Ayakların değmediği için korkuyorsan bir yere tutunup dikey olarak kendini dibe batırabilir ve ayaklarını havuz tabanına değdirebilirsin. Havuzun sınırlarını öğrenirsen korkun daha da azalır. Bu hareketi yaparken boğulma tabi. Ayakların tabana değdiği anda kendini yukarı ittirip balina gibi su yüzeyine sıçraman lazım. Suya yüz üstü uzanmaya çalış. Bir anda yüzmeye çalışma.

herkes suya kolay alışamaz. ikinci ders demişsiniz, ne olmasını bekliyordunuz ki?

kendinizi suyu seven, az buçuk suyun üzerinde kalabilen insanlarla karşılaştırmayın.

eğer çok ciddi bir su fobiniz yoksa (olsa yazardınız) eninde sonunda, ne olursa olsun
yüzeceksiniz, merak etmeyin.

suyun üzerinde kalıp kol atmayı ve nefes alma tekniğini çıkardıktan sonra gerisi gelecek. ben de sizin gibiydim, sonra iyi bir yüzücü oldum. vazgeçmeden derslere devam.

Bir de 2.10 mu ne havuzun derinliği. Ayağım yere değse daha iyi olacaktı aslında.

Ayağınız yere değerse hiçbir zaman yüzmeyi öğrenemezsiniz.
Bende ciddi bi fobi var, şimdi 1.60lık havuzlarda yüzebiliyorum çünkü ayağım yere rahat değiyor. Ama daha derin bir havuzda veya denizde asla yüzemem ki bu yüzmek değil zaten.
Hala su üstünde duramıyorum 10 yıldır zaman zaman ders aldığım halde.

yüzerken poponu yukarida tutmaya calis. yüzme bilen insanlar bunu bilincsiz yapiyor. bu tavsiyeyi verdigim birisi bu sekilde yüzme ögrendi.

2.10luk havuzda öğrenemezsin, çocuklara kolluk veriyolar, yaş itibariyle de vücutları çabuk adapte oluyorlar da öğreniyorlar. Fakat yetişkin ve daha önce suya değmemiş bi bünyeye 2.10 çok. Çünkü askıda kalıyorsun, yani batmıyosun çıkamıyosun. Derinliği az olan bi havuzda eğitim talep et. Yoksa da naparsın bilmiyorum, ben bıraktım çünkü.

Okuma yapın. Bilmediğiniz kelimeleri öğrenin.

Seviye tespit sınavı çözün.

learnenglish.britishcouncil.org

Yanlış yaptığınız konuları öğrenmeye çalışın. B1 maalesef bir şey ifade etmiyor tek başına. Belki am, is, are konusunda bile eksiğiniz vardır. En iyisi kitap alıp çalışmak. Bende Oxford Press'in Intermediate kitabı var. Cesur Öztürk'ün Akademik İngilizce kitabı var. Çıkmış YDS soruları kitabı var. Hazırlıkta bitirdiğim 10'a yakın kitap var. Birçok romanın İngilizce PDF'leri var. İnternet'ten alt yazılı dizi izlemek de mümkün. Kendinize en uygun yolu seçebilirsiniz.

Kıyıda köşede kalmış bir şey değil ama The Sopranos'u şu boş günlerimde o ilk heyecanla izlemeyi isterdim.

fringe dizisi

Prestige

miyazaki animeleri

the mighty boosh

gotham :(

mad men.

shameless

Battlestar galactica.
Unutmama gerek yok senede bir muhakkak izliyorum gayet, ilk defa gibi.

Harry Potter derdim ama demiyorum. Her şey vaktinde yaşanınca güzel. İyi ki 9 yaşında izlemişim. Yoksa 30 yaşında kendime asa yapıp ortada büyücü gibi dolaşmam pek normal karşılanmazdı.

the x files ve fringe.

Lotr ve Matrix serisi

tam olarak bu durum aklımda bi süredir,her gün.. mad men'i izlediğim her bölümde, bi parça daha gitti diye üzülerek izliyorum, sapıkça bi hayranlık.
bu kadar seven var mıdır ki başka. fena takıldım ben

Lost un ilk dört sezonuna şimdi başlamak harika olurdu. The missing ve bron broeni de tırnak yediren bir merakla tekrar izlemeyi çok isterdim.film olarak da a perfect murder, usual suspects, the game, se7en

Film;
Lotr, fight club, marvel filmleri, karayip korsanları, 12 kızgın adam, iyi kötü çirkin.
Dizi;
Doctor who, westworld, got ve sherlock.

lost, prison break, how i met your mother, fringe diziler

lotr, mulholland drive, memento, the game, shutter island filmler

isa mesih'e iman et. acılarını o dindirir ;)

Yürüyüşe başla. Ciddiyim,hepsi 1 haftada düzelecek.

@cekilmis gayfe

İsa Mesih... iyi fikir. Teşekkürler.

@sesobjesi

Amk demeseydin iyiydi. Doktorum muhtemelen ilaç ekleyecek tedaviye.

Çarpıntının biyolojik bir nedeni olmadığına kesinlikle inanmıyorum. Görüyorum bazen yorumlarında çarpıntım var yazdığını. Bu kadar sık olması normal değil. İki yıl önce benim de çarpıntım oluyordu, acile gittiğimde kardiyolog kapakçık yapımın biraz farklı olduğunu ve bunun çarpıntıya neden olduğunu söylemişti. Mutlaka doktora gitmişsindir ama bence birkaç kez daha iyi bir doktora gitmeni tavsiye ederim. Bazen kalpteki çarpıntıya neden olan bölgedeki dokuyu yakabiliyorlar. Bu işleme ablasyon deniliyor. Böyle bir operasyon geçirirsen çarpıntıların azalabilir. En azından yaşam kaliten yükselir. Duygusal olarak kendini mutlu edecek şeylerle ilgilen. Gazetedeki her haberi okuma. Her şeyden haberin olmasın. Duygusal değişiklikler de çarpıntıya neden olur. Çok dert etme.

@dissendium

Çok teşekkür ederim, sağ olasın. İnternete televizyona radyoya ve gazeteye mesafe koydum, özellikle haber anlamında pek görüşmüyorum kendileriyle. Fakat duygusal açıdan pek iyi değilim. Hem gönül işleri hem insani ilişkiler hem aile içi ilişkiler beni hemen çok geriyor. Doktoru bekliyorum bakalım.

Belki dediğin gibidir, kalpçiye de gideyim madem. Sağ ol.

yaren eğer anksiyete tarzı bir rahatsızlıgın varsa malesef yapacak birsey yok, bunu tedavi etmek ıcın sihirli bir deynek daha bulunmadı.

sadece rahatlamanı oneririm, hayat kısa ve boş, olabildiğince rahat ol.

youtu.be

namaz kıl

@krem peynir

Çok teşekkürler, kalbime 4 kez bakıldı iyi doktorlar tarafından. Hiçbir şey çıkmadı. Psikiyatristim var zaten 11 yıllık, her şeyin tamamen psikolojik kaynaklı olduğunu, bu aralar çok kaygılı olduğumu söylüyor. Yeni bir ilaç ekledi tedaviye.

@füt

Çok haklısın ama ben daha odamı toplamaktan, çamaşır yıkamaktan, ayaklanıp iş yapmaktan acizim. Annem evde ciddi hastalık geçiriyor ve ben hareket edemiyorum... çok haklısın..

oruç tut sıhhat bul

çarpıntılar kafan boşken mi geliyor? kafanı meşgul edecek bir şeyle ilgilendiğinde tamamen normalsen panik atak tarzı bişey olabilir. doktorun da demiş zaten psikolojik kaynaklı diye. bence bu bilgiyi içselleştirdiğinde her şey daha kolay olacak. diğer ağrıların da muhtemelen psikolojiktir ama doktora git mutlaka baksınlar.

bir de bişey önericem sana. hazır havalar soğuk, kazağını dirseğine kadar sıyırıp dirseğinin ön kısmını bileklerinle beraber soğuk suyla temas ettirsene. işe yarayacağına eminim. bende yarıyor hep anksiyetem tuttuğunda

bu arada sen epey güzel bi' kadındın. niye böyle oldu yav? bişey olmasın güzel kadınlara. dinimiz amin

fazla insan, fazla sanal ortam. fazla gevezelik fazla siyaset yorum bunlar insanı gerçekten çok yıpratıyor. her şeyden etkilenen hassas bir kişiliğiniz varsa bunlar gerçekten size büyük zarar veriyor. kendinize sakin küçük huzurlu bir dünya kurun. ibadet ve zikri şiddetle tavsiye ederim. başta ruhun bu saçmalıklarla dol olduğu için pek haz alamıyorsun ama uzun bir süre beynin hep Allah'la meşgul olunca çok tat alıyorsun. kitap konusunda seçici ol her bünye her kitabı kaldıramıyor. birde güzel insan senin için ne demek bilmiyorum ama ben benim için olanları az çok seçebiliyorum artık. ruhuna hitap eden dost hazine kadar değerli. öylesini bulunca ne antidepresan ne psikolog hiçbirine ihtiyaç kalmıyor emin ol.

@for day to break

Çok haklısın, sözlerin çok isabetli. Kendimi toparlamaya niyet etsem ve bi adım atıversem çok iyi olacak. Fakat sorunlardan biri çok insan değil yok insan şeklinde... sosyal çevre yok denecek kadar az. Ayrıca şehir merkezine 40 km uzaktayım, cidden sıkıntı. Annem 39 yıllık birliktelikten koptu ki zaten çok hassas insandır, onun travması da var. Benim kendi diğer dertlerim var... vatana millete üzülüyoruz, falan işte... ibadet ve zikir iyi gelecek. Ki zaten az önce keşfettim, "din"in anlamı yaşama üslubu olduğu kadar "inandığını uygulamak" da olabilir. Çünkü madem inanıyorsun inandığını uygula minvalinde yazılmış Kuran. Ve diğer kitaplar... Düşünmeye gelince varım da, uygulamada çok eksiğim. Belki gerekeni yaptıkça rahatlarım... çok teşekkür ederim.

@isimsiz uye

Hakkaten yaa ben epey güzel bi kadındım ben niye böyle oldu ki?? :)) her insanın kendini çok güzel bulması gerektiğini ifade edebilmek ve örnek olabilmek amacıyla söylediğim bir sözdü o. Kimine göre hakkaten çok güzel olduğum için yalan olduğunu sanmıyorum, fakat zevkler ve renkler tartışılmaz, herkesin güzelliği kendine :) dediğini yapayım. Doktora da gideyim soğuk suyla da buluşayım... tamamdır. Teşekkür ederim.

İş kurardım. Politik görüşüm bunda etkili olmazdı.

bu bahsedilen konu yatırımcılarla ilgili. iç piyasada hala yapılabilir iyi kazançlar elde edilebilir binlerce iş var. türkiyeyi bırak filistinde bile para kazanmak mümkün.

Kriz ortamları aslında yatırımcı için bir fırsattır. Verilen teşvikler ucuz iş ve işçi

açıkçası ben o işlerden anlamam deyip dolara çevirir faizini yerdim.

ailede birçok esnaf var. ortak görüşleri "şu anda sakın iş kurma"

dolara basardım.

Döviz. Şu an çok karlı dedikleri, kriz fırsatı bir iş kurdun diyelim. Bugünkü kurla sermayenin karşılığını hesapla, 1 yıl sonra da Sermayen + 1 yıldaki karını 1 yıl sonraki kura böl. Ne kadar kazandığını objektif olarak öyle görebilirsin. Şu an durum böyle.

Yatırım için paranın tamamı koyulmaz. Kredi alınır. Yoksa anlık bir kötü senaryoda 1 günde batar yatırımınız. Faiz yükselmesin diye çırpınmalarının nedeni de zaten.

Ayrıca gayrimenkul şu an sana para kaybettirir. 500.000 tümüne yarın imar geçecek yerden arsa alsan, en erken 1-2 sene sonra eğer ekonomi kötü gitmezse rant alırsın. Onu da yine dövizle karşılaştırman gerekli.

hocam ben de su kredi işi ile yatirimi anlamıyorum.
krediyi karşılıksız mı alıyorsun, hayır
yani batsa da o parayı odeyeceksin
minimum cost ile maximum kazanc, hedef bu olmalı.

yani su min cost/max kazanc olayını acayim.
bu demek ki iş kurarken bile en dusuk maliyetleri kullanmak.
mesela ofis acacaksın, gidip en lüks mobilyaları alıp 50 kişilik yer hazırlama.
basit hatta 2. el mobilya alıp 3-4 kişilik kullanıp gidilebilir.
biz öyle yaptik ve çok faydasını gördük.

param var biraz.Evdeki kasada dolar olarak duruo.Guvenmiom ulkeye.

Eğitim düzeyimiz yaptığımız iş aynıysa belki.
Daha fazla okuduysa iyi bir yerde çalışıyorsa kıskanmam hak etmiş.

Bir dershanede çalışmıştım iki yıl önce. Benden yaş olarak büyük ve orada benden daha önce çalışmaya başlamış bir öğretmenin benden daha düşük maaş aldığını öğrenince üzülmüştüm. Sonra zaten işi bıraktı. Benden çok almasını kıskanmam ama çok çalışıp az alıyorsa üzülürüm.

hayır üzülmem, hesabı ona kitlemeye çalışırım "sıs lan sen daha zenginsin ödiycen tabii" diye.

yooo ne kıskanırım ne üzülürüm.

+y genelde o kişinin hayatından başka türlü çıkar. -Z ekleyelim o bağıntıya.
Sevdiğim insanların iyiliklerini isterim. İstisna yok.

anlık olarak kıskanabilirim ama sonra kıskanmanın kendi vizyonsuzluğumdan kaynaklandığını, kendi isteklerimin farkına daha önce varamamış olduğumu, güzel bir plan ile mantıklı bir vadede kıskandığım neyse elde edebileceğimi düşünürüm.
benden az kazanan biri için de aynını düşünürüm. etrafa bakarak zaman kaybetmek yerine kendisi için hayal etmesi gerektiğini..

ayni seyi yapiyosak evet, yapmiyosak hayir

Eğer aynı işi yapıyorsak ben ondan daha çok performans gösterip ondan az alırsam kıskanırım, zam isterim olmazsa işten çıkarım. Ama sevdiğim kişiler çok alırsa mutlu alırım kıskanmam. Az alırlarsa üzülürüm haliyle.

bu tür şeyler mutsuzluktan başka bişey getirmiyor. o yüzden aynı işi yapan yanımdaki adam benim iki katım alsa da üzülmem. zoruma gitmez. umrumda değil.

asıl derdim benim üstümden kazanan şirket. projelerde fatura edilen benim saat ücretim bana verdikleri paranın 10 katı falan.

Bihter geldi aklıma. Zavallı Adnan. Başka biri mi var diye şüphelenirim önce. Açık açık bu durumun nedenini sorarım. Tatmin edici bir yanıt alamazsam bir süre ses çıkarmam. Yaşım gençse ve bir şeyler yaşamaya istekliysem ayrılabilirim.

bu işin ideali ve sağlıklı olanı hafta 2-3'tür arkadaşlar. hem fiziksel hem zihinsel-ruhsal sağlık açısından en uygunu budur. eşler genelde birbirlerinden çekinirler. kadın ister fakat söyleyemez, utanır. erkek için de aynısı geçerli. bunu yaşayan tanıdıklarım var ordan biliyorum. her türlü ilişkide en önemli şey iletişimdir. öncelikle iletişimi düzgün kurmak lazım. bunun haricinde eşlerden biri ayda 1-2 kez ilişki yaşamak istiyorsa sorun var demektir. bunun sebebini de açık bir biçimde karşı tarafa anlatmalıdır. mesela "canım istemiyor." yeterli bir açıklama değildir. canın neden istemediği tespit edilmelidir... bence bu konu aldatılmayla alakalı değildir. tamamıyla eşlerin yetiştikleri çevreden gelen cinsellik kültürüyle(altyapısıyla) alakalıdır.

İlla başka biri olmak zorunda değil, ne zaman evlenildi. Bu lafı bir kadın söylerse "Ya çok fazla sevişildi ve artık nöronlar havalara uçmaktan kendini kaybetti ya da bu zamana kadar feyk atıyordu, artık bıktı ve daha fazla feyke devam edemiyor, şimdi söyleyebildi" derim. Erkek söylese, duruma göre "Kurudu kaldı" da diyebilirim, "Bir sağlık sorunu mu var" da diyebilirim, "Herhalde aşk bitti, yan yana osurma dönemi başladı" derim.

Ben durumu 'Söylemek' şeklinde yorumlamışım. Evlilikte karşılıklı zamanla azalma olması normal de, biri bunu söyleme ihtiyacı hissediyorsa ortalık karışık demektir.

Satış üzerine bir eğitim almayı düşünüyorum.

mühendisim
etkili sunum teknikleri diksiyon, beden dili ve etkili iletişim konularında eğitimaldım. tabi mesleğimle ilgili 2-3 eğitimde aldım. 4 senedir çalışıyorum senede 1 teknik 1 de sosyal alanda eğitim almaya çalışıyorum. iş yerimden talep ediyorum onlar gönderiyor yani masraflı işler tabi biraz.

edit: birde kalite eğitimi almıştım. bu iso9001 ile alakalı. oda çok yararlı aslında. angarya gibi geliyor ama basit düşünüp nelerin üstesinden gelebileceğini kavramana yardımcı oluyor. şirketin kalite standartları kapsamında almam gerekiyordu.

beden dili ile ilgili bir eğitim almak isterim. biz kendimizi her ne kadar hayvan olarak görmeyip geçmişimizden soyutlasak da hala her hareketimizin geçmişten gelen bir anlamı olduğunu düşünüyorum. örneğin üzerinde tahakküm kurmak isteyen kişinin beden dili, yanında kendini stresli hisseden kişinin beden dili gibi. bunu bilmenin iş hayatından yardımcı olacağını düşünüyorum.

yanitlayinsana kimsenin mi fikri yok :/

www.youtube.com

hahaha bingo. mavi sac değil gözmüş. ama haklıymışım nesini hatirliyim lan bu şarkının suna bak. hatun kişi yalanası onu hatirliyodum o kadar. yorumlara bakılırsa yalnız da değilim gibi.

sofi tukker-drinkee herkes duysun

@glide, bu ay attığım ikinci gol oldu bu soru. :)

eksiduyu.ru

Genelde klip üzerinden araştırma yapılıyor. Sözler üzerinden ilerlemek zor.

Stajdayken tornanın çalışmaya başladığını fabrikanın bir ucundan hissediyordum. Buradaki titreşim uzun vadede binanın temeline bile zarar verebilir. İnşaatlar genelde statik zorlanmalar dikkate alınarak yapılıyor. Tornanın sürekli çalışması dinamik zorlanmaya neden olur. Kısaca apartmanda torna kullanmak pek mantıklı değil.

Yaşadığım ilde ücretsiz CAD/CAM kursları var ama bu işin pratiği çok farklı bir olay. Tecrübeli birini işe alırsanız daha iyi olur.

önce bundan yaptır: www.knaufinsulation.com.tr

CNC dediysem çok da büyük değil ya. su vidyodaki kadar: www.youtube.com

Videodaki küçükmüş ya. Benim dediğim torna 3 metreydi. Videodakiyse olabilir. Zaten videodaki şey torna değil.

1- ahşap için düzgün yalıtımla rahatsız etmez apartmanı.

3- çıraktan yetişmek diye bir şey yok cnc olacağı için nümerik kontrol kolaylıkla öğrenilebilir.

Torna degilse benim hatam. Freze mi deniyor bunlara? Router demek istemedigim icin torna demistim : )

Freze de değil. CNC Router bu. :)

eğer yapmak istediğin sadece kesimse (bu arkadaş başka pek işe yaramaz gibi duruyor) lazer tezgah bakabilirsin. bu boyutlarda bir lazer tezgah gayet sessiz çalışır.

daha once lazer ve 3d yazicilara bakiyordum. sonra bu router'larin daha cok imkan sunduguna karar verdim. kalin ahsabi ve hatta metali isleyebiliyorlar ve sagini solunu da duzeltebiliyorlar. o yuzden onceligim router. bununla beraber bazi urunler goruyorum motor yerine lazer ya da 3d yazici kafasi takilabiliyor. bunlarin sikintilari endustriyel degil hobi amacli uretiliyor olmalari. o yuzden herhangi bir problemde parca sikintisi cekerim diye dusunuyorum. ayrica dayanikli ve stabil de gorunmuyorlar. ote yandan bu 3 eksenli routerlarla ikinci bir DIY router bile yapilabilir : )

bana basit, saglam ve istikrarli bir alet lazim. bunu en ekonomik nasil bulurum diye arastiriyorum.

sen salondaki hocanın dediklerini yap. biz senin kilonu fiziğini bilmeden ne desek yanlış olur. burada sorduklarını aynen hocana sor. iyi sporlar.

Farklı yorumlar her zaman iyidir @cekilmis gayfe

değildir ;)

Havuz varsa sadece yüz.

Bölgesel incelme diye bir şey yok. Bilmen gereken ilk şey.

tek önemli nokta var senin için: devamlılık. severek, isteyerek, koşa koşa gitmeye başlayana kadar kendini fazla sıkmayacak sıklıkta ve yoğunlukta git yeterli. tartıda sonuçlar geç görülür ama ölçülerde 6 ay sonra değişim rahatça görülecektir. bak dene neyi seversen onu yap. önemli olan keyifli almak ve sağlıklı aktivitede bulunmak.

spor disiplin işidir. sana bir program varsa bir bildikleri vardir. eger havuzda yüzmekle olsaydi, oradaki egitmenler, "hic yorma kendini burada, git sadece havuzda yüz" derlerdi.

Sana bir program verdilerse genelde bir şey bilmiyor oluyorlar. Yaptığın hareketlerin tekniği var, postür analizi var. Bunlar muhtemelen değerlendirilmedi.

Şekillenmek ve kilo vermek istiyorsan pilatese başla derim. Verilen programlar kişiye özel değil, genel olarak verilen programlar.

sadece yüzerek kilo vermek günde 4-5 saat yüzerseniz mümkün.

Evrenin sırrını keşfetmiş olmanın verdiği heyecan, ateist olmanın getirdiği sözde karizma o kişilerin maalesef bu kadar saçmalamalarına neden oluyor. Biri kedi, köpek bile adını öğreniyor yazmış. afsgfsbd. Sanki o eylem çocuğa adını öğretmek için yapılıyor. Dini bir ritüel işte. Şu kadar basit bir olaydan ateizm reklamı yapmak çok boş bir hareket.

ateistlikten ziyade milli kültürsüzlüğümüzle alakalı bir durum. yobaz dinciler de aynısını yapıyor, ateistler de, çaya şeker atmayanlar da, veganlar da vs vs... kendileri için değil başkaları için yaşayan arkadaşlar bunlar.

Çünkü insanlar sizin gibi düşünmüyorsa eğer ya köylü ya da cahil olur Ekşi'de. Burada mutlaka lümpen takılman lazım. Adama desen ki yahu sen öyle yap tamam olmaz, sende onun gibi düşünmek zorundasın çünkü onun dediği doğru.

Halbuki onun dediğinin ömrü de kendi ömründen daha kısa. 2.bp.blogspot.com Şurada 18.yüzyılda Fransız Kralını görebilirsin mesela o dönemin doğrusuydu o, şu anda götünle gülüyorsun muhtemelen.

Not: Atayızspor.

caps or gtfo

bana hiç denk gelmedi, iyi kötü vakit geçiriyorum duyuruda böyle genelleyecek kadar sık olsaydı bilirdim diye tahmin ediyorum.

dediğiniz olay ancak abuk subuk bin defa sorulmuş sorularda olmuştur, sakız çiğnemek orucu bozar mı? gibi gibi...

@üğpoıuy: aptallık derken?

@nickimin hakkini veremedim: ben de burada çok vakit geçiriyorum. dini sorular zaten o kadar da çok olmuyor ya da salt dini içerikli olmuyor. ama defalarca denk geldim. en son örneği hala mevcut zaten. bebeğin kulağına isim okumakla ilgili olan duyuru. nick'leri tam olarak aklımda tutmuyorum ama denk gelirsem özelden atarım.

www.youtube.com

şöylesi hakaretlere maruz kalınca doğal olarak tenhada yakaladıklarını cezalandırmak istiyor olabilirler.

çünkü burası anonim bir yer ve insanlar içlerinden gelen şeyleri çok daha rahat söyleyebiliyorlar. söz konusu da din gibi toplum içinde konuşulması hele hele sorgulanması çok hassas bir konu olunca içlerinde birikiyor burada patlıyorlar. arada benim de yapasım geliyor sonra diyorum lan dur kendine gel sanane. ondan sanırım.

burada verdiğin örnekleri esas alırsak haklısın, saçma bunlar.

ama ben bunun genelde aksi şekilde vuku bulduğunu gördüm m e b. bunlar dindarları kendi aramızda çekiştirirken söylediğimiz şeyler. zaten nasıl oruç tutulacağına ateist neden cevap vermeye kalksın. pek görmediğim, duymadığım bir şeyden bahsediyorsun. (hani aman abi nasıl tutarsan tut, ben yemeğimi yiyorum ve canın çekiyor diye beni dövme yeter, der, bunu çok duymuşuzdur mesela)

benim gördüğüm bu muhabbet x var mıdır, yok mudur, inanç nasıl bir şeydir vb şekillerde önce dindarlardan ateistlere "tavsiyeler" oalrak geliyor, sonra olay tartışmaya dönüyor, sonra da dindarlar ateistlere biraz kızıyorlar.

yani mesela mikroskopik bir canlıyı maksroskopik bir "ara form", başka genustan bir fosil olarak sunma türünden tatışma kazanmak için gerçek çarpıtmayı vs ateistlerde ben pek görmedim. bu, verilen cevaptan çok, dışlama derdi açısından tasvirini yaptığın davranışa benziyor diye örnek verdim bunu.

ateist olmakta karizma da göremiyorum. bunu karizma meselesi vs gibi algılamak dünyadaki tartışmalara gerçek çarpıtan bir dinci(harun yahya dindardan ziyade dinci olsa gerek) kadar zarar verir. ya öyle saçma ki elma yere düşerken sen de bunu gözlemlerken ne kadar karizmatik olabilirsen inançlara prim vermiyorken de o kadar karizmatiksin. karizmanın konuyla alakası bile yok.

çek cumhuriyetinde ateizm %85 oranında diye biliyorum. burada ateistler sürekli tehdit edildikleri için "ateist" olmak belki bu tür algılara neden oluyordur.

ben doğrudan konunun kendisi değil de ibadetlerle uğraşan ateist -kurban bayramı sanıyorum genel olarak tartışılan bir şey- görmedim. bu zihniyeti daha ziyade dindar kesimde görüyorum ben. argümantatif değil de totolojik konuşma tarzından bahsediyorum.

İnançla inatlaşan şüphecinin hali biraz sıkıntılı evet :(
Gerçek ateizm bu değil ama, valla bak.

sizin dininizde nasıl "inanmayanları bulduğunuz yerde öldürün" emri varsa, bizimkinde de "inananlarla bulduğunuz yerde dalga geçin" var. bence bizimki yine de daha ılımlı.

saygı duyacaksın bize. biz nasıl beş vakit ezan gürültüsü çekiyorsak, siz de beş vakit "bırak yaa kaçıncı yüzyıldayız" tıngırtısı çekeceksin.

(bkz: kısasa kısas)

böyle cevap verince saçma mı oldu? :D

Saygıyı sadece kendilerine duyulması gereken bir şey olarak düşünüyorlar çünkü.

@godoşu beklerken: bir tek benim mi dikkatimi çekmiş, anlayamadım. bundan böyle caps alsam iyi olacak zannedersem :) ayrıca ikimizin de yaptığı algıda seçicilik mi bilmiyorum ama aksiyle karşılaşıyorum. bu örnek olarak verdiğim konular ve cevaplar hatırladığım kadarıyla olanlar üstelik. hatta duyuruyu silmiş ama @devilred'in bir duyurusu vardı akademik hırsızlıkla iilgili. devilred de duyurusnu "allah belalarını versin mi?" diye bitirmişti. cevaplardan biri de "allah yok. bla bla" yazmıştı. işte bu tarz cevaplardan da bahsediyorum.

@harzem: açıkçası evet :)

saygısız olmak bence. neden takılıyorsun ki?

mezarın içine girince de aynı ukalalıgı göstermelerini isterdim:))

meb, kusura bakma, uzun yazımı tamamen editledim:


kendi adıma özet geçeyim:

genellemedeki eyleme ilişkin değerlendirmem: bu şekilde cevap veren ateistlerin tavırları bana göre saçmadır.

genellemeniin ne kadar doğru bir genelleme olduğu kanısındaki kanaatim: a: din iddiaları, b: ibadetler c: kişilerin söyledikleri ve yaptıkları arasındaki uyuşmazlık

ateist soruda bahsedileni en çok a ve c durumlarında yapar bana göre genellenebilecek olan budur, "ekmek" değil "örnek" söz konusudur. oruç da ne saçma şey canım"ı mı daha çok duyuyoruz, "oruç tutup da etrafa çatmak ne saçma canım" mı daha çok duyuyoruz?

soruya cevap kadar genelleme üzerinde durdum çünkü bana göre de temsil sorunu var biraz.


neden editledim: bu soruyu defalarca kontrol ettim, soruda değil de cevaplardan birinde kaşıma olduğunu düşünüyorum, bilinçli yapıldığını düşünüyorum, buna başta açıklama yapma girişimimin safça kaldığını düşünüyorum ve bahane vermemiş olmak için editliyorum.

Soruna biraz farklı bir cevap olacak ama;

Birazcık düşünen bir insanın, bak birazcık diyorum, dinlerin insan uydurması olduğunu bulması bence çok kolay. Yaratıcı var mı yok mu belki arada kalırsın da, dinler için çok az düşünmek yeter.

Bu azıcık düşünmeyi yapmayan, inandığı kitabı okumayan, çelişkilerini ortaya koyduğumda bana boş boş bakan insanlarla dalga geçiyorum ben. Ha, o da benle dalga geçsin sorun değil benim için. Geçebiliyorsa tabii lol.

@godoşu beklerken: öncelik bu denli uzun ve açıklayıcı cevap vermeye çalıştığınız için teşekkür ederim. fakat dinin eleştirilebilir olması ile dini ritüellerin uygulanışı hakkında bilgi alınmasını neden aynı kefeye koydunuz? benim eleştirim (duyurumda açıkça belirttiğimi düşünüyorum ama sizin vardığınız noktayı görünce şüpheye düştüm) dini eleştiren ateistlerden ziyade "şu ibadeti nasıl uygulayabilirim?" sorusuna alakasız şekilde "allah diye bir şey yok, niye kasıyorsun ki?" diye cevap veren ateistlere yönelik. yani bu tür cevaplar, vegan birinin "dana bonfileyi nasıl pişirmeliyim?" sorusuna "et yemek katilliktir! et yemeyin!" demesi kadar gereksizdir. yani veganlar istediği kadar et yemenin yanlışlığını kendilerince bir şekilde izah etmeye çalışabilir ama onun yeri o soru değildir. işte, benim bahsettiğim de bu şekildeydi tam olarak. dini, dini görevleri, ritüelleri, gelenekleri eleştirmek normal bir şey elbette ama o tip soruların altı değil en azından.
hatta çok güzel bir örnek daha geldi ikimizin de gözünün önüne:
@humblebirth'ün cevabı. şimdi, benim eleştirdiğim kısımla, sevgili @humblebirth'ün dile getirdiği kısım arasındaki bağlantı nedir? aradaki tek bağlantı din ama içerikleri farklı. umarım anlatabilmişimdir.


bu arada görsel de şu:
i.hizliresim.com :)

işte haklısınız, diyorum ki, bu soruyu bir genelleme gibi sorduğunuz zaman değerlendirmenize katılıp genellemenize katılamıyorum çünkü ateist genelde din eleştirisi soruları sorar ve dalga geçerse -benim bildiğim- bunlarla geçer. stereotip dediklerinizden ziyade bunların üzerine odaklanıyor sanki demeye çalıştım.

yani bunu yapan insan saçmalamıştır ama başlığınızdaki kadar genellenebilir bir profil göremiyorum, diyorum. o genellemeyi şu konularda yapabiliyorum, diyorum.

öyle uzun bir cevabı okuduğunuz için teşekkür ederim. kısmen katıldığım bir şeyin katılmadığım yanını anlatmak sanırım tamamen katılacağım veya katılmayacağım bir şeyi anlatmaktan daha zorlayıcı geldi bana, ayrıntıya girme ihtiyacı duydum. bilemiyorum şimdi hala alakasız geliyor mu size söylediklerim?

(yani o yıldızların hepsi birer örnek, tartışalım diye koymadım, bunu ben de belirttim aslında başlıktaki gibi "ateistler" diye genelleyeceksem bunları genelleyebilirim sanırım, diye)

not: resme güldüm. ama veganlığa nazaran söz konusu küme daha tehditkar bir ortamda yaşadığı için sözel ve yazılı ifadeye ağırlık vermezse çatlayacak hissi olması beklenen bir durum olur sanırım :D

özel mesaj üzerine editliyorum:

vatandaşlık kimliğinden ötesini zerre umursamayan bir insan olarak geçmişteki gibi galeyana gelmenin aksini savunuyorum, yukarıda yazdığım şeylerden biri sadece bir örnek olup o örnekleri de "stereotip sanırım bu şekilde" diyebilmek için verdim.

bu nasıl böyle anlaşıldı, bilemiyorum ama ülke diken üstünde, olabilir. fakat tam da bu nedenle, madem, bir daha olması için değil de tam da bu aralar olmaması için hatırlayabiliriz bunu. o tufaya bir daha düşmememiz için. neyse, üzüldüm.

Yobazlar da o yüzden.

bizim ülkenin insanlarının çapsızlığıyla alakalı. ülkemizin er sektörü kötü olunca ateistleri de kötü. hele ekşidekiler dünyanın en çapsız ateistleri. dediğin gibi her dini soruda fırlamalık yaparlar. karşısındaki ile dalga geçilince o işten vaz geçeceğini sanıyorlar. dalga geçmek onu daha çok dine bağlar bilemiyorlar.

@tncserap ben orada dinlerden bahsettim Tanrıdan değil. Bunu da açıkça belirttim zaten :) Tüm inananlar ya düşünmüyor, ya da düşünüyor ama eyleme geçmiyor/geçmekten korkuyor bana göre.

@meb farklı bir cevab olacak dedim zaten :(

Gerçekleri söylüyorlar sadece. Cem Yılmaz'ın da bu konuda bir açıklaması var. "Herkes benim yokluktan bu günlere geldiğimi düşünüyor ama ben eskiden de zengindim. Biz hep havyar, hep rahatlık." benzeri bir şey söylüyordu bir gösterisinde. Haksız değil. Bu adamın 2000'li yılların başında Porsche'si vardı bildiğim kadarıyla. O yıllarda bile o arabayı alacak kapasitesi varmış demek ki. Ali Ağaoğlu da sıfırdan zengin olmuş biri değil. Ailesi zengin. Bu laflar biraz da okumaya g.tüm yemedi, ama bakın zenginim iması taşıyor. Sanki okul okuyanlar milyoner olmak için okuyor. Onlar bunun öyle olduğunu düşünüyorlar.

aslında ortamda iki farklı durum var buna sebep olan:
1. toplum içinde, okumuş olmanın getirdiği saygınlığa erişememiş olanların (ki bu bile tartışmalı açıkçası), bu eksik yönünü "bakın, neden okuyorsunuz? hayatınızı iyi şekilde idame ettirebilmek için. peki, ben bunu okumadan başardıysam, demek ki okumamamın hiçbir anlamı yok. yani bana bu noktadan vuramaz, eleştiri yapamazsınız." diyerek örtme eğilimi. bir nevi aşağılık kompleksinin bir türlü dışavurumu da diyebiliriz başka yönden de.

2. (bkz: survivorship bias )

ağaoğluna şirketi babasından kalmış
acun'un zaten abisi doktor, amcası akp milletvekili, kendisi de kadıköy anadoluda okumuş yani, öyle anadolunun bağrından yokluktan gelmiş kişiler değil bunlar yine de.

eskiden üniversite okumak da maddi-manevi anlamda daha zor olduğundan okuyan eden adama ihtiyaç var, okuyan-üniversite mezunu dil bilen adam az, dolayısıyla devlette de özelde de en klas ve iyi yerlere bu adamlar geliyor, en iyi paraları genelde iyi lise, kolej ve üniversitelerden mezunlar kazanıyor, zaten sayılı okul var o dönem.
fakir çocuğu da çalışıp okuyarak iyi yerlere gelip, sınıf atlayabiliyor.
ama şimdi geldiğimiz hal belli.

Manipülasyon doğrudan amacı olabilir, olmayabilir ama tabii ki manipülasyon. Bunu geriye götürecek olsam kendi çocukluğuma kadar götürebilirim belki ama bizim 8-10 yaş civarımızda 'Ya topçu ya popçu olacaksın' konuşmaları vardı. Tabii ki televizyonda topçunun, popçunun, 'it-girl'ün ya da benzer bir zenginin gördüğü saygınlığı ve parayı gören bir kişi (özellikle daha yeni hayatı anlama evresindeyse, çocuk veya ergense) neden çalışmak istesin ki? Hani, çalışması onu bir yere taşıyacak olsa bir motivasyonu olur ama hem sıkıcı sıkıcı şeyleri eşek gibi çalışacak, hem de getirisi bir topçu-popçu, vb kadar yüksek değil. Kolay yoldan para kazanmak ya da köşeyi dönmek her zaman bir kesimin isteği tabii ki ama ülkemizde yüceltilmesi, baş tacı edilmesi 1980'lerde gerçekleşen, 1980'le gelen bir durum. (En azından, dönem eleştiri filmlerinin gösterdiği kadarı ile). O dönem magazinin Ses dergisi formatından çıkıp halka erişir olduğu ve bayağılaştığı dönem, aynı şekilde arka arkaya sürekli pop şarkıcılarının çıktığı ve albüm patlamalarının yaşandığı dönem, peşinden gelen 90'lar zaten Televole'nin başladığı dönem. Yoksa bizim kanallarda Bill Nye'lar, Neil de Grasse Tyson'lar vardı da, bizim millet mi izlemedi.

'Okumadan da başarılıyor' mesajı veriyor tabii ki alttan alta ama bu bir anda gelen bir şey değil. Bu sürekli bir dönüşümün sonucu. Bunun ve birtakım politikaların sonunda da zaten cahilliğin iyiden iyiye neredeyse gurur kaynağı olduğu, birilerine 'entel' denerek güya aşağılandığı, yöneticilerine kadar cahilliğin içimize işlediği dönemlere geldik. Hatta buna cahillik demek ayıp olur; sonuçta bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp. Hepimiz bir noktada cahiliz. Buna cahillik demeyelim de, öğrenmeye direnmek, öğrenmemek için inat etmek ve bunu da başı dik bir şekilde savunabilmek diyelim.

Bu insanlar işvereni oldukları beyaz yakalıları sindirmek zorunda. Kendileri okumayıp zengin olmuş. Okumayıp amele olanlar da var ve asıl çoğunluk bu kesim zaten. Arada nispeten şanslı beyaz yaka var ve okumamış zengine karşı iş çevirebilme yeteneği teorik olarak bu beyaz yakada mevcut. Ha ama işte o beyaz yaka hakkında en alttaki amele bile "okumuş da noolyo, ilkokul mezunundan emir alıyo" diye düşünürse, beyaz yaka kendini değersiz hissedecek. Üstten alttan kuşatılınca kendi işinin patronu seviyesine ulaşamayacak. Verimli yıllarını patronu zengin etmeye harcayıp 40 yıllık şantiye mühendisiyim/40 yıllık fabrika müdürüyüm titriyle hayatını anlamlandıran bir beyaz yakalı posasına dönüşecek.

@aych
Beakman be mcgyver iyiydi bence, söylemeden edemedim.

Tam yerine geldin.
24 yaşındayım ve bu yıl yeniden üniversiteye, istediğim bölüme başladım. İnan, şimdi diyorum ki iyi ki yapmışım, İyi ki cesaret etmişim. Her anına, çilesine değdi.

Aslında 22 yaşındayken bırakmaya karar vermiştim. İki yıl önce. O yıl sınava girdim, İlk etap bitti. Ardından lys zamanı binbir aksilik oldu, Aklıma hayalime gelmeyecek sebepten sınava giremedim ve tüm bir yılım heba oldu, Tüm yaz ağladım, sızlandım, depresyona girdim. Tüm planlarımı buna göre kurmuştum çünkü. Üstelik aileme tüm yıl yalan söylemişken. Derslere, okula adım atmıyordum, Kendimi tamamen sınava odakladığım için kütüphaneye girip tüm gün, tüm yıl insanlardan uzak şekilde ders çalıştım gizlice.

Sonra dediğim gibi o yaz geldi. Benim umutlarım kırılmıştı. Dönüm noktasındaydım. Ya pes edip hiç okula uğramadığım için zaten uzayan bölümüme istemeyerek devam edecek ve pirincin taşını ayıklayacaktım ya da ikinci yolu seçip tekrar sınava girecektim

Ve ben ikinci yolu seçtim. Zor oldu, Çok zor oldu o psikolojiye, yalana bir yıl daha dayanmak ama sabrettim.
Ve sonunda bir önceki yıldaki puanımı fazlasıyla aşarak hayal etmeyeceğim bir yere girdim.

Ve şimdi bu durumun her anından keyif alıyorum, çünkü biliyorum ki iki yıla değdi.

O zaman hiç durma, yap gitsin. Ailenin karşı çıkacağını düşünüyorsan da benim gibi yap gerekirse. Ben tercih sonuçları açıklanana kadar kimseye söylemedim. Yerleştikten sonra haberleri oldu.

2'de bıraktım ben. Ankara üni matematikteydim ve tamamen beklentimin dışında çıkan sevmediğim bi bölümdü. 1. sınıfta tüm notları F getirip, ikinci yılımda sınava hazırlanıp Japon Dili'ne geçtim. Şu an Japonya'dayım. Hayatımda aldığım en iyi karardı. Tamamen neyi bıraktığına, neye geçeceğine, yeni alanda mutlu olup olmayacağına bağlı.

Bu aralar herkes böyle sorular soruyor. Mutsuzsan bırak. Ben bir yıl hazırlık, bir de birinci sınıfın ilk dönemini okuduktan sonra bıraktım. Üç yıl ile karşılaştırılamaz tabi ama benim için de riskli bir karardı. Matematik bölümünü bırakıp makine müh. kazandım. 3. sınıfım. Zaman çabuk geçiyor. Ne ara 3. sınıf oldum onu bile fark etmedim. Bir dönem sonra 4 oluyorum. Motivasyon konusu kişiden kişiye göre değişir. Ben çok kararlı bir insanım. Bir bölümü bırakmam bazılarınca istikrarsızlık olarak görüldü ama onlar hayata bakış konusunda benim kadar cesaretli değiller. O yüzden beni anlama şansları yoktu. Anlamalarına da gerek yoktu. Ben istediğimi yaptım. Sen de sadece kendi istediğini yap. En iyi motivasyon insanın kendi karar verdiği şeyi yapmasıdır.

Bölüm gelecek vadetmiyorsa bırak. Ancak iş imkanı iyi, sevmediğin bir bölüm ise devam et. Sevilen şeyler hobi olarak yapılır. Meslek para kazanmak amaçlı yapılır.

3. sınıfa geçerken bırakmıştım. Dedim ki hayat varmış. Kendimle barıştım, yüzüm güldü.
Ha ama ailen bu durumu ilerde yüzüne vuracaksa ya da maddi olanaksızlık durumu varsa tavsiye etmem. Realist düşün.

Adriana Karembeu Prag'da tıp okurken mına kodugumunun tıbbı demiş bırakmış 3. sınıfta. araştırabilirsin.

arkadaşım iki farklı üniversitede iki farklı bölümü 3. sınıfta bıraktı. sonra aile işine devam etti.

Hissetmiyorum.

Tüysüz bipedal maymunların hal ve davranışları bana çok sıradan geliyor çünkü onlardan biriyim.

bana bazen oluyor, artık kendimi garip hisseder oldum, sorun bende galiba diyebiliyorum o derece

Aksine dünyanın yerlisi benmişim ama dışlanmışım gibi hissediyorum.

bana uzaylıymışım gibi bakanlar oldu

Bence klavyeden çıkıyor o ses. Üzerinde oynanınca öyle oluyor.

skko synth sesleri işte. büyük ihtimalle dijital. sanal enstrüman olma ihtimali yüksek.

birincisi hafiften rhodes gibi. diğeri pluck synth.

dagobah.net

Ailem iki gün önce döndü. -15 falan diyorlardı. Kars zaten kışın gezilir. Ben iki yıl önce gittiğimde beğenmiştim. Kars'tan beklentinize bağlı. Sakin bir yer.

Kars güzel memleket. Taş binalarından, sovyet izlerinden büyük zevk almıştım bana o bile yetmişti.

biz aralıkta allahuekber dağına tırmanmaya gidiyoruz. gidiliyor yani. çıldır gölü falan da donmuştur. güzel olur.

Ice Bucket Challenge kafası bu. İstiklal Savaşı böyle bir şey değil.

rejim değişikliğini istiklal savaşına bağlamak nasıl bir kafadır anlamak mümkün değil.neden ölüm kalım savaşı haline getirdiler ?

Arda Turan, Merkez Bankasi faizleri dusursun demisti bir kez! O kadar yani!

Bir de ulkenin sorunlari onlari etkilemiyor ki. Baskanlik da olsa padisahlik da olsa AB'ye de girsek adamlar zengin onlar bir sey etkilemez.

www.sozcu.com.tr

rıdvan dilmen sen insansın dese insan olduğumdan şüphe duyarım. kendisinin, bilgisine, yorumuna o derece güvenim var.

rıdvan dilmen istiklal savaşı veriyoruz da der, bu bir star wars mücadelesi de der. der yani. rıdvan bu. hitap ettiği kitle inanıyorsa sorun yok onun açısından.

www.sozcu.com.tr

www.sozcu.com.tr

vatanımısss , ülkemisssss.... gollum kılıklı şeytan seni.

ülkemiz zorlu bir süreçten geçiyormuş, adeta istiklal savaşı imiş !!

tabii sen güzel futbol oynuyorsun diye tarih derslerinden de beleşten geçmişsin belli. neymiş adeta istiklal savaşı olan şey rıdvan efendi ?

kıçı boklu din simsarı bi şizofren ile zamanında kol kola verip devletin her köşesini onun müritlerine peşkeş çekmek, kendi elinle her kurumunu ona teslim etmek, ve sonra kandırıldık deyip adına da fetö diyerek düşman ilan etmek mi ? yoksa ışid'e kapıları açıp, ismine daeş diyerek mi istiklal savaşındayız? kardeşim esad deyip, sonra adı eset olan, kendi devletinde oyla seçilmiş birine karşı mı istiklal savaşındayız ?

senin kurtuluş savaşı sırasında anadolu'daki şartlar hakkında ufacık bir fikrin var mı? kimlere karşı bu savaş verilmiş ? hadi dersleri ektin, hiç tarih dersi sınavına da mı girmedin ? kurtuluş savaşı'ndaki cepheler var, iç cephe, doğu cephesi, el-cezire cephesi güney cephesi, batı cephesi, biliyor musun bunları sen şeytan ? ve bu cephelerde kaç bin askerin öldüğünü biliyor musun ? istanbul'un işgali'nden haberin var mı senin? izmir'in ? yunan, ingiliz, fransız, italyan vs ülkenin dört bir yanında iken kuvâ-yi milliye'nin neden kurulduğundan ? bak atatürk ne diyor kuvâ-yi milliye için ;

"devlet ve ulusun araçları temel görevlerini yapamıyorlardı. yapamazlardı da. bu araçları savunmanın birincisi olan ordu da, 'ordu' adını korumakla birlikte, elbette temel görevini yerine getirmekten yoksundu. işte bunun içindir ki yurdu savunmak ve korumak olan temel görevi yerine getirmek, doğrudan doğruya, ulusun kendisine kalıyor. buna kuva-yi milliye diyoruz."

- önce : füze kalkanı komutası bizde olacak, sonra : “komuta tamamiyle nato’da olacak”,
- önce : generalleri bile hapse tıkıyoruz, bağırsakları temizliyoruz, sonra : milli ordumuza kumpas kuruldu
- önce : "zekeriya öz kahramandır, heykeli dikilmelidir, sonra : hain zekeriya
- önce habur sınır kapısında umut, sonra : bu bir şov, ikinci bir habur istemiyoruz
- önce : gel artık bitsin bu hasret fethullah hocam, sonra : fetö
- önce apo ile görüşen şerefsiz, sonra : ada ile görüşme yaptırırız

diyerek sürekli dönen birini tanıyorum ben şeytan efendi ?

ne istiklal savaşı'ndan bahsediyorsun sen sıkılmadan ?
anladık sen yolunu seçmişsin de, artık memleketin siyasi politikasını eline yüzüne bulaştıran birileri yüzünden olan biteni kurtuluş savaşı'na eş tutma.
ayıp !

Anneannesi, babaannesi, dedeleri, teyzeleri varsa hepsini eve çağırın, güzelce yemek yiyin, hep birlikte fotoğraf çekilin. Bence bir yaş, stüdyo için daha küçük.

Hazır değişiklik isteniyorken huzurevine gidip orada kutlama yapabilirsiniz. İleride fotoğraflara bakar bakar gurur duyarsınız kendinizle.

Ailece yemek +1

Sonra herkesin bir iki dakika konustugu bir video cekebilirsiniz ilerisi icin hatira olur.

Biz ptt'den pul bastirdik ilk gun zarfi yaptik. Akrabalar, arkadaslar hepsine gonderdik

Evlenirdim şahane bi insanım :(. neden üzülüyorum çünkü benim gibisi yok :(.

hayır. daha iyilerini bulmaya çalışırdım.

absolutely.

evlenirdim kesinlikle.. çok çırpınırdım kendim için bulmuşken kaçırmazdım kendimi.

ıstırırım yalarım bile

Kendimle de başkasıyla da evlenmezdim ben. Kendim gibi bir insanı çekemezdim her gün her gün.

Evet, evet, binlerce kez evet!

tanismamiz cok zor.

Evlenmezdim ama fakbadi olurdum asdghjgdsfjk

kendimle aynı evde yaşamak bile sıklıkla tahammül edilemez hale geliyor.

Oturdum ciddi ciddi düşündüm, evet evlenirdim lan daha iyisini mi bulacağım.
Kıskanmaz, ota boka karışmaz, yemekleri de güzel daha ne olsun anasını satayım.

evet

kesinlikle evlenirdim, benden iyisini mi bulucam

Şu halimle evlenmezdim ama evlenmek isteyenler çıkıyor.

salak mıyım amk? bu çirkinlikteki biriyle neden evleneyim? aklımı ekmek peynirle mi yedim.

istemezdim ama kendim oldugum icin degil kimseyle evlenmek istemem

evlenmezdim ama fakbadiliği denerdim +1

sanmam. kotu biri degilim bence ama cok renksiz, istikrarsiz ve sikiciyim. i'nin noktalari yok. anca hayattan tamamen bezmis bir kadin benimle mutlu olabilir sanirim. yoksa yasam enerjisi olan herhangi bir insan uzun vadede bana katlanamaz.

arkadaş bile olmazdım. manyak mıyım ben? uzak durulası.

Evlenmem

Zor insanım evlenmem

kesinlikle evlenirdim, bu yaşıma kadar beklediğim kabahat.

İlk tercihim olurdum. % 101 sadakat garantiliyim, istesem de aldatamam. Beni benden başka alan olmazdı çünkü.

Evlenirim. Artilarim eksilerimden cok.

kendime çıkma bile teklif etmezdim ahahah

Evlenirdim. Olene kadar beraber yasardim.

@eksimeksi, @ekaterina +1

evet evlenirdim, ölene kadar birlikte olurduk. ama tanışma sürecimiz biraz zorlayıcı geçerdi. benim için benim gibisinin olmaması üzücü.

evlenirdim ama bazen ' keşke evlenmeseydim' derdim. bazen de ' İYİ Kİ YAPMIŞIM' derdim.

ekseriyetle ikincisi.

Evlenme vaadiyle kandırırdım zaaa.

evlenirdim :)

4 çıktı ikisi çekildi. Temizlersen olmaz bir şey panpa.

Bir tanesi tam çıkmadı. Yarısı gömülü kaldı. Bir yerden okuduğum kadarıyla 20'lik dişler evrimsel olarak körelmiş bir yapıymış. İnsanlar eskiden daha sert şeylerle beslendikleri için o dişlere ihtiyaç duyuluyormuş. Yediğimiz yemekler daha yumuşak hale gelmeye başladıktan sonra o dişlere de ihtiyaç duyulmamaya başlamış. Çene yapısı nedeniyle de onları pek kullanamıyormuşuz. Bana göre çabuk çürümez ama fazla kullanılmadığı için diş taşı oluşumu görülebilir. Fırçanın oraya tam ulaşması gerek.

biri yamuk olmak üzere dördü de çıktı. ve evet acayip hızlı bir şekilde 2 tanesi çürüdü bile. çürüyen üsttekiler bu arada. fırçayla ulaşması üsttekilere daha da bi zor. he bende çürüdüğü halde ağrı falan yapmadı. ben de çektirmedim öyle takılıyoruz. çok da önemsemedim açıkçası.

İki tanesi baş verdi, yıllardır öyleler. Dişçi o ikisine dolgu yaptı. Çürümediği sürece problem yok sanırım.

hic cikmayan birini cerrah aldi; digerlerini cenede yer olmadigi ve cikmis disleri sikistiracagi icin, ilaveten zaten pek de saglikli olmadiklari icin aldilar.

12 yaşında ağrımaya başladı 16 yaşında dördü birden çıkmıştı. hala hiçbir sıkıntıları yok.

4ü de aynı anda belirdi önce sağ alt. sonra sağ üst en son sol üstü çektirdim. şu an sol alt kaldı ameliyatla alınacak diye çok acele etmiyorum.

bir de sağ üstte tekrar çıktı. yani totalde 5 tane var bende.

benimkiler tam çıkmadan çekildi. sürekli kulak ağrısı çekiyordum; doktor bir şey bulamayınca dişçiye yönlendirdi. Film çektiler çapraz yönlenmiş meret, ağrısı kulağa vuruyormuş. sırayla hepsini çektiler. çene cerrahı şart...

çıkmadı hala ara ara yokluyor ama dişçi korkum var gidip gösteremiyorum bakalım ne olacak. bu arada çıktı gibi oluyor sonra bakıyorum tekrar gömülüyor değişik değişik hareketleri var yani seninki de öyle olmasın.

Benim üsttekiler çıkmayacakmış zaten ama alttakiler çıkmaya başladı. Biri yeni gibi ama diğeri bayağı görünüyor artık.

Neden çabuk çürüyorlar bilmiyorum ama ben bir de diş teli kullanmıştım, 20'likler alt dişlerimi bozmaya başladı. Çok iyi de fırçalasam çektirmem gerekecek yani bu yüzden ama çok korkuyorum. Çocukluktan beri hayatta en korktuğum şey diş hekimleri sanırım. Şimdi bu duyuruyu gördüm, iyice tavan yaptı diş hekimi fobim. Bu gidişle nasıl çekilecek o dişler hiç bilmiyorum.

bende yok! 25 yasima kadar çıkmadı. sonra dişçiye gittim, "ne zaman çıkar, çıkmadan almak gerekir mi vb" sorayim diye. muayene etti, röntgen çekti.
yok.


yaş 35 hala yok :)

ya fazla evrildim ya çok şanslıyım.

4 ünü de çıkarttırdım 18 yaşımda. 2şer 2 şer.

galiba genetiğin de etkisi var. benim 4ü de çıktı biri sıkıştırıyor diye çekildi. diğer üçünü de bi ara sıkıştırdığı için çektiricem ama ne çocukken ne de ana dişlerim çıktıktan sonra çok şükür tek bi çürüğüm olmadı. yapısal olarak çabuk çürüyen dişleriniz varsa ekstra dikkat etmek gerekir heralde.

26 yaşındayım, çok şükür hiç çıkmadı. en son dişçiye gittiğimde sende çıkmaz artık demişti ama, belli olmaz tabii.

üç dört sene önce diş röntgeni mi çene röntgeni mi her neyse onun sonucunu görünce orada olduklarını fark ettim. dördü de gömülü ve gömüldükleri iki taraftan diğer dişleri birbirlerine doğru iteliyorlar gibi görünüyordu.

bende hiçbir rahatsızlık yaratmadılar. şu saatten sonra da yaratmazlar sanırım.

20 yaş dişlerini, dişlerin en arka kısmımda olduğundan pek kolay temizlenemez, o yüzden çok kolay çürürler. Pek bir sıkıntısı yoksa çektirmeye gerek yoktur. Ama yine de hekimin değerlendirmesinde fayda var.

benim sadece sağ alt çıkayazdı. yarı gömülüydü ve yamuk çıkıyordu. ben de operasyonla aldırdım. diğerlerini bekliyoruz. 28 oldu hala duruyor diğerleri.

üsttekilerden haberim yok ama alt çenelerdeki 2si de gömülü, bir tanesini cerrahi çekimle aldırdım, diğeri de sürüyormuymuş neymiş, o da sıkıntı çıkaracak dedi doktor ama şu an kötü bir ağrısı yok iyice kötü olunca o da cerrahi çekimle alınır artık

dördü de gömülüydü, operasyonla aldılar. dişleri sıkıştırıp estetiği bozuyormuş. dahası zaten ağzımı tam açamıyordum bile alınmamışken, bir şey çiğnerken cenem kırılıyormus gibi ses geliyordu. çene eklemlerini de kötü etkileyebiliyor.

Cast away

the 'burbs. çocukluktan kalma ama, şimdi izlesem nasıl gelir bilmem.
+apollo 13 vardı bir de. ortaokul-lise zamanı izlemiştim, pek bir şey hatırlamıyorum, ama beğenmiştim.

yeşil yol var.

Cast away+1 bence en iyi filmi.

Da vinci code
cloud atlas
you have got a mail

The Money Pit

the burbs'u çok severim arada açar izlerim

Big

Ben eğlenmiştim izlerken

cast away +1

ama çok az konuşma var, genel izleyiciye göre çok yavaş akıyor bense bayıldım.

cast away den sonra da
cast away on the moon u izle
o da cast away e atıfta bulunan çok sevimli bir kore filmi.

Yazılmayanlardan önerebileceklerim Philadelphia, A league of their own ve Road to Perdition.

Islak saçların bile
Kurtaramaz seni
Yağmayan yağmurlarda
Üşüdüğünde

Hayat kısa, sanat sonsuz, deneyim yanıltıcı

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim!

"unutulacak diyorum, iyice unutulsun
neden büyük ırmaklardan bile heyecanlıydı
karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak."

"annen seni inkar etmişti
aldım etime dokudum."

Rastgele sectigine nasil inanabiliriz ki?

Edit: You know nothing jon snow

Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.

ben olseydim o belki aglardi
ama o aglasaydi ben olurdum

"Böyle seni suya göğe tutuyorum.
Seni artık korkunç karıştırıyorum.

-Uzar şimdi bizden bir gece Upuzun."

kaliyoruz...
kus olup ucmak isterken,
agac olup kök saliyoruz.

Yarışmaya bir türküyle katılmak istedim.

"Bir gülün çevresi dikendir, hardır
Bülbül gül elinden ah ile zardır
Ne de olsa kışın sonu bahardır
Bu da gelir bu da geçer ağlama"

Sezen Aksu <3

bedri rahmi eyüboğlu sergisinde bir eserin üzerinde gördüğüm;

sevabı nakış gibi işlediler,
günahı ayva gibi dişlediler,
ve hazzı sıcak bir somun gibi ikiye yardılar,
ortasından bölüştüler...

Hız, birim zamandaki yer değiştirme miktarıdır. İvme, birim zamandaki hız değişim miktarıdır. Hızın boyutu m/s dir. İvme de hızın zamanla değişimi olduğundan bu ifade tekrar s'ye bölünür ve ivmenin boyutu m/s^2 olur. 1 m/s^2 lik ivme, 1 s^2 lik zamanda 1 m'lik yer değişimini ifade eder.

adam soruyu sorarken yanlış yönlendirmiş gibi geldi bana:

"For instance in a Joule we have J = ( kg*m2 ) / s2. The top portion of the equation is easy to explain: there are X kilograms of material for an area of Y meters. But what's with squaring time? How can you say that intuitively, like in the numerator?"

bu mavi yaptığım yer aslında kg/m^2 nin tanımı. zaten o denklemin üst kısmını içgüdüsel olarak anlamanın bir yolu yok bence.

esas senin soruna dönersek saniye^2 kısmına şöyle bakalım.

elimizde A olsun ve bu bir şeyin bir saniyedeki değişimi olsun. buna göre birimde birşey/saniye olmalı değil mi?

ya A sabit değilse, ya A da zamana göre değişiyorsa, o zaman A'nın bir saniyedeki değişimi B=birşey/saniye/saniy=birşey/s^2 olmalı değil mi?

bu tepedeki açıklama bence yapılabilecek en genel ve en basit açıklama.

peki ya bir şeyi s^2'ye bölmüyorsak, aksine çarpıyorsak? bu konuda çok emin değilim ama şöyle bir örnek yapalım.

diyelim elinde bir üretim birimi var ve saniyede ürettiğin miktara bakmak istiyorsun.

D birimini azaltıp artırarak üretim hızınla oynayabilirsin. yani E=D*s senin saniyede sardığın sigara miktarı olsun olsun. Bu D ne olabilir mesela, paralelde çalıştırdığın işçi sayısı olabilir (bu örnek tam doğru oldu mu emin değilim). Totalde sardığın sigarayı bulmak içinse F=E*s olmalı değil mi, yani E üretim hızındı. E bunu aynı zamanda F=E*s=D*s*s=D*s^2 olarak da ifade edebiliriz, yani saniyenin karesi.

umerım iyi anlatabilmişimdir, bir şeyi yamuk anlattıysam bilen biri düzeltsin. özetle genel olarak eğer bir şey zamana göre değişiyor ve aynı zamanda başka bir şeyin zamana göre değişimini etkiliyorsa o saniye kare orada oluyor. saniye kareyi anlattıktan sonra herhalde dakika kare için aynı şeyi tekrar etmeye gerek yoktur :)

Anlaşılacak şeyler değiller aslında. Zamana göre yer değiştirme hız
Zamana göre hız değişimi ivme
Zamana göre ivme değişimi silkinme
Böyle uzayıp gidiyor.

Şöyle bakalım, bir dakika tutup geri dönüp kat ettiğimiz mesafeyi görmek son derece kolay.
Bir dakikada sabit ivmeyle ne kadar hızlandığımızı anlamak çok zor çünkü anlık bir his, kaydını tutmak hafıza ile görsel işaretçiler ile bile zor.
Silkinme mesela, buna vücudun verebildiği tek tepki mide bulantısı. İvmenin kütle üzerindeki etkisi kuvvet, kuvvetteki değişim silkinmenin fonksiyonu yani. Silkinmeyi kavrayabilecek kadar ölçüm hassasiyetimiz yok ama..
Bir seviyeden sonrasını anlamamız zor.
Hidrolikte küsüratlı üslü saçma gelen ampirik bağıntıları bolca kullandık, hiçbirini gerçekten anlayamazsın. Yine hidrolikte mesela Hoca 3. Derece denklemi veriyor, bu diyor 2 reel 1 sanal kök verir. Sanal kök var ama karşılığı yok. Reeller de iki çeşit akış biçimini hesaplamaya yarıyor. Ama anlayamazsın.

e bu yazının gelişme sonuç kısımları nerede? sadece giriş yapıp bırakmış gibi geldi bana. haklı veya haksız demiyorum, çok sığ bir yazı yazmış. bu konuyu tartışmaya kalksak, hele hele tarihini iyi bilen kişiler buraya gelse baştan bu "köşe yazısının" 10 katı derinlikte bir yazı yazmaları gerekir.

edit: ha bu arada unutmuşum. diline sokayım ya. üniversite hazırlık öğrencisi misin?

castro'nun öldüğü gün atılan bir tweet'te yazan metni şöyle bırakayım:

Leftists and Islamists are happy with oppression, as long as it has not been committed by western force!

"I am really not writing all this to beat the Turkish left, which needs no beating at all."

Abi şu cümlenin bir makalede ne işi var ya? Adam Türk soluna sallayıp durmuş, en sonda şaka yapar gibi bunları gerçekten Türk solunu alt etmek için yazmıyorum demiş. Ekşi'de yazar herhalde.

sol dikta, otoriter rejim karsitidir diyen kim

mıstaa'yı okumuyorum bayağıdır. ciddiye de almıyorum. sori.

mustafa akyol olduğunu açmadan tahmin ettim diyeyim. linkin kendisi ve dissendium'un yazdığı yeter.

bu yazıda bir doğruyu bir yanlışın propagandası için kullanmış her zamanki gibi.

o beating muhabbeti "sol kendi kendini dövüyor zaten" demek için, bu arada.


bu yazıdaki söz oyunları sinirlerimi öyle zıplatıyor ki sola -sözde sol diyorum onlara- o kadar saydıran ben bunu söyleyecek adam sen misin akyol diye akyol'a da saydırıyorum.

bu bir sosyal mühendislik yazısı ve kavram karmaşası yaratma amacı gütmüş:

castro asker (bizzat savaşmak babında). devrimler askerlerle olur. castro'nun arkasında orospu eilmekten, kaynakları sömürülmekten, abd arka bahçesi olmaktan bıkmış kocaman bir halk vardı.

atatürk aynı şekilde. sistemi sen kurarsın, sistem de sonra işler. diktatör diyebilmek için şekle bakan bu adam atatürk'ün cb olduğu zaman meclisteki o tek partiden daha sonra sağcıların feriştahının çıktığını, mecliste azınlıklar olduğunu unutmuş.yani tek parti var diye düşünce tek DEĞİLDİ.

kaldı ki tek pariii uğaaa diye hala bugün ağlayıp bunu sömürürken ve bunu şimdiki seçim sistemini kullanıp meclise geldikten sonra yapabilmişken şimdi ne oldu da erdoğan da farksız ki muhabbetine çekiyorsun? ya senin varolış sebebin zaten bu "özgürlük kısıntısı" değil miydi?

ayrıca bu adamlar yasaları tek başlarına çıkarma güçlerine mi sahiptiler? yani YALAN söylüyor. bu teklif tam mutlakiyettir, melis süstür. meclisin yasa teklif etme gücü vardır ama reddetme gücü yoktur, başkan tek başına 3 kuvveti de kendinde birleştirmiştir bir nevi.

bu özürlü örnekler içerisinde rte'nin önerisini eritmeye çalışırken "mağduriyet" sebebini bu sefer baskı hakkı olarak görmesi çok çelişkili ve korkunç.

ya denecek çok şey var ama bu sinir harbine değmez.

bu arada bu adamın hayatı dışarıya zaman'ın anlayışını yaymak, fethullah propagandası yapmaktır, diyebilirim. geçmişinde çok yazısıyla karşılaşıp abi bu batı kampanyalarıyla ve lejyonerleriyle nasıl uğraşacağız diye sinirleniyordum.

şimdi bu ağızları çok net bir gerçeği anlatıyor. ava giden yine avlanıyor. arada türkiye de avlanacak da iki yağ çekmeyle kendine değer verildiğini zanneden bir halkımız varsa bunu beklememiz gerekiyor zaten.

@brian fantana, ya işte pek bir sınırlama koyamıyorum :) bireyin kendi içinde veya başkalarıyla olan birtakım çatışmaları olabilir. Ancak daha önce bireyin kendi içindeki çatışmasıyla ilgili bir kısa film yaptım, farklı bir konu olsa da tekrara düşmek istemiyorum. Güzel bir şeyler çıkarsa ortaya festivallere göndermek istiyorum. Çarpıcı, dönemin sorunlarına değinebilecek bir şeyler ortaya koymak istiyorum ama pek bulamadım.

Trekking / hiking organizasyonunda tanışan kız ve erkek. Manzara eşliğinde yürüyüş, sohbet dere kenarı muhabbet. Elele tutuşarak dönüş. Mutlu son.

Dönem sorunu istiyorsan, swarmda tanışıp ilk tanışma hikayesi uyduran kızların dramı olsun. Ya da sosyal medya mutsuzları olsun.

eğer illaki toplumsal mesajı konu alma niyetindeysen allah aşkına gidip "bunu yaptın böyle oldu ; yapmasaydın! işte gördün mü, yaaa" mesajı veren yerli kısa filmlerden olmasın. ha tavsiye istersen;

sosyal medyanın insan üzerinde ki etkilerini anlatan bir kısa film olabilir. sanal alemde herkes can dost ama gerçek hayatta herkesi gerizekalı olan birini işleyebilirsin. yada sosyal medyada paso duyar kasan hayvanlar ölmesin ağaçlar kesilmesin buzullar erimesin diye dolaşan ama gerçek hayatta bunlarla çelişen şekilde davranan birini de anlatabilirsin. bu da olmadı diyelim, hayatı boyunca kendini özel hisseden ama günün birinde özel olmadığını anlayan ve bir anda kendini boşlukta bulan birinin hikayesini de anlatabilirsin :)

aslında bende fikir ve konu çokta hayatım boyunca beraber bu tip işlerle uğraşacağım bir ortamım olmadı :/ sana başarılar dilerim

Sen yurt dışında yaşıyordun sanırım.

İsveçli kızların neden bu kadar güzel olması konulu bir film çekebilirsin. Birey falan hiç uğraşma. Bir tane güzel kız bul. Bu kız ilk başta bakımlı biri olsun. Herkes o kızın bakımlı olmasıyla erkekleri tavladığını düşünsün. Sonra kızın makyajsız ama yine de çok güzel halini göster. Bu sefer kız yine bütün erkekleri tavlasın. Ee yani ne değişti? diye düşünen izleyiciler bir süre sonra heee İsveçli kızlar her şekilde istedikleri adamları götürürler düşüncesini fark etsinler. Bence bu film gayet iyi olur.

İnsanların ürünü kalitesine değil de üretene göre değer biç5iğini anlatan bir durum olabilir.
Mesela arkadaş feyaten paylaşım yapıyor. Kendi bir cümle kurup altına mevlana yazıyor 100 küsür beğeni geliyor. Mevlananın sözünü yazıp altına kendi ismini yazınca 10 küsür beğeni geliyor.

FSM köprüsünün girişinde arabada 2 kişi tartışır. Çaldıkları 15 külçe altını 7-7 şeklinde bölüşürken artan 1 tane için tartışırlar. Sonra biri 1 külçe altını ani bir kararla arabadan atar. Sahile çok yakın bir yere düşer. ayakkabı boyacısı bir çocuk simit yemek için sahile gelir. Güneşli günde denizin dibinde parlayan altını görür. Suya atlar altını alır. Eve gider ailesi ile görüşür. ailede kavga çıkar. Herkes parayı farklı şekilde harcamak ister. Burada hayal edilen durumlar ayrıca çekilip monte edilebilir. Ayakkabı boyacısı çocuk külçeyi kapar. Koşarak evden çıkar. Yüzünde kızgın bir ifade vardır. Altını bulduğu sahile gider. Külçeyi tüm gücü ile denize fırlatır. Ana fikir: Fazla para Evde kavga ve huzursuzluğa neden olacaksa hiç gelmesin daha iyidir! tamamen anlık uydurduğum bir senaryo...öğlen tatilimden 5 dakikamı ayırdım ve eğlendim teşekkürler.

Bu kadar hayranlıkla iyi bir eleştiri yapamazsın. Oyunculuklar kusursuz değil. Yılmaz Erdoğan adeta Mükremin karakterini devam ettirmiş filmde. Bütün kamera arkası görüntülerini izledim ve ne kadar doğaçlama ve şansa dayalı çalıştıklarını gördüm. Otopsi öncesinde kadının topuklu ayakkabısına zoom yapılması ve bütün bu olayların arkasında bir kadın var iması ince bir ayrıntıdır.

ben filmi ağzım bir karış açık izledim. alttan alta esen erkeksi, maço hava ve bir femme fatale figürü üzerine kurulu senaryosu yüzünden eleştirildiğine şahit oldum, kimi ortamlarda.

Benzer bir haber 2009 yılında da yapılmış.

www.sabah.com.tr

Bu sitede 1 tonluk, saf alüminyumdan üretilmiş sac 2 bin dolar.

www.alibaba.com

Yine sallamış birileri. Nükleer enerji üretimi için kullanılacak alüminyumun ekmek fırınında ne işi var?

Ego tatmin edilecem bir ortalama değil benim gözümde. Nice 4.00lar, 3.90 lar gördü bu gözler.Özetle bizimla degilsin.

az 4 olmasi lazim en az.... kufur edicem simdi :S

Zor bir bölümse arkadaşlarına anlat. Küfür yersen gerçekten iyi bir ortalamadır. Kolay bir bölümse hiç uğraşma.

Açık öğretim falansa iş yapmaz ama tabi ortamlarda örgün dersin kim bilecek.

Tebrikler güzel bir ortalama.

*edit: tebrikler :)* Boğaziçinde hava atılabilecek bir ortalama, koç'ta 4 çeken peynir ekmek gibi ornegin. Vizelerden başka şeylerin notlandirmaya kolay kolay giremediği devlet u üniversitelerine 31 yaşındayım ve 3.55'imle alayınızı döverim baskılı tişörtle işgaller düzenleyebilir ve ehehe tipe bak gülümsemeleri eşliğinde kenardaki börekçide batak çevirmek üzere bayıltılarak götürülebilirsin.

Çok iyi bir ortalama değil. Zaten o bölümden 3.50 altı yapanı dövüyorlar. Kötünün iyisi olmuş

YÖK not dönüştürme listesinde 89,50. Liseyi kaç ortalamayla bitirmiştiniz?

Sıradan.

kulağa hoş geliyor, leyla-layla yurt dışına çıkarsa da zorluk çekmez, isminin geçtiği şarkılar da var, eric clapton'ın layla sı www.youtube.com

bence güzel. marjinal isim koyacağım diye siksok bir isim seçmekten (jerfi) çok daha iyi.

Çok güzel bir isim. Murat Dalkılıç'ın Leyla adında bir şarkısı var.

Şarkıdaki "Kendi eşrafından duyduk ki adın Leyla." cümlesi çok karizmatik.

severim ben.
bu arada esmerim, muhtemelen esmer bir kızım olurdu (olmayacak da, yani olsaydı) düşünebilirdim. anlamına uyardı :)

bence eski. daha doğrusu çok kullanılmış/yıpratılmış bir isim gibi geliyor bana.

Ben severim Leyla ismimi. Eski denilemez bence, nostaljik diyebiliriz.

Güzel.

severim, güzel isim. zannimca eskiden ziyade zamansiz bir isim.

superb

En sevdiğim kadin ismi, öyle hoşuma gidiyor ki.

ben fonetik olarak beğenmiyorum, kişilik olarak da kasıntı bir imajı var kafamda. Doğum vs süper geçer bu arada inşallah.

Çok güzel bi isim <3 Füsun da güzel isim eğer bu tarz isimlerden hoşlanıyorsanız.
Sağlıkla büyütün.

Leyla Bir Özge candır
Kara gözlü ceylandır
Dillerde söylenen o
Yollarda gözlenen o
Yürekten özlenen o
Her gönülde o arzu
Leyla, Leyla ah Leyla


güzel olmaz mı hiç ya. Çok güzel isim bence.

www.youtube.com

ben çok severim, kızım olursa adını leyla koymayı düşünecek kadar çok severim hem de.
bu kadar müzisyen yanılıyor olamaz ayrıca <3

bence çok güzel bir isim, yine de leylalar biraz piremses olur önyargısı bende de mevcut. kuzenim daha yeni leyla koydu kızının ismini bence eskiden çok retro gibi :')

En sevdiğim kadın isimlerinden. Tınısı çok hoş ama eski bir isim çocuğunuz genç olunca daha da eski olup şuanki atıyorum Dilruba gibi bir şey olur mu bilemiyorum onu.

en sevdiğim kadın isimlerinden. bir diğeri de zeynep mesela.

bana bir sürü güzel şey çağrıştırdı. öncelikle tanıdığım leyla isimli iki kadın var, ikisi de çok güçlü karakterler.

"leyladan geçme faslındayım, mevlayı bulma yollarında.." çok sevdiğim bir mfö şarkısının dizeleri.

"leyla ile mecnun" var en sevdiğim türk dizisi, kaldı ki başlı başına büyük bir aşk hikayesi.

oasis'in "lyla" diye şarkısı var, sözleri i-na-nıl-maz güzel.

ve tabiki eric clapton'un "layla" adlı şarkısı..

bence çok güzel isim. bazen "saftirik" anlamında kullanılıyor tabi "leyla mısın kızım" gibisinden. ama aldırmasın :) güle güle sağlıkla büyüsün.

Evde liyakat kalmamis +1
Hem çok güzel isim, hem kolay anlaşılır, hem de bu kadar müzisyenin bir bildiği olmalı.

Rafet El Roman'ın Leyla'sı da unutulmasın.

leylaaaa ela gözlü bir çöl ahusu.

bence hoş.

Leyla acep neden ses vermiyor veryadıma ile bi şarkı da ben ekleyeyim. Çok güzel isim annemin adı ayrıca

Çok tatlı isim

Güzel bir isim. Kulağa gayet hoş geliyor.

bence leyla kötü bir isim.
40 yaşındaki kadınları hatırlatıyor bana

Hepinize cok tesekkurler:) guzel bir anket oldu, cogunluk begeniyor anlasilan sikinti cekmez gibi :)

eh işte fena değil.
çok fazla da yok zaten leyla isminden.

çok güzel. kızım olursa leyla koymak isterim ben de.

ben hakaret olarak kullanıyorum kâmil gibi. ör: olur mu öle şey, leyla.

babaannemin ismi. tabii ki eski. eski olmamalı diye bir şey yok, puduhepa bile olabilir yani. hem otantik hem de çok dişi bir isim. çocuğun etrafına bağlı kendisinin sıkıntı çekip çekmemesi. bizce güzel ama ortamlar hep naz su tuana gibi tiplerden oluşuyorsa aralarında cok aykırı durur. ha bence isim koyarken bunu dusunmemek lazım ama siz biraz bundan kaygı duymuş gibisiniz

sonuçta bu bir insan ismi bence kıyafet veya başka bir şey seçmiyorsunuz bu yüzden sıradan, eski kalıpları bana saçma ve popüler kültürün dayatmasıymış gibi geliyor.
ne yani eski bir isim diye, çok insan kullanıyor diye illa pelinsu damlasu maya vs. mi koyalım? tayanç olsun bari.
leyla çok güzel bir isim.

leyla ile mecnun'dan sonra gözümde daha da güzelleşmiş bir isim.
(kitabından)

Aşırı güzel, bi insan neden kızına leyla ismini koymaz hatta.

bence çok güzel bi isim. kızım olursa koymayı düşündüklerimden

ay böyle saçmalık görmedim koşarak kaç bence. ben olsam çiçek falan alırdım. öğrencim getirmiş diye facebook'a koyup hava atar işte.

Böyle kursların sonunda çeyrek altın hediye ediliyor öğretmene normal yani.
Zorla da değil istemiyorsan durumun yoksa katılmazsın olur biter.

Valla altın fikri ne kadar saçmaysa ajanda ve dolma kalem fikri de o kadar saçma. Fazladan bir değer katmadıysa o kişi size, içinizden gelmiyorsa hiçbir şey almanız gerekmez.

Yuh çeyrek altın nedir yahu. bkz. avrupakonseyi.myenocta.com

Kurslara sadece üniversite mezunları gitmiyor. Bazen lise ya da ilkokul mezunu kişiler de katılıyor. Bu kişiler üniversite okumadıklarından kafalarındaki öğretmen figürü "melek" şeklinde oluyor ve bu sebeple sınıf annesi görevi üstlenen biri kafasına göre plan yapabiliyor. Yarım altın biraz fazla. Biz sınıfça çanta almıştık hazırlıktaki bir hocamıza.

hayatımda duydugum en sacma şey, neden kimsenin fikri sorulmuyor, böyle emrivaki olur mu ? cok istiyosa kendi alsın altını taksın, ben olsam direk çemkirir söylerdim senin evli çifte

hiç birşey almasanız da olur. hediye almak zorunda mı herkes.

ne kursuymuş bu ya, manyak mı la bunlar? yarım altın nedir?

çemkir o çifte olsun bitsin, zaten bi daha hayatında ne zmn göreceksin ki.

öğretmene de söyle, benim derdim siz değilsiniz diye.

Hic gitmedim ama ucretli bir kurs sonunda ogretmene altin gibi bir hediye almak gelenek gibi normal bir sey mi?

Ogretmen de tip sistemiyle calissin kendi de icsellestirdiyse.

Direk hediye sacma, icinden geliyorsa cicek al. Zuccaciye ne la?

Ne kursu ki bu ? Yani cidden bir bu ogretmen mi var bu kadar elzem bilgileri sizinle paylasiyor hayrina ?

Yoksa bunu zaten belli bir ucret dahilinde mi yapiyor ?

Ucret dahilinde yapiyorsa zaten bu isi yarim altin almak nedir yahu guldum.

Ha ogretmendir iyidir hostur guzeldir bir jest yapilir kucukten ekstra olarak guzel bir sey de bu yarim altin vay be.

bence katılmayarak sınıfın en mantıklı insanı olduğunu göstermiş oluyorsun. uyuz olurum böyle işlere. yapan yapar katılmak isteyen kendi gelir. alıyoruz şu kadar da veriyorsunuz nedir. hiçbir şey almazdım ben. kendini kötü hissetme bence.

Kurs ücretsiz, emlak danışmanlığı; yani katılanlar ödeme yapmıyor ama tabii ki öğretmen ücretini alıyor kurumdan. Öyle aman aman bir şey katmadı, az biraz pratikte ne oluyor onu öğrenmeme yardımcı oldu, tapusu kadastrosu falan filandı beni ilgilendiren zaten.

Katılmayacağım bu noktadan sonra zaten de, ben mi bakamıyorum olaya doğru yerden diye danışmak istedim.

Hayatımda duyduğum en saçma işmiş öğretmene altın almak. Çok istiyorsa iki kişi kendi arasında para toplayıp gram altın alsaymış, sizi niye zorunlu bırakıyorlar.

Çok özür dileyerek s.ktir et diyorum. Böyle diğerlerine sormadan etmeden hemen plan yapan işgüzar insanlar da dünyada en çok nefret ettiklerim sıralamasında ilk 3'ü zorlar. Gitsin kendileri taksın altını çok meraklılarsa.

Bence hiçbir hediyeye gerek yok, çiçek dahil olmak üzere. Niye hediye alasın yani bi bağ mı kuruldu kurs hocasıyla aranda? Hayır. Adamın işi bu, sen de öğrencisin. Bitti gitti.

Ses çıkarmayanlar altın lobisiyle hemfikir değil, sadece ölü taklidi yapıyorlar.

bence son derece haklısınız. böyle saçmalık olur mu yahu. değil altın, herhangi bir şey almak da gayet saçma fikrimce.

Geçen Ekşi'de şunu okudum.

eksisozluk.com

Tiyatronun sahibi, kızı şeker hastası diye aşağılamış.

Tiyatro konusunu bilmiyorum ama televizyonda yeteneksiz birçok oyuncu gördüğümüze göre bu işlerin de torpille ilerlediğini söylemek çok yanlış olmaz.

Helal olsun çok iyi laf çakmış:)

2 yıldır modellikle uğraşıyodum bi süredir oyunculuk eğitimi alıyorum
bu süreçte bi çok auditionda bulundum inanilmaz yetenekli oyuncular gördüm bu konuda lisans-yüksek lisans yapanda doğal yeteneği olanda ama bunların hiç biri bi dizide bulunmamıştır şansları yaver gitmedikçe bulunamayacaktır(ben kendimi onlarla kıyaslamıyorum bile o anlamda ama benimde çok şanslı olmadıkça böyle bi şansım çok düşük)

bi kızla birlikte oyun verdik bi kere yanımda bulunsa oscar fln verirdim kıza mesela ama kızın tv kariyeri bilindik bi dizide her bölüm yada bi kaç bölümde bir 2-3 dk gözüküp 1-2 cümle kurmaktan ileri gitmemiş mesela

demem oki torpilin kralı heryerde olduğu gibi burda da dönüyor:)

aynen dediğin gibi yönetmenle yatmak bu işin anahtarı. mesela beren saat gibi yetenek düşmanı nasıl bu kadar başrol oynuyor bir düşün. cevabı bulursun.

ders

Yarıyıl tatilindeyim. Ailem tatile gitti. İki gündür tek başımayım. Bugün uzun bir aradan sonra ilk defa bulaşık yıkadım. Değişik kafalardayım. Birkaç işim var, bitirirsem uyurum. Sabahlama kesinlikle. Sabaha daha çok var.

Sınavım bitti boşluktayım yapacak bir şey arıyorum.

3-4 saat önce kalktım yataktan. ben de hiç uyumamayı düşünüyorum

meclis'i izliyorum; çok zevkli.

elektromagnetik teori bütünleme sınavı var sabah 9'da. yeterince çalıştım, ama uyku tutmuyor. biraz daha çalışmak için odaklanamayacak kadar da uykum var. ben de oturdum ekrana bakıyorum öyle.

tez yazıyom, "nalet gitsin".

i.hizliresim.com

Izinliyim, ailemi ziyaret ediyorum. Annemle muhabbetin dibine vurduk

kaş alıyorum, sağolsunlar çalı gibiler. (-_-)

Boşculuk.

emziriyorum. az önce kakasını yaptı altını değiştirdik şimdi uyuycak tekrardan. 2 saatte 1 kalkıp emzirme mesaisine devam..

dota oynuyorum

3 saattir yatakta debeleniyorum. Baktım olacak gibi değil, kalkıp oturdum. Arada oluyor böyle. Ailede de uykusuzluk sorunu çeken çok fazla insan var, ilerde ben de onlar gibi olur muyum dıye korkmuyorum desem yalan olur.

avustralya açık'ı takip ediyorum. şimdi kuznetsova-jankovic maçı var, eski günleri yad ederek onu izliyorum. grand slam'lerin adına yakışır bir mücadele oluyor.

Yuzır, devilred ve der meister. Bi de isott'un cevaplarını seviyorum ama birebir konuşmuşluğum yok.

keskulpesent var.

Want2die başlık açıp cevap verince gülümsüyorum. Aychovsky buranın başına gelmiş en güzel olaylardan birisi.

Sevdiğim, hoşlaştığım, muhabbet etmek istediğim ve ettiğim çok sayıda insan var. Zaten 'Sevdiğiniz kim var' sorularına cevap verirken çok çekiniyorum 'Ya unutursam, unutmayayım' diye. Kafa dengi deyince soruyu 'En çok +1 vermek istediğim insan' olarak algıladım ben. Son birkaç haftadır robokot ve blatta hiberna'ya (doğru yazamadıysam affet) sürekli +1 vermek istiyorum.Arada yine unuttuğum başka +1'ler vardır.

nice tnetennba sempatik geliyor.

pinkpeony

@aychovsky: doğru, hiçbir sorun yok. olsa da önemli değildi zaten. :)

aychovsky, neferkitty, buff, dessy, fraise ilk aklıma gelenler...


onun dışında, "biri"leri daha var işte.

ben varım aslında, mütevazi olduğum için kendimi örnek vermem, olmaz yani.

www.youtube.com

tüm tanıdıklar arasında, der meister, kuehles var bolca özelden konuştuğum kafa, onun dışında çok var aslında, özelden filan arada doğru ya da yanlış bir şey söyleyince mesaj atan, uyaran, tebrik eden, +1 veren ya da söven duruma göre. onlarda kafa oluyorlar.

Başka şey yazınca şikayet Edip sildiriyorsunuz galiba. Ben de ayçovski hastasıyım el mahkum.

Ayça reis cCc

bfy.tw

dolf.trieschnigg.nl

Türkçe, sağa kaydırınca en sonda.

dolf.trieschnigg.nl

yandaki filtreden türkçe ve ingilizceyi seçebilirsiniz.

@byakuya buraya sormamın sebebi "excel sorusu" başlığı altında çözümler biriktirmek. adımı bu başlıkla aratırsan görürsün.

teşekkürler.

Kılıcı seçerdim. Büyü yapmak işin kolayı.

mürver asa tabiiki.

sonik tornavidayı alabilir miyim ben, tam bir tembel ihtiyacı.

excalibur tabii ki.

@postmodern rh:
1. yüzüklerin efendisi - gandalf'ın asası
2. star wars - ışın kılıcı
3. excalibur
4. doktor who'nun sonik tornavidası.
5. harry potter - mürver asa.

not: silinmiş bir soru vardı da "bunlar ne anlama geliyor?" diye.

aynısını hissediyorum.

Uğurlar olsun lafına uyuz oluyorum. Bunu söyleyen kişiyi bıçaklayasım geliyor. Facebook'ta bu tip yorum yapanları şikayet edip engelliyorum.

Her şey değersizleşiyor

++
hayatın acı gerçeklerini kabullenmeyen insanların, sanalda yalnız kalmama ve cici görünme çabası diyebiliriz.

ben de - vesselam - lafini hic sevmiyorum

Bende insanların bazı hareketlerini gereksiz görüyorum. Onlarda benim hareketlerimi.

Ama bunu geçtim, bize ne? Size ne? İsteyen istediğüni yapar, dinler, okur, içer. Adam kendini öyle göstermek istiyosa bize ne?

Bende gıcık oluyorum mesela, adam gelmiş 2 gün geçirmiş viyanada, sanki 40 yıldır yaşıyor havasında, kimdi hatırlamıyorum necromantik mi, öyle saçma bi tabir kullanmıştı. Ama istediğini kullanır, seyretmem, okumam, kaale almam. Bana ne.

ben de senle aynı görüşteyim.
yapmacık hareketler.
kişisel yorum olarak şunları söyleyebilirim; çevremde ki böyle bir, iki insan var.
o kişiler de her ne kadar sosyal mecralarda çok mutlu insan proflili çizmeye çalışırsa çalışsın; özel hayatında depresyondan, depresyona koşan kimseler.
velasıl, samimiyet, taklit edilemiyor.

Ben zaten duygusal şeylere tahammül edemem. Sürekli şiirsel takılan kuşlar uçuyor, keşke bunun için sevseydim seni, mavi edebiyatını yapanı sürekli kahve içip altına şiir yazanları sevemiyorum. Aklıma bu geliyor hemen www.google.com.tr

bi de şey var, aynı jargondan. nasıl seviyorum belli diil. nasıl özlüyorum belli diil.
valla benim de cok sinirimi bozuyor bu insanlar, hatta basta samimi gelen bi tanesiyle gonul bagı kuracak olduk. allahım o duyarlılıklarının sadece kendi ufak dertlerine kadar oldugunu gordukten sonra 2 kat tiksindim bu jargondan.
goruyor ve arttırıyorum.

Evet tabii ki sahte geliyor ama ben çok gülüyorum bu kişilere. Kendimi bildim bileli hep biraz odun olmuşumdur, dolayısıyla fazla duygusal, efendime söyleyeyim şiir tutkunu, hisleri şelale insanlar bana hep biraz garip görünmüştür. Daha doğrusu gülünç diyelim. Ben böyle şeyler okurken falan hep başkaları adına utanıyorum, tüh keşke demeseymiş o cümleyi diyorum.

Bahsettiğin bu saçma sapan yapaylık sosyal medya kullanmama sebeplerimden biri. Bana da inanılmaz anlamsız ve itici geliyor böyle şeyler. Yani bir insan içtiği kahveyi, okuduğu şiiri falan niye başkalarına da göstermek ister gerçekten anlayamıyorum ben. Örnek verdiğin yorumlar da çok samimiyetsiz ve gereksiz abartılı. Böyle şeyler yazabilmeleri falan hala çok tuhaf geliyor bana.

kuşlar kısa, hayat uçuyor

işyerinde "kardeşim" diye dolanan tipler. samimiyetsizliğin tillahı.

www.youtube.com

Şu kadın komedyen olacakmış ama İngilizce öğretmeni olmuş. İzlerken çok eğleniyorum.

gramerde sikinti yoksa sitcom izle, her bolumde bilmedigin 5-10 kelimeyi yaz kenara, anlamlarina bak. hem listening'i hem vocabulary'i super gelistirir.

Özellikle gramer kaynağı istemiyorsan listening için en güzeli Bbc 6 Minute English bence.

Roma gezisi görüyorum. Dört tane sütun falcılık literatüründe Panteon'u temsil eder.

sana yalvaran bierkek var ama arkasi insanlarla doluuu

4 koldan mordor'a girip yüzüğü atıp kurtulacaksın. 27 vakte kadar sana güzel bir şeyler olacak. artık saniye mi, ay mı, yıl mı bilmiyorum. net değil, görmekte zorlanıyorum.

gerçekten şahane insanlar var :d çok teşekkür ederim yüzümde kocaman gülümseme oldu :))

is gorusmesi goruyorum.
senin arkanda boga goruyorum.
bir de ayni boyda el ele tutusmus cift goruyorum. annen baban gibi.
4 de yol var.

fil gördüm ben, artık ne anlama geliyorsa...

oha falında rabia var

vahşi batıya yolun düşecek. bir kaktüs ağacının dibinde bir çuval altın bulacaksın. apaçiler etrafını saracak. falın devamı fincan altlığında kalmış olmalı.

küçükken ben de çok heves ederim. anneme öğrenmek istiyorum dediğimde "saçmalama" demişti dün gibi hatırlıyorum:) elişi yapan erkek ibnedir görüşü yaygın maalesef.

Bir sorun yok artık günümüzde şu erkek işi şu kadın işi pek kalmadı her yerde tutorial videolar mevcut.

Annem bana öğretecekti ama becerememiştim, sıkılmıştım. Etamin yapıyordum güzel, okulda sergiye de çıkmıştı dokumalarım.

Erkeğin eline yakışmayan bir görüntü olduğunu düşünüyorlar, toplumsal cinsiyet kavramı üzerine düşününce, özellikle bizim toplumumuz için normal bence. Ama artık büyüdün kocaman "adam" oldun, bu sorumluluğu üstlenip başlayabilirsin; faydalı bir hobi neticede.

Demolition mandaki sahne yüzünden bende de var bi örgü örme iştahı

bir an bile heveslendiğimi hatırlamıyorum.
hafızamda cebren ve hileyle götürülüp sıkıntıdan kafamı duvarlara vurduğum "gün"lerin iki numaralı konusu olarak yer etmiş.
bak ürperdim hatırlayınca şimdi.

Kısa bir aralık ilgimi çekti. Nasıl oluyor acaba diye merak ediyordum. Ben de yapayım diye içimden geçmedi. 2,3 hafta ilgilendim sonra bir daha aklıma bile gelmedi.
Sorunun cevabı özenmiyordum oluyor.

annem öğretmeye çalışmıştı galiba tam hatırlayamıyorum ama sonuç hüsrandı büyük ihtimalle.

artmag.saatchigallery.com
<3

hasta ruhlu bir tane is egitimi hocasi vardi ortaokulda, onun yuzunden bir donem ogrenmistim. o da gostermelik olarak, hoca yanimiza geldiginde..kizlarla anlasmistim, onlar benim yerime de oruyorlardi :D

cok sacma bir seydir yahu. herkesin gorusu farklidir, bana gore sadece kadinlara yakistirilmasi gereken bir sey degil; ama vakit kaybi sanki.

illa zaman harcamak istiyorsan, arduino, raspberry pi, programlanma vs ogren..para kazanirsin belki :)

başlayamam ama biri başlarsa haroşa örerim.

10 yasından falan beri. Okulda öğrenmedim. Merak ettim öğrettiler.

çıfıdı çıfıdı dantel işleyebilen kadına saygı duyarım ama, örgü kolay da dantel zor.

hayır. ortaokulda elişi dersi zaten vardı. adını tam olarak hatırlayamadım gerçi dersin. makrame örmek çok meşhurdu o zamanlar ondan yapmıştık. tahtaya çivi çakıp halı örüyorduk sonra bi de.halı gene zevkliydi de diğeri lanet bişeydi :)

lise 1de özendim hatta haroşa öğrendim çok geçmeden apandisitim oldum hayatım kaydı.

ilkokulda 2 gün hastanede yatmıştım da orda bir teyze öğretmişti bana eğlenceliydi. dümdüz dikdörtgen bir parça örmüştüm. sonra evde örgü ile uğraşan olmayınca unuttum gitti. güzel olurdu/olur. günümüzde ayrım pek kalmadı +1

Küçükken benim kıçıma dantel iğnesi batmıştı. Bir gün sevdiğim bir çizgi film başlamıştı. Yaşaşın deyip çekyata atladım ve sonra aynı hızda geri zıpladım. O günden beri örgü işlerini "tehlikeli" sınıfında değerlendiriyorum. Bana da karmaşık geliyor ama. Bazı kadınlar çok başarılı oluyor bu konuda. Yazıcıdan çıkartmış gibi şeyler örüyorlar. Onlara hayranlıkla bakıyorum görünce. Ben de yapayım düşüncesi olmadı ama hiç.

Gitar

www.youtube.com

öyle bir şey olsaydı ülkenin yarısı ölürdü.

uykuda(rem evresi) ejekülasyon oluyor.

sekssizlikten dolaylı olarak ölmek mümkün. sekssizlikten depresyona girebilirsin. sonra bu depresyonu kaldıramayıp intihar edebilirsin.

örnek: intihar eden aselsan mühendisleri.

Sex yetmezliği öldürmüyor süründürüyor. Seni değil ama:)