu psikolog belirler. travmayı açmak veya detaylandırmamak psikoloğun kendi bileceği şey. siz cerraha fazla kesmiş çok dikmiş diyebiliyor musunuz?

ah vah mı çok saçma, bence acilen değiştirin bir an önce. kadın diyecek ki şuna bak psikolog bile ah vah ediyor bana demek ki cidden durumum kötü. ayrıca normal 50 sene önceye dönmesi çünkü zaten bugünkü psikolojimizi geçmişimiz belirliyor.

yüzden fazla, farklı terapi ekolü var. yani her psikolog freudiyen bakış açısı ile karşınızda nötr durmak zorunda değil. psikoloğun faydası bağ kurulduğu anda başlar. ancak psikolog bu "ah-vah" seramonisinin bir kaçışa sürüklenmemesini, seansın çay sohbetinden ileri giderek ufak da olsa bir çözüm getirmesini amaçlamalıdır. malesef dışarıdan bu bilgiler ile iyi-kötü yorumu yapmak pek mümkün değil. annenize iyi geliyorsa, devam etmek istiyorsa bırakın etsin. bazen sadece anlaşılmak ve yalnız olmadığını hissetmek bile faydalı olur.

ah vah demişse değiştirin tabii.

ama gerçekten ah vah mı dedi yoksa zor zamanlardan geçmişsiniz gibi bir şey mi dedi?

korkunç falan diyorsa zaten direkt değiştirin.

ama travma anlattırma konusunda @mikahakkinen +1. malesef bunları seansta konuşma çok acılı olmasa da bazen detaylar önem arzedebiliyor. contexte bağlı tamamen, burdan biz ne desek boş

Odada ne olduğunu bilemeyiz. Ah vah dememiştir diye umuyorum. Bütün bu zorluklarla nasıl baş ettiniz, ne kadar güçlüsünüz vs demek istemiştir diye yoruyorum.

uzman bir psikologun empati gostermemesi lazim. ne yaptigini bilen birine benzemiyor. Terapist anneni anlayip, problemlerini paylasmak icin orda degil. Onu aile ve arkadaslar yapar.

ah vah etmesi gereken zaman da vardır, empati göstermesi gereken zaman da.
anneniz iletişim kurabildiğini düşündüyse, kurabilmiş demektir.
terapilerde herkese göre farklı davranılabiliyor, bu psikologun annenizle iletişim kurma şekli de olabilir.

diğer yandan, tabii ki travmalarıyla yüzleşecek.
yüzleşmeyecekse terapiye neden gidiyor ki?
şu andaki durumun gidişatına göre, hayatına göre bunun belli bir sırası ve yöntemi vardır.
bir yerden başlamışlar belli ki.

kafası orada da olacak, zaman zaman depresifleşecek, ağlayacak da.
sorunlar böyle çözülür.
terapiye gitmek mutluluk içinde gezilen bir süreç değil, gayet zorlu ve ağır bir süreç zaten.

diğer yandan, 50 yaşındaki annenizin terapistini "değiştirsek mi?" diye bir soru çok yanlış.
gerekiyorsa kendi değiştirir zaten, müdahalede bulunmayın.

bu ülkede psikologların ve psikiyatrların en büyük sorunlarından biri, danışanlarının eşinin, dostunun, akrabasının, çocuğunun terapiye müdahil olma çabasıdır.
annenizin sürecine saygı duyun, bu aşırı kişisel bir süreç.

avrupa'da oturumu uzatırken kart çıkana kadar oturum izni yerine geçen üzerinde fotoğraf olan geçici bir kağıt veriyorlar. bu arkadaşın elindeki belge de bu şekilde verilen, yasal geçerliliği olan geçici bir şey mi? yoksa sadece alındı belgesi mi acaba?

ikamet tezkeresini uzatmak için verilen alındı belgesi tek başına oturum izni veren bir doküman değil ama kimlik niyetine geçerli pasaportunu gösterirse, bir de "randevu aldım, sorun yok, oturumum çıkacak" diye derdini anlatabilirse çok sorun olmaz gibi sanki. sonuçta yurtiçi uçuşlarda kimlik kontrolü sadece gate'de olmuyor mu?

@chezidek ilk dediğin, üzerinde fotoğraf olan belgesi var. izin çıkana kadar kullanması için vermişler.
olur ya dediğin gibi gate’de bakacaklar sadece. çok teşekkürler

yurtiçi uçuş yapar kimse bakmaz.

yurtdışına çıkarken bir ceza ödemesi gerekiyor ve ekstra kaldığı süreye bağlı olarak 1 ay- 5 yıl arası deport basıyorlar pasaporta. cezayı ödemeden de çıkabilir ama bu durumda geri giremez.

Galata - Serdar-ı ekrem - doğan apartmanı

Zorlu Center bana hep aşırı merkezi ve istanbulun en güzel manzaralarından birine sahip bir rezidansmış gibi geliyor.

Yine de oraya o kadar paraları veren delidir :(

Üsküdar. Çok güzel semtleri var, denize çok yakın, yürüyüş açıkhava vs için uzaklaşmanız gerekmez yürüme mesafesinde nefes alabilirsiniz. Ayrıca denizyolu ulaşımı çok iyi, kadıköye vs 5 dk.

Bostancı fena değil, iskelesi var ama deniz ulaşımı adalar dışında çok seyrek. Hızlı tren istasyonu, dolmuş durakları, marmaray ve metroya yakın olması çok iyi. Ama üsküdar daha iyi buna göre.

beşiktaş yahut cihangir tarafları olabilir. çalıştığım yer yine o civarda olmalı tabi.

Sarıyer emirgan arnavutköy veya anadolu yakasında kuzguncuk.
Kira limitim yoksa işe gitmeme de gerek yok nasılsa diye düşünüyorum.

Bağdat Caddesi'nde four wings'te.

fenerbahce mahallesi, kadikoy.

kadıköy

Doğan Apartmanı yazan arkadaşa hak verdim, benzer şekilde (hatta tercihimdir) Maçka'da İzmir Palas diyorum. Onun dışında faniler için Anadolu Yakası'nda Bostancı-Caddebostan arası da en yaşanacak yerlerden.

suadiye sahile doğru güzel bir manzaralı dubleks - hem marmaraya yakın hem de minibüs caddesine, ayrıca sahil de en fazla 5 dakika. bagdat caddesi nedeniyle yeme-içme-bar ve kaliteli alışveriş mekanlarına en fazla 5 dakika.

ikinci seçenek fenerbahçe burnunu kapsayan bölge ancak buraya araçsız ulaşım zordur. marmaray vs yok. sarı dolmuşlar var. taksi her an kapımda dersen zaten fark etmez.

caddebostan

araba yoksa cihangir +1

araba var ise kesinlikle cihangir'den uzak durmak lazim.

bostancı-suadiye

Caddebostan, Göztepe sahil tarafı, fenerbahçe, suadiye sahil tarafı.

philips airfryer kullanıyorum. bence çok pratik ve özellikle tek kişi için daha kullanışlı çünkü sepeti en fazla 2 kişilik gıdaya uygun.

ben tefal kullanmistim ama cok onceden alinan modeldi. o tarz pisirme teknigini severseniz ileride ekstra sepetli veya iste balik vs. yapma ihtiyaci da dogdu bende. digerlerini bilmiyorum.

2006 C4 kullandim, sevmedim.

Alirken baya hevesliydim, ooo hiz sabitleyici bile var falan diyodum. Ama araba bildigin ucuz.

Kullanirken beni uyuz eden bi kac ornek vereyim; mesela isitmali ayna yoktu benim kullandigim 2006 kasada. Azicik yagmur yagsa yan aynalar iptal.

Cam silecekleri sadece 3 seviye. Normalde genelde arabalarda ilk seviyenin kendi icinde ayarlanabilir seviyeleri var, en yavas olani atiyorum 30 saniyede bir, en hizlisi 5 saniyede bir, sonra ikinci seviyeye gecersin normal hizda mesela 3 saniyede bir, ucuncu seviye en hizlisi. C4’de bu yoktu. Hafif yagmur yagsa bile ilk seviyeye cekiyorsun, her 5 saniyede bir siliyor. E cam kuruyken silecek takiliyor gicirdiyor. Lan bunun yavaslatma secenegi olmaz mi? Yok. Ayar oluyordum mesela.

Sellektor tusu koymamislar abi arabaya. Yani farlari aciyorsun. Ittirince uzunlar yaniyor. Normalde cubugu cektirince uzunlarin yanmasi ama tusun orda takili kalmamasi lazim. Yani cektirip sellektor yapabilirsin veya ittirip uzunlari yakabilirsin. Bunda oyle degil. Cektirme secenegi yok. Yani uzunlari “ac kapa ac kapa” yapamiyorsun. Ben genelde korna yerine sellektor yaparim cevredekileri rahatsiz etmemek icin. Her seferinde uyuz ederdi beni.

Bu ozelliklerin hepsi 2005 fabia’da var bu arada. Hem daha eski hem bi sinif kucuk arabada olan seyler c4’de yoktu. Kullaniciya yonelik detaylar bunlar.

Belki ust kasasinda vardir ama bu c4’un ucuzluk hedefiyle uretilmis bir araba oldugu gercegini degistirmez.

Su an 2010 astra j kullaniyorum, her yonuyle cok memnunum. Benimki bos kasa, Bluetooth radyo ve sis fari yok. Onlarin oldugu kasayi alirsan dort dortluk bi araba olur.

2 senedir 2012 1.6 ehdi mcp C4 kullanıyorum. epey dolu bir araç bu güne kadar bana çıkardığı tek sıkıntı ön takımın hassas olması. 6 ay - 1 sene içinde önden tıkır tıkır sesler gelmeye başlıyor. sanayiye gidip bakım gerekiyor. iyi yanı yakıtı gerçekten çok düşük. şehir içi 5.5 litre civarı.

bunlar dışında bilinen kronik sıkıntıları

- arka amortisörler epey serttir kasisten geçerken tekme yemiş hissi olur, yavaş geçeceksin.

- mcp şanzıman alışkanlık ister biraz hantaldır, öğrenene kadar yokuşlarda şaşırtabilir ama alıştıktan sonra sorun yok. ayrıca çok az arıza yapar ve tamiri ucuzdur.

Sıfır km olarak 2006 dizel manuel c4 kullandim. Ömrümde kullandığım en kalitesiz ve sorunlu araçtı. Ancak yakıt tüketimi ve performansı iyiydi.

Tam belirtitğin modeli ve kasayı yıllarca kullandım. Dizeli inanılmaz az yakan, konforlu ve keyifli bir araçtı. Çok seviyordum. sadece otomatik vitesi biraz sallantılı.

- tam otomatik kahve makinası + kaliteli çekirdek kahve.
- dyson V15 süpürge

Haftada bir gelen temizlikci.

Ortada gercek bir ihtiyac yoksa elektronik esya konfor arttirmaz bence.

rgb aydınlatma olmazsa olmaz.

TV koltugu

Önce gerçekten rahat iyi bir yatak
Blackout perde
Kendinden Değirmenli filtre kahve Makinesi
Kesinlikle güzel nevresim takımı. Fark yarattığını yeni anladım:)

led +1, robot süpürge, iyi bir yatak, yorgan, nevresim takımı.
aydınlatma önemli.

TV koltuğu +1
Dizi/film izleyen biriysen ses sistemi.
Işık şiddeti ayarlanabilir bir lambader.

www.eksiduyuru.com

Xiaomi 150 laser projeksiyon

Ben geçen hafta philips hue ampül starter pack aldım. Pahalı ama kesinlikle değiyor. Işık çok önemliymiş onu anladım bu haftada.

termostat var, belirli bi sıcaklığa gelince termostat atıyor, elektriği kesiyor.

Termostat belli bir sıcaklığa gelince elektriği kesiyor.
(git: tr.wikipedia.org)

buhar termostatı denilen bir yapı var, su iyice kaynayıp buhar çıkmaya başladığında bir hava kanalından geçerek bu termostatı ısıtıyor ve atıyor. dikkat edersen çaydanlığın üst parçası açık kalır ve buhar havaya giderse bu termostat atmıyor.

en basit kettle cihazlarda termostat var suyun ısısı 95 dereceye geldiğinde atıyor.

Üstteki bilgilere ek bilgi;

olurda kapağı açık unuttunuz ve buhar termostata ulaşamadı diyelim, o zaman da tabanda rezistansa yakın 2. bir koruma termmostatı var.

Aslında termostat da denilmez bunalra sanırım, ayar yok çünkü. Belirli bir ısıya ulaşınca genleşen demir parçası devreyi kesiyor o kadar.

david burns (bkz: iyi hissetmek)

"hayatı yeniden keşfedin" de bayağı iyi.

www.dr.com.tr

havaalanında bir hafta

şöyle düşün bu ayrımcılığın türk olduğun için yapıldığını ispat edebilecek misin ? türk olduğun için vize verilmemesi ayrımcılıksa, on küsür avrupa ülkesi elini kolunu sallayarak italyaya girebiliyor. demek belli ülke vatandaşlarına pozitif/negatif ayrımcılık yapmak hukuki. özetle konsolosluğa karşı bir yaptırımın olamaz. her sene senin durumunda binlerce insan var. en fazla yazı yazar cevap beklersin. orada da kendi kanunlarına göre itiraz edemeyeceğin bir yanıt verirler konu kapanır.

ayrımcılıksa gel azarbaycan vatandaşı kız arkadaşıma türkiyede çalışma vizesi alabilmek için 2 aydır harcadığımız parayı ve sıkıntıları anlatayım sana. suriyeli olsa ertesi gün çözülürdü konu.

belki de dediğin doğrudur ama kanıtlanması çok zor. Corona'dan dolayı yavaş çalışıyorlar diyebilirler, ama 2,5 ay da az süre değil mesela İngiltere en fazla 3 ay önce başvurabilirsin daha erken verme zaten diyordu. Bir ihtimal buradan yürüyebilirsin ama sonuç olarak sana bir cevap gelecek, o gelene kadar okulu bilgilendirmen daha mantıklı.

Bu arada İtalya'da doktorada ders yapılıyor mu bilmiyorum ama doktora daha esnek bir şey yahu, vize 20 gün sonra çıksa da gidip başlayabilirsin bence okulla hocalarla iletişime geç bir.

EU vatandaşı bu muameleye maruz kalmıyor çünkü gidip kaydolması için tahminen vizeye bile ihtiyacı yok. Bu arada sen evrakları full vermene rağmen kabul etmeyebilirler de. Her şeyi düzgün verip vize reddi alan biletleri yanan onlarca kişi var emin ol. Türkiye vatandaşıyız ve durumumuz bu evet. Yani dava vs. uğraşmak yerine işini halletmeye çalış derim, vize cevabı gelsin bir (ret veya kabul), sonra düşün. Bu arada okulla iletişime geç.

Bu arada İtalya'nın da Akdeniz ülkesi olduğunu unutma. ben turist olarak gezerken bile fark etmiştim, çok gevşek bir ülke orası işler cidden böyle yavaş yürüyorsa şaşırmam. Ek olarak şunu yazayım, ben Kanada express entry'e başvurdum ve geçen yıl çıkan-kabul edilen biriyle yazıştım, 1,5 yıldır vize bekliyor mesela :D normalde sitesinde ortalama 6 ay yazmasına rağmen corona dolayısıyla 1.5 hatta 2 yıla uzadı oranın başvuruları. Eğitim işine kimi ülke daha öncelik veriyor, İtalya'yı bilmiyorum işte..

"benim seyahat hakkımın ihlalinin bir bedeli olmayacak mı?"
olmayacak. İstese seni ülkesine sokmaz, bir şey de diyemezsin. Zaten pasaport-vize olayıyla serbest dolaşım diye bişey kalmamış, 100 yıldır falan insanlar böyle tutsak durumda ve doğduğun ülkenin prestijine bağlı bu hakkın kısıtlanabiliyor veya çok zorlaşıyor. Okuldan kabul almakla devletten vize almak farklı şeyler, ek olarak vizeyi alsan havaalanındaki polis bile seni ülkeye almayıp geri gönderme hakkına sahip. Gerçekleri bilerek kabul ederek ileriye bakman daha doğru olur diye düşünüyorum ama gerginliğini de anlıyorum ben de İngiltere'de master yaptım ve kabul edilecek miyim edilmeyecek miyim gerginliğini yaşadım. Şansıma İngilizler daha sistemli düzenli insanlar.

edit: ek olarak, bence hemen gerilme vize çıkarsa geç de olsa o doktorayı yaparsın ama gerilmeden İtalya'nın sistemine alışmaya çalış. İleride başka şeyler için de o devletten izin alman, süresiz oturma izni alman vb. gerekebilir. En başta banka hesabı açtırman da uzun sürebilir, belki ev kiralarken de sorun çıkabilir. Yurtdışına giden çoğu insan gergin şeyler yaşıyor ne yazık ki.

öncelikle yorumlarınız için çok teşekkür ederim arkadaşlar.

dediklerinize katılıyorum. yani buradan hukuki manada hemen bir sonuç almak kolay görünmüyor. Zaten bu avrupa devletleri bizim gibi aşağılık gördüğü bireylere bu çileleri çektiriyorlarsa burada belli legal dayanakları vardır. sonuçta sen bir bir birey olarak karşında koskoca bir devlet ve hukuk sistemi ile muhatap oluyorsun ve aranızda çok ciddi bir güç eşitsizliği var. fakat işte tam da bu noktada hem de bir sosyal bilimci olarak olaya biraz daha sosyal mücadele çerçevesinde bakıyorum. yani evet, hukuken kendilerini bir korumaya almış olabilirler ama ortada insanların maddi ve manevi bakımdan yıpratıldıkları ortada. yani burada en temel evrensel insan hakkı ihlallerinden bahsedilebilir. bununla niye mücadele etmiyoruz? herkes bir köşeye sinerse ben de bu muameleye maruz kalırım, siz de kalırsınız, bizim çocuklarımız da kalır. yukarıdaki mesajımda da söylelmeye çalıştığım gibi vize meselesini bir lütuf haline çevirmişler. sanki ben onlardan bir şey dileniyorum gibi. böyle bir şey yok ki. ben bir birey olarak gerekli sınavlardan geçmiş ve pek çok kişiyi geride bırakarak bir italyan üniversitesinde okuma hakkını elde etmişim. sonraki aşama olarak bir vize prosedürü yerine getiriyorum ve buradan da haklı olarak bir sonuç bekliyorum. bu prosedürü doğru bir şekilde yerine getirirsem buradan da standart bir cevap almam gerekiyor. modern devlet bürokrasisi budur. orada prosedürü yerine getirirsen keyfiyet olmaması gerekir. eğer kafalarına göre karar veriyorlarsa nerede kaldı liyakat şu bu. kısacası bir hak elde etmişken bu hakkın kullanımına engel olunması benim insan haklarımı ihlal etmektir bana göre. geçmişteki toplumsal mücadeleler şunu gösteriyor. sen buradan bir mücadele alanı başlatırsın, kamuoyu oluşturursun ve ya cebren ya da hukuk yoluyla bu uygulamaları tersine döndürürsün. mesela aihm'e gidersin orada bir "x kararı" çıkar, bu bir içtihat haline gelir ve bundan sonra devletler buna uygun davranmak zorunda kalırlar.

bu arada yukarıda belirttiğim gibi 2 sene kadar evvel bir de isviçre vizesi almıştım. orada da buna benzer bir gerginlik olmuştu. benden istedikleri bir belgeyi ben vermeyi reddetmiştim. çünkü o benim özel hayatıma dair beyan etmek istemediğim bir bilgiydi. yine de vizeyi alabilmiştim. bu vize konularında bizim gibi insanların fazla uysal oluşundan çok rahatsızım. benim asıl anlamadığım şey şu. internetten de biraz bakınıyorum ama binbir türlü ayrımcılıkla mücadele bakımından bir yığın sivil toplum kuruluşu varken bu vize meselesini sorun eden bir hukukçular grubu, bir sivil toplum örgütü niye yok? bu sadece benim sorunum değil. hepiniz birtakım olumsuz anılarınızdan bahsediyorsunuz. niye buna karşı mücadele verilmiyor? arkadaşlar, şu an gerçekten çok öfkeliyim. ne zaman vize alacak olsam bu konsolosluklarla bir gerilim yaşıyorum ama bir şekilde hep yetiştirirlerdi. ilk kez bu sefer böyle bir şeyle karşılaştım ve hakzsızlığa uğradığımı düşünüyorum. ilginiz için tekrar teşekkkür ederim.

"covid dolayısıyla başvuruları doğru zamanda proses edemiyoruz, ülke olarak vize başvurularını şu kadar sürede cevaplama gibi bir taahhütümüz zaten yok, bir dahakine seyahatlerinizi daha önceden planlamanızı öneririz" şeklinde bir yanıt dahi alamayacağın bir sürece gireceksin. adamın kendi ülkesi deyip geçiyor. almanya vizesine itiraz ettiğinde 12 hafta itiraz cevaplama süresi veriyor, o da kesin değil. amerika vizesinde administrative processing 2 ile 24 hafta sürüyordu en son, ee ne diyeceksin acele edin mi diyeceksin.

pakistan'da schengen red oranı %40'lardaymış düşünebilyior musun, 2 kişiden birinin bir ton uğraşla yaptığı başvurusu reddediliyor. bizde de öyle olmaya başladı işte, bu kadar olayın üstüne bence gayet de normal. özetlemek gerekirse bunun bir karşılığı yok, bürokrasi budur. bu arada eğitim vizesi için 2.5 ay gerçekten çok kısa bir süre, şu an turistikler için bile bir çok ülkede inanılmaz bekleme süreleri var.

Ben nasil mucadele edersin bilmiyorum ama sana vizenin gercek sebebini soyleyim, bizim devlet vizenin zorlastirilmasini istiyor.

Hatta 80'lerde ilk koyduran da bizim devletin kendisi.

Sonra gittikce kolaylasti.
2005 gibi giden tanidigin varsa sor ankara'ya gider gibi gidebiliyordun. Eu vatandasi gibiydik.

Sonra vize firmalari cikardilar. normalde devletin ozel bilgi sayip verilmesine engel olmasi gereken bilgileri(gelirin,parmak izin,biyometrik foton) vermelerine destek oldu devlet.

Bu is hep bilerek zorlastiriliyor.
Ikincisi dedigin gibi belgeleri vermesen de vize alabiliyorsun ama herkes kuzu kuzu veriyor.

Ben mahkemeden bir sey cikacagini sanmam ama keske versen.

Planör yakıt kullanmaz ki, soruyu biraz açar mısınız?

Eğitimden aklımda kaldığı kadarıyla yazayım, mesela Diesel motorlu DA42'ye Cessna 172 için kullanılan yakıtı koyamazsınız.

Sizin normal yakıt dediğiniz nedir?

(bkz: jet a-1)
(bkz: avgas)

normal dediğiniz jet motoru ise şöyle özet geçebilirim:

jet motoruna benzin koyarsanız eğer prosesteki sıkıştırma kısmı tam olarak gerçekleşmeyebilir, yakma prosesinde yanma işlemi gerçekleşmeyebilir ve havaya benzin katmış olursunuz

VEYA

yanma işlemi gerçekleşse dahi jet yakıtı kadar verimli bir yanma olmayacağı için türbinleri döndürmeye yeterli kuvvet açığa çıkmayacak, türbinleri vantilatör niyetine kullanacaksınızdır.

jet motoru: seyler.ekstat.com

benzinle çalışan motor: ik.imagekit.io

hangi uçak ?

ufak cessnalar vs zaten benzin ile uçar. hatta bazı hava alanlarında benzin olmadığı için bir sürü yol gidip dolduruyorlardı depoyu.

Bahsetiginiz ucaklar genel olarak zaten bildiğin otombil benziniyle çalışır. Tek motorlu pervaneli light sportlardan bahsediyorsun anladığım kadarıyla. Zaten bildigin benzinle çalışıyor. Bazilari da avgas kullanir o da otomobil benzinine yakin bir yapida benzin.

planörlerin mototrsuz olduğunu yazmışsınız zaten.

piston yani klasik tabirle pırpır uçaklar avgas denilen yakıtla çalışır avgas dediğimiz şey yüksek oktanlı 100LL yakıttır. içerisinde yüksek irtifada buharlaşmayı engelleyici katkıları flnda bulunur.
ancak malumunuz bildiğimiz kurşunsuz benzinde avgas yerine kullanılıyor. bunun için motorda bazı ufak bir kaç parça değişiyor/ekleniyor. hiç değiştirmeden kullananlarda var diye biliyorum. ancak avgas yerine kurşunsuz kullandığınızda düşük devirlerde motorunuzun durması olası.

n&d'den royal canin'e geçmiştim. aynı ayardalar.

brit care fena değil diyorlar. sözlükteki bütün entryler olumlu. biz bir dönem hasta kedimiz için virbac kullanmıştık o da kaliteli mamaydı.

bütçe yetse de Acana'dan uzak dur derim :). Royal canin +1

Hills

Acana neden bu kadar popüler anlamadım. Dcm olayında baş aktörlerden biri acana ve orijen;
www.fda.gov

Türkiye fiyatlarini bilmesem de purina, royal canin, hills iyidir.

Purina önermişsiniz ama katılmıyorum çoğunlukla. Purina bildiğim kadarıyla sabıkalı bir firma. Purina one ve purine friskies kötü mamalar, özellikle taurin bakımından baya zayıflar.

Brit care kullandık memnun da kaldık ama onda da fazlaca patates var sanırım.

@buffy; purina neye göre sabıkalı? Recall yapmasini soyluyorsaniz recall yapan firma hiç recall yapmayan firmadan daha iyidir çünkü bir sorun olduğunda aksiyon aldiklarini görüyoruz. Ki purina one kullanmiyorum, purina proplan kullanıyorum ve piyasadaki en iyi mamalardan.
Dcm olayindaki websitesine bakarsaniz purina önerilen firmalardan ve recall da aciklamislar;
dcmdogfood.com

daha önceki raporu ile gidip aile hekimine yazdırsın işte?

işten çıkalı 100 gün olmadıysa sigortası devam ediyordur. yoksa da gss işlemeye başlamıştır. hiç geliri yoksa hemen gelir testine başvursun sonra gss üzerinden muayenesini olup ilaçlarını yazdırabilir ama başvuru ve testin sonuçlanması biraz vakit alacaktır. testi beklemeyeyim derse veya geliri varsa hiç gelir testiyle vakit kaybetmeden direkt primi ödeyip yine ilacını yazdırabilir.

@rose parks

Aile hekimine yazdıramamış. Kesinlikle yazmamışlar. İşsizlik sigortası da yok sanırım.

@hadsafhada

Teşekkürler, adamın durumu nedir tam bilmiyorum, ileticem bu mesajını. Sağ ol.

Bilmiyorum sadece bana anlatılanı söyleyebiliyorum. Diazem denince bi şaşırdım zaten. Galiba hipomani döneminde. Bir reçetesi elime geçti. Aynı ilacın bir 5 mg'lık bir de 15 mg'lık olanını yazmışlar. Ayrıca depakin ve diazem var. İlaç fazla bilmem ama diazem'e çok şaşırdım.

Sigortası olmasa bile hastanede ilaç yazdırabilir, gss'si olmayanlar yanılmıyorsam en son 7 lira mı bir ücret ödeyip alabiliyordu. Ben sigortam yokken böyle alıyordum ilaçlarımı. Herhangi bir devlet hastanesine gidip girişte sorsun, yönlendirirler.

bu arada yazmayı unutmuşum, yıl sonuna kadar prim borçlular da ufak bir meblağ ödeyip muayene olabiliyorlar kamu hastanelerinde. o şekilde de gelir testi veya prim ödeme vs. ile uğraşmadan hastaneye gidebilir fakat bu şekilde yapılan muayenelerdeki reçeteleri sgk ödemiyor. ilacı cepten alması gerekir bu durumda.

İşyeri tarafından işten cikarildiysa işsizlik sigortası/primi için de başvurabilir işkur üzerinden. Onun şartlarını sağlıyorsa ve alabilirse zaten en az 6 ay sigortalı olur ve GSS priminden de muaf olur

parayla alabilir. sadece bir psikiyatri kliniğine gidip 7 tl verip muayne olacak ve reçetesini yeniletecek.

1 metre ekranın çözünürlüğü ne olacak?
PIC ten çok daha kompleks ama hdmi çıkışlı raspberry pi kullanabilirsin. hem linux arayüz, internet vs hepsi var.

P10 panel denen hazır led bloakları var. bunları kullanabilirsin. ayrıca pic vs uğraşmana da gerek yok bunların driver kartları var. içine sd kart takıp animasyon-yazı vs yazdırabilir rtc üzerinden saat gösterebilirsin.

@orpheus, alarm da ekleyeceğim, yazmayı unutmuşum.
Bende denetleyicili çalışan bir devre var da büyük bir display lazım sadece. Dönüştürmek kolay olur diye düşündüm.

takip bile etmiyorum. o kadar inanmıyorum.

tr resmi mercilerince açıklanan hiçbir şeye inanmıyorum.

ipin ucu o kadar kaçtı ki, bu saatten sonra o sayılar nanay.

sağlık bakanı çıkıp benim adım fahrettin koca dese şüphe duyarım o derece.

İnanmıyorum ama artık çok ilgilendiğim de söylenemez açıkçası. Yoğun bakımlar dolmadikca, sağlık sistemi cokmedikce bu şekilde devam edeceğiz zaten. Kaldı ki aşı olduğu sürece yoğun kısıtlamaya gidilmeyecek dünyanın hiçbir yerinde. Dolayısıyla gün içinde telefonuma gelen bildirimden ibaret oldu o sayılar benim için.

Ben inanıyorum. Yani özellikle bir manipülasyon yapıldığını zannetmiyorum, çünkü dünyanın geri kalanıyla tutarlı oranlara sahip verilen rakamlar.

Asıl sıkıntı yapılan test sayısı. Yani hiç test yapmazsan hiç case olmaz, şimdikinin 10 katı test yaparsan da 10 kat fazla vaka olur. Rakamlara bakarken onu göz önünde tutmak lazım.

Ölüm sayıları doğru ya da doğruya yakın olabilir ama vaka sayısı kesin bilgiden daha uzak çünkü sonucu etkileyebilecek bir çok neden var.

şu noktada rakamları manipule etmenin pek bir anlamı kalmadı. aşılama rakamı iyi, yoğun bakımda yer var, kapanma vs gibi bir durum yok, turizm beklentisi de yok.

geçmişte açıklanan ile gerçek rakam arasında 2-3 kat fark olduğuna inanıyorum.

2 senedir sizden beslenmeye alışmış ya, şimdi mamasız kalınca etrafa bakınmaya gitmiştir ama başına bir şey gelmediyse (ki neden gelsin) yakında döner.

Sokak kedisidir döner. Benim beslediğim kedilerde de böyle oluyor.

5-10 gün sonra kendi kendine ortaya çıkan bir sürü sokak kedimiz oldu. 2 senedir sokakta hayatta kaldıysa bir şeyler öğrenmiştir.

benim arkadaşlar motor tamircisi(araba motoru) elbet böyle şeyler oluyor müşteriyi madur etmemek adına bütün masrafları da kendileri karşılıyor.
ya da baştan söylüyolar böyle böyle bu kırılır, masraf açarız ona göre göze alıyorsan yapalım ya da ellemeyelim diye.

silindir kapağı sökülmeden olacak bişeyse rektefiyeci gelip yapıyor, yoksa silindir kapağına söküyolar, conta setini falan alıyolar cepten. senin set 400 lira civarı netten baktım, silindir kapağında hiç bir sorun olmasa bile sök temizle conta tak, yağ koy 600 falan malzemesi tutar.

ulan birini kırdın ötekileri ne elliyon çıkarmadan. belki rektefiyeci geldi üstünde sökemedi. silindir kapağı sökülcek dedi seni de salladı adam masraf ona kalmasın diye.

sizin usta çok tırtmış böyle bişey olamaz yani.

arkadaşın dediği matkapla delip içine kılavuz açıp şu şekilde çektirmeyle çıkartmak.

www.youtube.com

ama her aracta yer müsait midir? çektirme takmaya matkap sokmaya yer var mıdır, sökülmesi gerekir mi gerekmez mi hiç bilmiyorum. belki silindir kapağı üstünde kalcak ama motoru indirip yerde yapacaklar.

en kötü ihitimal de delip kılavuz çekerken falan iyice tahrip edip daha kötü duruma sokmaları ihtimali.

motoru sökmek silindir kapağını sökmekten çok daha kolay ve az masraflı
lap lap lap 15 dakikada alıyolar aşağı.

motor üstündeki sensör ve enjektör vb kabloları söküyolar, şanzımanı ayırıyolar, karter sökülüyor o kadar. karter sökülünce yağ da değişiyo tabi ama motor ustası için problem değil yani bu olay. masraf olarak sadece yağ parası yazar.

kıran usta gözünden baktım olaya masrafsız derken. yoksa sen yaptırmaya kalksan bi dünya para isterler orası ayrı.

İlk iki cümleyi okuyunca "araç focus mu?" diye ayzacaktım ama fiesta demişsiniz zaten :)

Bunlarda meşhurdur bu mevzu, sizi önceden uyarması lazımdı "bak kırılırsa karışmam" diye.

Yanlız motor verimi, yüksek hızda titreme filan bunlar bunla alakalı değil. Kızdırma bujisi soğukta ön ısıtma için işe yarar, yazın hiç lazım bile değil.

@killerbee +1

Tıkmak çektirme veya benzer yöntemlerle çıkartan çok usta var, söktürmeyin hemen kapağı filan. Sanayide sorun soruşturun yapan bir tornacı bulursunuz.

Gerekirse Ankara'ya şaşmaz'a gidersiniz.

kendi atar diye bişey yok. attığı anda yolda kalırsın. ayrıca kızdırma bujisinin sağlamlığını ölçü aleti ile bakarak görebilirsin. sökmeye gerek yoktu.

kızdırma bujisinde arıza olsa araç sadece soğukta çalışmakta zorlanır ama bir defa marş alıp 1-2 dakika çalıştığında motor içi ısınacağı için artık bir farkı olmaz. aşırı soğuk bir ilde yaşamıyorsan kızdırma bujisi gerekli olmayabilir.

kızdırma bujilerinin oraya bak yağ kaçağı görüyor musun.

şimdilik yağ kaçağı yok. bi tanesi ucundan kırılmış vida kanalı nasıl açılacak bilemedim. sabah ilk çalıştırmada 5-10 derece iken de yanıyor buji ısıtma simgesi.
-10 derecelik havalarda da 1 tanesi yeterli olur o zaman ilk ateşleme için?

teşekkürler cevaplar için

Gecmis olsun fena tufaya gelmissin, 55 ekrani kolay kolay kimse kendi kurdurmaz.

O haliyle belki iade edersen yerlerse olur, o da cok zor.
Hb pismanliktir.

açarken delil olarak kesintisiz video çekmeniz gerekiyordu

1-external ip adresini kastettiğinizi düşünerek, modeminizi bridge mode'a alıp ip adresini bilgisayarda sonlandırıp bağlantıyı yenileyecek bir scrip yazılabilir.
2- modem arayüzünden bağlantıyı resetleyecek bir script yapılabilir.

Cgnat'ta bir ip'yi 16 kişiye dağıtıyorlar. Yüzlerce değil. Parasını verip statik ip alabilirsiniz.

Vpn alıp onu bir script ile paso ip değiştirecek şekilde kullanabilirsiniz en olmadı elle değişirsiniz ülkeyi. Zaten vpn olduktan sonra kim takar ip adresini.

rapidshare zamanında indirme limitine takıldığımızda yeni ip alabilmek için modem resetleme makrosu yazardık. arkada çalışabilecek benzer makro ile belli aralıklarla modemine reset attırabilirsin. hatta modeminin arayüzünü bunu destekliyorsa da yapabilirsin.

birkaç saniye şeklinde olmaz, neden olmaz dersen browser servera tcp üzerinden connect oldu bir sayfa açmayı denedi, e sen o arada ip değiştirdin gelen yanıtı kaçırdın sayfa yüklenememiş olur. bu yöntem hazırda açık olan tüm bağlantıları düşürür.

isp tarafında ise çoğu zaman değişir ama modem resetlemek de ip değişeceği garantisi vermez. hatta bunu çok sık yaparsan isp hattında bir sorun olduğunu düşünerek bağlantını dondurabilir.

en mantıklı çözüm bir vpn kullanmak ve bir macro ile mantılı periyotlarda bağlantıyı yeniden kurmak.

kuzey doğu güneş ne kadar alır ona bakmak lazım.

bankada tadilat vs işleri olabilir soygun olabilir, bunun dışında pek bir fark olmaz. kapısının önüne araba bırakamazsın vs.

Ben aslinda temelde soguk olur mu diye düşündüm yoksa kapali otoparkı var o sorun olmaz ancak soguk olur mu emin olamiyorum.

Kuzey cephe ise soğuk olma ihtimali yüksek. Bir de doğu cephe olduğundan sabah ne kadar güneş alıyor bakmak lazım.

Altta banka olunca akşama kadar belki sıcak olur ama gece sonuçta bankanın ısıtma sistemleri çalışmayacağından alttan ısı kaybı gerçekleşir. Gece iyice soğuk olabilir.

Uygun dediğiniz miktarı doğalgaza verme ihtimaliniz yüksek gibi.

İş yeri üstü evler genelde soğuk olurlar ancak bankalar en iyi ısıtılan iş yerleri arasında gelir. Bu nedenle sıcaklık konusunda bir sorun olmasını pek beklemem.

Bankanın sürekli çalışan jeneratör vb. makine ve cihazı var mıdır? Varsa gecenin sessizliğinde eve uğultu şeklinde gürültü gelir mi?

Örneğin bizim yan apartmanın altında market var. Jeneratör mü fan mı soğutucu mu bilmiyorum. Gece bazen devreye giriyor sürekli vınnnn gibi uğultu sesi geliyor. Gece sessizliğinde çok rahatsız edici.

bodrum katta depo vb. yerler varsa ve oralarda da alacağınız bağımsız bölümün hakkı varsa; bunları sizden önce sırf banka gelsin diye bankaya tahsis etmiş olabilirler. aynı şekilde varsa apartmanın otoparkı oradaki hakkınız için. onun dışında bir problem olmaz. altında kebapçı, fırın, market vb. olmasından kat ve kat iyidir.

ileride bankanın kapanıp yerine market kebapçı vs. açılabilme ihtimalini de değerlendirin bence. kiracı olsanız neyse de satın alıyorsunuz.

banka olması iyidir güvenli olur. aracınız varsa otopark ve giriş çıkış gibi konular sıkıntı yaratabilir.

yazılanlara ek olarak kolon kesmiş olma ihtimallerine karşı da bankaya girip bi incelemenizi tavsiye ederim.

Soğuk olur mu emin olamadım. Bankalar iyi ısıtılır. Kebapçıdan falan daha iyidir. Ama kuzey doğu cephesi ve 1. Kat olması güneş ihtimalini sınıflıyor diyebilirim. Beni bu düşündürürdü.

Ses açısından bir problem olmaz da, bitişik nizamsa ya da 4 daireden fazla daire varsa her katta güneş görmeme durumu var. Gündüz gözüyle gidip incelemek lazım.

kimi zaman arızalarda hırsız alarmı öter geceleri(çok nadiren yılda 1-2 diyelim). Birde gireni çıkanı bitmez bankanın ev önü sürekli dolu olur . Ps. bankalar genelde gece kapatmıyorlar ısıtmayı

Ben İzmit'te 6 sene güney cephe dairede oturdum. 1 senedir de kuzey cephe çatı dublekste oturuyorum. Bir daha asla güney cephe ev bakmam. Aşırı sıcak oluyor bütün gün güneş altında yanıyor ev. Kuzey cephe iyidir.

Butun yanitlar icin tesekkur ederim muhtemelen almayacagim gibi işin gercegi korkuttu biraz

Ben benim veterinerin bu konuda bana söylediğini aktarayım: 3 kiloluk paketler halinde alıyordum mamayı. "Bir kısırlaştırılmış mamadan bir de normal mamadan al. Böylece ihtiyacı olan minerallerden de geri kalmasın." demişti. Birinden diğerine geçerken son 1-2 kapta karışık yapıyordum. Ama iki mama da aynı aromada olduğu için pek gerek de yok buna. Şimdi iki kedim de dana gibi olduğu için sadece kısır kedi maması veriyorum. Siz de bir ondan bir ötekinden şeklinde gidebilirsiniz diye düşünüyorum. Benimkilerin maşallahı var.

Karar vermeniz gerekiyor. Farklı mamalar yiyeceklerse ayrı kaplara koyup günde iki kere önlerine açacaksınız.

Ya da hepsi aynı mamayı yiyecekler. Kısır kedi normal mama, kısır olmayan kedi de kısır kedi maması yer bence böyle zorlayıcı şartlar varsa. Gözlemler ona göre diğer iki kediyi arada ayırıp başka mama verirsiniz.

Bence hiç kısır kedi maması olayına girmeyip direkt normal mamaya devam etseniz daha iyi olurdu.

çok teşekkür ederim yorumlar için @himmet dayı, @beal.
@himmet dayı, benimkiler de biraz besili olacaklar gibi duruyor, özellikle biri çok iştahlı. benim kaygım herhangi bir vitamin eksiği kalır mı gibi bir noktadan oldu aslında. ben de 5 kiloluk almıştım son mamayı, zaten 1 aya bitiyor. acana ya da orijen'in tüm yaşam evreleri için olanlarını gördüm az önce, acaba onlardan alıp kısırdan karıştırarak ona mı geçsem diye düşündüm diğerleri de kısırlaşana ve biraz da yavruluktan çıkana kadar.

@beal, benim gönlümden geçen aslında öğünlük beslemek ama çok zor benim için bu. çalışan bir insanım. o sebeple de kaplarında mama bırakıyorum mecburen. şimdilik kısır almış bulundum ama bi yandan da içime sinmedi. o sebeple kısır olmayan ya da tüm yaşam evreleri için bir mama alıp karıştırarak verip kısır bitince de o mamaya geçmeyi planladım. bir sorun yaşamam diye umuyorum.
hayvancağızların dili olmayınca onlar için doğtu olanı seçme konusuna daha bir hassas yaklaşıyor insan. dünden beri bu konuyla yatıp kalkıyorum.
tekrar teşekkürler

şu an çok gençse kısır kedi maması şart değil. 3-4 yaşını geçmeye başladığında özellikle erkek kediler için kısır kedi maması önemlidir.

pandeminin başında kaygıya bağlı olarak yaşamıştım. 6 ay beta bloker ilaç kullandım. aşıdan sonra tekrar başladı. 3 ay daha kullandım. ilaçla beraber düzene giriyordu.

bunu nasıl anladınız? yani benim de mesela gece yatınca bi kere trrt bi çarpıntı gibi oluyor onun dışında gün içinde bi şey hissetmiyorum, nasıl anlaşılıyor bu? akıllı saat alırsam anlaşılır mı?

@sipsiyah ben anlamadım aslında, alakasız bir kontrol sırasında fark edildi. Kayda değer bir rahatsızlık vermiyor bana çünkü,

edit: sadece 160 ve üzerine çıktığında göğsümde sıkışma hissediyorum ama bu anlar çok istisna oluyor

anladım geçmiş olsun, ben bu tip panik bozukluk yaşadığım bi dönemde aklımdan 1 2 dakika önce geçen düşüncelerin bile ne kadar etkili olduğunu farketmiştim bu ritimler üzerine. bu tip bi çalışma da yapabilirsiniz belki düşündüğünüz stressli bir düşünce tetikliyor olabilir.

annemde var, önümüzdeki ay ablasyon tedavisi olacak. kısaca kalbin içine girip o sorunlu elektrik sinyalleri yaratan bölgeyi yakıyorlar. fakat bu olay garip şekilde biontech aşı sonrası başladı. gene ispat edemem ama bende de 2ci dozdan sonra sürekli fark ettiğim bir çarpıntı var.

Duster 4x4 ?

Lada Niva

ışid'in kullandığı toyota marka pikaplar baya sağlam ve meşhur :)

(bkz: toyota hilux)

Kötüden iyiye doğru
Reno Toros, Lada niva, askeriye çıkması falan eski land rover defender, 2000 model civarı Suzuki Vitara, Subaru Forester.

2000 model honda crv, yakıtı da gazla fena değil. Parçası hala kolay bulunuyor. Kamp vb aktiviteler için de bagaj yeterli hatta bagajda kamp bile yapılıyor o derece

Duster 4x4
Suzuki vitara

bu konuda çok kafa yormuş ve araştırmış biri olarak; Türkiye'de Duster kadar hem bakımı yakıtı hem kendisi ucuz, hem ve arazide verim alabileceğiniz yetenekte araç yok maalesef. 1.5dci 4x4 alırsanız uzun süre masrafsız binersiniz satarken de kolay satarsınız.

suzuki jimny.

pikaplar bu anlamda gayet pratik. duster alacağıma pikap alırım.

arazi aracının yakıtı makul olmaz, işletmesi de lastikleri vs çok ucuz olmayacaktır.

düşük bütçeli dersen eski bir suzuki jimny seni her yere götürür.

Bizimkinin de dusmus o da yasi vardi, bisey olmadi. Digeriyle idare ediyo :D

gitsen iyi olur. diştaşları nedeniyle köke kadar giden bir enfeksiyon olabilir. diş düşmüş mü yoksa kırılmış mı bu da önemli.

şimdili yemeğini yiyor mu, yemek yerken acı çekiyor mu buna dikkat et.

cevaplar icin tesekkurler, agrisi sizisi yok, yemek yemesi normal. zaten kirikti disleri, nasil yapti bilmiyorum hic.

webihlaltakip.kgm.gov.tr

15 gün içinde hgs alıp plakana tanımlatırsan ceza ödemeden hgs bakiyenden düşülür.

Hgs almadan da ödersin. Ben de geçen yaz kullandım aynı yolu.Yukarida verilen linkten hallolur.

kuzey çevre otoyolunu hgs etiketsiz kullandım ama normal olarak düştü. avrasyada da öyle olacak olabilir.

Benim 5 senedir pili bitik evde duruyor. Bir problem yaşamadım. Kredi kartına otomatik ödeme ile bağlı olması lazım ogs nin.

önemi yok plakadan okur ve tanımlı hgs-ogs cihazında bakiye varsa oradan düşer.