(bkz: superdry )modellerine bak

Adidasa bak, klasik.

Göbek nasıl yapılır anlatabilirim. Baklavayı da kısmen. Baklavalı göbek için üzgünüm.

olmuyorsa olmuyordur sıkma canını 5 yaşımdan beri göbeğim var.

bi motivasyon bul kendine öyle spora devam et.
tabağa az yemek koy o bitince başka yeme

Yanina gidecek birini bul.

aslinda az yemeye baslayinca vucut kisa surede alisiyor. sonra her zaman yedigin yarim ekmek bile sana fazla gelmeye baslayabiliyor. ama ac kalmaya dayanman gerek. birkac gun aclik cekeceksin.

not: daha iyi bir yolu olabilir. bu sagliksiz da olabilir. ben kendi yontemimi yazdim.

Yeterince istersen olur.

göbek yağları baklavaların üstüne geliyor.. yani göbek varsa baklava belli olmaz.

baklava için

www.youtube.com

fakire teselli bulmak kolay ondan hep.

parayla saadet olmuyor diyenle, "ama teknoloji çok saçma birşey. mesela 3310 bana yetiyor. diyen" aynı kişi olabilir mi acaba?

eksiduyu.ru

tamamen katılıyorum.

Zengin olmadan bu saadet olayını cevaplamak zor, çevremdeki zenginler çok çalıştığı için huzuru yok kafayı yemişler, çalışmayan zenginlerde paranın kölesi olup kaybetmişler kendilerini..

parayla saadet olmuyor'u en düz haliyle anlarsak yanlış tabi. ama orada kastedilen "sadece parayla saadet olmaz". bu haliyle de doğru.

teknoloji çok saçma bir şey. çakmaktaşından el baltam bana yetiyor.

@m e b 'in duyurusuna verilen cevaplar şok etkisi yarattı bende.

birisi sakıp sabancının şeker hastası olduğu için adana kebap yiyemediğini yazmış. lan sanki rahmetli çok zengin olmasaydı şeker hastası olmicaktı. Aynı zamanda kendisi adana kebap yiyemediği için hayata küsmüştü.. Ama böyle bi durum yok. Ya da sabancının oğlu hastaydı ama zengin olmasaydı hasta olmicak mıydı? falan filan.

o parayı paylasacak kimselerin yoksa hiç bir anlamı yok.

ama yinede parasız olmaktan iyidir tabii ki lan.

Sözüm meclisten dışarı ama eşeğe altın semer vursan eşek gene aynı eşektir.

dünyanın düzeni böyle. mutlu olmanın en önemli ön koşullarından biri para.

ama yaşam kaliten değişince değişik davranan insanlar olmasının bu durumla bir alakası yok. toplumsal sınıflar arasında uçurum olan güzel ülkemizde insanlar ucundan kıyısından bile olsa sosyo-ekonomik açıdan bir üst sınıfa dahil olabilmek için götlerini yırtıyorlar.
(bkz: asgari ücretle çalışıp iphone'la gezen insan)

en başından sağlıksız olan bu sosyo-kültürel durumdan bihaber olup, farkında olmadan içselleştiren kompleksli insanlar(ımız) da "sonunda layık olduğu(!) yere" geldiğinde ne yapacağını şaşırıyor.

Benim, parayla mutlu olunmuyor, sırf parası olduğu için mutlu olan insanların mutluluğu yapay mutluluklar. Bir sürü örneğini de gördüm. En basit az önce arkadaşımla konuştum, aşırı zenginler, evli 3 senedir çocuk istiyor olmuyor, gitmedik doktor, denemedik çare kalmadı. Olmuyor. Mutsuzluğun dibinde yaşıyor.

parayı amaç haline getirenler için o.

@elikası, arkadaşınız zengin olmasaydı yine çocuğu olmayacaktı ve bunun dışında bir de geçim problemi yaşayacaktı. (erkek olduğu varsayımı ile) "ulan hem evimi geçindiremiyorum hem çocuk yapamıyorum sikerim böyle hayatı" diyerek bunalımlar vs. olabilirdi.

paran olması bazı sorunları çözer bazı sorunları çözemez eyvallah ama parasızlığın getirisi nedir bana açıklayın

Zengin bir aileden gelmiyorsun büyük ihtimalle, o yüzden şu anda yeni edindiğin imkanlar seni çok mutlu ediyor. Yalnız bunlar hali hazırda sürekli sen de olsaydı süper bir mutluluk duymazdın. İnsan takacak şey bulur...

@ t joe arkadaşım kadın, mutsuzluğunun tek sebebi çocuk değil, en kötü tüp bebek yapar aşar o sorunu, mutsuzluğu önceden beri var, şu anki mevcut sorun çocuk. Zenginliğin, paranın, varlığın mutluluk getirmeyeceğini yaşayarak da gördüm. Maddi olarak belirli bir yere ulaşmayı hedeflemiş bir insansa karşındaki, parayı bulana kadar hep değer vermişse paraya, muhtemelen para onu mutlu eder. Bir süreliğine tabii, mutluluğu paraya bağlıysa kısa bir zaman sonra yine mutsuzluğu bulur o insan. Ben parasızlığın bir getirisi var demedim, mutluluğu paraya bağlayamazsın dedim. Parasız olan insanların hepsinin mutsuzluktan ölüyor olması lazımdı o zaman.

İş yerin saçı-sakalı sorun etmiyorsa haftasonu olursun.

Git kestir. Kafan da rahat etsin. Sıkı giyin. Evde sıcaksa bi sıkıntı olmaz.

işyerinde sorun olmayacaksa çıkmayın hiç soğuk yemesin vücudunuz.

a

sex için.kimi kandırıyoruz

hepsi biz insanlar için. kırmamak lazım birbirimizi.

Sanat toplum içindir bana göre. Ama zaten bu üretilenin sanat olabilmesi için sanat yapma kaygısı da olması gerekir.

Ikisi de olur.

sanat hiçbir şey için değildir. Sanat araçsallık değil, göstergelerin yaratım biçimidir.

Toplumların kültürel gelişimi için sanat toplumun daima ilerisinde olmalı

salak, karikatür bir soru şu da, nefret ederim.

Bunların ikisinin birbiri içinde o kadar ayrı olduklarını düşünmüyorum. Örneğin blues, tarlalarda çıkmış bir müzik, halk için çıkmış bir müzik ama kısa zamanda "sanat için sanat" olarak gelişmeye devam etmiş şey. Ya da tam tersi eskinin saray müziği, şimdi halkın rakı masasını şenlendirebiliyor. Herhangi bir akımı iki şekilde de kullanmak; hatta son 40-50 yılın yeni çıkardığı uç olan "Endüstri için sanat" olarak değerlendirmek de mümkün. Herhangi bir akımın sınırı olduğuna inanmıyorum. Sanatçının o anki niyetine göre değişebilir. Aynısı bilim için de geçerlidir. Niyetin "toplum" olmasından yanayım.

Edit: Resmen sınavlardaki "Yukarıdaki paragrafta aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir" sorusu gibi yazmışım.

sanat ile ilgili tek görüşüm:
böyle sanatın içine tükürürüm!

sanat, benim için yapılır.

bencilce gelebilir ama öyle değil. işin özü bu.

şu an toplum için yapılıyor bence. bana sorarsanız sanat sanat için olmalı.

Bildiğim mitler yok da, bunlar daha çok "kural" olmaktan ziyade, tecrübelerle elde edilmiş "kişileri büyük hayal kırıklıklarından korumaya yönelik" önlemler olarak geldi bana. Batıl inançları da antin kuntin yasakları da hiç sevmem ama bu verdiğin örneklere o şekilde bakarak sindire sindire gitmekte de fayda olabilir derim.

gebeliklerin büyük oranının düşükle sonlandığını
bunun yine çoğunlukla ilk 12 haftada olduğunu
hayatı boyunca düşük yapan kadınların sayısının hiç de az olmadığının ve her kadının ailesinde en az bir kadının böyle olduğunu
gebelikle beraber hormonel bir fırtınaya girildiğini

bilmeyenler elbette manyakça olarak tanımlayabilir

çok fazla var. mesela aşerdiğin birşeyi yemezsen bebeğinde izi çıkarmış o yiyeceğin.
kız bebeğe hamile kadınlar çirkinleşirmiş, kızları annelerinin güzelliğini alırmış o yüzden.
bir de hamilelik boyunca kime bakarsan çocuğun ona benzermiş derler.
edit: la noix, tebrik ederim, allah tamamına erdirsin.

Bebek doğduktan sonra 40'ı çıkana kadar anne yalnız bırakılmaz. Özellikle lohusa döneminin ilk haftası çok tehlikelidir. Anne ve bebek yalnız kalırsa cinler kendi suretlerinde ya da insan kılığına girerek anneye ve bebeğe zarar verebilirler. Doğumdan sonra annenin cin görmesi çok yaygındır sağa sola sorsanız başına gelen vardır.

Bu yüzden bebekler doğduğu gibi kulaklarına ezan okunur. Cinlerden korumak için. Okunmadığı zaman ne olduğu tam olarak bilinemiyor doğal olarak ama cinlerin bebeğe zarar verme ya da bebeğin vücuduna girerek onu ele geçirme ihtimali olabilir.

Ayrıca şöyle birşey mevcut : "Kimin bir çocuğu olur da, sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okursa, o çocuğa ümmüsıbyan hastalığı zarar vermez (cin zarar vermez)." Feyzü’l-Kadir,6:237.

la noix; ama bunu söyleyen hamile olduğunu söylersen düşer bebek diyor. söylemezsen düşmeyecek yani ona göre. olaya bakış açısı bilimselliğin b'sine uğramıyor yani.

Eşyaları erkenden alınmaz. Bi de hamilelikle ilgili değil ama boş beşikte sallanmaz.

hamilelikten sonrası için var bir de.
mesela bebeklerinin kırkı çıkmamış, doğum yapmış iki anne birbirleriyle konuşurlarsa bebeklerden biri aydaş olurmuş.
(bkz: aydaş)

hatta ben küçükken, benimle aynı zamanda doğan bir bebek, annesi annemle konuştuğu için aydaş olmuş. kadın öyle diyordu.

negatif enerji denilince manyakça gelmiyor
ama batıl inanç olunca manyakça oluyor
tamam aklımızı bunlarla bozmayalım ama çoğunun arkasında bir gerçeklik payı da var. ilk trimesterdeki düşükler gibi, şimdi lohusa sendromu olarak herkesin bildiği şey anadoluda bin yıllardır albasması olarak var. uydurmamış insanlar onu.
benzeri aşermektede de var. tamam kadınlarımız şımardı işin suyu çıktı..ama 16-45 yaş arası 2 seneye bir doğum yapan kadınların çiviyi, toprak duvarları filan yediğini görseydiniz. (köy yerlerinde) kadının vücudunda eksik olan minerallere aşerebildiğini düşünürdünüz, bence tabi.
bu arada bizde bebek doğduktan sonrasına dair de çok efsane şeyler var.

@vesna geleneklerin ardında yüzyılların yaşanmışlıkları vardır. doğada bulunan bir bitkideki x maddesinin bir hastalığa iyi geldiği tıp tarafından paso kanıtlanıp duruyor. gelenek dediğin bir nevi çift körlü randomize deneydir. sonucu bilmezsin, bazılarında işe yarar bazılarında yaramaz bazılarında yan etki çıkar bazılarında plasebo etkisi olur. ama toplam bir sonuç elde edilir.

40 gün mevzu da postpartum depresyon ile ilgili. ayşe teyze ppd diyemeyeceği için kendi bilgileri doğrultusunda cin diyor kuran diyor.

yani manyakça diye tanımlamadan önce gerçekten tekrar bi düşünün, insanları yaşadıkları kültür ve aldıkları eğitime göre değerlendirin

hamileyim, 12 haftaya kadar birkaç yakın arkadaşım hariç söylemedim insanlara. olurda düşük olursa abuk sabuk insanların bana paso gebeliğimi sorup konuyu hatırlatmasını istemedim.

@benim adım kerim, orası lohusa depresyonunu anne çok agir geçirirse diye bebeği korumak için. Anne bebeğini öldürebilir. Plasental hormonların çat diye düşmesiyle alakalı. Bir çeşit uyarı.

Bir de türbeden geçerken elini nereye surersen bebeğin orasinda leke olur diyorlar. Dua edip yüze falan surmezlermis. Annem denedim ben ondan sizde var diyor. Bilimsel temeli ne bilmiyorum.

Karşı komşumuz çocuğu benim gibi olsun çok istedi. Huyu da, aklı da benziyormuş. Öyle dedi. Teni saçı gözü falan da benziyor. Kardeşim desem inanır millet.

Lim5le efsaneler kuşağının sonuna geldik.

nar sıkılmaz, doğranmaz. doğacak bebede izi kalırmış

@meb, sizde aydaş denilen şeye bizde "kırkı karışmak" deniyor.
@lim5 o el sürme olayını bizimkiler bilmiyor ancak harputlu bir arkadaşımdan aynını duymuştum. o kız da hekim, annesinin bu kontrolsüz deneyi neden yaptığını bilmiyor...
bence en büyük marifet kadının şeklinde şemalinde bebek kız mı erkek mi anlamak, bunu becerebilen teyzelerim var, respekt!
ha bir de bilimsel yönünü hala tam araştırmadım ama sanki doğruydu gibi hatırlıyorum en fazla doğum ağırlığı 3. bebektedir diye birşey var.

@niye ama valla ben de bilmiyorum. iyi ki çok hafif bir leke, ya kocaman kabarık bir şey olsaydi. Kardeşime de yapmış onda da aynı yerde. Annem de karın şeklinden bebek tahmini meselesini demisti ama ben aklımda tutamıyorum. Sivri olunca arkadan bakınca hiç hamile gibi gozukmuyorsa bir şey, yayik geniş bir karinsa başka şey oluyormuş.

Bir de ye tatliyi çıkar hakkiyi ye eksiyi çıkar ayseyi diye bir şey var. Yediklerimiz bebeğin genetik cinsiyetini belirlemiyor tabi, asermeyle alakalı söylemişler.

Hamileyken sac kestirilmez cocugun omru kisalir derler

Hurafelere asla prim vermeyen, hurafe karşıtı hatta savaşçısı biriyim. Yaşadığım anlam veremediğim şeyler de oldu, nedenini çözebildiklerim de oldu

Hala hurafe savaşçısıyım, hurafe olmayanlar da olduğunu biliyorum, düşünce, inanmak sonuca nasıl etki ediyor bir bilseniz diyorum.

Anlatayım:
Hamileyken;

bir şey çalarsan çaldığın elini bir yerine sürersen orada lekesi kalır derler. Öğretmen bir akrabam köylüye bunun batıl olduğunu kanıtlamak için dut çalıyor bacağına sürüyor. çocuğun bacağında dut işareti var.
bundan yararlanıp hamile kadınlar karanfil çalarlar. (aktardan alınan karanfil, çiçek olan değil) ellerini erkekse çenelerine kızsa yanaklarına sürerler. çocuk gamzeli olsun diye. erkek kız olduğunu nasıl anlıyorlar bilmiyorum. benimkini de anlamışlardı yaşlılar.

ben de karanfil çalıp (çalma sayılmaz pek, iş yerinin mutfağında çalışan kadın karanfili verdi yanağına sür dedi) erkekse çenesinde kızsa yanağında gamze olsun deyip sürdüm. ben bilmiyorum daha o zaman kız mı erkek mi, inanmıyorum da böyle şeylere. o anlık bir şeydi. kızımın yanağında çok hafif gamze var. varla yok arası bir şey.

saç kestirilmez bebeğin ömrü kısa olur derler. hurafe demi?. ancak saç kesimi makas olayı belki olası tehlikere önlem alma da olabilir.

bebeğin çamaşırları gece dışarı aşılmaz. mantıklı, gece dışarıda yabani hayvanlar dolaşabilir, çamaşırlara sürünürler.

bebek doğunca baştan aşağı tuzlanır. teri kokmaz denir. bu doğru. kardeşlerden birini tuzlamadılar, teri ağır kokar gerçekten de.

doğan bebeğin koltuk altına yarasa yavrusu (galiba ölüsü) sürerlermiş, koltuk altı kılı olmasın diye. hiç bir fikrim yok. bu uygulamayı yapanı görmedim. şimdilerde yılan yağını benzer amaçla kullanıyorlar, bebeklere değil de yetişkinler.

bir yere giderken bebeğin yüzünü tuvalet çeşmesindeki suyla yıkarlar, nazar değmesin diye. sakıncalı bir hurafe.

bebeği boy abdestsiz emzirmezler, yüzüne bakmazlar. bu çok acı sonucunu gördüğüm bir hurafe.
bebek anne baba abdestsizken uyanıyor, bebeği o halde görmesinler diye yüzünü yorganla örtüyorlar, bebek havasız kalıp ölüyor. aile hekimi rapora ne yazacağını şaşırmıştı. yasal olarak bebek öldürülmüş oldu ve katili anne veya babaydı. zor bir durumdu doktor için.

var daha da aklıma bunlar geldi şimdi.

'bir de hamilelik boyunca kime bakarsan çocuğun ona benzermiş derler.' bunun gerçek bir örneğini biliyorum ben de.

buna bağlı olarak söylediğiniz şeyler negatif değil diyemem ama hani bir şeyi çok istersin olmaz ya bunlar bana hayal kırıklığını önlemek adına alınmaya çalışılmış önlemler gibi geliyor. Tabi ne kadar kendini hazırlarsan hazırla sonuçta böyle bir durum herkeste hayal kırıklığı yaratacaktır.

Ben bi işim olmak üzereyken birilerine söylüyorsam o iş kesin olmuyor mesela. Bunun gibi nazarla veya adını bilmediğim bi şeyle ilişkisi olan durumlardan bu da.

o ekşi tatlı meselesi hurafe. ya da bende olmadı.
ilkinde baklava istedim, ikincide pattiz kızartması, üçüncüde turşu. hepisi kız.

rahat kıyafetler seviyorum, süslü değilim. taytın üzerine tişört, converse gibi. makyaj yapmayı da sevmiyorum yaparsam da çok hafif bir makyaj oluyor. bir ara düşündüm biraz süslü mü olsam değiştirsem mi biraz tarzımı diye ama yine bu tarz kıyafetlere yöneliyorum.

Buldugumu geciriyorum sabahlari ama alirken bana uymayacak gibi gordugum seyleri almiyorum. Kotun veya etegin ustune kazak veya penyeyi gecirdim mi, tamamdir. Yazin da elbisenin kolu ve basi dogru yerden gecti mi, tamamdir. Aksesuar sevmiyrum, bazen kolye takarim en fazla. Renkleri alakasiz olmadigi surece sorun yok. Moda oldugu icin kullanilan seyleri sevmem.

Erkekte debeklentiim bu boyutta. Ortam pici gibi tarz yapacagina, ceksin ustune gelsin. Iki sene ustuste giyemeyecegi, sirf moda oldugu icin alinan ve gelecek sene giyildiginde gulunc duracak seylerden uzak dursun, yeter. Bir de gomlek yerine kazak veya t-shirt giyilse daha mutlu oluyorum.

benim net bir giyim tarzim yok galiba, o anki ruh halime ve ortamina giyiniyorum. bir gun kot tisort giyerken ertesi gun elbisemi uzerime gecirip altina topuklularimi giyiyorum ama bu bir gun lady gaga ertesi gun bulent ersoy aksamina victoria beckham oluyorum anlamina gelmiyor; belirli bir cizgi icinde degisim geciriyorum. genel olarak yaz-kis sort ve etek giymesini severim. cok duz giyinmekten hoslanmam.

erkekler de ortamina gore giyinsinler. o sacma pacalari kisa pantolonlari giymesinler, ayakkabilarinin icine corap giysinler. tuhaf tuhaf sakal sekilleri yapmasinlar, saclarini da kirpi gibi dikmesinler.

Türkiyede kadınların genel olarak ilgi çekici güzel giyim tarzları yok. Çoğu zaman şık olmak onlar için birbirine uyan renkler gitmekten öte değil. Yani belirli bi çizgileri yok.

işin ne olduğuna ve şirkete göre kot tişört falan da gidilebilir.

arkadaşlar iş yurtdışı kökenli bir ilaç firmasının küçük bir türkiye ofisi.

o kadar gözde büyütmeye gerek yok, gidilir elbet.

Git sıkıntı olmaz.

o zaman hiç fikrim yok. :(

gidilir yahu. ben cogu zaman kanvas pantolon üstüne gomlek giyiyorum resmi bi durum oldugunda.

ayrıca staj görüşmesi yani o kadar abartmamak lazım bence.

Erkek arkadasim hep o pantolon-gomlek kombinasyonu ile gitmisti bir sorunla karsilastigini sanmıyorum gorusmeye gittigi 3 sirketten 2si olumlu yanitla dondu, birinde ise basladi. Ki yillardir o şekilde gidermis görüşmelere.

Demek ki kotu bir secim degil :) seninki de staj gorusmesi oldugu icin sorun olmaz bence.

gidilebilir, firma buyuklugune gore ve icerdeki kiyafet koduna gore giyinilir genelde ama, duzgun bir pantolon ve gomlek ile, varsa belki kravat takip ustune mont ile gidebilirsin, tras olmakta fayda var.

Gidilir. Gayet iyi bence.

allah belalarını versin! bunu yapanları bulup aynı şekilde denize atmak lazım! onun bunun çocukları!

şimdi bunu paylaşmanızın sebebini gerçekten merak ediyorum. birileri hayvan öldürüyor ve üzülen taraf hep biz oluyoruz, ibretlik resimlere hep biz bakmak zorunda kalıyoruz. algı yönetimi ise sorununuz bu şekilde olmaz.

he yaw paylaşmayın, pisikolocimiz bozuluyo.:(

@bilge rusty james nasıl bir duyuru açacağımı size mi soracağım? bakmazsınız beğenmiyorsanız. birileri bir hayvanın kafasına poşet geçirip sağına soluna saç bağlayıp hayvanı boğarak öldürüyor ve ben insanların bunu yapan yaratıkların aramızda gezdiğini bilmesi gerektiğini düşünüyorum. ayrıca belki de bu köpek buradan birinin kaybettiği köpeği. neden bana saldırıyorsunuz şunu yapan insanlar varken ben bunu anlamıyorum. sizi nerede görsem böyle saldırgansınız, derdiniz ne?

@ mutevazi, farkındaysanız paylaşmayın demiyorum. paylaşmanızın sebebinin mantıklı bir açıklamasını arıyorum. köpek katillerinin burada olabileceğine inanıyorsanız gerçekten paylaşmaya devam edin. tavsiye vereyim algı yönetimi sözlük üzerinden daha etkili olur.

bu arada, ilk defa size denk geldim, benim söylediklerimde "saldırganlık" içeren bir ifade yok. daha önce pek rastlaştığımızı da sanmıyorum. şimdi bu "saldırganlık" teoriniz tutmazsa "cinsel kimliğinize" saldırdığımı iddia edeceksiniz sanırım bir sonraki aşamada.

Duyurunun başlığına bi not yazsaydın bari. Çok hassas bir dönemimdeyim. Öyleki hiçbir arkadaşımla görüşecek kafayı bile kendimde bulamıyorum. Ve pat diye bu olayı okudum. Çok kötü hissettim, hala hissediyorum.
Tabiki de çok teşekkürler böyle bir paylaşım yaptığın için. Gerçekten gerekli olduğunun da farkındayım. Ama rica ediyorum lütfen not işaret falan birşey koyun böyle duyurularda.

@bilge rusty james cinsel kimlik meselesine nasıl geldiniz?

phoenixboy, genel bir durum bu, her tartışmada böyle bir eşik var maalesef. ilk başta karşı taraf üste çıkmak için size bir etiket vurmak ister, ancak bakar ki bu yöntemi pek tutmuyor, bu sefer de cinsel kimlikği üzerinden mağduriyet yaşadığını iddia etmeye başlar. süreç, bu şekilde şiddetlenerek devam eder.

gerçi mevzubahis yazar bu yönde bir eğilim göstermedi.

arkadaş mal mısınız, alık mısınız anlamıyorum ki? adamın attığı başlıktan bile belli mevzu bahis içerik. ayrıca "yüreği kaldıramayanlar için açıklama" diye ekstra bi bilgi mevcut. buna rağmen yine tıklayıp baktıysanız, kusura bakmayın ama sizin alıklığınız bu. her gördüğünüz linke saldırıyo musunuz olm siz, az sakin olun lan. elbette rahatsız olmanızı tuhaf karşılamıyorum, ben de olurum muhtemelen ama bakmadığım için olmuyorum. ben neden bakmayabiliyoken siz bunu başaramıyosunuz gerçekten ilginç..

@reşo ağa açıp bakmadım. Ama istemsizce okudum. Bana bu da, gözümde canlandırmakta yetti.

tamam, okumak da kısmen rahatsız edici olabilir ancak bunda kötü bi niyet olduğunu kesinlikle düşünmüyorum ben. zaten yazıda da belirtilmiş, en azından sahibi varsa o tespit edilsin, bulunsun vs

bu kadar da tribünlere oynamamak gerek bence, "ay ben çok duyarlıyım, hatta o kadar ki, okurken bile ağladım" falan gibi şeyler çok komik geliyo bana. biz de hayvan severiz de bu triplere girmiyoz hiç, nedir yani, siz bizden daha mı sevecen insanlarsınız, daha mı sevgi topiğisiniz ki?

amk bir insanın köpekleri katledecek kadar nasıl bir sorunu olabilir, ne yaşadın lan hayvanla, karına kızına mı baktı, borç para alıp vermedi mi annene mi küfür etti , alt tarafı köpek lan , çıldırıcam amk ortalık deli kaynıyor ya

ciddi söylüyorum silah alıcam ve kendi adaletimi kendim sağlıycam. bu yaratıklar bana silah aldırtacaklar sonunda!.

:(

bir köpek daha çıkarılmış aynı bölgede, yine beyaz, yine beyaz terrier, yine kadın saçı bağlanmış bacaklarına ve kuyruğuna...

Hayat tarzım şu şekilde olduğundan:
pbs.twimg.com

okulda kimseyle tanışamadım o yüzden galiba

Friendzonedan çıkamıyorum, asla.

Istemiyorum. Avciyim

çirkinim. ya ne olacağdı?

Çekingenlik, asosyallik, gaydarımın o kadar açık olmaması, gidip yanlış insanları bulmam, yanlış insanların beni bulması.

çekingenlik, asosyallik, üniversite gibi bir yerde bile çevre edinememiş olmak, bunun sonucunda dısarı cıkıp bir yere gidecek durumda olmamak, haftasonları evde çürümek, kısa boylu olmak, yakısıklı olmamak, büyükşehir ortamında alternatif erkeklerin cok daha iyi olması.

bunların hepsi.

Mükemmelliyetçilik. Hayatımın sonuna kadar yalnız kalacağım bu gidişle.

Ait hissetmediğim bir sosyal çevrenin içinde olmam. Ne zaman çevremi değiştirsem, yeni bir ortam yaratsam kendime garip bir şekilde kısa sürede bir ilişkim oluyor. Ama yine dönüp dolaşıp yeni çevreleri boşverip eski ortama dönüyorum. Bu eski dediğimin de kimin eli kimin cebinde belli değil. Benim gibi romantik adam harcanıyor arada.

Bak içimi dökesim geldi.

En son sırf one night stand değil de gerçekten ondan hoşlandığımı ve uzun süre birlikte olmak istediğimi söyledim diye bir kızdan azar işittim. Resmen kız "Ben bizim ortamdan kimseyle ciddi ilişki yaşamam, bu bana göre değil" dedi ve kalktı. İçeri geçti. Kaldım ben öyle. Anlatamıyorum, sanırım. Zaten tahayyül de edemiyorsunuz kuvvetle muhtemel.

Asosyallikten değil. Hatta sosyallik konusunda abartmış haldeyim.

Yok ki biri şöyle peşinden koştursun, alkolik yapsın içimize dert olsun.

"Aha bu" diyebileceğin biri olmuyor yani. Olsa da karakteriyle soğutuyor seni.

Çünkü evliyim.

birlikte olmak istenecek biri değilim. uğraşmaya değmiyorum.
kendim de uğraşmak istemiyorum, yalan değil. bir de takılıp kalma huyum var. "sıradaki" demek benim için o kadar da kolay değil. ve bu yüzden bağlantı kopması gibi bir şey oluyor. disconnection.
gerçek cevap ilk cümle aslında, diğerleri olaya dışarıdan baktığımda kendini kandırma gibi göründü.

sonunu düşündüğümden.
(bkz: sonunu düşünen kahraman olamaz)

hangisini secsem diye dusunurken karar veremiyorum :(( biraz kasarim sanirim :'(

bence de kendimden biliyorum tek neden asosyallik :)

bulunduğum yerde hiç ortamım yok. 1-2 arkadaş var ama onlarla da dışarı çıkalım 2 çay içelim falan olmuyor hiç. dışarı çıktığım vakit ne işim varsa onu halledip eve dönüyorum hemen.

gerçi bu kadar anlatmama gerek de yok; sebep asosyallik işte.

Sevgilisizliğin sebebinin asosyallik olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Sevgilisi olan bu kadar insan, sevgilisini partilerden, kurslardan mi buldu?

Çalıştığım yerden 4 çift çıktı. Yakında da evleniyorlar. Bunlar kurstan mı tanıştı? Yoo.. Ben de çalıştığım yer için beklentiye girmiştim ama umduğum gibi olmadı işte.

Neden sevgiliniz yok?
Beğenilmedik karşim.

asosyallik
+insanlardan sıkılıyorum

Benimki asosyallikten degil. Gayet sosyalim eglendigim bir çevrem var ama cevremdekiler coktan arkadas kategorisine koydugum insanlar.

asosyallik olmadığına eminim. çünkü asosyal görmüyorum kendimi ya da içine kapanık filan.

ne biliyim tip olarak itici filan da değilim, bariz bir çekiciliğim filan yoksa da.

olmayınca olmuyor yani her bokun açıklaması olmaz hayatta

bu konuyu hangi kızla konuşsam "öyle deme süpersin!" diyerek tüm olumlu özelliklerimi sayıyorlar. "aa yürüyo lan galiba" deyip yavşadığım anda "pffff grzkalı :S :S" diye gidiyorlar. anlamadım valla.

asosyalim diye ama herhalde. daha aktif, dışa dönük, insan içine karışan bi tip olsam bulabilirdim sanırım birini. efsanevi yakışıklı değilim ama giderim var yani bakılmayacak adam değilim. iyi kötü kafamız çalışıyo kültürlü sayılırız az biraz. mağara adamı gibi yaşıyoz ama o sıkıntı, çekici gelmiyo herhalde.

Bir daha böylesine düşüp çakılmamak için. Çünkü o da gidecek bir gün.

şurda asosyallik yazanların hiçbiri asosyal değil.

olsa olsa çekingenlik ve çekingenliğin getirdiği gizli bir kibir duygusu. hem insanlardan korkup hem de kibirli bir tavır almak. insanları kendi içinde çok fazla yargılamak bundan dolayı yalnız kalmak.

AÇIK VE NET; tipsizlik

Romantizm sevmiyorum.

nasıl sevgili olunacağını bilmemem, bağlanmaktan kaçmam, ve yalnız olmam yani bi arkadaş çevremin olmaması.

hep yanlış yerde yanlış zamanda karşıma çıkıyor olması sanırım...

sebebi üzerine çalışıyorum. bi bulsam.. bi bulsam.. :(

tip yok, yaşıma göre yatak tecrübesi de az. sap gibi takılıyoz işte

bira içtiğim için.nokta.

i.imgur.com

eziğim. efendilik diyorlarya bazıları. işte o tarz. eziklik bence bunun adı da neyse.

hiç sevgilim olsun diye çaba sarf etmedim.

ilk cevabı da ben vereyim. kendi adına konuş diyenler olabilir, onları biliyor kabul edeyim en baştan. kendimi de hiç bilmiyor yerine koyayım, dökülün bakalım.

Gidersin kibarca adini sorarsin. Nezaketten nasibini almamis dallamanin teki degilse zaten karsilik verir. Sonra tanismak istedogini soylersin. Birini hic tanimadigini ve muhabbetin olmadigini farz ederek yazdim tabii.

solem2 önce kendi adını söylese daha iyi olmaz mı? ben falanca fişmanca, ya siz dese daha şık olmaz mı?

Çare goukon

emirkulu2, güzelmiş. kız erkek eşit sayıda tanışılacak kişi olduğunda, aklımıza gelsin:)

Japon yapıyor onion. Ay bana yazıyor mu derdi de yok, herkes kartlar açık oynuyor. Bunu buraya uyarlamak lazım muhteşem bir sistem, tam bizim gibi saplantılı toplumların ilacı.

ortak bir nokta bulur konuya girersin. ortak nokta bulamıyorsan tanışmazsın.

hiç tanımadığın biri hakkında ne ortak noktası diyeceksin ama yolda yürürken olmaya bilir bulunduğun ortamla ilgili olabilir

Biriyle tanismak icin hem ilgi cekici hem de o tanismak istedigim kisinin yanit verebilecegi birseyleri bahane ederek gidiyorum.
Bekledigim tepkiyi aldiysam tanitiyorum kendimi. Ve olaylar gelisiyor.

bir erkek bana dese ''adın ne'' diye. ben cevap vermem şahsen. kendini tanıtsa önce, ancak o zaman söylerim kim olduğumu. bu kısımda anlaşalım önce. iki kişi olsun, kadın ve erkek diyelim bu kişilere. erkek tanışmak istese gelip önce kendini tanıtmalı, tanışmak istediğini belirtmeli(niyet kısmısı) sonra kadın da, bu nazik hareketin gereğini yapmalı, kendini tanıtmalı. erkek erkeğe, kadın kadına tanışma faslına geçelim mi?

@hiko hikayeni çok sevdim. Ben de deneyeceğim bunu. Gidip meraba ben şu şu şu demek kısmı zor bence. Ben hayatta yapamam.
Bi derneğe ve başka bi zamanda da bir kulübe katılmıştım. İkisi vasıtasıyla tanışmıştım insanlarla. Zaten öyle yerler en kolay zemin.

çare 2 bira

daha önceleri sorulmuş bir soru :)

www.eksiduyuru.com

Gayet öküz. Hesabı ödememesini anlarım da ilk buluşma vs, bırak arabana bırakmayı evine kadar bırakmayı teklif etmesi lazımdı madem sevgili olmak istediğini ima etti.

Bu tip adamlar sevişmek için yürür sadece. Tek yöne yürürler yani, tek düşündükleri seks olduğundan dolayı geri kalan kısımda düşünceli olamazlar.
tam öyle bir izlenimi var.

erkeğim

bence biraz öküz hakkaten. hesap işi biraz hayat tarzı ve yaş meselesi, ama en azından ilk buluşmada erkek ödemeli. araba konusunda evet net öküzmüş. ama seni çok rahatsız etmediyse önemli değil.

Belki bu işlerin gerçekten cahilidir, zamanla öğrenir-öğretirsin- yalnız daha kötüsü belki de kurdudur, ciddiye almıyordur. Sen daha iyi bilirsin.
Bir de devamlı çıkma durumunda hesap her zaman bir kişiye yüklenilmez tabi ama yalvar yakar davet ediyorsan yemek ısmarlamak değil mi bu?

Ilk bulusmada hesap odemek zorunda degil. O konu normal geldi bana ama 2 sokak otedeki arabaya eslik etmemek ciks olmamis. Insan merak eder yahu. Nezaketen eslik eder vs.
ya çok sallamiyo mevzuyu ya da okuz.

ilk buluşmada hesap ödenmez.

lakin seni arabana kadar bıraksaydı en azıdan bir fransız öpücüğünü kapardı diye düşünüyorum. bu konuda kesin öküz.

Hesap konusu normal
Saat çok geç değilse araba ıssız bi yerde vs değilse araba konusu da normal.

Hersey normal bence de. Siz fazlasiyla abartiyorsunuz gibi g3ldi bana da.

Hesap normal ama biraz ısrar eder gene insan, adettendir. Araba konusu da biraz öküzlük. Tekrar buluş ama benim çok umudum yok.

hesap konusunda haksızsın, ödemesi için geçerli sebebin ne merak ettim. neden erkek ödemeli?

bırakma konusunda ise bıraksaydı artı olurdu bırakmadı diye de eksi olmaz. yalnızca arkadaşların bahsettiği gibi tehlikeli bir yerde hava kararınca bırakmayı teklif etmesi gerekirdi onu dışında tırı vırı...

en azından ilk buluşmada, erkeğin ödemeyi teklif etmesi gerekir bence. bak ödemesi değil, teklif etmesi diyorum.

benim de (kadın) ilk buluşma tecrübelerimin yarısını ben ödemişimdir mesela. o sorun değil, önemli olan tavrı.

Ayının en önde bayrak taşıyanıymış. Net.

Hatta 50 tane ayıyı damıtmışlar, bu çıkmış ortaya.

İlk günden ve sadece bu iki olaydan yorum yapma, birkaç kez daha şans ver hoşlandıysan. Zamanla bize sormadan öküz mü düşüncesiz mi yoksa gayet normal bir insan mı olduğunu anlarsın.

hesabı ödemedi nedir, kendi hesabını da mı ödemedi?

ilk buluşmada erkek öder arkadaşım. bunun da lafı olmaz yaw. ayrıca arabaya bırakmaması da eşşeklik başka bişey değil. yuh diyorum.

vedalaşırken öpüşeceğinize biraz aklı yatsaydı, evinize kadar bırakırdı bile.

genel izlenim;
erkek : yarım öküz
kadın : yarım kezban, ilk buluşmada mesafeli olandan.

Erkek illa hesabinizi ödemek zorunda mı arkadaş ben de bunu anlamıyorum? Yiyin için erkek ya nasılsa, ben elimi sallasam ellisi o ödesin demek, bu nasıl bir kafa yapısı.
Diğer kısımlara yorumum yok...

+5000 amerikanya fitbolcusu. Hayır gelmez

İlk buluşmada erkek öder. Bu bir ritüeldir.
BUluşma sonrası erkek kadını nereye gidecekse gitsin tuzla bolu muğla fark etmez bi teklif eder bırakmayı, kız nazlanırsa ısrar eder, nihayetinde evine bırakır, duruma göre kız kahveye davet eder veya erkek yol alır fakirhanesine döner.

Çözün abi artık şunları.

Okumadan yorum yapmayın.

"yalvar yakar" yemeğe davet ediyorsan bir kadını, evet "SEN" ödersin hesabı bir erkek olarak.

ortada fol yok yumurta yok yemek yiyelim diye buluşmamışlar. Gayet sevgili olacakları önceden belliymiş.

Bence hesabı da ödemeliydi, eve de bırakmalıydı.

Ha sıradan 2 arkadaş olursunuz, tam belli değildir bu gönül işleri, o zaman derim ki "gayet normal davranmış".

Bu vakada yemeğe erkek davet ettiyse bir zahmet onun ödemesi gerekirdi. Olay erkek olmasından ziyade "davet eden öder" mantığında olmalı ama. Arabaya eşlik etmemesi de öküzlük net. Sevgili olmasa bile adab-ı muaşeret bu sonuçta. Anlaşılan eleman ilk başta "olur mu" demiş ama sizlr konuştuktan sonra beğenmemiş sizi.

Buluşmayı o teklif etmiş hatta yalvarmissa hesabı o ödemeliydi. Buradan öküz point kazandı. Bir yere kahve içmeye gidelim deseydiniz, anlık şurada bir restoran var çok güzel deyip gitseydiniz o hesabı kimin ödeyeceği önemli olmazdı. Birini bir yere planlayip davet ediyorsan o senin misafirin olur, ödemesi gerek.

Araba meselesine gelince buradan da öküz point kazandı ama daha önce böyle bir şey görmemiş olabilir, o an aklına gelmemiştir. Karanlık ve tehlikeliyse kendi de korkmustur :D Net öküz diyemeyiz. Bir süre daha gözlemlemek gerek.

yalvar yakar yemeğe davet edildiğinizi söylüyorsunuz: lütfedip gitmişsiniz gibi.
sizi beğenmeme durumu yokmuş: yani nedir, beğendiğine göre, sevgili olmak istediğine hesabı da ödemeliydi?

abartma değil bu. değerlendirme kriterleriniz bozuk.

şu yazdığınızı beyefendiye okutmayı o kadar çok isterdim ki.

çünkü böylelerini seviyorsunuz.

arkadaşlar yalvar yakardan kastım bu arada istekli bir şekilde davet etmesiydi. öyle lütfetmek gibi değil.

Hesap paylaşılmalı, fakat ilk seferinde erkek öder.

Sıkıntılı bir nokta.

ilk buluşmada da son buluşmada da hep ben ödüyom lan hesapları...

adam iyi yapmış amk.

bence öküz. hesabı ödememesi çok önemli değil. aranızda belki yok sen öde yok ben ödeyeyim olmuştur o da belki bir dahaki görüşmeyi garantilemek için öyle yapmış olabilir. yani geçen sefer sen ödemiştin aa bir dahakine ben gibi bir düşüncesi olabilir.

ama seninle arabaya kadar gelmemesi öküzlük göstergesidir. ben normal karşı cins arkadaşıma bile bu konuda eşlik ediyorum. :)

edit: sonradan yazılanları okudum. denildiği gibi herkes hesap çok anormal değil benzeri şeyler söylemiş. dediğim gibi hesabı takma. o an nasıl müsait olduysa ortaklaşa ödenir, sen ödersin veya o öder falan.

ama şimdi aklıma geldi şöyle bir şey de var. hesabı ödemek için hiç mi hamle yapmadı? yani geldiğinde kafasını mı çevirdi? eğer bu tarz bir şeyse bu bakımdan da öküz. ama ortada yok ben yok sen gibi varsa dediğim gibi ve sana bıraktıysa o zaman problem yok.

ergen değilseniz hesap konusu da normal değil, kezban mezban derler ama bu genel bir kuraldır, erkeği geç, yemeğe davet eden öder. sen yalvar yakan davet etsen sen ödemeye çalışacaktın.

amca ya işin kurdu ya da acayip öküz.
ilk buluşma son buluşma olayı değil,adam kendi davet etmiş,hesabı ödemeliydi.

araba olayına gerek yok bence,suadiye'de ne kadar ıssız ve tekinsiz bir sokak olabilir ki.fazla istekli gözükmek istememiş de olabilir misal.

erkek, yaş 23

ilk buluşmada hesabı erkek öder. yok normalmiş falan filan, geçeceksiniz olm bunları, normal falan değil. daha sonra paylaşma durumu olabilir tabii ama ilk buluşma bu lan.

ikincisi, sevgili adayı olmasına gerek bile yok. bir erkek eğer odun değilse, arabaya kadar, gideceği yere kadar eşlik eder.

gerçi kadınlar, bu centilmenler yerine, bu odunlara değer veriyor. size müstehak.

fakirdir, parası yoktur, ödeyememiştir. arabası da yoktur, seni uğurladıktan sonra son otobüse binip dönmüştür.
ne yani fakirler sevişmesin mi, ayrımcılar sizi!!!

adam frijit.

Bunun erkeklikle kadınlıkla alakası yok ısrarla yemeğe davet eden insan hesabı ödemeli bence böyle bir durumda. O konuda biraz saçmalamış.
Arabaya bırakma konusunda ise Suadiye'de ıssız sokaklarda sıkıntı çıkma ihtimali yok. Araban Tarlabaşı'nda olsaydı bırakmaması ayıp olurdu ama, Suadiye'de böyle bir şeye gerek yok. Ha nedir? Seninle daha çok zaman geçirmek için gelir. Ama o da muhtemelen gerilip kuğl adam triplerine girdiği için olmamış.

hem de iki kere öküz..

yol ver gitsin bence..

Bence sen adamı beğenmediğini şeyetmişsin, adam da nasılsa devamı gelmeyecek diye uğraşmamış. Beğendim dersen de belli edememişsin derim.

İlk buluşmada hesabı davet eden erkek öder nohta.

ilk buluşmada hesap ödemeyen adamı geçtim, seni yalnız bırakmasını aklım almadı, sana zerre değer vermemiş sadece belki sevişiriz diye bakıyor hatta bakmıyor bile olabilir. seni etkileyici bulmamış üzgünüm.

dayanamadı editi: ilk buluşma felanıda geçtim erkek adam hesabı öder şanındandır, kadın hesap için ısrar ederse, memnun bir ifadeyle öyle olsun der. evet geri kafalıyım.

bizde serbest kıyafet ama mangonun hem kalıplı hemde vucudu guzel sarıyor.h&m bazı pantolonları ve zara da bulabılırsın.

Ya Mango'da da dizlik sorunu yaşadım :(

mango ya da koton'dan indirimdeyken birden fazla alıyorum ve dizleri çıktıkça sık sık yıkıyorum.

herry ve forever new'e bakabilirsin. ikisinin de pantolonlarından memnunum.

Marks & spencer, network, fabrika

Zarada da var güzel modeller

Zara'daki modeller çok güzel evet ama ikinci günde dar pantolonlar bollaşmaya ve dizlik yapmaya başlıyor. Sorun gerçekten bende mi acaba ya? :(

Tüm pantolonlar normalde iki günden sonra bollaşıp dizlenir mi? kakao ve Hersheys'in bahsettiği markaları denemedim bir tek. Ama orada da çok 'plazavari' pantolonlar var sanki.

pull&bear, bershka, vero moda aynı tip siyah pantolonlarım var, hepsini de çok severek giyiyorum ama ilk iki gün iyi - üçüncü gün biraz bollaşıyor, sürekli yıkayacaksın çare yok.

zara ve koton. ama diz konusunda ben de sıkıntı yaşıyorum. bi de benim dizlerim başka insanlara göre daha geride gibi. bir sorunum var yani sanırım. kot pantolonlarda bile ilinci kez giyerken dizi çıkmış gibi geliyor. bazı pantolonları aldıktan sonra terzide dizlerini daralttırıyorum.

ben bu sorunu, yarı lycralı kumaştan üretilmiş pantolonlarla çözdüm.

koton'u tercih ediyordum ben pantalşon ve gömlek gibi hyarı resmi iş kıyafetlerinde. yalnız son zamanlarda kalitesi lc waikiki kıvamına geldi. keten, kanvas tarzı kumaşlar iki yıkamada renk atmaya, morarmaya başlıyor. lycralı kumaşlarda hem diz problemi olmaz, hem de boya solması.

oinone pe, çok mantıklı.
marka önerebiliyor musun?

dessy kumasına dıkkat etmek lazım yanı ben çok ucuza aldıgım bir zara pantolonu senelerce giydim.aslında kuması bılmek lazım

kumaş olarak yarı likralı mı tercih etmek gerek bu durumda? başka dikkat edeebileceğim özellik var mı?

(bkz: ışın çağı çocukları)

Tabii ki Harry Potter:)

Agatha cristie

Christie*

ölüm kapısı serisi :{

jules verne serisi güzeldir. dünyanın merkezine yolculuk olabilir. ben onun yaşındayken yüzüklerin efendisi'ni okumuştum ama okumayı seviyordum. sizin için en mantıklı seçenek jules verne olabilir. angela'nın külleri de iyidir. neil gaiman'ın yolun sonundaki okyanus kitabı da gayet sade ve akıcıdır.

klasikleri okuma çağı gelmiş. o yaşta, daha önce çok okumamış çocuklar klasikten başlatılmaz gibi düşünmemek lazım. belki çok iyi örnekler okuduğu için sevicek. balzac, puşkin filan olabilir.

hobbit ve harry potter diyorum.
bu percy jackson serisi de var.
the maze runner benim cok hosuma gitmisti, o seri de şahane.

ve son olarak, last but not least.
ender in oyunu.

gerçi bu cocuk kitabı değil ama kesin sever.

(bkz: narnia günlükleri)

masalın aslı

harry potter +1 hem okula özendirici yanı bile var. açıp tekrar okusam mı yıllar sonra diyorum bazen

www.tudem.com

www.tudem.com

www.tudem.com

gunisigikitapligi.com

Resim için YKY Çocuk ve İş Bankasının harika kitapları var.

jules verne +1

Harry Potter çok seviyorlar arkadaşlar yazmış ama epey de kalın bu kitaplar.

bunun dışında saftirik serisi var. hem kızlar hem erkekler çok seviyor. felaket Henry serisi var.

agatha christe'e olabilir.

beraber büyük bir kitapçıya giderseniz ve beraber seçerseniz kitabı daha güzel oluyor.

bizim sevdiğimiz kitapları ne yazık ki sevmiyorlar. mesela robinson crusoe çok itici gelmişti yeğenime. Türkçe dersi için olmasına rağmen okumadan bırakmıştı.

Harry Potter kitaplarının kalın olduğuna bakmayın, bir günde 600 sayfaya yakın okumuşluğum vardır. Acayip sarıyor, elinden bırakamıyorsun.

Ayrıca Jules Verne +1 her çocuk bu adamın kitaplarını hatmetmeli bence.

Tövbe ederim

ana baba kim varsa arardım

bilgisayarı formata bırakırdım

bilgisayarda açardım bi dosya mektup yazardım, sonra bunları dağıtırdım internet üzerinde, kaybolmazdı hiç.

hiic.

2-3 dakika mektup yazımı. Varsa vasiyet ve şifrelerim hakkında gerekli insanları bilgilendirme. 3-5 dk sevdiklerimle toplu bir telekonferans. Geri kalan dakikalarda da dişlerimi fırçalayıp, yüzüme biraz bişeyler sürüp, güzel bir müzik açıp ölümü karşılardım.

Şu anda yapacağım tek şey yeğenimin yanına gitme olurdu herhalde. Çünkü en yakınımda o var. Büyüdüğünü göremediğim için üzülürdüm.

Ya da bilemedim, yetişemem belki de. O zaman bilgisayarı açıp kayıt yapardım. Mehmet Pişkin sayesinde o da. Yoksa hiç öyle bir şey gelmezdi aklıma.

+hemmen bir kağıt bulup aklıma gelen ilk şeyleri yazardım. (daha önce söylemek isteyip de sonra vazgeçtiğim şeyler vs)

+uzun zamandır uğramadığım, evin yanındaki terzi amcaya sürekli vermeyi unuttuğum çam sakızı çoban armağını yılbaşı hediyesini verirdim.

+sokağa çıkıp kapının önünde oynayan çocukların kızağına el koyup dik bir yokuştan kendimi bırakırdım.

Sureci hizlandirmak adina kafama sikardim zira bekletilmeyi sevmem.

sevdiklerimi arar onları ne kadar çok sevdiğimi söylerdim
sonra da facebook'a girer so long and thanks for all the fish yazardım

heme nabdest alır şehadet getirirdim bol bol.

sevişmek en mantıklısı galiba

10 dakika çok kısa, anca düşünürsün o kadar sürede. Bu soru genelde "ertesi gün öleceksin" şeklinde sorulur, o zaman da genelde sevişme cevabı gelir. 10 dakika sonra ölecek insan sevişecek birisini nereden bulsun yahu?

Bağış

tüm sosyal medya hesaplarımı kapatıp ev arkadaşıma leptopumu, harici harddiskimi ve buna benzer özel dosyaları yakması için son istek mesajı gönderirdim. beni üzen eski sevgililerime (beş yıl öncesinden de olsa) "çk ktym glb ölyrm mtlu msn" mesajı atarım ben ölünce vicdan yapsınlar azıcık. sevgilimi, annemi ararım, "hadi yine iyisiniz benden kurtuldunuz" derim, son üç beş dakikada da ağlarım herhalde ben ofiste ölmeyi hak edecek ne yaptım bari evde ölseydim diye.

enam ben çok romantikmişim yaa!

dışarı çıkar yağmurun üstüme yağışını hissederdim. güneşliyse de güneşin yüzüme dokunuşunu.

evat, gele gele aklıma bu geldi aceleden, böyle rezalet birşey düşündüm.. mutlu musun?!

Ağlamalı video çekerdim muhtemelen. Sonra üstümü değiştirirdim. Belki sex and the city açıp onu izleyerek beklerdim.

son bir posta.

ağlardım

hakkinizi helal edin

geride bıraktıklarım için bi video çekerdim. ararsam çok uzar, yarım kalanları tamamlayamam. hem pek sevmem vedaları. sonra yatağa uzanıp ölmeyi beklerdim.

askerlık kadar gereksiz, ömür törpüsü bişi olamaz.

askerlik adamı olgunlaştırıyorsa benim mal kuzenimin gün geçtikçe daha da gerizekalı olmasının sebebi nedir??

askerliğe gitmek istemiyorsan, bedelliden yararlanma imkanın ve paran varsa yap bedelliyi. kolaycılıksa kolaycılık. o altı ayı kaybetmeyi bırak işin bi de tehlikesi falan var.

bedelli askerlikte tek mantıklı koşul; çalışıyorsan ve kazandığından memnunsan kesinlikle bedelli yap, bunun dışında herhangi bir durum mevcutsa git yap ve dön.

zaten eğitim sistemi boktan, tasarlanmış toplumsal sistem sorgulamayanın ve gerizekalının prim yaptığı bir halde. az buçuk gençlikten gelen yaratıcılığı, örgün eğitim içinde yok edilmemiş iki gram merak ve şevki de askerlik sayesinde yok ediyorlar işte.

Askerliğin insanı yonttuğu kesin ama bu iyi bir yontulma değil. Hele natonun ordusu için, halk düşmanı bir devlet anlayışını savunmak için asker olmanın savunulabilir kenarı köşesi yok.

askere gitme, asi ol.

İçimde ne nefret var kusmak istediğim bu konuda ama susuyorum. Çek paranı. Okulunu da bitir hemen iş bul ödemekte zorlanma. Gerekirse sürün ama zamanını harcama.

Bn 40 kişiyle aynı anda duşa girmek istemiyorum.

ver parayı kurtul. hiç gurur yapma

güzel kardeşim eğitim görmemiş düşünce yapısına sahip olmayan birisi askere gittiği zaman düzeni disiplini astını üstünü maalesef dayak yiyerek öğrenmiş oluyor.askerliğin sana katacağı bir şey var mı bilemem okuma yazma bilmeyen kıçını temizlemeyi bilmeyen aklı bir karış havada olan adam döndüğünde normal bir insan gibi göründüğünden dolayı toplumda askerlik erkeği adam eder diye saçma bir inanış var.
kısa dönem durumu da aynı şekilde seni ve senin gibileri zorlamadan bir an önce 5 buçuk ay dolsun da gitsin havasında takılıyor iki taraf.
her şey bir yana sen kendini bilmiyor musun kardeşim de askerliğin seni olgunlaştıracağı düşüncesine kapıldın.
seneye mezun olmadan bile yazın bir iş ayarla kendine kredine de kısmi ödeme yap kurtul.askerlik borcun olacağına bankaya borcun olsun.
işin adil olma durumu tartışılır adil olduğunu söyleyen de haklıdır adil olmadığını söyleyen de haklıdır.herkesin kendine göre gerekçeleri var.hepsine de saygı duymak lazım.iş yerimde benimle de kafa bulmaya çalışıyorlar lakin hiç önemsemiyorum.yapıştırıyorum cevabı çünkü biliyorum onların elinde öyle bir şans olsa koşa koşa gider yaparlardı.
neyse velhasıl sen çek kredini ver parasını kurtul

24 izliyorum son sezona geldim. O yuzden su aralar edemem.

Intihara surukleyen birseyin olmamasi.

intihara bakış açım ve intihara iten hiçbir şey olmaması. ha bir de finaller var önümüzdeki 2 hafta.

intihar etmemi gerektirecek sebebim yok.

Dünya'yı, yaşamayı seviyorum ve açıkçası ölümün ardındaki bilinmezlik bana çekici gelmiyo.

Geçen tivitırda görmüştüm, niki unuttum:

"Valla ben de herkes yaşıyor diye yaşıyorum."

Başaramayıp sakat kalma korkusu

bu dunyadan fayda yok oteki de supheli

intihar isteğinin birkaç kere reflex olarak gelmesi başıma... onun dışında, dünyayı, yaşamayı, iyi-kötü-berbat-harika vs birçok duygu karşısında yaşadığım süreçleri görmeyi seviyorum.

ölümü ben tercih etmek istemiyorum. gelişinin bilinmezliği ilginç geliyor.

Psikolojik problemler ağır depresyon halleri dışında bir insanın intihar söylemlerini kabul edilebilir yapabilecek bir neden yok. Benim de böyle bir sorunum yok. Onun dışında "Ölmek istiyorum bu dünyada yaşanmaz artık" tipi söylemlerde bulunan insanların ağır popülist ve aptal olduklarını düşünüyorum.

Henüz gerçek bir zorlukla karşılaşmadın sanırım.

ya bi şekilde oyalanıyom. işte yok önümüzdeki hafta eurolig maçları var, işte yok efendim yazar olacam, yok efendim teknik direktör olacam böyle yuvarlana yuvarlana 25-30 yaşıma gelcem gibi. yaş kemale erip de "şunu yapacam bunu yapacam" için geç kaldığımda ederim herhalde.

Büyük konuşmamak lazım ama, üstesinden gelemeyeceğim bir güçlükle karşılaşmadım henüz.

şahsen 27yi bekliyorum.

Öyle doluydu ki hayallerle içim, intihar etsem, ölüm ruhuma düşmezdi. - Küçük İskender

Hakiki ve ciddi bir tek felsefi sorun vardır: İntihar. Hayatın yaşamaya değer olup olmadığını yargılamak, bu felsefenin temel sorusunu cevaplamaktır. - Albert Camus

Benim sanırım öfke ve kıskançlık. Ben gideceğim, ailem arkadaşlarım sevgilim filan yaşamaya devam edecek. Siz burda yaşamaya, yazmaya devam edeceksiniz. Olmaz öyle ama.

bundan sonra başka bi hayatın büyük ihtimalle olmaması.

henüz bedeninizle olan ilişkiniz gerçeklikten kopmamışsa intihar etmeniz oldukça zor.
bence diyeyim.

Merak edio insan nolcak sonra diye, ya iyi olursa,ya iyiki hayattayım dediğimiz anlar gelirse,fifti fifti yani durum. İyi de olabilir kötü de..

Bulunduğum durumdan daha kötüsünü düşünüyorum öyle zaman kazanıyorum o duruma gelince daha da kötüsünü düşünüp tekrar hayata karşı bir umut besliyorum böyle bir paradoks benimki, ama pek zamanım yok gibi.

hayatçokda umursanacak bir mevzu değil,yaşa gitsin işde,nasıl olsa ölecez öne çekmek için çabalamaktansa anıyaşamak lazım.

Cok sukur o durumda degilim. Ama olsam sanirim annem ve kardesim olurdu.

Hayat çok güzel. www.youtube.com

1. Su hayata kac kez geldigimiz belli degil bari herseyini gorup oyle gideyim
2. Sorunlarimi cozecek diye bir garanti vermiyor. Verse bir gun durmam.

spor, müzik ve edebiyat.

hala kendimden umutluyum.

1. sebebim yok.
2. inancım dolayısıyla edemem.
3. anam-babam-kardeşim
4. acısıyla tatlısıyla yaşamaktan zaten zevk alıyorum.

Inanc ve Geride biraktiklarimin duyacagi uzuntu. Yoksa ederdim herhalde.

korkuyorum ya. bir de aney çok üzülür diye.
onun yerine deprem olsa da bir ben ölsem diye düşünüyorum(ya da başka bi çeşit). beni uğraştırmayan bişey

Seçimlerim.dini inancım pek yok ama Allah'a inanırım,eğer bir gün intihar etmeyi düşünürsem,intihar etmekten herkesi geride bırakır başka bir ülkede yeni bir hayat kurarım.intihar bütün fırsatları engelliyor.belki yeni hayatta mutlu olurum kim bilir?

evimin kadını çocuklarımın anası olma isteğim:D

yasama ic gudusu. that's it. yoksa icimizde ise yaramaz oldugunu dusunup de gocmek isteyen cok kisi var.

beden ve ruhen sağlıklı olmak en birincil nedenlerden birisi.. fakat hiçbir vakit inanç (dini) nedenim içerisinde değil..
psikolojik olarak duygu durumu kötü olan birisinin yaşama dair istekli olmaması ve anlam yükleyememesi, intiharı olası kılabilir.. stresle veya olumsuz yaşantılarla başedememe durumlarında, kişinin ailesinde de intihar öyküsü varsa muhakkak intiharı düşler, arzular.. lakin sağlıklı düşünebilen birisinin intiharı düşünebilme durumu 0 (sıfır)..

sosyal hayatım için : umut

geri kalan her şey için : bilim

hacı içkine ilaç atar yeni yıla senin gö.. girer. gözünde. yazamadım yaw.

atmalıyız tabii

Cok mu yasli ? Yarin icin yarim kilo tatli al gunduz caya gelicem sana tatlu aldim de. Yilbasi icin de kotuydum hastaydim bilmem hangi akraba grldi vs uydur korkarsan adresi bi arkadasina sms at 2 saate cikicam cikmazsam polisi ara de

Yanına alabileceğin biri varsa ara bence.

#YOLO
aramaktan zarar gelmez tabii. davete icabet ise biraz karışık.

dayı hallenmiş sana :)

"evde ısrar" olayı huzursuz edici açık söyleyeyim.

yaş 40.
kadın.
ist.

inanma sikecek

Homofobik olabilirdin bu akşamdan sonra. Ama aksi de çok güzel olurdu be.

Yas 50 ise cok da yasli amca degilmis. Tatli fikrini geri aldim.

meğer o Mustafa amca benmişim :D

yapma, içinde çevirir.

daha yeni ödemişin 15 günden önce gelmez zaten

3 haftadan önce gelmez hatta. Bekle b

50 günü bulur.yılbaşı ve hava muhalefeti nedeniyle.

bu sene gelmez o. seneye anca.

Ilk alisverisim degil 15 gunde geliyor dont worry guys.

3) Hanımefendi arkadaşım adına özür dilerim diyerek arkadaşımı olay yerinden, hatta mümkünse mağazadan dışarı çıkartır sakinleştiririm. Müşteri daima haklıdır.

2) Anne veya babasına güler yüzlü bir şekilde merhaba denilir, çocukla da aynı şekilde iletişim kurulur. Daha sonra ailenin verdiği tepkiye göre (ılımlı bir aile mi, genel havası nasıl, uyumlu mu) çocuk, aileye ve çocuğa sempatik gelecek şekilde dikkatli olması yönünde telkin edilebilir. Tabii ailenin olumsuz tepki verme ihtimali de var. Dikkat etmek lazım bu yüzden çok doğru yaklaşmak lazım. ''Merhaba küçük bey hoş geldiniz, dondurmayı çok seviyorsunuz bakıyorum. Hmmm çilekli mi o? Ben de çok severim çilekli dondurma biliyor musun. Ama dikkat et üstüne, etrafa dökme tamam mı'' şeklinde. Gülümsemeyle yapmak ve sempatik olmak çok önemli.

1) Mağazada evcil hayvan ile girilemeyeceğini gösteren bir uyarı vs varsa köpeği dışarı çıkarmak gerekli, köpeğin sahibine de durum açıklanmalı uygun bir şekilde. gerekirse dışarda köpeği bekleyecek birisi görevlendirilebilir. Alerjisi olan diğer müşteri rahatsızlığını dile getirdiğinde kendisinden özür dileyerek köpeğin sahibine durum açıklanmalı. ''Hanımefendi bizim açımızdan bir problem olmasa da diğer müşterilerimiz rahatsız olduklarını dile getiriyorlar, uygun görürseniz köpeğinizi dışarı çıkartabilir miyiz? Dilerseniz dışarda ilgilenelim siz alışverişinizi rahat rahat yapabilirsiniz.''

c1) elinde köpekle girebileceğin bir mağaza düşünemedim gerçekten dolayısıyla empati yapamadım. en politik olarak arkadaşlarımdan yardım isteyeceğimi, müsait olan birinin mümkünse mağaza dışında veya alerjili müşteriden uzakta köpekle ilgilenmesini rica ederdim.

c2) çocuklarla ilgilenirim. "anneniz alış veriş yaparken biz de şurada şöyle yapalım mı, şuraya oturup bunu yapalım mı" diye annesiyle birlikte fink fink gezmemesini sağlamaya çalışırdım.

c3) personeli olay mahallinden uzaklaştırır, sakinleştirmeye çalışırım. sonra da gider (eğer personelden üstsem) personel adına müşteriden özür dilerim, aynı kademede isek müşteriyi sakinleştirir üstüme haber veririm.

1) Devamlı müşteriye köpeklerden korktuğum için ilgilenemeyeceğimi ancak ilgilenebilecek müsait bir arkadaşım olup olmadığına bakacağımı söylerdim. Varsa köpeği ona havale ederdim, yoksa kibarca söylerdim. Alerjisi olana da köpeği ürünlerin olduğu yerden uzakta tutmaya çalışacağımı söyleyerek rahatlatırdım.

2) Müşteriyle kişisel olarak ilgilenerek bir an önce işini bitirip çıkmasını sağlardım. Örneğin aradığı bir ürün varsa hemen yardımcı olmaya çalışırdım, bu sırada bir gözüm sürekli çocuklarda olurdu.

3) Çalışan adına kendisinden özür dileyip sorunun ne olduğunu sorardım ve çözüm adına öneriler sunardım. Personeli de sakinleşmesi için arka tarafa gönderirdim. Müşteri gittikten sonra kendisiyle motivasyonel bir konuşma yapardım.

bana adam neden muhasebe diye sordu?

2- yeri gelir kimseyle o kadar birebir ilgilenenezsiniz. İndirim sezonunda cevahirde bi mağazayı düşünün. Ya da pahalı ürünlerin satıldığı bi mağazada çalıştığını ve aynı zamanda senin başkasıyla ilgilenmek zorunda kaldığını, onlara da bir başkasını paslayamayacağını düşün. Ailenin havasına göre içeride yiyecek ve içeceğin yasak olduğunu anlatırım uygun ve net bi dille. Kesinlikle mağaza içerisinde öyle dolaşmaması gerek. İnsanların büyük boy kahvelerini attırıyorum çöpe. Sert bir aileyse, yani ters tepki vericek o zaman güvenlikten ya da yöneticinden destek alabilirsin.
3- tartışmaya yandan ek yapıp duruma göre hızlı bir şekilde personeli arka tarafa gönderirim. Sonra gene müşteririnin durumuna göre onu dinler, özür beklediğini düşündürürse de onun adına özür dileyerek yumuşak bir dille yatıştırmaya çalışırım. Hiç sakinleşmezse tabi üstümü çağırırım. Fırsat bulursam gidip personeli de dinlerim ve onun haksız olduğunu düşünüyorsam özür dilemesi için yönlendiririm (ve gene duruma göre. Müşteri deliriyor bazen). Her halükarda bu durumdan yöneticimin bilgisinin olması gerekir, O ana kadar farketmemişse dahi. Arkadaşımı gidip konuşması için yönlendiririm müdürle. Gözlemlediğim kadarını ben de anlatırım.

1.hangi müşteri daha fazla geliyosa onun önemseyeceği şekilde davranırdım.

2.anne ve babaya aslında içerde dondurma yemek yasak ama dikkat ederseniz sorun olmayacağına eminim derdim.

3.personelin işine son veririm.

1) bir arkadaşımdan kabine bakmasını rica eder köpeği de alır dışarıda oynatırdım.
2) mecburen annesine, babasına söyleyip dondurmalarla yaklaşmamalarını isterdim.
3) güvenliği çağırıp müşteriyi dışarı çıkartırım.
yalnız her bir sonraki soruda yavaş yavaş sinir katsayım artmaya başlıyor. ama gerçekten söylediğim şekilde davranırdım, samimiyim :)

Hatırladığım kadarıyla o paranın sistemde bekletilmesinin amacı alıcıgı mağdur etmemek. İptal edemiyor musun oradan satışı

iade işlemi sürüyor dediği için herhangi bir işlem yapamıyorum. satıcıdan bilgi bekliyolarmış da satıcı da hiç oralı değil.

daha başlamadı. dünden farkını fark edebileceğini sanmam.

sana ne kadar lazımdı?

en uzun olmasi lazim

21 aralık en uzun gece.

yeee komik duyuru, sevdim.

aranan kan @VickVickyVale :D

Komikli

90larda çocuk olanlardan biriyim güzeldir 90lar.

bi olayı yoktu bence.

Çocuk olduğumuzdan öyle geliyordu. Bomboktu doksanlar, şarkılar bile öyle. Eski diye seviyoruz

nası yoktu abi ramazanlar kışa geliyodu

Çocuklar için güzeldi. Büyükler için öyle değilmiş ama.

dogru ustumuze kar diye soba dumaninin isi yagiyordu.

bence de şimdiden daha güzeldi be. gerçi belki de çocuktum ondan öyle diyorum. yani hiç derdimiz yoktu okuldan başka. ne siyaset, ne iş güç ne hayat şartları ne umrunda ki? :)

90lar çocukluğumdu, çok güzeldi :)

misal kömür kokusu ne güzeldi lan

Ekmek almaya giderdim, çok net hatırlıyorum 500 liradan başladı abi bir kaç ayda 2500 liraya çıktıydı ekmeğin fiyatı. Memur maaşı şimdikinin 1500 lirasıymış hesaplamıştık. Böyle hayat mı olur be.

phoenixboy +1

gerçi hiçbir devir büyüklere güzel değil galiba.

hasta olunca ziya mca iğne vurmya geliyodu kalan şırıngayla oynuyoduk şimdi acile gidiyorum amk

bu 80ler oyle guzeldi 90lar boyle guzeldi muhabbetini anlamiyorum acikcasi. yukarida da soylendigi gibi o donemlerde cocuk oldugunuz icin size guzel geliyor bence. ben de 90larin sonlarini hatirliyorum ama sorsan 2000lerin basi cok guzeldi, niye cunku o zaman 7-8 yasinda cocuktum. hem cogu seyi hatirliyorum hem de cogu seyden bir haberim. olay bu yani.

almancı komşular vardı lan hahah

baydı bu 90lar muhabbeti ama 90lar güzeldi.

tamam ben de 90 larda çocuk olanlar neslindenim de, keramet doksanlarda değil, çocuk olmakta.

daha bugün muhabbeti geçti, hay allah ne saçma şeyler bizi ne eğlendirmiş diye, babama soruyorum ona kalsa 60'lar çok güzel, abime göre sorsam 80'ler. yeğenimde ileride 2000 ler diyecek kesin.

tabi lan manyak misin
www.youtube.com

en büyük şansımızdı

efsane. ayrıca bence iyi şarkıcı. gırtlağını yediğim. gitti acunla birlikte kutular falan açtı gözümden düştü az bişey ama olsun. "zenci gırtlağını yediğim" oha tutamıyorum kendimi gırtlağını yediğim. hastasıyız ailecek memedalibey gırtlağını yediğim.

sesi çok güzel ama tarzı sevdiğim bi tarz olmadığı için meşhur olmuş klasik şarkıları dışında ilgimi çekmiyor :/

Değil. Hayatımda hiçbir zaman yer tutmadı, hayatıma hiçbir zaman dokunmadı kendisi. Efsane çok çok iddialı bir söz, yanından yöresinden geçmiyor benim için.

www.youtube.com

ayrıca bu dünyadaki hiç kimse bir şarkıyı orjinalinden daha güzel söyleyemez, söyleyememesi lazım. söyletmemek lazım. ama hatun söylüyor abi... şu videoyu izlemeden yok amk ne efsanesi demeyin nolur :(

@tears of devil
adamım sen beni anlıyorsun :)

Öyle, ölünce anlaşılır değeri.

www.youtube.com

anlıyorum tabi şizofren. xtina candır <3

soru: bu kadın yaşayan efsane değil mi?
cevap: değil.

yaşayan efsane degil.

ben oldum olası itici bulmuşumdur. çok yapay bir görüntüsü var.

kendi şarkılarını da sevmem ancak sesi ve yorumu gerçekten çok iyi. bence de günümüzün efsaneleri arasında sayılabilir ileride.

www.youtube.com

edit: özetle; kendisi değil ama sesi efsane.

ben de pop müzik dinlmem ama bu kadının sesi, yorumu bence de şahane. pazarlama konusunda britney gibi sadece sansasyon üzerinden yürüyen bir tip değil, daha başına buyruk bir tip, yani dirty zamanındaki imajı da, diğer popçular cici kızken çıkmıştı, şu anki tarzı modeli de çok farklı, bana özellikle son yıllarda, bilerek popüler olanın peşinden gitmiyor gibi geliyor, nicki minaj, j.lo, rihanna hepsi 'booty' ye takmışken mesela, çıkıp da popo ile ilgili bir şarkı yapmaz. daha klasik, 50 ler tarzı bir giyimi var özellikle giderek de o yöne gidiyor, caz blues şarkıcısı olsa şaşırmam.

Bence degil.
Yetenekli ama karizmatik degil. Beni etkileyemiyor.

bana dış görünüşü çok itici geliyor, aşırı makyajına sapsarı saçlarına bakmaktan hatunu dinleyemiyorum.

aynı şeyi mariah carey'de de yaşadım mesela, hatun düzgündü şarkılarını söylerdi, sonra bir evrim geçirdi meme oldu tamamen, sahte sahte tavırlar böyle ıy.
sahneye çıkarken süssüz olsunlar demiyorum, show business tamam, ama böyle iyi seslerin önüne geçebiliyor görüntüyü çok fazla ön plana çıkarmak.

mesela sade adu gibi örnekler var, kadında muazzam ses var, görüntü var, mütevazılık var, para desen gani. işini iyi yapıp milyonlar tarafından tanınmak imkansız değil hiç. yani christina istese efsane olurdu gayet.

Patlama lazım ona. Ayrıca britney de efsaneydi. İkondu. Xtina ikon da değil.

bence şarkı söylemekten kastı böğürmek olan bir kadın
genie in a bottle hariç, o güzel.
britniye de poh atmayın, baby one more time'ı çok severim :( güzel sölüyo orda

Kilo alıp Akrep Nalan'a döndüğü dönemleri göz önünde bulunduracak olursak, yaşayan efsane değil.

Yaşayan efsane Madonna'dır, Ajda Pekkan'dır. Lütfen. Efsane olmak kolay değil. Madonna hâlen at gibi, (Aguilera'nın annesi yaşındadır belki) Türkiye'deki popçu diye gezinenlerin %90'ı Ajda Pekkan'ın bu yaşında yaptığı şarkılar kadar güzel şarkılar yapamıyor, söyleyemiyor. Nene yaşında lan kadın. Efsane böyle olur.

Christina Aguilera, olsa olsa Adriano olur. Ama efsane Ronaldo'dur.

Madonna da ajda pekkan da bence efsane filan değil. Yaşlı olup fit olmakla efsane olmak arasında bi bağlantı kuramıyorum ben. çok uzun yıllardır piyasadalar. bu yüzden herkes onlara efsane muamelesi yapıyor ama allah aşkına christina sesiyle madonnayı 3'e ajda'yı 5'e katlar. hadi madonna neyse de ajda pekkan'ın şarkılarında kalite bile yok.

madonna efsane. üzgünüm. ama efsane.
agu ablanın muhayyilemizdeki yeri ise bir göt sallama ve kısa pileli altından görünen göt lobundan ibarettir. bu konuda da üzgünüm.
ayrıca gördüğüm en itici "seksi" kadın figürlerinde gülşen ve k.kardeşle yarışır. bu konuda hem üzgün hem tepkiliyim.
bence porno olayına girseydi efsane olurdu. ben kendim seveceğimden değil de, bu tipler pornoda iyi iş yapıyor.. diye duymuştum. bi arkadaştan.

yav oldu olacak bana da efsane deyin. her şarkıcı türkücü efsane olacaksa işimiz var. aguilera neyin efsanesi allah aşkına.

sesi efsane. son 100 yılın en güçlü seslerinden seçilmiş bi kadından bahsediyoruz. yuh artık porno da demeyin. madonna da mayoyla çıkıyor sahneye. britney ile öpüştü hatta. show business yahu. kadın 19 yaşındayken siyah uzun elbiseyle şarkı söyleyecek değildi ya. madonna leş. yaşayan ölü. ses yok. hiç olmamış. bi şekilde ikon olup tutunmuş. ajda pekkan'a değinmiyorum bile. christina ile tek bir alanda dahi yarışamaz.

bazen olmuyor işte. efsane olmak için klibinde isa rolündeki zenciyi ağzından öpmek falan lazım.
benim tercihim yine de donna summer tabii.
macarthur park'tan çok selamlar.

Haha ben de aynen.

Şayn bırayt laka daymınd
Şayn bırayt laka daymınd

Ben seviyorum.

Yanlış hatıralmıyorsam şiddet gördüğü sevgilisi mi eşi mi Chris Browna takık. Şarkılarındak hep melankoli, kliplerinde yüzü gülmüyor hiç. İtici duruyor. Belki de gerçek değil yansıttığı bu şeyler, taktiktir.

Sesi kis ablayi seyret futbolcu o da olur,hastasiyiz ailecek.

sevmiyorum.
dinlemiyorum.
guzel bulmuyorum.

ben 15 yıldır filan rock,metal, alternative rock dinliyorum geçen yıl bi kaç kez bunun şarkısını duydum radyoda filan ulan dedim pop dinlesem bunun dinlerdim heralde demiştim. sonra bi şarkısı vardı baya popüler onu baya bi dinledim gizli gizli :) adını unuttum şarkının. pop müzik dinleyenler için baya kaliteyi yukarı çekmiş bence.

@nickiöi yermisin ya al işte dilime doladın yaa! Hayır spor salonunda da paso rihanna çalıyor, tüm şarkılarını ezbere biliyorum kadının :(

Ben de nefret ediyorum. Şarkıları, sesi ve tipi çok itici geliyor. Bi de o kadına sanki dünyanın en güzel kadınıymış gibi tapan bi tumblr kızı kitlesi var onu da anlayamadım.

şarkılarını bilmem ama çokzel gözleri var allah için.

youtu.be

Bayılıyorum sesine. Kötü kız tarzı da dönem dönem çok iyi.

Bence asıl tiksinilmesi gereken şarkıcı Nicki Minaj.

Rihanna fena değil, keşke onunla bir kere birlikte olsam. Tam bir crazy bitch. Her yola gelir. Ohh, döve döve.

Ben de sevmiyorum pek. Bi de bu Sia diye biri var, onun sesini de pek sevmiyorum.

Nefret ettiğimi söyleyemem ama ses tonu çok metalik geliyor, o konuda rahatsız eden bir şey var. Bir de Inna'nın sesine ifritim. Çok ince ve mıyır mıyır geliyor.

@delifaruk sia ve rihanna'nın sesleri çok benziyor cidden.

ben ikisini de çok seviyorum. önceden ben de gıcık olurdum rihanna'ya. sesine çok gıcık olmasam da garip garip saç kesimine, tavırlarına filan gıcık olurdum. sonra şarkılarını açıp dinledim bir gün youtube'dan. kadının hemen hemen her şarkısı hit olmuş bunu fark ettim. tabi hit olmak bi ölçüt değildir ancak her şarkısıyla listeleri sallamak büyük bir başarıdır.
kadının özel hayatında da başarısız olduğunu düşünürsek her şeye rağmen işinde bu kadar başarılı olması bende rihanna'ya karşı saygı uyandırdı. sen de eğer nefret etmekten rahatsızsan bu gözle bakabilirsin diye düşünüyorum. saygı duymaya başladıktan sonra şarkıları güzel gelmeye başlıyor. özellikle şu şarkısını ve klibini kaç kez dinledim/izledim ben bile bilmiyorum. şarkı da klip de çok başarılı:
www.youtube.com

yeni uyanmış ergen kız gibi söylüyor ama bazı şarkılarını seviyorum :)

la dinleyesim geldi şimdi. açıp dinliim de kulağımın pası gitsin :))) la bu kadın size ne etti gardaş?

Çalışma isteği gibi bişeyi mi kastetmiş acaba inanç yerine.

işte böyle böyle müdür olunuyor, büyük bi ders vermiş aslında sana

Yani kazanmak icin yorulmak lazim, o yuzden sen dogru yoldasin demek istemis.

anlayana...

kadın ateistmiş

Ayni model bi de bende var.
5 gibi basliyor her aksam, vaaz gibi nasihat gibi, artik kafam mi kazan oluyor bilmiyorum ben de bise anlamiyorum ama hep hmm, aa, evet, cok dogru, kesinlikle .. diyorum.
bi gun ne dedim tekrarla dese , höö diye gozlerim acilacak, hayirlisi bakalim.

bence de boyle boyle mudur olunuyor

elim var kolum var ama çalışmaya götüm yok demiş :)

:D beterin beteri var kardeş ya bu fıkrayı anlatsaydı: www.youtube.com

vikvik etme yorgunum diye demiş kısaca..

bu müdürlerin alayı mal..

" ama çok yoruldum bu gün" demişsin ya, ona gönderme yapmış müdürün. öyle deme, öyle düşünme demek istemiş.

"ama"dan sonra söylenenler öncekileri kenara iter/geçersiz kılar. masada "ama"dan sonrakiler kalır.

bugün epeyce yorucu bir gündü ama evet memnunum :)" demekle, "evet memnunum sağolun ama çok yoruldum bugün :/" demek farklı etki yaratır.

Ben çoğunlukla koton, hm, berska ve zara dan alıyorum.

Ltb koton un nesini begenmedin yahu. Gayet güzel şeyler oluyor.

Ya pantolonlarin hepsi yirtik pirtik. Dapdar pantolonlar. Cok uc renklerde sweetler. Ciyak sari sweet giymek istemiyorum ben. :(

mudo, mavi, mango, zara.
koton ve bershka'yı hiç sevmiyorum ben de. elinize aldığınızda ilk yıkamada ağzı burnu dağılacakmış hissi veriyor.

colin's?

Hm iyi. Mavi, zara,pull. Herşeyler güzel değil ama gene eli yüzü düzgün kıyafetlerin çoğu buralardan.

gap

ne yazık ki bende aynı sorunu yaşıyorum dostum herkesi dar paça giymeye zorluyorlar resmen mavinin kotları geniş ferah baya

İbne değilsen söylemiycem.

bence ülkemizdeki kadınların %90'ı lezbiyen. bu kadar yalnızlığın başka bir açıklaması olamaz.

bizde filiz adında bi dr abla vardı. kısacık saçlar. baca gibi sigara tüketimi ve çok bariz erkekleri aşağılama. mesela ortamda bi kadın espri yapınca kahkahalarla gülmeler bi erkek espri yapınca offlayıp-puflamalar. erkeklerle selamlaşmama ama hemcinslerine aşırı samimiyet.

Uzerine yürüyün.

Yani oyle yürütün degil, kadınsınız siz de bu sekilde yürüyün. Alenen adım atacaktır ya da reddedecektir zaten.

leğene oturtarak

önce vulva denen vajine dudaklarını kapat elinin ayası ile. sonra kızı domalma diye tabir ettiğimiz pozisyona getir. sonra ordan dübüre ufak ufak nefes ver. el ayana, hava geliyorsa lezbiyen değildir. az biraz böyle belli belirsiz hava geliyorsa biseksüeldir. hiç gelmiyorsa git evlen.

Harbiden yaa bi ifşa olsun ne bileyim dedikodu olsun, üstteki duyurucu hakkında ne düşünüyorsunuz geyiği olsun, ünlemli duyurularla giderleşmeler olsun. Gerçek duyuru bu değil, sıkıldık?

bagdf seni döverim olum!

hadi yürüyün burdan.

Aha!! Proletarier, şimdi seni ima eden bir ünlemli duyuru açıp, duyuruya bir daha girmeyeceğimi açıklayan bir yazı yazayım da gör...

bari benim rüyaları yorumlayın ya, kimse yorumlamadı :(

gönder yorumlayalım. ben de çok ilginç bi rüya görmüştüm kimseye anlatmayınca unuttum ya. yemekli bi şeydi böyle tatlı bi şeyler görmüştüm sanki.

aç aç sonra da ben açıp müritlerimizi toplayıp kapışças.

Koli kes.

hepinizi dava edicem olm.

çok canınız sıkılıyosa hurşit midir bekçi midir onu trolleyin.

Con reyis ifa yapsana

tek duyurum bu yahu zaten ahanda:


www.eksiduyuru.com

göriim sizi.

emirkulu bence sen yap :) ben çok yaptım zamanında

ifşa bekliyoruz, hafta içi yapıyorsunuz anlamı olmuyor, biri yapsın ardından ben yapacağım söz :)

arkadaşlar herkese iyi akşamlar

@çok iyi yol bence sen başla devamı gelsin :)

benim son 24 saatim çok atraksiyonlu geçti de yazmaya utandım

mutluluğun yakınından dahi geçmiyorum bir süredir.

Gayet iyiyim.

iyiyim. mutlu olmak için çok sebebim var.

Evet mutluyum.

Çok değil ama mutluyum.

hayatımda hiçbir zaman mutlu olamadım. üniversitedeyken bile sosyal olamadık..

hayır.

Hayir.

fena değilim, iyiyim iyi nazar değmesin.