Giriş
(5)

90lardan meşhur bir şarkı (yabancı)

tabudeviren
daha önce sormuştum fakat kimse bilemedi.bu sefer müziğiyle koyuyorum:"ravın dila vila divaan" gibi bir şey diyordu ama hatırlayamadım :)müzik: https://vocaroo.com/i/s0WVZJldsCYB
daha önce sormuştum fakat kimse bilemedi.
bu sefer müziğiyle koyuyorum:

"ravın dila vila divaan" gibi bir şey diyordu ama hatırlayamadım :)

müzik: vocaroo.com
0
tabudeviren
(05.12.17)
pide
(05.12.17)
pide +1 sjsdhgaldhk

ravın dila vila ne abi diyordum ki linkteki sesi dinlerken bunun blue olduğuna ayamadım, ravın dila vilan diye içimden söylerken i'm blue'ya döndüm otomatik olarak ikinci tekrarda.

ifade becerinizi kutluyorum ahahahah ya, jeton köşeli köşeli dönerek düştü böyle dinlerken.
0
godoşu beklerken
(05.12.17)
0
basubadelmevt
(05.12.17)
@basubadelmevt

değil :)
0
🌸tabudeviren
(05.12.17)
cevap bulundu, yukarıda tikli olan :)

yani: Eiffel 65 - Blue (Da Ba Dee)
0
🌸tabudeviren
(06.12.17)
(6)

windows'dan hemen sonra firefox da güncellenince kaybolan yer imi, klasör v

godoşu beklerken
Windows güncellemesinden sonra firefox da güncelleme istedi. Eski verilerin kaybolacağı belirtilmiş, tabii. Ancak önceki güncellemeler gibi en kötü bookmark, folder vs import edilecek şekilde firofox alt dosyalarında duruyordur varsayımını yapmıştım.Galiba hata etmişim?Şu anki firefox quantum 57.0 a
Windows güncellemesinden sonra firefox da güncelleme istedi. Eski verilerin kaybolacağı belirtilmiş, tabii. Ancak önceki güncellemeler gibi en kötü bookmark, folder vs import edilecek şekilde firofox alt dosyalarında duruyordur varsayımını yapmıştım.

Galiba hata etmişim?

Şu anki firefox quantum 57.0 adlı sürüm. Belki de yeterince iyi karıştırmadım ortalığı. Bir fikri olan var mı? Firefox dosyalarına gidip baksam eski datayı bulur muyum dersiniz? Bir de araç çubuğuna nasıl geri taşırım?


Edit: Ya bir de başlık atarken karakter sınırına takılmayan insanlar var, ben hala bilmiyorum bunun nasıl yapıldığını. Benimkinden uzun başlıklar tam çıkıyor da.
0
godoşu beklerken
(05.12.17)
Tamamen atmakla birlikte gizli dosyaları görünür hale getirip şurayı bir yoklayın derim.

C:\kullanıcılar\kullanıcıadı\appdata\roaming\mozilla\firefox\profiles
0
wrench
(05.12.17)
wrench: teşekkür ederim, girdim oraya bir bookmark backup'ı oluşturulmuş gerçekten, güncellenme tarihinde.

ancak onu nasıl çağırırım ben adres çubuğuna? ya nasış desem bu işi halletmek için kullanılan arayüz mü değişmiş, ne olmuş, ben bunu import edemiyorum.

bunu halledersem klasörlediğim bookmarklar beraber geliyordu değil mi? daha önceden yaptım bunu ama nedense şimdi yapamıyorum.
0
🌸godoşu beklerken
(05.12.17)
Görmezsin diye buraya yazayım.

Firefox kullanmıyorum ama firefox'un içinden import bookmarks from diyip o dosyayı seçince kabul etmiyor mu?

Ayrıca evet hepsinin geri gelmesi lazım.
0
wrench
(05.12.17)
işte o seçenek bookmarks sekmesi altında yok, zaten anlamadığım şey o. yanlış yerde mi hatırlıyorum diye tools vs'e baktım, nanay, bakarkörlük mü yapıyorum nedir, üçüncü kez bakacağım.

edit: baktım, valla yok.


edit2: buradan da teşekkür edeyim, cevaba ilişkin olmadığı için teşekkür girim silinebilir zira.
0
🌸godoşu beklerken
(05.12.17)
wrench
(05.12.17)
edit: support.mozilla.org

2014'e ait bu cevap, support'a kendim başvurmak zorunda kalmadan, işime yaradı.

bookmarklarım kurtuldu. buna göre firefox update sonrası bookmarklarınızı import edemez hale gelirseniz:

1. wrench'in paylaştığı directory'deki uygun tarihli .jsonlz4 uzantılı istediğiniz bookmark dosyasını kopyalayıp

2. firefox'ı kapatıp

3. profiles klasörü içindeki places.sqlite'ı places.sqlite.old olarak değiştirip
4. profiles içine ama bookmark klasörü dışına önceden kopyaladığınız bookmarkjsonlz4 yapıştırıp
5. bu dosyayı places.sqlite olarak yeniden adlandırıp
6. firefox'ı yeniden açtığınızda

bookmarklar geliyor.

wrench'e beni destek sayfalarına yönlendirdiği için teşekkür ederim.
0
🌸godoşu beklerken
(05.12.17)
(5)

Ekteki problemin çözümünü bilen fizikçi var mı?

[GODDARD]
Yardımcı olur musunuz?
Yardımcı olur musunuz?
0
[GODDARD]
(05.12.17)
eksik değil mi bu soru? pilden çıkan akım olur başka bir şey olur. k'nın üzerinden geçen akımı bilmem benim ne işime yarar ki?
0
blue eyes white dragon
(05.12.17)
pi'yi 3 alıyorum.
0
firemanjonny
(05.12.17)
Başka ayrıntı yok ya. Ben de ilk etapta eksik diye düşündüm.
0
🌸[GODDARD]
(05.12.17)
k=2,5 ohm, a-b arası potansiyel 10 volt olarak buldum ben.

çözümü de şöyle:
öncelikle V = I * R
a-b arası 4k potansiyel var.
demekki üst koldan 4/5k=0,8k akım geçiyor.
pil üzerindne geçen akım toplamı 4+0,8k A olur.
o zaman 5 ohm'luk direnç üstünde 20+4k potansiyel oluşur.
paralel dirençler üzerinde ise 40-(20+4k)=20-4k bir potansiyel kalır.
demek ki 20-4k=4k, yani 8k=20, k=2,5 ohm
öyleyse a-b arası potansiyel 4k=10 volt.
0
neyehbe
(05.12.17)
neyehbe +1


(4 + 4k/5)(5 + 5k/(5+k)) = 40

k = 2.5 ohm çıkıyor bundan.
0
godoşu beklerken
(05.12.17)
(20)

Ütüsüz kıyafetler giyen insanlar hakkında ne düşünürsünüz?

gezegen olan pluton
SB.
SB.
0
gezegen olan pluton
(01.12.17)
Ben giyiyorum hicbirsey dusunmuyorum. Acelem var uzerimde utulenir diye dusunuyorum.
0
allah yazdiysa bozsun
(01.12.17)
bişey düşünmüyorum, çünkü bunu giyen zaten bizim düşüncelerimizi önemsemediğini açık açık gösteriyor
0
sttc
(01.12.17)
ben hoş karşılamıyorum ya. yani işçileri, bedenleriyle çalışanları falan görünce hiç umursamıyorum da; üniversitede üşendiği için ütü yapmayıp evden çıkan tipleri görünce bayağı yargılıyorum içimden.
0
sen git ben geliyorum
(01.12.17)
spor ya da klasik ütüsüz kıyafet giyen insana önem vermem zira kendine önem vermiyor adam. (yaşlılar hariç)
öğrenciyken bile yemek param olmasa da ütüsüz kıyafet giymedim hiç. en kaliteli olmasa da iyi ütüleyen ütüm olmuştur her zaman. ütülü kıyafet önemli.
0
ismira007
(01.12.17)
Ütünün özsaygı belirteci olmadığını düşünüyorum. Tamamen işgüzarın birinin gereksiz egosunun ürünü. Bi de çorap külot falan ütüleyenler var, bence tam olarak sadomazoşist onlar.
0
yaren
(01.12.17)
Kendini dusunmeyen insani ben ne dusunecegim, dikkate almam.
0
crown
(01.12.17)
hiçbir şey düşünmüyorum. tek düşündüğüm, ütü kadar zaman kaybı ve aptalca bir şey olup olmadığı. ütülü kıyafetin önemi yok. saçma sapan bi moda. bir insanın kendisine olan saygısını belirleyen şey kıyafetinin buruşuk olup olmaması mı? ne zamandan beri?
0
gebere jackson
(01.12.17)
Üstsüz kıyafetler diye okuyup geldim. Paspal olduklarını düşünüyorum. Aşırı derecede buruşuk kıyafetler söz konusuysa deli mi acaba diye de düşünürüm. Herkesin jilet gibi giyinmesini bekleyemeyiz ama en azından uzaktan belli olan bir buruşukluk olmamalı.
0
dissendium
(01.12.17)
Ütü benim için + 10 puan. Keşke herkes jilet gibi giyinip gezse. Ütüsüz gömleği ise paspal buluyorum. -5 puan.
0
Lim5
(01.12.17)
bakımsız olduklarını düşünüyorum. saçı sakalı birbirine karışmış, kaçık çorap giymiş, üzerindeki kazakta sökük olan, ayakkabıları boyasız, uyumsuz renklerde kıyafetler tercih etmiş insanlarla aynı skalada. ama aynı zamanda bu insanların etkileyici olduğunu da düşünüyorum, daha zekilermiş gibi. başkalarının ne düşüneceklerini umursamadan giyinmeleri takdire şayan. tabii pis kokuyorlarsa ve üstleri başları temiz değilse, bakımsız değil de keş gibi görünüyorlarsa zeki insan yakıştırmam yıkılıp gidiyor.
0
pinkpeony
(01.12.17)
bişey düşünmüyorum, gözüm seçmiyo bile. ama tam tersi için vah zavallılar diye düşünüyorum, böyle bir şeyle kim niye uğraşır ki diyorum.
0
dafaisss
(01.12.17)
Ütü ne la boş beleş insan aparatı. Beğenmeyen almasın zaten evliyim, evde ütü yok. Skimiz taşamıza denk.
0
bos gezenin bos ustasi
(01.12.17)
Ütülü/ütüsüz ne giydiklerine takılmıyorum, yeter ki duş alsınlar.
0
acckr
(01.12.17)
Dikkatimi çekmez. Böyle bir şey üzerinden karakter analizine girecek kadar şuursuz değilim. Hiçbir şeyim iyi gitmese bile ütümü yaparım gibi abuk ve irrasyonel bir saplantıyı övecek kadar da şuursuz değilim. Ütüsüz giyen insanı da bu iki tipten aşağı görmem mümkün değil.
0
Adramelekhh
(01.12.17)
Akşama kadar duyar kasan, kitap okumak ile övünen insanlara bak, kıyafet kırışığı üzerinden karakter tahlili yapıyor. Bi gün utanacaksınız şu sözlerinize.
Makinadan çıktığı gibi asarım kıyafetleri, dümdüz kuruyor, ütü istemiyor hiç. İstese de yapmam zaten. Spor kıyafet sevmiyorum demiş biri ya. Bu kadar içi boş tipler yüzünden türk insanından tiksiniyorum.
0
hasmetizm 2046
(01.12.17)
isteyen istediği poku yesin banane..
0
redeath
(01.12.17)
ütüsüz kıyafet var, kırışık kıyafet var. çamaşır makinesinden çıkardığı kıyafeti olduğu gibi, yani kırışık giyenler gözüme batıyor direkt. kafamda sabit bir imaj canlandırmaz ancak özensizlik göstergesi benim için, rahatsız edici buluyorum kırışık şeyleri genel olarak.

ama ütüsünü yapmıştır, bir-iki kere giymiştir, o jiletliği gitmiştir ama bariz kırışık değildir; o zaman sorun yok. ben de her gün ütü yapamıyorum, her giyişte ütü yapılacak olsa ohoo...
0
Bruce
(01.12.17)
Üstsüz okudum ya! He ütüsüz giysin çok da bana ne
0
insomnia
(01.12.17)
sttc, yaren, dafaisss + milyon diyeyim.

kendim de çoğu zaman sallamadığım için bu üç cevaba katılmamam mümkün değil zaten.

özsaygı tarzı yaklaşımları depresif insanlar için kullandıklarını görüyorum ara ara. onu da yaşayan biri olarak da şunu söyleyeyim:

insanın kendi görünümüne hatta artırıyorum sağlığına değer vermemesi kendine saygıyla alakalı bir olay değil. işin ilginci, zira, bunları önemsemeyip çok başka şeyleri önemseyebiliyorsunuz. bunlar değil de o şeyler olmazsa olmazınız oluyor yani.

bunları önemsemez hale gelmek, en azından sağlığı diyelim, zira giyinmeyi hiçbir zaman önemsememiş de olabilirsiniz, yaşam sevincinizin durumunu anlatır. bunları önemsemekten çıkmak da bir süreçtir genelde. kendi kişisel önceliklerinizin hep farkında olmak ve bunları korumak, sizin yaşam güdüsü olan her canlıda olduğu gibi, doğrudan bencilliğinizle alakalıdır, özsaygıyla değil. bu da gayet doğal bir durumdur ama insanlar bunu nedense böyle laflarla süsleme gereği duyuyor. özsaygı vb kriterler kişinin kendi çıkarı aksi yönü göstermesine rağmen korumak zorunda olduğu şeylerdir ve bu nedenle kendine rağmen işleyen süreçlerle karakterizedir bence.

bir şeyleri öldürseler de -başkalarının iyiliğini düşünmek gibi durumlar hariç- yapmayacak bir insansan kendine saygın vardır herhalde. ne bileyim ben bu söze baktığımda yokluğunun kişiliğin varoluşunu derinden zedelediği şeyleri barem alıyorum (bu da bir nevi bencillik ama olmasa olur denecek şeylerin bencilliği değil; "işimi kolaylar ama bunu da yaparsam ben öleyim" gibisinden aksi halde yaşam güdüsünü zedeleyen bir şeyden bahsediyorum). bu sözcükten bunu anlıyorum. yani daha ziyade onur ile alakalı bu.
0
godoşu beklerken
(01.12.17)
valla hiç dikkat etmedim bugüne kadar, ütülü mü ütüsüz mü diye.
tişörtlerimi ütülemem, gömlekleri de askıdan aldıktan sonra bi kere ütülerim o da bariz kırışıkları gitsin diye. aktivite olarak bi manası ya da faydası yok, tek faydası eğer buna önem veriyorsan ütülü bir şey giydiğinde daha iyi hissediyorsun. zaten önem vermiyorsan sıfır fayda, ütüsüz kıyafetler üstünden karakter tahlili yapacak insanlar için olabilir.
0
ilkot
(01.12.17)
(4)

Bisiklet fren ayarı

senolll
Merhaba,Geçenlerde arka tekerin fren pabuçlarını değiştirdim bir de bir taraf biraz sürtüyordu. O sürtmeyi düzelttim falan ancak şu an freni sıktığımda çok geç kavrıyor, hele biraz hızlıysam pek etkilemiyor gibi. Ben istiyorum ki biraz sıkınca bile fren yapabileyim. Şöyle sıkınca bile hızda etkisi y
Merhaba,

Geçenlerde arka tekerin fren pabuçlarını değiştirdim bir de bir taraf biraz sürtüyordu. O sürtmeyi düzelttim falan ancak şu an freni sıktığımda çok geç kavrıyor, hele biraz hızlıysam pek etkilemiyor gibi. Ben istiyorum ki biraz sıkınca bile fren yapabileyim.
Şöyle sıkınca bile hızda etkisi yok gibi
i.hizliresim.com

Ben şu 3 numarayı açıp kabloyu kısaltıyorum ama fayda etmiyor, bu sefer pabuçlar tekere değiyor.
i.hizliresim.com

Pabuçların konumu doğru değil mi? 2 numaradan bir parça mı çıkarmak lazım yoksa 1 numaralarla mı oynamak lazım değmesin diye? Onlar da pek fayda etmiyor gibi değme işine.
Bir de ön taraftaki şu 4 numara sıkı halde, çabuk kavraması için onun sıkı olması gerek değil mi?
i.hizliresim.com


Bu da pabucun ne kadar yakın olduğu. i.hizliresim.com

Nasıl yapabilirim bisiklet sever arkadaşlar?

Teşekkürler
0
senolll
(28.11.17)
o ayar pabuç kısmından değil elle sıktığın yerdeki ayar vidasından yapılıyor. fren ayarı yaz çok rahat görürsün çözüümü
0
hlt1985
(28.11.17)
@hit195, işte ben ön tarafı zaten sıktım ancak yine de fren yeterince erken olmuyor, bu durumda ne yapmak lazım?
0
🌸senolll
(28.11.17)
saçmadır belki ama aklıma şu ihtimal geldi:

frenin elle sıkılan kısmının gevşek olması mümkün mü, yani 4 numara dediğiniz o kısmı sıktıktan sonra acaba orada fren kolunun gidona bağlandığı resimde de görünen allenle sıkılan yerle(tel giriş yaparken başka tarafa sürtünüyır falan olabiilir mi içeride) bir alakası olabilir mi? kısalttım diyorsunuz ya, pabuç zaten o kadar yakınken fren kolunun sıkıldığında tutmaçlara yapışacak kadar büyük bir ark çizebilmesi bana garip geldi. ya çünkü işiniz o 4'teki vidanın sıkılmasıyla alakalı, altta bir şey yapmanız gerekmiyor.

sizin o fren kolunu o kadar sıkıyor olabilmeniz garip zaten. 4'ün ya yterince sıkılmadığını ya da siz sıkmış olsanız bile bir şeyin engel olduğunu gösteriyor.

yoksa acaba alt kısmın ayarını yaparken freni sıkmadan mı yaptınız, hani öyle ki iyice boşa bırakınca gergin kalmayacak şekilde?
0
godoşu beklerken
(28.11.17)
@godoşu beklerken, kontrol edicem bunları
0
🌸senolll
(28.11.17)
(11)

Jean Jacques Rousseau mu Machiavelli mi?

kozmosta bir nokta
Rousseau demiş ki insanlar özlerinde iyidir, toplum onları kötü yapar.Machiavelli de demiş ki insanlar özünde kötüdür, iyi olmaları gerekmedikçe.Siz hangisine hak veriyorsunuz? Neden?
Rousseau demiş ki insanlar özlerinde iyidir, toplum onları kötü yapar.
Machiavelli de demiş ki insanlar özünde kötüdür, iyi olmaları gerekmedikçe.

Siz hangisine hak veriyorsunuz? Neden?
0
kozmosta bir nokta
(28.11.17)
machiavelli.
milgram deneyine bakabilirsin. kotuluk icimize islemis.
0
baldur2
(28.11.17)
İnsanların genel bir özü olduğu söylenemez, varsa bile bu öz iyidir diyemeyiz. Toplumun insanı kötüleştirdiği doğru fakat bu da toplumun yapısı ile alakalı yani insanı kötüleştiren toplumdan söz edebileceğimiz gibi onu iyileştiren toplumdan da bahsedebiliriz. İnsanın özü yoksa iyi öz de kötü öz de yok.
0
harvey
(28.11.17)
JJR. Machiavelli'ye katılmadığım için ona hak verdim. Bir gereklilik olmadığı halde iyi olanlar da var. JJR ise toplum konusunda haklı. Kötü olarak nitelendirebileceğimiz davranışların oluşmasında toplumun rolü büyüktür.
0
dissendium
(28.11.17)
rousseau çok güzel demiş. okurken kendim söylemişim gibi hissettim ki ben de hep derim. hangi kötü insanla yalnız kalsam özlerinde o kadar kötü olmadıklarını görüyorum ama onu başkalarıyla görsem kötü olma ihtimali artış gösteriyor hem de inanılmaz ama çevresindeki insan sayısına paralel olarak :D aslında tam olarak çevre kötü yapıyor da değil fakat ne kadar fazla insan o kadar kötülük.
0
freetakilir
(28.11.17)
ikisine de hak vermiyorum.

Sartre in da house..

"existence precedes essence" diyerek burdan uzaklaşıyorum.

--> buraya mic drop gif'i gelecek <---
0
AlsterWasser
(28.11.17)
rousseau'nun böyle bişey dediğine emin misiniz? buna benzer söylemleri olsa bile onun vurgulamak istediği insanın iyiyken kötü bir varlık haline gelmesi değil, yerleşik hayata geçişten sonra özel mülkiyetin ortaya çıkmasıyla insanların arasındaki eşitliğin bozulmasıdır. onun felsefesine göre insan uygarlaştıkça (bilim, sanat vb. ile) kendi doğasından uzaklaşır ama bu onu salt iyi yada kötü olarak sınıflandırmak için yeterli değildir.
0
theseachange
(28.11.17)
Jean Jacques Rousseau'ya hak veriyorum. Konuya ilişkin olarak şu belgeseli izleyebilirsin.
www.youtube.com
0
hukuki acidan yaklasirsak
(28.11.17)
@theseachange emin değilim. Yani çok da önemli değil zira buradaki sorum bu iki düşünceden hangisine hak verdiğiniz. Ama teşekkür ederim, o açıdan da değerlendireceğim.
0
🌸kozmosta bir nokta
(28.11.17)
machiavelli.
doğrunun hangisi olduğunu anlamak için ilkel toplumlara ya da insan dışındaki canlılara bakabilirsin.
ya da etrafına bak yeter.
0
dafuq
(28.11.17)
birisi politikada kapitalizmin argümanıdır, diğeri komünizmin.

ben insanın içinde olduğu topluma ve sisteme göre şekil aldığını sırf termodinamiğin "entropi" ile ilgili maddesi yüzünden kaçınılmaz görüyorum zaten.

insan özünde nötr bir canlı.

ben sadece şunu söyleyebilirim: yığının deneyimi türün genelinin iyiliğini düşünecek bir yöne kaymayı sağlamadıkça aynı maksimum düzensizlik ve minimum potansiyel enerji gereği, yani bir elektron ensemble'ında aynı anda hepsinin spin up olamayacağından hareketle ve dolayısıyla zıtların bir dengeye ulaşacak şekilde bağımsız değişkeni oldukları denklemleri yöneteceklerini akla da getirerek derim ki "insanların büyük çoğunluğunun aynı anda türün çıkarını koruyacakları bir bilince, kurulmuş sisteme karşı gelecek bilinci oluşturduktan sonra varmalarını beklemek biraz ütopik ama imkansız değil. insan ölümlü olduğu için ateş düştüğü yeri yakmaya devam edecek". ateşin düşüp de yaktığı yerin çoğunluğun bulunduğu yer olmadığı zaman ise dediğim gibi toplum deneyiminin sağladığı tarihsel yığın oluşabilirse mümkün. ama imparatorlukken imparatorluğu koruyan tarihi sağ bırakmanın, ulus devletken de ulusu koruyan tarihi sağ bırakmanın, bunların da sadece dönemin statükocularının etkileyebildiği şeyler olmasından hareketle zaten aslında hep küçük bir kesimin çıkarına hizmet ediyor olması tarihin birikememesini de getiriyor.

bugün seni, vatandaşlarınızı değil ülke yönetiminizi suçluyorum diyemeyen insanoğlu, örneğin, sırf bu sebeple kendi topuğuna ve geleceğe bıraktığı nesillerin de topuklarına bu yanlış bilincin devamını sağladığı için sıkmakta.


insan, kısacası, özünde, aynı dirençsiz yoldan geçmeyi tercih eden elektrik akımı gibi kolay ve yakın olan ilk çıkışa yönelir. ama bu çıkış genelde kendisine ihtiyaç duyanların çok az bir kısmına açıktır. ölümlü insan da başka zamanı beklemez. başka algıyı da.

insan özünde ölümlü ve dolayısıyla kolaycı olduğu için genelde gördüğümüz machiavelli'nin dediğinin olmasıdır.

çünkü kendisinden evvel zaten Sun-Tzu'nun yazıp çizdiklerini kendilerine düstur edenler en çok artık "nedense" psikopatolojik unsurları antisosyal spektrumuna yerleştirdikten sonra bunun iyi bir şey bile olduğunu salık vermeye çalışan ülke yöneticileri, onları yemleyen ve onlardan beter banka sahipleri vb oligarklardır.

psikoloji alanında bütün popüler gazetelere sürmanşetten verilecek, sonuçlarının nasıl çıkacağı sipariş edildiğinden ona göre bias uygulamış sözümona peer reviewlu araştırmaları kimlerin finanse ettiğini düşündüğümüzde en üstteki kurtun kuzuya, "kurt olmak güzel bir şey" dediğini "sen de olabilirsin" diye hafif göz kırptığını, ama "kuzu olarak kalmanı istesek de" diye eklemediğini görmek zor değil.

zaten o nedenle terörizmin değil de komünizmin gerekli düşman olduğu dönemde, doğu blok ülkelerinde bedavaya okur, sağlık hizmeti alır, kültürel etkinliklere katılırken ferrari değil de lada sürdüğü için üzülen mal insanoğlunun "american dream"i satan pompalanmış ithal kültürle ülkelerinden kaçıp abd'ye kapak atmaları ve o meslek sahibi halleri, ciddi eğitimlerine rağmen yer silmeye razı gelmeleri mümkün oldu.

ya senin ferrarin olsa, benim olsa, böyle bir sistemde olur muyduk zaten? e ama sana şu hayali bu sistem satıyor?

ne demiştim. insanlar kolaycı. inanmak istemedikleri için o istemedikleri şeyi bu kez yaşar hale geliyorlar. inanmak istemeyince çaba vermek ve fedakarlık göstermek gerçeğinden kurtulamıyorsun.

toplumlar hafızalarının yanlış taraflarını ayakta tutuyorlar. (politik propagandaya girebileceğini düşünerekten putin rusyası örneğini kaldırdım. bu tür bir soruda bu benim amacıma ters düşüyor.)

kim gidip öğrendiği şeyi baştan değiştirip kafasını yeniden şekillendirecek? hayat kısa, gelmişsin 50-60 yaşına, bir de kendi ahmaklığını itiraf etmenin yapabileceğin tek iyi şey olduğu günah çıkarmalı bir ömür mü yaşayacaksın? hayır, tabii ki. hali daha kötü biri bulup ona bakarak kendine şükredeceksin. o boktan aciz vücudun artık bir tek bunu yapabiliyor.

insanoğlu basit bir canlı olduğunu kabul etse artık iyi olur. kolaycılığını görmezsen üstüne gidemezsin. anca da parazit olursun. olabildiğine parazit olan, olamadığına da en azından bir şey kaptırmamaya çalışan omza basmacı, caring makes you look bad'ci bir parazit.

insan kolaycıdır. ama doğru şartlarda kolaycılık bir faktör olmayabilir. bunu söyleyerek suçtan, sorumluluktan sıyrılınmıyor.
0
godoşu beklerken
(28.11.17)
çin in ilk imparatoru 5 krallığı birleştirdikten sonra, kast sistemine dayalı konfüçyüsçülüğü yok saymış yeni din öğretisi geliştirmiştir.

"bütün insanlar doğuştan kötüdür... güven bir tür hissel yanılsamadır ve din tek gerçeği söylemelidir; doğuştan kötülük!"

işte saygı duyulacak bir imparator!
0
regardless of what they say
(28.11.17)
(5)

şöyle bir durum olduğunda moderatör yaklaşımı nedir?

godoşu beklerken
- kişi çevirmen- çevirdiği kitapları satan bir kitap sitesi var- duyuruya geliyor, çeviri amaçlı soru soruyor (çeviri yaptığını belirtmiyor)- "şu konu hakkında hangi kitabı önerirsiniz?" diyen birine kendi sitesinin linklerini atıyordaha doğrusu kişi büyük olasılıkla bu sitenin domain'ini almış, ken
- kişi çevirmen
- çevirdiği kitapları satan bir kitap sitesi var
- duyuruya geliyor, çeviri amaçlı soru soruyor (çeviri yaptığını belirtmiyor)
- "şu konu hakkında hangi kitabı önerirsiniz?" diyen birine kendi sitesinin linklerini atıyor

daha doğrusu kişi büyük olasılıkla bu sitenin domain'ini almış, kendi kurmuş veya kurdurmuş ve ya kendisi ya kullandığı çevirmenler (ya da kendisi çevirmense ve yayınevi işine girmek istiyorsa ikisi birden de olabilir) siteyi bu şekilde popülerleştirmeye çalışıyor. *

bu durumda, en azından silinme gerekçesinin meşruiyetini ortadan kaldıracak türden reklam yapmış oluyor, değil mi?
0
godoşu beklerken
(27.11.17)
yo eder demedim zaten. reklamdan bahsttim dikkat ederseniz. bugün başka bir soruda da reklamla ilişkilendirilen ancak amacı piyasayı bilmekten ibaret olduğu belirtilen bir sorunun silinişinden bahsedilmişti. sanırım kişisel kazanç sağlamak bir faktör oluyor falan.

şu reklam denen olayın sınırını anlamaya çalışıyorum. hepsi bu.
0
🌸godoşu beklerken
(27.11.17)
her halükarda moderatörün kısmen keyfine kısmen durumu algılayışına bağlı olan bir tarafı var diye düşünüyorum bunun. çünkü reklam denilen şey çok dolaylı da yapılabilir. sizin bahsettiğiniz de bu dolaylılık durumunda reklam amacı güdülüp güdülmediğinin nasıl anlaşıldığı ve neye göre karar verildiği galiba doğru anladıysam; silinme gerekçesinin meşruiyetini ortadan kaldıracak türden dediğiniz.

diyelim ben kardiyologum (kardiyolog olup olmadığımı bilmiyosunuz, mesela bu da dolaylı bir reklam olabilir:) ) ve buna binaen spesifik ve istisna içeren bir hastalık/tedavi süreci ile ilgili sorulan bir soruya cevap verdim. durum da o kadar ince ki (bu mümkün mü bilemem ama uyduruyorum zaten) bir kardiyologun o istisnayla karşılaşması olsa olsa ömründe bir kere olur. e ister istemez soruya cevap vericeksem o geçmişteki hastamdan ve yaptığım müdaheleden bahsetmem gerekicek soruyu soranın gönlünü rahatlatma kısmını da sağlamak için.

e ama reklam yaptın sen şimdi denilebilir mi denilebilir buna. çünkü sorusuna cevap verdikten sonra duyuru başlığında ya da özel mesajla "hangi şehirdesiniz, madem tecrübelisiniz gelip size muayene olsak, muayenehaneniz nerde" dese e söyler, söyleyebilir.

başka meslekler için de böyle örnekler olabilir. zaten burada mesleğinizi belirttiğiniz anda bile, mesleğe göre değişmekle birlikte bir bakıma kendi reklamımızı yapmış oluruz.
0
dafaisss
(27.11.17)
Her ne kadar ispiyon gerekçelerinde reklam maddesi yer alsa da, reklam sebebiyle duyuru/cevap silinmiyor alınan karar gereğince. Tabi burada da sınır ayda en fazla 3 kere olması. Takibinin kolaylık ve zorluğu tartışılır orası ayrı.
0
kaymaktutmayansicaksut
(27.11.17)
@dafaisss: evet, evet çok doğru anladın. böyle bir şey sorduğum için de, moderasyon kurallarına link verilmesin diye veya aynen alıntılanmasın diye bir tane vaka koymuş olayım dedim. cevaplarken verdiğin dikkat için teşekkür ederim.

benimkinin verdiğin örnekten tek farkı işte bir e-ticeret sitesine doğrudan link atmak ve o sitenin linki atan kişiye ait olması, ama elbette linkin kişiye ait olduğu çıkarsaması veya teyidini sadece modun yapabilmesi.
online kitap satışı yapan sitelerden aranan özelliğe uygun tek kitabı satan bu siteyse o zaman link mecburen konur herhalde. ancak durumun genelde böyle olmadığı varsayımını yaparak sordum (yayınevlerinin e-ticaret siteleriyle anlaşmalarından bağımsız olarak az satılan kitaplara olan ticari yaklaşımlarını düşününce o genelleme mecbur oldu, yoksa e-tic sitesi endeksler kitabı, olur biter)

@kaymaktutmayan: teşekkür ederim cevap için ama biraz ayrıntılandırabiilir misin. belli ki moderasyon arada hatalar yapıyor, ki dünyanın en normal olayı. işler ne zaman karışıyor da "ben reklam yapmadım ki neden bu gerekçeyle sorumu sildiniz?" gibi bir tepki doğabiliyor mesela. yanlış ispiyon yapmak olsa, denetiminizden yüksek ihtimalle geçtiği için o kadar sorun olmaz gibi geldi. herhalde dolaylı çıkarsama yapılmak zorunda kalınıyor, diye düşündüm. sezgi var mıdır işin içinde ve iş tanımı gereği? bir yere kadar mecburen varmış gibi geldi.
0
🌸godoşu beklerken
(28.11.17)
moderatör tutumunu bilmiyorum ama devaml ıreklam yapıyorsa silinmeli, arada bir iki kez atmışsa problem yok şeklinde bakıyorum. çalışmalarını paylaşmak istemesinde problem yok, para kazanma amaçlı siteyi kullanıyorsa orada problem oluşur gibi.
0
pinkpeony
(28.11.17)
(29)

şu saç modelini istiyorum, kuaför?

gang leader of wasseypur
Linkteki fotoğrafım yazın çekildiği için yüzüm epey bronz gözüküyor ama biraz daha açık tenliyim. Yine de kaş göz saç kombinasyonunda alayına esmerim tabi, standart türk kadınıyım diyebilrim. Ben bu zamana kadar hiç saçımı boyamadım, sadece resimdeki ufak gölgeleri yaptırdım. Son 10 sene içerisinde
Linkteki fotoğrafım yazın çekildiği için yüzüm epey bronz gözüküyor ama biraz daha açık tenliyim. Yine de kaş göz saç kombinasyonunda alayına esmerim tabi, standart türk kadınıyım diyebilrim. Ben bu zamana kadar hiç saçımı boyamadım, sadece resimdeki ufak gölgeleri yaptırdım. Son 10 sene içerisinde de toplasanız 3 kere kuaföre gitmişimdir. Ekte gösterdiğim modelin hakkını vererek yapabilecek internet üzerinden tek tanıdığım kuaför (gölgeleri yapan) tavır olarak biraz can sıkıcı bir arkadaş. Hem işinde iyi olması hem de indirimli yapmasına rağmen kişiliğine ve genel muamelesine tahammül edemiyorum. Yolu kuaföre pek düşmeyen biri olduğumdan başka kuaförlere dair hiçbir fikrim yok ve bütçem de oldukça kısıtlı. Çevrenizde, bildiğiniz böyle büyük bir değişim ehliyle yerine getirebilecek iyi bir kuaför var mı? Tahminen günahı ne kadar tutar?


model:
hizliresim.com
hizliresim.com

aynı saçın daha bir gölgelisi:
hizliresim.com

Bu tarz çok açık tonda saçlar bizim gibi daha doğulu kadınlarda kalın saç telinden ve ten renginden ötürü bir tuhaf kaçabiliyor. Bu durumda kuaförün saç rengini ciyak ciyak bir sarı ya da turuncumsu bir pigmentte kaçırmaması, resimdeki gibi beyaz/sarı bir tonda tutturabilmesi, diplerde bıraktığı renk ve pay çok önemli. Bunu her kuaför yapamıyor maalesef.

yer: istanbul.
0
gang leader of wasseypur
(27.11.17)
modeli tam anlamadım. kısa ve geriye doğru taranmış mı? eğer öyleyse bence saçlarına kıyma. ben ki 2009dan beri kısa saç kullanıyorum ve soran herkese aynısını tavsiye ediyorum. ama şu anki saçların sana yakışıyor bence. hele renk olarak diyosan asla diyorum. şu anki rengini kırarak ya da ombre gibi bişeylerle canlandırsan hoş olur.

bi de kuaför önerisi istemişsin ama şehir vermemişsin.

yine de bildiğinden şaşma diyorum.şu an gittiğin kişinin hakkını vereceğine inanıyosan gözünü kapat, kulağını tıka ve razı gel. bildiğin kötü bilmediğin iyiden evladır demişler ki sen hakkını verir diyosun.
0
elorelia
(27.11.17)
yapma sakın.
0
Kusursuz dostlarin dort ayagi vardir
(27.11.17)
şu anki saçlarım bence de benim tipimdeki birinin kaldırabileceği en uygun saç tipi gibi geliyor. fakat ben artık bir farklılık, tarz bir şey denemek istiyorum. yani şimdi denemezsem ileride hiç denemem gibi geliyor. istediğim model renk ve kısalık olarak fotoğraftaki kişininki gibi. saçlarının uzunluğu şundan biraz daha fazla cdn.vox-cdn.com
0
🌸gang leader of wasseypur
(27.11.17)
boyatmalı gibi değil de böyle modelde bi değişikliğe ihtiyacın var bence.
0
aşksız prens
(27.11.17)
istanbulda işlerini beğendiğim iki kuaför var.

1. volkan hazırcı - ig: @temizsarilar
2. toprak şeker - ig: @toprakseker
0
straight from the heart
(27.11.17)
yalnız gösterdiğiniz saç modeli topuz gibi bir model. kesim değil gibi geldi bana
bir de sizin saçınız baya gür. bilemedim nasıl olur. aynı şekilde durmayacaktır muhtemelen. bence alıştıra alıştıra kısaltın.

ben de bildiğiniz kuaförden şaşmayın diyeceğim.
0
interview with the vampire
(27.11.17)
modelin saçları omuz üstünde, orada topuz yapılmış sadece. ben saçın renginden bahsediyorum daha çok, kısalığı topuzun boyutundan anlaşılıyor zaten.

boy: cdn.vox-cdn.com
0
🌸gang leader of wasseypur
(27.11.17)
anladım. ilk yazdığınızdan anlayamamıştım,
şöyle bir tavsiye vereyim en azından, bu linkteki saç rengini bir günde kazanmayı beklememelisiniz. eğer beklerseniz, malesef saçlarınız yanar. sabırlı olup 1-2 aya yaymalısınız çünkü saç renginiz baya koyu. en açık renge kadar açılması gerekiyor saçınızın (sık balyaj ya da komple farketmez). o yüzden aklınızda olsun, tek seferde yaparım diyen kuaförden uzak durun.

edit: yakışır mı yakışmaz mı konusunda da si,ze dore sarı yakışmaz, ama soğuk tonlu sarı yakışabilir.
0
interview with the vampire
(27.11.17)
sakin yapma, pisman olursun.
sac gösterdigin kadinda bile dip boyasi gelmis gibi duruyor. bi de gercekten sacinin biraz uzadigini düsün, sacinda üc renk olacak ve sen güzel görünmesi icin boya üstüne boya yaptiracagin icin sacin süpürge gibi olacak.
farkli bir sey denemek istiyorsan ombre ile basla. begenmezsen küt kestirirsin, renkli (morlu, petrollü) gölge attirabilirsin, o da yakisir sana.
0
pilav
(27.11.17)
omuzlarda kestireceksin sanırım, doğru mu anlıyorum? ben daha kısa sanmıştım. eğer omuzlarsa bence kestirebilirsin. ama renk olarak hala ı ıh diyorum.
0
elorelia
(27.11.17)
Unut.
0
[GODDARD]
(27.11.17)
bu saçı yapsa yapsa Cüneyt yapar (hallakberber) yeri kadıköyde. at gibi yapar hemde. kısa kadın saçı için tek geçerim. hatta cüneytin kestiği bir saça oha lan dememişliğim yoktur neredeyse.

Bu arada selam^^
0
Tears of Devil
(27.11.17)
Saç modeli size yakışır fakat o renk çok iddialı. Bu Bukadar sert bir geçiş size uygun değil bence, ve o renk daha açık tenli insanlara yakışıyor. Bence kısa kestirin, uzun saç yıllarca kullanınca cidden çok sıkıcı, hatlarınız ortaya çıksın bırakın. Bu arada son fotodaki model kızın elbisesi ve belindeki çantası çok tatlı, o çantadan istiyom=(
0
mslny
(27.11.17)
çene yapına uygun değil seni maskülen gösterir, yapma.
0
vogojin
(27.11.17)
maskülen gösterse ne olacak ki?
0
🌸gang leader of wasseypur
(27.11.17)
3e de vursan yakışır gibi baya güzelsin
0
docrivers
(27.11.17)
merhaba, pek güzelmişsiniz, maşallah. docrivers +1

kuaför referansı veremeyeceğim ama ben de standart türk kadınıyım, iki parmak kalınlığında siyah kaşım var ama saçlarım şu an bir parmak uzunluğunda ve bembeyaz. geriye doğru jön modeli tarıyorum, süper oluyor :) yaz mevsiminde de üç numara ve gümüş rengi yaptırıyorum. açık renk yakışır bence size de. istediğinizi yaptırın.
0
bir garip melek
(27.11.17)
@bir garip melek
Çok teşekkürler :) Aradığım ruh tam olarak bu :) Ben de aynen o şekilde kullanmak istiyorum sadece sizinkinden biraz daha uzun olsun diye düşünüyordum
artık yakışık yakışmamasından ziyade farklı bir imajımın olmasını istedim :)
0
🌸gang leader of wasseypur
(27.11.17)
bütün içtenliğimle söylüyorum, yaptırma. tüm istanbul'u gezsen ciyak sarı/turuncu tonda yapacaklar.
0
pinkpeony
(27.11.17)
Bunun için çook çok iyi bir kuaför bulman lazım. Ben saçıma beyaz ombre yaptırdım. O beyazlık gitti sarardı saçlarım. Turuncumsu sarı değil de soğuk sarı istiyorsan bir kere boyamayla olmaz. Saçını mor şampuanla yıkayacaksın ki ilk günkü gibi olsun. Şimdiden saç maskesi ve saç yağlarını da araştır bence çünkü çok yıpranacak.
0
jazzabel
(27.11.17)
Senin kendi saçının modeli beğendiğin kadından çok.daha gzl. Hiç.bozma
0
all girls dream
(27.11.17)
övgüler için çok teşekkür ederim bir kuaförle konuştum 400-500 lira gibi bir fiyat söyledi. sanırım benim boyama işi yattı :) evde kendim kestim saçımı :) kısacık oldu çok memnun oldum. belki param olunca bir kuaför gidip düzelttiririm. herkese fikirler için çok teşekkürler :) indirimli yapabilecek, kıyak geçebilecek bir kuaför arkadaşınız varsa her zaman yazabilirsiniz :D
0
🌸gang leader of wasseypur
(28.11.17)
saçının uzun hali bile bakımsızken kısa saçla uğraşabileceğinden emin misin?
katlı, uzun bir bob türü bir kesim daha mantıklı olabilir.
0
kayranin kedisi
(28.11.17)
bütçeniz kısıtlı, saçlarınız koyu renkte ve istediğiniz renk için ağır işlemler gerekiyor. 8-9 saate kuaförden çıkamazsınız, üstüne, tutmama ihtimali var, bu ihtimale karşın işinin ehli bir yere gidebilmeniz lazım. bütçeniz kısıtlıysa bi yerde patlar :D
0
gebere jackson
(28.11.17)
yav yeni halini de yollasan da görsek :)
0
elorelia
(28.11.17)
@kayranın kedisi saçım bakımsız değil aslında. ilk fotoğraftaki dağınıklıktan yola çıkarak söylüyorsanız griffit rasathanesine tırmanmıştım popomdan ter soluya soluya. saçım başım dağılmış... ifademin bile düzgün çıkması bir mucize olmuş. :) elimden geldiğince kendi karışımlarımla dinlendiriyorum ve cildiyeden reçeteli medikal bir şampuan kullanıyorum.

@elorelia kestiğim halini duyurudaki fotoğraf şeysine ekledim, yanda çıkıyor :)
0
🌸gang leader of wasseypur
(29.11.17)
şirin görünümlü gang leader olmuşsunuz. kendinize birkaç fedai bulsanız kombin tamamlanmış olur.
0
dafaisss
(29.11.17)
sağdaki foto son halinizse bence buraya koyduğunuz diğer her fotodan iyi olmuş. saçınızı bulmuşsunuz sanki. fıstık gibi olmuş. makyajsız sallıyor. bakımlı bakımsız anlamam, karakterli. yani saçın karakterli olması da saçma oldu ama anladınız. dağınıkken bile iyi. yıka, tara çık. en sevdiğim saç modeli bunun yapılabildiği saç modeli. çünkü bunun yapılabildiği model insanın yüzüne de en gideni oluyor genelde.
0
godoşu beklerken
(29.11.17)
@ godoşu beklerken

yok yok anladım dediğinizi, benim arayışım da bununla alakalıydı zaten :) saçlarımın uzun hali güzel fakat karakteristik değil. ben biraz stil sahibi olmak mı nedir, daha özel bir model kullanmak istedim.
0
🌸gang leader of wasseypur
(29.11.17)
(3)

uyku yetmemesi

füt
bu aralar uykuya doyamıyorum. son 1 aydır çok uyuyorum ve kahve içmeme rağmen gün içinde çok uyukluyorum. demir hapı almaktayım,acaba takviye olarak b ve d vitaminleri de alsam beni bu durumdan kurtarırlar mı? d vit eksikliği uyku yapar mı?
bu aralar uykuya doyamıyorum. son 1 aydır çok uyuyorum ve kahve içmeme rağmen gün içinde çok uyukluyorum.

demir hapı almaktayım,
acaba takviye olarak b ve d vitaminleri de alsam beni bu durumdan kurtarırlar mı?

d vit eksikliği uyku yapar mı?
0
füt
(27.11.17)
burun tıkanıklı veya nefes sorunun var mı ? bunlar uykuyu alamama ve gün içinde uyuma isteği yapar.

uyku takibi için programlar var. telefonuna yükleyip gece yatağına koyuyorsun. gece boyunca hareketliliğini ve çıkardığın sesleri takip ederek uyku kaliteni ölçüyor. uyku sorunları çok nadir vitamin eksikliğinden oluyor.
0
orpheus
(27.11.17)
takviye vitamin alabilirsin. ama d vitamini şeker gibi alınmaz, yan etkisi sıçırtır.. doktor söylesin.

nefes sorunu +1
spor yapmıyorsan yap, iyi gelir düzenler.
Bunların hiçbiri etkilemezse psikolojik olabilir.
0
lcha
(27.11.17)
nefes +1. daha neler neler yapıyor :/

bunun nefes sorunu, kabus, kahve gazlı çarpıntı kaynaklı uyuyamayıp sonra bayılan versiyonu var ki tadından yenmiyor.
0
godoşu beklerken
(27.11.17)
(5)

moderatörlerin yok yere başlık silmesi

oddyseus
biraz önce şu kişiye şu durumda ne kadar maaş vermeliyim ayarında sorum iş/eleman arama sebebiyle silindi. eleman falan aradığım yok duyuru üzerinden. piyasa öğrenmeye çalışıyorum ki ona göre vereyim. şaka mısınız siz?
biraz önce şu kişiye şu durumda ne kadar maaş vermeliyim ayarında sorum iş/eleman arama sebebiyle silindi. eleman falan aradığım yok duyuru üzerinden. piyasa öğrenmeye çalışıyorum ki ona göre vereyim. şaka mısınız siz?
0
oddyseus
(27.11.17)
ilk defa verdigim satilik ilanini "sürekli girilen duyuru" sebebi ile silmişler. daha önce o ilanın verildigini bana göstersin o moderatör ben buraya kirmizi donlu fotografimi yükleyip 10 üzerinden kac verirsiniz diye soracagim. hodri meydan.
0
eriksatie
(27.11.17)
oluyor öyle, çok da şeyapmamak lazım.

bir satılık ilanımı "karaborsa-yüksek fiyat" gerekçesiyle silmişlerdi. satılan şey, bir alan adı. ne demek karaborsa? zaten aldığın fiyat 10-15 dolar. 100 dolar bile desen karaborsa diyebilirler. kaldı ki un mu, yağ mı, tüp mü bu; maç bileti mi de karaborsa?

bazen aşırı hassaslaşabiliyor algılar. incelesem, birçok duyuru ve birçok cevap bulabilirim kurallara aykırı.
0
runagain
(27.11.17)
sanırım durum şu:

mod aktif olduğu süre içerisinde aynı soruna sahip olduğunu gördüğü iki sorudan birini silip de diğerini bırakmıyor. biri hangi muameleyi görüyorsa diğeri aynısını görüyor.

sadece gönüllü ayrılan sürede bütün günlük duyuruları ve cevapları değerlendirmek mümkün olmadığından iş biraz ispiyon bazında ilerlemeye başlıyor.

belki de aynı ispiyon farklı kimselerce birkaç kere yapılmıştır ve ondan ispiyonun doğru olduğu düşünülerek silinmiştir, yani denetim eksik kalmıştır.

belki sorunuzda kullandığınız bazı ifadeler yüzünden amacınız öyle olmasa da iş-eleman arıyor gibi görünmüşsünüzdür. şayet piyasanın ta kendisinin sorulması sorunsa, bunun olası nedenleri benim de aklıma gelmiyor.

atladığınız bir durum yoksa haklısınız da runagain'in dediği gibi oluyor bazen böyle şeyler. yorgunluk vs... kolay iş değil ki modluk. düşünürseniz, çok sıkıcı bir şey. sıkıcı olan bir şey de bir süre sonra yoruyor ve dikkati dağıtmaya başlıyor, hem de gönüllü yapılıyorsa. (modluktan özellikle haz alan ve networkçülük derdinde olan bir insan tipi de var ama burada yok bence)
0
godoşu beklerken
(27.11.17)
bak kendilerine laf söylenmesine tahammülleri yok. yorumumu silmişler. burdaki tek dertleri, kim bana ne demiş olmalı. yukardaki mod. eleştirisi içerikli bir başka yorumu da silmişler. oooof of mod.luk kolay iş değil. akşama kadar 80 tanesiyle uğraşıyoruz.
0
for day to break
(27.11.17)
benim de link paylaşımım silinmiş. yazık ya bunların eline düştük ya.
0
🌸oddyseus
(27.11.17)
(2)

Bir cümle çeviri

sheeper
"X kurumumuzda kadrolu öğretmen olarak çalışmaktadır ve XX-YY tarihleri arasında yurtdışına çıkmasında sakınca bulunmamaktadır. "Vize başvurusuna eklemek için ingilizceye çevirebilecek varsa sevinirim.
"X kurumumuzda kadrolu öğretmen olarak çalışmaktadır ve XX-YY tarihleri arasında yurtdışına çıkmasında sakınca bulunmamaktadır. "

Vize başvurusuna eklemek için ingilizceye çevirebilecek varsa sevinirim.
0
sheeper
(26.11.17)
x works as a permanent teacher in our institution and there will be no problem him/her going abroad between the dates of xx-yy.
0
sporty
(26.11.17)
"X holds a permanent teaching position in our institution and is available to travel overseas/abroad as of dec 5 and expected to resume work by dec 20."

is available to travel yerine may travel da diyebilirsiniz. basit güzeldir hatta o kısım için iş amaçlı yurtdışına çıkanlardan daha resmi kullanım anlamında daha hoş öneriler gelebilir.
0
godoşu beklerken
(27.11.17)
(6)

"tanrı misafiri"

ahm1
yaa bir yerde okudum mu, yoksa dinlediğim bir yerde mi denk geldim, bilmiyorum, aradım ve bulamadım.aşağı-yukarı şöyle bir şey geçiyordu (parantez içini salladım biraz): "(tek başına uzun yolculuğa çıkanlar bazen gece dışarıda yatmak durumunda kalırlardı), türkler ise bu kişileri evlerinde misafir e
yaa bir yerde okudum mu, yoksa dinlediğim bir yerde mi denk geldim, bilmiyorum, aradım ve bulamadım.

aşağı-yukarı şöyle bir şey geçiyordu (parantez içini salladım biraz): "(tek başına uzun yolculuğa çıkanlar bazen gece dışarıda yatmak durumunda kalırlardı), türkler ise bu kişileri evlerinde misafir eder, yedirip içirip yatırır. ertesi sabah da yolcu ederdi. bu bir gelenek haline gelmişti. 'tanrı misafiri' kavramı buradan gelmektedir." dedikten sonra neden "allah misaifiri" değil de "tanrı misafiri" dendiğini üstü kapalı açıklıyordu ama bir an dayanaksız geldi, "uyduruyor olabilir" dedim ve öyle geçtim ama şimdi merak edip araştırasım geldi.

var mı bir yazıda böyle bir ifadeye denk gelen veya "tanrı misafiri" kavramını açıklayan bir yazı bilen?
0
ahm1
(26.11.17)
Bu kavram, ilkokuldaki Sosyal Bilgler kitabımızda vardı. Nasreddin Hoca fıkralarında ve Dede Korkut masallarında da geçiyor bolca ama nden Allah değil de, Tanrı kısmını bilmiyorum. Belki de İslamiyeti kabulden çok öncesine dayandığı içindir.
0
aychovsky
(26.11.17)
Neden allah değil de tanrı deniyor anlamak için, doğrudan arşiv taramasına dayanan ve İstanbul'un gözünden değil Anadolu'da mekan, coğrafya, anlatı, adet ve edebiyat incelenerek yazılmış bir Anadolu tarihi okunmalı. Yani tarih metodu içinden konuşursak Anadolu'nun siyasi tarihi değil de, kültürel tarihi çerçevesinde yazılmış eserler okunmalı.

Tanrının yerine allah; yalavaç mustafa yerine hz muhammed vb. gibi değişimler 16.-17.yy sonrası Osmanlı'nın anadoluyu sünnileştirme çabaları sonrası gözüküyor. Bu sünnileştirme 20.yy'a kadar devam eden bir çaba. Bu sebeple eski deyim ve atasözlerinde tanrının kullanılması garip değil.

Tanrının misafiri ifadesini çok açıklayamam. Sadece tanrının kullanılması bana normal geliyor, onun sebebi de tanrının anadolu türkçesinde bolca kullanılması. Tek bir uyarı yapabilirim, tanrı misafiri ifadesi türklere ve hatta anadoluya özgü değil elbet.
0
protector
(26.11.17)
Şunu da ekleyeyim. İstanbul'un ilk lokantası Hacı Abdullah'tır ve kurulalı 150 yıl olmamıştır. Bundan önce birtakım küçük seyyar satıcıların olduğu biliniyormuş. Yolda gidenler için ise hanlar var zaten. İlk lokantanın bu kadar geç kurulma nedeni de 'Tanrı misafiri' kavramı.

Osmanlı'nın gerileme döneminde fetih yapamadıkça ve toprak, dolayısıyla da vergi kaybettikçe, bir yandan da saray harcamaları arttığından ve padişahları sömüren saray ağalarının ekonomiyi daha da batırması nedeniyle o dönemde halk iyice fakirleşmiş. Dolayısıyla, 'Tanrı misafiri' artmış ve o misafirlere bakacak kişi sayısı azalmış. Haliyle, millet de 'Kaç misafire bakacağım, dışarıda millet birikti. Daha kendime zor bakıyorum' demeye başlamış. Ayrıca, saraydaki yozlaşma halkta da karşılık bulmuş ve millet de Tanrı misafirliği kavramını 'Oh, beleşe yemek' diye sömürmeye başlamış. Tanrı misafirliği de bu kültürel ve ekonomik nedenlerle azalarak bitmiş. Peşinden de 'Paran varsa ye kardeşim, milletin yediği anca kendine göre zaten' dönemi başlamış.
0
aychovsky
(27.11.17)
ayço +1 islamiyet öncesine dayanıyor. misafirperverlik de zaten tengriism'den geliyor.

ve bunun muhtemel sebebi göçer hayatın zorluklarının bozkır topluluklarında yarattığı bir tür empati kültürü.
0
godoşu beklerken
(27.11.17)
Yakın tarihte bu tanımlamanın değişmemiş olması gayrımüslim misafirlere dayanıyor diye biliyorum.
0
insomnia
(27.11.17)
Kaynak verebilecek olan var mi? Kaynaktan detayli okuma yapmayi seviyorum da.
0
🌸ahm1
(29.11.17)
(9)

stüdyo kulaklığı olmayıp flat'e yakın frequency response veren kulaklık?

godoşu beklerken
overhead, taçlı işte ne deniyorsa, ondan.uçuk fiyatı olmazsa sevinirim, nasılsa fiyatına nispetle kısa zaman sonra kablosunun iki yanından biri pert oluyor.
overhead, taçlı işte ne deniyorsa, ondan.
uçuk fiyatı olmazsa sevinirim, nasılsa fiyatına nispetle kısa zaman sonra kablosunun iki yanından biri pert oluyor.
0
godoşu beklerken
(24.11.17)
uçuk fiyatı biraz daha açman lazım, kimileri için 1000 lira uçuk değil.

fiyat performans açısından en başarılılardan bir tanesi audio techinca m50x.
www.amazon.com
0
Bruce
(24.11.17)
uzun -birkaç yıl- kullanabileceğimi bilirsem taş çatlasa 1000 veririm.
bir iki senede yamulacaksa bütçe veya bütçenin biraz üstü kulaklık olur. 150-200 max.
benim kulağım seslere eğitimli bir kulak değil. sadece frekans aralığının sağladığı hassasiyete ek hatta ondan önemlisi "neyse ne" aktaran bir kulaklık istiyorum, basslara doğru kayan bir response istemiyorum. nasıl aldığını değil veriyi nasıl okuduğunu umursuyorum yani.
0
🌸godoşu beklerken
(24.11.17)
www.amazon.com

1000'i accuk geçiyor.
0
alperz
(24.11.17)
elinde freqency response grafiği olan ve band aralığı yeterli herhangi bir kulaklığı flat yapabilirsin.
0
orpheus
(25.11.17)
@orpheus:

o nasıl oluyor?

soruyorum zira bilgim yok. ne aradığımı, yani aradığım şeyin soru başlığımda geçen terim olduğunu anlayabilmek için 1-2 saat bakınmam gerekti. sonra da genel araştırmama ek olarak 2 gün bu grafiklere ulaşmaya çalıştım. satıcı sayflarının grafikleri her zaman doğru yansıtmadığını okuyup, rusça-ingilizce bir siteden marka marka dB vs Hz, işte ohm vs Hz grafiklerini içeren bir katalog buldum ama her marka veya markaların her modeli yok tabii.

bir de diyelim ki buldum, o iş nasıl oluyor. bruce sürücü ayarlamaktan bahsetti, sağolsun özel mesajdan bilgilendirdi beni. ama konumuz kişinin bunu kendi başına yapıp yapamayacağı olmadığından sürücülerin nasıl ayarlandığı ayrıntılı konuştuğumuz bir şey değildi- tabii kastınız buysa. onun zamanını aldım, biraz da sizinkini alabilir miyim, ayıp olmasın?

edit: kasıt belli ki sürücüler değil, onlar fabrika ayarlıymış (bruce'a pek çok teşekkür)

ben kulaklık olayımı hallettim bruce sayesinde ama ayarlama işi ilginç, orpheus bunu açarsanız güzel olur. (sanıyorum bilmek isteyen tek ben değilim, tabii size kalmış)

herkese çok teşekkür ederim.
0
🌸godoşu beklerken
(25.11.17)
şimdi kulaklığın responce eğrisi flat olmayabilir. bu ne demek değişik frekanslarda giren enerjiye karşılık ürettiği ses şiddetinin değişmesi demek.

burada ilk kırılma insan kulağında başlıyor. insan kulağı da aslında flat değil ve kişiden kişiye değişiyor. yaş arttıkça yüksek frekansları duyma yetisi kayboluyor.

ama mecburen flat gibi düşünelim. bu durumda freq. resp. flat olmayan bir kulaklığın eğrisini biliyorsa bunu parametric equalizer ile kompanze edebiliriz. yani kulaklık 7 khz de -3 db ise sen equalizerda 7 khz +3 db yaparak kompanze edebilirsin.

ancak burada da bazı sorunlar var. mesela kulaklığın yüksek veya düşük band ucundaki eğrisinde bazı alanları istediğin kadar aç almak istediğin ses yerine bozulma elde edeceksin sadece. yani bu kompanzasyonu her ferekans için yapamazsın aslında. çünkü kulaklık içindeki sürücünün fiziksel limitleri var.

çok dağınık anlattım biliyorum ama kabaca böyle.
0
orpheus
(25.11.17)
yukarida yazilanlara katilmakla beraber, flat kulakligi ne icin istiyorsun? muzik dinlemek icin istiyorsan aslinda flat kulaklik istemiyorsundur, o yuzden sordum.
0
robokot
(25.11.17)
@orpheus: hah tamam onu da okuduydum ama dediğiniz gibi kısıtlı bir çözüm ve okuduğum şeylerden anladığım kadarıyla bunun dB - rezistans ilişkiyle de alakası var.

@robokot: aşağı yukarı öyle bir sonuç çıkmış oldu zaten. daha doğrusu piyasadki normal kulaklıkların bass ağırlıklı grafikleri sadece insan kulağı algılayabilsin diye yaptıklarını, tizi zaten duyduğumuzu teyit ettikten sonra kullanıcı yorumlarındaki "tizler iyi değil", "son sesi kısıtlı" vs eleştirileri çok sallamamaya karar verdim. zaten yorum sayısı genelleme çıkaracak kadar çok değil bizim sitelerde. amazonda aksine çok ama orada da "kulaklık bozuk geldi" veya "iki ayda bozuldu" gibisinden şeyler okuyunca -belki gereksiz sayıda şey okudum- sorayım dedim. arada daha başka çekincelerim de vardı da, meğer onlar da sorun değilmiş.
0
🌸godoşu beklerken
(25.11.17)
kulaklıkta belli bir parayı geçtikten sonra ve belli markalardan şaşmadıktan sonra sıkıntı yaşamazsın. en fazla renk değişiklikleri olur. işte kimi biraz daha parlaktır. kimi biraz midlidir falan. orada artık tamamen senin zevkin devreye giriyor. deneyeceksin, yorum okuyacaksın falan.

orpheus usta mevzuyu anlatmış bir ek de ben yapayım. bu eq ile düzeltme işlemi şu aralar çok meşhur. ancak benim dinlediğim faz problemleri var o mevzuda. hele abartı gain'ler işin içine girince bir anlamı kalmıyor. yani gidip de 10 dolarlık kulaklık alıp ondan düzgün ses almak mümkün değil.
0
alperz
(25.11.17)
(18)

neler dinliyorsun son zamanlarda? 3

Apocalypse
sb.https://www.youtube.com/watch?v=yf15bS0ZXDc1: https://www.eksiduyuru.com/duyuru/1226853/neler-dinliyorsun-son-zamanlarda2: https://www.eksiduyuru.com/duyuru/1234024/neler-dinliyorsun-son-zamanlarda-2
0
Apocalypse
(24.11.17)
En son bunu sevmiştim; www.youtube.com
0
harvey
(24.11.17)
hayirsiz
(24.11.17)
eazy
(24.11.17)
kavinsky - nightcall

www.youtube.com
0
EasyTiger
(24.11.17)
old possum'ın özellikle benjamin clementine parçası cornerstone bağlantısına bayıldım. eazy'ninki de çok güzel geldi bana. bu listeler çok güzel, arada bir güzel geribesleme ruhlara iyi gelir diye düşündüm.

kıyıda köşede saklı bir inci yok bende şu an. bu aralar dinlediğim parça www.youtube.com
bu albümü (stone's reach) arada döndürüyorum. dikkat (tür sanırım melodic progressive death metal, vokal george kosmas baştan aşağı growl yapıyor)


onun dışında www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

edit:ben de sorudaki parçayı beğendim. unutmuşum söylemeyi. nimet, duyuru vurgunu, kısa günün karı.
0
godoşu beklerken
(24.11.17)
Ağaçkakan — Fatalerrorist
The White Stripes — Offend in Every Way
Ghostpoet — Karoshi
Queens of the Stone Age — Un-Reborn Again
Mount Kimbie — Blue Train Lines
Human Buoy — Anvils (feat. Nicholas Allbrook)
0
kafadanbacakli
(24.11.17)
www.youtube.com

yakın zamanda tanıştığım bir arkadaşım dero goi'ye acayip benziyor. zaten son günlerde sürekli oomph dinliyordum, şimdi daha da çok dinliyorum jsfsk.
0
der meister
(24.11.17)
Rocky Votolato - White Daisy Passing

www.youtube.com
0
nice tnetennba
(25.11.17)
bruceandwayne
(25.11.17)
www.youtube.com
türkü veya semah dinleyen yok mu hiç buralarda :)
0
burya
(25.11.17)
@burya: ben dinlerim de genelde rock dinliyorum, sonra bir ara türkü damarım tutuyor. bugün dinlemiyordum ama birkaç gün önce ruhi su, erkan oğur, aysun gültekin falan çevirip durdum. bir de araya illa birkaç azeri atarım, rashid behbudov, şevket elekberova vs.
0
godoşu beklerken
(25.11.17)
Camel - Mystic Queen
www.youtube.com
0
apdulera
(25.11.17)
aleksey volodin prokofyev çalacak 2 gün üst üste. hangi güne bilet alsam diye orada icra edilecek eserleri dinliyorum birkaç gündür. arada da ariel pink'in son albümünü dinledim. onlar dışında şarkı olarak döndürdüklerim şunlar:

richard dawson - the ghost of a tree
www.youtube.com

fischer-z - the worker
www.youtube.com

mitski - crack baby
www.youtube.com

edit: belki benim gibi manyaksınızdır ve tık kazandırmak istemediğiniz gruplar/müzisyenler vardır diye şarkılara başlık ekledim.

bu arada şarkı da güzelmiş.
0
misterturist
(25.11.17)
@burya ali ekber çiçek canımdır.
0
🌸Apocalypse
(26.11.17)
Komiktir, deliler gibi yıldız tilbe dinliyorum.
0
Tears of Devil
(26.11.17)
Zeynep Bastık coverlarına sardım bu ara, arkada dönüp duruyor.
0
tss
(23.07.19)
(11)

Sosyallikten sonra enerji düşüklüğü

hildirim
Arkadaş dost sevgili vb. ile dışarı çıkıp güzel bir akşam veya haftasonu geçirdikten sonra eve geldiğimde büyük bir enerji düşüklüğü oluyor. Yatıp dizi izlemekten başka hiçbir şey istemiyorum. Uyku saatim gecikiyor. Hatta bu kötü enerji ertesi günlere de yansıyor. Resmen düzenim bozuluyor. Üniversit
Arkadaş dost sevgili vb. ile dışarı çıkıp güzel bir akşam veya haftasonu geçirdikten sonra eve geldiğimde büyük bir enerji düşüklüğü oluyor. Yatıp dizi izlemekten başka hiçbir şey istemiyorum. Uyku saatim gecikiyor. Hatta bu kötü enerji ertesi günlere de yansıyor. Resmen düzenim bozuluyor. Üniversiteden beri böyle sebebini bulamadım. Sizde de oluyor mu bu?
0
hildirim
(22.11.17)
evet aynı şekilde bende de oluyor. ben bunu şeye bağlıyorum, dışarıda ne kadar istesek de tam anlamıyla kendimiz olamıyoruz, kendimiz gibi davranamıyoruz. bu da kendimizi kötü hissetmemize neden oluyor bence. bir süre yalnız kalma ihtiyacı duyuyoruz.
0
who cares wins
(22.11.17)
Üzerine mi gidelim geri mi çekilelim napalım, nasıl yaklaşmak lazım bu duruma?
0
🌸hildirim
(22.11.17)
çok fazla kafa takmamanız lazım bence. evde otururken enerji harcamıyorsunuz sonuçta.
0
nice tnetennba
(22.11.17)
Bende de aynı sorun vardı. Sebebi günün hatta yaşamın büyük çoğunluğunda hareketsiz bir yaşama alışmak, vücut alışık olduğu şeye adapte olduğundan efor kaybediyor.
Çözümü düzenli spor yapmak.
0
neysene
(22.11.17)
bence şöyle yaklaşmak lazım: gerçekten güzel zaman geçirecekseniz, üzerine gitmeye değer. o durumda sorun diğer bir cevapta bahsedildiği gibi genel hareketsizlik. yapabilecek gibiyseniz üzerine gidersiniz.

ortamla gerçek anlamda uyuşmamak sorunsa üzerine gitmenin bir mantığı yok. ben yüzeysel bir örnek verdim. çok daha önemli uyuşma sorunları olabiliyor. hareketsizliğe bağlamıyorsanız yahut rutin-severliğe bunun böyle psikolojik bir tarafı olup olmadığına bir bakın öncelikle. nedeni eliminasyon yoluyla bulduktan sonra bunun bir tercih mi, bir zorunluluk gibi mi olduğunu anlayabilirsiniz.,

ya da tersten gidin. zorunluluk duygusu duyuyorsanız psikolojik bir durum olabillir ve uyuşmamaya işaret edebilir. zevk alıyor ve yine de yoruluyorsanız yorgun olmamak için yapabileceğiniz ve metabolizmayı hızlandıran faaliyetleri rutininize sokabilirsiniz.
0
godoşu beklerken
(22.11.17)
bana da oluyo, bilhassa şu "sadede gel" dediğimiz cinsten diyaloglara maruz kalırsam; ben kafamda tamamlamış oluyorum bütün diyalogu karşımdaki hala konuya girememiş oluyo gibi durumlar sık olduysa. bu da arkadaşın arkadaşı gibi ilk defa temas ettiğim birileri varken. yani bendeki yorgunluk diyalogların içeriğiyle; beni o geçirdiğim vaktin tatmin edip zevk verip vermemiş olmasıyla alakalı.

zevkli değilse eğlenmediysem yorgunluk basıyo dönüşünde.

ya da sadece geçirgen bir yapın vardır, daha ırsi bişeydir. kafaya takcak bişey yok derim ben. genel bir şekilde anlatmışsın da bir ihtimal ilişkilerinin içeriğiyle aldığın doyumla alakalı bir tarafı olabilir.
0
dafaisss
(22.11.17)
Benim durumumda eğlendiğim buluşmalarda da oluyor bu durum. Zaten rahatsız olduğum bir ortamda kalmam. Verilenler arasında sanırım bana en uygun açıklama neysene'nin dediği alışkın olmamak olabilir.
0
🌸hildirim
(22.11.17)
(bkz: introvert)

Basit bir yazı var okumak isterseniz www.lifehack.org
0
kahin ahtapot paul
(22.11.17)
Dopamin de uydu aslında. Akşam eve dönünce hipnotize olmuş gibi dizi açıp art arda izliyorum çünkü.
0
🌸hildirim
(22.11.17)
Basitçe yoruluyorsundur işte. İyi dinlen, uykunu al, iyi beslen. İyi de geçse kötü de geçse bütün gün efor harcıyorsun.

Uykunun gecikmesinin çeşitli sebepleri olabilir. Evdeki ortamın uyumaya uygun mu? Işık altında mı oturuyorsun? Gece boyu ışığa bakıyorsan(ekran) yine uykun gecikebilir.

Fazla yorulunca, efor sarf edince yine vücut uyumakta zorlanıyor.

Son olarak vücudun bir günlük düzeni saati var. Günlük uyuma uyanma, yeme içme, tuvalete çıkma gibi ihtiyaçları ritüel gibi uyguladığın zaman düzene girersin. Hatta mevsimlere göre bile bir düzeni varmış. Bunu da geçen duydum. Yani mevsimi dışında meyve sebze tüketmek bu düzeni bozuyormuş mesela.

Kafayı çok takma, jet lag gibi düşün bu durumu. Normal.
0
idexo
(22.11.17)
@who cares wins tam on ikiden vurmuş. çok güzel tespit.

ama uyku saatinin gecikmesi şeyden de olabilir, bilgisayar bağımlılığı fazlaysa yâni günde diyelim ki temiz 4-5 saat geçiriyorsan, e dışarı çıktıktan sonra da eve geç geliyorsan o 4-5 saati ekleyince uyku zamanı sarkıyor.
0
istambul
(22.11.17)
(6)

domain kelimesine türkçe karşılık önerisi (fransızca/ingilizce)

dafaisss
context ile ilgili olduğu için tıkandım. galiba kelime aslen ingilizce ama fransızca bir metinde bu şekilde geçiyo.alan diyebildim en yakın ama metinde kastedilen bir disiplin ya da ekolün ya da bilimin (sosyal bilimler yahut sosyoloji,sinema gibi spesifik bir alan) etki alanında kalan soyut alanlar
context ile ilgili olduğu için tıkandım. galiba kelime aslen ingilizce ama fransızca bir metinde bu şekilde geçiyo.

alan diyebildim en yakın ama metinde kastedilen bir disiplin ya da ekolün ya da bilimin (sosyal bilimler yahut sosyoloji,sinema gibi spesifik bir alan) etki alanında kalan soyut alanlar.

mesela sosyoloji biliminden elde edilen verilerinin etki alanında araba ya da sigara satışlarının olması gibi. ya da psikoloji biliminin etki alanında müfredat oluşturulurken dikkat edilen hususların (yaş, cinsiyet, gelişimsel dönem) etkili olması gibi.

"o disiplinin bağlantılı olduğu/kapsadığı soyut alan" gibi bir çeviri kullandım ama tek kelimelik ya da tamlamalık bir karşılığı olmalı sanki.

muhteva diyesim var ama o da "etki alanı" kısmını kapsamıyor.
kapsam kelimesi de eksik geldi.

geçtiği yer şurası 1.50 - 2.10 arasındaki cümle:
youtu.be

ne dersiniz? ne kullanabilirim?
0
dafaisss
(22.11.17)
Düzlem olabilir mi?
0
dissendium
(22.11.17)
"etki alanı" demişsiniz, o olmuyor mu?
0
gkhncnzdgn
(22.11.17)
fransızca bilmediğim için videoda verildiği şekliyle bağlamı değerlendiremedim.
.
ama burada anlattığın kadarı bence "ilgi/uğraş alanı", saha. tek bir sözcük arıyorsun değil mi?

edit: önceden, ilk cümlemde neden video'da yazdığımı bilmiyorum. bu konuda nöroloji domaininde bilgisi olan varsa yeşillendirirse sevinirim, insan neden kıçından imla uydurur :D

edit2: ben sahayı uygun gördüm zira alan yerine saha kullandığımız yerler dikkat edersen tamlamalar. çünkü anladığım kadarıyla bunlar tam oalrak eş anlamlı değil. saha, alandan farklı olarak kısıtlı. kategorik olarak veya büyüklük olarak.

daha doğrusu biz sanki öyle kullanagelerek nüans yaratmışız.
0
godoşu beklerken
(22.11.17)
@dissendium: kısmen karşılıyo ama daha üç boyutlu bişey çağrıştırıyo, hani mıknatısın etki alanı gibi bişey.

@gkhn: işte o da, daha kulağa hoş gelen tatlı bi kelime arıyorum.

@godoşu beklerken: ya saha evet, ama saha diyince benim kafam nedense hep futbol sahası benzeri bişeye gidiyo^^ çağrışımından ötürü o kelimeyi sevmiyorum. yoksa cuk oturuyo da hani bu domain anlayabildiğim kadarıyla "study area" gibi bişey çünkü.

etki sahası dedim, tam içime sinmeyerek de olsa.
0
🌸dafaisss
(22.11.17)
insanın aklına bunlar geliyor doğru. yine kullanımın içerik işgali. "iş sahası" falan denince abes kaçmıyor ama biyoloji sahası denince bir garip oluyor.

bence tamlama kullanacaksan etki sahasına göre etki alanı çok daha iyi. ama biyoloji etki alanı da olmaz. sosyoloji derken az sorun oluyor ama başka bir şeye uygulayınca sadece kulağa sorunlu gelmiyor, sanki anlamı da farklılaşıyor.

bence buradaki sorun aslında alan değil, etki kelimesi. etki alanı, bir etken ve bir edilgen ima eder. daha çok başlatıcı bir şey içerir ve onun hakim olup değiştirdiği, yönlendirdiği bir alan. politikada kullanılır mesela.

bir disiplinse söz konusu olan, kapsam eksik olsa da daha doğru.

aslında madde kelimesi bildiğim kadarıyla bunu karşılıyordu eskiden. bugün uyar mı bilmiyorum. konusu, malzemesi anlamındaki bir kullanım söz konusuydu yani.

*psikoloji biliminin kapsamında müfredat oluşturulurken dikkat edilen falan filan husuların etkili olması.

*psikoloji biliminin uğraş alanında müfredat bıdı bıdı... olması"

"psikoloji bilimi sahasında .... olması"

"müfredat oluşturulurken dikkat edilen hede ve hödö hususlar psikoloji biliminin maddesi kapsamındadır."

anladım problemi, biliyorum delirtici bu olay ama bu aynı zamanda sanıyorum toplumsal gelişmedeki azlığın dili kısır bırakmasıyla da alakalı. bu tür kavramsal şeyleri haritalandırıp hiyerarşik bağlantılar çekerek yeni terimler oluşturma gibi bir yaklaşımımız ya yok ya da benim bundan haberim yok.

not: en güzel karşılığı yine kendin bulmuşsun bence. kapsam. ama sen etki etmekten de bahis olsun istiyorsun. fakat bu etki etmek değil aslında. "malzeme" olarak kullanmak. ikisini birden istiyorsan aslında küme ve altkümesinden aynı anda bahsetmeyi hedefliyorsun. ben o nedenle son örnekteki gibi "maddesi kapsamında" gibi bir şey öneriyorum. bizde bakış aynı olmadığı için bunlar ekfiil vs cümle görevileri almış oluyor, yani tek başına isim olarak kullanamıyoruz da tanımlayıcılarla kullanıyoruz sanki.

aslında sana tavsiyem bunu eriksatie'ye sorman. kendisinin bir cevabından bir çıkarım yapıp ufak bir stalklama yaptım ve karşıma edebiyat doktoralı biri çıktı nıhahah. burada aktif olsa canımızı bu kadar sıkan şeylerin belki basit karşılıkları olduğunu sayesinde görürdük. aslında kendi dilimize hakim olmamak da bir sorun. yabancı dil edebiyatçısı işte farklı olarak bunu yapabiliyor. soru sorabileceğim bir insan olacağı sonucunu çıkardım küçük dedektifliğimden, öneririm.
0
godoşu beklerken
(22.11.17)
"kapsam(ında)"

"içerik/içeriğinde"
0
sen git ben geliyorum
(23.11.17)
(4)

Hangi kitabı alayım

khiron
http://www.kitapyurdu.com/kitap/uygarlik-sureci-cilt-1-batili-dunyevi-ust-tabakalarin-davranislarindaki-degismeler/32020.html&manufacturer_id=11711http://www.dogankitap.com.tr/kitap/İsveç+Çetesi-2227http://www.dr.com.tr/Kitap/Azgelismislik-Surecinde-Turkiye-1-Bizanstan-Gunumuze/Stefanos-Yerasimos/Ar
0
khiron
(22.11.17)
tanrı olmak zor iş güzel kitap. filmi de var.
0
sir gawain
(22.11.17)
hepsi güzel kitaplara benziyor ama ağırlar. ben buzda yürüyüş'ü ya da doğru avrupa'ya seyahati alırdım.
0
pinkpeony
(22.11.17)
büyük çoğunluğu güzel şeylere benziyor, o nedenle şöyle bir eleme öneriyorum:

- mesela baudrillard'ın simülakrını seçecek olsaydınız felsefeye ve kavrama aşinaysanız, yeni bir şeyler eklemek adına nesnelerle ilgili olan diğer kitabını okumaya da ihtiyaç duyabilirdiniz. ama tek kitap olacak, o zaman baudrillard'ın üstünü çizelim.

- werner herzog filmlerinin öenmli bir bölümünü izlemediyseniz -oyuncularıyla diyelim klaus kinski ile ilişkisini ve neden kavga edip durduklarını- daha adam etrafında bir kavram haritası geliştireceksiniz ki üzerinden devam edesiniz. dolayısıyla çizin. (ben az bir miktarda filmini izledim sadece, kinski ile olan durumu da beni çılgın bir wiki hoplama seansına itmişti, böyle bir kitabı bundan önce okumamla bundan sonra okumam sanırım farklı olurdu)

- tarihle ilgili olan kitaplardan antolojik veya referans değerinde olan veya bu iddiayı taşıyan şeyleri seçmişsiniz ki bence akıllıca bu. ama onları üzerine oturtacak bir bakış açısı veya yöntemi oluşturmadıysanız, referans değerindeki eserlerde bile var olan confirmation biasleri görmeme ihtimaliniz olabilir. bu kişilerin alanlarına hakimiyetleri değil de tam da bu kitapların arkasındaki bibliografilerine bakarak bence ne kadar çapraz okuma yaptıklarını değerlendirin. cevabınız olumsuzsa üzerini çizersiniz.

- 1'i olan bir eserin 2'sini de okuyacağınıza göre araya zaman koyacaksınız,onun da üstünü çizin.


bence geriye kalan küme içerisinde bilim kitapları izole halde de bir değeri olan tek kitap kümesi. sonra bir şey okumasanız da, kendinizi kontrol falan etmeseniz de bir şey kazanacaksınız. tembel insan şeysi oalrak ben tam da bunu öneriyorum.

tarihler gelip geçecek, yığın okuma yapsanız da metamatiksel düşünmüyorsanız bir anlamı olmayacak, düşünütorsanız çoğu okuma gereksiz olacak, herzog bir gün ölecek, felsefeleri aslında her insanoğlu ilgiliyse akıl edebilir, ilgisizse okumaz bile. ama bilim ilgi kadar beslenmek de gerektiriyor. kafaya üzerinde oynayacak malzeme lazım zira.

dolayısıyla evrim, feynman kitabı, matematiksel düşünme vs arasından bir seçim yapın bence.
0
godoşu beklerken
(22.11.17)
matematiksel düşünme
tanrı olmak zor iş
buzda yürüyüş

bu üçünü alabildim şimdilik, teşekkürler.
0
🌸khiron
(23.11.17)
(1)

şu şarkıyı biliyor musunuz?

diffarentiationation
https://www.youtube.com/watch?v=ztLJGTVxYQoküçükken çok fazla dinledim. tesadüfen denk gelince rüyadaymışım gibi oldum, çok güzel hissediyorum şuan. sizi yıllar öncesine götüren şarkılara denk geldiniz mi son zamanlarda? neden bu kadar güzel bu olay?
www.youtube.com

küçükken çok fazla dinledim. tesadüfen denk gelince rüyadaymışım gibi oldum, çok güzel hissediyorum şuan. sizi yıllar öncesine götüren şarkılara denk geldiniz mi son zamanlarda? neden bu kadar güzel bu olay?
0
diffarentiationation
(21.11.17)
valla sample mı oluyor, direkt çalıntı mı bilmiyorum ama bu my immortal'ın introsu zaten.

adam "bir yağmur parçası oldum" diye başlayınca bana titreme geldi kapattım.

bu beni cehenneme götürür yani ancak.

ama bahsedilen etkiyi yapan parçaları seviyorum, evet. işte deönemsel hafızayı kaşıyor parça, etkisi ilgili dönemin tümden bıraktığı etki belki de. ek olarak, o dönemde dinlenen parçaya kişinin bahşettiği anlamın ve parçadan alınan hissin tekrar etmesi. bugün bu his hala lazımsa ve bunu başka parçalar sağlayamıyorsa etkisi de atıyordur. his eskide kalan ve özlenen bir şeyse, erişmek için tek kaynak bu tip ilişkilendirilmiş hatırlardır vs vs. yani aranılan hedef bir duygu olduğu, parçanın da onu sağladığı kanaatindeyim.
0
godoşu beklerken
(21.11.17)
(5)

Yan kahkul/percemin modasi gecti mi?

rusyalı kozmonot
Cok kestiresim var ama sanki modasi mi gecti?
Cok kestiresim var ama sanki modasi mi gecti?
0
rusyalı kozmonot
(21.11.17)
yakışıyorsa modası hiçbir zaman geçmez. seviyorsan git yaptır bence :)
0
part time pollyanna
(21.11.17)
+1
0
yuvarlanantencereninkapagi
(21.11.17)
kestirme. sonra cok guzel oluyorsunuz...
0
e haliyle
(21.11.17)
ya moda dediğiniz nedir ki, tekerlek gibi döner, aynı yere her geldiğinde retro der çıkar işin içinden. ayrıca modası geçse ne olacak, siz istiyorsunuz? siz moda için mi varsınız, moda sizin için mi var?

bir de herkese benzemenin nesi cazip? yani itici olmak zorunda değil de özellikle cazip bir yanını da akla getiremiyorum. penguenler, flamingolar falan geliyor daha ziyade gözümün önüne.
0
godoşu beklerken
(21.11.17)
yoo ben hala kullanıyorum.
0
elorelia
(21.11.17)
(11)

cinsiyetsiz çekicilik hakkında ya da çekicilik cinsiyetsiz olur mu?

godoşu beklerken
soru okuyan sabırlılara şimdiden teşekkür. bu biraz da türkçe sorusu bu arada.şimdi bence olur da "dipten dibe" ne olduğu konusunda emin değilim.dave navarro bir söyleşide kedilerin, arabaların da seksi olabileceğinden bahsetmişti. kelimenin bu kullanımı bana cazip geldi. cazip demişken, aslında cez
soru okuyan sabırlılara şimdiden teşekkür. bu biraz da türkçe sorusu bu arada.

şimdi bence olur da "dipten dibe" ne olduğu konusunda emin değilim.

dave navarro bir söyleşide kedilerin, arabaların da seksi olabileceğinden bahsetmişti. kelimenin bu kullanımı bana cazip geldi. cazip demişken, aslında cezbetmek tam da bu durum için kullanabileceğim bir kelime iken "şu olanaklar beni cezbetti" mealindeki kullanımın diğer anlamları ezecek şekilde artış göstermesinden, bu kelime sanki yetmiyor. albenisi olmak da yetmiyor. size yetiyor mu, merak ettim. ya da belki aklıma gelmeyen bir karşılık söylersiniz.

geçenlerde videolu bir soru koymuştum. benzer bir durumu anlamaya çalışıyordum. başlık biraz tıklatma tuzağı içeriyordu ama yine kimse acayip sorumu sallamadı. sıfır cevap, öyle diyeyim. hayır işi yapan insan neden yok burada onu da anlamıyorum. ben de bayılmadığım sorulara cevap veriyorum bazen. neyse.

herif dansçı. mevlevi kıyafetiyle dönüyor da dönüyor ama koreografisi var. herif o hareket içersinde seksi bence. yani ben o kişiyle ilgilenmiyorum, yaptığı şey "büyülüyor", içine çekiyor diyeyim. seksi olmayan bir seksi hal söz konusu. dave demiş işte.

ne kullanıcam ben bu durumda ya? albeni sönük ötesi geliyor, kullanıma sokarak kelime algımı falan mı değiştirmem lazım?
0
godoşu beklerken
(20.11.17)
resmen fular eksikliğinden cevap veremiyorum.
0
Kusursuz dostlarin dort ayagi vardir
(20.11.17)
abi şu fuları zigicem artık bu fular faşizmine karşıyım arkadaş okudun mu ki ya? bi trollemeyin cevap istiyorum!
0
🌸godoşu beklerken
(20.11.17)
türkcesini hatirlayamadim entelligi ile hemen cevap vereyim soruna.

intoxication (a strong excitement or elation) ya da enchantment. ikisinin de etimolojik kökünde büyü ve iksir var ve ikisi de tam olarak yduygu durumunu karsiliyor.
ota boka seksi demekten de vazgecelim lütfen. söyleyecek kelime bulamayinca yani / sonucta diyen ergenlerden farki kalmiyor konusan kisinin.
0
eriksatie
(20.11.17)
@eriksatie: ençentmınt veya intoksikeyşın dersem beni it kıçlarında dolandırırlar click-bait yazdık diye neler oldu. yani türkçesini hatırlarsan buraya bir daha uğrarsın umarım :)

ya millet, böyle tarzanca yazmak zaten dili kötü kullanmaktır, övünülecek hiçbir tyarafı da yoktur ama duyurudaki özensizliği gördükten sonra ben takmaz oldum ve bu uzun zaman önceydi. bunu bu kadar umursuyorsanız modlara istekte bulunalım, tarzanca yazmamak kural olsun. ama cevabınız salt bu yönde bir eleştiri olursa soruya cevap alamam. neyse teşekkür.

yine de editleyeceğim soruyu, yabancı sözcükler yerine bir şeyler koyacağım.
0
🌸godoşu beklerken
(20.11.17)
ya sanırım anladım ama ifade sorunu olan bir mevzu bu. cinsiyetsiz derken kastımız gender role ya da cinsel yönelim olan aseksüellik değilse cinsiyetsiz ifadesinin karşılığı yok diye düşünüyorum ben.

böyle birkaç sorunuza denk gelmiştim, cinsiyetsiz bir çekiciliği var sorularınızın benim için evet, biri böyle bir soru sormuş olsa keşke diye siteye giriyorum ^^

eril-dişillik üzerinden gitsek yine sıkıntılı ifadeler. ama sıkıntı cinsiyet dediğimizin biyolojik konsepte hapsedilmiş olması.

zaten dediğiniz durumun ifadesi için ne kelime düşünsek ya sönük ve alakası kalıyo - albeni gibi- ya da konu başka yere gidiyo.

aklıma gelenler
tahrik: tahrik unsuru tabirinden ötürü isabetsiz
arzu uyandırmak: duruma göre haddinden fazla soyut
müşevvik kılmak-şevke getirmesi: ikinci meşrutiyet döneminde miyiz?

ama yine de tam değil işte. ama tarif etmeye çalıştığınız şeyi anlıyorum.
0
dafaisss
(20.11.17)
fularim yok ama yazayim: ben problemi anlamadim. anladim da anlamadim.

seksi demenin nesi problem? ben heteroseksuel bir erkegim, bir erkege "seksi" demekte bir problem gormuyorum. birinin seksi oldugunu farketmek icin o kisiyi cinsel anlamda arzulamak gerekmiyor, insan empati yapabilen bir hayvan. bir erkek icin seksi dedigimde "bence bu kisinin seksapeli var" demek istiyorum. yani insanlar ozellikle alicilari bu kisiyi gercek anlamda seksi bulurlar, veya ben o kisinin yerinde olsaydim kendimin erkek sever kisiler tarafindan arzulanacagini dusunurdum. bir kisiyi seksi bulmak icin o kisiyi cinsel anlamda sahsen arzulamak degil o kisinin senin yazdiklarini okuyacak kisilerin hatri sayilir bir kesimi tarafindan arzulanir oldugunu dusunmen, bunu algilayabilmen, gozlemleyebilmen yeterli.

ki bahsettigin sey bir nevi dans yani. hayvanlar aleminde sayisiz canli dansi karsi cinsi kendine cekmek ikna etmek icin kullanir; bence seksi kelimesini kullanmakta bir problem olmamali.

arabanin seksi olmasi ise bir benzetme. bir arabanin dizayni sesi senin aligdan sorumlu organlarini tipki cinsel olarak arzulayacagin bir insani gordugun zaman olabilecek seviyede mesgul ediyor, kendine cekiyor demektir. arabayi cinsel olarak arzulamak bu durumun cok direkt bir yorumlamasi olur, oyle olmak zorunda degil ki? ben bir arabaya seksi diyorsam, goruntusu, sesi, hareket edisi tipki cinsel olarak arzulayacagim birinin goruntusu, sesi, hareket edisi kadar algimi cezbediyor demek istiyorumdur (parafili tecrube eden biri farkli yorumlayabilir.) Bence kelimenin kullanilis sekli bu fikri iletmeye yetiyor o yuzden yerine baska bir sey aramak nedendir bilemedim.
0
robokot
(20.11.17)
@dafaisss: ooh teşekkür ediyorum valla duyurudaki yalnızlığımı aldınız biraz. "kimse bu sorularıma cevap vermiyor, böğğğ" halet-i ruhiyesinden sıyrıldım azıcık.

aslında bence tahrik müthiş uymuş. ama dediğiniz gibi onun kullanımı da sınırlanmış halde. fakat tarif ettiğim şey cinsiyetsiz bir tahrik olma, kapılma hali.

merak ediyorum: "ben bu kelimeyi burada uygun görüyorum, millet ne anlarsa anlasın, kullanmak istediğim sözcük budur," diyerek alışılagelmişin dışındaki kullanımlara kaydığınız oluyor mu? alınası bir inisiyatif gibi geliyor bana. siz hem tarihle hem edebiyat çevirisiyle alakalıydınız, yanlış hatırlamıyorsam, bulmuşken sorayım dedim.
0
🌸godoşu beklerken
(20.11.17)
@robokot: işte kişiler değil de şeyler için kullanıldığında kelimenin uygunluğundan emin olamadığım gibi kişiler için kullanıldığında da haklı bir karmaşaya sebebiyet vermiş olabiliyoruz biraz sanki. resmi bir anlatımda kullnılabilecek bir ifade değil en azından. hani emoticonsuz iletişimin sebep olduğu gibi yanlış anlaşılma olabilir. mesela bu dansı beğenen bir erkek seksi dese "neden, ibne misin?" diyecek olan birisi, homoseksüelliği değerlendiriş biçimini kenara koyarsak, durumu böyle zannettiği için algısı kıt mıdır? yoksa bu kişinin, diğer kişinin homoseksüel ya da biseksüel olduğunu sanması normal mi olur? hani bağlam zengin değilken, metinden anlam çıkarmak zorken bu kelime işi zorlaştırıyor sanki.

tabii ki tanımladığınız o hissi anlatmaktan bahsediyorum bu arada. anlama açısından sorun yok. o eşdeğer meşgul oluş, etkileniş durumu.
0
🌸godoşu beklerken
(20.11.17)
:))

kullanıyorum ama yakın arkadaşlarım dışında pörtleyen gözlerle karşılaşıyorum "höö ne diyo bu sapık" gibisinden, bilhassa tahrik ve arzu kelimeleri için. şevk-müşevvik'i algılayabilene denk gelsem sarılır öperim zaten.

ya dediğim gibi burdaki ifade kısıtlayıcının senden benden ya da bizden ya da onlardan kaynaklandığını düşünmüyorum. yaygın-gündelik dili medya aygıtları üretiyor, tahrik hareketin failidir. mesela yağmurlu havalarda içim kıpır kıpır oluyo demek yerine birebir aynı anlamı kastetmese de yağmurlu havalar beni tahrik ediyor; diyebiliriz.

böyle medya dışında kullanılmadığı için anlamı işgal edilmiş kelimelerden yani bu ifade kısıtlılığı. yoksa kelime bol da, ne desek başka bir yere çıkıyomuş gibi.

taciz tecavüz kelimeleri de böyle mesela, sırf medya haberlerinden ibaret olduğu için kullanımı muhtevasındaki diğer anlamları ölmüş nerdeyse. o yüzden kafa sikmek tabirini çok severim; eylem kafama tecavüz edilmesi olmasına rağmen böyle dile getirince tepki "höö ne diyo la bu" olmasına rağmen yine aynı anlamı kabasaba da olsa karşılayabildiği için.
0
dafaisss
(20.11.17)
anladim, o zaman (ozellikle daha formal kullanimda) albeni degil de, dedigin gibi buyuleyici sozcugu karsilar bence. buyuleyici + tabu olan seyler = seksi, tabuyu cikarirsan buyuleyici kalir bence. belki sen daha nuansli bir sey istiyorsun ama benim icin yeterli olurdu bu.
0
robokot
(20.11.17)
Bastan cikarici/etkileyici/cekici de diyebilirsin belki.
0
kuehles blondes
(21.11.17)
(7)

Zehirlenme geliyor ne yapabilirim?

ya ben lan neyse
6 gibi yediğim 2 kaşarlı tavuk dürümden sonra zehirlenme belirtilerinin başladığını hissediyorum. şu aşamada yapabileceğim bir şey var mı?
6 gibi yediğim 2 kaşarlı tavuk dürümden sonra zehirlenme belirtilerinin başladığını hissediyorum. şu aşamada yapabileceğim bir şey var mı?
0
ya ben lan neyse
(20.11.17)
Doktora gidin. Kusun, yoğurt yiyin.
0
Kusursuz dostlarin dort ayagi vardir
(20.11.17)
Nane limon için,kusabildiğiniz kadar kusmaya çalışın ki vücut zehri atsın.
0
a day at the races
(20.11.17)
şu anda zorla kusayım mı?
0
🌸ya ben lan neyse
(20.11.17)
Zehirlenme değil de virüs kapmışsındır. Ben de 1 gün ölü gibi dolaştım, sonra 1 gün yediğimi kustum ve rahatladım. Bence bekle.
0
diffarentiationation
(20.11.17)
edit: ya pardon dikkat etmemişim saate, 6'da yediğiniz şey artık bağırsağa gitmiştir sanırım, dışarı çıkmış bile olabilir? neyse bence de hastaneye gidin tetkiki yapıp (gaeta'ya falan bakarlar herhalde, ishal falan olduysanız) ilacı versinler hemen. çok zaman geçmiş, kusamazsınız artık onu.
0
godoşu beklerken
(20.11.17)
acile atsana kendini ne duruyosun?
0
papazi dovdurmeyecektik
(20.11.17)
çok afedersin ishal oldum reyiz. ne psikolojiği.
0
🌸ya ben lan neyse
(20.11.17)
(3)

İntihara kalkışan arkadaş

parcaliham
çok fazla arkadaş canlısı biri değilim. ali (diyelim ismine) ile tanıştığımızda ben lisedeydim, o üniversitede. ilk büyük aşk acımı yaşıyordum. benim okumak istediğim bölümde başarılı bir şekilde okuyordu. o dönem aşk acımı geçirmeme yardım etti. zaman geçti, ben de aynı bölüme girdim ve mezun oldum
çok fazla arkadaş canlısı biri değilim. ali (diyelim ismine) ile tanıştığımızda ben lisedeydim, o üniversitede. ilk büyük aşk acımı yaşıyordum. benim okumak istediğim bölümde başarılı bir şekilde okuyordu. o dönem aşk acımı geçirmeme yardım etti. zaman geçti, ben de aynı bölüme girdim ve mezun oldum. evlerimiz yakın olduğu için ayda 3-4 kere görüşürdük. bu görüşmeler uzun saatler süren sohbetler olurdu, ikimiz de keyif alırdık. bazen 2 ay hiç konuşmaz, tekrar konuştuğumuzda da eskisi gibi olurduk. aramızda mesafe vardı ama ne zaman görüşsek o mesafe erirdi.

bir süredir ali, mesajlarıma cevap vermiyordu. dün kız arkadaşını aradığımda hastaneye yattığını söyledi. buhranlı bir anında intihara kalkışmış, çok da yaklaşmıştı. psikolojik sorunlarından ve buhranlarından bana hiç bahsetmedi. odağımız hep işimiz, fikirlerimiz ve insan yaşayışıydı. yine de bahsetmemesi tuhaf.

intihar çabasını kesinlik içerisinde gerçekleştirmiş, kalbi durmuş ve tekrardan hayata döndürülmüş.

bugün kendisini hastanede ziyaret ettim. bahçede oturduk, konuştuk. 'ne oldu sana abi' demedim. havadan sudan konuştuk. üzerindeki sorumluluğu biraz almak adına, okulda onun verdiği dersi bu dönemlik biriyle beraber üstlendik. ancak ben şu an ne yapacağımı bilemiyorum, elim kolum bağlı hissediyorum.

bu durumda ne yapmamı önerirsiniz? biraz daha hastanede kalacak gibi görünüyor. haftada 2-3 gün ziyarete gidip, geçmişte de oynarken zamanın nasıl geçtiğini anlamadığımız bir satranç takımı mı götürsem? yoksa yeni bir proje yaratıp, onu da ortak edip birlikte yaratıcı bir sürece mi girsek?

ufak da olsa var mıdır bir öneriniz?
0
parcaliham
(20.11.17)
geçmiş olsun öncelikle.

birdenbire, bu intihar olayından sonra olağanüstü derecede olan ziyaretler ve muhabbetler sizi de sıkabilir, onu da. en iyisi iki tarafı da çok rahatsız etmeden arayıp sormalar, ziyaretler bence. tadında ilerleyen bir ziyaret süreciyle tavla da, yeni proje fikri de güzel.

biraz sheldon cooper gibi canlandırdım sizi gözümde. pek arkadaş canlısı olmamanıza ve muhabbetlerinizin de biraz entelektüel olduğu göz önüne alınınca.

geçmiş olsun tekrar. hastaya acil şifalar. dostluğunuz daim olsun.
0
runagain
(20.11.17)
bu cinsten bir ilgi azcık da olsa hissettirilirse suçlu ve daha kötü hissettirebilir arkadaşınıza. şimdiden paranoyaklaşmış alınganlaşmıştır bile zaten insanlar ne düşünüyolar ailemi sevgilimi de üzdüm bana acıyorlar mı acaba gibisinden. her napıcaksanız bunu da hesaba katın; hissettirmeden yapmak önemli. ölümüne ramak kalmış diyosunuz demek ki ilgi çekme amacı güden bir intihar teşebbüsü değil bu.
0
dafaisss
(20.11.17)
yukarıdaki ilk iki cevaba katılıyorum. biraz zaman verin, arada tabii ziyaret edin ancak o konuşmadan siz zorlamayın. sadece beraberken isterse konuşabileceği bir zemin yaratın ki mod değiştirerek moralinizi bozduğunu düşünmesin. bence o nedenle açık olun: "ben bu durumu seninle konuşmak isterim. tabii ki senin tercih ettiğin bir zamanda ve şekilde. yani konuşmak istediğinde, yalnız hissettiğinde yanında olduğumu hatırla ve bunu benimle paylaş. diğer zamanlarda da ortak aktivitelerimizi sürdürelim, kopartma kendini." gibi şeyler diyebilirsiniz bence baştan.

aslına bakarsanız sizin arkadaşınızla paylaştığınız şeyler benim samimi arkadaşlarımla paylaştığım şeyler. aylarca konuşmayıp buluştuğumda belli konulardaki fikirler, insan yaşayışı vs konuşabildiğim ama bunu yaparken de özel şeylerimi konuşabilecek kadar güvenilir ve dürüst olduğunu düşüdüğüm insanlar daha yakın geliyor ve çoğu durumda da herhalde biraz böyle olduğunu varsaydığımdan yukarıda yazdığım mealdeki şeyleri istediğiniz bir samimiyet derecesinde de söyleyebilirmişsiniz diye düşünüyorum. insan yaşayışını saatlerce konuşmuşsanız siz arkadaşınızla mesafe kırarak ilgilenebilirsiniz diyorum yani. tabii bu bahsettiğinizden anladığım doğru şeyse. siz zaten insanı ne x'e iter, ne y'ye iter... güdü ve saiklerle ilgilenen birisiniz çıkarımı yaptım kısacası.

edit: ziyaretiniz belki hislerini etkilemez. bu bir duygudurumu sorunu zaten biraz da. ancak dış kapının dış mandalı değilseniz ve gitmezseniz daha kötü hissedebilir. durum korumak da durumu iyiye götürmek kadar hatta ondan önemli olabiliyor. türkçe hataları için üzgünüm, biraz anlaşılmaz olmuş, gördüklerimi düzelttim.
0
godoşu beklerken
(20.11.17)
(1)

the wailing - spoiler

puc
Selamlar, ************************** *****************Bu filmde beyazlı kadın ve şaman iyi mi kötü mü şimdi? Japon'un ghost olmadığını, yanıldığını söylüyordu şaman, sonra işler karıştı. Teşekkürler.
Selamlar, ************************** *****************Bu filmde beyazlı kadın ve şaman iyi mi kötü mü şimdi? Japon'un ghost olmadığını, yanıldığını söylüyordu şaman, sonra işler karıştı.
Teşekkürler.
0
puc
(18.11.17)
ooooh.

şöyle söyleyim bu filmin kore-japon tarihine göndermeleri var. izleyeli yaklaşık bir sene oldu, o nedenle unuttuğum şeyler var ama film üzerine biraz okuma yapmıştım, izledikten sonra. okuduğum kaynakları doğrulayacak zamanım tabii ki olmadı ancak bunlardan hatırladıklarım ve kendi anladığımı birleştirdiğim zaman:

*kadın iyi. kore'deki inanışa göre kadın aslında köy koruyucusu olan bir ruh.

* kore geleneksel inanışlarına şamanizm biraz bulaşmış durumda ve şamanlar iyiyle de kötüyle de işbirliği yapma kapasitesi olduğu düşünülen kişiler.

* ancak genelde şamanların kore'deki inançlarda yer alan ve kötülük timsali "şeytan", "canavar" türünden varlıklara tekabül eden tiplemelerle işbirliği yapmaları bekleniyor.

* filmde başta kendisi de şaman olarak gösterilen japon doktor aslında bir şeytan tiplemesi olup kötü ruhu kovmaya gelen şaman da onunla işbirliği içinde gösteriliyor.

filmde bunlar çok açık verilmiş aslında. ormandaki kovalamaca sahnesinde kadın aslında baştan beri japon karakteri kovalıyor. derdi onu bölgeden kovmak.
bunun için yaptığı büyüleri (ör. fıçıdaki ölü kuş), sözümona köye yardıma gelen şaman şeytan çıkarmak için yapıyormuş gibi göründüğü ayinlerle bozuyor. kontra-büyü diyeyim :)



Film aslında inanılmaz güzel bir film. Belki okuduklarım yanlış, belki doğru. Doğruysa belki Kore tarihi çarpıtıyor veya hiç çarpıtmıyor.

Ama o kadar anlamlı ki...

Çünkü Japonlar emperyal dönemde Kore'ye düzenledikleri saldırılarda -ki sonra da devam ettiğini yazanlar olmuş- Kore'nin kadınlarını köle olarak kaçırıp kullanıyor. Hatta korkunç da bir genel isimle anılıyorlardı. Hediye gibi bir şeydi.

Koruyucu ruhun kadın olması muhtemelen bununla ilişkili. Bir de uzakdoğunun çekik gözlüler kısmında kadınların kölelik durumu ve aşağı statüsü, bugüne dek sürebilen yansımalarıyla yaygın bir durumdu. Tabii emperyal dönemde. Ve o nedenle intikamını alamadan musallat olduğu yeri terk edemeyen bu hayaletlerin genelde ya kadın, ya çocuk olarak resmedildiğini okumuştum bir yerden. Bu filmden önceki bir okumamdı yalnız. (hani japon korku filmlerinin o hayalet kadınları yok mu- işte onlar yaşarken aslında büyük azap çekmiş olduğu için ilgili erkeklerin hayaletlerinden korktukları karakterler)

Japon saldırıları, köle yapılan kadınlar ve çocuklar sonrasında Kore'de kendi kültürünü unutma gibi bir şeyin baş gösterdiğini de okumuştum. Yani saldırıya uğrayan köylerin koruyucu ruhları galip gelememiş, kültürüyle birlikte Japon şeytan galip gelmiş gibisinden bir algıya tekabül ediyor filmde. Ancak doğrudan bir sebep-sonuç ilişkisi mi vardı, yoksa Kore'nin o dönem içinde bulunduğu durumun buna da müsait oluşu mu söz konusuydu, hatırlayamıyorum.

Ancak sonuç olarak film, Kore'nin kaybolmuş bir kimliği, geleneği olduğunu (köyün koruyucusunun bu eski geleneğin bozulmamışlığını da anlatması), bunların dışarıdan gelen yabancı faktörlerle (sinemadaki olmazsa olmaz alien-onlar teması) dejenere edildiğini veya silindiğini (enfeksiyonun tüm köyde yayılması) , insanların içlerinin boşalarak vahşi bir kültüre teslim olduklarını simgesel bir yolla anlatarak özeleştiri yapıyor.

Sinematografisinden diğer çekim unsurlarına ve derin içerikli simgesel anlatımına, seçilen tempoya kadar, her şeyiyle janrını da aşan harika bir filmdi bence bu.

Klasik uzakdoğu korku sineması beklerken inanılmaz bir şeyle karşılaşmış olmanın hazzını hatırladım şu an.

Şu intruder-yabancı/öteki temasını gördüğünüz zaman, hele ki bir korku filminde, bunun tarihe bir göndermesi olduğundan muhakkak kıllanmanızı ve o gözle seyretmenizi naçizane öneririm.
0
godoşu beklerken
(27.11.17)
(11)

mean anlamı

diffarentiationation
sıfat olarak birsürü anlamı var. you are mean, why you have to be so mean, all you are is mean cümlelerinde ne demek mean? şarkılarda doğrudan geçiyor. anlamdan çıkmıyor.cimri, huysuz, ortalama, aşağılık, hangisini anlayacağız bunlardan?
sıfat olarak birsürü anlamı var. you are mean, why you have to be so mean, all you are is mean cümlelerinde ne demek mean? şarkılarda doğrudan geçiyor. anlamdan çıkmıyor.
cimri, huysuz, ortalama, aşağılık, hangisini anlayacağız bunlardan?
0
diffarentiationation
(09.11.17)
Kaba
0
rusyalı kozmonot
(09.11.17)
Taylor niye böyle kötüsünüz anlamında kullanıyor o şarkıda.
0
i was made for you
(09.11.17)
kaba degil, patavatsiz hic degil yahu. kotu demek iste. kotusun diyor. cimriyi huysuzu falan da karistirma.
0
hopeless
(09.11.17)
1. verilen anlamda mean kötü demek evet, hopeless +1. kırıcılık faktörü var burada. yani aslında "acımasız" demek, biraz da.

çok basit durumlarda da kullanılabiliyor ama. örneğin ayşe "yahu artık giysi kalıplarını da çok küçük yapıyorlar, giysi bulamıyorum" dediğinde fatma "yani 100 kilo olduğun için değil" dese ayşe fatma'ya "you're so mean" diyebilir.

veya ayşe fatma'ya telefonda "sizi ekmek zorundayım, hasta oldum" derken evden erkek arkadaşının sesi gelse, fatma da gülerek"hımm, dikkat et de ateşten ölme," dese, ayşe de kıkırdayarak "you're so mean" diyebilir.

2.diyelim ki adamın teki birini hunharca öldürmüş, olay mahallinde bir polissiniz, cesedin perişan halini görüp "the perp must be one mean bastard" dediniz.

veya adam gitmiş zaten yoksul insanları soymuş, yine mean diyebilirsiniz.



orada da bildiğiniz, basbayağı vile, vicious, evil anlamında kötülükten bahsediyorsunuz.
iki anlamda da ortak yan kötü niyet,kötü kalplilik. gülerek söylenen durumlarda tabii muzipçe, çocukça bir şeytanlık kastediliyor. hani verdiğim örnekte imayla laf çakmasına mean demiş oluyor.

verdiğiniz örnek "çok fenasın/çok kötüsün/acımasızsın" tarzı ifadelere tekabül ediyor denebilir.
0
godoşu beklerken
(09.11.17)
sen ortalama/cimri bir insansın nasıl deriz peki? benim aklım cimride kalmış hep o şekilde anlıyordum allah kahretmesin.
0
🌸diffarentiationation
(09.11.17)
ortalama için mediocre kullanabilirsiniz. cimri için mean kullandığınızda anlaşılır zaten bağlamdan ama stingy de diyebilirsiniz. (yine cimri için) başka kelimeler de vardı ama şu an aklıma gelmiyor.

edit: yalnız ortalama ve cimri arasına neden taksim koyduğunuzu anlamadım. yani kişiye bunları söylerken cimri olduğu için vasat bir insan olduğu ilişkisini mi kuruyorsunuz? yoksa sen tipik bir cimrisin mi demek istiyorsunuz?
0
godoşu beklerken
(09.11.17)
mean o kadar olmasa da "fuck" gibi nereye koysan oturan bir kelime, benim bildiğim kadarıyla "fuck"tan tek farkı sevinç nidalarında falan kullanılması abes kaçacak bir kelime.

bağlamdan çıkartacaksın. biraz tahmin biraz da sallıyorum ama, slang denilemese de yazın dilinde istatistiksel anlamı dışında kullanıldığını/kullanılabileceğini zannetmiyorum. slang olmasından ziyade joker kelime gibi sanki.

mesela "kaba" anlamında kullanıldı diyelim, aklıma ilk gelen yerine kullanılabilecek kelimeler: rude, impolite, indelicate. ve daha nokta atışı oluyo bunları koyunca kastedilen. mean aynı zamanda belirsizlik de doğurmaya müsait anlamları taşıyan bir kelime yani.

mesela rude desek; contexte göre yine değişmeye müsait sanki ama, daha spesifik olarak sertçe ve acımasızca yapılmış bir şey kastediyor oluruz.

impolite; e belli zaten polite olmak-olmamakla alakalı. çerçeveli bir alana işaret ediyor anlamı.

indelicate: ağzımızın tadını kaçırdın yine gibi bir şey.

bağlamı hesaba katarak çıkarsamaya çalışmadın mı; mean'den anlaşılabilcek tek şey "hmm kötü bi şey söylüyo sanki ama anlamadım ya" gibi abuk bir yere çıkıyo.
0
dafaisss
(09.11.17)
@godoş
sen ortalama bir insansın
sen cimri bir insansın

bunları kısa şekilde yazayım demiştim, ayrı ayrı yani :)
0
🌸diffarentiationation
(09.11.17)
you are a mediocre person/you are mediocre.
you are a mean person/you are mean. ama cimrilik spesifik bir şey olduğu için fakat bu cümle bağlamsız olduğu, basit kaldığı için burada stingy hatta ungenerous tercih ederseniz daha iyi olur. evet ungenerous en doğrusu gibi geliyor bana.
0
godoşu beklerken
(09.11.17)
cruel gibi anlamı, kötü kalpli
ama birine küfür olarak değil de sitem olarak kullanılıyor genelde
veya I don't want to be mean but... vs gibi
Yani doğrudan kaba bi küfür değil bence.
www.youtube.com
0
sadegazoz
(09.11.17)
Cimri için cheap ya da cheapskate kullanmak daha gündelik dile yakın olur, daha iyi olur.
0
kobuzchu kiz
(09.11.17)
(42)

Ben kaç yaşında gösteriyorum?

yeteramadenedimherseyi
Abi ben kaç yaşında gösteriyorum ya kaç yani?
Abi ben kaç yaşında gösteriyorum ya kaç yani?
0
yeteramadenedimherseyi
(08.11.17)
26 27
0
veritaslibertas
(08.11.17)
24 falan?
0
balik kraker
(08.11.17)
27
0
in vino veritas
(08.11.17)
21
0
Bruce
(08.11.17)
22 de olabilirsin 28 de.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(08.11.17)
26-28
0
MtKrt
(08.11.17)
22 - 23
0
mutekebbir
(08.11.17)
25+ rahat
0
petek
(08.11.17)
23-24
0
baldur2
(08.11.17)
24-25
0
theseachange
(08.11.17)
25
0
megalomaniac
(08.11.17)
şaka yapıyosunuz di mi :D
0
🌸yeteramadenedimherseyi
(08.11.17)
20
0
funl
(08.11.17)
20-23
0
ya ben lan neyse
(08.11.17)
+25
0
westblack
(08.11.17)
20
0
kveldulv
(08.11.17)
25
0
Fusha
(08.11.17)
gösterme 24, gerçek 19-20
0
AlsterWasser
(08.11.17)
kardeş daha fazla gerilim vermeden söyle yaşını, bu kadar insan "ayh acaba bildim mi" sorusuyla yanıp tutuşuyor.
tepkiden anladığım kadarıyla 19'sun herhalde, max 20. ben 21 demişim işte, bakma sen bunlara.
0
Bruce
(08.11.17)
Bana da 25 +- 2 opsiyon gibi geldi.
0
skooma
(08.11.17)
bence de 26-27
0
duyond
(08.11.17)
doğru cevap 19. bi de sakalsız attım lan.
0
🌸yeteramadenedimherseyi
(08.11.17)
19-20 diye düşündüm. Göz altlarından anlaşılıyor genç olduğun ama saç, sakal, kaş rengin koyu siyah olduğu için oradan büyük duruyorsun.
0
dissendium
(08.11.17)
26-27 diye düşünmüştüm.

iyi ki ben cevap vermeden önce yazmışsın gerçek yaşını. yoksa çok merak ederdim gerçek yaşını.

yaşını büyük göstermeni takmıyorsundur umarım.
0
runagain
(08.11.17)
15
0
purple rain
(08.11.17)
@runagain takıyorum ya, yaşımda göstermek istiyorum.
0
🌸yeteramadenedimherseyi
(08.11.17)
24. hacu bana da yaşıtlarım abi abi diyor, yapacak bir şey yok.
0
Apocalypse
(08.11.17)
25
0
eksisozluk kullanici sozlesmesini okudum
(08.11.17)
Sinek kaydı takıl o zaman her daim
0
Fusha
(08.11.17)
Ilk fotograf 27-28 digeri 20-22
0
aquarium
(08.11.17)
@yeteramadenedimherseyi, yapacak bir şey yok. bence tadını çıkar sen yine de.


@fusha'nın önerisi iyi. traş, ona göre bir saç sakal, giyim tarzı olabilir.
0
runagain
(08.11.17)
26
0
mor oje
(09.11.17)
Oha 19 ne alakasi yok. :))
0
mor oje
(09.11.17)
İlk fotoğrafta büyük duruyorsun da yatmaktan olmuş o, sakallı da olsan 2. fotoğrafta küçük olduğun belli en fazla 20 demiştim.
0
ekaterina
(09.11.17)
26-27
0
burya
(09.11.17)
Biyolojik yaş 22
Zeka yaşı 17 gibi geldi bana
0
sylow
(09.11.17)
korkmayın, kemik yapınız yaşınızı geniş bir aralığa koyuyor sadece. yani büyük göstermek ve yaşlı göstermek farklı şeyler olduğu gibi sizde tahmini yaş aralığı büyük çıkmış. 19 yaşında olduğunuzu söyleyince gayet 19'luk duruyorsunuz. yani 19 yaşında insan böyle yaşlı gösterir mi, durumu söz konusu değil.
neyse neden kalpli kategoride bu soru anlayamadım ama çekimser bir şekilde gözümün yaşardığını söylemek istedim. "aa sebep sahibi bir ifşa, sorusu bilem var" dedim kendi kendime yani :D
0
godoşu beklerken
(09.11.17)
@godoşu beklerken asldld, başlığa “ifşa+kaç yaşında gösteriyorum” yazıcaktım zaten unutmuşum
0
🌸yeteramadenedimherseyi
(09.11.17)
28
0
superb
(09.11.17)
21-22 gösteriyorsun.
0
battal gemalmaz
(09.11.17)
24 ten fazlasi degildir
0
wynter
(10.11.17)
Ben tipini baya baya Mor ve Ötesi solistine benzettim. Şaka yapmıyorum. Tabi adamın tipi son görüşüm de bundan 10 sene vardır herhalde, şimdiki yaşı da muhtemelen 40'ların başları. Ben 77'li halimle 40 olmuşum, o da benden büyüktü. Gerçi o eleman da küçük gösterirdi o zamanlar.
0
d max
(10.11.17)
(5)

Egoist ve narsist insanlar kendilerini aşağılar mı?

m e b
Şöyle bir profil düşünün: Bir adam hep bilgi satmakla, kendi bilgisiyle insanları ezmekle ve "Siz nereden bileceksiniz böyle şeyleri? Onun aslı şöyledir..." şeklinde etrafındakilerini aşağılamakla itham ediliyor. Bu zat farklı zaman dilimlerinde ise "Ben çok aptalım!", "Keşke sizin/onlar gibi zeki o
Şöyle bir profil düşünün: Bir adam hep bilgi satmakla, kendi bilgisiyle insanları ezmekle ve "Siz nereden bileceksiniz böyle şeyleri? Onun aslı şöyledir..." şeklinde etrafındakilerini aşağılamakla itham ediliyor. Bu zat farklı zaman dilimlerinde ise "Ben çok aptalım!", "Keşke sizin/onlar gibi zeki olabilseydim." gibi yakınmalarla çeşitli alanlarda kendi eksikliğini dile getiriyor, öyle ki bu yakınmalar etrafına rahatsızlık vermeye başlıyor.

Şimdi, bu adam denildiği gibi kendini beğenmiş ve egoist biri olsa böyle yapar mı yoksa bu yakınmaları dahi aslında "Bakın, ben o kadar şahaneyim ki kendimi bile eleştirebilir, yerden yere vurabilirim." gibi gizli egoist tavrından bir hareket mi olur? Bir nevi, fazla mütevazılık kibirdendir derler ya, o misal.


İşin özü, siz çevrenizde kendini beğenmiş dediğiniz kişilerin, hakarete varan öz eleştiride bulunduğuna şahit oldunuz mu?
0
m e b
(08.11.17)
evet
0
purple rain
(08.11.17)
ben kendimden biliyorum işi. olur.

Ayrıca ''kendini beğenmek'' kavramı yanlş anlaşılıyor, kendini beğenmişlik 2 durumda ortaya çıkarmış. birincisi pis gurur, 2.si ise sosyal çözümleme. Yani ya pis gururundan bu şekilde davranıyordur; (bkz: pis gurur) ya da gerçekten diğer insanlardan daha gerçekçi olduğu için, arada kendi aptallıklarını da beyan edebiliyordur.

bu aptallık ya da yaratıcılık bir süreklilik teşkil etmek zorunda değil. Misal bugün çok günümdeyim diye bir deyim var, mesela adam bir problemin çözümünde o an çözümleyemeyebilir ama başka zamanda beyin daha proaktif çalışarak çok daha hızlı olaya refleks verebilir. Yani süreklilik teşkil etmez, ama ortalama değer olarak kendini daha çözümleyici buluyorsa toplum buna ''şımarıklık'' gibi yaklaşabiliyor.

Oysa bu yaklaşım da (bu kısmın sorunla bi' alakası yok) gerçekleri kaldıramamakla alakası var, misal ben daha eleştriyi kaldırabilen bir ademoğluna denk gelemedim. Adam fiziki gerçek olan eleştiriyi bile kaldıramıyor. Keza bütün insanı anlatan eserlerde bu vurgulanmıştır, KIRMAYIN insanları diye. Sen kırmıyorsun ki, gerçek kırıyor bunu kimseye anlatamıyorsun.

Yani hakarete varan eleştiri diye birşey yok, olaylar şu şekilde çok nettir, ya vardır gerçektir ya da yoktur gerçeken hakarettir.
0
mete kudur
(08.11.17)
bu adam egoist çakalın teki
narsizim başka birşey ayrıca.
0
bana her yer cehennem
(08.11.17)
"siz nereden bileceksiniz" tavrını takınıp da kendini alenen eleştireni ben pek gözlemlemedim, şimdiye kadar. kendini samimiyetle eleştireni, diyeyim.

şöyle ayırayım durumu. narsisist insan özgüveni çok düşük insandır. bir egoist narsisist olabilir veya olmayabilir ama narsisist, özgüven düşüklüğü kendisini manipülatif hareketlere zorladığı raddeye geldiğinde narsisist olur. gizli narsisistse etrafınca pamuk gibi insan diye değerlendirilebilirken yakınları aynı insandan bahsedilip bahsedilmediğini sorgulayacak hale gelirler.

bunu şunun için söyledim. özgüven düşüklüğü olduğu için yarasını sürekli saklamaya çalıştığından suçu hep etrafa atan, odak kaydırmaya çalışan insan o açık yarayı göstermeye kalkarsa özgüveni artmış insandır bana göre, aksi halde bu bir çelişki oluyor.

ancak şöyle bir durum var ki özgüveni gidip gelen insan da var. mod değişikliğine bağlı olarak. depresif anında benden cacık olmaz deyip manik anında küçük dağları kendi yarattığını düşünecek kadar iki ayrı kişiliği içinde taşıyan insanlar, bipolarlar yani. örneğin. ancak oradan o zaman ben çıkarıyorum ki bunlar kişilik değil, bunlar halet-i ruhiye, yani paso kimyasal. kimyasallarla aktif olan ilgili beyin bölgeleriniz belki o kimyasalın aktif olduğu hallere has ruh hallerini de kendi kendine çağrıştırıyor, beraberinde kullanıma sokuyordur belki. bu sinaptik örgülerle ilgili nörologların bize anlatacakları herhangi bir kişisel gözlem ve hatta psikologların anlatacaklarından daha fazla olur diye düşünüyorum o açıdan. benim kıyıdan köşeden anladığım bu.

"ben o kadar şahaneyim ki kendimi böyle eleştiririm" kafası ise bence iki ayrı yapıda mümkün: 1. dediğime aslında kendim de inanmıyorum, bu benim bir zaafiyetim değil, sadece önünüze böyle nispeten önemsiz bir şey attım ki, sizi tavlayabileyim, üstte olduğum sizin aklınızda da konsolide olsun çünkü bu "x" konudaki ufak sahte eleştirim "evren-x" konularda hiç de öyle bir eleştirim olmadığını gizliden anlatıyor, kafanıza sookuyor ve bu eleştiriyi kabul eden diğer yandaki eleştiri yokluğunu da, çaktırmazsam, kabul eder" diyen kişinin manipülatif kafası

2. benim biraz dahil olduğum kısımdır bu, küçük emrah etkisi diyorum artık, ortada kendini eleştiren tek enayinin kendisi olduğunu, hatta bu yapıldığında insanların bunu kullandığını, buna da üstelik "özgüvensizlik" dediğini görünce gelen bir kandırılmışlık hissi ve hışımla "böyle de iyiyim, devam da edicem pislikler" gibi bir ergen kafası hasıl olur.

şimdi bu kişinin kendi gerizekalı yanılgısı da olabilir, belki ortada kendi gördüğünden çok daha fazla özeleştiri yapabilen insan vardır ama kişi bu kafa içerisine kendisini hapsettiğinden bunu o sırada algılamaz. hoş, ben kendimi yıllardır çıkartmaya çalışsam da görüşümde kırılmaya neden o filtrenin bazen farkına varıyorum ve kendi kişisel özelliklerime baktığımda kesinlikle özgüveni eksik bir insanım, kesinlikle onay aradığım oluyor , kesinlikle insanlarla ve kendimle garip bir kavgam var. şu farklar var sadece: durumu itiraf ediyorum, onayı, tabii önemsediğim insanlarsan önemsediğim konularda, içimden diliyorum ama dışarıdan asla istemiyorum ve asla insan kullanmıyorum. yani yaptığımın manipülatif bir değeri yok. yani narsisizme neden olan kaynak varsa bile sonuç öyle değil, kendini -default- öne koymayı doğal karşılayabilen biri olmadığım için egoistliğin olmadığı kesin. acaba olanaklarım olmadığından mı manipüle etmiyorum yani etmiyor değil de edemiyor muyum? bunları da sormak lazım. böyle bir durumda kişi seçim mi yapmış yoksa kendi durumuna razı mı gelmiş, anlayabilmek için bence kişinin geçmişine bakmak lazım. onu bugün anlatmaz, bugüne nasıl gelindiği anlatır.

ben kendim bu durumdayken çevreme baktığımda, dolayısıyla, bu soruları aklımda bulunduruyor ve kendini beğenenler arasında kendilerini sağlıksız şekilde beğendiklerini düşündüğüm kimselerin gerçek olduğunu düşündüğü bir yetersizliği asla dile getirmediğini, çünkü o da bir özgüvendir (heh yaptığım şeyi görüyorsun sanırım bu arada, ama doğru da bir yandan, yapacak bir şey yok) o yarayı asla göstermediğini görüyorum. yani aslında onlar kendilerini -bir hususta- beğenmiyorlar ve diğer herkesten bu kez farklı olarak o kısmı kapatıyorlar. hoş, aslında ben kendini beğenmenin kendisinin sağlıksız olduğunu düşünüyorum. insan kendi durumlarını beğenebilir ancak. biblo da değilsin, zaman içerisinde değişiyorsun, bütün bir paketi sürekli nasıl beğenebilirsin ki? ha, kendinle barışıksan eğer, o ayrı bir şey. kendini beğenmek o değil.

şunları unutmamak lazım yalnız: "ben çok aptalım" ünlemini sadece kendisini aptal gören insanlar kullanmaz. üç durum geliyor aklıma:

* kendisini aptal mertebesine koyan yine kendisi, anlatabiliyor muyum? onun, kısacası, bir çıtası var, normalde aştığı. ve bu sefer onu aşamamış. kendisini hayal kırıklığına uğratmış. sen aptal de, ne olacağını görürsün :) yani bu durumu hepimiz biliriz de işte o ünlem çoğu zaman bu duruma tekabül ediyor, demek istedim.

*kişi sadece eksiklerini görmeye şartlanmıştır.

*hırslıdır. kendisini getirmek istediği noktaya gelene kadar hep aptal, hep çirkin, hep cart curt olacaktır. yani kafasında var olan ve senin bilmediğin bir kriter var. belki aptallıkla kastı atıyorum 140lık iq'sunu yeterince beğenmemesidir, diyelim ki. ha böyle bir insan dediğin gibi olabilir de, olmayabilir de.

bir de mete kudur'un söylediği şeye yorum yapmak istiyorum.

hayır, insanlar her zaman gerçeğe kırılmıyor. gerçeği, o şey sahiden gerçek ise, kendisi de büyük ihtimalle biliyor zira. yeni değil yani.

insanların kırıldığı tam olarak şu:

karşısındaki kişinin bilinen bu şeyi dile getirmeye ihtiyaç duyma nedeni. dile getirilmesi -meşruiyet açısından- yersiz görünüyorken, kimseye bir zarar söz konusu değilken, bir eksikliği dile getirmedeki iştah aslında bunun -ihtiyaç açısından- yersiz olmadığını anlatıyor. aksine karşıdaki kişinin bir schadenfraude krizine denk geldiğinizi gösteriyor ama yetişkin olup da bunu öğrenene kadar, siz kırılıp dökülüyor, çevrenizin kustuğu asitlerle eriye eriye şekilleniyorsunuz. sonra böyle bir toplum içerisinde kimin narsisist olduğunu anlamaya çalışıyoruz, çünkü sistem bize eksiklerimizi gizlememizi söylüyor sürekli.

kudur'a katılmadığım kısmı somutlaştırmak için: diyelim ki ekstremitelerini yeni kaybetmiş bir insana gidip "aa senin bacağın yook" demek ne kadar saçmaysa, bazen insanların birbirlerine söylediği şeyler de bu kadar saçmadır ama yaparlar yine de. fakat bunu diyebilecek bir çocuğun böyle bir şeyi hayatında ilk defa görüp şaşırmasındaki gibi yeni keşfedilmiş bir şeyin heyecanının getirdiği kontrolsüzlükten değil, kendini nispeten iyi hissedeceği bir kurban aramaktan yapar bunu insanoğlu.

kendini eleştirmek kendinde olduğuna şüphelendiğin ve istemediğin şeyleri kovmak istediğinde bazen abartabildiğin bir olay. mesela yakınların arasındaki o boktan narsisisti gerçekten tanıyıp bir yaşına daha girdiğinde "ben asla böyle olmayacağım" diyerek. travma işte o. "kendini beğenmiş bir insan olmıycam" ben deyip bunun bokunu çıkarabiliyorsun.

yine de... narsisistin yaptığı yalan eleştiri dışındakiler, gerçek eleştiriler, insanın samimi olarak kendini övmeyi hak ettiği az sayıdaki durumdan bir tanesi bence. çünkü kendisini eleştiren insanı etraf herhangi bir şekilde ödüllendirmiyor. tersi durumlar vuku buluyor hatta. bu tavrı sürdürebilmek istiyorsan kendi kendini "aferin, iyi yapıyorum ben" diye ödüllendirmek zorunda kalıyorsun. delilik ölçüsünde saçma gelebilir bu söylediğim ama söylemeye çalıştığım buna bir semptom olarak yaklaşırsan, altında inanılmaz farklı nedenler bulabilirsin. yani samimi olarak kendini eleştirebilir, eleştirdiğin durumu iyileştirmeye çalışırken, kendini aynı samimiyetle bu yüzden beğenebilirsin. günün sonunda zira, bokun üzerindeki tüy dahi olsan, yapabileceğin tek şey daha iyi bir insan olmaya çalışmak. bunu yapmaya çalıştığına sevinmekse doğal geliyor bana.

ve buradaki net ayrım, yapılanın kişiye ne gibi somut yararlar sağladığı sorusuna verilen cevapta gizli. kişi carpe diemciyse ve kısa günün karları söz konusuysa kıllanırsın. kişi gelecek için plan yapanlardansa uzun dönemde olacakları düşünür ona göre değerlendirirsin.

ancak sonuçta insan kullanmaya çalışmak ama bunu insanı alçaltarak yapmaya çalışmak narsisistin yaptığı iştir. çünkü karşısındaki insanın bu narsisiste güvenmesinin tek yolu, narsisistin söylediği şeyler sonucunda bu insanın kafasının karışması, kendine güvenmeyi bırakması ve bununla gelen teslimiyet, telkine açıklıktır. ve o nedenle artık aile denecek hali kalmamış hani "dysfunctional" aileler içerisinde bu rolü oradaki en bencil tipin kaptığını, zaten öyle yetiştiğini görürsün. bunu da şunun için söyledim: bu özellikler aslında herkeste bir derece var. sadece ortalığı en mağdur eden etiketi kapıyor. insanlar birbirlerini bu sebeple okuyabiliyorlar. senin, sorunda bu portreyi çizebilmen de aynı sebepten. bu malzemeyi tanıyoruz çünkü birazı da biziz. bunu veya benzerini hayatımızda bir yerde yaptık, vs. kimimiz huy ediniyor. hepsi etiketle dolanmıyor. etrafını ufak çapta manipüle edip sıyıranlarda da aynı şey var, sadece abartmıyorlar. hani gerektiğinde "suyuna giden", gerektiğinde yolda tanımayanlar var ya. hani herkese gülümseyenler. birden hayatına nasıl girdiğini anlayamadıkların. sohbet ederken en çok konuşmayı dünyanın en doğal şeyi sananlar, şeyleri kolay talep ederken kindar olabilip kenara yazanlar, prensipleri kişiden kişiye değişenler, hayattan sıvı gibi kayıp akanlar. kendilerini en çok koruyanlar, vs. egoistler kendilerini beğenmiyor gibi görünseler de -ki kendilerini bir paket olarak baştan aşağı beğenenler aslında egoistlerdir ama narsisistler gibi apaçık, ağlayarak meme isteme şeysine girmezler- bunları yapabilirler. seni kullanan bir narsisist olmak zorunda değil. ikisini o nedenle ayırmak lazım.

edit: buraya kadar zahmet edip okuduysan, teşekkür ediyorum. bu konu beni yakından ilgilendiren bir konu. böyle insanlar kaçınılmaz şekilde hayatımda oldu, bedel ödetti ve ben de sitelerde geze geze yaptığım çıkarımları anlamlandırmaya çalıştığımda kendimi narsisizmi anlatan psikoloji sayfalarında buldum. tabii çok önceleri ama düşünmeye devam etmek zorunda kaldım. ve aynı şeye dönüşme korkusu kabusum oldu. kendin mutlu olmamak kötüyken bir de bu yüzden etrafa zarar vermek, zira, çok kötü.
bir de yersiz olmadığını anlatmıyor yazmışım, anlatıyor olarak değiştirdim. yani onu yapan kişiye o aşağılamayı yapmak gerekli geliyor demek istedim.

edit2: anlamca çelişkili görünen yerlerde birkaç ifade ekleyerek çelişkiyi giderdim. bir süre sonra sileceğim zaten ama yine de gerek gördüm.
0
godoşu beklerken
(08.11.17)
yalnızlık kustuları dönemlerde evet..
0
Fayfa
(09.11.17)
(11)

hangi bot sorusu: harley davidson mı dr martens mi?

nıç
şu iki modelden asıl beğendiğim dr martens ama öbür ayakkabı da sağlam gözüküyor. bir de erişebilmem daha kolay diğerine göre.sizce hangisi?http://www.drmartens.com/us/p/originals-boots-crazy-horse-1460https://www.boyner.com.tr/harley-davidson-bot-626269-3347804
şu iki modelden asıl beğendiğim dr martens ama öbür ayakkabı da sağlam gözüküyor. bir de erişebilmem daha kolay diğerine göre.

sizce hangisi?

www.drmartens.com

www.boyner.com.tr
0
nıç
(07.11.17)
dr martens i daha çok beğendim. türkiyedeki harleylerin çoğu yeşil kundura üretimi, ve malesef amerika üretimi olanlar kadar sağlam değiller. bilginiz olsun.
0
111111
(07.11.17)
Harley iyidir
0
helena
(07.11.17)
naparsaniz yapin nolur harley davidson almayin
giyenler hic kusura bakmasin ama birinin ayaginda cat harley timberland gordugumde kafamda direkt "vizyonsuz" olarak damgaliyorum.
sorry not sorry
0
rentts
(07.11.17)
@111111 hadi ya bilmiyordum. aynı şekilde dr. martens ayakkabılar için de ingiltere üretilenlerin kaliteli olduğunu okumuştum bir yerde ama doğruluğundan emin değilim.
0
🌸nıç
(07.11.17)
dr.martens kesinlikle.
0
theseachange
(07.11.17)
@rentts tamam :) bir tek lisede bir botunu alıp giymemiştim, sonra unutmuşum bile öyle bir marka olduğunu bu botu görene kadar.
0
🌸nıç
(07.11.17)
dr martens beğendim. kalite konusunda bişey diyemiycem.
0
elorelia
(07.11.17)
martens
0
tepedeki psychedelic adam
(07.11.17)
harley'de geçen şeridi sevmedim ben, martens'inki de klasik eski dizayn değil gibi, yüksek ayak kemerli biri için rahat olacağı kesin ama burun kalkıklığı ve bu kemer eski modellerinde olan hoşluğu yok etmiş bence. ama sırf kalıp yüzünden ikisi arasında harley derim.

hoş, model bilgim muhteşem değil. martens bir kere kullandım, harley hiç kullanmadım. ama postal sever biriyim ve en son cult kullanıp aynısını bir daha bulamadıktan sonra postal almadım. cult buralarda çok bilinen bir şey değil, şimdiki postalları da saçmasapan sivri uçlu falan. benim aldığımda 1. biekten bacağa ve bilekten ayağa olan kısımlar arasındaki o boşluğun açısı tam istediğim gibiydi. 2. önü sade ve yuvarlaktı, çok şişkin değildi. 3. tabanı ne çok ince ne çok kalındı. hepsi istediğim gibiydi yani.
0
godoşu beklerken
(07.11.17)
Harley aldim gecen yil ama cok da memnun degilim. Kayiyor bir damla suda. Su geçirmez sprey kullanmayinca su aliyor dikis yerlerinden.

Diger botun tipini de sevmedim.

Ayakkabi markasindan karakter tahlili yapmak da hic şık degil ayrıca. Rahatlık, ekonomiklik, dayaniklilık, goruntu gibi kriterlerden baskin olanlarina gore seçiliyor.

Bir kista 5 ayakkabi parcalayinca, en son, bildigin dokme naylon olan is ayakkabisiyla ise gidip geldim bikac ay. Ne su ne soguk derdi, ohhh mis. Kimin ne dusundugunu de umursamadim. Şimdi Harley var ve yine normal takılıyorum ben.
0
runagain
(07.11.17)
Asil cevap ikisini de alma.
neden dersen dr martens ler asiri agir.
Artik bu devirde kendine iskence etmenin alemi yok ekstra agirlik tasiyarak
north face berkeley al cok cesidi var mesela su kizlar icin guzel bence ama diger cesitlere de bak
www.dcbusinessinsights.com
0
rentts
(07.11.17)
(49)

28 yaşında kanser olduğunu öğrenmek

koola
Ailem bilmiyor. Bugün sonuçları aldım, doktorumla görüştüm. Geç kalmadığımızı doğru tedaviyle yenebileceğimi söyledi. Ama ben annemlere söyleyemem üzemem onları. Neden bilmiyorum buraya yazdım. Sizce söylemeli miyim? Tek başına tüm tedavilere gidebilirim sanki, duymasın annem
Ailem bilmiyor. Bugün sonuçları aldım, doktorumla görüştüm. Geç kalmadığımızı doğru tedaviyle yenebileceğimi söyledi. Ama ben annemlere söyleyemem üzemem onları. Neden bilmiyorum buraya yazdım. Sizce söylemeli miyim? Tek başına tüm tedavilere gidebilirim sanki, duymasın annem
0
koola
(07.11.17)
Çok geçmiş olsun , inşallah tedaviniz çok güzel geçer ve bu hastalığı yenersiniz, bence ailenize söylemelisiniz onlar da senin için dayanacaklardır size moral vermeye çalışacaklardır diye düşünüyorum , moralinizi çok yüksek tutun , bence yeneceksiniz doktorunuzun dediği gibi
0
proustun bir aski
(07.11.17)
Atlatmanızı gönülden dilerim öncelikle..
Desteğe ihtiyacınız olacak bu süreçte.. bir şekilde söylemeli gibi geldi bana.. yanınızda olurlar.
0
leper messiah
(07.11.17)
İmla hataları için kusura bakmayın mobilden yazıyorum
0
proustun bir aski
(07.11.17)
Öncelikle çok geçmiş olsun
Bu süreçte manevi bir destek ihtiyacı hissedebilirsiniz sanki, evet söylemeye çekinmekte haklısınız fakat tedavi boyunca yanınızda olmalarına da ihtiyaç duyabilirsiniz.

Yine karar sizin tabii ama aileniz de bilmeyecek de kim bilecek? Bilmek hakları diye düşünüyorum. Tek başına mücadele edilebilecek bir hastalık değil kanser
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(07.11.17)
ailesel destege cok ihtiyac duymadan tedavi ve motivasyon bana yeter derseniz soylemeyin bence cunku onlara mide agrim var desen bile uyuyamazlar o yuzden iyi karar verin soylemek icin
0
seljax
(07.11.17)
Merhaba,

Çok geçmiş olsun. Herkesin durumu elbette farklıdır, ancak yakın arkadaşlarımdan birine 21 yaşında teşhis kondu. Tedavisini tamamladı, şuan üzerinden on yıldan fazla bir süre geçti, gayet sağlıklı, mutlu bir hayatı var.

Aile konusu elbette kişisel seçim, ancak bildiğim kadarıyla tedavinizin ağırlığına göre destekleri iyi olacaktır. Bu bilgilerle dışardan bakıldığında söylemek daha mantıklı gibi. Doktorunuz ve ailenizle birlikte hareket etmek en doğrusu.
0
hana bi
(07.11.17)
Geçmiş olsun.

Bence söylemelisin, ailenin desteği sayesinde süreci daha rahat atlatırsın.
0
hayirsiz
(07.11.17)
çok geçmiş olsun. morali yüksek tutalım, umarım yenersiniz.

çekinceyi ben de anlıyorum ama insan dayanacak birisini arar yanında bence, mutlaka paylaşmalısınız diye düşünüyorum. hem sonradan öğrenirler, bir de sakladığınızı farkederlerse daha çok üzülebilirler. hiç anne terliği yemediniz galiba :P

bir fincan kahve +1
0
dedi ayca
(07.11.17)
ölümcül bir hastalığı atlattım. senin moduna göre onlar da benzer moda girecek. söyleme yada senin modun, moralin çok iyiyise daha basit bir hastalık gibi söyleyebilirsin. anne başka bir şey ama şunu yap yada yapma demek çok zor. ana gibi yar olmaz.
0
sik kullanilanlar
(07.11.17)
Cok gecmis olsun sanirim genc yasta bu illeti atlatmak daha kolay oluyor. Bir arkadasim da uygun tedaviyle atlatti. eskisi gibi degil artik kansere karsi tedaviler cok ilerledi.
0
rentts
(07.11.17)
geçmiş olsun, şükürler olsun ki tedavi ile çözülebilecek bir durumdaymışsınız. bu hastalığı atlattıktan sonra aile öğrenirse daha çok üzülecektir bizimle neden paylaşmadı diye. bu süreçte insana en iyi ilaç aile, yakınlarından göreceği destek derler malum. bence paylaşın
0
gazozailacatmauzmani
(07.11.17)
Geçmiş olsun. En azından bir kişiyle paylaşmalısınız bence bu durumu. Özellikle sizi gerektiğinde hastaneye getirip götürebilecek biri olmalı. Bir kuzen, yakın bir dost... Ailenize söylemek istemiyorsanız ve böyle daha stressiz olacaksanız öyle yapın. Önemli olan sizin huzurlu olmanız.
0
inawen
(07.11.17)
Çok geçmiş olsun. İnşallah en kısa zamanda tedavi olur ve iyileşirsiniz. Ailenizin bilmesi şu aşamada daha iyi. Bir de hastalığın duygusal yükünü üzerinizde taşımayın. Aile bizim en yakınlarımız.
0
dissendium
(07.11.17)
bence söylemelisiniz ve onlar da size destek olmalılar. umarım hızla iyileşirsiniz. geçmiş olsun.
0
tukenmez adam
(07.11.17)
Gecmis olsun, moralini yuksek tut lutfen. Tedavisi olan bir hastalik nihayetinde. Yapabilecegimiz bir sey var mi?
0
balpolen
(07.11.17)
Geçmiş olsun... Bence söyle. Çünkü sonradan ah keşke söyleseydin dedirtme kendine. İlk üzülecekler ama Bir sure sonra alışacaklar. Sonra sen iyileşeceksin, normale dönecek her şey. Üzülme geçiyor.. Zaten saklayamazsın bunu ki.. Sadece hafifleterek söyle. Kolay iyileşen çeşidiymiş de...
0
ssiradanbirigibi
(07.11.17)
çok, çok geçmiş olsun.

moralinizin yüksek olmasının ciddi bir önemi var. kendinizi yalnız hissetmeniz tedavinizi de kötü etkiler, o zaman söylememeniz ailenizin işine de yaramaz. yani tam da yapmak istemediğiniz şeyi yapmış olmayın.

ailenizi onlara sormadan size destek olma şansından mahrum bırakmayın bence. tedavinizin gidişatında başından beri yanınızda birilerinin olması ve o birilerinin aileniz olması hem iyi etki eder, hem de ailenizin hakkı bana kalırsa.

evham yapan bir aile ferdi varsa belki ailecek ondan gizleyebilirsiniz. o kararı ailenizin geri kalanıyla alabilirsiniz.

kendinizi yalnız bırakmayın, lütfen. doktorunuz da güzel şeyler söylemiş madem, stres yaparak avantajınızı dezavantaja çevirmeyesiniz. umuyorum bu döneminiz olabilecek en hafif şekilde geçer ve en kısa zamanda sağlığınıza kavuşursunuz. sevgiler.
0
godoşu beklerken
(07.11.17)
Geçmiş olsun. belki bir kaç hafta sonra, tedavi yola girip ilerleme yapıldıktan sonra olabilir.
0
Cursed Chico
(07.11.17)
Belki yumuşatarak söyleyebilirsiniz, böylece hem yanınızda olurlar hem de çok evham yapmamış olurlar. Mesela “şyramda şuramda şöyle birşey çıltı, kötü huyluya çevirme riski yüksekmiş, hemen müdahale edelim dediler” gibi gibi.
0
physcos physcos
(07.11.17)
geçmiş olsun. inşallah bir an önce sağlığına kavuşursun.

üzülmelerinden ve onları senin için üzülür görüp, senin daha da zorlanmandan korkuyorsun. ama en doğrusu paylaşman. üzülecek olsalar da bunu tek başına taşıma. ailen ve arkadaşlarınla mutlaka paylaş. bazen hasta yakını, hastadan daha hasta olup, hastanın da moralini bozabiliyor. bence paylaşırken bu uyarıyı da yap: siz bana moral vereceksiniz, destek olacaksınız, de.

kesinlikle paylaş. çok çok çok geçmiş olsun.
0
runagain
(07.11.17)
Geçmiş olsun. Bunu gizlemenin ne senin ne de ailen için doğru olduğunu düşünüyorum. Anneme hastaymışım ya, karaciğer kanaması, ülser vs falan diyor doktor diye başla. zamanla kanser olduğunu söylersin. bir anda söylemene gerek yok (annen için). diğer aile fertlerine direkt söyle.

bu arada hangi kanser türü? 22 yaşında bir kız arkadaşım cilt kanserini gayet hızlıca bir sene içinde yendi ve tamamen iyileşti. umarım senin de aynı şekilde olur.
0
sen git ben geliyorum
(07.11.17)
Hocam herkesin aile durumu farklı o yüzden diyebileceğim tek şey moralli olmanız. yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla annenizi çok seviyorsunuz. bence en büyük motivasyonu ve desteği anneniz sağlayabilir.

siz söylemeden ne bileyim hastane kağıtlarından, ilaçlardan vb. durumu kendisinin anlaması halinde üzülebilir. ama sizin ağzınızdan duyarsa, birlikte daha güçlü olabilirsiniz.
0
lesemajeste
(07.11.17)
Gecmis olsun.

Zaten hastalik canini sikacaktir bozacaktir, bir de ailenden bunu gizlemeye calisarak kendini daha da sikintiya sokmamalisin. Tedavine mi odaklanacaksin, yoksa bunu gizlemek icin ailene mazeretler bulmaya mi?
0
midilli35
(07.11.17)
Çok geçmiş olsun öncelikle.

Ben bu meseleyi tek başıma asarim diyen adam bu hastalığı ezer geçer. Önce onu diyeyim. Takdir ettim sizi. Zira çok sevdiğim bir abim bu motivasyonla nasıl yapabildiyse artık 9 ayda hastalığı tamamen yendi. Sizi kendisiyle tanistirabilirim bile. Eşi ve kızı iyileştikten sonra öğrendi.

Kimi insan hayatında sevdiklerinin desteği ile motive olabilirken kimisi de onların karşısına başarı sonrasında çıkmak üzerine motive olabilir. E malum bu hastalığın en etkili ilacı moral motivasyon.

Ben sizde bunu gördüm şahsen. Ailem öğrenince üzülecek diye tedavi süresince sevkiniz kırılacaksa, ve bazen de yakinlarimiz bizleri bize karşı hassasiyetleri hasta psikolojisine soktuğundan bu durumu yaşama ihtimaliniz varsa şimdilik söylemeyin. Ta ki tek başınıza bu sürecin zor olacağını hissettiginiz ana kadar. Hiç sanmıyorum ama olur da tedavi sürecinde tokezlediginizi, yoruldugunuzu, zorlandiginizi hissettiginiz ilk anda yakinlariniza bilgi verin. Ama muhakkak verin öyle durumda.

Şimdiden geçmiş olsun. Bu motivasyonu kaybetmeyin. 1-0 öndesiniz. Tebrikler :)
0
evrenos gazi
(07.11.17)
Abi çok çok geçmiş olsun. Umarım hızlı bir şekilde atlatırsın. Bence ailenle en başta konuşmalısın. Destek filan muhabbetlerini de geçelim gizli tutmaya çalıştıkça başlarda kafanda ekstra stres unsuru olacak.
0
karpuzpeynirekmeksu
(07.11.17)
geçmiş olsun dostum.

artık bir çok insan rahatça kurtuluyor ve bünyesi müsait olanlar normal bir hastalık gibi zamanla iyileşiyor. ailene de söyle, sevdiğin dostlarına da güzelce atlat kaldığın yerden yürümeye devam et. hiiiç dert değil, atlatar geçersin. bir süre sonra buraya yine duyuru açar, la kanser falan kalmadı bitti diye biz de seviniriz. :)
0
Apocalypse
(07.11.17)
Çok geçmiş olsun. Yine de siz bilirsiniz ama Bence soylemelisiniz. Aile olmanın mantığı biraz da bu değil mi. Bana kalirsa onlar da bilmeyi hak ediyor. Onlara bu süreçte sizin yaninizda olma şansı vermemiş oluyorsunuz söylemezseniz. Sonradan ogrenirlerse gizlediginiz için daha cok uzulebilirler. Yalnız degilsiniz, yalniz atlatmak zorunda da degilsiniz o yüzden. Bu dönemi birlikte atlatabileceginiz bir aileniz varmış ne güzel. Hem gizlemek sizin için fazladan bir çaba ve stres demek.
0
aquarium
(07.11.17)
Çok geçmiş olsun. Umarım en kısa zamanda iyileşmiş olacaksın. Önemli olan moralinin yüksek olması.

Ben söylemen taraftarıyım. Böyle durumlarda aile desteği ekstra motivasyon sağlayacaktır.
0
himmet dayi
(07.11.17)
Geçmiş olsun. Bence ailene söylemen iyi olur eğer onları düzenli olarak görüyorsan. Tedavinin yan etkilerini sende gorurlerse (sac dokulmesi, yorgunluk hali vs) onlar soracaktır zaten. Motivasyonunu yüksek tutman gereken zamanda bir de onlardan saklama stresiyle uğraşma bence. Ayrıca yaninda birilerinin olması çok daha iyi olur tedavi açısından.

Herkes söylemiş ben de tekrar edeyim. Neden motivasyonunu yüksek tut diyoruz? Motivasyonunu yüksek tuttuğun sürece bağışıklık sistemin güçlü olur, bu da hastalığa karşı korunaklı olduğun anlamına gelir.

Bol şans.
0
humblebirth
(07.11.17)
çok geçmiş olsun. tek başına göğüslemektense paylaşın bu durumu ailenizle. her iki taraf için de daha iyi olacaktır.
0
eindaclub
(07.11.17)
Eskisinden sağlam olursun inşallah.

Yaptığın hareket çok asil, yüreğinin büyüklüğünü gösteriyor. Ama sen iyileştikten sonra bir gün öğrenirlerse, bu süreçte yalnız olduğunu düşünecekler ve içlerinde hep bir burukluk, kendilerini suçlama psikolojisi kalacak. Oysa beraber atlatırsanız tam tersi sonsuz bir iç huzuruyla dolacaklar. Bilmek hakları. Hayatta her şey yeri ve zamanı geldiğinde yaşanmalı.
0
onemoremile
(07.11.17)
Çok geçmiş olsun, doktor henüz geç değil dediyse kısa zamanda atlatırsın bunu, moralini bozma.

Bence ailenle paylaşmalısın. Evet üzülecekler ama söylemediğini öğrenirlerse bence daha çok üzülecekler.

Ailen başta üzülüp kahrolsa da, bu süreçte senin yanında dağ gibi durabilmek için üzüntülerini bir kenara bırakıp toplarlanacaklardır. Annen sandığından çok daha güçlü, hiç merak etme.
0
peggy
(07.11.17)
Cook geçmiş olsun. Rabbim şifa versin. Bence ailenle paylaşman daha iyi olur. Destek olurlar. Çünkü aile çok farklı birşey. Manevi olarak ayakta kalman için önemli birşey.
0
tociess
(07.11.17)
cok gecmis olsun ve gececek insallah once buna kesinlikle inanmalisiniz.
aileye soylemeden bu surec zor gecer sizin icin. ama sen de haklisin anneye dediginde tabi ki uzulecek. tek care once gercekten inanip, bu sureci tastamam sindirip annenin karsisina inanilmaz bir gucle cikman ve destegini istemen. anneler cesur olur, seni guclu gorunce icindeki cesaret daha cabuk cikacak ve atlatacaksiniz allahin izniyle.
0
art vandaley
(07.11.17)
hemen inanma doktorlara. hele özelse hiç inanma. şimdi bu hastalıktan kurtulmak çok kolay. bir yakınımızın kolon kanserinden sonra 2 yılı geçti. tahlilleri tertemiz çıkıyor.
0
for day to break
(07.11.17)
Bu bir süreç. Sen nasıl kendini üzgün hissediyorsan başkaları da hissedebilir. Bu hislerin yaşanması gerekiyorsa, bırak herkes yaşasın. Bunu ailen ile, yakınlarınla birlikte yaşamazsan hem süreci, hem de hastalığı atlatmakta zorlanırsın.
Bu süreç seni korkutabilir. Ancak korkmak, korkmamak kadar doğal bir duygu. Karanlık bir odada yalnız oturmak yerine, ailenin, arkadaşlarının elini tut, desteğini hisset. Gerisi kolay.
0
cliquot
(07.11.17)
Geçmiş olsun. Umarım atlatırsın bu bela hastalığı. Daha gençsin ve genç insanların direnci daha fazladır. Bence kesinlikle söylemelisin. Çünkü ameliyat/kemoterapi ciddi tedavi yöntemleridir. Emin ol sen ihtiyaç duyacaksın onların desteğine. Şu durumda anladığım kadarıyla durumun kötü değil. Bu haldeyken gidip durumu onlara açıklamalısın. Nasıl bir tedavi yöntemi izlenecek bilmeliler. Bilmeliler ki uzun vadede karşılaşacağın zorlukları seninle paylaşabilsinler. Bir de şu açıdan düşün. Allah göstermesin ama durumun kötüye giderse onlardan destek istemek zorunda kalacaksın. Ve seni o halde görmeleri, o ana kadar onlara haber vermemiş olman daha çok üzecektir onları.

Bence vakit kaybetmeden paylaş onlarla bu durumu.. Tekrar geçmiş olsun
0
silah taciri
(07.11.17)
Geçmiş olsun birilerine söyleneni tavsiye ederim. Moralin umarım hiç bozulmaz ama bozulduğu bir an olursa seni toparlayarak birileri olmalı. En kısa zamanda toparlayacaksın. Şuraya kanseri atlattım yazacağın günü şimdiden bekliyorum.
0
valarmurgulis
(07.11.17)
geçmiş olsun...

ben de ailenize söylemeniz taraftariyim. onlarin yerine kendinizi koyun, böyle bir şeyi sizden sakladiklarinda kendinizi dışlanmış ve eksik hissetmez miydiniz?

ustelik böylesi bir durumu gözlemeniz ileriye yönelik farklı şekillerde de size olan güvenin sarsılmasına sebep olabilir. şahsen ben anne olarak evladının benden bir şey gizledigini bilsem sonraki donemde ne söylerse söylesin inanmamayi tercih ederim ya da içimde bir bit yeniği hep kalir.

bu süreçte tedaviye odaklanmaniz gerekirken sürekli seri şekilde yalan söylemek, bir şeyler gizlemek ve güven problemleri yaşamak isteyeceginizi zannetmem.

ustel ik 4. evre akciğer kanseri atlatmış bir babanın kızı, lenf kanserini yenmiş birinin arkadaşı, daha çok yeni akciğer kanseri atlatmış bir dostun yareni olarak moral destek en kıymetli silahiniz olacak diyorum.

geçmiş olsun, güzel haberlerinizi bekliyorum.
0
balik kraker
(07.11.17)
inanıyorum ki atlatacaksınız. bence de söylemelisiniz. belki size, sizden daha yardımcı olacaklar. bunu bilemeyiz.
0
cemiyetin ünlü siması
(07.11.17)
Cok gecmis olsun. Ben de soylemekten yanayim. Insan ne kadar guclu olursa olsun ufacik bir zayiflik aninda bile ailesinin destegiyle tekrar ayaklanabiliyor. Umarim en kisa surede atlatirsin.
0
rusyalı kozmonot
(07.11.17)
Geçmiş olsun kardeşim. Atlatacaksın inşallah bugünleri.
0
komando kani var bende
(07.11.17)
birerbir tecrübem olmadı ama filmlerden gördüğüm kadarıyla tek başına atlatılabilecek bi süreç değil. mutlaka söyle. ayrıca anne/baban kanser olsa sen bilmek istemez miydin?

geçmiş olsun.
0
elorelia
(07.11.17)
Geçmiş olsun. Bilmeye hakları var. Söyle. Birbirinize destek olun. Aile bunun için var.

Yaşın genç. Yenersin bence.
0
Delay Fuze
(07.11.17)
Geçmiş olsun .. Bence de aran iyi veya kotu olsun soyle... Mücadeleye devam...
0
opitseri
(07.11.17)
Geçmiş olsun. Bugünler de geçecek. Erken aşamalardaymışsınız zaten. Annesi, kuzeni, teyzesi kanser talmatmış bir insan olarak "Kanaerden değil, geç kalmaktan korkun" kafının doğruluğunu defalarca gördüm. Erken olduğuna göre, korkmanıza hiç gerek yok.

Aileye gelince, düşün ki annene bu teşhis kondu. Bilmek ister miydin? Cevabın evetse, senin de cevabı saklaman bencillik olur. Bir de, grip olunca o süreç bile kolay geçmiyor. Atlatacağınıza eminim ama o süreç basit bir süreç değil tabii ki. Bu süreci tek başınıza atlatmanız size daha çok yük olur. İyileşmenizi de zorlaştırır. Böyle haberleri vermek zor ama belki onların tanıdığı birileri çıkar, sana yardım edecek olan birileri öıkar. O kapıları da kapatmış olursun söylemeyerek.
0
aychovsky
(07.11.17)
Çok sağ olun yanıtlarınız için!
0
🌸koola
(08.11.17)
Çok geçmiş olsun. Nasıl rahat hissedecekseniz öyle davranın. Ama eminim onlar bilmek isterdi ve bu süreçte işi çaktırmadan götürmen çok zor.Doktor olduğum için soruyorum tanınız ve tedaviniz konusunda mesaj atabilirseniz yardımcı olmak isterim.
0
arya yada vera
(08.11.17)
kanser yenilenebilir bir hastalık.
en yakınlarımda yenen ve üzerinden seneler geçenler var.

annene söylemen gerekiyor çünkü onun da sana destek olma hakkını elınden alamazsın.
ayrıca tedavılere tek gıtmek sorun degıl, bu bır hastalık bır sınav sadece sana gelmedi, bunu sevdiklerinle yasayacaksın. inşallah yeneceksin de.

moralin bozuldugu anlarda ne yasadıgını bılmedıgı ıcın sana bagıran ya da anlayıssız davranan annenın sonradan bunu ogrenınce hıssedeceklerını dusun.

annenin basına gelse senden saklayıp gıtse tedavılere ne hıssedersen oyle yap.
0
hopp
(08.11.17)
(8)

"Kült" ne demek? (sinema ve diziler üzerinden..)

matrix
Bir arkadaşımla tartıştık. The Wire dizisi kült dedim. Hayır değil, Fringe kült dedi. Sonra bana kambriç üniversitesinin sözlüğünü örnekledi. Güya kült demek "değeri kendine özgü bir zümre tarafından bilinen" demekmiş. Bu beni güldürdü. Hangi filmin, dizinin kendine özgü bir zümresi olamasın ki? Ban
Bir arkadaşımla tartıştık. The Wire dizisi kült dedim. Hayır değil, Fringe kült dedi. Sonra bana kambriç üniversitesinin sözlüğünü örnekledi. Güya kült demek "değeri kendine özgü bir zümre tarafından bilinen" demekmiş. Bu beni güldürdü. Hangi filmin, dizinin kendine özgü bir zümresi olamasın ki?

Bana göre "değeri kendi zamanında değil, sonradan bilinen" şeyler anlamına geliyor kült. Mesela bu anlamda Matrix de kült değil aslında. Firefly dizisi ise tam bir kült. Çünkü zamanında tutmadı diye iptal edilen ama dvd satışları ile hasılat rekorları kırıp bir de üstüne Serenity diye filmi çekilen bir dizidir. Gibi.

Sizler ne düşünüyorsunuz? Hangimiz haklıyız? Ya da nedir tam olarak bu "kült"?
0
matrix
(03.11.17)
Dandik denilemeyen yapımlara verilen bi sıfat bence. Misal 2001: A Space Odyssey dandik bir film ama sorsan kült derler. Böyle yapımlar işte.
0
angelus
(03.11.17)
tanim olarak arkadasin hakli cult tarikat
0
partizan
(03.11.17)
kült daha ziyade arkadaşınızın anlattığı gibi kullanılır. çıkış şekli o yani. sizin bu kelimeyi kullanıma sokan insanların zihnini sorguluyor oluşunuz ayrı mevzu.

kült şeylerde sonradan değerin bilinmesi zorunluluğu yoktur ama kült addedilen şeylerin "değer"inin sonradan anlaşılması nadir bir durum değildir çünkü zaten küçük bir kesimin umursadığı şey ancak ileride onu daha büyük bir kesim takdir ederse bir "değer" olabilir.

buradan da sanat nedir, tartışmasına ve ducamp'ın pisuarına kadar gidersiniz.

cult following'i olan bir şeyin kalıcı cult mertebesine erişmesi, zamanın testinin gelecekte bir sınırı olmadığından mümkün olmaz zaten. bu yüzyıl kült addedilip önümüzdeki yüzyıl adı bile hatırlanmayacak onca şeye değer biçip değer biçtiğimiz şey üzerinden kendimizi çaktırmadan sevme ve karşılıklı pohpohlama, şeylere "değer" tayin ederek güç egzersizi yapma sanatımız zamanın testinden belli bir dönem için kesinlikle geçmiş olup "klasik"leşmiş eserlerin zaten ihtiyaç duymadığı bir dinamik.

yani demem o ki o zihni ben de sorguluyorum ama kültün anlamı arkadaşınızın anladığına daha yakın olduğu gibi aslında siz de fark etmeden ona yakın bir tanım yapıyorsunuz.

sorun şu ki wire kült statüsüne erişemeyecek kadar popülerleşti ve nispeten kısa bir zamanda oldu bu. fringe'e kıyasla değil sadece. bugün hangi diziyi izleyeyim gibi sorulara baksanız wire'la sıklıkla karşılaşırsınız.

internet sayesinde "eskiden sadece biz bilirdik" toplulukları da azalarak bitecek ve devasa bir bilgi çöplüğünde artık bulucuların şeyleri bu sefer "gem" kılacağı yeni bir dönem başlayacak. eski şeylerin istifçileri değil, çöp süzücüler değer biçici olacak. falan filan.

kült kendimizi önemli hissetmek için kullandığımız bir sıfat. bana göre öyle.

palahniuk okuyucusu nispeten azdı ve nevi şahsına münhasırdı diye -ki hemen yapıştırmak lazım "kim diyor?" sorusunu- otomatik oalrak kült statüsüne konan fincher filmini düşünüyorum da film bana palahniuk okurunun "kimin okuru" olduğunu anlatma derdinden daha samimi geliyor.

"kıymeti kendinden menkul" olana kıymet biçmek suretiyle kendi küçük gizemini yaratarak aidiyet hissine doymak isteyecek topluluklar yeni icatlara yelken açarlar artık yavaştan.
0
godoşu beklerken
(03.11.17)
arkadaşınız haklı.
0
yalnux
(03.11.17)
arkadaş kült konusunda haklı da fringe konusunda değil. ekşi sözlük bu kadar popüler değilken(orada görmediler yani) üniversitede fringe muhabbeti yaptığımızı biliyorum ben. alakasız tipler bile internet kafelere gidip fringe yüklesene bana ağbi muhabbeti yapıyordu.

geri kalan kısmı godoşu beklerken açıklamış, yorumlarına da katılıyorum.
0
Bruce
(03.11.17)
bu arada spece odyssey çekim tekniklerindeki sofistikasyon derecesi yüzünden ve yapay zeka nedir, sorusunu iredeleyen ilk filmlerden biri, belki de ilki olduğu için önem sahibi.

o film klişe yarattı, kült değer değil. bugün izlediğiniz bir sürü film ve dizi oradaki fikirden nemalandığı gibi (1. ya yapay zeka sentient* olursa 2. sentient olduktan sonra insan olmanın önemi var mı, soruları), rem'in tabii tabii aya kesin ayak basmışızdır, yersen tadındaki man on the moon parçasında göndermesini yaptığı, "nasa'nın aya ayak basması hile miydi" tartışması bu filmde kullanılan teknikler yüzünden hasıl oldu, bildiğim kadarıyla.

*sentience: kendi varlığının bilincinde olan bir "ben" duygusu. biyologların memelilerde hayvan zekasına baktıklarında "aynaya baktığında kendini tanıyabiliyor mu" soruna verilecek cevapları ölçek yaptığı durum
0
godoşu beklerken
(03.11.17)
turkcede kült dediginiz sey ingilizcede "cult following" olarak geciyor. yani bir kultmuscesine takip edinilen / bagli olunan filmler. yayinlandigi andan itibaren cult following'i olan yiginla film var, yani arkadasiniz hakli. zamaninda tutulmamis olmasi gibi bir on sart yok.

>Hangi filmin, dizinin kendine özgü bir zümresi olamasın ki?

Filmlerin cogunun boyle bir zumresi yok. cult following filmlerin organize olmus bulusan tartisan komuniteleri, sayisiz web siteleri, wikileri, alternatif / paralel evrenleri, kanonlari yani kendilerine ait sevenler tarafindan yaratilmis filmin kendisinden cok daha buyuk bir evrenleri olur. bu da her film icin olmaz. bunun olmasi icin de bastan degerinin bilinmemis olmasi gerekmez, yayinlandigi andan itibaren bu komunite olusabilir, cok da ornegi vardir.

tl;dr: arkadasiniz hakli.
0
robokot
(03.11.17)
Çok sayıda fanı olan yapıtlar kült diye adlandırılır. Uzay yolu ve yüzüklerin efendisi filmlerinde kullanılan dillerin dil kursları var mesela.

Bazı yapıtların yıllar sonra prömiyeri yapılır, tekrar vizyona girer, Diyaloglari sürekli tekrarlanır vesaire.

Örnek kült filmler;
The Rocky Horror Picture Show, Blues Brothers, the Godfather, life of Brian, big lebowski, star terk, star wars, back to future, The Matrix...
0
hans mustermann
(03.11.17)
(5)

Dün yarın olsaydı bugün Cumartesi olurdu.

allaccess
diyen adam aslında hangi gündedir?Formülünüzle yazar mısınız
diyen adam aslında hangi gündedir?

Formülünüzle yazar mısınız
0
allaccess
(01.11.17)
pazartesi
0
euphrat
(01.11.17)
yarın pazar olsa bugün cumartesi olurdu ama aslında dün pazarmış dolayısıyla aslen bugün pazartesi
0
yuto
(01.11.17)
abi nasıl saçma soru ya bu.

dün, yarın olsaydı bugün yani x, x+2 olurdu. o zaman x+2= cumartesi yani x = perşembe olurdu.

yarın, dün olsaydı bugün yani x, x-2 olurdu. o zaman x-2= cumartesi, x=pazartesi

artık başka bir kelime sıralama oyunu varsa bilemeyeceğim ama bu bir türkçe sorusu aynı zamanda. ekfiilli cümle bile söz konusu olsa ben özneyi muhatap alırım. yoksa bu gerizekalı sorunun hiçbir anlamı kalmaz.

not: sorudan zamanın ileriye alındığı anlamı da çıkıyor. hatta perşembe cevabı öğe sıralaması yüzünden daha doğru. (dün'ü iki gün ileriye alsaydık gerçek zamana göre yarın'a ulaşırdık)ama sonuçta sorunun 2 cevabı var ve tekrar ediyorum, aptalca bir soru.
0
godoşu beklerken
(01.11.17)
yani zamanı 2 gün geri alsaydık bugün cumartesi olurdu. zamanı 2 gün geri almadığımıza göre bugün pazartesi.
0
nickini degistiren yazar
(01.11.17)
Pazartesi diyenler, dikkatli okuyun soruyu! godoşu beklerken +1. Cevap perşembe yani.
0
microfiction
(02.11.17)
(21)

en son hangi kitabı/kitapları satın aldınız ?

aquarium
soru başlıkta, teşekkürler.
soru başlıkta, teşekkürler.
0
aquarium
(01.11.17)
Russell Brand'in bağımlılık üstüne Recovery diye bir kitabı çıktı, onu aldım.
John Green'in yeni kitabı Turtles All The Way Down.
Dan Brown'ın Origin'i.

En son üç tanesi bunlar.
0
sopiro
(01.11.17)
Dorian Gray'in Portresi
0
siyah giyen adam
(01.11.17)
Sevin okyay - hakikaten

Pınar ilkiz'in sevin okyay ile yaptığı nehir söyleşi
0
freebird5406_2
(01.11.17)
Floransa büyücüsü, bir Noel Şarkısı ve Mişima'dan bir maskenin itirafları.
0
nickimin hakkini veremedim
(01.11.17)
Aeden - Azra Kohen
Terapi Defteri - Deniz Bolsoy Erdem
Müslümanca Yaşamak - Rasim Özdenören
Lili ve Yedi Çocuğu - Tülin Kozikoğlu
Amok Koşucusu / Olağanüstü Bir Gece - Stefan Zweig
0
dedim ben sana
(01.11.17)
Sabahattin Ali : Kağnı, Ses, Esirler
Dostoyevski : Budala
0
asilyis
(01.11.17)
Orhan Pamuk - Kırmızı Saçlı Kadın

Vize haftası nedeniyle tam başlayamadım. Fak dı sistım.
0
dissendium
(01.11.17)
Moby Dick-Herman Melville
Arthur Gordon Pym'in Öyküsü-Edgar Allan Poe
Buzlar Sfenksi-Jules Verne (Arthur Gordon Pym'in Öyküsü'nün devamı)
0
angelus
(01.11.17)
Evolution: The Human Odyssey
0
evrim halkasi
(01.11.17)
bütün iyiler biraz küskündür - nilay örnek
0
bol kepce
(01.11.17)
Kırmızı ve Siyah-Stendhal
Momo-Michael Ende
Yalnızız-Peyami Safa
0
harvey
(01.11.17)
beyaz zambaklar ülkesinde- Grigory Petrov
0
hemsta
(01.11.17)
Dövmeli bedenler: Bir beden sosyolojisi kitabı
0
kayranin kedisi
(01.11.17)
dün kazuo ishiguro'nun the remains of the day'ini aldım. bayağıdır almak istiyordum, iyi oldu.

haruki murakami'nin colorless tsukuru tazaki and his years of pilgrimage'ını aldım.

bir de hanya yanagihara'nın a little life'ını aldım. bundan ne beklemem gerektiğini bilmiyorum ama şu zamana kadar japon yazarlar (ishiguro japon kökenli ingiliz gerçi, 6 yaşında falan taşınmışlardı sanırım londra'ya) ile ilgili düşüncelerim olumlu.

not: ben de hiçbirine başlamadım henüz. başka zaman okumak üzere aldım. şu an okumakta olduğum epey de uzun bir şey var zaten. (muhtemelen bu üçü arasında ilk okuyacağım şey the remains of the day olacak)
0
godoşu beklerken
(01.11.17)
güzel duyuru olmuş.

-saatleri ayarlama enstitüsü
-homo deus
0
dedimmidemedimmi
(01.11.17)
the honest truth about dishonesty - dan ariely.
0
kurnaz
(01.11.17)
Carlo Ginzburg - Peynir ve Kurtlar: Bir 16. Yüzyıl Değirmencisinin Evreni

okumadım henüz.
0
efreet sultan
(01.11.17)
W. G. Sebald -Rings of Saturn; Emigrants; Vertigo
0
euteamo
(01.11.17)
Logicomix
Dostoyevski - İkiz
Truman Capote - Çimen Türküsü
Gustave Flaubert - Üç Hikâye
0
i was made for you
(01.11.17)
yaşar kemal'in filler sultanı ve kırmızı sakallı topal karınca kitabını aldım.
0
denef
(01.11.17)
grange; kongo 'ya ağıt (bitti, güzeldi)
dan brown; başlangıç (yeni başladım)
0
hypathia
(01.11.17)
(5)

Kedimiz çişini kakasını saatlerce tutuyor

kaymaktutmayansicaksut
3 yaşında dişi bir kedimiz var, kısır. Bugüne kadar hep sokak+ev kedisiydi. Uzunca zamandır da akşam bırakıp sabah erkenden aldığımız bir rutinimiz var. Sorun şu ki, önceden dışarıya çiş yapmayan ve eve gelmeyi bekleyen kedi şimdi evden çıkana kadar çişini kakasını yapmıyor kuma.illa dışarı yapacak.
3 yaşında dişi bir kedimiz var, kısır. Bugüne kadar hep sokak+ev kedisiydi. Uzunca zamandır da akşam bırakıp sabah erkenden aldığımız bir rutinimiz var.

Sorun şu ki, önceden dışarıya çiş yapmayan ve eve gelmeyi bekleyen kedi şimdi evden çıkana kadar çişini kakasını yapmıyor kuma.illa dışarı yapacak. 18 saate kadar tutuyor neredeyse.
Kumu değiştirdik yine fayda etmedi. Kumu kazdık, teşvik ettik yine yok. Çıkartmadık ki mecbur kalsın, ı-ıh. Bir hastalık belirtisi filan yok bu arada, keyfi filan her şey yerinde. Her zamanki gibi. Sadece tuvalet düzeni değişti.

Ne yapacağımızı şaşırdık. Böbreklerine bir şey yapacak diye endişeleniyoruz.

Fikriniz veya gösterilecek yol yordam var mıdır?
0
kaymaktutmayansicaksut
(26.10.17)
hic kedi bakmadim ama aklima oneri olarak geldi, acaba kumunu balkona filan koysaniz yavas yavas oyle alisir mi ki?
0
in vino veritas
(26.10.17)
kumu değiştirmek yetmez. düzenli temizlemek gerekiyor. bir de ince kum değil de koku hapseden kum kullanıyorsanız, kediler için cehennem gibi olan kum asıl o kum. gereçeğe yakın ince kumları ve tuvaleti bahsedildiği gibi açık havada, balkonda tutmanızı tavsiye ederim. tuvaleti temizledikten sonra arada bir kumları iyice kararak havalandırmanızı da öneririm.

evdeki kum bir kere kullanıldıktan sonra toprak varken çoğu kedi kumu tercih etmez ve dışarıyı bekler. sizinkinin bekleme süresi çok abartılı yalnız.

kumu günlük temizlemeyi denerseniz ve yine davranış değişikliği görmezseniz belki de kedinizi veterinere götürmeniz gerekecek.
0
godoşu beklerken
(26.10.17)
@in vino evde balkon yok ne yazık ki :(

@godos kokuyu hapseden dediginiz kristal ise kristal gibi olanlardan değil, bentonit kum kullanıyoruz. Düzenli olarak temizleniyordu aslında komple karıştırıp minik taneleri dahi alıyordum ince delikli süzgeçle. Şimdi günlerce değiştirmeme gerek kalmıyor, damla çiş yok :D
Neden değişti huyu anlamayışımız da bundan.
0
🌸kaymaktutmayansicaksut
(27.10.17)
3-4 ay once sokaktan gelip eve yerlesen kedicim de boyle. ben ise giderken cami acik birakiyorum, disarda-icerde takiliyor. ben eve gelince de evde duruyor. gece de evde. tuvaletini hep disari yapti. bir ara diskiyi gozlemlemek icin kapali tuttum cami. eve yapmamak icin kivrandi resmen saatlerce. evde gene kum tutuyorum, soguk havada cikmaya usenirse diye. ama yok, sevmiyo cocik eve yapmayi. zaten kaka kabini kullanmayi da beceremiyo. poposu boklaniyo ona yapinca.

evde durdugu sure icinde arada disari cikip yapmasina izin verin. en azindan iki kere salsaniz yeter ona. o arada belki kabina da alisir.
0
jimicik
(27.10.17)
dışarıda ne tür bir toprağa yapıyor? kum mu, bitki toprağı gibi mi? o tarz bir toprak koyun kumunun üzerine.
0
tiny penny
(27.10.17)
(6)

Kelimeleri bildiğim halde cümleyi anlayamıyorum. (İngilizce)

apolitikherif
Bu çok oluyo bana. Mesela cümledeki tüm kelimeleri biliyorum ama cümlenin genel olarak anlamını çıkartamıyorum. Neden oluyor bu, ne yapmak lazım? Size de oluyor mu?
Bu çok oluyo bana. Mesela cümledeki tüm kelimeleri biliyorum ama cümlenin genel olarak anlamını çıkartamıyorum. Neden oluyor bu, ne yapmak lazım? Size de oluyor mu?
0
apolitikherif
(26.10.17)
olmuyor. zamanlara ve bağlaçlara çalışabilirsin. en önemlisi de pratik yapmak.
0
diffarentiationation
(26.10.17)
Bu dili bilmedigini gosteriyor. Muhtemelen bir tik ustunu de yasayacaksin, bu cumleyi anladigini sanmak ama o cumlenin bambaska bir anlama gelmesi.

Zamanla dogru ogrenme ile bu zamanlara bakinca guler gecersin.
0
kurnaz
(26.10.17)
bir dili yeni öğrenirken olabilir bunlar. gramer çalışmanız gerekiyor.

okuduklarınız karmaşık geliyorsa, bir yöntem önereyim: clause'ları bulun yerine x, y falan koyun ya da oradaki alakalı sözcüğü seçin, kalabalığı kaldırın, cümleye bir de öyle bakın.

örnek:

"During the whole of a dull, dark, and soundless day in the autumn of the year, when the clouds hung oppressively low in the heavens, I had been passing alone, on horseback, through a singularly dreary tract of country; and at length found myself, as the shades of the evening drew on, within view of the melancholy House of Usher." (edgar allan poe, the fall of the house of usher)

"During the whole day, when x (when blah blah), I had been passing through a tract by myself; and found myself, as y (blah blah), within the view of House A."

yani "I had been passing through the country when I found myself at the House of Usher." cümle aslında bu. aradaki her şey niteleyici, dolaylı tümleç vs.

Bunu daha girift cümlelerde de yapabilirsiniz.

"What we can now conjecture about the way in which sexual relations will be ordered after the impending overthrow of capitalist production is mainly of a negative character, limited for the most part to what will disappear." (engels, the origion of family, private property and state)

What we can conjecture about y is z. bu cümle aslında bu kadar.

y, 1. kısım: the way in which sexual relations will be ordered --> how sexual relations will be ordered
y, 2. kısım: after the impending throw of capitalist production
z: is negative in character, limited for the most part veya [limited mostly to] [what will disappear].

açıklayıcı mı oldu daha mı kafa karıştırdı bilmiyorum ama siz kendi örneklerinizi verirseniz demek istediğimi belki daha iyi anlatabilirim. sonuçta parçalara bölmekten bahsediyorum ama o zaman da, parçaları tanıyacak kadar bilgi sahibi olmanız lazım. bir de, bir sürü "to" var mesela. gördüğünüz hangisi, tanıyabilmeniz lazım.

bunu anladıktan sonra x kendi içerisinde nedir, y nedir diye bakabilirsiniz.
0
godoşu beklerken
(26.10.17)
kelimelerin cesitli formlarda birlesiminden cikan anlami inceleyen seye gramer deniyor iste, gramerin eksik.
0
robokot
(26.10.17)
en amiyane tabirle kalıpları bilmek gerek. bunlar da metin okumakla falan olacak işler.
0
bohr atom modeli
(26.10.17)
gramer ya resulullah
0
der meister
(26.10.17)
(8)

Dünya klasiklerini okumaya başliyorum

Hayalperest Vişne
Benim hayatim boyunca bitirdigim kitap sayisi 10 u gecmez.Sizce hangi klasikden baslamaliyim?Suan elimde olanlar bunlarEzilenlerBudalaKamelyali kadinInsanciklarArkadasBabalar ve ogullarSavas ve barisÖlu canlarVadideki zambakMilenaya mektuplar
Benim hayatim boyunca bitirdigim kitap sayisi 10 u gecmez.Sizce hangi klasikden baslamaliyim?
Suan elimde olanlar bunlar

Ezilenler
Budala
Kamelyali kadin
Insanciklar
Arkadas
Babalar ve ogullar
Savas ve baris
Ölu canlar
Vadideki zambak
Milenaya mektuplar
0
Hayalperest Vişne
(24.10.17)
ben de aynı durumdaydım.

biri son okuduğun kitap deyince bakıyordum aval aval. sonra dedim olmayacak böyle bi yerden başlayayım. klasiklerden başladım.

milena hariç diğerlerini sıradan git derim. insancıklar iyi olur ilk.
0
heves mi sandin
(24.10.17)
budala. rahat gider.
0
tepedeki psychedelic adam
(24.10.17)
ben de sizin durumunuzdayken insancıklardan başlamıştım.

insancıklar ile ilgili şöyle bir olay var: www.insanokur.org
0
lorne malvo
(24.10.17)
illa bir sıralama olması gerektiğini düşünmüyorum ama bence bu listede rusları beraber oku. sıralam lazımsa gogol, dostoyevski, tolstoy ve gorki yap derim ben, sonra fransızlara geç, önce dumayı sonra balzacı okuyabilirsin. ben kamelyalı kadını okumadım ancak şimdi baktığımda 1848'de yazılmış olduğunu görüyorum, yani işçi devrimlerinin olduğu zaman. içerik olarak dönemi ne kadar yansıttığını bilmiyorum ama eğer yansıtmışsa vadideki zambaktan önce gelmesi mantıklı olur. milena'ya mektuplar'ı ise haliyle en son öneririm.

"sıralamaya gerek yok bence"den bu noktaya geldim, iyiymiş.

not: milena'ya mektuplara gelmeden... hiç kafka okumadıysanız bence önce dönüşüm, dava falan okuyun.
0
godoşu beklerken
(24.10.17)
Kisa bir şey oku önce. Ben de bu durumda insancıkları okumuştum. 10 kitap bitirmeden Savaş ve Barış'ı okumaya kalkarsan zaten 3 gün sonra pes edersin.
0
noluyo yaa
(24.10.17)
bence klasikleri falan okuma.

ilgini çeken türden "gerçek" şeyler oku.

bir kitapçıya git ve raflar arasında gez yavaş yavaş. bulacaksın.
0
boyle buyurdum
(24.10.17)
yazarlar üzerinden git daha iyi olur. 3-4 kitap tek yazardan sonra başkasına geç.
0
Apocalypse
(24.10.17)
Sırayla al birini başla. Bende böyleydim. Bu yıl dedim ki kitap okuyacağım bilimkurgu çok severim. Gittim büyük bilimkurgu usta yazarlarının kitaplarını topladım sadece bu yıl 51. kitap dün bitti.

Bir yazardan başlayıp genelde bulabildiğim tüm kitaplarını sırayla okudum ben.

Benzer yol izleyebilirsin ya yazar yada bir seriyi sırayla oku. İş Kültür'ün klasikler serisi vardı Hasan Ali Yücel klasikler dizisi, sırayla okunabilir.
0
FAtE
(24.10.17)
(6)

En kaliteli sosyalizm eleştirisi önerisi?

renksizbukalemun
Okunacak ya da izlenecek, fark etmez. Güncel tarihli olursa iyi olur.
Okunacak ya da izlenecek, fark etmez. Güncel tarihli olursa iyi olur.
0
renksizbukalemun
(23.10.17)
www.kitapyurdu.com

Güncel değil ama tam da SSCB'nin coşmaya başladığı dönemlerde bakın bu böyle gitmez çünkü bla bla diye yazılmış, haklı çıkmış. Demek ki okumak lazım.
0
i was made for you
(23.10.17)
George Orwel - Hayvan Çiftliği ?

edit: pardon güncel tarihli bölümünü atlamışım.
0
himmet dayi
(23.10.17)
İnceledim şimdi Ludwig von Mises'i aradığım gibi bir seye benziyor. Teşekkürler
0
🌸renksizbukalemun
(23.10.17)
güncel tarihli demeniz ilginç olmuş çünkü eskiden öngörülen hatalar bugün tekrar ediyor zaten. ben açıkçası ondan biraz soğuk bakıyorum bu olaya. bu eleştirilerin çoğu ya miyopiden ya da anakronizmden muzdarip.

Elimde bu mahiyetteki çoğu kitap bir taraf tarafından diğerini eleştirme şeklinde. Özeleştiri içeren de var ancak bunlar sizin soruduğunuz kitap kümesinde birer altküme sayılır.

Benim kıt kanaat kaynaklarım içerisinde aradığınız özelliği en çok barındıran sanırım Hans Dieterich'in 21. yüzyıl sosyalizmi adlı kısmi eleştiri-değerlendirme kitabı.

Onun dışında Louis Althusser'in bir Marksist olarak Marksistleri içtenlikle eleştirdiği yazıları var. Kitaplarına sahip değilim, marxist internet archive'ı kullanıyorum.

Marksizm tartışmasında Gramsci ve Negri de diğer öne çıkan isimler.

Genel olarak sosyalizm tartışmasında bilimsel sosyalizm ile ilgili bizde en yetkin adam sanıyorum Hikmet Kıvılcımlı'dır.

Öyle Demir Küçükaydın'dı bilmemneydi falan, bana göre ipe sapa gelmeyen adamlar. Oturup araştırma yapmadan okuduğunu cak cak papağan gibi üstelik yanlış bir yorumla satarak büyük laflar içeren küçük kitapları okumak gerçekten beynini yıkatmak isteyen insanın yapacağı iş gibi geliyor bana. Bir fizik kitabını baştan sona bitirin, sosyalizmi daha güzel anlarsınız.

Einstein'ın Neden Sosyalizm (aynen why socialism?) adlı minnoş yazısı ve Oscar Wilde'ın konu üzerine yine minnoş denebilecek değerlendirmeleri var ama içerikleri çok minnoş sayılmaz.

Ben daha okumadım -biraz göz gezdirmiştim- ama Marx ve Engels'in Gotha Erfurt Programı Eleştirisi bir eleştirinin nasıl daha somut yapılabileceğini göstermesi açısından bir eleştiriyi ne zaman okumalı sorusuna verilebilecek cevaplardan biri olup sizin kitap ayıklamanızı sağlayabilir. Yani bu çok spesifik bir eleştiri ancak bir (öz)eleştirinin, o eleştiri yönetim sistemleri ve ekonomi ile ilgili olacaksa, hangi spesifiklik ölçüsünde yapılması gerektiği konusunda aydınlatıcı olabilir. Yani "barış", "demokrasi" benzeri beylik laflardan öteye gitmek ve işi elle tutulur hale getirmek gerektiğini.

Bertrand Russel'ın Marx'ı eleştirileri vardır. Kendisi matematikçi bir filozof; her şeyine katılmasanız da eleştiri dayanaklarının ne olduğunu anlarsınız.

Bu konuda derin bilgiden ziyade genel kültürüm var biraz. O nedenle verimli bir cevap olmadı. Ancak şunu biliyorum ve inatla vurguluyorum ki ekonomipolitiği ele almayan eleştirmenlerin konuya katacağı şey çok az ve yapacağı saptırma çok fazla.

O nedenle ben size asıl olarak Adams'ın, Keynes'in, Richards'ın, Marx'ın ekonomişk analizleri hakkında bir genel fikir edenimenizi, onun üzerine devletin bütün bunlarla ilişkisini farklı açıdan ele alan kaynaklara bakmanızı ve daha sonra bu eleştirileri değerlendirmenizi öneririm. Yoksa bilmediğiniz bir konuda (sorduğunuz sorudan çıkardığım bu) başkasının beynini ödünç almış, bunu yaparken de o kişinin dürüstlüğüne ve analiz kabiliyetine tam güvenmiş olacaksınız.
0
godoşu beklerken
(23.10.17)
Bunları da inceliyorum simdi ☺️
0
🌸renksizbukalemun
(23.10.17)
Hayek'in Kölelik Yolu...
www.kitapyurdu.com&publisher_id=76
0
tropik
(23.10.17)
(4)

insanlığa aç kalmak

dedi ayca
az önce sözlükte (bkz: konya'da saldırıya uğrayan galatasaray taraftarı ) başlığını gördüm, izledim asabım bozuldu, küfrettim, üzüldüm ve sonra twitter'ı açtım verilen linktekilerden birisi. Herkes "çok üzüldüm bana ulaşsa forma alırım bu kardeşimize" "ben de maça götürürüm" "ben beşiktaşlıyım ama b
az önce sözlükte (bkz: konya'da saldırıya uğrayan galatasaray taraftarı ) başlığını gördüm, izledim asabım bozuldu, küfrettim, üzüldüm ve sonra twitter'ı açtım verilen linktekilerden birisi. Herkes "çok üzüldüm bana ulaşsa forma alırım bu kardeşimize" "ben de maça götürürüm" "ben beşiktaşlıyım ama ben de ona hediye forma verebilirim" falan gibi şeyler yazmış. Mal gibi ağladım <3 Bazen bu tarz şeylerde hemen duygulanıyorum.

Bunun sebebi bu topraklarda artık safi iyilik görmüyor oluşumuz mu? Küçük kalbim kaldıramıyor galiba bu kadar kötülüğü.
0
dedi ayca
(16.10.17)
evet milletçe hasret kaldığımız duygular oluşu bir etken olabilir ama bence daha kuvvetlisi sizin duygusal eğilimlerinizle ilgili. ağlayacak kadar bir konuya benzetemedim
0
ssyumusakg
(16.10.17)
ağlayamayan çocuk yetiştiremez.
iyi yapmışsınız.
0
güneyli çocuk
(16.10.17)
evet, insanlığa aç kalmak bu. ve evet, daha duygusal anlarımızda böyle şeyler olabiliyor. bana yabancı bir his gibi gelmedi yaşadığınız. yani olur olmadık bir an vurabiliyor ama muhakkak bir nedeni de oluyor.

böyle bir şeyle ne zaman karşılaştığınız, neyin ne kadar biriktiği etken oluyor vs ama bu bir toplumun profilinden ufak bir kesit sonuçta ve yaratacağı izolasyon, yadırgama duygusu üzerine, mağdur edilen kişiye sempatiyle yaklaşanlara tanık olunca hasıl olan "yalnız değilim" duygusu falan... gayet normal şeyler. insanlar ruh hastası. çağ garip. ya hissedeceksiniz ya hissetmeyeceksiniz. ya da görmemek duymamak için akla karayı seçeceksiniz. duygusal olarak sağlam durumda olmayabileceğinizi ben de düşünüyorum ama sinirlerinizin genel anlamda bozulmuş olabileceğini düşündürüyor bana daha ziyade, gelip geçici bir dönemden ziyade ilgilenmeniz gerekebilecek bir şey gibi geldi bana. durum şayet buysa bile, insanı gerçekten kanser ediyor bunlar ve işin bu tarafını normal buluyorum ben.
0
godoşu beklerken
(16.10.17)
insanlığı yemeseniz iyiymiş.
insanlığa hasret kalmak da bir seçenek olabilir bu tür durumlarda:)
0
yalnux
(16.10.17)
(5)

Türkçe'de kaynaştırma harfleri

noluyo yaa
Türkçeye hep kurallı dil demişimdir, öğrenmesi kolay falan demişimdir ancaaak gel gel gelelim bu kaynaştırma harflerini hiç anlamıyorum.Net bir kuralı var mı bunların? Özellikle yönelim belirttiğinde. Mesela "ayakkabıya bak"ta y kullanıyoruz ama "buzdolabına bak"ta n kullanıyoruz. Buradaki değişim n
Türkçeye hep kurallı dil demişimdir, öğrenmesi kolay falan demişimdir ancaaak gel gel gelelim bu kaynaştırma harflerini hiç anlamıyorum.

Net bir kuralı var mı bunların? Özellikle yönelim belirttiğinde. Mesela "ayakkabıya bak"ta y kullanıyoruz ama "buzdolabına bak"ta n kullanıyoruz. Buradaki değişim neden oluşuyor?
0
noluyo yaa
(16.10.17)
www.turkcede.org

Şöyle bir şey buldum ama verdiğin örnekte tutmuyor.
0
i was made for you
(16.10.17)
o bence bir düzensizlik örneği. yani bilinen bir nedeni olmasa gerek. kullanımla yaygınlaşmış herhalde.

normalde ikisi de belirtisiz isim tamlaması. ikisi de bileşik kelime. ikisinde de anlamca farklılık yok. yani ayakkabı hala ayak kabı, buzdolabı da hala buz dolabı, nofrostsuz zamanları da sayarsak. dolayısıyla ayrık yazılmış birer tamlamayken tamlananın aldığı iyelik ve hal ekleri arasına hangi kaynaştırma harfi girecekse bu kelime grupları bileşik halde yazıldığında da araya o ek girmeli. bu durumda "hangi ayakkabını istersiniz?" demek gerekir; "ayakkabıyı" değil.

yanlış anlaşılmayı gidermek için istisnai bir durum olup da "senin ayakkabını kastetmiyorum, herhangi bir ayakkabını kastediyorum" sorunu yaşanıyor olsaydı anlardım ama biz aynı sorunu "buzdolabı" kelimesini kullanırken yaşamıyoruz. demek ki kulak alışkanlığı. ayakkabı kişisel bir eşya da olduğu için kullanım esnasında iyelik ekini neye istinaden kullandığınızın karmaşası çok yaşanabileceğinden belki bu bir düzensizlik değil de genel kuralı bozan başka bir alt kuraldır.

kaynaştırma harflerinde düzensizlikler diye arattığımda dişe dokunur bir sonuç bulamadım.
0
godoşu beklerken
(16.10.17)
ilkokul, ortaokul ve lisede istisnasız her seneki dilbilgisi/türkçe/dil anlatım derslerinde bu soruyu birileri sordu benim olduğum sınıflarda, bazen de soran bendim.

hepsinde öğretmenler evirip çevirip kem küm ettiler, sorunun net cevabını veren olmadı ama hepsi "türkçe yine de kurallı bir dil"e bağladı. ben de bu sorudan ümidi kestim. kendim akıl yürütmeyle de net bir cevap bulamadım.

"kurallı dil aman bozulmasın" diye soru sorduğum öğretmenlerin durumuna düşmeye gerek yok derim ben.

ama verdiğin örnekler belirtisiz isim tamlaması; tamlama şeklinde türetildiği için bu abukluk çıkıyor olabilir; ki düşünebildiğim en makul cevap da bu.

yani ayak-kab-ı-y-a'daki -ı eki zaten hal eki, -a eki de hal eki olunca abuklaşıyor. ayakkabı değil de ayağın kabı deseydik n kaynaştırma harfi gelmiş olur ve kuralsız gözükmezdi. varsa bir kuralsızlık belirtisiz isim tamlamasından birleşik isim üretilmesindedir belki de.

buzdolabı da aynı. birleşik kelimedeki tamlanan kısmı zaten hal eki almış. ikincisi de gelince abuklaşıyor.

ikinci ihtimal de yaygınlaşmış bir yanlış kullanım olması. hele ki alışveriş nesneleriyse bu ikisi gibi; belki reklamda gazetede tabelada yanlış kullanıla kullanıla böyle yerleşmiştir ve öteki türlüsü kulağa olmuyo gibi geliyodur.

ki bir kelimenin kullanılagelir hale getirilmesi de ya böyle olmuş bizde ya edebiyat şiir roman vasıtasıyla. harf devriminden sonra da yenilerini ürettikçe gazeteden duyurarak yasaklamışlar mesela eski kullanımını; edebiyatçılara da dahil. öyle öyle o kelimeler kullanıma yerleşmiş, diğerleri unutulmuş.
0
dafaisss
(16.10.17)
Turkcede ve Turkceye de bitisik yazilir bu arada, birini dogru digerini yanlis yapmissin.
0
Traveller
(16.10.17)
Ya işin ilginç yanı, belirtisiz isim tamlaması olan birleşik isimlerde yönelim halinde "y" gelen ayakkabı dışında örnek aklıma da gelmiyor. Çok çok istisna bi durum mu acaba?
0
🌸noluyo yaa
(16.10.17)
(7)

yahu nedir bu inşaat çılgınlığı?

demirr
pek televizyon izlemem ama geçenlerde reklamlarda dikkatimi çekti özellikle ntv'de iki reklamdan biri daire,rezidans vs vs. yok ağaoğlu,yok bilmem ne. yahu o kadar kriz var diyoruz kim alıyor bu kadar daireyi, nereye varacak bu işin sonu?
pek televizyon izlemem ama geçenlerde reklamlarda dikkatimi çekti özellikle ntv'de iki reklamdan biri daire,rezidans vs vs. yok ağaoğlu,yok bilmem ne. yahu o kadar kriz var diyoruz kim alıyor bu kadar daireyi, nereye varacak bu işin sonu?
0
demirr
(15.10.17)
o mülklerin hepsini araplar alıyor sadece insan olarak aramızda olduklarını düşünenler bu işin ciddiyetini anlamıyor işte
0
ssyumusakg
(15.10.17)
cevap basit.

Çünkü başka iş bilmşyorlar. mikroçip mi üretsinler? kafa ona basıyor.
0
binder dandet
(15.10.17)
O evler birileri yaşasın diye yapılmıyor temelde. Soğuyan kapitalin sirkülasyon için kaçış yaptığı bir sektör sadece. Yani o binaları gördüğünde aklına bir yaşam alanı gelmesin maddeleşmiş sermaye bloklarından bir farkı yok. İspanyada inşaat krizinden oluşan hayalet şehirleri hatırla. Tipik verimsiz yatırım örneğidir ayrıca.
0
AlsterWasser
(15.10.17)
para para!
konut fazlası var, hala bina dikiyorlar.
babasının hayrına bina yapmaz kimse.
suudiler, katarlılar mülk manyağıdır. alıyorlar. bizimkiler de satıyorlar.
fazla ağırlıktan çökene kadar yüklenecekler istanbul'a.
0
attirmayin makedonun kafasini
(16.10.17)
suudi, katar, genel olarak arap +1

öyle batırdılar ki ülkeyi. sonun nereye varacağına dair yazılabilecek birkaç şey var ama son istanbul ziyaretimde yaşadığım afallama yüzünden bunu pas geçeceğim.

bu işin sonunu yokuşa sürüyorlar. hiç gerek yokken. sonuç onların dönemine gelir ya da gelmez. ancak suudiler de bitti (katar'ın doğalgazına el koymak için çevirdikleri dolap zaten işi ayyuka çıkardı), sıcak para da bitti, üretim ekonomisi şart, baas ağırlıklı avrasya'ya girip de karşıdevrimci ajandanı sokuşturmaya devam edemezsin. ecnebiler ne demiş, kekini ya yiyeceksin, ya saklayacaksın, ikisini birden yapamazsın. bu yüzyıl ortadoğunun rönesansına ve siyasi islamın bitişine sahne olur da arada insanlar, hayatlar, doğa heder oluyor.

yuto'nun dediğine de katılıyorum bu arada. ancak alıcılar arasında ciddi ölçüde arap var.
0
godoşu beklerken
(16.10.17)
satışlar azaldı götleri tutuştu reklama abanıp elden çıkarmaya çalışıyolar gibi geliyo bana
0
yuto
(16.10.17)
@yuto doğru tahmin. satışlarda büyük düşüş var. özellikle kentsel dönüşüm işi yapan müteahhitler patır patır patlıyor bu ara. bir doygunluğa ulaşılmış durumda.
0
stanley weber
(16.10.17)
(5)

dilbilgisi ile ilgili soru

Flamel
gençler çıkmazdayım. nerede hata yapıyorum?yenmek - yenilmekyemek - yenilmekyemek - yenmek
gençler çıkmazdayım. nerede hata yapıyorum?

yenmek - yenilmek
yemek - yenilmek
yemek - yenmek
0
Flamel
(12.10.17)
soru ne tam olarak? yazdığın her fiil anlamlı çünkü.
0
sen git ben geliyorum
(12.10.17)
hepsi doğru mu onu soruyorum. beynim yamıştı da.
0
🌸Flamel
(12.10.17)
Bir yarışma durumu söz konusu ise siz birini yenersiniz veya birine yenilirsiniz. Burda fiil kökü "yen-"dir.

Beslenme bağlamında ise şöyle örnekleyebiliriz:

İslam'a göre helal ve temiz gıdalar yenir.
İslam'a göre domuz eti yenmez.

İkinci olarak verdiğiniz kelimeler "edilgen" kullanıma yönelik diye anlıyorum. -n edilgen olma durumunu zaten veriyor. -l ekine tekrar gerek yok diye düşünüyorum. Fiil kökü "ye-" çünkü.
0
olanlaolunmaz
(12.10.17)
yanılıyor olabilirim ancak benim bildiğim, anladığım şekli:

1. oyunlar, yarışlar, savaşlar: edilgen çatı içeren formu yenilmek
2. yemek: edilgen çatı içeren formu yenmek

"güzel yemekler yenildi." derseniz burada iki kere edilgen çatı kullanmış olursunuz.

farkı fiil köklerinden anlamak mümkün:

1.yen- onu yen-dim. o yen-ildi.
2.ye- onu ye-dim. o ye-ndi.

başka bir örnekle pekiştirirsek:

"tüyleri taranılmış bir kedi mi" dersiniz, "taranmış" mı dersiniz?

*fiil kökü sessiz harfle bitiyorsa -il ve türevleri edilgen çatıyı oluşturmaya yarıyor. sev-ildi, çöz-üldü, yak-ıldı, savr-uldu.

*fiil kökü sesli harfle bitiyorsa -n ile aynı görev görülüyor.
.
giysiler ütüle-ndi. saçlar topla-ndı. mevzi koru-ndu.


galiba istisna durumlar var. mesela "kara görüldü" demiyoruz da "göründü" diyoruz. sanıyorum "hastalar görüldü" örneğindeki gibi bir anlam çıkmasın diye. anlam farkı var yani. görülmek biraz incelenmek anlamı da taşıyor. dönüşlü deseniz; "görünen ne/kim?" sorusuna göre cevap kara iken, "gören ne/kim?" sorusunun cevabı da kara olmadığı için, dönüşlü de değil.

ben de bu tür kafa karışıklıkları yaşadığımda burada yaptığım gibi aklıma başka örnekler getirip kıyaslama yaparak doğrusunu hatırlamaya çalışıyorum.
0
godoşu beklerken
(12.10.17)
yemek - yenmek - yenilmek'teki anlam karmaşası belirsizliği yenilen şeylerin özne olarak konuşması durumunu ifade etmesi pek rastlanır şey değil, edebiyat da dahil; ondan olsa gerek. sende hata yok. yemek anlamında yenilen şeyin durumunu bariz hale getiren ifade biçimleri aradaki farkı berraklaştırır.
0
dafaisss
(12.10.17)
(4)

Diferansiyel Denklemler

deadwampir
Diferansiyel denklemler dersini hangi konuları bilerek başlayabiliriz?Türev İntegral başka?
Diferansiyel denklemler dersini hangi konuları bilerek başlayabiliriz?

Türev İntegral başka?
0
deadwampir
(06.10.17)
Polinom, fonksiyon
0
dissendium
(06.10.17)
Lineer cebir
0
kendi kendine yasayan yavrucak
(06.10.17)
lineer cebir önkoşul ders olarak müfredatlara konabilse de aslında öyle değildir. ama çok işinize yarar zira differansiyel denklemlerin çoğu, en azından implicit differentiation gerektirmeyenleri, lineer cebirin başka bir notasyonla ifadesidir zaten(ya aslında implicit denklemler de böyle ifade edilebilir ama olay zaten edilebildiği değil edilemediği durumları anlamak, path independence konusu). diyelim ki 3 bilinmeyenli 3 denkleminizin her bir bilinmeyeni bağımsız değişken olarak vurgulanırlar. implicit differentiation gerektiren yani iki değişkenin de ancak beraber birbirini ifade ettiği denklemler dışındaki tüm denklemlerde bir fonksiyon bu bağımsız değişkenlerin birbirleri ile ilişkisine bağlı olarak ifade edilebilir. (lineer cebirde) bunu anlamanız, çözüm tipleri, path independence durumu, hangi solution unique, singular hangisi trivial falan bu kavramları anlamak aynı zamanda fizik de öğreniyorsanız vektörlerin, skaler büyüklüklerden farklı olarak birim boyut olarak gerdikleri uzayı nasıl ifade ettiklerini anlamanızı sağlar. yani aslında lineer cebir işi tersi gibi gözükse de soyut olmaktan çıkarıp daha fazla anlam kazandırıyor, olayı kafada iyice dank ettiriyor. bence salt matematik çalışacaksanız da önemli.

dolayısıyla hemen halletmeniz gereken bir şey değilse yavrucak+1,ancak aceleniz varsa bu konuyu atlayarak da çalışabilirsiniz. kısacası lineer cebir differansiyel denklemleri anlamanızı sağlayacak başka bir notasyon gibi daha ziyade.
0
godoşu beklerken
(06.10.17)
Ben fizikçiyim ve diff eqs'ı algebrasız düşünemiyorum. En basitinden uzayda çalışacaksan zaten çözümün (base'lerin) hep vector olacak ve linear algebra'sız olmaz bunlar.

Acelesi yoksa önce cebir çalış diyorum ben de.

Godoş+1111
0
kendi kendine yasayan yavrucak
(06.10.17)
(7)

sorunlar ve antidepresan

sırtçantalı
sorunlarınızı fiziksel ve mental olarak zorlana zorlana ama antidepresanın yan etkilerine bulaşmadan mı çözmeye, aşmaya çalışıyorsunuz?yoksa atayım her gün bir hap biraz sakinleşeyim, uyuşayım deyip yan etkileriyle uğraşmayı göze mi alıyorsunuz?tabii ki çok ciddi, aşılamayacak durumlardan bahsetmiyo
sorunlarınızı fiziksel ve mental olarak zorlana zorlana ama antidepresanın yan etkilerine bulaşmadan mı çözmeye, aşmaya çalışıyorsunuz?
yoksa atayım her gün bir hap biraz sakinleşeyim, uyuşayım deyip yan etkileriyle uğraşmayı göze mi alıyorsunuz?

tabii ki çok ciddi, aşılamayacak durumlardan bahsetmiyorum. dönemsel ama başı, boynu kaskatı kestirecek durumlar yine de.

bir de uzun vadede kullanmadan mı kullanarak mı aşmak daha az hasar bırakır insanda ?

teşekkürler
0
sırtçantalı
(03.09.17)
Valla depresyon bi şekilde hayatıma devam ediyorum şükür ara ara çöküşler oluyor ama napalım ilaç almadan yürütmeye çalışıyoruz. Ben bi süre kullandım iyiydi ama kısa vade için oldu bu cunku kendimi iyi hissedince bırakmıştım sonra göt gibi oldum affedersin ama dediğim gibi toparlanıyorsun ya da gidiyor işte tekerlek gibi
0
fıytfıyt
(03.09.17)
Antidepresan sorun cozmez, halinin altina supurur. Doktorlar bol keseden dagitiyor cunku terapi zahmetli is. Bence cok siddetlenmedikce kendin cozmeye calis. Hep olumlu dusun olunlu seyler yap.
0
i m sick tired
(03.09.17)
@playing star again yani ilaç yardımı alınmalı mı bu süreçte sizce?

@i m sick tired bir süreliğine, süreç bitene ya da en azından hafifleyene kadar halinin altına süpürmesi iyi olmaz mı?
0
🌸sırtçantalı
(03.09.17)
basit spor, spor, spor.
0
jix
(04.09.17)
Antidepresan kullanmaya bailayacaksan doktor da uygun gördüyse en az bir yıl civarı kullanmak gerekiyor düzenli şekilde faydasını da gördüm düşüncelerine daha sağlıklı yaklaşabiliyorsun tabi biraz fiziksel olarak insanı yavaşlığa itiyor sonrasında bıraktım. Yine kötü geçsede günlerim hayata karşı bakış açım olsun kendimi değiştirmem olsun sorunlarla mücadele ilaçsız devam ediyorum şimdilik.
Güzel kitaplar var güzel ted konuşmaları var onlardan da yararlan. Hayatta sorunları çözme kabiliyeti tecrübeyle gelişiyor üstüne gitmek lazım
0
kararsızataletfilozofu
(04.09.17)
çok da kısa sayılmayacak bir dönem antidepresan ve psikoterapi kombinasyonuyla üstesinden gelmeye gayret ettim.

ben antidepresan kullanırken alışana kadar ilk bi kaç gün dışında uyuşma falan yaşamadım, notlarım yükseldi, tansiyonum ve nabzım düzeldi, özgüvenim arttı.

birçok arkadaşım da kullanıyor. kesinlikle kullanmadan aşmak daha hasarlıdır.

kullanırken olabilecek en can sıkısı hasar bırakırken yarattığı withdrawal effect dışında bir şey yok. o da ben de 1-2 ayda geçmişti. ilaçtan ilaca, kullandığın sürece,dozaja göre değişkenlik gösterebilir tabii.
0
ruh i tibbiye
(04.09.17)
snri'lara antisiyolitik deniyormuş. ben anti-anksiyete deyip geçiyordum, muhaha dediler, ona antisiyolitik denir. demem o ki bu snri daha ziyade anksiyetenin bir parçası olduğu depresyon vb comorbid psikiyatrik sorunlarda öneriliyor, anladığım kadarıyla. ilaç kategorisi de antidepresan değilmiş yani. (playing'e bir şey demiyorum, o daha iyi biliyordur sanırım zaten, sadece bu ayrımı yapma ihtiyacı hissettim yani belki doktorunuz size snri'ların hiçbir türünü bile vermeyebilir diye)

ben snri kullanıyorum. uzun bir ret döneminden sonra kullanmaya başladım, çok düzen tutturamadım ama artık bir-iki gün atlarsam canavara dönüşebiliyorum, onu gördüm.

o açıdan bana hayatımın şu döneminde elzem geliyor bu. sorunun dönemsel olması bana kendi kendine atlat dedirtiyor ama yeterince tekrar eden dönemsel sorun insanda daha sonradan yerleşik tepkiler yaratmaya başlayabiliyor.

o açıdan da buna istersen kendi kendine karar verme, bir psikiyatr ile bunu enine boyuna görüş, diyesim var ve dedim.

bunu antidepresan kullanımı durumunda da söylerim. bunlar bağımlılık yaptıklarından insan gıcık oluyor ve almak istemiyor ancak yokluğu durumunda oluşan stres mi biyolojik zarar açısından daha fazla, zamanla neurotransmitter üretiminin veya emiliminin(reuptake) -bilemeyeceğim- azalmasına neden olduğu söylenen ssri ve snri grubu ilaçların zararı mı daha fazla onu da mümkünse tartmak lazım.
0
godoşu beklerken
(04.09.17)
(4)

şu duygunun bir adı var mı?

runagain
hani geçmişinizden; çocukluğunuzdan falan bir melodi, bir kısa anın fotoğraf karesi gibi bir görüntüsü ya da bir hayal, kurduğunuz... içinizde kelebekleri harekete geçirir, tuhaf ama harika bir tatmin duygusu, kocaman bir huzur hissedersiniz ya...hani dexter'ın dördüncü sezonunda masasına yatırdığı
hani geçmişinizden; çocukluğunuzdan falan bir melodi, bir kısa anın fotoğraf karesi gibi bir görüntüsü ya da bir hayal, kurduğunuz... içinizde kelebekleri harekete geçirir, tuhaf ama harika bir tatmin duygusu, kocaman bir huzur hissedersiniz ya...

hani dexter'ın dördüncü sezonunda masasına yatırdığı arthur mitchell (git:www.birdizihaber.com ), öldürüleceğini kabullenip "can you ...?" diyor ve dexter da merhamet edip, o çocukluğundan kalan müziği/melodyi açıyordu ya elemana. o yüzünden görebildiğimiz, işte o his... nedir onun literatürdeki adı?
0
runagain
(28.08.17)
mutluluk
0
diffarentiationation
(28.08.17)
Spoiler olabilir mi acaba !? ...
0
AlsterWasser
(28.08.17)
ben ona kutsama, teslim etme, adını koyma, bazen onore etme gibi şeyler diyorum. dexter örneğine bunu diyorum. baştaki tanımınız bende aynı şeylere tekabül ediyor mu, ondan emin değilim.

siyah/beyaz yok. çeşit çeşit gri var. anmak, yad etmek, zamanı kucaklamak vs duygular bende tam olarak huzur uyandırmıyor. çok kısa süren bir tatmin var, anlama ve reddetmeme hislerinin eşlik ettiği garip bir şey.

bence bu duygunun genel bir adı yok çünkü bu bir duuygu değil, duygular toplamı ve herkeste farklı derecelerde belki farklı şekillerde tezahür ediyor.
0
godoşu beklerken
(28.08.17)
iyi de onun bir adı gerçekten yok, benim bildiğim.

bu nöropsikolojide flashback denen durum. yaptığınız eylem recall değil retrieval, yani geri çağırma. bu hafıza tipi episodic memory denen şey.

hafızayı geri çağırdığınızda yaşadığınız hisler ise ilgili anda oluşan sinaptik örgülerle beraber işlenen haz ile alakalı. yani şartlandırmada geçerli olan sinirsel ağ-iletişim yapısı aynı mekanizmayla işliyor gibi. siz o hafızayı o kimyasallarla yani öfori yaratan kimyasallarla işlemişsiniz, geri çağırırken haz almaya kendinizi sinir iletkenleri vasıtasıyla şartlamışsınız yani. bunun özel bir adı varsa bile, tekrar edeyim, ben bilmiyorum.
0
godoşu beklerken
(28.08.17)
(10)

dedektif film/dizi

kljgslsdkjsd
Ben bu tarz bişiler arıyorum. Keşke se7en, zodiac, true detective (1. sezon) gibisinden bir şeyler olsa.
Ben bu tarz bişiler arıyorum. Keşke se7en, zodiac, true detective (1. sezon) gibisinden bir şeyler olsa.
0
kljgslsdkjsd
(24.08.17)
Broen
0
AlsterWasser
(24.08.17)
Bomba diziler var ayni tadda hatta belki daha iyileri.hicbirini iskalamani ya da bir bolumle karar vermeni istemem;

The killing
The missing
Cardinal
Night of
Bron broen
Broadchurch
Manhunt unabomber
0
a r a m i s
(24.08.17)
İzlemediysen Sherlock! İzlediysen yine "Sherlock"
0
mkrk
(24.08.17)
Tam istediğiniz gibi değil; ama Twin Peaks'i tavsiye ederim. Çok iyi bir dizi.
0
auroraaurora
(24.08.17)
gotham
0
sizofren06
(24.08.17)
Endeavour.
0
Vexq
(24.08.17)
aramis'in yazdıklarından iskandinav yapımı olanları killing için forbrydelsen mesela, kesinlikle ben de öneririm. ki insanı beyninden vuran bir bitiş müziği var. basit, kısa ama etkili.
yalnız broen sene başlarında baktığımda hala bitmemişti ve ben o nedenle beklettim ama forbrydelsen kadar iyi belki daha iyi karşılanmış bir yapım. danimarka, isveç ve norveç kıvırıyor bu işi.

true detective tadında hiçbir şey görmedim ben daha. o ilk sezonu kastediyorum ben de. oradaki aura ve mıkkanıheyin oyunculuğu falan başka bir ambiyans yaratmış, dusty may sun'lı açılış müziği vs. başka bir şey o.

mentalist dizi başına vaka şeklinde, arada uzun bir hikaye de işlenirken batırıyorlar sona doğru o hikayeyi, taygır maygır derken zıçtık batırdığa varıyorlar. yani bu bir hızlı tüketim olayı. ama baş aktör fena bir herif -simon baker?- değildi. iyi bir oyuncuydu o.

seven tadında da zor bulursun gibi geliyor. orada da oyuncu + ambiyans + bulmaca kurgusu birleşimi bayağı kendine özgü. ama bana benzer duygular veren değişen derecede kısmen alakalı filmler var:

the gift sanırım sam raimi'den,
gothika
insomniac
green mile
the girl with a dragon tattoo - remake fena değil ama aslını tavsiye ederim (man som hatar kvinnor)

bir de nikolaj lie kaas filmleri var, the keeper of lost causes, bir üçlemeden bu diğerlerinin ismini şu an hatırlayamıyorum, yalnız bu üçlemenin hepsinde twistler "revelation" yaşama tadında ilerlemiyor. ama iyiler.

mystic river, the pledge vs...
0
godoşu beklerken
(24.08.17)
www.imdb.com

www.imdb.com

ikincisi devriye polisleri ağırlıklı ama dedektifler de var. her bölüm başka konu. ilki bir sezon tek konu.
0
belirsiz biri
(24.08.17)
Ah nasil unuturum tabi ki the fall.belki de en iyisi bu turun.
0
a r a m i s
(24.08.17)
True detective tadında midnight sun var. Tabi süper manzaralar da ekstrası dizinin.
0
curukturpkokusu
(25.08.17)
(33)

Hayatınızda izediğiniz en iyi konser hangisiydi?

ms brownstone
Dvd, video kaydı vs sormuyorum. Bizzat içinde bulunduğunuz, canlı dinlediğiniz konserleri merak ediyorum. En iyisi hangisiydi şimdiye kadar?
Dvd, video kaydı vs sormuyorum. Bizzat içinde bulunduğunuz, canlı dinlediğiniz konserleri merak ediyorum. En iyisi hangisiydi şimdiye kadar?
0
ms brownstone
(18.08.17)
konser değil ama müzikal tiyatro diyebilirim
phantom of opera
0
basond
(18.08.17)
Massive attack, kurucesme'de.
0
fin
(18.08.17)
kazım koyuncu'nun konseriydi. huzur içinde uyusun.
0
burya
(18.08.17)
James 6 ekim 2011 <3
0
evde liyakat kalmamis
(18.08.17)
Iron Maiden-Rock im Revier, 2016
0
AlsterWasser
(18.08.17)
yildiz ibrahimova konseriydi, 2000lerin basinda.
0
mavicorap
(18.08.17)
izlediğim ve gittiğim her depeche mode konseri diyebilirim.

ayrıca park Orman'daki uriah heep de çok iyiydi.
0
blatta hiberna
(18.08.17)
Accept sonisphere istanbul.
0
steven wilson
(18.08.17)
Rammstein 2010 istanbul
0
eazy
(18.08.17)
Black Sabbath - The End turnesi
0
crown
(18.08.17)
çok konser geçmişim yok ama the prodigy'de hissettiklerimi, yaşadıklarımı bir daha hiçbir konserde yaşayabileceğimi düşünmüyorum açıkçası. tek kelimeyle efsaneviydi bizim için.

www.youtube.com

en iyi arkadaşımla gitmiştim. yabancı olduğumuzu gören ukraynalılar ot ikram etmişti jshfsjk. ben türkiye'de festival ortamında pek bulunmadım ama arkadaşım türkiye'dekilerden çok daha güzel olduğunu söylemişti, o adam bile delirmiş ben ilk kez öyle ortam görüyorum nasıl mutlu olduğumu sen düşün. moshpit'e bile girdik burada ukraynalı ayılarla. çok güzeldi ya. cidden öyle bi şey yaşamadım hayatımda. daha da yaşayamam herhalde. konserden sonra iki gün yataktan çıkamamıştık.

evet sonisphere rammstein'ın bile önüne koydum <3
0
der meister
(18.08.17)
Pentagram 2007 konseri.
0
Fusha
(18.08.17)
Sigur ros 2016 budapeste konseri.
0
kırmızıgözlüağaçkurbağasıyeşili
(18.08.17)
moderat
0
bruceandwayne
(18.08.17)
(bkz: 4 ağustos 2013 roger waters istanbul konseri)
performans olarak zaten bir konserden fazlasıydı, objektif olarak bakınca en iyisi bu.

benim en çok eğlendiğim ve tıpkısının aynısı bir daha olsa, o an tekrar yaşanacak olsa deseler düşünmeden seçeceğim 8 eylül 2012 rhcp istanbul konseri 'dir.
0
Bruce
(18.08.17)
2013 Roger waters konseri. Daha iyisini zor izlerim diye düşünüyorum.
0
synesthesia
(18.08.17)
1993 Metallica İstanbul Konseri/İnönü Stadı.
0
angelus
(19.08.17)
Manu Chao. 19 Nisan 2011, Babylon.
0
saygilarefendim
(19.08.17)
dream theater, 2005.

nekropsi, ikinci albumden hemen sonra.
0
e haliyle
(19.08.17)
Alisamiyende Metallica konseriydi 99 yılı.
0
essoist
(19.08.17)
Hayko Cepkin 2010 Dokuz Eylül Üniversitesi
0
taktikmaktikyokbambambam
(19.08.17)
Teoman - Harbiye
0
isott
(19.08.17)
offspring en mutlu oldugum idi

madonna: en profesyonel idi
levent yüksel: en duygu dolu idi
evanescence: en ruhunu katan idi
mfö: en eğlendiren idi

daha çok gittim de tırtlar da var tabi
0
hopp
(19.08.17)
Manowar - Rock the Nations - 2005
0
nawar
(19.08.17)
prodigy - rock n cock
0
sir gawain
(19.08.17)
ooo hacı, ben de james diicem. keline dokunduğumun tim'i, allaaam, hoff ya. dertlendim şu an çok. hooffff. 2007 radar festival. hagfgh. ne diller döktüydüm forumlarda ingilizlerden ne fuck offlar yemedim. ama derdim ondan değil. james insanı olamadım hala ondan. şarkılarını söylüyorum ama yapamıyorum. yapmama gerek.

ape... youtr father's sins... your mother's mood swings... to perfection. aazıma zıçtın ceyms.
0
godoşu beklerken
(19.08.17)
Wacken 2015 savatage & tso
0
manuel mandalina
(19.08.17)
birden fazla sayacağım; çünkü kimisinde nostalji etkisi var, kimisinde yeniyetmelik, kimisinde konserin entim olma hali. bunlardan sıyırıp en iyiyi seçmekte zorlanıyorum ama bunlardan biridir herhalde:
2002 manu chao (2011'deki de harikaydı)
2002 noir desir
2006 morrissey
2012 pulp
2011 brett anderson

+yer belirtmemişim. hepsi istanbul.
0
misterturist
(19.08.17)
Olum manyak mısınız tabiki de roger waters konseri o konserdeki herkes o gece öldü ve başka bir hayata uyandı.
0
fosforlu cevriye
(19.08.17)
lamb of god konseri.
2008 metallica
0
baldur2
(19.08.17)
erkan oğur, anjelika akbar ve mısırlı ahmet konser salonunun ışıklarinı kapattırıp doğaçlama çalmışlardı. olağanüstüydü.
0
Phoebe
(19.08.17)
faithless istanbul
daft punk kuruçeşme
0
füt
(19.08.17)
Rhcp istanbul konseri.
Organizasyon berbattı ama adamlar sahneye çıkınca her şeyi unutturdular.
0
peggy
(19.08.17)
(13)

Ben var mıyım ?

AlsterWasser
Merhaba,Bu mecrayı saymazsak benim herhangi bir sosyal medya hesabım yok. Instagram, twitter, facebook, snapchat vs gibi paylaşım yapılabilen alanlarda yokum.Günümüz dünyası koşullarında değerlendirirsek ben varım diyebilir miyim?Sizce günümüz dünyasında insanların sosyal medya üzerinden yarattığı i
Merhaba,

Bu mecrayı saymazsak benim herhangi bir sosyal medya hesabım yok.

Instagram, twitter, facebook, snapchat vs gibi paylaşım yapılabilen alanlarda yokum.

Günümüz dünyası koşullarında değerlendirirsek ben varım diyebilir miyim?

Sizce günümüz dünyasında insanların sosyal medya üzerinden yarattığı internet personaları dönüşümsel olarak kendi reel varoluşlarını tanımlayacak bir seviyeye ulaşmadı mı? Hatta, kendi reel varoluşlarından kopup tamamen bağımsız bir fenomen haline gelmedi mi?

Eğer günümüz dünyasında her şey hipergerçek sosyal ilişkiler üzerinden ilerliyorsa ve bu böyle devam edecekse aslında artık ben yokum diyebilir miyim ?

Kendi reel gerçekliğime mi terk edildim ?

---

Not: Sosyal medyaya karşı değilim. Kendi durumumdan hareketle bir düşünce egzersizi olarak sizin görüşlerinizi duymak istedim bu tarz konularda. Teşekkür ederim.
0
AlsterWasser
(18.08.17)
çok garip bir önerme, ben de geçen aylarda tek kalan twitter hesabımı uzayın derinliklerine gönderdim, facebook ve instagramda varım ama yokum, bir süre kendi reel gerçekliğimi denicem. ben tam bunlar çıkmadan önce de genç olan o ara nesilden olduğum için bunlarla beraber daha çok sosyalleşip daha çok eğlendiğimi söyleblirim.
0
sipsiyah
(18.08.17)
Asıl sen varsın.
0
manuel mandalina
(18.08.17)
sosyal çevrene bağlı bu biraz.çok sevdiğim biri vardı, internet üzerinden tanışmıştık, oturduğumuz yerler arabayla 20 dakika mesafede. arada sırada görüşüyorduk ama bu buluşma teklifleri ondan sadece 2 defa gelmişti, birine ben gidemedim birini de ben aramasam iptal ettiğini söylemeyecekti.

ona, onun için sanal bir kisi oldugumu, online isem var, offline isem onun icin var olmadıgımı soylemistim. sahiden de oyle hissettiriyordu.

bu durum, internetten tanısılan bircok insan icin de gecerli sanıyorum.

özet: sanal ortamda alsterwasser diye biri yok.

öte yandan yaşadığın şeyler, ilişkilerin de tamamen gerçek. daha tatmin edici.
0
rahip janick
(18.08.17)
yoksun.
0
Delay Fuze
(18.08.17)
Ben de sosyal medya kullanmıyorum. Var mıyız yok muyuz bilemem ama böyle mutluyum.
0
tuborg yesili
(18.08.17)
yoksun, yallah arabistana. kıvranan ergen hezeyanı.
0
baal
(18.08.17)
@baal

seviyesiz cevabınız için teşekkür ederim.

yalnız arabistana neden gitmem gerektiğini anlamadım. Aydınlatırsanız sevinirim?
0
🌸AlsterWasser
(18.08.17)
varsın. yok olsaydın bu mesajı yazıyor olmazdın.
0
burya
(18.08.17)
Varsın ama yok olma isteğindesin ve bu istek suni bir temellendirme üstüne inşa edilmiş gibi kokuyor.
0
ezkaza
(18.08.17)
Varsınız ve hatta sanırım iyi bir adamsınız.
0
taktikmaktikyokbambambam
(19.08.17)
Sosyal medya olmasa kendi gercekligine terk edilmeyecek miydin?
0
dunal
(19.08.17)
bu soruyu sorduğunuz yerde kaç kişi kullandığınız "hipergerçek" felsefi teriminin ne olduğunu biliyor?

yapmayın allah aşkına. tercihinizi biz yapamayız. çağı da tek başımıza değiştiremeyiz. ne sorduğunuzu bildiğiniz gibi cevabı da buradaki herkesten iyi biliyorsunuz.

tek siz değilsiniz bu durumda olan. sitem mahiyetli soru sorulmasını anlıyorum ancak kırmızı mı mavi mi çok eski bir soru ve neyi seçtiğinizle nereye düşeceğinizi de belirleyemiyorsunuz. aslına bakarsanız, seçeneklerden biri "rağmen" duygusunu barındırıyor. kaldırabileceksen gel, diyor. neyse. hipergerçeklik diyen dediğim her haltı anlar, bence daha fazla bir elaborasyona(hayvan) gerek yok. geçmiş olsun, ne diyim.
0
godoşu beklerken
(19.08.17)
Ben de aynı durumdayım ve bunu bazen sorguluyorum. Örneğin bir arkadaş grubumla otururken aslında ilişkilerin sosyal medya üzerinden yürüdüğünü fark edip kendimi geride kalmış ve hatta onlarin hayatinda o kadar da bulunmayan biri gibi hissedebiliyorum. Ancak insanlarla olan iliskim gerçek hayatla sınırlı kaldığından ve onların örneğin instagram personalarini bilmediğinden mevcut durumun beni daha çok tatmin ettiğini söyleyebilirim.

Kısaca hem varız hem yokuz.
0
rusyalı kozmonot
(22.08.17)
(31)

ne dinliyorsunuz? tam şu anda!

runagain
selda bağcan :)(git:https://www.youtube.com/watch?v=wOWzeKVKpXE )
selda bağcan :)

(git:www.youtube.com )
0
runagain
(15.08.17)
ne zaman gtüme tekme yesem bunu dinlerim, yine dinliyom. güç veriyür. ben de kanatlı hussar olacam, ben de tide'ı çevirecem, ben de güçlü olacam. pes etmeyecem :((

www.youtube.com
0
der meister
(15.08.17)
a perfect circle - annihilation (crucifix cover) - (live stone and echo)
0
rahip janick
(15.08.17)
www.youtube.com

I'm only joking, and I don't believe a thing I've said!
0
tel tokasini duzelten samuray
(15.08.17)
twelfth
(15.08.17)
bruceandwayne
(15.08.17)
Kırmızı balık gölde kıvrıla kıvrıla yüzüyor
0
Lim5
(15.08.17)
tepedeki psychedelic adam
(15.08.17)
eski bir radyo programı dinliyorum. orada da edvard grieg'e ait opus 16 la minör piyano konçertosu'nun berlin filarmoni orkestrası tarafından 1964 yılında icra edilmiş bir kaydı çalınıyor. piyanoda da geza anda var. youtube'da bulamadım, o yüzden ayrıntılayarak anlattım.
0
misterturist
(15.08.17)
Mahallede kavga var onu dinliyorum :):)
0
ofelia
(15.08.17)
tek şarkı söylemeyeyim, şu spotify listesini dinliyorum:

open.spotify.com
0
lily briscoe
(15.08.17)
sakın reddetme-cem karaca
0
denef
(15.08.17)
lesmiserables
(15.08.17)
groove akıyor yine, atmıyım buraya sarmaz sizi.
0
sanrı
(15.08.17)
level 42
0
alperz
(15.08.17)
İşten dönünce albümü başlattım, şu an bu çalıyor.

www.youtube.com
0
chicha
(15.08.17)
kendim söylüyorum.
0
yaren
(15.08.17)
maceraperens
(15.08.17)
Pazara gitmeli çilek almalı bir çocuk şarkısı var ya hani onu dinliyorum, ühühüh.
0
havana
(15.08.17)
dayanamadım, bir tane daha:

a perfect circle - counting bodies like sheep to the rythm of the war drums (hey maşşallah)
0
rahip janick
(15.08.17)
yıldızlar da kayar - tan versiyonunu söylüyorum içimden aynı tan gibi ama hayatta açıp dinlemem
0
nıç
(15.08.17)
sertab erener - aaa:
www.youtube.com
0
m e b
(15.08.17)
sanrı
(15.08.17)
www.youtube.com

( be'lakor - countless skies )
0
godoşu beklerken
(15.08.17)
çok severdim, ama kaç zamandır dinlemiyordum.
bu aralar sardım yine, günde 1-2 kere dinliyorum.

www.youtube.com
0
blatta hiberna
(15.08.17)
Radyodan türkçe rap dinliyorum.
turkrapfm
0
norek
(15.08.17)
kimse bilmez, keşif olsun bizden
www.youtube.com
0
Bruce
(15.08.17)
ubi dubium ibi libertas
(15.08.17)
secrex
(15.08.17)
Hiçbir şey dinlemiyordum duyuru kanıma girdi. Herkesin attığı linkleri açıp dinlemeye çalıştım ama %80i bana çok uzak şeyler çıktı. Vay anam millet neler dinliyor dedirtti.

Lily'nin paylaştığı Spotify listesini dinliyorum. Sarı çizmeli Mehmet ağa ile geçinip gidiyoruz şu an.
0
apartman teyze
(15.08.17)
www.youtube.com Recondite - Capable

@proletarier aller lander vereinigt euch ben baktım herkeş metalçi
0
guitarissimo
(15.08.17)
ben de tarayarak gittim. sırayla bilmeyip merak ettiklerimi dinledim.

ben müzikli şeyleri fave'liyorum genelde. ya anında dönüyorum, ya sonra.

sanıyorum parça ismi ve grubu-kişiyi yazarsak o dediğin biraz daha az olur. dönüp edit yapıcam şimdi ben. ya eskiden öyle yapıyordum ama üşenmeye başladıydım.
0
godoşu beklerken
(15.08.17)
(6)

japonca öğrenmek - hiragana

ejderha kuyrugunun ucunda yanan ates
japonca öğreniyorum ve hiragana'nın sonuna geldim. hiraganayla yazılmış bir kelimenin okunuşunu heceleyerek çıkarabilecek seviyedeyim. aldığım online derste katakana'ya geçiyor ama ben biraz ara verip hiragana'yı iyice öğrendikten sonra katakana'ya başlamayı düşünüyorum.bu aşamada hiraganayla yazılm
japonca öğreniyorum ve hiragana'nın sonuna geldim. hiraganayla yazılmış bir kelimenin okunuşunu heceleyerek çıkarabilecek seviyedeyim. aldığım online derste katakana'ya geçiyor ama ben biraz ara verip hiragana'yı iyice öğrendikten sonra katakana'ya başlamayı düşünüyorum.

bu aşamada hiraganayla yazılmış yazılar arıyorum. japonca anime, manga, kısa hikayeler vs. hepsi olur ama önemli hususu sadece hiragana kullanılması. anime, manga gibi japon kültürüne biraz uzak olduğum için hiç bilgim yok o konularda. sadece hiragana ile yazılmış bir şeyler bulabilir miyim yoksa hele soluklan yeğenim, katakana olmadan o işler olmaz mı dersiniz ?

senpai'lerimden yardım beklemekteyim.
0
ejderha kuyrugunun ucunda yanan ates
(06.08.17)
www3.nhk.or.jp

Okuduğunu anlamazsın belki de her kanjinin üstünde hiragana okunuşlar yazıyor. Katakanaya da başla. ikisini ayı anda yürütürsün. Bazı seslerin hiragana ve katakanaları benzeşiyor zaten. Katakana sürekli karşına çıkan bi şey olmayacağı için çok ağır kastırmazsan zaten hep yavaş okursun (4 yıldır hala yanlış okuduğum ya da yavaş okuduğum oluyor). Hiragana hızlı gelişir. Öyle önden halledeyim filan demeden de hızlanır zaten. Bi de basit kelimeler için sözlük açıp okuyabilirsin. Kanjilere göz aşinalığı da olur. Aha bu da sözlük jisho.org

Şu da oyun gibi bi şey www.csus.edu

Drag and drop kısmında karışık haldeki hiragana/katakanaları doğru yere yerleştiriyosun. Timer da var.
0
kozmosta bir nokta
(06.08.17)
ya hiç üzerime vazife değil, bilgimden de emin değilim, ancak daha geçenlerde japonca ile ilgili bir youtube videosunda japoncada neredeyse her yazılı eserde hiragana, katakana ve kanjinin beraber kullanıldığından bahsediliyordu ve japoncayı zor yapanın bu olduğu belirtiliyordu.

manga forumlarında bu soru sorulmuş ve kanji üzerinde "furigana" olanlar en çok shounen mangalardan çıkar demiş mesela iki kişi.

salt hiragana için çocuk mangalarına bakın falan demişler.

hiragana-only manga veya mangas with hiragana falan diye aratırsanız bir şeyler çıkıyor.

yani sadece hiraganayla yazılı bir şey bulmakta çok zorlanabilirsiniz.
0
godoşu beklerken
(06.08.17)
Bu arada elle yazmayı da öğreniyosan çizim sırası önceliği vs ile ilgili araştırıp öyle yazmaya çalış. Çizim sırası mantığını kavradığında kanji yazımı da kolaylaşır, telefon uygulamalarında çizerek kanji arama olayını filan da daha rahat yaparsın. Daha estetik duruyor hem sırasına göre yazınca.
0
kozmosta bir nokta
(06.08.17)
online kursta hoca çizimini de gösteriyor ama açıkcası çizim sırasına pek dikkat etmiyorum. çizim sırası gerçekten çok önemli mi ?

kanji şimdilik çok uzak duruyor bana, hiç bakmadım ve en ufak bilgim yok desem yeridir. kana'yı iyice öğrenince japon veya benim gibi japoncayı sonradan öğrenen birisiyle yazışmayı düşünüyorum. sadece kana kullanarak yazsam anlamaz mı elin japonu ? kanji olmadan japonca olmaz mı ?
0
🌸ejderha kuyrugunun ucunda yanan ates
(06.08.17)
Çizim sırasını bilince el yazısını okumak daha kolay oluyor. Sonra kanji öğrenirken değeri daha da artıyor; kozmosta bir nokta'nın dediği gibi sözlükte kelime bulmak, bir kanjinin kaç çizgili olduğunu anlamak kolaylaşır.

Kana'yı iyice öğrenmenin o kadar da zor olduğu kanaatinde değilim, bence çok kısa sürede bunu öğrenip kanjilere geçebilirsiniz. Sadece kana kullanarak yazışarak anlaşmak bana zor görünüyor. Çünkü Japonca'da eşsesli kelimeler çok fazla, kanji olmayınca insanın kafası karışabiliyor. Ayrıca kelimelerin arasında boşluk olmadığı için sırf kana ile yazılmış bir cümleyi anlamak pek kolay değil. Ben çok Japonca bildiğimi iddia edemem ama bana bile sırf kana ile yazılmış cümle görünce fenalık geliyor, nefes almak için gözlerim kanji arıyor. Kanji olmadan Japonca olmaz maalesef :( Youtube'da NativLang ve Langfocus'un bu konudaki videolarını şiddetle öneririm.
0
wish i could find a way to disappear
(07.08.17)
Gramer ve kelime bilgisine ne kadar hakimsin bilemiyorum ama kanji olmadan japonca olmaz. Sonradan japonca öğrenmiş birini geçtim bi japon için bile sadece kana olan bi cümleyi okumak işkence gibi oluyor. Karşı taraftan da sadece kana kullanmasını her zaman bekleyemezsin. Onu geçtim kanji olmadığında anlamı da tam olarak ifade edemez/anlayamazsın çünkü aynı okunuşa sahip bir sürü kelime var.

Çizim sırası önemli çünkü çizim sırasının da bi mantığı var. Eskiden sadece fırça ve mürekkeple yazıldığı için kağıt üzerinde kolayca yazılabilsin diye oluşmuş çizim sırası kuralları. Olur da bi gün kaligrafi yapacak olsan çizim sırasına uymadan yapamazsın. Kaligrafi yapmayacak olsan dahi kalem kullanırken daha pratik daha hızlı ve estetik yazmanı sağlar. Sözlükte kelime bulman da kolaylaşır. Elini yanlış alıştırırsan düzelmesi çok zor olur. 
Kana kolaydır da asıl iş kanjide. Deliler gibi konuşuyor ol, kanji okuyamıyor ol, çok eksiklik yaşarsın. Ola ki Japonya'ya geldin, hayatını çok kısıtlar. Biriyle yazışayım desen yine kısıtlar. Gelişmeni de engeller.

www.facebook.com

Şu gruba girebilirsin. Baya faydası olur. Grubun yöneticisiyle Yoshikai-san ile de görüşmüşlüğüm var. Japonca eğitmeni bi japon kendisi. Grubu nerden buldun diye sorarlarsa ismini bilmediğim şu an Japonya'da olan bi kız dersin ldfkdg.
0
kozmosta bir nokta
(07.08.17)
(8)

darbe günü atm'lere/marketlere koşanlar ???

vizdilva
darbe günü atm'lere para çekmeye veya marketlere erzak almaya koşmanın neresi yanlış? ihanet anlamına mı geliyor, çıkarcılık mı? sonuçta marketleri yağmalamaya değil kendisinin ve/veya ailesinin zorda kalmaması için gıda vs. almaya gidiyor. bankalar vs de muhtemelen el konulacağı vs nedeniyle kendin
darbe günü atm'lere para çekmeye veya marketlere erzak almaya koşmanın neresi yanlış? ihanet anlamına mı geliyor, çıkarcılık mı? sonuçta marketleri yağmalamaya değil kendisinin ve/veya ailesinin zorda kalmaması için gıda vs. almaya gidiyor. bankalar vs de muhtemelen el konulacağı vs nedeniyle kendine ait parayı almak için atm'ye gidiyor giden, soygun yapmaya değil. benim bilmediğim bir negatif tarafı mı var? yoksa yapılan şeyden çok yapılmayan şeylere mi vurgu yapılıyor bu sözlerle? yani "atm'ye-markete koşanlar" derken "tankların vs önüne çıkmayanlar" mı denmek isteniyor?

not: atm'ye de, markete de gitmedim,
ne bankada param var, ne de mahallenin üstünde alçak geçiş yapan jetlerin seslerini duymazdan gelip sokağa çıkmayı düşündüm.
0
vizdilva
(16.07.17)
biz bira-sigara almaya gittik bi tek. sokakta öyle izdiham falan yoktu. ama gidilebilir de yani tedbir bu sonuçta. çok saçma bir argüman.
0
cekilmis gayfe
(16.07.17)
Burada devlet birey olmanızı değil vatanı kanınızla sulamanızı bekliyor.
0
dunal
(16.07.17)
kişisel olarak kendi canımın sağlığı; bayrak, vatan, devlet, ezan vb. her şeyden daha kıymetli.
0
doxanikee
(16.07.17)
Sen bunu söyleyenleri mi ciddiye alıyorsun allah aşkına? Ben markete ve atm'ye gittim. Popomla gülüp geçiyorum. Belli bi topluluk köprüde toplanıp kendini yaraladı sonra da milli bayram ilan edildi benim gözümde senaryo bu yani.. vatan sevgim kabardı gerçekten. Komik yahu!
0
powerpufgirl
(16.07.17)
Gidip darbeye karsi duracaklarina, durumu kabullenip kendi dertlerine dusmelerine kiziyorlar.
0
cikmaz sokaktan cikagelen cocuk
(16.07.17)
@want2die artı bir. (klavyemin artı tuşunu elektrik süpürgesi yedi)

o gün ben de evin faturalarını yatırmıştım ve bize göre yüklü bir miktardı. keşke yatırmasaydım demiştim ben de.

iki paket sigara alıp eve döndüm. insanlar fırın, bakkal ve atm'lerin önünde kuyruktu. çekecek param olsa ben de çekerdim. ve bekar, bir başına olmasam ben de yiyecek içecek falan almaya çalışırdım.

hafif alkollü çıktığım ufak gezintiden sonra, dönüşte bir çay evinde oturup darbeyi(!) izledim. darbeyi canlı yayınla izliyorsun!

yazık o hayatını kaybeden 249 kişiye, yaralanan iki binin üzerindeki kişiye...

bu çağda bize böyle bir saçmalığı yaşatanlardan hesap sorulacağı günü iple çekiyorum.
0
runagain
(16.07.17)
sokakta vatanı korumak yerine kendini kurtardın diye vatan haini ilan ediyorlar kendilerince
0
gazozailacatmauzmani
(16.07.17)
ya bu edebiyatları ciddiye almak için uygun yer burası mı cidden?

darbe girişimini emekli subaylar ve ordu içerisindeki atatürkçüler engelledi zaten. ortaya yatanlar değil. yatanlar var, ancak başarı onların değil. (aksi gibi yansıtılması ayrı mevzu)

siyah-beyaz takılanlar ayakta kalmanın bireysel ve toplumsal olarak ele alındığında giriftleştiği anlaşılan alakasını anlamaz.

ergenekon zart zurt diye zamanında hapse atılan, yıllar sonra da tahliye olan adamlar, tank vs nasıl çalışır bildiklerinden köprüye gidip efektif mücadele edebildiler.

sıradan halk aslında ölmekten veya kaçmaktan başka hiçbir halt yiyemedi. dolasyısıyla sizin ne yapıyor olduğunuzun, ülke içindeyseniz ve öyle olmaya devam edecekseniz, önemi falan yok.

adamlar başkalarının feragatine korsan gibi kondular, hepsi bu.

yoksa insanların korkuyla giriştikleri eylemler falan doğal.

darbe günü x bir yere koşmak abes bir olay değil. ne için koştuğunuz abes olabilir. meclisteki muhalefetin bile satılık olduğu bu ülkede siz kendinize önden koltuk ayarlayanlardan(örnek emrullah uslu veya cengiz çandar veya mustafa akyol vs) değilseniz, sizin yaptığınız hiçbir şey, kim neyi nasıl sömürürse sömürsün, bağlayıcı değildir. yaptığınız şey bağlayıcı değilse, kimse size ve eylemlerine dikkat etmeye tenezzül etmez. (yani sizin şüphe uyandırmak için bir patern sergilemeniz gerekiyor, kozmik oda bilgisi karşılığında avrupa ülkelerinden vatandaşlık alan iğrençler dikkate şayan, bu durumda)
0
godoşu beklerken
(16.07.17)
(7)

Bir kedi niye sürekli miyavlar?

yaren
SelamEvin üç kedisinden biri, bana ait olan (ve bunu da bilen) kedim Bahti, ara ara sebepsizce miyavlıyor ama uzaktan beni çağırır gibi, sanki evde çok yalnız kalmış gibi... hepimiz de evdeyiz yani, sıkıntı yok. Maması suyu var kumu iyi. Hasta da değil. Kuyruk da sürekli küçük ve hızlı salınımlarla
Selam

Evin üç kedisinden biri, bana ait olan (ve bunu da bilen) kedim Bahti, ara ara sebepsizce miyavlıyor ama uzaktan beni çağırır gibi, sanki evde çok yalnız kalmış gibi... hepimiz de evdeyiz yani, sıkıntı yok. Maması suyu var kumu iyi. Hasta da değil. Kuyruk da sürekli küçük ve hızlı salınımlarla sallanıyor...

Bu kedi niye böyle yapıyor? Kucağıma alıyorum, pek oyalanmayıp yere inip uzaklaşıp yine bağırıyor. Sesleniyorum iki dk susup yine başlıyor. Oyun desek evde 3 kediler, gayet güzel oynuyolar. Sebebi ne olabilir??
0
yaren
(11.07.17)
Kısırlaştırılmış mı? Çifteşme döneminde sürekli miyavlıyorlar.
0
peggy
(11.07.17)
kedilerin de insanlar gibi farklı farklı karekterleri var .bende 2 tane var birinin sesi çıkmaz biri hiç susmaz .şımarık ben eve girince başlıyor mızıklanmaya arada unutup gidip kendi kendine takılıyor bir anda aklına geliyorum herhalde bağıra bağıra beni arıyor dolaşıyor.
aslında bu çok tatlı değil mi ? ben bayılıyorum onun şımarık nazlı hallerine .
0
devilone
(11.07.17)
iletişim kurmaya çalışıyor herhalde. benimki de susmuyor. evet farklı kararkterleri var, benimki çenesi düşük, filtresiz bi yaşlı kadın karakterli. belki sizinki de öyledir. gençliğinde öyle olmasa da sonradan çenesi düşenler filan gibi.
0
neynep
(11.07.17)
@peggy

Kısır kısır.

Bu arkadaşı çok şımarttıydım ben haklısınız. İlk aldığımızda çok hastaydı ölümden zor kurtuldu. Manevi destek de olayım diye onu çoook koynumda gezdirdim onunla çoook konuştum çoook sevgi gösterdim. Belki onun şımarıklığı... :)
0
🌸yaren
(11.07.17)
Şımarıklıktır bence de öyleyse..

Yirim:D
0
peggy
(11.07.17)
koynunda gezdirdiysen yerde geçirilen her vakit bahti için artık kayıp vakit demektir :)

şimdi iletişim için özellikle sesi kullanan kedi türleri var. yani mesela siyamlar için yabancı siteler "vocal cat" diyor. atıyorum, kimisi sırtını kaşıyasın diye patisiyle elini çekiştirirken bunlar "miyav"ı tercih ediyor. bu durum sadece türler arası kıyaslamada fark edilen bir şey değil, herhangi bir türün içindeki kedilerde de bireysel farklılıklar mevcut, diye biliyorum.

yani bahti hem sabah akşam sevişmek, öpücükleşmek isteyen hem de sesli bir eleman olabilir :) sen yine veterinerine sor, istersen. çok başka şeyler çıkmasın sonra.
0
godoşu beklerken
(11.07.17)
@godoşu beklerken

Bilmiyom. Veterinere gidebilsek daha neler olcak da... :) ama evet hem gayet sesli hem de bol sevişken öpüşken bi oğlan bu :)
0
🌸yaren
(11.07.17)
(9)

Sol ayak bileğinden gelen çıt çıt sesi.

klasist
Çok uzun bir süredir sol ayak bileğimden çıt çıt sesleri geliyor arkadaşlar. Doktora gittim röntgen çekildi bi hasar olmadığı bazen bu durumun olabileceği söylenip birkaç egzersiz ve sporcuların kullandığı bir ilaç verildi. Spor yapan biriyim. Doktorun verdiği egzersizleri yapmadım ilacı da kullanma
Çok uzun bir süredir sol ayak bileğimden çıt çıt sesleri geliyor arkadaşlar. Doktora gittim röntgen çekildi bi hasar olmadığı bazen bu durumun olabileceği söylenip birkaç egzersiz ve sporcuların kullandığı bir ilaç verildi. Spor yapan biriyim. Doktorun verdiği egzersizleri yapmadım ilacı da kullanmadım. İnandırıcı gelmedi.

Şimdi buradaki doktor arkadaşlara soruyorum. Ya da bu durumu yaşayıp atlatmış olanlara. Mütematiyen bu ses var. Bu durumu nasıl düzeltebilirim? Nedeni ve çözümünü çok merak ediyorum.
0
klasist
(09.07.17)
bende de var. yururken kosarken surekli geliyor ses. senelerdir...
0
alperz
(09.07.17)
Sesimizi duyan olur umarım :)
0
🌸klasist
(09.07.17)
Merhaba, kulübe hoş geldin :)

Bende liseden beri var bu bela ve kaç farklı branşta kaç doktora gittim hepsi de ağrı vs. yoksa yapabileceğimiz bir şey yok, çok istiyorsan kas gevşetici yazayım dedi.

Aksi gibi koşmayı da bisiklet sürmeyi de çok seviyorum ve onunla yaşamaya alıştım artık. Yanımdakiler rahatsız oluyor bazen ona da ben bir şey yapamıyorum :)
0
chicha
(10.07.17)
33 yaşındayım kendimi bildim bileli sağ ayak bileğimden her adımda çıt sesi gelir. çok sessiz yerlerde yan basıyorım ses gelmiyo :) Doktora gitmedim.
0
Son Müzakereci
(10.07.17)
bende de var :)) hatta az önce bunu konuşuyorduk, şaşırdım.
Doktora gitmedim.
0
coca cola
(10.07.17)
Ben tekrar bi doktora gitmeyi düşünüyorum. O da egzersiz verip sporcuların kullandığı ilaçtan yazarsa bu sefer inanıp uygulayacağım:) Çok ilginç kesin bir problem var ve net bişey söylenemiyor. Vücudun uyarısıdır çıkan bu ses. Boş yere ses mi çıkar. Net cevap alamadığım için sinirlenmiştim içimden doktora :)
0
🌸klasist
(10.07.17)
Eklem sıvınız azalmış olabilir. Bol su için. Verilen ilaçları da kullanın mutlaka.
0
glutamin
(10.07.17)
sese eşlik eden ağrı ya da acı yoksa dert etme.
15 yıllık eklem hastasıyım.
0
manuel mandalina
(10.07.17)
atmıyorsam, yamulmuyorsam vs gibi üzerimden sorumluluk ataraktan yazayım;

bu, anladığım kadarıyla, genelde kireçlenmeye, kireçlenme de eklem sıvısının çoktan azalmış olmasına işaret. başlangıç aşaması yani, yıllar sonra hareket kısıtları oluşabilir.


yumurta kabuğu, çınar yaprağı zart zurt kürler var bunun için, ancak ayrıntıları bilmiyorum. ibrahim saraçoğlu ve mehmet müderrisoğlu (sırayla kimyager ve farmakolog) önerileri bunlar. ibrahim'inkini uygulayıp her gün çınar yaprağına teşekkür edeni var ancak bunun etkili olması için halihazırda kireçlenmenin başlamış olması gerekiyor diye biliyorum. kullanım esnasında ilgili bölgede ağrı olmasının iyiye delalet olduğunu hatırlıyorum - o bölgedeki kemik deformasyonu haricindeki ekstra oluşumları çözüyor, gibisinden bir açıklaması vardı.

doktorlar geri göndermiş diye yazayım dedim. bütün bitki kürleri tıraştır diye düşünmenin bir tür fazla-okumuş-cehaleti olduğunu düşünüyorum ayrıca, o nedenle beis görmedim cevaplamakta, iyi günner, sağlıklı eklemler.
0
godoşu beklerken
(10.07.17)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.