Gençler, eve geldim, hemen uyuyacağım, uyumadan yazayım.
Hayatımın çoğu yurt dışında geçti, burada da çoğu kampüste geçiyor, hayattan biraz kopuğum, bazen tepkilerim çok idealist kalıyor ya da tam tersi, olan şeyler bana çok absürt geliyor, olmam gerekenden fazla realist olup sağduyuyu kaçırıyorum. Fakültede galiba en genç yardımcı doçent de benim, kendimin davranışlarını da sorguluyorum yani anlayacağınız. Genelde de elinin körü gibi bilgelik isteyen net tepkiler vermem gerekiyor. O yüzden buraya yazdığınız, tartıştığınız şeyler benim olayı kavramama bayağı yardımcı oluyor, herkese teşekkür.
Bugün yaşça yakın bir başka yardımcı doçente, erkek, "Sütyenli bir öğrenci gelse, not sorgulaması için, karşısında ne yaparsın dedim?" Bana çok net bir şey söyledi. Bizim de kıyafet kodumuz o kadar sıkı değil, erkek hocaların yazın fix giydiği t-shirt, shorts, sandalettir. Aramızda tuhaf tuhaf giyinen insanlar da var. Ama ben çocukların dikkati dağılmasın diye bir kere bile dekolte, mini, dar, ya da işte teşhirci bir şey giymedim. Dikkat ediyorum buna. Ben bunu yaparken neden o kızdan da böyle bir şey beklemediğimi, dikkatimin dağılıp bir şeyler anlatamayacağımın açık olması gerektiğini söyledi. Hatta eğer kendisine not için böyle gelseydi, erkek olduğu için, iyi not için etkilemeye çalıştığını bile düşünebileceğini söyledi. Yani benim öğrenciden işimi yapmamı engelleyecek koşulu ortadan kaldırmasını isteme hakkım var. Bu bir iş ilişkisi. Ben dikkat ediyorsam , o da edecek. Şimdi bu kızı uyarmam için bana net ve geçerli bir sebep gibi geldi. Etikten öte, ve cinsiyetten bağımsız, hangi cinisyetten olursa olsun ve olursam olayım, benim fonksiyonumu yerime getirmem için şart. Bir daha böyle bir şey olursa, gönül rahatlığıyla uyarabileceğim, nasıl ki o da beni uyarabilirse.
Benim ne yaptığıma gelirsek. Herkes Nihat'la kızı ayırdı gördüğüm kadarıyla. Sorunu ayırarak çözdünüz. Şimdi düşününce ben iktidarımı barışmak ve anlaşmak için kullanmışım. Birini yollayıp birinin kalması hiç aklıma gelmedi mesela, dağılınacaksa hepimiz dağılırız. Yani o anda aynı ortamda bulunamayacak iki kişi vardı ve ben onların aynı ortamda birbirlerinin varlıklarını tanıyıp, birbirleriyle konuşmasını istedim muhtemelen, en azından bir umuttu :D Önce kıza "Bir saniye" dedikten sonra, "O ne lan?" diyen Nihat'a "Ne ne lan, Nihat?" dedim. Çocuk benim ağzımdan hiç çıkmayacak olan "lan"ı duyunca bir kendine geldi, ne dediğini fark etti ama o kadar tuhaf ki, onun için çok acayip bir durumu acayip karşılamayan, ki sanki benim için acayip değildi, bal gibi garipsedim, iki insan var ve çocuk başka tanık da var mı diye alık alık odada etrafa baktıktan sonra başını öne eğip "Kusura bakmayın hocam," dedi. Ben susunca anladı, biraz kıza doğru dönerek ama bakmadan, yere bakarak, ona da kusura bakmayın dedi. Sonra ben "gel otur bakayım, neye kusura bakmayalım?" dedim. Kız böyle bir homurdandı ama galiba benim sakinliğimden ve çocuğun da çekingen tavırlarından konuşmadı, hiç beklemediği bir şey yaptım bence. Azarlayıp göndermeliydim. Nihat, "Alışık değiliz hocam, kusura bakmayın." dedi. Ben de "İç çamaşırıyla olmasına mı" dedim.
Hayır ne yapayım ya, birisinin bunu dile getirmesi gerekiyor, bazı şeylerin dile getirilmesi gerekiyor. Benim de anlamam için bazı şeyleri duymam gerekiyor mesela. Kız yine şokta ama hidettlendi "benim ne giydiğimi kim karışabilir, istediğimi giyerim," gibi bir şeyler dedi. Ben de "ben de Nihat gibi ilk defa görüyorum, böyle bir giyim tarzı var muhtemelen ve bilmiyoruz. Muhtemelen bizden daha iyi takip ediyorsun modayı." falan deyip Nihat'ın şaşkınlığının onun özgürlüğüyle, kimliğiyle, cinsiyetiyle bir ilgisinin olmadığını söyledim." Yeni ve beklenmedik bir şey giyiyor sonuçta. Giymiyor bir şey ya da. "Kim olmak istiyorsan o oluyorsun. Seninle ben de "lan" demiyoruz muhtemelen, ama onu da Nihat diyor. Nihat da farkında olmadan kimse o oluyor" dedim. Ama teker teker, tane tane söyledim. Ben bunları böyle diyorum ama bir taraftan da kız daha da hiddetlenirse ne yapacağım konusunda en ufak bir fikrim yok bu arada. Yine de eşitliği koruyup ikisini de aynı anda çıkardım ofisten. Kıza problem yaratmasına çok fırsat tanımadım, alalacele. Bir de bilgi birikimime ve aklıma saygı duyuyordu, o iyi bir şey, galiba o yüzden de bir şey söylemedi. En son " Yalnız bu arada sen görüntünü sen de dilini biraz kısarak kendiniz olmaya devam ederseniz ben bayağı mutlu olucam." dedim. Nihat'a yarın sabah temizlik yapmasını kıza da başka bir randevu tarihi mail atacağımı söyleyip, hadi görüşmek üzere deyip toparladım :D Çıktılar. Nihat olayı patlatmadan kızı uyarabilseymişim iyiymiş, uyarılabilirmiş, bu da burda dursun. Uyarmak istiyor muyum, ondan emin değilim. Ama ona da eşit uyarma hakkını tanıyorsam uyarabilirim. Hakkım. Yine liberalizmin doruklarında bir gündü yani, ne yapalım artık.
0