İçeride sinek üretecek bir çürüme, bozulma yapacak gıda ürünü yok di mi?

Sinekler sadece dışarıdan mı geliyor? Balkonda sineklik varsa yırtık delik yoksa sadece açıp kapatınca kaçıyodur hıyarlar.

Balkona sinek tuzağı asabilirsiniz, içine sinekleri çeken sulandırılmış bir yem konuyor ve sinekler girip çıkamıyor.

Balkon camlı, camları hiç açmıyorum. İlk başta balkonda belirmeye başladılar. Balkonda yiyeceğe dair hiçbir şey yoktu/yok. Menfez aralığı var, bir de camların aralarındaki plastik şeylerde aralık bulmuş olabilirler. Balkon kapısını da nadiren açıyorum. Mutfağa giriş yolları da yok gibi bir şey. Elma sirkesi ve bulaşık deterjanıyla tuzak yaptım. Gelmiyor hıyarlar. Balkonda üreyip üreyip ölseler yine razıyım. Mutfağa da sıçrayınca kızdım artık.

Saksı vs varsa oraya yumurtalarını bırakmış olabilirler, bitkilerin yapraklarına ilaç sıkıp (ya da sirke falan işe yarıyor mu bilmiyorum) en azından yumurtalarını falan öldürebilirsiniz.

sinek ilaci memeli hayvana zarar vermez. Muhabbet kusu degilse bas gitsin.

@esse classic teşekkür ederim. Bir yerde yumurtaları var kesinlikle. Ama tespit edemedim. Evde yaramaz bir kedi olduğu için hiç bitki veya saksı yok. Bu arada şimdilik bir çözüm buldum. Adaçayı yaktım. Kendilerini pencerelerden kovdum. Balkonda adaçayını tütsü olarak kullandım. 2-3 saattir yoklar. Yine gelirlerse yine adaçayını tütsü niyetine yakacağım. :)

@divit pek taraftarı değilim; ama son çare o olur. Teşekkürler.

Gardan hangi kapidan çıktığınıza bağlı olarak orda tramvay duragini sorun 3-5 dklik bir mesafede ulus anıtı duragina geleceksiniz. 2 durak gidip çarşıda inin. Sehir hastanesi diye yazan tramvaya binin.

Ya da aktarma yapmak istemem dersen çarşı duragina da gardan yuruyebilirsin yakin bayagi. Ordan direkt sehir hastanesi tramvayina binersin.

Suresini bilemiyecegim. Tahmini yarim saat surer.

Teşekkür ederim @ruby elixir :)

çok bir şey alacaklarını sanmıyorum, lavman yapacaklar.
ama nedenini anlamak için belki röntgen falan çekmek isteyebilirler.
yani 500 lira falan tutmaz ama 200'ü falan bulur belki.
sadece lavman yapar gönderirse 200'ü de bulmaz.

edit:
bu arada sokak kedisi olduğunu söylerseniz indirim yaparlar ya da bazısı para almayabiliyor.
gitmeden önce telefonla sorabilirsiniz.

edit2:
iki aylık kedinin iki gün kaka yapamaması önemli bir durum olabilir, yani zeytinyağı işe yaramadıysa lavman yapılır.

öyle bi durumda veteriner zeytinyağını yedirmemizi önermişti. ağzına çay kaşığı yada şırınga ile vermeyi deneyebilirsin. ilaç olarak da osmolak tarzı insanlara da verilebilen basit bi şurup vermişti onu da çay kaşığı ile vermiştik. bence bunlar sorunu çözer. ilaç adını veterinerden alın ama ben şuan net hatırlamıyorum. lavman en kötü durumda yapılır muhtemelen.

zeytinyağı da içirdik bugün şırınga ile ama sonuç değişmedi maalesef

Yutmaması gereken bir şey yutmuş olabilir. :( Bir arkadaşımın kedisi evde badem yutmuştu,badem bağırsağını tıkadığı için ölmüştü maalesef. Lütfen ihmal etmeyin. :(

Özele bütçe meselesi yüzünden götürmeye çekiniyorsanız ki sokak kedisi zaten, belediyelerin veterinerlik hizmetleri var. Hem de ücretsiz. Arayın pazartesi. Gelip alıyorlar. Tedavi edip, aldıkları yere bırakıyorlar.

Bir de özelde röntgen öyle 200-300 değil yani. Aşı yapar, ilaç tedavisi olur muhtemelen. Çok gereksiz. Aynısını belediye de yapacaktır.

Lavman hem sorunu geçici çözer hem de çok minik, zararı bile olabilir yani.

belediyelerde röntgen, ultrason gibi tetkikler yapıldığına denk gelmedim hiç ayrıca kedi çok küçük ve aşısız muhtemelen. belediyede bırakmak riskli bence.
veterinerde ilk aşamada elle bile yaptırabilirler kakasını ama alttaki durum nedir tespit etmeli ve verilecek ilaçlardan sonra takip etmek, ne yediğini bilmek lazım. sizinle olması daha güvenli.

Arkadaş işe bak, kedi sokak kedisi, veterinere para yetmiyor, belediyeye versek ne gibi sıkıntı çıkar, bidaha geri getirmez mi ? yada tedavisini yapıp yine getirip aldığı yere mi bırakır?

Belediye almıyor kardeşim derse ne yapcaz peki, ölcek mi hayvan

veterinere para yetmeyeceğini bilemezsiniz ki gitmeden. buradan semti yazın ya da başka bir başlık açın illa ki tavsiyeler olacaktır.
yavru kedilerin durumu çabuk değişir sıkı takip gerektirir orada da o kadar hayvanın içinde yeterince ilgi görmesi zor ve enfeksiyon kapabilir aşısız olduğu için hayvan sirkülasyonunun yoğun olduğu ortamda.

İstanbulda değilim, küçük bir şehirdeyim, veterinere gidince de -aa benim param ona yetmez diyip kediyi alıp çıkayım mı napayım?

tamam yine de açın bir duyuru. burada herkes istanbul'da yaşamıyor ki.
rahatlatmak için yapacağı ilk işlem zaten bişey tutmaz. sonraki adımlarda da size danışmadan şu kadar tutar demeden adım atmazlar baştan konuşursunuz. belediye veterinerine götürmek zorunda kalırsanız da orada bırakmayın derim.

Acilen veterinere gidin, çünkü tehlikeli bir durum. veterinerin bunun için çok para alacağını hiç zannetmiyorum + sokakta baktığınızı da söyleyin. Para delisi manyağın biri değilse yardımcı olacaktır.

lavman zararlı olacaksa veteriner yapmaz zaten.
siz ne derseniz onu yapmıyor neticede.

ama normal şartlarda, yediğinden ya da durup dururken kabız olduysa yapılacak uygulama budur.
zararı olmayacak ölçüyle, az miktarda yapılır.
bir tüpü boca etmek zorunda değiller tabii ki.

gideceğiniz veterineri google'dan bakıp telefon ederek konuşabilirsiniz.
ona göre gidersiniz.

ve acilen gidin +1
belediyenin veterinerlik hizmetini falan bekleyecek zaman yok bence.

zaten daha ciddi bir şey varsa, veteriner gereken uygulamayı yapmadan önce size söyler.
siz onaylamadan bir müdahalede bulunamaz.
fiyat konuşursunuz, siz onaylarsanız işlemi yapar.

1) Bilim kurulu tavsiye verir.
2) (bkz: toplum sağlığı)

iyi diyorsun ancak şöyle de bir şey var; "bir kişinin özgürlüğü başka birisinin özgürlüğünün başladığı yerde biter".

sen belirtilen 'tavsiyelere' uymadığın için başkasına zarar verdiğin noktada onların özgürlük alanına girmiş oluyorsun. sağlıklı yaşama hakkı, rahat nefes alma hakkı, belki de hayatta kalma haklarını gaspedeceksin. bu noktada senin de bu insanların özgürlüklerini tehlikeye atma/ kısıtlama ya da tamamen ortadan kaldırmaya hakkın yok. sen daha özgür yaşayacaksın diye başkasının özgürlüğünü eksiltemezsin/ kısıtlayamazsın.

Evde durmayan bir kişi başka kişinin özgürlüğüne engel değil ki? Evde durmayan birisi kapı kapı dolaşıp kapıyı açan kişilerin suratına öksürmüyorsa başkasının özgürlüğüne tecavüz olarak nitelendirilemez.
Burada mühim olan nokta evde durup durmamak değil; sormak istediğim bunu belirleyenin Bilim kurulu olması. Ortaçağ dönemi kiliseleri gib

Aynen, özgürlük kavramına aykırı, ortaçağ gibi. Ama bilim kurulunun önerilerini umursamadan böyle pimi çekilmiş bomba gibi etrafta gezen tipler yüzünden birçok insanın(başta sağlık personelleri, cezaevi personelleri) ailelerinden uzak kalmasında, saatlerce o koruyucu ekipmanlar içinde zar zor nefes alıp efor sarf etmesinde, hatta ölmesinde hiç sorun yok; yeter ki özgür ruhlu modern insanımız gönlünce gezsin, eğlensin, 3-5 ay dişini sıkmasın. Bir sağlık personeli olarak böylelerine önermek istediklerim tam olarak şunlar: Maske takmayın siz. Hatta gidip caddeleri yalayın. Doğal seleksiyona muhtacız.

Not: Evde durmayan ve önerilere uymayan, belki de taşıyıcı biri mecburiyetten(mesela işe gitmek için) dışarıda olan birçok kişiyi enfekte edebilir. Onun enfekte ettiklerinin çalışma arkadaşları, aileleri enfekte olabilir. Bu kişilerin işe gidip gelirken mecburen kullandıkları toplu taşımadaki birçok kişi enfekte olabilir. Sonra onların çevresi. Sonra onların da çevresi. Virüs böyle böyle yayılıyor. Tehlikenin boyutu büyük. Bilim kurulunun yaptığı şey süreci kısaltmak ve toplum sağlığını korumaya çalışmaktan başka bir şey değil. Covid 19'un bir halk sağlığı sorunu olduğunu kavrayın artık lütfen ve bencilliğinizi bir süre olsun bir tarafa bırakın.

İnsanın aptal olmayı seçme özgürlüğünü destekliyorum. Cevabım sizin sorunuza ama sizi kastetmiyorum yanlış anlamayın.

kesinlikle katılıyorum. tamamen saçmalık ve özgürlüğümüzü kısıtlıyorlar.

aynı şekilde ben de içip içip sarhoş olup arabayla sürat yapma özgürlüğümün kısıtlanmasından şikayetçiyim.

yahu kime ne ben kendim içiyorum. içki tamamen bana etki ediyor. ben içince başkasının karaciğerine bir şey olmuyor. kendi vücudum. benim özgürlüğüm. araba benim arabam. sana ne? başkasına ne? ama yapamazsın da yapamazsın. ne alaka ya?

e ben bu arabayı her gün işe gidip gelirken zaten kullanıyorum aynı yolda. aynı mahallede sürekli araba kullanıyorum. o zaman yasak yok ama... işe gidip gelirken kimse yasaklamıyor arabayı. ama gece içki içip yol boşken ara sokaklarda süratli kullanayım diyorum hemen lölölö.

bir kulak arkamız kaldı valla karışmadıkları. çok doluyum.

bu gozle bakarsak ceza kanunu, medeni kanun, anayasa ... bunlar da senin sonsuz ozgurluklerini kisitliyor cunku aslinda sonsuz ozgurlugumuz yok. olmamasi da bir noktada iyi bir sey, aksi halde nasil davranmasi gerektigini bilmeyen geri zekalilar yuzunden surekli basimiza bir seyler gelebilir ve sonrasinda o geri zekalilarin savunmasi "bunu yapmakta ozgurum" olurdu ve ne yazik ki hakli olurdu. toplumsal hayatin her bakimdan saglikli devam edebilmesi icin bu tur kurallar sart maalesef.

Değildir.
Bir yere vatandaş olarak bağın varsa o yerin kanunlarını bilmesen ve hatta kabul etmesen de sorumlusun.
Yasaklı günlerde bir şekilde yasağı delenler, 3000 küsür TL ceza aldıklarında o an herhangi bir hukuki dayanağı olmayan özgürlüklerinin kendilerine ne pahalıya patladığını gördüler.

saat 10 da alkol satışı yasak, parklarda içmek yasak. alkol ruhsatları iptal vb bir sürü yasağı sadece bir kişi belirlemiyor mu? özgürlük kavramına aykırı değil mi?

bu lenslerin tersi düzü var.

parmak ucunuza aldığınızda dışa açan saçak gibi değil bir kürenin yarısı gibi gözükmesi lazım. bazı lenslerde 4 rakamı var düz gözüküyorsa diye anlarsınız.

bunun dışında hava kabarcığı olayı takmadan önce içine bir damla solusyon damlatın lensin. takınca da göz kapağınızı kırpın sürekli. oturacaktır.

Daha önemli not: BC ve DİA standart değil. muayene olmadan mı aldınız? kişiden kişiye göre değişiyor. doğru almazsanız sürekli batar sürekli çıkar.

bir de lens numarası ile gözlük numarası aynı olmuyor. önerim doktor muayenesi ile lens alın.

purevision gibi gözde uzun süre kalan oksijen geçirgenliği yüksek lens ile başlamanız daha kolay olur.

Bilgi olarak yaklaşık 20 yıldır lens kullanıyorum.

ben de bi 12 senedir lens takıyorum. ara sıra hava kabarcığı kalıyor, parmağımla lensi sağa sola oynatıyorum gidiyor. sıkıntı yapcak birşey gibi gelmedi bana ama :)

edit: ters takarsan gözüne oturmaz zaten sürekli oynar.

Cevap verdiğiniz için çok çok teşekkürler.

Lensin tersini düzünü anlayabiliyorum dediğiniz gibi bazılarında 4 bazılarında 123 gibi ters-düz belirteçleri var, zaten ben iki tarafını da denediğimde aynı sonucu alıyorum o bakıma bu şıkkı eliyorum.

İkinci olarak bisiklet ve güneş gözlüğü aldım. Bir hevesle de lensi de alayım dedim-bu günlerde hastaneye gitmemek için-, evet çok ahmakça belki ama BC ve DİA değerlerini çoğu lenste seçemiyordum, dedim herhalde benimki de budur, standardı bu :]] belki gözüm lense bile uygun değildir bu ayrı konu; ama yahu iki gün ben bu lensi nasıl bu kadar rahat kullandım da şimdi lens bu hale geldi?

Parmağımı sağa sola oynattım, ıpıslak solüsyona bandırıp denedim, kuruttum denedim, güzümün sağına soluna altına üstüne her yere denedim.Neden iki gün sonra olmuyor ki gözüme?

Şimdi diyorum diğer çifti açayım takayım da onların da bu hale gelmeyeceği ne malum? Bu lensleri belli bir saklama şekli mi var? Gözümden çıkarıp kabı temizleyip ağzına kadar solüsyon doldurup içine koydum, tertemiz ve bol solüsyonlu anlayacağınız. Çok mutsuz oldum ya, son olarak öngörünüz ve tavsiyeniz var mıdır? (Son çare olarak tabii ki doktora gideceğim, ilk çare olması gerekirken....)

Tekrar teşekkür ederim efenim.

Takarken olusan hava kabarcigi birkaç goz kırpma sonrasında kendiliğinden kaybolur. Zararı yok onun.

Ayrıca lensler zaten hava geçirgenliği olan materyallerden yapılıyor. Keske hava daha çok girip çıkabilse...

Sendeki sorun hava kabarcigi değil o zaman. BC dia değerlerini bilmeden almak büyük risk ya :) Almanyadayken ben de kullandığım aynı markanın farklı bi ürününü deneyim demiştim ama çap vs kusuratli biraz daha küçüktü. Ama en büyüğü onlar olduğu için almıştım. Birkaç gün çok iyiydi sonra gözüme oturmadi, kuruluk yaptı, bulandı görüntü falan? Kullanmadım yani. Muhtemelen bi tık büyüğünü alırsan sorun çözülür gibi :)

Lensi sadece göz doktoruna giderek alın, çapını doktorun belirlemesi lazım. Göz gibi şeylerin şakası olmaz, burada sorup öğreneceğiniz şeyler değil. Gözünüze birşey olsa dönüşü olmayan bir organ.
Darılmayan ama çıkıkçıya gitme mentalitesinden de farkı yok. Doktor size uygun lensi bulana kadar farklı lensler deneyerek bu sorunuz çözüyor.

Öngörü:

-Lensin yanlış. Gözünün çapıyla lensinin çapı uyumsuz.
-Lens için kullandığın solüsyon uyumsuz. Eminim lens-solüsyon uyumluluğunu hiç duymamışsındır.

Tavsiye:

-Doktor yazmadan kafana göre lens almamalısın.
-Bu süreçte doktora gitmek istemiyorsan ve göz numaranı biliyorsan gözlük almalısın.

Lensi çizmiş olabilirsin gibi geld. Takılma hissini hava kabarcığı sanıyor olabilir misin?

SofLens 59 lensi Acuvue OASYS ile değiştirdim hiçbir sorun kalmadı. Soflens = Tofaş ise Acuvue = Mercedes imiş, optikçi böyle dedi.Sonradan burayı okuyan arkadaşlara faydam dokunur belkim diye yazayım dedim.

Öncelikle, fotoğraf olursa belki daha çok fikir yürütülebilir(Varsa da mobilde olduğum için göremiyorum).

Aklıma mantar geldi. Benim kedimin tedavisi yaklaşık 1,5 yıl sürdü. Neredeyse denenmedik ilaç kalmadı, iyileşemedi. 2 paket Hill's z/d ile iyileşti. Veteriner hekime danışıp deneyebilirsiniz belki.

Bir de acaba stres kaynaklı olabilir mi? Kediler bazen strese girmek için resmen bahane arıyorlar. :/

belki veteriner, ne sorunu olduğunu bulmada yetersiz kalıyordur. veterineri değiştirdiniz mi? yalnızca tek bir veteriner mi gördü?

merhaba, deri hastalıkları için doğal elma sirkesi ve tavuk içerikli mamaları kesmeyi okumuştum. bi araştırın isterseniz. çok geçmiş olsun

sokağa çıkma yasağı olan günlerde fırına, markete gidebiliyoruz. köpeği olanlar köpeğini gezdirmeye çıkabiliyor. şimdi baktım genelgeyi bulamadım ancak bayram yasağında da aynı şekilde olacaktır. evinizin çevresinde olduğunuz müddetçe mama dağıtmanız sıkıntı olmayacaktır.

beslemek için çıkılabiliyor.

@okuyamıyom ben ya, @passion rules the game teşekkürler!

Ben hep cıkıyorum suiistimal için değil bugün ilk defa bi bekçi durdurdu hayırdır gibisinden konuştu çok sinirlendim söyledim zaten hayvan beslemek serbest diye tuttu beyimiz oldu o zaman herkes öyle söyler dedi şalter attı bende az kalmıştı akşam ha erlerine çıkıyorduk tama yaz cezayı diyorum ceza da yazmıyor bunu herkes bahane okarak kullanır diyor o zaman git yasa koyucuya anlat derdini şimdi ne öğrenmek istiyorsun dedim döndü gitti 4 5 dk tartıştık.

@yeliz adeley, ben de tam olarak böyle bir anormale denk gelirsem vereceğim cevap ne olmalı diye merak etmiştim. Teşekkürler tecrübeni paylaştığın için.

bi değişiklik yok devam.

normalde sıklıkla sipariş veririm. yabancı mutfaklardan özellikle, bazen de fastfood. bu dönemin başlarında aynen yemek siparişlerime devam ettim. ama son bir aydır ben de hiç sipariş vermiyorum artık. marketten aldığım poşetli gıdaları falan yıkayan biri değilim. panik halde yaşamamama rağmen, hazır yemek siparişini kestiğimi fark ettim sorunuzla. allah o sektörde çalışanlara kolaylık versin.

veriyorum

Simdi baktim yemeksepetimdrn en son 11 mart’ta vermisim. Bir sure daha vermem sanirim.

O tarihte de ilk vaka aciklanmis. Bir daha da vermedim

güvendiğim 2 yerden verdim bir iki kez.

Normalde de ayda bir, iki kez veriyordum zaten. Su anda da aynen devam.

Benim de son siparişim 14 mart imiş. Uzun bir süre daha sipariş vermeyeceğim sanırım.

Normalde haftada 7-8 kere dışarıdan söylüyordum. Zorladığım halde 2 aydır 2 kez sipariş verdim dayanamayıp. Pizza için ruhunu satabilecek bir insanım, ikisinde de pizza söyledim. Siparişleri alınca, evde önceden yüksek ısıya getirilmiş fırında bir süre bekletmekte fayda var gibi geliyor.

2 ayda 2 kere verdik totalde siparis.

ben de en son 15 martta sipariş vermişim, iyice azalana kadar vermeyeceğim.

Sipariş geldikten sonra, fırını açıp fırında bir süre bekletin.

güvenemediğimiz için vermiyoruz. 2 aydır canım lahmacun çekiyor, yiyemedim.

güvendiğim yerlerden veriyorum.

Son 6 ayda 2 kere verdim.

Okullarin tatil ilan edilmesiyle isin vehametini anlayip biraktim. Ben de cok sik soylerdim.

aynen devam bi değişiklik yok.

asla.
eskiden çok sık sipariş vermeme rağmen uzun bir süre vermem artık.

çok işe yaramıyor ama isterseniz 184'ü arayın. Oradan gerekli yönlendirme yapılabilir belki.

ya ordan mimlenip zorla götürürler falan diye çekiniyoruz aramaya

yok eğer değişmediyse 184 bant kaydı zaten. Ateşi var mı şu var mı diye sorup en son hastaneye gidin veya gitmeyin diyor.

Ateş + nefes darlığı olursa hemen ambulans çağırın veya maske takıp (mümkünse hastaneyi de arayıp) götürün. Belli hastaneler var bakarsınız.

Birkaç şey birden yoksa ve yaş da yoksa (dedeniz yaşlı tabii) zaten geri gönderiyorlar, şu haliyle dedenizi de geri gönderirler veya orada hastalık kapma ihtimali var o yüzden doktoru dinleyin siz.

Evde kaç kişiler, bir bulaşma ihtimali var mi ? Bunu arastirabiliyor musun.

zola goturmezler merak etmeyin. agir semptomlar yoksa zaten gitmenizi istemiyorlar

arkadasimin annesi 15 gun boyunca ugrasti. ilk gun doktora gitti oksurugu ve bogaz agrisi icin, 3 gun gecmezse gel dediler. 15. gun ambulans cagirdilar nefesi daraldi diye. geldiler ama siz kendiniz de gidebilirdiniz filan demisler. orda bekledi 3 saat ama test kiti bitti diye yolladilar geri.

17. gun randevu alip 5 saat hastanede bekledi ve pozitif cikti.

cok ic acici bir post olmadi ama eger diger semptomlar varsa (ozellikle nefes) randevu alin simdiden.

nefes darligi yoksa test bile yapmiyorlar.

Öncelikle şunu söyleyeyim, vaka tanımı değişti. Artık tek bir semptom bile varsa ciddiye alınıyor ki 38 derece ateş ciddi bir semptom olabilir. Tanı kiti sınırlı sayıda olduğu için her başvurana test yapılmıyor, evet. Ama başka yöntemler var ipucu verebilecek. Akciğer tomografisinden çoğunlukla tahmin edilebilir sonuçlar alınıyor. Bazı kan testleri yapılıyor. Mesela genelde Covid-19 pozitif kişilerde wbc, crp yükseliyor, ph düşüyor vs. vs. Önlem alarak en yakın hastaneye gidin. Hemen corona testi yapılmasa bile en azından bt ve kan testleri yapılarak bir fikir edinilebilir. Geçmiş olsun.

Artık mümkün olduğunca erken ilaç tedavisine başlanıyor. Böyle yapmanın ölümleri azalattığı saptandı. Risk almayın bence

beyler dedemi kaybettik:(

başınız sağolsun :( corona mı :/

Başiniz sagolsun :( nedeni nedir ?

basiniz sag olsun.

başınız sağ olsun. korona mı? koronaysa sizlere de test yapıldı mı, ne durumdasınız?

başınız sağ olsun

Başınız sağolsun.. artık ne söylesek boş..

Geçtiğimiz hafta izinliydim. Bugün sabahtan beri sendromluyum. Yarın nasıl çalışacağımı düşünüyorum. :(

benim pazartesi günü dersim yok, salı sendromu yaşıyorum o yüzden. gerçi yarın iş var, halletmem gereken diğer şeyler var ama olsun onlara canım çok sıkılmıyor, sığır gibi yatmaktan iyidir kafam dağılır.

geldi yine sendromum :/

Haftanın 7 günü çalışınca pazartesi sendromu kalmıyor. ♡

delireceğim. (._.)

Pöf!

haftanın 7 günü çalışınca sendrom kalmıyor tavsiye ederim...

uzak mesafe ilişkisi mi?

@aziz dostum jack 100km her zaman göremiyoruz birbirimizi

kız temiz bir manyak gibi duruyor. topukla bence.

%100 haklısın. yenge seni de paranoyak eder bi yerden sonra. topukla +1

@theseachange gerçekten düşünüyorum ama iyi de biri aslında bilemiyorum...

kız manyak +1
kaç+1

basond +1

ya da sen de iste sürekli belki anlar ama zor gibi.

@fezagezgini çok zor, çifte standart filtresinden geçmez bu. en iyisi ben tinder yükleyeyim

kaç hacı, konuştuğun kabahat. bütün muhabbeti kes.

çok teşekkür ederim dostlar, haksız olmadığımı bilmek mutlu etti.

48 saat kavgasız geçirmiyoruz zaten, 20 yıllık evliler gibi böyle ilişki olmaz olsun dedirtti çoğu zaman.

sanırım cidden topuklamak bu aşamada en mantıklı hamle.

selametle.

kaç. kıskançlık cinayetine kurban gitmeden kaçmalısın bence. bu davranış hiç normal gelmedi bana.

Biraz daha memesini elleyip kaç. Yoksa ayvayı yiycen.

Ya şu psikopat insanları artık normalleştirmeyi bırakın. Kızın çok ciddi psikolojik sorunları var ve profesyonel yardım alması lazım. Eğer siz psikoloji konusunda eğitim almadıysanız yapabileceğiniz tek şey kaçmak. Kızın yaptığı şeyin mantıklı bir izahı yok.

Kaçın. Arkanıza bakmadan kaçın.

Hahaha bunları diyorum ama ben zamanında kaçmamıştım bir defasında. Kızı düzeltirim yea ne olacak dedim. Düzelmedi. Benim psikolojim dümdüz olmuştu.

tüm yorumlar+1
hemen uzaklar hocam. böyle ilişki olmaz olsun. zaten bırakmazsan sende sorunlar çıkacak, erken ya da geç mutlaka farkına varıp pişman olacaksın.

Kesinlikle haksız değilsin. Herkesin söylediği gibi, kız aşırı problemli. Manipülatif ayrıca. Ayy çok korkunç. Arkana bakmadan uzaklaş. Bir daha iletişim kurma.

İlişkinin başları böyleyse sonunu düşünemiyorum.

Kızın güvenini zedeleyecek bir olay olmadıysa eğer yolları ayırın bence

Tango kursuna gittim bir yıl (sezon), ergen kaynadığını görünce bırakmak zorunda kaldım.

Dikiş kursuna gittim. 1 sene, faydalıydı. Epey bir şey öğrendim. Makinem de var. Ihtiyacım oldukça basit dikişleri yapıyorum. Faydalıydı.

Örgü kursuna gittim. Ceket ördüm kendime. Bebek yeleği ördüm sattım. Faydalı.

Bağlama Kursuna gittim. Solfej okumayı öğrendim. Kesik kesik olsa da önüme gelen türküleri çalabiliyorum. En sevdiğim.

Kuran Kursuna gidiyorum. Tecvit öğrendim. Dakikada 1 sayfa okuma hızına erişmek hedefim. Belki hafız da olurum. İnandığım için faydalı.

Tango kursuna gitmiştim incitici davranışlar gördüm devam ettirmedim.

Tiyatro kursuna gitmiştim. Şişik egolu bir yöbetici onu bunu küçümsüyor lakap takıyordu hadsiz hiç tahammül edemedim.

Tel kırma diye el sanatı kursu vardı çok ince işçiliği vardı, hocası da tahammülsüzdü devam etmedim.

Türk işaret dili kursuna gittim. Epeyce güzel ve eğlenceli idi, Tercümanlığa (yani 2.kuruna) gitmeyi de çok istiyordum henüz fırsat yaratamadım. (oldukça emek-çalışma istiyor)

autocad kursuna gitmiştim , ingilizce kursuna gittim,gitar kursuna gittim ,tenis kursuna gittim ama bunlar hep öncedendi. Artık iş güç derken hiç bir kursa gitmiyorum çok hevesim de yok

üniversiteden sonra c ve uml kursu almıştım.

İngilizce, Photoshop, yoga
Gitmeyi düşündüğüm ilkyardım, gıda güvenliği

Foro(dans), capoeira, dagcilik, diksiyon kursu gittiklerim.

Gitmek istedigjm cok var.

Gitar.

Üds hazırlık(kursun yarısında üds/kpds kalktı. Yerlerine yds geldi. Kursa yds olarak devam etmiş bulundum).

Diksiyon.

İşaret dili(elde olmayan sebeplerle tamamlayamadım).

Şu an bateri kursuna gidiyorum.

Piyano, ispanyolca ve model uçak yapımı kurslarına da vakit yaratıp gitmek istiyorum. Ama şu sıralar zor gibi. :(

Yetenek fakiri olsam da resim kursuna başladım.

Fransızca. (İstanbul Fransız Kültür Merkezinde)
A2'yi bitirdim, biraz göz atsam unuttuğum şeyleri hatırlarım. Arada bakmaya çalışıyorum. Amacım 30 olmadan ikinci yabancı dil öğrenmekti, halen 1 yılım var :D

İngilizcesi iyi olmayanlar önce İngilizcelerini geliştirsinler ama.

gitar, ney, fransizca, yoga, kapoera, tenis, basketbol, yuzme

99'da kickboks kursuna başlamıştım. şu anda eğitmenlik yapıyorum.
2000 civarlarında tiyatro kursuna gittim. kurs sonrası iki profesyonel ekiple de oyuna çıktım ama çok vakit istediği bıraktım.
2002'de gitar kursuna başlamıştım. sonra tanbur, yaylı tanbur, perdesiz gitar olarak devam etti. kursa gitmesem de evde çalışmaya devam ediyorum.
2003'te tango kursuna başlamıştım. şu anda eğitmenlik yapıyorum ve yüksek lisansımı da bu alanda yaptım.
2010 civarlarında solfej ve şan dersine gittim. yeteneksiz olduğum için boşuna para ve zaman kaybetmemek adına bıraktım.

yazınca fark ettim ki aslında sandığım gibi çok da istikrarsız biri değilmişim.

Şikayet ettiğinizde büyük bir olay yoksa, görgü tanığı gerektiren durumlar vs sizle bir işleri zaten olmuyor. Gidip GBT yaparlar, herhangi bir aranma yoksa "Gezmeyin burada" derler geçerler.

Eğer çekiniyorsanız şöyle yapmanız doğru olabilir: Muhtara gider durumu anlatırsınız, beraber bir dilekçe hazırlasınız ve imzalayıp verirsiniz. Sonra polis zaten ihbara inceleme yapıyor, suç varsa haberleri olmadan onları yakalıyor falan...

Gizli no, öyle çok da gizli bir no değil. Gsm operatörleri adli birimlerin talep etmesi halinde şak diye çıkarıp yolluyorlar gizli nonun aslını.

Karakol telefonunda da bunları gösteren bir şeyler olabilir, emin değilim.

Ama sizin kişisel bilgilerinizi karakol kimseye veremez zaten diyeceğim de sonra Türkiye'de yaşadığımızı anımsıyorum.

@lisw kesinlikle haklı. acaba ne suç işledik de çomaristan’da yaşamaya mahkum olduk? :(((

Buyrun, amme hizmetim olsun:

onlineislemler.egm.gov.tr

444lü numaralarda dahi gizli no görünüyor. illa gizli kalayım dersen ankesörlü telefondan ya da bakkalın, kırtasiyenin falan telefonundan ara. ama kimse kimse peşine düşmez çok esktrem bir şey değilse. polis gelse şanslısın zaten şikayetine bırak senin peşine düşmeleri eksik kalsın.

eger ultra luks bi hastane degilse hastane yaziliminin surekli hata vermesi disinda network en onemli konu. switch nedir- modem nedir-kablolama vs bakabilirsin.

genelde mouse bozuldu, klavye calismiyor, doktor epikriz yazamiyor yazilim goctu sorunlari olur. uzaktan baglanip onlari cozersin.

ileriki asamada yanlis acilan hasta kayitlarini db'den silme, stok guncelleme vs yazilimsal seyler olabilir. kullandiklari programi ogrenip ona biraz goz atman cok ise yarayabilir.

Bence referansının(!) olup olmadığını sorarlar. Geçmiş olsun.

sistem ve network uzmanlığı diye arat Google'da, çıkan tüm türkçe kaynakları oku. zaten özet bilgi edinmiş olacaksın :) sonrası yolda öğrenilir.

Yeşil zeytin, hindi/dana füme/jambon, değişik peynir çeşitleri. Bu şekilde bir tabak yapabilirsin.

Hocam şarabın türüne göre değişir. Bu gazlı veya hafif tatlı olan şarapların yanında tatlı şeyler (muffin vs.), biraz daha koyu olan rose şarabın yanında koyun peyniri ve/veya makarna (hafif bir sosla) daha güzel gidiyor bence. Üşenmezseniz makarnayı midyeli de yapabilirsiniz.

Antep fıstığı, ceviz, patlamış mısır, patates kızartması, bitter çikolata, peynir(İzmir tulum mesela), yeşil elma(üzerine tarçın veya türk kahvesi serperek) olabilir bence.

Başka bir doktora görünmeni tavisye ederim öncelikle. Çünkü farenjitlerin yaklaşık %95'i viral olur, yani antibiyotik kullanımını gerektirmez. Tükrük testi yapmadan bakteriyel olup olmadığına karar veremez.

Farenjit isen boğaz spreyi veya gargara da vermiş olması lazım. Onu düzenli kullan.

Bal ye.

Ilık, tarçınlı süt iç.

Muhtemelen antienflamatuar bir ilaç da vermiştir. Ama sen yine de adaçayının antienflamatuar etkisinden yararlanabilirsin.

Geçmiş olsun.

kronik bende, her faranjitimde soruyorum antibiyotik içmesem olur mu diye daha allahın 1 doktoru olmaz demedi, bir taneside faranjit antibiyotiksiz geçmez dedi.+garagara önemli.

Boğaz spreyleri oluyor. Böyle boğaza yakma hissi vererek rahatlatıyor. Askerde olmuştum ben de 2 ayda geçti o öksürük krizlerim.

Farenjit bakteriyel de olabilir. Bakteriyel olduğunda antibiyotik kullanımını gerektirir; ama dediğim gibi, bakteriyel farenjitin oranı yaklaşık %5'tir. Farenjitte test yapmadan antibiyotik yazan doktora gitmeyin. Size yazık diye söylüyorum. Her yerde bas bas bağırıyor insanlar "akılcı antibiyotik kullanımı" bilinci yerleşsin diye. Ama maalesef daha bunu oturtamayan hekimler var. Yarın bir gün daha ciddi, gerçekten antibiyotik kullanmanızı gerektiren hastalıklara yakalandığınızda her hastalıkta kullandığınız antibiyotikler yüzünden kullanacağınız antibiyotikler işe yaramayacak. Buna üzülüyorum. :( En masum görünen ağrı kesici bile çeşitli yan etkilere sebep oluyor. Antibiyotik gibi ciddi bir ilacı gerçekten gerekmedikçe kullanmayın lütfen, rica ediyorum. Kendinizi düşünmüyorsanız gelecek nesilleri düşünün. Antibiyotiğe dirençli bakteriler hep bizim yüzümüzden oluşuyor. :(

mebucain pastil ve imumax sprey al ve talimatlarına göre kullan. bol bol dinlen, hatta mümkünse yat. bol ve ılık su iç, iyi beslen. iş yaparak dinlenmeden de geçirebilirsin ama iyileşmesi baya uzun sürer, yatarsan bikaç güne geçiyor.

mebucain ve spreye ek olarak; limonu ortadan kesip toz şekere batırarak em.
çok yakar, ama sonrasında resmen boğaz ağrısını bir süreliğine kesiyor.
uyumadan önce yaparsan rahatlatır biraz.

3. gün geçer

kocakari ilaci olacak biraz ama benim de gece uyutmayan oksurugum vardi hasta oldugumda. ayagimin altina(tabanina) ya da bazen gogsume gece yatarken tigerbalm surup oyle yatiyordum. bunu yaptigim geceler daha rahat uyumustum.
tigerbalm eczanelerde var mi bilmiyorum ama vicks (ya da sanci idi galiba) kullanabilirsiniz.

ayrica bogaz gargarasi/spreyi cok ise yariyor. bir de ben sutun icine zencefil, zerdecal ve tarcin atip isittiktan sonra suzup iciyordum baya rahatlatiyordu.

sogan suyu ve pekmez ic sabahlari ac karnina birer yemek kasigi.

Sinüs rinse kesin çözüm. Geniz akıntısını yok ediyor rahatlatıyor.

Her ne kadar bizim ki ile kavgalı olsak ta, karşılıklı pek sevişemesek te aynı evde yaşayan 40 yıllık evli yaşlı çiftler gibiyiz. Atarlanıyoruz bir birimize ama sonunda ben ona '' ulan hasta olduğun zaman ben götürüyorum seni veterinere kimin var benden başka diyorum'' o da '' ne oldu lan morallar sıfır yine hadi gel gel bu sefer pati atmıcam iki okşa da keyfin yerine gelsin diyor'' kısacası zor zamanlarda yanından birsinin olmasının iyi hissettirdiğini öğretti.

Pür,karşılıksız, koşulsuz sevgiyi öğrendim kedim hanımefendiden. Ayrıca dediğin gibi sabırlı olmayı öğrendim. Azim ve kararlılıkla her hedefe ulaşılabildiğini, pes etmemeyi, gözü kara olmayı, her zorluğa ve hastalığa rağmen hayatın devam ettiğini, sıkıntılar olsa bile eğlenecek şeylerin de tükenmediğini öğrendim. Kendisi sayesinde epey olgunlaştım. Şaka maka beni bayağı eğitti 4 yılda ve hala eğitmeye devam ediyor. Kendisine müteşekkirim.

Tabi bu dediklerimi ancak bir hayvan tarafından eğitilenler anlayabiliyor. Geri kalanlar genelde "sıyırmış bu" gözüyle bakıyorlar. Keşke onlar da eğitilseler. :/

bir papağanım bir de muhabbet kuşum var.

papağan bana aşık. muhabbet de papağana aşık. papağan muhabbetten nefret ediyor. muhabbet de benden nefret ediyor. muhabbeti sevdiğim, ilgilendiğim zaman papağan küsüp sırtını dönüyor. muhabbet beni sevmediği için benden hiçbir şey öğrenemiyor. papağanı sevdiği için onun yine benden öğrenmiş olduğu iki üç kelime ve ıslıkları taklit ediyor sadece.

kuşlarım bana 4s kuralını öğretti.

Korkak ve saldırgan bir sokak kedisini ehlileştirmiş birisi olarak bu hikayeyi ve bana öğrettiklerini buraya yazsam saatler sürer. Ama hemen hemen bilindik şeyler; merhamet , aidiyet, sorumluluk, sabır,sadakat...

Bundan önce ölen bir kedim vardı, allah günahlarını affetsin, yeni doğum yapmıştı, 2 gün evden çıkmadı hayvan, yavrularının başında oturdu, ve ilk doğumuydu, daha sonra evden çıkmaya karar verince, yavruları tek tek getirip kucağıma bırakıp öyle evden çıkmıştı. Buradan da güvenilir olmanın tatlı gururunu öğrendim mesela.

Şu an bir ördeğim var. O bile bir sürü şey öğretti bana. Arkadaşın dediği 4s kuralı hayvanlarda geçerli değil bence.

Alarm sesini değiştirmeyi denedin mi? Mesela şunu denedin mi hiç:

youtu.be

Bir de;
-sigara ve/veya alkol tüketimini azalt.
-daha erken uyumaya çalış.
-kan tahlili yaptır. Hemogram, demir, şeker, tsh, vitaminler bakılsın.
-gün içinde bol su iç.

mecbur değilsen ondandır.

@for day, mecburum ya ise/okula gec kaliyorum sikinti oluyor epey :)

ilkokulda okulun mudurunun, kamisa su yurudu mu lan diyip malum organimdan makas almisligi var aga

adam bizi ailecek severdi sayardi. saka maksatli yaptigini da biliyorum yani. baska bi amaci yoktu.

kendi basima gelmese baskasinda bu olayi yadirgarim ama senin anlattigin seyde rahatsiz olcak hicbir durum goremedim

öğrencilerimi çok seviyorum, kardeşim çocuğum gibi sarılasım falan geliyor.koca koca adamlar kızlar bir de bunlar, liseli. ancak öğretmenlik formasyonu sırasında öğretilen bir şey var ''öğrencilerin baş üzeri ve omzu hariç vücudunun başka hiçbir yerine dokunmayın.''. bunu bildiğim ve hem kendimi korumak hem de kimsenin kafasında soru işareti bırakmamak adına her türlü temastan kaçınıyorum. buradaki öğretmenin de en ufak bir kötü niyeti olduğunu düşünmüyorum ama yine de yapmaması kendi adına daha iyi olur.

ana okulundan lise bitimine kadar öğretmenlerim hep yanağımı sıktılar. hiçbirinde taciz edilmedim ya da hissetmedim. ama dediğiniz gibi dünya pisleşti. dikkatli olmak gerek.

Bir öğretmen olarak (eğitim fakültesi çıkışlı, üstteki anekdota ithafen) bana göre gayet normal. ama rahatsız olduysanız öğretmenle özel olarak konuşabilirsiniz

şimdi nasıl sıkıyor?
cinsel taciz değil de nasıl desem.
ohoh yanaklara bak yanaklara yediğin bütün poğaçalar oraya gitmiş gibi şeyler falan söylüyorsa sıkıntı. çocuğun psikolojisi için sıkıntı.
yok düz yanak sıkmasından huylanmak da ne bileyim.
yani temas olmasa daha güzel olur malum kişisel alan diye bir kavramın olmadığı bir coğrafya burası.

Çocuğunuzun bedensel sınırları ve hakları var sizin gibi. Ne olursa olsun istemeden kimse bunları ihlal edemez. Akraba vb ya da iyi niyetli bile olsa yetişkinler buna saygı göstermeli, çocuk da bu sınırların bilincine daha iyi varacaktır.
Şu videoyu mutlaka izleyinyoutu.be

Bu konuda dernekler eğitim veriyor ama Meb'in zorunlu yapması lazım öğretmenlere

Cinsel taciz olarak değerlendirmem. Ama çocuğun kişisel alanını ihlal ettiği açık. O yüzden rahatsız olurum. Ayrıca @kaset +1 insanlar öyle her istediklerinde çocuğa dokunmamalılar. Öğretmeni kibarca uyarmalısınız. Belki sayenizde bilinçlenir biraz.

Size garip gelen bisey varsa gariptir. Bazisi kucaklar oper, hosunuza gider cunku iyi niyetini hissedersiniz. Az da olsa hosunuza gitmiyosa kesin dille durmasini soyleyin.

ben kotu dusunmem.

cocuguma sorarim rahatsiz oluyor musun bu durumdan diye. hayir derse israrla emin olana kadar sorarim.

rahatsiz oldugunu soylerse eger cocugumun da ozguveninin gelismesi acisindan bu konuyu ogretmeniyle konusmasini soylerdim. eger konusamayacak gibiyse ben konusurdum.

sorarim dedim ya oyle pat diyebde sormam cocuk urkmesin. evde otururken onun yanagindan makas alirim severim. ve derim mertcim bundan rahatsiz oldun mu yanagindan makas almamdan? o da cevap verir. sonra eklerim hani gecen gun ogretmenin de makas almisti ondan rahatsiz oldun mu? derim. konuyu boyle acarim ki cocukta bir korku yaratmayayim.

Bizde de öğrencilerimizle herhangi bir acil durumda ilk yardım müdahalesi ve örneğin kavga eden iki öğrenciyi ayırmak gibi şiddeti sonlandırmak amacıyla müdahale etmek dışında temas etmemiz yasak. Ayrıca öğrencilerin fiziksel görünüşleri ve kıyafetleriyle ilgili yorumda bulunmamamız gerekiyor.

Çocuğun yanağını sıkmakta bir alt mesaj var bence, "tatlısın, tombiksin, çocuksusun" vs gibi. Bunlar çocuğun zaten bildiği şeyler olsa da, başkasından duymasına gerek olmayan şeyler. Ben de çok zayıf olduğumun farkındayım ama biri bana "ne kadar zayıfsın" dediğinde "sorduk mu?" demek istiyorum. Bir insana sevgi göstermek için fiziksel olmayan bir sürü yorum kullanılabilir. "bu neşeli halini çok takdir ediyorum," "çok yaratıcı düşünüyorsun," "enerjine hayranım," "arkadaşlarınla çok iyi bir ilişkin var" gibi şeyler mesela.

Ayrıca birine (çocuk da olsa, büyük de olsa) dokunmadan önce "benim konumum, ünvanım veya başka bir özelliğim bu kişinin fikrini tamamen ve korkmadan söylemesine engel olur mu?" diye düşünmemiz gerekir. Öğretmen-öğrenci ilişkisinde yaşça büyüklük, konum farklılığı, öğretmenin not veren kişi olması vs bir çocuğun kendisine "bunu yapmayın" demesinin önünde engel olabilir. O sebeple yanlıştır. Aynı şekilde patron-çalışan teması, ünlü kişi- hayranı teması, fiziksel olarak diğerinden üstün iki kişinin teması vs bu sebeple taciz boyutunu da içerebilir. Dikkat etmek gerekir.

Yanak sıkmak bu bağlamda taciz olmasa da hadsizliktir. Ben olsam çocuğumun öğretmenine de iş arkadaşıma da "fiziksel temas kurmayalım lütfen" derdim.

Hayırlısı

Ailem öyle bir şey demez. Demiş olsalardı da rahatsız olduğumu belirtirdim.

‘Şöyle biri’ kısmı çok önemli

Böyle teklifleri geri çeviririm. Sevmem öyle şeyler.

Cevapladım; ama 30 yaş üstü kriterini karşılamıyorum, henüz 29'um.

Cinsiyet: Kadın.

Ailemden boyle teklifler gelmiyor.
Oyle seyler olsaydi "yav yuru git" der kapatirdim.

31E

30 a kadar bi şekilde evlilikle ilgili sorular geliyordu, görücü usulu ya da talip bulma gibi değil, ne zaman evleneceksin vs gibi. 30 dan sonra o konuyu tamamen kapattılar, ne soruyorlar ne merak ediyorlar, öyle bi kısmet var, şunun tanıdığı var gibi bi teklifte ya da öneride de asla bulunmazlar. 38 k.

teklifler geliyor. bakarız diyip geçiyorum. sadece biriyle görüştüm bugüne kadar. maaile beni evlendirmeyle kafayı bozmuş durumdalar.

bakıyorm direk olmaz diyorum

30e

Bende direk olmaz diyordum baktım annem susacak gibi degil , evet deyim zaten kız hayır der diye düşündüm yada en kötü bir çay içer gelirim diye.

Sonra annem haber etmiş kız hayır demiş,ben görücü usulu filan istemiyorum diye :)

Bende anneme yüklenmiştim ,kıza sormadan bana niye soruyorsun , beceremiyrosun bu işleri bir daha görücü usuluyle karşıma gelme diye :)

Tam herşey planladığım gibi gidiyordu ki , kızı ikna etmişler bir şekilde görüşmeye , ilk buluşmamaış 5-6 saat geçti bayada uyumluyduk

1 sene civarı aileler birbirini görmedi bile görücü usulu tanışıp normal devam ettik gibi
1 senedirde evliyiz :)

34 E

Görücü usulü aslında belirli bir zamandan beri yanlış anlaşılıyor toplumda.

Görücü usulü tam anlamıyla erkeğin ebeveynleri kızın ebeveynlerinden kızı ister, aralarında anlaşırlar ve söz kesilir. Ne kız erkeği görür ne erkek kızı, hatta çoğu zaman anneler bile pek karışmaz, iş babalar arasında hallolurdu.

Gurbette çalışan erkek evlada mektup ya da telefon yoluyla iletişim kurulup "seni nişanladık, hayırlı olsun" demek çok sıradandı bir zamanlar.

Günümüzde olan ise annelerin tanıdıklar aracılığıyla bağlantı kurup çiftleri tanıştırmaya çalışması.

Ha arkadaş ortamında arkadaşlar tanıştırmış, ha vapurda, ya da işyerinde, ya da okulda veya annenin komşusu Zeliha Teyze aracılığıyla.

Ön yargılı olup kestirip atmayın, tabiki evlenmeye sıcak bakan biriyseniz.

ailenin buldukları nedense pek kalifiye oluyor. yurtdışında yaşayan doktoralı masterlı tipleri buluyo annem nerden buluyorsa :D sevgilim olmasa bi düşünürdüm, görücü usulu de olsa insan değil mi sonuçta onlar. ama sevgilim olduğu için hiç bu konuda bi adımım olmadı.

hem gorucu usulu değil bu. ha arkadaşın biri var bi tanış demiş, ha annen.

sinus rinse denemiştim, sinüzitim de var bazen çok tıkanıyor ama işe yaramadı. alışkanlık yaratmaması için çok tıkanınca otrivin okaliptüs basıyorum artık. yani sinüs rinse'yi önermem.

@mor inek benim de sinüslerim ara ara doluyor. Alerjik bir yapım da var. Çok rahatsız olmaya başladım artık. Sinus rinse almamam gerektiğini önerdiğin için teşekkür ederim.

@hedda gablen öneriniz için teşekkür ederim, dikkate alacağım.

şişesi olan herhangi bir tane kit al, hepsinin şişesi aynı zaten. poşetleri bitince ayrı alabiliyorsun, bir daha kit almana gerek yok. ben en son 50'lik abfen aldım, memnunum.

Burun içi etler şişiyorsa bu kitlerden verim alamazsınız. Ben şöyle kullanıyorum, öncelikle burun tıkalıysa otrivin sıkıp burun içinin açılmasını sağlıyorum. 15-20 dk Sonrasında bu kitlerden kullanıyorum, burun içi boşaltım daha sağlıklı oluyor. Böylelikle otrivinin burun içi dokuda uzun süre kalmasını da engelliyorum.
Şayet bu kitlerle basınçlı bir şekilde su verirseniz bu sefer de genizde birikmiş akıntıyı östaki borusundan ortakulağa itersiniz ki bu daha ciddi komplikasyonlara neden olur.
Kit için ayrıca içerik satın almanıza gerek yok tuzlu suyu kendiniz 35 derece civarında hazırlayarak burun temizliğinizi yapabilirsiniz. Derdinize çok aman aman çare olacak bir aparat değil ama bir nebze rahatlatıyor. Bir süre burnunuz akmaya başlıyor ... tıkanıklıktansa akması daha iyidir. Hepsi üç aşağı beş yukarı aynı işi görür.

Sürat kargo'ya gidip bizzat görüşün orada açtırıp hasarlıysa tutanak tutturun.

Söz konusu sürat kargoysa her şey beklenir. Ben de sürat kargo tarafından aktarmada bekletilen, bir türlü teslim birimine ulaştırılmayan kargoyla ilgili 2 haftadan uzun süre sürekli aradım. Bir çözüm elde edemedim. Sonunda ümitsizce internet sitesi üzerinden yazılı olarak şikayetimi ve yaşadığım süreci anlattım. Birkaç gün içinde genel merkezden aradılar ve sorunumu çözdüler. Senin de yazılı olarak bildirmeni öneririm. Telefon görüşmelerinden ve yüz yüze görüşmelerden daha etkili oluyor.

@sivrisinek sürat kargoyu ben değil satıcı tercih etmiş. Ben de sürat kargonun nasıl rezalet iş yaptığını bu vesileyle öğrenmiş oldum. Bundan sonra gerekirse 20 tl fazla verir başka bir kargoyu seçerim. Hepsiburada sorunumu çözemezse artık onu da defterden sileceğim.

@siyah noktali film yazılı olarak da bildirdim. Bugün beni kargodan aradılar. Yok ürün teslim edilmiş görünüyor, iade kodu oluşturmadan gönderemiyoruz da bilmem ne. Daha kendi yaptıkları yanlışı düzeltemiyorlar. Ben de iade kodu almadım tabi ki. Ürünü bana teslim etmiş gözükecekler akıllarınca. Sonra başına bir iş gelse ben sorumlu tutulacagim.

@sivrisinek

"kişi ürünü teslim almamış hepsiburada çözüm üretmek zorunda" ortada bir sebep sonuç ilişkisi eksikliği yok mu sizce. bu ürünü bir adet satıcı, hizmetin parasını ödeyerek gönderiyor. kargo paketi getiriyor, paket daha önce açılmadıysa aradaki aşamalar herkes için farklı gelişebilecek stresli gerilimli gecikme hikayeler olarak düşünülebilir, malesef bu aksaklıklar sonucu değiştirmiyor ve kendi başına tazminat hakkı vermiyor. o ürün depoda kargo elemanlarınca voleybol topu olarak kullanılıyor da olabilirdi. ürün hasarlıysa diye düşünerek teslim almamış elbette olabilir ama anladığım kadarıyla bu düşüncenin bir yerde kaydı kuydu yok, kargocunun önünde kargo açılarak bu durum tespit edilip kayıt altına alınabilirdi. tahminen kargo memurunun önüne de müşteri bu gönderiyi neden teslim almadı diye bir soru çıkıyordur, ürün açılmadığından iade / değişim formu doldurulmamış, hiçbir işlem sonuçlandırılmadan resmen bilinçli olarak olay sürüncemede bırakılmış gibi bir görünüm ortaya çıkmış, niyet öyle olmasa bile sonuç bu. kargo hepsiburada'ya (hb'de satış yapan satıcıya) iade edecek ama hepsiburadaya hangi kargo koduyla iade edecek, kargo firması bu hizmetin parasını neye göre tahsil edecek.

bazı durumlarda yerimizden kalkıp bazı yerlere gitmemiz gerekir ve bence bu da o durumlardan biri haline gelmiş.

3 iş günü içinde alıcı şubeden almazsa iade oluyor bildiğim kadarıyla. Bu süre aşıldığı halde geri göndermiyorlarsa şansınızı bir de kargo şirketinin çağrı merkezinde deneyin.

@engelbert humperdinck Ürünü teslim almadan geri gönderme diye bir secenek var duydunuz mu daha önce? Hani 3 gün teslim alınmadıysa geri gönderiliyor? Hatta bu yüzden bazı kargo firmalarından yakınanlar oluyor.

Şu rezaleti bilip bilmeden savunmayın rica ederim. Sizin gibi bu durumları normal karşılayanlar oldukça bu firmalar daha çok baş ağrıtır. Önce haklarınızı öğrenin.

@rabitelli
"Daha ne kadar daha beklemeliyim" sorunuzun cevabını kendiniz için en kısa süreye indirmeyi seçebilirdiniz ama cengaverce haklarımızı savunmayı seçtiniz, tebrikler.

@engelbert humperdinck inanın keyfimden uzatmadım bu süreci. Ürün başka birine teslim edilmiş. Varsayalım ki kişi ürüne zarar verdi. İçinden parçasını aldı. Ben bunu iade edersem ve alıcı iadeyi kabul etmezse ciddi bir zararım olacak. Aldığım ucuz bir ürün de değil. Bu riski göze alamam.
Ayrıca haklarımızı savunmalıyız. İşini düzgün yapmayan insanlar kendilerine çekidüzen vermeli.

Ayrıca kargo kapıma geldiğinde ürünü açıp kontrol etmeme izin verilmedi.

ege koyleri de boyle

Ege değil, geliverin gidiverin, gelipbatır... gibi kullanıyolar.Gelivee derler.

laiklik elden gidiyeah diyen abi nereliydi acaba? onun memleketi işte.

batı egenin kırsal kesim şivesi bu. babam ve oğlum'u hiç mi izlemediniz yaw??

afyon olabilir.

Afyon değil. Afyon antalya falan: geliyolaa

Bu geliyalaa sinop civarı olabilir.

samsunlu olarak biz de öyle konuşuyoruz.
en azından iç kısımlarda.

Laiklik elden gidiyeah diyen amca Sinop veya Kastamonuluydu sanırım

ordu.
laiklik elden gidiya iltica geliyaaa.
ordu ağzı.

Geliyala gidiyala diyorsa kastamonudur.

Kastamonu civarı

Bilecik'in bazı ilçeleri canlandı gözümde. Gölpazarı ve Yenipazar mesela.

anthemis +1

rahmetli babaanem kastamonuluydu ve böyle konusurdu

Kastamonu, Karabük tarafı.

arkadaşlar aradığım cevap bolu imiş.

bir numaralı örneği de seksenler dizisinde gıcık bi hastabakıcı karakter vardı, tam olarak aradığım o adamın konuşması imiş. o tip aklıma gelince gogılladım, bolu çıktı karşıma.

diğerlerini bilmiyorum ama bepanthol'u yıllarca kullanmıs ve hala kullanmakta olan biri olarak yara izlerine bir etkisi olmadığını söyleyebilirim.

@yuvarlanantencereninkapagi görüşün için teşekkür ederim. Ama iz için değil de iyileşme sürecinin hızlı olması için sormuştum aslında.

ben de hametan kullanıyorum bu aralar sıfır faydası var sanki. sürünce tam tersi yakıyor yaramı. başlığı takipteyim.
bepantolden de hiç memnun kalmamıştım bu arada.

Ben minik siyriklar cizikler vs icin bepanthol merhem kullanıyorum. Krem olanini degil. Bi de yeni serisi çıkmış yara iyilesme ve yeni izler icin sanirim ona da bakilabilir. Ama ben merhem olanindan memnunum. Fito ve hametani da lazer epilasyon kimyasal peeling vs sonrasinda kullandim ama brnim en sevdigim bepanthol.

bende çeşit çeşit ilaç var. en etkisizi nitrofurazon etken maddeli furacin, bundan uzak dur. antibiyotik içerikli kremler daha hızlı iyileştirir. en hızlısı fucicort, benim bir numaram bu. fucicort'tan sonra fusidik asit, mupirosin ve sodyum fusidat etken maddeli fucidin, stafine, bactroban gibi ilaçlar neredeyse aynı etkiye sahip. terramcyin de bunlara göre biraz etkisiz kalsa da yine de etkili.

antibiyotiksiz olarak fito, hametan ve madecassol'ü karıştırıp kalın bir tabaka olarak sürmeni öneririm. yara yeniyse tabana fucicort sürüp ardından bu üçlüyü sürmeni öneririm.

ucunden biri olmak zorunda degilse sari kantaron merhemi, yara iyilestirme konusunda en cok tavsiye edilen sey saniyorum.

fitocuyum ben.

Bepanthol e-vitamini açısından da güçlü olduğu için yüzde tüylenme yapabilir.

Teşekkür ederim tüm cevaplar için. :)

Bundan 18 yıl önce, 10 yaşındayken ben de benzer bir şey yaşadım. Hem de deniz kestanesine bastığımı fark etmeden önce yarım saat kadar da suda oynayıp üzerine bastım. İyice derine gitmişti dikenler. Zeytinyağı işe yaramadı. Emla kremle uyuşturmuştuk. Ebeveynlerim sterilize edilmiş iğne ile yavaş yavaş ve dikkatlice oyup yine sterilize edilmiş cımbızla çekmişlerdi. Sonrasında yara iyileşene kadar bir süre daha yere sağlam basamamıştım. Ama dikenden daha az acıtıyordu. Hatta o yarayla denize de girmiştim. Umarım bir an önce kurtulursunuz dikenlerden. Geçmiş olsun.

bende 2013 yılında foçada kestaneye bastım. 15 kadar diken vardı. üzerine basamadım şehre dönene kadar. ege üni devlet hastanesinde acile gittim. doktor sterilize ettiğini iğne gibi bir şeyle çıkardı dikenleri. aynı akşam 2 kat çorapla halı saha yaptım asdah.

doktor çıkardı yani benimkileri. zeytinyağı falan bekle demedi.

Her snee Gökçeada 'da mutlaka 1 kere deniz k3stamesi kazası yaşardık eskiden. Biz temiz dikiş iğnesi ile (ucu çok ince çünkü) temizledik kendiniz sonra da kalkar giderdik. ÜStüne basmama vb olmazdı hiç yağlandığını da bilirdik ama gerek olmazdı hiç. Sizin ayağınıza şiş de varmış. Olmazsa bir daha doktora görünün??

benim de başıma geldiydi bıçakla yaprak döner gibi topuğumu yavaş yavaş soyup dikenlerin ucu gözükünce cımbızla aldıydım. zor iş geçmis olsun

Ben de sokaktaki kediler için mama alıyorum. Tam bir yılan hikayesi benimki.

Bazen Mito(tavuklu olanından), bazen Micho alıyordum stok durumuna göre. Bir ara temizmama.com'un anormal zammından dolayı kendimce protesto ettim. Markamama.com'dan Luis aldım. Onun da içeriği değişti. İçerik değişikliğinden sonra yemediler bayağı. Sonra temizmama.com'a döndüm mecburen. Micho'yu da Mito'yu da severek yiyorlardı. Yine zam gelince Dr. Sacchi deneyeyim dedim. Taneleri büyük değil, tam sizin canların ağızlarına göre. Ama benimkiler bu mamayı iştahla yemediler, aç oldukları için mecburiyetten yiyor gibiler. Çok fazla kedi var. Normalde 15 kg.lık bir paket 10 günde bitiyordu. Dr. Sacchi 15 günü geçti, hala azıcık var. O yüzden yine Micho ve Mito'ya döneceğim.

(bkz: ergenlik)

“Sevmek zamanı”

Hayret, kimse dememiş şimdiye kadar.

(bkz: yokluk)

Hipotirode doğru gidiyor. Ama dönemsel bir degisiklikte olabilir. Takip etmenizde fayda var. Bir de saydiginiz bu sikayetler bu seviyedeki tsh t4 degerleri ile olmaz.

"doktor önemli bir şey yok dedi" bitti gitti kardeş.

youtu.be

5 yıldır haşimatoyum. Kendimi bildim bileli ulaştığım maksimum kilo 48. Benim de TSH bu seviyelerdeydi başta. 6 ayda 1 kontrol ettim. Bir tahlilde 10 civarında çıktı. Sonra Anti-tpo'lara bakıldı ve haşimato dendi. O günden beri de düzenli kontrol ve ayarlanan ilaç dozları(dönem dönem düşük, dönem dönem yüksek kullandım) ile TSH normal sınırlarda çıkıyor. Demem o ki kiloyla ilgili kısmı bir kenara bırakın ve bir endokrin uzmanına görünün. Ultrasonla da bakar hem. Böylece daha net bilgi elde edebilirsiniz.

Cevaplarınız için teker teker teşekkürler. Yarın endokrine görüneceğim.

Kardesim interneti hiç okuma hastalık da araştırma doktorunu dinle geçmiş olsun

Tanıştıktan 7 ay sonra evlendik. 2 yıla yakın oldu evleneli.
ne diyeyim ki gayet mutluyuz başından beri, -muhtemelen- haftaya da bebeğimiz doğacak <3
Öf amma vck bir cevap oldu :) ama iyiyiz napayım
Edit:kelimeler

Var. 4-5 ayda evlenen de var. Senelerce sevgili olup evlenenlerden daha az kavga ediyolar, daha olgun daha mutlular.

6 diilse de 9. ayda evlenmek üzereyiz. 4-5 yıl geçirip evlenmek 'zorunda' hissedenlere göre daha güzel bi durum bence..

7 Ocak 2010 ilk tanismam, 24 nisan 2010 evlenmem. 9. Yil.
35 yillik bekarligin etkisi de vardi o zamanlar. Uzerime 10000 kat yuk bindi ama mutluyum.

Boşandıktan 2 ay sonra başkasıyla tanışıp 4 ay sonra evlenen arkadaşım var. İlk eşiyle yaklaşık 3 yıl sevgili olduktan sonra evlenmişti. Kavga gürültü hiç bitmedi. Şimdi ise gayet mutlu.

6 ayda evlenen başka bir arkadaşım da var. O da mutlu.

Çevremde bunlar gibi çok örnek var aslında. Uzun süren sevgililiklerden sonraki evlilikler daha "gürültülü" oluyor gözlemlediğim kadarıyla.

Gözlemlerine göre daha iyi oluyor

Var. Tamamen seks için. Başka açıklaması yok. Bunu hedefliyosan zaten mutlu olursun bi şekilde

2 tanidigim var biri 6 ay icinde evlenip 2,5 yil sonra bosandi.

digeri 6 ay icinde evlendi 1,5 seneyi gecti su an gayet mutlu ama zaman ne getirir bilinmez tabii herkes icin.

biz esimle tanistiktan 2 hafta sonra birlikte yasamaya basladik, yaklasik 2,5 yil birlikte yasadiktan sonra da evlendik. su an gayet mutluyuz.

Cok var valla.
6ayda evlenen de 3yilda evlenen de yakindan tanidiklarim ite kaka goturuyor evliligi cogu. Ama pek fazla yuzunu goremediklerim var, onlardan mutlu olanlar olabilir bilmiyorum.

Var yakın bir akrabam. İnternetten Alman bi çocukla tanıştı. Sadece bi defa yüz yüze görüştüler 6-8 ay içinde evlendi ve 2 senelik evli. Mutluluktan havalara uçuyor mu bilmem ama rahatı yerinde ki sesi soluğu çıkmıyor :D

bir yakınım kasımda tanıştı 21. gün evlenme teklifi aldı, geçen hafta evlendi.

yaşlar: k:31 e:34

bir arkadaşım 8 senelik sevgilisiyle evlenip 1 sene sonra boşandı. bir diğeri de6 senelik sevgilisiyle evlenip 2 sene sonra boşandı. gerisini siz düşünün artık :)

ee o zaman sevgililik kötü, muhafazakarlardaki gibi görücü usulü tarzı evlilikler iyi mi yani asjdjad.

benim var tanıdığım, 2 çocuk yapıp boşandılar. 6 ay gibi bir sürede evlenmişlerdi. kadın boşandıktan hemen sonra tekrar kısa sürede tanıştığı biriyle evlendi, erkek tarafı bekar.

çok büyük aşk hikayeleri yok bence kısa sürede evliliklerde. evlenmeye kararlı olunca kimi görürlerse tamam hadi diyorlar.

Valla biz galiba birinci ayın sonunda evlenmeye karar verdik. Kaynana izin verseydi paramız da olsaydı evlenirdik. Şu an ilişki 1.5 senesinde. bir ay sonra nikah var. Pişman da değilim bu karara. Biraz şans, biraz karşıdakini iyi analiz edebilme, biraz da kendinden emin olma olayı.

Mutluyuz, mutlu da oluruz. Sevgililik süresi ile evlilikte mutluluk arasında doğrudan bir korelasyon olduğunu zannetmiyorum. Olay kişi ve kişilerle ilgili.

var, haftanın 2 günü kavga etmekle meşguller.

geçenlerde bu hanım kız aile arasında bir sohbette kır düğünlerinin çok güzel olduğundan ama istanbul'da yer olmadığından bahsediyordu. kendisi düğününü bodrum kat bir düğün salonunda süs pasta keserek yaptı. dedim ki aslında harika yerler var da bizim bütçemiz yetmiyor. hayır ne alakası var bizim paramız vardı, ama istanbul'daki her yere baktık hepsi çok küçüktü. geniş yer bulamadık o yüzden salonda yaptık dedi.

evlilikleri hakkında fikir verebilir belki bu.

bence 6 ay gibi bir süre değil evlilik kararı almak için, brlikte gelecek planı yapmak için dahi çok erken.

ha her iki kişi de 30+'dır ve daha fazla zaman kaybetmek istemez ve yeterince olgun insanlardır. o zaman okey.

ben vardım. 8.5 sene sonra boşandık.

6. ayda evlenme kararı alıp 7. ayda evlenen var. Evleneli 1 ay oldu, boşanmak için uğraşıyor bir taraf.

reanarchy +1

6 ay birlikte geleceği düşünmek için bile çok erken. evlendikten sonra o kişiye mecbur kalınıyor artık, bana öyle geliyor.

Var. Mutlu olan da var 3. Ayında boşanma davası açan ve 1 yıldır boşanamayan da var.

Olay aslında sağlıklı ilişkide. Sağlıksız ilişkiler üzerine müthiş tecrübelerim sonrası uzun süre oturup sağlıklı ilişki nedir diye okudum araştırdım.

Nasıl oluyor iki kişinin birbirine deliler gibi aşık olması, 5000 yıldır tanışıyor olması bir ilişkiyi sürdürmeye yetmiyor.

Sağlıklı ilişkilerde süre doğrudan bir etken değil. Şöyle değil; önemli olan birbirini ne kadar tanıdığın, ne kadar süredir tanıdığın değil.

Eğer benim gibi etrafına yüz tane duvar ören, o duvarları hemen kaldırıp gerçek halini gösteremeyen biriyle ilişkin olsa 3 yılda falan anca tanırsın. Ya da şu günümüzde ilişkiyi satranç kaçına çevirip sürekli strateji kasan gerizekalılardan biriyle ilişkin olsa 6 ayda bir şey öğrenemezsin. Öğrendim sanırsın yanılırsın. Sonra evlenince de “aaa bu adam evlenmeden önce böyle değildi”. O adam öyleydi de sana strateji ayağına bambaşka birini gösterdi, çünkü gerçek halini görsen kaçacağını düşünüyordu.

Ama herkes böyle değil. Daha ilişkinin başında kartlarını açık oynayan insanlar var. Adam/kadın ilk buluşmadaki tavrını, karakterini, düşünceni 27. Evlilik yıldönümünde de birebir aynen sergiliyor. Bir değişiklik yok. O zaman da bu adamı/kadını 3 ayda zaten tanımış oluyorsun. 3. Ay ile 27. Yıl arasında zamanla her insanda olabilecek değişiklikler dışında bir sürpriz yaşamıyorsun. Dolayısıyla o ilk tanıştığın zamanki hali ile bir ömür geçirebileceğine inanıyorsan 3 ayda da evlensen 30 yok flörtten sonra da evlensen aynı şey.

Bazen de şöyle bir sorun olabiliyor. Birisi aşk yüzünden kör olup kötü özellikleri görmezden geliyor. Ya da zamanla değiştiririm ben onu diyor. Bu kendi topuklarına sıkmaktır bence. Karşındakini bir paket olarak kabul edip hiç değiştirmeden bir ömür yaşayabilir misin ona bakman lazım. Ya da sen kendinde değişiklik yapmak zorunda kalıcak mısın buna bakmak lazım.

Olayın benim tarafımdan temeli bu. Kişiler birbirlerini ne kadar doğal haliyle gösteriyor bu mühim olan.

Ama benim gibi hemen kendini açamayan mallar için böyle bir olasılık yok.

ablam ve eşinin tanışmaları ve evlenmeleri arasında 3 ay var. 6 senedir falan evliler.

Karnının tok, suyunun taze, kumunun temiz olduğuna emin misin? Kendileri kaç kg ve günde kaç gram mama yiyor? Günde en az 2 kez suyunu değiştiriyor musun? Kumunu hemen temizliyor musun ve yeteri kadar kum koyuyor musun?


Normal zamanlarda, oyun oynarken onu hırçın sevmediğine emin misin?

Sevdiği en az 2 farklı oyuncağı olduğuna emin misin?

Ev, onun için uygun mu? Arada saklanıp ortadan kaybolmasını sağlayacak alanlar var mı? Kedi evi, karton kutu, koltuğun arkası vb. şeylerden söz ediyorum.

Fiziksel veya fizyolojik bir hastalığı, ağrısı, sızısı olmadığına emin misin?

Uyuyabileceği rahat bir alan var mı? Bazı insanlar kedilerinin koltukta yatmasına, oturmasına bile izin vermiyorlar. Kuru kuru yerlerde oturmak, yatmak zorunda kalıyor hayvanlar.

Şimdilik başka bir şey gelmedi aklıma.

kedi için bütün koşullar optimum. hatta fazla özgür olduğu için böyle davrandığını düşünüyorum. su icecekse bile o sırada koyulmuş suyu içer, odası var, oyuncakları var, evde hiçbir kapı kapanmiyor, her yere girip çıkabiliyor, bir sürü oyuncağı var, birlikte oyun oynuyoruz. kumunu her gün temizlerim. neredeyse her hafta ciğer ya da balık ve patates püresi yapiyorum.

Şuna bir bakın bakalım: www.instagram.com

İşe yarıyor diyorlar ama referans olduğum bir şey değil. Merakımdan takip ettiğim biri.

Bizim bi kedi vardi ayni boyle. Yan bahceye postalamistim. Uc kurusluk kediye bes kurusluk deger verirsen aradaki iki kurus icin seni satar kardes.

Kilo ve mama bilgisi vermemişsin. Belki verdiğin mamayı sevmiyordur. Sevmediği için de mecburiyetten hayatta kalacak kadar yiyordur; ama doymuyordur. Günde kaç gram yediğini takip et. Kilosuna göre yemesi gerekeni yiyip yemediğini gör.

Bir de veterinere sordun mu? Kedini az çok o da tanıyordur. En azından bizden daha iyi tanıdığı kesin. Belki veterineri bizden daha iyi yardımcı olabilir.

Kaç yaşında? Cinsi nedir?

sosyalleşme sorunu olma ihtimali yüksek.
alabilecek durumunuz varsa bir kedi daha alın.
bir kedi bakmak, iki kedi bakmaktan zordur.

bunun dışında, saldırdığı anda kaçmanız veya bir şekilde tepki vermeniz kendinizi "av" pozisyonuna düşürmenizi sağladığından, sizinle avlanma oyunu oynuyor olma ihtimali yüksek.
küçüklüğünde buna alıştıysa, alışkanlığı devam etmiş olabilir.
normalde yavru kedilerin hepsinde bu eğilim vardır, büyüdükçe düzelir.

kedi oyun amaçlı ya da ciddiyetle bir yerinize "saldırdığında" kaçmayın.
ya da elinizi ısırıyor diyelim, elinizi çekmeyin.
elinizi çekmeniz, onun için eğlence ya da kaçan av demektir, daha çok yakalamaya çalışır.
ama hareket etmezseniz, kendiliğinden içgüdüsel olarak bırakır.

yani saldırdığında kaçmanız, sizi onun için eğlenceli kılar.
sakin olun, canınız acısa da kımıldamadan ölü taklidi yapmaya çalışın ya da olduğunuz yerde durun.
o zaman eğlenceli olmazsınız.

tüm evcil hayvanlarla ve hatta çocuklarla yaşanan bu tip sorunlar tamamen psikolojik üstünlükle alakalıdır.
kediler doğaları gereği köpekler gibi itaatkar da olmadığı için bu durum tamamen kimin daha dominant olduğuyla alakalı.
evi kendisinin sanıyor ve siz de oyuncağı ya da avısınız, ama ev sizin.
bunu bir şekilde hissettirmeniz lazım.

Sal gitsin daha önce de söyledim. Tekrarlayayım. Kediyi kutsallaştıranlar salllarsa sallasın umrumda değil. Zira buna bir çözüm yok. Acı çekersin.

Bir anımı anlatayım. Bir arkadaş grubum sokakta kış günü zor durumda ölmek üzere olan bir yavru kedi aldılar. Tedavi ettirdik. Bakımlarını ve aşılarını yaptırdık. Pahalı mamalarla beslendi. Çok uyumlu ve uysal bir hayvandı. Hepimiz bağrımıza bastık. O derece sevdik. Sonra bir kaza sonucu öldü ve bir süre kendimize gelemedik. Sonra aynı ona benzeyen bir yavru kedi sahiplendi arkadaşlarım. Kedi tek başına tüm türden nefret ettirdi bizimkileri. Durduk yere saldırmalar, boynu hatta dudağı ısırmalar. Sonra bizimkiler giderek agresifleşti. Resmen döver oldular hayvanı. Dayak arsızı oldu. En son dedim bunu siz öldüreceksiniz en iyisi sahiplendirmek ve sahiplendirdik.

Başka çaren yok. Çok seviyorsan huyunu suyunu bildiğin başka bir hayvan sahiplenebilirsin. Hayatı kendi adına daha fazla zorlaştırmana gerek yok.

burda söylenilen her şeyi yaptım malesef. mesela ısırdığında hiç tepki vermeyince daha vahşi bir şekilde ısırmaya devam ediyor

salliyorum, eline bacagina bir sey sursen, kedinin sevmedigi ama zarar da vermeyecek bir sey? atiyorum sirke. saldirinca onun kokusunu/tadini alip biraksa?

bir de sadece size mi yapiyor bunu? hic baska bir evde baska insanlarla kaldi mi? deneysel olarak buna bakilabilir sanki, sorunu sizle mi, evle mi, tum insanogluyla mi?

deodoranttan korkuyor, tabii ki ona sıkmıyorum ortama sıkıyorum hatta genelde sıkıyormus gibi yapıyorum sadece ama bu anlık bir çözüm.

en çok bana yapıyor. eve gelen diğer insanlara pek temas etmez, ederse de kötü bir şekilde eder.

hapur hupur opmuyorlarsa abartmanin alemi yok (diye dusunuyorum)

asagidaki cevaplardan sonra edit: bahsettigim opme durumu en fazla dede-babanne-dayiya falan kadar.

Bebeğin ne kadar küçük olduğuna bağlı, ben de çok küçük bebeğim olsa öptürmezdim, hatta çok yakın aile bireyleri dışında dokundurtmazdım, kucağa bile vermezdim. Başkasının (yakınım da olsa) çok küçük bebeğini öpmem, kucağıma fln almam ben de, zarar vermekten çok korkarım.

Dogru yapiyor. Sahsen sinir oluyorum her gelenin bebegi opmesinden, minciklamasindan, soyle bir kucagina almasindan. Sonra yanaklari falan dokuyor cocugun.
Zaten zamanla bagisikligi gelisir. Bunu bahane yapip salyalarini ve elindeki mikroplari cocuga bulastirmak gereksiz bence.

Zaten yeni doğan bebeği kimse öyle şapur şupur öpmez de birkaç aylıksa öpülüyor ve bence öpülmesinde de sorun yok.

Çocuğu opunce ne oluyor tam olarak? Öpmeden sevilmiyor mu? Ablamın kızı var, doğduğundan beri öptüğüm sayılıdır. Çocuk benim bakterimle tanışmasa da olur. Bizi herkes öptü de ne oldu yani Hulk mu olduk bakterilere karşı?

Normal.
Bu nedenle öpmek ya da mıncıklamak istediğim bebeğin velisinden izin istiyorum, haldır huldur girişmiyorum sabiye.

Ben de izin vermezdim. Bizim zaten artık toplum olarak öpme huyumuzu bırakmamız lazım. Sevgi göstermenin başka yolları da var. Ayrıca çok yakın aile bireyleri dışında çocuğuma kimsenin dokunmasına da izin vermem anne olsam.

Bebeğim olsa asla öptürmem. Kendim bile öpmekten sakınırım. Bebeğini öptürmeyen anne en doğrusunu yapıyor. Tebrik ederim onu. Ayrıca şunu da bir okuyun:

ww2.milliyet.com.tr

iyi yapiyor; ben de olsam opturmezdim. Hadi mikroplari gectim, niye baskasi tukurugunu bulastirsin istiyim ya les les

bence bu anne normal. bebegi opmek isteyen kisiler tuhaf. bazilari ciddi ciddi kafasini bozmus oluyor bebegi opmekle. annesi izin verse bile kafayi mi yedin arkadasim niye opmek istiyorsun? tuhaf icguduler.

Tanışması gereken bakterilerle tanışması için öpmeye gerek yok. Öpmek doğru değil. Ağzımız bakteri açısından vücudumuzun en pis yeridir. Yukarıda linki paylaşılan şey de gerçekten mümkün. Ayrıca başka sıkıntılar da var. (Hsv gibi)

Ayrıca küçüklüğümden hatırlıyorum bizim yaşlılar öpmeyi bilmiyor zaten. Resmen vakumlayıp komple tükürük yapan vardı. Gereksiz. Hadsiz.

öpücükle bağırsakların güçlendiğini yazanlar var da bana çok detay gibi geliyor. o zaman hastanelere gidip tahlil sonuçları güzel çıkanlara bol bol öptürelim kendimizi.

Kendi çocuğum yok ama başkasının bebeğinin kulağını severim, kolunu okşarım ama öpmem.

öpülmekten yanakları kırmızı kırmızı alerji olan tahriş olan bebekler gördüğümden beri hak verdiğim anne. Öpmeyin kadın istemiyorsa, çok da lazım değil bence.

ne amaçla öptürmediğine bağlı. hastalık kapıcak diye sağlıklı insalara bile öptürmüyorsa bu yanlış, bağışıklık sisteminin gelişmesine yardımcı bile olur öpülmek o yaşta. veya günde 250 kişi öpmek istiyorsa o da sinir edebilir anlayışla karşılarım ama o kadar kalabalıkla da muhattap olmuyorsa oldukça nahoş bi davranış bence.

Ben de zarar vermekten korkarım. Kendi yeğenime bile çok dokunmam. Başkasının çocuğuna zaten asla dokunmam.

Küçüklüğümde annemin arkadaşlarının öpme gazabına uğradığımı hatırlarım ve midem kalkar. Travma olmuş. Hatta annemin bile beni türkürüklü öpmesinden nefret ederdim. Çocukların bu davranışı sevmediği görüşünde olan biri olarak anne haklı.

Ayrıca olay sadece bakteri değil. Kadın/adam küçükken tacize uğramis ve bunun travmasını yaşıyor da olabilir. Bu durumda ne kadar 'yakin' olursanız olun izin vermeyebilir. Kimsenin alnında bu sapiktir yazmıyor ki.

Bakterisi, virüsü türlü türlü hastalığı var, iğrenç salyaları var, gereksiz samimiyet var. Hiç gerek yok öpülmesine. Öpecekse annesi babası belki kardeşi öper o kadar. Büyük annesine bile öptürtmemeli bence..

Bazı aileler/aile üyeleri gerçekten sınır bilmiyor. Bazı insanlar gerçekten "beni pis mi görüyorsunuz hıh" tribi atıp bencillik etmeyi bir şey zannediyor böyle durumlarda.

Evcil hayvanlara dokunurken, severken bile izin alınmalı sahiplenen kişiden. Bu durumsa insan bebeği için, dolayısıyla daha da ciddiyetli bir durum.

Bildiğim kadarıyla bebek belli bir yaşa kadar herpes virüsü olan birisi öpmezse uçuk çıkarma riski oldukça düşüyor. Bu bile yeterli bence.

Niye opuyorsunuz zaten onu bilmiyorum ama hadi diyelim opturulmediniz. Niye bir sorun oluyor bu, her istedigini opmesi gerektigini dusunenler mi var aranizda?

öptürmeyen anneye saygı duyarım öpmem. ben kendi çocuğumu öptürüyorum.

dudaktaki uçuğa homurdanıyorsunuz ya, birileri sizi öpmese bulaşmazdı belki.
her denk getirdiğimiz yetişkini öpmediğimize göre bebekleri de öpme hakkımız yok. ben dokunmuyorum bile.

geçen hpv bulaşmış bi bebek gördüm kötü oldum. benim desteklediğim bi davranış.

anne ne derse o olur bence. esas garip olan başkalarının ne düşündüğünü sorgulamanız. en fazla tavsiye verip fikrinizi söyleyebilirsiniz ama sonunda annenin dediği olur.

Annem uçuğu olduğu için beni öpmezmiş ve öptürmezmiş. Elimi öper sonra temizlermiş. Kimde ne hastalık olduğunu bilemezsin bebekler her şeyi kaldıramayabiliyor.

40i cikmadan disari cikarilmaz bizim adetlerimizde, e disari cikmiyosa disardan gelen her tur geri zekali niye mirc mirc opebiliyo, cok sacma. Ayrica anne ne istiyosa odur kardesim, kadin doguruyo ve bakiyo, birak nasi rahat edicekse oyle yapsin, iki dakka opecen diye o anneye bisey olur mu diye stres yasatmanin manasi yok.

daha 1 ay önce baba olmuş taze bir ebeveyn olarak, bu akraba teröründen tiksindim resmen.

bebek doğmuş daha ilk gün, hastaneye ziyarete geliyor gerizekalılar. odaya girer girmez ne el yıkama ne dezenvekte etme, direk çocuğun yüzünü yanaklarını parmaklamaya başlıyorlar.

bir başka manyak metrobüsten inmiş gelmiş 1 günlük bebeği kucağına almaya çalışıyor.

diğer manyak ağzı dudakları çok tatlıymış diye dudaklarına dokunuyor. eller yine yıkanmadı.

başka bir manyak da öpmeye çalışıyor. ulan bebeğin anası babası daha öpmedi bir durun hele.

bu salak akrabaları uyarınca da bana küstüler bir de. çok da umrumdaydı.

benden size tavsiye, eğer arkanızdan böyle sövülsün istemiyorsanız kardeşinizin dahi olsa kimsenin bebeğine onlardan bir telkin gelmeden çok yaklaşmayın. onlar zaten kucağına al teyzesi der size uygun gördüğünde.

Kuduz yılda bir defa yapılıyor diye biliyorum. Kazıklanmayı geçtim kedinin sağlığı için sorun teşkil edebilir.

Parazit aşıları 3 ayda 1 kez yapılır. Kuduz ise yılda 1 kez yapılır. Paraziti yılda 1 kez yaptırıyorsanız her defasında kuduz da yapılması normal; ama parazitin yılda 1 kez yapılması anomal. 3 ayda 1 parazitle beraber kuduz yapılıyorsa da çok anormal.

Kuduz aşısı, evde beslenen kediler için yasal olarak yaptırılması zorunlu olan tek aşı. Veterinerin, kedinizin sizin ikametinize kayıtlı olduğu bir sistem kullanması gerekiyor. Yapılan her işlemin ve aşının da o sisteme işlenip kayıt altına alınması gerekiyor(Hatta hastalık durumunda veterinerin yazdığı reçete de oraya işlenecek; ama bu henüz tam oturmadı sanırım). Sistemdeki her evcil hayvanın da bir numarası oluyor, bizim kimlik numaralarımız gibi. Kedinin sisteme işlenmemiş olması veya kuduz aşısının işlenmemiş olması da problem. Veterinerinizle bu konuları konuşun. 3 ayda 1 kuduz aşısı yaparsa veya sistemle ilgili "kem küm, var ama kimse kullanmıyor, bakanlık umursamıyor." gibi şeyler söylerse acilen veterineri değiştirin.

Tesekkurler parazit asilatini 6 ayda bir yaptiriyorum dolayisiyla kuduzu da oyle:(. Ben veterineri degistirip sisteme giris yaptirayim o zaman

O veterinerin ağzına sıçmanız lazım, 6 ayda bir kuduz aşısı ne demek ya. Yanlış hatırlamıyorsam kuduz aşısının 3 yılda bir oda yasal zorunluluk nedeniyle yapılmasının yeterli olduğuna ilişkin taaa 1980'lerde American veterinerler birliğinin kararı bulunuyor.

Selam,

Kedimin mantar tedavisi yeni bitti. Tedavi sürecini veteriner ile beraber yürüttük. 2 doz mantar aşısı vuruldu ve 1 kapsül antibiyotik ilaç kullandık.(şu içinde zerrecikleri görünen toplamda 1 kapsülü 4 gün kullanılacak şekilde).

Şuan tüylerinin döküldüğü yerden yeni tüyleri çıkmaya başladı. Tedavi süreci 2 hafta sürdü. Google'dan iyi bir veteriner araştırmanızı ve süreci o şekilde yönetmenizi öneririm. (zaten veterineriniz varmış.)

Ek olarak; işe yarasın veya yaramasın bu tarz ilaçları kedim için kesinlikle kullanmam. Tıp çözüm sağladığı müddetçe o şekilde ilerlerim. :)

@mrjones, eyül-ekim gibi başlayan tedavi
6 ay kadar sürdü. Mantar bitti derken 2 ay sonra tekrar başladı(sebebi sanırım strese bağlı bağışıklığın düşmesi. Her iki mantarında da birer stresör vardı kedim için). Mantar aşısını ilk mantarında denemiştik. Karaciğeri fazla yorduğu için veteriner ona yanaşmıyor ki ben de bunun taraftarıyım. Mümkün olduğunca az kimyasalla tedavi etmeye çalışıyor, kedimin ömrünü uzatmak için. Antibiyotik tedavisi oldu. Pyometra geçmişi olduğu ve uzun bir antibiyotik sürecinden geçtiği için şimdi antibiyotiğe de yüklenmiyoruz, yine kedimin ömrünü kısaltmamak için. Şu an batikon uyguluyor yaraya sadece. Tedavi yöntemine ve bilgisine güveniyorum. Ticarethane işleten ve hayvanlara "para" gözüyle bakan veterinerlerden değil. Kedimin sağlığı ve iyiliğini benim kadar düşündüğüne inanıyorum. Gayet iyi bir veterineri olduğunu düşündüğüm için de yenisine ihtiyaç duymuyorum.

Bu arada linkteki şey de bir ilaç firması tarafından üretilen tıbbi bir ürün. Perakende satışı yok. Sadece veterinerlerden temin edilebiliyor.

Cevabınız için teşekkür ederim. Ama sorumun yanıtı yazdıklarınızda yok. Sadece bu ürünü daha önce kullanmış olan varsa tecrübelerini merak ediyorum. Ürünle ilgili tıbbi bilgiyi yarın veterinerden edineceğim zaten.

etkilenmiyorum.

Kaslı fotoğraflarımdan sonra hep erkekler mesaj atıyor. Demek ki duyurudaki kızlarımızın ilgisini çok çekmiyor.

ya bu kas isini abartip ramboya donenler var onlar bayagi itici duruyor. kararinda guzel.

Spor sağlık demek yalnızca görsel olarak değerlendirmiyorum ben.

Kadınların beğenisine göre yapıcaksan yapma zaten birçok avantajı var evet karşı cinsi etkilemekte dahil olabiliyor

Buradakilerden etkilenmiyorum, özellikle de kasını göstermek için fotoğraf çekip paylaşanlardan. Kas mevzusuna gelince de aşırı kaslı olmamak kaydıyla kas her zaman hoş geliyor, ama gerçekten az kas seviyorum.

Hiç çekici gelmiyor, etkilenmiyorum.

Ayrıca @aydonno +1. Bazıları gerçekten itici bile olabiliyor.

hocam hamburger’in tadı ekmeği görmeyince veya köfteye bakmayınca değişiyor mu :D tamam örnek kötü oldu ama anladın sen olayı

ben etkilenmiyorum ama kafayı gözü kapatıp tekrar bakma olayı mantıksız komple, bütüne bakmak lazım

Sen çok yanlış anlamışsın diyeti sürdürülebilir olmalı

Etkilenmiyorum iş makinesi gibi görünüyorlar abartılı olanları

İstemsizce gülümseyerek okudum, kusura bakma. Aura meselesi bence. Bir de ben "neye inanırsan o olur" mevzusuna inanıyorum. Sen itici olduğuna inandığın için çevrene öyle bir enerji yayıyorsun. İnsanlar da seni itici görüyor. Onlar itici gördükçe o yönde davranıyorlar. İnsanların davranışları senin için kanıt oluyor ve itici olduğuna kendini inandırmaya devam ediyorsun. Sen devam ettikçe insanlar da seni itici algılıyorlar. Kısır döngü işte. Döngüyü kırmak senin elinde. İtici olmadığına kendini inandır lütfen. :)

Tipinde bir sikinti mi var? Sacin sakalin karismis vaziyette mi ornegin? Ya da kiyafetlerine ozen gosteriyo musun? Ya da bakislarin nasildir istemeden tehditkar bir bakis, durus sergiliyor olabilir misin? Bence direkt yakin bir arkadasindan gorus al. Belki de boyle bir durum yoktur sana oyle geliyordur.

@siyah +

Kimileri inanmayıp küçümsemeye devam etse de ''çekim yasası'' gibi sağlam bir gerçek var ve ''Like attracts like. (Benzer, benzeri çeker.)'' doğruluğu çok açık olan bir madde. Nasıl olduğunu düşünürsen öyle olursun, nasıl bir enerji yayarsan onu kendine çekersin ve çevrenden ona uygun tepki alırsın. Bu konuyu biraz daha ayrıntılı araştırmanı rica ediyorum, belki de rahatsız olduğun pek çok durumu ve hayatını değiştirebileceksin.

Ekleme: Konu hakkında bilgisi olmayanlar bu konunun evrenle ilgisi olduğunu düşünüp saçma sapan fikirler kusabilirler etrafa ama bu sadece Nişantaşı'nında ofis açıp zengin ve salak ev hanımlarını sömürmek için bu yasayı anlatıyor gibi görünen para avcılarının katıp katıştırdığı popüler safsatalar. Gerçekten konu hakkında bilgisi bulunan bir insan bunun böyle olmadığını iyi bilir. Böylelerine basit bir açıklama dahi yapacak değilim, ilk ve son kez yazmak istedim sadece.

Asgaha. Fotonu atsana şuraya. Merak ettim. Normal davrandıkları zamanları hatırlamayıp böyle anları daha çok hatırladığın için bu şekilde düşünüyorsundur.

Algıda seçicilik. Evrene enerji göndermeye kasma boşuna.

algıda seçicilik. kimse yakın olmuyor zaten öyle durumlarda. herkeste aynı.

Fotoğraf atmanın anlamı yok çünkü iyi ana denk gelir iyi çıkarsın kötü ana denk gelir kötü çıkarsın. Genel olarak temiz yüzlü bi insanım, kıyafetlere de dikkat ediyorum saç sakalda birbirine girmiş değil.
@siyah noktalı film kusura bakmadım çünkü bencede komik
@palmtree dediğim gibi dış görünüşte bir sorun yok
@doğalantibiyotik tesadüf değil başka örneklerde var
@whyamy araştıracağım kesinlikle
@glamdr1ng normalde pek insan içine çıkmıyorum çıktığımda denk geliyor.
@hasmetizm 2046 evrene enerji göndermeye uğraşmıyorum ki:)

o kadar belirgin olmasa da kısmen bende de olan bir durum ve okurken ben de tebessüm edenlerdenim. Benim kişisel çıkarımım toplu taşıma gibi durumlarda ortalamadan uzun ve geniş omuzlu olmam sebebi ile insanların rahat edemem algısı ile tercih etmemesi ki haklılar. Diğer durum ise mizaç vs. adı her ne ise sert bakışlara sahip olma durumu, bir yorumda da dendiği üzere tehditkar algılanıyordur. Bu ikinci konu özellikle yeni tanıştığın birisiyle bir süre geçirdikten sonra "ya hiç seni böyle beklemiyordum, böyle olduğunu bilmiyordum" türünde söylemlere maruz kalıyorsan geçerli. Bu iki spesifik duruma benzerlik yok ise aura, inanç vs. kalıyor geriye, inanmak sana kalmış.

EK: +1 done sert bakış açısından fotoğraf çektirirken "biraz gülümser misin" ikazıolarak karşımıza çıkmaktadır.

gergin veya sinirli bir yuz ifadesi veya hareketler icerisinde olabilir misiniz? biraz hafifce gulumseyin, tabii eger gulumsemiyorsaniz. suratinizdaki hafif bir tebessum insanlari size cekecektir.
ciddi, gergin ve sinirli tiplerden uzak dururum genelde. belki bundandir.

@candanag
@leonardo~Da~Vinci
Sert bir mizacım yok kesinlikle. Süreklide sırıtmıyorum normal bir yüzüm ifadem var eminim.

Valla saydığın özellikleri bende yaşıyorum. Burada yazar arkadaşların saydığı şeylerin tümü olabilir.

-Çekim yasası olabilir çünkü; ben sürekli negatif düşünürüm.

-Sert bir yapım vardır.

-Bir arkadaşım "Sende gangster suratı var." demişti

enerji vb. seylere inaniyorsaniz, bununla alakali biraz da hani alfa erkegi - kadini diyorlar ya o icindeki guven gudusu bir sekilde hissettiriliyor veya tam tersi nasil bir enerji yayiyorsaniz. devamli bu tur seylere takıyorsaniz kafayi, ana pencerede haliyle bu sorunla ugrastiginiz icin sadece bunu goruyorsunuz.

en kisa deyisle, takilmayin.

Fikrini destekleyen durumlara daha fazla dikkat ediyor olabilirsin, bos otobuste at hirsizi kilikli olmadikca son tercih olmazsin, auro falan işlemez.

beden dili ve non verbal iletişim.

Vajinadan kan geliyorsa ve kedi yakın zaman önce doğum yapmadıysa sebebi pyometra olabilir. Benim kedimin de başına geldi, oradan biliyorum. Pyometra kısırlaştırılmamış kedilerde rahmin irin ve kanla dolması neticesinde oluşuyor. Tedavi edilmezse ölümcül bir hastalık.

Özel bir klinikte iğneler ve ameliyat 1000 tl tutmuştu. İstanbul Üniversitesi'nde daha uygun bir fiyat verebilirler. Kedinizi muhakkak bir veterinere götürün.

bizim kedimiz kisir ve sik sik bu problemi yasiyoruz. tas olusuyor böbreklerde. idrar yolu iltihabi da olabilir, hepsi birlikte de olabilir. ama tabii kesin cözüm icin veteriner sart. idrar tahlili yapilmali daha kötü bir durum olmamasi adina.

mamasini degistirip böbrek icin ve tas dökümüne iyi gelen mamaya gecmelisiniz. hills S/D mama bu anlamda cok cok iyi. mamasini kesin degistirin ama bu mamalar da ucuz degil ve sadece veterinerde satiliyorlar.
enfeksiyon varsa antibiyotik kullanimi gerekli. bol bol su icmeli hayvan ki bol bol cise ciksin.
bir de bu kendini tekrarlayan bir hastalik olabilir, beni kedimde öyle o nedenle her zaman özel mama kullanip takibini yapiyoruz.

ne yazik ki kedi bakimi ucuz bir sey degil. gerekirse kedinin sagligi icin birilerinden destek almayi deneyin cünkü bu sekilde kediye zarar verirsiniz.

Geç kalmayın lütfen. Acilen veterinere gitmelisiniz. @gyroscope'un dediği gibi pyometra(rahim iltihabı) olabilir. Pyometra çiftleşme sırasında enfeksiyon kapınca veya östrojenin fazla salgılanması sonucunda oluşabiliyor. Benim hiç çiftleşmemiş kedim 6-7 aylıkken yakalandı. Çok sık kızgınlığa giriyordu, muhtemelen östrojenden oldu. Önce şeffaf bir sıvı gelir vajinadan. Sonra sarımsı ve daha yoğun bir hal alır. Son aşaması kan gelmesidir. Maalesef ölümcül bir hastalık pyometra. Önce antibiyotik tedavisi denenir. Ama bu kesin çözüm değildir. Tekrarlayabilir veya antibiyotik tedavisine yanıt alınmayabilir. Benimki antibiyotiğe yanıt vermedi. Kesin çözüm rahmin ve yumurtalıkların alınmasıdır. Geç kaldıkça rahim ve yumurtalıklar etrafında damarsı yapılar oluşur. Bu yapıların oluşması ameliyatı da riskli hale getirir. Çünkü bu yapıların ameliyat esnasında zarar görme ihtimali vardır. Zarar görmesi demek kedinin çok kan kaybetmesi demektir ve kan kaybından ölüme götürebilir. Maalesef kedilerde kan nakli de çok riskli işlem. Çünkü genelde başka kedinin kanını kabul etmiyorlar ve nakil sırasında şoka girip ölüyorlar. Küçük bir şehirdeyseniz veteriner masrafları daha az tutar. Ben ameliyat+11 tane antibiyotik iğneye 230 tl ödedim, tabi bu 4 yıl önceydi. Şimdi yaptırsam(aşı fiyatlarındaki artışı baz alarak söylüyorum) maksimum 500 tl öderim.

İmkanlarınızı zorlayıp götürün lütfen. İnsaflı bir veteriner veya üniversitelerin veterinerlik fakülteleri daha uygun olur. Önce bir muayene ettirin, fiyat alın. Gerekirse yardım için duyuru veya başlık açarsınız. Çevrenizdekilerden yardım isterseniz. Herkes 5-10 tl bile verse gerekli para birikir bence. Ben de şu an biraz sıkışık bir dönemdeyim. Ama elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım maddi konuda. Bu süreçten geçtiğim için sizi çok iyi anlayabiliyorum. Lütfen acilen veterinere götürün. Evde yapabileceğiniz hiçbir şey yok maalesef. Çok geçmiş olsun.

Eğer istanbulda ikamet ediyorsanız üsküdar belediyesinin ücretsiz veterineri var. Bi araştırın derim.

hiç zamaan kaybetmeyin ve götürün. sonra çok çok pişman olursunuz

Senin kazancın 4 kat artmadı. Aksine senin sahip olduğun alim gücü yüzde 80 azaldı.

@ted'in uyarısıyla yüzde 80 inmiş.

sen faakirlestin kardes

ama senin de dedigin gibi bunlar hep dis gucler, yoksa ekonomimiz layikiyla yonetiliyor orada sorun yok

(bkz: ironiyi anlamayan nesle aşina değilim)

Soruyu soran da gayet farkında kazancının dört kat artmadığının. Serzenişte bulunuyor burada açıkça.

Valla benim de on yıl önce 7 tl'ye aldığım ürün 52 tl'ye çıkmıştı en son. Yüzde 500 zam yemiş tam olarak. Sorarlarsa ekonomi çok iyi deriz, kim bilecek?

Bu arada pardon sunlari yazmam lazim,
3 firma vardi simdi bir. Yer bulammiyorsun.
Eskiden yazlari dondurma kislari sandwich soguk sicak icecek + kraker ve yolun sonuna dogru turk kahvesi vardi. Ekranlardan avenger 1 2 3 izleyebiliyordun baya bildigin internetine baglanip tv izleyebiliyordun.

Simdi sadece su ve bozuk ekran var.

sadece otobüs değil budo bile 40 tl oldu. 2 sene önce kampanya ile 10 tl'ye bilet alınabiliyordu. otobüs fiyatı neredeyse.

Geçen sene 4 tl'ye aldığım oje şimdi 8 tl. Azıcık iyi bir oje alayım dersen 15-20 tl. Oje lan bu alt tarafı.

Maaşım işe başladığım zamana göre 2 kattan daha fazla arttı. Sabit giderim yarı yarıya azaldı(sıfırdan ev kurdum, eşya borcu ödedim başladığım zaman). İlk yıllarımda tüm gidere rağmen para biriktirebiliyordum. Şimdi maaş yetsin diye uğraşıyorum.

Hesap sormaya beraber gidelim lütfen. Ben de onlara çok kırgınım.

foto atarmısın?

başka bir yer olsaydı yarım santimden derinse dikişsiz kapanmaz derdim fakat bunda öyle bişey diyemiyorum.

yerinde olsam acile giderdim muhtemelen dikiş atacaklardır.

ayrıca derinse rontgen çekilmesi ve belki tetanoz yapılması da gerekir.

ben elimi deldiğimde öyle yapılmıştı.

ne kadar kısa sürede gidersen o kadar kolay iyileşir zaman kaybetme.

doktor gorseniz iyi olur. dikis atılması gerekebilir, maddi imkanınız varsa ozele gidin (ozel acil para alıyor mu bilmiyorum). devlette ince dikis olmayabilir. sonrasında baticon + sargı bezine saracaklardır diye tahmin ediyorum

su haber var ama guncel durum nedir bilmiyorum:

www.haberturk.com

sanırsam özellerin acilinden halen para alınıyormuş:

eksisozluk.com

devlet hastanelerinin attığı dikişler son derece güzel.

eğer plastik ve rek. cerrahi bakmayacaksa özel hastanede aynen devlet hastanelerinde olduğu gibi acil tıp teknisyenleri atacaktır. devlet hastanesi de gerek duyarsa seni plastik cerrahiye yönlendirir zaten ya da ciddiyse icapçı bile çağırabilirler.

özel hastaneye 100 hasta geliyorsa devlet hastanesine bunun 10 katı fazlası gelir ve tecrübe konusunda bu çok iyi bişey.

sağlık güvencen yoksa bile acil gideceğin için tamamen ücretsiz tedavi olacaksın.

Tendonda sıkıntı var mı? Parmağını hareket ettirebiliyosun değil mi?

Benim de baş parmağım eklem yerinden camla kesilmişti. "Bu kadarcık kesi için dikiş mi atılır?" diyip acile gitmemiştim. Steril striple kapattığım, düzenli pansuman yaptığım ve parmağımı çok kullanmamaya çalıştığım halde iyileşmesi uzun sürdü. Bence acile git, ne yapılması gerektiğine hekim karar versin.

İlginiz için teşekkürler arkadaşlar kanama geçti ve parmağımı hareket ettirebiliyorum sadece biraz ağrı oluyor. Yarın bi doktora göstericem.

uzmanlar ne der bilmiyorum, ben anneme philips marathon 9924-07 kendi evime de rowenta silence force multi cyclonic, aldım. ikimiz de memnunuz gibi, bir şikayet yok şimdilik.
(bu arada bende de iki kedi var)

toz torbalı veya sulu değil, toz torbasız ve susuz olanlar revaçta diye biliyorum bu aralar, kullanımı da çok daha pratik.

Kedi korkabilir ama Xiaomi otomatik Süpürge tavsiye ederim. Mükemmel alet.

miele c3 cat&dog

@gkhncnzdgn toz torbasız seçeneği aklıma gelmemişti nedense. Sessiz çalışan süpürge kedinin temizlik stresini azaltacağını için çok mantıklı. Cevabın için teşekkür ederim.

@orient blue teşekkür ederim; ama o tarz bir alet benim için kullanışlı olmayacaktır. Kedi de korkar, dediğin gibi. :)

@1917 önerin için teşekkür ederim. İnceleyeceğim.

Bende ev tozu alerjisi var. İnternetten alıp bir kaç model denedik, hiç biri işe yaramadı. 14 günde geri yolladık. En son "philips fc9928/07 marathon" bunu aldık. Yeni süpürülmüş evden bir kilo toz topladı. Çok memnunuz.

Kediyle ne kadar benzerdir bilmiyorum ama tevsiye ederim.

Levotiron ile birlikte mide ilacı aynı anda kullanilmaz. Levotiron boş mideye alınır. En az yarım saat bir şey yenmez. Mide ilacı kullanacaksa levotirondan en az 4 saat sonra alınmalıdır. Kesin bilgi yayalım.

@cekcekli haklı. Mide ilacının prospektüsünde de bu ilaçla birlikte kullanılmaması gerektiği yazıyordur muhtemelen. Ek olarak, ilacı mümkün olduğunca erken saatlerde almasını, ıspanak brokoli karnabahar gibi besinlerden uzak durmasını, sigara kullanıyorsa bırakmasını öneririm.

istanbulda iseniz metin özata hocaya gidin

Abi güle ağlaya okudum ya. Harika bir duyuru olmus. Baya da sabretmissiniz aslinda. Kalben size destek oldugumu soylemek istedim :)

Oha ciddi misin, bu ne ya gece gece kahkaha attım. Nasıl bir çomarlıktır bu :D

Davacı olun derim.

okurken bende gülümsedim :)
illaki siz gibi rahatsız olanlar vardır, yanınıza bir kaç şikayetçi daha alıp, sakin bir dille uyarın söyleyin
diğer türlü ortalık bahaneli, gerginliğe gerek yok, tek başınıza bir şey yapmayın, sonra siz suçlu olursunuz.

Bence trollsün. Bu kadar merkezi bir yerde apartman bahçesinde koyun, horoz beslenebileceğine inanamıyorum.

Eğer ciddiysen il sağlık müdürlüğüne telefonla ulaşabilirsin. Bir de bir ara şehir merkezinde tavuk, horoz veya küçükbaş beslenmesinin yasaklanacağı konuşuluyordu. Ne oldu, bilmiyorum. Yasaklandıysa belediyeye de bildirebilirsin. 153'ü ararsan ilgili birime yönlendirirler ve işlem yapılır.

hiç devlet dairesiyle falan uğraşmayacaksınız. il sağlık müdürlüğü, halk sağlığı, zabıta en kolayı hangisi ise sizin için, arayıp horoz ve koyun beslendiğini söyleyip adres vereceksiniz.
eğer adres köy ya da mücavir alan sınırları içinde değilse ki söylediğinize göre değil (amma velakin resmi kayıtlarda farklı olabilir) gelip ceza kesip süre verecek ve gidecekler. verdikleri süre sonunda hayvanlar gitmemiş olursa el konuluyor. şehir merkezlerinde kamu sağlığının korunması için bu tür besi hayvanı beslemek yasak. kanun sizden yana.

online şikayetmiş zartmış zurtmuş bunlar hikaye. savcılığa git ve kamu düzenini bozmak suçundan dava aç. şikayetini geri alsan bile dava kapanmaz. uğraşsın dursun sonra.

Japonyada rastlaniyor evde tavuk/horoz besleyene. Adam kesmek icin beslemiyosa ve hayvanlar mutluysa, ben katlanirdim. Ama ben tabii.
Durumu ne kadar cok irdelerseniz o kadar caninizi sikar.
Zehir isine girmeyin, lanetlenirsiniz

cevaplar için teşekkürler. vallahi kurmaca bir hikaye değil, ben de troll vs. değilim. mahalle ve bizim sokak işinde gücünde orta gelirli insanlardan oluşuyor. kimse kimseyle uğraşmak istemiyor. 2 sene önce kız mevzusu yüzünden kızın ailesinin evine bira şişesi atıp arabayla mahallenin ortasında sıfır çizen serserileri bile benden başka kimse polise bildirmemiş. herkes balkona çıkıp izliyordu, o ayrı... ben de anlatırken durumun trajikomikliğine güldüm, yalan yok :)

birkaç hafta içinde söylediğiniz kurumlara dilekçeyle bile şikayet bildirebilirim. mahkemeyle falan uğraşamam sanırım. mevzu sadece birkaç horoz değil. 10 15 tane horoz var. horoz dövüşü vs. ile uğraştıklarını, kesip yiyeceklerini falan sanmıyorum. sadece horoza düşkünlük durumu varmış. bir horoz kanat çırpıp öttükten sonra ardı arkası kesilmiyor. horoz mesajlaşması gibi. koyunu da herhalde kurban bayramı için aldılar. bilemiyorum.

cevaplar için teşekkürler. ^^

avokado yağı

Uzun zamandır Yves Rocher kullanıyorum. Cildine uygun olanı kullanırsan memnun kalırsın bence. Hydra vegetal serisine baktın mı? Cildin çok kuruysa şunu deneyebilirsin:

m.yvesrocher.com.tr

shiseido ürünlerini kullanıyorum ben. cilt tipinize göre krem çeşidi farklılık göstereceğinden öncelikle bir uzmanına danışmakta fayda var.

Ben de yıllardır la roche posay kullanırım; memnunum.

erkek kişisiyim ama cevapladığım için umarım yüzüme kızgın yağ dökmezsiniz.

Pure beauty, iv roşe falan maalesef iyi ürünler değil. iv roşe de bir tane vardı adını hatırlayamadım ama o kadar da iyi değiller genel olarak.

tavsiyem, aloe vera suyu kullanman. tüm gün muazzam nemli tutuyor. zaten üzerinde 72 saate kadar yazıyor ama o kadar tutmadım hiç duştu tonikti derken gidiyor ama cidden ilk 24 saat muazzam faydası var.

şöyle foto da bırakayım da eksiup.com ürün bu

www.gratis.com

cilt sıkıntılıysa avene ya da la roche posay...

La roche posay kullanıyorum. Avene, bioderma, vichy gibi markalar da çok öneriliyor. Ek olarak instagramdan @sosyaleczaci hesabını takip etmeni öneririm. Hangi cilt hangi ürünü kullanmalı gibi içerikleriyle beraber detaylıca paylaşıyor.

Ben de lierac kullanıyorum, kuru bir cildim var baya nemlendiriyor. Gerçi alnımdaki ince mimik çizgileri için almıştım anti-aging özellikli ama hem kuruluk için hem de çizgiler için iyi geldi tavsiye ederim.

bioderma sensibio light

Sırt üstü yatarak engelleyebilirsin.

-Einstein was here.

İpek yastık ve kılıfı iyi gelir demişlerdi. Ben de alnımı dikine kırıştırıyorum da, araştırmıştım böyle. Elzem olmadığından almadım, fiyatları yüksek biraz :)

asprin c

www.ilacrehberi.com

aspirin complex vardı pek satılmıyor artık

Dispril alıyorum ben.

kuru mamayı dönem dönem değiştirmek iyi olabilir. her 5 kiloda değiştiriyorum ben sevdiği 2-3 mamayla dönüşümlü olarak.

yaş mama vermeyin direkt. bence başka bir şey yapmaya gerek de yok. zaten yaş mama da iyi bir şey değil, o kadar sık verilmemesi gerekiyor, haftada 1 kez verebilirsiniz. kuru mamayı yemezse önünden kaldırın ve daha sonra tekrar koyun. acıkınca mutlaka yiyecektir. illa değiştireceğim diyorsanız royal canin steril verin, lezzetli bir mama rahatlıkla yiyeceklerdir.

tadı güzel olan mamalar kedimden gözlemlediğim kadarıyla nd dşük tahıllı kısır, advance somonlu kısır, brit care kısır (ama bunda kusma yaşayan falan olmuş sanırım), sonra da proplan somonlu kısır. balıklı tatları daha çok seviyorlat genel olarak. bu yüzden ndnin içinde de az miktarda da olsa balık var. proplan tavuklu ve sanabelle tatsız geliyor benim kedime.

Yaş mama vererek beklentisini yükselttik, evet iyi yapmadık. Az miktarda verdiğimiz yaş mamayla hayatta kalmaya çalışıyor artık. Kuru mama yemeyi reddediyor.

yemek konusunda seçici bir kedim var. ıslak mamayı haftada 1 yarım yarım paylaştırarak ve içine bir miktar ılık su katarak veriyorum.
onun dışında bi çok mama denedim uzun zamandır aşağıdaki linktekini kullanıyorum. gayet memnun kendileri :)

(git:www.hepsiburada.com )