Tıbbi bir danışmanlık olarak düşünmeyin bu yorumumu. Ben de geçtiğimiz yıl zatürre olmuştum. Sanırım 2 ay sonra falandı haftada iki kez uçağa bindiğim için bir test yaptırmam gerekti; florence’da bir havacılık tıp merkezi mi ne var orada bir cihaza soktular. Sonra da akciğer kapasitemin azaldığını söylemişlerdi. Günlük hayatımda sıkıntı yaşamıyorum fakat grip oldum mesela bu kış, zor geçti. Gerçi o noktada antibiyotik kullanımına direnmiş olmamın da etkisi var.
Siz şu dönemde varmış gibi kabul edin, çok dikkat edin. O da kendisine dikkat etsin. Hiçbir sorunu olmamış olsa bile.

hayır tam tersi bağışıklık sistemimi düşürmesin diye kullanmıyorum.

kefir içiyorum.
film izlerken tam cipslik biralık keyif zamanı ama salgın geçene kadar bağışıklık düşünerek komple ara verdim.

kefir+1 :(. bi nebze koruduğuna inanmak istiyorum.

viskideyim ben 3 gündür. hafta sonuna da bira aldım. hiç iyi gelmiyor bana bu karantina işi.

Karantinanın ilk gününde tertemiz delirdim. Şarap içeceğim ben. Evdeki stokları eritirim bitene kadar. Yeşil mercimek alasıya kadar keşke alkol alsaymışım. 1 yudum yemek yemedim. Biraz sakinleşmezsem çıldıracağım sanırım. Sıkıntıdan değil ama stresten içeceğim.

sakinlesmek icin iyi oluyor... ama normalde de her gun ictigim icin, benim icin farketmedi bir sey :)

az önce iş arkadaşlarımızla online bir görüntülü konuşma yaptık. katılımcıların yarısı ellerinde bira, viski ya da şarapla demleniyorlardı. benim penceremden oraya bakınca alkol tüketimi artmış gibi bir görüntü vardı.

Ben son iki gundur icmiyorum, test olup sonuc alana kadar da icmeyecegim, yine de alim yapmaya devam ediyorum internetten.

Bulundugum yerde sarap ureticileri harika kampanyalar yapiyor su an. Indirimsiz ya da ucretsiz kargosuz satis yapan kalmadi. Kucuk sarap evleri de eve teslim yapiyor.

dün öğlen 2 tane soğuk içiym ne iyi gider dedim.
akşam 10'da 6. birayı bitirip sızmıştım

Ben dün ve önceki gün içtim ama yok abi tek başına gitmiyor bu bok ya. İç iç müzik dinle, nete bak, sonra sız falan ıhhh. Benim ev her akşam 8'den sonra milli takım kampına dönerdi, bu karantina muhabbeti yüzünden yalnız kaldık. İçmicem daha tek başıma, sarmıyor.

5 sene önce almıştım. Öğrenciliğimin çalışma masası sonra makyaj masasına evrildi. 99 liraydı o zaman. 209 tl için bilemedim ama masa taş gibi. Çiziği bile yok.

bende 100x60 olanı var. az eşyanız varsa iyi ama eşya çoksa kalabalık oluyor.

Ben spigen liquid crystal aldım. Diğerlerini denemedim. Biraz kalın diyor eline alanlar. Ben çok memnunum. 1-2 kez düşürdüm ama köşelerine bir şey yapmışlar kılıfın hava boşluğu gibi darbeyi çok güzel emiyor, telefona hiçbir şey olmadı. Aklınızda olsun o model de.

Fırın ile dolap arası ölü alan olacak. Orayı farklı değerlendirmek lazım

Bunu tasarlayan kişi bir erkek mi? Veya hiç mutfak ile uğraşmayan herhangi biri?

Ocak ile lavabo o kadar uzak olursa o mutfak öyle bir dağılır ve kirlenir ki yemek yaparken, hayal bile edemezsiniz....

Dolabın üstüne katı meyve sıkacağı koyulma riski var. Tavana kadar kapatın eliniz değmişken.

Renk için de alternatif düşünülebilir. Mesela tamamen beyaz.

tezgah C şeklinde olabilir.

DDDDDDDDDDD
DTTTTOOTTBBBD
DT__________D
DL__________D
DT__________D
DTTTTTTT_____D



D * Duvar
T * Tezgah
O * Ocak
B * Buzdolabı
L * Lavabo

Buzdolabı ile tezgahın birebir bağlantısı olmalı bence. Dolaptan bişey alıp tezgaha koyma işi bu hali ile zor. Git gel sayısı artar.

Bulasik makinesini lavabonun hemen altina koymak iyi degil bence. Bulasiklari soyle bir sudan gecirip makineye koymak isteseniz surekli geri cekilip kapagini acmaniz gerekir ya da once hepsini bir tarafa koyup iki is birden yapmaniz gerekir. Yine, bir kisinini sudan gecirip digerine uzatip onun da makineye yerlestirmesini imkansiz kiliyor.

Bulaşık mak lavabo altına koyulamaz zaten çünkü evyenin totosu olacak aşağıda. Oraya kapağa monte edilen çöp kovalarından koyarsanız çok rahat edersiniz. Evyenin soluna (yanlış hatırlamıyorsam o taraf müsaitti) bulaşık mak. Gelebilir, sudan geçirip geçirip koymalık. Arkadaşların söylediği gibi; Buzdolabının yanında tezgah mutlaka olsun, çıkarıp çıkarıp koymalık ve Ocağın da lavaboya yakın olması gerekiyor ama ona yer bulamadım :/

Bizim l şeklinde mutfak, solda bir dolap, arada baharatlık dar dolap, sonra ocak fırın, sonra çekmeceler, sonra evye, sonra bulaşık mak, sonra köşe dolap (içinde fasulye var) sonra bir çekmeceler daha (iyi ki iki Tane çekmeceli dolap yaptırmışız) sonra bir alt kiler dolabı, en sağda da buzdolabı var. Yani sizin fırının olacağı yerde bitiyor.
Bu modelden gayet memnunuz, çok rahat kullanıyoruz mutfağı.
Sizde de lavaboyla köşe dolap arasına bulaşık makinesi girebilecek mesafe varsa bu şekilde yapılabilir.
Çok sonralı anlattım ama başka yol bulamadım.

Fırın/ocak/davlumbazı penzerenin soluna alın.

Bulaşık makinesini lavabonun altına girmez zaten +1, makineyi lavabo dolabının sağına koyun.

Fırının yeri değişince tezgah ile buzdolap arasında alan kalıyor oraya da tezgahı devam ettirin. Hem alt hem üst dolap devam etsin buzdolaba kadar.

Yani alt dopal C üst dolap L olur pencereden sonra.

mutfak kapisindan geride ne var? mesela salon varsa salondan ocagi ve firini gorebilmek isterdim. (yemek tasiyor mu yaniyor mu)

dolabin yerini sevmedim. simetriyi bozuyor gibi hissettiriyor.

fengshuiye gore ates elementi ile su elementinin karsilikli gelmemesi gerek deyip aklinizi karistirayim. :)

dolabinizin kapak yonu degistirilebilir sekilde mi?

Ayrı bir duyuru acmayayim, bir sorum daha var, buradan sorayim.

Dis sıkmayı engellemek için botoks yaptırıldığını duydum birkaç yerde. Yaptıran ve faydasını gören var mı? İstanbul'da onerdiginiz bir doktor, klinik vs var mı? Gerçekten işe yarıyor mu?

Botox için geldim, ben yaptırdım çok memnun kaldım. Mesaj atabilirsen doktorumu paylaşırım. Ailecek tanıdığımız birinin kliniğinde yaptırmıştım.

cildim karma, akşamları temizleyici jel ile yıkayıp tonik kullanıyorum. misha ürünleri bana iyi geldi

Niye kusasınız ki? Tadı çok güzel. Ekşi bir ayran gibi. Yemeğin yanında için normal içemezseniz.

Icemezseniz (bana çok eksi geliyor sadesi) içine nane ekleyebilirsiniz. Tarçın da olur.

o kadar da kötü değilmiş hakkaten. yoğun kıvamlı ekşi ayran tadında. süt yerine bunu içerim ben artık soğuk soğuk.

muz, çilek gibi meyveler ve badem, fındık vs. hep beraber blenderda; yazın bir de +buz... mis.

Gitmeyince devamsızlıktan kalınıyor mu?

bende tam 6 aylık üye oldum yeni yeni başlıyordum ki bu olay çıkınca bıraktım şimdilik

Gitmiyorum. Riskli geliyor. Evde yoga ve burpee ile geçiriyorum bu süreyi.

Firstatan istifade edip yazılmayı düşünüyorum. Şöyle bi kac ay rahat rahat spor yapalım

bıraktım.

Ben de üyeliğimi dondurdum.

Mantıklı değil tabii ki o kadar ter, nefes vs. içinde yer almak.

bıraktım.
tabiiki.

Fiyata bakmayın bu dönemde. Bildiğiniz ürünü güvendiğiniz yerden alın. Eczaneye bile sahte ürün satmaya çalışan adiler varmış. O piyasa çok karışık malum.

garnier falan bak

20-30 tl’ye alacağın şeyler hassas cildine iyi gelmeyecektir sanırım. Sebamed’in yüz temizleme için sabunu var bu fiyat aralığında. Çok eskiden kullanmıştım. Benim cildimi biraz kurutuyordu ama hiç hassasiyet yapmamıştı. Onu deneyebilirsin.

Rossman'da fiyat performans oranı yüksek ürünler önerilmişti burada, eski sorularda okumuştum, temizleme jeli için net bir şey hatırlamıyorum ama nemlendiricileri beğeniliyorsa temizleme jeli de fena değildir diye düşünüyorum.

gratisten bee beautynin narlı temizleme köpüğünü alabilirsiniz, o yoksa da aynı markadan organik sertifikalı temizleme köpüğü iş görür.

Eczanedeki sabunlara bakabilirsin maddi durumun el verir hale gelene kadar.

Imax (bu pahali olabilir, bi de bu tek tur galiba, direkt sivilce uzerine, etkili urundur) Moos (bunun her turu var ve degismediyse o dedigin fiyatlaraydi, iyi bi marka bu ama sana nasil gelir bilemezsin) gibi markalara bak eczaneden.

Mikrop uretmemesi acisindan pompa hep daha iyidir ama temiz bi sekilde muhafaza edersen kalip sabun da olur bence.

Sebamed yazmislar, eczane urunu olmaktan cikti yillar once o ama o da denenebilir

Elma sirkesi, gul sirkesi.

Gul sirkesi homemadearomaterapi’de var ve pahali diyeceksiniz ama sulandirarak kullanacaginiz icin uzun sure yeterli olur

zıaja diye bir marka var denemiştim güzedi.watsons ta satılıyor.

Yangın çok büyük, muhtemelen çok yüksek bir sıcaklık vardır orada da. Kadın kaçmak için dışarı sarkmış muhtemelen. Öyle bir anda akılcı düşünecek kadar serinkanlı olabilecek insan nadirdir. Farkındaysan tutunurken de balkona yaklaşamıyor, sürekli vücudunu uzak tutmaya çalışıyor gibi. Tutunduğu yerler de sıcaktı belki de. Çok üzüldüm ama akşam akşam.

benimde aklıma geldi, olmadı cam kısmını kırıp kafamı çıkartıp nefes alırım diye falan fikir yürüttüm ama sıcaklık hiç aklıma gelmedi. muhtemelen yüksek sıcaklığa dayanamamıştır ve mecburen dışarı sarkmak durumunda kalmıştır. kadının balkona kaçtıktan sonra yapabileceği pek bir şey kalmamış. balkon kapısı yanmadıysa onu kapatabilirmiş ama noldu ne bitti bilemiyoruz. ben itfaiyeye anlam veremiyorum alt katın camından uzanan biri kadını rahat içeri çeker.

o panikte birçok şey aklına gelememiştir, ayrıca bir de yoğun duman etkisi var. çevredekiler de doğru düzgün yapmamışlar işlerini belli ki. çok korkunç bir video, çok kötü oldum izleyince. bir de videonun altında kadını suçlayan, atraksiyon seviyor falan yazanlar var ki insanlar nasıl bu kadar vicdansız olabiliyor aklım almıyor. terbiyesizlik, acımasızlık tamamen onların bu yaptığı.

Aşırı sıcaklık ,korku, panik, kendi ağırlığı.
hayata tutunma adına da tek kullanabildiği elleri..
gerçekten üzüldüm.

şu internet aleminde ne videolar izledim ama bu gerçekten derinden sarstı beni.

muhtemelen sıcaklık ve nefes alamama durumlarından dolayı balkon dışına attı kendini. yangın durumlarında ölenlerin çoğu tutuşarak değil cigerlere dolan is'ten - dumandan ölüyor diye aklımda kalmış. aslında çok iyi çaba sarfetmiş hayatta kalabilmek için ama sonu böyle olmamalıydı.

bence bu olayda bir ihmal olabilir iyi araştırılmalı, branda bile belki kurtarabilirdi...

çok üzücü.

Parkur sporu yapanlar bu tip mesafelerden atlarken nasıl pozisyon alıyorlar mesela, belki yüksek katta oturanlar için bu tip bir bilgilendirme yapılabilir

@sevilen balkondaki musluk.

evet ben onu kaçırmışım bizde hep olduğu için.

Gerçekten üzücü bir durum, ben de izleyince "yere yatıp nefes almaya çalışmalı, duman yukarı yükselir zaten" diye düşündüm. Ama sıcaklığı akıl edemedim.

Şimdi aklıma geldi ama, kişisel bir koruma fikri olarak bu gibi durumlar için evde kişi sayısı kadar paraşüt tip güvenlik kemeri bulundurulabilir. Hatta balkonda saklarsın, Allah korusun böyle bişey olursa giyer ve karabinasını (kancasını) korkuluğa takar kendini aşağı sarkıtırsın.

en başta saydıklarında öyle bir problem yaşamazsın. essie hiç almadım gereksiz pahalı bence, çok abidik gubidik bir renk olmadığı, bu markalarda bulamama durumum olmadığı sürece içim de gitmezdi sanırım.

watsonsta falan şu an indirim var.

bir de revlonun ojeler de güzel

sorun su ki artik turkiye'de yasamiyorum, geldikce oje alsam da yetmiyor. burada da onlara denk bir oje bulamadim :(

Acını hissettim :)
Uygun fiyatlı olarak sadece h&m’i beğeniyorum. Oralarda varsa bir dene. Opi iyi bence, essie’ye göre. Bordo kullanıyorsanız bir tane dior alınabilir bence. Ben artık 1 tane alıyorum. İyisini alıyorum. 10 tane oje alınca da 1 dior parası ediyor zaten artık. Sor o 10 ojeden performans alıyor musun? Hayır.

mantikli bir yaklasim, ancak ben 8 euro verip essie almaya kiyamazken 25 euroya dior alsam yuregime iner gibi geliyor.
niyeyse bilinc altima oje ucuz olmali diye islenmis. h&m'i deneyecegim. bu gidisle essie de denerim.
oysa dedigin gibi 2-3 euroya en az 10 oje alip elden cikarmisimdir begenmeyip :/

Dior veya chanel kesinlikle alınmaz bence gereksiz pahalı. Flormar da kalitesini artırdı chanel pürüzsüzlüğüne ulaştı çoğu seride.
Mara markasının chrome ojelerini çok sevdiğim için 30₺’ye almıştım, benim için sınır oydu daha fazla vermem.
Yurtdışında bu sorun neden çözülmüyor bilmiyorum, bizim kullandığımız ojelerde ağır kimyasallar mı var, izin verilmediği için mi sektör gelişmemiş çok düşündürücü... renk skalası da Türkiye kadar geniş değil. Ama ben şöyle çözdüm, tüm beğendiğim ojelerden aldım götürdüm her renkten. Her gelişimde aldım. Sıkılınca gidiyim bi oje alıyım diyememek biraz can sıkıyor ama zamanla geçiyor evine güzel bi kolleksiyon yaparsan.

Essie top coat hızlı kurutanı candır, türkiyede yok maalesef. Sık oje sürmüyorum senelerdir sağlam duruyor ama sağolsun bozulmadı. Tırt oje+kaliteli top coat iyi bir kombo.. Opi bozulmuyor canavar gibi. Kiko da idare eder ama rengine göre değişiyor performansı. Az ve öz en mantıklısı. Bulunduğun yerde varsa kiko dene diğerlerinden daha ucuz.

Hiç kredi kartı kullanmadıysanız, hiç kredi çekmediyseniz kkb sistemi sizin borcunuza sadık bir müşteri olup olmadığınızı nasıl anlayacak? Düşük çıkması çok normal. İnsanlar skor yükseltmek için kredi çekip, zamanında ödüyor. Banka hesabındaki birikmiş paranızın skora etkisi yok.

Bir keresinde erkek arkadaşım kardeşine bilgisayar almıştı bir yerden ve oraya düzenli ödeme yapılıyordu. Tam hikayeyi bilmiyorum ama ödemeler düzenli olmasına rağmen satıcı mallık yapıp bir ay atlıyor mu ne oluyor, kara listeye girmişti çocuk alakasız yere. Maaş aldığı bankadaki temsilcisiyle iyice bir konuşsun, böyle aptalca bir hata ise düzeltilebilir.

Bu arada normal şartlarda hiç kk ve kredi kullanmamış olan kredi notu için olumsuz bir durumdur. Kredi notu düzenli ödeme ile vs yükselir. Düşük limit denesin önce derim.

Findeks.com'da yazan metni aynen kopyalıyorum:
'Kredi kullanan ve düzenli ödeme geçmişine sahip olan bir kişinin Findeks Kredi Notu, hiç kredi kullanmayan ya da az kullanan bir kişiye göre daha yüksek olabilir.'

bazı bankalar sizden 500 tl alıp onu rehin alıyor ve 500 tl civarinda kredi kartı veriyorlar.bunun harici ise gidip tek tek bankaların müşteri temsicileri ile görüşmekten başka çare yok.hesabınızda para olması da çözüm sağlamıyor.

kendim de bu dertten muzdariptim ve bu şekilde çözdüm.yavaş yavaş artıyor şimdi puanım.

Daha önce hiç kredi kartı kullanma ihtiyacı duymadığı için hep nakit alışveriş yapmış. Peki kredi kartı verilmiyor, kredi başvurusu olumsuz sonuçlanıyorsa nasıl borcuna sadık biri olduğuna ikna edebilir ki :)

Başvurduğu kredi miktarı yüksekse ya da vade çok uzun ise red yemiş olabilir. Benim puanım rezalet durumdayken kredi çekebilmiştim. Ancak vadeyi 36'dan 48'e çekmek istediğimde mümkün olmadı.

Daha düşük bir miktarı daha kısa vadede isterse belki onay çıkar.

Fiba banktan cep telefonu almak için 5000 tllik kredi başvurusu reddedilmiş mesela. Vadesi 8 ay kadar olması lazım.

Mutlaka ilk hamleyi maaş aldığı bankadan denesin. Onlar çok daha fazla yardımcı oluyor.

Teşekkürler valla hep nakit harcamak sa sorunmuş. Bilmiyorduk.

Teorik olarak yapabilirsin. Kullanacağın boya/vernik ve uygulama yöntemin önemli.
Kağıt olsa olmaz derdim ama masif çam üzerine vernikliymiş.

pati +1
bizim ofise aldıkları masayı yapmaya çalıştılar ama masa bok oldu.

Cadence'nin multisurface boyalarından ve su bazlı verniğinden kullanarak lamine kitaplık boyadım ben hiç zımparalamadan. Hatta kalan boyayla duvar bile boyadım. 6 ay geçti memnunum ama masa gibi her gün kullanılan bir eşya değil o yüzden 100% sorunsuz olur diyemiyorum.

Boyamak derken renklendirmekten mi bahsediyorsun? Eğer renklendirmek istiyorsan güzelim masif masaya yazık olur.

Ha yok eskidiyse, yeni bir cila atabilirsin. Hatta renkli cilalar ile değişik bir tona da boyayabilirsin.

Ben genelde bu tür masifler için selülozik ahşap koruyucu verniği üstüpü ile sürüp, kuruduktan sonra mat sentetik vernik ile koruyorum.

Zımparalamak işkence gibi, arkasından astar atman lazım ki zımparalamadaki hatalarını örtsün. Hatta çok fazla delik, çatlak vs varsa ahşap macunuyla kapatman gerekebilir.

Boyayı attıktan sonra vernik aşamasında sertleştiriciyi az koyarsan uzun süre masa yapış yapış kalır, kurumaz kafayı yersin.

Uygun boya kullanmazsan da deli gibi kokar. Boya ve verniği fırçayla, ruloyla sürmeyi düşünüyorsan hiç uğraşma, en azından hobici işi de olsa wagner vs gibi bir markanın sprey tabancalarından kullanman lazım ki yüzey düzgün görünsün.

Instagramda biyotasarim diye bi hesap var. Malzemeleri belirttiği siteden alırsan yardımcı oluyor nasıl boyaman gerektiği konusunda. Multisurface boyalarla boyayabilirsin danışıp. Danışmadannda boyanır da garantili olsun.

4 ay önce yeniledik masayı. Kaç senelik masa hatırlamıyorum bile. Ben masanın kendi dokusunu çok sevdiğim için renk değilikliği yapmadım. Su zımparası ile zımparaladık. Nemli bezle sildik. Mikrofiber bez ile kuruladık. Sonra da yat verniği sürdük. Ben çok memnunum. Canım masam. 2 kişi yarım günümüzü aldı ama. Kuruması da 1 gün sürdü sanırım.

İng bilmesem de normal bi büroda 3e 5e çalışırım niye kendimi yorayım ki diyorum işte

Mezun olduğun üniversiteyi değiştiremezsin ama ingilizceni çok iyi bir düzeye çıkarabilirsin. Tam tersine ingilizceye yüklen derim. İngilizce bilmeyen kötü üniversite mezunu şu piyasada işçi avukatlık bile yapamayabilir. Çok fazla rekabet var.

“Hukuk mezunu olup banka müfettişi olan görmedim”
Eski müfettiş olarak benim hukukçu devrem vardı mesela. Ayrıca hukukçular da teftiş kurulları için kara borsada. Görmemiş olman, olmadığı anlamına gelmez ki. Gir sınavlara, yap müfettişliğini sonra geç müşavir olarak hukuk baş müşavirliğine. Bu alternatiflerinden sadece bir tanesi.

İngilizce olmadan olmaz ama. Sadece kendin için bile olsa öğren.

bankaların teftiş kurulu olmasa bile yoğunlukla hukukçu çalıştırılan hukuk, uyum gibi departmanlarına girebilirsiniz.

kpss kas. nereden ne çıkacağı belli olmaz.

hocam ingilizce sırf iş için mi gerekli? internette bile ulaşabileceğin kaynakların yüksek bir yüzdesi ingilizce olacak, erişemediğin o kadar kaynağı düşün. diyelim literatür taraması yapacaksın, ya da hobinle alakalı bir şey bakacaksın, fazladan bir dil bilmenin sana açacağı kapıları düşün. şu andaki yaklaşımın vizyon sorunu olduğunu gösteriyor, hayatta her şeyi iş için yapmıyoruz.

@givemesomesubstance, onlar 3 5 yıl tecrübe istiyor.

@redskull, memuriyet istemiyorum. aç kalırsam belki.

@montreal, ben güzele güzel demem benim olmadıkça.

montreal +1

İngilizce bilmenin maaşa etkisi sıfır olsa bile bilgiye erişimde aracıyı aradan çıkardığı için süper bir avantaj. Özellikle Türkiye'de aracıların kalitesi (bkz: Covid-19 tartışmaları) belli olduğu için ben olsam sırf bu yüzden öğrenirdim.

Kurum avukati olursan ingilizce isine yarar. Kurum avukati da az bulunuyor aslinda, maasi da fena deil. Sbaahtan aksama sozlesme okursun

Bizde dün tüm topluluğa mail geldi. Yurtdışından gelenler iş yeri hekimiyle görüşmeden işe başlamasın diye. Sabah da yurtdışından dönenler 14 gün gelmesin diye mail geldi. Geri kalanı bilmem ama bizim ofiste uygulamadık. Yurtdışına giden/gelen çalışıyor. Çünkü işler çok yoğun.........

Bizim globalden karar çıktı belli başlı kısıtlamalar var. Seyahat, ziyaret, vs. gibisinden. Ama TR lokasyonu olarak biz çok ciddiye almıyoruz gibi bir durum var maalesef. Bizim ofisten bir arkadaş halsizlik şikayeti ile 2 günlük rapor aldı. Global'den gelen talimata göre bu arkadaşın iş yerine girememesi gerekiyor. Eğer yarın gelirse ve önlem alınmaz ise lokal isg'yi globale şikayet etmeyi düşünüyorum.

Sizin duruma gelirsek sizin şahsi olarak önlem almanız gerekiyordu. 14 gün kuralı diye bas bas bağırıyorlar her yerde. 14 günlük evden çalışma iznini iş yerine gitmeden almalıydınız. Vermiyorlarsa hastaneden rapor alabilirdiniz.

is yeriniz ve sefiniz sonuna kadar hakli.

calistigim sirket once iran, cin ve italya'ya olan seyahatleri iptal etti. bir hafta kadar sonra butun seyahatlar iptal oldu. bu arada wuhan'daki ofis ay sonuna kadar kapali diye biliyorum. almanya'daki bir ofis, bir calisana covid19 tanisi koyulmasi sebebi ile cuma gunu kapatildi, dezenfekte edilip tekrar acilacakti, emin degilim acildi mi. acilmistir heralde. bunun disinda endiseli olanlar evden calisabilir, yoneticileriniz sorun cikaramaz, sorun cikaran olursa hr'a bildirin dendi.
son olarak da, covid-19 vakalarinin oldugu bir ulkeye seyahat edip donduysek veya covid-19 tanisi konmus biri ile direkt temasta bulunduysak veya esimiz/colugumuz cocugumuz boyle bir temasta bulunduysak, veya seyahat ederken italya/cin/iran/san marino'dan aktarma yaptiysak 14 gun evden calismamiz gerekiyor. eger bu ulkeler harici bir yere seyahat yaptiysak ancak hasta kimseyle gorusmediysek ise gidebiliyoruz, yine de semptomlardan birini gostermemiz urumunda bile 14 gun evden calismamiz gerekiyor.

ayrica sorularimiz, endiselerimiz ve semptomlari gostermeye baslamamiz durumunda olusturduklar bir mail hatti, hotline ve bildiginiz bir task force var. yetkililere haber vermeden once bize haber verin diyorlar neredeyse.

İmla hatası olsa daha çok ayıplardım, seninki anlık dikkatsizlikle yapılmış bir anlamsal hata; rezil olmazsın.

dikkatsizlikle yapılan hataların üzerine pek düşünmüyorum fakat kelimenin yanlış yerde kullanılması, özne yüklem uyuşmazlığı gibi hatalarda kişinin adını kopyalayıp google’a yapıştırıp linkedin profiline bakıyorum. Şirket işi yazışmalarımızda pek görmüyorum. Genelde hizmet aldığımız şirketlerde var böyle hatalar. Bazen üzülüyorum, bazen ayıplıyorum.

sık görüyorsam fikir oluşur ama bir kezden bi fikir edinmem

firmalar arası yazışmaların ingilizce olmak zorunda olduğu bir sektörde çalışıyorum. çok sık hata görüyorum ama neredeyse kimse native olmadığı için önemsemiyorum. türkçe yazışmalarda da sık olmadığı sürece bir problem teşkil etmiyor bence.

Kalp hastalığı

PCOS

Hiçbir hastalık için kesin konuşulamaz ki, hastalıklar kişiye özeldir. PCOS teşhisi konulan ama çocuk sahibi olan onlarca kadın tanıdım. Yanlış genellemelerden uzak durmak gerekiyor.

Vajinusmus

Tiroidi olanların sıkıntı yaşadığını duymuştum ama emin değilim tabi.

Endometriozisi olanlar ve Amh değeri 2’den az olanlar normal yollardan çocuk sahibi olamıyor. Bazısı ise hiç olamıyor.

Şu çiçeği

Burada okuduklarınıza inanmayın.

bi tanıdığım ms hastası, çocuk sahibi olmuyor. olabilir ama hastalığı nedeniyle daha kötüleşeceğinden istemediğini söylemişti

(bkz: epley manevrası)

tuzlu yemeyeceksin ve vertigo ilacı kullanacaksın. daha fazlası için manevrayı öğrenebilirsin.

Tetikleyecek şeylerden kaçınmalısın öncelikle, yüksek ses, basınç değişikliği...
Diyelim ki oldu, bazı dönem ilaçsız geçmiyor. Benim evimde, çantamda, iş yerimde birer tablet var. Sen de taşı.
Tuzu hayatımdan tamamen çıkarmış sayılırım. Bir de ben sırtımı yükselterek yatıyorum başım döndüğü zaman. Daha doğrusu şöyle tarif edeyim. Yatarken bile baş dönmesi ve mide bulantısı yaşandığı için insan ister istemez daha rahat bir pozisyona geçebilmek için yatakta dönüyor. Döndükçe de baş dönmesi artıyor. Bunun önüne geçmek için bir battaniyeyi rulo yapıyorum ve ters u şeklinde yatağa koyuyorum. U’nun taban kısına yastıkları koyuyorum. U’nun kolları da benim kollarıma geliyor. Haliyle hiç dönemiyorum yatarken.

Vertigoya benzer kulak kristalleri ile alalı bir hastalıkta var bu daha iyimser bir hastalık vertigoya göre, özellikleri ise yürürken dengesi bozuluyor insanın sağa sola doğru kayıyor adımlar, başın dönüyor gibi oluyor otururken bile şiddetli geldiyse mide bulantısı bile yapabilir, ilk ortaya çıktığı zaman vertigo diye gittim hastaneye ailede var çünkü ondan şüphe ettim teşhiste koydu uyanık doktor ama sonradan öğrendim ki kulak kristallerim yerinden oynamış dengesizlik ondan oluyormuş ilaç olarak betaserc verdi kullandım, epley manevrasını sürekli uyguladım, pek işe yaradı diyemem. Sürekli aynı tarafa yatmamakta fayda var. Kafein ve tuzlu şeyleri bir süre bırakman lazım hatta bitirmek daha iyi olacaktır. Geçmiş olsun.

Mayonez sürüp üzerine kalın öğütülmüş karabiber döküyorum ben

hp'nin classic yazan yeşil renkli barbekü sosunu kullanıyorum genelde. ama asıl tercihim rufus teague sweet honey bbq. füme hindiye çok güzel yakışıyor bence.

genelde üst ve alt ekmekleri calve ranch sos ile ıslatıp malzemeler arasına döküyorum yukarıdakilerden hangisi varsa. alternatif arıyorsan ketçap, mayonez ve biraz hardalı karıştırabilirsin. yine calve'nin burger king serisinden buffalosu falan da var.

sos olarak kayda geçer mi bilmiyorum fakat acıka iyi gider. ama tatlı biber salçası ve bol zeytinyağlı olacak. piyasada acuka diye satılan, acı biber salçasıyla yapılanlar iyi gitmiyor.

bir de lütenitsa var. bulgar acıkası diyeyim.

kabel'in dediği mayonez üzerine karabiber de kurtarıcı.

1.Pesto,domates,peynir
2.bunu denemedim ama satin aldigimda hosuma gitmisti, havuc taratoru sos gibi surmusler, ton baligi veya haslanmis yumurta,marul.

Sandviçte balık kullanacaksam tartar sos. Onun haricindeki sandviçlere hollandez sos. Sosu kendim yapamayacaksam hazır mayonez içine frenk soğanı ve yeşillik ekleyerek kendim bir sos yaratıyorum. Mayonezi muhakkak kavanozdakilerden alıyorum. Tatları daha güzel. Etli sandviçler için ise karamelize soğana biraz tarçın ekleyip sürüyorum ekmeğe.

Ajvar

Kühne'nin Amerikan Sezar sosu var. Bayılıyorum.

kredi kapatmak için kredi çekince bankaların uygulamaları biraz değişiyor diye biliyorum. 6 kredinizden bitme tarihi en yakın olan kadar vade ile kredi çekebilirsiniz örneğin. ayrıca bu durumda sizin elinize para geçmiyor, doğrudan kredileri kapatıyorlar. en iyisi maaş bankanızdaki bir müşteri temsilcisiyle konuşmanız.

yıllar önce ben de bu haldeydim. beceremedim toplamayı vermemişlerdi kredi. sürüne sürüne bitirdim kredileri.
sorması ayıp 150bin kredi nedir 6 farklı kredi üstelik. bence mantalitenizi de gözden geçirin.
ben kredi kartlarını kapadım, kendimi eve kapadım resmen, sürekli evde yiyip sosyal hayatı sıfırladım anca öyle bitti.

tek bir bankadan hepsi için kredi çekmek yerine, bankaların kendi içlerinde bu işlemi yapmaları daha risksiz ve genelde yardımcı oluyorlar.
yani garanti kendi içindekileri, qnb kendi içindekileri birer krediye düşürebilir.
aylık ödeme daha az oluyor o şekilde dediğiniz gibi.
tek değil, ama en azından iki ayrı bankaya birer krediniz olur.

yalnız geçtiğimiz aylarda yapıkredi'den çok küçük bir üçüncü kredi çekerken "daha çekebilirsiniz, limitiniz var bankamızda" demişlerdi.
çekmedim lazım olmadığı için.
sonra üç kredi yerine bir tane olsun diye yapıkredi'ye bu işlemi yaptırdım ve geçenlerde yine küçük bir şey lazım olduğunda kredi vermedi.
yani bankaya aylık ödemem oldukça düştüğü, bugüne kadar tek bir şeyi aksatmadığım halde nedense böyle saçma bir şey oldu o kredileri tek krediye düşürdüğümde.
o da aklınızda bulunsun.

Aradığınız ürün: “borç transferi kredisi”
yalnız bu tarz bir ürün krediniz bitene kadar sonraki kredi ihtiyaçlarınızda çok olmasa da bir miktar olumsuz izlenim yaratır bankalarda. Memzuç denen bir şey var. Tüm bankalar ödeme performansınızı orada görür. Yapılandırma yaparsanız bu krediye; “aa ödeyemedi mi de böyle bir yapılandırma yoluna gitti” denebilir.

işleri farklı zamanlarda yaptıysan öyle denk geldi de. farklı işlerse farklı işler olduğu için 2 defa ayrı yaptım de.

10x’lik işlemi ikiye siz mi böldünüz bilerek anlamadım. Atıyorum 10.000 usd’lik para transferi için yönetici onayı gerekiyordu da siz yönetici yok veya müsait değil diye 5-5 mi yaptınız?

aceleden bir anlık olarak bu işlemi bu şekilde yaptığımı, hatamı geç fark ettiğimi ya da siz belirtene kadar fark etmediğimi, tekranın olmayacağını yazarım. daha önce hiç yapmadım böyle bir şey gibisinden detayları eklemem, çok savunma odaklı bir yaklaşım olur.

@avatar, belirtmeyi unuttum. işler aynı ve aynı gün. zaten oradan tespit edildi diye düşünüyorum.

@irene, aynen öyle.

alttan alma ama sebebi varsa bildiğin veya potansiyel, o şekilde açıkla.

ezilme. işlemler 10x bandında olmadığı için sanırım atladım prosedürü de geç.

Hata yapmış olmaktan da korkmayın. Sehven oldu de, yönetici ile yuzyuze görüş. Uyuz birisi değilse hallolur.
Arkadaşım tüm Türkiye çapında bayilerin komisyonunu yanlış hesapladi, sonra ortaya çıktı (hemen peşine) yönetici yardımcı oldu, bir sonraki ay mahsuplasma ile çözeriz dediler.
Üstteki adama da çok bağlı yani

bölmeyi yasaklayan bir mevzu (yasa, yonetmelik, vb.) yoksa geciniz. varsa durumu neden yaptiginizi aciklayin. dogruyu soylemekten basiniza bir sey gelmez. sistem acigini birakanin da bir bildigi olmali.

keşke hata yapmış olsaydım. hata yaptım diyecek bir yanı yok malesef. ama ben işlemle uğraşmamak için onaydan kaçtım.

ama ben yine de ezilip büzülecektim. yazılanlardan da sonra yarın daha dik dururum diye düşünüyorum.

Ezilme ama ezilsen de yalana baş vurma. En fazla doğruyu farklı açıdan dile getir. Yalanlar kuyrukludur ve illaki sana bir yerde dolanır. Öz saygını kaybetmen de cabası.

once islemi 5x saniyordun, yaptiktan sonra hemen eksik oldugunu fark edip 5x daha yaptin?

@in vino, malesef o da olmuyor. 5x + 5x olarak girdim sisteme aynı anda. fark ettiğimde düzeltme şansım da olurdu.

o zaman bire bir bazenuyur +1 diyorum.

Denetimden kasit banka calisaniysan ve bulan teftisse ezilme dik dur diyenlere bakma, basina daha buyuk dert alirsin, is yogunlugundan is gorulsun diye yaptigini bir suistimal niyetin olmadigini soyle. Bulan bagimsiz denetim firmalariysa dik durabilirsin

5x ken o an 5x daha gerektiğini farkettim ve +5x olarak devam ettim. Onay sürecine girmesi gerektiğini o an düşünüp baştan 10x olarak yapmamisim. Bir dahakine dikkat ederim. Bu kadar.

dürüstçe anlat işin aciliyeti sebebiyle yaptığını, müşterinin çok sıkıştırdığını, mecbur kaldığını söyle.
atıyorum müşteri mal gümrükte acele ödeme istedi ben de mecbur kaldım. bidaha tekrarlanmayacak de.

önc 5 yaptın sonra 5 daha ekledin. o sırada 10 yapsan onaya gideceğini ve öyle yapman gerektiğini düşünemedin. "ne fark eder ki ha iki beş ha on" dedin ve silmeye üşendin, yapıştırdın geçtin. bence böyle açıkla.

satınalma talebi açarken yaptın bunu sanırım.

yalana basvurma, kendine saygini kaybetme. hem onlar da bilsin sistemin acigini. acil durumlarda belki baska prosedur getirirler.
hem bu acigi kullanmak istesen birden fazla kez kullanirdin. bir defa yaptigini, sebebini ve cok pisman oldugunu vs belirt. bence bir sey olmaz.

Bazı ilaçların aynı bazısının farklı. İçinde yazıyor aslında. Benim farklı mesela. Kaçıncı günde hangi hormon var yazıyor.

Aman dikkat.

Öncelikle Binbir çeşit doğum kontrol hapı var. Ama geneli sırayla alınan tipte. Bu nedenle muhakkak sırayla alın hapınızı. Yoksa çocuğunuza altın takmaya geliriz.

Hapların içeriği mentrüel siklusa göre düzenleniyor. Bu sebeple genelde kulanılan doğum kontrol haplarının sırası var. Zaten içini açarsanız her gün için kullanmanız gereken hapı gösteren oklar mevcut. Onları takip edin.

kırklareli

Bilecik ve adıyaman hariç hepsine gittim. Kastamonu diyorum. 15 gün görev yaptım orada diğer illerin hepsinden daha güzel anı biriktirdim. İnsanı da güzel.
Burdur merkez’i bilmiyorum ama bucak gibi ise atın son sıraya.

edirne taşköprü? uzunköprü olmasın ?

yanıt: keşan iyidir.

bunların arasında bana en sıcak gelen aydın söke oldu. batıda büyükşehirdeyim bu sene adıyamandan bir arkadaş geldi ciddi ciddi adıyamana geri dönmeyi düşünüyor. biraz ne istediğinize bağlı.

izmir dışındakileri bilmiyorum ama aliağa'yı seçerdim. hem lokasyon olarak iyi, hem de son yıllarda bayağı gelişti güzelleşti. sıkılırsan trene atlar karşıyaka'ya alsancak'a vs gidersin, havalimanına da trenle aktarmasız ulaşırsın. yazın hafta sonları yakınlarda bir yerlere kaçarsın deniz için.

Kırklareli emekli yeri İzmir varken diğerlerinde pek sosyallik bekleme
edirne diyenler hangi özel sektör var merak ettim.

20 sene istanbulda yaşamış birinin beklentileri diyelim.

saçma bi ilçede 0 sosyal hayat ve işsizlikle geçen bi 2 sene.

hem çalışabileceğim hem de eşimle çıkıp bir şeyler yiyip içebileceğim bi yer beklentim.

evet haklısınız uzun köprü

Kesinlikle izmir olanlar. Yazin her hsonu tatil yapma sansiniz olur en azindan.

Diger yerlerden 1 hafta egeye akdenize tatile gitmek icin bile bir ton para dokeceksiniz.

Hani izmir varken diger yerlerin yanina yaklasma

izmir menemen metropolit izmire yakın ama ben seçmem.
izmir kemalpaşa diğer izmir ilçelerine göre daha sakindir.
izmir aliağa havası kötü.çünkü petrol işleme tesisleri var burasıda metropolit.
burdur küçük bir il. sakin ancak olanakları diğer ege ve akdeniz illerine göre kısıtlı.
aydın söke tek avantajı kuşadasına yakın olması suç oranı yüksek. ancak diğer seçeneklere bakınca en mantıklısı söke gibi duruyor.

yazılan yerlerin hiçbirine gitmedim ama doğal güzelliği ve yemeklerinden dolayı Kastamonu, hayat muhtemelen diğer seçeneklere göre daha ucuzdur.

Neresi olur bilmemde Çankırı burdur Bilecik yazmazdim. Büyükşehir e yakın derken 50 kmden fazla ise o da bayar haftasonu bile gitmek artık yorgunluk verir. İlçeleri ona göre seçerdim. Yoksa bilecik Eskişehir e burdur Antalya ya yakın derken o liste uzar yer seçilmez.

kırklareli merkez mi? yaşam açısından rahat. çok büyük bir şehir değil ama çoğu şey var. schengenin varsa bulgar yunan 1 saat hafta sonları gider gezersin. insanları da gayet medeni. ben ankara'dan geldim beşinci senem ve küçük bir ilçesinde yaşıyorum, gayet memnunum.

Taşınan varsa daha iyi bilir ama ben taşınma hayalini kurarken hep burada birine de vekalet verdiğimi hayal ederim. Meğer benim gelmeme gerek kalmadan işlerimi o hallediyormuş...

bazı bankalarda online işlemlere girebilmek için yurtdışına sms gönderimini açmak gerekiyor. kullanacağın banka hesabı varsa durumu teyit etmekte fayda var.

-Vekalet
-Mümkünse e-imza almak. Edevletten ikamet değiştirmek gibi işlemler için, bazen çok hayati olabiliyor.
-Kapattığınız hesaplardan ve aboneliklerden borcu yoktur kağıdı almak. 5 sene sonra geri dönünce borcum olduğunu aklına geldi ttnet'in. Halbuki yoktu ama kağıt almamıştım.

Türkiye'de banka hesabınız kalacaksa GSM olmadan giriş yapabilecek şekilde ayarlayın. Bazı bankalar yurt dışına SMS göndermiyorlar, onlar için cep telefonu uygulaması üzerinden tek kullanımlık şifre alabilecek düzeni kurun.

Tüm belgelerinizi ve çevirilerini yanınıza alın. Yurt dışında çeviri yaptırmak daha pahalıya gelebiliyor.

Kullandığınız ilaçlar varsa onlardan alın, birer tane bulunsun.
Yakı kullanıyosanız yakı alın.

Bence de en onemlilerinden biri ilac. Yurtdisi (?) genis bir kavram ama bircok ulkede turkiyede eczaneden gidip alinabilen ilac baska ulkelerde doktordan recete gerektirebiliyor, o da yazmiyor vs.

Vekaleti bilemiyorum. Tam olarak niye ihtiyac oluyor ki? Benim mal mulk olmadigi icin simdiye kadar aklimin ucundan gecmedi.

Diplomalarınızın, transkriptlerin onaylı tercümesi veya İngilizce aslı, onaylı örnekleri.
Eğer halihazırda yoksa ve yetişmeyecekse, birine vekalet bırakın o sizin için halledip size postalar.

Lisan-ı ezhar.
Yalnız gerçekten iyi bir yerden alın şakayıkı. Çünkü böcek tutmaya çok çok müsait bir çiçek ama ne böcek... minik minik dolu olur içi.

Konum istanbul

kasa sana zimmetli yani bu sorunun muhatabi sensin sanki.

hata varsa da yoksa da ispatlayabilmen lazim. biraz zor tabi tum hareketleri ayri bir yere kaydedip sistemle karsilastirmak gerekebilir.

yani sistemde hata oldugunu dusunuyorsam ben boyle yapardim.

Haklısın, ama insanın hata yapma olasılığı, o sisteme arada bir öyle hile sokuşturulmasından daha yüksek bir olasılık.

Bir liste ya da log varsa, üzerinden geçip bir bakabilirsin..

Biri çalmis olamaz mi? Senden baska kimse almiyor mu kasayi?

dekont veriyor musunuz?
Kamera var mı yapılan işlemleri gören?
Paraların seri numaralarını içeren fiş kesiyor musunuz?
Kasayı devredip devralırken mutabakat ve sayım yapıyor musunuz?

Bu soruların cevabı hayır ise, tespit edilemez.
Kasa tazminatı alıyorsunuzdur. O tazminat böyle hatalar için.

Evet kamera var ayrıca kasa devredilirken paralar sayılıyor ama ben o gün kasayı devrederken sayılan parayı görmedim sadece saydım verdim sorun yok aç dediler

Kasayı devralırken bakiyenin de yazdığı bir mutabakat formunu imzalıyor musunuz?

Genelde evet ama o gün bişi görmedim yada imza atmadim

Kasayi sayarak alip sayarak verdiyseniz, gun icindeki islemlere bakilarak hata siz de mi cok rahat anlasilir. 4 islem matematik bu.
Kasayi siz devrederken de sayacaksiniz, teslim alan da sayacak ve o sekilde mutabik kalip imza atacaksiniz.

Sistem bu sekilde kurulmamis ise tamamen sacma zaten.

Gidilir, güzel film. çok beklentiye girmeden gidin.

Gidilir tabi. Ben beklentiye girmeden izlemiştim, üzerinde çıktı. 12 lira o film için bedava sayılabilir hatta.

git gayet ucuz ya.pişmanlık yaşamazsın asla.sürükleyici film

koskoca bong joon ho filmine "çekiklerin filmi" dediğine göre sinemayla aran yok. sıkılırsın, gitme.

sir gawain +1
çekikler var filmde bissürü, kültür de tam çekik kültürü. her şey çekik filmde. kanın çekilir izlerken gitme.

Kesin gidilir, 20-30tl olsa bile keyifle izlenir. Parayla ilgisi yok.
Ben çok begendim tekrar izlemek isterim.

Cekiklerden hazetmiyorum ne ya, sirgawain +1 , Bruce+1

Ben oscar muhabbeti olmadan baya önce gitmek için sinemalara baktım. Hiçbirinde bulamayıp evden izledim. Güzel film

12 tl oldugu icin gidilir, o kadar da les bir film degil

"çekikler"

Bence de gitmeyin. Ya da cinemaximuma falan gidin, butik sinemalarda izlemeyin.

Çok kolay seyredilen ama ayni zamanda ustunde dusunecek cok sey barindiran bir film, bence git, begenmezsen ne kaybedersin ki?

çekiklerden hazetmiyorsan gitme. the gentlemen'a git. tam sinemada izlemelik aksiyon/suç filmi. kadroda çekik de yok üstelik seversin bence.

Bence de gitmeyin, size hitap etmez.

benim de aklıma takıldı şimdi...

Ne çalıyorsan çok güzel çalıyorsun ama öyle bir country havası var ki çaldığın şeyde, güncel bir pop şarkısı ise bilmek imkansız. Mırıldanabilir misin?

Take me to church’un akustiği gibi

Lynrd Skynyrd - Simple Man'in riffi gibi geldi bana.

Tam olarak şu kısım
youtu.be

1cay allah ne muradın varsa versin, allah sevdiğine kavuştursun.

django

H&m e bakabilirsin biraz pahali ancak

www.erdemcamasir.com.tr

buranin da online satisi var, urunleri kalitelidir.

Bir kadın olarak iç çamaşırını bilemem ama çorapta model çeşitliliği ve kalite açısından jack jones f/p olarak iyi bence.

Gözlemci olmak, insanları ve insanların olaylara verdiği tepkileri gözlemlemek. Algısı açık olmak, yolda yürürken sadece yürümemek, çevreyi farketmek. Seyahat etmek hem de bol bol. Son olarak da yalnız kalmak. Seçilmiş bir yalnızlık olması önemli aks insanı depresyona sürükler ki yazan insanların çoğunun derdi böye böyle başlıyor.

Storytelling sanatına dair bir sürü kaynak var. Udemy'de olsun diğer self learning sitelerinde olsun. Kitaplar var. Oralardan hem teknik geliştirmek için nerelere başvurabileceğinizi hem de püf noktaları öğrenebilirsiniz diye düşünüyorum.

gezmek...

Edebiyat Atölyeleri'ne katılın. Bilgi, İthaki, Gümüşlük akademis gibi.

Bence sondan yazmaya başlamak. Önce finali belirleyip girişi buna göre şekillendirmek.

yaşamak.
her türlü deneyime açık olup, her şeyi deneyimlemek.

orijnallik icin okumamak hatta hic okumamak gerekiyor.

Yazmak gerekir üstadım. Sonra belki içinize sinen bir yazı yazmış olursunuz belki.

m.youtube.com

Yıllardır duyurudayım, şarkıyı bu kadar net tarif edeni görmedim. Tebrik ediyorum. Yalnız bu bachata, salsa veya tango değil :)

eataly

Parle

Eataly demeye gelmistim :)

eataly+1

Bu detay bir şekilde birinin aklına geliyorsa o ilşkiden bir cacık olmaz.

kadın hakkıyla mı erkekten fazla kazanıyor yoksa başka şekillerde mi? hakkıyla kazanıyorsa ilişkinin gidişatında bir şey olmaz.

aile bireyleri nasıl düşünür, toplum ne der gibi çekincelerin varsa o ilişkinin sağlam temellere oturması mümkün değil.

Kendi gördüğüm örnekler icin konuşursam eğer, erkekler bunu sorun etmezken eşleri sorun etmeye başladı.

Hiiç sorun değil benim için.

amaan öfff 2020 olmuş hala..
evlenmeyin ilişki kurmayın o zaman abii sevmedğiniz kadınla.
yani insanı ilişkiyi yürütmede kriter olarak kazanılan parayı düşünmesi için sevgi, aşk, tutku, saygı, cinsellik, paylaşım vs her şeyin bitmesi ya da neyse yani bunların sırasının geçmesi lazım.
hepsi bitti, maaş mı sorun yani
piiii :/

sanılanın aksine uzun vade içinde kadın problem ediyor.

Genelde bir zaman sonra iki taraftan biri sorun etti ve bitti ilişki. Erkek fazla kazanirsa sorun olmuyor yürüyor ama kadın fazla kazanirsa bitiyor.
En son kadın doktor ve mühendis erkek evliliği bitti yakınımda.
Bir de yine kadın doktor ve erkek öğretmen var onların ki de yakında bitecek gibi duyduğuma göre koca kendini ezik hissedip evde kadıni ezmeye çalışıyormuş o da gelip hırsını hastanedekilerden alıyormuş :) bunlar bir de çocukluk arkadaşları ve liseden beri sevgililer erkek devlette fizik öğretmeni.

kirmizipilotkalem hocam iyi dedikodu yaptın iki dakikada gülümsedim :D

ya ortada sevgi olunca böyle şeylerin çok dert olmaması lazım aslında.
bazı kadın cinayetlerinin nedenlerinden biri oluyor kadının daha güçlü bi karakter çizmesi ve erkeğin pasifize olması.

Benim ilişkim böyle ve hiçbir şekilde rahatsızlık hissetmiyorum. Bunun Bir önemi olmadığını dusunuyorum.

bunun veya tersinin problem yaratmasını hayretler eşliğinde karşılıyorum.
her iki türlüsünü de yaşadım. hiçbir problem olmadı.
karşınızdaki kişi iyi bir insansa problem olmaz.

kadın fazla kazanınca yalpalıyor maalesef.

bunun ataerkil yapi ile alakasi yok bence, yurtdisinda da bunun sikinti cikarttigini gordum, hic problem yaratmadigina da sahit oldum. olay adamin kisiligine ve kadinin tavrina bagli. eger hatun havaya girerse adam da hirsli bir tip ise, hikaye iskandinav ulkelerinde bile geciyor olsa ariza cikar her turlu. ama hatun havaya girmez, adam da ben eve giren paraya bakarim gerisi beni ilgilendirmez tatlim modunsa ise problem cikmaz.

yorumlardan anladığım kadarıyla ilerleyen süreçte kadın problem çıkarıyormuş bunu anladım.Çok tırt iş... kadın üyelerden yorum alabilir miyim?

Çevremde bu duruma çok şahit oldum. Erkeklerin hepsi durumu olgunlukla anlatıyordu. Yani ne bileyim böyle kız çocuklarından bahsediyormuşçasına bir şefkat mi deseeem, her başarılı erkeğin arkasındaki daha başarılı kadından bahsederkenki pozitif gurur mu deseeem.

insanlar egodan ziyade canının derdine düşmüş durumda bence olay bu.

ne demiş ünlü düşünür, millet aç aç.

Tarafların kişiliğine bağlı. Cinsiyet fark etmeden; kişi buldumcuk delisi olduysa tabii ki yürümez ilişki.

Kadın üyelerden yorum alabilir miyim eklemesi üzerine geldim. Öncelikle cevaplara şaşırdım çünkü benim şu ana kadar gördüğüm/ duyduğum ve tecrübe ettiğim erkeklerden yana sıkıntı olduğu yönünde. Eski iş yerimde pozisyon gereği çok az kadın vardı ve yine şirket prosedürleri gereği içeriden biriyle evlenmek yasak, ilişkide olmak da hoş karşılanmıyordu. Haliyle insanların erkek arkadaşları şirket dışındandı ve piyasaya göre fazla kazandığımız için de bizim kızlar sevgililerinden çok kazanıyorlardı. Hepsinden en az bir kere karşı tarafın bununla ilgili tatsızlık çıkardığını duydum.
Ben de o işe ilk başladığım dönemlerde, daha öncesinden tanıdığım ve benden hoşlandığını bildiğim birinden “sen artık beğenmezsin de beni” lafını duymuştum.
Ailelerin falan bilmem ama senin paran benim param hesabı yapacak bir erkekle beraber olamam. Berabersek, ikimize çalışıyorumdur zaten. Aksi beni çok yorar ruhen.

Benim şu ana kadar çevremde gördüğüm örneklerin nerdeyse tamamında erkekler bir süre sonra ağır kompleks yapıp yanlarındaki kadınları canlarından bezdirdiler. Erkekler bu konuyu aşmakta zorluk çekiyorlar kültürel kodlardan dolayı.

benim için hiiiç problem değil, aksine bulsam şöyle zengin bir hatun da kapağı atsam hiç fena olmaz. hatta beni çalıştırmasın, evi çekip çevireyim kalan zamanda da evde hobi odama çekileyim oooh mis!
zengin qıslar eqlesin...

bu durumu (eşin daha çok para alması) sorun edenler neredeyse sadece erkekler.
bir kadın daha çok kazanıyor ve kendinden daha az kazanan erkekle ilişki istemiyorsa zaten başlamaz abi sıkıntı nedir?:D yok eğer başlıyorsa da sorun etmiyor demektir burada anlaşılmayacak ne var??

erkekler aslında ataerkil bakışın erkekleri vurduğu en güzel örneklerinden biri olarak burada kendi maaşlarını kimliği olarak görüyorlar. yani kadınlar değil, erkeklerin kendileri ben X paralık adamım kafasına giriyor.Oysa çok kazanmak -nereye nasıl harcayacağını bilmeyen birini- iyi;nitelikli biri yapmayacağı gibi, az kazanmak da başarısız, vasat biri yapmaz.

hahaha bi de yani kadın senden çok kazanıyorsa bırak kazansın yani, kendin kazanamıyorsun diye herkes senin kadar mı para kazansın.

Sıkıntı kadın tarafından kaynaklanıyor genelde. Sen şimdiye kadar sevgilim cimri diye şikayet eden adam gördün mü hiç? Neden? Çünkü kızın parası umurunda değil, yiyici olmasın yeter. Ama kadınlara sor erkekte en itici bulduğunuz şey nedir diye, cimrilik ilk üçte çıkar.

benim şimdiye kadar gördüklerim içinde sorun çıkaran ya da bir şekilde komplekse giren hep erkekler oldu.

maaşlı çalışılıyorsa, paralar bir havuzda toplanıp evin masrafları öyle ödendiğinde de fazla maaş alan taraf olmak istiyorlar; diğer koşullarda da (kızın kendine ait bir parası varsa, aileden zenginse vb.) en azından evin kirasını falan veren, evi geçindiren kişi konumunda olmak istiyorlar.

bunun ataerkillikle değil de, güç-para dengesiyle ilgili olduğunu düşünüyorum.

bu sorunun altina epeyi soru yazilir cunku tamamen anlayis ve karaktere bagli.kisilerin kazanc paylasimi nasil olacak ayri hesaplariniz mi var kisisel mi?Para harcama anlayisina bagli biraz.yoktan anlayan bir kadin mi?erkek kisi kadinin "luzumsuz harcamalarina" karisir mi?gereksiz de olsa diger soru bu gelir durumu hic degismeyecek mi?kadinin standartini dusurecek herhangi bir durum olmayacaksa sikinti olmaz diye dusunuyorum.kendi duygu dusuncem ise ben istemezdim.tasvip etmedigim bir sey ama bu.kendime alabildigim bir kolyeyi esim bana hediye edemeyecek durumdaysa sikilabilirdim:/. fakir erkegin kaprisi bir tuhaf kadinlar sorun etmeye basladi diye bahsedilen seyler belki erkegin girdigi triplerin sonucu da olabilir.ve erkegin su anki gelir durumu disinda egitim durumu da kadinla denk mi dusuk mu baska konularda birikimi statusu yuksekse kurtarabilir

fakir dedigim kadina gore fakir simdi gelir durumu farkini anlamadigim icin...300-500hesabi degildir ins.....

cevremdekilerden orneklendirmem de gerekiyorsa zengin kadin fakir oglanlarin evliligi tam gaz devam etmekte.kadinlar idare eden tipler esleri de sonradan gorme.ama iyiler

fsm var
medilife var
uygun fiyat
iyi doktorlar

ama size ne lazım onu bildirirseniz daha spesifik yonlendirmeler olabilir
örn kadın doğum icin basarılı bir doktorumuz var tavsiye edebilirim
cocuk icin baska bir adam var
gibi

ticarethaneye dönmemiş özel bir hastane yok bence. bir tetkikin gerçekten gerekli mi yoksa sırf yeşillik olsun diye mi alındığını doktor olmayan kimse yüzde yüz emin olamaz, o yüzden bir noktada bunun ayırdına varmak çok zor. sürekli "acaba kazıklanıyor muyum" şüphesiyle tedavi olmaya çalışmak can sıkıcı, bu sebeple pahalı olmayan orta seviye özel hastanelere gitmek lazım, fazla tetkik yapıyorlarsa da maddi açıdan çok zorda kalmazsın.

Bruce’a tamamen katılmakla beraber bir ekleme de ben yapmak istiyorum. Ücreti orta seviyeye çekmeye çalışırken de kaliteden çok uzaklaşmamak lazım. Ben mesela amerikan hastanesinde geçireceğim bir operasyon öncesinde, amerikan hastanesinde çok pahalı olduğu için başka bir hastanede ilaçlı tomografi çektirdim. Oradan aldığım cd’yi de amerikan’a götürdüm. Fakat cd’yi bir türlü açamadılar format yüzünden. Bu sefer konu “nerde çektirdiniz bunu?” Noktasına geldi. Yine aynı hastane, tomografi öncesi test için aldığı kanı kaybetti mesela. Hal böyle olunca daha ucuz hastaneye de gitmeye korkar oldum.

Spesifik doktorlar için amerikan-acıbadem taksim-istanbul florence üçlüsüne gidiyorum. Onun haricinde solunum yolu enfeksiyonu falan varsa daha uygun hastanelere gidiyorum.

Ticarethaneye dönmeyen hastane yok bence ama f/p olarak Levent Hastanesi bu konuda iyi gibi.

Topkapi’da koc hastanesi var. siddetle tavsiye ederim.

koc iyimis ama biraz uzak kaliyor. levent hastanesine baktim, google puani bayagi dusukmus. surp pirgic, amerikan, liv, Florence olabilir gibi.

dora hastanesi var mesela, nasildir orasi?

in vivo olarak bir psikologla çalışabilirsin.

yemek seçme olayı şımarıklıktan başka bir şey değil. hayati bir tehlikesi olmadığı sürece gırtlağından geçen her şeyi yiyebilmen lazım.

sana hükmedebilecek, otoriter ve tabii ki yemek seçmeyen bir kız arkadaş edinirsen bu sorunu aşarsın kolayca.

Şımarıklık demeniz bence cahilce. Yiyebileceğime inanıp, yeme isteğiyle başladığımda bile yiyemedim. Son kız arkadaşım da vegan idi onun için ben de vegan takılıyordum. Tat değil texture olan şeyler hissiyat olarak rahatsız ediyor.


Psikologların baktığını bilmiyordum, o kadar da psikoloji geçmişim var collablardan ^^. Teşekkürler araştırayım.

Bu konudaki tecrübem kardeşim. Şimdi kıyaslamak gibi olmasın ama o çok küçükken yapıyordu bunu. Okula başladığı zamanlarda. Okula da 3 yaşında başladığını belirtmek isterim :) ağzında bıraktığı histen hoşlanmadığı için bir çok şeyi yemek istemiyordu. Texture dediğiniz için o canlandı gözümde.
Yiyeceği başka bir şekilde yemeye çalışın diyeceğim. Mesela brokoli, haşlayıp yemeyin de kremalı çorbasını için. Kıymalı karnabahar yemeği yerine gratin olarak pişirmeyi deneyin. Veya falafel sevmemenizin sebebi içindeki fesleğen tadı veya üzerindeki sosu olabilir mi? Kızarmış/ köfte formuyla bir sorununuz yoksa her sebzenin köftesini yapabilirsiniz.
Böyle böyle tatlarına alışırsanız sonra formlarını da değiştirebilirsiniz bence.

Bir de şeyi düşünün, yiyemediğiniz şeyler ile ilgili yanınızda konuşuldu mu? Iyy domates kabuklu, ıyy taze fasülye kılçıklı gibi. Bunlardan aklınıza gelen varsa, sevmeme sebebinizin kaynağının kendiniz olmadığını kendinize hatırlatın.

Teşekkürler mantıklı konuştunuz. Düşününce peyniri pizzada tostta borekte yiyorum ya da pişmiş soğan sarımsak bütün olmayınca onları da yiyorum.

Dediğim gibi psikologlar bakıyormuş onlara uğrayacağım ama öneriniz aklıma yattı.

Bence ders almaya hiç gerek yok. Bu konuyla alakalı bir sürü youtube videosu var. Baz, aydınlatıcı, sabitleyici sprey neden ve nasıl kullanılır tek tek gösteriyor. İyi makyaj yapmak ancak pratikle oluyor. Bol bol video izle, sonra kendinde dene. Zaten bir süre sonra, kendin de bir şeyler katmaya başlayacaksın makyajına.
Ürünleri mac’ten alacaksanız muti’nin dediği de iyi bir alternatif. Yalnız bu noktada cildi iyi tanımak lazım. Mesela bana mac’in fondötenleri resmen dokunuyor fakat rujlarını çok beğeniyorum. Siz de önce deneyin 2-3 saat cildinizde kalsın, sonra alın.

Fırça çok önemli demeye geldim. Guzel makyaj=kaliteli firca benim icin.

Ivf için değil ama benzer mantıkla bir hormon tedavisi gördüm. Bir yandan iyileşmek için ilaç kullanırken bir yandan üzüntüden kendimi öldürecek kıvama gelmiştim. Delirdiğimi, asla geçmeyeceğini sandım. Nasıl ağladığımı bir ben bilirim. Ama sor neye ağlıyordun, bilmiyorum.
Aşmak için bir iki yöntem bulmuştum ama inan sen aştım diyene kadar süreç bitecek. Bol bol eşine sarıl. Yalnız kalmak bana iyi gelmemişti.

1. minimalizm iyi birsey. bu konuyu arastir. alim aliskanligini degistirebilir.
2. birkac yil sonra kendini nerede goruyorsun ona bak.(yurtdisi, evli, yalniz, gezgin vs..)
3. ekonomik durumuna goz atip ona gore satin alma yap.
4. yalniz alisverise cikma. biri olsun. mumkunse miymiy degil ozguveni yuksek biri. sacma sapan satin almalar yapmaktan seni koyar.

Merhaba, ben de geçen sene tam böyle düşünüyordum. Bir süre de sırf bütün o sıfır eşyaları nasıl alacağım, nasıl ödeyeceğim, gerek var mı, ileride evlenirsem değiştirmem gerekir mi diye düşünmekten taşınamadım. Sonra beyaz eşyalar pahalı geldi, ikinci el mi alsam dedim fakat sonra sıfıra göre daha çabuk arıza çıkarabileceğine kanaat getirip sıfır almaya karar verdim.

Buzdolabı, çamaşır makinası ve bulaşık makinasını boschtan aldım. Beğendiğim modellere en iyi fiyatı media markt verdi. Oradan satın aldım. (Hiç sorun çıkarmadılar)

Set üstü ocak, 2 adet 3’lü koltuk ve 4 kişilik yemek masası annemler artık kullanmadığı için bana gelecekti. Ben de tüm yatak odası takımımı memlekette yaptırdım. Hem nakliye ücreti ödemedim hem de gardrobu falan yaptırmak, ikeadan almaktan ucuza geldi. (Gardrobu internette gördüğüm modellerden esinlenerek, kendi ihtiyaçlarıma uygun olacak şekilde ben çizdim. Onlar yaptı)

Makyaj masam, öğrenciliğimden kalma ikea masa.
Aynayı da ikeadan aldım.


Bu arada yemek masası ikea, ben alacak olsam yine onu alırdım.

Yatak da yataş tesla. Başta memnun değildim. Şimdi memnunum.

Televizyon samsung, daha yeni aldım, ondan da memnunum.

Ben bu eşyaları aldığımda insanlar gülüyordu bana. “Yav ne gerek var kendine çeyiz düzdün” gibi cümleler kuruyorlardı. Gereklilik kişiden kişiye değişir. Ben güzel, temiz, kendi zevkime göre eşyaları kullanmak için biriyle evlenmeyi beklemem istemedim. Bu bana saçma geliyor. Sonra yok efendim kayınvalidenin bütçesi bosch markaya yetmedi yok gelinin babası mobilyayı istoçtan alacakmış. Ne gerek var?

Ayrıca, diyelim birisiyle tanıştım evlenmeye karar verdim. Bence daha garantisi bitmemiş buzdolabını değiştirmeye gerek yok. Ama koltuk değişebilir, neden çünkü zaten eski bir koltuk veya yatak değişebilir çünkü bazısı çok yumuşak seviyor, bazısı sert.

Ben olsam yeni alırdım, temiz temiz kullanırdım.

Bu arada masaların ve aynaların linkini ekleyeceğim.

Koltuk alacak olsam ikea kıvık alacaktım.

Yeni bir halı alacağım, o da mudo olacak.
Umarım bir fikir olmuştur anlattıklarım.

Buzdolabı çamaşır bulaşık makinesi klima için arkadaşım var. Adam tamirci ama eline geçince sıfır ya da tamir ettiği ürünleri iki yıl garantili satıyor,maltepr de istersen gorusturebilirim. (güvenilir biridir)

Bekarsaniz Sıfır alsanız dahi çok pahalı olmasın. Evlenirseniz ediniz tekrardan aldıracak cogu eşyayı :) sizinkiler kullanilmayacak

Pomodoro’da sanırım süreleri kendiniz ayarlayabiliyorsunuz.

Spor krnometreleri isinizi gorur. Su kadar calis bu kadar mola ver seklinde ayarlaniyorlar. Bir suru vardir da sports timer diye aratinca tepede su cikti:

apps.apple.com

Yöntemin adı Pomodoro, bu isimle arama yaparsanız birkaç uygulama bulursunuz.

Ayrıca ben Minimalist isimli uygulamayı kullanıyorum bunun için. Aslında kendisi not alma uygulaması ama Pomodoro modu da var.

BeFocused

5 dk mola yetiyor mu

masterlistapp.com

Veya güre'den :)

Minibüs ile edremit, edremit otogardan servis sorabilirainiz ama servi ok sık olmuyor. Muhakkak önceden teyit etmeniz gerekir.

Ağır fondötenlerin hepsi böyle yapıyo, bir tek NYX’ in mineral stick fondöteni istediğim gibiydi. Cildi nemli tutan ve canlı gösteren bir fondötendi.
Ama malesef üretilmiyor artık... Üretilmediğinden beri de fondöten almıyorum o kadar iyiydi ki.
Bb krem veya yine mineralli bir fondöten bulabilirseniz onlardan alın.

Aslında bunun şunu yap denilebilecek bir çözümü yok çünkü makyaj yapıp dışarı çıkıyoruz. Cilt nenini kaybediyor, soğuk hava ile buluşuyor, hapşurıyoruz, burnumuzu kaşıyoruz, rüzgarda saçımız sürtünüyor derken hem fondöten oynuyor yerinden, olanı da cilt emiyor. Derken böyle oluyor. Günlük kullandımda ben olabildiğinde hafif formülleri, özel 1-2 saatlik durumlarda ise daha ağırlarını tercih ediyorum.
Bu görüntüyü engellemek çok mümkün değil ama makyaj tazelemeyle (nemli süngerle cildin üzerinden geçmek gibi) önüne geçilebilir.

bunun tek çözümü var: makyaj yapmadan hemen önce sıcak bir banyo. buhardan gözenekler açılıyor ve makyaj emanet durmuyor.
banyo yaptınız, yüzünüzü mümkünse keselediniz, ya da yüz sabunu ile de yıkadınız, kuruladınız diyelim. sonra yüzünüze hiçbir şey sürmeden makyaj yapın.

bir de, fondötenle yerine bb kremi bu sebeple kullanıyor insanlar. fondötenle kalındır, bb daha esnektir, hava aldırır.

neyle sürüyorsunuz? nemlendirilerek kullanılan makyaj süngerlerini deneyebilirsiniz, bir de fondöten süreceğiniz günlerde biraz daha kuvvetli bir nemlendirici.

Alandan almak Paris'ten almaktan ucuz olur. en iyisi guzel bir sarap almak olacaktir, Bordeaux, rhone yahut languedoc vs vs. yahut pastis calvados gibi fransiz ickileri var, onlari turkiyede bulmak zordur belki.

Paris’e özgü değil diğer bölgelerinde de var ama get27.

dostum fransa alkollu ickiler konusunda marka bir ulke

sampanya, konyak, sarap, pastis, likör gibi ickilerin ana vatani neredeyse. dolayisiyla orada ne satiliyorsa buralarda bulunur

ben konyak isterdim, hazir mevsim kis, boyle yumusak yumusak, yudum yudum icerdim
remy martin, hennesy, camus, martell vsop konyak isteyebilirsin, XO icin butcesi varsa XO isteyebilirsin

grand marnier ya da cointreau port. likoru de olabilir bak

Bu mevsimde tabii ki remy martin

Paris´e ozgu, oradan gelen ve unlenmis bir icki yok bildigim kadariyla. Olsa olsa, son yillarda cok hip olan, her sehrin kendi uretimini yaptigi cinlerden olabilir. Bastille ya da St. Germain menseeli cinleri vardi sanirim. Bunlari ama Duty-Free´de bulamaz.

Paris kokteyl ve raw-wine sehri bence. Her yerinde icilen bir kokteyl icin (standart kir ya da kir royal) "creme de cassis" aldirabilirsiniz. Ancak en iyisi, yani Gabriel Boudier De Dijon olacak, digerleri baska Avrupa ulkelerinde de satiliyor.

Yüz felci olma durumu da olabilir. Umarım öyle değildir. Ağzınızda hava tutmaya çalışın, ıslık çalmaya çalışın, ağrıyan taraftaki gözünüzü ayna karşısında kırpmaya çalışın...

Hayatimda hic soguk havadan oyle bir agri olustugunu duymadim ki zaten turkiye'de hava soguk degil.

tmj disorder olabilir.

Farketmeden dişlerinizi sıkıyor olabilir misiniz? Çene kası geliştiğinde de böyle ağrı ve tutulmalar olabiliyor.

kahveni al git. madem en tecrübeli sensin, bir görünürsun, sıkıntı yoksa eve dönersin.

posta koyacaksan da isini garantiye almadan yapma derim ben. ufaktan baska is bak belki bakarsin baska bir is cikar karsina. o zaman icinden ne geliyorsa yapar, soylersin ama simdilik sakinligini koruman lazim bence. ben olsam oyle yapardim. is hayati fevriligi kaldirmiyor maalesef.

İki farklı konuya değineceğim, bundan 10 gün öncesine kadar 2 aydır preprodda test yapacağım diye can çekişiyordum. Benim yapmam gereken testler için aralık başına kadar vaktim vardı. Bırakın 1 günü, 1 saat bile esnetilemeyen deadlineımız var.
Benim işimi bitiremememdeki sebep prod’a eklenen yeniliklerin (yeni bir özellik veya arayüz olabilir) preprod’a tanımlanmadan yapılmış olmasıydı. Güncelleme ve geçiş beklerken ben de uzun mesailere kaldım. İşin yetişmemesini geçtim, banka zifiri karanlık olduğundan korkup istemsizce dişlerimi sıktığımı işten çıkarken farkediyordum. Hele son hafta, bt’den birinin de benim gibi fazla mesai yapıp geçişleri tamamlayabilmesi için her şeyi verirdim. Bunu samimi söylüyorum. Pasta, börek, çörek ne olursa... bunlar neden anlattım. Yapılan işin arkasında siz varsınız, önünde başka insanlar. Sizin yapacağınız işe muhtaçlar. Kendinizin, yaptığınız işin değerini bilin diye uzun uzun yazdım.

Terfiler ise artık ne yazık ki ölçülebilir değerlendirme sistemleri sonucunda verilmiyor. Muhtemelen terfi alacaklar 6-7 ay öncesinde bellidir ki siz de bu kişilerin kim olduğunu tahmin ediyorsunuzdur.

Verilen her emeğin, harcanan her zamanın da çalışan insana olumlu olarak döndüğünü gördüm. Belki bankanızda değil ama başka bankada...

Bence bu akşam gidin, güzel taze bir kahve alın yanına seviyorsanız cheesecake. Sizin alanınız olmayan bir konuda size ihtiyaçları var. Bu sizin gururunuzu okşamalı. Bir de, gitmeyip de yarın tatsız bir laf duyarsanız daha çok üzülürsünüz.

Özel bir bankada risk yönetiminde çalışıyorum, hazine yani türev işlem ve pozisyonların denetimi iş tanımım.
Evet seyahati çok ama ileride sabite geçebilir mesela bir önceki yöneticim iş bankası müfettişiydi sabite geçmek için bizim bölüme gelmişti. İyi para kazanır evet daha doğrusu ortalama bir beyaz yaka kadar kazanır. A bankası b bankası c bankası pek değişmez her bankada benzer bölümler benzer şekillerde çalışır. Önü açık mesleği şu an ne bilmyorum ama sıfırdan başlanacaksa banka için iyi bir bölüm. Beyaz yakalık boktan o ayrı bir konu ama her bölümde birbirinin kuyusunu kazma dedikodu as üst ilişkisinin bokunu çıkarma var. Torpilsiz bir yerlere gelebilir özel bankalar için konuşuyorum. Devlet bankasında durum nasıl işler bilmiyorum.
Kendi çalıştığım yerdeki müfettiş hollandaya gitti mesela yine özel bir bankanın yurtdışı ayağına.
Soruları varsa başka cevaplarım, özetle önü açık diğer mesleğinin ne olduğuna bağlı olarak tercih edilebilir bir alan gözümde.

@tuborg yesili cevap için teşekkürler. özelden yazdım hocam.

Merhaba, bu meslek de, aynı pilotluk, askerlik gibi sadece ünvan ve para için yapılmayacak mesleklerden biri.
Devlet bankalarını bilmiyorum, özel bankalar için söylüyorum torpilsiz bir yerlere gelmek mümkün. Yalnız o geldiği yer arkadaşınızı memnun eder mi onu bilmiyorum. Bu ne demek? Torpil veya iyi ilişki... ismini nasıl koyarsınız bilmiyorum. Bunlar olmadan Türkiye’de istediğiniz noktaya gelmeniz çok zor. İstediğiniz nokta, herhangi bir birimde yönetici/yönetmen olmaksa bu kolay. Ama ben şube/birim/bölge müdürü olacağım diyorsanız bu zor.

Bankadan bankaya değişmekle birlikte gezmesi bol bir iş. Merkezi denetimi kuvvetli olan bankalarda dışarı görevleri (turneler) az olurken, diğerlerinde daha fazla. Şansınıza göre göreve atanma şekliniz de değişir. Eviniz kadıköydedir, bir tuzla şubesine gidersiniz, bir gaziosmanpaşa, bir beylikdüzü şubesine. Bunun seçme hakkı müfettiş yardımcısında olmayacaktır.
Diyelim şehir dışı, ülkemizde henüz adını bilmediği ilçelere görevi çıkacak. Bazı ilçelerimizde oteli geçtim, pansiyon bile olmuyor. Kışın ısınma probleminin olduğu yerlerde kalınabiliyor.

Ömür boyu yollarda olmayacak tabi ki. Şu an sanırım en erken geçiren banka yaklaşık 5. Yılda sabite geçiriyor. 10 küsür yıl süren de var. Bunu işe girmeden sorabilir gireceği bankaya.

Bununla beraber müfettişin mesaisi olmaz diye bir söz de var ve bu söz doğru :) benim rekorum gece 12’de işten çıkmak (aralıksız çalışıldı) ama sabah 7’de çıkanlara da şahit oldum. Bu kadarı çok sık olmaz fakat bankada en çok çalışan, stresi en fazla bölümlerinden biri.

Benim gözlemlediğim, bu meslekte duygusallığa ve alınganlığa hiç yer yok. Çelik gibi sinirlere sahip olmak lazım. Bu konuda daha fazla detaya girmeyeceğim.

Disiplini sevmeyen birinin ise asla yapamayacağı bir şey.

Bunlar göreceli olarak olumsuz olarak sayılabilecek noktaları.

Olumlu taraflarında ise muhtemelen maaşı tatmin edici gelecektir. Yetkili yardımcısı maaşı ile müfettiş yardımcısının maaşı arasında 2 kat fark oluyor. Bazı durumlarda neredeyse 3.

Kimsenin gezmeye gitmeyeceği yerlerde haftalarını geçirecek. Bazen daha uzun. İnsan oralı olmuş gibi hissediyor. Bambaşka hayatlar ve insanalar görecek. Bu, insanın bakış açısını zenginleştiriyor.

Tüm yemekleri, yerinde tatma şansı bulacak. Bana kalırsa en güzel yanı bu :)

Bankacılığı da geniş anlamda öğrenecek, ileride başka bankaların sabit pozisyonlarına başvurmak isterse önü açık olur.

annem evdeki altın takıları öyle bir saklamış ki kendisi bile nelerin içine koyup sakladığını unutup, o içinde altınların olduğu şey artık her neyse onu çöp zannedip atmıştı. manevi değeri de vardı, hatıraydı hepsi.

yok normal değil, insan atarken bir bakmalı bu ne diye. bence yani.

pul kolleksiyonum ve tasolarim :)

Emziren annelerin yaralarına kullandığı gümüş kapaklar.
Değeri 340 liraydı öyle büyük para değil belki ama ücretsiz izinde ve oğlumun babasından kuruş nafaka almazken bir de o gidince çok üzülmüştüm.

Kırmızı elbiseli belli belirsiz kadın figürü olan tahta üzerine boyanmış tabloyu paramparça çöpte görmemle “güzel değildi basit duruyordu” açıklamasının yapılması...

Yillar once cekilmis onlarca fotoğraf. Butun gecmis yok oldu.

Saklama ve arsivleme huyum oldugum icin bir seyin sorulmadan atilmasi beni cildirtir. Su an beraner yasamiyoruz ama, bende saklama arsivleme hastaligi varken bir o kadar da kardesimde "cope atma" hastalogi var. Herif düzenli olarak kesfe cikiyordu evde atacak bir seyler bulmak icin, durtusu vardi surekli bir seyler atacak adam. Bir kere karsima gelmis bu pc yi atiyorum dedi adam. Calisan saoasaglam bilgisayari eski diye cope atacak. Dalga mi geciyorsun dedim.

Yabi haklisin kizmakta. Bir sey atilirken sorulur veya bakilir nedor ne dedildir diye eger ne oldugunu bilmiyorsan.

Annem ve babam her yıl beni ve kardeşlerimi fotoğrafçıya götürüp bizim bir arada olduğumuz fotoğraflarımızı çekermiş. Biz büyüdükçe o fotoğraflar ortadan kayboldu. Meğersem ablam kendisinin iyi çıkmadığı fotoğrafları yırtar ve kalemle karalarmış. Geriye kalanları ya akrabalar, komşular almış ya da erkek kardeşim bir şeyleri parçalama döneminde yırtmış hepsini. O fotoğraflardan elimde kalan hiç olmadı ne yazık ki.

Bir de babam hepimizin ilk seslerini teyple kasetlere kaydetmiş. Bu kasetleri de erkek kardeşim içlerindeki bantları söküp parçalamış. Çok üzüldüm yine durduk yere.

Çocukken çok kitap okurdum ve onlarca kitabım vardı. Sonra taşınma esnasında nasıl olduysa kitapların olduğu koliler ortadan yok oldu. Hala aklıma geldikçe üzülürüm.

pokemon kartlarım :/

Anneannemden bana yadigar'Cumhuriyet Altını'. 13 yıl geçti hala daha üzülüyorum...

Küçükken bana babamın aldığı disney ansiklopedi serisi. Yıllarca annemlerin evindeki kitaplığımda durdu. Yılda 1-2 kere annemlere giderdim. Gittikçe de bir tanesini rastgele seçer bakardım içine. Kendi evime taşındığım zaman istediğim annemden. Verdik galiba onları noldu bilmiyorum dedi. Çocuk ansiklopedisi okumayacağımı düşünmüş.

Bir de beyaz peluş ayım vardı. Patileri lacivert kumaştan, beyaz puantiyeler vardı üzerinde. Onu da bir gidişimde göremedim, büyüdüm diye vermişler.
Hatırlayınca yine üzüldüm.
Nasıl teselli vereceğimi bilmiyorum tabi ama ben kendime “eşyalarına bu kadar bağlanma” diyorum.

Saat,manevi değeri yüksekti,hala aklıma geldikçe üzülürüm

Annem tarafından 25 yıldır sakladığım oyuncağım, 10 yıllık bilim çocuk kart koleksiyonum bana sorulmadan zaten eskimişti gibi yalan bir açıklama ile hunharca çöpe atıldı. Mağdurum da mağdurum :((

Soruyu yanlış anlamışım, mobilde olduğumdan dğzeltemiyorum da. Ev taşırken altınları eski bir çantaya koymuştu hepsi annesinden anneannesinden kalmaydı. Onu çöpe attıydı içine koyduğunu unutup :/

ohoooo. büyük kavga çıkarana kadar babam kafasına göre dağınıkmış diye odama dalıp "temizlik" yapma adına bişeylerimi atıyodu. 15 temmuz sırası ne kadar muhalif ve muhalifimsi adamın kitabı varsa onları atmıştı çöpe, en büyük vurgun oydu. ilber ortaylı kitabı bile uçmuştu, adam fazla okumuş ya kesin muhaliftir. polis evi basarsa içeri almasınlar aman.

bi kere de spordan getirdiğim çamurlu ayakkabılarım vardı poşet içinde. yıkamak üzere poşetiyle bi yere koymuştum bi baktım yok. o sırada dışarı giderken çöp diye almış atmış yine babam. çöple alakası yoktu baya ayakkabı olduğu belliydi aslında. pisliğine yaptığını düşünüyorum bak yazınca hatırladım gene sinirlendim.

insanlar pek akıllanmıyor. büyük kavga çıkarmadan da malıma dokunmayı anlamadı.

gece gorus durbunu sene 93
350 milyon yillik trilobit fosili-cok saygi duyardim ona be-
rus denizaltisindan cikma sonar hoparloru
f4 phantom "joystigi"
rom un ilk sayilari

hatirlamasi bile kotu

içeriğini tam bilemiyorum tabi ancak, yasal varisi olarak alabilmeniz, bankadan öğrenebilmeniz lazım veraset ilamı ile

Zamanaşımına uğrayacak olan mevduatı olabilir mi?

Zamanaşımına uğrayacak bir mevduat pek sanmıyorum çünkü vakıfbank kullandığını hiç hatırlamıyorum. Borç harç olsa zaten mirasçılara tebligat gondermeleri lazım yeniden. Icra takibi ödeme emri desem neden onları avukat aracılığı ile yapıyorlar. Bilemedim.

Kime çek senet verdiniz bir düşünün bakalım

Kat ihtarnamesidir. Kredi veya kredi kartı borcu için.

Gayrettepe Florence Nightingale - Mustafa Ziya Günenç
Avusturya Sen jorj - Neptün Erdener

konu hakkında bilgim yok ama evlilik öncesi cinselliğe takılan kadın doğumcular mı var yani?

Acıbadem Taksim - Faruk Abike

@neverlose, bu soruyu sorduğuna göre kadın olmadığını tahmin ediyorum veya Jinekolog terörüne maruz kalmayan istisna bir kadın...

@neverlose, bir tanesi bana muayene öncesi bakire misin yerine evli misin diye sormuştu mesela. bu belki adamın başına iş almamak için seçtiği bir yoldur, kibarca sormak istemiştir belki ama ben bir daha ona gitmedim.

Ağavni Tezenli var Surp Pırgiç'te.

@somethinginthewayshemoves hepsi evli misin diye soruyorlar, en az 3-4 örnegini kendim gördüm :) daha kibarlik oluyor herhalde onlara göre.

Föne ayrı para veriyorum 4-5 senedir.

fön için ekstra para alanlara denk geldim ben yıllardır. almayanlar olduğunu yeni öğrenmiş oldum hatta.

Ben de 3-4 senedir fön için ayrı fiyatlandırma yapanları görüyorum ama benim gittiğim yerler biraz lüks olabilir. Yalnız fön için ayrı ücret almasını geçtim, ben kuaför olsam kapımdan çıkacak insanın saçının güzel olmasını isterim o sebeple de kesimden sonra her türlü şekillendirmeyi ücretsiz yapardım. Bana kalırsa çok saçma bir uygulama.

ilk kez duymuyorum ama hala föne ekstra para almayan yerler var.
kıvırınca pahalı fön olayına ise yorumum; genel olarak düzgün fön çekebilen kuaförün azaldığı şeklinde. yani 2.katı bile rica minnet geçiyorlar, ben de ısrar ediyorum işlerini düzgün yapmaları konusunda. ve evet, eğer dalga falan isterseniz fransız fönü oluyor, zırt fönü zurt fönü oluyor ve ücret yükseliyor.

son olarak istanbulda kuaför ücretleri her semtin esnaf odasına göre değişiyor. çok lüks bi semtte kuaförler ucuz olabilirken daha dar gelirli bir semtte ücretler artabiliyor. sorup bakmak ve denemek lazım.

Benim ortaokul lise zamanlarından beri yıllardır gördüğüm, kesimden sonra saçı kuruturken fön ister misiniz diye sorarlar, evet dersen fön çekip ekstra ücret alırlar. Hayır dersen fırçayla fön gibi hafif şekil verip bırakırlar. Ekstra alınmamasına şaşırdım ben de.

fön icin ayri fiyatlama yapmayan bir yer gormedim hic sanirim. sanirim 15 yasimdan beri sac kestirdigim her zaman fön ayrica ucretlendirilirdi.

Benimki de ayrıca alıyordu. Mahalle arası kuaför diyebilirim ama.

Eskiden almıyorlardı ekstra para. Birkaç yıl önce kestirdikten sonra fön ister misiniz diye sormuşlardı da şaşırmıştım bayağı. Kıvırcık saçlıyım ve düz fön çekilmediği sürece saçımın düzgün kesilip kesilmediği anlaşılmıyor bile. Sonra kestirdiğim her yer ekstra para almaya başladı zaten. Genelde 10 lira alıyorlar ekstra.

benim kuaför de fön çekmemeye başladı. iş var yoğunluk var vb deyip yolluyor.

Önceden almıyorlardi. Fön istemiyorum deyince şekilsiz biraktiklari zaman tanıştım kendileriyle.

Kokusuna bakın, boyayı inceltmek için tiner olabilir

Açık renk olan terebentin, sarımsı olan haşhaş veya keten tohumu yağı ya da alkyd medium olabilir. Kokularından anlaşılır aslında. Açık renk olanda koku azsa veya yoksa kokusuz terebentin olabilir. Tinerse zaten kapağı açınca anlaşılır.

Ikisi de inceltmeye yarar. Terebentin canlı bir goruntu saglar. Keten yağı daha geleneksel acik renklerde sarartma yapabilir. Beyaz renkli olan tiner de olabilir o da fircalari temizlemek için.