Normal değiliz. Ama düzeltilebilir bir durumda da değiliz. Bu şekilde yaşamayı öğrenmemiz gerekecek hepsi bu. Kasiniza iyi niyetli ve verdiğiniz değeri hakeden insanlar çıkması dileği ile.

Kendinizi fazla kaptırmışsınız. Israrcı tavrınız karşı tarafta kötü bir izlenim oluşturmuş. Bence o kişiye merhamet duymanız biraz anlamsız. Yani olay şuna varıyor. O kadar aptal ki ilgime karşılık vermiyor. Aptal olduğu için de ona acıyorum gibi. Biri size karşılık vermiyorsa kesin iletişimi gitsin.

@dissendium yanlıs anlasılma oldu sanırım, ilgi kısmını gectim zaten.o kısım beni baya üzdü ama onun yerine karsımdaki kişinin haksızlıga ugradım hissine uzulup ona merhamet duymam garip. bi de genel olarak duyuyorum, hayatındaki sorunları biliyorum vs.

Onu sevdiğin için merhamet duyuyorsun. Aşık olan insanlar sevdikleri kişinin göreceli olarak zayıf yönlerini görerek ve dolaylı olarak karşılarındaki kişiyi gözlerinde küçülterek ona sahip olma, ondan üstün olma ve bunun sonucunda o kişiyi sevgi çemberine alma eğilimi gösterirler. Nasıl küçük bir kediyi yaralandığında daha çok zayıf görüp daha çok seviyorsak yine insanlara karşı olan sevgimiz de onların sorunlarını gördükçe artabilir.

eski kız arkadaşıma karşı bende de bu vardı. bana neler söylemiş yapmıştı. aşağılamış, küçümsemiş vs vs. ama ben kıyamazdım ona. yani bir insanı genel anlamda utandırmak/kırmak/hislerini aşağılamak vs bana çok iğrenç bir şey olarak geliyor. e bu kişi de duygusal olarak birşeyler hissetiğimiz biri olunca daha da zorlaşıyor.

bende şu olurdu: öfkeyle içimden gelen lafları söyleyince, yüzünün alacağı hal gözümün önünde belirirdi. kırılmış/utanmış hali gözümün önüne gelirdi ve kıyamazdım. ona o hoş olayan duyguları yaşatmaya kıyamazdım. benden kötü sözler duyup yaralanmasına vicdanım elvermezdi.

ha bu sadece kız arkdaşımda değil, aile üyeleri, bazen arkadaşlarım, ve başka tanıdıgım kişilerde de oldu, oluyor. ama en çok kız arkadaşımda yaşadım bu durumu.

bence normalsin. ya da senin benim gibi olanlar normal değil. duygusal insanlarızdır belki, bilmiyorum. ha ama sen çok doğru bir davranışta bulunmuşsun bu arada. sen net tavrını ortaya koyunca, o da hemen niyetini belli etmiş. üzülmen, kıyamaman normal. bir süre devam eder. geri adım atma yeter. eyyrolamam bu kadar.

bence kimse normal değil. okuyunca sen seni ne onu suçladım ya da haklı bulabildim. çünkü herkesin her durumda kendine göre nedenleri olabilir. sen sevmiş olabilirsin, sen sevdin diye bencilleşebiliyorsun mesela o da psikolojik durumundan önce sana sığınmış olabilir ama sonra devam edecek gücü olmamış olabilir. her şey olabilir gerçekten şu hayatta şaşırmamak ve fazla üzülmemek lazım. ama insanız. takıyoruz da üzülüyoruz da. acı çekmekten hoşlanıyor olabilir misin hala fotoğraflarına bakıyorsun? bence bırakmalısın.
ha sana normal değilsin falan da demedim. merhamet iyi bir şey kendini fazla üzmediğin sürece.

(bkz: karar vermedeki sikerler eşiği)

bir gün gelecek "tınnn" diye bir ses duyacaksın, ondan sonra her şey daha güzel oluyor :) bana ne elalemin derdinden dediğin gün mutluluğu yakalıyorsun.

ona uygun programını/ yazılımını yüklemişse kurmuşsa kayıt da edebilir. çok kolay bir şey yani, onu demek istedim.

program kurmamıssa hocam?

program kurmamışsa edemez.

ekran görüntüsünü anlık alır. sürekli alması için açık tutması lazım sizin ekranınızı onu da yapmaz. sürekli müşteri girip çıktığı için.

ancak log tutuluyor. yani girdiğiniz tüm site bilgileri saklanıyor belli bir süre.

aynı şekilde düşünüyorum. Sağlık sorunları nedeniyle benim çocuğum 1 yaşında sünnet oldu. ama olmasaydı şu an gerçekten kafam çok karışık olurdu.

kişisel olarak lüzumsuz buluyorum, ben çocuğuma yaptıracağımı sanmıyorum. tıbbi zorunluluk yokken, vücut bütünlüğüne kalıcı etki edecek müdahaleler etik açıdan tartışmalı zaten. "sünnet hastalıklardan koruyor" iddiası çürütülmüş gibi duruyor. ilk 1 yaş dışında anlamlı bir fark yok gibi.

toplum baskısı olmasa belki kendi tercihine bırakırım. ama emin olun arkadaşları arasında çok büyük alay konusu oluyor. özellikle ortaokulda.

düğün yapmadan sessiz sedasız kestiririm. özellikle bir şeyin farkında olmadığı yaşlarda.

bu arada beni sünnet eden -arkasından küfür etmek istemiyorum- moruk yanlış kesti. doktor şart.

Çok karışık bir mevzu. Ben müslüman değilim. Sünnet ettirmesem ve o ilerde müslüman olsa yaşı ilerleyince sünnet olması daha da zorlaşacak. Belki o da ateist olacak ama ilerde sünnetsiz diye kız arkadaşı ya da ailesi evlenmek istemeyecek falan.

3 aylıkken yaptırdık. büyük ihtimalle eninde sonunda olacaktı hatırlamazken yaptıralım dedik.

@birseylersoracagim sünnet müslümanlığın bir şartı değil.Sünnet olmadan da müslüman olunabilir.

yahudi olmadığım için yaptırmayı düşünmüyorum.

Asla.

Kafam karışık o konuda, şu an yaptırmamaya yakınım. Evrimden iyi mi biliyoruz?

burada yaptırmayacağım diyen tiplere aldanmamak lazım. bu tipler yaşadıkları toplumdan bi haber, .ocuk yetiştirmekten, çocuk psikolojisinden bi haber tipler. yetişkin akıllarıyla çocuklarına iyilik ettiklerini sanan çok bilmişler.

sünnet belli bir yaşa kadar erkek çocuklar arasında daima muhabbeti geçen bir durumdur. eğer çocuğunuzu sünneet ettirmezseniz, çocuk buna dair tahmin edemeyeceğiniz bir strese girer. arkadaşlarına "oldum" diyerek yalan söylemek durumunda kalır. bu tür muhabbetler geçtiğinde kendini baskı altında, eksik vs gibi hisseder. oldum yalanı, ilerleyen dönemlerde nasıl olduğunu ayrıntılı anlatmaya varacak kadar derinleşir. stres üstüne stres biner. olur da sünnetsiz olduğu arkadaş çevresi tarafından öğrenilirse, nasıl bir alay konusu olacağını düşünmek bile istemem. tüm bunlar çocuğu inanılmaz kötü etkileyecek süreçler.

sünnet doğru mu yanlış mı, sağlıklı mı değil mi olayından bahsetmiyorum ben. zaten bahsedemem de çünkü uzmanı değilim. veya bir araştırma yapmadım. ama yukarıda bahsettiğim durumu ben bizzat yaşadım. başka yaşayan onlarca da çocuk gördüm.

türkiye şartlarında "ay ben çocuumu sünnet ettirmem kendi özgür pipisi o karar versin" gibi yaklaşımlar aptallıktan ibarettir.

@delicevat sünnet müslümanlıkta şart değil ama sünnet. :) Müslüman olup da sünnet olmayan kaç kişi var Türkiye'de? :) Herkes peygamber gibi sakal uzatmıyor ya da giyinmiyor ama herkesin pipisini kesiyorlar :/

mahone bey/hanım;

sizi refere eden terbiye çizgisi dışı bir yorumum mu oldu? niye bu kadar öfkelenip tanışıyormuşuz gibi bana ait olmayan sıfatları yakıştırma haddine eriştiniz? bizzat iade ediyorum. afiyet olsun.

@birşeylersoracağım müslüman olan herkesin pipisini kestirdiğini bilemeyiz.Doğal olarak bazı insanlar bunu saklıyor eşiyle vs. bu konuda uzlaşmış olabilir. Sünnetin islamla ilgisi çoğu müslüman bilgin akademisyen vs tarafından sorgulanan bir durum.

@doxanikee ; şaşırdın heralde. ben sana birşey mi demişim? yazılanları hızlıca yüzeysel okudum. niklere bakmadım bile ki zaten hiç bakmam.

herkesin fikrine zıt fikir yazmışım ben. neden direk sen üzerine alınıp da cevap verme ihtiyacı duydun anlayamadım. ben sana istinaden yazmadım yazdıklarımı.

saygılar.

@birşeylersoracağım, sünnet sünnet değildir zira muhammed sünnet olmamıştır. sünnetli doğduğu iddia/rivayet edilir.

çocuğum olursa sünnet ettiririm. lisedeki hristiyan arkadaşımın sünnet olmadığı için sağlık sorunu yaşamıştı.

mahone baskıya göre hareket etmeyi onaylamış. O zaman mahalle baskısı gören kızlar saçını kapatmalı ve "ben saçımı kapatmam" demek aptallık.

O zaman insanlar onaylamıyor diye mini etek giymemeli kimse ve giymek aptallık.

Dediğin şeyin ne anlama geldiği hakkında gram fikrin yok.

Dediğin şey resmen toplum baskısına boyun eğmek. Ne dediğinizi bilmiyorsunuz insanlara aptal diyorsunuz ya. Aklınızı başınıza alın biraz.

Sünnet olmayan baskı görüyor -> Sünnet olmak doğru olan hareket, sünnet ettirmemek aptallık.

Ya yürü git gözünü seveyim :D Söylediğin laf neresinden tutsan elinde kalıyor.

"Sünnet olmayan çocuklara baskı çok büyük, o yüzden psikolojisini göze almak önemli" desen bir yerin mi eksilir? Çocukları sırf şimdiye kadar öyle gelmiş ve öyle olmayana baskı yapılıyor diye istenen şekilde yetiştirmeyi önerip üstüne bu haksız duruma baş kaldıranlara aptal demek içi boş gelenekçiliğin, gericiliğin çanağı olmak demektir.

Çocuğu sünnet ettirmek gerçekten sadece bu baskı sebebiyle bile diğer seçeneğe göre iyi bir seçenek oluyor olabilir ama bu onu doğru hareket yapmaz, yapmamayı da aptallık yapmaz.

@adramelekhh+1 yeri gelince burda düzene saydıran, çomar bilmem ne diyen, başka konularda toplum baskısına boyun eğenlere laf edenler ehh yaptırmak gerekir diyor.
edit: bu arada herkes bu düşünce sistemiyle hareket ederse zaten sünnet gibi bir gelenek devam eder, o toplum baskısı denen şey de devam eder. Çocuğun psikolojisi ayrı bir konu ve abartıldığı kadar olacağını da düşünmüyorum. Gayrimüslim çocuklar napıyor? Sen yanmazsan, ben yanmazsam nasıl ülke bu kafa yapısından çıkacak peki?

çocukta travma olur diyenler türkiye'de hristiyanların yaşamadığını zannediyor galiba. pardon da rum, süryani, ermeni falan da var bu ülkede. sünnetsiz ve de psikolojisi sağlam yetişiyoruz, korkmayın.

@corazon bu konuda net bir bilgin var mı? yoksa kulaktan dolma gavurlarda pislik birikiyormuş, biz müslümanlar çok temiziz anlayışı mı? Birçok kaynak da yanılmıyorsam sünnetin tıbbi bir koruyuculuğu olmadığı yönünde. Yoksa ben bağnaz değilim, sağlık için yaptırıyorum diyerek aklileştirmeye mi çalışıyorsunuz kararı.

Ayrıca: www.eksiduyuru.com

İlerde oğlum olursa sünnet ettirmeyi kesinlikle düşünmüyorum. Sünnete tamamen karşıyım. Sebepleri:
1. İslam'da yerinin olmaması, hatta İslam'a ve Kuran'a aykırı bir gelenek.
2. Çocuğun vücut bütünlüğüne kesinlikle haksız bir müdahale, hatta travma yarattığını düşünüyorum pek çok çocukta.
3. Sağlık açısından olumsuz sonuçlar yaratabilir, cinsellikten alınan zevki azaltıyor.
Toplum baskısı denmiş ama çoğunluğun yaptığı her şey doğru mu?

evet toplum baskısına boyun eğmek. ben bunun aksini iddia etmiyorum zaten :) yaşadığın toplum, senin farklılıklarına, düşüncelerine, tercihlerine, inançlarına vs saygı göstermiyor, seni dışlıyor, etiketliyor ve daha başka şeyler yapıyorsa, ve UYMAMAK senin sosyal hayatını, iş hayatnı etkiliyorsa, senin yaşam özgürlüğünü riske sokuyorsa mecburen (yani sike ske) o toplumun uygulamarına yanlış da olsa sen de uymak zorunda kalırsın. hepiniz de bunu yapıyorsunuz. ben de yapıyorum. burada gelip yazmak atıp tutmak çok kolay.

bir de, gericilik ve gelenekçilikle "ya ben öyle düşünmüyorum" tarzında mücadele edilmez.

@mahone o mantıkla herkesin toplumdaki diğer yüzde 50 gibi olması gerekir o zaman boyun eğelim ve tam anlamıyla bir orta doğu ülkesine dönüşelim o mantıkla. Ha diyebilirsin ki ben müslümanım ve bu sünnet oğlumu da bir müslüman gibi yetiştirmek istiyorum ve onun kararlarına önem veriyorum, eyvallah. Ama toplum baskısı, boyun eğmek zorundayız falan diyip de sonra akp ya da yüzde 50, çomarlar ülkenin içine ettiler denmesin. Tutarlı olunsun.

mahone gibilere aldanmayın. açık net söylüyorum. onların yetiştireceği çocuktan ne olur? sünnet ettirmeyin. toplum baskısı da neymiş. bu ancak dedenizin ya da babanızın zamanı için geçerli. şu anki çocuklar sünnetsiz pipiyi geç, zenci pipisinden alman pipisine kadar her olaya vakıf. "aaa sünnetsiz" diye kimse şaşmaz. çocuğunuzu kendine güvenli yetiştirdiğiniz takdirde karşısına geçip "yoksam sen sünnetsiz misin hihihihi" diyen mahone torunlarına "sana ne lan? sen sünnetli seviyorsan git başkasını bul" der ağlata ağlata eve gönderir.

bizimkine yaptirmiyacagiz.

@mahone:

Sen doğru olan baskıya boyun eğmektir diyorsun. O zaman yukarıda dediklerimi de onaylıyorsun:

Doğru olan insanlar tepki göstermesin diye mini etek giymekten kaçınmaktır.
Doğru olan insanlar baskı yapıyor diye saçı kapatmaktır.
Doğru olan insanların doğru kabul ettiği şeydir (argumentum ad populum = safsata).

Madem böyle düşünüyorsun yukarıda yazdıklarımı tek tek onaylamanı bekliyorum.
Varlığınız insan haklarına tehdit, sen ve senin gibilerin.

@limoncelo; evet zaten sonunda o olacak. bu arada ben mislümanım diyemem. dini kurallatra göre yaşamıyorum hayatımı. umrumda değil.

gericilikle, bağnazlıkla, yobazlıkla konuşularak mücadele edilemez. gericileri, kendilerine yakıştığı gibi, kendilerindnen olmayanlara karşı anlayış değil, öfke duyarlar. şiddet göstermeye kendilerini haklı bulurlar. farklılıklara tahammül edemezler.

diğer kesim ise, sorunlarını genelde konuşarak halledebilen seviyededir. şiddetten yana değildir. kendilerini ve ailelerini korumak için şidddet tehditi karşısında geri çekilme eğilimi gösterirler. bu onların acizliği değildir. aksine akıllı oldukları için, şiddetten uzak durma eğilimidelerdir. ama dediğim gibi gerici kesim cahil cesaretleriyle, şiddete meyillidirler. kendileri gibi olmayanları da kendileri gibi yapmak için her yolu mübah görürler.

konu çok dağıldı tabii. neyse.

haa bu arada ortadan sallamıyorum. 8 yaşında oğlum var sünnetsiz. din ve seks gibi hassas konularda bilgili. yani kendiini leyleklerin getirmediğini pipinin kukuya girdiğini bilecek kadar diyeyim. allahın bir tane olmadığını, islamın museviliğin hıristiyanlığın farkı farklı yaratıcıları olduğunu, bazılarının sünnet sevdiğini bazılarının sevmediğini, daha dünyada adını bile bilmediğimiz yüzlerve din ve yaratıcı olduğunu filan hep biliyor. dolayısıyla okulda birisi yanına geldiğindi "uuu allah çarpar" diye korkuttuğunda "hangisi?" diye cevap verip göt etmişliği var.

şunu da bırakayım, "sünnet çok sağlıklı"cılar için: www.facebook.com

çocuk psikolojisinden ve toplumsal baskıdan haberdar olmayanlar yaptırmam diyor eki eki diye atıp tutan yazara istinaden;
bir psikolog ve sosyolog olarak yaptırmam, yaptırmayacağım, bunu da evleneceğim adamla baştan konuşacağım.

@acemi olsa nolucak? 30 yaşına yaklaşmış adam orda söylenenlere mi kulak kabartacak hristiyanım desin geçsin en fazla. Yani kaç yaşında insanlarsınız hala o ne der, bu ne düşünür

hayır, düşünmüyorum.
kendi tercihine bırakmak daha iyi.
evet, vücut bütünlüğüne bir müdahale var.

düşünmüyorum kesinlikle.

ParaDan Hapse Kadar cezas Var.

8 sene zorunlu eğitim var şu an.
geçen başbakan 12 yıllık eğitim gibi birşey demişti. yakında 12 yıla çıkartılabilir belki.

want2die ya katılmakla beraber parayı basıp yoklama da var göstertirsin bile bence... belki sınav mınav meb e teslim edilmesi ya da tebliğ edilmesi gerekli şeyler varsa onlarda da götürüsün çocuğu yine aynı şekil düzmece sınavlar vs 1 gününü ayırırsın senede bitti gitti

aslinda kücügün rizasi varsa ve aile de onayliyorsa isterse gitmeyebilmeli. ama öyle degil 8 yil egitim zorunlu.

@want2die haklı, bu yöntemi uygulayan var.

bir de, bütçe uygunsa doğru düzgün bir okula gönderebilirsin. yabancı okullar var, daha sosyal, daha meraklı yetiştiren okullar var falan. tabi bu dediklerim sadece ankara'da olabilir.

Erkin Koray örnegi var ama kızı 20 yasından sonra mecburen dısardan bitirmeye cabaladı (yani 20 sene önceki kanunlar ne kadar zorlandı,özel okul acıklamalarında olabilitesine prensipte katılsam da )

4+4+4den sonra sadece ilk 4 yıl okulda zorunlu galiba sonra evde eğitim yapılabiliyor yanlış bilmiyorsam.amaç regl olan kız çocuğu artık okula gidip ahlaksızlığa karışmasın tabii.

Facebookta okulsuz anneler grubuna üye olun, ne hikayeler okuyacaksınız :).

Hiç gitmedim. Ama bazi firmaların cv topladığını duyuyorum. Aslında hangi üniversitede oldugunuza bağlı bence. Çalışmış olmanin dezavantaj olacağını da zannetmiyorum.

Yapacak daha iyi bir isiniz yoksa gidin. Tabiki kariyer gunlerine gelen insanlar yalan soyluyir olacak ama hic degilse yalanlarini dinlemis olursunuz nasil bir dunya bekledigibi gorursunuz. Ayrica iclerinde samimi ve durust olarak tecrubelerini aktaranlar da muhakkak ki olabilir.

Çalıştığım şirketin 5 kişiyi kariyer günlerinden seçtiğini söyleyebilirim. Bazı firmalar reklam için gelse de bazıları gerçekten cv topluyor.

Biz de okulumuzda kariyer gunleri duzenliyoruz kulup olarak. Yani sirketleri biraz tanimak acisindan onemli bence. Hem de bize gelen sirketlere de rica ediyoruz, bir tane ik'ci ile birlikte geliyorlar ve ik'cilar da cv topluyor.

%95'i gereksiz; aşırı sıkıcı ve gerçeklikten uzak. Bir iki network avcısının işi görülür o kadar.

Gösterişten ve saçmalıktan başka birşey değil.

arkadasim yurt disinda is buldu bu sekilde, sonra ayni sirket bu sekilde -kariyer gunleriyle - ayni okuldan ise almaya devam etti hatta.

Geleceğe dair fikir edinmek amacıyla gidilebilir.

cevaplar için herkese teşekkürler yalnız ben yeni mezun değillim ara verdim bir süre, başka işlerde çalıştım vs şu an ylisanstayım, gitsem ayıp olur mu ?

Bu donem yaptigimiz ilk etkinlikte, yuksek lisanstan ogrenci gelmisti bizde. Sikinti fln olacagini sanmiyorum.

ben bi sıkıntı göremedim.

okbsin

ciddi misiniz? fena oldum burada ben.

araştırma hastanesine gidin. sorun varsa bulurlar.

adam mülayim ters çıktı.

Lenf bezlerinle ilgili gibi, doktora git aynen. Göbek deliğinden kanı ilk kez duydum. Geçmiş olsun.

neden bunca zaman bekledin acaba çok merak ediyorum çıldırdım burda. yumrular, kusma, kilo kaybı bunlar hoş değil.

teyip zaten kaldığı yerden devam eder aracı açınca mahmut abi :/ radyo mu demek istedin yoksa?

Ya mp3ten dinlediğim şarkı işte. Ertesi gün bindim mesela; müzik sistemini açmadan önce hatırlıyorum "nakaratın şurasındaydım" diye. Açıyorum, tak dediğim yerden devam ediyor müzik. Windows'ta hibernate olayı var ya, bunun benzeri zihin için de mi var?

ben olağanüstü bir durum görmedim (:

bilimsel açıklamasından ziyade bu tip otomatik davranışları bir şekilde ben de hatırlıyorum,
mesela evden çıkıp sokakta yürürken "evin kapısını iyi kapadım mı la acaba" diye düşünürken tam o günkü evin kapısını kilitleyiş anım, o sırada dinlediğim şarkının ilgili bölümü zihnimde canlanıyor v.s

senin de muhtemelen teybi kapama esnasında çalan şarkının kısmı zihnine kazınıyor, ertesi gün tekrar elini oraya götürdüğünde o mevzu tetikleniyor. iki üç gün önce akşam nerede kaldığını düşün mesela teybin bulamayaiblirsin.

Zeki müren radyo yetenek seçmelerine katıldığında repertuar dosyasındaki yüzlerce şarkıdan herhangi birinin herhangi bir ölçüsündeki herhangi bir notadan başlayarak o şarkıyı icra edebiliyormuş. Bir ihtimal, hayvan gibi mutlak kulağın olabilir, farkında olmayabilirsin.

sen raymondsun abi.başka bi açıklaması yok bunun.

bu tarz işlerde daha genel bi resim koyman gerekir. sen vegansındır diğer adam da ölümüne et yer tepki çekersin. bu şeye benziyor doblo arkasında osmanlı tuğrası ve atıyorum janti bi arabada k.atatürk imzasının olması gibi bi görgüsüzlük değil de abes kaçar ki bu adamlarla karşılıklı iş ilişkin var.

yani sana kızarmış biftek resmi atsalar aynı yaptığın işte hoş karşılar mısın? yoksa içinden ''ınısını sktgmnının oburları'' der misin? biraz gol yemeye açık hareketler onlar ki müdürler de haksız sayılmaz.

Profesyonel değil. Adamın biri de Hak yol İslam filan diye bir şey koyar bu iş uzar gider.

Patron haklı, yaptığın saçma.

patron kesinlikle haklı

Patron haklı. Senin yaptığın profesyonel olmayan davranış oluypr. Cevap verip, bundan sonra gerekli hassasiyeti vs göstereceğini belirtmeni beklerdim ben şahsen.

kişisel duygu ve düşüncelerini, cinsiyetini, iş dışında yaşadığın problemleri işine yansıtmamak = profesyonellik.

benim yazmak için geldiğim şeyi @krem peynir yazmis.

mesaj vermek gerekmeyen yerlere kafaniza gore mesaj yerlestirirseniz "bu sirketin bakis acisi budur" seklinde algilanabilir. durduk yere bir politik tavir takinmis gibi oluyor sirket. sizin hareketlerinizin sorumlulugu da sizle beraber sizin ustlerinizdedir.

@camussar'in tavri da cocukca. duygulariyla "tanimlamis" oluyor.

öğrenci belgesi al okuldan. ilgili kuruma git. siliyorlar hemencecik. ben bu şekilde birkaç defa sildirdim. bir ödeme falan yapmayı neden düşündün hemen anlayamadım.

@mahone, 25 yaşından sonra öğrenci belgesi götürmenin bir faydası yok.

@premium..,
1- gelir testi yaptırmadıysan en üst primden hesaplıyorlar. 197,71 tl x 8 ay olması lazım toplam borcunun.
2- g0 çıkarsan üniversite hastaneleri için sevk alman gerekiyor hatırladığım kadarıyla.
3- şu an hayır. yapılandırma dönemine denk gelirsen taksitlendirirler ancak.

not: 31 aralık 2016 tarihine kadar borçlular da kamu hastanelerindeki sağlık hizmetlerinden ücretsiz faydalanabiliyor. daha önce 2 kez uzatılmıştı, belki tekrar uzatılır. takip etmende fayda var.

@nrmnm teşekkürler.

peki siz öyle diyorsanız öyledir. ben yine de yaşadığımı yazayım, bekli birilerine bir faydası olur.

üniversiteden 29 yaşımda mezun oldum. şu anda da 29 yaşımdayım :) net tarih hatırlamamakla beraber bir ve bir buçuk yıl aralarla toplamda 2 defa birikmiş borcumu sildirdim. ve bunları yaparken 26,27 li yaşlarımdaydım.

ilk birikmiş borcumu sanırım 25 yaşımda iken sildirmiştim. 26 da olabilirim, hatırlamıyorum dediğim gibi. öğrenci belgemle gidip "ben öğrenciyim, sigortalı bir işim de yok" demiştim. gişedeki adam "tamam sildim" demişti ve bir de kağıt vermişti. kağıtta "müstehaktır, provizyon alabilir" yazıyordu hiç unutmam bunu. aradan bir ya da bir buçuk yıl geçmişti. aklıma geldikçe internbet üzerinden takip ederdim durumumu. çünkü o sıralar çok gündemdeydi bu mevzu. neyse, bu bir yıl sonra(tahmini) bi baktım yine borç birikmiş. ama çok az bir miktardı. 80 mi ya da 180 tl mi ne öyle birşey. ilk sildirdiğim de sanırım 390 tl idi. yine aynı şekilde gittim kuruma. bu sefer öğrenci belgeme bakmadı bile. tamam sildim dedi. bende "ya ben daha önce de sildirmiştim ama yine çık..." diye sorarken, gişedeki memur da "daha çıkmaz" dedi ve birkaç teknik kelime söyledi, yeşil kart mı 60/c mi ne... neyse işte.

o günden bu yana da hiç borcum çıkmadı. sıkıntısız devam ettim. yakın zamanda da zaten sgkm başladı.

ama siz hemen ödeyin gidin. müstehaktır size. ödeyin.

@mahone, bu konuyla ilgili yasal düzenleme gayet net. hatta az önce tv'de tesadüfen sgk'nın kamu spotuna denk geldim, bakarsan orada da yazıyor lise 20, üniversite öğrencisi 25 yaşını geçmeyecek şekilde diye. 25 yaşını doldurduktan sonra kadın-erkek, öğrenci veya değil farketmeksizin sigortası olmayan herkes gss'ye dahil oluyor. sen bu söylediklerini uydurmuyorsan eğer buradan sgk'nın sisteminin ne kadar boktan olduğunu, görevlinin öğrenci, genç vs. değil isterse sarı çizmeli mehmet ağa'nın borcunu bile kafasına göre silebileceğini öğrenmiş oluyoruz. yoksa kurallara aykırı olan bu duruma en başta sistemin izin vermemesi gerekirdi. gss'yi savunacak değilim ama ortada bir kanun var ve kanunda yazan da bu.

"müstehaktır size" falan bunlar saçma sapan laflar. adam belki uzun ve pahalı bir tedavi sürecine başlayacak? ben mesela aylık 30 bin liralık ilaç kullanıyorum. sigortam olmasaydı eğer seve seve ödeyecektim o gss primini her ay 30 bin lira veremeyeceğim için.

arkadaşım hemen bankayı arayın ne dmeek yapacak birşey var mı? yoksa bile bankaya haber vermeniz lazım şaka mısınız?

edit. banka takibini sağlayabilir ayrıca.

eft anında karşı hesaba geçmiyor ve belli bir süre içinde iptali mümkün.

17 bin eft yapılıyor ve banka aramıyor mu siz mi yaptınız diye? valla hayret. denizbank 5 bin tl üzeri işlemde arıyor. daha küçükleri için sms veya mail atıyor.

Ogleden sonra olmus olay. Teb diger hesaplarina bloke koymus. Ziraati de arayip soylemisler durumu.

Surda ahahah olm iyi misin ya yazip tasak gecmeye calisan delikanlilar var ya. Heh onlarin..

Bi tanesi de sakamsiniz soyleyin bankaya diyo.

Son durum nedir?

babacım o zaman sorunu o şekilde sorsaydın. öyle bir sormuşsun ki, sabah saatlerinde annen parayı kaptırmış da, senin akşam eve gelince haberin olmuş gibi yazmışsın. ve bir de "yapacak birşey var mı" demişsin. bi üzgün yüz koymadığın kalmış. dalgınlığına gelmiş falan demişsin, sanki yolda 5 tl düşürmüş gibi anlatmışsın olayı.

sen ayrıntı vermezsen, buradaki insanlar müneccim mi de senin banka ile ilgili neler yaptığını bilecekler.

sen sorunda, banka ile görüşmeleri yaptığını, prosedürleri gerçekleştirdiğini belirtseydin, ve bunlara istinaden "bir umut var mı" deseydin, biz de ona göre cevap verirdik.

gecmıs olsun banka hesapları bellı bence bulunma ıhtımalı var, annene moral vermekten baska caren yok Allah korusun hasta bıle oluyor bır yastan sonra ınsanlar bunlar yuzunden.

bankaları aramıssınız tabı kı yarında hemen savcılıga suc duyurusunda bulunun. hıc bellı olmaz ınsallah bulunur

Geçmiş olsun. Ben annemi ara ara uyarıyorum. Kapat telefonu bensiz hiç bir şey yapma. Kapat direkt beni ara diye. Kimsenin suratına telefon kapattın diye bişe olmaz.
Bankaya baskı yapıp işi çözmeniz lazım. Ne kadar bağırış çağırış o kadar etki.

bankayı arayın hemen

yarın bi dene

Nusret ve muadili yerlerde tabiki yasal şekilde halledilr.

Ödememeden ödememeye fark var. Parn ywtmez kart çekmez fibi durumlarsa birkaç yöntem vat, hallolur.

Keyfine ödemezsen, Nusret tarzı yerlerde dediğim gibidir.

Daha alt seviyedeki yerlerde ise, mekandan mekana, göre değişir. Sadece yeme hizmeti mi, alkol var mı yok mu bunlar da önemli. Bir dönerci ile r gece kulübünün tavrı aynı olmaz tahmin edersinki.

Mekan resmi adisyon tutup bunu göstererk hak iddia edebilir. Polis çağırabilir.

düzgün bir işletme ise, polis veya jandarma çağırılıyor konuma göre, sonrası tutanak tutuluyor ve aranızda bir şekilde anlaşmanız bekleniyor. Eğer anlaşamazsanız adli süreç başlıyor.

Geçen yaz bir turist ailesine hesap sokmaya çalıştılar, haliyle itiraz edince turistleri dayak manyağı yaptılar.

Onun dışında adli usul yazılmış.

Garip bakışlar altında Kimlik bırakıyorsun. ertesi gün getireceğine dair söz veriyorsun falan filan :)

Pavyon gibi bir yerdeysen arkada sana sopa gösteriyorlar. kimliğini alıyorlar. yakınlarını arayarak kimlikteki kişinin gerçekte sen olduğunu teyit ediyorlar.

İstiklal caddesinde gece hayatı ve sokak yaşamı ile ilgili bir kısa film çekimi nedeniyle, konunun araştırmasını yapmıştık yıllar önce :)

edit: bilerek ödemek istemediğinizi anlarlarsa sizi komaya sokabilirler. Ancak konu polise giderse ödedim iddiasında bulunarak mekandan kurtulabilirsiniz. Bu mekanın kalitesine bağlı bir durum. yemeği yedikten sonra iyi bir yalan hikaye uydurursanız mekandan sağlam çıkarsınız.

yazdığınız gibi dizilerde filmlerde oluyor onlar. 4 yıldır restoran işletiyorum bir gün bile böyle bir olay olmadı. aç olup parası olmayan adam söylüyor biz de veriyoruz hakkını. kimse yiyip içip ödemiyorum param yok demiyor.

esnaf lokantasi falansa, donerci, durumcu vesairse, tamam sonra odersin, sikinti yok derler.

yıllar önce bir cafede kredi kartı geçmediği için hesabı ödemeyedim, yanımda da bir arkadaşım vardı, ona da açamazdım zaten durumu. garson sessizce söyledi kredi kartı geçmiyor diye, yakında da atm yoktu. kasadaki hanfendi bu seferlik bizden olsun dedi. hemen getireceğimi söyleyip çıktım, arkadaşımı bırakıp para çeker çekmez bir koşu gittim. parayı verdiğimde teşekkür edip, geri döneceğimi düşünmediklerini söylemişlerdi.

Ben varim. Genetikciyim, antropolojide baslamistim. Bitirmedim ama duruyor oyle simdilik.

@kakao yapilabildigini biliyorum. Çeşitliligi merak ediyorum.

arkadasm iktisat mezunu,karsilastirmali edebiyat yuksegini bitirdi.

bir tanıdığım fizik lisans bitirip işletme yl yapmış. şu an bankada çalışıyor. fiizkten işletme yl ye nasıl kabul ediliyor onu bilen varsa yazıversin bi zahmet. herhangi bir koşul vs yok mu? ben işletme okdum. psikolojide yl yapabilir miyim?

Cesitlilik konusunda su arkadasin uzerine tanimiyorum: www.popecol.org

@mahone: Bazi bolumler kosul koyuyor, bazilari koymuyor. Bazilari bilimsel hazirlik okutuyor. Ornegin, bizim genetige biyologlar direkt aliniyor. Antropologlara bilimsel hazirlik okutuluyor. Insaat Muhendisleri alinmiyor.

Ben değil de bir öğrencim öğretmenlik mezunu ama sosyolojide yl yapıyor.
Bir arkadaşım edebiyat mezunu ama uzaktan eğitimde yaptı.
Tıp okuyup işletmede yl yapan arkadaşlarım da var.

fizik mezunuyum, işletmede yüksek lisans yaptım.

ben varim. kimyaciyim ama pazarlamaya baslamistim. bitirmedim duruyor oyle. keyfimin gelmesini bekliyoruz. bilimsel hazirlik okuyorsun 1 sene.

Bu yıl mezun olduysan eğer Aralık ayına kadar vaktin var.

hiçbir sıkıntı olmaz gidebilirsin.

biraz daha korkutucu olmalı. toplumda borç vermeme hastalığı var ve bu hastalıktan uyandırmak için (bazılarını) korkutmak gerekiyor bazen.

olmuş. korkutucu olmalı diyen arkadaşlar işlerini öyle halletmeyi seçiyor olabilir. korkutmak için ne diyeceksiniz? döveriz skeriz mi yazacaksın? tabii ki hayır. üslübuna ve kanuna uygun şekilde yazman gerekiyor.

gereken her şey yazılmış, yasal yollara başvurulacağı belirtilmiş. olmuş işte.

Ben göremiyorum.

"taktirde" mi yaziyor, ben mi yanlis gordum?

www.instagram.com
www.instagram.com
www.instagram.com
www.instagram.com

belinin inceliğine vurgu yapıp kalçalarına dikkat çekmeyen şeyler seçeceksin. popna basenine yapışan dar şeylerden uzak dur çan etek tarzı aşağıya doğru bollaşan, bele oturan modeller tercih et. direk dümdüz olmasındansa eteğin uçlarında bir hareketlilik dantel ya da ufak püskül detayı gibi bir şey olursa daha iyi olur belden sonra bacağına dikkat çeker.

şu tarz:
www.fashionlady.in
40plusstyle.com

Bizim insanımız çalışmaya gelemez pek. Yanımızda çalışan emekli oldu şimdi bir abimiz vardı sonrasında bir işçi alalım dedik teslimat çay getir götür temizlik işte herkes her işe koşuyor bende sabah gelince temizlik yapıyorum teslimata gidiyorum müşteriye çay veriyorum vs zaten ufak dükkan hani. Gelen adam bir iki hafta sonra her işe ben koşamam moduna giriyor yani bunlar yeni mezun falan değil ya 30-40 yaş arası ilkokul mezunu adamlar en sonunda çıkardık herkesi abim babam ben çalışıyoruz lazım olursa duraktan hammal tutuyoruz. Suriyeliler 2000-2500 arası para alıyor burda imalat da çalışıyorlar hemde işi öğreniyorlar kendi boya atölyesini açan Suriyeliler var o derece ama bizim millet kahvede pisti oynar birisi iş olursa hammal lazım olursa arar oda lütfedip gelir.

İnsanlar aynı anda belki onlarca yüzlerce yere iş başvurusı yapıyor. Ve kendince bir öncelik sırası koyuyor. Evet iş görüşmesine gelmemek ayıp ama çok da ilginç bir durum değil.

Zeytinburnu ve gıda İşi denince ben bi tırstım:)

Aradığın kişi garsonsa gelmez tabi her yerde iş var garsona... Ama yönetici falan ise anormal. Bir de iyi para verdiğini düşünüp yanılıyor da olabilirsin. Ben de gıda işine meraklıyım ama yönetici bile 2,5 falan alıyor ne diye koskoca dükkanı yöneteyim, haftasonum olmasın

Çalışanlarınıza verdiğiniz ücreti bilmediğim için sizi kastetmeden yorum yapıyorum.

İşçi arayan patronlar sürekli sizin gibi yakınıyorlar, ben en iyi patronum, servis var, yemek veriyorum, sigorta yatıyor, maaş zamanında vs. Bu sayılanlar zaten işçinin yasal hakları. Mesai falan vermiyorlar, cumartesi günleri tam gün çalışılıyor, işçileri mümkün mertebe fazla çalıştırıyorlar, yemeğinden tut çayına kadar her şeyi kısıtlıyorlar, tazminat ödememek için ellerinden geleni yapıyorlar ama nedense bunlar en iyi patronum dedikten sonra sayılmıyor pek.

Aradıkları ve bulamadıkları işçi ise ağır işte çalışacak ve asgari ücrette çalışacak olanlar. Bunları söylerken maaşı artırmak veya iş şartlarını hafifletmek nedense kimsenin aklına gelmiyor.

Evet insanlarımızın bir kısmı tembel olabilir ama herkesin en iyisini arama hakkı var. Adam asgari ücrete taş taşımaktansa masa başı bir iş bulabileceğini biliyor ve bunu arıyor veya taş taşıyacaksam iyi ücret almalıyım, cumartesi tatil olmalı diyor. İş ilanınıza kimse dönmüyorsa bence sorunu kendinizde aramalısınız.

evet yasal zorunluluk biliyorum ama bunları yapmayanlar dolu ülkede. Kurye için ehliyetim yok diye başvuruyor adam almıyorum ehliyetsiz deyince başka yerler alıyor sizde neden yok diyor. eh ehliyetsiz adam çalıştıran sigorta da yatırmaz.
kendim duymasam "çok iyi rahatız, mis gibi dükkan" dediklerini de duydum.

Gelismis ulkelerde de bu tip asgari ucretli isleri gocmenler yapiyor, ulkenin asil vatandaslari boyle isleri begenmiyor :/

O yuzden sasirmadim.
Bir de tabi tembellik var bir faktor olarak.

Yanlış anlama ama bence fazla iyi niyetli ve acemisin:) biriisi seni işin başına koymuş gibi bir durum var söylediklerinden anladığım:)

Aile sirketimizde iscisinden tut muhendisine kadar ayni sorun var. is gorusmesini araya torpil sokarak ayarlayip gelmeyenler, x mezunu aradigini bilip y mezunu gelenler, saglik sikintisi oldugu halde doktorun raporlamasina izin vermeden calismak isteyenler...

ben de restoran işletiyorum ve yıldım eleman sorunundan. gazeteye kesinlikle ilan vermiyorum gazeteden gelen insanların hepsi insan kılığına girmiş sahtekarlar. bu kadar da ağır konuşurum. iş görüşmesine gelir yol parasını isteyeni mi ararsın, restoran olduğunu bildiği için bi öğün yemek yerim diye düşünenimi. ve ilk soru şu oluyor, ne kadar alacağım. ne iş yapacağım bile demeden ilk maaş soruyorlar.

dediğin gibi 5 kişi işe alıyorsam 3 kişisi gelmiyor bile, arıyorsun açıyor ve unutmuşum işe başlayacağımı diyor. ben de zamanında maaşlı plaza insanı oldum o zaman anlamıyordum ama cidden inssn çalıştırmsk ve özellikle cahil vasıfsız adam çalıştırmak çok çok zor.

bu tip insanların aile yaşantısı da düzgün olmadığından, kadın alırsın oğlu karakola düşer, adam alırdın kızı evden kaçar, genç adam alırsın hap içer, genç kız alırsın internetteki sevgilileri dükkan basar.

hadi işe başladı diyelim bir hafta da kaçar yevmiyesini alıp, o yevmiyeyi bir hafta sağda solda yer sonra başka işe girer

ne iğrenç bir zihniyet bu ya. tamam patron maaşı beklemeleri saçma da bir insanın hayatını idame ettirmek üzere girdiği işten ne kadar kazanacağını en başta sormasının nesi bu kadar tuhaf? insanlar keyiflerinden mi yıllarını işe veriyor, sabahın 6'sında kalkıp kar kış demeden çalışmaya gidiyor? ne yapsınlar, sizin gönlünüzü hoş tutmak için günde 10 saat, ayda 1000 liraya mı çalışsınlar?

ne güzel lan. benim hiçbir insani hakkıma saygı duyma, üç kuruş paraya köpek gibi çalıştır ondan sonra İŞ BEĞENMİYÜRLER. he ya kusura bakmayın, iş olmadığı için gelip sizin köpeğiniz olmamız gerekiyor zaten.

yine götünden anlayanlar olmuş. adsm giriyor kapıdan aşçı yardımcısı ilanına geldim diyor, buyur otur konuşalım diyorsunuz, ilk soru saat kaç kaç çalışıcam oluyor, cevap veriyorsunjz peki kaç para alıcsm diyor. ulan dallama hangi mülakata girsen ilk maaşı sorsan siktiri çekerler adama. önce bi işi sor ne yapacağını sor ben beklentilerimi anlatıyım sonrs maaşı sor. belki aklımds bir skala var, soğuk biliyorsan ona göre artış vericem kebap biliyorsan ona göre vericem. bunları kapıma köpek bile yapmam

@der meister 8-5 çalışacağın bir işin ilk mülakatında oturur oturmaz mayış sor, dene bir bakalım...sonra konuşalım.

beyaz yakalı bir koordinatörden tut da en giriş seviyesi bir işe kadar mülakat yapıyor olsanız, adam koltuğa oturur oturmaz maaş sorsa, s...dersiniz. Adam ingilizce/almanca biliyorum diye CV doldurup yine mülakatta 3 kelime konuşamasa yine s...dersiniz.

Ama nedense anlamıyorum iş mavi yakalılara gelince bunlar normal oluyor.
ilk cümleden maaş konuşması normal, bilmediği şeyleri biliyormuş gibi lanse etmesi normal. şantiyede çalışan bir arkadaşım var, "işe girirken herkes usta, iş yaptırmaya gelince kimsenin ne elektriğin e'sinden haberi var ne tesisatın t'sinden", demişti. Aynısını o elektrik mühendisi yapamıyor ama işte. Gerçi dağbaşına okul açarak mühendislikleri de benzer hale getirdiler de neyse, o başka konu. Temel sorunumuz ülkenin genel ahlaksızlığı.

Sizin yanlışınız değil de şöyle bir açılım getirebilirim:
mavi yakalıya iş yaptırtabilmek için, içlerinden gelmeniz lazım. değilse çok zor. hani deveye diken insana s..derler ya. bizim ülkemizde, mavi yakalı için %90 çalışan formül bu.

Babam kamuda 400-500 lü sayılarda işçi çalıştıran bir kurumda müdür. Bakın kamu işçisi bu adamlar; babamdan fazla maaş alıyorlar :)Emekli olunca da daha fazla prim ve maaş alacaklar.

Gel gelelim devlet bot vs. verir iş sağlığı güvenliği için, bunlara giydiremezsin (ne demek giydiremezsin diyeni avrupada nükleer santralde, reaktörde sigara içen türk işçilerin yanına ışınlamak isterim), üstüne bunlar gider bir de satar bu ekipmanı :) Para desen diyorum ya, adam müdüründen fazla maaş alıyor yahu...Karakter bu. Babam h.sonu (devlet işçisinin mesai ücreti vardır memurun yok) sırf bu dallamalar doğru düzgün çalışmadığı için anaokulu öğrencisi gibi başlarında durmak için günde 12 saatini işyerinde geçiriyor. neden; bir kaza bela yapmasınlar diye. Neden çünkü adamlar öküz. o kurum o işi çıkartıyor ama nasıl çıkartıyor o sırada namusuyla çalışanlar nasıl böbrek taşları döküyor....

Ha ama bulabilirseniz, göçmen işçi (hayır mülteci değil, o eski muhacırlardan) ve dinibütün alevi işçi (o ne demek diyen bana dönebilir) o adamlar 10 numara ahlaklı çalışıyor.

"eleman"dan kastınız ne? düşük kalifikasyon mu, yüksek kalifikasyon mu? istediğiniz işi yapması için üniversite mezunu olması gerekiyor mu? yoksa okuma yazma bile bilmesine gerek yok mu? iş zihinsel emek mi istiyor, fiziksel emek mi istiyor?

türkiye'de yoğun bir üniversite mezunu işsizliği var. ancak okuma yazma bile bilinmesine gerek olmayan işler için işçi sıkıntısı var. üniversite mezunları düşük kalifikasyon gerektiren işler istemiyorlar (haklı olarak). çünkü bu işlerin maaşı düşük. üniversite mezunları fiziksel emek yerine zihinsel emek gerektiren, en az 2000tl maaş aldıkları işleri istiyorlar. ve bu alanda ciddi bir işsizlik var.

İnsanlarin calismamayi tercih edecegi ucret yukselmis demek. Enflasyon, maas beklentisi vb.

açıkcası "okuma yazma bilsin, müşteriye güler yüz göstersin" tek şartım.
yemeksepetinde yorum yazmış müşteri "abi bahşiş yok mu" diye sormuş kurye.
motor kaza yapmış ses çıkaran yok.
7 aydır kullanılan motorlar böyle giderse bi 7 ay daha dayanamadan hurdaya çıkacak.
şu boş koliyi çöpe atar mısın diyorsun adam onu o gün iş yaptım sayıyor.
mesaiye başlayıp bilgisayarı açıp tamam bitti bugün çalıştım demek gibi bir şey bu.
iş ağır değil. en fazla 40 adisyonla dükkanı kapatıyoruz. Piyasa zaten felaket. 16 saatte en fazla 100 pizzanın yapıldığı bi yerde kimse iş yükünden bahsedemez.
he bi de içerde hırsız var. plazada çal bakalım ne çalıyorsun.
adam aleni kasadan para yürütüyor. işten çıkarıcam deyince ortalık ayağa kalkıyor ama.
ya adam yürüyerek 10 dk mesafede ki yere sipariş götürüyor 45 dk yok ortada.
hiç yerinde duramayan çok ilginç bi çocuk vardı. vızır vızır adam. leb demeden çoruma gider gelir o derece. meğer adam atıyormuş hapı, içiyormuş bonzaiyi öyle geliyormuş. bir gün yan sokakta içerken yakaladım da jeton düştü.
seninle çalışamam deyince de üstüme yürüdü bi de bedavaya dayak yiyordum.
gibi gibi.

bundan 3 4 sene önce parttime diye anlaşıp girdiğim şirkete işler yetişmiyor diye sabahladığım oldu. ağzımı da açıp bişey demedim. 6 tane otele bakıyordum. diğer restorant sahipleriyle konuşuyorum. geçen sene 8 kişi vardı mutfakta yetişemiyordu bu sene 3 kişi 24 saat vardiya çeviriyoruz diyor.çok güzel maaşlar verdiğimi iddia etmiyorum. 7 ayda 85 bin lira zarar ettim. kimse kuryeye adisyon parası vermiyor. getir bile 75 kuruş verirken ben 1 lira veriyorum. zarar ediyorum demeden bayramlarda ramazanlarda harçlıklarını da eksik etmedim. Ama hala adam motorla kaza yapıp anlamaz zaten deyip sesini çıkarmıyor. Sabah geldim. 3 motorun biri kazalı diğerinin lastiği patlak. sorarsan kimse bişey bilmiyor. 16 saat mesainin 4 saati yoktum ortalıkta.
Merhaba çok dertliyim

hocam seni en iyi ben anlarim :) bu insanlari calistirmak cok zor bunu en iyi yasayan bilir. bu islere girmeden bana da soylerlerdi ben kizardim; ben patronluk yapmayacagim insan gibi davranacagim ona gore karsilik alacagim diye ama insan gibi davranip enayi yerine koyuluyorsun. adam gecen ortadan kayboldu, aradim neredesin sen diyorum, acunun goz alti die programi varmis onun secmelerine gidiyormus. haber vermek yok cikmis gitmis, isten cikariyim diyorsun, dikleniyor is bulmadan cikmam diyor. sigorta yapicam diyorsun sigorta istemem parasini ver diyor:) kask aliyorsun tak diyorsun, takmiyor ceza yiyor cezayi da sana ode diyor. bitmez bunlar :)

Aslında haklısın ama bahsettiğin durumlarla "iş beğenmemek" arasında bir ilişki yok. Yani o insanlar çok büyük ihtimalle hayatlarının geri kalan kısımlarında da aynı şekildeler.

Su içmedim de, ödeme.

oha öyle bi şey mi yapıyolar? denk gelmedim hiç. asla ödemem olursa da.

Eğer sipariş etmeden getirdiyse, suyu istemiyorum diyorum.

suyu getirip masaya koymasında bir problem yok. açıp içmediğim halde adisyona eklemişse, "suyu içmedim/bir tane içtim" falan diyip sadece içtiğimi ödüyorum.

suyu açmadığını kasada belirteceksin. bu kadar.

Suyu geri gonderiyorum, adisyona yazdilarsa "icmedim" diyip cikarttiriyorum. Hic sorun yasamadim.

Yuh. Ben de hiç görmedim bunu. Öyle bir şey olursa kesinlikle ödemem, itiraz ederim.

Önden epeyce su getiriyorlarsa garanti adisyona eklemek için getiriyorlar. Aynı durumla bir mekanda iki kere karşılaşınca iyi niyet göremiyorum. Bir tanesini söyleyeyim, gölbaşındaki (ankara yani) belediye tesislerinin olduğu yerdeki kafelerden biri, adını çıkaramadım, banko böyle yapıyor. Biz söyleyince çıkarıyor adisyondan.
Bir de Konya'nın antalya yolu çıkışı üzerinde bir tost balık filan mekanı var, onlar da banko su ekliyorlar. (kusura bakmayın asosyal ve kısmen de fakir olduğumdan kazık deneyimlerim kısıtlı).

terbiyesizlik mi bilmiyorum ama belki geldiler bulamadılar sizi gibi bir durum olmuştur. bence sinirlenmeye gerek yok.yaptırın bir an önce. yaptırmazsanız ve zarar devam ederse eve ve eşyalara verilen zararı ödemekle yükümlü olursunuz.

o. çocukluğu başka bişi diil

@dahili meddah, indim baktim acikcasi tavanı hafif nemli, temiz su muhtemelen temiz gorunuyordu. Yere su akmiyodu. Oyle büyük zarari yok. Tabi yaptirmakla yukumluyuz de hem haberimiz yok hem polisle muhatap olduk yani ilginc geldi.

evet onlar yanlış. tebiyesizlik diyorsun ama sen de komşulugun temiz bir tarafini birakmadın ki.

bir sakinlesin once, inin asagi, komsu boyle boyle, anam hasta, haberin var miydi bundan? de ki yok, zabitaya gitmeden once iki dakika bizi bulup insan gibi soyleyemez miydin deyin. utansin.

evde kaç gün yoktunuz, kaç kere gelmiş olabilirler kapıya mesela?
söylemek için kapıyı çalmış bulamamışlar, bilerek açmadığınızı bile düşünmüş olabilirler; not bıraksalar olurmuş, anlayışlı davranmamışlar ama terbiyesizlik denmeyebilir. mesela o kişi buraya yazsaydı duyuru olarak, sana sövecektik "terbiyesiz suçunu bile bile açmıyor kapıyı" diye, aradan "belki evde değillerdir" diyen çıkacaktı, onun dediğini çok dikkate almayacaktık o kızgınlıkla.

hiçbi boka koşmayan zabıta da nasıl hemen aksiyon almış, hayret ettim. belgeyi iyi incele belki kendileri yazmıştır falan. hem daha önce böyle bir şey duymadım(olmadığını göstermez tabii), hem de öyle çot diye yasal işlem denmesi tuhafıma gitti, süre de kısa zaten.

edit: polisle muhatap olduk cevabını görmemiştim yazarken.

Gelip bulamamıştır. Eğer kavgalı değilsem, ben gelip evde bulamayınca kapıya bir sıkıştırırdım. İnsanlar birbirleri ile muhatap olmak istemiyor da olabilir ama hemen resmi yollar hoş değil.

@baba jo, ev bir gun boştu bu arada sadece. Biz yokken ananem kalmisti ona soyleyebilirlerdi. Belki calmadilar bile kapimizi bilemedim.

öncelikle geçmiş olsun. yapılan saygısızlık bence ama konuşmanın bir faydası olacağını düşünmüyorum. en güzeli yaptırın bir an önce. olanları düşünmeyin, ite bulaşacağına çalıyı dolaş demişler.

1 gün boşsa ve hatta boş bile değildiyse evet, söylemeden yaptırmaları hiç hoş olmamış. gidip söyleyin "kapımızı çalsaydınız haberimiz olurdu, siz de polise gitme derdiyle uğraşmak zorunda kalmazdınız" diye.

ayıp tabii ki. bir hafta boyunca evde olmasanız hadi neyse. 5-6 çocuk topla zıplat evet. hatta kendin de ses yap. müstahak böylesine.

aynısı bizim başımıza geldi

bi gün kapı çalındı, annemde bende evdeydik şans eseri, yani bu evi pek kullamıyoruz ben genelde denizde oluyorum yılda ortalama 1 ay kalıyorum, annem de istanbulda zaten.

neyse ben de evdeyim malum şort atlet durumu, annemi ittirmek suretiyle eve dalan bi kadın, kadın alt katımız da oturuyor, arkadaşın annesi sonra arkadaşla da kestim muhabbeti.

yaa su akıtıyo falan filan deyip paldırs diye banyoya girmiş bakmış

10 katlı apartman, bizden kaynaklı mı belli değil? bizim banyo tavanı da nem yapmıştı üstelik.

yaptırayım diye düşündüm. sonra dedim ki niye yaptırıyom ulan? bizden kaynaklı olduğu bile belli değil, derken 3 5 defa yaptırın diye söylediler. evde yokuz, e arkadaş su vanası da kapalı.

yine ben kırdırır komple yaptırırdım da kaç zamandır bu çirkeflik yüzünden yaptırmadım. sesleri de kesildi

hani bu kadar feryat figan olunca koştuk baktık,aynen sizin dediğiniz gibi alt katın tavanında(atık su borullarının geçtiği hava boşluğu bölümde) çizgi çizgi ıslaklık olmuş

geçmiş zamanlar da birisi evini komple su bastırtmıştı 2 kat üstümüzde üstelik, bizim salon malon heryerden şıpır şıpır sular akmıştı, kazadır olur deyip geçmiştik.

neymiş efendim işte tavan boyası kötü oluyormuş. s*ktirsin gitsin, insan gibi söyleselerdi eyvallah

ha bunun öncesinde de bu manyak kadın, ben evdeyken 2 kere su vanasını kapatmış alla alla tuvalete giriyom su akmıyo rezilliğe bak, ne haber vermek ne bişey

bide model olarak, apartman kapısı kapanmadığı zaman, sürekli kameralardan izliyor girişi, hemen koşup pencereyi açıp kapıyı kapatırmısınız diye herkeze söylüyor. yani az çok fikrin olmuştur. selam sabahı kestim. benden it gibi korkuyolar apartmanda, geçmişte olan bi olay ve yanlış anlaşılmadan.

Valla net terbiyesizlik. Gürültü yapıyorlar diye polise şikayet et ara ara...

eğer aranızda başka bir olay vs olmadıysa bence de ayıp etmişler. zabıta ne la :D
ulaşamıyorsam başka komşulara sorarım. illaki bi bilgi edinirim yani. sanırım

benim de başıma gelmişti benzeri bir durum.

@jimcik in dediği gibi yap bence. in bi sor, güzelce ama öyle kızgınca değil. hastanedeydik biz de, haberiniz yoktur tabii sizinde. annem ameliyat oldu da falan de bakalım bi tepkilerini ölç. haberleri varsa zaten o insanlardan hayır gelmez. hiç muhatap olma tmm hoşcakalın de evine çık. ve hemen ilk iş tamir etttir. haberleri yoksa, ki ben olmadıgını düşünüyorum, yine güzelce durumu izah et.

ust komsum sen miydin?
ehehehe aynısının tersi bana oldu.
ust komsudan rutubet geliyor.
herife telefon actim (evde durmuyor) bir kac ay salladi, sonunda geldi ya azıcık sızıntıymış nolcak dedi (tavan ve duvar gidik). hala da yaptırmadı. zabitaya sikayet edip. sonrada mahkemeye vericem serefsizi. sonucta pisman oldum. keske en basindan yasal yollara baslasyadim.
sonuc: belki adamin da basina benzer bisey geldi onceden.

kusura bakma da komşunun açısından bakmamış kimse. kimbilir evde kaç gün yoktunuz ve aşağı katta neler olmuştur. aynı vaziyet anneme de geldi. kimseye ulaşamadık evde. güç bela ev sahibini bulduk. bulana kadar duvarla ıslandı. adama dedik yaptır diye ha bugün yptırcam ha yarın yaptırcam deren oldu sana 2 ay. annemin duvarlar hortum tutulmuş gibi oldu. elektrik fişlerine falan geldiğini görünce anneme dedim git zabıtaya. hemen yaptırdı adam... kendinize göre konuşuyorsunuz. bir de komşu açısından bakın. eğer benim evim eşyalarım ıslandıysa uğraşamam direk veririm savcılığa ya da zabıtaya...

@supermatik, sizinki hic ciddiye almamis :d yaptırırım tanidiginiz usta var mi vs der be insan en azindan.

@gotic, 10 gun olmus kapimizi calali guya. Kapicidan numaramizi alip da ulasabilirdi. Bilmedigim seyi nasil yaptirayim yav.

@rayde onun yaptığı şey ayıp ama günümüz için düşünüyorum. komşunun manyağı var psikopatı var söylediğine göre kadın sorunlu. demek ki korkuyor bir şeylerden kadın...

git şikayet et a.k çocuğu derdim yasal işlemi bekleyin yaptırani sikmm derdim böyle komşuya..

elimizde veri eksik yahu. hele bi durun. komsu hakkaten bekledi, sizi bulamadi vs olabilir. belki resmi olarak kendini garantiye aldiriyodur soyleki size ulasamadi, size ulasamadikca evi daha da hasar gormeye devam etti. size daha ulasamayacagini dusunerek olayi netlestirmek istemistir. ben bu adami bu tarihte sikayet ettim, sorunum bu, bundan sonra olusan hasar hep bu arakdas yuzunden demeye calismistir.

not: bu teori sana hicbir yolla ulasamadigini varsayarak yazilmistir.

ama yok, kapici vardi, ona demedi, numarasi vardi aramadi. yineticiye soylemedi falan bunlar hep ayip seyler. bizde boyle seyler kapici araciligiyla oluyor. sorunu olan soyluyor gorevliye, o da diger daireye iletiyor. evde yoksa kapici ulasiyor vs

Komşunun yaptığı yanlış. Sizin yaptırmamanız da yanlış olur ve 2 yanlış bir doğru etmez.

Bence bu tip insanlarla hiç uğraşmanıza değecek bir durum yok. Yaptırın efendilik sizde kalsın. Yaptığı terbiyesizlik de onun yanına.

terbiyesizlik değil de hıyarlık etmiş ama yapacak bişi yok. çok problem de değil aslında, hatta biraz daha iyi birde böyle bakın, kapınıza dayanıp pire için yorgan yakan manyaklar gibi çıngar çıkartabilirdi, gitmiş yasal yollara baş vurmuş ki bunda bir problem yok bence.

Yalnız yarın zabıtayı arayıp yaptırdığınız işlemi nasıl ispatlayacağınızı öğrenin, zira yarın öbür gün bakın şikayet ettiğim halde yaptırmadı diyebilir (kabahat sizden kaynaklı olmayabilir hatta) ustaya verdiğiniz paranın faturasını/fişini mutlaka alın, yine aldığınız malzemelerin vs. faturasını da adınıza kestirin ve mutlaka saklayın. lazım olduğunda ahanda faturalar, yaptığım gürültüden dolayı şahitler vs. dersiniz.

tünel işte soğuk su alıyolarmış yiyecekler varmış içinde de bu kadar, heyecan olayı yalan bi şey yok

hocam ben bugün tv de ışidin tünelleri haberine denk geldim. bir gazeteci içine giriyor anlatıyordu vs. içinde herşey var, ibadet için bile bölme yapmışlar diyordu.

o geldi aklıma direk. muhtemelen onunla ilgilidir. ışid haberlerine bakın. musul operasoyun falan belki birşeyler bulursunuz.

musul operasyonundaki ışid tünellerini anlatıyordu. atvhaber de çıktı...

şu sitede onca soru gördüm ama bunun kadar saçmasını görmedim.

cevap: neyine dışlanacaklar?

paranın dini imanı olmaz. özellikle belli bir müşteri profili yoksa doğal olarak şirketlerin de. çok dikkat etmedim ama muhtemelen vardır reklamlarda hele ki bu hükümet zamanında.

@mysticriver bu şekilde muhafazakar kesime hiç hitap etmiyor işte. reklamlarda hiç muhafazakar bir kadın ya da çift ya da aile görüyor muyuz? sadece muhafazakar olmayan kesimi görüyoruz televizyonda.

hayrettin karaca bununla ilgili "size arabayı değil yanındaki kadını satıyorlar." gibi bir şey demişti.

reklamlar en hayvani ve ilkel duygularımıza hitap ediyor. ürün yanına konmuş türbanlı ve mayolu kadın büyük tepki alır toplumdan. sebeplerden biri budur.

başında örtü olmayabilir belki ama reklamlar 90lardaki gibi mi sizce? bluzlar etekler, kadınlarda tavırlar zaten muhafazakar kitleye hitap ediyor. tüm ev reklamlarında kadın ev hanımı 3 tane çocuk, daha ne kadar hitap etsin?
çok izlenen dizilerde türbanlı kızı -evlenmeden- nasıl öpüştürecekler? her dizimiz entrika dolu. imam hatipli kızlar öyle şeyler yapar mı? ayrıca öpüşmek kültürümüzde yok.

turbanli oynatirsan laikleri kaybedersin ama turbansiz oynatirsan onlari kaybetmezsin.

basortulu yok ama etek giyen de yok. gorsen bile en fazla 2-3 saniye gozukuyor, kamera acilari da bacaklari gizlemek icin ayarlaniyor.

su reklamda oldugu gibi:


youtu.be


bu da 2001 yilindan bir reklam:

youtu.be


pwki muhafazakarlastiysak neden reklamlarda turbanlilar oynamiyor diyeceksin?

cunku muhafazakarlar da, sekuler hayatin yasandigi yerlerde yasamak istiyor ( pazarlama uzerine doktora yapan bir arkadasin ifadesiydi bu).

bu sadece bizim ulkeye ozgu de degil, islamin egemen oldugu diger ortadogu toplumlarinin reklamlari da bu sekildedir, halk basortulu, bakimsizdir ama tv dekiler mumkunse basortusuz ve bakimlidir.

Seküler türkiye tribi güzel. Ortadoğulunun zengininin tatilde rahat nefes alabileceği kaç memleket var? Rahat olacak, ayrımcılık görmeyecek, hafif dindar olacak, arada farklı tatlara açılan kapılar olacak falan. Ortadoğunun pavyonuyuz gibi. Ama gayrımüslim de rahat eder gelse yani. Tvler bu imajı iyi koruyor.

Vay babayın, scars benden önce davranmış.

Hayir onu da mi biz dusunecegiz? Magdur mu olmuslar? Para onlarda hocam, muhafazakar olmayan muteahhit kaldi mi? Olimpiyat icin yapilan tanitimda bir tane basortulu var miydi? Bir zahmet cemaatlerinin icinde konussunlar niye hic basortulu kadin koymuyoruz biz reklamlara diye.
Ayrica mystickriver +1
Ulusalci degilim ama artik bu magduriyet zikkimindan kusasim geliyor.

"Normalde yurt dışında yasıyorum" ile başlamanız zaten durumu açıklıyor.
Araplar artık turist gözüyle görülmüyor.
Çoğu alışveriş yapmaz, boş kalabalık çocuklarıyla gezer, avm dükkanında bile sürekli pazarlık yapar.
"Turist" dedikleri şey, Rus, Alman, İngiliz kesim.
İstanbul'un her semti artık Arap dolu, onlar turist değil.

www.youtube.com

cevap: onlar turist değil.

İman.

İslam.

değer verdiğim birkaç kişi var. onlar sayesinde. elimde avucumda hiçbi şey kalmayıp bunalıma girsem bile hep yanımda oldular, onlara sırt çeviremem.

ailem var.
ve intihar haram.

Yaşayarak intihar ediyorum zaten.

Neden edeyim ki? Hayat süprizlerle dolu, dibe de batsam o süprizleri yakalayabilirim. Iphone 30 filan görmek isterim bide, teknoloji manyagıym.

çünkü yaşamak güzel, hayattan keyif alıyorum.

Canım çok tatlı. Madem bu hayatta birini öldürüp katil olacağım, o zaman neden öldürdüğüm kişi ben olayım? Hem de hiçbir suçum yokken. Cinayete karşıyım. Dinler açısından zaten burada türlü türlü pisliklerle karşılaşacağımız belirtiliyor. Sınav mantığı var yani. Boş kağıt vermek de bana göre değil.

hayata bağlanma ihtiyacı duymuyorum ki. kontinental hokey ligi'nin veya dünya haritasının bundan 60 sene sonra nasıl görüneceğini görmek için bile yaşayabilirim. rammstein'ın dalai lama şarkısında geçen "wir müssen leben bis wir sterben" (ölene kadar yaşamalıyız, sanırım böyle) cümlesini ilk duyduğumda çok saçma bulmuştum ama zamanla çok sevdim. ölene kadar yaşayacağım ben de o yüzden muhtemelen, sebebim olmasa bile. benim için bi anlam ifade etmesine gerek yok. dünya haritasından veya ligde hangi takımlar olduğundan bana ne ama işte merak ediyom ben. ben evde otursam bile dünya dönüyor sonuçta. kendimi bi yere veya birine eklemlemeden, oturduğum yerden onun parçası olabilmeyi seviyorum. niye öleyim, o ölsün. intihar isteğim bile yaşamaktan ileri gelen bi duygu. yaşamayı övüyo ya da yüceltiyo da değilim. yaşıyorum sadece. ölene kadar da yaşayacağım. o kadar.

Ölmek kesin ve çok sıkıcı, oysa ki yaşamak olasılıklar ile dolu.

Belki doner umudu. Belki.

annem ve ablam üzülmesin diye. ablamın çocuğu olacak, onun büyüdüğünü görmek istiyorum. güzel müzikler falan dinletmek istiyorum ona. bir de zaten hayata bir kez geliyorum, herkes ölüp gidecek bi gün. "her şey geçer, hayat kalır" diyor ya bülent ortaçgil, öyle. var olan ömür ne kadar kötü olursa olsun yarın öbür gün ne olacağı belli olmaz. dün cemaatin torpiliyle bir yerlerde olan insanlar bugün hapislerde çürütecek ömrünün kalanını mesela.

dünyada daha görülecek ve deneyimleyecek çok şey var

İnançsızım. Annem ve bana değer veren bir avuç insan mahvolur. Bi' de, hayat hala süprizlerle dolu...

@nawar +

gelecekte ne olacağını merak ediyorum. kimle tanışacağım, nerde nasıl yaşacağım, hayatta neler olacak. teknoloji, internet, dizler filmler, seks, güzel yiyecek ve içecekler arkadaşlarla sohbet...

hayat çok güzel lan bi an düşündüm de. biz türkiye'de yaşıyoruz diye bok gibi bir hayatımız var.

Düşünmedim değil. Ama madem en kötüsü bu daha kötüsü olamaz neden öleyim? Belki her şey çok daha güzel olacaktır. Yani kısacası beni hayatta tutan ihtimaller. Ayrıca klasik annem ve kardeşlerimin üzülmesini geçtim psikolojilerinin bozulmasını istemiyorum. Sevgilimi cok seviyorum bir de. Ay ne cok yazdim iste boyle.

intihar etmek mi? elimde olsa sonsuza kadar yaşarım. asıl siz nasıl ölüm gerçeğini kabul ediyorsunuz?

inananlara bir lafım yok. elbette inanıyor olsaydım ölümle hiçbir problemim olmazdı. mesela o yüzden toplumun çoğunun inanıyor olmasına rağmen her türlü ölümde, cenazelerde kendinden geçen insanları garipserim. e adam/kadın yok olmadı ki, inancına göre öbür tarafta illa ki görüşürsün bu neyin yırtınışı diye düşünürüm hep.

kendime gelirsek yaşama isteğimi tıpkı hayvanlarınkine benzetiyorum. yaşamak istiyorum ama neden bilmiyorum. bunun için son ana kadar elimden gelen her şeyi yaparım. yaşamak dünyanın en güzel duygusu. öldükten sonra tüm yaşadıklarının ne anlamı var ki? özellikle benim gibiler için ölüm hiç uyanmadığınız ve rüya da görmediğiniz bir uyku ise. o andan sonra yoksun, hiç olmadın, yaşadıkların aslında hiç yaşanmadı. benim gibi düşünmeyenlerin anlaması zor biliyorum.

işte bunun için sonsuza kadar yaşamak istiyorum. insanlığın geçirdiği tüm aşamalara tanık olmak istiyorum. benliğimin, bilincimin kaybolmasını istemiyorum. ölmekten nefret ediyorum.

çünkü bazen yaşamak çok güzel.

bazı zamanlar icimin acısı beni öldürüyor. ama bazen de balkonda oturuyor olmak bile, ki benim için asla ' bile' lik bir şey değil, muthis mutlu ediyor. sonra anneme sarılmak, eşek gibi yatmak..... ne bileyim bir sürü güzel şeyin var olması. olacak oluşu, daha hayatın gidimini bile yasamamis oluşum. beni bir suru ' güzel sey' bekliyor olabilir.

bazen bunlarin bilincinde daha olmuyorum.
acaba bipolarliga eğilimim mi söz konusu.....

dahi yazacaktim. mobilim

Çünkü hayat tatlı.

çünkü fazla kolay bi seçenek. o kadar iyi bişey olsa herkes bu ayrıcalığa sahip olmazdı. bence bi bit yeniği var.

Bir daha çilek yiyemeyecek olmak kötü bir şey mesela bunu düşünürüm ben.Anne baba ve küçük yeğenim için bi de.

Bir de acısız yöntemini bulamadım.

hayat güzel. zaten çok kısa yaa, niye intihar edeyim?

neden edeyim? sağlıklı olmak büyük nimet, sağlığım elverse de hep yaşasam diyorum hatta. seviyorum yaşamayı.

onun da vaktinin geleceğini düşünüyorum. sebebine gelirsek de, ben hiç ama hiç mutluluğu yakalayamayacağımı, hep heveslerimin kursağımda kalacağını düşünüyorum. ailem haricinde hep yalnızdım, sonra dostlar edindiğimi sandım ama kimsenin beni onları sevdiğim kadar sevmediğini fark ettim. şimdi sırayla evleniyorlar zaten. en sonuncusu da evlendiğinde artık tamamen yalnız kalacağım. bu da intihar sürecini hızlandıracak.

Biraz daha aşk acısı çekmem lazım.
Bu kesmedi.

Islam.

Allah.

dostoyevski demis ya insana özgü bir yeteneksizliktir yaşayamamak, yoksa hangi balık boğmuş kendini, hangi serçe atlamış damdan diye bosuna degıl

bır hayat hakkın var zaten kıcını kırsan kendını zıncırlesen 2100 yılını goremeyeceksın mesela. butun dunya bırlessek butun teknolojıyı bırlestırsek sana bunu yasatamayız
sayılı günüm var sayılı hakkım var yasıyorum onu da
cok mu boktan kendımı mı oldurcem herseyı oldugu gıbı bırakır sacma sapan bı ulkenın tatıl beldesıne yerlesır sıfırdan denerım

o yola doğru gidiyorum. belki bir gün sever sevilirim ne bileyim :)

Oglum cok kucuk. Kimseye emanet edemem. Annem cok uzulur geri kalan omru perisanlik icinde vecer. Dayanamam.

ailem, hayallerim ve yaşamak istediklerim var çünkü.

üşengeçlik doğru yöntemi bulamama..

tadini yeterince cikarmadigim seyler var daha, onlari bi tamamliyim yenilerini bulucam. sonra onlari da onlari da derken coooook zaman sonra bigun bi gece uyuycam uyanamayivericem. acisiz dertsiz tasasiz. evet.

Seviyorum hhayatı

belki düzelir umudu belki ben birşeyi yanlış yapıyorumdur daha farklı bir hayat mümkündür düşüncesi. şimdilik tutuyor bilmiyorum nereye kadar.

İnsan öleceğini bile bile nasıl yaşar?

www.youtube.com (Beş Kardeş dizisinden bir sahne)

merak.

İnançlarım.

*İnsanların hikayelerini dinlemeyi seviyorum.

*Ailemi, sevgilimi, arkadaşlarımı, kedilerimi çok ama çok seviyorum.

*Gezmeye bayılıyorum ve daha gezilecek çok yer var.

*Okunacak bir sürü kitap, günde 30 defa dinleyecek kadar çok seveceğim, henüz keşfetmediğim, henüz bestelenmemiş şarkılar var.Aynı şey film ve tanışmadığım insanlar için de geçerli.

*Evlat edinmek istiyorum.

*Yaparsam böyle bir şey annem babam çok üzülür.

*Doğayı çok seviyorum, bir gün doğayla daha iç içe yaşayacağımı düşünüyorum.

*Henüz kendimi gerçekleştirmedim. (amaçlarımı)

*Bazen birilerine veya hayvanlara yardımım dokunuyor. Onları bensiz, kendimi onlarsız bırakmak istemiyorum.

daha yapmak istediğim çok şey, görmek istediğim çok yer, tecrübe etmek istediğim pek çok şey var.

Yasamdan koparan bir sey olmadigi icin intihar etmiyorum. Niye intihar edeyim durup dururken? Mesele kelle paca guzel bir sey, fotograf cekmek, hic gitmedigim bir yere gidip gezmek, merak ettigim bir seyi arastirip ogrenmek, saglam bir konser falan bir suru guzel sey var.
Heosini gectim, mal miyim sebepsizce intihar edeyim?

hiç böyle bir şey duymadım, başıma gelmedi, etrafımdaki kimseye de olmadı böyle birşey.

telefonla aranıp, keriz gibi onu bunu onaylanıp dolandırılmak ayrı bir şey, eğer kastettiğiniz buysa. ya da internette sağa sola kart bilgisi vermek.

ama zarftan çıkmayan karttan para çekilmesi mümkün değil teknik olarak.

@mahone, geçen yıl teslim almadığım kredi kartından harcama yapılmaya çalışıldığı için kartı kapattıklarını bildirmek için aramıştı banka. kurye aşamasında bişeyler olabiliyor yani.

benim başıma bir kere geldi. internette sadece sanal kart kullandığım ve fiziksel kartımı güvenilir görünmeyen dükkan/restoranlarda falan kullanmamaya özen gösterdiğim halde kartım kopyalanmıştı. banka farkedince iptal etmiş hemen, bana bişey yansımadı.

daha bugün, kredi kartımı verdiğim bir otelin, yapmadığım bir harcamayı ve bana bildirmeden tahsil etmesi dolayısıyla harcama itirazında bulunmak için aradım bankayı. telefondaki temsilci "öyle bi itiraz yapamazsınız, gidin onlarla çözün" dedi önce. ben de kendisine işini öğretince önce bekletti, sağa sola sordu malum, ardından "şikayet kaydı alıyorum, siz de dilekçenizi fakslayın, çözelim" dedi.

bu işlerde suçun tümü bankanın değil, adam araştıracak haliyle. ama dediğin gibi itiraz inceleme süresinin uzun olması sıkıntı. aynı ekstre dönemi içinde çözmeleri lazım. bize düşen de ayık olmak tabi. kart ekstresini kontrol etmeden ödeyenler falan var, onları dolandırsalar yeter işte.

"limiti 0 olan sanal karttan yapılan alışverişler" demişsiniz, bunu gerçekten merak ettim. böyle bir vaka var mı? varsa hangi banka? kaynak var mı?

@gman

forum.donanimhaber.com

Garanti Bankası Sanal kartında başvuru kısmındaki sözleşmede limit yetersiz olsa da para çekilebilir şeklinde bir ibare var. Bazı işyerleri eksi limit kullanabiliyor sanırım bununla ilgili bir durum.
Bu arada çok dikkatli bir kullanıcı olmama rağmen ilk defa bu sene benim de kartım çalınmış. En son temizmama.com ve hepsiburada 'dan alışveriş yapmıştım. İkisinden biri kart bilgilerini çaldırdı sanırım.

bana kalırsa putin çatpat değil bayaa iyi türkçe biliyor. aralarında türkçe konuştuklarını zannetmiyorum ama. çevirmenleri vardır.

kürtçe

putin kgb zamanı türkiyede yaşıyodu. az çok biliyordur.

putin'in çat-pat türkçe bilmesine ihtimal veriyorsunuz da, reis'in rusça, ingilizce bileceğine ihtimal vermiyorsunuz.

çok kırıldım.

bence reis ingilizce konuştu. ufaktan öğrenmiş olabilir. veya putin'e uçak krizinden sonra ben seni çok seviyorum demek için ucundan rusça bile olabilir.

Basit ingilizce. Putin iyi derecede almanca bilmesine rağmen ingilizcesi pek yokmuş. Görev yaptı herhalde orada

ağalar şaşırdınız mı sizler nedir?

hemen arkalarında bir tane çevirmen var, anlık olarak çeviriyor. adam görünüyor da yani. yok putin türkçe biliyor yok erdogan ingizlice biliyor falan... iyi misiniz? ikisi de hangi dil olursa olsun böyle mimikli ve akıcı konuşamaz.

Beyler acilin yetkili bi abiyim. Bir is dolayisiyla erdogan'in cevirmeni ile gorusme durumumuz oldu. Ayni soruyu sorduk kendisine de. Siyasi bi konu gorusuluyorsa her ikisi de aba dilinde konusuyor cevirmenler vasitasiyla. G20 gibi zirvelerde, resepsiyon ve bunun gibi yerlerde karsilasmalarinda; cat pat ingilizce veya putin'in turkcesi ile konusuyorlar.

bel ağrısı. ben de olan bu.

Basur riski

Çünkü basınç sürekli o noktaya etki ettiği için sıkıntı oluşur.

Ödev falansa hemoroid yaz tabi.

Edit: Bir doktor vardı, TUS'a 12 saat hiç kalkmadan çalıştığı için emboli oluşmuştu, sonra da ölmüştü.

Emboli riski de eklenebilir.

oturuş bozukluklarından kaynaklı omurga rahatsızlıkları, gözlerde kesinlikle bozulma, psikolojik olarak bunalıma girme ve kilo alma. bunlar ilk aklıma gelenler.

boyun ağrısı, göz ağrısı, eğik oturmak.

kalp krizi.

edit: her oturan kalp krizi geçirir demedim, riskin arttığına dair araştırmalar var.

pipide düşme.

bel baş boyun sırt ağrıları dışında bir şey olmaz. abartanlara bakma. gözler de etkilenir bir de.

milyonlarca insan bu şekilde çalışıyor. herkes ölsün o zaman.

boyun fıtığı
göz kuruluğu
baş ağrısı
eklem ağrıları
duruş bozukluğu
karpal tünel sendrom

Hayal gücü yetmezliği.

soruna cevap olmayabilir ama çağrıştırdığı bişeyi yazayım.
geçen yurtdışına gittim bi haftalığına iş için. ofiste giriş kapısının yanındaki odada bi kız vardı, oradan her geçtiğimde bilgisayarının karşısında ayakta çalışıyordu. masasının üzerinde ek bi sehpa var, bilgisayar da onun üzerinde. son gün dayanamayıp sordum, dediler ki bu ofis çalışanları arasında şu aralar çok revaçta bi sistemmiş, sayılan etkileri azaltmak adına. bi saat ayakta çalışıyomuş böyle, masadaki aparatın makasını indirip bi saat de oturarak çalışıyomuş, gün boyu bu döngüler devam ediyo işte..

derste anlatılmıştı tam net hatırlamıyorum ama yüzdeleri görünce baya şaşırmıştım, çok yuksekti. kalp ve damar rahatsızlıklarını artırma riskinden bahsediyorum, hatta kolesterolun bile yükselmesine yol açıyormus. hoca bütün gün oturan birinin sonra gidip spor yapması pek de bir anlam ifade etmiyor gibi biseyler demişti.

Isini iyi yaptiysa neden alinmasin ki?

10 yilda mezun olduysa olmus, arada yaptiklarini aciklarken celiskiler yoksa sikinti goremedim. Herkes girdigi gibi uni hemen 4 senede bitirecek diyebbir kural yok sonucta :)

işini iyi yaptıysa neden alınmasın ki?

İşini iyi yaptıysa neden alınmasın ki? +1

ilginç bir soru verdiğiniz işi kötü yapsa 4 senede bitirdi diye işe alım yapıyorsunuz gibi bir izlenim vermiş.işini iyi yapıyorsa alın +1

Isterse 50 yılda bitirir bu bi şeyin göstergesi değil ara verir başka şeyler yapar sonra tekrar döner okula bunun herhangi bir etkisi olacağını sanmıyorum milleti afla geri dönüyor kaç yıl sonra

asıl öyle adam alınır. 4 yıl boyunca okuldan eve evden okula, koyun gibi bir üni okumaktansa 8-9 yıl okurum, çalışır da okurum, hayatı öğrenir de okurum.

adamlar/kızlar okul bitiriyor, konuşmayı bilmiyorlar, mail adresleri kanayangül_06 veya zorunlu_Serseri vs ve bu mail adreslerini kurumsal firmalara verebilecek kadar aptallar.

dediği işlerle uğraşan adam, iş yapma adabını bilir, çabuk öğrenir, adapte olur. ayrıca verdiğiniz işi de yapmış.

eger cok iyi dedigimiz okul bogazici odtu falansa dusunmeden alınır. cunku bu okulların bu tarz mezunları genelde en girişimci en farklı dusunen tipler oluyor.

alınır yahu.

Azim, kararlılık, dirayetin simgesi olduğu için ilk tercih edilen insanlardır.

Mühendis olsa almazdım, tercüman olarak alırım.

eğer disiplinli ve işini yapacak biriyse geç bitirmesi tercih sebebi bile olabilir, kendini geliştirmiş çünkü.

cok cekincede kaldiysaniz profesyonel davranip referans isteyin.

patronun çapsızlığı.

O adamı kaçırmayın.

ırak folloşa dönmüş bir ülke. ben bile atar yaparım.

bu tip hareketler ülke gündemini değiştirme, dünya lideri/islam dünyası lideri saftatasını gündemde tutma ve kitlelere hatırlatma manevraları.

ibadi, kukla bir başbakan.

Türkiye oraya bağdat hükümetinin resmi izni ve daveti ile girmişti. Şimdi amerika istemiyor diye bize atar yaptırıyor, yoksa ibadi'nin umrunda değil. abd, gelmiş ülkenin ırzına geçmiş, gık diyememişler. ışid gelmiş 1 günde musul'u almış, gık diyememişler. şimdi abd, yönlendiriyor diye bize atar yapıyorlar. Bilmedikleri şu var, yarın abd gider ama biz hep burdayız. Peki abd, neden istemiyor, çıkarlarımız farklı. Harektata kim katılırsa sonunda musul'la ilgili onlar söz söyleyecek.

Türkiye'nin orada toprak isteme gibi bir durumu yok ama çıkarları var. Elbetteki askerini de sokacak, gereğini de yapacak. Cumhurbaşkanı bu konuda sonuna kadar haklı.


.

sana şu şarkiyi armagan ediyorum.bu şarki eşliginde sorulari ve cevaplarini tekrar düsünelim. www.youtube.com

Hayirli olsun,gule gule kullan.Gelmis mi makyajli kasalar,nasil olmus?

Dikat edecek cok bisi yok,bin keyfine bak.

makyajılar gelmiş ama 12 bin fark var. makyajsız kasa alıyorum.

hayırlı olsun kanka. ben de az önce kentkarta 10 tl yükledim. pek dikkat gerektiren bir iş değildi.

çiziği var mı diye bak.

Makyajli 2017 gelmis mi kesin? Bize ocakta gelir dedilerdi

makyajlı 2016 ve 3.0 v6 motor gelmiş.
2017 zaten ocak'tan önce gelmiyor.

"Her şeyi olduğu gibi anlatmama, yorum-abartı katmamama razıysan şahitlik yaparım değilse yapmam" deseniz? Ya şahitlik yapmanızdan vaz geçer ya da "tamam en azından olanı anlat" der siz de yalan söylemek durumunda kalmazsınız.

Vicdanının sesini dinle; şahitlik yapmak istemiyorsan da yapma. Bunu annene düzgün ve kesin bir dille anlat. İkinizin değil, onun babandan boşandığını hatırlat.

Tanıklığınız öncesinde yemin edilmeden önce hakim size tanıklıktan çekinme hakkınız olduğunu hatırlatacak(çünkü alt soysunuz) ve tanıklık yapmak isteyip istemediğinizi soracak, o an tanıklık yapmak istemediğinizi soyleyebilirsiniz. Bu durumda sizi hiçbir taraf tanıklığın devamına zorlayamaz.

Anana demen gereken su, eger mantikli bir ana olsa evladi anne ve baba arasinda tercih yapma bir pozisyona dusurmemesi lazim. Bu teklif ettigi sey cok yanlis ve insanlarin neden bu gibi durumlarda gozleri karariyor anlamiyorum. Dostum bir evlat olarak sana esit mesafede durabilmek onlarin sorunu. Annenin sana boyle bir sey teklif etmesi inanilir gibi degil.

bence asla yapma.

benim annem babam boşandı ben ta küçücük çocukken. ben de benzer durumlar yaşadım. annem yıllarca, tüm çocukluğum boyunca baba babamı kötüleyip durdu. önümde tahmin edemeyeceğin şekilde konuşuldu babam hakkında. ama ben büyüyüp de babamı tanıyınca işlerin hiç de öyle olmadığını anladım. ve babamla şu an aram harika. annemle de öyle tabii.

bu bi örnekti. senin böyle bi durumun yok. hatalı baban olabilir. ama o senin baban. aralarında sorun olanlar ise annen ve baban. senin ne annen ne de baban hakkında olumlu ya da olumsuz şahitlik yapman gerekmiyor. ha sana etki eden bir durum varsa, ne bileyim şiddettir vs git konuş. ama anne-baba anlaşamıyor ya da ne bileyim aralarında başka sıkıntılar var diye gidip babamı ya da annemi mahkemede kötülemezdim ben olsam.

aralrında halletsinler +1. annene de böyle anlat. baktın hala ısrar ediyor, işi başka taraflara çekiyor... bilemeyeceğim. orası sana kalmış.

Aile içerisindeki kan bağlı insanların şahitlikleri pek dikkate alınmaz demişti teyzemin avukatı. (yanlışsa biri dğzeltebilir, avukata gıcığım zaten)

Bence yapmayın şahitlik filan, babanızı sildiyseniz yapın ancak.

Şahitlik istenir. Çocukların şahitliği hakim için de çok önemlidir. Sen olaydan şu şekilde çık.

Annene he he de, yani istediğini yapacakmış gibi görün, onu bi sustur. Babana kırgın değilsen, affetme sorunun yoksa asla cephe alma, mesafe koyma, babanla senin hukukuna kimseyi karıştırtma. Mahkemede sen konuşuncaya kadar anneni idare et.

Mahkemede konuşmaya başladığında ise hiç de babanın aleyhinde konuşma. Gayet samimi ve rahat bir şekilde hakime deki, vaziyet şudur budur, babam şöyledir annem böyledir. Her ikisi de güzel insanlardır ama evlilikleri devam edemiyor ve bence de etmemeli, bu insanlar bu şekilde çok huzursuzlar ve ben de evli kalmalarını huzursuz olmalarını istemiyorum.

Bu anneni de babanı da rahatlatır. Baban senin ona cephe almadığını gördüğü için, annen de senin onu terk etmediğini gördüğü için mutlu olurlar.

Rahat, samimi ve sağlam dur. Doğrulukla davrandıktan sonra kimseye hesap vermek zorunda değilsin, annen dahil. Eğer takarsa da ne derse desin, hiiiç umursama. Sen doğruyu yapıyorsun, önemli olan bu.

ben yaptım hakim soruyor istemiyorsan şahitlik yapmayabilirsin diye. soru sordu ben de cevap verdim bizde de suçun büyüğü babadaydı. ne sorduysa ona cevap verdim abartmadım bir şey yapmadım. en son da hakim barışmalarını ister misin ya da yürüyebilir mi gibi bir şey soruyor. hayır diyorsun(sence de hayırsa tabi) öyle deyince olay bitiyor zaten.

Ben olsam kimsenin aleyhine şahitlik yapmayacağımı söyleyip herşeyi tarafsız bir şekilde anlatırdım.

Çıkıp yalan söylemeyecekseniz, abartma dediginiz olaya girmeyecekseniz oldugu gibi anlatın bence. Ama duruma gore degisir. Annenizin gercekten cani yandiysa ve sizin sahitliginiz onu bir nebze manevi yönden tatmin edecek sonuclar doguracaksa taniklik edebilirsiniz. Ama olay cirkinleşmiş iki taraf da birbirine nasil pislik yapsam, ne koparsam kar diye dusunur hale geldiyse hic bulasmayin.

Herhangi bir işe giriş için alınıyor mesela. Kurumsal firmalar, bankalar vs.

vize başvurusu için almıştım ben

Evlenirken isteniyor

Kadıköy'ün neresinde olduğuna göre değişir. Booking sitelerine güzel ilanlar ve kampanyalar yaparsan kısa sürede tutundurursun. 6 ay idare edecek sermayen de varsa korkma gir bu işe.

Turizm bakanligindan izinleri vb de hallettiniz varsayiyorum?

Booking.com vb platformlara katilmaniz lazim, belki adwords kullanabilirsiniz (ki turizm-konaklama keywordleri baya pahali aslinda)

Yabanci arkadaslarinizi cagirabilirsiniz, sonra onlar yorum yazar.

adwords ilanları kaça patlar bilgisi olan ?

Adwords turizm alaninda pahaliya patlar. Cook pahaliya patlar hem de.

Adwords hesabi acmak ucretsiz diye hatirliyorum. Sonra toolu filan var. ama acikcasi is bilmeyen biri inanilmaz paralar gomer google a.

adwordse yatıracağın parayi,oda fiyatlarini düşürmede kullansan bence booking üzerinden çok daha fazla müşteri çekersin.yapılacak olan yorumlar da önemli tabi.

apart, otel, konukevi... her birinin kendine has kuralları ve prosedürleri var.

ilk aşamada fazlaca maliyetleri olan bir iş. kaba işi de çok fazla. sonrasında da sürekli sabit giderleri olan bir iş. ve bu maliyetleri çıkarma süresi de inanılmazın da ötesinde uzun bir süre.


edit. bu arada "sosyal işler tam benlik, severek çalışırım :)" işi de tam da sizin gibi heyecanlı ama işi bilmeyen kişilerin içinde bulunduğu ruh haline örnek. hevesinizi kırmak için söylemiyorum. umarım başarılı olursunuz, ben göt olurum. ziyaretinize gelirim bir iki sene sonra.

mohone kira ödemiyorum. mal sahibi ile karı paylaşıcaz.

gercekten turizm icin cok yanlis zaman, dort bes sene once giren, su an beyoglunda 80-90 ratingli hosteli olan arkadaslar agliyorlar donmuyor diye.

ilk basladiklarinda yurtdisindaki hostellerle network kurup backpacker forumlarina kampanyalar yapmislardi, ama sizin konseptiniz oyle mi olur bilmiyorum

yine de denemek isterseniz bol sans.

bazen susuzluktan ağrıyabiliyor. su içmeyi dene.

basörtüsü ya da tülbent gibi bir şey varsa, sıkı bir şekilde sarabilirsin. alın hizasından çember şeklinde saracaksın.

edit. şakaklara baskı yapacak yani. o hizadan.

burnun tıkalı ise burun açıcı sprey , susuz kaldıysan su . ve bol temiz hava

favorim saç çekmek, saç baş yoldurmak hatta

Su +1
Elle masaj (saç kremini veya şampuanı saç diplerine sürüyormuş gibi hareketle)
www.dogadan.com.tr

Iyi havalandirilmis sessiz ve karanlik bi odada uyku

Kahve

Su +1

Lavanta yagiyla sakaklara masaj
Karanlikta uyumak..

daire şeklinde kesilmiş patatesleri tülbent içine koyup alnına bağla... büyüklerimizin hep yaptığı şeydir.

Nefes egzersizleri de geçirir.

iki kaşın ortasına parmak masajı.

sağ elinin baş parmağı ile işaret parmağı arasında kalan bölgeyi ovuştur. iyi gelir.

bazen yemek yiyince, bazen yürüyüş yapınca, bazen sıcak duş, bazense sadece uyumak geçiriyor. sebebini bilmek gerek işte.

üstüne bankadan kredi çekerim, ev alırım.

ekşiduyuru'da "ne yapayım?" diye sorardım.

40 bin tl nakitim var öylece duruyo bankada 250 lira getirisi var.

benim tüm param bankada öylece faizde durup duruyor. hiçbişi yapmıyorum

kisa orta vade icin doviz alirdim, uzun vade icin bist30 hisselerinden bir kac tanesine paylastirirdim ki oyle yapiyorum.

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim neden ki? benimki hep tl'de duruyor. döviz de bazen iniyor ama faiz hep sabit. döviz riskli değil mi? :/

@sta 40k tl'niz oldugunu varsayalim, cuma gunu 2,94'den alip bugun 2,98'den satsaydiniz 544 lira yapmis olacaktiniz 2 gunde

@sta

uzun vadede düşününce rahat bir şekilde TL karşısında paran katlanıyor.

yurtdışına gider bir okul okurdum.

60ı üçe bölerdim. Altın, döviz ve vadeli olarak bankada tutardım. 10k ile güzel bir yurtdışı tatili planlardım uzak destinasyonlardan birine.

1-2 ay bist100'ü takip eder daha sonra hisse senedi alırdım. kısa, orta, uzun vade fark etmeksizin bence en karlı yatırım.

evet ama bugün 2.98'den alsam sonra 2.90lara düşse de baya bir zarar yapıyor oluyorum. uzun vadede evet genelde döviz artıyor ama kısa vadede de faiz geliyor. ne biliyim riske atamıyorum

enparaya koyar faizin bi kısmını yerdim. günlük 13,85 getirisi var. pek bişey yapmıyomuş ama misal 3 gün bekle sonra 30 liraya git kazak al. bedavaya almış olmanın huzurunu yaşa.

sıtarbakstan kahve al ertesi gün parayı hesabına koysunlar.

küçük bi çocuğa ya da öğrenciye yemek ısmarla. maksimum 10 tl tutar. birinin karnını doyurmuş olmanın hazzını yaşa. ertesi gün para hop tekrar hesabında.

kısaca küçük şeyler yapardım

gerçekçi olmam gerekirse hiçbir şey yapmazdım sanırım. bankaya atardım faiz getirirdi (ayda 400 tl civarı faiz gelir diye düşünüyorum). kredi çekip ev alayım desem o paraya evi kim kaybetmiş ben bulayım. benim yaşadığım şehirde eli yüzü düzgün 1+1 stüdyo tarzı daireler bile 110.000-120.000 tl'den başlıyor. 1+1 ev sahibi olacağım diye onca borç altına girmezdim bu yaşta.

fakat risk alabilen, yarını düşünmeyen, maceraperest bir tip olsam kesin dünya turu yapar bütün parayı yerdim ama şu an kamuda çalışıyorum, işten ayrılıp bu hayalimi gerçekleştirmeyi bi tarafım yemiyor açıkçası. kamuda çalışmıyor olsam bir saniye durmazdım çatır çatır yerdim o parayı, dil kursuna falan giderdim yurtdışına. belki master falan kasardım (gerçi master için de yetmez o para ya neyse). para bitince de işe girerdim tekrardan.

@ error522

Reel faiz olmadığı için bedava kazak falan alamazsın. Faizde duran para, faizine dokunmasan dahi değerini bile korumuyor. (Enflasyon-faiz= reel faiz)

He enflasyon %5, faiz %12 olsa, o zaman %7 reel faiz olurdu.

2012 de 70 bin tlden 45 bin dolar alabilirken
bugün 23 bin dolar alabiliyorsun.

o zaman 45 bin dolar alsaydın bugün 135 bin liran olacaktı.

döviz iyidir.

cevap olarak: bu toplam 70binin 15k dolar gerisi tl olarak duruyor suan

herkes ne kadar da seviyor bankaları!

işe kuramayacaksam hisse senedi alır, iyi kötü bi yere ortak olurdum. gidişat kötüyse altın alır yastık altı yapardım.

ama o paraya hayalimdeki işletmeyi açabileceğimi düşünüyorum. banal bi hayal, kafe.

Borçları kapatırım yeni araba için kredi çekerim.

Su anki nakdimle yaptigim gibi; bahis oynamaya devam eder ve sermayemi katlardim..

motor alırım, üstünede dolaşırım baya bi.

Sekiz koltuklu lüks berber açar, sekiz tane işyeri olmayan berberi yüzde kırk yaptıkları traştan kar verip çalıştırır kalan yüzde altmıştan yüzde yirmi masraf yapar kasada makas tutmayı bilmeyen bir adam olarak benim için saç kesip para kazanan sekiz adamı hayranlıkla izlerdim. Ayda da 15 binliraya para demezdim. Çok canım sıkılırsa içlerindeki babacan bir berbere yetki verir ekstra masş verir kendim götümü gezdirirdim.

duruma göre değişir. evim yoksa ev alırdım. evim varsa araba. evim arabam varsa şehrin dışına doğru bi kaç dönüm yer kapatırdım sonra da orayı 10 15 yıl unuturdum.

aöf okumanın tek faydası askerlik. açıktan okursa hiçbir fayası olmaz. böyle tavsiyeler verenlere de ayrı tavım. 24 yaşındayım. kısmetse önümüzdeki yıl başlıcam. açıkcası bu durum arkadaşının ne istediğine hangi bölümü hedeflediğine göre değişir. iyi bir yere girebilirse okusun derim. ama sırf okumak için okuyacaksa zaman kaybetmesin boşuna. o yüzden bu kararsızlıktan bir an önce kurtulmalı. sınav zamanı yaklaşıyor ve ona göre bir karar vermeli.

sunu soylemek isterim, okula basladiginda yas farki asla sorun yaratmayacak. bu dusuncemi destekleyen pek cok insan bulabilirim, gelip yazarlar da zaten.

aof okumasin elbette. yukaridaki arkadasin soyledigi gibi tek faydasi askerlikten yirtmak.

bence dershaneye alisabilir zamanla. hatta hocalari tarafindan ozel ilgi gormesini saglayabilir bu yas farkliligi.

il ünimi yarım bırakıp 23 yaşımda tekrardan başka bir üniversiteye girdim. evet 23. evet çoğu kişi benden küçüktü ama herkes değil. benim gibi bir sürü kişi vardı ki ben küçük bir şehirdeydim. büyük şehirlerde bu oran daha fazladır.

sıkıntı, stres... tahmin edemezsin neler yaşadığımı. ama bir süre sonra bi bakmışım hepsi ni unutmuşum. arkadaşlarım var, ortamım var vs.

ve en önemlisi, daha olgun olduğun için olsa gerek, hayata ülkeye insanlara gençliğin içinde bulunduğu duruma karşı daha daha gözün açık oluyor. bazı şeylerin farkına daha iyi varabiliyorsun. bunları söyle mesela arkadaşına. ben bi önceki ünimde adeta malın tekiymişim diyorum. hiçbirşeyin farkında olmayan bir çocukmuşum. vs vs, anlatsam epey anlatırım.

ben aynı zamanda çalışıyordum. sadece derslere girdp çıktım bir süre. hiç kimseyle isteyrek arkadaş vs olmaya kastırmadım. gerekli durumlarda konuştum insanlarla. kasılıyordum çünkü. insanların soru soracak olmasından çekiniyordum. ama sonra yukarda da dediğim gibi bi bakmışım kaynaşmısız. bir kız arkadaşım olmuştu, en güzel yıllarım geçti o ünide. bunlar da var :)

dersane işini bilemem. o daha büyük stres. eğer evde düzenli çalışabilecekse dersane çok da gerekli değil.

ama mutlaka üniye gitsin. açıktan okumasın. okurken de çalışsın bir yandan. çok güzel bir 4-5 yıl geçirebilir.

Arkadaşın ağzını koli bandıyla bantlayın, en hayırlısı. Bizim okulda 50 yaşında adam var okuyan. Çocuğun endişelerine hak verip AÖF falan diye gazlamasın. Üniversite hayatını yaşasın çocuk, hocalardan ders dinlesin, farklı görüşler tanısın, bir vizyonu olsun. İngilizce kursuna gidip AÖF işletme okuyunca çok mu gelişecek?

itü'de mühendislik okuyorum arkadaş grubumu sayıyorum;

-29 yaşında dgs ile geldi okulu bu sene bitirecek.
-22 yaşında öss'de 2000. olacak geldi dereceye oynuyor

gördüğün üzere yaş farkı insanlar arasında problem olmuyor, arkadaşlarım bana yaşlarını söylene kadar 7 yaş gibi bi fark olduğuna ihtimal vermezdim. Okumanın yaşı yok, gitsin dershanesine orda çalışıp düzgün bir üniversite kazanıp gidip okusun.

Açıktan okumak ve yabancı dil öğrenmek, bu süreçte yapılabilecek en mantıksız hareket. Sosyal fobi oluşmuş olabilir. Arkadaşlarını rakip olarak görürse kazanma hırsı oluşabilir. Devam etsin mutlaka. Böyle şeyler keyfe göre olmuyor maalesef.

hiç hoşlanmıyorum. görüşmek, muhatap olma durumunda kalmak istemiyorum. sevgilimin bile görüşmesini istemiyorum. ama yapacak bir şey yok.

ilişkimiz hakkında fikir beyan ettiklerini duyduğumda çıldırıyorum. bu hakkı kendilerinde nasıl gördüklerini anlayamıyorum. benimle ilgili sevgilime sorular sormalarından nefret ediyorum.

tüm bunlara rağmen kendilerine herhangi bir saygısızlıkta bulunmuyorum.

yazdıklarımda samimiyim.

İlişkiniz üzerinde herhangi bir etkileri oluyor mu peki? Ya da sevgilinizin ailesiyle olan ilişkisi, bağı sizin ilişkinize etki ediyor mu?

daha bugün erkek arkadaşımın annesiyleydim, birkaç gündür evsiz olduğum için onlarda kalıyordum, yani sessiz sakin birisi üç aydır ara ara evlerine gidip kalıyorum mecburen, artık kendi evim var kalmam. uzun süre de görmem. bi yamuğunu görmedim, herhangi bi şekilde laf soktuğunu hissetmedim, aksi halde bilenirdim :dd babasını hiç görmedim, anne baba ayrı. ablası da benim kafadan, dövmeli kırmızı kafa bi şey, acayip sevdim. zaten adamın ailesiyle tanıştırdığı ilk kız arkadaşıyım ondan el üstünde tutuluyorum galiba biraz.

ha bu arada kimseyle yüz göz olma gibi dertlerim yok. 10 sene görmesem "aa sevgilimin annesi, kardeşi vardı" demem.

mahone +1

sevmiyorum. çok antipatik olduklarını düşünüyorum ama bu konu hakkında herhangi bir şey dile getirmiyorum.

annesiyle annem arasında benzerlikler olduğu için kötü bir şey düşünmüyorum. hakkımda soru sormasına da kızmıyorum. ne bileyim. hatta sevgilimin ailesiyle olan olumlu ilişkisi beni memnun ediyor.

Anne babada sevgilinin ağız burun şeklini gördüğümde sevgiliden soğuyorum, daha da öpesim gelmiyor kayınbabamı öpmekten zevk alacak olsam kızına değil ona teklif ederdim gibi şeyler.

ben gayet seviyorum. anne, baba ve bütün kardeşlerini. bana karşı tutumlarından onların da beni sevdiğini görüyorum. sık sık görüşmüyoruz anne babayla ama özellikle ablası ve eniştesiyle çok samimiyim. bana da bir abi/abla gibi davranıyorlar. başım sıkıştığında, canım sıkıldığında bir kapım daha var diye düşünüyorum.
ilişkiyi de olumlu etkiliyor bu tabi. iki tarafı da idare etmek, tercih yapmak zorunda kalmıyor, bölünmüyor sevgilim.

Ben kendi akrabalarımdan çok daha fazla seviyorum ne yalan söyleyeyim. Sıcak insanlar, bana bayılıyorlar. Özellikle annesi, abisiyle falan vakit geçirmekten inanılmaz zevk alıyorum. Kafamiz uyuşuyor, eğleniyoruz çok. Hatta sevgilimi zorla götürüyorum "anana gidelim, abine gidelim" diye. İlerde işler daha da ciddiye binince ne olur bilemem; düşüncelerim değişir mi, onların tavrı değişir mi vs. Umarım değişmez. Ki ben insan sevmem pek, soğuk nevaleyimdir, "ne kadar az insan, o kadar huzur" havasında biriyim.

Bu arada daha öncekilerin ailesi için tam da normalde olduğum gibi soguktum, sevmezdim hiç. Bu kadar aile içine de girmemiştim, biraz da benden kaynaklı sebeplerle. Bunları seviyorum ama.

Ben çekindiğim için tanışma işini mümkün olduğunca geciktirmeye çalışsam da; annesi gerçekten dünya tatlısı bir insan. Sürekli bana hediye, reçel filan yolluyor. Çok modern bir kadın ve erkek arkadaşım ile neredeyse yılın her günü aynı evde yaşamamıza rağmen tipik Türk aileleri gibi laf söz etmiyor. Benim ailem olsa laf ederdi mesela, ama cidden çok saygılı ve modern bir kadın olduğu için henüz tanışmamış olsam da sempati besliyorum :D

Ben evden çalışıyorum arkadaşlar. 2 ülkede 1'er personelim ve düzenli kullandıkları sanal ofisler var ama Türkiye'de ofisim yok. İhtiyacım da yok. Toplantılar için kendi yerim gibi kullandığım ajans sahibi bir arkadaşın ofisi var o kadar.

Dolayısıyla tüm gün evdeyim genelde. 9-19 arası çalışıyorum. (Şimdi okul da başlayacak aksayacak biraz)

Eski sevgilim yan komşumdu, köpeği vardı. Yani yan siteden komşum. Annesi bizim birlikte olduğumuzu bilmiyordu. Biz de haberleşip beraber çıkıyorduk dışarı.

İki hafta önce annesi bizi eve gelirken görmüş pencereden ve kıza "Bak öyle sabah akşam köpek gezdiren adamdan hayır gelmez kimseye" demiş. Kız da savunmamış. Çok konuşmayayım şimdi biraz da bu tarz şeyler arttırdı tansiyonu ayrılmada falan.

Ben öyle pek iyi şeyler düşünemiyorum nedense bilmiyorum ben iyi ve dürüst biri olduğumu düşünüyorum ama bunlar bende bir bokluk arayıp duruyorlar ben de sinirleniyorum ve sağlam temelli bir ilişki kuramıyorum aileleriyle hiçbir zaman. Benim annem kardeşim babam öyle değildir mesela samimi insanlardır kötü laf etmezler hiçbir zaman. O yüzden garip geliyor belki de.
Neyse.

Çok iyiyiz. Çok güzeller. Ben bayılıyorum. Onlar da beni çok seviyor.

Babasıyla karşılıklı rakı içmişliğimiz bile var. Kardeşi, sevgilim yanımda değilken ve ben evde kafayı yiyorken çok ilgilenmişti ölsem unutmam. Kardeşinin eşini kız kardeşim gibi görüyorum. O kadar tatlı. Her gün konuşuruz mutlaka. Annesi desem öyle.

Hayata karşı umudumu güçlü tutan bir aile. Hala böyle güzel kalpli insanların olduğunu bilmek ve hayatımda bir şekilde yer bulmuş olmaları beni çok iyi hissettiriyor.

Açık konılmak gerekirse onları tanıdıktan sonra erkek arkadaşıma olan sevgim ve saygım biraz daha arttı diyebilirim.

Keşke herkes öyle olsa...

Seviyorum, onlar da beni seviyor ama biraz çekingenlik var tabi yine de. Kendi ailen gibi olmuyor.

Askerlik süresini kısaltmaya, eş bulmaya, cv'ye yazmaya, ortamlarda hava atmaya...

"Kayserili" olacak. Kesme işareti kullanılmaz.

Okuduğunu anlama kabiliyeti olan kişilerin iş takibi yapılan pozisyonlarda çalışmaları için ayırt edilmelerine yarıyor.

ben türkiye'deki pek çok akademisyenin rolünün, öğrenci sirkülasyonunu sağlamaya katkıdan başka bir katkılarının olduğunu düşünmüyorum. bir çoğu piyasaya çıksa sahiden iş bulamayacak kimseler. ama dünyanın en vasıflı %5'lik kesimi içerisindelermiş gibi bir tavır içerisindeler. fen bilimlerini bilmiyorum, ama özellikle sosyal bilimlerde durum bu şekilde.

yazdıklarına yüzde yüz katılıyorum.

mersin üniversitesinde mesela profesör olmuş kadın hocalar var (iibf) daha powerpoint'i kullanmayı bırak bilgisayarda nerden bulup açacaklarını bile bilmiyorlar. asistanları gelip sınıfta pc'yi açıp slaytı ekrana yansıtıyorlar.

askerlik, eş bulma +1

buralardan mezun olan çoğu kişi kpss, bilmem ne sınavı, o sınav, bankalara giriş vs için kastırıp illaki bir yerde çalışmaya başlıyor. ama eğitim olarak. sıfır bile değil eksi anasını satayım. tabi bu her unide böyledir demiyorum ama çoğunda böyle.

yine mersin üniversitesinde, ben 2010-15 arası okudum. bir dersin geçmiş yıllardan 2001,2002 soruları vardı. ve hoca bize de aynılarını sormuştu. yalan söylüyorsam allah belamı versin. hocanın adını, dersin adını bile yazarım. fotokopiden 2001den itibaren sorduğu tüm soruları alırdık. kadının 2001den 2012 ye kadar her vize ve final sorusu aynı idi. sadece sayılar değişikti :)

zorla kitap satın aldırmalar, zorla konferansa katılmalar ve konferansta hocaların yoklama alması :) daha neler neler anlatabilirim. usülsüzlüklere kadar ne rezillikler gördüm.

bu fakülteler, birilerine ekmek kapısı, gençler için 4 yıllık fakülte bitirip iyi kötü bir iş bulma, kızlara ve erkeklere eş bulma vs den başka bir boka yaramıyor.

okudugu alanın hakkını verip alanında iyi işler yapan kişileri tenzih ederim. çok sinirlendim yine.

bu işin derinine inelim.

daha çocuk ilkokulda ezber yapmaya alışıyor.

üniversite sınavı geliyor, mesela adam iktisatçı, tm'den girmiş, hayvan gibi edebiyat ezberlemek zorunda. yazarın anası, babası, eserleri..

sonra herif üniversiteye gidiyor, adamın kafa artık ezbere basıyor. yeni bir şey üret desen, bir fikir, bir araç vs. belki mel mel bakacak suratına.

'üniversiteler ne işe yarıyor'dan ziyade; 'türkiye'de okullar ne işe yarıyor?' demek istiyorum.

Üniversiteler Türkiye'de şu an için meslek edindirme işine yarıyor. Bir üniversite makine mühendisliği eğitimi veriyor diyelim. Buradan mezun olan öğrenciler iş hayatında önemli işler yapıyorlar. Burası gerçek. Özellikle Türk doktorlarının ben iş yükü anlamında gayet başarılı olduklarını söyleyebilirim. Bizim üniversitelerimiz daha çok yeni. Ne zaman 300-400 yaşında bir ülke oluruz, o zaman belki bazı şeyler değişir. Bugün nasıl her Cambridge Üniversitesi'nden mezun olan bir Isaac Newton olmuyorsa, normal bir işe girip çalışıyorsa bu çok da abartılacak bir şey değildir diye düşünüyorum.

Işe yaramiyor gibi gozukebilir ama askere gidip universite okumamislari gorunce anliyorsunuz aslinda ne kadar elzem oldugunu.

ben epeydir hasyünün yün içliğini kullanıyorum. termal falan değil ama benimki.

www.kalendergiyim.com

Blackspade ürünleri iyi bence.

www.blackspade.com.tr

Uniqlo icligi kullaniyorum yun corap ve yun atlet giymedigim zamanlarda.

En iyisi yun atlet bence.

hocam thermoform aldım ben 2009 dan 2011 e ekadar giydim, sonra yine yıpranmıyor bel lastiği esniyo insanın belinden düşüyo, gene gittim aynısını aldım.

hakkaten terlediğin zaman gözenek gözenek böyle içliğin dışına atıyor, seni terli bırakmıyor tavsiye ederim. fiyatları da makuldur.

Virüs değil de üye kazanma amaçlı sitelere yönlendiriyordur o linkler.

oha benim de başıma geldi. ama link yollayan olmadı henüz. iki üç kadın kişisi ekledi. ben de msj attım kimsin fln diye :/

e-devlet şifrenizi kesinlikle kimseye vermeyin.

saçmalık. öyle bir şey yok. sgk ya bakmanın başka bin tane yolu var.

hayatımda duyduğum en büyük şerefsizlik.

kenar mahalle yerlerinden araç kiralamayın arkadaşlar. bi bakmışsınız paranıza da, banka hesabınıza da konmuşlar.

e devlet sifresi kisiye ozeldir, kimseye vermeyin! arac kiralama sgk'nizi napacakmis ?

Bunun hicbir sekilde hakli bir gerekcesi olamaz. Hicbir sekilde e-devlet sifrenizi istememeliler, vermeyin. Sebebi ne olursa olsun. Sgk'ya bakmak icin e-devler sifrenize ihtiyaclari yok, dokumu siz alip verirsiniz kendilerine gerekirse.

Edit: Arac kiralayacagim kismini atlamisim, ben de bir firmaya ise gireceksiniz saniyorum . Oyleyse zaten sacma olurdu da arac kiralayacaginiz yer istiyorsa sacma da degil direkt art niyet.
Sikayette bulunun, vermemekle kalmayin. Hatta tekrar arayip e-devlet sifresini niye istiyorsunuz, vermesem olmaz mi falan diye konuyu acip konusmayi kayda alirim. E-devlet sifremi istediklerini kanitlamak icin.

muhtemelen dolandiricilardir.