Dior gibi fırçası kıvrık değil ama estee lauder sumptuous extreme‘i çok beğenmiştim kullanırken.

maybelline rocket volum' express

estee lauder sumptuous extreme +1
uzun zamandır kullanıyorum, çok memnunum.

benefit maskaraları

Neden high end diye kendini kisitlayasin ki, bazı drug store ürünler bazi high endleri ağır dövüyor. Loreal in ve max Factor un maskaralarini çok beğeniyorum ben. Yazılanlardan Estee Lauder sumptuous extreme bende dokulmustu, Maybelline maskaralari arasında beğendiğim bir tane bile olmadı ve rocket acayip zor cikiyor. Benefit better than sex guzel ama loreal lash paradise <3 ile aynı.

@artcilly, kirpikleri dökmesinden çekiniyorum, o nedenle high end tercih edecektim. Önerilerinizi inceleyeceğim, çok teşekkürler.

better than sex benefitin değil too faced in bu arada dfjk

hep kıvıran maskara aradığım için uzun zaman iconic overcurl kullandım ama ben de fiyatı yüzünden bıraktım.
mutlaka kıvırsın diyorsanız kesinlikle benefit roller lash.

karbonatlı su karışımını ya da tuzlu suyu denediniz mi?

eczaneye bir gidin once

Bende de su toplaması gibi gözüken bir kitle vardı. Tükürük bezi deformasyonu mu ne öyle bir şey demişlerdi yıllar önce. Unuttum adını şu an. (Tükürük bezi kısmından eminim) kbb bölümü ufak bir operasyonla almıştı onu.

Evet etkiliyor. Nakit cekmek, kredi, kredi karti, ekpara basvurusu yapmak ve reddedilmek de etkiliyor. Asgari odemek de etkiliyor. Vergi borcu, telefon faturasini gec yatirmak bile etkiliyor.

Olgunlaşmamış hesap ve kartlar da etkiliyor yani notunuzu bir kredi başvurusunda kullanacaksanız başvurunuz onaylanmadan önce yeni bir kredi kartına başvurmayın mesela

hocam yanlış bilgi vermeyin.
alakası yok findeks notunu öğrenmek ile olumsuz etkilemesinin.

Kredili Ürün Ödeme Alışkanlıkları %35
Kredili ürün ödemelerinin zamanında yapılması Findeks Kredi Notu’nu yükselten bir unsurdur. Ödemelerin son ödeme tarihinden geç yapılması, Findeks Kredi Notu’nu olumsuz etkileyen nedenlerin başında gelmektedir.

Mevcut Hesap ve Borç Durumu %35
İyi ve kötü kapanmış krediler, teminatlı veya teminatsız mevcut borç bakiyeleri ve limitler dikkate alınarak hesaba dahil edilmektedir.

Yeni Kredili Ürün Açılışları %11
Henüz ödeme performansı belirli olmamakla birlikte yakın zamanda alınan krediler, kişinin risklilik oranını artıran bir unsurdur.

Kredi Kullanım Yoğunluğu %10
Kredi kullanan ve düzenli ödeme tarihçesine sahip olan bir kişinin Findeks Kredi Notu, hiç kredi kullanmayan ya da az kullanan bir kişiye göre daha yüksek olabilir.

kişisel bir şey değil bu, yasal bazı sınırları var. kızgın müdürün hata yaptıkça işçiye bağırması mobbing sayılmıyor. kasıt ve kötü niyet olacak, küçük düşürme olacak, işçinin açığını kollama olacak ve hepsi sistematik olarak yapılacak. bunları rahatça kanıtlayabilirsen mobbing davası açabiliyorsun.

öncelikle mobbingin tanımını iyi öğrenmek gerek. iş yerlerinde karşılaştığımız her şey mobbing tanımına girmemektedir. benim dikkat ettiğim şeyler sistemli ve sürekli olması. ha bir de bu mobbingin illa üstten alta doğru gelmesine de gerek yok. eşler arasında da olabiliyor. mesela yan masadaki kişi sizin olur olmadık her şeyinizi yönetime şikayet ediyordur. bu da yönetimde size karşı bir ön yargı oluşturur ve olaylar gelişir.

bana mobbing uygulanıyor deyip işin içinden kurtulamıyoruz, bize göre mobbing olan şeyler yargı tarafından başka türlü değerlendirilebiliyor.

undertaker’ın dediği gibi sistematik, planlı ve sürekli olması lazım.
yasal başvuru öncesi uzun süre done toplamakta fayda var.

Sanırım en fazla yanlış anlaşılan konulardan biri mobbing. İşim gereği bana şikayete gelenlerin büyük bir kısmı mobbing'le başlıyor. Biraz konuştuktan sonra müdürün gerekli/gereksiz kabalıkları, bazen elemanın hatası dolayısıyla uyarılması bile kişiye "mobbinge uğradım" algısını yarattığını görüyorum.

Gerçek "mobbing"i Bruce gayet güzel özetlemiş.

En ufak bir şey mobbing'e dönüşüyorsa o biraz şımarıklığa giriyordur, mobbing bilinçli olarak sistematik bir şekilde belli bir amaç nedeniyle uygulanan bir davranış şekli. Misal patron akşam karısıyla kavga etmiş sabah sekreteri fırçalıyor, o mobbing değil; Patron sekretere yürüdü sekreter yüz vermedi patron bunun üstüne kahvem neden soğuk, masanın üstünde neden toz var, bugün neden yağmur yağıyor hava neden soğuk diye her sabah fırçalamaya başlıyor, o mobbing.

Takım lideri sürekli olarak toplantılarda çocuk aşağılarmışçasına konuşuyordu. Uygunsuz şakalar yapıyordu. Bir tek bana yapıyordu bunu.

Ekip değiştirdim.

beraber çalıştığım insanlardan birisi yemek teklifini kabul etmediğim için performansım ile alakalı alakasız feedbacklerde bulunuyordu bağlı olduğum birime. Bunu yaşadığımda mobbinge uğruyorum demiştim. Süre olarak da uzundu. Yaklaşık 6 ay sürdü.

Riski yok ama sanırım yasak. Igdas bir şekilde görürse ceza yazabilir diye biliyorum.
Ha bu ne zaman olur? Tesisat değişirse, kombi değişirse vs olabilir.

Siyah kalmak zorundadır diye biliyordum. Duyurunu görünce emin olmak için bakındım ve boyanabileceğini gördüm, aydınlandım sayende. Sağolasın.

www.tufantesisat.com.tr

Sariya boyaman gerekiyor. Yonetmeligi vardi da arayacak enerjim yok simdi.

Bizimki boyalı doğalgaz bağladı bir şey olmadı

Ben de şaşırdım. Bilgiler için teşekkürler. Belki degismistir bir şeyler

Boyanın “antipas” olması gerekiyor aksi halde nokta nokta pas görüntüsü oluşuyor.

Hic de bile. Bi dahakine kullanmazsin en azindan. Sonucta ne ingiliziz ne alman ne fransiz hata yapmak cok normal. Turkcede bile bazen yanlis kelime kullanabiliyoruz.

Ahey ahey :)

Tabi yanlış söyleyeceksin. Bunda sıkılacak bir şey yok. Barselona diyemeyip barşeluna diyor bazı cermanikler. Arsenıl diyemeyip arşenal diyorlar. Bir de bunu diyenlerle İspanyollar, İngilizler akraba diller. Çoğu millet R harfini kullanmaktan aciz. Ezilmeyin yahu epıl yerine eple diyen İsveçliler Norveçliler utansın.

sorması ayıp ne dedin? ona göre senin adına da utanayım. şimdi ayarsız utanmak istemiyorum.

Benimki telaffuz hatası deģil anlam hatasaydı. Söylemem. Korkma biz de yaparız cevaplarını görüp rahatlamak için sormuştum. Neyse. Olur insanlık hali. Bir daha o kişileri hiç görmeyeceğim.

çok yaşadım, hatta yanlışlıkla söylediğim kelime sevişmeyi çağrıştırıyordu.

burda karşı tarafın tepkisi önemli, çoğu zaman ana dilinde konuşmaya çalıştığımız yabancılar yanlışlıkla söylediğimizi farkedip profesyonelce düzeltiyolar (:

değilse de değil, kime ne yanlış biliverin.. böle şeyleri düşünürseniz çok çabuk üzülürsünüz

Çok olağan bir durum herkes yapıyor, hatta bazen anadilimizde de yapıyoruz. Türkçe'de bile dirsek yerine diz dediğim zamanlar olmuştu. Hatta bi keresinde lisede tarih dersinde bir parti ya da yönetimin gücünü kaybetmesi manasında iktidarsızlık demiştim hangi kelime yerine demiştim onu da hatırlayamadım şu an.

Hiç takmayın böyle şeyleri. Ha şöyle bir şey var, derken yanlış olduğunu fark ederseniz hemen arkasından no that's something else, I can't come up with the word gibi bişeyler diyip, hatta kendiniz şaka falan yaparsanız çok önemsiz olur.

londra'da yaşadığım zamanlarda ingiliz arkadaşıma, sincap (squirrel) nasıl hecelenir diye sormuştum.. "es.. ku.. yuu.. eee bilemiyorum" diyerek geçiştirmişti.. onlar kendi dilinde çuvalladığı zaman utanmıyorsa ben bi kelimeyi yanlış söylediğimde neden utanayım ki..

sonuçta; hatalarınızla boğuşmak yerine hemen orada doğrusunu öğrenip kendinizi geliştirmeye bakmalısınız..

isveçli birkaç kişiyle ingilizce konuşurken ananasa ananas deyince çok utanmıştım. isveççesi de ananasmış, geyiğini yapmıştık sonra, ama utanmıştım yani. halbuki pineapple olduğunu da biliyordum, dalgınlık işte :/

%90 utanmam. sadece yanlis soyledigim bir kelime uygunsuz bir kelime ise rahatsiz olurum, biraz utanirim. sonrasinda ozur dilerim. zaten onlar da anlayisla karsiliyorlar.

Daha dün oldu, saniyelik bir utanma geldi bana da ama sonra teşekkür ettim. Hatta farkettikçe beni düzeltmesini de rica ettim.
Ben kelime olarak opinion kullanmıştım advice demem uygun oluyormuş. Başta ne kastettiğimi anlamadı. Sonra bunu mu kastediyorsun diye düzeltti.
Adı üstünde hata, bilerek yapmadığın bir şey için utanmana gerek yok bence.

Neden utanıyorsunuz ki? Zerre utanmam. Anadilinde bile her şeyi bilemiyorsun ve hatalar yapıyorsun. Öğrenmiş olmak yeterli bence. Karşınızdaki insan da yanlış bir kullanım yaptınız diye sizi aşağılamaz zaten. Aşağılarsa da onun ayıbı.

Kutsal Kalp yerine Fransızca'da Kutsal Kıc demistim. Onun disinda oluyor kelime unuttugum, yanlıs kullandıgım, anadilimde konusma sansım olmuyor hic gün icinde; utanılacak bir sey olmadı ama simdiye kadar.

örnek olsun diye demişsin ama utanmasa gerçekten de "2x2 kaçtır" diye soracak insanlar var burada. bazı sorular o kadar manasız ve boş ki insan laf etmeden duramıyor, ben şahsen çenemi tutamayabiliyorum bazen, bu kadar da olmaz diyorum. ama bunun farkındayım, bilinçli yapıyorum; bazıları hem alakasız cevap verip hem de çok normal iş yapmış gibi cevabına ulvi amaçlar yüklüyor. benim de sorularıma alakasız cevaplar gelebiliyor, diyorum ki demek ki benim sorum da başkalarına manasız ve boş gelmiş, he diyip geçiyorum.

Bruce +1

Ben tutamıyorum çenemi ve soru ne kadar abessse ben de o kadar abes cvp veriyorum. Mod siliyor falan.

Son kullanımı 1 ay geçmiş yumurtayı yiyeyim mi diye soran adamı ciddiye alamam.

ülkenin de 1/3'ü böyle.
oran duyuruya yansımış. ne kadar basit olursa olsun cevap vermeye çalışıyorum.

zaten hep aynı kullanıcılar bu davranışı sergiliyor. bir ara kolaj mı yapsam, adamlara da durumlarını göstermek için dedim. sonra dedim sal işin mi yok.

@bruce evet gerçekten çok saçma sorular olabiliyor belki bizim de bazı sorularımız başkalarına çok saçma geliyor ama benim tam olarak kastettiğim o tarz sorular değil. mesela şurada www.eksiduyuru.com sorduğum soruya gelen ilk cevaba bak o kadar anlamamış ki ama o kadar anlamamasına rağmen o kadar üstten bakabiliyor ki inanamadım (altta cevapladım kendisini). trollse bu arkadaş trollük de böyle bi şey değil biraz zeki çıkışlar yapmayı gerektirir güzel bi trollük. bu siteyi kullandığım süre zarfında böyle bi çok cevapla karşılaştım anlayamıyorum.

öncelikle burası internet ve burada herkes istediği şeyi yazabiliyor. senin örneğindeki arkadaş da senin sorunu saçma bulmuş ve kendince, saygısızlık yapmadan cevap vermiş. hoşuna gitmemiş olabilir ama bahsettiğin farklı bakış açılarından biri bu da. kimin ne yazacağını kontrol edemeyiz, gelecek "uyuz" cevaplara da hazırlıklı olmak lazım. insanlar bu cevapları burada verebiliyorlar, bu bir gerçek ve önüne geçemezsin; bundan rahatsız olacaksak duyuru açmayız olur biter. öteki açıdan; duyuru açıyorsak bu tarz cevapları da normal veya beklenen kabul etmek lazım. manasız cevap diyince ben de absürt bişey sandım; gelen manasız cevaplar hep böyle olsa keşke.

@bruce hadi heba etme etmeme meselesi kendi fikridir diyelim ki kast ettiğim şey pek tartışmaya açık bi şey değil oyun yazarlarının adını 1 kişi biliyosa film/kitap/dizi yazarlarının adını 100 kişi biliyor ama onu da geçiyorum durduk yere "coder adamlar oturup hikaye mi uyduruyo sanıyosun" demesi ne alaka benim sorumda bunu ima eden en ufak bi şey olmamasına rağmen kendisi bunu dediğime çok inanmış. en son bunu yaşadığım için bu örneği paylaştım bunun üstüne yazdığım bi şey değil bu soru, bi sürü böyle ben x derken niye y diyosun diye atarlanan duyurucu gördüm. üstünden 8 gün geçmiş zaten.

Bazı kullanıcılara soru saçma gelebilir. Bunun çözümü soruya cevap vermemektir bana kalırsa ama biz toplum olarak kendi öfkelerimizi başkalarından çıkarmayı sevdiğimiz için buna bir fırsat bulduğumuz anda affetmeden karşımızdaki insanın canını sıkıyoruz.
Ben de kaç yıllık duyuru kullanıcısıyım bazen gelen cevapları dehşetle okuyorum. Ben de kendi adıma son karşılaştığım örneğimi vereyim. Hatta cevabı tekrar okuyunca “te allam ya” diye tepki verdim içimden.
Soruda demişim ki evimin elektrik ve suyunu açtıracağım. İnternetten baktım, kafam karıştı. Son kısmın lütfen altını çizelim. Bakmışım, kafam karışmış. Bunda anlaşılmayacak ne var ben bilemedim?
Gelen cevap: 18 yaşında olduğunu düşünmek istiyorum google yazınca tüm belgeler her şey çıkıyor. Sanki imkansız bir şeymiş neden kapattırmışlar, suları kesik daireyi bize kakalamışlar gibi yazmışsın.
Arkadaş utanmasa bana bir temiz sopa çekecek haha.

çünkü kompleksliler, aşırı çirkinler. suratsız mendeburlar.

Rahat 1/2'si böyle. Ne zaman ciddi bir şey sorsam ya cevap gelmediği için bir süre sonra tekrar açmam gerekiyor duyuruyu ya da alakasız cevaplar geliyor.

Ama asıl ifrit olduğum mesele; bir soruya ilk cevap veren kişinin verdiği cevabı ne şekilde olursa olsun ("niye öyle yapıyorsun slak mısın?" veya "bence hindi" gibi), ardından peşisıra gelen 5-6 cevabın içeriğinin de bu ilk cevabın defalarca tekrarından ibaret olması durumu. Espri bile olsa, aynı boş espirinin defalarca yazılması. Gördük .mk, bu kadar mal mısınız diyesim geliyor.

Değişeceğini de sanmıyorum. Yapacak bir şey de yok. Belki zamanla azalarak biter diyoruz...

biryervarbiliyorum, for day to break güzel yazmış. Gerçek hayatta konuşacak kimsesi olmayanlar ya da düşüncesini açıklamaktan korkanlar burada klavye delikanlısı kesiliyor. Mesela Bruce isimli kullanıcıyı engelleme imkanı olsa da yazdıklarını görmesem keşke.

@biryervarbiliyorum yok ben gerçekten merak ettim bu sitedeki insanları tanımıyorum o yüzden bilmiyorum herkesin trollük peşinde olduğu bi mecra falan mı burası bilen biri varsa aydınlatsın istedim ama kimse öyle bi şey yazmadığına göre çoğunun normal hali buymuş demek üzdü. durum böyle olunca da aynı fikirde olduğum insanlar görmek sevindirdi tabi o ayrı. özellikle @biseysoracaktım'ın yazdığına sonsuz katılıyorum, irene ve skooma'yla da benzer düşünüyorum

bak mesela ilk cevabıma tik vermişken seninle neden aynı fikirde olmadığımı açıkladığım cevabıma tik vermemişsin, gayet güzel anlaşıyor konuşuyoruz halbuki. verdiğim cevap manasız mı? al sana bakış açısı farkı işte?

demek sen de istediği cevap gelmeyince gocunan comfort zone tiplerindensin diye düşündüm ben de mesela, bu da farklı bakış açılarına tahammülü olmayan sabit fikirli insan imajı yaratıyor. tam da böyle insanlara laf sokma ihtiyacı hissediyor bahsettiğin cevabı verenler. yani bu düşünce tarzı sana göre manasız olan cevabı tetikliyor, bilmem anlatabildim mi.

internet vahşi bir orman, iyi veya kötü buranın düzeni böyle. sokakta karşına 1000 kişiyi toplayıp herhangi bir şey söylesen aralarında seninle aynı fikirde olmayan ve sana cevap vermek isteyenler çıkacak. burası da öyle, gereksiz hassasiyet göstermeye gerek yok. yok ben dayanamıyorum diyenler internette fikir belirtmesin bir zahmet.

@bruce karşılıklı konuşmaya döndü diye tik vermedim ya ana soruya gelen cevaplara vermeyi uygun görüyodum da vereyim şimdi mesele oluyosa

Ben de senin gibi dusunuyordum sonra dedim ki kime ne lan koku guzel, ne marka oldugunun ne onemi var. Aldim kullandim.
Kizlardan da olumlu yorum aldim hatta:)

ben de zara orchid kullanıyorum çantamda dursun diye almıştım ama aşırı övgü alıyorum :)

Prada iris’i denedin mi? Ben şu ana kadar kimsede görmedim. Kokusunu da beğendi herkes. Ben de temiz kokucuyum. Bir arada orchid’i koklayıp daha kapsamlı bir yorum yapacağım.

Mobil olduğum için editleyemiyorum jo malone’a bir uğramanızı önereceğim.
Bir de -da ayrı olacak :)

Edit: zara'dan aldim ben de.

@stavro kalici bir koku degil ki bi de iki saat sonra gidiyo tende durmuyo, yani ucuz koku kullanim ok ama koku gidiyo

@irene kendi kullandigim kokular disindahicbir kokuyu bu budur diye bilmiyorum acikcasi cok saatlerimi parfum reyonlarini harcamis olsam da, begenmeyip yillardir ayni seyleri aldigim icin. bakicam ilk firsatta.

Burberry classic, bi ara kullananı çoktu o yüzden bıraktım. ama son birkaç yıldır kimsede denk gelmedim. Tekrar başladım. Uzun süredir görmediğim dostuma kavuşmuş gibiyim.

valla giysici kokusu diyorsun da, fakir öğrenci olaraktan lcw'nin parfümü alıp kullanmışlığım da var -etriel miydi neydi, güzeldi ama sevmiştim-
benim temiz koku deyince anladığım cacharel noa. ama orjinali, yani ilk çıkan noa. diğer noa'ları koklamadım, bilmiyorum. jadore'u da çok severim ama eau de toilette olanını, eau de parfum bana ağır geliyor, yine temiz aslında ama neyse. absolu'yu ise hiç koklamadım, ama jadore serisinden olduğu için muhtemelen temiz kokuyordur yine. bu arada cacharel'in çoğu parfümü temiz kokar, eden -gerçi bu biraz fresh kokar ama- ve anais anais gibi. bir de gucci envy var, cacharel'in parfümlerinden daha ağır ama jadore eau de parfum ağırlığında, çok da değil yani. bir de dior'un yaseminli bir kokusu vardı ama ismini unuttum, miss dior muydu acaba? o da temiz kokuyor ama bana yine ağır geliyor. en hafifleri cacharel'in parfümleri bence, ağır kokular bende baş ağrısı yapıyor da o yüzden dikkat etmeye çalışıyorum. aa bir de elizabeth arden'ındı sanırım, mimosa var o da güzel ve temiz kokuyor.

Ben de temiz kokucuyum. beyaz sabun kokusunun parfümünü yapsalar alırım. Ama maalesef böyle temiz kokan kokular genelde kalıcı olmuyor. Cinsiyet belirtmemişsiniz ama kadınsanız; Uzun süredir chanel chance eau tendre kullanıyorum. Ferah bir koku.

Orchid i ben de çok beğeniyorum. Victorias secretin galiba bir kokusuna benziyor, geçenlerde bir deodorant da buldum aynı koku. Temiz kokular benim de favorim.

erkek kokusu olarak önerebileceğim gucci guilty var. kadın kokusu konusunda bir şey diyemeyeceğim.

Bu dediğini aZcik parasi olan öğrenciler yapiyor sen mi yapamiycaksin. Bence büyümek yolunda bir adim atmakla eşdeğer. Sorumluluk alman gerekecek. Kendi işini kendin yapman gerekecek. Dünyada bundan daha önemli bir yetenek yok.

eger is temponuz yuksek olursa zaten cok anlayamazsiniz yalnizlik falan, bir de ilk tasindiginizda aile arkadaslar gelir kalir yardim eder. cok cok yalniz kaldiniz ever bir kedi misafir edersiniz, ilk once gecici yuva olarak sonra sahiplnerek, hayat super olur. kalabalikta yalniz olarak kaybolmak kadar guzel ozgur birsey yok hayatta. bence kucuksehirden gelen insan buyuksehirde kendi sehrini yasatabiliyor, ama asil buyuksehirden kucuge geri donunce olan bogulma hissi cok beter. bir de yalnizliga bir kere alisinca sevgilinizle, esinizle ayni evde kalmak bazen sorlayici olabiliyor. fakat bence kesinlikle yasanmasi gerekn bir deneyim, dusunmeyin yapin sadece.

Konfor alanından çıkmamak çok şey kaybettirir size. Zorlukta deneyimlenip öğrenilmesi gereken bir olgu. Rutininizi bozmadan gerçek kapasitenizi gözlemleyemezsiniz. Kapasitenizi bilmeden sizi neyin mutlu ve başarılı kılacağını da bilemezsiniz. Öğretilmiş kalıplarla yaşar gidersiniz. Tercih meselesi.

Yalnızlığın bu kadar melankolik ve korkutucu algılanması da bence öğretilmiş bir duygu mesela.

28 yaşındayken hiç bilmediğim görmediğim bi büyükşehirde işe başladım. ev tuttum, yeni eşyalar aldım. işim aynıydı ama bildiğim işi yapıyordum. ilk iki ay biraz zorlandım ondan sonrası rahattı. tekrar memlekete dönme düşüncem vardı yazın olmadı. şimdi diyorum ki iyiki olmamış. iyiki gitmemişim. büyük bi neden olmadıkça da ayrılmayı düşünmüyorum artık. evet sorumlulukları biraz fazla tek başına yaşamanın ama değiyor. tek başıma ev taşıdım mesela. bir allahın kulu yardıma gelmedi. zor muydu evet çok zordu ama geçti gitti. tek yaşamayı yalnızlık olarak görmeyeceksen gerçekten mükemmel bi şey.

Ben 3 senedir tek başıma yaşıyorum. İş tempom bayağı yüksek. Akşam geç geliyorum, gece ve haftasonu yalnızım. Öğrencilikte tek kalmaya benzemiyor. Gelenim gidenim yok. Dediğin gibi, düşsen kimsenin ruhu duymaz. Ben bir kere çok hastalanmıştım. O gün dedim ki benim başıma bir iş gelecek ve cesedimi pazartesi işe gitmeyince bulacaklar anca. Güç bela kendimi evden dışarı attım hastaneye gidebilmek için ki düşüp bayılırsam biri beni bulsun. Bu hissi yaşamayana tarif edemem. Fakat bir yandan da benim başka alternatifim yok. Kendi ayaklarının üzerinde durmak böyle bir şey. Yanında ana, baba, eş varken zaten her şey kolay. Mesele kendin kendine ne derece yetebiliyorsun?
Herkes hayatının bir döneminde bütün sorumluluklarını kendi üstlenmeli bence.

@dedim ben sana’nın ev taşımayla ilgili cümlesi ve sonrası için de altına imzamı atarım diyorum :)

Ben de senin gibi küçük bir emekli memleketinde yaşadım, benimki tam bir köydü. Üniversite hayatını saymazsam, iş için ben de İstanbul'a yerleşmiştim. İlk önce oda kiraladım,iyi ki de böyle yapmışım tam ev tutmaya hazırlanırken işten çıkarıldım. Ev arkadaşım evden ayrılırken bir sürü sorun çıkarttı.

Bir süre üniversite arkadaşımla yaşadım, fazla bulaşık yıkamak ve fazla fazla fatura ödemek dışında bir işime yaramadı. Bir kere ishal olmuştum ama öyle böyle değil, ayakta durmakta zorluk da çeksem tek başıma hastaneye gittim, kimseden yardım istemedim.

Bence tek başına yaşama olayı kadınlar için daha zor. Ev bakmaya gidersin, emlakçı asılır, nakliyeci asılır, tamirci asılır. Senin böyle sıkıntıların olmayacak. Bir de böceklerden korkmuyorsan bence başka da endişelenecek bir durum yok. Ölecek olursan her türlü ölürsün, annen, baban, kardeşlerin nereye kadar hep senin yanında olacaklar?

Robdöşambr (ciddiyim)

Şort ve tişört giyiyordum, birlikte yaşarken.

baya bildiğin babaanne bicaması.

Yalnızken ne giyiyorsam sevgilimle de aynısını giyerim. Eşofman, pijama artık ne varsa elimin altında. Yalnızken çıplak dolaşmadıktan sonra ne fark edicek ki? Tamamen çıplak kim dolaşır zaten, sevgili yanında donlu da gezilir neticede.

Çakma adidas pijama altı, wifebeater ve pijama üstü.

Takım elbiseyle mi dolanacaz evliyiz diye evde?

@bruce mesela yalnızken ayıcıklı polar pijama giyiyorum diyelim bunu sevgiliyle de giymek iyi midir? :D

Bruce +1 yalan yok sevgilim ile beraberken biraz daha düzgün bir picama giyeyim diyorum, bakıyorum hepsi leş. Kötünün iyisini arıyorum ben de.

Dünyanın en üşengeci olarak yatana kadar gündüz ne varsa onlarla oturuyorum.
not: evli

Ya siz kadınlar değil misiniz "ideal çevgülü yönünda şelver büle giysen piremsüs muyamelesi göstürendür" diyen?
Gerçekler böyle, doğalı da bu zaten; birlikte yaşamak o kişinin doğal yaşam ortamındaki halini görmek ve benimsemektir. İsteyen saten gecelik ile takılsın tabii de, erkek halimle biliyorum onun hiç pratik olmadığını.

şort + tişört

murty +1
ise giderken ne giydiysem onunla takiliyorum.
not: evli

Ne bulduysam. Birlikte yasasam da aynen devam ederdim.

tisört+tayt, üsürsem üstüne hirka

Şort + tshirt.
Yaz kış fırtına her zaman

Yazanlar genelde erkek değil mi? Kadınlar ne giyiyor :)

Delik olmayan pijama.

Dizleri çıkmış çamaşır suyu lekeli eşofman üzeri mevsime göre yırtık tişört ya da güneşten rengi atmış svitşört. Bunları da giydiğim oluyor, normal şort tişört giyiyorum. Kadınım, evliyim.

hahah geçen şöyle bir başlık açmıştım www.eksiduyuru.com

Tayt, pijama, eşofman. Üste de tişört, soğuksa +hırka veya kapüşonlu.

Eşofman,tayt, sweat, veya artık dışarda giyilemeyen ev kazakları. Yazın da tshirt bol pantolon şeklinde birşeyler. Evliyim, eşim evde olsa da olmasa da evde düzgün giyinirim, yırtık lekeli ozonlu giysiler giymem. Onları temizlik vs yaparken giyer sonra da atarım.

Genelde giyinmezdim. Zaten çıkarıyoruz ikidebir

Maksi eteğim penyem halayıklı örtüm. Kulaklarımı dışarda bırakmayı seviyorum.

Bekarken nasılsa aynı; kışın tayt+sweat, yazın tişört+şort

sevgilimle birlikteyken normalde giydiklerime göre usturupsuz şeyler giyiyordum. iğrenç, bol şortlarım mini şorta dönüyordu....

Ben “bunu sevgilimin yanında giyemem” dediğim bütün ev kıyafetlerini elden çıkardım. Bir tek temizlik yaparken giymek için bir kaç kıyafet ayırdım o kadar. Yaz için şort, askılı takım. Kış için de altı uzun versiyonu. 2 tane de sabahlığım var biri şık biri daha spor. Bir kez paraya kıyınca gerisi geliyor. Bu arada ben oyshodan alıyorum. Oraya girip de bir şey beğenmeden çıkacak kadın tanımıyorum.

ya çok sevindim. bi ben öğrenci evi gibi pijama+tshirt giyiyorum sanıp, hayıflanıyordum.

ben de ya ev elbisesi minvalinde penye düz elbise ya da pijama/eşofman styla bir alt ve tshirt / sweatshirt giyiyorum.

braun satin hair 7 iontec, fiyatını hatırlamıyorum ama bayağı severek kullanıyorum.

bu braunların miadı mı doluyor acaba? benim de geçen hafta 7 yıllık makinem bozuldu. ufak, mis gibi makineydi. kaç ülke, kaç şehir gezdik. braun online servis var. başvuru yapıp oraya vermeyi düşünüyorum ben :)

Benimki de braun satin hair ama daha aynisindan almam baya pahalilaşmiş, hepsi bozuluyor zaten.

bende de braun satin hair 7 iontec var, bayılarak kullanıyorum tavsiye ederim.

değil :)

Değil, yaşadığım sıkıntıların 1/10’inden bile haberi olmaz.

Annemin rüyaları genelde çıkıyor ama enteresan bir biçimde bugüne kadar bana dair bir rüya hiç görmedi.

Benimki de böyle. Aynen anlattığın gibi ara sıra arar ve o an üzüntülü ya da sevinçli ne varsa rüyasında görür. Anlattıkları da aynen yaşadığım şeylerdir. Anneliğin default'u bu sanıyordum ben. Bana çok normal geldi anlattıkların.

Benim annem de böyle. Bazen rüyasında görüyor bazen direkt hissedip açıp söylüyor iyi misin huzursuzum vs diye. Bana da hep çok ilginç geliyor annelik içgüdüsü böyle bir şey herhalde.

değil

Ananem böyle insanı ürkütüyor gerçekten. Evham yapmaması için söylemediğimiz şeyleri bile bir şekilde rüyasında görüyor. Her şeyi saklar olduk inanmasın artık rüyalara diye. Bu sefer ben şüpheye düşüyorum kesin bir şeyler olacak kafasıyla.

:))) aynen böyle. Hatta daha dün sabah annemin aramasına uyandım, rüyasında sıkıntılı görmüş beni :)
Hiçbir şey anlatmam ama hissediyor işte, tabi yok iyiyim yolunda her şey diyorum ama..

kısmen böyle. bence hissediyorlar.

bana taa üniversitedeyken yazan bir çocuk vardı ama sevgilisi de vardı, anneme fotoğrafını gösterdim nabız yoklayayım diye. "kız bu bildiğin yakışıklu bunun sevgilisi vardır" dedi anında asddkflg.

Degil, ozur dilerim hepinizden ama çok fazla etkileniyorsunuz izlediginiz filmlerden.

@Deathrow konunun izlediğimiz filmlerle ne ilgisi var peki onu da açıklarsan belki sana yardımım dokunur.

Degil benimki.

bir defasında, ergenken ailemden gizli aydın'a gitmiştim.
şu anda hatırlayamadığım bir ayrıntı ile beraber bunu rüyasında görmüştü.

Evet sasirtici derecede guclu hisleri var. Resmen surviallence cam kullaniyor gibi.

En iyi lahmacun: güngören hizmet kardeşler (kasabın yeri)

Ek olarak aynı bölgedeki çetin ustanın kebapları ve içli köftesi mükemmel.

En iyi ahtapot: misina (fenerbahçe)
En iyi cheesecake: b blok (akaretler)
En iyi pancar cipsi: finn (karaköy)

"yediğim en iyi" şeklinde yazmak gerekirse:

en iyi hamburger: eminönü virginia angus.
en iyi cağ kebabı: kartal sahildeki erzurum sofrası.
en iyi adana dürüm: bağlarbaşı'nda adını hatırlamadığım hatay'lı dayının işlettiği mekan. ya da tarlabaşı'ndaki dürümzade.
en iyi su böreği: beyti restoran.

Gecen seneden aklimda kalan:

En iyi tabuleh ve gazpacho: Nicole
En iyi amerikan tipi tatlilar: Bi´ nevi deli
En iyi zeytinyagli büfe: Pasaj cook book

Ek: En iyi hamurisleri: Annasbakery

ben nispeten daha az bilinenleri yazayım, yukarıda söylenenler ve diğerlerini internette biraz arayınca buluyorsun zaten.
en iyi waffle: mr. burry waffles
en iyi abhaz yemekleri: sılaşara
en iyi kaburga burger: havandan by beff gourmet
çok iyi hot dog: superfriends
en iyi napoliten pizza: pizzeria il pellicano
çok iyi sandviç: 86'd deli sandwiches
çok iyi ekşi mayalı hamur ürünleri: jüli bakery
çok iyi sütlü tatlılar/klasik pastane ürünleri: seval pastanesi çengelköy
çok iyi fine dining: nicole

En iyi lahmacun ve icli kofte: gakkos usta kiziltoprak

En iyi lahmacun: çığır (aksaray)
En iyi içli köfte ve kebap: bağdat kebap cezayirin yeri(güngören)
En iyi hamburger: retro burger(gayrettepe)

hata yapmışlardır bence.

Özel karakterler olmadan öyle yazılıyor. Ö harfi de OE olarak yazılıyor.

Seninkinde hata var o zaman, senin ü yü ue seklinde yazmadilarsa. Duzeltme talep edilebilir bence.

Yeni kimlikler ilk basıldığı Zaman “ue” şeklindeydi, şimdi şimdi nokta kullanmadan basıyorlar. Ü yerine direkt u kullanılıyor. İkisi de doğru yani.

sistemlerde "encoding" problemi olmamasi icin ozel karakterlere uluslararasi kabul edilen bir yazim sekli, ü icin ue, ö icn oe, ş icin sch kullanlir. ornegin "mesut özil" bircok yerde "mesut oezil" olarak gecer www.dw.com

bazi derde u bazi yerde ue olarak gecmesinin sebebi de geleneksel olarak bizim firmalarin bir isi once standart ve "convention" belirleme asamalarinda bunu iyice dusunmeden yapmalari. o nedenle belli bir standart takip edilmedigi icin her yerde herkesin kafasina gore farkli sonuc cikmasi.

hiçbir eşyaya anlam yüklemem.
cansız nesneler konusunda genellikle pragmatist bir tavıra bürünüyorum.
hatta bununla alakalı bir konu da açmıştım zamanında.
www.eksiduyuru.com

edit: bilmem sayılır mı ama eşimle flört zamanlarımızda birbirimize attığımız mektupları, yazdığımız defterleri yaklaşık 20 yıldır halen saklarız.

öyle bir eşya yahut takım yok.

hiçbir eşyaya anlam yüklemem +1

hatta hiçbir şeyi saklamam ya da biriktirmem.

Ek şans getirmiyor bence ama.. bi tane balık bilekliğim var. her sene Kaş'tan alıyorum. Yenisiyle değiştiriyorum.

Köpek balığı dişi kolyem var on küsür senedir takıyorum.

Şans için değil de, çok büyük manevi değeri olan bir bileziğim var. Anneannemin mezuniyet hediyesi. 8 senedir hiç çıkarmadım, vücudumun bir parçası oldu artık.

Bir tane kolyem var 3 senedir boynumda. Şans getirsin diye takmıyorum ama zorda kaldığım durumlarda kolye içini avcumun içine alıyorum.
Bir kız arkadaşım almıştı. Kendi hayatının en Zor dönemindeyken ona destek olduğum için, sonrasında teşekkür mahiyetinde hediye etmişti. Aldığım en anlamlı şey.

eski ince rotring kalemler vardı, bütün eğitim hayatım boyunca aynı kalemi kullanmaya çalıştım, iç mekanizması bozuldu, sıfır kalem alıp dışını attım, içini eski kaleme aktardım. Çalınınca da zaten saldım gitti, 23452345 tane kalem çaldırmışımdır/kaybetmişimdir.

Fark etmez, yüklü miktar ise önceden haber verin. Değilse istediğiniz şubeye gidip paranızı alabilirsiniz.

Hocam sene 2018, biraz banka camiasıyla barışın :) hesabınızın olduğu bankada herhangi bir şubeden çekebilirsiniz.

Ziraat kıllık edip kesinti yapıyordu o yüzden bu endişem :D

İnternet bankacılığından gideceğiniz şubede hesap açma şansınız varsa eğer hesap açıp gidin. Paranızı çektikten sonra o hesabı kapatabilirsiniz.

Tl ve döviz çektim farklı şubelerden kesinti olmadı

Halk Bankası kesinti yapıyor. Daha dün denedim. Akbank yapmıyor. Her banka kafasına göre yani.

Krem sür
Sabun kullanma duş alırken

duşta ıslakken yağ formatında bir ürün sürüp durulanın. gündüz çok yağlı gelirse akşam yatmadan yaparsanız faydasını görürsünüz. ben avokado yağı kullanıyorum, bebe yağı da olur.

dönemsel olarak excipial lipo kullanıyorum.
Hindistan cevizi yağı da iyi geliyor.

dışarıdan müdahale doğrudan yoğun rüzgar, güneşe maruz kalmıyorsan vücudun dengesine aykırı. içeriden bol su, yeşil yapraklı sebzeler, zeytinyağı, fındık, balık düzenli uyku.

@sndy'nin dediği gibi, yağlı krem dışında hepsi yalan. Cildin üzerinde tabaka olarak kalıyor diğerleri. Nivea yağlı krem veya arko yağlı krem en iyisi. Her gün duştan sonra sürüyorum ben, ellerime ve tırnaklarıma da her gece sürüyorum kesinlikle işe yarıyor. Tüylenme yapar falan diyenler var ama ben hiç görmedim öyle bişey olan.

duşta yağ sürmek durulayip çıkmak işe yarıyor

daha çok su iç......

Kullandigin sabunu nemli birsey sec. Ben dove sabun kullaniyorum mesela, digerleri kasinti ve kuruluk yapiyor.
Nemlendirici olarak da hindistancevizi yagi candir. En iyisi de doakozmetik.com'da satilan bence.

o kadar az giyiyorum ki her giyişimden sonra temizletip gamboçlayıp kaldırıyorum.

Ayda 2 kere. Bir takımı üç seferden fazla giymeyeceğim şekilde ayarlamaya çalışıyorum. Bana kalsa her hafta sonu veririm ama hem maliyetli olur hem de takımlar bozulur diye korkuyorum.

Bruce ile aynı şekilde yapıyorum ben de.

Çok sık giymem takım elbise. Giydikten sonra hemen veririm kuru temizlemeye. Birdaha kimbilir ne zaman giyerim, acil lazım olabilir.Unutkan ve tembel biri olduğum için ya son dakka aklıma gelir ya da üşenirim. Onun için en güzeli hemen giydikten sonra verip temiz bekletmek.

Conan team coco youtube videolarına sardım.

Sahilde oturuyorum, birazdan kalkacağım.

Valla ben saçma sapan bir konuma soktum kendimi. Hazır istanbula yakınken bir gece evimde uyuyayım dedim, yarın yine şehir dışına çıkacağım çünkü. 6 saat evde uyumak uğruna şu an metrobüsteyim ve tıklım tıkış. Kendimden tiksindim.

Duş aldım. Yatıcam

aylar yıllar sonra dota oynuyorum

duvarı seyrediyordum

Olm gidin yatın lan saat 3 bi iki kişi yazar dedik herkes geldi.

Sharapovanın maçı var es1 de. Ben onu izliyom. Sıcak uyuyamıyorum. Oysaki 7 de kalktım bugun.

Ev yerlestirip temizlik yapiyordum. Yeter uyuyorum. Iyi geceler

Banyoyu porçözle yıkadım ve sonra duş aldım, şimdi de yoğurt yiyorum sanırım biraz genzimi yakmışım...

Nöbete gidiyorum :(

Günaydın, kahvaltı yapıyorum.

Sirket hakkinda global olcekte ve yerel olcekte cok iyi bilgin olsun. Araya sikistirirsin mesela “en son su proje vardi, bunun devam projeleri ilgimi cekiyor”
Ne bileyim, yoneticilerin adini ogren vs.
kimle gorusecegini biliyorsan onun hakkinda arastirma yap, hangi okuldan mezun, hangi konu uzerine tezini yazmis vs.

Sakin ol, takim elbise giyin. Banka ortamlarinda hep takim elbise giyiliyo yani :D

Ps. Tecrubesizim ama cok istedigim ise takim elbise kismi haric bu sekilde girdigimi dusunuyorum.

Öncelikle tebrik ederim, olmuş gibi sevindim.
Ben kıyafet konusuna değineceğim. Onun faydasını gördüğümü düşünüyorum. Takım elbise. Ben görüşmelerde hep takım elbise giyiyorum, etek ceket. Ne bol, ne dar. İçine kesinlikle beyaz. Muhakkak takı ama aşırı olmayan. Genelde de insanların ceket almadan geldiğini görüyorum. 2 işimde de aynı dönem işe alındığımız arkadaşlarıma şunu sordum. Mükakattan çıktığınızda teklif alacağınızı biliyor muydunuz? Bilmiyorlarmış, bana birisince açık açık söylemişlerdi diğerinde ise ima edilmişti. Ha diyeceksiniz o da alınmış, bence de :) ama öncelik olduğunu düşünüyorum konuşmanın gidişatından.

İkincisi, muhakkak ajandam ile giriyorum. “Müsadenizle not alabilir miyim?” Diye sormadan not almıyorum. Genelde söyledikleri iş tanımını, kiminle görüştüğümü ve ekip şemasından bahsediliyorsa onları not alıyorum.

Zaten siz sektörde tecrübeliymişsiniz, gerisi hakkında konuşmaya gerek bile yok.

eski banka müfettişi, şimdi ise finansal risk müdürüyüm uluslararası bir finansal kuruluşta. ama ilgili pozisyon hakkında çok bilgim yok. genel tavsiyelerim:

madem tecrübelisin, takım elbise, temiz traş, el sıkma, göz teması sırasında gülümseme gibi şeyleri es geçiyorum.

öncelikle dünya, sonrasında türkiye ekonomisinin geniş ölçekte nerede durduğuna dair bir fikrin olsun. yani 2008 krizi, sonrasında fed’in politikaları, bu politikaların türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere etkileri, sonrasında değişen fed politikaları, türkiye’nin bu değişen para politikasından nasıl etkilenmeye başladığı, neler yapması gerektiği, neler yaptığı vb. Tabi eğer lokal bir şirketten bahsediyor olsaydın bu son söylediğim kalemlere çok girme derdim. uluslararası şirketten bahsettiğin için göte göt diyebiliyorum.

irene’in ajanda konusu çok güzel. bence sormana bile gerek yok. ilk notunu alırken, “bu konu ilginç geldi, eve gidince araştıracağım” gibi bir cümle ile aslında takipçi ve proaktif olduğunu göstermiş olursun. eve gidince de not aldığın konuyu cidden araştır.

kurların, faizlerin, enflasyonun, borsanın, nereden nereye geldiğini bil, ve nedenlerini bil. gelecekte ne olacağına dair bir şeyler sorarlarsa buna cevap veremeyeceğine dair uygun bir espri de yapabilirsin. müfettiş yardımcılığı iş görüşmemde yönetim kurulu üyesi önünde fıkra anlatmıştım ve işe alındım.

bu aralar yaptığın araştırma ve çalışmalara dair bir şeyler söyleyebilirsin. illa ki çok büyük ölçekte bir çalışma olmak zorunda değil. SQL’de bilmemne komutlarını öğrenmeye çalışıyorum bir dummy data üstünden diyebilirsin mesela.

kolay gelsin.

1 bardak çay
1 türk kahvesi
1 açma
1 adet küçük boy pizza
3 bardak su

7-8 bardak çay. Dilimlenmiş ekmekte 7-8 tane tost. 1 salatalık, 3-4 çeri domates, kibrit kutusu kadar tereyağı, 7-8 zeytin. 3 yumurta sarısı, 2 bardak ayran, 1 tabak makarna, yarım büyük paket cips, çekirdek...

Dün saat 13:30'dan itibaren
1 kase aşure
1 kase patlamış mısır
1/4 gözleme
1 porsiyon kaşarlı mantar sote ve çoban salata
2 bardak diyet kola
1,5 litre su
1 yumurta, 1 dilim beyaz peynir, 1 dilim kepekli ekmek, yarım çatal, 3 zeytin, 1 çay kaşığı mayonez, yarım domates, 1 salatalık, 3 bardak çaydan oluşan kahvaltı.
1 litre su
1 tane buzlu sütlü kahve.

1 profiterol
1,5 kepçe sebze çorbası
5 dilim fırında kabak
1 kuru incir
3 dilim şeftali
1 dilim keçi peyniri
5-6 tane kırma zeytin
5-6 tane kuru domates
1/4 omlet
Su dışında sıvı tüketmedim

(Şekerli çok yemişim :( )

3 bardak ice tea
2 yumurta
3-4 bardak su
5 dilim pizza
4 lahmacun
1 şişe soda
5 bardak vodka
4 şişe bira
1 paket çubuk kraker

Falza buyuk bir sey girmedi agzima.
-Bir tabak bulgur pilavi
-bir tabak pirinc pilavi
-400 gr civari kirmizi et
-bir porsiyon civari salata
-1 bardak gazoz
-1 bardak fanta
-2 cay bardagi cay
-1 fincan granul kahve
-350-400ml sut
-30gr protein tozu
-1 yumurta (sahanda)
-100gr suzulmus ton baligi
-1 bardak kola (kahretsin yine ictim)
-az miktarda kahvaltilik

Kahve, pirinç suyu, kuru domatesli bulgur pilavı, Yulaf kepeği, domates, zeytin

İki salatalık
1.5-2 kibrit kutusu peynir
5’te bir simit
Bir tabak nohut
İki dilim Uno’msı ekmek
Üç Angelik-anjelik(?) erik
Bir adet lokum ve bir ceviz (ikram)
Bir mojito
Birtakım sular

dün:
1 haşlanmış yumurta
4-5 zeytin
1 dilim ekmek
1 büyük kupa sade filtre kahve
2 kase sebze çorbası
1 kase sade makarna ve çoban salata
15 tane (ortalama) yeşil üzüm
1 avuç ayçekirdeği ve leblebi karışık
bugün:
1 tulum peynirli tost
2 salatalık
1 fincay çay
1 fincan sade nescafe

15.00 itibariyle:
Domates corbasi- yarim tabak
Pici makarna, kuru mantarli ve sebzeli- bir tabak
Mevsim salata- az. cok az. üsendim yapmaya.
2 bardak Barbera sarap.

Bu sabah itibariyle:

1 incir, 1 bretzel, 1 filtre kahve ve 1 yulaf sutlu soguk kahve.

--
Cok sicak hava ve disarida fazlaca vakit gecirdigimden normalde yedigimden cok daha az olmus.

3-4 dilim patatesli pide
1 tabak bamya
2 küçük çikolata
Bir tatlı tabağından biraz fazla un helvası
Yarım şeftali
1 elma
Dondurmalı ıslak kek

Bunlar son 24 saatin düne ait kısmıydı. Bu sabahtan beri yediklerim de şöyle:

1 tabak domates soslu karışık kızartma
9-10 adet zeytin
Çeyrek kadar ekmek
3-4 ceviz
Biraz tereyağı ve reçel
Kibrit kutusu kadar peynir
3 bardak çay
10-15 bardak su

aynı şey. fark etmez. (bankacıyım)

aynı şey. fark etmez. (bankacıyım)+1

Karşı taraf adres istedi kısmı çok havada kalmış. Adresinizi niçin istedi?

right to care, we will reimburse the hotel cost for EUR 250 equivalent to USD292. In order for us to proceed, we kindly request for your bank information such as the bank name and address, routing number and account number. Once received, we will arrange

bu sekilde yazmislar.

Garanti bankasının aytar caddesindeki genel müdürlük adresini yazabilirsiniz. Adresi kısaltmanıza gerek yok, sığıyor. Türkçe karakter kullanmayın, adresi büyük harflerle yazın yeterli.

Banka info kısmına,
TGBATRISXXX
BUYUKDERE CADDESI BRANCH
yazabilirsiniz. Şubeyi örnek olarak yazdım.

Dirsek içinizi bilemiyorum ama parmaklarınızda olan şey bende de oluyor. Özellikle bulaşık yıkadığım zaman. Egzama diyorlar doktora gittiğimde. Kortizonlu krem+nemlendirici ikilisi ile çözülüyor. Yanlış yönlendirmemek adına ilaç ismi vermeyeyim. Ama daha da ilerlemeden muhakkak doktora gidin, sonra dayanılmaz oluyor.

evet güneş alerjisi. benimde diz kapaklarımda falan oluyor. acayip kaşınır. antihistaminik bir şeyler kullanman gerek en azıdan kaşıntı geçer. fenistil jel diyorum ama doktora kesinlikle git.

Bende de bu tarz kabarcıklar olmuştu ben de alerji sanmıştım ama zona çıktı. belki sizinki değildir ama eğer zonaysa çok zor iyileşiyor acilen doktora gidin riske atmayın.

geçmiş olsun cilt hastalıkları çok illet bir şey. bende de liken planus diye kimsenin neden kaynaklandığını bilmediği bir hastalık var. stres ve sıcak azdırıyor. momecon, elecon, cutivate gibi kortizonlu kremler kullandım bir dönem geçirmedi. keten tohumu yağı aldım. cilt hastalıkları için iyi geliyor. bende de sıcağın etkisiyle, sulu ve kaşıntılı olduğu zaman sürüyorum hemen kurutup kesiyor. deneyebilirsin keten tohumu yağını ama sen yine de bir cildiyeciye git.

müdürlük veya yöneticilik bir meslek değil ki, kıdem? ne işle meşgulsünüz diye sorduklarında x şirketinde y görevlisi olarak çalışıyorum diyip geçiyorum.

normalde sadece departman söylüyordum ama sonra insanlar mevki makam da soruyorlar, o yüzden titr ile beraber söylüyorum; örneğin mal müdürü.

özel sektör ya da x sektöründe çalışıyorum diyorum. daha yakınsa x sektöründe y fonksiyonunda çalışıyorum.

Ben eskiden bir bankada belirli bir uzmanlık alanında çalışıyordum. X uzman yardımcısıyım diyordum. Bir sürü alakasız soru geliyordu. Sonra ben bankacıyım demeye başladım. Diyaloglar kısaldı.
Hangi şube?
Genel müdürlük.
Ha tamam.

Şimdi yaptığım işin bir adı var. Y yardımcısı olsun. Yardımcısı nasıl oluyor dedikleri için insanlar çok farketmeyecek durumlarda “Y’yim teyze ben.” Diyerek kapatıyorum konuyu.

a: Ne işle meşgulsunuz?
ben: Mali Müşavirim.

@evde liyakat +1

Samimiyet durumuna göre yazılımcıyım ile x şirketinde y olarak çalışıyorum arasında değişiyor cevabım.

Müdür olsam yine cevabım değişmezdi.

Ne is yaparsın
Tamirciyim diyorum.

Müdür olsam ne derdim bilmiyorum yoneticilik yapiyorum defdim sanirim

Çok karışık benimki la. 2 tane mesleğim var ama 3. başka bir iş yapıyorum şimdi. Mesleğin ne derlerse o iki işi söylüyorum. Nerde çalışıyorsun ne iş yapıyorsun derlerse şu an çalıştığım yeri söylüyorum.

Offf,

Bazen keşke mühendis olsaydım diyorum, ya da doktor, muhasebeci, öğretmen vs.

Benim mesleğim TR'de niş bir meslek. Bir-iki sektörde çalışan insanlar haricinde bilen yok. Söylesem zaten "buyur??" diyecekler. Ya işletmeciyim diyorum, ya iç denetim diyorum. Pozisyonumu genelde söylemiyorum.

Memurum diyorum,
İnsanımız, özellikle de esnaflar sürekli bir kar etme kaygısı taşıdığı için direk memurum diyip geçiştiriyorum.

Benim hayatım hep zorlukla geçti. Mesleğimin arkasına 10dk açıklama yapmam gerekiyor. Üniversite okurken de 10dk açıklama yapıyordum. Lanet olsun.

Gümrükleme firmasında çalışıyorum, sorduklarında gümrükçüyüm diyordum beni gümrük memuru sanıyorlardı, gümrükleme firmasında çalışıyorum, gümrük müşaviri yardımcısıyım diyorum.

Valla o tarz sorular "cumhurbaşkanıyım" desen bile gelir.
+Necisin?
-Cumhurbaşkanıyım.
+ bizim halaoğlu da bakanlıkta özel kalem. Peki cumurbaşkanım nasıl zor mu memleketi yönetmek? Zorlandın mı hiç?

Is güvenliği uzmaniyim diyorum bilenler sinifimi soruyor bilmeyenlere açıklama yapıyorum.

minibüs değil de otobüs tarzı olabiliyor. otobüs firmalarına bak terminalde. ben 3-4 sene önce ezine'den altinoluk'a gittim 25 lira falandı.

Bence kolay olmaz. Assostan altınoluk, altınoluktan edremit oradan da ayvalık yapabilirsiniz.

Hangi departmandan arıyorsunuz? Yüzlerce çalışan var genel müdürlükte.

COk soruldu bu soru ama tekrar cevap vereyim.

Avusturya hastanesinde Adli Sadi Karaman.
Dunyanin en tatli doktoru bence. Yaklasik 12 yildir kendisine gidiyorum. Yurtdisinda yasiyorum, hala ona gidiyorum.

Florence nightingale -Faruk Abike
Ben ve bütün arkadaşlarım kendisinden başka doktara gidemez olduk.
Ben iki özelliğini çok seviyorum. Birincisi telefonu her zaman ulaşılabilir. İkincisi de önceliği her zaman kadınlar, tavsiyeleri de hep o yönde oluyor.

Avrupa demişsin ama Kavacıkta bi yer tavsiye edeceğim. Benzer dertlerden muzdaripken gittim ( Densiz- hadsiz doktor & hemşirelerden söz ediyorum) Beni psikolojik olarak da çok rahatlattı. Başım ağrısa ona gidesim geliyor :)

Özel Otağtepe Tıp Merkezi : Ömer Bey.

göreme en uygunu. ben cok güzel bi otelde kalmistim, fiyati da uygundu. adini yazarim sonra arama lazim
göreme merkezden acikhava müzesine yürürsünüz. ürgüp ve avanos a dolmus filan da var.

biraz tuzlu ama kayakapı çok güzeldir. merkeze yakın ve istediğiniz her an özel servisle merkeze ulaştırabiliyorlar.

Ben geçen sene ağustos ayında Doors Of Cappadocia'da konakladım. Gittiğimiz bütün turları otel bize ayarladı. Servisle kapıdan alıp tekrar otele bıraktılar. Yer olarak merkezi bir yerde milli parkın içerisinde yer alıyor.

Verdiğiniz bilgiler için teşekkürler dostlar. Otelin cave tarzı olmasını istiyorum. Bn de göremede düşünüyorum otelin adını hatırlarsanız lütfen yazın

Ben yakın zamanda dere suitsde kaldım. AŞIRI memnun kaldık. AŞIRI. Yani nasıl anlatayım ki.
Cave tarzında değil bildiğiniz cave. Çok huzurlu, çok temiz. Bizim kaldığımız odada jakuzi vardı. “Özel bir durum”u daha özel yapar muhtemelen. Öyle küçük falan da değil, iki kişi rahat rahat sığdık. Asmalı konak ve turasana yürüyerek gidebilirsiniz otelden. Bir de bir kaç sanat evi vardı. Yürüyüş yapmayı severseniz köyün ara sokakları çok güzel. Ben bir daha olsa yine oraya giderim, hiç riske atmam.

Yanıtlar için teşekkürler, başka tecrübesi olan dostlardan da yardım bekliyorm

Duştan hemen sonra kuruyan yüzüm için Diadermine'in nemlendiricili yüz kremi.
Loreal'in kil maskesi.
Blistex Med dudak balmı

himalaya markasının yüz temizleme ürünleri, cilt maskeleri

bioderma sensibio h2o
bioderma sensibio light cream
lr aloe vera jel
rossmann çay ağacı yağı

dove sabun. yüzümü yıkıyorum.

Yüz için doğal kil maskesi (yüzün çok hassassa yeşil alma beyaz al)
Saç için Zeytinyağı+Argan+badem yağı
tırnak/ayak yumuşatma+peeling için lush lemony flutter

Garnie 3ü bir arada. Kömürlü olan değil eskisi. Temizliğinden çok memnunum.

Saça banyo sonrasi zeytinyağı
Yüze farmasi çay ağacı sabunu
Nemlendirici olarak vazelin

Sanırım tüm bakım ürünlerim bunlar.

Dead sea spa magik yüz yıkama jeli (sadece havalar ısınmaya başladığında bunu kullanıyorum)
La roche posay effaclae h yüz yıkama kremi (bunu da kışın)
Clique moisture surge nemlendirici, aşırı memnunum bundan.
Lancome energie de vie serum, cildimi canlı gösteriyor
Göz çevresi için lavera’nın kremini kullanıyordum, nemlendirmesi daha kuvvetli bir kreme geçeceğim.

la roche nemlendirici

Beyond yüz maskeleri

ellerin soğuk mudur genelde?

Kremi elinizin tersine sürüp, iki elinizin tersiyle yedirmeye çalışın. Bu aşamada elleri ovuşturmayın. Krem elin tersinde tamamen emildikten sonra bir veya iki kez ovuşturun ellerinizi. Eğer hala yağlı hissediyorsanız ben krem tavsiye edeceğim ama türkiyede yok sanırım o kremden.

Ben krem sürdükten sonra beklemeyi sevmeyenlerdenim. Marks & Spencer'ın hand&Body lotion'ları hemen çekiyor. Müthiş nemlendirdiklerini söyleyemem ama sık kullanımda işe yarıyor.

@durgunfotom Hayır, aksine sıcaktır :)
@irene Söylediğiniz şekilde deneyeyim bir de teşekkürler kremin adını da söylersen sevinirim :)
@SiyamkedisiZorro Onlara da göz atacağım. Teşekkürler

L’Occitane ile yves rocherın kremlerini avmde dene. ben beğenmiştim. elleriniz soğuk olsaydı doktorun verdiği ilacı falan söyleyecektim.

el için nivea soft ve dudak için Nivea lip butter vanilya & macadamia kullanıyorum. iki bölge de çok kuruyor. ikisini de ilk rahatlama etkisi çok olsun diye bol sürersem elle baniçka (bulgar işi börekli yağ kendileri) yemiş ve ağzımı silmemişim gibi oluyor. püf nokta az sürmek, sık sık sürmek.

en azından bende öyle.

Linola krem losyon. Dermatolog tavsiyesiyle tarafıma reçetelendi ve kösele ellerim yumuşacık oldu. 60-70 tl arası fiyatı ama her kuruşuna değer.
Geçmiş olsun.

rossmann/isana'nin papatyali kremi var. irene'nin dedigi gibi ellerin dis yuzunu birbirine ovusturarak suruyorum. avuc icime hic bulastirmiyorrum. bir dakika sonra distaki de rahatsiz etmeyecek kivama gelmis oluyor. ya da kremden sonra peceteyle elinizin icini silmeyi deneyin.

Neutrogena nın koyu mavi kutuda bir el kremi var. Numune olarak gelmişti. Yapış yapış yapmıyor ve kokusu az. Tavsiye ederim.

the body shop'un kenevirli olanını deneyin bir mağazasında, kokusu kötü ama baştan uyarayım.

Karakter kaderdir. Şimdi biz burada ne desek boş, sen aslında çözüm değil kaçış yolu arıyorsun.

Geçiştiriyorum asık bi suratla. Bi daha sormuyorlar.

nerede olduğunu sormak özel bir soru değil ki; çok özel olduğunu düşünüyorsanız genel cevaplar verirsiniz.

bizde de klasik. her cuma günü öğle yemeğinde sorarlar, haftasonu planın ne diye. maksat muhabbet. ben alınmıyorum, evdeyim özel bişey yok, yemek falan yapıp dil çalışıcam diyorum.

psikoloğumla bu konuyu konuştuğumda sarkastik cevaplar verebileceğimi söylemişti. örneğin "oruç tutacak mısın?" sorusuna cevap olarak "niye, benimkileri de mi sen tutacaksın?" diyebilirsin demişti. gülerek tabii ki somurtunca tersleme gibi oluyor. "neredesin?" sorusuna "marsa kadar gidip geldim, çok mu özlediniz?" diyebilirsiniz mesela :p onun dışında siz özel olduğunu düşünüyorsanız özeldir ki neredesin demek de baya özel bence. özel olmadığını düşünenler de soranlar oluyor zaten.

Simdi soyle, neredeydin kimleydin ozel bir soru olmayabilir (ki bence ozeldir) duruma gore ya da ortama gore ama bir adam her seferinde izinde nerede ne yaptigi soylemekten kaciniyorsa demek ki ozel, anlamak lazim. Ben bu tarz durumlarda anliyorum karsi tarafi sahsen. Boyle seylere cok da kafayi takmam ama son zamanlarda abarti seviyelere geldi:)
Genelde insanlar izne cikarken nereye gittiklerini soylerler isyerlerinde, eger giderken hicbir sey soylemediyse ben sormuyorum sahsen. Bazen ben de giderken soyluyorum, giderken soylemediysen gelince sorduklarinda da soylemiyorum.

“Tatilde nereye gittin, neler yaptın” sorusu bana çok da özel gelmedi, hatta “Onu da mı sormayacağıdı” oldum ama bana özel gelen sorular sorular açısından düşünebilirim. Genelde geçiştiririm meraka gerek kalmayacak şekilde. Örneğin, senin soruna “Buralardaydım, dinlendim” derdim. İyice deşiyorsa da “Sonra konuşuruz” ya da “Prk konuşasım yok” derdim.

gülerek napıcaksın kardeşim benim özel hayatım ehehe diyorsun. o da anlıyor. anlamıyorsa boşver sen kafanı yorma işine bak diyorsun.

Aynı dert bende de var. Cevapları okuyunca who cares wins yöntemini kullanmaya karar verdim.
1 gün yıllık izin kullandım “işlerim var” diyerek. Bana sormalarını geçtim, herkes birbirine sormuş “ne yapıyor nereye gidiyor”

Şimdi yine izin alacağım yakın zamanda, daha izin girişi yapmadan sormaya başladılar. Tatile gideceğim ama nereye gideceğimi söyleyemem. Ben de şöyle dedim “biraz kafamı dinlemeye ihtiyacım var (burada kiminle gideceksin sorusu elendi) cumadan çıkarım, bir gün de uzatırım tatili (1 günlük yıllık iznin açıklaması) sanırım ege tarafları olur. (Nereye gideceksin sorusu elendi, ki bu kısım yalan. Başka bir yere gideceğim. Ama belirsiz konuşarak vicdanımı rahatlattım.)

Şimdi giderken tamam da, dönüşte... şehir soracaklar. O zaman da “marsa kadar gidip geldim, çok mu özlediniz?” Diyeceğim. Hahaha muazzam cevap. Böyle bir cevabı hakediyorlar. Bu arada şu an aklıma geldi. Bu cevabı yöneticiye verirsem gerçekten marsa gönderir beni. Ona şehir dışındaydım açıklamasıyla “daha fazla açıklamak istemiyorum” yüz ifademi kullanacağım.

ben who cares wins'in yntemini kullananalardanım ama bu tip sorulara aşırı uyuz olduğumdan (özel olması değil de ne yanıt vericem şimdi ben sana?) istemsizce o şekilde yanıtlıyorum ve insanlar o yanıtları verdikçe beni uyuz buluyor.

farklı bir şey yoktu, evdeydim, ailemleydim, iş güç falan gibi geçiştiriceksin. yine sormaya devam edecekler, yine geçiştireceksin ve okları onlara çevireceksin "sen ne yaptın asıl", "şurda şu varmış duydun mu"...

Annem magnezyum takviyesini kullanıyor, memnun olduğunu söyledi

(bkz: misanthrope)

Mutsuz olduğu için kendini suçlu ve başarısız hissediyor ve bu sebeple insanlardan uzak duruyordur. Bunun sonucunda muhtemelen daha da mutsuz ve dibe çökmüş bir insan olur.

mutsuzken insanlar hiç çekilmiyor.

zaten insanlar hiç çekilmiyor? daha mantıklı bişey bilmiyorum bundan başka. çogzel yapmış, ben de yapıyorum.

Soruda bir çelişki var...
Mutsuz olan kişi çözümü dışarıda arama çabasına girmez. Yani izole etmek istemesi mutsuz kişiden beklenen bir davranış. Ama sen bunun istisnai olduğunu mu düşünüyorsun?

@benaslindayohum
yanlış ifade etmişim farketmemiştim. "İzole halinden mutlu olmadığı halde" desek daha doğru olur sanırım. Düzeltiyorum.

Hm. Geçen seneye kadar kız arkadaşımdan iğrenç bir şekilde ayrılmıştım ve bunu bir seneden uzun bir süre aşamamıştım. Bu süre zarfında master yapıyordum ama bu konu ve daha birçok farklı nedenden ötürü ilgimi yitirdim. Yoğun bir şekilde spor yapıp çokça film dizi izleyerek aylarımı geçiriyordum. Bir süre yurt dışı iş mülakatlarıyla uğraştım ama istediğim sonucu alamadım. Hayatımdaki tek güzel ve düzenli şey ailemdi ama birçok şeye geç kalmış olmanın rahatsız edici hissi sebebiyle ekstrem bir değişiklik yapmam gerektiğine karar verdim. İş bulup Ankara'dan İstanbul'a taşındım. Hayatım epey değişti. Ailemi özlüyor olsam da tek yaşamanın özgürlüğü ve sorumluluğu hoşuma gidiyor. İnanılmaz dağıttığımdan, her gün ayrı insanlarla tanıştığımdan filan değil. Evde yalnızken birkaç kadeh şarap içmek, arada uzun süredir görmediğim biriyle buluşup konuşmak güzel. Kendimi herkesten izole etmedim ama 2016-2017 arasında görüştüğüm kişilerin %90'ından filan ettim. Kızı ve yaptıklarını hala aklıma takıyorum ama daha az. Geçen uyumadan önce Whatsapp'a yeni koyduğu fotoğrafa 1 saat dalıp gittim mesela ama olur o kadar. Master'ı da gereğinden fazla sündürdüm, tezi sunup aradan çıkarsam bitse gitse diye düşünüyorum ama ilginç bir danışmana denk düştüm. O işi de halledebilirsem bir iki puan daha mutlu olabileceğim.

Çok sebebi olabilir...
Mutsuzluk bakımsızlık getirir beraberinde, bu yüzden bile uzaklaşmak ister insan

Çözümün iletişim halinde olduğu insanlardan gelmeyeceğinin farkındadır, yeni kişiler için arayışa girmeye cesaret edemez

Önce kendi yapımı özetleyeyim, sonra neden bunu tercih ettiğimi anlatayım. Kalabalık bir çevrem vardı, sevdiğim insanlarla beraber vakit geçirmeyi severdim ama yine de yalnız yalmayı sevdiğim şeyler olurdu. Ama “yalnızlık” hissi beni mutlu etmezdi. Ta ki hayatımın en zor döneminde en sevdiğim iki insan beni çok üzene kadar...
Mevcut durumumda tek yaşıyorum, ailemden ve akrabalarımdan hatta arkadaşlarım da uzakta yaşıyorum. Başta nasılsın sorusuna iyiyim demek riyakar hissettiriyordu bana. O yüzden daha az iletişime geçtim. Sonrasında da etrafımda insan varken onlardan beklenti içine girdiğimi farkettim. Beklentiden kastım burada, benim için bir şey yapmaları değil. Bir güzel söz, bir hoş tavır. Kibar insan davranışları yani. Ama öyle olmuyor, herkes o kadar kendi derdine düşmüş ki, benim kafamdaki arkadaşlık tanımından fersah fersah uzaktalar. Bir süre sonra kendi derdimi unutup, bir de onların derdini dert edinmek, bana davranışları karşısında beni yormaya başladı. Onlardan da vazgeçtim. Vazgeçmem beni neden üzmedi? Çünkü asla hiçbir konuda kimseye ihtiyacım olmadı son 1.5 senede.
Dönemsel olduğunu düşünüyorum ama ben. Yeniden güvenmeye başlarsam biraz daha kalabalık çevre beni rahatsız etmez. Şu an mevcut çevrem oransal olarak jack of hearts’ın tarif ettiği ile aynı.

kek ve kurabiye olanlardan gönderme. tadı çok kötü oluyor.

meyve sepeti olanlardan tercih et bence.
www.ciceksepeti.com

BANa bir kere sadece meyve olanlardan gelmişti (kaplama vs yoktu) çok güzeldi. Kesinlinkle kekli olanlardan olmasın. Artık onları bilen kimse yemiyor zaten.

Bonnyfoodlar çok lezzetsiz, kalitesiz. Sadece görüntü. Onun yerine meyve ya da bir tepsi tatlı gönderin daha güzel olur :)

kesinlikle meyve sepeti seçin. kekler çok kötü.

www.ciceksepeti.com

Meyve sepeti yollayın çok lezzetliler bana geldiğinde hepimiz yiyoruZ. Kekler sünger gibi çok kötü

bonnyfood'da israrci degilseniz pasta sanati'ndan 100tl'lik karisik ekler olabilir. kafadaroglu'ndan bir tepsi baklava olabilir. sevdiginiz bir firinin sevdiginiz bir kurabiyesi, tatlisi olabilir. getir de goturelim tarzi bir uygulama ile adrese de gider.

çok teşekkürler cevaplar için, Gebze org.sanayi tarafında iş yeri. Yakınlarda güvenilir bir yer bulabilirsem oradan gönderirim, yoksa mecbur meyve sepeti.

Sonuncunun ne olduğu anlaşılmıyor, çok tuhaf bir resim.

Bir de anlayamadım, Suriyeli çocuklara neden hediye düşündün ki? Daha işe yarar şeyler de yapılabilir? Neden Suriyeli çocuklar da mesela Türkmen çocuklar veya kadınlar değil? Hatta şehitlerimizin çocukları değil?

Bana biraz ağır geldi. Biraz daha çocuklara uygun modeller düşünülebilir. Daha az metal ağırlıklı mesela.

@yaren elde kalanları değerlendirmek istedim. Hem diğer türlü yardımları yapıyoruz yeri geldiğinde. Gönderenler sağolsun, uzaklardan gelen yardımları ailelere ulaştırıyoruz. Hala verilmeyi bekleyen giyim eşyaları mevcut. Duyurudan da katkı sağlayan oldu. Çevremdekilerin çoğu Türkmen zaten.

Çocuk için biraz ağır olmakla birlikte çocuk bu her şeyi sever demek istiyorum :) yani siz düşünüp yapın da çocuk sever illaki.

Ayrıca çocuk sevindirmenin milliyeti ve dini olmaz. Bunun üstünden siyaset yapılmaz.


Kolay gelsin 1adam!

@kendi kendine

Siyaset yapmadım farkındaysan. Herkes Suriyelilere çalışıyor, bi kendi insanı için çalışan nerdeyse yok. Kendi insanının ismini anmak bu kadar mı zorlaştı merak ediyorum. Bunun için yazdım.

Evet metal aksam kısmına mecburen ağırlık verdim. İpli yapmanın dezavatajı ise uygun metal aksam olmadığından, bazı metal kesim yerlerinin keskinliğinden dolayı zamanla ipi aşındırması ve koparması söz konusu.

@yaren herkes kendi insanına çalışıyor merak etme.

@Yaren
Çocuğun milliyetini vurgulamak ve milliyeti üzerinden çocuğa yapılan yardımı/ sevinç uyandıracak bir eylemi eleştirmek net bir şekilde siyaset yapmaktır. Bahaneye gerek yok.

Kaldı ki çevremdeki yardım kuruluşlarının temel önceliği Türk ve savaş mağduru Türkmenler. Suriyelilere yardım edenler bunlara yardım etmiyor gibi bir önyargıyla direkt eleştirmek gereksiz bir çıkış olmuş.

Çocuğa bileklik hediye etmek gibi güzel bir harekete çocuğun milliyeti üzerinden motivasyon kırıcı cümlelerle yorum getirmek hoş değil hatta çirkin.

@kendi kendine

Nasıl istersen öyle görebilirsin. Bu şekilde konuşmamın bir sebebi olsa gerek diye de düşünmeni tavsiye ederim.

@kendi kendine

başlık sahibi suriyeli diyerek, yani milliyet vurgusu yaparak, siyaset yapmış olmuyor mu o halde?

Bilinçli bir milliyet vurgusu varsa olur elbette bruceandwayne. Sıradan şekilde söylendiği oldukça belli ancak "bakın türk/türkmen değil, suriyeli" gibi vurgu ile belirtilmişse (belirtilmiş olsaydı) elbette olur(du). Soruyu okuduğumda bunu da tahlil edecek yetiye sahibim, sorduğun sorunun "bunu düşünememişsin ama ben bu tarafını da göstereyim" imasını ve üstenciliğini taşıdığını anlayacak kadar.

:) kime göre neye göre.
tavsiyem herkes için aynı anlamı ifade eden basit cümlelerin veya kelimelerin altında kendinizi haklı çıkarmaya çalışacak anlamlar aramamanız. yani kendi doğrunuza evrensel gerçek muamelesi yapmayın pls

@kendi kendine

Sıradan bir şekilde milliyet ismi kullanılabiliyor ama sıradan bir şekilde milliyet ismi kullanılamıyor. Hangisi karar ver. O suriyeliler için benim körpe erkek çocuklarım ölüyor orada. Bırak suriyeliyi, sen benim için canını verir misin? Ne komik bir politikadır senin bu manevraların ya... bari karışma konuya da belli etme kendini.

Haha güldüm.
Ben en düz haliyle alıyorum cümleyi, altında anlam arayan sizsiniz. Ama daha bunun farkında olmadan tam tersini yazmışsınız bir de uzun uzun. Soruda sadece bir kelime etnik ifade var, eleştirdiğim cevap ise tamamen bunun üstüne kurulu. Bu durumda kim öküz altında buzağı arıyor? Tüm bunları tersine çevirip beni farklı anlamlar arayan kişi ilan etmek de ayrı bir manipülasyon mahareti tabii, tebrikler.. Hep birlikte alkışlıyoruz.

Ay vallahi güldüm, tam tersini yazmışsınız cidden ya :D

soruyu okuyup kendine göre tahlil eden sensin ama ortalığa manipülasyon saçan ben veya bizleriz. :)

kardeş kuru temizleme 100 metre ilerde.

@Yaren

Konuyu anlamadığını düşünüyorum cidden. Birkaç kere daha başka hususlarda ,tamamen bilgiye dayalı hususlarda, daha seninle tartıştık ama onlar da böyle sonuçlandı. O yüzden tekrar anlatmayacağım çünkü aynı frekansta konuşmuyoruz.

Konuyu farklı yöne çekmeye çalışıyorsun, tamamen alakasız bir yöne. Hadi eyvallah,

çocuk bu her şeyi sever +1
ellerinize sağlık,güzel görünüyor. ucuna taktığınız mavi taşlı şeyler hemen kopacakmış gibi duruyor yalnızca.

Beğenirler bence de, eğer ki yaş ayrımı olabilecekse bu takılar 12-13 yaşa daha uygun. Mevzu çocuksa her koşulda onlar adına teşekkür ederim, elinize sağlık.

Tamam, kavgaya gerek hiç yok. (Umarım sonlanmıştır)

arka tarafı gözetlemek için.

EVde makyaj yapmaya vakit ayıramıyorum. İş yerinde mole verdiğim bir anda masada makyaj yapıyorum.

Bazi kadinlarin ofis masalari karakolda oluyor olabilir.

Ayna sürekli sabit. Kısa süreli işler için niye gün boyu masada ki? ben asıl onu merak ettim

Erkekler cirkin olursa sorun olmaz ama kadinlar is yerinde cirkin olurlarsa isten cikarilirlar. Sabahtan beri iste bu yuzden duyuruda feminism tartismasi var.

Masamda sürekli yok ama çekmecemde var. Her zaman makyaj yapmıyorum. Şimdi program çalıştırdım, işlem sonunu beklerken bir kaşıma, gözüme baktım. Öğle yemeğinden sonra dilimi fırçaladım, nasıl oldu dişler diye baktım. Bazen ara verince kendime bakıp “Hmm, kaşın şurasını alayım” diyorum, bazen ofise gelip makyaj yapasım gelince iki boyanıyorum. Arada bir saçım dağılmış mı, Cadı saçı gibi mi diye bakıyorum, nadir de olsa moralim bozulursa aynaya bakıp kendime gaz veriyorum. Çekmece olsa gün boyu masamda olur.

Arada tipimize bakmak istiyoruz ama ben ön kamerayı kullanıyorum bunun için.

avukata verip yasal faiz işletme ve avukat masraflarınızı tarafınıza yıkmanın peşindeler.

ama etik olarak haklısınız.

bu işler için bir elemanları yoksa şube müdürü kıçını kaldırıp öğle arasında bir şeyde size gelip imza almalı. öyle bi müşteri memnuniyeti falan yok.

Banka paradan vazgeçmez. O borç birgün elbet gelir sizi bulur. Bence zaman ayırıp çözün bu işi.

Bu arada haklısınız banka kendi hatasını kendi telafi etmeli. Sizin zamanınızı çalmaya hakkı yok.

Sonuc alabilirler mi peki? Acikcasi ben de oyle bir sey yapmalarini bekliyordum. Benim argumanim daha guclu. Hic olmadi sonucta geri odemedim diye dava acacaklar, odemeyi reddettigimi ispatlasinlar derim.

Benden bir savunma almadan mahkeme gidip hüküm vermez sonucta değil mi?

BAnkaların paradan vazgeçtiği görülmemiştir. O yüzden muhtemelen notere gidecek başka işlerle birleştirip sizinkini de ileteceklerdir o esnada. Sadece notere gitmek bile banka için bir masraf çünkü.
Olayın böyle tatsızlaşmasına sizin adınıza üzüldüm. Bireysel müşteri olduğunuzu düşünerek konuluyorum, müşteri temsilcinizin iş akışında olmayan konularla ilgili inisiyatif almasını beklemeyin. Gelmeniz gerek diyorsa, kural öyle olduğu içindir. Size süreyi de genişletmişler, o sürede olmazsa olacaklar konusunda da bilgilendirmişler...
ben olsam önce müşteri memnuniyeti birimiyle görüşürdüm. Olayla ilgili akıbet sorgulardım. Alınacak aksiyon olayın ne aşamada olduğuna göre değişir.
Son olarak eklemek istiyorum, “şube müdürü kıçını kaldırıp öğle arasında (?) bir şeyde (!?) gelip imza almalı(?)” gibi cümlelere bakıp gaza gelmeyin. Şube müdürünün böyle bir görev tanımı yoktur, o da herkes gibi mesai saatinde çalışıp öğle arasında da yemek yer. Ha siz derseniz ki ben çok inat bir insanım, gitmem, bu tarz zihniyeti de kendime yakıştırıyorum, bu cümleyi kurarım. Öyleyse yapın. Yalnız şunu unutmamak gerekir, banka arzu ederse sizinle ilişkisini kesebilir.

hesap açarken imzaladığınız bir suru sayfa var hatırlamışsınızdır, onlardan herhangi birinde boyle bir durum oluştuğunda bankaya yardımcı olacağım tarzı bir şey yazıyorsa, etik olarak haklı olsanız bile yasal olarak ing haklı.

@irene, tesekkur ederim. Fakat ben de bankaya desem ki "sizin gelemediginiz gibi beni de patronum gobdermiyor" yine mi faydasiz?

Sizin yazdiklarinizdan yola cikarak, gidip cozeyim madem bu durumu.

atmde kasa açığı çıkmıştır. şube ondan bir an önce kasa açığını kapatma derdindedir. hesabınıza bloke konulmuştur büyük ihtimalle yatırdığınız tutar kadar.

Bankaların kendini devlet kurumu kisvesi verdiği bilinen bir gerçek. sen doğrusunu yapmışsın. Ammaaaaaaaaaa tanıdıkta mı yok parayı belgeyi götürecek?

haklı çıkabileceğin hiç bir koşul yok. ileride çok daha fazla başın ağrıyacak ve çook daha fazla uğraşacaksın. mustahak tabii.

İrene çok güzel anlatmış. Yani ben sizleri anlayamıyorum, iş akışında olmayan bir şey için temsilcileri böyle darlamak neyin nesi? Şubeye gelin deniyorsa şubeye gitmeden yapılamıyor demektir, kredi mredi lazım olursa paşa paşa gidiyorsunuz ama şubelerin kapısına?

Er ya da geç o parayı banka alır sizden, hiçbir banka bunun peşini bırakmaz, tam tersi başınız ağrır ve faizli ödersiniz saçma sapan bir inat yüzünden. Takdir size ait.

Ooo bankacılar damlamış hemen. Hiç şubedekilerle muhattap olma onların “görev tanımı” vardır şimdi. Önce ing yi ara çözmeye çalış telefon bankacılığı denilen şeyden bir çok şey yapılıyor. Sonra bunları şikayet et beni tehdit ediyorlar huzurumu kaçırıyorlar de. Baktın olmadı benim çok hoş bir taktiğim var. Twitter’dan ilgili kurumun CEO sundan tut tüm müdürlerine twit atıyorum. Ama görmen lazım o müdürlerle filan zaten muhattap olmuyorsun bölge Müdürü filan arıyor hemen.

Siz gelemiyorsunuz, beni de patronum göndermiyor açıklaması durumun hangi aşamada olduğuna göre değişir. Hukuk birimine devrolduysa müdahale edemezsiniz diye tahmin ediyorum. Nasıl bir restleşme geçerse geçsin müşteri memnuniyeti birimleri konuyu çözebilmek adına konuyu sizin lehinize sonuçlandırabilecek birimlere kayıt açarlar. İlla ki çözüm bulunacaktır, çok basit bir olay.
Ayrıca, soruya damlamış bir bankacı olarak şubeye bulaşmadan sıkıntıyı nasıl çözeceğinizi tarif etmeye çalışıyorum. Aklınıza gelen her yoldan yaygara çıkarmak da bir çözüm mesela. Ufak çocuk varmış evde, siz sadece şikayetinizi yapın telefon ile onlar uğraşsınlar.

@infernalcadre aynen bankacılar hemen damlamış.

burada şube müdürünü savunur ama başka sektörlerde benzer bir durumla karşılaşsa onların görev tanımlarını tanımaz böyleleri.

evet o şube müdürü hiçbir personelini böyle bir durum için görevlendiremiyorsa öğle tatilinde ya da herhangi bir zaman diliminde müşterisinin yanına giderek durumu çözmelidir.

sorun şubenin sorunu. çözümü için de şube şubenin müşteri memnuniyetine yönelik davranış sergilemesi gerekli.

söylenildiği gibi sosyal medya üzerinden gerekli mentionlarla bu konu gündeme getirilirse şube tarafından sergilenen tavır bi yerlerinde patlayabilir. ve o görev tanımı bir telefonla o imzayı gidip alacak şekle getirilebilir.

kredi vs almak için de paşa paşa kapısına gittiğimiz söylenmiş. sanki eşek yüküyle para harcayıp gelin para verelim reklamı yapan onlar değilmiş, kredi kartı vermek için yoldan çevirenler de onlar değilmiş hatta telefonla zırt pırt arayıp kampanya, özel sağlık vs vs gibi hizmet satmaya çalışıp, kartı/hesabı kapatıyorum dediğinizde noooooluuuurrrrr kapatmaaa diyenler onlar değilmiş.

Hayırlı olsun. Çok kasma kendini, yaparsın.

Hayırlı olsun. Daha güzelleri de olur umarım.
İlk maaşını alınca çay ısmarlarsın diyeceğim ama stajyer maaşıyla zor olur, kadroya geçince ısmarlarsın :)

Bayramda biz de dört kişi birleşip kurumsala gircez karsim. :p

Tekrar hayırlı olsun.

Oo hayırlı olsun, hukuk departmanı yoğundur, küçük bir tavsiye; sözleşmeli bürolar ile iletişime geçerken tatlı dilli ve nazik olun:)

ömrün boyunca hep güzel haberler alırsın umarm

Adına sevindim. Başarılar :)

Hatırlıyorum duyurunuzu. Çok sevindim, tebrikler :)

Bugün işe gidince duyurunuzu arkadaşlara göstereceğim. Hayırlı olsun, bankaya girdiğimiz günkü sevinçleri unutmamak lazım :)
Daha güzel işleriniz olur umarım.

1. monitöre dik, 2. monitöre 45 derece

Dik tutuyorum.

Malheiros +1

Dik.

Ben de çift monitör çalışıyorum. 1. Monitöre dik, 2. Monitöre 45 derece açıyla tutuyorum. Malheiros öyle kullanınca oluyor, ben kullanınca mı olmuyor anlamadım?

Ayni sekilde dusunuyor ve hissediyorum. Fakat bu durumun da arti olarak kattigi bircok sey oldu, cok da sey yapmamak lazim

ne kattı artı olarak?

Daha rahat ve genis bir hayat, baskalarinin soyledigine dayanarak olgunluk, kendi kendinin sorumlulugunu alabilmek vs. Bu biraz da durumun ustesinden nasil geldigine bagli gerci sanirim. Abim o kadar da olgun ve sorumluluk sahibi degil ornegin.

Belki de bu dediklerimin hepsi kisilere baglidir bilmiyorum. Gelen diger cevaplara gore degerlendirebilirsin.

tabi ki psikolojine olumsuz etkileri var asla düzelmeyecek de değil.

Düzelmeyecek falan değil. Bilinçli ve aydın insan kendini eğitir, olayları daha incelikli kavradıkça da ailesine ışık olur, temiz hava olur, derli toplu temiz bir oda gibi ferahlatıcı olur. Aile bilinçsizce de olsa bunu hissedip peşine düşecektir.

Bazı insanların gelişim ve tekamülü ailesi aracılığıyla olur. Bazısının para, bazısının aşk, bazısının iş, bazısının evlat, bazısının eğitim/bilim/sanatla olduğu gibi. Hayat hiçbir zaman fabrikasyon değil, herkesin kendine göre çilesi ve kolaylıkları vardır. Gözünde büyütmektense "bu durumu nasıl faydaya dönüştürebilirim" kafasında yaşarsan cidden çok mutlu olursun.

" gelişimden" falan bahsetmiyorum ki. tabii ki bu hiçbir şeye engel değil. bu durumun bazı şeyleri geri dönüşsüzce etkilediğini söylüyorum.


bu durumun beni iyi etkileyen yönleri olduğunu ezelden beri düşünürüm zaten.

ideal ortam, dış dünyaya çok rahat hazırlanırsın. hayatta başarılı olma ihtimalin olamama ihtimalinden az olur. duygusallığa kapılmazsan tabi.

' başarısız ailelerin' yani aile olabilmek konusunda s.çmış aile bireylerinin hayata yenik başladığını düşünüyor musunuz?

Hayır düşünmüyorum. Aksine böyle durumların -kişi de değerlendirebilirse- insanı olgunlaştırdığını düşünüyorum. Bence de 'yazık'lık bir durum. Sebebi ise insanın saflığını kaybetmesi, sevgiyi, anlayışı, ilgiyi 'başarısız aile'sinden öğrenmesi.

Bu durumun aşılması için bireyin kendi hayatında bunun aksini gerçekleştirmesine ihtiyacı var. Yani bir sonraki nesle bu duyguyu aktarmadan bir aile yetiştirmeli. Bunu da becermek için önce paniğe kapılmamak gerekiyor. Bu bir süreç olarak hayat boyu sürecektir. Bu çok az seçilen bir yol olduğundan toplum çöp insanlarla dolu, aile kavramı ise yozlaşmış, yozlaşmaya devam ediyor...

Hepimiz temelde ilgi ve anlayış bekleyen insanlarız, karakterimize göre ilgi ve anlayışı derin veya yüzeysel, gerçekten ya da gösteriş için, bencilce veya karşılıklı... olarak tanımlıyoruz.

Diğer seçenek aile kavramına ihtiyacın ortadan kalkması, zamanla bu hem lojistik hem teknolojik hem de sosyolojik olarak daha mümkün ve elverişli olunca asıl bunun önünde hiçbir aile veya birey duramayacaktır.

Aileye en baştan ihtiyaç duymamızın sebebi tek başına hayatta kalıp, neslimizi sürdürememekti.

Hayır pek öyle düşünmüyorum.
Ben, yenik düşmenin, yenik düştüğünü düşündüğün anda başladığını biliyorum. Konu ne olursa olsun. Çok çok örneğini yaşadım bunun. Çok önemli konularda yaşadım hem de. Bu nedenle de ilk dikkat çekmek istediğim konu bu oluyor, belki sıkça söylüyorum ama gerçekten çok önemli. Kaptan nereye gemi oraya. Nasıl düşünüyorsan öyle yaşıyorsun.

Aile olamamaş ailede büyümenin artıarı da, eksileri de var.
Keşkeyi dışarda bırakırsak gördüğünü uygulama, ilk öğrendiğinin kalıcı olması, insanın çevresine dönüşmesi başlıca eksileri bana göre.
Aile olmakta başarısız ailede büyümenin artı olarak kattğı;ne yapılmaması hakkında görüş edinmektir muhakkak.
Her aile, her kişi yaşamını kendi dinamiklerine göre oluşturuyor. Dinamiklerini belirlerken eleyeceğin bazı şeyleri (hepsini değil, yanılgı olmasın) biliyor olursun.

Kırık camlar teorisine bu aile meseleleri açısından bakmıştım.
Biri (bu çoğunlukla otorite elemanı oluyor, veya otoritenin gücünün yetmediği hastalık, bağımlılık vb. durumlarda başka üye de olabiliyor) tekme tokat camları kırsın ve tamir edilemesin o kırık camlı evde yaşanıyor olsun. Diğerleri de bir süre sonra camların kırılmasına, o şekiilde yaşamaya alışıyorlar/kanıksıyorlar ve hatta onlar da camları kırmaya başlıyorlar.
Taa ki "bir"i "yeter bea, üşüyoz burda, böyle yaşamak mı olur" diyene kadar. O biri camları değiştirmeye başladığında olmasa da bitirdiğinde derli toplu yaşamanın, sıcaklığın farkına varılıyor, camı kırmaya devam eden olursa yekten "hayır" deniyor.
@yaren +1 O "bir" kişi evin en küçüğü bile olabilir. Çocukların da aile üzerinde olumsuz veya olumlu etkileri var.

Ailen için bişeyler yapabilecek olmanın yanısıra daha önemlisi eksileri aşıp kendin için uygun gördüğün yaşamı kurmak senin elinde. her zaman.
böyle çok örnek var. yaşamlarında dibi görmüş, felaket yaşamış insanlar bile hayatlarını yeniden kurabiliyorlar, sağlam bir zemine oturtabiliyorlar.
"Mutsuz bir aileden geliyor olabilirsin ama mutlu bir aile (yaşam) yaratmak senin elindedir" diyen birini yakından tanıyorum. Mutlu bir ailesi var.
Nereye bakarsak onu görüyoruz, ona yürüyoruz.

düşünüyorum. mutlu aile çocuklarının yanında kendimi hatalı üretim gibi gördüğüm oluyor. bir yandan beni daha güçlü biri yaptığını da düşünüyorum.

Ben de senim gibi düşünüyorum, öyle de hissediyorum. Yenik başlama kısmına açıklık getirmek isterim sadece. Yenik başlama olayı herkeste farklı olabilir bence. Fakat toparlanamaz bir biçimde yenik başlayan var mıdır bilmiyorum. Ben mesela sevildiğimi anlayamıyorum asla. Erkek arkadaşlarımı da ailem yerine koyuyordum. Bu iki durum benim defom, bunu farkettim. Bununla ilgili destek alıyorum mesela. Henüz aşamadığımı hissetsem de aşabileceğime inanıyorum.
İyi yönleri var. Bazıları kendin için iyi bazıları hayatındaki diğer insanlar için iyi.
Benim için tek iyi yönü, ne yapmamam gerektiğini biliyorum. Bir ailede olmaması gereken şeyleri gördüm, yapmayacağım. Birisiyle hayatımı birleştirdiğim zaman sıklıkla doğru davranacağımı düşünüyorum.
Başkaları için de şöyle iyi, asla kimseye yük olmuyorsun. Fazla fazla oluşmuş bir sorumluluk duygusu ve güç... genelde insanlar bu konularda bana çok özendiklerini söylerler. Sadece şunu anlamıyorlar, bu “sorumluluk sahibi olma hali ve güçlülük” beni ne kadar yordu ve yoruyor.
Kendim için baktığım zaman benim bir danışmamdan destek almam şarttı. Bu konuları kendi başına çözen insanlar varsa hayranlık duyarım.

kapalidir yarin.

Kapalidir. 27sinde acilir

Euro zone için transferlerde valör ayın 27si, daha erken yapılamıyor.

Herhangi bir şubedeki nakit işlem sorumlusu söyleyebilir size hangi atm olduğunu. Bilmiyorsa da nakit operasyondan öğrenirler.

@irene teşekkür ederim, acilen öğrenmek istemiştim bu gece.

@kirpi o adresi gördüm fakat hiç tutarlı gelmedi sitenin verdiği bilgiler, zaten site kapanmış ve diğer atm'ler için aynı tutarlılıkta tarama yapmıyor.

doğruysa bursa/nilüfer migros

atm.net.tr

@bewd sanırım bu, çok teşekkürler.

atm.net.tr

Deneye deneye Bursa'ya kadar geldim. Migros'ta miş.

Ben yazana kadar cevap gelmiş bile :)

Viktor Levi

www.google.com.trçe-istanbul%3famp=1

Olmam(mecbur değilsem)

olurum neden olmayayım. mesai saati belli en azından. erken çıkıyolar. ben 7'de çıkıyordum asudasdf

olurum, girişin belli çıkışın belli, yatan maaş belli. ne zaman tatile gidiyosun o da belli. iş hayatın düzen içinde, kişisel hayatını da geri kalan zamanında istediğin gibi konumlandır, mis gibi iş. şimdiki aklım olsa bankacı olurdum.

Tanrı korusun......

yakın bir dostum yerim ben öyle sistemi deyip yıllanmış kariyerini çöpe atıp istifa etti. şu an buradan uzamanın yollarını arıyor. dışarıdan güzel olabilir, deneyimli birinden fikir almak daha doğru. girişle çıkışla bitmiyor olay.

diğer bankalarda olacağına burada ol, maaşı artacaktır sonuçta.

internette tüm bilgiler mutsuzluk,baskı,az maaş üzerine. bile bile mutsuzluğa kafa atmak istemiyorum. kendim istatistik okudum. iş bulamayınca zorda kalıp başvurdum ama bi anda sınavı geçip mülakatı geçip belge toplamaya gelince ne yapacağımı bilemedim.

olmak istemezdim.

Çok yakın iki arkadaşım (karı kocalar) iş bankasında calisiyor. Kadın olan düz memur, erkek olan bu sene sınav ile yetkili oldu. İş bankası diğer bankalara göre daha devlet kafasında. Is garantileri var, maaş zamanı belli, özel sağlık sigortaları var, tatilleri iyi. Şubeden şubeye rahatlık ya da yoğunluk değişiyor fakat maaşları düşük, sahiden çok düşük. Yukselmeleri de sınavla mümkün oluyor ancak. O sınavı kazanamazsan yıllarca yerinde sayiyorsun. Evlerine giren toplam maaş benim yurtdisindan aldığım bursa denk geliyor nerdeyse ki ben türkiye standartlarindaki öğrencilere göre yüksek burs alıyor olsam da sonuçta hiç calismisligim yok.

Başka bir seçeneğim yoksa çalışırdım ama alternatif varsa önce onu denerdim.

Edit: şimdi okudum da zorda kalıp başvurdum demissiniz, dediğim gibi maaş düşüklüğü hariç imkanlar açısından kötü değil. O yüzden bence girip başlayın; 2 ya da 3 sene sonra yetkilılik sınava girmeye hak kazaniyorsunuz yanlış hatırlamıyorsam, severseniz sınava girip yukselirsiniz yoksa başka iş bakarsınız.

Kardeş,iş bankası çok saygın bir kurum.Başlangıç için çok çok iyi bir pozisyon denemez ama yükselme imkanların kendini gösterirsen olacaktır.Ben başla derim, işsiz durmaktan iyidir.

36 ay zorunlu çalışmak zorundayım. vazgeçersem çalışmadığım her ay*150 dolar cezası var. imzayı atmadan önce farklı fikirlere ihtiyacım var.

başka bir alternatifin yoksa, işe ihtiyacın varsa (ki var demekki bu soruyu sormuşsun) gayet de olunur.

bakma burada atıp tutanlara.

internette atıp tutanlara da bakma. kendi iç dünyası bok gibi olanlar, sanki herşey bok gibiymiş gibi yorum yapar. hangi bankacıya sorsan işten memnun değil. herkes kaçmanın yollarını arıyor. falan filan...

maaşın belli, çalışma saatin belli. iş bankasının şartları da ayrıca birçok bankaya göre çok iyi. iznin şaşmaz, tatilin şaşmaz. stres mi? evet stres. stressiz iş varsa söylesin o çok bok atanlar.

asla

Mahone çok güzel söylemiş. Tekrarlamak istemedim ama aynı şeyleri söyleyecektim. Girin çalışın işsiz oturup ne yapacaksınız?

Yeni mezunken bir sene iş bulamadığım için bankada çalışmaya başlamıştım. Evde oturmaktan iyidir. Çalışırken başvurmaya devam edersiniz. Sorun çıkarmadan, iyi niyetle ayrılınca tazminat konusunda da genelde uğraşmıyorlar. Şu ana kadar ayrılıp da tazminat ödeyen tanıdığım hiç olmadı.

Valla olunur, istenmese de olunur işsizlikten. Ben de Halkbank için girdim sınava mesela. Düz, banka memurluğu için.

Mobilim editleyemiyorum. Bankadan ayrıldıktan bir kaç ay sonra eski yöneticim beni çalıştığı firmaya önermişti. Bankadan ayrıldıktan sonra hiç görüşmememize rağmen hem de. Nereden ne çıkacağı belli olmuyor.

tabi, işe ihtiyacı olan girsin lakin burdaki düz adamların giriş belli çıkış belli, para da alıyoz hayat çok güzel tırıvırıları gerçeği yansıtmıyor. mobbingten tutta, fazla mesaiye kadar biton abuk durum mevcut. zorundaysan zaten katlanacaksın, yok değilsen zaten üçüncü dördüncü tercihin olur bu iş.

işsizsen tabii ki ol, işsizlikten iyidir ancak durumun vehametini 3 senelik sözleşme bile gösteriyor. adamlar o kadar emin ki bir süre sonra kaçacak duruma geleceğine, ne olur ne olmaz eşeği sağlam kazığa bağlıyorlar. bankayı geçtim, herhangi bir iş yerine sıfırdan başlayıp 3 sene aynı pozisyonda çalışmak bir başarısızlıktır. her zaman yükselme şansı olmaz ama o zaman da iş değiştirir maaşını arttırırsın. bu devirde kalmadı öyle 3-5 sene aynı şirkette çalışmak, hele ki başlangıç pozisyonları için. sorsan bankacılıkta kariyer var derler, 3 kuruşa sömürülmenin en kolay yolu aslında. yükselme hedefin varsa ya tanıdığın olacak ya da insanların üzerine basa basa yükseleceksin. denetçilik ve bankacılık kadar dışarıdan kurumsal görünen "vahşi" bir çalışma ortamı görmedim ben.

kendini bu mücadeleye hazır hissediyorsundur, azimlisindir; o zaman senin için "fırsat" haline bile dönüşebilir; sadece dışarıdan görüldüğü kadar "sağlıklı" bi ortamı olmadığını belirtmek lazım.

@bruceandwayne görüşüne saygı duyuyorum, tartışma başlatma niyetinde değilim fakat düz adamlar? buraya yazanların çoğu bugün anket yapsak özel sektör çalışanı çıkar ve en az yarısı senin saydığından çok daha kötü koşullarda çalışıyordur eminim. ben daha özel sektörde çalışıp mobbing yaşamayan, stres çekmeyen, patronunun kaprisini yutmayan biriyle tanışmadım. üstelik cumartesi de çalışırsın, iş yoğun diye de çalışırsın, patronun canı sıkkındır çıkmana beş dakka kala iş kitler, sürpriz! yine çalışırsın. it gibi köpek gibi çalışırsın. hakkın olan yıllık izni rica minnet alır, hesabına yatacak parayı kuruşu kuruşuna hesaplarsın. kötü yanlarını sayacaksak kusura bakma, sade bankacılar değil tüm çalışanlar mağdur. beğenmeyip bok atmak değil, bir yerden tutunmak gerek.

@bruceandwayne düz adam he mi... mobbing sadece bankalarda mı var, dünyadan bihabersiniz. cumartesi yarım gün diye işe gidip full çalıştığım olmuştu. özel günlerde izin mizin hak getire. kimin koşulları daha kötü kıyaslamayın isterseniz. akşam 8'den önce evde olmuyordum.

istifa ettim tabii. kimse bol keseden sallamıyor.

köprüaltlarında yaşarım daha iyi.

@ elk fikrimce maaşı iyi, garanti iş, giriş çıkış saati belli gibi verilerle işe yaklaşan adam, üzgünüm ama esnaftan farksızdır. düz adam olmak kötü bir şey değil, eleştirdiğim şey bu verilerle sahip olunan işin iyi olduğunu düşünmek. değil işte. gördüğümü, duyduğumu söylüyorum. bende özel sektördeyim, şansınız ve azminiz varsa bu zor ve boktan dönemleri sabrederek aşıyorsunuz. adam yeni işe başlayacak, her şey çok güzel olacak deyip pembe bir tablo mu çizeyim anlamadım.

@nice dostum aynı taraftayız galiba ama sende bir heyecan var. bende bunun doğru olmadığını, ortamın dandik olduğunu ve zorunda ise çekmesi gerektiğini söylüyorum.

kimse işin en iyisi olduğunu düşünmüyor. eldeki seçenekler ve ülkedeki koşullara bakıldığında, diğerleri kadar rezalet olmayacağını söylüyoruz sadece. arada çok büyük fark var.

Ben 5 sene bankacılık yaptım geçen sene temelli istifa ettim. Kurtuldum.

Çevremde bankacı olup memnun olan Yok. Olması da mümkün değil.

Baskı, mobbing bitmiyor, bitmez. Bu da stres, mutsuzluk olarak geri dönüyor.

15-20 sene çalışıp müdür olsan üzerinde yine bölge müdürü var. Bölge müdürü olsan üzerinde müdür vs.. baskı üstten alta olduğu için mutlu olmanın yolu yok.

Ha iyi yönleri Yok mu ? Var.
Kurumsal firma. Maaşım yatar mı, SSK ödenir mi? Bayramda çağırırlar mı vs derdin Yok.

Ama artısı eksisine baktığın zaman kesinlikle önermem. Kız istemeye gidince oğlumuz bankacı lafı işe yarar belki ama yapılacak iş değil.

Mobilden editleyemedim.

Aslında beklentilerle alakalı bu.
Sizin için önemli olan iş güvencesi, tatiller vs. İse bankaya kötü denmez.

Tu kaka bi iş değil. Ama bankada adamın ruhunu alıyorlar resmen . Mobbing özel sektörde var denmiş de bankadaki kadar düzenli ve insanı ruh hastası eden mobbing hiç bir iş kolundA Yok.

15 farklı ürünün satışını yükledikleri kıza 13 ünü tutturduğunda diğer ikisi için savunma istemişlerdi.

Bankaya girecekseniz aklınıza ilk şunu sokun : banka içinde kimseye güvenme kimseye sırtını dönme . Banka kadar dedikodu dönen birbirinin arkasından iş çeviren iki yüzlü insanları bulunduran başka yer yoktur.
Fikir alacağınız Kişiler bankada çalışmış kişiler olsun. Bankacılık yapmayan adamın diyeceği laf "gir çalış işsiz durmaktan iyidir" olacaktır.

Kusursuz dostların dort ayagi vardir+1
Şubecilik yapılacak iş değil. Ben şubede olmamama rağmen bugün şu lafı duydum: “irene tam bir bankacı olmuşsun.” (Bu arada karşı taraf bunu hakaret amaçlı söyledi:) )
Daha iyi bir alternatif yok ise yapılır ama ömür geçmez. İnsanlar hasta oluyor.

Ziraat bankasına güle oynaya girip şimdi depresyonda olan, kafasını duvarlara vuran iki arkadaşım var. Kaçış yolu arıyorlar. Bunu moral bozmak için söylemedim, içine girmeyi düşündüğünüz sistemin huzur dolu bir sistem olmadığını bir kez daha hatırlatmak için söyledim.

Ancaaak... Ülkenin koşulları belli. Ben de bir sosyal bilimci olarak içinde bulunduğunuz durumu tahmin edebiliyorum. İş Bankası'nda çalışmayayım deseniz, daha iyi bir alternatif bulmanız malesef zor şu piyasada. Maaş deseniz zaten giriş seviyesi her yerde aynı hemen hemen. Ya patron şirketinde mobbinge maruz kalıp düşük maaş alacaksınız ya da kurumsal bir şirkette. İçinde bulunduğunuz durumu değiştirmek için daha iyi bir alternatifiniz yoksa bence kaçırmayın bu işi. Elbette kötü yönleri çoktur ama bu kötülükler hemen hemen tüm kurumlarda, şirketlerde mevcut.

Dilerim pişman olmazsınız vereceğiniz karardan dolayı, şimdiden hayırlı olsun.

Söğütlüçeşmeden metrobüs, yenibosnada inip taksi. Taksi maksimum 20 tl tutar. Benim için en makulu bu. Minibüs de var yenibosnadan ama çok uzun sürüyor.