Niçin insanların seçimlerine karışıyorsunuz? Açıklamışsınız bitmiş, gerisi onun bileceği iş. Bana böyle argümanlarla gelene ağzının payını veriyorum. İlk seferinde nazik davranmış ama ısrar ederseniz öyle olmayabilir.

@evrim halkasi

burada demek istediğim tutun kolundan, yapışın yakasına, sıkıştırın bunaltın onu ve sandığa götürün değil.

farklı örnek ve argümanlarla karşıdaki insanda "aa evet sandığa gitmeliyim" düşüncesini oluşturmak.

yoksa kimsenin tercihine karıştığımız yok.

@evrim halkası başkasının seçimleri hepimizin hayatını etkiliyor onun için karışıyoruz. Bi oy kullanmayan insana saygı duymamız kalmıştı.

evrim halkasi + 1
Açıkçası, değiştirmeye çalışmıyorum kimsenin fikrini. Oy vereceğim ama sonuçta biri gelip benim fikrimi değiştirmeye çalışsa en iyi
İhtimalle “He he” der geçerim. İkinci tura kalsa istemeye istemeye gidip oy vereceğim aday da var içlerinde. Biri bana gelip “Oy ver” diye ikna etmeye çalışsa ters bile tepebilir. Adaylar insanlara “Kırk katır mı, kırk satır mı” hissi veriyor olabilir. Malum şahıs kadar şu anki adayları da istemeyebilir. Kim gelse, ondan şikayet edecektir. Benim isteğim, görüşüm onu etkilemez ve ilgilendirmeyenilir de açıkçası. Şu aşamada başkasının görüşü beni ne kadar etkiliyorsa, ben de başkasını o kadar etkileyebilirim. Hiçe yakın.

Belki sempati duyduğu aday varsa, onun iyi özelliklerindn bahsedilebilir en fazla. Negatif bir “Başımıza bunlar gelecek”tense, pozitif bir “Yav, şu adayın şu özelliğini beğeniyorum ben” biraz daha az düşmanlaştrıcı.

biri yanımda herhangi bir partiyi överken onu dötümle dinliyorum genelde.

Siyasetçi değilim, filozof değilim, sanatçı değilim; vatandaşa yön vermek onları aydınlatmak gibi bir misyonum yok. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın bana verdiği yükümlülükleri yerine getiriyorum sadece. Oy vermeyecek kimse, vermediği oyu ile neye hizmet ettiğinin farkında değilse, o zaman müdahale edilebilir; ancak tamamen politik görüşleri uyarınca kendini temsil etmediğine inandığı hiç kimseye oy vermeyeceğini dile getiriyorsa, oy vermenin bireysel bir ifade biçimi olsa da toplumsal yansımaları olduğunu ve bu noktada bencil olmamak gerektiğini söylerdim.

Uzun uzun yazdım sildim, bir yandan evrim halkası haklı gibi ideal dünyada öyle olması lazım ama ideal dünyadan çok uzağız, bu bakımdan da bence herkes gidip görevini (zaten git-gel 30dk'dan fazla sürmez) yapmalı. Ha tatil planı vardır bir şeydir bilemem ama bu gidişle ileride 300 dolar (=3000 tl mesela?! YTD.) maaşıyla tatile gidemeyecek hale gelirse de kendinin de payı olduğunu bilmeli.

Bence aç Atatürk'ün Gençliğe Hitabesini koy önüne. Belki etkilenir.
www.kultur.gov.tr

Olay kisinin tembelliginden degil oy vermek istememesinden kaynaklaniyor. Kendinize is edinip onun secimleri beni etkiliyor diyorsunuz da o is oyle degil. Mucadele edecekseniz bu insanlarla degil, onlarin secimlerinin sizi etkiledigi %10 barajiyla mucadele edin. Size kolay geliyor, icinizi rahatlatiyorsunuz boyle yaparak, ulkeniz icin bir sey yapmis hissediyorsunuz da oyle degil iste.

Kolay kolay oy vermemezlik yapmam, partimi secime almadi sevgili YSK. Bulunsugum yerde bagimsiz aday da yok, mevcut adaylara da gunahimi vermem. Sirf apolitik duruma dusmemek icin 350 km yol gidip gecersiz oy verecegim mesela. Gelip birileri "ama senin kararin beni etkiliyor" deyince cildiriyorum. Ben gazi copu davayi sorusturmayi yerken nerdeydin? Sadece senin hayatin mi var? Senin sacma sapan verdigin oylar da benim hayatimi etkiliyor.

Sen dili kullandim ama direkt soru sahibine degil, genel olarak soyluyorum. Cok fazla var bu tiplerden ve sinir bozuyorlar.

@evrim halkasi

sakin ol. öncelikle öyle ben cop yedim, gaz yedim, davam var edebiyatını bir kenara bırakalım. kendi adıma konuşacak olursam ben de yedim o gazdan, ben de kalkana copa maruz kaldım. şimdi eşitiz ve sen oradayken ben de buradaydım diye mi başlamam gerekiyor sözüme. yani bunları yaptığım için seninle muhatap olabilirim ve bu konuyu tartışabilecek seviyede olduğumu kanıtlamış mı oluyorum?

taraf olduğun siyasi partinin seçime katılamayacak olmasına üzgünüm. fakat bu %10 barajı ile uğraşmak için önümüze referandum getirdiler de kalkmasın diye propaganda mı yaptık da halkı bunu değiştiremediği için suçlar şekilde bununla mücadele edin diye tenkit ediyorsun.

bazı insanlar gerçekten bir kıvılcım arar. bir olaydan bir sözden etkilenir ve olaya bakış açısını 180 derece değiştirebilir. benim sormak istediğim bu gibi şeylerin neler olabileceğiydi. bir örnek, bir alıntı o kişiyi sandığa gitmeye teşvik edebilir diye düşünüyorum.

sen (evet genel olarak değil direkt olarak sen) bu tiplere çok da sinir olma. cop yediğini, gaz yediğini belirterek arada bir bu apoletini parlat ve bir şeyler yapıyorum hissini taşı.

insanları demokratik hakkını kullanmaya teşvik etmek farklı git şu partiye oyunu ver, bu kişiye bas demek farklı. binin tepesine o oyu bir şekilde ve kime olursa olsun verdirin demiyoruz. nesini anlamakta zorluk çektiğinizi anlayamadım.

yenemezsin.

genetiğin bu. sen busun yani.

ben de öyleyim, hatta bir çok insan var böyle.

yaşayışlar, haksızlıklar, kötülükler vsvs bunun sebebi.

sağlıklı yaşamaya çalış, uykunu düzenli al, yediğine içtiğine dikkat et; o zaman göstermiyor kendisini o kadar.

Bilinçaltında kötü bir şey olmasını hak ettiğine dair bir şeyler var demekki. Geçmişinden, eylemlerinden dolayı önemli bir pişmanlığı olmayan, gurur duyacağı pek çok şeyi olan kişi kötü şeyler olmasını beklemez. Toplum ya da çevrendeki insanların yararına bir şeyler yap.

Kaygı bozukluğun var. Bende de var. Duaya sığınrım. Panik atak diye kitap var onu okuyabilirsin.

bence bir bileklik üzerine "şu an iyisin" ya da "bugün çok iyi geçecek" gibi bir şey yaz/yazdır. kısa aralıklarla oku.

o herif bildiğin kolpa. ciddiye almana gerek yok.

devletin kayıtlarında senin hangi telefonu kullandığın var, o telefonun mac adresi, ip adresleri var. evinde kullandığın adsl bilgileri var.

o ip adreslerinden girilen sitelerin sıralı tam listesi var, gün gün tutuluyor.

işe girerken -istisnai işler hariç, savunma sanayi, istihbarat, vb.- bunlara bakılmaz. işverene ne lan senin gece hangi porno sitesinde takıldığından? ama devlet görmek isterse -mesela bir mahkeme delil olarak talep ederse- çıkarır koyarlar önüne. sen unutursun, bak kayıtları unutmaz.

mit bu bilgilerin tamamına erişir.

biz geçenlerde muhasebeci alacaktık, araştırdık baktık, pornhub üyeliği oldugunu görünce almaktan vazgeçtik mesela.

(bkz: vpn)

mümkünatı yok.

Girdigin sitelerin gozukmesi icin cihazina virus konulmasi veya internet gecmis bilgilerinin internet saglayicindan (orn. Turk Telekom) edinilmesi lazim. Bunlari yapamayacak birinin onu korkutma amacli soylenmis olmasi en buyuk olasilik. Fakat internet saglayicinin senin kayitlarini sakladigi, yasalarin senin gizliligini korumadigi, pratikte uygulamanin hepten kotu ve denetimsiz oldugu soylenebilir. Yani mafyavari birinin bu bilgilere erismesinde su ortamda maalesef sasiracak bir sey yok.

çok komik

Selamlar,

İstenirse erişilir fakat kimsenin bu tarz işler için zamanı yok mit'e falan da gerek yok ayrıca. Telefonuna ya da bilgisayarına herhangi bir programın kurulmasına da gerek yok. Abonelikteli hizmet numaran yeterli bu kadarını diyeyim sana. not: ISP'de çalışıyorum

modeminin veya telefonunun mac adresine erişmişse devlet eliyle mümkün teoride. aynı şekilde senin adına olan internet aboneliği üzerinden yapılan işlemleri de takip edebilirler.

ha sadece bakıp bıraktıysa not etmediyse o numarayı siksen hatırlayamaz "00-14-22-01-23-45" şöyle bi şey oluyo zira mac adresleri.

her türlü huzur vpn'de.

Sabah sanayide levent borekcilikte borek.

Duyurutu görünce içimden yeşil kapi + kazim büfe dedim...

mersin de cezeryeci kadir den cezerye al yarım kilo.

onbaşılarda göl manzaralı kebap arkasından kazım büfe müzlu süt

Ozelligi sandalyelerdeki uyumsuzluk galiba. Cok feci tadim kacti. Ciddi ciddi buna bu kadar para veriyorlar mi ya, ilginc.
Baska bit ozellik de goremedim ben

ben de bayağı bi sağına baktım soluna baktım bi şey göremedim, açıklamayı okudum. özel yapımmış. altın filan mı var ki bi yerlerinde diye düşündüm. varsa bile yine vermem ya. biri dalga geçmek için koymuş sanırım. örtüsü de yanında hediyeymiş te Allahım.

İşçiliği çok fazla olan bir ürün. Kullanılan malzemeler de pahalı. Genel de bu tarz mobilya yaptırdığınız zaman malzemeden çok, adamı yorduğunuz için size "tasarım parası" adı altında yedirir bu parayı.

Bunu satın alan insanlar ise "ya ben çok premium seri bir şey aldım" havasında olayı abartırlar. Bu masanın her şey dahil sıfırının eder fiyat 20000. O da en uç noktadır.

bedava verseler almam.

benim bu masayı alabilmem için 44binlira ödeme yapmaları lazım. sobaya iyi odun olur bundan.

tek özelliği 44 bin lira olması. bunu alan vatandaş "ben evin masasına gırh dört binnira verdim" demek için alıyor genelde. 2-3 sene önce bir tanıdık evine 20 bin liralık avize almıştı, duy taksa daha güzel görünecekti. ama her yerde de söylüyordu.

çok insan var öyle.

kavramları doğru kullanamayan insanları da pek sevmem ben. tanımladığın şey ırkçı olacaktı asdgf

ben de ırkçı ve faşist insanlara tahammül edemem. bunun yanında budalalar, görgüsüzler ve cahiller de yer alıyor. bir de son dönemde revaçta olan, nasıl anlatsam, bir halt bilmeyip, okumayıp dünyanın sırrını satanlara, kendilerini bilirkişi gören insanlara tahammülüm yok. bayağılığının farkında olmadan kendini aristokrat zannedenleri de pek sevmem. last but not least, radikallere kafam girsin. hangi görüş olursa olsun, körü körüne savunanlardan, hayatın anlamını bulduğunu iddia edenlerden haz etmem.

bayaa bayaa tüm insanlardan tüksindiğim ortaya çıktı sanırım adsfdghj

mesela a-b-c 3 büyükler olsun.

a-b maçında c nin yiyin birbirinizi diye tweet atması.

Gerizekalı gördüm ama böylesini görmedim. nedense katlanamıyorum bu tarz salaklıklara.

bende random harflerle gülenleri sevmem 9 yaşında falan değilse :))) @air

Bir insanda temelde olması gereken özellikler; iyi niyet, samimiyet, mantık, vicdan, kişilik ve fikir sahibi olma, doğruluk, adalet, vefa. Bunlara sahip olmayan, götü başı ayrı oynayan, kişiliksiz sahtekarlar en iğrenç insan tipleri benim için.

"faşizm" kavramı çerçevesinde dünyayı anlamaya çalışıp, bu zuppelikleri ve cehaletleri yetmezmiş gibi, anlamış gibi de konuşup yasayabilenler. tırnak içindeki kavramın yerine herhangi başka bir kavramın ikame edilmesi mümkün.

Sırf üniversite mezunu olduğu için kendilerini, kendi kendilerine aydın, bilirkişi ilan ediverenler.

Hayvanları sevmeyenler. Yanına yaklaşan kediyi köpeği kovalayanlar.
Elindeki çöpü yere atanlar, yere tükürenler.
Kadınlarla tokalaşmayan erkekler, erkeklerle tokalaşmayan kadınlar.

Genel olarak, ayrımcılık yapanlar.

fırsatçı ve gözü fazla açık insanlardan nefret ederim. cimrileri sevmem. içten pazarlıklı olanları sevmem. arkadan konuşanları sevmem. dedikodu yapanları sevmem.

en fazla ise iki yüzlü insanları sevmem. ekşi sözlük bunlarla kaynar.

bu arada şükür arkadaş çevremde bu özellikleri barındıran kimse yok.

Hümanistleri sevmem.

dindar insanlara katlanamam. allah mallah deyince benim kayış kopuyor.

Devamlı sataşma, tartışma modunda olan insan tipi. Ben huzuru sevdiğim için bu tip insanlara hayatımda yer yok. Bir insan benimle ağız dalaşına girmeye, ha bire şaka yollu takılmaya, uyuz uyuz konuşmaya, laf sokmaya falan çalışıp tadımı kaçırmaya odaklanıyorsa (ki bazı insanlar salt tansiyondan besleniyor. Onlara bu tip şeyler çok eğlenceli, çok heyecanlı geliyor) bir saniye bile tahammül etmeden çıkarırım hayatımdan. İnternette tanıdıysam basarım engeli. Günlük hayatımda karşıma çıkmış ise bir daha asla görüşmem, onun bulunduğu ortamlarda bulunmam. Çünkü neden katlanayım? Onları ardımda bırakıp sakin sakin devam ederim hayatıma.

doğruyu görmeyen, söylemeyen; çomar dediğimiz tiplere katlanamıyorum.

oturup kalkmasını, konuşmasını bilmeyen tipler... korkunç küfür edenler...

dilencilik yapanlar! durumu benimle aynı/benzer ya da benden daha iyi tiplerin sigara vs dilenmesi! nefret ediyorum bu tiplerden.

ırkçı, cinsiyetçi; hayvanlara ve doğaya saygısı olmayan tipler...

güler yüzlü, esprili olunca hemen cıvıtan; ne mal olduğunu ortaya koyan tipler...

işini başkasının sırtına yükleyen çalışanlar; çalışanın hakkını yiyen patronlar ve hepsinin hakkını yiyen rezil yöneticiler ve ve ve bu tüm yiyişleri bir de din diyerek savunan çomar davarlar! fransız polinezyası'ndan bahsediyorum elbette, ne sandınız!

lanet olsun insanların umutlarını, hayallerini ve dahi hayatlarını karartan, fransız polinezya'sındaki o kokuşmuş düzene!

pislik insanlar... su, sabun, deodorant nedir bilmeyen...

görgüsüz, kaba tipler...

tümü, bütün insanlık. (kendim de dahil)

bencil. bencilliğinden dolayı hep kendini haklı gören, özür dilemekten aciz, aşırı gururlu, asla alttan almayan insanlar. bu insanlarla iletişim kurulamıyor çünkü. elimi ayağımı titretecek kadar sinirimi bozuyor bu tipler.

Yani tabii insanlığı sevelim, ben kimim ki başkasını eleştireyim falan filan ama var tabii katlanamadığım insanlar.

- Çok küfür edenler. Yerinde, kıvamında falan değil de iki kelimesinden biri küfür olan ve küfürde yaratıcılığını kullananlar
- Nedense bilindik deyimleri yanlış söyleyenler. Mesela, "Elinden geleni ardına bırakma" falan diyen insanlar vardır ya. Yahu "koyma" o işte, bunu nasıl yanlış hatırlayabilirsin?
- Herkesin kendisini kıskandığını sananlar, kendisinden biz diye bahsedenler, gereksiz şeyleri büyütenler. Hani "rakı gibi içeceksin kadını, önce gidecek.." falan gibi saçma sapan şiir gibi yazıları abartırlar ya insanlar...
- Sosyal medyayı kendini guru ilan etmek için kullananlar. Her gün yan yana aynı ofiste çalıştığın, akşam İstanbullu Gelin falan izleyen biri bir bakıyorsun Instagram'da "sen güçlü bir kadınsın, haydi içindeki çocuğa kucak aç bugün" falan gibi birşeyler yazıyor. Sevgilisinden, eşinden "iyikim" diye bahsedenler.
- Evlenmeyi ve çocuk yapmış olmayı hayatlarındaki en önemli başarı sanan insanlar, bunu dile getirmekten çekinmeyenler.
- Kendini büyütenler. Bir arkadaşım anlatmıştı, genç bir çocukla tanışmış bir süre önce. Çocuk kendini "merhaba, ben X, bir film filozofuyum" diye tanıtmış. Film filozofu ne demek, nasıl olunur, film izleyen ve filmlerden anlayan başka insanlardan ne farkı olduğu muamma. İki gün aklımdan atamadım, o kadar rahatsız edici buldum sanki.
- Kitap okumaya karşı direnci olan insanlar. İstemezsen okuma da, okuyanı da döndürmeye çalışıyor bazıları. "Biz kitap okumayız olm, yazarız" diye saçmalarlar, o "biz" kim belli değildir. "Sen de kitap okuyup duruyorsun, azıcık başka bir şey yap" falan derler. ("dedi sığır adam")
- Burçlarla ilgili konuşanlar. Bilime karşı direnenler.


Etrafımda hiç böyle insanlar yok gerçi. Ben de az gıcık değilim.

Müslümancılık oynayan faşist ve çıkarcı şerefsizler..

dunning kruger sendromuna sahip insan.

inatçı insanlardan hiç hoşlaşmıyorum, hele kuru inat varsa istem dışı bir antipati oluşuyor. kindar insanlardan da haz etmem pek, kin tutan insan kötülük yapmayı bir sebepten de olsa haklı görüyor demektir. hırs küpü, başarı bağımlısı, hedefe kitlenmiş insanların o ruh halleri de itici geliyor, sürekli yakınında olmuyorum böyle insanların.

Dinci, sabit fikirli veya egolu insanlara dayanamam.

Ki bu da dünya nüfusunun yaklaşık %95'i falan yapıyor.

Yalan söyleyen insanlar. Yok, gercekten yalana ve insanlarin aldatilmasina tahammülüm yok.

millete bakıp cık cık bu ne diyen insanlar (kınayan insanlar)

sürekli kendini ön plana çıkarmaya çalışan, baskın karakterli palavrayı seven insanlar (bu insanlar ek olarak sesli konuşmayı ve gülmeyi sevmekle birlikte beynimi şişirir)

kadın erkek ayrımcılığı yapan insanlar (örneğin; çocuklarını ayırır oğluna tüm malını mülkünü devirir kızı hiçbir şey almasın ister veya erkek elinin kiridir diyen insanlar)

hayvana işkence, tecavüz eden insanlar

çöp atan çevreyi pisleten insanlar

kraldan çok kralcı olan insanlar

... böyle devam eder herhalde. kendimi durduramayacağım

Sürekli kendinden bahseden diyoloğun karşılıklı gelişmediği ilişkilerden sıkılıyorum bir süre sonra bu arkadaşları ekmeye onlarla görüşmemeye başlıyorum

"Hangi insanlara katlanamiyorsunuz?" diye sormaktansa cok onemli bir sey soruyormus gibi bunu evirip cevirip basina "dunyada en" buyutgeci koyan insanlardan nefret etmemekle birlikte pek haz da etmem.

Metroda inenlere öncelik vermeyenler!

Gergin insanlar. Boyle hicbir seye tahammulu olmayip, olaylari buyutup gerginlik yaratan her bir halta sinirlenen negatif tipler, 7/24 bunalim takilanlar. Ayrica kendinden baska herkesi salak, kendini akilli zanneden ve asla "acaba yanlis dusunuyor olabilir miyim?" diye aklinda gecirmemis cok bilmisler.
Bir de asla porno izlmememis gibi davrananlar.

yüksek atanları bozmadan duramam.

bir de şimarıklığının farkında olup her istediğini alabileceğini/yapabileceğini zannedenlere yapamayacaklarını göstermeyi severim.

Konu her ne olursa olsun, şunu sürekli uygulayanlarla direkt iletişimi kesmek, ağızlarına toprak tıkamak istiyorum: en.wikipedia.org

Yolu yordamıyla konuşmayı bilen, ama fikirlerimi paylaşmayan insanla da iletişim kurarım pekala. Önemli olan konu değil genel olarak, konuşulan insan.

Böyle karşındaki insanı kırdığını bildiği halde yağ gibi suyun yüzüne çıkıp bilmezden gelenler. Geri adım atmayanlar. Kırılan kişi sinirlenince daha kuduranlar. Bence cinayetler bu yüzden çıkıyor. Örneğin oğlum bak git diyor adam veledin eli boş en son kafasında süpürge kırılınca aklı başına geliyor ya. Bence birçok yetişkin kafasında süpürge kırılasıca. Nezaket çok önemli. Biri bana yapma diyorsa yapmam olay bitmiştir. Ha şu insanlar da bir alemler. Böyle kendisini ayrı bir havalara koyuyor önce yaş ilerlediķçe de lacivert renkten ötesi olmadığını anlıyor gülüyorum onlara. Halbuki başında anlasaydı lacivertliğini süreci daha kolay atlatabilecekti. Neyse her şeye raģmen sevilesiler eldivenle.

kendini çok zeki zannedip konuşma sırasında sürekli zekasından dem vuranlardan nefret ederim. üstüne bir de gerizekalı biriyse katlanamam.

bonus : www.google.com.tr

Zencefil, limon,bal ve sıcak su.
Biraz bekletin sonra için. Geçmiş olsun.

hafif demlenmiş kekik çayı. anında geçirir.

şu an net bi şekilde iltihaplanma ve hafif ateş var bu dediğiniz doğal çözümler işe yarar mı? şu ilacı al derseniz eczaneden alabilirim çünkü bu işi şansa bırakamam böyle önemli bi haftada ama vakit de yok işte acil falan için.

Adaçayı kaynat ama hazır sallama çay olmayacak. Bir cezveye bir bardak su ve bir tutam adaçayı at. Demlensin biraz, içebilirsen iç içemezsen de gargara yap. Aklına geldikçe tekrarla. Seni bir hayli rahatlatır

Eczacıya danışman daha mantıklı.

Ne çok sicak ne de çok soğuk şeyler içmemekte fayda var. Elma gibi sert şeyler yemek iyi gelebilir. Bir de yemekten kesilmemek de önemli. Hasta olunca iştah gidiyor haliyle daha az yemek yiyince direç düşüyor. Annem bu tür hastaliklarda ısrarla yemek yedirirdi bize.

Çok geçmiş olsun.

benimkini hiçbir şey iyi etmedi. antibiyotik içiyorum. boğazımın geniz kısmı acıyordu. zencefil 2 dakika fayda ediyor sonra yine aynı oluyor. himalaya tuzu çektim ferahlatıyor sonra yine aynı. çin yağı soludum kaynar suda buharını çektim ferahladım yine aynı. bence doktora gidin baksın bi ne olduğuna.

kahve ve çikolata tüketme.

Aynısını yeni atlattım. Korkutmak istemem ama 2 hafta sürdü geçmesi.
Ben de ilk gün geçer diye bekledim, ikinci gün daha fena olunca acile gittim. Sonraki hafta da geçmeyince kbb doktoruna gittim. Farenjit ve ses teli iltihabı (larenjit) dedi. Sesin kalınlaştıysa muhtemel ses tellerinde de iltihap var.

Bence mutlaka vakit ayırıp doktora git.

vücudun bu bölgelere daha fazla koruma sağlamak istemesiyle ilgili bi şey mi acaba? tamamen salladım.

asıl niye kaşımız var? ben de bunu merak ediyorum.

Ter gozune dusmesin diye.

Kıllar bölgenin nemini ve bakteriyel florasını koruyor özellikle kadınlarda. Tabi çıplak gezen canlılar olmadığımızdan ve epilasyon nedeniyle işlevselliği yitirilmiş durumda. Kaşlar ve kaş kemeri de gözleri terden tozdan korur. Uzman değilim ama bu soruya gelecek uzman yanıtlarını merak ediyorum ben de.

www.self.com

Bu bölgeden feromonlar salgılanıyormuş. Bunlar da karşı cins için çekici olabiliyormuş.

alın terlerimizinin gözümüze girmemesi için kaşımız var. ama genital bölge için özellikle bir neden yok. daha çok tahminler var.

Belki eski çağda kılsız olan üremeye uygun olmadığı için öyle bir gösterge olabilir. Kıl varsa yetişkin, yoksa daha olmamış gibi.

alnimizdaki terin goze gelmemesi icin kasin olmasi son derece mantikli. ama benim anlamadigim da tam olarak bu. evrim surecinin bir akli yok. peki evrim surecinde nasil oluyor da o bolgede kas cikiyor? buradan asagi dogru ter akar o da goze girer. o halde burada kas olmali. bu surec nasil oluyor da oluyor?

@exlibris hocam orada neden çıkıyor diye düşünme. evrim çok çok çok uzun yıllardır devam eden bir süreç. mesela ortadoğuda kaşları kalın olan insanlar, gözlerine daha az güneş ve ter girdiği için daha başarılı olmuşlar.daha iyi avlanmışlar, daha uzun yaşamışlar bu yüzden hep onların geni aktarılmış diğer genler ise hep tam çoğalamadan ölmüşler.

Olay adaptasyon haciko. Degiserek gelisiyo iste.

Doktorum cybh’a karşı önlem olarak genital kılların uzun bırakılması gerektiğini söylemişti, en azından hpv için. Belki bununla bir alakası vardır.

o bölgelerin soğuk kalması için.

Kaşlar karşıdakine duygularımızı aktarmak için değil mi ya? Düşman ya da dost olarak gördüğünü anlatmak için vs. Ne alakası var terle falan. Teri elimizle silebiliriz. Bazı mağazalarda yağmur kapının önüne gelmesin diye dışarı doğru çıkıntı şeklinde olan brandalar gibi olurdu terle alakalı olsa. Yağmur da var sonuçta işin içinde. Gözü tamamen korumuyor ki? Ayrıca kapatabiliriz da zaten. İnsanın kafasını karıştırıyorsunuz ilk akla geleni söyleyerek.

eski insanlarda da diğer yerlerine nazaran çoktur oralarda. belki zamanla oralardan da gidecektir. cıbıl cıbıl gezeceklerdir.

çünkü döviz. hammaddesi/kendisi yurtdışından gelen her şey gibi ilaç da pahalandı.

Az bile zamlandi. Bakanlik baski kuruyor, Euro kurunu 2018 icin 2.69 TL olarak aliyor.

Euro su an 5.43 TL. Yani ilaclarin aslinda 2 kati fiyatta olmasi lazim.

Zararina satis yapmak istemedikleri icin de ilac firmalari ya komple cekiliyorlar ya da piyasaya az ilac veriyorlar. O yuzden ilac bulmak zorlasti. Adam fiyati 4 Euro olan ilaci Turkiye'de neden 2 Euro'ya satsin.

gss ile ilgili düzenlemeden sonra oldu diye biliyorum ben. herkese fiyat sabit tutulup kalan ücretlerden katılım payı alınıyor.

İnsanlar bitkisel tedaviye yavaş yavaş yöneliyor artık. İlaçlar kesin çözüm değil. Antibiyotik yerine sarımsağa bak.

Acemi, yoo benim antibiyotik beni çivi gibi yaptı valla. Dün ölüyordum bugün dirildim.

1 adam, senin geçtiğin yoldan geçtim. Sabah akşam komple teorisi okudum ama bence ilaçlar başka.iyi ediyor. Kać defa şahit oldum.

Bana etti valla bu gece daha rahat uyudum. Fayda etmez de niye terletiyor ya. Sen içip soğuğa çıkmışsındır. İçtikten sonra dinlenmen lazım.

bitkisel tedavi yalan, hastanede hergün bitkisel ilaç yüzünden karaciğer, böbrek yetmezliği geçiren hastalar görüyorum. Son zamanlarda aşırı çoğalma var. Bitkisel dediğimde baya adaçayı, rezene falan içip yetmezlik geçirenler. Hastaysanız doktorunuzun yazdığı ilaçtan şaşmayın, modern tıbba güvenin.

Yoo bak testere dişli aslan pençesi bana iyi geliyor ama bir tanıdığın böbreklerini ağrıttı. Bunlarla ilgili çalışma olmadığı için insanlar deneme yanılmayla kullanıyor. Örneğin ben vireada başlarken doktorum bana 100 de 99 çiçek olacaksin demişti. Dediģi çıktı ve kim içerse bu ilacı dna negatif oluyor. İnternette grup var 1 tane onlar yazıyorlar durumlarını. geçenlerde birisinin dnası(vücuttaki sarılık mikrobu) milyarı bulmuştu ilaçtan sonra düştü. biri ilacı reddetti virüs aynı sayıda duruyor. Her tıp fakültesinde çalışmalar var bunla ilgili. Her gittiğim hastane de kaydediyor ilacın bendeki virüsü 6 ay içinde baskıladığını.

@acemi, dünyada en yakından kontrol edilen denetlenen endüstri ilaç endüstrisi.Etken madde düşürme vs. bir olaya herhangi bir ilaç firmasının girişmesi mümkün değil.O adamı bir daha barındırmazlar.Canını alırlar

bende de işe yarıyordu, hatta ben tuzlu suyu ilk keşfettiğimde elveda antibiyotik demiştim lakin fena tutulmuşum. geçici rahatlatıyor. doktorum boğazın ve ciğerlerin temiz bir augmentin devir oralara da akmasın dedi. mantıklı dedim.

Etken maddesi ve tabletin içerdiği mg aynı olan olur. Amoksisilin klavulanat bileşimi ilacın eczacı aynı bu dese de netten prospektüsleri karşılaştır derim. Bazen aynısı diye etkeni aynı ama dozu farklı oluyor, doz ayarlamasının kolayına kaçmak için o a da bak.

başka eczane yok mu? başka eczanelere sordunuz mu?

1 tane eczane var

Burun tıkanıklığı için otrivine al. Porçöz gibi mübarek.

Eşinizin ne demeye çalıştığını hiç anlamadım. Croxilex Augmentin kadar etkili değilmiş ama yarına kadar evdeki ilacı da almayıp ilaçsız mı beklemeliymişsiniz? Croxilex'e başlayıp yarın Augmentin ile devam etmek yerine neden böyle bir yol öneriyor?

Eczanede Augmentin yoksa muadili vardır. Olan ilacı eczaneden alıp başlayın. Hiçbir şey yoksa ve evdeki aynı ilaç aynı doz ise akşam dozunu alıp sabah diğeriyle devam edin.

Croxilex'in firması da gayet bilinir bir firma. Menenjit olanlar güveniyor da siz niye güvenemiyorsunuz?

20 lik dişi için kullandı augmentin. Şuan croxi kullanıyor. tecrübesini paylaştı. Ben de onu sordum. İçtim hatta. Yarın kendi ilacımla devam etcem. Ona da bir tane aldığımın yerine. Allahım ben sinüzite dayanamıyorum. Menenjitler ne yapıyor. Kimsenin canı yanmaz inşAllah Ramazan hürmetine.

antibiyotik burun tıkanıklığını bir iki gecede geçirmez. madem illa agument. kullanmak istiyorsun, bu gece otrivine al. otrivini 3 günden fazla kullanma. bağımlılık yapıyor kendisi.

gece 5'te 2.yi içtim gözümü açtı valla.

Türkiye'de insan kalitesi gerçekten çok çok düşük.

Bunlar küçük yaşta edinilen beceriler. Bizde çocuklar bastırılır, söyledikleri "sen anlamazsın" "sen ne bilirsin" diye geçiştirilir. Düşünme ve düşündüklerini ifade etme pratiği yapma olanağı bulamayan çocuklar düşünce geliştiremeyen, ifade edemeyen yetişkinlere dönüşür.

ülke öyle bir hale geldi ki, birisi ne derse hemen arkasından kötü şeyler söyleniyor. sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla hiçbir şey gizli kalamıyor. bir memur ben chp'ye oy vereceğim, şu şu şu nedenlerden dolayı derse, anında işten atılır, fetöcü olarak suçlanır.

Yukarıdakilerin hepsine +1
Ama ayrıca böyle yayınlarda düzgün konuşan, kendini ifade eden akıllı mantıklı insanlardan çok böyleleri ilgi çektiği için bunları seçip yayımlıyorlar bence.

Sokakta yururken agzina mikrofon sokulmasinin affalatici etkisi oluyor olabilir.

1) kendini ifade eden adam röportajı koymazlar
2) türkiyede politik ortamda oy atma sebepleri o kadar gri ki, oy verme sebeplerini ifade etmek zorlaşıyor, çoğu kişinin nedeni yok
3) oku(ma)mak...

Kitap okumamaktan kaynaklanıyor bence. Kendini ifade edemeyen, kelime dağarcığı zayıf, cümle kurma becerisi düşük bir toplum olduk. Eski röportajlarda insanların nasıl akıcı ve düzgün konuştuğunu görünce şaşırıyorum.

Ne bekliyordun ki? Sadece tr icin degil, Dunya genelinde insanlar tam olarak neden oy verdigini bilmezler ya da mantikli bir sebepleri yoktur. Yine Dunya genelinde insanlarin cogu liderin direkt tipine gore oy verir. Saka falan yapmiyorum. Bununla birlikte Turkiye'deki profili de dusundugun zaman her sabah gunesin dogmasi kadar dogal bir sey bu.

inandığım şeyleri daha güzel ifade ederim. ama kararsızsam inancım zayıfsa hiç cümle kuramam. belki onların da kafaları karışıktır. birde son zamanlarda ilber ortaylı okuyorum daha akıcı konuşmaya başladığımı farkettim. ama dediğim gibi savunduğun şeye inancın güçlü olmalı.

Çünkü kendini ifade etmek zor bir şey. Sıfat bulmak, uygun sıfatı bulmak da zor bir şey.

"Siz kimsiniz?" Bu soruda isminizi, yaşınızı, mesleğinizi söyledikten sonra takılacaksınız.

Videoyu izlemedim ama genelde cevaplar "ailemden öyle gördüğüm için, beğendiğim için, sevdiğim için, başka alternatif görmediğim için" gibi oluyor. E zaten öyle?

''Ülkücüyüm MHP için oy kullanıyorum.'' açıklaması sizce açıklama mı? Kendini ifade etmek mi? Bence değil mesela. Retorik de retorik...

B) Gitmem asla

A bir şey yapmam
B gitmem

Benim kardesime gercegi olmak uzere. gitmez. bisey de yapmaz. Ben olsam dugune maiyetimle gider olay cikartirdim.

kiz arkadasimin benle iken kankamla yazismadigini varsayarsam ve kiz arkadasimdan medenice ayrildiktan 1 yil sonra kankamla cikmaya basladigini varsayiyorum:

a) bir sey yapmam.

b) dugune yalniz gitmem, birkac arkadasimla giderim.

Siz çıkarken kankanız 3. Tekermiş gibi düşünün

kız arkadaşıma olan sevgimin büyüklüğüne göre değişir. eğer çok şey yaşanmamışsa, bir hissiyatım yoksa giderim,çocuğunu da severim. hayırlı olsun.

fakat hala seviyorsam ikisini de silerim. mutlu olsunlar elbet fakat ben görmek istemem.

Çeyreğimi alır giderim. Kanka bu ötesi var mı?

A. İkisiyle de görüşmek istemezdim sanırım.
B. Gitmem

@yazarken ellerini birakan herif’in dediği gibi çok parametre var. Yine de sanırım ben böyle yapardım.

Evlerden ırak...

A- Mutluluklar dilerim icimden.
B- Gitmem.

Muhabbeti falan kesmem.

giderim takımı takar gelirim. öyle selami şahin gibi ezik ezikte durmam. başım dik giderim. oynarım da hatta.

a) sevgili olduklarını öğrendiğimde zaten ilişkimi keserdim. Dünyada başka insan mı kalmamış?

b) gitmem.

kız arkadaş eski ama kanka eski diil sanki? e o zaman kankanın davetine icabet düşer

tövbe de lol. gitmem.

olay bu raddeye gelmeden dirsek atarak çözüyorum ben.

Yuh. Kanka değilmiş demek ki. Asla gitmem.

Bildigim kadariyla spiralde gebelik riski %1'in altinda. Hatta spirallerin yeni, daha gelismis modelleri cikti diye duydum. Ben olsam yine siparili dusunurdum. Boyle bir operasyona deger mi emin degilim?

Erkeğim ama bence erken. Belli olmaz daha böyle bir kararı bu genç yaşınızda almayın bence. Sağlık ve mutluluklar dilerim :))

Acemi +1

Ama o ameliyat Turkiye'de oluyor mu bilmiyorum.

@traveller

o ameliyatın adı vazektomi ve evet, türkiye'de oluyor.

Bir akrabam doğum sırasında bağlatmıştı. Sonra bir başka nedenden ötürü birkaç gün sonra bebeği vefat etti. Bir kaç yıl perperişan şekilde bir daha hamile kalmaya çalıştı. Varlarını yoklarını harcadılar ama geri dönüşü olmadı.

teyzemin kızı 4. çocuktan sonra bağlattı tüplerini ama adet olamıyor. onla ilgisi olup olmadığını da bilmiyor. 4 çocukla doktora da gidemiyor doğru dürüst. siz bence bağlatmayın illa her defasında kaza olacak hali yok ya.

benim spiralle hamile kalmamın nedeni spiralin kaymış olmasıydı. düzenli kontrolünü yaptırdığım halde. sonrasında internetten araştırdığımda da benim gibi birçok kişinin spiral kayması nedeniyle hamile kaldığını okudum. çok da nadir bir şey değil sanki.
eşimi bağlatma konusuna gelince, ikimiz de eşit şartlarda olsak evet gayet de vazektomi de yapılabilir, ama ben zaten sezaryen ile doğum yapacağım ve olay mahalli açılacak. o nedenle eşime yok ben bağlatmam sen bağlat demek de çok mantıklı durmuyor bence.:)

3.yü çok büyük korkuyla karşılayacağım bu arada. 2. bile normalde istediğim halde zamanlamasını kendim belirlemediğim için yıprattı. alışmam zaman aldı. 2. bir spiral kazasını kaldıramam gibi :)

kafalar karışık.

eşim 2. çocuktan sonra bağlattı, çevremde de bir sürü bağlatan var, bir sorunu olanı duymadım, istediğin zaman gidip ufak bir operasyon ile eski haline getirebiliyorsun zaten.

ileriki zamanda vazektomi daha mantıklı gibi geldi bana da.

üzerine sıvı yağ koyarak her şeyi saklayabilirsin. örn. ben muhafaza etmek istediğim etleri üzerine sıvı yağ dökerek dolapta 3-5 gün saklıyorum. çünkü yağ hava geçirmiyor, biliğin vakum gibi (tam olmasa da yakın)

fıstık ve fındık yağ oranı yüksek olan besinler. marketlerde hazır olarak satılan bazı kavanozların içinde üstte yağ birikmiş şekilde oluyor. durdukça yağını salmaz mı?

buzdolabında fıstık ezmesine hiçbir şey olmuyor, ben yapalı 2 hafta oldu hala taş gibi duruyor tadı da aynı. bence bir şey yapmanıza gerek yok gibi yine de yanıltmayım da sizi. bu arada fındık ezmesinin tarifini atabilir misiniz bana özelden ya da burdan.

@booty hunter, yagini salma olmuyor iste direk kufleniyor. Yasadim daha once.

yüzeydeki yağın faydası olmaz, ancak yüzeyinin küflenmesini engellersin. iç kısımda kalan bakteriler gayet güle oynaya çoğalmaya devam eder :) ayrıca vakum etkisinin bir anlamı yok çünkü oksijensiz ortamda bu sefer farklı bakteri türleri coşar. buzdolabında saklayabildiğin kadar saklamak dışında pek çözümü yok.

Eğer yapılan ezme 100% fındık,yer fıstığı, cashew ya da bademden yapılma ise kesinlikle küflenme olmaz. Gerçek fıstık ezmesi sadece fıstıktan olur zaten ve hiç bir şey olmaz oda sıcaklığında 6 ay 1 seneye kadar.

Küflenmenin sebebi eklediğiniz şekerdir.

Tamamen kapalı bir kavanozda duran yemişler küfleniyor mu? Hayır. Püre ya da ezme kıvamına getirildiği zaman da küflenme olmaz. Şeker eklediğiniz zaman küf oluşumu için gerekli ortam olur. Diğerine göre çok daha hızlı şekilde

Kadınlar Kulübü'nde bu test hakkında konuşmuşlar. Oradaki konuşmalardan çıkardığım sonuç, üniversite hastanelerinde yapıldığı yönünde. Telefon açıp sorabilirsiniz. Bİr de, sgk geçen özel hastaeler var. Oralarda da Acıbadem'den daha uygun fiyatlıdır sanırım.

www.kadinlarkulubu.com

ben 2 sene önce o fiyata yaptırmıştım özel hastaneye.

synevo’ ya bir sorun isterseniz

nisantasinda bir poliklinigi aradi arkadasim, 190 tl dediler sonucu da 2 gun sonra veriyorlarmis. cok buyuk fark degil mi? orada yapilan ile acibademdeki arasinda bir fark olur mu?

kadinlar kulubune baktik ama orada bazilari devlet hastaneleri cok verimli sonuc vermiyor filan demisler guvenemedi kiz.

acıbadem de yaptırmuştık bizde amh testini. bu test baya önemli, çocuk fln düşünülüyor ya da erken menapoz tehlikesi varsa. öyle ucuz olacak diye her yerde yaptırmayın derim ben. o zaman labarstuvarlar acıbademın yarısı fiyatı vermişti ama biz acıbadem de yaptırmıştık

gelişim tıp laboratuvarı kesinlikle
kitleri piyasaya veren kendileri zaten
bence uygun olur fiyatı

Bu problemin alasini yasamis ve yasamaya devam eden biri olarak caresi yok diyorum, bosuna umitlenmemek lazim. Doktora gitmekten baska care yok. Gerci sizin durumunuzu bilmiyorum, belki kurtalabilir durumdasinizdir da benim vucut saatim bozuk ve hicbir sekilde duzelmiyor.

Uykuzluk derken, yoğunluktan dolayı az uyumaktan mı bahsediyoruz yoksa uykuya dalamama gibi bir sorun mu var.
Ben uykuya dalamama durumunu yaşadım günlerce uyuyamadım delirmek üzereydim neredeyse.
Kendi kendime birkaç şey yapıp çözdüm. Birçoğu zaten yaptığım şeyler olmasına rağmen kendimi psikolojik olarak özellikle uykuya hazırladığım için işe yaradığını düşünüyorum.

Öncelikle hiç sıvı tüketmediğim için suya dikkat ettim. Kendimi zorladım günde en az 2,5 litre içebilmek için.
İzin günümden bir gün önce eve gider gitmez nevresim takımımı değiştirdim, odamı güzelce havalandırdım. Kıştı o zaman bu yüzden yatmadan hemen önce camı kapattım şu an üstten açık tutuyorum. Pijamalarımı özenle seçtim. Yastık spreyi diye bir şey aldım lavanta kokusu eşliğinde uykuya dalmak müthiş bir şey. Bir de göz bandı kullanmaya başladım. Ertesi gün izinli olduğum için alarm kurmadım ve telefonumu yanıma almadım.
Öyle iyi uyudum ki her yaptığımı bir alışkanlık haline getirdim.
Telefonu her gece uçak moduna alıyorum mesela alarm için başka alternatifim yoktu o zaman olsaydı hiç yanıma bile almazdım.
Ve uyurken odada herhangi bir elektronik eşyayı açık bırakmıyorum.

O kadar basit degil. Oyle yorulmak falan yemiyor ciddi uyku problemi olan insanda.

yorulmak +1

ama bazen tam tersi etki yaratıp uykusuzluğa da sebep olabiliyor. denemekten zarar gelmez.

yorulmak çok denediğim bir şey. spor vs. yaptım. işe yaramadığını biliyorum.

Yorulmak
Yatmadan bir süre önce film kitap internet zihni meşgul eden şeyleri bırakmak

Nefes egzersizleri

Ben de şu an uyuyorum ama uyku kalitesi düşük olduğundan ağır spora baskayacagim

facebook'ta simya evi diye bir sayfa var, yag karisimlari satiyorlar; cilt, kirisiklik, sivilce, catlak, bit, deodorant vs. gibi urunleri var.

bir de relax diye bir kapsulleri var. lip stick gibi kabi. acip burnuna cekiyorsun uykudan 10dk once. beton gibi uyuyorsun sonra. ama ertesi gun cok ayik olmuyorum ben. sizde nasil olur bilemem.

meditasyon
nefes egzersizleri

çok zahmetli olsa da yürümek. 10 km filan yürümek. hani uykusuzluğun +40. saatlerinde bir enerji geliyor ya işte tam o enerji geçince yürümeye başlıyordum. 10 km filan yürüyüp sıcak bir duş alıp uyuyordum. en azından bir gün deneyin. durumunuz fazla ciddi değilse deneyiniz.

zikir çekmek.

Mindfulness diye bir kitap okumuştum, kitap kayıtlı meditasyon egzersizleriyle birlikte geliyordu. Bu egzersizlerde body scan ve düzgün nefes teknikleri gösteriliyor. Onu dinlerken uyuyakalıyorum ben. Ne zaman uyku sorunu yaşasam onu açıyorum o sebeple. Genelde konuşan terapistin sesi o kadar sakinleştirici geliyor ki, egzersizi yapmasam bile uyuyorum.

telefon, televizyon, bilgisayar, floresan lamba gibi gözlerini yoracak ışık kaynaklarına en geç 9 gibi veda et. ışık loş olsun. yatarken de interneti modemden kapat ve telefonu uyuduğun odadan uzaklaştır. televizyonu kumandadan kapatma fişini çek. erken kalkman gerekiyorsa çalar saat al.
benim sorunum bu saydıklarımdı, yaptım çözdüm. kendi sorunumu nasıl tespit ederim dersen gün içerisinde yaptıklarını yaz bir yere. büyük resmi göreceksin.

Melatonin almak

Nihat'ın Çek Cumhuriyeti'ne attığı ikinci gol.

Sabah eşime sarıldığımda.

doktora yeterlik jürimin beni çağırıp oy birliğiyle geçtiğimi söylemesine.

ogle arası bir mağazaya gitmiştim. orada birini gordum, heyecanlandım. benzetmisim.

kızımın tekmelerini her hissettiğimde çok heyecanlanıyorum:)

uc haftadir hemen her gun heyecanlanacak bir sey buluyorum.

bugun iki kol degneginden tek kol degnegine indim, tek koltuk degnegi ile ilk yurumeye basladigimda heyecanlandim.

Geçen sene, onu gördüm sandım benzetmişim...

tatile giderken.

yüksek bi yerden suya atlamıştım geçen yaz, o zaman.

Geçen gün biri bana açık açık yürüyordu. Hakim olamayıp karşılık vereceğim diye korkup heyecanlanmıştım.

Hatirlamiyorum ki.

Iyi heyecanlar var "Gelinlerin tatli telasi" hesabi, kotu heyecan var "Eyvah, basildik" hesabi.

Iyi heyecani dun geyik gordugumde yasadim, kotu heyecani patronun bana verdigi dan-na gibi bir isi uc bes gune yetistirmeye calisirken "Yetisecek mi, yetisecek mi" diye yasadim bu hafta.

Her duyguyu yasayamayi seviyorum ama adrenalinli seyleri hic ararmiyorum. Sakin insanim ben. :)

Malesef her yerde var o kadınlardan. Yaptığınız işin öğrenme süresi, zorluğu vs. hakkında pek bilgim yok ama tüm meslekler insan mesleği, siz de insan olduğunuza ve ordaki diğer elemanlar süperzekalı olmadığına göre alasını yaparsınız. Biraz sabırsız gördüm sizi, bunun sebebi de o salak kadın tabi ki.
Ben şöyle bi çözüm bulmuştum, kendimden ve işimden emin olduğum an, baktım ki kadın sürekli kusur arayışı içerisinde, ne yapsam beğenmemeye ve eksik yanları göstermeye zorluyor. Evet haklısınız diyip bildiğim gibi devam etmeye başladım, huzur buldum. Böyle yapınca çalışkan ve çabalayan kişi olduğunuzu düşünmeye başlayacak, kulp takmaya devam edicek ama patrona fişfişleme sayısı azalacak. Tabi sizin sinirler başlarda pert olabilir ama bu düzene alışıyor insan. Bulduğu her hatayı açıklamaya çalışmak daha yorucu emin olun. He diyip geçin. Atla deve değil ya elbet pratikleşirsiniz.

Diğerleriyle arası nasıl? Onlara da aynı davranıyor mu, onlar nasıl geçiştiriyor bunlar da önemli. Siz yeni olunca en çok size biniyodur tabi ama pes etmek yok. Takmamayı öğreneceksiniz. Ve burda kazandığınız sabır normal hayatınızda da sizi pamuk gibi bir insan yapacak.

Ya kadın sana niye taksın ve ayağını kaydırmak istesin anlamıyorum. İnsanları sevmeyiz her zaman ok ama ayak kaydırmak falan gibi komplocular bana garip geliyor iş hayatında.

psikolojik savaş içindesin. sakinliğinizi koruyun lütfen. kadını da aklınızdan çıkarın diyeceğim ama kadın sanki sizi biraz kamçılıyormuş gibi de geldi bana. ama ne olursa olsun hiçbir şey ruh sağlığınızdan daha önemli değil. kıytırık bir .rospu yüzünden sağlığınızdan olmaya değmez. "off kimlerle çalışıyoruz" dediğinde götüne bakıp gıcık gıcık gülseydin keşke. afallardı. ay! sinir oldum ben de şimdi. ne istiyormuş ki senden. korkuyor mu acaba beni geçer diye. sence neden senle uğraşıyor olabilir?

@megalomaniac Evet o da sürekli kusur arayışında. Nereden ne bulsam da yüzüne vursam amacında. Sabırsızım çünkü benim için bir tehdit olduğunu düşünüyorum. Ben de çok takmamaya çalışıyorum, hatta böyle davranarak onu da sinir ediyorum, bana takmasının diğer sebeplerinden biri de böyle bir tavır göstermek.

Diğerleriyle arası çok iyi. Kötü davrandığı bir ben varım. Ama bazen çok iyi olduklarının arkasından sallıyo. "Bu uyuzluğuyla 1 senedir burada." gibi şeyler söylüyo. Ukala olduğumu, kendime çok güvendiğimi falan söylüyo. Belki ondandır.

@benaslındayohum Bana biraz çok iyi niyetlisiniz gibi geldi. Bu tarz insanlar her yerde vardır. Tavırlarınızı beğenmez, sizi rakip olarak görür, tipinizi beğenmez falan takmak için bir sürü sebep var.

@for day to break Bu tüyonuzu aklımda bulunduracağım. Çok iyi bir tavsiye. :) Küçük dağları ben yarattım tipinde biri. Bazen kendimi tutamayıp dalga geçer gibi cevaplar veriyorum, ondan olabilir. Böyle zamanlarda resmen kuduruyo :D

kendini öfkeli hissetmek ve öfkeli biri olmak arasında fark var. damarına basılınca gözü dönmeyen kişi de bir tuhaflık vardır, dönende değil. tepkileriniz şu ana kadar başınızı belaya sokmadıysa, ya da sokma ihtimali içermiyorsa pek bir sorun da yok demek ki. birine kızınca bağırıyorsanız sorun yok mesela, ama doğrudan boğazına sarılıyorsanız sorun var.

boğazına sarılan tip olsaydınız zaten kötü bir sonucu olmuş olurdu tahmin ediyorum ki şimdiye kadar.

the incredible hulk'ta edward norton meditasyon temelli bir şeyler yapıyordu kendine.

Neler oluyor mesela? Etrafınızdaki insanlara zarar verdiniz mi daha önce ya da kendinize? Ben kendime verirdim karşıdakine de bağıra bağıra yorulurdum.

Şimdi sinirlenme vakti gelince beni sinirlendiren olaydan biraz uzaklaşmaya çalışıyorum. Olayı sindirip öyle devam ediyorum.

Sinirlenince hiç yapmak istemediğin şeyleri yaptım bugüne kadar. Ve birine zarar verme ihtimali beni sakın tutuyor.

Bu sinirlenmek zaten neye sasirdin?

ofke kontrolu uzerine okumalar yapabilirsiniz. "damar"i bulup inceleyebilirsiniz...

"bir gün kötü bir sonucu olarak diye korkuyorum" (bkz: kendini gerçekleştiren kehanet)e donusebilir, firsati bulunca sinirinizi zorlamak isteyebilirsiniz; dikkat etmenizi tavsiye ederim.

İçinde birikiyor olabilir, patlamaya da Hulk diyelim.

Bu davranışını her gün takip edebilirsin. Öfkelendiğin gün için 1, aksi için 0 yazarak ne sıklıkla öfkelendiğini görebilirsin. Bu zaman içerisinde öfkelenmeye karşı bilinç geliştirmene yardımcı olur.

Neden öfkelendiğini analiz edebilirsin. Önce sebepleri bulman gerekir. Her öfkelendiğinde aklına gelen sebebi birkaç kelimeyle not alabilrsin. Kimi haksızlığa, kimi çaresizliğe, kimi kaba insanlara, kimi de bencil insanlara tahammül edemez. Bazısı da, kendinde nefret ettiği davranışları başkasında görünce tepki gösterir. Sebepleri bulduğunda resim biraz daha netleşir. Eğer aynı tip insanlara öfkeleniyorsan, onlarla aynı ortamda bulunmamaya çalışabilirsin.

Öfkenin yerine merak koyabilirsin. Öfkelendiğin şeyi buldun. Diyelim ki birisi kabalık yapıyor. Karşı tarafın neden böyle davrandığını üzerinde düşünürken öfken, diğer senaryoya göre azalma gösterebilir.

Karşı tarafın tepkisini kontrol etmektense, kendi tepkini kontrol etmek daha kolay ve olanaklıdır.

Öfkelendiğinde 4-3-7 nefes alma tekniğini uygulayarak sakinleşebilirsin. Birkaç dakikanı alır. Bu yöntem, uyuma veya stres anlarında sakinleşmede kullanılıyor. Araştırabilirsin.

Genel olarak hayattan memnun olmayan insanların öfkelenme, alınma eşikleri düşük olur. Bu açıdan da değerlendirebilirsin. En mutlu olanımız dahi zaman zaman bu düşük moral düzeyinde geziniriz.

Spor yapmak içindeki olumsuz enerjiyi boşaltmada yardımcı olur. Evde 10-15 şınav çekmek veya okulda öğrendiğimiz açma germe hareketlerinden tut da, fitness-pilates-bisiklet-yürüyüş-koşu veya takım sporları gibi aktivitelerin tamamı faydalı olur.

Yukarıdakiler yardımcı olmazsa profesyonel destek alabilirsin.

sessiz atın çiftesi pek olur demişler. kibar insanların sabri taktığında hulk oluyorlar, ki hulk da zaten normalde mülayim bir abi

Şimdi günlük hayatta biz günlük işler için beynin frontal lobunu kullanırız. Yani mantık vs. işleri için. Sinirlendiğinde senin bu frontal lob devreden çıkıyor. Hayatta kalma, kurtarma sistemimiz olan ilkel lob olan limbik sistem devreye giriyor. Yani Savaş, don kaç sistemi. Hal böyle olunca hulka dönüyorsun. Mantık çalışmıyor. Bunun daha geç devreye girmesi içinse o an nefes alma egzersizleri vs. yapılabilir. Bu tamamen psikolojinin konusu yani.

öfke kontrolü öğrenilen bir şey değil, geliştirilen bir hüner diyor osho. şu kitabında egzersizi var ondan yap ama hemen sonuç almayı bekleme. zamanla kendin bile kendine inanamıyorsun. hiçbir şeye sinirlenmemek biraz sıkıcı oluyor gerçi. :D


www.google.com.tr

399 ve 400. sayfayı mutlaka oku.

Degildir canim benim

merhaba hocam.

mimikikili isimli kullanıcı gerekli açıklamayı yapmış. selam ve dua ile

ne ilacı kullanıyorsun? ben de kullanıyorum ve tutamıyorum. ben uykuya dayanamıyorum. bugün saatimi kurdum kalkamadım. geçen sene bir çoğunu tutmuştum.

Problemleri konuşarak, mantık çerçevesinde çözebiliyor musunuz? Bence hayattaki en önemli kıstas budur.

Seks. Türkiye'de seks yapmadan önce sevgili, nişanlı, evli olunduğu için çözümsüz bir yola giriliyor bence yani bir insanla bu kadar mühim bir konuda uyumsuz olup ömür geçirmeye karar vermek nasıl bir manyaklıktır nasıl bir risktir ben anlayamıyorum. Asla da anlamiycam herkes aklını kaçırmış bence.

zorluk karşısında birlik ve beraberliğinizi koruyabilmeniz.

kendim için konusayım. her erkek için de böyle olmalı bence

1. cazgır olmayacak. cazgır ve çirkef kadından allah korusun
2. sadık olacak. güvenmediğin bir kadınla uzun birliktelik imkansız
3. güzel olacak. güzel derken aşırı güzellikten bahsetmiyorum, bakınca sevesin gelecek, yoksa gözün dışarı kayar
4. karakter benzer olacak. dışa dönük birisiysen eşin de öyle olmalı, evcimen isen eşin de öyle olmalı, muhafazakarsan ya da gösteriş meraklısı isen de öyle, ya da aileler de benzer olmalı. yoksa birbirinizi beğenmezsiniz.

1. Tatlı dilli ve iyi niyetli olacak.
2. Çalışkan ve dürüst olacak. Fiziksel anlamda yakışmakta önemli tabi.

Ortak zevkler, benzer hayata bakış açıları, beraber gülüp eğlenebilme, anlayış, güzel bi seks hayatı.

doğurganlık,
her daim sexse hazır olma,
üç öğün yemek,
temizlik

bana köstek olmasın yeter :)

Beraber yuva kurma, çocuk sahibi olma ve onu doğru yetiştirme isteği/yeteneği olup olmadığına
Çocuk yapma yıllarının bolluğuna
Bana olan sevgisinin şiddetine
Ona olan sevgimin şiddetine
Namus mevhumu kafadadır ya deyip de gangbang'lere dalıp dalmadığına
Genel olarak uyumlu ve mutedil bir karakteri olup olmadığına
Sakince konuşarak anlaşabilme yeteneğine
Hayata bakış açısının ortanın solu civarında olup olmadığına
Beraber yaşanabilecek biri olup olmadığına
Tatlıdilli olup olmadığına
cinsel uyumumuza
ve ona saygı duyup duymadığıma

dikkat ederim.
Erkek 36

1 hafta aynı evde karı-koca stajı yapılmalı.

öncelikle flört dönemini uzun tutup o insanı tanıdıkça sevgin daha da artıyor mu bi bakmak lazım. acele başlayan ilişkilerin sonu bok olur. ardından:

-yatakta uyum
-ilgi alanlarında uyum (birlikte aynı şeyleri yapmaktan zevk almak)
-çok zıt karakterlerde olmamak
-en ciddi tartışmalarda bile saygı seviyesini düşürmemek

daha yazacak çok şey var da ilk aklıma gelenler bunlar.

gay/28

guvenilirlik, sadakat, durustluk, saygi, anlayis, destek olabilitesinin varligi, guzel yemek yapmasi, dogurabilme yeteneginin olmasi. bu kadr sanirim.

"Uzun birliktelik kararı" hakkında on paragraflık yazı yazasım geldi önce de, şimdi kendi konuşmama bile tahammül edebilecek durumda değilim. O yüzden "bence öyle bir şey yok" diyerek atlayayım.

Öfkesini nasıl yaşadığı çok önemli bir değerlendirme kriteri olmalı bence.

media.giphy.com

Zevkler aynı olmasa da karşılıklı merak, beraber eğlenebilmek, hayata aynı pencereden bakabilmek, öfke kontrolü. Bunların dışında her şey iyi niyet.

Bak şimdi... Sedat Peker'in bir hikayesini aklıma getirdin. Kendisini de hiç sevmem ama çok güzel bir ana fikir vermişti.

"Kar yağınca İstanbul'da tüm yollar kapanmış ve hiçbir avukat ya da ziyaretçi Silivri'ye gidememiş.

Gardiyanlar Sedat Peker'e 'Boşuna hazırlanma bugün kimse gelemez yollar kardan kapalı' demişler. Sedat Peker ise görüşe çıkacağını söylemiş ve gidip görüş yerinde beklemeye başlamış. 10 dakika sonra da eşi Özge Peker görüşe gelmiş.

Sedat Peker tüm gardiyanların "eşinin geleceğinden nasıl bu kadar emin olduğunu" sormaları üzerine şu yanıtı vermiş;

-"Cezaevi için özgür insanlar orası cehennem diyorlar ya eşim 10 senedir her gün bu cehenneme geliyor. Ancak ben şundan bile eminim ki bırakın cezaevini ben gerçek cehenneme bir gün gidersem eşimin sorgusuz olarak her ne pahasına olursa olsun oraya bile geleceğini biliyorum."

Velhasılı kelam her koşulda, hayatını birleştirdiği kişinin davasını davası bilecek kadar sizi seven birisiyle evlenmelisiniz. Davadan kastım mahkeme davası değil.

imse "ekonomik konularda uyumluluk" dememiş veya ben atladım.

para yonetimi konusunda benzer yapilara sahip olmak lazim. seks falan hikaye, bosanmalarin en buyuk nedeni ekonomik problemlerin getirdigi baskidan dogan yan etkiler.

ciftlerden biri para biriktirici, digeri savurgansa mesela, buyuk cok buyuk problem. birinden biri hakli degil, ikisi de farkli yaklasimlar. eger para konusunda anlasamiyorsaniz gunleriniz sayili.

yöneticiye söyleyin uyarmış olsun
sonrasında zabıta
halı silkme refleksine bakarak, kocası ile konuşmanın pek olumlu gitmeyeceğini düşünüyorum.

Eşiyle görüş.

"Abi, bizim balkonda birikiyor herşey. Yakışık almaz dedim, senden rica edeyim istedim. Yengeye sıkıntıdan bahsetsen de, dikkat etse güzel olur" de.

Şu konuşmaya tav olmayacak erkek yok. Bak adam benim karım üstümdeki hakimiyetimi kabullenmiş, ne yapıp edip o kadını engellemem lazım ki, adam gözündeki otoritem sarsılmasın diyecek. :D

Biraz eli yüzü düzgün muhitteyseniz, konuşarak zaten herkwesle çözülür. Ama öbür türlüsüyle, "lan sen beni yöneticiye şikayet etmişsin auuuammgoduuum" diye dönebilir iş. Değmez.

eski komşuyla da gürültü yüzünden papaz olmuştuk.
bu da gürültü yapıyor ama artık uğraşmaktan sıkıldığım için ses etmiyordum.
şimdi de tepemden toz pislik yağmaya başladı.
insanı zorla psikopat edecekler.

dusune dusune bilenme. deveyi diken +1 diyorum. Esiyle o sekilde konusursan az cok tahmin edebilecegimiz gibi o adam icin kadini durdurmak mesele haline gelecektir. Baktin olmuyor, yonetici vs denenebilir.

Seans al.
Evren sana birseyleri gosteriyor.
Aciyorsa sorun sende.

Kadınla konuş bence, ama kapısına giderek değil (kapıma geldi diye uyuz olabilir) apt. da merdivenlerde filan rast geldiğin zaman. Rica et yapma ablacım filan de.

Bu zihniyette insanların, konuşmaktan filan da anlayacağını pek zannetmiyorum gerçi. Yine de şansını dene bence.

Bu arada benim tepemden, tırnak, kıl, saç vb. silkeleyen bir komsu vardı. Kadına kibarca rica ettiğim halde çemkirmişti bana. Yani işin zor, üzgünüm.

Kadının birinin halisi benim balkonuma düşmüştü. Halisini istemeye gelince vermemiştim. Aaaa böylesini ilk defa görüyorum diye çemkirmişti bana. Bizim balkonun hemen altından arabalar geçer kamyon filan geçerse kasasına atacaktım. Eşim zorla elimden alıp vermişti. Defalarca uyarmama rağmen aynı devam etti. Halı olayından sonra daha kuduruk çırptı. Velhasıl bi şey çıkmaz devam ederler.

kendimi bildim bileli radio hits dinlemeye devam ediyorum.
lise zamanı ağır sago dinlerdim. artık kafam almıyor mesela.

metal dinlemeyi bıraktım.

çocuklukta burhan çaçan'la başlayıp ergenlikte haluk levent'e, metallica'ya, 20'lerde eski rock efsaneleri, saykodelikler derken pink floyd'a, bugünlerde ise Sia'ya doğru evrilmiş bir yanar dönerim. allah belamı versin arada ceza filan bile dinledim.

Çocukluk dönemi = Türkçe pop
Lise 1 = Gothic metal
Lise 2-Lise4 = Yerli/Yabancı rock
Üniversite 1 = Rap
Üniversite 2 - Üniversite 4 = İndie/Alternatif
After graduation = Elektronik, üçüncü yeniler

Yaş ilerledikçe müzik zevkim değişmemiş resmen evrim geçirmiş.

kronolojik açıdan şöyle olurdu sanırım:
80'ler yabancı pop>
90'lar yabancı/türkçe pop>
90/00 yabancı/türkçe rock>
geniş spektrumda metal>
geniş spektrumda rock>
geniş spektrumda alternatif rock>
geniş spektrumda alternatif rock/elektronik

tüm bu süreçte tsm ve en baştan beri dinlediğim türlerden temel şarkıları hep dinledim, dinliyorum; her dönemden 10-20 tane çok sevdiğim şarkı vardır ancak genel ağırlık böyleydi.
son yıllarda arabesk ve türkçe pop hariç her şeyi dinlemeye çalışıyorum. şu sıralar geniş spektrumda elektronik müzik ve türkçe underground rap'e kaydım mesela, etrafımda dinleyenler sebebiyle. çalma listemde 900 civarı şarkı var ama çoğunu çok uzun zamandır dinlediğim için biraz sıkıldım, böyle ara ara yeni şeyler dinleyip ilişkimizi canlı tutmaya çalışıyorum, aynı zamanda aileye yeni üyeler katmış oluyorum.

@uzdeniz burhan çeçenden pink floyda uzanan yolculuğun takdire şayan :D
biyografi kitabı ismi gibi oldu

Metal muzik turevleri dinlerdim yas ilerledikce elektronik muzige techno'ya dogru gectim. EDM dinliyorum full birkac yildir. Yerine gore de pop.
Degismeyen tek sey; hicbir turden yerli muzik hicbir donem dinlemedim, boyle devam ediyor.
30E

He arada klasik de dinlerim, gider canli dinlerim sezonda arada.

Gençliğim heavy metal dinlemekle ve çalmakla geçti. Zaman içinde kafa kaldırmamaya ve müzikal olarak çok da değerli görmemeye başladım. Zamanla yumuşadı şimdilerde alternatif metal, funk, progressive, indie rock vs dinliyorum.

Dönem dönem flamenco bile dinlemişliğim var gerçi. Her şeyi dinlerim salaklar için pop müzik hariç.

Lisede country dinlemeye başladım, sene 2002. Hala dinlerim, çok seviyorum. Son 3-4 senelerde blues da dinliyorum. Ama country dinlemeyi hiç bırakmadım.
Lise öncesi belirgin bir müzik zevkim yoktu.

orta ve lisede post punk / funky dinlerdim. sonra ne olduysa melodic death ve doom metale kaydım. sonra afro funk, mellow jazz, techno, deep house falan oldu. bunların hepsini dinler oldum.

ufuk ercan ve burak kut ile baslayip, baris manco - hakan kursun - jimi Hendrix - king crimson - Guthrie govan diye devam etti. aralara cazlar, blueslar, turkuler, klasikler, popiler de serpisti.

hiç değişmedi, ama biraz yumuşadı. eskiden dinlediğim janrlara çok sadıktım, şimdi benzer janrlara biraz toleranslıyım. eskiye dönük spektrumu genişletiyorum.
selam olsun yirmi senedir aynı şarkıları dinleyenlere. o/

Çok değişmedi. Yalnızca biraz daha yumuşadı +1

folklör öğretmenim sayesinde türküleri sevdim. çerkes, rumeli, karadeniz... her türlü türküyü dinler oldum. amelie filmi yan tiersen sevdirdi metalica dinledim özellikle therion çok sevdim de ama yoruyor bence. caz ve arada musiki dinliyorum. dinlendiriyor. klasik müzik de güzel.

Akustik

İlkokulda ve ortaokulun başlarında Teoman, Ogün Sanlısoy falan dinliyordum.
Ortaokulda türkçe rap dinlemeye başladım.
Ortaokulun sonlarına doğru hafiften Pentagram ile Heavy Metal dinlemeye başladım.
Lisenin başlarında Linkin Park ve Evanescence dinliyordum (çünkü neden? çünkü hoşlandığım kız bunları seviyordu. Ayrıca biraz aptal bir insanım, onun da etkisi var -bu müzikleri dinlememde değil, hala ara ara dinliyorum, böyle bir sebeple keyif almadığım halde dinlemem aptalca).
Yine lisede black metal dinledim. Motörhead dinledim deli gibi. Megadeth - Metallica tartışmalarında azılı bir Megadeth taraftarıydım (mazlumun yanında yer aldım hep). Sonra öğrendim ki Dave eski Dave değilmiş, çok değişmiş. Götüm dedim, Metallica'ya yanladım.

Rehberlik hocam vardı (çok güzel kadındı ya hu, neohippiydi, turuncu saçlar, çiçekli elbiseler, takılar falan :/) odasına giderdim sık sık, ben ona rotting christ dinletirdim, o bana pink floyd'un welcome to the machine'ini dinletmişti de burun kıvırmıştım.

Sonra hoşlanmadığım bir kız bana Pantera dinletmişti, cemetery gates'i sevmiştim, this love'ı sevmemiştim (hala sevmem) Pantera maceram orada son bulmuştu.

Bu arada megadeth dinlemeye son sınıfa kadar falan devam ettim ben.

Tool'un şans eseri (abimin mp3 playerında denk gelmişti) tek bir şarkısını (sober) dinlemiştim, çok sevmiştim. Sonra Schism'i açtım youtube'dan, bu neymiş yae, bu ne biçim vokal, rap gibi, meh deyip tool maceramı birkaç yıl sonra başlatmak üzere orada sonlandırmıştım (iyi bok yemiştim).

Üniversite Pink Floyd, Pearl Jam, Alice In Chains, Camel, Neil Young, Tool, A Perfect Circle, Pain of Salvation, Rage Against The Machine, King Crimson, Van der Graaf Generator, Jimi Hendrix, Led Zeppelin, Dream Theater, Iron Maiden, Rush ağırlıklı geçti. En çok Tool, Pink Floyd, Neil Young, Pain of Salvation, Camel, Rush, Pearl Jam ve Alice in Chains dinledim.

Şimdilerde ise Buckethead dinliyorum sanırım en çok.

Müzik zevkim daha çok progressive'e kaydı diyebilirim, bir parça da yumuşadı ve farklı türlere de açığım artık. Eskisi gibi müzik yobazı değilim.

Edit: Bir utanç vesikası olarak diyebilirim ki ilkokula gitmeden önce İbrahim Erkal dinliyordum.

Edit 2: Lisede bir ara manyak gibi Draconian da dinlemiştim. Bir de çok güzel bir İtalyan Metal grubu keşfetmiştim, adamların ilk albümü 96'da çıkmış bir de şimdi kontrol ettim 2011'de albüm çıkarmışlar. Bu grup da benim için gurur vesikasıdır, çok az bilinir.

diğerleri artsa da azalsa da, bırakıp başlasam da the cranberries hiç değişmedi.

ergenken metalciydim. burzum'dan tut metallica'ya kadar geniş bir yelpazede severek dinlerdim. geçen zaman içerisinde biraz daha yumuşadım ve ağırlıklı olarak elektroniğe kaydım. synth-pop, ebm, antin kuntin efektli müzikler falan.

rammstein dinlemeye 12 yaşında başlamıştım. 11 yıldır değişmeyen ve değişmeyeceğinden emin olduğum tek tutkum neue deutsche härte. farklı dönemlerde farklı tarzlara ağırlık verdiğim, farklı tarzlardan hoşlandığım olmuştur ama NDH (veya genel olarak alman elektronik müziği) her zaman ayrıdır benim için. alman olmayanlardan nitzer ebb'i ekleyebilirim. onun dışında eisbrecher, megaherz, rammstein, stahlmann, eisenfunk, die krupps, die toten hosen vs. bunları hayatımın sonuna kadar aynı sıklıkla olmasa bile daima dinleyeceğimden ve aynı tadı alacağımdan eminim. AŞKIM NOYE DOYÇŞE HERTE

minimalizme kaydı.

Lise klasik rock heavy metal
Üni grunge hard rock 80ler pop
Yetişkinlik üsttekiler ve elektronik şeyler

Değişmedi, sadece yelpaze genişledi. Metal dinlerdim, şimdi metal, klasik müzik, new age, doğu müzikleri vs. dinliyorum.

Ortaokul lise dönemlerinde genel olarak rock dinlerdim, aslında rock'a dair ne bulursam dinlerdim.
Ama en çok o dönem patlama yapan korn, limp bizkit, slipknot, deftones, soad vb grupları dinlerdim, çoğu şarkılarını hala ezbere bilirim:) Şimdi sadece spor yaparken dinliyorum. Eminem de çok dinlerdim bak o dönem, ingilizcemin gelişmesini ona borçluyum hatta, essay gibi şarkı sözleri vardı bitmeyen, oturup ezberlemişizdir.

Bu gruplardan sonra RHCP ve incubus hayranlığım oldu bir dönem. RHCP'den sonra grunge gruplara geçiş yaptım ve üni zamanlarında tam bir grunge'cı oldum. Hala da öyleyim.

pek değişmedi hala eski müzikleri dinliyorum.
müzik değişti ben değişmedim.

benim değişmedi.

Çocukluk: Türkçe pop dinlediğim yıllardı. Suat suna, nalan, sertap erener, nazan öncel, tarkan, emel müftüoğlu, bendeniz, yaşar vs dinlemekle geçti.
Tabii bir daha asla bunlar harici türkçe pop dinlemedim.

Ortaokul-Lise: Kargo, Gripin, Yüksek sadakat, teoman, mor ve ötesi, 84, the script, shakira, Sting, Frank sinatra, imagine dragons dinlediğim yıllardı.

Üniversite: Dünya müziği ile tanıştığım yıllar oldu.Şu an telefonda 2bin pc de de bir o kadar müzik var ve bunların yarisi türkçe- ingilizce harici şarkılar. Arapça'dan İsveççe 'ye portekizce' den Rusça' ya kadar bilimum dilde şarkılar var. Yine Klasik müzik sevgimin temellerini attığım seneler. Bu yıllarda genel olarak alternatif rock sevdiğimi fark ettim. Ağırlıklı olarak şunları dinlemekle geçti: Noir desir, calexico, beirut, mark knopfler, pearl jam, eric clapton, elvis castello, oscar and the wolf, gipsy kings, radio tarifa, dead combo, dead can dance, sam karpaniea, alexi murdoch, loreena mc, cake, flört, modern talking, U2, muse, pink floyd, keane, elvis presley, johnny cash, myrath, anna rf, vas, niyaz, mohsen namjoo, pilli bebek, zardanadam, sigur ros, Morrissey, roxy music vs

şimdi : 2018 benim metal müziğe önyargımı kırmak için bir şans daha verdiğim yil oldu. Ufaktan dinleyerek kendi capimda sevebileceğim bir türünü arıyorum. lethe ile bildiğim Dark tranquilty, Iron maiden, opeth, pain of salvation, amon amarth şu sıralar dinlediğim gruplar.

tabii birde sezen aksu , yıldız tilbe, ahmed kaya ve bilimum türküler var onlar her dönemde dinlediğim şarkılar olduğu için dönem dönem ayırmadım hiç dinlemediğim türler ise zannedersem rap ve arabesk müzik. tabi ibo' yu ayrı tutuyorum. Arkadaşlarla süt eşliğinde az şarkısını dinlemedik.

Genel olarak değişmedi. Trip Hop dinlerdim hala severek dinliyorum. 90'lar rapi dinlerdim, hala dinliyorum bıkmadım. Hatta yeni nesilin bazı rapçilerini bile severek dinliyorum. Değişen tek şey indie rock. artık dinleyemiyorum.

Çocukluk-ilkokul: Barış Manço, MFÖ, Erol Evgin, Türkiye'nin Eurovision'a çıkan şarkıları, Adını bilmeyip melodisine takıldığım bazı yabancı şarkılar, TRT çocuk korosunun çocuk şarkıları [tek kanal dönemi TVsever çocuk playlisti]
İlkokul-ortaokul geçiş dönemi: Yeke Yeke (Mory Kante), Gimme Hope Joanna (Eddy Grant), Englishman in New York (Sting), Twist in my Sobriety (Tanita Tikaram), vs dönemin popüler yabancı şarkıları [Pop saati, 1 Numara programlarından]
Ortaokul: House, Techno, Rap [Asitçi-Metalci savaşları dönemi, tarafım "asit" olmuştu :) ]
Ortaokul-lise geçiş dönemi: Kısmen patlayan yerli popa hafiften kayış.
Lise: Rap, lakin biraz MC Hammer ekolünden Public Enemy ekolüne geçiş [Yo MTV Raps programı etkisi]
Üniversite: Rap'e devam, reggae ile tanışma [Üniversitede siyaseten biraz Üçüncü dünyacıydım da]
Üniversite sonları: Eskilere bir de yeni bir gözle bakarak nostalji hissiyle başlanan eski yerli şarkılar (aslında bu trend lise sondan beri gidiyordu. Başta yazdığım Barış Manço ve MFÖ'yü arada zaten bırakmamıştım), yine bi zamanlar arkadaşların dinlediği ve benim sevmediğim rock, metal şarkıları.

Şu anda: Neredeyse tamamı 1995 öncesinden her telden ve dilden müzik. Youtube listeme baksanız Kuzey Kore marşlarından Alman yodellerine her şeyi bulursunuz.

Baskalarina neler yasattiysam artik, cok guzel bir hayat yasiyorum :)

hem de ne biçim... yaptığım en ufak şeyi yaşamadan edemiyorum, huyum kurusun.

@acemi zaten kismetsizsin bu beyanından sonra tüm kapıları kapattın bak :))

Evet. Nokta.

benim bebeğim olmuyor. çocuklardan nefret ederdim onun bedelini ödediğimi düşünüyorum. cezamın bitmesini bekliyorum. :)

ödedim.

Başkasına yaşattığımı yaşadım. Kötü anlamda. Galiba insan yaşattığını yaşamadan ölmüyor. Ilahi adalet mi diyorduk karma mı?

Napalim peki şimdi arayıp affet diyelim mi:)

Olabilir

kimseye kötü bir şey yaşatmadım, kötülük yapmadım. bedelini ödediğimi düşündüğüm hiçbir şey yok.

Kötü bir şey yapmadım. Bedel ödemiyorum.

evet

Olabilirsin.

benim spor salonundan gördüğüm kadarıyla kadınlar genelde pilates yapıyolla. bence yoga yapanların biçoğunun pilates geçmişi vardır. ya da ben tamamen sallıyorumdur şuanda.

@acemi zayıflamak istemiyorum ki. Zaten ideal kilomdayım. Derdim sıkılaşmak ve biraz tone'lanmak dediğim gibi. Ağırlık falan çalışmam lazım evet bu istediğim şey için ama salon sporları bana göre değil+beslenme ve protein alma kısmını organize etmek bayağı zor olur benim için.

Agirlik calismadan tonlanmak diye bir sey yok. Beslenme de zaten vucut gelistirme yarismalarina katilmayacaksan ekstra bir durum yok. Dengeli beslen, daha az seker daha cok protein o kadar

@hot potato ama yogada da kendi vücut ağırlığınla yapıyorsun antremanını aslında

yoga da dışarıdan göründüğü kadar kolay değil, bazı versiyonlarında attığın terin hesabı yok, ayrıca hareketleri yaparken kendi ağırlığını taşıman için olabildiğince hafif olmalısın, yani iyi yoga yapabilmek için hafif olmak büyük avantaj, bu da yogada ilerlemek için elzem.

Son olarak, tonelanmış ne demek hiç duymadım, fit vücut demek kaslı olmak demek değil, zaten kaslanmak sanıldığı kadar kolay bir şey değil; belirli bir yağ yüzdesi altına inince kaslar görünür oluyor, bu da kaslı bir algı yapıyor, bunu karıştırıyorsunuz sanırım, yoga yapan kadınlar fitness salonlarından sonra buraya gelmiyor, hafifledikçe yağ oranları düşüyor ve ideal vücut tipleri ortaya çıkıyor.

@gezegen olan pluton ya kaslı olmak başka tone dediğim hafiften belli olması, kas gibi GRHHH GÜÇ gibi bir görüntü değil ama yine de sağlıklı bir görünüme sahip olmak. Zaten 47 kiloyum ben şu an kendimi kaldırabilirim ama hiç elastik değilim, atletik yeteneğim -5. Bunları geliştirmek istiyorum. Dün yaptım 40 dk. 20 dk başlangıç 20 dk uyku yogası diye adriene isimli bir kadının hesabından yaptım. Ben hiç hareket eden biri değilim normalde, hiçbir yerim ağrımıyor şu an :( hiç etkilememiş demek

Mesela şu kadın www.instagram.com gen açısından da şanslı melez olduğu için ama sadece yogayla mı sahip olmuş acaba bu güzel kıça bacağa :(

spor geçmişleri vardır, kilolu biri yoga yaparak zayıflayamaz. ben de bacaklar yere paralel 0 açabilme hedefi koydum kendime. arpa boyu yol gidemedim. amuda kalkmak şurda dursun. bileklerim çok zayıf bi kere. ön kolum ağrıyor hemen. çünkü beslenme de önemli. ama yine de bence yoga tanıdığım en faydalı arkadaş. ordan öğrendiğim tekniklerle ev işi yaparken bedenimi koruyabiliyorum. belini sakatlamdan bedenini dinlendirerek ve dinleyerek ağır işlerini yapabilme yeteneği kazandırıyor yoga.

agirlik calismaya tu kaka diye bakilmasini anlamiyorum. zaten kesinlikle serena williams olmayacaksin bu bir, ikincisi olmazsa olmaz bir sey zira en citir manken diye baktigimiz gigi hadid falan bile haftada 4-5 gun agirlik calisiyordur net.

@hot potato yok yahu tü kaka diye bakmıyorum. da bende o göt yok :D kalori sayıyorum azccccık aklıma gelirse makro bakıyorum ama ağırlık girince işin içine düzen tamamen değişmeli. bisiklet sürmek dışında yapmayı sevdiğim hiçbir spor yok (voleybol bile oynayamam) atletikliğim -999. bir de yüzümde egzama var ağırlık altına girince, terleyince vs. coşuyor :/ keşke yapabilsem ama o kadar disiplinli birisi değilim.

Vücudu çok ince ve orantılı olmayan yoga eğitmenleri tanıyorum (ve böyle tonla insan var), onlar böyle göt meme gösterenler gibi popi olamadıkları için görmüyoruz (bunu yargılama amaçlı söylemiyorum, örnek verdim).

Şu an bir arkadaşım yoga eğitmenliği eğitimi alıyor, vücudu esnek ve güçlü ama kalın mesela. Yogadan başka spor yapmıyor.
Yine salondan tanıdığım bir yoga eğitmeni var, deli gibi ağırlık çalışıyor. Tercih meselesi.

Asıl soruya gelirsek, yoga yaparak bir nebze düzgün vücuda sahip olunabilir, özelikle o advanced asanalar ve pozlar ciddi kas gücü, esneklik ve denge gerektiriyor. Malum bunlar da emek sarf etmeden olmuyor. Hedefin kilo vermek değil sadece sıkılaşmak ise bunu yogayla bir nebze gerçekleştirirsin, kendi vücut ağırlığın ile çalışıyorsun sonuçta.

Sadece yoga yaparak ilerlemek dediğim gibi bir yere kadar. Daha sıkı bir vücut için ek bir şeyler yapmak şart bana sorarsan.

Genetik alt yapı lean ve skinny değilse; sadece yogayla sıkı ve zayıf bir vücut transformasyonuna geçiş olmaz. Bodyweight bir ere kadar gelişim sağlar ama sonra ilerleme durur. Ağırlık çalışması da eklemek lazım ama zaten vücut iyidir yoga bir nebze sıkılaştırır ama yazıldığı üzere body transformation isteniyorsa ağırlık ve beslenme düzeni şart. Kaldı ki o da kendi vücut tipine göre en iyi haline getirecek. Bu arada bizim yoga hocasının fiziği bayağı sıkı ama bildiğin deadlift vs bayağı ağırlık çalışıyor. Başka bir yoga hocası vardı tanıdığım o balık etliydi. Eğer kilo fazlası varsa beslenme daha ön plana çıkıyor yoga vücudu güçlendiriyor ama dediğim gibi mucizevi bir değişim vermez. Öncelik beslenme.

Niye yalan ki? Odatv haberinde cümle geçiyor.

"...Yurt dışına gidin; orada yapamadığınız her şeyi burada yapabiliyorsunuz. Orada yere tüküremezseniz, burada tükürüyorsunuz, kırmızı da geçemezsiniz, burada geçiyorsunuz. Burada iktidar, yasal bir düzenleme yaptığında ayağa kalkıyoruz. Herkes kurallara, yasaya uyacak. Biz fazla özgür bir ülkeyiz."

Okuduğunu anlamakta sorun çekiyor büyük bir kısım da sanırım.

İçinde yazıyor aynı şekilde. İroni yapıyor olsa başlık yalan diyebilirsin ama adam gayet ciddi. 200 yıllık ekonomiye çomak sokan büyük lider filan diyor.

İroni yapıyor. Diğer söyledikleriyle bunun bağlantısı yok.

İnsanlar sürekli diken üzerindeyken, o kadar gazeteci hapisteyken Hülya hanımkardeşime katılıyorum o özgürüz ki sokağa tükürebiliyoruz ehi ehi dersen yaptığın şey ironi filan olmaz. Avrupa sistem ve kuralları takip ediyor o yüzden özgür sanıyorsunuz diyor. Türkiye'de de kanunları takip edelim, insanları adil şekilde yargılayalım, yakınlarımızın dosyalarını örtbas etmeyelim diyeceğine bak ne kadar özgürüz diyor. Aslında neyi savunduğunu ve ne demek istediğini kendi de bilmiyor.

Evet muhaliflerin en sinir olduğum davranışlarından biri. Yıllar önce tayyip erdoğan doktorlara iğne yaptırmam hemşirelere yaptırırım. Benim için pratiklik kazanmış olmak daha önemli diye bir söz etmişti. Bir çok kişi doktorluğu küçümsüyor diye alıp yürümüşlerdi.

En az karşı taraf kadar salak bunlar da. Ülkeden umudum kalmadı.

Muz ye bol su ic.

masaj, spordan önce esneme ,gün boyunca bol su

Masaj yap.

gece iyi ve yeterli uyumak da cok onemli.

sauna mükemmel oluyor ağrıyı filan alıp atıyor. ama vücut çalışılıyorsa kasların gelişimi açısından etkisi ne olur onu bilemiyorum..

Glutamin.

Salona duzenli devam etmek

Calistigin bolgeyi daha sik calisabilecegin adam gibi bi pragram.

8 saat civari uyku ve amacina uykun beslenmek.

Antrenman sonrasında oldukça iyi bir şekilde gerdirme esneme hareketleri + aspirin. Yanlışım varsa düzeltir arkadaşlar

-Spor öncesi ısınıyoruz dinamik esneme vs..

-Spor sonrası soğuma hareketlerimizi yapıyoruz statik germe vs.

-Düzenli ve yeterli uyku alıyoruz

- Yemeye içmeye dikkat ediyoruz. Makroları vs. planımıza göre ayarlıyoruz.

-Yeterli miktarda su tüketimi yapıyoruz

-uzun süre ara verdikten sonra gaza gelip başımızdan büyük işlere girişmiyoruz.

-overtraining noktasına girmemeye çalışıyoruz

Esneme +1

www.kitapyurdu.com&filter_name=paul%20mason

@insaniz iste: Borderline olsak da bize de böyle davranılsa ya.

@insaniz iste, cok tesekkurler detayli bir cevap olmus. Peki iyilesebilen bir sey mi hep boyle mi kalacak? Surekli durtu kontrol ilaclari ile mi yasamasi gerekiyor?

Bir de onun kendisi icin okumasi icin bir kitap onerebilir misiniz? Terapiye ve doktora zaten gidiyor

Borderler çocukken sevdiklerini kaybetmenin travmasını yaşamışlarsa şayet büyüdüklerinde her ayrlık onlara îzdırap verirmiş. Bence ayrılık herkes için zor ama bunlar için daha bir zorsa.

Daha olmadı ama olması yakındır. Mutlu olsun inşallah hayallerimizi yaşar diye düşünürüm. Tabi benim de evlenmek isteyeceğim biri olursa o sırada daha da mutlu olurum.

Bir de çok zeki bir karısı olacağı için ekstra sevinirim tabi asdgf. ben mutlu olmalarını istedikçe neden bana öfkelendiklerini anlayamadığım bir çift bi bitmedi kinleri.

Acayip soğuduğunuz birini bence artık takip etmeyin, kendi hayatınıza bakın, başkasını bulun. Böyle hissetmeniz bir derece normal bence.

Koydu değil mi? Kabu et.

işte bu yüzden evlenen insanlar birbirlerinin ilk sevgilileri, ilkleri olmalı.

Boş yapma dostum seni ilgilendirmiyor artık, daha önemli işlerin olmalı.

@acemi onları zaten alacak bi gün. Boş yapma.

yakinda bosanirlar.

Üzgünüm ama beraber kurduğunuz hayalleri filan yaşamayacaklar. Beraber kurdukları çok daha keyifli hayalleri var. Bunu kabullenmek lazım devam edebilmek için.

Evlilik bir sürü sorunu beraberinde getiriyor. Dışardan göründükleri kadar mutlu değillerdir emin ol. Hayaller altın tepside sunulmuyor maalesef.

evlenmesi en güzeli.
almancıların türkiyeye kesin dönüşü gibi,
bi daha asla geri dönüşü yok.
afedersin sike sike kabul ediyosun
ve sike sike alışıyosun.

Erkekler bu evlilik manyağı kızları hiç boş bırakmıyorlar. Baksana bunu da havada kapmışlar. Senin de aklın onda kalmış. Nedir bu tür kızları bu kadar özel yapan şey? Böyle evlilik de evlilik, gelinlik, çeyiz, tek taş ^^ diye ortada gezinen kızlar size daha dişi, daha anaç mı görünüyor? Aksini hiç görmedim çünkü, ondan soruyorum.

evlense sorun yok, çevresindekileri görünce orda/ burda ağırma gidiyor. çok acayip ortama düştüm demeden edemiyorum, keşke evlense, bende kurtulsam :D

kargo isi zordur ve calisma saatleri de uzundur.
ama tasima isi yapmayacaksaniz denemekten zarar gelmez bence.
hele ki calismaniz ve para kazanmaniz gerekiyorsa baslayabilir ve ortami kendiniz gorebilirsiniz.

Selamlar,
yaş kaç? Evlilik/çocuk durumu ne?
Eğer yaş erken, evlilik gibi bir durum sebebiyle iş değiştirme problemi olmayacaksa neden olmasın. Tecrübe olur en kötü.

Sadece "taşımaya vermem" kısmının havada kalmaması kısmına dikkat etmek gerekebilir.
2 hafta sonra "şuna bir el atıver" durumuyla başlamasın.

@burfak, taşıma dedikleri koca koca kolileri taşımaksa 40 kiloyum zaten yapamayacağımı anlamış olması gerek. ama ufak tefek eşyaları evlere götürme işiyse o olabilir bak, yürümeyi ve gezmeyi çok severim. neyse du bakim.

Deyim yerindeyse kopek gibi calisirsin oyle soyleyeyim. Emin ol.

@stavro köpekle kastın, yani barkod ve kayıt bence hiç yorucu olmaz. sadece elin ve zihnin işleyecek.

sıkılıyor olmayasınız? müzik çalmadığı müddetçe ev işi yapamıyorum ben de.

Ne yapacağını nerden başlayacağını bilmediğinden olabilir. Ben geçen tiramisu yaptım saatlerimi aldi. Çünkü ilk defa yapıyordum. Miktar süre gibi şeyler kafamda net değildi. Ama bildiğim tarifler hızlı olur.

sorunu biliyorsun, sorunun nedenini de. hayatımda şu yaşıma kadar bu ikisini bilip de çözümü bulamadığım şey olmadı.

12-13 senedir yalnız yaşıyorum. aynen senin annen gibi benim annem de. bize iş yaptırtmadı küçükken. hala en basitinden evde annem varsa yatağımı bile toplamam. ama evde o evi temizleyecek annem yoksa kalkar üşenmeden temizliğimi yaparım. her sabah da yatağımı toparlarım. kusura bakma ama senin durumun tamamiyle bahane uydurmak işten kaçmak. kimseye doğuştan pratiklik gelmiyor. şimdi bir işi yapmak 3 saatini alıyorsa zamanla onu defalarca yaptıkça o süre de azalacak. bahane uydurmayı bırak, poponu kaldır ve yapılması gerekeni yap.

Evinizin nispeten temiz, derli toplu olması için yapılacaklar listesi yapın. Misal, "yerleri süpür. kirlileri topla. Makinayı çalıştır. Bulaşık makinasını boşalt. yatağı topla. Banyoyu cifle" vs gibi şeyler. Bu görünür bir yerde veya telefonunuzda dursun. Sonra saatinizin alarmını 20dk'ya kurun. Herhangi bir işle başlayın. 20dk boyunca yapabildiğinizi yapın. Alarm çalınca gerisini bırakın. Bunu alışana kadar her gün veya iki güne bir yapın. Zamanla hepsini bu sürede yapacak kıvama gelirsiniz.

Cam silmek, halı yıkamak gibi şeyleri kendiniz yapıyorsanız onlar sık sık yapılacak iş değil zaten, ona göre ayrı program oluşturursunuz.

bir seyi ne kadar cok yaparsan o kadar hizlanirsin.

Hiç gerek yok böyle hareketlere. Kitap aşırı sıkıcı zaten

yok be.

Yazın gittiğim psikolog önermişti,aldım duruyor :/

70 sayfa okudum. sadece olumlama özelliğini aldım bilinç altıma nasıl etki ettiyse bana yapılan kötülükleri iyi anlamda bahanelendirerek karşı tarafla empati kurabiliyorum.

film izle daha hızlı.

İyi Hissetmek kişisel gelişim kitabı değil yalnız. Duygudurum bozuklukları ve depresyon ile ilgili bilimsel bir kitap, yazarı da psikiyatrist.

Kesinlikle oku, içindeki egzersizleri de yaparsan mutlaka fayda görürsün. Yapmasan bile okuduğun şeyler düşünce yapını değiştirebilir.

depresyondaysanız, anksiyete veya benzeri psikolojik sorunlarınız varsa okuyun. kitap bir kişisel gelişim kitabı değil. hatta şöyle diyeyim, kişisel gelişimle uzaktan yakından alakası yok. bu, amerikan psikiyatri derneğinin tavsiye ettiği, klinik deneylerde test edilmiş yöntemler içeren bir bilişsel psikoloji kitabı. bilimsel niteliği olan bir kitap.

kitabı nasıl olsa aldığınız için şu kadarını söyleyeyim. kitabın başındaki bölümü okuyun. hani şu kitabın depresyon tedavisindeki klinik deneylerde test edildiğine dair bilgilerin bulunduğu kısmı. orayı okuduktan sonra zaten devamını okumak isteyeceksiniz. kitaptakileri içselleştirirseniz faydasını görürsünüz. biraz kas hafızası gibi bu. nasıl ki dövüş sporlarında belirli bir etki karşısında yumruk atmayı otomatiğe almanız sürekli tekrara dayalıysa zihninize gelen olumsuz düşüncelerin sizi ele geçirmesini önlemek için önerilen teknikler de buna benziyor.

edit: i was made for you'nun dediği kesinlikle doğru. içindekileri tek tek uygulamasanız bile düşünce yapınızı değiştiriyor.

yerde duruyordu evde gecen. alip bakmadim bile. Adindan ve kapagindan anladim zaten.

Oku. Okumaman da zaten su anki bozuk psikolojinle alakalı. Üstelik doktorun tavsiye etmiş. İşe yarayıp yaramadığına kendin karar ver. Burda yine depresyonda olan hiçbir şey yapmak istemeyen biri okuma yea dese okumayacak mısın.

birden fazla kisiden hayat kurtarici oldugunu direk duymuslugum vardir. bizzat alip hediye ettigim kisiler olmustur.

bu kitap bir kisisel gelisim kitabi degil. bilissel terapi (CBT) depresyon ve kimi diger duygudurum bozukluklarinin klinik anlamda tedavisinde kullanilan dunyanin en gecerli 3-5 tekniginden biridir.

herkesin uzman bir terapistten CBT tedavisi alacak parasi durumu olmuyor. bu kitaptaki teknikler bu metodun en temel tekniklerini gunluk hayatina uygulamayi ogretir. sadece okumak degil icinde yazdigi teknikleri uygulamayi da denemelisin yani.

bütün kitabı okumadım ama okuduğum kısmının çok faydasını gördüm. hatta kitabı arkadaşıma okuması için ödünç verdim. depresyonda olmama sebep olan saçma huylarımı keşfettim ve aynı düşünceler kafamda dönmeye başladığında dur diyebilir hale geldim. okumanızı tavsiye ederim.

Ahahahahahahaga (bkz: gusül)

Bu hususta dini kaygisi olanlar ikiye ayrilir. Hemen alanlar vs. sabaha (sabah namazina) birakanlar... Genelde hanimlar hemen alir. Erkekler bekler bir muddet, bir kucuk su falan dokerler once...

@corc,arkadaşın sormak istediği duş gusül abdesti. en geç 1 saat.

dinimizde cinsel ilişkiden sonra gusül abdesti almalısın. üç kere ağzına, ayrıca boğazını gılı gılı diye çalkalamalısın, üç kere burnuna direği sızlayana kadar su çekmelisin. sonra iğne ucu kadar kuru yer kalmayacak biçimde yıkanmalısın. sonra işiniz gücünüz rast gitmez benden söylemesi.

2 namaz arasını geçmemeli diye biliyorum.

Ama "ben cenabet adım atmam" diyip de başucuna toprak koyan, isi bitince toprakla hemen teyemmüm edip banyoya öyle giden dahi biliyorum. Bir de bir amca demisti ki adamin yatagi duşuna 7 adimdan uzak olmamali. Cünüpken yedi adimdan fazla gezmemeli...

evet gusülden bahsetmiştim. ancak illa namaz kılması gerekmez adamın. normal derecede dindar olup namaz kılmayadabilir.

bazı kimseler gecenin ikisinde duş alıyor hemen. bazıları da sabah artık ne zaman uyanırsa. işte bu ikisinden hangisi dogru dini açıdan onu öğrenmek istedim.

üzerine ezan okutulmaz derler, yani gece için sabaha bırakılabilir

Gerçekten müslümanım diyorsun ve bu sorunun cevabını bilmiyorsun, öyle mi?

Cünüp gezmek günah değildir. Ancak bir namaz vaktini kaçırmak günahtır (ve hatta hanbeli'ye göre küfürdür) ve cünüpken de namaz kılınmayacağı için bînamazın günahı artmış olur.

hala namaz diyor...

iki namaz arası gibi bir derdim yok. gece kafamı vurur yatarım. arayı fazla uzatmam ama evden çıkmadan önce abdestimi alırım.

15-20 dk sonra. Üzerine uyuyamam. Gusül önemli, evet!

dışarı çıkmadan önce niyeyse benim için bu şekilde ilerliyor

1-2 saat sonra ama duşta da pompiş.

@gameofannen Sen müslüman geçiniyorsun ve namazdan bahsetmemle alay ediyorsun ha? Güldürtme kendine.

Eğer gusül almayacak sabaha bırakacaksanız tenasul uzuvlarını yıkamalısınız, sonra namaz vakti geldiğinde duş alıp namazınızı kılabilirsiniz.

Namaz kılmayan biriyseniz evden çıkmadan guslünüzü alırsınız.

eşli olmayanlar yanıtlayamıyor mu

boşandın mı ::))

Açıkçası bana biraz saçma geldi. A kan grubuyum listeye baktım. Hindi ve tavuk eti disinda tüm etler bana zararlıymış. Ne yiyeceğim o zaman? Hadi eti geçtim şunlar benim için elzem şeyler ki hepsi zararlıymış.

Her et (tavuk ve hindi hariç), inek sütü, tereyağı ve herhangi sıvı yağ, patates, pul biber, domates, domates salçası, siyah çay,
mandalina, portakal ve suyu, maden suyu

Sonuç olarak 24 senedir yukarıda zararlı diye geçen şeyleri yiyorum şimdiye kadar bunlardan kaynaklı bir sağlık problemim olmadı.

böyle bir durum var zaten testleri de var
örneğin pinner test

ben listeyi kendime çok uygun görmedim ama daha doğrusu bu beni rahasız ediyor dediğim bir liste değil sanırım AB grubu olmam nedeniyle.

Tesadüf bence, ben ta kaç sene öncesinin 750 lirasını verip besin intölerans testi yaptırdım ve B grubuyum, besin intölerans testi sonuçları ve bu sitedeki sonuçların alakası yok (gerçi besin intölerans testi de yalan geliyor bana).

Boyle bir sey yok, tamamen uydurma. Inanip inanmama meselesi de degil, bilimsel olarak yanlislanmis bir sey.

academic.oup.com
www.ncbi.nlm.nih.gov

duyuru ahalisi böyle şeylere pek inanmıyor. birçoğu modern tıp savunucusu. sade hayat grubundan kişilerle konuştum. onlar da modern tıbbı reddediyorlar. söylediklerinin birçoğu aklıma hiç yatmadı. kan grubu beslenmesi de pek alıma yatmıyor. belki çok hasta olunca mecbur dener insan. MEVLAM o günlere koymasın.

Ben çok cahilim sanırım ilk kez gördüm ama inanmadım da. Listeye baktım b grubu için faydalı olanlar bakliyat karşılığı yeşil mercimek ama biraz altta zararlı olanlara her mercimek yazmış. Bence onlar da emin değil :))

valla ben hep ağlatanların bi güzel hayat yaşadıkları örnekler biriktirdim

@neo, bence aceleci olmamalısın. henüz şimdilik gülüyor da olabilirler.

Genellikle ağlatan ağlıyor.
Bir kişi birinin ekmeği ile oynadı tamamen sudan sebeplerle. Yıllarca hayalini kurduğu işi yapması onun iki dudağının arasındaydı, önce ümit verdi sonra def etti. 2 yıl sonra her şeyden üstün gördüğü bütün makamını kaybetti şuanda psikolojik tedavi görüyor.
Kimsenin yaptığı kimsenin yanına kalmıyor demek büyük laf ama genel olarak bu bu şekilde işliyor.

yoo. gulmesinin ya da aglamasinin bize yaptiklariyla alakasi oldugunu dusunmuyorum. gulebilir de aglayabilir de. bunu insanin kendisine baglamasi falan tumuyle bullshit, kendini kandirmaca.

yok öyle birşey. hatta tersi.
mesela hepimizin hayatını kabusa ceviren bir pez. var.
sefa sürmeye devam ediyor.

oğlu olmuyo diye karsını boşayacak adam tabi ki bok gibi bir baba olduğundan bok gibi bir çocuk yetiştirecek. burdan ilahi adalet devşirmeye çalışmak çok saçma. ağlatan güler, ağlar belli olmaz böyle şeyler.

yoö, bomboş avuntu bunlar. kötünün keyfi yerinde.

@ghilleinthemist, adamın güzel vefalı çocukları da var ayrıca karısını boşayıp başkasını bulamayana ne demeli? ayrıca şu da çok güzelmiş: eksisozluk.com

bence siyasetçilerin birçoğu ettiğini fazla fazla buluyor. hepsi itibarı 5 paralık biçimde can veriyor. malum pez. arkadaş içinde öyle bir son umut edenlerin sayısı az değil. bakıp göreceğiz artık.

ilahi adalet, karma gibi şeylerden medet ummayı bırakırsak her şey değil ama birkaç şey kolaylaşıyor.

inanıyorum. var öyle bir şey. örnekleri de var.

ama tam tersi örnekleri de var!

bir, o hırsız şerefsiz; iki, o vefasız... ikisinin de yaşattıklarını yaşamalarını diliyorum. ikincisine karşı hala sevgim ve merhametim var, sadece anlamasını istiyorum. anlasın ve vicdanı rahat vermesin ona. birincisinin ise, Allah belasını versin.

onun gulduguyle benimki bir degil, karistirdiginiz bu. onun mutluluguyla benimki bir degil, onun mutsuzluguyla benimki bir degil.

Bana sisko diyen cocuk simdi kel. :)
Ciddi ornek olarakta bizim bir hoca arastirma merkezinin muduruydu. Yuksek lisans, phd ogrencilerini kullanip atti. Cok olay oldu burda uzun uzun anlatamayacagim. Rektor degisince bunu kovdu. Simdi adini anan bile yok.

Etrafimda aglayan pek olmadigi tespit sansim olmadi ama tabiatta oyle bir adalet mekanizmasi falan yok. Bunlar sadece tesaduf. Adamin aglamasini aglatmis olmasina bagliyor insanlar teselli icin. Tamamen random bunlar.

Dün akşamki yayın alışına bakabilirsin

www.tlctv.com.tr

Baktım aynı programi bulamadım.

tam paçayı kurtarıyordum ki.

“People dergisi araştırıyor” da olabilir program.

buraya takılıyorum.

tv de bi şey yok. gürültü de istemiyorum. sessiz ortam olsun istedim. buraya girdim. birazdan ekşiye bakayım.

buraya gelmeden önce tv fiyatlarına bakmıştım :)

Bunu dinliyorum;
www.youtube.com

arkadaşım tatile gidecek birkaç günlüğüne. ben de kedilerine bakmak için onda kalacağım. şimdi çantamı hazırlıyorum. arkada da ryan porter'ın the optimist albümü çalıyor.

size de iyi geceler bu arada.

Çiğ köfte sipariş ettim onu bekliyorum. Evrencan Gündüz dinliyorum. La la la.

Ders çalışmak için ortam hazırlayıp, evi dağıtıyorum. Sonra tekrar topluyorum falan. 10 gün daha başlayamam bu gidişle.

Gemiden geldim sabah 05’te uyumaya çalışıyorum :)

meditasyon ya da zikir gibi şeyler yapıyorum. elektronik eşyalrdan uzak durup odamı havalandırıyorum. güzel yatağımın içinde herhangi bir kitap okuyorum ya da televizyonu açıp beynimi yormayacak bir şeyler izliyorum hemen uykum geliyor.

eşim melisa çayı içiyor.

Bunu dinliyorum 425535362. kez:
youtu.be

Şu birkaç aydır her ay grip olmaktan bıktım. Yanımda hapşıran oldu mu anında şifayı kapıyorum. Tüm gücüm verimim sıfırlanıyor adeta.

tereyağ,biberler çok ince olacak baya çok çok ince,
direkt domates değil domates sosu,
karabiber,tuz,pul biber ve az kimyon,sarımsak tozu
yumurtanın sadece sarısı beyaz yok.

Tereyağ + sıvı yağ.
Üstüne soğanı at. Pembeleşinde biberleri.
Üstüne domatesi.
Domatesler kendinden geçince yumurtaları çak ve karıştır.

herkesin ağız tadı farklı bir kere. benim yaptığımı sen beğenmezsin, senin yaptığını ben beğenmem.

soğanlı olur soğansız olur tartışmasına dönmesin. ben mesela yumurta sevmem. tek başına yumurta yiyemem. ne kadar başka şeyle karışırsa o kadar yenir olur benim için. o yüzden menemene soğan koyarım.

tereyağ + zeytinyağı. üstüne ince kıyım soğan + biber. biberler ölünce kabuğu soyulmuş ve doğranmış domates. domateslez biraz kendini bırakınca önceden çırpılmış yumurta. sonra iyice birbirine geçirene kadar karıştırılacak. baharat olarak tuz, karabiber, acı toz biber ve pul biber.

mesela kimisi yumurtayı kırıp karıştırmadan bırakır, öyle sever. kimi benim gibi iyice harç eder. kimi az pişirir, cıvık cıvık yer, kimi çok pişirir kerpiç gibi yapar. kimi bol domatesli, kimi domatesi koklatır bol yumurtalı. soğan tartışmasına hele hiç girmiyorum.

yani menemen kadar değişik ağız tadına hitap eden bir şey daha yok.