Abi zaten ufacık yer bi tane sokağı var gittiğin zaman kalabalığı takip et otomatik olarak barların olduğu sokağa girmiş olursun. F/p bi yer önermek isterdim ama geçen sene bile acayipti fiyatlar bu seneyi düşünemiyorum bile.

Akyaka’da orta halli f/p bi yer kalmamış olabilir.

çadır bozmazsa kampingler var. kampingler hala fahiş fiyatlara çıkmadı, ülkenin bug'ı gibiler. 3 sene önce ortalama 50 liraydı şimdi ort. 75 falan.

hatta geçen sene arkadaşlar orada ücretsiz kamp yaptı. (akyakayı tepeden gören, belediyeye ait bir alandı, tuvalet ve duşu bile vardı).

Gökova Park vardı hem camping hem ahşap evler vb ucuzdu eskiden şimdi nasıldır bilemem fakat burası haricinde Akyaka'da uygun bir yer bulmak çok zor.

lafı dolandırmadan net yazıyorum. kalıcı uçmak için tanıdık moderatör olması lazım.

zaten her şeyini silmişsin. kullanmazsın olur biter. ya da daha riskli bir durum varsa açıklayıcı bir mail at belki hallolur.

sözlükten silmek sıkıntı değil. tüm entrylerini silebilirsin. nickaltına yazılan entrylerini anca suserlere rica ederek sildirebilirsin. fakat en önemlisi google'da aratınca çıkmamak. çünkü google'ın önbelleğinde entryler ve kullanıcı fotoğrafın görünebiliyor. o yüzden google'dan da kaldırma işlemi yapman lazım.

tüm entryleri silmek yerine bi scriptle falan tüm entryleri saçma sapan bi şeye editleyin önce. bir iki gün geçtikten sonra hesabı silin.

böylece google bing falan cache'leri de güncellenir.

How I Met Your Mother'dan Barney geldi gözümün önüne.

piaggio
vespa

Yamaha veya Honda'nın piyasası hiç bitmez. Hangi model olursa olsun, önce bu iki markaya bakın derim.

Benim 10 ay önce aldığım motor Yamaha xmax 250 ( 40.000 TL ) Şu an ( 80.000 TL ) bence alınır ama piyasası olan markayı tercih edin. ( Yamaha / Honda )

ben son 3 yıl boyunca 3 farklı sıfır motor aldım. aldığım zamanlardaki kur fiyatlarıyla şu anki piyasasını karşılaştırınca +- 10.000 aynı çıkıyor. yani hemen hemen aynı kazandırmış.

artılar:

* doların 18'den 11'e düştüğü darbe gecesindeki gibi bir olay olursa elindeki döviz erir ama motorun fiyatı düşmez hatta aylık düzenli artmaya devam eder.
* aldığın ekipmanlar da döviz üzerinden geldiği için yanına kar kalır. yaktığın yakıt, yaptığın masraflar da öyle hemen hemen. sponsorla gezmiş gibi olursun.

eksiler:

* her zaman tam koruma gezmen gerekiyor, ekipman dediğin orta yollusu bile 20.000'lere dayanıyor. satarken yarı yarıyadan aza gider.
* hayatta kalmak için ileri sürüş eğitimi alman gerekir bu da bugün ortalama 5 bin lira.
* düşersen araba gibi olmaz. motordaki 20 bin tramer kaydı satış bedelini çok düşürür.
* çalınma riski her zaman var. döviz erir dedik ama motor buhar olabilir :/ motor kaskoları çok pahalı 10 bin civarı.

yamaha nmax, x max, r25, mt25, tracer 7-9
honda pcx, forza, nc750x, afrika

en çok prim yapan, sıfırından 20 ila 50 bin lira yükseğe müşteri çıktığını gözümle defalarca gördüğüm motorlar. bu markaların büyük cc'lerini alırsan azdan az çoktan çok mantığıyla sağlam kazandırır.

madem azdan az çoktan çok yapıyoruz niye bmw 1250gs veya s1000xr gibi makinalar almayalım? sorusu gelebilir akılllara. doğrudur. bi s1000xr son 2 yılda ikinci elde 300 binden 550 binlere geldi ama satışı o kadar kolay olmuyor, 550 yazan ilana pazarlıkta 460 teklifleri geliyor.

aklıma geldi, piayasa motorlarını yazdık ama hiç prim yapmaz diyeceğin, satışı yok dediğimiz, daha servisi bile dün kurulmuş italyan mv agusta geçen bi kampanya yaptı. bu yılki fuarın açık ara en güzeli turismo veloce 800 lusso'yu 320'den 275'lere düşürdü bi süreliğine. daha geçen aylarda. sıfır şimdi kaç liradır bakmaya yüreğim el vermez. böyle fırsatlar da olmuyor değil ama camianın çok içinden takip etmek lazım.

edit: ben bunları yazarken yamaha canlı olarak zam yapmış az önce asdhkj.

zarar verdiğini zannetmişlerdir, peşine düşmüşlerdir o yüzden.
kargalardan kurtulamazsınız asla, kinci olurlar.

onların göreceği şekilde yiyecek bırakabilir bir yere.
birkaç kere üst üste bunu yaparsa fikirlerini değiştirebilir belki.

not: kargalar her şeyi yer.
salam, sosis, kedi maması, ceviz vb.

kargalar eğer o anları gördüyse yavrularını kardeşinizin kedinin elinden kurtardığını anlayabilecek kadar zekiler bu arada. yazdıklarınız aynı zamanda koruma, kollama, çeteden kabul etme hareketlerine de yorumlanabilir bir de öyle düşünün. bunu yaptıkları da biliniyor çünkü.

Sirf bu yuzden sapka, gozluk kombiniyle evden cikan; ev degistirenler varmis. Sozlukte basligi vardi, orda bi kac taktik paylasmislardi

sanırım karga değil saksağandır söz ettiğiniz hayvan.
etçildir, kindardır, takipçidir, saldırgandır (özellikle gözlere saldırır)
o yüzden kardeşinize önlem olarak kesinlikle gözlük ve şapka takın.
10-15 yıldır (Ankara için söylüyorum) ODTÜ ormanlıkları çevresindeki yerleşim birimlerinde popülasyonları çok arttı ve diğer türleri tehdit eder hale geldiler.
Diğer kuş türlerine saldırdıkları yetmezmiş gibi, kedi ve köpeklere de saldırır hale geldiler. Anı; Kurtardığım bir güvercini uçar hale gelince ormanda uygun bir yere bıraktım. 2 saat sonra kontrol etmeye gittiğimde güvercinin yarısını yemişlerdi.

daily mix 1-2-3-4 listelerini her gün kontrol etmek lazım belki oraya düşer. ama o da en az 2-3 kere dinlendiyse.

Spotify stats siteleri var. Çok dinleyisem haftalık çok dinlenen listesine girmiş olabilir.

hades. 100 saatten fazla gömdüm.

Fifa'dan gitmeye çalışayım;

* Nba2k22
* Ufc4, kendi boksörünü geliştirirsin.
* Temmuzda Match Point diye yeni bir tenis oyunu geliyor.
* Unravel 1 ve 2 kesin bitirilmeli.
* This war of mine da güzel 2d oyunlardan.
* Microsoft Flight Sim indirip özlediğin yerlere helikopterle uçup oraları izlersin.
* Farming Sim 22 de bir alternatif olabilir.

fh5.

Dünün haberi tamamen kalktı diyor.

www.ufukgazetesi.net

Onun dışında;

www.eksiduyuru.com

Bonus: Neymar diye bişey var burada Pendik -Yalova olması lazım.

www.negmar.com

millet kopruleri kullansin diye kaldirdilar.

solid stp dosyalarda naz yapabiliyor. programı açtıktan sonra çıkan solidworks yazılı gri ekrana dosyayı tutup sürüklemeyi dene. yine olmazsa gönder bakalım.

:) akşam can sıkıntısı sanırım.
O anki ruh halime göre çok çok değişir.

Nasıl bir şarkı bakıyorsun? Sakin yumuşak romantik gibi mi

Black Mountain - Space To Bakersfield
youtu.be

open.spotify.com

Yumuşak rahat Güzel

open.spotify.com

Mike oldfield - angelique
youtu.be

Fink - deep water
youtu.be

Pirates of the caribbean - hello beastie
youtu.be

open.spotify.com

open.spotify.com

lambada. ciddiyim. bana göre birçok duyguyu içinde barındırıyor ve yüzyılın şarkısı.

www.youtube.com

"güneşin görevini tamamlamak üzere" kısmını görüp "aha bilim kurgu" diye sevindim. ama değilmiş.

deep purple - wasted sunsets olsun. damar şarkıdır alkollü dinlemeyin haha

Seni yazdım kalbime
Müslüm Gürses

The Autumn Leaves - Cecile Bredie
Le temps est bon - Bon Entendeur
Monaco - Bon Entendeur
Here With Me - The Killers
Standing On The Shore - Empire of the Sun
Walking On A Dream - Empire of the Sun

Yeni türkü karanfil

her dizinin senaristleri var jenerikte yazar. diyaloglar ve hareketler açıkça yazılır virgülüne kadar. %99 o senaryoya uyulur.

genelde parantez içinde önce repliği söyleyecek kişinin duygu durumu ya da yaptığı eylem yazılır, sonra replik yazılır.

ahmet: (sağ elini havaya kaldırır, bağırarak) hey sen, oradaki?

gibi

türk dizilerinde böyle midir bilmiyorum. adamlar her hafta 120 dakika dizi çekiyor, daha hızlı ve pratik çözümler geliştirmiş olabilirler. ama oyuncuya bir doğaçlama alanı bıraktıklarını sanmıyorum. onun için ne vakitleri ne de sabırları var.

dünyanın en doğaçlama içeren dizisi l&m exxen bölümlerinden birinin son sahne son cümlesinde leyla'nın ağzından çıkan cümleye bakarsak diyebiliriz ki diyaloglar birebir aynı kalıyor. birisi de dememiş ki hacı bu nedir, leyla böyle küfür eder mi.

Havuzlu spor salonlarının senelik ücreti de bu ayardaydı sene başında. 3-4 ay sadece havuz kullanımı için pahalı göründü bana. Layığıyla kullanacaksanız ve konumu itibarıyla alternatifse çok da fark etmez ama. Yazılın gitsin.

Çok çok pahalı

Nezih bir semtte yari olimpik kapali + acik yuzme havuzu + spor salonu + sauna vb 2500 vermistim yillik uyelige. 3-4 ay oluyor ama. 3 ay icin 4500 epey ucuk geldi bana.

haziran ve eylül dahil olsa bile haftada 3 gün yüzsen seans başı 94 liraya geliyor. bence pahalı. bu parayı vereceksem kulvar doluluk oranına göre karar veririm. kafa suyun içinde yüzerken karşıma bodoslama biri çıkan bir mekansa tercih etmem. o kadar dolu olacaksa milyonda bir fiyatına belediye havuzuna giderim.

çok çok pahalı. ben mart-ağustos arası 6 aylık sınırsız 1900 liraya üyelik aldım ve fitness dahil. yer mersin

koçtaş gibi yapı marketlerde tesa markalı cırtlı ve yapışkanlı askılar var ben evde sık kullanıyorum ve oldukça memnunum, ayrıca sökmesi çok kolay ve temiz oluyor.

çift taraflı bantı diklemesine yapıştırınca taşır. köpüklü ve silikonlu diye 2 çeşit var. hangisi daha az iz bırakır, boya kaldırır görevliye sormak lazım.

patafix olur.

çıkarken boyatacaksan çivi çak gitsin, boyacı alçıyla kapatır delikleri, asla anlaşılmaz.

yüzey düzse (alçı sıva gibi) cırt cırtlı bantlar işe yarayabilir. yüzey pürüzlü ise cırt cırtlı bantlar genellikle işe yaramıyor ve diğer seçeneklerin hepsi de iz bırakıyor. (patafix yağlı bir iz bırakıyor, çift taraflı bant sökerken sıva ile beraber geldi.)

çıkarken boyatacaksanız patafix olur ama ne kadar yük taşır bilmiyorum. ben kağıt poster asmak için kullanmıştım. en garanti seçenek delmek, sonra alçı ile kapatırsınız.

Çift taraflı bant iz bırakıyor. 3m marka cırtcırtlı tablo asma bantları da duvar pürüzlü ise sıvayı söküyor. Eğer boyatacaksan çivi çak daha ucuz

www.eksiduyuru.com

İdo gemileri İbb ye iade etmiş gibi birşey okudum bugün.

millet kopruden gecmeyince alternatifleri yok ediyorlar.
(bkz: ne desem gg)

Bana çok yoğun geldi. Karbonhidrat içerikli bir öğünden 2 saat sonra yapılabilecek ağırlıkta. Sabah bunun -sahurda falan yemek yenmeyecekse- zaman dilimi açısından mümkün olacağını sanmıyorum. Kaldı ki kardiyo ve ağırlık peşpeşe tavsiye de etmem, minimum sabah-akşam döngüsü olmalı bence. Gelgelelim bunu harfiyen uygulayabilirsen beslenme ve dinlenme mükemmel olmasa bile sonuç mükemmele yakın olur. Ama gerçekçi olursak spordan soğumak için yazılmış bir program gibi. Split gibi ama PPL gibi de. Her sabah 4'er setten 6'şar hareket + kardiyo. Bilemiyorum.

google görsellere adidas high top yazıp araştırmak lazım. adidas mid top da yazılabilir. sonuna brown kelimesi de eklenebilir. boğaz kısmında yandan bir çıkıntı var, bazı modellerde cırt cırt oluyor, o kısmı makasla kesmiş olabilir.

adidas forum mid modellerine benziyor gibi

şöyle ki:

www.modern-notoriety.com

lancelot du lac hocam aynen bu model, onemoremile'in dediği gibi cırt cırtı kesip modifiye etmiş sanırım teşekkürler 1 senedir arıyordum şunu :)

değil

bağlantılı ya nasıl değil ben farklı bir şey mi izledim.

İlk bölümlerde tanıtılan karakterler ileriki bölümlerde genel konuya daha iyi harmanlanmış oluyor tabii ki ama rasgele sırada izleseniz de hiçbir şey kaçırmayacağınıza eminim. İzlediğim tüm işleri arasında Cem Yılmaz'ın yaptığı en bayağı şey diyebilirim bu arada.

karakter gelişimi açısından bağlantılı. ilk bölümdeki 2 kadın oyuncunun bar sahnesini izleyip son bölüme geçersen bunlar farklı roller herhalde dersin. onun dışında bölüm başlarındaki film adı ve bölüm sonundaki son yazısını tırnak içine alıp izlersen bölümler bağlantısız diyebiliriz ama o da bazı yerlerde soru işareti oluşturur. bu köyün delisi sporcu falanmış ve ödül alamayınca kafayı yemiş herhalde dersin mesela, yoksa niye köy öğretmenine ödül gelir mi diye sorup dursun. ama işin aslı akan ana senaryoda anlatılıyor.

Senaryo olarak tam direkt bağlantılı değil ama bir bölümü atladığınızda seyir zevki kaçıyor.

karakter gelişimi açısından bağlantılı +1.

xbox series s ilk çıktığında 2-3 bin arasıyken ps5 6-7 bin küsürdü. şimdi series s 6-7 bin küsür. konsollara gelen ek vergilerle bi vurgun yemişti bikaç yıl önce. belki ona benzer birşey olmaz ama yerinde durmayacağı kesin. yakın zamanda zam konusunda game pass daha sıkıntı. şu an game pass'te kaba bir hesapla ortalama 250 liradan 25 bin liralık 100+ büyük oyunu bir kere 700 lira verip 3 yıl boyunca bedava oynayabiliyorsun. önümüzdeki ay veya aylarda ubisoft+ gibi ek sistemler de ekleneceği söyleniyor. bu olursa 3 yıllık üyelik fiyatı bir anda ikiye katlanıp 1.500 liralara gelebilir çünkü severiz sevmeyiz ayrı konu ama ubisoft'un çoğu oyunu 500-700 liralara çıkış yapan AA oyunlardan.

ben her gün nasıl artmadığına şaşırıyorum.
ürünün kendisi aynı kalsa bile -ki bu imkansız- stok, dükkan, lojistik muhabbetinden düzenli artması olası.

xbox fiyatları kura göre sık sık güncelleniyor. beklenmesine gerek yok yani kur artarsa fiyatı da artıyor.

yıllar önceden kalma bilgi pc'de 2 hdmi varsa hdmi in olana takıp anında aktarıyosun görüntüyü. tek hdmi varsa hdmi out diye geçtiği için görüntü gelmiyor. bu durumda hdmi out converter gibi bir aparat bakmak gerekebilir. en azından araştırmadan önce ön bilgi olsun.

support.microsoft.com:~:text=Bilgisayar%C4%B1n%C4%B1z%C4%B1%20Xbox%20One%20konsolunuza%20ba%C4%9Flamak,One'%C4%B1n%C4%B1za%20otomatik%20olarak%20ba%C4%9Flan%C4%B1r.

recovery antrenmanda kasa verdiğin hasar-beslenme-uyku üçlüsüyle alakalı. 1,5 günden 7 güne kadar uzayabilir. çok keyif alarak yapılıyorsa doğru yoldasın demektir. gelişim olmaz=kas yıkımı olur? karşılığı bu çünkü. kas yıkımına gidecek kadar çok zorlayabiliyor musun kendine bunu sor. prograsif yüklemeni takip et. haftanın ikinci antrenmanında aynı kas grubuna set, tekrar veya ağırlık ekleyebiliyorsan yine doğru yoldasın demektir.

edit: başlığı cevaplamamışım ben splitten keyif alıyorum. aynı kas grubuna ait bütün hareketleri yapmazsam eksik hissediyorum. push-pull-legs'i belli aralıklarla deniyorum ama haftada iki defa aynı kas grubu bana konforlu hissettirmiyor.

Antrenmanın açıkcası bana düzgün bir program gibi gelmedi.
Kendin mi yazdın yoksa bir eğitmen mi verdi bilmiyorum ama kendin yazdıysan salonunda ki bir eğitmenden destek almanı tavsiye ederim.

Recovey süresi kasa verdiğin hasarla doğru orantılıdır. Sadece bir lat pull down (çalıştığın kilo da önemli tabi) ile sırt kasına vereceğin hasar çok recovery süresi gerektirmez. Ayni şekilde bisiklet sürerek bacaklarada bir stress uygulaman çok çok zor.

sporun en rekabetçi olduğu dönemler bunlar, o açıdan şanslısın. Ş.ligi finali, nba playoffları, euroleague final four, atıyorum c.tesi günü fa cup finali.

Böyle böyle ana başlıklardan bakınırsan, aa şunu izliyim dediklerine göre plan yaparsın. Haftalık spor ekranı gibi aramalardan da birsürü sonuç çıkar da onca şeyin arasında kaybolursun gibi belli şeyler belirleyip onlardan öne çıkanları izlemek daha keyifli sanki.

Maçkolik uygulamasından hallediyorum ben. Sabah açıp bakıyorum bugün hangi maçlar var diye.
Tabi sadece futbol ve basketbol için.

mackolik +1

ben yıllardır bu siteden takip ederim. cuma akşama doğru siteye girip hafta sonu mümkünse buna göre plan yapmak adetimdir. alınan zevkin kalitesinden bahsedecek olursak + olarak tenis, wsbk, motogp, f1, voleybol organizasyonlarını da tavsiye ederim.

www.sporekrani.com

hocam yaklaşık 15 yıldır istisnalar dışında HER GÜN takip ettiği liglere ve maçlara hiç değilse skor/puan tablosu olarak bakan biriyim. kendi rutinimi paylaşayım.

1) flashscore.com benim baş tacım. sanırım türkçe versiyonu canliskor.com adresinde hizmet veriyor ama bazen yasaklandığı oluyor onun, o yüzden ben hep flashscore'dayım. şart değil ama hesap açıp favori lig/takımlarını seçersen onların maçlarını her zaman listenin en üstünde görürsün. maçları lig adına (alfabetik) veya başlama saatine göre sıralama opsiyonu da var.

2) ben her gün ilk iş flashscore'a girer, o gün takip ettiğim lig ve kupalardaki tüm maçları yukarıdan aşağıya tek tek seçip listeye atarım (komple lig seçme özelliği var, yani süper lig'deki tüm maçlardan haberim olsun dersen ligin yanındaki yıldıza basman yeterli, o zaman tüm maçları atar). basket, hokey, snooker vs. gezerim tek tek. kulağa çok iş gibi gelebilir ama bilgisayardan yapınca bir dakika bile sürmüyor bu iş.

3) türk kanallarından yayınlanacak maçlar için sporekrani.com iyidir, bazen sadece youtube kanalından yayınlanan antin kuntin ligleri bile paylaşıyorlar. iptv'de ise gözün s sport ve bein kanallarında olsun derim, türkiye'de yayınlanan maçların %90'ı onlarda olur.

4) bunun dışında satın aldığın iptv'de yüklüyse eğer kesinlikle arena sport ve sport klub kanallarını yakın takibe almanı öneririm. bunlar balkan kanalları ama şöyle bir durum var: adamların hem 9-10 kanalı var hem de sırbistan/hırvatistan versiyonları farklı şeyler yayınlayabiliyor... yani teorik olarak heriflerin aynı anda 20 maç yayınlama lüksü var ki ben sportklub'da izlanda ve estonya ligi maçları izledim. inanılmaz geniş bir yelpazeleri var. yayın akışlarına tvarenasport.com'dan veya "arena sport program hrvatska" yahut "arena sport program srbija" gibi google aramalarıyla ulaşabilirsin. büyük maçlar için zaten buna ihtiyaç olmaz muhtemelen, google'a maç ismi + tv yazdığında tüm dünyada hangi kanalların yayınlandığı yazar. hatta bu özellik kısmen flashscore'da da var, hepsini değil ama bazı kanalları yazıyor. iptv'den gidip o kanalı bulabilirsin.

benim bir yandan işim de olduğu için bu eylem günümün rutin bir parçası sayılır ama yine de kimse için vakit alacak, uğraştıracak bir şey değil. sabah "bugün ne varmış, nerede izlerim?" diye düşünüp gerekli bilgiyi çıkarman iki dakika ya sürer ya sürmez.

onun dışında rusya ikinci ligi mesela yandex üzerinden ücretsiz yayınlanır. rusya premier için youtube kanalında aylık 15 liraya üyelik mevcut. keza almanya üçüncü ligi maçlarını hem magenta hem de ligin youtube kanalı bazen ücretsiz verir haftada 1-2 maç olacak şekilde... merakın varsa bu tarz değişik ligler için de seçenekleri sporekrani ve iptv kanallarıyla görürsün zaten zamanla.

1/7.

haftada 1-2 kahve anca içiyorum..
günde 3-4 kahve içenlere asla anlam veremem bana çok fazla geliyor. çay içer gibi kahve içiyolar.

gunde 1 tane iciyorum genelde. haftasonlari cogunlukla sifir.

ev arkadasim starbucks tarzi kahvecilerden kahve alip moka pot denen seyde yapiyor, onu iciyorum. daha fazla bir bilgim yok :)

4-5 bardak
Bunun 3 bardağı filtre, kalanı granül ya da Türk kahvesi. Dışarda içeceksem flat white.

400-500 ml civarı içiyorum.
Full manuel V60'ta demliyorum, pour over yani.

Günde 1-2 küçük kupa americano içiyorum, bu aralar sadece 1 tane içiyorum çoğunlukla. Hava sıcaksa buna bir tane de iced americano ekleniyor ya da sıcak kahve hiç içmeyip 2-3 iced americano içiyorum. Bu evde, normal bir günde içtiğim.

Arkadaşlar uğrarsa ya da ben dışarı çıkarsam fazladan 1-2 kahve daha (americano, filtre ya da biri yaparsa Türk kahvesi) içiyorum.

Ek olarak çay, kola gibi diğer kafeinli içecekleri neredeyse hiç tüketmiyorum.

Yurtdisindayken gunluk 3-4 espresso(illy)turkiye ye geldigim zamanlarda sabahleyin tek orta boy kupa filtre kahve(sumatra)

günde 1-2 bardak. evde filtre kahve oluyor makinede veya v60'ta. dışarıda ise genelde espresso bazlı kahveler oluyor.

ne yazık ki sadece kalktığımdan öğlene kadar(saat 9 ile 1 arası) 3-4 kupa içmiş oluyorum. yatana kadar 8i buluyor. ortalama olarak bakarsak gün içindeki bu kahvelerin yarısı filtre kahve, yarısı neskafe gold oluyor.

nescafe gold içiyorum, şekersiz.

3-4 bardak, o da 600-800 ml yapar.

3-4 kupa, filtre

Sabah 2 fincan sutsuz sekersiz filtre kahve, cogu zaman okulda da bir latte.

Sıfıra yakın. Ayda belki 1 defa. Kahveyi sevmem

Değişiyor, artıp azalabiliyor. Şu sıralar sabah ve öğlen 2 fincan türk kahvesi bir de gün içinde bir yerlerde bir kupa nescafe.

Çalışmadığım günlerde evde sabah bir fincan türk kahvesi gün içinde de iki kupa filtre kahve.

Yazın sıcak kahve içmiyorum çok örneğin, filtre kahveyi buz dolu bardağa boşaltıp içiyorum böyle zamanlarda gün içinde 3-4 bardak kahve içiyorum.

Kışın ortasında da 4-5 kupa filtre kahve içebiliyorum yeri geliyor. Ondan sonra çarpıntım başlıyor ve azaltıyorum. Döngü böyle gidiyor.

ben türk kahvesi ve nescafe içiyorum, günde 6 7 büyük kupa içiyorum ama yarım litrelik bardağa koyduğum kahve miktarı yaklaşık yarım tatlı kaşığı oluyor.

yani yoğunluğu çok düşük.

sütsüz ve şekersiz içiyorum, yaz olursa aynısını buzlu olarak yapıyorum.

sabah 1
aksam 1
soguk cortado

hafta içi; home ofis çalışırken, sabah 1 tall americano, ofiste çalışırken, sabah 1-2 grande filtre kahve, öğleden sonra 1 türk kahvesi.

hafta sonu; sabah 2 tall americano, öğleden sonra 1-2 grande cappuccino .

Hafta içi sabah, öğle 16:00, akşam toplam 3 bardak filtre kahve.
Hafta sonu kafein detoksu için sadece akşamları.

Direkt Bruce +1

öğütmeyi de kendim yapıyorum. Kahveyi sanalbaharat diye bi siteden aldım. Fiyatına göre çok iyi. Öneriyi buradaki bi duruyurdan almıştım.

www.eksiduyuru.com @hadi ya la

sabahları bir kupa şekersiz filtre kahve. nadiren akşam üstü ikinciyi içerim.

haftada 2-3 belki.

en az 2 büyük bardak. (800-1000 ml ++)

americano / filtre kahve.

3.

Sabah americano, öğleden sonra ve akşam latte.

günde 1-2 orta boy şekersiz ve sütsüz americano ve/veya filtre kahve.

400-450 ml filtre kahve

Evde 1 ya da 2 tane aeropress sert kahve.

Is yerinde de, kötüsünden filtre kahve. 1-2 kupa.

Disarida, simariklik kahvesi, 1 espresso ya da espresso bazli icecek. Her gün degil, haftada 2-3 kere.

komedi/genclik:
eurotrip
road trip
american pie
superbad

komedi/yetiskin arkadaslar:
that awkward moment
cavemen
horrible bosses
old school
sideways
the lucky ones
grown ups
going in style

komedi/bilimkurgu:
this is the end
hot tub time machine
the world's end
attack the block

dram/kara mizah:
trainspotting

korku/komedi:
tucker and dale vs evil
zombieland
shaun of the dead

not: hepsi 2'den fazla kisinin oldugu ekipler/arkadasliklar

bu konseptte milyor tane film vardır ama benim aklıma ilk gelen en sevdiğim; 21.

@ermanen, @onemoremile @burty teşekkürler, bunlar ya izlendi ya da skalaya uymadı, başka ?

yine aklıma sevdiklerimden;

6 underground

Triple Frontier

ocean's eleven ve devam serisi

Kara komedi/gerilim

Shallow grave
Very bad things
The last supper(1995)
Stranger than fiction(2000)
Just your luck
Four dogs playing poker
The Lesser Evil(1998)

geçmiş olsun. yoğunluğa göre 1 haftayı bulabiliyor. ama bu pandemik ortamda parçalar temin edilemediği için elinizdeki ikame aracı kasko poliçenize göre değişmekle birlikte bir, maksimum iki hafta kullanabileceksiniz büyük ihtimalle. şimdiden kendinizi alıştırın. araç serviste çok kalınca ikame süresi de dolunca iyi niyetten dolayı servis premium araç kiralamıştı sağ olsun. 2-3 hafta onunla gezdim. siz de bunu kovalayabilirsiniz. parça temini dev sıkıntı şu an.

avrupa ülkelerine öncelik tanınıp biz sonlara sallanıyoruz, gözümüzün önünde çok gerçekleştiği için rahatlıkla söyleyebilirim ki bu da yadsınamaz bir gerçek.

eksper hemen gelmez. araba yürür durumdaysa kendi şehrinizde yaptırın.

Eksperin numarasına ulasabilirseniz arayıp onunla görüşmeyi deneyin, ufak bir katkısı olur belki

izlemediyseniz
we're the millers
kahpe bizans (youtube'ta var)
bir de eski komedi filmleri hap gibidir ya. süt kardeşleri izle.
süt kumandanımı her izlediğimde koparım. youtu.be

aklıma başka gelirse eklerim.

La vita è bella

Kemal Sunal külliyatı. Özellikle yüz vermeyen sevgiliden intikam aldığı Şaşkın Damat, Sosyete Şaban vs. Kemal Sunal'ın küçük bir rolde olduğu ilk filmi Tatlı Dillim bile olur. Orada da Filiz Akın, Tarık Akan'dan intikam alıyordu. Tosun Paşa veya Kibar Feyzo'yu çok tavsiye etmem. Salako ise...eh, olabilir.

İzlemediysen My Name Is Earl çok iyi gelir. Hem komik, hem iyi hissettirici yanları olan bir dizi. Bana böyle dönemlerde hep iyi gelir.

Broklyn nine-nine

ağır depresyon dönemlerimde sex and the city izlerim.

şarkı olarak da şunu bırakayım open.spotify.com ve şunu open.spotify.com (depresyondan bağımsız olarak sadece bu şarkıları bırakasım geldi)

okuma odası, projeksiyon vs. sinema odası...

tabii ki spor odası <3

sırf bunu yazmak için online oldum.

airbnb'den kiraya verirdim sdjfsgjh

spor-hobi odası olurdu onun dışında.

Walk-in closet, giyinme, çamaşır asma, ütü odası.

Allam 4+1 evim olsun da giyinme odası yapayım.

Tarım yaparım ya da trendyol dükkan için depo

bira yapardım.

hobi, çalışma, oturma, okuma, oyun odası. Bunların hepsini içinde bardıran bir oda.

hastaneden alıyolar sanırım.

geçmiş olsun, hastaneden yaralamalı trafik kazalarına karışanların bilgisini satıyorlar avukatlara.

motor kazasında avukatlıktan aranıp sıkıştıran oldu mu çekinmeyin konuşabiliriz falan demişlerdi de moralim yerine gelmişti yalnız değilmişiz diye. şimdi bu konudan anlıyorum ki her şey çıkara dayalı :) ama kafaya takılacak şey değil. bardağın dolu tarafından bakılırsa verilerim sızdırılacaksa böyle bişey için sızdırılsın, bir yardıma ihtiyaç olabilir çünkü gerçekten.

Karşı tarafın avukatı da istihbarat çalışması yapıyor olabilir.

bu bir sektör. trafik kazası yapanların bilgilerin hastaneler vb resmi kurumlardan yasadışı toplayıp tazminat vaadiyle vekaletlerini alıp dava açıyorlar. tamamen yasadışı bir durum uzak durmanızı tavsiye ederim

2014'te geçirdiğim kaza sonrası daha bir hafta önce sigorta şirketleri arıyor. dava açalım, bir yara izi vs. kaldı mı diye. işin ucunda para var. ararlar tabii.

Kvkk kapsamında bu tarz bilgilerin paylaşımı yasak. Geçenlerde bu tür bir yapılanmaya operasyon düzenlendi. İtibar ermeyin şikayet edin

Çukka

Yaralanmalı trafik kazası var. Karşı taraf suçluysa adamın canına okuyacaklar. Sen tazminat alacaksın avukatta senden para alacak.

Böyle lanet bir sektör oluştu

Karşı taraf suçluysa hakkını ara tabii, tazminat alma hakkın doğuyor çünkü. Zaten parayı karşı tarafın trafik sigortası veriyor, adamdan tahsil etmiyorlar.

pateni giymeden almamanı öneririm ben.
ayağının içinde rahat olması lazım, ne çok sıkı ne de çok bol olmaması lazım.

bir de bazı modellerin tekerlekleri takır tukur ses çıkarıyor. ben olsam görmeden almazdım.

edit: herkesin belirttiği gibi bence de bilek koruması paten için en önemli koruma ekipmanı.

Paten için kaska gerek yok diye düşünüyorum biliyorum kulağa çok tehlikeli geliyor açıklayayım, olduğun yerde düştüğünde vücudun refleks gösterir ve ellerinin üzerine düşersin ve kafanı yere çarpmazsın, kafan karpuz gibi patlamaz yani

Kask daha çok artistik hareketler yapanlar ve patenle çok hızlananlar için gerekli

Kasktan daha önemli olan koruma ise bilek koruması, yukarıda öne ya da arkaya düşerken dediğim gibi refleks olarak ellerini yere koyma hareketi yaparsın ve vücut ağırlığın üzerine biner bu bilek kırılmalarına incinmelerine neden olabilir bence patende en önemli koruma bileklik şu an kulağa tuhaf geliyor fakat kullanırken anlarsın :)

çocuğa göre tasarlanan model yetişkinde sıkıntı çıkartabilir. her şeyden önce ağırlığı ne kadar sağlıklı taşıyacak belli değil. tekerleklerde rulman yok gibi duruyor, normalde tekerlekte rulmanlar abec3, abec5, abec7 şeklinde gidip ne kadar effortless sürüş yapacağını belirliyor. atıyorum düz yolda bir sağ bir sol hamle yapıp 10 metre boyunca hamle yapmadan gitmek var, hamle biter bitmez patenin durma eğilimine geçmesi var. bu şekilde olursa başlamadan soğutabilir. hangi pateni alırsan al kafanı yere çarptığında allah korusun ölecek hızlara çıkmak mümkün o yüzden kask takmaktan utanılmamalı. kafa tası alından ve kafa arkasından mezura ile ölçülür. çıkan santimetre kask beden tablosundan karşılaştırılarak alınır. kask dışında dizlik ve dirseklik de iyidir. bu ikisinin kırığı evlerden ırak, çok süründürür. korumalara ek olarak da düşünce top olup yuvarlanma öğrenilmeli.

patende kalite çok önemli, bence de giymeden almamak pek doğru değil o açıdan.
çok plastik, kalitesiz bir şey sakatlanmaya neden olur, sağlamlığından emin olmak lazım.
ben normal numaramı alıyordum, sanırım o da markadan markaya değişebilir.

bir de, kasktan ziyade bilek koruması ve dizlik daha önemli.
patenle kasaların üzerinden atlamayacaksanız başınızı korumanız çok gerekli değil.
kask ne olursa olsun alacak bile olsanız, dizliği ve bilek korumasını da muhakkak alın.

Aynı paten Decathlonda 625 TL

www.decathlon.com.tr

Bence gidip decathlon'da deneyerek alın, ya da yine alacaksanız decathlondan internetten alın.

Tat koku herkeste gitmiyor. Gidenlerde de eşit derecede gitmiyor.

Bende olan şuydu: Kolonyayı burnunun dibine getirip koklayınca sadece burnun yanıyor alkolden. Tat gidince de gözü yesen kapalı elma ile soğanı ayırt edemezsin.

Bende sadece koku gitti iki gün sonra geldi.
Evet burnumun içine kolonya vs soksam da koku yoktu ama sanki burnumun içi bir maddeyle kaplı diye koku alamıyordum bunu hissediyordum.
Tat alabiliyordum %40 dolaylarında.
İkinci günün sonunda geri geldiler. Beni bırakamamışlar, özür dilediler. Bende sorun etmedim, buyur ettim. Henüz bir sorun yaşamadık.

5 ay önce covid oldum karabiberi çay kaşığıyla ağzıma attığımda sanki toprak yiyormuşum gibi oluyordu.

kolonya kokusu alamıyorsan pozitifsin. iki kez covid geçirdim.

Kolonyayı burnumun dibine de getirsem sadece alkolden yanma hissi oluyordu ama hiç koku yoktu. Limon kolonyası mı tütün kolonyası mı ayırt edemezdim.

Tada gelince, diline kondom takmışsın gibi bir his. Ağzında bir şey var, şeklini şemalini ayırt edebiliyorsun ama tadı tanımsız, boş, yok, boşluk.

Bende de sifir koku, sifir tat alma olmustu. Hic bir belirtim yoktu. Yogun kahve yapmisti arkadas icince sanki su iciyormusim gibi gelmişti. Bunun ustune Test yapinca pozitif cikmistim. Kokular ve tatlar sirasiyla gelmisti. En son gelen tat et tadiydi mesela. Kolulardan da tiner kokusunu hepsinden sonra almaya baslamistim.

tat geri geldiğinde eah nasıl olsa yakmıyor diyerek kuru fasülyeye pul biber basmıştım. tabağın ortalarında geri bi geldi; abouv, yandım. koku da geldi aynı anda, limon aşığı olarak gidip tinerci gibi kolonya kokladım dakikalarca. (4-5 gün içinde geri geldiler).

yıllarca tat-koku almayıp bir anda alanlar da var ama. şu videonun ortalarındaki efsane olacak o kadar karakteri kendini anlatmış mesela;

www.youtube.com

reklamların yalancısıyım cimri.com bu işi görüyor galiba. internetteki büyük alışveriş sitelerinin hemen hemen hepsi var. ürünü favorilerine ekleyip hangi sitede düştüyse bildirim alıyosun.

daha büyük indirim için de blackfriday'i beklemek lazım.

Kendin takip edeceksin baska yolu yok. Akakce cimri fena degil ama ben spesifik bir urun takip ediyorsam guvenmem.

Tarayıcıda oluyor, favorilere bir defa daha basınca

denedim hocam favorilere basınca yeniliyor sayfayı kapatmıyor entryleri

tarayıcıda ara kısmına gelip ok işaretine basınca açılan küçük pop-up'ta ''sadece favladıklarımda ara''ya tik atıp, mükemmel ara'ya tıkladıktan sonra sol frame'e başlıklar geliyor. kelimeler kısmını boş bıraktığın için favladıklarında hiçliği aratmış oluyorsun hehe.

www.hizliresim.com

buldum saolun varolun. ara diyip arama satırını boş bırakıp sadece favladıklarımda ara diyince liste olarak sol frame'e getiriyor listeyi.

eskiden bu kadar zor değilde be sözlük.

Fatma Turgut konserde pembe mezarlık için o malum şarkıyı istemediğiniz için size ayrıca teşekkür ediyorum deyip sonra kendi isteğiyle bi kuble mırıldanmıştı hehe. şu an sevgilisi konsere gelemeyen varsa telefonunu bana versin jest amaçlı ona görüntülü şarkı söyleyeyim demişti. böyle interaktif şeyleri seviyor. ben uykusuzdum konserin yarısında çıkıp çadıra geçtim bir ekşici olarak.

www.eksiduyuru.com

Biri ithal biri yerli, ele almadan kumaş kalitesini bilemeyiz ama pahalı olan ince ama daha parlak, ucuz olan kalın ama az parlak gibi kumaşı.

Şeritler ekstradan parlıyordur zaten, kumaşın renginden bahsetmek istedim.

580 tl çok para, ben yerli olanı alır denerdim.

Motosiklet yeleğinde koruyucu özellik fazla söz konusu olmadığından ucuzu ile pahalısı arasında çok da büyük farklar olmuyor. Ancak almadan önce imkanın varsa bir yerlerde kumaş ve dikiş kalitelerine bakmanı öneririm.

Breaking bad

Breaking Bad'e 7 defa falan başlayıp 3. bölümden öteye geçemedim sanırım genel beğeninin aksine, o nedenle Prison Break diyorum.

breaking bad.
yalnız 5.-6. bölümden sonra açılıyor, sabretmeniz lazım.
sonra bırakamazsınız zaten.

breaking bad her türlü
prison break- lisede olsam severdim

breaking bad

Bb'den vakit artarsa pb sadece 2 sezon, o da araya çerezmik.

Breaking Bad'i bir defa izlemeye calistim, sanirim yedi bolum izledim. Daha fazla tahammul edemedim.

Prison Break'in ilk sezonu diyorum.

prison break'te anlık sorunlar çözülür, breaking bad'te sorunlar kara delik gibidir.
prison break'te başrol tehlikeyi kendi yaratıp çözer, breaking bad'te tehlike başrolün kendisidir.
prison break'te sezonlar zorlamadır, tutunca devamını çektik kafasındadır. spoiler vermek gibi olmasın ama la casa de papel'in zorlama mekan seçimleri burada da görülür. hele dexter gibi yıllar sonra gelen bir sezon vardır ki dünyada daha zorlama bir sezon daha çekilemeyebilir.
breaking bad'te ise her şey nakış gibi işler. ilk bölüm çekilirken dizi finali de bellidir. bu işleyiş o kadar sevilir ki yıllar sonra gelen better call saul spin off'u dizinin kendisine bile kafa tutar, yıllar sonra çekilen ozark dizisi sırf ona benziyor diye göz kırpmadan izlenir.

Breaking bad 3 defa başladım bitiremedim. Prison break diyorum.

İkisi birden

Açık. Okunup okunmadığını görmek istiyorum.

Hepsi kapalı ilk çıktıkları günden beri. Kime ne zaman neden cevap vermediğim konusunda insanların fikir yürütebilme imkanının olmasından rahatsız oluyorum.

kapalı. böyle bir özellik olduğunu bile unutmuşum hatta.

Kapalı. Bir sebebi yok.

Kapalı. Rengini sevmedim.

Açık. Başkası mesajımı okumuş mu görmek istiyorum

Açık. Niçin? Niçin olmasın?

kapalı. tripcanlarla uğraşmamak içün.

Özelde açık şirket hattında kapalı

Açık. Son görülme saatim de açık. Vardır herkesin kendince sebepleri ama birinin mavi tiki kapattığını fark edince puanını kırıyorum. Canı ne zaman isterse o zaman cevap verme rahatlığına sanki kendi imkanlarıyla ulaşamıyor da bişeyin birinin yardımına ihtiyaç duyuyor gibi. Bi çeşit zayıflık geliyor bana.

kapalı.

her arayanı da anında açmam. öyle gıcık biriyim.

açık saklı gizlim yok

açık. ayarları kapalı birini görünce aha bu da kendini çok ayrıcalıklı ve özel zanneden, sabancı triplerindeki tiplerden biri pehhhh diyorum. görüldü yapıp yanıt yazmazsam buna hiç bir arkadaşım bozulmuyor. ya da onlinesin bana yazmıyorsun diyen adam seçmiyorum. özelliklerde sorun yok, seçilen insanlarda sorun var. gibi gibi.

son görülme kapalı, mavi tik açık.

açık her şeyim.
neden kapatmam gereksin bilmiyorum.

işim varken yazılanı okuyup yazacağımı sonradan yazdığım da oluyor.
en fazla "pardon hemen yazamadım" diye giriş yapıyorum gerekirse.
çok da şey yapmamak lazım gibi.

Açık. Son görülme de açık.

Kapatmak için bir sebebim yok.

açık. en baştan beri hiç karıştırmadım o özellikleri. uğraşmam. gece vakti neden online'sın, gördün neden cevap vermedin vs diyen, düşünen biriyle birlikte olmam, arkadaşlık yapmam. benim de böyle şeyler aklıma gelmez.

Açık,çünkü neden olmasın, varsayılan ayarı o şekilde, kapalıya çevirmek için bir sebebim yok, açıkçası whatsapp mesajlaşmaları üzerinden çıkarım yapmayı komik buluyorum.

Açık. Tam olarak @incredi ve @phoebe +43

kapali. unuttum bile +1 (son gorulme de ayni sekilde)

biri mesajimi gordu mu gormedi mi veya ne zaman online oldu bilmek istemiyorum.

kapalı.

hem kendim için kem karşıdaki için. mesajımı okudu/okumadı online oldu yazmadı triplerine girmek ve kimseyi bu triplere sokmak istemiyorum.

bilmemek mutluluktur.

Hepsi kapalı. Çok anlamsız geliyor.

mavi tikler açık. son görülme saati kapalı.
mavi tik bana samimi geliyor. son görülme de bir o kadar hadsizce.
son görülme için dolu dolu bir sana ne? diyebilirsin ama mavi tikte 2 kişiyi bağlıyor olay. mesajın gidip gitmediğini bilmek önem arz edebiliyor. cevap gelir gelmez o ayrı. trip atma hakkımız yok. bunun bilincinde kullanırsak mavi tik candır.

Sehirlerarasi pek sorun degil. Kis aylarundayiz. Ruzgar carpmalarina karsi uyanik olum yeter. Bir de serit degisirken otomobil kadar seri kirmayin direksiyonu.

Sehir ici ise surekli arka koseleri tskip edin aynadan. Donuslerde aciktan almak gerekliligini bir kez unutursanjz kesin takarsiniz arkayi.

Araçlar uzun olduğu için şehir içi sollamada ve dönüşlerde dikkatli ol. Virajları genişten al ne olur ne olmaz. İki aracın arasına girmen gereken sollamalardan uzak dur aynalardan aracın nerede başlayıp nerede bittiğini kestiremeyebilirsin.

Kullanımı otomobilden çok farklı degil. Sadece biraz daha uzun, dar sokaklarda az daha geniş alırsınız, aynayı kollayın. Bir de orta ayna diye bir şey yok, yan aynalara alışmanız gerek. Bu kadar.

Bir de hız sınırları otomobilden %10 daha az, ve polisler bu araçları ceza yazmak icin daha çok sever :)

araç ticari kayıtlıysa ve SRC belgeniz yoksa çevirmede ceza yazabilirler.

@onemoremile uyarınız için çok teşekkür ederim, ticari değil

Yukarıdaki arkadaşlara da cok teşekkür ederim:)

Geniş alıp gir aralara, köşelre, sokaklara vs. Genelde bu tür arabalara ilk binenler sağ ortadan bir yerlere sürterler manevralarda.

google - bim stanley yazarsan uygulamasinda satiliyor gorunuyor. -trigger, 0.47 299tl-

bim mobil uygulamasından 2 ay önce 250 tl'ye almıştım. mandala bas iç-bırak güzel şey ama 18 saat sıcak tutmuyor. sabah 7'de kahve koyuyorum akşam 4 gibi ılıklaşıyor.

bu ikisini bilmiyorum ama dün metro markette gördüm.

Bugün bime geldi

Valla benim dusumceme gore kisilik cok daha ozel ve ozgun biseyi temsil ediyor. Karakter ise bir anlamda kisiligin alt kumesi gibi. Bir kisi sonucta gunluk hayatta bircok farkli karaktere burunebilir ancak gunun sonunda hangi karakterlere burundugunu ya da burunecegini belirleyen sey senin kisiligin oluyor.

Misal dusununce seyi farkettim, oyunlarda filmlerde falan hep karakter tanimini kullaniyoruz. Yani oyuncular, aktorler falan hep bir karaktere burunuyorlar, kisilige degil. Bizler de oyunlarda karakter seciyoruz kisilik degil. Bu sekilde bir ayrim bile dile oturmus durumda. Bu anlamda dusununce de yine bir kisilik birden fazla karaktere burunebilir anlami cikiyor. Birden fazla kisilige burundugu zaman ise ortaya psikolojik sikintilar tarzi seyler cikiyor.

Coklu kisilik bozuklugu mesela, direkt kelime manasi olarak dusunuldugu zaman kisinin tek bir kisiligi olmasi gerektigi manasi cikiyor zaten.

Kişilik en genel karakter özelliğidir, çok çeşitli davranış kalıplarından söz edilebilir; sinirli, alçalgönüllü, hırslı, elitist, uyumlu, çıkarcı, dürüst vs.

Bu davranış kalıplarından biri bir insanın diğer tüm davranışlarını yansıtış biçimini etkileyen şekilde merkezde yer alır, bu bir kimsenin kişiliğidir.

Sahip olduğumuz kişiliği ise dışarıya çeşitli davranış kalıplarıyla yansıtırız, bu da bizim karakterimizdir.

Karakter özellikleri kişilik ekseninde zamana, duygu duruma ve dış etkenlere bağlı değişebilir ama özlerindeki kişilik aynıdır. Kişilik de değişebilir, ancak bu uzun süreli aktif bir çaba ya da uzun süreli maruz kalınan deneyimler gerektirir.

Örneğin kişilik olarak hırslı iki kişinin haksızlığa uğradıkları bir durumda bunlardan birisi daha sinirli bir şekilde hakkını elde etmeye yönelirken, diğeri daha uzlaşmacı bir tavırla kendisini esas amacından saptırmayacak tavizler verme yoluna gidebilir. Bu iki kişi sinirli ya da taviz veren hallerini patronlarıyla ya da arkadaşlarıyla konuştukları senaryolarda başka davranış kalıplarıyla değiştirebilirler yani başka karakter özellikleri sergileyebilirler, ancak asıl olan her seferinde belirledikleri amaçlara ulaşmak için hırslı oluşlarıdır.

Karakter amaç, kişilik araç.

benim vardı böyle bir şey ama modelini unuttum. tabii o zamanlar herkeste akıllı telefon da yoktu. şimdi muhtemelen whatsapp veya youtube o telefonlara desteğini kaldırmıştır. zaten tuşlu telefonla onlara girmek eziyet. he benimkinin kamerası da vardı 1.3 piksel :D bedelli gidiyorsan hiç bulaşma derim. 6 ay ise zaten içeri telefon sokmayan yok.

www.technopat.net

askerde her türlü akıllı telefon yasak aslında. internete çıkışı olmayacak radyo haricinde özelliği olmayacak ve sd kart takılamayacak/bilgisayara bağlanamayacak

tadelle, amigo cips, peynirli çubuk kraker

lays fırından, tadım fıstıx taco, züber lokma antep fıstıklı, probis, torku tam çikolatam(çok underrated bir şey bu)

Cips olarak; Doritos alaturka, lays fırından haşhaşlı, cipso deniz tuzlu.

Çikolata; fıstıklı damak, milka çilekli, genel olarak kinder

Bisküvi; hanımeller damla çikolatalı, negro

Kraker; bumbo, balık kraker, krispi peynirli

Diğer: rulokat, browni intense, magnum bademli, haribo (özellikle ekşli olanlar)

Lindt deniz tuzlu bitter çikolata, m&ms tuzlu ve karamel.

Eti Cicibebe, Kinder Bueno White, Lindt Lindor sütlü (ama fiyatına bakıp bakıp vazgeçiyorum artık), Kahve Dünyası Bonte, her türlü tuzlu karamelli çikolata, patlamış mısır + cranberry kurusu, çiğ kaju + dut kurusu, çıtır çilek kurusu, ekşi jelibon türevleri. Tuzlu abur cubur aramıyorum, favori cipslerim Lays fırından ve Pringles klasik.

Yeşillikli Lays, Doritos Turca, limonlu Lipton, Kinder süt dilimi ya da Milkten, kakaolu Eti Puf, Caramio, Laviva

patlamis misir,
eti bi dolu

züber atep fıstıklı, eti form ekşi mayalı, patos acılı.

Dido Gold

vişneli hoşbeş
limonlu popkek
beyaz çikolatalı gofret

Kahve Dünyası Gofrik.


Başka da abur cubur yemem Türkiye'de.

f/p en iyi branda OXFORD.

Oxford Aquatex serisi: yazlık, ince çadır kumaşından yapılıyor. sıcak egsoza hemen kapatıyorum hiç bişey olmadı bugüne kadar, buruşturup çantaya atınca inanılmaz az yer kaplıyor.

Oxford Rainex: kışlık, kumaşı mukavva kadar sert, makasla zor kesersin bırak takılıp yırtılmayı. katlayınca çok yer kaplar, motorla taşımak imkansıza yakın. ama kışın motor dışarda kalsa bile resmen bir evin içindeymiş gibi rahat hissettirir.

Oxford Stormex: adı üstünde, mason ormanlarında yaşanmıyorsa gerek yok.

dikkat edilmesi gereken arka çantayla mı kullanılacak çantasız mı. çünkü dikimi ona göre oluyor, motorun silüetini takip ediyor. böylece kediler de içine girip seleye oturamıyor.

Motorun en x yükseklik x boy ölçülerine göre m, l, xl sipariş verilip uzun yıllar kullanılır.

500 lira bandına çıkılmadıkça bütün brandalar aynı hemen hemen. piyasadaki 100-200 lira olanlardan bir tık pahalı ve bir tık iyi diyebileceğimiz yerli airmaxrider firmasının yazlık ve kışlık brandaları var. ondan da yazlık ve kışlık aldım. kışlık motor modeli belirtmeme rağmen küçük geldi, etekleri kısa. yazlık olanı güzel ama, gri kamuflaj desenli, yazın bu da pratik oluyor, ama yağmur geçiriyor.

orijinali kaliteli fakat pahalıdır. autoen marka almıştım eskiden, fiyatına göre epeyce iyiydi. onun dışında ölçüsüne bakarak decathlondan bisiklet kılıfı da bakabilirsiniz.

branda yerine kaliteli bir sele kılıfı da düşünebilirsiniz bu arada. motor kapalı yerde duruyorsa kılıfa hiç gerek yok, açıkta duruyorsa da kılıf olunca kediler girip işeyebiliyorlar işaretlemek için :) sadece seleyi örtseniz kalan kısımları kaliteli şampuan + boya koruyucu kimyasallarla ilk günkü gibi tutabilirsiniz. kılıf kullanmak bir süre sonra dert oluyor.

Bu Tsubasa ve Misaki'nin birlikte yaptığı Twin vuruşu.

fotodakiler subasa ve misaki olduğu için twin vuruş diyorum.

ama twin vuruş diye aratılınca dazlak ikiz kardeşlerin birebir aynı vuruşu var onların twin vuruşuyla karıştırılmamalı.

türkçe'de kartal vuruşuydu sanırım.

çocukken bunu yapmaya çalışıp düşerdik sürekli

yok kartal vuruşu tek kişi yapılıyor. yapan birkaç kişi var, patenti kimde olduğu bilinmemekle birlikte pek hazetmem ama (benim için hyuga>wakabayashi>misaki>tsubasa) en güzel kaptan yapar.

İkiz Şut idi o zamanki tabirimizle :D

Twin Shot (ツインシュート, tsuin shūto) :))

Bunu diktirmen çok zor. Ayrıca diktirsen daha pahalıya geleceğini tahmin ediyorum. Bu tür ürünlerin arkasında bi mühendislik var, dümdüz terzilik değil bu. Diktirsen aynı fiyata maletsen bile aynı verimi alman imkansız. Amazondaki ürünlerin fiyatı çanta için normal, pahalı değil.

Hocam anadoluda motorlara özel dikim çanta yapan bi işletme var.

Telefon numarasını kaydedip whatsapp profiline girdiğinde ürünler sekmesinden fotoğrafları görebilirsin (işletme hesabı). İrtibata geçerek istediğin özel ölçü ve şekli rakamlarla iletirsen fiyat teklifi de verecektir. profilde sosyal medya hesapları da yazıyor.

0542 287 09 48

After Life.

black mirror'da 5-6 bolum oluyor ama onun da devam eden bir hikayesi yok her bolum kendi hikayesinde devam ediyor.

sherlock

i-land

The lost room

Derek
The IT Crowd

the take - 4 bölüm
10/10

Geçen hafta years and years diye bir dizi izledik; çok sevdim ben. 6 bölümlük, tek sezonluk bir dizi.

The Thick of It
This is England
Luther

Tek sezonluklar:
Band of Brothers
Chernobyl
The Night Of
Unsere Mütter, unsere Väter
A Very English Scandal

angels in america
olive kitteridge
black books
bölüm sayısını biraz zorlarsak spaced

alias grace

sahibinden GET'i biraz inceleyebilirsiniz.

Dolap'a koyar, ürün satış için onaylanır onaylanmaz alırsınız, siz ürünü teslim alıp onaylayınca ödeme satıcıya geçer.

teşekkür ederim, önerilerinizi inceleyeceğim.

Homeland olur mu biraz da casuslar olsa

@omonia Olurdu ama şu an Netflix'te yok :)

manhunt belki

Shooter.

Kalifat

samsung m ve a serilerine bakın. yıllar önce birer tane almıştım. günde ort. 5 kere yere düşürüyorlar, kılıf dahi yok, sadece ekran koruyucu var. hala taş gibi çalışıyor ikisi de.

Biz anneme 3500 tl civarına a12 aldık 128 gb, gayet mutlu.
5000 tl ve civarınaysa a52 var.

Babaya realme c11 aldık. Telefon iyi. Stabil. Bir bakılabilir.

Ben bunu çevre bulamama ve kardeş gözü ile bakmama olarak açıklıyorum
Doktor olup kuzeni ile evlenenler tanıyorum
Heralde hiç kardeşiz gözü ile görmediler birbirlerini ( düşününce ne kötü di mi )
Bi de çevreleri ne kadar kıtsa artık nası olsa tanıyorum ailesini de deyip hoşlanınca da evleniveriyorlar heralde

konunun uzmanı değilim ama birçok sebebi olabilir; aile servetinin aile içinde kalması için olabilir (biraz manyakça evet), çocukluktan beri birlikte zaman geçirildiyse bilinçaltında bunun bir etkisi olabilir, akraba olunduğu için bir güven duygusu geliştirmiş olunabilir, genetik açıdan birbirlerine çekici geliyor olabilirler.

aklıma bir çırpıda gelenler bunlar.

Ya cidden kuzenine aşık
Ya da evlenme zamanı geldiği için en basit, konfor alanı eşini seçti

İlkiyse aile önemli, kuzenine aşık olabileceği bir aile yapısında büyümüş ve cidden aşık olmuş olabilir.

İkinci senaryoda yabancıya gitmeden yapılan güvenli bir seçim var. Artık evleniyim hissi geldiyse ve ilişkilere dair umudunu kesip uğraşmak istemediyse tercihini böyle yapmış olabilir.

Kuzeniyle evlenmiş birini tanıyorum, anlatılanlara göre çok aşık olmuşlar ve aileler şiddetle karşı çıkmasına rağmen evlenmişler, bana oldum olası çok garip gelmiştir, öyle uzak kuzenler falan da değiller amca çocukları, soyadları bile aynı.

kanunen ya da dinen bir engel olmadığı için

sorun bence dünya kadar test olmasına rağmen sorunlu genler taşıyan arası evlilik

Ben de en temelinde kardeş gözüyle bakmama olduğunu düşünüyorum.

Yani o aile içinde o iki kuzen büyükler tarafından kardeş olarak görülmüyorlar, büyükler o göz ile bakınca kuzenler de çok küçük yaşlardan itibaren birbirlerine kardeş gözüyle bakmıyorlar.

Kendi ailemi düşünüyorum, kuzenlerim ile gerçek kardeş gibi büyütüldük. Siz kardeşsiniz, teyze anne yarısı, kuzen de kardeş yarısı vb. söylemlerle. Dolayısıyla hem benim kafa yapımda hem de ailemde ve çevremde kuzen ile evlenmenin kardeş ile evlenmekten hiçbir farkı yok.

Ama böyle büyütülmeseydim, yine böyle düşünecek ve hissedecek miydim?

konuyu okuyunca ister istemez kendi kuzenini bir anlığına düşünüyor insan. düşünmesi bile utanç verdi. akraba evliliğine girip bebeğin riskli doğup doğmayacağını bile bilmiyorum çünkü hiç araştırma gereği duymadım. çünkü kardeşlik (bizde böyle).

aile icindeki para yabanciya gitmesin diye +1.

yakin zamanda bir arkadasim bu sekilde evlendi. sag tandansli zengin bir aile.
mevzu gorusucu usulu gerceklesti, sulale oyle uygun gordu, cocuk da sesini cikartmadi. Zaten sesini cikartsa buyuk ihtimal aforoz edilirdi.

çevre bulamama +1
para meselesi kırsal alanlar için geçerli.

büyük şehirlerde yaşayan herkes girişken olamıyor, hele de karşı cinsle tanışma, yakınlaşma vs.

Kuzen kardeş değildir +1

Kuzen kuzendir. Kardeş gibi yakın görür seversin o ayrı ama kuzenle evliliğe karşı olmak için kardeşi gibi görmek sebebine ihtiyaç duyulursa eğer kardeşin kadar yakın görmediğin kuzeninle evlilik uygundur, normaldir gibi bir sonuç çıkar.

Soruya cevap: varlıklı ailelerde para içeride kalsın mantığı +1 ya da kuzenle evlenilmez gibi bir kriterlerinin olmayışı, özetle.

Nolur nolmaz not düşeyim: kuzenle evlilik tabi ki düşünülemez!

kuzen 4. derece akrabadır

kardeş bile 2. derece akrabadır
ne kanunda ne ahlakta ayıplanmamış kuzenle evlenmek, neden ayıp, bunu temellendirebilen çıkmadı henüz
insanlar çevresiyle sınırlı ayıpları topluma neden dayatır
genetik hastalıkları konuşmuyoruz ki
"Birinci derece kuzenler arası evliliklerde genlerin 1/8'i paylaşıldığında genetik olarak belirlenen hastalık riski %3'dür."

kültürel bir şey. doğulular çok kalabalık oldukları için de kuzen kardeş gibi olmuyor olabilir. yani 2-3 kuzenleri yok, 150-200 kuzen olunca daha normalleşiyor. birkaç nesil sonra doğumlar azaldıkça kuzenler arası evlilikler de azalabilir.

köyden kente göç, kenttekilerin kırsaldaki ilkel adetleri tam olarak terk edememesi ile açıklanabilir. mevzunun muhafazakarlık ile de doğru orantılı olduğunu düşünüyorum çünkü kuzen evliliğinin yaygın olduğu yerler islam coğrafyası ile sınırlı. modernlik - muhafazakarlık tanımlarınızı gözden geçirin bence.

toplam kuzen sayim 5 falan. kardes hissiyatim yok kendilerine karsi. soguk da degiliz, akraba iste. ben de kuzen kardestir soylemlerini anlamiyorum mesela.
insanin kardesi anne baba baglantilidir.

ama ben evlenmem cunku kacinci dereceyse kacinci derece akrabalik statusu soz konusu oldugundan o evliligi yapamam ben psikolojik olarak. ama yapanlari da anormal ya da cahil, gerici bulmuyorum. ortada ensest falan yok. genetik rahatsizlik orani da makul dusuklukteyse gayet evlenir isteyen.

Eğer Autocad ile iş yaptıysan, ücretsizlerin tamamı baş ağrısı. Ya aylık abone olacaksın, ya da işte başka şeyler...

nanoCAD, klavye komut kısayollarına kadar aynı.

nanocad.com

not: draftsight ücretli olunca mecbur geçildi.

draftsight eski versiyonlarını da indirip kullanabilirsiniz.
2D de kalacaksanız nanocad aynı şekilde çok güzel bir araç

nanocad i indiriyorum şimdi çok teşekkürler.

nanocad ilk etapta işimi gördü, çok teşekkürler.

@angelofdeath : draftsight eski versiyonları da bağlanıp abonelik sorguluyor diye biliyorum. hangi versiyonunu bu şekilde kullanabiliyorsunuz? oldapp den bakayım versiyon varsa.

güle güle kullanın. kavisli hatlar biraz tırtıklı çıkar, yuvarlak görmek istiyorsanız çizgiye iyice zoom yapıp bir kereye mahsus ''re + enter'' yapmanız yeterli, bütün detaylar belirir. oyunlardaki anti-alasing misali.

ayrıca mouse tekerleğiyle zoom yapmak ters gelirse (ki gelecektir) tekerleğin yönünü değiştirmek için;

tools/options/scroll settings/scale factor'e çift tıklayıp 0.8 yazmak gerekiyor.

@onemoremile : önemli ipuçları için çok teşekkürler..

buradan yanıt çıkmazsa şurayı deneyin:
www.reddit.com

Metro 2033 olabilir.

sanki metro serisinden biri gibi tren diyince :)

Despiria değil heralde?

Metro'nun grafikleri kötü değildi. Metro olduğunu sanmıyorum.

cevaplarınız için çok teşekkür ederim ama maalesef şu ana kadar yazılanlardan biri değil :( sanırım @anonim yazar'ın linkinden yararlanmam lazım.