kutu meyve suyuna koyup içirseniz çaktırmadan?

3 yaşındaki çocuğa kutu meyve suyu içirmeyin ya kafayı mı yediniz?

meyve suyu diye sulandırılmış şurubu içirebilirler. çocuğa şekerli meyve suyuyu dayamasınlar tabiki de.

normal zamanda çocuğunu bizim kadar sağlıklı besleyen yoktur herhalde. 6 ay sadece anne sütü, sonrasında ev yoğurdu, köy yumurtası, her şey hijyenik, her şey sağlıklı, katkısız, taze, doğal. ama tatile gittiğimiz geçen 2 hafta boyunca plajlarda hep yemekleri dışarda yediğimiz için bu çocuk ice tea'leri yuvarladı. çevremizde gözlemlediğimiz herkes ek gıdaya geçiş sürecinde zorunda olmadığı halde hazır mamalar, eti cicibebeler, baharatlı çubuk krakerler ile çocuğunu beslerken biz hep doğal besledik. 3 yaşından sonra bazı şeyleri de artık canı çekiyor çocuğun. sizin çekmiyor mu? dondurma da yiyor, çikolata da yiyor. sağlıklı olacak diye mutsuz mu yapayım çocuğumu?

şahsen beslenme programı içine sokmadığımız sürece; bisküviyi, cappy'yi karın doyurma aracı olarak kullanmadığınız sürece şekerli hazır gıdaları ara sıra keyif (veya ilaç içirme şeklinde zorunluluk) amaçlı tüketmesini sakıncalı bulmuyorum. karatay'a kalsa siyanür kadar tehlikeli, ama neticede şeker abi bu, yıllardır tüketilen bir gıda. içer içmez hakakkkgghhh diye zehirlemiyor adamı. çocuk o kadar da keyif alsın. yeter ki beslenme programında düzenli veriliyor, beslenme aracı olarak kullanılıyor olmasın, çikolata bebesi yetişmesin, karnını çikolatayla bisküviyle doyurmasın. sağlıklı beslensin ama azıcık da yüzü gülsün, bu nedir hep sağlıklı hep sağlıklı. yaz günü dondurma da alıyorum oğluma. gittiği doktor bile lolipop veriyor çıkışta. ne yapayım, sağlıklı olacak diye eziyet mi yapayım çocuğa?

o yüzden konuyu şekerli hazır gıda muhabbetine getirmezsek sevinirim.

Zamanında demir şurubunu tattığı için içmiyordur artık yavrucak :) Prospektüsüne bakıp suyla ya da bir sıvıyla karıştırıp verilebilir.

sağlıklı beslenmenin .okunu çıkarmayın aga. her gün bisküvi ile beslenmiyorsa bisküvinin çocuğa bir zararı olmaz. her gün 3 öğün meyve suyu içmiyorsa meyve suyunun bir zararı olmaz. köy yumurtası cart curt tırışka şeyler. 100 yıl önce gıda devrimi gerçekleşmeden önce insanlar hep köy yumurtası, organik besin vs. yiyordu ama 50 yıl yaşıyorlardı. şimdi gelişmiş ülkelerde köy kalmadı, herkes marketten aldıklarıyla besleniyor ama insanlar 90 sene yaşıyor.

"dengeli beslenme" önemli olan. organik beslenme değil. çocuk ilaç içmiyorsa yapacak fazla bir şey yok. piyasada bir sürü ağrı kesiciler var. tadını hangisinin beğeniyorsa onu bulup vermeye çalışın. içmiyorsa da çok önemli değil calpol. zaten öyle karşı gelebiliyorsa demek ki çok hasta da değil, çok ihtiyaç duymuyor. gelen çocukları öyle değerlendirirdim ben. annesi gelmiş çok hasta ateşi çıkıyor, yataktan kalkamıyor :( diyor ama çocuk odada fır fır dönüyor. öyle hasta çocuk mu olur :D

gerekli olduğu diğer durumlarda da şurup olayı malesef sıkıntı gerçekten çocuklarda. bir şekilde kandırıp içirmeniz lazım.

Kurabiye ve yanında meyvesuyu niyetine sulandırılmış şurup. Bi süre sonra alışır. Bizimkisi öksürük taklidi yapıyor yedirmeyelim diye.

bizimki de 3 yaşında ve ateş durumu daha 3-4 gün önce bizim de başımıza geldi. hem annesi de bizden bin küsür km uzaktayken baba-kız acillerde sabahladık.

bizimki de başta ilaç içmeyi reddetti. hastalık huysuzluğuyla bayağı bi uğraştırdı beni. hastanedeyken enjektörle yavaş yavaş verdim. az az olduğu için pek tüküremedi. biraz oyun biraz dil dökmeyle halletim.

evde de sütüne karıştırıp verdim ilacı. bazen sütüne pekmez de karıştırıp veriyorum. pekmezli süte kattım ilacı, tadını bile anlamadı. meyve suyu da bir diğer alternatif tabi.

ekmeğe emdirip yedirmekle uğraşmayın, çocuğu yediklerinden de tiksindirirsiniz.

bir de bizim ki de calpolu pek sevmiyor ama dolvende çok fazla itiraz etmiyor. dolven portakal aromalıydı heralde. belki onun tadını beğenir bi de onu deneyebilirsiniz.

çok geçmiş olsun

calpol, dolven ikisini de denedim. ya bi de ilk gün kaşıkla verirken bu baaaa diye ağzı açık ağlarken karambolde yutar diye döküverdim ağzına, boğazına kaçtı. öhö köhö derken şimdi uzaktan elimde enjektörü görünce bile çıldırmaya başladı.

ilk gün o hatayı yapmasam daha sakin anında belki kouşa oynaya enjektörle verebilirdim de çocuk tırstı galbia canavar babasından. anne denedi, o da yapamadı.

ben de küçüklükten beri şurup içmekten nefret ederim hapa ise ancak 12 yaşından sonra falan alıştım.
daha ilkokula gitmez iken 3-4 yaşlarında bile doktora bana iğne ver diye yalvarırdım. hem daha etkili hem de şurup ile ağzımın tadını bozacağıma bir iğneyi 100 kere yeğlerim.

Benim kızım da 3 yasında , 2 buçuk yasına kadar nerdeyse içiremedim şurup . Artık hastane ve doktorlardan korkmaya basladı , hastaneye götürmiceksen içerim demeye basladı ve içiyo artık . Ama öncesinde halimizi görseydiniz ağlardınız ben içiriyorum o kusuyodu . Bilinç oluştu artık korkusu yüzünden içiyo ilacı , ellerini yıkıyo , dişlerini fırçalıyor.

Bunu bi arkadaşıymış gibi anlatsanız belki işe yarar. Ben artık yaptıramadığım şeyleri x arkadaşından bahsederk bi nebze olsa da yaptırabiliyırum .

Bu yasta baya örnekliyorlar arkadaşlarını . Gerçi kreşte öğretmenleri verince içmeyen de yok belki o yolu deneyebilirsiniz . Geçmiş olsun

Oyun olarak içirseniz? Kendinizde başka bir şey koyun başka bir kaşığa, "kim daha hızlı içecek" diye içirmeye çalışın. Yutmayabilir, ihtimali yükseltmek için önce bir başkasıyla aynı oyunu yapın, kim kazanırsa o çocukla oynasın mesela aynı oyunu.

bence istediği rengi kullanmalı. bu devirde artık cinsiyete göre renk durumu kalmadı.

Paşa gönlü ne renk istiyorsa o rengi kullanmalı.

şahsen pembe de kullanırım mor da kırmızı da, istersem...
tercihim siyah olduğundan siyah alıyorum telefonumu ama hiç kim ne der rengine diye düşünüp de siyah almadım yani... sen beğendiysen al geç, ben şu ekran kısmı da siyah olduğundan, hatta ekran kapalıyken tamamen kapkara olsun diye böyle seçtim.

Yok abi ya artık öyle takıntılar kalmadı sanıyorum. Hele de telefonda, kırmızı falan güzel oluyor.

Ben iyi gözle bakmam

öyle renkler delikanlı adama yakışmaz

Tarzınla ilgili ne renk kullanacağın. Zaten bunu kaldıracak bi tarzın varsa ben kırmızıyı ya da pembeyi ekstra cool görürüm ötekilerden. Ama tarzın uygun değilse renkli telefon patlamasın elinde.

hacı mor asla kullanmam. ibne işi direkt.
kırmızıda hiç sarmadı. onada sıcak bakmadım.
siyaha devam.
gerci bana sorsan beyazda erkekten ziyade kadına gider.(telefonda)

30 u geçmiş bir erkek olarak
ben renkleri beğendim şahsen kullanırım
biri laf söylerse de cevabını veririm.

Ikisi arasında moru seçerdim.

Ne renk istiyorsa kullanır bence.

Bunlardan kırmızı çok güzel.

c mooon
sene 2015

ben kırmızı kullanıyorum ama mor rengi daha güzelmiş, kırmızıyı severek isteyerek seçerek aldım

seviyorsa kime ne diye dusunuyorum.
farkli bir gozle bakmam kisaca :)

erkekte renki telefona karşı herhangi bir bakış açım yok ama kırmızı olanın rengi pek güzel değil, mor telefonu kullanan birini görsem cinsiyet gözetmeksizin zevkli biriymiş diye düşünürüm.

Gözümdeki otuzlu erkek profiline uymuyor

Gerçi anneyle vatsapta yazışmak da bana tuhaf geliyo ama bilemedim tabi

hiçbir gözle bakmam. baktığım gözü genelde daha kapsamlı şeyler belirliyor. sadece telefonunun rengi değil de kıyafeti, duruşu falan mesela. kimseye aaa pantolonu şu renk, adama bak pembe telefonu var vs. demem. fark etmem bile telefon rengini hatta.

Sırf cinsiyetten ötürü yakışmaması diye bir şey söz konusu değil. Yakışır.

İstediğin rengi kullan. Kimsenin birşey demeye hakkı yok. Siyah telefonu bordo - kırmızı arası bir kılıfla kullanıyorum.

neden yakışmasın? arkadaşımla mavi iphone 5c var, hiç de sırıtmıyor.

Kırmızı olmaz mor olur

ibne.

Çok iyi gözle bakarım. Demek ki komplekslerinden arınmış, insan gibi insan derim.

Ayrıca birçok kadının gözünde homofobik erkek = küçük pipili erkektir. Bu tarz şeylere takmayan özgüven sahibi erkekler ise kadınlara daha çekici görünür.

Saat ve kemer her erkeğe yakışır.
gözlük bazılarına yakışır
küpe bazılarına,
toka nadiren yakıştığı olur
kolye kimseye yakışmaz
bileklik nadiren bazılarına.

Saat ve çift kulak küpe.

cift kulak kupe guzel de herkesin cok olumlu bakacagini sanmiyorum :)

Güçlü bir bileğe tam oturmuş siyah veya örgü bileklik iyi oluyor kanka.

Böyle bir genellemeye inanmıyorum erkek yakışıklıysa hepsi yakışır ama tipsiz bir adamı saat/sakal yeni baştan yaratamaz, no offense.

kaliteli bir saat ve çift halka küpe.

bileklik olsa da olur, ama olmasa daha bir iyi gibi. belki bir de şu ince şallar var ya, o da güzel duruyor baharda, kışta.

erkek karizmatik/yakisikli ise her se yakisir konusunda neferkittye katiliyorum.
bileklik, sakal (muhtesem yy sitayla degil ama :)), yuzuk fakat uzerinde tugra olan ya da tasli yuzuklerden degil.
erkeklerde kupeyi sevmiyorum ve yakistiramiyorum, kadinlarda da sevmiyorum gerci :)

Mango poseti

nadiren saat derim
hiç bir erkek için aaa küpesi adama yakışmış demedim bu kolye bileklik için de geçerli hatta yüzük içinde geçerli

sakal bıyık çok değişken tiple çok alakalı bazısına yakışır bazısına yakışmaz lakin ki öyle değildir.


erkeğim

Kol düğmesi.

Ne saçmalıyorsunuz siz?

elleri şekilli, bilekleri kütük gibi olmayan erkeğe bileklik
tarzına uyuyorsa kaşta piercing
giyim tarzıyla uyumlu şapka. göbekli değilse klasik model pantolon askısı
pek aksesuar olmasa da bakımı düzenli yapılan şekilli sakal. sakallar seyrekse uzatınca kötü görünüyor.
saat gelir gösterme amaçlı gereksiz bir aksesuar. tarzdan çok şov amaçlı kullanılıyor.
yüzük kadında da erkekte de elde mikrop biriktirmekten başka işe yaramayan aksesuar.

bıyık, deri bileklik, eğer vücudu fitse pantolon askısı(evet), bazı piercingler(tragus, nipple), saat

Pantolon askısı no bence. Mango değil de LV ya da Prada torbası :)
İyi v uygun bi saç kesimi ve sakal çoook tipsiz değilse bi insanı gayet güzelleştirebilir. Kemer bileklik ve küpe bence gayet önemli ve yeterli. Gerçi ben hiçbirini kullanmıyorum da.

saat.

Sakal bıyık bazen bıyık bazen sakal bazen molla sakalı , sülüman sakalı yetti tiksindim

Deri örgü bileklik, güçlü erkeklere seksilik katıyo, evet

Misal bi basketbol antrenörü ile hasbihal ettim geçenlerde

Çirkin, bildiğimiz çirkin, allahöyle yaratmış

Fakat abimiz ikiye beş, vücut mermerden oyulmuş gibi
Eller bildiğimiz toynak
Fakat bileğinde kalın deri örgü bileklik vardı ki sormayın, çok çekiciydi

küpe: ı-ıh
yüzük: ı-ıh
pirsing: memede evet
sakal: sakala ve yüze göre değişiyor
bıyık: bıyığa ve yüze göre değişiyor

saat, deri bileklik, boncuk bileklik (2.bp.blogspot.com ).

kasket, deri eldiven (s-media-cache-ak0.pinimg.com )

cep mendili (www.manners.nl )

pantolon askısı + kasket <3 (www.holdup-suspenders.com )

pantolon askısı + papyon <3 (classyfyd.files.wordpress.com )

kolyeyi pek yakıştıramıyorum. tesbih gibi olan kolyeler tarza bağlı olarak yakışabiliyor (thisstage.la blogs.diariovasco.com ).

kemeri kravatı zaten yazmaya gerek yok ama onların da yakışanı yakışmayanı var.

Sayilidir 1-5 kr ustu aldigim.

Buna ben de cok sinir oluyorum. 1 kuruslar kullanilmiyor ama 5 kurus para ustunu mutlaka talep ediyorum.

5 kurus kullaniliyor haci gayet normal bir oranda.

5 kuruş sık. 1 kuruşu 2 yıldır görmedim

minibüslerde çok üstüne yatıyolar kimisi 1.85 alıyor kimisi 2 tl aynı yola .

1 kuruş verildiğini görmedim.

5 kuruş veriyolar.

1 kuruşa denk gelmedim epeydir. elime geçse saklarım tedavüldeyken nadir para olarak koleksiyona girecek neredeyse.

5 kuruş kullanıyor. 1 kuruşu bir kez gördüm, o da meraktan atmden (garanti) para çekerken tutarı 10.01 tl olarak yazmıştım.

1 kuruşun metal olarak değeri parasal değerinden fazla olduğu için piyasadan toplayan çakallar olduğu haberini görmüştüm bir ara. o yüzden hiç bulunmadığı söyleniyordu. Ben de yıllardır hiç görmedim ama 5 kuruş para üstü alamadığım çok nadirdir. Genelde küsüratlı fiyat yazan süpermarket tarzı yerlerde kartla ödeme yapıyorum ki kayıtdışı gelir olmasın ibinelere vermedikleri paraüstü.

1 kurusu sadece Migrosta e kasa mi ne vermişti ben de o zaman görmüştüm.

5 kuruş veriliyor da 1 kuruş yalan. 5'e yada 0'a yuvarlıyorlar. Vermek istemiyorsan kredi-banka kartıyla ödeme yap. O zaman tam çekmek zorundalar.

Bu konu türklerin mantikli davrandiklari nadir konulardan. 5 kurus para üstü verilir de 1-2 kurus cok lüzumsuz ya. sene boyu aldigin 1 kurus para üstlerini biriktirsen 1 lira ancak yapiyor. 1 kuruslari toplamanin stresi de 1 liraya degmez yane.

Ben buna karşı banka kartı kullanıyorum çoğu market alışverişimde. Banka karta kullanınca sıkıntı çözülüyor o yönden. Tabi o noktada da o bir kuruşları bankalar kullanıyor o ayrı bir olay.

1 kuruş var. Ama kalabalık yaptığı için kullanılmıyor. Merkez bankasına gidin 50 krş a 50 tane bir kuruş alın çok seviyosanız. Aslında ekonomide alış verişte oldukça önemli bi minnak. Kullanımı özendirilmeye çalışıldı bi ara ama olmuyor işte. Cidden kalabalık yapıyor.

5 kurus verilir hep. 1 kurusu henuz atm disinda bir yerden alamadim.

Portekizce.

Takımlarda tonla Brezilyalı ve Portekizli oyuncu var.

Portekizce bence de. Bu arada iki dil birbirine çok yakınmış. Belki sonrasında diğer dilide öğreebilir üzerine

her iki dili bilen biri olarak konuşayım, portekizce daha zor. (ayrıca, brezilya portekizcesi, portekiz portekizcesine göre telaffuz bakımından daha kolay.)
iki dilin cümle yapıları, kelime kökenleri birbirine benziyor evet ama portekizce bilen birinin ispanyolca'yı anlaması ve konuşması yine de çok zor, yeni bir dil öğreniyor gibi öğrenmen lazım.
brezilya'dan daha çok futbolcu geldiğini düşünürsek, tercümanlık bakımından portekizce daha avantajlı duruyor.

anadili ispanyolca olan birinin portekizce öğrenmesiyle, ispanyolca bilen bir türk'ün portekizce öğrenmesini aynı şey olarak düşünmeyelim lütfen:)
adam zaten şöyle bitirmiş: "But I think it will be easier if you understand very well the grammar from your mother tongue "

onlara göre benzer/kolay olan şeyler bize göre benzer olmayabiliyor. ben ispanyolca biliyorum, portekizce de konuşurum demek sadece bir hayal.

bu dilekçeyi verdiler 2 gün önce.ancak dokunulmazlık milletvekilinin talebiyle kaldırılacak bir şey değil. ya kanun değişiklik yapılacak tüm milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılacak ya da fezleke ile bireysel olarak dokunulmazlıkları kaldırılacak.

selahattin demirtaş için diyarbakır cumh. savcılığı fezleke hazırlayıp dokunulmazlığının kaldırılmasını talep etmişti örneğin.

haber.sol.org.tr bu konuşmada 3:45'te bahsediyor dediğim şeyden.

Bu arada dokunulmazlık bireysel olarak kaldırılabilecek bir şey değilse, bu adamlar bilmiyorlar mı bunu? biz 85 millet vekilimiz ile gidip dokunulmazlıklarımızın kaldırılması için dilekçe vereceğiz demişti. o dilekçe bir işe yaramıyorsa amacı ne ki?

www.aktifhaber.com

www.bugun.com.tr

www.birgun.net

www.haberturk.com

daha bir suru yerde var bu haber, cok merak ettim nerelere, nasil bakip da goremediniz?

nasil yorumluyorum; guzel bir hareket. gotleri yiyorsa akpliler mhpliler de versin.

amacı akp'nin "dokunulmazlıklarını kaldırırız" tehdidine kamuoyunda ses getirecek bir tarzla yanıt vermek elbette. dokunulmazlık zırhına sığınmıyoruz. gelin tüm vekillern dokunulmazlığını kaldıralım bakalım siz mi korkuyorsunuz biz mi diye yanıt verdiler.

gayet de başarılı bir hamle oldu.

akp'nin sandıktan çıktığı sanırım ikinci seçimde (ilkde olabilir) seçip sözlerinden biri idi dokunulmazlıkların kaldırılması ama yalan oldu tabii, hdp'nin bunu yapması aslında rest çekmek gibi bir şey. chp'de aynı şeyi yaparsa ne olur bilemiyorum açıkcası.

dokunulmazlığı sadece düşünce ve ifade özgürlüğünde sınırlamak lazım aslında.

dokunulmazlığı sadece düşünce ve ifade özgürlüğünde sınırlamak lazım aslında.
+1
Kaldırılacaksa herkes için eşit bir şekilde kaldırılmalı

boş laf

"Hodri meydan" meselesi. Sanırım bu talep Yalçın Akdoğan tarafından (başbakan yardımcısı sıfatıyla) onaylandı ve fezlekeler hazırlanmaya başlandı. Yani ortada işlenmeyeceği bilindiği halde yine de oluşturulan bir süreç yok.

CHP de destek sunmakta şu anda. Kılıçdaroğlu için de bir fezleke hazırlandığı konuşuluyor. Arada eski hastalıkları nüksetse de Y-CHP'yi takdir ettiğim noktalar artmaya başladı.

Kaydin otomatik dusmesi diye bir sey yok, gidip sildirmen gerekiyor. Yine de ogrenci islerine sor derim.

Yeni üniversiteye kaydını lise diploman olmadan yapamayacağın için kaydını sildirmen gerekiyor.Lise diplomanın da elinde olmaması gerekiyor.Bir tanıdığım kaydını sildirmeden bu tarzda bir cinliğe başvurmuştu,bölümden atıldı.Uyarmış olayım.

Darkstandes yıllardır aklımda olan cinliğe açıklık getirdin, sağol :)
Kaydı sildirip yeni okula başvurman gerek. Önce sildirip sonra kayıt yaptır riske atmadan.

kusura bakma ama teşekkür maili ne amk!

bi ara sor beni unuttunuz mu de bence. ne zaman başalaycağınla ilgili bir şeyler söylemeleri gerekirdi. ya da seni aslında işe almadılar sadece bilgilnedirdiler ve değerlendirmeye devam ediyorlar kim bilir.

Hocam çekinme ara sor. Olumlu yada olumsuz yanıtınızi rica ediyorum de. Ne olacak aklında kalmasın ama email atma ARA! Yoksa emailini ziklemezler.

Başkalarıyla da görüşüyorlardır, 1 hafta o kadar uzun bi süre değil. Ama ara bence.

Gulmeli gecen görüşme sonrası olumsuz dönüş +1
ara sen ara

beni 2.5 ay bekleten firma olmuştu. o yüzden mail atma, ara sor. ama 1 hafta çok kısa. 1-2 hafta daha bekle

Sabah 9da açılıyor olması lazım. Emniyeti arayıp sor kaçta açılıyor randevular diye. Hemen yaparsın açılışta. Muhtemelen yoğun bi yerde başvuru yapıyorsun o yüzden hızlı doluyor.

tek bir şubeye yoğunlaşma. senin baktığın yerle alakalı. ilçe büyüklüğüne göre randevu verilecwk kişi sayısı değişiyor. yakın çevredekilere bak. mutlaka bulursun özel bir problem yoksa.

hiçbir şubede yok ki. yeşil pasaport için bakınca sadece istanbul emniyet müdürlüğünde randevu var gözüküyor.

işte capslar
normal pasaport: i.hizliresim.com
yeşil pasaport: i.hizliresim.com

beykozdan sonra da aşağılara doğru aynı gidiyor. isterseniz bakabilirsiniz: epasaport.egm.gov.tr

yeşil pasaportlar sadece il emniyet müdürlüklerinde veriliyor. bu nedenle istanbul emniyetinden randevu alman lazım. o da şu an uygun gözüküyor deneyince de vermiyor mu?

2500+primse çalışılır ama 2000+100 lira primse çok yıpranırsın hem maddi hem manevi açıdan napıyorum ben modu olabilir. şuan haftada 6 gün çalışan biri olarak söylüyorum

haftanın 6 günü çalışıyorum. izin günüm salı. cumartesi- pazar- 10.00-22.00 pazartesi 10.00-23.00 diğer kalan 3 gün 8 saat çalışıyorum ama o 3 günün 2sinde 23de birinde 18:00de çıkıyorum. böyle sorular sorulduğunda sinir krizi geçiriyorum.

Zamaninda calistim. Ozel sektor boyle vermeden alma gibi bisey yok. İlk once hayatini aliyolar zaman icersinde duzenin oturuyor ve daha rahat ediyorsun.

egitim seviyene isine gore degisir. Kurumsal firmalarin % 99 genel merkezleri calismaz. yani zara nin genel merkezi calismaz ama magazalar calisir gibi. Haftada 6 gun calismak demek cuma aksaminda yok demek, cumartesi de ise gideceginden yorgun olacaksin o aksam da yalan olacak. Baska bir sansin varsa siksen bulasma derim

@matilda

@cesario


abi bugün benim duyurumda da aynı şeyi yaptınız. kendinizden yola çıkmayın lütfen. 5 tl kazanmak için 20 saat amelelik yapan da var. ama bu, olayın yanlışlığını değiştirmez. cumartesi çalışılmaz. insan haklarına aykırı lan. sizin çalışıyor olmanız bu gerçekleri değiştirmiyor. ben yapıyorsam siz de yapın/yaparsınız diye yaklaşmayın lütfen. ki cesario sen kendinden biliyorsun bunun sosyal hayata etkisini, tinderın admini oldun la:D

1200-1800 lira aralığında haftada 6 gün hatta bazen pazar da dahil, + bazı geceler sabahlamalı çalışılan işler de var gördüm içinde bulundum lakin evet insani şartlar açısından emeğinizin karşılığını alamıyorsanız şimdikinden çok daha iyi imkanlar yoksa 6 gün çalışmayın.

trollemek gibi olmasin da, cumartesi de pazar da calisir hatta bence en zevkli calisma ortami her zaman cumartesi ve pazardir, ofisler sessizdir, calisanlar daha neselidir, huzurludur sürekli o günlerde calismanin verdigi rahatlik, ama haftada 6 gün cok , haftada 5 gün ya da 4 gün cok ideal, hatta cogu bildigim kisi de haftada 4 gün 10 ar saat calisiyor, bazisi bi iki gün 12 saat calissa da sorun etmiyor onu.

bir de su var, isten zevk aliyorsaniz 6 günde calisilir o baska, isin en önemli kismi yipratiyor mu? zevk veriyor mu?

zevk vermeyen her is ölüm gibi, ben dünyanin en iyi sirketlerinden birinde calisdigimda ölüm gibi gelmisti calisma saatleri ve uzakligindan mesela.

kölelik düzeninine hayır.

zamanı satın al.

yaşamak için çalışıyorsan,neden çalışarak ölüyorsun?

@ Cesario

abi yanlış anlama işsizlik var ama bu devirde 1000 tlye kim çalışır ? hatta 6 gün.

@matilda

bence sen yaşamıyorsun öyle bir çalışma sistemi olmaz. nerde olur giyim mağazalarında falan. orda da çok deli maaş almıyorsan Zara'da falan çalışmıyorsan (onların şartları iyi diye duydum) çalıştığın iş bildiğin kölelik


Şimdi beni yanlış anlamayın. günümüzde iş bulmak hayli zor. ben bankadaki işimi 4 ayda bulmuştum. şuanda da 1 aydır işsizim. bankadaki işimden kariyerim adına vazgeçtim çünkü 4 senede verilen sözlerin hiçbiri tutulmadı. ama işin iyi bir yanı vardı ki oda 2 gün izin olması. o iş başka türlü çekilmezdi zaten.

ben bana sunulan işte en azından cumartesi yarım gün olmasını beklerdim. haftanın 6 günü 10 saat çalışmak insan haklarına aykırı. benden yarına kadar cevap bekliyorlar. ben şöyle bir karar aldım. maaş olarak 2000 bin civarı dediler. ben beklentiniz nedir diye sorulduğunda 2200 tl dedim. yarın işi kabul edeceğimi ancak maaş beklentim olarak 2500 tl diye değiştiricem. en azından özgürlüğümüzden vazgeçiyorsak buna maddi olarak değsin diye düşünüyorum

İş hayatımın ilk yıllarında çalıştığım şirketlerin çoğu böyleydi. Zevkli değil ama katlanmak zorundasın.

sen çalışmasan biri o işte çalışacak sonuçta. senin beğenmediğin o işi almak için hayal kuranlar olduğunu düşün. ayrıca benim gibi yapabilirsin. cumartesileri hep çalışılan işlerde çalıştım. ama cumartesileri hiç çalışmadım. prensip olarak çalışmıyorum yani acil yetişmesi gereken bişey yoksa.

Arkadaşlar iş hayatının başlarında yeni mezunken ve tecrübesizken çalışılır tabi ama uzun vadede çalışılmaz. Yılda 4-5 defa cuma yada pazartesini birleştirip yakın yerlere tatile çıkmanın keyfi paha biçilmez

Böyle çalışan çok insan var. Hatta babam bi fabrikada 7 gün 12 saat çalışıyor mesailerle birlikte ve eline 2 bin dahi geçmiyor. Gerçi adam yıllık izninde dahi kendine ekstra bi iş buluyor. Ama bu durum bir şeyi değiştirmez. Kesinlikle yıpratıcı. Uzun vadeyi bırakın kısa vadeli bile çalışılmaz. Ama başka iş yoksa mecbur çalışıyorsun.
O kadar çok alışmışız ki çalışmaya bunu kural olarak benimsemişiz. Yani çok çalışmazsan olmazmış gibi. Çalışmak dünyanın en gerekli şeyiymiş gibi. Belli bir raddeye kadar gerekli olabilir ama sen avcılıkla toplayıcılıkla geçinen bir canlının devamısın. Yani şimdi gidip öyle yaşayalım demiyorum tabiki ama öyleyken bile yaşanıyorsa bu çağda yürüyen bu kapitalist sistem korkunç geliyor bana da.

acemi +100 aq

tam olarak yazacaklarımı yazmış.

trilyon para da verseler açıkçası ben çalışmak istemem. kendime ve aileme vakit ayırmadıktan sonra paranın gözümde hiç bir değeri olmaz.

acemi +1

tecrüben de varmış; eğitim seviyeni bilmiyorum ama haftada 6 günün karşılığı, üstelik de 5 sene tecrübeye, net 4,000'den aşağı olmamalı.

acil durum yoksa boşver.

Hiçbir benzerlik göremiyorum. İspanya bile yakın bir örnek değilken Çekoslovakya çok alakasız olmuş.

bunca yıllık political science okuyucusuyum, ben böyle benzerlik ne gördüüüm, görmedim.

Ya cekoslovakya ile turkiye benzer demek icin tarih bilgisi olmamasi lazim. Cekoslovakya diye bir devlet tarihte hic var olmadi ki. Avusturya-macaristan yikilinca uydurmasyon olarak kuruldu. Normal olarak ömrü uzun olamadı. Turkiye ise 1000 yıldır var. Kicinizdan benzerlik uydurmayin.

Benzerliği yanlış anlamışsın ki bunu her ulusun kendini ait hissettiği bir devletin olması gerektiğini düşünen biri olarak söylüyorum.

Uzaktan yakından alakası olmayan iki örnek. Çekoslavakya 1. Dünya savaşından sonra, Alman ve onun doğal müttefiki Avusturya imparatorluğu bir daha emperyal bir tehdit olarak başımıza bela olmasın diye, yapay olarak türetilmiş devletlerden biriydi, çöktü zaten ne tutmalı. Türkiye zaten ulus devlet olarak kurulmasıyla yapısal olarak çekoslavakya ile DNA olarak farklı. Tutkallığı türk-kürt etnisitesinin bir egemen devlet çatısı altında yaşaması olarak temellendirmek çok yüzeysel bir değerlendirme olur. Türkiye, Türk ve Kürt siyasi erklerinin bir masada oturup anlaşıp, Türkiye adı verilen bir üst siyasi çatıda mutabakata varılıp kurulmasıyla olunsaydı belki bu tutkal örneği en azindan teorik olarak doğru olabilirdi.

falci olmaya gerek yok. o kestane cizilecek.

Hem fal baktırıp hem kestane mi çizdireceksiniz?

Melekler kahvesi'nde olabilir aradigin sey belki.

aktif veya pasif farkeder mi?

ben thy kabin memurlarının ana dili gibi ingilizce konuştuklarını sanmıyorum. bence gitsin şansını denesin. elenirse 1 sene ban gibi bir olay var ise ayrı.

thy de su içsen torpil lazım bu arada, ha bu demek değil ki torpilsiz girilmez. ama torpili olupta kardeşinizden kotü ingilizceye sahip birisini kardeşiniz yerine işe alabilirler.

bence gitsin şansını denesin enazından ilerde pişman olmaz.Destek olun sizde elinizden geldiği kadar

Thynin sitesinde 2 yabancı dil gerekli diye yazıyordu hocam muhtemelen 2sini de çok iyi bilen değil de en azından ingilizceyi iyi bilmesini isterler diye düşünüyorum.Tabi girenler daha iyi bilir

mülakata çağrıldım henüz gitmedim.
anadil gibi ingilizce istemiyorlar saçma sapan konuşmayın.

İlk olarak ingilizce sinavina cagiriliyorsunuz, orada dynet sistemi ile bir sinav yapılıyor. Cok zorlamayan bi sinav, sıfır değilse ingilizcesi gecilir. Bir iki gün icinde de mulakata çağırılıyor, genelde bir yabancı bir Türk yapıyor, orada konuşması gerek ama çok abartılı bir İngilizce değil oradaki de.

ingilizce seviyesi - it is a pencil - it is seven o'clock diyebilecek seviyede ise hiç korkmasın çünkü sınav bu seviyede.
2. yabancı dil için kendini o dilde anlatmasını isteyecekler muhtemelen ve 2. yabancı dil sınavı sözlü mülakatta yapılıyor.

İngilizce ve kişilik analizi testi (farklı bi adı da olabilir hatırlamıyorum) aynı anda yapıyor ve ilk eleme bu sınav sonuçlarına göre yapılıyor.

bi odaya toplayacaklar, önce ingilizce sınavı sonrada analiz testi gelecek. Benim analiz testi için naçizane tavsiyem cevap verirken tutarlı olması ve uçlarda gezmemesi. Zira insanların o kadar basit ingilizce sınavından elenebileceklerine pek ihtimal vermiyorum. Sonra hemen boy kilo ölçülüyor. Sonra bu aşamadanda geçerse diğer aşamalar için tekrardan çağrılmak üzere evine yollanıyor.

ama ingilizce kısmı gerçekten çok kolay.

Benim arkadaşım kursa yeni başlamıştı, 2-3 hafta olmuştu falan. Aldılar kızı. Kötü bi yerde ünivwrsite okudu, düz lise mezunu falan. Ve 0 torpille girdi. Normal düz bi kızdı. Ama işini hala çok severek yapıyor.

tek calisan misin?
Bu yaptiklarini kanitlama ihtimalin var mi diye sordum.

Bi arkadaşınla anlaş. Sevfilin gibi seni almaya gelsin iş çıkışı. Tanıştırırsın patronunla da. En kısa sürede de ayrıl oradan. Psikolojin bozulur.
Mot: bu verdiğim tavsiyeden de, insanların böyle olmasından da utanıyorum.

Benim eski patron da böyleydi. Dükkandaki personele sarkardı durmadan.
Yalnız ondan tek kurtulma yolu işten çıkmaktı. O dükkanın içinde olduğu sürece rahat vermezdi kesinlikle.
Bence sende çok bulunmaz bir iş değilse ayrıl hemen.

cevaplar insanı kaygılandırıyor ve çok şaşırtıcı, bu mobbinge girer ve suçtur ayrıca tüm yasal haklarını sonuna kadar alırsın dava açma ve tazminat hakkında saklı kalır, sakın çıkma, adam hoşlanmaktan eziyet etmeye geçerse hemen çıkartmasını talep et, kabul etmezse tek taraflı fesih hakkını kullan, zor kullanırsa diretirse tacize varırsa çık direk noterden ihtarname çek 3 gün içinde, sonra davanı açabilirsin, bir sorun olursa çekinme yaz

Su birikintisi +1

taciz için taviz gerekir . vermek istemiyorsan hemen ayrıl ..
orada olman bile artık onun için tavizdir .

kayıt 3-5 gün sürmüyor zaten. eksik belgen yoksa hemen halledersin.

e kayıt seçeneği yok mu?

Halledersin. Sıra olmazsa 5 dk. sıra da çok olmaz o kadar erken.

e-kayıt devlet üniversitelerinde var

peki bir başkasına vekalet verip kayıt yaptırtabilir miyim?

Starbakta kahvaltı etmiyoruz biz.

füme hindi jambon sandviç. peyniri eriyince gayet güzel oluyor.

ezine peynirli sandviç tabi ki de.

Füme hindi jambon. Doymuyorum ve pahalı.

Tahıllı peynirli poğaça ya da peynirli simit ya da tulum peynirli domatesli poğaça

Eger ucagim sabah erken ise mecburen havalimanindaki Starbucks'ta ham mozzarella sandwich (toasted please), yaninda da chai latte. Normal sartlarda Starbucks'ta kahvalti edilmez ama.

hindi füme ve jambonlu ya da mistik.

mistik <3

hepsi bi yana da anne farklı be...bi de biraz genç bir insan olduğun kanaatine kapıldım...

Anneye karşı gurur yapılmaz öyle, geri adım atmam falan diye. Anne bu yani. Ne söylerse söylesin. Var sen haklı ol ama gene de gönlünü al.

ara konuş ya kadın merak eder. en azından sesini duysun.

yumuşakça derdini anlatırsın konu açılırsa.

ne dediklerine bağlı. şu yazdıklarına bakıp "ya anneni affetsene, ne olacak yani" diye düşünüyorum. ama sana -atıyorum- "orospu" dedilerse bir daha asla yüzlerine bakma.

yani cevap: içerik nedir?

ara, gerisi gelir.

anneye-babaya küsülmez, taş olursun.
arkadaşlarınla kavga et, bir daha yüzlerine bakma; o konuda asla geri adım atmayabilirsin. ama aile başka; telefonda bile olsa konuş, söyledikleri şeylerin seni kırdığını söyle. küs kalma.

görüşmelisin tabi ki 3 günlük dünya sonuçta hele ki anaya bu yapılır mı ya

vakti zamanı geldiğinde çok ararsın aileni.
allah bilir %100 haklılardır dediklerin de.

Ara. Ne oldu niye aradın diye az trip yap. Sonra da telefonu barışmış bi şekilde kapat. Aileyle uzun küslük olmaz. Her yaptıklarını da destekleyemeyiz tabi ama bçyle de olmaz.

anneni üzme bilader. haddi aşma. onlar aşarsa kalkar gidersin yanlarından. anne bi de nolursa olsun baba gibi falan değil, en çok anneyi üzer gibi geliyor bilhassa erkek evladın küsüp gitmesi. akraba olaylarında bir tarafın küstüğü an şeytanın zaferi bana göre. allah sınamasın da, küsmemek lazım. sen idare et diyaloğunuzu. boş, tahrik edici fitne fesat şeyler konuşulduğunda direk kalk git falan. ne bileyim.

meraktan soruyorum cevap verme istemiyosan. ne dediler ki?

ağzına sağlık.

ben de insanların neden bunlardan bu kadar rahatsız olduğunu anlamıyorum. para vermiyorsan verme abi. gözüne mü sokuyorlar sanki? ben bu tarz kampanyalara hep ekşide denk geliyorum orada da belki ilk entry hariç çoğunluk bunu yapan adamlara sövüyor zaten.

samimiyetsiz ve ikiyüzlülük rahatsız ediyor.

birde boğaziçili bir yeteneksiz kız vardı, özel okula paralı kabul almış, beni okutun diye 40.000 lira filan topluyordu.

şu salaklar yüzünden bir gün ben de götümden uydurup bir şey para toplayacağım.

bi ara da hatırlıyorum arabası yanan adamın birine araba almaya heveslenmişlerdi sözlükte

@acccra, beni tabi ki rahatsız ediyor çünkü sürekli artmakta olan bir dilenci kültürü var ülkede.

para toplayabiliyorsan sen de topla abi. baskasinin toplama cabasinin ardindaki nedeni begenmiyorsan da verme para olsun bitsin. bence sorun sendeki hazimsizlik daha ziyade. "ben ugrasip becerip para toplayamiyorum, sen de toplayama surun" kafasi.

hmm hot potato'ya göre fadıl akgündüzü eleştirirsek bu seferde o dolandıroyor ama ben dolandıramıyorum o yüzden eleştiriyorum kafasıymış

aferin

@efrasiyab87 hayatimda bu kadar sacma bir sey okumadim. dolandiricilik = yalan soyleyip vaadlerini yerine getirmemek. yalan soylemeyi savunan mi var burda?

Eşcinselliği bahane etmişler. Mallar ya.

Suriyelilerin etkisi var bence dsadfsa

Cia var dediğinize yakın ama nicki nasıl bulmuş anlamadım ben de.

Cia o bence. Sozlukten biri sizi kendi telefonuna apartman teyze diye kaydetmistir. Kayitli kalmistir oyle. Cia indir sildir kendi numarani sistemden. Ayarlarda olmasi lazim .

Tango ne bilmiyom.

Numaranı aşağıdaki iki siteden kontrol edebilirsin, eğer sorgulamada çıkıyorsa da üçüncü linkten silme işlemi yapabilirsin. Ben de sorgulamada çıkıyordum ama artık çıkmıyorum..

numaradanisim.com
www.turktuccar.com

cia-app.com (numara silme)

Edit: Diğer siteler için maalesef bir bilgim yok ama o siteleri yazacak olursan araştırırım belki silmek için bir çözüm yolu vardır..

@karakteristik
tango kullanmadım hiç, ne olduğunu bile bilmiyorum. whatsapp dışı numarayla kaydolunan hiçbir uygulamayı kullanmadım :/
@ekimbebesi
sorguladım numaramı "duyuru ekşi böö" diye kaydetmiş biri beni sözlükten, öyle çıkıyorum aramada. ahahaha. cia'den sildirdim numaramı ama diğer sitelerde yine aynı şekilde çıkıyor, ona bir çözüm var mı?

ne acayip insanlarda numaram varsa artık :)

akademi düşünmüyorsan ortalamanın önemi yok.

2.00-2.50 arası ortaamayla mezun olanların baya zor iş bulduğunu duydum. gerçekten böyle bişy yok mu peki?

yok

Yuksek lisans falan dusunmuyorsaniz ortalamanin bi onemi yok. Sektorlerimiz farkli ama isveren cogunlukla not ortalamasina degil de tecrubeye falan bakiyor.

Özel sektörde kimse sizin ortalamanıza bakmaz. Hatta diplomayı göster diyen bile azdır.

kilit soru şu: nereyi hedefliyorsun?
eğer akademik bilginin cidden önemli olacağı bir santral bir enerji tesisinde mühendis olarak çalışacaksan başka... vodafone da beyaz yaka çalışacaksan başka.

Ortalama da önemli. Tamam 7 seneyi bulmasın da, daha sonradan akademiye dönüş düşünebilirsin.

Ar-ge gibi bir iş ya da akademisyenlik düşüncesi yoksa ortalama sorulmaz genelde. Şimdiye kadar hiç ortalamamı soran olmadı. İleride fikir değiştirme olasılığına karşı 2.50 üstünde tutman, yüksek lisans başvurusunda faydalı olacaktır.

ne kadar erken mezun olursan o kadar iyi. diplomanda not ortalaması yazmıyorsa (ki benim yazmıyordu) kimse ortalamayla ilgilenmiyor; zaten bir noktadan sonra okulla da ilgilenmiyor. mezun olalı 10 seneyi geçti hala herkesin aklında aynı sorular.

1: Aç karnına yürü. Sabah saatleri insülinin en düşük yağ yakım hormonlarından glukoganın ve growth hormonunun en yüksek olduğu anlardır, insülin yoksa yağ asitleri kanda serbest halde dolaşır yakımı daha kolay olur. Bir şey yersen insülin salgılarsın ve insülin salgıladığında yağ yakım hormonları baskılar yağ yakımın zorlaştırırsın.

2: Yormaz.

bence zor plan..ben mesela haftaiçi 2 gün saat 8-9 havuza gidiyorum sabah..havuzla iş arası 5dk..daha eğlenceli oluyor..varsa öyle bir imkan daha iyi olur sanırım..

1 saat çok fazla. Yorulur bırakırsın bi kaç güne. İstiyorsan bi kaç durak yürüyüp sonrasında toplu taşıma kullan. Ya da akşam dönerken yürü. Akşam yürüyüşleri daha rahat oluyor ve gününü de etkilemez.

Bütün kiranın yarısı + eşyalar için de 50 lira fark eğer koymak istersen. Kimisi ev arkadaşı bulamadığı için o farktan vazgeçiyor tabi. Bu arada abartılı olmayan belli bi miktarda depozito al.
Çok pahalı ve lüx olmayan bir ev için söylüyorum bunları.

içini spotçudan doldurma ölü mobilyalarla döşersen fark falan vermez kimse :)

odanın özelliklerine göre isteyeceğin kira değişmeli. ev arkadaşınla yakın arkadaş değilseniz, odayı tanımadıgın birine veriyorsan balkonlu/ büyük/ güneşli odayı alan kişiyle küçük/ karanlık/ apartman boşluğuna bakan odada kalanlar aynı kirayı vermez genelde. 50-100-150 fark olur.

ha çok bariz bi fark yoksa kira faturalar eşit bölüşülür.

İçini spotçudan doldurma ölü mobilyalarla doldurmayacağım. Daha önce yalnız yaşarken kullandığım eşyalar olacak. Geneli de kaliteli.

Sonuçta evi kurmak için, eşyaları taşımak için vs emek sarf edeceğim. Tabii sırf emek sarf ettim diye kimseyi keriz yerine koymak da istemiyorum.

rutubetsiz olsun, kadıköyde olsun, kombili olsun.
Bu üçü kesinlikle olmalı benim için.
hayaller geniş tabii.

ses yalıtımının iyi olması, iyi bir seks hayatı ve evdeki ps-film partileri için.

salonunda iki pencere olması önemli

Şehirden biraz uzak olsun apartmanda daire olmasın iki üç katlı kendime ait olsun sessiz sakin bi yer olsun

Kesinlikle iyi bi muhitte olması gerekiyor ki aksam gec saatlerinde eşin olur kızın olur sokakta rahatsız edilmesin
Rutubet vs olmasın
Sakin sessiz bi sokakta olsun
Ve büyük mutfak. Geniş rahat. Küçük mutfagı olan arkadaslar nasıl idare ediyor bilemiyorum, büyük mutfak şart benim için

insanları önemli. Kapıda ayakkabı çıkarılmasın, halı çırpılmasın, çamaşır asılmasın, halı yıkanmasın, bahçeye koltuk takımı koyup gürültü yapılmasın, düğün yapılmasın.

Guney-dogu-bati cepheli olsun
Balkonu olsun
Ebeveyn banyosu
En az 1 kuvet
Apartmab Giris cikisinda rampa
Bahcelo parkli site icinde

2 senedir ariyorum bulamadim :)

kopek için bahçe

bu iş paraya bakar. paran kadar hayal kurabiliyorsun. istanbulu nskik bir dezavantajı.

Ankara icin: 1) cankaya, gop, cayyolu, vs gibi nispeten yesil, carpik kentlesmemis ve cok zengin olmayan ama duzgun insanlarin oturdugu bir semtte olsun. 2) tavani yuksek, balkonlari genis, pencereleri yere kadar olsun. 3) cok buyuk olmasa da kullanisli olsun, hicbir odasi mutfagi banyosu cok dar olmasin. (Kutu gibi odalari olan 4+1 evler var, oyle olmasin)

Rutıbetsiz,
en az birinci katta ( çok iyiyse giriş kat da olabilir ama bodrum olmasın lütfen), karanlık odası olmayan (en az iki odası varsa bi tane küçük kiler vb. niyetle kullanılabilecek bi oda olabilir),
saçma sapan komşuların olmadığı,
Güvenli,
Mümkünse ulaşım konusunda sıkıntısı olmayan,
Tutucu olmayan.

ben bunun için küçük bi not defteri bile tutuyorum.

+ mutlaka yalıtımlı olmalı.
+ terasına güçlü bi teleskop kurucam, evreni incelemek istiyorum.
+ duvarlarına tırmanabileceğim oyuk ve tutamaklar yaptıracağım. duvardan tırmanıp pencereden veya balkondan eve girmek istiyorum. urgandan ip merdiven de asabilirim.(müstakil düşünüyorum)
+ bahçesinde mutlaka palmiye olacak.
+ evin girişine dev bir dünya haritası asacağım.
+ salon girişine kovboy filmlerindeki gibi tahta tabela asacağım. bu tam istediğim gibi değil ama tavandan zincirle asacağım: www.woodfire-saloon.de
+ mutfak girişinde de aynı şekilde bar yazacak aynı zamanda salon girişinde yine western tipi kapılardan yaptırıcam: thumbs.dreamstime.com
+ bahçesinde mangal yeri olacak.
+ zemininde deniz kızı figürü olan havuz olacak.
+ kule benzeri bişey yaptırıcam oradan bütün arazime hakim olacağım gözetleme kulesi gibi bi nokta olacak. yumuşak yastıklarla döşeyip orada romantik dakikalar geçirmeyi düşünüyorum.
+ bahçede ulaşım için golf arabası mı yoksa teleferik mi kullanacağıma günü gelince karar vericem.
+ paratoner mutlaka olmalı
+ bowling salonu ve birtakım oyun makinaları olacak.
+ mutfakta şöyle bi pencere düşünüyorum: cdn.freshome.com
son olarak factory tarzı diye bi tarz var. o da aklımda.

baz istasyonuna bakmasın ve uzak olsun ama çokta uzak değil işte

yukarıda yazılanlara katılıyor bina yaşının 10 yaşını aşmamasını ve içinin sıfır veya sıfıra yakın olmasını istiyorum.

@error522
fizibiliten error verdirdi. nerde yapmayı düşünüyorsun bu evi? bowling salonu da nirvana olmuş yani :)

abi.

Hitapsız sizi bizli bir şekilde konuşmakta fayda var. Tanımadığım birine hemen abi demem.

bey dersin.

bey de derim. eğer herkese karşı öyleyse "bu kadar resmi olmayalım" falan diyebilir.

bey derdim. nasıl/neler konuşulacağı konusunda ortak nokta olan memleketten gidilebilir ama fazla hemşericilik de itici gelebilir dev bir şirketin yönetimindeki adama.

"memlekette gayet dost meclisi bir ortam da tanışılacak."

neden bey desin ki?

bey de. o zaten düzeltir. "ne beyi, rahat ol" der. ha yok düzeltmezse de doğru seçim yaptığını anlarsın.

direkt abi dersen adam rahatsız olabilir belli etmese de. ki türk insanındaki feci sulandırma muhabbetini bilen herkes arada bir saygı çizgisi olmasını ister.

Burdan ne desek diyelim, hem bey hem abi diyeceksin gibi geldi. Beyle başla, samimiyetine göre abi de diycem ama yanınızda tanıdıklar da olacaksa onlar ne diyosa onu de. Abi gibi yani.

duruma göre değişir o.

Sen "bey" de, denilen gibi biriyse o sana soyler zaten bey'e gerek yok, abi de rahat ol vs diye.

bi insanla konuşurken sürekli ismi söylenmez ki. her cümlenin başında X bey doğru diyorsunuz, X bey şu konuda çok haklısınız gibi konuşmayacaksın sonuçta. siz demen kafidir. hatta hiç beyi abiyi de karıştırma.

Bey deme bence. Henüz çalışmıyorsun bişey yapmıyorsun. Sizli bizli takılınabilir. Diğerleri ne diyorsa sen de onu kullanırsın çok gerektiğinde de.

beybi.

bey diyeceksin tabi. zamanla abi olur.

şimdi abi de, bey demeni gerektirecek taşaklı resmi ortamlarda abi'den beye geçmekte sorun yaşamazsın, kimse garip karşılamayacaktır çünkü o ortamda adama zaten herkes bey diyodur.
ama daha ilk samimi ortama bey'le girersen sonra daha samimi ortamlarda gereksiz samimiyetsizlik bile hissetsen utanıp abi diyemezsin bidaha.


hani diyolar ya samimi olursanız adam sana zaten söyler "ne beyi yav" diye. bazen sırf bey demenden ötürü adam "ne beyi yav" diyecek kadar samimi olamıyor. bey demenle sikiyorsun ilişkinizi.

not: kendimden yola çıkarak tecrübelerime binaen yazdım fakat az çok hatırladığım gaddarıyla sen kendini sevdiricek bi tipsin heralde he? öyleysen bey de desen o samimiyeti gerektiği ölçüde ilerletirsin zaten zamanla.. kasmaya gerek yok:)

Elimi attığım yer kuruyor aQ iyice kısmetsiz bi insan olup çıktım

Q7 iş yapar mı yapmaz mı diye düşünüyorum.

bira

mc escher

manchester united'ın geçen sezon formasını alsam mı diyorum. %50 indirim var.

transfer.

bu gece ne yapsam diye düşünüyorum.

ne düşündüğümü. sahiden.

Azcik sarhosum. Ama mutlu hissediyom ya.

"Hickirigi nasil gecirsem" konulu derin bir ic tartismaya girdim.

yarin uyandigimda da boyle olacak mi? bu ara cok keyifliydim ama bugun sanirim berbat uykum yuzunden, su an hasta ve aptal hissediyorum. midem fena. yarin guzel bir gun olmali. o yuzden daha iyi olurum diye umuyorum. su an icin gundemimde bu var.

bunu dusunuyorum,

eksiduyu.ru

siz de dusunsenize

m.friendfeed-media.com

;_;

işime yarayacak MUHTEŞEM bir websitesi buldum onunla meşgulum :3

Edit: spesifik bir alanla ilgili heves yapmayın ilginizi çekmez, benim çekti biraz gaza gelmişim.

amacı ne acaba? sevgili olmak mı? sevişmek mi?

ulan zaten beni canlı canlı karşısında görünce her ikisinden de vazgeçecek.

şansımı,tipimi sssssss...parasının amk.!!!!!!

yol kenarında yavru bir kedi var. ona mama götürcem, onu düşünüyorum.

Lenslerimi çıkarsam, gözlüklerimi diğer odadan şimdi kim alacak diye düşünüyorum. Bi de ağırlık çalışmayı iki gündür ihmal ediyorum, ne zaman bu kadar tembel oldum sorusu aklımı meşgul ediyor.

ne düşündüğümü düşündüm. bulamadım.

bana avustralya bayrağı lazım veya kanada. ikisi de olursa daha iyi olur. nereden bulurum diye bakınıyordum.

ayrıyız şu an. bir insan hem bu kadar güzel gülüp hem de zaman zaman içimi nasıl daraltıyor ondan uzaklaşma hissi yaratıyor bunu nasıl başarıyor diye düşünüyorum.

neden mal olduğumu düşünüyorum

Gta 5 te diger finali secseydim nasil bitecekti diye dusunuyom

argoyu küfrü abartıyorum galiba lan .s

00.39 yarın sabahın köründe işe kim gidecek ya.

Güzel anılar biriktirmek kötürü anıları ufak ufak sildiğini keşfettim şuan. AydınlandıM resmen len

Kenan Sofuoğlunun instagramına bak baba olmaya hazır mısın yoksa çocuk musun daha bir sor kendine

www.facebook.com

Farkındaysan hayallerini sıraladığında sadece şirin şeyleri ve hep ilkokul çağının sonuna kadar olan zamanı düşünüyorsun. Düşüncelerine şunu ekle:

- Uykusuz geceler, bebeğin ağlaması ile uyanmalar.
- Bebek sonradan çocuk hastalanınca üzülmek, stres, doktor masrafları.
- Genel masraflar. Çocuk bakımı iyi olarak yaparsan gerçekten pahalı.
- Eşinle özel hayatın epey bir darbe alacak. Cinsellik için enerjiniz kalmayacak bir süre, öyle "şu odada yapalım" gibi şeyler olamayacak evde çocuk var.
- Okul seçimi, çocuğun derslerine yardım, okul masrafları.
- Çocuğun dertlerini dinlemek, ona yardımcı olmak.
- Uzun seneler soru cevaplamak. Çocuklar her şeyi yeni öğreniyor, sana ve annesine soracak.
- Bir grup ergenle vakit geçir, şu anki hislerin böyle kalmaz.

Yanlış anlaşılmasın çocuk sahibi olunmasına karşı değilim, şirindir çocuklar, ama büyük sorumluluk ve zor. Öyle bir şeyi kaldırabilmek için maddi durumunun yeterli hale gelmesi kadar psikolojik olarak da yeterli hale gelmek lazım. İlişkinin de oturmuş olması en iyisi.

@losev bagiscisi; konuyla ne alakası var ben çözemedim?

bir ara bana da gelmişti öyle bir dürtü. gerçekten ilginç bir biçimde baba olmak için kıvranır bulmuştum kendimi. cinsellikle bağlantılı bir üreme dürtüsü değil yalnız bahsettiğim. bir çocuğum olsun, seveyim, öpeyim, okşayayım, bir şeyleri merak etsin de yanıtlayayım, bir şeyler oynamak istesin de şebeklik yapalım falan gibi şeyler hayal ediyordum hep. yaş 19. (buraya ek: bu hisler geldiğinde 19 yaşındaydım. 21 yaşında, çocuk bakabilecek sorumluluğu almakla uzaktan yakından alakası olmayan bir bireyim şu anda. saygılar.)

geçti sonra. hormonal mıdır nedir diyeceğim de babalık hissi de hormonlarla bağlantılı mı bilemedim. psikolojik açıdan bir şeyler tetiklemiş olabilir belki.

"çok mu garip?" evet, çok garip.

degisik bir durum tabi de 22 asiri erken.

demek ki baba değilsin @domates

@losev bagiscisi; sorumun cevabı bu değil. konu baba olup olmamak da değil. tekrar sorayım; yukarda sorulan soru ile verdiğin linkin ne ilgisi var?

Ben de aynı yaştayım ve aynı duygular içindeyim. Bütün duyuru +1 yani. Gerçi buna ek olarak eşcinselim, bi kat daha zor sanrıım bu benim için.
Baba olmayı bilmiyorum ama şu an kucağımda 8 aylık yeğenim var ve dayı olmak da harika bi duygu. Ablam bizde kaldığında gece çocuk uyanırsa ben kalkıp uyutuyorum (ablam emzirmiyor artık). Bir kaç defa da ablamın işi çıktığında, müsaitsem bütün gün bizde ben baktım falan. Bu kadarı bile biraz zor ama buna rağmen kesinlikle istediğime eminim.

Biz bedduaların geri döneceğine inanırız. Gerçekten canımız yanmadan hatta yanarsa bile etmeyiz. Çok zor yani.

Ben niyete inanıyorum. Yani bi durum beddua edecek kadar gerçekten içimi acıtmışsa beddua etmeme dahi gerek olmadığını düşünüyorum. Öyle ağır beddualar etsem de etmesem de eğer gerçekten hakediyorsa bi şekilde karşısına çıkacaktır sonradan, geç de olsa. Dünyanın böyle bir dengesi olduğunu savunuyorum. Ayrıca içten içe beddua etmenin de kul hakkına girdiğini ve bu durumun günah olabileceğini düşündüğüm için beddua etsem bile tövbe diyip sadece allaha havale ediyorum sonrasında.

Öncelikle haksızlıkla beddua ettiğim kişinin gönlünü almaya çalışırdım. Sonra Tövbe edip dua ederdim.

Tövbe için de şöyle bir ayet var:

Nisa Suresi 17 Allah'ın, kabulünü üstlendiği Tövbe, bilgisizlikle kötülük işleyip de çok geçmeden Tövbe edenler içindir. Allah, işte böylelerinin Tövbesini kabul eder. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir.

Tövbe etmekten başka bir yaptırımı yok. Sonrası ahirette anlaşılır.

haksız yere ise kul hakkına girdiğini düşünüyorum. gider gönlünü alırdım, bunu tanrının takdirine bırakmazdım. bu yakada hallederdim yani o sorunu.

oruçlu ağızla kimseye beddua ettiğimi ya da dolu dolu küfrettiğimi hatırlamıyorum. dediğim gibi velev ki böyle bir şey oldu, gider köpek gibi özür dilerdim; vicdan çok kötü, çok çıplak bir aynadır zira.

haksız beddua ve bela okuma sahibine döner. o yüzden tehlikelidir öyle akıllı adam inanıyorsa ağzını yaya yaya beddua etmez bela okumaz

islam dininde, haksız yere edilen sinkaflı küfürlerin yaptırımı fıkhın bir kolu olan ukubat başlığı altında incelenir. genel olarakta tazir ve had cezaları verilir. bildiğim, her hangi bir kötü söz nedeniyle çoğunlukla tazir cezası (dayakta dahil bir çok şekli var bu cezanın), ama birine zani (zina eden) ya da bu anlama yakın manalar içeren sözler için had cezası veriliyor. yani öyle herkes, herkese işine geldiği gibi söz söyleme, laf, iftira atma hakkına sahip değil.

ben de!

Evet. Ben 14ünde tatile girdim

ben de bugün ve yarın çalışcam. ama evden kih kih

Yarım gün olmakla birlikte ben de...

bugün resmi tatil değil. resmi yarım gün. yarın tatil.

Yarım gün olarak ben de varım.

+1

ben yarında cumarteside çalışcam

adliye falan açık, biz de bürodayız :)

+1 SAAT GELSE DE GİTSEK AMK.

çalışıyoz apla.

biz tüm gün çalışıyoruz valla. yalnız değilsin, üzülme.

bende çalışıyorum yalnız değilsin

Ben de çalışıyorum, akşam 9 a kadar

Hepimiz burada olduğumuza göre aslında pek de verimli çalıştığımız söylenemez :)

zaten yarım gün çalışmak dünyanın en saçma şeyi!

Home office olsak da calisiyoruz :(

Bugün, bayramın 2. ve 3. günü de çalışıyorum.

anlamistir da biraz daha esprili ol aga :D

Belli olmaz. Anlamış da olabilir, kafasında mum ışıklı, romantik ama sıfır erotizm hayaller kuruyor da olabilir.

Anlamıştır

vay arkadaş. kız sürekli gel film izleyelim diyip duruyodu. mesajı alamamışım desene.

anlamıştır da anlamamışa yatar.

Anlamamis gibi yapacaktir.

mesajın sonunda gülücük varsa anlamış.

yoksa durup dururken neden gülecek? yani gülecek bi şey göremedim mesajda.

Anlamıştır.
4.bp.blogspot.com

Noktalama işaretinden önce neden boşluk var?

aynı cevabı verirdim, babamda desteklerdi. bu senin verebileceğin bir kara, ailen üzüldüyse özür dile onlar anlar ve hoşlarına gider zaten.

Küfür olmasa imiş iyiymiş, ama olmuş artık. "Milleti günaha sokma" lafını duysam benim de beynime kan sıçrar, kavga ederdim. Kolsuz giyinme kısmına değinmiyorum, normalligini sorgulamaya başlarsak ülkenin geri kalan son normal kısımlarını da elimizden kaçıracakmışız gibi geliyor.

her ne kadar ailen de olsa 18-19 yaşındaki bir kıza onu giyme bunu giyme demeleri yanlış.

sonuçta kız çıplak gezmiyor, tepki göstermen normal.

her şeye izin verip kısa kolluya laf etmeleri de absürd olmuş. o nedenle utanılacak bir şey değil. kardeşini savunmuşsun.

annen "milleti günaha sokma" derken başkalarının kardeşine bakmasını istemediğini söylemek istemiş olabilir. zira yaşlı insanların kullandığı deyimler/sözler farklı oluyor.

kaldı ki annenin kullandığı cümle sana göre yanlış olabilir ama haklı. türkiye'de yaşıyoruz.

Bence bırak karışsınlar sonuçta onların evladı.Benimde 18 yaşında kardeşim var ben bağırıyorum sigara içme etme şunu yapma eve geç gelme diyede annemde senin oğlunmu sanane bırak yapsın diye bana kızıyor.Sonrada beni tabi iplemiyor haklı annemde banane naparsa yapsın.
Sizin olaydada kardeşin senin arka çıktığını görürse daha rahat vurdumduymaz davranabilir.Enazından korkucak çekinecek birşeyi olmalı bence çocuğun.Aynı şekilde teyzemin kızı var oda genç göbeği açık giyiniyor falan babasıda 5 vakit namaza gidiyor eve gelince görürse yakalarsa bağırıyorda sadece o kadar.Sorunca yapma sende baban kızıyor dediğimde aman bağırır bağırır susar oluyor.Bana göre ceza verilmeli bir şekilde (giyime kuşama değil genel olarak söylüyorum)
Neyse bayağ karıştı :D
Benim anlamadığım 18 yaşında gencin sakın karışma sana noluyor ayakları.Karışmamı? Hadi ozaman güle güle git kendine iş bul der geçerim enazından öyle düşünüyorum ben.Yaşadığın evin kuralları var kurallara uymak zorundasın.
Ben kardeşime defol git diyemiyorum çünkü aynı evde değiliz annemle yaşıyor.1 aya yanıma gelicek küpe takarsa saçları jölelerse eve almam yani.Kurallara uymayacaksa kapıdan giremez.

"Milleti günaha sokma" ile "Millet ne der" farklı şeyler. 18'e kadar insan alacağını alıyor, ailen kardeşinde bir hata görüyorsa suçu onda değil kendilerinde bulsunlar.

Kardeşim vurdumduymaz bir kız değil. Çalışıyor, üniversite okuyor ve aynı zamanda ev kızı. Bunun mantıksıx olduğunun farkında olduğu için o da karışma diyor

az bile söylemişsin. daha beterini haketmişler. ben olsam daha ağır küfrederdim. onlara neymiş nasıl saçma bir gerikafalılık bu.
milleti günaha sokma bence açık giyinirsen, mini etek giyersen tecavüzü hakedersinle aynı şey.

İyi demişsin. Kolla kardeşini, ezdirme kendi ailesine bile olsa.

iyi demişsin +1

ben olsam ben de aynısını derdim

Kufur etmen cok kotu olmus gercekten ama kizmakta da sonuna kadar haklisin.

Helâl olsun. Tepkin uygun, küfrün kararında. Aynısını yapardım. Ve fakat aynı şekilde tedirgin olurdum. :)

kaymaktutmayansicaksut +1 ve stavro + 1

Küfretmeseymişssin iyiymiş ama olmuş artık. Hem ailen de işin bu kadar ciddi olduğunu görünce, söylediklerini neden söylemiş olduklarını bir sorgulamışlardır.

60'a 40 gibi bir oran bizde de var ama 60'lık kısım tutuyor

%2-%3 filan tutuyordur.

%10-15 tutan var.

25 kişi içinde tek bir kişi tutuyor. Bi tanesi de önemli günlerde tutuyor.

çalıştığım katta 25 kişi çalışıyor. 5 tanesi tutuyor.

20%-80%

%3,186 tutuyor

Hayret (bkz: küsuratlı sayı vereyim de salladığım anlaşılmasın) dememiş.

Ofis %90 oranında ateist. Türkiye'nin ender kurtarılmış bölgelerinden. Kalan %10'luk kısımda birkaç gayrimüslim ve sözde müslüman var. Kimse tutmuyor yani.

Antalya da yaşıyorum. Az kişi tutuyor ama iftar yapmaya bi yere gitsem heryer dolu, herkes iftara gelmiş. Değişik

%0 5 kişi çalışıyoruz 3

95 kişiyiz. en az 80 kişi tutmuştur.

1200 kişi var, 10 kişi tutuyor

tutmayanların oranı %20

feto+akp oranı %99

çogunluk tutuyor.

gördüğüm kadarıyla en fazla %20'dir bizde.

Bakıyorum da hepiniz yaşlıymışsınız. İşyerim yok, okul olur mu? :)

hemen herkes tutuyor. %99 gibi.

7 kişi çalışıyoruz. 3 kişi tutuyor biri gambiyalı

Yüzde 30-40 tutuyor.

Avcılar istanbulda bile değil.Ne açıcan mutlumusunuz diye sorarsan?

Şuan yaşadığım yer (Çapa) oldukça merkezi ve 20 yıldır buradayım. Mahalleye girinc kim nerede oturuyor evde kaç kişi yaşıyor ne iş yapıyor biliyorum.

Avcılara taşınınca daha iyi bir eve geçmiş olacağım. Kendi evim olacak vs.

Ama muhit olarak alışabilir miyim bilmiyorum. Evet uzak ama en azından metrobüs+metro (Hızlıca) ile işime okuluma ulaşabilirim diye düşünüyorum.

metrobüs ve hızlıca... hmmm... bence biz burdan ne desek boş. naap sen biliyo musun cihangir mahallesinden bir gün okuluna gitmeyi dene. metrobüsle... hızlıca...

Arkadaşlar neyin peşindesiniz? Bölgeyi bilmiyorum ve varsayımda bulunarak konuşuyorum. Cevap vermek zorunda değilsiniz

Aa kardes sen bilmiyor muydun, burda herkes sisli-levent gibi merkezi yerlerde oturur. Bilmezler avcilari.

Avcilarin geneli guzeldir, insanlari iyidir. Butcene uyuyorsa dusunme bile bence :) hayirli olsun.

Avcılar güzeldir. Alışınca akşam koşarak eve dönmek istersin. Genel olarak beylikdüzü falan için de durum aynı. Yalnız metrobüse göre taşın taşınacaksan. Mümkünse avcılar üniversite durağına yakın olsun. Daha önceki veya sonraki duraklar çok kalabalık oluyor.
Bu arada ek bilgi:
Avcılar- mecidiyrköy arası 50 dk
Avcılar - cevizlibağ arası 25 dakka metrobüsle. İlk duraktan bindiğin için her zaman oturacaksın da :)

cihangir ve mustafa kemal paşa standart-vasat arası bir bölge işte, hiç bir özelliği yok. avcılar merkez veya denizköşkler gibi bir yerde oturursanız daha mutlu olursunuz hem sahile yakın hem daha hareketli. cıvıl cıvıl buralar.

o dediğiniz bölgeler çok sessiz sakin ve canınız sıkılır.

iş durumuna göre ayarla derim ben. levent'te kulelerde çalışıp da avcılar'da yaşayan arkadaşım servisle işe gidip geliyordu ve sabah 8.30'daki işi için 5.30'da falan kalkıyordu ki kahvaltı ediyordu anca, makyaj yapayım, kıyafet seçeyim durumu falan yoktu kızın -ki hızlı hazırlanıp çıkıyordu- akşam iş çıkışı taksim'e gitse, dönüşte kafası güzelse metrobüste başıma bir iş gelir diye taksiyle dönüyordu falan. yani çok sıkıntı çekiyordu. merkezi bir yer değil, onu söyleyeyim. metrobüsler de inanılmaz dolu geliyorlar diye biliyorum -ki eskiden ilk durak orası iken bile binilmiyordu, öyle diyeyim, zaten metrobüsle ulaşım çok zor bir şey, yani gittiğin yere hızlı gidiyorsun ama sabah saatlerinde metrobüs yolunda da trafik olabiliyor, çünkü o yol o kadar saçma sapan yapıldı ki, metrobüsler "birikiyor". metroya yakınlığını bilemiyorum tutacağın evin, eğer metroya yakınsa zaten sorun olmaz ama orada ne metrosu var ki? 0_o benim bildiğim atatürk havalimanına kadar metro var ama, uzattılarsa bilemiyorum tabi.

bir de çapa'yı biraz bilirim -babannem de rahmetli o taraflarda oturuyordu- çapa'dan her yere gidip gelmesi inanılmaz rahat -bence- . ayrıca bildiğin mahallede oturmak bence daha güvenli, avcılar'ın çok güvenli bir semt olduğunu düşünmüyorum, en azından arkadaşımın anlattıklarına göre öyle, ama tabi istanbul'da çoğu yer güvenli değil. gerçi avcılar'da bir akrabam da oturuyor ama onunki eski bir site, daha güvenli görünüyor, bahçeli falan güzel bir yer. öyle bir yer bulursan iyi olabilir. ama ben senin yerinde olsam çapa'da kalırım açıkçası, bana ulaşım açısından çok daha cazip geliyor.

denizköşkler mah. da 12 yıl yaşamışlığım var, avcılar'ın en güzel mahallesidir.

Çapa dan ayrılma.

kaç paran var kardeşim, genel olarak iyidir ama daha iyiside olabilir bu taraflarda. sabah akşam metrobüs aşırı yoğun oluyor arkadaşlar onu dile getirmeye çalışmış. yoğunluğa katlanarak ben cennetten leventteki işime 1 saatte geliyorum mesela sen katlanabilir misin iyi düşünmen lazım.

psikoloji bölümünün çalıştığı tek alanı biliyorum o da hastanedeki psikologlar (Psikiyatristler değil). Diğer alanları hakkında bilgim yok. Şahsen ben okumuş olsaydım bilim dalı üzerine eğilir akademisyenlik hedeflerdim.

Benim de tavsiyem hukuk üzerine olur. Sadece avukat olacak diye bir şart yok, hakim, savcı da olabilir. Avukat olarak da iyi para kazanabilir.

hukuk bölümü tm2 yerine tm3 puan türünden alım yapacak bu sene bu sıralamaları etkiler mi acaba o da soru işareti. geçen yıl 33000 ile kapatmış hukuk, bu durumda 19-20 binli sıralamaların rahatlıkla hukuku kazanması gerekiyor ama insan bilemiyor.

Ben üniversite tercihinden önce sene boyunca rahat bölüm+iyi okul kafasıyla sosyoloji düşünüyordum. Tercih döneminde ciddi bir araştırmayla, eh tabii ki çevremdekilerin de yönlendirmesiyle hukukta karar kaldım. Her fırsatta iyi ki hukuk seçmişim, sosyolojide napardım dememe rağmen yeri geliyor ben bile "neden biz böyle yük altındayken diğer bölümlerin sülalesi rahat?" diyorum. Cidden belki herkese kendi bölümü zor geliyor ama hukuk ayrı bir şey. Okulda zorlandığım dönemlerde kendimi avutabildiğim tek nokta şu: "ben hukukçu olucam ve hayatım artık böyle bir tempoyla deva edecek, zorluklara alışmam için okul başlangıç". Bunu da kendim uydurmadım tabii. Staj yaptığım zamanlarda gördüklerimden ve hocalardan, çevremden duyduklarımdan çıkardığım sonuç.

Klasik olacak ama hukukla psikolojinin alakası yok. İlgi alanına göre tercih yapsa daha sağlıklı olur. Ama ilgi alanı da psikolojiyse ben pdr yazmasın derim. Bildiğim kadarıyla bir tek rehberlik yapabiliyorlar. Eğer doğru biliyorsam hayatı boyunca düz öğretmen olmak istemez herhalde kardeşiniz. He mesela sıradan hareketsiz bir hayat beklentisi vardır. O zaman evet belki pdr.

Çok karışık yazdım ama anlayın. Kardeşiniz ne istiyor? Her bölümde okurken, okuduktan sonra iş ararken, çalışırken yaşanan zorluklar var. Kardeşiniz hangisine katlanabilir önemli olan bu. :i

Psikoloji mezunları sosyal bilimlerden mezun alınan her türlü işe alınıyor. Psikolojik danışmanlık, insan kaynakları vb.

Psikolojiyi bitirip üzerine yapacağı yüksek lisans belirleyici olur. Klinik psikoloji yüksek lisansı yaparsa psikoterapi yapabilir.

Ben avukatım, şimdiki aklım olsa (çok daha fazla keyif aldığım bir alan olduğu için) psikoloji yazardım. Hukuk hem yorucu, hem de işinin maddi manevi karşılığını alamıyorsun. İnsanların nazını kaprisini zaten yazmışlar. Bunun üzerine bir de kendi meslektaşlarınınki var. Zaten çok fazla mezun var, yani piyasa çok kötü. Kendi çocuğumun hukuk okumasını istemezdim, öyle söyleyeyim. Daha doğrusu hukukçu olmasını istemezdim, hukuk bilgi olsun bilinçlenilsin diye her zaman herkes tarafından okunmasını destekleyeceğim bir bölüm ama meslek olarak tavsiye etmem.

@okuyamıyom

hocam aslında kardeşim de sosyoloji okuyordu :) ama kötü bi üniversitede, benim içim razı gelmediği için kendisiyle konuştum bir daha sınava hazırlan ben evdeki herkesi ikna ederim hiçbir şeyi takma kafana diye. o da kabul etti. çok şükür sıralama olarak gayet iyi bir başarı elde etti. bir önceki sınav döneminde 150 bin civarındayken şimdi 19 binlerde. ilgi alanı hukuk, bu kesin. baya baya istyor. parasını falan da hayal etmiyor hiç. haklarımı bileyim, insanların haklarına sahip çıkmasına yardımcı olayım, kendimi sürekli geliştireyim diye hayaller kuruyor ama işte bölümün zor olduğunu ben biliyorum, kendisini çok yıpratmadan bitirebilir mi onu merak ediyorum. bir de bitirdikten sonraki süreç de önemli. o çok önemsemese de iş bulmak kazanç elde etmek falan zor mudur hukuk mezunları için bunu bilmek de mühim.

yani ben mi çok ütopik düşünüyorum bilmiyorum ama işini seviyorsa zaten iyi bir hukukçu olur ve hak ettiği mevkiye ulaşır bence.
hukukta hak ettiğini alamaz diye başka bölüm yazdı diyelim. e o zaman da sevmediği mesleği yapacak ve başarılı olmayacak. yine iyi bir mevkisi, kazancı olmayacak. bir de mesleğini sevmeyecek.

bölümün zorluğu vize final haftalarında aralıksız. o iki hafta dişini sıkarsa çok da güzel biter bence. açıkçası henüz bitirmedim ben ama bitircem gibi gözüküyor şimdilik. hiç unutmam ilk vizemden önceki gece "ben gerizekalıyım galiba anlamıyorum okıyamıycam" diye ağlamıştım. şimdi bakıyorum ilk vizemden sonra 150den fazla sınava girmişim. durduramıyoruz, hala okuyorum.

nickim yanıltmasın lütfen. nickimi lisede vasatın altı bir öğrenciyken almıştım. şimdi üniversitede vasatın üstü bir öğrenciyim alkfalsf

psikoloji ne yazık ki herkesin uzaktan gördüğü gibi gül bahçesi değil. türkiye'de ne yasası var, ne de hakları. klinik psikoloji yükseği çok az devlet okulunda var, 56 kişi başvuruyorsun 6 kişi alıyorlar. özeller 30-40 bin tl falan istiyor ve doğru düzgün süpervizyon bile vermiyor. klinik yükseği hadi bi şekilde yaptın, psikaytr olmadan kendi yerini açamıyorsun. hadi açtın, hasta bulamıyorsun.
diğer alanlarına yoğunlaşsan onlarda da apayrı dertler. ha, diğer bölümlere nazaran daha çok iş koluna girebiliyorsun doğru ama hukuk istiyorsa hukuk okusun, erasmusunu falan yapsın, burs bulsun bir yıl da yurtdışında yüksek çaksın kurumsal yerlere girer, olmadı hakim savcı olur.

Bu kadar önyargıya karşılık tek diyeceğim; kardeşiniz ve hukuk okumayı düşünen kim varsa mutlaka ama mutlaka gitsin adliyeye ve hangi tür davalar ilgisini çekiyorsa o davaların görüldüğü mahkemelerde duruşma izlesin. Bunu 1 hafta boyunca yapsın. Hatta mümkünse aynı gün içinde adliyeden adliyeye de geçsin (aynı gün farklı adliyelerde duruşmalara yetişmek gerekebildiği için onun stresini de bir canlandırmış olur). Avukatların, savcı hakimlerin, adliyelerin, kalem memurlarının bir halini görsün. Halen hukukçu olmak isterse başarılar dilemekten başka diyecek bir şey yok. :) Sevgiler

Yapabileceğine inanıyorsa, istiyorsa yazsın hukuk. Benim tm3 sıralamam 15 bin ama ilk başlarda ciddi ciddi düşünsem de hukuku yeni bitirmiş bazı arkadaşlarımla konuştuktan sonra listemde bir tane dahi hukuk bulunmjyor şuan. Okuyamayacağımı, okusam da ömür boyu böyle bir iş yapamayacağımı az çok tahmin edebiliyorum. Gerçi yapabilseydim zaten iktisatı doğru dürüst okuyabilirdim.
Sıralamalarda da çok büyük bir oynama olmaz ayrıca. Geçen seneki tm2 sıralamalarıyla karşılaştırsın kendi tm2sini. Ona göre bi liste oluştursun bence. Çünkü yakın sıralamaya sahip herkesin çözdüğü sorular da çoğunlukla aynı. tm2 ve tm3 paralel ilerliyor sıralama olarak.

ilgi alanı hukuksa, psikoloji, pdr okumasın bence, çok ilgili değilseniz çekilecek dert değil zira. seven bile tükeniyor bir süre sonra, özellikle psikolojide. bi de lisansla bitmiyor iş, maddi imkanın olması önemli, zira yüksek lisans, terapi ve test eğitimleri filan falanla kendini sürekli geliştirmediğin sürece kalabalık içinde sıyrılmak çok zor. istanbul, ankara gibi illerde devlete (hastaneler, adliyeler, aile ve sosyal politikalar bakanlığına bağlı kurumlar, emniyet, askeriye, cezaevleri ve denetim serbestlik büroları) atanmak da güçleşti, aşırı mezun verdiği için. ama misal endüstri psikolojisinde ilerlerse kafası daha rahat olabilir, iş ortamları, plaza mlaza seviyorsa. ya da reklamcılık vb yapan da var. orada biraz kişisel yetenekler devreye giriyor.

pdr rehberlik ya da özel danışmanlık merkezleri üzerinden yürüyor. daha az mezun verdiği için atanması psikolojiye göre daha rahat ama tabii psikolojiye göre biraz daha sınırlı bir alan. puanları hiç bilmiyorum ama boğaziçi gibi hem pdr hem psikoloji olan yerlerde çift anadal yapanlar olabiliyor, onlar baya rahat. hem okulda çalışabiliyor hem başka yerde.

ama dediğim gibi ilgi alanın değilse psikoloji üzerine çalışmak akıl karı değil.

eger birine turk kulturunu tanıtmak istiyorsan 'banker bilo' filmini izlemesini tavsiye et. yıllardır değişmeyen sosyo ekonomik kulturel yapımızı gayet guzel anlatıyor bence.
tv'lerdeki gündüz kusagı programlarını izlettir tv'ler toplumun aynasıdır sonucta.
cem karaca'dan ozcan denize muzigimizi tanıtabilirsin. ıyıyıde kotuyude gorsun.

Daha 5 dk. önce bir arkadaşıma "Türkiye'de hayat kadınlarının kartvizitlerini yere atarak müşterilerine ulaşmasının çok orijinal bir fikir, Türkiye'ye gelen bir turist olsam bu kartları alıp hatıra olarak saklardım" dedim. Bu Türk kültürüne giriyor mu bilmiyorum ama benim turistlik anlayışımda gittiğim yerlerin her şeyini öğrenmek var. Belki onların da hoşuna gider. Ama beğenmezseniz de canınız sağ olsun.

Tarkan'ı dinletmezseniz ayıp olur. Ben bir de Barış Manço'nun şarkılarını dinletmeyi seviyorum.

Bir de bana göre yemeğe verdiğimiz muhteşem önem. Kahvaltıların ve akşam yemeklerinin zengin olması. Çorbası salatası pilavı makarnası ana yemeği tatlısı ardından meyvesi. Yemek kültürümüz baya karakteristik bence.

Türkiye'yi anlatan bir film olarak Çoğunluk var ama pek turistik değil. Tam olarak Türk aile yapısını anlatıyor. Onu izletmeyin. Zaten yabancılar nasıl anlasın meh. :/

önce iyiler :) "kötüler" listesi daha kolay da zaten korkuyorlar Türiye den abartirlar iyice.

neşet ertaş dinlet kesinlikle,

Karisik karisik dinlettiriyorum ben.
Yeni Turku dinletiyorum bir, Yedikule'yi seviyorlar genelde. Bir de 9-8'lik seylerde tempo tutmayi veya oynamayi ogrenirken heyecanlaniyorlar. Cesitli turkuler caliyorum ve Sanat Muzigi de ama bogmayacak sekilde. Her sarkida tepkisine bakarak anlamaya calisiyorum neyi sevip sevmedigini. Sevmiyorsa yarida kesiyorum. Genelde bana denk gelenler efkarli seylerdense oynak seyleri sevenler cikti. Bir kisi Serdar Ortac'a bayildi hatta. Birisi de Uzun Ince Bir Yoldayim'in Doga Icin Cal halini cok begenmisti. Cicek Abbas'in muzigini benden isteyenler oldu. Ama genelde Abe kaynana ve damat halayi seviliyor. Genelde turkuleri neden oyle olduklari ile birlikte anlatmak ise yariyor. Ornegin, oturup efe'nin ne demek oldugunu dinlemek cok zevkli geliyor ya da Karadeniz turkulerinin Karadeniz'in hircinligi ile benzerliklerini.

Iki gun once iki yabanciya Turk kahvesi yaptim. Sansima kopuklu oldu, hikayelerle birlikte anlattim. Turk kahvesini illa iceceklerdir ama yaninda anlatilasi bir seyler olunca guzel oluyor. Kaynagini bulamadim, internette de pek bulamadim ama bir yasli teyze zamaninda soyle bir sey anlatmisti. Eskiden evlilikler agirlikli gorucu usulu oldugundan ve kizin pek bir sey soyleme hakki olmadigindan, tuzlu kahve kizin "Ben evlenmek istemiyorum" mesajini verme sekliymis. Seker koyarsa da "Ben evlenmek istiyorum" anlamina gelirmis. Daha sonralari kizlar fikrini soyler hale geldiginde ise tuzlu kahve ikraminin anlami "Eger damat adayi tuzlu kahveye ses cikarmazsa, evlilik boyunca halim selim ve sabirli olacagini belirtir" diye degismis. Boyle geleneklerimizi anlattim. Kina gecesini anlattim. Sonra kopugun onemini anlatip, "Eskiden kopuklu olsun diye tukururlermis" dedim. En son da ustune fal baktim. Onlar da cozduler hatta "Surada balik var" diye daldilar konuya. "Host, falcinin gonul gozunun gordugu onemli, senin gordugun degil" deyip pesinden "Saka saka, balik nerede" dedim.

Şunu dinlet: www.youtube.com

türküler falan hep yazılmış, biraz ağır kalan kısımları da ben tavsiye edeyim. ama bunlara sizin ilginiz yoksa karşı tarafa da satamazsınız. hikayelerini, özelliklerini vs anlatmadıktan sonra hakikaten havada kalabilir.

www.youtube.com nihavend longayı severler diye tahmin ediyorum,

www.youtube.com şehnaz longa var ynie, altyazılı denk getirirseniz türk filmi de izletebilirsiniz hep çalıyor onlarda zaten.

www.youtube.com sergi marşı, marş formunda görkemli, bestekarı da italyan dönmesi paşa. italyan turistin ilgisini çekebülü.

www.youtube.com münir nurettin'i anlatabilirseniz ilgi çeker. mühim bir insan kendisi. şiiri çevirmeyi deneyebilirsiniz. ispanyol turist olsa endülüs'te raks dinletilebilir, yine şiiri çevirip ilgi çekebilirsiniz.

onlarda solo atan sanatçılar var bizde taksim deniyor, doğaçlama müziğe duruma göre türlü makamlarda ve enstrümanlarda(türk sazı olursa daha iyi olur) taksim dinletilebilir. klarnet onlarda da var ama tonu farklı bizimkini yine otantik bulabilirler.

www.youtube.com gazel diye bir olay da var bizde yine doğaçlama. muhattap kimseler müzisyense makam, gazel falan ilgileniyor insanlar.

Nargile içirme lütfen arkadaşına. Güzel bir esnaf lokantasına veya yerel bir köfteciye götür onu. Kadıköye götür bir gün, salaş bi yerde bira içip muhabbet edin( hepimizin yaptığı gibi ). Bir kaç çok eski ve küçük camiyi gezin. Ayasofyayı da gezin kesinlikle. Hayranlık verici.
Ayroca:
Niyazi koyuncu - köprü ortasında.

kimse yazmamış ama zeki Müren'i bütün yabancılar beğeniyor.

facebookta paylaştığım zaman yabancı arkadaşlarım hep soruyor bu kim diye.

ben yurtdışından müzisyen bir arkadaşıma orhan gencebay'ın leyla ile mecnun (plak kaydı) şarkısını dinlettim. Dibi düştü.

Benim ufkumu actiniz saolun daha daha :) filmlere de deginirseniz sevinicem kendim icin duyuru ahalisi :)

övülsem rahatsız olurum.

hayır mümkünse kimse övmesin, içten içe beğenip hayran olabilirler ama :{

abartı şeyleri sevmem

Her şeyi iyi yapar hakkını verir şeklinde anılan biri olmak istemez misiniz?
öyle bi sordum ki yalnız sanki reklam:)

yüzüme karşı denilmesini istemem de beklemem de . utanırım. mallaşırım. elimi ayağımı koyacak yer bulamam

ama ben yokken överseler. sikinti yok. övsünler isterim.

övülmek insanı cellat yapar

Hiç sevmem. Gereksiz baskı oluşturur bende.

Çok ilginç. Ben çok severim övülmeyi beğenilmeyi takdir edilmeyi. Çok abartılırsa utanırım ancak.

öveceklerse arkamdan övsünler. yüzüme karşı övülünce ne diyeceğimi şaşırıyorum.

hakkım yenmesin yeter.

Yapmam gereken işi başarı bir şekilde yapıp güzel sonuçlar aldıysam övülmekte bir sıkıntı yaşamam. Evet yaptığım iş bu, bunun için para alıyorum fakat "Yok ben kesinlikle sevmem" diyecek kadar erdem sahibi değilim, böyle insanlar olduğunu da zannetmiyorum. Olduğunu söyleyenler de benim için yalan söylüyordur. Ben daha bugüne kadar övüldüğü için rahatsız olan kimseyi görmedim iş hayatımda. Başını önüne eğip "Ya yok olm manyak mısınız" diyenler de içten içe "Tabii lan süperim ben" diyordur. Asıl rahatsızlık veren bu tipler benim için.

ben isterim valla ne güzel bişi
o an utanırım, kızarırım, bozarırım o ayrı ama sonrasında çok iyi gelir şahsen. bi de bu sadece iş değil yani, sevgilimden, arkadaşımdan da gelecek yorumlar aynı etkiyi yapar. üzerime övgü atın allah aşkın jakhsdjka

yani sonuçta bazı insanların onaylanmaya diğerlerinden daha çok ihtiyacı olabiliyor, ben de onlardan biriyim sanırım:) onaylanma arzusu olmazsa kendilerine güvenlerini yitirmeye çok meyilliler.

sevdiklerimden, yakınlarımdan beklerim. hoşuma gider. ama iş arkadaşı vs istemem samimiyetsiz bulurum.

Arada bi olsun tabi gerekli yerlerden, abartılmadığı müddetçe. motivasyonu arttırır.

Çok değil ama biraz övülsem hoşuma gider ama tabii öyle herkesin yapamadığı şeyler üzerinden övüleyim ay çaya ne güzel şeker attın falan değil :)

O kadar çok övüldüm ki artık hiçbir etki yapmıyor!!!!!

i.imgur.com

övme değil de bi eleştiri getirmelerini beklerim. yani yapmacık yapmıcık oyy ne güzel yapıyon sen bunları ya filandan ziyade eksik bişeyi varsa da söylesinler isterim ama bunu yaparken de samimi olmalı insanlar sırf bok atmak için de kulp bulmak olmaz. yani yaptığım şeylerin gerçek anlamda birilerince fark edilmesi hoşuma gider.

Bi egoist ben miyim lan. İsterim tabi. Ovsunler hep.

Övülmeyi beklemem de, nezaket beklerim. Övülmek hoşuma gider eğer yersiz ve abartılı değilse.

Isırmak için çok gaza gelmeye gerek yok ki, içgüdüsel zaten o. Hayvanlar hep ısırıyor örneğin. İçgüdülerini bastırmayınca ısırıyorsun yani. Ben ısırıyorum. Bunu gaza gelme olarak görmediğim için: "d.hiçbiri".

d. sana ne monako

a

ısırmadan olur mu yahu? coitus'tan bahsediyorsun hacı ısırmasız bir coitus, köpüksüz bira gibin olur.

şiddetine göre değişir. sert ısıracaksa olmasın.

yani, şiddetine göre a veya b.

B. Aslında abartmazsa sıkıntı yok. Ama abartmayanı görmedim

kız sert seviyor,mesajı alıp sende yardırcan...

Şiddetine bağlı. Minik minik ısırmalar iyidir de, hart diye girişip ısırıyorsa, canım acıdığında o ana kadar zevk alırken birden ayılıyorum, zevk geri kaçıyor, dünyaya dönüyorum. Sert ısırıyorsa uyarırdım.

Sevgili değil evli olunur yani sana yaramaz ve evet düşüncesi, yaşama bakışı son derece mantıklı.

merhaba.

evet ya o kız niye öyle? ağa 30 yaşımı geçtim biri bir diğerine benzemiyor biz nerden bilelim o kız niye öyle?

son cümle'ne hitaben o kızla sevgili olunur. sen olmasan da olacak bir adam illa ki olacak sende biliyorsun. olmayacak mı? hep o kız o hayallerle mi kalacak?

sana uymaz belki rahat adamsındır, kız öyle bi konuşmuş ki ben okurken ruhum daraldı. sende rahatlığım önemli diyen bir insansan uzak dur. kız sorumluluktan bahsediyor. sen kimsin nesin bilemem de. kızın niyeti ciddi işte daha ne yapsın gelinlikle mi gezsin?

ciddi ciddi buradaki duyurularda da pek sınıflandırma yapmam ve sevmem.
ama yazdığın şeyler bu kızın tam bir kezban olduğunu gösteriyor.
kaçarak uzaklaş

hayali de hamileyken okuduğu 2.üniversitenin finallerine girmekmiş. kıza haklı olarak kezban denilmesinin nedeni bu cümle aslında. burası kilit cümle

ama kız ben türkleri çekici bulmuyorum, tek eşlilik çocuk doğurup evde oturmak tam bir kezbanlık. italya'ya gideceğim frankoyla, markoyla ömür tüketeceğim dese yine kezban olurdu. hayallerde yaşayamıyor bazı kadınlar (ablasız, kardeşsiz meriç olmayan bi adamım.) dipsiz kuyu be ya.

hacı kız seninle ilgilenmiyor, sen de anlamamışsın redlerini o yüzden seni pes ettirmek için bol keseden uydurmuş arada da eğlenmiş. Başka adrese geç.

Var böyle kızlar, bir arkadaşım koca gerekmese 15 yıl önce evlenmiş, sperm gerekmese 14 yıl önce doğurmuştu,zaten şu anda da yüksek lisans yapmış bir şekilde çalışmıyor. Gerçekten bazı kadınların böyle hayalleri oluyor. Trollemiş olabilir, o ayrı konu da; gerçekten bunu isteyen insanlar da var. Eğer sen evlenmek ve çocuk istemiyorsan, haliyle sana göre değil. Niye'sini bilmiyorum, bilsem belki ben de öyle düşünürdüm.

İlk madde hariç -en azından su an için - aynı ben. İmkânın olsa ben de çalışmam evde otururum.

Kızda sorun yok bence. Ama sevgili olunmaz sendeki bu kafa ile.

kız olsam ben de öyle olurdum

Hayali bu olabilir tabi. Ama bence gerek yok sevgili olmanıza eğer rahatsız olduysan bu kafadan. böyle düşünen birisi benim de ilk seçeneğim olmazdı sanırım. Belki çok çekiciyse..

bu kızı al el üstünde tut. dedi dersin tecrübeyle sabit. dünya ahiret bacım olsun da eğer bir ilişkin yoksa tanıştırsana beni. ben her türlü alırım bu kızı.

basindan beri boyleyse alinir, sonradan olduysa amann kezbanlarin modasina uymustur uzak durulasi.