[]

Bu Eziklikten ve Dışlanmışlıktan Bıktım

Bu duyuru muhtemelen fark edilmeyecek ya da fark edenler de okumaya üşenecek belki, ama ben gene de yazacağım çünkü içimdekileri bu kadar uzun bir yazıya dökecek kadar doldum. Bu kadar dolmama neden olan yaşadıklarımdan ziyade bu yaşadıklarımın kısır döngü olduğu ve bu döngüden hiç kurtulamayacağım düşüncesi. Yaşadığım her şey ve kendi zayıflığım bu düşünceyi sürekli körüklediğinden ve kuvvetlendirdiğinden artık bu düşüncenin doğruluğuna kendimi inandırdım. Belki bu yazıyı okuyan biri çıkar, belki benle benzer durumları yaşayanlar vardır. Bunlar da dert mi diye düşünecek kişiler de olacak belki ama bizzat yaşayan bilir, bunlar çok ağır geliyor insana ve ben bu döngüden çıkamama gerçeğine daha fazla dayanamayacağım.

Küçüklüğümden beri hep grupların dışında kaldım, girdiğim grupların da zayıf halkası hep ben oldum. Bir kişi oyun grubu oluştururdu, ben oluşturmaya kalksam kimse katılmazdı bile. Sanki yokmuşum gibi. Arkadaş gruplarında bir yere gidileceği zaman unutulan tek kişi ben olurdum. Öğle teneffüsü olurdu, grupça kantine inilirdi, işi uzayan sona kalan kim olursa olsun grup o kişiyi beklerdi, benim dışımda. Eğer sona kalan ben isem grubun çok umrunda olmaz ve sınıfa çıkarlardı. Sona kalan Ayşe, Fatma bilmem kim ise onlar beklenirdi. Bu çocukluk zamanlarımla sınırlı kalmayıp ergenliğime de sıçradı. En iyi arkadaşım dediğim kişilerin en iyi arkadaşları hiçbir zaman ben olmadım. Ergenlik dönemimde beraber sinemaya gidelim diyeceğim ya da beni davet edecek bir arkadaşım hiç olmadı. Elimden geleni de yapıyordum halbuki, sıcakkanlı davranıyordum, fazla yılışmıyordum her şeyi kararında götürüyordum ya da ben öyle sanıyordum. NE ZAMAN BİRİYLE TANIŞSAM İLK ZAMANLARDA ÇOK SICAK DAVRANAN BU BİRİ, İLERİKİ ZAMANLARDA SANKİ HAKKIMDA UTANÇ VERİCİ BİR DEDİKODU DÖNMÜŞ GİBİ BENDEN HIZLA UZAKLAŞIYORDU. Lisenin bahar şenliklerine " yanımda kimse yok tek başıma nasıl eğleneceğim ki" deyip hiç gitmedim. Yalnızlığımdan utanırdım ama kaçamıyordum da üstümde bir kara büyü varmış gibi. Okulda ya da dershanede sanki vebalıymışım gibi sınıfta yanı boş olan kişi hep ben oldum,istisnasız, inanın.

Üniversitede de bu durumdan kurtulamadım. Bu sefer bir tane arkadaş edinebilmiştim kendime ancak o arkadaşın da bir arkadaşlığını göremedim. Yine de yalnızlıktan iyidir deyip attığı kazıklara rağmen yanında olmaya devam ettim. İlk defa sinemaya gittiğim arkadaşım oydu, cafeye gittiğim de. Asosyal değildim ama bilmediğim bir sebepten insanlar hep benden uzaklaşıp bana karşı tiksinti ya da acıma dolu bakışlar atıyordu. Tanımadığı kişiyle bile notlarını paylaşan öğrenciler nedense bende hep bir bahane buluyordu. Mezuniyet günümde de bu dışlanılmışlığın utancını ve kaygısını yaşadım. Diploma için ismi anons edilen her kişi alkışlanıyordu. Ben ise alkışlanmayacağımı biliyordum ve ailemin bu dışlanmışlığa şahit olmasının vereceği ağır utanç duygusu beni daha da streslendiriyordu. Evet dışlandığımdan utanıyordum ve ailemin de bu dışlanmışlığımı ve ezikliğimi görmesinden çok korkuyordum. Ama ilginçtir orada ismim anons edildiğinde alkış sesleri geldi çok olmasa da. Sanki hiç hazırlanmadığım çok önemli bir sınav birkaç ay sonraya ertelenmiş gibi müthiş bir rahatlık ve mutluluk yaşadım. Bu alkış herkes için olağandı ama benim için imkansız gibi bir şeydi.

Şu an 29 yaşındayım ve çalışmaktayım. Ofiste 6 kişiyiz. Tahmin edeceğiniz gibi tek dışta kalan kişi benim. Günaydınına cevap verilmeyen iyi akşamlarına kem küm ses çıkartılan kişi benim. Yemekhanede genelde yalnız yemek yiyen, ya da ofisteki grubuyla gittiğinde sona kalırsa beklenmeyen tek kişi benim. Hiç sevgilim de olmadı, dostum da. Sadece arada bir iki yazdığım üniversite arkadaşım var yukarıda bahsettiğim.

Bunları hak etmek için ne yaptım bilmiyorum, hayatımın her anında ve her ortamda böyle ezik ve dışlanmış olmak için bilmeden insanlara hakaret falan yağdırıyorum herhalde. Milletin telefonları susmazken bana haftada anca bir iki kere gelen whatsapp mesajı, ona da şükür diyorum aylarca kimsenin mesaj attığı olmadığı zamanları da yaşadım çünkü. Daha fazla böyle devam edebilir miyim bilmiyorum. Birkaç kez intihara kalkışmıştım ergenken, şu an da aklıma gelip gelip gidiyor. Hiçbir psikolog psikiyatr da çözüm etmiyor sanki hepsi para tuzağıymış gibi, boş boş dinliyorlar ve seans bitimini bekliyorlar.

 
kendini gruba zorla kabul ettirmen gerekiyor. Soğuk davranıldığında "bu onların problemi" deyip ısrarla günaydınlarına filan devam et ya da ne bileyim evinde davet ver. Bir de insanlara karşı hassas olmamayı öğren. Alınganlığında yüzde yüz haklı olabilirsin ama çoğu bunu anlmaz.

ne ypmış olabilirsin? muhtemelen hassas ve kibar birisin insanlr da bunu eziklik sanıyor.
  • kendi kendine yasayan yavrucak  (05.10.17 22:43:36) 
bazen ağır ve üstüme vazife olmamasına rağmen konuştuğum için bu halleri çok tecrübe ettim. genel kabulün aksine farklı olanı söylediğim ve yaptığım ve söylediğim için genelde ters, aksi hatta kimilerince gereksiz olduğum yüzüme pek çok söylenmesine rağmen bir gün amann deyip saldım. ne bileyim umursamıyorum kimseyi.

bence sen de göge bakacağım diye ayağının dibindeki çicekleri görmüyorsun. biraz farklı yönlere bakmanı tavsiye ederim. ben de işe yaradığını söyleyebilirim.
  • secrexv2  (05.10.17 22:44:08) 
bu duyurunu okuyunca insan yardımcı olmak istiyor ama tüm dünya neden böyle davranıyor bilemiyoruz gerçekten seni tanımadan bununla ilgili bir şey diyemeyiz.

Sosyal çevre aile baskısı senin farkında olmadan insanları kırıcı şeyler söylemen her şey olabilir.
Daha sosyal olmak gerekli buradaki zirvelere vs katılabilirsin.Yada dil kurslarına el işi kurslarına(ahşap,maket) katılabilirsin.

secrex +1 diyebilirim.
  • basond  (05.10.17 22:46:33 ~ 22:47:29) 
gereksiz takıyorsun. yani olmazsa olmaz arkadaş grubu ofiste ne var bunda. öyle kafadan bacaklı değilsen de erkek arkadaşın da olur, mutlu da olursun, neler gördü bu gözler.
eskiden ben de öyleydim, hele lise ve üniversite başları, arkadaşlar hala dalga geçerler yaptıklarımla dsfsd. sonra işte böyle gitmeyeceğini kavrarsın, ben üniversite biterken açılmıştım zaten, sonra yurtdışında yüksek lisans yaparken zaten ipin ucunu kötü yönde bile kaçırmış olabilirim ahah.
kimseyi fazla aramam etmem, ama arada buluşuruz yani. hatta millete laf sokmayı çok severim, öyle kabul ediyorlar artık.
fake it til you make it
  • passion rules the game  (05.10.17 22:47:00) 
inanın her ortamda böyle oluyor. istisnasız. her yeni ortama girerken umutlu oluyorum, bu sefer bambaşka olucak, arkadaşlarım olucak.. Başlangıçta herşey iyi, insanlar çok sıcak, mutlu oluyorum. Ama zaman geçtikçe bu insanlar benden uzaklaşıyor. İnanın kırıcı davranmıyorum,inanın, sıcakkanlı davranıyorum, çok da yılışık olmamaya dikkat ediyorum,kendimce dozunu ayarladığımı düşünüyorum. Ama yine hüsran yine hüsran. Benim lanetim sanırım bu durum, kurtulamadığım.


  • sucuklu yumurta  (05.10.17 22:50:48) 
  • passion rules the game  (05.10.17 22:54:18) 
Psikolog-psikiyatr kısmını biraz hızlı geçmişsin; gittin mi yoksa önyargın mı var anlayamadım. Konuyu ciddiyetle ele alarak bir psikologla görüşmeni öneririm. Uzaktan ne desek boş olur.


  • manuel mandalina  (05.10.17 22:57:43) 
gittim Ankara'da bir dolu,ama birişe yaramadı hiçbiri.


  • sucuklu yumurta  (05.10.17 22:58:47) 
Bendede aynı sorun var ama bazen yalnızlığı istediğim içinde oluyor örneğin millet batak atıyor belki 4-5saat ben katlanamıyorum hergün uzaklaşıyorsun o şekilde yani tahammül edebileceğin insanlarla vakit geçirmen lazım ayrıca biraz arayıp soran olman gerekiyor yorum yapan katkıda bulunan fikirlerini söyleyen.
Birde bu sorunu çok problem etmemek lazım şöyle bir şeyde var insanlarla iletişim kurmadıkça kurduğun cümleler kelime seçimlerin filan biraz abes kalıyor bunlarda konuştukça düzeliyor. Saçmalıyormuyum sıkıyor muyum diye düşünüp utanmamak lazım.
Psikiyatrik ilaçlar doktor kontrolünde olduktan sonra yaklaşık 4-5 ay üstünde devamlı kullanınca iyi etkiler alınıyor.
Psikologlar malesef pek yardımcı olmadığı için o konuda bir şey demiyorum.ama iyisini bulursan git. Onun yerine kişisel gelişim ve terapi kitapları önerebilirim.
Fikirlerinin oluşması ve düşünceler için ise ilgi duyduğun,klasikler gibi kitaplar okumanı film izlemeni dizi izlemeni öneririm. Kurs veya kulüplerde iyi geliyor mecburen konuşup birşeyler öğreniyorsun.
Benim tespit ettiklerim bunlar kendim için etkilerini gördüm en azından herkesle daha rahat konuşabilecek seviyeye geldim.
  • kararsızataletfilozofu  (05.10.17 23:41:25) 
8 Eylül'de intharın eşiğindeyim diye duyuru açmıştınız. Haftalar sonra böyle bir yanlış yapmadığınızdan emin olmak için sizi hiç tanımayan ama derdinizi önemseyen biri olarak, size sadece merhaba yazan bir mesaj atmıştım geçenlerde. Ona cevap vermediniz ve ben cidden üzülmüştüm belki de hayatınızı kaybettiğinizi sanarak. Ama neyse ki yeni duyuru açtığınıza göre hayattasınız buna sevindim ama aynı zamanda mesajımı sallamadığınızı da görmüş oldum ve aklıma başka düşünceler geldi böyle olunca. Örneğin, bence siz bu anlattıklarınızı değil başka bir şeyler yaşıyorsunuz gibi geldi.
Belki de insanlar sizi önemseyip dinliyordur ama siz göremiyorsunuzdur!
Bu yüzden diyorum ki siz üstte anlattıklarınızı yaşadığınızı sanıyorsunuz.

Hem zaten çok küçük yaşlardan beri bu kadar fena insanlarla karşılaşmak çok mümkün değil. Arabesk bir anlatım seziyorum üstte ve bence bu gerçekten de sizin yaşadığınızı sandığınız hayat olabilir.

"Aslında olan" başka olabilir.


Edit: passion rules the game +1
eksisozluk.com
  • jamiro  (05.10.17 23:58:31 ~ 06.10.17 00:01:10) 
bazen ne yaparsan yap olmuyor. ben arkadaş çevresi konusunda inanılmaz şanslıyım çok şükür. ama tek arkadaşı olarak benim olduğum 2 tane arkadaşım daha var. tutturamıyorlar bir türlü. kurslar okullar hobiler vs. bir türlü arkadaş edinemiyorlar. bazen akışına bırakmakta fayda var. ben eminim arkadaşlığın çok kıymetli olurdu ama üzme kendini. önce bir kendini sev. motive ol hayata karşı. yaşamayı sevmek lazım. bunu düstur edin kendine. insan sadece kendiyle de bir başka mutlu oluyor. 6 ay yalnızlığımda bunu tecrübe etmiştim. hala anarım o günleri:)


  • hemsta  (06.10.17 00:28:34) 
İlacını yazıyorum. %100 başarılı. Okuduğunda hemen farkedip şok olacaksın. Ben oldum.
Bu bir kitap:
Tanrı Daima Tedbili Kıyafet Gezer

Bu kitabı sadece bilenler bilir.
Kendi hikayeni okuyacaksın
  • herşeyi soran adam  (06.10.17 01:06:24) 
cinsiyetiniz nedir?


  • guldum gectim genceciktim  (06.10.17 02:35:44) 
Bütün dunya bu sekilde davrandığına gore sorun senin bakis acın ve davranışlarında. Sosyal fobi tedavisi eğer kendi kendine yenemiyorsan iki antidepresana bakar. Bence iyi psikolog ve psikiyatriste ya denk gelememissin ya da dediklerini pek dinlememissin. Özgüvensizlik siliklik getirir. Bi yere girdiğinde gnydn diye agzinin icinde yuvarliyosan kimse cevap vermez, konuşurken sesin yuksek ve kelimeler net cikmali. Sen kendine saygi duymazsan kimse duymaz. Bu sekilde olmana sebep olan seni baskalarinin yaninda kucuk dusuren bir ailen vardi muhtemelen ve bu senin suçun değil. Normalde yapamayacagini düşündüğün seyler yap ve hatalarina gül gerisi gelecek. Hayati kendine daha fazla rezil etme kararli ol kendine guven.


  • instant crush  (06.10.17 09:07:15) 
Seni anlıyorum.
Çözülmeyecek bir sorun değil, çözülüyor. Bu iyi haberdi. Kötü haber de kolay olmayacak, emek vermen üzerinde çalışman gerekecek. En zor kısmı da kendine ayna tutma kısmı. Bunun için davranışçı psikolog yardımı iyi olur. Gittim faydasını görmedim diyorsun. Vazgeçmeyeceksin. Vazgeçtiğin anda kaybedersin. Başkasını dene bu kez araştırarak dene. Öneri al, çalışma alanlarına bak...

Bir de yalnız olmadığını bimende fayda var. Senin yaşadığını yaşayan insanlar tanıyorum. Yani nedenini ben de tam çözemedim ama bazen oluyor bu durum.
Benim kızımın lise sınıfında bi çocuk vardı senin gibi. Yalnız oturuyomuş, kimse onunla konuşmuyormuş, anlattığın her şey onun için de geçerliydi. Kızımla bunu çok konuştuk, sen yakın davran diğerleri yapmıyorsa diyordum. Ancak niyeyse kızımın çabaları sonuçsuz kaldı. İlişki tek taraflı kurulmuyor, Ayşe o topa giremedi bi türlü. Aynı zamanda topluluk psikolojisi, davranış modeli diye bir durum var ve onu kırmak pek öyle kolay olmuyor. Ayşe lise son sınıfa kadar yalnız kaldı, sonrası ne oldu bilmiyorum.

İlk ve orta okulda yanına oturulmak istenmeyen, oyunlara dahil edilmeyen, tam anlamıyla dışlanan bi çocuk tanıyorum. Yakından tanıdığım biri. Şimdi sağlam kemik bi arkadaş gurubu var, yeni arkadaşlar da ediniyor. Ama durup dururken olmadı bu. Tavsiyelere önerilere kulak verdi, kendi de epey çabaladı ve en önemlisi vazgeçmedi.

Başka örnekler de var.

Sana yardımcı olacak bazı araçlar önereyim.
Kitaplar; %100 düşünce gücü, Duygusal Zeka, İyi Hissetmek ilk aklıma gelenler. Sen araştırıp dahasını bulursun. (ne kadar emek o kadar ekmek :)
Ted konuşmaları; kısa olması, görsellerle örneklerle desteklenen deneyim ve çalışmalar olması yönünden iyidir. Yararlı, ulaşımı kolay ve ekonomitir.

İlk yapman gereken şey de kurduğun cümlelere dikkat etmek. Mesela " ben bu döngüden çıkamama gerçeğine daha fazla dayanamayacağım" cümlesini ve benzerlerini kurduğun sürece ne yaparsan yap sittin sene bu döngüyü kıramazsın. Asla kendini proveke edecek cümleler kurma, kelimeler seçme. Acil olarak tam aksi yönde cümleler edin, kullanımına al.
"Döngüden çıkmama gerçeği" diye bişey yok, döngüden çıkma veya çıkmama olasılığı var. Sen hangisini seçersen o gerçek olacak. Çünkü bizi biz yapan, ona gönderdiğimiz bilgi ve duyguları işleyip aklımızı düşüncemizi oluşturan beynin çalışma şekli böyle. Senin yollamadığın bişeyi bilemez, uygulamaya alamaz, işleyemez, kullanamaz. Döngüden çıkıyoruz diyeceksin ki o da "hımm döngüden çıkıyomuşuz" diyecek, gerekenleri yapmaya başlayacak. Beyne yolladığın bilgiler 2 üzeri olarak ifade bulur. O katlayacak onu hiç merak etme. Sen sadece doğru, olumlu düşünmeye geç ve bırakma.
  • hayat aklini konusacak bir filozof uret  (06.10.17 11:49:10 ~ 14:46:28) 
Maalesef ki insanlar dış görünüme ve etiketlere çok önem veriyor. Yani bunu bilinçli yapmasalar bile bilinç altında önem veriyorlar. Hani "hiç olmasın öyle arkadaş" desek bile belki biz de öyleyiz bilinç altımızda.

Bu konulara çok önem veriyor musun veya yapıyor musun bilmiyorum ama, yapmıyorsan, bakım yap kendine biraz. Saçlarını boyat veya kesimini değiştir, tırnaklarını yaptır, güzel kıyafetler al, güzel giyin. Bir kursa git. Dans olabilir mesela, latin dansları. Sosyal fobisini dans ile yenen birçok insan gördüm.
Çalışıyorsun ve bunlara biraz para ayırabileceğini düşünüyorum. Zamanla etrafındaki insanların sana önem vermeye başladığını göreceksin.

Bir de bizim toplumda kibarlık maalesef eziklik olarak algılanıyor. Çok fazla kibar olmamaya çalış.

Ben ortaokul lise zamanımda senin gibiydim. Hep o sessiz, bir iki arkadaşı olan, yalnız kızdım. Herkesin muhabbeti beni sıkıyordu yani bir arkadaş grubunun içine girsem muhabbet edemiyordum, söylecek bir şey bulamıyordum resmen, onlara katılamıyordum. Benden borç isterlerdi, hayır diyemezdim (hepsinin durumu benden iyi olmasına rağmen), sonra borç aldıklarını bile unuturlardı -umursamadıklarından- , bir de üstüne 5 parasız kalırdım ve isteyemezdim:D Okul kulüplerine gidiyordum, ama sadece gidip geliyordum.
Oturup saatlerce ansikolopedi okuduğum ve ders aralarında sınıfta kalıp sadece walkman/discman dinlediğim zamanlar:D Rehber hocası benimle özel ilgileniyordu bu yüzden ama bir işe yaramadı. Lise sonda biraz daha çabalayıp sosyalleşir oldum. Üniversitede ise ilk dönem okula gitmedim, ikinci dönem başladım. Daha kötü çünkü ben gittiğimde arkadaş grupları oluşmuştu bile. Ama ne oldu bilmiyorum, bir iki öğrenci kulübüne katıldım. Ve kendimi zorlaya zorlaya insanlara alıştım. Tam tersine, popüler oldum birden. Çünkü kendime bakmaya başladım. Eskiden yırtık pırtık demeden elime ne geçiyorsa giyip çıkıyordum, giyimime özen göstermeye başladım, saçlarımı yapmaya, hafiften makyaj yapmaya başladım. İlk defa sevgilim oldu.
Üniden sonra şehir değiştirdim, çalışmaya başladım. Şimdi üni.deki arkadaş grubum yok. En iyi arkadaşım yurt dışına yerleşti. Şu an eskilerden sadece 1-2 tane arada görüştüğüm arkadaşım var. Bu şekilde mutluyum.
  • peggy  (06.10.17 12:51:08) 
nezaketin ve her seyi icsellestirmenden oturu bu boyle. digerlerinin daha cok sallaniyor olmasi onlarin harika insanlar olmalarindan degil kendilerini kale aldirmayi bilmelerinden kaynaklaniyor. insanoglu 'challenge' seviyor. karsindakine kotu davrandiginda, onemsemediginde lan bu beni niye sallamiyor diye daha cok ustune dusuyorlar. ayarinda bir terslik ise yariyor yani. ama sadece ters olmican, arada sevip guzel seyler de soylicen ki ayyy sucuklu bizi ovdu desinler.

o diger kisiler (kadin grubu bence bu, erkeklerin dunyasinda pek yasanmiyor boyle durumlar) kendilerini zorla Kabul ettiriyor. mesela 9 kisi x'e gidelim derken 1 prenses y'ye gidelim diyor ve diretip, gerekirse kusup dedigini yaptiriyor. kusmesi cok gerizekalica ama ise yariyor iste. boyle boyle ilerliyor iliskiler.

ha bence butun bu numaralar falan cok salak salak isler. illa ki bir yerde kafana gore biri denk gelir. ama arada her seyi kabullenmek yerine karsi oldugun seyi belirtmeyi, dedigini yaptirmayi ogrenmeyi deneyebilirsin.
  • jimicik  (06.10.17 13:17:00) 
merhaba

doktor ya da psikolog değilim ancak şöyle bir tezim var.

küçükken, 0-7 yaş arasında çok sevdiğin ve güvendiğin birileri tarafından çok ezildin ve dışlanmışlık yaşadın mı? örneğin anne babandan. bilerek isteyerek yapmışlardır demiyorum. mesela kardeşin olmuştur, bir dönem onunla çok fazla ilgilendikleri için sen çok ilgi istediğin bir anda seni sallamamış olabilirler. bunu sürekli yapıyor olmalarına gerek de yok, çok anlık bir olay da olabilir. 100 seferin 1 seferinde ilgilenmemişlerdir ama o gün o dışlanma hissi öyle koymuştur ki hala acısı canlıdır içinde.

ya da çok sevdiğin deden senin yerine başka torununu parka götürmüştür mesela ne bileyim.

en sevdiğin insan vefat etmiştir ve ondan başka sana güvenen, seni benimeyen kimsenin kalmadığını, bir daha da öyle birini bulamayacağını düşünmüşsündür çocuk aklınla.

şimdi diyeceksin ki; öyle olduysa bile ne alaka, 29 yaşıma geldim koca kız oldum. niye hala sürüyor bu dışlanmışlık hissi. valla sürer. 0-7 yaş arasında yaşanılanlar çok önemli. o dönemler yaşadığın anlık bir olay beyninde negatif bir kayıt olarak yerleşmişse, hayatın boyunca o negatif kayıda saplantılı olarak yaşarsın. (eğer şu an aklına böyle 0-7 yaş arası yaşadığın bir negatif kayıt gelmiyorsa psikanalist'e gitmeni tavsiye ederim. ben de hiç gitmedim ama gidenlerden duyduklarım çok etkileyici.)

örneğin; anne babanın kardeşini senden daha çok önemsediğini ve seni dışladıklarını hissettiğin bir an olduğunu düşünelim. 5 yaşındasın ve ilk defa kendini dışlanmış hissediyorsun. hem de en güvendiğin, sevdiğin insanlar tarafından. sonra bilinçaltın diyor ki; "bak gördün mü, en çok güvendiğin iki insan bile seni dışladı. kimseye böyle fazla güvenme. dışlanacaksın."

sen de bu bilgi ışığında insanlara o kadar fazla güvenemedin. çünkü biz farkında olmasak da bizi bilinçaltımız yönetir. eh, arada böyle bir güven olmayınca güçlü bir bağ ve arkadaşlık da kurulamadı. ve onlar seni çok fazla sallamadı çünkü hiçbirinin en yakın arkadaşı olacak kadar güvenmemiştin onlara. sen sandın ki onlar seni dışlıyorlar. oysa sen kendini dışarıda tutuyordun. bu arada ilkokulda kantinde yalnız bırakıldığında, kimse senin yanına oturmadığında, yalnız yemek yediğinde falan bilinçaltın da dedi ki, "bak gene dışlandın işte. ben demiştim, herkes bir gün seni dışlayacak." ve sen bu dışlanmışlık hissini benimsemeye başladın. hem kendine, hem de çevrendekilere güvenin kalmadı. kimsenin arkadaşlığı için uğraşmadın.

yok ben aslında arkadaşlarıma çok güvenirim uğraşırım falan deme, bir düşün daha girişken olup daha çok çabalayabilir miydim diye. iyi biri olduğun halde bütün dünya seni umursamıyorsa sende bir yetersizlik var demektir. yetersizlik de, HER ZAMAN ama HER ZAMAN istediğimiz bir şeyi yapabileceğimize inanmamaktan dolayı olur.

yogaya gidiyorum, derslerde her zaman söylenen şey şu: eğer kendinize "ben şu kız kadar eğilemem, hele ellerimin üstünde asla duramam. onun kadar esnek de değilim" derseniz esnemeniz OLANAKSIZDIR. ama yapabileceğinize inanırsanız er ya da geç bütün hareketleri yaparsınız.

denemekten zarar gelmez. şunu düşün. en kötü ne olabilir.
diyelim biriyle çok yakın bir ilişki kurmaya çalıştın, ilk adımları sen attın, günaydın'ları bağırarak söyledin, duymadılar bir daha söyledin. yemeğe indin iş arkadaşlarının masasına oturdun çat diye, afiyet olsun dedin. birilerinin seni unuttuğunu hissettiğinde zorla aralarına girdin, arkalarından koştun yetiştin, gülmeye devam ettin. ve diyelim ki onlar gene bir yere gittiler ve gene seni çağırmadılar. en kötü ne olabilir? şu an bulunduğun noktada olursun. geri gitmezsin. ama eğer önce kendine sonra çevrendekilere güvenerek bu girişkenliğini sürdürürsen, bana öyle geliyor ki bu yaşadıkların düzelecek.
  • istanbul kanatlarimin altinda  (06.10.17 14:33:15 ~ 14:39:10) 
sıkıcı birisin net, bunu hakaret babında söylemiyorum. tespitim bu. bu durumları cok kafana takma ve olduğu gibi davran. kasıntı olma.


  • nuisance  (07.10.17 23:10:46) 
önceki duyurulardan da anlaşıldıgı üzere sert otoriter bir baba ve biraz da hassas bir kişilik bu sonucu doğurmuş. insanların sen yokmuşsun gibi davranmaları ve sana acır gibi davranmalarının sebebi özgüvensiz davranışların. özgüvensiz yürüyüşün, kısık ses tonun, karşındakinin gözünün içine bakmayan gözlerin, hakkını savunamayışın insanların sana saygı duymamasına yol açıyor. düğün salonunda ayağa kalkmana bil karışan bir aile ile bundan daha fazlası olamazdın zaten. ilk iş ailenden koparak kendi kararlarını alan bir birey olmak.


  • bezginbekir  (07.10.17 23:34:25) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.