Debriyaj bitmiş olabilir mi? Uzaktan anlamak zor.

balık ayran (ya da yoğurt / süt ürünleri falan) olayında zehirlenme kıstası tamamen tazelik.

balık tazeyse, süt ürünleri tazeyse zehirlenme falan olmaz. ama taze olmayan balıkta da süt ürünlerinde de histamin denilen protein artıyor, bu da zehirlenmeye yol açıyor.

yani tazeliğinden eminsen gömebilirsin, değilsen bunları beraber tüketmemelisin.
(tazeliğinden emin olmadığın hiçbir şeyi tüketme zaten)

Gecen sene bir genç bu sebepten vefat etmişti.
Balık bozuksa çok tehlikeli bir durum olabiliyor diye biliyorum.

Yahu yok öyle bir sey, tayzeymis, bayatmis, birisi vefat etmis de, falan da filan. Sacmalik. Hicbir sey olmuyor rahat olun. Ufak bir google aramasi bile tüm bunlarin hurafe oldugunu ortaya cikarir.

balığın yanında defalarca ayran içtim şimdiye kadar. bir şey olmadı.

www.haberturk.com

aldığım bir bilgiye göre balık bozuksa zaten öldürürmüş(inanılmaz bir bilgi). yani sütü içsek de içmesek de öleceğiz balık bozuksa. hatta sütü içince, balığın bozuk olduğunu anında vücut tepkileriyle bize bildireceğinden, kurtulma şansımız artıyormuş. hayatı bu kadar sevdiğimi bilmiyordum valla, iki saattir araştırıyorum.

Bişey olduğuna daha rastlamadım. Balık bayatsa geyiği var o beni benden alıyor. Balık bayatsa süt ürünlerine ihtiyacın yok zaten hastalanman için :D Balığın yanında pek çok defa haydari gibi yoğurtlu mezeler de ikram edilir - yersin yemezsin o sana kalmış ama gömen gömüyor :)

kaç senedir içi açılıp temizlenmedi ? james donkeylerin fiyatı düşmüştü en son kesinlikle bir ssd alın.

windows 10- hdd ikilisi kanser sebebidir, çare ssd elbette.

signore+1

bi gün uğraşıp bilgisayarımı win10'dan win7'ye çevirdiğimde normale dönmüştü. ssd yoksa win10 çok kasıyor.

%99 harddisk bence de. ben de aynı sorunları yaşıyordum daha iyi bir bilgisayarda, geç açılıyordu, yavaştı filan ssd taktım yeni almışım gibi oldu. yine de önce bi harddisk sağlığını ölçebilirsin, programlar var onun için. ondan emin olduktan sonra da ssd takarsın.

Ssd kesinlikle al ama fan temizliğini de bir kontrol et. Çok isindigi için CPU gücünü düşürüyor olabilir.

hdtune ile hdd taramasi yapin, kuvvetle muhtemel bad sector var. ssd care.

ctrl alt delete tuş kombinasyonuyla görev yöneticisine gelin.

işlemler sekmesinden harddisk kullanımınıza bakın. muhtemelen %100 kullanıldığını göreceksiniz.

eğer öyleyse ki yüksek ihtimalle öyle. ssd'ye ihtiyacınız var demektir. windows 10 ssd için tasarlanmış bir işletim sistemi. mekanik diskler boş durumda bile yetersiz kalıyor. laptopunuza bir ssd eklemesi sorununuzu çözecektir.

belediyenin veterinerlik hizmetleri var.
gida.ibb.istanbul

Bir arkadaşım fatih hayvan hastanesinde kısırlaştırmıştı özel, fiyatı uygun ve çok ilgililerdi

Ben belediyeyi onermiyorum. Ücretsiz olmasi guzel evet ama mumkunse tercoh etmeyin. Biz okuldaki kedicikleri goturduk fatih itfaiyenin ordakine. Kısırlaştırma sonrasi enfeksiyon kapti kedicikler daha çıkarmadan belediyeden. Cok ilgili ve hijyenik degiller. Uskudar belediyesinde de arkadaşımın kedisi icin yasadik. Ksiirlastirma degildi bi ayaginda soeun vardi ameliyata alicaz dedilee ve 1 ay kendilerine ulasamadik gunde 20 kere arayp gitmemize ragmen bilgi vermediler. 1 ay sonra da öldüğünü soylediler.

Bu riskler ozel veterinerlerde de var. Oturdugunuz semrin facebook sayfasi filan vardir hayvan sahiplerinin. Orda tavsiye isteyebilirsiniz direkt isim önerisi. Kısırlaştırdiktan sonra ozellikle disi kedi icin 2 3 hafta ozenli bi bakim da gerekiyorm

benim ingiltere'den gelecek bir zarfım ulaşmadı takip numarası olan fakat free shipping bir seçenekle istemiştim, almanya'da dağıtım merkezinden çıkamamış gibi görünüyordu. iptal edip tekrar sipariş ettim, bu sefer expedited/express dhl ile, 6-7 günde ulaştı.
daha gümrüğe bile ulaşamamış gibiydi benimki yani, aynı durumda sayılır mı blemiyorum.

Maalesef kargo takibi yok. PTT'de evde bulamasa kagit birakirdi, vergiyi odeyip teslim alirdim. Kagit falan da yok piyasada.

yeni gümrük düzenlemesi yapıldı hatırlarsanız. bu düzenleme sonucunda tutarı ne olursa olsun her alışverişe (0.00001 lira dahi olsa) 5,27 tl (değişti sonradan bu rakam) gümrük ücreti çıkarılması kararı alındı. bu karar aliexpress, gearbest vb sitelerden 20 cent'e telefon kılıfı alanları çok etkiledi. insanlar koca telefon kılıların vb 1 lira verip 5 küsür lira vergi çıkınca kapıda ptt görevlisine ben almıyorum demeye başladı. ptt ve gümrük görevlileri de buna istinaden işleri yavaşlattılar, çünkü ürünü gümrükten geçirip işleme sokuyorlar, ürün adamlara geri geliyor, geldiği yere geri göndermekle mükellefler. böyle saçma bir durum peydah olduğu için son 2 3 aydır gümrük ve yurt dışı alışverşi konusu biraz sıkıntılı oldu. benim bir ürünüm (100 küsür dolar bu arada) tam 2 aydır gümrükte bekliyor mesela, ücret belirliyorlarmış, halbuki wiggle.com ürünü fiyatı vb her şeyi belli ürün... yavaşlatıyorlar işleri. bunun asıl sebebi ise şu, 2 ay boyunca kargon eline ulaşmazsa aliexpress gibi siteler ücreti alıcıya iade ediyor, kargocular da bunu bildiği için 2 ay ellerinde tutuyorlar takipsiz kargoları... bizim ülkede kimse mağdur (?) olmuyor onlara göre. ama koca kargolar singapurdan hong kongdan buraya kadar parayla geliyor, kimsenin sikinde değil afedersin. israftan başka birşey değil yaptıkları.

Yurtdışından plak alan biri olarak artık takipsiz kargoyla plak sipariş etmeni tavsiye etmem. Vergi olayı çıkana kadar tüm takipsiz kargolar takır takır geliyordu. Fakat Mayıs'tan sonra 2 kez takipsiz plak getirmek istedim, ikisi de ne hikmetse bana ulaşmadı ve göndericiye geri döndü. Takipli olanlar ise bir-bir buçuk ay içinde elime ulaştı.

Benim de Almanya'dan kargom 15 ağustostan beri gümrükte bekliyor. Takip numarası da var bu arada.

Mac gmall en duzgun seçeneklerden biri ama bisiklet, scooter falan yoksa biraz sapa kalabilir.

tomtom / beyoğlu civarından bildiriyorum. en olası seçenek demirören macfit. akşam berbat sabahları güzel ve sakin. ücret 140tl

daha önce acıbademsports'a kayıtlıydım, mac gmall'den daha yakın sayılır. öneri için teşekkürler ayaküstü bir yer olsun, gidişte veya dönüşte herhangi bir taşıta binmek istemiyorum. scudman öneri için teşekkürler, planım sabahları gitmek, ilk bakacağım yer olacak.

hocam bende bu tarafa ilk taşındığımda alternatif aradım ama yok malasef. sabahları gayet sakin oluyor. ayrıca salon gayet temiz.

işini iyi yapan ustaya rastladım ama zamanında yapan ustaya rastlamadım. inşaat sektöründeyim. alayı böyle bu insanların. okuyunca güldüm yani istemsiz olarak :D geçmiş olsun. ev sahibinin suçu yok değil, işi yeterince takip etmemiş de olabilir. madem ağırlamak istiyor, ağırlasın.

Bence sizin tecrübesizliğiniz, kusura bakmayın.

Ben de inşaatçıyım, küçük daire tadilatı da yaptım, büyük inşaatlarda da görev aldım. 5-6 senedir inşaat ve inşaatçılık yerlerde. Biriyle konuşunca, işten anlar mı, yapar mı, zamanında bitirir mi çözebiliyorum.

Oturduğum sitede -ki gerçekten iyi bir site- 2 senedir tadilatı süren evler var. Ev sahibinin umrunda değil, rahat aq; ben çıldırıyorum. Gürültüsünden, çamurundan falan değil "lan nasıl bitiremezler" diye kafayı yiyorum.

Siz de öyle bir yere denk gelmişsiniz. Ama ilk sinyali alınca ya tepelerine kabus gibi çökecektiniz, ya da kapora verdiyseniz sözleşme yaptıysanız her neyse yakıp başka yere bakacaksınız. O emlakçıya da komisyon karşılığı başka yer bulduracaktınız.

bende biraz sizin tecrübesizliginiz olduğunu kanaatindeyim. yazıyı okuyunca sizin hakkınizda yıllarca avrupada yaşamış sonra trye gelmiş izlenimi olustu. burda işini zamanında yapan, eksiksiz duzgun yapan seni dolandırmaya kalkmayan sözünde duran usta vs zor bulursun.

Araya başka iş alıp sizin işi biraz sallamış da olabilir. Gözünüz açık olsun.

Tebrikler bu farkındalığı aştın ve aramıza hoş geldin. Burası orta doğu. Burada söylemek istemeyeceğim şeyler var. Efendilik arayan öyropaya gitsin.

3 aydır saçma sapan bir şekilde alt kata banyomdan su damlıyor ve tesisatçı ustalar! çözemedi. Tabi abi, yaparız abi, yapamazsak işimizin arkasındayız abi laflarını duymaktan kusucam. Her gelen 200 den açıyor ağzını. 1 ay sonra akmaya devam ediyor. Usta arazi tabi. 1000 tl den fazla para harcadık. Haram olsun.

Gerçek dünyaya hoşgeldin zamanında işini bitiren usta dünyada yok. Maalesef söze en başta guvenmemeniz gerekiyor.
Haklısın ama maalesef bu böyle.

En sevmediğim insanların başında gelir bi usta milleti bir de taksiciler. Hiç güvenmem. Adam senin iş devam ederken başka iş alıyor ondan da kapora alıyor. Denk getirirse peşin parasını aldığı işleri önce bitirmek için seni erteliyor. Yok önce benim içime sinecek, ben kendim işi beğenmezsem para almam, kul yapısı abla bozulacak elbet falan filan samimiyetsiz esnaf ağızları.

her sektörde var bu işbilmezler evet, ama en çok inşaat/tadilat işindedirler herhalde. sırf bu tip insanlarla karşılaşmamak için kendi tadilatlarımı kendim yapar oldum ben. evde aletleri koyacak yer olmasada, aleti alıp yapıyorum daha ucuz ve sıkıntısız haloluyor

bunu düşünebilmen bile iyi bişey. lütfen çiftleştirip yavrularını "hediye" etme olayına girişme.

kedi bakimi zor bir hayvan degil ve hayati kesinlikle guzellestiriyor. mamasi, suyu, kumu gibi ilgilenmesi gereken ekstra bir iki ev isi daha cikiyor elbet ve tatile giderken ilgilenecek birisi olmasi gerekiyor ama eve kattigi neseye kiyasla bana cok yuk gibi gelmiyor bunlar. kedisiz dusunemiyorum evimi.

Kedi bakımı çok zor bir hayvan değil ama almadan önce iyice ölçüp tartin. Sonuçta bir canlının sorumluluğunu alacaksanız; en az 10 15 yıl yaşayacak. Sıkılıp bir hafta sonra başkasına vermek isteyeceksiniz bu işe girismeyin.

Her kedinin karakteri farklı; yetişkin kedi bakim açısından kolay olsa da yeni bir şey öğretmek açısından zorlanabilirsiniz. Benim kedim 40 günlükken evimize gelmişti; herkes 'kedi mobilya tırmalar, engel olamazsin, kabloları kemirir' der mesela. Bizimki bebekliginden itibaren alıştığı için asla böyle huyları yok, hatta daha bir biblonun yerinden oynadigini bilmem. Yetişkin bir kedide boyle bir şey varsa alıştırmakta güçlük cekebilirsiniz. Onun dışında dönem dönem çok tüy döküyor; buna hazırlıklı olmakta yarar var. Ben genel olarak temizlik takıntılı denilebilecek bir insan olduğum için en çok bunda zorlanıyorum. Senenin iki ayı her gün iki kere ev süpürmek, haftada bir temizlikçi gelse de sürekli tekrar tekrar temizlik yapmak birazcık yorabiliyor. Geri kalan zaman dilimlerinde o kadar tüy olmuyor. Bunun için düzenli tarama, kaliteli bir mama ve kurutma makinesi şart ama. Tuvaletini günlük temizler, mama/ su kaplarıni günlük yikar, kaliteli mamalar yedirirseniz her yerde dolanan şehir efsanesi 'kedili ev kokar'in da önüne geçmiş olursunuz. Kokanlar kediler değil, hijyen yoksunu sahipleridir zira. Kısacası günlük temizlik rutininize ve onun sağlığı için gerekli olan şeylere özen göstermeniz gerekecek.

Bunlar dışında sevgisi, gözünü size dikip oyun oynamak istemesi, sıcaklığı, moraliniz bozukken hir hır yanınıza gelip yatması, kışın battaneye altında dibinizden ayrılmamasi gibi hiçbir şeye değişmeyeceğiniz şeyler de bonus olarak hayatınıza geliyor. Karar sizin o yüzden. Ben bugün olsa bugün yine hiç düşünmeden alırdım kendi kedimi.

Fraise+1 yetiskin kediye yeni bir seyler ogretmek rahatsiz edici davranisi degistirmek zor olabilir. 1 gece bile gelmezsen eve sabahinda kusmus bi kedi bulabilirsin. Bazilari cok oyuncu cok hareketli olur. Seninle oyun oynamak ister onunla ilgilenebilicek misin? Aksam yorgun geldin diyelim eve bi yarim saatini onla oynamaya ayirir misin? Temizlik konusunda ozenli olman lazim. Tuvaletinin kaplarının duzenli temizlenmesi lazim. Asisi var, hastalığı var. Iyi bir veteriner bulmak lazim. Hayatindaki sorumluluklar articak yani.
En onemlisi de gerçekten sıkılırsam baskasina veririm nolucak filan gibi bi dusunce varsa kafanda ki nolur olmasin hic o cana eziyet etme.

@hindistan anlatamadım galiba alayım da sıkılırsam veririm kafasında olsam düşünmeden alır geçerim çünkü evde bir kedi olacak olma düşüncesi zaten çok güzel. Beni düşündüren o hayvana iyi bi sahip olabilecek miyim evim küçük ayda 6 gün eve gelemiyorum çocuk sık sık 36 saat yalnız kalacak mesela. Bunlar olunca verdiğim sevgi ilgi yeter mi bilmiyorum

Bu da yine kedi karakteri ile ilgili bir şey. Bizim kedi gündüzleri evde hep yalnız, akşamları gelip 20 dakika oynasak ona yetiyor. Kalan zamanda hep bizimle aynı ortamda kalmak istiyor ama. Bunun dışında 2-3 gün evde tek kalması da sorun olmuyor. Fakat dediğim gibi küçüklüğünden beri bu düzende olduğu için alışkın. Genelde çoğu kedi de yalnızlık ile ilgili sorun çıkarmaz, köpekler gibi değillerdir. Tabii yine de sürekli sürekli çok uzun süre yalnız bırakmamak gerekiyor.

Arkadaşımın kedisi 2 gün yalnız kalsa tepki için evin altını üstüne getiriyor. Bunlari en iyisi arkadaşınız bilir, sonuçta iki yıldır onun evindeymiş. Kendisine sorun, ona göre ölçüp tartın.

Kedinin karakterine gore degisen bir sey o. Tek gece kalamayan da var 2 3 gun gelmesen umursamayan var. Ama mesela arkadasim 2 gun yalniz bıraktığı kedisini eve donunce mama kabini devrilmis buldu. Oynarken devirmis gittiginde eve ac bulmus minigi. Hem duygusal olarak yalniz kalinca mutsuz olabilir bazilari da dedigim gibi hic umursamaz. Hem de yalniz kalinca minik ev kazalari gecirebiliyolar. Bi de kediler ev degistirdiginde farkli davranislar sergileyebiliyor onceki evlerine gore. Yine de tabii ki arkadasinizla konusup bilgi alin.

Bu kedi meselesi düşündürücü. Ben de istiyorum fakat, arkadaşım geçenlerde bir yavru kedi sahiplendi. Evet son derece sevimli falan ama, başta arkadaşımın kıyafetleri olmak üzere, perdeler, koltuklar, yastıklar, aklına ne geliyorsa delik deşik etti. Ortada bir şey bırakmıyor, ona rağmen hayvan dağıtacak bir şey buluyor. Geçen evin fotoğrafını yolladı, savaş alanı gibi. Velhasıl yavru kedi sevimli ama fazla yaramaz. Sizin sahipleneceginiz kedinin 2 yaşında olması bu açıdan bir avantaj aslında. Ayrıca kedi bir nevi terapi gibi bir şey oluyor. Kucağına oturduğu zaman bütün stresini alıp götürüyor. Yavru kedi sevimliliğini tadamayacaksınız o ayrı, ama dediğim gibi sevimli oldukları kadar yaramaz oluyorlar yavrular.

Bu ikisi arasından alttaki. Fakat çok ucuz değil mi bu kasklar? Yeterli koruma sağlıyor mu? Bu fiyata zor gibi sanki.

Korumayı, güvenlik seviyesini geçtim, kışın yüzün donar bunla. Nasıl bir güzergahta, nasıl bir trafikte (çıkılabilen hız) nasıl bir motor ile kullanacağın da önemli.

size bu ikisinden birini tavsiye edecek insanla ilisiginizi kesmenizi oneririm. cunku sizin sagliginizi zerre onemsemiyor demektir.

motosikletle ilgili azicik bile olsa bilgi sahibi bir insan bu kasklarin motosiklet surerken bir sey ifade etmedigini bilir.

asagilamadan, sinir bozucu olmadan anlatayim; bu kasklar yarim kask. motosiklet kullanirken giymemiz gereken kask full face olmali. yani cenemizi de korumali. kaski dusersek beynimiz akmasin diye takiyoruz. dustugumuz zaman cenemiz de asfalta/agaca vs. carpabilir. linkteki gibi bir kask ile duserseniz ceneniz dagilir. gugulda open face or full face helmets diye aratarak nasil bir yara edineceginizi (sansliysaniz) gorebilirsiniz. full face'e alisamiyom ben, cok sicak geliyo tarzi bahaneleriniz olacaktir. alisacaksiniz. alistiktan sonra da open face sizi ciplak gibi hissettirecek.

gelelim kalite ve saglamlik kismina. bu kurla turkiye sinirlarinda iyi bir kask alacaksaniz en azindan 3-4bin tl gozden cikarmaniz gerek. kaskta marka onemli. aria, shoei gibi iyi markalara yonelin.

linkteki seyler gorsel olarak cok estetik. bunlara sukulent dikilebilir. duvara asilabilir. o kadar.

motosikletiniz 50cc de olsa 1250cc de olsa dusme dusmedir. dusunce 50ccliklere ozel bir kiyak yapilmiyor. kafa yere carpiyorsa carpiyor iste. gunde 5km yol giderken de kaza olabiliyor, 250km giderken de. motosiklete binerken, ayagini atarken dusup bacagini kiran var. benim is-ev arasi 2km. korumali pantolon giyiyorum, 10 yildir motor kullaniyorum. birkac ay once evden daha yola cikarken dustum. pantolon olmasa bacaklarim yuzulurdu.

tum bu soylenenleri dikkate almayip ciblak ciblak binenler ilk kazalarindan sonra akillanirlar eger olmedilerse. ama akillanmak icin basimiza bir is gelmesini beklemeye ne gerek var.

*asfalt yanigini ayrica gugullayin.

@jimicik

üstat yorumların inan çok değerli tşk ederim. fakat 50 lik küçük bir scooter kullanıyorum. kapalı trafikte günde 10 km toplam.

çıkabildiğim maksimum hız 50 60 km o da 3 5 sn lik.

isterseniz 5km hızla gidin, isterseniz gitmeden, olduğunuz yerde motorun tepesinden düşün -yaşanmış örnek: arkadaşım evinin önündeki yağda, kalkış yaparken kayan motordan düştü ve açık kaskıyla çenesini yere çarptı, dişlerine kadar kırıldı o bölgedeki kemikler. malesef açık kask önermiyorum kesinlikle. biraz cahilce kullanıma giriyor kusura bakmayın.

kapali kask sart bunlar sus olur ancak. sharp testi 4 yildiz uzeri bir kask alabilirsin bu butceyle.

Hocam ben kask işinden anlamam ama Zaten motora maximum 7-8 k vermişsinizdir. 1000 liralık kask alacak haliniz yok. 50lik motor dediğimiz şey bisikletten hallice bir şey zaten. Alın geçin birini. Yeter ki dikkatli olun. Zaten trafiğe kapalıymis kullandığınız bölge. Bu fiyat aralığı iyidir diye tahmin ediyorum.

Bu arada ben de 50cc motor almak istiyorum. Motolux vs. Gördüm internette. Motorunuzun markasını yazarsanız o da güzel olur benim için.

bir kere daha israr edeyim. arkadasim olmadiginiz icin daha fazlasini yapamiyorum. kask motosiklet surusunun en onemli ekipmanidir. birini al gec diye bir tavsiye soz konusu olamaz. kask tavsiyesini motosiklet kullanmayan birinden almayin. internetten almayin. denemeden almayin. ikinci el almayin.

trafige kapali alanda nasil gidiyorsunuz bilmiyorum ama motosiklet kazasi 50km hizla da olur. tek kaza tipi baska bir aracin size carpmasi degildir.

Daha önce motosikletle ilgili bir soru soran birine şunları demişim, kopyala yapıştır yapıyorum:

TAM KAPALI KASK ALIYORSUN. Bunu yeterince vurgulayamıyorum.

Üzerinde Double D kilit sistemi olan, pinlock'u olan bir kask alırsan, nispeten kaliteli bir kask almış olursun. Bunlar arabadaki tok kapı sesi gibi kalite göstergesidir. :) Kolun bacağın olmadan yaşarsın ama kafan olmazsa yaşayamazsın. Bu iş için 1500-2000 lirayı gözden çıkar.

İnternetten kask alma, gidip birebir deneyerek al ve Muhakkak en azından 2018-2019 yıllarında üretilmiş bir kask al. Daha eskilerinin içindeki köpük durduğu yerde esnekliğini yitirdiği için bir koruyuculuğu kalmıyor, kaza esnasında kafanda kask olsa bile betona çarpmış gibi oluyorsun. Bu sebeple eski kaskları internette piyasadan %30-40 indirimli bile bulabilirsin, aldanma.

Bu işin babaları shoei, arai, schuberth. Sonra Nolan, x-lite falan gelir. Bütçe yoksa bile yine de tam kapalı kask al. Çeneden eklemli kasklar kaza anında korumaz, helva gibi dağılır. Kazalarda darbe alma ihtimali en yüksek olan kısım çenedir.

yorumlardan birisine çok güldüm.

''Zaten motora maximum 7-8 k vermişsinizdir. 1000 liralık kask alacak haliniz yok. yeter ki dikkatli olun.'' dikkatli olmak? trafikte her şey senin dikkatinle bitseydi ooooo.

Bu nasıl cümle be kardeşim. Düşman düşmana söylemez böyle bir şey. s1000RR ile 50 km hızla gitmekle, 50 cc'lik makineyle 50 km hızla gitmek arasında fark yoktur. İkisiyle de aynı hızda düştüğünde aynı şiddetle yaralanırsın. Motorun isterse 3k olsun ekipmanın 5k olacak. fiberglass ya da carbonfiber kasklar en güvenlileri. sana ben 1k lık sıradan bir ls2 termoplastik kask bile öneremeye korkarken adam 7-8k lık makineye 1k kask mı alınır diyor. insanların bilgisi yok ama fikri çok.

Güvenliğini ben de farkındayım fakat Zaten bütçesi düşük adamın yokda

@westblack
butcesi olmayan evlenecek cifte dandik koltuk takimi tavsiye edebilirsiniz, en kotu koltuk aldiklarinin 3. ayi kirilir, paralari havaya gider.
ama parasi yok diye dandik kask al gec derseniz ve bu adam sizi dinlerse kaza yaptiginda olur veya sakat kalir.

verdiginiz tavsiyenin gidebilecegi yeri dusunun lutfen. bu dedigime de kizmayin ama gercekten motora binecek adama dandik malzeme almasi konusunda cesaret verilmez. sizin fikriniz degismeyebilir bu arada. abarttigimi dusunebilirsiniz hala. ama en azindan fikrinizi ifade etmeyin.

Johnny depp der ki iki kask arasında kaldıysanız her zaman 2.yi seçin. Çünkü ilkini beğenmiş olsaydınız gözünüz 2.’ye kaymazdı.

bu kasklar sadece çevirmede ceza yemenizi engeller. bütçeniz bu civardaysa ls2 alıp geçin. ls2 ler de 2 sene önce 200 idi 400 olmuş. temiz 2. el falan bakılabilir iç astarı yıkanabiliyor

ls2 al hocam butcen sinirliyla.
Bu linkteki kaslara para verme bosuna.

Ben de anlamsız buluyorum. Şahsen çok fazla işi gücü olduğunu düşünüyorum, böyle bir ziyaretin amacını da anlamamakla beraber İBB’nin kurumsal yayın organlarında da yer bulmasını yadsıyorum.

Ruşen Çakır bugünkü yayınında şöyle dedi; doğudan oy alamayan Cumhurbaşkanı olamaz dedi. Bir de böyle bak CHP'li kardeşim.

Aptal olmadığı için cumhurbaşkanlığı yolunun kurt oylarindan geçtiğinin farkindadir diye düşünüyorum.

Kristal de banyo+tarama 17,5 idi yanlış hatırlamıyorsam.

Bu is icin tek.adres tuncfotografcilik en ucuzu onlar su an. 10 liradan başlıyor.

Ben sırt çantası ile çıktığımda genelde bilgisayar oluyor. Çoğu kişinin de aynıdır diye tahmin ediyorum.

@pembe mezarlık: eğer taşınan şey masaüstü bilgisayar değilse öyle olduğunu düşünmüyorum.

spora gitmek için kılık kıyafet olabilir. tişört, havlu, şort belki şampuan, terlik hatta bir de spor ayakkabı vs. bunları taşıyanlar var. içecek, telefon şarjı, kitap vs koyulduğunda zaten 50 litrelik backpack çantaya dönüyor.

büyük sırt çantasında spor malzemeleri dışında genelde bilgisayar ya da benzeri teknik malzeme taşıyor insanlar ama yine de eğer bilgisayarsa bahsettiğiniz büyüklüğe nasıl erişiyorlar ben de merak ediyorum.

Spora gidiyordur onlar.

işim gereği orda burda çalıştığım için laptop ve bilimum yollarda sürünürken ihtiyacımı giderecek eşyalarım var.

kullandığım çanta da bu
i.ytimg.com

sırtından çantayı indirmeyenlere ben de uyuz oluyorum toplu taşımaya bindiğim anda sırtımdan indirip bacaklarımın arasına alırım.

Ufak bi çantam var ama dolu yani mecburen.
(Parfüm, su, anahtarlar, powerbank, yedek t-shirt, çorap, çakmak, sigara, cüzdan , bozukluklar... )

Powerbook, şarj aletleri, bt kulaklık, powerbank, kindle, defter, kalem kutusu, termos. Bayağı da ağır oluyor.

Bazen büyük oranda boş oluyor. Bazen spor eşyaları.

Para naklederken dikkat çekmiyor.(pttd)

laptop
kaşe
fatura defterim
sevkirsaliyem
casıo fx 82 (mühendisin beylik tabancasıdır)
ondan sonraçığımaaa
kalem zımba
şarj aleti
kağıt mendil
mouse
bazı evrak ve dökümanlar hakediş dosyası bok pusur
ajandam

ben paraları bim torbası ile taşıyorum. çok zevkli oluyor.

çok şey kazandırır çok şey.

yemek, temizlik yapacaksın.
özgür olacaksın.
istediğin zaman eve girip çıkabileceksin.
istediğin kişiyi eve getirip istediğin kişinin evine rahatça gideceksin.
bi yere giderken (şehir içi-şehir dışı) kimseden izin almayacaksın.

özet: özgürlük

Birey olarak kendini tanimana faydası olacak.

Olgunluk katıyor. Kendinle zaman geçirmeyi öğreneceksin. Tinky winky yazmış zaten. Evdeki tesisat tamirat vs. işlerini yapacak ve kimseye muhtaç olmayacak konuma dahi geliyorsun.

bana sadece sıkıntı kazandırdı. tek başıma canım sıkılıyor. aslında çok güzel bir şey ama ailemi çok özlüyorum. evim temiz, temizlik yapma derli toplu tutma becerisi edindim. arkadaşlarla yaşarken daha dağınıktım. ama izin alma özgür yaşama bunlara ailem zaten karışmıyor, bu tarz bir rahatlığım olmadı zaten dilediğim gibi gidip geliyorum her yere. evime de kimseyi kafama göre getirmiyorum orası benim mahremim. sadece yakın kız arkadaşlarım nadiren gelir gider. bence tek kazanım kendini disipline etmeyi öğrenmek. zira yemek yapmazsan yemek ütü yapmazsan giysi yok. duygusal olarak daha stabil oluyorum aile yokken bir de.

üniversite sonrası ilk çalışmaya başladığımda 3 sene yalnız yaşadım. şimdi de 2-3 senedir yalnız yaşıyorum.

artıları:
kendi başına ev kurmanın tatminini yaşarsın.
özgüvenini artırır.
özgürlük verir.
mutfak, ev işi ve tamir işlerini öğrenirsin.
seni hamarat olmaya, vaktini verimli kullanmaya teşvik eder.
ev ekonomisi öğrenirsin.
seks hayatın renklenir.

eksileri:
mesaili çalışıyorsan abonelik açma/kapama, eve servis çağırma gibi konularda sıkıntı yaşarsın.
hobin yoksa sıkılırsın. netflix vs. bir yere kadar.
ailenden farklı bir şehirdeysen hastayken sana bakacak kimsen olmaz.
bir süre sonra kendi kendine konuşmaya muhabbet etmeye başlayabilirsin.
belki de en büyük eksisi, yalnız yaşamaya, bir evi tek başına kontrol etmeye o kadar alışacaksın ki biriyle yaşamak sana bundan sonra zor gelecek.

Kaybetmedin buna emin ol.

Can sıkıntısı denilmiş olumsuzluk olarak bence onu kendi faydana dönüştürmek senin elinde.

Kargo, servis, evin sen geldiğinde temiz, yemekli olması dışında sorunun olmuyor ki bunlar fix sorunlar zaten.

Hayırlı olsun dediğim hede. Butceni iyi yönetirsen çok mutlu olursun.

Sorumluluk sahibi olacaksin ama bu yemek yapma ev temizleme sorumlulugundan daha ulvi bisi. Yani evi gecindireceksin, evde bisi bozuldugunda sen ugasacaksin yeri gelecek ofisteyken bir yandan apartmanla veya evin bir tadilat isiyle ugrasacaksib. Hakikaten bambaska ve cok ozel bir deneyim. Asla pisman olmazsin

dezavantajı: konfor düşecek. yemek temizlik çamaşır ütü hep sende. hergün işten çıkmadan önce akşam ne pişirsem diye düşüneceksin. evde olduğun günleri hesaplayıp çamaşırı ona göre yıkamak için plan yapman gerekecek. hayatı daha planlı yaşaman gerekecek. kira, fatura vs için telefonunun takvimini kullanmaya başlayacaksın.

avantajları: eve istediğin saat gel, gelme senin sorumluluğunda. her harcamanı takip edeceğin için tutumlu olmayı öğreneceksin. bulaşıkları, çöpü, temizliği istediğin zaman yap kimse için değil kendin için yapacağın için sen karar vereceksin. kimsenin çöpünü pisliğini temizlemeyeceksin. evi temiz tutarsan temiz kalacak.
kafa dinleyeceksin, evin senin için dinlenme alanı olacak. hiçbişeyi paylaşmayacaksın.
arkadaşlarınla evde buluşabileceksin. haftasonların daha konforlu geçecek. istediğin saatte uyanıp evde miskin miskin takılabileceksin.

kız arkadaşın yoksa hiçbir boka yaramıyor.
full sıkıntı.

her şeyden çok kilo katıyor. hayvan gibi kilo alıyorsun. yemek yap, benim gibi olma. götüm kapılardan sığmıyor artık. evde yap yemeği, dışarıdan yeme.
bir de tek başına yaşamak haliyle çok maliyetli. 1+1 ile 2+1 evlerin kiraları arasındaki fark yok denecek kadar az olduğu için, tek başına yaşamanın maliyeti, iki kişi yaşamanın neredeyse iki katına geliyor. sen dünyanın parasını öderken, arkadaşların onun yarısına gül gibi yaşadıklarını görmek biraz canını sıkabilir.

faydaları, her şey senin kontrolünde. bir şeyleri yaptığın ya da yapmadığın için sana uyuz olan veya senin uyuz olduğun birisi yok. paşa gönlün nasıl isterse öyle yaşıyorsun, uyum sağlamana gerek yok.
belki pahalı ama bu rahatlığa değer.

Ömründeki en mutlu anlar olacak, tadını çıkarmaya bak. Sonra evleneceksin ve bütün "rahatın" bozulacak :)

İlk kez ev arkadaşı vs olmadan tek başıma eve çıktığımda çift kişilik yatağıma X şeklinde uzanıp yattığım an aldığım hazzı hala başka bir şeyden alabilmiş değilim.

1) Koyduğun eşya koyduğun yerde kalır
2) Kirli/temiz neyin var bilirsin
3) Saat kaçta girdin çıktın, merak eden, arayan, karışan olmaz.
4) Eve kimi getirdin laf eden olmaz, istersen eskort çağır.
5) Dolapta ne varsa sen dokunmadığın sürece yerinde durur, pastanın son dilimi için dolabı açıp hayal kırıklığı yaşamazsın.
6) Evi dağıtacak olan da toplayacak olan da sensin, tertipli biriysen devamlı sinirlerini bozacak bir dağınıklık olmaz. Canın istemezse çoraplarını çıkarır atarsın salonun ortasına, istersen götürür kirli sepetine atarsın.
7) Ekonomik olarak kendi kendine yetebildiğini, döndürebildiğini görmek ayrı bir haz verir.
8) Canın ne isterse onu izlersin, canın ne isterse onu dinlersin.
9) Kendinle başbaşa kalacak çok fazla vaktin olduğundan kendini, limitlerini, yapabildikleri fark edersin.

900 maddeye kadar yazarım bu şekilde.
Not : evlispor.

edit : kilo alıyorsun diyen olmuş, ben spor salonuna da gidiyorsun, vücudum ömrümün hiçbir döneminde tek yaşarkenki kadar düzgün olmadı.

eğer maddi imkanın yoksa, seni zorlamasına rağmen tek başına yaşamaya kalkışıyorsan bu yaptığın en kötü yatırım olacaktır. kime neyi kanıtlamaya çalışıyorsun?

ne maksatla, hangi tip videoları montajlayacaksın mesela? ona göre ihtiyacın olan yazılım belirleyebilirsin. doğum günü videosu için peş peşe oynayacak farklı videoları birleştirmek için ihtiyaç duyduğun ile kurgu yapıp sesi, rengi değiştirip alevli rüzgarlı efekt ekleyeceğin arasında hem maddi hem de arayüz bilgisi açısından çok fark var.

mobil için action director var, ücretsizi temel ihtiyacını görür. ücretlisi ile profesyonel seviyeye kadar tüm ihtiyacını görür.
profesyonel seviye için mobil yetmiyor şu anda, masaüstünde en yaygınlardan adobe after effects ve adobe premier birlikteliği her ihtiyacını görür.

soru o kadar boş ki cevap yazamadım.

movie maker'dan final cut'a kadar farklı amaçları olan bir sürü program var. önce ne tür videolar yapılacak ona karar verip ondam sonra program seçmek mantıklı olan yol.

davinci resolve çok başarılı ve ücretsiz.

Alınır ama ucuzlarından değil. İkea da kalite kalite, en ucuzları dediğin gibi yamulmaya müsait. Ama ikeanın kaliteli bi ürününe vereceğin parayla Türk markalarından daha kaliteli daha sağlam bi ürün satın alabilirsin. Tarzı ikea gibi olmaz, ikea gibi hafif ve taşıması-temizliği kolay olmaz belki ama sağlam olabilir.

Katılıyorum. Ikea'nin kalite ürünleri türk markalardan daha iyi.

Oturma grubu konusunda soderhamn aldım. Cok rahat bir koltuk. Coğu zaman yatak yerine koltukda uyuduk.

İkea da diğer arkadaşların dediği gibi üst segment ürünler oldukça kaliteli

Ikea baza kullaniyorum 5 yildir, bi kez tasinma gordu.
Ikea’nin sandikli malm bazasi.

Oldukca memnunum, hic problem yasamadim.

ikea'dan 4 sene önce zamanına göre ucuz sayılabilecek FRIHETEN aldım sadece, 4 sene oldu, o kadar sök, tak, taşı bana mısın demedi.

Nakliye ve kurulum ücreti ayrı oluyor. Sana verdikleri etiketle ödemeyi yaptıktan sonra teslim alanından nakliye ve kurulumu ayrıca ödüyorsun.

Teslim süresi tamamen yoğunluğa bağlı, 1-2 gün içinde de teslim edebilirler, 1 hafta sonrasına da gün verebilirler.

Kendi başına haşlama tavuğun güzel bir sandviç malzemesi olmadığını düşünüyorum. Bonus sorudan da yola çıkarak tavuğu soslarla(teriyaki, peri peri) lezzetlendirip öyle koy. bence seversin.

Kapya ve kornişonu da malzeme bonusu olarak önereyim.

kemiksiz but al ızgara tava gibi satılıyor. pane harcı falan kullanırsan sandviçe iyi gider zannımca

gogus en yavan kismi tavugun. kullanilabilir ama mutlaka soslaman lazim. but alirsan kendi basina daha lezzetli.
bence misir koyma. ben olsam cheddar, mayonez, hardal, domates, tursu kullanirdim.

üşenmezseniz ben şöyle önereyim. bütün tavuk alıp haşlayın, sonra da bütün parçaları karışık şekilde didin. ne sadece göğüs, ne sadece but/kalça uygun değil bence. kemiksiz parça da almayın. kendi kemiğiyle, suyuyla, yağıyla pişsin. birkaç sandviçlik tavuk çıkar.

pesto hariçse, içine mayonez, hardal, turşu (kornişon ve/veya jalapeno).

@kibritsuyu

Dolapta 4 6 derecede kaç gün yaşar o şekilde 3 günü bulur mu? Taktik mantıklı geldi de sorayım dedim :)

haşlanmış tavuğa buzdolabında 3 günde bir şey olmaz. zaten 3 güne de biter.

ama yağıyla kemiğiyle piştiği için jöle gibi donacaktır. öyle de yenir ama sevmezseniz kullanmadan önce azıcık tavada çevirip öyle kullanabilirsiniz.

Gelibolu tarafında Kabatepe’ui öneririm. Ayrıca Suvla şarap fabrikasına da bir uğrayın. Küçükkemikli plajı da in cin olmayan müthiş bir yer.

Truva müzesi yeni açıldı ve baya başarılı görünüyor.

gürpınar apollon tapınağı

mgm olmadığı kesin

accuweather diyorum ben

wunderground veya accuweather

mgm nasıl değil ya? mgm genelde tutturuyor.

MGM olabilir, Accuweather bugünkü fırtınada diğer uygulamaların yıldırım düştü şeklinde gösterdiği Bebek'i sadece "bulutlu" gösteriyordu.

7 kullanıyorum. Senin yerinde olsam 8 alırım ama o paraya daha iyi Samsung, Huawei falan telefonlar da var sanırım. Hiç ios kullanmadığın için bence android devam et.

Telefonda android deneyiminden gayet memnunum ama bu iş biraz da ne ka ekmek o ka köfte meselesi.

@malheiros

zaten sebeplerden biri de o. 6gb ram, 18 cekirdek islemci, 34 megapiksel kamera falan deseler de sonuc ortada. ic mekanda fotograf cekemiyor abi alet. 6s cok daha iyi. yan yana koyup karsilastiriyorum yani. e bakarsan bendekinde 2 kamera var, 2 yil daha yeni, islemcisi remi cok daha iyi ama allah belasini versin artik. yine rakamlara kanip en iyi android telefonu alicam ama sacma bi hata verirse duvara calacam yani o dereceye geldim ben. 7'de donma kasma oluyor mu?

Sıfır alırsan olmaz. Ama ikinci el 7'lerin pilleri (2 senelik olanlar diyelim) artık değişim istiyor. Benim telefon öyle en azından. Battery Health'de full performance olarak görüyorum ama pil eriyor resmen.

Sen sıfır 8+ al bence. Aslında benim de param olsa XR falan değil 8+ alacağım... Hoş o paraya da hayvan gibi laptop alınır. bilemedim şimdi kafam karıştı...

Ben apple öneririm. Bana göre de android pişmanlık. Çok kötü ve özensiz hazırlanmış bi işletim sistemi.

kesinlikle apple al.

7 plus bir iki sene idare eder evet. ama almışken 8 plus almak daha mantıklı.

ne kadar ekmek o kadar köfte +1

iphone benzeri performans istiyorsan tepe sınıfı android kullanacaksın. s8 kullanıyorum, kamerası 7 den iyi. takılma donma yok.

bence bu saatten sonra illa iphone alınacaksa en az 8 alınmalı.

samsung'a geçsen?

Geçme, apple amelelik, en ufak işler, resim, müzik atmak silmek, zil sesi yapmak falan ömür törpüsü. Kulağını kaşıyacaksın, bir dakka kaşıyamazsın diyor, tek elinle amuda kalk, diğer elini bacağının arasından geçir öyle kaşı kulağını diyor sana. Her şey amelelik, her şey sinir bozucu, o aldığın telefonu sinirden kırarsın öfkeli biriysen demedi deme. Apple öncesi hayatım boyunca ettiğim küfürler x kadarsa, Apple sayesinde 100x oldu.

android de iphone da kullandım iphone a devam ediyorum memnunum. kamera senin için önemliyse iphone al. 7 plus kamera olarak 8 den daha iyi. ama 8 daha güncel telefon. durumun müsaitse 8 plus al tabi. limitlerini bilmeden öneriyorum.

arkadaslar xiaomi mi serisi amiral serisi zaten. mi6 ile ayni ozelliklere sahip telefon, donemin amiral gemisi. samsung zaten fiyat olarak apple civarinda. android kullanmamin temel sebeplerinden biri paramin olmamasiydi.

telefonla en son ne zaman muzik attim, zil sesi yaptim hatirlamiyorum. resim falan icin artik whatsapp var spotify var ne bileyim netflix var. eskiden root yapip degisik romlar falan atardim samsung ace donemlerinde. e bitti artik oyle hevesim de kalmadi. arayinca alo desin, kamerayi acinca duzgun foto ceksin istiyorum. benim telefonla gunes isigi olmayan herhangi bi yerde cektigim fotograflari gorseniz gulersiniz valla.

turla gidin. rahat edersiniz. tepelere fotoğraf çekmeye araba kiralanıp gidiliyor. tur ayarlıyor onları. göreme veya uçhisar bölgesinde kalırsanız olayın tam ortasında olmuş olursunuz.

Birazdan buraya hikmetin reklamcısı gelecek. Her başlığa üşüşür o, ciddiye alma geç.

Göreme’de kalmanı tavsiye ederim. Cave otellerden birini seç al. Göremenin tam ortasında bir tepe var. Aşıklar tepesiydi sanırım adı. Sabahın ilk ışıklarında herkes oraya akın ediyor. Yürüme mesafesi zaten.

Kapadokya eylül sonu ekim başı en güzel dönemlerini yaşar.

Romantik bir tatil planınız varsa tur biraz kasıntı olabilir. Ama şu da bir gerçek ki turla hemen hemen her şeyi görürsünüz.
Kendi başınıza giderseniz görülmesi gereken yerlerin yarısına ancak ulaşabilirsiniz. Eğer altınızda arabanız yoksa ulaşım sıkıntı.

Ha tursuz olsun romatik olsun dersen ben sana sırrı vereyim.
Göremede yerini ayırtıyorsun. Gün batımı için uçhisar dolmuşuna biniyorsun ve kaleye çıkıyorsun. (Mesafe yakın, kaleye tırmanış biraz yorucu. Ama kesinlikle değer. En güzel gün batımı burada) biraz şaraptan yudumluyorsun ve güneşin batışını izliyorsun.

Sabah balonları izlemek için en güzel lokasyon yukarda da belirttiğim gibi göremenin ortasındaki tepedir. Aşıklar tepesi.

Gün içi etkinliği olarak tavsiyem: 50 liraya 2-3 saatlik atv turları oluyor. Akşama doğru o turu alıyorsun. Atv ile civardaki görülmesi gereken yerleri turlattırıyor. Gün batımında adını hatırlayamadığım bir vadiye götürüyor vs..

Genel hatlarıyla tavsiyelerim bundan ibaret. Romantizmin dorukları için otelinizi cave olanından seçin.

Ben kapadokyaya tur’suz gidenlerdenim. Turistik bölge olduğu için günlük turlar var. Onlara katılabilirsiniz ama grupla gezmek pek eğlenceli olmuyor. Benim tavsiyem araba kiralamanız olur. Atv turu çok eğlencelidir tavsiye ederim. Ayrıca pumpkin göreme restoranda romantik bir yemek önerebilirim harika bir mekandır. Rezervasyon yaptırınız.

Göreme de topdeck cave restaurant i mutlaka öneririm. O kadar memnun kaldık ki her akşam orada yedik.

ikinci olan içine oturup balık tutmak için.

ilk linkteki 9 m2 diyor, bayağı istediğin gibi yatar yuvarlanırsın içinde.

birinci linkteki gibi bişey yaptırmaya kalksan tamam sağlam güzel bişey olur ama fiyatı 250yi geçer bence. bir de ciddi ağır olur.

Plaj semsiyesi niye olmuyo? :/

@kuehles
Motosikletle gideceğiz. Taşımak mümkün değil plaj şemsiyesini.

Nalburda hazır satılan 3x3 mavi brandalar var 30 tl civarı. Onların delikleri de hazır oluyor. Yine nalburdan 20 metreye yakın sağlam ip alman lazım 5-6 kira civarı tutar. Daha sonra dechatlonda kamp direği diye ilk verdiğin linkteki tarp ın direkleri var. 60 küsür tl de o var. Çadır kazığı da aldın mı 120 liraya falan halledersin bu işi.

Ben öyle yaptım. Altında 5 kişi + masa sandalye ıvır zıvır oturduğumuz bir gölgelik oldu.

en ucuzu bildiğin senin wacom tablet ayarında olanlar, boyutları markaları değişiyor sistem hep aynı.

bundan bi tık daha kullanılabilir olanı ekranlı grafik tabletler oluyor, bunlar tabi çin malı almadığın sürece çok ciddi pahalı aletler.

çizim konusunda ben bu işlerle uğraşan kim varsa elinde mutlaka bir ipad pro ve kalemini görüyorum bu garanti. artık sonrası nasıl oluyor bilmiyorum.

tabi haliyle ipad e o dediğin programlaarı kuramazsın ama belki de bilgisayara bağlanıp sadece grafik tablet olarak da kullanılıyordur bence kullanılması lazım. ben samsung tableti macbook pro içindeki müzik programlarını kontrol etmek için midi olarak bağlamıştım mesela

şimdi bunu araştırdın mı ipad pro ve kalemi oluyorsa başka bişeye bakma ama gidip pat diye de alma, benim arkadaş geçen sene beats kulaklık ve kalem hediyesiyle apple mağazasından ipad proyu 3500tl ye aldı, kampanya varmış, bu olaydan iki hafta sonra başka bir arkadaşım ipad pro ve kalimini 5500tl ye aldı, kulaklık hediyesi de olmadan. yani kampanya mühim.

şimdi ipad in en güzel yanı yanında gerçekten çok basit ve rahat şekilde çizim yapabileceğin bi üniteyi 7/24 taşıyabilmen.

sistem config dersen ilüstratör tüm sistemlerde çalışır, çok ağır projeler yapmadığın sürece bi sıkıntı da çıkarmaz.

gimp ve paint 3d nedir bilmiyorum, ama cinema 4d tarzında bi programsa, hani render alınan falan o zaman işler biraz değişir, sağlam bi ekran kartı, güzel bi işlemci, ssd, ram vb (minimum günümüzün güncel bir oyun makinası ayarında)

tabi ilüstratörde de, corel painterde de, photoshopta da güzel bi işlemci, en az 16 ram, ssd, onboard olmayan orta seviye bi oyuncu kartı çok çok iş çözer. ben de macbook pro var, bu tür şeyler için çok yeterli, ekran kartı onboard, ona rağmen after effects dışında hiç bi şeyde sıkıntı çıkarmadı veya yavaş çalışmadı.

ama diyorum ya bu dediklerine göre eğer yaşı itibariyle eline ipad pro verilecek yaştaysa ben ipad pro düşünürdüm(9 10 yaşındadır falan, pahalı alet gelir alırlar elinden ya da başka tehlikeli durumlara sebep olur diye dedim.)

ipad pro alamam demişin de abi 6000 bütçe diyorsun o kadar mı uçmuş fiyatlar? oha harbi uçmuş.


son olarak 30 küsür binliralık wacom ekranlı çizim zımbırtısı gördüm inceledim ben, son sistem olan.

kalemi çekiyorsun ya ohoo 2 3 saniye sonra çizdiğin yer beliriyor, şimdi sorsan özellik derler bana göre direkt olarak lag, latency, aletin performanssız olması. ipad pro da böyle şeyler olmaz.

öte yandan geçen seneden beri çin malı grafik tablet kullanıyorum, ben memnun kalınca 2 arkadaşım daha aldı geçen sene 250 ytl idi hepsiburada,

çiziliyor mu? evet
wacom'a para vermeye gerek var mı? hiç gerek yok, tabi yanı ekransız senin bamboo gibi olanlardan. hatta çin malı daha iyi çünkü 250 ytl olmasına rağmen boyutu dev gibi, o boyuttaki wacomu almaya kalksan en azından 10 katı fiyat çıkacak , en az.

ikinci nesil ipad pro ve kalem alabilirsin. Fiyatları gayet uygun. Bir de procreate aldın mı tamamdır.

sistem kurmaya kalkarsan daha pahalıya gelir. Üstelik kullanışlılık açısından da ekstra pek bişi katmaz.

sistit ?

doktora gitmesi gerekiyor. birkaç test yapsınlar. normal bi durum değil.

İdrar yolu enfeksiyonu (sistit) muhtemelen
Doktora gitmeden gecmez

Mantar ve vajinal enfeksiyon da ağrı-yanma yapabiliyor. İlla ki o doktora gidilecek.

tum tabaklarimizi bu modelle degistirdik yakin zamanda, cok hafif ve dayanikli.
kirilirsa da tekrar aliriz :)

Alinmaz kesinlikle.

Ben modellerini cok begendigim kahve kupalarindan ve pasta tabaklarindan hediye istemistim. Icleri cok cabuk ciziliyor hepsinin, kotu gorunuyor. Kupalarda da ince catlaklar olusmaya basladi, maalesef cope gidecekler. (Hepsini 3 yildir kullaniyorum.)

Günlük kullanım icin Ikea kullanıyoruz. Herhangi bir problem yaşamadık. Çatal bikac konusunda aynı şeyi söylemem. Kolay paslaniyor.

bütün tabaklarımız ikea. 6 aydır her gün makinede yıkanıyorlar daha hacamat olmadılar.

biz bunları kullanıyoruz yaklaşık 1 yıldır, hiç sorun olmadı

ikea'dan her şey alınır.

eğer bütçeniz varsa, evi kaliteli döşemek istiyorsanız fiyatları piyasadaki aynı kalitede ürünler ile 200-300tl civarı pahalı oluyor. hatta bazen piyasadan uyguna denk geliyor. yeni evlendim hem dışarıdaki esnaftan hem de ikeadan baya malzeme baktım. özellikle büyük parçaları ikea'dan almak mantıklı.

yemek masaı, tv ünitesi, kitaplık vs gibi.

ikeanın tüm tabakları için yorum yapamam ama bu tabakları kullandığım için yapayım. Bu tabakların yüzeyleri çok kaliteli değil, bu sebeple özellikle kaşık çatal temas ettiğinde huzursuz edici bir duygu oluşturuyor. bunlar yerine uygun fiyatlı porselen tabak alırsanız daha memnun olursunuz diye düşünüyorum.

O yaşta çocukların ilgisini nasıl çekersiniz emin olamadım. Kidzanya belli bir yasin altında almıyordu ama bakın derim. Bir çok yerde akvaryumlar açıldı, hoşlarına gider kesinlikle.
Miniaturk olabilir. Onun dışında parklar bahçeler. Anadolu yakasında mümkünse hafta içi Maltepe sahilde bulunan büyük parkta çok güzel piknik yapabilirsiniz çocuklar için çeşit çeşit oyun alanları var. Özgürce koşar oynarlar.

Ama iki hafta çok uzun :)

Miniatürk, oyuncak müzesi, Gülhane parkı, Belgrad ormanı, Rahmi Koç müzesi, moda sahili, Polonezköy, yıldız parkı, boğaz turu aklıma gelen yerler.

Standart olarak tarihi yarımada içindeki belli başlı noktalar. ayasofya, topkapı, arkeoloji müzesi, beyazıt, kapalıçarşı, selimiye,...

çocuklar için koç müzesi ve enerji müzesi keyifli olur.

galata, istiklal, bağdat caddesi, karaköy'de yürüyüş/alışveriş

bir gün adalar programı olur. bir gün belgrad ormanı.

(bkz: yıldız parkı)
(bkz: ıhlamur kasrı)
(bkz: maslak kasrı)
(bkz: oyuncak müzesi)

eğer delirmek gibi bir niyetiniz varsa anadolu yakasından avrupa yakasına otomobille geçersiniz. fsm (2. köprü) de 4 şerit kapalı, karşıya geçmek trafiğin en açık saatinde bile çok zor. karşıya en rahat geçiş şekli marmaray.sizi kartaldan sirkeciye zahmetsizce götürür. otomobili ya da metrobüsü düşünmeyin.

peki marmaray sonrası? taksiye güvebmiyorum, über hala aktif mi? yoksa başka vesait var mı?

taksim'e gitmeyin, ortaköy'e de gitmeyin bence.

benim önerim kartal'dan kadıköy metrosuyla ayrılık çeşmesine, ordan marmaray ile karşıya (sirkeciye) t1 - Bağcılar-Kabataş Tramvay hattı ile tarihi yarım adaya geçin.

ayrılık çeşmesine kadar (yani marmaya bineceğiniz durağa kadar) arabayla gidip arabayı orada bir yere de park edebilirsiniz.

zaten topkapı sarayı, sultanahmet ve ayasofya hatta yerebatan sarnıcı birbirine yürüme mesafesinde. eğer ailede çok yaşlı biri yoksa rahat rahat yürüyerek gezebilirsiniz.

ordan vakit kalırsa t1 ile tekrar karaköye, galata'ya ulaşabilirsiniz.

www.metro.istanbul

En rahatı Marmaray metro vapur vb.
Kaetaldan sultanahmet tarafı için metro ile Kadıköy sonra vapur ile sirkeci yapıp oradan geçebilirsiniz yuruyebilirsiniz

Yanınızda yaşlı insanlar olacaksa Kadıköy'e arabayla gidip orada bir otoparka bırakın. Vapurla püfür püfür Eminönü veya Karaköy'e geçtikten sonra tramvay tarihi yarımadada işinizi görür.

Kadıköy'e ister arabayla ister metroyla gidin,
Ardından vapur'la Eminönü(Sirkeci) hem vapur da keyifli bir araç.
Oradan tramvayla sultanahmet'e çıkıp oraları gezebilirsiniz.

Ardından ister tramvay'la ister yokuş aşağı yürüyerek Sirkeci'ye dönüo oradan metroyla Taksim Meydanı'na geçin.
Taksim Meydanı'ndan tüm İstiklal Caddesini yürüyerek Galata kulesine gidersiniz.
Orada da işiniz bitince Karaköy'e yokuş aşağı yürüyüp Kadıköy'e giden vapura binersiniz.

Tabi bol bol yürüme var bu planlarda, hepsini aynı gün yapmak istemezsiniz belki.

Arabayla gitmeye karar verirseniz hem trafikle boğuşacak hem de otopark arama ve ödeme derdiniz olacak her adımınızda.

Başka bir gün de yine Kadıköy'den vapurla beşiktaşa geçip oradan 10-12 dakikalık bir yürüyüşle Ortaköy'e gidebilirsiniz.

Ama yürümekte zorlanan birileri varsa trafikten o kadar da çok korkmayın, Yandex Navi sayesinde bir şekilde ulaşıyorsunuz gideceğiniz yere

Tavsiyeler inanilmaz ise yaradi, benim durumumdaki biri buraları okursa diye yazıyorum, İstanbul'da gezeceginiz her yere bir vasita gidiyor gercekten. Bugun metro, marmaray, vapur, tramvay, finocular ne varsa hepsini kullandim. Duyuru ailesinin her yerinden opuyorum :)

Zeus altarina gidilmeli.
Gelibolu sehitler aniti gezilmeli.
Bursadaki selalede gozleme yenilmeli.
Fethiyeye gun dogumunda inilmeli.
Istanbul adalar turu sabahin erken saatinde baslanarak yapilmali.
Dalamanda aralik ayinda gunesli bir sabahta saat 7 de acik denizde kahvalti yapilmali.

Bunlarin hepsini cok seviyorum. Dalamani tekrarlayacagim hatta.

Karadenize gitmedim bu yil planliyorum. Sonra antalya izmir var sirada. Konya eskisehir bursa canakkale tekirdah edirne istanbul sivas balikesir izmit yalova mugla antalya adana ankara bu illeri gezebilme firsatim oldu. Illaha ki bilmediklerim cok. Ozellikle istanbulun bilinmeyenleri ama zamanla liste artabilir bende de.

Kaçkar dağları, Göreme, Efes, ilk aklıma gelenler ama Ege ve Akdeniz bölgelerinde çok yer var aslında mutlaka görülmesi gereken.

Hatay görülmeye değer bence

van- akdamar
hatay-antep-urfa (müzeler ve yeme içme kültürü için)
ayder-sümela-uzungöl (tipik karadeniz örnekleri)
amasya (minik ama tarihi yapısı)
ürgüp göreme ( doğal güzellik)
göller yöresi( eğirdir, salda, lavanta bahçeleri, sagalasos, insuyu, zindan mağaraları, yazılı kanyon)
antalya( merkez kaleiçi, phaselis antik kenti, perge, düden, olympos, çıralı, adrasan, Kaş, likya yolu)
muğla- fethiye ölüdeniz paraşüt dalış safari yat turu etkinlikleri, datça, badem zeytinyağı ve şarap tadımı ve sessiz knidos antik kenti ile palamutbükü
izmir-efes antik kenti
çanakkale asos bozcaada ve gelibolu adası
cunda adası
istanbul( malum tarihi yerler)

No.

Koşarak uzaklaş aileye bağlı erkek iyidir ama 2 aile arasında denge kuramayanı iyi değik

Ayrıl Coco. Hiç sevmem böyle tipleri. Aile bağları güzeldir ama abartılıp ikili ilişkiye yansıtmak hiç hoş değil.

Hayır! Sırf hayır yazmak için geldim bak. Yol yakınen koşarak uzaklaş! Ne evlenmesi ya kendi daha bağımsız birey olamamış .m bitiyle evlenilir mi bırak ailesinin dizinin dibinde otursun!

Evlenilmez. Kaç kurtar kendini. Çok büyük olasılıkla ailesini hep senden önceki sıraya koyacak. Ben de senin gibiyim ve bu şekildeki erkek arkadaşlarımda hep anlattığına benzer sorunlar yaşadım. Evlenmek aklımmın ucundan bile geçemdi bu sebeple açıkçası.

Ayrıl. Net.

Yürümez

Hızımı alamadım, ilave yapayım. İleride ailesi seni istemezse bu ben meraklı'yı seviyorum diye rest çekemez, ailesinin sözünü dinler.
Başıma geldi ordan biliyorum.

Bağlı olmak başka, bağımlı olmak başka. Bu da her bağımlılık gibi sağlıklı değil.

Pheobe+1

Ailesinim sizi bilmesine gerek yok. Sizinle beraber olmayıp arkadaşlarıyla plan yapmış da olabilirdi. Şu an başka planım var, gelemem demeyi bilmesi gerek.
İnsanın ailesine bağlı olması güzel, bağımlı olması berbat bir şey. Evliliğin bu yüzden bitti çünkü değil ailesi her hıyarı var diyene tuz koşturan bir adamla evliyim. Bizim için bir şey yapmasına fırsat kalmıyordu,biliyordu ki zaten ben onsuz da hallederim. Üstesinden gelirim.

40 derece sıcakta 2 aylık bebeği otobüsle sağlık ocağına kontrole götürdüğüm sırada eşim arkadaşının eşini arabası yok diye nüfus müdürlüğüne götürüyordu. Ya da sabah sağlık sorunları sebebiyle(bebeğinizin küvöze ihtiyacı olacaktı ve engelli doğması beklendiği için) başka bir ilde doğuma gidecekken, tek şoför ve refakatçi eşim iken gece yarısı kız kardeşi doğuma gidiyor diye kalkıp onun yanına gitmişliği var. Kız kardeşinin kocası nerede diye sorduğumda (şehir dışındaydı) ben kardeşimle ilgileneceğim, çocuk doğunca ona haber verip çağıracağız demişliği de var... Kısacası kendi hayatını, kendi çekirdek ailesini bile geri plana atmayı başarıp bir de beni anlayışsız konumuna düşürmüştü... Neyse ki artık eski...

Bu arkadaşinki aileye düşkünlükten çok daha ötesi ve sağlıklı değil...

bahane arama boşuna.
evlenen kişi ona buna bakmaz kimi kandırıyorsun.

@alt4y bahane değilki. Yaşananları anlatıyorum abartıyor muyum diye. Evet ona buna bakıyorum çünkü şimdi böyleyse ilerde daha çok içinde olacağım.

Çok kötü. Sen abartmıyorsun.

allah muhafaza. arkaniza bile bakmayin.

evlendiginizde yeni ve oncelikli ailesi siz olacaksiniz. bunun bilincinde olan biriyle evlenilir. ama sizi sokakta birakip ailesinin yanina gitmesi falan sacmalik. 18 yasindaki kiz bir sey beceremez demesi de geri kafaliliginin kaniti. milyonlarca genc kiz o yasta baska bir sehirde okumaya gidiyor tek basina, mesela ben. berbat aile ve berbat aile iliskileri var anlasilan. ama berbat olduklarinin farkinda bile degiller. ablasi da anladigi halde israrla rahatsiz ediyorsa o aileden bir bok olmaz.

benim kardesim var. biz boyle yapisik bir aile degiliz. yeri geldi mi kalabalik bulusmalari falan cok severiz ama bunlarinki bir acayipmis.

ozel gunleri umursamadan cekip gitmesi falan... bunlar ilk basta goze basig gelir ama evlenince cok buyuk sorunlar yaratir. doguracak olsan anasi cagirirsa ona gidecek bir tipe benziyor.

bazen anliyor demissiniz ama demek ki pisirik biri ailesine karsi cikamiyor.

Yipratir bu adam insani. evlerden irak.

baldızım bir heves aldı şu cam olanlardan. 1 sene sonra değiştirdiler. hiç verim alamadılar. sanırım arçelik markaydı.

hocam kafadan elektrik vs. giderse kullanamazsın. onun dışında bir kontrol mekanizması da yok tüplü ocaklarda olduğu gibi

ankastre grunding kullaniyoruz. teknoloji super. elektrik tuketimi rezalet. aylik 90-100 tl den fazla harciyor hesaplamalarima gore. bazi yemekler tam olmuyor diyor esim.

İndüksiyonlu ocak kullanıyorum. Sulu yemeklerde sıkıntı yok ama mesela köfte veya büyük parça et pişirmek eziyete dönüyor. İçi pişene kadar 100 kere çeviriyorsun o zamana kadar dışı kötü oluyor. Yine katı yiyecekleri ısıtmak dert. Pilavı ısıtayım derken bir anda dibi yanabilir sürekli karıştırmak lazım. Gazlı ocaktaki gibi kısığa getireyim dersen ısınmak bilmez. İşin özü değiştirme şansım olsa direk gazlı ocağa geçerim. Pişirme sırasında tek artısı suyu kettle gibi kısa sürede kaynatıyor. Tezgah darsa, üstüne bez atıp tezgahın parçası gibi kullanabilirsin. Rüzgarın ocağın alevini söndürmesi gibi bir durum yok. Zorlasam daha başka artı yönlerini bulurum ama dediğim gibi eksi yönü asıl yapması gereken pişirme işinde.

artılası temizliğinin çok kolay olması
eksisi yemek yapmanın eziyete dönüşmesi.

hükümete yakın halkın çok büyük bir kısmı;
içki içmiyor, sanatsal faaliyetlere katılmıyor, arabası yok, ucuz telefon kullanıyor, ev elektroniğinde en ucuzunu alıyor (bim'den SQNY marka tv vb..). dolayısı ile bu vergilereden minimumda etkileniyorlar. dolayısıyla tepki göstermiyorlar.

sen ben gibi tepki gösterenler de gözaltı tehdidi ile sindiriliyor.

halk neye ses çıkardı ki? benzin kaç tl olursa olsun ben 20tllik alıyorum diyen adam ses çıkarır mı?

vergiler dolaylı olarak alındığı için. çoğunluk bunu zam olarak karşısında buluyor. zamlara da sandıkta tepkisini gösterdi zaten.
diğer yandan yapabileceği düzene karşı gelmek yöntemi anca sosyal medya ile olur ki orada bile silivri soğuk esprileri adamı yazmadan önce iki kere düşündürüyor zaten.

bence su yavasca isindigi icin fark edemiyorlar

hala iktidara oy verenlerin sadece fakir kesim oldugunu dusunenler olmasi ilginc.

hepsinin arabasi da var. parasi da var. bu iktidar olmasaydi olmayacakti buyuk ihtimalle. torpille ise giren, vergi kaciran, iktidarin yarattigi hukuksuzluk ortamindan faydalanan binlerce adam var. beyaz yakalardan alinan vergilerden yardim alan milyonlar var. imar barisi vs gibi uygulamalardan faydalanip alenen kamu arazilerine cokenler var. bunlar icin vergi artisi cok da onemli degil.

fahiş fiyatlara neden ses çıkarmıyorsa onlara da ondan ses çıkarmıyor. halk artık her şeyi benimsedi, normal görmeye başladı.

eğer akp değil chp olsaydı çoktan ses çıkmıştı. tek nedeni "başımızda namazli niyazlılar var hiç değilse, ne yapalım mecbur. daha iyisi var mı? yok".

n62ye katılıyorum. asıl ses çıkarmayanlar beyaz yakalı muhalifler. iktidara oy veren kitle zaten durumdan memnun neden ses çıkarsın?

iktidara oy verenler ikiye ayrılıyor.

1. iktidar sayesinde bir yerlere gelmiş avantadan para kazanan kesim. üst düzey memur, torpilli yönetici, torpilli iş adamı. bunlar neden ses çıkarsın ki. beyaz yakanın ödediği vergi bu adamın cebine gidiyor zaten işine bile gelir.

2. düşük profilli vatandaş. bunlar zaten çok az harcama yapıyor, vergi umurunda değil. din iman olsun gerisi boş. ayrıca bunların çoğu zaten 1.grup tarafından bir miktar sübvanse ediliyor. ayrıca günün birinde 1.gruba terfi etme hayali ile yaşıyorlar.

devlet ve 1.grup tarafından sömürülen ve 2.grup ile bir arada yaşayarak hayat kalitesi düşen beyaz yakalı ameleler ise sosyal medyada yazı yazıp içini döküyor ve pek bir şey yapmıyor.

Biz de halkın bir parçası olduğumuza göre bu soruyu kendimize yönlendirirsek gayet doğru bir cevap kendiliğinden ortaya çıkacaktır.

halk vergi ödediğinin farkında mı? kdv ne demek diye sor bakalım sokakta kaç kişi bilecek. maaşından kesilen gelir vergisinin ne olduğunu, ne kadar olduğunu kim biliyor?

Elorelia+1

Anladığım bir konu değil ama Bomonti bit pazarında zaman zaman öyle şeyler görmüşlüğüm var.

Sirkeci büyük postane nin sol tarafında kalan küçük bi handa Mustafa Kemal Demirtaş diye bir fotoğraf makinesi tamircisi var onda belki vardır küçük bir ihtimal bakabilirsiniz.

letgo ya bir bak pek yüksek ihtimal değil ama denk gelebiliyor.

Kadıköy'de ya da Feriköy'de eskici arabalarını veya çöpleri karıştırabilirsin, yaşlı insanlar amaan bu da neymiş diye atıyolar, sonra zaten başkası bulursa pazarda hayyamda araba fiyatına satıyolar. Türkiye'de uyguna bişey bulmak diye bişey yok, satılan mal her zaman çok değerli. Antikacılar, bit pazarları, bunlar hep kazıklıyorlar. Bi Avrupa'daki bit pazarlarına bak bi de Feriköy'e. .

fırım kurutabilir, onun için çevirme makul göründü bana. hatta biraz da su koysanız fena olmaz.

ben eski teknolojiye para vermeye karşıyım. 6s almayın; min.xr ya da x alın

2) iphone 6s almak mantıksız. 1-2 seneye ona da artık yeni güncelleme gelmez. En az iphone 8 almak mantıklı bence şu an.
Not: bu gerekçeler yüzünden şu an Huawei kullanıyorum.

6S i 4 sene falan kullanamazsınız. 6 yerine 6S hiç mantıklı değil. 8 veya X neyse de.

ben hala iPhone 5s kullanıyorum, bütün işimi de görüyor. yemişim güncellemesini, bana lazım değil. çatır çatır çalışıyor telefon, yazılım sürümünden bana ne?

benimle aynı kafadaysan, alınır. yok ben parasını gömer en güncel halini kullanırım diyorsan alınmaz.

1 - Direk koyma fırın poşedi içinde yap. Mangal sosu diye birşey var onunla sosla.
2-iphone 6s kullanılır. 5s kullanan bile var.

1. kuşbaşı terbiye yaptıysan çok kurumuzaz. fırın poşeti ile fırına vermeni tavsiye ederim.
2. iphone 6'ya bu sene ios güncelleme desteği kesildi. muhtemelen seneye de 6s'e kesilir. bu sebeple almak mantıklı değil. android bir cihaz ya da paraya kıyıp en az iphone 8.

1) Yağlı kağıt kullan
2) Hayır.

millet ne hayaller kuruyor ya :) hem istanbul çevresi, hem de hiç insan görmemek.

insan faktörünü geçersek, hacıllı şelalesi'ni öneririm. dersi var şırıl. orman var. gökyüzü var. araba sesi olmaz. araba kamp alanına yakın olur. insan da olur ama.

darlik baraji etrafinda biraz kesif yaparsaniz bulabilirsiniz. guvenlik konusunda garanti yok.

aslında demek istediğim böyle kamp alanı olmasında başımıza bir iş gelmeden bir yere çadırı kuralım takılalım mis gibi.

@reanarchy evet bahsettiğimiz yerler öyle yerler

İstanbul çevresi denmiş ama bence feribota atlayıp Bursa'ya geçilirse, aranılan şeylerin tümü Uludağ eteklerinde bulunabilir.
Alternatifler için Çanakkale, Çerkezköy, Kocaeli düşünülebilir.

Uludağ +1

hocam sır makine ve kullanılan teknolojide. Şimdiki siyah beyaz fotoğraflar dijital olarak yapılıyor. Oysaki buradaki fotoğraflar analog makine ve siyah beyaz film ile çekilenler. Şimdilerde yine hatta yeni ve kaliteli analog makinelerle siyah beyaz filmde çekseniz böyle güzel sonuçlar elde edebilirsiniz.

Şu da destekleyici makale
expertphotography.com

Yalnız bu fotoğraflar sepya olmasi lazim

Böyle fotoğrafların sırrı kabiliyetli biri tarafından çekilmiş olmaları.
Şimdiki fotoğraflarda böyle bir hava olmadığını düşünüyorsunuz çünkü elinde cep telefonu olan herkes binlerce fotoğraf çekebiliyor. Gördüğünüz fotoğrafların çoğu ne yaptığını bilmeyen insanlar tarafından çekilmiş oluyor.

Hayır! Siyah beyaz fotoğrafların duyguları daha iyi yansıttığı birçok yönetmen tarafından kanıtlanmıştır. Sinemada renkli döneme geçildiğinde dahi birçok yönetmen hala siyah beyazda diretmiş. Rengin duyguları yok ettiğini savunmuşardır.

ışık, kontrast

@olaylar olaylar'ın yazdığına ek olarak şöyle bir video bırakıyorum

www.youtube.com

www.hepsiburada.com

Şöyle bir şey alın kesinlikle sonuç veriyor.

Beyaz tenliysen sakal diplerin cok belirgin duruyordur belki.

Ayrıca konu dışı tavsiye başka iş bulun bence hocam o nasıl işyeri öyle gulag kampında mı memuriyet

Şikayet gelmediyse durduk yere dertlenmeyin. Şikayet gelirse de çıkın hakikaten o nasıl bir iş yeri.

deneme yanılma yoluyla en uygun traş köpüğü traş kremi ve bıçagını seçmen lazım. herkes mach3 diye bayılırken benim yüzüme blue3 süper oluyor. benim sakallarım aşırı sert yüzüm yağlı cilt, sakalımı ve yüzümü önce sıcak su ile gevşetip sabunla 2 kere yıkayıp yağ ve ölü deriden arındırıp sıcak duşun altında traşımı olup çıktıktan sonra krem sürüyorum şayet bunları yapmasam hem traş olurken canım yanar hemde kesiklerle dolu tahriş olmuş cilt ile gezerim tüm gün. böyle açıklayınca uzun işlemmiş gibi geliyor ama pratik oluyor bana.

Evinizin yakinlarinda uygun fiyatli bir berberle anlassaniz? Bir sureligine sabahlari ise gitmeden tras olsaniz orada?

aynısı askerde bana da oluyordu. beyaz tenliyim ve cildim baya hassas. mach 3',ü bile en fazla 2 kez kullanıyordum. bıçak degiştirmesem tahriş yapıyordu ve almıyordu. diğer çocuklar zombi gibi mach 3 ' leri fusion' ları haftalarca kullanıyordu.

çözümü kullan at tarzında bulmuştum. derby gibi çok para olmayan 3 bıçaklıdan alıyordum çarşıda. bir paketin içinde 10 tane vardı ve 10 gün demekti.

ondan sonra tahriş falan olmadı. bu şekilde tersten bile alınca sorun olmadı bende.

toptan çözüm olarak sıfır alan kaliteli bir makine al. alana kadar da kullan at tarzı, aynı bıçakla ikinci defa tıraş olmayacağın bir çözümü dene bir de.

fitness boxing ile uğraşabilirsiniz. ha yok müsabakalara falan çıkıcam diyorsanız bilmiyorum.

İkisi de. Vücut geliştirme destekleyici spordur.

amaç nedir? ona göre önerilerde bulunulabilir.
hoş, vücut geliştirme takviyedir, olmazsa olmazdır denir. bir rahata ereyim, özellikle shadow boxing yapmayı planlıyorum. bakalım.

Sakatlık riski yüksek geliyor bana belli bir yaştan sonra.

Tabii ki vücut geliştirme.
Zaten grapling biliyosun, ayrıca striking öğrenip napıcan? Ufc’de mi dövüşcen? Ne gerek var ya.

Vücut geliştirme yap, vücudun estetik olsun. Dikkat çek, daha iri görün.

youtu.be

Google mapsi açıyorsun geyikli feribot iskelesi yazıp go diyorsun.

Teşekkürler marty mcfly; ama yol üzerinde herhangi bir vapur veya paralı yol var mı onu soruyorum

Google Maps onu da gösteriyor sana.

Bandırma ya yenikapidan feribot. Sonrasında Google maps

çanakkale üzerinden gidersen de gelibolu yada kilitbahirden feribotla geçiyorsun sonra yine araçla devam

önce tekirdağ yolu üzerinden gelibolu oradan feribot ile karşıya yani çanakkaleye geç, geçer geçmez aç navigasyonu geyikli..

apple store falan pek işe yaramaz, takabiliyorsan ram ve ssd tak, upgrade et.

ipad pro 2017 ve 2018 arasında dağlar kadar fark var, ben olsam 2017 almam. çizim için yeni kalem de daha iyi.

2018 iPad pro baya cazip görünüyor ama her işi görüyor mu o programlar bir araştırmak lazım.

iPad Pro’larda artık Adobe de olacaktı, gelmiş bile olabilir. Yakında photoshop da gelecek mi bi araştırın. Elbette bunların yıllık belli ücretleri oluyor. Procreate tek seferlik 70 tl.

iPad Pro 2018 ve 2017 arasında baya fark var gerçekten ama fiyat olarak da fark var. Alabiliyorsanız 2018 alın. Yok alamıyorsanız yurtdışı düşünün, Amazon USA’da ucuz olmalı.

Amerika da olmazsa kalemi ikinci el alın. Bu da olmazsa ikinci el düşünürsünüz belki garantisi devam eden.

Hayırlısı olsun :)

Pili ölmüş olabilir? kaç yıllık?

Daha bir aylık:/ Trde de değilim. Patladı o zaman.

pil ölmüş, garantiye bunu bildirin değişirler.

Bazi ukelerin amper/volt degerleri farkli oldugundan daha gec sarj edebiliyor. Benimki sifirlandiktan sonra sarja taktigimda 3. gunde tam doluyor mesela yurt disinda.

@crown
Dediğiniz gibi olabilir. Telefonda geç doluyor. 1 2 gün daha bekleyim.

eğer tamamen bitirmişseniz şarjı uzun bir tatil sonrası gibi, yavaş doluyorlar. 2-3 gün sürebiliyor.

evet. ama yapmak isteyeceğim bir iş değil.

@sutlu nescafe, çok farkı var. aslında pilotun yaptığı şey tamamen prosedürleri yürütmek ve çok fazla sayıda prosedür var. bunları doğru uyguladığınız zaman ve saatiniz yükseldikçe iyi pilot olursunuz. tabi saatler ve eğitimler/prosedürler her uçak için ayrı ayrı işlemektedir. bir de bunu düşününce iş bambaşka bir boyuta geçiyor.

otobüs, minibüs veya taksi kullanmaktan farkı olmasa gerek. yolcu taşımak açısından yani.

farkı var hocam, o farka binaen sordum

Ben yaparım gerekli eğitimi alsam

eğitim alırsam yaparım.

Bilmiyorum ama eğitimi geçip ise alınmış bir insan heralde yapabilecek kapasitede olduğunu ispat etmiş olur diye düşünüyorum.

bu eğitimi alırsam yaparım işi değil. mental açıdan da çok kuvvetli olunması ve bunun her durumda korunması gerekiyor. bu göründüğü kadar kolay bir durum değil.

evet ama yapmam.

yolculuklardan nefret ederim.

hayır, yapmak da istemem bu işi.

balzac biraz hislerime tercüman olmuş.

Rapid satranç oynarken bile elim ayağıma dolanıyor :) stres altında başarılı olacağımı sanmıyorum.

savaş uçağı pilotu olabilirdim çünkü yolcu uçağı sıkıcı gelirdi. dikkatim dağılacağı için hata yapabilirdim. aynı şekilde otomobil kullanmayı sevmiyorum ve dikkatim çabuk dağılıyor ama motorsiklet kullanırken devamlı tetikte olman gerektiği için çok iyi kullanıyorum.

Bana göre pilotluk özel bir meslek insanın havacılığa ilgisi, tutkusu olması gerekir. Sadece özel akademilerde, okullarında çekirdekten başlayıp senelere yayılan bir eğitim verilmesi gerek. Ama firmaların kendisi ne olursan ol gel diyor. olay zihinde bitiyor gene, bir kısım insan pilotluk dendiğinde bile New York'a Londra'ya diplomatları, işadamlarını taşıdığını, türbülansı, kazaları hayal eder, düşündüğünde bile stres olur. Başka biri de dolmuşun havada olanı la bu Van'a Erzincan'a turşu bidonlu müşterileri taşıyacağız sonuçta ne var bunda, parası da iyiymiş diye yaklaşır. Ama fazla abartmamak lazım, kuantum mekaniği, roket teknolojisi değil, Spacex ile uzaya gitmiyon abi. Mesela bizim lisenin en mal adamı uzak yol gemi kaptanı oldu, inan üç tekerlekli bisikleti bir tur vermezdin adama.

Hallederim.

retorik bana kimse radyasyondan bahastmedi

Yapabileceğimi kesinlikle düşünüyorum çünkü çok şükür insanların stres olduğu durumlarda soğukkanlılığımı koruyabildiğimi düşünüyorum, ama pek ilgim olmadığı ve yaşam koşulları bana uymadığı için pilot olmak istemedim.

hemen herkes pilotların iki el direksiyonda pür dikkat önüne baktığını düşünüyor galiba :) uçaklar kendi kalkıp kendi yol alıp kendi inebiliyor arkadaşlar. pilotlar sadece her şeyin yolunda olup olmadığına bakıyor, acil bir durumda kontrolü ele alıyor. gerekli eğitimi aldıktan sonra yapılmayacak bir şey değil. araba kullanmaktan bir farkı yok.

Evet ama sağlık testini geçemedim :(

Eğer şehir dışına kampa gezmeye falan gitme niyetin varsa rally biraz daha avantajlı duruyor ama o tür planların yoksa bence 250l gayet uygun.
Ben olsam 250l alırım ilk motor olacaksa. Sonrasında nasılsa daha seyahat odaklı bir şeye geçersin istersen. 250 rally de seyahat için çok harika sayılmaz.

Ben 10 gün önce crf 250l aldım. Pcx'in 17bin olduğu zamanda 22bine crf250l çok uygun fiyatlı oluyor. Ayrıca yurtdışında 5bin dolar bir motor bu. Motorlu araçlarda ve elektronikte gavurdan daha ucuza alabileceğiniz tek şey. Çok sürmez sene sonunda 30bini görür. Gerçi temmuza giriyoruz. Yarın ötv ile 25bini geçer.

15 yıldır scooter kullanıyorum. Daha önce kısa süreli vitesli motor tecrübelerim oldu. 6 ay kadar da integra kullandım. İntegra scooter sayılır ama 750lik olduğu için ayrıca belirtiyorum.

İlk motor olarak önermem. 1. Viteste gaz tepkisi dengesiz. Tecrübesiz adamı maymun eder. Daha önce Mt-09 da kullandım. Bundan çok daha atak olmasına rağmen, 1. viteste oturaklıydı. Buna alışana kadar birkaç kez düşersiniz. Acemi olduğunuzu da gözönüne alarak söylüyorum.

Ayrıca motor çok yüksek. Boyum 183cm. Benden kısa biri pek rahat kullanamaz. Her gören de bunu söylüyor. 180nin altındaysa boyunuz çok rahat inip binemezsiniz. Yüksek süratlere uygun değil. Rüzgardan da etkileniyor. Avantajları da var elbette. Ama anladığım kadarıyla siz en uygun fiyata en şekil motora binmek istiyorsunuz. Başlangıç motoru olmaz. Bir çılgınlık yapıp alırsanız korumasız binmeyin. Kask yetmez. Mont ve eldiven de olmalı. Sürüş pozisyonundan dolayı dirsekler özellikle korunmalı.

çok teşekkürler.
açıkçası www.stephmoto-adventurebikeblog.com da gördüm ben bu motoru ilk kez. o zamanlar motosikletlerden korktuğum için vay be diyip kapatmıştım ama şu sıralar korkuların üzerine üzerine gidesimin geldiği bir süreçteyim.

benim boyum 169. bu şekilde ayaklarım yere basıyor fakat seleye jel vs koymak gerekecek anladığım kadarıyla. insanlar amortisör bağlantılarıyla oynayıp, alçaltma kiti vs kullanarak boyunu ayarlıyorlarmış. tabi bunlarla hiç uğraşmadan alçak motorlara bakmak var ama onlar da f/p açısından içime sinmedi açıkçası (ya da ben denk gelmedim henüz). benim canım biraz uğraşmak istiyor sanırım.

@the coon, fren performansından memnun musunuz? kaydırma yapıyor mu? lastikleri değiştirdiniz mi?

Rally'nin aradaki fiyat farkına değdiğini düşünmüyorum kesinlikle. Ayrıca Rally'nin sele yüksekliği zaten 250L'den fazla. Ben 1.64'üm, dog bone ile oynayıp motorun bütün ergonomisini bozup 4,5 cm alçaltarak sürebildim 250L'yi. Bacak boylarımız eşit olsa, demek ki siz hiç oynamadan da sürebilirsiniz. Ama Rally'ye yetişemezsiniz. Motoru alçaltmak da hiç parlak bir fikir değil.
Hem konforu, hem sürüşü çok etkiliyor.
O küçük depo ile 35k km yaptım 1 yılda, bir kez bile sorun yaşamadım.

Sele konusunda abarttıklarını düşünüyorum. Elbette rahatsız bir sele. Ama uzun yola çıkılmayacaksa alışılır. Henüz sert fren yapmadım. Yani abs'nin devreye girdiği bir durum olmadı. Ekipmanım yetersiz olduğu için motorun her şeyini test etmedim yani. Montu ve eldiveni ayarlamam 1 hafta sürdü. Bu süreçte şehiriçinde kullandım. Nadiren çevre yoluna çıkıp 90-100 gibi süratlere çıktım. Lastik konusunu bayiye danıştım. Şehir lastiği alıp almama konusunda. Yolların çok bozuk olduğunu ve bu lastiği değiştirmeye gerek olmadığını söyledi. Motor için koruma demiri taktırdım. Çanta taktırmayı istemiyorum. Kebapçı motoruna benzemesin diye. Ama yaz günü elde mont eldiven kaskla gezmek yoruyor. Sanırım çanta almak zorunda kalıcam.

crf 250'yi baslangic motoru olarak tavsiye etmem. motor konusunda olmaz diye bir sey yok, 900cc ile baslayip hic kaza da yapmayabilirsiniz. ama bunlar yuksek motorlar, motosiklet kullanmaya, trafige, motosikletin dengesine vs. alisana kadar daha alcak bir vitesli motorda daha huzurlu olabilirsiniz.

9 yasinda bir ufakligin crf'den de yuksek bir cross motora atlayip taker yaparak uzaklastigi bir video var mesela. yani alistiktan sonra boy mesele degil. bunlar cok hafif motorlar. az yan yatsa rahatlikla dusmeden tutulabilir.

rally l'den daha guzel. ama gene ilk motor olacagindan l almak daha mantikli saniyorum. aradaki farki ekipmana yatirin. bir seneye motordan sikilir degistirirsiniz belki. ama iyi kaliteli bir mont ile birkac sene idare edilir.

kucuk depo dert evet. ama insane planli olmayi ogretiyor. benzinin ne zaman bitecegi belli. yolda nerede benzinci bulacaginiz belli. ona gore gideceksiniz. buyuk depolu arkadaslariniz da size bekleyiverecek 5dk.

Lastikler ve sele mevzusu...
Üstündeki lastikleri değiştirdiğimde motor 20 bindeydi, yağmurda da sürmüştüm, arazide de. ABS yoktu benim motorumda. O lastikler asfaltta titreşime ciddi bir katkıda bulunuyor, belli bi hızın üstünde motor yalpalıyor ama maksimum 110 bandında sürerseniz ve yağmurda dikkat ederseniz, ki ABS olan versiyonunu alacaksınız muhtemelen, sizi idare eder. Garantici olayım , zaten ağırlıklı olarak asfaltta süreceğim derseniz de değiştirin gitsin.
Sele... Rahatsız evet. Ölümcül değil ama. Tucano Urbano cool fresh ile sürdüm ben hep, sele minderi güya ama bulaşık telinden hallice idi. Yine de bir süre sonra alıştım. Jel vs yapmak, sele ile oynamak yüksekliğini arttıracağından riskli ama motoru uzun süre kullanmak istiyorsanız ideal olanı jel sele tabii.

Alternatif hic avize takmayin. Zavan isigi varosluktur.

Sokun tamamen ve alciyla kapatin tavani hem daha ferah olacak ev.

geçenlerde bu avize konusu baya tartışılmıştı burada. Ben de avize kullanmamaktan yanayım ama illa olsun diyorsanız istanbul'da şişhane de aydınlatma mağazaları çokça var.

cok abarti olmayacak sekilde söyle seyler denemek daha güzel.

bendu-onlineshop.de

uygulamasi cok basit bunlarin. hem avizeden daha modern ve sik, hem de cidden tavan isigi gibi varos degil.

(bkz: kudret narı)

40 gün düzenli kullan. kesin çözüm.

kudret narı +1

Doktor değilim ama,
Kişisel deneyimime göre zehirlenme gibi bir durumda reflor sadece semptomları engelliyor. Bir tedavi değil.

Hayır semptomları engellemiyor. Evet tedavi. Lütfen yanlış bilgi vermeyelim.
Hayır düzenli kullanmayın.

Yanlış olabilir verdiğim bilgi evet ama 4-5 gün reflor kullanıp iyilestim zannedip bıraktığım gece acilde serumla kendime gelmisligim var. Şimdiki aklım olsa refloru alır ama doktora da bir an önce gidip antibiyotik tedavisine baslardim.

hayır kullanılmaz. reflor sadece ishal tedavi eder. yanında verilen ilaç ile beraber bitene kadar kullanılır.

taksim istiklal caddesinde koton mağazasının sokağına girin inci pastanesi
klasiktir . başka yer aramayın bence

Kurtuluş nazar pastanesininki enfestir

kurtuluş nazar +1

Inci'ye son zamanlarda bok atiyorlar tasininca bozdu falan diye, yeni mekana gitmedim. ama eski mekanda yedigim profiterolun ustune profiterole yemedim, yurtdisinda denediklerim dahil.

Bence hala inci

istinye park pelit'teki profiterol cok guzel bence

Nazar

inci'yi hiç denemediysen dene ama ben kişisel olarak sevmiyorum mesela, nazar'ınkini daha çok seviyorum. ikisine de git işte, 1 saat sürmez birinden öbürüne gitmek.

Kanin dusuk olabilir, bi baktir, cok etkiliyor

karbonhidratı kes bakalım belki derdin odur.

Kahve!

Kan basıncını arttırmak için tuz da yiyebilirsin. Ama tansiyon falan varsa sakın bulaşma.

Kahve favorimdir ama. 1 dakikada ayıltır. Mucizevi bi içecek.

Ben ekmeği bıraktıktan sonra öğle yemeğinden sonra gelen rehavet geçti gibi. Kahveyi pek sevmediğimden ve cok tüketmek istemedigimden yeşil çay içiyorum onun yerine. Bir de havalar sicakladigindan soğuk bir şeyler icmek de uyanik tutuyor. Su olur limonata olur soda vs olur.

ketojenik diyet gerçekten bir enerji artışı getiriyor.

Kan tahlili+1

memnunum, gerçekten fark ediyor.

Ben de çok memnunum. Almadan önce mekanik temizlik konusunda sıkıntı yaşayabileceğimi ifade etmişlerdi fakat sonuçta bu da bir fırça ve iyi kullanırsan kendinden dönen bir başlığı var.Usüle uygun fırçalarsan diğerinden daha iyi bile.

Performans olarak çok memnunum ancak 4. yılda bozuldu ve yenisini aldım.
Ucuz modellerinden almanızı öneririm. Hepsi aynı şeyi yapıyor sonuçta.
Dişçiye gittiğimde de dişlerimin durumunu gayet iyi buldu.

2006-2007 gibi denedim. aldiktan sonra cop oldu.

Hiç sorun yaşamadım. Çok memnunum

Ben de çok memnunum.

4 yıldır kullandığım model bozuldu, manuel fırçaya geçeyim dedim yapamadım. çok farklıymış. yani oldukça memnunum.

15 gün önce şunu aldım
www.hepsiburada.com
çok memnunum

10 yılı aşkındır kullanıyorum. Birkaç model değiştirdim. Bütçenize uygunsa piyasadaki en üst modeli almanızı öneririm. Teknolojisi değişyor çünkü. Son modeller sadece dönmüyor, tık tık vurma hareketi de yapıyor dişe. Manuel fırçadan çok daha başarılıdır. Ancak... Fark etmeden dişetlerine bastırırsanız dişeti çekilmesi yapma riski var. Siz hareket ettirmeyeceksiniz elinizi, o kendi kendine dönecek.
Qxy-jet de kullanıyorum ben, bunu sevip düzenli kullanırsanız onu da öneririm. Ağızlarda bahar ferahlığı... ^_^

memnunum. bunla fircalamak daha keyifli oldugu icin duzenli dis fircalama aliskanligi olustu. ama dis hekimi ablam dis etlerinde zamanla cekilme yaratacagi icin tavsiye etmiyor.

Memnunum. Pahalı olanların gerekli olduğunu düşünmüyorum.

çok iyi ben kullanıyorum 5-6 aydır

Spor yapmak ile kilo vermek arasında doğrudan bir bağ yok.

Yaktığından daha az yersen kilo verirsin. Yediğinden daha çok yakmak istiyosan spor yapılabilir tabii ama şart değil.

Zaten kilo spor yapmadan verilir. Spor vücudu şekillendirmek ve sağlıklı olmak içindir.

kilo vermek %70 diyet işi. Spor şekillenmeyi sağlıyor.

55 kilo bile verilir.
bknz: Nazi kamplari
bknz: Sudan'daki kuraklik ve aclik

Verilir, ama görüntüde çok belli olmayabilir.

Mümkün.
Benzer: detoks

Şekeri unu keserek IF yapın verilir.

çetrefelli diyetlere gerek yok. verilir. normalde gün içerisinde aşağı yukarı nasıl besleniyorsun? kaçta uyanır, kaçta yatarsın?

Verilir ama kastan verirsen kotu goruntu olur

verilir. kilo vermenin mantığı çok basit. alınan kalori < harcanan kalori. spor yaparsan kalori harcarsın. yani kalori farkı daha fazla olduğu için ya daha hızlı kilo verirsin ya da spor yapmayıp kilo vermeye çalışan birine göre daha çok yiyebilirsin. bir de vücudu şekillendirmeye yarıyor. sporla verince görüntün daha iyi olur.

Bu işi daha yeni yaptım büyük bi işsizlik zamanımda..

Çekildiği yere göre kategori ettim ben. Ama zaten normalde pek foto çekilen biri değilim, genelde bi yere gidince falan çekiyorum. İşte mesela bu sene Eskişehir'e gitmiştim. Orada çektiklerim Eskişehir 2019 klasöründe duruyor.

Normalde çektiğim fotoları da Ivır Zıvır ya da İzmir diye kategoriliyorum. Bi de çekildiğim fotolarda aynı pozda birkaç tane olunca(İşte hangisi güzel belli olmuyo ya) bakıp en güzeli bırakıp kalanları siliyorum. Öyle olunca baya azalıyor fotoğraf yükü.

Fotoğraflar hem bilgisayarımda hem telefonumda duruyor. Belki ilerleyen dönemde telefondan silerim ama şu an pek gerek yok.

Fotoğraflarım
2017 / 2018 / 2019 —> 2017 klasörüne girdik.
2017 - ocak- haziran arası (eğer önemli bir etkinlik olmuş ise klasöre not düşüyorum, mesela 01-06 / Erzurum kongre, Mersin deniz gibi.)

sene ve daha sonra sene içindeki mekan ya da aktivite. amasya, doğumgünü.. falan gibi.

Google photos otomatik yedekliyor her şeyi. Arada bir telefonu bosaltiyorum.

Google photos hiçbişi yapmana gerek yok kendi yapıyor zaten

biri benden istese “ver 65bin doları, istediğin yere 65bin dolarlık imza atayım” derdim. Ödeyemeyeceksem de istemezdim.

50bin dolarlık olanına imza atmadım. O yükün altına girmek ayrı bir stres yaratıyor.Ama ben rusyada burs kazanmıştım tek dersten kalınca okuldan atılıyor olmak çok riskli geldi götüm yemedi. Aşırı çalışırım homesick olmam dersen bence iyi fırsat. Geri dönünce zorunlu hizmet ne kadar?

Çok stresli bir süreç olur. Bana sorsalar ben kabul etmezdim.

Lisansüstü eğitimde böyle bir riske girilmez. Türlü aksilikler yaşayabilirsin.

Empati yap yeğenin senden istese neler hissederdin ne cevap verirdin

bence çok büyük risk. almaya değmez.

bu arada imza atmazlarsa neden yüzlerine bakmayacaksın? hayat bitirebilecek bir imza o, atmasınlar bir zahmet. başkasının ipiyle kuyuya inilmez.

İmza atmazdim, kefil olmazdim.

Ben ailemi bile bu yukun altina sokamazdim. Ispanya ve portekizde bir yillik master programlari var. Siz muhendistiniz galiba is de bulabilirsiniz.

Annem veya babamdan isterdim ama amca dayı falan, kolay bir istek değil hakikaten.
Kendine güveniyorsan yine de denenebilir.

Bu 65bin dolar istemek ile aynı şey. Konu bir imza at lütfen ve ben çalışıp önünüze borç çıkarmayacağıma demek değil. Olur da yapamazsam öder misin? Demek. Bugün değil de 4-5 ay sonra gerekirse ödeyeceksin, anlamına geliyor. İmza atamam diyenlerle konuşmam bir daha demenizi bir sorgulayın. Kimse size 400bin TL garantör olmak zorunda değil. Bankada bloke hesaba 65bin doları koyup eğitimi tamamlayamazsam alın bu parayıd diyecek gücünüz yoksa zaten bir şans kaçırmış olmazsınız. Bunlar modern dönem kandırmacaları. Size burs verecek kişi parayı ödeyecek 2 kefil istemez. Bu, burs değil bir tür ödeme yöntemi.

Kendini tanıyorsun, onlar da seni tanıyor. Başarılı sorumluluk sahibi bir öğrenciysen çok zor bir şey değil, değilsen çok zor. Bu burs veya kredi gayet mantıklı bir şey dünyada istediğin okuldan kabul alırsın not ortalaman felaket değilse. Bursu alan çok başarılı bir sürü insan var, çok da iyi yetiştiriyorlar kendilerini. Ama aslında yurtiçinde dahi ite kaka okumuş insanlar da var, onlar da çok sıkıntı yaşıyor. Ona göre karar ver. Elbette akademisyen olmayı da istemen gerekiyor.

Bu bir burs hocam. Diş masraflarınızdan vize başvuru ücretinize, gözlük paranızdan kongre yol masraflarına kadar her şey karşılanıyor. Bursiyerlerin %88'i başarılı olarak dönüyor. Bazıları da tazminat parasını ödeyerek dönüş yapmayıp yurtdışında kendisine bir hayat kuruyor. Bu burs görüp görebileceğiniz en kapsamlı maddi anlamda öğrenciyi en çok destekleyen burstur. Üstelik 1 dersten kaldın ödeyeceksin diye bir şey yok. Masterda 1 yıl doktorada toplam 2 yıl uzatma hakkınız var. Spekülasyonlara kanmayın. Her yıl 1000 öğrenci gönderiliyor yurtdışına ve seçimler öyle ince elenip sık dokunarak yapılmıyor maalesef. Fakat bursun içerisinde olanlae için ya tazminata düşersem ne olur gibi bir kaygı taşıyan hiç görmedim.
Kefil konusuna gelince 2 kefilim var 2sinin de cebinden 1 kuruş çıkmadı, kimseden para falan istemiyorsunuz miktar yüksek stresli bir süreç evet ama bir şekilde bulunyor. Genelde de aileden birileri oluyor.

cok buyuk bir meblag bu. kimseden isteme. sahsen biri benden (olum, iflas gibi cok elzem durumlar haric) boyle cok buyuk bisey istemekten imtina etmiyorsa tekrar musallat olmasin diye olabildigince uzak tutarim kendimden.

O biraz size duyulan güvene bağlı. Ben babamdan başka kimseden isteyemedim, ama duyan birçok yakınım yardımcı olmak istedi. Çünkü sorumluluk sahibi bir insanım, risk olarak görmediler. Ben de yeğenime kefil olurdum. Ama olmayan birine de gayet iyi anlarım, olmayacağım birçok yakınım var benim de. Yurtdışında okumak çok zor bir şey değil, dahi olmanız gerekmiyor. Ama çalışma alışkanlığı olmayan biriyseniz, alana veya yabancı dile yatkınlığınız yoksa ananızdan emdiğiniz süt burnunuzdan gelebilir. Gelen birçok örnek var. Kendinize karşı dürüst olun, tembel sorumsuz bir insansanız hiç bulaşmayın.

Zorunlu hizmet meselesi akademisyen olmak istiyorsanız ve dönmeyi göze alabildiğiniz bir şehir, okul seçmişseniz çok büyük bir problem değil. Ama yurtdışına kapağı atayım, şöyle büyük paralar kazanayım düşüncesindeyseniz çok mantıksız bir program. Ki o durumlarda bile bazen mantıklı olabiliyor, abd gibi yerlerde mühendis falansanız iş bulup bir süre sonra bursu bırakıp ödeyebilirsiniz.

Bu programın sunduğu birçok fırsat var, alanınızda en iyi insanlarla çalışabilirsiniz, dünyanın en iyi okullarında okuyabilirsiniz. Ama birçok sıkıntılı kısım da var, meb bürokrasisi destekten çok köstek olur. Döndüğünüzde bambaşka bir akademik kültürün(!) içine girip çalışmaya başlayacaksınız. Biraz idealist bir yapınız olması gerekiyor herhalde. Yine de Türkiye'de akademisyen olacaksanız dr bitimine kadar olan süreci yurtdışında yaşamak çok daha mantıklı. Döndüğünüzde asistanlık angaryalarıyla uğraşmadan işe başlıyorsunuz.

ben de ylsy düşünüyordum ama sırf bu kefil olayı yüzünden vazgeçeceğim sanırım. 65 bin dolar çok yüksek bir meblağ, kimseden isteyemem.

Olaya dışarıdan bakanlar herkesin Şırnak Üniversitesinde senelerce çalışmak zorunda olduğunu falan sanıyor muhtemelen. Fakat Türkiye'de cari alım yoluyla binbir torpil bulup akademiye girip aldığınız niteliksiz eğitimlerle hoca olmaya çalışmak istemiyorsanız görüp görebileceğiniz en iyi burstur. Hiçbir burs için sayfalarva ödemeler tebliği bulunduğunu göremezsiniz. Daad 1 ülkeye jean monnet belirli konularda burs verir size. Ya da 3 yıl öncesinden fulbrighta başvurup 100 aşamalı seçim sğrecini başarıyla tamamlamanız gerekebilir. Üstelik mebin verdiğinin neredeyse yarısı kadar burslar için. Diğer taraftan yalnızca akademi için de değildir ylsy. Bir çok bakanlık mühendis gönderiyor 1 yıl okuyup geliyorlar ve uzman müendis olarak genel müdürlüklerde yüksek maaşlarla başlıyorlar. Bu pozisyonlara normal alımlarla girebilmek 8 kat falan daha zordur heralde. Üstelik yurtdışında yapmış olduğunuz bir master kalır ve 2 uıl sonra zorunlu hizmetiniz de bitmiş olur.
Olayı yanlış anlamamk lazım. Sıradışı bir olay olduğu ortada
100 yıldır var olan bir şey. Programın amacı başarılı fakat durumu iyi olmayan öğrencileri desteklemek değildir. Esas amaç memleketin yetişmiş insan kaynağı ihtiyacını karşılamaktır. Devlet sizi istihdam eder ve kadronuza yerleşebilmeniz için yurtdışında doktora ya da yl yapmış olmanızı şart koşar. Bu eğitim yapmanız için de sizi resmi burslu öğrenci olarak nitelendirir. Almış olduğunuz eğitim bedelleri karşılığında da hizmet bekler. Dönünce çalışacağınız kurum ve pozisyon gideceğiniz ülke kalacağınız süre alacağınız burs ve diğer her şey imzayı atmadan önce bellidir ona göre imza atarsınız. Üstelik dilediğiniz zaman burs almak istemiyorum diyerek resmi burssuz öğrenci statüsü alabilir ve hizmet zorunlululğunuzu nispeten düşürebilirsiniz. Örneğin bursu kazandınız ve Fransa'da yüksek lidand ve doktora yapmak durumundasınız. İlk yıl burslu olarak başladınız ve aylık 1750 euro burs aldınız. 2. Yıl grçim kaynağınızı buldunux ve resmi burssuz statüye geçtiniz. Süre sonunda ya 2 yıl zorunlu hizmet yapmak ya da 1750x12 euro ve fazileri ödemek durumunda kalırsınız. Süreçler olabildiğince esnektir. Bursun amacı insan kaynağı kazanmak olduğı için bütün ihtiyaçlarınız sayfalarca yazılan ödemeler tebliğinde belirtildiği gibi karşılanır.

but that was just a dream'e katilmakla birlikte, doktora yapacak azmin olup olmadigindan emin olmak lazim. gidip bitiremeyen insanlar taniyorum. ancak master icin cok cok cok mantikli, gittiginizin iki kati sure zorunlu hizmeti var, yurtdisinda master bitirememek icin ciddi bir dil yetersizligi ya da zeka geriligi falan olmasi lazim.

ancak 65bin dolara imza atmayi defalarca dusunecegim gibi, birisine teklif ettigimde imza atmazsa da vay neden atmadin demem, bence o anlamda siz kendinizi sorgulayin.

Sakin ol şampiyon bu kadar gerilmene gerek yok konuları nerelere götürmüşsün ya hu sahiden burada insanlar Türk akademisinin genel durumunu ya da yökün politikalarını falan övdü de ben mi farkedemedim acaba. Hiç yakışıyor mu seni gibi elit bir akademisyene bu kadar tahammülsüzlük. Bak dünyada böyle şeyler de var bazı insanlar bazı insanlarla bazen bazı konularda benzer ya da senin gibi düşünmeyebiliyorlar. Keşke bu derece duygusallığa kapılmak yerine programın amacının akademinin halihazırda kötü olan bu durumunu düzeltmek olduğunu anlamaya çabalasan. Neyse özür dilerim ya seninle aynı düşünmediğim için.

Devletin ayırdığı en mantıklı kaynak bu. Düzgün yönetilmiyor evet, her zaman gitmesi gereken insanlar da gitmiyor. Ama genelleyip cahil cahil konuşmamak lazım.

Türk akademisi için de aynı şey geçerli, kötü halde mi? Evet. Herkes uyduruk makaleler mi yazıyor? Hayır. Bazı idealist insanlar var, hem nitelikliler hem de sizin gibi boş boş eleştirmek, konuşmak yerine iş yapıyorlar. Yakın bir arkadaşım da bu bursla okuyor, Türkiye'den de iyi bir yerden mezun. Alanında en iyi enstitüde ve enstitüsünde konuya ilişkin en deneyimli kişilerden biri. Kalması için defalarca teklif yapıldı ama dönecek. O bilmiyor mu Türkiye'deki çöplüğü?

Ama bizde bir hastalık var, herkes en doğrsunu biliyor maşallah ama kimse elini taşın altına sokmuyor. İdealist davranmak zorunda değilsiniz ama boş boş konuşmayın bari.

kardes, goygoy icin milletin parasini ezmeye gideceksen lutfen gitme. ama hakikaten bilim yapacam edecem diyorsan ailenden birini bul derim. ben bu meb bursunu alan bir ton adam gordum, biri ikisi disinda hepsi goygoycu (seref yoksunu) karakterde adamlardi. ne duzgun tez yazdilar ne de bir makale cikardilar. devleti daha fazla somurmek icin tezini bir yil gec verenler bile vardi, boylece maaslarini aliyorlardi ve turkiye'deki gorevlerine baslamiyorlardi. ama sorsan hepsi ulkucu, milliyetci vs..unutma bu ulkede is bulamadigi icin insanlar intihar ediyor. sen bu adamlarin hakkini da aliyorsun.

@xportant insanların yazdıklarından söyledğiniz şeyin savunulduğunu anladıysanız size edilen her masraf da kaynak israfı.

Ikinci ve ucuncu paragrafinizi bir ben hayret verici buldum herhalde. Imza atmasalar, yuzunr bakmamaniz lazim ama sorun cikar da geri odemeye duserseniz e siz odeyemeyeceginize gore onlara kalacak... en son da bu risk alinir mi... bu sekilde bakildiginda sizin acinizdan hic risk yok ki.. imza falan istemeyin lutfen kimseden. Biri yazmis bloke hesaba o parayi yatiramayacaksaniz kimseden imza istemeyin

maddi durumum iyiyse imza atardim.

Londra da motosiklet hırsızlığın çok yaygın olduğunu duydum.

uzakta ev + toplu tasima mantikli.
motor hirsizligi +1

londra'da ev kiralari o kadar pahali ki, eger ev tutmak istiyorsaniz illa ki, uzakta yasayip toplu tasima kullansaniz bile daha ucuza geliyor bildigim kadariyla. guzel bir hatla baglanan ev tutun bence, ne olur ne olmaz. aylik toplutasim giderinin 200pound civari olacagini tahmin ediyorum.

zone 3 de oturup 1 de calisiyorum haftalik yol maliyetim £41.2
eger her gun bu yolu motor ile gider gelirsen yakit ve motoruna gore ULEZ ve otopark odemen gerekir (eger araba ile gidersen +congestion zone).

sirketin sana motor icin park alani vermeyecek ise gunluk nerden baksan £20 park odeyeceksin
ULEZ (temiz motor vergisi diyeyim, 2 ay once cikti motor/aracin emisyonuna bagli) gunluk £12.50
ve yakit

karar senin :)

ps: ev bolgesi konusunda zone4 de olup zone 1den pahali mahallelerde var ya da zone 1'in kiyisinda olup zone 9'dan ucuz olan yerler. mahalle populasyonu/gecen metro hatlari degistiriyor daha cok durumu.

oyster fiyat listesi
content.tfl.gov.uk

zone1-5 yillik abonelik 2400pound yani aylik 200 pound. zone 1-9 yaparsan 300 pound'a cikiyor aylik. 4-5 zone'larda bir ev bulup yillik subscription yaptirmak en mantiklisi. motora yapacagin fix maliyet ve yillik maliyetleri hesaplarsak 1-2 yillik surec icin mantikli olmayabilir ama uzun vadede amorti eder muhtemelen. ayrica motor alsan bile yine oyster card'a ihtiyacin olacak zaman zaman. o yuzden ben olsam motora gore plan yapmazdim

londra'da yaşıyorum.
1. zone saplantısından kurtulun. zone 4'e kadar tek bir hat ile zone 2'ye kadar ulaşım çok büyük dert değil. zone 4 dışına çıkmamaya çalışın. zone 1-2'de oturanlar pişman olup dışarıda ev arıyor 6 aya kalmadan.
2. araba ve motor almak park masrafı ve hırsızlık yüzünden risk demek. ayrıca toplu taşıma inanılmaz bir olay. araba kullanmak zorunda kalmıyorsunuz.
3. zone 4'den zone 2'ye 55 dk yürüme ile ulaşabiliyorum. toplu taşıma dahi kullanmıyorum. tek otobüs ile 1.5 pound tek yöne 30 dk falan sürüyor. tren ile 10 dk da gidebiliyorum. o kadar kısa sürede o kalabalığı görmemek için yürümeyi seçiyorum.
4. abonman kartı almanıza çoğu zaman gerek kalmayacak göreceksiniz. ben aylık kart almadan uzun süredir hayatı idame ettiriyorum.

önemli olan rahat edeceğiniz bir yerde oturmak. bunun için de
* toplu taşıma yakın olsun- otobüs değil tren ya da metro.
* mutlaka bir tane süperstore a yakın olun. günlük alışverişi yapabileceğiniz lidl, iceland, sainsburrys ya da tesco gibi bişi elinizin altında olsun. alışverişe otobüsle gitmek zorunda olmak hoş değil bazen yumurta bitiyor otobüsle mi alacaksınız.
* zone 1 ya da 2 de oturacağım diye kiraya deli gibi paralar vermeyin. sonra akıllanıp zaten şehir dışına kaçacaksınız. zone 1'i sabah 8-9 şöyle tarif edeyim. ünlü istasyonlarda kuyruk dışarı kadar çıkıyor insanlar bir trene binmek için 4-5 trene bakakalıyorlar. ben şahsen çekemedim ve çekemiyorum. zone 1 den uzak durmak çok önemli. ev iş arasında bile zone 1 üzerinden gitmeyin. yani işyeri doğuda kalıyorsa doğuda ev tutun, batıdaysa batıda kuzeydeyse kuzeyde. sonra aa yakınmış diye zone 1 den geçmek zorunda kalınca çok küfür edersiniz. hem pahalı oluyor hem de gereksiz kalabalık. en güzeli işinize giden bir metro hattı bulup o hattan atıyorum 10-12 durak sonra bir eve taşınmak. o hat da düzgün bir hat olsun ama bazı hatlar secondary hat gibi acımıyorlar kapatıyorlar sürekli. tren hattı üzerinde ev tutarsanız daha fazla mesafeyi çok daha kısa sürede alırsınız ama onda da trenlerin hepsi belli istasyonlarda durmuyor. iyice kontrol etmek lazım. gerçi ne olacak 5 dk da bir yerine 15 dk da bir tren geçiyor olacak. çok büyük dert değil.