İnternet sitesinde olmayan ürünler mağazalarda olabiliyor. Kontrol edebilirsiniz. Ya da internet sitesinde istek yapabiliyorsunuz. Aynı ürün tekrar satışa çıkarsa size mail atıyorlar.

mağazaları arayıp sorabilirsin, ben bi ayakkabı için ne kadar mağaza varsa aramıştım ve sonunda birinde buldum.

Bu ürün hiçbir mağazada bulunmamaktadır yazıyor :( istek yaptım satışa koyulursa mail atcaklar ama işte koyulur mu yoksa bu lafta bir şey mi

orada yazana fazla güvenmeyin bence. lafta değil, geliyor mail.

Bence elbisesinin linkini buraya koyun, belki benzerini bilen çıkar.

bir süre sonra ortaya çıkar, sezon daha yeni başladı, illaki gelir diye düşünüyorum.

Sezon sonu pazara duser

sayılır mı bilmiyorum ama "hitabet".
ekonomi bilgisi, sanat, matematik gibi bir şey değil ama.
belki de küçümsediğimiz için böyle oluyordur.

(buradaki okuyuşu baya iyi bence)
youtu.be

imamlık ve hatiplik, Kuranı kerim okuma, siyeri nebi

Siyasettir. Ayni zamanda Nicolas Maduro(?), eski bir otobus soforu ve sendika isi yapmisligi vardir.

toplumun çoğunluğunu oluşturan muhafazakar türk insanı'nı çok iyi gözlemlemiş ve çözmüş olması. En alakasız konuşmalarında bile bu kitleyi etkileyecek nüanslar kullanması.
Yani sen dinlersin birşey anlamazsın ama kitlesinin içi titrer.
bir de çok detaycı ve sıkı bir iş takipçisi olması.

sosyoloji, siyaset, hatiplik, liderlik, din bilgisi

kitlelere hitabeti cok guclu,
din konusunu da cok iyi kullaniyor, hristiyanlik tabii, venezuela baskanini sordugun icin ona gore cevap verdim.

Sosyolojik yönü çok güçlü bana göre. Kitlesini iyi tanıdığını ve kartları çok doğru oynadığını düşünüyorum

Muhalefetle oyuncak gibi oynaması. En sıkıştığı anda topu hemen muhalefete atıp "ataaaaaaaaağğğğğm ataaaaağğğm" diye bağırırlarken geri çekilmesi. www.mahfiegilmez.com Sanayideki üretim neredeyse durmuş, ekonomiden başka bir şey konuşulmaması gerekirken haftalardır yok ezan yok ataaağğğma hakaret yok fesli tarihçi üzerinden mastürbasyon yapıp duruyorlar.

VA panel güzel evet ama 40 inch mi 43 inch mi? açıkçası ben samsung'un daha büyük ekranlısına odaklanırdım.

Va nin kontrast i daha iyi ama renk canliligi konusunda ips daha iyi. Ayrica ips in izleme acisi va ya gore daha genis.

samsung biraz eski model 2015, Lg ise 2018.
samsung'un ses çıkış gücü 20w, Lg'nin 10w.
Lg'de HDR varmış.

www.epey.com

Lg'yi aldım inşalla iyi çıkar sayın romalılar.
(2,200 den )

20 yıl önce de vardı. Bizim gıda ürünleri Ortadoğu'da popüler.

Gsm şirketlerinin çağrı merkezleri de arapca'ya başladı.
Ülke de sadece suriyeli degil, Irakli, iranli milyonlarca arap var.

www.yenialanya.com

Ben çocukken de vardı, son zamanlara özgü birşey değil.

özellikle ülker, eti gibi markalarda çocukluğumdan beri görürdüm zaten (80'ler). İhraç ediyorlar.

İhracat +1, çocukluğumuzdan beri var.

@herhaltibiliyoring, İranlıları da Arap yaptınız ya diyecek bir şeyim yok. Oryantalistlerin müslümanların tümünü Arap sanması gibi hatta daha beteri.

Turkleri Arap sananlara kizip Iranlilari Arap yapmak...

mini çamaşır makineleri var, bir kova boyutunda ama kendisi yıkıyor. bir bakın isterseniz.

@babilbaligi Hiç duymamıştım, yani YouTube'da kovayla kendi çamaşır makinelerini yapanlar gördüm (Do It Yourself olayında) ama hem matkabım hem başka malzemelerim olmayınca girişemedim. Hazır ürün mü bunlar?
Gönül ister direkt çamaşır makinesi alalım ama en dandiğine en ucuzuna 600 lira çekiyor spotçu ve ikinci el dükkanları. :/
Söylediğinizi bir bakayım. Hazır ürün müdür, uygun fiyatlı mıdır diye. İnşallah öyle bir şeydir.

bulabilirseniz ikinci el bir eva çamaşır makinesi alın. hem nostalji hem pratik

@anthemis lobilis
En eski en ucuzuna 600 lira çekti spotçular. Bu maalesef şu an bizim için pek mümkün bir tutar değil. Yine de cevabınız için teşekkür ederiz!

@rosencruz
İlk defa duyduk. Çok enteresan bir ürün, insan gücüyle çalışıyor sanırım. İlk cevapta bahsedilen de buydu galiba. Umarım böyle bir şey bulabiliriz. Çok teşekkür ediyoruz öneriniz için!

suyun paralı bir şey olduğunu farketmeniz için ay sonunu beklemeniz gerekiyor sanırım.
bir çorabı bile elde durulamak dakikalar sürer..
letgo'ya falan baksanıza, bir de özgür dönüşüm gruplarına...

harcadığınız su parası 600 lirayı bikaç ayda katlar bence.

iki kişinin dünya kadar çamaşırı olur yahu insan bir giydiğini bi daha giymiyor ki. ayrıca elde ne kadar uğraşırsanız uğraşın yeteri kadar sıkamazsınız ve kış günü asla kurumaz balkonda, kazık gibi olur, yine kurumaz.

tr.letgo.com
buna benzer makineler var. elde yıkanmaz. tam durulanmaz deterjan kaşıntı yapar, su miktarını hiç söylemiyorum.

Babannem çok eskiden leğende çiğneyerek ayaklarıyla yıkardı çamaşırı sonra durulardı lavaboda iyice. Öyle denenebilir. Yoksa facebook gruplarına vs bakın hibe eden ya da çok ucuza veren olabilir.

200 liranız da mı yok ikinci el bi şey alamıyosunuz aga? Su parasından amorti edersiniz zaten.

Camasirlari yikamadan once suda bekletirseniz daha kolay yıkanır.
Durulamadan once iyice sıkıp bir ikinci kovada durularsaniz, sudan biraz tasarruf olur.

Cezaevinde siselere koyar, oyle calkalarlardi. Soyle 10 litrelin sasallara deterjanli su yapip icine tikistirilan camasirlari calkayarak yikayip sonra durulamaca. Ama o agizdan gecirmek zarar verebilir, belki damacanayla denenebilir ama o zaman da calkalamak zor.

bu karabükteymiş fiyat 190 lira

urun.gittigidiyor.com

kargo 50 lira diyor ama bilemedim.

Bir leğen alın. Sıcak suyu leğene koyun bir yemek kaşığı kadar da deterjan ekleyip karıştırın deterjan suda erisin.
İlk önce beyazlardan başlayarak koyu renklilere doğru sıralayarak çamaşırları çitileyerek bir el yıkayın. Çamaşırın durumuna göre gerekirkiyorsa yani çamaşırlar çok kirliyse o suyu döküp yeni deterjanlı su hazırlayıp ikinci bir el daha yıkayabilirsiniz.
Sonra iki veya üç el durulayıp asın.

Çamaşır yıkamanın püf noktaları:
Çamaşırları ılık suda bekletmek kirlerin kabarmasını sağlar daha az emek harcarsınız.

Özellikle beyazları elinizin dayanabileceği sıcaklıkta yıkayın, soğuk su beyazları morartır. Renkliler de çok sıcak suda yıkanınca renk kaybı olur, yıkamaya beyazlardan başlarsınız sıra renklilere gelinceye kadar su ılınır böylece renk kaybı olmaz.

Arap sabunu çok çok iyi bir temizleyicidir. Bu deterjan bitince çamaşırları direkt arap sabunuyla yıkayabilirsiniz. Boraks da kullanabilirsiniz. Böylelikle hem iyi bir temizlik elde edersiniz hem durulama kolaylaşır çamaşırlarınızda deterjan artığı kalma olasılığı olmaz.

Lafaçukur+1 benden de bi 30 çıkar (az gerçi ama ben öğrenciyim, eşim memur ve yeni evliyiz sorry :()

Harcadığınız su kısa sürede 2. el bir makine fiyatına denk gelecektir.

Kabul ederseniz @lafacukur ve @saridendigindekirmizidiyebagiranadam arkadaşlara ek olarak ben de yardım etmek isterim.

Bir iki kişi daha destek olursa size 2. el bir çam.mak hediye edebiliriz belki.

@lafacukur 50 TL
@saridendigindekirmizidiyebagiranadam 30 TL
@John Bloor 100 TL

Ya gerçekten mesajlarınızı gördüğümüzden beri o kadar utanıyoruz ki bir şey yazmaya. Cidden, sizler çok iyi insanlarsınız. Ve dünyada sizler gibi insanlarla bizzat tanışmayı da çok isterdik.

Kısaca durumumuzu anlatayım. Biz Eskişehir'e taşınalı birkaç ay oldu. -1'nci katta bir eşyamız olmadan kalıyoruz. Komşumuzun hediye ettiği bir halı, kırık bir koltuk ve çöpten bulduğum ve tamir ettiğim bir baza ve yine çöpten bulduğum karyolamız var. İş yapmıyor değiliz, ancak 1.5 ay çalıştığımız işyeri paramızı vermediği gibi, sözleşmeyi işe 1 dakika geç kaldık diye haklı yere fesh ettiğini söyleyerek tarafımıza tazminat davası açacağını söylüyor. 1.5 ay çalışma karşılığı hiç para alamayıp, üstüne borçlanmak... Neyse, cv bırakmadığımız dükkan, konuşmadığımız esnaf sayısı azdır. İnanın dün bizi çöpçü gördü, "Ne oldu iş bulabildiniz mi?" dedi. Bulamadığımızı söyleyince zorla avucuma 10 lira sıkıştırdı. Hiç böyle utanmamıştım kendimden ve sevgilime yaşattığım çaresizlikten.

Telefonumu satmayı planladığımın ertesi günü telefonum gasp edildi. Polis soruşturması hâlâ sürüyor. Sadece sevgilimin telefonu kaldığı için satamıyoruz, belki iş için arayan eden olur diye.

Kapısında "eleman aranıyor" yazan herkes "elemanlarımız tam, çıkan olursa başvuruları değerlendireceğiz, o yüzden eleman aranıyor yazdık" diyor.

Ailem müthiş yobaz. Sevgilim başı açık diye desteklemiyor. Onun ailesi beni istemediği için desteklemiyor. İkimiz de açıköğretim okuyoruz ve ikimiz de hiç olmadığı kadar kötü durumdayız.

Yine de,
İşte yine de,
Böyle bir şeyi kabul edemeyiz. Sizler bizi doğrudan tanımıyorsunuz. Buna rağmen yine de nakit para göndermeyi düşünüyorsunuz. Hani nasıl böyle insanlar var olabilir diye uyandığımdan beri ağlıyorum. Kendi çaresizliğime, sevgilime bakamıyor oluşuma, malın teki gibi sürekli dolandırılışıma, 1,5 aylık emeğimin tamamen boşa olup üstüne tazminat davası açılacak oluşuna, astımı olan sevgilimi bu nemli ve küflü -1'inci katta tutuşuma... İşkur'dan, belediyeden, muhtarlıktan, hiçbir yerden bize cevap gelmeyişine.
(Bu kısmı yazdığımı ona söylemeyeceğim ama geçen birlikte intihar önerisinde bile bulunmayı düşündüm kendisine bir ara.)

Ama hayır. Dünyada sizin gibi insanların olduğunu gördüm, inanın saatlerdir ağlıyorum. Biz sizin bu iyi niyetinizi gördük ya, bu dünyaya dair yeniden umutlarımız yeşerdi. Konu bir "elde çamaşır yıkama" mevzusundan nerelere geldi. Çok trajikomik, ama çok da güzel.

İyi ki varsınız.

Herkesin zaman zaman durumu kötü olabilir her şey üst üste gelebilir bence ufak da bi katkımız olacaksa şu zor durumdan biraz olsun kurtulmanıza yardımı kabul edin. Siz belli ki birbirini gerçekten seven ve iyi kalpli insanlarsınız zaten dünyada ne kadar iyi insan var ki yardımcı olalım birbirimize :) Ben de 50 tl gönderebilirim çalışmıyorum şu an yoksa daha çok yardım etmek isterdim :/ yakında olsam bizzat gelip tanışmak da isterdim ama uzaktayım maalesef burdan ancak bu kadar destek olabiliyorum

Lan oğlum hemen ne yok ağlıyorum, yok sevgilime beraber intihar edelim diyecektim filan.

Biraz mantıklı hareket edin, öncelikle iş bulana kadar günü kurtaracak bir şeyler yapmaya çalışın. Su satma işi güzelmiş mesela, alternatiflerini de düşünebilirsiniz.

Siyasi parti teşkilatlarına gidip yardımcı olmalarını, iş aradıklarını söyleyin. Hepsine gidin, önümüzde seçim var belki işe yarar.

Ayrıca biraz kendinizi toparlayana kadar ailelerinizin yanına dönmeyi de düşünebilirsiniz.

Sağlıklıysanız gerisi her türlü hal olur, merak etmeyin.

Burada ya da ekşi sözlükte bir başlık açılsa,sabilense, iş bulmak açısından belki faydalı olur. Eskişehir'de ikamet eden dostlardan belki eleman ihtiyacı olan tanıdıkları vardır.

Aile ve sosyal politikalar il müdürlüğüne gidebilirsiniz, sevgilinizin astımı gibi önemli sağlık durumları, oturduğunuz evin konumu düşünüldüğünde yapabilecekleri bazı şeyler oluyor bu durumda. Gidip durumları anlatmayı ve mutlaka da sonunda iyi bir şeyler olacağına inancım tam.

aynı görüşteyim. elseve boyalı saçlar için olanı fena değil

Yaklaşık 12 senedir pantene kullanıyorum. Bir ara sabunu denedim ama yapamayinca geri pantene döndüm. Ben pantene serilerinden doğal sentezi çıktığı ilk günden beridir kullanıyorum ve gayet memnunum. Herhangi bir fark gözlemleyemedim galiba:/ Sadece içeriğindeki kimyasal duşta soluk alırken genzimi yakmaya başladı onun dışında bir şey yok sanırım.

Elidoru bilmiyorum ama elseve kullananlara sordum memnunlarmış.

panteneden önce elseve boyalı kullanıyordum. ben de memnundum. yumuşacık yapıyordu saçları.

daha pantene kullanmam artık.

Panten kullanicisiyim.
Hem kokusu değişti hem de sanki etkinligi azaldı. Sanırım fiyat arttirmak yerine kaliteyi bozdular.

Kokusu çok kötü oldu artık kullanmıyorum, gliss magnificent strength'e geçtim.

evet kokusunun artık eskisi gibi olmadığını hissetmiştim ben de.

en son morfose bitkisel tuzsuz şampuan aldım, bir kaç kez kullandım memnun gibiyim.

(bkz: raid) raid1 ile istediğin şeyi yaparsın.

edit: raid 5 için en az 3 diske ihtiyaç var. raid 1 ise 2 disk ile yapılabiliyor. iki disk de birbirinin birebir kopyası oluyor. Öyle günde 1, haftada 1 değil realtime olarak.

edit2: Teşekkürler misafir. Bir bilgi daha ekleyelim, raid card almadan da windows (ya da mac) üzerinden raid oluşturabilirsin.

Raid 5 deniyor buna yeni bi teknoloji cikmadiysa en iyisi buydu. Yalniz disk bozulunca kurtarmasi zordu diye hatirliyorum, o yuzden baska yontem arardim ben olsam.

Edit: ssd yazinca ben 3 disk anladim. Raid1 de olur.

raid 1 yapısı ilgili sorunu minimum seviyede çözebilir. 2 tane disk ve bir raid card ile istenilen sistem kurulabilir.

yanlış bilgiyi de düzeltelim raid 5 için en az 3 disk yeterlidir. en az 4 diske ihtiyaç duyulan yapı raid 10'dur.

Yazilimdan da yapabilirsin raid falan yapmadan. Beleş aomei backup oldukça güzel yapıyor böyle şeyleri.

Baklava Antep'ten alınır.
Koçak gönderiyor Istanbul'a.

cakabo + 1
koçak'tan sipariş verin, ertesi gün yiyin.

karakoy gulluoglu'nun arkasinda koskeroglu

besiktas carsi'da kafadaroglu

denemeye deger, kosker biraz agir gelebilir ama kafadar'in sutlusu ve fistiklisi gunluk guzel gider.

ama kocak topuna girersen onunla kapismak zor.

Kargoyla getirtmek soz konusu degil. Zaten bence en iyi baklava afyonda, antepten getirdiklerimi filan dover. (Bu arada ciddiyim ama kargo soz konusu olmadigi icin getirtemiyorum)

Karakoy gulluoglu gayet duz baklava satiyor bir numarasi yok zaten.
Kargo neden soz konusu degil? Sabit bir adresin yoksa kargo subesinden teslim alabilirsin.
Kocak gercekten guzel cunku.
Hafiz Mustafa'yi da cok begeniyorlar (avr yakasi) ama denemedim. Yabanci bir kiz bana yalvarmisti gelirken hafiz mustafadan baklava getir diye.

@stavro

Bugun cuma, ben pazar gidiyorum. Soz konusu degil. Zaten soz konusu olsa ben afyondaki baklavacimdan soylerdim :D

karakoy koskeroglu
www.koskeroglu.com.tr
gullunun oldugu binada

Gaziburma pendik'te. Abartmıyorum, belki de türkiye'nin en iyisi.

pendik gaziburma +1 çok başarılı

Afyon'daki güzel baklavayı merak ettim ben.

besiktas kafadaroglu

besiktas kafadaroglu yazmaya gelmistim.

altunizade emiroğlu

hafız mustafayı tek geçerim. ondan sonra ise direk köşkeroğlu.

anadolu'ya yakın;
beşiktaş kafadaroğlu +1
karaköy köşkeroğlu +1

gaziburma pendik.

Gazi burma+1 baklava pek sevmem ama buranin baklavasini hunharca yiyiyorum..kesinlikle baymiyor.

pendik gaziburma

yazilanlar arasinda bi listeleme yapmak gerekirse

kocak
besiktas kafadaroglu
karakoy gullu
karakoy kosker

en son yurtdisina gidecegim zaman baklavayi yiyecekler olanlar nasil olsa ne oldugunu bilmiyor diye kosuyolu ceviz agacindan 1 kilo baklava getirdim, sasirtici derecede iyiydi

altunizade emiroğlu +1

pendik gaziburma +1

karakoy koskeroglu

Bir de laz usulü fındıklı baklava yedim, müthişti. Cemil Usta Akçaabat Köftecisi, Maltepe

seç baklava

1-Gaziburma
2-Emiroğlu

Besiktas kafadaroglu istanbul usulu modifiye olmus baklava yapiyor. Yerken tereyagiyla karisik bol aycicek yagi kokusunu buram buram almamak mumkun degil. Bu kosullarda, bu baklavaya iyi baklava demek, baklavaya ihanet.
Sutlu nuriyesi guzel ama sutlu nuriye zaten baklava degil, baska bir kulvarda

Mobildeyim, emiroglu antep baklavasina en yakin baklavalardan. En azindan sade yag kullaniyorlar ve iyi fistik. Ama antepteki baklava 10 ise o baklava 6 olabilir. Baklavanin alti serbete bulanik vic vic olmaz. Eger oyleyse senin ustalasman icin baya bir ekmek yemen gerekir. Emiroglu da oyle. Malzeme secimi iyi ama iscilik vasat ustu.

emiroğlu istdaki en iyi baklavadır. tek geçerim

böceğin türünü bilmiyorum ama sardıkları zaman kurtulmak çok zor oluyor. evi ilaçlama seanslarına başla derim.

Fobim var. Ev stüdyo daire. Haliyle kaçacak yerim de yok. Umarım ilaç işe yarar.

kalorifer böceği gibi ama çok da bilmem tabi. hocam ilaçlat bir an önce.

Hamam böceği. Yumurtadan çıkalı çok olmamış. Bunun gibi yüzlercesi var evde müdahale etmezsrn bunlar büyüyecek ve yeni yavrularla artık evi tamamen onlara teslim etmen gerekecek.

Bocek yemi al, sprey ilac al, bulabildigin tum ilaclari kullan.

abi direkt ilaçlama servisi ara kendin uğraşma.

direkt ilaçlama firmasını ara ve gelip ilaçlasınlar.
zamanında aşağıdaki firmaya yaptırmıştık, daha da böceğin b'sini görmedik evde.
www.isdas.com.tr

Hamam böceği yavrusu malesef.

yuva yaptıkları yerleri kapatırsanız sorun çözülür.

örneğin: lavabo altlarındaki hortumların vs giriş yerleri, duvardaki çatlaklar falan buralara silikon sıkmak lazım.

www.hepsiburada.com

bu jeli evin muhtelif köşelerinde kullan. özellikle mutfakta dolap arkaları tezgah altı filan buralara güzelce yedir.

bunu kullan her yere sık.

www.hepsiburada.com

hatta bir süre vileda suyunun içine karıştır öyle temizle yerleri.

Böcekleri öldürmek adına, aşırı zararlı kimyasallara maruz kalmayın. Böcek ilaçları böceklere olduğu gibi, öncelikle size, daha sonra da çevreye zararlı. Ayrıca bu zararlar çok ciddi seviyelerde.

Öncelikle böceklerin geliş yollarını ve kaynaklarını bulmadan, ne kadar ilaçlatırsanız ilaçlatın, yine geleceklerdir. Böceklerin geliş yolllarını kapatmanız ilk yapmanız gereken. Daha sonra evi temiz tutmanız çok önemli. Rutubet olmamalı evde. Soğan, defne yaprağı, sirke, fesleğen gibi şeyler işe yarar böcekleri uzak tutmakta. Doğal düşman bulabilirsiniz mesela belki 1 hafta falan sizinle kalacak. Bir kedi olabilir mesela.

Ama en önemlisi temizlik. Fotoğrafta 2-3 küçük kıl parçası ben gördüm. :) Pissiniz demiyorum yanlış anlamayın. Ama fotoğrafın çekildiği yer temiz değil gibi duruyor buradan.

İlaçlatmak son çareniz olmalı, öncelikle kendi sağlığınız için.

Çay bahcesine. Ciddiyim.
Bol şans bu arada.

İsterdik. Bira/şarap ya da kahve içmeye çağır bir akşam, olmadı yemeğe çağır.

Cay bahcesi +1. Cay icin. Cay iyidir. Sonrasini spontane birak. Olumlu giderse bende bilmiyorum bu kadarini planlayabilmistim dersin sevimlilik itemi olur. Ha olumsuz giderse de uzulecegin bir plani mahvetmis olmazsin. Neyse cok yazdim, bi yola cik gerisi gelir. Arrivederci.

Sen ne cagircan ya kendini cagirt.
Cagiramiyorsa da salla.

Şehir?

Bir erkek olarak o etmesi lazım bence. Sen ilgili davranıyorsan ve etmiyorsa zaten senden hoşlanmamış olabilir veya uygun zaman değildir.

Etme sakın

Ahahah, pek sirin <3

Abla, genelde bu durumlarda hatun tarafi kendini "davet ettiriyor.".Bence oyle yap.

Mekan olarak cafe olur, acik hava cay bahcesi olur. Alkole bulasmayin ilk.

isterim tabii.

Benimle cikar misin catiya diye sor.
sinemada su film var gidelim mi de iste. Sinemada isinirsiniz birbirinize.

Bu ne ya burasi toplumsal kaliplar kokuyor...

Erkekten beklemek neden? İcinden geldiği gibi davran, isteklerinin peşinden gidiyorsun, cok güzel duygularin insanısın.

Dunyanin en sacma yerine de çağırsan bence yanyana geldiginiz an o ergen heyecan olur:) bence mekan degil de senin kendini rahat hissedeceğin, ortamin sana verdigi enerjinin konusmayi tıkanmayacak voltajda tutacagi bir yer sec. Muhim olan sensin, yansıttığın şey önemli. Mutluuklarr:)

Söyle gitsin ya. Bekle bekle nereye kadar.

açık açık teklif etmek değil de, "cuma akşamı için 2 biletim var tiyatroya gidelim mi" diye sormak daha mantıklı olur sanki.. hiç yemek olayına girilmez, tiyatronun önünde buluşulur, güzelce oyun izlenir, sonra gidişata göre kafeye geçilir oyun hakkında konuşulur sonra olumlu sinyaller alıyorsan o da alıyor demektir.. "haftaya bilmem kimin oyunu/etkinliği/gösterisi varmış oraya da gitsek mi acaba" diye bi nabız yoklanır.. onu da kabul ederse zaten bu iş olmuş demektir.. şimdiden tebrikler :)

Seviyorsan git konuş bence.

Kendini çagirt frida.
This is how it works

ben eşimi tiyatroya davet etmiştim, profesyonel oyununa gitmiştik. harika bir akşamdı. +1 strobist

Bence davet etme isteyip de harekete geçemeyen erkek ile yapamazsın

son ilişkimde bana kız arkadaşım teklif etti ve özgüvenine hayran kaldım açıkcası, ilk defa başıma geldi. Biz de 30'lu yaşlardayız bence bi yerlere davet et iyi de anlaşıyorsanız neden olmasın

Ne demek ya ben gençken? Daha 30 yaşındasınız ve goy goy yapmıyorum emin olun en güzel yaşlar bunlar, çocuk da değilsiniz ihtiyar da.

Neyse, çay içmeye çağırın. Tiyatroda sinemda sohbet imkanı olmaz, sohbet edin birbirinizi tanıyın işte.

Erkek çok istiyor ama çekiniyor/utanıyor olabilir, bunu fark ettyiseniz ona cesaret verin.

Siz çay içmeye davet edin o da eşşek değilse yemeğe davet eder.

oncelikle kendini davet ettirmek bence antipatik. ya gec karsisina davet et ya da otur onun davetini bekle ama davet ettirtmek nedir yani? manuplasyon :(

aslinda sinema tiyatro olmaz diyecektim sohpet imkanindan dolayi ama madem eleman heyecanli bir tip, konuya tiyatro ile girmek rahatlatici olabilir. yani iki saat boyunca konusmak zorunda kalmayacak. o arada biraz gevser. cikisinda da konusacak konunuz olur. bira icersiniz ustune bir yerde. sonar istiklal marsi ve kapanis. evlere dagilir, uc bes daha mesajlasirsiniz. olaylar gelisir.

erkek single'sa senin iş her türlü olur. selamunaleyküm de git yanına o zaman bile olur yani. :D

Bence bırak o açılsın sen evlenme teklif edersin

Kaslara gereksiz bir rahatlama uyarısı gönderiyorsun bu tür işler koşu sonrası olursa daha verimli olur, herhangi bir disiplinde kanda biraz noradrenalin olması antrenmanı-aktiviteyi daha yüksek performansta yapmaya olanak verir, masaj gibi faaliyetler kasları rahatlattığı gibi aynı zamanda daha da "gevşemene" neden olabilecek hormonların salınımına neden olduğu için koşu performansını psikolojik olarak da düşürebilir.

Tatlıyı yemekten önce yemek gibi olmuş :)

Sultanahmet endüstri meslek lisesi var yakinda. Bahçesinde potalar vardı ama oynatirlar mi bilmem

piriç koysanız çözüm olmaz. nem odası lazım küçük de olsa. ancak çalarken dışarıda olacağı için yine nem alır.o ortama göre ayar yapma imkanı varsa belki o şekilde çalınabilir. ancak o ayarla buraya gelirseniz muhtemelen zarar görür.

Onların icine deriye deymeyecek şekilde ampul koymuyorlar miydi

Şu adam bendir yapma ustasıdır, bilse o bilir: www.serdarpercussion.com

Çeseryo duyuru açmış sandım akakakaka.

Bence esas sorun çocukların ellerine tablet, telefon veren kimselerde. Çocuk onları izlese belki ne söylediklerini anlamaz bile ama illa ki bilinçaltından sızanlar olur. 13+ sınırı koyulmalı öyle kimselerin videolarına. Nasıl olacaksa artık.

"çocuklarınızı karar verme mekanizmasına sahip birer birey olarak yetiştirin, etrafında kim nasıl davranıyorsa davransın bundan etkilenmeyeceklerdir."
buna sonuna kadar karsi cikiyor kesinlikle katilmiyorum.
Bu onermenin tumuyle yanlis oldugunu kanitlayacak ornekten gecilmiyor toplumda. Tum dunyada boyle. Kontrolu birakirsan cocuk allaha emanet, ortaya ne cikacagi resmen sayisal loto.


Adi gecen vatandaslari renk falan degil direkt virus olarak goruyorum. Bir cocugun Enes batur kericam falan izlemesinin isid infaz videolari izlemesinden daha az zarari yok. Fazlasi var ekesigi yok. Kalici salaklik cok ciddi bir hastalik ve cocugu bundan uzak tutmak lazim. Isid infazlarinin etkisini atlatir, bunlar cok daha tehlikeli.

ben bu soruya farklı bir açıdan yaklaşmak istiyorum; bu arkadaşları yasaklamaya başlarsak, sınırı nereye çizeceğiz? zararlı olmayanları kim belirleyecek örneğin? yarın bir gün, cenk-erdem'in de aynı sebeple yasaklanmayacağının garantisi var mıdır?

bence bu soruya "YASAKLAYALIM" cevabı verecek arkadaşlar, hangilerini yasaklayacağımıza dair net ölçütlerle gelmeliler.

Bence burada göremediğimiz şey net bir şekilde ifade özgürlüğün kısıtlanması ideoloji tam olarak böyle işler. Kerimcan danla enes her kimse onların özgürlük haklarına mudahaledir tüm bunlar.öteki sorunlar sonra gelir.( Çocuklarımızın zihin sağlığı, ahlak vs)

zipf+1
bu tipler var diye insanlar salak olmuyor, insanlar salak oldukları için bu tipler popüler oluyor. her ülkede salaklar var, bunlar da zaten amerikadaki örneklerinden kopya çekiyorlar, o örnekler de en az bunlar kadar işe yaramaz.

dünyada her zaman salaklar olacak ve onlara hitap eden ürünler, ünlüler, hizmetler de olacak; olmalı zaten. burada asıl sorun siz salak olmayı mı seçeceksiniz, çocuğunuzu salak olarak mı yetiştireceksiniz, ona karar vermek.

Ben olaya daha da farklı bir açıdan yaklaşayım. Çocuğun icinde kerimcan gibi olmak yoksa, istesen de çocuğu onun gibi yapamazsın. Sag elini kullanan çocuğa, sol elini kullandirtmaya çalışmak gibidir. Icinde yoksa olmaz. Peki ya cocugun icinde kerimcan gibi olmak varsa? Belki de çocuk kendini daha erken bulacak kerimcan sayesinde. Bir arkadaşımin babasi çocuklarıyla, eşiyle pek ilgilenmeyen. Sık sık evden çıkıp kendi başına takılan biriydi. Sonunda adamın escinsel olduğu kötü bir şekilde ortaya çıktı. Bütün aile mahfoldu. Kendisi, eşi ve üç çocuğu bunalimda. Küçük bir ilcede oldukları icin insan icine cikamayacak durumdalar. Bu adamin kerimcanligini erken kesfetmesine ve yaşamasına izin verilseydi de bunca kişinin hayatı mahfolmasaydi daha iyi değil miydi?

Toplu tasima aracinin soforunu belediye sikayet ediyorsun, ceza almasi gerektinige nasil karar veriyorlar?
Ulkelerde TV yayinlarini kontrol eden kurumlar var, bazi seyleri yasakliyorlar, nasil karar verip nasil degendiriyorlar?
Bu ornekler sonsuza dogru gider. Oluyor yani karar vermek ve sinir cizmek imkansiz degil. Ens batur bu sinirin otesinde veya gerisinde kalir, konu bu degil. Yuzyillardir yargi kurumlari var dunyada mesela. Sinir ciziyorlar.
Ya da sinir cizemeyiz o yuzden salalim gitsin zararli ya da zararsiz?

Ifade ozgurlugunun kisitlanmasi baska bir sey bu arada. Ornegin motosikler videolari ceken bir yutubcunun videolarda trafikte tek tekerde motosiklet surdugu vidolar sebebiyle ceza yazmak ya da videolarini yasaklamak ifade ozgurlugunu kisitlamak olmuyor. Bir ornek bu.
Ama bastan da dedigim gibi, asil mesele cocugun kontrolu ve icinde yetistirdigi cevre. Onu bunu yasaklamak isi cozmez ve garantilemez.

Kafamı toplayabilsem daha uzun yazacaktım ama gafam yanıyo anne.

Kimsenin, kimsenin çocuğunu eğitmek gibi bir yükümlülüğü yoktur deyip kaçıyorum.

Not: Bruce ne derse +1.

@herhalt +1

tvde sigarayı sansürlemek gibi bişey. saçma.

@stavro ben sana katılmıyorum dostum ya. karar verme mekanizmasını sağlıklı bir şekilde geliştirene kadar sorumluluk ailenin. yani eline tablet vermemek mi olur çözüm, yoksa ebeveyn filtresi mi bilmiyorum ama belli bir yaşa geldikten sonra çevresinde gördüklerinden olumsuz yönde etkilenmeyeceği şekilde yetiştirmesi gerekir.

yoksa ömür boyu her şeyden etkilenip düşünceleri değişecek bireyler yaratıp topluma salarsak nasıl nesiller yetişecek ki?

he bu adamların sansürlenmesi veya ceza almasının kime ne faydası olacak? karar verme mekanizması sağlıklı çalışmayan bireylere, olumsuz etkilenmemeleri için.

bu durumda ; gelişimini bir şekilde düzgün tamamlayamamış bireyler yüzünden bu veya bunlar gibi karakterlerin düşüncelerini sansürlemek bence tamamen yanlış. evet bence de bu ifade özgürlüğüdür.

koyarsın +13'ü veya ne haltsa onu. ebeveyn filtreni çalışır vaziyette tutarsın elinden geldiğince engellersin.

yani bence çözüm engellemek değil, çözüm doğruyu yanlışı ayırt edebilen nesiller yetiştirebilmek.

Oyle ya da boyle is cocugun yetistirilme sekline dayaniyor zaten en nihayetinde.
He bana gore buna benzer yutubcular virus ama bu virusleri yasaklamaya gerek var mi konusu tartisilabilir evet.

İfade ozgurlugu konusuna gelince bir yere kadar tamam ama mutlak ifade ozgurlugu taraftari degilim zaten. Bu ayri ve daha derin bir konu zaten, bunun ince cizgisini konusu biraz uzun ve konu disi kaliyor. Bununla ilgili yukarida ornek verdim nasil dusundugume istinaden.

Ama cocuga dogruyu yanlisi, iyiyi kotuyu, ahmakligi akilligi ayirt edebilecek kabiliyeti kazandirabilmek icin uzun donemli tutartli bir calisma ve çocuğun da belli bir yasa gelmesi gerekir. Bu zamana kadar cocugun cevresi ve çevresiyle etkileşimi bir nebze kontrol altinda tutulmali. Cocuk konusmaya, duydugunu anlamaya baslar baslamaz doğruyu yanlışı ayirt etmryi ogretemezsin.
He bu kontrole devlet otoritesinin destegi gerekli veya gereksiz, her halukarda cok buyuk oranda aile icinde kurulacak bir mekanizma bu. Otorite bu iceriklere mudahsle etse de etmese de iplerin ucu ve sorumluluk ailede.

Cocuga secim yapmayi ogretelim, mekanizmayi kuralim ve cocuk iyi kotuyu kendi secip devam etsin biz elek gorevini ustlenmeyelim stratejisi teoride oldugu kadar guzel islemeyek kisaca anlatmak istedigim.
Boyle olsaydi zaten reklamlar da insanlar üzerinde hicbir ise yaramazdi. Insan cevresijdeki bircok faktorden etkikenir, ozellikle de kucuk yaşta.

Son olarak engellemenin tek basina bu isi cozebilecegi fikrini zaten savunmuyorum. Cocugun alisveris yaptigi marketin kasiyerinden okuldaki sinif arkadasina, oturdugu cafede calan muzige kadar engellemek gerekebilirdi boyle cozecek olsak.
Bu is hem ogretme hem de kontrol mekanizmasiyla orta yolu bulma isi ve riski tamamen yok etmenin de yolu yok.

Bu arada bu mahkeden de adi gecen sahislara bir sey cikmayacagini dusunuyorum. Ortaya konabilecek somut bir suc yoj bana gore.
+13 koymak da is degil bana sorarsaniz. Adam kufur, siddet vs icerikli seyler sunmadikcs hangi gerekceyle +13 diyeceksin ki? Bir de tv yayini yapmiyorlar zaten, yayin yaptıkları platform uluslararası bir internet paltformu. Dolayisiyla o is yutuba kaliyor, firmanin boyle bir hizmet sunmayi kabul etmesi lazim bir sefer.
Enes batur'un kusuru mallik. Videolari mal ve izleyenler mal.
Mal olmak yasak diyip +13 mu koyacağız?

Cocugun cevresi ve etkilesimini kontrol isini otoriteye yuklemeye kalkarsak zaten is sarpa sarar, ben bu isin aile ölçeğine olmasi gerekligini savunuyorum daha ziyade. Dogruyu yanlisi ayırt etmeyi ogretrbilme imkanlari sinirli, tek basima yeterli degil bu strateji.

Yapılır, kesin bilgi. Annem çok sık öyle yapıyor, tadında bi sıkıntı olmuyor hiç.

Ek: Çok küçük ya da ince kesme ama erir salatalıklar.

halka halka kalınca doğrayabilirsin. karışık turşuların içinde olur ya hep kalın halka salatalık dilimleri.

Bunca insan yanılıyor olamaz di mi?
Kesersen muhtemelen kütür kütür olmaz o salatalıklar.

turşunun tarifine bağlıdır, halka şeklinde doğranan salatalık dilimleri de kütür kütür oluyor.

Bütün olarak yaparsanız yumuşak, keserek yaparsanız çok yumuşak bir salatalık turşunuz olur. Kütür kütür olması için ufakalrdan lâzım.

Muhtemelen geçiyordur.
Buharda pişirmek belki daha iyidir.

çıkan suyu çorba yapmak ya da pilavda kullanmak daha verimli olabilir.
edit: sebzeler için geçerli tabii bu.

Geçiyor olmalı, tavuk suyunun vs faydalı olması başka türlü mümkün olamaz. Ama hububatların suyu çok gazlı ve asidik bildiğim kadarıyla. O nedenle faydadan çok zararlı olabilir diye yorumluyorum.

ben isterdim de uzağım. ayrıca bırak yaşasın alanyada. hava da mis oralarda. tam kedilik şehirler.

Sokaklar çok da uygun değil aslında. Daha geçen gün bir tanesini araba ezdi gözümün önünde.

en basitinden biri kalıcı biri geçici hafıza diyebilirsiniz. güç kesilince ram'de veri kalmaz.

ben bu konuyu öncelikle ssd olmayan hard disklerin çalışma mantığını floppy disket üzerinden anlatıp, aynı kasetçalar gibi okuyucu kafanın disketin ilgili kısmını görmek için hdd'nin içeride fıldır fıldır döndüğünü sonra da ssd ile birlikte artık floppy'ler gibi içeride dönen bir magnetik disk yerine bim gibi ürünlerin reyon olduğu bir sisteme geçildiğini anlatıyorum. kağıt kalemle daha kolay oluyor tabi.

lütfen anlatmayınız ki bilgisayarcılar da şeker yiyebilsin.

Ram kelimesi iki manali kullanıldığı icin kafa karıştırıyor. Hem bir hafiza çeşidi, hem de o çeşit bir hafiza manasına geliyor. Yani ssdler tip olarak rastgele erişimlidir (ram dir), sirali erisimli değildir (sequential, sam değildir)

SSD'ye kaydedilen veri bilgisayar kapansa da, ssd o bilgisayardan sökülüp başka bilgisayara takılsa da silinmez, bozulmadığı sürece her zaman ulaşırsın.

Ram ise geçici işlem hafızasıdır, pc kapandığı an içinde hiç bir şey kalmaz.

Desen anlamaz mı?

piyasadaki en düzgün matlar liforme ve lululemon'ın kauçuk matları. terleyince bile kaydırmaz zamk gibi yapışırsın. onlar pahalı gelirse roru'nun aynı materyalli daha ucuz matı var: www.yinyogashop.com

blok olarak decathlon'daki mantar bloğu alın: www.decathlon.com.tr

minderi bilmiyorum.

Matin kokmamasi icin havalandirilmasi ve kullanim sonrasi temizlenmesi gerekiyor buyuk sungerlerle. Yoga studyolarinda oyle yapiliyor, koku olmuyor duzenli yapilirsa. Yoksa hangi marka alirsaniz alin, kokar. Bana Tchibo´dan hediye edilmisti, yillardir kullaniyorum hic asinma ya da koku sorunum olmadi matta.

iki kat plaj havlusu kullansanız olmaz mı?
sıkıldıkça makinaya atıp yıkarsınız, ne koku ne bişey oh mis.

mat kilifi sa satiliyor. aliexpresten bir arkadasa almistim. ust yuzeyi kaydirmaz parcacikli.

ben de hiç katılmadım ama ekranlardan gördüğüm kadarıyla bir engel yok. ister yürür ister yarısında terk edersiniz.

Run lambada run!

istanbul maratonunu diyorsan ay sonu değil o haftaya pazar günü. ve evet yürüyerek bile bitirebilirsin. ama bitir lütfen bırakma ve o madalyayı boynuna as! finişe kaç saatte geldiğin değil gelmiş olman önemli.

ben de orada olacağım ama sen finişe ulaştığında ben çoktan bursa'ya dönmüş olabilirim. :)

bol şans. Run lambada run! :)

normalde 8 haftada hazırlanmanızı tavsiye ederdim ancak süreç çok kısıtlı
son 5 maratondur 10k koşan biri olarak nacizane aşağıdaki programı haftalık değil de günlük bazda, tekrar sayılarını yarıya hatta 1/4e düşürerek yapmanızı tavsiye ederim, kendinizi çok zorlamayın, keyif almıyorsanız hemen bırakın www.sparkpeople.com

sizin gibi amatörler var, ilk 10k koşumu hatırlıyorum tamamen sizin gibiydim
maratona kesinlkle katılın, 3 saatte de bitse, 1 saatte de bitse çok doğru bir noktadasınız: başarmış olma hissi bu işin başlangıcı
bir sonraki sene derecenizi iyileştirirsiniz

bol şans :)

Ya nasıl mutlu oldum teşekkürler @naksidil:)
Bodrum daki ultramaraton, en kısası 10 k.. 100 k ya kadar hatta.. 5 k olsa ilk onunla başlardım aslında ama hadi bakalım 10 k yı da yürüye koşa topallaya bitirirsem ne mutlu bana!
Bi de finişe gelen herkese madalya da varsa mutluluktan ölürüm herhalde :)

artık madalyalı bir ifşa bekleriz buraya.

@supersin superb, programa baktım şimdi. Evde koşu bandı da var. Mesela ilk hafta ilk 2 gün için aynen 4 dakika koşu-1 dakika yürüyüş x 4 tekrardan 20 dakika yaptım diyelim.

Asıl merak ettiğim koşu hızımı kaça kadar çıkarayım bu seviyede? Normalde çok kısa süreli 8-9 km/s koşabiliyorum. Normal Yürüyüş hızım da 5,5 km/s

Maratonda koşucuların ortalama koşma hızı ne civarlardadır?

Bir de yanımıza telefon alabiliyor muyuz? Saatin kaç olduğunu, km yi nasıl takip ediyoruz? Bayraklar falan var sanırım rotada? Allahım koşu 101 deyim resmen:)

@orihinal nick bulamadım; madalya alacağıma inancın için çok teşekkürler:) bi madalya alsam boy boy posterlerimi bile bastırırım herhalde :D

o kadar uzun zamandır istiyorum ki hatta rüyamda maratonda koştuğumu falan görüyorum. Bi hayal gerçek olacak umarım:)

Koşucular hıza pek bakmazlar Pace skoruna bakarlar, Pace skorun 5 km/s altına inerse iyisin demektir. Yani şöyle düşün: Koşuyu sürekli aynı tempoda sürdüremezsin; bir noktada 11 km/s gidersin bir noktada 5 km/s. Yani parkur yokuştur düzdür rampadır vs, şartlara göre hızını ayarlarsın ama ortalama tempon-pace skorun 5 km/s'nin altında kalırsa, yani toplam sürede 1 km'yi ortalama olarak 5 dakikanın altında koşmuşsan iyi bir sonuç elde edersin ama yeni başlayan birinin o seviyeye ulaşması zor tabii.

Bence parkurda tümsek yoksa, hiç düşünmeyin. Yokuş varsa can sıkıcı olabilir.

bu kadar büyütecek posterler asacak bir şey yok ya:) rahatlıkla bitireceksin ve bu muymuş ya diyeceksin. sonraki hedfin ise 21k olacak. şimdiden tebrikler.

yanına telefon alabilirsin

şunu şunu yaptım koşu hızım şuna çıktı gibi bir formülasyon yok
bu işin içinde genetikten tut, kas kütlesine kadar çok fazla parametre var
maratondaki ortalama hızlara vs takılma, bitirmeye ve keyif almaya odaklan derim
emin ol kafaya koydun mu başarabilirsin, çok atla deve bir mesele değil

aynı senin gibi başlayıp, kaçkarlar'da 63 km'lik ultra maraton koştum
ben yaparsam sen de yaparsın

Bir defa o eli indir, 10 km'lik maraton olmaz, benim bildiğim 40 kusur olması lazım.
İkincisi, gaza gelmeyenin anası ağlamazmış. Ofis insaniysaniz, dizleriniz zayifsa sakatlanma ihtimaliniz de var. Yapmayın demiyorum yine yapın ama alıştıra alıştıra yapın. Huysuz karamsar kardeşiniz bildirdi :)

10k çok rahat koşulur da 42 km baya zorlar, yanisi katıl gitsin çünkü senin gibi çok insan var çoğu insanın hız pace filan umrunda değil.

Veya tetanoz?

olunur.

edit: ihtimali sormamışsın tabii, evet hayır sorusu olduğun için evet olunur. ihtimali ne dersen totomdan sallamam gerekirse on binde 1?

olunur eğer kan çıktıysa....

Benim bildiğim kadarıyla virüs patisinde ya da tırnağında değil, salyasında. Isırınca salyasından sizin dokunuza geçiyor, o şekilde hastalanıyorsunuz. Tırmalama dediğiniz hareket tırnağıyla kolunuzu çizip kanatması değil mi? Bu şekilde hastalık bulaşacağını zannetmiyorum. Öncesinde patisini tırnağını yaladıysa belki.

Teoride evet, pratikte hayır.

Bildiğim kadarıyla tr'de kediden kuduz bulaşma vakası hic gerçekleşmemiş.

herhalt+1

olunur ancak tetanoz iğnesi olmanız tavsiye edilir sokak kedisi ise kuduz biraz daha zor bir ihtimal daha nadir görünüyor

eğitim kötü, kimse kendini geliştirmek istemiyor, para kazanmak istiyor. tus'da en başarılı insanlar göz yazıyor, dermatoloji yazıyor, radyoloji yazıyor vs. en başarısız olanlar ise beyin cerrahı, genel cerrahı falan oluyor. düşün yani cerrahi. e şimdi bu başarılı gençler ilerki zamanlarda ailelerini bu cerrahlara mı emanet edecek?

özel de iyi değil yanlış anlaşılmasın. belli alanlarda iyi doktorlar olabilir (ki bu devlette de var) ama genel olarak devletten iyi olduğu söylenemez.

haa bir de Recep Akdağ doktorluk mesleğini çok itibarsızlaştırdı. doktorlar eskiden tanrı gibiydi, ondan sonra millet köpek çekmeye başladı doktorlara.

Bu doktorların kendi deneyimleriyle veya deneyimsizlikleriyle veya para kazanma ilgisiyle orantılı bişi.

Ben de birkaç ay önce 3 ayrı diş doktoru dolaştım kanal tedavili dişim iltihaplandı. Biri bir diş için 3 dişi çekip 3 implant önerdi. Biri çekilmesini. Son gittiğim ise tedavisi uzun sürebilir ama belki kurtarırırz diye beni 3 ay her hafta muayenehanesine çağırdı temilzledi, antibiyotik verdi ve kanal tedavisi ücreti aldı. Bir daha aynı durum oluşabilir de dedi.

Şimdi ben de farkındayım bu riskin -ki tekrarlayacak büyük ihtimalle. İlk doktorun sunduğu implant tedavisine önce sinirlendim, para hırsı dedim ama adam kökten problemi çözmeyi düşündü kısa yoldan aslında. Tamam belki 20lik dişi çekmek istedi gereksiz diye ama illaki orta yolda anlaşılabilinirdi.

Hepsinin çözüme varma yoku farklı neticede. Kimisi uğraşmadan varmayı öneriyor, kimisi de böyle aylarca usanmadan kurtarmaya çalışıyor. Burada önemli olan hastanın seçimi. İmplanta param olsaydı ve acısından korkmasaydım yaptırır geçerdim zaten önünde sonunda iş buraya varacak.

çözüme varma yolu farklı diye bir şey yok
özellikle romatizma, fibromiyalji filan gibi hastalıklarda birinin yaptığını öbürü bozuyor, birinin ak dediğine öbürü kara diyor. biri ilaç yazıyor öbürü o ilacı içtin diye neredeyse dövecek -bizzat annemde yaşadık...bu nasıl çözüm? implant filan gibi pahalı işlemler bambaşka bir konu.

bence doktorlarımız "tababet sanatı"ndan iyice koptu.
üniversite hastanesine günlerce refekatçi kaldım yine, zaten anlatsam roman olur da, her şey bir yana; yanımızdaki yatakta 80 yaşında bir amca yatıyordu ve çok da durumundan haberi yoktu yani sosyo-ekonomik seviyesi kullandığı bir ilacı bilecek seviyede değil.
abartmıyorum 5 günde 3948573 farklı kişi (asistan, hemşire, diyetisyen, uzman, vizit gezen uzman, tıp öğrencisi, asistan, uzman şeklinde) adamın başına geldi ve adamın kullandığı ilaçları vs. sordu her orderde zaten fiks sordular. soran elinde bir kağıda not alıyor (veya onu da almıyor!), 15 dakika sonra başka birimden başka doktor geliyor o soruyor, 30 dakika sonra başka geliyor...yahu bu adamın bir hasta dosyası var..anamnez alacaksan ayrıntılı al ve en baştan al. hasta yakınını sorgula, medikal kaydına bak..ayrıntılı al. dakika başına gel sor adam cvp bile veremiyor zaten, onu da kaydetme doğru düzgün sonra nöbet değişsin yeni gelen tekrar baştan... ya da ne zaman almış hangi dozda almış ne olmuş hiiç öyle sorgulama sırf sormak için sor geç..ne işe yarıyor?

hiç. memlekette herkes gibi doktorlar da kalitesizlikten ölüyor. sadece fark, eskiden nispeten ortalamadan iyiydi doktorlarımız, çok şükür onları da genel seviyeye çektik. ha onlar hala bunu kabul etmiyorlar. en kötüsü 5 sene tıp okumuş bu adamların 1 tanesi de ne bok yiyoruz biz böyle demiyor...."siz bu adama bunu soran 984834. kişisiniz ben de sayenizde bir gram uyku uyumadım" deyince ukala, bilmiş, sağlık personeline kötü davranıyor vb. oluyorsunuz.

İlla özele gidip dünya para mi vermemiz lazim..yok ya o da pek çözüm değil. özelde müşterisin başka bir şey değil. sadece sen benimle ilgileniyorlar sanıyorsun, psikolojine iyi geliyor. bir de vakti olmayana iyi olabilir ufak tefek şeyler için çok zaman harcamazsın o kadar.

giovanne +1 süper doğru tespit. en yüksek puanlı drlar nöbeti olmayan alanları seçiyor, laboratuvar, radyoloji gibi çok ağır basmayan bölümlere gidiyorlar. aslında cerrahi yüksek olmalı çünkü en çok riski alanlar onlar. paraya hemen ulaşmada isteği de ayrı bir konu. sağlık sektörünün itibarsızlaştırılması kesinlikle bunda etken. adamlar en yüksek puanla bu bölüme giriyorlar ancak kendilerinden net 30 puan az alan hakime savcıya gösterilen saygının 10da1i gösterilmiyor.

ayrıca devlet hastaneleri pazara çevrilmiş durumda doktorlardan da kapasite fazlası hasta bakması isteniyor. her şey bir kenara canı sıkılan herkes acilde. karnı ağrıyan,kulağı ağrıyan ne kadar acil olmayan vaka varsa acilde toplum hasta doktorlarda hasta olmak üzere.

Ilac sirketleriyle ortaklasa calisip komisyon almayi arttirdiklarindan beri tu etik degerleri bi tarafa atmalari sebebiyle ve her ameliyat basi para carptiklari icin gereksiz sekilde insanlari delip destiklerinden beri hasta olmamamak icin elimden geleni yapiyorum valla.

Türkiye'de insan kalitesi yerlerde sürünüyor ve hiçbir alanda işini doğru dürüst yapan insan yok, ya da yok denecek kadar az. Tıp da istisna değil. Doktorlar da türk insanının kalanı gibi berbat eğitim almış, işine saygı duymayan, kendini geliştirmeye gerek duymayan, ingilizce bilmeyen (dünyada her konudaki kaynakların %99'u ingilizcedir, ingilizce bilmeyen insan alanında kendini bir yere kadar geliştirebilir) ), her şeyin en iyisini bildiğini sanan ortadoğulular.

ben diş hekimliğinden örnek verdim benzer durumu ben de yaşadığım için.

diğer branşlar içinse @niye ama'nın bahsettiği şeyler sağlık kurumlarının -diğer tüm devlet kurumlarında olduğu gibi- 'bazılarının kesesine' hizmete dönüştüğü için doktorlar da yılmış durumdalar. devlette çalışan doktorların da idealistliği kalmıyordur kısa bir süre sonra. doktorların hepsi de iyi niyetli değiller tabii ki. artık doktorluk mesleği iyi para kazandıran meslek olarak düşünülüyor öyle bir sisteme evrildik. halk sağlığı çok geri planlarda kaldı. obezite ameliyatları patladığından beri neredeyse tüm genel cerrahlar obezite ameliyatlarına yöneldi. günde 150-200 bin liralar kazanma gibi bir gerçeğin yanında ideoloji saflık olarak görülüyor.

kısaca hepimizi yiyorlar matmazel. herkese sağlıklı günler.

@niye ama yalnız o dediğinin doktorların özensiz olmasıyla ilgisi yok. Orası üniversite hastanesi o hastadan 3. Sınıf öğrenci de sorumlu oluyor sadece bir saatlik, stajyer öğrenciler de (birkaç günlük) internler de (genelde birkaç haftalık). Ayrıca hastanın gerçek doktoru bir asistan ve olursa bir de hoca olur. Zaten hocanın gelip gelip bir şey sorması söz konusu bile değil, asistan bir kere gelip güzelce anamnezini alır hastasına hakim olur. Geri kalan gidip gelenler tamamen laf olsun öğrensin işte diye gönderilen tipler hoca gönderiyor, asistan gönderiyor çocuk da işte iyi kötü bir şeyler öğrenmeye çalışıp gidip hocaya sunuyor falan yani hastanın iyiliği için değil tedavinin parçası değil eğitim için. Ayrıca konsültasyon için başka bölümlerden de asistan geliyor olabilir onlar da haliyle kendi anamnezini kendisi alıyor. Bu sadece doktor tarafı bir de hemşire tarafı da var onlarda da stajyer vs var.
Ben de bir kere 4. Sınıfta hasta başında sınav olacaktım hastaya işte şikayetiniz neydi vs soruyorum genç bir adamdı, herkes sordu yeter artık falan diye azarladı beni, açıkladım hocanın gönderdiğini sınav olacağımı, lütfederek verdi bilgilerini moralim bozulmuştu şimdiki aklım olsa daha sert davranırdım. Belli bir yaşı geçen insanlar anlayışlı oluyor sana yardımcı olmaya çalışıyolar ama gençler maşallah aşırı bilmiş oldukları için hoff gelen geçen soruyo işinizi düzgün yapsanıza diye atarlanabiliyolar böyle.

devlettekiler ilgilenmiyor.
özeldekiler ise gerekli gereksiz tetkikleri kitliyorlar.

Para az geliyor gerisi bahane.
Masaya bi 10bin biraksan kucagina yatirip muayene eder.

Eskiden istanbulda 2 sene maasla ev aliyorlardi.

GÜNEY AFRİKA’ DA BİR ÜNİVERSİTENİN GİRİŞİNDE
GÜNEY AFRİKA’ DA BİR ÜNİVERSİTENİN GİRİŞİNDE KISSADAN HİSSE AŞAĞIDAKİ MESAJ YER ALMAKTADIR.

Bir ülkeyi yok etmek için atom bombası veya uzun menzilli füzelere ihtiyaç yoktur.
Bunun için eğitim seviyesini düşürmek ve kopya çekilmesine müsade etmek yeterlidir.
Bunun sonucunda:
-Hastalar doktorların elinde can verir.
-Binalar mühendislerin elinde çöker.
-Para ekonomistler elinde kaybolur.
-İnsanlık dinci akademisyenlerin elinde ölür.
-Adalet hakimlerin elinde yok olur.

Tanıdık geldi mi?

Hızı yayının çözünürlüğüne bağlı. 10 mbit stabil bağlantı ile sorunsuz izlenebiliyor. Ama akk çok erken dolar iptv ile o nedenle sınırsız olmalı internet.

Smart tv de iptv uygulamaları var marketlerinde. Kutuya gerek yok böylece. Ama appler ücretli olabilir, ücretsiz olup dandik olanları da mevcut tabi.

16mbit ile sıkıntı hissetmiyorum. daha düşüğünü denemedim.
tv smart olursa gerekmeyebilir. ama her televizyona uygun yazılım olmayabilir. kutu almak yerine bilgisayarı tvye bağlamak daha kolay olabilir.

Ip tv'de hangi kanallar oluyor?

4 mbit de yeterli ama 50mbit bile olsa karsi taraf dandikse yine izleyemezsin. Senin hizindan ziyade sunucu tarafi onemli.

Yayın aldığın yere göre değişir hangi kanalların olduğu. Çoğunlukla bu kanal neden yok diyebileceğin bir durum yok. Kanal listelerini paylaşırlar sorarsan almadan evvel.

hiç karşına alıp, bunları anlattın mı?

10 sene çalışsam benim de kafam çalışmazdı. Tükenmiştir büyük ihtimalle geçim derdinden, robotlaşmaktan.. Bunu ona söylesen de bir şey olmayacak malesef.

Böyle böyle yitiyor benliğimiz.

Karsina alip konus bence de. Boyle boyle hatalar yapiyorsun, bunlara dikkat etmen lazim. Ben seni iyi niyetinden dolayi cok seviyorum, bunlari da asarsak cok guzel anlasiriz seninle falan de.

karşına alıp konuşmuşsundur belli zamanlarda diye varsayıyorum, öyle düşünmek istiyorum yani.

bizde de bunun yeni başlayan versiyonu vardı. 1 sene sonra baktık hiçbir ilerleme yok, daha uygun bir ekibe geçişini sağladık. o da aynen böyle dikkatsiz ve unutkandı, bizde de hep kritik işler var. daha düşünmeden, otomatik çalışabileceği bir yere geçti aynı kurum içinde.

Konuştuk, hem ben hem müdürüm defalarca konuştuk. Ayrıca hatalarını yakaladıkça da söylüyorum her seferinde, ama aynı hataları yapmaya devam ediyor. Hiç konuşmamışız gibi.

imkanınız varsa ruslu bir mevkide tatile çıkarın çocuğu bir hafta 10 gün. Zıpkın gibi gelecektir.

başka departmana geçme durumu yok mu? belki kendini kovdurtmaya çalışıyordur, bilemezsiniz.

@binder evlenmeden önce olsa olurdu. Şimdi olmaz. Kaçırdık.

@nice başka departmanda ihtiyaç olsa da isteseler hemen vereceğiz :) paraya ihtiyacı var kovulmak istemez, kovulmayacağını da bilir hatta.

tamam, daha teknik düşünelim o zaman.

İşle ilgili checklist hazırlayın, bu checklistleri dikkatinin dağıldığı konularda yoğunlaştırın. (atıyorum yazı yazıyorsa word'de grammar check)

direkt yazdırıp verin önüne ve anlatın. işi bitirmeden checklisti uygulamasını söyleyin.

1-2 (3-4?) bakar kağıttan sonrasında dikkat etmeye başlar dikkat edilmesi gereken yerlere. Kafa dalgınsa hatalarının çoğunu kompanse etmeyecektir ama yüksek oranda çocuğu kullanılabilir hale getirir.

anladım. bence adam 'nasıl olsa 10 yıldır buradayım, tüm yanlışlarıma rağmen kovulmuyorum. neden işime dikkat etmem gereksin ki" diye düşünüyordur. adama rahatlık gelmiş. benim çalıştığım yerde 6 yıllık çalışan vardı, istediği saatte gelir, istediği saatte gider, kimsenin yapmayacağı hataları yapardı. nasıl olsa kovulmayacak diye.

@borç kovmak söz konusu değil. Zaten işe kazandırmak için fikir sormuştum. Beklentimiz adamın "yörünge fiziği" bilmesi değil. Sadece ne yaptığını bilsin. Takmamak da seçenek değil.

Demek ki dikkat dağınıklığı, odaklanma problemi var. Profosyonel yardım almasını sağlayın.

İşine ortaksam maaşına da ortak olurum.
Yok bütün maaşı kendi alıyorsa işini yapsın bi zahmet.

Umurunda olmaz böyle bedavacılar. Kovun gitsin

@cehennem açıklamıştım aslında, iş yapmıyor yatıyor değil, bedavacı hiç değil. İş yapıyor, çok çalışkan. Allah vergisi olarak kafası çalışmıyor. Bir kötü niyet yok. Benim görevim ve kişisel isteğim bu arkadaşı kazanmak.

bence kafa çalışmaması ile dikkatsizlik aynı şeyler değil.
kafası çalışmıyorsa yapacak pek birşey yok.
daha basit işler verirsiniz, maaşını uzun süre zam yapmayarak düşürürsünüz.

dikkat dağınıklığı varsa, çeşitli şekillerde çözülebilir .

Fusion proglide kullanıyorum. Gayet memnunum.

ben bimde satılan permatik banyo kullanıyorum.

taraklarını kırınca açık jilet oluyor, 2 3 defa sorunsuz kullanabiliyorum.

genelde de sakallarım bayağı bi uzayınca traş olurum, o bakımdan mach 3 falan pek işime yaramıyor.

önceden ustura ile traş olurdum ama 40 50 defa traş oldum bişey olmadı, bi gün bi kestim kendimi akıllara zarar ondan sonra korkudan elimi süremez oldum.

en keskin traş bıçağı ilk defa kullandığındır. sonuçta çelik bilenmiş ve her kullanımda körleniyor, mach 10 da olsa çok farketmeyecek o da körlenecek.

F/p konusunda Gilette Blue 3 üstüne yok. Mach3 kullan at değil, tek jileti uzun sakalda en az 10 kere, askeriye gibi hergün traş oluyorsan 30 kere falan kullanırsın.

permatik candir, onundeki zimbirtiyi kirip 1 hafta kullanip sonra atiyorum, f/p olârak gayet iyi..

Merak edip fusion proglide aldım. Kesmesi iyi ama traş bıçağı kafası çok büyük geldi bana. Hoşuma gitmedi.

pek sık traş olmam, ama tüm traş ürünlerim wilkinson sword markalı. gayet memnunum. mach 3 ten daha iyi olduğunu düşünüyorum.

fakirlik. ben de ortamlarda cevizli sevdiğimi söylüyorum ama yerken içime doğru ağlıyorum.

baklavalı fıstık severim o derece.

Valla baklavayı çok seviyorum önceligim fıstıklı olur ama yoksa cevizli de yerim.

Baklava fistikli olur, cevizli oldum olasi sevmem.

Fıstıklı baklava sanırım en sevdiğim tatlı (emin değilim) cevizli baklava yemem bile o derece manasız geliyor

cevizli baklava ancak yoklukta gider. o da baklava olmasının hatırına...

bi de seveni mi varmış?

Fıstıklı ayrı cevizli ayrı hatta fındıklı ayrıdır. Hepsini severim.
Mesela çayla cevizli olan gider. Fındıklıya süt çok yakışır. Fıstıklı her şekilde yenir.
Baklavayı da insan gibi yiyorsaniz utanmayın tabi ki

Cevizin kendisini zaten sevmem de cevizin orada ne isi varmis?

Yoklukta gideri var. +1

Ceviz burma kadayıfa iyi gidiyor sanki.

Cevizli seviyorum, o kadar!
Antep fistigi ile sekeri yanyana sevmiyorum.

baklavayi fıstıklı severim ama cevizli sarma, şerbetli tatli var bi tane. Onun yeri ayrı.

Fındıklı sütlü nuriye

Tabii ki baklava.
Duyurunu sevdim bu arada, cevizli baklava yiyenleri sempatik bir şekilde aşağılaman komiğime gitti. :)

Kuru baklava olsa çok daha güzel olur.

There's never enough fıstık for baklava.

Birebir ayni baklavanin icine fistik yerine ceviz koyarsan o baklava benim icin "les"tir. Yazik edilmistir baklavaya. Cevizli yiyecegiem hic yemem. Mideme saygisizlik etmem.

Antep fıstığına aşik biri olarak tabi ki fıstıklı. Zaten cevizte hafif acı bi tat var ve baklavaya bence yakışmıyor.

@damla sakızlı dondurma'nin dediği tatlıyı bizim evde sarı burma diye yapiyor annem. O fena değil gerçi ama yine de her şekilde antep fıstığını tercih ederim.

En sevdiğim dondurma da Antep fıstıklı, en sevdiğim pasta da. Antep fıstığı <3

Cevizli. Bi kere ten uyumu var. Cırtlamıyor kusmuk gibi arada.

Fıstığı da 800 kilo koyuyolar bi de maharet gibi. Yemeye kalksam beş saniye sonra başım dönüyor. Ayıklıyorum ortadan fıstığı, öyle yiyorum.

ne baklava edebiyatı yaptınız be. zenginim ama cevizli seviyorum pff.

Havuç dilimine bayılırım.

Böyle yanlardan fıstıklar falan,
ikiye ayırıp, arasına kaymak
ya da dondurma, ıımmm nefisss...

Kesinlikle fıstıklı baklava. Cevizli baklava olmaz. Konu tartışmaya açık değildir. Bitti.

baklava bencede fıstıklı olur ama ev baklavasına da fıstığı yakıştıramıyorum. ev baklavası cevizli olur. sayısı az da olsa cevizli baklavayı fıstıklı baklavadan daha güzel yapan yerler de var.

@theseachange, cebin zengin olabilir ama damak tadın değilmiş onu anlamış olduk pffsss.. .s

cevizli baklava ile ilgili en insan aklına yatan cevabı @kraldan cok kralci verdi. ev baklavasına fıstık yakışmıyor doğrudur, o yüzden fındık koyuyoruz. normalde cevizi ancak ve ancak evde açılan şerbetli ve kat kat hamur tatlısına yakıştırırdım ama o kadar güzel ev baklavası yapanlar var ki(misal annem) o nadide el emeğini cevizle kirletmeye yanaşmıyorlar. bu yüzdendir ki hakiki ev baklavası fındıklı olur.

neyse ya benim bir şey dememe gerek yok, halk gereken cevabı verdi sandıkta verdi.

olm daha dün işyerine kilo kilo baklava geldi. yan yana duran fıstıklı ve cevizli arasında cevizliyi gömdüm.

ceviz seviyorum, baklava falan bahane...

Eğer kalitesinden emin değilsem cevizli tercih ederim, çünkü diğer türlü içindekinin fıstık mı başka bir şey mi, en iyi ihtimal ile fıstığa yeşil başka bir şey karıştırılmış mı anlayamazsınız.

Ama ceviz öyle değil, ceviz yerine başka bir şey kullanamazlar.

Elbetteki sütlü nuriye varsa tek geçerim, olsa da yesek.

Cevizliye yüz çevirip fıstıklı diyen arkadaşlar, eğer fıstıklı baklavanın kilosunu 100-120 den aşağı alıyorsanız fıstık yemiyorsunuz. Haberiniz olsun.

@John Bloor, başka bir şeyden kastın nedir mesela, ne koyuyorlar fıstık yerine?

baklavayı genel olarak pek sevmem. ama doğu karadeniz'de el açması fındıklı baklava yedim ve baklavayı sevmeye başladım. sanırım orijinaline benzemediği için sevdim. yoğun miktarda fındıktan dolayı çıtır çıtır baklava hamurunun arasına fındık ezmesi sürülmüş gibi oluyor.

@Bruce en sağlıklısı bezelye, yani inşallah ucuz baklavaların hepsinde bezelye vardır :)

fıstık sevmiyorum.

tabiki cevizli. cevizli baklava kalp. bence the baklava cevizli zaten <3 :)

Cevizliyi daha çok seviyorum ama bu ev baklavasından kaynaklı bir alışkanlık olabilir. Fıstık severim ama toz hali hiç hoşuma gitmiyor, tadını alamıyormuşum gibi geliyor.

Psikiyatrik ilaçlar birden bırakılmaz biliyorsun

doktor kontrolundeyse merak etmeyin herşey daha iyiye gidecektir. etkilerini mutlaka geri bildirim olarak doktorunuza iletin. düzeliyor,geçiyor. pozitif olmaya odaklanın başaracaksınız.

3 yıllık kullanım sonucu bıraktığımda o 3 yıl içerisinde yaşayıp da "amaaan" dediğim her şeyin acısını çektim. Daha iaca yeni başladığımda biten bir ilişkimin dahi yasını tuttum. Yeniden hissetmek için bırakmıştım, tekrar şiir yazabilmek için. Lâkin şiir yazabilme yetimi kalıcı olarak almış galiba benden, 1 yıldır eski yazdıklarımın yanına yaklaşabilecek bir dize yazamadım.

2017 haziranında bıraktım en son yarım tablete düşürdüğüm Lustral dozumu. Pişman değilim. Sadece bu lanet ülkede yaşadığım için ara ara ihtiyaç duyuyorum hissizliğe, özellikle trafiğe çıktıysam (otomobil veya bisiklet, ikisi de aynı berbat stres). Onun dışında iyi ki bıraktım. Bu 15 ayda aşkı tekrar hissettim (hissettik diyebilirim, ne dediğimi anlamışsınızdır ;) :D ), sigarayı bıraktım (6 ayı geçti), kilo verdim. Bir daha kullanmayı şimdilik düşünmüyorum.

Umarım kendi kararınızla ve birden bırakmamışsınızdır. 1 yıllık antidepresanda bile inanılmaz etkiliyorsa (kendi tecrübe ettiğim durum) 4-5 yıllık olanının etkisini hayal edemem.

hiç takma.

bende amd phenom 2 x6 var 4 gb ram var , windows 7 yüklü ona rağmen firefoxu bile açmam 3 dakka sürdüğü için kullanmıyorum. boşu boşuna elektrik tüketiyor.

ya hızını artırır artırmasına da...

o sistem ölmüş biraz..

ssdyi al tak dene. hoşuna gitmezse çıkarır alacağın sisteme takarsın?

Masraf yapmana değmez. Muhtemelen o makineden Sata 3 yoktur. SSD alsan da belli bir hızı geçemez o sürücü.

Geceyle gündüz gibi farkeder, ama rami de arttır. SSD diskler sata, anakartın satayı destekliyor mu diye bak önce.

kısa olsun diye. milyona da kk yazarım

Ben de önceden sinir oluyordum da sonradan bana da o kadar sıfır yazmak mantıksız geldi. Küsürat yoksa k yazmak daha basit oluyor.

Uluslararasi Birimler Sisteminde 1000 kilo olarak ifade ediliyor, kisaltmasi da k.

Yanılmıyorsam ingilizcede öyle kısaltılıyor. 100 bin: 100k 1 milyon: 1m şeklinde...

sadece bilgisayar oyunlarında diyorum. normal konuşmada "arabayı 50k'ya sattım" diyene kıl olurum, şakalar komiklikler haricinde.

online oyunlardan alışkanlık da oluyor ama ben sopranos, the wire gibi dizilerde duya duya sevdim. ama öyle söyleyemiyoruz malesef kısaltma olarak yazıyoruz

Çünkü pratik

Kilo latince bin demek. Kilogram vs işte. Uluslararası bir standart ayni zamanda. Kıçımızdan uydurduğumuz bi kullanim da değil. Kullanımi da kolay yani. Why not?

Bildiğim kadarıyla şöyle:

Yunanca'da (eski mi yeni mi bilmiyorum) "kilo" olarak telaffuz edilen bir kelime, "bin" anlamına geliyor. Dolayısıyla onun kısaltması olarak da k harfi kullanıyor insanlar. Online ortamlar dışında kullanıldığını hiç görmediğimi de ekleyeyim yine de.

sadece bilgisayar oyunlarinda kullaniyor/dum.
ingiltere'ye tasindiktan sonra gundelik hayatin parcasi kimse hundred thousand gibi konusmuyor

Tek harfle yazmak daha kolay oldugu icin. 3 tusa basmal yerine tek tusa basiyorsun.
Ben bu yuzden k yazıyorum.

Bir dönem "Slm", "Cnm", "Nbr", "İi iste ne olsn", "Sn npyrsn?" diye yazanlar ergenlikten çıktı, okulunu bitirdi, beyaz yaka olarak çalıştı ve eski alışkanlıklarını bu şekilde devam ettirdiler/ettiriyorlar.

Kilonun, yani 1000'in k'si o.

+Ne kadar gelirin var?
-4,5k - 5k arası.

Ne kadar da itici, değil mi?

"k" yurtdisinda ve muhendislikte cok kullaniliyor. bu ikisiyle baglantili olan insanlarin kullanmasi normal, pratik.

Evet açıklıyorum bunu Türk internet alemine katan zamanın ergenleridir. Yaklaşık olarak 2002-2003 yılları arasında internet dili literatürümüze katılmıştır. Knight Online denen gereksiz insanların oynadığı oyunun öncülük ettiği massively multiplayer online oyunlar furyasında sıklıkla kullanılan bu terim daha sonrasında ICQ, MSN ve Facebook üzerinde yaygınlaşarak oldukça benimsenmiştir.

2000000 doların 130000 dolarını sattım 50000 dolarını arkadaşa verdim 300000 dolarını bir işe yatırdım 150000 dolarını cebe attım. 70000 doları bankaya koyup 400000 doları yedim 1000000 doları da 100000 dolar halinde ortaklara bölüştürdüm.

Vs

2000k doların 130k dolarını sattım 50k dolarını arkadaşa verdim 300k dolarını bir işe yatırdım 150k dolarını cebe attım. 70k doları bankaya koyup 400k doları yedim 1000k doları da 100k dolar halinde ortaklara bölüştürdüm.

@dedim dedim de kime dedim

sıfır koymak yerine bin de yazabilirsiniz, alternatifi o değil.

ayrıca 2000 k nedir ya, 2m diyeydin bari :)

genel olarak zaten oyle cok ahim sahim bir ulke olmadik hic son 200 yilda. gelisen teknoloji, globallesen dunya, para arzi derken sans eseri 2000lerin basinda guzel birkac sene yasadik. su anda normal halimize donuyoruz, cok saapmamak lazim.

Yapay ve suni bir büyümenin,zenginliğin içerisindeydik, normal olan duruma döndük. Erdoğan sanıldığı kadar güçlü değil. Eğer güçlü olsaydı, bu kadar saldırgan olma ihtiyacı hissetmezdi zaten. Ülkede bir rejim krizi hakim. Bu krizi çözecek kurumlar, ya güçsüz ya da işlemez durumda.

Alacaklılarımız batmamızı istemiyor o nedenle batmayız. Ama bu su almadığımız anlamına da gelmiyor. Bütün ekonomik tahminler 2019'da daha fazla fakirleşeceğimizi söylüyor.

Uzun vadede Türkiye'den bir ucuz işçilik ülkesi yaratılabilir ancak bu enerji üretimimize bağlı. Yani Rusya'dan falan doğalgaz alarak bu konuma gelemeyiz. Eğer nükleer santraller açabilirsek, rüzgar ve güneş enerjisinde atılımlar yapar enerji fakiri olmaktan çıkarsak endüstride Avrupa'ya iyi bir partner olabiliriz üretimde. Bu da bizi bir süre 15-20 yıl götürür.

Endüstri 4.0 olayını başarmak halen kolay değil zaman lazım. Ancak Avrupa'da işçi çalıştırmak büyük maliyet. An itibariyle Çin'den çok da farklı değil Türkiye'nin işçi maliyetleri. Tek fark enerji maliyetinde. Dediğim gibi enerjiyi çözersek kısa vadeli bir dönemde(10-15 yıl süreyle) üretim ülkesi olabiliriz.

Bu üretim ülkelerinin sorunu da, işçiliğin maliyeti gelişen ekonomi nedeniyle artıyor oluşu. Artınca da haliyle o ülkede üretim yapmanın bir avantajı kalmıyor.

Bak eğitim, atılım falan demedim çünkü bunlardan umudum yok. Türkiye asla bir Güney Kore gibi olamayacak. Biz bizi güdenlerin koyunu olmaya mahkum bir ülke olarak kalacak ve refah olarak halk tabakasında asla zenginleşemeyeceğiz.

"üst akıl" :) ne isterse o olacak.
Adamlar iktidarı da muhalefeti de seneler öncesinden ayarlamış. Bize de bekleyip görmek düşüyor.
Bölüp parcalamazlarsa, sağlam araplasacagiz ve fakirlesecegiz.

Halkbank'a da yatıyor diye biliyorum.

Sigorta poliçe vadesi öncesindeki hasarı ödemez. Ama dediğin gibi sigortayı yaptır. 1-2 ay sonra orayı boya. Sonra hasar tekrarlayınca dosya açtır.

Akıntı tesisat kaynaklıysa üst kata rücu ederler. Değilse, izolasyon kaynaklıysa şirketine göre teminat dışı değerlendirilebilir. İzolasyon hasarını da benim bildiğim bir şirket rücu ediyo.

Detaylı bilgi için mesaj atabilirsin.

Bunlarla uğraşmak yerine belediyeye şikayette de bulunabilirsin tabii. Sanırım bunlarla belediye ilgileniyo

Cevap için çok teşekkürler. Sıva ve boya masrafı sorun değil, yeter ki su akması kesilsin. O boya dökülen yer tam üst katın giderinin olduğu yer. Onun süzgecinden kaçırıyor büyük ihtimalle. Banyoların tavanları normal odalara göre kalın oluyor tesisat geçecek diye, kafasına göre odayı banyoya çevirdiği için oluyor bu sızıntı.

Peki belediyeye bir başvurayım, sonra da tavanı yaptırıp evi sigortalarım, bir iki ay sonra da dediğiniz gibi dosya açtırırım, teşekkürler.

Duvarin nemi atması baya uzun sürebiliyor bazen. Belki sızıntı durmuştur.

Zabitayi ara, gerekirse suyunu keserler. İpe ipe yaptirmak zorunda kalir...

Aynısı bizim de başımıza geldi. Yaptırdı komşu, biz de boyasını falan hallettik evin. Sonrasında sigorta yaptırdık. Şimdi bir şeyler olursa sigorta ilgilenecek, her türlü en iyisi.

Önceden aldığı nemi atması uzun sürer +1, yani adam gerçekten arızayı gidermiş olabilir ve artık su kaçmıyordur ama kuruması uzun sürer.

Günden güne çoğalan bir iz var mı ona bakın, şu an nemli su zili görünen bölgeyi kalemle işaretleyip büyüyüp büyümediğine bakabilirsiniz.

Ayrıca banyoların tavanı (tabanı) diğer odalara göre kalın olmaz, aksine daha ince olur ki tesisat gizlemek kolay olsun. Konu dışı ama zaten beton yüksekliği önemli değil, 10 cm de olsa 50 cm de olsa su beton tarafından emilip size iletilecek eninde sonunda.

Empati kurarak yanıt vermiyorum şu an. Bence iyi olmuş,adamın burnu gitti ama arda da bitti. Darısı diğer zorbaların başına.

Doğru

ben de empati kurmadan yanıtlamak istiyorum. Arda'nın kariyerinin bitmesine çok sevindim. Adam profesyonel değil ki, işinden çok özel hayatıyla gündeme geliyor. Yurtdışında bile adamlar onu disiplinli olmadığı ve çok da başarılı olmadığı için sepetlediler. Hem ne güzel demiş atamız, "Ben, sporcunun zeki,çevik ve ahlaklısını severim" diye. Sinem ve eski sevgilisi ne ah etmişse artık.

Dogrudan otesine Turkcede ne deniyor biomiyorum ama sonuna kadar dogru.

hiç doğru değil tabii ki. iki dağ gibi adamın kavga etmesine sebep oldu ardacıgın da kariyerine mal olacak belki... ne olurdu sussaydı bişi mi yaptı adamcagız sadece iki kelime etmiş gururunun oksanması lazım.
bu nasıl bi soru ya, yanlış olma ihtimali mi var yani? ne yapsaydı, böyle tacizciler nereden güç buluyor sanıyorsunuz? susa susa bu hale geldiler. kadına helal olsun arda turan dememiş, aman ali rıza bey ağzımızın tadı kaçmasın dememiş karsılıgını vermiş.
ama eşine iletmesi doğru mu senceeee diyedursun bazıları

Öncelikle erkegim.
Fiziksel veya aşırı bir rahatsız etme durumu olmadıkça zeki bir kadının iletmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bunu duyan koca duramaz, ölebilir veya öldürebilirdi. Sonucta yine kendisine zarar.

erkegim. dogru olani yapti.

taciz gibi konularda magdur tarafin sessiz kalmasi karsi tarafin bir adim ileri atmasina neden olabilir. sonrasinda ne olacakti? kadin neden sessiz kalsin? sessiz kalmasini gerektirecek ne var? kim sallar ardayi da kariyerini de?

Doğru. Tartışmaya kapalı.

Doğru

doğru

doğru ama sabah 5 te 8 aylık hamile kadını araması pek doğru degil gibi. saat biraz daha ilerleyip arasaydı sanki daha iyiydi.

Evet. Niye söylemesin? Bir erkeğin iletmemeli demesi ancak şöyle açıklanabilir: Senin taciz edilmeni çok umursamıyorum ama bana söylersen tepki göstermek zorunda kalırım.

Zeki bir kadının iletmemeli gerek denmiş. Kocası aptal bir kadın iletmemeli diye düzeltebilirim en fazla.

Doğru
Erkek hatalı ama bu durumlarda söylenen erkek mal gibi davranıyor.

Evet.

Mehmet değil o kebapçı olan?

Yok ya degil, daha yasli bi abiydi

Fafori?

Fafori derken?

Faforinin adı Hasandı sanki :))

yemekteyiz hikmet

Niye riske giriyorsun. Bir süre kurusun öyle yaptir parkeleri.

Kalacak başka yerimiz yok ve benim daha fazla çalışmama/gelen işleri reddetme lüksüm yok, yukarıda belirttiğim gibi. Zira, 15 gün bekletelim diyen var. Öyle br şey yapabilmem imkan dahilinde değil. O yüzden soruyorum yapılabilecek bir şey var mı diye.

Başka yer bulsaydım evden çıkacaktım zaten.

Bence de kurusun. Araya bolca kapron koyarlarsa belki işe yarayabilir ama en güzeli kuruması.

Evin sigortası var mıydı bu arada?

@delay,
Sigorta yok. Ev sahibi, sen nasıl istiyorsan öyle yaptır diyor.

Bense iş anlamında yoğun bir dönemdeyim ve halihazırda acayip iş kaçırmış durumdayım (seyahat etmem gerekebiliyor ve sık sık oluyor). En kısa sürede halletmem lazım. Tek çekincem, rutubet yapıp yapmayacağı veya koku yapıp yapmayacağı.

Kapron dediğiniz, araya elyaf gibi bir malzeme konuluyor. O mu, yoksa ekstra bir şey mi?

rutubet giderme isini hizlandirmak icin "dehumidifier" denilen aletlerden kullanabilirsiniz.

Basitce, elektrikli isitici gibi bir mekanizma dusunun, ama isitma yapmiyor. ortamindaki havayi alip icindeki rutubeti aliyor, suya donusturuyor.

1-2 gun surekli calisirsa gozle gorunmeyen rutubet gider.

Şu: www.dekorasyontrendi.com

İki kat falan yaparsa dengesiz olur mu bilmiyorum ama işe yarayabilir belki

Bu işi yapan firmalar var, gelip nemli ya da ıslak olan yeri kurutuyorlar.

Ne tuhaf di mi? İnsanlar nasıl sektörler icad edip para kazanıyorlar.

Genelde yeni inşaatlarımızın bodrumlarında bütün inşaattan akan çalışma ve yağmur suları birikir. Çağırıp kurutturup ince işçiliği öyle yaparız. Lan benim gibi müteahhit bulamaz bu piyasa ama neyse :)

Böyle birilerinden yardım alıp 1-2 saatte kurutabilirsiniz.

Su basıp yenilenmiş bir evde oturdum ben. Bütün eşyalarıma sindi o rutubet kokusu evde rahatsız edici boyutta rutubet olmasa bile. Risk almayın bence, bir şekilde kurutun veya kurumasını bekleyin.

Ben problem ne onu anlamadım. Belli ki eve yatmaya geliyorsun. Ayakkabiyla filan takıl evde o şekilde 15 gün. Kurusun her yer. Müsait bir zamanda yaptır?

@retired, yatmadan yatmaya da gelsem parkeler sökülünce rutubet kokusu oluyor dedim. Rutubetin içinde 10 gece yatmak mantıklı olmayacağı için soruyorum, alternatif olarak neler yapılabilir vs diye. @john da açıklamış mesela, onu soracağım ama düşük ihtimal öyle birilerini bulmak.

Adam Türkiye'ye girdi çıkamadı değil kendi konsolosluğuna girip çıkamadı, ikisi farklı şeyler aynı şey başka bir ülkede de olsa yine bir şey yapılamazdı.

Amerika'daki elçilikde yapilamayip Türkiye'dekine gönderilmesi tesadüf mü sizce?

olayın oluşmasında kesinlikle bir sorumluluğu yok. ancak şu andaki tutumu biraz pasif ürkek ve ne yapacağını kestirememe şeklinde. aynı olay avrupa ülkesinde olsa şu an tüm elçilik ya sınırdışı edilirdi ya da dokunulmazlu-ık ihlal edilmeden belki ihlal de edilerek yoğun bir sorgu aşamasında olurduk.

Angelus'un dedigi gibi adam konsolosluguna girip cikamadi. Turkiye'nin yapabilecegi bir sey yok.

Ha ama herhaltibiliyoring'in sordusu soru muhim. Suudi Arabistan bu pervasizligi baska bir ulkede gosterebilir miydi? Yani neticede Cemal Kasikci Turk asilliymis, Turk birisi ile nisanli ondan Turkiye'deki konsoloslukta; ama atiyorum baska bir ulkedeki Suudi konsoloslugunda Suudiler benzer islere girisiyorlar mi?

Uluslararasi hukuk acisindan ulkelerin yapabilecekleri Viyana Sozlesmesi ile belli. Turkiye agir suc islerken suc ustu olmadigi surece dokunamaz kimseye. En fazla istenmeye adam -persona non grata- ilan edebilir vs vs.

Ama yani mesela su olay atiyorum Fransa'da olsa, Fransiz hukumeti nasil tepki verirdi? Hukuki olarak ulkelerin eli kolu bagli olacakti elbet Viyana Sozlesmesi ile ama politik olarak kriz cikaracak bir durum bu. Suudi Arabistan belli ki Turkiye ile bir politik krizi -ki zaten iki ulkenin arasi iyi degil- goze almis ya da Turkiye'nin zaten bir kriz cikarmayacagini dusunmus.

olayla ilgili yapacak pek bir şey yok dendiği gibi, fakat olaydan sonra takınılan korkak tutum sıkıntılı. Tabii bu şaşırtıcı mı ? Bence değil.

türkiye 'nin hiç sorumluluğu yok demek doğru değil.

evet birinci sorumlusu değil olayın, ancak sonuçta ortada türkiye 'nin ev sahibi olduğu vahşice bir olay var. aynı soru trump 'a soruldu "bu suudilere bir yaptırım düşünüyor musunuz" gibisinden, az çok "bu olay bildiğim kadarıyla türkiye de olmuş. kaşıkçı da zaten abd vatandaşı değil. bizlik bir şey yok" gibi bir cevap verdi.

abd üstüne alınıyorsa türkiye de biraz alınabilir gibime geliyor.

ha bir şey yapabilir miyiz? tabii ki yapamayız.

Sezgi Kırıt diye google'e yazarsanız ilk sonuçta doğru olduğunu, bu kişinin de avukat olduğunu öğrenebilirsiniz. Niye yapılıyor, kendi çaplarında farkındalık için.

www.instagram.com

avukat kendi hesabından yayınlamış yazıyı zaten. asıl sizin amacınız ne?

Farkindalik kazandirmak adalet talep etmek icin

"Kısa aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Emine Karpi'ye 'delilleri yok etme' suçundan 4 yıl, 'evi terk eden çocuğu rızası ile de olsa ailesine veya yetkili makamlara haberdar etmeden yanında tutma suçu'ndan 1 yıl hapis cezası verdi. Sanık Mehmet Mutlu Kurtlar, 'evi terk eden çocuğu rızası ile de olsa ailesine veya yetkili makamlara haberdar etmeden yanında tutma suçu'ndan 1 yıl hapis cezası aldı. Sanık Osman Küçük ise 'evi terk eden çocuğu rızası ile de olsa ailesine veya yetkili makamlara haberdar etmeden yanında tutma suçu'ndan 1 yıl, 'reşit olmayanla cinsel ilişki suçu'nu işlediği için de 2 yıl hapis cezasına mahkum edildi. Sanıkların gözetim ve tutuklulukla geçen süreleri cezalardan mahsup edilmişti."

Buradan anlasilana gore ortada "kanitlanmis" bir cinayet ya da tecavuz yok. Cinayeti isleyene mahkeme 1 yil verdi diye bir sey yok. En azindan mahkeme acisindan boyle, olayin aslini bilmiyoruz dolayisiyla mahkemeye ve karara suc bulamayiz. Olayin aslini kimin suclu oldugunu hicbirimiz bilmiyoruz. Mahkeme delil bulamadim diyor. Insanlar mahkemeleri ve hukukculari tanri falan saniyor ve isleyisi dusunmuyor.
Bu duyuruya yazanlar da buyuk ihtimalle olayi ilk kez duyuyor ve cinayeti kimin isledigini kimin tecavuz ettigini falan bilmiyor. Buranin ve sosyal medyanin olaya bakisi "mahkeme katile sadece 1 yil verdi" seklinde.

Duymayan kalmasın iyi yapmışlar! Ben okuduğumda çok üzüldüm. Bir de dava açtıkları için vekalet ücreti kızın ailesinden alınacakmış:(

Ben bunun doğru olduğuna ihtimal vermediğim için amacını sordum. Olayı hatırlıyorum, gerçekten bir yıl mı ceza aldılar yani? Dehşet verici.

@stavro doğru diyosun yeterli kanıt yok vs peki sonuçta bu kız öldü mü öldü bu nasıl açıklanıyo aklım almıyor nasıl böyle bir karar çıkabilir

@stavro, dikkat edersen olayı duyuran bu işleri bilmeyen biri değil, bir avukat. Çok büyük bir adaletsizlik görmüş ki, isyan etmiş. Türkiye'de adaletin düzgün işlemediği de ortada.

farkındalık yaratmak için + bilmem kaç milyon

bu avukatın kaç yıldır bu dava için mücadele ettiğini araştırırsanız; bırakın böyle paylaşım yapmayı, bilboardları donatsa tüm ülkede, planör uçakla afiş açsa sonuna kadar hakkıdır dersiniz zaten vicdanen.

o orta yaş teyzelerde sadece duvarlarında paylaşmıyorlar bu yazıları, önemli bir kısmı bu anlamda ki saha çalışmalarına da katılmaya çalışıyor. en azından kendi çevrem muhakkak bu çalışmalarda aktif görev alıyor çeşitli şekillerde.

imza: hem orta yaş hem feminist teyze

şu olayı öğrenmek tüm günümün içine etti. olsun, benim bir günüm mahvolsun.

"Dosyada sanıklardan birinin 16 tane suç kaydı var “Uyuşturucudan hırsızlığa, hırsızlıktan geceleyin nitelikli hırsızlığa, yaralama, suç aletini satın alma ve cinayet. Bunların hepsine rağmen beraat aldı. Suç potansiyeli yüksek insanlar bugün etrafımızda dolaşıyor. Eline, gözüne, dizine her yerine muhtaç olduğumuz ayakları taşa çarpsa canımızın yandığı çocuklarımız tehlikede. "

Olayın içinde böyle bir psikopat varsa hiçbir şekilde delil aramamak gerekiyor. Çünkü psikopat. Biz olabilir diyorsak o kesin yapmıştır. Yerel mahkemenin verdiği müebbeti üst mahkeme delil yetersizliğinden bozmuş.

şöyle bir şey de var: www.instagram.com

umarım o psikopat gün yüzü göremez. insanlık olarak klinik psikopatların aramızdaki uzaylılar olduğunu kabul etmeliyiz ve tescillenenler infaz etmeliyiz. bu, bu kadar basit. herkes insan değil.

@pheobe üstünüze alınmanıza gerek yok benim bahsettiğim orta yaşlar bir yandan kekiyle çayını içerken bir yandan paylaşım yapanlar eminim yani onların herhangi bir çalışma yapmadığına. Ayrıca avukatın paylaşmasına bir şey mi dedim? Umarım böyle avukatlarımızın sayısı artar.

Sorum sadece bu paylaşım üzerine değildi zaten sosyal medyada bir sürü yalan yanlış haber dolanıyor. Ben bu kadar dehşet verici şeyler için gerçek olamaz bu diye düşünüyodum ne yazık ki nasıl bi ülkede yaşadığımı unutmuşum.

Karari veren de mahkeme. Yani hakim falan var, isini bilen insanlar sayilir onlar da. Avukati bilirkisi sayiyoruz da hakimi neden saymiyoruz?

"Olayın içinde böyle bir psikopat varsa hiçbir şekilde delil aramamak gerekiyor"
Biliyor musunuz, hukuk sistemi hicbir yerde boyle islemez. Boyle bir mantik yok. Belirli kurallar cercevesinde hareket eder mahkemeler. "ulan bundan adam olmaz baksana suna atin bunu" gibi bir mantik yok. Hakim karsisinda duran adamin suclu oldugundan %100 (%99 demiyorum bak) emin bile olabilir, sen ben de emin olabiliriz, her halukarda hukuk kurallarina kanunlara gore hareket etmek zorunda anlamadiginiz nokta bu.
Hukukun ustunlugu esastir. Bu su demek oluyor; zanli, davaci, savci, avukat, sen, ben, hicbir inisiyatif degil hukukun bizzat kendisinin ustunlugu mutlak. Bu yuzden yasadisi deliller her seyi %100 kanitlasa dahi delil sayilmiyor kimin suclu oldugu herkes tarafindan bilindigi halde hukuken suclu denemiyor mesela. Umarim anlatabilmisimdir.

@pastorize, kizin olumu nasil aciklaniyor hic ama hicbir fikrim yok. Dosyayi falan oturup incelemedim, sen de ben de bilmiyoruz.

Adamlar sucsuz, o yuzden 1yil ceza almalari da adil falan demiyorum, dikkat ederseniz anlatmaya calistigim sey baska.

üstüme alınmadım. sadece o genellemenin (bütün genellemeler gibi) ne kadar ön yargılı/dar bir bakış açısı ve tehlikeli olduğunu göstermeye çalıştım. kek pasta yiyerek yayınlamalarının yanlış olduğuna hüküm verebileceğimiz makamımız nedir? bizi otorite kılan nedir mesela? o teyze de varsın öyle paylaşsın, bakın mesela sizde bir soru işareti uyandırmış o paylaşımlar ki konuyu araştırmışsınız. bir sıfırdan büyüktür neticede.

avukatın paylaşımına da bir şey dediniz demedim. kadın az bile yapmış anlamında kişisel görüşümü paylaştım.

yalan yanlış haberler için örneğin genelleme yapmak yerine şu sayfayı ziyaret edebilirsiniz;
teyit.org

bunlar gerçek olamaz yanılgınız içinde şöyle buyrun;
anitsayac.com

sevgiler.

farkındayım stavro.
Kanıt gereğini, mahkeme sürecini anlıyorum. Yazdıklarım sadece duygusal bir dışa vurumdu.

Burada suç doğrudan bakıldığında Adli Tıp'ın sanırım. Hayat kadını sanılıp tecavüz bulgusu aranmamış. Böylece kaçırma, tecavüz, cinayet ekseninde değil de reşit olmayan birini eve alıp, doz aşımından ölüm ekseninde işleniyor olay.

Yine de gerçekte olanın bir psikopatın insanları kendi zevkine göre cansız bir cisim gibi kullandığı gerçeğini değiştirmiyor. Kanıma dokunan da bu. Tüm hayatında böyle davranan bir homo sapien alt grubunun tüm insan haklarına sahip olmasını yanlış buluyorum. Bu adamı 100 sene hapiste tutup, 100 sene işkence etsen böyle. Cehennem gibi bir yerde bir milyar sene kalsın. Dünyaya yine gelse ilk gün aynısını yapacak. Bu gerçek artık belgelenen, tekrarlanan bir olgu halini almışken hala sen, ben normal insan muamelesi görüyorlar.

Dusuncelerinizi anliyor ve oldugu gibi katiliyorum mewthree. Ve bana sorarsaniz en aci sey de hicbir zaman mutlak ideal hukuk sistemine kavusamayacagimiz gercegidir insan irki olarak. Yeryuzunde hukuku teslim edebilecegimiz insanustu bir inisiyatif olmadigi icin caresi de yok.

Android biraz zor. bence c#, . Net ile başlasaydın daha iyiydi.

Selam,

Aga işte mesele sadece kod yazmak değil. Sağlam bir yazılımcı olmak için geçilmesi gereken yollar, bir süreç var. Programlama öğrenmek uzun ve zahmetli bir süreç. Atıyorum veri yapıları, karar yapıları diye duyunca şaşıp kalmamak lazım. 2-3 ayda hatta 6 ayda uzman seviyesine gelemezsiniz. Yazılım geliştirme metodolojilerinden hangisini biliyorsunuz mesela? Yanlış anlamayın niyetim sizi yermek değil. Birazda isyanım her halta "programlama/kodlama öğren" diyenlere. Uygulamayı bir şekilde yazarsınız. Yazmak değil mesele sadece, projenizi sağlıklı şekilde yönetip, büyütebiliyor musunuz? Bu önemli.

Her neyse size gelecek olursak, heves ettiyseniz öğrenin, üsteleyin. Yeteri kadar çalışma ve zaman ayırmayla her şey yapılır.

www.youtube.com

Meet Japan's 82-year-old app-maker and programmer


www.youtube.com

7 year old Zora Ball, the world's youngest game programmer


iki örnek. Programcı olmak için yaş sınırı yok.

AMA

aması şu, bunu meslek olarak profesyonel olarak yapmak için belli bir tecrübe seviyesine erişmek lazım bu da zaman alır.

Sabrın ve azmin varsa, kafan da basıyorsa önümüzdeki sene bu zamanlar bu işten para kazanıyor olursun bence (junior dediğimiz, giriş seviyesi eleman gibi).

bi e önerim 3-30 oaraya vyea parasız calısma kendi mesleğini yap bos zamanlarını bu yola ada. Yoksa bizim sektör adam sömürmesi ile meshurdur.

android alaninda calismak, hatta yurt disinda calisir hale gelmek icin ciddi oranda sabirli ve uzun ogrenme surecinden gecmek grekiyor. bu konuda sifirdan ogrenmek sadece online kurslar ve internetten kendi kendine olmaz. birkac ogrenme methodu bir arada gitmeli.

- online kurslar onemli, takip edilmeli
- bir taraftan bir yerde calismak cok onemli, cunku online kurslar genelde giris seviyesinde anlatir, profesyonel hayatta karsilasilan problemler cok farkli oluyor. ayirca bir dil ve framework ogrenmek is yapmaya yetmez, isin temllerini ve yazilim gelistirme methodolojilerini ogrenmek gerkir, bunun icin de bir yerde calismak onemli.
- meetup lara katilip diger yazilimcilar ile bilgi paylasmak onemli
- kafana birsey takildiginda bir araya gelip cozebilecegin kisiler ile bir arada olmak onemli
- referans kitaplar kullanarak isin temel derinligine inmek onemli

tum bunlar paralel ilerlemeli, ama android alaninda daha onceden java programlama gecmisi olan birinin bile bir yerde calisacak kadar belli bir asamaya gelmesi 1 yildan az surmez. Sabirli olmak gerekir. Bir yerde calissan bile ilk iki yil "junior" seviyesinde olunup bircok durumda bir "senior" dan destek almak gerekir. O nedenle yazilim alaninda calismak isteyip, bu konuda para kazanmak isteyen biri icin o kisinin kendine ayirmasi gereken sure 3 yil olmali diye dusunuyorum. bu sure kisinin ayirdigi zamana ve imkanlarina gore uzar ama kastedilen bir template site yapmak degilse 2 yildan da az surmez.

Full Stack Developer olma hayali kuran bir bilgi işlemci (kamu) olarak seninle benzer bir kaderi paylaşıyor olabiliriz.

30 yaşındayım, ufak tefek freelance işler yapıyorum, kendi projelerimle de ilgileniyorum.

HTML, CSS, PHP, JQUERY, BOOTSTRAP, MYSQL gibi alanlarda hayal ettiğim her işi koda dökecek kadar yeterli bilgim var.

ama yemiyor.
öyle kolay mı lan diyorum istifa etmek?
aslında kolay be. yapabiliriz.

sorunun cevabı da şu:
zaten öğrenmen gereken şey nerede hangi sınıfı kullanman gerektiği. programlama budur. neyi nerede yapacağını bilmek.

bu konu ozelinde degil de herhangi bir alanda yazilim konusunda para kazanmak isteyen biri icin en onemli konu cevrede erisebilecegi, soru sorabilecegi, destek alabilecegi birinin olmasi. bu konuda 10 yildan fazla da calissan mutlaka bir yerde takilabilirsin. hatta cozumu cok basit olan bir problemi cozemeyebilirsin. ya da bir konuyu genel hatlari ile kavrayamayabilirsin. bu durum ne kadar uzun sure calisilsa da herkesin basina geliyor. genelde belli bir noktada olan bir problem stackoverflow gibi sitelede arama yapip, ya da dokumantasyon okuyup cozulebiliyor ama bazi problemler oluyor ki kisi sorunu kendi de tarif edemeyebiliyor. iste bu noktada yardimlasmak, bir kisiden destek almak onemli o nedenle cevrede mutlaka bu konularda ogretmeyi seven birilerinin olmasi cok onemli. elbette yeterli emek sarfedip bir sekilde asarsin ama bu tarz destekler yolu cok kisaltiyor.

o nedenle bir konuda takilinca, ilk olarak o problemi soru haline getirmek, yani tanimlamak gerekir. sonra internetten arastirmak gerekir. yine cozum bulunmazsa birine sormak gerekir. eger cevrede soracak biri yoksa morel bozmadan o konu bir yere not alinir ve gecilir. mutlaka bir noktada o sorunu kendi kendine cozebilecek seviyeye gelinecektir. yazilim ogrenmek bir "iteration" gerektirir yani tekrar tekrar basa donup yeniden baslamak, eksik kalan yerleri tamamlamak, bilgiyi tazelemek gerekir. yani ogrenme dogrusal gitmiyor yazilimda, zaten bu konunun ogrenilmesinin en buyuk zorlugu da bu. ve herkes icin boyle 10 yil calisan da yeri geliyor bir yerde takiliyor.

Soru: nesnenin sonuna noktayı koyunca zilyon tane fonksiyon çıkıyor. ben hangisini nasıl kullanacağımı, hangi tür hata verdiğinde nasıl üstesinden geleceğimi nasıl bilicem ki ?

Cevap: dökümantasyondan, manuellerden,

Hepimiz benzer yollardan geçtik, benim yöntemim senin dediğin gibi bir nesnenin veya fonksiyon adının bir kısmını yazdığımda otomatik tamamlamadaki fonksiyon/method listesinde geçenleri, dökümantasyondan ne olduklarına bakmak.

Bunu aynı sınıf için üç beş kere yapınca hatırlamaya başlıyorsun zaten. Senin örneğinde sınıfın kendi methodları, başka sınıftan miras aldıkları vs. ile liste uzayacaktır gözünü korkutmasın, çoğunu kullanmıyorsun zaten ama yine de ne olduklarını okuman önemli, bir kaç cümle bile kalsa aklında seneler sonra ihtiyacın olduğunda "ya sanki şöyle bişi vardı bi dakika" diye bir hissiyatla dalıyorsun hemen.

Senin o dersini aldığın eleman (çoğu online kurslarda bu var) sanki sen bütün dökümantasyonu/örnekleri incelemişsin ve standart kütüphanede neyin nerede olduğunu ne iş yaptığını ezberinde varmış gibi anlatması problem oluyor, senden beklenen karşına böyle bir şey geldiğinde (bu iş için, X sınıfının Y methodunu Z parametresi ile çağırıyoruz gibi) videoyu durdurup o sınıfın dökümantasyonuna gidip o sınıfa ait methodları gözden geçirmen, bir tur okuman, sonra videoya kaldığın yerden devam etmen.

TL;DR; d.android.com'a giriyorsan search ozelligini kullanarak her class'in her method'unun detayli aciklamasini goruyorsun.

ozelden yazarsan,ozellikle android konusunda, detayli yardimci olabilirim

Programcılık kavramı son 10 yılda çok büyük şekil değişikliğine uğradı, günümüz OOP araçları iyice işin bokunu çıkartıp sürükle bırak şovuna dönüştü ama bu araçları kullanan yeni yetme yazılımcılar bir hata ya da eksikle karşılaştıklarında far görmüş tavşan gibi ekrana baka kalıyor.

Öncelikle programlama sadece kod yazmak değil aynı zamanda bir bilgisayar ya da bilgisayar gibi davranan cihazlarla konuşmamızı sağlayan işletim sistemleri ile iletişim kurabilmek için gerekli olan sınıflar, kütüphaneler hatta framework'lerin ne olduğunu bilmeyi de gerektiriyor. OOP üzerinde hazır olarak sunulmuş kütüphanelerin örneklerini internetten araştırıp önümüze çıkan videoları izleyerek aynını yapmaya çalıştığımızda o son noktayı koyduğunda karşına çıkan item listin videodakine benzememesinin nedeni işte bu anlattıklarımın altında yatıyor.

Size tavsiyem öncelikle işin temeli olan kodlama tekniklerinden başlayın sınıfları, kütüphaneleri, fonksiyonları, vs öğrenin sonra örnekler üzerinden gitmeye çalışın. Programlama uzun yıllar gerektiren bir tecrübeye ihtiyaç duyar belki bir iki örnek video izleyerek ortaya bir şeyler çıkartabilirsiniz ancak özgün bir ürün çıkartmaya çalıştığınızda mutlaka karşınıza bir çözümsüz kalacağınız hata çıkacaktır.

Limonlu soda karlıdağ mıydı adı neyse 4.25 4.75 arası

Migros limon, cilekli soda 3.40.
Tam bir p/f ürünü

İnsanları daha iyi oyalayabilecek, gerçekten koparabilecek başka bir şey yok çünkü. İnsanları oyalamanın değeri de yüksek haliyle.

Roma... Gladyatörler... dağıtılan ekmekler... der susarım.

Ürünün ederi ile dünyaya olan katkısı paralel bir olay değil ki arz taleple ilgili bir durum bu, talep eden çok olunca arzın fiyatı yüksek olur en temel ekonomik durum bu.

Asssiri derece fazla. Soyle dusun adamkn bir top kosturarak para bilmem kac milyon kazanoyor yilda.
Baska bir adam yılda bilmemkac ton bilmemne mali uretip, birkacyuz kisiye de istihdam saglayan bir fabrikayi isleterek ayni parayo kazanıyor.

Simdi kimsw gelip yok yillarca kendjni yetistiriyor, bilmemne kadar antrenman yapıyor demesin. Sonuc olarak yaptigi uretim, yani yeryuzume kattigi sey top kosturmak. Arka plandakinin onemi yok. Yaptığı is bu. Iyi bir topcu olmak icin gunde 100 kirbac da yese kimseye bir etkisi yok. Yani top kosturmak icin su kadar emek veriyor argumani gecersiz. Banka soyguncusu da hayvan gibi emek veriyor soygun hazirligi surecinde.

Edit: Cok kisiye hitap diyor o yuzden kazaniyorlar konusu farkli bir konu ve bu soru ile uyusmadigini dusunuyorum. Soruyu soran kisi basit matematik biliyordur, dolayisiyla 60bin kisilik stadyum doldugunda ortaya cok ciddi bir para ciktigini da. Adamin sorguladigi sey baska sey diye dusunuyorum. Uyusturucu kacakcisi da cok kisiye ulastigi ve cok talep karsiladigi icin cok kazaniyor, bu uyusturucu kacakcisinin kazancini hakettigi anlamina gelmez. Uyusturucuyu kullanicilari parayi gonullu olarak verse de. Fayda/kazanc oranindan bakarsak eksilere dusmesi gerekir.

Cunku Insanlar tarafından ilgi goruyor. Eglence ve Spor sektorunde. Komedi filmlerin ne katkisi var bize sence?

Galatasaray'ın başkanı geçenlerde Gomis'in istediği parayla stad yapılır diye bir açıklama yapmıştı (git:spor.haber7.com). Benim için futbol bir anlam ifade etmiyor ama talep çok yüksek demek ki ve o nedenle bu ücretler ödeniyor.

Çok normal değil mi? Bir futbol maçını sahada Türkiye'de 10 bin kişi bizzat gidip izliyor. Kahvelerde mekanlarda yüz binlerce insan izliyor. Evinde para verip yine yüz binlerce insan izliyor bu maçları.

Sadece bu da değil, formalar aksesuarlar Vs alınıyor.

Üretim yok ama üretimden elde edilen paraların bir kısmı buraya akıyor. Üreticiler de reklam vererek kazandığı paranın bir bölümünü gömüyor bu tip sektörlere.

Kimse izlemese bunları, hiçbir sporcu bu kadar kazanamaz. Danimarka zengin ülke mesela. En çok kazananı kimdir Danimarka futbol liginin? Adını bile bilmiyoruz. Senelik 1,5 milyon euro belki kazanıyordur taş çatlasa(yarısından fazlası vergi zaten, üstelik ülke pahalı). Sebep? Danimarka ligine ilgi yok o yüzden.


Bizde neden bu kadar yüksek peki? İnsanlar para gömüyor bu eğlenceye.

Kazandırıyor ki veriyorlar.
Seyreden çok.
Faydaya bakarsan mesela atletizmin de bişeye faydası yok.

2,5 yıl kadar oluyor bir kingston aldım ucuzundan, 120gb. ömrü doldu dün. hız konusunda da pek şahane olduğunu söyleyemem.
wd green tecrübem yok, yorum yapamıyorum.

wd her zaman bir adım öndedir.

V300 Kingston en çöp SSD lerden biriydi. V300 ise diğeri.

@bos gezenin bos ustasi;

A400 hocam.

soruya cevap değil amajames donkey alır geçerdim ben olsam, 3 yıl değişim garantili olarak satılıyordu en son.

240 wd green kullanıyorum ve satıyorum memnunum.

WD varken alternatife bakilmaz.

Wd ne zaman ssd'de kalite oldu?
Hdd den halo effect oluyor sanırım.

iki arkadaşımda da 120lik wd 1.5 sene dayandı.

2014'te samsung evo 120lik aldım hala canavar :D

wd iyidir

Dur alma.
Alt kisim plastikse alinmaz.
Uzun süre sıcak su duracak yer plastik olmamalı.

ok