1- bu rakamlar aralikli oruc'un turunu, ayrintilarini imliyor. ornegin, 16-8'de on alti saat ac kalip sekiz saatlik dilimde yiyorsunuz. 5-2'de haftanin bes gunu farkli bir diyet, iki gunu baska bir diyet uyguluyorsunuz. ye-dur-ye'de 24 saat serbest, 24 saat oruc.
ogun saatlerini uyku duzeninize gore ayarliyorsunuz. aclik suresini minimum 10-16 saate eristirip yag yakmaya gayret ediyorsunuz. mumkunse bu sure icinde idman (spor) yapiyorsunuz. yeni baslayanlar (16-8 icin misal) oglen 11-12 gece 7-8 gibi bir araliktaki yemek faslini azicik daha gevseterek baslayabiliyorlar. 10'da yiyor sabah, 9'da bitiriyor gece. bir gun sonra yarim saaat - bir saat daha sikilastiriyor, filan.

2- oruc sirasinda kalorisiz, yagsiz sivi tuketmelisiniz. su, sade kahve, sade cay, bitki caylari. seker yok. sut yok (yagsiz sut olabilir).

3- aralikli oructa, yeme zamani kalorili gidalara saldirirsaniz fayda deyil zarar gorursunuz. bir tanidik peynirli pastaya saldirmisti. ertesi gun aclik suresinde sikinti cekti. ayrica kilo aldigini fark etti. yillar once guzin abla'ya yazan bir hanim kiz geliyor aklima. "sebze diyeti", "corba diyeti" filan gibi tek ture odaklanan diyetlerden esinlenip kendi diyetini gelistirmis. "Tatli diyeti" yapmaya baslamis. ama bir, bir bucuk ay sonra iyice kilo almis, sagliginin kotulestigini hissetmis. nedenini soruyordu :P

Ekleme yapayım yukardaki cevaba, en popüleri 16-8 yani 16 saat açlık 8 saat yemek fakat bunu hemen yapmaya çalışmayın, kahvaltıyı bir saat geç yaparak başlayın mesela. Açlık süreniz normalde 10 sa 11le başlayın zamanla 12-13-14-15 saate çıkarıp sonra 16 saat tutmayı deneyin. Yüksek karbonhidratlı şekerli besleniyorsanız IF yapmak çok zor bunu da belirteyim. Sebze ve bir miktar meyve dışında karb tüketmemeye çalışın.

Oruç döneminde kalori almamanız gerekiyor, yağsız da olsa sütte şeker ve protein var. Bazı uzmanlar sütsüz şekersiz kahve dahi tüketilmemesi gerektiğini söylüyor ama ben şahsen kahve olmadan IF yapamam.

Belki uzun süreli IF yapanlar için hayvan gibi yiyip kilo almama oluyordur ama 16-8 yapıp 8 saatin içine 5000 kalori sığdırırsanız kilo almaya devam edersiniz. Rakamlar kişiden kişiye çok değişiyor tabi, yaşınız aktivite düzeyiniz metabolizmanız kritik önem taşıyor.

Tamam aç kalıyorsunuz insulin azalıyor glukagon ve katekolaminler artıyor yağ yakılıyor eyvallah ama harcadığınızdan çok kalori alırsanız vücut onu yağ olarak depolar. IF iyi güzel hoş ama yine de kıtlıktan çıkmış gibi yiyince kilo almak kaçınılmaz bence.

16-8 yapıp yediklerine de dikkat etmezsen pek netice alamazsın. Tek öğün yersen belki biraz daha serbest olunabilir ama yine de işi çok yokuşa surmemek lazım.
En güzeli mesela haftaici 18-6 veya 20-4 gibi bir düzeni bir şekilde rutin hale getirip uzun süre yapmak.

Öncelikle IF düzenini bir diyet değil, yeme alışkanlığı olarak görmeniz gerekiyor. Diyet olarak bakarsanız bir başlama ve bitiş süresi olacak ve ideal kilonuzda olunca eski alışkanlıklarla beraber(sık sık yemek, işlenmiş ürünler yemek, ekmeğe böreğe abanmak, vs.) kilolar geri gelebilir.

Değişken vardiyalı bir işte çalışmıyorsanız en çok tutulan 16:8 olanını uygulayabilirsiniz. 16 saat açlık, 8 saat serbest yeme süresi gibi.

Örneğin sabah kalktınız, su,kahve vs içerek güne başlıyoruz, öğlen yemeğinde açlık süremiz bitiyor, akşam eve geldiğimizde akşam yemeği yiyoruz ve açlık periyodu tekrar başlıyor.

su,kahve,çay, bitki çayları açlık sırasında serbest.

Bu yeme şeklinin dediğim saatlerde uygular iseniz olayı kaba taslak olarak şu;

Yemek yedikten sonra (akşam yemeği), pankreas aldığınız besinlerden enerji elde etmek için insülin salgılıyor. Vücut gerekli enerjiyi akşam yemeğinizdeki besinlerden almaya başlıyor.

insülin görevini bitirince hormonlar sırası ile salgılanıp büyüme hormonuna sıra geliyor. bu hormonun güzelliği kilo verme işlemini yağlardan başlatması, bu kısımda (öğle yemeği öncesi kısım) herhangi bir insülin tetikleyici besin aldığınızda sayacı başa sarmanız gerek. onun için ismi oruç, bu büyüme hormonu da öğle yemeği ile kesip yemeğimize başlayabiliriz.

öğün yenilebilir zamanlarda hayvan gibi yiyip kilo almamak kısmen doğru ama ne yeniyor orada. pasta, börek, şekerli gıdalar ne kadar yerseniz o kadar zarar.

bu beslenme şekli iki durumu vücudumuza öğretiyor. 1-hazır besin/buzdolabı/yemeksepeti olmayan dönemlerde insanlar yemeği için savaşarak/km'ler boyu yürüyerek,koşarak gerekli enerjiyi sağlayacak yemek bulabiliyorlardı. doğal olarak aralıklı beslenme durumları vardı ve dna'mız buna alışkın.

2-şeker/tahıl ürünleri/işlenmiş gıda/gdo'lu meyveler (insanlar tarafından değiştirilmiş muz,karpuz,elma, vs.) eskiden yoktu ve ana besin kaynağı yağ ve proteinden oluşuyordu. ve yine dna'mız buna alışkın.


bu maddelere göre aralıklı orucun yemek yeme aralığında yediklerimize dikkat etmez isek kilo alımı gerçekleşir.

tabi şöyle arada kaçamak yiyecekler olabilir. bir davette, sevdiklerinizle iken tabağı çevirmeden istediğiniz zararlı yiyecek/içeceklerden tüketebilirsiniz. ama bilinciniz o iki madde ile dolu olduğundan bu her gün her öğün olmayacak, diğer günler sağlıklı/aralıklı oruç şeklinde beslenme düzeninize döneceğiniz için vücudunuz bunları telafi edecektir.

önerim;

fitekran sitesi/youtube kanalı
tahıl beyin kitabı
angelus'un sözlükte/duyuruda yazdığı bilgiler.

Bizlerden ziyade, müstakbel eşinin fikirleri önemli diye düşünüyorum.
Para biriktirme şansın olacaksa ve 15 ay sonra aynı yere dönebileceksen, eşin de razıysa gitmemen için bi sebep yok gibi.

eşin okeyse, direkt git. zamanında benzer teklifleri reddeden bir mühendis olarak söylüyorum.

Rusya’ya git. Sonra zaten evlenmekten de vazgeçersin. Her türlü win win.

kari kiz mevzusuna girmiyorum, en kral hatundan 2-3 ayda sikilirsin, evlilik eger dengini bulduysan bambaska birsey, mutluluklar.

ben olsam o paraya gitmem. $5-6k deseler dusunurdum.

Yaşın gençse şansını dene derim. Neden olmasın? Moskova güzel bir şehir soğuk olması dışında.

Donunce Turkiye’ye ne olacagi belli degil. O biraz beni darliyor. Is bulamama sansim da var piyasalar sikintili

evini onlar karşılıyorsa ayda 1000 dolar kenara koyduğunu farz etsek, orada kaldığın her ay ankaradaki 1 aylık maaşını cebine koymuş olacaksın. 15 ay kalsan ondan sonraki 15 ay işsiz kalacak kadar paran olacak. Fena mı?

Git bence yeni bir seyler ogrenirsin.

git bence, müstakbel eşini de götürebiliyorsan harika. asıl 15 ay sonra türkiye'nin ne olacağı belli değil.

sen git, o gitsin, herkes gitsin... şaka şaka gerçekten git:)

moskova guzel, pahali, keyifli bir kentmis.
giderseniz ufkunuz acilabilir. denyiminiz genisleyebilir. ronesans'in onemli projelerde imzasi var.
rusca'nizi, snip kodlariyla calismayi filan ilerletirseniz, rusya'da is bitmez. dogu avrupa'dan cin'e kadar uzaniyor. ayrica ciddi endustriyel isler var, bunlarin deneyimiyle (ingilizcenizi de canli tutarsaniz) korfez ulkelerine, bati memleketlerine gecebilirsiniz ilerleyen yillarda.

yurda donmek isterseniz de, ortalik toparlandiginda daha deneyimli bir muhendis olarak donebilirsiniz.

Kesinlikle gidin. Ydisi tecrube tr de her zaman prestijdir. Oradan baska islere de ziplayabilirsiniz

sevdiceğini alabiliyorsan direkt git.
maaş çok değil ancak kiranın karşılanması büyük artı.
ayrıca 6 yıllık mühendis ünvanıyla çalışan biri olarak 5k ankarada bile az kardeşim, neyse hiç girmiyorum o konuya.
şehir güzel, proje bazlı olayına takılma, belki bir teklif daha gelir sonrasında. olmazsa da bir süre iş arayacak kadar paran olacak kenarda.
müstakbel eşin gelemiyorsa bi daha düşünülür ama.. tek gitmek mantıksız olabilir, her şey de para değil

cooperr +1

Hocam "Mercer Cost of Living Survey" denk geldi, 2018'de İstanbul ankete katılan en pahalı 163. kent iken Moskova 18. sıradaydı. ücrete ona göre bi bak istersen, öğrenci gibi yaşamayacaksan kenara $1000 koymak filan pek mümkün olmayabilir. ayrıca:

www.numbeo.com

edit: ev veriyorlarmış, git direk git :)

Mutlaka git. Moskova gibi yerde yaşama şansı bulmuşsun bu fırsatı değerlendirmezsen çok pişman olabilirsin. Yeni mezun mühendis olarak o maaşa ev vermeseler bile sadece Moskova olduğu için ne zaman başlıyorum sorusunu sorarım. Git.

Git derim ama müstakbel eşinin onayı da önemli. Onu ikna et öyle git.

Ben de su an yurtdisinda baska bir firmada calisiyorum. burada ronesanstan calisan muhendis arkadaslar var. hepsi agiz birligi yapmiscasina ronesansa sovuyor.
firmayi vs iyi arastirin bence. moskova da merkezde olacaginiz icin de, epeyce para harcayacaginizi dusunuyorum. bence ankara'da 5000 mantikli.
moskova da enka icin teklif gelseydi ama kosa kosa gidin derdim..

@hede hodo,

Hangi ulkedesiniz? Ronesans genel olarak kopek gibi calistirmasiyla meshur. CV’ye katkisi olur mu diye dusunuyorum. Yoksa ronesans hakkinda bilgim var hocam.

Ben kazakistandayim hocam. bu arada izin donemlerini de konusmak gerek. 6 ay mi 3 ay mi vs?

6 ayda 15 gun izin var onun disinda sadece pazarlar tatil

eger esinizle gidecekseniz, verecekleri evi onceden mutlaka gormenizi tavsiye ederim ve ev olacagindan, oda olmayacagindan emin olun. ayrica moskova gercekten pahali bir sey, siz zaten sabahtan aksama kadar iste olacaginiz icin para biriktirirsiniz ama esinizle giderseniz para biriktiremeyebilirsiniz. ronesans'in nasil bir sirket oldugunu bildiginiz icin bu konuya girmiyorum. ancak yurtdisi is cv'de guzel durur ve eger o arada bos durmaz biraz bakarsaniz baska yerlere gecebilirsiniz, ya da sizden memnun kalirlarsa baska yere gonderirler.

Son yillardaki yurt disi santiye maaslarini bilmiyorum ama 3.000 dolar bana 6 sene tecrube icin dusuk geldi.Ustte yazildigi gibi baraka olmadigindan, esinizle yasayabileceginiz bir ev oldugundan emin olun.Araba var mi?

Santiyecilik kolay degildir hayatiniz tamamen degisecek bunu da unutmayin.Es adayiniz ne is yapiyor?

@turkuaz,

Santiye degil merkez ofis dizayn yapacagim. Esim de mimar ama calismak istemiyor.

yanlış yerden başladın dostum

ilk soru işiniz var mı? iş bulabiliyor musunuz olmalı.

Benzer bir soru bende sorucaktım. Tahsilatlar 90 güne çıktı. Bu zamana kadar kredisiz, sermayeyle iş çevirdik ama artık kredi şart oldu. gidişat berbat ben hiç iyimser değilim.

Çareyi yurtdışına freelance çalışarak buldum.

maaşlı çalışanım. sektör bilişim/dijital pazarlama.
şirket alacaklarını alamıyor. vadeler 90 gün falan. maaşın da bir kısmını dün anca alabildim. sıkıntı büyük.

bu çöküşü ben 3 sene önce farkettim.

denizcilik sektöründe maaşlar yaklaşık 3 katı kadar düştü. kara personelini bilmem ve pek önemsemem, çoğu sırandan insandır ama deniz personeli çok önemlidir,sen kalkıp deniz personelinin maaşını 2 hatta 3 katı kadar düşürebilecek duruma geldiysen durum çok vahim.

türk armatörlerin hepsi iflas etti ya da iflas edeceklerini öngördükleri için mevcut yatırımlarını sattılar.

hiç unutmam senelerin firması hey gidi hey.

bir gün istanbula form doldurmaya gittim, sektör böyledir, mesela bir gemide 1 kontrat süresi çalıştın memnun kalmadın diğer firmalara gidersin, abi 3 firmaya gittim, üçünün de yerinde yeller esiyordu. kapatmış gitmiş adamlar.

kaldı ki yılların artık betonlaşmış firmalarıydı. hiç olmayanın 20 30 parça gemisi bazılarının 50 parça yüksek tonajlı gemisi vardı.

gittim karaköy starbucksa kahve içtim akşama kadar sonra geri döndüm.

şu an bir elin parmağını geçmeyecek düzgün firma kaldı, mesela arkas, yasa bak üçüncü ve dördüncüyü bulamadım bile.

kurumsal ve avrupa merkezli bir şirkette çalıştığım için ülke batmadan(de facto batış) ücrette gecikme vs. olmaz.
şirketin müşterileri yabancı piyasadaki şirketler, o yüzden şirketin işleri de iyi. türkiye piyasasındakiler ise çok büyük, o yüzden sorun yaşanmıyor ve kısa vadede yaşanacağını sanmıyorum.

kendimle ilgili sorunum yok ama arkadaşlarım, sevdiklerim içinde sıkıntı yaşayanlar var. aslında kalifiye insan her zaman iş bulur ama bu krizin en büyük etkisi şirketlerin maliyet odaklı yönetimsel değişiklikleri ve bunun neticesinde çalışma şartları konusunda yaşanıyor. ve bu değişimler bir kere olumsuz seyretti mi şirketlerin yeniden iyi şartlar sunmaya geçmesi hiç kolay olmuyor. ülkede önünü görememe gibi bir sorun var iç ve dış yatırımcı açısından. kimse neyin ne zaman değişeceğini bilmiyor, o yüzden cesur olamıyor. yakın ve orta vade için hiç iyimser değilim haliyle.

Kozmetik sektöründeyim, bizi de %20 kadar vurdu ortalama.

Hatta şöyle söyleyeyim geçen sene kapanışında net kar sıfıra yakındı. Birkaç ay önce bir cuma günü çat çat 20-30 kişiyi birden işten çıkardılar. Ne şirket ne ülke özelinde iyimser falan değilim. Bazı şartlardan memnun değilim ama işten çıkmaya da götüm yemiyor düğün arefesinde. Maaşta sorun olmadı şükür şimdiye kadar.

sektor havacilik. isler iyi. maasi gununde aliyorum. gecen sene maasimin %30 fazlasi ile bir teklif almistim. sektor alakasizdi, icimden bir ses kabul etme dedi diye kaldim. iyi ki kalmisim diyorum. baska sektorlerde buyuk firmalar dahil calisan arkadaslarimdan hic iyi seyler duymuyorum.

esim mimar, 1 seneden fazla suredir issiz. yeni dogan bebegimizle ilgilendigi icin ilk zamanlar cok dert etmedik ama suan psikolojik olarak cok zorlaniyor. bir sure daha boyle devam ederse psikolojik destege ihtiyaci olacagindan eminim.

bir arkadasim ihracat yapan buyuk bir sirkette calisiyor. amerikanin vergi artirimlari ve iran ambargolarindan dolayi sirket yeni pazarlar arayisinda oldugu icin manyak gibi yurtdisi seyahatlerde, aile duzeni darma duman. bu ortamda isyan edip isten de ayrilamiyor.

yakin vade icin iyimser degilim. iyimser olabilmem icin herhangi guzel birsey yasanmiyor ulkede. uzun vadede umutluyum ama ulkeden kacmadan o kadar uzun sure dayanabilir miyim bilmiyorum.

mimarim. 6 sene calistigim yerden is olmadigi gerekcesiyle cikarildim. esim de maas alamadigi icin ayrildi is yerinden. Simdi ikimiz de yurt disinda bir santiyede calisiyoruz. gecici bir is ama guzel bir para biriktirip donunce basimizin caresine bakariz diye dusunuyoruz.

beyaz yakalı bir çalışan olarak benim sıkıntım enflasyon altında bir zam almak oldu.

kamu çalışanları (3-3 buçuk milyon kişi) maaşını düzgün şekilde aldıkça yürüyecek, hiç durmayacak sektörler var bence bu sıkışık durumda.

mekanlar, eğlence ortamları buna örnek verilebilir, aşırı dolu ramazanında etkisiyle.

mühendislik hizmetleri veren bir firmada beyaz yaka olarak çalışıyorum. enflasyonun çok altında bir zam aldık. böyle *ötünle gülünecek bir para yani zam dedikleri. maaşlar her ay yatıyor ancak sürekli ay ortasına sarkıyor. şirket maaşları ödemekte zorlanıyor, iş yaptığı firmalardan alacaklarını tahsil etmekte zorlanıyor, dışarıdan aldıkları malzemelerin parasını geri ödemekte zorlanıyor. ofis çalışanları da dahil olmak üzere imalat çalışanları da bu durumdan çok şikayetçi. yetişmiş tecrübeli personel bile kaçıp gitmek için çabalıyor. kimileri kıdem tazminatlarını bile yakmaya razılar. gelecek çok karanlık.

gayrimenkul sektöründeyim.
kriz anamızı ağlattı, %50 düştü işler, daha da düşecek gibi.
maaşları zamanında sorunsuz alıyoruz ancak prim alamıyoruz artık (senede 6-7 maaşa denk geliyordu). ve gerçekten prim dağıtabilecek durumda da değiliz.
tahsilat yapabiliyoruz çünkü hazırladığımız işleri para gelmeden teslim etmiyoruz. tahsilat yapamadığımız işlerin toplam cirodaki oranı %5'i geçmez.
yakın ve orta vadede şinanay da yavrum şina şinanay.

son 1-2 aydır ciddi gerileme ve iş kaybı var. şimdilik idare ediyoruz ama yakın gelecekte neler olur bilemiyorum. yazın gelecek yerli, yabancı turistlerle ve müdahalelerle döviz birazcık düşerse çok rahatlayacağız.

Arkadaşta vardı bi tane. Isınmıyordu ondaki. Doğru düzgün yemek yapılmaz. Tüplüyle takıl bence

ben kullanıyorum. biraz geç ısınıyor ve geç soğuyor. ama çok büyük bir sorun değil. ben memnunum. daha önce doğalgazlı ocakta kullandım. aradaki çok bariz bir fark var diyemem.

elektrikliler çok verimsiz tüplü takıl +1

Kötü diyenler markasından mı öyle demişler bilmiyorum ama bizde teka var, 9. Seviyede uçuruyor valla. Biz gayet memnunuz, temizleme kolaylığı da artısı. Tek sıkıntı ileride gaza dönmen gerekirse çöp olacak.

siemens almıştım, 3k civarı. çok iyi, doğalgazı aramazsın

Mutfağa, yemek yapmaya özel bir ilgin varsa nefret edebilirsin elektrikliden. İlgin yoksa elektrikli de işini görür. Temizliği de daha kolay oluyor.

tava-tencereleriniz indiksiyona uygunsa indiksiyonlu alın.

Lezzetli yemek yapmak ekstra gayret istiyor. Pilav falan imkansıza yakın.

Şahsi fikrimi söylüyorum. Alarm sistemi denen şey her gün değil, bir gün lazım olur. Bir sistem edinecek olsam kompleks ve donanımlı olmasını tercih ederim. Cebe mesaj atsın, ötsün, polise haber versin, amerikan başkanı dahil herkesi devreye soksun. DIY mantığı -montaja hazır paket şeklinde belki olabilir ama böyle bir sistemde insanlar tam performans iyi donanım ve anahtar teslim ister bence.

pronet sanırım içerdenmiş yani tekelleşmişler artık büyük ihtimal önünüze tıkarlar.

böyle bir şey zaten yurt dışında var.

DIY çözümlere yönelecek olan müşteri zaten çok ciddi alarm ihtiyacında değildir, Eminönü'nde satılan alarmlardan alır geçer. Ciddi ciddi alarma ihtiyacı olan müşteri de kapsamlı ve profesyonel hizmete yönelir. Ben bu fikrin geleceğini son derece karanlık ve batmaya mahkum görüyorum.

DIY olarak kapıdan pencereden falan hat cekilmesi pek gerçekçi olmadığından bir kere ürün kablosuz olmak zorunda. Pil derdi falan olursa da gıcık bir şey.
Ancak şöyle olabilir bence, alırsın bir harekete duyarlı kameranve evin 2-3 noktasına yerlestirirsin fise takip wifi üzerinden çalışır.

Hepsiburada ya girseniz yuzlerce bu urunleri satanlar var. koctas bauhaus gidin oralarda da dolu var.

Bu yeni bir sey degil ki hocam, tutturmak icin cok cok para harcamaniz gerekebilir

Var ki bu? Gayet gidip alabiliyorsun ve kendin kurabiliyorsun kutu şeklinde. Ancak tüketici kendi kurduğu şeye güvenmiyor, biri gelsin kursun ilgilensin işletsin istiyor.

gitmez büyük ihtimal, yorar,

Bizi yorması mesele değil de teknik olarak motor gider mi, gereksiz zorlamış mı oluruz o açıdan sormak istedim.

80le falan gittiğimizi, birkaç mola verdiğimizi düşünün.

yeterince mola verirseniz gidebilir, fazlası motoru da yıpratır. şehiriçi 60 km/s ye göre dizayn edilmiş bir motor sonuçta.

120kg yolcu yükü sorun olmaz ama sürekli bu şekilde kullanacaksaniz yağına filtresine falan dikkat edersiniz bir zahmet.

Teşekkürler. Tabii ki olabilecek en iyi şekilde bakılacak. Kırk yılda bir Bozcaada falan yapılır belki. Onun dışında şehir içinde 15km çapta kullanılacak. Kafeye gideceğiz, ne bileyim hava almak için dolasacagiz. Genelde tek kişi binerim, arada eşim de gelir.

Bozcaada ya gidersiniz problem olmaz.

Gider de 1 saatlik yere dura dura 3 saatte gidersiniz. Ya da dönüşte motoru ite ite getirirsiniz.

Vespa ile dünyayı turlayan adamlar var. İki kişi 300 km taşırsa sizce motor bozulur mu?

1000 km dahi gider ve bana mısın demez. Abartmıyorum. Sadece siz yorulursunuz biraz.

benim en sevdiğim dizi big bang theory oldu ama zaten izlemişsindir.

Izledim.. :)

The missing
The killing
Night of
Broadchurch
Lost

Succession

Peep show

basit bir dizi önereceğim, çok büyük beklentileriniz olmasın:

(bkz: 13 reason why)

behzat ç.

Neden Ozbekistan'da oldugunuza gore degisir,

Samisamisami +1

Is icin orda yasiyorsaniz surekli avantajli bile olur bikmislardir ozbek basvurularindan

hmm. ıs ıcın gıdecegım ama sıgortalı kayıtlı bır ıs olmayacak sanıyorum cunku kısa surelı. neyse orada sorgulayacagız artık heralde.

Orada ikametiniz yoksa oradan basvuramazsiniz zaten schengen vizesine.

mümkün
olabilir
yükselir

mümkün
olmaz
yükselir

Jrr +1

Onumuzde secim yok, ne yapacak kazanamazsa da yukselecek bilemedim.

Artik gezi olmaz, olamaz bence, baris yurusunde 120 kisiyi oldurduler iyi olmus dedi bir kesim, allah korusun bu insanlarin vicdani yok cunku.

1. Mümkün
2. Az ihtimal
3. Olası bir erken seçimde cumhurbaşkani adayı olabilir.

1)maalesef bu ihtimalden korkuyorum
2)sanmıyorum, olsa da direk bastırırlar
3)parti içinde yükselir, olursa cb adayı olur

1. Mümkün. Hatta aksi mümkün değil gibi bir şey. Gereken her türlü pisliği yapacaklar. sonlara doğru eğer anketler istedikleri gibi gelmezse doğu akdeniz'deki gerilimi tırmandırıp israil/güney kıbrıs'la sıcak çatışma çıkarmalarını bekliyorum.

2. Olmaz. Olursa da gezi zamanından çok daha sert karşılık verilip bastırılır. Hele yukarda bahsettiğim senaryo gerçekleşirse zaten ohal mohal ilan edilir, kuş uçurmazlar.

3. Bizim millet kaybedeni sevmez. Sonraki seçime 4 sene var, unutulur gider.

1)muhtemel
2)hicbirsey olmaz, en fazla 2-3 gun kadikoyde tencere tava calarlar
3)muharrem ince nereye evrildiyse oraya evrilir. yakinda secim falan yok. parti icinde yukselebilecegi bir durum da soz konusu degil. kilicdar sagolsun en ufak filiz veren rakibini bicmeyi iyi biliyor.

- evet mumkun
- hayir olmaz
- cehepe genel baskani olur

1. şu an kazandı zaten. sol cenap ayrıştırıcı konuşmaya başladı.
2. olmaz. ancak uzun vadede akpyi zora sokacak siyasi oluşumlar başlar.
3. chp genel başkanlığı olmadı farklı parti kurulur sol bölünür. ince ulusalcıydı arkasında duran mv falan yoktu. ekremin ekibi var. muharreme bu kadar destek yoktu.

Mümkün, ben dümdüz bu şekilde devam edeceğini düşünmüyorum, muhtemelen akıllarında bir şeyler var, İmamoğlu tutuklanabilir bile saçma bir bahane sunabilirler, seçim iptal olabilir, her şey mümkün.

hayır olmaz, sanmıyorum.

Parti içinde yükselir, erken seçim olursa aday olur, ama sonu İnce gibi de olabilir, burası Türkiye her şey mümkün.

Jrr +1

1. Dusuk ihtimal
2. Dusuk ihtimal
3. Olur da keybederse muhtemelen pasivize olur.

xmax 250

önce ehliyet bakmaya başlayın. ehliyeti alırken motoru beğenmiş olursunuz geçen sürede. xmax 250 gibi sevilen bi model alın geçin bence de. scooter rahat oluyor.

xmax size yeterli. ancak 250 cc ilk başlayana fazla önce 100 cc civari biraz kullanın derim.

ehliyet-sigorta gerektirmeyen motorlar vardı. bir göz atın isterseniz.

xmax 250 +1

250cc den aşağısını önermiyorum. mahalli yollarda falan sorun olmaz da, çevre yoluna falan çıkmanız gerektiğinde zorluk yaşarsınız 125cc ile.

önce bi eksiteker'e gelin;
www.facebook.com

Icerde yaptığın işlerden belediyenin haberi olmaz zaten. izin almana gerek yok.
Kolonları sakin kaldırma çatının kafana inmesini istemiyorsan.
Yalıtım yeterli olmayabilir. Tavana ekstra yalıtım yapıp üzerini kaplaman gerekebilir.

izin almaya gerek yok
kolonlara sakın dokunma

Yaşam alanı olarak planlanmadığı için, büyük bir ihtimalle, yazın yanan, kışın donan bir hacim olur. Ciddi miktarda izolasyon maliyeti çıkacaktır.

Yedi numara. 3-4 kez izlemişimdir. Ama onun da bölümleri 40-50 dakika arası sürüyordu zaten.

15 yıl arayla asmalı konak'ı 2. kere izlemiştim sadece. o tipler genelde bomboş ve dümdüz insanlar oluyor. futboldan başka bir şey konuşmayan tipler gibi. uzak durmak lazım.

kurtlar vadisi'nin ilk seri 97 bölümlük versiyonunu 3 değil, 5 değil, hiç yoksa 10 kere baştan sona izlemişimdir, belki daha bile fazla. hatta çok özledim, az daha unutayım da tekrar başlayayım diye bekliyorum. sadece kurtlar vadisi de değil, bizimkiler'i televizyonda yayınlandığından hariç 2-3 kere izledim, kanıt, galip derviş.

siz gidip bir müzik albümü aldığınızda bir kere dinleyip atıyor musunuz? kendi adıma konuşayım, benim de motivasyonum o.

herkes çalışırken kulaklığı takıp müzik dinler, ben de kulaklığı takıp daha önce izlediğim dizileri dinliyorum. hiç izlenmemiş dizi ile olmuyor, onu izlemek lazım. ama zaten izlemiş olduğum şeyi sadece dinleyerek çalışıyorum, hoşuma giden sahnesi olunca da bakıyorum.

gecenin şu saati olmuş, şu anda da çalışıyorum. kulağımda ne var biliyor musunuz? herkesin gömdüğü, kanal d'nin vazgeçilmezi, haber öncesi yıldızı, reyting rekortmeni arka sokaklar 375. bölüm. evet 500 küsur bölümlük diziyi youtube ve kanal d'nin sitesinden ta 1. bölümünden başlayıp baştan dinliyorum 2 yıldır.

behzat ç'yi yayınlandığında izledim. o da aklıma geldi çalışırken dinlemek için ama onu sadece dinleyemem, dayanamayıp komple izlerim, işim gücüm aksar.

Avrupa yakası, dışarıdan dönüp evde yemek yerken tekrar tekrar izliyorum.

Filmler neyse de diziler çok uzun olduğundan bunu uygulayamıyorum. Lost’u bile 2. Kez izlemedim

Türk dizisi takip etseydim kesin yapardım ben. Dönüp dönüp baştan izlediğim yabancı dizilerim var. Bir yerlerde anksiyeteyle ilgisi olduğunu, yeni şeyler izlemek yerine bildiğimiz diziyi izlemenin rahatlattığını okumuştum.

Mobil edit: metro.co.uk

kalitesi tartışılır tabi haklısın ama duyguyu bana daha çok geçirdiği için yabancı dizileri sevsem de bazı türk dizilerini bi kaç kez izlemişliğim var.

yeditepe istanbul ve behzat ç. yi 2-3 defa izlemişimdir.

Ask-i memnu’yu 3-4 kere izlemisimdir ama bilincli degil. Genelde “yemek yerken bi sey aciyim, hmm ask-i memnu olsun bari” diyordum sonra da bolum heycanli bitince ertesi gun de yemekte onu aciyodum filan.

Elveda Rumeli tekrar tekrar izlediğim tek dizi. Radyo tiyatrosu gibi.. Başına geçip izlemekten çok dinleme ağılıklı. Evde iş yaparken, bazen yemek yerken.. Denk geliş bölüm açtığım da oldu, ara ara hala izliyorum.

Hayırlı sabahlar sahnelerini pek severim.

Hayırlı sabahlar duyurudaşlar:)

Elveda Rumeli 2
Hatırla Sevgili 3 ya da 4
Asmalı Konak 2
Suskunlar 2
Aşk-ı Memnu Sayısını bilmiyorum ilk yayınlandığı dönem dahil her tekrarında izlemiştim.

Öyle bir manyaklik yapmadım şahsen ama insanlar muhtemelen bilgisayarda iş yaparken kulaklıkla dinliyordur. Karşısına oturup izlemiyorlardir diye umuyorum.

Cilgin Bedis

Abartmışsın. Bir ton iyi iş var bizim ellerimizden çıkan. Yerli değerleri aşağılamaktan vazgeçin. Breaking bad ve la casa papel gibi tırışka dizilere yapılan tanıtım ezel'e yapılmış olsaydı şuan sen de ezel'i 5 kez bitirdim diyecektin muhtemelen. Bu arada ezel'in senaryosu 20. Century fox tarafından satın alınmıştır.

evde iş yaparken, ortalığı toplarken, yemek yerken ve temizlik yaparken mutlaka bir şey açarım. çoğunukla izlemem ama dinlerim. bu şekilde aşk-ı memnuyu 3, avrupa yakasını da 2 kere izledim baştan sona. pişman değilim.

ben çalışırken arkadan leyla ile mecnun açıyorum. onlarda sayılıyorsa baya bitirmişimdir.
behzat da açarım da bazı bölümleri çok dramatik. 78.bölüm hariç.

Yedi numara en az 3 4 kez

Sevdiğim filmleri ve dizileri tekrar tekrar izlemeyi çok severim, türk dizilerinden de Hatırla Sevgili'yi defalarca izlemişimdir, Aşkı Memnu'yu da tekrarlarında izlerim, Şaşıfelek Çıkmazı'nı birkaç kez izlemişimdir, daha da geçmişe gidersek Perihan Abla'yı bile tekrar tekrar izlerdim ama şimdiki dizilerin bir bölümünü bile zor bitiriyorum. Hele de bir kaç bölüm kaçırdıysam tamamen bırakıyorum, tekrar izlemek bir yana.

Behzat ç yi normal sezonunda izledim, sonra eşime tavsiye edince bir tur da beraber izledik. Bir tur da kayınaileyle izledim. Tabi 2. Ve 3. turlarda göz ucuyla mecburiyetten izledim ama tekrar tekrae güldüğüm, duygulandığım yerleri oldu. Behzat mükemmel dizidir demiyorum ama izlenebiliyor. Çok methedilen ezeli zor izlemiştim mesela, ona da bayılan var.

Sana katılıyorum, ben bi kere bile katlanamıyorum bizim rezil dizilerimize. Burada sayılan dizilerden hiçbiri kaliteli yapımlar değil. Senaryo, oyunculuk vs yerlerde çoğunda. Bir kere izlemek bile emek gerektirirken o salak uzun bakışmalar ve iğrenç entrikalı hikayelerden dolayı ikinciye dönmek dünyanın en mantıksız işi.

Ezel, Aşk-ı Memnu, Behzat Ç, Leyla ile Mecnun, Avrupa Yakası vs bunların hepsi kalitesiz diziler. Şunlardan birini izleyeceğiniz zamanda daha kaliteli onlarca film/dizi izleyebilirsiniz. Ezel aşırı övüldü diye izleyim demiştim 10 bölüm dayanamadım o kötü oyunculuk ve aşırı klişe senaryoya.

Oturup ciddi ciddi türk dizisi izleyen insanlara hep kuşkuyla bakıyorum. En ufak mantığı yok çünkü.

Abi aşkı memnu denmiş ya defalarca, git beyaz duvar izle 2.5 saat daha faydalı iş, gidip bunu ikinciye izleyen insanlar var çok ilginç.

Başka bir tavsiye için geldim ben. Dr Mevlüt Topbaş ismini bir araştır. Arkadaşın benzer bir derdi vardı bu adam çözdü

Nihat bengisu'yu arastirin lutfen. Benim yakinim 10 dakika icinde ameliyat oldu ki ona ameliyat denmez. Kakagi tutmayi saglayan kaslardan birini cit diye kesiyorlar. Bu islemin asiri uzman bir hekim tarafindan yapilmasi gerekiyor. Yarim saat dinlenip yoplamda 1 saat icinde kalkti evine geldi. Ne bir haftada ayaklanmasi falan. Ayni gun ise bile gidebilirdi:)

Anal fissur icin Mevlut Topbas’a giderek hayal kirikligi yasayan biri olarak bildiriyorum; Mevlut Topbas’tan uzak durun. Hemoroid icin basarili tedavileri olabilir ancak anal fissur icin fiyasko.
@karen’in dedigi gibi, benim de cok yakinim olab biri, Nihat Bengisu’ya giderek sifa buldu. Surec de aynen @karen’in dedigi gibi oldu. Yakin zamanda ben dd Nihat hocaya gidecegim.

nihat bengisu +1

Benim deneyimin, 1 hafta yataktan kalkmak pek mümkün olmadı. İlk 2 gün özellikle berbattı. Sonrasında 2 ay falan sürdü tamamen normale dönmek.

ben 6-7 ay oncesinde oldum. Çok acı veren bir hastalıktı. bosu bosuna aylarca ameliyat olmayarak kendime iskence ettim diye düşünüyorum. Ameliyattan sonra hemen kalkabilirsiniz ancak otururken veya yururken dikkatli olmak gerekir.Simdiden gecmis olsun.

allah ne verdiyse içine sirke sıkıyorum, bekliyorum siliyorum. duru suyla siliyorum.

Tüm raflar çıkartılır. Banyo küvetine götürülür, güzelce yıkanıp temizlenir. Ardından kurulanır.
Sonra dolap içi sirkeli bezle silinir, başka bir bez sadece su ile ıslatılıp silinen yerler tekrar silinir. Ardından da kuru bezle silinir.
Raflar yerleştirilir.
Dolap kapağı kapatılır:

temizlemiyorum

cif

rafları çıkarmadan sadece dolabı boşaltıyorum, ılık ve sirkeli suyla siliyorum her yeri.

Bütün raflar ve yumurtaliklar vs. cikarilip lavaboda sünger ve sabunla yikanip kurulamaya birakilir.
Buzdolabinin ici de önce sabunlu sonra duru bezle silinip en son kurulanir.
Bir de muhakkak bulundugu yeri cekip altini süpürüp silmek hatta yeri ciflemek gerekebilir.

İstanbul belediye başkanlığını gaspetmeleri halinde doğabilecek tepkiye karşı birikiyorlar. İşkilli büzük dingilder yani :)

Polis haftası

bu bir kalkışma olabilir mi??

bir alıntıyla cevap vereyim;

" benim çocukluğum ve gençliğim, istanbul’un içinde mahalleden mahalleye, semtten semte, sokaktan sokağa göçlerle geçti.
durmadan göçen türk insanı, durmaya, yerleşmeye, oturmaya öylesine özlem duyar ki “oturmak” fiiline, başka dillerde olmayan çok zengin değişik anlamlar vermiştir. örnekler:
- bu akşam bize gelin de oturalım.
- gelemeyiz. bize de filancalar oturmaya gelecekler.
- öyleyse biz de kahveye oturmaya gideriz.
- dün ne yaptınız?
- komşuda oturduk.
- biz de pazara filana oturmaya gideceğiz.
türk insanı yıllar yılı bitürlü oturamadı. “oturmak”, kentligilleşmek “burjuvalaşmak” demektir. türkler içinde pekazı, son yirmi-otuz yıldan bu yana yeni yeni yerleşmeye, yani kentligilleşmeye başladı"
---
aziz nesin, ah biz ödlek aydınlar

Fakirlik ve göçebelik ile alakası yok. Kültür mirası kavramına uzak, koruma ve tarih bilincinden yoksunuz. İstanbul'da ne binalar yıkıldı yol yapacağız diye görseniz, dudağınız uçuklar. Anadolu'da bile her şehrin özgün mimarisi tabii ki var ama hepsi yıkıldı. Özellikle İstanbul'da gayrimüslim mimarların eserlerini mirastan saymayan yobaz bir zihniyet de var tabii.

Gocebelikle falan ilgisi yok. Osmanlı sivil mimarisi, kentleri gayet özgün ve rasyonel bir dile sahipti ancak Türkiye çok hızlı bir şekilde kentleşti. Ciddi bir nüfus köylerini bırakıp şehre yerleşti ve bu süreç ongorulup planlanamadi. Planlansa bile süreci yönlendirecek kaynaklar yoktu. Dolayısıyla gecekondu usulü kentleşme, ardından çıkarılan imar aflari ile bu gecekonduların apartmana dönüşmesi, bunun yanında eski sivil mimarinin çağdışı olarak algılanması, yeni aile yapısına ve kent yoğunluğuna uygun olmaması, ustalarının zamanla yok olması, vs...
Bu arada mimari ve kentsel alanda çok çabalar oldu elbette ama kaynak problemi ve siyasi atmosfer pek imkan vermedi düzgün kentler üretmeye.

pro almanda fayda var.

danışmanlık?

Uzun süre şarjda dursun dokunma. 10 saat sonra fln tekrar dene

Şarj soketi arızaları çoğunlukla böyle başlar.

havalar ısındıkça terlemeye başlarsın

evet kendini zorlamakla oluyor ben sırt çalıştığımda hiç terlemezken omuz çalıştığımda su gibi terliyorum ki sırt kaslarının boyutu daha fazla ve daha fazla enerji harcadığım halde böyle oluyor.bir de setler arasında çok bekleme soğuyunca faydası azalıyor. ha ısınmadan olaya girişiyorda olabilirsin tabi

Zorlaman lazım biraz. Ağırlığı ya da tekrarı artır.

supplement kullanabilirsin. kalp ve tansiyon benzeri hastalığın yoksa termojenik haplar terlemene yardımcı olur. ha yok ben buna para vermem diyorsan kahve iç.

bir seti yaparken son 2-3 tekrarda fazla zorlanmıyorsan yanlış ağırlıkla çalışıyorsun.

Amacının vücudu şekillendirmek değil de, tam olarak senin tabirinle"merdiven çıkarken nefes nefese kalmayayım, iki kulaçta gebermeyeyim diye" olduğunu söylüyorsun.

Bu durumda evdeki dumbbell'ları çöpe atıp bir kardiyo antrenman programı edinmelisin.

eger amacin, merdiven cikarken, yuzeken vs hemen yorulmamaksa, agirlik degil kardiyo calisman lazim. ikisi birden olsun istiyorsan HIIT programlarina baslayabilirsin. hafiflerinden baslarsin zamanla fitligin arttikca programlari da artirirsin

DJI Mavic pro - 2. Elini 4500e alırsın. Bütçen ne bilmiyorum tabi. Şarj peşinde koşturmayacaksan kastın ne bilmiyorum ama yarım saat pil ömrü var. 2 pil iş görür. Ben balayına gitmeden önce hiç kullanmadım vakit yokluğundan, orada alışması biraz zor oldu.

Bavulda olması başına iş açmaz. Sadece pillerini sırt çantanıza almanız gerekiyor. Tabi gideceğiniz ülkeye göre bazı yasaklamalar olabilir

Gideceğin ülkeye göre başına iş açabilir de almayabilir de. Bu iş öyle fotoğraf makinesi almaya benzemiyor pek. Bir nevi amatör bir uçuş yapıyorsunuz. Basit bir hatada çakılıp en iyi ihtimalle 4000 lira zarar çıkabilir.

Yine de istiyoruz diyorsanız ikinci el mavic pro güzel bir seçim. Mavic Air daha kompakt ama çok gürültülü.

Baliye gideceğim. ordan bi fotoğrafçı bulmak daha makul görünüyor :/

Gerçekten eklektik bir bagaj olmuş :) El bagajı sınırı normalde 8 kilodur ama dikkat ekici büyüklükte vs değilse bir şey olacağını sanmıyorum. Güvenliğe gelince, bana sıkıntı olmaz gibi geldi çökelek ve bulgur, sıvı ya da yarı sıvı değil ama tabii daha kesin bilgi verenler olacaktır.

heykel sıkıntı antika eşya sınıfındaysa problem yaşayabilirsin

süt ürünlerinin ab ye girişi yasak diye biliyorum. Kontrole takılırsa atmak zorunda kalabilirsin.

geçen gün karstan gelirken çantalarında peynir, turşu vb. malzemesi olanlar kontrolden geçemedi. iç hat uçuşlarında böyleyse dış hatlar daha sıkıdır diye düşünüyorum.

duyuruyu hatirliyorum. hayatimda ilk kez internet baglantimin yavas olmasina sevinmistim. devasa cozunurlukte bir fotoydu, yavas yavas acilirken kapattim.

belki o arkadas hâlâ buralardadır baska bir isimle :)

hala duruyor olabilir. bition'da ss'i de vardı aynı duyurunun. (baya kıllıydı ya)

Oha iyi ki kaçırmışım dedim şimdi :)

ben de gördüm onu. böyle domalıp aradan eliyle nasıl ayarladıysa tam deliğe denk geliyordu resim. ahaha o kadar geyik dönünce sildi. hatta ciddi ciddi bunu düşünğp domalıp çektin bir de buraya yükleyip bizze soru mu sordun geyiği olmuştu. adam temiz kalpli bir şey sordu rencide olup kaçtiı asdasdasfa

Bugun de sukredecek bir konu bulduk. Gormedim. Gorseydim unutamazdim, gorsel hafizam iyidir.

Allah korumus.
Sukurler olsun rabbime.

başlığını buldum ama caps yok :(

eksisozluk.com

20 yildir internetteyim, gozumun onunden gitmeyen tek foto o oldu o_O

Görmüştüm ben de.

Yalnız popo değildi bildiğin makatını çekip atmıştı adam. Popo kelimesi çok masum kalır yanında.

Ay hatırlamaz olur muyum? Beni yorumlar kopartmıştı. "Kıllarını neyle yıkıyorsun, parlak ve ipeksi görünüyorlar" demişti biri ehehehe :)

Oradaydım.

Terliydi bir de ya :(

ehehehe, pek komikmiş yeaa! gül gül öldüm.

Ahaha ben de hatırlıyorum onu çok gülmüştüm. Yorumlar efsaneydi. Yorumları ss alan varsa paylaşsın çok sevaba girer akşam akşam

çok net hatırladığım bir sarhoş vakası vardı, o mu acaba?
rastgele duyuruya girdiğimde görmüştüm ki hala buralarda gördüğüm biri.
m e b niki.

Oradaydım +1 :(

derin dondurucu yok herhalde?

Bol tuzlarsan süre biraz daha uzar

4-5 günlük et ne yaparsan yap iyi olmaz. her akşam bir sonraki günün etini dondurucudan çıkarırsan sistemli olur.

Eti kullanacağın kadar tek pişirimlik parçalara ayır, buzdolabı poşetine koy ve öyle derin dondurucuya at, ihtiyacın kadar olanı akşamdan buzluktan çıkarıp normal buzdolabı bölmesine koy.

Ajana benziyor. Ifsa olunca kacmis gibi.

Sempatikliği bir kenara, uğur mumcu, abdi ıpekçi gibi adamlar hiç öldürülmemiş gibi gazeteci. Daha önce de bu konu hakkında konuşmuştuk burada. Başı belada olmayan adamdan korkarım. Hele hele şimdiki iktidarla başı belada olmamak. Kendisine ısrarla gazeteci dese de bence iyi bir youtuber.

devlet tarafından tehdit edildikten sonra sıyırmış sanırım.

gazetecilik oynayan zengin çocuğu gibi. Tavşanın suyunun suyunun suyunun suyunun suyu şeklinde eleştiri, dokundurma yapar sadece. Hala yaşıyormuymuş diye youtubea baktım siz sorunca şimdi

haberciliğini tuttuğum biri değil fakat amerikaya gidince üzerinden bir yük kalkmış, daha çok gülüyor eğleniyor, insani olarak kendisi için seviniyorum, hayat bu ülkede bizim uğraşmak zorunda kaldığımız konularla kaybedilecek kadar uzun değil

diğer yandan kişiler yurt dışında yaşayıp türkiyede yaşayanlara akıl vermeye çalıştıkları zaman hoşuma gitmiyor, hemen bir yanlış yapıyorsunuz, o iş öyle olmaz, böyle yapılır tonuna meyilediyorlar

zira cüneyt özdemir in amerikaya gitme nedeni recep tayyip erdoğanla girdiği bir tartışma

şimdi isterse trump'ı eleştirip robert deniro gibi küfür bile edebileceği rahatlıkta bir yerden buraya dair söz söylemeden önce üç kere düşünmek gerek

dedim ya insani olarak kurtulduğu için sevindim, bol bol gezsin gülsün

YouTube kanalı için konuşursak, çok gerzek videolar koyuyor, ama güldürdü için izliyorum da.

ben videolarini izliyorum. begeniyorum keratayi. kendine has gulusu ve berbat esprilerine ben de guluyorum. hele son videodaki donsuz geceler diliyorum esprisi:))
samimi ve sempatik bir gazetecidir benim icin kendisi.

ayrica kendisini izleyerek yeni seyler(gundem/genel kultur) ogreniyorum. bu guzel bir sey. benim icin.

işini yapmaya çalışan iyi ve samimi bir gazeteci bence. taraf tutmadığı için kimseye yaranamıyor. herkes istiyor ki kendi tarafını tutsun, kendini ateşe atsın, illa ki bir taraf için çığırtkanlık yapsın falan. bu yüzden de atıp tutan sevmeyen çok kendisini ama bence hem iyi bir insan hem de işini de elinden geldiğince iyi bir şekilde yapmaya çalışıyor işte. milletin beklentileri bambaşka, kendileri aynı konumda olsa o beklentilerin yüzde birini yapmazlar ama iş başkası olunca bitmiyor o beklentiler hiçbir zaman.

Ahmet Hakan ve Ertuğrul Özkök'ten en ufak bir farkı yok. YouTube her videosunu önerdiğinde "bana bu şeyin videolarını gösterme" dememe rağmen 1-2 hafta sonra yine karşıma çıkıyor. Bir bu bir de Nihat Genç önerilerinden bir türlü kurtulamadım.

Önceden duruşu daha iyiydi, çözüm sürecinden sonra oda değişmeye başladı. Mesela youtube'da Halkbankası videolarındaki konusmalarına bakabilirsiniz. Bir de su yutubır olayından sonra girişimcilik, proje, toplantı vs. ayağına çok girdiğinden gazeteciliğini de tam anlamıyla yapamıyor. Sadece yorum! Kısacası çok bozdu kendini. ABD rüyahlarıııh yeaah.

Ne bulursam yiyorum ama şekeri de abartmadan. Yağı abartıyodum. Tatlı zaten sevmem ama canım çektiyse önüme ne gelirse yerim. 2 aya kadar yiyemiycem çünkü.

Abartmadan ye bence. Kasma. Zaten zamana yayılan bi spor. Önemli olan kas yapmak, kiloyu her zaman verirsin.

@saint, ben biraz dikkat ediyorum açıkçası. beyaz ekmeği bıraktım çaya da şeker katmıyorum ama tatlı canım istiyor arada. kilo alırken yavaş da olsa dengeli alabilmek istiyorum. arada waffle yiyesim geliyor bunun çok bir zararı olur mu ya? mesela o gün yaptığım antrenmanı hiç etmiş mi olurum?

Sutlu tatlilar falan yiyorum.
Waffle gibi cop tatlilar yemedigin surece bisey olmaz.

Ye gitsin bi şey olmaz. Arada ye ama. Haftada bir ye.

Antrenman da hiç olmaz. Ağır bas, sıkı çalış. Arada kaçamak yaptın diye bi şey olmaz. İnsan bu işlerle uğraşınca biraz psikopatlaşıyo, gramı hesaplamaya başlıyo. İyi bi şey ama fazla da takılmamak gerek.

Sek quark gayet ideal

Bazal metabolizman düşük değilse spor sonrasında göm gitsin. Hamurişi tatlılardan uzak dur sadece

şu an dolapta pastamia var. hatırlatma lütfen!!!

@for day to break, şimdi google'dan baktım da o neymiş öyle ya. dolabına hiç girmemesi gerekiyomuş bence. resmen kalori bomb

Spor yapinca canim daha az tatli cekiyor.

Hurma fındık en güzel tatlı.

tatlı yememek aslında çok kolay.

nasıl tatlılar yiyebilirim diye düşünmek yerine nasıl hiç tatlı yemem diye düşünürsen hayat çok daha harika olur.

hiç tatlı yemiyorum. hiç aklıma bile gelmiyor. insan alışınca gerçekten çok kolay.

ve tatlı yemediğin için enerjinin daha yüksek olduğunu vücudunda hissedeceksin.

üzgünüm soruya cevap olmadı. şu şekilde cevap veriyim ya da : meyve ye. orman meyveleri-çilek-kiraz gibi. en güzel tatlı.

bu arada ben meyve de yemiyorum.

Cok farkli gorusler okuyacaksin ama iyi bir vucutcu tatli yemez. Spordan 40 dk once bir parca meyve olabilir sadece. Veya protein tozu hazirla tatli niyetine. Sporcunun baklavasi 1 muzdur. Yaz yaz bitmez...

roma'ya tek gün asla yetmez.

ben olsam söyle yapardim

roma 3, floransa 1/2, venedik 1

ama tabi yapmak istediklerinizle ve zevklerinizle de alakali olarak degisir bu sayilar.
romanin bir gününü komple bisikletle gecirebilirsiniz kiralayarak, cok keyifli bu. ama tabii bol yürüyebilirsiniz de.
zaten girdiginiz her sokak bile ayri sanat kokuyor.


edit:
işbu cevap, 4-5 günlük bir turla gideceginiz varsayilarak yazilmistir. eger cok cok daha uzun günleriniz varsa, bu günleri 1,5la, 2yle, 3le carpabilirsiniz : )

3 2 2 bence. bir gün bana hiç yeterliymiş gibi gelmiyor bir yeri gezmek için

minimum 3-1-1
ideal 4-2-2
müzelere gitmeden önce bilet alın yoksa zamanınız kuyruklarda geçer.

ideal roma 4 floransa 2 venedik 2. romada yürümeli mesafeli mekanlar daha fazla. floransada pisa siena dersen 1 gün daha koy. müzeleri koyarsan günleri arttır. venedik eziyet.

3-2/3-1. ancak ne yapmak istediğinizle alakalı. müze gezmem diyorsanız süre kısalabilir.
müze gezecekseniz önden bilet alın. 2-3 saati bulabiliyor bilet almak.

roma 4 floransa 4 venedik 3

roma'da 1 ay yaşasan her gün yapacak farklı bişey bulursun. floransa için aynısı 15 günde geçerli. dolu dolu geçen günlerden bahsediyorum. o yüzden toplam gün kısıtı koy bize, daha net konuşalım. ben floransa'ya 2 farklı gidişimde 9 gün kaldım, hala gidip görmek istediğim yerler var.

3-1-2

Venedik 1
Floransa 2, duruma gore 3
Roma 3 veya fazla.

Dümdüz Fujifilm C200 falan arıyorsan internetten al gitsin.

urun.n11.com
www.fujifilmshop.com
www.farukfotografcilik.com.tr
www.gozdecolor.net

Onun dışında Ilford Pan 400 falan arıyorsan internette ikilisi 85 lira civarı ama Sirkeci'deki fotoğrafçıları dolanırsan kargo ücretinden yırtıp biraz daha uyguna alabilirsin. Şahsen ben öyle yapacağım hafta sonu.

Tunç fotoğrafçılık.
Pamuk vardi eskiden sirkecide hala var mı bilmiyorum

Pamuk ticaret hala var ama fiyatları etrafla karşılaştırın derim.

fiyatlar kadar filmlerin tazeliğine de dikkat edin tabiki

Elbette. Öyle bir düşüncen varsa pazartesi hemen al.

durma al hocam. ben öğrenci halimle elime 20 lira geçse gidip dolar alıyorum.

Ben alirdim. Secim sonrasi kisa vadede yukselmese bile o sekilde bekletir ve dokunmazdim.
Bir kismini altina yatirabilirdim belki.
YTD.

Sana almak mantikli geldiyse, cevap verenler de al diyorsa kesin dusecektir.

Ortalama halk hep yanlis yatirim karari alir.

@acemi-yatırım araçlarında sistem tam olarak öyle işlemiyor.
benim en büyük endişem seçimden önce imf'ye gidilebileceğine dair algı oluşması,hükümetin de bu algıyı gizliden desteklemesi.

İsterlerse Pazartesi günü İMF'ye gitsinler. Hatta sene sonunda dolar 1.5 liraya kadar insin (güvensizliğimi belirtmek için bu absürd örneği verdim) Bu zihniyet iktidarda olduğu sürece paramın değerini korumak için TL'de tutmam.

İki hafta sonra bir Fransız gazeteciyi hapse tıkmayacaklarının, Almanlara Nazi artığı deyip diplomatik kriz çıkarmayacaklarının, yabancı yatırımcılara kapıyı göstermeyeceklerinin garantisi var mı?

Faiz yuksekken dolarda tutmak saçma bence

@m4 boyle dusunenler 7'den dolar aldi yazdan beri %22 faize aglayarak bakiyorlar. Nerdeyse 1 yil olacak paralarinin 1/5'i yok oldu ve erimeye devam ediyor.

Herkesin artar dediği yerde düşer ve düşecek de zaten

@m4a87td hükümet imf'ye gidilebileceği algısını gizliden nasıl destekliyor, merak ettim. çok gizliden yapıyor da biz mi göremiyoruz. yanlış hatırlamıyorsam "o defter bir daha açılmamak üzere kapandı" diye üstüne basa basa açıklamalar yapıldı. benim kaçırdığım birşey mi oldu acaba?

@acemi-doları 7 ye çıkaran kitle de ordan alan da satan da ortalama halk değil.ağladıklarını pek zannetmiyorum.

@cowboy-yanlış anlatmışım sanrım.böyle bir durumun oluşma ihtimali beni endişelendiriyor.
türkiye'de büyük lafların konu ekonomi olduğunda nasıl yutulduğunu son 1 yılda gördük.gerçekten işe yarayacaklarını düşünseler imf ile kutlama yaparak anlaşırlar. yerel seçimlerden sonra 4 yıl seçim yok zaten. o 4 yılda imf ile anlaşmadan 100 tane başarı hikayesi çıkarır medya. insanlar da inanır.

Yıl sonunda erken seçim olacak.

eksisozluk.com

Aglayanlar burada.

Evet yükselecek diyenler nerede ?

brexit'in aslinda hicbir avantaji yok ingiltere'ye. siyasetciler bir anlik gaz ve oy ugruna referanduma gitti, milliyetcilerin gaza gelmesi ve halkin cogunun olayin ne oldugunu kavrayamamasi sonucu referandumdan gecti simdi de siyasetciler yedikleri boku temizlemeye calisiyor. Brexit'i referanduma sunan David Cameron bile oylamadan sonra istifa etti cunku ne bok yedigini cok iyi biliyor. kendisi de gecmesini istemiyordu. muhtemelen Theressa May de istifa etmek zorunda kalacak yada bir sonraki secimde yok olup gidecek.

Avrupa Birligi'nin en onemli avantajlari:
- Schengen birligi: ingiltere zaten Schengen antlasmasina dahil degil
- Ortak para ve ekonomi politikasi: Ingiltere Euro bolgesine de dahil degil ve kendi ekonomik/finansal kararlarini alabiliyor
- gumruk birligi ve serbest ticaret antlasmasi: kiyametin asil koptugu nokta bu. bu antlasma sayesinde avrupa birligindeki ulkeler birbirleri arasinda ekstra gumruk vergisi olmadan ithalat/ihracat yapabiliyorlardi ve sirketler fabrika kurarken yada yeni ofis acarken bu konularla ilgilenmiyorlardi. ingiltere brexit sonrasi da gumruk birliginde kalmak istiyordu ama EU biraz da kozlar elinde oldugu icin buna pek yanasmadi.
- vizesiz oturum/calisma hakki: bu madde brexit savunucularinin en cok ustunde durdugu noktaydi. savunuculara gore dogu avrupa'dan gelen ucuz is gucu Ingilizlerin is bulmasini zorlastiriyordu. Ama istatistiklere gore dogu avrupa'dan ingiltereye cok fazla goc yok. tam aksine ingilizlerden is gucunu alanlar cogunlugu hintli olmak uzere avrupa birligi disindan gelen gocmenler. Bu gocmenler zaten ozel calisma/oturma izni almak durumundalar ve brexit bu durumu degistirmeyecek.

kisacasi ingiltere gote gelmek uzere ve en az zararla nasil kurtulur onun hesabini yapiyor.

Referandumda ağırlıklı olarak kırsal kesim Brexit'i destekledi diye hatırlıyorum. Onlar da bu finansal etkilerin çok bilincinde olan kesim değildi.

Bir nevi (bkz: dağdaki çoban ile benim oyum bir değil) durumu yaşanıyor yani.

Dünyada hemen her seçim/referandumda yaşlı, köylü ve cahil kesim; genç, şehirli ve modern kesimin geleceğini elinden alıyor. Max 10 yıl ömrü olan yaşlılar çikalım oyu verdiler ve 50 yıl daha yaşayacak gençler ceremesini çekecek.

İngiltere için durum hiç iç açıcı değil. Birlik mutlu bile İngilizlerin gereksiz kaprislerinden de böyle kolay kurtulacağız galiba diyorlar. Vallahi öyle yaşlı genç hikayesi de değil bu. Bu çok sığ bir bakış açısı.

Rusya dışında kimse için olumlu bir durum yok ortada.

Tabiki degmeyecek. Salaklar panik yapti, sicti, sivadi, simdi toplamaya calisiyorlar.

Hele bir de kontrolsuz cat diye cikarlarsa AB'den sen gor o zaman kaosu Ingiltere ekonomisinde. Adamlarin gumrugu YOK. Bir suru altyapi ve sistem demek gumruk demek. Simdi adamlarin gumruk kurmasi gerekiyor. Hepsini gec bu bile kaos demek UK icin.

Ustune soyledigin sirketlerin tasinmasi, ekonominin daralmasi olayi var.

Hepsini gec Iskocya yarin bigun UK'den cikar da AB'ye girmeye kalkarsa sen gor o zaman tantanayi.

Kuresel bir zeka geriligi yasiyor dunya, ozellikle de modern bati ulkeleri. Hayat kolaylastikca zekalari koreldi aptallarin. Biri gitti Trump salagini secti, oburu gitti AB'den cikmaya kalkti.

bu sağcıların muhafazakarların her zaman kendi bildiklerinin en değişmez düstur olduğu hususunda yanılmaz tarihi bir bilinçleri vardır ve bu da periyodik olarak ülkelerin ve genellikle topluca ülkelerin yarı-yıkımlarına, yıkımlarına sebep olur. böyle ilerliyor işte tarih.

Duyuruda ilk kez herkesin yanitini sevdim. Acaba bu kisiler bu dangalak populism sevdasinin ulkemizde de yaygin oldugunu dusunuyorlar mi?

".. dogu avrupa'dan ingiltereye cok fazla goc yok. tam aksine ingilizlerden is gucunu alanlar cogunlugu hintli olmak uzere avrupa birligi disindan gelen gocmenler. Bu gocmenler zaten ozel calisma/oturma izni almak durumundalar ve brexit bu durumu degistirmeyecek" bu yargiya nereden vardin bilmiyorum, lakin tamamen yanlis. kapilar acildiktan sonra, ingiltere'ye gelen -basini polon ve romenlerin olusturdugu- milyonlarca adam var. ayrica, ingiltere'de gordugunuz hintlilerin cogunlugu, belki bir asir once hindistan'dan isci olarak getirilmis insanlarin cocuklari.

"Dünyada hemen her seçim/referandumda yaşlı, köylü ve cahil kesim; genç, şehirli ve modern kesimin geleceğini elinden alıyor. Max 10 yıl ömrü olan yaşlılar çikalım oyu verdiler ve 50 yıl daha yaşayacak gençler ceremesini çekecek." yaslilarin brexit'e oy verdigi dogru, lakin ulkeye gocmen olarak gelip yerlesmis insanlarin cok buyuk cogunlugu brexit'e oy verdi. Gocmenin dusmani yine gocmendir. Amerika'da, trump'i destekleyenlerin basini yine trump'in asagiladigi meksikalilarin cekmesi gibi bu olay. ayrica, referandumu yenileseler, genclerden gecen ref'de oy vermeyenler yine oy vermeye gitmeyecektir.

"İngiltere için durum hiç iç açıcı değil. Birlik mutlu bile İngilizlerin gereksiz kaprislerinden de böyle kolay kurtulacağız galiba diyorlar." Deyim yerindeyse EU ski tutmus durumda. Birlik icindeki cozulmeleri yavaslasmak icin, ingiltere'yi birlikte tutmaya calisiyorlar. Oyle ohh kurtulduk gibi bir durum yok.

ingiltere'nin temel sorunlari: - eu'ya girmeleriyle birlikte kendi sanayilerinin cogunu kapatmalari - besleyemecekleri kadar gocmen almalari ve tembelligi alistirilmis bir toplum. Sosyal bir devlet olmanin acisini, calismayan milyonlarca insani besleyerek cekiyorlar. insanlar, bu durumdan cok rahatsiz. Enflasyon almis basini giderken, maaslar artmiyor.

@libertas, tamamen haksızsın diyemem ama EU'nun ingiltere'yi tutmak için uğraştığını nereden çıkarıyorsun? may'in yeniden müzakere talebine daha geçen gün "de get teyze bırak allah aşkına ya" diyen EU değil miydi? EU ilk etapta ingiltere'nin ayrılmasını tabii ki istemedi ama o olay referandumdan önceydi. şu an herkes belirsizliğin giderilmesini istiyor ve açıkçası ingiltere istese de istemese de çıkmak zorunda kalacak gibi duruyor. şu saatten sonra kimse ingilizlerin nazını çekmez.

@der meister, bir tarafta gercekler bir tarafta da tvlerde yapilan showlar var. Ayrilma gerceklesse bile, bunu uzun surede yapacaklar. ticari anlasmalari vs coktan ayarlamaya basladilar. Ingiltere'ye coktan gelmis dogu avrupalilara sinirsiz calisma izni verecegini referandumdan hemen sonra soylemislerdi zaten. Iki tarafin da kozlari var. Ingiltere, burada olan eu vatandaslarinin calisma iznini uzatmiyorum-sinir disi ediyorum dese, (en az) 3 milyon dogu avrupaliyi neresine sokacak almanya/fransa?

şu halimle hayır ama aşırıcı olsam ederdim.

Hayır

Etmem.
Ama sevgilim ailesini sürekli benle kendisi arasına koyarsa ederim.

Hayır. Ama özellikle annesinin fitneliğini yakalarsam (benden vazgeçmesi yönünde) o kadınla bir daha muhatap olmam (olmadım). Çünkü annesinin menfaatine konuştuğum halde (Git anneni gör vs) kadın ise tam aksi olarak aleyhime konuştuğu için kadından soğudum. Dolayısıyla oğlundan da soğudum ve o ilişki bitti.

etmezsin ama kafanda soru işaretleri oluşunca bilinç altında başka sebepler bulursun.

Beni sadece sevgili olduğum kişinin düşüncesi ilgilendirir. Ailesinin görüşüne göre fikrim değişmez.

işin içinde evlilik varsa edebilirim ama sevgiliyken sırf ailesinin yaptığı bir şey yüzünden etmem.

iş ciddiyse ve ailesinin etkisinden kurtulamıyorsa terk ederim. özellikle evlilik durumunda benim ailemle asla anlaşamazlar. benle de anlaşamazlar. tartışma eksik olmaz.

Evleneceksem ayrılırım yoksa umrumda olmaz

Soru guzel baslayip sacma bitmis, ciddi iliskisini ailenin siyasi gorusu yuzunden bitirmez insan, baska konular vardir bahane ariyordur

Akpli olmasi bir tercihtir. Boyle bir sebeple ciddi bir iliski bitmez. Geldiklerinde siyaset konusmazsiniz, olur biter. Ancak cocuklari arasinda ayrim yapan, cahil, yobaz, gorgusuz bir aile icin iliski gozden gecirebilir.

siyasi konudan niye tartışıyoruz ki? hayatta anlam veremediğim tartışma bir siyaset iki maç. herkes saygı gösteriyorsa birbirine hiç sorun yok. göstermeyeceklerse de bir orta yol bulunmaya çalışılır. gerçi benim için kemalist yobazlarla dinci yobazlar aynı kefededir.

ailesinin görüşü veya düşünceleri yüzünden terk etmem ama, ailesinden etkileniyorsa (ailesinin düşüncelerine göre yaşıyorsa, ailesinin onayına ihtiyaç duyuyorsa, karar verirken ailesinin ağzının içine bakıyorsa) terk ederim. yoksa ailesinden etkilenip o beni terk eder zaten.
not: yaşanmıştır

Hayır

ailesiyle ilişkisine bağlı. insan ailesini seçemiyor evet ama onlar içinde büyüyoruz sonuçta, illaki etkilendiğimiz taraflar vardır. ailesinin sözünden çıkmayan veya beraberken sürekli onların her söylediğini savunuyor veya davranışlarına mazeret üretiyorsa büyük sorun var demektir.

Evet ayrılırım. Ailesi aşırı dindar (sofu) ise ayrılırım. Ailesi herhangi bir şeyin aşırısına meyilliyse yine ayrılırım.

kız arkadaşımın ailesi koyu katolik ve türklerden nefret ediyorlar.
Beni ne zaman görseler, içimden sinsice gülüyorum onlara. ayrılmadım ayrılmam.

Ama akpli olsa ve kızı bu yönde yönlendirirlerse ayrılırdım.

Galatasaray'da vardı bir ara ama kapandı. Olmaz demek değil tabiki. Başka bir yerde işleyebilir.

butik bir yer olursa is yapablir. bruges'de boyle bir corbaci vardi. cok guzel sunumlarla corba satiyordu. guzeldi
www.tripadvisor.co.uk

Yeşilköy'de böyle 1-2 yer vardı. Hafta sonu (Cuma da dahil) geceleri içmeden dönenler dolduruyordu ancak kapandı. O kadarı yetmedi sanırım. Tek başına çorba ile zor ancak böyle ekstradan sakatat ürünleri veren işkembeci-çorbacı konsepti tutar, 24 saat açık olanları epey tutuluyor. Vip işkembe, Sarıhan, Kınacı aklıma ilk gelen yerler.

24 saat açık tutuyor +1 ve sakatat ürünleri +1. yöresel çorbalara gerek yok bence. ona harcayacağın emek zamandan kar etmek zor gibime geliyor

corbakonagi.com bakın zeytinburnu'nda var.
çorba dışında kavurma pilav yemeği var gözüküyor menüde.
bence mantıklı bir iş, gerçektenlezzetli ve kaliteli çorbacılarda yer bulmak hep zor oluyor.
çorba uzmanlık gerektiren bir iş.

karaköy çorbacısı var. çok güzel. sabah dahi müşterisi oluyor. bence tek bir ürüne odaklanmış yerler kaliteli algısı yaratıyor. ki öyle de genelde. lokasyon ve kaliteyi tutturmak tabii ki her şeyde oldugu gibi önemli ama ben gelirdim mesela sade çorba satan bir yere.

Ben karaköy çorbaevini beğenir ve tavsiye ederim ,çoğu zaman da doludur dükkanı ve yöresel çorbalar dahil zengin bir çeşidi var,tutar mı dersen bu işler nasip işi

Valla ben yatirim uzmani degilim ama elimde ev alacak kadar cok param olsa vadeli faize yatiririm su an faizler nedeniyle. Yok kredi cekecek olsam su sartlarda eger cok dusuk faizli kredi cikmazsa almam. Fiyatlarini bilmiyorum ama yatirim amacli ev dusunmezdim kesinlikle. Oturulacaksa o baska, emlaktan anlayan arkadaslar cevap verirler zaten.

Düşer

Yatırım amaçlı hayır, oturum amaçlı evet.

nakit alıp oturacaksan sağlam bir pazarlık yapıp alabileceğin dolu ev var. kredi ile kesinlikle hayır.

nakit mi kredili mi?
kullanmalik mi al/satlik mi? yatirimlik mi?
cok begendigin bir ev var mi? yoksa genel olarak mi?

piyasa su anda olu. zorunlu olmayan kimse ev almiyor. cogu muteahhit insaatlari bitiremiyor ve batiyor. piyasada ev fazlaligi var ama talep yok. ev almak isteyen de kredi oranlarini gorunce vazgeciyor, elinde nakiti olan da bu kadar yuksek faiz oranlari ve daha karli yatirim imkanlari varken parasini zaten balon olmus emlak sektorune yatirmiyor.

eger elinde nakitin varsa, cok begendigin ama daha onceden gerek fiyat sebebiyle gerekse satilik olmamasi sebebiyle alamadigin bir ev varsa guzel bir pazarlikla alinabilinir. onun disinda mantikli bir hareket olmaz.

fiyatlar duser mi? dusmeyebilir. ama kredi oranlari sebebiyle yada kaybettigin diger yatirim firsatlari sebebiyle maliyeti daha fazla olabilir.

nişantaşı, yokuşu az

cihangir.

açıkçası ikisinde de yaşamak istemezdim ama biri seçilecekse bence cihangir. nişantaşı içine doğmamış insanların tüm gerçekliğinden kendini soyutlamış, biraz yapay bir dünya gibi. insanları kibar evet ama bu ancak gündelik olarak orda bulunmanız gerektiğinde bir anlam ifade ediyor. kalmak gerektiğinde ise bu kibarlığı silip atan yapaylık ya da yozluklar görülebiliyor gerçekten de. ama yazdığım tüm bu şeyler benim yaşam biçimim ve hayata bakışımla tabii çok alakalı. siz de şehirden soyutlanmak kendi halinde yaşamak ve belli bir zümre içinde bunu yapmak isterseniz nişantaşı daha iyi seçenek olur sanırım. cihangirin ise biraz daha ruhu var hala benim gözümde.

cihangir daha merkezi. ulaşım kolay.

Nişantaşı

"açıkçası ikisinde de yaşamak istemezdim ama biri seçilecekse" +1

Araban varsa inan ikisinde de yaşamak istemezsin dar sokaklar trafik park sorunu insanı bitiriyor ama cafe yeme icme eğlence derse ikiside ayri ayri güzel

Nisantas'da yasadim 2 yil, 3 yildir da cihangir'de yasiyorum. o kadar sogudum ki ne cihangir ne nisantas diyorum. cihangir'in ruhu falan yok varsa da icine edilmis o ruhun. altyapi rezalet, evler igrenc, kiralar yuksek. Gerek yok gercekten kendisinizi yormaniza.

2 yılı aşkın süredir nişantaşında yaşıyorum. Ulaşım açısından çok uygun bir yerde. Metroya yakın. Taksimdeki metro gibi yerin dibinde de değil istasyon. Taksiyle her yer yakın. Yokuşu yok değil ama yerine göre değişir. Belli türden insanları görmüyorsubuz ve gerilmiyorsunuz çünkü çevrede varoş yerleşim yok. Güvenli de denebilir. Arabam yok. Motosikletimi evin önüne bağlıyorum. Yalnız yaşıyorum. gayet de mutluyum. Bence güzel bir yer.

cihangir. ulaşımı her yere çok kolay ve alternatifli. nişantaşı da merkezi ama taksi opsiyonu çok kötü. hep trafik hep kilit.

cihangir'de gordugum evlerin ici curuktu, inanamamistim. konumu guzel ama hakikaten...

bedbed cihangir'i güzel özetlemiş. aslında hiçbir ruhu yok, çok yoz bir yer. asayiş çok düşük. zaten mahallede sabıkalı adam çok. hırsızlık, gasp, taciz gırla.
her türlü nişantaşı.

Nisantasi net. CIhangir'i aklimdan bile gecirmem.

Nedeni Cihangir'in o bohem yapisindan, hlee de o yapmacik ve sig insan profilinden igreniyor olmam. Bir ton yazarim da bir cumleyle ozetlemis olayim boyle.
Konumu da iyi degil o kadar. Nisantasi'nin konumu dha iyi. Beyoglu'nu sevmem zaten genel olarak. Istanbul'da en nefret ettigim semtleri sorsan ilk 3'e girer heralde Cihangir. Daracik yokus sokaklarindan atmosferine varana kadar her seyine uyuz oluyorum. Bir ara hafta sonlari kursa gidiyordum orada, her gelisimde ne kadar igrenc bir yer diye soyleniyordum kendi kendime. Sosyolojik ve fiziksel olarak, genel olarak sevmiyorum. Insan profili konusunda istisnalari var ama.
O igrenc semtteki igrenc evlere o bicim kiralar alinmasi da ayri komedi.


Nisantasi da bayildigim bir yer degil ama bu 2 secenegi verdigin icin Nisantasi dedim.

Nişantaşı yokuşu az +1

nişantaşı
cihangirde ulaşım zor.

İkisinde de yaşamam, çok sıkışık sokaklar, park sorunu, altyapı sorunu, eski binalar vs vs. Çok param olsa Bebek taraflarında yaşarım.

media markt :) ciddili.

film tab edilebiliyor mu yoksa SD karttan print eden Kodak otomatlari mi kastediyorsunuz?

İFSAK ta eskiden vardı siyah beyaz banyo imkanı.

Her turlu Londra derdim ama o paraya kira+geçim çok zor

İstanbul.
O. Para ile biraz zor gecinilir Londra da gibi.
8500 net mi?
Brüt ise ve kira yardımı olmayacaksa Londra yi bir kez daha degerlendirirdim

İkisi de net.

Lead olmak

yaşa ve konuma da bakmak lazım ; londrada kalacağın evi düşünerek yazdım.

40 yaş altıysan çok net Londra, düşünmene bile gerek yok.
40 yaş üstüysen daha az net ama yine Londra.

İşlerin gelecek potansiyeli de önemli. İstanbul sanki daha avantajlı.

lead önemli. go for lead.

leadle hafız.

istanbul.

Istanbul lead. Iyice bokunu cikardilar bu yurtdisi sevdasinin

istanbul.

2250 pound ile fakir gibi yaşar gidersin.

istanbul mu? saka mi bu istanbul diyenler?

ben ingiltire diyorum. para onemli degil, prestijli bir markada calismak gozden cikarilacak bir sey degil.

Chavezding +1 . Yükselme potansiyeli varsa, yaşın müsaitse Londra. İlk yıl biraz sıkıntılı olur, sonra ayı gibi para kazanırsın. Ama bu paraya ne uzar ne kısalırım Londra’da diyorsan İstanbul’da kal. 8500 iyi para.

Ben Londra der geçerim

Istanbul'da o paraya bi bok etmiyor. Git londraya enayilik yapma.

Hayatinda 3 gunden fazla londra’da kalmamis insanlar londra der ancak bu versus’a. Barking’de it gibi yasarsin o paraya ancak. Gecenin bir saati bicaklanman da olasi.
Bir bok bilmeden insanlari gereksiz maceralara yonlendirmeyin. Kira yardimli istanbul.

yas musaitse Londra +1, dusundum de yas musait olmasa da Londra, Lead olmak avantaj degil bence fazladan sorumluluk.

londra'da huzur içinde yaşamak varken istanbul'da kaosun içinde halay başı olsan ne olur olmasan ne olur..

Lead+1. Londra’da 2250 sterline sadece ortalama bir semtte vasat 2+1 bir daire kiralayabilirsiniz. İstanbul için de 8500 düşük bir rakam ancak daha iyi şartlarda yaşarsınız, üstelik kira yardımı da varmış.

İşin size ne kazandıracağı, iki üç yıl sonra sizi nereye getireceği önemli ama bu şartlarda İstanbul. TL çakılmaya devam ederse 8500 de kurtarmaz tabi. Ama İngiltere'de olmanın avantajı oralardan çıkabilecek başka fırsatlara daha yakın olmak olacak. İki sene düşük maaşla idare edip sonrasında daha iyi şartlarda bir şeyler bulunabilir belki. Öyle olunca da İstanbul'daki konfora birkaç sene sonra İngiltere'de ulaşmış olursunuz. Karar sizin bu noktada.

Bu süreçte, yurtdışı olsun da kaç para olursa olsun, diyenlere aldırmamanızı tavsiye ediyorum bu arada.

beklentilere göre değişir tabi bu öneri. ben mate lite 20 diyorum.

Amazon tr'de s8 3039 tl. Efsane pil takıntınız yoksa her yönden ihtiyacı karşılar.

oneplus 5T
sadece dash charge bile yeterli bir sebep

mi a2 al, bin tl cebinde kalsın.

meizu 16th, bulamazsanız xiaomi mi note 3

abi o paraya hakikaten öküz alınır:

www.sahibinden.com

cevap: samsung' a7

3000 civarına çıkıyorsan S8 al direkt farkını da ödeyip. Yok daha ucuza gideceksen 2000 civarına Nokia 8'ler, XZ1'ler havada uçuşuyor. Öyle Huawei Lite veya Samsung A serisi cihaz alma. Bu iki markanın da midrange modelleri fiyatına göre tırt speclere sahip.

m.n11.com

evet kubbe mimarisi bizanstan alıntıdır. selçuklu camilerine bakarsan düz çatılıdır. mesela hacı bayram

motleyturkey.com

Bu şekilde

Kubbe şekli Ayasofya’dan kopya. Zaten Ayasofya’nın içindeki makinelerde de hikayesi anlatılıyor.

sadece kubbe şekli. bizde ek olarak tepede büyük bir kubbe bulunur.

'cami tasarımını ayasofya'dan çaldık' yerine, 'kubbe teknolojisini ayasofya'dan öğrendik' daha doğru bir tanım olur.

calinmadi ama kubbe yapisi benzer- ayni
esimlenilmistir ya da ilham alinmistir

ayasofya oncesi camiler yanlis bir soru, cunku ayasofya islamiyetten once vardi, camiler daha sonra

o zamanlar sanatın bütün dallarında en iyi sanatçı en iyi taklit eden kişi olduğundan, biz de yapı harikası ayasofyadan aldık bu şekli. normalde camilerin insanı ezmeyen mimarili olanı makbuldü, ayasofyadan sonra devasa camiler yapılmaya başlandı. bu aslında ortaçağ kilisesinin halk üzerindeki baskınlığını artırmak için özellikle seçilmiş -büyük kapı büyük pencere gibi- bir mimari ögeydi. tavanı iyice yükseltip kendini tanrı ve kilise karşısında bit gibi hissettiriyordu kula. heyhat. osmanlıdan sonra müslümanlar da ibadethanelerde kendini bit gibi değersiz hissetmeye başladılar bu sayede. camiden korkan çocuklar haksız değil yani. konuşa konuşa nerden nereye geldim, çok pardon.

@birsürüsorumvar, hristiyanlıkta kulluk yok, tapınak mimarisi antik dönemden beri gösterişli olmuştur. kiliseler camiye çevrilince lan böyle daha iyiymiş dediler ve kubbe mimarisine geçtiler. buna esinlenme demek doğru olmaz, net çalıntı.

Cami inşaatında kullanılan teknikler zamanla değişiklik gösteriyor.

Selçuklu döneminde yapılan camilere bakarsa genelde yığma taş usulüyle yapıldığını görürsün. Bunların duvarları kalın pencereleri küçüktür.

Mimar Sinan kubbe tekniğini Ayasofya'dan aldığı gibi yapıya eklediği payandalarla hatalı olan kubbeyi düzeltmiştir.

absurt ve gercek durum komedisi sevdigini varsayarak curb your enthusiasm oneriyorum.

izlemediyseniz parks and recreation. sanirim the office'in yapimcilarindan birinin dizisi. ilk sezonu biraz zor geciyor karakterlere alisana kadar.

bunun yaninda cicis olmayan married with children, 30 rock gibi diziler var.

brooklyn nine-nine de bence guzel bir dizi ama sanirim hizli konusma konusunda problem yaratabilir.

ingiliz komedisine bir gareziniz yoksa peep show olabilir.

community de tam aynı olmasa da güzeldir. absürddür

michael schur'un bir parçası olduğu meşhur dört dizi (the office haricindekiler):
- brooklyn nine-nine (hızlı konuşma belki ama çok güzel dizi)
- parks and recreation (3. sezona kadar dayanmak gerekiyor. sonra açılıyor.)
- the good place (başından sonuna muhteşem)

onun dışında it crowd ve elbette it's always sunny in philadelphia. özellikle ofansiflik isteniyorsa kesinlikle sunny.

edit: silicon valley ve veep. bunları unuttuğuma inanamıyorum.

it crowd ve brooklyn nine nine demeye gelmistim, demis olanlara +1 diyeyim bari.

Veep.

peep show

brooklyn 99 demeye geldim ben de.

Bi de tam o tarz olmasa da 20 dakikalık ve çok güzel dizi olarak scrubs önerebilirim.

Son olarak da Bojack Horseman 25 dakika civarında ve çok kaliteli dizi. Onu da izleyebilirsin

Seinfeld

silicon valley

parks and recreation

scrubs seviyorum ben ya, ama the office'in yeri dolmaz

Foto eşit falan yaptığım için 27" kullanıyorum ve seviyorum da ama film oyun müzik falan olsa iki tane monitör daha kullanışlı bence.

Iste de evde de 27 inç kullanıyorum bi sıkınti yok

amacına bağlı olarak değişir.
ben 24 inch monitör aldım. video izlerken ekrana hakim olamıyorum, görüş alanımın dışına çıkıyor. görmek için bilgisayardan uzaklaşmam gerekiyor. e saatlerce film de izlemiyorum. üç beş dakika için uzaklaş yakınlaş kim uğraşacak. videoyu tek bakışta tüm alanı görebileceğim seviyeye küçültüyorum.

ama tasarım ve iş çin mükemmel.

DELL U2415 kullanıcısıyım, kendileri 24 inç. 1680*1200.

Aynı serinin 27 inç modelini de denedim ve biraz fazla büyük bulmuştum. gerçekten kafayı çevirmek gerekebiliyor.

Laptop bilgisayara bağlayarak kullandığım için iki ekran gayet verimli bir çalışma alanı sunuyor.

ben bilerek aldım çok memnunum, mesela ekranı ikiye bölüp sol yarım kısımda pdf açıkken sağ tarafta word'de yazı yazmak müthiş mesela.

Aynı şekilde video kurgu efekt, fotoğraf düzenleme vb. büyüklüğün işe yaradığı her şeyde çok iyi.

Lakin FULL HD yetersiz. Tek sevmediğim tarafı o. Alıştım ama pikselleri görüyorum yani. 27"'ten sonra 15"'lik fullhd laptop'a geçince çok keskin çok iyi geliyor :D
27 inç için minimum QHD olanlar ya da tabii mümkünse 4k. Para yoksa fullhd iş görmüyor değil tabii.

Film izlemek için çok iyi bence, ama şu an bunu yazarken yaptığım gibi ekranın dibinde olmuyorum, koltuğu biraz (birkaç ayak mesafesi) uzaklaştırıp izliyorum. Çok keyifli.

Evin fiyatını da kirasını da büyük ölçüde emlakçılar belirliyor. Sen emlakçıya indirdiğin miktarın %30'u senin desen adam ev sahibine kazığı atar

"ulan o para faizde 3 kira getiriyor zaten"
doğru diyorsun da para değer kaybederken ev fiyatları artıyor genelde.

bu arada bağcılar'dan emin misin? bana o kısmı pek mantıklı gelmedi.

Ev alma para faizde kalsın
Faizden alacağın para ile de emin evim sistemine gir. Bu arada faizde bekleyen paranın sana faydası yok paran eriyor

ise yakin olmasi lazim, atakent falan da var o civarda. Kucukcekmece golu etrafinda bir yere de tasinabilirim. Arabayla maksimum 30dk surecek yerlere bakiyorum.

emlakçıya verilen paraya çok yazık. bir de sahibinden satılık ev ilanı gördükleri zaman bir sürü emlakçı ev sahibini arıyor darlıyor biz satalım diye. sahibinden'de aynı evin hem sahibinden hem bilmemkaç farklı emlakçıdan ilanı var. ev sahibi kabul etmediği halde bile emlakçılar ilan veriyor. ev aradığım dönemde çok denk gelmiştim.
sahibinden bakmaya devam et. elbet denk gelir.
ben uzun süre aramıştım, bir gün sahibinden bir ilan gördüm hemen aradım, ev evimin arka sokağındaydı, hemen gittim bakmaya. aynı gün birsürü kişi aramış. ilk giden olarak kaptım. o gün ilanı kaldırdı adam. böyle anlık denk gelebiliyor takipte ol sen.

Bazen evi kiralamak evi satın almaktan daha karlıdır. Hesabını iyi yap ona göre karar ver.

at faize ya

Ev aldiginda boyasi tesisati carti curtu hep sende vergisi falan da var. Kira olunca tek masrafin tasinma ve bi kira emlakci komisyonu onu da zaten iyi bi ev be ev sahibi bulursan 10 sene oturarak cozersin hatta sevdirirsen kendini kira zammi da cok az olur. Kirada tesisat mi patladi ara ev sahibini dussun kiradan. 35ten sonra ev almak mantiksiz bence hele yurt disina gitme gibi bi ihtimal falan varsa aman

Oturmak için alacaksan eğer içine sinen, yaşamak isteyecegin bir ev bul, yap pazarlığını. Daha başka bir şey yok.
Yatırım için bakiyorsan da boşver şu an faizde dursun. Ev değerleri de yerinde sayıyor yıllardır.

Oturmak icin alacagim.
Kiraya cikar ve isten cikarilirsam sonra dert olacak.

Evi alip oturayim diye dusundum.

Paranız yeterliyse direkt müteahhitten yeni daire alın. Piyasa kötü güzel indirim yaparlar.

Kredi çekmeyecekseniz yeni bitmiş bir binadan ve sıkışmış bir müteahhitten şu sıralar uyguna alırsınız.

Ev fiyatları 2 sene önceki ile aynı şu sıra, sektör krizi üzerinden attığında satın alacak daire bulamazsınız.

Oturmak içinse düşünmeyin, faiz sadece paranızın değerini korur. Ekstra kazandırmaz.

Aynısını düşündüm, organize olduğuna kendimce eminim.

Aslında toplumun karşılıklı olarak güç savaşı gibi düşün. En basit evrimsel içgüdülerimiz bize daha çok ses/patırtı çıkartmanın güçlülük olduğunu öğretti. Bunların başlangıcı bilerek olsa da karşılıklı olarak bir işbirliğiyle çıktıklarını düşünmüyorum.

spontane gelişen reflex hareketler değil.

eğer bu konuyu oturup tartışacak bir ülkede yaşasaydık bunları sana açıklardım.

şimdi öyle bir hale geldi ki bunları konuşmak bile çok sakıncalı, hiç bişey olmasa birisi suç duyurusunda bulunsa bişey çıkmasa bile günlerce uğraşırsın ifade ver mahkemeye çık falan.

KESINlIKLE spontane gelisen seyler oldugunu dusunmuyorum, ihtimal bile vermiyorum. Senin gibi dusunuyorum.

amaç yıpratmak bırakın ne diyorlarsa desinler dedirtmek. zaten bu kesim atatürkü eskiden de sevmiyordu. o zamanlar içlerinde tutuyorlardı şimdi bağırarak söylüyorlar. tr de atatürk sevmeyen sevenden daha çoktur zaten. tamamen planlı,amaçları bakın biz ülkeye de sahip çıkıyoruz havası vermek.

Spontan değil elbette. Seçim dönemine girdik. Her seçim dönemi nereden oy almak istiyorlarsa ona göre milleti geriyorlar. Milliyetçi oylara mı muhtaçsın, bu pkk çok bombacı. Dinci oylara mı göz diktin, bu Atatürk çok zulmetti. Merkez mi elinden kayıyor, bu sol da çok marjinal canım.

tabii ki bilincli, bu saldirilar laik kesime diye dusunmeyin, bu magarada meczup gibi yasamayan herkes icin bir tehdit. bunu yapan insanlar zaten turk degil, turkiyeli degil, musluman degil, bunlar indrilen degil uydurulan dinin inananlari, eskinin vatan hainleri, liboslari, kurtculeri, dincileri vs vs hicbir sekilde turkiye'nin iyiligini dusunen insanlar degiller, kendileri dunyaliklarini baska yerlerde yapmis, kendi vatanina milletine dusman kisiler. tam olarak istenilen herkes biksin, gitsin, fikren terketsin, hicbir kuruma hicbir goruse inanmasin. hicbirisi spontan degil, sinir krizleri gecirip sonra ozur diler gibi oylari her seferinde bir umut diyerek sarilip sonra neme lazim diyerek geri isiriyorlar.

Aslinda ellerinden gelse ataturk'u daha cok karalamak istiyorlar, fakat su anda bu kadarini yapabiliyorlar. bence ellerini en cok kisitlayan sey ne kadar isteseler de kendi hanzoluklarinin yaninda bu zarif adama karsi ne yapsalar geri tepmesi, sevmeyenler zaten tanimadiklarindan sevmiyorlar... bir gun gelecek ataturk gercekten kesfedilecek, ne baskiyla ne yasakla, hepsinden arinmis olarak, cok guzel bir insan tanimak isteyenler tarafindan sessizce, keyifle kesfedilecek, anadolu'nun turkulerini, ozanlarini bagrina basan insanlarin ataturk'u sevmemesi imkansizdir.

ekonomi konuşmamızdansa bunları konuşmamız hükümet etmeyi kolaylaştırır. Yıllardır böyle.

akp'nin siyaset politikası zaten bunun üzerine kurulu.

bazen kürtler düşman oluyor, bazen atatürkçüler; bazen avrupa düşman oluyor, bazen amerika.

bu soruyu sormaya bile gerek yok, o kadar açık her şey.

Yalnızca 2013 için istatistik buldum. Bekarlar için 1000'de 8, evliler için %1,5 (mantığa uymayan ufak bi oran kaybı var, taraflardan birinin başvurmadığı çiftlerden dolayınsanırım.

Yaklaşık %1 diye biliyorum.

tanidigim 2 kisiye cikti, sans cok dusuk ama belki de o kadar dusuk degil. karmasik duygular icindeyim.

Valla adı lottery olduğu için milyonda bir falan bekliyordum ben. Gayet yaklaşık yüzde 1 ihtimal var. Bel bağlanma ama kesinlikle umut edilebilecek bir ihtimal.

ülkelere göre bir liste görmüştüm, türkiye en üstteydi %2 ile.

Benim çevremden daha ilk başvurusunda çıkan kişilerin kariyerine bakarak yorum yapmam gerekirse, o iş lottery falan değil :) Eğer güzel bir özgeçmişiniz varsa, sanki şansınız daha yüksek gibi. Tabi bu benim yorumum.

ben de cekilis olduguna inanmayanlardanim.

bizim patrona cikti. baska da tanidigim kimse yok cikan. caktirmadiklari baska parametreler var heralde.

güzel bir özgeçmişim var. bana çıkmadı.

harbi random olduğunu düşünüyorum. geçen sene çıkmadığı için bu sene totem yaptım katılmayacağım. çıkmıyor işte zorlamanın alemi yok.

bütün genellemeler yanlıştır.

Son 10 yilda oran % 0.69 ile % 1.93 arasinda degismis...

yesilkartforum.com

%50

Eskiden 10 üzerinden 7-8 falandı şimdi sıfır.

Ak Parti, Turkcell, Koç Grubu böyle vatan, millet, Atatürk vs reklamları yapıyor. Zerre bir etki yaratmıyor bende. Aksine antipatik geliyor.

Sadece Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı milliyetçi duygularımı biraz harekete geçirir. Bir de İstanbul'un Düşüşü :)

Milliyetçiliğime 10 üzerinden max 4 veririm.

0
aidiyet eksikliği yaşayan, kendini birey olarak ifade edemeyip kutsallaştırdığı kişi, nesne ve kavramlar üzerinden ifade etmeye çalışan insanların tutunduğu direktir milliyetçilik. dahası, bu hassasiyet üzerinden sömürülmekten bıkmıyorlar ve olaylara gerçekçi yaklaşamıyorlar. "duygusal bir milletiz" geyiği de buradan çıkıyor, akıl ve izan açısından bu kadar eksik yetiştirilmiş insanları milliyet, ırk, vatan, bayrak gibi içi boşaltılmış kavramlarla kandırmak ve çıkar amaçlı kullanmak çok kolay. vatanını milletini gerçekten seven insan önce kendini başkalarının politikalarına alet etmemeye dikkat eder. ancak dünya'da-sadece burada değil- hiçbir milliyetçi yoktur ki vatan millet sakarya edebiyatına kapılıp kukla olmasın.