gym'e gitme yaşadığın yerde deniz varsa sahile git koş yürüyüş yap. aniden insanların içine girmek zor gelebilir. aletlerle çalışmak zorunda değilsin. şınav çek mekik çek yürüyüş yap. daha doğal olur. hem daha az maliyetli.

hocalar zaten sana hareketleri doğru bir şekilde gösterecek. eve gidince youtubedan arat, daha iyi öğrenmiş olursun, özgüvenin de artar. onun dışında ortama ilk başta yabancılık duyman normal, bir süre sonra alışıyorsun. en baştaki direnci kırarsan gerisi geliyor.

Salinda gorecegin kasli tiplerin hicbiri aansinin karnindan oyle dogmadi bunu bil.

Bilmiyorsan bilmiyorsundur bunda sikinti yok. Utanip cekinecek de bisey yok.

Senin yerinde olsam hangi saatlerde sakin oldugunu ogrenir en azindan ilk etapta o sakin saatlerde giderdim. Bu bi secenek olabilir.

Gercekten hoca olan ve seninle ciddiyetle ilgilenwbilcek bir salondur umarim.

dostum samimi bişey söyliyim, içtenlikle, fitness ortamı en sıkıcı ve iğrenç ortam olabilir o kadar kasıntı bunaltıcı bi yer ki duramıom fazla içerisinde. hele başkaları varsa, sosyallik olarak sıkıntım yok ama bu ortamdan hep rahatsız olmuşumdur

Sakin saatlerde gitmeye çalış. Sabah olur, iş saatleri olur. 5-8 arası bulaşma.

Makinelerle takıl bence, mekik şınav tarzı serbest hareketler daha çok stres yaptırır.

Bazı küçük spor salonları çok daha içiçe olabiliyor ama büyük bir yere gidiyorsan emin ol herkes kendi işine bakıyordur. Kimse sana yan bakmaz, bu niye burda demez. Ayrıca spor salonu sosyalleşme yeri de değil, o yüzden etrafta insan dolu olmasına rağmen en yalnız kalabileceğin yerlerden birisidir.

sen istemesende yanına gelip ''hocam o hareket öyle değil'' diyecek biri mutlaka yanına gelir yani , iyi arkadaşlıklar edinebilirsin çekinmene gerek yok.

Sosyal fobili falan degilim ama dalona gitmek ve ordaki kisilerle ben de muhatap olmak istemiyorum. Beyinler bi farkli calisiyo sanirim o kadar cok karbonhidrat almamaliyim diye disunuyolar ki vucut kendi kendini yiyor, ama beyne yeterince glukoz gitmiyor (yag ve amino asitlerden glukoz olusturmak epey pahali bi surec vucut icin)

Ben de basim onumde gidiyorum, soyunma odasinda vakit gecirmeden kosu bandinin ustune cikip kulakliklari takip sporumu yapip dusa girip eve geliyorum. 2 senedir ayni salondayiz bu 2 senedir konustigim kisi sayisi 3 falandir

Emin ol zayıf, yeni başlamış ve egzersizleri düzgün yapamayan birilerini görmeye salon müdavimlerinin gözleri çok alışık. Bunlar olağan şeyler zaten, öğrenmek böyle oluyor. Ne kimse seni yadırgar, ne de komik bulur. 1-2 haftaya sen de gevşersin.

Joystickin üzerine oturmuyorsan, korkma değilsin.

youtu.be

Arada joystickle takil arada mouse a klavyeye gec. Degisiklik iyidir. Hayattaki nimetlerin hepsini degerlendir.

Benzer durum bi arkadasimda da vardi.

Simdi dibini dovdürüyor.

gizliligi mi kalmis?

yemek yerken çatalı ve kaşığı yalıyormusun?

Joystick'i amarikalilar icat etti, amac subliminal mesaj vermek iste. Hala anlayamadiniz mi? Amarikadaki yahudi escinsel lobisinin buyuk oyunu bu, joysitigin amaci subliminal mesajla herkesi gay yapmaktir. Farkinda olmadan zamanla gay gibi hissetmeye baslarsin joystickle oynaya oynaya. Ben youtube kanallari sayesinde gercegi ogrendigim icin aydinlandim, cok sevmeme ragmen biraktim joystickle oynamayi. Arada bir de test yapiyorum kendime penis resimlerine bakip cekici gelecek mi diye, joystick etkisinde kalmis miyim kalmamis miyim anlamak icin.

salatalık-patlıcan falan görünce heyecanlanıyor musun?

:))) gizli gay değilsin, hardcore oyuncu olabilirsin

Havas seni stadyumda indiricek bu bi avantaj.

Taksi ile istasyina ya da otogara gidip oradan mersine gecmeye kalksan sanmiyorum daha az surede mersine ulasasin. Sana hem daha maliyetli hem de daha zahmetli olur. Sure olarak da uzar. Hele toklarla gideyim desen mumkun degil havastan once varman.

araba kiralarsın ancak, en pratik ve hızlısı bu olur.

adana havalimani - tren gari taksi ile 10 dk - max 20 tl
kalkis vaktini tutturabilirsen adana- mersin hizli tren 45 dk - 6.5 tl
mersin gar-stadyum taksi ile 10 dk - 20 tl

bu arada havas ucagin inisinden sonra 40dk olmaz genelde, her ucaktan sonra kalkar ama insanlarin valiz almasini ve servise gelmesini bekler, aheste aheste valiz yerlestirir, ucretleri toplar vs

Polisiye gerilim okusana heyecanlı oluyor onlar öyle öyle gelişir zaten
Yazar istersen

Harlan Coben ve Tess Gerritsen favorim

Kazanamazsin
"Kitap" denen sey de romanlardan ibaret degil.

Sevdiğin türlerden başla, sevmediklerini de merak etmeye başlarsın. Benim aliskanlik 90larda kuponlarla aldigimiz ansiklopedilerle başladı.

Hayatimda hic kitap okumadim. Eksikligini hissetmiyorum.

kısa kitaplara yönel ilk...belki şimdiye kadar okuduğun tarzlar ilgini çekmemiştir bende oturup dünya klasiklerinden okumak istiyorum ama inanılmaz sıkıcı

çok basit.
küçük kitaplardan başla.
mesela küçük prens, şeker portakalı, samed behrengi kitapları gibi. bundan sonra kısa romanlar, şiir kitaplarıyla devam edersiniz. bu sayede kendinize ben kitap okuyorum mesajı verirsiniz ve güveniniz yerine gelir.

ilgini çekecek kitaplarla başlaman önemli. polisiye kitaplar gerçekten çok sarıyor, film izliyor gibi merak içinde okuyorsunuz. ya da fantastik kitaplar olabilir. bildiğin harry potterla falan bile başlayabilirsin. ya da game of thrones falan okuyabilirsin. tonla ilgi çekici fantastik kitap var. denildiği gibi kitap denen şey romanlardan ibaret değil, fakat bu da bir adımdır, bakma sen bu ukala tiplere. kimse anasının karnından çıkınca felsefe okumaya başlamıyor.

bence yapacak başka şeylerin olduğu için okumuyorsun. ben de bir süredir okumuyorum, geçen gün elektrikler kesildi 10 saat, çıktım evden turgenyev'in babalar ve oğullar'ını aldım. oturdum 185 sayfa okudum. o günden bugüne yüzüne bakmadım sonra kitabın. bugün 7 sayfa okuyup bıraktım.

Roman okumayı sevmiyorsan roman okuma. Herkes edebiyat sevmek zorunda değil. Tarih sosyoloji vs ilgilendiğin alan üzerine de bir şeyler okuyabilirsin.

ben kindle aldim, kindle sayesinde bir polisiye seri ile karsilastim, simdi 3.cü kitaptayim bütün kitaplar ayni kisiler üzerinden ilerliyor yani gözü pek bir polis, bir hacker, eskiden bodyguartlik yapmis bir eleman ve bir adli tip doktoru catlak bir hanim. ilk kitabi okuduktan sonra ikinci ücüncü kitaplari da okumak istiyorsun. hatta yazar seriye yeni bir kitap ekleyince hemen alasin geliyor.

edit; isim istenildi: yazarin ismi alexander hartung

seri isimleri (almanca):

-Bis alle Schuld beglichen
-Vor deinem Grab
-Wenn alle Hoffnung vergangen

kitaplarin ingilizce isimleri:

Until the Debt Is Paid

Grave Intent

agatha christie oku.

ilgi duyduğun konularda oku. okumaya alışınca kurgu da okursun, ki kurgu okuman gerekmiyor. esasen öğrenmek için okumak lazım diye düşünüyorum.

edit: ha tabi kurgu var kurgu var; bazıları gayet de öğretici.

İnternete ayrılan zaman kesinlikle ama kesinlikle kısaltılmalı. Diğer türlü insan beyni her zaman kolay olana meyletmek istiyor ve inan kitap o kolay olan olmuyor hiçbir zaman :)

Bir adet Kindle edinmek motive edebilir. Şahsen ben toplamda 40 dakikamı metro gidiş gelişlerinde kitap okuyarak değerlendiriyordum okul zamanlarında. Ayrıca e-kitap beleş bir şey olduğu için "istedim de alamadım" dediğin kitapları bile hemen edinebiliyorsun.

Bir de Nazım'ın oğluna yazdığı mektuplarda öğütlediklerinden birisi "kendine günde en az şu kadar sayfa okuyacağım diye söz vermelisin. bunu da benim için değil, kendin için yapmalısın" idi. Böyle bir limit de konulabilir, çok zorlamayacak ama günden güne geliştirecek bir miktar zamanla belirlenir.

Benden bu kadar :)

İnternete ayrilan zaman kesinlikle ama kesinlikle kisaptilmamali!
İnternette bos beles işlere ayrilan zaman kisaltilmali.

Dugun tarihi geleneklere gore veya bir taraf tarafindan belirlenmez.

Dugun, her iki taraf icinde en uygun zaman ne zamansa o zaman olur. Bunun gelenegi veya belirleyicisi olabilir mi? Mantikli geliyor mu?

Gelin ve damat birlikte belirler, gelecek akrabaların ve çağırılacak dostların bulundukları şehirler göz önünde bulundurularak.

Aileler belirlenen tarihlerde başka akrabaların düğünleri dernekleri varsa, bir hafta önce olsun- sonra olsun tarzı tavsiye ve fikirlerle gelebilirler. Gerekli düzenlemeleri ya gelin damat yapar ya da akrabalar aynı tarihe denk gelen düğünler arasında o piti piti yapar.

Ha, gelin ya da düğün isteyen taraf diyelim, kır düğünü filan istiyor ise, ya da kışın evlenmek/kapalı yerde evlenmek istemiyor ise belli bir ayda ısrar eder, edebilir, olduğu görülmüştür. Hak vermek lazım

Soz hakki genelde dugun mekani isletmecisinin oluyor.

Bugün "nişanı kız tarafı, düğünü erkek tarafı belirler " diye bi şey duydum. Geleneklerimiz tamamen mantığa dayanmıyor bence

tek tarafın söz hakkı değil de mesela şöyle şeyler olur
taraflardan birinin yurtdışında, askerde, doğum yapmak üzere veya evlenecek ikinci bir kardeşi filan vardır onun için uygun bir tarih gözetelim derler (diğer taraf da eşek değilse kabul eder)
maddi veya iş gibi sebeplerle bir şeyler söylenebilir kredi bitsin, tayini çıksın, ev inşaatı bitsin tekrar taşınmasınlar gibi gibi
maddiyat eğer erkek tarafının üstüne yıkılacaksa belirleme hakkı da daha çok erkeğe kalır doğal olarak yok iki taraf da çalışıyorsa iki taraf da eşit katılıyorsa ortak karar verilir.
yani bizde öyle en azından
bir de bizde pek nişanlılık süresini uzatmak istemezler mümkün olan kısa sürede yapılır biter gider.
gayet de gelenekçi bir ailem var.

nişanı kız tarafı yapar düğünü erkek tarafı. ama tarihi belirleme kısmı ortak

masrafı daha çok erkek tarafı yapacağı için oğlan tarafı biz şu tarihlerde olabilir diyoruz, sizin için de uygun mu diye sorar. kız tarafı da tamam bizim için de uygun derse uzaktan gelecek olan varsa gelebilecekleri tarihler konuşulur bir ay belirlenir. aynı ay içinde yakın akraba düğünleri varsa onlar konuşulur, adabınca kıza sorulur uygun mu şu günler diye ( düğünün kızın regl olmadığı gün olması lazım) sonra belediyede uygun olan tarih seçilir.
kız tarafı biz o tarihe hazır olamayız da diyebilir o zaman her ikisi için de uygun olan tarih bulunur.

Kravatı takmak yerine giydiği için olabilir.

kravat taktım olacaktı.

Kravat giyilmez.

2 tane var bence.

1. sıralama bakımından: Önce çiçek alıp sonra kravatını "giymiş".

2. kelime hatası, kravat giyilen değil takılan bir şey: "kravatımı 'taktım'" olması gerekirdi.

taş gibi modellere bile yakışmazken 1.70 boyuyla skinny jean giyip bi de paçalarını kıvıran esmer yurdum delikanlılarını gördükçe gözlerim kanıyor. :(

Skinny diyorlar galiba bu modele. Tercih meselesi, Ben de beğenmiyorum.

kadin icin mi erkek icin mi?

kadin icinse ben asla karsi degilim ama kendi sebeplerim var: hepsinin vucudu belli olsun isterim. okay? bence harika bir sey.

erkek icinse, ben de toplumun 'dar' diye kabul edebilecegi darlikta giyiniyorum ancak postladiginiz tightlikta da degil. bi de hangi toplum?

bi de siz kimsiniz?

sonuc: herkes istedigini giyinsin. kimse kimseyi takmasin.

erkekler için ve erkeğim.

evet, gerçekten kötü. dediğin gibi kot görünümlü tayt bunlar.

iğrenç bence de. ayrıca littlejack +1

adam boyuna posuna vs bakmadan daracık giyiyor. paçaları kıvırıyor. lan insan bi aynaya bakar. senin boyun 180 bile değil. atletik bir vücudun yok. yanından bile geçmiyorsun. dar ve düşük omuzların, yağ torbası olmuş göbeğin ve götünle armut gibi geziyorsun. sonra adam geliyor, bu dar jeanlari alıyor ve giyiyor. paçaları da kıvırıyor. ulan bu adamlardaki özgüvenin onda biri ben de olsaydı şu an çok daha farklı bir hayatım olurdu herhalde.

Gectigimiz hafta pantolon alisverisindeydim, lan butun modeller mi skinny olur...makineden cikma gibi yapmaya and icmisler sanki

Kadinim bu arada.

Hem kadınlar hem de erkekler için bir insanlık dramı olduğunu düşünüyorum. Fit kesim tamam, pantolonun içine düşmeyelim ama vücudun haritasını çıkarmak ne.

erkekler için tight kıvamındaki skinny ötesi dar kotların giyilmesini ne bileyim yakıştıramıyorum tamam dar giymek isteyebilir ama bunun 2 3 beden genişi mesela daha bi rahat ettirir bu kadar dar bazen kadın da bile güzel durmuyor erkekte bana garip geliyo ya. bilemedim.

aynen. alttan ders varsa üstten ders alınamıyor maalesef.

her üniversitede böyle değil, alttan ders olsa bile üstten ders alınabilen okullar var. senin okulunda alınamıyorsa yapacak şey yok. emin olmak için fakültenin eğt. öğrt. yönetmeliğine bak.

okulun eğitim-öğretim yönetmeliğinde bu konulardan bahsediliyor. her okul da farklı yönetmeliğe sahip. bazı okullarda 4. sınıftaki bir dersi alamaman için hiç bir sebep yok. tabi eğer o dersin ön şartı olan bir ders yoksa ve sen de gözetimde değilsen.

Bağlantılı dersse alamazsın, birincisini vermeden ikincisini. Yoksa bi problem yok en azından hacettepe için.

Tayyibi savundugumdan degil ama hdpyi masum gormeniz de sizlerin baya bilinçli(!)oldugunuzu gösteriyor.

HDP nin ana politikası terörü desteklemek.
HDP=PKK fikri bence doğrudur.

Tayyibi savunmuyorum.
Keşke HDP ben doğuda yaşayan halkı temsil ediyorum terörü lanetliyorum diyebilseydi. Meclise girmesinden mutluluk duyardım.

hdp = pkk değil ama hdp'nin kurucu kitlesi = pkk.

hdp'nin, pkklılar dışında oy aldığı kesim de bu gerçeği kabul etmeyen, etmek isteyemen davarlar zaten.

yanlış anlaşılmasın, hdp'ye oy verdikleri için davar olmuyorlar. herkesin özgürlüğüdür. fakat salağa yattıkları için davarlar. adamlar her fırsatta pkk yanlısı söylemler kullanıyor bunlar hala hdp pkk değildir diye savunmaya çalışıyor. komik.

basond +1

mutluluk duymakla kalmaz bizzat ben de desteklerdim.

Partinin es baskani, belediye baskanlari bunu diyor.

Bunun tayyibi desteklemekle ne alakasi var.

Gelip burda bos bos insanlari tahrik ediyorsunuz.

pkk=hdp demiyorum. 7 haziran'da özellikle çok daha ılımlıydım ama. birileri hdp'yi karalama operasyonları başlattı, yem attı. hdp de o yem yedi bana göre. tükürükte boğmalar, terörist cenazesini omuzlamalar, pkk'ya silah taşıyan arabadan çıkan milletvekili.. bunlara sessiz kalındıkça hdp masumiyetini yitirdi gözümde.

hala pkk'yla özdeşleştirmiyorum. ılımlı olanlar da var o partide ama diğer saydıklarıma yaptırımın olmaması, onların bu şekilde var olmaya devam etmesi beni rahatsız ediyor. hele ki şu dönemde. pkk kürtlerle, kürtler hdp'yle, pkk hdp'yle bir değil. bunu bastıra bastıra söylüyorum ama.

millet tayyibe muhalif olucam diye teröristi savunur olmuş. hdp=pkk. tayyipten benana. kürtleri anlarım da türk hdp destekçisi hiç çekilmiyor. lan adam senin ırkına düşman. askere gitsen götünü kesecekler. ya ben hdp'liyim mi diyeceksin?

tayyip'e ve onun partisine bir kere bile oy vermedim. sevmiyorum da onu ve onları.

ama biri sorsa 'hdp mi, akp mi?', akp'ye oy atmaya razı olurum. hdp'ye oy vermek, benim için pkk'yı meşru kılmakla eşit çünkü. ben toplumsal hafızaya sahip çıkılması taraftarıyım. akp'ye oy veririm demiyorum, hdp'ye oy vermektense akp'ye bin oy vermeye hazırım.

bu yüzden, kusura bakma: pkk=hdp...

ya da bak, bana ne?..

mars çok güzel hepinizi beklerim.

adam hdp'lilerin bizzat kendi ağızlarından çıkan laflara rağmen ısrarla "barış kelebekleri <3" demeye devam ediyor. selo ve tayfası işte bu tipler yüzünden yüzsüz yüzsüz "barışı ancak biz getirebiliriz ama pkk çiçektir ha, unutmayın bunu da" tadında beyanda bulunuyor ya.

(bkz: pkk'nın uyguladığı terör değildir)
(bkz: pkk terör örgütü değildir mhp bunu anlasın artık)
(bkz: pkk'lılar da bizim canımızdır)
(bkz: öcalan'ın emeğini iktidara taşıyacağız)
(bkz: öcalan'ın heykelini dikeceğiz)
(bkz: hdp başkan apo'nun projesidir)

lütfeen ama lütfeeeeeeen hdp'liler açıklasın. açıklasın ki pkk ile bir tutmayalım bu sevgi pıtırcığı partiyi.


ayrıca sözlükte "ulan salak mısınız? biz zaten bu ilişkiyi biliyoruz. yeni bir şey bulmuş gibi ne seviniyorsunuz? .d.dd." tadında onlarca entry de var.

Adam yerine konmayan plüton'dan selamlar

Pkk=hdp ise pkk sırtını halka dayamış yasal ve meşru bir partidir. O halde Pkk'lıların fezlekelerini hazırlayıp yargılanmasını isteyin destek verdiğiniz partilerden? Eğer partileriniz sizi dinlemeyip terör partisinin yargılanmasına neden olmuyorsa beraber yasama görevini yürütüyor demektir. (mhp'liler error verdi mi? asdfghjkla)


Çok tatlısınız,yeminle.


Edit: Her kavgada yanlış adamı dövenler "aciz"likten bahsetmiş. Biz de ağlanacak halinize gülüyoruz ne diyelim.
alkislarlayasiyorum.com

PKK = HDP ise ulkesini seven her Turk = MHP (cok sacma degil mi en az 50 milyon Turk var ulkede hepsi ayni olamaz)

Artik Kurtlerin de gorusleri oldugunu hepsinin suna esit buna esit olmagacagini anlayin. Kurtler soyledir boyledir dedikce boluculuk yapiyorsunuz farkinda degilsiniz.

Halk desteği alan her şey meşru mu oluyor ya la? Pkk=Hdp demiyorum ama aralarında cemaat ve akp ilişkisi olduğunu düşünüyorum. Aynı bokun laciverdi, yansımaları farklı. Talepler aynı. Ha bana kalırsa talepleri saçma değil, ama kaç senedir iki taraf da o kadar saçma şeyler yaptı ki, işler boka sardı kan davasına döndü.

hdp asla kapatılmamalı ve siyasette eli güçlenmesi gereken bir parti. Çözüm için ve kürt halkının temsili için gereken bir parti ancak hdp içerisinde ki pkk rolünü görmemek, görmezden gelmek tam anlamıyla davarlıktır. hdp'nin kesmesi gereken bir pkk bağlantısı olduğu oldukça açık. hayır ben ya da başkası demiyor bizzat hdp'nin kendisi diyor. hdp'li milletvekillerinin demeçlerinde, konuşmalarında, mitinglerinde bunu görebilirsiniz.
.mk bir siz hayatın sırrını çözdünüz, bir siz siyasetten anlıyorsunuz. her şeyi en iyi siz biliyorsunuz. şu sizde ki ego kimse de yok.

edit:
cidden anlamlandıramıyorum. hdp'li vekiller çatır çatır pkk lehine, destekleyen demeçler verirken, bir takım sözde hümanist arkadaşların bu durumu inkar çabası niye? elinize ne geçecek?
pratik anlamda hdp=pkk denemez sonuçta pkk bir terör örgütüyken (ya da kendilerine göre özgürlük savaşçısı) hdp yasal düzlemde yer alan bir siyasi kuruluş ancak teorik anlamda aralarında ki bağı inkar etmek ya körlüktür ya da aptallıktır. içerisinde eski 'gerilla' barındıran, içerisinde akrabası, kardeşi örgüt üyesi olan bir partiyi pkk'dan ayrı görmek sığırlıktır. kaldı ki defalarca yazdığım gibi hdp'li milletvekilleri bu bağı onaylayan demeçler veriyorlar. o yüzden artık hdp pkk ilişkili mi demeyi bırakıp bu ilişkinin sonucu nereye varacak ve korunmalı mı korunmamalı mı diye tartışmamız gerekiyor. kişisel anlamda cevap verecek olursam hdp pkk karşısında kesin bir tavır almalı ki pkk şu anda ciddi anlamda hdp aleyhine çalışan bir örgüt konumuna geldi. her hamlesi, her hareketi hdp'nin meşruiyetine ve varlık amacına gölge düşürür cinsten. hdp bu süreci iyi değerlendirmeli.

edit 2: hoş durdum burada ciddi cevap verdim ancak seni ciddiye aldığım için değil. uzaktan dahi troll olduğun görülüyor ancak gelip burada ciddi cevap veren arkadaşlara bir nebze olsa bile yararlı olabilir diye yazdım.

edit 3: troll dediğim kişi frederick co

@air +1
@senialan +1
@gunde 3 litre +0.2


Ortada bir terör sorunu var. Bu sorunu çözmek mi istiyorsunuz yoksa ertelemek mi?
40 yılda çözemediğin, uyuşturucu ticareti yapıyor, israille bilmem kimle ilişkisi var dediğin, dış mihraklarla ülkeyi bölmeye çalışıyor dediğin bir vahşi örgüt var karşında. Bu örgütü savaşla yok edebileceğinizi gerçekten düşünüyor musunuz?
(Bu soruya karşılık Hdp'ye oy veren bizler de emperyalist güçlere ve her türlü yaygın propoganda aletine,siyasetine sahip böyle bir ülkenin ordusunu yenebileceğini,alt edebileceğini düşünüyor musun sorusuna cevap vermeliyiz.)
Düşünüyorsak bu savaş için partilere gerek yok. Komple bu savaş bitene kadar operasyonlar sürmeye devam etsin. Sonuçta birisi galip gelecektir elbette.
Yok bu savaşların böyle sürmemesi gerektiğini düşünüyorsak, barışın birbirini seven insanlar arasında değil de birbiriyle düşman olan taraflar arasında yapılabileceğine inanıyorsak sivil siyaseti desteklemeli, herhangi bir silahlı kuvvetin tarafında olmamalıyız.
Bir partiyi bayrak tutar gibi takım tutar gibi tutmadığım için Hdp'nin mecliste olması gerektiğini ama Pkk'ya ve terörü olumlayan söylemlere karşı hiç değilse sınır koyması gerektiğini düşünüyorum.

edit: ulan adamla aynı şeyi düşünüyoruz ama troll diye etiketlemiş bizi. neyse canın sağolsun.
edit2: düzeltme gelmiş, yanlış anlaşılma olmuş. saygılar bizden.

Kelimesi kelimesine advocatusdiaboli +1 ve basond +1
Hdp = pkk dir.
Hdp sempatizani sevgi pitirciklarinin (hadi derdinin ne oldugu belli olan hpd'li kurtleri gectim) tutarsiz, neresinden bakarsan elle tutulur bir tarafi olmayan, les gibi samimiyetsizlik kokan, ifadeleri de feci sekilde komik. Ortalama seviyede mantigi isleyen insan bu bariz tutarsizliklari gorebilir.
Evet guzel ulkemin bilincli vatandasi, pkk=hdp'dir, senin ve diger sig sevgi pitircigi sempaytizanlarinin degil hpd'nin yetkili agizlarinin ne dedigi dikkate alinmali bu konuda. Her sey ortada.

Ulkede gerizekaliliktan gecilmiyor ama sevgi pitirciklarinin bu kadar geri zekali olacagini da sanmiyorum sik sik rastladigim ortak ifadelere bakinca, samimiyetsizlik var isin icinde. O gerizekaliliktan da kotu ama.

"Hdp = pkk ise pkk da siyasi partidir bla bla bla" gibi olaganustu-ergen elestrisine ise verilecek herhangi bir cevap cok buyuk israf olur.

O degil de tahrik etmek icin cok calismak lazim, duyuruda boyle basliklar acmak yetmez.

bir kere yaptı, ikinci kez de yapar.

belli olmaz kişiden kişiye değişir. belki pişmanlık duyar kendinden tiksinir yaptığından dolayı bir daha aklının ucundan geçirmez. belli mi olur?

sonuçlarına katlanmak zorunda kalmamışsa yapar. aldatınca bir şey olmadığını keşfetmiştir çünkü.

Bir kere yapanın ikinciyi yapmaması için hiçbir neden yok. Önemli olan ilkini yapmamak. Sonrakiler sadece istatistik.

aldatan bi kişiye asla tekrar güvenemem.

aldatmak diğer eylemlerden çok farklı bence. aldatmadan sonra "pişmanlık, bir daha yapmamcılık, dersimi aldımcılık" tarzı söylemler çok aptalca geliyor. aldatmak geri dönüşü olmayan bir şeydir. (erkeğim)

angelus +1
ben "aldatmayi" bir karakter ozelligi olarak goruyorum.
kisaca evet bir kere yapan bir daha yapar.

aldatma karakter özelliği +1

onun dışında aldattım sustu yine beni kabul etti yine kabul eder diye daha özgüvenli bir şekilde aldatma ihtimali çok yüksek.

bir kere yapanın ikinciyi yapması için de hiçbir neden yok.

bu soruya cevap verilemeyecek. bu, kişinin başkalarına danışamayacağı bir konu. o kişi hakkında yorumu ancak sen verebilirsin. buradaki herkes aldatır der, ne diyecek başka.

dili ve kalbi yanmışsa, ve fakat sonrasında gerçekten hayır demişse aldatmayabilir. ben diğer arkadaşlar gibi kesin aldatır demeyeceğim o yüzden.

bir kez aldatan bir daha aldatır diye bir kaide yok.

böyle konularda genelleme yapmak da yanlış.

çok klasik olacak ama aldatmayı sadece sevişmek öpüşmek olarak düşünmüyorum. başkasına bakılması flört etmesi güzel vakit geçirmesi de aldatmadır. tekrar yapar mı bilemem. her insan ayrı bir dünya çünkü. aldatır diyen de aldatmıştır birini diye düşünürüm.

hehe bayılıyorum bu duyurulara, ben de linç edeyim:

(bkz: once a cheater always a cheater)

bu aldatma periyodu kişiden kişiye değişkenlik gösterir hadi en aşık olduğunda en fazla 3 sene filan dayanır ya da kimisinde 1 gün, ama illa ki aldatır.

(bkz: vurun daha ölmedi)

afsadgad

aldatmak psikolojik olarak çok derinliği olan ve de tedavi edilmesi gereken (psikoterapi) bir husus. bu nedenle aldatanların bir psikopatolojisi vardır. güvenmeyin.

Aldatmanın ne kadar kötü bir şey olduğunu görüp bir daha asla aldatmaması gibi bir ihtimalin olması gibi, bundan zevk alıp, arsızlaşıp aldatmayı alışkanlık hâline getirmesi ihtimali de mevcut. Ben bir kez yaptım, kaybım büyük oldu. Bir daha asla aldatmam.

bizim okulda da öyleydi, sadece ders adı ne içeriği ne dersi kimin verdiği

keşke bunlar önceden verilse de ona göre seçim yapılabilse

yasallıkla falan alakası yok. kişilerin iş bilmezliği, işgüzarlığı, tembelliği, memur olmanın verdiği rahatlık ve kokuşmuş karakterleri vs gibi durumlarla alakalı.

hemen hemen her okulda aynı durum var emin ol. ben de aynı durumdayım :)

tahminim, fazlaca uğraşıp cırmalarsan belki biraz bilgi edinebilirsin.

pekçok kişinin sonra yaparım acelesi ne demesinden kaynaklanıyor. çözümü ise anca şöyle olabilir:

hangi dersi kimin verdiğini bölüm başkanından sorabiilirsiniz, okul başlamadan önce kurulda belirliyorlar.

dersin içeriğini ise hocanın sisteme girmesi lazım ama o da girmemeiş. gidip dersin içeriğini dersin hocasına sorabilirsiniz, ki büyük ihtimal genel bir şeyler söyleyecektir, çok detay vermez.

@mahone bu tamamen iş bilmezlik ve kurnazlık yapmanın birleşmesi.

@yemrem bu adamlar kurul yapmamış bence. bütün sahipsiz derslerin hocası bölüm başkanı gözüküyor. ki böyle bir şey mümkün değil 3'ü çakışıyor zaten.

@a darkness coming, o kurul toplantısını yapmak zorundalar ve yapmışlardır. sahipsiz derslerin aynı hocada görünmesi ise ya sistem ders boş görünmesin diye bir hocayı otomatik atamıştır, yada aynı sebepten bölümdeki eleman atamıştır. yarın öbür gün düzeltirler.

not: üniversitelerde bu dönemler hem akademik hem idari işlerin yoğun olduğu dönemler. ayrıca her ne kadar görev dağılımı yapılmış gibi görülse de işler genelde birkaç kişinin üzerine yıkılıyor. ders içerikleri, hocaların sisteme girilmesi vs. görece olarak daha önemsiz konular olarak görüldüğünden erteleniyorlar. öncelik diğer işlere veriliyor.

atıyorum aynı boy aynı kiloda;
biri hiç spor yapmamış
biri 2 sene önce bırakmış
biri de halen spora devam eden vücut tipleri herhalde aynı besin takviyeleri almayacaktır.

bence protein tozu, glutamin ve bcaa üçlüsü bu işin olmazsa olmazı gibidir. yani hakkaten bu işin hakkını vereceksen. sosyete body'si yapacaksan gerek yok tabi.

@cekilmis gayfe
üstadım benim sorum da şu. glutamin olmazsa olmazı çünkü şu aşamada devreye girer kaslarda şunu sağlar gece alınmalıdır vs vs..

kulak dolması şeklinde geliyo bilgiler ama bilimsel olarak kategorize edilmiş bir yer göremedim.

olmaz mı hocam ne bilgi kirliliği. gayet iyi siteler var. internette yararlı bilgiler var.

ama anladıgım kadarıyla siz bu konuya oldukça yabancısınız. bu yüzden kafanız karışmış. ben böyle hissettim yazdıgınızı okuyunca.

eğer bir spor geçmişiniz var ise sporcu beslenmesi nasıl olur vs gibi konularda da bilginiz vardır diye düşünürsek, sizin spor (vucut geliştirme) ile bir geçmişiniz yok ve yeni başlayan biri olduğunuzu tahmin ediyorum. eğer yanıldıysam düzeltiniz.

dolayısıyla sizin bu ürünlere girmeden önce, daha kat etmeniz gereken çok yol var. o yolları kat ederken zaten bu merak ettiğiniz şeyleri ister istemez öğreniyorsunuz ve fikriniz oluyor.

bunların haricinde bodyforumtr yi kurclayarak bilgi edinebilirsiniz. sıfırdan başlayanlar için güzel bilgiler bulabilirsiniz.

edit. orada tüm besinlerin ne ne oldugu ne işe yaradığı vs gibi bilgiler mevcut.

www.bodyforumtr.com
en doğru bilgileri bu siteden edinebilirsin.

@mahone
üstat aslında yeni değilim fakat takviye konusunu bilimsel bir şekilde sıfırdan öğrenmek istiyorum. senede 3 ayı geçmemek suretiyle aralıklı olarak 6 7 yıldır salonlardayım.
gıda takviyesi kullandığım satıcılarla diyalog şu şekilde gelişiyo.

-abi benim whey bitti. ne verceksin antrenmanları artırdım
+tamam kardeş al glutamine başlayalım.
-bunla bunun farkı nedir abim neden wheyi bıraktım.
+kardeş bu daha iyi ileriki aşamalarda.
-(vay ag)...

halbuki şunu istiyorum:

-kana hızlı karıştığı için antrenman sonrası hemen whey içiyorum ama bitti. şimdi yüksek ağırlıklara geçmek performansımı artırmak istiyorum. atp seviyesini yüksek tutmak için BCAA aliyim ben.
+peki gardaş..

böle kategorize bilgileri bulmak için tavsiye nokta atışı site ya da web sayfası önerisi istiyorum.

@cekilmis gayfe
@mahone

www.bodyforumtr.com

tam da kastettiğim şekilde açıklama yapılmış bir metin. çeviri makaleler kısmını inceleyeceğim çok teşekkürler.

Kreatin dışında hiçbir supplement'e ihtiyacın yok. Bu kadar yeniysen muhtemelen ona da ihtiyacın yok.

arnold +1.

merak ediyorum diyorsan youtube kanallarına(savaş cebeci, kenzo karagöz vs.) bak. supplementleri anlatıyorlar. bu arada birkaç siteye baksan anlarsın neyin ne olduğunu. ne işe yaradıkları belirsiz olan ürünler değil supplementler.

Whey: Bir porsiyonunda 22 gram protein bulunan bir ürün. 100 gram tavuk göğsüne denk gelir. Başka bir numarası yok. Fakirsen yemeğe yatırım yapamıyorsan alır kullanırsın.

Kazein: Süt proteini. Daha geç sindirilir. Genelde gece yatarken kullanılıp vücudu proteinsiz bırakmamak için kullanılır fakat bir sike yaramaz.

BCAA: Üç dallı aminoasit zinciri: Lösin, Valin ve İzolösin. Lösin hiç karaciğere falan uğramayıp direkt kaslarda metabolize olduğu için kas gelişimi artırdığı kabul görür.

Glutamin: Antrenman sonrası toparlanma sürecini kısaltır.


Bunların hiçbiri bir sike yaramaz. Bunlara yatıracağın parayı gidip ete/yemeğe yatırabilirsin. Bu şekilde daha çok verim alırsın. Bu çok faydalı şu olmazsa olmaz denilen şeylerin hepsi supplement firmalarının pompalaması. Bunların hepsini besin yoluyla alabiliyorsun yeterince, ekstra almana gerek yok. Ekstra alabileceğin tek ürün kreatin olabilir. Zira günlük 5 gram kreatin için yaklaşık 10 kilo kırmızı et yemen gerekir. Bu da mümkün olmayacağına göre kreatin alabilirsin. Kreatin de antrenmanın ilk saniyelerinde (5/10 saniye) ADP formuna dönüşen ATP'yi daha kısa sürede eski halene getirmek için kullanılabilir. Onun dışında kalan ürünlerin hiçbiri gerekli değil.

@Golden Ratio

Cok tesekkurler tam bunun gibi bir kaynak arıyordum.

@arnold schwarzeneger

Dogru soyluyorsunuz tam hakim degilim fakat bilgi sahibi olmak istiyorum kullanmaktan ziyade. Eger ilerde bir gün ihtiyacim olursa kulaktan dolma bilgilerle yanlis birsey yapmamak icin

@papillon7

Videolar gercekten her seyi anlatmis tane tane. Cok tesekkurler

@angelus

Bilgiler icin cok tesekkurler

Şunu ne zaman görsem istemsizce gülüyorum. Çok sevgi dolu bi kedi.
youtu.be

www.youtube.com

www.youtube.com

instagram.com

www.youtube.com

İngilizce biliyorsanız,
www.youtube.com

www.youtube.com

kaç yaşındasın?

28

Hangi ildesiniz?

istanbul

hocam araba kullanmayı biliyor musunuz? eğer biliyorsanız ondan çok daha kolay.Denge işini çözerseniz kolaylıkla olur.Ama üstüne gidin duserim falan diye cekinmeyin.

abi baya basit bir olay aslında. Biri sana öğretemez pek kendin öğrenmen lazım. Bu alışma tekerlekleri var normal bisikletin arkasına takıyorsun devrilmeni engelliyor. Onlardan tak, bir kaç saatte öğrenirsin benim tahminim. Taş çatlasa 1 hafta günde bir kaç saat çalışmayla.

cok özür dilerim, ama arabayla baglantiyi cözemedim ben.

söyle oluyor, 2 yan tekerlek aliyorsun, arka tekerin sagina ve soluna, bunlarla bir süre sürüyorsun, saga sola gidebiliyorum, hizli gidince destek tekerlere gerek kalmiyor diyorsun, onlardan birini cikartiyorsun. böyle kullanirken mesela dengeni yitirmeye mi basladin, tekerin oldugu tarafa yatip kurtariyorsun kendini, bir noktadan sonra bu tek kalan yardimci tekeri de cikariyorsun, sürmeye basliyorsun. tekerler olmadan da farki kalmamis oluyor senin icin bu sürecte.

bu ufak cocuklara ögretilen sekli.

ben ve bircok tanidigim su sekilde ögrendi. ufakken sana büyüyünce de biner seklinde "essek" kadar bisiklet aliyorlar ve destek tekerleri yok, 2 teker, gayet normal bisiklet iste. bir süre binemem düserim bacaklarim degmiyor düsersem kendimi kontrol edemem diyorsun. sonra biri sana yardimci olacagim diyor, binmene yardimci olacagim diyor, sen biner binmez birakiyor, sen de biraksa da gidiyorum hehe diyor, 5 adim ötede düsüyorsun. ama 2. denemende düsmüyorsun, böylece ögrenmis oluyorsun. 1 saatte yasaniyor tüm bu sürec.

anahtar su: destege falan gerek yok, kazik kadar adamsin, düsmekten korkmayacaksin. korkarsan gidonu titretirsen agirligini dengeni bozarsan, korkup cok yavaslarsan düsersin. basican pedala gidicen dümdüz. korkacak kacacak yardim gerektirecek bir sey yok. micirda, kumda karda camurda degil, asfalt zeminde ilk denemeleri yapin. mümkünse hafif bisiklet vs olsun, bagciklari zincire falan takilmayacak kadar sikica sarin, oldu bitti. yok püf noktasi falan baska ögrenmenin.

öeh be arabayla ne alakası var. yahu 28 yaşında zaten bisiklete binmeyi biliyorsundur iç güdüsel olarak. al kendine bir bisiklet gez dolan. o yukardaki paragraf ne ya milletin hiç mi işi gücü yok bisiklet sürmeyi büyütüyorlar.

bisiklet sürmeyi öğrettiğim insanlar 25-35 yaşları arasındaydı ve 15. dakikanın sonunda kendi başlarına pedal çevirebilecek duruma geldiler. yan tekerleğe hiç bulaşmayın zaten sizin ağırlığınız için tasarlandığını ve pratik olduğunu düşünmüyorum. ankara'da olsaydınız sizinle de çalışırdık.

deneme yanılmayla takip ettiğim yöntem:
#bisiklet üzerinde olmayı hayal etmek
#yardım ile bisiklet üzerinde denge bulmak
#bisikletin hareket etmesi için tasarlanan bir araç olduğunu unutmamak
#yardım ile pedala devamlı basmak

tek başına hareket ettikten sonra da dur-kalk, dönüş, vites.
kask, dizlik ve dirseklik edinmenizi tavsiye ediyorum.

edit: bi de eldiven, hem motive edici hem de düşerken yere ilk elleriniz temas ediyor.

düşersen birşey olmaz denmiş ama
büyük insan ile küçük çocuğun düşmesi bir değil (kilo, yükseklik, hamlık)
ciddi yaralanabilirsin. dikkatli olmak lazım.

cinsiyetiniz kadınsa facebook'ta "bisikletli kadın insiyatifi" diye bir grup var. orada bolca etkinlikler, eğitimler oluyor. tavsiye ederim.

seni rahatsız etmiyorsa devam et. nasıl rahat ediyorsan öyle yap, olmazsa olmaz bir şey değil.

proteini sindiremeden spor yapmis oluyorsun. kasa donusmez yani.
oyle biliyorum ben.

Öncelikle yemekten hemen sonra yemeğin enerjisi gelmez, zaten sindirilip kana karışması 2 saat sürüyor. Seninki pskolojik olabilir, kan şekerinde bir sorun olabilir, vs. Nedir bilmiyorum ama bir sıkıntı var bu işte.

Ayrıca yemekten 2 saat sonra yine acıkıyorsan da bir sıkıntı var.

Ama en nihayetinde, asıl soruya dönersek, yemekten hemen sonra spor yapmanın büyük bir zararı yok. Sadece yararını az görebilirsin. Ama böyle mutluysan devam et.

Yine de yediğin yemeğin enerjisini hemen değil birkaç saat sonra alırsın, sende psikolojik etkisi veya fizyolojik bir sorun olabilir. Ben olsam ilk yapacağım şey açlık/tokluk kan şekerimi ölçtürmek olurdu.

Amacin yag yakmaksa da, kas insaa etmekse de, yaptigun sey yalnis. Uzman bir hicaya danismani tavsiye ederim. Bu beslenme sekli ile amacina ulamazsin.

Aclik olcturdum normal cikti. Toklugu bilmiyorum.
Fakat enerji konusu kesinlikle psikolojik degil, defalarca test ettim ve sadece antrenmanda da degil. Kesinlikle 2 saat surmuyor. 15dk kadar bir zaman aliyor ki bu da yemekten kalkip lavaboya girip ciktiktan sonraki siralara tekabul ediyor.
2 saat sonra acikmam zaten normal degil biliyorum ama boyleyim.

Proteine spordan sonra ve ozellikle hemen sonraki ilk 1 saat icinde ihtiyac oluyor diye biliyordum.

Amac kilo almak ve kas insa etmek.

proteini sindiremeden olayı yok. yani spor yaptığın tam o esnada acilen protein almazsan yalan olmuyor. o kadar saniyelik işler değil. spor yaptığın esnada vücutta kas hücrelerin zarar görüyor. bir dahaki sefere aynı harekette zarar görmemen için dinlendiğin sürede onarım/gelişme oluyor. o esnada da proteine ihtiyacın var. spordan sonra protein almanın esprisi bu.

yemek yedikten sonra spor yapmayın denmesinin sebebi yemek yedikten sonra kanın mideye hücum etmesi. spor yaparken senin o kanı kaslara ulaştırman lazım ki oksijen gitsin ve enerji elde edesin, böylece o hareketleri gerçekleştirebilesin. senin durumun neden öyle oluyor anlamadım, ama yemekten sonra spor yapmayın bu yüzden derler.

ne yap kısmına bir öneri getiremiyorum bilgim yok, bildiğim şeyleri açıkladım sadece.

İhtiyacın olduğu için değil, çok ve kalitesiz karbonhidrat tükettiğin için 2 saat sonra acıkıyorsun.

bu "nasıl rahat hissediyorsan öyle takıl" konusu değil. yemek spordan sonra yenir, aksi takdirde sporu hiç zorlanmadan belki daha kolay bir şekilde yapıyorsan dahi yaptığından aldığın verim azalır, çalışman boşa gider. tehlikeli / tehlikesi geçtim oraya girmiyorum ama spordan aldığın verim açısından, haftada 3-4 defa iş çıkışı verdiğin emeğin hakkını alamazsın. yemen gerekiyorsa bile çok hafif sağlıklı atıştır, salatalık, çalışma öncesi shake filan ye/iç. spor çıkışı da asıl yemöeğini yersin.

2 saat sonra tekrar acikmaktan sikayetim yok, aksine memnunum. Kafama takilan kismi yazdigim gibiydi. Tesekkurler.

sittiret kilo vermek kolaydir ama kilo almak zordur. sakin ola kilo almak icin fastfood dur, cikolatadir, sekerdir ekmektir gibi zararli besinlere yonelme, kilo almak istiyorsan dengeli, besin degeri yuksek besinler yemen ve uzun bir sure yemen gerekli. yani disiplin ve butce isteyen bir is.

valla baya zayıfmışsın ya. en iyi kilo alma yöntemi yağlı yemekleri yiyip yatmaktır. ertesi gün de mümkünse uyuyabildiğin kadar uyu.

bol besinli proteinli bir diyet ve vücut geliştirme senin için cevap ama çok zayıfsın önce bir doktora git tahlil rica et.

(git:www.eksiduyuru.com ) burayı da okuyun

Tek yol diyetisyene gitmek. Her metabolizma farklı çalışıyor. İyi bir diyetisyenle 3-4 ayda toparlarsın.

kilo al.

önce sigarayı yavaş yavaş bırakmaya çalış. 6-7 öğün yiyip yatmak sana sadece göbek bölgesinden kilo aldırır o da çok kötü durur.

spora yazıl. spordan sonra düzenli beslen. ben öyle 4 kilo aldım 1 ay içersinde.

bol bol protein içeren bir yeme düzeni oluştur kendine.

Bence 22 tam da metabolizmanın yavaşladığı kişinin kilo almaya başladığı yaş. Bence hiç kasma gelecekte bir gün göbekli bir aMca olmak yerine zayıf bir delikanlı gibi görün.

cips, dondurma ve kola. bunlara aban akşamları. kilo alırsın ama göbek yapar. ve sağlıklı değil. ama kiloya biraz vurdun mu bırakırsın yemeyi.

Oncelikle boya gore kilon inanilmaz dusuk. O yuzden ilk yapacagin dontora git. Tahlil vs yaptir. Hormonlarin normal mi onu ogren. Ki bence normaldir herseyin. Ama yine de emin ol.

Ardindan buradaki bazi kendini bilmezlerin dedigi gibi abur cubur yemeye baslama sakin. Yapacagin sey spora baslamak. Protein ve kaliteli karbinhidratlarla beslenmek. Protein agirlikli bir beslenme ile birlikte vucudunu spor yaparak gelistirmeye basla. Senin tipindeki adamlar ideal kiloya, kaliteli sekilde kilo alarak ulasinca inanilmaz guzel vucuda sahip olurlar. Sen de oyle ol. Nasil beslenecegine dair hersey internette mevcut.

oha cidden aşırı zayıfsın, önce doktor +1.

sonra, ben 180cm boy 63 kg idim, şu an 75kiloyum. Naptım? 1 küsür yıldır spor(vücut geliştirme) yapıyorum(ara verdiğim oldu), günde 3 düzenli öğün yemeye çalışıyorum(+1-2 ara öğün fındık fıstık ceviz vs). Akşam yediğim cips çikolata bisküviyi kesemedim ama napalım :/ ha ilk aydan sonra Optimum Serious Mass weight gainer kullandım, büyük 5.4kg olanından. O baya etkiledi diye düşünüyorum ama çok şeker(karbonhidrat) içeriyor tabii ama hayvan gibi protein vitamin mineral de var vücudu toparlamaya da yarıyor. Eğer böbreklerde sorun yoksa ve bol su içersen sıkıntı olmaz diyorlar bende de olmadı ama bilemem tabii doktora da sorun. Ha ama spora, düzgün beslenmeye EK olarak bu. Zaten yeterince düzgün beslensen gerek bile kalmaz belki...

Sadece ve sadece caninin cektigini yemeni oneririm. Ve aciktiginda hic vakit kaybetmeden derhal yemege saldirmaniö yemek esnasinda da biriyle konusmamani ya da tv vs. izlememeni.
Gelecekte gobekli olmaktansa zayif bir delikanli olarak kal kismina katilmiyorum, kilo almaya calis kesinlikle.
Tekrar ediyorum, sadece caninin cektigi seyleri ye ve canin cektigi anda derhal ye. Maliyletli olacak ama bende ise yaradi.

VG + bokunu çıkarmadan carb backloading.

sık sık, az yemek.

Ikinci paragrafta yazdiklarina bakarsak, senin gibi birisnin kilo verebilmesi mumkun degil.

Kilo verme de alma da irade ve disiplin herektiren bir surec. Bunlar da sende yom,kendin yazmissin.

Durumumuz benzer. Bence Dukan'ın kitabını al Tek yapman gereken günde 20 dakika yürüyüş, her diyette olduğu gibi şeker ve yağ yok Protein ağırlıklı aç kalmadan besleneceksin. Dilediğin kadar çok yiyebilirsin. Kitabı alıp okumam öneririm.

Eğer bunları yapamam diyorsan, bir diyetisyene danış. Diyetisyen sana ölçüsünde olmak üzere pasta ya da börek bile verebilir. Ama Dukan elbette daha hızlı sonuç verir. Diyetisyen ise daha sağlıklı. Umarım yardımcı olabildim. Ben hem Dukan diyeti yaptım hem de diyetisyene gittim

günlük tükettiğin kaloriyi say belirlediğin kaloriyi geçmemeye çalış.
kilo ağırlığının 3'te 1i kadar su iç. 75 kilo isen 3 litre.
akşam yemeğinden sonra bişey yeme. özellikle abur cubur. hatta sen hiç bişey yeme.
bi de sabah yürüyüşü ekleyerek 1.5 ayda 83ten 75e düştüm. tartım bozulduğu için son durumumu bilmiyorum.
kendini engelleyebiliyosan şekerli hiç bişey tüketme.

hayır benim anlamadığım şey neden 3-4 ayda verilmesi gerekiyor? bi yere mi yetişilmesi lazım?

kilo verme konusundaki başlıkların tamamı hep bir "mühlet" içeriyor. sanki o süre dolduktan sonra 10 kilo verilemediyse yeniden delicesine yemeye başlanacakmış gibi bi durum var ortada.

cevap verilmeyecektir. her zamanki gibi.

tam olarak yeme alışkanlıklarını bilmiyoruz ama olaya düşük karbonhidrat olarak yaklaşma. (düşük karbonhidrat ye diye et dışında bir şey yeme diye çığıranlardan değilim, karbonhidratları tamamen diyetimizden çıkartmanın sağlıklı ve sürdürülebilir olduğuna inanmıyorum. zaten bir çok yerde bunun zararlı olduğunu anlatan yazılar var.)

"kötü karbonhidratlar", "şeker", gazlı içecekler, işlenmiş gıdalardan uzak dur. yoğurt, peynir, fındık-ceviz vs yemeye çalış ve az meyve ye. öğünlerde de günde en az bir kez protein (nedir bu? yumurta, et, tavuk, balık) bulundur.

spor olayına gelince insan spor yaptıkça endorfin ve serotonin salgılıyor. yaptıkça yapası geliyor. yürüyüşü 5-10 dakikada bırakmamaya çalış. en azından 30-40 dakika yürü. vücut spor yapmaya başladıktan 20-25 dakika filan sonra endorfin ve serotonin salgılamaya başlıyor çünkü. (küsüratlı yazdım, bilimsel konuşuyormuş gibi olsun diye ama işte buna yakın rakamlar.)

karnım doysun olayına gelince karbonhidratlar değil asıl proteinler insanı doyuruyor ve uzun süre tok tutuyor.

Aç kalmadan spor yapmadan 4ayda, 3kilo verilir.

On kilo ise hedefin vade bir yıl

Kusura bakma, biraz ac kalacaksin vermek istiyorsan.

Bonus: blogs.plos.org

beslenme konusunda bilinen ve yapılması gerekenler genel olarak verilmiş, ben de bahsettiğin ataleti kırma adına beslenme harici öğeleri de gözden geçirmeni öneririm. Gündelik hayatında rutine girmiş veya rutini bozan alışkanlıklarında yapacağın dönüşümler de bu ataleti kırmana yardımcı olabilir. Örneğin, günlük pc-tv karşısında geçirilen vakit, uyku saatleri, stres, kafaya takılan çeşitli prb. vs.

Dışarı çıkmaya üşeniyorsan Leslie Sansone diye Youtube'da ara, evde yürüyüş yapabiliyorsun. Haftada 3 gün yapınca fark ediyor.

www.youtube.com

hak ediyorlar buket olayında da aynı şey olmuştu.

yurtdışında bu olay nasıldır bilmem. ancak şöyle birşey var, başka ülke kültürü/anlayışı vs buna müsaittir, abes kaçmaz. insanlar yardım edebilir falan filan.

ama bizim burada "ben amerikada müzik okuyacağım bilmem kaç yüzbin dolara ihtiyacım var bi yardım edin" diyerek millet para toplamak istersen hoş karşılanmazsın. sözlükte başlık açarak ve söz konusu kişiyi sanki abarta abarta göklere sığdıramayan şekillerde överek bunu yapmak fazlasıyla aptalca geliyor ve sinirlendiriyor. yolda görsem ağzının burnunu kırmma ama burada yazdıklarımı söylerim

millet bu özgüveni kendinde nasıl buluyor anlamıyorum. yaşadıkları toplumdan nasıl bunu isteyebilecek kadar rahat ve yüzsüzler anlamıyorum. kendilerini nasıl bu kadar övüp göklere çıkarabiliyorlar anlamıyorum.

ceyhun mudur nedir ne yaptığı müzik bi boka benziyor, ne sesi harika ne de ingilizcesi iyi. ama adama bak, sözlüğe gelip kendisi ya da bir arkadaşına şunları yazdırmış;
"ceyhun belki de sizin sayenizde dunyaca taninmis bir muzisyen olma yolunda. iyi ki varmış diyeceğiniz bir albüm dinlemek istiyorsanız bu albümün öncüsü olmak için siz de şimdi katkı verin."

bu nedir allah aşkına ya?

Millet olarak linç etmekte üstümüze yok zaten.

İçeriğini okumadım, sinirlerimi bozmak istemiyorum ama bence hiçbir gönüllülüğe dayalı bir iş linç edilmeyi hak etmiyor. Yardım zorla alınmıyor çünkü.

Hiç kimse, hiçbir şekilde linç edilmeyi haketmiyor bence. Ancak ben de böyle kampanyaları saçma buluyorum. Bence bu kadar tepki toplamasnın nedeni de, genelde bu tip kampanya açan insanların hiçbir özel yeteneği ya da başarısı olmuyor. Hatta (mesela bu örnekte adam odtü endüstri, bilkent mba diyor demek ki en az orta sınıftan) muhtemelen elindeki olanakları bile değerlendirememiş oluyorlar ve (diğer ülkelerden de burada ayrılıyoruz bence) buralarda bir çok kişinin böyle hayalleri ve en az bu örnekteki kadar yeteneği (hatta bazen daha fazlası) var ama hiç kimse hiçbir hayalini gerçekleştiremiyor zaten, imkansızlıklar yüzünden. E zaten herkes bu durumdayken, sıradan bir insanın çıkıp da hadi beni gönderin demesi bence saçma oluyor. Hani bir yerlerden üstün bir başarı, bir burs kazansa, başka bir kaç şey eksik kalsa neyse. Ayrıca böyle şeyleri düzeltmesi gerekenlerin de ekşisözlük'te, duyuruda falan ortalama insanların değil, devletin ve zenginlerin olması gerektiğini düşünüyorum.
He indiegogo'da da açmış zaten, müziği o kadar iyiyse zaten para toplar.

dilencilikten çok bir farkı yok. ben de sevmiyorum o kampanyaları.

"ben ceyhun 26 yasindayim odtu endustri muhendisligi mezunuyum ve bilkent universite'sinde mba yapmaktayim."

2 yil egitimiyle ilgili yuksek bir mevkide calisarak sulalesini amerika'da muzik okuluna gonderebilir. bu linci hakediyor. ulkenin %80'i isci-memur cocugu olunca boyle simarikliklar insani deli eder haliyle.

bak kardeşim burada da var öyle bir kaç uyanık.

yok işte hayalim şuraya gitmek bilmem ne diye kampanya açıyor, şu para toplanan sitelerde. parayı alıp taksim'de içmelere gidiyor.

man o to, ben buradan, sözlükten onlarca kez yardım ettim. yarısından fazlası dolandırıcı çıktı. iyice araştırın yardım ederken.

hak etmiyor.
dilencilikse dilencilik, şımarıklıksa şımarıklık evet, millete giren çıkan ne onu anlamıyorum.
asla böyle bir kampanyaya destek vermem orası ayrı ama destek veren varsa da bana ne, size ne?

heff, şu tatlı su humanistleri beni geriyor. he, dünya daha güzel bir yer olacak sizin yüzünüzden evet, azot döngüsüne katılacaksınız ve kimse hatırlamayacak yaptıklarınızı, kabul edin artık şunu.

olay modern dilencilik, madem yetenekli, burslu olarak kazansın orayı, yok öyle 3 kuruşa 5 tane yumiyum.

haklı tepkidir, normal.

@devorgilla the gunslinger, hümanist değilimdir, zira insanların kafasına vura vura "bana ne" demeyi öğretmeyi düşünüyorum.

bilip bilmeden insanların aklını karıştıramazsın?

yırtarım aağğzını desen tam olacak.

insan ol bilader.

1- herkesin hayatına kimse karışamaz.
2- hümanizm kavramının "insan sevgisi" falan sanılmasına karşıyım. hatta bütün insanlar ölse keşke.
3- kıskançlığa karşıyım. kıskanmayın. (biz gidemiyoruz, o da gitmesin:S )

kesinlikle hakediyor.
adam sikindirik bi sebepten gelmiş benden para istiyor. beni geriyor. sonra bu özgürlük oluyor ben bunun hakkında yorum yapınca linçci oluyorum.
linç ne?
benim bunu dilencilik olarak görmem.

dilencilik ve duygu sömürüsüyle birşeyler elde etmeye çalışıyor, hem ekmeğim bütün dursun hem karnım tok olsun diyip risk almadan başarı elde etmeye çalışıyorlar.

not: bu arada sesi çok kötü bir dakika anca dinledim. şarkıyı açmadan daha pozitiftim bu sesle hayale bak dedim galiba dediğiniz linç akımına bende dahil oldum.

@optum kib bye, yetenek fukarası bir tip kendi çapında bir sitede kampanya açtığında sana giren çıkan bir şey olmuyor özünde, yani çok rahatsız olduysan siteyi açmazsın ya da destek olmazsın, işine bakarsın. dolayısıyla adı özgürlük oluyor tabii. ayrıca senin onu eleştirmen de özgürlük, küfür de edebilirsin, bir şey dediğim yok ki. saçma geliyor sadece.

ekşide başlığı açılmasa şu an kimsenin adamdan haberi olmayacaktı. şimdiyse binlerce kişi gördü. arada illa ki beğenenler çıkacak, yardım edecek.
netice itibarıyla adamın da işine geliyor bu durum.

@soso

soru sormuşsun, fikir istemişsin, fikir beyan edenlere karşı "size ne", "sana giren çıkan yok" gibi şeyler diyorsun. ben bu işi anlamadım. madem düşüncen bu çizgide, bunu "merak" ve "fikir alış verişi" formatından çıkarıp "neden böyle yanlış düşünüyorsunuz" diye baştan sorsaydın ve insanlar da kampanyanın muhatabına değil, sana cevap verseydi.

26 yaşında ODTÜ mezunu endüstri mühendisi bir adam Amerika'da müzik okumak için yardım topluyorsa o adam benim için orospu çocuğudur, linç edilmeyi de hak ediyor. Bu ülkede mayına basıp kolunu bacağını kaybeden çocuklar var, onlara protez yaptırmak için para toplasınlar amk. Göt oğlanına bak Amerika'da müzik okuyacakmış. Çalışsın parasını biriktirsin siktirsin gitsin ondan sonra müzik mi okuyacak astronot mu olacak ne yapacaksa yapsın yavşak.

@uuth, daha baştan bize ne demişim zaten, fikrim az çok ortada değil mi? diğer yandan kimsenin yazdığı fikre bir şey söylemedim farkındaysan. sadece "adı özgürlük oluyor, biz deyince şöyle oluyor" gibi bir yaklaşım görünce ona cevap vermek istedim.

@man o to, burada laf edenlerden biriyim, dolayısıyla cevap hakkım var sanırım. fikir sorulmuş, "şımarıklık" demişiz bir çoğumuz. bilkentte mba yapan bir adamın amerikaya müzik eğitimi almaya gitmek istemesi ve bunun için de ekşi sözlük'te kampanya başlatması falan dünyanın her yerinde şımarıklıktır. bu ülkenin okullarını hakeden insandan önce işgal edip sonra da olmuyo böyle ben müzik okumaya gidicem bana para verin demek şımarıklıktan öte bir şey, ama yine de küfür etmiyorum.

öte yandan burada sorulduğu için cevap veriyoruz. işte, okulda veya sokakta evde falan bu heriften bahsetmiyoruz neticede.

tüm bu düşüncelerin ışığında "başkasının muhasebesini tutan boş adamlar" tespitine de hangi kanıyla vardın merak ediyorum. çoğunluğuna başedemediğin bir düşünce karşısında takınacağın tutum bu olmamalı. bu yanlış bir tutum ve umarım sen de farkedersin.

İskandinavya'da yaşasak neyse de bu ülkede ayakkabası yırtık olup okumayan çocuklar varken şımarıklıktan başka bir şey değil.

Çok başarılı adam zaten burs kazanıyor demek ki dandik bir yeteneği varmış.

@soso
ha bi sokakta yolunu kesip para istemiş, ha hergün okuduğum yere gelip para istediğini yazmış. bana giren çıkan yok deyip sokak mı değiştiriyon?

@optum kib bye,

yok artık :) yol kesip para isteyenle şu aynı mı yahu?

insanların iyi niyetini sömürenlerden hoşlanmama hakkımız olmalı.

buna tepki veren herkes kesin okula gidemeyen çocuklar için bağış falan yapıyordur bence.

Hak ediyor. Gerçek hayatta gidip kapısına dayanıp linç edilmeyi soruyorsan hak etmiyor evet ama internette bütün duygularımız x100 oluyor. Yoksa kimsenin nefret beslediği falan yok. "Anaa, piçe bak la buna para mı istenir." diyorsun geçiyorsun sokakta görünce. Elinde klavye olunca dünyan monitörden ibaret oluyor, tek derdin bu adam oluyor. Sokaktaki gibi gerçek hayattaki gibi kafan dolu olmuyor. Bütün zihnini kaplıyor, "Müzik için burs... Kitap alamayanlar... Burs istiyor... 15 bin dolar..."

Bence bu kampanyayı savunanları da linç etmek lazım.

Sakin ol. Bir şey olmayacak.

Şimdi ikimiz de istanbul'a dönüyoruz. Annemle buluşucam. Napalım avukatla mı gidelim polise?

Old Possum :/ Çok sakin ol. Şimdi işi bilen birisi gelir detaylarını anlatır ama 12 sene önce olan bir şey için tek bir sebep üzerinden kimse hapse girmez. Delil olmadan hiçbir ceza alınmaz. En fazla annenin ifadesini alacaklardır. Hiç merak etme. Sakin olman lazım senin.

Cinayet davalarında aklına gelmeyecek milyonlarca şeyi araştırıyorlar da bir hükme bağlıyorlar. İçin rahat olsun.

Sakin ol birşey olmaz.az aksiyon olur hayatınıza :)
5 defa mahkemeye çıktım hep nöbetçide salındım sen düşün ...
Adamlae zaten alismis bu tip durumlara

rahat ol sef, ne isi var annenin hapiste :) tamam hukuk sarsildi da yikilmadi daha :)

o tur ortamlara cok cok yabanci oldugunuz icin biraz urkutucu geldi sanirim size.

Arkadaşlar, hukukçu değilim ama geçmişte öğrenci yurdundaki oda arkadaşımı aradım. Antalya'da hakim kendisi. Bana için rahat olsun. Polis zaten annenin şu anki telefonunu da dinlemiştir, masum olduğunun farkındadırlar. Ama prosedür gereği ifadesini alırlar. Sakin ol dedi.

kağıdı arkadaşıma faxlayacak muhtar. O da işin aslını öğrenecek.

sizi dolandırmaya çalışıyorlar. "şu hesaba para yatırın." falan derlerse sakın YATIRMAYIN.

sakin ol pampa.
birazdan IBAN gönderip temize çıkmanız için para yatırın diyecekler.

hakim mal değil herhalde hocam rahat olun yahu. en fazla gider bir mahkemeye çıkarsınız, geçer gider.

la göz göre göre cinayet işleyen adamlar bile ceza almıyor bu memlekette. yanlışlık eseri adı karışmış kadıncağıza mı ceza verecekler? büyük ihtimalle bir yanlışlık var, kısa sürede de anlaşılır. içini ferah tut.

Bir yakınımın da başına benzer bir durum gelmişti, onun adına telefon hattı almışlar falan o da 60 yaşlarında vs. polise ifade verdi, bitti gitti. hani sıkıntıya gerek yok.

merhaba avukatım, sakin olsun, hiç bir sıkıntı çıkmayacak. benzeri olaylarla çok karşılaşılıyor son dönemde.

çok basit bir soruşturmayla hattın anneniz adına alındığı ortaya çıkacaktır.avukat tutmanıza vs gerek yok, anneniz isterse barodan avukat talep edebilir ifade aşaması için.

belki annen işlemiştir cinayeti, gizli bağlantıları falan vardır
bence annene bile güvenme, olayların dışında kal.

Sakinlestim biraz arkadaşlar. Teşekkür ederim.

anneniz cinayeti ben işledim dese bile nasıl işledin diyecekler, cevap veremeyince inanmayıp salacaklar. o kdr basit bir delile dayanıp cinayetten hüküm verilmez. müsterih olun.

korkma bir şey olmaz en kötü ihtimal telefonun abonelik sözleşmesi getirtilir annenin imzasıyla karşılaştırılır olay ortaya çıkar. Bu arada antalya daki hakim arkadaşın kim acaba merak ettim :)

AYRICA POLİS TUTKLAMAYA gelse yazlıkta da direk anneni bulurdu merak etme. muhtara filan da gitmezdi en azından. ama bi gitsin nedir ne değildir öğrensin.

aynen annen cezaevine girecek.

@infernalcadre Selam. Arkadaş yurttan oda arkadaşimdi. Aslında siyasi görüş olarak çok farklıyız. Kendisi cemaattendi desem anlaşılır sanırım. Kıps :). Eşi de cemmatci ve savcı. Son durumları nedir aslında bilmiyorum. Yıllardır sadece facebooktan görüşüyoruz. Gencecik yaşta hakime oldu diyeyim gerisini sen anla. Özünde ıyi bir kızdı tâbi.

aynısı bizim ofisteki sekreterin başına da geldi. hem de istanbul'daki çok büyük bir cinayet davası ile ilgili, ölen kişi en son onun adına alınmış bir telefondan aranmış. bir gün evine polisler gelmiş, annesi aradı. kız allak bullak koştu gitti. sonuç; tabii ki bişey olmadı.

bu vesile ile adınıza kayıtlı telefon hatlarını turkiye.gov.tr'den sorgulatmanızın önemini hatırlatmakta fayda var. kimlik bilgilerinize karşılık hangi operatörden hangi numaralarla hizmet veriliyor görürsünüz. "olm benim böyle bi numaram yok" diye operatörü darlayınız.

ayrıca hiçbir sıkıntı olmaz, müsterih olun.

kbb doktoru?

şu burun bantlarını bi deneyebilirsiniz bence.

sinüzit abi işte direkt. bende de var. yazın hakikaten çekilmiyor. her yaz denize girip bol bol tuzlu su çekmek lazım buruna. zaten kendiliğinden akıyor o zaman sapsarı. fısfıs falan hikaye. bende bazen çok baş ağrısı yapar, biraz da baş dönmesine neden olur. o zaman antibiyotik çakıyorum. düzeliyorum ama sinüzit kalıyor orada.

Konka hipertrifisi o. Bi nebze normal. Domtora gorun yine de anormal bi durum var mi diye

Bircok magaza partime eleman calistiriyor. Mesela aksam 5te basliyorsun. Aksam ona ladar. Haftada 30 saat parttime oluyor.

Bunlarun haricinde cafe bar isleri de var. Ama eger ilk defa calisacaksan magaza bakmani oneririm.

Ben okudugum donemde turizm okumaninda verdigi bir avantajla kongre turizmi yapan acentalarda parttime calismistim. Tabii turizm okumak sart degil fakat o donemlerde (2001-2002) cok bilinirligi yoktu. Isler gunluk calisma mantigiyla yuruyor. Cok guzel, ciddi tutarlar eline gecebilecegi gibi gordugun, gezdigin sehirler, yediklerin, ictiklerin de kar kaliyor. Tabi bu isin tek handikapi devamsizlik...

bkz: tıp, diş hekimliği.

ajanslar oluyor, el ilanları dağıtıp, fuarlarda falan standlarda duruyorsun onları bi araştır istersen. elin yüzün düzgünse şansın yüksek.

Çevirmenlik yapıyorum, okuduğum bölümle de alakalı. Ama getirisi çok değil benim işimin, piyasada isim yapmaya çalışıyorum.

5 yıldır okuyorum, 5 yıldır da çalışıyorum. bu dönemle birlikte 6 olacak ve okuma bitecek inş. :)

en başlarda çeviri yapıyordum, teslim tarihine kadar iş yetiştiği sürece kimse karışmıyordu ne zaman çalıştığıma. zaten ofise filan gitmek de yoktu, yazıp yazıp gönderiyordum.
sonraları organizayon işlerinde çalışmaya başladım. genellikle yapım ekibinde yer aldım, onun dışında da bazı ik şirketleri aracılığıyla gelen işlerde amelelik yaptım.
sonra biraz daha eli yüzü düzgün işler bulayım dedim ama aradaki boşlukta kısa bir süre garsonluk ve bulaşıkçılık yaptım okulun bulunduğu mahallede.
bir reklam ajansında çok büyük bir markanın kampüs temsilcisi olarak 4 ay çalıştım, koşullar gittikçe sertleşince bıraktım. daha sonra yine organizasyon işlerine döndüm ve okulda yapılan organizasyonlarda çalışmaya başladım, "organizasyon komitesi" denen kurulda yer aldım, organizasyonların en başından planlanması vs işlerini yaptım. aynı zamanda organizasyon sırasında da sahada görevli olarak ve ekip lideri olarak da bulundum.
sonra tüm bunlar olurken üyesi olduğum kulüpten (okuldan) bir arkadaşım bir tv kanalında işe başladı biraz da benim sayemde. ondan 3 4 ay sonra aynı yerde ben de çalışmaya başladım. hiçbir bilgim olmamasına rağmen almışlardı beni. şimdi oradaki 3. seneme hazırlanıyorum. yaz tatilindeyiz biz de, yatışlardayız. :)

edit: ben iş seçerken sürekli olarak bana ne faydası olur diye düşündüm alacağım paranın yanı sıra. bulaşıkçıyken yaptığım işten utanmamam gerektiğini öğrendim, çalıştığım yere aşık olduğum kız sürekli geliyordu filan. organizasyon işinde takım çalışması nedir, ekip nasıl yönetiliri öğrendim. öncesinde de prodüksiyon işleri nedir, nasıl yapılır nasıl iş bağlanırı öğrendim. marka temsilciliği yaparken insanlarla nasıl iletişime geçebileceğimi öğrendim. insanlarla artık hem korkmadan hem de korkutmadan konuşmaya başlayabiliyorum hiç tanımasam bile. tv işinde de anlık kararlar alırken çok kısa sürede en az hasarla atlatabileceğim şeçenekleri nasıl görebileceğimi öğrendim. daima tetikte olmam ve her kelimeyi dinlemem gerekiyor yayın sırasında.

sana da tavsiyem paranın yanı sıra işin sana neler katabileceğini düşünmen. çok kişi işsizlik çok yea diyor ancak bahsettiğim kalifikasyonlara sahip kimse işsiz kalmıyor. g.tüme zor gelmese çalışmak mesela şu yaz tatilinde de ekstradan çalışacaktım ama ulan iki ay ücretli tatil yapıyorum daha ne dedim boş boş yattım.

yazları alanya'da otelde barmen olarak çalışıyorum (gerçi son iki senedir gitmiyorum)
freelance çeviri, transkripsiyon, proofreading falan yapıyorum.
bu sene de ebeveynlerin memletine, fındığa geldim. baya fındık var :D

Ben özel ders veriyordum. 7 yaşında çocuğa da, 16 yaşında çocuğa da ders vermişimdir. İyi para geliyordu ayda 3 4 öğrenciden

ben yolladım 5-6 tane. 2 hafta falan oldu haber yok.

Daha sakin bir şekilde arayıp izinli veritabanlarından silmelerini isteyebilirsin. Ya da şikayetvar a yazabilirsin. Gerçi ben yazdım Namlı market diye bir yer sabahın köründe msj gönderirken. Hiçbir şey değişmemişti aylarca. Ama bu yıl hiç gelmedi neyse ki.
Bak: Çıkmak için Pizza Hut yazıp 3347'ye gönderin.
www.sikayetvar.com

@domuz

bu adamların yeni çıkan kanuna rağmen insanları izinsiz mesaj veritabanlarına yükleyebilme cesareti sinir ediyor beni. o kadar büyütecek olay değil de yanımda olsa pizza hut elimin tersiyle patlatırdım bi tane. ben mesaj atmak zorunda mıyım kaydolmadığım yerden kaydımın silinmesi için. mesajda o ek vardı zaten ama kaale bile almadım, sonuç veriyorsa direkt şikayet edecem herifleri.

Şu an baktım da benim telefonda sadece bugün içinde, bu saate kadar gönderilmiş 9 tane reklam mesajı var. Kimsenin kanun falan taktığı yok demek ki. Et yine şikayetini rahatlamak için şimdilik ama bitmiyorlar.

Nereye nasil sikayet ediyorsunuz bana da soyler misiniz. Bir wyerden her sabah istisnasiz mesaj aliyorum. Kendilerine mail attim. Ancak degismedi. Bu durum aylardir devam ediyor. Tum mesajlarda duruyor telefonumda.

@mahone, tiss.gtb.gov.tr burdan

Yaptigin programa bagli. Sen istedigin fit gorunume ulastin diyelim o fit gorunumde 15 kiloluk agirlik kullaniyordun kollarin icin diyelim sen bununla yetinmeyip 20 ye falan gecersen kollarin bu sefer de 20 kaldirabilmek icin gelisecek.(tabi bu vucudunun diger bolumleri icin de gecerli)

Yok kas kutlemden memnunum dersen kardiyo yaparak temel agirliklari kaldirarak isini halledersin.

Sekle girmen icin zaten kaslarinin sekil ve hacim kazanmasi gerekir. Yani sekle girmiyim ama kas yapayim demek biraz garip. Merak etme oyle hemen zaten arnold olcaka halin yok. Olamazsin da. Ilk defa yapacaksin bir de bu isi.

yani, ama spor yapınca zayıflar mıyım kilo mu alırım bilmiyorum. 170 cm, 70 kiloyum şu an. sadece toparlama amacıyla gidicem.

Miyofibril hipertrofi çalışırsan kas liflenir bölünür ve iyileşir, bu kas kütleni hacimsel anlamda çok büyütmez kas liflerinin sayısını artıracağı için hem güçlenir hem de vücudun şekle girer.

nasıl oluyor bu çalışma tarzı? salonun sahibi anlar herhalde.

sadece görünüm düzgünleşsin yeter. öyle kas hevesim yok. sonra da o görünümü korumaya devam tabi.

aşırı kas zaten sandığın gibi kolay olan bir şey değil. bir yılını sadece spora versen yine de rahatsız olacağın derecede aşırı kasa sahip olamayacaksın. aşırı kasım olmasın diye de 4-5kg ile çalışırsan zaten bir şekle de giremezsin.

yapabileceğin tek şey adam gibi bulk programı uygulayıp daha sonra da definasyona girmek. yani 1 sene adam gibi body yaptıktan sonra bir definasyon programı uygulayıp uygun seviyede kilo verirsen gayet fit ve güzel bir vücuda sahip olursun. yoksa 40kg kaldırabiliyorken daha az kasım olsun mantığıyla 20kg çalışırsan bir bok yapamazsın, kasın falan da gelişmez. başka bir yol olarak da, direkt yüzmeye gidebilirsin.

Güç çalışması yapman gerekir. Yüksek ağırlıklarla az tekrarlı çok setli çalışmalar. Yani 60 kiloyla 3*8 tekrar yapmak yerine 100 kiloyla 7*5 gibi çalışmalar. Klasik bodybuilding çalışmaları sarkoplazmik hipertrofi şeklinde etki gösterir. Bu, kasların içine sıvı toplanması yarattığı için hacimli büyük fakat nispeten yumuşak bir vücudun ortaya çıkmasına neden olur. Miyofibril hipertrofide kasların daha sert görece olarak daha estetik ama daha az hacimli olmasına neden olur. Tabii ekstra olarak gücün de maksimum artışı bu çalışmayla birlikte gelir.

bir de başlamadan önce bir kontrolden geçeyim değil mi? kalp falan?

sigara kulanıyorum çat diye gidersem ya? kendimi bildim bileli idmansızım şimdi öyle yük altına girecem falan...

Ab uyeligi haberleri tamamen halki mesgul etme, gundemi mwsgul etme amacli ve haber bultenlerine malzeme olsun, vakit gecsin diye yapilir. Imaj yaratmak icin milletin anlamadigi kelimelerle susu pusku anlatilir.

Abye uye olmayacagiz hicbir zaman.

isid'e, esad,a, 2.5 milyon kimligi belirsiz suriyeliye falan komsu olabileceklerini dusunmek biraz polyannacilik. hatta otesi.

hükümetin "biiiğz.. orta asya'nın bağrından kopup gelen xysdcsszxz.. kendimize yeteriiiiğz.." diyerek üzerinden gündem değiştireceği/oy avlayacağı güne kadar beklemede tutuluyor.

bisey olacagi yok. rte'nin demokrasi hakkinda dedigi gibi, inecegi duraga gelince indi. ab'ye tam uyelik bahanesi ile ordu'nu kolunu kanadini kirip tamamen sivil yonetime tabi hale getirdiler (bkz: ergenekon) (bkz: balyoz) ha ordu dedigin seyin sivil yonetime tabi olmasi, alakali alakasiz "bizce pilav sehriyesiz yenmeli" gibi her konuda cikip fikir belirtememsi gerekir saglikli bir demokraside. ancak bizde bir kendini geri cekmekten cok yarisini tutuklayip boyun egdirme oldu.

e adam amacina ulastiktan sonra da pek umursamiyor ab'yi simdi. (bkz: ab kendi isine baksin)

Askere güvenen son zamanlarda seni gördüm. Genel olarak askerlik rütbesi yirmi yaşındaki ÇOCUKLARIN rutbelilerin ego larına, rutbelilere ve rutbelilere ailelerine hizmet etmekır. Vatanı korumak bizim askerlere kaldıysa. En yakın sınır kapısına kosmani tavsiye ederim

hafiz sen vatani koruycagini falan mi saniyodun? en fazla kantindeki cokomelleri korursun.

cok istiyosan git tabi yine de beklentini dusur biraz. (bugun kucuk bi demo'sunu yasamissin zaten)

Benim kafam cidden sizi almıyor. Askere gidince bir şey olacağını zannediyorsunuz. Ama ülkede en yozlaşmış kurumlardan biri askerlik zaten. Ben de bedelli ve sağlık sorunumdan dolayı rapor kovalayacağım. Sen de öyle yap gerek yok askerliğe.

Senin gibileri gorunce hem sinirleniyor hem de seviniyorum. Hala nasil askerlik kurumhnun ve orada calisan suruyle insanin guvenilir ya da bir inancla bu isi yaptigini sananlar var, bu si irlendieiyor. Gidip birebir yasayip got olman da sevindiriyor. Adam bile sana git bedelli yap yapabiliuosan demis. Daha otesi var mi. Ha ama hala inanmiuosan git uzun dinem yap askerligini. Ve gor bozuk mu degil mi.

Kantindeki cokomel koruma +1

Bence en hos girunen ribak. Yani birincisi. En sonuncusu zaten farkli.

2 aralarında en dayanıklısıdır sanırım,
1 en iyileri görünüş olarak,
5 de olabilir ayağın taraklı değilse.
ne renkler ve ne ile giyeceğin en önemlisi tabi.

2 numara. En sevdigim adidas modeli.

1.sini aldım

limon suyu bulabilirssen cinfiz yapabilirsin.

Buzlu sek cin. Tabii tekel cin falan olmaması gerek. Tekel cin üzer.

Gilbey's Gin bu arada.

O zaman limon+soda falan olabilir.

tüy dökücü krem veya jilet ile alırsan çoğalır, sertleşir.

eğer düzenli olarak sir ağda ile alma imkanın varsa azalabilir. en azından çoğalarak çıkmaz.

bende de aynı şekilde var. valla ben sevişme günlerinde ve havuz deniz olayları olunca uçlardan falan kısaltıyorum makasla. ne gürleşti ne de başka bir değişiklik oldu. zaten belli bir boya gelince uzaması duruyor. o uzunluğu sevmediğimden dolayı, dediğim zamanlarda kısaltıyorum. ilk kez 2 sene önce yaptım bu dediğimi. o zamandan bu zamana 5-6 kez tekrarlamışımdır. en son geçen hafta yaptım.

sende daha farklı etki gösterir mi bilmem.

epilasyon , rahat ve kesin, uzun sürse de. OLmadı makineyle kısaltma, ama bıçaklı jşletliler değil de saç kesme makineleri.

lazer yaptır ya direk. kısacık zaman alıyor ve vücut tüylerinde bilhassa acayip etkili.
lazer poliklinikleri vücudu boydan aldıran adamlarla dolu. hemde baya delüganlı kıllı adamlar, döşleri kıllı falan. şey yapma yani..

lazer değil de iğneli epilasyon yaptırabilirsin. lazer tüy gibi olanları da simsiyah kıla çevirebilir.

Jiletle kesersen, şu an ne uzunlukta ve yoğunluktaysa yine o kadar çıkar. Kıl köklerine bir işlem uygulanmadığı sürece ya da hormonal bir değişiklik olmadığı sürece, bu sabittir değişmez. Aynı şeyler tüy dökücüler ve makineler için de geçerli.

Lazer ben yaptirdim birkac seansta kurtuldum. Kesin cozum.
Not: Cinsiyetim erkek. Lazerden utanip evden cikamayacagima, yakisikli olur daha fazla begenilirim ;)

Kıllar sakal gibiyse önce lazerle inceltmek lazım iğneliiçin. Ama seyrekse direk iğneliye de girilebilir de kalın bir kökü zor öldürür iğneyle.

Jilet ya da diğer jiletli makinelerle kesersen, küçük olanları da büyütürsün alıp. Oyüzden saç kesme makineleri daha verimli bu konuda.

lazerde de aynı durum var. Dikkatli olması lazım uzmanın. alexander lazerse uzaktan sallıyorsa lazerle o da diğerlerini etkiler

bence iyi yapmamissin. sana guvenmis sonucta. senden bekledigi biseyler var demekki. bunu kendisiyle konusabilirdin mahcup etmene gerek yok yani.

iyi yapmışsın, sıkıntı yok.

bunun yerine meşgul olduğunu vs soğuk bi şekilde dile getirip reddetseyin bence daha iyi olurdu.

ya da bu durum sizi bu kadar rahatsız ediyorsa "ya mehmet sende anca işin düştüğündfe arıyorusun be" tarzı bir sitemde bulunabilirdiniz.

birisine bir şeyi yapacağına dair söz verip yapmamak adiliktir. hele bunun sonucunda o kişi başka kişilere karşı işinde sıkıntı yaşayacaksa.

arkadaşın terbiyesizlik yapmış, sense yavşaklık yapmışsın. dolayısıyla karakterin iyi olmadığı için arkadaşının semi sadece işi olduğunda araması mantıklı gözüküyor, zira sözünü tutmayan kişi adam değildir

@efrasiyab87

bugüne kadar ne söz verdiysem fazlasıyla yerine getirdim ona karşı. "karakterim iyi olmadığı için sadece işi olduğunda araması" gibi bir durum söz konusu değil. o onun terbiyesizliğiydi bence. şansını çok zorlamıştı.

arkadaşın samimiyetsizlik yapıyor, sen ise kötülük yapmışsın.

yaptığının hiçbir karşılığı ve savunması yok. onun işi düştüğü zaman seni aradığını fark ettiğin zaman ona karşı başka türlü tavır alabilirdin.

çocukça davranmışsın;

"söz verdiğim" diyorsun, bu yaptığınla kendi değerini küçültmüşsün karşındakini cezalandırmaktan ziyade.

Kendi karakterini ortaya koymussun yaptiginla. Isi dustugunde arancak insan bile degilmissin aslında.

Çok yüklenmeyin yahu adama. Tamamdoğru yapmamış ama hemen de ezmeyin hani, kullanılmış olduğununfarketmenşn getirdiği kızgınlıkla bilinçli olarak karşı tarafı zor durumda bırakmış öldürmemiş ya.

Ha direkt yüzüne "birader sen de anca işin ..." diye cümleler kursa zaten hepimiz kutsayacaktık burda yani. Zaten o da azcık emşn olamamış içine sinmemiş ondan soruyor. O kadar yüklenmeyin.

ben de buna benzer bir durumla karşılaştım ve karşımdaki bireye beni işinin düştüğü zaman aradığını söyledim. bir daha aramadı.

(bkz: pasif agresif)

9 aylık hamile karımı aldattım diye duyuru açsam bu kadar saldırmazdınız herhalde :) teşekkürler büyük ilginiz için.

onu mazur görebilirdik. hatun hamile, 3-4 aydır seks yapmamışsındır, gözün dışarı kaymıştır falan ama bu biraz şey olmuş, nasıl desem, maho ağa gibi olmuşsun. kanunda bile hırsızı öldüremezsin diyor. çünkü o senin malını çalıyor sen onun canını alamazsın. denk olacak. sen de hırsızın cebinden çakmağını falan çalabilirsin.

aynı mantıkla o arkadaşını işin düştüğünde arıycaktın sadece. son tahlilde sen onu tel rehberine "işi düştü" diye kaydedeceksin ve aradğında "işi düştü arıyor" yazacak ekranda. o ise seni, neyse yaa ben bi şye demiyorum artık. :)

iyi yapmıssın.
bir daha da açmazsan tam olur, acarsan salaklık edersin.

madem arkadaşın konuşsaydın önce hayınlık yapmışsın bence. kim olursa olsun yapılmaz.

bırakın allaaşkına ya. bu devirde kiminle adam gibi konuşacaksın da o da "a ben kötü biriyim lan, dur kendimi düzelteyim" diyecek?
en iyisini yapmışsın, unutmayacağı bi ders olmuş.

hatta tekrar görüşürsen bi tekme daha koy, hayata küssün pezeveng.

(bkz: böbrek piyasasının düşmesi)

şaka bir yana adresi falan belli değil mi telefonları falan yok mu bi ara yada git adreslerine gözünle gör, ne üzerine bu firma iş ne üzerine belki home office şeklinde çalışıyorda olabilirler bilemedim.

valla bilemedim ben de, adres var ama telefon yok. Yahu yeni açılan iş yerinde çalıştım daha önce, cep no verilir, o bile yok.

kurumsal olmayan bir yerle çalışsan ne olacak ki gitme bence için rahat değilse

yok gitme cidden ne olur ne olmaz başına bela alma durduk yere.

Git ama Yalniz gitme.

verdikleri adres işyeri adresi değil mi?
her işyerinin internet sitesi olmalı yasal olarak. mail atıp görüşmeye gelmeden önce firmanızı araştırmak istedim, bilgi bulamadım, bilgi verebilir misiniz diye mail atabilirisn.

ne mail ne telefon hiç bişey yok , sadece bir adres var, işte bilemedim olmadı gidip bi bakıcam duruma göre giricem binaya :)

cık, gitme. çok lazım olan bir yer olsa telefonla ararlardı zaten.

adını yazsaydın keşke yerin bizde bakardık belki sen bulamamışsındır.

ama için rahat değilse gitme. hiç bir şey böbreklerinden daha değerli deil.

kariyer.net'ten böbrek aramazlar. arasalar bile transkripti önemsemezler. ama şirket olabildiğince amatör bence. kurumsallığın yanından bile geçmiyor. haberin olsun.

kariyer.net'ten o kadar iş görüşmesi yaptım hiç yazıp çağırmadılar. hep telefonla aradılar. o yüzden böyle bir görüşmeyi çok önemsemezdim.

benim. deli gibi metalcore dinlerdim, şimdi monstercat'in youtube kanalından çıkmıyorum.

metal den rock, ordan indie, ordan trance i keşfettim. oluyor yani. insanlık hali

vocal trance şarkıların en iyileri armin van buuren in albümlerinde toplanıyor (state of trance) da bazen güzel şarkılar oluyor. albümler dışında konser videolarına bak derim.

yrn yazarim

2. Ben metal di lesigim zamanlarda da trance dunliyordum. Bu arada metal dinlerken, transi kucumsemek hos degilmis :d

Ben death ve black metal ahala dinliyorum. Ve hala trance da dunliyorym.

AvB candır.

Bildiğim tek şarkı: falling in and out of love.

Başyapıt.

aynısı banada oldu. sağlam metal ve rock dinleyicisiydim ama bu aralar deep house ve house music dinliyorum çılgınlar gibi. birde bu elektronik müziğe kadın vokal çok fena yakışıyor. kadın vokalli güzel house music önerilerine açığım :D

www.youtube.com
www.youtube.com

gülerek okudum.

bir kere çok cheesy vokalleri seviyorsun, normaldir. yeni başlayanlar için daha "cheese" gerekiyor. sözlükten mesaj atarsan yardımcı olabilirim.

ufak düzeltmeler :

arkadaş vocal trance demiş. monstercat'in kataloğunda trance yok. 1-2 tane çıkar çıkmaz.

armin van buuren'in parçaları en iyi vokal trance örneklerini vermez. bazıları iyidir, çoğu vasat.

başyapıt diyen arkadaş 10 tane trance parçası sayamaz, iddiaya varım.

en altta i remember paylaşmış biri. o da trance değil, progressive vocal house klasiğidir. progressive vocal trance ile progresive vocal house en çok karıştırlan türler arasında olmasına rağmen, belli başlı ayıran özellikleri vardır.

bir tane de ben bırakıp gideyim,

www.youtube.com > vokali az, trance'ı bol.

www.youtube.com > pek sevildi bu sene, sen de seversin yüksek ihtimalle.

bence senin bu parayı temin edebilme şansın yalnızca kredi kartları vasıtası ile olur, nakit çekip, harcayıp taksit yaptırırsın.

www.akbank.com

Şubeye gidip hesabına yapılan para girişlerini filan da gösterirsen verirler.

en az üç aylık sigortan yoksa(sigortalı iş) bankalardan kredi çekemezsin.

iyi de ben de faize bulaşmış oluyorum :)

Bakkaldan aldigin ekmekte de faiz var. Ekmek alirken bunu dusunuyor musun?

düşünmüyorum. ben adama peşin olarak ödeme yapıyorum o da bana ekmek veriyor. bu alışveriş esnasında faiz yok. ekmeğin ununu alırken adam faize bulaşmış olabilir ama benim alışverişimde faiz yok.

bu kanaatteyim. bilmediğim başka bir şey varsa söyleyin.

kar payı de çık işin içinden kenk.

Faizi banka yiyor. Sen de onun faiz yemesini sagliyosun. Bu açıdan bakarsak haram.

İşin bugını bulmaya çalışmanın anlamı yok. İmkânın varsa faize bulasmazsin taksit yapmazsın.

Sen şimdi bir faturayı geciktirdin, diyelim elektrik faturasını unutmuşsun 3gün geçmiş, devlet faiz alıyor. napıcan ödemicen mi faturayı ?

@elorelia, işin bug ını bulmaktan ziyade emin olmak istedim. tam olarak bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak istemedim. çünkü vadeli alışverişlerin bir kısmı helal, benim yapmış olduğum sonradan taksitlendirme vadeli alışveriş gibi olabilir ve helal olabilirdi. ama internetten araştırdığım kadarıyla altın ve gümüş gibi kuyum malzemelerinin özel bir durumu var. bir gömleği üç taksit vade farkıyla alırsan helal ama altını aynı şekilde alırsan helal değil.

@asbe, o farklı bir durum. kasdi olarak faize bulaşmış olmuyor insan o durumda. (unutmuşsa eğer.)

enflasyon oranının üstündeki haramdır. enflasyon oranının üstünde değilse ben de taksitlendirme yapıyorum.

@mesgul ve huzursuz, altının özel bir durumu varmış, az önce öğrendim.

tabii ki haram. altını birazdan dm ile yazacağım adrese gönder. vebalden kurtaracağım seni.

bi bok bilmeden fetva verenleri de görmüş olduk. faizin azı da çoğu da haramdır, alan da veren de faize bulaşmış olur. evet kardeş harama bulaşmışsın.net

ha ben şahsen paramı faizde tutuyorum ve çok da şeyimde değil. evet bu böyle.

@snowman,feel the blanks, daha okuduğunuzu anlamıyorsunuz hacılar. taksitlendirme yapmadım internet bankacılığı vasıtasıyla. önce bi okuyun amk. sonra bi bok bilmeden fetva verenlere laf edin.

dinimizislam.com

olsun sen risk alma yolla bana.

O haberler bilincli yapiliyor. Yani oyle surekli bi teslim olma durumu yok. Olanlar cok nadir.

Bir arkadaşım orada jandarmada çalışıyor. Her hafta minimum birkaç kişinin teslim olduğu artık olağan bir durum.

O bölgede yaşayan bir ailenin tanıdıkları da teslim oldu.

Amaç nedir bilmiyorum. Tanıdıklarımın tanıdıkları kaçarak teslim olmuşlardı, onu biliyorum.

ben ikinci sinifta biraktim. iibf idi benim fakulte iki yillik diploma aldim. hic para filan isteyen olmadi. zannetmiyorum ki baska bir yerde istesinler.

kardeşim bir kıbrısta bir vakıf üniversitesini %100 burslu kazandı. bir sene okuduktan sonra türkiye'de bir üniversiteye yatay geçiş yaptı. tazminat ya da burslu okuduğun senenin parasını ver diyen olmadı.

ancak burs not ortalamasına bağlı olabilir. örneğin ortalaman 3.00 ın altına düşerse bursunu kesebilirler ancak yine de geçmişe dönelik olmaz.

@ turkuaz ve inheritance, çok yanlış (yada eksik) biliyorsunuz,

eğer yök bursuyla girdiyse istenilen anda hiçbir ödeme yapmadan okul bırakabilir. yök bursu ortalamadan da bağımsızdır. istersen 4 sene sınıfta kal farketmez. yök bursunun tek kriteri okulu 4 yıl içinde bitirmen gerekiyor. eğer bitiremezsen sadece sonraki yılların parasını istiyorlar. önceki 4 yılın parasını kesinlikle isteyemiyorlar.

bazı durumlarda üniversite yök'ten bağımsız olarak kendi tasarrufuyla burs verebiliyor (mütevelli bursu, falanca vakfı destekleme bursu vs.) o durumda sana sözleşme imzalatıyorlar. o sözleşme de üniversitesine ve hatta öğrenciye göre bile değişebiliyor. özel bursla okula girdiysen o hükümlere tabisin.

ancak anladığım kadarıyla sizinkisi yök bursu olacak. bu durumda ilk paragrafta yazdıklarım geçerli.

@oshamahue 4 yıllık fakülteyi yarıda bırakınca nasıl iki yıllık diploma alınıyor anlatsana.

@mahone:

ben anlatayım: 4/2=2

saygılar.

ben 6.yılda bıraktım :D para istemediler.

@cek süperzeka mısın sen? 4 yıllık fakülteyi yarıda bırakınca nasıl iki yıllık diploma alınıyor bunu sormuşum. bir yılın sonunda bırakınca bir yıllık diploma mı alınıyor mesela, bunun gibi. anladın mı?

@mahone bazı 4 yıllık bölüm ve okullarda ilk 2 seneyi okuyup önlisans diploması alarak ayrılabiliyorsun yani 2 yıllık önlisans diploması sahibi olabiliyorsun ama hepsinde değil sanırım

bu arada ayrılabilirsin sorun olmaz para falan da istemezler

@limoncello teşekkürler. bunu anlamaya çalışmıştım. çünkü böyle bir şeyi ilk defa duyuyorum. daha önce hiç şahit de olmadım.

limoncello'nun dedigi gibi. acik ogretimden 3. siniftan devam edip llisans diplomasi da alabiliyorsun.

4bin liralık saat terden kirlenmez, sana çakma malı yedirmişler 4bine.

i47.tinypic.com

25 tl'ye aldığım saati aylardır uyurken bile takıyorum. hala rahatsız edici derecede kirlenmedi.

4bin liralik saati ultrasonik temizliyice koyacaksaniz kaliteli saatlerle pek araniz yok diye dusunebilir insanlar.

Sadece kayislari koyabilirsiniz ultrasonik temizleyiciye, mekanigin hassasiyeti bozulur yoksa.

4 bin liralık saatini aldığın yere götür, değiştirirler.

çulsuzlara fazla geldi 4 bin liralık saat , iaf sokma derdindeler. Kıskanmayın la bi kerede.

kendi yazdığına niye tik atıyon :/

4bin liralik saat o yelpazeye girmez ama gercekten degerli saatlerin ultrasonik temizliyici ile temizlenmesi hakkindaki goruslere de su forumdan goz atabilirsiniz:

www.rolexforums.com

bişey olmaz

bu soruyu yarın nihat hatipoğlu'na sorsan fenomen olursun.

eğer oruç tutuyorsan orucun bozulur.

g.tüne sokmadığın sürece sıkıntı yok.

bkz: alkolün rektal yoldan emilimi

sünni yobazlar diye bir tanım olduğu zaman bunun karşı tanımı alevi teröristler olur.bu da iki tarafın birbirinden nefret etmesi için zilyon sebepten biri olabilir.

diyemezler ki. hangi müslümanı gördün bir başkasının inancı için "inancına saygı duyuyorum/bana ne istediğine inansın" vs gibi şeyler dediğini. vardı ama çok nadir.

çoğu sünniye göre aleviler dinsiz. saçma sapan adetleri inançları var. kimileri hz muhammedi tanımadıklarını sadece aliye taptıklarını sanır. kimisi namaz kılmazlar sanır. camiye gitmezler sanar. daha neler neler var... iğrenç iftiralarını burda tekrar anmak istemiyorum ama onlara bile inananlar var.

edit. müslüman değilim. herhangi bir dine mensup da değilim.

Niye müslümansa ondan. Anadan babadan çevreden öyle görmüş.

alevilerden neden nefret ediyor deyip sunnilere yobaz diyen kafaya bak. sen önce bi kendine bak sonra niye nefret ediyorların cevabını bulursun zaten.

sünni müslümanlık Osmanlı'dan beri devlet dini olagelip aleviler öteki olduğu için olabilir
günümüzde en "öteki" olan hala aleviler, Yozgat'ta Maraş'ta vs. Ermeni filan kalmış olsaydı, onlardan da eşdeğer şekilde nefret ederlerdi.

Ben önce konuşturup sonra aleviyim diyorum, sonra bokmuş hissiyatını iliklerine kadar hissettiren bakışlarımla kafalarını bulandırıp... Aman karışık mevzular ya, boşver, yoruldum bak yazarken

Tebliğ diye bişe var o da sevap hatta yapmayan iyi olmuyo yani amaaan bana ne lan demek de günah çünküsü

Sunni inanci yapisal olarak her seye ve herkese karsidir. Sadece alevilere degil.

tamamen siyasiler yüzünde kamplaştırma politikaları


köylerinde alevilere düşman olanlar, büyükşehirlerde arkadaş dost oluyor.

sunni inancı tek neden değil. toplumda yabancı olana karşı tolerans yok. kültürden ve eğitimsizlikten kaynaklanıyor diye düşünüyorum. sadece alevi değil, hıristiyan veya yahudi olsun aynı uzak duruş hepsine karşı var. bunun yanında sünni yobaz söylemin de yanlış. akp'nin kamplaştırma siyasetinin iyi bir örneğisiniz ne yazık ki.

@bakımsızdeve +1111

başlığı açan şahıs , bu arkadaşın cevabına da tik at bi zahmet.
önce kendi eğrilerimizi görelim.

işte yobaz demek sorgulamayan din narsizmi yapan kafasının dikine giden insanları fikirleri ve inançlarına saygı duymayan kişiler demektir. Alevilik de Sünnilere göre hepsi değil tabii yobaz olanlara göre lanetlenmiş ve saptırılmış bir inanç bu kafayla bakan yobazlar kin kusuyor bizlere.

bu arada arkadaşımız sünni yobaz dediğini için yobazlar tepki göstermiş. kardeş maalesef sünnilerin yobazları hiç çekilmiyor takılma sen bunlara.

ne salak şeysin sen ya

şiiler muaviyeyi tekfir etmiş. sünniler muaviye sahabedir, sahabe tekfir edilemez diyip bütün şiileri tekfir etmiş. alevilik de bu tekfirden nasibini alıyor.

elemanın teki muaviye, sahabe, ebu-laheb, yezid, ali, tekfir, tevhid, şu hadis bu hadis falan filan, bunları halka anlatmak zor diyip, halkın seviyesine nasıl inebilirim diye düşünüp, mum söndü diye bir şey icadetmiş diye tahmin ediyorum.

kemalizm ve baas üzerinden laiklik derken bu tekfir falan nispeten unutulmuş, ılımlı akımlar çıkmış ortaya. (gerçek islam bu değilcilik)

şimdi tr'de tekfir meselesini unutmamış adamlar iktidara geldi. bi de suud'da falan çok para var ve onlar da sürekli bunun propagandasını yapıyorlar, yapan adamları destekliyorlar. iran, suud rekabeti, hatta bunun üzerinden abd-rusya rekabeti, falan derken sünni dünyada tekfircilik yeniden moda oldu. evet.

bonus:
www.youtube.com

İğrençsiniz.

tarihi çatışmalar diyebiliriz. anadoluda çıkan isyanların büyük çoğunluğu alevilerin imzasını taşıyor. celali isyanları, şah kulu isyanı gibi.. bu da mezhepler arası uçurumu daha da açmış. sünniler alevileri, aleviler sünnileri dışlamış.

bilgi içerikli cevaptan sonra belirtmeliyim ki tam bir kaz kafasın ve amacını anlayabiliyorum. ortalığı karıştırmak... sana laflar hazırladım ama neyse..

neyi seviyorlarki her şeyden nefret ediyorlar.

yobaz diye yaftalanan bir şehirde büyüdüm ve aleviyi kürtü üniversiteye başka şehre gidince öğrendim
alevi ve kürt diye hiç horlanan bir insan görmedim 20 yaşıma kadar,

Genelde insanları sevmem ama asla alevi kürt diye sevmemezlik etmedim.


Cevap:Diğer insanlar neden böyle ırkçı bir ayrım yapıyor bilmiyorum.

Rüya görmüşsün gerçek sanmışsın bence

nasıl ya?

senin telefonun sen hiç bir şey yapmadan o ayrıldığın kişinin numarasını mı arıyor?

edit. bence de rüya olabilir.

~

adın soyadın yok mu?
118e aratmıştır annenin babanın adıyla aratmıştır arkadaşından almıştır....

Bir sürü ihtimal var.
13 yıl geçmiş unutamamış bu adamın nesinden tırsıyorsun ki
Saf sevmiş adam seni.

İnsanlar seviyor, sevdiğie kavuşamıyor, evleniyor ama hala sevdiğinin resmini cüzdanında taşıyor. Üniversite seviyesindeki adamlar yapmaz bunu ama o cahil çocuk yapar işte.

Anlamadıysanız özet geçeyim kızın telefonu kendi kendine bir numarayı aramaya kalkmış hem de nokia 3310.

ruya +1
cebinden tuş klidine almayı unutmuş olabilirsin.
2.yi bilemedim. ruya +1

valla 3310'u öyle hackleyebilen biri hiç eğitimsiz falan değil hackerlıkta master yapmış biri gibi duruyor :D hani numaranı bulup arasa nereden buldu desen tamam bi şekilde olabilir de, senin telefonunun o numarayı araması... Adamın adının "a" harfi ile başlayıp rehberinde/son arananlarda ilk sırada olmadığı sürece çok zor.

yeni hat + yeni telefon yani sim hafızasında da bişey yok. Kim lan o adam!?

Evet topluca sonuç üretemedik demek ki.

Not1. Eğitimsiz bir gerizekalıydı demedim. Aile yapılarımız uygun değildi demek istedim. Pekala lise mezunu olup da kendini geliştirmiş olabilir adam.
not2. Gerçek ve rüyayı ayırt edebilecek kadar kendimdeyim ki o numara aylarca arama kaydı menüsünde kaldı. Sorum böyle bir teknoloji mümkün müydü aslında, sizce ben rüya mı gördüm değil :)

Ölene kadar merak etmeye devam o halde..

Modelini hatirlamiyorum ama benim Nokia telefonum da surekli birilerini ariyordu kendi kendine yillar once, ustelik tus kilitliyken, hatta ayni mesaji anneme 50 kere filan yollamisti kendi kendine, durduramayip telefonu kapatmistik, telefoncuya goturdum cozememislerdi ne oldugunu. Yani elektronik cihaz bu sonucta, cok anlam yuklememek lazim.

aksakallı sana gelmiş haberin yok canım

yıllar önce benim de geçici bir süreliğine kullandığım nokia 3310 telefonum rehberimde bile olmayan bir arkadaşımı durmadan aramış kendi kendine. yani o an o telefonda rehberimde yoktu o numara ama önceki telefonumda vardı aslında. nasıl oldu ben de anlamamıştım. işin ilginci telefon bana birini aradığını bile göstermemişti sende olduğu gibi. arama kaydı filan yoktu. aradığı sırada telefon ekranında herhangi bir şey de görünmemişti. telefonda hiçbir ibare ve iz yoktu birini aradığı ile ilgili. arkadaş dedi 20 kere beni aramışsın ne oldu diye. inanmadım başta hayır ben kimseyi aramadım filan dedim ama adam telefonunu gösterdi harbiden de arama kayıtlarında adamı 20den fazla aramışım gözüküyodu. benim telefonda ise hiçbir iz yok bunla ilgili.

edit:

tamam olayı yanlş anlamışım.
kendi kendine bir numarayı aradı sonra bir baktın ki bu çocuğun numarasıymış ha....
vay amk. 532 *** ** ** 10 hane etti. 10 haneyi 3310 telefon kendi kendine buldu sonra yeni hattından kendiliğinden onu aradı ha? vayyyy arkadaş. ilahi adalet.

yalnız aşağıdaki cevapları da okuyunca "okul" filmi vardı hatırladınız mı?
adamın ruhu 3310'a gelip çaldırıyordu da kimse inanmıyordu.
alın videosu

youtu.be

Evde kadınlar kocalarına yemek yaparken yutmadan tuzuna bakmaları caiz diye duymuştum eskilerden. Aşçılar normalde yemeğin tadına bakmıyor. Yani tanıdığım aşçılar bakmıyor. Bence yutmadan bakıp tükürebilirler isterlerse.

ben yaptığı yemeğin tadına bakan aşçı görmedim bugüne kadar, birçok restoranda çalışmama rağmen.

Yaptığı yemeğin tadına bakan aşçı yoktur. Aşçılar devamlı menüdeki aynı yemekleri yapıyorlar, her hafta yaptığın yemeğin nesinin tadına bakacaksın zaten.

niyet ederek.