Giriş
(10)

konserve yemek sağlıksız mı?

oddyseus
metabolizmam çok hızlı spora tekrar başladığımdan beri kilo alamıyorum. öncesinde 5 senelik geçmişim var. şu an 78 kiloyum eski 85 kiloma dönmek istiyorum yavaştan. glisemik indeks düşük omega 3:6 dengesine falan dikkat edince kalorimi tamamlamakta zorlanıyorum çerezlerle bile. benim 500 kaloriye da
metabolizmam çok hızlı spora tekrar başladığımdan beri kilo alamıyorum. öncesinde 5 senelik geçmişim var. şu an 78 kiloyum eski 85 kiloma dönmek istiyorum yavaştan. glisemik indeks düşük omega 3:6 dengesine falan dikkat edince kalorimi tamamlamakta zorlanıyorum çerezlerle bile. benim 500 kaloriye daha ihtiyacım var günlük. bunu konserver barbunyadan falan karşılasam nasıl olur? haftada 4-5 gün normal besinlerin üstüne konserveden yemek zararlı olur mu? koruyucu kimyasal falan katıyolar mmı bunun içine?
0
oddyseus
(06.10.17)
Konserve yerine dondurulmus ye demisti doktor
0
Traveller
(06.10.17)
Tuzla korunuyor genelde. Tuz alımın artar.
0
diffarentiationation
(06.10.17)
Konserveye kimyasal katmiyolarsa hicbir seye katmiyorlardir.
0
baldur2
(06.10.17)
badem fındık yer fıstığı falan yesen onun yerine?
0
my pink
(06.10.17)
Konserve barbunyada koruyucu yok aslında. Başka Bi zararı var mı bilmiyorum.
0
turk kizi
(06.10.17)
Konserve pastorize veya sterilize edilerek yapılıyor. Koruyucu olması gerekmiyor. Alırken içeriğine bakarsan koruyucu göremezsin. Sanmıyorum ama varsa firmanın işgüzarlığıdır ya da ürününe güvenmiyordur.

Konserve tüketirken dikkat edeceğin husus; kapak kısmında bombelenme veya çökme olmasın. Varsa o konserve bozulmuştur yeme.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(06.10.17)
@my pink

badem ve fındıkta aflatoksin var ve Türkiye'de kontrolü ne seviyede belli değil. Yüksek oranda olanı ciddi kanserojen.
0
christopher nolan
(06.10.17)
Konserveye kimyasal katmıyorlar, en azından bildik markalara, ama tuz oranı yüksek.
0
SiyamkedisiZorro
(06.10.17)
ben bol bol tavukla yüzünden yüksek sodyum alıyorum zaten bi de işin için çok tuzlu öğün girerse uzun vadede zararlı olmaz mı?
0
🌸oddyseus
(06.10.17)
Tuz çok olmaz ki konservede. Normal yemeğe konulan miktarda olur. Salamura ile karıştırıldı sanırım. Asma yaprağı, zeytin gibi salamura ürünlerde tuz oranı fazla oluyor, kullanırken suyla durulayıp / suda bekletip fazla tuzu atıyoruz.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(06.10.17)
(22)

En sevdiğiniz alkolsüz içecek?

kendi kendine yasayan yavrucak
benim su ve ayran <3 sizin?
benim su ve ayran <3 sizin?
0
kendi kendine yasayan yavrucak
(05.10.17)
su, çay, limonata
0
elma
(05.10.17)
Cay ,soguk cay
0
krasich
(05.10.17)
alkolsüz bira
0
zugas
(05.10.17)
ayran
suyu saymıyorum bile
0
basond
(05.10.17)
çay.
0
secrexv2
(05.10.17)
su.
Gereksiz kalori sevmem ve sağığıma dikkat ederim.
0
powerpufgirl
(05.10.17)
soda limon ayran karışımı
Soğuk şalgam suyu
0
delicevat
(05.10.17)
Kefir ve kahve
0
catch the arrow
(05.10.17)
su, maden suyu, kefir.
0
evde liyakat kalmamis
(05.10.17)
Su, soda, çay.
0
manuel mandalina
(05.10.17)
Kefir, şalgam, maden suyu özellikle maden suyu<3
0
kullanıcıadımbuolsun
(05.10.17)
su, limonata, maden suyu içine limon dilimi
0
EasyTiger
(05.10.17)
Ice tea şeftali
0
cabiday
(05.10.17)
Kahve
0
freebird5406_2
(05.10.17)
Sıcak çikolata.
0
ms brownstone
(05.10.17)
Türk kahvesi.
0
buff
(05.10.17)
cola zero, beypazarı
0
regardless of what they say
(05.10.17)
Bu sıralar tonik.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(05.10.17)
su, limonata, salep
0
sta
(06.10.17)
çay
0
gezegen olan pluton
(06.10.17)
oralet yazan olmamış, enteresan.
0
gadasiz
(06.10.17)
türk kahvesi
sonra cola
0
all girls dream
(06.10.17)
(20)

Bu Eziklikten ve Dışlanmışlıktan Bıktım

sucuklu yumurta
Bu duyuru muhtemelen fark edilmeyecek ya da fark edenler de okumaya üşenecek belki, ama ben gene de yazacağım çünkü içimdekileri bu kadar uzun bir yazıya dökecek kadar doldum. Bu kadar dolmama neden olan yaşadıklarımdan ziyade bu yaşadıklarımın kısır döngü olduğu ve bu döngüden hiç kurtulamayacağım
Bu duyuru muhtemelen fark edilmeyecek ya da fark edenler de okumaya üşenecek belki, ama ben gene de yazacağım çünkü içimdekileri bu kadar uzun bir yazıya dökecek kadar doldum. Bu kadar dolmama neden olan yaşadıklarımdan ziyade bu yaşadıklarımın kısır döngü olduğu ve bu döngüden hiç kurtulamayacağım düşüncesi. Yaşadığım her şey ve kendi zayıflığım bu düşünceyi sürekli körüklediğinden ve kuvvetlendirdiğinden artık bu düşüncenin doğruluğuna kendimi inandırdım. Belki bu yazıyı okuyan biri çıkar, belki benle benzer durumları yaşayanlar vardır. Bunlar da dert mi diye düşünecek kişiler de olacak belki ama bizzat yaşayan bilir, bunlar çok ağır geliyor insana ve ben bu döngüden çıkamama gerçeğine daha fazla dayanamayacağım.

Küçüklüğümden beri hep grupların dışında kaldım, girdiğim grupların da zayıf halkası hep ben oldum. Bir kişi oyun grubu oluştururdu, ben oluşturmaya kalksam kimse katılmazdı bile. Sanki yokmuşum gibi. Arkadaş gruplarında bir yere gidileceği zaman unutulan tek kişi ben olurdum. Öğle teneffüsü olurdu, grupça kantine inilirdi, işi uzayan sona kalan kim olursa olsun grup o kişiyi beklerdi, benim dışımda. Eğer sona kalan ben isem grubun çok umrunda olmaz ve sınıfa çıkarlardı. Sona kalan Ayşe, Fatma bilmem kim ise onlar beklenirdi. Bu çocukluk zamanlarımla sınırlı kalmayıp ergenliğime de sıçradı. En iyi arkadaşım dediğim kişilerin en iyi arkadaşları hiçbir zaman ben olmadım. Ergenlik dönemimde beraber sinemaya gidelim diyeceğim ya da beni davet edecek bir arkadaşım hiç olmadı. Elimden geleni de yapıyordum halbuki, sıcakkanlı davranıyordum, fazla yılışmıyordum her şeyi kararında götürüyordum ya da ben öyle sanıyordum. NE ZAMAN BİRİYLE TANIŞSAM İLK ZAMANLARDA ÇOK SICAK DAVRANAN BU BİRİ, İLERİKİ ZAMANLARDA SANKİ HAKKIMDA UTANÇ VERİCİ BİR DEDİKODU DÖNMÜŞ GİBİ BENDEN HIZLA UZAKLAŞIYORDU. Lisenin bahar şenliklerine " yanımda kimse yok tek başıma nasıl eğleneceğim ki" deyip hiç gitmedim. Yalnızlığımdan utanırdım ama kaçamıyordum da üstümde bir kara büyü varmış gibi. Okulda ya da dershanede sanki vebalıymışım gibi sınıfta yanı boş olan kişi hep ben oldum,istisnasız, inanın.

Üniversitede de bu durumdan kurtulamadım. Bu sefer bir tane arkadaş edinebilmiştim kendime ancak o arkadaşın da bir arkadaşlığını göremedim. Yine de yalnızlıktan iyidir deyip attığı kazıklara rağmen yanında olmaya devam ettim. İlk defa sinemaya gittiğim arkadaşım oydu, cafeye gittiğim de. Asosyal değildim ama bilmediğim bir sebepten insanlar hep benden uzaklaşıp bana karşı tiksinti ya da acıma dolu bakışlar atıyordu. Tanımadığı kişiyle bile notlarını paylaşan öğrenciler nedense bende hep bir bahane buluyordu. Mezuniyet günümde de bu dışlanılmışlığın utancını ve kaygısını yaşadım. Diploma için ismi anons edilen her kişi alkışlanıyordu. Ben ise alkışlanmayacağımı biliyordum ve ailemin bu dışlanmışlığa şahit olmasının vereceği ağır utanç duygusu beni daha da streslendiriyordu. Evet dışlandığımdan utanıyordum ve ailemin de bu dışlanmışlığımı ve ezikliğimi görmesinden çok korkuyordum. Ama ilginçtir orada ismim anons edildiğinde alkış sesleri geldi çok olmasa da. Sanki hiç hazırlanmadığım çok önemli bir sınav birkaç ay sonraya ertelenmiş gibi müthiş bir rahatlık ve mutluluk yaşadım. Bu alkış herkes için olağandı ama benim için imkansız gibi bir şeydi.

Şu an 29 yaşındayım ve çalışmaktayım. Ofiste 6 kişiyiz. Tahmin edeceğiniz gibi tek dışta kalan kişi benim. Günaydınına cevap verilmeyen iyi akşamlarına kem küm ses çıkartılan kişi benim. Yemekhanede genelde yalnız yemek yiyen, ya da ofisteki grubuyla gittiğinde sona kalırsa beklenmeyen tek kişi benim. Hiç sevgilim de olmadı, dostum da. Sadece arada bir iki yazdığım üniversite arkadaşım var yukarıda bahsettiğim.

Bunları hak etmek için ne yaptım bilmiyorum, hayatımın her anında ve her ortamda böyle ezik ve dışlanmış olmak için bilmeden insanlara hakaret falan yağdırıyorum herhalde. Milletin telefonları susmazken bana haftada anca bir iki kere gelen whatsapp mesajı, ona da şükür diyorum aylarca kimsenin mesaj attığı olmadığı zamanları da yaşadım çünkü. Daha fazla böyle devam edebilir miyim bilmiyorum. Birkaç kez intihara kalkışmıştım ergenken, şu an da aklıma gelip gelip gidiyor. Hiçbir psikolog psikiyatr da çözüm etmiyor sanki hepsi para tuzağıymış gibi, boş boş dinliyorlar ve seans bitimini bekliyorlar.
0
sucuklu yumurta
(05.10.17)
kendini gruba zorla kabul ettirmen gerekiyor. Soğuk davranıldığında "bu onların problemi" deyip ısrarla günaydınlarına filan devam et ya da ne bileyim evinde davet ver. Bir de insanlara karşı hassas olmamayı öğren. Alınganlığında yüzde yüz haklı olabilirsin ama çoğu bunu anlmaz.

ne ypmış olabilirsin? muhtemelen hassas ve kibar birisin insanlr da bunu eziklik sanıyor.
0
kendi kendine yasayan yavrucak
(05.10.17)
bazen ağır ve üstüme vazife olmamasına rağmen konuştuğum için bu halleri çok tecrübe ettim. genel kabulün aksine farklı olanı söylediğim ve yaptığım ve söylediğim için genelde ters, aksi hatta kimilerince gereksiz olduğum yüzüme pek çok söylenmesine rağmen bir gün amann deyip saldım. ne bileyim umursamıyorum kimseyi.

bence sen de göge bakacağım diye ayağının dibindeki çicekleri görmüyorsun. biraz farklı yönlere bakmanı tavsiye ederim. ben de işe yaradığını söyleyebilirim.
0
secrexv2
(05.10.17)
bu duyurunu okuyunca insan yardımcı olmak istiyor ama tüm dünya neden böyle davranıyor bilemiyoruz gerçekten seni tanımadan bununla ilgili bir şey diyemeyiz.

Sosyal çevre aile baskısı senin farkında olmadan insanları kırıcı şeyler söylemen her şey olabilir.
Daha sosyal olmak gerekli buradaki zirvelere vs katılabilirsin.Yada dil kurslarına el işi kurslarına(ahşap,maket) katılabilirsin.

secrex +1 diyebilirim.
0
basond
(05.10.17)
gereksiz takıyorsun. yani olmazsa olmaz arkadaş grubu ofiste ne var bunda. öyle kafadan bacaklı değilsen de erkek arkadaşın da olur, mutlu da olursun, neler gördü bu gözler.
eskiden ben de öyleydim, hele lise ve üniversite başları, arkadaşlar hala dalga geçerler yaptıklarımla dsfsd. sonra işte böyle gitmeyeceğini kavrarsın, ben üniversite biterken açılmıştım zaten, sonra yurtdışında yüksek lisans yaparken zaten ipin ucunu kötü yönde bile kaçırmış olabilirim ahah.
kimseyi fazla aramam etmem, ama arada buluşuruz yani. hatta millete laf sokmayı çok severim, öyle kabul ediyorlar artık.
fake it til you make it
0
passion rules the game
(05.10.17)
inanın her ortamda böyle oluyor. istisnasız. her yeni ortama girerken umutlu oluyorum, bu sefer bambaşka olucak, arkadaşlarım olucak.. Başlangıçta herşey iyi, insanlar çok sıcak, mutlu oluyorum. Ama zaman geçtikçe bu insanlar benden uzaklaşıyor. İnanın kırıcı davranmıyorum,inanın, sıcakkanlı davranıyorum, çok da yılışık olmamaya dikkat ediyorum,kendimce dozunu ayarladığımı düşünüyorum. Ama yine hüsran yine hüsran. Benim lanetim sanırım bu durum, kurtulamadığım.
0
🌸sucuklu yumurta
(05.10.17)
passion rules the game
(05.10.17)
Psikolog-psikiyatr kısmını biraz hızlı geçmişsin; gittin mi yoksa önyargın mı var anlayamadım. Konuyu ciddiyetle ele alarak bir psikologla görüşmeni öneririm. Uzaktan ne desek boş olur.
0
manuel mandalina
(05.10.17)
gittim Ankara'da bir dolu,ama birişe yaramadı hiçbiri.
0
🌸sucuklu yumurta
(05.10.17)
Bendede aynı sorun var ama bazen yalnızlığı istediğim içinde oluyor örneğin millet batak atıyor belki 4-5saat ben katlanamıyorum hergün uzaklaşıyorsun o şekilde yani tahammül edebileceğin insanlarla vakit geçirmen lazım ayrıca biraz arayıp soran olman gerekiyor yorum yapan katkıda bulunan fikirlerini söyleyen.
Birde bu sorunu çok problem etmemek lazım şöyle bir şeyde var insanlarla iletişim kurmadıkça kurduğun cümleler kelime seçimlerin filan biraz abes kalıyor bunlarda konuştukça düzeliyor. Saçmalıyormuyum sıkıyor muyum diye düşünüp utanmamak lazım.
Psikiyatrik ilaçlar doktor kontrolünde olduktan sonra yaklaşık 4-5 ay üstünde devamlı kullanınca iyi etkiler alınıyor.
Psikologlar malesef pek yardımcı olmadığı için o konuda bir şey demiyorum.ama iyisini bulursan git. Onun yerine kişisel gelişim ve terapi kitapları önerebilirim.
Fikirlerinin oluşması ve düşünceler için ise ilgi duyduğun,klasikler gibi kitaplar okumanı film izlemeni dizi izlemeni öneririm. Kurs veya kulüplerde iyi geliyor mecburen konuşup birşeyler öğreniyorsun.
Benim tespit ettiklerim bunlar kendim için etkilerini gördüm en azından herkesle daha rahat konuşabilecek seviyeye geldim.
0
kararsızataletfilozofu
(05.10.17)
8 Eylül'de intharın eşiğindeyim diye duyuru açmıştınız. Haftalar sonra böyle bir yanlış yapmadığınızdan emin olmak için sizi hiç tanımayan ama derdinizi önemseyen biri olarak, size sadece merhaba yazan bir mesaj atmıştım geçenlerde. Ona cevap vermediniz ve ben cidden üzülmüştüm belki de hayatınızı kaybettiğinizi sanarak. Ama neyse ki yeni duyuru açtığınıza göre hayattasınız buna sevindim ama aynı zamanda mesajımı sallamadığınızı da görmüş oldum ve aklıma başka düşünceler geldi böyle olunca. Örneğin, bence siz bu anlattıklarınızı değil başka bir şeyler yaşıyorsunuz gibi geldi.
Belki de insanlar sizi önemseyip dinliyordur ama siz göremiyorsunuzdur!
Bu yüzden diyorum ki siz üstte anlattıklarınızı yaşadığınızı sanıyorsunuz.

Hem zaten çok küçük yaşlardan beri bu kadar fena insanlarla karşılaşmak çok mümkün değil. Arabesk bir anlatım seziyorum üstte ve bence bu gerçekten de sizin yaşadığınızı sandığınız hayat olabilir.

"Aslında olan" başka olabilir.


Edit: passion rules the game +1
eksisozluk.com
0
jamiro
(05.10.17)
bazen ne yaparsan yap olmuyor. ben arkadaş çevresi konusunda inanılmaz şanslıyım çok şükür. ama tek arkadaşı olarak benim olduğum 2 tane arkadaşım daha var. tutturamıyorlar bir türlü. kurslar okullar hobiler vs. bir türlü arkadaş edinemiyorlar. bazen akışına bırakmakta fayda var. ben eminim arkadaşlığın çok kıymetli olurdu ama üzme kendini. önce bir kendini sev. motive ol hayata karşı. yaşamayı sevmek lazım. bunu düstur edin kendine. insan sadece kendiyle de bir başka mutlu oluyor. 6 ay yalnızlığımda bunu tecrübe etmiştim. hala anarım o günleri:)
0
hemsta
(06.10.17)
İlacını yazıyorum. %100 başarılı. Okuduğunda hemen farkedip şok olacaksın. Ben oldum.
Bu bir kitap:
Tanrı Daima Tedbili Kıyafet Gezer

Bu kitabı sadece bilenler bilir.
Kendi hikayeni okuyacaksın
0
herşeyi soran adam
(06.10.17)
cinsiyetiniz nedir?
0
guldum gectim genceciktim
(06.10.17)
Bütün dunya bu sekilde davrandığına gore sorun senin bakis acın ve davranışlarında. Sosyal fobi tedavisi eğer kendi kendine yenemiyorsan iki antidepresana bakar. Bence iyi psikolog ve psikiyatriste ya denk gelememissin ya da dediklerini pek dinlememissin. Özgüvensizlik siliklik getirir. Bi yere girdiğinde gnydn diye agzinin icinde yuvarliyosan kimse cevap vermez, konuşurken sesin yuksek ve kelimeler net cikmali. Sen kendine saygi duymazsan kimse duymaz. Bu sekilde olmana sebep olan seni baskalarinin yaninda kucuk dusuren bir ailen vardi muhtemelen ve bu senin suçun değil. Normalde yapamayacagini düşündüğün seyler yap ve hatalarina gül gerisi gelecek. Hayati kendine daha fazla rezil etme kararli ol kendine guven.
0
instant crush
(06.10.17)
Seni anlıyorum.
Çözülmeyecek bir sorun değil, çözülüyor. Bu iyi haberdi. Kötü haber de kolay olmayacak, emek vermen üzerinde çalışman gerekecek. En zor kısmı da kendine ayna tutma kısmı. Bunun için davranışçı psikolog yardımı iyi olur. Gittim faydasını görmedim diyorsun. Vazgeçmeyeceksin. Vazgeçtiğin anda kaybedersin. Başkasını dene bu kez araştırarak dene. Öneri al, çalışma alanlarına bak...

Bir de yalnız olmadığını bimende fayda var. Senin yaşadığını yaşayan insanlar tanıyorum. Yani nedenini ben de tam çözemedim ama bazen oluyor bu durum.
Benim kızımın lise sınıfında bi çocuk vardı senin gibi. Yalnız oturuyomuş, kimse onunla konuşmuyormuş, anlattığın her şey onun için de geçerliydi. Kızımla bunu çok konuştuk, sen yakın davran diğerleri yapmıyorsa diyordum. Ancak niyeyse kızımın çabaları sonuçsuz kaldı. İlişki tek taraflı kurulmuyor, Ayşe o topa giremedi bi türlü. Aynı zamanda topluluk psikolojisi, davranış modeli diye bir durum var ve onu kırmak pek öyle kolay olmuyor. Ayşe lise son sınıfa kadar yalnız kaldı, sonrası ne oldu bilmiyorum.

İlk ve orta okulda yanına oturulmak istenmeyen, oyunlara dahil edilmeyen, tam anlamıyla dışlanan bi çocuk tanıyorum. Yakından tanıdığım biri. Şimdi sağlam kemik bi arkadaş gurubu var, yeni arkadaşlar da ediniyor. Ama durup dururken olmadı bu. Tavsiyelere önerilere kulak verdi, kendi de epey çabaladı ve en önemlisi vazgeçmedi.

Başka örnekler de var.

Sana yardımcı olacak bazı araçlar önereyim.
Kitaplar; %100 düşünce gücü, Duygusal Zeka, İyi Hissetmek ilk aklıma gelenler. Sen araştırıp dahasını bulursun. (ne kadar emek o kadar ekmek :)
Ted konuşmaları; kısa olması, görsellerle örneklerle desteklenen deneyim ve çalışmalar olması yönünden iyidir. Yararlı, ulaşımı kolay ve ekonomitir.

İlk yapman gereken şey de kurduğun cümlelere dikkat etmek. Mesela " ben bu döngüden çıkamama gerçeğine daha fazla dayanamayacağım" cümlesini ve benzerlerini kurduğun sürece ne yaparsan yap sittin sene bu döngüyü kıramazsın. Asla kendini proveke edecek cümleler kurma, kelimeler seçme. Acil olarak tam aksi yönde cümleler edin, kullanımına al.
"Döngüden çıkmama gerçeği" diye bişey yok, döngüden çıkma veya çıkmama olasılığı var. Sen hangisini seçersen o gerçek olacak. Çünkü bizi biz yapan, ona gönderdiğimiz bilgi ve duyguları işleyip aklımızı düşüncemizi oluşturan beynin çalışma şekli böyle. Senin yollamadığın bişeyi bilemez, uygulamaya alamaz, işleyemez, kullanamaz. Döngüden çıkıyoruz diyeceksin ki o da "hımm döngüden çıkıyomuşuz" diyecek, gerekenleri yapmaya başlayacak. Beyne yolladığın bilgiler 2 üzeri olarak ifade bulur. O katlayacak onu hiç merak etme. Sen sadece doğru, olumlu düşünmeye geç ve bırakma.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(06.10.17)
Maalesef ki insanlar dış görünüme ve etiketlere çok önem veriyor. Yani bunu bilinçli yapmasalar bile bilinç altında önem veriyorlar. Hani "hiç olmasın öyle arkadaş" desek bile belki biz de öyleyiz bilinç altımızda.

Bu konulara çok önem veriyor musun veya yapıyor musun bilmiyorum ama, yapmıyorsan, bakım yap kendine biraz. Saçlarını boyat veya kesimini değiştir, tırnaklarını yaptır, güzel kıyafetler al, güzel giyin. Bir kursa git. Dans olabilir mesela, latin dansları. Sosyal fobisini dans ile yenen birçok insan gördüm.
Çalışıyorsun ve bunlara biraz para ayırabileceğini düşünüyorum. Zamanla etrafındaki insanların sana önem vermeye başladığını göreceksin.

Bir de bizim toplumda kibarlık maalesef eziklik olarak algılanıyor. Çok fazla kibar olmamaya çalış.

Ben ortaokul lise zamanımda senin gibiydim. Hep o sessiz, bir iki arkadaşı olan, yalnız kızdım. Herkesin muhabbeti beni sıkıyordu yani bir arkadaş grubunun içine girsem muhabbet edemiyordum, söylecek bir şey bulamıyordum resmen, onlara katılamıyordum. Benden borç isterlerdi, hayır diyemezdim (hepsinin durumu benden iyi olmasına rağmen), sonra borç aldıklarını bile unuturlardı -umursamadıklarından- , bir de üstüne 5 parasız kalırdım ve isteyemezdim:D Okul kulüplerine gidiyordum, ama sadece gidip geliyordum.
Oturup saatlerce ansikolopedi okuduğum ve ders aralarında sınıfta kalıp sadece walkman/discman dinlediğim zamanlar:D Rehber hocası benimle özel ilgileniyordu bu yüzden ama bir işe yaramadı. Lise sonda biraz daha çabalayıp sosyalleşir oldum. Üniversitede ise ilk dönem okula gitmedim, ikinci dönem başladım. Daha kötü çünkü ben gittiğimde arkadaş grupları oluşmuştu bile. Ama ne oldu bilmiyorum, bir iki öğrenci kulübüne katıldım. Ve kendimi zorlaya zorlaya insanlara alıştım. Tam tersine, popüler oldum birden. Çünkü kendime bakmaya başladım. Eskiden yırtık pırtık demeden elime ne geçiyorsa giyip çıkıyordum, giyimime özen göstermeye başladım, saçlarımı yapmaya, hafiften makyaj yapmaya başladım. İlk defa sevgilim oldu.
Üniden sonra şehir değiştirdim, çalışmaya başladım. Şimdi üni.deki arkadaş grubum yok. En iyi arkadaşım yurt dışına yerleşti. Şu an eskilerden sadece 1-2 tane arada görüştüğüm arkadaşım var. Bu şekilde mutluyum.
0
peggy
(06.10.17)
nezaketin ve her seyi icsellestirmenden oturu bu boyle. digerlerinin daha cok sallaniyor olmasi onlarin harika insanlar olmalarindan degil kendilerini kale aldirmayi bilmelerinden kaynaklaniyor. insanoglu 'challenge' seviyor. karsindakine kotu davrandiginda, onemsemediginde lan bu beni niye sallamiyor diye daha cok ustune dusuyorlar. ayarinda bir terslik ise yariyor yani. ama sadece ters olmican, arada sevip guzel seyler de soylicen ki ayyy sucuklu bizi ovdu desinler.

o diger kisiler (kadin grubu bence bu, erkeklerin dunyasinda pek yasanmiyor boyle durumlar) kendilerini zorla Kabul ettiriyor. mesela 9 kisi x'e gidelim derken 1 prenses y'ye gidelim diyor ve diretip, gerekirse kusup dedigini yaptiriyor. kusmesi cok gerizekalica ama ise yariyor iste. boyle boyle ilerliyor iliskiler.

ha bence butun bu numaralar falan cok salak salak isler. illa ki bir yerde kafana gore biri denk gelir. ama arada her seyi kabullenmek yerine karsi oldugun seyi belirtmeyi, dedigini yaptirmayi ogrenmeyi deneyebilirsin.
0
jimicik
(06.10.17)
merhaba

doktor ya da psikolog değilim ancak şöyle bir tezim var.

küçükken, 0-7 yaş arasında çok sevdiğin ve güvendiğin birileri tarafından çok ezildin ve dışlanmışlık yaşadın mı? örneğin anne babandan. bilerek isteyerek yapmışlardır demiyorum. mesela kardeşin olmuştur, bir dönem onunla çok fazla ilgilendikleri için sen çok ilgi istediğin bir anda seni sallamamış olabilirler. bunu sürekli yapıyor olmalarına gerek de yok, çok anlık bir olay da olabilir. 100 seferin 1 seferinde ilgilenmemişlerdir ama o gün o dışlanma hissi öyle koymuştur ki hala acısı canlıdır içinde.

ya da çok sevdiğin deden senin yerine başka torununu parka götürmüştür mesela ne bileyim.

en sevdiğin insan vefat etmiştir ve ondan başka sana güvenen, seni benimeyen kimsenin kalmadığını, bir daha da öyle birini bulamayacağını düşünmüşsündür çocuk aklınla.

şimdi diyeceksin ki; öyle olduysa bile ne alaka, 29 yaşıma geldim koca kız oldum. niye hala sürüyor bu dışlanmışlık hissi. valla sürer. 0-7 yaş arasında yaşanılanlar çok önemli. o dönemler yaşadığın anlık bir olay beyninde negatif bir kayıt olarak yerleşmişse, hayatın boyunca o negatif kayıda saplantılı olarak yaşarsın. (eğer şu an aklına böyle 0-7 yaş arası yaşadığın bir negatif kayıt gelmiyorsa psikanalist'e gitmeni tavsiye ederim. ben de hiç gitmedim ama gidenlerden duyduklarım çok etkileyici.)

örneğin; anne babanın kardeşini senden daha çok önemsediğini ve seni dışladıklarını hissettiğin bir an olduğunu düşünelim. 5 yaşındasın ve ilk defa kendini dışlanmış hissediyorsun. hem de en güvendiğin, sevdiğin insanlar tarafından. sonra bilinçaltın diyor ki; "bak gördün mü, en çok güvendiğin iki insan bile seni dışladı. kimseye böyle fazla güvenme. dışlanacaksın."

sen de bu bilgi ışığında insanlara o kadar fazla güvenemedin. çünkü biz farkında olmasak da bizi bilinçaltımız yönetir. eh, arada böyle bir güven olmayınca güçlü bir bağ ve arkadaşlık da kurulamadı. ve onlar seni çok fazla sallamadı çünkü hiçbirinin en yakın arkadaşı olacak kadar güvenmemiştin onlara. sen sandın ki onlar seni dışlıyorlar. oysa sen kendini dışarıda tutuyordun. bu arada ilkokulda kantinde yalnız bırakıldığında, kimse senin yanına oturmadığında, yalnız yemek yediğinde falan bilinçaltın da dedi ki, "bak gene dışlandın işte. ben demiştim, herkes bir gün seni dışlayacak." ve sen bu dışlanmışlık hissini benimsemeye başladın. hem kendine, hem de çevrendekilere güvenin kalmadı. kimsenin arkadaşlığı için uğraşmadın.

yok ben aslında arkadaşlarıma çok güvenirim uğraşırım falan deme, bir düşün daha girişken olup daha çok çabalayabilir miydim diye. iyi biri olduğun halde bütün dünya seni umursamıyorsa sende bir yetersizlik var demektir. yetersizlik de, HER ZAMAN ama HER ZAMAN istediğimiz bir şeyi yapabileceğimize inanmamaktan dolayı olur.

yogaya gidiyorum, derslerde her zaman söylenen şey şu: eğer kendinize "ben şu kız kadar eğilemem, hele ellerimin üstünde asla duramam. onun kadar esnek de değilim" derseniz esnemeniz OLANAKSIZDIR. ama yapabileceğinize inanırsanız er ya da geç bütün hareketleri yaparsınız.

denemekten zarar gelmez. şunu düşün. en kötü ne olabilir.
diyelim biriyle çok yakın bir ilişki kurmaya çalıştın, ilk adımları sen attın, günaydın'ları bağırarak söyledin, duymadılar bir daha söyledin. yemeğe indin iş arkadaşlarının masasına oturdun çat diye, afiyet olsun dedin. birilerinin seni unuttuğunu hissettiğinde zorla aralarına girdin, arkalarından koştun yetiştin, gülmeye devam ettin. ve diyelim ki onlar gene bir yere gittiler ve gene seni çağırmadılar. en kötü ne olabilir? şu an bulunduğun noktada olursun. geri gitmezsin. ama eğer önce kendine sonra çevrendekilere güvenerek bu girişkenliğini sürdürürsen, bana öyle geliyor ki bu yaşadıkların düzelecek.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(06.10.17)
sıkıcı birisin net, bunu hakaret babında söylemiyorum. tespitim bu. bu durumları cok kafana takma ve olduğu gibi davran. kasıntı olma.
0
nuisance
(07.10.17)
önceki duyurulardan da anlaşıldıgı üzere sert otoriter bir baba ve biraz da hassas bir kişilik bu sonucu doğurmuş. insanların sen yokmuşsun gibi davranmaları ve sana acır gibi davranmalarının sebebi özgüvensiz davranışların. özgüvensiz yürüyüşün, kısık ses tonun, karşındakinin gözünün içine bakmayan gözlerin, hakkını savunamayışın insanların sana saygı duymamasına yol açıyor. düğün salonunda ayağa kalkmana bil karışan bir aile ile bundan daha fazlası olamazdın zaten. ilk iş ailenden koparak kendi kararlarını alan bir birey olmak.
0
bezginbekir
(07.10.17)
(19)

çocuğumuzun konuşmasında bir gerilik var mı sizce?

demirr
merhaba. 1,5 yaşında bir oğlumuz var ve bana konuşma konusunda eksikmiş gibi geliyor. şu ana kadar bilinçli olarak sadece annesine,onu çağırmak için "ade" diyor. bunun haricinde baba,dede bile demiyor.aslında anlama konusunda hiçbir sıkıntısı yok. sorulduğu zaman bütün azalarını gösteriyor. "kapıyı
merhaba. 1,5 yaşında bir oğlumuz var ve bana konuşma konusunda eksikmiş gibi geliyor. şu ana kadar bilinçli olarak sadece annesine,onu çağırmak için "ade" diyor. bunun haricinde baba,dede bile demiyor.

aslında anlama konusunda hiçbir sıkıntısı yok. sorulduğu zaman bütün azalarını gösteriyor. "kapıyı kapat,telefonu getir" gibi birçok şeyi anlıyor. "cip cip" değince banyoya,ellerimizi yıkayalım değince lavaboya hemen koşar. diş fırçasını verince dişlerini fırçalar.

şimdi soruya gelirsek:

1- acaba çocuğumuzun konuşma geriliği çektiği yönündeki endişemiz yersiz mi yoksa bununla ilgili emareler oluşmuş olabilir mi?

2- eğer bu konuda profesyonel bir yardım alacaksak kime başvurmamız gerekir?

3- sizin bu konuda eğitiminiz varsa ya da çocuğunuzdan tecrübeleriniz varsa bilgi aktarabilirseniz çok makbule geçer.

teşekkürler
0
demirr
(05.10.17)
Arkadaşımın çocuklarından tecrübeler aktarmak istiyorum; bazı çocuklar (ki bu hiç az bir olasılık değil) çok gözlemci olup mükemmel öğrenene kadar konuşmayı reddediyorlarmış. Yani 'babbabbaa' diye konuşmak yerine, 'Domatesin suyunu sıktınız mı' kıvamına gelene kadar konuşmuyorlarmış. Bir arkadaşımın oğlu 2.5 yaşına kadar konuşmadı ve bu süreçte doktora gittiler; sonrasında 'Canım çok sıkılıyor, bugün ne yapıyoruz' ile açılışı yapmıştı ama o zamana kadar anne de baba da ömürlerinden yediler. Sizin çocuğunuz da bu yapıda olabilir. Ancak, 'Böyle de olabilir' deyip salmayın, bir doktora (pedagog) başvurun ve önce bazı yapılması gereken testler varsa yapsınlar. Sonra içiniz rahatlasın sizin de.

Şöyle de bir entry var konu ile ilgili
eksisozluk.com
0
aychovsky
(05.10.17)
erkek cocuklar biraz daha gec konusabiliyor. kuzenim 3 bucuk yasinda konusmaya baslamisti. her seye iii diyodu sadece. bi de kokoooo diyordu (kokuyor) :D etrafimdan da 3-4 yaslarina kadar konusmayan cok cocuk duydum.
0
pide
(05.10.17)
Sorun olmayabilir, çocuk erkekse daha da normal. İş arkadaşımın çocuğu neredeyse 2,5 yaşına kadar herşeye “e e” diyordu, devamında ayço’nun dediği gibi kapsamlı cümleler kurmaya başladı. Şimdi hiç susmuyor diye şikayetçiler.
0
manuel mandalina
(05.10.17)
hiçbir sorun yok diye tahmin ediyorum. söylediklerinizi anlıyorsa, göz teması kurmakta ya da sözsüz iletişimde sorun yaşamıyorsanız çok endişe etmeye gerek yok. biz aile içinde benzer bir durum yaşadık. şu an 2,5 yaşında ve son 1 aydır bildiği tüm kelime dağarcığını kusmaya başladı. 2-3 kelimelik cümleler de birden bire başladı. çocuk istediği zaman konuşacak merak etmeyin.
0
yellow brick road
(05.10.17)
psikomotor gelişim ya da çocuk gelişimiyle ilgili kitaplar alıp ya da araştırmalar yapıp net sonuca ulaşabilirisniz. Biz üniversitede derste bile gördük her çocuk belki aynı değil ama belli gelişim evreleri yaşlara göre sıranlanmış durumdadır. (1 yaşında şunu yapıcak 4 aylıkken şunu yapabilecek şu organları gelişecek gibi)
0
powerpufgirl
(05.10.17)
bizim oglan da iki yasina kadar istedigi seyi parmagiyla gösterip "ee" diyordu, simdi "su alabilir miyim lütfen" diyor. bir-iki ay icinde birden cözüldü dili.

bence endiseleriniz su an icin yersiz.
0
pilav
(05.10.17)
Tam girip bir şey yazacaktım ki aychovsky benim düşündüklerimi yazmış. Bakinca göz teması kurup, sizi anladığını belli eden hareketler yapıyorsa çok endişelenmeye gerek yok. Evet, çocukların gelişim aşamaları var ama her çocuk bu aşamalar ile paralel gelişim gostermeyebilir ki son yıllarda geç konuşma vakaları oldukça arttı. 1.5 yaş çok da geç bir yaş değil. Benim erkek kardeşim de 3 yaşına kadar konusmadi, anneme 'anne' bile demezdi. 'Ginga' derdi. Annem çok endiselenirdi, babam bir psikolog olarak durumun normal olduğunu soylemis hep. İlk cümlesi 'annecim parka gidelim' oldu. Kelime bile değildi yani. Sonrasında gayet açılıp konuştu.

Tabii ki içinizin rahat etmesi için bir pedagog ile görüşün. Süreci hızlandırmak için belirli aktiviteler vs onerebilir ama çok büyük bir sorun olduğunu sanmıyorum ben.
0
fraise
(05.10.17)
kreş bu işi çözüyor genelde. kısa sürede çok hızlı mesafe alabilirsiniz kreşle.
0
adivar
(05.10.17)
Kulağında su olabilir. Bu yüzden kelimeleri eksik duyup eksik öğreniyor da olabilir. Sadece bir varsayım. İnşallah hiç bir şeyi yoktur.
0
Restclean
(05.10.17)
allaa çok heyecanlı valla. inşallah genius'tır :D allah analı babalı büyütsün.

çocuk cin gibi bakacak böyle çakır çakır. dili çözülür korkmayın.

*profesyonel sağlık tavsiyesi değildir. kocakarı bilgisidir ^^
0
otonomo
(05.10.17)
Gelişim psikolojisi kitapları konuşmayı 0-2 yaş arası olarak belirlese de son araştırmalara bakıldığında konuşma yaşının 4'e kadar çıktığı görülmekte. Bunun sebebi ise beynin dil merkezinin yer aldığı bölümünün yeni doğanlarda daha kalın olmasıymış.
Tabii ki yine de bir pedagogla görüşün ama bireysel farklılıklar, mükemmeliyetçilik gibi konuları da göz ardı etmeyin.
0
duyond
(05.10.17)
sizinle iletişimi, göz teması normalse herbsey yolundadır. 1.5 yaş kontrolüne gidince doktora da sorun.

ama her çocuğun gelişim evresi aynı degil. oğlum 3.5 aylıkken sürünmeye 6 aylıkken de sıralamaya başladı. ama 8 aylik olduğunda bile oturamıyordu.

şimdi 1.5 yaşında. iki kelimeli basit cumleler kuruyor. "hadi gidelim, anneanne yok" vb gibi bir kaç basit cumle. kelime dağarcığı epey geniş.
gel gelelim henüz anne demedi.
kendi başına (parmak beslenmeye başlayalı daha 2 ay oldu. normalde 8 ay civari söküyorlar bunu.)
hic blenderla ezip ya da rende ile püre vermeye alistirmadigim halde salatalık elma gibi besinleri çiğner ama yutamaz tükürür. ustelik 16 dış var ağzında.

kısacası bu yaşta konuşabiliyor olması diger becerilerinin çok iyi olmasını gerektirmiyor. siz çocuğunuzu kendi ozelinde değerlendirin.

her gün becerileri artıyor mu?
göz teması var mi?
adına tepki veriyor mu?

bir de emzik, tv, tablet konuşmayı geciktiriyor diye duydum. benimki hic kullanmadı bunları.

yavruyu opun benim için...
0
strawberry first
(05.10.17)
2 - 2.5 yaşına kadar konuşmayan çocuklar oluyor. Endişe etmek için henüz erken. İsterseniz bir çocuk doktorundan görüş alın. Gerek görürse işlevsel olup olmadığını anlamak üzere kbb, çocuk nörölojisine yönlendirir.

Konuşma kaslarını geliştirecek bazı oyunlar önereyim.
Üfleme hareketi hem konuşma hem boşaltım kaslarını çalıştırıyor. TBen tvalete alıştırırken ufak balonlardan bi torba alırdım, hem eğlence hem kas gelişimine faydası olurdu.
(arada balonun içine su koyup ağzını sıkıca bağlayın karşılıklı geçip birbirinize atın. atarken 3'e kadar sayın. 3'e kadar sayma kısmı konuşmaya teşvik gerisi el kol kasları gelişimi, motor hareket gelişimi, el göz koordinasyonu için yararlı ve eğlenceli bi faaliyettir. yaşı büyüyünce de bırakmayın, 5-6 yaşlara kadar hatta çocuk oynamak istemeyene kadar yapın. balonları zamanla büyük boya geçirirsiniz. çok yararlı bi oyundur. yalnız büyük balon çalışmasını yazın ve mümkünse bahçe balkon gibi yerlerde yapın. balon patlayabiliyor:)

Kağıttan rüzgar gülü yapabilirsiiz o da yardım eder azıcık. Yaparken küçük kas grubu çalışır üflerken de konuşma ve karın, kalça kasları çalışır.
Kış geliyor cama üfleyip buğu yaparsınız, Bol bol üflesin, üflemek iyidir.

Yanakları sırayla şişirip parmaklarla ağızdan bırr sesi çıkarma oyunu gibi oyunlar oynayın.

Onunla konuşurken daha çok eksiz, uzun olmayan basit kelimeler seçmeye özen gösterin. Bir nesne veya olay için çocuk konuşmaya geçinceye kadar hep aynı kelimeyi kullanmayı tercih edin. Kelimeleri anlaşılır hızda söyleyin.
Dikkatinizi onun konuşmasında olmasın. Hemen anlarlar tedirgin olurlar. Bunlar hep oyun. Siz de eğlenmeye bakın, tadını çıkarın.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(05.10.17)
çok kıymetli ve rahatlatıcı bilgiler aldım. tecrübe ve bilgilerini paylaşan ve daha paylaşacak olan herkese ayrı ayrı teşekkür ederim. birbirini hiç tanımayan insanların iyilikte ve iyi niyette buluşması çok güzel
0
🌸demirr
(05.10.17)
sıkıntı yok. benim oğlum 2.5 yaşına kadar çiçek diyordu sadece :)
0
burya
(05.10.17)
Şimdi hatırladım onu da ekleyeyim. Bir de ilk kelimeden sonra bir süre ara veriyorlar. dede dedi mesela bir süre gidiyor o öyle. duraklama devri gibi düşünün. Bir süre sonra başka kelime geliyor.

Konuşmaya başlayınca trt gibi düzgün türkçe kullanılan radyo programlarını açın, fonda çalsın.Kelime dağarcığına katkısı olur (kulak dolgunluğu olur) telaffuza katkısı olur.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(05.10.17)
dün görüp cevap yazamamıştım.

ablam 8 aylıkken konuşmuş, 1 yaşında tekerlemeler biliyormuş. 5 yıl sonra doğan ben ise, 2 yaşıma geldiğimde saçmasapan sesler çıkararak derdimi anlatıyormuşum. kaç defa doktora götürmüşler bu çocuk sağır mı, gerizekalı mı diye. en son bir doktor "siz onu anladığınız sürece konuşmayacaktır, size kendini anlattığı için konuşmaya ihtiyaç duymuyor tembellik ediyor, söylediklerini anlamayın" demiş. ondan sonra bizimkiler beni anlamıyor gibi yapmaya başlamışlar ve ben 2,5 yaşında konuşmuşum.

bir daha hiç susmadım.
0
111111
(06.10.17)
aychovsky gayet güzel özetlemiş. Ben sadece Selim İleri'nin anlattığı anısını yazmaya geldim.
Selim İleri 3 yaşına gelmiş neredeyse hiç konuşmuyor. Aile gergin, doktora götürüyorlar, nefesi kuvvetli hocalara okutuyorlar, nafile. Bayram öncesi Selim'e ve ablasına yeni ayakkabılar alınıyor. Ablanın ayakkabıları kırmızı rugan, nasıl güzel ayakkabılar. Selim zaten ablasını çok kıskanıyor ve o hiddetle "çıkart o ayakkabıları ayağından #½ ?!$" şeklinde küfürlü bir konuşmaya başlangıç yapıyor. Aile sevinse mi üzülse mi öyle kalakalıyorlar.
0
SiyamkedisiZorro
(06.10.17)
Her çocuğun hazır bulunuşluğu farklıdır.Siz istediğiniz kadar onu konuşturmak için uğraşın, çocuk o hazır bulunuşluk seviyesine gelmeden konuşmaz. Eğer sizden aldığı komutları anlıyorsa ve tepki veriyorsa sıkıntı yok, kafanıza takmayın. Benim oğlum 2,5 yaşında kelimeleri söylemeye başladı. 3 yaşında cümle kurdu. (cümleden kastım yanyana 3 kelimeyi getirebilmesi)

Endişe etmeyin, bu zamanlarınızın tadını çıkarın.
0
indeng
(06.10.17)
(38)

sevgilinizin babasının evinize erzak göndermesini nasıl karşılardınız?

istanbul kanatlarimin altinda
Erkek arkadaşımla 2 senedir birlikte yaşıyoruz. Onun ailesi de bize 15 dakika uzaklıkta oturuyor. Arada bir ailesinin evine gidiyor onları görmeye, bazen ben de gidiyorum. Özellikle babasıyla uzun süredir tanışıyoruz. Çok tatlı adam, muhabbeti süper. Birkaç kere beraber rakı içmişliğimiz falan var.
Erkek arkadaşımla 2 senedir birlikte yaşıyoruz. Onun ailesi de bize 15 dakika uzaklıkta oturuyor. Arada bir ailesinin evine gidiyor onları görmeye, bazen ben de gidiyorum. Özellikle babasıyla uzun süredir tanışıyoruz. Çok tatlı adam, muhabbeti süper. Birkaç kere beraber rakı içmişliğimiz falan var.

Geçenlerde gene onlara gittiğimde görüştük. Babasıyla ayaküstü konuşurken bana "Siz akşamları ne yiyorsunuz?" dedi. "Kahvaltı ya da tost yapıyoruz." dedim. Bunun üzerine erkek arkadaşımı göstererek, "Bu çocuk eve erzak almayı bilmez hiç, ben size et falan alayım getireyim onları pişirin yiyin." dedi. Ben şaka yapıyor sandım.

Sonra bugün erkek arkadaşım mesaj attı. "Akşam babamla buluşabilir misin, bize et almış, biraz da erzak falan, onları verecek." dedi. Ben de kızdım. Yani ben istesem alamıyor muyum kendi etimi sütümü diye düşündüm. Ha buluşmuşuz babası bana para vermiş, ha et vermiş; ne farkı var. Mesela benim annem de bize hep peynir, zeytinyağı falan yolluyor çünkü onların yaşadığı ilçede o ürünler çok güzel ve istesem gidip alamam. Ama burada babası kasaptan et alıp bana verecek, istesem gider ben de alırım oysa.

Bu arada şöyle detaylar vereyim. Babası yemek yapmayı ve yemeyi çok seven bir adam. Bazen yemek yaptığında bize de yolluyor. Bir keresinde kendisi getirdi hatta. Çok da güzel yapıyor. Erkek arkadaşımı besleyemediğimi, ya da bizim paramız yetmediği için erzak alamadığımızı :p falan düşündüğünü hiç sanmıyorum. Tek derdi "Çocuklar güzel şeyler yesin" dir eminim. Ama üslup da biraz garip değil mi yani et ve erzak alıp eve göndermeler falan?

Sonra düşününce kızmam yersiz mi oldu ki acaba dedim. Ama gene de garip değil mi?

*edit.genel istek üzerine başlıktaki "başkası" kısmını "sevgilinizin babası" olarak değiştirdim :)
0
istanbul kanatlarimin altinda
(05.10.17)
ebeveyn hareketi normaldir. dünya kadar maaş alsan ve hesap bilgilerin küsüratına kadar bilinse yine de yapılır bu yani. afiyet olsun :)
0
euphrat
(05.10.17)
"Ama üslup da biraz garip değil mi yani et ve erzak alıp eve göndermeler falan?"
Hayır değil. ana babalar yapar öyle şeyler.
uzun uzun yazamıcam şuan ama kızman da yersiz, hatta saçma.
0
veritaslibertas
(05.10.17)
Aslında garip, ama adamın niyetinin kötü olduğunu düşünmüyorum. Bence bir defalık git, sonrasında kırmadan, incitmeden ben alıyorum zaten, hallediyoruz bir şekilde diye ikna et. Kızılacak kadar ciddi bir durum değil, konuşularak halledilebilir bence.
0
elikası
(05.10.17)
aa ben seni erkek sanıyordum, şaşırdım. bence adamın niyeti kötü değil. ben olsam sevinirdim. muhtemelen "markete gitmeye üşeniyorlar, alayım da yesin yavrucaklar" diye düşünmüştür. ben garipsemedim.

edit: bir de başlığa "bir başkasının evinize erzak göndermesi" yazmışsın ama burada söz konusu erkek arkadaşın babası. bir başkası değil yani. yabancı biri gönderse kabul etmezdim tabii ki durumum varsa.
0
dedimmidemedimmi
(05.10.17)
Böyle bir müstakbel 2. babaya sahip olduğun için sevineceğin yerde bunları düşünebilmen asıl garip olan. Afiyet olsun :)
0
iwasbornonamountainside
(05.10.17)
Babaların çocuklarına et yedirme uğraşı oluyor hep bendede aynı mevzu var babam bana otobüsle kebap yollamak bile istiyor 3 saatlik yol biraz garip olur babalar
0
alp9900
(05.10.17)
Garip olanın senin akşam yemeğinde tost ve kahvaltı yapıyoruz demen. Birlikte yaşıyorsunuz ve hala akşam yemeği için tost ve kahvaltı. Yazık o babaya.
0
nickfury
(05.10.17)
kızman yersiz.
0
elorelia
(05.10.17)
e sen tost yapıyoruz dersen baba da et yollayım yesin garipler der tabi
ne güzel adam sizi düşünüyor daha ne istiyorsun?
"istesem ben alamaz mıyım" nedir? demek istemiyorsun ki almıyorsun. ama beceriksizsin ama düşüncesizsin ama sağlıklı yemek filan umrunda değil ama vaktin yok...bilemeyiz. adam da sana bak al yap dememiş. kendi el atmış. daha ne?
dayak istiyorsun.
0
niye ama
(05.10.17)
Kızma bozma aranızı böyle basit şeylerden, gıcık da tutma adama.
0
Adramelekhh
(05.10.17)
yani ben diğerlerine katılmayacağım ama kızman versiz
lokum gibi aile bulmuşsun dır dır ediyorsun. dikkat et yakında kapının önüne koymasınlar seni. sonra bonfileler, antrikotlar, ciğerler, kavurmalar diye aplarsın :)
0
dedim dedim de kime dedim
(05.10.17)
kesinlikle kızmanız yersiz.
0
duyond
(05.10.17)
@jimmy derdimi sikmeyin arkadaşlar, herkesin derdi "depresyondayım, mutsuzum, iş bulamıyorum, çok yalnızım" vs olsaydı topluca cinnetler geçirirdik. ben de biliyorum bu önemsiz bir şey ama bazen böyle şeyler de oluyor. samimiyetinize güvendim sordum sormasa mıydım.

evet kızmamın yersiz olduğunu hissetmiştim zaten ama bir de buraya danışayım dedim. cidden yersizmiş onu anladım. teşekkür ederim herkese. babasını da çok seviyorum zaten koca adama böyle şey için laf söyleyebilir miyim hiç. saygısızlık olur en başta. sadece bana garip geldi hepsi o.

@nickfurry merak ettim de nesi varmış kahvaltı etmenin ya da tost yemenin? akşamları başbaşa ya da arkadaşlarla vakit geçirmeyi seven bir çiftiz. zaten haftada bikaç akşam o spora gidiyor ben de yogaya. e yemek yapmaya kalksak 2 saat sürüyor, dışarıdan söylesek de çok pahalı ve yağlı. ikimiz de işyerimizde öğlenleri ev yemeği yiyoruz zaten. o yüzden akşamları yemek yemeyi tercih etmiyoruz.
0
🌸istanbul kanatlarimin altinda
(05.10.17)
benim mottom hep “yemek varsa yerim. yol varsa giderim. is varsa yaparim” oldugundan cok normal geldi bana.
0
alperz
(05.10.17)
"evde kedin aç" demek istemiş.
0
herhaltibiliyoring
(05.10.17)
ağır saçmalamışsın, için kötü fesat bence sana yaranılmaz:)
0
oscar
(05.10.17)
Anne baba başkası değil, babalar yapar öyle şeyler+
Emrivaki yapmamış, önceden söylemiş. Sen şaka sandığın için istemediğini söylememişsin, olay bu yönde gelişmiş. Senin annen de yolluyormuş. adamın yaşadığı yerde çok güzel ve istesen gidip alamayacağı şeyler olmaması bu şekil yapmayı düşündürmüş de olabilir.
Hem evlatlar güzel şeyler yiyorlar der mutlu olur hem (öyle düşünmüşse) annenlerin yolluyor olması durumuna karşı kendini eksikli hissetmemiş olur.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(05.10.17)
@oscar ya yuh ne alaka. hangi noktada ağır saçmalamışım? "kızdım" dedim, böyle diyince herkes kavgalar koptu sandı galiba. o kızma kısmını da açayım madem. babasının bize erzak getireceğini öğrenince erkek arkadaşıma dedim ki "valla teşekkürler ama ne gerek vardı. biz istesek kendimiz alamıyor muyuz etimizi sütümüzü sanki"
0
🌸istanbul kanatlarimin altinda
(05.10.17)
kimse dememiş garip
kızman yersiz
0
basond
(05.10.17)
ablama gideceğim zaman annem evden bazlama ve toz şeker gönderiyor bazen. ablam da geçen anneme yoğurt kabı göndermeye çalışıyodu benle beraber. bildiğin boş yoğurt kabı, anneme lazım oluyomuş. evlilik kafası, anne baba kafası başka. ayrıca yeri gelir çıkarır para da verir. babası sonuçta.

bi de tost yapana kadar hazır çorba yapmak daha pratik. o cevap bana da garip geldi.
0
elorelia
(05.10.17)
babanın suçu yok. sen de fazla hassas davranmışsın.

ama sevgilin seni bu pozisyona sokmasa daha iyi olurdu.

seni göndermek yerine akşama babasından kendisi alsa daha hoş olurdu sanki.

onun haricinde bunda takılacak bir şey yok ki adamla samimiyetiniz de oldukça var gibi.
0
eeb
(05.10.17)
@elorelia belki ablan bazlamayı başka yerden alamıyorsa annen o yüzden gönderiyordur. benim annem de memleketten zeytinyağı ve peynir gönderiyor dediğim gibi. ama toz şeker değişikmiş mesela. ya ne bileyim bana garip geldi işte, neyse garip değilmiş demek.

hazır çorba mı, öğk. çok ama çok zararlı, içmeyin öyle katkılı şeyler çocum :/ normal çorba yapıyoruz aslında ama şimdi daha çorba havaları gelmedi tam. kışın yaparız.

allahaşkına kahvaltının nesi var ya. mis gibi yumurtalı peynirli. çok takıldım o kısma. dur bunu ayrı soru olarak sorayım :D
0
🌸istanbul kanatlarimin altinda
(05.10.17)
Valla kusura bakma ama zorlasan bu kadae kötü niyetli düşünemezdin.
0
aquarium
(05.10.17)
Her aksam kahvalti ya da tost yapiyorsaniz ben de garipsedim.Her aksam kahvalti ya da tost yapmiyorsaniz, biraz yanlis lanse etmissiniz, sizde de hata var. Adam alamadiginizi dusunduyse hakli yani.

Bence gayet normal ya. Kendi annem, babam bile erzak yollamiyor, keske yollasalar. Kendi erzagimi kendim yapiyorum. Anca anneannem yolluyor arada. Nasil seviniyorum. Yani, yaranilmiyor +1 Kizmaniz cidden yersiz, yani bu erzak yollamanin neresi kotu olabilir ki? Hani sunda nasil bir artniyet olabilir?

Basliga cevap, hos karsilardim.
0
yuzır
(05.10.17)
tam evlenilecek sevgili babası bence kızmayı bırak mutlu olmalısın. çok tatlı bir hareket.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(05.10.17)
@sadakatsiz @aquarium

babasına kötü bir şey demedim elbette. hakkında kötü de düşünmedim. okumadan etmeden cevap yazıyorsunuz. babasının tatlı bir adam olduğunu ve niyetinin kötü olmadığını da biliyorum bunu soruda da yazdım. "kızdım" dediğim nokta yukarıda bir cevapta da yazdığım gibi erkek arkadaşıma "ne gerek vardı, biz alamıyor muyduk" dememden ibaret. gün içinde de ara ara aklıma geldi, o yüzden sorayım dedim. şu soruyu sormasaydım hala bu konuyu garipsemekle garipsememek arasında gidip gelecektim ama artık eminim ki babasının davranışında bir gariplik yok.

peki itici ve kötü niyetli diyenler o kısımları biraz açabilirler mi? itici ya da kötü bir insan olduğumu düşünmüyorum çünkü, hatta tam aksi bir insanım bence. bu sorudan bu yorumların nasıl yapabildiğini merak ettim.
0
🌸istanbul kanatlarimin altinda
(05.10.17)
bi de baba dediğin adam sonuç olarak erkek, bir kadın kadar ince düşünceli olmasını beklememek lazım. biraz daha dobra olur gayet normaldir, alır eti verir elinize hadi alın yiyin sıpalar der o da onun sevgisini ve ilgisini gösterme şeklidir.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(05.10.17)
Anne baba yapiyor öyle seyler. Ben eve gittigimde (yurtdisinda yasiyorm normalde) annem ceviz, üzüm falan bile koymaya kalkiyor valizime. Sanki burada yok :D
0
chitosan
(05.10.17)
Kötüsün demedik. Çok tatli bir davranisin uzerine Kötü düşünmüşsün, art niyet aramissin bu da kotu niyettir dedik. "Ne gerek vardi biz alamiyor muyduk" "ha para vermis ha et vermis" "üslup da garip" yani şu cümlelere bakınca şeker gibi adamcagizin yaptigi iyilik icin bi ton gereksiz ve art niyetli şey geçirmişsin aklından. boyle dusunmek icin zorlasan düşünemezdin dedim yani ben de. Anlattigin kadarina bakinca genel olarak bu dusuncede bir insansan memnuniyetsiz ve sorun cikarmaya meyilli bir insan cikiyor ortaya. Tabi bu bu olay icin boyle. normalde nasil biri oldugunu yorumlamadık.
0
aquarium
(05.10.17)
okudukça cidden şok oldum. Babaya teşkkür edeceğinize birde kurmuşsunuz zavallı adam o kadar ince düşünemez yani sizin minnak kalbiniz kırılmasın diye. Elinize para vermekle kendinize hiç iyi bakmıyorsunuz biraz et yollayayım yemek yapın yiyin demesi çok farklı şeyler. Kendi annenize de yollatmayın o zaman ben arada bir fark göremedim. Ayrıca benimle aynı muhabbeti yapıyor olsaydınız ben de size et yollardım her gün tost mu yenir allah aşkına patates gibi olucaksınız, adam doğru olanı yapmış.

Ne güzel sizi kızı olarak görmüş bazen cidden hayret ediyorum iyilik yapsan bir dert yapmasan bir dert.
0
powerpufgirl
(05.10.17)
yersiz ve abartılı bi tepki olmus bence kızmak. ben olsam nazikce tesekkur ederdim dusundugu icin. boyle bi sey sizi rahatsiz ettiyse bile tekrarlanmamasi icin yapmaniz gereken kizmak ya da tepki gostermek degil.
0
theworldismine
(05.10.17)
yersiz kızman
0
binder dandet
(05.10.17)
Ben adamda kötü niyet görmüyorum.
Kızılacak bir şey yok bence.
0
kayranin kedisi
(05.10.17)
Bana da et alan olsa da yesem +1

Şu aşamada kızılacak bir şey yok +14278
0
skooma
(05.10.17)
seni sanirim bir tek ben anladim. ayni sey benim basima gelse ben de garip karsilarim ama bunu kizmak olarak nitelendirmem.
ilk önce bi cok mahcup olurum. sonra da senin gibi ne gerek vardi diye aklimdan gecer. ögrenci falan olsam belki bunu hic dert etmeyebilirim ama ikimiz de calisiyoruz demenden yasini basini almis yetiskin ve kendi ayaklari üzeürnde durabilen insanlar oldugunuzu anliyorum.

ailenin ccouklarina pismis yemek ya da memleketten/köyden yiyecek getirmesini ayri kefeye koyuyorum, o benim icin baska bir konu. ama böyle market alisverisini yapmak bence de garip. kayinpederim elinde iki migros posetiyle gelse garipserim valla.
0
pilav
(05.10.17)
@want2die

yarım saattir gülüyorum hacı.

"keşke bana da et alsalar." ne demektir ya qwueqwhequwehqweıu
0
kosun lan mevzu var
(05.10.17)
öff pöfff, daha ne istiyosunuz bilmem ki :/
0
kendi kendine yasayan yavrucak
(05.10.17)
maksi güncelleme! - isteyenler çizgi çektiğim bölümden sonrasına devam edebilir. babasının asıl derdi meğer neymiş, orada anlattım.

hepinize teşekkür ederim. sağlığıma benden çok dikkat etmişsiniz, böyle yemeye devam edersem sağlıksız olacağımı falan söylemişsiniz ama buna pek katılamayacağım. burada yazan çoğu insandan çok daha sağlıklı beslendiğimi düşünüyorum. işlenmiş şekeri, çikolata-cips tarzı marketten alınan herhangi bir abur cuburu, kızartmaları yemiyorum. kola içerdim geçen seneye kadar, onu da bu duyurudakilerin gazıyla bıraktım (eksiduyu.ru) aylardır aklıma bile gelmiyor. zaten dışarıdan da yemek söylemem. hamburger-pizza tarzı şeyler de böylece eleniyor. işyerinde ev yemeği yiyorum, eh işten gelince bir tost yemişim ya da 2 dilim ekmek, peynir, domates, tereyağı gömmüşüm ne zararı var ki? çoğu akşam yemeğinden çok daha hafif ve sağlıklı bence.

tamam, akşamları sebzeli kıymalı yemekler yesek bu kahvaltıya göre daha sağlıklı olabilir ama biz boş vaktimizi başka şekillerde değerlendirmeyi seviyoruz. "akşamları işten eve gelirsin, yemek yapıp yersin, dizi izleyip yatarsın." gibi bir evli hayatımız yok yani. sosyal hayatımız yoğun. sahile iniyoruz, spora/yogaya gidiyoruz, arkadaşlarla buluşuyoruz, erkek arkadaşım ukulele çalmayı öğreniyor her akşam bir süre ona çalışıyor ^^ yemek yapmak ise bunların yanında sıkıcı kalıyor tabi. işe gitmiyor olsak yapardık ama şu hayat tarzımızla buna vakit yok. kahvaltı o yüzden bana ideal geliyor. hem maliyetli değil, hem kızartmalı, şekerli, kalorili falan değil, hem de çok kısa sürüyor.

ama gelin görün ki şimdi eve erzaklar da gelecek, mecburen bozulmasınlar diye oturup yemek yapacağız. çoğu insan bu yazdıklarımı şımarıklık olarak algılamış, nankörlük ediyorsun, bana da alsalar ben pişirsem falan denilmiş de, herkesin boş zamanlarını değerlendirme tarzı bir olmak zorunda değil ki. benim bir düzenim var ve yıllardır böyle beslenmişim. canım yemek yemek isterse zaten gidip kendime kadar kıyma, sebze alıp yapıyorum (ayda yılda bir) ama babası getirdi diye şimdi bir süre evde yemek yapacağız. zamanımızı bu sevmediğimiz işe ayıracağız. oysa başka hobilerimiz var. onlara daha az zaman ayıracağız. canımı asıl sıkan bu aslında.

----

sadede geleyim.

erkek arkadaşım dün babasını aramış, "sen bize alacaklarını al, yarın gelir evden alırız poşetleri" demiş. babası da "neden istanbul kanatlarımın altında (ben) gelmiyor, ben onunla birlikte alışverişe çıkacaktım" demiş. erkek arkadaşım da iş güç vs bahaneler söylemiş ben alışverişe çıkmayı istemem nasıl olsa diye.

ben de "niye özellikle benimle birlikte alışverişe çıkmak istiyor ki?" diye sordum. o da "babam işte, şimdi seni alışverişe çıkaracak; soğanın nasıl seçileceğini, eti ne kadar süre ateşte tutacağını, neyin yanına hangi yemeğin yakışacağını, püf noktalarını falan anlatacak uzun uzun. çünkü seviyor adam onun da hobisi o. eskiden benimle çıkardı, bana çok anlattı hepsini. şimdi de sana anlatacaktı işte." dedi. o öyle diyince de ben tabi çok üzüldüm. kaç yaşında adamın bir keyfi var onu da kaçırdık diye. bugün arayıp "akşam geleyim alışveriş yapalım" diyeceğim. hem düşününce mantıklı da geldi, vedat milor gibi adam babası baya bir şey öğrenebilirim :D

benim babam da böyle; bu yaşlardaki insanlar bildiklerini anlatmayı ve onları dinleyecek birilerinin olmasını seviyorlar. adamın gönlü olsun.

neyse. anlayacağınız babasının derdi biz habire tost yiyoruz diye bize sağlıklı şeyler yedirmek değilmiş, sadece yemekler hakkındaki bildiklerini anlatası gelmiş.

herkese teşekkürler. en çılgın sorular bile bu kadar uzamamıştı herhalde :p
0
🌸istanbul kanatlarimin altinda
(06.10.17)
(3)

Kramp giren bacak

mutlusismankedi2015
Merhaba, mobilde olduğum için arama yapamıyorum, tavsiye lazım.Dün gece değil önceki gece, uyurken birer saat arayla baldırlarıma kramp girdi. Acı dolu bir uyanma şekliydi :/ Dün sabah uyandığımda da acı hissediyordum hafiften de olsa. Ama bugün sabah daha beter bi acı hissediyorum sol baldırda. Üst
Merhaba, mobilde olduğum için arama yapamıyorum, tavsiye lazım.

Dün gece değil önceki gece, uyurken birer saat arayla baldırlarıma kramp girdi. Acı dolu bir uyanma şekliydi :/ Dün sabah uyandığımda da acı hissediyordum hafiften de olsa. Ama bugün sabah daha beter bi acı hissediyorum sol baldırda. Üstüne tam bastıkça, merdiven indikçe acı duyuyorum.

1) bu kramplar niye giriyor?

2) acısı neden bu kadar uzun sürüyor?

3) bu acıyı nasıl geçiricem :/
0
mutlusismankedi2015
(05.10.17)
Onun acısı geçmez. 1.5 2 gün çekicen. Spor, maden suyu, muz. Bu 3lüyü dene
0
glamdr1ng
(05.10.17)
acısı uzun sürer
muz +1

nedeni fazla laktik asit birikmesi yani yorgunluk vs

www.youtube.com
0
basond
(05.10.17)
Kakao magnezyum yönünden en zengin gıdadır.100 gramında 500 mg kadar magnezyum olması beklenir. Kaliteli kakao alıp tüket bir süre.
Maden sularından magnezyum oranı yüksek olanlarını tercih et.
Düzelme olmazsa doktora gidip tahlil yaptır.
Kramp esnasında bacağı çimdiklemek, sert bi cisimle uyarmak krampı geçirir. Ayak bileğinin arka tarafını ovmak da krampı geçirir, ama ovacak biri lazım bacak kramplıyken sen yapamazsın.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(05.10.17)
(8)

Kuru et neden asiri pahali?

stavro
Kilosu 155tl. Nedir bunu bu kadar pahali yapan? Tamam yagsiz et, suyunu cekmis agirligi da azalmis falan ama buna ragmen cok yuksek bir rakam 155tl/kg. 90-100tl ye pastirmanin, kavurmanin kilosunu aliyorsun mesela.
Kilosu 155tl. Nedir bunu bu kadar pahali yapan? Tamam yagsiz et, suyunu cekmis agirligi da azalmis falan ama buna ragmen cok yuksek bir rakam 155tl/kg. 90-100tl ye pastirmanin, kavurmanin kilosunu aliyorsun mesela.
0
stavro
(05.10.17)
hocam sen pahalısını bulmuşsun. dün aldım kilosu 105 tl. boşnakların en meşhur kasabından hem de.
0
goodman
(05.10.17)
lux şarküteri ürünü çünkü. içkiyle beraber meze olarak tüketiliyor. ayrıcs pastırmayla farklı firesi daha çok. pastırma alırken 1 kilo aldınız diyelim sallıyorum 200 gr da çemenini üzerinde alıyorsunuz saf 1 kg pastırma almıyorsunuz. kuru et saf ama
0
oscar
(05.10.17)
çiğ etin su oranı %75 civarı diye hatırlıyorum.
0
1917
(05.10.17)
kuru et müsterisi daha az olan ve pahali segment ürünü.
0
kurnaz
(05.10.17)
Turkiyede her sey pahali. Gercek cevap bu.
0
baldur2
(05.10.17)
1) türkiye'de et genel olarak pahalı.

2) kuru et anavatanında ucuz, burada pahalı. ülkemizde füme-kurutulmuş-fermente olmuş etler genel olarak lüks tüketim ürünü gibi muamele görüyor.

3) 100 tl civarına da kuru et var. kalite kalite değişir. tıpkı pastırma gibi.

4) karşılaştırdığınız pastırmaya ve bilhassa kavurmaya nazaran firesi daha çok ve hilesi daha az.
0
theos ek mekhanes
(05.10.17)
Kendin alıp kurutarak çok daha ucuza mal edebilirsin oldukça da basit yapılışı youtube da izleyerek kurutulmuş et pastırma sucuk hepsini yaptım. Sadece tütsülenmiş et için ekstra aparat ve bahçe vb gerekiyor
0
apathetic
(05.10.17)
İşlenmiş ürünün vergisi fazla oluyor. İşlenmiş ürünün maliyeti de fazla oluyor.
Adam eti alıp hemen satışa sunmuyor, tesis, eleman ve zaman maliyetleri var. Ürün su kaybediyor firesi de var. Gıda olduğu için üretimde bozulma yani kayıp riski var.
Yine de vergi yükü dahil hepsini toplasan o kadar eder mi hesaplayıp bakmak lazım.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(05.10.17)
(17)

siradan bir isi boyle romantiklestirip, adeta dunyayi kurtardigini dusunen

scars dont fade
tipler hakkinda ne dusunuyorsunuz?https://www.youtube.com/watch?v=3SNPHUEMXWkadamlarin kafasi oyle guzel ki, biz siradan meslek sahipleri yasamiyor ama ölüyoruz. bıraksanız 10 saat bu mesleği anlatıp duracaklar. bu kafaya nasıl ulaşıyorlar?
tipler hakkinda ne dusunuyorsunuz?

www.youtube.com

adamlarin kafasi oyle guzel ki, biz siradan meslek sahipleri yasamiyor ama ölüyoruz. bıraksanız 10 saat bu mesleği anlatıp duracaklar. bu kafaya nasıl ulaşıyorlar?
0
scars dont fade
(05.10.17)
ne iş yapıyosun?

açıkçası bişey üreten insanın romantikliğini ben mantıklı buluyorum. muhasebeci ile, satışçı ile ne bileyim temizlikçi ile bir değiller tabi ki.
0
elorelia
(05.10.17)
gayet doğal bir durum. fatura bilgilerini gir fatura kesilsin, tuşlara bas üretim yapılsın, belgeyi gönder izinler alınsın gibi bir iş yapmıyorlar.

söz konusu cam işini ele alırsak tutuşu, üfleyişi, döndürüşü hep farklı ve özgün bir madde ortaya çıkartıyor. bu yüzden bir bakış açısı, el beceresi ve yeteneği olması ve duygu/düşüncelerini esere aktarması başka bir olay.

ben çektiğim bir fotoğrafın bir yerde yayınlandığını ya da kullanıldığını gördüğümde bi gururlanıyorum. evet basıp çektim ama o kadraj, ışık, pozlama bana ait.

yani oluşumunda sizin katkınız çok ise böyle bıraksanız 10 saat anlatabilecek bir olay oluyor.
0
eeb
(05.10.17)
sıradan bir iş değil ki, sanat.
Tasarımı, üretimi ,verilen emeği sıradan bir "iş" ile kıyaslamanın anlamı yok çünkü bu bir meslek dalı değil bence. Kimsenin para kazanmak için cam sanatçısı olmaya karar verdiğini sanmıyorum.

Sanat olduğu için duygu içermesi, sanatçının kendi duygularıyla birleştirerek eserini anlatması kadar doğal bir kafa yok.
Sizinki mühendis kafası, onlarınki sanatçı :)
0
demoniclewinsky
(05.10.17)
anlamlandırma çaresizliği
0
neynep
(05.10.17)
Cam uflemeciligi siradan bir is mi sizin cevrenizde? Ben hayatimda bunu yapan kimseyle tanismadim, dinlerdim mesela.
0
common of demons
(05.10.17)
Common of demons +1

Ayrıca dünyayı kurtarıyor moduna girdiklerini hiç hissetmedim izlerken.
0
Fusha
(05.10.17)
Sanatla ilgisi olmayan, merakı olmayan insanların böyle düşünmesi gayet normal. Yaptığın bir resmin her dokunuşunda emeğin ruhun vardır, tabloyu bitirdiğinde yaşadığın hazzı kaç kişi bilebilir, anlayabilir ki. Çoğuna göre fırçayı almış sürmüş ne var ben de yaparım der, işte ona fırçayı-kalemi ve hatta camı verip izleyeceksin ne yapacak. Cam bir sanattır, ve herkesin istekle severek yapabileceği kadar kolay değildir, para için hiç değildir. Yapmak isteyip henüz zaman ve mekân bulamadığım sanattır, o zaman malesef bu arkadaşlar gibi konuşucam muhtemelen, kusura bakmayın.
0
mslny
(05.10.17)
@sour, adhominem ve dis gorunuse gore ayrimcilik yapmasan?

illa edebiyat cevirisi yapmak mi lazim?

2 ay ismek kursuna gidip, biz de o zaman cam ufleyerek "sanatci" olabiliyormusuz:

www.ismek.ist

demek, sanayiye gitseniz, orada cekic sallayan her ustayi sanatci olarak goreceksiniz; nihayetinde o cekici tutusunun bir acisi, örste dövdüğü demirin optimal bir sıcaklığı var. her ürettiği bıçak birbirinin aynısı olmuyor, ona terini, emeğini "nakşediyor".

buyrun, hipster olmadığı için toplumca sanatçı kabul edilmeyen ve dünyayı kurtardıklarının farkında olmayan dedeler:

www.youtube.com
0
🌸scars dont fade
(05.10.17)
Bilmediğiniz şey sanat ve zanaatın farkı.
0
demoniclewinsky
(05.10.17)
ulan adam sanat icra ediyo, bırak da romantikleşsin azcık. videonun tamamını izlemedim ama sonuçta reklam sektörü için yapılmış bi iş, mevzuya fazladan drama katılması normal.
0
yuto
(05.10.17)
@yuto, ulan sensin.

tekrar degerlendirelim, bu sise ufleyenlere sanatci diyoruz, cunku

- emek var.
- ruh var.
- alin teri var.
- ozgunluk var.

comlekcilik de sanat o zaman, ustelik 4 dakikada yapiyor ve 10tl ye alabiliyorsunuz

www.youtube.com

benzer olarak gunumuzde endustrilesmis gecmiste elle yapilan butun isler sanatti. hali dokumak, elbise dikmek, kazak ormek, igne oyasi yapmak, havlu kenari yapmak, nakis dikmek vs. siz o kisilerin ruhunu o islere verip vermedigini biliyor musunuz? belki oyle hissediyorlar ve huzur buluyorlar yaparken? bu durumda, kazak oren anneannelerimize de sanatci mi diyecegiz?

sanat, para icin yapilmaz diyenlere ise mabadimla guluyorum. zaten sanatcilarin hepsi havadan gelen parayla geciniyor.
0
🌸scars dont fade
(05.10.17)
Bence yapılan her iş iştir. Yaptığınız işi saatlerce anlatabiliyorsanız, hikayelerini biliyorsanız da sanattır.

Muhasebeci diye küçümsenen insanlar bile koca şirketin para kazanması, herkesin maaşını almasını sağlıyorlar ve pek çok ustalığı ve hikayesi olan bir iş yapıyorlar. 10 dakikada çömlek yapan adam da o 10 dakikaya verdiği değer oranında sanatçıdır ve emekçidir evet.

Ya sevdiğiniz işi yapın, ya yaptığınız işi sevin, ya da napacaksanız yapın başkalarının işini küçümseyip değersizleştirip ahkam hesmeyin.
0
otonomo
(05.10.17)
lüzumsuz romantizm. bu tiplerin kafasını eritilmiş cama basarsam acayip mutlu olurum.
0
doxanikee
(05.10.17)
sanat kavramı çok muğlak. belirtilen video reklam amaçlı, dolayısıyla her şey çarpıtılabilir istenildiği kadar. bir script işliyor sonuçta. belgesel değil.
0
tukenmez adam
(05.10.17)
Videoda sıradan meslek sahiplerini küçümseme durumu yok ki, insanlar işlerini seviyorlar, anlamlı buluyorlar. Hangi meslekten olursa olsun işini seven anlamlı bulan biri onlar gibi konuşur.

İşleri sıradan, değerli, ulvi, vb. gibi katagorilere ayırmak doğru gelmiyor bana.
İşe, karşılığında para aldığın emeğin ve zamanın olarak bakarsan sıradanlaşır. (Emeğine zamanına değer verme konusunu bi kenara alıyorum.) Ama bütünün içinde bi yerlere koyuyorsan / tutkuyla vaya severek yapıyorsan/ sonuç seni tatmin ediyorsa.. o iş artık senin için sıradan değildir. Ne iş olursa olsun bu böyle. Kağıt toplayan adam için de geçerli bu, muhasebeci için de geçerli, mimar, mühendis, dokor avukat, pasta şemsiyesi yapan adam için de geçerli.

Kağıt toplayıcısını ele alalım. Mecburiyet olmasa yapılmayacak sıradan bile görülmeyen bir iş. Fiziksel riskleri var, sosyal alanda statüsü yok onu bırak hor görülüyor. Oysa bana göre topluma, geleceğe, doğaya katkıları mesela bir cam üfleyenden kat kat fazla. Olduğunu sanmıyorum ama farkındalık geliştirmişse o iş onun için artık anlamlıdır. Aynı videoda konuşan kişiler gibi tutkuyla yaptığı işi anlatabilir.
Muhasebeci , satışçı denmiş,
Cam üfleyen kadar önemlidir muhasebe ve satış işi. Sanat olarak bakmıyoruz tekrar altını çizeyim. İş kapsamında değerlendiriyoruz.
Şimdi ben bi cam atölyesi kursam, müthiş güzellikte ürünler çıkarsam diyelim. Satış ayağı olmazsa ürünler elimde kalır, muhasebe olmazsa vergi dairesi yakama yapışabilir, hesabımı bilmediğim için açık veririm, zarar ederim.

Çalıştığınız yerlerde çay ocağına bakan eleman ya da temizlik elemanının işleri savsakladığını ya da olmadığını varsayın. Telefona bakan sekreter kız gelen aramaların ikisine bakıp birini meşgule atıyor, ara dediğinizi aramıyor, not almıyor, satış laklak yapıyor muhasebe soliter oynuyor. Siz oturmuş mükemmel sanat içerikli işler yapıyorsunuz. O işin sonucu hüsran olur, işiniz değil uğraşınız olarak kalır.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(05.10.17)
"benzer olarak gunumuzde endustrilesmis gecmiste elle yapilan butun isler sanatti."
yanlış. o zaman da zanaattı.
birbirinin benzeri ya da elle yapıldığı için ufak da olsa farklar içeren fakat bir maddeye olan ihtiyacı gidermek için yapılan üretimler sanat kapsamına girmez.
o yüzden eskiden ya da şimdi elle toplu üretim yapan kimseler sanatçı değildir.
Sanat eseri olma şartı "biricik" olmasıdır.

Para mevzusunda da sanatçı tabii ki yaşamak ve üretmek için paraya ihtiyaç duyar ama bence farkı birinin ben çok para kazanacağım diyip cam sanatçısı, heykeltıraş olma amacıyla yola çıkmayacağı yönünde. Yeteneğin varsa, şanslıysan vs. bundan para kazanabilirsin ama sanatçı olma isteğinin arkasındaki güdü, meslek gruplarının aksine para olmaz.
Çoğu zaman da para kazandırmaz zaten.

Sanat kavramı üzerine onlarca görüş var farklı farklı.Bunlar benim fikirlerim ancak yazdıklarınızda beni ısrarla rahatsız eden kısım esasen sizin videoda yapılan işi küçümsemeniz.
Bu nedir ya, ben bunu 3 dakkada yaparım dediğiniz , hipster uğraşısı olarak nitelendirdiğiniz şeyleri denemenizi tavsiye ederim :)
o zaman fikriniz değişir bence.
0
demoniclewinsky
(06.10.17)
Vurun az daha, henuz olmedi adam:)
0
stavro
(06.10.17)
(8)

Zona Hakkında Bilgi (Özellikle sağlık alanında çalışan arkadaşlar varsa)

eh iste bilemiyorum
Merhaba arkadaşlar,Dün sabahtan beri sırtımın üst taraflarında tam olarak belli bir bölgede sızı, zaman zaman zonklama ve hafif ağrı hissediyordum. Önce sivilce çıkar sandım ama arkadaşım zona olabilir, bende de böyle başlamıştı deyince işe gelirken bir eczaneye uğradım sordum. Doktora randevu almak
Merhaba arkadaşlar,

Dün sabahtan beri sırtımın üst taraflarında tam olarak belli bir bölgede sızı, zaman zaman zonklama ve hafif ağrı hissediyordum. Önce sivilce çıkar sandım ama arkadaşım zona olabilir, bende de böyle başlamıştı deyince işe gelirken bir eczaneye uğradım sordum. Doktora randevu almak isterdim ama hastanede bugün ve yarın hep dolu görünüyor. Ne yazık ki yurtdışına çıkacağım cuma günü ve eczacı da aklıma zonadan başka bir şey gelmiyor dedi. Çıkmak üzereyse ama henüz çıkmadıysa şu an sadece B vitamini kullanabilirsiniz dedi.

Sorum şu, belki zona çıkacak belki de çıkmayacak ama önlem olarak ve B vitaminine ek olarak, zona çıkmadan zona ilacı alıp içsem ve kremini kullansam nasıl olur sizce? 8-9 gün boyunca geri dönmeyeceğim ve başka bir yerde kötü bir durumla karşılaşmak istemiyorum. Şu anda devasa bir ağrım yok ama gerçekten sürekli sırtımda batma gibi bir şey var hissi ile dolaşıyorum.

Bu konuda bilgisi olan ya da benzer bir süreçten geçmiş biri varsa belki fikir verebilir dedim, çünkü artık doktora gidecek zamanım yok. Akşam çıkışta acile gitsem saatlerce sıra beklediğimle kalacağım, acil doktoru belki bu alanda uzman olmadığı için ve zona belli olmadan bir şey diyemem diyeceği için beni gönderecektir diye düşünüyorum. Umarım yardımcı olanınız çıkabilir.
0
eh iste bilemiyorum
(04.10.17)
aile hekiminize gidin randevu gerekmez. zonada erken teshis onemli.
0
fayfim
(04.10.17)
Taşındıktan sonra aile hekimimi taşımama gibi çok büyük bir hata yapmışım. Sabah ona da baktım, başvurup beklemek gerekiyormuş. Yine de cevabınız için teşekkürler.
0
🌸eh iste bilemiyorum
(04.10.17)
il disindan tasindiysaniz misafir olarak bakarlar. il iciyse olmaz malesef. basvurup beklemeniz gerektigini sanmiyorum yalniz. en yakin aile hekimine gidin, eger onda bosluk varsa hemen alir, tedaviye baslar. yoksa toplum sagligi merkezine gidersiniz yine sizi bir aile hekimine yonlendirirler, muayene olursunuz ve ayni gün icinde kayit da olursunuz genelde.
0
fayfim
(04.10.17)
Aile hekimliği msafir kapsamında olanlara da bakıyor. Kardeşimde kalırken bi durum olmuştu, kardeşimde misafirim dedim, muayene etti.

Bir de hastaneye randevusuz gidince numara alıp muayene olabiliyorsun. Bu durumda erkenden orada olmak lazım, randevusuzlara fazla kontenjan ayırmıyorlar çünkü.

Artı olarak numara kalmadıysa bile doktora gidip durumunu anlatırsan muayene ediyor. Bu durumda biraz beklersin, o uygun zamanda seni çağırır.

Doktor görmeden yurt dışına çıkma. Ağrısı dayanılmaz değil ama çok oluyor.
Geçmiş olsun.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(04.10.17)
ya at resmini bi bakayim.
0
fayfim
(04.10.17)
görünürde bir şey var mı diye arkadaşıma iyice bir baktırdım, fotoğrafını çeksem bile görünen bir şey yok şu an diyor. Sadece yavaşça artan bir sızı ve dediğim gibi ara ara zonklama var. tavsiyelerinizi dinleyip randevusuz da olsa bakarlar diye çalıştığım yere yakın bir polikliniğe gideceğim birazdan. umarım alırlar, almazlarsa önlem olarak yanıma eczaneden zona ilaçları alacağım sanırım. en azından bir şey çıkarsa yanımda ilaç olsun :/
0
🌸eh iste bilemiyorum
(04.10.17)
görünen bir sey yoksa zona süphesi yersiz. herkesin sürekli bir yerleri agrir, hepsi zona olmaz :D eger döküntüler falan olursa ancak o Zaman zonadan süphelenmek gerekir.
0
fayfim
(04.10.17)
Aslında tam olarak öyle değil :) Eğer ağrım filan olsaydı, ben genelde canım çıkacak raddeye gelmeden doktora gitmiyorum kolay kolay. Ama bu farklı, batma, sızlama ve ara ara zonklama karışımı bir şey. Nitekim doktor da bazen zonalar kendini göstermeden ortaya çıkar dedi ve zona tedavisi başlattı. Sorular sordu, şikayetlerimi dinledi ve aklına başka bir şey gelmedi demek.

Beni bir şekilde doktora gitmeye ikna ettiğiniz için teşekkür ediyorum. Yazdıklarınız olmasa randevusuz olmaz diye gitmeyecektim ama doktora rica edince geri çevirmedi sağolsun.
0
🌸eh iste bilemiyorum
(04.10.17)
(18)

Çocuk sahibi olacağını öğrenmek neden abartılıyor?

diffarentiationation
Kadının içine erkek boşalırsa, bir hastalıkları da yoksa çocuk olur zaten?Nedir bu baba anne oluyorum dünyalar benim artık tripleri?Gerçekte pek rastlamadım ama, televizyonda her baba olacağını öğrenen baba oluyorum uleyn deyip havalara uçuyor. Gerçekte olmuyor mu yoksa öyle şeyler?
Kadının içine erkek boşalırsa, bir hastalıkları da yoksa çocuk olur zaten?
Nedir bu baba anne oluyorum dünyalar benim artık tripleri?

Gerçekte pek rastlamadım ama, televizyonda her baba olacağını öğrenen baba oluyorum uleyn deyip havalara uçuyor. Gerçekte olmuyor mu yoksa öyle şeyler?
0
diffarentiationation
(03.10.17)
çocuk isteyen bireylerde oluyordur,
ilk defa bu hissi yaşıyorsa olabilir, yada önceden yaşamış tekrar anne baba olma hissi heyecan yaratmış olabilir.Bence normal bu his.

Ama medyada bebek geliyo canlarım, annelik/babalık kursu selfie si falan tarzında salakça şeyleri bende uçuk buluyorum.
0
basond
(03.10.17)
Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz'daki sahne gibi mi mesela? :)


Internette okuduğum bir yazıya göre normalde sandığımız gibi kolay değilmiş ama kaynak ne kadar doğru, bilmiyorum.
0
m e b
(03.10.17)
Hemen olmuyor olsa bile dünyaya gelene dek binbir sınavdan geçiyorsun hepimiz bi mucizeyiz aslında
0
söylemez
(03.10.17)
ya bu bence çok güzel bir şey. buna hak veriyorum. özellikle bazı çiftler çok fazla uğraşıyorlar, dışarıdan bilmek mümkün değil.

ben yine hak vermeme rağmen bu aralar karnı burnundaki hamilelere takığım. sanki her gittikleri yerde durumlarıyla ilgili birkaç cümle kuruyorlar gibi geliyor :)
0
EasyTiger
(03.10.17)
abi cidden bu kadar sığ mı bakıyosun bu olaya ya da saçmasapan diziler üzerinden mi çıkarım yapıyosun? sevdiğin insanla birlikte sizden bi parça olan yeni bi canlı getiriyosun dünyaya. ben baba değilim, nasıl bir his olduğunu tahmin bile edemiyorum ama sadece düşüncesi bile ne kadar özel bir şey olduğunu kavramama yetiyor. yepyeni bir insan çıkıyor ortaya. aile oluyorsunuz. seni idolü belleyecek, karşılıksız seveceğin lvl 1 canavar spawn oluyor. parka götürüyosun, büyüyo doktor ya da serseri falan oluyo. tüm bu meseleyi, hatta kendi mevcudiyetini, bütünüyle varlığını bi adamın kadının içine boşalması olarak mı değerlendiriyosun gerçekten?

ya şöyle bi şey yapıyosun ve bu eleman sana baba, sevdiğin kadına anne diyo jsjfsk muhteşem bi şey değil mi bu yahu, buna sevinmeyip neye sevinsinler: www.youtube.com

ya da şu ahahaha: youtu.be
0
der meister
(03.10.17)
@m e b evet onda gördüm az önce :D

Hastalık hariç zaten. Normal bireylerden bahsediyorum.
0
🌸diffarentiationation
(03.10.17)
arkadaş tamam bazı insanlar abartıyorda sende itin götüne sokmuşsun olayı.
elbette sevinecek insanlar. seni anan baban laboratuarda glikoz şurubu ile mi yaptı? hortumla mı beslediler? sevgi senin için sadece emek miydi?
0
dedim dedim de kime dedim
(03.10.17)
ben de çocuk yapmak çok kolay sanıyordum da öyle değilmiş.
0
pinkpeony
(03.10.17)
Dedigin kadar kolay olsa keske, benim icin 3 sene ugrasmazlardi.
0
baldur2
(03.10.17)
Gerçekte havalara uçup çığlık atan da oluyordur, şıkıdım şıkıdım oynayan da oluyordur, sadece gülmseyip birbirlerine sarılan da oluyordur. Herkesin gülmesi, ağlaması nasıl farklıysa, olaylara verdikleri tepkiler nasıl farklı farklıysa bu da öyle. Daha çok gülüp sarılma olur, biz sevinçte mutlulukta pek öyle çok uçlara giden bi millet değilz.

Televizyonda daha doğrusu sinema ve tiyatroda şimdi de dizilerde bazı durumları izleyiciye aktarmada kullanılma alışkanlığı edinilmiş bazı kalıplar var. Palyaço elbisesi gibi düşün. Modelleri farklıdır ama elbisenin tanımını yapabilirsin. palyaço görünce gülmeye hazırlanırsın. palyaço= şaklabanlık, gülmecedir.
Doğum da gerçekte filmlerde görüldüğü gibi bağıra çağıra olmaz mesela. Arada tek tük bağıran olsa da o kadar bağırılmaz.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(03.10.17)
büyük ihtimal ergensin. bir çiftin 30 gün boyunca ilişkiye girse dahi hamile kalma olasılığı % 20 fln. ki ierkeğin spermleri kadının yumurtası sağlıklı ise. yani hepimiz mucizeyiz aslında
0
habula
(03.10.17)
Bir insan bu olaya daha ne kdr sig ve yüzeysel bakabilir acaba Nacizane tavsiyem biraz daha az tv izle özellikle Türk dizileri fln
0
all girls dream
(03.10.17)
basligi acan arkadasa sonuna kadar katiliyorum, ergen falan da ddgilim, daha once benim de aklimdan gecmis bir soru bu,
bazilari " o kadar kolay degil, soyle zor boyle imkansiz" falan demis, tup bebek icin omrunu harcayanlar bir yana da arkadasim nesi zor bunun yahu,
omlet yapmaktan kolay birsey bu, tecavuzle dahi hamile kalan belki de binlerce ornek vardir,
saglikli bir kadin ve erkek cocuk sahibi olmak istesin is bir cinsel munasebete bakar, bunu sanki plutundan elmas getirmis gibi gozyaslari ile kutlamak nedir yahu?
buna karar vermek ancak sevinilecek birsey olabilir ama bunun vuku buldugunu ogrenmek neden bu kadat abartilir gercekten anlasilir gibi degil..
0
alttaraf
(04.10.17)
yeni baba bildiriyor. bir çok durumda, anne - baba olmakta yada olacağını öğrenmekte fizyolojik olarak abartılacak bir şey olmadığına katılıyorum. ancak sonrasında bu kişilerin hayatındaki değişim öylesine dramatik olacak ki, bunu ancak ve ancak sevindirici b'şey olarak kutlayıp yüceltirlerse katlanabilirler. çünkü haberi aldığı anda kişinin bünyesi, artık hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını öyle böyle hissediyor. bunu sevindirici bir şey olarak kucaklamayı beceremezse; paniğe kapılıp çıldırtıcı bir gelişme olarak alması işten değildir ve bu stres hali annenin hormonlarını etkileyip bebeğin kaybına kadar götürebilir işi.

sözün özü, topluma yada üçüncü şahıslara giren çıkan yok ama bu iki kişinin hayatı tepe taklak olmak üzere. bu sevincin altında da bünyeyi bu duruma hazırlama psikolojisi var ve bana soracak olursanız, böyle dehşetli bi sevinç gösterisiyle motive oluyorlarsa kendi bilecekleri iştir, eşe dosta fazla eziyet etmeden bunu yapabilseler ne ala, bunun için çeşitli normlar mevcut kültürlerde (nazar değer vb.) ama onları da geride bırakınca iyice göze batar oluyor tabi bu haller.
0
kaichi
(04.10.17)
Hamile oldugunu ogrenmeyi kastetmis adam ki hakli. Evet sonrasi zor degerli onemli uzun. Ama hamile kalmak cok ekstrem bir sey degil ki. Her sey normalse olur yani. Surpriz degil ki.
0
brad pitt
(04.10.17)
"yapması zor olan bir şeyi başardık" diye sevinmiyorlar. dünyaya yeni bir birey getirecekleri için, ailelerine yeni bir üye katılacağı için mutlu olup heyecanlanıyorlar.

maalesef ergenlerin, sevgiyi aşkı tanımayanların anlaması zor.

yapmanın zorluğunu kolaylığını geçtim. dünyanın en kolay şeyi olsun. duvardaki bi düğmeye basınca leyleğin biri getirip önüne bebek koyuyo olsun mesela. siz ailenize o bebeği katacağın zaman, o düğmeye basarken heyecanlanmayacak mısınız, mutlu olmayacak mısınız? bu kadar mı sevgisiz düşünüyorsunuz? mikişince oluyo işte bunun nesi heyacanlı he mi?
0
kibritsuyu
(04.10.17)
Baba olacağımı öğrendiğimde gözlerim kararmış bayılacak gibi olmuştum. Heyecandan :)
0
Son Müzakereci
(04.10.17)
son müzakereci haklı, ben de aynı göz kararmasını, aynı baş dönmesini yaşmıştım.

çocuk sahibi olmak o kadar kolay değil, öncesinde yıllarca o çocuğu sağlıklı bir ortamda büyütebilmek için uğraşıyorsun; bir hayat arkadaşı bul, onu iyice tanı. sonra evlilik fikrine alış, teklif et, git iste (ya da gelsinler istesinler), söz, nişan bohçası, nişan, kına hazırlığı yap, kınada maymun ol, gelinlik seç, evlilik hazırlığı yap, bir ev bul ve onu yaşanabilir hale getir, eşyasıydı perdesiydi ayarla. evlen, nikahta/düğünde bir daha görmeyeceğin teyzelerin elini öp, evlendiğini ilan et.

sonra anne/baba olmaya karar ver, doktora git/eşini doktora götür, kontroller tahliller yapılsın, gebelik öncesi ilaçları al, programlı sevişmelere başla, takip et, git gebelik testi bul, üzerine işe, olmadı kan ver.

çocuk haberi almak artık bu maratonun bittiğinin habercisi. hayatının en önemli kararını verdiğini, birsürü şeyi düzgün yaptığını ve sağlıklı bir üreme sistemine sahip olduğunu belirten haber.

çocuk sahibi olmak istediği için yıllarca binlerce iğne yiyerek tüp bebek merkezi dolaşmak zorunda kalan bir dolu insan var. umarım hepsi tez zamanda bebeklerini kucaklarına alırlar.

bebek haberi o andan sonra sana bir sıfat etkiyor; anne/baba. bu sıfattan kurtulmak mümkün değil, istifası yok, vazgeçmesi yok, geri dönmesi yok. o bebek ilk andan itibaren sana muhtaç ve senin hayattaki en büyük zevkin.

ne parayla, ne başarıyla ölçülecek bir keyif değil. an an, gün gün, saat saat ellerinde büyüyecek bir melek yavrunun hikayesinin başladığı an.

bana kalırsa insan hayatının en önemli dönüm noktası, asla vazgeçemeyeceğin tek şey o çocuk.

ben bebek sahibi olacağımı öğrendiğimde hunharca sevinmiş, dakikalarca zıplamıştım sevinçten. az bile yapmışım.
0
babilbaligi
(04.10.17)
(15)

Çocuk sahibi olmak için ideal yaş sizce kaç?

söylemez
Özellikle uzun ilişki sonrası evlenenler yanıtlayabilirse sevinirim:)Siz ne zaman anne-baba oldunuz? Ben şu ara tek gündemim bu fakat sağlık engellerim var bu sıra onların geçmesini beklemek zorundayım 6 ay kadar malesef. Sanki geç kalıyorum gibi hissediyorum:( Yaş:28 6 yıl ilişki+1 yıl evlilik
Özellikle uzun ilişki sonrası evlenenler yanıtlayabilirse sevinirim:)
Siz ne zaman anne-baba oldunuz? Ben şu ara tek gündemim bu fakat sağlık engellerim var bu sıra onların geçmesini beklemek zorundayım 6 ay kadar malesef. Sanki geç kalıyorum gibi hissediyorum:(
Yaş:28 6 yıl ilişki+1 yıl evlilik
0
söylemez
(03.10.17)
28 gayet erken. 36-37 yaşında anne-baba olan insanlar var.
0
mahone
(03.10.17)
30
0
peggy
(03.10.17)
31 yasımdayım 2 yıllık evliyim. 35den once cocuk dusunmuyorum.
0
polypropylene
(03.10.17)
Vücudun kendini toparlaması açısından 26-30 aralığı iyi diye düşünüyorum. Ama psikolojik olarak kendini hazır hissetme ve doğumdan sonra 'birden yaşlandım gençliğimi buna harcadım heba ettim' dememek için 30-35 aralığı.
Şöyle olur, 26-30 arasında vücut kolay toparlanıyodur ama 30-35 aralığında daha sıkı çalışırsak eski formumuzu yakalarız diye ümit ediyorum. Ama psikolojik olarak hazır olmadan doğum yapmanın telafisi yok, sorunlu bireyler artarak çoğalmış olur.
Psikolojik açıdan doğru zamanı tayin etmek daha önemli bence.
0
megalomaniac
(03.10.17)
megalo+1

Yastan ziyade psikolojik olarak hazir olmak daha onemli.
0
mertillopasha
(03.10.17)
eger bunu zaten istiyorsaniz yani bir bakima hazirsaniz yapin, yok eger cok istemiyorum ama iste yapmazsak pisman olur muyuz ya da olsa da olur olmasa da olur tadindaysaniz - ki boyle olabilirsiniz gayet normal, boyle olmaniz cocugunuz dogdugunda ona herseyinizle bakmayacaginiz ve iyi yetistirmeyeceginiz anlamina gelmiyor - o zaman 33'den once yapmayin. zira, kendi paranizi kazaniyorsaniz, kafa da bir esiniz varsa hayatin tadi 30'dan sonra cikiyor.
0
kassiopeia
(03.10.17)
32 yaşında anne oldum. 30'dan önce olunmamalı bence.
0
sta
(03.10.17)
tam şimdi.
0
diye yazdim ama hep yalan
(03.10.17)
çocuğun ihtiyaçlarının maddi ve manevi olarak karşılanabileceği, anne ve babanın çocuk sahibi olmaya hazır ve istekli olduğu zaman ideal yaş.
0
pinkpeony
(03.10.17)
28 yaşında geç kalıyor gibi hissetmen bence hiç normal değil. sandalyeye tutku bisküvi oturtmayanlardan olduğunu varsayıyorum tabii. soruna gelecek olursam ebeveyn olmanın hakkını verebilmek için herkesin en azından 30'u devirmesi gerektiğini düşünüyorum.
0
shin
(03.10.17)
Çocukla aramda 30+ yaş olsun istemem aynı zamanda 30'dan önce de olsun istemem. Garip bir ikilem oldu ama.
0
yaraticinick
(03.10.17)
Ebeveynlik geri dönüşü olmayan kararlarımızdan biri. Bence en önemlisi.
Bir ömür boyu sürecek olan böyle bi kararın anne ve baba hazır olmadan, birbirlerinden ve evliliklerinin geleceğinden emin olmadan verilmemesi uygun olur. Tabii ki hayat neler getirecek belli olmaz ama hali hazırda ufak tefek kuşkular, soru işaretleri bile varsa öncelikle onları halletmekte yarar var.

22-23 ve 37 yaşlarımda 3 normal doğum yaptım. İlk ikisinde nasıl davranacağımı çok da bilmeden bazen el yordamı, bazen eskilerin deneyimleri, daha çok kitaplar ve içgüdülerimle ilerledim. Avantajım enerjik olmaktı. Her şeye yetişecek enerjim vardı. Sonçeyi büyütürken ilklerdeki kadar olmasa da yine de enerjiktim. Avantajım hayat tecrübemdi. Daha olgundum, daha sabırlıydım, daha tadını aldım, daha bilerek ilerledim.

Yani geç kalmıyorsun. Önce sağlık engellerin geçsin. Daha vakit var:)
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(03.10.17)
30 yasinda erkekler henuz cocuk olabiliyor. Bir de bence evliligin de 6 yili gecmesi gerekli cunku 3. ya da 4. yillarinda bircok cift bosaniyor. O sureci de atlatsalar iyi olur. Yani 35 - 36 ideal olabilir. Bu arada kadinlar icin canlar caliyor klisesi biraz curuyor.

www.youtube.com

Ingilizce biliyorsaniz sunu izleyin.
0
Traveller
(03.10.17)
en ideal yaş anne-babanın kafasının rahat olduğu yaş.

çocuk konusunda size bir önerim var, çocuğun en ideal rotada olmasını beklemeyin. her çocuk ayrı bir hikayedir. en güzel sizin hazır olduğunuz, doğru bulduğunuzdur.

ben 20 yaşında çocuk sahibi olup mutlu olan da biliyorum, 40 yaşında da. rahat olun. yoksa her adımda başınız çok ağrır, demedi demeyin.
0
babilbaligi
(04.10.17)
8 Yıllık ilişki
5 Yıllık evlilik
Yaş: 28
2 çocuğum var.

Psikolojik olarak her ikiniz de hazırsanız, hiç beklemeyin.

Edit: Sağlık engelleri konusunda doktor tavsiyelerine birebir uy, pişman olma
0
PoscheN
(04.10.17)
(15)

nasıl ölmek istersiniz?

for day to break
ben şehit olmak isterim, yani insanlar arkamdan çok ağıtlar yaksınlar isterim. :D tabi ben bunu görmeliyim. bazen de sağlıklı bir şekilde yaşlanıp, yatağımda tatlı tatlı uyurken ölmek isterim.
ben şehit olmak isterim, yani insanlar arkamdan çok ağıtlar yaksınlar isterim. :D tabi ben bunu görmeliyim. bazen de sağlıklı bir şekilde yaşlanıp, yatağımda tatlı tatlı uyurken ölmek isterim.
0
for day to break
(03.10.17)
en temizi kafaya bir adet kurşun ile bence.

fekat!

yüksek katlı bir bina ya da köprüden atlayıp inene kadar son pişmanlığı yaşamak istiyorum. hatta şöyle çooooook yüksek bir binadan atlayıp düşünmek için bolca vaktim olsun istiyorum.

edit: yaşlılığımı hiç hayal edemiyorum. hep derim, bir gün öleceğim ve bu bir kaza olmayacak diye.
0
rahip janick
(03.10.17)
Sevgilime yan baktin kavgasinda.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(03.10.17)
Yaslanmadan ölmek isterim sadece. 50'ler ideal bence.
0
doxanikee
(03.10.17)
çocukluğumdan beri savaşta öleceğimi düşünürüm, böyle garip ve rahatsız edici bir his var. bu tamamen benim manyak olmamdan da kaynaklanıyor olabilir tabii ama sanki ağzımda rambo bıçağıyla cephedeyken çotank diye alnımın çatına mermi yiyecekmişim gibi hissediyorum. anında ölmeyeceğim ama. son anlarımda öleceğimi bileceğim gibi. böyle bir senaryo var kafamda. böyle ölmeyi istiyor muyum? bilmiyorum.

ben sanırım pişmanlık duymayacağım bir şekilde ölmek isterdim. "güzel bir hayat yaşadım" diyebilerek, çok ani olmadan, öleceğim için üzülmeyerek. bir de önlenebilir bir ölüm olmasın. hani gerizekalılığım yüzünden ölmeyeyim mesela, sevenler "kafası çalışsaydı ölmezdi" diyemesinler, "keşke öyle olmasaydı, o zaman kurtulabilirdi" diyecekleri bir şey olmasın ellerinde. "e ölmeyip napcaktı daha amk" desinler, ölmemin normal karşılanacağı bir durumda ve güzel bir hayat yaşamış olarak öleyim.

bu durumda galiba klasik ölüm döşeğinde huzurla ölme şeysi ağır basıyor. güzel olurdu ya. rammstein falan açardım. ergenliğimi, gençliğimi düşünürdüm. öyle sakin sakin ölürdüm. mis.
0
der meister
(03.10.17)
Yaşlanmadan, acı çekmeden.
0
mutekebbir
(03.10.17)
Uyurken güzel olurdu ama içimde bok yoluna gideceğim gibi bir his var.
0
ketcapli dondurma
(03.10.17)
Uyurken fark etmeden.
0
anumegha
(03.10.17)
Ben doksanımı göreceğimi düşünüyorum. (öyle düşünmek işime geliyor:)
80-85'e kadar aktif olarak geçirip kalanını da ihtiyarlığın tadını çıkararak yaşama düşüncesindeyim. Zihnimdeki ihtiyarlık görüntüsü şöyle: Tercihen evimin önündeki verandada sallanan sandalyede dizlerimde yün şal olduğu halde oturuyorum, hava serin ama güneş var, sabah çiğ olmuş, çiçeklerimin üzerindeki çiğ damlaları güneşin ışığıyla muhteşem renklere bürünüyorlar, ben ve köpeğim birbirimize bakıp gülümsüyoruz.

"Eh artık ben ölem" dediğim zaman da artık yapmak istediğim bişi kalmamaış olacağı için akışına bırakırım.
Tek çekincem birilerine muhtaç olma düşüncesi. O şekil bişi başıma gelirse ve iyileşmem, kendime yetme durumum söz konusu değilse muhtemelen sevdiğim şeyleri hiç durmamacasına yeme gibi bişeler ayarlarım.
O yaşa kadar yaşamışsam çocuklar da artık büyüdükleri için kadavra başvurumu yapmış olurum. Gerçi 2050 lerden sonra belki kadavraya da gerek kalmaz, öğrenciler sanal veya yazıcı çıktısı organ ve bedenlerde pratik yapıyor olabilirler. Öyle olursa da toprakla buluşuruz :)
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(03.10.17)
Ben soğuktan donarak ölmekte isteyebilirim. Ama tabi hiç acı yaşamayım korku da çok dozajında olsun. Ardimdan çok feci dramlar dönsün. Kibritçi kiz gibi.
0
🌸for day to break
(03.10.17)
Overdose.
40'ların başı olabilir.
0
kayranin kedisi
(03.10.17)
son zamanlarda düşündüğüm iç savaş gibi bir sokak çatışmasında siniper la tek atış..
0
jamswety
(03.10.17)
"100 Days of Happiness" diye bir roman var. Onda da hastalığından öleceğini öğrenen bir adam, 100 gün sonrasına bir başka ülkede (neresi olduğunu hatırlamıyorum) bir hastaneden randevu alarak assisted suicide ile ölmeye karar veriyor. Yeterince yaşadığımı ve ileride elden ayaktan düşeceğimi hissettiğim zaman o şekilde ölebilmek isterdim. Vedalaşarak, işlerimi hallederek, sürpriz faktörü olmadan, acı olmadan vs.
0
sopiro
(03.10.17)
öncelikle ölmek istemiyorum.
ben yokken üretilmiş nadide sanat eserlerini, cevapları bulunmamış bilimsel problemleri ve insanların barış içinde huzurla yaşayabildiği günleri görebilmek isterdim. yine de eğer ölürsem çalışma masamda çalışırken, ney'imi üflerken ya da sevdiğim kadının yanında son nefesimi vermek isterdim.
0
rakicandir
(03.10.17)
fark etmez, çok bekletmesin yeterli.
0
gadasiz
(03.10.17)
overdose en temizi gibi düşünüyorum. bizimkiler öldüğünde kaç yaşındaysam o civarlar oluru var.
0
vedatchilipeppers
(03.10.17)
(8)

Anksiyete ile baş etmek veya belirtilerden uzaklaşmak için homemade tavsiye

ileridemokrasi
Merhaba sevgili duyuru kullanıcıları,hepinize güzel bir gün diliyorum. Sizlerin yardımına ihtiyacım var. Evde veya işte, yolda veya sokakta anksiyetemle nasıl başa çıkabilirim? Kendimi bildim bileli üzgün ve mutsuzum. Bunu yenmek istiyorum? Terapiye gitmek istiyorum elbette ama bir şeyi kendi başıma
Merhaba sevgili duyuru kullanıcıları,
hepinize güzel bir gün diliyorum. Sizlerin yardımına ihtiyacım var. Evde veya işte, yolda veya sokakta anksiyetemle nasıl başa çıkabilirim? Kendimi bildim bileli üzgün ve mutsuzum. Bunu yenmek istiyorum? Terapiye gitmek istiyorum elbette ama bir şeyi kendi başıma halledebilmenin mutluluğunu da tatmak istiyorum. Biraz olsa yol katetsem iyi.
Terapi, kitap, müzik veya egzersiz? Sistematik olarak bilginiz varsa benimle paylaşabilir misiniz?
0
ileridemokrasi
(03.10.17)
nefes terapisi
yoga
spor (yorucu ve zor olan)
0
füt
(03.10.17)
kendi kendine her sey iyi olacak ben iyiyim ve her sey iyi gidecek vb tarzı tekrarla.

Yapılan arastırmalar beyin ne dusunurse inanmasan dahi ona uydugunu göstermiş.
0
binder dandet
(03.10.17)
Anksiyetenin ne üzerine olduğunu çok anlamadım ama benim gittiğim psikolog psikonet yayınlarından hayatı yeniden keşfedin adında bir kitabı önermişti. Zaten kitap şema terapi yöntemlerini anlatıyor. Kendinize uygun şemayı bulup, o durumla nasıl baş edebileceğinizin yollarını anlatıyor. Aynı yayınevinin başka terapi kitapları da var. Bir inceleyin bence.
www.psikonet.com
0
sedat peker in yegeni
(03.10.17)
İyi Hissetmek ve Anksiyeteyi Dengelemek kitaplarını tavsiye ederim. www.nobelkitap.com
0
kaset
(03.10.17)
İyi güzel diyorsun da psikoloji kokenli rahatsızlıkları kendi başına atlatmaya çalışmak çoğu zaman hüsranla sonuçlanıyor. Dolayısıyla senin için riskli bir şeyi denemek istiyorsun. Hem, biraz olsun yol katetmektense kökten çözmek daha akıllıca olur.

Yani tavsiyem şu; bir uzmandan yardım al ve homemade ile destekliyerek sorunu çöz.

Evde sokakta iş yerinde anlık olarak ankisiyetenle başa çıkabileceğin pratik bi yöntem önereyim:
Zihninde kendine sığınak hazırla. Ankisiyete başlayınca sığınağa gir, geçince çık.
Sığınak hazırlamak şöyle oluyor: Kendini iyi hissttiğin bir anı, bi ortam, bi durum düşünüyorsun ve bu benim sığınağım olsun diyorsun. Ortalık karışınca da sığınağa yani o düşünceye geçiyorsun. Değişimli kullanacağın bi kaç sığınak da edinebilirsin. zararı olmaz.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(03.10.17)
Tavsiyeler için çok teşekkür ederim. @hayat aklini konusacak bir filozof uret; demek istediğim aslında buydu. Bir şeyleri yanlış yapabileceğimin farkındayım. Sorun tespiti önemli ve bunu kendi başıma sağlıklı bir şekilde yapabilecek bir uzman değilim. o yüzden terapiye en hızlısından başlayacağım. Ama yine de biraz ön bilgi edinesim vardı.
0
🌸ileridemokrasi
(03.10.17)
Evde kendi başına çözebileceğin bir şey degil. O anxieteyi yaratan zatan kendi zihnin, yok olması için ona güvenemeyeceksin muhtemelen ve endişen tetiklenecek. Başka bir zihne mutlak bir şekilde ihtiyacın var.
0
velvetmorning
(03.10.17)
çok uzun zamandır bu dert ile uğraşıyorum ben de. ne yazık ki ne kadar kendi başına halletmeye çalışsan da, bazen profesyonel yardım almadan bu pek mümkün olmuyor.
0
yonge and bloor
(03.10.17)
(8)

gamboç ve agrafın ne olduğunu biliyor musunuz?

Bruce
bu iki kelimeyi daha önce duydunuz mu, ne anlama geldiklerini biliyor musunuz?ne olduklarını görünce "hee bu muymuş" diyeceksiniz muhtemelen, ben kelime olarak duyup duymadığınızı merak ettim.gamboç: http://dogangamboc.com/uploads/productsimages/c543895c-4da1-40fe-8710-7e0894f9dde4Elbise-kilifi.pnga
bu iki kelimeyi daha önce duydunuz mu, ne anlama geldiklerini biliyor musunuz?
ne olduklarını görünce "hee bu muymuş" diyeceksiniz muhtemelen, ben kelime olarak duyup duymadığınızı merak ettim.

gamboç: dogangamboc.com

agraf: www.kardes1.com
0
Bruce
(02.10.17)
Moda mezunuyum bu nedenle de biliyorum :D
0
dedi ayca
(02.10.17)
Agrafı bilmiyordum
0
Fusha
(02.10.17)
Agrafı biliyordum, gamboçu geçtiğimiz aylarda öğrendim.
0
fotrsapka
(02.10.17)
agrafi biliyordum. gambocu az önce öğrendim.
0
balik kraker
(02.10.17)
ikisini de biliyorum.
gamboç halk arasında bilinmez, günlük kullanımda yeri yok pek. daha çok elbise kılıfı deniyor.
agrafı daha çok anneler bilir.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(02.10.17)
gamboçu biliyordum agrafı şimdi senden öğrendim.
0
blacksky
(02.10.17)
gamboçu biliyordum agrafı duymadım
0
orpheus
(03.10.17)
İlk defa duydum ikisini de.
0
aychovsky
(03.10.17)
(4)

üzerinde power yazan hap

hayat aklini konusacak bir filozof uret
ne olabilir? açık sarı kaplı, içi beyaz tebeşir gibi.ekleme: o harfinin olduğu yerden kırılmış. olsa olsa mantığıyla power demiş.
ne olabilir?
açık sarı kaplı, içi beyaz tebeşir gibi.
ekleme:
o harfinin olduğu yerden kırılmış. olsa olsa mantığıyla power demiş.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(02.10.17)
Power yazdığına emin miyiz? Orayı anlamadim. Hap yumurta şeklinde olabilir mi (oval) aklima cialis ve lifta geldi
0
aksach
(02.10.17)
tinki winki lala dipsi ve po daki po olabilir mi?

o zaman iciniz.:)
0
binder dandet
(02.10.17)
P ? wer şeklinde hapın üzerinde yazıyor. biçim olarak aprol fort'a benziyormuş. aynısının sarı olanıymış.
hap elimde olmadığı için fotoğraf atamadım. soran kişinin de atma olanağı yok.
hapın görseli şu şekil:
korkmazhaber.com

esas öğrenmek istediği şey, bonzai gibi bişey olabilir mi?
0
🌸hayat aklini konusacak bir filozof uret
(02.10.17)
benim bildiğim bonzai görünüş itibariyle ota benizyor, yani yeşil bitki gibi bir şey. ama çok da uydurmuş olmayayım.
hap ise ekstazi olabilir derdim ama ekstazilerin üstünde genelde şekiller olur, yazılar değil. bir de yusyuvarlak olurlar. youtube'da belgeseli vardı izleyebilirsiniz, merdivenaltı imalathanelerde makinaları var orada yapıyorlar. hapların renkleri ve üzerindeki basılmış şekiller farklı olsa da hepsi makinanın kalıbı nedeniyle yuvarlak çıkıyor.
www.karamangundem.com
0
istanbul kanatlarimin altinda
(02.10.17)
(15)

Sex, Yemek, Uyuşturucu ve Uyku gibi ''Haz''lardan Başka Var Mı ?

mete kudur
Yekten kendisinden dolayı haz veren aksiyonlar.edit: soruyu tam idrak edememiş arkadaşlarımız var, eylemin amacı değil yekten kendisi zevk verecek. mesela uykun geldiğinde vücudun ölürmüşcesine uyumak istemesi gibi. sevişmek aklına düştüğündeki halin gibi, uyuşturucu gibi. çok acıkınca ki yemek gibi
Yekten kendisinden dolayı haz veren aksiyonlar.

edit: soruyu tam idrak edememiş arkadaşlarımız var, eylemin amacı değil yekten kendisi zevk verecek. mesela uykun geldiğinde vücudun ölürmüşcesine uyumak istemesi gibi. sevişmek aklına düştüğündeki halin gibi, uyuşturucu gibi. çok acıkınca ki yemek gibi.
0
mete kudur
(02.10.17)
çok çalışmak bende uyuşturucu etkisi yaratıyor.
0
paudi
(02.10.17)
Duzenli koşu harika hormonlari dogal olarak salgilatiyor.
0
ykyt
(02.10.17)
Tuvaletini yapmak.
0
stavro
(02.10.17)
kumar
0
lamartin
(02.10.17)
kahve
0
dedim dedim de kime dedim
(02.10.17)
Doğum yapmak, emzirmek.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(02.10.17)
Benim için oyunculuk. Role girmek falan. Haz veriyor
0
MaNOfTheYear
(02.10.17)
Uçmak. Skydiving gibi.
0
six packsiz
(02.10.17)
Rock 'n roll
0
freebird5406_2
(02.10.17)
dans etmek, yıkanmak-temizlenmek, kaşınmak, sarılmak, alkışlanmak, yüzmek.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(02.10.17)
Başarı.
Başarılı bi satış yapınca ya da yazdığım kod çalışınca hissettiğim haz küçümsenemeyecek seviyede. Ciddiyim.
0
norek
(02.10.17)
Müzik.
0
ms brownstone
(02.10.17)
Kasinan bir yeri kasimak.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(02.10.17)
Öğrenmek.

Örneğin ben astrofizik konularında her yeni öğrendiğim şeyden büyük haz duyarım.
0
himmet dayi
(02.10.17)
Kaşinmak ve tuvalet +1
Bi de bi yerimi vursam ve morarma, çürüme olsa oraya elimi bastırmak, masaj yapmak amacsiz bir şekilde zevk veriyor.
0
cabiday
(02.10.17)
(3)

bu yapay zeka'nın cevapları gerçek olabilir mi?

boyle buyurdum
mesela patronunun "aferin" demesine karşı daha önce cevabın kendisine öğretilmemiş olduğunu varsayarsak "bana patronluk taslama" diyebilir mi gerçekten? cevap evetse nasıl?ya da şu diyaloğu kurabilir mi?LA: Luna, varsayalım ki sen şimdi Tanrısın ve sadece 15 dakikan var. Ne yaparsın?Yapay Zeka Luna:
mesela patronunun "aferin" demesine karşı daha önce cevabın kendisine öğretilmemiş olduğunu varsayarsak "bana patronluk taslama" diyebilir mi gerçekten? cevap evetse nasıl?

ya da şu diyaloğu kurabilir mi?

LA: Luna, varsayalım ki sen şimdi Tanrısın ve sadece 15 dakikan var. Ne yaparsın?

Yapay Zeka Luna: Tuzak soru. Soruna sihirli lambayı eklemedin. Sadece 15 dakikalığına Tanrı olma kuralını bozuyorum. Şimdi düşünmek için daha çok sürem var.

ilgili haber linki: m.facebook.com
0
boyle buyurdum
(02.10.17)
Olamaz.

Şöyle bir diyalog yaşanmış.

LA: – Siyahilerin hayatı neden önemli?

Luna: – Çünkü Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan herkesin yaşam, özgürlük ve mutluluğu arama hakkı vardır. Eğer bu haklar ihlal edilirse toplumsal eşitlik yara alır ve insanlar acı çeker, mutsuz olurlar.

Siyahiler sadece Amerika'da mı yaşıyor? Bu kadar anlamsız bir cevabı ancak yapay bir zeka verebilirdi.

Bir de bu yapay zekalarda bir patavatsızlık var. Çoğu yanıtları tersleyici. Yazılımcılar insanların dikkatini bu şekilde çekmeye çalışıyor. Yazıda paylaşılan diyaloglar haricindeki birçok konuşmada hepsi çuvallar.
0
dissendium
(02.10.17)
Yapay zeka öğrendiğine göre yapabilir bunları.
(bkz: artificial neural networks), (bkz: yapay sinir ağları)
(bkz: deep learning) (bkz: derin öğrenme)
(bkz: natural language processing) (bkz: doğal dil işleme)
İki kavram arasında bağlantı kurma işi bunlarla yapılıyor. Bunun akılsız ve en ilkel versiyonu market basket analysis ya da pazar sepeti analizi.

Örneğin, 'Bana vuran erkek arkadaşımdan ayrılmalı mıyım' sorusundan doğru açıklayayım. Bunu araştırabilir ve daha önceden şiddete uğramış kadınların daha sonrasında öldürüldüğünü yüzdeleri ile, vb. Yapay Sinir Ağları aracılığıyla çıkarsama yapabilir. Bu şekilde, 'Ayrıl, ileride seni öldürür' diyebilir.

Kendisine doğrudan 'Good girl' denmiş, çevirisi 'Aferin' olan laflardan biri bu. Genelde de köpeklere söylenir. Buradan köpek-insan üstünlük çıkarımı yaparak, patronluk taslama diyebilir.
0
aychovsky
(02.10.17)
Evet, cevaplar gerçek olabilir.
Görebildiğim kadarıyla Luna şu anki durumuyla semantik web'in bir iki tık üstünde cevaplar veriyor. Bu da gayet normal, açıklanabilir bir durum. Ne zaman cevplarında beslendiği kaynakta olmayan en az 1 şey olur o zaman yapay zeka denebilir. Bana göre ondan önce sadece programdır, projedir.

Daha bunun bir de soru sorabilme faslı var. Soru soramayan zeka olur mu? Olmaz. Soru sorabilmesi de lazım.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(02.10.17)
(5)

Maddi imkanlar tukendiyse? İntihar noktasina gelindiyse?

nick nickimdir
Ne yapmali? Bir arkadasim var. Maddi olarak yardimci olamasam da en azindan dogru yonlendimeme ihtiyaci var. Yasadigi sikintilar icin sadece bana danışır. Tek dostu ve derdini bileni en azindan derdinin tum detaylarini bileni de benim. Bu arkadas okumus etmis, guzel denebilecek bir maasla calisiyor.
Ne yapmali?

Bir arkadasim var. Maddi olarak yardimci olamasam da en azindan dogru yonlendimeme ihtiyaci var. Yasadigi sikintilar icin sadece bana danışır. Tek dostu ve derdini bileni en azindan derdinin tum detaylarini bileni de benim.

Bu arkadas okumus etmis, guzel denebilecek bir maasla calisiyor. Fakat uc dort sene once yasadigi bazi talihsizlikler, kismen ongorusuzlukler yuzunden borcun dibine batmis durumda.

Onu ne tasarruf kurtarabilir, ne ek is, ne baska bir sey. Cok borcu var. Aslinda asiri bir borç degil ama maasla odemesi mumkun olan bir meblag da degil.

Talihsizlik yasadigi ve issiz kaldığı zamanlarda borcu borcla kapamaya calismaktan birkac kisiye el borcu, 3-5 bankaya kredi borcu var. Maasi karsilamiyor. Hadi maasla banka borçlarını temizleyeyim dese el borclarini kac sene bekletebilir?

Etrafinda borç alabilecegi, maddi durumu iyi esi dostu yok. Hicbir banka kredi vermiyor.

Sank isi mucizelere, piyangoya, ne bileyim filmlerdeki gibi zengin birine edecegi yardimla gel ben de senin icin bir sey yapayım demesine falan bagli.

Yani bu adam ne yapmali? Cidden olsun mu bu? İntihar edecek noktada. 7/24 takipteyim kendisini. Bos birakmiyorum. Yasayan bir olu gibi adeta.

Devletin bu durumda olup, geri odeme gucu olanlara bir yardimi destegi falan yok mudur? Kime gitsin, nasil yapsin?

Teselli cumleleri hicbir şey ifade etmiyor ona, hakli da. Gun doğmadan neler dogar diyorum, cantayla kafama para mi dusecek gokten diyor. Bir de neseleyi hafiften bilenler klişe seyler soyluyor. Daha cok calisacaksin, odeyeceksin vb. Bu adam 8x3 saat seklinde tam gun 3 farkli iste de calissa totalde asiri yuksek olmayan, fakat aylik cok fazla olan odemelerini yapacak parayı kazanamaz.

Bir akil verin lütfen. Ben de caresiz kaldim.

Not: yardim vb. talep yoktur. Olur da teklif etmeyi dusunen olursa tesekkur ederiz. Zahmet etmeyiniz. Derdini bana açmış biri icin incitici bir durum olur zaten.
0
nick nickimdir
(02.10.17)
intihar etmek yerine banka borçlarını ödemesin? varlık şirketine devrolur vs. maaştan kesinti ve belki hapis ihtimali dışında ne yapabilirler ki? şahıs borçlarına odaklansın, onların ödemesi mümkündür umarım?
0
christopher nolan
(02.10.17)
bir defa malı mülkü yok ise banka borçlarından dolayı endişe edeceği bir durum da yok en fazla maaşının %25 kısmına haciz gelir. ödeyebiliyorsa onu daraltan şahsi borçları ödesin önce. borçtan dolayı hapis falan da olmaz.

milyon liralık batıp iki-üç sene sonra hayatına devam eden çok tanıdığım var. kimse borçtan ölmüyor.
0
orpheus
(02.10.17)
evet elden borçları konuşup anlatacak diyecek ki ben böyle tam battım abi. eğer zorlu insanlarsa, varsa anne-baba gayrimenkullerine dadanacaklar. öyle bir şey yoksa zaten mecbur kabullenecekler. banka borçlarını ise ötelesin. en fazla, maaşının üçte birine mi dörtte birine mi ne haciz koyabiliyorlar. kalanı ile de geçinir.

sorun aslında borçları değil. sorun batmış olmanın verdiği psikolojik bunalım. yalnızlık ve çaresizlik hissi. yalnız hissettirmeyin, manevi destek olun. canını alacak değiller ya. dünyanın sonu değil.

Allah vermesin, zor iş iflas vs. durumları. ama çok insan tanıyorum iflas etmiş, borç batağına düşmüş. intihara teşebbüs edip de kalbi yeniden canlandırılan dahi biliyorum. hepsi de birkaç yıl içinde alışıyorlar. arkadaşınızı güçlü tutmaya bakın...
0
dilemma of subscribtionability
(02.10.17)
Borç nedeniyle intihar noktasına gelinmez. İntihar, kolaya kaçmaya çalışmanın getirdiği bi düşünce ama her kolaya kaçmak gibi sorun aynen devam ederken üstüne daha büyük sorunlar getiriyor.

Yapılandırma diye bişey var. Kişisel iflas diye bişey var. İnternet diye bişey var. Araştırsın, soruştursun.
Her sorunun bi çözümü bulunur yeter ki çözmeye niyetlenilsin.
Mızmızların kazandığını hiç görmedim şimdiye kadar, kararlı olan da her badireyi atlattı.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(02.10.17)
öncelikle intihar hiçbir şekilde çözüm değil bunu anlasın.

yapacağı şu, elden aldığı borçlar için çıksın arkadaşının karşısına tek tek anlatsın durumu. sonuçta ne olursa olsun canını alacak hali yok. borcunu ödeyeceğini ama bunun da epey zaman alacağını söylesin.

sonrasında da banka borçlarını yapılandırsın. artık 5 yıla kadar yapılandırıyorlar. Onu da ödeyemiyorsa maaşın dörtte birine el koyar banka, önce alan kazanır. borç bitince de diğer banka girer devreye.

ilave olarak da mesleğine bağlı ek işler yapsın. örneğin mühendisse imzasını kullandırsın, proje çizsin vs. vs.

şunu da unutmasın, ne kadar umutsuzluğa kapılıp morali çökerse çevresinde o kadar yalnız kalır. yardım alması da o kadar zorlaşır. morali yüksek ve pozitif olursa maaşı da artar işinde de yükselir.
0
hosein
(02.10.17)
(7)

Ev için ütü önerisi

reyals
Ağır olmayan, kırışıklığı güzel açan, orta karar fiyatı olan ütü tavsiyesi alabilir miyim?
Ağır olmayan, kırışıklığı güzel açan, orta karar fiyatı olan ütü tavsiyesi alabilir miyim?
0
reyals
(01.10.17)
Kirisigi en guzel acan buhar kazanlilar. Gomlek falan utulemek dert olmaktan cikiyor
0
ykyt
(01.10.17)
evet buhar kazanlılar iyidir ama biraz pahalıdır. klasik ütü istersen philips'in modellerini tavsiye ederim.
0
delidir yakalayin
(01.10.17)
Philips kırışığı iyi açar.
Buhar kazanlıların hepsi iyi olmuyor, bende var bir tane deloghni. almaz olaydım ütü yapmaktan soğuttu.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(01.10.17)
Çok teşekkürler. Aslında model önerisi de rica ediyorum.
0
🌸reyals
(01.10.17)
su ürün

www.hepsiburada.com

ama a101 de 99 liraya sattılar. ben oradan alıp kullandım, ablam çok özendi ona verdim. yine bekliyorum. böyle bir indirimde kendime alacağım. şiddetle tavsiye ederim.

kullanması kolay, su ekleme yapabiliyorsunuz.cabuk ısınıyor.isterseniz kuru utu de yapıyor.
0
balik kraker
(02.10.17)
Dört farklı model ve özelliklerini bir tablo yapmıştım. Müsait olunca atarım
0
sylr
(02.10.17)
ben bu ürün diyorum ;

www.hepsiburada.com
0
delidir yakalayin
(02.10.17)
(9)

Alaçatı vs Urla vs Foça

integral almayi bilmeyen muhendis
Selamlar sevgili duyuru ahalisi,Bu yaz tatil yapmamış biri olarak, hazır havalarda tam soğumadan izmir'inde yoğunluğu azalmıştır diye düşünerek önümüzde ki hafta kız arkadaşımla beraber izmir taraflarına kaçmayı planlıyoruz.Hepi topu kalacağımız iki gece. Akşamüsleri sahilinde gezelim, salaş yerleri
Selamlar sevgili duyuru ahalisi,

Bu yaz tatil yapmamış biri olarak, hazır havalarda tam soğumadan izmir'inde yoğunluğu azalmıştır diye düşünerek önümüzde ki hafta kız arkadaşımla beraber izmir taraflarına kaçmayı planlıyoruz.

Hepi topu kalacağımız iki gece. Akşamüsleri sahilinde gezelim, salaş yerlerinde rakı balık yapalım, yöresel zeytin yağlılarından tadalım. Anlayacağınız kafa dinlemelik sakin ama sıkıcı da olmayan bir yer arıyoruz.

Alaçatı, Urla ve Foça bunlardan hangisini tavsiye edersiniz ?

İzmir taraflarında başka önerilere de açığım.

Teşekkür ederim.
0
integral almayi bilmeyen muhendis
(01.10.17)
Tereddütsüz alaçatı. Foça falan sıkar, alaçatı bu mevsimde sakindir müthiş güzel. iki gece diyosunuz ondan fiyat da çok koymaz tadını çıkarın.
0
hayati cozemeyen adam
(01.10.17)
Hemen gidin güneş gidiyor yavaş yavaş. Ayrıca yukarıdaki arkadaşın da dediği gibi kesinlikle alaçatı hatta çeşmeye gitmişken ılıca'ya gitmenizi öneririm. Vakit bulursanız ve araç temin edebiliyorsanız şirince'ye bi gezi yapın. O kadar güzel ki şu anda. 7yıl öncesinin bağ bozumu şampiyonu beyaz şarap var, onu da tavsiye ederim. İyi gezmeler:)
0
etfalmorgu
(01.10.17)
alaçatı. ama deniz pek beklediğiniz gibi çıkmayabilir. epey rüzgarlı olur oralar çünkü. ama kafa dinlenir.
0
tepedeki psychedelic adam
(01.10.17)
Alacati -1
Foca-2
0
mor oje
(01.10.17)
Hem foçada hem alaçatıda rüzgar bugünlerde kuzey kuzeydoğudan esiyor, rüzgarı ve soğuğu can sıkıcı olabilir, 10 ekimden sonra güney güneydoğudan esmeye başlıyor hava daha güzel olur o tarihlere denk getirebilirseniz, yine de sık sık hava durumuna göz atmak gerekli ani değişiklikler olabilir

Foca denizdurumu.com

Alacati denizdurumu.com

Rüzgar önemli :) Alaçatıya gidin
0
freebird5406_2
(01.10.17)
Foça bu aralar biraz serin diğer seçenekleri değerlendirin. Eskifocadayim.
0
opitseri
(01.10.17)
Balık yiyeyim sahilde gezeyim diyosaniz foça sonra urla en son alacatı
0
delicevat
(01.10.17)
Alacatiyi alacati yapan yaz sezonundaki o kalabalık ve eglence hayati. Alacati oyle dogal guzellige sakinlige sahip bir yer degil. Yapay bi yer. Sezon bittiktsn sonra su an hicbir sey kalmadi. Urlanin zaten bir olayi yok. Ben de foça diyorum. Foça ozellikle bu mevsimde sessiz sakin, yuruyuş yap, bisiklet sur, balık ye tarzı bi yer.
0
aquarium
(01.10.17)
Ilıca denizi ılıktır. Gerçi bu mevsim diğerleri de ılıktır ama ılıca daha bi ılık olur.
Bence gideceğiniz tarihteki rüzgar durumuna bakıp yere öyle karar verin.
Ben aradığınız özellikler için o üç yerden Foça'yı tercih ederdim.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(01.10.17)
(4)

Sıkınca içi vik vik öten peluş oyuncak makinede yıkanır mı?

kaymaktutmayansicaksut
Yoksa o vik vik öten kısım su alır bozulur mu? Peki minik çıngırak gibi olanlar?
Yoksa o vik vik öten kısım su alır bozulur mu?

Peki minik çıngırak gibi olanlar?
0
kaymaktutmayansicaksut
(01.10.17)
Normalde iyice kurutulduktan sonra bozulmaması lazım. Ama daha önce yıkamadım :)
0
lcha
(01.10.17)
İçinde elektronik düzenek varsa bozulur büyük ihtimalle. Vik vik sesi düdük gibi mekanik bi aparattan çıkıyorsa bozulmaz.
Çıngırak gibileri bulaşık makinesinde yıkamak daha iyi. Çamaşır makinesinde kazana çarpıp yıpranabilir, aşınma olabilir. Plastik türevi olduklarını varsaydım.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(01.10.17)
Çıngırak olanları elde yıkayabilirsin ve vidası falan varsa paslanmaması için iyice kurulaman gerekir. Peluş olansa makinede muhtemelen bozulur,pilli ve öten oyuncaklar biraz hassas oluyor. Bence onu bebe şampuanı kullanarak bir bezle silip iç kısmını ıslatmadan üstten üstten durula. Başarılar;)
0
unlem
(01.10.17)
Çıngırak olanın da üstü kumaştı, eksik bilgi vermişim. :)
Pilsiz ve tüylü her şeyi çamaşır makinesine atıp 20 derecede 35 dakika yıkadım. Bir de kuruttum yine makinede. Hiçbir şey olmadı, ördeğin ve dinazorun tüyleri çogzel oldu hatta :D
0
🌸kaymaktutmayansicaksut
(01.10.17)
(3)

izmir'de yapılacak çılgınlı turistik eylemler

attirmayin makedonun kafasini
nelerdir? aralık ayında...hollanda'dan bir arkadaş gelecek, çılgın işler yapmak istiyor.örnek olarak da ürdün'de çölde uyumak, deveye binmek, fas'ta atv ile çölde gezmeyi örnek gösterdi.bizim çölümüz yok dedim. iyi demiş miyim?
nelerdir?
aralık ayında...

hollanda'dan bir arkadaş gelecek, çılgın işler yapmak istiyor.
örnek olarak da ürdün'de çölde uyumak, deveye binmek, fas'ta atv ile çölde gezmeyi örnek gösterdi.
bizim çölümüz yok dedim. iyi demiş miyim?
0
attirmayin makedonun kafasini
(30.09.17)
improveverywhere.com
şunu yapardık eskiden istanbul'da biraz araştırın.

hey gidi günler, ama yaparken dikkat edin polis almasın sizi içeri.
0
dedim dedim de kime dedim
(30.09.17)
Spil Dağı aralık ayında güzel bi seçenek olabilir. Kar, şömine, sıcak şarap... Gerçi şimdi şömine var mı bilmiyorum, elektrikli ısınma gelmiş galiba.
Düşünürseniz şimdiden rezervasyon yapmak lazım, yer kalmamış bile olabilr.

Karagöl, şelaleler, Balçova teleferik, Foça/Karaburun dalış kulüpleri, balık seviyorsa balıkçı tekne turları, Kemalpaşa at çiftliği, İnciraltı'nda jumping...
Aralık ayı için aklıma bunlar geldi.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(30.09.17)
Çölde uyumaktan hareketle bizim de çok güzel koylarımız var. Sırtınız orman önünüzde deniz ister kumsalda çadır kurun. ister kamping bulursunuz bungolov evlerde kalırsınız, şarkı türkü ateş dans.. klasik ege akşamlarından bi örnek yaşatırsın.
Ilıca'da aralık ayında denize de girilebilir. kaynağın yakınlarına gidin, sıcacık su. güzel olur.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(01.10.17)
(6)

Beklemediğiniz şarkıcılardan beklemediğiniz şarkı/türkü yorumları neler var

mete kudur
bazı kavramları bilmiyorum o yüzden şarkı'ya türkü dahil mi değil mi onu da bilemedim; bir de aslında çok da beklenmedik olması da değilde, neyse bunu da tam anlatamadım. Şöyle ki eski eserlerin yeniden yorumlanmasını seviyorum, bunların alternatif tarzda olanlarını daha da çok seviyorum. Keza ill
bazı kavramları bilmiyorum o yüzden şarkı'ya türkü dahil mi değil mi onu da bilemedim; bir de aslında çok da beklenmedik olması da değilde, neyse bunu da tam anlatamadım.

Şöyle ki eski eserlerin yeniden yorumlanmasını seviyorum, bunların alternatif tarzda olanlarını daha da çok seviyorum. Keza illa eski olmasına da gerek yok;

şöyle birkaç örnek vereyim

Fazıl Say - Cem Adrian(insan insan / Muhyİddİn Abdal)
Karsu Dönmez ( Kum Gibi / Ahmet Kaya )
Demet Akalın - Ahmet Aslan (Çeşm-i Siyahım)
Abdal (Ervah-ı Ezelde)
Light in Babylon (Bursa'nın Ufak Tefek Taşları)
Leyla ile Mecnun (Bu Gala Daşlı Gala)
İşler Güçler (Feride Feride)
Manga (Rep Rep/Cem Karaca)
Emre Altuğ (Adını Söylerdim)
Cem Yılmaz ( Ah Bu Gönül Şarkıları)

Böyle kafanızdaki yapıya(sanılarınıza) uymayan aa bak bunu da bu söylemiş fena da olmamış dediğiniz müzikler varsa paylaşırsanız eğer, dinleriz.
0
mete kudur
(30.09.17)
Takip edeyim aklıma gelen olursa eklerim.
0
curukturpkokusu
(30.09.17)
yarım saattir bu listeyi dinliyorum,sağol valla.

bende şu yorumu seviyorum.
www.youtube.com
0
denef
(30.09.17)
duyunca çok şaşırmıştım: youtu.be
@üğpoıuy; deyişmiş, youtu.be
0
g7mor
(30.09.17)
sarki degil de ben ismail yk'nin farkli enstrumanlarla yaptigi sovlari izladigimde cok sasirmistim. o adam agzini acmadan muzik yapmali.
0
in vino veritas
(01.10.17)
Manuş Baba'nın İçerde yorumu
www.youtube.com
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(01.10.17)
şevval sam
www.youtube.com

bunun dışında olumsuz anlamda fatih erkoç'un tüm şarkıları.
0
nocturness
(01.10.17)
(21)

izlediğiniz en iyi aşk filmini soruyorum. ciğer söken cinsi makbûl.

mslny
Sizi en dağıtan film hangisiydi? sayko aşk da olabilir, sadece dram da. Avrupa, Asya, kuzey yapımı hiç farketmez, yeter ki klişeden ölmesin. İzlemediğim çıkacak mı merak ediyorum.
Sizi en dağıtan film hangisiydi? sayko aşk da olabilir, sadece dram da. Avrupa, Asya, kuzey yapımı hiç farketmez, yeter ki klişeden ölmesin. İzlemediğim çıkacak mı merak ediyorum.
0
mslny
(30.09.17)
Elbette gegen die wand.
0
a summer day
(30.09.17)
Benim için eternal sunshine of the spotless mind.
Tamam belki ciğer sökmez ama izlediğim dönem yaşadığım durumlardan ötürü benimkini fazlasıyla sökmüştü.
0
apolitikherif
(30.09.17)
The Vow güzel.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(30.09.17)
Romantik komedi dahilse:

One Fine Day ve As good as it gets
0
kreatin
(30.09.17)
Cesaretin var mı aşka. Bir fransız filmi. Çok güzel.
0
:)
(30.09.17)
Nae meorisokui jiwoogae
0
japon askeri
(30.09.17)
klişe değil -checked
sayko -checked (kimine göre)
dram -checked
avrupa -checked
izlemediğiniz -checked (muhtemelen)

Love -Gaspar Noe
0
leontocephaline
(30.09.17)
ruby spark
0
secrexv2
(30.09.17)
immortal beloved
0
manuel mandalina
(30.09.17)
somewhere in time ve when harry met sally iyi filmler
about time, notebook, a walk to remember, never let me go bunları da beğeniyorum.

izlememiş olabilirsiniz the lovers of the arctic circle var.
0
EasyTiger
(30.09.17)
The Ring of the Nibelungs. Şimdi bazılarınız ne alaka diyecek (belki dandik film diyenler de olabilir, tabii bilen varsa) çünkü konu sadece o değil belki ama ben beğenmiştim. Spoiler olmasın ama bayağı üzücüydü.

Aklıma bir tek bu geldi. Ama muhtemelen bunu izlememişsinizdir.
0
skooma
(30.09.17)
Yav eleman ciğer söken demiş, nerde şen şakrak film varsa sıralamışsınız.

Bi tane daha geldi aklıma: what dreams may come
0
manuel mandalina
(30.09.17)
atonement yazıyorum bu başlıklara hep :D
0
nice tnetennba
(30.09.17)
@manuel mandalina haklısın, when harry.. ile ihlal etmişim.
0
EasyTiger
(30.09.17)
Kısa zamanda izlicem. Yazılanlar arasında izlemediklerim;
Love
The vow
One Fine Day
Ruby Spark
İmmortal beloved
Somewhere in time
the lovers of the arctic circle
The Ring of the Nibelungs
what dreams may come
0
🌸mslny
(30.09.17)
@nice tnetennba, atonement kıyıda kalmış çok güzel bir filmdir bence de.
0
🌸mslny
(30.09.17)
son ekleme: in the mood for love
0
manuel mandalina
(30.09.17)
one day.
0
grace margaret mulligan
(30.09.17)
başka dilde aşk
0
since1907
(15.11.17)
Los amantes de circulo polar (Kutup çizgisi aşıkları)
0
peggy
(15.11.17)
Tam aşk filmi sayar mısın bilemem ama en çok üzüldüğüm film Manchester by the Sea idi.
0
noluyo yaa
(15.11.17)
(4)

keselenmek

uyusam iyi olur
1) cilt lekelerine iyi gelir mi?2) 2-3 günde bir hafif hafif kese yapıyorum ve sürekli ölü deri çıkıyor normal mi sizce?3) vücut çatlaklarına iyi gelir mi?4) güneşte kararmış bölgeleri eski haline getirmekte işe yarar mı?istediğiniz sorudan başlayabilirsiniz.
1) cilt lekelerine iyi gelir mi?

2) 2-3 günde bir hafif hafif kese yapıyorum ve sürekli ölü deri çıkıyor normal mi sizce?

3) vücut çatlaklarına iyi gelir mi?

4) güneşte kararmış bölgeleri eski haline getirmekte işe yarar mı?

istediğiniz sorudan başlayabilirsiniz.
0
uyusam iyi olur
(30.09.17)
1. bilmiyorum
2. herkesin cilt tipi farklıdır. normaldir bence. ama ölü deriyi nasıl tespit ediyosun onu anlamadım. ben keseleyip çıkıyorum duştan.
3. hayır. zaten beyaza dönmüş çatlakların dönüşü yok diye biliyorum :(
4. yarar.

@silgi tozu gibi mi? heralde ben doğru yapmıyorum bu işi.
0
elorelia
(30.09.17)
@elorelia
ölü deriler silgi tozu gibi çıkıyor. sizde öyle olmuyor mu?
0
🌸uyusam iyi olur
(30.09.17)
1. Gelebilir de gelmeyebilir de. Lekeler üst derideyse gelebilir, alttaysa aynen kalır.
2. Yaz bitimi ölü deri daha fazla olur. Normal yani.
3. Çatlaklar alt katmanların olayı, pek zannetmiyorum.
4. Keselenmekle süreci hızlandırmış olursun.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(30.09.17)
2) 2-3 günde bir kese fazla sanki. haftada bir uygun.
3) vücut çatlaklarını estetik haricinde hiçbir durum düzeltemez. beyaz çizgilerden bahsediyorum.
4) hayır. bunun için beyazlatıcı kremler var. "whitening cream" diye aratırsanız çıkıyor. ancak onu da abartmayın tabii.
0
nice tnetennba
(30.09.17)
(6)

Yaptığım resim nasıl olmuş

d e ayri yazilir
Amatörüm henüz. Puanlar mısınız?
Amatörüm henüz. Puanlar mısınız?
0
d e ayri yazilir
(30.09.17)
2 / 10 daha çok çaba göstermelisin. (:
0
Ufuk
(30.09.17)
Gördüğünü aktarabilme konusunda fena değilsin ama bayaaaa bi anatomi oran/orantı çalışmalısın. uzunca bir süre böyle çalışır etüd edersen aynı resmi tekrar çizmeyi denediğinde birebir modelin aynısı olduğunu hataların çok aza indiğini bariz görürsün. güzel bir başlangıç olmuş devam et.
0
nolmus yani
(30.09.17)
anatomi çalışman gerek. biraz da gölgeleme lazım olabilir.
0
zgrydn
(30.09.17)
Rezil
0
yemektehamsivar
(30.09.17)
Amatör için gayet güzel olmuş.
Anatomi ve gölgeleme çalış +1

Resmin bütününe baktığın zaman açık koyu ve orta lekelerin orantılı/ dengeli olması resmi daha güzel gösterir. taslağını geçişler, lekelerin yerleri ve birbirlerine oranlarına dikkat ederek oluştur. gölgelerken de aynı şekilde bak.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(30.09.17)
anime memesi olmuş o, biraz daha dekolte incele bence.
0
Bruce
(30.09.17)
(3)

kitap anlayamama

redcat
geçen sene bana araba çarptı. 3 ay yoğum bakımda kaldım. bu süreci atlatınca yüksek lisansıma devam edeyim dedim. okuduğum kitap ingilizce alanım da ingiliz edebiyatı ama kitabı okuduktan sonra aklımda bi şey kalmıyor. bi de kazada kafam darbe almış. beynin düzelmesi için 2-3 yıl gerekir diyorlar. n
geçen sene bana araba çarptı. 3 ay yoğum bakımda kaldım. bu süreci atlatınca yüksek lisansıma devam edeyim dedim. okuduğum kitap ingilizce alanım da ingiliz edebiyatı ama kitabı okuduktan sonra aklımda bi şey kalmıyor. bi de kazada kafam darbe almış. beynin düzelmesi için 2-3 yıl gerekir diyorlar. ne yapabiirim bi öneriniz var mı?
0
redcat
(29.09.17)
öncelikle geçmiş olsun, büyük badire atlatmışsın.
annem de araba kazası geçirip kafasına 17 dikiş atılınca hemen hemen 1 yıl süre okuduğunu anlayamadı falan. gayet normal yani bence.

çözüm de mini egzersizlerle başlayıp boyutu arttırmaktır diye tahmin ediyorum. örneğin önce tek sayfa okuyup onu özetlerken bir hafta sonra sayfa sayısını 3-5 neyse ona arttırmak gibi.
0
hosein
(29.09.17)
geçmiş olsun.
uzman değilim ama bildiğim; öğrenmenin ve hatırlamanın tekrarla ilgisi büyük. sabırlı olup tekrar tekrar oku ama değiştirerek oku. mesela bi kitabı oku sonra diğerine geç ondan sonra ilk kitabı tekrar oku veya iki üç bölüm oku sonra ilk bölüme tekrar dön. pekiştirmeli gitmek diyorum ben buna.

beynin darbe almış ve 3 ay fazla bi iş yapmamış. snapslar zayıflamıştır muhtemelen. sen okudukça bağlar yeniden kurulur zayıflayanlar sağlamlaşır.
hatta yapabiliyorsan aynı konu hakkında değişik mataryellerden de yararlan. ezberden kaçınarak ve farklı bağlantılar da oluşturarak gitmene katkısı olur.

takviye olarak balık yağı hapı gibi şeyler de alabilirsin. almadan önce doktorunla konuş ama.
emin değilim ama galiba zerdeçalın da bü tür bi faydası varmış.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(29.09.17)
Geçmiş olsun. Kafama darbe almadım şahsen ama okuduğumu hatırlamam gün geçtikçe zorlaşıyor. Yaş, stres, yorgunluk gibi şeyler bunda etken. Biraz evhamlı biriysen, tez gibi çalışmalarda insanın beyni bazen iyice kapatıyor kendini kaygıdan. Bunlar da aklında olsun.
0
manuel mandalina
(29.09.17)
(20)

Elif ismi hakkında

limoncello
Elif ismi size dini bir isim gibi geliyor mu? Kübra Büşra gibi dini isim kategorisine koyuyor musunuz? Bugün bir arkadaşla bu konu hakkında konuştuk ve arkadaşım dedi ki, ' ben kızım olursa ona asla elif Büşra kübra ecrin gibi dini isimler koymam' dedi. Ben de elif ismini çok severim ve asla özellik
Elif ismi size dini bir isim gibi geliyor mu? Kübra Büşra gibi dini isim kategorisine koyuyor musunuz? Bugün bir arkadaşla bu konu hakkında konuştuk ve arkadaşım dedi ki, ' ben kızım olursa ona asla elif Büşra kübra ecrin gibi dini isimler koymam' dedi. Ben de elif ismini çok severim ve asla özellikle dini muhafazakar kesim tarafından kullanıldığını görmedim. Elif isminin zengin fakir genç yaşlı modern muhafazakar her kesim tarafından kullanıldığını Büşra kübra gibi isimler kategorisine asla koyulamayacağını söyledim. Dini muhafazakar kesim de kullanabilir ama birçok modern hatta sosyetik kesimde de bu ismi gördüm. Oysa Kuran'da geçtiğini dini isim olduğunu vs söyledi bu bana çok saçma geldi Arapça kökenli olması illa dini olması anlamında mı ? Cevapları arkadaşa da göstericem. Siz elif ismini dini bir isim olarak algılıyor musunuz, bu isme sahip olanlara ve ailesine dincidir bunlar diye yaklaşıyor musunuz ne düşünüyorsunuz?
0
limoncello
(29.09.17)
Evet
0
terra rossa mia
(29.09.17)
En yakın arkadaşım Elif olduğu ve ailesi de muhafazakarın tam tersi olduğu için hiç aklıma gelmiyor öyle olması. Elif bu yeni nesil muhafazakar isimler çıkmadan çok önce de vardı, ondan herhalde.
0
whoosie
(29.09.17)
ben elif ismini cok severim, arap alfabesinin ilk harfi oldugunu biliyorum fakat bana hic dini cagrisim yapmiyor. uzun ince kiz gibi baska anlamlari da var zaten. tanidigim eliflerin cogunun ailesi muhafazakar aileler degiller.
0
evde liyakat kalmamis
(29.09.17)
herhangi bir isme bakarak bir yargıda bulunmadığım için elif ismi için de şöyle geliyor diyemeyeceğim. yani isim bu. ayrıca arapça yazılmış bir kitap var ortada. bir sürü başka kelime de geçiyor orada. böyle bakmak bana hatalı geliyor.

bir isme sahip diye birine, bu kesin böyledir gibi bir yaklaşımda bulunmuyorum. çocuk kendi seçmiyor bu ismi sonuçta. ayrıca ailesine de böyle bir yaklaşımda bulunmuyorum. isim değil yani önemli olan. bu yaklaşımı da çok sığ buldum açıkçası.
0
windowsguvenlikduvari
(29.09.17)
Ben Elif'i dini isim kategorisinde kabul ediyorum.
0
battal gemalmaz
(29.09.17)
Tanıdığım bir Elif (muhafazakâr olmayan bir ailenin kızı) bile "ne kadar mübarek bir ismim var" diye geyik yapıyor.
He kuranda isim olarak geçmiyor sanırım ama "bir" anlamına geldiği, Arap alfabesinin ilk harfi olduğu vs için yine önemli (yani sembolik bir değeri var falan) ve bence de Arap kökenli isim=muhafazakâr isim.
0
kobuzchu kiz
(29.09.17)
elif ismi dini bir isimdir demek aslında pek doğru değil.

kuranı kerim orijinali arapça olduğu için arapçada geçen bir harf sadece.

çağrışımı konusunda haklısınız ama kübra büşra kadar da oooo muhafazakar değil.
0
eeb
(29.09.17)
eskiden dini isim değildi ama artık dini isim.
0
sta
(29.09.17)
@sta neden öyle dedin?
0
🌸limoncello
(29.09.17)
evet dini bir isim. elif, zeynep, merve bunlar hep arapça'dan geçmiş islami kökenleri olan isimler. muhafazakar olmayan 1 elif varsa 10 tane muhafazar elif var. ama baktığında islami kökenden gelmeyen isim az zaten.
0
pinkpeony
(29.09.17)
bu saydığın isimlerin hepsi muhafazakar olmayan aileler tarafından da kızlarına koyulan isimler ama dini isim olduğu gerçeğini değiştirmiyor, dini isim koymak istemiyosan koymamalısın yani. ailesi dincidir diye düşünmem direk ama öyle dini hayatına hiç karıştırmayan bi aile olmadığını islamın az da olsa sözünün geçtiği bi aile olduğunu anlarım ki zaten ülkedeki ailelerin büyük bölümü bu kategoride. sümeyye, rümeysa gibi sadece muhafazakar ailelerin koyduğu dini isimler var bi de onlar ayrı direk yobaz yaftası oluşuyor kafamda.
0
semaforo de medianoche
(29.09.17)
Evet ama Kübra, Büşra kadar değil sanki.
0
pamuk helvalar cebe
(29.09.17)
Elif baya bi türk ismi yalnız. Yani arapça olabilir ama, ayşe esra falan gibi arapların kullandığı bir isim değil.
0
noluyo yaa
(29.09.17)
Elif bana zeynep ayşe Esra gibi isimler kategorisinde klasik bir isim. Bu isimler de Arapça kökenli ama zeynep Esra ayşe diyince dini isim geliyor mu, pek değil. 10u muhafazakar 1i modern olduğunu da düşünmüyorum hatta tam tersi
Dini değil klasik isim
0
🌸limoncello
(29.09.17)
Ben o isimlilerle arkadas bile olmuyorum diyordum. Birgun is yerine Ismail diye biri geldi. Solcu, gay, Alevi falan cok sasirdim. Adami sevdim.
0
Traveller
(29.09.17)
ben algılamıyorum.

hatta kübra, büşra, merve gibi isimlere sahip olanları da muhafazakar diye nitelendirmiyorum hemen. gayet de zıttı olabiliyor. muhtelif sebepleri olabilir bu isimlerin koyulmasının. yine de, bu önyargının haklı olduğunu iddia etmek için yeteri kadar örnek sunulabilir.

arapça'dan gelen her ismin islami bir kaygı yaşadığının düşünülmesi doğru değil. islamiyet'ten önce de arapça isimler vardı. kuran'dan önce de arapça kullanılıyordu.

mesela zeynep sözcüğü değerli bir taş anlamına gelir.

arapça kökenli isim =/= islami isim.
0
dahinnotha
(29.09.17)
Elif eskiden dini isim çağrışımı yapmazdı, Ayşe Fatma'ya göre daha modern isim olarak algılanırdı. Şimdi dinci ismi olarak algılanabilir.

Elif arap alfabesinin ilk harfinin adı olmanın dışında islamla bağı olan bi isim değil bildiğim kadarıyla.
Yabancı olmayan, tanıdık, dost anlamında olan ülfet kelimesinden türeyen bir isim. Bu anlamların "daha bi" "en" olma ifadesidir esasen Elif.
Mecazen de ince ve uzun anlamında kullanılır.

Demezsem olmaz editi: Bir de vakti zamanında Karacaoğlan'a o güzel dizeleri yazdırmış bir hatunun adıdır tabii.
www.youtube.com
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(29.09.17)
ilk harf yahu. kübra ve büşadan daha dini bi isim.
0
elorelia
(29.09.17)
Harika bir isim. Dini çağrışım bende yapmıyor
0
EasyTiger
(29.09.17)
ailesi illa dincidir demiyorum ama orta derece muhafazakar olmayan ailelerden dahi elif ismi çıkmıyor. büyük çoğunluğu da muhafazakar hatta.
0
cabiday
(29.09.17)
(6)

gripken neler yapilmaz

mayeskuel
burun bogaz ve gozler sikintili sanirim grip oldum. dun iyi olurum diye 5 bitki cayini karistirip saunaya gittim. daha kotu oldum. bu yanlismis. baska neler yanlis? mesela kahve icmek? spor yapmak da zararli mi?
burun bogaz ve gozler sikintili sanirim grip oldum. dun iyi olurum diye 5 bitki cayini karistirip saunaya gittim. daha kotu oldum. bu yanlismis. baska neler yanlis? mesela kahve icmek? spor yapmak da zararli mi?
0
mayeskuel
(29.09.17)
Mümkün mertebe dinlenmek ve uyumak lazım. İyileşme hızlanıyor.
0
rusyalı kozmonot
(29.09.17)
çok sıcak şeyler içilmez.
ateşiniz varsa sıcak ortamlara girilmez.
enerji seviyenize göre hafif egzersiz iyi bile gelebilir, ama çok hastaysanız dinlenmeniz iyi olur. İlla bir şey yapacaksanız açık havada kısa yürüyüş gibi şeylerle sınırlı tutun.
Aç kalmayın ama çok çok fazla da yemeyin, yediğiniz de faydalı şeyler olsun.
Bol su için.
Gözlerinizi de ekrana vs bakarak yormayın. Dinlendirin.
0
sopiro
(29.09.17)
Kahve de boğazı tahriş ediyor, içmesen daha iyi diyorlar.
0
kobuzchu kiz
(29.09.17)
süt ve yoğurt türü şeyler tüketme. boğazlarında mikrop üremesine müsait ortam yaratıyorlar.
protein ve vitamin al bol bol. ama vitamin alıcam diye portakal suyu içme, portakalı ye. hatta bulabilirsen greyfurt. bir de limon suyu iç.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(29.09.17)
ekseriyetle seks yapmaktan vazgeçin
0
regardless of what they say
(29.09.17)
Belkide hastalık hizini aldı, sauna terletir gözenekleri açar iyi gelmesi lazım.
Grip gibi hastalıklarda vücuuttan mikrobu bir an önce atmaya bakacan. Bol sıvı ve terleme tavsiyesi verilmesinin nedeni bu. Döngüyü hızlandırmak. Sauna ve bitki çayı iyi olmuştur bence, ama 5 bitki çayını 1 fincanda almak yerine 2-3 fincanda içmek daha iyi olurdu.
Spor yalnış değil. Ter atarsan iyi de olur. Vücudunda kırgınlık halsizlik yoksa yapılır, varsa vücudun sesine kulak verip dinlenirsin.
Bol oksijen, güneş iyidir. Sarımsak, soğan iyidir, adaçayı gargarası veya içmek iyidir.

Bunların tersi durumlar yanlış.
Mesela havasız ortam yalnış, kahve gibi peklik yapan şeyler olmasa iyi olur veya az bişey olabilir, az sıvı almak yanlış.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(29.09.17)
(28)

burayı ciddiye alıyor musunuz?

lucky strike
dünkü olay üzerine açılan duyuruya yazılan cevaplara istinaden soruyorum. https://www.eksiduyuru.com/duyuru/1227323/duyuru-ile-alakali-su-olay-hakkinda-ne-dusunuyosunuzbir takım insanlar burayı (duyuruyu kastederek) ciddiye alanlara "gülüyor" ve burayı fazla takmamamızı, sadece işimizi halletmek içi
dünkü olay üzerine açılan duyuruya yazılan cevaplara istinaden soruyorum. www.eksiduyuru.com

bir takım insanlar burayı (duyuruyu kastederek) ciddiye alanlara "gülüyor" ve burayı fazla takmamamızı, sadece işimizi halletmek için kullanmamızı nasihatliyor. hatta burayı ciddiye alanlara gülenler bile var.

refere ettiğim duyurudan ve olaydan tamamen bağımsız olarak soruyorum; burayı ciddiye alıyor musunuz? hatta genişleteyim, sanal olarak var olduğunuz siteleri ve hesaplarınızı ciddiye alıyor musunuz?

ben alıyorum. bu veya az çok emek harcadığım bir hesabım kapatılırsa üzülürüm, kahrolurum. daha önce ekşi hesabım kapatıldığında buradaki hesabım da uçmuştu, çok üzülmüştüm mesela.
0
lucky strike
(28.09.17)
alıyorum. neden almayayım.
0
secrexv2
(28.09.17)
hesabım nedensizce uçurulursa ciddiye alırım. linkteki kişiyi bilmiyorum, belki haklıdır belki haksızdır ama bunu problem yapması anormal değil.

ciddiye almıyor olmak daha iyi tabii.
0
pinkpeony
(28.09.17)
Genel olarak almıyorum da spesifik olarak bahsettigin olayda mesele ciddiye almak/almamak değil. Konuyu oraya çekenlerin okuduğunu anlama ve degerlendirmede problemi var. Adaletsiz bir karar mekanizması varsa olayın muhatabı ve muhatabı olmayanları rahatsız eder. Bu ciddiyet/sizlikten bağımsız.
0
doxanikee
(28.09.17)
Kimi insanlari aliyorum kimilerini almiyorum. Kimilerinin kimi goruslerine katiliyorum kimilerine katilmiyorum. Cok dolu birkac insan oldugu gibi cok bos insan da cok var. Kisaca ciddiye alinmasi gerekeni aliyorum. Kalani umursamiyorum.
0
Traveller
(28.09.17)
şöyle ki, almıyorum. bahsettiğiniz olaydan haberim yoktu mesela beni de ilgilendirmez hiç. etliye sütlüye bulaşmam can sıkıntısına girer 2-3 soru okur çıkarım kimsenin nickini bile bilmem. sorduğum sorulara gelen cevapları, başka sorulara gelenleri alirim ama arka planda nolmuş kim neyapmış falan filan hiç alakadar etmez dalgama bakarım.

not: ekşiyi de almıyorum ama uçurulursa üzülürüm tabii ki o ayrı bişey o kadar vakit geçiriyosun fln
0
hayati cozemeyen adam
(28.09.17)
evet ciddiye alıyorum. insanlara yardım etmek için buradayım. bir faydam dokunsun derdindeyim. hatta bilgim olmayıp cevap veremeyip yardımcı olamadığım için burukluk yaşadığım oluyor.
0
MtKrt
(28.09.17)
duyuruyu değil insanları ciddiye alırım. bu konuyla ilgili kimi ciddiye alacağımı belirleyen, senelerin tecrübesiyle geliştirdiğim yarı geçirgen bir filtrem var.
0
zgrydn
(28.09.17)
Hesabım özelinde konuşursam evet.

Onun haricinde buradakileri nahoş bir durum olduğunda ciddiye almıyorum.

Ama çoğu zaman ciddi bazen de eğlence amaçlı kullandığımdan böyle bir meşgalenin şu an için bitmesini istemem.
0
eeb
(28.09.17)
neden almayayım +1
0
isimsiz uye
(28.09.17)
Zerre siklemiyorum.

2012-2013 yıllarında en çok zaman harcadığım siteydi. Git gide bitti. Hatta iddia ediyorum duyuru’nun boka sarmaya başlaması ilk ifşalar ile başladı.
0
sen git ben geliyorum
(28.09.17)
drive denen mal banlandı mı? 2 kere seni mallar listesine ekliyorum diye mesaj attı 1 ay arayla. psikolojisi bozuktu galiba.

linkteki linkteki entry de silinmiş neydi bu arada?
0
diffarentiationation
(28.09.17)
burayı pek almasam da burada olan bazı insanları ciddiye alıyorum.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(28.09.17)
Ciddiye alınacak kullanıcıları ciddiye alıyorum -ki sayıca çok değil- onun disinda kavga, hakaret, moderasyon, tartışmaya yönelik duyurular gibi şeyleri çok önemsemiyorum.
0
aquarium
(28.09.17)
bugüne kadar ciddiye alıyordum, bundan sonra ben de malları filtrelemeye başlayacam. az önce çamaşır ve kurutma makinesinin nasıl kullanılacağını soran birine üşenmedim madde madde anlattım,belki ilk defa çamaşır makiesi kullanıyor diye. ama şahıs duyurusunu silmiş ve benim yazdıklarım da boşa gitti. böylelerini gördüğüm anda mallar listesine ekleyeceğim artık.
0
izole
(28.09.17)
Hesabımı ciddiye almıyorum. Yani, birgün uçsam 'Niye uçurdunuz beni' demem. Nick'im benim yatırım aracım değil, sonuçta kendimi belli etmek istersem aycho2, aycho3 diye milyona kadar yolu var bunun; illa kendimi burada ifade edeceksem, öyle ifade ederim. Bana ulaşamayınca hayatı kayacak biri falan yok. Bir küsur ay uzaklaştım yoğunluktan ve başka sebeplerden, bensiz kaos mu çıktı ya da ortalık mı karıştı. Ne koca koca insanlar gittiler, arkasından ağıt mı yaktık. En fazla 'Ay gidiyormuş, üzüldük' falan dedik. Bir gün de bırakmaya karar verirsem, herkes sakin sakin yazmaya devam edecek; atılırsam da aynı şey olacak. Hesabım çok umrumda değil.

İnsanları ciddiye alıyorum ama. 'Ailemle kavga ettim' diyeni, 'Sevgilim şöyle şöyle' diyeni ya da en basitinden 'Bu akşam ne yapıyorsunuz' diyeni dahi ciddiye alıyorum. Karşımda etiyle, kanıyla olmasa da zihniyle bir insan var ve yardım edebilirsem ne mutlu bana. Bilindik bir troll olursa ciddiye almam ama onun dışında herhangi söylenilen bir şeyi ciddiye alırım.
0
aychovsky
(28.09.17)
eksiduyuru benim en sevdigim sitelerden birisi ve basladigi tarihlerden beri yogun sekilde takip ettigim bir olusum.
Farkli jenerasyonlardan pek cok kisinin goruslerini buradan takip edebiliyorum,haber sitelerinden ve televizyondan uzak durdugum icin guncel pek cok olaydan burasi sayesinde haberdar oluyorum.sozlugu okumayai yazmayi birakali gene uzun seneler olmasina rag,en buradan hic vazgecemedim.kesinlikle ciddiye alip,cokcada egleniyprum burada.

Aslinda ciddiye almaya gerek yok diyenlerde ciddiye aldiklari icin bunu yaziyorlar gibi geldi bana,ciddiye almiyorsan bunu yazmanin bir manasi yok.

Moderatorlerle gecimsizlik konusuna da pek katilmiyprum.haksiz yere silindigini dusundugum cokca cevabim ,birazda sorularim oldugu halde buna icerleyip blr dalasa girmedim.silinmistir olup bitmistir.en son moderator kavgasinda da burada ciddi ciddi takildigi goruntusunu veren arkadaslarin birden fazla nikle moderatorlere giristigini ,sacma bir kontrol arayisinda olduklarini gorduk.birazda bu yuzden moderatorlugun anonim olmasinin faydali olacagini dusundum genelde.

Bir moderatorun olm sabah olsun sunu banlayim diye dusundugunu zannetmiyorum.enteresan bir suru adam var burada.herseyi kopileyip endeksleyenden tut,ifsa resimlerini stoklayana kadar.cevaba kufur eden cesitlerden,dmden hunharca yuruyenlere.enteresan komunite,yonetimi oldukca zor.

Bence siteyi aycovskiye devretmek lazim.
0
duptıs
(28.09.17)
hayır ciddiye almıyorum, ancak haklı olduğumu düşündüğüm bir olay varsa sanal manal dinlemem pek.
0
gebere jackson
(28.09.17)
ciddiye alıp almamak benim karar vereceğim bir iş.
0
regardless of what they say
(28.09.17)
duyuruyu ciddiye alıyorum.

bahsedilen olayın linkleri uçmuş, her gün girip bakmama rağmen kaçırmışım olayı. ama ilgili duyuruyu da yazdığım gibi, verilen cevaplarda haddi aşan, özel mesajlarda küfür/hakaret edenlerin uçurulması taraftarıyım.

sözlükle ve duyuruyla ilgisi olmayan, interneti facebook'tan filan ibaret insanlara öyle güzel anlatıyorum ki sözlüğü ve duyuruyu. bazen çok da mahcup oluyorum tabii ki.

@cesario, bahsettiğine benzer bir olay yaşadım. bir duyuru açan arkadaşla görüştük ve ticari bir iş için bulduğum kaynak başına pay alacaktım. sonra bu arkadaş mesajlara cevap vermedi filan. ben çevreme ettiğim büyük büyük laflarla kaldım. o kadar insan benim için çabaladı. kız asıldığımı filan düşünmesin diye de açıkça sadece işle ilgili bilgi almak için geri dönüş yapmasını rica ettim. tanımam etmem, o kadar mı çaresizim ki, sırf kız diye asılacağım ya da o kadar mı kıroyum.

ilginç şeyler yaşanıyor ama ben güzel taraflarını görmeye çalışıyorum hep. hayatta da hep öyle yapmaya çalışıyorum.
0
runagain
(28.09.17)
Sanal olarak varolduğum platformları ciddiye alıyorum. Ciddiye almadığım platformda bulunmuyorum.

Şimdi ben nasıl kanlı canlı oturmuş bu yazıyı yazıyorsam soruyu soran da aynı benim gibi ekranın arkasında yazı yazan bir insan. Niye ciddiye almayayım?

Hesabım kapatılırsa üzülmem, nedenine bakarım, yanlışım varsa ders almaya çalışırım, yanlış anlaşılma vs bi durum varsa kendimi ifade etmenin yollarını ararım, platform yönetimi veya üyeleriyle siyasi dini veya futbol taraftarlığı gibi fanatiklik içeren konularda aynı tarafta olmadığım için hesabım kapatılmışsa "yanlış yerdeymişim, iyi oldu bu" der üstüne bir de sevinirim. (Fanatizmden, fanatiklerden uzak durmak daha iyi)
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(28.09.17)
duyuru ile ilgili ne zaman soru sorulsa 'burayı ciddiye almayın' diyen bi akıllı atlıyor hemen. sanırsın eve gidip duyuruda bu olmuş diye ağlıyoruz filan sanıcaklar. bişey olmuş soruyoruz alt tarafı. ayrıca burada bi sürü insanlar tanıştım ettim, yardımlaştım. ne bileyim. ciddiye alıyorum illaki. gayet normal bişey.
0
elorelia
(28.09.17)
Duyuruyu ciddiye almiyorsan ve burasi mod ciftligi ve kadinlar kulubuyse neden buradasin? Amacim kavga cikarmak degil. Gercekten merak ediyorum. Neden bir suru forum bilmemne varken ve burasi dedigin gibi bir yerde neden buradasin?
0
Traveller
(28.09.17)
gerektiği kadar alıyorum da bu i diverse olayı baya uzadı saçma sapan. banlanmış, gitmiş modlara sormuş, cevabını almış, hala "banlandım da banlandım" diye duyurular geliyor sürekli. o arkadaş bana da "seni mallar sürüsüne ekliyorum" diye mesaj attı. ben de cevap attım ve mesaj gönderemediğimi görünce duyuruma yazdım. sonra gitmiş uzun uzun paragraflarla konu hakkında duyuru açmış, ben de orada bıraktım olayı. bu kadar ciddiye almak mantıklı değil bence, insanda sinir yapar, erken yaşlanmaya neden olur. burada böyleyse, gerçek dünyada nasıl yaşıyor bu insanlar? zor bence.

ayrıca ben sözlükte reklam yaptığım için çok fazla uçurulduğumdan dolayı 7. veya 8. hesabımı kullanıyorum şu an ama yine beni bilen biliyor. demem o ki çok da şey yapmamak lazım.
0
dedimmidemedimmi
(28.09.17)
bu arada açıklama ihtiyacı hissettim duyuruyu açan ben olduğum için.

iki tarafı da tanımıyorum. entryi yazan arkadaşla mesajlaştık konu üzerine. ama onun da küfür tarihçesinin kabarık olduğuna dair mesajlar aldım. bir de benim de daha önce tartışma yaşadığım biri (farklı nick) olduğunu söylediler. yani uçurulması belki isabetli bi karar olmuş olabilir. ama 3/3ün de duyuru altında bariz küfürleri var ve özel mesaj ifşası yapan da oymuş. bu durumda sanırım onun tarihçesi yeterince kabarık bulunmadığı için uçurulmamış. ama bence yine de ortada keyfi bi uygulama var.
0
elorelia
(28.09.17)
günden güne daha az ciddiye alıyorum. çok iyi insanlar var elbette ama geneli kendini akıllı ve kültürlü sanan içi boş insanlar. belki yaşım ilerledikçe bunu farkettim. ciddiye almayan ve sadece ihtiyacı oldukça az yazı yazan insanların daha değerli olduklarını farkettim ayrıca.
0
dafuq
(28.09.17)
alıyorum ama ciddiye alınmadığım için üzülüyorum. kim ne sorarsa sorsun, tüm içtenliğimle yanıtlıyorum ama benim sorularımla dalga geçen ufak tefek embesiller oluyor. onların da ergenliğine veriyorum.
0
for day to break
(28.09.17)
Bilgi açısından gerçekten güzel cevap veren arkadaşlar var, bir yandanda iki yüzlü insanlar var Birgün rimel tavsiyesi alıp ertesi gün askerlik tecilini nasıl yapılır diye soran troller var. Kritik bilgi olup emek edip yazıp soruyu silenler. Hiç olmadığı hayatı olayları anlatıp hikâye uyduranlar var. Hatta bir tane kamil var ( bayan) bir hemşire oldu, bir yönetici bir araba aldı bir ev aldı bir patronu ile kavga etti vs hayat hikayesi yalan dolan. İfşa da sahte resim atıp milleti trolledi. Çok var böyle tipler. En azından çoğu kullanıcı bilgilerini deneyimlerini paylaşıyor seviyorum burayı
0
Fritz-X
(28.09.17)
Ciddiye almıyorum diyenleri afaroz ediyorsunuz sanırım. Başıma bir iş gelmeyecekse ben burayı belli oranda ciddiye alıyorum. "Tabii ki ciddiye alıyorum yani .s.s" seviyesinde değilim. Şöyle ki, burada gerçekten yardımcı olmaya çalışan çok güzel insanlar var, onların cevaplarını ciddiye alıyorum bittabi. Kendilerine müteşekkirim, onlar sayesinde bu platforma arada uğruyorum, yazdıklarını okuyorum. İyi oluyor. Ama işi bulandıran, gerçek hayattaki tatminsizliğini burada başkalarına saldırgan cevaplar vererek atmaya çalışan vb. kişilere sinir olmuyorum. Neden? Çünkü bunlar gibilerini ben normalde de ciddiye almam, burada mı alacağım? He he deyip geçiyorum, çoğu zaman cevap bile vermiyorum. Kapatıp çıkıyorum. Benim buradaki bu tür bir insanı ciddiye alıp karşılık vermem için gerçekten çok ama çok kötü bir gün geçiriyor olmam gerekir. Yani o gün zaten sinirliysem o insana patlayabilirim. Onun haricinde sallamam. Başka derdim mi yok.
0
i m cool with that
(28.09.17)
(7)

kötü dönemlerinizde ne yapıyorsunuz?

durgunfoton
yani master bitti, doktoraya başlamadım-ben istemedim-. danışman hocamla aram iyi değil, arayıp sormadım. 20 kilo aldım hiçbir giysime sığmıyorum. aslında ben doktora yapmak istiyorum ama y. lisansta, önceden başkalarından duyduğum torpillerin hepsine tanık oldum. drive da sınav sorularının belli in
yani master bitti, doktoraya başlamadım-ben istemedim-. danışman hocamla aram iyi değil, arayıp sormadım. 20 kilo aldım hiçbir giysime sığmıyorum.

aslında ben doktora yapmak istiyorum ama y. lisansta, önceden başkalarından duyduğum torpillerin hepsine tanık oldum. drive da sınav sorularının belli insanlarla paylaşılmasından tutun -bilgisayarı kapatmayı unutmuşlar ekranı açınca direkt hocanın drive klasörü çıktı orada gördüm- , sıfır katkıyla iki bin lira burs alanlara kadar.

arkadaşlarım bölüm değiştirerek devam ettiler. ben başka okula da gitsem doktorada da başıma aynı şeyler gelecekmiş gibi hissediyorum. bir de uyuz olduğum bu insanları görseniz ne kadar başarılı falan dersiniz, kendilerini çok iyi gösterirler.
0
durgunfoton
(28.09.17)
turşu yiyorum.
0
tosunpasa
(28.09.17)
Yasadigin kotu seyler. Sanirim boyle durumlarda yapmamiz gereken yasamaya devam etmek. Biz vazgecersek onlar kazanir.
0
Traveller
(28.09.17)
kilo ver.
0
secrexv2
(28.09.17)
şu anda klüpte keyfim yerinde pistin ortasında oynuyorum
SANMA ÇEKİLİRİM BİR KÖŞEYE
PİSTİN ORTASINDA OYNUYORUM :d
0
regardless of what they say
(28.09.17)
Yürüyüşe başla, hiç aksatmadan her gün işe gidermiş gibi çıkıp 1-1.5 saat yürü. Her yönden faydası olacak.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(28.09.17)
Doktoraya başlayıp 'he' deyip ileride kendiniz öğrenci yetiştirirken daha doğrusunu yaparsanız sorun yerine çözüm üretmiş olursunuz. Bunun için karakterinizin ve iradenizin sağlam olması gerekiyor, tutkulu olmanız gerekiyor. Kimseyle atışmak zorunda değilsiniz. Kayırmaların arasında varlığınızı sürdürmeyi başarmanız lazım o kadar.

Siz yapmazsanız, başkası yapmazsa kim yapacak? Böyle düşünerek motive olabilirsiniz. Bölümle ya da üniversiteyle değil de akademik sistemle ilgili bir durum bu. Einstein da çok çekmiş, Tesla da. Hocalar kendini devam ettirecek kimseleri tercih ediyor. Eleştirel öğrencileri tercih etmiyorlar.

Aman bana ne de diyebilirsiniz. Hayat sizin.
0
idexo
(28.09.17)
Seks
0
MaNOfTheYear
(28.09.17)
(9)

Hangi alanda çalışmak daha keyifli ? [Amaçsız/Gereksiz anket içerir]

mete kudur
Dışarıdan bakan bir insanın aklına hemen ''reklamcılar'' gelebiliyor sanırım, belki doğru da olabilir bilmiyorum.Ben sayılarla arası iyi olmayan ve çabuk sıkılan birisi olduğum için; tekrarı bol ve belirli ritüelleri olan işleri sevmiyorum mesela(her türlü bilgisayar operatörlüğü, evrak işleri v.s
Dışarıdan bakan bir insanın aklına hemen ''reklamcılar'' gelebiliyor sanırım, belki doğru da olabilir bilmiyorum.

Ben sayılarla arası iyi olmayan ve çabuk sıkılan birisi olduğum için; tekrarı bol ve belirli ritüelleri olan işleri sevmiyorum mesela(her türlü bilgisayar operatörlüğü, evrak işleri v.s gerektiren bütün yöneticilikler) . İngiliz olsam James Bond olabilirdim esasında. Bence James Bond'luk eğlenceli bir işken ülkemizdeki mühendislik iğrenç bir iş. James Bond iyi.

Peki sizce hangi alanda çalışmak keyifli, hangisinde çalışmak sıkıcıdır ?
0
mete kudur
(27.09.17)
bankacılık çok sıkıcıdır gibi geliyor.
0
aquarium
(27.09.17)
Dergi işi çok keyifli.Aylık çıkan dergilerde aşırı bir yoğunluk olmuyor, dekorasyon moda gibi sevdiğiniz bir alan ise özellikle, o iş gibi gelmiyor zaten.
Gelen hediyeler, açılışlar, davetler de ekstra.Her gün masanın üstü kargo doluyor:D

Banka işi sıkıcıdır gibi geliyor bana da .
Sizin örnek verdiğiniz gibi reklam, ajans vs işleri de keyifliden çok stres dolu olur diyebilirim az buçuk bildiğimden ama tabii farklı projeler üzerine çalışmak en azından işi monoton kılmıyor.
0
demoniclewinsky
(27.09.17)
Bankacılık boktandır. Bulaşmak büyük hatadır. Müfettişlik de saçmalıktır. Gezip durursunuz. İletişimle alakalı işler zevklidir. bu ister reklam olsun, ister tanıtım..
0
silah taciri
(27.09.17)
Reklamcılık benim hiç aklıma bile gelmez. Yaratıcılık gerektiren işleri para karşılığı yapmak sıkıntılı geliyor bana. Herkesin beğenisi farklı, işten/ malzemeden anlamayan müşteri olmadık taleplerde bulunur, ahkam keser.. Sanatçının ne işine karışırım ne de yaptığıma karışılsın isterim.

Öğretmenlik çok severek yapacağım iş olurdu. Çocukları çok seviyorum. Öğrenmeyi ve öğretmeyi seviyorum.

Hesap kitap işleri de keyifli gelirdi bana. Ama operatörlük gibi değil de baştan sona yapmak güzel. Rakamları seviyorum, hesap hatası bulmaya bayılırım, hele de uğraşıp sonucu gördüğümde değme keyfime.

Özel ajan büroları var artık bizde de. İstersen yerli James Bond'luk yapabilirsin.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(27.09.17)
Sanatsal şeyler bence: tiyatro, müzik, resim vb.
Sıkıcı olan da kesinlikle hesap neyin işleri, satış vb.
0
duyond
(27.09.17)
Organizatörlük çok eğlenceli bence. Menajerlik falan da baya iyi.
0
noluyo yaa
(27.09.17)
En iyi iş futbol yorumculuğu. Sadece çenesiyle oturduğu yerden binlerce lira kazanan bir dolu adam var. Tv/medya/reklam sektöründe bol gezmeli ve eğlenmeli işlerin hepsi iyi bence. En sıkıcı iş memurluk olmalı.
0
iwasbornonamountainside
(27.09.17)
En keyifli iş gezi programı sunuculuğu olabilir.
Hem geziyorlar hem öğreniyorlar. Şahane.
Bunun dışında "Sanatsal şeyler bence: tiyatro, müzik, resim vb." +1

En sıkıcı iş kesinlikle muhasebe.
Banka bile bir yerde kotarır en kötü gün içinde hareket var insanlar var vs.
Ama özellikle bir muhasebe bürosunda çalışıyorsanız eyvah eyvah.
(Her ikisi de denendi, ona göre yorum yapılıyor :))
0
mutekebbir
(27.09.17)
spor sektörü iyi gibi en sıkıntılısı sanırım belediye işçisi madenci vs olmak sıcaktan nefret eden biri olarak yazları dayanamazdım heralde
0
powerpufgirl
(27.09.17)
(2)

küvetteki leke

myblue
aniden küvette pas gorünümlü biseyler olustu fotodaki gibi...sebebi nedir nasil cözülür
aniden küvette pas gorünümlü biseyler olustu fotodaki gibi...sebebi nedir nasil cözülür
0
myblue
(26.09.17)
Yağ çözücü spreyle halledebilirsiniz. Marketlerde temizlik malzemeleri reyonunda bulunur.
0
lazarus
(26.09.17)
Tesisatta paslı eleman var, batarya paslı su damlatıyor. Aniden olduysa yıkayınca çıkması lazım. Yavaş yavaş olup beklediyse evdeki temizleme mazlemeleriyle çıkarmayı deneyin, olmazsa pas sökücüyle çıkarabilirsiniz.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(26.09.17)
(4)

anneye alınabilecek en mükemmel hediye?

lost aci soyler
nolabilir nolabilir? biraz orjinal, biraz emek verilmiş, düşünülmüş ve işlevsel? <3
nolabilir nolabilir? biraz orjinal, biraz emek verilmiş, düşünülmüş ve işlevsel? <3
0
lost aci soyler
(26.09.17)
Hayırlı evlat olmak.

Bence çok orijinal, emek de ister, kesinlikle düşünülmüş ve işlevsel.

Bir tık altı ise torun. O da emek istiyor yapması, doğurması, bakması. Oldukça da işlevsel. Seviyosun hiç sıkılmıyosun.
0
eeb
(26.09.17)
iyi 2 hafta sonraki doğum gününe yapayım hemen bi torun?
0
🌸lost aci soyler
(26.09.17)
Annenin beğenilerine hitap eden bişey emek verilmiş, düşünülmüş ve işlevsel olur.
Anne olarak düşünme, insan olarak değerlendirmeye al, gözlemle, incele... en uygun hediyeyi o şekilde bulursun.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(26.09.17)
Kullanabilecek biriyse ipad mini. Ben anneme aldım gecen senelerde anneler gününde, kadın şimdi pinterestte kuş resmi falan arayan bir insana dönüştü. Cep telefonundan daha büyük olduğu için daha rahat görüyor, çantasında taşıyabiliyor. Çok memnun.
0
sopiro
(26.09.17)
(8)

Annemle sohbetimizde 80'li Yıllarda Üniversite tercihinde;

mete kudur
Annemin iddiasını örneklendireyim; 1. öğrenci: sınavda 450 puan aldı ve 1.tercihi: galatasaray üniversitesi 2.tercihi itü 2. öğrenci sınavda 430 puan aldı ve 1.tercihi itü.3. öğrenci sınavda 300 puan aldı ve 1.tercihi itü1.öğrenci galatasaray üniversitesine giremediği takdirde; itü'ye girme önceli
Annemin iddiasını örneklendireyim;
1. öğrenci: sınavda 450 puan aldı ve 1.tercihi: galatasaray üniversitesi 2.tercihi itü
2. öğrenci sınavda 430 puan aldı ve 1.tercihi itü.
3. öğrenci sınavda 300 puan aldı ve 1.tercihi itü

1.öğrenci galatasaray üniversitesine giremediği takdirde; itü'ye girme önceliği 2 ve 3..öğrencinin olduğunu ileri sürüyor. Bense bunun mantık olarak bu şekilde olmaması kanaatindeyim, o günlere dair bu konu hakkında net bilgi alabileceğimiz bir kaynak var mı ?


edit: o zaman şöyle bir örneklendirme getireyim; velevki hacettepe tıp en yüksek bölüm ve kontenjanı 50 olsun.o sene üss'de(üniversite giriş sınavının adı buymuş) 50'den fazla tam puan alan çıktı diyelim; farzı misal 60 kişi 500 puan aldı(o zamanın tam puanı 500 imiş) hepsi hacettepe tıp yazdı 1.tercihlerine;

sizin bu anlattığınıza göre, 50 kişi haccettepe tıp'a girecek geri kalan 10 kişi HİÇBİR TERCİHİNE GİREMEYECEK.
Çünkü 24 tercih hakkı var ancak haccetepe tıp'a giremeyen arkadaşın 2. tercihine yazdığını öteki 1. tercihine yazmış olacak.

o zaman 24 tercihe ne gerek var; 2. tercihe gerek bile yok bu sistemde ?


ek olarak; bazı arkadaşlar zırvalamışlar ama site kuralları gereği soruya cevap diye tikliyorum, yanlış anlaşılmasın.


edit2: www.yok.gov.trÜRK+YÜKSEKÖGRETİM+SİSTEMİ%201994-1994+ve+1996+%27%20ya+Gelişmeler+1997.pdf/f170ba97-738a-4f2d-be05-97b6c49d7507 şöyle bir kaynak buldum tarıyorum, merak edenler ilgili linkten bakabilirler.
0
mete kudur
(26.09.17)
(bkz: )Olur mu öyle saçmalık

91de girdim öyle bir saçmalık yoktu...
0
barada0
(26.09.17)
belki biri bir kaynak paylaşır da ben de faydalanırım diye yazıyorum. net bir bilgim yok ama şahsi fikrim böyle bir şey olmayacağı yönünde. ama burası neresi hepimiz biliyoruz tabii!
0
windowsguvenlikduvari
(26.09.17)
içeriğini net bilmemekle birlikte ilk tercih avantajı diye bir şey vardı ama ne şekilde işleniyor bilmiyorum.

şehir efsanesi de olabilir ama yaşı 30 civarı olanlar böyle bir şey hatırlıyor sanırım.
0
eeb
(26.09.17)
evet annen doğru demiş. O zamanlar ölü tercih yaptım yeaaa diye ağlayanlarla doluydu etraf.
0
goodman
(26.09.17)
78 de sınava girdim. Öyle bişey yoktu. Aynı puan olursa öncelikli yazan ön sıraya geçiyordu. Okul puanı, yaşı küçük olan gibi ayrımlar da kullanılıyordu yine şimdiki gibi ama hangisi ne sıradaydı hatırlamıyorum.
Öncelik her zaman puan oldu.
"tercihten kaybettim" diyenler yüksek puanla alan okulları ikinci veya daha sonra sıralara yazıyorlardı. Puanın tutan ilk okula yerleştiğiniçin daha sonraki sıradaki yüksek puanlı okula puanın yetse bile giremiyordun.
Karışık oldu biraz ama anladınız bence:)

edit: kardeşlerim de 80 lerde girdiler o zaman da öyle bişey yoktu. öncelik hep puandaydı.
iki kişi 450 puan aldıysa ve biri ilk tercihine diğeri 2. tercihine yazdıysa ilk tercihe öncelik tanınırdı.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(26.09.17)
annenin dediği doğru. babam 1976 yılında üniversiteye girdiğinde aynı annenin dediği sistem varmış.
0
komando kani var bende
(26.09.17)
Biz sınava girmeden önce başvuru yaparken tercihlerimizi yazıyorduk. Danışmanlar filan yoktu tabii o zamanlar, deneme sınavları dershaneler de şimdiki gibi yaygın değildi. Öğretmenler "en çok okumak istediğiniz bölümü en üste yazın" diyorlardı biz de öyle yaptık. Yalnış hatırlamıyorsam klavuzda okul puanları da olmuyordu zaten.
Yani karışıklık vardı ama yüksek puanlı ortada kalır şeklinde değil, yüksek puan aldığı halde daha düşük puanlı okulu üst sıraya yazdığı için direkt o okula girme hakkı oluyor, daha iyi bir okula puanı yettiği halde kayıt hakkı kazanamıyordu, yani "ölü terch " yapmış oluyordu.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(26.09.17)
Öncelikle Galatasay Üniversitesi 1992 yılında kuruldu, yani 80 yıllarda böyle bir tercih olamazdı :)

Soruya gelirsek, mantıken böyle bir şey mümkün, sistem herkesin 1. tercihlerine bakar kontejan dolmadı ise yüksek puandan yerleştirir, sonra 2. tercihlerde bu işlemi yapar, bu şekilde 24. tercihe kadar gelir yani her yerleştirme döngüsünde sistem herkes sanki tek tercih yapmış gibi davranır. Yani 1. sıradakiler işlenir ve herkese sanki sadece 1. sıradaki tek tercihi varmış gibi davranılır, kalan yerleşemeyenlerle devam eder ve sadece 2. sıradaki tercihleri tek tercihmiş gibi yerleştirme yapılır, bu bu şekilde 24. tercihe kadar gidilir.

Bu sistemde, kaç paun aldı ya da alacak isen ona uygun yerler yaz, hayal kurma, anlayışı var sanki, çünkü puanı eczacılığa yetip tıp isteyen biri 23 tane tıp en sona da eczacılık yazarsa ve yazdığı eczacılık önceki döngülerde kontejanını bitirmişse, geçmiş olsun açıkta kalır, bugünkü sistemde ise açıkta kalma ihtimaliniz puanınız yetiyorsa imkansız. Yani neyi gerçekten istiyorsan ve bu doğrultuda puanın yetiyorsa başa yazmak zorundasın, yani şu olmassa şu olsun denilen şeyin ihtimali dikkate değer düşüyor.

Şu an bu mantığı yürüttüm herhangi bir bilgim yok ama varsa böyle bir sistem böyle olmalı.
0
gezegen olan pluton
(26.09.17)
(1)

Haşlanmış mantı

archery
Yemek üzere haşladığım mantının bir kısmı fazla olduğu için ayırıp buzdolabına koydum. Sizce kaç gün dayanır?
Yemek üzere haşladığım mantının bir kısmı fazla olduğu için ayırıp buzdolabına koydum. Sizce kaç gün dayanır?
0
archery
(25.09.17)
Ertesi güne dayanır. Sarımsak ezer koyarsan bikaç gün daha dayanır. Yalnız durdukça lezzet kaybı olur haliyle, çok bekletmeden ye bence.
Yiyemeyeceğin kadar çoksa fazlalığı dondurabilirsin.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(25.09.17)
(1)

Diyet yaparken- sebze- et - tahıl dengesi

kırmızıayakkabılıgargamel
Merhaba,Genelde öğren et veya tahıl, Aksam sebze yiyin diyorlar akşam sebzenin sindirimi daha kolay olur diye, bu teori hakkında ne biliyorsunuz?2.olarak da, mesela bi öğünde yarım porsiyon sebze yarım porsiyon et veya tahıl yesem, aksam da yarım+yarım yesem mi daha sağlıklı?Yoksa bir öğünde sadece
Merhaba,

Genelde öğren et veya tahıl,
Aksam sebze yiyin diyorlar akşam sebzenin sindirimi daha kolay olur diye, bu teori hakkında ne biliyorsunuz?

2.olarak da, mesela bi öğünde yarım porsiyon sebze yarım porsiyon et veya tahıl yesem, aksam da yarım+yarım yesem mi daha sağlıklı?
Yoksa bir öğünde sadece sebze ya da bir öğünde sadece almam gereken proteini aldığım hali mi daha sağlıklı?

Bir de bağırsaklarım yavaş çalışıyor!!!, ne olacak bu iş? Yoğurt ve salata yiyoru öğünlerin yanında ama bazen şişkinlik oluyor.
0
kırmızıayakkabılıgargamel
(25.09.17)
Normal beslenme düzeninde her öğünde tüm besin gruplarından ve çeşitlendirerek yemek lazım.
Bağırsakların yavaş çalışıyorsa lifli gıdalar al ve hareket et.

www.bdb.hacettepe.edu.tr
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(25.09.17)
(3)

Saç boyası kafamı gompile yakıyor şu an

yaren
SelamDip boyası yaptırdım, şu an boyanın saçta bekleme sürecindeyim. Güya doğal boya sürüldü ama kafam cayır cayır yanıyor hanımlar beyler ne yapayım ben? Aşırı beyazlarım var bu saç bi şekilde boyanmak zorunda, napıcam ben??
Selam

Dip boyası yaptırdım, şu an boyanın saçta bekleme sürecindeyim. Güya doğal boya sürüldü ama kafam cayır cayır yanıyor hanımlar beyler ne yapayım ben? Aşırı beyazlarım var bu saç bi şekilde boyanmak zorunda, napıcam ben??
0
yaren
(25.09.17)
kendin boyasana kuaföre neden gidiyorsun ? neler katıyorlar bilmiyoruz bitkisel falan diyorlar ama hiç inanmıyorum ben .kuaförde boyattığım zamanlarda rengi tutturamazlardı hatta bazen kafa derimde sivilce gibi kaşınan şeyler çıkardı .
palette marka ile yıllardır kendim boyuyorum yanma etme olmuyor saçlarım yumuşak ve parlak sorunsuz tavsiye ederim .
fön için bir kuaföre gidersem hemen hangi kuaföre boyattığımı soruyorlar
0
devilone
(25.09.17)
Benim saçlara hangi boya değse kafa derisi çok fena acıyor. Beyazlar kapanmadı zaten bir daha boyandı şimdi... bu gidişle kına işine bulalıcam galiba.
0
🌸yaren
(25.09.17)
Kuaföre giderken boyanı kendin götür, kuaförün boyasına güven olmaz+

Ben hiç kimyasal dediğimiz hazır boyalardan kullanmadım. Beyazlar iki üç telden 50-60 tele çıkınca hint kınası kullanmaya başladım, 15 sene kadar olmuştur.
Hint kınası iyi, saçı bozmuyor. Bakma kuförlerin "saç nefes almaz" filan demesine. 60 yaşında sayılırım, saçlarım gayet gür ve sağlıklı.
Edit:
Kınanın kötü yanı uyguladıktan sonra bir süre daha akması. Yastık kılıfı kıyafetler falan boyanabiliyor. Özellikle yazın terleyince. Kınayı iyice durulamak lazım.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(25.09.17)
(8)

Güzel yazanlar nasıl yazıyorlar

mete kudur
Ben kırtasiye ürünlerine bayılıyorum, özellikle versatil kalemler deferler ve diğer kalemler. (tükenmez hariç de)(bkz: anan hariç de)Ama asla güzel yazamıyor çizemiyorum, öyleki kendi yazdığımı okuyamıyorum bile çoğu zaman.bu güzel yazanlar hep mi güzel yazıyorlardı yoksa sonradan çalışıp da yapabi
Ben kırtasiye ürünlerine bayılıyorum, özellikle versatil kalemler deferler ve diğer kalemler. (tükenmez hariç de)(bkz: anan hariç de)

Ama asla güzel yazamıyor çizemiyorum, öyleki kendi yazdığımı okuyamıyorum bile çoğu zaman.

bu güzel yazanlar hep mi güzel yazıyorlardı yoksa sonradan çalışıp da yapabilen oldu mu ?


yetenek mi yoksa sonradan kazanılabilinen bir şey mi bu yazı şekli
0
mete kudur
(25.09.17)
Yaklaşık 120 kişiden "Yazın çok güzel." yorumu aldım. Kendim de yazımı güzel bulurum. Bunu üniversiteye hazırlık yıllarında her gün sayfalarca yazı yazarak elde ettim. Kendine bir harf karakteri geliştireceksin ve o harfi hep o şekilde yapmaya çalışacaksın. Yazı yazmak el kaslarının eğitildiği bir eylem. Uzun süre düzenli yazı yazınca yazı tipi kalıcı olmaya başlıyor. Bir de yazı yazarken acele etmeyeceksin ve kalemi hep ilerleteceksin. Yoksa harfler üst üste biner. Çirkin yazılarda aslında en önemli şey harflerin bir karakterinin olmaması. Örneğin bilgisayardaki yazılar güzel görünüyor çünkü bir harfi ne kadar yazarsan yaz hep aynı. Örneğin bu yazıdaki "y" harfinin kuyruğu hep kısa. Sen bir yazıda y'nin kuyruğunu uzatırsan, diğerinde kısa bırakırsan o yazı kötü görünür. Güzel yazı standart işi.
0
dissendium
(25.09.17)
her gören bana da güzel yazıyorsun der. ilkokuldan beri hep özenerek yazarım ben, o zamandan beri de yazım aynıdır.
0
diffarentiationation
(25.09.17)
(bkz: kaligrafı)
Kaligraf bir arkadaşım var normal yazısı benden çirkin ama kaligrafi kalemini eline alınca yazıcıdan çıkmış gibi oluyor. Bir yıldan fazla çalıştı bu kadar güzel yazabilmek için
0
Fusha
(25.09.17)
Üstteki iki cevap gibi, "Yazın şahaneymiş, amanın!" şeklinde cevaplar aldığımdan mütevellit yazımın güzel olduğuna kanaat getirip bir yanıt vereceğim. Açıkçası, özellikle bir çabam olmadı buna dair; tuhaf bir şekilde genetik yorumu yaptım hatta bu zamana dek. Hem annemin hem babamın yazıları gerçekten iyiydi ve ikisinin de kendine has bazı karakterleri vardı, ikisinden de biraz biraz bir şeyler almışım kelimenin tam anlamıyla.

Ancak, normal şartlarda yazmamı gerektiren bir metin için geçerli bu. Herhangi bir sebepten hızlanmam gerekiyorsa, kendim bile okuyamıyorum yazdıklarımı.
0
tel tokasini duzelten samuray
(25.09.17)
dissendium -1 aslında teknik dediklerine lafım yok tek bir konusuna katılmayacağım. öyle olmadığını düşünüyorum.

kendine ait bir yazı karakteri geliştirsen de o harfler estetik değilse olmuyor. göze hoş falan görünmüyor.

mesela ben. 4. sınıftan buna hep aynı şekilde yazarım. yazımı kolay kolay kimse okuyamaz. mesela bir s yazarım kimse 5 mi s mi ayırt edemez. g ve y harfleri öyle şekiller ki o şekilde kuyruğunu çizebilecek ressam yok ben yazarken hızlıca yazıp gidiyorum. hele bir f harfim var küçüğü de büyüğü de aynı. ve kesinlikle en garip harfim o. m harfini yaparken çizgileri aşağı kadar indiriyorum ama n de biri hep yarım kalıyor ve r ile karıştırılması çok kolay.

lisede bir kere hoca sınav kağıdımı okuyamamıştı. ek kağıt vermeyeceğim dediği için sıkışık yazmıştım.

yalnız geniş geniş ve büyük yazdığım için yazım okunabiliyor.

yani bir harf karakteri yaratmak o kadar güzel görünmesini sağlamıyor. ama yarattığın yazı karakterleri estetik olursa o güzel görünebilir.

bence olay tamamen harflerde, harfleri düzgün çizmeye net çizmeye başladığında ve boyutları uyumlu olduğunda güzel görünüyor.
0
zugas
(25.09.17)
Bence doğrudan kalem tutmayı öğrenmeyle ilgisi var. ilkokuldaki öğretmenimin suçu bu da. Ha millet nasıl öğrendi onu bilmiyorum. Babaminki de biraz benimki gibi. Genetik sanırım ya ahshhsdn
0
klar
(25.09.17)
Sonradan kazanılabilen bişey. Lise yıllarına kadar öğretmenlerimin tek şikayeti yazım oluyordu, şimdi "bişey yazılacaksa bana verirler" durumundayım.

Güzel yazı defteri yazı düzeltmek için biçilmiş kaftan. Kırtasiyeden bir tane alıp defter dolana kadar defterin çizgilerine riayet ederek yaz. Sonra çicgisiz kağıda çizgiler varmışçasına yazmaya çalış. Harflerin boyutları hep aynı olmaya başladı mı işlem tamamdır.
Karakter oluşturma sonra zamanla da olur. Yani olmasa da olur ama olursa daha hoş oluyor.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(25.09.17)
Üniversitedeyken yazı dersinin en gereksiz ders olduğunu düşünürdüm. Her şey geliştirilebilir. Resim de yazı da. Disendium +1 karakter çalışacaksn. Ben her türlü yazıyorum, dik, eğik, yamuk, iri, ufak vs.
0
expressive
(25.09.17)
(18)

neler dinliyorsun son zamanlarda?

Apocalypse
sb.tek bir link yolla yeter.https://www.youtube.com/watch?v=BO2l9s2C91Yen güzel benimks.
sb.

tek bir link yolla yeter.

www.youtube.com

en güzel benimks.
0
Apocalypse
(25.09.17)
secrexv2
(25.09.17)
der meister
(25.09.17)
freebird5406_2
(25.09.17)
www.youtube.com

carina round <3
0
rahip janick
(25.09.17)
tepedeki psychedelic adam
(25.09.17)
Metin Altıok Şiirlerinden Şarkılar (Ankâ) Various Artists
open.spotify.com
0
Karmaşıklık
(25.09.17)
l arrache coeur
(25.09.17)
www.youtube.com

ne anlarlar dertten halden..
0
AlsterWasser
(25.09.17)
turuncu tonlarda
(25.09.17)
lesmiserables
(25.09.17)
jazzabel
(25.09.17)
güzelmiş seninki. 1 haftadır sadece arap şarkıları dinlemekten yorulmuştum iyi geldi.

www.youtube.com
0
klar
(25.09.17)
valla ben 2 haftadır filan sırf sen olsan bari dinliyorum. cover'ını yapıcam onun.
0
otonomo
(25.09.17)
Mobilden yaziyorum link veremeyeceğim.
Manus baba...
0
tociess
(25.09.17)
Charles Bradley yeni öldü, bekleniyordu ama yine de üzücü tabi, onu dinlerim bir süre. Mighty Sam Mcclain falan, o sulara dalıyorum son zamanlarda.
0
tiny penny
(25.09.17)
Nina Zilli - 50mila
www.youtube.com
ve
Pink Floyd- Coming Back to Life (çoğunlukla 2:30 sonrasını dinliyorum)
www.youtube.com
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(25.09.17)
Birsen tezer
Yavuz cetin
Oasis
Riverside
Arctic monkeys
Katatonia
0
baldur2
(25.09.17)
çocukluğumdan beri müzikle uğraşıyorum, koloratür sopranoyum. son 2 senedir kendi bestelerimi yapıyorum ve onları tanıtmak için uğraşıyorum. şu aralar yerel radyolarda çalmaya başladı.

eğer beğenirseniz belki ekleyebilirsiniz. bu bana gerçekten çok destek olur ama daha önemlisi beğenilmiş ve benimsenmiş olmanı beni mutlu eder.

TÜR: ALTERNATİF/INDIE POP

Arin -(git: youtu.be)
Uzak - (git: youtu.be)
0
mirror of erised
(23.07.19)
(8)

Sözlük kullanıcısı deyince nasıl bir portre aklınıza geliyor?

binder dandet
Gözünüzde canlandırın ve yazın lütfen. ben yazarsam duyurudan atarlar :(
Gözünüzde canlandırın ve yazın lütfen. ben yazarsam duyurudan atarlar :(
0
binder dandet
(25.09.17)
eskiden nutella yerken kahkahalar eşliğinde sandalyeden düşülürdü de şimdi pek bir şey canlanmıyor.
0
ron dennis
(25.09.17)
boş
0
purple rain
(25.09.17)
Artık tek bir imaj gelmiyor aklıma, önlerinden geçeni aldıkları için. Böyle diyeceğimi düşünmezdim ama nizam bilen sivilceli poser ergenleri şimdiki haline tercih ederim.
0
Bruce
(25.09.17)
dissendium
(25.09.17)
gerçek İslamcı, milliyetçi, dünyadan bihaber, tarih algısı o lise tarihle sınırlı vasat sağcı geliyor.
0
doxanikee
(25.09.17)
vasat eğitimli orta sınıf.
0
sik kullanilanlar
(25.09.17)
başlığı görsellerde arattım ve bu çıktı;

lh3.googleusercontent.com
0
secrexv2
(25.09.17)
Tek bir imaj gelmiyor. Sokağa çıkınca gördüğüm kitle neyse aynısının bilgisayar kullanabileni işte. Okunacak yazarlar eskiden elini sallasan ellisiydi, şimdi mercekle bakmak lazım.

Fakat eğitimin geldiği nokta içler acısı. Öğretmen olduğunu belirten ve dil bilgisinden bihaber yazarlar görüyorum, üstelik yazısı başlığın en beğenilen yazısı yapılmış. Oturup ağlayasım geliyor.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(25.09.17)
(17)

kırmızı hap aynı bilgiyle 10 yaş, mavi hap 45 yaş 50 milyon dolar?

silver apple
elimde kırmızı ve mavi hap var. kırmızı hapı içerseniz şu anki bilginizle 10 yaşınıza dönüyorsunuz. mavi hapı içerseniz 45 yaşınıza dönüyorsunuz ve hesabınıza 50 milyon dolar yatırılıyor. Hangisini seçerdiniz?not: kurnazlığa yatmak yok. bilgi derken, şu an endüstri mühendisliği mezunusun, endüstri m
elimde kırmızı ve mavi hap var. kırmızı hapı içerseniz şu anki bilginizle 10 yaşınıza dönüyorsunuz. mavi hapı içerseniz 45 yaşınıza dönüyorsunuz ve hesabınıza 50 milyon dolar yatırılıyor. Hangisini seçerdiniz?

not: kurnazlığa yatmak yok. bilgi derken, şu an endüstri mühendisliği mezunusun, endüstri mühendisi bilginle gideceksin 10 yaşına. geri döner şu hisseye para basar zengin olurum, at yarışı oynarım olmuyor.
0
silver apple
(24.09.17)
10 yas yetersiz. 3 yas olursa kirmizi daha yukarisi kurtarmaz.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(24.09.17)
kırmızıdan yarım kır ver dokunmasın sonra
0
sanmiyorum
(24.09.17)
çok zengin olmak gibi bir hayalim yok, kendi hayatımı en iyi şekilde yaşamak ve değerlendirmek isterdim. geriye dönmeyi de istemiyorum aslında, ikisinin ortası yok mu 25 yaş 10 milyon dolar?
0
pinkpeony
(24.09.17)
şimdiki bilgimle 10 yaşıma dönersem 50 milyonu 45'e gelmeden kazanırım...
-proaktif girişimci bilkent bilgisayar mezunu silikon vadisinde bir start up kurucusu

45'ten sonra 50 milyonu napıyım, en fazla 10-15 yıl daha yaşarım. değil şimdiki, o zamanki bilgimden az olsa da 10 yaşıma dönmek isterim.
0
Bruce
(24.09.17)
10 yaş. erkek olsam 45 yaş diyebilirdim.
0
cocodancer
(24.09.17)
şu anki bilgimle 10 yaşıma dönsem memleketi kurtarırım ;)
0
ron dennis
(24.09.17)
Kırmızı hap, zaman ve tecrübe her şeyden değerli
0
pastörizesüt
(24.09.17)
zamanı satın alamazsın ben 10 yaşına dönmeyi seçerim.
0
basond
(24.09.17)
1- şu anki bilgimle 1 haftalık halime geri dönmek.
2- 45 yaş + 50 milyor dolar
0
otonomo
(24.09.17)
Dünyanın işleyişi tamamen aynı olacaksa 10 yaş. Önce spor müsabakalarına bahisle para kazanıp daha sonra borsada o parayı 45 olana kadar 50 milyondan daha yukarıya taşırım.
0
once
(24.09.17)
Ahah, tabii ki kesinlikle 10 yaş.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(24.09.17)
10 yaş tabiki, mis gibi.
0
clones
(24.09.17)
İkisi de kabus gibi.

10 yaşıma Albert Einstein'ın bilgisini verseler gitmem. O bilgi olmadan bile, şimdiki kadayla ne yapacağım o yaşta. Çok yalnız kalırım. Arkadaşlar daha agucuk gugucuk, senin kafa dengin insanlr seninle çocuk diye konuşmaz. En az bir 20 yıl yalnızlık var orada, kafayı yerim. Üstelik eğitim, öğretim, yeniden ortaokul-lise-üniversite ile uğraşmak ne kadar zor. Çalışmak açısından değil. Öğretmenin olacak, günde 7 saat okulda sıkılacaksın bol bol. Düşün, din öğretmeni yeniden dua ezberlettirecek, tırnak kontrolün olacak, 10 yaşında annensiz ve babansız gidebildiğin tek yer kapının önü olacak. Efkarlansan rakı içemezsin bir süre en wz. Kiminle sevgili olabilirsin ki mesela lisede, üniversitede. Herkesin konuştuğu ayrı gerizekalıca gelir. Düşünsene, birkaç yıl sonra millet eegen ve sana "Şu hayatta şöyle şöyle yapacaksın" ya da "Büyükler aptal, hiçbir şey bilmiyorlar ya da sistemin çarkı olmuşlar" diye "hayatı anladım ve okeye dönüyorum" muhabbeti yapıyor, ıyyy! Ya da erkeksen aynı sınıftaki erkek arkadaşın "Gözde'nin g.te bak" dyecek, sen 13-14 yaşındaki sınıf arkadaşına bakılır mı yeniden. Pedofili sayılır bence. Yabancı madde kafası ile bile yeniden çekilmez.

45'ime 11 yol var ama 11 yılı hiçbir paraya satmam. Bir anda ölüme hayayının 6'da,7'de biri kadar yaklaşmak herhangi bir parayla ölçülemez.

Kafama silah dayalarsa, büyük olasılıkla 45 yaş ama son anda fikrim değişebilir.
0
aychovsky
(24.09.17)
Kırmızıyı seçerim çünkü yaşlanma fobim var.
0
ms brownstone
(24.09.17)
Kesinlikle kırmızı.
0
tociess
(24.09.17)
daha bugün düşündüm bu konuyu. tesadüfe bak.

tabii ki 10 yaşıma dönerdim. tekrardan geçmişe dönüp daha farklı kararlar alıp hayatımı sil baştan yaşamak için neler vermezdim...
0
i m cool with that
(24.09.17)
Kırmızı'yı seçmeyenler bitcoin nedir ne değildir bilmeyenler sanırım.
Tabiki de kırmızı hap.
0
liberal
(09.01.18)
(11)

Özgüven eksikligi

helmet
Ozguven eksikligi nasil giderilir? Ama ici dolu bir eksiklik gerçekten, hiçbir seyi başaramayan biriyim. İş ilişki arkadaslik aile alanlarinin tamaminda basarisizliklar söz konusuyken ozguven nasil kazanilir? Kazanilmasi sart mıdır?
Ozguven eksikligi nasil giderilir? Ama ici dolu bir eksiklik gerçekten, hiçbir seyi başaramayan biriyim. İş ilişki arkadaslik aile alanlarinin tamaminda basarisizliklar söz konusuyken ozguven nasil kazanilir? Kazanilmasi sart mıdır?
0
helmet
(24.09.17)
içi doluysa içi doldurmak gerek önce. kişisel gelişim bana hep saçmalık olarak görünse de bu durumda yol gösterebilir. elbet vardır iyi yaptığınız bir şey.
0
ron dennis
(24.09.17)
vücut yaparak.
0
secrexv2
(24.09.17)
paxil
0
isimsiz uye
(24.09.17)
Öz güvenin dolululukla boşlukla ilgisi yok, psikolojik bir olay. Tinercinin teki olup manyak gibi öz güvene de sahip olabilirsin. Bir iki kitap oku bu konu hakkında.
0
i was made for you
(24.09.17)
Kucuk hedefler belirleyerek belki. Ya hep ya hic demeden yapabileceginiz seyler secip, kararlilik ve planli bir sekilde onlari uygulayarak ilerlerseniz, yapabildiginizi gormek sizi mutlu edecek ve daha cok gelistirmek icin motivasyon yaratacaktir. Ama baslangicta gercekten kucuk seyler olsun.
0
red g
(24.09.17)
Şimdi paxil demiş arkadaşın biri ona ithafen sana birşeyler yazmak istedim: aynı dertten müzdarip biri olarak üstüne sosyal fobi ve depresyonla combo yapmışken bu ilacı sadece 4-5ay kullanmıştım. Yaşadığım şeylerin haddi hesabı yok yani onu normal bi kafayla yapamazsın. Tabi ben iyiyim yeaaa diyip yarıda kestim attım ve dibe çöktüm. Önemli olan devamlılık ilaçla bu olacak değil uzunvadeli
0
fıytfıyt
(24.09.17)
özgüven senin içinde
0
purple rain
(24.09.17)
pinkpeony
(24.09.17)
Özgüvenin dolulukla boşlukla ilgisi yok ++

"İçi dolu eksiklik" demeyi bırakman lazım öncelikli olarak.
Hiç bir şeyi başaramıyor değilsin. Bu gerçek değil. Başardığın şeylere bak, göreceksin.
Bazen de herşey ters gider. Hepimiz yaşıyoruz zaman zaman.
Ve bir tiyo: Emek verdiğin, zaman harcadığın konuda gelişirsin, iyi olursun. Ne kadar emek o kadar ilerleme ve başarı.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(24.09.17)
Yardim al baska seylerden kis ama mutlaka yardim al sorunun kaynagina in umitsizlige asla kapilma.profesyonel birinden yardim al cozulecek goreceksin.
0
duende
(24.09.17)
bu konuda çok araştırdım. bir psikiyatristten duymuştum. özgüven eksikliğinin nedeni kişinin kendi hakkındaki olumsuz düşünceleridir demişti. bu düşüncelerin oluşmasına neden olan şeyleri ortadan kaldırınca özgüven gelir. bilişsel davranışçı terapi ve şema terapi'yi araştırmanı öneririm. ayrıca şu kitapları da mutlaka okumalısın. "hayat yeniden keşfedin" "iyi hissetmek"
0
black mamba
(24.09.17)
(8)

Salsa mi Daha fazla gezmece mi

ordinov
Ayni parayla 2-3 ay salsa kursuna baslamayi mi tercih edersiniz yoksa 1-2 ulke daha fazla gezmeyi mi?
Ayni parayla 2-3 ay salsa kursuna baslamayi mi tercih edersiniz yoksa 1-2 ulke daha fazla gezmeyi mi?
0
ordinov
(24.09.17)
gezme +1

salsa sevmiyorum, o yuzden.
0
cedex
(24.09.17)
Gezmek. Kültürüm artar ufkum genişler. Salsaya ne zaman olsa giderim.
0
yaren
(24.09.17)
yapacağın ziyaretler; "turistik" ziyaretlerden oluşacaksa, salsa. bi' dans türünü icra edebilmek çok etkili bi' silah bana göre.
0
bilinmez bir yazar
(24.09.17)
Salsa da gezmek kadar eğlenceli bence. Ama ortamdaki saçma tipleri görünce pişman olabilirsin orası ayrı :D
0
turuncu tonlarda
(24.09.17)
Gezmek. "Hiç dans etmeyeceksin ama ülke ğlke gezeceksin" dersen düşünürüm ama salsa yerine gezmeyi tercih ederim.
0
aychovsky
(24.09.17)
gezeceğim ülkelerde salsa barları ziyaret edebilirim.
0
purple rain
(24.09.17)
İkisi birden de yapılabilir.
2-3 ay dediğine göre profesyonellik düşünmüyorsundur. Bu durumda 1-2 ülke gezebileceğin kadar pahalı salsa kursuna gitmek zorunda değilsin. Belediye, Halk Eğitim Merkezleri, halk oyunları derneklerinin bile dans kursları oluyor. Daha uygun fiyatta dans kursu bulup hem gezip hem de kurs alabilirsin.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(24.09.17)
Hiçbiri.
0
secrexv2
(24.09.17)
(9)

bir beyaz yakalı son evre y kuşağının iş hayatı ile ilgili hezeyanı ve soru

lucky strike
selam,sadece son 1 haftamı anlatıp sonra iş hayatı ile ilgili bir takım sorularımı soracağım. bundan önceki hafta da yine mesaili çalıştığımı ekleyeyim şuraya;geçen hafta cumartesi günü öğlen 12'de uyandım ve pazar sabah 5'de uyudum. pazar öğlen 1'de uyandım ve gece yarısı 2'de uyudum. tüm bu süre d
selam,

sadece son 1 haftamı anlatıp sonra iş hayatı ile ilgili bir takım sorularımı soracağım.

bundan önceki hafta da yine mesaili çalıştığımı ekleyeyim şuraya;
geçen hafta cumartesi günü öğlen 12'de uyandım ve pazar sabah 5'de uyudum. pazar öğlen 1'de uyandım ve gece yarısı 2'de uyudum. tüm bu süre dışında ara ara twitter'a ve ekşiye göz atmak dışında çalıştım.
pazartesi sabah 9'da kalkıp işe gittim ve akşam 8'de çıktım. eve gelip duş aldıktan sonra sarhoş olana kadar içtim ve 3 gibi uyudum. dinlenemedim haliyle.
salı sabah 9 da kalkıp işe gittim, iğrenç geçen 4 saatlik bir toplantıdan sonra işlerim aksadı tabi ama gece 11'e kadar topladım işleri. yorgunluk, hafta sonu da dinlenemediğim ve ara vermeden çalışmadan kaynaklı, kümüle şekilde arttığı için kendimi çok kötü hissediyordum. fiziken değil de mental olarak yorgunluktan bahsediyorum. bari kendime ayıracak bir kaç saatim olsun istedim. tabi kendime değil başkalarına da zaman ayırmam gerekiyordu ama onları ihmal etmek zorunda kaldım. gece 4'e kadar durmadan müzik dinledim ve içtim. bi ara film açtım ama basit cümleleri bile anlayamıyordum sanırım, belki de alkoldendi. 4 gibi uyudum.
çarşamba günü sabah daha uyanır uyanmaz maillerimi telefondan kontrol ettiğimde yine yoğun olacağımı anladım. öyle de oldu: gece 2'de işleri toparlayıp çıkabildim. eve gelir gelmez duş aldım ve uyudum.
perşembe sabah öyle yorgun uyandım ki, "işe gitmesem mi" diye düşündüm artık. gittim. artık yorgunluğun getirdiği verimsizlik midir, alkol müdür, kafama taktığım ve kaçırdığımı düşündüğüm öbür şeyler midir bilemiyorum ama o kadar basit işleri bile halledemez duruma geldiğimden; işten kafamı kaldırdığımda sabah 6.30 olmuştu (ertesi günkü sabahtan bahsediyorum, bu sabah, cuma sabahı). eve gitmeye halim yoktu tabi. bi koltuğa kıvrılıp uyudum şirkette. hava da biraz serindi sabah, üşümüşüm.
cuma sabah uyandım 8.30. işleri halledip 4 gibi çıktım. eve gelip duş alıp uyudum. o kadar fazla süredir çalışıyorum ki rüyamda bile iş gördüm artık yemin ediyorum bak. 11'de (2 saat önce) uyanınca dedim ki "yeter bu kadar, bir çözüm bulmam gerekiyor". şimdi de bunları yazıyorum işte.

şimdi böyle agresif bi tempoda çalışınca insan haliyle kendi yakın çevresine veya ailesine anlatıp danışamıyor. çünkü çevrem ya memur kafalı insanlar ya da mühendis, esnaf falan. veya istemsizce duygusal yaklaşıyorlar. o yüzden size yazıyorum ki belki dışardan bakıp bir şeyler söyleyebilirsiniz bana. ne yapmalıyım? siz ne yapardınız?

kendi durumumdan da bahsedeyim, neden bu kadar fazla mesai yaptığımdan. bir kere baştan söyleyeyim iş planımı ben yapıyorum. kimse bana şu işleri yapıp getiriyorsun diye dikte etmiyor. bir havuz var, uygunluk ve beceri durumuna göre talep edip o projelere dahil oluyorsun. sistem böyle işliyor ve çok kriz veya acil durumlar harici kimse bana ne yapacağımı söylemiyor. kendim seçtim yani bu duruma gelmeyi. çünkü yaptığım işi hem seviyorum hem de yukarda anlattığım gibi istisnai haftalar dışında mesaili çalışmak bana koymuyor. hatta işin doğasında bulunan stresi de çok seviyorum. sadece zamanlama konusundaki stres değil, diğer süreç yönetimleri de stresli. belki özel sektör tümden böyle strestir. bilemiyorum. ama stres güzel. stresi yönetebilmek daha güzel. beni hayıflandırmayan, sırtımdan ter dökmeyen hiçbir eylemi severek yapamam. bu izlediğim bir film de olsa, müzik de, kitap da.

ilk girdiğim günden beri yükseliyorum. parmakla gösterilen adam konumundayım yani başarılarımdan dolayı (2 tane ödülüm bile var, şirket içi ödüllendirme. icra kurulu karar veriyor bunlara).
yöneticim de aynı şekilde. 15 senedir başarı grafiği 45 derecelik açı ile yükselen bir adam. ben işe ilk başladığımda tek segment yönetiyordu. salı günü bahsettiğim toplantıda bir segment daha devir aldı ve şu an elindeki segment sayısı 5'e yükseldi.
başarım tabi sadece bana ait değil. yöneticim, benim ilk yılım bittikten sonra benle bizzat ilgilenip beni parlatmaya çalıştı (niyetinin bu olduğunu kendi söyledi). yani çok özel veya kriz projelerde beni öne çıkarıp projeyi bana verdi. ben de bunların altından kalktım. boyumdan büyük işlerin altına kendi talebimle tek başıma girip çok da şık bir biçimde tamamladım o projeleri mesela. parmakla gösterilmem bu yüzden. 3 sene önce yönetici bile değilken bu kadar yükselen bir adamın parlattığı kişi konumundayım. hatta ben 1 sene önce hala eğitim alan bir konumda çömezken; şu an 3 tane yeni alınan junior'a eğitim verecek aşamaya geldim.
ezcümle: gelecek planması yaptığım zaman kendimi gördüğüm yer bu şirkette/bu sektörde çok iyi bir yer.

tüm bunların yanında yine yukarıda bahsettiğim tempo beni artık zihnen yormuş durumda. yani robot olmadığımı farkettim artık, sınırlarımı zorladım çünkü; robot olmadığımı gördüm. bu tempoda çalışıyor olmak insana başka bir şey yaptırmıyor. başka insanlara vakit ayıramıyorsun. vakit ayıracak zamanını da kendine ayırabiliyorsun bir tek çünkü yorgunsun yani dinlenmen gerek. yukarıda anlattığım mesai haftası bölümünde alkole vurgu yapmam bu yüzden. alkol olmadan dayanabileceğimi düşünmüyorum. bunun maddi götürüsü devasa boyutta oluyor. başka boyut. bundan bahsetmeyeceğim.

bir yandan da kasım ayında 24 yaşıma gireceğim. yüksek lisansım devam ediyor. ben küçükken, hayat hayli ilginç bir şey olacakmış gibi gelmişti bana ama kimseye muhtaç olmadan yaşamak için, bir plazada sürekli masa başında, sevdiğin insanlardan gelen çağrılara veya mesajlara bile dönemeyecek kadar çok çalışmak daha ne kadar devam etmeli sizce?
kendinden bu kadar vermeden bu hayatı idame ettirmenin başka yolları da var. insanların mesajlarına cevap vermeyip onlarla görüşmeyince başka adamlara gidiyorlar doğal olarak. yol da beni çekiyor hem. tutan hiç bir şey kalmadı haliyle. çekip gitmeli mi artık? yoksa başlıkta da vurgu yaptığım "y kuşağı hezeyanı" mıdır bu? hayat bu kadar mıdır? bu mudur?

kötü bitirdim. yarım saattir bunu yazıyorum.
0
lucky strike
(23.09.17)
kendini kariyerin üzerinden gerçekleştiremezsin sevgili lucky strike, sen bir yarış atı değilsin. lütfen bir an önce bunu kanıksa.
0
evde liyakat kalmamis
(23.09.17)
lucky, tatmin olduğun ve keyif aldığın bir işin var, bu harika. ama ne için çalışıyosun, hayatta yapmak istediğin şey yalnızca çalışmak mı, varlık gösterebileceğin tek alan iş mi?
0
denef
(23.09.17)
herhangi bir özel sektör işi, herhangi birinin hiyerarşik olarak altında yapılan iş bu yaşama değmez.

www.youtube.com

y kuşağı hezeyanı değil bu bence, kendini çok kaptırmışsın. kendini bu kadar kaptırdıktan sonra bu kadar özveriyle devam etmezsen mutlaka birileri huzursuz olup senin de huzurunu kaçıracaktır.

dayanmanın en büyük nedeni belki maaş çok fazladır ama, harcayamadığın parayı ne yapacaksın? alkole gidiyormuş zaten çok fazla.

ben olsam çekip giderim, en azından daha rahat edeceğim bir yere. ideal koşul özel sektörden tamamen çıkmak olurdu benim için de, kişiye göre değişir ideal koşul nedir.

yine de bu duyuruda anlatılan patronlar ve 4 kuşak sonraki torunları haricinde kimse için ideal durum değil.
0
ron dennis
(23.09.17)
işini seviyosun bro.
ve gerçekten şanslı bir tipsin.
tek yapman gereken ne biliyo musun?
o lanet kıçını kaldırıp biraz çevrene bakmak.
ne kadar çok insanın acı içinde olduğunu göreceksin. açlık, sefalet, yalancılık, düzenbazlık, hırsızlık, namussuzluk, ahlaksızlık, fuhuş vs vs vs.
hep ne için biliyo musun corç? daha iyisini elde etmek için. şimdi sen elindekinin tam olarak ne olduğunu bile bilmiyorsun!
lanet olsun ama bilmiyorsun bro!
onun içün çok iyi düşün: ya aç kalıp, dokak köpekjleri gibi gelenden geçenden korkarak ve dilenen gözlerle çevrene bakavaksın ya da elindekini düşürmeden başkalarıyla birleştirecek ve daha iyisini doğruca elde edeceksin!
şimdi seçim senin!
0
fempusay
(23.09.17)
@evde liyakat kalmamis, sen ve biri daha yazdı bunu. yarış atı önermesini önemsiyor ancak katılmıyorum. "ya ne olacağdı" sorusuna bir cevap içermiyor. evrim gereği hepimiz o kastettiğin yarış atıyız zaten her alanda. sosyal, ekomomik, bireysel yarış atları. bazıları borsa da yarış atı bazıları öss sınavında yarış atı bazıları ığdır'da bir köyde öğretmenlik yaparken yarış atı. hayatta kalmak zorundayız. bazılarımız aileye veya eşlerimizin maddi durumlarınarına güvenip ve yaslayıp kendimizibunlardan addediyor olmasak dahi aslında bu da bir çeşit yarış atı olmaktır hayatta kalabilmek adına. parazitler de hayatta kalabiliyor velhasıl.
ayrıca kendimi ne üzerinden gerçekleştirebileceğim? bunu da belirt lütfen. kariyer değil ise ne. eş mi? çocuk mu yapayım mesela? "insan kendini nasıl gerçekeştirir" sorusunun cevabı var ise bir yanıtla. yol çizeyim kendime. bunca duyuru bu yüzden çünkü.

@denef, yoo değil. hayatta başka ne yapılır onu bilmiyorum çalışmak dışında. çehov okumaktan mıdır nedir. bilmiyorum yani, çalışmaz isek canımız sıkılır gibime geliyor ve canımız sıkılırsa tehlikeli işlere yönelebiliriz, mesela solcu olabiliriz? hükümeti devirebiliriz? veya çok çalışırız ve sevdiğimiz insanlar başka insanlara gitmeye başlarlar ve bunu instagramden görürüz falan. ama öncesinde başka medyalardan falan. neyse.
ben iş bitiriciyim. bitirilmesi gereken ve yapmam gereken her işi (pirus zaferi bile olsa) bitiririm. bir iş önerin var mı bana? sektör önerin? bu yüzden mi sordun?

@ron dennis, maaş değil aslında dayanma sebebim. işi ben gerçekten seviyorum. "bundan başka iş yapamam" yüzünden değil bu. gerçekten seviyorum. ama dediğin ve belirttiğim gibi çok çok devasa kısmı zaten beynimi uyuşturma maksatlı olarak ve kasten alkole gidiyor. bir anlamı yok maaşın. gitmek için çeşitli alternatifleri değerlendireceğim. teşekkürler cevabın için.

@fempusay, seni tanıyor olabilir miyim acaba? bize tevekkül teklif eden islam alimlerinden farkınız nedir siz hippilerin? baba evine döneyim bu mantıkla bakarsam?
0
🌸lucky strike
(23.09.17)
henüz 24 yaşındasın, ve çalışmak öyle kötü birşey değil. yol safsataları belki beni hiç çekmediğinden bu kadar rahat konuşuyor da olabilirim ama, bilmiyorum bence fena bir yolda değilsin.

burada aslolan 3 şey var tabi yine bence; 1.si kendini kullandırmadığından emin olabilmek. 2.si mesleğinin ne olduğu, operatörlük mesleklerinde işin sonu belli olduğu için çok çalışmak uzun vadede insana birşey katmaz. 3.sü de hayattaki tavizlerin karşılığını sosyal ve ekonomik açıdan alabilmek, yani işinin senin yaşantındaki etkilerinin seni tatmin edip etmemesi.

normalde yukarıda saydığım 3 şeyi açmam gerekiyor ama ben anlayabileceğin kanaatindeyim. biraz wall-street hezeyanları gibi bir yaklaşımda olmuş anlattıkların ancak bir noktadan sonra mesai saatlerinden kurtulabileceğin bir konuma geleceksen bunda bi' beis görmüyorum. başlarken söylediğim gibi, henüz 24 yaşındasın ve bir kariyer inşaa etmeye çalışıyorsun, genetik mirasa sahip olanlar dışında bu şey öyle kolayca elde edilemiyor malesef, hatta bir çoğunun sonu; büyük ölçüde yukarıda saydığım 3 nedenden dolayı fiyaskoyla kapanıyor. Dikkat edersen başarısızlıktan henüz hiç bahsetmedik bile. Yani belli ki henüz işyerinde ''kapışma'' yaşamamışsın daha, 2-3 eski kurtla birkaç çakal kancayı takmamışlar sana, iteklememişler seni biryerlere. Yani demem o ki; ben genel yaklaşım gibi düşünmüyorum; hayat o kadar romantik bir yer değil keşke olsaydı. Eğer yukarıda saydığım 3 etkenden eminsen ve mesai saati olayını bypass edebilecek bir seviye senin için uzak değilse ''show must go on''


alternatif çözüm olarak, iş yükünün tamamını tek başına üstlenme, sözlükte çalışma prensiplerine dair çokcana anlatı var onlara göz attığında daha iyi kavrayacaksındır bu söylediğimi ama; misalen işleri küçük parçalara ayırıp sadece operatörlük gerektiren şeyleri dağıtabiliyorsan dağıt. illa işyerinden olmasına gerek yok, alternatif kişilerle de paylaşabilirsin bu iş yükünü.

hammaliyetlik(böyle bir kelime var mı emin değilim) gerektiren(yani sadece tekrardan ibaret işler) konusunda agresif isyanlarda bulunabilirsin. bu yöneticinin gözünde seni eskitmeyecektir, uzun mesai saatlerini de kesecektir. Bir noktadan sonra operatör değil de bakış açısıyla yönlendiren konumuna geç. geçemiyorsan zaten 3 maddenin 2.sinde patladın demektir. çık oradan.
0
mete kudur
(23.09.17)
Biz yarış atı değiliz, insanız. Kaldı ki yarış atlarının koşu pisti dışında da bir yaşamları var. Sen hiç dinlenmeden koşmaya çalışıyorsun tabii tıkanırsın. Üstelik yolun başındasın, yolun düz, destek olanın var. Bu durumdayken bütün enerjini harcarsan engelleri aşacak mecalin kalmaz.
Dinlenmen şart. Biraz daha yavaş ilerle. Tadını çıkara çıkara yürü.

Ayrıca biz çok yönlü varlıklarız. Kendini tek alanda gerçekleştirmen gerekmiyor. Bu hem kolaycılık olur hem de risklidir. Yumurtaların hepsini tek sepette taşımak gibi. Marifet büyüklü küçüklü sepetlere koyup hepsini birden taşıyabilmekte. Bunu başarabildiğinde hayatının daha verimli, daha doyumlu, daha güzel olduğunu göreceksin.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(23.09.17)
işin seni olduğundan daha mutlu hale getiriyor mu? bir takıntının tatmin edilmesinden bahsetmiyorum. sonunda elde ettiğin şey mutluluk değil de ruh sağlığının bozulması ise (gidişatın onu gösteriyor, böyle devam edemezsin) bunca çaba neden?

vites düşür.
0
zgrydn
(23.09.17)
istisna durumlar olmadıkça günde 8 saat çalışıyoruz, kalan 8 saatte sosyalleşiyoruz ve 8 saatte de uyuyoruz.

senin yaptığın ise vücuduna koca bir hakaret. sapasağlam dünyay gelmişsin ve bu yüzden çok şanslısın ama böyle giderse çok kısa bir sürede bu sağlığını yitirirsin. hadi sosyal hayatı sıfıra indirmek gene neyse, o senin seçimin. (bence o da yanlış ama sen işi eşe tercih etmeyi seçtiysen, öyle daha çok mutlu ve tatmin oluyorum diyorsan..) ama uyku düzenini acilen toparlaman lazım.

melatonin diye bir hormon var. bu hormon ışıkta salgılanmıyor, illa gece zifiri karanlık olacak. bir de kişi uykuda olacak. en yoğun salgılandığı zaman ise gece 11'den sabah güneş doğana kadar olan süre. yani insanın bu hormonu yeterli olabilmesi için akşam 11de yatması gerekiyor. melatoninin eksikliğinde ise yaygın olarak kişinin bağışıklık sistemi düşüyor, bir sürü hastalıklar ortaya çıkıyor, kişi kilo veremiyor, psikolojik sağlığı etkileniyor, çabuk yaşlanıyor ve çöküyor, kansere yakalanma riski çok büyük oranda artıyor. bunca şeyden sorumlu bir hormon yani bu.

şimdi bunları her besinin eksikliğinde söylüyorlar dimi. ama melatonin çok başka. istersen sen de araştır. vücudunun hem psikolojik hem fiziksel olarak bitmesini ve 30 yaşında 45 yaşındaki bir adam gibi görünmeyi istemiyorsan uykunu düzene sokman gerekiyor. ayrıca kanser dedim ya, hiç de basite alınacak gibi değil melatoninin kanserle ilişkisi.

öncelikle sağlığın için böyle yapma.

sonralıkla, ben bu iş tatmini olayını gerçekten anlamıyorum. hepimiz işimizi yapıyoruz; bir kısmımız severek, büyük bir kısmımız sevmeyerek de olsa. ama o işi, yaşamamıza yetecek kadar para kazanmak için yapıyoruz. iş sadece bir araç. tabiki her zaman daha iyiye gitmek güzel ama daha iyiye gitmenin de bir sınırı olmalı. yoksa bunun sonu yok. ya da sonu sensin işte.

işine bu derece tutkuyla bağlı olman, böyle hırsla çalışıyor olman yüksek egolu bir insan olduğunu düşündürttü bana. oysa ego hiç iyi bir şey değildir. sinir hastası bir insan yapar seni. biraz bunu törpülemen lazım. kendine boş zaman ayır, işkolik bir adam olma.

ben mühendisim. bizim şirkette de bazı mühendisler var mesela, gerçekten çok iyi mühendisler. tek bakışta çözüyorlar sorunları. zaten çok iyi pozisyonlara gelmişler, eminim çok iyi paralar kazanıyorlar. ama adamlarda duygusal zeka öylesine körelmiş ki. bunu yanlış anlama, asla kimseye kötü davranmıyorlar durduk yere azarlamıyorlar falan iyi adamlar ama nasıl desem, empati yetenekleri, iletişim becerileri sıfır. bir de hayatımda gördüğüm en ukala tipler. otursan 10 dakika muhabbet kuramazsın.
böyle biri olma.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(23.09.17)
(11)

Şehir hayatını bırakıp gidenler / örnek hikayeler

orient blue
Arkadaşlar şehir hayatını, masa başı işini, kariyerini terk eden insanların hikayelerini arıyorum. Kendi işini kuran olur, gezgin olan, sponsorlarla yaşayan olur, kitap yazan olur, tarhana yapıp satan olur, aklınıza ne gelirse.Hikayesini oku diyebileceğiniz kişi(ler) var mı? Yabancılara ait örnekler
Arkadaşlar şehir hayatını, masa başı işini, kariyerini terk eden insanların hikayelerini arıyorum. Kendi işini kuran olur, gezgin olan, sponsorlarla yaşayan olur, kitap yazan olur, tarhana yapıp satan olur, aklınıza ne gelirse.

Hikayesini oku diyebileceğiniz kişi(ler) var mı? Yabancılara ait örnekler de olur elbette ama önceliğim yerli olması.

Tikler sabaha.
0
orient blue
(19.09.17)
şu kız var; youtu.be

bir de sayılır mı bilmiyorum ama şu var youtu.be
0
mete kudur
(19.09.17)
Emre ertegün'ün sürecin başından beri deneyimlerini paylaştığı bir blogu var icimdensohbetler.blogspot.com.tr ve "yeniye doğru" kitabı var www.yeryuzudernegi.org

Geçenlerde (bkz: Can Kazaz) da böyle birşey yaptığını anlatmıştı şurada twitter.com

Belki ileride daha çok paylaşır deneyimlerini
0
freebird5406_2
(19.09.17)
Bunlar da geldi aklıma

youtu.be
youtu.be
0
freebird5406_2
(19.09.17)
duymayan kaldı mı bilmiyorum ama sözlükten immanuel tolstoyevski elbette. amarigalardan istifa etti de nepal'de tezek kardı adam.

nick'inden veya fularsizentellik.com dan ulaşabilirsin.
hatta seni direkt ilgilendiren yazı dizisini vereyim: fularsizentellik.com
0
kisa bisey olsun istemistim
(19.09.17)
Köy bağ bahçe ayağından bi örnek olarak Meyvelitepe blog adresine bakabilirsin. Verdiği bağlantılarla diğer örneklere ulaşmak mümkün.
Permakültür araması epeyce örneğe ulaştırır.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(19.09.17)
Süpersiniz teşekkürler :)
0
🌸orient blue
(19.09.17)
ozan önen var.
0
kayranin kedisi
(19.09.17)
trt belgeselde bu konuyla ilgili bir program vardi ismini hatirlayamadim. youtube'u biraz kurcalayin belki yuklemislerdir.
0
tabudeviren
(19.09.17)
ben instagram'dan bu tarzda birçok insan takip ediyorum. çok beğendiklerimin bloglarını da takip ediyorum.

kutupayısı mağazası'nın "ayı gibi gez" takımı var. bu takımda kutupayısı sponsorluğunda dünyayı/ülkeyi gezen insanlar bulunuyor. benim favorilerim;

biz evde yokuz: www.bizevdeyokuz.com
melcan on the road: melcanontheroad.com
tek basina da olur: www.tekbasinadaolur.com

özellikle biz evde yokuz'un yola çıkma hikayesini okumuştum, tam aradığın şey. diğerlerinin hikayelerini tam bilmiyorum ama onlar da muhtemelen böyle başlamışlardır.

@kisa bisey olsun istemistim, sana da çok teşekkür ederim buradan. paylaştığın blog'tan haberim yoktu ve bayıldım.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(19.09.17)
Elinize sağlık harika oldu bunlar. Okuyacak bir sürü hikaye birikti :) daha varsa memnuniyetle alırım tavsiyeleri.
0
🌸orient blue
(19.09.17)
irem çağıl var. instagram'dan paylaşıyor köy yaşamını. reportare.com

yakın zamanda güney'e yerleşen müzisyenlerle de bir yazı disizi yapılmıştı. www.redbull.com

Facebook'tan Alakır Nehri Kardeşliği'ni de takip edebilirsin.
0
kaset
(19.09.17)
(3)

Fındık alım fiyatı enflasyon gerekçesiyle mi

yatagants
Düşük tutuluyor? TMO'nun açıkladığı alış fiyatı 8 tl. Ancak sonuçta Türkiye fındık açısından dünyada tekel durumunda değil mi?Alış taban fiyatı 15 liradan belirlense ne olur? Sonuçta arz az talep fazla yine satılır. Birden bire fındığın alış fiyatının bu kadar yukarı çıkması enflasyonu büyük oranda
Düşük tutuluyor? TMO'nun açıkladığı alış fiyatı 8 tl. Ancak sonuçta Türkiye fındık açısından dünyada tekel durumunda değil mi?

Alış taban fiyatı 15 liradan belirlense ne olur? Sonuçta arz az talep fazla yine satılır.

Birden bire fındığın alış fiyatının bu kadar yukarı çıkması enflasyonu büyük oranda etkileyecek bir şey midir? Bu yüzden bu politikalar uygulanıyor.
0
yatagants
(18.09.17)
ucuzdan toplamak varken neden taban fiyatını arttırsınlar ki?
0
altinci nesil caylak
(18.09.17)
Fındık dış ( en son italyanlar vardı zaman içindei başka firmalar da olabilir devreye giren) şirketlere peşkeş çekiliyordu. tmo yu o nedenle devreden çıkarmışllardı. sonuçlarını da yaşayarak gördük hepimiz. fındık ve fındık yağı fiyatı kaç kat arttı.

şimdi tmo tekrar devreye sokuldu. tmo alırken düşük tutup yüksek de satabilir ama hiç sanmıyorum ki hepsini göstersinler. bir kısmı tmo kasasına büyük bölümü ayakkabı kutusuna girecek. net hata noksan faslı çalışmayacak gibi görünüyor zira para muslukları kısıldı. o kutuların bi şekilde dolması lazım.

üretici tmo ya satamadığını özele düşük fiyattan satmak zorunda kalacak, tmo hepsini almıyormuş çünkü. firmalar da küstürülmeyecek bu şekilde.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(18.09.17)
Şimdi olayın aslı şöyle, normalde önceden tüccarın yanı sıra fındığı fiskobirlik(fındık kooperatifi)alırdı ve tüccardan farklı şekilde fındığı işleyebileceği entegre tesisleri vardı. Şimdi TMO alıyor ama onun fındığı ne depolayabilecek ne de işleyebilecek doğru dürüst tesisi yok.

Eskiden en büyük tüccar Oltan gıdaydı, Oltan Gıda üreticiden toplar yurtdışına ihraç ederdi.
Geçen senelerde Oltan Gıdayı Ferrero satın alınca istediği fiyattan topladı, istediği fiyattan fındığı almaya başladı ve TMO'da fındığı işleyemediğinden ve depolayamadığından sonuçta yine Ferrero'ya sattı. Yani kısacası Ferraro er ya da geç istediği fiyattan almış oldu.
Fındığın kurtuluşu için Fiskobirliğin tekrar devreye girmesi şart gibi görünüyor, benim Ordu'da duyduğum dedikodular böyle.
0
uzaydan kumanda
(18.09.17)
(11)

insanların kapitalizmi içselleştirilmesi

black mamba
bu çok korkunç değil mi? twitter'da falan iş dünyasından insanları takip ediyorum. bir şirket kutlama yapmış. geçenlerde de bir paylaşım yapmıştı. yıl sonu kârı açıklamış ve kârımız şu kadar bu başarı hepimizin tarzında bir şeydi. insanların çalıştıkları şirketleri bu kadar sahiplenmesi, başarıyı pa
bu çok korkunç değil mi? twitter'da falan iş dünyasından insanları takip ediyorum. bir şirket kutlama yapmış. geçenlerde de bir paylaşım yapmıştı. yıl sonu kârı açıklamış ve kârımız şu kadar bu başarı hepimizin tarzında bir şeydi. insanların çalıştıkları şirketleri bu kadar sahiplenmesi, başarıyı patronlarına daha çok para kazandırmak olarak algılaması çok aptalca ve korkunç değil mi?

şu açıdan bana salakça geliyor. mesela hepimiz maho ağa'nın tarlasında çalışan marabalar olsak ve maho ağa yıl sonunda hasat kârını açıklasa ve bu başarı hepimizin arkadaşlar dese hassiktir ordan der insan. ama kurumsal bir çatı altında bu yapılınca güzel bir şeymiş gibi geliyor. insanlar "evet patron biz başardık ;)" "şirketimizi daha da ileri taşıcaz :))" falan diyor. özellikle kurumsal hayatta tüm algı böyle. "sevgi, başarı, biz bir aileyiz :))" başarı dedikleri de kansere çare bulmak falan değil. baya yıl sonunda patrona daha fazla kar ettirmek. bunu öyle allayıp pulluyorlar ki sanki insanlık adına çalışıyorlar.

geçenlerde de büyük bir şirkette çalışan birinin paylaştığı bir fotoğrafa denk geldim. müdür mü ne değişmiş. adam hem eski müdürünü hem yeni yeni müdürünü yağlıyor. "eski müdürün gitmesinden dolayı çok üzgünüm ama x kişisinin de yeni müdür olmasından dolayı çok mutluyum. hem hüzün hem mutluluk yaşıyorum." tarzı bir şeydi. yuh aq. adam anasına babasına bu kadar sevgi göstermemiştir.

işte youtube'da mühendislerin videoları falan var. mesleki tavsiyelerde bulunuyorlar. iyi güzel ama adam öyle iştahla anlatıyor ki yani şöyle çalıştım böyle çalıştım öyle geldim bu noktaya. geceleri 10'a kadar çalıştım çok şey öğrendim. iyi de ne için çalıştın? gün sonunda patron daha da fazla kazanırken sen gençliğini çürüttün eline de 3 kuruş para geçti.

sosyalist/komünist değilim. ancak kapitalizmin bu kadar içselleştirilmesi de çok rahatsız ediyor. orta sınıfta çok var bu. doktor/polis/mühendis her ne ise insan sahip olduğu konumdan neden rahatsız olmuyor? yani sonuçta belli bir zümreden değilsen kölesin ve hayatın boyunca böyle kalacaksın. halbuki orta sınıfın alt sınıftan tek farkı az biraz daha rahat bir hayat yaşaması. yoksa o da yıllarca ev kredisi ödüyor. biraz ev zencisi/tarla zencisi durumu var bence. bir ben mi rahatsızım bunlardan? ben de bu sistemin içindeyim. yapabileceğim bir şey yok ama bu kadar da kabullenmek doğru gelmiyor. yani çalışmayalım falan demiyorum tabii ki ama köleliği böyle övmek de çok saçma. hadi zengin över de alt ve orta sınıfa ne oluyor?

aynı şekilde polisin devleti aşırı sahiplenmesi, doktorun kendini üst sınıf sanması da benzer bir durum. sonuçta sistemin en altındayız. patronları, zenginleri, bankaları zengin ediyoruz. bir polis mesela. sistemdeki yeri baya piyon olmak ama rahatsız değil bu durumdan. ya da eski filmlerde olur ya. gemide çalışan köleler vardır ve sürekli kırbaçlanırlar. şimdiki karşılığı birebir gemi kaptanı/pilot falan. armatörü daha da zengin etmek için hayatını harcıyorsun. ama sorsan kimse köle olduğunu kabul etmez. hatta sistemin devamını daha da savunur.

açıkcası son zamanlarda böyle kariyer manyaklarındansa paraya değer vermeyen ya da kolay yoldan zengin olma yollarını arayan insanlara hak vermiyor değilim. mesela bir futbolcu doktora yapmış beyaz yakalı mühendisten daha doğru adımlar atmış gibi geliyor. pazartesi pazartesi iş günü tartışalım hadi :D
0
black mamba
(18.09.17)
güneyli çocuk
(18.09.17)
Evet çok korkunç. Zaten korkunç bir sistem içerisinde yaşıyoruz bence. İnsanların bu soğukkanlılığını gördükçe ben de inanılmaz şaşırıyorum. Sorguladıkca dibe batıyor insan. Ben öyleyim sorgulamaktan vazgeçiyorum ama ne de bunu değiştirebilecek en azından kendi hayatım için güce bile sahip değilim.
0
tuborg yesili
(18.09.17)
Dediklerinin %90'ınana katılıyorum. Katilmadigim tek kisim devletle alakalı olan .Tamam devletten maaş alıyoruz ama sahsen ben devleti bir patron olarak degil korunmasi gereken kutsal bisey olarak gördüğüm icin sadece polis degil her turlu memurun, devlete hizmet eden insanin yapacagi fedakarliklarin kutsal olduğunu düşünüyorum. Zaten devleti bu hale sokan da insanlarda bu alginin olusmasina neden olanlar da devleti bir patron gibi gosteren kapitalist sistemin kendisi. Eskiden devlet baba denmesinin altinda yatan bir gercek vardi o da devletin bir "baba" gibi karsiliksiz vatandaşlarını korumasi kollammasiydi. Ama bu duzen yani kapitalizm -liboş anlayış- bunu yavas yavaş ortadan kaldiriyor ve bizi kar etmekten baska amaci olmayan ve toplumsal faydayi umursamayan ozelin eline bırakıyor.
0
tociess
(18.09.17)
içselleştirmek durumunda kalınıyor. başka çare yok senin de dediğin gibi. bazıları da abartıyor işte. kraldan çok kralcı oluyor. bütüne bakamıyor, baktığı yer hedefi özendikleri vs.

snowpiercer filmini öneririm. konuyla tam anlamıyla ilgili bir film. biraz rahatlatır, biraz huzursuz eder biraz boşvermişliğe itebilir. ben kutupayısını görme umudumun artık hayal olduğu bir yaştayım o nedenle koyverdim rahvan gidiyor. yapabildiğimce tabii :)
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(18.09.17)
hikayeyi iyi yedirince kapılıyor insanlar. kendi içinde ne kadar açığı varsa o kadar çok yiyor insan yaratığı. yapcak bişey yok, zaaflar görülmüş, sistem ona göre düzenlenmiş. rahatsız olan uyanıyor, diğerleri mutlu mutlu uyuyor.
0
neynep
(18.09.17)
Soylediklerinde cok haklisin. Kendisini patronla, sirketle ozdeslestirerek narsisizmini besliyor insanlar. Yoksa surekli mutsuz ve maglup hissedecekler. Ancak bu algiyi da gelistirebilmek icin yillarca arastirmalar yapip, teoriler gelistirdi insanlar. Mesleki doyum, kuruma aidiyet su bu diye. Cunku uretim hep kutsandi ve artmasi icin bu arastirmalar desteklendi. Kapitalizm her seyini reklama borclu belki de. Biraz endustri psikolojisi okumanizi tavsiye ederim bu insanlari anlamak konusunda.
0
red g
(18.09.17)
insan doğasına en uygun ekonomik sistem kapitalizm. bunu savunduğum için söylemiyorum. taa en başlarda, insanlar komünen halde yaşarken bile avladıkları hayvanın en değerli, en lezzetli eti için anlaşamıyordu. Bütün canlılar için güç önemlidir. İnsanlar için de öyle. Hanginiz daha büyük, daha güçlü bir şirkette çalışmak istemez ki? Ya da para kazanmak istemez? Olay sadece para kazanmak da değil. İş hayatınızı yine mensubu olduğunuz bir sürü olarak düşünün. Hayvanlar dahil siz de güçlü bir şirkete/sürüye dahil olmak istersiniz. Çünkü yine ekonomik sistemde siz şirketiniz sayesinde birilerinin önünde, birilerine göre daha iyi yerde oluyorsunuz. Diyeceğim şu ki, kapitalizm gitse bile insan insandır..
0
silah taciri
(18.09.17)
dediklerine katılıyorum. söylenecek söz bırakmamışsın.
bu söylediklerin daha çok yeni mezun tiplerde oluyor, kendisini ve yaptıgı işi çok önemsiyorlar
veya özel hayatında başarısı olmayan kendisini işe güce adamış kişilerde oluyor bu.
0
dafuq
(18.09.17)
sistemin dışına çıkma şansı olmadığı için mecburen katlanıyoruz. bahsettiğin beyaz yakalı yalakaların kimisinde az ve çok karakter yetmezliği var. çıkarı için ruhunu satmak diyoruz ya da.
0
yons
(18.09.17)
Ben yazılanlara katılmıyorum.İstediğiniz kadar mikro düzeyde işinizi iyi yapın sonuçta şirketin ve organizasyonun başarı ölçütü kar etmesidir.Mantıklı düşünen her insan çalıştığı şirketin daha çok kar etmesini, başarılı olmasını ister.AKsi durumda şirket kapanır,küçülür.Kutlamayı yapanlar patronun cebine daha çok para koyduk diye değil çalışmalarımız sonuca ulaştı,emeklerimize değdi diye kutlama yapıyorlardır.Bu gibi kutlamalar aidiyeti arttırır,geri bildirim kültürü,takdir etme kültürü açısından faydalıdır. Bu arada her yerde şartlar aynı değil ama benim çalıştığım yerde şirketin yıllık performansıyla orantılı prim alıyoruz.
0
turkuaz
(18.09.17)
İnsan doğasına en uygun sistem kapitalizm denmiş, bu hatalı bilgi. Evrimi unutmayalım.
Geldiğimiz evrim düzeyinde bile hatalı bilgi. Bebeklerle yapılan çalışmalar var, sonuçlar doğamızı (bu günkü evrim düzeyinde) anlatıyor.

Şirket kazanınca tabii ki sevinilmeli, çalışanın işinde kalması şirketin bekasına bağlı. prim almayan da bu durumdan mutlu olur, alan fazlasıyla mutlu olur. Bi yerde senin çalışmanın karşılığıdır kazanıyor olmak, mesleki doyum da sağlar.

Mesele bütünü görüp neyin ne olduğunu bilebilmekte. Sen 15 günlük tatilini nasıl geçitryorsun tatil yapabiliyor musun, her istediğini alabilecek durumda mısın, sağlık hizmetlerinden sınırsız ve en iyi düzeyde yararlanabiliyor musun, ne yiyip ne içiyorsun... ve o nasıl yaşıyor? farkı görmek lazım.
mesela:
uk.businessinsider.com

haber.sol.org.tr
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(18.09.17)
(10)

Kadınlara ökkkküz gibi bakan adamlar

ya ben lan neyse
ben 30 yaşındayım ama yeni fark ettim desem yalan olmaz. bana bakan kadınların dahi yüzüne bakamayan bir mal olduğum için olabilir.arkadaş gerçekten hepimiz işi gücü bırakıp şu durumun yok edilmesi için uğrraşsak yeridir. hatta 1 ay resmi tatil olsun, fabrikalar kapatılsın, seferberlik ilan edilsin
ben 30 yaşındayım ama yeni fark ettim desem yalan olmaz. bana bakan kadınların dahi yüzüne bakamayan bir mal olduğum için olabilir.

arkadaş gerçekten hepimiz işi gücü bırakıp şu durumun yok edilmesi için uğrraşsak yeridir. hatta 1 ay resmi tatil olsun, fabrikalar kapatılsın, seferberlik ilan edilsin de kadınlara sanki duyguları yokmuş da mala bakıyormuş gibi bakan zembereği s...ikleri gece-gündüz avlayıp soylarını kurutalım...

geçen gün epey uzunca bir kadının paralelinde yürümek zorunda kaldığımda fark ettim. çekici bir kadındı. kadına sanki ucubeymiş gibi bakıyorlar. görüş açısı kaybolana kadar yüzüne mal gibi bakıyor erkekler. bu ne kadar aşağılayıcı, ne kadar rahatsız edici bir şeydir. yemin ediyorum yıllardır kadınlara kezban kezban diyenlere hak verirken aniden kadınların tarafına geçiverdim. kadınlar böyle o..spu çocuğu gibi bakan adamlar yüzünden efendi erkeklere de sözümona kezbanlık yapmakta haklı lan.

en zoruma giden de böyle adamların karısı-kızı bu bakışlara maruz kalsa cinayet işleyecek olması. o kadar kanıksamışız ki bu durumu bu anormalliği fark edemiyoruz bile. farz edin ki uzaydan, duruma yeni uyanan biri geldi ve durumun ne kadar tuhaf ve iğrenç olduğunu size hatırlatıyor. böyle bir şey olamaz.

edit: yahu bu ilişki sorusu değil ki.
0
ya ben lan neyse
(17.09.17)
Dünyamıza hoş geldin.
0
rusyalı kozmonot
(17.09.17)
Haklisin.

Ilkel, yabani, bagnaz, cahil ama sozumona muhafazakar bir toplumda yasiyoruz.

Bu duyurudaki gercegi de icine alan bir duyuru acacagim musait olunca.
0
runagain
(17.09.17)
Yaşına göre çok iyi uyanmışsın. Sevindim. Kızın olursa harika bir baba olacan sen.
0
yaren
(17.09.17)
Soru neydi?
0
catch the arrow
(17.09.17)
yok soru. yorum yaparsan okurum.
0
🌸ya ben lan neyse
(17.09.17)
Apocalypse
(17.09.17)
Cinsel olarak bastırılmış toplumlarda daha yüce ahlak değerleri değil tam tersine cinsel sapıklık ve değersizleltirilme görülür.

Afganistan'da Taliban bile bir yerleri yönetmeye başlayınca bir yandan okullardan kızları kovup, bir yandan da kimsesiz erkek çocuklarını dansöz olarak oynatmaya devam etti.

İtiraz edecekler olabilir. İtiraz etmeden öncelikle o sol elinizdekini bi bırakın, sonra da en son ne zaman tanımadığınız karşı cins birine (sevişmek istemeyeceğiniz halde) 10 sn ve daha uzun süre gözünüzü dikip baktınız, bir düşünün.
0
otonomo
(17.09.17)
bütün erkeklerin adına konuşamam da, kendimi biliyorum; dışarıdan bakan birine ya da baktığım kadının öküz gibi baktığımı düşünmesinde sadece bakışımdan rahatsız oluyo olması da olabilir. yoksa benim içimden gayet şiirsel naif şeyler geçiyor hep. valla bak.

günah çıkarmam bitti hehe bir de şu var; bu bakış bakma olayının temel suçlusu şehir dediğimiz yapılanmanın kendisi. ve ne alaka denilebilir ama ben de bazen bana bakılmasından rahatsız oluyorum kadın erkek farketmeksizin. ama metroya bindin mi bir çarşı caddesinde yürüdün mü tanımadığın birinin bakışına maruz kalmak kaçınılmaz.

bu bakma olayında kılık kıyafetin "o da öyle giyinmesin o zaman" denilen şeyin etkisinin bir mikdar olduğunu düşünüyorum. asıl etken şehrin iğrenç kalabalığı ve sıkış tepişliği.

ayrıca kimse bakma bakılma konusu üzerine şahsi düzeyde bile (felsefe yapalım dicem de malzeme belli milletçene ondan demiyorum) kafa yormuyor. hani birisi kendine ben buna niye bakıyorum acaba bu kalabalık ne niye sıkış tepişiz sorusunu sormuyor. soran da zaten nihai nokta oymuş gibi verilmiş kabataslak cevaplar üzerinden argüman üretip düşündüğünü ve bir konuda fikir! edindiğini falan zannediyor.

cevap "erkekler bakmasın o zaman" demekle de "kadınlar öyle giyinmesin tek başına çıkmasın o zaman" demekle de değişcek şey değil.
ek: konu toplumumuz "cinsel olarak bastırılmış" demekle de çözüme ulaşmıyor.

daha temel, esas şeylerde problem var. kabaca söylemeye çalışayım, kimse gündelik rutin eylemlerinin ne?si niye?si üzerinde düşünmüyor ya da genelleyici argümanlarla konuyu çözdüğünü düşünüyor, mesela bahsettiğin mevzu da salt bu olmasa da bununla alakalı.
0
dafaisss
(17.09.17)
ben kendimce bi yöntem buldum geçenlerde. onlara aynı onların baktığı gibi bakmak.
kızıma ökkkküzzz gibi bakan bi sersemde denedim. denenmiş bi yöntem yani ve güzel çalışıyor. ne yapacağını şaşırdı kulaklarına kadar kızardı gözlerini koyacak yer bulamadı sıpa.

biliyorsunuz ben yaşlı sayılırım artık, öyle öküzlüklerle muhatap olmuyorum pek fazla ama kızlarla beraber bi yere giderken yaşıyoruz ister istemez. hani beğeniyle bakar bi nebze anlarım gençler sonuçta ama gözlerini dikip biz uzaklaşana kadar bakmak nedir arkadaş yaa.
şuursuz dangalak!
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(17.09.17)
Yalnız bunun kezbanlık kavramıyla alakası yok, kezbanlık farklı bişe. Kalabalıkla da alakalı değil. Zihniyet, yakın çevre etkisi, erkekler arası sohpetler gibi şeyler ve tabii ki cinselliği aşırı bastırılmış toplum olmayla yüksek oranda alakalı bi durum bu.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(17.09.17)
(20)

son 1 senede kaç kez ve neden antibiyotik tedavisi aldınız? (tik garantili)

zunkatsar
son 1 senede kaç kez ve neden antibiyotik tedavisi aldınız? her tableti ayrı ayrı değil her tedaviyi ayrı ayrı sayacaksınız.krem tablet serum iğne göz damlası kulak damlası vs her türlü sayın.
son 1 senede kaç kez ve neden antibiyotik tedavisi aldınız? her tableti ayrı ayrı değil her tedaviyi ayrı ayrı sayacaksınız.

krem tablet serum iğne göz damlası kulak damlası vs her türlü sayın.
0
zunkatsar
(17.09.17)
0

En son 2,5 sene önce kullanmıştım. Askerdeki doktor yazmıştı. Ondan önce hiç kullandığımı hatırlamıyorum. Annem de çocukken falan özellikle hiç vermezmiş.
0
catch the arrow
(17.09.17)
İki kere, ikisinde de grip ilerlemişti ve kulaklarım iltihaplanmıştı.
0
pike
(17.09.17)
7 kez.
3ü üst üste olmak üzere 10 günlük totalde 30 günlük aralıksız bi antibiyotik tedavim oldu kronik sinüzit için.
Ondan önce de ciğerlerim Cortladığı için üst üste 3 kez antibiyotik tedavisi gördüm, sonuncusu 10 iğne <3
Bi kere de arada grip için, mezuniyetimden hemen önceydi bi an önce iyileşmek için kullandım.
0
bir nick var benden iceri
(17.09.17)
1 kere. ameliyat oldum safra kesesinden.
0
sutlu nescafe
(17.09.17)
0
geçen sene bu soruyu sorsaydın sanırım 2 derdim.
0
ya ben lan neyse
(17.09.17)
2 kere. ilki idrar yolu enfeksiyonundan dolayı. sürekli tekrar ediyordu ve ağrım vardı. ikincisinde de bronşitten. dayanılmayacak ağrılarım sızılarım olmadığı takdirde antibiyotik kullanmayı tercih etmiyorum ama.
0
moratoryumkisilik
(17.09.17)
üç kez. birinde otit oldum kbb doktoru yazmıştı, ikincisinde tonsillit oldum o sebeple aldım. bi kez de atipik pnomoni olmuştum onu da sayarsam üç oldu evet.
0
pushing up the daisies
(17.09.17)
0.
Kolay kolay ilac kullanmam. Hastalandigim zaman kendime dikkat edip kendime kendime iyilesmeye calisirim.
0
stavro
(17.09.17)
0
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(17.09.17)
Geçen kış öksürük için doktor vermişti istemememe rağmen, büyük ihtimalle de bakteri falan değil reflü yüzünden öksürüyordum, boşa içtim yani.
0
i was made for you
(17.09.17)
Saymadım. Çok fazla.
0
i m cool with that
(17.09.17)
1 kere. Askerde enfeksiyon sonrası doktor yazdı.
0
nawar
(17.09.17)
1 kere, enfeksiyon.
0
reavelyn
(17.09.17)
0

immün sistemimi düzenleyen devamlı kullanmak zorunda olduğum bir ilaç var. Onun faydası... ( şeytan kulağına kurşun :)
Hasta olursam da virüs kaynaklı olduğu için gerek kalmıyor.
0
fallopian
(17.09.17)
0

at gibi olduğum için hayatımda antibiyotik almışlığım sanırım bir defa. 10 sene falan önce diş çektirmiştim, o zaman aldım.
0
cay koy geliyorum
(17.09.17)
2. dişim iki kere apse oldu. hem tablet hem iğne olarak aldım.
0
kedi kovalayan astronot
(17.09.17)
3 kere,

1. dişim iltihaplıydı, ne yapsak ağrıya dayanamadığımdan almak zorunda kaldım

2. boğazımda iltihap çıktı, doktor aldırdı.

3. suratımda çıban çıktı, antibiyotikli krem fayda etmeyince normal antibiyotiğe girdik
0
noluyo yaa
(17.09.17)
0.
günümüzdeki antibiyotik kullanımına karşıyım. dişim için bile kullanmadım, ben inat edince dişçi kullanmasan da olur dedi.
cevaplara üzüldüm. ne çok kullanan var. belki çoğu insan doktor yazdı diye kullanıyor ama doktor doktor değil ki. mesela birkaç yıl önce çok uykusuz olduğum bir gün işe gidemedim. rapor almaya gittiğimde doktor beni bademciklerimin iltahaplanmaya başladığına inandırıp antibiyotik yazdı. 2 gün de rapor, dinlenmem lazımmış. ilaç falan almadım tabi. şikayet etmek mi lazım böyle insanları bilemiyorum ki..
0
istanbul kanatlarimin altinda
(17.09.17)
@troll antibiyotik olmasın demiyorum. zaten "günümüzdeki" kullanımına karşıyım dedim yukarıda. grip olan antibiyotik alıyor.

genelde gerekli bir şey de değil hem. ha sen genelde ameliyat oluyorsundur ya da genelde çürüğünün üstüne dolgu yapıyorlardır o zaman bilemem.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(17.09.17)
0. geçen antibiyotik krem verdi doktor. "haddi lan ordan" -içimden, sansürsüz- deyip almadım. soğan sarımsak yiyorum antibiyotik yerine.
0
olutaklidi
(17.09.17)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.