hangi sehre ucacaksin? www.google.com'dan aktarmali/aktarmasiz en uygun bileti bulabilirsin

teşekkürler. baktım biraz 800eurodan aşağı yok gidiş dönüş.

bileti bulmak için illa portekiz'e veya başka bir yere gitmenize gerek yok, internetten araştırıp bulabilirsiniz varsa şayet ucuza bilet.

eğer bulursanız burdan kendiniz uçup o uçuşa yetişmeye çalışabilirsiniz. ancak burada rötar fln olur da diğer uçuşunuzu kaçırırsanız geçmiş olsun, yapacak pek bişeyiniz kalmaz.

o yüzden aktarmalı bilet almak daha mantıklı.

kanada icin gidis donus 800 euro iyi bir fiyat bence. 12-14 saatlik bir ucustan bahsediyoruz. bir de yaz geliyor high season basliyor. fiyatlar artis egiliminde. simdiden onumuzdeki yil ocak subat icin bakarsan belki daha uygun bulabilirsin.

özel kasa var mı evde? bazılarında oluyor. yoksa, sizin yerinizde olsam odasında kasa olan bir otelde kalmayı tercih ederdim.

13 bin lirayla otel dışında bir yerde kalmazdım ben o da kasası varsa.

yanındaki şey macbook sanırım bir şey olmaz bence host un yorumlarına falan bak.

Macbook saymadım onu da sayarsam daha fazla. Ya ben 20 30 kere kaldım bir sürü yerde. Başka bir zaman kadiköyde seyahate gitmeden bütün fotoğraf mak pc dır bırakıp decatlona fln gitmistim. Ama bu sefer bilemiyorum ya işte..

herkes için geçerli değil bu, birisinin kafası o konuda iyi çalışıyordur fazla odaklanmadan o işi öğrenir, birisinin kafası basmaz oturup sizin dediğiniz gibi sadece o işe odaklanarak geri kalan herşeyi kaçırarak öğrenir.

ben çok büyük başarıları kastediyorum aslında. örnekse: bill gates, zuckerberg, steve jobs, tesla, elon musk(pr da olsa)

Saydıklarının hepsi çok yetenekli kişiler. Yetenek varsa su gibi akar olay. Diğer türlü uğraşmak gerek

saydıklarının şu anki hayatına bakınca sorunun cevabı "değil"

bu tip çılgın başarılı insanların zaten hayatta sevdiği, istediği, aradığı şeyler o başarılar oluyor, o yüzden hayatı kaçırmış olmuyorlar.

'saydıklarının hepsi çok yetenekli kişiler'

katılmıyorum. tesla'yi hariç tutuyorum, jobs, zuckerberg ve gates dogru zamanda doğru yerde olmuş ve önüne çıkan fırsatları değerlendirmiş insanlar. bunlar için uzun süre sadece o konuya odaklanmış da diyemeyiz, başarılarının sebebi bu değil. mesela jobs, wozniak ile tanışmasa nah kurardı apple'i. apple olmasa gates belki bir ihtimal yine olurdu, ama asla bugünkü başarıya ulaşamazdı, detaylara girmek istemiyorum.

jobs üzerinden gidelim, bu adamın çalışma tarzı interdisipliner. işin içinde sanat da var, teknoloji de var, pazarlama da var. ve bu adam için bunun ustası diyemeyiz?? çoğu insan pazarlama dehası diyor, biyografisini açıp okuyun onu apple in başından beri tanıyan insanlar pazarlamadan hiçbir bok anlamadığını söylüyor, tam bu kelimeleri kullanarak. adam çok yönlü biri ve olay da bu zaten. öte yandan hayatı kaçırmak bu değil. senin için hayat dünyayı gezmek olabilir, sevgilin olabilir ya da işin olabilir, bir şeyler yaratma hissi olabilir. işte bu jobs'ta olan şey, kendi söylüyor. o yüzden kendi halimize ağlayalım.

Hayır.

bütün entrilerimi sildim diye uçurmuşlardı beni.

yazar olduktan sonra yazdıklarını istediğin gibi silersin. istersen hepsini silip öyle takıl. bütün entry'lerini sildi diye uçurmazlar kimseyi başka bir sebebi vardır.

tüm entrylerimi sildim ucurdular beni diye bir şey yok şehir efsanesi.

istediğin gibi takıl.

bütün entrylerini silmen baya vakit alır, bir kaç sene önce millet sözlüğe tepki olarak bütün entryleri silmeye başlamıştı ondan sonra entry silme butonuna süre limiti koydular.

başka sebebi yok arkadaşlar gerçekten sildim diye uçurdular ki 10 küsür yıllık hesabımdı. hatta şu sözlüğe tepki olsun diye entry silinen zamanlardaydı, süre limiti koymadan önce. aktif yazmıyordum, hepi topu 30 entrim vardı zaten. sildikten sonra baktım hesabım da gitmiş. mail fln da atmıştım sonrasında ama kimse takmadı bi tarafına.

maillerime baktım hatta şimdi, şunu yazmışlar:

"ekşi sözlük hesabınızı kullanıma kapattık. ekşi sözlük'te yazar olarak sadece konsepti idrak etmiş yazarların barınmasını istediğimizden bunu yapıyoruz. "
reklam/spam paylaşımı sebebiyle uçurulmuş bi de ki öyle bir paylaşımım yoktu. aktif yazmıyordum, sildiğim zaman ile son entry yazdığım zaman arasında 3-4 sene vardır.

auto-brightness açıksa belki ondan saçmalamış olabilir, kapatıp ekran parlaklığını manuel ayarlayın bi de öyle kullanın, belki olmaz bi daha.

dokunmatik filan hiçbir şey çalışmadığı gibi reset attığımda da düzelmedi :)

güve. açıkta kalmış yiyecekten gelir genelde.

ilaç kullansak geçer mi tamamen? satın alınan ilaçlardan söz ediyorum.

illa şirketlere mi ilaçlatmak lazım? :((

geçmez. kaynağını bulmanız lazım. açık ve kapalı tüm kuru yiyeceklere bakın. benim çekmecemde uzun süre kalmış çekirdek içine yuva yapmışlardı, onlarca birikmişti içine.

naftalin derin dolaplarda veya sarılı halılarda filan güve oluşmasını önler, belki odaya bikaç gün naftalin koymayı deneyebilirsiniz. siz solumayın ama mümkünse

offf tüylerim ürperdi. görmek istemiyorum hiç. yiyecek olduğunu sanmıyorum, ama bakmam lazım, belki de unutmuş olabilirim.

teşekkür ederim. :(

mutfakta mi? tüm bakliyatlari kontrol edin, atabiliyorsaniz atın. mutfak dolaplarini silin.

bundan sonra bakliyatlarınızın içine defne yaprağı koyun. hoş ben yine de buzdolabına koyuyorum. bıktım çünkü.

Mutfak degil.

Naftalin falan kullanmayın. Korkunç zehirli bir şey naftalin. Bir böcekten kurtulacağım diye kendinizi, çevrenizdekileri zehirlemeyin.

Pestisitlerden de uzak durun.

Önce kaynağı bulun. Ne sebep oluyor onu öğrenin. Kaynağı atın. Sık sık temizlik yapın. Ayrıca defne yaprağı +1.

bunlar benim evde de var bir odada. yiyecekle alakalı değil ama benimki, yani öyle bi yiyecek birikmesi gibi bi durumum yok zaten. kıyafetlerin olduğu odada var, onlarla alakalı olabilir ama bilemiyorum ben de. bi de eski kitaplar filan da var onunla da alakalı olabilir diye düşünüyorum.

uzun süre yıkanmamış kıyafetlerin üstüne de yuva yapıyorlar.

odayı iyice sirkeyle temizledim. umarım bir daha çıkmaz. :(

teşekkürler herkese.

fiyat normal, hatta gidilecek toplam yol için iyi bile.

şirket dediğiniz bileti satan aracı şirkettir muhtemelen, havayolları değildir, check in'i havayolları üzerinden günü geldiğinde yaparsanız o parayı vermenize gerek kalmaz diye düşünüyorum.

bagaj hakkı için de bkz: havayollarının kendi sitesi, en doğru bilgiyi ordan edinirsiniz.

aktarma süresine bakın. ukrayna aktarmalı efsane uçuşlar var 15 saat beklemeli falan. galiba bagaja ekstra ödeniyordu.

Eger bileti bir acenta uzerinden alacaksaniz bileti almadan once bagaj kurallarini okuyun.

Havayolu firmasindan direkt alinca 2 valiz hakkiniz varken bazen araci firmalarda bu hak 1 ya da 0 bile olabiliyor.

cep telefonunuza moovit uygulamasını indirin. güncel olarak en iyi vesaitlere bakabilirsiniz.

500t ile 4. levent ordan taksi
veya metrobüsle zincirlikuyu, ordan taksi

metro aktarmalarıyla uğraşmaya değmez 15-20 lira tutar taski ennnnnnn çok.

1-hayatımda hiç dua etmedim.
2-imkansız görünen ve dua etmediğim, gerçekleşen çok şey oldu.

1-hayır.
2-bir olayın gerçekleşme ihtimali yoksa ona imkansız denir. o şey olmaz yani. imkansız görünmek diye bir şey yok.

Ettim ama Allah'a değil.
Imkansız miydi bilmiyorum ama oldu.
Artik o kadar zorlamıyorum hiçbir şeyi. Olursa olur, olmazsa su akar yolunu bulur.

Bir arkadaşıma ettim. Kendisi 1.35 boylarında bir sürü hormon sorunları olan biriydi. Dayanılmaz kemik ağrıları vardı. 13 tane ilaç kullanıyordu. Önce 150 boylarında maddi durumu kendisininkinden iyi olan biriyle evlendi. Tüp bebek yöntemiyle kız evlat sahibi oldu. Sadece 2 ilaca devam ediyor. Allah nazarlardan korusun. Tabi benim dualarım mı bilinmez.

İmkansız değil de işte bu 2. cevabı veren arkadaşın dediği gibi, daha ziyade olasılık hayli düşük veya olasılık dışı görünen şeyler gerçekleşebilir (bir olasılık yani).
İkinci olarak da, ben ilk gençlik yıllarını yoğun dua ile geçirmiş biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki;
Dua bir şeylerin gerçekleşmesine vesile olamaz, sadece psikolojik açıdan bir rahatlama sağlayabildiği için (plasebo etkisi gibi ama aslında da tam değil) bazen senin bir takım sorunları aşmana destek atabilir. Mesela sınava hazırlanıyorsundur, dua ettikçe motive olursun falan.
Ama senin iradenin çok dışındaki mevzuların gerçekleşmesi vs tamamen somut olasılık hesaplarına bağlı bir şey. 100 kere ard arda attığın para 100'ünde de tura gelebilir mi meselai elbette gelebilir ama sadece fazlasıyla olasılık dışı bir durum işte bu da

1- gece gündüz olmasa da bir konuda çok dua ettiğim oldu.
2- evet oldu

1) evet
2) hayır olmadı, konu benim irademin, yapabileceklerimin sınırları dahilinde değildi

bu özel olay dışında dua etmediğim halde olmasını istediğim bir çok şey oldu. olmasını asla istemediğim bir çok şey de oldu. hayat geçip gidiyor işte.

Çokça ettim kimi oldu kimi iyi ki olmamış dedirtti

1- birçok şey için dua ettim, ediyorum, ama belirli bir şey için sürekli dua etmedim.
2- hayatımda imkansız gözüken pek çok şey gerçekleşti.

3. Tonla kabul olan duam var ve bircogu normal kosullarda imkansiz gorunen seylerdi.

Gecen sene mayistan beri is bulmak icin dua ediyorum. Neredeyse 1 sene olacak. 1 sene boyunca evde oturmamin bi hayrini da gormedim. Stres sikinti girla. Dolayısıyla kafam dua konusunda karisik:)

1.ettim
2.olmadı iyi ki de olmamış diyorum vardı bir hayır ben görememişim.

1- yaklasik on yildir ediyorum. Herhangi bir sonuc alamayinca biraktim. Artik hicbir sey icin dua etmiyorum, olene kadar da etmeyecegim.

2- Cok da imkansiz bir sey olmamasina rağmen olmadi.

1- O ana kadar hiç başıma gelmemiş bir şeyin, çok büyük bir huşuyla dua ettiğim günün ertesinde gerçekleştiğini tecrübe ettim. Buna çok benzer bir ya da iki olay daha oldu. Yani duanın hemen ertesinde gerçekleştiler.

2- Gece gündüz dua ettim ve gerçekleşmedi.

tabanı rahat ayakkabı, olmadı ortopedik tabanlık. decathlonda filan var tabalın belki işinize yarar. kremle olacak iş değil

sorunun devamı olarak ben de bir şey sorayım:

benim uzun süre ayakta durduğumda vücudumda genelde belim çok fazla ağrıyor. nedeni ne olabilir?

teşekkürler.

gtadaki karı lol
bacaklar da zayıf olabilir, kas lazım

@sanal uyku Benim de çok ayakta durduğumda ayaklarım yerine belim ağrır. Suçun kiloda ve/veya kötü postürde olduğunu düşünüyorum.

şirketi dava etmeyeceğine dair belge sıradan bir belge, kıdem ile ilgili olduğuna emin misiniz?

anlaşmalı mı ayrılıyor, evlilik vs gibi bir durum mu var? yoksa şirket işen mi çıkarıyor? bu durumlarda kıdem verilir ama bunların dışında bir durum varsa şirket kıdem tazminatını ödemek zorunda değil.

genelde şirketten alnacak olan alacak son iş günü yatırılıyor çalışanın hesabına.

normal şartlarda bahsettiğiniz belgenin adı ibranamedir. bunun dışında imzaladığı hiçbir belgenin geçerliliği yok diye biliyorum. ve tazminat arkadaşın da dediği gibi son çalışma günü ödenir. o da en geç haliyle. ve bir insan alacağını almadan neden ibraname ya da başka bir evrak imzalar şu yılda, hala aklım almıyor. dava yolunuz açık.

yalnış hatırlamıyorsam 15 günlük bir süre var.

öte yandan her arayışında ertesi güne sallayıp ödemiyorlarsa bir bit yeniği olabilir.

Parayı almadan, haklarımı aldım diye imza attıysa işi çok zor.
Bir avukatla görüşsün mutlaka, başka türlü alamaz parayı.

anlaşmalı ayrılıyor kendi isteğiyle. ciddi anlamda mobbing'e ugradı, sozlesmede sirketi dava etmeyecegine dair imza atmıs ancak hesabına ayrılmanın karsılıgında yatacak para da sozlesmede yazıyor ancak o para yatmadı.

avukatla gorussun ve tam olarak hangi belgeyi imzaladıgına dair emin olsun. hiçbir alacağım yoktur diye imza attıysa işi zor.

tax free'yi ulkeyi terk edecek kisi alabilir. cunku boarding kartini gormek isteyecekler. urunun faturasi turkiyeye gelecek olan ucuncu kisi adina kesilirse ve bu kisinin ikametgahi avrupa ulkelerinden birinde degilse alabilirsiniz evet. vergi iadesini alabilmek icin fransayi terketmeden once ve gumruk kontrolunden gectikten sonra faturalara damga vurulmasi gerekiyor. bu damgalar olmadan iade alamazsiniz.

vergi iadesini ürünü satın alan ve o ülkede turist olan, yani oturma izni olmayan kişi alır. iadeyi alabilmek için ülkeden çıkmadan önce ilgili birime başurması lazım, bunu sağlayan bazı mağazalar olduğu gibi havaalanlarında da yapabilir, işini havaalanında şansa bırakmasın derim.

alış veriş kredi kartı ile yapıldıysa karta iade 2 haftayı bulabilir ancak ufak bir kesintiyle nakit olarak iade de alınabilir. nakit yapıldıysa vergi iadesi anında verilir. bunların hepsi sadece ve sadece ürünü satın alan kişiye verilir. bu nedenle bir ülkeden alınmış bir ürünün vergi iadesini aynı ülkeden alabilirsiniz sadece, başka bir ülkeden alamazsınız.

ben gececiyim ama bu sizin alışkanlıklarınızla ilgili bir şey. gece ortam sessiz sakinken daha iyi çalışıyorum, sabah 'uykum vaaar uyumak istiyorum ben yeaaaa' modunda oluyorum çünkü.

kendimi bildim bileli gündüz çalışırım. Max gece 12 'de kapağı kapatırım.

kumar ile ilgilenmiyorsan yapacak bir şey yok batumda, tiflise geçme gibi bir seçenek varsa onu değerlendirebilirsin belki.

Hayatımda bu kadar mükemmel bir fikir duymamıştım.

artvin'i gezin bari oralardayken. ekipmanınız varsa kaçkar dağlarında trekking yapabilirsiniz.

Batum’dasın, ev var eh parasız da değilsindir ve canın sıkılıyor. Dostum sen insanlar Batum’a kültür gezisine gidiyor mu sanmıştın? Herkesin yaptığını yapsana.

Inturist otelin discosu meşhurdu bir ara :)

Radisson blu da spa masaj falan var.

Botanik parkını yazmıştım, bir kez daha tavsiye ederim.

(bir ay gerçekten çok fazla ya)

Bir ay naaptin hocam sen. Couchsurfing yap bari halk faydalansin evden. Senin de canin sikilmaz.

www.trendyol.com

www.youtube.com

8 gözü filan var

targus citygear. bende 17" olanı var memnunum.

link: www.hepsiburada.com

Kalite olsun diyorsan mutlaka "THULE".

www.hepsiburada.com

durum aynı.

Kozmetik ve gıda yasak. İlaç reçeteye tabi.

reçete lazım, sipariş ettiğiniz ürünü olduğu gibi reçete ederseniz vitamin/takviye alabilirsiniz. bir de ilacın kapsül/tablet şeklinde olmasında fayda var, toz halinde olunca gümrükte dikkat çekiyor içine bişey karıştırılmış olma ihtimaline karşın.

kozmetik, gıda vs hiç bir şekilde geçmiyor ama.

biraz jameson (dubleden az) ya da 1 kadeh kirmizi sarap

spotify sleep listeleri.

alkol +1 ama sürdürülebilir değil

ben medidasyon türü şeyler yaparak uykuya dalıyorum uyuyamadığım zamanlarda. öncelikle vücudumdaki bütün kas/kas gruplarını gevşetiyor ve rahat olduğuma emin oluyorum, bazen bazı yerlerim gereksiz kasılmış oluyor onu fark ediyorum. sonrasında her nefes alış verişimi saymaya çalışıyorum ve bu esnada hiçbir şey düşünmemeye çalışıyor ve olabildiğince aldığım nefese odaklanıyorum, sonra bi bakıyorum uyumuşum.

psikoterapide de böyle şeyler yapıldığını duymuştum, bu şekilde vücut uyuyor ama biliç açık kalıyor demişti bir arkadaşım, ki 10'dan geriye sayıcam hadi uyan dendiğinde fiziksel müdahale olmaksızın uyanıyormuş insanlar. uyandıktan sonra da ya ben uyuyakaldım kesin işe yaramadı terapi diyorlarmış. benim gece yanımda konuşan eden olmadığı için bi yerden sonra bilinç de uyuyor demek ki, sabah uyanıyorum anca.

meditasyon + nefes egzersizleri kesinlikle on dakikada uyutuyor beni.

1 bira. ama @taurina'nın dediği gibi sürdürülebilir değil.

sabahın köründe kalkıp it gibi çalışmak. genelde yastığa 3-4cm kala uyutur.

ben spor yapıyorum akşamları. yorduğu için uyumayı kolaylaştırıyo. ama sabah zor kalkıyorum ayrıca =)

Sabahın köründe kalkıp it gibi çalışıyorum arkadaşlar. 6.-6.30 gibi kalkıp işe gidiyorum ama çok yorulsam dahi son 50 saatte max. 5-6 saat uyumuşumdur. Dalamıyorum. Bedenim çok yorgun sarhoş gibiyim ama bilincim hep açık, uykuya dalamıyorum. Bayılıp kalırım belki diye bakıyorum ama olmuyor. Beyin hep uyanık.

seninki vahimmiş. bence bir uzman gerekli gibi. ben de o saatlerde kalkıyorum, çoğu zaman 11 gibi sızıyorum. eğer kafa çok doluysa işle veya başka konularla o zaman uyumak pek zor oluyor.

melisa + papatya çayı (karışık)

Radyo tiyatrosu , tercihen polisiye , 3. Dakikada filan uyumuş oluyorum

kapkaranlik bir oda.

Yok.
Denemediğim bir sey kalmadi.
Melisa cayi zart cayi zurt cayi hikaye.
Umitlenme diye yazdim.

white noise dinlemek
youtubedaki ingilizce guided sleep meditation videolarını dinlemek (türkçeleri dinleyemiyorum gülmem geliyor, uykum iyice kaçıyor)
durum çok zorluysa passiflora çayı (yarım bardakta bayılıyorum zaten uykudan)

meditasyona basla her gun. ne oldugunu iyice anladiktan sonra bu derdin kalmayacak. son bi senedir 30 sn icerisinde uykuya dalmadigim gun 5ten azdir

nazar değmesin de hiç uyumak için bişey yaptığım olmadı. kafamı yastığa koyduktan 27 saniye sonra uyuyorum. konuşurken bile uyuduğum oluyor.
meditasyon çok iyi geliyor diyorlar..

2 bira 1 sigara

Dogal bir sey onerecegim bir eczaci olarak sana, eczaneye gidip solgardan valeriana officinalis aliyorsun, uyumadan 1 saat once iciyorsun her gun. Bir dene bakalim.

bu ise epey kafa patlatmis biri olarak.

1. gun icerisinde mavi isik sacan pc, telefon, tableti azaltmak
2. gece yatmaya yakin hayatindaki tum isiklari azaltmak. telefon, tablet icin kirmizi filtreleri acmak
3. yatakta telefon, tablet keyfini cok az tutmak.
4. gun icinde agir, yagli, baharatli yiyecekleri azaltmak
5. toplamda 4 bardaktan fazla cay-kahve icmemek.

Uyuyamadığım için neredeyse ağlicak duruma geldiğim günlerde bi gün sabah normalden bi kaç saat erken kalktım ve bütün gün ders çalıştım çok çay kahve içmemeye çalıştım ve gece yatarken telefona çok bakmadım, ondan sonra uykum düzene girdi, ama en önemlisi bir sonraki sabah erken kalkmak için aşırı istekli olduğum için geceleri yatağa girince kendimi çok zorlamadan ve bir şey düşünmeden daha doğrusu basit şeyler düşünerek, hayal kurarak alışkanlık haline getirdim bunu. Önceden uykuya dalma sürem 1 saati bulurdu.

o box'ı alabilirsiniz evet.
içine youtube , netflix yükleyebilir ordan izleyebilirsiniz.
bildiğim kadarıyla tarayıcı da yüklenebiliyor dizimag falan girmek isterseniz.

poee az bile yapıyor. biz akılsız televizyonu olanları dövüyoruz.
mi box hayatını şenlendirir tabi ki. güzel bir seçim.

playstation al.

youtube netflix vs de var, üstüne bir de oyun oynarsın. bütçen nedir bilmiyorum ama akılsız televizyonu akıllandırmanın en güzel yolu bence playstation.

xiomi almıştım, ekran ara ara mavi ve yeşil tonlara bürünüyordu. sonra abimin eski apple tv sini taktım (belki 10 yıllık) gıcır gıcır takılıyorum.
(belki sorunlu xiomi bana denk gelmiştir ama kumandasından aygıta kalite farkını hissedebiliyosun)

*erkeksen tenga, kadınsan dildo.

*box'a para vereceğine oyun konsolu daha mantıklı.

Robot süpürge aldım şımartmalık, bambaşka alana kaydım ama bunu da alıcam sanırım. Oyun oynamıyorum hiç, o yuzden konsoldan ziyade bu daha iyi

Saçmalık bir fiyat bence. Aynı şeyin çok daha ucuza yapıldığı yerler var

şimdi gördüm. eğer bu ürünleri gerçekten alan insanlar varsa, sağlam keriz silkeliyorlar. eğer iyi bir araştırma yaparsanız bu hizmeti bedavaya getirebilirsiniz.

toastmasters var benzeri, 2013 yılında yıllık 250 lira mıydı neydi, aylık mıydı yoksa bilemedim.

Toastmasters bir yabancı dil kulübü değil. Topluluk karşısında konuşma yapmak amaçlı bir oluşum. Burada sorulan başka bir şey.

Yumuşatıcı Vernel- valla kokusu 10 gün kalıyor

deterjan: bence hepsi aynı. o nedenle ucuz olanı

yumuşatıcı- yumoş ekstra mavi

Vernel'in güllü olanını kullanıyorum yıllardır, gayet memnunum. Yumoş indigo da güzel kokuyor ama. Deterjan da Persil sıvı

deterjanda omo color. yumuşatıcıda yumoş portakal çiçeği.

Green Clean deterjan, Frosch veya Green Clean yumuşatıcı.

deterjan: ucuz olan hangisiyse o, şu an tursil var
yumuşatıcı: beyaz sirke + esansiyel yağ

fakirim evet.

Perwoll nicin hikaye ki? Yani nesinden memnun degilsiniz?

Perwollu ben de koyu renkler için kullanıyordum ama kuruyan çamaşırlarda kalan kokusu hoşuma gitmeyince bıraktım. Genelde bingo en ucuzu oluyor, onu kullanıyorum. Yumuşatıcı da yumoş alırdım ama en son a101den çiçeğim diye bir marka aldım, kokusu da iyi, kalıcı.

Söz konusu edilir bir işe yaramıyor. Siyahlar yine zamanla morlaşıyor, morlaşma süresinde de ekstra bir uzatma olmadı. Diğer deterjanlardan farkı yok.

deterjan: hayvanlar üstünde test edilmemiş genelde ucuz markalar
yumuşatıcı: asla ve kati kullanmam, bedava verseler bile.

camasir deterjani icin hayvanlar uzerinde test etmek gibi bir surec var mi? varsa neden boyle bir teste ihtiyac duyuluyor? camasir deterjanina en fazla elimiz deger bir miktar, bunun verecegi zarar hayvan uzerinde test etmeden anlasilmiyor mu?

Omo bebek deterjanı- yumuşatıcaya gerek yok.

Domol sıvı. yumuşatıcı yok.

Ecover camasir deterjani. Bu markanin her ürününden cok memnunum. Yumusatici hic kullanmadim, gereksiz bir sey.

Carsaflar, havlular icin gercek esansiyel yag ekliyorum birkac damla.

Kis aylarinda at kestanesi ile de yikadigim oluyor carsaf ve havlulari. Cok iyi, kopuklu kopuklu yikiyor ve de sifir kimyasal ile tertemiz yapiyor. Kokan deterjandan uzak duruyorum, zaten cok sahte bir kokusu oluyor, beni rahatsiz ediyor. Uzerimde bir koku olsun istiyorsam zaten parfum kullanirim.

@jimicik

Hayvanlar üzerinde test yapan bir çok firma ve bunların çeşitli ürünleri var:

Procter and Gamble: İpana, Sensodyne
Henkel: Persil, Perwoll
Unilever: Lipton İce Tea, Knorr, Magnum vb

Hayvan testleri oldukça zalimce bir uygulama. Tavşanların gözkapakları kesilip günler boyu şampuan sürülerek test ediliyor mesela. Aklınıza gelip gelebilecek vahşetin bin bir türlüsü kedi yada yavru köpek bile demeden her türlü savunmasız can üstünde yapılır.

Bir adet foto vereyim çok ileri gitmeden, internette binlerce çok daha vahşi fotolar bulabilirsiniz:

www.yesilist.com

makyaj malzemeleri, temizlik ürünleri, kişisel bakım ürünleri, parfümler vs piyasanın dev firmaları tarafından yıllardır hayvanlar üzerinde test yapılarak piyasaya sürülmektedir. (alternatif yollar vardır, maliyet sebebiyle büyük firmalar buna yanaşmazlar bu arada)

Beyazları Borlu deterjanla yıkıyorum. Daha mı beyaz oldu ne? Renkli ve koyu renkliler için sıvı deterjan kullanıyorum, hangisi kampanyadaysa. Yünlü kazaklar için perwoll en iyisi bu arada. Yumuşatıcıda henüz idealimi bulamadım. Durulama suyuna yumuşatıcıyı koyuyor olmak beni rahatsız ediyor, tam durulanamamış gibi. Sirke & esansiyel yağ kullananlar çamaşırlar yumuşak oluyor mu? Sirke kokmuyor, değil mi?

deterjan: perwoll. bitince bingo'nun bebekler icin urununu almaya baslayacagim ama. pek kokusu yok. simdilik 1 kere carsafta denedim, fena degil. bir de uni baby'nin deterjani var. onu kullaninca yumusaticiya gerek kalmiyor.
yumusatici: uni baby.

Banka izin veriyorsa kredi kartı döviz borcunu döviz olarak ödemek istediğini belirt. Garanti izin veriyor.

Kredi kartı ayarlarında dövizli ekstre diye bişey vardır, onu kurcalayıp etkin hale getirirseniz kredi akrtınızdan döviz ile yaptığınız alış verişler ekstrenize döviz olarak yansır, döviz hesabınızdan bunu kolayca ödeyebilirsiniz.

internet şubesinden seçemiyorsan bankayı ara söyle. Ben Garanti ve Teb'de o şekilde kullanıyorum, dolar ve euro ekstreleri o şekilde ayrı ayrı geliyor.

İşe yaramadı, yine yüksek kurdan tl çekildi.

bir sonraki ekstre döneminden başlatıyor olabilir dövizli ekstreyi demek ki. yoksa normalde o dönemde borç bulunan her döviz türü için şu şekilde ayrı ayrı ekstreler geliyor:

eksiup.com

internetten kart ayarlarından sanırım yaptım. harcama ilk yapıldığında banka döviz kuruyla tl değerini düşüyor kart limitinden, tl harcama olarak gözüküyor. daha sonra düzeliyor, döviz harcamalarına geçiyor harcama.

tecrübe ile sabittir. dell

msi kullanmadım ama çok eski bir dell'i hiç sornsuz 8-9 sene kullandım (2002-2010 arası)

dell

dell!
en büyük artısı soğutma teknolojisi ve donanım performansı.

benim için en büyük sürpriz Kırşehir oldu. Kırşehir lan, Kırşehir...

kırşehir +1

Kırşehir, Silivri ve kemer olabilir bencede.

İstanbul sürpriz oldu açıkçası, ben akp imamoğlu'na rağmen kazanır diye düşünüyordum. kazandı. imamoğlu'na helal olsun, sahip de çıktı oylarına.

hayal kırıklığı yaşadığım şehir sakarya'da oldu açıkçası. hiç kimse memnun değildi akp yönetiminden ama geçen seçime göre %7 oy arttırdı. neyin kafası la bu?

Rize fındıklı
trabzon yomra beşikdüzü
giresun eynesil
tüm artvin ilçeleri
samsun atakum ilkadım
sinop
bartın- amasra (en büyük ilçesi)
amasya (mhpnin alması)
kırklareli (bağımsızın alması)
mersin
uşak (akpnin alması)
balıkesir -susurluk

senelerdir yobaz olup son seçimle yobazlıktan tamamen kurtulan tüm ilçe/şehirler <3
bir oyla yobaz ya da sorgulayan insan oluyorsun, süper.

İstanbul/Esenyurt

Kırşehir

mersin

Fındıklı surpriz falan drgil, bilakis tersi olsa surpriz olurdu.
Findikli ve Rize farkli seyler. Xportant +1

Abi Kırklareli ye neden şaşırdın anlamadım, Kırklareli yahu.:)

kırklareli'nin bağımsız çıkmasına şaşırmış. normalde chp çıkması lazımdı. hatta bir bağımsız adayın kazanması da sürpriz. o ilin ileri gelenlerinden falan olması lazım anca.

kırşehir biraz ilginç ama o da eskiden chp idi dedi babam, son zamanlarda akp olmuştu zaten çok sürpriz değil dedi.

bence en büyük sürpriz istanbul büyükşehir. hiç umudum yoktu. bir şekilde ne yapar yapar, bırakmazlar diyordum.

"kırklareli'nin bağımsız çıkmasına şaşırmış. normalde chp çıkması lazımdı."
denmiş yalnız kırklarelideki aday eski chpli. chp niyeyse direnip kendisini aday göstermeyince o da bağımsız olarak girmiş seçime. yani afedersiniz chpnin tezek yemesi olmuş.

benim için en büyük sürpriz istanbul oldu. istanbul bu iktidar için her şeyden önemliydi. ne yapar ne eder teslim etmezler diye düşünüyordum. yoksa imamoğlunun bu oy oranına yaklaşacağını tahmin etmiştim. binali yıldırım konusunda akp seçmeni kızgındı, kenara attıkları basiretsiz adamı niye bizim başımıza koyuyorlar diye. ceketimi koysam seçtiririm diye düşünmüş olmalılar. oysa referandumda istanbul safını çokça belli etmişti. onun dışında hdp oylarının chpye kaydığını düşünenler var, ben bunun istanbulda doğru olmadığını kendi etrafımda gördüm. hdpnin yoğunlukta olan kürt seçmeni akpye kaydı. onun dışında akpli ailelerin ilk defa oy kullanacak gençleri ise komple ama komple chpye bastı mührü. saadet partisinin 2 üyesinin bıçaklanması ile saadet oylarının saat 14ten sonraki kısmı da chpye kaydı. çok enteresan bir seçimdi. çok ama çok enteresandı, bundan sonraki günler daha enteresan geçecek. umarım her şey iyi olur, tek korkum birilerinin kan dökmeye devam etmesi.

Bolu'ya şaşırdım ben.

rize-fındıklı (memleketim) artvin'e komşu ilçedir. 50'li yıllara kadar da artvine bağlıydı zaten. seçmen olarak rize'den çok artvin seçmenine benzer fındıklılar. geçen seçimde fire vermişti neyse ki gereken oldu.

Ankara sasirtmadi Mansur zaten gecen sefer kazanmisti katakulli ile el koydular.
Istanbul'a sasirdim %5-6 fark ile alirlar diyordum. Umarim gerisi corap sokugu gibi gelir. Onumuzdeki 4 sene hata yapmamalari lazim.

tek kişi 50k, aile 150k

araba ve çocuk hariç diğer dediklerinizi eşimle geçen senenin eylülüne kadar yapıyorduk, aylık gelirimiz 15k civarıydı.

üstüne ekleyin istediklerinizi.

Evin ve arabanın aylık masrafı diye bir şey yok. Bir kere o ev 2 trilyon olsa araba en az 200k olsa bunları taksitle alacak halin yok yani. Babadan Zengin olacaksın önce. Apartman aidatı min 500-600 olacaktır. Arabanın aylık gideri aylık benzin paran ne kadarsa o kadar olacaktır. Muayene kasko sigortası zırtı pırtı derken min aylık 1500₺ olsun hadi. Mutfak alışverişi min 500₺(tek) ile 1000₺(Aile) arasında olsa faturalar da aynı orantıda olsun... gezme tozma da mutfak masrafı ile aynı oranda tek 500 aile 1000₺ olsun. Ama şimdi deniz manzaralı evi orta üst segment arabası olan biri bu hesapları yapmaz yani. Gereksiz yere hesap yaptım o kadar. Cerrah falan olman lazım kısaca. Bir ameliyat ile çoçuğunun bir yıllık okul masrafı çıkacak. Aylık en az 100k olmalı.

Bunun 2 kati guzel hayat yasayan, nerdeyse her haftasonu yurtdisima cikan siradan beyaz yakalar taniyorum. Tas catlasin 8bin aliyorlar.

Burada onemli olan su, maasi ayin sonuna tamamen bitirmemiz sorun mu degil mi?
Hic para biriktirmeyecegim diye bir karar alsam cok rahat bu sekilde yasardim.

Ikinci kriter de deniz manzarasi olsun ama hangi semtte olsun, uskudarda sariyerde ortalamaya yakin kirasi olan deniz giren evler var.
yurtdisi deyince yunanistan da yurtdisi. Cuma gunu oglemln beylikduzunden scooter'la cikip dolasip geri evine gelen insanlar var. Youtube'da var videolari.
Sonra bir de oraya gidip hilton'da kalmak var, sandvicle cadirlar takilmak var.

senin dediğin iş 30k'dan aşşağı olmaz

bıraktım bile.

Birakirim.

Ne is yapiyorsunuz ve kac yasindasiniz? Doguma kadar kesin birakmam. Eger sekreter tarzi bir gorevim varsa olabilir ama degilse cevabim degisir. Ayrica 25 yasindaysam da birakmam, zaten 10-12 yasindan sonra cocuk sizle vakit gecirmekten cok arkadaslari ile geciriyor dolayisiyla 35 yasinda ne yapacagim? Etkileyecek cok faktor var, ulkede herkesin dini imani para olmus, bir kadini ve dolayisiyla onun yetistirdigi bir cocugu besleyip buyutecek cok faktorler var

tabii ki birakirim. cok daha azina bile birakirim. hatta soyle soyliyim hic param yok ve calismiyorum. birilerini zengin etmek icin kendini tuketmek insana mantikli geliyor nedense, bana herkes calis diyor. ne diye cailiyorsunuz ki zaten? gumuslukte domastes ekiyim, cevreciyim kafasinda filan olmadan sadece yemek yemek, giyinebilmek gibi htiyaclarimi karsilayabiliyorken calismiyorum. sabahlari yuruyus, aksamlari kosu yapiyorum. hobilerimle ilgileniyorum. sizin yerinizde olsam herhalde bir daha asla calismak fikrini dusunmezdim. sigortanizi disaridan odeyin olsun bitsin.

Ben kadin bile olurum

26 yasindayim sekiz aylik hamileyim ve bes kusur maasim var. CEO degilim elbet ama o kariyerim maasim oyle bir mesafe koyuyor ki araya 50 bin kira gelirim de olsa birakmam isimi vucudum dayaniyorsa cocugum iyi bakiliyorsa.
Sizin yerinizde olsam calisir izinden ise donerken d ogretmen tutarim cocuguma para bol nasil olsa. Cocuk guzel bakilsin siz de kariyerinize bakin bu dunyanin binbir turlu hali var. Bir hastalik gelir es elden ayaktan duser dukkan gider ama meslek kolda bilezik. Eger calismaniz sizde veya cocukta bir perisanliga sebep olmayacaksa devam edin.

Ne aileler var. Helal olsun. Daireler dükkanlar.:)

Bira-ki-yo-rum, biraktimmm:)

Durdugun kabahat. Hele ki bebek olacaksa

Kadın değilim ama insanları iyi tanıyorum. Önceki sorularınıza da göz attim. Bakış açımızdan çıkardığım sonuç neyi seçerseniz seçin bir şekilde mutsuz olacaksınız çünkü hayatta sizin için önemli olan şey ne bilmiyorsunuz. Hayatınıza siz yön vermiyorsunuz, maddi durumunuz size yön veriyor.
Sorunuza gelecek olursak suanki sartlarinizla işi bırakmaniz daha makul görünüyor. Sonuçta bugün için işi bırakmaniz tekrar çalışmayacağınız anlamına gelmiyor.

iş yerinde fazla kasmam. rahat rahat takılırdım:)

Birden 10 bin TL aylık kira geliriniz oldu hesapta yokken. --> dediğiniz anda işi bıraktım ben.

asla mutlaka çalışmam lazım demem, aksine 2 milyon dolarım olsa ASLA çalışmam derim hep. hayattaki en büyük amacım 2 milyon dolar biriktirebilmek.

Çalısırdım yine. Işimi seviyorum.

Bırakmam, hem işimi seviyorum, hem de dünyanın binbir türlü hali var +1.

Evli değilim ama Hamilelik süreci ve doğum İçin bir süre ara verir, sonra tekrar işe dönerdim ben. Hayat şartlarım ne olursa olsun hiçbir zaman evde oturan bir kadın olmak istemedim çünkü. Mesleğimi de seviyorum, bir doğum yaptım ve kira gelirim oldu diye ondan vazgeçmek istemem. Çalışma tarzımı Belki biraz rahatlatır, bir şeyleri değiştirir ama tamamen kopmazdım.

Geçici olarak zaten herkes bırakırdı şu durumda ama siz çalışma hayatını temelli bırakmayı düşündüğünüze göre burada asıl faktör bebek değil, çalışmayı gerektirmeyecek bir gelir elde etmiş olmanız sanki. Bebek biraz cesaret olmuş. Mesleğinizi ve çalışmayı sevmiyor olabilirsiniz. Kişiye göre değişir Yani.

İşi bırakmazdım. Ama doğumdan sonra yıllık ücretsiz izni düşünebilirdim. Ev hanımlığına ne çok özenen varmış.

Evli değilim, gelen cevaplar aklımı aldığı için soruya atlamış bulundum.

bırakmazdım. ama bırakma lüksümün olduğunu bilmek güzel olurdu.40-45 yaşından sonra kesinlikle bırakırdım ama.

stres altında bir işte mecburen çalışıyorsam bırakırım. risk alır kendime bir iş kurarım. ya tutunur devam ederim ya da fuckup gecelerinde anlatacak deneyim kazanmış olurum. her türlü sosyalleşirim yani evde oturmak ihtimaller arasında değil henüz. evli de değilim gerçi ama fikir beyan ederim, kime ne.

İşi ışık hızıyla bırakıp kendimi çocuğuma ve hobilerime veririm. Çalışmayınca üretken olunamıyor gibi bir önyargı var sanırım ama o işler değil işte.

anaam çalışmak istememeyi direkt ev hanımlığı sanan garipler var, gız ben sizi yerim. :D

ölene kadar çalışmam diyemem (dünyanın binbir türlü hali var) ama en azından çocuk kreş/okula başlayana kadar çalışmam ben, hem de zihnimi yenilemiş olurum. çocuğu kaliteli bir şekilde büyütebilecek etkinliklere girişirim, hobilerime zaman ayırırım, çocukla gezerim. evde kocamı tencere yemekleriyle bekliyor olmam yani her gün.

kurumsal köleliğe meraklı insanlar da varmış bu hayatta, ilginç.

kesinlikle bırakırım. oturur çocuğuma kendim bakarım.

Aileden size bir daire ve iki dükkan ka.. bırakırım.

bırakırım tabi ki manyak mıyım

Anında bırakırım, evde de boş boş oturmam tabii hobilerimle ilgilenirim.

Cocuga bakabilecek kadar iznimi pasa pasa kullanirim. Onun disinda isi birakmam. Dünyanin bin bir türlü hali var. O ese cok fazla güvenmezdim ben. Max. bir 10 sene sonra annelik-ev düzeninden bunalmaya baslarsin cünkü.

Bir de calismanin insani dinc kildigini düsünüyorum. Is degisiligi sebebiyle yaklasik 1 ay falan ara verdiysem hep zeka seviyem düsüyor :D

valla esimin geliri beni bir noktaya gore ilgilendirir, o esin akli karistiginda bir kap yemege muhtac edebilir cunku sizi. Mal mulkten gelen gelir de hep gelir mi, ne zamana kadar gelir vs. Dolayisiyla, imkanim varsa kendi isimi yaparim, yoksa part time calismaya calisirim ama kesinlikle cocugum oldu evde oturayim demem, is yasamindan uzun sure uzaklasmam, hele de 40li yas civari degilsem, cocuga en fazla 3 yasina kadar falan yetebilirsiniz cunku, sonrasinda pedagojik formasyonunuz yoksa oyle aktiviteler yaparim oyunlar oynarim falan olmuyor, ayrica cocuk yasitlariyla sosyallesmeli, bir duzene alismali vs. Ozellikle gunumuz sartlarinda, arkadan zehir gibi gencler gelirken 10 sene is dunyasindan uzak kalmak demek dondugunuzde ne is bulursaniz ona razi olmak demek.

Ek olarak, calismak istemenin kurumsal kolelige merakli olmakla alakasi yok, bu tarz soylemleri hele de kadinlardan kadinlara geldiginde iyice mide bulandirici buluyorum. Bu kadar sidik yaristirmak gereksiz, siz calismak istemiyorsunuzdur calismayin ancak calismak isteyen kadina sacma sapan yakistirmalar yapmak neden? Baskasina yakistirma yapmadan sadece boyle istedigim icin diyip, kendi kendinize var olamiyor musunuz yani? herkes isinden nefret etmiyor, meslegini severek yapan, hobisine de vakit ayiran isine severek giden insanlar var.

Sonuc olarak, analik ve kadinlik yaristirmak - bu cagda- mide bulandirici!

5

yoğun çalıştığım dönemlerde(gemide) bir fincan, nadiren iki. yoğun çalışmadığım dönemlerde(karada) hiç içmiyorum çünkü bünyemi olumsuz etkiliyor. içtiğim zaman da sevdiğim için değil, uyanık kalabilmek için içiyorum.

Ben de 2 bardağı geçmemeye çalışıyorum. 3'ten sonrası olumsuz etkiliyor.

3'ten sonra ellerimde titreme oluyor. 1 veya 2 bardak içiyorum.

3-4 kupa içiyorum. 5 ve sonrasında midem biraz tuhaf oluyo. Bulanıyo gibi oluyo.

günde 2-3, yoğun çalışıyorsam ve stres/uyku düzeyi fazlaysa 4-5, nadiren de olsa iyice sapıtıp 6-7 gittiğim oluyor. fiziksel olarak negatif bir durum yaşamadım şu ana kadar. yaşadıysam da zaten yıkık olduğum için fark edilir düzeyde olmadı sanırım.

ya ben meşrubat içiyordum inanılmaz şekilde. bırakmak imkânsız geliyordu. sonra uyuşturucu bağımlısıymış gibi kendimi kapattım eve, o ilk zehri atıp fiziksel bağımlılığı yenme aşamasını gerçekleştirdim. sonra baktım gerçekten canım istemiyor artık ama elim boş kalmasın, bi' şeyler içeyim isteği hasıl olmuş. benim gibi baykuşlar için de kahve ideal bu açıdan.

başlayış o başlayış... yarın yokmuşçasına kahve içiyorum. bildiğin şu kapkara nescafe gold'un üstüne basıyorum suyu oh şeker yok bi' şey yok, meşrubat kadar zararlı olmasa gerek. zararlıysa da zararlı bıktım artık bana ne ya.

Günde 5-6 saat uyuyup, 10-11 saat çalışıyorum, sıfır bardak kahve tüketimim var. Bazen keyif için çay içerim. Her gün 3:30 da kalkıp günde 10 saat meditasyon yaptığımız inzivalar sağolsun, uykuyu da aştım bu hayatta.

@der meister, adaçayı denesen ? Her gün bu kadar içmek gerçekten de faydalı değil.
Sen bize lazımsın :)

Normalde 2

genelde bir double espresso bazen yanına da bir kupa (350ml civarı) filtre kahve içiyorum gün içinde. üstüne 2 3 kupa da çay. mesainin çoğu tuvalette geçiyor.

İçtiğim zamanlarda maksimum 2 büyük fincan içiyorum, düzenli değil. Haftada 4-5i bulur. İçme sıklığım tamamen uyku durumumla alakalı.

1-2 kupa

3-4. büyük kupayla.

ortalama 1, nadiren 2 kupa, onları da gündüz içiyorum.
akşam 8'den sonra içince gece uykum gelmiyor.

Hafta içi bir, hafta sonu 2. Fazlası mideme dokunuyor. Azı da dokunuyor gerçi, ama seviyorum.

sabah kahvaltıda çay, öğlene doğru 1 kupa filtre kahve akşama doğru 1-2 fincan türk kahvesi.

şeker veya süt yok. türk kahvesinin yanında % 80 lik bitter çikolata.

ben de 2 bardak(330 cc kupa) civarı. bazen 3 de oluyor. ama 3'ü pek aşmıyorum.

6 veya 7 bu ara.

her seçiş bir vazgeçiştir..

kendi şeytanın elalemin meleğinden daha iyidir

Bir ağaçtan bin kibrit çöpü çıkar, bir kibrit çöpü bin ağacı yakar.

"kızımı bir daha arama."

Sen daha iyilerine layıksın.

Çok güzel gülüyorsun, gülmek sana yakışıyor. bir ömür böyle gülersin umarım demişti arkadaşım

bankayla konuşup iptal edebilmeniz lazım sonuçta. ray sigortayı arayıp bir soraydınız hayırdır diye.
şifrelerim garantide falan gerek yok da kart bilginiz böyle bir yerdeyse kartları değiştirin. ben sigortacılarda sanal kart kullanıyorum ve taksitlendirme bittikten sonra sanal kartı iptal edip yenisini oluşturuyorum. kafam rahat. sonraki seneye onlar arıyor.

ray sigorta özelinde bilgim yok ancak biz sağlık sigortası yaptırdığımızda ödeme mail order yoluyla olmuştu, kart bilgilerini verdik, onlar parayı çekti, sms şifre, pos üzerinden ödeme vs olmadı. bilgimiz dahilindeydi ve para çekildiği sırada zaten sigorta ofisindeydik.

ödemeler genel olarak nasıl oluyor diye sorduğumuzda aynı bu şekilde günü geldiğinde kartınızdan otomatik çekiliyor, yenileneceği zaman da böyle olacak demişlerdi. normalde kartı internetten alşverişe kapalı tutuyoruz ancak bu işlem için açmamız gerekti, kapalı olursa ve parayı çekemezsek zaten size ulaşırız demişlerdi.

daha önce ray sigortadan herhangi bir sigorta fln yaptırdıysanız bu kartla onun ödemesi/taksidi olabilir belki çektikleri para. orayla bir görüşün.

Ray sigorta ile hic bir isim olmadi simdiye kadar. Hafta sonu ve bu saatte ulasamayabilirim diye aramadim.

şimdiye kadar ciddi bir çalışma görmedim bununla ilgili. bir sıkıntı olduğunu sanmıyorum.

diş macununu yutmadığınız sürece sorun yok. titanyum oksitten ziyade diş macununu esas zararlı addeden madde florür, çürüklere karşı korumada iyi bir iş çıkarsa da vucüt için toksik, dolayısıyla vücutta birikmesi iyi bir şey değil. bazı bölgelerde şebeke suları bile flörür içeriyor ve bir miktarı deriden emilebiliyor. yine bu şebekelerin flörürden arındırıldıktan sonra çürüklerin artış gösterdiği tespit edilen bilimsel çalışmalar var. zaten şebeke suyundan maruz kalıyoruz ona yapacak bir şey yok bari diş macunundan bile isteye flörüre maruz bırakmayalım kendimizi ndiye bazı insanlar flörürsüz olmasını tercih ediyor bu nedenle.

Doğal bir içeriği olan paradontax original'i öneririm.

gerek yok.

pasaport = senin yurt dışındaki kimliğin oluyor zaten.

Diyelim pasaportunu kaybettin. Geri döneceksin yurt dışında öyle ya da böyle türkiyeye döneceğin için uçağa bindin, türkiyeye dış hatlara geldin, sorun yaşamaman için kimliğini göstermen gerekiyor. Al o kimliği sen yanına.

Dostum ben yurtdışında pasaportumu sürekli yanımda taşıyorum nüfus cüzdanımı ise otelde veya güvenlik bir kasası varsa orda saklıyorum otelin. Yurtdışında pasaport senin kimliğin zaten polis çevirir birşey olur pasaport her zaman yanında olmalı ama oldu da pasaportunu kaybettin(montunun cebindeydi bi yerde unuttun vs.) türkiye konsolosluğuna gidip kendini kanıtlayıp başvuruda bulunmak için tc nüfus cüzdanının yanında olması bence başını beladan kurtarmada bir nebze yardımcı olabilir.

pasaportunuzu yurt dışında kaybederseniz öyle yada böyle uçağa binemezsiniz. en yakın elçiliğe gidip ülkeye geri dönüş belgesi almanız ve bu belgeyle türkiye'ye dönmeniz gerekir, başka ülkeye de gidemezsiniz. bu işlem için kimlik belki işe yarayabilir ama çok da şart değil, öyle bir durumda kimliğinizi doğrulamak için beyan, ehliyet, edeveltten nüfus örneği gibi evraklar da işinize yarar.

kaybederim diye korkuyorsanız yanınızda kimliğinizi götürmeyin, yurt dışında sizin için tek geçerli olan kimlik bulunduğunuz ülkede bir oturma izniniz yoksa pasaportunuzdur.

alkol alıp g*tü başı dağıtmadan önce kar maskesi takabilirsiniz, böylece bu tarz istenmeyen durumların önüne geçilebilir

Evden çıkmamak dışında bir şey yok. Arkadaşlarınız sonra izler güleriz diye çekmese bile yaptıklarınız aşırı komikse etraftakiler çeker.

Yani bir videonun viral olma ihtimali de sana denk gelmeyebilir. Viral olsa bile iki günde unutuluyor her şey. Sırf videomu çekecekler diye kendimi eve kapatacak halim yok ya.

yani yıllardır dışarıda dolaşıyorum bazen içiyorum falan ama daha videom düşmedi internete? ürkecek başka konu mu bulamadınız. benim yaşadığım yerde insanlar bıçaklanma istatistiklerine göre ev falan seçiyor mesela. haberlerde bıçaklanma olayı gördüğünde ev aramaya başlayan var. purge başladı zannediyorlar basit bir bıçaklanma vakasını. bana bunlar daha komik geliyor.

kendinizi kaybedecek kadar sarhoş olmayın siz de.

uzun yıllar önce bir websitesinde tanıştığım, msnden vs konuşarak samimi olduğum sonra ortadan kaybolan birisinin sahibinden.com sitesinde bir ilanda ismine rastladım, altında telefon numarası vardı. ismi çok spesifik olduğu için o olduğundan emindim ilandaki lokasyon da aynıydı. whatsapptan yazdım sonra tekrar konuşmaya başladık.

Kaybettiğim hiçbir şey geri gelmedi. İstisnasız.

Ben cocukken annem kendimize zarar vermeyelim diye bir maket bicagini saklamisti. Resmen yok etmis, bir daha bulamamistik, yillar sonra bir sekilde ortaya cikmisti. Kadin anam :)

Cocukken 100dolarim vardı kitaplıkta bir kitabin arasına koymustum. Daha sonra almak için kitabi açtım yoktu. Defalarca sayfalara baktim, anneme baktırdım yok.
Bir kac sene sonra ayni kitabin icinden cikti.

pikachu'm. evet, bildiğiniz oyuncak pikachu.

5 yıldır kayıp olan ipod shuffe'lımı bulmuştum

Orta sonda dershaneye gidiyorum diye telefon almışlardı bana. Sonra kaybolmuştu nerede bıraktığımı bile hatırlamıyordum. 5-6 ay sonra salondaki fermuarlı minderin içinden çıkmıştı çok sevinmiştim^^

Bir ara gönüllü projeyle avrupaya gidip gelmiştim. Sonra döndüm 2-3 ay askerliği beklerken param bitti öylece evde oturuyordum. Dedim bari gidip işimi gücümü hallediyim, banka hesaplarımı filan kapatiyim. Bankadaki görevli bana "Hesabınızdaki parayı ne yapalım" diyince, ne parası lan dedim. Meğersem yurtdışına çıkmadan planlarımı yapıp lazım olursa diye bir miktar parayı hesabımda bırakmışım. Hatta öyle bir unutmuştum ki hatırlamak için gidip günlüğümü okuyup hesap hareketlerimi filan incelemem gerekmişti. Tüm tarihler tutunca biraz anımsar gibi oldum. Miktar da bir 300-400$ ve biraz da Euro muydu öyle birşeydi. Fena bir tutar değildi yani.
İşte böyle de paraya tamah etmem :)

Bir de tek kisi olarak ilk yurtdisina cikisimda yanimda powerbank goturmustum. Telefonun da bayaryasi oluydu, orada sikinti yasamayim diye ozellikle yanima aldim.
Gider gitmez odada cantayo actim yok. Cantayi didik didik ettim yok.
Nitekim 2. Gun dsha once hayatimda hic yasamadogim bir rahatsizlik yasadim, acele acele hastabeyi bulmaya calisrken batarya bitti bir suru sikinti yasadim:)

Geldikteb sonra valizden çıktı turkiyede.

He bebeklik tarağım
Aaa du gene kaybolmuş nerde ki

Bana olmadı da, kardeşime aldığım bir saat yazlıkta havuzun başında "yürüdü".
daha o zaman lisedeydi kardeşim, aradan 2 yıl geçti, üniversitede bir kızla tanışıyor, kızın kolunda aynı saat (yurtdışından getirmiştim, çok da spesifik bir şeydi, o zamanlar ithal ürün çok yok, sene 94 falan). kardeş kıza soruyor "aa saatin ne güzel, nereden aldın" falan diye. O da X aldı diyor, X de kardeşimin yazlıktan arkadaşı bir adam. Kardeşim durumu adama anlatıyor, "bu ablamın bana hatırası, kızdan bir şekilde alacaksın o verdiğin saati, ama bir şartla, kıza yeni saat alacaksın" diye...öyle kardeşime aldığım ve giden saati, 2 sene sonra geri geldi. Tesadüf.

1 sene önce kaybettiğim şarj kablomun ablamın evinde olduğunu bugün öğrendim.

oldu, kendimi buldum 30 sene sonra

ütü masası açacak yeri olmayanlar için. masanın, yatağın vs üstünde ütü yapabiliyorsun.

daha taşınabilir, daha pratik.

Küçük masa kullananlardanım. Az ütü yapıyorum, koca masayı evde sürekli görmek de istemiyorum. Küçük masa ayak altında durmuyor, kırk yılda bir kullandığımda da yukarıda yazıldığı gibi başka bir masanın hatta yatağın üstünde açıp kullanıyorum.

Hiç bi işe yaramıyo peşinen söliyim kullanışlı değil

küçük masa kullanıyordum ben de, çok az ütü ihtiyacım olduğu için işime yarıyordu. genelde kıyafeti giymeden önce yatakta/masada/yerde/koltukta hızlıca ütülememi sağlıyordu. tek parça ütüleyeceğim için koca masanın ameleliğini çekmiyordum böylece.

Marmaray oralardan geçiyorsa marmaray ile Söğütlüçeşme, ordan metrobüs.

Olmazsa 500T ile Cevizlibağ, ordan metrobüs.

İlk seçenek daha konforlu.

En rahatı önce Marmaray ardından Metrobüs ile Avcılar.Lütfen üşenmeyin gidin kime oy verirseniz verin ama mutlaka hakkınız ve göreviniz olan oyu kullanın, hem Pazar gezmesi olur.

ben de kahve bağımlısı olarak ayırt etmiyorum ancak tabii ki evimde aeropress olmadığı için makinede yapıyorum. fakat bu iki yöntem birbirine daha yakın tatlar çıkaran yöntemler bana göre; french press, moka pot vb. ne nazaran.

o yüzden kahve seven çok ayırt etmese de, hediye edilecekse aeropress daha hediyelik tabii ki. kahve 101 seviyesinde ise makine uygun olabilir.

uzun dönem düşününce evde aeropres kullanmaktansa filtre kahve kullanmak daha pratik.

Aeropress diyorum, foolproof bir yöntem genel olarak güzel kahve yapar.
Aldığınız kişiyi bu tavşan deliğine sokmak istiyorsanız iyi bir seçim

pratiklik açısından filtre kahve.

zamanlayıcılı olanları var hatta, sabah kahve kokusuna uyanmak şahane oluyor.

Türk kahvesi

Türk kahvesi, arada Starbucks tan çektirdiğim filtre kahve. Genelde esnaftan alınmış Türk kahvesi ama

türk kahvesi, filtre kahve ve latte, nadiren de espresso.

sadece türk kahvesi.

french press'te filtre.

Kafeinsiz turk kahvesi

Granul ve filtre. Fitlreyi disarida icmem.

filtre.

sabah kalkar kalkmaz kahvaltıda granül kahve, öğleden sonra da filtre kahve.

french press'te filtre

espresso, americano/cafe creme, latte, cappuccino, filtre kahve, türk kahvesi, cold brew, moka pot ile girişimlerimiz de oldu.

hepsini zevkle yapar ve tüketiriz.

türk kahvesi
1 yudum sütlü duble türk kahvesi
2-3 haftada 1 suda çözünebilir sade veya az sütlü hazır kahve

%90 latte %10 filtre,turk falan

Türk kahvesi

Sanat okulları kapsamında olmasa da benzer bir okul fuarına gitmiştim, akare midi neydi, hala sms atar durur. Bilgi verici olması sizin merakınıza bağlı, ne öğrenmek istiyorsanız onları insanlara sorup danışarak fikir edinebilirsiniz. Şahsi fikrim ise merak edebileceğiniz herşeyi zaten internette bulabileceğiniz yönünde, bu tip okul danışmanlık şirketleri internette araştırma yapmaya üşenen veya sorularının cevaplarını internette de bulabileceğinin farkında olmayan insanlara yönelik şeyler gibime geldi hep.

Benim gittiğimde çekilişle birkaç kişiye TOEFL veya IELTS sınavı hediye etmişlerdi, öyle bir şeye denk gelebilirsiniz belki.

kaybedince yenisini neden çıkartmadı? 2 yıldır nasıl kimliksiz okuyor?

bizde kaybedince eskisini iptal ederlerdi bulan yemek yemesin diye. 15 lira da verip yenisini alırdın.

büyük bir gazeteye verdiyseniz eğer, online arşiv tutuluyor bazılarında, üyelik parası vererek örnek milliyet gazetesinin taa 1998deki bilmemne tarihli gazetesini okuyabiliyorsunu internet üzerinden.

burada böyle hesabı olan arkadaşlar vardı, bir ihtimal böyle olabilir.

yeni kaybetmiş gibi yeni ilan versin, kartını çıkarttırsın, sonra mezun olurken iade eder.

15-20 lira verip tekrar ilan verecek.

eksisozluk.com

niye yapmayasın ki? :D

kalecinin topu topu 2 tane yaptığı iş var onlarda can alıcı. 1-gol yememek için iyi yer tutmak.
2- çevre kontrolü

2. yi yapmadığından gayet nizami bir goldür itiraz da etmemiştir.

atılır. kalecide çevre kontrolü sıfır, futbolcu da bundan yararlanmış. hiçbir takım arkadaşı da arkana bak demiyor, takım halinde mala bağlamışlar sanırım, golü yemeyi hak etmişler.

ben yapmazdım.

@ARKADAŞLAR

Cevapların yarısı soruya cevap değil. Ben daha nasıl sorayım? :) ben burada golü tartışmıyorum. Diyelim ki siz o an orada golü atan futbolcunun yerindesiniz. Kaleciyi o şekilde yakalamışsınız. Bir yandan atıyım bu golü diyorsunuz bir yandan bulunduğunuz ülkede yıllarca konuşulacak bir figür haline geleceksiniz. Evet o milisaniyelerde psikolojik olarak aklınızdan bu da geçer. Hatta o anki maçın skoru da maçın önemi de kararınıza etki eder. 5-0 öndeyken o hareketi yapmazsınız mesela. Neden yapılmasın derseniz, belki 30 yıl boyunca bu sinsi gol ile anılmak istemiyor olabilirsiniz ya d a başka sebepler... Yapardım veya yapmazdım diyerek, isterseniz açıklamanızı da yaparak güncelleyelim cevapları :)

Böyle bir sinsilik yapmazdım. Bu yüzden hep kaybediyorum hayatta. :D

Bu golu attim diye kotu anilacagimi falan dusunmuyorum. Direkt atardim. Centilmenlige aykiri bir durum yok.

atar üstüne de eşşek gibi sevinirdim. forma çıkartmalı falan.

dogru veya yanlis, dünya kupasi final maci 90. dakika da olsa ben yapamazdim heralde.

alakasız bir şey sorucam peki futbol gurularına.

bu herif topu ayağına aldıktan sonra diğer arkadaşına pas verse ofsayt mıydı?

2-3k

ama acıbadem olduğu için 5-6k da olabilir.

Acibademde sigortaniz yoksa bir tiroid ultrasonu 1000 kusur lira ona gore hesap edin.

sgk ile bedava. sgk anlaşmalı bir özelde sanırım 500 e bile çıkılabilir. iyi araştırmak lazım. acıbademde 10k da tutar aman diyeyim.

Evet var, biz macaristana başvururken başvuru belgelerinde beraberinde gideceğiniz kişinin vize işlenmiş pasaport sayfalarının fotokopisi gibi bir belge vardı. Birbirimizin belgelerini verdik, daha doğrusu onda vize yoktu bende vardı verdik o şekilde aldılar başvuruyu.

ülkeye göre değişebilir ama as-visa aracılığını kullananlarda var sanırım

biz vfs'den eşimle birlikte başvururken ayrı ayrı dosyalıyorlar, her pasaport ayrı değerlendiriliyor. birbirimize dair evrak lazımsa koyuyourz ama dediğim gibi sonuçta herkes kendi dosyasından sorumlu. mesela kalacağımız yeri ikimiz de ayrı ayrı veriyoruz birlikte kalacak olmamıza rağmen, ikimizin de isminin yazdığından emin oluyoruz fln.

birlikte başvurursanız vize çıkması daha olası diye bişey yok, kiminle başvurduğunuzdan ziyade evraklarda ne sunduğunuza bakar vize çıkma ihtimali.

biz de eşimle başvururken birbirimizin dosyalarına ikimizin de uçak biletlerini, pasaport fotokopisini vs koyup, dilekçede de birlikte gidicez diye belirtiyoruz. minik de olsa bir avantaj olduğunu düşünüyorum çünkü şimdiye kadar ikimize de hep aynı uzunlukta vize verdiler.

hayyam kıratlı

İstanbul Retina Merkezi Murat Karaçoğlu.

retina dekolmanı nedeniyle bir başka doktorun kendisine yönlendirmesiyle ameliyat olup görüşünü büyük ölçüde kurtarmış bir tanıdığım var. bahsettiğim merkez zaten retina merkezi, muhtemelen çalışan doktorların tümü Türkiye'nin önde gelen retina uzmanıdır.

Prof Dr Öner Gelişken
Şu an Bursa Jimer Hastanesinde.İstanbuldan kalkıp gidiyorum.

murat karaçoğlu

Eşiniz vergisiz araba alabilir ama siz kullanamazsınız.

Vergisiz alabilmesi için bişey bedelini (turing? salladım) bankaya bloke olarak yatırması lazım, 20-30k gibi bir miktardı yanlış hatırlamıyorsam, arabayı satarken bu parayı geri alabiliyor.

Bizim iş yerinde çalışan yabancılar o topa girmek yerine normal şekilde araba almayı tercih etti bu sebepler yüzünden.

50 lira verilir 300 400 çok

çeyrek altın o para zaten neden 300-400 vermen gerekiyor ki tanımadığın etmediğin adama? para toplamanın olayı bu, herkes gönlünden kopanı verecek ve toplamda dişe dokunur meblağ olacak. veresin varsa 40-50 lira ver geç. ha hiç muhabbetin olmayan biri için bence gerek yok.

Böyle özellikle bir grup oluşturulup toplanmıyorsa ben katılmıyorum bu tip olaylara. Düğününe çağrılmadığın adama da düğün hediyesi vermek, ne bileyim biraz şey gibi benim için.

edit: şimdi gördüm davetiye vermiş, 50 TL iyidir.

50 lira verilir isteyen hiç vermez.
Bizim işyerinde de aynı uygulama var 6 yıldır ben hiç vermedim.

yakin arkadasim degilse eger 5 kurus bile vermem.

ekibe yeni girmissin, ileride taniyacaksin ve belki de yakinlik kuracaksiniz. "tanimiyorum" diyerek sana davetiye vermemezlik etmemis, seni de davet etmis.
50-100 tl arasi biseyler verip dahil olurdum ben.

bu işte uzun çalışacağını düşünüyorsan vermen gerekir. zarfa 100 lira koy

+1 100 lira helali hoş olsun. Adettendir.

Aynı durumda kaldım 100 lira verdim fazla da takılmadım. İstemiyorsan hiç verme. 300-400 vermeye kalkışma saçma sapan hareket etme.

deli misiniz yaw?
para bile vermene gerek yok.
seninle samimiyeti olmadan sırf para almak için davetiye vermiş.

aynısı başıma geldi, verdim, şimdi aklım olsa vermem diyorum ama yine veririm galiba, 50 tl yeter.

300'ü nerden çıkardın? orayı açıklasana bize meraj ettik.

50-100'dür hatt açoğu şirkette bundan da az.

pintilik etmeyin, şimdi tanımıyorsun ama yarın bir gün senin düğünün, doğumun olduğunda da o zaman yeni işe giren biri sana verecek. kişiden bağımsız düşün bunu. ekip olarak bir aktivite işte.

tanısan da tanımasan da adettendir 100 lira verilir. yeni ev kuran adama yardım etmemek olmaz. sevsen de aynı sevmesen de.

100 lira ateşlerdim

Max 100 liraya kadar atesleyebilirsin. Paran yoksa da vermene gerek yok ise yeni basladim uzun sure issizdim param yok bahanesini kullanabilirsin.

50 lira verilir. Ayrica 300-400 lira hicte kucuk bir meblag degil.

neden min 300-400 lira vermen gerekiyor?

ben olsam vermezdim. vereceksen de en fazla 50 tl ateşle.

Yarım gram 115 lira. Al kendi hediyeni ver gitsin.

Böyle organizasyonlar bir bana mı saçma geliyor. Ben olsam vermezdim.

işe yeni girmişsin 50 lira ver geç ortamı bozma. fazla da kafaya takma.

valla muhabbetin olmadigi birine bence bir sey vermene gerek yok. yani ben olsam vermem. öyle davetiye verdi diye kisisel almak da cok sacma. ekip kücükse ve bir sey vermezsen rahatsiz hissederim dersen de 50 yeter.

400 verecek olsam gruba katılmam kendim çeyrek alıp takarım. 50 tl senin durumunda uygun.

300-400 ne ya kim diyor onu? varsa 50 ver geç.

Max. 50 lira.

Ekonomik olarak zor durumda degilsen ver gitsin.
Davetiye vermis sonucta. Dügüne gitsen daha cok para takman gerekecek.

Kisi basi 300-400tl nedir, isyeri olaral yarım kilo altin mi takacaksiniz?
O parayi vermek her turlu sacma, ceyrek takarsin direkt bireysel olarak o paraya.

50-1006tl +1

genelde 100, daha samimiysem 150 verdiğim oluyordu benim. çok samimi olduklarıma da gram/çeyrek alıp verdiğim oldu. hiç samimi olmadıklarıma/tanımadıklarıma ise vermedim bişey. 300-400e çıkmanıza gerek yok yani.

50 çok az geldi ama, yemek ısmarlasan zaten 50 tutacak.

Hemsta +1

50 lira bu zamanda az yahu, bi 100 lira atın sevabına.

Eşek değilse parayı toplayanlar "Ahmet'ten 10, Burak'tan 75, murat vermedi" diye raporu vermezler zaten, biz aramızda topladık nacizane diye daha yakınca olduğu biri kendisine aktarır ne kadar toplandiysa.

Seni tereddüde düşüren muhtemel dedikodularsa, dedikoduya tahammulune göre karar ver.

Ben de sormak istiyorum yeri gelmişken. Bu kit ile yapılan 500 ml biranın maliyeti ortalama nedir? markettekilere göre yüzde kaç kar ediliyor?

Bence kutudan çıkan mayaların tadı çok baskın. Mayayı değiştirmek de tadı değiştirebilir.

Klasik bira renginin dışına çıkmak sorun değilse Bock bira (rengi siyahtır) sizi tatmin eder. Acılık yok, çabuk olgunlaşıyor. Şişede 10-15 günden sonra içilebilir. Uzun süre bekletilebilir.

1 ekstra koyu kuru malt özü, 1 buğday malt özü ve kit mayası ile kurabilirsiniz. Biz yaptığımızda elimizde fazladan birde buğday kitinin mayası vardı. yukarıdaki kuru malt özlerine ilave olarak 500 gr şeker ile birlikte buğday mayasını da atmıştık. İçimi çok keyifli, acı olmayan hafif kavruk karamel tadının geldiği bir bira olmuştu.

Acılık istemiyorsanız genel olarak Ale türü biralardan uzak durmalısınız. Indian pale ale, amber ale vs. Buğday birası da olabilir ama buğday biraz meşakkatli ve tadı tutturmak kolay olmuyor. Bock üzmez.

başlangıç kitinde muhtamelen pilsner ile kurmuşsundur, şeker yerine malt özü ile kurduysan acı bi tat alman nispeten normal. ama ilk kitinse muhtamelen şeker kullanmışsındır da pilsner'de acılık oluşmaması lazım. Önerim mutlaka yoğunluk ölçer kullanman, çünkü fermantasyon için 3 hafta kovada bekletmeye gerek yok. ortamdaki ısıya bağlı olarak 10günde de fermante tamamlanmış olabilir, bu süreden sonra hala kovada bekletmen tadını bozmaya başlamış olabilir.
Renk olarak pilsner açık renklidir, eğer koyu renkte bi bira elde ettiysen fermantasyon kovanda kaçak olup bira oksijenle temas etmiş olabilir.

ben malt özü ile kuruyorum, tadı içimi ve alkol oranı daha iyi oturuyor. Şekerle kurduklarımda mideye oturuyor, hafif bi baş ağrısı gibi bi hissiyat bırakıyordu.

Diğer arkadaşlara da cevap vermeye çalışıyım.

Maliyet olarak starter kit 200tl civarında ve 46 şişe bira elde ediyorsun.
ilk kit'den sonra elinde malzemeler olacağından, ortlama 100tl'ye birakit'i alıp 2tl'ye felan ortalama şişe maliyetin gelecek.
ve içimi çook daha keyifli, tekelden aldığın biradan nefret edersin.

@ diffarentiationation

yukarıdaki arkadaşın yazdığına ek olarak; maliyetler senin isteklerine göre değişebilir.

kit fiyatları, ekstra farklı maya kullanma isteğin, şişen yoktur şişe satın alabilirsin, acılık fazla olsun dersin şerbetçiotu alırsın, toz şeker değil de candi şeker denen şeyleri satın alabilirsin; maliyeti kendin arttırabilirsin.

Bununla beraber 70 liralık kiti alıp, evindeki toz şekeri kullanabilirsin. kaynak suyun vardır, suya bile para vermezsin. şişelerin vardır, temizleyip doldurursun içersin, 70 liraya 46-50 şişe biran olur.

ilk kit benim pilsenerdi ve sekerle kurmustum. arkadasin bahsettigi acilik bende de oldu.

ikinci seti golden ale ile sekersiz ekstra malt ozu alip kurdum. beyaz paketin icindeki serbetci otunu hic kullanmadim. merakla bekliyorum. bunu forumlarda okudugum bir yorum uzerine yapmistim. acilik olmamasini umuyorum.

ipayi da cok tavsiye ediyorlar. ama genel olarak herkesin ayni bira icin yorumu degisebiliyor. deneye deneye kendiniz bulacaksiniz sevdiginiz tadi.

American Ale ile Smugglers favorilerimdi benim. Acı değildi. Acılık genelde IPA türlerinde var.

Bu dediklerim maltıyla beraber komple kit halinde geliyordu, hazır çorba yapar gibi yapıyorduk,gayet kolaydı.

yeri gelmişken ben de sorayım GUİNNESS gibi tadı olan hangisi? var mı öyle bi kit.

Öncelikle cevaplayan herkese teşekkür ederim

@FAtE,

Şu an Bock bira kiti tükenmiş sitede. Diğer bock kitinden de 12 litre elde edebiliyoruz, pek uygun gelmedi açıkçası.

Buğday birasında tadı tutturmak açısından en önemli ayrıntı nedir. Fiyatı da uygun aslında, detayları ile uğraşabilirim.

Mesela şunda acılık az yazıyor.

www.butikbira.com

Tadı hakkında bilginiz var mı?


@zippo cakmagina lpg dolduran komunist,


pilsner ile kurduk fakat malt özü ya da şerbetçi otu kullanmadık. doğrudan 1 kg şeker ile kurduk. hatta 3 haftadan biraz fazla, 26 gün bekledi kovada. aslında 1 aya kadar problem olmayacağı yazıyor kitapçıkta ama bilemiyorum tabii.

rengi biraz koyu gibi, fotoğrafı ekliyorum;

eksiup.com


Kısacası tadı acı olmayan kitler diye sıralama yapmamız mümkün değil mi? Ya da piyasa biralarına benzer tatlar gibi.

Yeni gördüm kusura bakmayın. Buğdayın ben genel olarak başarılı bir kit olduğunu düşünmüyorum. 2 Muntons Buğday yaptım, özel maya kullanım Danstar klasik Münih maya, 2 dme yada lme kullandım genel olarak tatmin edici bulmadım, genel bir ekşilik şikayeti herkeste var. Bunun sebebi de insanlar yüksek sıcaklıkta muz aroması alındığı için 25 derece ve üstünde fermente etme yoluna gidiyor. Bence ekşiliğin ana sebebi bu.

Buğday için genellikle gövdeli ve buğulu görüntü için mutlaka buğday kuru malt özü tercihen 2 tane kullanılması ve kit mayası yerine danstar munih, M20 yada çok ekşilik şikayeti olan WB06 maya öneriliyor. Ben bir tane 2 buğday mal özü + danstar munih maya ile yaptığımda hafif ekşilik vardı açıkçası çok beğenmedim.

Daha sonra yine muntons, danstar maya ve 1.7 kg sıvı malt özü ile denedim ekşilik çok az olmakla birlikte yine çok tatmin etmedi. Bu arada bu eklentilerle kit neredeyse 200 TL ye geliyor. Ayrıca buğday mayasında ciddi fermantasyon oluyor, kovayı streçlemek gerekiyor, hortumla hava kilidi ayarlamak gerekiyor, yoksa taşıyor kova kapağını çatlattığı bile oluyor. Özetle bu kadar maliyet, uğraşa rağmen işte bu dediğiniz bir ürün çok oluşamıyor. Genel gördüğüm herkesin tespiti bu yönde.

Bunun yerine daha garanti Bock'u önermiştim. Smugglers'ı da çok öneriyorlar ben daha tadamadım, yeni şişelendi.

Ağırlık antrenmanı yapıyorum. Protein ağırlıklı beslenmeye çalışıyorum.

Alkol sigara kullanmıyorum. Hergün en az 30dk 40 dk yürüyorum. Fastfood yemiyorum. Öğün atlamamaya çalışıyorum. Bir de faydasindan ziyade sade sıcak su içiyorum. Garip:/ Nasıl hasil oldu ben de bilmiyorum.

Gunes her ciktiginda 40km bisiklet suruyorum.

- sebze ağırlıklı beslenmeye çalışıyorum
- şekerli şeyler yememeye çalışıyorum
- akşam 7'den sonra bişey yememeye çalışıyorum
- alkol çok nadir
- d vitamini takviyesi alıyorum, d vitaminim düşük diye
- omega 3 takviyesi alıyourm, geleceğe yatırım niyetine
- b12 takviyesi alıyorum, bu da düşüktü
- güneş kremi kullanıyorum
- 8 saat uyumaya çalışıyoum
- kullandığım bilimum kimyasalı daha doğal alternatifleriyle değiştirmeye çalışıyorum, şimdilik sirke-karbonat seviyesindeyim sadece

sigara içmiyorum. merdivenleri yürüyerek çıkıyorum, günlük yürüyüşlerimi ve aktif olduğum dakikaları arttırmaya çabalıyorum. su tüketiyorum. haftada birkaç gün spor yapıyorum. arada yoga yapıyorum. stresimi azaltmaya çalışıyorum.

pakete girmiş hiçbir şey yemiyorum. ne olduğu önemsiz.
aşırı derecede su içiyorum.
aşırı derecede sebze yiyorum.
antrenman yapıyorum.
şekerli hiçbir şey yemiyorum. meyve hariç.
alkolü haftada 1 belki alıyorum.
fast food yemek aklımın ucundan dahi geçmiyor. yediğim en büyük fast food, gerçek hamburgercide hamburger.

alkol sigara kullanmıyorum..
bol su içiyorum.. çayı kahveyi şekersiz içiyorum..

kış mevsimi hariç 2 günde bir 70km bisiklete biniyorum..
yani bir gün bisiklet + bir gün dinlenme şeklinde ilerliyorum..
tabi 7 yıldır düzenli pedallıyorum.. ilk zamanlar 15-20km ile başlamıştım..

Ekmeği evde yapmak. Çocuk için. Kefir mayalamak. Her gıdanın en iyisini almaya çalışmak. Çok mecbur kalmadıkça ilaç içmemek.

Sigarayı az içmeye çalışıyorum. Etin yağlı yerlerini tavuğun derisini yemiyorum. Mangalda bazen çok güzel kızardıysa birazcık tırtıklıyorum. Belimde boynumda fıtık var, çok ağır şeyler kaldırmamaya çalışıyorum. Alışveriş yapınca poşetleri 2-3 seferde eve çıkartıyorum. Dikkat eksikliği ve anksiyete bozukluğu var, araba sürerken kaza yapmamaya ve kavgaya karışmamaya azami çaba gösteriyorum. Saç kurutma makinesi, matkap, testere gibi kıvılcım çıkartan elektrikli aletleri ıslak elle tutmamaya dikkat ediyorum.

Çayı ve kahveyi şekersiz içiyorum. Asansörü kullanmayıp merdivenden inip çıkıyorum. 10 15 dakikalık mesafelerdeki işimi yürüyerek hallediyorum. Bunlar gibi ufak çaplı bir sürü alışkanlık edinmek lazım.

Canımın istediklerini yapmaya özen gösteriyorum.
Canımın çektiğini yemek, istediğini içmek ya da hoşuma giden aktiviteleri yapmak gibi.
Bence vücut ve zihin sağlığını bu şekilde korumak mümkün.

-İyi spor yapıyorum.
-Pakete girmiş hiçbir gıda maddesini almamaya gayret ediyorum. Ama Ekmeğimi yapmak
için aldığım unun da mayanın da içtiğim suyun da pakete girmiş ürün olduğunu biliyorum.
-Maya besini dışında şeker kullanmıyorum.
-Sigara içenlerden uzak duruyorum.
-Dışarıdan yerli tohum dışında hiç bir gıda maddesinin alınmadığı bir çiftlikte yaşama
hayalindeyim. Gerekli bilgi birikimini sağlama gayretindeyim.

sigara içmiyorum, yüzüme yaz-kış fark etmeden güneş kremi sürüyorum, fiyatı uygun diye hiçbir kozmetik ürüne ya da yiyeceğe atlamıyorum mutlaka içerik kısmını okuyorum.

şeker tüketmiyorum, akşam yemeklerini salata, sebze şeklinde hafif yemeye çalışıyorum. yürüyebileceğim her durumda yürüyorum.

Sigara içmiyorum
Spor yapıyorum
Ambalajlı şeyler tüketmiyorum

sağlıklı biri değilim ama alkol, sigara kullanmıyorum.
yüzüme düzenli aralıklarla maske yapıyorum. düzenli güneş kremi kullanıyorum.
düzenli diş kontrolümü yaptırıyorum.
saçlarımı boyamıyorum, boyanın saçı zedelediğini düşünüyorum.
sebze ağırlıklı besleniyorum.
d vitamini eksikliğim var onun ilacına başladım. her ağrım olduğunda ilaç içmiyorum.
sık sık ceviz,fındık, gün kurusu yiyorum.

dehbli bir cocugunuz olabilir. benzer sikayetlerden 5 yasindan beri doktora gidiyorum, teshisim 25 yasinda konuldu, dehbliymisim. bazi cocuklarda hiperaktivite degil dikkat eksikligi on planda oluyor. ya da ikisi bir arada bulunmuyor. sadece dikkat eksikligi kismi oluyor. bence dehb basligindaki entryleri bir okuyun derim. (bkz: dikkat eksikliği)
benim disleksim de var, ogrenme sorunu yasiyorum. hicbir seyi hemen alglayamiyorum bu yuzden iyice bunaliyorum, ilgilenmiyorum. hayatim boyunca bir kere bile defter tutamadim. size soylee soyliyim bilegim de agriyor yazarken annem delirirdi, maruzini cok mu aradin istememen yuzunden agriyor filan derdi.

universite mezunuyum hayatim boyunca bir kere bile ders yapmadim. inanmiyor insanlar buna. anneme sormak kafi, bir kere bile ders yaptigimi gormedi. 5 yasimdan lise bitene kadar olan surecte kac farkli psikiyatra gittigimi ben unuttum.

daha vahimi, kardesimde de dikkat eksikligi var. ayni sureci onunla da yasadik, lise kazanamadi. ozelde okudu. ve buna ragmen oss'ye basvurmamis, onunki benimkinden de beter bambaska bir seviye. allah sabir versin. annem ben cok yoruldum "akisina birakiyorum, buraya kadarmis" dedi sinava basvurmadigini ogrenince. ben lisenin sonuncusu olmustum. mutlaka cok iyi bir hekim bulun cocukta dehb olmadigina %100 emin olun. nisantasinda bilmemne un yapmis psikologlara mi goturmediler neler neler. hep hayal kurmak istiyordum, hala oyle.

Hocam bu çocuk alir yurur. Ben dahil tarif ettiginiz gibi bircok arkadasim egitim, yazilim, yabanci dil vb konularda o cok düzenli, tertipli, cicek cocuklardan cok otede aldik yuruduk.

Universitede ancak hademe olur denilen ben doktorami bitiriyorum su an. Egitimde gelinebilecek en tepe noktaya geldim nihayetinde. Hem de be bilek hakkiyla.

Ben cocugunuzu diger robotlar gibi olmadığı icin tebrik ediyorum. Iatanbuldaysaniz calistigim universiteye ziyarete gonderin yanima. Bir gunu benle gecirsin. Universitenin ozgur ortamini, imkanlarini görsün. Ona bu kapinin iyi bir ortaogretimden geçtiğini anlatayim. Onu derse sokayım.

Bu gibi iki uc cocugun ciddi hedef edindigini ve cok olumlu degisimler yasadigini gordum. Ailesi iyi ki gelmis yanina o gun diyorlar. Kahvede okey oynamaya kaçan cocuk üniversitesi sinavinda derece yapti. :)

Siz de buyurun gelin birlikte zaten. Cay iceriz, derse gireriz, yemekhaneye gideriz. Basket falan oynariz. Güzel bir gun gecirsin cocuk universitede.

ne seviyor acaba? ilgilendiği ne var, ona bakmak lazım

çocuğa meslek öğretmeye çalışın. elektrik-elektronik olabilir mesela. birçok alanda iş bulma şansı olur. otomotiv havacılık vs.

inşaat olabilir. teknikerlik yapabilir.

yazılım üzerine eğitim aldırabilirsiniz. birkaç program öğrenirse ustalaşırsa iş bulur.

hiç birini yapamam derse sadece dil eğitimi aldırın. İngilizce Fransızca olabilir. sadece dil bilerek bir çok yerde iş bulabilir.

şimdiki aklım olsa yazılım + dil kombosunu yapardım.

@r evolution evet çok zor, lokasyon istanbul, bu dedikleriniz burada imkansız. teşekkür ederim. size de allah kolaylık versin.

@mula okudum. şimdilik gözlemlerim daha çok tembellik üzerine ama dikkate alacağım. işine geldiği, hoşuna giden, dikkat gerektiren şeylerin hepsinde başarılı.
ama satranç öğreniyor ve orada bitiyor onun için, yüzme kursuna gidiyor, yüzüyorum daha ne olacak diye düşünüyor. liseye giriş sınavını anlatıyorum, kazanmak için neler yapıyor insanlar diye, ilk sorduğu soru kaç yanlış hakkım var diyor ben yaparım diyor. kendine güveniyor. sana ve kardeşine hayatta başarılar. hep mutlu olun.

@mor bembombom hayır ikimizde almadık. ben çok koruyucu sınıfına giren bir ebeveyn değilimdir. sadece beslenme ve eğitim konusunda ileride rahat bir hayatı ve sağlıklı bir birey olması konusunda imkanlarımı zorluyorum. yani onun annnesi yok şöyle olsun, böyle olsun diye büyütmemeye çalıstım. ölümün herkes ve her zaman için zor ve zamansız olduğunu anlatarak büyüttüm. babam yapar düşüncesini ben empoze etmemeye çalıştım.
okulda zorbalık görmüyor araştırdım, akadaş grupları ile aşırı sosyal, içine kapanık değil. sözel konuları çok seviyor, geliyor sabaha kadar sosyal dersi anlatıyor ama sayısal için sıfır dikkat ve tekrar. özel devlet ayrımı konusu hakkındaki düşüncenizi paylaşıyorum.

@scheherazade evet temelden iyi eğitim alınması taraftarıyım. ağaç yaş iken eğilir sözüne inanıyorum. kendim düz liseden kredili sistemden mezun olup taşradan iyi sayılabilecek bir üniversiteye geçebildim. ama bunu yaparken limitlerimi zorladım ve evet ben hala ingilizceyi öğrenemedim ve bu korku onun da öğrenemeyeceği korkusu olabilir. ve evet sen ne yaparsan yap çocuk istemezse yapmaz , isterse yapar.

ayrıca bu nickin önüne @ işareti koymak nedir bilmiyorum.

@deveyi diken adamin ta kendisi çok seviniriz. itü ye yüzmeye gidiyor. havuza giderken çaktırmadan yolu uzatıp kampüsü görmesini sağlıyorum, dşkkatini çeker diye, gençleri gösteriyorum. yani hevesinin ne diyim çoşması için uğraşıyorum.

@neynep ne seviyor başta tabiki bilgisayar oyunları ama elimdeki laptopun kaldırdığı oyunlar bittiği için artık oynamıyor
arduino aldık onunla uğraşıyor, iki kablo bağlıyor, iki program bakıyor zora geldi mi veya çılşmadı mı o an bırakıyor tekrar 3 gün sonra bir daha bakıyor,
uzaktan kumandalı araba yapmaya çalışıyor, uzaktan kumandalı araba alıp onun her şeyini söküp kendi yaptığı bir modele takmaya çalışıyor. dondurma çubuğu rabaları v.s.
arabayla gezmeyi çok seviyor konaklamalı uzak şehirler, yurt dışı için okul erasmus için 2 yıldır öğrenci seçiyor bizimki seçilemedi. nedenini sorguluyor ben de gerekli olan sözlu ve yazılı sınavda eksigin var ki puanın düşük diyorum.
aslında neleri kaybettiğini kendi görüyor ama bir şey yapmıyor. yurt dışı için can atıyor ama ı ıh ben anca sınav sonrası büyük hediye diyorum.

@ergenpezeveng benim de yırtındığım şey bu işte lisan ve programlama senin hoşuna giden bir şey olursa kolay öğrenirsin ve bunlar sana bir sürü kapıyı açar. ama işte çabucak bırakıyor herşeyi, ingilizce konuşuyorum diyor sorsan zamanları anlatamaz. konuşmak önemli de karşı taraf ispatı yazılı istiyor diyorum.

ben akisina birakmayi dusunuyorum. hersey olacagina varir.

zaten akademik olarak iyi is cikaracak adamin kolay kolay onunu kesemezsin ama herkes akademi insani degil. her cocuktan cift anadal ustune master, doktora falan yapmasini bekleyemezsin. zaten boyle birseye gerek de yok, piyasa adam dolu.

senin cocuk buyuk ihtimal ozel sektor adami olacak ki bu kotu birsey degil. ben olsam iyi okuldan cok yabanci diline onem veririm, parayi yabanci dile harcarim. iki yabanci dili iyi bilse universiteye bile gerek yok, ac kalmaz. otur konus cocukla bence, para sinirli yapabileceklerim bunlar hangisini istiyorsun diye ona bir sor bakalim ne diyecek. bir de yetenekleri neler, onlardan bahsetmemissin. ilgi alanini bul onun ustune git. kolay gelsin.

@cooperr mübalağalı olarak bütün zamanım bunları anlatmakla geçiyor, bazı çok sevdiği oyunları gerekli ingilizceyi bilmediği için oynayamadı çok bozuldu ama icraat yok işte. ben de akışın önüne geçilemez diye düşünüyorum ama işte doğru yöne aksın istiyorum.
işte, liseye de önem vermeyecek ise ona harcanacak para ile bari dışarıya dil öğrenmeye mi yollayayım yoksa yine liseye mi ağırlık vereyim onu gözlemlemeye çalışıyorum.

merhaba, öncelikle başınız sağ olsun. türkiye şartlarında zor olduğunu biliyorum fakat çocuğunuzun profesyonel bir yardım almasını sağlarsanız çok iyi olur. zira oldukça kritik bir dönemde hayattaki en önemli varlığını kaybetmesi onda görünmeyen yaraların meydana gelmesine neden olmuştur. maddi durumunuz buna yetmiyorsa uygun ücretli bir seçenek araştırabilir, tanıdıklara soruşturabilir ve okulların rehberlik hizmetlerinden faydalanabilirsiniz. ama uzun süreli ve profesyonel bir yardım alması şart.

eğitim meselesine gelirsek herkes üniversiteye gitmek zorunda değil. çocuğunuzun illa ki zaman geçirmekten zevk aldığı ve icrasında iyi olduğu bir şeyler vardır. baba olarak çocuğunuzun iyi olduğu bu konuyu keşfetmeli ve bu konuyu onun mesleği haline getirmesinde kendisine yardımcı olmalısınız. bu herhangi bir enstrüman olur, dil olur, spor olur, hatta bilgisayar oyunu olur; artık bu her neyse onu birlikte keşfetmeli ve geç kalmadan buradan yürümesini sağlamalısınız. perspektifi geniş tutmakta fayda var. modacı olur, marangoz olur, dövmeci olur; her şey olabilir.

o yaş grubunda anne ve babanın söyledikleri çocuk tarafından pek önemsenmiyor malum. siz ne söylerseniz söyleyin, dinlemeyeceği ve kulak ardı edeceği için onun hayranlık duyup söylediklerini önemsediği birilerinden yardım almakta fayda var. artık o kişi her kimse onu bulma görevi de size düşüyor. eğer böyle biri yoksa çocuğunuzu farklı ortamlara sokmalı, farklı insanlarla tanışmasını sağlamalı ve kendisini keşfetmesine yardımcı olmalısınız.

size çok büyük görevler düşüyor. bu yolda başarılar ve kolaylıklar diliyorum. ne şanslı ki sizin gibi kendisini düşünen bir ebeveyni var.

+ ödül yöntemini mi kullanırsınız ne kullanırsınız bilemiyorum ama kesinlikle ufuk açıcı kitaplar okumasını sağlamalısınız. bir insanın ufkunu açıp dünyasını genişletecek daha iyi bir seçenek olamaz.

"arduino aldık onunla uğraşıyor, iki kablo bağlıyor, iki program bakıyor zora geldi mi veya çılşmadı mı o an bırakıyor tekrar 3 gün sonra bir daha bakıyor,
uzaktan kumandalı araba yapmaya çalışıyor, uzaktan kumandalı araba alıp onun her şeyini söküp kendi yaptığı bir modele takmaya çalışıyor. dondurma çubuğu rabaları v.s."

bence sırrınız bu söylediklerinizde gizli. meraklı bir çocuk belli ki, bişelerle uğraşabiliyor en azından, ilgisini çekiyor. youtube'da video izlemek dışında birşey yapmayan çocuklar da var.

derslerinde genel olarak başarılı olmasından ziyade ilgilendiği alanda daha derinlemesine bilgi sahibi olabilecek imkanlar sunabilirsiniz. mesela arduino üzerinde birlikte çalışabilirsiniz, onun çözemediği şeylerde çözümü görmesine yardımcı olabilirsiniz belki. birlikte ufak projeler geliştirebilirsiniz, neler yapılabildiğini gördükçe vizyonu gelişir. arduino elektronik ile yazılım karışımı bişey, hangisi daha çok ilgisini çekerse o alana doğru yönlendirmeye çalışabilirsiniz.

kendi yeğenlerimde gözlemim şu: çocuklar ellerindeki imkanlarla neler yapılabileceğinin farkında değil. misal okulda yazılım öğretiyorlar, çocuk eve gelip okulda yapılanın bire bir aynısını yapıyor, üzerine bişeyler katamıyor, ne katabileceğini bilmiyor, bunu kimse gösterip anlatmıyor. eve gelip uğraşması aslıdna ilgisini çektiğini gösteriyor, yeni farklı bişey yapıyor olamnın heyecanı oluyor içinde ama bunu besleyip geliştiremediği için uzun sürmüyor.

oyun seviyor demişsiniz, yazılıma kayarsa bu oyunları yapanlar arasında kendisinin de olabileceğini görmesini sağlayabilirsiniz yine aynı şekilde.

üniversite biraz hayatta kalmanın önşartı oldu artık günümüzde, eskilerin lisesinden farksız neredeyse. mesela geleceğin oto tamircileri üniversite mezunları olacak. üniversitenin prestijini yermek için değil, değişen araç teknolojisinin, mekanik askamların elektronik ve yazılım aksamlarının arka planında kalacak olmasının yaratacağı yeni ihtiyaçlar sebebiyle diyorum bunu. o yüzden bugün nasıl 'bi şekilde liseye girer' diyorsanız üniverste zamanında da 'bi şekilde üniversteye girer' diyeceksiniz bence. o zamana kadar ilgi alanları daha da şekillenmişse zaten yolunu kendi çizer. çok iyi bir elektronikçi de olabilir, akademide devam eder, ya da ortalama notlarla mezun olur özel sektöre atılır, geçinir gider.

özel okul konusunda şöyle bir yorum getireceğim ben, okuldan ziyade çevresini seçmeye çalışın. eğer özel okulda daha iyi daha düzgün kişilerle arkadaşlık yapabilecekse özel okula verin, eğer bunu devlet okulunda yapabilecekse devlete gitsin. ikisinin de kesin bir cevabı yok biliyorum, ancak çocuğun hayatının şekillenmesinde yakın arkadaşlarının da etkisi azımsanamayacak kadar çok. kendsine örnek alabilecek, rol model olabilecek sizin dışınızda da insanlar olsun çevrenizde.

neye karar verirseniz verin, çocuğa baskı yapmamaya çalışın. istediklerini kendi istiyor diye yapsın, bu nedenle kendisin bişeyleri istemesini sağlamaya çalışın. sonra da bu isteklerini gerçekleştirebilmesi için daima yanında olacağınızı hissettirin. basit örnek, elektroniğe ilgi duymaya devam ederse elektonik mühendisi olmak için daha çok heveslenebilir. yolunuz açık olsun.

Çok derin bir konu. Çok uzun yazmak istiyorum ama boş. Çünkü çocuğu iyi tanımak lazım. Sadece önemli bir yere değinerek öneride bulunmak istiyorum. Daha yolun başındasınız . Hiçbir şey olmuş bitmiş değil. Okuma hevesi çocukta kendiliğinden gelişen bir şey değil. Güdülemek gerekiyor. Bu işin çok büyük bir kısmını okuldaki öğretmen yapar. Durumunuz elverdiği ölçüde iyi hocaların olduğu bir okula gönderin. Özel olup olmaması önemli değil. Hocalarına güvendiğiniz okulu seçin. Dürtü öğretmenin sayesinde açığa çıkar. Mevcut düzeni bozulmasın diye şimdilik okula devam edebilir , kendisini hazır hissetmediği dersler için özel ders öğrenmeni seçin. Sadece içgüdüsel bir önerim daha var. Psikologla görüştürün çocuğu. Geçmiş olsun.

merhaba,
devlet okulu var devlet okulu var. yani, orada edindiği arkadaşlıklar çok önemli. bence çocuğun derslerinden daha önemli.
hayatımda hiç özel okulda okumadım. ama eğitim hayatım iyi gitti. arkadaşlarımdan, ailesi maddi açıdan zorlanarak özel liseye gidenler oldu, hiçbiri benim kadar okumadı. yani, özel okul her şey değil. zorlanacaksanız, bence gerek yok.
şimdiki anne babaların biraz problemi bu bence. nedenlerini anlıyorum, ama herkes çocuğunu özelde okutmak istiyor. bence onun yerine daha iyi bir semte taşınıp oradaki devlet okuluna göndermek de bir seçenek. çocuklar pahalı ayakkabıların kıymetini bilmiyorlar, ya da kolejde sürekli kendilerine alttan alan öğretmenlere alışıyorlar. birkaç ciddî kolej dışında, özellikle orta halli bir ailenin parasını ödeyebileceği düzeydeki özel okullar, eğitim açısından kazandırdığını, başka açıdan alıyorlar. ismini-soyismini doğru yazana zaten 10 üzerinden 4ü veriyorlar, vermek zorundalar.

çocuk derslerden sıkılıyor mu? bu onun hakkı. bence asıl tehlike, çocuğun bir şeye yönelmemiş olması. başka bir şeye. bir enstrüman çalması, kitap okuması, yazması, basketbol oynaması, ya da bambaşka bir şey. youtuber dediklerimize 5 sene önce işsiz güçsüz diyorduk. ama o da bir uğraş. herhangi bir şeye ilgisi olsun çocuğun. yoksa boşluğa düşüyorlar. sosyal medyada pasif bir takipçi oluyorlar sadece. kızlar şeyma subaşı ve koreli oyuncuları takip ediyor, erkekler de başka kişileri.

bir de şunu eklemek isterim, üniversite kazanmak artık pek zor değil. açıköğretimden liseyi bitirememiş olan birini biliyorum, iki yıllık bir bölüm kazandı. o kafayla da dört yıllığa geçti, diğerleri derse nasıl ilgisizse artık.. illaki bir yeri kazanır. isterse.
ama şahsen, aşık olmadan, öylesine yazdığı bir bölümü bitirip 9-5 memur olup, tatil günlerini dört gözle bekleyecek bir çocuktansa, ahşaptan sehpa tasarımı yapan bir çocuğu daha asil bulurum. severek memurluk yapanları da asil bulurum. mühim olan bir şey sevmek ve yapmak.

oncelikle esiniz icin basiniz sagolsun. tek basina cocuk buyurmek gercekten zor olmali.

cocugun durumunu bilmeden birsey demek zor. cocuklar genel olarak calismayi sevmez. bunda garip bir durum yok bence. calismiyor ama dersleri iyi dediniz. oyle ise zorlamanin cok anlami yok. kendimden ornek vereyim. ilkokuldan lise sona kadar evde ve yurtta adam akilli ders calismadim, odevleri yapmadim, hep babamin zorlamasi ile ders calistim. haftasonlari ve tatillerde surekli bilgisayar basinda gecirdim AMA dersleri dinlerdim. derste arkadaslarla geyik de yapardik ama bir kulagim hep hocada olurdu. temelim de iyi oldugu icin ders cikisinda cogu seyi ogrenmis olurdum. lise son sinifta bile sinava calismaya ikinci donem basladim ve sadece turkce/tarih calistim. lise hayatim boyunca 1 saat bile matematik calismadim. hem ortaokul hem lisede okul birincisi oldum ve universite giris sinavinda derece yaptim. bunlari ovunmek icin soylemiyorum ama her cocuk ayni sekilde calismak/ogrenmek zorunda degil. kimisi cok kolay ogrenir tekrar etmesine gerek kalmaz, kimisi cok soru cozerek ogrenir, kimisi cok konu tekrari yaparak. cocugunuzun dersleri iyiyse, ki ogretmenleri oyle oldugunu soyluyor ve takdir aliyor diyorsunuz, birakin oyle devam etsin. sinavda tum sorulari hizlica yapip bitiriyorsa erken cikmasinda nasil bir sorun var? ben universite sinavindan bile 45dk erken ciktim.

cocugunuz hangi liseye gitmek istiyor? su anda liseye giris sinavlarinda nasil yapiyor? su anki kapasitesi ile gitmek istedigi liseye girebilecek durumda mi? netlerini cok mu artirmasi gerekiyor, yoksa 3-4 soru daha yapsa girebilecek mi? eger su anki kapasitesi yeterliyse niye zorlasin kendini? birakin eglensin. universiteye girene kadar araliksiz calisip, universiteye girdikten sonra burn-out sendromu yasayan ve cok basarisiz bir universite hayati yasayan cok arkadasim var.

bir okula yerlesmek yada bir sinavdan iyi puan almak cocugunuzun ve sizin amaci olmasin. bunlar amac degil, cocugunuzun sevecegi guzel bir meslek ve rahat hayat icin arac olsun.

dil konusu da ne kadar iyi egitim alirsa alsin, gunluk hayatinda kullanmadigini surece belli bir asamayi gecemeyecek. eger imkaniniz varsa yurtdisinda yaz okuluna falan gonderin hem gezmis eglenmis olur hem de ingilizcesini gercekten gelistirir ve ozguveni artar.

diger cevaplari okuma sonrasi edit: cocugunuzun bilgisyarlara ve elektronige egitimi varsa daha detayli yardimci olabilirim. 5 yildir yurtdisinda bilgisayar muhendisi olarak calisiyorum. cocugunuza belki ilham verebilirim.

bence sevdiği şeyin var oluşuna olmayışına odaklanmak lazım. sevdiği şeyin olmaması, yapacağı herhangi bişeyde, gireceği herhangi bir yolda başarı olasılığını zaten ortadan kaldıran bir etmen. bence her şeyin telafisi var. geç bitirir okulu vs. başka şekilde bitirir, ama şimdi zaman değerinde en yapılacak şey, onun içsel ruhsal mutluluğu anlaması, civarında dolanması, merak etmesi vs olabilir. belki de diycek ki ben düz adam olucam, nası olurum vs. Ama bunları kendi kas gücüyle yapması lazım, ihtiyaç duyması lazım. bence. dışardan itekleyerek olacak şey değil. ama dışardakiler (ebeveyn) bunun deneyimleneceği ortamı hazırlayabilir, özgürlük verebilir. sevgi, güven verebilir.

@fragile lady ödül yöntemini de kullandım. hatta kimi kavgalardan sonra barışma sonrası gece bile ödev yapma isteklisi olmuyor hani bu konu için kavga ettik ama barıştık dur ben bu gece yapayım bile yok. kitap okuyor hatta tüm çocuk klasiklerini okuyup bitirmiş durumda, hayal dünyası geniş ve bunda benim de daha konuşamazken bile binbir türlü masallar anlatmış olmamın etkisi vardır diye düşünüyorum. günümüzde rol modeller ne yazık ki son noktasında örnek alınıyor. örneğin ronaldoyu ronaldoyu doğuştan böyle sanarak algılıyor mesela. düşünmüyor ki en çok çalışan futbolcu o diye veya antrenman sonrası çalışmaya devam eden o diye misal. katılıyorum herkes üniversiteye gitmek zorunda değil ama bu kararı aklı selim bir şekilde vermesi veya bu seçeneği eleyecek bir başarı elde etmesi gerekir diye düşünüyorum.

@taurina çok başarılı bir tespit günümüz çocukları için. evet bir şekilde okur ama ben nasıl anlatayım dolu dolu olsun istiyorum. hayır zorlamıyorum ama bir yolda ilerlediğini ve sapakların azaldığını anlatıyorum.

@rakidabalikolsa evet başındayız ama zaman da su gibi akıp gidiyor. ah bir ilgi alanı bulabilsem sıkılmadan bir kaç adım ilerlediği bir konu bulabilsem tüm imkanlarla arkasında duracağım.

@lovemyself katılıyorum bir kaç iyi özel okul dışında ben de çok verimli bulmuyorum diğer okulları ama ne yapacaksınız diğer okulları da görüyoruz. demek istediğim tam da bu işte özenmiyor mesela diyorum ki şu yaşında herhangi bir müzik aleti çalmaya başlasan 10 yıl sonra bunu uzmanı olursun ve cebinde bir kartın daha olmuş olur. ama biliyorum ki ne alırsam kursuna başlatsam da o ben istiyorum diye gidecek evde tekrar yapmayacak yine.

@crucio benim açımdan bir sıkıntı yok ama o sınavdan hızlı çıkması yapmasından değil de bir an önce bitsin diye . En basit konuda bile hata yapıyor haliyle çünkü çabuk yapıyor ve geri dönüp bakmıyor bile, aşırı kendine güvenden dolayı mıdır bilmem ama pertevniyal i filan istiyor, ben yaparım diyor.
Belki o da dersi dinleyerek anlıyordur bir şey demiyorum ama insan yetersiz olduğu konuda veya pratik yapmak için soru çözmesi gerekiyor diye düşünüyorum.
mesela tarih konusuna meraklı onunla ilgili şeyleri hazmederek alıyor, ama sadece bunula olmuyor ne yazik ki . onu da diyorum bu zamanları btün derler ile beraber atlatman gerekiyor sonrasında istediğin konuya eğilebilrsin diyorum.
evet elektroniğe ve bilgisayara karşı ilgisi var. program yazma veya oyun yazılımını merak ediyor ama bunlarla ilgili de çok dengi kişiler bulamıyorum ve bana da uzak konular. arduino ile başarılı olamadı ve çevremizde yardımcı olabilecek kimse de olmayınca kalıyor böyle. araba yapmaya çalışıyor hareket sensörünü çalıştıramıyor mesela ya da önüne engel çıkınca dursun diyor ama arduino ile bunu birleştiremeyince pes ediyor haklı olarak.