biz tüm evi o şekilde hallettik, bizde bizden önce evlenen arkadaşların yorumuna güvenerek o işi yaptık.

neden bunu yaptık bir kaç maddeyle açıklayayim
1. sade ev malzemesi bulmak zor sade derken orasından püskül olmayan sağından taş çıkmayan gibi var olanlar ya çok çok kötü yada çok pahalı ikea iyi geldi.

2. biz çok kısa zamanda karar verip evlendik (cidden) ve bir çok mobilyacı bize 15-20 günlerden bahsetti ürünlerin teslimine 3 arkadaş gidip tüm evi aldık 1 tam günü harcayarak kurdu (şarjlı matkap önemli onu sevin)

3. üstediğimiz yapıda koltuk ikeada vardı

4. istediğimiz gibi masa sandalye takımı en uygun ikeadaydı.

5 ve en önemlilerinden evin bir çok ürününü aynı renk aynı yapıda ürün şekilde aldık ve ihtiyacımız olan miktarda aldık ama atıyorum 5 ay sonra dolap ufak gelirse hiç görüntü kiriliği olmadan büyütme imkanı olması baya çekti bizi.

birde 1000tl 100 tl hediye çeki tüm evi aldığınız zaman tüm ıvır zıvır sayılan malzemeleri almaya yetiyor insana beleş gibi geliyor (evet biliyorum aslında gelmiyor)

kısacası bizden önce evlenen yakın arkadaşlarımız bunu yaptı bizde yaptık şu anda herkes memun durumundan öneririm.

ben evli değilim ama istanbula taşınırken bütün evi ikeadan aldım
ben de çok memnunum
hem varaklı takımlar yok ikeada hem de rahat ve kullanışlı :)
hem de nerdeyse 3 sene oldu hala baya sağlamlar.

Ben mobilyanın vs evladiyelik olması gerektiğini düşünmeyen bir insan olarak evimdeki yatak (döşek yani) hariç her şeyi İkea'dan aldım. Neticede işimiz değişiyor, evimiz değişiyor, o mobilyalar da değişebilir diye bakıyorum. Aldığım koltuktan da çok memnunum, yatak mobilyasından da, ufak dekoratif şeylerden de, kitaplıktan da.

Yatak rahatlığı çok önemli, neticede kötü uyku insanın moralini, çalışma performansını vs her şeyi etkiliyor. Bana bu düşünceyle ikeadaki yataklar fiyat performans açısından olumsuz geldi. Bellona'dan yatak aldım. Çok da iyi oldu.

Ayrıca tencere- tava da sağlık açısından önemli detaylar olduğundan bence onları da kaliteli, ne olduğu bilinen bir mağazadan, markadan almalarını tavsiye ederim.

Hediye çeki kısmına da katılıyorum, benim birkaç bin liralık alışverişim oldu sadece, 200 liralık herhangi bir koşulu olmayan hediye çeki verdiler. Onunla da ıvır zıvırları aldım.

beğeniyolarsa neden olmasın, sonuçta oturacak olan onlar.

ama bence ikeadan daha uygun fiyata daha kaliteli ürün alabilirler. böyle marka olmayan ama gerçekten kaliteli ürün yapan yerler var, öyle yerler bulup bakabilirler ama yapım aşaması 1 ay kadar sürer.

Malzeme kalitesi bakımından kelebekten falan iyi olur. Görüntü olarak da iyi olur.

El becerisi yoksa montajı zorlayabilir. Bir de modeller çok bilindik olduğu için ev öğrenci evi gibi durabilir.

Bir alternatif de iyi bir marangoz bulup pazarlık yapmak olabilir.

Her halukarda tavsiyem eşya adedini ve tasarımlarını olabildiğince sade tutmaları. Evleri ağzına kadar mobilya doldurmaya gerek yok.

Bu biraz tarz meselesi. İkeadaki mobilyaların tarzını dışarıda bulmak pek mümkün olmuyor. Bir de koltuk vs. açısından kılıfları yikanabilen ve değiştirilebilen modellerin olması ayrı bir cazibe oluşturuyor. Mesela ektorplar gayet sağlam ve rahat koltuklar. Kılıflar yıkanabiliyor ve değiştirilebiliyor.
Ucuz etin yahnisi, ikeada da yavan oluyor. Ucuza kaçmamak lazım. Ama bana göre, fiyat ortalamaları diğer markalardan çok pahalı değil kalite vs.yi göz önüne alınca.
Bakılması gereken, kullanım amacına ve zevke uygunluk. Bunlara dikkat edilirse, ikeadan pek ala bütün ev düzülebilir, çok da zarar edilmez, kanaatimce.
Tabi, nakliye ve montaj işi biraz can sıkıyor ve ek masrafa sebep oluyor, bunu da hesaplamak lazım.

bizim de tüm ev ikea. tavan lambasından kitaplıktaki kutusuna hatta havlusuna kadar. daha önceleri bekar evinde de ikea kullandım ve haliyle en ucuz ürünlerdi hep. ucuz segmentteki ürünleri bir iki seneden sonra dağılmaya başlıyor ama orta-üst segmenttekilerde hiçbir sorun yaşamazlar.

istikbal, bellona, yataş vs. mobilyaları ikea'nın minimal tarzına alışınca çok kro geliyor. almayı bırak, tahammül bile edemiyorum öyle evlere. özetle ikea iyidir.

bununa ilgili şunu yazmıştım zamanında:
eksisozluk.com

çoook teşekkürler, yahu benim bile evlenesimi getirdiniz bea! (dur bizim sevgilitoşkoya diyim ailksdaidka) ama cidden, kızla şimdi bakıyoruz, çoğu marka yeni gelin evleri facebook sayfası gibi, zaten o sayfa da komple çingene pembesi kelebekle dolu :D eğer pembe yoksa da altın varak var :( gerçi bir-iki yerde hoş mobilyalar vardı, enza'da bir koltuk takımı beğendi misal, ama ikea'daki fiyattan 2000 tl daha pahalıya geliyor.

bir de şu aralar ikea'da gidip yerinden alırsanız yatak odası ve oturma odasını taşıma ve montaj bedava oluyormuş, bu da ilgi çekici cidden. biz de mesela fi tarihinde bir banyo dolabı almıştık ama herşeyini kendimiz yapmıştık, taşıma-montaj vs. işin içine taşıma girince benim babam ifrit kesiliyor misal :D babamın o tepkisinden beridir ikea'dan korkuyordum ama bunlar bedava ise bu da bir tercih sebebi tabi.

anlattığın insanların tarzına bakarak naçizane önerimi şuraya koyayım.

koltuk, karyola, avize, yemek masası, dolap, tv ünitesi gibi ihtiyaçları için sahibinden'de ve letgo'da ikinci el ürünlere bakabilirler. arama kısmına "ikea" yazıp ikinci el ürünleri işaretlemelerini öneririm. ikea olmayanlar genelde garip garip şeyler oluyor. tabi güvenip bildikleri diğer markaların da adını yazıp aratabilirler.

ben geçen aylarda bir koltuk aldım, ikea'da 2800 liraya satılıyordu, ben 600 liraya aldım. ev arkadaşım karyola, yatak ve dolap aldı. sıfır alsa hepsine toplamda 2250 lira ödemesi gerekecekti, 400küsür liraya halletti. ürünler de gerçekten çok temiz kullanılmış, sıfırdan bir farkları yok. birçok insan evini boşaltırken, başka bir şehire taşınırken vs eşyalarını üç kuruşa bırakıyor sırf elden çıkarabilmek için. biz de öyle insanlardan aldık bu eşyaları.

üstelik mağaza mağaza gezmelerine gerek de kalmaz, bilgisayar başında oturdukları yerden hallederler alışverişlerini. bir de hazır kurulmuş ürünler olduğu için kurmakla da uğraşmazlar.

not. ikinci bir arama yöntemi olarak, örneğin ikea'deaki "malm" model yatağı beğendilerse ikinci el eşya satan sitelerde arama kutucuğuna "malm" yazarak arattıklarında tam istedikleri modelleri bulabilirler.

Ben her seyin tek yerden alinmasina karsiyim, magazada oturuyor hissi geliyor bana, genel olarak yasanilan evin biraz kisisellestirilmesinden yanayim. "Bi anda gideyim de bitsin hepsi hemen" olmamali bence.

Ha benim yatagim, bazam, yatak odamdaki sifonyer ve komidin ikea. Ama yatak odamdaki masam, sandalyem ve koltugum ikea degil.
Zaten ikea nin da farkli serileri, malm ve brimnes.

Bir de ayakkabiligim ikea.
Misafir odamda baza ikea, dolap ve sifonyer baska bi marka.

Salonumda 1 tane ikea sey yok. Genel olarak begendigim ikea koltuk yoktu cunku. Ikincisi begendigim 1-2 modeli (kotunun iyisi) avusturya'da bile ust fiyat gibi oluyordu, daha dogrusu diger markalardan begendigim koltuklarla ayni paraya ya da bir tik daha pahaliya geliyordu (avrupanin en ucuzu denir ya, degil iste arastirmak lazim)

Banyom tamamen ikea, lavabo, lavabo alti ve dolap, cunku cekmece dizayni ve lavabo hosuma gitmisti, yine ikeadan begebdigim ayna da uyuyordu.

Ben de evladiyelik olsun diye dusunenlerden degilim ve ikeayi da cok severim ama tum evi ikeadan dosemek cok gereksiz.
Tavsiyem kendi evlerinde kolaya/tembellige kacmasinlar, turkiyede cok iyi mobilyacilar var. (kro olanlar da cok ama genel olarak dunya trendlerini takip eden de cok! Biraz arastirmayla, masko vb gezmekle bulurlar.) ve insan kendi evi icin vakit ayirsin biraz.

En sonunda bakar, yoktur istedigi gibi bir sey ya da hakikaten ikeayla arasinda dev fiyat farki vardir, o zaman ikea katalogu gibi doseyebilir evini tabi :D

tarz meselesi +1

bana da ikea evi cok prototip geliyor. artik ezberledim cogu urununu. her gittigim evde en az 3-5 ikea parcasi goruyorum. cirkin degil ama cok sik gormek fazlasiyla baydi beni. bir zamanlar tum evlerde kelebek mobilyanin takimlari olurdu. simdi ikea var.

ikeanin alternatifi varakli ayna, puskullu koltuk demek degil. eger evlerine ozeniyorlarsa, zamanlari da varsa alinacak her esya icin daha saglam ve daha ucuz alternative kesinlikle var.

biz de yatak odası takımını ve salonu (koltuk hariç) ve mutfak masasını ikeadan aldık. bunun en büyük etkisi diğer mağazaların ürünlerinin tarzını beğenmememiz beğendikleirmizin de (mesela classi) hayvan gibi pahalı olmasıydı. 1 yılı geçti, çok memnunuz. hem kullanış açısından iyi (mesela ikeanın şifonyerlerinin çekmeceleri derinken enza'nınkiler onun 3te 1i derinliğinde hep sığ idi).

sade ve minimalist insanlarsa bence çok memnun kalırlar.

Bizim temel mobilyalar için ikeayı terci etme sebebimiz evimiz küçük olduğu için, bize güzel alternatifler sunmasıydı.
Mesela altı sandıklı kanepe, çekmeceli yatak, yemek masası olarak da kullandığımız raflı mutfak adası vs. Bunlar kurtardı bizi mesela.
Malzemesine göre değişiyor düşük-yüksek fiyat olayı; meşe ağacından masa vs sunta masa.
İkeanın düşük kaliteli malları çok uzun ömürlü olmasa da yine de idare ediyor, öğrencilik dönemimde kullandım. Eşimin yine bekar döneminde kullandığı 6-7 senelik ucuz ikea dolap şu an ıvır zıvır dolabı olarak hala iş görüyor, 2 kere taşınmaya rağmen.

ikea nın konsepti artık çok bilindik. sıradan görünecek hep. ayrıca ürünleri kaliteli değil. bence az ürün alarak evi geniş tutmak daha mantıklı. mesela, büyük bir köşe koltuk ya da 3+1+1 koltuk yerine sadece bir üçlü koltuk ortaya sehpa üstüne güzel bir lamba daha iyi.

Evdeki mobilya ıvır zıvır vs. %70 i IKEA. Hem kolay, hem de sağı solu kırılsa çatlasa ağlamazsın, hem fiyatından hem de yedek parça desteği var gider alır yenisiyle değiştirirsin. Gayet keyifle kullanıyorum, sadece dolap vs. ürünlerde kapak takarken yamuk olmaması için biraz yetenekli olman lazım, onun dışında rahatlıkla tavsiye edebilirim.

ben büyük çoğunu ikeadan düzdüm eşimle. ıvır zıvırları da zevkimize göre sağdan soldan topladık. çok muyluyum.

ev çok ucuza çıktı ve çok ama çok güzel gözüküyor.

İkeada sunta olanlar ucuz ve dağılmaya müsait. Oturduğu evden taşınana kadar idare eder. Sonra taşınmaya dayanamaz atarlar. Biz sade olsun kaliteli olsun bilmem ne ağacı olsun diye düşündüğümüz için mobilyacıya yaptırdık ama çok çok pahalıya geldi. İkeayla şu anda günü kurtarırlar ileride maddi durum rahatlayınca iyisini yaptırırlar isterlerse.

En temizi ikea. Bazı şeyler gereksiz pahalı onları başka yerden alabilirsiniz ama koltukları karyolaları gardropları sandalyeleri efsane. Ev tekstili tırt. Sehpalar biraz pahalı. Kullandıkları seramiklerin kalitesi kötü. Kütahya ya da güral almanızı öneririm. Sonraaaa bence iyi ya ikea. En iyi hatta. Gidip tepehomedan 20.00ü liraya da koltuk alabilirsiniz ama başka kalite o ikea başka.

3te 1ini verdim.

20de 1'ini verdim. daha fazlasina gerek yok.

Telefonla ne yaptığın önemli. Eğer standart bir kullanıcı olarak alıyorsan gerçekten çok pahalı bir telefona gerek yok, max 1000 küsür liraya müthiş telefonlar var. Ama iş gereği kullanıyorsan maaşının iki üç katını bile verirsin gerekirse.

Maksimum %40'ı. O paraya da zaten flagship alınıyor

1/3 ünü veririm ve en az 4 sene kullanmayı umarım.

En son ne çıktıysa onu alır bozulana kadar kullanır sonra yine en son çıkanı alırım. Şimdi note 5 var bundan önce iphone 5 i kapanana kadar yıllarca kullandım. Note 5 bozulunca da artık note 10 falan alırım.

Maaşımla bir oran kurmam ben. 3000 TLden fazla telefon ne yapıyor olursa olsun vermezdim.

Yüzde 25 kadar.

yarısını verdim ve şu an 2.5 yıldır kullanıyorum. 1.5 sene falan daha götürür gibime geliyor.

Yakın vakitte 1/3 verdim.

Maaş oranı yapmam. 100k bile maaş alsam bi telefona 5k para vermekte bir mana görmüyorum. Son aldığım telefon maaşımın %70’i falandı, ama maaşım o zaman şimdikine göre çok düşüktü. Şimdi %70’ini vermem mesela, niye vereyim ki. Telefon alt tarafı.

ya milletin maaşlar 10k dan aşağı değil ya da bu ayfonları kim kullanıyor hacı

aylık maaşımın beşte birinden fazlasını vermem. alacağım vep telefonunun fiyatı aylık net kazancımın %20'sini geçmemeli.

gümrük ücretini ptt teslimat sırasında alabiliyor artık.

Neye dayanarak uygulaniyor bu vergi yani 50 dolarlık alsam kaç lira vergisi cikacak

AliExpress satıcıya mesaj atın değerini düşük yazsın, satıcıların çoğu siz demeden 10 20 dolar yazıp geçiyor zaten. Verginin bi oranı vardı nette yazıyor olması lazım, en kötü ihtimal ilk cevapta denildiği gibi ptt teslimat sırasında sizden tahsil eder.

yanında biri olsun öyle geç. dersi boşver artık.

Yoğun saatlerde çıkma bence. Gece 1-2 gibi yollar boşken çıkman daha sağlıklı olabilir. Hem stres yapmazsın.

Keşmekeşin nispeten az olduğu saatlere (sabah vb) denk getirmeye çalışırdım eğer çıkacaksam ben olsam.

Levent, Mecidiyeköy vb özellikle haftaiçi, delilik.

PS. Evet dissendium'la saniyesi saniyesine aynı fikirdeyiz :)

Normal trafikte gitsen de bisey olmaz bence. Insanlar biraz sabirli olsun, sonucta kendin kullanmaya basladiginda "ay ise gitcem ama is saatinde gitmeyim" demeyeceksin :D . Ama bence kendi arabanla da 1-2 kez hocayla git. Diyelim bisey oldu, yer filan degistirirsiniz. (Bi kere stop ettirdim diye minibus soforu ustume yuruyup cama vurmustu filan, aglamaktan kaldiramadim arabayi. Yanimdakiyle degistim hemen)

Ben de bu yaz ders aldim, is cikisi trafiginde acibadem/caferaga/bagdat cad/fikirtepe/minibus cad filan yaptik. Gercege en yakin zamanlarda kullan. Gece, bos yolda filan herkes kullanir zaten.

Ben de sabah erken turlayayim diyordum aslinda :) mahallede baslarim, hatta basarabilirsem belki arabayi ofise birakirim, hocayla is cikisi ofisten cikip yogun zamanda kullanabilirim mesela.
Ya ne bileyim hocanin pek bi mudahalesi olmayinca acaba dedim yeter mi 3-4 ders. 4'e tamamlayip biraz kendime ve surusume bakayim o zaman.

bence çık gez artık gerisi tecrübenle gelişeceği için çekinmeden bol bol kullan

Sürmeden öğrenilmez. Çık tabi.

Bildiğin güzergahın tenha zamanında çık bence de. Araç kullanmaktan başka planın olmasın yani bir yere yetişme telaşı falan, e yol da bildiğin yok geriye sadece şoförlüğe odaklanmak kalır. Kendi aracın kursunkinden büyük değilse sıkıntı yaşamazsın diye düşünüyorum.

Hafta içi sabah erken çıkıyorum arkadaşlar, tek başıma hem de. Şans dileyin :))

Yanında hoca bulunsun. Herhani biri, aksi bir durumda gereksiz tehlikeye attığın biei olmaktan oteye geçmez.

Bence Trafik Kurallarını tam anlamı ile öğren; geçiş üstünlükleri, levhalar gibi konular biraz teorik bilgi istiyor, bu bilgilere hakimsen, her gün evden 3-5 km çapında uzaklaş sonra zaten gerisi gelir.

gittiğin yere bağlı olarak çalınacağına emin ol götürdüğün kaliteli şeylerin
o yüzden 1. sınıf şeyler götürme bolca don çorap atlet al traş köpüğü traş bıçağı al(orta kalite) boyuna asılan cüzdanlardan alırsın içeride.
aklıma ilk etapta bunlar geldi.

Ayak bakim kremi,ayakpudrasi ilk zamanlar acemi birliğinde uzunca sureler ayakta kalacagin icin yara olmasini falan önlersin.askercell uyumlu telefon ve telefon hatti.çorap ve iç çamaşırı acemi birliğinde yikatma sansin olmadığından yaninda bulunsun.saat mutlaka olsun yaninda.gurultuden rahatsiz olan biriysen geceleri kullanmak icin kulak tikaci alabilirsin.kilit alabilirsin calinmamasi için botlarını kilitleyebilirsin

tıraş bıçağı-köpüğü, ufak kutuda 1 adet kalıp sabun ve duş havlusu. taşımak için bi poşet yeterli olur ama ufak valiz daha iyi olur. don-atlet-çorap zaten şart. bi de tırnak makası.

başka bi şeye gerek yok. çorapları siyah havlu alma.

Acemi birliğine kitap götürmüştüm. Biraz kafayı dağıtmaya işe yarıyor.

Sözlükte birisi 3 lü priz götür demiş, tlf şarj etmek için priz kalmıyormuş

tırnak makası (ama sivri törpüsü olmasın). Bu orada verilmiyor.
2-3 tane küçük kilit. dolaba ve bota takmak için.
katlanabilir diş fırçası (tavsiye ederim): koğuşlara yatış saatinden önce girmek yasak oluyor. öğle yemeğini yedikten sonra dişini fırçalamak için yanında katlanabşilir diş fırçası olursa iyi olur. kamuflajın cebinde durur sürekli.
önümüz kış. nemlendirici krem lazım olur.

el kremi - Neutrogena tavsiye ederim.
dudak kremi - yine Neutrogena
bol çorap - yıkamakla uğraşma at gitsin.
iç çamaşırı - yine yıkamakla uğraşma kirlenince at.
traş takımı - iyi bir şey alma kullan at olsun. her gün traş olmayan birisiysen şimdiden traş olmaya başla cildin alışsın.

- içlik
- traş köpüğü/bıçağı
- düdük
- kilit

referandumda büyük şehirlerde destek azaldı akp'ye.
kötü durumu başkanların üstlerine yıkıp biz değiştik, yenilendik imajı vermek.
yeni gelenlerlerin daha hırslı ve itaatkar olacağı da cabası.

gibime geliyor.

Kısaca yenilenme diyebiliriz.
Adam dediğini yapıyor abi. Suriye dahil inlere de girildi, tek bir sözle teog da kalktı. Sırada bu var.
Muhalefet bence liderlik ve muktedir olma konusunda ders almalı cumhurbaşkanımızdan. çünkü siyaset adına hiç bir etkileri yok. Ha toplama işlemindeki 0, ha bu muhalefet ikisi de aynı. Bu arada muhalefet, şimdi de bunu fırsat bilip istifası istenen kişileri savunursa hiç şaşırmam.

Gülen ile arası bozulunca kendinden yana olmayanları terörist ilan etmesi sebebiyle olabilir. Topbaş ve Gökçek kendisinden olsa böyle zorlamazdı güvenemiyor eski dostundan yana mı kendisinden yana mı emin olamıyor zaten ülkenin en büyük ana damarları istanbul ve ankara ve zaten kendisine oy çıkmayacağı belli. Oyuna gelmemek için mecburen içi rahat olsun diye çocuk oyuncağı gibi oynuyorlar işte

tabii ki sebebi kılışdarın etkisizliği. kılışdar etkisiz olmasa erdoğan gökçek'i başbakan yapacaktı ama kılışdar yüzünden suriye'ye girdik; doğal yani doların bu kadar yükselmesi.

belki de referandum günü performanslarını beğenmemiştir.

Ben diyorum Istanbul'da hayattakalan her yerde kalir diye (9 sehir disinda yani arastirmaya gore). O kadar ulke gezdim bos yere Traveller degilim Turkiye kadar kaziklanma oldurulme tehlikesi aklima gelen ulke olmadi. Bir de kadin olsam surekli tecavuze ugrayip ellerimin kesilerek oldurulmem korkusu olurdu sanirim...bknz Ozgecan

sanırım neden 10. olup daha yukarlarda olmamasına şaşırdın..?

new york 13, moskova 16, paris 17, londra 19; ben asıl bunlara şaşırdım. gerçi megakent dediği için rekabetteki sayı düşüyor.

afrika ve hindistan'dan sonra en güvensiz yer neresi desen ortadoğu gelecek akıllara, bu açıdan da normal.
hatta AlsterWasser +1, iyi bari daha yukarıda değiliz dedim.

@Alster bir şaşırma yok bildiğimiz şeyler zaten de, Avrupa'ya böyle yakın olup, hatta bir kısmı Avurpa'da olan bir şehir olarak, yani gelişmişlik düzeyi yüksek ülkelere böyle yakın olup listede bu konumda olduğumuzu bilmek acı.

Sadece megaşehirlere bakıldıysa olabilir. Kaç tane megaşehir var ki zaten. 10.luk normal. "Tüm şehirler içinde 10. olmuş" deselerdi, o zaman sırf Türkiye içinde İstanbul'dan daha tehlikeli şehirler var; Orta Doğu'yu, Afganistan'ı falan saysalar daha geride olurdu.

bence megaşehirler arasında 10. sıra çok kötü değil. harika da değil ama çok kötü değil.

İstanbul'da yalnızca kadınların değil, insanların ve canlıların da hayatı çok kolay değil malumunuz. Hiçbir şey olmasa kendinizi kışın tuzlanmayan tepenin birinden tepetaklak inerken bulabilir, acil bir durumda trafikte kalabilir, metroda asansör savaşı verebilir, evinize dönerken kafanızda güvenli güzergah haritaları yaratabilirsiniz. Yaşlı, çocuk, engelli olma ya da sokak hayvanlarının durumları için söylenebilecek söz yok.

Ağlaşarak değiştirebilirsek mendilimi kapıp geliyorum.

PS. Eril olmayan cinsiyet.

finansterid kullanıp boşuna ağırlık taşıma.

minarel ve vitamin kaybindan oluyor genelde kilo verdikten sonra ama ilgincmis.

hızlı kilo verme durumunda vücudun iç stres yarattığını ve saç dökülmesi yaşanabildiğini söylemişti benim bir doktorum. 3 sene önce 2 ayda 8 kg falan vermiştim.

şöyle bi entrim vardı eksisozluk.com

saçlarım dökülmeye başladığında rogaine kullanmaya başladım. dökülmeyi durdurduğunu görünce 2 yıl falan devam ettim. sonrasında etkisi azalmaya başladı ama tam da o noktada beyaz saçların oranı öyle bir arttı ki dökülme kendi kendine büyük oranda durdu.
Yani demek o ki o saç illa dökülüyor ama rogaine birkaç sene zaman kazandırır. Benim durumumda epey kurtarıcı oldu o birkaç yıl.

edit: başka bir medikal durum varsa bu dediğim geçerli değil tabi. normal saç dökülmesi için konuştum.

var. kondisyonu zamanla kazanılacak bir şey. pes etmezsen her şey güzel olacak.

ilk hamlık çok kötü oluyor ama pes etmezsen hızla düzeldiğini göreceksin.

Hamlık var normal olanlar. Hafif tempo koşu hatta hızlı tempo yürüyüş bile daha iyi olur başlangıç için.

Vardır. Tekrar tekrar çalışırsan zamanla kısa sürede düzeliyorsun. Ben de öyleydim. Şimdi terminatörüm.

Jog atarak başla, aralarda yürü.
Tavsiyem: Nike'ın uygulamasını indir, oradan bir program oluştur(antrenörüm), ona uygun ilerle. Böylece planlı programlı ilerlemiş olursun, kısa zamanda gelişirsin.

koşmak bambaşka bir şey ya. her gün aksatmadan 25 km bisiklet sürüyorum, en baba yokuşları rahatlıkla çıkıyorum ama geçenlerde gaza gelip koşayım dedim moralim bozuldu. toplasan 3 km koşamadım. insanın götündeki kaslar bile ağrıyor koşu sonrası. işin anahtarı sabır ve pes etmemek. koşmaya devam.

koşu çok zor iş! koşu bambaşka bir spor!
benim de başıma gelmişti bir benzeri.
alkol, sigara kullanmıyorum.
youtube' da ki egzersiz videolarından seçip, haftada hiç değilse 4 gün yapıyorum; ama geçenlerde koşuya çıkınca ben de kısa sürede kesildim.
kesinlikle masabaşı hayatın etkisi. başka birşey değil.

Kosmayi bilmedigin icin, oyle lambur lumbur hadi kosayim gibi bir durum olamaz. Nefesini iyi kullanmayi ve tempoyu dk ya saate gore iyi ayarlamayi bilmen lazim.

pes etme. 4 aydır haftada iki gün koşan biri olarak halen bünyem alışabilmiş değil, ama koşunun etkisini giderek sevmeye başladım. asla pes etme. başlarda 1-2 km koş giderek arttırırsın, ama koşu süper birşey!

iş ve oyun. kanal neresi izleriz belki.

Hey komsu gece mesaisi ha..napalim bilgisayar basinda vakit gecirme planlar planlar falan :)

Hastayım ve nöbetteyim. Bu gece bitsin artık. :(

bulgaristanda sehire bayagi uzak bir garajdayim,sabah 6 da tirlari cikarmam gerektigi icin burada bir yatak buldum oyle takiliyorum.uyursam kulagimi fare kemirir mi diye geciyordu icimden.kuvvetli ruzgar var birde,burada hep olurmus.bende mi kanal acsam tirlar falan:)

kız giderken uykularımı da götürmüş yanında, aylardır uyumak istemiyorum. ulan hiçbi zaman affetmeyeceğim bana bunları yaşattığı için. şuan bunu düşünüyorum.

Sırt ağrısından uyandım. Takılıyorum.

Kanka gemide nasil amele olunur bir anlatsana Allah askina.

link ver de bakalım ya neler çekmişsin

her sabah işe giderken taksiye binmek, gözden çıkardım 300 lirayı kafam rahat.

Lazer epilasyon
Spor salonu
Sağlıklı besin alışverişi
Kitap alışverişi
Konforlu yatak
Cilt bakımı
Diş bakımı

Spor salonu
Personal trainer
Netflix ve Spotify
Kindle’a aldığım kitaplar

bisiklet
bluetooth kulaklık
güçlü bir powerbank
günlük hayatta kullanmalık sırt/bilgisayar çantası
kindle
ortopedik taban ayakkabı

yurtdışına çıkmak
arada bir taksiye binmek
kaliteli içki ve gıda alışverişi
steam, spotify gibi üyelikler
eve temizlikçi çağırmak

Kaliteli, rahat ayakkabi icine tabanlik attin mi on numara.

Dis bakimi

Spotify, aslinda programin bircok eksigi var ama yoklukta gidiyor.

Saglikli beslenmek

Spora gitmek

katki maddesi bulunmayan kisisel temizlik urunleri. spor yaparken yardimci olacak urunler, pilates topu, roller vs.

sinema, dizi vs. icin bircok farkli yol mevcut, bunu halledebiliyorum

saglikli yiyceklerle beslenmek. abur cuburu hayattan cikartmak

kulturel bilgi ve yabanci dil kitaplari

etraftaki kayda deger etkinlikler

kendi is alanima giren girmeyen bolumler icin yurtdisi gezisi, arastirma

motosiklet. hayatima girdiginden beri onemli bir zaman bana kaliyor

çift usb girişli şarj aleti. ŞARJIM BİTİYO BEN TAKICAM ŞARJA olaylarına son veriyo. Çok mutluyum.

bisiklet
kahve
kitap
single malt

Mcfit üyelik
Lazer epilasyon
Sağlikli gida alisverişi
Kaliteli saç bakım ürünleri (insanın görünüşüne büyük etkisi oluyor.)

yurtdışı seyahatleri
sevdiğin bir sanatçıyı canlı canlı dinlemek
thai masajı

bedelli askerlik

Motosiklet
Haftada yarım gün temizlikçi
Spor üyeliği

Önceden akbile hep 20 lira yüklerdim, son 6 aydır 50 lira yüklüyorum, resmnen yaşam kalitem arttı, artık akbilim bitti bitecek endişesi yaşamıyorum.

kalın - kapşonlu bir kaban ve iyi bir bot kışın biraz kaygıyı alıyor

evet temizlikçi gelmesi.

salon 3 ay 900 çok. ne yapmayı düşünüyorsun salonda, bilemiyorum. ama bedava spor yapmanın bin tane yolu var.

hayatina en fazla hangisi katkida buluncaksa o.

motor ehliyetinin ucuz olduğu zamanlar aynı zamanda motorlar da ucuzlar gider bir motor alırım hemen diye düşünüyorum ama spora başlasam hem spor yaparım hemde ehliyet motor parası cebime kalır diye düşünüyorum.kafalar karışık

Daha ucuz bir spor salonu.

@troll
Iste o sebeple spora yazilsam en az 1900 kardayim diye dusunuyorum. Salon crossfit salonu iyi diyorlar o sebeple baska salon secemiyorum

cek motoru kankaaaaaaaaaaaaaa.
3 ayda 900 tl ne aq, arnold mu yapicaklarmis seni.

Motor tabiki.

elma mı yoksa ıspanak mı diye bir soru bu :)

bana sorarsan motor ancak bu işi hakkıyla yapabileceksen motor. Yani gidip 30bin Tl'ye motor alıp 500 TL'lik kask takacaksan motor alma derim.

Motosikleti hangi amaç ile kullanacaksın bilemiyorum ancak motosiklet için biraz fikir vermem gerekirse sırasıyla

1- egitim : honda güvenli sürüş 1 : 635 TL (yanılıyor olabilirim ancak bildiğim kadarıyla en ucuz eğitim)
2- ekipman : Dainese veya revit veya o ayarda rüşdünü ispat etmiş markaların mont, eldiven ayakkabı gibi ekipmanları totalde (ortalama fiyatlar ile) 2500 TL
3- Kask : yine kendisini gerek güvenlik gerek kalite olarak ispat etmiş markalar arai-shoei-schubert vs min fiyat 2500 TL (bu noktada kask seçerken kaskın kafadaki rahatlığı , konforu ve motosikletin tipi de önemli)

toplamda : 5635 TL para etti. Bunu da hesaba kat.Ayrıca tüm bunları alman demek motosiklette kaza yaparsan burnun bile kanamaz demek değil sadece riski azaltabilirsin. Ancak inan bana motosiklette hiçbir zaman hiçbir şeyi riske atmak istemezsin.

Ekipmanlara koruma ekipmanlarını eklemeyi unutmusum mesela sırtlık 700 TL hesabını sen yap.

Evde spor yapabilirsiniz bence, motor çok havalı motor alın

motora hiç bulaşma bence, fanboy'ları ne derse desin güvenlik sıkıntılı. spor salonunu da boşver, bence bisiklet al, spor da yapmış olursun, iki tekerlek keyfi de olur.

ben bir süre ciddi yaptım şimdi de daha kaçamaklı olsa da bir şekilde IF tarzı devam ediyorum. Burda da yapan çok var.

bir ara kilo ve yağ oranını azaltmak için başlamıştım sporla beraber. paleo beslenerek. bende işe yaramıştı.

www.youtube.com

İnaanlar tarafından piyasaya atılmış ve beynimize öyle işlenmiş büyük yanlışlar var. Yıllarca bize sık sık ve az yememiz söylendi, mutlaka ara öğün yemeliymişiz ama aslında bu sağlıklı değil.

Oruç olayını biliyorum “bilimsel olarak” araştırmadığım için çok yorum yapmayacağım.
Kendi kullandığım yöntem şu şekilde günde 3 öğün yiyorum. Ara öğün falan yok ve akşam 8den sonra hiçbir şey yemiyorum. Tabi şeker, ekmeğin her türlüsü, un, paketli gıda vs yok orası normal diyet gibi ama meyvede gereksiz şeker olduğundan çok daha azalttım abartmadan yiyorum. Fakat 3 öğünde de sofradan doymadan kalkmıyorum. Yemekten birkaç saat sonra leptin hormonu (yağ yakıcı hormon) salgılanıyor eğer ara öğün yersek yağ yakamıyoruz tekrar kan şekerimiz yükseliyor ve yine başa sarıyoruz.

Her gün spor yaptığım için oruç olayının bana uygun olduğunu düşünmüyorum. Eğer oruç yöntemine geçmek istiyorsan bir anda kesmek yerine önce 3 ardından 2 öğüne geçip bırakabilirsin.

Evert o insalnar da böyle dediler.


günde 6 öğün yiyin aslında bu paket gıda endüstrileri vs olayıyımış.

1950lere kadar 2 öğün yiyormuş insanlar.

O arkdaşlar da spor yaıyor bu arada ilginç biçimfe. kalorilerini tek tek hesaplıyorlar. 3000 kalori alıyor 1 saatte. 1 saatte 3000.........

BEn başlarsam 4 saatlik başlayacğaım da daha spora yeni başladım. O yüzdfen başlamak istemiyorum ama yemek konusunda israfkar olduğumu hep düşünüyordum. bu kadar yemeye ihtiyacım yok aslında. her günk uruyemiş her gün meyve yiyorum.

ben fitim, kilo için başlamam da başlarsam. Görmek için nasıl bir şey

üniversite sona kadar zaten 2 öğün yerdim. Dışarda hiç yemek yemiyordum. o zamanlar çok güçlüydüm hasta olmazdım filan.

Şimdi kuruyemiş meyve derken 4-5 öğünü buluyor :(

ben de bir ara uyguladım hoşuma gitti. şu an tamamen öyle yaşamasam da alışkanlıklarımda bir etkisi oldu. Denemeyi tavsiye ederim.

Yapabildiğimde 23:1 kendimi iyi hissettiriyor, youtubeda OMAD revolution'u takip ediyorum adamın kısa basit kendi üstünden olayı çat çat anlatışı hoşuma gidiyor.
Ama ne zaman oburluk devreye giriyor, ay dur iki öğün olsun 16:8 olsun vs deyince abartıp vagondan düşüyorum. :/ gözümü doyurmayı öğrendiğim gün rahat edeceğim ama ne zaman...

Dini oruc tuttugum zamanlarfa sadce bir kac saat yerdim. Bir anda bir suru yiyince mideye yuk biniyordu ve yoruluyordu bayagi.

O beni dusunduruyor biraz.

ben yaklasik bir yildir 16.8 yapiyorum. 12'de birinci ogun. 6'da ikinci ogun. tavsiye ederim.

Sporcular da gördüm intenrette de ben spor sonrası midem kavruluyor. İfte (eğer sporu oruç tuttuğum zamanlar yaparsam) kötü etkiler dieye düşnüüyorum.

Ben bir süre yaptım ama yoğun koşulara başlayınca bolca kalori almam gerektiği için bıraktım.
Yemeğimi akşam spordan sonra saat 10'ya yemiş oluyordum. Ertesi sabah kahvaltımı 11-12 gibi yapıyordum.
Tabii erkekler için bu süre daha uzun.

Erkekler için daha ne uzun? 12 saat yemiş gib bir şey oluyorsun o zaman?

www.fitekran.com
www.fitekran.com

Kadınlarda uzun süren açlık adet düzenini bozabiliyor, 14 saatten fazla açlık önerilmiyor o yüzden.

Bende bir süredir yapıyorum ve oldukça memnunum. 16-8, 2 öğün yapmaya çalışıyorum. İlk öğün Öğlen 13.00- İkinci öğün 21.00. Çalışan biri olarak kahvaltı zahmetinden ve yulaf yada daha sağlıksızı simit poğaça derdinden kurtuldum. Öğlen iyi yiyip, akşam 19-21 arası spor ve 21 de spor sonrası öğün şeklinde.

En güzel tarafı kalori hesabınızı bildikten sonra 24 saatlik dilimin istediğiniz saatine uygulayabilmeniz olması. Sabah erken mi yediniz ona göre sürenizi ayarlayarak diğer öğünü öne çekebilirsiniz. Yada tam tersi öğlen geç mi yediniz gece bile yiyebilirsiniz. Sadece yatmadan 2 saat önce yemiş olmayı kesmiş olmak sindirim açısından daha faydalı olur.

Anladigim kadariyla sadece yag kYbetmek ivin yapiliyor gibi dusunmemk lazim. Ben guclnmek kondsyon ve dayanikliligimi arttirmak istiyorum.

Ve gereksiz yemeyi de bitirmek.

Ben 8 de yulaf. Onbirde elma. Onikide spor. Birde baklagilli bir yemek. Altida tekrar bir ogun belki. Sekuzde kuruyemis . Dokyzda meyve yapiyorum.

Meyve ac yenmesi gerekiyor.

Bir de hee gun kurutemis meyveye gerek var mi bilmiyorum

öğlen 12-akşam 8 arası 2 öğün, arada kahve vs ile 15 kilo verdim 1 senede.
regl dönemi arada akşam tatlı kaçamağı olabiliyor ama genel olarak hala aynı sistem devam ediyorum.(zayıflamak için değil ama öyle yerleşti artık düzen)
spor da yaptım ve yapıyorum.hiçbir sıkıntı yaşamadım.

ben düzenli aralıklarla temizlik yapıyorum tam aksine. bu baharda tüm kışlıklarımı dehleyeceğim mesela. iyi oluyor.

Satip yenisini almak istiflemek olmuyor ki?

Çok pis istifliyorum. Ben de kurtulmaya çalışıyorum yavaş yavaş elimdekileri dağıtıyorum.

Ölücüleri onaylamıyorum ama kalem ve ruj istiflemişim. Onun dışında talın yaşamaya çalışıyorum ama istiflemesem de zorlanıyorum.

istifleme değil de stoklama yaparım, her zamamn aldığım/alacağım bir ürünü donanım haber ölücüsü gibi ucuza bulunca bayağı fazladan alırım, istifçilğin aksine kullanmadığım /kullanmayacağım eşyaları atarım ya da bağışlarım.
Less is more :)

Hayır istiflemekten nefret ederim. Hatta şöyle olur bende bir şey çok işime yarayacaksa sahiplenirim. Azcık pişmanlik duyduğum bir esyayi hemen baskasina veririm. Ama bu aralar corap ve sicak tutacak giysiler istiflesem iyi ederim diye de dusunuyorum.

yemin ediyorum eksi butonunu aradım sorunu okurken :)

normalde saygı duyulması bir şey ama ben duyamıyorum arkadaş dh ölücüleri ve benzerlerine :) üzgünüm.

Hiç istiflemiyorum. Hatta akbile bile 10₺ atıyorum halbuki 50₺ at bitene kadar kullan dimi :)

Öğrencilik hayatının verdiği sonsuz fakirlikten olabilir :)

Biraz istiflemek zengin işi bence bir parfümün en az 70₺ olduğunu düşünürsek o da en iyi ihtimal yani 12 adet parfüm alsam aylarca aç kalırım şahsen.

Hayır. Size özel bir manyaklık değil, epey yaygın bir durum. Eşyayla kurduğunuz bağa bilinçaltında gerçek olmayan anlamlar yüklüyorsunuz gibi görünüyor. Memnun olduğunuz bir ürünün sadece evde tükenmesi bile kaybetme korkusunu tetikleyebiliyor.

Al, doğru.
Ben tipsiz topuklularını da alıyodum bi ara rahat olsun diye.. her topuklusundan memnun değilim ama o standart pelotaslar falan kadın erkek hepsinde çok rahat, botları, yağmur çizmeleri de.

verilen parayla yapılan bakım arasında doğru orantı var gibi bence biraz. 600 lira verip ayakkabı alıyorsan o ayakkabıyı dikkatli kullanırsın; dikkatli kullanırsan her ayakkabıyı 5 yıl giyersin canavar değilsen.

edit: he ama şu var, genelde smart casual giyiniyorsan ve koyu tonları tercih ediyorsan birçok kıyafetin altına giyebilirsin, güzel de durur.

kesinlikle doğru, geçen aylarda belki 5-6 senedir giydiğim bir tanesini attım, o da yanında o kadar süre sonra yırtık oluşmuştu ve tabanı erimişti. parasını kesinlikle hak eden bir ürün.

hatta attığım hafta gidip yeniden aldım, kampanya var, 2 alana 3. bedava mı ne dediler, 3 tane alıp çıktım :/

benim deneyimim pek öyle olmadı. 6 ayda patladı.

Doğru ama @vedat’ın dediği de doğru.

ben dördüncü yılında iken tabanı parçalandı, kenarda durayım. zaten internetten baktığım kadarıyla da taban dağılması sorunu yaygın.

öyle aşırı dayanıklı falan değil. bir columbia, bir scarpa falan değil. ama güzel ayakkabı.

6,5 yıldır bir tanesini giyiyorum, hala iyi formda
yaklaşık 7 ay önce bir tane daha aldım o da gayet iyi

@vedatchilipeppers'a katılıyorum
hangi ayakkabıyı günlerce üst üste giyerseniz dağılır
en az bir gün boşluk verecek şekilde giymelisiniz
boyasını, cilasını düzenli yapmalısınız
sürekli biçimde havalandırmalısınız

1 tane aldığım ürünü sık sık giymemene rağmen formu bozuldu ve giyemiyorum. Ama şu sabit herkesin giydiği diye anlatayım kaba olan modeli yıllarca giydim. Modelle alakalı bence kullanım süresi.

(bkz: plus kitchen)

Doğaya dönüş favorim (teşvikiye'de)

Zamane Kahvesi

En onemli sey iyi bir ayakkabi. Trekking ayakkabisi veya rahat ve saglam bir bot.

Kolay kuruyacak bir yuruyus pantolonu iyi olur.

Basit bir sirt cantasi, yagmurluk, matara, polar, yedek corap, kucuk bir led fener. Iki sandvic, atistirmalik enerji bar bir iki tane.

Ilk kez gidecekseniz bundan fazlasina yatirim yapmayin. Olabildigince hafif gidin.

16km yürünür mü allah aşkına :)

otur evinde.

Baton büyük kolaylık sağlar fakat eğer ilk yürüyüşünse almana gerek yok. Önemli olan, ayak bileğini kavrayan botunun olması.(Kaygan zeminde ayak burkulmalarını önlüyor) Yanına yağmurluk almanı tavsiye ederim.
İnce ama katlı olarak giyin. Böylelikle vücut ısını istediğin gibi ayarlarsın.
Yanına biraz fazla su al ve yürüyüş boyunca belli aralıklarla su iç. Susamayı bekleme.
Çöp poşeti ve tuvalet kağıdı da çantanda bulunsun.

Ay gözüm korktu :/ 10km yürüyüşe alışkınım ama bildiğiniz düz yolda öyle dağda bayırda değil.

İyi bir spor ayakkabısı iş görür mü? Bir de tozluk alsam?

İlk yürüyüş için tozluk gereksiz bir ekipman olur. Yürüyüşlere gittikçe ihtiyaçlarınızı anlayacaksınız zaten.

Ayakkabı konusunda da önemli olan bileğinizi kavraması. Taşa basacaksınız taş kayacak, bileğinizin burkulmaması lazım bu durumda. Birde dallar taşlar derken dış yüzeyi zarar görebiliyor. Bu yüzden spor ayakkabıyı pek tavsiye etmiyorum.

Edit: Yanınıza fındık üzüm gibi şeyler de alın. Enerji ihtiyacınızı karşılayacaktır.

Spor ayakkabisi olmaz.
Yuruyus ayakkabisi gercekten elzem. Ozellikle de bilegi kapatanlardan. Tozlukla nasil ikame edilir ki, coraptan farki yok ki?

Ha belki kaymadan yurursunuz ama bir kaydiginizda eheh kaydim demek yerine "yaaa cok canim yaniyor, galiba ayagim burkuldu" dersiniz. Sad but true.

Batona cok gerek yok ama zorluk derecesi ortaysa ve siz daha once hic gitmediyseniz derecesi kolay olanlardan baslamaniz daha iyi olurdu. Onun disinda
Ergonomik bi sirt cantasi, yagmurluk, tshirt, polar... havaya gore.
pantolon olarak ben trekking pantolonu kullanmiyorum, spor tayti giyiyorum,
Yabima da yedegini aliyorum.
Ustume de yaz gunlerinde uv korumali trekking gomlegi giyiyorum bazen.
Yedek corap, su (min 1,5 lt alin derim), findik-fistik, enerji bar tarzi 1-2 atistirmalik, 1-2 sandvic...
Fenere hic ihtiyacim olmadi cunku hava kararmaya baslamadan bitiriyorum genelde :)
Ama alinsin tabi yer kaplamayan bisi sonucta.

Rota nasil bilmiyorum, bizim burada genelde tuvalet oluyor ya da klubecikler oluyor ama tuvalet kagidi al tabi, islak mendil ve cop torbasi.

trekking ayakkabısı kalın tabanlı ve bilek kavrayan bir ayakkabı. 5-6 saat çok dikkatli yürüsen ayağını burkmasan bile ince tabanlı ayakkabı ile ayağını eline alabilirsin.

Spor ayakkabısı dediğim de aslında kalın tabanlı ve bileğimi kavrıyor da ondan sormuştum. Zamanında tenis için almıştım onu da.

Bakayım yine de sağolun.

eksisozluk.com

biriktirirken paranın değeri azalmasın diye mevduat veya döviz yapmak gerek.

2 yöntem kıyas bile kabul etmez... tabii ki biriktirerek almalısınız. kredi taksidi kadar biriktirseniz, 4 yıl yerine 3 yılda o para çıkmış olacak.

krediyle alınca net maliyet: kredi faizi - enflasyon = 22-12 = %10

biriktirerek alınca net maliyet: enflasyon - yatırım getirisi = 12-10= %2

%2 ile %10 farkı olan %8'i (zararı) fazladan verdiren tek şey = "hemen sahip olmanın cazibesi"

Tamamen planına bağlı ama garanti yoksa bu iş sıkıntılı.

Bir de 4 yıl sonra hibrit ve elektrikli motorlar muhtemelen daha da yaygınlaşır, ben en çok bunu dert ederdim.

Arabalar zamlanıyor surekli alom gucu gunden gune dusuyor benim su anki arabama 2014 de 40 asgari ucret odeyip yarısını kredi cekerek aldım paranın faizi kadar enflasyon var memlekette pesinatın varsa aracın yarısı kadar gerisini kredi cek işsiz kalırsan satarsın

Doviz olarak belli bir pesinat biriktirip ustunu krediyle tamamlayabilirsin mesela. 4 yil araba kredisi odemek istemezdim sahsen.

4 yıl para biriktirmek için oldukça uzun bir süre.

araba için para biriktiriyorum diyip o motivasyonu 4 yıl boyunca korumak ve birikimi devam ettirmek oldukça zor bir şey. (insanı her zaman parayı harcayacak bir şey dürter)

türkiye 2. el arabaların bile şarap gibi değerlendiği bir yer, 4 yıl sonra o parayla hedeflediğiniz arabayı alamama ihtimaliniz var.

bütün bu risklere karşı faiz ödeyip arabanın konforunu keyfini hazzını 4 yıl önce yaşamak bana her zaman daha mantıklı geliyor.

ihtiyaç kredisi ile alırsınız, başınıza olmadık bir iş gelip toplu paraya ihtiyacınız olduğunda aracı istediğiniz an da satabilirsiniz.

En iyi yol, seçeneği ikiye bölmektir. paranın yarısını biriktir, geri kalanını faizle çek. 30 tl birikirken mevduat faiziyle erimez. diğer 30 tl için 4 yıllık değil 2 yıllık kredi çekersin. aracın 4. yılda değil, 2.yılda elinde olur. kredini iki yıllık çektiğin için birinci yılında aracı beğenmezsen satarsın, yenisine geçersin. ayrıca iki yıl vergisinden, benzininden de tasarruf etmiş olursun.
diğer iki yolda, birinde 4 yılın gider, diğerinde yüksek faiz ödersin.

60bin arabaya yılda 4bin de vergi, bakım, kasko, sigorta ödersin. Kullanırken harcayacağın yakıt hariç.

O nedenle kredi çekersen, maaşından yukarıdaki giderleri düşüp öyle bir ödeme planı yaptır yoksa 4 yıl boyunca sıkışırsın.

silver +1 4 sene kredi ödemek için de birikim yapmak için de çok uzun bi süre. 2 seneyi zor ödüyorum şahsen, yakın zamanda bitecek olmasından güç alıyorum. birazını biriktirip birazını kredi çekebilirsin. sene sonuna doğru otomotivlerin kredi kampanyaları oluyor sıfır faizle. onların vereceği krediyle kendi birikmişinin üzerine bankadan daha az kredi çekip en azından daha az faiz ödersin.

Çare ikinci kedi.
Zamanla alışır tabii yalnız kalmaya. Ama özellikle çalışan insan için tek kedi iki kediden daha zor bence. Yavru ve genç kedilerin enerjisi çok yüksek oluyor. İkinci kedi olursa birbirleriyle takılırlar, siz rahat edersiniz.

sokaktan sahiplenmedık.. arkadaşımızın kedisi dogum yaptı.. annesi sutten kesınce sahıplendık.. cins kedi değil onu da belirteyim.

bir süre sonra alışacaktır. ama bana kalırsa da ikinci bir kedi almanız çok iyi olur. sahiplendiğiniz kedinin kardeşlerinden birini alabilirsiniz. auroraaurora'ya katılıyorum bu konuda.
hem ikinci kediyi şimdi alsanız çabuk alışırlar. tek kedi evde gerçekten çok sıkılıyor ve kedi olduğunu unutuyor.

henüz daha küçükken ikinci bir yavru almayı düşünün derim. sonradan başka kediye alışması çok zor olur erkeğin. İki kediye bakmakla tek kediye bakmak arasında çok fark yok.

peki ikincisi erkek mı olmalı dişi mi?

Erkek de olur dişi de. Dişi olursa erkek olan kızgınlığa girmeden dişiyi kısırlaştırmanız lazım. Aksi halde nur topu gibi torunlarınız olur.

yalız dışardan komik görünecek,
tek kediden şikayet geliyor,
siz ikincisini alacaksınız :) :)

çok küçük daha ondan ağlıyor; bir süre daha ağlar sonra geçer umurunda olmaz.
ikinci kediyi alacaksanız ilki çok büyümeden almanızı tavsiye ederim ama şart değil tabi.
benimki tek ve mutlu mesela, arkadaşın iki adet kısmen mutsuz kedileri var, kediler baba kız ama çok kavga ediyorlar. kendi durumunuza göre karar verin bence.

bu düşünceler artış gösterirse anksiyeteniz obsesyona dönüşür ve bi şekilde dışa vurum ihtiyacı da hissedersiniz ki bu da günlük yaşamınızı giderek daha olumsuz etkiler. sadece anksiyete seviyesindeyken bir psikiyatr'a görünmenizi tavsiye ederim.

Anksiyete bozuklugu icin tedavi olun kesinlikle. Cozulebilir bir problem.

Idare eder, Almanyada Kablo Fabrikasinda Üretimde calisiyorum, gelirimden memnunum cok sükür ama is beni mutsuz yapiyor fazla kafa calistirmiyorum cok uyuz bir is.
Ofis de calismak istiyorum hedefim.

Mimarim. Isimi yapiyorum. Memnunum.

it sektorundeyim. memnunum. alakali is yapiyorum.

2010 da girmiştim şu an okuduğum bölüme. açıkçası dersleri sallamadığım için bu bölüme kaydolmuştum bir de bir sene daha hazırlık yapabilmeye imkanım yoktu. 2012 de ara verdim maddi sebeplerden dolayı. geçen yıl geri döndüm; daha öncekinden çok farklı modda bir dönüş oldu. yani okuldan zevk aldım ilk kez. yani okumanın tadına verdim diyebilirim. tüm yıl boyunca 24 ders geçtim, 40 küsur kitap okudum, ortaöğretim kpss de iyi bir puan alıp atandım. lakin şimdi iş yüzünden okulun gene sekte yemesi durumu var :) her ne kadar atandığım kurum okula 40-50dk uzaklıkta olsa dahi. murphy kanunları mı artık ne desem bilemedim :)

değilim, okuduğum bölümle ilgili bir işe atandım, ilk maaşımı alınca tüm bu duyguların uçup gitmesini bekliyorum.

Tamer erdem bahariye caddesinde

Minibüs caddesinde Göztepe benzinliğin dibinde Dent Lal de Serhat beyi tavsiye ederim.

Edit: Çene cerrahı aynı zamanda, güvenle azılarınızı emanet edebilirsiniz.

decathlon

Lufian ya da evin az ilerisinde çorap fabrikası var ordan. Hiç olmadi penti

dunyanin en kaliteli corabi da olsa deliniyor. o yuzden ucuz alipdegisik degisik giymek lazim. %100 pamuk

www.lcwaikiki.com

Mavi, levi's

ben de delinmeyen çorap görmedim. o yüzden hm'deki 5li paketlerden alıyorum

sarar

A101 bim beşli paketler halinde.

soruya cevap değil ama türkiye dünyanın 2. büyük çorap üreticisiymiş.

goo.gl

yalnızca export yapan bir sürü firma var. benim tecrübem, bambu çorap pamukludan bir tık daha iyi sanki terleme ve kokuya karşı.

marka öneremeyeceğim ama alınacak çoraplarda şu logoyu aramak iyi olabilir.

seeklogo.com

Altınyıldızdaki bambu çoraplardan alıyorum.

Değişen bir şey yok, gerçek İslam goygoycusu eblehleri tatmin edecek sığlıkta basit hamleler. Yiyecek keriz çok.

Demek ki yapılan araştırmalar sonucu birisi reise "reisim halkın duyarlı olduğu konular bunlar. buradan yürüyün" demiş.

söylediği her sözün, her davranışının hesaplanmış olduğunu düşündüğümden son zamanlardaki hallerinin de içinden geldiği veya öyle inandığı için olmadığını düşünüyorum.

Meral aksener ile alakali oldugunu düşünüyorum. Bu ulkenin anaplisi dyplisi havaya ucmadi bunlarin oyu akp'de. Bir de ciddi bir ulkucu kesim var. Bunlari memnun etmezse aksenere kayacaklar. O yuzden herkesi kucaklama derdinde.

tansiyon düşürme manevraları. 2 ileri 1 geri mevzuu. ayrıca iktidarda bir tıkanmışlık var, çözmenin yolunu arıyorlar.

Değişen bir şey yok +1

nerde ekmek orda tabii.

milliyetçiliği ayaklar altına alır bir gün, bir başka gün milliyetçinin önde gideni olur.

vesaire ya... şimdi milyon tane örnek verebiliriz de, boşver.

Referandum kil payi gecti.

bu kadar muhalefet partisi bir 15 yılda iktidara gelmek için sağlam tutunabilecek bir siyaset yapamayınca muhalefet yapma işi böyle yerlere kaldı. korkmadan söyleyin işte, bizimkiler bir iş, bir icraat yapamadığı için akp 15 yıldır iktidarda. takdir ediyoruz, ama ne nefsimize yenik düşüp gerçekleri söyleyemiyoruz işte. :)
hadi hepsini bırakalım bu halk ve savaştan kaçıp bu ülkeye sığınanlar siyasilerden kime dua ediyor en çok? bir zamanlar hapse giren ve hakkında muhtar bile olamaz denilen, cumhurbaşkanı oluyor..
ALLAH celle celaluhu, kendisi için alçalanı yine Allah celle celaluhu böyle yükseltiyor işte. bu işlerin manevi yanını da unutmamak lazım.

@1adam, hiçbir insani, ahlaki kıstası olmayan ve sadece skor tabelasına bakarak konuşan amigo gibisin.

onlarca örnek veririm ama anlamazsın.

haksıza haksız derim. birinin ya da herkesin akpli olması onların hiç hata ya da yanlış yapmayacağı anlamına gelmiyor. fanatik falan da değilim. duyurudaki genel tutumun dışında kaldığım için öyle düşünüyorsunuz.

@1adam, insanların aklına hakaret bu konuşma tarzı. konuşuyormuş, bir şeyler söylüyormuş gibi yapıp ajitasyon, demagoji yapmak bu. fanatik bir taraftarsın.

bu duyuru özelinde bakarsak... tutarsızsın! çok net!

atatürk demekten imtina ederken, anıtkabir'e gidilecek zamanlarda hep bir bahane/hastalık bulunurken oraya gitmesi, atatürk demesi, milli mücadele referansı, milliyetçi söylemi...

yahu "her türlü milliyetçiliği ayaklarımızın altına aldık" dedi mi demedi mi? bırak yahu şu cehapeyi! cehapeyi konuşmuyoruz.

"bizim rahmetimiz gazabımızı geçti" diye miting meydanında bağırmasını duymadın mı? haksız dedin mi?

kim rahmet eder? kim gazap eder? Allahtan korkmaz, kuldan utanmaz mısın? çoğu zaman cevap vermeye tenezzül etmiyoruz diye uçtunuz mu?

Allah celle celaluhu deyince sen çok dindar, çok islam biz atayiz bilmem ne oluyoruz he! aman ne dindarlık!

bu nasıl bir kafa Allah aşkına.

yakın zamana kadar oy verdiğim mhp'yi de, sonrasında chp'yi de çok eleştirdim. çağrı merkezi ve e-mail kayıtları hala duruyordur.

duyurudaki genel eğilimin dışında olman değil sorun. sorun olan dilin, söylemin; tutarsızlığın, akıl yürütmemen, eleştirememen. kimse eleştirilmez, dokunulmaz değil.

çok can sıkıcı bu tarzın. ciddi, adam akıllı konuşsan saatlerce konuşalım. benim bilmediğim şeyler vardır, hatalıyımdır... ama direkt goygoy senin yaptığın. çok basit...

burada kaç zamandır belli yerlere (din millet vs) sövülürken (darbe teşebbüsünden bir kaç ay sonra bu sövmeler belirgin derece azaldı. sanırım, ekmeğinden olmayayım şimdi neme lazım dediler) ses etmeyen siz şimdi bana akp hiç eleştirmiyorsun diyorsunuz. Bana bir şey kalıyor mu ki :)
Benim gibi düşünen bir çok kişi var burada. Bundan eminim.
Yine taraftarı olduğunuz parti ya da partilerin olumsuz nesini yazdınız burada? Yok.
söz konusu burada akp ise nesine + verdiniz? o da yok. halk zaten nezninizde çomar, ben de amigo oldum az önce. basit etiketlemelerle olmuyor bu işler. duyuruda - hiç kimse - bende engelli değil isteyen özelden de yazsın.
evet parti de insanlardan oluşan bir kurum ve hatasız olması imkansız. yok şimdi bu hataları sıralarsam rahatlayıp ev yapımı bira mı ikram edeceksiniz? Boşverin kalsın.

@runagain o emaillerinde yazıya başlarken yüksek ihtimal sayın kelimesini bir insan için kullanıyorsun değil mi?
ben de işte çok dindar olduğumun göstergesi olarak değil, beni yaratan için celle celaluhu demeliyim. Hiç olmazsa burada anlaşalım.

@1adam, yine çarpıtma, ajitasyon, demagoji... cevap yine yok.

somut bir soru var duyuruda, ona cevap vermiyor, muhalefete çakıyorsun.

ben ve birkaç arkadaşın yazdıklarına cevap ver"miş gibi" yapıp yine top çeviriyorsun.

yine mağdurum da mağdurum edebiyatı...

yuvarlak konuşma. kim, hangi duyuruda sövdü? konuşuyorsan isim ver, duyuruyu söyle... ortaya yalan yanlış şeyler atarak herkesi suçlamış oluyorsun. ben "şu şunu dedi, bunu yaptı" derken, hepsinin linkini, tarihini veririm. itham etme, iddian varsa ispatla.

eski kankilerinizin darbesinden sonra da eleştirmeye devam ediyoruz. anlamadığın, küfür nedir/eleştiri nedir/hakaret nedir... bunların ayırdına varsan her şey senin için de daha kolay olacak.

"sana bir şey kalmıyor ki :)" he... kaç sen böyle. sonra da haksızsa söylerim falan. kimse inanmıyor, ciddiye almıyor bu yüzden.

ilgili başlıklarda cehapeyle ilgili de, mehapeyle ilgili de ve akapeyle ilgili de sözümü esirgemedim. kendi adıma içim rahat.

takım tutar gibi parti tutmam. haddizatında takım da tutmam...

sana göre akp gül çiçek, bana göre değil. artı vermek zorunda değilim, sevmek zorunda da değilim. ama iddia ettiğin gibi küfür, hakaret yok.

tarihteki vakalarla ilgili:

"ama olumlu işlerini de söylemek lazım" gibi bir şeye inanmıyorum. mesele "taş üstüne taş koymak" ise, tarihte en çok taşı üst üste firavunlar koydurttu! firavunlara da "Allah razı olsun" demek gerekirdi.

yezid'e de rahmet dilemek gerekirdi, fetih yaptı şunu bunu yaptı diye... ki dilemiyoruz.

ve vesaire vesaire...

ikram için değil... hak diyorsun ya, Allah diyorsun ya... celle celaluhu diyorsun ya... işte o inandıkların için hakkı tutup hakkı söylemen bekleniyor. sense anlamazlıktan gelip "ev yapı mı bira mı ikram edeceksiniz" diye alaya alıyorsun.

"celle celaluhu" tazimini kullanıp, onun gereği olmasına rağmen, hakkı söylememenden/tutmamandan bahsediyorum!

"celle celaluhu" deyip, kendinle ilgili dindar bir algı oluşturup buna yaslanırken, gereği olan hakkı tutma/söyleme!den de uzak olmandan ve karşındakileri de "zaten dine karşılar, atayizler" gibi bir algı oluşturmandan bahsediyorum.

yeterince açık, tane tane ve türkçe yazmama rağmen anlamamakta ısrar ediyorsun.

nasıl bir akıl yürütmen var böyle...

hiçbir yerde anlaşamadık seninle.

git ama salı günü olduğu kadar yüklenme bence.

Yeni başladıysanız bu kadar yüklenmeyin yavaş yavaş ağırlaştırın.
Ben böyle durumlarda gidiyorum daha az yoruyorum kendimi. Sanki yatarsam daha kötü olacakmış gibi hissediyorum.

O ağrı sonrasında gitmeyince benim ağrılar bir hafta boyunca sürüyor.
Gidince daha kolay toparlanıyorum.
Gidin bence yani.

git bişi olmaz.

Git , çivi çiviyi söker. Az çalış ama kasma

Mutlaka gidin fakat çok aşırı ağırlığa girmeyin ilk etap da. Kendinizi elbet zorlayın lakin beli incitmeden.
Sade soda, muz ağrılara iyi gelir.

a serious man
burn after reading
hail, caesar!

True grit

a serious man *****
raising arizona
the hudsucker proxy

barton fink
blood simple

o' brother where art thou
barton fink
inside llewyn davis

the man who wasnt there.


en sevdigim filmlerden biridir.

Belirttiklerinizden hariç true grit en sevdiğim filmlerinden biri.

Hudsucker proxy

İyi yapmışsınız, böyle böyle öğrenecekler insan gibi davranmayı.
Ayrıca, senli benliye ben de tahammül ediyorum, ne münasebet..

az bile yapmışsın. ben olsam napardım bilmiyorum. böyle yerlerde bu tarz muameleye maruz kalınca ister istemez ben de eziyorum. beklediğimiz şeyler absürt şeyler değil çünkü. ama onların gözünde bazı kalıplar var ve aşamıyoruz.
ben böyle durumlarda geri kalmam, laf sokmaktan imtina etmem.
mide bulandırıcı insanlar boşverin.

Ne demek iyi yapmışsın. hangi hakla bağırıabilrsin ki onlara? Arkandan konuştular diye mi? Neden niyet okuyorsun? Onların davranışı yanlış diye kimseye bağırma hakkımız yok

Tepki göstermekte sonuna kadar haklısınız, saygı sınırlarını aşmışlar. Ama üslubunuzun onlarla aynı frekanstan olması yanlış bence. İki yanlış bir doğru etmez. yanlış üslup, haklıyken haksız durumuna düşürebilir insanı.

terbiyesizlik cidden.

hadlerini bildirmen iyi olmuş.

ilk olarak çalışana nasıl davranılması gerektiği öğretilmeli.
ben de bir çok yerde çalıştım, çalıştığım ilk yerler de üstelik primsizdi bir şey satmam da gerekmiyordu ama hiçbir zaman senli benli olmadım.
bir yerde de senli benli konuşulduğunda cidden rahatsız oluyorum.

Genelde sert cikislardan hoslanmam ama bence de iyi yapmissin. Kimin ne dusunerek hareket ettigi belli. En azindan bununla yuzlessinler arada bir.

ortadoğu toplumuyuz biz.

insanımız böyle maalesef. beklediğiniz nezaket,saygı ve güleryüz üçlüsünü bulmak için çok gezmeniz gerekir :)

el cevap: iyi yapmışsınız.

Cook iyi yapmissiniz. Benim yapamadigimi yapmissiniz icimin yaglari eridi. Sadece dis gorunuse bakarak uslup ayarlayan insanlardan bende tiksiniyorum. Kot tisort gittigim alisveriste resmen 2.sinif insan muamelesi gorurken, biraz makyaj ve giyim kusamla bu tip zavalli insanlarin algisina gore ust duzey musteri oluveriyorum. Soylenecek cok sey var ama kendime yakistiramadigimdan susarim hep. Ozellikle de avm de cok karsilasiyorum.

Senli benli konuşması hiç hoş değil ben olsam ben de rahatsız olurdum bu 1. Hiç hoşlanmam bundan.
İkinci mağazadaki muamele de hoş görünmüyor ama belki mağazada daha önce fiyattan bihaber şekilde kasaya gidenlerle çok fazla karşılaşılmıştır. Bunu düşündünüz mü hiç?

Bence çalışanlara yaklaşımınız hoş olmamış. Özellikle bağırıp çağırmanız, sen önce konuşmayı öğren diye karşılık vermeniz... bence kendinizi daha düzgün bir üslupla ifade edebilirdiniz. Şikayetinizi de bağırıp çağırmadan yapabilirdiniz.

Gerekeni yapmışsınız.

Mdfden ise bana da biraz fazla geldi .
Fiyat araştırmasına devam etmeniz iyi olur.

kullanilacak malzeme nedir ?
mdf diyelim uzerine membran mi kaplanacak? lake boya mi olacak?
ayrica tavsiyem isciligini bildiginiz kisiye yaptirin. 3-5 fazla bile olsa saglam iscilik onemli.

Marangoz ikea'dan biraz daha pahaliya gelecektir. Bence ikea da yerinde bir gorun modelleri, icinize sinmezse adama verin.

malzemesi içindedir heralde bu fiyatın. ama malzemesi ne? gerçek ağaçsa seçtiğiniz ağaca göre fiyat normal bile olabilir ama mdf ise çok çok çok çok fazla.

biz masif ahşap panelden yaklaşık sizin ölçülerde 6 adet kitaplık+tv ünitesi yaptık kendimiz, boyası kulbu herseyi dahil 2000 bin tl tuttu. ama işçilik bizden tabi.

edit: bu arada 33 cm derinlik çok değil mi? hem maliyeti artırır hem yer kaybı.

Cocuklarin basrolde oynadigi yetiskin dizisi. Cocuklar icin olsaydi onlarin psikolojileri icin kotu olurdu cunku saglam korku dizisi. Duvarlardan cikan ruhlar falan var.

Değer bence. Ben tek nefeste izlemiştim akıcı.

Değer.

değer

ben pek beğeneceğimi düşünmeyerek ilk bölüme biraz bakayım diye açmıştım bir baktım soluksuz tüm sezonu bitirmişim bilgisayarın başından kalkmadan. uzun zamandır izlediğim en sürükleyici şeydi.

Stephen king romanlari seviyorsan hosuna gider.

Çoluk çocuğun oynadığı dizi izlenmez diyerekten epey bi geç izledim. Geç izlediğime pişman oldum. Sürükleyici bir dizi.

Değmez. Aşırı yapmacık sahneler, batı korku filmi yapmacıklığı dolu her yeri. Çocuk diyalogları hiç çocuk diyalogları gibi değil. Karakterlerin söyledikleri her şey, verdikleri her tepki, yaptıkları her hareket çok yersiz duruyor, hani "out of place" derler ya. Buldum diye parlayıp diğerlerine mıknatısın pusulanın nasıl çalışacağını anlatan çocuğu izlemek istemiyorum ben korku dizisi izlerken.

Dili basit olduğu için İngilizce altyazılı izleyip dil geliştirmek maksadıyla izledim ilk sezonu. Çok şey beklenmeden izlenebilecek bir dizi. Pek de çocuk işi değil.

Erken cikinca devlet katkisini alamiyorsun zaten.

Motoin, louis gibi Türkiye'ye gönderim yapan sitelere baktınız mı?

Bazıları uzun yol için pedli bisikletçi taytı giyiyor ama günlük kullanım için zor.

Seleyi bi kaplamaciya goturup icindeki sungeri degistirtebilirsin.

Yemek yerken ısırabilir insan, bi de oraları farkında olmadan veya olarak kemiren de var. Öyle etkili şekilde ısırsan uyanırdın bence. Manasız sivilce benzeri şey oluyor nadiren ağzımın içinde bi kaç gün acıyıp kayboluyor.

Uyurken disini sikttigin icin oluyor. O da stres yuzunden oluyor.

Stresten oluyor bende.

Onu da üniversite üçüncü sınıfta bir gün dişimin kırılıp kırılmadığına bakarken fark etmiştim. Her iki yanağım da çizgi halinde bembeyazdı, diş izleri vardı üstünde. Sonrasında bazı sabahlar ağrıyan çenemi de bununla ilişkilendirdim.

Gece plağı kullanabilirsin demişti diş hekimi arkadaşım, boksör gibi uyumak istemediğim için tercih etmedim. Ara ara kontrol ediyorum yok çizgi falan.

değil

vallahi seçilen örnek kümeye bağlı. sağlık alanı dışında yeni mezunların çoğu sürünüyor. ama eskiler 80-2000 tarihi arası mezun olanlar da çok iyi durumda mühendislik açısından vs. gördüğüm örnekleri söylüyorum. öyle yani.

para kazanmayı bilmem de olmayı istediğim iki şeyden biriydi. çevreye de bağlı diye düşünüyorum.

Cok yogun calisilan bir meslektir. Yetenekliysen gayet guzel kazanirsin, yeteneksizsen surunebilirsin cunku cok fazla mezun var.

Kısmen doğru kısmen değil. Arkadaş geçmişe dayanmış ama o zamanlar okuma oranı ve bölüm kontenjanı düşük olduğundan değerliydi şimdi ise bayağı değersiz. Para kazanma durumu da analitik zekaya ve beceriye bağlı. Sayısal zekanız iyi ise ve tecrübeniz 15 yılı geçtikten sonra şöyle kurumsal ve üst pozisyonlarda maaşınız 10 binlere çıkar. Bayağı tek adamlığı oynarsanız (maaştan bahsediyorum yine) 20 bini görebilirsiniz ama koordinatör falan olmanız lazım. Mesela medipol hastanelerinin inşaat emlak koordinatörü gibi.
Yurtdışı olayı bu sektörün pik noktasıdır. Aylık 8-9 bin dolar alan var ama nadir. (Ort 35 bin tl). Konum rusya-ırak-türkmenistan vs.

Ama umut dağıtmaya gerek yok. Bu adamlar baştan beri iyi yerlerde kendini geliştirmiş üst adamlar ve kontenjan bir hayli az.
Sözün özü mümkün ama çok çok zor ve doktorlar gibi yakın zamanda drğil orta yaşı geçtikten sonra bu maaşları kazanmaya başlıyorsunuz

aman diyim uzak durun mimarlıktan. özellikle de çok istekli değilseniz ki istekli olanlar bile bir yerden sonra pişman olabiliyor.

%90 katıldıgım bir olay. evet mimarlık gerçekten de o kadar kötü. dogru durust bir getirisi olmadıgı gibi goturusu de oldukca fazla.

mimarlık %50 yetenek, %50 çevre işi.
çevren yoksa ve inanılmaz derecede şanslı bir insan değilsen ciddi paralar kazanman zor.

imara açılmama ihtimali var risk sonuçta.

5-6 senede bir sey olmaz

Akpli tanıdığın yoksa hayır. çünkü

sta +1

hocam arsa böyle alınmaz; ev yapılacak mı yol geçecek mi? bunlara bakılır. böyle yerlerde 5-6 yılda değerlenmez. uzun süre gerekir.

Ev arkadasi dusunmez misin. Acikcasi kizilaya yurume mesafesi guzel de ne taraftan yurudugune de bagli. Tununs tarafindan yuruyeceksen gayet guzel deger kesinlikle ama kolej icin ayni seyi soyleyemem

@proletarier yok hocam kalabalıktan yıldığım için yanlız olmak istiyorum. tunus-tunalı tarafları güzel ama pahalı malesef :( kolej olur esat olur yakın olsunda nere olursa olsun modundayım

zamanı satın alamazsın yolda 1 saat kaybetmenin telafisi yok.

ankara'da 400'e ev yapracik'tan da ilerde, temelli taraflarinda ya da belki eryaman'in en ucubik yerindedir. bunun uzerine benzin ve bir de yollarda saatleriniz gececek, sosyal hayat kalmayacak ya da cok yorularak surdureceksiniz. eger durumunuz varsa esat, bahceli'nin bazi kisimlari, demirtepe, kolej, cebeci gibi yerleri de katarak, belki limiti 1000 liraya cikararak ev bakin bence.

bence işe yakın tut. hem nerede 1+1 pırıl pırıl evler 400'e imkansız. ancak yapracıkta falan tutarsın. dikimevi tarafına bak istersen.

Konforlu ev kesinlikle. Eski ev uğraştırıyor. Bir yerleri akıtır, kışın ısıtmaz, kombi her sene bozulur vs uzar gider. Yakın diye sürekli evle ilgili bir stresin olur.

Kassio katılıyorum.
Ayrıca yolda ölen zamanın telafisi yok.

ankarayi bilmiyorum ama ise yakin ev candir. isten eve yürüyerek gelmek hem rahatlatir hem stressi azaltir bunun yaninda yormaz.

Ben de Ankarayi bilmiyorum ama araba ile gidilecekse 1 saat yol cekilmez. Metro hattinin sonlarindadir, oturur kitabini okursun yolda, o zaman olabilir.

gel Ayrancı'ya eski bir apartman dairesine, kafanı rahat ettirir birçok yönden ama aylık 1.100-1.200 falan gözden çıkaracaksın orta halli ara kat bir daire için. Kazandığın ekstra zaman stressiz ortam yaşam kaliteni artıracaktır.

NOT: önceliğini yakınlıktan yana belirleyip Ayrancı taraflarına bakacaksan Emlakçı falan da önerebilirim özelden. Kendin bakacaksan Kuğulu Park-Tunalı dolaylarına ort. 10 dak. yürüme mesafesindeki Aşağı Ayrancı evlerini önerebilirim, ara kat ve görece iyi güneş alan 2+1 eli yüzü düzgün evler önceliğin olsun.

dikmen bebesiyim zaten dikmene de bakıcam ama fiyatlar çok uygun gelmedi dikmen sokullu taraflarının. ayrancı da biraz bütçeyi zorluyor. en uygun esat-seyran tarafları sanki. bi de zam isteyim ben hatta(bu zor sanki biraz ama :D )

airbnb'den kiraya vermek İstanbul'da yaşanmadığı halde zor gibi. Normalde çok iyi para getirebilir tam merkez ama oranın otel gibi olması lazım 1 gün kalıcak millet sonra temizlik nasıl olacak?
Taksim daha ölmedi ama artık eskisi kadar da popüler değil. Bir 5 10 sene sonra nolur bilinmez, zaten emlak balonu patladı patlayacak ev fiyatları düşebilir muhabbeti var.
Airbnb değil normal kira olacaksa ben Taksim'de kalmak istemezdim pek.

Böyle bir yatırım için Beşiktaş veya Kadıköy bana daha mantıklı geliyor.

amaç yatırımsa henüz inşa halindeki metro hatları üzerindeki semtlere yoğunlaş. yakın zamanda kentsel dönüşüme girecek binalardaki daireler de olabilir. taksim'in ne olacağı belli değil. oradaki emlak fiyatları pik değerine ulaşmıştı zaten. ilgi çekiciliğini de gitgide kaybediyor. mantıklı değil kanımca.

turizm krizi bnb cileri etkiledi. şu an pek mantıklı bir iş olmaz.

katılıyorum. sözlüğün zeka seviyesini gösteriyor bence. daha birkaç cümle okur okumaz kasıtlı açıldığını anlamamak için ciddi mal olmak gerekiyor.

birisi dese ki, ya herkes farkında aslında ama onlar da deşarj olmak için saydırıyor, vallahi rahatlayacağım.

Bu kadar bariz trollemede laf sokacak bir dolu boşluk oluyor. Millet de onu değerlendirip kolay oy alma derdinde. Tabi önemli bir kısmı durumu anlamayan çift haneliler.

sözlüğü aktif kullananlar sözlük kültüründen bihaber, doğru düzgün kontrolden geçmeden yazar yapılmış yeni güruh; haliyle kim troll kim değil anlayamıyorlar.

bi kısım da troll olduğunu bilen ama gaza gelip kendini kontrol edemeyenler. bunların çoğunluğu her şeye trigger'lanan duyar kasma ekibi. kalan kısım da deşarj olma amaçlı yazıyor.

beğenilenlere girmeyle saydırma arasındaki bağı bilmiyordum mesela. ilginçmiş.

hele bir don't feed the troll tayfası var, acayip ayar oluyorum. başlık açılmış, sol framede kaybolmaya yüz tutmuşken sazan gibi damlıyor, don't feed the troll, engelle geç yazıyor. sus işte, yazma. bırak başlık soldan aksın gitsin, yok illaha bir şey yazacak. bu adamlar yüzünden sol frame bazen çok gereksiz başlıklarla doluyor.

Ben Sözlük'ü uzun zamandır kullanmıyorum. Kim troll, kim değil, bilmiyorum. Yorumlu başlıkları ayrı tutayım; ülkede de zaten her gün troll başlığı gibi, Zaytung haberi gibi şeyler gerçek oluyor. Kaç kere eskiden Zaytung'da haber olmuş şeyler gerçek oldu, bir değil, iki değil. Aynen olmasa da, bir yaklaşığıyla, iki yaklaşığıyla benzer şeyleri yaşıyoruz ve artık gerçek olanlara inanamıyoruz. Herhangi bir başlığın troll başlığı mı, gerçek haber mi olduğunu ayırt edemiyorum bile. Çoğu başlık 'Şu olduysa, bu neden olmasın' türünden. Ayrıca, flaş haberler kaldırılmış, ne gazeteler ne televizyonlar en önemli haberleri veriyor. Bir iki muhalif site olmasa ülkede ne olduğundan haberimiz olmayacak. Ha, milletin kendi kişisel düşüncelerinden haber veya bilgi alamadığım için sinirleniyorum, o ayrı. 10-20 sayfa yorumun içinde hızlıca haber aramak da zorlanıyorum.

Ekşi Sözlük artık içerik olarak çöpe dönse de, şu an ülkenin en hızlı haber kaynaklarından biri. Ayrıca Sözlük'ü çok kullanmayan ve dinamiklerinden haberi olmayan herhangi birinin gelip, sadece troll başlığını görerek 'Haa, ülke bu durumda demek ki, kimse de açıp bir şey dememiş. Ülke batmış' dememesi için sebep yok.

@trollziya

Bu başlık için anlayabilirim belki ama mesela uydurma bir haber veya hikaye için de aynı şey oluyor.

uydurma bir motorcu olayının altına motorcuların genellemeleri yapılabilir bence. ben bazen yapıyorum o tarz şeyler. başlığın gerçek olup olmamasından ziyade içeriğin konuyla alakalı eleştiri mahiyetinde olmasında bir problem yok gibi. tabii sazanlar da ayrı mesele. adam başlığın altına şunu yazıyor: "sen de öyle yapmasaydın rezalet puanım 1"

lan? diyorsun.

rahatsız ediyor. ama kendi güçlerini sağlayabilmek için taraftara ihtiyaçları var. saygı duymuyorum ama seste çıkar(a)mıyorum

15 Temmuz hikayeleri adı altında yapılan programlar da dahil rahatsızlığıma.

Darbenin bir kere kendisi zor kullanmaya bağlı hain bir dayatma değil miydi? Bundan neden rahatsız olalım?
Acılar hala tazeyken,15 Temmuz kutlamaları tabi ki o alıştığımız belirli gün ve haftalar tadında geçmeyecek.

internet yasadigimiz yuzyil icin bu tarz konularda buyuk nimet gercekten.

bu olaydan bagimsiz olarak konusuyorum, 300 yil once yasansaydi bugunler, su an bakis acimiz bambaska olurdu muhtemelen yasanilanlara. fakat gunumuzde tarih yazmak gercekten imkansiz. bu kimsenin elinde olan bir guc degil. en fazla istediginiz seyleri daha fazla gorunur kilarsiniz ama tarih bunlari yazmaz. bir ya da iki nesil sonra sizin su an gozunuze buyuk gelen olaylar hic konusulmuyor olurken, belki de hic goremedigimiz detaylar daha fazla gundeme gelecek.

15 temmuzdur, secimlerdir, hukumetlerdir, depremlerdir, unlulerdir, olaylardir hepsinden bagimsiz bu soylediklerim.

ozetle; birseyin onemli olduguna su an yasayan bizler karar vermiyoruz. ileride yasayanlar verecekler.

düşürme bizi mapuslara şimdi. git çok sövdürmeden :S

Yeni Türkiye'nin milli benliginin inşası.

yeni bir efsane yaratmaya çalışıyorlar ama ileri ki yıllarda gazozdan ötesi şekilde anılacağını düşünmüyorum.

"Çok zoraki ve sahte" bu kısım senin yorumun. Ben şahsen şehit yakınlarının ve diğer mağdurların sürekli konuşturulması dışında kalan şeyleri ne rahatsız edici ne de abartılı bulmadım.

iktidar acisindan bakarsak kitleleri kendisi icin sokaklara dokmeye hazir tutmak onemli. Bulunmaz nimet.
Halk acisindan bakarsak ipleri disarda bir askeri cuntadan kurtulmus olmak elbette tarihi bir olay. yuzlerce insan kendi partilerini kurtarmak icin dahi olsa nihayetinde halkin kendi kaderini elinde tutabilmesi adina oldu. Tepeden bakilacak bir sey degil.

sadece 15 temmuz günü anılsa neyse de. böyle haftalarca anılması gerçekten acınası. bir de adına destan demişler. acıyorum sadece. kendileri çalıp kendileri oynuyorlar.

ilk yurtdışına çıkan görgüsüz türkler genelde amsterdam'a gider :) italya ise abaza türk kızlarının hac merkezi konumunda. nasıl bir bilgi istiyorsun sor buradan anlatırız.

türkçe kaynak istiyorsan buraya sor gerçekten. ingilizcen varsa tripadvisor

çok karmaşık olmayacak şekilde bir plan yeterli zaten kısıtlı süre orda olucam. şurda şunu ye burda bunu ye şurdan şuraya gir tarzı. gezipgördüm sitesi dışında fazl kafa karıştırıcı.

daha ucuz ve hafif olanı alırdım heralde. iki tencereye gerek olmaz pek.

decathlon'da baya daha ucuza var, oraya da bakin bence.

2senedir trangia kullanıyoruz teflon olanlardan çok memnunum gene aynı marka düşünüyorum.

Ben 3 gün önce şunu sipariş ettim. Şu anda Çin gümrüğünden çıktı, yolda geliyor. Genelde 2-3 hafta içinde ürünlerim geliyor.

s.aliexpress.com

Çaydanlık su ısıtmak için önemli ya. Tencerede de ısınıyor ama yemek de yapılıyor ya, hoş olmuyor. Teflon daha iyi tabii ama çizilmesin diye uğraşacaksınız onu da. Bir de 2 tencere olması gereksiz gibi geldi, 1 tane yeterli.

Teflon seti alıp, çaydanlığı ekstradan alabilirsiniz, tekli de satılıyor. Ama illaki bunlardan biri olacaksa teflonu alırdım sanırım. Sonuçta sürekli kullanmayacaksınız.

Alüminyum sağlıksız olduğu için teflon olanı seçerdim. Ekstra olarak çaydanlık alırdım. Trangia kullanıyorum ben de. Tavsiye ederim. Ben aynı modelin HA kodlusunu kullanıyorum. Teflon gibi ama olmayan alüminyum tencere. Böylece ay teflon çizildi ay o sağlıksız derdinden kurtulmuş oldum. Zaten bu set iç içe geçiyor küçücük oluyor, o yüzden mutlaka 2 tencere al derim.

En önemli tavsiyem teflonu falan alacaksan yanında küçük tahta kaşık taşıman yönünde. Bu durumda çizilme riskini baya azaltmış olursun. İyi kamplar.

45 tl ye Kapaklı emaye tencere aldım ben. Portatif küçük bisey. Askı yeri de var. Isıyı çabuk iletiyor. Sağlıklı. Dün direkt ateş üstüne koyduk ve grida yahni yaptık kampta. Siyah is oldu sadece. Yikayinca çıktı hemen. Akşam makarna yapacağım. Su ısıtmak için cezve kullanıyordum.

i.hizliresim.com

ya çelik al ya titanyum. gereksiz maceralara girme bence

caydanliksiz olmaz. peggy'nin dedigi gibi, koku siner yemekten, ayni anda yapamazsiniz vs. takim olmasi ic ice gecirebilmek acisindan onemli. takim olmayan caydanlik aldiginizda setin icine sigmayabilir. cantada extra hacim olur. aluminyum kolay cizildigi icin cok sagikli degil. benim setim de aliexpressten, bayagi memnunum.

www.aliexpress.com

bu marka cin'in buyuk outdoor firmalarindan biri. caydanlik, tava, tencere ve iki minik yemek kabi bir de kasik var. hepsi ic ice gecince minicik bir sey. o tabaklar da kucuk gibi gorunse de yeterli aslinda. hic cizilmedi. direkt kamp atesine koymuyorum, ocakta kullaniyorum. hafif.

5-6 kişilik arkadaş grubumuzla 2 sene önce şunu almıştık biz. 2senedir çok memnunuz caydanlıksız zaten olmaz diğerini alsam bile caydanlik almak kesinlikle lazım. Başka arkadaşlarla gidince de yeni bir set taşırım diyorum. Genelde 4-5 kişi olduğumuzdan kahvaltılarda tavanın genişliği önemli benim için.
urun.gittigidiyor.com

O değil de kamp deyince dağcı (yürüyen tayfa) hep üstüne alınıyor. Maceraya girme ne demek? Senede en az 1 ay kamp yapıyorum ben. Arabayla taşıyoruz eşyaları yük derdimiz yok. O yüzden 250 liraya gidip de titanyum caydanlik almıyoruz. Buzlugumuz var soğuk bira iciyor, zipkinla vurulan baligi bozulmadan sakliyoruz. Su ısıtacak lan bu alet sadece. Titanyummus.

ben yapıyorum bir şey olmuyor

kafein uçucu değil. gece buz dolabında demlenen kahvenin ekstra kafein içerdiğini okumuştum.

Buz süt kahve su koyup termosta gün boyunca kullanıyorum bir şikayetim olmadı şimdiye kadar

Cold press aletleri var, suyu kahveyi dolaba koyuyosun geceden yavas yavas sabaha soguk kahve oluyor

soğuk demleme yap.

Oluyor. İnsanımızın mallığı maalesef. Rencide et öyle cevap verenleri, belki değişim olur bi ihtimal.

Azcık daha düşündüm de değişim biraz iyimser, "içim ürperiyor da ne kıl insan" falan derler kesin. Yine de rahat bırakabilirler böyle düşünerek.

oluyor. burada da oluyor. Hatta bazen de ben de yapıyorum sanırım (öz eleştiri).

Ya aslında durum belki muhatap olunan kişinin o konuda senden daha çok şey bildiğini düşünmesinden ve bunu göstermek istemesinden sonuç olarak saçmalamasından yahut gerçekten de tecrübe vs. her neyse gerçekten bilip aslında iyi niyetle yol göstermeye çalışmasından, biraz daha ufkunu açmaya, seçenekleri tekrar arttırıp hatırlatma yapma isteğinden kaynaklanıyor olabilir.

Yani elimizde bir tane gösteriş yapmaya çalışan mal var bir de iyi niyetli bilgili biri var. Genelde bu tipler toplumda sık olduğu için sürekli yaşanan bir durum evet..

bu arada "aklımı çıldıracağım" ifadesi çok güzelmiş :D

Başlığına, iradenin hiç önemsenmemesinden, hiçe sayılmaktan bahsetmene bakıyorum da verdiğin örnekler bunlara göre basit geldi bana. Hiçe sayılmak bu degil. Bu, bazı insanların sıklıkla yaptığı, kendince gereksiz alternatif üretme, sinir bozma durumu. Iyi niyetli de olabilirler. Oluyor böyle şeyler. Biri senin ricanın üzerine "ama bardakta su var" dedi diye hiçe sayıldığını hissediyorsan işin zor bence. Hoş degil, sürekli oluyorsa daha da hoş degil ama fazla tepki yaratmış sanki senin üzerinde. Açıkçası ben biraz kibir sezdim.

Benim çevrem de senin anlattığın gibi. Ailemdeki çoğu insan böyle. Türkiyenin çoğunluğu böyle. Ülkenin bu halde olmasının en büyük sebebi bu zaten. Bazen çıldıracak duruma geliyorum acaba sorun bende mi diye çok düşündüm. Arada bir ben de yapıyorum böyle hatalar ama bu kadar değil, çok az.
Böyle olmasının tek bir sebebi yok aslında. İnsanların çoğunun odaklanma problemi var. Çoğu bencil, başkalarının sorunlarını, düşüncelerini önemsemiyor. Dediğim gibi çok fazla sorun var.
Kendimde gördüğüm sorunlardan birisi de çok konuşmayı sevmemem. Mesela verdiğin bardaktaki su örneğinde neden bardağa ihtiyacın olduğunu söylersen suyu döküp bardağı verecek sana, bu kadar basit. Ama o an bu nedeni söylemek istemiyorsun adeta zihnini okumasını bekliyorsun. Yani konuşmayı, açıklama yapmayı sevmek önemli.
İnsanlar bazen sırf konuşmak için konuşuyor, laf kalabalığı yapıyor düşünmek istemiyor. Verdiğin örneklerde genel sorun bu. Sen anlatıcaksın neden öyle olduğunu anlayıp anlamaması önemli değil sırf muhabbet için yapıyorlar.

@aquarium

yeni tanıştığım insanlar için demiyorum. beni uzun süre tanıyan, beni takdir eden insanlar da böyle. 3 yıllık eski sevgilim de böyleydi yav. magazin gazetesinde gördüğü 2 satır yazı benim yılların bilgi-birikiminden önde gelirdi bazen.

yani tanıdığım bildiğim ve saygı duyduğum/değer verdiğim bir insan bana 'ZIPLA' dese, zıplarken sorarım 'neden zıplıyorum ben şu an' diye.

insanların gözünde ezik bir imajın olduğundan olabilir.

insanımızın doğası böyle. Ben ciddiye almıyorum böyle insanlarla karşılaşınca. başka da yapacak bir şey yok heralde.

Öyleyse Sorun günlük hayattaki ufak tefek meselelerden ziyade bilgi birikimine, hakim olduğun alanlarda sözüne itibar edilmiyor oluşu galiba. O zaman ya sen yılların bilgi birikimi dedigin konularda sandığın kadar da bilgi sahibi degilsin, yani en azından otorite degilsin, ya bunu dışarıya tam yansıtamamış, saygın bir imaj ya yaratamamışsın ya da evet etrafındaki insanlar saygısızlık ediyor. O zaman bu saygısızlığı çok da kafaya takmamak, önemsememek lazim.

mesela duyuruda da 2 tane esas soru cümlesi var.

1- size de oluyor mu?

2- benim mi beklentilerim yüksek?

burada bile 2 sorumdan 1 tanesine yok muamelesi yapılmış bazen. demek ki cidden ben çok şey bekliyorum insanlardan.

@icim urperiyor o cok genel bi durum burada onu hiç değerlendirmeye katma.

durum şuna benziyor,

+abi şu var mı?
-yok, kalmadı.
+hiç mi yok ?

yani, benzer soruları herkes birbirine soruyor...

hepimize oluyor, ama bence çoğu kişi bunu bu kadar dert etmiyor. bu beklentiyle mi alakalıdır, yoksa bakış açısıyla mı çok da emin değilim esasen. yani şöyle düşünmeyi hiç denediniz mi bilmiyorum; ben bu bardağın boş hali bana daha lazım diye döküp ver dedim ama karşımdaki de içme suyunu yok yere ziyan etmek istemiyordur belki, olabilir mi? soruya soruyla, alakasız yerden yanıt verdim fakat dediğim gibi biraz bakış açısıyla alakalı. siz gerizekalı değilsiniz, insanlar da iradeyi yok saymıyorlar. herkes kafasına göre bir hayat yaşıyor, kendi hayat görüşüne göre size de dokunuyor. bu yani, beklentiyi yükseltip a mı b mi, çok basit değil mi aaaaaağbiii'ye gerek yok :)

@evde liyakat

elbette dusunebilir, zaten herkes bana itaat etsin demiyorum. ama dedigim gibi biri bana 'agaca cik hemen' dese, agactayken sorarim 'niye' diye. cunku karsimda bir beyin var ve elbette bir sebepten agaca cikmam gerektigini dusunuyo. aciliyet de varsa once cikar sonra sorarim. '5. kattan atla' dese yapacak kadar ciddi bir durumdan da bahsetmiyorum ama ufak tefek seylerde butun detaylari sorgulamak karsimdakine saygisizlik gibi geliyor bana.

çözüm olarak asus aldım ben, ilk defa pcyi soğutan fan sistemi ile tanıştım.. cidden 3-5 dk gibi bir sürede alimünyum kasayı ideale çekiyor.

garantisi yoksa içini aç süpürgeyle veya kuru basınçlı havayla temizle. youtubede videoları vardır modeline göre. garantisi varsa servise gönder temizlesinler.

@jihat
Şarjdayken benimki daha da ısınıyor

@kapti
Bilgisayarımı ısınma sıkıntısını saymazsam seviyorum o yüzden değiştirmek istemiyorum.

ya şarj ederken o uc aşırılar aşırısı ısınıyor mu? baya el yakcak gibi benmki aşırı ısınıyor. aldığımdan beri ısınıyor. apple store'a götürdüm normal dediler. nasıl normal anlamadım.

@fosforlu cevriye

Aynen benimkinde de aşırı ısınıyor o uç.

macbooklar metal kasa olduğu için bilgisayarın gövdesi de bir nevi soğutucu görevi görüyor. O açıdan ısınması normal. plastik bir bilgisayar kadar soğuk olmasını beklemeyin.

Onlar işemiyorlar camlara attırıyorlar. Argo için üzgünüm fakat onlar çiş değil, yapanlar da erkek kedi :D kalıcı çözüm için kısırlaştırabilirsiniz erkek kedileri, kalan her şey geçici olacak.

Koku diğerlerini çekiyor olabilir. İyice temizleyin.
Kediler asidik kokulardan (limon mesela) hoşlanmaz deniyor ama işe yaradığını pek görmedim.

@nice tnetennba öneri için teşekkürler ama bunlar sokak kedisi. çok sayıda ve farklı kedi var. hangisi yapıyor tespit edemedim ve yakalamam imkansız.

@chavezding az önce detaylı bir temizliğe giriştim ama işe yarayacak mı emin değilim. 2 senedir hiç böyle bir sorun yoktu yeni huy edindiler.

ya klima takıp, perdeleri çekip soğutursunuz ya da bütün pencereleri açıp havalandırarak. başka da bir yol yok pek.

klima?

kadın arabası değil ama %80 kadınlar kullanırken gördüm.

Kadın arabası değil ama öyle bir algı var.

Biraz. Kadınlar daha çok tercih ediyor.

Bir erkek olarak countryman i beğeniyorum. Ben beğenmişim kadın arabası deseler ne olur.

bende mini cooper almayı düşünüyorum. ilk aldığım tepki sizin aldığınız gibi oldu.
ancak ben çok takılmadım. hala uygun bir araç arıyorum aktif olarak.

kadın arabası algısı bir yana, pek iyi bir araç değil bence. 1-2 yıl kullanmıştık. Çok yakıyor, süspansiyonları bizim yollara uygun değil, iç mekan da biraz dandik. Yüksek hızlarda epey gürültü oluyor içerde.

böyle düşünmesinler diye benim mini cooper ın vites topuzuna 10 kat tesbih geçirdim.

bana göre unisex üniversite öğrencisi arabası.
ama yukarıdaki yorumlar +1; başkasının ne düşündüğünün bir önemi yok eğer beğeniyorsan.

Rahat bi araba degil. Oturup kalkmak cok zor. Uzunsa boyun sakin ha bulasma. Inanilmaz konforsuz bi arac.

Diyet yapacaksın, başka türlü olmaz. Ha o zaman da kas gelişimi yavaşlar/durur, ona göre sen karar ver. Ya da IF yapabilirsin, o zaman kas kütlesi de artabilir ama yağ yakarken kas kaybı da kaçınılmaz olur. Yani ağırlık da çalışsan diyetle yağ yakarsın kardiyo da yaparsan diyetle yağ yakarsın, diyet olmazsa bu ikisiyle de yağ yakamazsın. Böyleyken böyle.

Peki ağırlık çalışsam, protein ağrılıklı bi diyet yapsam en azından kas kaybı min olmaz mı?

Protein ve karb. miktarını ayarlarsan kas kaybı minimum olur tabii ama yağ yakmak istiyorsan kas gelişimin çok olmaz, yani birinden birini seçeceksin. Misal ben yağ yakayım birinci önceliğim bu dersen ona göre bir makro hesabı yaparsın yağ yakmaya başlarsın, bu aşamada kas gelişimi çok olmaz ama kayıplar da çok olmaz. Sen ağırlık çalışmayı seviyorsan ağırlık çalışarak da en az kardiyoda yaktığın kadar yağ yakarsın, hatta yağ yakıcı hormonlar ağırlık çalışmalarında daha çok salgılandığı için daha çok yağ yakabilirsin. Onun dışında, önemli olan diyet dediğim gibi, araçlar (Kardiyo-ağırlık) senin zevkine kalmış.

barfikste bir çok kas çalışıyor ancak, omuz kaslarını (deltoidler) geliştirmek için işe yaramayacaktır.

deltoid 3 parçalı bir kas ön, yan ve arka parçaları var. kabaca dumbell i öne, yana doğru kaldırma, hafif öne eğilip dumbell i geriye doğru çekme hareketlerinde çalışır. bunun dışında shoulder press dumbell veya cihazla yapabilirsin. daha fazlası için google i kullanabilirsin (bkz: deltoid exercises)

çay için tek tavsiyem iyi çay iç. yani gidip de doğuş çay falan içme. bir de soğuk suyla demle. uzun sürüyor ama çok lezzetli oluyor. bir de geçiş süreci için bir tatlı kaşığı süt eklenmiş earl grey deneyebilirsin.

6 ay 1 yıl arası ama nasıl ne zaman alıştığını anlamıyorsun bile, bir gün bir anda farkediyorsun ki normal gelmiş.

Ki ben her şey keserim, çaydan şekeri kesemem diyen biriydim.

Geçenlerde udak bir şeker atmışlar çaya, barkdakları karıştırıp bir yudum aldım, geri tükürdüm şerbet mi lan bu diye.

şekersiz çaydan keyif almaya 3. fincandan sonra başladım. sigaradan daha tiksinmedim ama 3 gün içmeyince de bi şey olmuyor.

sigara 2 ay
şekersiz çay 2 hafta