haftada 5 gün ağırlık, sabah akşam yürüyüş, günün çoğunda ayakta çalışma şeklinde öeh bi dönemden geçerken bir de iş yerindeki voleybol turnuvasında smaç basıcam derken omzum aynı şekilde sakatlandı. kaldırınca sızlıyordu. haftasonu full dinlendirdim. sonraki birkaç gün omuz yana açış ve omuz press hareketinde düşük ağırlık yüksek tekrarla geçiştirdim, toplam 4-5 günde tamamen geçti. kas gevşetici sürdüğümde sancıyı 1 dakikalığına tamamen geçirip sonrasında devam ediyorsa doktora görünmüyorum, kriterim bu.

Omuz hassastır, sakatlanmaya cok musaittir bu yuzden omzu fazla zorlamamya dikkat edin. Kol bacak gibi değildir omuz.

Ben de tatilde yuzerken omzu zorlamistim, gece acile gittim iğne yaptılar geçti.

Ama siz agirlik kaldirmissiniz, zedelenme olabilir belki. dedigim gibi omuz hassas

kalıplardan etkilenmeden söyleyebilirim ki bende de meyve tabağında havuç görmek meyve tabağında domates görme etkisi bırakır yalan yok. ki o gerçek bir meyve.

yerim severim o şekerli tadını, hem de kıtır kıtır

Çocukken çok yerdim. Meyve olduğunu düşünerek yemedim hiç. Havuç havuçtur.

Havuç ne genel algıda ne de biyolojik açıdan meyve değil. Aynı patates gibi havuç da bitkinin kök kısmı, bildiğiniz kök yani, meyve olmaya en uzak şey :D Patates, kereviz, soğan, pancar, sarımsak, turp ne kadar meyveyse havuç da o kadar meyve.

Ama yerseniz yersiniz, ben de arada yiyorum çok da severim ama meyve yerine hiç koymamıştım. İlk kez sizden duydum bunu.

Salatasını yapmak haricinde havucu soyarım ve kıtır kıtır yerim ama meyve tabağı hazırlarken havuç koymam. Aklıma dahi gelmemişti şimdiye kadar. Elma, armut, üzüm, havuç? Alakasız baya.
Benim için havuç bir kök sebzedir, meyve değildir. Havucun kankaları da kendisi gibi diğer kök sebzelerdir: patates, kereviz, pancar, vs.

bi tane soyup yersin de doğrayıp meyve tabağına koymak abes.

Valla biz ufak ufak kesip salataya koyuyoruz ya da elde yiyoruz. Meyve tabağına çok nadir girmiştir. Ama girdiğinde de ailede kimsenin bu ne aq diyeceğini sanmıyorum yenir yani.

Ben de geçenlerde eşimin memleketinde kahvaltıda karpuz yenmesini anlamamıştım.

Bizim oralarda yemekte veya yemekten sonra yenir. Ya da öğlen sıcağında falan.

Oluyor yani farklılıklar isteyen yesin ne olacak..

Kıtır kıtır yenir tabii, çok da güzel olur. Ama meyve tabağında görürsem ben de dalga geçerim, herhangi bir meyvenin yanına yakışacağını hayal edemedim.

Bitkinin çekirdeğini/tohumunu barındıran şey meyve. Domates, biber, patlıcan falan biyolojik olarak meyve çünkü içlerinde tohum var. Ama havuç kök sebze, meyve değil.

akhenaten+1

havuc dedigin koktur, meyve dalda yetisir. ha bu alip kitir kitir yenmesine engel degil tabi ama elma, portakal vs yanina da havuc koyup yemem.

havuç hiç yemem. sadece salataya rendelenmişse ayırmam yerim.

Havuç sade haliyle yemek için çok tatlı geliyor bana. Hele yemekte pişirilince iyice şekeri ortaya çıkıyor. Salata içinde rendelenmiş haliyle ya da yoğurtlu mezede falan severim de onun dışında çok sevdiğim bi sebze değil. Meyve zaten değil arkadaşlar açıklamış. Meyve tabağına girse şaşırmam ama zaten meyve çok sevmediğim için meyve tabağı kültürüm yok. Sevdiğim bi iki meyveyi ayrı ayrı yemeyi severim.

Bu arada kışın meyve sularına havuç suyu ekleniyor özellikle portakal suyuna. Yine meyve yapmaz tabii onu ama meyve tabağına eklenmesi için bi bahane olabilir :d

Kitir kitir yerim ama meyve tabagina koymam.

Salata yapmaya üşendiğim için yemeğin yanında yerim. Meyve niyetine yemem. Bence meyve tabağına yakışmıyor.

deniz kıyısında küçük bir ahtapot, arkadaşın ayağına sarılıp şöyle bi tartmış, ağır gelince de vazgeçip kaçmıştı. biz bunun bayağı makarasını yapmıştık. netflix'te 'ahtapottan öğrendiklerim' diye belgesel var hacı tam senlik puhahaha derken dur bakalım nasıl bişeymiş diye bi izledik... bayağı beğendik. adamla ahtapot arkadaş oluyor, giderek yakınlaşıyorlar, sonra adam bi gün gelmeyince bu küsüp trip atıyor, sonra barışıyorlar falan derken izlenebilir.

www.youtube.com

beyaz show skeçlerinde de çıkıyordu bu abi. oradan daha geniş kaynaklarda aratılabilir.

Güray Ölgü

Webden bakmak için >> "ben mesaj olay" üçlüsünün hemen sağındaki üç noktaya basın, takip/engellenmiş sekmesi altında görebilirsiniz.

mobil uygulamada da ayarlar kısmında takip/engellenmiş var oradan...

@kahvedesu bugün sözlükten meşaz geldi, kasımdan itibaren onay verilirse takip edenler edilenler profilde görülebilecek. çok heyecanlı.

Buyuk olasilikla beni takip ediyorsun.

dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur :D

Hiçbir terapiyi kişi kendine yapamaz.

Travma terapilerinde maruz bırakma kullanılır genelde. EMDR farkı çift taraflı uyarımın da sürece eşlik etmesi şeklinde. Seanslardan sonra kişinin öfkelenmesi olabilir elbette, her durumun bir duygusu var. Kişide ne açığa çıkaracağını bilmiyoruz. Bunu sonraki seansta terapist ile konuşmak çok faydalı ve hatta gereklidir.

travma için somatik deneyimleme de inceleyebilirsiniz. bana travma terapilerinde kullanılması çok mantıklı gelen bir uygulama. bunu hep emdr hem somatik hem derinlikli çalışan psikoterapi dneyimleyen hem de bu alanda çalışan biri olarak söylüyorum.

the sinner'ın anasını babasını öldüren çocuklu sezonunda bu konu anlatılıyor. hippimsi bir topluluk var ve değişik travmaları olan kişilere maruz bırakmalı ayinler yapıyorlar, sonuçların hiç iç açıcı olmadığını 4k çözünürlükte izlemiş oluyorsunuz.

womantime.com.ar

sebzeli susiyi -baliksiz cok sevdim arada yiyorum.

bos günüm olursa müze + farkli kafelere gitmeye calisiyorum.

kızımla stüdyoya girip davul çalıyorum.

Bostanlı sahili+ küçük bir gölge+ kamp sandalyem+ bir bira+ bir kitap

www.eksiduyuru.com

electrolux EKF7700 modelini inceleyebilirsin

delonghi icm 15250 var. alarmın yanı sıra aroma yoğunluk seçeneği de var ama zamanında kaç liraya almıştım şimdi kaç para olmuş diye baktığımda üretiminin bittiğini gördüm. halefi icm 16731 gördüğüm kadarıyla. iyi midir bilmem ama 4 yıl oldu galiba, hala ilk günkü malzeme sıkılığı, tokluk duruyor.

Timer’lı bir makine arıyorsunuz. Bizde delisa serisinden bir grundig var dediğinizi yapıyor. Çok zor bir şey değil bu istediğiniz bir sürü makinenin timerı var. Sadece elektrik kesilen bir bölgedeyseniz sürekli tekrar kurmanız lazım, üstelik elektriğin ne zaman gittiği ya da ne süreyle gittiği(1-2dk bile) de önemli değil, saati geri kalıyor ve resetleniyor çalışma ayarınız, hem saati hem timerı düzeltmek gerekiyor. . Ben bu sebeple bezdim ve timerı kullanamıyoruz.

evde Russell Hobbs 22620-56 modelinden var. memnunum. dediğiniz fonksiyon var ama hiç kullanmadım sanırım
www.akakce.com

Normalde kan vermeden önceki formda e-posta ve gsm numarası yazma yerinin altında bağış zamanım geldiğinde bilgilendirmek istiyorum* şeklinde bir tick koyma yeri var ama gönümüzde her şey dijitalleştiği için bu sistem çalışmıyor olabilir. bu durumda yapılabilecek en net şey kanver.org'tan kan verme randevusu oluştururken çıkacak bağış zamanım geldiğinde bilgilendirmek istiyorum tick'ini işaretlemek olacaktır. hem randevulu gidildiğinde doktorun da hoşuna gidiyor. bütün gün canı sıkıldığı için ekrandan dur bakiim kaç randevu kalmış diye bakıyor asafsdf.

@onemoremile; valla her seferinde işaretliyorum o kutucuğu ama bir yıldır hiç mesaj gelmedi. söylediğinizi deneyeceğim daha önce hiç randevu alıp kan vermedim, mesaj geldiği zaman çadırdan veriyordum. bir de o şekilde denerim, teşekkürler.

bu arada kan randevusu almaya çalışırken en yakın ne zaman kan verebileceğinizi de yazıyor tarih olarak. bir bu arada daha orada yazan tarih kafanızı karıştırmasın son yıllarda 2 aya düşürdüler süreyi. erkekler için 3 ayda birdi normalde. kadınlarda son durumu bilemiyorum. ama bence 2 ayda bir herkese gelmeyebilir, doktora danışmak lazım.

ben hep üç ayda bir veriyorum. değiştiğini bilmiyordum, bir teşekkür daha edeyim :) oradaki tarih iki ayda bir diyorsa kendim takip etmem gerekecek yine.

inanamıyorum çalışan bir uygulamanın bile bozulduğuna. şimdi kontrol ettim en son mesaj iki sene önce gelmiş. hatta arada bağışınız şu kadar kişiye ulaştı diye de mesaj atılmış. ondan sonrası hep doğum günü tebriği. garip gerçekten.

Oluyor işte devlet işleri çok mantık aramamak lazım.

En temizi de daha kan verirken sedyede (çok zorlamıyorsa) telefonun 3 ay sonraki ilk cumartesisine hatırlatıcı eklemek.

kan verebilirsiniz mesajı eskide kaldı sanırım. artık 3 ay sonra kan bağışı olan bölgeleri size haber veriyorlar aynı işi tek mesajla çözüyorlar ne de olsa maliyet hesabı bence.

bana o mesaj günü dolar dolmaz geldi. sanırım bir ay önceydi. sizin numaranız sisteme girilememiştir.

okan'ın programlarına da çıkan yasla başını hadi degajeme doğru abla vardı tanıma uyan. sarışın ve kemanı elinden düşürmeyen.

onemoremile al da at demiş
(bkz: ayça tekindor)

Yok hanım değil. Genç delikanlı bu kişi.

suat suna?
youtu.be

Yok o da değil. Aklımdan çıkmıyor nakaratı. Dıtdı.dıtdı.dıtdı.dıtdıdı..dininim dininim dinihininininim.. dit lar bir nota altta, di lar bir nota üstte. Kral tv arşivinden nasıl bakacağımı bulamadım, bulsam rahat uyuyacağım..

bluetooth varsa olması lazım. yok mu bluetooth? o yoksa aux girişi lazım. usb girişi multimedyaya bağlı ise kabloyla bağladığınızda da çalması lazım.

1- araçta android auto veya apple carplay varsa telefonu uygulamayı yükleyip usb kablo ile bağlayarak spotify, youtube, navigasyon gibi birçok uygulamayı araç ekranına yansıtabilirsiniz.
2- aliexpressten bir aparat alıp birinci maddedeki şeyi usb kablosu olmadan kablosuz bağlantı ile yapabilirsiniz (aparat biraz pahalı, birkaç bin tl).
3- bluetooth'tan bağlanıp dinleyebilirsiniz.
4- aux kablosu ile bağlanıp dinleyebilirsiniz.

bluetooth var bağlıyorum telefonu da görüyor ama spotify bir türlü bağlanmıyor. car play diye bir şey alınması lazım diyor. dediklerinizi tekrar deneyeceğim.

carplay/android auto zorunlu değil. bluetooth ile bağlayınca telefon arabayı hoparlör olarak görüyorsa çalışır ama bazı modellerde bluetooth ile ses aktarımı protokolü olmadığından ses aktarmaz. bluetooth ile telefon görüşmesi yapılabiliyorsa spotify da çalışmalı. eğer bu çalışmıyorsa aux dışında verimli pek seçenek kalmıyor.

bizim şirketteki pejo-citröen grubu araçlarda atıyorum fm radyo dinlerken bluetooth'la bağlanınca ekranda x telefon bağlandı yazıyor, bluetooth işareti de çıkıyor ama radyo çalmaya devam ediyor. media diye bir tuş var ona basınca önce am radyoya geçiyor, ondan sonra bluetooth'a geçiyor paşam, geçer geçmez de spotify'daki şarkı pause'lu ble olsa çalmaya başlıyor ve araç ekranında şarkı adı yazıyor.

ilk eşleştirme protokolündeki karşılıklı 12345 şifrelerini girmekten hiç bahsetmiyorum bile, bazı araçlarda işkence bu iş. bazı araçlarda da tek tuşla bitiyor.

Aret in yeri

youtu.be

sessiz sakin: göreceli, içerde de yeri var sokakta da.
sohbet muhabbet: maksat bu, ilerleyen saatlerde masalar birleşiyor.
salaşlık: gazete kağıdı ve ajda çay bardağıyla behzat ç. efsane bölümü aratmaz.

not: yemekler daha ziyade shot şeklinde, tek tek satın alınıyor, bu durum biraz nusret hesabı çıkarabilir.

Bütçe sıkıntısı olsa da weider tabi ki.

Weider iyi mi? genelde hem karışık yorumlar okuyorum bazısı överken bazısı epey eleştiriyor.

F/P oranını bilemem ama ben optimum gold falan da kullandım. Weider hacim güç yönünden tartışmasız iyiydi.

weider

2 yıldır kullanmayı bıraktım yeterli proteini fazlasıyla beslenmemden karşıladığım için. ama alacak olsam yine olimp alırdım herhalde... bir kez dragon ball özel serisi olduğu için tercih ettim, hem hiç topaklanmaması hem kolay karışması hem de tadıyla denediğim tüm protein tozlarından daha iyiydi. www.olimp.com.tr

ben mesela dünya kadar param da olsa mecbur gidip bana yan etki yapmayanını bulup almak zorundayım. yan etkiler sindirim sisteminde bozukluk, sivilce vb. supplementler comun kendi markası olan mocha aromalısını ucuz diye övüyordum, 1 ay ara verip tekrar başladım ve 1 hafta boyunca her gün farklı bir sivilceye uyanıyorum. en son burnumun üstünde çıktı pinokyo gibi geziyorum. kaç gündür de duruyor öyle. olm ya büyü ya yok ol di mi? dokununca acıtan o sancılı evrede arafta kalır gibi kaldı arkadaş. böyle bir şey olabilir mi yaa?

optimun nutrition

myprotein

Evet, yaşadığım ilçede hem geri dönüşüm kutuları var (cam ayrı diğerleri ayrı) hem de haftada bir belediye evin önüne koyduğumuz geri dönüştürüleeblir atıkları topluyor.

Pet şişe, cam ve metal şişeyi hazneye attığınızda size belli bir miktar ödeme yapacak şekilde benim de sürecinde bulunduğum yeni bir proje geliyor. Şu an devlet kurumlarında ihale aşamasında. Market vb. yerlerin önünde bulundurulacak. Ödeme İstanbul kart gibi illere özel kartlara yapılabileceği gibi kesilecek fiş sayesinde sonradan alternatif ödeme yöntemleri de çıkabilir. Amaç değişik yöntemlerle (malzeme cinsine göre) şişenin hacmini düşürmek. Makinayı merak edenler yarın ve perşembe günü Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleşecek olan Yerel Zincirler Buluşuyor Konferansı ve Fuarı'nda görebilir.

Not: Giriş ücretlerini ve halka açık olup olmadığını bilmiyorum. Proje arge aşamasında olduğu için belirli bir gizlilik de olabilir.

atık yağ dışında ne yazık ki hayır çünkü etrafta hiiiiiç geri dönüşüm kutusu yok. ama ben gene de evde ayrıştırıyorum, hiç değilse çöpten toplayanlar daha rahat görsün.

Olanların içi çöp dolu. İnsanımız öğrenemedi geri dönüşm mevzusunu. Kağıtları ayırmaya çalışıyorum evde ben çöpün yanına koyuyorum kağıt toplayıcılara kolaylık olsun diye öteki türlü ıslanıp kullanılmaz hale geliyorlar.

Düzgün çalışan bir sistem getirseler, cam, plastik, kağıt, organik atıkları ayırmaya gönüllüyüm evde.

En arka %100 full manzaradir

firma hangi otobüsü kullanıyor onu öğrencen, sonra internetten tek koltuklu versiyonlarının fotoğrafına bakacan :)

tek koltuklu rahat hatlar genelde 2. jenerasyon man lions koç oluyor. videodaki youtube kanalı her videonun başında yolcuları almadan önce otobüsün içini baştan sona yürüyor, oradan direksiz koltuk seçebilirsin. oyunda otobüsler setra hariç lisanslı olduğu için birebir modelleniyor. setra da birebir aslında. mercedes maalesef yok.

oyunda olup tr'de olanlar;

çift-tek dingilli setra
2 katlı setra
çift-tek dingilli man lions koç 2. ve 3. jenerasyonlar
neoplan skyliner


dakika 1:55

youtu.be

iş yeri yemekhanesindeki makarna sosunun tarifini ustadan alabilmek için haftalarımı verdim. usta denedim yine olmadı bak bişey saklıyosun diyorum yok diyor. çok basit niye yapamıyon yaa ahahah diyor. e sen sır malzemeni saklarsan yapamayız tabii. mayonezi mi söylemeyi unuttun diyorum. mayonez ne yaa saçmalama diyor. en son dayanamadı söyledi. o istediğim ama yakalayamadığım mayhoşluğu veren sarımsak tozuymuş.

yağda havucu kavuruyoruz. ayçiçek yağında da denedim zeytinyağında da. hemen hemen aynı lezzet.
havuçlar soğuduktan sonra üstüne kekik, çeşni, sarımsak tozu atıp karışıtıyoruz, en son yoğurtla karıştırıp olayı bitiriyoruz.

Dilimlenmiş yeşil elma üzerine toz kahve.

kizartilmis somon küpleri, cok az un, karabiber
patates (bebek), mantar, peynir firinlamis
bir de halamin semizotu salatasi ama onun yaptigi gibi yapamiyorum. semizotu, sarimsak, nar eksisi + evde sogan falan ne varsa ama bu ucu asil birlesen.

Tinos usulü "kapari salatasi". Aglatir. Suna yakin, maydanozu da bol olmali.

cooking.nytimes.com

"Hoşlandığım kişi değil sevgilim" cümlesini anlayamadım.

Sevgiliniz hoşlandığınız kişi mi değil, yoksa bu giden kişi yalnızca hoşlandığınız kişi değil de sevgiliniz mi?

@akhenaten yani kaybetme ihtimalim yok, şu an bağlıyız, ona rağmen korkuyorum anlamı çıkar.

Bence problem fiziksel değil ne içip yerseniz yeyin durum ya nötr kalır ya da daha şiddetlenir (bkz: alkol kötü yapabilir).

İnsan bilmediği şeyden korkar, içinde kurar, kafasında büyütür. Oturup karşılıklı konuşursanız, size yurtdışında yapacağı işleri, rutinini, ''ayrıntılı'' olarak anlatırsa, her gün sonunda gün değerlendirmesini birlikte yapacağınıza söz verirseniz kaygılarınız çok yüksek yüzdelerle azalmış olur. inanılmaz rahatlarsınız. maksimum normalleşmeye yaklaşırsınız. bu durumun 5 yıl sürdüğünü düşünün, pek heyecan kalmaz sanki hı? işte bu süreci hızlandırmanız lazım o kadar.

Ben meditasyon yapmayı öneririm. oturmak da zor gelebilir tabi. Nefes çalışması yapılabilir. Oturup icinizden nefeslerinizi saymaya başlayın. 4e kadar alın 8e kadar sayarak bırakın.

Kaygılı bağlanma durumunuz var.

İlacınız bu kitap: www.dr.com.tr

Okuyup anlamaya çalışın, mümkünse sevgiliniz de okusun. Altından kalkamazsanız destek şart.

Öyle çayla çorbayla geçiştirilecek bir şey değil maalesef.

yeteri kadar bilgi veremedim yazmışsınız ama spoiler'ın allah'ını vermişsiniz :) o kısmı düzeltin bence çünkü güzel filmmiş, post apo era seven biri olarak ben de merak ettim.

motorun tarzını bilmiyorum ama bazı motorlara güzel yan çantalar oluyor.

ae01.alicdn.com

Takip cihazı

Otomatik zincir yağlama aleti diyecektim ama fiyatı biraz şeymiş.
www.trendyol.com

sürücü yeni olsun olmasın eğitim pakedi.

yeniyse kapalı alan / temel hakimiyet

tecrübeliyse ileri sürüş / yol eğitimi

özel eğitimler artık cidden pahalı ama honda yamaha ikilisi hala makul.

edit: hatta yamaha'da şu an kadınlara özel ücretsiz eğitim varmış.
www.yamaharidingacademy.com

bütçe varsa kask interkom sistemi olabilir.
bütçe azsa zincir temizleme seti veya motor temizliğine dair şeyler olabilir.
balata spreyi, zincir yağı, wd-40, sprey cila, vs..
Yazlık veya kışlık eldiven olabilir.

telefon tutucu, modele göre dikiz aynası benzeri bişi var, kör noktaları görmek için,

en önemlisi bence sürücünün eksiklikleri. ayakkabı veya pantolon.

Arkaya çakar stop, branda, zincir yaglama/temizleme seti, lastik basınç göstergesi, elcik ısıtma, eldiven, egitim paketi

dark city

Bu listede Groundhog Day nasıl olmaz?

Predestination
Looper

gibi filmler eklenebilir belki.

tenet,inception,interstellar?

Labirent: Ölümcül Kaçış

2 ve 3 izlenmez. Konsepte de uygun değiller zaten.

Tek mekan ve bu ölçüde olmasa bile bir sıkışıklık hissi: 12 Angry Men

Thirteenth floor

benim bir anda geldi, şimşek gibi çaktı. nasıl olsa tat yok diye küçük şımarıklıklar yapıp kuru fasülyeye hayvani boyutlarda acı pul biber atmıştım. onun da etkisi olabilir.

edit: intihar ediyomuşum gibi çek panpa modunda içtiğimiz o her akşam bir avuç hap olayının üçüncü günündeydim.

1 hafta sürdü tat ve kokunun geri gelmesi. Tamamen düzelmesi iki hafta sürebilir. Sabırlı olmak lazım.

2 - test verdikten sonra çıkar çıkmaz ilk işim sigara yakmak oldu. Pozitif olduğum sure boyunca sigarayı azaltmadım.

Not: ben çok hafif atlatıyorum.

Kanaat önderi?

yetkili mercii

Yalova'nın ilçe olduğu bir dönemde Yalova'ya genç bir kaymakam atanmış. Kaymakam İstanbul'dan Yalova'ya geldiğinde iskelenin tıklım tıklım kalabalık olduğunu görmüş. O gün Atatürk'ün de Yalova'ya geleceğinden habersiz olan genç kaymakam böylesine kendisinin karşılandığını sanmış. İyice emin olmak için boyacıya ayakkabılarının tozunu aldırırken bir yandan da sormuş:

+ Bu kalabalık Yalova kaymakamını bekliyor değil mi?
Boyacı gülmüş ve:
- "Kim takar Yalova kaymakamını abi. Kalabalık Atatürk'ü bekliyor" demiş.

yalova kaymakamı?

cevap kanaat önderi idi, çok teşekkürler herkese.

itfaiye.ibb.gov.tr

üstten 4. fotoğraf

tam olarak cevabı bu videonun içinde www.youtube.com

gökçeada kefalos plajı (güney sahili).

Direkt taciz demek ne kadar doğru bilmiyorum. Evet iltifat bu. İltifat hoşlanmadığımız birinden hoşlanmadığımız şekilde gelirse taciz diyebiliriz sanırım. Belli ki arkadaşınızın hoşuna gitmiş, taciz nasıl olur bu durumda bilmiyorum.
Siz bir müdürün çalışanına bu şekilde yaklaşmasının yanlış olduğunu düşündüğünüz için böyle söylüyorsunuz sanırım ama oluyor böyle şeyler yani hepsine taciz diyemeyiz bence.

taciz mi değil mi bilmem ama burada 'sanmayın' kilit bir kelime. adamın kafasında bir şey yaşadığını belli ediyor. anlık yapılabilecek bir iltifat masum olabilirken bu durum olaya derinlik katıyor.

İltifat anlık bir şey olur, yani sevgilin eşin partnerin vs değilse iltifat anlık çok da düşünmeden yapılır. Misal müdür işyerinde görür ayaküstü böyle bi şey der o iltifattır ama işle ilgili telefon açıp sonuna da bunu iliştiriyorsa bana iyi niyetli bir hareket gibi gelmez. Ha taciz der miyim bilmiyorum o da başka bir boyut ama kesinlikle "düşünerek" yapılmış bir eylem gibi görürüm ben bunu.

şu olaya taciz demek aşırı abartı. adam iltifat etmiş, teşekkür ederim deyip geçilebilir. iyi niyet kötü niyet aramanıza gerek yok, beğenmiş de olabilir bu direkt "kötü niyetli" manasına gelmiyor. kötü bir şey değil yani yaşanan olay insani bir şey.

Taciz arkadaşınız rahatsız olsaydı olurdu.

Abartmayın yahu, ne tacizi? Hem "sanmayın ki" kalıbıyla başlaması zaten normalde bu tür değişiklikleri fark edip yorumladığını, karşı tarafın da bu tip bir beklentide olup neden bu değişikliğin fark edilmediğine dair sözsüz bir şaşkınlık jesti, anlık bir bakış vb. verdiğini gösteriyor. Adam da kendinden bekleneni neden yapmadığına dair özür dilercesine bu değişimi fark ettiğini belirtip iltifatını yapmış. Ha ilgisi vardır, karşı tarafa hissettirmiştir, karşı taraf da bunu problem etmiyordur, ilgisi hoşuna gidiyordur vb. bu kısımları bilemem. Bunlar varsa zaten üçüncü kişilerin yorumlaması yakışık almaz.

bu tamamen müdürün karakteriyle-aralarında samimiyetle bağlantılı. ayrıca arkadaşınız rahatsız olmamış aksine hoşuna gitmiş sizinle paylaşmış. bu durumda taciz olmuyor.

olayın tacizle uzaktan yakından alakası olmaması dışında sıkıntı yok.
koca koca insanları bir şeylere ikna etmek de çok mantıklı değil tabii. konudan bağımsız, herkesin aklı kendisine yeter. kimseyi ikna etmeye çalışmayın.

Müdür, mesai saati dışında, bu taraftakilerce aciliyeti olmadığı değerlendirilen ama kafasına takılan bir konu için elemanı aramış.

Konuşma bitiminde de mesai dışı aramış olmanın mahcubiyetini bastırmak için hoşlanılacağı değerlendirilen bir çift laf etme gereği duymuş.

Hoşlanılmış.

Sorun nerde anlamadım ben.

kesinlikle taciz değil.

eğer aynı müdür erkeklere ve diğer kadın çalışanlara da benzer şekilde övgüler ve iltifatlar ediyorsa sadece iltifat. yok, sadece bu iltifatları o kadına ediyorsa yürüyor demektir. ama yürümekle taciz arasındaki fark ısrarda ve karşı tarafın tavrında. kız bu iltifatlara olumsuz anlamda bir tepki vermiyorsa sorun yok.

Taciz bir kişiye, o sizinle ilgilenmediğini söylediği ya da rahatsızlığını belli halde gösterilen ilgidir. Her tanışma denemesi ya da iltifat taciz sayılamaz. O halde sadece görücü usulü ya da tinder'dan falan tanışmak durumunda kalır insanlar ya da hiç romantik yönü olmasa bile her türlü iltifat taciz sayılır. Yani buna göre iki insan sevgililik ilişkisi kurarsa bu sadece tacizle başlayabilir, sizin dediğiniz bu anlama geliyor.

Öte yandan müdür tarafından bir çalışana böyle bir iltifat gelmesi taciz olmasa da iş etiğine aykırı, ve kurum içi yaptırım uygulanması gereken bir konu. sanırım sizin demek istediğiniz de bu. Örneğin arkadaşınız bundan rahatsız olsaydı belki de müdürüyle arası bozulup işten atılma ya da gözardı edilme korkusuyla bu rahatsızlığını söyleyemeyecekti. Bu açıdan işyeri etiğine uygun değil. Üst-ast ilişkisi olan durumlarda bunlar hoş olmuyor.

Aslında taciz. Çünkü astına bu şekilde yürüyemezsin.

Bu kişi işini kaybetmemek için seni terslemekten korkuyor olabilir. Doğrusu bu. İş arkadaşı demiyorum. İş yerinde Üstü olduğu için taciz.

Arkadaşın hoşlandığı müdürüne bu lafı edemez (cinsiyetten bağımsız söylüyorum) çünkü işini kaybetme korkusu olur ama müdürde bu korku yok. Tacize konu olan kısım bu.

karşılıklı yürüşüyorlarsa bir şey denemez de. müdürün profesyonellikten uzak olduğu tescillenmiş.

İki kişi arasındaki ilişkiyi bilmeden karar vermek çok zor.

Samimi iseler "kadınlar böyle değişikliklerin fark edilmesini ister" düşüncesiyle, "fark etmedim sanma" demiş olabilir.

Bence iş yerinde, romantik ilişkiler çok sakıncalı. Bu tarz ilişkilerde, olay ciddiye binmeden, kibar bir şekilde reddetmek en güzeli. Kibarca "Teşekkür ederim ama Saçımı fark etmeni istemiyorum, böyle bir beklentim yok" dersen, adam/kadın bir daha yürüyemez...


.

ikna edemezsiniz çünkü taciz değil.
diğer yandan, herkesin aklı kendine yeter +1

"fark etmediğimi sanmayın" demek "fark etmemi beklediğinizi biliyorum" demektir.
kızımızın da zaten hoşuna gitmiş, yani ortada tacizden ziyade karşılıklı bir sinyalleşme var.

adam rahatsızlık verici şekilde davransaydı ve kızın karşısında ısrarcı biri olsaydı taciz derdik.
profesyonelliğe aykırı olmakla taciz aynı şey değil.

"adam konumunu kullanarak taciz ediyor" gibi bir şey diyorsanız, fiilen öyle bir durum da yok.
o durumda da karşılık vermezse işten çıkartılacağını falan hissedip kendini karşılık vermeye mecbur hissediyor olması lazım.
böyle bir ortam yok.
karşılıklı flört ediyorlar.

taciz değil ama düz iltifat da değil. ikisinin arası bir şey.

taciz degil cunku arkadasin sikayetci degil, tersine hosuna gitmis.

tartisilmasi gereken etik olup olmadigi. Isyerinde birine yurumek global olarak pek hos karsilanan birsey degil ve kovulma sebebi olabilir, karsi tarafin gonlu olsa dahi.

Taciz de değil iltifat da. Dümdüz yürüme

Taciz değil. Hoş bir kompliman yapmış. Arkadaşınızın da hoşuna gitmiş. Büyütülecek birşey değil.. ikisinin de günü güzel geçmiş işte ne güzel:)

Siz neden dert ettiniz ki bu durumu?

Ne tacizi ya iyi misiniz ? Düpedüz iltifat

1- taciz değil, iltifat ta değil. yürüme.
2- müdürü değil de kendi benzeri ya da altı pozisyon olsa taciz olurdu arkadaşınız için.
3- siz onu kıskanıyorsunuz.

ihtiyacın olan klemens.

eve bunlarla çelik halata bağlı lat pull down/row düzeneği kurdum, 100 kiloyu gayet rahat taşıyor.

www.hamdidede.com

edit: ikinci linkteki çelik halatın dönen kısmına da rodansa takarsan çelik halatın silikonu zamanla aşınmamış olur.

toplamda 2 klemens 2 rodansa 10 tl'yi geçmez hırdavatçıya gidersen. yapı marketlerde de bulunuyor bunlar.

www.hamdidede.com

ben buna benzer bir ihtiyacım olduğunda bauhaus ya da nalbura gidiyorum. mutlaka orada çalışanlar işime yarayacak bir şey veriyorlar.

ben olsam yine öyle yaparım.

Evet daha önce klemens ile yapmıştım bu işi. Ama gözüme yeterince şık görünmüyorlar. Hazır balkonların sıvası yenilenirken bu işi de aradan çıkarmak istiyorum. Klemens hariç bir çözüm bulamazsam eskisi gibi yapacağım yine.

Kolay çözülen gemici düğümüyle

Burada kolaydan kasıt senin ipi belirli bir yönde çektiğinde kolayca çözülmesi aksi taktirde düğümün kendini bozmaması

Örnek
youtu.be
youtu.be (1dk 40 saniyede gösteriyor bağlamasını)

hata kodunu google'a yapıştırırsan farklı çözüm yolları çıkacak ama genelde bazı dll dosyalarının bozuk/eksik olmasından kaynaklanıyor bu hatalar. hangi dll'leri düzelteceğini/tamamlayacağını bulana kadar ömürden ömür gidiyor. ben işin içinden çıkamayınca iso dosyasını windows tool olmadan inidirip flash diske rufus programıyla kendim yazdırdım, sonrası format zaten.

şuradan indirilebilir windows iso dosyası:

www.technopat.net

bence sorun tamamen bios'taki siralama. Hem hard drive i tepeye alip hem de diger ihtimalleri (usb vs.) disable ettiğinizde düzelmeli.
yedek alirsaniz halihazırdaki sorununuzu kopyalamazsiniz. birisi işletim sistemi birisi donanima hangi işletim sisteminin yukleneceği ile alakali. sistem geri yükleme noktasi gibi bir sey de oluşturabilirsiniz.

formattan sonra bios'ta ilk sırada bırak içinde fotoğraf olan flash diski, windows image'i olan flash disk bile unutsan senin boot ayarlarını etkileyecek bir sıkıntı çıkarmaz. kaldı ki normal bir flash diskmiş. pc zaten saniyeler içinde ilk sıradaki flash diskte birşey bulamayıp ikinci sıradaki hard diske geçiyor başlangıçta.

@onemoremile

benim de kafamı karıştıran bu oldu. acaba rufus'tan sonra formatlamadım mı usb'yi?
ondan olmuş olabilir mi :(

formatlamasan bile senin boot ayarlarını bozması için bir sürü seçim yapıp onay vermen gerekiyor, usb kendi başına bir şey yapamaz ki. şöyle düşün format anında usb takılıyken pc defalarca açılıp kapanıyor, en son restartında teknik olarak yine usb'den başlatması lazım ama orada işletim sistemi bulamayınca harddiske geçiyor ve pc açılıyor. usb'yi elemelisin bu yüzden.

tamam teşekkürler, yedek de aldım zaten. Bir daha cortlarsa basar formatı yedeği çekerim.

Soğuk deniz suyu mu seversiniz yoksa sıcak mı?
Şezlong olsa yeter mi, sadece havlunuzu atıp yüzmek mi istersiniz yoksa beach club olsun, müzik mi çalsın?
Araba var mı? Her gün arabayla denize gitmek olur mu yoksa uyuduğunuz ve yüzdüğünüz yer aynı yer mi olsun?

Tercih ve imkanlarınızı bilmesem de derim ki Turunç'ta kalın. Birkaç gün Turunç'ta yüzersiniz, bir gün tekne turuna çıkarsınız, başka bir gün de yakınlarda başka bir koya gidersiniz.

ben de tam turunç yazmaya gelmiştim :) ama açıkçası ben 10 sene önce gitmiştim, şimdi nasıl bilmiyorum. hem orman havası var deniz.. vıcık vıcık turist kaynamıyor(du). denizi çok iyi degildi ama idare eder. yalnız evet merkeze uzak oldugu için araba lazım yoksa toplu taşıma belli saatlerde var. hatta loryma resort falan vardı. oralarda kalırsanız ormanın içinden sahile gidip gelirsiniz hem yuruyus olur hem de sonrası denize cuplama :D

Geçen sene Beachfront otelde kalmıştım hem merkezde hemde denize sıfırdı. Tüm eğlence yerlerine çok yakındı.

İçmeler'de plajı olan herhangi bir hotel olabilir.

marmaris'te kıyıdan sırasıyla merkez>içmeler>turunç>kumlubük>...>...> diye gittikçe deniz ve kum bakirleşip güzelleşiyor, insan sayısı azalıyor, denize yakın yeşillik miktarı artıyor. aktivite olarak bakılırsa tam tersi tabii ki.

marmaris genel olarak plaj anlamında türkiyenin en güzel plajı. şezlong vs tam olarak ayrıntı bilmem ama her koyu güzeldir. merkezde girseniz bile memnun kalırsınız.

işletmeler için en güzeli;

www.trendyol.com

bu şekilde markanıza bağlı kurumsal kimlik kokusu oluşturan yerler bile var;

scentlinqpro.com

yok, işletme gibi değil :)

ev stüdyosu. o yüzden büyük çaplı bir şey yapmayı düşünmüyorum.

Ben kliniğimde bu markanın kokularını kullanıyorum. Belli miktarda ürün alırsanız iki farklı koku cihazı veriyor. Ucuz olanı basit ama işlevsel. Başka sitelerde de satılıyor o cihaz. clubveronique.com

(bkz: leyla ile mecnun tipi küfürler)

Doğrudan bir kelime var mı bilmiyorum ama ben basit bir şeyi işine gelmediği için anlamamazlıktan gelen biri olduğunda ikinci kez tane tane anlattıysam arkasından "anlatabildim mi yoksa daha basit bir şekilde anlatmayı deneyeyim mi?" diye soruyorum. Daha basit anlat diyeni görmedim şimdiye kadar.

eksisozluk.com

Gevşek, insan ziyanı

anlam olarak ikisi de aynı.

thank you very much biraz daha resmi bence thank you so much'a göre. benim aklıma gelen tek fark bu.

King Lizards ekleme...
TY so much, biraz daha icten oldugunu gostermek icin kullaniliyor .
Mesela bu soruna cevap gunlerce gelmiyor, sonunda da biri cevap yaziyor tam ihtiyacin varken...
Thank you sooo much ...

Vurgu 'so' uzerinde olacak her durumda

ben de vurgu konusuna değinmek için gelmiştim. günlük hayatta so kullanılınca genelde soOO much şeklinde bi telafuz oluyor ki içtenlik karşı tarafa iletilsin. tabii şart değil bu

thank you very much: çok teşekkürler.
thank you so much: çok sağ ol yaa.

www.youtube.com

sudoku
lichess

fun run
hill climb racing
wuudoku

drop the number oynuyorum bazen iste vakit gecmeyince.

bugun de bu oyunu indirdim eglenceli bence.

play.google.com

My cafe vardı geçen yıl bir ara oynamıştım, denenebilir.

En son ortaokulda oyun oynamış birine karışık gelir mi bilmiyorum benim favorilerimse şunlar:
Caves (roguelike)
İnfinitode 2
Crazy defense heroes

Netflix mobil uygulamasını yükleyip üye girişi yapınca güzel oyunlar var.
Bunların arasından Teeter (up) öneririm, bölümler çekirdek gibi sarıyor.

Stranger Things'in bile oyunu var, stranger things: 1984 tırt gibi ama stranger things 3: the game bildiğin atari oyunu.

Artılar: Reklam yok, oyun içi zırt pırt çıkan x lira farkla büyük seçim ister misiniz soruları yok, dolayısıyla bölüm geçişleri istikrarlı, oyun sonunu bileğinin hakkıyla verem olmadan getirebiliyosun, item satın alıp gelişmeye zorlayan şark kurnazı imkansız bölümler yok.
Eksiler: Netflix üyeliği gerektirmesi.

bart bonte diye bi geliştirici var oyunları bulmaca tarzında ve hepsi sonlu oyun zamanınızı çalmaz:

- what's inside the box
- blue
- green
- red
- yellow
- black
- boo!

bunlar dışında satranç da alışınca çok sarıyo o yüzden lichess +1.

bi de that level again serisi ile alto's adventure'ı öneririm.

the skin i live in
the lobster
kynodontas

@black holes in the sky "The Lobster"ı ve "Kynodontas"ı izledim. Lanthimos bana çok didaktik geliyor. İlginç mesajları insanı bayarak vermekten zevk alıyormuş gibi bir hali var. Bense sadece izledikten sonra değil, izlerken de zevk alabileceğim bir film istiyorum açıkçası. Diğer filmi ilk kez duyuyorum ve bakacağım. Çok teşekkürler :)

Nightcrawler
Uncut Gems
Good time
Locke
Eastern Promises
In Bruges
The Ligthouse
Knives Out

planet of the apes. 1968 yapımı olan. sararsa devam filmleri de var. ilkinin yanında sönükler ama güzeller.

modern reboot'u da var ama orijinal 68 yapımı olan mutlaka izlenmeli.

@floydian izledim ama teşekkürler. Çok iyi bir seçenek olurmuş gerçekten de.

@su içilen bardak, Knives Out hariç hiçbirini izlemedim. Knives Out sarmamıştı doğrusu ama yazdığın diğer filmlerden umutluyum. Nightcrawler özellikle ilgimi çekti. En kötü ihtimalle Jake Gyllenhaal hatrına izlenir. Teşekkürler.

"Mümkünse görselliği ile ön plana çıkan" şunu okuyunca aklıma ilk gelen film bu oldu

www.imdb.com

imdb’yi bırak letterboxd’a bak.

imbd top kaçta bilmem ama görsellik denince The Secret life of Walter Mitty, ama başlarda sabretmek lazım, bu ne yaa klasik Ben stiller, Adam sandler vb tayfanın romantik komedisi bu be demeden izlenmeli, özellikle filmin ikinci yarısı başka bir şeye evriliyor.

the fountain izlemediysen

Görselliğiyle ön plana çıkmasa da ilginç konusuyla bence harika bir film: strange days

www.imdb.com

gorselligiyle on plana cikan denince benim de aklima ilk the fall gelir. izlemediyseniz kesinlikle tatmin edecektir. bir de istemsizce pleasantville geldi aklima. belki sarabilir sonucta gayet degisik bir film o da :) izlemediyseniz tavsiye ederim ikisini de.

@yazdonumu ve @in vino veritas, ilk izleyeceğim filmi siz seçmiş oldunuz. The Fall artık nasıl bir filmse, görselliğini sahiden yere göğe sığdıramamışlar. Çok meraklandım doğrusu. Sağ olun :)

@veritaslibertas Aronofsky'nin The Fountain hariç bütün meşhur filmlerini izledim galiba. İlginç bir yönetmen ama çok fazla gore (bu nasıl çevrilir bilemedim) element var filmlerinde. Hiç o kafada değilim. Kafaya matkap sokmalı, vücudunun yarısına asit dökülmeli, bağırsağa kadar dildolu sahne izleyesim yok. Yine de bir kenara not ettim. Teşekkür ederim.

@onemoremile ve @pispinti her ikisini de ilk kez duyuyorum. Çok teşekkürler.

eXistenZ
Haute tension
Gothica

cinsiyetçi başlığına baktım, sözlükte bile kimse doğru düzgün tanımını yapamamış :)

bu tarz "x'ist, y'ci" gibi tanımlar kabaca "bizim kabileden değil" anlamına geliyor zaten.

demek ki insanlar, otisabi'yi cinsiyetçi olarak tanımlayanlara o kadar da sempati duymadıkları için, "x'ci bu" muhabbetini ciddiye almıyorlar.

ha ben sevmiyorum mesela, bayıyo beni çok. ama o da kişisel zevk işte.

Cinsiyetçi değil de aşırı eril sanki. Aynı dünyayı kadın gözüyle anlatan bir seri hayal edelim gözümüze cinsiyetçi gelecek miydi, sanmam.

Abi bu kurgusal bi karakter cinsiyetçi de olur her şey de olur, bu karakterin bu özelliği nedeniyle nefret edilmesini gerektirmez çünkü kurgusal bi karakter, senin mantık biraz "Erol Taş ne kadar kötü bi adam ya" demek gibi bi şey. Misal Otisabi babasına tecavüz eden bir karakter de olabilirdi ve o zaman da insanlar nefret etmeyebilirdi ama gerçekte böyle bir şey olsa hepimiz "tüü Allah belanı versin" derdik, öyle bi şey bu.

Ciddiye alinmayacak kadar gercek dışı. O yuzden uzerinde dusunmeye degmeyecek bi seri.

Şöyle diyelim, bir ara blogger kadınlar vardı. Şöyle bir adam düşürdüm, böyle bir adam attım eve falan diye yazılar yazarlardı. İşte onlar ne kadar cinsiyetçiyse bu da o kadar cinsiyetçi. Hiç farkı yok içerik olarak.

Cinsiyetçilik biraz daha sert bir tanım. Bir durumu cinsiyetçi olarak tanımlamak için orada ciddi bir önyargı ve ayrımcılık olması lazım.

Bir de yani kurgu karakterlerde de artık takılmayalım bunlara. O zaman bütün filmler kitaplar diziler çok sıkıcı bir noktaya gitmez mi?

Konunun içinde 'bu sadece bir kurgu'dan fazlası var. Çizgileri yaşam düşüncesini de yansıtıyor. Şöyle dile getirmiş bir röportajında;

''Seks benim köşemde sonuç olarak işleniyor, onlarda ise süreç. Mesela hocalardan birisi sırf erkek ereksiyonunu “muhteşem” yapan duaların olduğu kitap yazdı ve sattı, başka bir hoca cennette inmeyen penisten bahsetti. Oral seksin ne kadar olacağına karar veremediler hala. Bir de kutsal topraklardaki otel odasında “dik duruşla” giden de var. Cinselliğin sadece erkeğin hakkı olduğunu düşünüyorlar. Ama sadece o birkaç dakika ile sınırlı sürece odaklanmışlar. Bir kadını tanımak, ona ulaşmak için bir takım meziyetlerin olması gerektiği akıllarına gelmiyor. Çünkü rekabet olsun istemiyorlar. Parası neyse bastırıp alır ya da daha çocuk yaşta hiçbir şeyin farkında değilken kapatırsın yatak odasına, oh şahane. Oysa doğada seçen taraf dişidir hep. Ve bu da medeniyetin gelişmesini tetikler.

Sorunuzun cevabına gelince, kadını sosyal hayattan çekip dört duvar arasına koyduğunda ne resim yapılır ne edebiyat ne de sinema. Marketten poşetleri doldurup TOKİ binalarından birindeki dairenizde akşam oturup televizyon izlersiniz o kadar. İnternet yasaklanmamışsa tuvalet kağıdını masaya koyup porno sitelere dalarsınız. Çünkü kadını tanımayan, dışarıda görmeyen erkek onun sadece içine girilen canlı olarak hayal eder. Eh fokur fokur kaynayan testosteronu yatıştırmak için kendisinden daha az kıllı olanı hedef seçecektir. İnanmayan sinekkaydı tıraş olup Afganistan’a gitsin, uçak bileti benden.''

ikibinler başı mizah dergilerinin kültürünü yansıtıyor. sosyal adalet icat edilmeden önceki zamanları. o yüzden normal. kötü kedi şerafettin, kunteper canavarı, üzeyir vs şu anda okusan kanın donar. otisabi yine onların yanında soft kalıyor.

hated in the nation.

entire history of you
nosedive

İlk aklıma gelenler;
San Junipero
Black Museum
USS Callister
Nosedive
Playtest
Arkangel
Crocodile

White Christmas çok yüksek yüzdelerle çıkıyor en iyi bölüm sorulunca.

mackolik. tarih seçerek her günün, her ligin maçını görebilirsin. futbol, basketbol ve tenis maçlarının bilgileri var. ilgili maç türkiye'de bir kanalda yayınlanıyorsa o maçın detaylarına girince yayın ekranını da gösterir.

www.eksiduyuru.com

ben sosyal medyada @yayinekrani kullanıyorum. düzenli olarak takvim halinde yayınlıyor. canlı skoru da mackolikten takip ediyorum

www.sporekrani.com

olmaz, cross motorun ön lastik çapı, ön amortisör mesafesi, geometrisi vs bambaşka.

yağmur çamur için hafif olsun ama asfalta çıkınca da gitsin dersen yeni f650gs ya da f800gs olabilir. sadece hafiflik ön planda ise uzun yol yapılmayacaksa crf250.

sürekli dağ taş gezilmediğinde ama yağmur yağdığında 10 metrelik cıvık bir topraktan yavaş yavaş da olsa geçeyim, düşürmesin dendiğinde naked-sport motorlara takılabilecek mucize gibi bir lastik var; pirelli mt-60rs. 180 taban genişliği seçeneği bile var. ama lastiğin mucizesi toprakta tutmasından ziyade asfaltta bırakmaması. çünkü herkes dişli lastiği spor motora takar geçer, dert değil ama sıkıntı asfalta geçince başlıyor, bu arkadaş asfaltta da viraj kasabilecek kadar yumuşak hamurlu aynı zamanda. tabii bunların hepsi maliyet demek, biraz tuzlu kendileri.

elimdeki naked motora bu lastiği takmadan yeni bir motor alacak olsam 100+-20 durumunda;

ikinci el f650 gs (çift silindirli) düşünürdüm. gs: grande-strasse, toprak-asfalt
sıfır olarak: Suzuki v strom 250

burada v strom 250 kullanan arkadaş var görürse yorum yazar.

daha bugün pirelli mt60 aldım, iç lastiklerle birlikte 7000 e geldi :s xrv750 kullanıyorum o paralara alınabilecek en sağlam motorlardan. Tavsiye ederim, rutin bakımları hariç 0 problem 100km'de neredeyse 4lt yakıyor.

@mirty oo efsaneye selamlar, ölümsüz makina. trt'de endülüs belgeseli çıkınca ekrana hipnotize olup kalıyorum motoru izlemekten.

www.trtavaz.com.tr

Rekor sanat var hocam bursaliysaniz duymussunuzdur illa ki,odunlukta subesi var

bursa enduro'dan motorcu abimiz var, bir gezide motorlar aynı olunca her molada sohbet etmiştik. devlet operasında çello çalıyor, babası da oradan emekli, babası adına konser verdiler geçen aylarda, Tuğberk Çelikkol adı, özel ders verir mi bilmem bir sormak lazım. Veriyorsa selamımı iletirsiniz, geçen sene yaza veda sürüşünden tracer 9'lu arkadaşmış diye :) (adımı hatırlamayabilir)

@rockinside Evet bu sabah aradım orayı ama sene sonuna kadar başlamayacakmış çello kursları.

@onemoremile araştırayım teşekkürler.

çok naif, her türlü konudan konuşabilen, aşırı pozitif, şeker gibi bir insandır.

armoni müzik kursuna da bakabilirsiniz.

Kayahan 91 yili harbie acik hava gunduz konserleri

Tabiki
youtu.be

alyuvar'ın sokak konserleri güzel rahatlatıyor, bol doğaçlamalı ve yer yer enstrüman sololu.

ela gözlüm - www.youtube.com

çav bella - www.youtube.com

çamdan sakız akıyor - www.youtube.com

dostum dostum - www.youtube.com

redd - gecenin fişi yok

ayrıca trt arşivindeki kesmeşeker / kargo ortak konseri de süperdi.

www.youtube.com
www.youtube.com

Son ana kadar söylemezdim ama nazardan değil işlerin ters gitme ihtimalinden dolayı. Nazar diye bir şeyin gerçek olması mümkün değil.

nazar degilse bile bazi seyleri hele de yakin olmadigim kimselerle paylasmayi sevmiyorum, genelde de paylasmam hayatimla ilgili buyuk degisimleri pek kimseyle. hele olmama ihtimali olan seyler hakkinda kesinlikle konusmam ama nazar degerse diye degil, gereksiz interaksiyon sevmiyorum sanirim ondan. bence siz de paylasmayin ne gerek var samimiyetiniz de yokmus zaten.

ben istifami verene kadar is yerinden kimseye soylemedim tasinacagimi. yine olsa yine soylemem, anca cok cok yakin arkadaslarim ya da ailem bilir.

Nazar vs. den ötürü değil de olmama ihtimaline karşı bu tarz şeyleri max. 1 kişi ile paylaşırım her zaman. Kesinleştikten sonra söylemeyi tercih ederim.

Nazardan bağımsız olarak, taşınıp bitip de tamamen yerleşince söylemeyi daha uygun buluyorum.

hayır saçmalamıyorsunuz, söylemeyin.
işiniz olsun, ondan sonra söylersiniz ya da istemiyorsanız hiç söylemeyin.

nazara "nazar" olarak inanmak şart değil.
bir insanın sizin hakkında kötü olmasa bile çok fazla odaklanarak bir şey düşünmesi ya da insanın kendi kendine bile bir şeyi fazla dillendirmesi, anlatması, konuşması, bir konuya fazla odaklanması enerjiyi dağıtıyor.

nazar dediğiniz şey size yöneltilen olumsuz ya da size odaklanmış fazla enerji gibi bir şey zaten.
enerji dediğimde illa ışın kılıcından çıkan renkli bir şey gibi düşünmeyin.
insanın ve her canlının bir manyetik alanı var (bu manyetik alanı kullanarak avlanan tilkiler bile var) ve bunlar sürekli etkileşim hâlinde.
yani asıl bilimsel olarak imkânsız olan, içinde bulunduğumuz topluluklardan etkilenmememiz.

Nazarla alakası yok ben söylemezdim.

İki sebebi var.

Eğer iş olmazsa kendinizi daha olumsuz bir durumun içinde hissediyorsunuz. Çünkü çevrenizde bir beklenti oluşturuyorsunuz. Özellikle benzeri durumlar birkaç kere tekrarlanınca konuya karşı çevrenizdeki ilgi azalmasını görüp içinde bulunduğunuz duruma karşı kabullenme psikolojisi geliştirmeye yatkınlığınız artıyor. Bu da gelecek planlarınızı olumsuz etkiliyor.

İkinci nedense planınızı duyan insanların gerek yanlış şekilde yardımcı olma, iyi niyetle kalmanızı isteme gerekse kıskançlık ve bilinçsizce sizi sabote etme dürtülerinden kaynaklı çok fazla olumsuz şey duyup kendi kendinizi engellemeye yönelme eğiliminizin artmasından dolayı.

"Saçmalıyorum değil mi?" Diye sormanıza takıldım ben. Neden saçmalayasınız ki? Kendi gelecek planlarınızı çevrenize bildirmek gibi bir zorunluluğunuz yok.

bu nazar konusu ne zaman açılsa aklıma teyzelerin nazar duası okuduktan sonra yüzümüze püpüpü diye tükürme ritüelinde birden derinden esnememiz geliyor. karşı konulamaz bir esneme. esnerken alt ve üst dudağın birbirinden o kadar uzaklaşması ki zar gibi incelen yanağa yandan bakınca karşının gözükmesi. bunun üstüne çocukta sağlam nazar varmış serzenişleri. teyzede görevi yerine getirmenin haklı gururu. ateistler bunu bir yerde illa ki açıklamıştır ama hayata karşı tek doğaüstü tanıklığım budur.

seyler.eksisozluk.com

+1 voyager1, kaptankedi, akhenaten
Nazara inanmayan birisi olarak murphy kanunları da diyebiliriz. Herkesin başına her şey gelebilir. Bunun nazarla ilgili olduğunu düşünmüyorum.

Nazara inanmam ama %1 bile olmama ihtimali varsa kimseye bahsetmem böyle bir konudan.
İyi niyetle düşünülmüş de olsa bir kişinin bile aklından şunu geçirmesini istemem;
-O kadar heveslendi ama olmadı bak (Yazık).

Bunu kimseye düşündürtmemek için her şey olup bitene kadar kimseyle paylaşmam hiçbir şeyimi.

Açıları 3 eşit parça yaptığımda programın verdiği değerler:

www.hizliresim.com

Yani programa göre ya açılar eşit olacak ya da alttaki 3 doğru. İkisi aynı anda mümkün değil.

edit: bunlar da alttaki 3 parçayı eşit yaptığımızda çıkan değerler:

www.hizliresim.com

not: 2 durumda da AB=AC

x=z çıkması gerekiyormuş bu arada. soru hatalı da denebilir. soruysa eğer.

ben baya köreldim bu işlerde ama ikizkenarı çemberin yarıçapı olarak kullanırsak ortadaki açı bir miktar büyük kalacak gibi görünüyor.

@onemoremile +1

x,y,z eşit değil. x,y,z eşit olsa alttaki parçalar eşit olmaz.

Zaten aslında açılara baksan açık, yanlardaki iki üçgen geniş açılı, ortadaki dar açılı. Birisinin yandaki küçük açısının karşısındaki doğru ile, ortadakinin daha büyük açısının karşısındaki doğru aynı büyüklükteyse, ortaya kalan açının daha küçük olması lazım aynı uzunluk için.

Hayır yok :)

Dedigin durumu ben de yasiyorum bazi albumlerde ama bu muzikle degil psikolojiyle ilgili bir durum bence

bu durumu kaset çalar zamanından beri yaşamadığımı şimdi farkettim. mezdeke, muazzez ersoy nostalji 7-8-9, ragga oktay, bomfunk mc's, hakan peker albümlerinin şarkılarını bu şekilde daha şarkı başlamadan kafada mırıldanmaya başlardık. ses biraz fazla açıksa şarkı arasındaki beklemede o birkaç saniyelik hışırtı...

şimdilerde bazı sanatçılar albümlerinde bir hikaye anlatımı yapıyor. hayko cepkin benim her albümüm giriş-gelişme-sonuçtur, hikaye anlatır diyor. röportajlarında belki bu durumun adını koymuştur.

Ben de yaşıyorum bunu. Adını bilmiyorum ama bunu bazı gruplar özellikle yapıyor, yani şarkıları teker teker bestelemek yerine albüm olarak tasarlıyorlar, o yüzden bir şarkıdan sonrakine geçiş çok daha doğal oluyor. Concept album diyorlar böyle albümlere.

1-1,5 saat arayla sürekli kalktığı için gişeden bilet almakta sorun olmuyor. şanslı olunursa feribotta yer kalıyor, olmazsa sonraki feribot bekleniyor.

Merkezde kalmadığım için o konuda bilgim yok.

belki belli bir sure onceden aciliyordur, kontrol etmekte fayda var. online rez. hayat kurtariyor. merkez icin airbnb'ye bakmanizi tavsiye ederim zira merkezde cok fazla otel/pansiyon yok.

Şerit değişiminde öncelik tanımlanmış bir durum yok, mantıken olamaz da zaten. Örneğin sağ şeritte giden birinin önündeki kişi aniden yavaşladıysa ve orta şerite geçmesi gerektiyse, ve atıyorum soldan sağa geçişte öncelik olduğu farazi bir kural olduğunu düşünürsek ortaya sorun çıkıyor.

Şerit değişimi kuralları zaten böyle sorunların oluşmasını önlemek için var. Şerit değiştirirken sinyalinizi verip geçeceğiniz şeridi ve çevrenizi aynalarla kontrol edip öyle geçmelisiniz. Sadece diğer şeritte değil, arkanızdan gelen araç da hızlanıp sizle aynı şeride geçiyor olabilir.

Sorun olmadığını anladığınızda bir anda değil yavaşça şerit değiştirmelisiniz.

Bütün bunları yaparken araçlar birbirlerine göre hızlanıp yavaşlayarak pozisyonlarını ayarlıyor zaten.

Vallahi mükemmel soru. 25 yıldır araba/motosiklet sürerim, böyle bir soruyla da, bunun cevabı olacak kuralla da karşılaşmadım.

Yani aynı anda hem en sol, hem en sağdaki sinyal verip orta şeride geçmek istiyorsa, sıra/hak kimindir?

Kuralı kanunu bilmem, ama mantığım şunu diyor;

En sol şerit sollama şeridi olduğundan, soldaki araç orta şerittekini geçip sollamasını bitirdiğinde orta şeride geçmesi gerektiğinden, soldaki aracın önceliği en sağdakine göre daha üstündür herhalde.

Net bilgi şu: soldaki şeritler sollama şeritleridir, sollama bitince en sağa şeride geçmek, önde yavaş araç gelene kadar da orada kalmak gerekiyor.

bu bilgiden yola çıkarak sonuca ulaşmak kolay. bizim ülkemizde sol şerit bmw sağ şerit tır şeridi olarak bilindiği için böyle çorba durumlar oluşuyor. 2 araç aynı şeride girmek istiyor; en soldaki araç daha hızlı ki en sola geçmiş, onun ortaya geçişi beklenip sonra sollamaya çıkılmalı.

ben bu şekilde bir geçiş önceliği olduğunu daha önce hiç duymadım. ama soruyu ilk okuduğumda benim de aklıma mantık olarak, sol şerit geçiş şeridi olduğu için, orada bulunan aracın geçişini tamamlayıp şeridi boşaltması gerektiği için öncelikli olduğunu düşünebiliriz.

ama bu da kurtarmaz. eğer arabalar santimi santimine aynı hizada değillerse, daha önce olan aracın üstünlüğü olduğunu düşünürüm. çünkü daha arkada olan araç, orta şeride geçmek isteyenin sinyalini doğrudan görüş açısı içinde görebilir. daha öndeki araç, iki yan şeritte arkadan gelen aracın sinyalini aynadan da göremez, ayna orayı göstermez. illa kafasını çevirip bakması lazım.

ama bire bir yan yana gidiyorlarsa sol şerittekinin orta şeride geçmesi cevabı mantıklı.

Aklıma konuyla alakalı bir kazayı getirdi, bu kazada haklı kim, haksız kim mesela ?

www.youtube.com

paradise veya greenbeach. merkezde

Jade Beach Club.
Merkeze ve Kadınlar Denizine eşit mesafede.
Ps: Giriş çıkış yolu biraz fazla yokuş, araç yoksa tavsiye etmem.

beach tarzı değil de halk plajı isterseniz tusan, pamucak veya tam ters istikamette siteler tarafı. ama hafta içi gitmek şartıyla tabi ki. haftasonuna kalırsanız üst üste olursunuz.
köhne beach tarzı isterseniz aqua fantasy yakınlarında o virajlı yolda bir yerde baradan veya ahmet beyli koyları. (çok uzun zamandır gitmedim)

tamamen sessiz sakin bir yer isterseniz, milli parka gidin, parkın en en en sonunda, yolun bitip jandarmanın olduğu yerde, karanlık (ya da kavaklı, 30 yıldır gidiyorum hala adını öğrenemedim) koy var. ister kendiniz takılın, mangal yasak ama kendi yiyecek içeceğinizi götürebiliyorsunuz, isterseniz de küçük bir cafe var, şezlong şemsiye vs de veriyor. hafta içi hemen hemen kimse olmaz, haftasonu da diğer milli park koylarına göre daha sakin olur. ilk koylar özellikle içmeler, dolmuşla da gidilebildiği için kalabalıktır genelde.

yuzme.saglik.gov.tr
şu siteyi geçen gün burada gördüm sanırım. Güzel bir site, her plajı tek tek gösteriyor. güneye doğru kadıkalesi tarafındaki uzunca sahil şeridinde herhangi bir plajı önerebilirim. Sahili epeyce geniş, sessiz sakin bir yer bulmakta sıkıntı çekmezsiniz.

bence duracağı yerle direkt alakalı bu konu.

2

1 duvarda kaybolur.
3 yaşlı işi.

üstünde rakam olaydı 2 güzelmişti.

mobilya ve doğrama uyumu sebebi ile siyah olan.

Hiç biri :/

2 dışında beğenmedim

2'ye saat tam olarak kaçmış diye uzun uzun bakmak gerekiyor galiba

Ben şahsen saatin saat işlevini göz ardı edip yalnızca dekor olarak 0larak kullanılmasını pek sevmiyorum. Bu yüzden içinde sayılar yazmadığında kullanmayı tercih etmiyorum. Bu yüzden fikrim 3. Gayet güzel rengi filan.

Ağababası Cosmos vardı Neil deGrasse Tyson'la ama kaldırılmış galiba.

Belki, bir ihtimal, bir şekilde amerika üzerinden girip izlenebilir.

endişesiz ve moral açısından yenik olmanız oldukça doğal, ancak başınıza gelecekler neşeniz gayet yerindeyken olabilecek şeylerle aynı. hata yapacağınıza inanırsanız, inanınca yapacağınız her şey gibi, yaparsınız. temkinli olun, km hedefinizi düşürün mesela?

Bundan yeni bir Son Durak filmi çıkar. Daha ne olsun. Zorlama bence. Zaten bu şekilde zevk almazsın.

devam et. cok da anlam yukleme.

belki de mesaj "weiter weiter ins verderben"dir, arkana bakma.

Senin canın gitmek istemiyor derdim bi arkadaşım anlatsaydı bunları. Git tabii ki ne mesajı. :)

Evren yaşayacağın güzellikler öncesi gözünü korkutuyor.
Durma, devam.

Evet, yapmak istediğiniz şeyden vazgeçmemeniz için bir işret.

İnsanın hayatına öyle ya da böyle bir yön vermesi zor bir iş, illa bir şeyler çıkıyor. Bazen çok, bazen az.

Aklınıza koyduğunuz şeyi yapın, aksi halde hiçbir şey yapamıyor insan. Her türlü bir aksilik çıkıyor. Sonra bir bkıyorsunuz yıllar geçmiş bütün heveslerinizi ertelemişsiniz.

ohooo. gerçek bir tur mazoşisti olduğunda bunlar sadece tuzu biberi.

* ben motorla tura çıkmadan önceki gece çantaları sağlam bağladım mı diye görmek için küçük bi teste çıktığımda, dur bakalım şu viraja fazla yatayım çanta dengeyi bozacak mı dedim. bozdu, highside olup düşerek dirseğim çıktı. 6 hafta sonra daha yerine kaynamadan yine tura çıktım. dirsek ağrıdıkça sallayıp rahatlatıyodum. yolun ortasında arabalardan bakıyolar bu niye electro buggie yapıyo diye: youtu.be

* yine bi motor turunda bi yanık yağ kokusu geliyor, bi baktım yağ en az 1 litre eksilmiş. boxer'ın yağ yakma karakterini turda öğrendim. yağ ekledim bu sefer krank sensörü kaynaklı motor durunca stop etmeye başladı. gidip gelene kadar hiç durmamaya çalıştım. motor stop ederse bi daha çalışmayabilir diye. kamil koç otobüs şoförü gibi kırmızı yanınca 1 km kala yavaşlayıp yeşil yanınca durmadan devam ede ede gittim geldim.

* bi uzun yolda motorda pederi de götüreyim dedim. dönüşte arka çanta plakası kırıldı, çanta düştü düşecek, adamcağız 500 km eliyle arkadan çantayı tutarak geldi.

* Sonsuz Rota kanalını izliyorum bazen. yeni evli çift iran turuna çıktı. kız evlendikten sonra değişen soyadını ruhsata işletmemiş, motorun da muayenesi yapılmamış. bunu iran sınır kapısında öğreniyorlar. iran'a giriyorlar airbnbde kaldıkları evde pasaporta mühür vurdurmadıklarını farkediyorlar, kadın motosiklet sürücüsüne şeytan gözüyle bakılan bi ülkede kaçak olarak gözüktükleri için gece gece gümrüğe geri koşturuyorlar hehe. şu bölümde: youtu.be

* ride2world kanalı var. karda kışta Nordkapp yapıp döndüler. lastiğe takacaklaır vidalı çivileri yol üstünde uğrayacakları bir ülkeye kargoyla söylüyorlar, rahatlığa bak. buzda milyor kere düşmüşlerdir. en mutlu oldukları an düşmelerden birinde ön camın kırılması sonucu yapı marketten aldıkları temizlik kovasını kesip ön camın yerine bantla yapıştıracak olmaları.


oluyor yani bişeyler illa ki.

kötü şansları tükettim diye düşünürdüm.
edirne'ye gideceğim sabah yok yere ayak baş parmağımda ağrı oldu. o kadar hazırlanmışken vazgeçmek işime gelmedi. bisiklete binince ağrıyı falan unutmuştum. sonrasında da geçmişti.

işaret değil

İşaretlere inanmam ben ama bu kadar keyif kaçıran şey sonrasında kendimi şımartacak şeyler yapardım zahmet olacak şeyler değil.

Kisa bir guncelleme: cevaplar icin tesekkurler herkese.
Tura ciktim.
Tur sabahi antibiyotik yan etki yapti, o yuzden gec basladim. Aslinda son ana kadar vazgececek gibiydim ama trendeki konduktor o kadar iyiydi ki fikrimi o degistirdi gibi oldu.
Harika manzaralar esliginde super bir tur yaptim.

Bu sabah kalktigimda bir gozum sisik durumdaydi, hala da oyle. Sebebini bilmiyorum. Bu da bir sonraki isaret olsa gerek :///

Gün say hocam. 7 gündür temizim diye not alırsın. Bi süre sonra 20 gündür bakmamışım, emeklerim ziyan olmasın, bakmamaya devam dersin. Bi süre sonra da en son ne zaman baktığını bile hatırlamazsın, hatırlamadığını bile hatırlamazsın.

amac ne yani ben bunu anlamadim? hoslaniyorsan bulusma teklif et.