Lambada.

horon

Liste dışı ama Swing.

Salsa ve bachatayla başlaman uygun olur, sonra hoşuna giderse diğerlerine de bakarsın. Okul önerisi de istersen işte o da burada:

www.danskeyfi.com.tr

Salsa

çok zayıf

özür dileyerek "çirkin" demek istiyorum. düşüncem budur.

ilk fotoğraftaki sorun değilde ikincisi kötü baya.

otobüsteki baş örtülü teyzeler ye kızım ye diye yaprak sarması sokuşturur bunun ağzına.

2si aynı kisi bu arada

bacımdır. oturur birlikte dürüm ya da iskender gömeriz, üstüne çayımızı içeriz. böyle olmaz. bu şekilde olmaz...

fotoğraflardan bağımsız olarak güzel bir yüzü varsa ve uzuvları orantılıysa bir adım öndedir benim için.

ama kız güzelmiş. zayıfken ucuza transfer ederim. altyapı önemli.

sonrasında gelişim gösterir sanıyorum. beslerim ben.

aşırı sağlıksız ve çirkin.

(bkz: anoreksik)

bu kız kötü durmuyor bence. ama genel olarak aşırı zayıflık iyi değil.
yine de şişko olmasındansa tercih ederim.

model mi bu? instagramdan takip ettiğim bikaç model var benim de. birini eskiden beri takip ediyorum. ajansa kabul edilmeden önce sürekli donut, hamburger, çikolata resmi paylaşıp duruyodu, şimdi hugo boss'un miu miu'nun defilelerine falan çıkmaya başladı en fazla bitki çayı resmi koyuyo :) kızların bir suçu yok. suç sektörde.

Littlejack merak ettim kimmiş o:P

Bu kız Modelimsi bişey ünlü değil pek girlnah diye ara bulursun

instagram fotoğraflarına baktıktan sonra karar değiştirdim. çok çirkin. iflah olmaz derecede çirkin.

saglıksız. çirkin ya da güzel demeyecegim ama bence bundan hoslananın pedofil olması yuksek ihtimal.

ya çirkin ya da güzel olarak ayırmıyorum. bana sağlıksız geliyor. sağlıksız şeyleri çağrıştırıyor.

aynı şey aşırı kilolu insanlar için de geçerli.

5-6 kilo alsa kıvama gelecek, zayıf severim ben ama iskelet gibi kötü öyle

zevkler ve renkler epey ayrisir bu konuda. ama kabul edelim cogumuz eti budu olmayan insanlari guzel bulmuyor.

Gram kas yok hic begenmem

Atletik qizlar eqlesin

töbe bismillah bişi lan. evlerden ırak

Şişman kızın karşılığı bu değil, evvele bunu söyleyeyim. Yani "Şişko sevmiyoruz" deyince böylesini seviyoruz demek istemiyoruz. O konu biraz daha farklı, o ayrımı yapmak lazım. Bu da en az şişkolar kadar hastalıklı duruyor.

Sağlıksız, çirkin ve yağ fazlalığından çok daha kötü. Tercih sıramda "Dünyada tek erkek kalsam bileklerim kopsa ve tek kadın bu olsa." düzeyinde.

çok kötü bu kadar zayıflık. kas yok. bir deri bir kemik. bir tuhaf oldum ya ikinci fotoğrafta. hastalık derecesinde zayıf.

Biraz kilo aldırırım, şişmandaki deformasyon yok bunda en azından.

Nasıl olsa gelecekte kilo alacağı için dert etmem. Sevişirim de evlenirim de karakteri uyumlu ise ve bu resimlerdeki hatunlar kadar güzelse.

@annebenasikoldum benim dediğim de highhsoul nicki

bayılırım

instagram.com
sanırım bu kız.
dostum zayıf iyidir, hoştur, yazın kokmaz, kışın sıkmaz ama bu zayıf değil ki, iskelet sistemini deri ile kaplamışlar bunun.

et yok bunda hiç. bu takıntılıdır, her yerde yiyip içemezsin, yediğine içtiğine karışır, seni kendisine benzetmeye de çalışabilir, uyuşmak çok zor. yoksa zayıf benim de ilk tercihim her zaman, iskelet olmadığı sürece.

bence baya garip kaçar.Slav ismi değil mi?

bence gayet güzel isim. niye sıkıntı yaşasın ki?

defne güzel ama ben lena'yı sevmedim.

ne anlami var ki?

Kardeşimin bir arkadaşı Lena, garip karşılamıyorlar.

kime neymiş arkadaş yaaa, o ne der bu ne der.. çok güzel isim biraderim allah bağışlasın...

Güzel isim. Arkadaşımın kızı da lena :-)

www.youtube.com

sırf bu kız yüzünden konulabilir.

aslında arapça/ibranice kökenli. bizden biri/insan anlamı da taşıyor. Hastanedeki sisteme baktım, suriyelilerde de var baya. Bi yandan yeni nesilde de azda olsa oluyor. Ne bileyim biraz garip karşılıyor yakın çevrem...

zeynep

lena slav ismi. pırıl hep hoşuma gitmiştir.

anlamı güzelmiş. tek başına hoş olabilir ama yanında ikinci bir ismi taşıyamaz gibi geldi.

güzel isim koy bence hocu. hayırlı olsun

elit kesimin çocuklara koyduğu sikimsonik isimlerden biri gibi duruyor maalesef. daha güzel ve anlamlı binlerce isimden biri daha tercih edilebilir olur.

edit: haa slav kökenli bir aile iseniz, evet uygun olabilir.

burada lina bera diye bir kiz var ama lenayi hic duymadim.

lina, hena, yona, muna...

"defne" olmasın.

Anlami da guzel tinisi da guzel yazilisi da guzel.

Ben de maya ismini cok severim mesela. Ama duz maya degil de ilk a nin uzerinde sapka var gibi okununca guzel oluyor. Hala derken anne kardesi olan hala degil de halen anlamindaki halanin okunusu gibi.

Neyse konumuz lenaydi. Lena guzel isim evet.

bence çok güzel,değişik kesin lena olsun derim.allah analı babalı büyütsün şimdiden

dead and broken +1

güzel değil kardeş, Norveçli yengem var onun adı lena, ona yakışıyor da sen şimdi düşün ki elin Norveçlisi çocuğuna asena diye isim koysun.. Tuhaf.

Ha anne ya da baba farklı etnik gruptansa olur o zaman. Ayrıca defne de çok güzel bence.

garip kaçar. sıkıntı yaşar.

Defne çok güzel bir isim. Lena da fena değil. Deli gibi bir kız çocuğu isteyen biri olarak ben bu iki ismi de koyardım :)
Yalnız yukardaki saydığın iki ismi beğenmedim. Onları hiçbir şekilde düşünme bence. İkisi de çok kötü.

öğrencim vardı adı lena'ydı ve çok hoşuma giderdi, hala da gider. bence çok hoş bi isim. umarım o da büyüyünce lena'yı tercih eder.


şimdiden hem sana hem eşine mutluluklar.

ben lenayi sevdim de yorum yapmayacagim pek fazla. asil mutluluklar dileyecektim ben.

en.wikipedia.org

bolşevik misin?

Rus sınıf arkadaşımın adı Lena. Bence koyma.

Lena ismi güzel, ama Türk ismi olmadığı çok açık. Biz soyadimizi arel olarak degistirecektik, daha sonra yahudilerde olduğu için başka bir şey yaptık. O zaman üzülmüştüm ama şu an çok mantıklı geliyor. O yüzden sizde sırf güzel diye koymayın bence.

dayanamıyorum atlayacağım; isme çok önem veririm.
tuana gibi bir şeyin yaygınlığıyla kıyaslayınca garip falan kaçmayacak bir isim bence. arapça isim koymak için arap olmak gerekmediği gibi slav kökenli bir ismi kullanmak için de slav olmak gerekmiyor. burada da bir anormali göremiyorum. olsa bile nolur ki, şahsına münhasır bir ismi olur yani.
bunlar bir yana ben sevmedim o ayrı. anlamı güzel, ama ben bir kelimenin ses süresine ve tınısına, çağrışımlarına da bakarım. a nın olmasına ve çok kısa olmamasına dikkat etmek lazım ismin bence. bir de dikkat ettiğim kadarıyla bazı isimler çabuk eskiyor insan gözünde. bazıları ise popüleritesine, kaç zamandır kullanılmasına rağmen hiç eskimiyor.
1. duruma örnek duru'yu vereyim mesela, 2.duruma örnek de zeynep, deniz.
lenanın potansiyeli de birinci durumdaki gibi -bende hissettirdiği kadarıyla-.

son bir not: batıl diyip geçmeyin numerolojiye kıymet verin.

Yemişim numerolojiyi de kalanı için raavann haklı. ülkenin yarısından fazlası ya arapça ya da arapçadan devşirme isme sahipken sorun yok, slav olunca hemen sen slav değilsin, elit aile çocuğu falan...

Lena koy bir şey olursa lena headey hayranıyız dersiniz. :)

dead and broken +1

bi de defne lena kulağıma çok iyi gelmedi. birinden biri osla daha hoş olabilir.

bizim oğlanın adı pedro efe olacak, o yüzden benim yorumu ne kadar ciddiye alırsınız bilmem :D

düşündüğüm kız isimlerinden biri lina. lana, lena da benzer isimlerden. aslında ilk olarak düşündüğüm lana idi. bazı nedenlerden dolayı, eledim. lena için de aynı şekilde. lina duruyor şimdilik, bakalım.

doğsun bakalım hayırlısı ile, ismi onu bulsun.

çift isim koymayınız.
onun haricinde seçtiğiniz iki ismi de beğendim aslında.
ben olsam bu ikisinden birini seçeceksem defne koyardım. global bir hatun olursa daphne şeklinde de kullanabilir (:

hepsinin haricinde, ben sizin kızınıza "nil" ismini yakıştırdım.

annesi russa normal.

Lena çok güzel bir isim.

Defne ismini de çok severim.

"Defne Lena" ise uyumsuz geldi bana.

Aydın ve Muğla civarında gezen Volkswagen'lerin plakalarında çokça görürsünüz adını.

lena.vw.com.tr

ismi Lena olan rusların pasaportlarına bakınız, ismi Elena dır bi nevi kısaltma aslında Lena.

Elif ismini duyunca "Aa! Arap mısın?" demeyenler "lena türk değil ama..." diyorlar ya ona bitiyorum. Hani güzel isim ya da kötü isim olması değil tartışılan. Irk konusu konuşuluyor ve bu bana saçma geliyor. Bak al bak yeni çıktık seçimlerden. Ahmet, Kemal, Selahattin bonus da Recep ve Tayyip... Hangisi Türkçe? Sanki Washington koyacağım demiş. :D

Lena isminde Türk arkadaşım vardı bu arada. Bu arada Defne de yunan kökenli ama kimse ses etmemiş :D

Defne ya da Lena diye okumuştum ben. Defne fena değil. Hikayesi de öyle.

insan isimleri torbaya mı girdi?

süper isim.

umarım ileride kendisine ismi yüzünden sıkıntı yaşatacak, insan ismi bulamamışlar mı heaheaea diyecek dalyaraklarla aynı ortama girmeyecek kadar akıllı olur.

(bkz: lena aylin erdil)

kısaca, çok güzel olur çok da güzel iyi olur.

la arkadaş bi defa büyük ünlüye uymuyor. cümle içinde kullansan.. aşina olmayanlara çok rahatsızlık verir. bana verir mesela. hakkaten çok skimsonik yea. adamı yavuz bülent bakiler moduna sokturtmayın. her dilin bir tınısı vardır. her dilden her isim bizim dile uyacak diye bir şart yok.
arada nümeroloji yazıyor ama okumadım. bazı marksist atayizler de kendi meşrebince yazmış. allah ıslah etsin demek isterdim ama ben de atayizim. kafanıza sıçayım demekle yetiniyorum. bir türkçe bir arapça ismim var benim. kaymak gibi. ikisi de büyük ünlüye uyuyor. herkesin dili dönüyor. (rusların dönmüyor) dangıl dungul iş yapmayın. rica ediyorum. çok.

slav ismi olması niye kötü olsun ki. Defne Lena sevdim ben. Adıyla yaşasın :)

ismimden 1 harf değişik. tınısı çok güzel ama ben tercih etmezdim. leni ve lina'dan çok daha iyi.

çok güzel bir isim olmuş Allah bağışlasın hiçte garip kaçmamış..

Kızınızın ilkel çağlardan kalma bir savaşçı mı, geleceğe yön veren ve yanında androitle gezen bir ay savaşçısı mı olacağını düşünüyorsunuz bilmiyorum ama ayşe'ye fatma'ya kıran girdi ülkede galiba.
Çocuğumuzun herkesten, hatta tüm dünyadan ayrı, bambaşka ve özel olduğuna inanmak istiyoruz ülkece sanırım.
Bu en başta, isim koymada bile geliyor.
Garip kaçmıyor, isim isimdir, ama bu tarz isimler görünce aileler hakkında çıkarım yapıyor ve antipati duyuyorum.
Herkesin kızı balerin niyeyse.

Kulağa hoş gelsin, peri gibi olsun ama aynı zamanda güçlü karakterli ve başarılı olsun, tüm bu nitelikleri birden çağrıştırabilecek bir isim, bir fonetik büyü bekliyor insanlar isim koyarken.

Sonuçta, garip kaçar mı sorunuza yanıt vereyim, kaçmaz, bu çağda neredeyse tüm ebeveynler sizin gibi isim koyuyor, yabancılık çekmez, dışlanmaz, onun neslinin isimleri de böyle.

Not: Umarım bu mesajı saldırganca algılamaz, şahsi bir şey olarak görmezsiniz ve üsluptaki "nız" ekinin doğrudan sizi kastetmediğini, duyuruya giren çıkan insanların burayı okuduklarında kendi iç dünyalarında benzer bir muhasebe yaşarken dikkate alacakları birkaç cümle hatırlamalarını istediğimi bu yüzden öyle yazdığımı biliniz.

Ecrin koyma da ne koyarsan koy. Ne sikim bi isimse herkes çocuğuna bu ismi veriyor, bu kadar iğrenç bir isim ne gördüm ne duydum. Bu bahaneyle bu düşüncemi de dile getirmiş olayım.

defne lena koyduk. bir buçuk aylık oldu. teşekkür ederim.

bence çok güzel isim hatta ilerde bir kardeşi olursa adını anel koyarsınız güzel anlamlı olur.

kakao +1 çok özenti duruyor bence bu tip isimler. Türkçe bir isim koymaya çalışırdım ben olsaydım.

Lena kendi gelip cevap yazacak kadar olmuştur neredeyse :D

Allah analı babalı büyütsün. Yeni nesil isimleri pek sevmem; ama Lena'nın tınısı hoşuma gitti. Manası da güzelmiş.

chp, mhp'nin akp ile koalisyon oluşturacağını hissettiği anda kendini öne çıkartacaktır. chp akp ihtimalini az görmüyorum.

gönlümden geçen chp'nin hdp mhp destekli iktidarı
böyle bir şey olursa

1. tayyip bey onaylamaz. akp güç kaybeder muhalifler kazanır. erken seçime güçlü gidilir.

2. tayyip bey onaylarsa hırsızlar, yolsuzlar, savaş çığırtkanları, yandaşlar biiiir güzel temizlenir. erken seçime gidilir. akp silinir.

@losev bagıscısı, ay hadi insallah:)

ama maalesef ben de erken secim goruyorum.

Erken seçim olmayacak, olması zaten vatan hainliği olur bu şartlarda. Koalisyon kesinlikle olacak. Türkiye siyaseti geçmişte "Olmaz" denilen bir çok şeyin olduğunu görmüştür. Hatta bugün Pkk/Şehit kavramı üstünden HDP'ye yüklenen Devlet Bahçeli zamanında Abdullah Öcalan'ın idam edilmesini engelleyen yasayı imzalamış siyasilerden biri. Ben yapmam ben etmem onla koalisyon olmam bunlar ortaklık yapmam diyen insanlara çok da itimat edilmemeli bu konuda. Teklif geldiği an hepsi kabul edecektir.

milletvekilleri kolay kolay erken seçim kararı almazlar. o kadar çabalamışlar, masraf yapmışlar. iki sene vekillik yapıp emekliliği garantilemeden seçim kararı almazlar. en az iki senelik bir koalisyon görünüyor.

mvlerin emekli olması için 2 yıl çalışmalarına gerek yok. 1 gün bile yetiyor.

vegan olabilecegimi sanmiyorum. Yani hayat boyu cikolata, dondurma, peynir, yogurt, bal, yumurta yiyememek fikri bana uzak geliyor. Vejeteryanliksa konus evet hazir oldugumda ben de deneyecegim. Ama suan degil

@minik donut canavarı
veganları değil de, veganizm düşüncesini sordum ben aslında. o saldırganlardan bağımsız olarak hayvansal ürünleri kullanmamakla ilgili ne düşünüyorsunuz?

tutarlılık açısından bakarsak sadece yeme - içme değil, teknolojiyi kullanma ve büyük şehirlerde yaşama konularında da belli bir duruş sergilemeleri gerektiğini düşünüyorum (veganizm bunları da kapsamalı). ek olarak vegan beslenme şeklinin sağlıklı olduğunu iddia etmelerine de ihtiyaçları yok, çünkü değil. onun dışında saygı duyuyorum.

vejeteryan olmak istiyorum. ileride olabilirim de. ama veganlık saçma ve zorlama geliyor. her şeyden önce sağlıksız. insan vücudu süt olmadan yumurta olmadan beslenemez sanki.

is arkadasim hintli bir vegan ve gayet iyi geciniyoruz. Tek problem beraber ögle yemegine giderken gidecegimiz yeri kararlastirmak zorlasiyor, o kadar da saygi gösterecez artik.

Aslinda her türlü düsünceden/inanctan birsürü sinir bozucu insan var. Bunun veganlikla ilgisi yok, önyargi olusturacak kadar vegan tanimadik, birilerinin yaptigi yanlislari herkese yüklemek iyi olmaz. Belki de biz de yapiyoruz ayni sinir bozucu davranislari ama farkina varmiyoruz.

mdc +1

veganizm düşüncesini de dayanakları itibariyle antipatik bir hassasiyet olarak görüyorum. sırf canı istemediği için yemiyorsa bir şey demenin manası yok ama bunu ahlaki ve ideolojik bir boyuta taşıdığında tartışmaya açık hale geliyor.

Cesaret isteyen bir şey, Türkiye'de çok daha zor olmalı. Olmayı isterdim ama, yemek yapmayı bilmeyen orta gelirli bir bekar için imkansız gibi, aç kalırım.

Romantik fakat sağlıksız bir akım. İnsan yaşamı için uygun değil. Bu şekilde beslenen insanların da hem fiziken hem de ruhen oldukça sağlıksız kişiler oldukları su götürmez bir gerçek. Ben bugüne kadar bir veganın derdini hiçbir zaman bilimsel ya da akılcı bir şekilde anlattığını görmedim, geneli "Siz ceset yiyen vahşilersiniz!!!" mantığında konuşan gayet saldırgan ve tehlikeli insanlar. Bu bile ne kadar sağlıksız olduğunun bir kanıtı. Hayvan eti yemeyi vahşilik olarak gören ve bunu engellemek için şiddete başvuran bir akım ne kadar sağlıklı olabilir ki.

Niyetleri gercekten iyi, iyi niyetliler fakat realiteden cok uzak olup anlamsiz davalar guttuklerini, mantiksiz ve tutarsiz olduklarini dusunuyorum. Akli basinda bir hareket degil veganlik.
Hepsini gectim, bunun saglikli beslenme sekli oldugu argumani beni gulmekten mahvediyor.

Birazdan burasi karisacak.
Bir de @konusma.. +1

iktisadi olarak mantıklı
vicdan-eylem hususunda tutarlı
sağlık açısından vasatın üstünde
propaganda olarak boqtan

richard leakey'in göl insanları kitabındaki toplayıcı avcı medeniyet hipotezlerini de hesaba katarsak ancak kısmen uygulayabileceğim bir dünya görüşü.
mesela yumurtalarını dökmüş, pınarın başında can çekişen kırmızı balıkları toplar kurutur yerim, yenecek her cins böceği, çekirgeyi toplayıp yemek isterim, görevini tamamlamış ya da dünyada dehşet boyutlarda yer işgal eden küçük biyokütlelerin topluca avlanmasına karşı değilim. ya da mukavemet koşusu, mızrak, bok püsür ile yakaladığım hayvanı da gururla yerim ama kapitalizmin getirisi ağıl üretimi, trol ağları ve haksız rekabete yol açan diğer modern silahlarla öldürülmüş hayvanları yerken orspu çocuğu gibi hissederim kendimi bazen.

kargn sana bin kere tik atmak istedim. tam olarak bu sebeple ben hayvansal ürün tüketmiyorum şu an. keşke et tüketimi konusunda avlanma seviyesinde kalsaymışız, onurlu yaşarmışız.

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
Düzgün kesim dediğiniz ne bu arada? Şu silahları:( en.wikipedia.org ) filmlerde falan görmüşsünüzdür, kesim sırasında bu kullanılsa bile hayvan daha canlıyken boğazı kesiliyor. Bildiğim kadarıyla Avrupa'da kesimlerde bu kullanılıyor. En az canice olanı bu yani, helal kesim olayına hiç girmiyorum.

ben et yemeden yaşayabilirim o yüzden onları anlıyorum. saldırgan tutumlarını ise hiç anlamıyorum. yoksa sadece bitki yiyerek yaşayan çok sağlıklı sporcular hatta şampiyonlar var.

Et yeme o hayvanlar acı çekiyor demedikleri, hayvanlarla bir gıda ürün yerken kullanırken acır ya da nefretle bakmadıkları sürece sıkıntı yok. Istediklerini yemekte ve yememekte özgürler.

avcı bir toplum dünyayı kaplasa 20 milyon insana yetecek hayvansal besin var diye bir hesap okumuştum, kaynağı hatırlamıyorum. o biraz can sıkıcı. evcilleştirme olmasa bu kadar artamazdık. artmamız da lazım değil tabii ama işte. gerçi dodolar gibi sakin barışçıl canlılarda bizim bu onur kuralı da batağa saplanıyor. aptal kuşlar kaçmıyor, nasıl bir rekabet ki bizimki . galapagos kaplumbağaları, öyle yavaş metabolizma ki, bir yıl yemeden yaşayabildikleri rivayet ediliyor. canlı konserve gibi. bu hayvanları koruyacak etik kural da yok aslında. gemilere doldurulup canlı halde depolanır, aylar sonra yenirlermiş. romantik olmayan hangi ahak koruyabilir bu zavallıları kıyımdan?
düşündükçe sıkıntı.

büyük saygı duyuyorum, sağlam bir disiplin gerektiriyor yaptıkları.
düşününce yaptıkları mantıklı. vegan agresyonu diye birşey var ama bunu etki tepkiden dolayı olduğuna inanıyorum. vegan biriyle yemeye çıkıldığında "olm/kızm la manyak mısın şu et yenmez mi, lohkummm mubarek?" diyenler ve "et yemiyor bak aptal saptal konuşuyor,iki lokma et yese kendine gelecek, muahhaha zalaaaak" diyenler yüzünden bu hale gelindiğini düşünüyorum. her koşulda kendilerini savunmak zorunda kalıyorlar bir yerden sonra agresif oluyorlar ki haklılar.

donanımlı bir vegan arkadaşım var, donanımlı dediğimden kastım, etin besin değerinden de haberdar, üretim süreçlerinden de. biyoloji de bilir. avcı hayvanlar besin zincirinin üstünde, otçullara baskı kurarak ekolojik bir rol üstlenir. bir ototrofun, bir otçulun, bir etçilin, bir leşçinin, bir mantarın bu sistemde diğerlerine üstünlüğü yok. evrimin bizim gibi hepobur, muhtemelen leşçi bir geçmişe sahip, aşırı yetenekli ve adaptasyon kabiliyeti muazzam kuyruksuz maymunları kayırması kaçınılmaz. geldiğimiz noktada üstünlüğümüzü bilmesine rağmen benim bu arkadaş bu rolden kayaklanan istismarı reddediyor. yemem diyor ve yemiyor. hiçbir agresyonu yok, çünkü adamda ben dünyayı kurtarıyorum egosu yok. yani velhasılı, kral adam. bütün veganlar onun gibi olsa bu düzen belki bir gün değişir bile.

Mdc ve konuşma +1

bireysel bağlamda tutarlı buluyorum, insan hayvansal ürün tüketmekten rahatsız olup tüketmemeyi tercih edebilir. ama ben de birçok kişi gibi bu olayın veganizmle sınırlı kalmayıp endüstriyel hayvansal üretimle mücadele verilmesi gerektiğini düşünüyorum, zira veganizm (ve çeşitli söylemlerle veganizmi yaymaya çalışmak) uzun vadeli ve sürdürülebilir bir çözüm değil. Türkiye'deki veganlarınsa daha ılımlı ve anlayışlı olmaları gerektiğini düşünüyorum, toplumsal bir yemek kültürü var yıllardır oturmuş, bunun bir anda bireysel hareketlerle değişmesini beklemek çok büyük romantiklik. asıl üzerine gidilmesi gereken şey endüstriyel et üretimi. hayvanlara zulüm olmasının yanında zaten insanlar için de sağlıklı besin sağlamıyor bu sistem aslında, bu konuşulmalı.

düşüncelerine ve hassasiyetlerine saygım var, kimin ne yediğiyle ilgilenmiyorum. ne zaman bana katil deyip duvarlara falan "GO VEGAN" yazmaya başlıyorlar o zaman deliriyorum. kendi düşüncelerini ve yaşam tarzlarını başkalarına empoze etmeye çalışıp kendilerini nimetten saymıyorlarsa problem yok. bu dediğimi yapıyorlarsa mal olduklarını düşünüyorum.

kişiden kişiye değişiyor bu tabii, kimisi veganım diyor "eyvallah" diyorsun, kimisi de işte veganlık hakkında oturup edebiyat falan kasıyor. et yiyenler kötüdür, et yemeyenler iyi insandır gibi akıllara zarar sonuçlara varıyor.

veganlar hakkında bi' laf var ya zaten farklı şeylere de uyarlıyorlar, çok güzel: birinin vegan olduğunu nasıl anlarsınız? anlamanıza gerek yok, onlar zaten söyleyecektir.

vegan olmayı isterim ama beholderrulez'in dediği gibi, baya baya bişeyden feragat etmek gerekiyor. vegan olsam dışarı çıktığımda aç kalırım. vejetaryenim ama. yemek alırken çorba varsa mesela soruyorum içinde hayvansal bir şey var mı diye, varsa almıyorum.

insanın insana ve insan olmayana dayattığı bu düzene katkı sağlamak rahatız ediyor beni (google'ı da sevmem mesela, scholar dışında kullanmamaya çalışırım. bi kere bir mail servisi aldım ama napayım. zaten çok konuyla alakası yok.). ha memlekette herkes beslenme uzmanı, doktor, evrim biyoloğu, filozof, gurme gibi ünvanları doğuştan aldığından söylememeye çalışıyorum ama keko arkadaşlarım yeni biri ortama girdiğinde "ron et yemiyoğğ" diyorlar ve o zaman "sevmiyorum" diye geçiştirmeye çalışıyorum. yine de "eabi dürüm yenmez mi yeaa" diyorlar bana. türkiyede hiç tanışmadım ama yurtdışında veganlar da buna, hatta daha fazlasına, maruz kalıyor.

Saygı duyuyorum çünkü çok zor bişey.
Üzülüyorum et, balık, peynir güzel bişey.

Değer verdiğiniz birileri, kardeşiniz çocuğunuz her dakika kaçırlıyor, hapsediliyor vs vs olsa ve hala gelip sağlıktan, yok insanın doğası şöyleymiş gibi şeylerden bahsediliyor olsa, o tür hareketleri bir tepki olarak normal görmek lazım . Empati yaparak otepkileri verenlere, anlayabilirsiniz.

Vegan olmayanlara empati yapıyorum, çünkü ben de değildim eskiden ve anlayabiliyorum benimsetilmiş, normal kabul ettirilmiş o doğrulardan, senin iradenmiş gibi verilmiş o güzelden senin kendi zevkinmiş gibi o alınan lezzetten sıyrılabilmenin zorluğunu.


Veganların saygı duyulmaya ihtiyacı yok. Hayvanların yaşam haklarına saygıya ihtiyaç var. Veganlara, hayvan özgürlükçülerine karşı tavırlarınız kimsenin umurunda değil, ama bir bireye, bir canlıya karşı bu tutumlar, bayağı bir umursanmakta ve her şey bundan zaten.

Kısaca 20 dakikalık zevk, tamamlanamayan 20 yıllık yaşamlardan daha önemli. Ve etin, sütün tadı bitkilerle yapılan çoğu şeyde fazlasıyla var artık. Vegan lahmacun, kokoreç bile var.

Hayvansal gıdaların (özellikle peynir) tadını vegan olamayacak kadar çok seviyorum. "Adana'yı gördüm mü gömerim" demiyorum ama yemek olarak da hoşuma gidiyor. Demek ki o kadar da iradeli değilim. Yemeğin tadından aldığım haz ideallerimin verdiği tatminden fazla. Demek ki veganlarda da bu ideolojinin verdiği tatminin hazzı, yemeğin tadından daha fazla. Tat da tatmin de göreceli konular, dolayısıyla çok da bir şey düşünmüyorum.

Özetle, "Sen şimdi bir Adana olsa yemez misin"i süslü yazdım, o kadar.

1-sıfırdan
2-bakanlıklar bu iki parti arasında paylaştırılacak. hdp hükümete güvenoyu verecek(zımni ya da açık).
3-akp. çünkü ekonomik ve politik kriz varken, buna uzun dönemde akp sebep olmuş olsa bile, 13 yıllık iktidarda 'düzen' yanılsaması yaşatmış akp'ye kayma olacaktır. Türkiye'nin siyasi görüş olarak reaksiyonerliğe yakın çoğunluğu, hep düzen taraftarıdır. Bence bu seçimde de akp'ye ve otoriterliğe bir mesaj verilmedi. Muhafazakar kürt aşiretlerinin hdp'ye kayması, bazı milliyetçilerin mhp'ye kayması vemilli ittifak'ın küçük bir fark yaratmasısöz konusu.akp yine %40 aldı.
4-eylül gibi olur muhtemelen. ama bir bıkkınlık olacaktır.

1: Erken seçim olursa sıfırdan yeni bir seçim olacak herkes katılacak.

2: CHP MHP koalisyonu 276 milletvekili olan hükümet kurma sınırını geçemiyor. Fakat HDP güvenoyu verirse azınlık hükümeti kurulabiliyor.

3: Erken seçim olursa AKP'nin milletvekili sayısı daha da düşer, zira seçim sonuçlarına göre 3 şekilde hükümet kurulabiliyor. Buna rağmen kurulamıyorsa eğer işin içine yine bir ibnelik girecek demektir. Bu da 5 milyon olan HDP oyunun biraz daha artmasına neden olacaktır.

4: Erken seçim olursa 2015'in sonu gibi olur, yaza denk gelmez. O zamana kadar da geçici hükümet olur.

1.tabiiki de tüm partiler katılacak
2.hdp hükümette olmayacak. yani bakan olmayacak. güvenoyunda evet diyecek. güvenoyu ne demek biliyorsun dimi
3.akp daha da düşer
4.seçime katılım daha az olur

geçici hükümet nasıl kuruluyor. kimler kuruyor?
eskisi ne zaman feshediliyor?

1- hayır herkes

2- erken seçim ekim -kasımdan önce olmaz. öyle ha deyince seçim yapılmıyor. seçim hazırlık, propaganda süresi vs. var.

4- erken seçim en erken kasımda olur demişlerdi tvde
gerisini arkadaşlar açıklamışlar Hükümetin tam olarak oturması ve işlevini yerine getirmesi de en erken 2016 çeyreğinde olur yani nerden baksan 1 yıl sonra dediler tvde. Çok sıkıntılı bir durum ülke için

Koalisyon ve azınlık hükümeti seçenekleri iş yapmadığında, milletvekili sayısına bakılarak bir Bakanlık Kurulu oluşturulur. Bu bakanlık ülkeyi erken seçime götürür. Bakanlık Kurulu için güvenoyu alması gibi bir şart olmadığı için kabul edilmeme gibi bir durumu olmuyor. Geçici Hükümet bu şekilde kuruluyor.

degildir, biri silahli orgut digeri siyasi parti.

ama cok saglam baglari var, bunu kendileri de inkar etmiyor.

'hdp pkk ile iliskilerini koparsa super olur' dusunceleri biraz naiflik biraz da tarih, siyaset bilgisi eksikligi. kurtler icin pkk en az hdp kadar onemlidir.

eşit değildir ama alakasız da değildir. www.cehd.umn.edu

Organik bağ inkar edilemez elbette. Ahmet Türk bir televizyon programında "bize oy veren kişinin oğlu dağda, nasıl ayrıştıracaksınız bu insanları" diyordu. Hakkı var elbette.

Ama arada ciddi fark var. HDP içerisinde yer alan aydınlar, bileşenler, bireyler orada Öcalan için bulunmuyorlar. Kararları, yapılanları yanlış bulup demokrasi mücadelesi içerisinde yer almak isteyen de çok fazla insan var.

Ha ben tercih etmiyorum, o ayrı mesele. Edene saygı duyulmalı.

benim gözümde bildiğin birbirlerinin aynısı

www.internethaber.com

sence?

hdp'ye en zıt partiye oy vermiş biri olarak söylüyorum:

senelerce bu adamlara dağdan insinler ne yapmak istiyorlarsa yasal yollardan yapsınlar, dağdan inip ovada siyaset yapsınlar denmedi mi? seçim arefesinde adamların kalesi diyarbakırda mitingde bomba patlattılar ölüler, yaralılar vs. bu ortamda bile eyvallah dediler. ee adamlar ovada siyaset yapıyorlar işte nedir meseleniz? siyaseti bırakıp dağa mı çıksınlar istiyorsunuz?

hdp'ye oy verenlerin en az yarısının pkk'yı terörist olarak değil de gerilla olarak gördüğünü düşünsek bile hdp=pkk değildir. aralarında organik bağ var ancak aynısı değil. bir başka deyişle aynı bokun laciverti, ama laciverti

biri kürtlerin silahlı mücadele, diğeri siyasi mücadele kolu. siyasi mücadele verdiği kol haliyle daha kapsayıcı ve daha fazla kesimi içine alıyor. daha orta yolcu. çatı aynı ayaklar farklı. benim yazacağımı yemrem yazmış. adamlar dağa çıksa terörist, seçimle meclise girse yine terörist? ne yapsın lan bu adamlar? kimliklerini mi inkar etsinler? ülkeyi mi terk etsinler? daha ne kadar yok sayılacaklar?

HDP, PKK'nin siyasi kanadı diyen adam siyaset bilmiyordur. PKK zaten siyasi örgüt onun silahlı kanadı var HPG. Arkadaşın demeye çalıştığı legal kanadı, ki HDP ile PKK arasında bu kadar kesin bir ilişki yok. Yani örgütsel bir bağ yok ama aynı tabanı paylaşıyorlar ve üyelerinin önemli bir kısmı diğerinin sempatizanı.

Pkk nin Legal kanalı HDP artık mecliste isteklerini sunacak onanacak yada reddedilecek.
Benim için HDP = PKK

Apo Apo Apo diye Selo başgan dilinden düşürmüyor haliyle amaçları pkk harici bişey olamaz. Falan falan. Kürt hakkını korumak adı altında pkk yi yuceltecekler

değildir diyen pkk yandaşıdır. aksini iddia eden yine pkk yandaşıdır.

=

eşittir işte. tam olarak öyle değil yea diye kıvırmaya meyilli cümleler kurmaya gerek yok.

evet.

*başkan apo diye sayıklamak.
*emanet oy diyip de ilk günden imralı ile güzel şeyler olcak inş demesi.
*pkklıların oy vermesi :* kıps

bebek katili yıllardır içinde olduğu adada en çok ne yaptı? kitap okudu. zaten üniversitede siyasal bilimler okumuş birinden bahsediyoruz.

tutuklanma sonrasında kurduğu örgütten istediği en büyük şey
-> çoğalmaları ve okumaları

zaten pkklıların okumasını ve siyasete atılmasını istedi.

yani bu bölücü örgüt içinde bir düzenek oluştu. neyse.

adı üstünde bölücü örgütün. en büyük amacı kendi hallerinde olmak. bunu başta silahla deneyip şimdi siyasetle deneyecekler. çok basit değil mi? :/


---

bonus:

hdp ye oy veren izmir istanbul vejetaryen okumuş elitleri: ay ne var pkk ile bağlantısı olabilirrr kiiiiiğ onlar da haklarını istiyor. onlar da insan. biz onları çok seviyoruz..... o_O

evet. hatta kalem kılıçtan üstün olursa, çok daha kötü bir senaryo ile karşı karşıya olabiliriz.

Organik bağı vardır fakat ne olursa olsun Meclis'e girip siyaset yapmak isteyen, derdini bu yolla anlatmaya çalışan bir partiye "Senin böyle böyle bir olayın var, siyaset yapamazsın" demek, ki biz ülkece bunu yapıyoruz, demokrasinin en temel anlamına karşı bir harekettir. Biz ne yazık ki bunu anlayamadık bir türlü. Bununla birlikte benim için RTE ve kabilesi PKK'dan daha daha zararlı bir terör örgütü. Bunu da ayrıca belirtmek isterim. Ben Meclis'te Tayyip Erdoğan'ı görmektense Abdullah Öcalan'ı görmeyi tercih ederim.

cebinde bir terör örgütü bulundurmaya devam edip, bunu arada koz olarak öne sürerek barış istiyoruz deyince pek akıllıca davranmış olmuyorsun, kolaycılığa kaçmış ve yüzleşmeden kaçınmış, samimiyetini de yitirmiş oluyorsun. pkk zor durumda ortaya çıkmış ama misyonunu tamamlamıştır. kürt hareketine de artık sadece zarar veren bir fraksiyon. kurtulmaları lazım. şu noktadan sonra hiçbir şey ilk çıktıkları noktadaki hallerine gelmez. medya artık tek bir el tarafından kontrol edilemeyecek kadar çeşitli ve geniş kollara sahip, kimse kolay kolay sindirilemez. şu haliyle baktığımda sadece ödün ve taviz vermeden daha fazlasını isteyen, haksız olduğu yönleri görmeyen, mağdur olmaktan çıkmış akp benzeri bir yapılanmaya dönüştüğünü görüyorum. seçim sonucu oluşan ortamın ne kadar belirsiz olduğuna bakıldığında da halen bu kadar sevinçli olmalarının nedeni ellerinde tuttukları kozdur. bazılarınız mhp'ye çemkiredursun, hdp zaten mhp ile herhangi bir ortaklığa girmenin mümkün olmadığını biliyordu. garip hayallere kapılan sizlersiniz.

Evet.

değildir.
hdp; pkk'nın devlet ve halklar üzerindeki zorlayıcı gücünü kullanmak isteyen, belli başlı nedenlerle pkk'ya mecbur bir partidir.
pkk; iç ve dış güçlerin maşası bir terör örgütüdür. hdp'ye muhtaç değildir.

yakın gelecekte pkk "hdp'yi sallamıyoruz, biz böyle iyiyiz" derse şaşırma, şimdi komik gelse de.

nasil bütün kürtler pkkli degil ama pkklilarin hepsi kürt ise, hdp pkk iliskisi de bence aynen öyledir.

bence kesinlikle hdp=pkk degildir. hdp nin tam zitti bir partiye oy vermis olmama ragmen halen hdp'nin secim sonrasi aciklamalarini onurlu buluyorum.

@g7mor

dedi bile: www.radikal.com.tr

şu dönemde pek olası değil bence

4 sene fav'a atıp beklemek varken, güven kaybetmek istemezler, bu iktidarda öyle bir girişimde bulunmaz, oy oranlarını kemikleştirip yeterince güçlendiklerinde olursa olur.
Daha 2 senelik bir partinin alacağı risk değil.

HDP şu an hiçbir icraatın içinde olmayacak, olası bir koalisyonda da yer almayıp bekleyerek güçlenecek. Ki olması gereken de bu zaten. Umarım böyle olur.

Bence bunu deneyebilirler, olmaz dediğimiz neler neler oldu. Hükümete dışarıdan destek vererek pazarlık güçlerini arttırmaları olası ve ileride bunu da deneyebilirler, şaşırmam. Kabul edilir ve Abdullah Öcalan salınırsa da şaşırmam.

öcalan'ın yegeni meclise girmiş, soyadı öcalan olan birine maaş vericez milletçe hep bunlar akp'nin şımartması bunları.

Apoyu serbest bırakacak her hamle destekleyecek partiyi alaşağı eder. Bu saatten sonra bireysel olarak yapılacak tek şey mevcut dik duruşu sürdürmek olacaktır. Bir diğer mantıklı hareket de bu yezitlerin yolsuzluklarını ortaya dökmek olacaktır. Durmak yok yola devam.

çocukluğuna duyduğun özlem olabilir.

playstation 1 oynasan belki acayip mutlu olursun...

Kendini yere bırakırken topu elle tutmayı akıl eden ilk şerefsiz ve ona sarıyı çakmayan o hakem, el birliğiyle bitirdiler o sporu.

Ben Maradona'dan sonra futboldan zevk alamadım fazla. Belki biraz Ronaldo (R9) ile.

futbol da futbolcular da değişiyor, kısmen haklısın; bir futbolsever olarak aynı yalnızlık hissini ve burukluğu paylaşıyorum ama biraz da fazla romantik davrandığımızı düşünüyorum. yani hem haklıyız hem haksızız.

zidane, scholes, bergkamp falan bunlar zaten çok çok özel adamlar. bunların habire gelmesi garip olurdu. ayrıca bu akşam sahada xavi, iniesta, pirlo, buffon gibi adamlar vardı. ha hepsi kariyerinin sonuna geldi ama olsun, bu adamlar o futbolu çok sevdiğimiz eski dönemin adamları sayılmaz bence. ayrıca şu beğenmediğimiz, apaçi dediğimiz neymar bile iyi çocuk lan. o saçlarını falan ben de hiç sevmiyorum ama hakkında iyi kötü biliyorum bi' şeyler, hani "idol" bellenebilecek bir futbolcu olabilir 30'una geldiğinde.

çok büyük futbolcu olmak için hayvan gibi mental güce ihtiyaç var. yoksa hepimiz mahallede efsanevi top oynuyorduk. neden bir pirlo olamadık? çünkü biz üçüncü ligde oynasak götümüz kalkardı, çalışmayı bırakırdık. bıraktık. şu gün "nerede eski oyuncular" dedirten dünya yıldızları, o özlediğimiz oyuncular kadar iyi aslında mental açıdan. ha iyi aile babası değildir, karaktersizdir, göttür falan o ayrı mevzu ama o seviyede top oynayan adamlar aptal olmaz yani. aptal bir adam sırf kas gücüyle, futbol kabiliyetiyle juventus'ta barça'da oynayamaz.

bununla birlikte, işin renginin "solduğuna" inanıyorum. tamam neymar da büyük topçudur, severim sayarım eyvallah ama daha ruhsuz görünüyor futbol artık gözüme. eskiden şampiyonlar ligi finalinin anlamı %70 kazanmak, %30 prestij idiyse bugün %50-50, belki %30-70. futbol endüstriyelleşecek tabii ona lafımız yok ama çok fazla endüstriyelleşti sanki pezevenk. komple eğlence sektörü haline geldi resmen. rengi, tutkusu kalmadı pek. yine de futbol her zaman keyifli kalacaktır, finaller her zaman heyecanlandıracaktır. belki bir zidane veya pirlo gelmez ama olsun moral bozmaya gerek yok, öyle adamlar arada sırada çıkıyor zaten. yine çıkarlar bi' yerlerden :)

klasik nostaljik özlem sendromu. senin futbolu sevme dönemine o kısım denk geldiği için öyle düşünüyorsun, senden 20 sene önceki adam için de zidane'a o paraları vermek futbolun kalbine çakılmış bir kazık.

ne değişmiyor ki futbol aynı kalsın, bu kadar kapalı olmayalım değişime, her dönemin kendine has zevkleri var onların tadına varmaya bakalım.

bence bu işin çocukluğa duyulan özlem ile ya da yaş almayla çok alakası yok. 70 yaşında babam da bundan on yıl öncesine kadar oldukça zevk alıyordu futboldan ama şimdi almıyor. o da 60 yaşına kadar seviyordu ama şimdi benim gibi sallamıyor.

@kargn haklı bence. kazanmak için her yol mubahtır felsefesini soktular futbola. seviyesini düşürdüler. pis ilüminati.

cm0102

Kesinlikle Futbolun Endüstriyelleşmesidir sebep.Futbolcular değişmiyor aslında zidane'nin de Messi'nin de ,Maradona'nın da Pele'ninde,C.ronaldo'nun da hikayeleri benzer,aynı hırs, aynı hayal, aynı mentalite,değişen yöneticilerin kafa yapısı oldu herşeyi paraya bağladılar.Örneğin Lig maçlarının Trt'de verildiği yılları hatırlayalım, kim madida'yı, Osvaldo natarllo'yu, Stumpf'u, kaleci Hayrettin'i, metin-ali-feyyaz'ı vb. hatırlamaz. o dönemlerin kadrolarını hepimiz ezbere biliriz. şimdi sor beşiktaşın 3 yıl önce kadrosunu bilmeyiz. çünkü biz futbolu özetlerden izlmeye alıştık ne yazık ki;belki de bu yüzden dediğin gibi 10-15 dk sonra sıkılıyoruz..

Bence hep bosmanin yüzünden. Bütün iyi Topçular 2-3 takima toplanıyor, endüstriyel futbol da icine ediyor sistemin

Nostalji olduguna da katılıyorum. Büyük maçlardan önce eskoso kadar heyecan duymuyorum. Sebebi yaş ve doygunluk

benim uçak biletimde "ö" harfi "oe" diye cıkmıstı. kadın pasaporttan bulamadı harfin farklı oldugunu soyleyip buldurdum sıkıntı olmadı. eğer şüphe yaratmayacak gibiyse sıkıntı olmaz tahminimce. Türk hava yollarıydı

Sorun olmaz, birkaç harflik hatalara göz yumuyorlar.

Ben zamanında anneme bilet alirken yanlışlıkla boşanmadan önceki soyadını yazdım. Sonra değistirtmek istedim, "bir harf hatası falan olsa olur da, komple değişiklik için bileti iptal etmek gerekiyor" demişlerdi.

Benim hüzünlü orospularım

venedik'te ölüm

Veronika Ölmek İstiyor

@6 yaş, marquez'in kitabındaki kız çocuğu

venedik'te ölüm +1

Veronika Ölmek İstiyor demiş birisi şaka mısınız? ne alakası var? sallamayın.

soruya gelince kitabı bilmiyorum ama benzer konu Benim hüzünlü orospularım'da var..

Makarna yap bulyonlu koy önlerine yesinler.

kediye makarna vermeseniz daha iyi, bir paket 15 kilo mama 53.90 temizmamada, üç ay yeter o size gelecek diğer kedileri de hesaba katarsak, ayda 18 lira bir masraf yani altı üstü, ne biliim...
eğer ona da bütçem yok diyorsanız makarnayı yoğurda bulayıp verin bulyonlamak yerine.

sütü yarı yarıya suyla karıştırıp vermeniz lazım yalnız.

yediğiniz etlerin kemiklerini falan verin. kediler de köpekler gibi kemik yer.

tavuk ciğeri alabilirsiniz mama yerine. ucuz bir şey o. haşlayıp, suyuyla beraber içine ekmek katarsanız meselâ... bir süre idare edebilir.

kedi ve köpeklerin, kemikleri midelerinden atamadığını duymuştum. Bu bilgi ne kadar doğru bilmiyorum ama asla kemik vermeyin diye bir uyarı okumuştum

Hocam bu kedi yeri geliyo güvercin yeri geliyor fare tutuyor. Kemiğin sorun olacağını sanmıyorum ve arada veriyorum.

Yumurta haşlayıp verdim ben geçen gün arkadaşımın tavsiyesiyle, üzerine de beyaz peynir ufaladım biraz. Süt verme, sütten iyi bunlar dedi, kendisi uzun zamandır kedi besler. Yavru kedi olmasına rağmen nam nam nam yedi yumurtayı.

şimdi öncelikle kedilere:
İNEK SÜTÜ VERİLMEZ.
Çok kötü durumdaysak ılık suyla yarı yarıya sulandırıp veriyoruz ama o da zorunlu durumlarda yani.

devamında:

TAVUK KEMİĞİ FALAN SAKIN VERMEYİN ASLA !
Kemikleri ufak ufak kırıp yutuyorlar ve midede sindirilmiyor, mideye batıyor, yaralıyor hayvanı. Benim kedilere bile birkaç kez verdim o zaman bilmiyordum, kustu hayvan midede eritemeyince. Sonra araştırdım böyle kötü bir durum varmış, eve kemik bile sokmuyorum artık çöpü karıştırıp bulmasın diye.

bi de, 15 kiloluk mamayı belki beğenmiyecek, yemiyecek hayvan. Elinizde patlarsa ne olacak?

Onun yerine 3-5 liraya mamalar satılıyor. onlardan alıp deneyin bakalım bi yiyor mu?
Belki hayvanın dişi yok, ondan katı bir şey yiyemiyor. Sadece süt yoğurt falan yiyorsa bi problem olabilir değil mi?

Bi de makarna falan haşlarsanız bulyon multon insana bile zararlı, yapmayın allaşkına. Kedilere baharat ve soğan da yasak zaten, sonra orda burda kusan, yemek yiyemiyen ve dengesi bozulup araba altında kalan kediler görmek istemiyorum.

Yeterince agresif anlattıysam herkes anlamıştır herhalde :D

Haşlanmış yağsız tuzsuz pirinç, yağsız tuzsuz ve buyonsuz makarna da çok müşkül durumdaysak veriliyor, çünkü sonuçta kedi mamasının içinde de pirinç falan var katkı maddesi olarak. Çok açsa hayvan kuru ekmek bile yiyior yani.
Fakat o akdar müşkül değilsiniz sanırım, bi paket ucuz mamayla bi paket makarna artık neredeyse aynı fiyat :)
Aslında ucuz mama da sakat fakat şimdi bundan bahsedip hevesinizi kaçırmak istemem.
Olmadı haşladığınız etin suyuna ekmek doğrar verirsiniz en kötü ihtimal, madem bi iyilik yapıyorsunuz aklınızda bulunsun :)
Tavuk ciğeri falan da haşlanıp verilebiliyor. Benim kediler de onu çok seviyor. Balık zamanı balık çok ucuzlayınca da 200 gr hamsiyi falan kılçıklarını ayırıp eti ince doğrayıp veriyorum.

sevgiler.

aynen senin durumdaydım bi zaman. tavuk pirzolanın kemiğini derisi ile birlikte pişmiş veriyordum, bayılıyordu. peyniri çok seviyordu. süt de veriyordum ara ara, hiç yok demiyordu.

Su kaynadıktan sonra en az 1 dakika bekliyorsan sıcaklık o seviyelere düşüyor.

ikea'dan et termometresi alıp ketılın içine daldırıyorsunuz. iş bitiyor.
hediyesi 25 lira.
www.ikea.com.tr

ben aeropress'te yaparken kettle kaynadiktan sonra kapagini da acip biraz (1 dk filan, kalan ekipmani hazirlama suresi kadar iste) bekliyorum oyle kullaniyorum.

FatSecret benim gördüğüm en kapsamlı uygulama bu konuda. Ona bir göz at.

myfitnesspal kesinlikle

www.imdb.com

mutlaka izle.

Mısır'ın bugünkü haliyle ilgili bir şey istiyorsan gerek yok, o piramitlerin 200 metre ilerisine pazar kurup domates biber satıyorlar. Firavunlar piramitlerin böyle sikik bir topluma kalacağını bilselerdi kesinlikle yaptırmazlardı böyle şeyler.

Antik Mısır diyorsan eğer; www.youtube.com

domates fide olarak alabilirsin, yeşil biber de öyle.
çilek atlayarak genişliyor, evde zor olabilir.
bi de fide zamanı geçti sanki biraz, günşte kavrulabilirler.
ben maydanoz ve yeşil soğan ektim balkona saksılara.
maydanozu tohumundan ektim 2günde bir suladım hemen çıktılar.
yeşil soğanı da cücüklemiş soğanlardan ektim suladım hemen uzuyorlar.

şuanki mevsime en uygun ne onu bi araştırıp ne ekmek istediğine karar ver, ondan sonra tekrar araştır nasıl ekiliyor diye bence.

illa domates ekeceğim diyorsan da uygun şartları oluşturmak lazım :)
- fide
- fideyi çıtayla bağlama
- su yolu oluşturulmuş toprak
- güneş vs.

annem bir ara denedi koca yaz sadece 2-3 domates oldu onlarda yamuk yumuk şekildeydi. maydanoz, tere, roka daha kolay yetişiyor.

domates için tohum al bence. marketteki domateslerden beceremedim.
çilek içinse marketten aldığın çileğin üstündeki yeşil tohumları ayıklayıp ek. çok da güzel oluyor ama ben 2.ci senesinde çilek alabildim. bir de çilek yayılmacı olduğundan dikdörtgen saksıda daha güzel olur. ben ufacık saksıda yapmıştım olmuştu ama. biber de deneyebilirsin. bir de güneş görmeli.

Yeşil bitkiler daha kolay yetişiyor, domates çilek yetiştirmek romantik fakat verimsiz bir hareket olacaktır.

Domates tohumunu eminönünden alabilrisin, milyon çeşit domates tohumu satıyorlar.
ama cinsine göre değişir, kimi cinsler geniş yer ister, kimisi ufak saksıda bile domates verebilir.
Çilek bahçede yetiştirmiştik. geniş yer istiyor, dal atıp yayılıyor. Saksıda zor.

i.imgur.com geçen sene böyleydi. 4-5 tane çilek aldım. Ufak olsada çok lezizdi.

hepsiburada da tohumlar 1.90 dan başlıyor. çoğunda kargo bedava.

www.hepsiburada.com

ben de saksıda çeri domates denemiştim, 5-10 tane veriyor en fazla. tekrar da çıkmadı, öldü bitki.
süreklilik sağlanamıyor.

geçeceksin

Ohoo dut kurusu diyor yav yazık. Allah insanı açlıkla terbiye etmesin.

Reçelin içinde kullandığın şeker de işlenmiş şeker. Market reçelinden hiç bahsetmiyorum bile. Onun dışında, vücut fruktozu metabolize edemiyor. Yani meyve şekeri de dandik. Onun dışında şekere ihtiyacımız yok; glukoza var. Bunu da sebzelerden rahatlıkla karşılayabiliyorsun. Glikoneojenez konusunu araştırmanı öneririm. Gerçek olan bu yani, gönlün yoksa hiç girme bu işlere.

Pekmez iyidir iyi, kuru meyvedr yenir, meyveyi tabiki yemelisin.
ama tabiki az yiyeceksin tamamen kesme derim

@angelus, derdim zayıflamak degil. sadece kanser ya da diger hastalıklara sekerin davetiye cıkardıgı şeklindeki bilgiye dayanarak saglıklı beslenmeye gecmek istiyorum ama tatlısız da duramıyorum gibi. evet reçelde işlenmiş şeker var o abartılı oldu:) lakin, şeker katılmamıs dogal pekmezler ya da diger dogal şekerler de zararlı mı şimdi yani? e hani meyvelerde bisürü vitamin vardı? onları nerden alaciğik?

Yeşil kabak, domates, biber, bunlar da meyve. Ama az şekerli meyve. Senin "meyve" dediğin çilek, muz vs çok şekerli meyve.

Yani halk arasında "sebze" diye bilinen çoğu şeyde gerekli vitaminler, şekerler vs var zaten.

Sen nefsine hakim olup çok şekerli meyveden, işlenmiş şekerden, pekmez gibi şekerli meyvelerin şekeri süzülerek yapılan şeylerden uzak durmalısın. Ha, duramıyorum diyorsan da azaltacaksın elinden geldiğince.

Ancak "meyve de faydalı" diyip şekerli meyvelere yüklenmek mantıksız. Çünkü kabaktan patlıcana kadar bir sürü şekersiz meyve var, onlar da da ihtiyacın olan her şey var. yani tatlı meyve şart değil, tamamen nefsine hakim olma seviyene bağlı ne kadar yediğin.

Doğal şeker diye bir şey yok. Bu "Doğal" kavramı insanların kendi vicdanalarını rahatlatmak için uydurdukları bir şey fakat en anlaşılır şekilde konuşmak gerekirse; doğal diyebileceğiz en önemli şeker kaynağı şeker pancarı. Bugün şeker pancarı ile elde edeceğin ürün bildiğin sofra şekeri. Tabii o da işlenerek. Yani evindeki küp şekerle en doğal şeker kaynağı olan şeker pancarından elde edilen şeker aynı şey. Hiçbir farkı yok eğer şeker pancarını alıp evinde kaynatıp damıtma yöntemiyle şeker elde etmeyeceksen. Onun dışında, şeker katılmamış pekmez diye bir şey yok. Şeker katılmadıysa mısır şurubu katılmıştır, o daha da zararlı. Ki onlar sanayi tipi pekmezler oluyor. Ev yapımı olanda da sofra şekeri var. Meyvelerde vitamin var tabii yok değil. Günlük 1 porsiyon yiyeceksen sıkıntı yaratmaz, abartırsan en hafif zararı bağırsak florasını bozmak olur. İshalle atlatırsın onu. Fakat gut hastalığına etin değil fruktoz bazlı şekerin, ki buna meyvelerdeki fruktoz da dahil, neden olduğu bilimsel olarak ispatlanmış bir gerçek. Ayrıca fruktozun metabolizması olmadığı için karaciğerde yağ olarak depolanır, yani glukoz gibi vücutta işlenmemektedir. Uzun vadede diyabete kadar problemler yaratır. Meyvelerden alacağın tüm vitamini yeşil bitkilerden rahatlıkla alırsın, o konuda bir problem yok. Ayrıca daha önce de dediğim gibi; vücudun ihtiyacı olan glukozu sebzeler rahatlıkla karşılıyor, başka bir şeye gerek yok. Moral bozmak istemem ama meyvelerle ilgili gerçek bu. Dikkatli tüketmek gerek.

@angelus, şeker katılmamıs pekmez diye bişiy var ama kardiş. biz kendimiz yapıoz yani ordan biliyorum, dut kendi kendine kaynayarak pekmez oluyor. lakin anladıgım kadarıyla yine o da yogun şeker içeriyor, tişikkirlir bilgiler icin:)

Tamam dutu kaynatıp pekmezini yapıyorsun, içine şeker katmıyorsun da dut zaten kendisi şeker kaynağı: Fruktoz içeriyor. Fruktoz glukozdan daha çok sıkıntı yaratıyor vücutta. Çok fazla bulaşmamak lazım.

dozunda tüketmek lazım.

Şeker yememenin yolu şeker yememektir. Azar azar yiyerek bağımlılığı kıramazsın. Yağ tüketimini arttır.

Bilseler de yapabilecekleri bir şey yok.

Halk için dış dünya ile Bağlantı tamamen devlet kontrolünden geçiyor. Şu an mobilde Olduğum için atamıyorum ama kuzey korede internet ve halk gibi aramalar yaparak bununla ilgili kaleme alınmış sağlam bir şeyler bulabilirsin.

Velhasıl bence halkın bir kısmı için mümkündür böyle bi durum.

kuzey kore çok farklı bir memleket ya. bizim anlamlandırabileceğimiz türden bir yapı değil bana kalırsa.

halkın çok büyük bölümü inanılmaz kısıtlı imkanlarla ve ciddi baskı altında yaşadığı için tabii ki diktatörlükle yönetildiğini bilmiyor, bilse bile yapabilecekleri pek bir şey yok. bazı suçların cezası üç nesli de kapsıyor; yani siz bir şey yaparsanız, ananızı babanızı ve çocuklarınızı hatta torunlarınızı bu yüzden çalıştırabiliyorlar. toplama kampı gibi bi' şeyleri vardı yanlış bilmiyorsam.

internet için kendi ağları var, yurtdışına erişemiyorlar çok yetkili kişiler haricinde. onlar da zaten kore'nin kaymağını yiyen tabaka, "iyi ki amerikan falan değiliz amk orda zengin olamazdık bu kadar" diyorlardır. şikayetçi olduklarını sanmıyorum.

adamların metrosu var ama ekmekleri yok. öyle saçmasapan, garip bi' yer. bizim gominisler çok sever de gtümle gülüyorum onlara. o kadar seviyorlarsa gidip yaşasınlar bakalım becerebiliyorlar mı.

@acemi, he birader amerika falan işi gücü yok kuzey kore'yi kötülüyor. çok büyük ve tehlikeli bir düşman çünkü kuzey kore. o blogları sen pek iyi okumamışsın belli ki, okusan o fotoğrafları ne zorluklarla ve nasıl korkarak çektiklerini bilirdin. her şeyin yasak olduğu, vatandaşın aptal yerine koyulduğu fakir bir ülke kuzey kore. çok daha özgürmüş. ulan vatandaşı yurt dışına çıkamayan özgür ülke mi olur? bu kadar seviyorsanız gitsenize oraya, madem böyle bir "rüya" kuzey kore, neden gitmiyorsunuz? kapıda kurşuna dizmelerinden mi korkuyorsun?

@khiron, komünizm olmadığını biliyorum da bizim gominis tayfa çok sever ondan dedim.

oraya gidip gezmiş birisinin hazırladığı iyi bir yazı dizisi var. bir fikir verecektir: www.celebialper.com

okuduğunda da göreceksin halkın nasıl seviyelere göre bölündüğünü, turistlerin nerelerde gezdirildiğini ve gezdirilen yerlerde bildiğin senaryoların döndüğünü...vs. mesela vice'ın kuzey kore belgeseli de var, onu da izlemeni tavsiye ederim. orada bir bölüm vardı. vice ekibini halkın internete gayet serbest bir şekilde girdiğini göstermek için bilgisayar laboratuvarına götürüyorlar. ama kimse internetin nasıl kullanıldığını bilmiyor. bir adamın görüntüsü vardı, google açık önünde ama hiçbir şey yapamıyor, arama ekranına bakıyor sadece. genelde insanlar sayfalarda sadece aşağı yukarı dolaşıyor :) halk dediği görevli insanlar işte. bu şartlarda yaşıyorlar.

ayrıca: (bkz: birey kültü)

bir kız vardı ailesiyle çin'e kaçmıştı, oradan da güney kore'ye geçmiş işte. kim jong-il'in insanların zihnini okuyabilen bir tanrı olduğuna inanırmış. böyle bir ortamdan bahsediyoruz. ancak dediğim gibi kaçan var, demek ki ne olup bittiğinden haberi olan insanlar da var. yaygın bir korsancılık da var deniyor mesela, dışardan dvd getiriliyor. tabii dvd dediysem de güney kore filmleri falan işte. yine de dış dünya ile ilgili bilgi sahibi olabiliyorlar ve bu dvd sayısının gün geçtikçe arttığı söyleniyor. kaçan kuzey korelilerden yarısından fazlası yabancı dvd'lere ulaştıklarından bahsediyordu.

fakat ne olursa olsun genel itibariyle bence o tapma durumu kolay kolay değişmeyecektir.

neredeyse unutuyordum :) i.imgur.com

Hiç sanmıyorum bildiklerini. Bu tür sistemlerde, tek ve mutlak doğru vardır; ve o da , devletin vatandaşlarına sunduğudur. Aksi düşünülemez bile.
Zamanında, ne kadar "ekonomik eşitlik", "emeğin sömürüsü" "kapitalist sermayederler" vs gibi sloganlarla kurulmuş sosyalist ideoloji temelli devlet varsa' öyle veya böyle son derece otoriter bir yapılanmaya gitmemiş midir?
Ülkemizin, onca sorununa rağmen yine de çok şükür diyor insan bu tür ülkelerin de varlığından haberdar olunca.

@der meister kuzey kore refah içinde bir ülke değil bunu kimse iddia da edemez de @acemi'nin dediği gibi kuzey kore hakkındaki çoğu iddianın yalan olduğu defalarca kanıtlanabilir. her ay ''x'i köpeklere yedirtti'', ''üzerine füze atarak idam ettirdi'' vs. şeklinde yazılan haberler bunun en büyük örneği.

kendi ülkenizdeki baskıya, adaletsizliğe odaklanacağınıza gidip kuzey kore halkını irdelemeniz de enteresan geldi bana. burada garip diye anlatılan olayların çoğu günlük hayatta türkiye'de de gerçekleşiyor.
kuzey koreli insanlara, liderinin zihin okuyabilen bir insan olduğu benimsetilmiş, bizde de liderini eleştirmenin günah olduğunu iddia eden insanlar mevcut.
internet özgürlüğü yok. güvenlik hizmeti sıfıra yakın. adalet sistemi ağır yaralı. ülke günden güne fundamental islama kayıyor. kurtulması imkansıza yakın şekilde toplum içine terörist olgular yerleşiyor.

kısaca tencere dibin kara, benimki senden kara...

çelebi alperi okurken bir kısım dikkatimi çekti.

"Devlet dış dünyaya yalan söylüyor. Devlet halka yalan söylüyor. Basın halka yalan söylüyor. İnsanlar birbirlerine yalan söylüyor. Tur görevlileri ziyaretçilere yalan söylüyor. Kuzey Kore yalanları her gün ve sürekli."

çok yabancı gelmedi sanki

@isimsiz, kuzey kore halkı öyle bir ortamın içerisinde doğup büyüyorlar. oradaki lider anlayışı ile türkiye'dekinin uzaktan yakından alakası yok. türkiye'de azınlıkta olan o tip manyakları örnek gösterip onunla koca ülke nüfusunun genelinde görülen vakayı aynı görmek pek doğru olmaz. kaldı ki burada kuzey kore insanları sorulmuş, türkiye değil. kuzey kore sorulduğunda kuzey kore irdelenir hani, duyuruyu açan kişi türkiye'yi sormamış, değil mi?

hayatımda içmedim ve iğrenç koktuklarını düşünüyorum dış görünüşü direkt yani kilo kadar etkilemediği ve bir sosyalleşme amacı olarak görüldüğü için o kadar göze batmıyor.

normal. arkadaslarim iciyor yani. ve normal insanlar. hatta bazilari normalden bayagi iyi, zeki falan. ben hayatimda hic icmedim hani ama garip gelen de bir yani yok.

kötü kokmayı kendilerine layık gördükleri için üzülüyorum. Ayrıca içtikleri sigaradan kendileri dışında başkaları da etkileniyor

sen nerede yaşıyorsun bilmiyorum ama genelde sigara içmeyenler sigara içenlerden nefret ederler

Ben üniversitedeyken düzenli olarak içiyordum, ama yanımda içmeyen biri varsa ondan izin alır içerdim. Duraklarda, kapalı mekanlarda filan da içmezdim. Yani eğer içen kişi kaba biri değilse yine dikkat ediyor başkalarını rahatsız etmemeye, ama tabi sigaranın kötü koktuğu bir gerçek ve ister istemez bir rahatsızlık yaratıyor içmeyenler için kokusuyla bile.

Ben bıraktım, 6 sene oldu bırakalı; ama mesela senede 1-2 defa canım çekerse içerim. Sonra da tekrar içeyim demem. Sigara içenlere şaşırıyorum, kanser yaptığını bile bile içmeye devam ediyorlar diye ama en çok da sigarayı bırakmayanların "Bırakamıyorum" demelerine şaşırıyorum, çünkü öyle bir şey yok, yalan o.

zaman zaman sigara içmeme rağmen (şu an kullanmıyorum) bir insanın sigara içmesi ona duyduğum saygıda azalmaya neden oluyor.
bir insanın sigaraya bağımlı olması, aralarda molalarda köşe bucak sigara içecek yer araması, cafe veya restaurant ararken sigara içilebilir olmasına dikkat etmesi, sürekli çakmak, sigara fiyatı vs muhabbeti yapması çok aptalca görünüyor. genç kızların sigara içmesi çok daha aptalca görünüyor, yakışmıyor.
sigaraya karşı çıkan her yasayı destekliyorum, yurtdışındaki gibi kaldırımda bile sigara içilmesi yasaklanmalı bence.

sigara içenle bir alıp veremediğim yok. ben de içiyorum.
ama metrodan iner inmez daha merdiven çofs diye yakan, durakta içen, kalablık ortamda sigara üstüne sigara yakan insanlara ifrit oluyorum. onun da bir insanın sigara içip içmemesi ile alakası yok. karakter yapısı.

Toplumdan olabildiğince tecrit edilmeliler.

*sigara içen insanlarla arkadaşlık yapmıyorum.
*annem evde sigara içiyorsa içmediği odada oturuyorum ve sürekli söyleniyorum.
*sigara içilen ortamda bulunmak mecburiyetim varsa sürekli elimle dumanı dağıtma hareketi yapıyorum, herkesi rahatsız hissettiriyorum. yüzlerinden okunuyor.
*sigara içenlerden hoşlanmıyorum.

Uzun süredir sigara kullanıyorum. Berbat alışkanlık. Yürürken sigara içenden, çocuklara aldırış etmeden ulu orta içenden, izmariti attığı and. Otobüse binenden hazzetmem. Yalnız O.Ç. ağır olmuş dostum, sende herhangi hareketinle klübe girersin yani

öteki mesajdakileri okudum. obezite bir hastalıktır. öküzlük etmiş bazı arkadaşlar yazıların dozunda.

ben sigara içenlere insan gibi davranmıyorum. bağımlı olduklarını yüzlerine söylüyorum. şansa iş yerimde dahil çoğunluk sigara içmiyor. bu baskıdan dolayı sigara içenler azaldı. herkes sigarayı bırakıyor bize özenip. hoşuma gidiyor.

hazır konusu açılmışken 2 satır gocunmak istiyorum duyuru:

sene 2003-2007 lise yıllarındayız sigara içmiyorum, içenleri de sevmiyorum. "Ne o öyle iradesizlik ıyh" falan düşüncesindeyim erkekler için. Hemcinslerim içinse hem iradesizlik hem basitlik göstergesiymiş gibi bir yargı oluşturuyorum kafamda. Diğer taraftan sigara içen kızlı erkekli gruptan uzak kalıyorum tenefüslerde filan test çözen gereksiz bi garibim zaten. Erkeklerin sigara içen kızlarla daha çok muhabbet ettiğini düşünüyorum filan hatta ben sigara içmiyorum diye benimle pek rahat iletişim kurmadıklarını düşünüyorum (kısmen doğru kısmen yanlış böyle çarpık bi algıdayım o zamanlar)

sene 2007-2012 üniversite yıllarım boyunca: bu sefer sigara içen kızlı erkekli gruba dahilim, o sosyal çevreye girmişim yani :) fakat hala bir kere bile ağzıma sürmemiş durumdayım. Erkek arkadaşımın bir-iki kere içtiğini görünce bırakması yönünde teşvik etmeye çalışmışım. En azından öpüşürken ağzının koktuğunu ve hoşuma gitmediğini filan belirtmişim. O da sağ olsun saygı duymuş o zamanlar. Hala sigara içen kızların daha kafa olduğunun düşünüldüğü ve onlarla erkeklerin daha rahat iletişim kurduğu algım devam ediyor bu arada.

Sene 2013 ocak çok çok çok üzgün olduğum bir dönem hayatımda. Ilk defa büyük bi hayal kırıklığı yaşamışım. Bazı şeylerin çözümsüz olduğu hissine ilk orada kapılmıştım. Arkadaşımla dertleşirken uzatmış ilk orda başlamışım.(yaş 24) Sonrasında da 1 hafta günde 2 başka bi hafta haftada 3 tane hatta bazen 2 ayda 1 paket bitecek şekilde yahut yalnızca içkiye katık edecek şekilde bir sigara içerliğim söz konusu olmuş. Tiryakiliğe varamıyor hiç bir zaman zira alerjik astımım var hemen alarm veriyor.Elim gitmiyor nefesim filan tıkanıyor zaten.

İşte tam bu noktada tüm ergenlik zamanlarında kızların sigara içmesi karizma idiyken benim elimde sigarayı gören türlü er kişiler "Yahu hiç yakışıyor mu senin gibi tatlı bi kıza" gibi yorumlar yapmışlar filan. Birdenbire toplumda sigara içen kadın imajı negatif bir hal almaya başlamış. Yahu beni mi buldu derim hep buna! Yani ne zaman ben içmeye başladım "aaa sigara içen kadın mı ı ıh tercih etmem" filan modunda insanlar sardı çevremi eskiden tam tersiyken.

Bu duruma oldukça gıcık oluyorum zira içkiyle sigara içmeyi seviyorum fakat normal hayatımda mesela içki içtiğim bi akşamki kadar sigara içmiyorum. Ama bunu bilmeyen için içki içilen bir yere gittiğimde ilk kez karşılaştığım insanlar için ilk intibam kötü olmuş oluyo örneğin.

Duyurunun cevabına gelince evet kötü kokuyor ve zararlı ekmek su kadar muhtaç olunmaması gerektiğini düşünüyorum. Birinin sigara içtiğini görsem yadırgamam yalnız çok içiyorsa onun adına üzülürüm. Yalnız bu kişiyi hayatıma dahil edeceksem bu çok büyük bir problem çünkü zaten benim bile içmemem lazım alerjik astımım var. Zor bi durum olur ve evet kahvaltıdan önce sigara içmeliyim diye kakacak kadar bağımlılığı olan insan için bir saygı azalması olabilir.

diğer taraftan yanımda içmeyen varsa mutlaka izin isterim. Sigara içenlerin yarı kapalı alanlarda dahi içmeyene zulum etmesine karşıyım. Bencillik bence bu.

Onun için zerre üzülmüyorum. Zararlı bir gazı havaya saldığı için kızıyorum, küfrediyorum. (bkz: pasif içicilik)

23 tane cevap verilmiş, tik koyun zahmet olmazsa.

@yesilimtrak yanlış anlaşılmışım, içen kişi adına üzülmüyorum zaten, kendi adıma, hoşuma giden biriyse eğer içen, biraz hayal kırıklığı oluyor. İçen kişinin kendi seçimi, ben neden üzüleyim.

Teşekkürler cevaplar için.

Normal. Sevgilimin içtiği sigarayı içmeyi seviyorum. Ben kullanmam normalde.

Sağlıklı bir toplumda yeri olmayan insanlar, o yüzden sevmiyorum ben. Kendilerine verdikleri zararı geçtim, çocuklarını da aynı şekilde besleyen insanlığın geleceğini tehlikeye atan tipler hepsi. Şişko bir insan gördüğümde 50 metre ötedeki markete arabasıyla giden bir insan profili oluşuyor zihnimde.

30 kg verdim. şişmanken yaşadığım sıkıntıları, insanlar tarafından yaşatılan mutsuzlukları, hüzünleri anlatsam ağlarsın. insanlar . çok acımasız ve çok cahil maalesef

şişko insan benim için 7/24 diyet yapıp gram gram ne yediğini hesaplayan, yediğinin her kalorisini yakmaya fikslenmiş obsesif kompulsiften daha iyi bir arkadaştır.

hayatımın hiçbir bölümünde kilolu insanlara şurada yapılan muameleyi yapmadım, bununla da gurur duyuyorum. kendim obez değilim, zayıf hiç değilim, ama zayıf olmadığım için bastırılan 165 boy 45 kilo dayatmasının ceremesini çektim. neyse ki ergenlikten sonra özgüvenim oturdu da 154 boy 52-55 kiloyla mutlu mesut yaşadım :)

ama obez çocukların ailelerine bakış açım baya gaddarlık düzeyinde.

İnsanların şekilciliklerinden dolayı.

Çok yakın arkadaşım oldu kilolu ve bana hiçbir olumsuz yargıyı çağrıştırmıyor. Kimse kimsenin estetik yargılarına göre olmak zorunda değil. İradeyi etken kılan güdü ne? Salt sağlık mı? Hiç sanmıyorum. Estetik olarak kabul gören genel geçer kurallar da oldukça etken. bunu kim belirliyor?

Çok şekilcisiniz harbiden. Ben de bu zihniyetten tiksiniyorum.

Yıllardır 36-38 beden aralığında değişen kadın kişisiyim. Ve bana bunu yazmak zorunda bırakan yargılara da nefret kusuyorum.

Gayet kabalık ediliyor haklısın. Nedeni öncelikle cehalet, düşünme tembelliği, ve korku. Çok sık rastlıyorum, çoğu insan şişmanların %99'unun sadece boğazlarına düşkün oldukları için şişman olduğunu düşünüyor. Bir sürü insan boğazına düşkündür, ama metabolizman genetik olarak yavaşsa, ya da hareketsizsen diğerlerinden daha fazla kilo alırsın.

Fazla yiyen insan sağlığı için kötü iş yapıyor kabul, ama insanların büyük çoğunluğu zaten sağlıklarına 100% dikkat etmiyor. Spor yapan, tamamen iyi beslenen, sigara içmeyen, alkol çok az kullanan, uyku düzenine dikkat eden...vs böyle şeylerin hepsini yapan insan zor bulursun. Düşünmüyorlar ki, "O kilo konusunda hata yapıyor, ben de bu." Kendi hatalarını yok sayıp karşıdaki kilolu insanı sorumsuz diye sevmiyorlar. Tuhaf.

Ama en önemlisi bence korku. Farkında olduklarını bile sanmıyorum. Bilinçaltında "ya ben de kilo alırsam?" korkusunun tepkisi. Yaşlılıktan korkan insanlar da yaşlıların etrafında olmayı sevmez mesela.

Şahsen tek bir şeyi kabul etmiyorum, o da çocuklar kilolu olunca. Çocuklar da sağlık problemleriyle kilolu olabilir onlar ayrı, ama ilkokulda bir arkadaşım vardı örneğin, aşırı kilolu, hala daha annesi okul çıkışı çocuğu fast food restoranlarına götürüyordu (çocuğun öyle bir isteği yoktu bile), çocuğun sosyalleşmesi için de keman dersleri aldırdılar. Oysa çocuğu spora yönlendirseler kilo verirdi, daha sağlıklı olurdu.

aşırı kilo insanın bünyesinin dengesini bozuyor hem sağlıksız oluyorlar hem de bazı yerlerde ideal kilolu olanlara engel oluyorlar. otobüste 2 koltuğu kaplıyorlar en basitinden... ( lafım hastalığı olanlar dışında yemek yemeyi alışkanlık edinen ve spora 1 dk bile harcamayan kitleye)

Genel geçer estetik anlayışına fazlasıyla takılmış olan insanların hede hödösü işte. Özgüvenlerine saygı duymak lazım şişmanlara nefret besleyenlere çünkü ekstrem bir durum olmadıkça şişman bir adam kafasına koyup zayıflayabilir ancak o özgüven bombalarının oldu da başına bir iş geldi ve kötürüm olarak kaldılar(tabii kimsenin başına böyle bir kaza gelmesin). O zaman ne hissedecekler?

Zaten toplumumuzun bu kadar nefretle nasıl ayakta kalabildiğini de anlayamıyor, hayretler içerisinde izliyorum. Dışlayınız efendim, onu dışlayın bunu dışlayın bir insanın duyguları, düşünceleri, fikirleri hiç umrunuzda olmasın o zaman sağlıklı toplum hedefimizi başarıyla gerçekleştirmiş olacağız işte. Şekil şukul toplumu.

insanlari fiziksel ozellikleriyle degerlendiren kisilerin karakter olarak zayif tipler oldugunu gozlemliyorum hep etrafimda. siskin bir egolari ama onun altinda yillar icinde biriktirdikleri eziklikleri oluyor. cogu da disaridan kendine hayran gibi gorunse de yalniz, sevgisiz, kompleksli insanlar oluyor. bir baskasini asagilayarak, kucumseyerek kendini yuceltmeye calisiyorlar. birilerinin onlari begenmemesinin acisini baskalarini begenmeyerek cikariyorlar. bu sadece kilo meselesi degil. biriyle sisko diye dalga gecen kisiyi, ay aptal, iy zevksiz, bogk tipsiz, fakir vs. derken de duyabilirsiniz rahatlikla. bunun ne kadar sig bir davranis oldugunu idrak edememeleri ise komik aslinda.

herkes kafasinda ideal ve ideal olmayan ayrimi yapar. ama bunu bahsettigim seyler uzerine kurmak, aksi bir ornege denk geldiginde apir sapir atip tutmak kotu asil. kilo konusu disinda o kadar cok ornek verilebilir ki. mesela kedi sevmiyor diye yerin dibine sokuluyor biri. kediye zarar vermis mi hayir, ama sevmiyor iste. yok ben seviyorum herkes sevmek zorunda. basortusu takiyorsa yobaz diye asagilaniyor. taniyor musun? hayir. belki dunya tatlisi bir insan. icki iciyor, ot iciyor, ise yaramaz. belki topluma senden benden faydalidir, ne biliyorsun. extrem spor yapiyor, gerizekali dusecek olecek. belki ondan keyif aliyor, gerizekalilik bunun neresinde? vs. vs. yani bu deger yargilari meselesine geliyor hep. bana benzeyen sahane, digerleri tukaka.

kilo konusu ozelinde; evet sagligi icin iyi degildir, cartdir curtdur da o gobeginin altinda beni oldurmeye calismiyorsa bana ne? bu ona kotu davranmak icin nasil sebep olabilir anlayamiyorum gercekten. fit bir adam daha cok ilgimi ceker evet ama bu estetik algisi bile sahte aslinda. diger insanlara kibirle, kucumsemeyle yaklasan insanlar kendi evlatlari icin de toplum icin de cok daha zararli kanimca.

insanların fiziksel durumlarına göre kötü davranan herkes teker teker benimkini yesin açık ve net söylüyorum gidin kafanıza sıkın, mümkünse üremeyin.

şu ayrımcılık sigara içenlere yapılmaz mesela. hatta sigara içenler "zararım kendime size ne?" bile der. sorun sağlık değil. o yüzden tembeller, sağlıklarını düşünmüyorlar gibi bahaneleri bir kenara atalım.

ha bir de sisman kotu cunku kendisine bakmiyor, usengec, iradesiz vs. diye birini yargiliyorsaniz, ayni sekilde iradesiz, kendisine bakmayan, sagligina ozen gostermeyen ama bir sekilde sismanlamamis insanlari da yargilamaniz gerekir degil mi? mesela gece gec saatlere kadar ayakta kalan kisileri, kilosunun 1.5 kati kadar protein almamis olanlari, her gun duzenli spor yapmayanlari, gunes kremi surmeden disari cikanlari, sigara icenleri, meyve yemeyenleri, duzenli balik tuketmeyenleri vs. vs.

ön edit: bir çoğunuzun amına koyim, nal gibi olmuş egolarınızı da köpeklere siktireyim.

kilolu bir adamım. 180 boyum var, kilom da 0.1 ton.
sağlıklıyım, en ufak bir rahatsızlığım yok. yemek yemeyi çok severim ve sevmeyenim de azdır.

ama görüyorum ki bu duyuru ahalisi gerçekten halen ergen ve bazı şeyleri aşamamış insanlar.
enteresansınız gerçekten. orada burada şekilcilik diye atar tutarsınız, ırkçılık, dini tercih falan filan dersiniz, sonra "şoşmon odomlo konoşmom". ya aferdesin de sendeki bezelye kadar beyni sikeyim ben. ne kadar hümanist sevgi kelebeğiymişsiniz siz ^_^

Ben şişmanlığın (eğer hastalıktan (obeziteyi hastalıktan saymıyorum yalnız burada), ilaçtan vb. değilse) açgözlülüğün sonucu ortaya çıkan bir durum olduğunu düşündüğüm için "şişmanlık"tan hoşlanmıyorum.

Şişman insanlara karşı bir sempatim de antipatim de yok ama açgözlü olduklarına dair önyargım var ve onları şişmanlığı tercih ettikleri için anlamakta zorlanıyorum.

Tercih olarak görüyorum çünkü kimse birdenbire şişman olmuyor, o noktaya gelene kadar minik minik kilo alıyorsun. Umursamayınca (çocuklukta anne babanın umursamaması sonucu da olabilir bu tabi) şişman oluyorsun. Bir nevi şişmanlığı tercih etmiş oluyorsun. Tembellik bir tercih.

Edit: Yalnız kime "şişman" dediğimiz de önemli. Ben bayağı sağlıksız olan şişmanlıktan bahsediyorum. Tombişlik ise güzel bir şey.

Edit 2: Ben cevabımı şöyle düzelteyim: Açgözlülükten şişmanlayanlardan hoşlanmıyorum, diğerlerine bu konuda bir şey yapmak istemiyorlarsa kızıyorum. Kalanlara sempatim de antipatim de yok. Birine şişman diye "güzel değil" dediğim hiç olmadı, ama çok zayıf diye "güzel değil" dediğim oldu.

ya bu ne kadar igrenc bi algıdır, önyargılı yaklasımdır?
kilolu insan cok yiyen iradesiz insan degildir arkadaslar. bu işin bisuru faktoru var, genetigi var, hastalıkları var, stres bile kilo yapıyor bazı insanlarda.
bir erkek arkadasım vardı, cocuk 3 yıl öncesine kadar gayet normal bi kilodaymıs ama ben onu tanıdıgımda baya obez sınırına yakındı goruntu olarak. boyu 1.85 falan, kilosu ne kadar bilmiyorum ama en asagı 120-130 vardır. cocukla yemek yerdik, benden az yerdi. baslarda cok samimi degilken, baya saglam yiyordur diye dusunuyodum yok arkadas, abur cubur da yemiyor. sonra biraz daha samimi oldukca, sordum, doktora da gitmiş, kan hormon degerlerinde hiç bi anormallik bulamamıslar. cocuk da bunu inanılmaz stres yapıyordu falan.
o yuzden insanlar hakkında yargıya varmadan biraz daha merhametli olun, bizi hayvandan ayıran özelliklerimizin farkına varın. sadece goruntuye gore insan sececeksek ne farkımız kaldı hayvandan?

Şekilci olmayın millet, insanları dış görüntüleriyle yargılamayın

bir arkadaşım söylemişti, kilolu insanlar bence tam bir salak isteseler kilo verebilirler diye. keşke o gün sırf bunu dediği için kendisiyle irtibatı kesseydim. neyse bence kötü insanlar çok var. empati kuramayan insanlar çok fazla. bir de çok şeyindeymiş gibi kendisine ve çocuklarına zarar veriyor falan diye saçmalıyorlar.

şaka yapmıyorum; tam olarak çiğ insanla olgun insanı ayırt etmek için bu konudaki fikirlerini sorabilirsiniz.

çiğ insan "çok yiyo da kilo alıyo, hepsi ölsün" gibi bir yorum yapabiliyor.

psikolojik sorunlar sebebiyle 110 kiloya dayandığım dönemde etrafımdaki insanların değişimini gördüm. insanların bu kadar su katılmamış orospu çocuğu olabileceğini tahmin edemiyordum. ama maalesef ne orospu çocukları var...

ben halen bir insanı sırf kilolu, şişko, balık etli, dombili, çiko diye sevmediğini iddia edenlerin ilgi orospusu olduğunu düşünüyorum. başka mantıklı bir açıklama yok çünkü.

Dediğin konsepte dahil değilim. Şişmanlık arkadaşlık için bir kriter değil ve nefret duygusu beslemek de saçma.

Ama şişman olduğu için tercih edilmediğinde bundan dolayı sağda solda zırlayan, hatta iradesizliğini toplum beğenisine karşı bir dik duruşmuş gibi pazarlamaya çalışan tiplemeleri dalgaya alırım.

Hele hele "çok güçlü olduğum için erkekler benden korkuyor" balık etlilerini tefe koymak ayrı bir keyif.

@arnold: aga bunun işte zayıflıkla şişmanlıkla alakası yok. bu tamamen karakter. o kadın zayıf olsa "çok güzelim ve bu sebepten hiçbi erkek bana kolay kolay yanaşamaz" diyecekti o kadın.

Tabi, şişmanlık bahanelerden biri. Demek istediğim, zaten konu şişman düşmanlığı değil.

adamlarin kendisine saygisi yok ben niye saygi duyayim ki?

Sismanlara karsi bir nefret falan oldugunu sanmiyorum. Sisman bir kadinla sevgili olmayi reddetmek de gayet normal bir sey, insan neden hoslanmadigi biriyle sevgili olsun ki?

"Arkadas dahi olmam" mevuzusuna bir fikir yurutemiyorum, sisman-zayif, uzun-kisa, sarisin-esmer herkesle arkadas olurdum. Sisman biriyle surekli takildiginda genelde yeme icme aliskanligi da sana bulasmaya basliyor, bu yuzden arkadas olmak istemiyor olabilirler.

"Kimse kimsenin estetik yargilarina uymak zorunda degil" buna zaten karsi cikacak kimsenin oldugunu sanmiyorum, genel estetik algisina pekala uymak istemeyebilirsin, o zaman da karsi cins tarafindan tercih edilmezsin, bundan da sikayetin yoksa kimse icin sikinti yok.

Sisman diye herhangi birini hor gormek, asagilamak dogru degil fakat soyle bir sey var, sismanlik da normal bir sey degil, olmamasi gerken bir sey. Buna kim karar veriyor? Bilim. Bilimle savasirsan tek taraf kazanir, bu sen olmazsin derler. Saglikli olmak zorunda da degil kimse, istediginiz fizige de sahip olabilirsiniz ama bunun normal karsilanmasi beklenmemeli. Tipki sigara kullanimi gibi dusunun, isteyen sigara icmekte ozgur, kimseye karismayiz ama bunun normal de kabul etmeyiz. Sigara icen birinin yakininda oturmak bile istemeyiz sigara kullanmiyorsak.


Ben de bir erkek olarak karsi cinsin hoslanmadigi bir vucuda sahibim ama hicbir zaman kalkip da "yahu niye olaya boyle bakiyorlar ama?" demedim. Benimle dalga gecmedikleri surece sorun yok. Kadin olsam ben de hoslanmazdim. Kendim ise sisman kadindan hoslanmiyorum.

Bir de kilolu olup da sikayet edip yakinanlara (hastalik, genetik vs. sebebiyle kilolu olanlar disinda) cok feci kiziyorum, sinir oluyorum. Sen o kiloya gelene kadar neredeydin, bir gece 100 kilo mu oldun, bir sabah yataktan bu kiloyla mi uyandin?

Sorun şu insanlar bu devirde birbirini çekemiyor.Kıskançlık duyuyor.

Karşısındaki kişinin hayatına, işine-gücüne,sevgilisine-karısına (yada kocasına) bakıyor her şekilde kensinden üstün görüyor ama illa bok atması lazım.Ne yapıyor sahte sempatiklik tavırlarını takınıp güya gülerek "biraz kilo almışız gibi" diyor ağzını büzerek.Bence karşısındaki kişinin kilosunu konu edinenlerin çoğunda çekememezlik var.

önerim sivri zekalı bir insanı başımız yapıp toplumda yerini görmediği insanları gaz odalarında öldürelim. (ilk yanıta istinaden.)

Kendini sakatlamayacak kadar düzgün bir form oturtacaksan Squat+Deadlift. Yapamam dersen hiç bulaşma.

squat

bisiklet.

Bisiklet.

Squat, lunge, deadlift, good morning. Ama form çok önemli.

shutter island.

Shutter Island

korku değil mi o ?

2 şatır aylınd diğerlerini döver

hakkında hiçbir fikrin yoksa 1
onun dışında hepsi aşağı yukarı güzeldir
1 çok korku değil, 4'te 1-2 hafif kafa açan sahne var, 5 gerilim, 3'ü hatırlamıyorum, 2 hafif gerebilir zaman zaman, 6'da korku yok.

shutter island, korku değil.

2, 3, 6, 4, 5, 1
sıralamam böyle

Donnie Darko, Black Swan, Shutter Island

Üçünden en az birini.

the others derim..

donnie darko - korku değil, psikolojik, bilim kurgu, gizem diyebilirim.
shutter island - psikolojik gerilim, gizem
the others - korku, gerilim, gizem

içlerinden izlemediğim sadece black swan var. hepsini şiddetle öneririm ama en çok shutter island'ı mı yoksa donnie darko'yu mu tavsiye ederim bilmem.

hepsini izle :{

Kaliteli iş yapan bir yere ektir, dikkat edeceğin tek şey bu. Diğerlerine doktor karar veriyor, en doğal hali nasıl olacaksa o şekilde yapıyor. Bu arada saç ektirmedim, bir genetik mucizesi olarak saçlarım dökülmüyor.

ektirmedim ama araştırdım bi süre. dökülme tipi ve yoğunluğuna göre değişir esasında ama normalden önde olmasını kimse tavsiye etmez. zira saçı en az dökülen kişide bile ilerleyen yaşlarda önlerde hafif gerileme görülür. siz normalden öne ektirirseniz ileride doğal olmayan bi görüntüye sebep olacaktır. ayrıca normali sıfır kabul edersek, normalden 1 cm önde ile normalden 1 cm gerideki 2 cm'lik farka ekilecek saçlarla arkalara daha yoğun ekim yapılabilir. siz yine de bunu doktorunuzla konuşun.

26 yaşındayım

dayılarıma bakarak dökülmenin durduğunu veya bitmeyen çok yakın olduğu için ektiriyorum...

genelde öne ekilecek biraz da ortaya

yaklaşık 4000 greft ekilecek ama maximum çalışacaklarmış yani aldığı kadar

doktor, yaşım genç ve ense saçlarım yoğun olduğu için güzel olacağını uzatabileceğimi ve hoş duracağını söylüyor
ancak yine de herşey ticaret

eee kimseden tavsiye yok mu

Ben yazmaktan bıktım, yine böyle sorular çıkıyor da çıkıyor. Bakınız efendim, burada size kimse diyet programı ya-pa-maz. İnternette bulduğunuz programlar da çoğu insana yaramaz ve/ya da sağlıksızdır.

Bir günde ne kadar hareket ediyorsunuz bilmiyoruz. Farklı boydaki, farklı hareket tempoları olan insanların günlük farklı miktar kaloriye ihtiyaçlar vardır. Nasıl size yorum yapalım o zaman? ya da nasıl internette falan bulduklarınız size/herkese uygun olsun?

Ayrıca insanların vücutlarında eksik ya da fazla olan değerler olabiliyor. Sizin protein eksikliğiniz varsa örneğin, yeterli protein alana kadar vücut açlık sinyali göndermeye devam eder (tok olsanız bile). Eğer kilo alma-verme konusunda ciddiyseniz gidin bir kan tahlili yaptırın, onun sonucuyla diyetisyene gidin o size, sizin sevdiğiniz yemeklerle, size uygun bir program hazırlasın. Sağlıklı ve sağlam yöntem budur.

Yedikleriniz sağlıklı şeyler, haftada bir kere ince bir dilim pasta yemek, abartmadan birkaç dilim pide yemek problem olmaz. Ama dediğim gibi bu program sizin için sağlıklı mıdır, yeterli midir biz bilemeyiz.

Böyle devam et iyidir, fakat illa 2 kibrit kutusu kadar lor yiyeceksin diye bir kural yok, bi 100 gram yesen de olur. Hatta her gün beyaz peynir yesen de olur fark etmez. Öğle yemeğin akşam yemeğinin benzeri olsun. Yağ miktarını biraz artırabilirsin. Günlük minimum 40 gram zeytinyağı almaya çalış, vücut yağlarının enerji olarak kullanılması ve ihtiyacın olan kaloriye yakın bir kalori alman için bu şart. Tabii aldığın sebzelerdeki vitaminlerin aktive olması bağışıklık sistemi vs gibi nedenleri saymıyorum. Yağ önemli. Şu alkol olayı falan sıkıntılı işler ama sosyal hayattan kopmamak için bazı şeyler görmezden gelinebiliyor. Onun dışında sabah boş mideyle yüzmen senin için daha iyi olacaktır, zira sabah insülin salgılatıp yağ yakmayı zorlaştırıyorsun. Boş mideyle 5 birim yağ yakacaksan muz yiyip gidince 1 birim yakıyorsun. Yüzme sonrası yiyebilirsin. Soda içiyorsan o da şart değil. Birini tercih et. Vücudundaki yağ miktarı zaten açlıktan gebermeni engeller. O da sıkıntı değil yani.

Farklı sportif aktiviteleri dene. Gerçekten sevdiğine yoğunlaş. Başka türlü motive olmak zordur.

Bu iş motivasyonla olmaz. Motivasyon her an kaybedilebilir bir şey, bir işi yapmak için seni hareketlendirecek başka bir etkene ihtiyaç duyuyorsan bu iş olmaz. Zira seni motive edecek şey bir gün eder iki gün öder, üçüncü gün yine ilk başladığın noktaya dönersin. Bunu yapman gereken zaruri bir ihtiyaçmış gibi düşün. Nasıl ki yemek yemek için ne bileyim uyumak için motivasyona ihtiyaç duymuyorsun, bunu da öyle bir şeymiş gibi kabul et.

bir amaç olmazsa motive olmak zor. ben 1 yılda 10 kilo aldım. kuzenimin nişanı var diye 1 ayda 7 kilo verdim.

iki günde bir yarım saat koştum. her gün 10 şınav 25 mekik çektim. yemekten değil ama ekmekten kıstım.

bir amacın varsa motive olursun yoksa spor salonuna yazıl boşuna para vermemek için düzenli gidersin.

cevaplar için teşekkürler arkadaşlar. peki kilo fazlam olmadığı için zayıflamak istemiyorum sadece kas yapmak ve hafif göbeği eritmek. bu durumda insanity, p90x falan bunlar ağır gelebilir. bunlar için bir tavsiyeniz var mı?

Yazıl salona git çalış içte. 2 haftada bağımlı olacaksın zaten. 1. Aydan sonra değişikliğin farkına varacaksın daha çok gitmek isteyeceksin. 1. Aydan Spor yapmadığın zaman hem bedensel hem de mental olarak kötü hissedeceksin. Koşmayla git. Farkı göreceksin.

*1. Aydan sonra olacaktı.

Mobilim :(

Gerçekten kırılma noktası denen bir şey var ve farklı aktivite denemek önemli. 1 ay bile sürmüyor sıkılarak gittiğin dönem, sonra bedenindeki değişikliği, enerjiyi fark ettikçe kaybolmuyor zaten motivasyon. son 2 ayda yaşam kalitem arttı ve hayatımın bi parçası haline geldi artık. Sadece git ve bi yerden başla. Devamı gelir.

bench press kraldır. göğüs için bench press şart.

Şart değil, dambılla da kilo arttırdığın müddetçe gelişirsin.

Dumbell Press Bench Press'e göre daha sağlıklı ve göğüs bölgesini daha çok aktive eden bir egzersiz. Kaldı ki göğüs bölgesi en kolay gelişen bölgelerden biri, ne yaparsan yap zaten gelişiyor. Arnold'ın dediği gibi; ağırlığı zamanla arttırabiliyorsan ömür boyu Bench Press yapmadan hayatına devam edebilirsin. Press yapmak zorundasın fakat illa Bench Press yaparak yapmak zorunda değilsin.

başa çıkılacak bi şey degil zira baştan kaybetmişiz zaten.

alisiyorsun.

Düşünmemeyi öğreniyorsun, uzağa bir yere gittiğini ve görüşemediğimize inanmaya/böyle düşünmeye çalışıyorum. Aksi takdirde dayanılacak bir durum değil. Başınız sağolsun.

herkes için farklı farklı. kiminde cennete gitti diye düşündüm kiminde kurtulduğunu düşündüm kiminde hepimiz öleceğiz dedim. ölümü kabullenmek gerekiyor. benim için cennet anlam ifade ediyor, sen de bilemeyiz belki daha iyi bir yerdedir diye düşünebilirsin.

Babam öldü 8 sene evvel, alışıyorsun. Bununla baş etmek gibi bir şey söz konusu değil ama bununla birlikte yaşamaya alışıyorsun.

Babam öldü.
Kız kardeşim daha 13 yaşındaydı. Onun psikolojisinin sağlıklı kalması için çabalarken kendi acımı unuttum.
Hayatımızı elbette etkiledi. Manevi olarak derin bir boşluk oluştu hepimizin içinde. Aşmadık, alıştık. Hatırladıkça tebessüm etmeye, bir gün buluşacağımızı düşünerek teselli bulmaya çalıştık.

Vefatından sonra 1 yıl boyunca her gün ölümü düşündüm, her gün öleceğimi sandım. Ölümün bu kadar yakın olduğunu bilirken "kalbim 5 dakika sonra neden durmasın ki?" diye kendine soruyorsun. "Beynimde bir damarın patlaması ne kadar zor?" İlerledikçe panik atak halini alıyor bu, kendi kendimin doktoru olmayı başardım bu süreçte ve kendi kendime atlattım.

Ölüm çok geniş bir kavram. Bir kere daldığın zaman hayatını kaplıyor. "Ya ölürsem?" "Acır mı?" "Öldükten sonra ne olacak?" "Nasıl bir duygu, yok olmak çok korkunç"

Sonra zamanla hayatın zaten bunlardan ibaret olduğunu, kaygı ile, kafa patlatarak bir yere varamayacağını anlıyorsun.

"Evet öleceğiz, ne yapabiliriz ki?" diyorsun. Gerçekten de yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Bunun farkına varmak önemli. Başka türlü huzurlu hissetmek imkansız.

Eğer gün içinde aklından çıkmayacak kadar zihnini ölüm düşüncesi-kaygısı vs. kaplıyorsa yardım al. Çekilmiyor o kafa.

@senialanaglasinalsinsikinicaliyabaglasin_yine cok guzel ozetlemis.

Kendinize bir amaç bulun.

Örneğin evladını kaybeden annelerin, kimsesiz çocuklara yardım ederek onların anne ihtiyacına cevap verdiği gibi annelik duygusunu yaşamaları gibi..

hiç bir zaman bitmeyeceğine emin olabilirsin. kaybettiğin insan ne kadar yakının ne kadar sevdiğini bilemem, yapman gereken ölümü kabullenmek başka türlü olmuyor.

ilk başlarda gündelik hayatta çoğu şey sana onu hatırlatabilir. bu zamanları kabullen. ağlayabiliyorsan ağla, sonra gün geçtikçe daha kolay olduğunu göreceksin. kolay gelicek unutmaya başlayacaksın ama geçmeyecek...

ayrıca burda yazılanlar sana bişey katmayacak yaşayarak öğreneceksin.

başınız sağolsun...

Kaybettiğiniz yakınınız ile güçlü bir bağınız varsa hayatınız ve tüm düzeniniz değişiyor. Sorumluluklarınız artıyor. Üzüntünüzü yaşarken geride kalanlar için daha çok endişe etmeye başlıyorsunuz. Yıllar boyu oluşturduğunuz yaşam biçiminizi yeniden şekillendirmek zorunda kalıyorsunuz.

Ben kendimi işe güce vurmuştum. Boş kaldığım zaman anılar ve alışmışlıklar bir yerden yakalıyordu. Mümkün olduğunca aklımı başka şeylere vermeye çalıştım.

Öldükten sonra hiçbir şey yok, sadece derin bir uyku gibi, artık acı hissetmiyorlar. hiçbir şey hissetmiyorlar, bilinçleri yok.
Eğer hastalıktan dolayı vefat ettiyse merak etmenize gerek yok.
Ölümden sonra bir yere gidildiğine ben de inanmıyorum fakat diriltilmeye inanıyorum.
Sevdiklerimizi tekrar görebileceğimiz cennet gibi bir yeryüzüne inanıyorum.
Bu inanç benim ölüme katlanmama yardımcı oluyor.

MAalesef yaşam bu sistemde böyle, insanlar hastalanıp ölüyorlar, tıp buna çare bulamıyor. Kimse ölmeyi hak etmiyor.

Geride kalanlar da maalesef yokluğunun acısını çekiyorlar. bunlar gayet normal. Zamanla azalmayacak elki ama alışacaksındır acısına. Üzgünüm.
MEtin ol.

geçirdiğiniz güzel günler için mutlu ol. içinden teşekkür et ona ve bir yolculuğa çıktığını uzun süre göremeyeceğini düşün.

Merdivenin sağ tarafındaki bölümde de kırlangıç resmi falan oluyordu yanlış hatırlamıyorsam. Fakat neresi olduğunu ben de bilmiyorum.

Bu galiba:

eksisozluk.com

Yeşilköy'de vardı bir köşk, Yeşilçam filmlerinde kullanılan, odur belki.

Aurora nin dedigi gibi muammer karaca nin evi orasi.yesilyurtta hava harp okuluna giderken sagda kalir.su an yerinde karaca apartmani var.

genelde verilir zaten ara yaz dönemi 1-2 ay kadar, kaslar gitmiyor yerinde duruyor zaten. en geç 2 haftaya toparlanıyor.

kalori açığı olursa kastan yemeye başlar vucut. ara verılır am beslenmenn ıyı olması lazım

vücut yamuk gelişir, kırık olur kaslar falan. (atıyorum tabiki)

Çükün düşer.

Vücut geliştirmenin bir tek amacı vardır: Kas kütleni büyütmek ve olanı kaybetmemek. Düzensiz yaptığında, ki bu beslenme dinlenme ve antrenman olmak üzere 3 ortak kavramda bir araya gelir, bunlara uymazsan hedefe ulaşamazsın. Fakat bizde şöyle bir durum var: Bizim salonlarda vücut geliştirme değil, ağırlıklarla yapılan gelişi güzel egzersizler var. Bu anlamda ara vermek ya da vermemek çok bir şey kaybettirmez. Bunu da unutmamak lazım.

nane, karabiber, pul biber kullanabilirsin ama bence yumurtayı yağda pişirmemen gerekir diyette isen. belki de kaynar tuzlu suya yumurta kırmayı deneyebilirsin.

yağda pişirmiyorum. tavaya bir çay kaşığı zetınyağı koyuyorum sadece yapışmasn dıye.

Sarısıyla yiyerek. Yağdan değil karbonhidrattan kaçınız.

bu ne saçma bi diyet ya

baharat haricinde bir seçenek yok gibi.

@esenboğa

paran olmayınca başka ucuz proteın kaynağı yok kahvaltı için

kimyon la kimyon. çok yakışır. sumak da yakışır. ama beyaz peynir ve kimyonla ye harika..

dukan yapıyorsun sanırım :)
maydanoz serbest, baharat serbest o diyette.
bi de dukan krebi, sucuklu yumurta, soğanlı yumurta, salamlı yumurta vs.. olarak da değerlendirilebilir

dukan krebi: www.tuzubiberi.com

Protein için yiyorsanız bir tarif vereyim, bir tane Calve Yer Fıstığı ezmesi alın. Pahalı ama dediğim tarifle sizi 1-2 ay idare edecek. Bir bardak süt, iki çorba kaşığı yulaf ezmesi, bir çorba kaşığı yer fıstığı ezmesi. Biraz muz da ekleyebilirsiniz. Bunu blender'da karıştırıyorsunuz, proteini bol, sağlıklı bir içecek oluyor, muz da eklerseniz tok da tutuyor 1-2 saat.

Yumurta beyazından krep de yapabilirsiniz, pancake de yapabilirsiniz (yanında meyve ile yerseniz daha sağlıklı), saf halini kepekli ya da tam buğday ekmeğinin üstüne koyup öyle de yiyebilirsiniz.

beyaz peynirle (yine peynirli oldu ama başka da oluru yok gibi)

muz sever misiniz? muz ile unsuz krep yapabilirsiniz. 1 muza iki yumurtaydı tarifi sanırım, kardeşim deli gibi yerdi spor öncesi/sonrası.
muzu eip yumurtayla karıştırıp yağsız yapışmayan tavada pişiriyorsunuz, hepsi bu.

Normalde, diyet dışında yumurtayı nasıl yiyorsan öyle ye. Diyet yapıyorum diye fantastik işlere girmeye gerek yok. 10 yumurta yiyorsan sarısıyla birlikte tereyağıyla zeytinyağıyla ne bileyim hindistancevizi yağıyla pişir baharatını koy ye gitsin. Siz sarısını attıkça o yumurtayı yumurtlayan tavuklar ağlıyor arkanızdan. Mis gibi hdl'yi proteini çöpe atıyorsunuz. Yağdan korkmayın. Seni şişmanlatan şey yağ değil, bilakis makronun dışına çıkmazsan eğer şişmanlatmayan tek şey yağ.

hellsing
shiki
blood+

İzlemiş olma ihtimalin var fakat Blade serisi.

blood lad
ben beğenmemiştim ama belki sen beğenirsin

body of lies, hitman, homefront, shooter, taken (2 ve 3'ü de var ama çok güzel değil, istersen izlersin), the expendables serisi, the transporter serisi, war (jason statham)

Bourne serisi tadında değil ama Kingsman: The Secret Service güzel film.

Pek istediğiniz gibi değil sanırım; ama "Tinker Tailor Soldier Spy" güzel bir film.

www.imdb.com

fast and furious sadece aksiyon, tamamen geyik. yani bourne ile kıyas götürmez ama eğlendirir.

mad max: fury road çok şahane, halen gösterimde. (önceki mad max'ler de izlenebilir)

sonracığıma:
raid 1 ve 2 çok güzel. ajanlı, bol aksiyonlu, az diyaloglu.

the departed iyidir.

jack reacher'ı da çok beğenerek izledim, sözlükte yerin dibine sokmuşlar ama gayet güzel film.

mission impossible serisi de eğlenceli. tabi ki bir de bond filmleri var, en başta söylemek lazımdı belki de, ama söylemeye gerek var mı bilemedim.

divergent(uyumsuz) bunun ikincisi var bi de türkçesi kuralsız.

devlet sırrı vardı ajan filmi.

en iyi ajan filmlerinden birisi köstebek ama bunu da izlemişsindir artık.

Salt.

(bkz: captain america the winter soldier)
(bkz: haywire)

haywire +1

unutmuştum onu ya. gina carano da var hem.

John Wick. Zamanım olsa da yine izlesem

karşıdakinin rızası olmadığı için. adı üstünde "özel" olan şey özelde kalır.

Büyük ihtimal "özel" olduğu için değildir. Bence de çok ilginç.

özel olduğu için :)

yav yok aykırı falan değil niye aykırı olsun ki? hakaret barındıran bir özel mesajın ifşası bence kanunlara aykırı falan olamaz. o aykırı bu aykırı diye diye bu hale geliyoruz zaten. et ifşa ibreti alem olsun.

Sözlükte özel mesajlaşmaların tamamını olmamakla birlikte varsa eğer hakaret içeren bölümlerini ifşa edebiliyorsunuz, o konuda bir sıkıntı yok. Sakat bir olay olsaydı Kanzuk izin vermezdi sanırım.

ortada apaçık kanun olmasına rağmen hala "bence değildir niye yasak olsun" diyenler var :)

mesajın içeriğinin hiçbir önemi yok. hakaret olsa da olmasa da iki kişi arasındaki iletişimin karşı tarafın izni olmadan ifşa edilmesi her türlü suçtur.

bunun muhakemesini yapmak çok mu zor, taraflardan birisi sadece senin görmen bir mesaj yazıyor, sen ise bunu amacının dışında kamuya açıyorsun. adam öldürmek neden kanunlara aykırı demek gibi bir şey.

sanırım spor yapıyorsun. whey kullanması kolay hemde hemen sindirilir. whey öneririm.

yoğurtla ilgili ilk defa böyle birşey duydum. yoğurdun yağ yakıcı özelliği vardır.

yağsız beyaz peynir olabilir, yağsız süt vs.

kahvaltıda büyükçe bir kalıp yiyebilirsin beyaz peynir, ara öğünlerde ton balığı da olur.

180 gramı bulmaya kasma derim, yumurtayı 3-4 'e indir ama sarısıyla birlikte tüket, lor peyniri/çökelek günde 250 gram fazla bence, azaltarak son öğününde kazein niyetine götür, whey protein ile de antrenman sonrasını tamamlarsın, bence yaklaşık 150 gram protein yeterli olur.

ilk olarak yoğurt demir emilimini azaltır.
protein ihtiyacın eğer bu sporla profesyonel olarak ilgilenmiyorsan maksimum kilo*1.5g protein. yani 150-180 gram değil.

yağ oranını düşürmek için rest günlerine yapmıyorsan kardiyo koyabilirsin. eğer öncelikli olarak yağ oranını düşürmek istiyorsan antrenmanlarını yüksek ağırlık kaldırmaya yönelik yapabilirsin. yok aynada yağlı görünüyorum diyorsan az ağırlık çok tekrar yaparak şekil verebilirsin ve görece yağ oranını daha az düşürebilirsin. bunun yanında diyetinde ufak değişikliklerle metabolizma hızını artırabilirsin. baharat kullanımı artırabilirsin, antrenmanlardan önce bir bardak kahve içebilirsin. sabah kalktığında bir bardak su içebilirsin. gün içinde basit karın egzersizleri yapabilirsin. mesela oturduğun yerde karnını 1 dakika kasılı tut veya 15-20 defa kasıp gevşet. bu tür basit egzersizlerle metabolizmanı her an canlı tutarak bazal metabolizmanı artırabilirsin dolayısıyla günlük harcadığın kalori artmış olur. kahvaltılarına yulafı da eklemeni öneririm. çökelek, lor peyniri candır. konserve ton balığı haftada 2 günü geçmeyecek şekilde tüketebilirsin ama yağını iyice süzmek şartıyla.


protein tozu kullanmak istiyorsan önceliğin içinde sadece whey protein olan kreatin, bcaa vs. olmayan protein tozları olsun. sanırım optimum whey öyleydi. ama protein tozu kullanırken günlük en az 3-4 litre su iç. çünkü böbreklerine zarar verebilirsin.

eklemek istiyorum vücut 4 saatte 40 gr proteini sindirebiliyormuş. alman gereken protein miktarı 135 gr civarı olması lazım. 3-4 öğüne bölerek whey alman senin için kolay olacaktır.

@false pretension -muş diyorsunuz, bunu nereden duydunuz, kaynağı nedir? "vücut 4 saatte 40 gr protein sindirebiliyormuş." , "tek öğünde 30 gr protein sindirilir gerisi çöp olur." tarzında şehir efsanelerine inanmayın. örnek gerekiyorsa, yeri geldiğinde tek öğünde günlük proteinini alıp yoluna devam eden sağlam vücutlu tanıdıklarım var.

110/120 gram civarı protein her türlü yeter sana, 180 gram alacam diye uğraşma. O kadar proteini de her türlü alırsın zaten ben söylemeyeyim şimdi sana. Onun dışında "Vücut sadece 40 gram proteini sindiriyor" diye bir şey yok. Vücudun sentezlediği protein miktarı kas kütlesine yağ miktarına yaşa boya cinsiyete göre değişir. Fakat 40 gram protein anabolik etki olarak ideal miktardır sadece, ama bu "Bir seferde sadece 40 gram sentezler" demek değildir. Kaldı ki protein sadece kas inşası için değil bağışıklık sisteminden tırnakların uzamasına kadar her türlü icraat için gereklidir. Vücut proteini çöpe atmaz yani; kullanabildiği kadar, son noktasına kadar sömürür proteini. Buna da naçizane bi açıklık getireyim.

120-130 gram yeter sana. Eti biraz arttır, yumurtaları da tam ye, oldu bitti.

arnold ustam altı yumurtayı sarısıyla marısıyla yiyeyim mi yani?

(bkz: lor)

çamaşır ipi
gelenekseldir ama iş görür

decathlonda domios üretimli 5-6 liralıklar işinizi görür

vay lan duyuru ne hale geldi

edit: bana ekmek önerin lan duyuru açtım.

@Tears of Devil daha önce denenip memnun kalınan bir şey arıyorum. Yoksa ip bulmasını biz de biliyoruz. Tecrübe sahibi insanlardan fikir almak her zaman daha mantıklı.

İp dediğin araç ekmek gibi standart bir şey değil. Malzemesi önemli(deri vs.), boy ayarlanabilmesi önemli, tutma bölgeleri önemli. Her haltı çocuk gibi dalgaya almayı bırakın artık kaç yaşındasınız birader siz.

önerilik bir şey yok bence, adana çetinkaya'dan 3 tl'ye almıştım, renkli ve plastiksi bir şeydi. tutma yerleri var. öyle işte hala sapa sağlam hatta geçen tutma yerini kesip buzdolabın kapısının kırılan menteşesi yaptım :d

Dechatlon'da domyos olanin iki cesiti var, biri biraz daha iyi, 10kusur tl bir fiyati var, isinizi gorur.

Olm önemli olan herşeyi biliyosun işte gidip sorucan boyu ayarlanıyomu diye evet derse alıcan hayır derse almıycan. Yaşım 30. Aradığı malın spesifikasyonlarını bilip yinede sormak nasıl bir kafadır. Gece falan aklına gelmiyomu hacıt? Ben utanır ağlarım gece böyle bi soru sorduğum için. İp atlamayla ilgili sıkıntım yok bende atlıyorum deli gibi ama atlama ipini önermek, dertaiz başına dert almak, bütün kuşları sikmek-bir leyleğin kalması gibi birşey. Yapma...

Çık git mağazaya dayı tutma bölgeleri önemli de, ip malzemesi önemli de, boyu ayarlanabiliyomu de. Ne varsa çıkarırlar önüne. Bikerede kendiniz halledin şu işlerinizi la, ne çok bağımlısınız insanlara. Hayır ip zaten 20 liralık şey, çok ekstreme girersen 3 haneli rakamları bulur ancak, onuda sen alırmısın belli değil... Daha önce çamaşır ipi denedim memnun kaldım ben git al mavi olanından. Bakkala bunun tutma yeri falan deme çıkarır tutturur benden söylemesi.

Ben şunu öneririm: www.decathlon.com.tr
Sap kısmı hafif ip kısmı nispeten daha ağır araçlar performans açısından daha etkili oluyor.

Sanırım cümlede anlam yada paragrafta anlamda sıkıntı var. Önemli olanı biliyorsun git sor demişsin. Dostum marketin diye bir şey var. Adamlar amerika'da avrupa'da aynı muslukla aynı yerden gelen suyu sana plastik şişelerde onlarca katı fiyata satma başarısına sahip. Gidip bir cihaz alırken sen teknosadaki çalışanların sözlerine göre mi alıyorsun? Adam sana abidik gubidik şeyi bilmeden etmeden kitlemeye çalışıyor. Ben gidip adama "birader bana muazzam bir ip çeker misin" mi diyeceğim? Her zaman bilerek gitmek daha iyidir. Ben de burada tecrübeli arkadaşlara tavsiyelerini sormaya çalışıyorum sonradan pişman olmamak için.

Herifler çamaşır ipi yazmış cevap diye. Eğlenmiyor musunuz gençler? Hem işin gücün olmayan bilmediğin konuya yazıp gereksiz tartışma yaratıyorsun hem de ekşi duyuru ne hale gelmiş çekiyorsun. Hadi hepsini geçtim ekşi sözlük, ekşi duyuru ne kadar büyütüyorsunuz olm siz ya? İnsanların faydalanması için yaratılmış basit ortamlar. Eğer aykırı bir durum varsa moderatör müdahale eder zaten. Kraldan çok kralcı olmayı bırakın. Herkes beyaz türk kesildi başımıza memlekette ya.

gençler hava güzel
bi çıkın gezin stres atın
:)

asduahsfuas adam konuyu beyaz türk'e çekti beyler dağılın :D
çok değişik kafalarda yaşıyosunuz gençler. sırf senin bu güzel kafandan dolayı tavsiyemi değiştirdim, mavi değil sarı çamaşır ipi al. en temizi o.

yaptırma bence. önden dökülen saçlar kötü görünmüyor üstelik bunu seksi bulan kişilerin sayısı az değil.

onun kararını sen vereceksin. sonuçta estetik bir operasyon. yaaptırdıktan sonra kendini mutlu hissedeceksen git yaptır.

Foto eklersen durumun vahametine(!) göre daha net bir şey söylenebilir bence.

sakalım olmadığı için alnımın genişliği kötü gmrünüyo yani yüzde hem saç hem sakal yok

benim endişem genç yaşta yaptırıp yaptırmamak...

genç yaprıranlarda daha güzel duruyo

özellikle yaptıran arkadaşlar zorlukları yazabilir mi???

Etrafında gördüğün birçok saçlı insan, esasında saç ektirmiş insan. Bu sektör baya genişledi, teknoloji baya ilerledi. Saç ektirmiş ve saç ektirmemiş 2 kişi yan yana dursa, profesyonel değilsen ya da berber değilsen anlamazsın hangisi ekim hangisi değil. O yüzden sıkıntı etme yaptırmak istiyorsan yaptır. Ayrıca saç ektirmek için neden erken olsun, yaşlanınca mı ektireceksin saçı? Saç gençken lazım.

tek endişem şu

saçektircem

ekilenler dökülmüyo tamam

peki diğer normal saçlarım dökülürse sadece ekilenler kalırsa diye korkuyorum

ama saçımın dökülmesi de durdu gibi

en kötü ihtimalle 45 olunca bi daha ektiririm diyorum

temmuzun başında ektiriyim bari

Macrocenter'da var ama ucuz değil. Tabii ucuzluk kavramı görece bir kavram, bunu da unutmamak lazım.

valla dostum türkiyede oldukça pahalı bir de satılan ürünlerin çoğu sulandırılmış pekmez kıvamında. güney illerinde -antalya, mersin, adanada sanırım turizm yoğunluğundan- groseri marketlerde ve carrefourda görmüştüm. 150 ml şişede 17-18 tl diye hatırlıyorum. sabah pan kek yapıp üzerine krem şanti çırptım yanına çilek koyup üzerine bundan gezdirdim pek bi şeye benzemedi . alt aşofman ve atletle uyanan babama "günaydın john! kendine bi kahve al ahahaahaaa!" diyerek bir mr cingılbört havası yaşamak istemedim mi?

tabiki istedim ama zor dostum zor!

Kanada'dan kuzenim getiriyordu, buradan alma gereği duymadın o nedenle ama oldukça koyu kıvamı vardı. Alırken koyu kıvamlı olmasına dikkat edin. Metro' da birden fazla markanın var. Küçüğünü bulabileceğinizi düşünüyorum. İyi geceler

The Market Bosphorus'a bak. Ben aldığımda 35 liraydı. Macro'da 60 lira falandı o zaman. Bir de Metro'ya bak orda da kesin vardır.

satilanlarin cogu glikoz surubu.
kanada disinda pek almamak gerek bence.

Az önce başlığını da açtım. Evet, kendi başıma bir şeyler yapmaktan daha çok keyif alıyorum genelde. Muhabbete girme kısmı ise çok anlık ve ruh halime göre değişkenlik gösteriyor. Genelde böyle bir çabam olmaz. İlla olacaksa da spontene gelişir, önceden düşünmem hareketlerimi, söyleyeceklerimi. ^^

Dünyanın en saçma işi.

barda veya evde değil ama havaalanlarında loungelarda sıkça yapıyorum

yorucu bir günden sonra, kafam muhabbeti kaldırmayacak kadar dolu olduğunda yapıyorum bunu, huzur veriyor açıkçası. bara oturursun, sağı solu kesmeden efendi efendi içersin 1-2 saat olur biter işte.

evet dün gece içtim
açtım olgun şimşek aşk olsun şarkısını