Giriş
(4)

Sakin kalmak için tavsiye

ruh i tibbiye
Merhaba,Bu hafta içinde annem ciddi ve riskli bir operasyon geçirecek. Evdeki herkes oldukça endişeli ve ben de çok kötüyüm. Anneme belli etmemek için surat ifademi gizlemek adına binbir şekle giriyorum ama mide bulantısı ve titremeden öleceğim. Kalbim sıkışıyor. Çok kötü durumdayım ama ayakta da ka
Merhaba,

Bu hafta içinde annem ciddi ve riskli bir operasyon geçirecek. Evdeki herkes oldukça endişeli ve ben de çok kötüyüm. Anneme belli etmemek için surat ifademi gizlemek adına binbir şekle giriyorum ama mide bulantısı ve titremeden öleceğim. Kalbim sıkışıyor. Çok kötü durumdayım ama ayakta da kalmam lazım. Babam da iyi değil zira.

Bi ilaç/sakinleştirici ya da bir tavsiyeniz varsa söyleyin ne olur?! Öyle çaresizim ki..
0
ruh i tibbiye
(24.01.18)
Sakinleştiriciler konusunda pek bir bilgim yok, en fazla Passiflora'yı önerebilirim. Ancak çözüm sakinleştiricide değil, sizin beyninizde gizli. Operasyon hakkında bol bol okuyun, bilgi alın, annenizi ve kendinizi hazırlayın. Belirsizlik, en feci heyecan sebebidir.
Tüm bunları yaptıktan sonra, şöyle düşünün, annenizde ciddi bir hastalık varmış ve siz bunu belirleyerek müdahale etmişsiniz, yapılacak ameliyatı ve doktoru belirlemişsiniz, yani işin %80'i hallolmuş zaten. Bundan sonrası da, çok iyi olacak. Belki de bir hafta sonra, ne kadar heyecanlandığınızı ve boşa telaşlandığınızı düşünüp, annenizle birlikte güleceksiniz.
Bir de buna ek olarak, farklı şeyler düşünün. Annenizin odası, giyeceği gecelik, bavulunuza koyacaklarınız, ameliyat sonrasında yapacaklarınız hakkındaki detaylara kafa yorun. Kafanızı ne kadar meşgul tutarsanız, o kadar az heyecanlanacaksınız.
Çok geçmiş olsun.
0
agluna
(24.01.18)
Geçmiş olsun ruh i tıbbıye.

Çok kötüyüm deme. Söylemini değiştirince duygu durumun da değişecek. "Annem iyi olacak, ameliyat iyi geçecek, sular seller gibi atlatacak" de.
Sen böyle düşününce annene de yansıyacak o da olumlu düşünecek, sonuca etki edecek.
şimdi tek yapman gereken bu. Olumlu düşünmek. Evdeki enerjinin nasıl değişeceğini göreceksin. Hiç erteleme hemen şimdi başla.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(24.01.18)
Bi eczaneye sorsanız? Onlar ilaç konusunda bizden daha doğru yardımcı olur. Hep böyledir, evlât öylesi durumlarda anneden babadan daha güçlü olmak zorunda kalır. ilaç yahut bitkisel bişey kullanmak en azından kaslarınızı gevşetir, psikolojik olarak gücünüzü arttırır. Allah yardımcınız olsun, inşallah ameliyat çok iyi geçer, hiçbir sıkıntı olmaz.
0
mslny
(24.01.18)
Mide için zencefil çayı öneririm. Diğer konularda ise olumlu düşün ve herşeyin iyi olacağına inan. Gecmişler olsun
0
boran79
(25.01.18)
(6)

hindistan'dan ne istenir? çay?

nucleon
selamlar,arkadaş iş için hindistana gitti.şimdi benim bildiğim buranın çayları iyiymiş, egzotik şeyler olabilir diye düşündüm ama arkadaştan ne isteyeyim?sen bana çay getir desem gidip araştıracak bi yapısı yok, direkt şundan getir demem lazım.tavsiyeleriniz olursa değerlendiririm
selamlar,

arkadaş iş için hindistana gitti.

şimdi benim bildiğim buranın çayları iyiymiş, egzotik şeyler olabilir diye düşündüm ama arkadaştan ne isteyeyim?

sen bana çay getir desem gidip araştıracak bi yapısı yok, direkt şundan getir demem lazım.

tavsiyeleriniz olursa değerlendiririm
0
nucleon
(24.01.18)
nokta atışı olmayacak ama bayan içinse, kaşmir di galiba güzel bir kumaşları vardı. mutlaka gittiği şehirde çarşılarda filan görür.
ya da böyle yöresel ve gençlere hitap eden kıyafetler satan dükkanlardan kıyafet olabilir.
ya da baharat olabilir?
0
puc
(24.01.18)
tulsi cayi getirebilir, el boyamasi pamuk sal vs getirebilir.
baharat tabi.
el islemesi/taki vs seyler..

ben hint usulu kiyafet, baharat ve hazir yemek getirmistim :D
0
kuehles blondes
(24.01.18)
Otantik ve rengarenk duvara asmalık farklı boyutlarda kilimler oluyor havaalanında alınabilir, lokal yerleri gezme imkanı yoksa.
0
Uncle Sam
(24.01.18)
Darjeeling çayı, ama onun da farklı kalitelerde olanı var, en iyisi sftgfop1 imiş, ona göre alsın.
0
i was made for you
(24.01.18)
Navratna oil.
Astigmat ağrısı, migrene, diğer ağrılara çok etkili.
Hintliler saç gürleştirmek için kulanıyorlar daha çok. Saç, kaş için de kullanılabilir çünkü gerçekten gürleştiriyor.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(24.01.18)
safran
0
kjswbdlkjfdlkj
(24.01.18)
(25)

Ufak bir rica.......

lamira
Herkese merhaba,Benim icin buyuk ama eminim birileri icin kucuk bir istegim olacak. Uzun uzun hikaye yazmama gerek var mi bilmiyorum, isterseniz onu da yazabilirim. Sorum kisaca su: Bana Shakira alabilecek biri var mi acaba? Bulamayiz, zor olur diyorsaniz ben nerede bulunuyorsa ogrenip size soylerim
Herkese merhaba,

Benim icin buyuk ama eminim birileri icin kucuk bir istegim olacak. Uzun uzun hikaye yazmama gerek var mi bilmiyorum, isterseniz onu da yazabilirim. Sorum kisaca su: Bana Shakira alabilecek biri var mi acaba? Bulamayiz, zor olur diyorsaniz ben nerede bulunuyorsa ogrenip size soylerim. Yardimci olacaklara tesekkur ederim.

Iyi aksamlar.

www.youtube.com

vignette.wikia.nocookie.net
0
lamira
(24.01.18)
Barselona’da yaşıyor kocası pique’ye sorabilirsin.
0
kumulatifvergimatrahi
(24.01.18)
Millet aç aç! Bir de kadin, anladığım kadarıyla, sarışın ve uzun seviyor. Sarışın ve uzunsaniz, şansınızı denemekten kacinmayiniz.
0
rahip janick
(24.01.18)
Bana yetecek kadar var. Fazla olsa verirdim.
0
Kusursuz dostlarin dort ayagi vardir
(24.01.18)
Ben şu uzun hikayeyi dinlemek istiyorum eğer gerçekten ihtiyacınız olduğuna emin olursam toptancı arkadaşım var ondan edinebilirim bir adet. Direkt Kolombiya'dan çiftliklerden getirtiyor hakikisini.
0
oculi electrica
(24.01.18)
kumulatifvergimatrahi, orada yasiyor sevgili esi pique ile ama ben alamiyorum ki. Gucum yetmiyor. Daha guclu birilerindem yardim istiyorum bu yuzden.

rahip janick, ne yazik ki ne sarisinim ne de uzun boylu. Belki bu sefer farkli bir seyler denemek ister, bilemiyorum. Ben sansimi denemek istiyorum.

Kusursuz dostlarin dort ayagi vardir, nereden buldunuz acaba? Ben de kendime kadarlik alirim, acgozluluk yapmayacagim.

oculi electrica, yazacagim size uzun hikayeyi. Ikna edebilirim umarim zira gercekten muskul durumdayim. Cok istiyorum kendisini.
0
🌸lamira
(24.01.18)
İsterseniz elimde dua lipa var güncellemesi de geldi ısınma yapmıyor. Gönderebilirim
0
oculi electrica
(24.01.18)
@oculi electrica

Dua lipa elinizdeyse ben alabilirim.
0
Kusursuz dostlarin dort ayagi vardir
(24.01.18)
@oculi electrica Hocam paket yapabiliyorsanız 2 tane de ben istiyorum.
0
lana del rey
(24.01.18)
oculi electrica, dua hanim icin su an bir talebim yok ama sonra sizinle iletisime gececegim. Coklu alimlarda bir kolaylik yapiyorsunuzdur umarim.

j r r tolkien hayrani, siz tolkien ile konusabildiniz mi ki ben de konusabileyim shakira’yla?! Karsisinda dilim tutulur.
0
🌸lamira
(24.01.18)
@kusursuz dostlarin dört ayağı vardır
Öncelik lamira'da ama istemezse size gönderebilirim

@lana del rey
95 model cameron diaz var isterseniz en çok tutulan modeli
0
oculi electrica
(24.01.18)
Hocam çok acilse birebir imitasyon bulunur yardımcı olalım.
0
038576
(24.01.18)
038576, hocam cok tesekkur ederim. Birinci sinif replika mi?
0
🌸lamira
(24.01.18)
ben de isterim!
0
yuvarlanantencereninkapagi
(25.01.18)
@yuvarlanan dur allasen zaten ortalık karışık...
Sar oğlum ordan bi tane de bana!
0
[GODDARD]
(25.01.18)
Arkadaslar bu kadar talep varsa ben ureticilerle bi' gorusup fiyat alayim diyorum. Ne dersiniz?
0
🌸lamira
(25.01.18)
@lamira, tabi hocam kesinlikle üst kalite. Orjinalinden ayırt edemezsiniz.
Toptan düşünürseniz de iskonto yaparız
0
038576
(25.01.18)
Shakira'ların üretimi Çok zor. Dişileri Kolombiya'da, erkekleri Lübnan'da yetişiyor. Yılın çok kısıtlı bir zamanında biraraya gelebiliyorlar. Böyle kısa boylu, tatlı ve güzel popolu olmaları için de safkan olmaları lâzım. 77 modeli hâlâ efsane.

Eğer yaptırırsanız boyuna poposuna bakmadan bir tane de ben isterim. Ama ben en çok Ojos Asi Shakira'sını seviyorum. Bana bilmediğim dillerde şarkılar okusun.
0
yirmisantim
(25.01.18)
Bu gidişle hepiniz evde kalacaksınız! Annelerinizle birleşip "torun isteyen anneler derneği" kurarız artık :/
Pankartları dijital düzenleyip videoların arasına sıkıştırabilme ve daha neler neler yapabilme potansiyelimiz olduğunu belirtmeme gerek yok sanırım :)
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(25.01.18)
@hayat

aplacım, ben askerliği yapıp işe girdikten 5 ay sonra annem ciddi ciddi başımın etini yemeye başlamıştı "torun istiyorum, herkesin var benim neden yok?!" diye, ben de gittim sokaktan ölmek üzere olan bir kedi aldım eve (adı Aysel, ellerinden öper), artık annem bana evlen demiyor.

Senin çocuklara tavsiyem: KEDİ BULUN.
0
rahip janick
(25.01.18)
Binicem üstüne vurucam kırbacı vurucam kırbacı muhaksksflf
0
[GODDARD]
(25.01.18)
038576, hocam arkadaslardan cevap bekliyorum. Sayiyi netlestirdigimizde fiyat konusunda sizinle iletisime gececegim. Cok tesekkurler.

yirmisantim, ben de 77 modelini ariyorum ama uretim yili daha yakin olanlar varsa onlari da bir sekilde besleyip buyutebilirim. Bakalim hocam, birkac ureticiden teklif alacagim. Butcemizi asmazsa girecegiz bu ise.

sl78, degilsin? Zorunda degiliz hicbirimiz......

hayat aklini konusacak bir filozof uret, e shakira’yla cocuk yapsak olmuyor mu? Alla alla... Bak ne guzel pique beyle cocuklari var. Yapan yapiyor, anasini torunsuz koymuyor.

rahip janick, eksik tavsiye vermissin hocam. “Kedi bulun, kedinizi iyi taniyin” olmaliydi o. Bazilari aylar gecse de taniyamiyor. “Artik seni taniyamiyorum kizim” :/

[GODDARD], hocam lutfen, cocuklar var......
0
🌸lamira
(26.01.18)
@Lamira, tanrı bile dünyayı 7 günde yarattı. Bence bir kedinin topları olup olmadığını anlamanın 2 ay sürmesi normal. :/
0
rahip janick
(26.01.18)
rahip janick, sen tanri misin hocam? Yanilgilar dunyasi, meh.
0
🌸lamira
(26.01.18)
@Lamira Bunu asla bilemeyeceksin.
0
rahip janick
(26.01.18)
rahip janick, haklisin :/
0
🌸lamira
(26.01.18)
(6)

vücut biti - dermatolog var mı aramızda?

nathanieltroy
dermatolog veya daha önce yaşamış biri yazarsa sevinirim. 10 günden fazladır bacaklarımda, kasıklarımda ve karnımdaki kaşıntı için doktora gittim. vücut biti varmış. zaten kendim de bulmuştum bi sürü. neyae 2 gece kwellada kullandım 24 saat kaldı. her şeyim yıkandı ütülendi. giydiğim şeyleri giymedi
dermatolog veya daha önce yaşamış biri yazarsa sevinirim.

10 günden fazladır bacaklarımda, kasıklarımda ve karnımdaki kaşıntı için doktora gittim. vücut biti varmış. zaten kendim de bulmuştum bi sürü. neyae 2 gece kwellada kullandım 24 saat kaldı. her şeyim yıkandı ütülendi. giydiğim şeyleri giymedim falan. fakat dün devam etti kaşıntı. dün gece ilacı tekrar sürdüm. bugün akşam oldu tekrar kaşıntı var. bu iyileşmediği için mi oluyor, yoksa bi süre daha kaşıntı olması normal mi? görünürde bit yok bu arada. sadece dün falan bacak kıllarıma yapışmış gibi nokta gibi şeyler gördüm. ama bit değildi. canlı da değildi. acaba yavrusu ya da yumurtası falan mı var ki? ne zaman geçecek bu kaşıntı? :/
0
nathanieltroy
(24.01.18)
Vücut bitini bilmiyorum ama kombimize yuva yapan kumrudan vücuduma pire geçmişti ve kwella kullanmıştım. Kaşıntı bir müddet daha sürmüştü hemen geçmiyor yani. En fazla bir hafta daha sürer ve geçer diye düşünüyorum. Geçmiş olsun.
0
tabirimekruh
(24.01.18)
kaşıntı daha çok kasık bölgesinde bu arada. bacak ve karında daha az. ve dün bulduğum nokta gibi şeyler yok bugün.
0
🌸nathanieltroy
(24.01.18)
nokta gibi şeyler yumurtası olabilir. iki tırnak arasında ezdiğinde çıtlıyorsa yumurtasıdır. (sirkesi yani)

ilacı doktorun dediği zamanlarda ve miktarda kullanmaya devam et. ilaçlar sirkelere etki etmiyor ancak yumurtadan çıkınca etki ediyor.

burda çok faydalı bilgiler var (yazı saç bitleri için ama sana da faydası olacak bilgiler mevcut):
www.gapinfo.de
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(24.01.18)
yok çıt etmedi işte hiç. baya denedim onu zaten. o zaman birkaç gün sonra tekrar mı ilaç süreyim :(
0
🌸nathanieltroy
(24.01.18)
doktor nasıl reçete ettiyse o şekilde kullan. ilacın fazlası zarar, azı işe yaramaz.

bir de bildiğimiz üzüm sirkesi de sirkelere (yumurtalara) çok etkilidir. sirke sürünce yumurtalar kıllara tutunamıyorlar o sırada alıyorsun. alıyorsun derken tek tek almana gerek yok. banyodan önce sirke sür sonra yıkan. kalan olduysa keselenirken dökülürler.

naftalin kokusuna gelmezler. taplet naftalinlerden koy dolaba, yatağına filan.
yıkanmayacak ürünleri nasıl temizleyeceğin linkte var.

geçer merak etme. eskiden askerden dönenler vücut bitleriyle dönerlerdi, anneler çamaşırları güzelce yıkar paklardı. öyle geçmiyor, kaldı olmazdı. şimdi ilaçlar da var mücadele daha kolaylaştı.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(24.01.18)
Kılları kes
0
hasmetizm 2046
(24.01.18)
(4)

modadan anlayan hanımlara soru - düşük omuzlu bluz

peggy
Şu linkteki gibi bir bluz arıyorum:https://www.forevernew.com.tr/taylor-dusuk-omuz-crop-bluz-23184602Ama bedeni kalmamış. Başka nerelerde bulabilirim buna benzer modelleri?Veya bunu alıp terziye bir beden küçülttürsem becerebilir mi, yoksa kötü mü olur?
Şu linkteki gibi bir bluz arıyorum:
www.forevernew.com.tr

Ama bedeni kalmamış. Başka nerelerde bulabilirim buna benzer modelleri?

Veya bunu alıp terziye bir beden küçülttürsem becerebilir mi, yoksa kötü mü olur?
0
peggy
(23.01.18)
Valla terziye değdirme bana kalırsa.. omuzları yapması zor olabilir.

Trendyolda vs.bakmak lazım. Zara'da da gördüm sanki düşük omuzlu modellerden
0
lcha
(23.01.18)
Bardot top filan diye geciyordu sanki bunlar.

Oyle ararsan daha cok ornek/urun bulabilirsin sanki.
0
kuehles blondes
(23.01.18)
Bulamazsan terzi bi beden küçültebilir. O modeli küçültmek zor değil.
Beden özellikle göğüs kısmı kısmı bol gelirse yakayı tümden çıkarsın. Bedeni küçültüp yakayı takar değilse sadece arka yakayı söküp fazlalığı fermuara yedirerek de yapabilir.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(23.01.18)
Prenses yaka diye geçiyor bu model.
0
kayranin kedisi
(23.01.18)
(17)

EkşiDuyuru cevap yazma

facebook
Duyuruda cevap yazarken yazarın kim olduğuna bakıyor musunuz, yoksa yazardan bağımsız olarak cevap mı yazıyorsunuz ?
Duyuruda cevap yazarken yazarın kim olduğuna bakıyor musunuz, yoksa yazardan bağımsız olarak cevap mı yazıyorsunuz ?
0
facebook
(23.01.18)
Bakmadan yazıyorum.
0
tabirimekruh
(23.01.18)
cevap yazarken kimmis bu diye bakmiyorum ama cevaplari okurken bakiyorum.
0
fakyoras
(23.01.18)
bakıyorum
0
rakicandir
(23.01.18)
Yıllardır burdayım ama yazar bazında tanıdığım az. Birkaç troll dışında herkese yazıyorum. Gerçi son zamanlarda okuyup geçiyorum :)
0
intihar etsem de kendime gelsem
(23.01.18)
bakmam, baksam da bisey ifade etmiyor zaten.
0
brkylmz
(23.01.18)
Bakıyorum
0
aquarium
(23.01.18)
Çoğunlukla bakmıyorum. Soruyu okuduktan sonra içeriğine göre kimin sorduğuna baktığım da oluyor.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(23.01.18)
bakiyorum
0
her giriste sifresini unutan adam
(23.01.18)
Bakmıyorum.
0
cikmaz sokaktan cikagelen cocuk
(23.01.18)
Bakıyorum ama çoğu zaman bir anlamı olmuyor bakmamın.
0
ms brownstone
(23.01.18)
Bakmıyorum. Arada “Aaa kim sormuş ki” diye cevaptan sonra dönüp bakıyorum.
0
aychovsky
(23.01.18)
Bakmıyorum. Zaten kimseyi tanımıyorum.
0
cemallamec
(23.01.18)
soru anlamsız ya da hoşuma gitmediyse okurken kim yazmış diye bakıyorum. normal sorularda yazarına bakmadan cevaplıyorum.
0
dahinnotha
(23.01.18)
Genelde bakmıyorum. Ancak çok garip bir şey söylenmişse bakıyorum.
Eğer fark ettiysem ismi bir şekilde ve genelde sözel bir tartışmaya girmesem de fikren uyuşmadığım biriyse o zaman cevap vermiyorum.
0
sopiro
(23.01.18)
bakmıyorum, zaten baksam da tanımıyorum yazarları genelde.
0
kaputt
(23.01.18)
Bakmiyorum yazdiktan sonra bakiyorum.
0
eksi sozlukte eksiyen adam
(23.01.18)
Bakmiyorum
0
rn
(23.01.18)
(12)

Sevilen öğretmenlerin özellikleri

ya ben lan neyse
afaki değil de yaşanmış olanları soruyorum. şöyle bir düşündüğünüzde çok sevdiğiniz hocalarınızın özellikleri neydi?
afaki değil de yaşanmış olanları soruyorum. şöyle bir düşündüğünüzde çok sevdiğiniz hocalarınızın özellikleri neydi?
0
ya ben lan neyse
(23.01.18)
Öğretmek için bir tarafını yırtması. Gerek ilkokulda ve lisede, gerek üniversitede en sevdiğim hocalar tembellik yapmayıp, çok basit şeyleri bile dakikalarca tahtada anlatan insanlardı.
0
dissendium
(23.01.18)
Benim en sevdigim ogretmenlerim, soguk ve mesafeli duran ama konulari mukemmelen ogreten hakiki ogretmenlerdi. Varsin espri yapmasin, varsin siritmasin ama konuyu boyle anlatsin iste ogretmen diye ben buna derim.
0
dougsampson
(23.01.18)
öğrencinin kafasında ışık yakabilen ve onu bir şeyleri merak etmeye sevk edebilenlerdi.
0
tabirimekruh
(23.01.18)
Zeki, esprituel olmaları.
0
femme vitale
(23.01.18)
ilköğretimde; bana dersi sevdiren, bendeki ışığı görüp yürü ya blue eyes white dragon diyen 2 öğretmenimi çok severim.

üniversitede ise; işini bilen bir hocam vardı. notu da bol değildi ama bir şeyler öğretiyordu. çünkü işini biliyordu, ehliydi. hatta bu yüzden çoğu seçmeli derslerimi o hocanın olduğu alandan almıştım.
0
blue eyes white dragon
(23.01.18)
-adalet
-insanlık
-dersi iyi anlatmak
0
gölgede aynı
(23.01.18)
-dersini iyi anlatması
-adaletli olması
-idealist olması.
0
chitosan
(23.01.18)
Vasıflı, esprili ve iyi insan olmaları
0
taktikmaktikyokbambambam
(23.01.18)
öğrenciyle gaynatabilmesi
0
regardless of what they say
(23.01.18)
dissendium + 1
Bir tarafını yırtarak anlatması, anladığımızdan emin olmak istemesi
Bunun dışnda bir de zorlaması, olabildiğince çok şeyi öğretmesi ve dersin boş geçen 5 dakikasının olmaması
0
aychovsky
(23.01.18)
-Disiplinli
-Alaninda iyi
-Vizyonlu
-Anlatma/ogretme yetenegine sahip
-Analoji yapabilen, pratik zekali
0
yuzır
(23.01.18)
Ben 11 yıllık temel eğitimimi 11 ayrı okulda yaptığım için çok öğretmenle, uygulamayla karşılaştım. (yazsam roman olur :)

Sevdiğim, bana olumlu katkıda bulunanlardan bazıları:

Ortaokulda bi matematik öğretmenimiz vardı. Çok yaşlıydı, sanırım yorulmuştu. Sürekli "bunu daha önce gördümüz, nasıl bilmezsiniz" derdi. O emekli oldu yerine gelen öğretmen konuyu anlatırken "bu konuya dikkatinizi verin, ilerde karşınıza çıkacak" diyordu. Bizi dersin içine çekerdi, öğrenirdik baya baya. Notlar yükseldi. Ama daha önemlisi artık matematik öğrenmek, çalışmak zevkliydi.

Benim en korktuğum ders resim dersiydi. Aralarında meşhur bi ressam da olan kaç öğretmen geldi geçti.. ben resim yaparken hep korktum. En son gelen öğretmenim bana resim yapmayı sevdirmekle kalmadı sergiye bile katıldım.
Asla tenkit etmezdi. Çalışmalarımızı coşkuyla hevesle yorumlardı. Mum boyama, batik, kitap resimleme, kolaj... hemen her tekniği öğrendik, çalıştık. Mezun olduktan 10 yıl sonra buldum o öğretmenimi. 30 yıldır görüşüyoruz.

Lisede ikinci gelen kimya öğretmenimle de hala görüşürüz arada. Konuları hayatla birleştirerek anlatırdı. Konsantrasyon konusuna "konsantrasyonununz kaç" diyerek başlamıştı sınıfa girerken mesela. Sonrasında biraz konuşma ve biz farketmeden konu işlenmeye başlanmış olurdu. Arada dağılırsak bizim seviyemizde espiriler yapar, bazen tatlı tatlı eleştrir ama eleştirirken de bizi anladığını hissederdik.

İngilizceyi bana en iyi öğreten geçici olarak dersimize giren müdürün kızı olmuştu. İlk öğretmenim Mümtaz Baş'tı o da iyiydi ama "metin ezberletme yöntemi"ni kullanan müdürün kızı benim için daha başarılıydı.

Tarım öğretmenim, o da hayattan örnekler verirdi. Anlattıkları hâlâ aklımdadır.

Bizim zamanımızda köy enstitüsü mezunu vaya enstitü tedrisatlı öğretmenlerden eğitim almış öğretmenler vardı. Davranışlarıyla, eğitimleriyle çok farklılarmış sonra sonra daha iyi anladım. Arayıp bulduk bir çoğunu. Toplaşkalarımızda bulunuyorlar sağolsunlar.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(23.01.18)
(4)

Buzdolabındaki zeytinyağlı bezelye

söylemez
5 gündür orada. Bozulmamıştır değil mi yesem mi?
5 gündür orada. Bozulmamıştır değil mi yesem mi?
0
söylemez
(21.01.18)
yuksek ihtimal saglamdir
0
jedilance
(21.01.18)
İçinde patates varsa bozulmuş olabilir. Patates çok çabuk bozuluyor.
0
agluna
(21.01.18)
ısıstıp soğutmadıysan, ağzı kapalıysa bozulmamış olma olasılığı çok yüksek. bozulduğunu kokusundan görüntüsünden anlarsın. beyaz noktacıklar, veya suyunda jöleleşme benzeri durumlar yoksa, ekşi vb koku gelmiyorsa sağlamdır.
yemeden önce bikaç dakika kaynat önlem olarak.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(21.01.18)
Isıttığında kötü kokmuyorsa ve tadı ekşimemişse yiyebilirsin.
0
yirmisantim
(21.01.18)
(19)

sütü ne yapayım?

kibritsuyu
arkadaşlar eşimle birbirimizden habersiz şekilde yaptığımız alışveriş neticesinde, şu anda dolapta henüz kapağı açılmamış 3 kutu (litrelik) sek günlük süt var. son kullanma tarihleri yarın. çatlayana kadar içemeyeceğimiz için nasıl değerlendirelim 3 litre sütü?daha yeni koca tencere yoğurt yaptım, y
arkadaşlar eşimle birbirimizden habersiz şekilde yaptığımız alışveriş neticesinde, şu anda dolapta henüz kapağı açılmamış 3 kutu (litrelik) sek günlük süt var. son kullanma tarihleri yarın. çatlayana kadar içemeyeceğimiz için nasıl değerlendirelim 3 litre sütü?

daha yeni koca tencere yoğurt yaptım, yoğurt yapamam. hadi birini yarın içtik diyelim. kalanıyla başka ne yapılır?
0
kibritsuyu
(21.01.18)
Puding muhallebi sütlaç veya sütlü bir çorba
0
curukturpkokusu
(21.01.18)
kefir yapılır. şok'ta satıyorlardı mayasını. birkaç gün bekleyip ekşimeye yüz tutmuşken, veya hemen yarın limonla ekşitip lor peyniri yapılabilir.
0
kaichi
(21.01.18)
puding, muhallebi..
0
binder dandet
(21.01.18)
Hayvanlara verin tarihi geçmeden
0
nodrama
(21.01.18)
Un helvasi
0
yuzır
(21.01.18)
lor peyniri yapabilirsiniz
0
haykorsamdunyaya
(21.01.18)
Plastik kap alın bi milypncudan kaldırım kenarlarına koyun. Hava çok soğuk aç hayvanlar var.
0
brad pitt
(21.01.18)
Kesinlikle sut loru. Hem cok basit hemde cok lezzetli peynir
0
c1b2k3
(21.01.18)
Hayvanlara sutun bir yarari yok hatta zarari var. Sutlac yapin bence.
0
piremses
(21.01.18)
Südlaç yapın. Enfes bir tatlıdır. Ben aslında bi oturuşta içiyorum bi litre çikolatalı sütü. Yarın hemen bozulmaz zaten o. Adam başı yarımşar litre içseniz iki günde iki litre biter. Kalan 1 litreyi de muhallebi yapabilirsiniz, tatlı olmasın derseniz beşamel sos yapabilirsiniz. Komşuluk ölmese işte komşuya ver çocuğu içsin kendisi içsin ama nerde Anadolu Türk örf ananesi. Beyaz yaka beyaz yaka.
0
Batuhanolabilir
(21.01.18)
Yoğurt yapma prosedüründe maya olarak yoğurt yerine beyaz peynir kullanarak labne peynir yapabilirsin.
0
cakabo
(21.01.18)
tarihi geçen sütü içseniz ölmezsiniz. bırakalım artık şu gece yarısında kül kedisine dönen sindirella düşüncesini.
0
protrek
(21.01.18)
1 tanesinden süt reçeli diğeriyle sütlü tatlı veya tatlı yemiyorsanız lor peyniri. peynir sonrası kalan suyunu da çorbada değerlendirebilirsiniz.

Kaynatırsanız daha uzun dayanır, kaynattıp süt olarak da tüketebilirsiniz.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(21.01.18)
güllaç da olabilir
0
rain when i die
(21.01.18)
1 hafta daha içebilirsiniz bence +1

sütlaç ya da sütlü irmik helvası. BAYILIRIIIMM
0
yuvarlanantencereninkapagi
(21.01.18)
500 gramda nesquick alın süt müt kalmaz 2 güne
0
freetakilir
(21.01.18)
hayvanlara ver.
0
mikahakkinen
(21.01.18)
Arkadaşlar aldığınız günlük süt 1 hafta dayanıyor mu gerçekten? Yani kaynatınca sütünüz kesilmiyor mu?
Günlük süt teknolojisi mi değişti, n'oldu? 1 en fazla 2 gün dayanırdı eskiden günlük sütler.
Ben uht veya çiğ süt aldığım için son durumu bilmiyorum. Umarım teknoloji değişmiştir çünkü diğer seçenek koruyucu kullanılıyor olması. Bu da antibiyotik direnci yönünden sakıncalı bi durum.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(21.01.18)
sonucu da yazayım. içinde en cazip gelen cakabo'nun labne tarifi oldu. mayaladım koydum bakalım ne çıkacak.
0
🌸kibritsuyu
(21.01.18)
(27)

hayat motivasyonunuzu neyden alıyorsunuz?

allaccess
sb..
sb..
0
allaccess
(20.01.18)
aynadan, olmadı ön kameradan.
0
nocturness
(20.01.18)
alamıyoruz.
0
clones
(20.01.18)
freud hayatının anlamını ya da değerini sorguluyorsanız hastasınız demektir demiş. boşver o yüzden.
0
error522
(20.01.18)
belki baya para kazanır güzel bir kadınla evlenir rahat yaşayıp güzel bir kız çocuğum olur güzel bir ailem olur falan işte
0
docrivers
(20.01.18)
belki bir gün düzelir diyerek
0
nodrama
(20.01.18)
düşündüm, bulamadım.
0
doxanikee
(20.01.18)
Hayat motivasyonum yok. Vakit dolduruyorum.
0
femme vitale
(20.01.18)
Yok ve açıkcası çok yerinde bir soru olmuş. Teşekkürler.
Bir anlam arayışı var fekat ne çare bilemedim.
Şuan düşününce karnıma yumruk yemiş gibi hissettim.
Kafam karıştı...
0
allegrezi
(20.01.18)
Bazı problemlerin sıradışı şekilde çözümlenebileceğini kendime göstermek için o gün bugün diye uyanıyorum.
0
rakicandir
(20.01.18)
hayal kurmamı ve merak etmemi sağlayan şeylerden. örnek: doğa, iyi yemek içmek, bilim ve sanatla yapılan ve yapılacak şeyler, aile, pc oyunları, yer yer spor. bi de sosyal medya yıllardır hiç yok bende. aktif kullandığım zamanlarda hayat enerjimi oralara aktarıp kendime hiç bırakmıyormuşum gibi geliyor.
0
kaichi
(20.01.18)
@hobareyy +1500

Düşündüm de güzel yemekler ve borçların ödenmesi mecburiyeti hariç hiçbir motivasyonum yok.
0
yaren
(20.01.18)
Vakit dolduruyorum +1
0
turuncu tonlarda
(20.01.18)
Çok şey var
Bugün için yazmak diyebilirim
3 gündür yazıyorum
0
benaslindayohum
(21.01.18)
benim de büyük hedeflerim vs yok. malesef. günlük yaşıyorum. ama hayatın görmediğim taraflarını zamanla görecek olma heyecanı beni motive ediyor. hiç denemediğim şeyleri denedikçe de artıyor.
0
blacksky
(21.01.18)
merak duygumu ve yeni şeyler deneyimleme arzumu canlı tutuyorum.
0
noxell
(21.01.18)
Yoga
0
memetemmiyirahatbirakin
(21.01.18)
Gelenden gidenden.
0
[GODDARD]
(21.01.18)
müzik yapıyorum, müzikten.
0
Kamyoncunun vitesi
(21.01.18)
Merak. Bugün hayatta ne olacak, dünyada neler olacak, neler keşfedilecek ve icat edilecek, yeni bir şarkı olacak mı, yeni flmler ve diziler neler olacak. Gün içinde olması şart değil; örneğin, bu yıl neler olacağını merak ediyorum. Yeni şeyler olmasa da olur, bahara çiçeklerin açmasını ya da yazın havanın sıcak olmasını özlüyorum. Ölürsem hepsini kaçıracağımö ne yenı şeylerden haberim olacak, ne de sevdiğim şeyleri görebileceğim yeniden. Hortlamaya ya da “Yukarılardan bir yerden bakıp bize gülümsüyor”a inanmıyorum. Bu dünyada ne gördüm, gördüm; ne yaşadım, yaşadım.
0
aychovsky
(21.01.18)
Hayat bize verilmiş bir şans. Günümü bana keyif veren ve merak ettiğim şeylerle doldurup böyle vakit geçiriyorum. Gelecekte ne olacağını merak ediyorum. Seviyorum bu oyunu özetle.
0
roket adam
(21.01.18)
Ben en kotu zamanlarimda bile 'bos bos yasiyorum galiba, hicbir seyden zevk almiyorum. nefret ediyorum yasamaktan' demedim sanirim. Her yeni gun yeni bir mutlululuk ve umut kaynagi benim icin. En temel motivasyonum basit seylerden bile mutlu olmak ile ilgili. Ben disarda yururken muzik dinleyip agaclara bakmaktan bile deli gibi zevk aliyorum. Her gun yeni seyler ogrenmek, farkli yerler gormek, farkli deneyimler yasamak mutlu ediyor beni. Oyle filmlerdeki gibi mukemmel bir hayat da yasamiyorum bu arada, gayet standart bir hayatim var ama onu guzellestirmek icin elimden yapiyorum. Kotu zamanlarimda da asla umutsuzluga kapilmiyorum. En fazla bir iki gun uzulup, aglayip sonra 'hadi bakalim simdi toparlanip mutlu oluyoruz. her seyin bir cozumu vardir elbet' diyorum.

bir de konuyla paralel olarak kardesim ile bugun aramizda gecen muhabbet aklima geldi; en iyi ihtimalle 100 yasina kadar yasarim, bunun da 4te birini hali hazirda yasadim. Zaman o kadar hizli ilerliyor ki kalan hayatim da muhtemelen jet hiziyla gecip gidecek. Bu hayati bir daha yasama ya da oldukten sonra baska bir yerde olma ihtimaline de inanmiyorum. Hayatimin son kismina gelip donup baktigimda mutsuz, huzursuz bir hayat yasamis olmak istemiyorum. Iyisiyle ve kotusuyle bu benim yolculugum; bu yolculugu mutlu bir sekilde gecirmek icin de elimden geleni yapiyorum.
0
fraise
(21.01.18)
sevgimden, güzel havalardan, agaçlardan çiçeklerden kuşlardan, kedi ve köpeklerden, gökyüzünün muhteşemliğinden. sevildiğimi ve çok sevdiğimi hissettiğimde gözlerimin dolmasından. tüm bunların ve buna benzer tahmin edilebilir seylerin içimi titretmesinden.


bazen de hiç bişeyden. almıyorum.
0
yuvarlanantencereninkapagi
(21.01.18)
inanç ve umut.
0
runagain
(21.01.18)
Hayat motivasyonu, hayatın anlamı gibi kavramlar boş geliyor. Bunların zaten belli paternleri var. Önceden hayatın anlamına “işlevsel olmak” derdim. Bir işe yaramak, birine derman olmak. Yine bu amacı güderim davranışlarımda ama hayatın anlamı gibi t*şşaklı bir söz grubunun altına yazmam. Küçük geliyor. Hayat, sonsuzlukta bir nokta ve her şey de insana ait. Her şey. Mutluluk, acı, sefalet, hastalık, zenginlik... Garip bir şey yok. Nasıl olsa öleceğiz. Ben ölmediğim için yaşıyorum.
0
fallopian
(21.01.18)
Sipariş veriyom kapima kadar geliyor.
0
for day to break
(21.01.18)
İçimde var. Artı bişey aramama gerek kalmıyor. İçimden yaşamak, hayattan zevk almak geliyor ve koşullarım ne olursa olsun tad alınacak yönlerini görüyorum.
Şimdiye kadar sadece bir dönem içim sustu ve iş aklıma kaldı, o zaman da küçük kızımın varlığı hayat enerjim oldu.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(21.01.18)
sucuklu yumurta
0
regardless of what they say
(21.01.18)
(18)

Yediğiniz En Sıradışı Şey Nedir

Batuhanolabilir
Ve beğendiniz mi
Ve beğendiniz mi
0
Batuhanolabilir
(20.01.18)
Burnumun boku.
Tadı aklımda değil ama küçükken yemişim bir kaç kere
0
etna
(20.01.18)
kokoreç. güzelmiş. bugüne kadar yemediğim için pişmanım.
düşün yani o kadar sıradanım.
0
sutlu nescafe
(20.01.18)
Yiyecek olarak, çok uçuk şeyler yemedim ama İstanbul’dayken maaşımı aldığım gün Macrocentr’a girip en değilik ne bulduysam onu alır ve denerdim. Ayda iki kere böyle “Ben bunu bilmiyorum, bu ne ki” diye egzotik meyvelere ya da abur cubura yönelirdim. Şimdi bulunduğum yerde de bir Uzak doğru marketi var ve yazıları Çince ve Korece. Tipi hoşuma gideni alıp denşyorum ara ara. Onlardan sevdiklerim şunlar:
Liçi - longan - rambutan - jackfruit: egzotik meyveler. Longan Macrocenter’da yok ama liçinin aynısı zaten. Liçi ve rambutan ara ara geliyor. Jackfruit da görmüştüm sanırsam.
Durian: Kavun gibi ama koku berbat. Kokuya dayanabilirsen yeniyor.
Hot pot: yemek olarak bir olayı yok ama ortaya yağlı bir çorba suyu gibi bir şey geliyor. Sana da malzemeleri veriyorlar. Sn istedğin kombinasyonu alıp üstüne istediğin sosu ekleyip o yağlı suda kızartma/kaynatma arası bir şey yapıyorsun. Sonra çınarıp yiyorsun.
www.thestar.com



Yiyecek olması şart değilse, çocukken iddia sonucu kibrit yemiştim 5-6 tane. Güzel değildi.
0
aychovsky
(20.01.18)
Kurutulmuş akrep yemiştim. Bir tadı yoktu sadece kokusu vardı. Beğenilecek bir tarafı yok ama ilginç bir deneyim.
0
catch the arrow
(20.01.18)
Kurbağa bacağı, yılan eti, çiğ patlıcan, peynir ve üzüm reçelli ekmek, hazır ağda... Aklıma gelenler bunlar. Hepsini lise zamanlarında yedim. (parasız yatılı okul anıları :)

Etler mangalda olduğu için is kokusu ağır basıyordu, tat olarak diğer etlerden pek farklı gelmedi.

Çiğ patlıcanı karnımız acıktı, yedik. Pişirecek yer, ocak yoktu, çok da aramadık. Yedik gitti. Tadı saman gibi, bi lezzeti yok.

Ekmeğin üzerine beyaz peynir ve üzüm reçeli sürüp yemek nerden çıktı hatırlamıyorum, çok lezzetliydi. İkisini bir arada bulunca affetmedik, yapıp yedik.

Ağda tamamen çaresizlikten. Okulda çıkan akşam yemeğini yiyememiştik çünkü yağ tenekesinde bişey bulunmuştu. (yazmayayım) Kantin kapalı, dışarı çıkamıyoruz parasız yatılıyız, aç kalmıştık. Protesto edip ertesi gün yemekhaneye inmedik. Boykotu öğrenen müdür kantini kapatıp izinleri kaldırdı. Aç kaldık.

Onun dışında yeşilbaş ördek gibi çeşitli av hayvanları yedim. Pek sevmedim.

En güzeli deniz canlıları oluyor. Japon şemsiyesi pişirirdik taşın üzeride, anında biterdi.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(20.01.18)
Borş çorbası içmiştim Polonya da , Daha doğrusu içmemiştim.

Benim damak tadım dışarıya uygun değil sanırım
0
kleider
(20.01.18)
ahtapot. guzeldi ama ahtapot cok ahtapot ya :D
0
funl
(20.01.18)
Domuz eti yemiştim, füme hali çok lezzetliydi ama porkribs denilen kaburga kısmını yedikten sonra midemi rahatsız etmişti sindirmek zor olmuştı çok sevmedim.
0
turuncu tonlarda
(20.01.18)
zencefil
0
docrivers
(20.01.18)
çinden gelen kurutulmuş balık kraker (gerçek balıktan), aslında yiyemediğim sadece tattığım desek de olur, bir diğer tattığım ama yiyemediğim yılan balığı vardı.
0
gezegen olan pluton
(20.01.18)
tartare de boeuf amk ben nerden bilem çiğ kıyma getirceklerini.
0
mikahakkinen
(20.01.18)
danimarka'da siyah şekerler yaptıkları bi kök vardı, meyan kökü sanırım, ondan yemiştim.

img.aws.livestrongcdn.com

yeniyo muydu yoksa yalnızca çiğneyip bırakacak mıydık onu hala bilmiyorum.
0
kaichi
(20.01.18)
bok
begenmedim.
0
eksimeksi
(21.01.18)
geçen gün şirkette bir kadın bir yemek yapıp getirmişti. böyle abur cubur gibi bişey, hayatımda bu kadar kötü bir şey yememiştim. nasıl atacağımı şaşırdım ağzımdan.

içinde ne vardı bilmiyorum. belli ki sevgi katılmamış :D
0
peace.on
(21.01.18)
balina.
ehh.
0
japon askeri
(21.01.18)
At eti
0
tahin pekmez yoğurt
(21.01.18)
Beyin. Beğenmedim.
0
l arrache coeur
(21.01.18)
Kuzey Kıbrıs'ta yemek esnasında bizim semizotu gibi olan ama dikenli bir bitki yemiştim. Orada meşhur bir yiyecekmiş. Ben beğendim. Dikeni ile yiyiyorsun.
0
ceyhan prensi adana
(21.01.18)
(23)

evli olup da mutlu olabileniniz var mı?

sarper361
Etrafımdaki herkes pişman. Ama sorunca da "Nerden biliyorsun mutsuz olacağını" diyorlar. Etrafında evlenip mutlu olabilen var mı diye sorduğumda da çok normal bir cevapmış gibi "yoooo hiç duymadım" diyorlar. Burada var mıdır evlenip pişman olmayan?
Etrafımdaki herkes pişman. Ama sorunca da "Nerden biliyorsun mutsuz olacağını" diyorlar. Etrafında evlenip mutlu olabilen var mı diye sorduğumda da çok normal bir cevapmış gibi "yoooo hiç duymadım" diyorlar. Burada var mıdır evlenip pişman olmayan?
0
sarper361
(20.01.18)
Var.
0
mavibalık
(20.01.18)
Evliyim, 2 de çocuğum var. Hanım tarafından şanslıyım, bu yüzden mutluyum.

Ama zamanı geri alabilsem evlenmez, çocuk sahibi olmazdım. Bekarlık cidden büyük bir lüks.

Evlenip mutsuz olma ihtimali çok korkutucu bekarlar için, hele ki boşanma evresi aman aman.

Bekaralara benim tavsiyem amerikan filmlerimden öğrendiğim şey olur, bir kaç yıl berbaer yaşayın. Ha baktın hayatının kalanını devam ettirebileceğin bir eş bu, o zaman nikahlanın.
0
John Bloor
(20.01.18)
ben evli değilim (bkz: https://www.eksiduyuru.com/duyuru/1255865/kac-yasinda-evlendiniz )

çevremdeki evli insanların hepsi mutlu. mutsuz bir evlilik yok benim etrafımda...
0
peace.on
(20.01.18)
Ben evli değilim ama evli olup mutlu olan çook kişi var
Neden evliliğe öcü gibi bakılıyor anlamıyorum
Tabi 100 evliden ikisi öküzler gibi kavga edip ayrılınca aaa evlilik ne kötü algısı oluşuyor... ama sevgililer kavga edip ayrılınca kimse aaa sevgililik ne kötü demiyor...
Yani kendimizi evlilik kötü diye kandırmayalım. Güzel bir şey; ;)
0
benaslindayohum
(20.01.18)
Ayrıca çevremizde mutlu sandığımız evlilerin mutlu olduğuna nasıl karar verdiğimiz de önemli.

Sosyal medya paylaşımlarına bakarak mı?

3.bp.blogspot.com
0
John Bloor
(20.01.18)
var
0
horizon
(20.01.18)
Kardeşim iki buçuk senedir evli. Sevgiliyken nasillarsa şimdi de aşağı yukarı öyleler. Tabii aile, yakın çevre, örf ve adetler yüzünden hareket alanları kisitlaniyor. Bunun gerginliğini de birbirlerinden çıkardıkları oluyor ama orta yolu buluyorlar. Beraber bir hayat, bir düzen kurmaktan, birbirlerine daha yakın olmaktan mutlular (bence).
0
femme vitale
(20.01.18)
sosyal medyada paylaşılanlara bakarsan herkes çok mutlu. benim arkadaşlarım da öyle.
ama konuşup evliliği sorduğumda... bir dokun, bin ah işit.
0
tabudeviren
(20.01.18)
evlenip mutlu olamıyorsan kendine uygun olmayan birini bulmuşsundur büyük ihtimal.
0
mikahakkinen
(20.01.18)
100 kisiden 2 kisi kavga etmiyo haci 40-45 tanesi kavga ediyo. Bosanma olanlarin bi bak istersen
0
baldur2
(20.01.18)
Bekar olup mutlu olabilen var mı?
Mutluluk kişiye bağlı bi kavram. Çok genel, ortak bi tanım bulmak gerekirse; istediklerini bulduğun, istemediklerinden kaçındığın oranda mutlu oluyorsun.
Evlilikte beklentilerin karşılık bulması olarak tanımlıyrum ben bu durumu.

Ben şimdilerde 36 yıllık evliliğimi sonlandırıyorum. Şimdiki aklımla, deneyimlerimle geriye dönsem evlenir miydim? Evet, ama aynı kişiyle değil.

Annemle babam mutluydular. Şimdi geriye bakıp değerlendirince de mutlu olduklarını görüyorum. Onların birbirlerine bakarken gözlerindeki ışıltı hiç eksilmemiş.

Edit: Diyelim aynı kişiyle evlendim bu kez de ne kendi hatalarımı tekrar yapar ne de onun yapmasına göz yumar/izin verir/sessiz kalırdım.
Biz başka türlü davranabilseydik belki sürdürülebilir bi evliliğimiz olabilirdi.
Suçu kabahati evlilikte aramak çok doğru değil. Kendimize bakmamız lazım öncelikle. Nasıl karar verdik, birbirimize ne kadar emek harcadık, neler bekledik, beklediğimizi buldacağımızı umarak mı yoksa bilerek mi başladık, en başından ve sürekli birbirimize karşılıkı olarak dürüst ve açık mıydık...
Bu ve benzeri unsurların olmadığı hiç bir ilişki sürdürülebilir olmaz. evlilik ise ilişkinin sürdürülebilir olmasını beklediğimizbi aşama/ hal.
Yürümeyen evliliklerde sorun evlilikte değildir bizde ve/ya bizim davranışlarımızdadır. Evliliğin tek sakıncası "sahiplendim", "elde" düşüncelerine zemin olabilmesi. İmzayı attık geri dönemeyiz, zor olur vb düşünceleri getirmesi. Başkaca bi değişik işlevi yok, ilişki yönünden tabii.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(20.01.18)
mutluyum diyenlerin çoğu mutlu değil. çok yakın bi arkadaşım her gün isyan ediyo. ama dışarıdan bakınca mutlu gibi gözükmeye çalışıyo. rol yapıyo yani insanlar.
0
spirit crusher
(20.01.18)
Konuya dair bir yorumum yok aslında, ben 28de evlendim, 30a gelmeden boşandım. Yanlış kişiyle evlilik çekilecek dert değil.

Ana Seth Davidowitz’in Everybody Lies kitabına bakarsanız, Facebook ve birkaç başka sosyal medya mecrasında yapılan bir araştırmaya göre kadınların “status” kısmında eşleri hakkında husband kelimesi ile sık sık “best friend, amazing, the best” gibi tabirler kullanırken, Google aramalarında “husband” kelimesi ile en çok “jerk, gay, stupid” vs gibi olumsuz ifadeler sorguluyorlarmış. Bu bile tek bir anekdot olmasına rağmen, dışarıdan görünenle için bir olmadığının bariz bir kanıtı.

Evlilik, net ve kırıcı olmadan iletişim kurmak hiçbir yerde doğru düzgün öğretilmediğinden, insanların birbirlerinin eşiğini çok kolay aşabildikleri bir ortaklık. Öyle olunca da, Türkçede ne deniyor bilemiyorum da, bir “resentment” oluşuyor, içten içten sinir olmaya başlıyor yani taraflar birbirine. Zor iş. Düzeltmek için bir sürü şeyin baştan öğrenilmesi gerek.
0
sopiro
(20.01.18)
Mobilde edit edemedim: yukarıda yazdığım mesaj yanlış anlaşılmasın lütfen. “Gay”in olumsuz bir kelime olduğunu düşünmüyorum. Bir kadının kocası hakkında “acaba kocam gay mi?” diye düşünmesi ilişki adına bariz bir olumsuzluk demek istedim.

Basın açıklamam bitti.
0
sopiro
(20.01.18)
Mesela @spirit curusher'in örneklediği çift neden geri dönmüyor? Madem sürekli yakınıyor, hergün isyan ediyor neden bekarlığa geri dönmüyor?
Boşanan neden tekrar evleniyor?

Demek ki; ona göre bekarlığın artıları evliliğin artılarından fazla değil vea evliliğin eksileri bekarlığın eksilerinden az.

Yazdıklarımdan evlilik taraftarı olduğum anlaşılmasın. Evlilik güzel bişey eğer uygun eşi bulabilirsen. Benim görüşüm bu.
Biliyorsunuz ben üç kız evlat yetiştirdim. Birgünden birgüne hiç birine "evlenin" temalı fikir beyan etmedim. Evlenmiş olmak için evlenmemelerini, hayat arkadaşlığı yapabilecekleri kişiyle karşılaşana dek beklemelerini öğütledim. Evlat sahibi olma kararlarından önce de evlendikleri kişinin ömür boyu evladının babası kalacağını bilerek karar vermelerini öğütledim.
İnsan evlenmek zorunda değil, çocuk sahibi olmak zorunda da değil. Tabii her yönden ideal olan; anlaşabileceği biriyle hayatını birleştirip sevgiyi yaşayarak yaşlanması.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(20.01.18)
biiiiizzzzz. martta 10 yıl bitecek.

zerre pişman değilim. milyon kere dünyaya gelsem gene onla evlenirim.

etrafta bu kadar mutsuz evli-sevgili olması sebebi tvlerde, filmlerde, dizilerde gördüğünüz prototipler. ben bağırayım o bağırsın, ben trip atayım o peşimden koşsun, ben köpek çekeyim bana kul köle olsun. kızayım surat asayım ama söylemeyeyim o anlasın. hayır arkadaşım evlilik böyle bir şey değil. derdin mi var, neyse söyle anlat o da bilsin sen de içini dök. biriktirme. ama insan gibi anlat, bağırmadan küfür etmeden, de ki sen böyle yaptığında ben şöyle hissediyorum. o da insansa anlar yapmaz. ya da de ki ben öyle trip mrip anlamam kardeşim, insanlar konuşmayı icat kaç milyon yıl oldu. insan gibi anlat neyse canını sıkan. ama bizde öyle değil. işte mi sinirlendin, 5 karış suratla gel eve bir de evde terör estir. durduk yerde ortam gerilsin sonra bağır çağır olmaz işte. bi kere kırıldın mı bi kere biriktirmeye başladın mı sonra baraj gibi olur bi yerden sonra tutamazsın hoop bitti gitti.

sonracıma hemen 20-25 yaşında evlenmeyin kardeşim. önce bi sen olgunlaş, büyü. kendini tanı. ben nasıl bir insanım, ilişkiden hayattan ne bekliyorum bil. ondan sonra yanına birini daha al. sen düş o seni kaldırsın, o düşünce sen tut elinden. ama yok daha çocuk yaşta evlencem de evlencem. bok ye.

evlilik sevgililikten bambaşka bir şey. cafelerde sinemalarda tanınmaz evleneceğin insan. varsa imkanınız en az 1-2 yıl birlikte yaşayın. yoksa mümkün olduğu kadar uzatın tanıma, nişanlılık vs süresini. sen onun evine gir çık, o seninkine. en doğal ortamında görün birbirinizi.

sonra senin anan benim abam demeyin. benim senin demeyin. iki kişi yerine tek kişi gibi yaşayın. evlilikte özel alan falan yoktur. o benim özelim dediğin iş biter.
0
halanne
(20.01.18)
kendi tanışıp, isteyip, sevip evlenen ve mutsuzum diyen, mutsuz olduğunu gördüğüm çok az benim etrafımda.
varsa ya gerçekten saçma sapan insanlarla evlenmiş olduğundan- bariz görünür bir şey. neden evlenmiş o insanla dersiniz yani.
ya da çok uzun süre kendi hayatını yaşayıp, sonra evlenmiş, özgürlüğüne çok düşkün mesela, evliliğe adapte olmak biraz zor geliyor, bunlar tam mutsuzum demiyor ama "çocuklar olmasa evlilik o kadar da şart değil" kafasında. bunlar için de evli olmak harika diyorlar, diyemem ama anne-baba olmak harika diyorlar. evet.
bir üst kademede boşananlar var, çocuklu olup boşanan bir dolu arkadaşım var ki hemen hepsi tekrar evlendi.
0
niye ama
(20.01.18)
Biz çok mutluyuz diyen hanımlar kocalarının kaçamağını henüz yakalamamış hanımlardır yalnız, içinize kurt düşürmeyeyim ama uzun yıllardır evli olduğunuz halde kocanızın hiç bir yanlışını görmemiş olmanız onun küçük de olsa kaçamak yapmadığı anlamına gelmez :)
0
John Bloor
(20.01.18)
"Bekar olup mutlu olabilen var mı?"

Ben:) ama şimdilik yaş 30.
"Mutluluk kişiye bağlı bi kavram. Çok genel, ortak bi tanım bulmak gerekirse; istediklerini bulduğun, istemediklerinden kaçındığın oranda mutlu oluyorsun." Çok doğru.

@hayat aklini konusacak bir filozof uret, ne güzel söylemişsiniz. Çocuklarınız sizin gibi anneleri olduğu için çok şanslı.

Ben mesela çocukluğumdan beri anne ve baba kavgasının arasında büyüdüm. Annem okumuş, etmiş, mesleği olan biri. Vakti zamanında evde kaldı diyorlar diye evlenmiş. Bu yüzden evlenmemek lazım. Evlenip mutsuz olanların çoğu bence bir amaç için evlenen kişiler; evimde bir erkek olsun, bana baksın, erkeksiz olmuyor falan filan diye düşünenler, ya da karım olsun, evimi düzenlesin bana baksın :S

Ruh eşini bulup, severek evlenen arkadaşlarımın çoğu mutlu. Vatandaşlık alayım ya da zengin kocaya kapak atayım diyenler mutsuz hatta boşandılar bile.
0
geçerkenugradım
(20.01.18)
valla biz çok mutluyuz etrafımdaki çoğu arkadaşımda gayet mutlular boşanan yakın çevremden kimse olmadı.

gene gelsem dünyaya gene eşimle hiç düşünmeden evlenirdim.
0
basond
(20.01.18)
Gerçekten de mutlu olmayacağını ya da olacağını mutlak olarak bilemezsin, fakat karşıdaki kimsenin içten olup olmadığını anlayabilirsen hiç değilse nasıl bir işe girdiğinizi de aşağı yukarı kestirebilirsin. Razı olursan olursun, olmazsan olmazsın.

Dolayısıyla evlilik meselesini tartışırken evlenecek kimselerin göz önünde olması şart.

Öte yandan kişilerden bağımsız olarak evlilik kurumu, resmi olarak kadını koruyan, erkeği maddi ve manevi olarak sömüren bir kurumdur. Erkeğin toplum için kendini feda etmesi evli de olsa bekar da olsa beklenirken; evli bir erkeğin mikro bir toplum olan ailesi için de gerektiğinde kendini feda etmesi beklenir. Bir çok erkek de bu duruma teslim olmuştur, şartları içselleştirmiştir. Mazoşistin sadistten kopamadığı gibi...

Tartışmaya girip uzatmadan ideal olanı özetlersek: Karşındaki insan birey olabilmiş, olgunlaşmışsa; derdi seni sömürmeden seninle iyi kötü paylaşımda bulunmaksa, sen de bu duygularda ortaklaşıyorsan geçinip gidersiniz.

Pratikte olgunlaşmak ise büyük çaba ister. Birey olmak, sorumluluk sahibi olmayı gerektirir. Bu da Scott Peck'in de kitabında anlattığı gibi 'Az Seçilen Yol'dur.

Pratikte çoğu zaman kadınlar maddi manevi erkeklerin üzerine yıkılmak isterler. Erkeğim beni taşısın söylemi literal olarak dile dahi dökülmüştür. Buna karşılık kadınların aşırı istekleri ve sorumsuzlukları neredeyse hiçbir zaman yadırganmamıştır. ('Ben yıkılmak istemem'ciler bu genellemeleri üzerine alınmasın ama iğneyi kendi cinslerine batırsınlar)

eksisozluk.com

Erkeklerse sırf çocuk yapma, neslini sürdürme içgüdüsü yüzünden, içten içe rasyonel olarak bütün bu çökük sistemi sırtalamak istemediklerinden dolayı evlilik kurumu da kurum olarak çökmüş durumdadır.

Bu konularda fazlasıyla iç içe geçmiş derin sorunlar ve dinamikler de var bu yüzden evlilik konusunda kendi hayatını planlarken olabildiğince rasyonel olmakta fayda var.

Seçim yaparken sorumluluğunu da almalısın:

Sırf çocuk için ya da evlenmiş olmak için evlenirsen başına nelerin gelebileceği de aşağı yukarı bellidir.

Yine böyle bir hukuki düzende, böyle bir toplumda evlenirsen yine başına gelecek potansiyel sorunlar bellidir.
0
idexo
(21.01.18)
Ben çok mutsuzum şu an ağlıyorum.
0
for day to break
(21.01.18)
evlilik fakir insan işi. zengin olup da genç evlenenlerin hepsi mutsuz. 40 yaş sonrasında da sosyal destek ve kendini baktırmak için evleniyor böyle kişiler.

fakirlerse eve iki maaş girsin derdinde. istanbula ataması yapılan çoğu memur hemen evlenecek birini aramaya başlar.
0
Cruyff
(21.01.18)
(6)

doğrusunu öğrenmeden önceki yanlış telaffuzu inadına sürdürdüğünüz örnekler

godoşu beklerken
geçenlerde eski bir tanıdık geldi. "ben anadolu çocuğuyum" modunda bir abi.aslında büyüklerin de okuyabileceği sembolizmi, alegorisi bol çocuk kitaplarından bahsediyorduk.bir şey dedi yeminlen başta anlamadım. "galivır". çünkü ben güliver diyorum hala. hata benim de, zevk de alıyorum. o benim için g
geçenlerde eski bir tanıdık geldi. "ben anadolu çocuğuyum" modunda bir abi.
aslında büyüklerin de okuyabileceği sembolizmi, alegorisi bol çocuk kitaplarından bahsediyorduk.

bir şey dedi yeminlen başta anlamadım. "galivır". çünkü ben güliver diyorum hala. hata benim de, zevk de alıyorum. o benim için güliver yani. ve pitır pen de benim için gizliden gizliye peter-pan.

eheh genelde bu iş tersine olur, abi de arada benim telaffuz gayretimle dalga geçer, o nedenle oluşan komik an bana bayağı sempatik geldi.

merak ettim; teleffuzun kapılarını böyle çocuklukla falan mühürlediğiniz şeyler var mı?
0
godoşu beklerken
(20.01.18)
python'ı hala ara sıra "piton" diye okuyorum. doğrusu "paytın" biliyorum ama öyle alıştım uzun süre. çocukluk bile değil bu. maykrosoft'a mesela kaçımız çoğu zaman mikrosoft demiyoruz ki.
0
olkol
(20.01.18)
gibson(cipsın) - gibsın.
fender(fendır) - fender

edit: gibson "gibsın" diye okunuyormuş. (en azından gitar markası olanı)
0
brakgn
(20.01.18)
Ben de hala Knight online'a knayt onlayn derim. Tek bu böyle ama, başka bir durumda knight kelimesi olunca düzgün okurum fakat o oyun oldu mu 11 yaşına dönüyorum ve knayt demeden duramıyorum.
0
Haldamir
(20.01.18)
Jules verne diye okuyorum ben hala. Ayni sekilde gigabyte, Microsoft vs.
0
baldur2
(20.01.18)
Bende de çok bu tür kelimeler. Peter Pan, Güliver, Gibsın, Mikrosoft...
Yabancı dili olmayan insanlarla konuşurken galivır desen anlamaz, yabancı dili olana Güliver desen anlardan yola çıkıp değiştirmeye çabalamıyorum da açıkçası.

Dil bilimciler bile bu işin nasıl yapılacağını bulamadılar. Türkçe kurallarına göre mi yazalım böyle mi kalsın... tartışıyorlar hali hazırda.
Özel isimleri o dilde okunduğu şekilde söylemek lazım ama yabancı dilin yaygın olmadığı bi ülkeyiz. Anlaşabimek de lazım.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(20.01.18)
yabancı terim ve kelimelerin türkçe cümle içinde kullanımı türkçe'ye uygun olmalı, onun için bir şeyin doğrusu sizin nasıl rahat söylemeniz ile alakalı

knight'a kınayt demenin utanılacak bir tarafı yoktur aksine doğru telaffuzu bu şekilde olmalı, avrupada euro için milletlerin telaffuzlarına bakın kimisi euro, yuro kendi dilinde nasıl rahat ediyorsa öyle telaffuz ediyor.


Sonuç olarak olayın doğrusu bu kelimelerin orijin kökenindeki telaffuzları değildir, o dilde konuşuyorsanız orijin şekilde olabilir ama türkçe konuşurken türkçe okunduğu gibi yazılan yazıldığı gibi okunan forma çekmek gerekir, tüm dünya dillerinde böyle sadece bizim gibi özenti ülkelerde orijin hali ile söyleme özentiliği var açık söylemek gerekirse türkçe konuşurken microsoft için maykrosoft diye insanlara, ne diyo bu değişik, gözüyle bakıyorum.
0
gezegen olan pluton
(20.01.18)
(7)

Bir insan ne zaman kibirli olur en çok?

efreet sultan
Ben araba sahibi olduğu zaman diye düşünüyorum. Özellikle bu piyasa şartlarında öne çıkan araba alanlarda büyük bir kibir gözlemliyorum ve bu insanlar kibirlerinin farkında bile değiller.Genel olarak insan değil de Türk halkı olarak da düşünebilirsiniz soruyu. Tanidiklarinizdan örnek de verebilirsin
Ben araba sahibi olduğu zaman diye düşünüyorum. Özellikle bu piyasa şartlarında öne çıkan araba alanlarda büyük bir kibir gözlemliyorum ve bu insanlar kibirlerinin farkında bile değiller.

Genel olarak insan değil de Türk halkı olarak da düşünebilirsiniz soruyu. Tanidiklarinizdan örnek de verebilirsiniz varsa kibirli insanlar.

Kafama takıldı gece gece bu konu.
0
efreet sultan
(19.01.18)
Tipik evlilik delisi hatun kişi ise düğününde takıları her bi yanına takmış oynarken

Erkek ise araba / ev aldıktan sonra arkadaşlara hava atarken

Hatun kişi için : ay falanca da bana yazıyo durumlarında

Erkek kişi için : oğlum her gece ayrı karı hikayeleri içki masasında anlatıldığında


Bi de genel olarak mevduat var ise bankacılık işlemleri anında.
0
isimmisimyok
(19.01.18)
Markette, mağazada vs ürün elinde mağrur bir şekilde kasaya yanlarken çok kibirli oluyorum ben.

"Alabiliyorum bunları bak, param var benim."
0
femme vitale
(19.01.18)
Kendi işini kurup cebi üç beş kuruş para gören adamlar bir anda kibirli oluyor. Çok gülüyorum. Sonra ortamlarda üniversite okumak gereksiz yea falan diyorlar. Sanki yaptıkları işin akademik eğitimle bir alakası varmış gibi.
0
dissendium
(19.01.18)
Küçük insanların küçük istekleri gerçekleşince kibir olur normaldir. İnsanları çok gözünüzde büyütmeyin derim. Altı üstü insan yahu, 7 küsür milyar tane var ve kafadan 6 milyarı ya ahlaksız, ya gerizekalı ya da ikisi birden.
0
bos gezenin bos ustasi
(19.01.18)
Bir insan en çok kendinde başkasının hayatına karışma hakkını gördüğünde kibirli olur.
Türk halkında bolca görüyoruz ve ne yazık ki çoğalıyorlar.

Örnek:
Dini bütün (dinci değil) bi kadın var bi tanıdığın hısmı.Çevresinde sayılan sevilen biri.
Bi oğlu yurt dışında çalışıyor. Yabancı sevgilisi var. Evlenmelerini asla istemiyor çünkü gelinin domuz eti pişirdiği tencerede pişen yemeği yiyemez(miş)
Gelini var, (o oğlu alkol bağımlısı) gelinin evindeki süs eşyasının mutfağa mı salona mı konulacağına varan konularda fikir beyan ediyor ama yaptırım şeklinde.
Her bayram bayram kahvaltısı onun evinde oluyor. Gelin daha anasının evinde bayram kahvaltısı yapamadı. Çünkü ona göre öyle olması gerekiyor. Doğrusu o.

Bakıyorum oğlan da anası tavırlarında. Her şeyin en iyisini en doğrusunu o biliyor. Bi doktorla tartışmasına şahit oldum aklım şaştı.

Çok da dağıtmadan "balık baştan kokar" diyeyim siz anlayın...
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(19.01.18)
Kullandığın araç maddi durumun hakkında en çok bilgi veren şey. Maalesef türk insanı kullandığın araca göre de çok farklı muamele yapıyor, benzincide bile insanların tavırları çok değişiyor iyi bir araçla gidince. O yüzden o kibirin zamanla gelişmesi normal gibi geliyor.

Burası parası olanın cenneti yaşadığı, parası olmayanın süründüğü bir ülke.
0
roket adam
(19.01.18)
işi yüzünden o kadar kibirli olan var ki. hele network vs gibi klasik giyim mağazaların içine bak personeldeki hava yemin ediyorum kimsede yok.

Kadınlar için sanırım yazılım ve makyaj.
0
imelih
(19.01.18)
(4)

Tıpçılar veya anlayanlar kalp krizi sorusu

basubadelmevt
İyi akşamlar herkese,babannem vefat etti. 76 yaşındaydı.Olay şöyle oluyor:Şiddetli bir göğüs ağrısı ve mide bulantısıyla acilen hastaneye kaldırılıyor. 3-4 saat o göğüs ağrısına müdahale etmiyorlar.Yani bir dizi kan testi yapılıyor fakat ağrıyı dindirecek bir şey yapmıyorlar.Yanında rekafatçi var ai
İyi akşamlar herkese,babannem vefat etti. 76 yaşındaydı.Olay şöyle oluyor:Şiddetli bir göğüs ağrısı ve mide bulantısıyla acilen hastaneye kaldırılıyor. 3-4 saat o göğüs ağrısına müdahale etmiyorlar.

Yani bir dizi kan testi yapılıyor fakat ağrıyı dindirecek bir şey yapmıyorlar.Yanında rekafatçi var ailemizden.Sonra 4 saat sonra kardiyologla görüşme ve testlere göre şu an çok ciddi bir kalp krizi geçiriyor,daha iyi bir hastane sevk edelim denmesi.

Burda sormak istediğim bu tür bi şikayette ağrıyı ve paniği durdurmak için müdahale edilmemesi doğru mu?İlaçların test sonuçlarını etkileyebilceğinden mi kaçınılıyor?Bu kısmı tam anlamadım.

Sonra morfin yapılıyor, başka hastaneye sevk ediliyor.Bu sırada çok rahatlıyor.O hastaneye gidildiğinde ve sonuçlar görüldüğünde doktor çok umutsuz.Anjiyoya alabiliriz diyorlar.Diğer durumda ise 5-6 saat içinde kaybedilebilceğini söylüyorlar.Anjiyoya gircek olan doktor da açık kapı bırakmış.Coraspin kullanan tansiyon ve şeker hastası biriydi.


Bu konu hakkında sormak istediğim soru şu:sanırım yaşlılar kalp krizine daha dayanıklıymış,bu kadar saat bilincini kaybetmeden durması da buna işaret.Anjiyoya girecek doktorun olumsuz tavrı açılacak damarların geri dönülemez hasarlar aldığını düşündüğü için mi? Yani hastaneye bir şekilde yetiştirilmiş,damarlar kriz yüzünden tıkalı ve bu damarları açmak o kadar da kolay değil mi?Bu konularda baya cahilim. Coraspin kullanımdan dolayı mı dezavantaj oluşmuş olabilir?Bu arada yanlış anlaşılmasın,suçlamak için birilerini aramıyorum.Tecrübe ve bizim gözden kaçırdığımız noktalar olabilir mi diye soruyorum. Anjiyo sırasında kaybediliyor hasta.
0
basubadelmevt
(19.01.18)
Başınız sağolsun.

Ağrıya hemen müdahele etmediklerini biliyorum, nedenini bilmiyorum.
Kan tahlilinde bi değeri görmeleri gerekiyor ondan sonra kalp krizi eşhisi koyuyorlar.

Öyküsünde kalp krizi olan kardeşim de epey uzun süre ağrı çekti. Prosüdür gereği ambulans en yakın hastane diye ilçeye götürdü Aldığı konum İzmir - İlçe arasındaydı. İlçede tahliller için bekletildi, sonra İzmir'e getirildi, aynı yolu tekrar döndüler filan derken kriz sabah başlamıştı, gece yarısında anjiyo olabilmişti.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(19.01.18)
Anjiyo mümkün olan en kısa zamanda yapılır. İlk saat altın saattir. Zaman=Kalp kası yani tıkalı kalıp beslenemediği her geçen dakika daha fazla kalp kası ölüyor. Yapacak koşullar yoksa hızla sevk edilir. 4 saat beklemesi teorikte kabul edilemez bir şey. Türkiye'de pratikte ise en gelişmiş imkanlara sahip hastanelerde bile hasta yoğunluğundan beklemek zorunda kalabiliyorlar. Kalp krizi olduğunu anladıkları an tedavisine başlamışlardır. Morfinin verilmediği bazı istisnai durumlar var, sizinki de büyük bir kalp krizi olduğu için hemen verilmemiş olabilir ama o zaman da başka bir tür güçlü ağrı kesici veriliyor. Allah rahmet eylesin.
0
Lim5
(19.01.18)
Lim5, Bizim olayda kriz olduğu belli olduğu halde kan değerini görmeden hastayı İzmr'e göndermediler. Prosüdür böyleymiş. Kardeşimin yanında tesadüfen deneyimli bi hemşire vardı o gün.
Prosüdür gereği ambulans hasta sayısı yönünden uygun hastene aramış, önceden tedavi olduğu, kontrole gittiği hastaneye götürmemiş... Dip dibe iki hastane, birinde kendi doktoru var diğerine götürüyor. Orada da gece yarısına kadar bekletildi. Ağrı kesici de vermemişler, kardeşim istemiş sonradan. Belki 10 saat sonra anjiyo yapıldı.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(19.01.18)
Bunlardı duymak çok üzücü. Tanı koymak için kan testi görmek mutlaka şart değil. Tipik göğüs ağrısı, EKG bulguları ve kan değerlerinden 2'si gerekiyor. Enzimler yükselene ve laboratuvar sonuç verene kadar ciddi zaman geçiyor. Anjiyo ekibi hangi hastanede müsaitse oraya gönderiliyor. O kısımda sıkıntı yok.
0
Lim5
(19.01.18)
(3)

sigorta primi hesaplayabilecek ya da anlayan arkadaş var mı ?

mavipanter
maaşa göre sigorta primleri ne kadar farke diyor öğrenmem gerekiyor da. iki maaş arasında ki farkı hesaplayabilecek kimse var mı ? biraz da kendimin de öğrenmesi gerekiyor hesaplamayı.
maaşa göre sigorta primleri ne kadar farke diyor öğrenmem gerekiyor da. iki maaş arasında ki farkı hesaplayabilecek kimse var mı ? biraz da kendimin de öğrenmesi gerekiyor hesaplamayı.
0
mavipanter
(18.01.18)
buna baktım da, anlamadığım bir nokta var. bu listede hangisi aylık yatırılan miktar. en son olana toplam maliyet diyor. ama ben aylık sgk olarak ne yatırılıyor onu merak ediyorum.
0
🌸mavipanter
(18.01.18)
www.verginet.net

hocam yani buradan bakarsak, aylık olarak toplam maliyetten net maaşı mı çıkarıyoruz, yoksa brüt maaşı mı ?
0
🌸mavipanter
(18.01.18)
Brüt maaştan %15 senden kesiliyor + %22.5 işveren senin adına yatırıyor.

Sigorta primi çıktıktan sonraki miktar üzerinden gelir vergisi kesiliyor.

Linkteki işveren payı kutucuklarının işaretlerini kaldırırsan sadece seninle ilgili hesapları görürsün.

Burda da oranlar var:
www.sgk.gov.tr
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(18.01.18)
(11)

bizim burda lapa lapa kar yağıyor?

for day to break
burası orta anadolu'nun yüksek kesiminde bir yer. sizin oralar nasıl?
burası orta anadolu'nun yüksek kesiminde bir yer. sizin oralar nasıl?
0
for day to break
(18.01.18)
Yağmur + kar soğuğu
0
dissendium
(18.01.18)
Burası Ankara burda kar yok.
0
diss0640
(18.01.18)
Burası ankara fırtına var
0
freetakilir
(18.01.18)
meteorolojiyle amatör olarak ilgilenen ve tüm kışı forumlarda geçiren birisi olarak YILDIM. DİSKİNDİM. BUNALDIM. bugün efsanevi yağış aldık biz burada ama karayel geç girdiği, hava yeterince soğumadığı için hepsi yağmur olarak düştü. akşama doğru soğuma gerçekleşince biraz kar yağdı ama tabii ki tutmadı. yarın sabah -5, bu sefer kar yok. YETER.

şimdi 22-23 ocak itibariyle yeni bir soğuk vuracak gibi duruyor ama ben ümidimi kaybettim artık. şu an için bulunduğum yerde 23 ocak öğleni için verilen sıcaklık tahmini -12 derece. o gün geldiğinde 1-2 dereceye çıkmış olur herhalde. nefret ettim artık. yağmıyor. hiçbir şey yok. kuru soğuk yiyip duruyoruz.

ankara'dayım bu arada. gölbaşı. şehrin rakımı en yüksek yerlerinden olacak bir de güya. ulan yine sinirlendim. ne biçim gölbaşı bu. şubat oldu yerde bir kere kar gördük daha. salı için kar vermiş mgm ama inanmıyom artık. güvenmiyom.
0
der meister
(18.01.18)
bizim burda da merkezde kuru ayaz varmış ama biz dağ eteklerindeyiz. o yüzden bu 3. kar bizim.
0
🌸for day to break
(18.01.18)
Özendim.
Bizde (İzmir) bu gün gündüz vakti bi ara yağdı, arada kısa süreli mercimek büyüklüğünde dolu oldu. Şimdi sakin. Yıldızlar görülüyor.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(18.01.18)
Bursa. Sadece yağmur var.bu yıl kar yağmadı.
0
brnbrs
(18.01.18)
cennet böyle bir şey olmalı

hizliresim.com
0
🌸for day to break
(18.01.18)
İzmit soğuk, yağmurlu, puslu ve karsız :(
0
mutlusismankedi2015
(19.01.18)
Malatya'da sabah başladı çok şükür. Güzel yağıyor. Kayseri'de karliymis. Birazdan malatyadan Kayseri'ye doğru yola çıkacam, inşallah yolda kalmayız.
0
etna
(19.01.18)
ne mutlu sana...
0
everythingok
(19.01.18)
(10)

Kripto paralar : Tek soru

herhaltibiliyoring
ben bu konularla çok ilgili değilim ama uzaktan bakınca aklıma bir soru takılıyor. Paranın kontrolü devletlerin elindeyken, neden kontrol edemeyecekleri bir oluşuma izin versinler?Internette böyle başladı. Hey hey özgürüz istediğimizi yaparız derken, bi baktık,devletin insanları en kolay ve detaylı
ben bu konularla çok ilgili değilim ama uzaktan bakınca aklıma bir soru takılıyor. Paranın kontrolü devletlerin elindeyken, neden kontrol edemeyecekleri bir oluşuma izin versinler?


Internette böyle başladı. Hey hey özgürüz istediğimizi yaparız derken, bi baktık,
devletin insanları en kolay ve detaylı kontrol edebileceği ortam oldu.
Bu kripto paraları da devletler ya yasaklar, ya da kontol edebileceği hale getirir gibme geliyor.
0
herhaltibiliyoring
(18.01.18)
yasaklamak için ellerinden geleni yapıyolar ama kafaları henüz bunu yasaklayacak kadar basmıyor.
özet geçtim ama durum bu.
internet çağında böyle bişeyi yasaklayabilmeyi düşünmek de saçmalık. bi deliği kapatsın diğerinden yaparlar alışverişi.
0
rentts
(18.01.18)
hayır öyle değil. devlet bunu yasaklayamayacağı için yasaklamıyor.

kriptoparahaber.com
0
istanbul kanatlarimin altinda
(18.01.18)
Yasakalayamayo babo yaa.. öyle sihirli bişey işte bu bitcoin. Herkes zengin olcak, hec kimse batmayacak.
0
empedokles
(18.01.18)
Yasaklanamaz demek saçma kalıyor biraz. Örnek verilen yazıda "Bir ülkede bile yasaklanmasa, diğer her yerde yasaklansa yine de teknik olarak yasaklanmamış olur." denmiş.

Sadece şunu söyleyeyim; Güney Kore'de kripto paralara kısıtlama geleceği söylentisi bile BTC'nin 1 günde %30 değer kaybetmesine sebep oldu.
0
himmet dayi
(18.01.18)
@acemi bağa mı dedin kardeş? eğitim seviyesi falan. bunun konuyla ne alakası var bi kere :D neyse, senin seviyene inmediğimi mesajlarına cevap vemememden anlamışsındır zaten.

şu bitcoin işine girmemiş olanlar neden bitcoini kötülemeye bu kadar meraklı anlamıyorum. bir kuyruk acınız var galiba. hayır bu kadar kıskanacağınıza gelin beraber kazanalım, nedir yani :D

neyse. clickbait falan bakmadan ilk bulduğum siteyi attım. siteyi beğenmediyseniz kısaca şöyle söyleyeyim, kripto işleri bugün türkiye’de “yasaklansa” ben kaldığım yerden tüm işlemlerimi yapmaya devam edebilirim. ee bunun neresi yasaklama?

evet yasaklandığında ya da yasaklanacak söylentileri olduğunda paralarını çeken büyük kesim var, ondan dolayı düşüyor. ama sonra kat kat artıyor tekrar. örneğin ekim ayında çin gibi koca bir ülkede ico’lar yasaklandı. o zaman bitcoinin değeri 5 bin dolarlardan 4 bin dolarlara düştü. aha patladı’cılar dolmuştu gene. şimdi bitcoin oldu 11 bin dolar.

güney kore’de de gerçekten yasaklansa (ki yakındır) gene büyük düşüş olur. ama bir haftayı bulmaz toparlar. çünkü düşmesi pek çoğumuz için güzel bir şey, mis gibi düşükten alıyoruz. örneğin bu hafta yaşanan düşüşten baya bir kar elde ettim. iyi ki düştü.

siz de dün 10 lira koysaydınız şu an 12 liranız olmuştu. üstelik bunu görebilmek hiç zor değildi, “ama bilemezdik” falan demeyin yani. tüm kriptocular bunu yaptı ve kazandılar.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(18.01.18)
Yasakları düşünmek yerine blockchain teknolojisini öğrenmek daha çok işinize yarar.

Şuradan başlayabilirsiniz.

www.bkm.com.tr
0
knorbulyon
(18.01.18)
bitcoin'in karşılığını usd/tl/euro üzerinden hesapladığın sürece bal gibi yasaklarlar ya da yoluna taş koyarlar.
0
lazpalle
(18.01.18)
tr'değil de, benim asıl kastettiğim, amerika gibi parası güçlü ülkeler buna neden izin versin? illa ki müdahale edeceklerdir.
0
🌸herhaltibiliyoring
(18.01.18)
Ben de konuya uzaktan bakan biri olarak ardında devlet güvencesi bulunmayan sanal bir değere insanlar nasıl güveniyorlar diye düşünüyorum.

Deep web içindi bişeydi derken coinler havada uçuşmaya başladı. Birdenbire ve çok büyük ivmeyle. Şimdi herkes coin conuşuyor.

Kripto kabul eden firmalar hangileri mesela? Apple kabul etti bi dönem şimdi etmiyor diye biliyorum.
Nerede kullanılacak bu paralar ve ne kadar zaman kullanılabilecek? Al-sat tamam da ekonomik piyasada işlevi var mı, varsa olmaya devam edeceğinin garantisi var mı?

Sorularla gelmiş gibi oldum ama madalyonun diğer yüzü olduğunu da belirtmek istedim. (Bence birden çok yönü var. Dışarıdan bakınca bana görünen bu. Mesela "Bu kripto paraları da devletler ya yasaklar, ya da kontol edebileceği hale getirir gibme geliyor" dediğin kısma bi ilave: Veya "kullanır" Ben birazcık ekonomi bilgimle bile "c" seçeneği diyorum. Sadece "net hata noksan" ve milli piyangonun yakın geçmişine bakmak bile yeterli bunu düşünmek için)

İnsanlar yattığı yerden kripto para üretiyorlar. Gerçek anlamda. Makineye bağlanıyor kripto para üretiyor. Çinde yapılıyordu galiba. Garip geliyor bana bu durum. Ne yiyip ne içecez herkes yatarsa...

Hazır kripto konusunu bilenler toplanmışken;
"sen çok yanlış anlamışsın" derseniz anlamadığım yeri ana hatlarıyla öğrenmek isterim:)
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(18.01.18)
@acemi

evet ben zaten konunun uzmanı olduğumu söylemedim ki. hatta hiç bilmiyorum diyebilirim. ama yasaklansa bile yasağın bir işe yaramayacağını bilmek için uzman olmaya gerek yok. (uzman arkadaşlar varsa daha ayrıntılı anlatırlar)

www.quora.com

al bakalım, ekşi duyuru’nun aşmış versiyonu olarak gördüğüm quora’da bu soru sorulmuş ve neden yasaklanamayacağı konunun uzmanları (olduklarını söyleyen) kişiler tarafından anlatılmış. eğitimliler yani sen ben gibi geyik muhabbeti yapmıyorlar ;)

özetle; hükümet ülkedeki alım-satım yaptığın siteleri ve bitcoinle alış veriş yapmayı tabiki yasaklayabilir. tabi bu youtube’un yasak olması gibi bişey olur. yani bitcoinin hem yurtiçindeki hem de yurtdışında dolaşımını engelleyemezler. kapatacakları bir şey yok çünkü. fiziksel demişsin ama değil işte. takibi yapılamıyor, işlemin lokasyonu yok. zaten bu yüzden deep web’te kullanılıyor. gerçi bitcoin çıktığından beri haberin varsa bunları bilmiyor olamazsın.

hangi ülkede olduğumun bir önemi yok, bulunduğum ülkede yasaklansa yasak olmayan ülkenin sitesini kullanırım. twitter da yasaktı bir dönemler, hepimiz gayet giriyorduk.

ayrıca quora’daki cevapta @hayat aklini’nin dediği konuya da değinmişler. bankerler, hatta muhtemelen hükümetler bile bu işten para kazanıyor.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(18.01.18)
(4)

anneme İzmir'de ev, bütçe 100.000 TL

legalize marijuana
deniz kenarı olmaz tabi ama yakın dahi olsa süper olur,2+1 olmaz tabi ama olsa süper olur.önerilerinizi bekliyorum, hangi semtlere bakmalı?
deniz kenarı olmaz tabi ama yakın dahi olsa süper olur,

2+1 olmaz tabi ama olsa süper olur.

önerilerinizi bekliyorum, hangi semtlere bakmalı?
0
legalize marijuana
(18.01.18)
tire-ödemiş-menemen
0
brakgn
(18.01.18)
izmir merkez olacaksa çiğli/egekent/menemen taraflarında 1+1 ya da 1+0 olabilir. onun dışında malesef gecekondular var.

çevre ilçeler de olursa torbalı/selçuk civarında da daireler bulunabilir.
0
drystedb efficacious
(18.01.18)
Eğer anneniz araba kullanmıyorsa o fiyata izmir merkeze bağlı bir yerden aldığı evde perişan olur.

Hiç gerçekci bir fiyat değil bahsettiğiniz. 120.000 civarına menemen taraflarına bakabilirsiniz belki.
0
denizgonen
(18.01.18)
Bütçenize uygun denize yakın bulmak zor.
Yine de;
Cumkuriyet mahallesine bi bakın. Karışık değildir, merkeze hastaneye uzak değildir. Komşuluklar eskiye benzer... Bi dolmuşla ksk çarşı, deniz sahil...
Çiğli, Evka5, Evka2, Yıldız mah... O aralarda olabilir. Bi vesaitle denize ulaşabileceği yerler buralar. Güney tarafında da olabilir. O bölgede bazı yerler yokuştur anneyi yorabilir, yokuş olmayan bölgeler de var...

Siz isterseniz bütçenize uyan bulduğunuz seçenekleri söyleyin, fikir verelim daha iyi olur. Çünkü öncelik bütçede:)
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(18.01.18)
(12)

Filmleri seyrettikten sonra not almamla ilgili

Cursed Chico
Bir belge var. Oraya seyrettikçe yazıyorum filmi. Şurası etkiledi. şu oyuncu var. Konusu şu. SOnra da internetten yorumlara bakıp ilginç bilgi vs varsa onları da yazıyorum.İlerde hangi filmi seyrettiğimi unutursam dönüp bakayım diye, hangilerini seyretmişim. Ya da 1950 ispanyasını anlatan film seyr
Bir belge var. Oraya seyrettikçe yazıyorum filmi. Şurası etkiledi. şu oyuncu var. Konusu şu. SOnra da internetten yorumlara bakıp ilginç bilgi vs varsa onları da yazıyorum.

İlerde hangi filmi seyrettiğimi unutursam dönüp bakayım diye, hangilerini seyretmişim. Ya da 1950 ispanyasını anlatan film seyrettin mi dediklerinde belki ordan bakarım ama böyle duurmlar olmadı hiç.

Sadece yazarken üste çıkıp bakıyorum neleri seyretmişim. Bazılarını unutmuşum bile seyrettiğimi.

Biraz zor oluyor film seyrettikeç yazmak. Vakit alıyor.

Aynı şeyi kitap dizi için de yapıyorum ve tiyatro. Onlar o kadar sık bitmediği için daha rahat da. Fİlm en kolayı.


Buna benzer davranışlar yapan var mı? Bu yaptığım şey hakkında eleştrileriniz neler? Bİr tarafım çünkü çok saçma, boşver yapma diyor.
0
Cursed Chico
(18.01.18)
Çok iyi yapıyorsun, bence devam et. Kitap için yaparsan Goodreads de kullanabilirsin.
0
whoosie
(18.01.18)
Sizi mutlu ediyorsa bize laf dusmez.
0
a summer day
(18.01.18)
İzlediğim filmleri bir süre sonra hatırlayamadığım için 1 yıla yakındır küçük bir not defterine yazıyorum fakat son zamanlarda ona da yazmayı unutuyorum=) keşke daha önce aklıma gelseydi diye hayıflanıyorum, hiç saçma değil bence.
0
mslny
(18.01.18)
ayrıntıya girdiğinden dolayı her anı kaydetmek zor geliyor olmalı.
filmlerden pek değil ama sık olmasa da not olarak çeşitli tv programlarındaki konuşmacıların sözlerinden ve kitaplardan (araştırma inceleme tarih genel kültür türünden) bazı alıntılar yaparım.
0
1adam
(18.01.18)
bence sacma degil hic. iyi yapiyorsun. film icin yapmiyorum ama swarm uzerinden yaptigim check inlerin amaci bu oluyo bende.
0
kuehles blondes
(18.01.18)
kitap için: goodreads
film için: letterboxd
dizi için: trakt.tv
0
steve rogers
(18.01.18)
Ben de yapıyordum. Film, kitap, botanik vb. bi çok konuda yaptım. Not almak gibi oluyor, yazarken bi daha düşünüyorsun, değerlendirmeler yapıyorsun, dönüp bişi aramak kolay oluyor. Gittiği yere kadar devam et bence.

Ben bilgisayar patlayınca moralim bozulup bırakmıştım. Yedekleme yapmak şart.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(18.01.18)
iyi yapıyorsun tabiki de yazmak kaynak bırakmaktır. Bence dünyadaki herşey kayıt altında ve sürdürülebilir olmalı-keza olsaydı şimdi çok daha gelişmiş hayatlarımız olurdu, ya da çakılmış. ikisi de aynı şey.

Ama ben şahsi olarak yazmanın hissedilen duyguları yansıtmadığını düşünüyorum, yazmak köreltiyor. bilinçsizce 3.şahısa dönüştürüyor. Yazarken ne kadar dikkatli ve özenli davranırsan o kadar yabancılaşıyor. Ya da bende öyle oluyor.

his, düşünce çok hızlı akan şeyler. kendini kaptırınca(yoğunlaşınca) bütün enerjini emerek gerçek yaşamında hızına yetişemeyeceğin bir silsileyle gelişiyor ve devam ediyor. Ama yazıya dökmeye kalktığında fiziksel hareket kabiliyetin yüzünden engelleniyor o duyguların ve koptuğu anda geri dönülemiyor.

Beyin tuhaf bir organ. öyle kol-bacak gibi değil.

Mesela şimdi, telefon çaldı ve buraya ne yazdığımı ne yazacağımı unuttum. Önemini de yitirdi. Bir de aklıma geldi, birilerinin kitaplar hakkında kitaplardan alıntılarını yazması; okuyan açısından güzel birşey. çünkü betimlemeleri biraz da olsa hafifletip hap bilgi haline getirebiliyor. Ama kendi yaklaşımını yazması ''instagram'' gibi birşey, herkesin çirkin poposuna-fikrine maruz kalınıyor 2 satır kayda değer birşey okuyabilmek için. Yazmak ya da okumak çok yüceltiliyor. bu son söylediğimin konuyla bir ilgisi yok ama yine de belki birilerine faydası olur diye şunu da eklemek istiyorum; ''10 tane kitabı birer kere okuyacağınıza iyi bir kitabı 10 kere okuyun'' ben sanırım d.cündioğlundan duymuştum. Çok da anımsamıyorum.
0
mete kudur
(18.01.18)
Kim oynamis vs yazmak bence gereksiz de, filmle ilgili neler yazilmis bakmak ve kendin de yorum yapmak istiyorsan mubi'yi kullansana?
0
common of demons
(18.01.18)
Güzel bir sey. Ben bunu yillar once bir forum sitesinde yapıyordum oyle. Kiz bile dusmustu oyle ohom ohom.
0
i m sick tired
(18.01.18)
goodreads, imdb, icheckmovie kullanıyorum da kaydetmekiçin. bunlar bugün var yarın yoklar. o yüzden dökümanlara yazıyorum.

Özel şeyler odluğu için, ne bileyim filmdeki çocuğun ölmesi bana şunu hatırlattı gibi, online olarak paylaşmak istemiyorum. O kadar sanatsal ve düzgün de yazmıyorum. buraya yazdığım gi bi. anl am bozukluklarıyla dolu.


mesela arada filmde anlamadığım yerler oluyor, burda soruyorum. cevap gelince yazıyorum flan.(git: )
0
🌸Cursed Chico
(18.01.18)
kitapları ben de altını çizerek okuyorum ancak not alıp bunları bir word dosyasında saklamak benim de hayalim. eleştirilecek bir yanı yok çok iyi yapıyorsun devam et böyle :)
0
burya
(18.01.18)
(23)

Yeni dogacak kizimiza isim bulamadik. Bi el atin.

kolbasti oynayan koala
merhabalar,yeni dogacak kizimiz icin bi isim secemedik. bize yardimci olmak adina anketi doldurabilir misiniz?https://strawpoll.com/z67s3b2bedit: isimlerin anlamlariLoren: Lora ağacı. Onur ve zafer simgesi. Luna: Ay. Yeryüzünü aydınlatan.Mila: Sudan gelmek, sudan gelen.
merhabalar,

yeni dogacak kizimiz icin bi isim secemedik. bize yardimci olmak adina anketi doldurabilir misiniz?

strawpoll.com

edit: isimlerin anlamlari

Loren: Lora ağacı. Onur ve zafer simgesi.
Luna: Ay. Yeryüzünü aydınlatan.
Mila: Sudan gelmek, sudan gelen.
0
kolbasti oynayan koala
(18.01.18)
çocuk türk mü yabancı mı? eğer türk ise seçeneklerden hiç biri. bu eziyeti yapmayın yani. yabancı ise loren.
0
elorelia
(18.01.18)
Loren çok hoş duruyor, Allah sağlıklı ve mutlu bir ömür versin :)
0
algoritma uzmani
(18.01.18)
elorelia +1
0
Rudy Baylor
(18.01.18)
türk. ama türkiye'de degil.
0
🌸kolbasti oynayan koala
(18.01.18)
Luna. Türkiyeye gelirseniz ayla dersiniz olur biter.
0
sutlu nescafe
(18.01.18)
amcam yıllar önce aradı kızın ismini siz koyun dedi. kendisi fransada yaşıyor. biz melisa dedik. oda dediki: melisa burda kötü kadınların ismi dedi kızın ismini lisa yaptı. Fransada sıkıntı yaşamasada Türkiyede sıkıntı yaşayabiliyor.
0
mikahakkinen
(18.01.18)
Mila, bin (1000) değil mi? Epey oy almış ama bin anlamında bi isim çevresinde nasıl karşılanır bilemedim.

Seçeneklerden Loren güzel bence.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(18.01.18)
Mila yerine Mia daha iyi olur. madem bu tarz düşünüyorsunuz
0
burya
(18.01.18)
mile 1000 mila değil :p

diğerlerinin çağrıştırdıkları için yüksek hoşgörünüze sığınarak;

luna: ''ââ lââ luna'' diye şarkılı margarin var.

loren: schaub lorenz televizyonları var.

ee? diyecek olursanız da Türkiye'de bu tarz şakalaşmalar yaşayabilir.
0
onemoremile
(18.01.18)
nerde yasiyorsunuz?
yurtdisinda luna kedi/köpek ismi.
loren isim bile degil. sophia loren'in soyadi, lorenzo (erkek ismi) isminin kisaltilmisi. baska? ne demek loren? sirf kulaga hos geliyor diye herhangi bir kelimenin isim olarak konulmasi cok sacma.
bu ikisini cikarinca mila kaliyor.
0
pilav
(18.01.18)
mille bin evet ama her zaman değil :p
www.youtube.com

@pilav, Loren ismi yok evet ama olmayacak anlamına gelmez bence.

Yaşadığınız yerde kürt kökenli insanlar varsa Lorin ismiyle karıştırabilirler, onun dışında bi sıkıntı olmaz kanısındayım.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(18.01.18)
tamam pes :p
0
onemoremile
(18.01.18)
hollanda/eindhoven'dayiz.

Loren'in orijinali 'Lorene' ve rusca kokenli bir isim esasen. kelimenin kokeni ile de pek ilgilenmiyoruz. guzel bir telaffuzu olmasi, guzel bir anlam ifade etmesi ve soy ismimizle uyumlu, buyudugunde 'bula bula bu ismi mi buldunuz' demeyecegi bir isim secmeye calistik.

kedi kopek ismi olmasi, alaluna margarin olmasi da pek umurumuzda degil acikcasi. yarin 'pelin' adi altinda deterjan/margarin markasi ciksa da bu umursamazligimiz devam ederdi.

tepkileriniz icin cok tesekkurler. umarim saglikla kucagimiza aliriz da tek derdimiz ismi olur :)
0
🌸kolbasti oynayan koala
(18.01.18)
Ben insanların isminin ağırlığını taşıdığına ve etkisine inanırım, o yüzden kelimenin kökeni ile ilgilenmiyoruz demek bana çok bencilce geliyor. adım saçmasapan olsaydı anlamsız yahut sırf farklı diye konmuş olsaydı sanırım siz ne ettiniz derdim aileme. İsimlerden seçemedim, konu geçtiği için haddim değilken yorum yaptım şu an da ne gereği vardı diye pişman oldum ama silemem artık.
0
mslny
(18.01.18)
bir tür bir de yabancı ismi koyun bence.
istedigini kullansın.
0
herhaltibiliyoring
(18.01.18)
isimlerin hicbirini begenmedim.

yurtdisinda yasiyor diye full yabanci isme gerek yok bence. ama illa yabanci isim koyacaksaniz

nina, lena.

onun disinda gayet alev, simay, simge, yasmin... vb bir suru guzel turkce isimler de var.
oyle yani.

loren in bana hatirlattigi iki sey var, sophia loren in soyadi bir de quiche lorraine :D
luna - lunapark
mila - ufak tefek cinayetlerden mi duydunuz? :D
0
kuehles blondes
(18.01.18)
zeynep
0
mysql34
(18.01.18)
eliz koyabilirsiniz. hem yurtiçinde hem de yurtdışında sıkıntı çekmez.
0
boyalı kuş
(18.01.18)
Ben Taylor koyacağım ki Taylor Swift'e benzesin.
0
i was made for you
(18.01.18)
baska isimler uzerinde yogunlasırsanız onları işaretleyelim, ankete katılamadım bile :/
loren değil de lorin cok guzel cidden.
0
river song
(18.01.18)
Luna bence muthis bir isim cok severim
0
hacilaklak
(18.01.18)
Alina tavsiye ederim. Hem rusca bir isim telaffuzu koçay hemde türkçe isimlere benziyor
0
boran79
(19.01.18)
degerli insanlar hepinize cok tesekkur ederiz. bu uc ismin de kendine has anlamlari var. daha once de telaffuz ettigim gibi kokeninin turk olup olmamasi, turkiye'de zorluk cekip cekmemesi pek umurumuzda degil.

benim adimi benim babaannem halen duzgun soyleyemez. oyle alelade bir isim halbuki.
yegenimiz var 3 yasinda, ismi 'almıla' (evet ı ile). orijinal turkce bir isim. telaffuzu da kolay degil ama guzel, hos bir isim misal. fakat telaffuzu zor oldugu icin cogu insan zorlaniyor fakat ailesinin umurunda degil bu pek. bizde de durum boyle.
0
🌸kolbasti oynayan koala
(19.01.18)
(7)

Oda termostatı doğalgaz tüketiminde aşırı fark yaratır mı ?

joehigashi
2 kişiyiz ve çalışıyoruz. Yani gündüzleri haftanın 5 günü evde değiliz.Evde yokken kombiyi gündüz ya 30 derecede çalıştırdık ya kapattık akşamları ise 40-45 derece arası kullandık. onu da her akşam yakmadığımızı söyleyebilirim buna rağmen 220 tl fatura geldi yan komşumuz ise eşi ev hanımı olmasına
2 kişiyiz ve çalışıyoruz. Yani gündüzleri haftanın 5 günü evde değiliz.

Evde yokken kombiyi gündüz ya 30 derecede çalıştırdık ya kapattık akşamları ise 40-45 derece arası kullandık. onu da her akşam yakmadığımızı söyleyebilirim buna rağmen 220 tl fatura geldi yan komşumuz ise eşi ev hanımı olmasına yani gün içersinde kombiyi kullanmalarına rağmen 130 tl faturaları geldi.

Sorduk oda termostatı kullanıyorlarmış birde kombileri yoğuşmalı kombiymiş. Termostat olayı bu kadar fark ettirir mi işi ? Yoksa kombinin yoğuşmalı olması mı bu kadar fark ettiriyor ?

Az evvel baymak'ı aradım termostat için 400 tl fiyat çektiler ne yapsak bilemedik. değer mi acaba normal kombi + termostat ile tüketim açısından verim alır mıyız ?
0
joehigashi
(18.01.18)
Yogusmali fark ettiriyor bence.bizim komşuya 110 gelirken bana 190 geldi dediğin gibi doğru düzgün yakmadigimiz halde.
0
brnbrs
(18.01.18)
ankaradayim, yogusmali son model kombi var, gunduz iste olmama ragmen kismiyorum; gece-gunduz acik ama aksam evde tshirt sort ve corapsizim; en son 310 geldi :) en dusuk 35 olmasina ragmen surekli 55'de

edit: ev dubleks cati kati bu arada
0
kamyonsans
(18.01.18)
bana sorarsan sadece odalarınızı açık tutun.

ikinci olarka da gündüz evde değilseniz yakmayın öyle deneyin, böylece bence en az bi 100 tl fark edecek.

millet kombi yakıyor tamam ama heryerin peteklerini açmıyor ki.
0
Photographer
(18.01.18)
@Photographer

bize gelen tesisatçı kombi aç kapa yapmanın daha fazla tüketim yaptırdığını kullanmadığımız zaman düşük derecede açık kalması gerektiğini söylemişti bizde ona uyduk ama iyi olmadı galiba :/

Zaten yanan 3 oda 3 petek kullanmadığımız odaları yakmıyoruz.
0
🌸joehigashi
(18.01.18)
Yoğuşmalı bizim memlekette çok da gerekli değil diyen bi inceleme okumuştum, getirdiği gerekçeler mantıklıydı.

Termostat akıllı çözüm. (Şart değil ama termostatların saat ayarlı olanları var. şu saatler arasında şu derece biz eve gelmeden önce şu derece olsun diyebilirsiniz.)

Kapatıp açmak pahalıya gelir, bütün suyu soğutup tekrar ısıtıyorsunuz. Ev ve eşyalar da soğuyor. Evde yokken kısık ayarda evde olunca yüksek ayarda uyurken düşük ayarda gibi ayarlarsanız daha ekonomik olur.

Bir de başkalarıyla karşılaştırırken evin konumunu da göz önüne almak lazım. alt ve üsttekilerin ısınma durumları, dış cephe duvarlarının çokluğu vb. etkenler yakıt masrafını direkt etkiliyor.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(18.01.18)
temel farklardan biri yoğuşmalı olmasıdır.

komşunun evi güneye sizinki kuzeye bakıyorsa bu da fark yaratır.

komşunun alt ve üst katı cayır cayır yanıyor seninki ise boşsa o da fark yaratır.
0
hosein
(18.01.18)
Termostatın mantığı şu; ortam sıcaklığı ayarlanan dereceden yüksek ise kombinin sirkülasyon yapmasını engelliyor. Bu yüzden oda sıcaklığı düşmediği sürece kombi sıcak su basmıyor.

Isı düşerse devreyi açıyor, kombi devre açıldıktan sonra sıcak su ısısını yükseltiyor ve peteklere sıcak su basıyor.

Termostat olmadığında kombi kendi programı ile belirli periyotlarda suyu pompalıyor, dönüşüm yapan su doğal olarak soğuyor ve kombi ayarladığınız yanmaya başlıyor.

Yani termostat olmadığında kombi oda sıcaklığını değil içinde dolaşan su sıcaklığına göre açılıp kapanıyor. Hele ki kombi balkon gibi odadan daha soğuk bir ortamda ise sarfiyat artıyor ve ev gereksiz ısınıyor.

400 TL çok para, alın bir tane manuel termostat 50-60 TL aynı işi görür. Pahalı olan günlük haftalık dijital programları vardır, işe yarıyor ama o kadar paraya değmez.

Atıyorum sabah evden çıkarken termostatı 17-18 gibi ayarlar giderseniz. Akşam gelince de 22 gibi yaparsınız, mis.
0
John Bloor
(18.01.18)
(6)

Buddy eklemek

liberal
Merhaba,Birisinin entrylerini takip etmek adına badi ekleyecegim. Bu karşı tarafa gidiyor mu? Şu kişi seni badi ekledi diye.Ne gereği var bilmesine.
Merhaba,
Birisinin entrylerini takip etmek adına badi ekleyecegim. Bu karşı tarafa gidiyor mu? Şu kişi seni badi ekledi diye.
Ne gereği var bilmesine.
0
liberal
(18.01.18)
Gitmiyor.
0
cinsi kisi
(18.01.18)
Gitmiyor. Mobilden takip eden sayısının 1 arttığını görür sadece.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(18.01.18)
sağolasın eklediğin için.
0
orijinal nick bulamadim
(18.01.18)
teşekkürler,

@orijinal nick bulamadim, entrylerine baktım olabilir esasında.
0
🌸liberal
(18.01.18)
araya sıkıştırayım. peki bunun bu adam entry yazınca bana haber ver versiyonu yok mudur? badiye aldığım insanları takip etmeyi unutuyorum ben yahu :)
0
syozkn
(18.01.18)
haber verme yok. badi (mobilde takip) seçeneklerini kullanarak badilerin yazdıklarını okuyabilirsiniz.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(18.01.18)
(11)

günde 2 saat hangi konuda okuyayım?

nigeo
selamlar,günde 2 saat kadar boş vaktim var. ofisteyken bilgisayar başında 2 saat mal mal sözlüğe falan bakmak istemiyorum.her gün 2 saat okuya okuya kurcalaya kurcalaya bir konuda biraz bir şeyler öğreneyim istiyorum.kitap götürüm okuyamam.bir konuda online araştırma tarzı düşünebilirsiniz.çok konsa
selamlar,

günde 2 saat kadar boş vaktim var. ofisteyken bilgisayar başında 2 saat mal mal sözlüğe falan bakmak istemiyorum.

her gün 2 saat okuya okuya kurcalaya kurcalaya bir konuda biraz bir şeyler öğreneyim istiyorum.

kitap götürüm okuyamam.
bir konuda online araştırma tarzı düşünebilirsiniz.

çok konsantre kesintisiz 2 saat gibi de düşünmeyin ama totalde en az 2 saat okuyacak vaktim var bilgisayar başında her gün.

dil öğrenmek istesem ideal olurdu mesela.
her gün 2 saatlik çalışmaya biraz ilerlerdim bir dilde. ama istemiyorum.

konu adaylarım:
*beslenme
*anatomi. insan vücudu. temel tıp.
*bahis sektörü
*temel fizik

herhangi bir şey önerebilirsiniz.

ne konuda kendimi az da olsa geliştirebilirim sadece online okuma-araştırma ile?

ortalama 3-4 ay günde 2 saat vakit var.

Teşekkürler.


edit: türkiye tarihi, siyaseti vs istemiyorum arkadaşlar bu arada.

belki bir ülke ya da bölge seçip oranın tarihini sosyolojisini okuyabilirim.
0
nigeo
(17.01.18)
Norobolim? Noropsikoloji olur, norobiyoloji olur. Bu konularda bir şeyler bilmek hem kendinizi hem de çevrenizdeki insanları daha iyi tanımanıza, anlamanıza yardımci olur.
0
fraise
(17.01.18)
Antik Mısır tarihi, arkeoloji, botanik, ornitoloji, jeoloji...
0
dissendium
(17.01.18)
anatomi
0
duygusal pehlivan
(17.01.18)
durbikonusucaz
(17.01.18)
Kuantum fiziği.
2.dünya savaşı ve nazi almanyası tarihi.

Benimkiler bunlar.
0
brad pitt
(17.01.18)
Borsa
0
ovungec zeus
(17.01.18)
Coursera’da yanlış hatırlamıyorsam stanford üni’nin hazırladığı bir beslenme konulu kurs vardı. O ve Coursera’daki diğer her şey olabilir, ücretsiz.
0
sopiro
(17.01.18)
Bence youtubedan video izlemek ya da podcastleri takip etmek daha mantıklı.
Okuma olayı daha çok ön hazırlık istiyor.
0
kayranin kedisi
(17.01.18)
Borsa + 1
0
keep out
(17.01.18)
okumak değilde, belirli bi konuda tutorial izleyip kendini geliştirsen?

herşey olabilir bu, fotoğrafçılık, photoshop vs vs
0
Photographer
(17.01.18)
Nörobilim+1

Borsa denmiş ama; yeni teknolojik gelişmelerle birlikte borsa konusu tamamen boyut değiştirecek gibi görünüyor. Değiştirmiştir veya başlamıştır bile belki.
Bu durum olmasaydı bile borsa konusu "az da olsa geliştireyim" denecek bir konu değil.
www.ted.com
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(17.01.18)
(4)

Öğrenci için ingilizce film ve öğrenme yöntemi sorusu

hayat aklini konusacak bir filozof uret
Genç 10. sınıfta okuyor. İngilizce düzeyi 11. sınıf belki viraz daha ileri. İnternette ingilizce olarak yazıştığı arkadaşları, gruplar var. İngilizce yönünde ilerlemeyi düşünüyor. Yurt dışı eğitimi için sınava girmek istiyor. Sınav bu ay sonunda olacakmış. Öğretmeni 11. ve 12.sınıf testlerinden ve
Genç 10. sınıfta okuyor. İngilizce düzeyi 11. sınıf belki viraz daha ileri. İnternette ingilizce olarak yazıştığı arkadaşları, gruplar var.

İngilizce yönünde ilerlemeyi düşünüyor. Yurt dışı eğitimi için sınava girmek istiyor. Sınav bu ay sonunda olacakmış.

Öğretmeni 11. ve 12.sınıf testlerinden vermiş, 11'i çözerken gözlemledim cümleleri anlıyor, kelime eksiği var

Bi alıştırma kitabı vardı 11. sınıf içinmiş, deyimler, farklı alanlarda kullanımları vb. bilgiler vardı. O kitaba bir iki baktı, kapatıp yana koydu. Çekmedi veya zorlandı sanıyorum. "bunlar kolay" deyip 11. sınıf testlerinden çözmeye başladı.

Çizgi film izlerdi şimdi yeni yeni film izlemeye başladı. Açlık oyunlarını bitirmiş bir iki film daha söyledi hangileriydi unuttum. Filmleri türkçe izliyormuş. İngilizce olunca anlamadığını söyledi. Filmleri ingilizce dil ve ingilizce alt yazıyla izlemesni tavsiye ettim.

Basit ve anlaşılır dil kullanılan film tavsiyeniz olur mu? Marvel, fantastik, bilim kurgu ilgisini çekecek yapımlar.

Çalışma yöntemleri, siteler, sözlük... ingilizce öğrenmesine yardımcı olabilecek tavsiyelerinize talibiz.

Kelime pekiştirmek için tatoeba.org sitesini not almıştım. Önermeyi düşünüyorum, belki sizde daha güzel kaynaklar vardır diye önermeden sorayım dedim.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(17.01.18)
Yurtdışında okumak için sınav dediğiniz hangi sınav? 10. sınıf ise PSAT olabilir. Ya da coşup SAT alıyordur fakat ikisi de vocabulary konusunda zorlar bir öğrenciyi, öyle Türkçe kaynaklardan falan çalışarak çok fayda sağlayamaz, neticede kolay da bulmuş zaten.

O yaş grubu çocuklarda çılgın bir distopya hayranlığı oluyor: Açlık Oyunları serisi, Divergent serisi, Maze Runner serisi, ve ismini hatırlayamadığım bir sürü serinin kitapları ve filmleri var. Kitapları İngilizce okusun, filmleri de İngilizce sese İngilizce altyazıyla izlesin.

Ben contextten bağımsız kelime çalışmayı pek faydalı bir aktivite olarak görmüyorum, ama illa öyle çalışacaksa internette websitelerinde veya kitap olarak “en sık cıkan SAT/ TOEFL/ IELTS kelimeleri” gibi şeylere bakabilir. Benim ÇOK sevdiğim bir kitap var Vocabulary For The College Bound Student diye. Kelimelerin latince veya yunanca kökleri, ekleriyle vs anlatıyor. Sevmeyen veya o kökleri öğrenince aklı başından gitmeyen öğrencim olmadı şimdiye kadar.

Aklıma bunlar geliyor öğle arasında, sonra güncellerim artık.
0
sopiro
(17.01.18)
filmden ziyade dizi olarak arrow, the flash, supergirl gibi dizilerin dili müthiş kolay. ilgisini de çekiyor madem böyle marvel fantastik şeyler, bence gayet keyif alır. ingilizce altyazılı izlemesine bile gerek olmayabilir onları hatta.
0
vedderbaug
(17.01.18)
lost'un dili mesela çok basit. lost izleyebilir. konuşmalar gayet anlaşılır.
harry potter serisini izleyebilir.
0
dilemma of subscribtionability
(17.01.18)
@sopiro, teşekkür ederim öncelikle.
Gireceği sınav, liseler için öğrenci değişim programı sınavıymış. Kendi bulmuş.
www.wcepturkey.org
Sözlük önerini hemen iletiyorum. Öğrencilerden onay alan sözlük bulmak çok iyi oldu. Ben ingilizce-ingilizce önermiştim ama erken mi acaba diye emin de olamadıydım.
Filmleri de ileteceğim tabii:)

Kız kelimeleri google'a soruyor. tureng app. önerdim. uygun mu?

Artı olarak karşılaştığı kelimeleri cümle içinde kullanmasını söyledim. Farklı cümlelerde okumasının pekiştirmeye yardımcı olacağını düşünüyorum. Bu yöntem hatalı mı olur?

Mesela 1 sayfa test ( 10 soru kadar) çözerken 15 civarı yeni kelimeyle karşılaştı.
Kelimelerin yanlarına türkçesini yazdı. O kelimeler orda kalmasın hafızasına kaydolsun diye ek çalışma yapılmalı mı yoksa karşılaştıkça tekrar etme yöntemi mi daha iyi?

@vedderbaug, dizi izler misin diye sormuştum, "bilmiyorum ki, hiç izlemedim" dedi. İlgisini çekecek dizi olursa izleyebilir gibi. Önerdiklerini ileteceğim. Çok teşekkürler.
0
🌸hayat aklini konusacak bir filozof uret
(17.01.18)
(8)

spiral mi, doğum kontrol hapı mı?

beef
şimdi spiralin egzersizlerden sonra oynayabileceğine ve böyle bir durumda hamile kalabileceğinize dair şeyler okudum. doğum kontrol hapı da bu durumda kullanımı daha rahat bir şey ama haşimoto tiroidim var ve zaten ömür boyu her sabah kullandığım bir hormon hapı var. bir de üstüne doğum kontrol hapı
şimdi spiralin egzersizlerden sonra oynayabileceğine ve böyle bir durumda hamile kalabileceğinize dair şeyler okudum. doğum kontrol hapı da bu durumda kullanımı daha rahat bir şey ama haşimoto tiroidim var ve zaten ömür boyu her sabah kullandığım bir hormon hapı var. bir de üstüne doğum kontrol hapı kullanmam mantıksız mı olur? bir türlü karar veremiyorum. hangisi daha iyi sizce?

not: kondom artık seçeneklerden kalktı. zaten patlayıp duruyor meretler.
0
beef
(17.01.18)
Vazektomi.
0
kendi kendine yasayan yavrucak
(17.01.18)
Ek olarak: vazektominin geri dönüşü var ancak çocuk sahibi olmak istendiğinde verimi düşürüyor sanırım.
0
kendi kendine yasayan yavrucak
(17.01.18)
ria
0
yuvarlanantencereninkapagi
(17.01.18)
hiç doğum yapmamış kadınlara spiral takılmıyor diye biliyorum. bence en mantıklısı bi doktora danışmak.
0
elorelia
(17.01.18)
Spiral çok rahat ama doğum yapmamış kadınlara önermiyorlar. Bu kısmı bilmediğimiz için bir şey diyemiyorum.
0
yirmisantim
(17.01.18)
Spiral çok rahat +1
Hayat kalitesinı arttırıyor. Varlığını hissetmiyorsun, gebelik riski aklının ucuna bile gelmiyor. İlacı unuttum yok, ilacın yan etkilerinin endişesi yok.
Egsersiz yaptım, atladım zıpladım, ağaçlara tırmanıp düştüm, bisikletten düştüm... 15 sene kadar kullandım hiç bi sorun yaşamadım.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(17.01.18)
Türkiye'de doğum yapmamış kadınlara spiral pek önerilmiyor. Rahim içine yabancı bir cisim koyuyorsunuz, ortamı bozabilir. İleide gebe kalmak isterse risk almaya gerek yok. Bir hocamız elim kırılsa takmam demişti.

İmplant veya depo iğneleri düşünebilirsiniz doğum kontrol hapı yerine. NuvaRing de yeni bir seçenek.
0
Lim5
(17.01.18)
Ben uc aylik depo igne yaptiriyorum. Eger spiral icin bir cekinceniz var ve kontraseptif haplari da duzenli kullanma gibi bir sorununuz varsa depo igneleri deneyebilirsiniz.
0
lamira
(17.01.18)
(23)

sağlık hizmetlerinden memnun musunuz?

demirr
benim pek fazla hastane ve ilaçla işim olmadığı için sağlık sisteminin işleyişini tam olarak bilemiyorum fakat hastane binaları ve randevu sistemleriyle bir iyileşme olduğu aşikar. tabi ki aksayan yanları da vardır. özellikle büyük şehirlerde daha da hissedilir bu.hastane,randevu alma, muayene olma,
benim pek fazla hastane ve ilaçla işim olmadığı için sağlık sisteminin işleyişini tam olarak bilemiyorum fakat hastane binaları ve randevu sistemleriyle bir iyileşme olduğu aşikar. tabi ki aksayan yanları da vardır. özellikle büyük şehirlerde daha da hissedilir bu.

hastane,randevu alma, muayene olma,ilaç tedariği,masraflar gibi konularda sağlık sisteminden memnun musunuz? memnun değilseniz hangi aksaklıklar var?

nedir sağlık sisteminin aksayan yanları?
0
demirr
(16.01.18)
memnun değilim. sürekli özel hastanelere gidiyorum o yüzden. aşırı kalabalık. suriyeliler her yerde. doktorlardan yana bi şikayetim yok. bu konulardan dolayı.
0
sizofren06
(16.01.18)
yaşlılar memnun, randevusunu alma, aynı doktora görünebilme rutin ilaçlarını yazdırma yönünden hiç sıkıntı yok, ama bir şeyin çıktı ameliyat olacaksan o zaman durup yavaşça özele yöneliyorsun varsa birikimini kullanıyorsun yoksa kredi çekiyorsun.
0
eja
(16.01.18)
internetten ya da telefonla randevu alıyosun. sonra hastaneye gidip o randevuyu alabilmek için tekrar sıra alıyosun.
0
elorelia
(16.01.18)
hiç memnun değilim.

anlatılmaz yaşanır, her hangi bir zamanda ülkedeki herhangi bir hastenye git kendin gör.
0
Photographer
(16.01.18)
Hekim sayısı az, hasta sayısı fazla. Sistem optimum muayene süresine göre randevu vermiyor. Psikiyatri hekimini 10 dk arayka hasta görmeye zorluyor. Hekim hastalığın kendisini değil en yüksek olasılıkla ne olabileceğini bulmaya mecbur kalıyor. Muayene süresi biraz uzasa sıra bekleyen diğer hastaların sabırsız tepkisi ile karşılaşıyor. Doğru tanıyı alamayan hasta tekrar tekrar sisteme dahil oluyor hem kendi tedavi süreci aksıyor hem sistemde kısır döngü oluşuyor. Hastalar da sıkıntılı, verilen tedaviyi düzgün uygulayan kişi sayısı o kadar az ki, bunlar da başka bir şekilde tekrar hastaneye geliyorlar. Özel hastanelerde yoğunluk yok ama oradaki sağlık personelllerinin de bir standardı yok, hekim dahil.
0
curukturpkokusu
(16.01.18)
çok memnunum (!) sabah akşam hüloğluyorum.
0
burya
(16.01.18)
Hiç memnun değilim, o nedenle özele gidiyorum artık.

Geçen yaz ya insanlarlar övüyor, belki düzelmiştir diye evimin yakınındaki kadın doğum hastanesinin ek kliniğine gittim. Gitmez olaydım. Herkesin surat zaten bir karış. Hasta koltuğuna yatacağım bir baktım ıslak leke var, hemşireye rica ettim değiştirebilir misiniz diye "Yeni değiştirdik zaten" diye çemkirdi ve ben girdikten sonra değiştirilen bir örtü olmamıştı. Doktor sorması gereken şeyleri sormadı. Smear sonuçları da 40 gün sonra çıkıyormuş (deveyle falan yolluyorlar herhalde laboratuvara). Sonuçları göstermeye gittiğimde de hemşire ayakkabılarınızı çıkarmanıza gerek yok dedi, doktorun önüne yatınca bu defa doktor niye ayakkabılarını çıkarmıyorsun, çıkar da gel dedi (ki ayakkabı hiçbir engel teşkil etmiyor). Bu saçma tavırların üzerine de hayatta devlet hastanesine gitmem.

Bu olaydan 6 ay sonra özele gittim, doktor her şeyi detaylıca anlattı, hangi testi neden yaptığını, neler olabileceğini vs belirtti. Sonuç randevusunda şehir dışında olacağımı söylediğimde telefonla ararız istediğiniz saatte dedi ve telefonla bilgi verdi. Devlet hastanesindeki gibi insanı geren bir ortam ve ilgisizlik+hijyensizlik yoktu.
0
kayranin kedisi
(16.01.18)
en yakın zaman deneyimlerim:
ilaç yazdırmak ile yazdırmamak arasında sizin kârınıza olacak bir fark yok. kalkıp gidip randevu, yol, zaman, program vs, yine para veriyorsunuz, yan binadan alacağınız ilaca.

bir kere, "oha bu kadar iyi doktoru ilk defa görüyorum" dediğim biri vardı, onun dışındakiler ortalama.
iki tane de "bunun burada oturması insan sağlığı ve hayatı için tehlike" dediğim. Hele sonuncu, ruh hastalıkları hastanesinde, sanırım hastaydı.
Ben olumsuz etkisini yaşamadım ama konu hakkında bilgisi olmayana kalıcı hasar verebilecek biri orada oturuyorsa, sağlık sistemine toptan "berbat" demek isterim.

ayrıca saçmasapan kurallar, yaş sınırı ile ilaç vermiyor filan.

ek: online olarak randevu almak ve o zamanda randevuya girmek, memnun olduğum kısmı. ama bu zaten, zamanın gereği.
0
neynep
(16.01.18)
Ankara'nın göbeğinde, Ankara'nın en büyük ilk 3 devlet hastanesinde zatüre olduğumu bilemedikleri için neredeyse ölüyordum. Bu yüzden artık hep özele gidiyorum.
0
mayday
(16.01.18)
değişken genel olarak.

üniversite hastaneleri daha karmaşık ve sistemsiz. çapa'ya gidince ömrümden ömür gidiyor her seferinde ki burada aylarca kemoterapi aldım, ailecek bu iğrenç prosedürler nedeniyle psikolojimiz bozuldu. resmen bok bile hastadan daha kıymetli oralarda. mesela geçen ay bi muayene olacaktım, ücretli olsun çabuk olsun dedim. lan ücreti yatıracağım yerdeki veznede adam yok. belli bi zamanda bankaya kasalarındaki parayı yatırmaları gerekiyormuş. başka binaya geçtim. orada da aynı. son anda başka binanın veznesinden gideceğim polikliniğin parasını yatırabildim. neyse ki kendi ihtiyacımı giderecek durumdaydım o zaman ama daha kötü günlerimi anlatsam roman olur. doktorların da suçu yok. bana 2 kez aynı soruyu sorsa biri bi asabileşiyorum, insanlar napsın günde kaç kaçıkla uğraşıyorlar ki bazı insanların para veriyoruz sen bizim malımızsın tavrıyla doktorla iletişim kurduklarını inkar edemeyiz.

şuan küçük bir yerde memleketimde tatildeyim. annemi hastaneye götürdüm. randevum yoktu, hiç beklemedim. doktor harikulade bir şekilde dinledi. sonra elimizdeki tetkiklere baktı, sonra kendi ufak tefek şeyler istedi ve yine son olarak her şeyi detaylıca anlattı. maaile hayran kaldık doktora. böyle güzel şeyler de yaşayabiliyoruz ama nadir.
0
ruh i tibbiye
(16.01.18)
Sağlık sektörünün bizzat içinde bir insan olarak kimse bu sektördeki çok büyük bir çoğunluğun eline düşmesin diyorum.
0
ms brownstone
(16.01.18)
Hastahanede calisan (devlet, özel, vakif) ve etrafindakileri fazlasiyla hastaneye götüren biri olarak;

-Özel/devlet/vakif hastanesi ayrimi degil, DOKTOR ayrimi yapin.

-Durum ciddi ise en az 2 doktorun görüşünü alin.

Bunlarin disinda polikinlik hizmetlerinde internetten/telefondan randevu alma sistemi güzel. Aile olarak kullaniyoruz.

Muayene de tabiki sizinle ilgilenilen süre ve doktor sayisi az. Ve bu düzelmeyecek.

İlaç tedarigi konusunda asil sorun bence talep degil. O ilaclarin o hasta için gerek olmamasi ve/veya yanlis ilac kullanimi.

Masraflar konusunda ise saglik sistemi su an yari özel gibi bi sey zaten. Ödeyecegimiz para gittikce artacak.
0
bir3iki7
(16.01.18)
acemi ye katılıyorum. kan sırası beklemek baya depresif. ultrasona bi kaç ay sonrasına gün alınabiliyor.
0
barankovan
(16.01.18)
maalesef berbat. yirmi yaş dişi için 2019 haziran'a anca gün bulabildik. yakın zamanda bir çok kez devlet hastanelerine gitmek zorunda kaldım. çok kalabalık. her yer pislik içinde. doktorlar(belki de iş yoğunluğundan) oldukça ilgisiz. allah düşürmesin.
0
tantunisultansuleyman
(16.01.18)
Kuş kadar asgari ücret, kuş kadar emekli maaşı verilip sağlık hizmetinden katkı payı alınması.

-Katkı payları neden sürekli artıyor?
-Bazen sisteme girmeden ilacı direkt eczaneden almak daha ekonomik oluyor.
-Emekliye ve asgari ücretliye neden katkı payı var? Maaşlar geçinmesine yetecek kadar bile değil. 1400 maaş alıp 200 tl sini katkı payı ödeyen biliyorum. Eczaneye ödediği de var artı olarak. Muayeneye gitmek için yolu var, tahlil sonucu beklerken yemeği var...

Doktor başına düşen hasta sayısı çok çok fazla. Devlet hastanelerinde daha çok doktor olmalı.

Kalifiye sağlık persıoneli yetiştirilmeli.
Geçenlerde burada bi duyuruda tıp fakultesinde okuyup stajinda bir tek hasta muayene edemeyen bi arkadaş hasta muayene edip deneyim kazanma arayışındaydı, nasıl yapabilirim diye sormuştu.
Mantar gibi tıp fakültesi açıp içini boş bırakmamak lazım.

Tetkiklerde gün verme olayı olmamalı bir de. Bi alet kaç para? Onun kaç katı tutarlar nerelere harcanıyor. Yapılmayacak bişi değil bu. Neden yapılmıyor?

Bütün olarak;
Bir memlekette halkın mutluluk kaynağı olarak ezici çoğunlukta "sağlık" demesinin işaret ettiği konu; sağlık hizmetlerinin yolunda gittiği değil, o yönde yaygın endişe olduğunun göstergesi olsa gerek.
(Tabii insan sağlığına etki eden diğer etkenler beslenme, karnını doyuruyor olabilme vb. ile birlikte)
dergipark.gov.tr

Teknolojinin sağlık hizmetlerine girmesi konusunda fena değiliz. Daha ileri aşamaları beklemedeyiz.

"Devletin okulu varken dershaneye ne gerek var" sorusundan sonra şimdi "devletin hastanesi varken özel hastaneye ne gerek var" sorusunu sormalıyız.
Sağlık hizmetlerinde bana göre en büyük sıkıntılardan biri devletin hastanesi özel hastane ayrımı.
Devlet özel hastane ihtimamında hastane hizmete sunacak kadar aciz değildir mutlaka.

En önemlisini en arkaya sakladım.
İlaç konusunda da tedavi konusunda da skandal niteliğinde durumlar yaşanıyor. İnsanlar aralarında yardım toplayıp hasta tedavi etmeye çalışıyorlar.
Yalnış tedaviler yapılıyor, yanlış ve fazla ilaçlar veriliyor.

Sonuç:
Sağlık hizmetlerinden bütün olarak bakınca memnun değilim.
İyi ki insan gibi insan, doktor gibi doktor, herşeye rağmen özveriyle çalışan sağlık personellerimiz var. Azalmaya başladılar ama henüz varlar.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(16.01.18)
Hiç memnun değilim. İnsan çok, hekim az. Her hekim devlette çalışacak diye bir kural yok ama resmen devlette çalışmak için boyun eğmek gerekiyor her şeye. Muayene süresinin kısalığı, insanların tahammülsüzlüğü(Hekim kapısında beklemezse ölecek insan çok çok fazla.), hastanelerin yapılırken hiç bir şekilde gelişme göstermemesi gibi(En basitinden bina çok büyük yapılıyor ama nüfus çoğalınca veya gelişen teknoloji hastaneye girmek isteyince yer yok deniliyor. Ama cami yapılırken çok büyük yapılıyor.) bir çok madde sıralayabilirim. Aslında bazen aklıma geliyor hastanelerde işlerin düzenli yürümesi için her gelene bir insan(çoban) verilmesi. Çünkü bizim milletimiz ondan anlıyor ancak. İlla ki biri ona direktif verecek, ona neyi yapıp yapmaması gerektiğini söyleyecek.(Şuraya git, buraya gitme... İçeriyi görmeden kapıyı açma, hekimin kapısının önünde bekleme diyecek.)

Ben dişim için bir sıkıntı olduğunda özel arabamla 220 kilometre yol gidip diş hekimi arkadaşıma gözüküyorum. Hatta belki herkes okumuştur bir yerlerde. "Önceden MHRS yokken hastanelerde sıra bekliyorduk, şimdi aynı sırayı evlerimizde bekliyoruz." diye.
0
ceyhan prensi adana
(16.01.18)
Şehir İstanbul. Şikayetçi olduğum söylenemez. Randevu alma sistemi güzel, daha önce gittiğin bir hastaneyse barkod falan da uğraşmana gerek yok direkt doktorun odaya gidip ekrana bakabiliyorsun. Endoskopi yaptırdım uyuttular falan gayet güzeldi. Sonucuma bakan doktoru beğenmedim, başka doktora gittim dedim şu ilaçları istiyorum o da evet bunlar doğru dedi yazdı.

Geçen mesela burnumda üç dört senedir duran ufak bir kist için gittim, bir de üşenmedim GATA'ya gittim iyi doktor olsun diye, hıyar herif antibiyotik bir sıvı verdi, yani geçirmeyeceğini ben biliyorum o bilmiyor, kullandım geçmedi tabii. Bugün başka doktora gittim o da azot sıktı, geçer umarım. Yani dandik doktorlar var ama iyisi de var.

Ben bir de hep son randevuları alıyorum hastane bomboş oluyor. Neyse Amerika'dan iyi sonuç olarak buna şükür.
0
i was made for you
(16.01.18)
boynu tutulan doktora gitmese veya insanlar kendi sağlıkları konusunda azıcık fikir sahibi olup saçma sapan şehir efsaneleriyle kendilerini tedavi etmeye çalışırken daha da kötüleştirmeseler sağlık hizmetleri o kadar da kötü olmaz sanki. ben ise hep küçük şehirlerde gittiğim için hastanelere hep memnun kaldım ama büyük şehirlerde öyle olmadığını duyuyorsak doğrudur.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(16.01.18)
Teknolojinin kullanımında daha ileri aşamaları beklemedeyiz demiştim. Vaktim olmadığı için içerik yazamamıştım. cevabı okuyup tiklemişsin o nedenle yeni cevap olarak yazıyorum.

Öğrencilik yıllarından başlayarak meslek hayatı boyunca çalışanların mesleğiyle ilgili yapılan çalışmalara gelişmelere, yayınlara ücretsiz şekilde ulaşabiliyor olması hizmetin kalitesinde, başarısında çok büyük fark yaratır.

Bilgiyi ulaşılabilir kılmak lazım. Türkçe olarak. Çünkü şimdi bilgi çağındayız. Bilgi çığ gibi büyüyor. 1.5 senede iki katına çıkıyor ortalama olarak.
Devlet bilgiyi üretene telifini ödeyip, bilgiyi halkın kullanımına sunabilirse bizim önümüzde kimse duramaz.

Uluslararası düzeyde seminerler, kongreler, çalıştaylar vs olduğunda bas parayı bağla hastanelere. Alanıyla ilgili olan biteni öğrenmek için zaman ve para harcayıp gitmesin insanlar. Bağlanamıyorsan illa gidilmesi gerekiyorsa da sen gömder. Gitsin sonra gelip burada anlatsın.

Yayınların çevirisini yaptır. Gençler işsiz, istihtam olur, ve bedelini fazlasıyla geri alırsın.

Ben eminin ki "ben devlet olarak bilim üretmek, teknoloji geliştirmek istiyorum" dense bu gençler fazladan çalışırlar, ellerindeki işi bırakıp koşarlar. -özellikle 80 kuşağı başı çekecektir-

Kimse duramaz önümüzde kimse.

Hintlinin evinde fırın yok, (en üst kast) ders araç gereci ekmek gibi nimetten sayılıyor. Adamlar ilacın içeriğini çözümlüyorlar hükmet kararıyla.Sonucu görüyoruz. Amerikalı gidip Hindistan'da tedavi olmaya başladı.

Her şey mümkün, çok güzel işler yapabiliriz. Başımızı oraya çevirelim yeter ki.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(17.01.18)
Vallahi ben gram memnun değilim, yaşadıklarımı saysam şuradan yol olur. Ulan bir kere şu nasıl bir mantık; 2 ameliyat oldum biri devlet biri özelde (başkent'te) devlete daha fazla para verdim? O zaman niye sigortam var benim, neye prim yatırıyorum?

Acil durumda hastaneler sizi kabul etmemek için takla atıyor, acil durumda bir hastaneden bir hastaneye sevk gerekti diyelim, hastanelerden cevap gelmiyor, 112 tepkisiz kalıyor. Daha da sayarım. 2-3 kere bu durumla karşılaştım, araya 1500 adam sokarak hallettik tüm işleri. Böyle sistem mi olur ya?
0
dilligaf
(17.01.18)
"doktor az" denilmiş. ben de sayı vereyim. küçük bir İLÇEDE devlet hastanesinde göz doktoru olan babam günde 100-120 hasta bakıyor. sağlık sisteminin aksayan yanı bu.

ve gerçekten doktor için önemli değil. mesaisi devam ettiği sürece kalır, elinden geldiğince tedavi eder. işi bu. 10 hasta gelmiş, 500 hasta gelmiş, bir o kadar hasta yakınıyla uğraşmış falan o kadar da çok fark etmez. kafasını yastığa koyar unutur. ama hasta olarak sen bir sürü şey bekliyorken doktorun sana ayıracak 4-5 dakikası var.

ikinci bir konu da doktora güvenememek. bir kere gerçekten çok tecrübesiz ve bilgisiz doktorlar var. görmesem inanmazdım ama lisede en tembel arkadaşlarımdan biri Bulgaristan'da tıp okudu, şimdi doktor. kendisi bile şaşırıyor doktor olduğuna. dediğine göre hiçbir şey öğrenmemişler şimdi stajda falan görüyormuş yeni yeni. bir akrabam ve arkadaşları sırf puanları düşük diye yeni açılan bir özel üniversitenin tıp bölümünü yazdılar, kuş kadar puanla tıp okuyorlar. "ay hem de arkadaşlarımdan ayrılmamış oldum, ne güzel ^^" diyor.

güvensizliğimin ikinci sebebi de, seni doğru dürüst dinlemeden ilaç yazıp gönderiyor artık çoğu doktor. özellikle antibiyotiklerin ve antidepresanların bu kadar kolay yazılabiliyor olmasını aklım almıyor. oysa yan etkileri böyle güçlü olan ilaçlar ancak son çare olarak kullanılmalı. gerçi bu konuda hastada da suç var. çünkü hasta ilaç yazan doktoru seviyor. çoğu insan doktora uyduruktan bir şikayetle gidip muayene olduktan sonra "bir şeyin yok" lafını duymaktan hoşlanmıyor. istiyor ki illa bir rahatsızlığı olsun. illa tedavi edilsin. oysa doktorluk şöyle bir şey; sen kolunu kaldırdığında kalbinin köşesi acıyor diye doktora gidersen aslında doktor sana bakıp "kolunu kaldırma o zaman" demek ister. ama diyemez çünkü sonra olay çıkar "dohtor bağa bahmiyir" diye. yav önemli bir şeyin olsa doktor sana niye bakmasın?

son olarak; sağlığın özelleştirilmesi benim etik değerlerime çok ters. işin içine para girince doktor da hasta da çekilmez oluyor. daha fazla para almak için gereksiz tedavi uygulayan doktorlar ve "parasını verdik o kadar, elbette ki yapacak" modundaki hastalar yüzünden özele gidemeyen kesim asla düzgün sağlık hizmeti alamıyor.

tabi para demişken doktorlara belli sayılarda ilaç hedefleri koyup onları sattırmaya çalışan, karşılığında doktorlara "küçük süprizler" yapan ilaç firmalarını ve bu teklifleri kabul eden doktorları da unutmamak gerek.

hof ben bu sağlık sistemini cidden sevmiyorum ya.

gerçi bu kadar konuştum ama hakkını yemeyeyim, geçen sabah Haydarpaşa numune'deydim rutin kan ve idrar tahlil için. 20 dakikada bütün işlerimi halledip çıktım. şahaneydi.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(17.01.18)
bugün gözüme çarpan (!) bir haber konuyu özetliyor aslında. sosyal güvenlik kurumumuzun üzerinde çok büyük bir baskı var.

"İstanbul Küçükçekmece’deki Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne 5 aylık süreçte gelen, yaşları 18’in altında 39’u Suriyeli 115 çocuğun hamile olduğu saptandı." haber detayı: www.hurriyet.com.tr

zaten yetersiz olan doktorlarımızın bakması gereken hastalara 3-4 milyon suriyeli daha eklenmiş durumda. üstelik bu hastalar ücretsiz bakıldığı için içlerinde (ab'den para alınıyor olması bir şeyi değiştirmez) canları sıkılınca dahi hastaneye gidenlerin olduğunu düşünüyorum ben. 65 yaş üstü vatandaşlarımıza ücretsiz ulaşım hakkı verildikten sonra ihtiyacı olanın da olmayanın da ulaşım araçlarını kullandıklarını biliyoruz. birkaç yıl içinde bu duruma müdahale edilmezse sağlık sistemi çok daha kötü olacaktır
0
burya
(17.01.18)
Ek olarak:
Bir arkadaşın eşi alzheimer. Yatalak ve tek bakıcısı arkadaşım.
Eşinin raporlu ilaçlarını yazdırmak için hastaneye gitmesi gerekiyor. Başka bi yolu bulunmalı bunun diyordu.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(17.01.18)
(19)

Kiz arkadasi nasil yapilir? Ciddi oneri bekliyorum.

300worms
33 yasinda maddi durumu cok iyi olan bir arkadasim var. Kendisi yazilim alaninda calisiyor ve isini cogu zaman evde yaptigi icin kiz arkadas bulamiyor. Kendisine ne onere bilirim?
33 yasinda maddi durumu cok iyi olan bir arkadasim var. Kendisi yazilim alaninda calisiyor ve isini cogu zaman evde yaptigi icin kiz arkadas bulamiyor. Kendisine ne onere bilirim?
0
300worms
(15.01.18)
eksiduyuru
0
yuzır
(15.01.18)
İnternetten faydalansın.
0
O beni prenses peri sanıyor
(15.01.18)
Ömrü internette geciyor zaten.
0
🌸300worms
(15.01.18)
33 yasinda ve oneriye ihtiyaci varsa, en iyisi uzak dursun bu islerden :)
0
kamyonsans
(15.01.18)
Bana mesaj atsın.
0
O beni prenses peri sanıyor
(15.01.18)
body building yapsın.
bir hobi edinsin o hobiye dair kursa gitsin.

birisi özgüven diğeri sosyallik.
0
biravekahve
(15.01.18)
Dans kursuna yazılsın.
Hobi edinsin.
0
Kusursuz dostlarin dort ayagi vardir
(15.01.18)
Bass gitar caliyor. Bas gitar kursuna giderse olur mu cevresi? Bende kendisine kurs gibi bir yere soyledim. Ama biraz elit insanlarin gittigi bir yer olmasi lazim?
0
🌸300worms
(15.01.18)
Bunun için sosyalleşmek şart.İşten arta kalan zamanlarda istanbuldaysa çeşitli atölyelere
ve kurslara katılabilir.MSA'nın bir sürü workshopu oluyor, italyan mutfağı vb..Hem bir kaç yemek öğrenir.Orda bir sürü kişi ile tanışabilir.Kurs olarak dans, fotoğrafçılık olabilir. İlgi alanı önemli tabi.
0
ırene adler
(15.01.18)
Bu atolye ve kurslar hangisidir. Senin bir deneyimin yada su kursa gitsin dedigin bir yer varsa yaz.
0
🌸300worms
(15.01.18)
tinder, gym, instagram, facebook grupları
0
nice tnetennba
(15.01.18)
herkes demiş zaten.
ilk önce özgüvenini arttırabilir,spor bu konuda iyi olur
sonrasında dans,gitar ,yemek ve diğer hobilerler ilgili kurslar,arkadaş çevresi edinmesine yardımcı olur.çevren olduktan sonra rahatça birilerini bulursun.
tinder,happn tarzı uygulamaları giyim kuşlamına,kendisine iyi baktıktan sonra
denemesi daha iyi olur.
0
red hot chili
(15.01.18)
Bu tip hobileri gelisterecek yerler 1. MSA 2.bogazici universitesinin ingilizce kursu baska takilabilecegi yer ismi bilen var mi?
0
🌸300worms
(15.01.18)
Bir gruba girsin haftasonu canli muzik ortamlarinda takilsin bas gitarist olarak.
0
nax
(15.01.18)
işin çoğunu evde değil kafelerde yapsın. bir iki yeri potansiyeline göre sürekli gittiği yer bellesin. devamı onun girişkenliğine bağlı.
0
bass solo take one
(15.01.18)
Turlara katilsin
0
sonhakan
(15.01.18)
Hobi kursları, etinlikler +1

Yalnız ilgi alanlarından bi kurs, etkinlik olsun ki sonradan sorun yaşamasınlar.
Atıyorum gezmeyi sevmiyorsa gezilere katılmasın. Oradan tanışacağı insan gezmeyi seviyor olacak çünkü.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(15.01.18)
xdadevelopersta veya githubta bulur zaten o fazla kasma :D
0
regardless of what they say
(15.01.18)
kız arkadaşı nasıl yapılır?

soruyu okuyunca beynim error verdi.
0
humat
(17.01.18)
(5)

Hastalık sorusu

taha1907
Merhabalar. 2-3 gündür göğüsümde bi ağrı vardı arada öksürtüyordu, dünden itibaren de boğaz ağrısı ve burun akıntısı olmaya başladı. Doktora gitme ihtimalim pek yok. Ne yapabilirim bunları geçirmek için:( cuma yurt dışına çıkacağım için önemli biraz
Merhabalar. 2-3 gündür göğüsümde bi ağrı vardı arada öksürtüyordu, dünden itibaren de boğaz ağrısı ve burun akıntısı olmaya başladı. Doktora gitme ihtimalim pek yok. Ne yapabilirim bunları geçirmek için:( cuma yurt dışına çıkacağım için önemli biraz
0
taha1907
(15.01.18)
zencefil dene istersen. sıcak şeyler iç. kekik tarzı filan. dışarı çıkarken boğazına mutlaka atkı dola.
0
silah taciri
(15.01.18)
Doktora gitme şansını biraz zorlasan iyi olur sanki. Bende de benzer bir durum vardı sonunda zatürre tedavisi aldım. Belki ilaç tedavisi vs gerekirse en azından cumaya kadar biraz rahatlamış olursun.
0
primetime
(15.01.18)
Bende de benzeri vardı. Dış kulak enfeksiyonu çıktı. Sonradan ilaçla düzeldi. Aile hekimine git hiç değilse. Hele uçuş sonrası basınç değişimi vs. yüzünden daha kötü olma riski çok yüksek.
0
dissendium
(15.01.18)
primetime , dissendium +1

Evde yapabileceklerin şunlar:
Sarımsak ve soğan ye. Özellikle sarımsağı es geçme ve iyice çiğneyip boğazına, ağzına iyice değmesini sağlayarak ye.

Bol sıvı tüket ki vücut mikroları daha çabuk atabilsin.

Adaçayı başta olmak üzere ıhlamur nane limon gibi antioksidan etkileri olan / ter atmana yardımcı olacak bitki çaylarından iç.

Terle. (bkz: limonlu aspirin )

Gün ışığından yararlan.

Öksürük söktürücü olarak siyah turp + bal iyidir. Sıvı alımı da yardımcı olacak zaten.

Geçmiş olsun.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(15.01.18)
adacayi antiseptik gargara olarak gun icinde yudum yudum icebilirsin, gece yatmadan dis fircalanacak, dil fircalanacak, tuzlu su ile gargara yapilacak, ekinezya cayi bir cesit antiviral veya bunu cay olarak icmek yerine icindeki etken maddesi hap olarak da satiliyor, fakat adini unuttum. asetilsistein alabilirsin. aksam yatmadan simsicak banyo yapip kat kat yorgan altinda terlemek, sabah ilik dus alip iyice kurulanip diari cikmak, cok sicage ve soguga maruz kalmamak, kendini cok yormamak, strese girmemek, bagisikligi desteklemek. besleyici gidalar tiketip, sekerden hazir urunlerden sigaradan hava kirliliginden uzak durmak.
0
mavicorap
(15.01.18)
(7)

Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu - Güvenilirlik

hümanist tabutçu
Yıllardır kürlerini görüyorum internette. Kendisiyle ilgili bir deneyimi olan varsa anlatabilir mi? Çözemediğim bir sağlık problemim için denemeyi düşünüyordum. Ancak bu tarz şeylere hiç sıcak bakamıyorum.
Yıllardır kürlerini görüyorum internette. Kendisiyle ilgili bir deneyimi olan varsa anlatabilir mi? Çözemediğim bir sağlık problemim için denemeyi düşünüyordum. Ancak bu tarz şeylere hiç sıcak bakamıyorum.
0
hümanist tabutçu
(15.01.18)
eğer tıbbi bir şekilde teşhis koyulduysa, hatta konulmadıysa bile böyle şeylere bulaşmamak lazım. bildiğin prof. ama site açmış bitki satıyor. cv'sini bile koymamış.

kimya, tıp vs. eğitim almış ama "alın ot, yiyin" diyebilen birine güvenmem. tıbbi ilaçlarla ilgili bir çok bitkiden öğrenilebiliyor ama hangi madde ne yapıyor, ne ediyor bakılıyor, klinik testler yapılıyor, izin alınıyor vs. bir küre 10 çeşit bitki atınca elbet arasından biri bir işe yarar ama zarar riski de göze alınmaz.
0
passion rules the game
(15.01.18)
ben hepatit b için lavanta kürünü denemiştim. normakl olan alt değerim 1 hafta içinde 150 olmuştu ama benim kanaciğerimi hepatit b yara yapmış epey derecede. hasan özkan sağlıklı karaciğer için kürler iyi olabilir ama sağlıksızları daha fena edebilir demişti.
0
for day to break
(15.01.18)
Kendisinin doktorluğu tıp doktorluğu değil yalnız, bunu bilmekte fayda var. Keçiboynuzu kürüyle çocuk yaptırdığı söyleniyor, ne kadar doğru ne kadar yalan bilemiyoruz tabii ama günümüzün tıp teknolojisiyle çocuk sahibi olamayan insanları keçiboynuzu kürüyle çocuk sahibi yapması çok gerçekçi gelmiyor.
0
angelus
(15.01.18)
passion rules+1

Tamam bitkilerin içindeki kimyasallar yararlı, tedavi edici falan ama koca farmakoloji bilimi boşuna deneylerle, etken madde dozajıyla falan uğraşmıyor. Hiçbir şekilde güvenli ve güvenilir gelmiyor bana.
0
kobuzchu kiz
(15.01.18)
Açıkçası ben çok güveniyordum ama zamanında medyumluk şirketi açtığını öğrenince şok oldum. Kendi sattığı ürünleri aşırı pahalı 20 ml propolis 100 lira civarı, organik sertifikalı 20 ml 35 lira eğri çayır markası. Sattığı bitkiler aşırı pahalı ıhlamur bile :) söylediği kürlerin bazısı ise yarıyor orası doğru ama tıb ve ilaç sektörü tedaviyi bulsa niye üretmesin ilacı milyar dolarlık şirketler ama bir Umut inanmak istiyor insan alıyor maalesef...
0
Fritz-X
(15.01.18)
Saraçoğlu belki birçoğuna oranla daha güvenilir olabilir ama arkadaşların dediği gibi tıp doktoru değil, bitkilerin zarar riskleri varsa beslenme dışında kür olarak alındığında etkisi artabilir gibi gözardı edilmeyecek durumlar var.

Önerilerini uygulamayı düşünürseniz önce mutlaka başka kaynaklara da bakın.

Almanlar bu konuda hem epey ileride hem güvenilir geliyor bana. E-komisyounu raporlarına ulaşın. Bitki içerikleri, hangi konuda takviye olabilecekleri... hepsi var.
Başka güvenilir kaynaklara da bakın. iyice sorup soruşturmadan uygulamaya geçmeyin.
Takviye veya tedavi amaçlı bitki kullanacaksanız mutlaka doktorunuza sorun. Uygularken de drog olarak alabilirseniz daha iyi olur. Droglarda etken madde kontrollü ve yeterli oluyor. Başka etmenler girmiyor.

Bitkinin sabah veya akşam toplanmış olması bile içeriklerini değiştiriyor. Aynı bahçede yetişen iki kök ısırgan otunun içeriği birbirinden farklı oluyor.
Mutfaklarımız labrotuar ortamı gibi değil.
Aynı mutfakta bi yemeği iki kez aynı lezzette yapamıyoruz. Isı nem, kullanılan su, sıralama zamanlaması... bunların hepsi etken olabiliyor.
Bunlar benim bitkisel takviye gerektiği zaman kendim için öğrendiklerim.

Bana karaciğer için ve bağışıklık sistemimi güçlendirmek için gerekmişti. Karaciğer için eczaneden enginar hapı almıştım, faydasının olduğunu düşünüyorum. Tabii önce tıbbbi yardım aldım, sonra bitki takviyesine yöneldim. Esas işi tıp yaptı yani.
Karaciğeri bozan safradaki tıkanıklılıktı, doktor safrayı açtı sonrasında daha çabuk toparlaması için takviye amaçlı enginar hapı kullanmıştım. ve çok kötü durumda olan karaciğer kısa sürede de toparlandı. Yardımı olduğunu düşünüyorum.

Bağışıklık çok ayrı mevzu. Ona ayrıntılı çalışmak gerekiyor, bitki takviyesi tek başına fayda sağlamaz ama elbette olumlu etkileri olur.

Ben Saraçoğlu dahil medyatik olan bütün "şunu yiyin şunu için" diyen tayfadan uzak duruyorum. Başım çok rahat.
Çünkü farkında olmuyoruz ama olumsuz etkileri olumludan daha fazla oluyor.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(15.01.18)
zerre güvenmiyorum bu adama.
şahsen, bu adamın önerdiği herhangi bir şeyi katiyen yapmazdım.
0
pangea
(15.01.18)
(4)

Eve çiçek tavsiyesi

senolll
Merhaba,Bana şu özelliklerde evde bakabileceğim çiçek tavsiye eder misiniz? - Mümkün olduğunca renkli çiçekleri olsun, özellikle kışın da.- çok fazla güneşe ihtiyaç duymayan, (çünkü pek yok, bulutlu genelde) - çok ufacık çiçekli olmayanOda sıcaklığında böyle ne bakabilirim? Saksılarda satılan çiçekl
Merhaba,

Bana şu özelliklerde evde bakabileceğim çiçek tavsiye eder misiniz?

- Mümkün olduğunca renkli çiçekleri olsun, özellikle kışın da.
- çok fazla güneşe ihtiyaç duymayan, (çünkü pek yok, bulutlu genelde)
- çok ufacık çiçekli olmayan

Oda sıcaklığında böyle ne bakabilirim?
Saksılarda satılan çiçekler var ama saksıda yoksa tohum/soğan alıp da deneyebilirim belki. Nasıl yapılırım pek bilmiyorum ama.
Öneri çiçeğinizin bakımından da bahsederseniz sevinirim.

Teşekkürler
0
senolll
(15.01.18)
japon gulu olabilir.
0
mavicorap
(15.01.18)
hem kış kem yaz çiçek olsun istiyorsanız en az iki bitki yetiştirmeniz lazım.
bu mevsim için sümbül, sıklamen, yılbaşı çiçeği, kasım patları olabilir.
yaz ve iki bahar için de sardunya dikebilirsiniz. bunlar istediğiniz özelliklere ve koşullarınıza uyuyor. bakımları da kolaydır.

mum bitkisi öyle kolay çiçek vermez. çiçek verecek şekilde bakımı yeni başlayanlar için biraz karmaşıktır. ona şimdilik girmeyin.

japon gülü evde olmaz, dışarda da yerini çok seçer. yerini beğenirse güzel olur ama ona yer beğendirmek zor.

kaktüs ve sukulentlerin bakımları çok kolaydır, ışık istekleri azdır. görsellerine bakıp çiçeklerini beğendiğiniz çeşitlerinden dikebilirsiniz.

kararınızı verince hangilerini yetiştireceğinizi yazarsanız bakımı hakkında yardımcı olmaya çalışırım.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(15.01.18)
Edit: Kendimi kaptırıp çok çok uzun bir cevap yazmışım:) Kusura bakmayın.

Yazdıklarınızdan ikinci maddeyi biraz es geçerek sardunya yetiştirmenizi öneriyorum; hatta rica ediyorum:) Yılın büyük kısmı boyunca çiçekli kalan bitki arayışım benim de vardı ve sardunya bunu karşılıyor bence. Çok kötü bakılmadıgı sürece ve yerini de severse yaz-kış çiçeklerini görmek mümkün. Ancak ebette bu demek değil ki 12 ay boyunca istinasız her gün üzeri çiçekle dolu olur. Elbette arada dinlenmesi ve yeniden tomurcuk verebilmek için hazırlanması gereken kısa dönemler olacaktır.

İnsanların bazıları sardunyayı tüm kış dinlenmek üzere (farklı yöntemler deneyerek) kuytu bir yere almakta ve baharla birlikte tekrar eski yerine koymakta. Fakat ben buna gerek duymuyorum. Sardunyalarımın çoğu yaz-kış aynı yerde duruyor, ev içinde pencere pervazında. Yazın balkona çıkartmak çok daha iyi ancak benim buna imkanım yok. Bu açıdan yazın pencerede bırakmak yerine alabilirseniz balkona alırsınız (gelen direkt güneş camın da etkisiyle daha kavurucu olabilir!).

Şehir efsanesi gibi zannedilebilir ancak bitki gerçekten yerini sevdiyse verimli sonuç alınıyor. Zaman zaman da şaşırtabilirler sizi; kimi sardunya sürekli çiçekli kalırken, hemen dibindeki bir diğeri açmamakta inat ediyor benim mesela:) Ama o inatçı olan hariç diğerleri gayet yüz güldürüyor.

Saksıda kullandıgım toprak harcı olarak da bir ölçü bahçe toprağı, bir ölçü torf ve bir ölçü iri taneli dere kumu karışımı benim işimi görüyor. Şahsi kanaatim sardunyanın aşırı sulamadan hoşlanmadığı yönünde; ancak elbette taş gibi kupkuru da bırakmamalı (özellikle yazın aşırı sıcaklarda). Toprak harcı demişken, dışarıdan satın alacagınız bitkiyi - istisnalar olsa da - o satın alınan toprakta bırakmayıp bitkinin ihtiyacına göre hazırlanmış bir harçla değiştirin.

Gene deneyimlerime göre, güneşe az da olsa ihtiyacı var (tüm gün direkt güneş değil elbette!). Şartlarınız el vermiyorsa, hiç değilse yeterince ışık alabileceği bir yerde olsun ki yetersiz olursa çiçek açmaması olası. Ayrıca yeterince ışık alamadıgında (çoğu bitki gibi) yaprak sapları ve gövdesi upuzun ve ince bir gelişim gösterecektir.

Tavsiyem - alacak olursanız - sardunyanızı en iyi güneş alan pencereye koymanız; pencere pervazı geniş değilse pencereye en yakın noktada bir sehpada olabilir.

Bir diğer önerim ise şeker begonya diye tabir edilen begonya türü; fakat çiçekleri sardunyaya oranla biraz daha küçüktür ve renk çeşidi daha azdır. Direkt güneş ışığını sevmediğini deneyerek öğrendim:) Yeterince ışık alamadıgında da çiçeklenme pek olmuyor + uzun ince boya gidiyor. Yeterince aydınlık ancak nispeten direkt güneş ışığı gelmeyen bir noktada olabilir. Benim evimde salonu sevmeyen begonya mutfak camında oldukça uzun süredir çiçekli, yerini çok sevdi:) Sulama sıklıgına duruma göre karar verebilirsiniz. Aşırı sulama olmasın fakat çok kuru bırakmayın. (Sardunya kadar dayanıklı değil kuru kalmaya).

Bir başka önerim ise kaktüs ve sukulent gruplarına bakmanız. Çoğunlukla minik saksılarda daha az yer kapladıgı ve daha az istekleri oldugu için oldukça revaçtalar ve bu yüzden çok daha pahalı olabiliyorlar. Akraba sayılabilecek bu iki tür için aşağı yukarı en genel geçer 2 şey: su isteği azdır ve ışık isteği daha fazladır. Ayrıca büyümeleri daha yavaş. Yanılmıyorsam, bildiğim kadarıyla çiçekli kalma süreleri de daha kısa. Çok ama çok fazla türü oldugu için her bir türün çiçek yapısı vs farklı, kendiniz bakabilirsiniz googledan, beğendiğiniz türün isteklerini araştırın. Çiçeksiz halleri de güzel.

Soğandan yetiştirecekleriniz daha ziyade "mevsimlik" olacaktır. Bu türler genelde yılın sadece belli döneminde çiçek açarlar, bir sonraki döneme kadar soğan şeklinde muhafaza edilir. Ancak gene de deneyebilirsiniz. Tohumdan yetiştirme ise seçeceğiniz bitkiye bağlıdır ancak tohumdan yetişenlerin büyük diyebileceğimiz kısmı da "mevsimlik" olarak tabir edilir ve genelde baharda yeşerip, yazın çiçekli kalıp sonbaharda ömrünü tamamlayan bitkilerdir.

Son olarak Afrika menekşesi de düşünebilirsiniz. Sardunya kadar sık olmasa da çiçek açar ve açtıgında çiçekli kalma süresi uzun sayılabilir. Ancak çiçeklenme dönemi araları bazen uzun olabiliyor.

Seçeceğiniz bitkinin toprak isteği, sulama sıklıgı ve güneş ihtiyacını araştırmayı unutmayın, her bitkinin farklı olabiliyor. Sormak istedikleriniz olursa sorabilirsiniz, bilgim dahilinde memnuniyetle yanıtlarım:)
0
cymbelina
(15.01.18)
siklamen ariyorsunuz siz. soyle yanyana uc renk cok guzel durur. kirmizi, mor, pembe.
0
jimicik
(15.01.18)
(1)

ortak dizi izleme

keah
Selamlar duyuru ahalisi,Puhu tvdeki fi dizisini uzak mesafede ortak olarak izlemek istiyoruz. https://www.rabb.it/ e linki kopyalayınca yurt dısı olarak gözüktüğü için sanırım puhutv izlemeye izin vermiyor. https://letsgaze.com/#/ de ise youtube harici linkleri izletmiyor ortak.. nasıl yapılıyor bu,
Selamlar duyuru ahalisi,
Puhu tvdeki fi dizisini uzak mesafede ortak olarak izlemek istiyoruz. www.rabb.it e linki kopyalayınca yurt dısı olarak gözüktüğü için sanırım puhutv izlemeye izin vermiyor. letsgaze.com de ise youtube harici linkleri izletmiyor ortak.. nasıl yapılıyor bu, yok mu bir site izleyebileceğimiz?
0
keah
(14.01.18)
virtual private networking ile olabilir.
eksisozluk.com
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(14.01.18)
(10)

seks işçilerine neden hayat kadını deniyor?

selam
Bir süredir aklıma takılan bir soru, kelimelerin gücüne inanan biri olarak neden seks işçilerine hayat kadını dendiğini merak ediyorum. Mantıklı her tür açıklamaya muhtacım. Not: soru bir başka alt kategoriye ait olabilir tam uygun olanını bulamadım, bilen varsa düzenleyebilirim.Not: argo olanları d
Bir süredir aklıma takılan bir soru, kelimelerin gücüne inanan biri olarak neden seks işçilerine hayat kadını dendiğini merak ediyorum. Mantıklı her tür açıklamaya muhtacım.

Not: soru bir başka alt kategoriye ait olabilir tam uygun olanını bulamadım, bilen varsa düzenleyebilirim.

Not: argo olanları değil.
0
selam
(14.01.18)
orospuya neden seks işçisi deniliyor bende bunu merak ediyorum :d
0
ougkour
(14.01.18)
seks işçisine neden eskort deniyor ben de bunun peşindeyim.
0
killerbee
(14.01.18)
peki ya mektep ve öğretmen?
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(14.01.18)
@for day to break, mantıklı dediğin ama hayatlarını kazanmak için aklını kullanan insanlara "hayat matematisyeni" falan demiyoruz ki? gerçi yine de mantıklı dediğin.
0
🌸selam
(14.01.18)
(bkz: euphemism)
0
common of demons
(14.01.18)
Yeni bir hayat sağladığı için olabilir.
0
neymis
(14.01.18)
politik doğruculuk :D kibarlaştırmaya çalışıyorlar gerçekte ne olduğunu.
0
nice tnetennba
(14.01.18)
"Hayatin sillesini yemis" kadin olduguna vurgu yapmak icin muhtemmelen.
0
stavro
(14.01.18)
Hizmetçi, temizlikçi yerine yardımcı neden deniyorsa ondan. Kör, sağır demiyoruz da görme engelli, işitme engelli diyoruz...
Zaman olgulara bakışımızı değiştiriyor, yeni olgular getiriyor, değişiklik dilimize yansıyor.

Hayat kadını denmeden önce zaniye, kahpe, fahişe, orospu deniyordu. Hayat kadını deyişi o kadar eksi değil. 60'lar veya 70'lerdir diye düşünüyorum. Seks işçiliği de 80'lerde veya sonrasında 90'lar gibi kullanılmaya başlayan bi söylem. Seks işçisi söyleyimi halk arasında geçmiyor ve sadece belli bi kesim tarafından kullanılıyor.
(Seks işçiliği söylemi üretim ilişkilerini ele alan sol doktirinlere ait bi söylem/tanım gibi düşünülse de seks işçiliği solun özüne aykırı bir olgudur ve dolayısıyla sol söylem değildir.)
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(14.01.18)
insana hayat veriyor. insana hayatını yaşatıyor. oh hayat varmış diyorsun.
0
nickini degistiren yazar
(14.01.18)
(6)

aksiyon filmi = silahlar, kurşunlar kurşunlar, daha çok kurşunlar mı oldu?

hayat aklini konusacak bir filozof uret
tv'de John Wick vardı. Hadi ben de izleyeyim Keanu varmış dedim. Silahlar, kurşunlar, kan vs almış başını gidiyor. Başka da bişi yok filmde. İlk kez bi ekşicilik yapıp yarısında çıkacaktım o da olmadı, film evimin salonunda oynuyor.(N'oldu yani şimdi adalet mi sağlandı?Ben de diyorum gençlerdeki bu
tv'de John Wick vardı. Hadi ben de izleyeyim Keanu varmış dedim. Silahlar, kurşunlar, kan vs almış başını gidiyor. Başka da bişi yok filmde.
İlk kez bi ekşicilik yapıp yarısında çıkacaktım o da olmadı, film evimin salonunda oynuyor.

(N'oldu yani şimdi adalet mi sağlandı?
Ben de diyorum gençlerdeki bu asalım keselimcilik neden bu kadar ivmelendi?)

O bitti şimdi Tetikçiler (Killer Elite) başladı. Başlar başlamaz silahlar kurşunlar kurşunlar...


Gelmişken kaliteli aksiyon filmi önerir misiniz?
mısır tabağı elimde, film hevesim kursağımda kalmayayım:)
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(13.01.18)
Tropa de Elite
0
angelus
(13.01.18)
(bkz: aksiyon filminde aksiyondan şikayet etmek )

edit: altta birisi daha demiş ozaman ne varsa eskilerde var diyip terminator 2 ve aliens diyorum bende
0
lorensoth
(13.01.18)
aksiyon değildi ki bu, hep silah. ne heyecan var ne bişi. daha fimin başından sonunu anladım.
0
🌸hayat aklini konusacak bir filozof uret
(13.01.18)
izlemişsindir tahminim.

terminator 2
aliens
point break
the saint
to live and die in L.A.
0
EasyTiger
(13.01.18)
Evinizde izleyemezsiniz ama sinemada Liam Neeson’ın yeni filmi the Commuter var. O güzeldi. Keza onun başka filmleri de olabilir. Run All Night, mesela.

Komedi-aksiyon olurda Ryan Reynolds’ın Bilmemnenin bodyguard’ı diye bir filmi vardı. Neyin bodyguard’ı onu hatırlayamıyorum ama.
0
sopiro
(13.01.18)
Geç kaldım yanıtlamak için ama yine de yazayım, belki daha sonra izlersin.

The Bourne Identity

Heat

The Fugitive

Bir de Fransız gelsin; Dobermann
0
old possum
(14.01.18)
(2)

Freelance iş önerisi

sakar in san
Sağlık durumum nedeniyle şu aralar çalışmıyorum, bir süre daha çalışmayacağım.Evden, internetten yapılabilecek bütçeme az dah olsa katkı sağlayacak bir iş fikriniz var mıdır
Sağlık durumum nedeniyle şu aralar çalışmıyorum, bir süre daha çalışmayacağım.
Evden, internetten yapılabilecek bütçeme az dah olsa katkı sağlayacak bir iş fikriniz var mıdır
0
sakar in san
(13.01.18)
duyuruyu es koduyla açmışsın, herkese açık olarak açarsan daha çok cevap gelebilir.

şu var bildiğim, bi bak istersen.
www.freelancer.com
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(13.01.18)
upwork.com'dan 1000$ civari kazaniyorum ayda/gunde 4 saat calisarak
www.upwork.com
0
try again fail again fail better
(13.01.18)
(4)

Köpeğim beni sahip bellememiş olabilir mi

Vse budet horosho
Merhaba. 3.5 aylık shar pei cinsi bir köpeğim var. Belki daha çok erkendir ama sanki beni hiçbi zaman sahip olarak görmeyecekmiş gibi hissediyorum. Eve kim gelirse gelsin benle aynı şekilde davranıyor, seslenince bakmıyor bana. İnsanların kucağına yatıyor vs. Başkasına falan bırakınca beni arasın öz
Merhaba. 3.5 aylık shar pei cinsi bir köpeğim var. Belki daha çok erkendir ama sanki beni hiçbi zaman sahip olarak görmeyecekmiş gibi hissediyorum. Eve kim gelirse gelsin benle aynı şekilde davranıyor, seslenince bakmıyor bana. İnsanların kucağına yatıyor vs. Başkasına falan bırakınca beni arasın özlesin istiyorum mesela ama hiç öyle bi durum yok :) Henüz erken mi acaba :)
0
Vse budet horosho
(13.01.18)
valla başkalarına yanaşıp sana trip atıyosa, erkenlikle alakası yok, direkt olarak seni sevmiyor.
0
killerbee
(13.01.18)
Sahip değil lider belleyecek. O senin tutumunla olacak bi durum, sen tutumunu lider pozisyonunda tutarsan o anlar.
Köpekler duygularını başkalarına gidince özlemek gibi değil de sen birine sarılınca, el şakası gibi durumlarda kıskanma rahatsız olma olarak ifade ediyorlar.
Başkalarının kucağına yatması normal. Başkasının onu sevmesine izin veriyor, sevilmek istiyor.

Basit cümleler kur, aynı davranış için hep aynı kelimeyi kullan.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(13.01.18)
Neden kopek okuluna yollamiyorsunuz?
Adini soylediginizde her seyi birakacak kopek dedigin.
Kopek egitimiyle ilgili videolara bakin, kopek okuluna yollayin. (Daha dogrusu beraber gidin iste) herkese salca olan bi kopek sahibi olursunuz sonra.
0
kuehles blondes
(13.01.18)
Videolar, veteriner tavsiyeleri vb. liderlik tutumu kazanımı, mutlu köpek mutlu köpek arkadaşlığı konusunda epey yardımcı olur.

Cesar Millan'ı tavsiye ederim.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(13.01.18)
(10)

Sözlükte Konya'ya neden bu kadar çok yükleniliyor?

pinkman1
Tamam Konya'da da yobazımız çok ama; daha önce Kayseri'yi Yozgat'ı Sivas'ı Erzurum'u görmeden neye göre bu kadar çok sallıyor insanlar? Bu şehirlerin hepsini gördüm ve Konya bence nüfus fazlasının verdiği etkiye nazaran bu diğer İç Anadolu şehirlerine göre Paris kalır. Sizin düşünceleriniz neler?
Tamam Konya'da da yobazımız çok ama; daha önce Kayseri'yi Yozgat'ı Sivas'ı Erzurum'u görmeden neye göre bu kadar çok sallıyor insanlar? Bu şehirlerin hepsini gördüm ve Konya bence nüfus fazlasının verdiği etkiye nazaran bu diğer İç Anadolu şehirlerine göre Paris kalır. Sizin düşünceleriniz neler?
0
pinkman1
(13.01.18)
İzmir-Konya iki farklı zihniyeti temsil ediyor. Konya'ya yüklenilmesi sembolik.
0
Depik
(13.01.18)
yozgat'a daha çok yükleniliyor.

kayseri'yi, sivas'ı, konya'yı işim gereği son zamanlarda sık sık ziyaret ediyorum. hatta ilçelerine de gittim. bir çok başka iç anadolu şehrinde de bulundum. şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki hiç bir ilimizin halkı yobaz diye aşağılanmayı hak etmiyor. bu şehirler, şehir olmasına rağmen kozmopolit bir yapıya sahip değiller. insanı geçim derdinde, kendisine veya sevdiklerine vakit ayıracak zaman yok, enerji de yok. böyle bir mücadeledeki insanın kendini geliştirebilmesi çok zor. üstüne üstlük çocukları için de farklı bir gelecek söz konusu değil. yani yobazlık denilen şey çoğunlukla garibanlıktan geliyor.

bu insanlar, yobaz ilan edilip toplumun daha iyi olanaklara sahip kesimleri tarafından aşağılanınca haklı olarak içinden çıktıkları mahalle, köy, aile, arkadaş çevresi ile daha sıkı ilişkiler kuruyorlar. kabul gördükleri topluluğa haliyle daha bağlı oluyorlar.

ben her zaman için iletişimden yanayım. yukarıda anlattığım mekanizma iletişimsizliğe sebep oluyor ve kutuplaşma buradan kaynaklanıyor. eğer millet olarak daha iyi bir geleceğimiz olacaksa bu toplumsal gelişimle mümkün olacaktır. yani bütün sosyo-ekonomik sınıfların eğitim ve refah seviyesinin beraber artması şart.
0
bellbane
(13.01.18)
Ekşi sözlük yazarı profili diye bir şey var çünkü. Belli bir kesim. Zehirli iğrenç bir ortam. Baya önce bıraktım ben sözlüğe girmeyi. Tasviye ederim. Reddit'e de girmiyorum hatta. Hatta bir şey bakarken kazara tıklamayayım diye filtre koydum tarayıcıda bile çıkmıyor. Pür nefret ve bayağılık ekşisözlük. Sosyal medyasız hayat çok güzel. Arada sıkılınca buraya geliyorum iki üç ayda bir. Bir de stackexchange'e gidiyorum. Merak ettiğin şeyler için ise quora.
0
Batuhanolabilir
(13.01.18)
Akademi'de Erzurumlu bir sürü tiple okudum, Feto'nun memleketi olduğu için torpillisi şerefsiz de çoktu oradan.

Konya'da da çok bulundum, hatta bahçem var Akşehir'de gider gelirim.

İddia ediyorum yobazlık, gericilik, şerefsizlik, cinsiyetçilik, kafatasçılık ne ararsan Erzurum bin kat beter Konya'dan.

Ama en çok Kayserililer'den nefret ederim o ayrı. Konya'yı övdüğümden değil, Konyalılar'ın bazıları fuhuşa, alkole bayılır sonra da müslümanım diye dolanırlar. Konya'nın genelevi meşhurdu zamanında bilen bilir. Cihanbeyli'ye falan gidin 1 hafta kalın anlarsınız. Üstü minare altı kerane diye boşa demezler.

Birkaç kupon il vardır Türkiye'de İç ve Doğu Anadolu'da gerisi rezalettir aslında. Klasik şark kurnazı köylü kasabalı avam kaynar.

Ben nereli miyim?
Adanalıyım.
0
bos gezenin bos ustasi
(13.01.18)
sadece sembolik olmasından dolayı.

yani mevlana, mevleviler, konya insanının dindar gözükmesi lakin en çok içki tüketiminin konya'da olması gibi tezat durumlar vesilesi ile.

hiç gitmedim bilmem ama konyadan 1000 kat daha kötü yerler olduğunu hepimiz de biliyoruz.
0
killerbee
(13.01.18)
Konya sembolik +1
0
doxanikee
(13.01.18)
Batuhanolabilir +1
Hayatında Konya'nın içinden geçmemiş bir alay vasıfsız, ağız dolusu küfürler sıralıyor çöplük benzeri bir mecrada.
Dikkate alıp okumaya bile değmez. Konya şehir merkezinin nüfusu 1.278.000 kişi. Söylenecek her şey adi bir genelleme olarak kalacaktır.
0
038576
(13.01.18)
Sacmalik. Kayseri, Yozgat falan da degil, Turkiye'nin yarisi hatta belki daha fazlasi ayni boyle. Aradan bir sehri secip yuklenmeleri cok sacma. Guneydogu'da tecavuze ugradi diye bu lekeyi temizlememiz lazim diyip oldurulen kiz cocuklarini az duymadik.
Ayrica Konya degil, Yozgat'a cok yukleniliyor.
Not: Kuzeyden guneye, dogudan batiya bircok yerinde bulundum ulkenin.
0
stavro
(13.01.18)
Konya'daki maçtaki ıslıklar, küfürler de unutulmuyor
0
red g
(13.01.18)
Batuhanolabilir - 1
"Sözlük zehirli iğrenç bir ortam" demek; bir şehirde yaşayan herkesi tek bişeyle itham etmeyle aynı şey.
Bu, orada varlığını sürdüren hâlâ yazmaya devam eden aklı başında çok yazarı görmezden gelmek olur. Başka şeyler de olur...

Sözlük, halihazırda Türkçe olarak muadili olmayan bir site. Memleketin içinde bulunduğu eğitim durumu, davranış biçimleri de göz önüne alınarak, özellikle şimdi daha çok katkı sağlanması gerektiğini düşünüyorum.


Cevabım:
Sözlüğü hâlâ okuyan biri olarak ben Konya'ya çok yüklenildiğini gözlemlemedim. Nasıl çok yükleniyorlar? Olmayan bişeyler mi yazıyorlar, İzmir'e yapıldığı gibi haksız ithamlar mı var...
Duyurun üzerine Konya başlığını şukela modunda okudum, konyalı bi arkadaş deneyimlerini yazmış. Olumlu bi betimleme yok.
Badilerime baktım, deneyimlerini yazmışlar, olumlu ve olumsuz betimlemeler var. olumlular insan davranışlarıyla ilgili değildi. (badilerden şahsen tanıdıklarım da var)

Erzurum başlığı da Konya başlığından pek farklı değil.
Yozgat ve Sivas daha farklı olumsuz içeriklere sahip...
İstanbul bambaşka olumsuz içeriklere sahip.
(Hepsine şukela modunda baktım)
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(13.01.18)
(3)

Ararım seni her yerde

mandolina
Bugün radio slow time da dinledim.. Bildiğin muhabbet bağı ama yabancı soft ve etnik bir yorumdu.. iki saattir arıyorum.. bulamadım.. var mı bilen acaba?
Bugün radio slow time da dinledim.. Bildiğin muhabbet bağı ama yabancı soft ve etnik bir yorumdu.. iki saattir arıyorum.. bulamadım.. var mı bilen acaba?
0
mandolina
(12.01.18)
pamela spence yorumu olabilir mi?
www.youtube.com
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(12.01.18)
Değil malesef.. Yabancı sanki yunanca ya da rumca gibi bir yorumdu.. daha soft bir yorumdu..
0
🌸mandolina
(12.01.18)
Nilüfer de değil malesef, çok iyiydi bee.. Radio slow time ı telefonla aradım.. kimse yok radyoda, bant yayın yapıyorlarmış galiba..
0
🌸mandolina
(12.01.18)
(8)

Neden edebiyat şiir sanat sinema gelişmiyor?

Fritz-X
para kazanmak hırsı mı kaliteli eserlere engel mi oluyor. 100 sene önce eserlerin yanına yarışır eser yok şiir desen öyle sinema zaten yerlerde. Teknoloji bizi mahvediyor galiba.
para kazanmak hırsı mı kaliteli eserlere engel mi oluyor. 100 sene önce eserlerin yanına yarışır eser yok şiir desen öyle sinema zaten yerlerde. Teknoloji bizi mahvediyor galiba.
0
Fritz-X
(12.01.18)
Diğer şeylerin gelişmemesiyle aynı sebepten. İnsanlar akılsız çünkü. Yapıyorum diyen de kumda oynuyor. Orijini bura olmayan hiçbir şey gerçek değil memlekette. Her şey sadece ismen var. Okuryazar geçinen tayfa da bunun içinde hatta içindeki en kötü kesim. Ülkenin kaderi vasatlık.

Tabi bu pür okuma ve kültür merakı olarak baktığında özellikle böyle. Her toplumda azınlık bu kesim. Bizim toplumun en derin tefekkürü en görünmez kesimde. Bunlar 20 senedir iyice görünmez oldular ve çekildiler.

Gelişmişten kastının ne, kim olduğuna bağlı olarak gelişmiş dediğin yerlerde sanatın ve sinemanın gelişmesine sebep olarak gösterilebilecek faktörler değişir. O toplumları sanata iten ihtiyaçları Türkiye toplumu farklı yollardan besliyordur ya da o ihtiyaçlar burada hiç yoktur. Onların sanatlarının büyük kısmının ruhu yani fikri bize yabancı ve ters çünkü. Yani sadece üslup, şekil değil yabancı olan. Tamamı evrensel değil Batılı sanatın. Edebiyat Türkiye'de neden gelişmiyor, Türkiye'den neden bir William Golding, Jane Austen çıkmıyor demek tezhip Finlandiya'da neden gelişmiyor demek gibi bir şey.



Sinema için yılmaz güney'i falan örnek gösteriyorlar. Seviye o yani. Üniversitede bir sinema dersi almıştım. Kadın Caligari'yi ödev verdi. Anlattım, anlamadı bildiğin. Bilmiyormuş resmen. Anlamadı ve sıkıldı. Bu kadın 30 yıllık televizyoncu. Belgeselci geçiniyor.Uğur Dündar ile çalışmış vs. Aynı işte ya aynı tipik Türkiyeli. Kırmızı kaşkol, şekil şemal. Kafa nitelik olarak ahsen tv. Yılmaz güney filminde tabela dibine işeyen karakter seviyesinden fazlasına basmıyor.
0
Batuhanolabilir
(12.01.18)
"Çöpten bir nesil için teknoloji gelişir"

Sinema hakkında yorum yapacak kadar kendimi yeterli hissetmiyorum ama.

Sanatı tek değil bütün dalları ile ele almak gerekirse ortada popüler kültür dediğimiz gerçek olan bir çağ hastalığı var. Şu anda bu duyuruda kaç kişi ayda en az bir sergiye gidiyor? Ya da kim toplu söyleşilere düzenli olarak katılıyor? Kimse. Çünkü çoğumuz bunu yapmak yerine başka şeylerle ilgilenmeyi tercih ediyoruz. Kimi bilgisayar kimi arkadaşları ile starbucks muhabbeti say say bitmez.

Zaten ülke olarak sanata verdiğimiz destek küçük bir pirinç tanesi kadar olduğu için. Ülkede sanatçı zor yetişiyor. Ornegin fatih akın ödül alınca tüm gazeteler boy boy fotoğraf basıyor. Tamam da herif bu ülkede yaşamıyor ki? Gördüğü eğitim yaşadığı kültür her şey farklı.

Ahmet aslan var mesela. Adam kendi enstrümanını yaptı. Baktığın zaman çoğu kişi "allah'ın tuncelilisi" der. Ama bu adam da yurtdışında okudu ve hala öğrenci. Sence bu ülkede okumaya devam etse ne yapabilirdi?

Edebiyat komple çökmüş durumda zaten. Kimse şiir yazmiyor yazsa da yayımlamıyor. Çünkü kimse şair olacak kadar duygusal kalamıyor. Instagramda üç beş sayfa açılır en fazla orada yayımlanır onların sözleri. Üstünden on sene geçer ve hepsi unutulur.
0
kablelvuku
(12.01.18)
Şiir farklı bir konu. Sinema için konuşacak olursak eğer, ülkemizde gelişmiyor. Kore’de Fransa’da vs. güzel eserler var. Ülkemizde de (dünyada da aslında) kafa yormuyor kimse. Ülkemizde ise bu durum hat safhada. Yani ticaret. Millet ne izliyor? Şive komedisi, o halde şive komedisi yapıyorlar. Güzel filmler sinema salonlarında en kötü salonlarda bir hafta vizyonda kalıyor sadece (bkz: sarmaşık). Bu yüzden hatta onur ünlü sen aydınlatırsın geceyi filmini sinemaya vermedi. (Hoş o da bozdu sonradan). İyi adamla da (burak aksak, cem yılmaz vs) film sıçma çabası ile kötü şeyler ortaya koydu.

Yani iyi bir eser için kafa yormak gerekiyor. Millet de iyi film yapacam diye acından ölmemek için dandik eserler ortaya koyuyor
0
giovanne
(12.01.18)
Siirle ilgilenmem ama edebiyat ve sinemada gayet guzel isler cikiyor. Ha, ridley scott dijital kameraya gecti diye "off sinema oldu yeaa" diyorsan yapacak bir sey yok zaten.

Eger turkiye'den bahsediyorsan zaten turk sinemasinin esamesi okunmadi dunyada hic.

Buna benzer argumanlarla kendi meslegimde de karsilasiyorum (mimarlik-muhendislik sirketinde teknoloji uzmaniyim). Mesela okulda bir hocam elle cizmeye zorlardi herkesi, teknik cizimi elle yapmak tamamen manasiz ama adam "ruhsuz cizimler" filan diyor. Yahu yaptigimiz cizimin anlatmasi gereken su: "hela nerede olacak, tugla nereye orulecek, siva kac santim cekilecek".
0
fortisvita
(12.01.18)
ne gelişiyor ki onlar gelişsin? sanat da diğer alanlar kadar gelişiyor.

100 sene önce bilimden sanata, siyasetten şiire bir dalga geldi, yükseldi ve gitti. bilim patladı, teknoloji hopladı, sanat coştu falan.

bilim ve teknoloji o kadar da yerlerde değil, ama sanat hakikaten gelişmiyor.
0
babilbaligi
(12.01.18)
Sanatın bizde geişmemesinin, zenginlik dilimimizle, refah düzeyimizle direkt ilgisi var. Bir başka direkt ilgi yönetimin sanata bakış açısı.

Yapılan araştırmalar parasal ve gündelik sıkıntıları daha az olan insanların sanata, edebiyata ve bilime daha fazla vakit ayırabildiklerini gösteriyor. Ve tabii bu ilgilenme IQ düzeyine de etki ediyor.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(12.01.18)
Dünya genelinde kültürel bi yozlaşma var ve mekanikleşiyoruz. Her şeye kolay ulaşıyor kolay tüketiyor kolay sıkılıyoruz. Duygusallık azalıyor. Eğlence anlayışı değişiyor. Herşeyin suni olanı var. Hal böyle iken sanatın gelişmesi olası değil
0
photo85
(12.01.18)
fort +1 ama tolkien -1. Durduk yere Hollywood'u yermeye gerek yok, hâlâ taş gibi filmler çıkıyor oradan. Boktan film her yerde var. Edebiyatta da çok satmak kötü bir şey değil, peynir ekmek gibi satmayan Nobel ödüllü yazar yoktur (ödülü almadan önce de geçerli bu, aldıktan sonra zaten satar). Dostoyevski, Sartre, Camus, Hemingway vs. bunlar yeraltı edebiyatçısı falan değil aşırı popüler yazarlardı yaşadıkları vakitte de.

Yani geçmişe hasretle bakıp günümüzü beğenmemek ne kadar romantiklikse popüleri yermek de o kadar romantiklik.
0
i was made for you
(12.01.18)
(7)

İnternetteki/ekşideki insanlar neden her şeye nefret kusuyor?

cemlemikonusuyorsun
Soru başlıkta. Bir sanatçı başlığına giriyorum, beğenmediği için direk nefret kusmuş. Ya da onu sevenleri aşağılamış. Sadece sanatçı bazında değil de genel olarak bir nefret kusma ve aşağılama durumu var.Sizce trollüğüne mi yapılıyor yoksa insanlar ciddi mi? Bu denli kuvvetli bir nefretin sebebi ne
Soru başlıkta.

Bir sanatçı başlığına giriyorum, beğenmediği için direk nefret kusmuş. Ya da onu sevenleri aşağılamış. Sadece sanatçı bazında değil de genel olarak bir nefret kusma ve aşağılama durumu var.

Sizce trollüğüne mi yapılıyor yoksa insanlar ciddi mi? Bu denli kuvvetli bir nefretin sebebi ne olabilir? Siz ne düşünüyorsunuz merak ettim...
0
cemlemikonusuyorsun
(11.01.18)
0
femme vitale
(11.01.18)
cunku nefret sevgiden daha motive edicidir.
herkesin kızdıgı birsey var.
eksiye yazıp icini rahatlatıyor.
bana göre yalakalıktan iyidir.
zaten ne demişler, nefretin sahtesi olmaz.
0
herhaltibiliyoring
(11.01.18)
Sanatçı başlıklarında ben çok rastlamıyorum, farklı sanatçılara bakıyoruz demek ki. Mesela yabancı sanatçı başlıklarında hiç nefret yok. onlarda efsane, şahane, muhteşem vb. yorumlar oluyor.

Sözlükte ve internette beni en rahatsız eden şey güncel olaylardaki linç söylemleri. Üşenmesem "aklıbaşında değil" deyip engelleyeceğim.

Diğer başlıkları badilerden okuyorum, sorun yaşamıyorum.

Nefretin sebebi; trollüğüne yapan da vardır, birine bişeylere kızıp öfkesini kusan da vardır, herkes yapıyor ben de yapayım diyen de vardır, kişiliği, karakteri oturmamıştır, bozuktur, ruhsal dengesi bozuktur...
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(11.01.18)
Muhtemelen başka işleri ve dertleri olmayan boş beleş ve kompleksli insanlar. Laf ettiği kişinin karşında tek cümle dahi kuramayacakları da acı bir gerçek.
0
mslny
(11.01.18)
Bilgi yok, fikir var sadece. Bir de nick arkasına saklanıp konuşmak daha kolay oluyor.
0
1adam
(12.01.18)
İnternetteki ve ekşideki insanlar genellikle sosyal ortamlarda söz hakkı tanınmayan insanlar oluyor, başarılı insanların oturup saçma sapan konuları tartışacak çok vakti yok zira. O kişiler de söz hakkı tanınmışken yardırıyor. Yoksa kadına, erkeğe, insana, çocuğa, türke, kürde, metalciye, arabeskçiye, minibüsçüye vs bu kadar kin kusulan bir ortam yok gerçek hayatta, herkes kendi çapında hayatını yaşayıp yuvarlanıp gidiyor, kimse de kimsenin o kadar umrunda değil.
0
roket adam
(12.01.18)
iwasbornonamountainside
(12.01.18)
(7)

Hatay dan gelen Zeytin -Acı

söylemez
Zeytin neden acımsı tatta olur? Suda bekletiyorum ve o şekilde kavanozda saklıyorum. Başka var mı bilginiz veya önerebileceğiniz bir şey?Teşekkürler
Zeytin neden acımsı tatta olur? Suda bekletiyorum ve o şekilde kavanozda saklıyorum. Başka var mı bilginiz veya önerebileceğiniz bir şey?
Teşekkürler
0
söylemez
(11.01.18)
yeni hasattır muhtemelen. bundan 2 ay önce ben de öyle bir zeytine denk gelmiştim. nedenini sorduğumda daha yeni hasat olduğunu söylemişlerdi
0
silah taciri
(11.01.18)
kesik atarsaniz daha cabuk atar acisini.
0
jimicik
(11.01.18)
her gün suyunu değiştirmeyi deneyebilirsiniz, acısını öyle atıyor.
0
evde liyakat kalmamis
(11.01.18)
yapılmamıştır. ağaçtan koptuğu gibi gelmiş olabilir mi? annem her gün 5 litrelik su şişesini çevirip duruyor.
0
blue eyes white dragon
(11.01.18)
zeytin zaten acı olur. işlemle acısı alınıyor.
sizin zeytin ne halde ki?
0
herhaltibiliyoring
(11.01.18)
siyah zeytin mi, yeşil zeytin mi?

siyahsa yeni mi toplanmış, olgunlaştırılmış mı?
siyah ve tazeyse çizik yapabilirsin ama olgunlaşmışsa çizik zeytini ziyan eder yapmayın.
olgunlaşmışsa bekledikçe tatlanır, suyunu süzün kaya tuzu ilave edin kavanoza. her gün çevirerek tuzun bütün zeytinlere değmesini sağlayın. Dibine su saldıkça suyu suzun.
bi seçeneğiniz de suda bırakıp tuz ilave etmek. o şekilde yaparsanız suyunu değiştirmeniz lazım. bu şekilde yaparsanız biraz lezzet kaybınız olur.

siyah ve ağaçtan toplandığı gibi geldiyse zeytin hiç yıkanmadan biraz tuz ilave edilirek kavanoza konur, hergün çevirerek bekletilir. zeytinler acı suyunu atar. su biriktikçe süzülür.

yeşilse; işlenmemiş mi, kırık veya çizik mi? yeşile işlem yapılmamışsa çabuk olsun istiyorsanız kırın, yavaş olsun ve uzun süre dayansın istiyorsanız çizin. suya koyun ve suyu değiştirin. suyunu değiştirdikçe tatlanır. aralıkları uzun tutarsanız geç tatlanır, kısa tutarsanız daha çabuk tatlanır.

yeşil zeytinler olunca salamurada saklayabilirsiniz.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(11.01.18)
hataylı olduğum için söylemiyorum bizim zeytinler hep acı
0
regardless of what they say
(11.01.18)
(1)

4 ocak 2018 dedemin öldürülmesi başlığıyla ilgili

the last
selam arkadaşlar,https://www.haberler.com/yasli-adama-carpip-olume-terketti-3977002-haberi/adresindeki haberde şu ifade geçiyor:"Kırşehir'de evine ekmek aldıktan sonra karşıdan karşıya geçen yaşlı adama bir araç çarpıp kaçtı. Olaydan yarım saat sonra yaşlı adamı farkeden sürücü 155'i arayarak durumu
selam arkadaşlar,

www.haberler.com

adresindeki haberde şu ifade geçiyor:

"Kırşehir'de evine ekmek aldıktan sonra karşıdan karşıya geçen yaşlı adama bir araç çarpıp kaçtı. Olaydan yarım saat sonra yaşlı adamı farkeden sürücü 155'i arayarak durumu haber verdi."

155'i arayan numaradan bu çarpıp kaçan götveren herif tespit edilemez mi anlamadım?
0
the last
(11.01.18)
O başlık 2018 değil 2011 tarihliydi. 2012 tarihli başlığa taşınması gerekirken 2018 tarihli başlığa taşımışlar sanırım.
Bi "gazeteci" de haberi oradan burdan alıp yeniymiş gibi yazmış.

Ekşide yazıldıktan sonra şu haber yapılmıştı. Olayın aslı burada:
www.kirsehirhaberturk.com
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(11.01.18)
(19)

Küçük şeyler..

firemanjonny
Merhaba dostlar, -dikkat biraz uzun olabilir-Yaklaşık 2 senelik evliyiz. Birkaç gün evvel evde oturuyoruz karım çay yapmıştı sağolsun içtik. Fincanı koltuğun elimi de zaman zaman dayadığım yanına bırakmıştım. Çay bitti, aradan bir saat kadar geçti, fincanı bıraktığım yeri tamamen unutmuşum, güzel b
Merhaba dostlar,

-dikkat biraz uzun olabilir-

Yaklaşık 2 senelik evliyiz. Birkaç gün evvel evde oturuyoruz karım çay yapmıştı sağolsun içtik. Fincanı koltuğun elimi de zaman zaman dayadığım yanına bırakmıştım. Çay bitti, aradan bir saat kadar geçti, fincanı bıraktığım yeri tamamen unutmuşum, güzel bir dirsek darbesiyle şangır diye koltuğun arkasına düşürüverdim. İçinde yarım yudum kadar çay vardı döküldü haliyle birazı duvara da geldi.
Buraya kadar normal (bence) sonrasında olanlar:
- Ya napıyosun aşkım yaa off.
- Tamam ya pardon, ben halledicem şimdi hemen.
- Ya hallet halletme zaten çok dikkatsizsin, o oraya koyulmaz, daha önce de söyledim sana.
- Kaza yahu, iki dakkaya tertemiz yapıcam koltukta bişi yok.
- Ama sana dedim dimi, bak dikkatsizsin nolcak şimdi orası, kendi bıraktığın yerden düşürdün.
Tansiyon artmaktadır. Mutfağa gidilir ıslak mendil alınır. Çünkü saten boyalı duvar ve parke harici bi yere gelmemiştir, yüzeysel yani.
- Ya bi insana söylersin de yine mi yapar, çocuk olsan neyse ya.
- Bak, kasten yapmadım, oldu bi kere.
- Takımda eksildi şimdi, varya bu kadar olunur yani.
Kaynama noktası aşılmıştır. Artık gelsin bağırmalar.
- Ben türkçe konuşmuyor muyum! Kaza. Neymiş kaza.
- Kaza üstüne kaza, bıktım artık.
- SENİN ŞUAN CANIN SAĞOLSUN DEMEN GEREKMİYOR MU? CANA MI KIYDIK YA.
- BIKTIM ARTIK ANLADIN MI ETRAFINA Bİ BAKMIYOSUN.
- YA ZATEN BENİM DE HOŞUMA GİTMEYEN BİŞEY AMA SEN KÖRÜKLÜYOSUN DAHA ÇOK.
- BAK SANA SÖYLEDİKLERİMLE İLGİLİ, SENİN EVLE İLGİLENMEMENLE İLGİLİ ÜST KATIN KAPI KİLİDİNİ TAMİR DEDİM ONUDA ÖTELEDİN. EVİ ÖNEMSEMİYOSUN.
- ALLAHIM YARABBİM, YAHU BARDAK BU BARDAK. NE EVİ NE KİLİDİ. AYRICA BAKTIM KİLİT SAĞLAM.
- BENDE İLGİLENMEYECEĞİM ARTIK ÇÖKSÜN EV.
- DOKTORA GİDELİM Mİ İSTERSEN?
- TEMİZLERKEN ZATEN İNSANIN CANINA YETİYOR, SENDE BATIR HER AKŞAM.
- FESUPANNALLAH.
Bu arada çoktan temizlik yapılmış bitirilmiştir, hatta ıslak mendile çaydan çok toz gelmiştir.
- SEN BENİM SEVMEDİKLERİMİ ÇOK İYİ BİLİYORSUN AMA BU KONUDA KENDİNİ HİÇ KASMIYOSUN.
- YETER YA ÇOCUK GİBİ AZARLANMAZ. OTUZ YAŞINDA İNSANIZ BU NEDİR BÜYÜTÜLECEK BU KADAR.
- EVET OTUZ YAŞINDASIN AMA ÇOCUKTAN BEKLENECEK HAREKETLER YAPIYOSUN.
(İç ses: elim kırılsın inşallah.)
- BAK BENİMDE DİKKAT EDİP SENİN ETMEDİĞİN ŞEYLER VAR AMA BÖYLE BÖYLE DİLE GETİRMİYORUM.
- NEYMİŞ ONLAR ACABA.
Hemen 2 güçlü iyi verilir. Savunma olarak mazeret sıralanması izlenir.
- DEMEK Kİ SÖYLEMEK VAR, BİDE AZARLAR GİBİ SÖYLEMEK VAR.
- DİKKATSİZSİN İŞTE HEMDE GENELDE.
- ALLAH BU AKŞAM SANA BİR KOZ VERDİ DİYE SON GRAMINA KADAR KULLANIYORSUN.

Söylememe gerek var mı bilmem ama erkek olan benim . Bu böyle yarım saat kadar daha gitti.

Netice: 24 saat küs kalma. Gün içinde hiç mesaj yazmama (karşılıklı). Nota verme. Stratejik derinlik.

Soru: Şimdi ne yapmak lazım gelir, o mu haklı, sussam daha mı iyi olurdu yoksa daha mı beter. Tekrarında ne halt etmeli. Bir işe girse psiko ruh haline faydası olur mu?

edit: 10 yıllık sağlık sektörü deneyimi var (laboratuvar teksnisyeni) çalışmıyor, çocuk yok.
0
firemanjonny
(11.01.18)
Yakın zamanda boşanmış biri olarak okurken güldüm doğrusu. Erkeklerin en büyük sorunu bu kavgayı çay bardağı ile ilgili sanıp onun üzerine savunma yapmak. Dolmuş kadın bir şekilde, konu bardak değil, çok daha fazlası. Yapmadığınız tüm şeyler ve sallamadığınız tüm uyarılar. Hele çalışmıyorsa daha da fena tabii (çocuk var mı yok mu bilmiyorum). Nasıl normale döneceğiniz beni aşar, ben bekarlığa döndüm :)
0
whoosie
(11.01.18)
İşe girsin acil, bu hayat böyle geçmez. Mesele bardak çanak değil belli ki, sıkıntı başka bir taraftan.

Sen haklısın.
0
cay koy geliyorum
(11.01.18)
Siz dolmussunuz birbirinize karsi, cay bahane. Hatta Memet Ali Alabora'nin deyimiyle "Olay bir iki cay degil kardes, hala anlamadin mi". O evle ve evlilikle ilgili bir seyleri biriktirmis biriktirmis icinde, bazi seylere sinir olmus halihazirda bol bol. Simdi caydan cikarmis. Bugun o cay devrilmese, yarin tabak dusecek ve ona sinir olacak.

Eger evde temizlik yapiyorsa, disari cikmiyorsa zaten "Butun gun ben temizliyorum, sen gelip dikkatli davranmiyorsun" demesi cok normal. Ben iki haftada bir derinli temizlik yapsam, koltuga popomu koymaya kiyamiyorum. Bir "Evden ben ciksam da, hic kullanmasam, hic kirlenmese" kafasi oluyor. Benim oturmaya kiymadigim yere birisi "Oooh, evim ne rahat" deyip oturursa sniper ile avlarim; ki titiz bir insan sayilmam. Yani, o psikoloji ile empati yapabiliyorum. O yuzden, ev islerini paylasmiyorsaniz, onlari paylasabilirsiniz Boylece o da evin her santimini sahiplenmek zorunda hissetmez. Ayrica calismiyorsa butun gun evde sizi bekliyor demektir. Siz de hakli olarak yorgun gelip "Soyle bir dinleneyim" deyip onun istedigi kadar ilgi gosteremiyorsaniz, ona da dolmustur. Ozetle calismak iyi gelebilir. Belki de su an size hizmet ediyor gibi hissediyor ve nasil bir karsilik bekliyorsa onu alamadigi icin daha fazla hizmet edesi gelmiyor da olabilir.

Tabii boyle boyle siz de doluyorsunuzdur. Yarin bir gun kucuk bir seye patlayan siz de olabilirsiniz. "Iki saattir seni bekliyorum, hala hazirlanamadin mi" olur yakinda mesela. Haklilik, haksizlik durumu yok ortada. Bir tane dirdir etmedigi surece duyulmadigina inanan bir kadin ile kadinin deveyi pire yaptigina inanan bir adam var. Bana gore ikisi de hakli. Ikisinin de sesi duyulmuyor. Bu haklilikta da bir kazanan yok.

Bir de bu isler yatakta da onemlidir. Bilmiyorum nasilsiniz; yatak alev aliyor da olabilir, bu ara isler kesat da olabilir. Oraya da dikkat.

Bunun otesinde bir cift terapistine gidebilirsiniz. O bu tarz kucuk seylerin kar topu gibi toparlanmasina engel olabiliyor. Daha sakince cozebiliyor aradaki meselenin derinini.
0
aychovsky
(11.01.18)
Bu olayda haklı haksız yok çünkü önceki olayları bilmiyoruz çünkü siz çift olduğunuz için sürekli berabersiniz ve sürekli anı-olay biriktiriyorsuz.
Kısacası iki taraf da dolmuş. İmkan varsa çift terapistine gidin.
0
kendi kendine yasayan yavrucak
(11.01.18)
kadın tarafı bence yeteri kadar dolmuş onu çok iyi anlayabiliyorum. sorun çayı dökmen değil yani. erkek olarak dümdüz bakıyorsunuz olaylara hiç empati yapmıyorsunuz. bence kadın haklı ama bir yerde patladığı için haksızmış gibi gözüküyor. aile terapisti +1
0
sta
(11.01.18)
Naclzane tavslyem, çocuk yapmayın. Ben yaptım ondan biliyorum. Ağzıma da sıçsa eyvallah demek zorundayım.
0
insomnia
(11.01.18)
İçip sarhoş olun öyle konuşmayı deneyin. Bağırmadan tartışmayı becerir, empati kurarsanız sorunlar ve çözümler daha gerçekçi olacaktır. Erkek tarafı alttan almalı asıl sorunu öğrenmeli. Erkek kavga kazanamaz, barış antlaşması tek çözümdür. Denendi %100 çalışıyor.
0
hasmetizm 2046
(11.01.18)
Evet, konu çay değil.
Pratikte ne yapacaksınız? Akşam gelince "Gel kouşalım şimdi, konu çay değil, biliyorum" diyerek konuya başlayacaksınız.
Eşiniz çalışıyor mu? Çalışmıyorsa kendini evin hanımı ve sizin eşiniz olaraka görmek istiyordur, evin hizmetçisi olarak değil. Her ne kadar öyle düşünmeseniz bile düşünmeden yaptığınız bazı hareketleri o bu şekilde yorumlamış olabilir. Kavganın haklısı haksızı yok, işin acı gerçeği kazananı hiç olmaz.
0
SiyamkedisiZorro
(11.01.18)
Şimdi şunu yapmak lazım gelir:
Fincanı bi daha koltukta bırakma. Evet, bu kadar basit bu işin çözümü.

Bu bir alışkanlık, değiştirme şansın olan bişey.
Fincanı koltukta bırakmamak sende bişey eksiltmez. Ona senin kendini, onu, evinizi önemsediğini hissettirir.
Kadınlara çoğunlukla iş ağır gelmez. Elinde olduğu halde yapmadığın şeylerin olması ağır gelir.

Benim eşim de fincanı masanın sehpanın en kenarına köşesine koyar. koltuğun kenarına da koyardı onu şimdi yapamıyor kolçak müsait değil. 36 yıldır nedenini çözemedim bunun. O kadar saçma ki. Anlayamıyorum bi türlü. Bi keresinde kucağında çocuğumuz varken dirseğiyle çarptı, çocuk sıcak çayla haşlandı. Yaz günü. Minicik daha. Adam ondan bile akıllanmadı, çocuk 20 yaşında, onun fincanı hâlâ sehpanın köşesinde. İp cambazı gibi dolaşıyorum evde, eteğim, elim kolum çarpmasın diye. Çocuğu ayrı kolla, kendini ayrı kolla, eşyayı ayrı kolla. İçimizden biri davranışını değiştirmeye gerek duymadı diye yaşananlara bak.
Olmama olanağı varken tüm bunları yaşamaya ne gerek var?

Daha önemlisi saygını, güvenini yitirmeye başlıyorsun. Basit bi neden sonuç mantığı bu. Nasıl göremez diyorsun. "Demek ki önemsemiyor"a geçiyorsun oradan. Zamanla "ne kendine ne bana ne evimize ne yaşamımıza saygısı var"a kadar gidiyor bunun ucu. Kavgaların ana nedeni işte bu. çayfincanı gitmiş, duvar kirlenmiş değil. Önemsenmek, önemsemek, onu rahatsız eden veya yaşamınızı olumsuz etkileyen davranışlarını iyileştirme yönünde çaba harcamamak.

Sen ona rahatsız olduğun konuları söylemiyormuşsun. Onu da yapma. Söyle ki bilsin, görebilsin. Değiştirme yoluna gitmezse tekrar hatırlat. İçinde biriktirme. Sonra böyle hiç olmadık bi zamanda sonuç alamayacağın tarzda dile getirirmeye başlarsın.

Evlilik emek istiyor. Ne kadar emek o kadar sağlıklı sürdürülebilir ilişki. Tek taraflı değil, her zaman iki taraflı emek.


@insomnia, yanlış düşünüyorsun. çok yanlış hem de.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(11.01.18)
daha önce bu tip sakarlıklar yapmış mıydın? yaptıysan eğer ben de sinir olurdum açıkçası.
0
elorelia
(11.01.18)
hayırlısı olmuş, boşver.

www.google.com.tr
0
naksidil
(11.01.18)
herkes sağolsun, epey güzel yapıcı yorumlar var, sorulan olmuş böyle sakarlıkları nadiren yaparım sık değil. çocuk yok ama istiyoruz, yapma diyen olmuş ama yapıcam sapına kadar derby. İkili ilişkimiz çok güçlü, tutku oranı kararında hatta bana göre bazen fazla, temizliği o yapıyor ama yardım etmişliğim vardır, hatta bi keresinde dışarıdaydı evi temizledim sürpriz mahiyetinde, istisnasız her akşam sarılıp ya kitap okuruz ya film izleriz, ya meyve yeriz. Yani demem o ki yazdıklarım çok olumsuz bir profil çıkarmış ortaya aslında iyiyizdir yani.
0
🌸firemanjonny
(11.01.18)
sorun çay değil, erkeklerin anlayamadığı şey bu zaten. sen kadını üzmüşün, evle ilgilenmiyorsun demiş ya eminim sallıyorsundur bir şeyleri, bıktırmışsın, onun da artık sabrı kalmamış. konuşma arasına not ekleyip bi çay yüzünden sana yaptığına bak dememizi istiyorsun anladığım kadarıyla ama onu sallama bunu sallama hareketlerin yüzünden kadını bezdirdiğini düşünüyorum.
0
pamuk helvalar cebe
(11.01.18)
heheh. sanıyorsun ki bir senin karın böyle yapıyor, bir sen talihsizsin. ama öyle değil. kadınların huyu böyle abicim. boşansanız ve kendine başka eş bulsan o da böyle olacak.

şimdi bir fıkra var. kadın doktora gitmiş demiş ki, "biz kocamla anlaşamıyoruz. kocam eve geldiği an tartışmaya başlıyoruz, bütün gece kavga ediyoruz. oysa onu çok seviyorum. buna çok üzülüyorum, var mı bir çaresi?"

doktor demiş ki, "çaresi basit. sen kocan eve gelince eline bir bardak su al. ne zaman ki tartışacak gibi olsanız onu yudum yudum içmeye başla. kocan seni öyle görünce birden yumuşayacak, hiç tartışmayacaksınız"

bir hafta sonra kadın tekrar doktora gelmiş. "doktor bey harikasınız. elime bardağı alıp ağır ağır içiyorum ve kocamın siniri hemen geçiyor. çok teşekkür ederim. suların şifasından ruhu dinleniyor kocamın sanırım. bu nasıl oluyor?"

doktor : "suyun pek bir etkisi yok aslında. sadece senin susmana yardımcı oluyor."

böyle seksist bir fıkra yazmak istemezdim ama gerçek bu. kadınlar konuşur. ben de kadınım ve bir şeye azıcık da olsa bozulduysam susmam. inan bunun farkında olduğum için kendimi çok dizginlemeye çalışıyorum ama yok yani. rahatlama aracı mıdır nedir bu konuşmak bilmiyorum ama, kendimi tutamıyorum ağzımdan istemsizce çıkıyor o kelimeler.

erkeklerin sorunu ise bunu kabullenememek ve her şeye bir cevap vermek. sevgilim böyle bardak kırsa ben de eşin gibi söylenirim. tabi asla kavgaya dönmez. ben biraz söylenirim, sevgilim cevap vermez ve konu kapanır. sorun senin hala ne yapılacağını bilmiyor olman. eşini bir şekilde susturman lazım. bir yandan ortalığı temizlerken bir yandan konuyu değiştirebilirsin, o konuşurken ani bir öpücük verebilirsin, onun o sinirli haline bir süre bakıp gülebilirsin, (sen gülünce daha çok sinirlenecek, o anda "ya çok güzelsin ondan gülüyorum" falan demek çok taktiksel ve muhteşem bir cümledir) ya da hiçbir şey demeyebilirsin. benim favorim ani öpücük :)

sevgiler, mutluluklar. ayrılmanızı gerektirecek bir durum yok bence, böyle devam.

tavsiye olarak, biraz psikanaliz okuyun. önce sen oku, faydalı bulduklarını "ya geçen de şöyle bir şey okudum" diye eşine de anlat. cinsiyet çatışmaları hakkında çok güzel şeyler demişler. ben bir kadın olarak kadın bilinçaltının ne olduğunu, tabi bir de nasıl düzeltileceğini öyle öğrendim. hala beni tam düzeltemedik ama bakalım işte çalışıyoruz :D

ayrıca o bardağı da koltuğa koymayıver, az dikkat et yani çok zor değil :)
0
istanbul kanatlarimin altinda
(11.01.18)
ayyyynı bizim kavgalarımız ayyynı. biz de iki senedir evliyiz. ben kadın tarafiyim. olay aslında şu, kadının kafasından geçenleri söylüyorum:
- çok dikkatsiz, halbuki dikkat etse ev daha az dağılacak, eşyalar sağlam kalacak. söylememe rağmen dikkat etmiyor, bana ve temizliğe verdiğim emeğe saygısı yok, eşyalarımıza saygısı yok.
- geçen kilide bakmasını istedim ama sallamadi, dikkat et dediğimde de sallamiyor. benim lafımı dikkate almıyor ama sonucunda bardak kırılıyor takım bozuluyor olan bana oluyor.
- haklısın dikkat etmeliydim demek yerine kazaydı işte diyerek bir de beni susturmaya çalışıyor. halbuki ne var haklısın karicim dikkat edeceğim dese sirinlik yapsa?

şimdi bu noktada kim haklı bilemiyorum çünkü diğer olayları bilemiyoruz. ama şunu kesinlikle diyebilirim ki çalışmıyor olmak insanı takıntılı hale getiriyor. kendisi dolmuş baya bir, yani o da aslında "tamam kirildiysa kirildi napalim önemli degil" diyebilirdi ama hem sizin tavirlariniza karşı çok dolmuş hem de bir başka meşgalesi olmadığı için evin düzenine takılmış durumda. bir de maddi durumunuz yeni bir takım almak için çok iyi değil ise ondan da gerilmiş olabilir, kendimde olduğu için diyorum.

biz eşimle bu kavgaları şöyle aştık, ben "önemli değil olur öyle" demeyi öğrendim, eşim de daha dikkatli özenli bir insan olmayı öğrendi. karşılıklı alttan alıyoruz.
0
who cares wins
(11.01.18)
Cevaplarin bir kismi yapici, mantikli olmus ama lütfen firsatini buldugu icin gelip mizojenik yorumlarini baslik altina kusan insanlari dinlemeyin.
0
chitosan
(11.01.18)
Bir de kadinlari anlamak zor derler; suraya hemen hemen her kadin hatta birkac erkek dahi ayni seyi yazdiysa derdimiz belli demek ki.

Azicik akli olan adam donunda sallar bizi de iste aklinizi kullanmiyosunuz. :)

4 senelik sevgilimle 2 senedir kavgamiz, kuslugumuz olmamistir (tartismalar disinda tabii). Sirri ne biliyor musun? Womanizer falan degil, hatta ikinci sevgilisi falanim. Adam sadece akilli. Cozdu beni.

Bagiriyorum; ozur diliyor, o hakliysa susup bagirdigima utandiriyor. Kusunce zorla gelip sarilip opuyor. Yapma dedigim, sitem ettigim seyler icin CABALADIGINI gosteriyor. Bunlar yani, atla deve degil.

Ha bu demek degil ki erkekler kadinlari hep pohpohlasin. Ama bizim kendimizi ifade etme seklimiz bu maalesef. Cok sey konusuyoruz ama asil problemi aciklamiyoruz. Bunun da sebebi su, biraz psikopatca ama; "beni azicik onemsiyorsa kendi anlar". Her seyi biz soyleyince de kiymeti kalmiyor cunku.

Neyse umarim cozersiniz, bence su an kendini baya onemsiz hissediyor.
0
piremses
(12.01.18)
@primses,
"Biz böyleyiz maalesef" demek, karşındakinden seni olduğun gibi kabul etmesini bekleyip, onun değişmesini beklemek doğru değil. O konuda hatalısın.

Onlar da ayrıntılı düşünmeyi yapamıyorlar. Yapıları müsait değil.
Ne oluyor; yanlış anlıyor, anlayamıyor, zorlanıyor. Bir-iki derken "öehh" diyor ipin ucunu bırakıyor.

Konuşmak en güzeli. Konuşup iki taraf için de olurunu bulmak en doğrusu, en güzeli.

Adam denklem çözer gibi bizim bilinmeyenlerimizi aramak yerine daha güzel şeylere vakit, enerji harcayabilir. madem seviyoruz neden bunu esirgeyelim ki onlardan değil mi?
Bizim açımızdan bakınca da; onun sevgisini bize değer verdiğini, söylemediğimiz ama anlamasını beklediğimiz şeylerle sınamak, ölçümlemek bizim için de sağlıklı bi durum değil.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(12.01.18)
@hayat, benim bahsettigim kendini degistirmek degil ki. Alttan alinca karakterinden odun vermek olmuyor bu. Ha surekli teror de estirmiyoruz ama sorunlarin cogu duyuru sahibininki gibi oluyor. Ben karsimdaki degissin demem ama zaten bahsettigim gibi biriyle birlikte olurum. Onu demek istedim.

Bu spesifik olay uzerinden gidersek, aksiyon almasi gereken taraf kesinlikle erkek tarafi. Bulasigi etrafa birakmak karakter degil ki degismesini istemek kotu olsun.

Bin kere de soylenmisse ya bunu yapmayacak, ya da takmayan biriyle birlikte olacak.

Burada diyebilirsin ki "kadin neden buna takilmayi birakmiyor?". Bu karakter iste, asil o degisim istemek oluyor bana gore.
0
piremses
(13.01.18)
(14)

Biriktirmek ama bilgi ve görsel

yaren
SelamKendimde keşfettiğim bir durum bu, önemli bulduğum bilgileri her ne formatta olursa olsun (yazı ses resim video kitap vs) sahiplenmek ve biriktirip depolamak ihtiyacı. Buna resmen ihtiyaç duyuyorum ve eğer es geçersem yapmazsam çok rahatsız huzursuz hissediyorum. Mevzu sanırım kaybetme korkusu
Selam

Kendimde keşfettiğim bir durum bu, önemli bulduğum bilgileri her ne formatta olursa olsun (yazı ses resim video kitap vs) sahiplenmek ve biriktirip depolamak ihtiyacı. Buna resmen ihtiyaç duyuyorum ve eğer es geçersem yapmazsam çok rahatsız huzursuz hissediyorum.

Mevzu sanırım kaybetme korkusu ve güvensizlik hissi. Bu duygular bana her olumsuzluğu yaptırıyor, kilom da bunların marifeti mesela.

Yani şimdi bundan nasıl kurtulacağımı sormak abes, doktora psikoloğa gitmek lazım, vs vs vs. Biliyoz. Ama içimden atmak istedim, anlatmak boşaltmak istedim...

Eğer bu duyguları bir şekilde yenip tedavi eden varsa nasıl yaptığını öğrenmek isterim...
0
yaren
(11.01.18)
Kilo ile alakası nasıl? Kilo kaybetme korkusu mu? Ya da güzel yiyecekleri kaybetme mi? Kilo vermemek için yapılan anlamsız hareketler olmasın yaptıkların?
0
hasmetizm 2046
(11.01.18)
@hasmet

Kilo kaybetme korkusu değil. Tokluk hissini kaybetme korkusu. Tokluğun bana ne ifade ettiğini araştırdım, tok olunca güvende hissediyormuşum meğer. Halbuki ne alaka dimi?
0
🌸yaren
(11.01.18)
bunu bende yapıyorum depolama ihtiyacım daha sonra arayınca bulamıyorum o yüzden elimin altında olsun diyorum. Mesela çok güldüğüm bir karikatür, video vs.
0
deligine yuvarlanmis tavsan
(11.01.18)
hayat prensibim : gereksizse at. biriktirilen her şey bir zaman sonra "çöp" oluyor.
0
naksidil
(11.01.18)
En ilkel iç güdü değil mi zaten bu, buldun mu yemek? Yemekte sorun ayrıca, sorun yediklerinde, sağlıklı şeyler yiyerek de tokluk hissini sağlarsın. Spor yapıyor musun bilmiyorum ama sana disiplin sağlayacak yegane şey budur. İnsan hayatında her daim bi çeşit bağımlılığa yatkın oluyor. Seninki belli. Onu değiştirmen, birden fazla seçeneğe yayman lazım. Hayır bunlardan biri kanepeye yayılıp kitap okumak değil. Herhangi bir spor dalı ile uğraşıp sağlıklı beslenmek. Bilgi toplama işini spora sağlıklı beslenmeye yönlendirmek. Şekeri böreği ben de seviyorum ama haftada bi yiyorum. Sorunun öyle psikolokluk değil yani. Kıvılcıma ihtiyacın var sadece.
0
hasmetizm 2046
(11.01.18)
kirada otur ve arada bi bi sebepten taşın. her taşınmada topladıkların gözüne daha da anlamsız gelecektir. en azından bende durum böyle. artık değer verdiğim hiç bir eşyam yok neredeyse.

veri depolamada da online çözümler ve teknoloji yardımcı oluyor sagolsun. oyun mu depolıcam steam var ne gerek var gblarca dosyaya. müzik mi spotifyda ne ararsam var. film, dizi? netflixte istediğim zaman açıp izliyorum. kitap? al bi kindle içine yükle kitapları. mutlaka istisnalar çıkar ama bu düşüncenden kurtulmaya başlarsın kullandıkça.
0
bartman
(11.01.18)
Anksiyete
0
westblack
(11.01.18)
Tam da üzerinde düşünüp düşünüp bi türlü yapamadığım ama en sonunda başardığım bişeyi sormuşsun. Fırından yeni çıktı sayılır, taze taze:)

Buna hastalık gibi bakma öncelikle. Kaynağı ne olursa olsun pek önemli değil bizim için. Hayatımızda olmasını istemediğimiz bir davranışımız var onu istediğimiz şekle döndüreceğiz. (istiyor olmak kısmını es geçme, tanımda olması başarıyı etkiler)

Biliyoruz ki bi davranışı düzeltmek karar vermeyle başlıyor ve küçük adımlar bizi yormaz. bu da yöntemim.

Örnekliyorum şimdi:
Ben liseden mezun olalı tam tamına 40 yıl oldu. Ben 40 yıldır lise anılarımın olduğu bi kutuyu muhafaza ettim. İçinde neler neler vardı. Birkaçının fotoğrafını çekip lise grubunda paylaştım. Onlar da dahil hepsini attım.
Sıra kızların ilkokul anılarına geldi. ilk yazı defterleri, resimleri.. Alan alsın dedim, bir iki parça bişiler aldılar gerisini attım.
Dikiş dikiyorum biliyorsundur. Hobilerimden biri. Kızlar bişi alıyorlar giymiyorlar,atamıyorum, çünkü kumaşı yeni, "aa ben bundan bişi yaparım" küt dolaba.
Kumaş.. aldığım kumaşın haddi hesabı yok. Her çıkışımda illa kumaşçıya bi uğrardım. Kanka olmuştuk kumaşçılarla. Dikiş dikmeyi seviyorum diye kumaş biriktirmeye başladım. Koyacak yer bulamadım sonrasında. Şimdi sıra onlarda. Parti partı onları da çıkarıyorum hayatımdan. Dikeceğim zaman gidip kumaşı alıp dikerim.

Evrak, anı temizliğinin üzerinden bir süre geçtikten sonra attıklarımı düşündüm. Bak burası çok önemli. Geçen zamanda hiç birinin eksikliğini hissetmemiştim. Hiç birinin. 40 yıldır kaç ev değiştirdim, her eve kedi enciğini taşır gibi o kutuyu taşıdım, her temizlikte kapağını açmasam da o kutuyu da temizledim...
Attıktan sonra kaç temizlik yaptım birinde bile kutuyu aramadım, aklıma geldi tabii ama aramadım, yokluğu beni rahatsız etmedi. Düşününce "ah keşke" demedim.

Kıyafet. Bi yazı çok az kıyafetle geçirebildim. Geçtiğimiz yaz rahatsızlık nedeniyle bir süre kardeşimde kaldım bir süre başka bi yakınımda refakat ettim. Yanıma miminum kıyafet almıştım, gayet de diğerlerinin eksikliğini hissetmeden yaşadım.

Ben biriktirmeyi böyle böyle bıraktım. Biriktirdiklerimi atmaya başlayarak. Hayatımdan çıkararak. Görüyorsun çünkü, onların yokluğunda bi eksiklik hissetmeyeceğini anlıyorsun.

Sen de biriktirdiğin şeylere sonradan dönüp bakmıyorsundur, çoğunu kullanmıyorsundur. Zaman içinde attıklarından lazım olan olursa gider temin edersin.
Dijital olanları buluta atabilirsin istersen. Şimdiden söyleyeyim onlara da dönüp bakmayacaksın büyük olasılıkla.
Daha bulutlar yokken ben dosya dosya sıkıştırıp mail hesabına yolluyordum. Kütüphane gibi mail adreslerim vardı. Nostaljiler, mangalar, yazılar... naruto var mesela. ilk çıktığı zamanda arşivlemeye başladım. 17 yıldır oradalar. attım kaldı attım kaldı. dönüp kullandım mı? Hayır.
Bilgi o kadar çok ki. milyarlarca gb yetmez. Bizim erişebildiklerimize terabaytlar yetmez, bizim bunun hepsine değil çok küçük miktarına bile ne aklımız yeter ne de vaktimiz.

Kiloyla ilişkisi görüşünde haklı olabilirsin. Bu yönde yapılmış bi çalışma var. Biriktirmeyle ilgili değil de güvensizlik hissiyle ilgili. İkinci dünya savaşında anne karnında olan, yeni doğan bebeklerde sonradan obezite görülme durumuna bakmışlardı. Sonuçta anlamlı şekilde obezite yatkınlığı çıkmış. Okuyalı çok oldu ama aratırsan bulabilirsin sanırım.

Belki şu anda farkında değilsindir ama bu senin için o kadar güzel bişey ki. Bu, yaşam enerjisi çok yüksek birisin demektir. Yapman gereken tek şey güvensizliğe prim vermemek onun yerine elindekinin değerini kıymetini anlayıp lehine çevirmek olmalı.
Buradan görebildiğim kadarıyla kendinle ilgili az yol katetmedin. Yaptıkların yapacaklarının teminatı, bunu da rahatlıkla başabilirsin biliyorum:)
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(11.01.18)
Istiflemek gibi mi? Hiçbi şeyi atamamak?
0
femme vitale
(11.01.18)
yazin telefonum kayboldu. arsivlemeye usendigim icin ici fotograf doluydu. gitti hepsi. kahrolurum saniyordum. meh dedim gecti. bir sey olmuyor yani. kendini yapmazsan huzursuz hissetmeye sartladigin icin oyle o.
0
jimicik
(11.01.18)
@femme vitale

O da var. Biraz kendimi gevşek bıraksam her şeyi biriktiririm. İsraf olmasın doğa kirlenmesin geri dönüştürülsün vs derken her şey kıymetli oluyor gözümde ama niyeyse bi ben kıymetli değilim.
0
🌸yaren
(11.01.18)
@yaziliceviri

Hastalıkların psikolojik sebepleri listesine bakıyorum, sebepsiz ve şiddetli ağrılarımın "sevgi şefkat dokunulma ihtiyacı" olduğu ortaya çıkıyor...

@hayat abla

Sağ ol ablacım, dediklerini yapayım. O kumaşlara içim gidiyo şu an ama neyse gözümü alıcam ordan, hissizleştircem kendimi :/ kaybetme korkum yüzünden sevgililerimden ayrılmış insanım, nasıl oluyo hiç bişeyi atamıyorum anlamadım.

Ha anladım. O kadar kayıptan bıkmışım artık kaybetmemek için her şeyi tutuyorum yeter ki benim olsun :(
0
🌸yaren
(11.01.18)
@yaren: okb (obsesif kompulsif bozukluk) olabilir. Istersen profesyonel yardım alabilirsin.
0
femme vitale
(11.01.18)
@femme vitale

Belki de öyledir, bi görüneyim.
0
🌸yaren
(11.01.18)
(13)

Anneniz olmasa babanız napar?

mutlusismankedi2015
Yaşayabilir mi teki başına? Çamaşır bulaşık yemek filan, idare edebilir mi kendini? Yoksa illa bir kadın mı arar?
Yaşayabilir mi teki başına? Çamaşır bulaşık yemek filan, idare edebilir mi kendini? Yoksa illa bir kadın mı arar?
0
mutlusismankedi2015
(10.01.18)
Yaşayamaz. Evi b.k götürür. Hemen olmasa da bir noktada başka biriyle evlenir ama babam da yaşlandıkça zor ve huysuz bir insan olmaya başladı, kim onunla evlenir, onu bilemiyorum. İyi bir baba ama bu yaştan sonraki haliyle iyi koca olmaz gibime geliyor. Annem “Erkeğin karısı varken bir gözü kördür, karısı ölünce iki gözü kör olur” der; her erkek bu tanıma girmiyor da, babam girer sanıyorum.
0
aychovsky
(10.01.18)
annemsiz çok iyi idare ediyor.
0
pinkpeony
(10.01.18)
Aychovsky +1

Ev işini beceremez. Benden bekler, ben de beceremem. Yeniden evlenmek ister ama o huysuzlukla bulabilir mi, bilmem.
0
femme vitale
(10.01.18)
Alayın atar yapar. O yapmazsa babaannem yapar. Yaşasın doğulu olmak ve eski gelenekler!1!!1
0
baldan kaymak
(10.01.18)
yaşıyor zaten
0
shotgunwoman
(10.01.18)
İş başa düşünce öğreniyorlar. Zaten makineler yıkıyor artık, eskisi gibi değil çamaşır bulaşık işleri. Yemek yapmak, evi temizemek zorlar biraz. Meram eden onu da öğreniyor.
Tabii yaş ilerlediyse biraz daha zor, fiziksel zorlanmaları olur, alışkanlıkları değiştirmek daha zor. Ama mesela 50+ - 70 yaşlarında olup yapabilenler var benim çevremde. Yalnız kaldıklarında hiç bişi bilmiyorlardı. Şimdi hepsini yapıyorlar.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(10.01.18)
Yaşar. Ama duygusal olarak biter. O yokken evde bile durmuyor.
0
cabiday
(10.01.18)
yaşar, 31 yaşında evlenmiş kendisi. ancak hayatı düzenli olamazdı kesinlikle. "her güçlü adamın arkasında güçlü bir kadın vardır." derler ya hani. o hesaptan.
0
rain when i die
(10.01.18)
annem öldü, babam yalnız.

idare etmesine gayet güzel ediyor. ütü dışında tüm işlerini de yapıyor. lakin maşallah diyeyim, kendisi 82 yaşında, sağlığı sıhhati yerinde ama "ben elden ayaktan düştüğümde bana kim bakacak" diye endişe içinde. kardeşim yok. bakacak kimse yok. gel bize, bizde kal desem (dedim de zaten) kendisi de istemiyor, istemez, rahatsız olur. biz gelir bakarız desek uzaktkan olmaz. huzurevi falan bakmış, devlet hep doluymuş, anca biri ölünce yer açılıyormuş. özeller ise çok pahalıymış.

sırf bu düşüncesi yüzünden kendi yaşlarında bir kadın buldu, evlendi. bir bakıma mantık evliliği. ama 70+ yaşındaki iki insanın o saatten sonra birbirine uyum sağlaması zor oldu, anlaşamadılar, ayrıldılar. şimdi yine tek başına idare ediyor. çok şükür güncel bir sıkıntısı yok. ama hala elden ayaktan düşersem kim bakacak bana diye dert ediyor.
0
kibritsuyu
(10.01.18)
yaşar.
babam; dışarıda veya kendi evinde mutlu, huzurlu bir insan.
0
seyduna6687
(10.01.18)
12 yaşına kadar en kötü köy şartlarında büyümüş bir adam benim babam. hayatımda tanıdığım en becerikli en çalışkan adam. ama elini hiçbir şeye sürmez evde. işi gücü geçtim yapar onları. ama annem ölürse o da kahrından ölür büyük ihtimal.
0
hemsta
(10.01.18)
En kizdigim erkek tipidir. Annem olmadiginda babam mum ediyor valla bizi. Temizlik bulasik yemek hepsini halleder. Babam annemden sonra bi kadini kahrini cekmez. Kimse de annemden baska babamin kahrini cekmez. Allah gostermesin de babam yasar tek basina da. Ben de her turlu ev isine yardim ederim perde asarim iyi yemek yaparim. Utuye karismam sacma geliyor esim utulemezse neden diye sormam. Bekarim 28 yasinda 173 boy 73 kilo. Gozlerimin rengini bilmiyorum.
0
allah yazdiysa bozsun
(11.01.18)
Annem vefat etti, ablamla babam aynı evde yaşıyor. Babam gayet güzel karnını doyurur. Annem sağken bile kendi pantolonlarını kendisi ütüleyen insandı. Bunun dışında hiçbir işe elini sürmezdi ama annemin hastalanmasıyla gördük ki elinden her iş geliyormuş. Annem varken yere zeytin düşse voleyle mutfağın öbür ucuna gönderen kişiydi kendisi.
85 yaşında bir insandan tümden bütün evi çekip çevirmesini bekleyemeyiz tabii. Tamamen tek başına yaşasa haftada 1-2 temizlikçi ile halleder işi. Ama sosyalleşme ayrı bir şey tabii.
0
SiyamkedisiZorro
(11.01.18)
(25)

çok sinirlendiğinizde..

MandMs
kendinize ve başkalarına zarar vermeden kendi halinizde; eşyaları kırıp dökme, fırlatıp atma veya sağa sola vurmak gibi huylarınız var mı? varsa normal mi?
kendinize ve başkalarına zarar vermeden kendi halinizde; eşyaları kırıp dökme, fırlatıp atma veya sağa sola vurmak gibi huylarınız var mı?
varsa normal mi?
0
MandMs
(10.01.18)
ben çok sinirlenince iki şey yapıyorum. çocukluktan kalma alışkanlık. biri dizimi yumrukluyorum. çünkü çocukken dizimde bir sorun vardı. dizimi yumrukladıkça canım yanardı.

bir de kolumu ısırıyorum.

en son bir önceki iş yerinde klavyeyi duvara vura vura kırmıştım, eski kız arkadaşımla kavga ederken arabaya yumruk atmıştım.

iyi geliyor gibi o an ne bileyim. sinirlenmeyeli baya oldu.
0
kablelvuku
(10.01.18)
Ben sinirlendiğimde kırıp dokmem ama sinirimi de tam olarak atamam. Içimde patlamış gibi hissederim.
0
femme vitale
(10.01.18)
Kesinlikle yok. Normal olduğunu da düşünmüyorum. Çok sinirlendiğimde çok yüksek sesle müzik dinlerim ben. Beni sakinleştiriyor.
0
windowsguvenlikduvari
(10.01.18)
çok sinirlenirsem evet. normal mi bilemem. başkasına veya kendimize fiziksel zarar vermediğimiz sürece eh.
0
elorelia
(10.01.18)
hocam bunlar hep şiddete meyletmek.. Ben çevremde bu şekilde davrananlardan uzak duruyorum. bugün eşya kıran yarın beni dövmeye kalkar.
0
lcha
(10.01.18)
Normal olup olmadığını bilemem ama eşyalarıma zarar veririm. Ama sinirlendiğim şeyler genelde kırdığım şeyler oluyor. Örneğin fare tutukluk yapıyorsa kırıyorum. Tıraş makinem sakalımı kesmeyip canımı yaktıysa parçalarım. Kulaklık Kulağımdan düşüp duruyor ya da dolanıp duruyorsa kopartırım. Bilgisayar saçmalıyorsa yumruk atarım. Saçlarım bir türlü düzen almıyor, sakalım tıraş olurken canımı yakıyorsa kendime vururum. Ama en başta tahammül gösteririm, durum hala devam ediyorsa sinirlenirim. Böyle işte.
0
m e b
(10.01.18)
Yok.
0
i m cool with that
(10.01.18)
kırasım geliyor ama kırmıyorum.
0
lonelyman
(10.01.18)
Sinirden gozlerim doluyor benim. Bagiriyorum bazen. Bisi vurup kirmiyorum ama iyi gelmiyor o. Eger arabadaysam bos yol bulup gaza basiyorum. Ani gaz/fren yapiyorum. O kadar, yarim saate geciyor zateb.
0
mor oje
(10.01.18)
ergenlik çağında birey için normal sayılabilir, ama yetişkin birey için normal değil bence.
0
evde liyakat kalmamis
(10.01.18)
amma manyaklar varmış duyuruda yahu tırstım
0
benaslindayohum
(10.01.18)
Yok bir gun hissedersem de psikologa gorunurum
0
Traveller
(10.01.18)
Yok.

Zaten sinirlenen biri değilim de sinirlenirsem kendime haksızlık ettiğimi düşündürecek en ekstrem hareketim gözlerimin dolması/ağlamak oluyor.
0
kendi kendine yasayan yavrucak
(10.01.18)
Uzun zamandir olmadi ama kendimi kaybedip yapmisligim var. Yatak yumrukluyordum, anlik sakinlesme sagliyordu.
0
voyager 1
(10.01.18)
Yok, yapmıyorum.
Ergenlikte bi kez yapmıştım. Babamın haksız bi ithamı olmuştu, o sözü hem ona hem kendime yakıştıramadım, bişey de diyemedim. Öfkelendim. Evin taraçasına çıkıp anneannemin saksı altı yaptğı metal bi tepsiyi dizimden yardım alıp ikiye katladım. Sonra yaptığımı çok anlamsız bulup gülmeye başladım. Tepsiye bakıp bakıp güldüm. O oldu bidaha sinirlenip bi eşyaya zarar vermedim.

Çok ve kolay sinirlenen biri değilim yine de olmuyor değil. Olduğunda müzik açıp satranç oynmak gibi sinirli halimi geçirecek kafa dağıtacak şeylere yöneliyorum. Normal duygu durumuna geçince de sinirlendiğim şeyle ilgili ne yapmam gerektiğine bakıyorum.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(10.01.18)
Duyuruda ne manyaklar varmis hakikaten. :O

Ben cok sinirlenirsem elimde olmadan gözlerim dolar, aglarim.

Bir de galiba stresli zamanlarimda dislerimi cok sıkıyorum. Disciye gece kalibi yaptirdik bu yüzden, aksamlari yatarken onu takiyorum. Onu kullanmaya basladiktan sonra farkettim, cenemdeki sürekli agrinin ve basagrisinin sebebi de dislerimi sıkmam galiba.
0
chitosan
(10.01.18)
Ben çok sinirlendiğimde genelde kitleniyorum tepki veremiyorum.
0
powerpufgirl
(10.01.18)
Kimseye zarar vermedim ama tartışma anında çok sinirlendiysem rahatsız edici derecede bağırmışlığım olmuştur. Telefonumu kırmışlığım da oldu. Sakinleşince ne gerek var , niye bu noktaya gelecek tartışmalara giriyorum diye kızarım kendime.
0
dyg*dyg
(10.01.18)
2-3 kez oldu.

Birinde lise hazirliktayken babamla kavga etmistik cok fena. Ben de o sinirle biseylere zarar vermek istedim ama etrafimda zarar verebilecegim bir obje yoktu. Sadece kendim vardim. Rotring uclu kalemle kendime faca attim resmen. Izi haal duruyor.

Bir kez de cok cok hoslandigim cocuk bana inat olsun diye gozumun icine baka baka baskasiyla flortlesti beraber gittigimiz partide. Sinirle partiyi terkettim sonra sokakta camli reklam panosuna 2 yumruk attim o sinirle. Cama bisey olmadi da parmaklarimin ustu kanadi ve acidi biraz.
0
kuehles blondes
(10.01.18)
Sinirlendiğimde dışarıdan anlaşılmıyor bile.
Eğer çok mantıksız, saçma veya tartışılamayacak bir durumsa, şu klasik gözleri yumup, dudakları kısarak "ya sabır" der gibi olan harekete benzer şekilde nefes alıp veririm biraz.
Kalkıp gidebileceğim bir durumsa "ben bir sakinleşip gelirim" diyerek gider bir iki dakika uzaklaşırım.
Çok yakın bir arkadaşım var, bazen öyle şeyler yapıyor ki oklava ile dövmek istiyorum, bir ona biraz sert çıkıyorum sanırım.

Onun dışında, dediğiniz gibi huylarım yok. Olan kişiyle de mesafemi korurum.
0
sopiro
(10.01.18)
işim gereği sürekli sinirleneceğim ortam oluşuyor, ama o sakin durup birden patlayan insanlar gibi değilim, zaten çabuk sinirlenirim, çabuk sönerim, çok sinirlenirsem imkanlar dahilindeyse(evdeysem vs.) kırıp dökecek bir şey ararım. telefon kırmışlığım da vardır. ama kırıp dökerken bile kontrolü kaybetmiş hissetmem. çok rahatlatıyor beni. biraz da pasif agresiflik var. kum torbası alma hayalim var eve de komşuları naparız bilmiyorum :/
0
olutaklidi
(10.01.18)
Normal değil, bu öfke kontrolü yok demektir ve bir gün duvara vurmak yetmeyebilir, ki yetmez.
0
mslny
(10.01.18)
hayir, yok. normal bulmuyorum...
0
e haliyle
(10.01.18)
Ben başkalarına zarar vermek istiyorum kendime ve etrafıma zarar vermem. Ama yapamıyorum bir şey tabii.
0
jazzabel
(10.01.18)
beni aşırı sinirlendiren ve bu yüzden zarar verdiğim tek şey teknolojik aletler. gerçi onu da hayatım boyunca bi kez yaptım. laptop'ın hard diskini kırmıştım kalsjdaskdf yıllar oluyor.

onun dışında çok sinirlenirsem tüm vücudum titremeye başlar ve ağlarım. sonra gülerim. yorganın altına girer geçmesini beklerim. kimseye bulaşmam.
0
nice tnetennba
(10.01.18)
(43)

"Okuldan ağrı eve gittim." gibi bir cümle duydunuz mu hiç?

m e b
Bu cümle size ne anlam ifade ediyor? Ben bunu çok kullanıyorum ama etrafımdakiler anlayamıyor. Samsunluyuz, bizim evde kullanılıyor. Türk Dil Kurumu web sitesinde de yazıyor oradaki "ağrı"nın ne anlama geldiği. Siz hiç duydunuz mu, kullandınız mı? Kullanıyorsanız nerelisiniz?
Bu cümle size ne anlam ifade ediyor? Ben bunu çok kullanıyorum ama etrafımdakiler anlayamıyor. Samsunluyuz, bizim evde kullanılıyor. Türk Dil Kurumu web sitesinde de yazıyor oradaki "ağrı"nın ne anlama geldiği. Siz hiç duydunuz mu, kullandınız mı? Kullanıyorsanız nerelisiniz?
0
m e b
(10.01.18)
hiç duymadım
0
pide
(10.01.18)
bir atölye dolusu samsunluyla çalıştım 4 sene. başlığı okuduğum saniye anladım samsun olduğunu. şivenizle ilgili kötü düşüncelerim var. burada dile getirirsem güzel olmaz. sevgiler.
0
shenergy
(10.01.18)
Ben hic kullanmam ama sanirim baslangic noktasini anlatmak icin kullaniliyor.

evden agri = evden cikip

anlamama nedenleri daha once duymamis olduklari icindir. cunku tamamen yoresel oldugunu dusunuyorum
0
my pink
(10.01.18)
ailem karadenizli. karadenizliler kullanır.
"-dan, yolundan" vb. anlamlarına geliyor.

"oradan ağrı (oradaki yoldan) yürü."
"ankaradan ağrı (ankara üzerinden) istanbul'a gittim" şeklinde kullanılıyor bildiğim kadarıyla.

ingilizce de through kelimesine denk geliyor gibi.
0
lesmiserables
(10.01.18)
@shenergy: Nedir o düşünceleriniz? Cidden merak ettim, alınmam da. Çünkü arkadaşlarım da eleştiriyor bu ağız farklılığını.
0
🌸m e b
(10.01.18)
çok duydum, hiç kullanmadım.
0
evde liyakat kalmamis
(10.01.18)
Hiç duymadım. Alakasız yerlerde kullanılan açık E'yi duyunca "aha Samsunlu" diyorum ama bunu bilmiyordum. :)
0
kobuzchu kiz
(10.01.18)
kendi aralarında hararetli konuşmaya başlayınca dediklerinden bi bok anlamıyorum. hele ki makina başında bi de işler iyice boka sardıysa yine full şiveye geçiyolardı, yine bişey anlamıyordum. ek olarak normal zamanda dahi çirkin bir ses yumağı olduğunu düşünüyorum.
0
shenergy
(10.01.18)
orduluyum anneannem kullanıyor bu kelimeyi, annem ve ben kullanmıyoruz. anlıyoruz tabi ama bize geçmemiş kelime.
0
kırkmerak
(10.01.18)
evde kullanıldığından ötürü farkında olmadan ben de kullanıyordum bu ifadeyi ama memleketi o taraftan olmayanlar doğal olarak anlamıyorlar. böyle geri dönüşler aldıkça ben de kullanmayı bırakmıştım uzun süredir, şimdi okuyunca bile bi garip geldi "ağrı" kelimesi..
0
asocial anchorman
(10.01.18)
kullanmam ama duydum pek tabii. Tokatlıyım. Daha neler neler duydum :D
0
kitap arasında kalmış silgi tozu
(10.01.18)
Akdenizliler de kullanır. "okuldan sonra, okuldan eve gittim" anlamına gelir.
0
silah taciri
(10.01.18)
ilk kez duyuyorum. orta karadeniz'de kullanılıyor olabilir ama trabzon ve rize'de böyle bir kullanım kesinlikle yok.
0
burya
(10.01.18)
anne tarafında (trakya) çok kullanılır. ben ağrı olarak değil de arı gibi düşünmüşümdür hep.
0
lazpalle
(10.01.18)
Orduluyum çok duydum.
0
eazy
(10.01.18)
ilk defa şu an gördüm. hiç duymadım.

okuldan sonra eve gittim, anlamına geliyor gibi tahmin ediyorum
0
dafuq
(10.01.18)
@shenergy: Ben de bir şey sandım. Yahu farklı ağızlardan bir şey anlamadığı için doğal olarak bundan hazzetmemek kadar normal ne olabilir? İlk kez duymuyorum bu eleştirileri.

@kobuzchu kiz: Evet, o bende hala var zannedersem. Dalga geçildiğim bir konu da o harf olmuştur. İlk zamanlar çok geriliyordum E harfiyle başlayan kelimeleri telaffuz ederken :)
0
🌸m e b
(10.01.18)
Orta Karadeniz’de (samsun-ordu) cok sık kullanılan bir ifade
0
nickfury
(10.01.18)
İç Anadolu luyum çok duydum
0
Bostan
(10.01.18)
samsunluyum, hic duymadim
0
ahoy kaptan
(10.01.18)
Tokatliyim, kullanıyoruz. Okuldan sonra direkt eve gittim, anlamında kullanıyoruz.
0
femme vitale
(10.01.18)
30 yaşındayım ve ağrı kelimesinin bu şekilde kullanıldığını ilk kez gördüm. şoktayım.

ne ifade ettiği kesinlikle anlaşılmıyor ama, bilmeyen hakikaten içerikten çıkaramaz anlamını.
0
treamorg
(10.01.18)
alanya'da kullanılıyor.
0
eksimeksi
(10.01.18)
enee, ilk defa duyuyorum ki genelde bilirim boyle farkli kullanimlari.

samsunlu arkadasimin yaninda kullanayim da tepkisine bakayim. :)
0
jimicik
(10.01.18)
Ömrü hayatımda ilk defa duydum deminden beri ne demek istediğinizi anlamaya çalışıyorum. Türkçesi nedir?
0
Amaranta ursula
(10.01.18)
iç anadoluluyum, bu kelimeyi biliyorum.

okuldan doğruca, okuldan çıkıp eve gittim diyor.
0
wilhelmwasmuss
(10.01.18)
bu tür bir kullanımı olduğunu şimdi öğrendim, hiç kullanmadım.
0
pinkpeony
(10.01.18)
ilk defa duydum.
0
elma
(10.01.18)
@Amaranta ursula: O da Türkçe gerçi :)

-den sonra, yönünden, boyunca anlamını katıyor.
0
🌸m e b
(10.01.18)
Ailemde karadenizliler var ama hiç duymamıştım, sayenizde öğrendim :) Çok seviyorum yörelere ait farklı deyişleri.
0
fotrsapka
(10.01.18)
Tokatlılar olarak bir zirve ayarlayalım bu kadar çoksak. Bizim oralarda yaygındır. Şurdan ağrı çıkıp gelemedi diye serzenişte bulunurlar bolca
0
kompisko
(10.01.18)
Duymamıştım.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(10.01.18)
duydum, samsun'un köyünde kırsalında. hiç kullanmadım ama.
*samsunluyum*
0
cabiday
(10.01.18)
İlk kez duyuyorum.
0
ms brownstone
(10.01.18)
Çok kullanırım ama “ağrı” şeklinde değil “ayrı”şeklinde:

“Sahil yolundan ayrı eve gidelim.”
0
apolitikherif
(10.01.18)
hahah okur okumaz dedemin sesi yankılandı beynimde :) duydum ama hayatımda kullandığım bi deyiş değil. konuşma arasında duyarsam dikkatimi bile çekmeyebilir. samsuna karadenize falan ait olduğunu düşünmüyordum.

From Samsun...

bir örnek cümle de ben yazmak istedim.
Fıraktıdan ağrı bir çukur kazdım.
0
olutaklidi
(10.01.18)
Kayseri'de kullanılır
0
fazla silgisi olan var mi
(10.01.18)
Baba tarafım Sinoplu ve kalabalık aile. Sinop’ta olmasa da Sinop’un her yönünü kafam şişene kadar anlattılar ve dinledim ama böyle bir cümle duymadım. Anlamı “Okulun oralardan doğru” mu, “Okuldan sonra” mı?
0
aychovsky
(10.01.18)
@aychovsky: Yerine göre değişiyor kattığı anlam.

Mesela:
-Şuradan ağrı git. (Şu taraftan/taraf boyunca git)
-İşten ağrı arkadaşıma uğradım. (İşten sonra arkadaşıma uğradım.)
-Ahmet, benim annemden ağrı akrabam olur. (Ahmet, benim anne tarafımdan akrabam olur)
0
🌸m e b
(10.01.18)
duydum. samsunluyum.
0
nıç
(10.01.18)
duymamıştım, ama seviyorum böyle değişik yörelere ait kullanımları.
0
misterturist
(10.01.18)
"okuldan ağrı eve gittim" = okuldan sonra eve gittim, okulun tarafından eve gittim, okulun ordan eve gittim, okula uğrayıp eve gittim, okuldan direkt eve gittim... gelişine göre bu ayarda bi şey anlıyorum.

çok duydum, memleketteyken ben de kullanıyorum. "şurdan ağrı bi geçmiş olsun demedi" mesela. aynen dediğin gibi "-den sonra, yönünden, boyunca anlamını katıyor." ayrıca benim verdiğim örnekte "bahsedilen yerin yakın olduğunu" da söylemiş oluyor. "yakınlık, kolaylık" gibi bi yan anlamı da var yani.

not: tokatlıyım.

ha bu arada şive demişken, bizim çok meşhur "heri" lafını bilen bilir. çarşı pazar filminde onu yanlış kullandılar çok uyuz olmuştum (fark edenlere burdan selam olsun). bu tip "anlamı belirsiz" kelimeleri doğru kullanmak için sanırım bahsedilen yörenin havasını suyunu iyice bi almak da gerekiyor. o yüzden kulağa çirkin gelmesine şaşmadım. :)
0
cilgin korsan ces
(10.01.18)
Akdenizliyim, doğu anadolu ve iç anadolu'da yıllarım geçti, ilk kez duydum. :)
0
md11
(11.01.18)
(7)

sorunlu aileler ve çocukları..

mehmed resad
hani bazı aileler, anneler babalar vardır.çocuğuna vatan haini (uygun bi sıfat bulamadım tam?!) gibi davranır, ağzına sıçar, sevgi göstermez, araları iyi değildir, çocuk da ona bunun üzerine çok annecim babacım moduna girmez, giremez.fakat yine de çocuk okutulur, kıyafet bilmem ne alınır.. yani imka
hani bazı aileler, anneler babalar vardır.

çocuğuna vatan haini (uygun bi sıfat bulamadım tam?!) gibi davranır, ağzına sıçar, sevgi göstermez, araları iyi değildir, çocuk da ona bunun üzerine çok annecim babacım moduna girmez, giremez.

fakat yine de çocuk okutulur, kıyafet bilmem ne alınır.. yani imkanlar yine çocuk için seferber edilir. neden?! bir zorunluluk hissi mi, vicdan mı yoksa seviyor ama gösteremiyor durumu mu?
0
mehmed resad
(09.01.18)
Çünkü senden sorumlu. Sevmese bile sorumlu. Bakmak (buna eğitim de dahil) zorunda. ki bence sorun yanlış.

Soru şu olmalı "bakacak kadar sorumluluk duygusu olan ebeveyn niçin çocuğuna yeteri kadar sevgi veremez"
0
kendi kendine yasayan yavrucak
(09.01.18)
üreme zorunluluğu. çocuk olmazsa olmaz mantığı. böyle olunca da çocukları zorla büyütüyorlar.
0
xvyz
(09.01.18)
çevre baskısı. ben iyi babayım, anneyim imajını çevreye vermek istiyorlar ya da vermek zorunda hissediyorlar en kolay ve mecburi yolu da bu tür harcamaları yapmak.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(09.01.18)
Aha benim ailem. Elalem ne der. Ele gune rezil olmayalim. Cocuklarina bakmiyor demesinler. Bizde ki cevabi.
0
durgunfoton
(09.01.18)
Dışarda hayat zor kendini savunmayı evde öğrensin diyen de var, elalem ne der diyen de, sevgi gösterilmez biz öyle gördük diyen de, üzerinde hiç düşünmeden çevresinden gördüğünü yapan da, eşine, kayınvalidesine, parasızlığa vb kızıp öfkesini gücü yettiğinden çıkaran da..
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(09.01.18)
Bazısının sevgi anlayışı biz şimdiki zamandan ötürü anlayamasak da inanın imkânlarını çocukları için seferber etmektir. Ben bazen aile büyüklerine sorarım ve aldığım cevap biz sevgi görmedik ki gösterelim, nasıl göstereceğimizi bilmiyoruz, bişey eksik etmiyoruz daha ne yapalım diyorlar. Yapamayacaklarını, insanların değişemeyeceğini bilmeme rağmen o zaman bilmiyordunuz ama şimdi biliyorsunuz diyorum.
0
mslny
(09.01.18)
Yaslaninca bana baksin, soyumu surdursun kafasi. Kendinde nefret ettigini cocukta gormece ayni zamanda kendini gordugu icin “bana imkan verilseydi olurdum” diye de imkan sunmak ve beklentiye girmek. Beklenti karsilanmayinca bari bi seye yarari olsun diye bu sefer torun beklemek, torundan da ayni seyleri istemek. Kisir donguye girmek, herkesin hayatina sicmak.

Diye dusunuyorum.
0
beriberi
(10.01.18)
(7)

TCDD bilet düzenbazlığı (rezalet başlığı açabilir misiniz?)

mr.goodcat
soru başlıkta. gelelim detaylara.istanbul-ankara yüksek hızlı trenini çoğunu biliyorsunuzdur. daha önce seyahat edenler de vardır. hatta her hafta düzenli seyahat edenler daha iyi bilirler. genelde bilet pek bulunmaz veya zor bulunur sürekli kontrol etmek gerekir vs. şimdi bugün fark ettiğim bir düz
soru başlıkta. gelelim detaylara.

istanbul-ankara yüksek hızlı trenini çoğunu biliyorsunuzdur. daha önce seyahat edenler de vardır. hatta her hafta düzenli seyahat edenler daha iyi bilirler. genelde bilet pek bulunmaz veya zor bulunur sürekli kontrol etmek gerekir vs. şimdi bugün fark ettiğim bir düzenbazlıktan bahsetmek istiyorum. TCDD'nin daha yüksek fiyatlı bilet satmak amacıyla tezgahladığını düşündüğüm bir şey.

örneğin;

14.01.2018 pazar günü için Eskişehir'den İstanbul'a bilet bakalım.

Eğer seferi ankara'dan istanbul'a olarak seçerseniz 14.05 treninde 57 kişilik yer gözüküyor. buyrun:

i.hizliresim.com

ancak aynı tren seferine eskişehir'den istanbula seçim yaptığınızda hiç yer gözükmüyor. buyrun:

i.hizliresim.com

ankaradan 14.05'de kalkan tren 15.44'de eskişehir'e gelip kalkıyor. yani aynı tren seferi. buyrun:

i.hizliresim.com

yani ben ankaradan istanbula giden bir trendeki boş koltuğa tüm sefer boyunca oturabiliyorum/bilet alabiliyorum ancak eskişehir-istanbul arası alamıyorum. böyle bir şey olabilir mi? birinin fiyatı 45 TL diğerinin fiyatı 70 TL.

Sanırım TCDD'nin bunu yapma amacı önceliği ankara'dan alımlara vererek daha fazla para kazanmak istemesi. ama benim fikrime göre bu bir dolandırıcılık. siz ne düşünüyorsunuz? yazar olsam sözlüğe direkt başlık olarak açardım ama malesef değilim. isteyen başlığını açıp konuyu dillendirebilir.
0
mr.goodcat
(09.01.18)
oha harbi harbi dolandiriciliktir sahtekarliktir bu.
hocam bende sunu farketmistim ama emin olamiyorum.
bazi vagonlarda yarisi yada ceyregi ayrilmis gibi oluyor, demek istedigim; tamami erkek yolcular ile doluyor mesela, ortadaki masadan vagonun sonuna kadar bosluksuz. hadi kafile falan dedim bir kac kez ama her seferinde goruyorum.
0
jedilance
(09.01.18)
oho bu bişey mi? doğu ekspresi biletlerinin hepsini yandaş turizm acentasına satıp, atıyorum 100 tl lik bileti acentanın 1500 tl ye satma olayı var.

sen 100 liraya alamıyorsun biletler satışa dahi çıkmıyor. yandaş acentaya veriliyor.
0
killerbee
(09.01.18)
bimer'e yazılabilir.
0
elorelia
(09.01.18)
Rezervasyonla Eskişehir kontenjanı dolmuştur. Bir rezervasyon iptal olmuş mesela. Şimdi baktım 1 kişilik boş yer var.

Bir demilyolcuya sordum;
"gişeler taşaron firmaya devredildiği için her şey mümkün artık. tur şirketlerine, ağaya paşaya rezerve ediyorlar, sen yer bulamıyorsun, rezervasyonu kaldırmıyorlar tren boş gidiyor. taşaronun trenin boş gitmesiyle bi derdi yok umursamıyor. son gün rezervasyonları kaldırabilirler bi baksınlar" dedi.

Kontenjan durumu eskiden beri var, kontenjan uygulaması fiyatla ilgili değil.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(09.01.18)
bence bu pek rezalet değil, eskişehir-istanbul yolcusu için ankara'dan eskişehire boş koltuk gelmesinin önüne geçmeye çalışıyor kurum, tamamen verim, maliyet hesabı.

Muhtemelen trendeki belirli sayıdaki koltuklar sadece ankara-eskişehir eskişehir-ankara için açılmıştır ve onlar da satılmıştır ayrıca ankara-istanbul yolcusu daha çok olduğu için o 57 kişinin çoğu da satılır muhtemelen, diğer türlü yapsa hem ankara-eskişehir boş koltuk gider hem de aradaki fark kadar zarar olur.
0
gezegen olan pluton
(09.01.18)
@gezegen olan pluton: yazmayayım dedim ama dayanamadım. bahsettiğin kurum devlet kurumu. eskişehir'deki adam nasıl gidecek istanbul'a? yarın şehir hastaneleri de sadece apandisit ameliyatlarına baksın kar oranı daha yüksek diye? açık kalp, kanser falan hiç bakılmasın değil mi? ne de olsa maliyet hesabı.
0
ya ben lan neyse
(10.01.18)
Trenlerin boş olduğu ileri bi tarihe baktım.
Kontenjanları 140 kişilik ayırmışlar. 15 lira aldığı İzmit istasyonuna da 140 kişilik kontenjan ayırmışlar. Yani kontenjanları mesafeye dolayısıyla ücrete bakmadan düzenlemişler.

Trenin kapasitesi 410 kişi.
3 istasyona kafadan 140*3 420 kişilik rezervasyon açmışlar. Kalkış istasyonuna trenin kapasitesi neyse o sayıyı giriyorlar sanırım. Baktığım tarih için Ankara'da 302 kişilik kontenjan vardı. Hattın toplam kontenjanı 722 oluyor bu durmda. İndisi bindisi ayarlıyorlar demek ki işlem oldukça.

Sonuç: Çok para alalım mantığı yok, hatalı sistem var.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(10.01.18)
(4)

İmza sonrası mürekkep dağılmasın diye kullanılan alet

yalnizlik mavisi
Başlıkta belirttiğim gibi... Eski filmlerde de görürüz. Başkan imza atar sonrasında yardımcı imzanın mürekkebi dağılmasın diye bir araçla üstünden geçer. Kayık gibidir. Bu aletin adını bilen var mı?
Başlıkta belirttiğim gibi... Eski filmlerde de görürüz. Başkan imza atar sonrasında yardımcı imzanın mürekkebi dağılmasın diye bir araçla üstünden geçer. Kayık gibidir. Bu aletin adını bilen var mı?
0
yalnizlik mavisi
(09.01.18)
mürekkep kurutucu diye arattım, tarif ettiğinize benzer şeyler çıktı.
0
inheritance
(09.01.18)
Mürekkep Kurutucu
0
teknikekip
(09.01.18)
Mürekkep kurutucu +1
Bu aletin çok kullanıldığı mürekkepli zamanlarda biz mürekkep kurutucu demez, stamp - stampa derdik.
-stampı uzatır mısın?
-stampın/ stampanın kağıdını değiştirdim.
gibi
belki ıstampa diyenler de olmuştur. benim çevremde ıstampa mühür kaşe için kullanılan keçeli mürekkeplik için kullanılırdı, stamp stampa mürekkep kurutmalık için kullanılırdı.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(09.01.18)
dedim dedim de kime dedim
(09.01.18)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.