Tamamını dinlemedim ama düşük yoğunluklu kardiyo yağ yakmanın en az efektif olan yollarından biri. Kilo kaybı ile yağ yakımını ayırmak gerek. (bkz: hiit)(bkz: epoc)

sırf yürüyüş yaparak bile 30 kg verenler var. bu bana biraz saçma geldi. he evet ağırlık çalışarak da kilo verirsin ama kardiyo zaman kaybı değil.
sonuçta hiit denilen birşey var ve o da kardiyo aslına bakarsan

Adam burada ''kas kaybı'' na dikkat çekmek istemiş ama başlık biraz yanlış seçilmiş bence.

Sadece kardiyo yaparak kas kütlesini korumanız mümkün değil dolasıyla yağ ile birlikte kas yıkımına uğrarken hem skinny fat görünümü artar hem de metabolizma yavaşlara getirmiş sözü (doğru)

Kardiyo yapıyorsan ağırlık da ilave etmek en sağlıklısı , kendi vücut ağırlığın da olur önemli olan kasa direnç göstermesi.

Bir de hiit varken ''sırf zayıflama amaçlı'' uzun cardio kasmak zaman kaybı ancak onun için kondisyon gerekiyor herkes başta hiit yapamaz.

Ya peki hybrid çalışma mı en doğrusu. şimdi ben spor salonuna gidecem, adam diyecek ki sakın ağırlık çalışma ilk başlarda. koş, bisiklete bin, mekik çek diyecek. başıma daha önce geldi biliyorum. kafam karıştı yemin ederim.

lanet olası bir kum torbası al ve at-tut. (20 kg)
www.google.com.tr

Yağ yakmak için oksijen alım sınırının (VO2 Max) %60/70 seviyesi ile çalışmak gerekiyor. Bunun üstüne çıkıldığında vücut aerobik solunumdan anaerobik solunuma geçiyor. Anaerobik solunumda da vücut yağ yerine şeker yakıyor, kardiyoda da, özellikle üst seviye hızlarda sürekli çalışmada bu sistem devreye giriyor. O nedenle haklı.

Onun dışında, yüksek yoğunluklu sürekli kardiyonun ortalama (Kas miktarına spor geçmişine yaşına göre değişse de) 40 dakika sonrasında vücut strese girip kortizol salgılamaya başlıyor, kortizol hormonu salgılandığında sistemin düzelmesi için vücut kana aminoasitleri bırakıyor, bu da kas kaybına neden oluyor uzun vadede. Ayrıca bu yolla glukoza dönüşen aminoasit insülin salınımına neden olduğu için tüm yağ yakımı işlemi duruyor. Zira insülinin olduğu yerde Growth Hormon Glukagon ve Leptin gibi yağ yakımını devreye sokan hormonların salınımı duruyor. Bu nedenle yine haklı.

Tabii bu sıfır kardiyo anlamına gelmiyor. Hiit gibi sistemi mitokondriyal seviyede etkileyip kas gelişimini destekleyen ve afterburn etkisi (Epoc) nedeniyle yağ yakımını 48 saate kadar çıkaran teknikler oldukça etkilidir.

Tabii en etkili yağ yakımı her zaman için ağırlık çalışmasıdır. Vücut bu sistemde hiçbir zaman oksijen alım sınırının dışına çıkmadığı için yağ yakımı sürekli devam etmekle birlikte beslenme de iyiyse çok düşük bir kas yıkımı ile sağlıklı bir antrenman yapabiliyorsunuz.

Bunlara ek olarak uzun yürüyüşler de (10+ km) ağırlık çalışmasıyla aynı nedenlerle sürekli yağ yakımını desteklemektedir.

değil.

Adam aslanlar gibi doğru söylüyor. Kendim zaten zayıf olmama rağmen göbeği götürmek için hayvani kardiyo yapıyordum, ancak göbek gitmedi. Bütün sır diyette. Ağırlıkla zaten yağ yakıyorsun, gerisi ne kadar sağlam bir diyet yaptığına bağlı.

videonun tamamını izlerseniz haklı olduğunu anlayacaksınız.

savaş hoca'ya "geri zekalı" diye(bile)n insanın zeka seviyesini çok merak ediyorum. adamın geçmişini bir araştırın bakalım. nerelerde okumuş, nerelerde çalışmış, şu an neler yapıyor vs.

salt başlığa bakarak yorum yapılmaz. videonun tamamını izleyerek yorum yapılır. ben savaş hoca'nın bütün videolarını izledim. bazı programlarını da uyguladım. dinlediğim en bilgili en donanımlı türk youtuber.

kardiyo tamamen gereksiz demiyor kendisi. yapılacağı zaman hiit yapılmalı diyor. kendi yazdığı definisyon programında da hiit kardiyo var zaten.

özetle, bu adam işini çok iyi biliyor. sen dediklerini harfiyen yap, gelişimi göreceksin.

boyuna göre kilon çok düşük, bence yağlı beslenmeden kilo almaya çalış, ağır kardiyolu antremanlarla da yağ eritmeye çalışırsın. kahvaltı yapmama falan çok sağlıksız geliyor bana hem gün içinde halsiz de kalabilirsin. Yap ama yağsız şekilde yap

Gunluk yaktigindan daha az kalori aldigin surece kilo verirsin.
Eger kahvaltiyi yememek diger ogunlerde fazla yemene sebep olmayacaksa teoride kilo vermen mumkun.

yağ yakmanın kahvaltı ile alakası yok. önemli olan şey kalori. yağ yakman için kalori hesabı yapman lazım. günlük alman gereken kalorinin yaklaşık 300-400 gr altına ineceksin. ne yersen ye. o sana kalmış. ama sağlıklı olsun, minimum kas kaybı yaşayayım dersen, karbonhidratı -özellikle basit- azaltacaksın, protein ve sağlıklı yağları artıracaksın. bu dönemde lif alımına da dikkat edeceksin. edeceksin ki kabız olmayasın.

ek olarak sabah aç karnına hiit kardiyo yapmanı öneririm. inanılmaz faydasını görürsün.

günlük en az 1 kilo et yiyorum beyler. ekmek, şeker vb. yağ yapacak şeyleri zaten asla tüketmiyorum.

kahvaltı metobolizmanı hızlandırır. sabah bir şeyler ye ama az ye.

Günlük 1 kilo et yediğin sürece yağlarını yakamazsın.

günde 1 kilo et mi? kasap mısın?

Savaş Cebeci'nin bu konuyla ilgili şöyle bir görüşü var: www.youtube.com

Hayır

sorun sen de değil, çok komik bir tarafı yok bence de. ortalama altı.

ben de kaç kere yarıda bıraktım beğenmedim.en son 4.sezonda kaldım ama sırf ha gülerim diye bekliyordum.

o kadar abartı komik değil zaten.

Genellikle ilişkiler üzerine yaptıkları gözlemler, ordan değindiği noktalar çok hoşuma gidiyor o sebeble keyif alarak izliyorum. Kahkaharla bende gülmüyorum kahkalarla güldüğünü söyleyenlerin de ortamlarda abarttığını düşünüyorum. Gülümsetmesi beni tatmin ediyor. Sempatik dizi velhasıl.

Senin bünyen Friends'i izlemiş ama sen farkında değilsin o yüzden gülmüyorsun. Friends'i dene bir de.

Marshallın aptal mimiklerine gülüyodum ben biraz, onun dışında aşırı komik değil ama keyifli. Moral bozukken iyi gidiyodu

Friends'de HIMY'da katıla katıla gülünecek diziler değil ki zaten. Romantik komedi olduğundan sıcak diziler. Yani tebessüm ettiriyor, bazen güldürüyor, bazen mutluluk veriyor.

popüler kültür olayı işte, üniversite hazırlıktan itibaren milletin giriyor.

ben de gülmüyorum buna, ama scrubs vardı, o komikti bak

Espriler Friends'den arak ve genel olarak da sıkıcıydı bence.

Scrubs güzel + 1

sende sorun yok.

gülmek istiyorsan black books'u izle.

son sezonları izlerken ben de senin gibiydim, yarıda bırakmamak adına bir şekilde bitirdim.
ben de modern family diyeyim o zaman, sesli güldüren nadir dizilerden

bence de komik değil himym. Friends komikti bence.

güzel dizi himym. komedi dizisi değil. keyifle izlersini şte. her sezon 5-6 6-7 bölüm baya komik olur gülersin, diğer bölümler sadece keyif alırsın. ben memnunum.

Çocuksuzsa umurumda olmazdı. Çocukluysa da velayetin kimse olduğuna, çocukla anlaşıp anlaşamama göre değişir.
Sorun o değil; sorun şu ki boşanmış kişi tutup da benimle evlenir miydi? Gerçi her türlü çok da fark etmezdi, seviyorsam çok da takılmazdım herhalde.

gönül bu belli mi olur, kesin konuşursun sonra gider hem iki defa boşanmış hemde çocuklu olanına tutulursun.

Burada boşanıp boşanmaması değil de biraz psikolojisi önemli bence. Boşanmasına rağmen atlatamadığı bazı şeyler varsa, bunu ister istemez bana hissettiriyorsa, psikolojisi bozuk ve düzelme ihtimali yoksa, bu gücü onda göremiyorsam evlenmem.

Ama bu dediklerim boşanmış bir kadın için değil herkes için geçerli aslında, ciddi bir ilişkiden çıkmış birisi de boşanmış birisi kadar travma yaşayabiliyor.

Çocuklu olması ise belki sorun olabilir; çocukla iletişim kısmı sıkıntılı, orada belki biraz düşünebilirim ama sevdiğim insan için o aradaki engeli aşmak için uğraşabilirim. Bu tamamen içimden gelmesine bağlı.

evlenmeyi düşünmüyorum. ama eğer evlenmeyi düşünseydim evlenirdim. daha önce birisine aşık olmuş ve evlenmiştir sonra anlaşamamıştır boşanmıştır. sırf bu yüzden aşık olduğum insandan vazgeçmezdim.

evlenirdim çünkü ben de boşandım, zuhahuah.

not; ikinciye evlenirsem çocuklu hatun daha cazip geliyor. +5 yaş çocuğu falan varsa bilhassa. bebek mebek hiç uğraşasım yok. hazır yapılmışı daha cazip.

çocukluyla evlenmem, ölene kadar çocuklardan uzak durmayı planlayan biri olarak.

evlenirdim elbette. çocuğu varsa da anlaşıp anlaşmama durumumuza göre karar verirdim. ailemin ise kararıma saygı duymasını beklerdim.

40 yas uzerindeysem cocugu olan biriyle evlenirdim, ya da benim de cocugum varsa.

Degilse cocuksuz biri olmasi daha iyi olur.

Ama ben toptan evlilige karsiyim:)

Ama daha bu isler bana cok uzak, buyuk konusmamak gerek.
K23

çocuksuzsa evlenirdim, hiç sorun değil nikah mikah işleri.

çocuk varsa evlenmezdim heralde.

1) Evet
2) Evet

Sevmeden evlenmeyi hiç düşünmezdim. O kişiyi olduğu gibi sevmişim, o kişiyi "o kişi" yapanlara çocukları ve geçmişteki evlilikleri de dahil olduğuna göre bunları sorun etmezdim. Tabi diyelim ki çocukları veya eski eşleri sorun çıkaran insanlar, o zaman evlenmeyebilirdim. Sonuçta onlar da hayata dahil oluyor.

Çocuklar ve eski eşler zorlaştırıyor durumu tabi ki, ama zaten bu zorluklara katlanmaya değmiyorsa o kişi aslında sevilmiyordur, evlenilmese daha iyi. Ama belki çocuklar da eski eşler de çok tatlı insanlardır, sevgi bitti saygı da bitmesin diye iki tarafın da isteğiyle kavgasız gürültüsüz boşanılmıştır, arkadaşlık devam etmiştir. Bu durumda hiç düşünmeden evlenirdim.

Annesi 2-3 yaşında çocukla boşandıktan sonra yeniden evlenmemiş, evlenmemeyi fedakarlık olarak görmüş ve bu yüzden yalnızlığını kabullenemeyip kızına sarmış, kendisine bağımlı yetiştirmeye çalışmış; babası ise boşandıktan kısa süre sonra tekrar (boşanmış ve çocuklu biriyle) evlilik yapmış ve halen o kişiyle evli olan biri olarak bildirdim.

her şey olabilir, evlenmemem için sebep değil. neden ayrıldıklarını bilmek isterdim tüm açıklığıyla.

çünkü babamın da ikinci eşi annem :D üvey kardeşimiz yok ama olsaydı da yapcak bişi yoktu :D insanlar anlaşamayabiliyor.

çocukluyla olmaz da demem. ne rahat insanmışım :D sonuçta benim anam babamın eski karısıyla tanışmış (babanem vefat ettiğinde taziye için gelmişti) bir kadın, kime çektiğim belli :D

Ailemin ne dediği pek umrumda değil. Çocuğu olması biraz soru işareti ama evlenip ayrılmış olması evlenmeme engel değil.

evlenmem.

evlenecegim kisinin daha once evlenip evlenmedigi, cocugu olup olmadigi benim icin onemli degil. sevmissem her seye katlanirim. guzel esigim ziyadesiyle yuksek. esikten iceri girdigi surece gecmisi beni ilgilendirmiyor.

ailemin ne dusundugu cokta onemli degil. o cocukken onemliydi.

benim daha once evlenip evlenmedigim de onemli degil.

Çocuğu olan biriyle evlenmem. Evlendiğimde kendim de çocuk istemiyorum zaten. Çocukları çok sevmeme rağmen çocuk sorumluluğu varsa yengeç yürüyüşüne başlarım. Hayat çok kısa. Gezmek lazım.

Kac defa bosanmis umrumda olmaz ama cocukluysa asla.

Çocukları sevdiği, çocuk istediği halde çocukluysa evlenmem diyenleri merak ettim. Niye evlenmezler çocuk var diye?

Ailesini görmezden gelebilecek ne çok insan varmış. Ben şahsen bu kadar çok olabileceğini sanmıyordum. Çünkü evlilik, iç işlerinde bağımsız olduğu kadar dış işlerinde sürekli aile ile iç içe olan bir müessese. Dolayısıyla ailenin rızası olması bence çok önemli. İş kopma noktasına geleceği durumda, 'Ya o ya biz', 'Benim senin gibi oğlum/kızım yok' noktasında hala ailemi dinlemem, kendi hayatımı yaşarım diyebilecek birileri de var ise aramızda, şaşırırım.
Çocuklu ise evlenmezdim diyen de çok.
Peki siz çocuklu ve boşanmış biri olsanız, biri de size 'çocukların olmasaydı seninle evlenirdim' dese, ne kadar doğru olur ki? :)
Sonunda saçmaladım ama demek istediğimi anlatabildiğimi düşünüyorum.

arkadaş benden önce 2 sevgilisi olmuş adamın 1.5 yıldır burnundan getirdim, evlenmiş boşanmış olsa gör o zaman curcunayı. 'sen onunla da yaptın bunu, artık heyecanın kalmadı di mi? zaten sana boşanmak kolay' gibi türlü argümanla savaşmaktan yorulup evlenemeden ayrılırdık ^_^

boşanmış insanları kadın ve erkek diye ikiye ayırmak lazım. kadınların genelinin kafası karışık oluyor hatta kimisi bu travmadan kurtulamıyor. adamların da boşvermişliği zirveye ulaşıyor. şöyle düşün, ikinci el araçta tatmin eder ama hiçbir ikinci el araç sıfır araç tadında olmuyor bunu da bilesin.

''Ailesini görmezden gelebilecek ne çok insan varmış. Ben şahsen bu kadar çok olabileceğini sanmıyordum. ''

buranın sanal bir ortam oldugunu hatırlatarak, çoğu kişinin samimi cevaplar vermediğini, gerçek hayatta başına gelse burada söylediğinin tam tersini yapacağına emin olabilirsin. cevapların taş çatlasa yüzde 10-20'si samimidir ve gerçekçidir.

evlenirdim. hatta çocuğu varsa daha da iyi. çünkü benim de çocuğum var. baba olması benim için bi artı. genelde başından evlilik geçmemişler cevap vermiş. çocuklu bekar birinin de görüşü olsun dedim. saygılar.

(bkz: mar adentro)

Niçe agladiginda'yi izleme zaten, kitabini oku. Filmi zevksiz, yavan

içimdeki deniz! gerçi geç cevap verdim ama, çok güzel bir film o.

Resimdekinin markasini bilmem de Ray-ban'in wayfarer modellerinde buna benzer cok var.

persol yahut tom ford olabilir.

pradayı andırdı bana

Herkese, hem dis gorunus hem de tarz acisindan yakismayacagini hatirlatarak soyleyeyim; asiri guzel.

Çok güzel.

güzel de ben bu saçı beyaz tenlilere yakıştırıyorum ablanın kolu emenike gibi

Bir tek ben begenmedim galiba.

Kotu.

leş..

stoya beyazı bi tene gider bence :) bu abla bildiğin nicki minaj olmuştur.

yasam tarzi, ten rengi, vucut vb. parametreleri dusunmeksizin; enfes!

yaptirmayi dusunuyorsan parametreleri dusunmelisin.

Yok esmerim ben buğday esmer karışımı bana gitmez ama ne bileyim beğendim ya

Evet sana gitmez. Fotodaki kadinin ten rengine de hic olmamis zaten ama model ve renk kombinasyonu cok hos.

Kötü bence, leş hatta.

bu saçı görünce aklıma sulu boya çalışması ve ilkokul vücut boyama merasimi geldi.

Aykırı renkler saçta itici duruyor bana kalırsa.

anime karakteriysen ya da cosplay işlerine meraklıysan güzel.

Herkese yakışmaz, hayal kurmayın boşuna.

yaptırmaya karar versen de bu tonları tutturabilecek kuaför bulamazsın türkiye'de. vazgeç bu sevdadan.
(bkz: grandma hair)

Kinyas ve kayra

piç

kinyas ve kayra +1

kinyas ve kayra
ziyan
daha
azil
pic
zargana
malafa

daha'dan sonrasini okumana gerek yok.

kinyas ve kayra +1

ya bir tek ben böyle düşünüyorum sanırım ama kinyas ve kayra'yı hiç beğenmedim bütün hakan günday kitaplarını okumuş biri olarak. belki herkes "AĞBİ KİNYASVE KAYRA DİYE Bİ KİTAP ÇIKMIŞ ÇOK SÜPER" modunda olduğu için beklentim yükseldi, daha'yı da çok başarılı bulmadım, onun dışındakilerle ilgili ayrım yapamıyorum. kronolojik git bence, ben bir yazarın tüm kitaplarını okuyacaksam öyle yapıyorum, yazarın sanatının gelişimini gözlemlemek çok keyifli oluyor.

kinyas kayra

genel olarak beklenti içinde olamamlısın kinyas ve kayra yı okurken ama hakan günday ın en iyisi o diğerleri daha kötü

Kinyas ve Kayra +1
Zargana +1

(bkz: solgar vm 2000)

istanbulda degilim keske olsaydım ama kar yagısına sevinebilmeniz cok guzel bence niye insanlar kursagınızda bıraksın ki?:) günaydın:)

kardan nefret ediyorum. donuyorum, bir yere gitmek istesen zor ulaşıyorsun, kayıp düşüyorsun. bir taraftan sokakta yaşayan insanlar var. hayvanlar yemek bulamıyor, odunu, kömürü olmayanlar falan. keyfini kaçırmış olabilirim biraz. sadece okula giderken çok seviyordum o da okul tatil olacak diye :)
istanbul'da kar daha kötü, iyi ki orada değilim.

Zincirlikuyuda çok güzel yağıyordu. Böyle pamuk pamuk. Kar kürelerindeki gibi. Ben şimdilik seviniyorum.

bende çok severim karı <3
ama buraya yağmıyor :(
caps atsanıza

geçen hafta İstanbul'da yağdığı zaman Gebze'de 5 beteri yağmıştı, işyerinde 35cm kar vardı yaklaşık (git: 904251).

bugün sabah da işe geldiğimde yerler çoktan tutmuştu. hayır içerden izlemesi zevkli de, burada mahsur kalıp eve dönemiycem diye tırsıyorum böyle zamanlarda.

Cağaloğlunda muhteşem bi güneş ve bahar havası var. Değil kar bulut bile yok :( evden atkı, bere, eldiven üçlüsüyle çıktım 5 metre yürümeden hepsini çantaya attım bunalıp. Pek kar yağacakmış gibi durmuyo ama umarım tipiye çevirip eziyet haline getirmeden sakin sakin, pamuk pamuk yağar şöyle güzel bi seyirlik :)

açıkçası sallamıyorum.

iflah olmaz bir kar hastası olarak günlerdir bu sistemi bekliyordum. ama acıbadem'de yaşadığımı unutmuşum. bu lanet olası kadıköy ve çevresine kar falan yağmıyor. 1 sene kadar moda'da yaşadım. orada geçirdiğim kışta yağan kar tutmamıştı bile. buraya yazın geldim, daha bir tane kar tanesi görmedim. istanbul'un çoğu yeri DEK'lerle şimdiden coşmuşken burada hava güneşli.

yarın da çok şanslı olursak 3-4 santim alacağız herhalde o da erir zaten çabucak. konunun uzmanları, buraları bilenler, allahını sevenler lütfen bana burası hakkında bilgi versin.

tamam kadıköy'e bağlıyız da en tepesindeyiz kadıköy'ün, denize yakın değiliz. hemen üstümüzde istanbul'un belki de en çok yağış alan üsküdar-ümraniye hattı var. burası neden böyle ya?

bugün dışarı çıkacaktım, diyordum ne güzel kabanımı giyerim kapalı havada fıtı fıtı giderim gazetemi okurum marmaray'da falan bu ne lan günlük güneşlik hava. of ya.

bana çok fark etmiyor. nasıl olsa evden çıkmıyorum. ama beyaz beyaz yansıma yapıyor sitenin bahcesinden o güzel.

Ben kar sevenlerdenim. Kıçım donar, yine de kar isterim. İstanbul koşullarında zor, biliyorum, ama bir haftacık olsun şöyle hor hor kar yağsın, herkes kara doysun, sonra da bahar gelsin diyorum. Amin.

nefret ediyorum soğuktan buzdan kardan.

Bayılıyorum kara, hele akşam hiç bir şey yokken sabah kalkınca her yeri bembeyaz görmek çok güzel oluyor.

kar cocukken guzeldi. buyudukce ana haberlerdeki "beyaz esaret" haberlerine hak verir oldum. ama kapali bir mekanda izleyici konumundaysam ve usumuyorsam o zaman benim de hosuma gidiyor. hele bir de kahve varsa...

anahtar kelime usumek. izliyorsam guzel, yasiyorsam kotu.

imgur.com

Fotoğrafta ne kadar belli bilmiyorum fekat çok güzel yaa. ^^

balkanların güzide bir ilinde ikamet ediyorum,oğlum hiç mi kar yağmaz .ötümüz donuyor kar yağsada hava yumuşasa.sevgiler.

beni hep mutlu etmiştir kar.

Kar guzel sogugu kotu. Evet sinuzitim var.

kar güzel, izlemesi oynaması zevkli. hele ki sabah kalktığında her yerin bembeyaz olduğu sürprizi paha biçilemez.

ancak merak ettiğin biri varsa o zaman buruluyor için. sağ salim.

Ben öldükten sonra ne olacağı hiç umrumda değil.

iyi ya da kötü bir şey söylensin istemem. ona göre yaşayamıyorum, kötü şeyler söyleyecek insanların sayısı günden güne artıyormuş gibi hissediyorum. bu kendine nasıl baktığınla alakalı bir durum sanırım. yoksa kimse oturup benim kendimi düşündüğüm gibi düşünmüyordur değerlendirmiyordur.

azıcık gıcıktı ama yine de iyi bir insandı yav :)

Öldükten sonra kimin ne dediği umrumda değil ve buna göre yaşıyorum.

Not: öldükten sonra arkasından iyi konuşulmasını isteyenlerin zoraki iyilik melekleri olduklarına inanıyorum.

Daha fazla bilgi için: (bkz: süperego)

şu önümüzdeki 5 yıl içinde ölürsem
hakkımda ne söylenmesini isterimmmm. biraz daha yaşasa dünyaya iz bırakıcak hatundu falan denilmeli bence benim için.

biraz daha büyüynce ölünce ne derler: icraatime bakmak lazım. ilerimi göremiyorum ki artık. ya da istemiyorum. çok yıprandım :/ 5 sene içinde ölmezsem yokolurum zaten gibi geliyore.

artık hiçbir şeyden zevk almıyorum.

"dünya kadar parası vardı da ne oldu. kefenin cebi yok" desinler. başka bir dileğim yok.

Ardımdan "niye bu kadar erken öldün piç herif" diyecek birileri var. Gerisi umrumda değil.

neler soylenecegini zaten biliyorum. umurumda mi? degil.

umursamadan yasiyorum. pamuk girmis gote, got gomulmus topraga. kimin ne dusundugunun ne onemi var?

Oldukten sonra arkamdan ne konusdugu umrumda degil diyemem. İyi seyler soylensin isterim.
Evet buna gore yasiyorum, bu konuda mutevazi olamayacagim.

pek yaşayamadan öldü zavallı demelerini beklerim. yalan değil sonucta.

en azindan ardimda biraktiklarim hakkimda soylenen guzel seyleri isitince mutlu olurlar.
onlarin mutlu olmasi adina isterdim.

Ölmeden önce arkamdan "İyi insandı, şöyleydi, böyleydi" demelerini isterim, ona göre yaşıyorum kişiliğimin oturduğu kadarlık kısmı elverdikçe. Öldükten sonra "Ben bir kara büyü biliyorum, aychovsky'yi hemencecik diriltebiliriz" ve benzeri ifadeler dışında ne dedikleri hiç ama hiç umrumda değil.

tomgordonaasikolankiz.tumblr.com

"kör ölür badem gözlü olur" derler. Öldükten sonra herkes iyi anılır. Hitler falan değilsen tabi. Önemli olan yaşarken iyi anılmak, iyi yaşamak, tadını çıkarmak, "bu adam hayatını yaşıyor hem de çok iyi bir insan" dedirtmek.

onlar kendi arkadas gruplarina cekildi.

sen cok idealize etmissin bi de.

Böyle biri bahsettiğin arkadaş grubunda muhtemelen garip biri diye dışlanır, konuşulan konuları salakça bulduğu için nezaketinden lafa dalmaz millet asosyal diye dalga geçer.

bugün ekşichatte böyle bir grup kuralım dedim yorum bile alamadım.

not: yukarıdaki insan değilim. mesela az konuştuğumu sanmıyorum.

sen çok ama çok fazla idealize etmişsin bence kusura bakma. bunca özelliğin bir insanda araya gelmesi neredeyse imkansız. ayrıca seni temin ederim, böyle bir insan tanırsan çok daha çabuk ve çok daha yıkıcı bir hayal kırıklığına uğrarsın. boşver "çoğu" insan salak olmaya, "az" insan ilgini çekmeye devam etsin. normali, doğrusu budur zaten bana göre. saydığın kadar "mükemmel" birisi olduğunu da düşünmüyorum işin açığı ama olsa bile dediğim gibi, daha kötü olur. ayrıca böyle bir insanın neden iyi veya güzel olduğunu anlamadım. neden böyle birini istiyorsun sence? böyle birini tanıdın diyelim, ne olacak ki?

o insanlar bir yere gitmedi çünkü hiç var olmadılar bence. en donanımlı, en uysal, en nazik, en harika insanların bile pek çok abuk sabuk düşüncesi ya da özelliği olabilir. hiçbirimiz siyah ya da beyaz değiliz. renkler menkler bunlar hep güzel şeyler.

@ der meister

bunlar gitar çalsın, vücudu gelişkin olsun, memesi büyük olsun, çok parası olsun, arabası bmw olsun türünden şeyler değil ki. tamamen karakter ve beyin ile alakalı şeyler. birkaç tanesi diğerlerini de getirir zaten. niye hayal kırıklığına uğrayayım ki? niye kötü olsun? bunların cevabını vermemişsin. böyle birini tanırsam beraber vakit geçirip mutlu olacağım. burada abuk sabuk düşüncesi olmasın denmemiş ki. ayrıca renkli bi insan bu. seni temin ederim o giysi programındaki kızların çoğundan daha renkli bir insan.

sen kendin öyle misin cidden?

sen bu insanlari idealize etmiyorsun, ben öyle insanlara layığım, ama etrafımda yok diyerek kendini idealize ediyorsun aslında. egonuzu törpüleyin, insanları olduug gibi kabul edin. herkesin arkasında kocaman bir göt deligi var ve oradan oluk oluk sıçıyorlar her gün. kimse mükemmel degil.

Benim birtakım atlarim vardi, güzel. Verdim bunlara, bindiler gittiler.

yahu böyle biri ile arkadaş olmak istemek neden ego olsun? ayıp mı yani? benim böyle biri olduğum iddiam da yok zaten. hep güzel şeyler yazdım. beğendiğim şeyler yazdım. insanın beğendiğini istemesi ayıp mı?

beni yazmışsın. salonda oturuyorum.

ramiz dayı arıyorsun sen resmen.

ataşehir'de evdeyim. çekirdek yiyom şimdi. buyur beklerim bir ara.

Oyle insanlar var(iz). Ancak dediklerinizin bir kismi kisisel ozellik degil sizin ilgi alaniniz (estetik), bir kismi cevre etkisine cok acik ve turkiyede gittikce zorlasan ozellikler (sukunet), bir kismi da gercekci degil (hepimiz bazen salagiz).

tüm bu özelliklere sahip insan oldukça idealize de, benim asıl belirtmek istediğim şu; bu çizilen insan profilinde bazı hatalar var bana kalırsa. örneğin; her düşünceye eşit mesafede olan insan denmiş, bu insanın doğasına aykırı ve gereksiz de zaten, kendini gerçekleştirmiş insan, her düşünceye eşit mesafede yaklaşan insan değildir ki, elbette ki her insanın hisleri, duyuşları, tercihleri, seçimleri dolayısıyla her düşünceye aynı mesafeden yaklaşamaz, yaklaşması da gereksiz zaten. o zaman öznel yargıları olan bir insan değil, robot olur.

bir başka örnek; (yani futbol maçı ya da dizi seyretmek olmayan) futbol maçı seyretmek illa ooo feneri de ne siktik, cincona da ne soktukçulukla sınırlı ve kötü ve değersiz bir şey değil ki. aşırıya kaçıp, futbol maçı izlemeyi değersizlikle özdeşleştirmişsin gibime geldi. kötü örnekler üzerinden yanlış bir genelleme.

küfür etmeyen insan. küfür dediğimiz kelimeler, kullanılış biçimine göre bazen gayet yerindedir ve buz kırıcı etkiye sahiptir. örneğin öyle bir durumda ve yerinde bir ''ulan piiçççç'' dersin hiç de kabalık olmaz bu.

ki tartışma da kavga demek değil, aksine üslubunca tartışmaya giren insan, sürekli bir kibarlık kumkumalığı halinde olan, donuk biblo gibi tiplerden daha değerli ve saygındır.

bu gibi sebeplerden dolayı bence senin tarifin olan tip, pek gerçek dışı ve saçmalığa varır derecede garip.

"kufur etmeme" kriterin haricindeki butun kriterlere uydugumu dusunuyorum. ve evet "acaba bunlar insanlardan kaçıp kendi hallerinde mi yaşıyorlar?" aynen bunu yapiyorum. cunku kimse yukaridaki ozellikleri tasimiyor. yahut bana bu zamana kadar boyleleri rast gelmedi. ben de "diger insanlar" ile paylasacak seyimin olmadigini dusunuyorum. bundan mutevellit uzun zamandir aramayi birakmis vaziyetteyim. binaenaleyh bilincli yalnizligi sectim. kafam rahat.

@wilhelm:

"tüm bu özelliklere sahip insan oldukça idealize de, benim asıl belirtmek istediğim şu; bu çizilen insan profilinde bazı hatalar var bana kalırsa. örneğin; her düşünceye eşit mesafede olan insan denmiş, bu insanın doğasına aykırı ve gereksiz de zaten, kendini gerçekleştirmiş insan, her düşünceye eşit mesafede yaklaşan insan değildir ki, elbette ki her insanın hisleri, duyuşları, tercihleri, seçimleri dolayısıyla her düşünceye aynı mesafeden yaklaşamaz, yaklaşması da gereksiz zaten. o zaman öznel yargıları olan bir insan değil, robot olur."

ben bazı noktalarda özet geçmeye çalıştığım için yüzeysel kalmışım. kimse robot gibi hmm şu da ama bu da demez. bir insan ifadede sınırsız özgürlüğün tarafında olabilir ama biraz düşündüğünde din adına kendinden geçip kutsal gördüklerine hakaret edilince deliye dönenleri az çok anlayabilir. bahsettiğim buydu. tabii ki kendine özgü bir hayat görüşü olur. ama bu diğer hayat görüşlerini anlamamaya çalışmak olmaz. kastettiğim buydu.

bir başka örnek; (yani futbol maçı ya da dizi seyretmek olmayan) futbol maçı seyretmek illa ooo feneri de ne siktik, cincona da ne soktukçulukla sınırlı ve kötü ve değersiz bir şey değil ki. aşırıya kaçıp, futbol maçı izlemeyi değersizlikle özdeşleştirmişsin gibime geldi. kötü örnekler üzerinden yanlış bir genelleme.

futbol maçından ya da dizi seyretmekten kastım hayatta insanın kendine erdemli bir amaç edinmesi idi. sadece popüler kültürün bize sunduklarını beğenip bunlar üzerinden zevklerimizi belirlemekten bahsetmeye çalışmıştım aslında. sözlükte ich diye bir yazar var. onun futbol hakkında yazdıklarını okurken mest oluyorum mesela. öyle izlemek de var tabii ki.

küfür etmeyen insan. küfür dediğimiz kelimeler, kullanılış biçimine göre bazen gayet yerindedir ve buz kırıcı etkiye sahiptir. örneğin öyle bir durumda ve yerinde bir ''ulan piiçççç'' dersin hiç de kabalık olmaz bu.

ben de senin gibi düşünüyordum. hala da çok küfür ederim. bugün de çok ettim. zaten idealize birinden bahsediyoruz. ben hiç küfür etmeyen insan gördüm. o kadar naif özellikleri olan biriydi ki hayran oldum. belki küfür etmemesi bunları tamamladı bilmiyorum ama o adamın küfür etmeme konusunda gösterdiği özen ya da karakterinden bunu çıkarmış olması beni etkiledi. kötü ve olumsuz sözler moral bozar. hatta kimi insanlar olumsuz cümle kullanmamak için bir sürü uğraşırlar. küfür etmeyen insan görür ve bir süre gözlemlerseniz benim gibi düşüneceksiniz.
ki tartışma da kavga demek değil, aksine üslubunca tartışmaya giren insan, sürekli bir kibarlık kumkumalığı halinde olan, donuk biblo gibi tiplerden daha değerli ve saygındır.

tartışma kötüdür dedim mi? bu insanla fikir paylaşımı tartışma olmadan yapılır mı? tartışmadan uzak demişim ama kavga ile beraber kullanmışım. anlatmaya çalıştığım çatışmacı değil uzlaşmacı kişilik.

bu gibi sebeplerden dolayı bence senin tarifin olan tip, pek gerçek dışı ve saçmalığa varır derecede garip.

var böyle gruplar ama söyle bir sey var o dünyada herkes öyle, yani seninde o aradigin özelliklere sahip olman lazim. böyle tamamen entelektüel gruplar var ama kapali gruplar.

uzun uzun yazdiydim da sildim sonra.

neyin kafası bu?

e olabilir, sen de benim tarifimi gerçek dışı ve saçma bulabilirsin :)

fikrimizi sordun, hepimiz bir şeyler söyledik, elbette ki düştüğümüz şerhler seninle aynı paralelde olmak durumunda değil, örneğin; küfür ifadesi sayılan kelimeleri kullanmamanın tek başına kötü bir şey olmadığı fikrine hala aynı inançla sahibim. ama küfürden kasıt belirttiğim üzere ''hakaret'' vasfından arınık bir kullanım.

her neyse, sen sormuşsun, benim de fikirlerim bu, iyi günler:)

Kötülerin devrinde iyiler karanlıkta gezer.

Illuminati nasil kuruldu zannediyorsun?

Oyle insanlar yalniz. Diger insanlardan umutlarini kestikleri icin ogrenilmis caresizlik icinde kabuklarina cekilmisler buyuk ihtimalle. Sansli olanlari kendi gibi olan biri(leri)ni bulmus, onla takiliyodur. Sosyallik biraz herkese hitap edebilmeyi o da herkese benzemeyi veya gerektiginde benzer gorunebilmeyi, uyum saglamayi gerektirir. En kisa tabirle rol yapmayi. Bu insanlar kolay kolay rol yapamaz hale gelir, sosyallesme onemini yitirir hatta avam gelmeye baslar, yani varlar bence ama bulmak zor

saçdemeti +1

kendimle hep mücadele ediyorum da nereye kadar.acaba ben megolaman mıyım? hep ben saf, ben mi çok ötekiyim, onlar mı çok sıradan ve art niyetli? en çok sorduğum soru bu kendime. neden bu kadar ince düşündüm, sustum. itiraf etmedim en dürüst olması gereken duyguları, en basit olması gereken şeyleri.arkadaşlığın, dostluğun gerçekte ne olması gerektiğini. sen bana bir adım at ben sana koşayım demekten yoruldum. nereye kadar. ortama uyup laga luga yaşıyorum işte. bu gece hariç. ama hayaller gerçekten çoğu durumda bir sığınaktır benim için. küfür olmazssa olmaz. her ne kadar yaşamak bu değilse de çözüm yok şimdilik.

Küstüler, sıkıldılar, baydılar.

İyi bir çocuk olursan compadritoyu görebilirsin derler.

Ha, zetahead gönlümde yaradır.

Yazar ozlemiyorum ama bi sene önceki duyuruyu ozluyorum.

şimdi rumuzu hatırlamıyorum ama 7 sene önce ankara'da okuyan bir arkadaş bana cd vermişti. görsem 2 bira ısmarlarım. belki hala buralardadır. tabi o zamandan beri 3-5 kere rumuzumuz değişti.

mahallenindelisi vardı excel sorularında fırtınalar estirirdi. allah rahmet eylesin.

ataturkiye vardı işte..

duyuruya kayit oldugum ilk zamanlarda biri vardi, duyuru kendi arasinda para mara toplayip ev falan tutmustu adama galiba, evini temizlemislerdi. 5 sene oncesi falan heralde, acayipti

Birkaç sene önce tarihçi bir arkadaş vardı. Her hareketini çok düşünür, hesaplar, bütün olasılıkları gözden geçirirdi. Açtığı tüm duyuruları da silerdi. Hala okuyorsa selamlar. Umarım bu huyunu aşabilmiş daha huzurlu bir hayata kavuşmuştur :)

Cedric tweedledee ile hope ender'i severdim. Pek goremiyorum.

halk, köle arayan doktor efsanesinin yaratıcısı...

(bkz: darbeli matkap)

sanal hayvan pek takilmiyor artik burada sanirim. onu soyleyebilirim. libertine'i de daha sik gormek iyi olurdu. farkli ve yararli kelleler bunlar. ama yine de "keske burada olsalar" diyemem. bu bencillik olur. kendileri adina "umarim boyle devam ederler" demek isterim.

bu arada ben zetahead benzer bir nick'le dondu saniyordum. ama yanilmisim herhalde.

Ben vardım, eskiden (bordrolu çalışırken) daha çok vaktim vardı, gecem gündüzüm belliydi. Daha çok girerdim. Artık çok nadir. Ama girmek lazım, eldeki bilgiyi, akıldaki fikri ve daha birçok şeyi paylaşmak lazım.

trimpot vardı ya la bir zamanlar iyilik meleğiydi :P

little miss rejectee.

nyc'de ogretim gorevlisiydi sanirim. cok iyi muhabbetler ettigimizi hatirliyorum. umarim mutlu ve huzurludur.

edit. esref düzeltti. sondaki d aslında e imiş.

@papillon
little miss rejectee

@tribal enfexion ile görüşüyoruz arada medikal bilgi lazım oldukça açıp soruyorum, yanlarım ağrıyor n'apsak ki diye.

Daha mutlu; daha daha huzurlu eskisine nazaran.

oooo hope_ender bence harika cevaplar veriyordu. komikti.

tepedeki yazmış ama, ben de ataturkiye demeye gelmiştim.

hope ender'in verdiği eşyaları kullandım 3 sene boyunca allah razı olsun :)
izmit'te yine ktflk vardı
divit gönderilmemeliydi
kediebesi çabuk bezdi
pyro'yu da severdik
ve aklıma gelmeyen niceleri

normal koşullarda benim de çok bilindik biri olmam lazımdı da, (çok matah bir şeymiş gibi söylemiyorum) mesajlaşma fasilitesi başladıktan sonra hiç mesajlaşma işlerine girmedim. sadece soru okuyup bildiğimi cevapladım. e tabi zirveler de hep cenabetliğimden ters zamana geldi. o yüzden 5 senedir tam takır takılmama rağmen pek nick tanımam. iloushka var, onla görüşürüm yaklaşık 5 senedir. duyurudan apla edinmiş oldum. selam.
tabi 5 sene önce liseliler bilmez msn vardı. msn grubu kurmuştuk. o bile büyük olaydı o zaman için. peh

pasp var eskisi kadar yazmıyor. o da bayağı iyi mesela. gitti mi kaldı mı bilemiyorum.

@sl78 peseveydi o.

nicklerden fazla hatırlamıyorum ama bu yazılanlardan sadece compadritoyu biliyorum

uykusuz her gece vardı vurdumduymaz biriydi komikti severdim ben.

büyükçekmece

Ben de Büyükçekmece Albatros veya göl tarafına gidiyorum. Hatta daha güzel havalarda Gürpınar'a yürüyorum.

moda'ya, juliet'e gidecektim de sinavimi ve kaybedecegim zamani dusununce altiyol starbucksa geldim. bi gayfe icer, 1-2 saat takilir sonra da kutuphaneye gecerim.

evet bu havada ders. ne guzel(!)

aycacim dergi oku dergi. ^^ :))

her yer öküz gibi doludur diye düşünüyorum o yüzden evdeyim.

genelde ana sayfaya baktıgım zaman oraya da bakıyorum, baslıklarından ılgımı ceken olursa okuyorum.

donut +1, bi şekilde görürsem o görünen duyuruya bakıyorum sadece kendim hiç girmedim. çok uzun yazıyolar bi de üşeniyorum açıkçası.

duyuru'ya girdiğimde açıp bakarım kategoriye, yeni bir şey var mı diye. eğer varsa başlıklardan ilgimi çeken olursa okurum, fikrim varsa cevap da yazarım. birbirinden çok farklı sorular olmuyor ama, kısır konular genelde.

gönül işleri duyuruları üzerinden kuulluk yapanlara da hastayım :)

okumuyorum, hiçbir şey yazmıyorum, gönül işleriyle ilgili duyuru da açmıyorum, görünce de direk atlıyorum o duyuruyu.

İlginç geliyor bana. Genelde bakarım kategoriye.
Mobilden girince zaten kategori ayrımı olmadığı için cevap veresim varsa veriyorum da.

Ekşi sözlükteki fuck buddy arama ilanlarına yapılan muamelenin burada gonul işleri'ne yapılıyor olması da ilginç misal :)

hiç bakmıyorum. duyuruyu genellikle cevapladan ve son cevaplananlardan takip ediyorum, bazen de bugünü çağırıyorum.

duyurudaki tüm başlıklara sırayla bakıyorum hepsini okuyorum

hepiniz yalan söylüyorsunuz, çünkü duyurum doğru düzgün okunmadı bile :(

hiç acip bakmiyordum, bu duyuruyu görünce baktim. shedracon'u gördüm. uykum kacti. sana nasil tesekkür ederim, simdi onu düsünüyorum.

ben çok seviyorum kategoriyi. ufuk açıcı.

hiç bakmıyorum. aklıma bile gelmiyor açıkçası.

ben her duyuruya girdiğimde bakarım. kıskanıyorum elemanları ama yine de bakıyorum. herkesin bir şekilde bir ilişkisi, kimi açılma, kimi başlangıç, kimi sonlanma aşamasında ama bi aşamadalar.

ayrıca, "yapıcı" cevaplar vermeye çalışıyorum. "ayrıl"cılardan değilim.

bilgisayardan girince bakmıyorum. eskiden çıkıyordu şimdi çıkmıyor çok iyi çok güzel. telefondan girince yine çıkıyor ama. dikkatimi çeken bi şey olursa bakıyorum.

Günde minimum 5 tane yiyorum. Haşlama veya omlet şeklinde yiyorum. Ve hayır, bu kadar çok yumurta veya hayvansal gıda tüketiminin hiçbir zararı yok. Ayrıca kötü kolesterolü/LDL'yi yükseltmez; iyi kolesterol/HDL için de oldukça faydalıdır.

her sabah 3 tane katı haşlanmış yiyorum. o kadar.

günde 5 (bazen 4 bazen 7 oluyor. günlük protein alımıma göre değişiyor) tane. 2 tam 3 beyaz. haşlama. daha pratik olduğu için.

edit. köy yumurtası haricinde yumurta yiyemiyorum. silikon kemiriyormuşum gibi oluyor.

dusundum tasindim, tavuklarin ve insan dahil hicbir hayvanin benim icin kolelestirilmemesi gerektigine kanaat getirdim.

hic yemiyorum.

günde 1 - rafadan/katı

ben bu aralar az yedim ama angelus'un tarif ettiği şekilde yemek lazım.

bu akşam et pişirdim hala ev kokuyor. bir de üstüne pahalı :/

günde 2 tane yiyorum. genellikle rafadan. arada bir maydonozlu omlet.

Haltetmişin sen. Benim kanımda yumurta akıyo be asdfadds

ben günde 1-3 tane yerim. haşlarım ya da omlet yaparım.

kahvaltıda yediğim de olur, acıkınca "yumurta haşlayıp yiyeyim" deyip yediğim de olur, haşlayıp akşamleyin salatanın veya ton balığının yanında "garnitür" gibi yediğim de olur.

sabahları iki tane haşlama. haftasonu omlet de olabiliyor.

günde 2 tane. haşlayıp yeşilliklerle salata yapıyorum. biraz da zeytinyağı ekliyorum.

24 izliyorum son sezona geldim. O yuzden su aralar edemem.

Intihara surukleyen birseyin olmamasi.

intihara bakış açım ve intihara iten hiçbir şey olmaması. ha bir de finaller var önümüzdeki 2 hafta.

intihar etmemi gerektirecek sebebim yok.

Dünya'yı, yaşamayı seviyorum ve açıkçası ölümün ardındaki bilinmezlik bana çekici gelmiyo.

Geçen tivitırda görmüştüm, niki unuttum:

"Valla ben de herkes yaşıyor diye yaşıyorum."

Başaramayıp sakat kalma korkusu

bu dunyadan fayda yok oteki de supheli

intihar isteğinin birkaç kere reflex olarak gelmesi başıma... onun dışında, dünyayı, yaşamayı, iyi-kötü-berbat-harika vs birçok duygu karşısında yaşadığım süreçleri görmeyi seviyorum.

ölümü ben tercih etmek istemiyorum. gelişinin bilinmezliği ilginç geliyor.

Psikolojik problemler ağır depresyon halleri dışında bir insanın intihar söylemlerini kabul edilebilir yapabilecek bir neden yok. Benim de böyle bir sorunum yok. Onun dışında "Ölmek istiyorum bu dünyada yaşanmaz artık" tipi söylemlerde bulunan insanların ağır popülist ve aptal olduklarını düşünüyorum.

Henüz gerçek bir zorlukla karşılaşmadın sanırım.

ya bi şekilde oyalanıyom. işte yok önümüzdeki hafta eurolig maçları var, işte yok efendim yazar olacam, yok efendim teknik direktör olacam böyle yuvarlana yuvarlana 25-30 yaşıma gelcem gibi. yaş kemale erip de "şunu yapacam bunu yapacam" için geç kaldığımda ederim herhalde.

Büyük konuşmamak lazım ama, üstesinden gelemeyeceğim bir güçlükle karşılaşmadım henüz.

şahsen 27yi bekliyorum.

Öyle doluydu ki hayallerle içim, intihar etsem, ölüm ruhuma düşmezdi. - Küçük İskender

Hakiki ve ciddi bir tek felsefi sorun vardır: İntihar. Hayatın yaşamaya değer olup olmadığını yargılamak, bu felsefenin temel sorusunu cevaplamaktır. - Albert Camus

Benim sanırım öfke ve kıskançlık. Ben gideceğim, ailem arkadaşlarım sevgilim filan yaşamaya devam edecek. Siz burda yaşamaya, yazmaya devam edeceksiniz. Olmaz öyle ama.

bundan sonra başka bi hayatın büyük ihtimalle olmaması.

henüz bedeninizle olan ilişkiniz gerçeklikten kopmamışsa intihar etmeniz oldukça zor.
bence diyeyim.

Merak edio insan nolcak sonra diye, ya iyi olursa,ya iyiki hayattayım dediğimiz anlar gelirse,fifti fifti yani durum. İyi de olabilir kötü de..

Bulunduğum durumdan daha kötüsünü düşünüyorum öyle zaman kazanıyorum o duruma gelince daha da kötüsünü düşünüp tekrar hayata karşı bir umut besliyorum böyle bir paradoks benimki, ama pek zamanım yok gibi.

hayatçokda umursanacak bir mevzu değil,yaşa gitsin işde,nasıl olsa ölecez öne çekmek için çabalamaktansa anıyaşamak lazım.

Cok sukur o durumda degilim. Ama olsam sanirim annem ve kardesim olurdu.

Hayat çok güzel. www.youtube.com

1. Su hayata kac kez geldigimiz belli degil bari herseyini gorup oyle gideyim
2. Sorunlarimi cozecek diye bir garanti vermiyor. Verse bir gun durmam.

spor, müzik ve edebiyat.

hala kendimden umutluyum.

1. sebebim yok.
2. inancım dolayısıyla edemem.
3. anam-babam-kardeşim
4. acısıyla tatlısıyla yaşamaktan zaten zevk alıyorum.

Inanc ve Geride biraktiklarimin duyacagi uzuntu. Yoksa ederdim herhalde.

korkuyorum ya. bir de aney çok üzülür diye.
onun yerine deprem olsa da bir ben ölsem diye düşünüyorum(ya da başka bi çeşit). beni uğraştırmayan bişey

Seçimlerim.dini inancım pek yok ama Allah'a inanırım,eğer bir gün intihar etmeyi düşünürsem,intihar etmekten herkesi geride bırakır başka bir ülkede yeni bir hayat kurarım.intihar bütün fırsatları engelliyor.belki yeni hayatta mutlu olurum kim bilir?

evimin kadını çocuklarımın anası olma isteğim:D

yasama ic gudusu. that's it. yoksa icimizde ise yaramaz oldugunu dusunup de gocmek isteyen cok kisi var.

beden ve ruhen sağlıklı olmak en birincil nedenlerden birisi.. fakat hiçbir vakit inanç (dini) nedenim içerisinde değil..
psikolojik olarak duygu durumu kötü olan birisinin yaşama dair istekli olmaması ve anlam yükleyememesi, intiharı olası kılabilir.. stresle veya olumsuz yaşantılarla başedememe durumlarında, kişinin ailesinde de intihar öyküsü varsa muhakkak intiharı düşler, arzular.. lakin sağlıklı düşünebilen birisinin intiharı düşünebilme durumu 0 (sıfır)..

sosyal hayatım için : umut

geri kalan her şey için : bilim

Açıkçası yakında ben de Florida'ya gidiyorum bir süreliğine ve tam senin seçtiğin nedenlerden dolayı. Ama hayalim Mallorca ve Valencia, özellikle Mallorca. Hem tabiat, hem şartlar, hem eğlence için. Bir de Avusturalya'da birtakım yerler. Sıcak olsaydı Kanada olurdu ama ben İstanbul'da dışarı çıkamıyorum soğuktan.

italya'dayım, avrupa'dan fazlasıyla soğudum. cevabım Rusya'nın küçük bir köyü olabilir. Rus romanlarının etkisi büyük...

Berlin.net

Ben direkt Ekvador'da falan yaşamak isterdim.

isviçre ya da avusturya, hangi şehri olursa

Pattaya

turkiye'de guney ege ya da yunanistan ege kiyilarinda bir yer

Avustralya sidney veya melbourne. Çünkü dünyanın en yaşanılabilir şehirleri.

dublin

Melbourne in havasi inanilmaz dengesiz. Cekilecek gibi degil.bu havasiyla nasil dunyanin en yasanabilir sehri anlamiyorum.

nyc.

klasik ama klasik degil. kendimce cok gecerli sebeplerim var. bende kalsin.

15 sene isviçre'de yaşamış ve en yaşanılabilir dediğimiz şeyin en mutlu demek olmadığını bilen birisi olarak, küba. hemingway'in ihtiyar balıkçı ve deniz'i yazdığı sahil olabilir mesela.

Lizbon.

los angeles

Güneşli ve cıvıl cıvıl bir yer olsun. Medeniyet soğuk memleketlerde ama ne yapalım ben yaz insanıyım.

Geçici bir süre olsa İtalya'da kafa dağıtmak isterdim ama kalıcı olarak yerleşmem. Avustralya'da çok çeşit yılan ciyan var orası olmaz.

ABD'yi pek bilmiyorum geniş bir coğrafya belki istediğim gibi bir yer vardır ama bu silahına, evine düşkün Amerikalı stereotipi beni biraz rahatsız ediyor. Doktora vs. için şansımı zorlayacagim.

Güney Kore'yi görmek istiyorum, Japonlarla birlikte bu cekiklerde nasıl bir çalışma disiplini var merak ediyorum. Eğitim almaya gitmek isterim. Buralar da güneşsiz.

İrlanda, gocmenlik için pek parlak bir yer değil ama yesilligini acayip seviyorum.

Aslında Türkiye iklimi, doğası ile çok güzel ama malum sebepler.

iskoçya veya irlanda'da yaşamak isterdim.

İmkanım olsa ultrazengin olsam uzakdoğu harüç her yerde m0lk sahibi olur dönem dönem yaşarım. Örneğin ilk aklıma gelen italya napoli aciyip isterim,avusturalya sdney, fransa güney sahilleri,kesinlikle istanbul boğaza nazır, amerikada kaldım tam bana hitap etmiyor ne biliym belki l.a. tarafları olabilir ama.
Gerçeğe gelecek olursak acayip şekilde varı yoku satıp kaş kalkana yerleşesim var.

Başımıza taş yağacağının habercisi

Zamanla her istedigimizi yazip cizemeyecegiz gibi geliyor:)

zirvelerle kalitesizleşme bağlantısı kuramıyorum. ifşalar arada renk katıyor onları da abartılmadıkça hoş görüyorum.
kalite konusunda konuşamayacağım ama bir ara ne oluyor duyuruya diye veryansınım olmuştu.

canlanma habercisi bence. daha doğrusu pekişiyor.

duyurucular kızgınlık döneminde.

Sevgili bulmak, seks bulmak, ortam yapmak, dedikodu yapmak vs. vs.

Aslında zirveleri değil, duyuruyu da birçoğu bunun için kullanıyor.

Valla billaa zirvede kimseyle seks yapmadim.

daha fazla drama.

duyuru 2014'un basindan beri boka sarmis durumda kanimca. zirve(ler) konusunda bir sikinti oldugunu dusunmuyorum. karakter zaafi olan insanlarin cogaldigini, kaliteli insanlarin terk-i diyar eyledigini dusunuyorum. binaenaleyh, "kalitesizlesti" diyorum.

Hormonlar keban barajına döndü :P şaka şaka, can sıkıntısı arttı, sosyalleşme azaldı bence :)

zirveler konusunda kötü düşünmüyorum ama ifşalar rahatsız edici bence. çünkü aşırı gereksiz. özellikle de bazı yazarlar var ki her gün duyuru açmazsa, her gün saçma sapan bir soru sormazsa ölecek gibiler, şurada bile şu SİTEDE bile dikkat çekmek önemli bir şey onlar için. kalitesizleşti diyemeyiz belki ama itici olmaya başladı.

ifşalar oldum olası saçma geldi bana da zirvelerin nesi problem ki?

asıl seviyeyi düşürenler zirvelere katılmıyor zaten. 1-2 tane dingil her zirvede çıkıyor sonrasında zirveden de duyurudan da defolup gidiyolar.

Zirvelerin bişeyi yok, isteyen her gün yapsın, istemeyen gitmez de bu ifşaların biraz boku çıktı. Nadir gelişen, samimi bir şeyken şimdi her canı sıkılan bir ifşa başlatma çabası içine giriyor; her hafta da başarılıyor ve ifşa esnasında kimse asıl sorulan sorulara cevap bulamıyor filan bu kısmı kötü. Bundan sonra yapılan ifşaların tek başlık altında toplanması taraftarıyım :p

@kavuniçi +100 bazen gereksiz ve saçma sapan soru/duyuru bende görüyorum. aynı kişilerden olduğuda oluyor. bu yüzden daha az vakit geçiriyorum bende. sıkıyor.

(bkz: sodom ve gomore)

(bkz: the rise of sodom and gomorrah)

www.youtube.com

her an daha başka şeyler de dönebilir hazırlıklı olmak gerek

ifşalar evet kötü. ilk ifşa çok güzeldi ve farklıydı. sene içerisinde bir kere olabilir belki ama ayda 2 3 nedir yani. ekşiduyuru facebook grubu açsınlar bition'ın grubu var mesela. orda millet birbirini beğensin.

zirve ise normal. site ve kitle oturdukça sözlükte olduu gibi burada da zirveler hep düzenlensin..

hatta şu an öneri getiriyorum.

yeni bir kategori açılsın.

zirveler:
akşam taksimdeyim gelen var mı?
birlikte starbucksta ders çalışalımcılar
orada başlık açsın.

zirveler okey. bir tanesine gideceğim artık ben de kendimi tutamıyorum :D

kıyametin.

embody - with you

swans - a little god in my hands
mac demarco - chamber of reflection
the war on drugs - an ocean in between the waves
aphex twin - aisatsana

heavy metalden yola çıkarsak judas priest derim.

şu parçası: www.youtube.com

Nico & Vinz- Am I Wrong

happy idiot-tv on the radio
gotta get away-the black keys
riptide-vance joy
dangerours-big data
lazaretto-jack white
budapest-george ezra

a silver mt. zion - fuck off get free
swans - screen shot
jack white - lazaretto

anaconda tabii ki. soru mu bu

benim 60 şarkılık listeme bakmak istersen;

www.youtube.com

ındila - derniere danse :)

Kiesza - hideaway

Gülmeyenin malı, gülene hayrolmaz.
www.youtube.com

www.bodyforumtr.com

kasları şişirmek ve güçlenmek için çok ağırlık diye biliyorum ben. az ağırlık çok tekrar ne işe yarar emin değilim belki dayanıklılığı arttırır. ani patlama ile uzun süreli çalışma farkı gibi. tabii bunlar tahmin işin uzmanları gelirlerse net bilgi verirler.

az ağırlığa bir zaman sonra kaslar alışıyor sadece formu korumaya yarıyor diye biliyorum o yüzden, daha fazla ağırlık+1

Yağ yakmak istiyorsan az ağırlıkla süperset işe yarıyor mesela. Önceden bölge çalışılmış, bir kas kütlesi var ama o kadar sert ddeğilse ağırlık arttırılmalı, geerekirse tekrar azaltılmalı.

amaç? sadece kol göğüs geliştireyim diyenlerdensen fark etmez ikisi de.

ciddi programlarda genel eğilim, her hareket için formunu bozmadan kaldırabileceğin son ağırlığı baz alman, başlangıç seviyesindeysen o ağırlığın %50-60 ını nispeten çok tekrarlarla, hareketi doğru yapmaya çalışarak (yani düzgün formda), misal 8-12 tekrarlık setlerde yapman. (3-5 set arası, izole ettiğin kas grubunun kuvvetine bağlı olarak setlerde min. maks. bu)
bir sonraki seviyede maksimumunun %60-75 civarı ağırlıklarla 6-8 tekrarlı 3-5 set.
son seviyede, maksimumunda (ve her hafta belli oranlarda ağırlık arttırarak), 4-5 tekrar, formunu zaten artık iyice oturtmuşsun, vücudun dengeli, 3-5 set.
elit powerlifter, atlet tayfası maksimumlarını (ki bu adamların maksimumu mesela squatta 220 kg) bir iki defa kaldırıyorlar.
naim süleymanoğlu mesela, zamanında olimpiyata maksimumunda, günde iki üç defa kaldırarak hazırlanıyor. adamın bütün aksiyonu o. nasıl sporsa bu..

Kürsüz kas gelişimi için en iyi tekrar aralığı 5-6. Ama öncesinde yormayacak ağırlıklarla daha yüksek tekrar sayısında setler yapılmalı. İzolasyon yapılacaksa da daha yüksek tekrarlara çıkılabilir.

"eğer takımyıldızları 20. yüzyılda isimlendiriyor olsaydık, sanırım yukarıda bolca bisiklet görürdük"
carl sagan

benimkisi tam tutku degil ama bisikletsever biriyim.

cocukken de bisiklete binmeyi severdim. gec ögrendim aslinda binmeyi. ama kücük bi yerde yasadigim icin oraya buraya hep bisikletle giderdim. sonra büyük sehire tasindim, bisiklet mazide kaldi.
sonra gece gec saatte biten bi ise girdim, yarim saatlik gidis yolu bi bucuk saatlik dönüs yoluna dönüsünce bisiklet alip ise onla gidip gelmeye basladim. sonra gündüz de bi yere gidecegim zaman bisikletle gidip gelmeye basladim. basta trafikten korkuyordum ama zamanla alistim. simdi bahar-yaz aylarinda ulasim isini %90 bisiklet ile hallediyorum. haftasonlari arkadaslarla uzun bisiklet turlarina cikmayi, yeni yerler kesfetmeyi, toplu ulasim araclariyla gidemeyecegim/göremeyecegim yerler görmeyi seviyorum. bana yasattigi özgürlük hissini, bisiklet tepesindeyken efil efil esen rüzgari seviyorum. ama yagmurda/sogukta binmiyorum.

bisiklete binenlere (erkek/kiz farketmiyor) özel bir sempati duyuyor olabilirim ama aa bisikletci erkek, vereyim ben buna hissi olmuyor.

bisiklet güzeldir.

evet, tutku.
salt çocuklukla açıklanamaz.
trafik sadece bir neden.
spor da nedenlerden sadece biri.
kızlar? aklımın ucundan geçmedi, geçmez. bunu düşünsem herhalde gitar çalardım.
yağmurlu havalarda dışarıda/sahilde kimse olmuyor. binaenaleyh yağmurlu havalarda bisiklet sürmek daha keyifli oluyor.

bir kaçış,
bir rahatlık,
bir özgürlük,
bir başına buyrukluk,
bir başka hayat,
rüzgarın saçınla yaptığı dans,
farklı kıyafetler ve aksesuarlar.
.
.
.
daha açıklayacak/anlatacak çok şey var fakat tutku kelimesi her şeyi özetliyor kanımca. hikmetinden sual olun(a)mayan tutku.

bunu baska bi duyuru altina da yazmistim:

"if I were not a man, I would like to be a bird. as I am a man, I do the next best thing, and cycle."

bluedoorbicycles.com

istanbul'da yasiyorsan bi gün bisiklet kiralayip ya da birinden ödünc alip critical mass'e katil. türkiye'de baska sehirlerde oluyor mu bilmiyorum ama arastir, belki olabilir.
bir bisikletsever olup olamayacagin orda az cok belli olur. ya cok hosuna gider, hepten gaza gelip lan ne güzelmis dersin ya da nefret edip ben bu isi birakiyorum dersin.

Benim için küçüklükten beri tutkuydu.

Trakya'nın gitmediğim yeri kalmamıştır. Dünya turu yapabilecek kadar çılgın değilim ama kafam eserse alırım çadırımı arada bir egeye doğru açılırım.

Bisiklet bağımsızlıktır ve en güzel meditasyondur.

@shi aila
izmit'te yaşıyorum. sanıyorum ki o tür organizasyonlar burda da oluyordur.
aslında bisiklete bindiğim süreci hatırlıyorum da, bisiklete binerken hiç sıkılmazdım. hoşlanırdım da.
şimdi yaş 28-29 olmuş. tutku boyutundan ziyade bakacağım şey sanırım sağlık, kafa dağıtma ve sakinleşme olur. tutku sanki hemen oluşmaz diye düşünüyorum. olsam olsam ben de bisikletsever olurum heralde:)

www.facebook.com

bisikletin bunalımdan kaçış için en iyi araç olduğu aşikar. tabii yine de yetmediği zamanlar oluyor.

shi aila'nın aksine, sakın bisiklet topluluklarına üye olma derim, onlarla takılma, onların yanında dolaşma, eylemlerine katılma. bisikletinin herhangi bir parçasının muadillerinden ne kadar hafif ne kadar pahalı olduğunu sayarken donuk saçma ifadesiyle hissizce kelimeleri sıralayan dingildeklerden oluşur o gruplar genelde. türkiyede böyleler en azından.

imza. bisiklet yolunda çay demleyen bisikletçi.

@hede hödö
simdi facebookta critical mass izmit diye arattim, bi-iki bisey cikti.
bu tür grup etkinlikleri hem sosyallesip tur arkadasi bulmak icin hem de bisikletle trafige alismak icin iyi oluyor.

bisikleti benim gibi trafikte de kullanacaksan yasadigin sehre göre ruh ve sinir sagligini bozabilirsin de. ya da kornaya basan araclari duymazdan gelip keyfine bakarak bineceksen, arabalar kirmizi isikta beklerken sen aralardan süzüleceksen, ya da sadece keyif icin trafikten uzak bineceksen bisiklet güzel karar.

Denemeden alma sağ sol ayrı ayrı mono streo dene telefonun varsa bile ayarlardan yapabilirsin.
Kulaklık hakkında bilgim yok ama harman kardon boş bi marka değil...

www.amazon.com

@mattiadestro, hocam sorma. onu amazon'dan sipariş etmiştim. amerika'dan çıkışına kısıtlama getirilmiş, ürünü buraya getirmiyorlarmış artık.

ships to turkey diyor yalnız?

bir de cuplar çok biçimsiz. uzun süre kullanımda siker atar kulakları bence.

ben aldığımda da öyleydi vallahi. sonra gümrükte çok takılınca amazon ile live chat yaptık. yasaklanmış haberimiz yoktu filan deyip 10 dolar da indirim çeki verdiler.

bu modeli çöp kardeşim. denedim, inan bana çöp. bt alacak olsan düşünme derdim ama cl gerçekten çöp.

bunun yerine beats mixr almanı öneririm. onlarca kulaklık denedim, beats mixr gibisini görmedim. fiyatı daha yüksektir. fakat ikinci elinin temizini ucuza bulursun sanırım.

www.guvensanat.com ?

@ceto

daha önce alışveriş yaptınız mı? güvenilir mi? kalemin fiyatı piyasanın üzerinde.

www.asilkirtasiye.com

gerek kendime, gerek arkadaşlarıma birçok kalem aldım bu siteden. tavsiye ederim.

www.kirtasiyecim.com


www.n11.com

3-4 tl üstünde olduğu doğru. fakat gerek kargo, gerek iletişim konusunda herhangi bir sorun yaşamadım. aldığım kalemlerden biri çizik diye ücretsiz yenisini gönderdiler.
düzenleme: çizik derken hasarlı.

lazımsa ve istediklerimi karşılıyorsa alırım.

almam gereken bir şeyse alırım. aldım da zaten ama taksitle almam. parası neyse ayarlayıp ondan sonra alırım..

ihtiyaçsa alırım. elektronik mekanik fark etmez. arabadan pay biçmek lazım. herkes maaşının katlarca fazlası arabaya biniyor icabında.

Ogrenci olarak sadece gitar aldim baya kati onu da biriktirerek aldim. Pc tv vs. ise ailem alirdi ve maaslari kadar olmamasina ragmen pahali gelirdi bana 3 4 kat pahalilikta bi alet almak bence sacma hele hele borcla. Biriktirmissem alirdim borcla almazdim.

Telefon, bilgisayar gibi aletlere çok masraf yapmam yani bahsettiğiniz fiyat benden çıkmaz..
Ev eşyası (televizyon gibi) ya da hobi olarak kullanacağım eşyalar (gitar gibi) için paraya acımam kaç katı olursa olsun alırım..
Yalnız takside gireceksem hiç almam bekletirim, en iyisi parayı ayarlayıp sonra ürünü almak bence..

bir elektronik eşya alınacağı zaman ihtiyaçlar ve beklentiler göz önüne alınır.
ürün fiyatının maaşın kaç katı olduğu doğrudan göz önüne alınacak bir şey değil.
taksit falan olaylarını da düşünmek lazım.

kişiden kişiye değişen cevaplar

benim için bir yatırımsa, örneğin tasarımcıysam güçlü bir bilgisayar ve çizim tableti
fotoğrafçıysam çeşitli lenslere bir kaç bin lira vermekten çekinmem

bunun yanında bana hayatım boyunca eşlik edecek bir "tutku"ysa örneğin; kaliteli bir yol bisikleti, bir kaç bin liralık gitar almak için kendime bir fon oluştururum :)

ileride 4000 lira civarı bir telecaster almayı planlıyorum

mobilemob, sorum ürün fiyati ile maaş orantısı. yapcak bişi yok.

bana para kazandırmayacak hiçbir elektronik alet almam. zaten lazım olanları da şirket veriyor

istiyorsam para biriktirip alırım. takside girip olmayan parayı harcamam.

televizyonsa ve çok büyükse alırım.

alırım. aldım. almaya da devam edeceğim.

sıradaki çok güzel bir dj set. kulaklığıyla vs. her şeyiyle. üzerinize afiyet odyofilim ben biraz.

Almam. Cunku cep telefonu ve bilgisayarin cok ust seviyesine ihtiyacim yok. Onun disinda da elektronik esya zaten kullanmiyorum.
He gitar alirim mesela ama, ona da birak 3-4 maasi 1 maasimin tamamini vermeme bile gerek yok. Masimin yarisina benim isimi gorecek bir elektrogitar alirim mesela hadi o da olmadi bir maasimi veririm yillarca kullanirim. Daha fazla vermem. Cok para verebilecegim bir de fotograf makinesi var ama cok dedigim ona da en fazla 1 maas veririm.

Bu bahsettiklerim zevk icin almak ile ilgili. Bir is icin alacaksam maasimin 10 katini da veririm duruma gore.

Elektroniğe de arabaya da çok para vermem.
Arabanın fiyatı yıllık maaşımı geçmemeli kesinlikle.Üstte bir arkadaş söylemiş katılıyorum para kazandırmayacaksa hiç gerek yok çok para vermeye.

Göreceli olarak en çok para vereceğim elektronik eşya TVdir çünkü Türkler olarak en çok kullandığımız ve kalitesi anlamlı bir fark yaratacak ev eşyası TVdir.

"Maaşınızın 3-4 katı" derken sanirim taksit veya borca girmek kastedilmis. eger oyleyse almam. ama birikmis param varsa ve cihaz lazimsa alirim.

para yönetimi konusunda berbat biri olduğumu söyleyebilirim. giyecek donum yokken gidip 30 liraya dışardan yemek falan söylerim. ama maaşımın 3-4 katıyla ASLA elektronik alet falan almam. öğrenciyim ama aynı zamanda çalışıyorum, kredi-burs-maaş toplamda 1200-1300 lira giriyor cebime. yarısına maaş diyelim. 2500 lira civarında fiyatı olan bir elektronik alet almam lazım. affedersin skseler almam. o kadar gerizekalı değilim. her gün yemeğe 50 lira verecek, kredi kartını batıracak kadar aptalım ama ne gereği var ya 2500 liralık teknolojik aleti napıcam. alana aptal demiyorum. ama ben alsam kendime aptalsın derim.

çocukluğumdan beri en büyük hayallerimden biri şöyle cam gibi televizyon ekranında preysteyşın oynamaktır. alamaz mıyım? alırım. taksitiydi cartıydı curtuydu halledilir. ama ne gerek var yav? allah aşkına 2000 liraya niye ben şimdi telefon, preysteyşın, bilgisayar alayım yani? olur mu öyle şey tövbe estf.

Maaşımın ne kadar olduğuna da bağlı.

ama yok ya, maaş ne kadar olursa olsun 4-5 katı elektronik bir şey alınmaz bence. :) Çünkü maaş arttıkça meblağ daha da artıyor. :D

Ama ilerde kendime 4-5 bin liralık bir bilgisayar alabilirim. O da maaşımın 4-5 katı olmaz, bir maaş kadar olur. :)

Araba sayılmaz zaten.

Pazartesi ortopedi polikliniğine git panpa.

antrenmana çok ağır girmediysen ve bu ağrı spordan sonra oluştuysa muhtemelen hamlık ağrısıdır.

ben vgye başladığımda ilk 1-2 hafta yüzümü yıkayamadım. ellerim ve kollarım inanılmaz ağrıyordu. ellerimi yüzüme değil, yüzümü ellerime götürüyordum.

lif kopması vs. ise bir bilgim yok maalesef. umarım değildir.

Dogru duzgun bir doktora gidin bence. Lif kopmasi oyle basit bir sey degil. Ilac olarak Majezik sr mi verdi? Gun icinde, 4-5 kere, 15 dk civari, agrili yere buz koyun. Buz direkt olarak cildinize degmesin. Torba gibi bir seye koyup onu da bez gibi bir seye sarin ya da eczanelerde buzluga konunca donan jeller satiliyor. Ondan alip kullanin ve pazartesi doktora gidin. Rotator cufi yirttiysaniz veya biceps tendiniti olduysa, uzun ve zorlu bir surec sizi bekliyor.

@marcelorios majezik vermedi voltaren falan var. Evet buz koyuyorum ama pek faydası yok gibi sanki onun da.

Bi daha fitness yapamayacak mıyım yani?

Spor konusunda uzman bir ortopediste git. Omuz özellikle.

birader atla otobuse git karakoydeki seyyarcilardan 15 liraya cercevesi en benziyenini al sonra gozlukcxude cam taktir. tabi bugun haric

aynısının tıpkısını atasun'da gördüm. fırsat reyonundaydı sanırım. hatta markası l ile başlıyordu gözlüğün.

dallas. nowitzki büyük etken ve nba i takip ettiğimden beri takım oyunu oynayıp zevk veriyorlar. şuan spursle oynuyorlar hatta. 2. çeyrek sonucu 5 sayı gerideyiz ama olsun.

Lakers fanatiğiyimdir ama pek takip etmem basketbolu. Neden lakerslı olduğumu bilmiyorum. Belki shaq-kobe'den dolayıdır.

Phil jackson'ın da etkisi vardır tabii.

mahalle olarak brooklyn'i seviyorum o yüzden nets

Aaa Chicago çıkmamış. Jordan'ı canlı izleyip Chicago'lu olmayan mı varmış? :)
Ben formayı görünce bile heyecanlanıyorum hala. Bu sene yakından da takip ediyorum: Noah, Butler, Rose var takımda.

Onun dışında Dallas'ın oyununu ben de severim. Rondo'nun adam olabileceği yegane takım orası heralde (:

sadece majesteleri sebebiyle bulls.

sebebini açıklayamadığım bi sebepten ötürü rockets. belki cassell vardı 90'ların sonunda, ondan ötürü olabilir.

hedo ve stojakovic sebebiyle de kings.

herhalde üç örnekten de anlaşılacağı gibi, uzun yıllardır nba'i takip etmiyorum.

portland trail blazers. rengi ve amblemini seviyorum. ha bir de genç yeteneklerle harika işler çıkarmasını.

orlando magic. tracy mcgrady en sevdiğim insandı zamanında.

o da olmazsa toronto raptors, vince carter'a da deli hayrandım.

takip ediyorum hala ara ara ama bahsettiğim dönemlerde hangi basketbolcunun neresinde hangi dövmesi olduğunu bile bilirdim. hey gidi..

Houston. Barkley drexler olajuwon.

miami. dw3. (yaklasik on senedir degismedi)

san antonio spurs. sebebi ise büyük ölçüde tim duncan, one-man-show'un olmadığı fundamental basketbol anlayışı ve popovich. herhalde 12 sene olmuştur takip etmeye başlayalı, hala değişmedi anlayış. hatta marcin gortat'ın spurs hakkındaki bir yorumunu da ekleyelim:

"San Antonio runs offense perfectly. It was like listening to Mozart. It’s just ridiculous how they play."

yani bu adamların hücum edişini izlemek, mozart'ı dinlemek gibiydi diyor adam. sas'ı daha iyi anlatamazdı herhalde.

indiana. zamanında nba live'dan rastgele seçip çok beğenmiştim sonra takımı. reggie'nin son 2 yılına denk geliyor herhalde bu. maçlarını falan izleyip çok beğenmiştim sonra, hep böyle rakiple kavga hali var detroit mevzusu dışında da.

batıdan da dallas'a sempatim var. 06 şampiyonluğun gidişi, nowitzki, eski dost rick carlisle, mark cuban vs derken.

san antonio da honorable mention.

chicago. jordan'la alakasi yok, uzun hikaye. jordan'i wizards doneminde izlerken bile 11 yasinda miydim neydim daha, hayal meyal hatirlarim.

bulls; canlı olarak izlemesem de jordan pippen ;utah serileri. güzel takım güzel geçmiş.

Haha ben de aynen.

Şayn bırayt laka daymınd
Şayn bırayt laka daymınd

Ben seviyorum.

Yanlış hatıralmıyorsam şiddet gördüğü sevgilisi mi eşi mi Chris Browna takık. Şarkılarındak hep melankoli, kliplerinde yüzü gülmüyor hiç. İtici duruyor. Belki de gerçek değil yansıttığı bu şeyler, taktiktir.

Sesi kis ablayi seyret futbolcu o da olur,hastasiyiz ailecek.

sevmiyorum.
dinlemiyorum.
guzel bulmuyorum.

ben 15 yıldır filan rock,metal, alternative rock dinliyorum geçen yıl bi kaç kez bunun şarkısını duydum radyoda filan ulan dedim pop dinlesem bunun dinlerdim heralde demiştim. sonra bi şarkısı vardı baya popüler onu baya bi dinledim gizli gizli :) adını unuttum şarkının. pop müzik dinleyenler için baya kaliteyi yukarı çekmiş bence.

@nickiöi yermisin ya al işte dilime doladın yaa! Hayır spor salonunda da paso rihanna çalıyor, tüm şarkılarını ezbere biliyorum kadının :(

Ben de nefret ediyorum. Şarkıları, sesi ve tipi çok itici geliyor. Bi de o kadına sanki dünyanın en güzel kadınıymış gibi tapan bi tumblr kızı kitlesi var onu da anlayamadım.

şarkılarını bilmem ama çokzel gözleri var allah için.

youtu.be

Bayılıyorum sesine. Kötü kız tarzı da dönem dönem çok iyi.

Bence asıl tiksinilmesi gereken şarkıcı Nicki Minaj.

Rihanna fena değil, keşke onunla bir kere birlikte olsam. Tam bir crazy bitch. Her yola gelir. Ohh, döve döve.

Ben de sevmiyorum pek. Bi de bu Sia diye biri var, onun sesini de pek sevmiyorum.

Nefret ettiğimi söyleyemem ama ses tonu çok metalik geliyor, o konuda rahatsız eden bir şey var. Bir de Inna'nın sesine ifritim. Çok ince ve mıyır mıyır geliyor.

@delifaruk sia ve rihanna'nın sesleri çok benziyor cidden.

ben ikisini de çok seviyorum. önceden ben de gıcık olurdum rihanna'ya. sesine çok gıcık olmasam da garip garip saç kesimine, tavırlarına filan gıcık olurdum. sonra şarkılarını açıp dinledim bir gün youtube'dan. kadının hemen hemen her şarkısı hit olmuş bunu fark ettim. tabi hit olmak bi ölçüt değildir ancak her şarkısıyla listeleri sallamak büyük bir başarıdır.
kadının özel hayatında da başarısız olduğunu düşünürsek her şeye rağmen işinde bu kadar başarılı olması bende rihanna'ya karşı saygı uyandırdı. sen de eğer nefret etmekten rahatsızsan bu gözle bakabilirsin diye düşünüyorum. saygı duymaya başladıktan sonra şarkıları güzel gelmeye başlıyor. özellikle şu şarkısını ve klibini kaç kez dinledim/izledim ben bile bilmiyorum. şarkı da klip de çok başarılı:
www.youtube.com

yeni uyanmış ergen kız gibi söylüyor ama bazı şarkılarını seviyorum :)

la dinleyesim geldi şimdi. açıp dinliim de kulağımın pası gitsin :))) la bu kadın size ne etti gardaş?

lynyrd skynyrd - free bird

şimdi dinliyorum.

nine inch nails

manu chao - desaparecido

Bu saatte ancak kings of convenience dinlenir valla.

queen - dont stop me now
3dd - kryptonite

Bırakın bunları.
www.youtube.com

www.youtube.com

player.vimeo.com

biraz farklılık gelsin efenim

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

the last goodbye - billy boyd nam-ı diğer pippin.

www.youtube.com

www.youtube.com

mrsuicidesheep
majestic casual
la belle musique gibi bilimum playlistler

www.youtube.com

La Belle Mixtape Summer Memories Henri Pfr

(git: )www.youtube.com

Starbucksta 20-30 liraya satılıyor.

2-3 yıl önce şu seti almıştım. 20 yada 25 liraydı sanırım fiyatı. kahve dünyası mağazalarında bulabilirsin.

www.kahvedunyasi.com

Kahve Dunyasi'nda olmasi lazim. Starbucks'da da vardir. Max 30 liradir.

starbucks'ki bodum marka french presslerden alabilirsin. 34 liraydı sanırım.

www.n11.com

ben bunu aldım hediye olarak. bakalım yarın gelecek sanırım.

Bodum dışındaki french press'ler dandik, filtre örgüleri sık dokulu olmadığı için filtrelemesi lezzetli olmuyor. Bodum'u da Starbucks'ta bulabileceğinizi arkadaşlar söylemişler zaten.

Şu 1 milyoncuların 1-2 gömlek üstü züccaciyeci tarzı yerlerin hemen hepsinde var. 30 liralar vermene de hiç gerek yok.

tchibo olabilir, emin değilim.

bodum dışındakiler dandik maalesef birkaç kullanımdan sonra dağılıyor ve iş göremez hale geliyor

iki sene once kahve dunyasi'ndan set halinde(french press, porselen bardak ve bir paket filtre kahve) aldim ben. 25-30 lira civarindaydi fiyati. 2 yildir en ufak bir sorun cikarmadi.

papillon7 +1

hunharca kullandım filtresine etmediğim kötü muamele kalmadı yıkarken hala azıcık fire vermesi dışında fıstık gibi süzüyor.

Ben hediye mudodan almistim. Renkliydi. Çok beğenildi.

oğuz atay'ın günlük'ünde böyle bir şey vardı sanki.

oğuz atay - günlük

kesin bilgi. yayalım.

"nilgün marmara - kırmızı kahverengi defter" bu şekilde hazırlanmıştır. Bu tarz kitaplar var. Genellikle hatırat - günlük vs. türünde oluyorlar.

ben altı yaşımdan beri metal dinliyorum ama aslında çok kafa sikiyor. sizde üç yaşınızdan beri okuyormuşsunuz ama edebiyat zengin züppe işiymiş. bence soulmate olabiliriz.

sorunuza gelince yabancı,

edebiyatı sevmek zorunda değilsiniz, fakat anlayamadığınız şeyler salakça olmuyor.

Bence bayık değil. Siz de sevmiyorsanız elbette okumak zorunda değilsiniz, kim ne karışır?

Ben daha bayigim. Bana iyi geliyor.

İhtiyaç duymuyorsan okumayiver.

ben trollerin sevmiyorum kardeş. sevmek zorunda mıyım?

edebiyatı kemal tahir, jules verne üzerinde değerlendirmek komik. işte türk eğitim sisteminin yetiştirdiği güzide aydın öğrencilerden birisi.

kimse sevmek zorunda değil. okuma sen. ama edebiyatı biliyorum deme lütfen.

arkadaşlar mümin sekman ve aşkım kapışmak okuyanlar lütfen cevap vermesin

www.youtube.com