Giriş
(18)

hangisini seçeyim ( ev arkadaşı mevzusu)

yuvarlanantencereninkapagi
1. secenek; ben tıp fakultesinde ögrenciyim. tanımadığım, benden üst dönemde, aynı evde kalan 2 tıp fakültesi öğrencisiyle birlikte. bu ikisi zaten aynı evde yaşıyorlar bir üçüncü arıyorlar.2. gıda mühendisliği okuyan başka biri. daha rahat bir tipe benziyor.3. arkadas olan iki kişi. fakat bunlar ay
1. secenek; ben tıp fakultesinde ögrenciyim. tanımadığım, benden üst dönemde, aynı evde kalan 2 tıp fakültesi öğrencisiyle birlikte. bu ikisi zaten aynı evde yaşıyorlar bir üçüncü arıyorlar.
2. gıda mühendisliği okuyan başka biri. daha rahat bir tipe benziyor.
3. arkadas olan iki kişi. fakat bunlar aynı evde yasamıyor henüz, birini bulup öyle cıkacaklar. biri edebiyat mezunu bir dershanede öğretmenlik yapıyor, aynı zamanda yüksek lisans yapıyor. biri hemşire. eve cok giren cıkan olmasını istemiyorlarmıs nedense özellikle bunu belirttiler.

edit: 3. secenek bir evde ısrarcı. kalmak istedikleri ev fakülteye biraz uzak. yani aslında uzak değil ama ulaşım aracı kullanmam gerekecek. 1. secenek yürüme mesafesinde ve daha nezih bir semt. 2. secenek sanırım maddi acıdan biraz sıkıntılı bir arkadas ama 1. secenekle aynı semtte bir evde kalmayı kabul ediyor.

karakter anlamında hiçbirini tanımıyorum. bu hafta içinde hepsiyle görüşücem. sadece bu acıdan degerlendirirsek hangisini secmek mantıklı?
benim aradığım sey özgür olmak. birbirimizi rahatsız etmeyelim, müdahale de etmeyelim.

bir edit daha: cevreden duyumlarıma göre 1. secenektekiler biraz baskın tiplermiş. ve neden bilmiyorum aslında ben aynı fakultede oldugum biriyle aynı evde kalmak istemiyorum. bunlara da olumsuz bakıyorum istemsizce.

bir bir edit daha: 2. secenekteki arkadas LGBT birey.
0
yuvarlanantencereninkapagi
(05.09.16)
2.
0
devilred
(05.09.16)
1. Yi seçerim, onlar sana ihtiyac duymaz evde vakit geçirmek için, birlikte takılırlar. Sen de özgür kalırsın, sıkıntı olursa da sen giderdin, yeni birini bulurlar yanlarına, kimseyi kovmak zorunda kalmazsın.
0
tum haklari saklidir
(05.09.16)
1
0
windowsguvenlikduvari
(05.09.16)
1. seçenekte birbirini tanıyan arkadaşların bir sistemi vardır gelen 3. zorluk çeker, yabancılık ve dışlanma ya da bu dolaplar bizim sen tek kişisin diye küçük bölümler verme muhabbetler dönebiliyor. 3. olarak başka eve giden bir arkadaşım baya sıkıntı çekmişti 2linin davranışları birlik olması yüzünden. illaki bir tartışma ya da anlaşamama durumu oluyor, ve 2li grup hep ortak karar veriyordu diğer eleman haklı olsa da olmasa da.
0
eja
(05.09.16)
3 kişi bir eve fazla. parası çok zorlamayacaksa 2. seçenek. 2 kişinin yanına çıkarsan, hele bunlar arkadaşsa evdeki sisteme seni adapte etmeye çalışıp baskı kurabilirler. fazla söz sahibi olamazsın. diğerinde evin yarısı senin oluyor, şartlar eşit. daha özgür olursun.
0
sir gawain
(05.09.16)
2.

1 numaranın sınavları falan başlayınca Aman rahatsız etme, kimse gelip gitmesin falan diye delirtecek seni. Bi de üçüncü teker olacaksın.

2 numarayla sıfırdan ev arkadaşlığı kuralları falan koyabileceksin, bi de az kişi daha iyidir. Farklı fakülte olunca muhabbet konusu da çıkar.

3 ev yürüme mesafesinde olacak hacı. Üniversite hayatı uzaktan olmaz. Kampüse yakın dur.
0
harzem
(05.09.16)
1 mantıklı. Eğer iyi tiplerse belki bir iki konuda sana yardımcı olurlar ama ses yapma ders çalışıyoruz yaaa dicek tiplerse uzak dur.

2 olabilir ama yani ne bileyim nötr kaldım buna.

3. Bunlardan uzak dur mala benziyorlar.
0
gozu acik sevisen yahudi
(05.09.16)
2
0
qazaqwsx
(05.09.16)
bölümün ağır. bazen ders çalışırken saykoya bağlayacaksın sen sabaha kadar sınava çalışırken evde saçma sapan triplere giren insanların olmamasına dikkat etmen lazım. hadi ben evde ders çalışmıyorum zaten falan desen de o evde uyuyacaksın. yorgun argın eve geldiğinde saçma sapan tipler görmek yine istemezsin diye düşünüyorum.
tıp okuyanlarla aynı eve çık derim.
0
huysuz sirin
(05.09.16)
ben üçü seçerdim. hem halihazırda birlikte yaşamıyor olmaları evdeki planların birlikte yapılabilmesi, senin de söz sahibi olabilmen adına avantaj hem de eve giren çıkan olmasın istiyorlarmış ehehe. gerçi sen sosyalsen bu sıkıntı olabilir ama ben "eve gideyim de açayım feuer frei'ı, taze fasulye yapayım mmm" deyip de eve gittiğimde 14 kişiyle karşılaşmaktan, güzel bir kahvaltı için heveslenmişken koca mutfakta tek bir tane temiz çatal-kaşık kalmamış olmasından hiç hoşlanmıyorum şahsen. önümü ilikleyip "hışgildiniz" dediğim kız ertesi gün iç çamaşırıyla geziyo evde. diğer ikisi için yorumum,

1) hem üst sınıf, hem de halihazırda aynı evdeler. kaç kaç kaç. çok dominant bi tip olmadığın sürece o evde hep misafir gibi hissedersin kendini. ben benzer biçimde iki evde kaldım. dört çocuk da gayet düzgün insanlardı, iyi de anlaştık ama kendimi hiç "evin parçası" gibi hissedemedim açıkçası çünkü ne zaman bi muhabbet olsa dışarda kalıyodum. adamların bissürü anısı, macerası, samimiyeti vs. var. ha buna ortak olmamakta benim öküz ve yabani olmamın da payı var ama kolay olmuyo yani kurulu düzenin ortasına gelmek. insan kendini gurbette hissediyo.

2) "rahat bir tip"le eve çıkılmaz bence. ortak yaşam alanlarında önemli olan saygı, anlayış ve diyalog bence. "banyonun kapısını açık bırakmazsan sevinirim cnm :)" diyen ve ortak kurallara riayet edip anlayış gösteren birini, her şeye "boşver kanka ya s*k anasını :))" deyip ortalığı duman eden birine tercih ederim açıkçası. yaşıyoruz çünkü evde, oyun oynamıyoruz. yani oyun da oynuyoruz ama birincil yaşam alanımız bu. önemli bi yer bence o yüzden. bu tamamen kişinin bakış açısına bağlı tabii, sen o şekil geyinirsin onu bilemem ama ben kendi evimde gürültü patırtı, düzensizlik istemem. benim odamın girişinde ARBEIT MACHT FREI yazıyo. merdivenden inerken bile uyman gereken kurallar var. rahat adama gelemem.
0
der meister
(05.09.16)
hacı sen ölüm grubuna düşmüşsün.
hepsi sıkıntı senin için.
en makulü 2 nümerolu seçenek gibi görünüyor.
eğer tertipli düzenli bir adamsan ve o bu konularda çok rahatsa biraz batma yapar.
0
seyduna6687
(05.09.16)
2. ve 3. de bana nedense sorun yaşarsın gibi geldi. 1. grup daha iyi görünüyor bi şekilde ev yaşamı için birbirlerine tahammül eden demeyeyim de saygı göstermeyi bilen problem yaratmayacak tipler gibiler. cevabım: 1

2. de rahatlık sonradan başa bela getirebilir
3. zaten hiç aynı evde yaşamamış insanlar düzen tutturamazsa sana sorun olmasın
0
kirazıseviyorum
(05.09.16)
LGBT den uzak dur. Hele ki Türk ise. Bence 1
0
benaslindayohum
(05.09.16)
Kalçasında gamze olanların evini seç.
Elinde şarap şişesi olan insanın girdiği eve gir.
0
bigbadabum
(05.09.16)
sanırım senin isteklerin doğrultusunda 2.si mantıklı
0
fragile lady
(05.09.16)
her evde sorun olacak. sorunlardan kacis yok. mukemmel ev arkadasi diye bir sey de yok. en yakin arkadasinla da anlasamayabiliyorsun. bu durumda kendin maddi olarak ne kadar gucluysen evde o kadar sozun gececektir. bu da diktatorluk edebilirsin manasinda degil. en azindan baskalarini idare edecek kadar ozguvenli olursun, uyumsuzluk yapani degistirmek konusunda rahat olursun manasinda.

bulabiliyorsan maksimum ozgurluk tek basina yasamakta.

mutlaka birinin yanina cikacaksan 2 kisi cikmakta fayda var. boyle bakinca 1 ve 3. secenekler mecbursan girecegin yerler. nedeni de basit evdeki 3 oyun 1i senin oluyor.

2. secenektekinin lgbt olmasi ya da olmamasi muhim degil, sana ne kadar alan birakacagi ve ne kadar tahammul edecegi onemli. bu kisi duygusal olarak stabil degilse yine problemler cikacaktir. bunu anlamanin yolu da malesef deneme yanilmadir. birlikte yasamadikca ya da zaman gecirmedikce ortaya cikmaz huylar.

tavsiyem: yeni alternatifler arastir. bunlarla da gorus. ozellikle 2.yi anla dinle, o sana sen ona yeterince alan birakacak misiniz bu konulari iyi konus anlasmaya calis.

ha evin ne kadar yenilenmis oldugu, problem cikarip cikarmayacagi da ev arkadasi kadar onemlidir.

her an cantani kapip cikacakmis gibi "kompakt" yasamaya calis. esyayla doldurma odani.
0
idexo
(05.09.16)
1. ilk başlarda biraz soğuk olabilirsiniz birbirinize karşı ama bölümünüz ortak olduğu için daha çabuk ısınırsınız gibime geliyor.
0
dedim ben sana
(05.09.16)
İlk seçenek bence hem sıkıntılı hem değli; çünkü onlar düzenlerini kurmuştur diğer arkadaşların dediği gibi, sen evde rahat olamayabilirsin. Gerçi belli de olmaz, 'Bizim velet geldi' deyip kardeş gibi sahiplenebilirler de seni. Hepinizin vize-final zamanı aynı dönemlerde olacak zaten. Baskın tiplerse sorunlu da olabilirler.

İkinci seçenek rahat demişsin; senin de rahat olup olmamana bağlı bu durum. Ayrıntıları konuşarak nasıl bir ev arkadaşı istediğini sorabilirsin. Sana ters bir şey var mı öğrenebilirsin. Özgür olacağın kesin gibi de; özgürlükle rahatlık aynı şey değil. O da özgür olacak. Onun özgürlüğü seni rahatsız edecek mi, ona bakmak lazım. Rahatlıktan kasıt ne? Eve insan mı doluşturuyor, ortada donla mı geziyor, yoksa sessiz sakin de senin yaptıklarına mı karışmıyor sadece. Bir de ben üç kişidense iki kişi kalmayı tercih ederim, çünkü yemek yapmak için mutfağa girdiğimde iki kişiyi beklemek var, bir kişiyi beklemek var. İki kişi daha iyidir. Aynı şekilde, bunun tuvalet kuyruğu var.

Üçüncüsü fena değil bence ama üç kişi olması düşündürtüyor beni. Bir de eve giren çıkanın çok olmamasından kasıtları ne? Namus nedeniyle eve erkek girmesini mi istemiyorlar, yoksa çok arkadaş getirmeni mi istemiyorlar, yoksa kırk yılın başı gelen birini de mi istemiyorlar? Bunların bazıları benim için iyi, bazıları kötü. Senin için cevap değişebilir de.

Ayrıntıları bilemedim ama 2-3'ten birini seçerdim. Şimdilik 2'ye yakınım ama rahatlık ve eve giren çıkandan kasıtlara göre cevabım değişebilirdi de.
0
aychovsky
(06.09.16)
(4)

mesaili çalışanlara soru

sir gawain
çalışmayanlara zaman zaman uyuz olmuyor musunuz siz de?öğlen resmi bir işimi halledeyim diye kasten yarım saat geç çıktım, işlerimi ona göre ayarladım, doğru düzgün yemek bile yemedim koşa koşa gittim. hesapta işi halledip ofise geri döneceğim. "öğlenin 1 buçuğunda kaç kişi böyle bir iş için gelmiş
çalışmayanlara zaman zaman uyuz olmuyor musunuz siz de?

öğlen resmi bir işimi halledeyim diye kasten yarım saat geç çıktım, işlerimi ona göre ayarladım, doğru düzgün yemek bile yemedim koşa koşa gittim. hesapta işi halledip ofise geri döneceğim. "öğlenin 1 buçuğunda kaç kişi böyle bir iş için gelmiş olabilir ki?" diye düşünüyorum bir yandan. öğle tatili bittiği için seviniyorum, tenha olur sanıyorum falan. içeri bir girdim ki bir türkiye klasiği. liseli, ünili, teyze, dede, şortla dolaşan 35 yaşında adamlar, eltisiyle gezmeye gelmiş ev kadınları, veznenin önünde 20-25 kişi sıra bekliyor. tek bir memur var, güle oynaya iş yapıyor o da. abartmıyorum bir kişinin işi 5 dakikada bitiyor. bu hesapla sıranın bana gelmesi en az 1 buçuk saat. bende var 35 dakika. resmen sinirden ağlamamak için kendimi zor tuttum ve biraz bekledikten sonra yumruklarımı sıka sıka ofise geri döndüm.

bu durumda kime küfretsem çok arada kaldım ama sanırım en çok gamsız gamsız sıra bekleyen, 25 kişinin sıra beklediği vezneye tek memurun bakmasına aldırış etmeyen, ne de olsa o kuyrukta 3 saat beklese umurunda olmayacak tayfaya uyuz oldum. yarın yine gideceğim ve yine aynısı olacak. bunlar sırf zevkine her gün gelip o kuyrukta bekliyor bile olabilir. yüzlerindeki rahatlıktan belliydi. bu insanlar birilerinin (eş, anne, baba, devlet vs.) paralarını yiyerek tavuk gibi geziniyor ortalıkta ve bu bilhassa böyle durumlarda bana çok batıyor bazen. sonuçta 10 dakikalık işi bana çok gördüler. alın lan bütün saatler sizin olsun, gerçekten. öğlen 11'de kalkın, 1'de tüm bankaları devlet dairelerini gişeleri işgal edin, işiniz bitince "ay çok yoruldum biraz kendime vakit ayırayım" deyip 3 saat gezin sürtün, hiçbir sik yapamadan evinize dönüp 6 saat tv izleyip yatın sonra da.

yettiniz be.

(aslında sinirim mesaili-mesaisizden ziyade çalışmayan kesime. freelancelere, serbest meslek çalışanlarına, kısacası vakti bizler gibi değerli olanlara lafım yok)
0
sir gawain
(05.09.16)
Valla gıcık olmuyorum ama kıskandığım doğrudur. Bugün para çıksa basarım istifayı oh mis.
0
lcha
(05.09.16)
soyle yanlis bir algi var: calisan insan illa ofiste olacak masa basi calisacak o zaman calisiyor. ama disarda tedarik yapan is baglayan insanlar calismiyor gibi sacma sapan bir algi. ben kendi isimi yapiyorum ve butun gun orada burada olmak zorundayim ve senin gibi beni gorenler de ( 35 yasindayim ) ulan adama bak bu saatte dolaniyor gibi abuk subuk dusuncelere sahip olabiliyor. halbuki benim isim disarda sokakta, o sirada da begendigim bir cafede oturup cayimi da iciyorum. yani disarda her gezen bos gezmiyor calisma sekilleri o benim gibi. ofis isi istemiyorsan disarda musteri ziyareti yapip kapi kapi dolanip satis yapacagin tonla is var. hem kendi islerini de halledersin kardesim hem de disarda bos bos dolanirsin, ofise de tikilmazsin
0
oscar
(05.09.16)
krem peynir + 1
Çocuklara ve yaşlılara neden sinir olayım. Hele o yaşıların çoğu kimbilir neler çekti. Ben onların sahip olmadığı imkanlarla yaşıyor da olabilirim.
İnsan işsiz de olabilir, yorulmuştur ve birikimi vardır; dinlenmek isteyebilir. Açıkçası 40 yaşında emekli olana da kızmıyorum ben, demek ki 20 yıl çalışmış ve borcunu ödemiş. Bundan sonra biz ona bakalım. Mezarda emeklilik olmasın; insanlar hayatını yaşasın. Örneğin, halam 19 yaşında öğretmenliğe başlamış ve 39'unda emekli olmuş. Sonra yeniden çalıştı 60 yaşına kadar ama 20 yıl hizmet etmek az değil bence. krem peynir'den ayrıldığım tek nokta orası. Gerisine katılıyorum.
Çalışmamak değil de üretmemeyi aklım almıyor gerçekten. Çalışmak istemez insan da, ortaya hiç emek koymasam kendimi çok kötü hissederim. Tamamen tüketmek demek, bir başkası senin için çalışıyor demek. Bu ağır bir yük.
0
aychovsky
(05.09.16)
18-60 yaşları arasında çalışmayan herkese sinir oluyorum
çalışmadığı halde (özellikle yaşlıysa) iş çıkışı saatlerinde toplu taşıma kullanan herkese sinir oluyorum.
o saatte işi olmadığı halde dersane - kurs çıkışında çocukların sürüneceği saatlerde toplu taşıma kullananlara sinir oluyorum.
hastanelerde çalışanlar için en mantıklı doktor bulabilme saatleri sabah saatleriyken (çünkü sonra ofise gitmem lazım?) deli bi şey yapmış gibi sabahın körüne randevu alan işsiz teyzelere sinir oluyorum (annem dahil)
0
freya
(05.09.16)
(27)

şu ana kadar kullandığınız en dayanıklı en parasının hakkını veren alet

anonymice
MErhaba,bir ''şu ana kadar en x y'' prodüksiyonu ile yine karşınızdayım.Benim icin bu alet bir adet lenovo z570, 2012 de almıstım hala kullanıyorum hatta su anda ordan yazıyorum. Alet kaç kere dustu, kaç kere uctu banamısın demedi. Evet bazı oyunları oynatmıyor ama o kadar da olur. VErdiğim paranın
MErhaba,

bir ''şu ana kadar en x y'' prodüksiyonu ile yine karşınızdayım.

Benim icin bu alet bir adet lenovo z570, 2012 de almıstım hala kullanıyorum hatta su anda ordan yazıyorum. Alet kaç kere dustu, kaç kere uctu banamısın demedi. Evet bazı oyunları oynatmıyor ama o kadar da olur. VErdiğim paranın hakkını verdi.

ikinci olarak seiko saatim (kalp) benim canım saatim. çok seviyom onu. henuz 2 sene oldu ama hala yeni gibi.

sizin böyle aletleriniz cihazlarınız var mı? havuz olusturalım, belki bizde alırız.
0
anonymice
(05.09.16)
iphone 4s. 4 buçuk sene oldu, tabii ki yavaşladı artık ve bazen kapanma, takılma gibi problemler çıkarıyor ama son 1 senedir böyle. yine de hiç tamamen bozulmadı ve en az 30 kez yere düşürdüm, hiçbir şey olmadı.
0
nathanieltroy
(05.09.16)
bizim evdeki çamaşır makinesi ( beko). tam bir şaheser. kardeşimin doğumunda almıştı annemler. kardeşim 20 yaşında.
tamirci ben bu makinadan daha görmedim. çalışması mucize diyor.
0
cabiday
(05.09.16)
Iphone 4, 6 senelik. Hala calisiyor, sarji su anki 5s imden daha iyi gidiyor. Kac kere nerelerden dusurdugumu soylemek bile istemiyorum. Ikinci telefon olarak kullaniyorum.

Onun disinda televizyonum, 6 yil oldu, bana misin demedi hala.

Yaklasik 7-8 senedir benle olan lafuma trekking botlarim. Su gecirmiyo diye dogada en hunharca yerlerde kullandim, hala bir dikisi bile atmadi. Tipi de cok guzel ^^

Gön marka deri cantam, 6 senedir benle, bana misin demedi, derisinde en ufak bir bozulma, renk degisimi vb yok.
0
kuehles blondes
(05.09.16)
Kindle
Bisikletim
20 liraya aldığım polar battaniyem
0
mutlusismankedi2015
(05.09.16)
Asus g75vx 3 yildir canavar.
Bmw 3.20i ED 3 yildir canavar.
Ipod classic 160gb 7 yildir canavar.
Nike sirt cantam 9 senedir yipranmadi bile.
Pierre cardin tisortum 5 senedir tek bir solma yok.

Ilk anda aklima gelenler.

Delonghi bco264 5 yildir sorunsuz.
0
bir ileti paylastim
(05.09.16)
@cabiday'in çamaşır makinesi +1. muhtemelen aynısı bizimki de. ufak tefek arızaları oldu, babam halletti.

ortaokulda babamın aldığı casio saat. çocuksu kaldığı için kullanmıyorum. 12-13 yıldır her sabah alarmı çalıyor.


cat bot. 6 yıldır kullanıyorum. babam boyayıp kenara koymuş. yeniden farkı yok.
0
cikmaz sokaktan cikagelen cocuk
(05.09.16)
casio f-91w. 2009da aldım, pili pitene kadar kullanırım demiştim, hala çalışıyor.
nexus 4. 3 yıl olacak neredeyse, kaç kere düşürdüm arkasındaki cam bile kırılmadı. cm13 ile marshmallow yükledim. nougat da çıkar herhalde.
lg televizyon var, o da 3 yıldır sorunsuz çalışıyor. (buraya nazar boncuğu gelecek)
0
inheritance
(05.09.16)
benim öyle bir aletim hiç olmadı ama kuzenim lise zamanında bir düzleştirici aldı. markası babyliss. şuan üniversiteden mezun olalı 2 yıl oldu ben onun üstüne 3 düzleştirici bozdum ve o hala o düzleştiriciyi kullanıyor.
0
jonestown
(05.09.16)
bulaşık makinası aldık beko'dan herhalde 20 yaşında vardır takır takır çalışıyor.
ayrıca iphone kullanıyorum, parayı hak ediyor namussuz, ne donma ne takılma ne kapanma hiç bi şeyi yok.
samsung htc vs kullandım bu kadar üstün bi telefon değillerdi.
0
England
(05.09.16)
tchibo caffisimo, 2011'de almıştım hala taş gibi
0
weeping guitar
(05.09.16)
saatten bahsetmişken, lisede aldığım swatch saat'te tık sorun cıkarmadı, tabi pil istiyor yeni. onun dısında.
0
🌸anonymice
(05.09.16)
iphone 4 demeye geldim 6. yılı batarya değiştim bu sene hala çalışıyor + ipad 2 sanırım 2013 gibi almıştım hala tıkır tıkır. mac mini var 2013 sonu sayılır heralde.
0
suwat
(05.09.16)
philips ses sistemi 10 yıl oldu.
0
solskjaer
(05.09.16)
dockers gömlek, 180 liraya almıştım, 22 aydır haftada (en az 1 kez giyip) 1 kez yıkıyorum, ne renginde solma oldu ne de biyerinde aşınma. çok beğenmiştim, biraz zor gelmişti o parayı vermek ama hiç pişman olmadım, bi tane daha alıcam farklı rengini.
0
baba jo
(05.09.16)
ne zaman dillendirsem maşşallah senelerdır tık demedi desem ertesi gun bozuluyor o yüzden demekten imtina etsemde monster notebook.
0
eja
(05.09.16)
alet:
asus notebook 2011de alındı, canavar gibi.

kindle keyboard- bence daha iyisi gelmedi

amazon kindle fire-harika bir tablet, ekran, ses etc, amazon prime alınca coştu.

brother lazer yazıcı- 50€ya almıştım 2012 de. totalde 6-7 bin sayfa çıktı aldım. hala taş gibi.

ayakkabı:
reebok basketbol ayakkabım var 2001 de alındı- hala sporda giyiyorum. 2011 değil 2001.

kıyafet
nike short- 2002 de alındı, ilk günkü gibi, abartmıyorum. dileyene foto eklerim

adidas ny yankees şort- 2001 ya da 2002 de alınma hala taş gibi. ev şortuna evrildi ama nike kadar sağlam kalamadı.

reebok basketbol tişörtü- 2001 de alınma soldu ama hala yırtık yok.

1985 model bir kığılı pardesü var. dayımdan kalma, yırtıldıkça dikiyorum, oldukça yıprandı, az giyiyorum.
0
kurnaz
(05.09.16)
Kindle --> Hayatımda kullandığım fiyat - performans - genel fayda oranı en yüksek alet. 4 senedir falan kullanıyorum, tık demedi.

Samsung laptop --> i3 işlemci ile aldım, i5'e yükselttim SSD ekledim, Ram attım falan derken 5 senedir çalışıyor. Maşallahı var.

Seiko Saat --> Bu da 4 senedir bilfiil çalışıyor, ne kordonunda bir yıpranma ne bir pil problemi; saniye sektirmeden gidiyor.

Asus Tf101 tablet --> Asus'un ilk tabletlerinden, artık dede olmasına rağmen ROM değişikliği sonrası gayet iş görüyor. Üstelik de ikinci el almıştım. Bunun da bi 3 senesi var.

Beuer marka nabız ölçer saat --> En ucuz modellerinden biriydi, bir süre spor yapıp kenara attım, üzerinden bi buçuk iki sene geçtikten sonra geçenlerde kullanmaya başladım. İlk günkü gibi çalışıyor. Ucundan kıyısından Alman ne de olsa.

Tchibo Caffisimo kapsüllü kahve makinası --> İndirim falan derken üç beş starbuck ziyareti parasına geldi. Kapsüllerini de indirimle alınca ortalama 80-90 kuruşa güzel kahve içiyorum sütlü mütlü.
0
salihdt
(05.09.16)
Adidas krampon - modelini bilmiyorum f50 falan olabilir tam 7 sene önce aldım itina ile maç yaparım ayda en az 3 yeri gelir 6 maçım olur ayakkabı da zerre deforme yok aklım almıyor. 7 sene önce 140 TL vermiştim.

Asus Laptop - modeli için eve gitmem lazım bu da 8 sene oldu sanırım hala sorunsuz bir şekilde lol oynayabiliyorum ekranın tek tarafı çıktı altına destek koyuyorum, görüntüde sorun yok.

Lacoste tişört - 4 sene önce aldım parasını hatırlamıyorum bile hala giyiyorum biraz büyük oluyor ama vazgeçmem.

Reusch kaleci eldiveni. Bunlarda bir canavar.
0
gozu acik sevisen yahudi
(05.09.16)
Jbl hoparlor. Yillardir bir sey olmadi tas gibi ustelik boyutuna gore canavar gibi baslari var.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(05.09.16)
lenovo y530
2008 senesinde aldım, hala çatır çatır çalışıyor. seviyorum <3
0
literally dead
(05.09.16)
logitech Z5500
0
matrix
(05.09.16)
Xbox 360 - İllegal yollar da işin içine girince sonsuz bir oyun devriyanı. Eskidi biraz ama f/p'nin kralı.

Comfydesk Classic - bu var ya buuuu yüzyılın buluşu. Dün hayvan gibi basıp kırdım ama suç benim, günah benimdi. Yatakta leptop keyfi, film keyfi, web keyfi. Alın lan valla süper. Biraz pahalı sayılabilir ama alın olm şunu adamı hasta etmeyin jahdksad
0
Golden Ratio
(05.09.16)
arçeliğin mini robotu ark 72 rd. . 20 yılı geçti her gün en az bir kere kullanıyorum. bir kere arıza yaptı onda da hata bendeydi, yumuşak kaşarla sert peyniri bir arada koydum, bıçak dönemedi motoru yaktı. onun dışında daha tık demedi.
şimdi aynısından üretmiyor, geçende birisi için baktım sitesinde yoktu.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(05.09.16)
Creative Zen. 2005'ten beri aynı performansla çalışıyor. Gerçi bir süredir telefonu kullanıyorum ama arada onu da kullanıyorum.
Bir de annemlerin ben ilkokul 5'teyken aldığı Arçelik Leydi 170 bulaşık makinası. Efsanevi bir şey. 20 yıl çalıştı. 4 ev değiştirdi.
İkisi de şimdi alınacak şeyler değil gerçi.
0
aychovsky
(06.09.16)
Alet demişsin diye yazmamıştım ama bence Sümerbank'ı da listeye eklemek lazım. Hatta parasının hakkını vermede en önde yazılmalı sümerbank kalitesi.
Sümerbank kumaşından diktirdiğim etekler, takımlar, pantolonlar var hala dolabımda. Çalışırken her gün giyerdim ne solma ne tüylenme oldu. Hepsini yıka yıka giy yaptım, hâlâ ilk günkü gibiler, bazılarını hâlâ ara ara giyorum. 30 yılı geçtii dikileli.
Şimdi en kaliteli dediğimiz kumaşlar Sümerbank kalitesinin tırnağı olamıyorlar.

edit:
Bu bizim ne işimize yarayacak artık sümerbank yok, fabrikaları kapandı diyebilirsiniz. Evet ama güzel haberler var;
www.facebook.com
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(06.09.16)
Dockers pantalonlarım. Hemen her rengine sahibim.Arada sıkılıp başka marka pantolon alıp denesem de bir türlü dockers dışında bir markada rahat edemiyorum
0
turkuaz
(06.09.16)
'64 vw type3 halen çalışıyor, ailedeki tüm nesilleri taşıdı. Diğer arabalar bozulunca bunu çıkarıyorum tam bir kara gün dostu.
0
mirty
(06.09.16)
(4)

Klasik muzik, modern/donemin enstrumanlari?

common of demons
Merhaba, kayitlari dinlerken hangi enstrumanlarin kullanildigi kayitlari tercih ediyorsunuz, yenilerin mi yoksa aslina uygunlarin mi? Bach icin konusursak, piano mu klavsen mi mesela?
Merhaba, kayitlari dinlerken hangi enstrumanlarin kullanildigi kayitlari tercih ediyorsunuz, yenilerin mi yoksa aslina uygunlarin mi? Bach icin konusursak, piano mu klavsen mi mesela?
0
common of demons
(05.09.16)
ben yaylıları sevdiğim için harpsichord olan kayıtları daha seviyorum. doğu ezgileri tadı da alıyorum daha yakın geliyor bana.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(05.09.16)
ben iki şekilde de severek dinlerim, dönemi ve o dinsel atmosferi de hissetmek lazım, müziğin de tadına varmak lazım bence. şöyle bir makale buldum;
(git: www.tureckbach.com)
Epey güzel irdeleyip yerinde bir tespit ile bitirmiş; "There is no more sure way of killing a composer than of confining him to his own period"
0
tiny penny
(05.09.16)
glenn gould'un piyanosu hariç bach için klavsen tabii. mesela: www.youtube.com
0
soso
(05.09.16)
Bach için klavsen ve kemanı tercih ediyorum. Genel olarak barok eserlerde yaylılar daha güzel oluyor bence. Bkz
youtu.be
Barok müzikte müzik melodik ve yaylılar o geçişleri daha iyi veriyor gibi geliyor. Klavsen+keman uyumu için
youtu.be

Romantik dönem içinse piyano daha etkili geliyor. Bhrams, vb gibi dönemlerde olacaksa piyano daha güzel geliyor. Çünkü akımın ruhunda insanın acizliği, karanlıklar gibi temalar var ve piyano tuşlarının geçişlerindeki süreksizlik bu duyguyu daha iyi veriyor.

Bunun istisnası özel olarak parçanın bestelenmiş olduğu aletler. Atıyorum, bestecisi piyano için bestelemiş. Onu kemanla dinlemek garip olur.
0
aychovsky
(05.09.16)
(13)

bu filmi kimler hatırlıyor?

basond
yaşıtlarımda kime sorsam ben hatırlıyorum izledim tv de diyor.yayın yılı net aklımda değil amafilm şu https://www.youtube.com/watch?v=qj-vhop2mykedit:konu capoeira dansından açıldımı hep gündeme geliyor film.kilit kelimeler "kapoeira hocası" ve evet bananaveeee
yaşıtlarımda kime sorsam ben hatırlıyorum izledim tv de diyor.
yayın yılı net aklımda değil ama
film şu www.youtube.com

edit:konu capoeira dansından açıldımı hep gündeme geliyor film.
kilit kelimeler "kapoeira hocası" ve evet bananaveeee
0
basond
(04.09.16)
tabiki hatırlıyoruz yahu.

bananavey bananavey bananajkhsahsa
0
Ufuk
(04.09.16)
only the strong..aksam aksam nostalji yapip gozlerimi doldurdun. ben de tv de izlemistim.
0
qazaqwsx
(04.09.16)
bunu bilmeyen bizden değildir.
0
late viper
(04.09.16)
Bananavey +1

Bunu izleyen kuşak tekken'de eddy'i seçer
0
freebird5406_2
(04.09.16)
kaç kere izledim hatırlamıyorum bile. banewey banawey:=)
0
all girls dream
(04.09.16)
oha. geçen gün on saat bu şarkıyı arayıp bulamamıştım. ahah. hayat çok garip.
0
bohr atom modeli
(04.09.16)
Ben iyi hatirliyorum:) Bu film olmasa cogumuz capoeira diye bir sey oldugunu bilmiyor olacaktik.
0
stavro
(04.09.16)
hatırlıyorum.
0
matrix
(05.09.16)
Ben hatırlayamadım. Oysa yeraltı canavarlı olan dahil Star'da yayınlanan her filmi çok kere izlemiştim. Herhalde ya kız olmaktan kaynaklı izlememişimdir ya da ailem şiddet içeriyor diye izletmemiştir.
0
aychovsky
(05.09.16)
yine bir biz seksenler çocuğuyuz geyiği, 22 yaşındayım ve ben de izledim. siz seksenlilerin televizyonda izlediğiniz filmler sadece o dönem dönmedi televizyonda bunu kabul edin artık.
0
Apocalypse
(05.09.16)
Mark dakaskos abime hele..
Beyler 22 yaşındakiler bilmez, tevellüdü yeten cevap verirse sevinicem, yine stardaydı, gece kuşağı, android manitaları nakleden bir gemi mürettebatının başından geçen olaylardı filmin teması, android cıvırlar sürekli meme gösteriyordu, tayfanın birine musallat olmuşlardı da adam ben o işi izlemekten hoşlanıyorum demiş, manitaları arkadaşına musallat etmiş başından savmıştı, bilen bi yeşillendirse..,
0
kargn
(05.09.16)
@Apocalypse la sana kadar kimse seksenlerden bahsetmemiiş ki? :)
0
cikmaz sokaktan cikagelen cocuk
(05.09.16)
@cikmaz sokaktan cikagelen cocuk sinirlerime hakim olamadım.
0
Apocalypse
(05.09.16)
(11)

Cevap verilmeyince nasıl hissediyorsunuz?

siradam
Birisine mesaj attınız, sözlükten, duyurudan, whatsappdan, telefondan vs. Ve sonrasında karşı taraf cevap vermedi, nasıl hissediyorsunuz? Siz de yapıyor musunuz bunu?
Birisine mesaj attınız, sözlükten, duyurudan, whatsappdan, telefondan vs. Ve sonrasında karşı taraf cevap vermedi, nasıl hissediyorsunuz?

Siz de yapıyor musunuz bunu?
0
siradam
(04.09.16)
:/
0
Ufuk
(04.09.16)
ya ben ara sıra cevaplarım diyorum ileri bir zamanda, unutuyorum sonra. geri cevaplayacak yüzüm de olmuyor. ve aşırı sık oluyor bu dgdfgdf ekşide, duyuruda, whatsappta.
0
passion rules the game
(04.09.16)
0
gozu acik sevisen yahudi
(04.09.16)
egosuna selamlarımı iletiyorum.
0
matrix
(04.09.16)
inceden üzülüyorum tabii ama çok takılmıyorum, benim de yaptığım bir şey. güzel kıs yazmadığı ya da cidden önemli bir mesele olmadığı sürece ben çoğu mesaja cevap vermiyorum. üşeniyorum çünkü. yeterince yazıp çiziyorum gün içinde, bi de milletle mesajlaşırsam ohoo. çok vakit alıyor. zaten ikili ilişkilerde bayağı kötüyüm, sadece iki mesajda bile saçmalayabiliyorum. o yüzden konuşmuyorum hiç.
0
der meister
(04.09.16)
Duruma göre değişiyor.
Normal bir soruysa cevapsız bırakmam. Troll mesajıysa cevaplamıyorum.
Mesajıma cevap vermeyen şimdiye kadar bir kullanıcı oldu. Cevaplamak zorunda değil diye düşünüyorum. O konuda konuşmak istemiyordur, vakti olmaz öteler sonra unutur...
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(04.09.16)
ya genelde telefondan cevap vermeyi sevmiyorum. ondan telefonda gördüysem sonradan unutabiliyorum cevap yazmayı falan. ama genelde benle işi olanlar bilir bunu ondan geri hatırlatırlar gerekirse :D bi de bazen öff bunla mı uğraşacam diyip bıraktığım oluyo :(
ben de önemli bişeyse hatırlatırım. goygoysa "cevap versene boolm/kızım" tarzı bişey yazarım. ama goygoy da değil önemli de değil öylesine mesajsa takmıyorum azcık üzülüyorum.
0
ghilleinthemist
(04.09.16)
duyuruda cevap vermediğim (mallar listemde olan 3 kişi hariç) ve cevap almadığım olmadı. iyi yani durum. ama hiç unutmam burda birine cevap verdim sonra özelden yine sordu işi gücü bıraktım makale yazar gibi anlattım uzuuun uzuun yazı yazdım sonra ne bir geri dönüş ne bir teşekkür..ilginç.

ha şu an bu durumu malum kişi tarafından whatsappta yaşıyorum. berbat bir duygu. sanki bana bunu diyor :

s2.quickmeme.com
0
qazaqwsx
(04.09.16)
Ben hiç yapmıyorum aslında bana yapanlar olduğu gibi bende onlara yapabilirim
Şimdi hayat şöyle birşey bazı davranışları iyi ya da kötü yaaprsın bu yaptığın şeyler farklı açılımlara yol açar iyi ya da kötü ama bu yavşaklar böyle cevap vermeyerek yavşaklıklarıyla kalıyorlar
0
niceguy
(04.09.16)
Bana da aynısını yapmayı öğrettikleri için kendilerini tişikkir idiyirim.
0
mandalina kokusu
(04.09.16)
Aaaa şimdi söyledin, aklıma geldi. Genelde herkese cevap veririm ama bazen yokda okuyorum ve yazarken uzun sürdüğü ve uzun sürünce yol tuttuğu için "Gidince cevap veririm" deyip unutuyorum. Dün yine öyle bir şey oldu, şimdi bu mesajı görünce hatırladım. Onun dışında cevap veririm ama bazen geç oluyor. İşte yazamıyorum artık.

Çok önemli bir durumsa "Neden cevap vermedi" derim ama onun dışında ben zaten on dakika sonra mesaj attığımı unuturum. Cevap gelince ya "Aaa cevap vermiş" derim ya da "Aaaa bana mesaj atmış, hayırdır" derim :) Alınmam cevap vermedi diye.

Ben öyle bir şey yaparsam "Yav gadın, unuttun yine" deyin.
0
aychovsky
(05.09.16)
(5)

sevdiğimiz fransızca şarkıları paylaşalım

riff cohen
https://www.youtube.com/watch?v=vfXIkon9yuY
0
riff cohen
(04.09.16)
mungojerry
(04.09.16)
www.youtube.com
hastasıym.
0
Hendrix'e tapan adam
(04.09.16)
çok eğlenceli: www.youtube.com
0
cikmaz sokaktan cikagelen cocuk
(05.09.16)
Mobilden Youtube linkini bulamadım, Dailymotion olsun bu
www.dailymotion.com

youtu.be

youtu.be

youtu.be
0
aychovsky
(05.09.16)
o kadar şey paylaşılmış ama bir tane dahi jacques brel şarkısı yok. jacques brel'in tüm şarkıları :')
0
metalika
(05.09.16)
(19)

Asacak olsanız odanıza ne tarz bir görsel bastırıp asardınız?

matrix
Ben şunu düşünüyorum şahsen. Çok ufuk açıcı ve anlamlı geliyor bana;https://lh3.googleusercontent.com/-fFCSxAal5_Q/Vo2G2AFW03I/AAAAAAAAAIU/cKgXYhch4n4/w4288-h4288/Logarhitmic_radial_photo_of_the_universe_by_pablo_budassi_9MFK.jpgBu arda odamda şu var;Battlestar Galactica: İsa'nın Son Akşam Yemeği Şe
Ben şunu düşünüyorum şahsen. Çok ufuk açıcı ve anlamlı geliyor bana;

lh3.googleusercontent.com

Bu arda odamda şu var;

Battlestar Galactica: İsa'nın Son Akşam Yemeği Şeysi
amptoons.com


dipnot: çözünürlük olarak ne kadar yüksek olursa, bastırılan görsel o kadar daha büyük boyutlarda ve de daha kaliteli oluyor. Fikir vermesi adına ekledim bunu.
0
matrix
(01.09.16)
birinci linkteki her şeyin fotoğrafı çok derin düşündükçe
0
freebird5406_2
(01.09.16)
shotgunwoman
(01.09.16)
birinci resmi bir yerde görmüştüm sanki. baris ozcan bahsetmiş olabilir mi?
0
melancholia
(01.09.16)
www.jpl.nasa.gov
Buradan seçer seçer asardım. Kepler-16b afişinin küçük bir baskısı var şu an bi kenarda.

edit: yanılmıyorsam hepsi baskıya uygun yüksek çözünürlükte kaydedilebiliyor.
0
kobuzchu kiz
(01.09.16)
mungojerry
(01.09.16)
i.hizliresim.com
Edit: Hangisini seçersiniz diye anladım...
0
Golden Ratio
(01.09.16)
amme hizmeti olsun
orig03.deviantart.net
0
baba jo
(01.09.16)
ikisi de birbiriyle çok alakasız, ben ikisini de bastırmazdım. Battlestar Galactica seviyorsan tonla güzel afiş var, onlar daha estetik görünür.

Ayrıca baskıyı dakota üstüne almanı öneririm, çok güzel duruyor.
0
kimlanbu
(01.09.16)
bir numara iyidir.
0
ubi dubium ibi libertas
(01.09.16)
salihdt
(01.09.16)
İkisini de asmazdım. İlk fotoğraf genel olarak insan gözünü andırıyor. Sanki biri beni izliyormuş gibi üzerimde gizli bir baskı oluşturabilir. 2. fotodaki diziyi hiç izlemedim. Sanatsal tabloların bu şekilde yorumlanmasını çok cahilce ve ucuz buluyorum.

i1.trekearth.com

şöyle bir foto beni motive eder.

www.youwall.com

ya da böyle.
0
dissendium
(01.09.16)
Birinci foto gibi kapkaranlik seyleri asamam ben.

Icim daralir.

Ben genelde cok sevdigim sergilerin afislerini asiyorum.
Gerci bayadir degistirmedim, degisme zamani geldi :)
0
kuehles blondes
(02.09.16)
Bende Hayao Miyazaki'nin bütün filmlerinden görseller bulunan bu posteri var.
hizliresim.com
0
ofelia
(02.09.16)
bende bu asılı.

upload.wikimedia.org
0
zagem
(02.09.16)
kargn
(02.09.16)
rita hayworth ve nazım hikmet. ikisini de bastırıp astım. ikisinin de anlamını düşünsene?
0
karlmarx
(02.09.16)
Ben de su nasa sitesindekilerden birkacini asardim. Bir sey sormak istiyorum. Bunlari nerede bastiriyorsunuz? Hangi boyutta oluyor ve kac paraya basiliyor?
0
sckxyss
(02.09.16)
şunun büyüğü olsa belki bastırıp asardım, hem sevdiğim bir film hem de bu afişini beğeniyorum: snitt.hu
ya da kendi çektiğim ve güzel olduğunu sandığım fotoğraflardan falan bir şey de asabilirdim.
0
misterturist
(02.09.16)
Şu yok ama şundan istiyorum
s-media-cache-ak0.pinimg.com
0
aychovsky
(02.09.16)
(8)

kizlar yuzunuze neler uyguluyorsunuz?

dedim ben sana
Asiri hassas bi cildim var. 10 dk tempolu yurusem suratim kipkirmizi oluyor. Nemlendirici kullansam asiri terletiyor silmek durumunda kaliyorum boylece kreme verdigim para cop oluyor. Diyelim ki haftasonu disari cikmayacaksiniz yine de temizleme jeliyle yuzunuzu yikiyor musunuz? Tonik, peeling vs.Gu
Asiri hassas bi cildim var. 10 dk tempolu yurusem suratim kipkirmizi oluyor. Nemlendirici kullansam asiri terletiyor silmek durumunda kaliyorum boylece kreme verdigim para cop oluyor.

Diyelim ki haftasonu disari cikmayacaksiniz yine de temizleme jeliyle yuzunuzu yikiyor musunuz? Tonik, peeling vs.

Gunluk rutininiz var mi yuzunuzle ilgili? Sabah ogle aksam?

Surekli sivilcelenen ve bu yuzden lekelenen bi yuzum oldu ne yapayim da bunun onune geceyim?

Bakiyorum herkesin yuzu bebek gibi çilsiz ,lekesiz, sivilcesiz nasi basarabiliyorlar bunu? benimki neden bu kadar problemli :/
0
dedim ben sana
(31.08.16)
yüzüme asla kimyasal sürmüyorum. ne temizleme jeli ne peeling ne sabun ne de herhangi bir makyaj. sadece su.
günde 4-5 lt su içiyorum yetiyor bana. leke sivilce fln hiçbişi yok.
0
sta
(31.08.16)
o pürüzsüz yüzler genetik bence. arkadaşım hayatında bir kere bile tonik almamıştır bebek poposu gibi cildi. ne benim gibi güneş kremleri alır ne de başka bir şey. beslenmesi de çöp gibi. ama eltim mesela dünyanın parasını verir o bakımlara her ay. aşırı sivilce ve akne problemi var ne yapsa kurtulamadı.

bence yaptığımız ekstradan bakımların en prosu max. yüzde 30 işe yarıyor. yüzde 70 genetik.
0
yue
(31.08.16)
Acilin! Ben kimyasal kullaniyorum. Allahim ne buyuk seymis kimyasal kullanmamak.

Neyse. Benim zaten asiri sivilceli bir cildim yok ama tek tuk, regl zamanlarinda falan cikiyordu. Onun disinda ergenlikten kalma lekeler vardi. Ama yine de bebek poposu degil. Renk esitsizlikleri falan var, kizariklik vs. Ben la roche posay'in effaclar duo serisinden peeling ve krem kullaniyorum. Cok etkisi oldu gercekten. Bundan once de eczanelerde satilan acnecinamide markasinin peeling ve kremini kullanmistim. Ondan da cok memnundum. Acnecinamide markasi bir tik daha ucuz. Ikisi de sivilcelerimi de lekelerimi de cok azaltti. Iki gunde bir yapiyorum ben.

Bunun disinda da cildimin yaglandigini hissettigim zaman sabunluyorum (Genelde bu sabah uyandigimda oluyor). Bol su icmek cildi guzellestirir diyor herkes. Onu da yapabilirsin.
0
yuzır
(31.08.16)
Cilt bakimindan once beslenme ve uyku duzenin onemli. Genetik faktorler de var tabi ama asitli ve sekerli gidalardan uzak durup bol su icmek onemli. Ayni sekilde uyku saatlerin, stres vb seyler de etkiler.

Cilt bakimi icin sabah aksam eczaneden aldigim yuz yikama jeli, tonik ve nemlendirici kullaniyorum. Tavsiyem dermatolog tavsiyesiyle cildine uygun dermokozmetik urunler kullanman.
0
turuncu sufle
(31.08.16)
yüzüme sürmediğim bir eşek .ku kaldı ama yine de aklına estiği gibi takılır. bir bakarsın bebek poposu gibi olur, birde bakmışsın harita gibi.

egzersiz, erken uyumak, abur cubursuz beslenmek, ibadet çok iyi gelir. geç saatlere kadar oturmak, kızartma yemek, sinir stres mahveder.

yine de imrendiğim doğal bir şey olursa onu alır denerim. kayısı çekirdeği yağını mimik kırışıklıklarıma kullanıyorum iyi geliyor gibi. doğal iyi bir temizleyici almak da bu aralar aklımda.
0
for day to break
(31.08.16)
Disaridan etki bir yere kadar. Problemli bir cildim varken bir suru sey kullandim hicbiri kalici olmadi. Sonra tedavi oldum bebek poposu dedigimiz cilde ulasinca biraktim her seyi. Tam 3 yildir yuzume nemlendirici bile surmuyorum. Yuz yikama jelleriyle yikiyorum o kadar. Bir sure gunes kremi kullandim her gun. Onu da biraktim. Ten makyaji kesinlikle yapmiyorum. Hicbir problem yok yuzumde. Yani ya genetik olacak, ya da ilacla cildini tedavi edeceksin. Disardan ne kullanirsan kullan istedigin sonucu alamiyorsun.
0
aquarium
(31.08.16)
Ben bayağı uğraşıyormuşum. Ayda bir cilt bakımı yaptırıyordum. Düzenli yaptırmadan sonra artık iki ayda bire yakın ihtiyaç duymaya başladım. Her gün güneş kremi sürerim. Her gece yatmadan önce yıka - tonik - serum - nemlendirici - göz kremi - boyun kremi yapıyorum; unutmazsam günde iki kere, sabah-akşam. Toniği bazen atlayabiliyorum, kurutabiliyor. Haftada iki kere Beta Enzym denen bir nane ile yıkarım (peeling'den biraz farklı) iki-iki buçuk haftada bir peeling+maske yaparım. Ürünlerimi iki cilt doktoruna sorarak alıyorum.

Cildim aşırı sorunlu değildi ama siyah noktam vardı burnumda; cildim sertti ve pürüzsüz değildi. Hala müsmükemmel değil ama dokunduğumda bebek gibi yumuşacık, eskisine göre temiz ve ışıl ışıl. Bazen kendi yanağımı sıkıyorum, o yumuşaklık çok hoşuma gidiyor. Düzenli bir şekilde uğraşıyorum ama çok da zaman almıyor, günlük 10 dakika. Bir yıl öncesine göre bile çok fark etti. Önce-sonra fotoğrafları arasında fark var. Bir günde değişmediği için anında fark edilmiyor ama genelde "Sen bu ara iyi uyuyorsun herhalde, yüzün kendine gelmiş" diyorlar. Bu arada uykusuzluk aşırı fark ediyor. İyi uyuyabildiğim gün parlıyor cilt, uyuyamıyorsam ışıldamıyor. O hep öyleydi bende. Tabii beslenmeyi de sağlıklaştırdım son iki üç yıldır ve spor yaptım. Onun da katkısını yadsıyamam. Eskiden fondöten sürme ihtiyacı hissederdim, artık canım isterse sürüyorum.
0
aychovsky
(31.08.16)
10 dk. tempolu yürüsem suratım kıpkırmızı oluyor demişsiniz. Aynı problem annemde de vardı. Cilt doktoruna gitti ve acne rosa denilen bir cilt problemi olduğunu öğrendik. Doktorun verdiği bazı kremlerle şu an geçti. Belki bir cilt uzmanına görünseniz iyi olur.

Benim cildimde bir problem yok. Günlük kullandığım ürünler: vichy'nin temizleme jeli ve nemlendiricisi. Dışarı çıkmadan önce de vichy'nin güneş kremini sürüyorum.
0
amanda hugnkiss
(31.08.16)
(5)

yakın akrabanızın swinger olması?

islergucler2
selam dostlar.çok garip değil mi? hem abi, yenge dediğiniz hem sık sık gidip görüştüğünüz kişiler pat bir bakıyorsunuz malum sitelerde boy boy fotoğraflarla partner arıyorlar.vay amk. alem göt olmuş.
selam dostlar.

çok garip değil mi? hem abi, yenge dediğiniz hem sık sık gidip görüştüğünüz kişiler pat bir bakıyorsunuz malum sitelerde boy boy fotoğraflarla partner arıyorlar.

vay amk. alem göt olmuş.
0
islergucler2
(31.08.16)
yakin akraba degil de tanidigimiz bir abi var. adam sapigin teki, sürekli baska kadinlarla konusur evli ve cocuklu olmasına ragmen. cocuk dediğimde 20-21 yasinda genc. neyse, bu adan ortalikta boyle capkin diye taniniyor da işin aslı öyle değilmiş. bunun kuzeni var, o abiyle de tanisigiz. ona dediler neden akrabanla (bastaki adam yani) gorusmuyorsun. o da dedi ki karisini dudukleten adamla ne işim olur. buna benzer soylentiler vardi ama yakinindan duyunca sasirdim. direkt swingerlik var mi bilmiyorum ama acik iliski yasiyorlar iste.
0
iglesias
(31.08.16)
ya ne olacağdı? swinger olayına giren insanlar evli barklı çoluk çocuk sahibi insanlar (genelde). katılımcıların röportajları internette dolanıyor.

"hani majinal bizdik" olayı o kadar doğru ki...
0
babilbaligi
(31.08.16)
İlk görüldüğü anda garip tabii ki. Kafanda o kişiyi seksle bağdaşmadığı için ilk anda değişik bir durum. Anneyle babanın seks yaptığını fark etmek gibi. Yine de istek dışı biriyle swing etmedikçe ya da başları belaya girmedikçe üstünde durmam. Kendileri kocaman insanlar, neden zevk aldıklarını onlar biliyorlar. Destekliyorum onları.
0
aychovsky
(31.08.16)
adanaliyim ve degil abi, "haci amca" dedigim adamin bile yaptigini ogrenince saldim ipleri ben de.
0
hjarteblod
(31.08.16)
yanlız bir şey soylıcem kımı ınsanlar baskalarının resmını kullanıyor boyle seylere de sahıt oldum yanı belkı de ruhları duymuyor zavallıların
0
kurcalamabozarsin
(02.09.16)
(12)

Uçak kazasıyla yada bindiğiniz geminin batmasıyla ölmeyi seçer miydiniz?

neil manke
sıradan bir ölüm yerine (araba kazası, kalp krizi falan filan) bu ikisinden birini seçer miydiniz? hangisini ve sebebini de açıklarsanız mutlu olurum.ölümün hızla yaklaşması ve kaçınılmaz olması fikri biraz korkutucu olsa da elimde olsa ikisinden birini seçerdim. sebebi o an birazdan öleceğimi kesin
sıradan bir ölüm yerine (araba kazası, kalp krizi falan filan) bu ikisinden birini seçer miydiniz? hangisini ve sebebini de açıklarsanız mutlu olurum.

ölümün hızla yaklaşması ve kaçınılmaz olması fikri biraz korkutucu olsa da elimde olsa ikisinden birini seçerdim. sebebi o an birazdan öleceğimi kesin olarak biliyor olmak ve bu psikolojide birkaç dakika zaman geçirmek istiyor oluşum.

duruma göre yanındaki insanlarla da duygusal veya o an nasıl gelişiyorsa konuşmalara girmek isterdim -yavaşça batan bir gemide bu daha mümkün görünüyor tabi-
0
neil manke
(30.08.16)
İkisinden birini seçmem gerekiyorsa uçak kazasını seçerim. Bilinç süresi daha kısa olur, ayrıca boğulmaktan daha iyi yere çarparak ölmek.
0
buff
(30.08.16)
denizaltinda olmek isterdim (bkz: dumlupinar denizaltisi)
0
seljax
(30.08.16)
uçak kazası iyi gibi de uçak düşmeye başladıktan sonra düşene kadar hissiyat bi değişik olur sanırım. gerçi yine boğulmaktan iyidir galiba.
0
cekilmis gayfe
(30.08.16)
Seçmezdim. Belki gerçek ölümüm yanmak ya da boğulmak kadar kötü olmaz.
0
dissendium
(30.08.16)
kesinlikle uçak kazası.

çünkü gemiler batınca belgesel yapılmıyor :) uçak kazalarında 2-3 gün gündemde kalıyor, ölenlerin hayat öyküleri anlatılıyor. yani adınız dünyada kalıyor. aileye ödenen tazminatlarda fena değil.
0
ada meltemi
(30.08.16)
uçak ama denize düşmicek
0
basond
(30.08.16)
Sıradan ölüm istiyorum, yaşlılıkta hastalıktan sürünecek şekilde. Adrenalinli şeyler olmasın, ne olacağını düşündüğüm ve korktuğum bir an olmasın. Kabulleneceğim kadar zaman olsun. Mümkünse aniden. Bir havaalanında bir uçak teknisyeni çalışırken pilot uçak motorunı çalıştırmıştı, adam daha "Ne oluyor" diyemedi bile. Bir saniye içinde adam çorbaya dönmüştü zaten. "Ne oluyor" diyebilmeyi geçtim, adam onu bile fark edemeden parça pinçik oldu. Kaza olacaksa öyle olsun. Ne olduğunu fark edeceğim ve ağlayacağım bir kaza olacaksa sürünmeye alışa alışa öleyim.
0
aychovsky
(30.08.16)
ahah herkesin bogularak olmekten korkmasi cok acayip, benim de en korktugum olum cesidi, basond'a katiliyorum, ucak kazasi ama denize dusmeyecek, o olursa felaket bir kombo olur
0
bollocks44
(30.08.16)
Dünyada çeşit çeşit uçak kazaları var.

Mesela 2005'de bir uçak kazasında uçağın klimalarını otomatiğe almayı unutmuşlar ve pilotlar dahil herkes farkında olmadan donarak ölmüş. Uçak da düşmüş tabi... Böyle olacaksa seve seve uçak kazasını seçerdim.

Bir de uçağın bagaj kapağının uçağın zeminiyle birlikte kopması ve en arkada oturan 2 sıra insanın koltuklarıyla binlerce fitten yere düşmesi, araştırmalar sonucunda o insanların yere çakılıp parçalanana kadar canlı olduklarının öğrenildiği kaza var. Bunun yerine boğulmayı tercih ederim.
0
ceann deas
(30.08.16)
aychovsky+1
0
Polaroid
(30.08.16)
IStemezdim. Ani olum istemiyorum. Hazirliksiz yakalanmaktan korkarim.
0
stavro
(30.08.16)
uçak kazası olsun. tercihen yabancı bir havayolu ile. en azından aileme güzel bir sigorta parası kalır.
0
orpheus
(31.08.16)
(7)

ayak tabanındaki sertleşmiş deri için ne yapıyorsunuz?

bobinhoo
topuk taşı denedim ama pek bi faydasını göremedim, var mı başka öneri?
topuk taşı denedim ama pek bi faydasını göremedim, var mı başka öneri?
0
bobinhoo
(30.08.16)
Topuktasi sonrasinda vazelin surup corap giyiyorum. Yumusacik oluyorlar.
0
kuzey li
(30.08.16)
ayak törpüleri var kozmetik ürünleri olan her yerde.

tek başına vazelin sürülmesi önerilmiyor, bana da hiç yaramıyor mesela. hiç nemlendirmiyor, hatta deriyi kalınlaştırıyor.

ben; vazelin, bepantol ve nivea (veya herhangi) el kremini karıştırıp kullanıyorum.
çorap yerine buzdolabı poşeti geçiriyorum.
0
holy diver
(30.08.16)
lapidak'ın ayak kremini aldım geçen gün çok beğendim nemlenmesi için tavsiye ederim. bir de ayak rendesi ya da törpüsü diyorlar ondan alın. banyoda yumuşayınca filan yaparsınız. bir de eğer çok kalınsa tırnak makası ile dalabilirsiniz bence ilk başta.
0
who cares wins
(30.08.16)
www.gratis.com.tr anama bundan aldık.
0
nice tnetennba
(30.08.16)
Vazelin+çorap olayını ben de duydum.
0
petekpare
(30.08.16)
İlk önce ayak banyosu. Ayak banyosu leğenleri var, simit gibi şişiriliyor. Ona özel tuzlu karışımlar var, suya karıştırıp ayağı 15 dakika içinde bekletiyorum.
goo.gl
Sonrasında Scholl'un ayak törpüsü ile ponzalıyorum.
goo.gl
Sonrasında yatarken kremleyip özel pamuk çorap giyiyorum.
goo.gl

nice tnetennba'nın dediği şey de çok işe yarıyor da, süreç biraz çirkin. İşe yaracağı 10 gün boyunca ayak yaratık gibi oluyor. Kışın ve sevgiliyle görüşülmeyecekse iyi ama yazın ve ayağın çıkması gereken anlarda hoş görüntü olmuyor. Bir 10 gün ayak şöyle oluyor
goo.gl
0
aychovsky
(30.08.16)
Pedegg de iyi gelebilir diyolla.
0
mirandaiam
(30.08.16)
(4)

sözlük formatı /// haklı değil miyim?

bass solo take one
*format mı kaldıcıları şuradan alalım --------> sorum diğerlerine;kısaca anlatayım yandaki entry üzerine mesaj attım bilmem saldırgan gibi mi duruyor oradan ama kendi entrysinin de formata uygun olmadığını anlatmaya çalıştım. kabul etmedi yazar arkadaş. çok da uzatmadan kezbanvari bir kapanış yaptım
*format mı kaldıcıları şuradan alalım -------->

sorum diğerlerine;
kısaca anlatayım yandaki entry üzerine mesaj attım bilmem saldırgan gibi mi duruyor oradan ama kendi entrysinin de formata uygun olmadığını anlatmaya çalıştım. kabul etmedi yazar arkadaş. çok da uzatmadan kezbanvari bir kapanış yaptım. sizce kim haklı?

*yazarı ve küfrü gizledim ama ararsanız bulursunuz yine de öyle şeylere gerek yok ama değil mi?
0
bass solo take one
(29.08.16)
ne formatı, bunnnar moderasyonu gendilerine bağladılarrr!!1!1!!11

el cevab: sen haklısın, gayet saldırgan cevaplar vermiş sana, yaran mı var gocunuyorsun, ben yanlış yaptığımı düşünmüyorum KARDEŞİM vs.. gereksiz insanlar bunlar, bas engeli gitsin.
0
feel the blanks
(29.08.16)
gerek yok böyle şeylere ama en azından nikaltına pislememiş veya ananı skrm :) şeklinde ne idüğü belirsiz mesaj atmamış böyle malaklar da mevcut. engelleyip geçer misin yandaki notlar denen şeye ana avrat düz mü gidersin sana kalmış.

edit: bu arada ben engellediğmi tiplerin yazılarını görüyorum galiba bi de bazı yazarların nickaltında haksız yazılar görüyorum bunlara niye müdahale edilmiyor bilmiyorum.
0
qazedcsrfvtyhngujmkol
(29.08.16)
Bence sen tamamen haklısın. Hem formatın ırzına geçip hem 'Format da neymiş' demek 'Bu ne perhiz, bu ne turşu' olmuş.
0
aychovsky
(29.08.16)
Cevap vereyim silinirse de sağlık olsun. normalde hiç karışmam da bu tür entryler de giderek artmaya başladı. Bir yerden sonra battı bana da.

Yaşasın formatnazizim
0
🌸bass solo take one
(29.08.16)
(3)

Kedide depresyon

lilidance
Basına gelen var mı ? Neler yapabilirim ? Kedim hayata küsmüş gibi , evde kimseyle ilgilenmiyor . İştahı yerinde ama onun dışında bütün gün uyuyor , birkaç gündür bu şekilde .
Basına gelen var mı ? Neler yapabilirim ? Kedim hayata küsmüş gibi , evde kimseyle ilgilenmiyor . İştahı yerinde ama onun dışında bütün gün uyuyor , birkaç gündür bu şekilde .
0
lilidance
(29.08.16)
Baska sorunu olabilir, veterinere götürmeyi öneriyorum. Kulaklarindan atesini kontrol edin, istahinin olmasi iyi, atesi varsa acele edin.

Benzer bir durumda kan paraziti cikmis ve ucuz kurtulmustu tanidigim bir kedi. Tamamen huyda degisiklik olabilir ama cok daha kötü seylerin habercisi olabilir.
0
Silesius
(29.08.16)
Yarın veterinere götüreceğim , teşekkür ederim
0
🌸lilidance
(29.08.16)
Silesius + 1, İlk olarak gerçekten depresyonda mı, fiziki bir rahatsızlığı mı var diye kontrol edin.

Bizim kedimiz ilk defa kavga kaybettiğinde depresyona girdi. Biz kavgadan hemen sonra veterinere götürdük ve fiziki bir sıkıntısı olmadığını öğrendik. Peşinden bütün gün karanlık yerlerden çıkmayınca tekrar veterinere götürdük ve ''Kızımız depresyona girmiş, kavgayı kaybetmeyi gururuna yedirememiş. Alışacak yenilmeye' dedi bize. Eğer depresyondaysa belki durumsal bir şey olabilir. Durumsal bir şeyse zamanla geçebilir ama ne yapılacağını yine en iyi veteriner bilir.
0
aychovsky
(29.08.16)
(4)

Katalogda Katalogta ?

ibretlik adam
Arkadaşlar merhaba, Kendi dilime yabancılaştığım için bir an buraya yazıyorum. Soru başlıkta belli Katalogta mıdır ? yoksa Katalogda mıdır ? hemen heryer ikisini de doğru kabul ediyor ancak sanıyorum bunlardan yalnızca biri doğrudur.
Arkadaşlar merhaba,
Kendi dilime yabancılaştığım için bir an buraya yazıyorum.

Soru başlıkta belli

Katalogta mıdır ?
yoksa
Katalogda mıdır ?

hemen heryer ikisini de doğru kabul ediyor ancak sanıyorum bunlardan yalnızca biri doğrudur.
0
ibretlik adam
(28.08.16)
katalogda olur. g sert sessiz değil. o zaman adda değil adta olması lazım. ya da ligde değil ligte olması lazım. olmaz öyle.
0
bohr atom modeli
(29.08.16)
d'li olan doğru. i ve been mistreated açıklamış zaten.
0
aychovsky
(29.08.16)
Katalogda
0
mutlusismankedi2015
(29.08.16)
google'da iki kelimeyi de tırnak işareti arasında aratırsan çıkan sonuç fazlalığından da doğruya ulaşabilirsin.
0
silver apple
(29.08.16)
(13)

siz napardınız bu durumda?

aweamadeus
iki üç kere filan gördüğüm, arkadaşım diyemeyeceğim ama tanıdığım bir kız var. ortak arkadaşlar vs var. güvenilir biri. iki hafta önce bana ulaşıp eşcinsel olduğunu ailesi öğrendiği için evden kaçmak durumunda kaldığını, ailesinin ölümle tehdit ettiğini ve şehirdışında bi arkadaşının yanında kaldığı
iki üç kere filan gördüğüm, arkadaşım diyemeyeceğim ama tanıdığım bir kız var. ortak arkadaşlar vs var. güvenilir biri. iki hafta önce bana ulaşıp eşcinsel olduğunu ailesi öğrendiği için evden kaçmak durumunda kaldığını, ailesinin ölümle tehdit ettiğini ve şehirdışında bi arkadaşının yanında kaldığını ve maddi açıdan zor durumda olduğunu söyledi. 4-5 kişi para toplayıp 300 lira yolladık yaklaşık. bugün yine mesaj atmış ve yine para istiyor. cidden zor durumda olabilir ama ikinci kere bunu yapmak biraz şey değil mi sizce de? hani neden iş bulmuyor mesela? siz ne derdiniz ben mesajını hala açmadım ama böyle de ayıp oluyor
0
aweamadeus
(28.08.16)
Para filan gondermezdim ben olsam. Hayır kurumu filan misiniz siz, ne alaka?
0
elorelia
(29.08.16)
2-3 defa gördüğüm kişiye para falan yollamam. Hatta borç para vereceğim kişi sayısı iki elin parmaklarını geçmez.
0
la rana
(29.08.16)
kredi almıyor mu öğrenciyse? illaki birikmişi vardır. ben inanmadım. ikinci kez vermen saçma olur. verme bence.
0
ruhen hastayim ben
(29.08.16)
Gondermezdim ben de. Ilkinde yapmissiniz insanliginizi.
0
isott
(29.08.16)
Evet ikinci kez bunu yapmak biraz şey. Vermezdim para falan.
0
aquarium
(29.08.16)
iki üç kere gördüğüm insana bu iyiliği kesinlikle yapmam. bi de ikinci kez istemiş. tam yüzsüzlük.
0
sttc
(29.08.16)
hikaye bile kolpa geldi bana. gitsin çalışsın. bir daha yollamazdım.
0
cekilmis gayfe
(29.08.16)
Kiz uyusturucu bagimlisi olabilir mi temiz bir kiz miydi? Evden kacip, atilip samimi olmadigi insanlardan para tirtiklamaya calismak akilli insan isi degil. Ya cidden cok muhtactır ki oyle gozukmuyor, ya da surekli harciyordur bir seylere. Arkadasinin yaninda kaliyor orada yiyip iciyor. Parayi ne yapıyor peki? Bir de 300 tlnin uzerinden ne kadar sure gecti?
0
alwayschargeneverbend
(29.08.16)
Ben önce dediklerinin doğruluğunu kontrol etmeye çalışırdım bir şekilde. Dediklerini bir şekilde doğrulamadan para göndermezdim. Ortak arkadaşlara falan sordururdum ya da buluşup yemek ısmarlayıp işin aslını öğrenmeye çalışırdım. Kafamdaki 'Neden iş bulmuyorsun' sorusunu orada da sorardım. Ne kadar zamanda harcamış parayı, ne yapmış? İki günde mi, iki haftada mı bitirmiş? Ya da ailesine ulaşmaya çalışırdım mesela. Madem ailesi gerçeği bildiği için kaçıyor; ailesinden saklayacak bir şey yok demektir. Bu şekilde dediğini doğrulama yolları arardım. Doğrulamadan gönderme taraftarı değilim ama ciddi bir konu olduğu için gerçekten uğraşır ve mesai harcardım buna. Kendi önemli olmayan işlerimi bırakır, doğruyu öğrenmeye uğraşırdım. 'Benim de birkaç güne param olacak, o zaman göndersem?' deyip araştırırdım. Kanıt bulamazsam vermek istemediğimi söylerdim.

Eğer doğruysa, kaç kere tanıdığım çok önemli değil, yardım etmeye çalışırdım. Dedikleri doğru çıkarsa, bu kadar zor durumda olmadan benden para istemezdi. Evimi bile açardım uygun durumdaysa ama evdekilerin onayı olması gerek; olmadı, uygun bir ev arkadaşı bulmaya çalışırdım. Çok büyük para vermezdim, veremem zaten ama az bir para ile 'Yapabildiğim bu' falan derdim. Arkadaşlara 'Böyle böyle biri iş arıyor, ne yapabiliriz' derdim. Kısa vadede yorucu ama dediği yanlışsa zaten bu uzun sürece gelemeyecektir.

Biraz angarya ama ipin bir ucunda ciddi bir konu var. Bana konuyu açtığı andan itibaren artık sorumluluğum sayıyorum bu tür şeyleri. Çünkü ipin bu ucundaki risk ağır ve artık bildiğim bir şeyi yeniden bilemez hale gelmem imkansız. Günüme konsantre olamam. Belki beceremem, o kadar becerikli değilim, hayat kurtarıcı olamayabilirim; yapabilsem kendi hayatımı daha kurtarırım ama elimden geleni yapmaya çalışırım.
0
aychovsky
(29.08.16)
sıra sana gelene kadar kaç kişi vardır onun etrafında kim bilir. bunu meslek edinen uyanık tiplerdenmiş gibi geldi. ne koparırsam diye bakıyordur.
0
zgrydn
(29.08.16)
under my dick november general tadında takılırdım sallamazdım.
0
bass solo take one
(29.08.16)
hocam sizi tanistiran kisiye anlatın durumu
aramasını istemiyorum deyin.
0
kingcyrax
(29.08.16)
Sizi s.kiyor.net
0
yirmisantim
(29.08.16)
(1)

ispanyolca'da este, esto, esta farkı?

youshookmeallnightlong
merhaba sevgili duyuru ahalisi! şimdi bu ispanyolca'da o ile bitenler genelde maskülen, a ile bitenler feminen oluyor yamulmuyorsam. burası tamam. şimdi esta esto derken araya bi de este'ler girdi kafam karıştı ve düzgün bi açıklama da bulamadım. ikinci sorum da mesela tekil bir kişiye soru sorarken
merhaba sevgili duyuru ahalisi! şimdi bu ispanyolca'da o ile bitenler genelde maskülen, a ile bitenler feminen oluyor yamulmuyorsam. burası tamam. şimdi esta esto derken araya bi de este'ler girdi kafam karıştı ve düzgün bi açıklama da bulamadım.

ikinci sorum da mesela tekil bir kişiye soru sorarken 'que esta haciendo' da olabiliyor 'que estas haciendo' da olabiliyor bunun farkını da anlayamadım.
0
youshookmeallnightlong
(28.08.16)
i ve been mistreated'in örneklerinden devam edip azıcık düzelteyim.

1. Este sıfat ve eril. 'Este coche es caro' 'Bu araba pahalı' anlamına geliyor. 'bu araba'yı toptan 'o' diye zamirleştirmek istersek esto oluyor, 'Esto es caro' diyoruz. Esto zamir ama eril.

Esta ise hem sıfat hem zamir ama dişil nesneler için. 'Esta casa es cara'yı 'Esta es cara' olark zamirleştirebiliriz.

'Bu' yerine 'şu' kullanmak istersek de t harfini atıyoruz; ese, eso, esa oluyor. Aslında bu-şu'dan öte, İngilizce'deki this-that gibi düşünülmesi daha mantıklı.

2. Bu fark iki şeye göre belirlenir.

* İspanya'daysak saygı duyduğumuz kişiler (patron, komşu, müşteri, vb.) için usted zamirini kullanırız, arkadaşlarımız ve samimi olduklarımız için tú'yu. kullanırız.

¿Qué está haciendo?'nun uzatılmışı 'ya '¿Qué está usted haciendo?'dur, ya da '¿Qué está él/ella haciendo?'dur. İlki 'Ne yapıyorsunuz?' (ikinci çoğul kişi değil, saygı duyulan kişiye siz demek bu), ikincisi 'Ne yapıyor?' anlamına gelir. Ne anlama geldiği kullanımdan çıkarılır.

¿Qué estás haciendo?'nun uzatılmışı '¿Qué estás tú haciendo?'dur ve 'Ne yapıyorsun?' anlamına gelir.

* Latin Amerika taraflarındaysak çok yakın arkadaş dışında herkese usted kullanırız, hatta yöresine göre herkese usted kullanırız; tú kullanmayız ve sadece '¿Qué está haciendo?' deriz.

Aynı şey ikinci çoğul kişi için de geçerlidir. İspanya'daysak ve siz dediğimiz kişiler yakın çevredense '¿Qué estáis (vosotros) haciendo?' deriz, Latin Amerikada isek veya İspanya'da patronlarımızla konuşuyorsak '¿Qué están (ustedes) haciendo?' deriz. Aradaki farkı iki arkadaşına söylediğin 'Ne yapıyorsunuz' ile millete seslenirken söylediğin 'Sizler ne yapıyorsunuz' arasındaki fark gibi düşünebilirsiniz.

esta ile está karıştırılmamalıdır. esta bu demekken, está estar fiilinin usted veya él/ella'ya göre çekilmiş halidir.
0
aychovsky
(29.08.16)
(16)

Sizde de oluyor mu bu?

fraise
Ben bir yere gitmeden önce çok strese giriyorum, gitmek istemiyorum vs. Gittikten sonraysa direkt alisiyorum, bu sefer de dönmek istemiyorum. Özellikle kalmalı bir yere gideceksem oluyor bu.En basitı ailemin yanına gideceğim zaman hic gidesim gelmiyor. Yol, valiz filan gözümde büyüyor; sıkılacakmisi
Ben bir yere gitmeden önce çok strese giriyorum, gitmek istemiyorum vs. Gittikten sonraysa direkt alisiyorum, bu sefer de dönmek istemiyorum. Özellikle kalmalı bir yere gideceksem oluyor bu.

En basitı ailemin yanına gideceğim zaman hic gidesim gelmiyor. Yol, valiz filan gözümde büyüyor; sıkılacakmisim gibi geliyor. Geldikten sonra da kendi evime dönerken aynı hisleri yaşıyorum. Ikisi de benim evim gerçi. Birinde senelerce yaşadım, odam var. Diğerinde hali hazırda kendi düzenim var. Bunun gibi işte.

Aynı durumda olan var mı? Çözümü var mı? Yoksa bir manyak ben miyim? Bıktım valla her seyahat öncesinde stresli olmaktan.
0
fraise
(27.08.16)
ben günübirlik bir yere giderken dahi yaşıyorum onu. hatta gideceğim güne kadar çok heyecanlı oluyorum, sürekli plan program yapıyorum, son 1-2 günde ise strese giriyorum, ne gerek var diyorum, gitmekten vazgeçecek noktaya geliyorum, eğer bilet almamışsam vazgeçebiliyorum. bir tek kendi evime dönerken yaşamıyorum, ailemin evinden dönsem bile.
0
hypathia
(27.08.16)
+1. Aynı durumları 3 yıldır başka bir ilde eğitim yüzünden yaşıyorum. Tatilden dönerken ve giderken. Özellikle bu yaz tatillerinde. Bende ekstra duygusallık da oluyor. Ben yokken birine bişey olsa vs takıntılar yapıyorum. Gittikten bi hafta sonra herkesi unutuyorum :d nerde değilsem orası daha iyi geliyor gözüme ama giderken de hep aynı olaylar işte.
0
iscanthere
(27.08.16)
ben tam kapıdan çıkarken her seferinde karnıma sancılar girmeye başlıyor.
0
bu ne dunya kardesimmm
(27.08.16)
ahaha aynen, bende de var bu. valizle seyahat durumlarını geçtim, sokağa çıkınca bile oluyor. normalde son derece asosyal, zorunda olmadığı sürece dışarı çıkmayan biriyim. yalnız ezkaza çıktım diyelim, eve dönmek istemiyorum bu sefer. yine uzun mesafe yolculuklarında da öyle. ankara'ya gidecektim mesela, uykularım kaçıyordu resmen istemiyorum diye. ama gidip iki saat geçirdikten sonra da dönesim gelmedi.

aslında bence bu "yer değiştirmeme" isteğinden yani en başta mustarip olduğumuz durumdan kaynaklı. her neredeysek orada kalmak istiyoruz. mecburen yer değiştirdiğimizde zihnimiz "e tamam buraya geldin ama daha fazla gitme işte, burda dur o zaman" diyor. galiba.
0
der meister
(27.08.16)
Oluyor
0
basond
(27.08.16)
Görüyorum ve artırıyorum. Ben alışverişe giderken dahi yaşıyorum bu durumu. O yüzden her "şey" den fazla fazla alır bir daha ne marketin ne de mağazaların kapısına uğramam. Yalnız eti günlük alırım bak o önemli, etin şakası yok. Her gün alırım az az alırım. Tabi bu sorunun cevabı değil galiba.

Bunun manyaklıktan çok biraz üşengeçlik, biraz kronik isteksizlik(ne gerek var ya her sabah uyanıyoruz türünden), biraz da sosyal fobi ile alakalı olabileceğini düşünüyorum. Her an aslında mücadele etmek istemediğiniz bir ortama giriyormuşsunuz da bu tekerrüre katlanmaya artık dermanınız kalmamış gibi. Evet evler tanıdık, ahali tanıdık, şehirler tanıdık ama ya tanımadık bir durum olursa? kaygının kaygısı gibi gereksiz bir his bilemedim. Kötü yemek tarifleri gibi oldu sevgiler...

düzeltme: ben yazarken tek cevap vardı.
0
ekşicigeldii
(27.08.16)
Ailem her tatile gittiğinde 9'da falan kalkar. Ben 11'de uyanırım. 1'de falan yola çıkarım. Hiç strese girmeden bu işi bitiririm. Sonuçta amaç tatilse çok kasmaya gerek yok. Ben sabah erken kalkınca kahvaltı etmiyorum. Midem bulanır iki saat. Hiç gelemem böyle şeylere. Çözümü plan yapmak. Çantanı hazırlayacaksan birkaç gün önceden yavaşça doldurmaya başlaman gerekiyor içini. En son tatile gidiyorum gazıyla çantayı kapıp çıkmak gerekiyor.
0
dissendium
(27.08.16)
Bende de var bu, evet.
0
Adramelekhh
(27.08.16)
ben strese girmiyorum ama zor adapte oluyorum. annemlerin evine ilk gittiğimde yatağımın sertliğine, oturma odasındaki spot lambaların neden sarı değilde beyaz olduğuna, televizyondaki salak dizilere falan takıyorum. bikaç gün sonra alışıyorum, her şey normal geliyor rahatlıyorum. kendi yaşadığım eve dönünce de "bu ev niye pis, yine bulaşıkları elimde mi yıkıycam, yine akşama ne yesem derdi başladı" diye dertleniyorum, annemin evini özlüyorum. bikaç gün sonra o da geçiyor, eve tekrar alışıyorum. hep bir döngü içindeyim. bence normal bir durum.
0
littlejack
(27.08.16)
Dissendium, onunla ilgili bir şey değil aslında. Ben zaten planlı bir insanım. Her şeyim de zamanında hazırdır. Stres kaynağı valiz hazırlamak ya da yetisememek değil. Başka bir duygu o.
0
🌸fraise
(27.08.16)
Oluyor. Uzun yolculuğa çıkacaksam bir hafta önceden sinir stres basıyor. Ailemin yanına gitme halinde de aynı duyguları yaşıyorum.
0
desktopu
(27.08.16)
oluyor, normal gezmeye gidicekken bile o gün hiç planımda yoksa aniden telefon geldiyse kim gidicek şimdi diyorum gidince de iyi ki gelmişim. kafamda önceden kurduysam planladıysam olmuyor ama.
0
hayati cozemeyen adam
(27.08.16)
küçükken çok olurdu bu.bi yere mızmızlanarak gider, ev sahibinin çocuğuyla oynamaya başlayınca da gitmek istemezdim.hiç bir yere çağrılmadığım için şu an böyle bir durum var mı, bilemiyorum...(hüzün dolu son.)
0
mungojerry
(27.08.16)
Offf, çok fena oluyor bu bende. Tatile de gitsem, iş gezisine de gitsem, gitmeden önce hüzünleniyorum. Diğer şehir veya ülkede havaalanına indikten sonra hemen alışıveriyorum. 3-5 gün kaldığım her yer evim gibi oluyor. Belgrad'a hani 2-3 günlük şehir derler ya gezmek için, 5 gün kaldım ve döneceğim gün 'Niye dönüyorum, neden dönmek zorundayım' diye üzüldüm.

Ben buna yazmıştım sanki zamanında. Bizimkine 'place attachment' diye geçiyor. En azından kendimde var diye bir araştırayım dedim ama bu yer bağımlılığının bu kadar çabuk ve güçlü hale gelişini açıklayan bir şey bulamadım. Bir yere gitmek ayrı bir hüzün, oradan dönmek ayrı. 3 günlük yer benim için ev-yuva gibi bir şey oluyor, yeni bir mahalle sanki hayatım boyunca evimmiş gibi hissettirebilir mi? Bunu rahatlığa da bağlayamıyorum; yoksa Kolombiya'da kaldığım sıcak su akmayan, camı kırık ve Temmuz ortasında bütün gece yorganla yattığım hostel için neden hissedeyim? Otel odasını bile yıllardır kendi odam olmuş gibi benimsiyorum. 'Keşke aynı anda iki yerde olabilsem' diyorum sürekli.
0
aychovsky
(28.08.16)
Tam tersi var bende. Bir yere gidecekken can atıyorum, heyecanlanıyorum. Ama gittikten sonra da hemen sıkılıp geri dönmek istiyorum.
0
Arthur Dayne
(28.08.16)
sırf bu yüzden acil durumlar hariç (kediyi veterinere götürmek oldu bu hafta) hiç dışarı çıkmadım. gözümde büyüdü. bu sebepten 3 ay evde oturduğumu bilirim.
0
nice tnetennba
(28.08.16)
(3)

Hobi olarak okçuluk

niedy
Hobi olarak okçuluk ile ilgilenmek istiyorum. Olimpiyatlarda falan izlerken çok hoşuma gidiyor ama bunu hobi olarak yapabileceğimiz yerler var mı bilmiyorum. İstanbul anadolu yakasındayım.
Hobi olarak okçuluk ile ilgilenmek istiyorum. Olimpiyatlarda falan izlerken çok hoşuma gidiyor ama bunu hobi olarak yapabileceğimiz yerler var mı bilmiyorum. İstanbul anadolu yakasındayım.
0
niedy
(27.08.16)
bir iki defa gezerken ok atmıştım burda.

www.yabanakademi.com
0
hononu
(27.08.16)
Anadolu dediğinin farkındayım ama Avrupa'dan bildiğim yeri paylaşacam;

istanbulokculuk.com

Metin Gazoz diye bir adamın tükanı. Meşhurmuş okçulukta. Bayrampaşa Akvaryum AVM'de idi, şimdi hem orada hem de hononu'nun da link verdiği yerin derslerinin yapıldığı Mustafa Kemal Kültür Merkezi'nde (Etiler) ders veriliyormuş. Ücreti aylık 200 lira idi 3-4 sene önce, şimdi ücret bilgisi bulamadım.

Yatırım tavsiyesi değildir :) Ders almaya niyetlenmiş almamıştım.
0
plajda baretle dolasan muhendis
(28.08.16)
İstanbul Atlı Okçuluk Kulübü var. Böyle söyleyince yeniçeriymiş gibi oluyor da, at ve ok kısmı ayrı. Onlar Sarıyer tarafındalar ağırlıklı olarak. Ayrıca bazı spor salonlarının okçuluk dersleri var.
0
aychovsky
(28.08.16)
(3)

Contractubex

noeldayın
Arkadaşlar bu ilacı kullanıp da yüzündeki izi veya çukuru düzelen var mı?
Arkadaşlar bu ilacı kullanıp da yüzündeki izi veya çukuru düzelen var mı?
0
noeldayın
(27.08.16)
yara iyileşirken kullanırsan iz kalmadan iyileşir. ama oluşmuş ize pek faydası yok.
0
shotgunwoman
(27.08.16)
benim yüzümde küçük bi iz vardı, düzeltti kendisi. ama iyileşme sürecindeydi oluşan ize ne yapar bilmem.
0
sabenburak
(27.08.16)
Ben aldırmıştım. Onun için 4 ay kullandım, geçmedi.
0
aychovsky
(27.08.16)
(8)

türkiye mutfağı şöyle böyle...

sanat guresi
"türkiye mutfağı aslında (oldukça, sanıldığından) zayıf bir mutfaktır." iddiasında bulunan kişi ya da kişiler bu iddialarını nasıl temellendiriyor? siz bu fikirdeyseniz neden böyle düşünüyorsunuz?umarım meramımı anlatabilmişimdir. "hayır abi olur mu türk mutfağı süperdir çünkü..." diye gelmeyelim lü
"türkiye mutfağı aslında (oldukça, sanıldığından) zayıf bir mutfaktır." iddiasında bulunan kişi ya da kişiler bu iddialarını nasıl temellendiriyor? siz bu fikirdeyseniz neden böyle düşünüyorsunuz?

umarım meramımı anlatabilmişimdir. "hayır abi olur mu türk mutfağı süperdir çünkü..." diye gelmeyelim lütfen.

düzeltme: jangbogo'nun cevabı üzerine soruyu "türkiye mutfağı" olarak güncelliyorum. söz konusu bu insan güneydoğu mutfağı da dahil olmak üzere türkiye sınırları içerisinde gördüğümüz mutfağın zayıf olduğunu düşünüyor. niye?
0
sanat guresi
(27.08.16)
cogu yemegin temelinin yag sogan ve salcaya dayandigi icin olabilir.
0
nax
(27.08.16)
yemeklerde kullanılan etler çoğunlukla atık parça ve sıyırma etlerden oluşuyor. kıyma vb. etler de baharatlarla kötü kokularından arındırılıp et dye ekmekle harmanlanıp iteleniyor. güzel mi güzel. köfte patates pilav dünyanın en güzel yemeği. karşıdan bak dediğin için böyle yazdım.
0
karlmarx
(27.08.16)
türk mutfağı derken güneydoğu'yu daha doğrusu mezopotamya (kürt-türk mevzusundan bahsetmiyorum) mutfağını ayrı tuttuğunu varsayarak söylüyorum.

türkler göçebe bir millet, zira yakın zamana kadar anadolu da öyle, pek şehirleşme yok. bu da mutfak kültürünü kolaycılığa hapsediyor. yazın başka kışın başka yerde yaşayan veya sürekli konan göçen adam hayvanı kesip yiyecektir veya tuzlayıp saklayacaktır. değişik sebzeler ve baharatlar elde etmeye vakti ve de imkanı olmayacaktır. dikkat edersen zengin mutfaklar genelde yerleşik kültürlerden çıkıyor, çin, hint, mezopotamya, fransız, meksikalı vs.
0
jangbogo
(27.08.16)
türk mutfağı dediğimize dışarıdan bakalım:
kebap lahmacun lahmacun kebap adana kebap iskender kebap lahmacun
kimsenin haberi yok, zira birbirimizden de haberimiz yok, mardinlilerin türlü acayip lezzetli yemekleri var ama mardinli bir arkadaşım var o olmasa duyma imkanım olabileceğini zannetmiyorum
siz türkler nasıl derler: piar çalışması eksikliği bile değil yokluğu
0
dafaisss
(27.08.16)
turk mutfagi ya da anadolu mutfagi, diger akdeniz ulkelerinin mutfagi kadar zengindir. pekcok kisi, italya diyince makarna ve pizza disinda adamlarin yemeklerini pek bilmez. yurtdisinda bulunan birisi de sadece donercileri ziyaret ettiyse, bizim yemeklerimizi bilmez. yoreden yoreye farkli yemekler var, her yorede guzel yemekler var. Diyarbakir'in, mardin'in yemekleri ayri guzel; antep'in adana'nin ege'nin yemekleri ayri guzel. suanki kendini turk kabul edenlerin cogu, turkler anadolu'ya gelmeden once bu bolgede yasayanlarin torunlari. bu da anadolu'daki pekcok lezzette onlarin payini da gosterir. ve sunu unutmamak gerekir, gunumuzdeki yemekler 15-16.yy sonrasi yaratildi diyelim de o zaman herkesin anadolu yemeklerinde biraz da olsa katkisi oldugunu anlatmis olalim.
0
ubi dubium ibi libertas
(27.08.16)
Meshur ispanyol mutfagi da sarimsak, domates, zeytinyagindna olusur ve cogunlukla isci yemekleridir. O nedenle turk mutfagini asagilayanlari anlamiyorum. Hatta bir riavyete gore david backham'in ispanya'dan ayrilmasinin sebebi victoria'nin sarimsak kokusundan artik tiksinmesiymis

Adana kebaba bok atanlar benc ebir osmanli sarayinda neler pisiyormus baksinlar. Turk mutfagi 3-5 kebaptan ibaret degil. Osmanlilar bunu kayit altina almadigindan su anda tam olarak tarifleri bilemiyoruz ve pazarlayamiyoruz. Esas sebebi budur. Yoksa tartare'dan cok daha sofistike yemeklerimiz var
0
la noix
(27.08.16)
evet, tam vermeyin dediğim cevabı vermişsiniz. hadi "tanınmıyor, bilinmiyor" savunması bir nebze de ne siyaseti arkadaş? jangbogo'nun cevabı oku. bu arada lahmacun nedir mesela? at üstünde mi o da gelmiş orta asya'dan?
0
🌸sanat guresi
(29.08.16)
nax'ın dediği şekilde söylediler bana. 'Çoğu yemek soğanla salçayı kavur, üstüne yemekle suyunu ekle' şeklinde karşı çıktılar. Açıkçası ben de çok bilgili değilim zaten bu konuda; çok fazla argüman bulamadım. Sadece 'Gaziantep'in yüzlerce yöresel yemeği olduğunu söylüyorlar. Mantı, lahmacun, kısır, vb.' dedim. Gerçekten de Gaziantep'te 250'den fazla yerel yemek varmış. 'Türkiye mutfağı fakirdir' demek biraz haksızlık olur ama o zenginliği ben kendi adıma pek tanımıyorum. Bir arkadaşım bir Hatay sofrasına götürdü. Kerebiç diye bir şeyi ilk defa orada gördüm mesela. Beğenmedim tadını ama kim bilir yemediğim ve kaçırdığım neler var. Ben de dafaisss'e hak veriyorum bu noktada. Yemek varmış ama biz tanımıyoruz. Bu kadar kültürün kesişim noktasındaki bir yerin mutfağı çok da fakir olmasa gerek.
0
aychovsky
(29.08.16)
(12)

ilişkiler

xiii
1- aldatılan kız terkeder mi? 2- aldatıldığını bilmeden başka nedenlerle ayrılır, arkadaş kalır, daha sonra aldatıldığını öğrenirse ne olur? :)
1- aldatılan kız terkeder mi?

2- aldatıldığını bilmeden başka nedenlerle ayrılır, arkadaş kalır, daha sonra aldatıldığını öğrenirse ne olur? :)
0
xiii
(26.08.16)
1- terk etmiyorsa aynını yapıyordur
2- kırıcı olur öğrenmese daha iyidir
0
neira
(26.08.16)
1- sevgi dışında bir çıkarı yoksa ilişkiden terkeder. zira seviyorsa her an aklına gelip acıtacak bir gerçek bu. diğer türlü hazmedebilir.

2- arkadaş kalmaz artık.
0
prodeq
(26.08.16)
1- Terk etmeli.
2- Karaktere göre değişir, iyi ki ayrılmışım diye sevinebilir de üzülebilir de.
0
mutekebbir
(26.08.16)
2- bunu 2 kere yaşadım. ilkinde ruhum duymamıştı; neden söyledi diye kızdım, söylemese hiç bilmeseydim daha iyi. ikincisini ben hissetmiştim inkar etmişti ayrıldıktan sonraki ilk zamanlarda konuşulduğunda, sonradan itiraf edince de yalan söyledi diye kızdım. Kızmalarım kendi kendime tabii, çünkü duyunca karşı tarafı tamamen hayatımdan silmiştim konuşmaya bile gerek yok diye.
0
çakıstes
(26.08.16)
1) terketsin zaten bir zahmet

2) arkadaşlığı da bitirsin zaten bir zahmet
0
matrix
(26.08.16)
1) Seviyorsa, ilişkiyi kurtarabileceğine inanıyorsa terketmez.

2) Bu durumda gururu kırılacağı için sittin sene yüzüne bakmaz artık.

Aldatmayın, en başta kendinizi sonra da karşınızdaki insanı kandırmaya çalışmayın. Bitmişse de bitti deyin, sevmiyorum deyin, mutsuzum deyin, çekip gidin ama aldatmayın.
0
chitosan
(26.08.16)
1. O an nasıl hissediyorsa öyle yapabilir. Bir makalede "Eskiden böyle durumlarda mahalle baskısı ayrılmamak, yuvayı kurtarmak üzerineydi. Şimdi ayrılmazsa mahalle baskısı ve ayrımcılık yapılıyor" diyordu. Gerçekten onun hayatı, onun duyguları, onun iç dünyası; istediğini yapar. Bana yargılamayıp destek olmak düşer.

2. delfina'nın şöyle bir yazısı vardı.
eksisozluk.com
"İyi ki ayrılmışım" denir.
0
aychovsky
(26.08.16)
herzamanki gibi bu dahil tüm genellemelerin yanlış olacağı gerçeğini bir kenara bırakırsak

1- edebilir de etmeyebilir de. ikisi de örneklerle sabittir.
2- çok sinirlenip akabinde arayıp ana avrat sövebilir de, hiç birşey de demeyebilir veyahutta karşılaştığınızda gülümseyerek "ulan sen bunla bunla böle böle yapmışsın az şerefsiz değilsin he xd xd" de diyebilirim. tamamen karakter meselesi yani olay.
0
baharat
(26.08.16)
1- kesin bir cevabı yok. ben birini terk ettim bu yüzden, bir diğerini ise affettim.

2- daha sonra aldatıldığını öğrenirse iyi ki ayrılmışım bu pezevenkten der.
0
peggy
(26.08.16)
1-genelde eder.
2-arkadaşlığı bitirir. Mümkün mertebe ağzına sıçar.
0
petekpare
(26.08.16)
1. Terkeder.

2. Bir şey olmaz. Zamanla o da biter.
0
market_arabasıyla_terör_estiren_trafik_canava
(26.08.16)
1. Kıza bağlı. Bir çok kız ilk kez birlikte olduğu erkeği terk edemez aldatsa bile. (Tecrübe) Kimisi de şüphelendi mi bitirir.

2. Bir bok olmaz en fazla muhabbeti keser, iş işten geçmiş.
0
gozu acik sevisen yahudi
(26.08.16)
(14)

Üzgün olduğunu saklamak?

anumegha
Merhaba,Bazı insanlar görüyorum başka insanların yanında ağlamaktan çok utanıyorlar. Bazı insanlar da mesela kalplerinin kırıldığını en yakınlarından bile saklıyorlar. Bu neden böyle?
Merhaba,
Bazı insanlar görüyorum başka insanların yanında ağlamaktan çok utanıyorlar. Bazı insanlar da mesela kalplerinin kırıldığını en yakınlarından bile saklıyorlar. Bu neden böyle?
0
anumegha
(24.08.16)
Bize böyle kodlanıyor. "Aman insan içinde ağlama", "aman sakın ağlama" gibi cümlelerle büyüdük çoğumuz. Ağlamanın güçsüzlük olarak nitelendirildiği bir toplumda yaşıyoruz.
0
dessy
(24.08.16)
muhtemelen alacağın cevabın; -ya boşver ya da -takma kafaya gibi baştan savma ve işe yaramaz cevaplar olacağını tahmin edebiliyor ise ne demeye ona derdini anlatsın? veya paylaşsın?
veysel baba ile bağlayalım;

Anlatamam derdimi dertsiz insana
Dert çekmeyen dert kıymetini bilemez
Derdim bana derman imiş bilmedim
Hiç bir zaman gül dikensiz olamaz
0
seyduna6687
(24.08.16)
@üğpoıuy nedenini biliyor musunuz?
0
🌸anumegha
(24.08.16)
o insanlardan biri olarak; kimseye hassas yanlarımı göstermeme takıntım var. O sebeple özelimi açmam, güçlü bilinirim.
0
alaimisema
(24.08.16)
ben de böyleyim, üstüne mutlu görünüyorum. nedeni ise kendi mutsuzluğumu insanlara bulaştırmak ya da göstermek istememem sadece. sadece seçilmiş olanlar bilsin yeterli.

bana söylenen, öğütlenen bir şey de değil bu.
0
Apocalypse
(24.08.16)
Bu insan benim ve bu olayın yadırganmasına asla anlam veremiyorum.
İnsanların yanında ağlamaya falan utanmaktan bahsetmiyorum, paylaşmamaktan bahsediyorum.

Öyle veya böyle olumsuz düşüncelerimi, hislerimi kimseyle paylaşma gereği duymuyorum ben. Çünkü bence paylaşmanın bana en ufak bir getirisi yok. Canımın sıkkın olduğu zamanlarda denk gelip ısrarla soran olursa da bunu söylüyorum, "anlatsam kime ne katacak" diyorum, kimsenin bir cevabı yok bu soruya. Yani ben açık ve net bir şekilde rahatsızım ısrarından, neden diretiyorsun ki? En öteye gidebileni "anlat rahatlarsın" diyor. Ya nedir beni rahatlatacak olan? Anlatsam ağzımdan çıkacak cümleleri ben zaten kafamın içinde bütün gün boyu kuruyorum. Sesli söylesem ne değişecek yani? Sen nerenin bilgesisin ki yani bambaşka ulu bir bakış açısıyla mı bakacaksın da sorunu çözeceksin. Hepimiz götü boklu tipleriz işte. Hayır zaten bu ısrarı yapan adamın niyeti senin benim sorunuma yeni bir bakış açısıyla yaklaşıp, belki rahatlatacak bir çözüm önerisi sunmak değil ki. Senin benim rahatımı düşünen adam zaten YA ANLATSANA NOLUCAK diye inatla ısrar etmez. Adamın tek derdi merakı. Merakını giderecek, tüketecek senin hikayeni televizyondaki diziler gibi, gidecek. Gerçek bir samimiyetsizsin lan sen.

Bir de kusura bakmayın, kimse kimsenin derdini kendisininki kadar umursamaz, umursayamaz. Yani benim hayatımın seyrini tamamen değiştiren bir olay, en yakın arkadaşım da olsa, bir başkasının iki dakika sonra unutacağı bir olay. Bu durumda ben gerçekten benim için kritik, gerçekten önemli olan bir şeyi neden x kişisinin vakit geçirmesi için dillendirmek durumunda olayım ki yani? Çünkü o, sadece anlattığım süre boyunca ve belki ondan sonra arada sırada denk gelirse üçer beşer dakikası daha bu konuyu öyle "ulan ne kötü, vay ne acayip" falan diyerek geçirecek.

Bence buna kimsenin ihtiyacı yok. Kendi kendine kalabilen, bir şeyleri yaşayıp sindirebilen insan olmak bence her zaman daha iyi. Her ayağı kaydığında YA NOLDU BİLİYO MUSUN diyen insan gözümde net zayıf insandır.
0
naberabi
(24.08.16)
üğpoıuy ile benzer sebeplerden. güçsüzlüğünü insanlara gösterirsen, zayıf yanlarını açık edersin ve ileride gelebilecek daha büyük zararlara karşı açık vermiş olursun. basit bir mantık. kendini koruma içgüdüsü.
0
hypervaskulerdondurucu
(24.08.16)
kimsenin yanında kolay kolay ağlamam. bazen sinirden tutamadığım olmuştur o ayrı.

sebebine gelirsek; samimiyetsiz teselli cümleleri ve paylaştığın insan mutluyken senin mutsuzluğuna başarısızca dahil olmaya çalışma çabasını görmek gibi sinir bozucu şeyler sanırım.
0
jonestown
(24.08.16)
"Soyleyemem derdimi kimseye,
Derman olmasin diye,
İnleyen su kalbimi,
Agyar duymasin diye.

Sakladim goz yasimi..."

Vs gibi sarkilarda turkulerde de irdelenebilecegi gibi arabesk bi toplum turk toplumu. Genelde "ben aci cekeyim cektigim acidan herkesin haberi olsun ama hepsi bilmiyomus gibi yapsin" "sonra manitam bana acisin seviselim" gibi bir durum var. Aglamak bambaska bisey konudan bagimsiz olarak. Ama genelde boyle.
0
hailtothethief
(24.08.16)
Bu konu hakkında çok uzun konuşulur günlere haftalara sığmaz fakat kısaca naçizane fikrim; eğer sadece başkasının yanında ağlamaktan çok utandığıysa mesele, daha önce ya hiç göstermemiş olduğu yüzünü göstermekten çekiniyordur ya da kendisini ağlatan "her neyse" o durum karşısındaki acizliğini açığa çıkarmaktan korkuyordur. Yalnız bu ikincisi bir nevi kendi kendisiyle hesaplaşmasıdır insanın. İnsan "ego" su her durumu her şekilde geldiği gibi göğsünde yumuşatıp oyuna sokabilme kabiliyetine tek başına sahip değildir. Bunu mutlaka kültürel birikimler ve bireysel yeteneklerle desteklemelidir. İnsan içinde bulunduğu kültüre ve kendi kişisel bilgi birikimine göre bunu ya çok doğal ya da çok sıradışı algılyabilir. Yani ağlamak içgüdüsel olarak varlığımızda tohum olarak bulunsa dahi, bu ihtiyacı karşılamak için uygun şartları sağlamak neredeyse imkansızdır. Bu yüzdendir bazen bazı insanların yalnız başına hıçkıra hıçkıra ağlaması. Oysa bazı üzücü durumlar çok ama çok daha kolay atlatılabilir acılar gerçekten teselliden öte bir paylaşım alanı yaratabilse kendine...

Not: Ben böyle dedim diye böyle olacak değil ama bilirsiniz, insanız ve insana ait olanı anlayabiliriz...
0
ekşicigeldii
(24.08.16)
Yani bu derdini belli etmemenin altında yatan nedenleri kısaca şöyle özetleyebilir miyim?

-Bireylerde toplumdan ve aileden gelen bir "güçlü ol" mesajı var. Ağlamak bu mesaja göre şekillenen kimliği zedeler.

-Bazı insanların derdi sizi teselli etmek değil meraklarını gidermektir.

-İnsanlar teselli verirken samimiyetsiz davranabilirler.

-Derdini anlatmak çoğu zaman bir şeyi değiştirmez.

-Ve başka yerlerden edindiğim bilgilere göre de diğer insanlar maalesef ağlayan kişinin mutsuzluğuna sevinebilirler.
0
🌸anumegha
(24.08.16)
Toplumun güçlü olma, dik durma normu daha çok erkekler için geçerli. 'Erkekler ağlamaz' diye bir laf var. Hatta daha ileri gidelim 'Karı gibi ne ağlıyorsun/gülüyorsun' bile derler. Erkeğe bu coğrafyanın yüklediği en ağır yük bence zayıflığı gösterememek, ancak yakın hissettiği bir kişinin yanında ağlayabilmek, ortalıkta ağlayamamak. Hint filmlerinde vardır, erkeklerin sürekli gözleri dolar ve ortalık yerde salya sümük ağlarlar. Erkekle başlayan bu süreç, güçlü erkeğin yanında kadının da güçlü olmasını gerektiriyor; çok ağlamayan insan sürekli ağlayan bir insana katlanamaz. Üstelik kadınlar da bu şekilde yetiştiriyorlar evlatlarını. İstediğin gibi ağlayama, istediğin gibi duygulanama; bir süre sonra insan katılaşıyor. Bir süre sonra artık duygular da dibine kadar değil, daha yüzeysel hissedilmeye veya öyle gösterilmeye başlıyor.

Tabii bir de toplumdaki ağlamamanın yanında, bir de arabesk altyapıdan gelen 'çekilen acıyı yüceltme' kültürü de var. Kolombiya dünyanın en mutlu üçüncü ülkesiymiş. Adamlar fakir, sürekli bir olay yaşanıyor ülkede ama en mutlu ülkelerin arasındalar. 'Niye, manyak mısınız' dedim, 'Biz acı olayların nasıl üstesinden geldiğimizle gurur duyarız. Mutluluklarımızı yarıştırmayı severiz' demişti; biz ise üzüntülerimizi, acılarımızı nasıl yüklendiğimizi yarıştırıyoruz. Sabah programlarına bak, sürekli bir trejedi, sürekli ağlayan insanlar. En sevilen filmler en çok duygulandıran, ağlatanlar. Belki de güçlü görünüşün altında ağlamaya fırsat kollayıp bir bahane yaratıyoruz; şarkıya, filme sığınıyoruz. Efkar diye bir kelimemiz var diğer dillerde çok karşılık bulamayan. Efkarı yüceltiyoruz, romantikleştiriyoruz; bir silkinip kendimize gelmeyi değil. Akrabalarımız, bir önceki nesil 'Ben en çok bunu yaptım, ben en çok şunu yaptım', 'Aaa, o da bir şey mi, asıl ben neler çektim, neler', 'kan kustum, kızılcık şerbeti içtim dedim' diyerek omzundaki yükle savaş veteranı gibi gurur duyuyor neredeyse. Tamam, Kolombiyalılar çılgın, yanardağ köyü yutunca adamlar 'Nasıl olsa üstesinden geliriz, oh salsa' diyorlar ama bizimkisi de çok ağır, çok baskılayıcı.

Aslında ağlıyoruz ama özgürce değil, usturupluca, kurallar çerçevesinde.

Tabii bir de 'Duygularımla barışık olacağım' derken 5 yaşında gibi her şeye ağlama uç durumu var. Bir arkadaşım herhangi bir tartışma sırasında ağlayabiliyor. 'Bu öğlen yemeğe gidemeyeceğim, çalışmam gerek, işleri bitiremedim' diyorsun (ki sözleşilmiş yemek değil, her günkü yemekhane), anında ağlamaya başlıyor. Bana en çok karşılaştığı şeyin kendisine 'Duygu sömürüsü yapıyorsun' dendiği idi ama kız çok rahatsızdı kendi halinden, en ufak şeyde ve her gün mutlaka bir şeye ağlıyordu. Normalde 'Duygularınla barışık ol, onları yaşa' denir ve bunun sağlıklı olduğuna inanıyorum; bu duygularıyla barışık olmaktan ziyade duyguların insanı esir alması gibi bir şey. O da terapiye gidiyordu bu durumu kontrol altına almak için.

Derdi başkasına anlatmamak kısmına gelince, tek nedeni bir de karşımdaki kişi ile uğraşmamak olabiliyor zaman zaman. Bazen kendi kendine kolay atlatabileceğin bir şey, senin hayatına burnunu sokmak isteyenler tarafından daha karmaşık hale getirilebiliyor. Örneğin, o gün sevgilinle tartıştın ama çok da büyütülecek bir durum yok ve akşam öpse geçecek. O an moralin bozuk ama başkasına anlattığında abartılı tepkiler alabiliyorsun. 'Sana nasıl bunu yapar'lı, 'Bak, şerefsiz'li tepkiler alabiliyorsun. Tam bu durum olmadı ama atayım yine, mesela sevgilin 'Bugün buluşmayayım, ben uyuyayım' dedi; yani bunu büyütecek ve ilişkimin içine girmek isteyen, 'Vay efendim, nasıl böyle yapar. Suçlu sensin, tamam demişsin' diye abartacak birine dert anlatmak istemiyorum. Kimdi hatırlamıyorum; bir uzmanın 'ateş rahimliler' dediği bir grup var mesela, Kadınlar Kulübü'nün saldırgan üyeleri gibi her şeyi büyütmeye ve her an saldırmaya hazır, sürekli sinirli grup; onlara bir şey anlatmam asla. Pireyi deve yapabilir. Acımı olduğundan çok büyüten gruba çok bir şey anlatmam; zaten moralim bozukken daha da dibe göndermenin anlamı yok. Benzer şekilde o an dert anlayacak durumu olmayana da bir şey anlatmak için uğraşmam. Benzer şekilde yargılarına güvenmediğim ve çocuksu, aksi, benim gözümden göremeyecek, vb. gördüğüm birine de çok fazla açılmam.
0
aychovsky
(24.08.16)
bu soruyu başka bağlamlarda cevaplamış arkadaşlar; ben kendim için cevaplayacağım.

zayıf olduğum bir anı tanıdığım kimseye göstermek istemem, o yüzden başkalarının yanında ağlamamak için koşarak uzaklaştığım olmuştur. kalbim kırılır, kimseye söyleyemem. söylersem daha da gerçek olacakmış gibi gelir çünkü.

ha ama ne bileyim yolda üzücü bir şeyle karşılaşırım, iki gözüm iki çeşme ağlayarak aksiyon aldığım, ya da alamadığım çok olmuştur.
0
evde liyakat kalmamis
(24.08.16)
Seni öldürüp bitiren şeyin karşındaki için bir şey ifade etmemesi, bu dertlerin gün gelip sana karşı silah olarak kullanılma ihtimali ve utangaçlık.
0
petekpare
(24.08.16)
(15)

sonsuz deyince aklınıza ne geliyor

dellamortedellamore
sonsuz deyince aklınıza ne geliyorsonsuzluk sizler için nasıl bir kavram
sonsuz deyince aklınıza ne geliyor

sonsuzluk sizler için nasıl bir kavram
0
dellamortedellamore
(24.08.16)
Var olmayan bir şey :&
0
Adramelekhh
(24.08.16)
Sadece sunun yatik halinin altin kolyesini sevgilisi aldi diye takan kizlar geliyor --> 8 geliyor cunku sonsuz bir sey olmadigini dusunuyorum
0
Domuz
(24.08.16)
www.youtube.com

pentagramin sonsuzluk sarkisi geliyor.
0
baldur2
(24.08.16)
Dusununce kafamdan dumanlar cikiyor. Sonzulugu tam manasiyla anlayamiyorum. Anlasilabilecegine de inanmiyorum.
0
stavro
(24.08.16)
Hareket.
0
shadowcat
(24.08.16)
Benim aklıma direk uzay geliyor. Karanlık uzay.
0
etna
(24.08.16)
Bu tarz soyut kavramlara kafanızı takmayın. İnsan zekasının anlaması mümkün değil.

Sonsuzluktan daha önemli şeyler var.


.
0
kartallar yuksek ucar
(24.08.16)
pentagramın sonsuz şarkısı geliyor +1
0
naberabi
(24.08.16)
algımın dışında kalacak kadar büyüklük geliyor benim aklıma. bir son olmalı ama o kadar büyük veya çok ki kavramam mümkün değilmiş gibi.
karınca olup dünyayı, gökyüzünü, evreni kavrayamamak gibi.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(24.08.16)
Her an sayisiz acidan icinde bulundugumuz, kimsenin anlamayi birak fark etmedigi, bizle butunlesik anlamadigimiz bir dunya.
0
f_d
(24.08.16)
Möbius şeridi.
0
kargn
(24.08.16)
sonsuz
0
🌸dellamortedellamore
(26.08.16)
Kızılderililer sayı sayarken "Bir, iki, üç, çok" diye sayı sayarlarmış. Üçten büyük olanı hayal etmesi zor olarak görürlermiş. Dört ile bin arasındaki farkı anlayamazlarmış. Ben de bir milyon lira ile bir milyar lira arasındaki farkı anlayamıyorum, hissedemiyorum örneğin. O yüzden sonsuz da çok canlandırabildiğim, algılayabildiğim bir rakam değil ama umutsuzluğu ve gevşeyip rahatlamayı aynı anda anlıyorum sonsuzdan. Bana "999999999999999 saniye üstünde uğraşırsan başaracaksın" dediklerinde uğraşırım ya da aynı sayıda gün yaşayacaksam yine bir sonu var. O kadar saniye uğraşırsam olacağını bileceğim ama "Sonsuzda olacak" derlerse o büyük umutsuzluk. Ya da o kadar gün yaşayacaksam yine sonlu, bir gün hayatın son günü olacak ama sonsuz olursa oooh, istediğim gibi yaşarım. Nasıl olsa ömrün son günü diye bir şey yok.
0
aychovsky
(26.08.16)
sonsuzluğu düşündükçe çıldırıyorum
0
bardakigüneşgözlüğü
(26.08.16)
fraktal
0
antepaunovic
(26.08.16)
(22)

bu insanlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

devilred
bir an önce sadede gelmek varken on saat girizgah yapan insanlar hakkında ne düşünüyorsunuz? bir konuyu yirmi beş saat uzatan insanlar hakkında peki?kafalarını duvara sürtüp alev çıkarmak istiyorum ben, oysa sabırlı da insanımdır.
bir an önce sadede gelmek varken on saat girizgah yapan insanlar hakkında ne düşünüyorsunuz? bir konuyu yirmi beş saat uzatan insanlar hakkında peki?

kafalarını duvara sürtüp alev çıkarmak istiyorum ben, oysa sabırlı da insanımdır.
0
devilred
(23.08.16)
aşırı canımı sıkılıyor bu olay. en yakınımdaki kişi bunu yapıyor ve sürekli bu yüzden tartışıyoruz. en son "ben böyle anlatmayı seviyorum bana karışma" dedi ben de sustum. kulağını tıka en başta he de geç :p
0
neira
(23.08.16)
(bkz: adolf hitler)

yukarıdaki adam gibi karşısındakini bir şeylere inandırmak için kafasını bulandırmak istiyor olabilir, yine aynı adam gibi açıklayamadığı şeylerde lafı dolandırıyor olabilir veya bu konuda gerçekten beceriksiz olabilir.

önemli değilse dinlemem, önemliyse sadede gelmesini 'rica' ederim.
0
tosiba
(23.08.16)
Benim çevremde çok var maalesef böyle insanlar. Alıştım o yüzden artık. Konusmanin ilk 5 dakikasinin tamamen gereksiz cumlelerden oluştuğunu bilsem de dinliyorum işte. Yakınındaki insanlar yapınca bir şey diyemiyorsun pek.
0
fraise
(23.08.16)
ay benim eşim böyle :S bir şey anlatacak her detayı, öncesini, hatta dünya toz bulutuydudan alıpta anlatıyor sanki katil olma noktasına geliyorum bazen gülümseyerek dinlemeye çalışıyorum ama gözüm filan seyriyor. çok kötü ya...
0
yue
(23.08.16)
"kusura bakmayın çok az vaktim vardı o yüzden çok uzun yazabildim" diye bir olay anlatmıştı hocamız birinde. ben gergin olduğum zaman konunun özüne hiç inemem. kısa ve öz ifade edebilmek bence büyük bir yetenek.
0
for day to break
(23.08.16)
ben böyleyim. kendi adıma konuşacak olursam zihinsel olarak dengesiz, detaylarda kaybolan biri olduğumu düşünüyorum. bu yüzden tek bir cümlede net olarak ifade edilebilecek bir şeyi çok daha karışık ve uzun bir şekilde aktarıyorum "yolda" kafam karışıp başka yerlere saptığı için. kendim gibi biriyle konuşacak olursam da sadece "ne çok konuşuyo bu yav" diye düşünüp yoruluyorum.
0
der meister
(23.08.16)
şimdi şöyle izah edeyim;
şaka la şaka, ben öyle insanlarla mecbur değilsem hemen bir acele havası verip uzaklaşıyorum.
eğer mecbursam başka şeyler düşünüp uzaklara dalıyorum.
bazen de bozuyorum acımasızca.
0
seyduna6687
(23.08.16)
Babam.
Dinlemiyorum, uzaklara bakıyorum, ya öyle falan diyorum. Yılda 3-5 sefer gördüğüm için ses çıkarmıyorum ama cidden sabır testi.

Yakın eş dostumun içinde böyle insanlar yok ama arkadaş çevresinde karşılaştığımda tamam konuya gel diye uyarırım. Babama kıyamıyorum ama yazık hevesle anlatıyor.
0
buff
(23.08.16)
insani hislerden konuşuyorsa makul karşılıyorum, diğer hiçbir konuda makul karşılamıyorum.
0
evde liyakat kalmamis
(23.08.16)
Meslek odası seçimleri zamanı karşılaşıyorum bilhassa. ertesi gün seçimde blok listede isimlerini çizerek tepkiyorum.
0
kargn
(23.08.16)
Daha can alıcı olanıysa şu,

işyerindeki üstün, - ki sadece bir iki sefer değil her zaman- teknik bir konuyu konuşurken önce en olmayacak kısmından başlıyor anlatmaya. Method olarak seçebileceğin 4-5 tane farklı yordam var diyelim. Adam başlıyor "ben olsam böyle böyle yapardım" ve senin "yok yahu öyle olmaz, o zaman şu şu sorunlar olur" demeni bekliyor. Ardından doğru methodu söylüyor mu? hayır. Bu sefer ikinci yanlış methodu öneriyor ama öyle bir sunuyor ki, kesin adam kafasına koydu böyle yapacak diyorsun ve sonra onu çürütmeni bekliyor. Böyle böyle 30 dakikanı yiyor senin ve en son 5. yöntemi sen söyleyince, "heh işte bu doğru yol böyle yapmamız lazım" deyip. Oturup onu geliştirmeye başlıyoruz.

Nalet insin.
0
okumayi sevmeyen okur
(23.08.16)
Yazarken aynı şeyi yapıyorum ben de ama konuşurken kısa konuşuyorum genelde. Yazarken bir yandan düşünecek hız oluyor, kafamın içinde laf lafı açıyor. Konuşmama düşünce hızı daha çok yetişemiyor. O yüzden uzatmıyorum.

Sadede gelmeyi laf çevirmek için yapıyorsa, beni oyalamak için yapıyorsa, özetle politikacı bir amaç içinse ve "bin kelime söyledi, bir anafikri yok" türündense çok nefret ederim. Tam tersine, atıyorum, "Sence böyle yapmalı mıyım" gibi bir soruya bir milyon neden açıklayıp sonra cevap verecekse, araya anekdotlar, gerekçeler sıkıştırıyorsa minnettar kalırım uzattığı için.
0
aychovsky
(23.08.16)
(bkz: sadede gel)
0
teritori
(23.08.16)
Geneli boş ve geveze insanlar oluyor. Haliyle onları dinlemek de işkence gibi. Zaten 2. ya da 3. cümlelerinde durumu anlıyorsun.Bu durumda üstüne basa basa "sonuç?" diyorum. İşe yarıyor.
0
harvey
(23.08.16)
anlatılan konudan dolayı olabilir gibi geldi. herkes hak vermiş duyuru sahibine gerçi. dinlemek istemeyen dinlemek istemiyorum diyebilir. fakat bir olayı anlatırken, hele ki önemli bir olaysa, aslında her ayrıntının oluşan duruma bir etkisi olabilir. akıl sorduğunuz kişi anlattığınız ayrıntıda sizin görmediğiniz bir şey görebilir. bunun gibi sayısız örnek yazabilirim. bu yüzdendir ki birbirini anlamayan insanlardan meydana geliyor bu toplum. dertleri anlayamıyoruz bir türlü.

ek olarak anlatım aslında birlikte yapılan bir eylem. yani anlatıcı kadar anlayan da önemli. doğru anlatım konunun en iyi anlaşılabilecek şekilde aktarılmasıdır. yani belki kişinin bu şekilde anlayacağı çıkarımını yapıyordur anlatıcı, kişiyle ilgili geçmiş tecrübelerine dayanarak.

şuralarda bir yerlerde bir çuvaldız olacaktı...
0
windowsguvenlikduvari
(23.08.16)
vurmayın, onlardan biri de benim. ama sebeplerim var elbette.
genelde olaylarda hep günah keçisi ben ilan ediliyorum, kolaylıkla suçlanıyorum ve "vurun abalıya" der gibi hep ben vuruluyorum. ben de artık dediklerimin yanlış yöne çekilmemesi için, "meb böyle demedi, eksik anlattı." gibi suçlamalardan kaçınmak için çevremdeki insanlara aptala anlatır gibi anlatıyorum. yani giriş-gelişme-sonuç şeklinde bir yol izliyorum gelecekteki suçalamlara karşı bir savunma mekanizması olması açısından.

sadede gelecek olursam da (espri yaptım, gülün), böyle insanların da belki böyle bir sorunu vardır.
dolayısıyla anlayışlı karşılamak lazım.
0
m e b
(23.08.16)
annem.

ama gereksiz ayrıntı vermekten ziyade, ağzında geveleyip, dikkati dağılıp bir türlü söyleyeceğini söyleyemeyen veya konuyu toparlayamayan bir tarzı var.

özellikle içeriden bir şey getirilmesini isteme, telefonu kapatma vs gibi günlük konularda.
bir su ister, ama bazen beş dakikada cümleye döker.
gözünün içine bakarsınız.

bir de bonus olarak içeriden seslenip, "efendim?" dediğinizde cevap vermeme huyu vardır.
kalkıp gidersiniz, "ne oldu?" diye.
"ha, yok bir şey, tamam" der.

annem olduğu için kafasını duvara sürtmek istemiyorum doğal olarak.
ama özellikle işiniz ya da aceleniz varsa insana derin nefesler aldırıyor.

yine de canı sağ olsun tabii :)
0
blatta hiberna
(23.08.16)
Annem,
Anlatacağı olayı en başından detaylarıyla anlatır başka tarafa bakıp onu dinlemezsen çok kızar, izlediği dizi filmi sana bir anlatır izlemiş kadar olursun, annem olmasa çoktan söylerim sıktığını ama....
0
esin
(23.08.16)
Bunun iki türlüsü var;

biri ana hikayede kullanacağı unsurları ön hikayede konuşmacıya hazırlayıp, ana hikayede argümanı sağlam şekilde önceden donatıp anlatan, ki bu tarz insanları sabaha kadar dinlerim.

Bir de asıl konu haricinde gereksiz şeylerle konuşma zamanı harcayan insanlar, çoğunlukla asıl konu dışındaki gereksiz konuşmaları dinlemem, dinler gibi yapsam bile, arada konuşmasını kesip asıl soruyu sorarım, sadede gelmesini sağlamaya çalışırım.
0
gezegen olan pluton
(23.08.16)
"Sadede gel" diye ben de onu darlıyorum.
0
arnold schwarzeneger
(24.08.16)
Kısa cümle kurma olayından çok çektim o yüzden genelde geri zekalıya anlatır gibi anlatırım. Bileni darlar ama yapacak bir şey yok.
0
petekpare
(24.08.16)
memleketin bence en büyük hastalıklarından biri "derdini anlatamamak, yanlış anlaşılmak, dinlemeden peşin hüküm vermek" olduğundan;

yapan kişi canımı sıkmakla beraber, haksız diyemem.
0
seferoglu suphi
(24.08.16)
(16)

Ekşi duyuru

etki
Ekşi duyuruyu arkadaşlarınıza tavsiye ediyor musunuz, buraya sizin sayenizde birileri geldi mi yoksa kimse bilmesin etmesin bize özel aile ortamı mı olsun diyorsunuz?
Ekşi duyuruyu arkadaşlarınıza tavsiye ediyor musunuz, buraya sizin sayenizde birileri geldi mi yoksa kimse bilmesin etmesin bize özel aile ortamı mı olsun diyorsunuz?
0
etki
(22.08.16)
Önceden kimse bilmesin gibi bir amacım vardı herhalde yani cok gerekmedikce bahsetmezdim sonra bu üye alımı değiştiği için arada belirtiyorum cünkü kimse o kadar teferruatla ugrasmak istemiyor ve sizlerde bana kalıyorsunuz!!! Nihahahaha (kötü kadın gülüşü)
0
fıytfıyt
(22.08.16)
Google'da bu kadar yüksek sıralaması olan bir sitenin aile ortamı mı olurmuş? diyor ve lazımsa girin sorun diyorum. Hiç kendimize saklamalık bir yer değil :|
0
quanche
(22.08.16)
Evvet söyledim, söylüyorum. İki üye var benden gelen.
0
bir ileti paylastim
(22.08.16)
bazen söylüyorum. özellikle gençlere. söylemesem de bazı duyuruları paylaştığım için görüyorlar, referans olmuş oluyor. sonrasında çevremden de duyuru linki paylaşanlar olduğunu görüyorum. ama nick'i nedir kimdir falan ilgilenmiyorum. onlar benim kim olduğumu anlayabilirler belki. ben yaşta kaç kişi var ki sonuçta burada. ileri yaşta olup benim gibi yaşını söyleyen yok en azından.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(22.08.16)
douchebag +1, ne eksik ne fazla.
0
baba jo
(22.08.16)
Duyuruyu biliyorlar ama üye olma gibi bir istekleri yok, ben de kimseye su çok güzel sen de gel demiyorum. Arada ricada bulunuyorlar, onlar adına bir şeyler sorabiliyorum.
0
pike
(22.08.16)
Soylemiyorum.
0
stavro
(22.08.16)
Sırasıyla hayır, hayır, hayır. Aile ortamı derken? Ahahah
0
nawar
(22.08.16)
douchebag +1 gerek yok.
0
yue
(22.08.16)
söylerim. aile ortamı olarak burayı seçen insanlara bir kurşun sıkın acı çekmeden hızlıca ölsünler. burda soru soruyorsun insanlar da sana cevap veriyorlar. burası sadece bu: soru-cevap
0
for day to break
(22.08.16)
@ @
Aile ortamına takmışsınız. Her gün aynı nickleri görünce söyledim onu. sıcak bir yuva anlamında değil küçük, çekirdek bir yapı anlamında. Ekşi sözlüğü tüm arkadaşlarım biliyo ekşi duyuruyu bilen 1 kişi bile çıkmadı
0
🌸etki
(22.08.16)
Yok, söylemiyorum. Buradaki insanların benim ne olduğumu bilmelerinin sakıncası yok ama dışarıdakilerin buradaki beni bilmelerine hiç gerek yok.
0
aychovsky
(22.08.16)
Kimseye söylemiyorum nekadar çok insan okadar saçmalık içine edecekler diye düşünüyorum
0
buzdolabindakiyarimlimon
(22.08.16)
canı çok sıkılan arkadaşım varsa, soracak çok sorusu varsa, tezini tamamlamaya çalışıyorsa filan söylüyorum ama kim olduğumu hayatta söylemem.
0
evde liyakat kalmamis
(22.08.16)
bahsediyorum, gelmeye yeltenen olmadı şimdiye kadar. biri istedi gibi oldu kavga ettik ben kazandım ve gelmedi.
0
Apocalypse
(22.08.16)
Etmiyorum.ifşa olunca her istediğini sormak mümkün olmuyor, tamamen bencillikten.
0
pastörizesüt
(22.08.16)
(26)

Kuzenle evlilik

zgrydn
şimdi benim ailede ve dolayısıyla bende hakim olan anlayış şu ki "nasıl dayıyla, teyzeyle - halayla evlenilmez ise kuzen de akrabadır. dolayısıyla evlenilmez" şeklinde. ona göre yetiştirildim. bilimsel - etik bir takım veriler ışığında hakikaten de doğru olanın bu olduğuna kanaat getirdim ancak türk
şimdi benim ailede ve dolayısıyla bende hakim olan anlayış şu ki "nasıl dayıyla, teyzeyle - halayla evlenilmez ise kuzen de akrabadır. dolayısıyla evlenilmez" şeklinde. ona göre yetiştirildim. bilimsel - etik bir takım veriler ışığında hakikaten de doğru olanın bu olduğuna kanaat getirdim ancak türkiye'de - özellikle muhafazakar kesimde - bu mevzunun ne kadar yaygın olduğunu anlayınca ufak bir şok geçirdim. merak ettiğim bir kaç şey var.

1- kuzeninizle evli misiniz, evlenmeyi düşünür müydünüz?

2- bu durum şahsi etik anlayışınıza uygun mu? size ve çevrenize göre kuzenle evlilik ne kadar normal? sizin çevrenizde ne kadar yaygın?

3- kuzenle evliliğe özellikle müslüman coğrafyasında daha çok rastlanmasının sebebi ne olabilir?

tikler gelecek.
0
zgrydn
(22.08.16)
1) Biz kuzenlerle kardeş gibi yetiştiğimiz için böyle bir şey düşünmemin imkanı yok.
2) Yakın çevremde hiç yok.
3) Aile bağlarının, aile büyüklerinin genç bireylerin hayatında söz sahibi olacağı derecede "güçlü" olduğu çevrelerde bu tip evlilikler popüler. Aileye yabancı girmemiş oluyor, mallar bölünmüyor vesaire.
0
zombi
(22.08.16)
Kuzen benim icin de kardes gibidir.

Bu topraklarda kendi oz kizina tecavuz eden babalar da var. Bakiniz dunun haberleri...

(Simdi biri ama avrupalilar da hep tecavuz ediyor onlar yapiyorsa bizim de hakkimiz diye salak salak yorum yapmasin)

Cok rastlaniyor olabilir cunku mirasin ya da sirketin bolunmesini istemiyorlar. Bir de kadinlar mal olarak goruldugunden yabanciya satmak istemiyorlar.
0
Traveller
(22.08.16)
1- Hayır. düşünmem.
2- Değil. Babannemin kuşağı için normal. Giresunluyuz. Yabancılar sevilmez. Benim anne babamın bir jenerasyon üstü hep uzak -yakın akrabalarla evli. Köyün dışına çıkan olmamış hiç.
3- Targaryen mantığı işte miras bölünmesin, kanım bozulmasın asddadfdghfg
0
petekpare
(22.08.16)
Balkan göçmeniyiz, bizim için kuzene yan bakmak vurulma sebebidir direkt. Kesinlikle doğru değil. Ortadoğuda kalıtsal hastalıkların çok görülmesinin en büyük sebebi bu zaten, tamamen yanlış.
0
roket adam
(22.08.16)
1. düşünmem. Hiç bi kuzeni kardeşim gibi görmem ama evlilik asla düşünemem.
2. çevremde nadir de olsa örneği var. biri eski bi evlilik mesela. yadırgamadım o döneme göre. ama biri genç, benim yaşlarımdalar. teyze çocukları. kendi istekleri ile evlendiler. ilginç. etik kısmı tartışılır. yani kime göre neye göre etik. doğacak çocukların sağlığından öte kısıtlayıcı durum bizim normal karşılamıyor oluşumuz mu, iki kişi istedikten sonra kim karışabilir vsvsvs
3. yabancıya gitmesin diye heralde. bizden olan iyi olandır mantığı.
0
elorelia
(22.08.16)
1) sıcak baktığım bir şey değil ama "kesinlikle kuzenimle evlenmem" diyemem. kuzenime aşık olabilseydim, kuzenimin ailesini oluşturan akrabalarımla iyi ve yakın ilişkilerim olsaydı evlenirdim yani "aa kuzen bu evlenilmez" demezdim. bununla birlikte, dediğim gibi, sıcak baktığım ya da özellikle isteyeceğim bir şey değil.

2) uygun sayılır. sağlık anlamında ne çeşit riskleri olduğunu tam olarak bilmiyorum, o yüzden kuzenle evlilik ne kadar normaldir tam olarak kestiremiyorum aslında ama sağlık açısından problem ihtimali düşükse ben yargılamam yani, garipsemem. yaygınlık konusuna gelince ben bizzat akraba evliliği ürünüyüm, 22 yıldır istikrarlı bi şekilde "ONDAN GERİZEKALI OLDUN HUEHUE" diye dalga geçiyorlar. evlenen kendileri amk. yalnız bizimkiler görücü usulü ya da "GÜÇLÜ BİR AİLE OLUŞTURALIM, BONBA FALAN ATALIM, ROCKEFELLER OLALIM" düşüncesiyle evlenmemiş. babam annemi sevmiş, annem de "ne bileyim oğlum her gün mü gelip istiyolar, adama benziyodu bi şey sandım ben de" diyo. isteyerek evlenmişler ama kuzen istemişler yani. ayrıca yozgat aman selanik göçmeniyiz :S :S

3) sanırım insanların ve toplumların genel olarak dışa daha kapalı olması. islam'ın kadın-erkek ilişkileri konusunda ne kadar kuralcı ve kısıtlayıcı olduğu herkesin malumu. bu yüzden "kız" ya da "evlenilecek adam" bulmak için eş-dost-akraba yardımı islam coğrafyasında büyük önem taşıyor bence. ondandır diye düşünüyorum. düşünce yapısıyla ilgili olsa gerek.
0
der meister
(22.08.16)
Baba tarafinda teklif dahi edilemez maddeler arasinda bu. Asla mumkun olmayan bir durum. Ama anne tarafinda kimin eli kimin cebinde belli degil. Onceden miras bolunmesin falan diye yapiyorlarmis. Simdi ellerinde avuclarinda bir sey de yok, halen devam ediyorlar. Daha gecen sene ananem bi dugune gitti. Gelin 17 yasinda, damat 25-30. 1. dereceden kuzenler. Neymis, cocukluktan beri asiklarmis. Yetisme tarzi da cok belirleyici oluyor herhalde, yoksa insanliga kiran mi girdi de kuzenine asik oluyorsun cocukken? Birkac kez denk geldim, ailede de kuzenleri birbiriyle yakistiriyorlar. Neyse ki bizim ananeden itibaren kirilmis durumda, kimse birbiriyle evlenmeye kalkmiyor. Hastaliklar girla tabii.

1- Asla

2- Hayir.

3- Bircok sebebi olabilir de temel konu miras. ve Traveller+1
0
evrim halkasi
(22.08.16)
1 - hayır, hayır.
2 - değil, 3 erkek 2 kız kuzenlerimle kardeş gibi yetişmedim, hatta yıllarca görmediğim oldu ama yine de sıfır normal, kardeşimden farklı görmem mümkün değil. abi diyorum.
3 - müslüman coğrafyasında daha mı fazla rastlanıyor ondan emin değilim, amerikanın taşrasında neler oluyor hakim değilim maalesef, ama o taraflardan da duymuşluğum var. ben kökenlerini küçük yerliliğe veriyorum, evlenecek insan olmayınca ve hemen her şey tabu olarak yetişince bir yerde mantıklı bulunmuş olabilir. yine de günümüzde akıl alması mümkün olmayan bir olay.
0
freya
(22.08.16)
iki yetişkin birey arasında karşılıklı olarak istenen bir evlilikse kan bağı olup olmaması ya da ne derece olduğu önemsiz bana kalırsa. sadece ikisinin engelli çocuk doğurma ihtimali sorun, her türlü kontrol yapılmadan kendi bencillikleri sonucu sakat bir çocuk dünyaya getirip ona berbat bir hayat yaşatmadıkları sürece sıkıntı yok.
0
ucan spagetticanavari
(22.08.16)
1. Ben de aynıyım. Kuzen abi gibi, kardeş gibi bir şey benim gözümde. Düşüncesi bile ensest gibi geliyor, kirli hissediyorum. Ne zaman utanacağım veya cinsel olarak sapkın gelen bir şey düşünsem refleks olarak yaptığım çiş tutma hareketi gibi bacakları sıkarak vajina kapatma, koruma hareketi var, ondan yaptım yine.

2. Ailede hiç yok, uzak akraba evliliği bile yok. Çevrede çok yaygın değil ama bir iki komşuda ve önceki nesillerde var. Üstelik bir tanesi çok iyi anlaşıyorlar. Bana uygun değil ama tamamen bulunulan ortama ve yetiştirmeye bağlı olarak normal algılanması garip gelmiyor. Yapmam imkansız ama yapanı da kınayacak bir argüman bulamıyorum. Yani, "Bu sapıklık" desem neye göre, kime göre; neden? Onu geçtim; daha yakın bir akraba ile evlenmek de neden normlara aykırı ve niye bunu kınıyoruz acaba? Avrupa derebeylerinin bir kısmı para ailede kaldın diye sadece akraba evliliği yapmış ve inbreeding sonucu yamuk ve hasta çocuklar olmuş hep. Bu aileler hayatta kalamamış. Acaba evrimsel nedenlerden mi norm yaptık bunu? Normalleştirmek istemekten çok merak ettim.

Eski bir arkadaşım vardı, kız havada uçan kuşla bile yiyilebilirdi. Benim bebekle otnadığum yaşta o bebek yapmaktan zevk alıyordu. Zaten hoşlandığımı çok iyi bildiği bir kişi ile çalıların arasında sevişirken yakaladığım için arkadaşıığımız bitti. Kuzeni hep " Keşke sevgilim senin kadar seksi olsa" derdi. Sonra kız bu kuzeni kafaya taktı ve bildiğin ayarttı. Evlendiler sonra. Ailesi hiç istemedi, babası "Sapık mısınız" diye kızdı ama annesi "Kızı evlendirmezsek dünyayı becerecek. Hem aşıklar" diye dil dökerek ikna etmiş. Babası utançtan düğün yapmamıştı.

Bu konuda 'Ben iğrenirim' veya 'Benim için uygun değil/imkansız' diye başkasına kısıtlayacağımı düşünmüyorum. Benim yapamayacağım şeyler başkası için normalse, sorumluluklarının farkındaysa ve karşılıklı rızaları varsa yaptığı şeylerden bana ne. Hatta, isterse kuzen kuzene, ister kardeş kardeşe, ister baba-oğul, ana-kız evlensinler; eğer gereken sorumluluğu almışlarsa ve böyle hissediyorlarsa. Bana ne. Yapmalarını kınamam beni zorlamadıktan sonra ama duyunca tüylerim diken diken oluyor, ürperiyorum. Belki de bu da üstesinden gelmem gereken bir duygu. Belki de günümüzdeki homofobik dediğimiz şey 50 yıl önce norm ise, ben de 50 yıl sonrasında rahatsız olduğum için amorafobik diye adlandırılacağım.

3. Cinsel açlık olabilir, çok fazla tabu ve kısıtlama nedeni ile sınırların değişmesi olabilir. Yani "Evlenene kadar sevişme asla ama kolaylığı kuzeninle evlenmekte sorun yok" gibi sınırların bu yöne kayması olabilir. Emin değilim.

Ek: Bir de örneğin Amerika'da da evlilikler değil de kuzenle yiyişme kavramı var. Tabii çok kişinin yaptığı bir şey değil ama atıyorum liseyi sevgilisiz bitirmemek için kuzeniyle yiyişenler ya da ilk sevişmesini kuzeniyle yapanlar falan var. Şu tarz şeyler olmayan şeyler değil.
answers.yahoo.com
0
aychovsky
(22.08.16)
1- asla düşünmem. adam mı kalmadı diye düşünürüm. böyle bir şeyi ailem de asla kabul etmez. şükür ki onlar da çok katı bu konuda.
2-bu kadar globalleşen bir dünyada kuzen ile evlenmek mantıklı gelmiyor. aynı köke sahip insanların evliliklerinde gen havuzu genişlemediğinden olası genetik hastalıkların daha rahat yayılabileceğini düşünüyorum. çevremde elbet var. ama baya bi eskide kalmış. artık herkes istediği ile evlenebiliyor.

3- dışa kapalı toplum, ya kültürümüze uyamazsa düşüncesi, mirası yabancı kişilerle bölüşmemek.
0
cabiday
(22.08.16)
Şurada baya bir ayrıntılı özetlemişler:

en.wikipedia.org

sonradan not: Kendi fikrimi eklememişim. Bizde de kırk yıldır görüşmesen bile kardeşe yakın bir seviyededir kuzen. Babam kuzenleriyle 30 yaşında falan tanışmış ama yine kardeş gibi oldular. Bizde de başkalarına çok çok uzak akraba gelebilecek insanlar çok yakın akraba oluyor - çünkü kalabalık değiliz.
0
pokerface
(22.08.16)
not: müslüman coğrafyada yaygın olması şu bilgiye dayanıyor: kuzey afrika, ortadoğu ve hindistan'a uzanan kısımda %10 ile %50 arasında seyrediyor. "toprak & miras bölünmesin" mantığı dünyada sadece buralara has bir şey değil sanki. haritaya bakınca asıl sebep toprak mevzunun dışında islam dahilinde bir konuyla alakalı gibi geliyor.
0
🌸zgrydn
(22.08.16)
Bizim ailede de çok yaygın bu, özellikle anne tarafı çok tercih ediyor.

Anladığım kadarıyla bunun en büyük sebebi : bildiğimiz, tanıdığımız, elimizde büyümüş kız. Daha iyisini mi bulacağız...

Ben düşünmüyorum. Kuzenle evlilik mevzuuna da şöyle bakıyorum : Kuzen var, kuzen var. Bazı kuzenlerimle ben hep bir aradaydık, kardeş gibi büyüdük. Onları kardeşim gibi görüyorum. Bazıları da var ki, senede, 3-5 senede bir gördüm. Kardeş gibi büyüdüğü bir kuzenle insanın evlenmesini doğru bulmuyorum. Ama uzaktaki bir kuzenle olabilir...


.
0
kartallar yuksek ucar
(22.08.16)
1- Hayır. Kuzenlerimle kardeş gibi büyümedim ben. Aramızda çok soğuk bir ilişki var, yolda görsek birbirimizi tanımazlıktan geliriz. Hatta baba tarafında hiç tanımadığım kuzenler var, hayatımda hiç görmedim (Babam kalabalık bir aileye sahip değil, yalnızca iki kardeşi var onlarla da yıllardır pek görüşmüyor. Arada küslük var). Buna rağmen tesadüfen tanışsak ve aşık falan olsak, akabinde kuzen olduğumuzu öğrensek herhalde bayağı midem bulanırdı benim. Bilmiyorum, kafama böyle işlenmiş. Roket adam'ın bahsettiği durum bizde de geçerli. Kuzen ile evlenmek doğrudan sülaleden tecrit sebebidir bizde.

2- Hayır, uymuyor. Şu ana kadar herhangi bir Rumeli göçmeninin kuzeniyle evlendiğini ne duydum ne gördüm. Varsa da ben bilmiyorum ama bu bizim ailede teklif edilemez hatta teklif edilmesi dahi düşünülemez bir şeydir.

3- Diğer arkadaşlar söylemiş zaten, muhafazakar çevrelerde kadın erkek etkileşimi minimum düzeydedir. Birçok insanla tanışayım kaynaşayım düşüncesi (karşı cins ile kaynaşmaktan bahsediyorum) bilhassa kadınlar için pek mümkün değil. Yanına erkek sıra arkadaşı oturur diye kızlarını okula göndermeyen adamlar bunlar. Dolayısıyla kadınlar diğer erkekler ile bir şekilde iletişime geçemiyor. Fazla büyüyüp gözü açılmadan evlendiriliyorlar, yabancıya gitmesin diye ailedeki biriyle yapıveriyorlar arasını. Traveller'ın dediği gibi miras da önemli bir faktör.
0
köstebek kurabiye
(22.08.16)
1)teyzemin oğlu ile diğer teyzemin kızı evlendi. ilk çocukları kalp yetmezliğinden ötürü 6 yaşındayken öldü. -bunun nedeni akraba evliliği mi yoksa genetik mi bilmiyorum-

2)eğer ortada bir yoksunluk, miras, aile baskısı gibi nedenler yoksa neden olmasın? ama akraba evliliği ve sonuçları gerçeği iyice değerlendirilmeli.

3)miras, yabancıya gitmesin, doğudaki iğrenç geleneksel yaklaşımlar deyü düşünüyorum.
0
quanche
(22.08.16)
3 - bunun müslüman cografyalarda yayilmis olmasinin ana nedeni dinen evlenmelerindde bir engel olmamasindandir. onlar da evlilik konusunda diger yabancı insanlar gibidirler. ama bunun bir kaç sakincasi da var tabi. mesela dogacak çocuklarin bazi hastaliklar konusunda zayif kalabileceklerine dair bilgiler mevcuttur din kitaplarinda. ayrica nişan ya da evliligin bozulmasiyla ilişkilerin kötüye gitmesi o akraba olan aile ile bağlarin tümüyle koparilmasi anlamina da geliyor. bu dinen uygun degildir ki asıl olan ne olursa olsun akraba ziyareti yapilmalidir onlarla olan baglar koparilmamalidir.
miras her zaman belirleyici degildir bu konuda. 9 cocuklu bir aile bilirim. cocuklardan yarisindan fazlasi akraba evliliği yapmistir ama hala 20 yila yakin çözülmeyen miras meseleleri var. yani mal disari (yabanciya) gitmiyor ama içeride kalanlarda da huzur yok bu konuda. kisilerin takindiklari tavır ve edindikleri bilgi/ kültür seviyesi daha önemli bence.
dinen, fikih kitaplarinin miras bölüşümünü ele alan feraiz kisminda mal paylasimi ayrintili ele alinmistir. bu aynen uygulanmayip, riza gösterilmedigi sürece dertler, sikayetler, laf bitmez.
0
1adam
(22.08.16)
1- düşünmem, kuzenlerim kardeş gibi demişler. benim için de öyle.
2-ne etik, ne ahlaki; ne derseniz diyin bana uygun gelmiyor. bizim ailede tek tük de olsa kuzen evliliği var, en yakın örnek halam halasının oğluyla evli.
3-buna net bir cevap veremem ama kapalı toplum yapısının ve sınırlı kadın-erkek etkileşiminin sonucu gibi geliyor bana.
0
doxanikee
(22.08.16)
1- Hayır
2- uygun değil
3- başka kimseyi görmemek.

Valla olayı sadece muhafazakar kesime atma. ODTÜlü mühendis arkadaşım ailesinden gizli kuzeniyle sevgiliydi. Düşün ikisi de okumuş etmiş tipler. Baya da çevreleri var sosyaller. Gel gör, kuzeninden başkasını görmüyordu gözü.
Almanyada doğmuş büyümüş kuzenim de yine aileden gizli kuzeniyle sevgili çıktı. Aile hala ayırmak için elinden geleni yapıyor. Yani sadece aileden gelen bir durum değil, biraz da insanların içinde oluyor sanırım.
0
lcha
(22.08.16)
1-) Kuzenlerimle ayrı şehirlerdeyiz. Çok fazla görüşmemişizdir. Hatta günleri toplasan 3 sene etmeyebilir. Fakat yine de onlar benim kardeşim gibi görüyorum. Asla aklımın ucundan bile geçmez evlilik.

2-) Yanlış buluyorum. Hani iki kardeş gibi olmaları dışında biyolojik sıkıntılar da var. Bir de gelişmemiş kafa hareketi gibi geliyor.

3-) Mal (miras yoluyla) yabancıya gitmesin kafası ile dönüyor sanırım. Eşi ölen kadının, eşinin kardeşi ile evlendirilmesi de aynı kafa. Bir de dinci ve muhafazakar toplumlarda gezme, tanışma, flört olayı yok. Haliyle gördükleri karşı cinsler genelde akraba. Başka kadın/erkek görebilip, tanıyabilseler aynısı olmaz belki.
0
nawar
(22.08.16)
- Benim ailemde 4-5 nesil öteden itibaren akrabalar kuzen, 1.-2. göbek kuzenler direkt kardeş sayılıyor. (Babaannemin dayısının oğlunun torunu benim en yakın akrabam mesela.) Akraba evliliği fikrini aklım almıyor.

- Yukarıda belirttiğim gibi, benim çevremde mümkün değil, çok uzak akrabasıyla evlenene bile ters tepkiler veriliyor.

- Miras, yabancıya gitmesin kızıma iyi baksin vs vs galiba bilemedim ki.
0
kobuzchu kiz
(22.08.16)
1- Hayır

2- Normal değil. Çevremde anneannemden önceki zamanda bile olmamış. Köyler arasında bulunan yerlerde, çeşme başlarında falan tanışılırmış.

3- Bilemedim.
0
jazzabel
(22.08.16)
evlenmem çünkü kardeş gibi görürüm.
etik olarak da uygun değil. genle de alakası var belki kardeş gibi gördüğüm için de etik olmayabilir ama evleneni de ölesiye yargılamam ama çocuklar sakat doğar riskinden dolayı etik bulmam.
genelde herkes kendi köylüsüne şusuna busuna verdiği için.
ama bu genelde doğuda olur.
karadenizde olmaz, kuzenler evlenmez ama köylüsüyle evlenir.
0
lonelyman
(22.08.16)
Tüm Balkan göçmenleri gibi düşüncem net.Ensestten hiçbir farkı yok bizde.
0
turkuaz
(22.08.16)
bizim sulalede kuzenler kardestir ama esimin sulalesi akraba evliligiyle meshur nerdeyse, akraba evliligi yapmamis sadece esim var sulalesinde oyle soyleyeyim. Ananesinin bile kizlik soyadi ayni kafayi yicem:)
0
fbeyza
(22.08.16)
Arkadaşlar olayı abartmayın. Kuzenle evlilik, dinen ve hukuken serbest bir olay.

Ben sıcak bakmıyorum, sevmiyorum, doğru bulmuyorum demek ayrı, bu iş ensesttir demek ayrı. Ensest birinci seviye akrabalarla yapılan aşağılık bir olaydır.


.
0
kartallar yuksek ucar
(22.08.16)
(13)

Bacak bacak üstüne attığınızda

chipie
Çoğunlukla hangi bacağınız üstte oluyor? Hangisinde daha rahat hissediyorsunuz? Benim %90 oranında sol bacağım üstte oluyor ve sağ üstteyse bir süre sonra konforsuz hissedip değiştiriyorum.
Çoğunlukla hangi bacağınız üstte oluyor? Hangisinde daha rahat hissediyorsunuz?
Benim %90 oranında sol bacağım üstte oluyor ve sağ üstteyse bir süre sonra konforsuz hissedip değiştiriyorum.
0
chipie
(22.08.16)
sağ bacak üste.bi de sürekli durunca ayak ayak olmaktan çıkıyor, adım atamıyorsun bile.arada bir bacakları değiştirmeli.
0
mungojerry
(22.08.16)
Sağ üstte oluyor genelde, sol üstte olunca da rahatsızlık duymuyorum.
0
pike
(22.08.16)
genelde sol ustte oluyor ama ders calisirken, yazı yazarken falan sağa doğru egildigim icin sağ üstte oluyor.
0
alwayschargeneverbend
(22.08.16)
genelde sol üstte
0
yuvarlanantencereninkapagi
(22.08.16)
Şimdi denedim ikisinde de çok rahat oturuyorum.
0
ambrosia
(22.08.16)
sağ üstte.
0
doxanikee
(22.08.16)
Daha çok sağ üstte oluyor.
0
aychovsky
(22.08.16)
Genellikle sağ üstte oluyor, solu atınca rahatsız oluyorum
0
aslmtn
(22.08.16)
anlattığının aynısı. sol üstte olunca daha rahat ediyorum.
0
chachachablues
(22.08.16)
Sağ üstte oluyor genelde
0
basond
(22.08.16)
Sol daha rahat geliyor
0
hasmetizm 2046
(22.08.16)
her zaman sol.
solak olduğum için olabilir.
0
cabiday
(22.08.16)
önceliğim solu atmak galiba. değiştiriyorum ama.

sağ daha esnek. attıktan sonra altına geçiriyorum. solda bu daha zor oluyor.
0
yoggi
(22.08.16)
(2)

Matlab

purptakal
Merhaba, aradim taradim bulamadim umarim yardimci olabilirsiniz. Elimde bir deklem var mesela kisa haliyla soyle:t = A*log(B/h)+logA-h/Belimde t degerleri var 0 dan 9 a kadar, A belli B belli h'i istiyorum.h=0:0.1:9 diyorum mesela, benden h'i istiyor ama ben h i onun hesaplamasini istiyorum. malesef
Merhaba, aradim taradim bulamadim umarim yardimci olabilirsiniz.

Elimde bir deklem var mesela kisa haliyla soyle:

t = A*log(B/h)+logA-h/B

elimde t degerleri var 0 dan 9 a kadar, A belli B belli h'i istiyorum.

h=0:0.1:9 diyorum mesela, benden h'i istiyor ama ben h i onun hesaplamasini istiyorum. malesef h'i cekemedim denklemden.

Nasi yapicam, bi yardim ederseniz cok sevinirim,
0
purptakal
(21.08.16)
cevabı bilmiyorum, çözmeye çalışırken lambert w fonksiyonu denilen bir şeye denk geldim. istersen bi bak belki çıkar
0
ssgnin kankasi
(21.08.16)
Bunu ana ekranda syms ile h'ı tanımlayıp solve komutu ile çözerek yapabilirsin. Mobilden ilgili linkleri gönderemiyorum ama Matlab solve function diye aratırsan olur
0
aychovsky
(21.08.16)
(9)

doktora yeterlik yusuflaması

devilred
tüm terimler o kadar yabancı geliyor ki anlatamam. hiç konsantre olamıyorum, bir iki ayda mümkünü yok toparlayamam gibi geliyor konuları. ne yapayım ben? siz ne yaptınız, nasıl aştınız bu eziyet dolu süreci? ilk seferde girmeyeyim diyorum ama hocaya demeye de çekiniyorum. ne yapayım yahu ben?
tüm terimler o kadar yabancı geliyor ki anlatamam. hiç konsantre olamıyorum, bir iki ayda mümkünü yok toparlayamam gibi geliyor konuları. ne yapayım ben? siz ne yaptınız, nasıl aştınız bu eziyet dolu süreci? ilk seferde girmeyeyim diyorum ama hocaya demeye de çekiniyorum. ne yapayım yahu ben?
0
devilred
(20.08.16)
Bir de isin varsa gercekten cok zor. Oncelikle danisman hocan senin yardimcin olabilir "daha cok calisman gerek" diyerek dusmanin da. Komisyondaki hocalar kendi alanlariyla ilgili soru soracak. Sen de danismanina gelebilecek sorulari sor. Bir de lisans kitaplarina da calisman gerekebilir. Iki ay cok da kisa bir sure degil. Temel kitaplari bile calissan cok sey hatirlarsin ki zaten hatirlamak ogrenmekten cok daha kolay. Istersen alanina gore en son basilan kitaplari al. 3 kitap 2 ayda rahatca biter.

Calisirken not al highlight et. Masada calis. Ilk gun calismak zor olur 8.gun aliskanlik haline gelir. Unutma bir calisma kosen ya da odan olsun. Odaklanman kolaylasir.
0
Traveller
(20.08.16)
Yeterlilikte izlenecek yol bence şöyle olmalı;
Daha önce giten adaylara sorulmuş tüm sorular alınmalı,
Jurideki hocaların alanlarına göre çalışılmalı. Her hocanın kesinlikle sorduğu sorular vardır.
Mümkünse başka adayın sınavına raportör olarak girilmeli ortam görülmeli
Temek kitaplardan çalışılmalı
İfadeye dayalı olduğu için sizden daha deneyimli arkadaşlarınızla soru cevap şeklinde çalışılmalı.

Sana tavsiyem kesinlikle gir. Çok gerginsen hocalarınla iletişime geç. Hangi konulara ağırlık vermen gerektiğinizi tartışın.
Fen alanındaysan grafikler şekiller formulleri kabaca yazmaya çalış
0
intihar etsem de kendime gelsem
(20.08.16)
Agzindan cikan her kelime potansiyel soru olarak donuyor o yuzden ne dedigine dikkat et
0
la noix
(20.08.16)
yazılı bir genel konular sınavı var mı? eski sorular yayınlanıyor mu? eğer evetse onlara bakmak zaten yeterli olacaktır. o da yetmezse ilgili derslerin eski final sorularına bakılabilir. örneğin dinamikte kalkıp eğik atış sormazlar, daha karmaşık şeylere direkt atlanabilir eğer temel varsa.
0
ron dennis
(20.08.16)
Ogrenci olarak: 8 ay non-stop calisarak gectim. Bağışıklık sistemim coktu, sol gozum tamamen kapandi.

Yeterlik jurisine giren hoca olarak: 2 ay calisarak yeterli olunmaz. Girme.
0
shadowcat
(20.08.16)
iki ay değil yahu çalışma süresi, geriye kalan iki ay. hoca ağırdan aldı, ben ağırdan aldım derken araya uzun bir tatil girdi, tüm konsantrasyonum uçtu gitti. kalan sürede de toparlayamam bence. aceleyle girip de ilk hakkımı ziyan etmek istemiyorum, sekiz aya her şeyi hallederim ama hocaya nasıl söylerim, onu bilemiyorum işte.
0
🌸devilred
(20.08.16)
alan ne? biraz şans işi, sorular bildiğin yerden gelirse, konu oraya gelirse falan. ben son 2-3 ay günde ite kaka 1-2 saat çalışıyordum. kesin kalırım diye bakıyordum ki benden önce aşırı çalışan bir arkadaş girip kaldı. dedim boş vereyim ben. sonra geçtim. nasıl oldu anlamadım artık orada ilahi bir güç mü itekledi ne oldu. sorular hep bildiğim yerlerden geldi, hepsine iyi kötü cevap verdim, bir soruyu da artık nasıl olduysa bilmediğim halde doğru cevapladım, herkes çok beğendi. o soru şimdi gelse sittin sene cevaplayamam.

%100'lük bir performans beklenmiyor sonuçta, her şeyi bilmeye de mümkünat yok. konuyu bildiğin yere çekmek önemli.

sonra kurban kestirmiştim artık nasıl stres olduysam asdasdas. tezi bitireyim yine kestireceğim galiba sadasdsa
0
passion rules the game
(20.08.16)
Bir iki ay kurtarılmayacak bir süre değil. Sadece bir ay öylesine bakıp girip, geçmiş insanlar tanıyorum. Sıralamada üst sıralardaki üniversitelerden. intihar etsem... çok güzel söylemiş yapılacakları ama bir önerim de eğer seninle birlikte girecek olan varsa onları bulup birlikte çalışabilirsiniz ya da birilerine birlikte çalışmayı teklif edebilirsin. Hatta 'Öğrenmenin en iyi yolu anlatmaktır' diyerek sana anlatmaya da meyledebilirler.

Hocalar belirlidir. Onların verdiği derslere ve en son çıkardığı bir iki makaleye bak. Muhtemelen o konularda soracaklardır. Belki daha önce vizede/finalde sorduğu soruyu kakıtacaktır yeterliliğe.

Hocaların nasıl kişiler olduğunu asistanlara sorabilirsin. Örneğin, bazı hocalar uzun yazılsın ister, bazıları kitabın aynısını kafandan kopyala-yapıştır yapmadığın sürece 0 verir. Hocaların nasıl insanlar olduklarını öğren. Asistanlar bu işleri bilirler.

Hiç bilmiyorsan bile gir sınava. Böylece ilk seferde olmasa bile en azından sınav ortamını ve nasıl sorduklarını görmüş olursun. Zaten kimse takmaz sana, hocaların böyle şeyleri unutma süresi 15 dakikadır. Alışkındır hoca böyle durumlara. İkinci sınav için çok daha hazır olursun. Bu sefer hocalar 'Helal olsun' bile der. Ki yetiştirme ve bir şeyler yapma olasılığın hala var, neden olmasın.
0
aychovsky
(20.08.16)
sanki sinava girmek icin para veriyorsun. gir tabii. ayrica da (evet bayagi az ama) 2 ay, 2 aydir. sonucta doktora sinavini sadece belli sayida alabilirsin (genelde 2 defa hak veriliyor). bu sebeple gir zaten.

sinav icin hangi bolum, hangi okul, yurtici/disi bunlar hep onemli. yurtici ise otur gecmis sorulari ezberle, illaki ayni ya da cok az degistirilmis sorular soruluyor. yurtdisinda okuyorsan valla isin bayagi zor cunku guncel makalelere dayanan cok kaliteli sorular geliyor.

ama her kosulda gir cunku hakkin az.

edit: yurtdisi deigim ozellikle abd ya da avrupadaki birkac top universite. asya tarafi hakkinda bi bilgim yok. ama cin/tayvan taraflari falansa gecmis sorularin aynisini sorarlar net.
0
superfluid
(20.08.16)
(11)

İşyerinizden 1 saat izin istediniz

amusan
Akşam telafi edeceğiniz halde müdürünüz/yöneticiniz polis sorgusu gibi ne işin var, o kadar sürer mi ki, sen daha önce gitmemiş miydin şeklinde sorular soruyor mu?Sormasını hoş karşılar mısınız?
Akşam telafi edeceğiniz halde müdürünüz/yöneticiniz polis sorgusu gibi ne işin var, o kadar sürer mi ki, sen daha önce gitmemiş miydin şeklinde sorular soruyor mu?Sormasını hoş karşılar mısınız?
0
amusan
(20.08.16)
Uyuz olurum
0
naberabi
(20.08.16)
İzin almanin nedenini sormayan isverene rastlamadim. Detaya girmedigi surece de sormasinda anormal bir durum yok. Sen olsan sen de sorardin.
0
yons
(20.08.16)
yoğun bir dönemde değilsek, iş arkadaşlarımla toplu şekilde yetiştirmem gereken bir çalışma yoksa ek soru sormalarına izin vermem. izin alırken doktora gidiyorum, emniyete gidiyorum, bankaya gidiyorum diye belirtirim zaten, bana göre yaptığım açıklamanın üzerine sorulan soru kötü niyetlidir ve kişisel alan ihlalidir.
0
evde liyakat kalmamis
(20.08.16)
özel işlerim var de geç, kimse ayrıntısını bilmek zorunda değil.
0
gezegen olan pluton
(20.08.16)
sormaz,

ozel isim var deyip kestirip atabilirsin. detay istemeye devam ederse de nerede durmasi gerektigini hatirlat.
0
exlibris
(20.08.16)
Bizde öyle sorunlar yok, hatta elimizi kolumuzu sallayarak çıkabiliriz ama abimin kız arkadaşının çalıştığı şirket sahibi çılgın. Bu tarz izinlerde sorgulama da yapıyor, üstüne 1 saati yıllık izinden düşüyor. Yılda 9-10 kere 1 saatlik izin alındığında yıllık izinden gidiyor. Hoşuma gitme tabii ki ama şirketin eskiden beri böyleyse ve bu muamele genele yapılan bir şeyse de 'Böyle şirkete denk geldim, ne yapayım' derim.
0
aychovsky
(20.08.16)
6 ay önce böyle değildi.Tahminimce şirketten son zamanlarda çok ayrılan olduğu için adamlar biri mülakata falan gidecekse gidemesin diye dakikası dakikasına sormaya başladılar. Ben piyasa genel durum böyle mi diye sorayım dedim. Genel olarak şirketler bu kadar kasmıyor yani.
0
🌸amusan
(20.08.16)
İzin konusunda hiç sıkıntı yaşamadım ama şirket de benim çalışma saatlerim konusunda hiç sıkıntı yaşamadı. Yeri geldi öğleden sonra üç gibi sırf canım sıkıldı diye işten çıktım yeri geldi 2 gün eve gitmeden çalıştım. Birbirimize karşı iyi niyetimiz olduğu için bana sorulmadı ben de sorgulamadım.
0
angelus
(20.08.16)
şimdi o iş sahibine sadece şu kısımda hak verebilirim. o saatte orada olmayı gerektiren işler vardır.

adam sallıyorum stadyumda pozisyonu olan adamsa, maç saatinde kaybolursa gecikirse sorulur, maç zamanı lazım o adam.

ya da fuar vardır, 9-18 arası, o saatlerde 1 saat bile çok önemlidir, stressten sorulur.

ama gelipte proje bazlı yani o bir saatin akşam çalışarak telafi edilebileceği bir yerse ana avrat sövülesi patrondur o.
0
kurnaz
(20.08.16)
@kurnaz
son dediğin şekilde yapılan iş haftalık yani yapıldığı saat önemli değil.İçimden sövüyorum ama faydası da yok.
0
🌸amusan
(20.08.16)
is yapmayan, elinden telefonu düşmeyen eleman hak ediyor olabilir bunları.
0
1adam
(20.08.16)
(3)

Bu şarkı nerede çalmaktaydı? 2000'ler ve 90'ları hatırlayanlar baksın?

eranspotting
Arkardaşlar merhabalar,Direkt şarkıyı atıyorum;https://www.youtube.com/watch?v=-4mcMkaW4vEŞarkımız bu. Öncelikle bu şarkıyı bulmak için yıllarca didindim durdum. Herkese dınının nınını falan diye anlatmaya çalıştım. Geçenlerde ofiste spotify'dan bir arkadaşım chill out playlisti dinlerken şarkıya şa
Arkardaşlar merhabalar,

Direkt şarkıyı atıyorum;
www.youtube.com

Şarkımız bu. Öncelikle bu şarkıyı bulmak için yıllarca didindim durdum. Herkese dınının nınını falan diye anlatmaya çalıştım. Geçenlerde ofiste spotify'dan bir arkadaşım chill out playlisti dinlerken şarkıya şans eseri denk geldim. Tam OH BE demişken şarkıyı nereden anımsadığımı bulamadım.

Şimdi sorum şudur;

Bu şarkı bende sanayi, gelişen türkiye, fabrikalar, askeri fabrikalar, endüstri vs gibi kavramlar uyandırıyor. Ve bu gerçekten garip. 1993 doğumluyum, bu şarkının acaba geçmişte bir kamu spotunda, bir haber kanalında vs jenerik halinde kullanılma ihtimali var mıdır? Siz bu şarkıyı dinleyince ne anımsıyorsunuz? Veya bu şarkının kullanıldığı bir yeri hatırlıyor musunuz?

Teşekkürler.
0
eranspotting
(19.08.16)
Bana da jenerik gibi geliyor anımsadığım kadarıyla, haber bülteni olabilir. Ya da sanki bir şeyden başka bir şeye geçişte ara müzikti. Çıkar kesin hatırlayan.
0
baba jo
(19.08.16)
zamanında jeneriklerde, programların başlangıcında, sektörel programlarda haberlerin fonu olarak kullanılmıştı diye hatırlıyorum
0
freebird5406_2
(19.08.16)
Orijinali Robert Miles'ın bu şarkının. 1996 çıkışlı. O sırada orijinal hali televizyonda çok yayınlandı. Haber vtr'lerinde, jeneriklerde ve yarışmalarda çok fon müziği olarak kullanıldı.
0
aychovsky
(19.08.16)
(7)

Arkadaşlarınızın eğitim düzeyi

sorunvar
Diyelim siz üniversite mezunuysanız lise mezunu biriyle samimi arkadaş olabiliyor musunuz ?Örneğin arkadaşlınız ingilizce bilmiyor ama sizin ingilizceniz ondan iyi olmasına rağmen ya senin ingillizcende o kadar iyi değil havasında yorum yapiyorsa Bir de bu arkadaşınız kendi alanı olmadığı halde siz
Diyelim siz üniversite mezunuysanız lise mezunu biriyle samimi arkadaş olabiliyor musunuz ?

Örneğin arkadaşlınız ingilizce bilmiyor ama sizin ingilizceniz ondan iyi olmasına rağmen ya senin ingillizcende o kadar iyi değil havasında yorum yapiyorsa

Bir de bu arkadaşınız kendi alanı olmadığı halde sizin mesleğiniz ve uzmanlık alanınzda bilgisi olmadığı bir konuda yorum yaparsa ve üstelik sen yanlış biliyosun tarzında yorum yaparsa ne düşünürsünüz ?

( bu arkadaş lise mezunu ve yorum yaptğı alanda hukuk )
0
sorunvar
(19.08.16)
Erkek arkadaşım dikey geçişle mühendislik fakültesinı bitirmis, ilk universitesindeki arkadaşlarının hepsi tekniker. Şu anda hala en yakın arkadaşları da onlar. Hemen hemen hiçbiri çok iyi ingilizce bilmiyor, is şartları farklı. Eşleri ve kız arkadaşları da benzer statude işlerde çalışıyor. Biz hiç bu durumu sorun etmedik açıkçası.

Arkadaşlarımızı ingilizce bilip bilmemelerine ya da üniversite mezunu olup olmamalarına göre seçmiyoruz. İyi insan ve kafadengi olmalarına bakıyoruz. Normal insanlar da böyle yapmali.

Ayrıca bilmedigi konuda yorum yapma olayı lise mezunlarına mahsus değil; herkes yapıyor maalesef.
0
fraise
(19.08.16)
kisiye ve duruma gore defgisir. mesela ben dandik bi tic lisesinden mezunum, trnin en saygin unileeinden mezun(itu, bogazici vs) elemanlara egitim veriyorum ve herkes genel kulturumu ovuyor. saniyorum isyerinde egitim duzdyi en dusuk personelim ama bilgisine en cok saygi duyulan da venim. tabi tevazu da onemli bi faktor..
0
mayeskuel
(19.08.16)
Egitim degil kultur duzeyi onemli yoksa egitimli olup da irkci olan seksist olan ne bileyim hala cahil olan cok kisi var.
0
Traveller
(19.08.16)
Eğer aşırı inatçı değilse benim için hiç sorun değil, 'Google da gördüğüne inanmayacaksın, onlar da yanlış biliyor' derecesinde değilse, kanıtlara açıksa samimi arkadaş olurum. Sonuçta aynı hataya ben de çok büyük bir rahatlıkla düşerim, ne olacak. Arkadaşla anlaşıyorsam anlaşabiliyorum, anlaşamıyorsam anlaşamıyorum ama bunda daha çok muhabbetin birbirine uyması, aynı şeye gülmek, benzer espri anlayışı gibi şeyler etkili oluyor genelde. Yalnız bunları söylerken şöyle bir derdim var; ben 'nerd' şakalarını çok severim. Arkadaş seçerken buna dikkat etmiyorum ama nerd şakası yapan biri ile daha rahat arkadaş olabiliyorum. Doğrudan eğitimle ilgili olmuyor bu da, bana iletişimde kolaylaştırıcı oluyor. Yine de bu arkadaşlık payımın büyük bir kısmını oluşturmuyor. Zaten her arkadaşla konuştuğum şey aşırı farklı olabiliyor.
0
aychovsky
(20.08.16)
Öyle bir arkadaş büyük ihtimal çok yakın arkadaşım olmaz, ayrıca zaten bu gibi insanlar her şeyi hep en iyi bilirler ama yapmaya gelince bi halt beceremezler o yüzden he diyip geçerim polemiğe giremem hiç o insana zaten asla onun öyle olmadığına inandıramazsın. Boşver herkesi kafaya taksaydıkkk...
0
esinikaybetmiscorap
(20.08.16)
Ben fizik mezunuyum. Gördüğüm üç kişiden biri bana kuantum öğretmeye çalışıyor. Ben nideyim nirelere gideyim.

Çok takılmıyorum. Anlatmaya da kasmıyorum. Asla inatlaşmıyorum.

Arkadaşlık benim gözümde mesleki bişey değil. Kişilik özellikleri düzgünse isterse ilkokul 1 terk olsun sıkıntı yok.

Ne proflar gördüm cahildiler.
0
babilbaligi
(20.08.16)
"ya bi siktir git amına koyim"

yukarıdaki cümleyi yüzüne rahat rahat söyleyemeyeceğim adamla samimi arkadaş olmam, olamam. yani öncelik eğitimi değil kafa dengi olması.

samimi arkadaş olduğum adam o yazdığın şekilde davranırsa da yukarıdaki cümleyi yüzüne yüzüne yüksek sesle söylerim, yetmez "yunan hukuk tanrısı mısın yarraam" diye de alay ederim.

beraber güleriz konu kapanır.
0
azizakin
(20.08.16)
(19)

Neden avrupada yaşamak istiyorsunuz ?

sorunvar
Abi şu an isveçteyim.Herşey çok monoton adeta bir legonun parçası gibi ..Hayat herşey sakin .Bu kadar monoton ve herşeyin bir lego parçası olduğu sistemde yaşamak sıkıcı değil mi ? Mekaniksel bir hayat yaşaniyor burada ..Açıkçası türkiyede iyi para kazandıran bir işiniz varsa buraya gelmek mantıklı
Abi şu an isveçteyim.Herşey çok monoton adeta bir legonun parçası gibi ..Hayat herşey sakin .Bu kadar monoton ve herşeyin bir lego parçası olduğu sistemde yaşamak sıkıcı değil mi ? Mekaniksel bir hayat yaşaniyor burada ..Açıkçası türkiyede iyi para kazandıran bir işiniz varsa buraya gelmek mantıklı bir iş değil.

Türkiyede çok fazla politize olmuş bir kesim var ama nedense buradakilerin çok umrunda değil politika ..
0
sorunvar
(19.08.16)
bir legonun istedigim parcasi olabilmek icin istiyorum.
0
ateistanbul
(19.08.16)
Avrupada yaşamak isteği standart özellik değil. Şahsi tercihlerim sovyet rivierası yahut çinhindi ama avrupa değil. Genellemeyin.
0
kargn
(19.08.16)
:) oyle de abi gel buraya canın sıkılsın ondan sonra konuş :) Yok yani türkiyede ayda 10 15 bin kazanırsan bunu düsünmezsın.
Türkiyede beyaz yakalı olup buraya gelip taksicilik yapanlar net maldır söylim :)
0
🌸sorunvar
(19.08.16)
@want2die can güvenliğn yoksa neden japonya değil ? Neden güney kore değil ? Salt bu neden değil bence ..Kimse yaşadığı ülkeden memnujn değil.İsveçliyle konuştum amerikaya taşıncam diyor.Amerikalıyla konuştum kanadaya taşıncam diyor.İngilizle konuştum italyaya taşınıcam diyo .. Burada bence farklı bir olgu var.
0
🌸sorunvar
(19.08.16)
adam ozgur olma fikrimi begenmemis ahaha. ne cevap istiyorsun panpa, soyle onu yazalim.
0
ateistanbul
(19.08.16)
Sorunvar orda yaşayacak mısın? Yoksa tatil mi yapıyorsun da atıp tutuyorsun ?
0
lithu
(19.08.16)
yok yaşamayı düşünmüyorumda ..Geziyorum.Arkadaş var onlada konuştuk bunu uzun süreli kalamayacağını 3 5 yıl yaşıyıp ülkeye döneceğini söyledi.Master yapiyor arkadaşım.Bende onun gibi düşünmeye başladım.
0
🌸sorunvar
(19.08.16)
Dışarıda insanlarla bağırabilmek için.

İnterrailde avrupayı çözdüğünü zannetmekte ayrı bir kafa...
0
kurnaz
(19.08.16)
Ya işte kusura bakma ama gezerek kaptığın bilgi senin bilgin olmuyor. Tek başına deneyimlemen gerekiyor. Bir ülkeye tam anlamıyla alışmak, benimsemek için 1 yıl bile yeterli bir süre değil.Öte yandan bir ülkede uzun süreli yaşayıp , yaşamaya devam edip o ülkeyi kötülemeyi ilke edinmiş insanlar da çok fazla. Arkadaşını yaftalamak istemem ama. Bence sen de arkadaşlarının fikirlerini benimsemektense kendin deneyimlemeyi seç. İyi gezmeler.
0
lithu
(19.08.16)
valla 34 yıldır istanbulda yaşayan biri olarak monotonluğu, sakinliği, tertibi, düzeni, her şeyin sıkıcı olabilecek şekilde kurallı düzenli ve sistemli olabilmesini, sisteme güvenebilmeyi, sürekli kolla götü modunda yaşamak istemediğim ve insanların kendi hallerinde başkasının işine ve hayatına burnunu sokmayan insanlar olmasını istediğim için. Bunlar parayla satın alınabilecek şeyler değil Türkiye'de
0
limoncello
(19.08.16)
çok basit

1) avrupa bir bilim kıtası
2) avrupa'daki çoğu ülke temel bilimlere göre yönetiliyor, dinlere göre değil
0
alm est
(19.08.16)
orada sistemin parçası olmamış olan insanlar anlayamaz söylemek istediğini ama çok haklısın.

ben isviçre'de doğdum ve büyüdüm, 10 senedir türkiye'deyim, vatandaşlığım var ve çevremde kimseye neden oraya dönüp yaşamak istemediğimi bir türlü anlatamıyorum.

lego parçası çok iyi bir benzetme, anaokuluna başlamadan aylar önce mektupla hangi öğretmenin öğrencisi olacağına kadar bildiren bir sistem. insan için 'iyi' olarak yapılan her şey kapitalist sistemin daha iyi bir parçası olması üzerine kurulu. 4 yaşından itibaren çocuklara hobi edindirmeye çalışılıyor, çünkü ileride daha iyi çalışabilmesi için boş vaktinde hoşuna gittiğini düşündüğü şeyi yapabilmesi lazım. hobin bile olmak ZORUNDA, tembellik yapamazsın.

öte yandan türkiye'de beyaz yaka olmak kısmına pek katılamıyorum, çünkü oturmamış bir sistem içerisinde sistemin parçası olmaya zorlanıyorsun. bu yüzden yan hakların avrupa'daki bir beyaz yakalıya göre çok kısıtlı, dolayısıyla hayat daha yıpratıcı.

kendi adıma, türkiye dışında bir yerde yaşayacaksam, tercihim güney amerika'dan yana olurdu.
0
gmzo
(19.08.16)
@gmzo türkiyedeki beyaz yakalılar buraya taksiclik yapmaya geliyor diyorum.
0
🌸sorunvar
(19.08.16)
@sorunvar anladım o kısmı, deneyim bazında çok değerlendirebileceğim bir durum değil ancak bahsettiğim sıkıntılar yüzünden insanlar bunalıyor ve avrupa'da taksici olmak türkiye'de beyaz yaka olmaktan daha çekici gelebiliyor. yoksa ben de çevremde düzeni olan, belli düzeylerdeki semtlerde yaşayabilen insanlara avrupa'da yaşamak konusunda çok emin konuşmamaları gerektiğini anlatmaya çalışıyorum sürekli.
0
gmzo
(19.08.16)
bir kere bisiklet süren biri olarak bu ülke beni tanıyor ve bana saygı duyuyor. onun dısında gercekten maddi anlamda tr nin vermediklerini veriyor ve bu beni güvende hissettiriyor. tr de insanlar jenga misali yasıyor. altından hangi bloğu ceksen yıkılacak gibi bu yuzden insanlar hep gergin ve hep tetikte. sahiden hersey parayla olmuyor tr de cunku parası olanlar bile belli zamanlarda belli seyleri için yurt dısına kacıyor. ha avrupa sana kasıkla verirken kepceyle alıyor. seni emek acısından sömürüyor ama ona göre de yasıyorsun.
0
fıytfıyt
(19.08.16)
@gmzo aynen istanbul bebek ,nişantaşı ,beşiktaşta oturanlar avrupaya giderek şoka uğrarlar :) He yapan vardır ama zor iş :/ Sabahleyin buraya gelen mülteci türkçe afgan bile pek memnun görünmüyordu :S
0
🌸sorunvar
(19.08.16)
Avrupa'da yaşamak isterim, çünkü insan hakları ve sosyal devlet tarafı daha ağırlıklı, daha temiz, daha düzenli. Bir de ben sıkılmıyorum. Beni bırakınca öyle emekli gibi yaşarım ben. Çok uzun zamandır sıkılmadım, sıkılacak zaman nasıl oluyor, hayal bile edemiyorum. Hani o Gülse Birsel yazısındaki 'Avrupa da çok sıkıcı canım' kısmına çok katılamıyorum, ben sıkılmayı özlüyorum. Bir de Güney Avrupa'da kısa bir süre yaşadım iş gereği; orada millet bizden daha politize idi ve insan hakları mükemmel, iklim de harikaydı. Benim için tepe noktası oralar.

Yine de İsveç'e taşınmak istemezdim. Soğuk yerleri istemiyorum pek. Benim için ölmedikten, savaş olmadıktan sonra iklim insan haklarından daha önemli. Popom donacağına gidip Tunus'ta evden çıkamadan yaşarım. Geçici, birkaç yıl süreli olur da; 'Bundan sonra yeni evim burası' diyemem. Gideyim, can güvenliği ile boğuşayım sıcak sıcak.
0
aychovsky
(19.08.16)
Bir kadin olarak "bu tshirtu giymeyim, cok acik, metrobuse binememem boyle" demek istemedigim icin avrupa'dayim.
Haftasonlarimi avmlerde gecirmek istemedigim icin, mukemmel toplu tasimayla ormanlara gidebilmek icin avrupa'dayim.

Bugun 15 kez italya-avusturya arasini gectim. Yuruyerek. Araba avusturya tarafindaydi, dukkanlar italya tarafinda. Istanbul'da evimin sokaginda yururken daha zor oluyor resmen. Kirik kaldirim, kaldirima parketmis araba vs vs. ki istanbul'da cok iyi bir muhitte oturuyor ailem.

Insanlar burada da sikayet ediyor, avusturyali birine sorsan "iyyh viyana igrenc" filan der. Herkes daha iyisini ariyor, icgudusel bir sey oldugunu dusunuyorum bunun.

Annem-babam istanbuldaki guzel hayatlarini birakip gelmezler mesela. Isleri gucleri var, rahatlar. Istedikleri an gelebilirler zaten. Ama benim icin oyle degildi.

Bir de nolursa olsun ortak kulturel degerler bulunabiliyor avrupada. 2-2,5 ay hindistanda yasadim. 3 aylikti biletim. Stajim biter bitmez donebilmek icin hayatimda ilk defa bi biletimi one cektim. O kadar acayip ki! Ki cok ust duzey yasiyordum orada da ama cok farkli yani. Avrupa daha tanidik. Ayrica bir sey oldu mu paaat diye turkiyeye geri uculabilir ama uzaktayken pek oyle degil.

Bir de ab ulkelerinin cogunda sistem duzenli ve guzel isliyor. Burokrasi asiri cok olsa da surprizlerle karsilasmayacagini biliyorsun en azindan.
0
kuehles blondes
(19.08.16)
Cunku insanlar. Anlatmaya kalksam 8-10 sayfa yazmam lazim simdi derdimi, bosuna ugrasmayayim. O kultur benim zihniyetime daha yakin geliyor. Nokta atisi olmasa da daha yakin. O yuzden burada degil oralarda yasamayi tercih ederdim.

En onemlisi kurallar. Disiplinsizlik, duzensizlik sevmiyorum ben, nefret ediyorum. Mesela yaya gecidi var ve yaya gecidinde insanlar gecerken arabalar gercekten duruyor! Durup bekliyorlar, sen geciyorsun yahu. Agir agir yuruyorsun ve arabadaki adamlar ve kadinlar default hamile kadini hastaneye yetistirmeye calisirken durdurulmus gibi tepki vermiyorlar. Neden? Cunku yaya gecidinde arabalar durur. Onlar da duruyorlar. Durulmasi gerekiyorsa duruyor adamlar.


Bisiklet suruyorum caddede, kirmizi yaniyor ve en on sirada duruyorum bisikletimle arabalarin onunde. Sonra yesil yaniyor, ben bisikletimi hareket ettiriyorum, bir araba gibi hizli kalkamadigim icin arkadaki arabalar benim hiz kazanmami bekliyor. Ve aman allahim kimse korna calmiyor! Nasil yahu, aci aci korna yapip kafayi camdan cikarip kendilerine hayatlarinda gordukleri en buyuk kotulugu yapmisim gibi davranmalari gerekirdi, cunku arabalarin onunde bisikletle agir agir gittim ve onlari 3sn falan geciktirdim. Ama yapmiyorlar. Anlamsiz bir gerginlik yok adamlarda bizdeki gibi.
Bazi seyler bazi insanlar icin onemli degildir, her insan icin bazi seylerin onem sirasi ayni degil. Benim icin kurallar ve bu kurallara uyulmasi onemli mesela. Cok onemli. Yoldaki suruculerin aptalca davranip davranmamasi, sabirsiz olup olmamasi benim icin onemli. Sirf bunun icin bile ulkeyi terk edebilirdim.

Araba kullaniyorsun mesela, yogun trafik. Olumune senden once arabanin kafasini o araya sokmaya calisanlar yok mesela. Adam onundeki arabayi takip ediyor. Insanlar diger arabalara yol veriyor. Yol verme olayina karisini sana verioyrmus gibi bakmiyor.

Toplu tasimaya biniyorsun, durakta bekleyen kalabalik var. Tramvayin kapisi aciliyor ve teker teker iceri giriyorsunuz. Kapiya yakinligin ne kadarsa iceri girme siran da ona gore oluyor. Kapi acildigi anda hurraaa diye arkandan bir anda onune gecip ne pahasina olursa olsun iceri once girmeye calisanlar yok. Zaten potansiyel yolcuyla ulasim imkanlari da orantili. "Hay allah buna da binemedim" olayi da yok. Geric bizde faketmiyor, durakta 10 kisi var, gelen arac en az 50 kisi daha alacak musaitlikte ama adam yine de arkandan bir anda onune firlayip seni kenara itip iceri hucum ediyor. Cunku senden once girmeli oraya. Senden once girmezse oracikta dusup olecek, hayat memat meselesi ne yapsin adam?
Bu da benim icin onemli. Neden boyle ki? Neden yani? Neden insan gibi hareket eden insanlar gormuyorum? Insan gibi hareket ettiklerini gormek istiyorum ben insanlarin. Insan gibi hereket ettikleri bir yerde ysamak istemem de normal.

Gecen bizim isyerinin soforunun yanina bindim aksam, gecerken yol ustunde bir yere birakacak beni, kendi devam edecek yoluna. Arabaya bindik, kemeri taktim ve yuruduk. Araba biip-biip otuyor. Dondum sofore baktim herhangi bir tepki yok. Kemer takili degil, araba otuyor, sofor hicbir sey yokmus gibi devam ediyor. "Kemeri takmadin galiba" dedim, "o susar birazdan" dedi adam. Yok artik...
Adamin olayi kemer takmaya usenmek de degil, adamin derdi kemer takmamak direkt. Adam o sinir bozucu beep sesine bir sure katlanmaya razi oluyor, kemeri israrla takmiyor.
"Kemer takmiyor musun?" diye sordum, "yok" dedi. "Yani genel olarak, hic mi takmiyorsun?" dedim, hic takmiyormus. Hergun bu sekilde kilometrelerce yol yapiyor yani. Bunun gibi yuzbinlercesi var bu ulkede. Sonra ben bir ulkeye gidiyorum ve kilometrelerce yol yapiyorum ve bir tane bile, tek bir tane bile kemer takmayan surucu gormuyorum.
Niye takmiyorsun arkadas? Neden sacma sapan bir risk aliyor bizim burada yuzbinlerce insan. Kemer denen sey takilmasi gereken bir set-y ve bu yuzden adamlar takiyor, ama bizim buradakiler takmiyor. Iste ben boylesi bir gerizekaliligi hazmedemiyorum. Boyle gerizekaliliklarin yasandigi bir yerde yasarken huzursuzum. Bu da benim icin onemli. Insanlarin aptalca davrandigini gormek istemiyorum.

En ufak bir aksilik, tatsizlikta birden bire herkesin gerildigini goruyorum burada. Ama ayni durumda ortalama bir Avrupa vatandasinin keyfini kacirmadigi, "hay aksi heheh" diyip guluyp gecitigini goruyorum. Niye gergin herkes diye soruyorum o zaman bizde. Niye negatif herkes? Neden kendi keyfini kacirmak icin bahane ariyor millet yahu? Bir seyler ters gitse de gerilsek, oflayip puflasak, somurtsak, suratimiz dokuzu ceyrek gecse, isyanlara girsek der gibi millet.
Ben sevmiyorum boyle seyleri. Asik surat sevmiyorum. Gergin, morali bozuk insanlari sevmiyorum.

Bir Avrupa ulkesinde gece gec saatte disari cikiyorum. Saat gec, herkes yataginda uyuyor, caddelerde in cin top oynuyor. Sagda solda tek tuk insan goruyorum o saatte benim gibi hala disarida olan, etraf tenha. Cadde boyunca issiz, biraz ilerliyorum bakiyorum karsidan kisacik etekli bir kiz geliyor, etegi cok kisa. Hic de tedirgin gorunmuyor, rahatca yuruyup gecip gidiyor. O gec saatte etrafta kimse yokken tek basina bankta oturmus kulaklikla muzik dinleyen kiz goruyorum, hava sicak oldugu icin kisacik bir sort giymis o da. Tabii o da hic tedirgin degil. Yanindan gecenler "bu ne is?" bakisi da atmiyor. Oturmak istedigi kadar oturup bir sure sonra kalkip gidebiliyor kiz. Her tarafi dekolte bir kiyafetle gecenin yarisi issiz caddede hic cekinmeden yuruyebiliyor genc bir kiz. Ne genc kizda bir tedirginlik var ne de etraftan gecerken bu kizi gorenlerde herhangi bir tepki. Insanlar rahat. Kafese tikilmis degiller. Erkek ne kadar rahatsa kiz da o kadar rahat. Hem de ne giyerse giysin. O kiyafetlerle Istanbul'da o saatte disari cik kadin olarak, eve gelene kadar bu gece canimi bagisla diye allaha dua edersin.
Ben kadin degilim, Istanbul'da da gece gec saatlerde disari cikiyorum, pek cekindigim soylenemez, benim icin cok sikinti yok ama neden yahu? Neden insanlarin bu konuda rahat olamadigi bir yerde yasiyorum. Neden gec saate disari cikacak kadinlari korkutacak, onlar fiziksel ya da ruhsal olarak incitecek insanlarla beraber yasiyorum?
Niye etrafimda cirkin seyler oluyor? Niye acik alanda kafes hayati yasiyor etrafimdaki insanlar? Niye kadin istedigi kiyafeti giymeye korkuyor? Boyle bir yerde yasamak istemiyorum mesela.

Yani bunlar bir sey degil, diyorum ya anlatmaya kalksam sayfalarca yazmam lazim. Tercih meselesi. Baskalari icin onemsiz olan seyler benim icin onemli, baskalarini pek rahatsiz etmeyen seyler beni cok rahatsiz ediyor, bazilarinin eksikligini pek hissetmeyecegi seyler benim icin hayati, kimisinin bu ulkeden uzaklasinca mumla arayacagi seyler benim sirt cevirebilecegim seyler. Bu yuzden ben burada yasamak istemeyen taraftayim. Avrupa diyince ulkeden ulkeye de fark var, Avrupa'nin her tarafi bir degil. Avrupa'nin heryerinde de son derece memnun olacagimi sanmiyorum.
0
stavro
(20.08.16)
(4)

Çalışırken dinlemelik komedi

nıç
Böyle izlemesem de kulaklıktan dinlesem, cem yılmaz dışında var mı öneri?cem yılmaz da olur gerçi de başka olsun.
Böyle izlemesem de kulaklıktan dinlesem, cem yılmaz dışında var mı öneri?
cem yılmaz da olur gerçi de başka olsun.
0
nıç
(19.08.16)
spotify kullanıyorsan orada bu tarz çok şey var.

play.spotify.com
0
naberabi
(19.08.16)
Cenk ve Erdem dinliyorum ben. Power FM'in sitesine podcast'ler günlük olarak yükleniyor. 2011 yılına kadar geri gidebiliyorduk en son.
0
adrianapole
(19.08.16)
aa neden cenk ve erdem'i dinlemiyorum ki tabii. :) uzun zaman olmuştu onu dinleyeyim.
edit: itunes'da da vardı en son.
0
🌸nıç
(19.08.16)
Devekuşu Kabare +1
Gora, vb
Kemal Sunal filmleri (Ezberlediğim için arka planda rahatlatıcı oluyor)
İngilizce oluyorsa Friends, vb
0
aychovsky
(19.08.16)
(4)

Yüzdeki Sarı Tüylere(Ayva Tüyü) Kesin Çözüm Var mı?

tamamen hayal urunudur
Evet yüzdeki sarı ayva tüyleri için lazer vb. kalıcı bir çözüm var mı? Hani şu güneş vurunca belli olan tüylerden bahsediyorum.Pek çok yeri okudum ama hala emin olamıyorum. Lazerin etkisiz olduğunu, kandırmaca olduğunu söyleyen de var, iyiki yaptırmışım diyen de.Bir de yeni teknoloji buzlazerden, üt
Evet yüzdeki sarı ayva tüyleri için lazer vb. kalıcı bir çözüm var mı? Hani şu güneş vurunca belli olan tüylerden bahsediyorum.

Pek çok yeri okudum ama hala emin olamıyorum. Lazerin etkisiz olduğunu, kandırmaca olduğunu söyleyen de var, iyiki yaptırmışım diyen de.

Bir de yeni teknoloji buzlazerden, ütüleme lazerden bahsediyorlar. Evet sarı ayva tüyleri için kesin çözüm var mı? Deneyimi olanlar yazarsa çok iyi olur.
0
tamamen hayal urunudur
(17.08.16)
açık kumral/sarışınım. ikisinin arası. ayva tüylerim var sarı ve lazer görmez dendi hep bana.ben de dokunmuyorum dokunsan rengi değişecek vs. bence dokunma. lazerin etkili olması çok zor. belki iğneli olabilir ama o da düşük ihtimal.
0
tuborg yesili
(17.08.16)
lazer sari tuylere etki etmiyor malesef. igneli epilasyon deneyebilirsiniz ama nasildir bilgim pek yok.
0
sipidik oldurmeli
(17.08.16)
İğneli epilasyon işe yarayabilir.
eksisozluk.com
0
aychovsky
(17.08.16)
Lazer kesinlikle görmüyor sarı tüyleri
0
fuzzy olmak istemistim
(17.08.16)
(16)

vanilya özütü nerden satın alabilirim?

balpolen
cubuk vanilyayı pratik bulmuyorum, paketteki toz vanilyalar da tamamen kimyasal deniyor, sıvı ekstratını nereden bulabilirim?
cubuk vanilyayı pratik bulmuyorum, paketteki toz vanilyalar da tamamen kimyasal deniyor, sıvı ekstratını nereden bulabilirim?
0
balpolen
(17.08.16)
Onlar da kimyasal ama dr oetker var istersen. Amerikan pasajı gibi yerlerde de bulunur belki
0
bir ileti paylastim
(17.08.16)
amerikan pasajı nedir?
0
🌸balpolen
(17.08.16)
starbucks'da var.
ya da büyük marketlerde satılıyor sıvı vanilya.
0
cekilmis gayfe
(17.08.16)
Bizim esans aldigimiz kimyasalcilar aroma da satiyordu. Google da esans aroma diye aratip gida aromalarina bakabilirsin.
0
curukturpkokusu
(17.08.16)
@ cekilmis gayfe, her büyük markete bakarım daha denk gelemedim, sturbucksta nerde var ya, ben incelerim onların reyonlarını hic hatırlamıyorum?
0
🌸balpolen
(17.08.16)
kahveye basıyolar ya fıst fıst o şişeyi alabilirsin 30 liraya.
dr oetkerinki de böyle bişi az809444.vo.msecnd.net
0
cekilmis gayfe
(17.08.16)
Eminönünde pasta malzemeleri satan dükkanların yoğunlaştığı bi bölge var. Ordaki dukkanlarda bulabilirsiniz
0
lonelily
(17.08.16)
Yazar sanırım harbici organik vanilya özütü istiyor. Ben fransadan getirttim gerçek madagaskar vanilya özü, şişesi 120₺ civarındaydı. Türkiyede epey aradım ama bulamadım kalitelisini. Bundan önce macrodan alıyordum bir de bir kere kapalıçarşıda bi baharatçıda kaliteli bi ürün buldum
0
dannyb
(17.08.16)
internetten alabilirsin eminönüne gitmeye falan üşeniyorsan. bak burda varmış mesela.

www.sweetsorcery.com.tr
0
april12th
(17.08.16)
Yakınlarında bir Arifoğlu standı olan bir AVM varsa, orada satıyorlar. Çok kaliteli oluyor.
0
aychovsky
(17.08.16)
marketlerde var
0
sarlatan
(17.08.16)
ben 8 tane çubuk vanilyayı yarıp içindekileri de sıyırıp (böyle daha çabuk oluyor) hepsini birden 35lik votka içine koyuyorum. olunca anlarsınız rengi epey koyulaşıyor, kokusu güçleniyor vs. Marketlerde satılanlar, dr oetker bunlar aroma, tamamen kimyasal. muhtemelen starbucks da öyledir. hatta özütü tükettikten sonra ikinci üçüncü kez de votka ekleyip aynı çubuklardan daha çok randıman alabilirsiniz. son seferinde iki tane daha ekledim ama.
0
slow like honey
(17.08.16)
metro grosmarkette görmüşlüğüm var.
0
ufoozgur
(17.08.16)
metro market + real market
0
suwat
(17.08.16)
Alternatif cesitliligi icin tesekkur ederim, ben orjinal olani ariyordum evet, cevaplariniza gore bi bakinicam:)
0
🌸balpolen
(17.08.16)
Eminonunde pasta malzemesi satan amcadan aldim ben de 5 ya da 7 liraydi, ahsapcilarin sattigi siradaydi
0
fbeyza
(17.08.16)
(22)

En sevdiğiniz kuruyemiş ne?

etki
Sb
Sb
0
etki
(15.08.16)
soslu mısır bu aralar nedense evden eksik etmiyorum
0
devilone
(15.08.16)
findux vardı eskiden onun acılısı çok iyiydi
0
yuto
(15.08.16)
Badem.
0
himmet dayi
(15.08.16)
çekirdek
edit:www.eksiduyuru.com
0
basond
(15.08.16)
kaju+antep fıstığı

çocukken tuzlu leblebi+kuru üzüm ikilisine bayılırdım
0
tociess
(15.08.16)
Badem.
0
yuvarlanantencereninkapagi
(15.08.16)
badem, kaju
0
seyduna6687
(15.08.16)
emin olamıyorum ama badem sanırım.
0
naberabi
(15.08.16)
antep fıstığı ve kaju.
0
zgrydn
(15.08.16)
Antep Fıstığı
0
tss
(15.08.16)
kaju, antep fıstığı ve fındık.
0
gilbeys
(15.08.16)
çiğ badem
kavrulmuş fındık
0
ontheroad
(15.08.16)
ceviz-çiğ badem-çiğ kaju.
Ayrıca, literatürde baklagiller sınıfına girse de fırında kendim kavurduğum kabuklu yer fıstığı sıcak haliyle ayrı bir boyut.
0
candanag
(15.08.16)
çiğ badem çiğ fındık <3
0
kül
(15.08.16)
kuru incir

şeker krizine bire bir
0
titiraprap
(15.08.16)
pekan cevizi ve kaju
0
slow like honey
(15.08.16)
Oha kimse dememis ya.

Kabuklu yer fistigi. Ama kavrulmus tuzlanmis kabuklu olanlarindan degil. Aramizda derin bir ask var kendisiyle. <3
0
treamorg
(15.08.16)
Antep fıstığı.
0
🌸etki
(15.08.16)
kaju, soya soslu fıstık, tuzlu fıstık, kabak çekirdeği, antep fıstığı, badem. benimki pek en sevdiğiniz olmadı ama olsun :)
0
dedim ben sana
(15.08.16)
Malatya Pazarı orgazmik bir şey yapıyor. Günkurusunun arasına ya iki kayısı çekirdeği ya da iki soyulmuş beyaz badem koyuyor. Şu
www.malatyapazari.com.tr
Maalesef bunu ayrı ayrı satmıyorlar. Karma paketlerin içinde başka şeylerle birlikte oluyor. Şu paket gibi mesela
idptedarik.com
Özel sipariş verdim bundan. Getireceğiz dediler. Unutacağımı sandılar ama unutmadım. Özetle getirmediler.
Bu arada paketteki antep fıstıklı şey de çılgın.
0
aychovsky
(15.08.16)
Çiğ badem, çiğ fındık, kuru yabanmersini, antep fıstığı ve soya soslu çıtır leblebi.
0
köstebek kurabiye
(15.08.16)
finduk
0
sadegazoz
(15.08.16)
(2)

kurutma makinesi tavsiyesi

sta
birazdan gidip çamaşır kurutma makinesi alacağız. neye dikkat etmemiz lazım? hiç kullanmadım hayatımda. özellikleri nelerdir? şu özelliği yoksa kesin alma dediğiniz bişi var mı?
birazdan gidip çamaşır kurutma makinesi alacağız. neye dikkat etmemiz lazım? hiç kullanmadım hayatımda. özellikleri nelerdir? şu özelliği yoksa kesin alma dediğiniz bişi var mı?
0
sta
(13.08.16)
Marka için bir şey diyemem ve nasıl dikkat edileceğini bilmiyorum ama kurutma makinelerinin bazıları kıyafetin ağzını burnunu dağıtıyor. Hatta annem şöyle taklidini yapıyor (temsili)
3.bp.blogspot.com
İşte şu adamın dudak hareketinden yaparak 'Giysinin yakası aynen böyle yamuluyor' diyor.
Alacağınız makinanın yamultucu olmadığından emin olun ama o nasıl seçiliyor bilmiyorum.
0
aychovsky
(13.08.16)
Electrolux
0
adivar
(13.08.16)
(11)

Hangi sosyal paylaşım sitesini daha çok kullanıyorsunuz?

avonkatalogu
Hangi sosyal paylaşım sitesini daha çok kullanıyorsunuz ya da diğer bir ifadeyle daha çok insana ulaşmak için hangisini önerirsiniz?Benim gözlemim son dönemde facebook ve twitterın eski popülaritesini kaybettiği ve insanların daha çok instagram ve snapchati kullandığı yönünde. siz ne düşünüyorsunuz?
Hangi sosyal paylaşım sitesini daha çok kullanıyorsunuz ya da diğer bir ifadeyle daha çok insana ulaşmak için hangisini önerirsiniz?
Benim gözlemim son dönemde facebook ve twitterın eski popülaritesini kaybettiği ve insanların daha çok instagram ve snapchati kullandığı yönünde. siz ne düşünüyorsunuz?
0
avonkatalogu
(12.08.16)
fb
insta herkeste yok. snap de öyle.
0
cekilmis gayfe
(12.08.16)
Facebook

Facebook hiçbir zaman popülerliğini kaybetmez. Çünkü Facebook, Twitter ya da Instagram gibi kullanıcıyı kısıtlayan bir ortam değil.

Mizahla ilgili paylaşımlara bakarsan çoğunun Twitter kaynaklı olduğunu görürsün.
0
dissendium
(12.08.16)
reddit
0
sAINT
(12.08.16)
Instagram'daki her gönderiyi görüyorum genelde. O sıklıkta kullanıyorum. FB'a çok nadir bakarım. FB'ta paylaşılan gönderiler ilgimi çekmiyor.
0
himmet dayi
(12.08.16)
Twitter.

Facebook hiç çekici gelmiyor nedense, Instagram'da da kendim pek fotoğraf koymuyorum, milletinkilere bakmak da bayıyor birkaç dakika sonra.
0
chicha
(12.08.16)
Facebook. Polularitesini yitirdigi falan yok. Intagram, snapchat gibi uygulamalarin yeri ayri, FB'nin yeri ayri daima.
0
stavro
(12.08.16)
Reddit disindakileri kullanmiyorum.
0
mirandaiam
(12.08.16)
blog içinse, tumblr.
0
dropbox
(12.08.16)
facebook
başka hesabım yok
0
basond
(12.08.16)
facebook. zaten sadece facebook kullanıyorum.
0
yuvarlanantencereninkapagi
(12.08.16)
Sadece Facebook
0
aychovsky
(12.08.16)
(10)

3. Köprü Açılınca 1. ve 2. Köprü Trafiği Azalır mı?

technicalte
selamlar,3. köprü malum 2 hafta sonra açılıyor.sabah ve akşam mesai gidiş dönüş saatlerinde mevcut 1. ve 2. köprülerde kayda değer bir trafik azalışı görür müyüz yoksa Osmangazi köprüsü gibi 3. köprü de sinek mi avlar.sorma sebebi sırf bu köprü yüzünden işimi ya da evimi değiştireceğim de durum bira
selamlar,

3. köprü malum 2 hafta sonra açılıyor.

sabah ve akşam mesai gidiş dönüş saatlerinde mevcut 1. ve 2. köprülerde kayda değer bir trafik azalışı görür müyüz yoksa Osmangazi köprüsü gibi 3. köprü de sinek mi avlar.

sorma sebebi sırf bu köprü yüzünden işimi ya da evimi değiştireceğim de durum biraz acil.
0
technicalte
(12.08.16)
Once ise yarar sonra yeni yerlesim bolgeleri acilir. Nufus 25 milyona cikar sonra her sey eskisinden daha kotu olur.
0
Traveller
(12.08.16)
şehir içi trafiği o tarafa yönlendirmek imkansız.

ancak transit geçen araçlar ve tırlar vs. yönlendirilebilir. benim bildiğim kadarı ile de böylesi araçlar toplam istanbul trafiğinin %3'ü kadarını oluşturuyor.

el cevap: eski tas eski hamam, ayrıca 3. köprü ile birlikte yeni açılacak imarlar ile birlikte evet, istanbul nüfusu artar, 5-10 seneye daha da içinden çıkılmaz hale gelir.
0
antipodes
(12.08.16)
5-10 sene içinde etrafındaki ormanlar talan edileceği için ancak kısa vadede fayda sağlayacak.
0
arnold schwarzeneger
(12.08.16)
Asıl mesele şurda, yolun devamı daha bitmediği için, 3. Köprüden geçenler de istoçtan bağlanacaklar :( kabus gibi düşünemedim.
0
ekaterina
(12.08.16)
ekaterina'nın dediği de var bir de. Bağlantı noktası iyice kaosa bağlayabilir. Gişelerden sonra bağlansa bir nebze kurtarabilirdi.
0
arnold schwarzeneger
(12.08.16)
2. açılırken de aynı sorular gündeme gelmişti. değişen bir şey olmadı.
0
lazpalle
(12.08.16)
temin çamlıca gişeler trafiğini bilen, aktif olarak o yoldan 2. köprüyü takiben karşıya geçen biri olarak söylüyorum müthiş işse yarıyacak.

çünkü kamyonlar, otobüsler artık kurtköyü hemen geçince o yoldan ayrılıp 3. köprü yoluna bağlanıcaklar, hala şu an o kısmın yol çalışması devam ediyor, yine aynı şelilde 2. köprü trafiğini kamyonlar mahvediyor...
0
alis su hallerime
(12.08.16)
Her açılan köprü daha fazla trafik getirir.
0
kurnaz
(12.08.16)
kayda değer bir azalış olmaz.
3. köprüye ağır vasıtaları yönlendirirlerse biraz etki eder.
0
seyduna6687
(12.08.16)
İlk anda biraz rahatlar ama zamanla oralar da tıkanmaya başlar. Ki Tayekadın yolunda tıkanmalar başladı bile. Sonuçta TEM de ilk açıldığında bomboşmuş.
0
aychovsky
(12.08.16)
(13)

İş yerinde hazzetmediğiniz insanlarla ilişkileriniz

kaymaktutmayansicaksut
Ofisten iki çalışma arkadaşım bir karaktersiz yüzünden işten çıkartıldı, resmen adamın işi savsakladığını ortaya çıkarttıkları için işten kovuldular. Aynı departmanda değiliz hiç biriyle ama yarın sabah gelip yüzüme bakıp muhabbet edecek bu adam, ağzım dolu dolu ne kadar karakter yoksunu olduğunu sö
Ofisten iki çalışma arkadaşım bir karaktersiz yüzünden işten çıkartıldı, resmen adamın işi savsakladığını ortaya çıkarttıkları için işten kovuldular. Aynı departmanda değiliz hiç biriyle ama yarın sabah gelip yüzüme bakıp muhabbet edecek bu adam, ağzım dolu dolu ne kadar karakter yoksunu olduğunu söylemek istiyorum ama yapmam. Çocuk gibi soğuk davranmak da tarzım değil ama içim almıyor yapılanı.

Hiçbir şey olmamış gibi selam muhabbeti çevirmek de istemiyorum, kendisi ego tatmini amacıyla selam almak için bile kapı önlerinde oyalanacak kadar saçma sapan bir insan.
Sanırım bana günaydın nasılsınız dediğinde ne laf sokacağıma karar vermeye çalışacağım sabaha kadar.Her neyse olay bu değil, ben sizi merak ettim.

Bu vb durumlar başınızdan geçti ise biraz anlatsanıza neler yaşandı, tavrınız ne oldu? Görmezden mi geldiniz, uygun yerde lafınızı söylediniz mi?
0
kaymaktutmayansicaksut
(11.08.16)
genellikle tesekkur eder, iyi davranir ama cevaben hal hatir sormam.

(informal)
- selam, naber?
+ eyvallah iyi.
- ???

(formal)
- merhaba, nasilsiniz?
+ tesekkur ederim iyiyim.
- ...
0
ekyil
(11.08.16)
ofis içinde görmezden gelirim. müdürlerin yanında hatalı duruma düşmesini bekler; düştüğünde bi' tekme de ben atarım. müdürün bizzat kendisine de aynı şeyi yapmışlığım var.
0
evde liyakat kalmamis
(11.08.16)
Bahsettiğiniz kişi belli ki torpilli. Karşılaşmamaya çalışın. Yüzüne bile bakmayın.
0
dissendium
(11.08.16)
masa başındayan kulanlıkları tak müzik dinle. göz teması kurma. selam verirse sadece kafa salla yalandan pis gülümse. 1-2 seferden sonra "mal" değilse anlayacaktır.
0
sarlatan
(11.08.16)
İşyerinde torpille gelenler var. Rektörün bilmemnesi, dekanın bilmemnesi gibi. Biz de onlara ekyil gibi davranıyoruz. Selam verince çok fazla uzatmıyoruz. Öğle yemeğine giderken çağırmıyoruz. Birlikte çalışmamız gerektiği durumlar dışında muhabbete girmiyoruz. Çoğunlukla da yoklarmış gibi davranıyoruz.
0
aychovsky
(11.08.16)
Isyerinde belli bir siniri zaten asmiyorum, o nedenle gidenlerle ilgili birine laf sokacak seviyeye gelmiyorum samimiyet olarak. Ha calisma duzenini sevdigim kisilerden de ayrildigimda yeri geldiginde amirime gecmiste verdigi kararin yanlis degil de zamansiz oldugunu soylemisligim var. ha ama ben en fazla eski gorev yerime geri donerdim, o nedenle tuzum kuruydu (657)
0
la noix
(11.08.16)
sevmediğin bi insanın yüzüne gülmek anormallik hatta ikiyüzlülük. soğuk davranmak da çocukluk değil.
bende bir patron yalakası dövdüm diye işten atıldım. durumu anlattım. adam haklı olduğumu bildiği halde beni işten çıkardı.

yani bu şark kurnazı tiplere taviz vermeyin bence.
0
sonbaharadam
(11.08.16)
valla pek polemiğe girmem sevmiyorsam kısa baştan savıcı cevaplarla savar işim olmadıkça iletişime geçmem.

Mümkünse işim olmaması içinde çaba sarfederim.
0
basond
(11.08.16)
Ben hiç yoklarmış gibi davranıyorum. Göz göze gelirsek belli belirsiz gülümsüyorum, hatta bazen onu bile yapmıyorum. Aynı şekilde karşı taraf günaydın, nasılsın şeklinde laf atarsa kısaca cevaplayıp kendi dünyama geri dönüyorum.

Hayatımda asla laf sokma gibi bir işe kalkışmadım. Şu ana kadar kavgalı olduğum, boğmak istediğim insana bile laf soktuğumu hatırlamıyorum. Bu tip tavırlar bana çok ucuz görünüyor. Onlar yokmuş gibi davranıp hiç iplememek en güzeli. Onlar için enerji harcamaya değmez.
0
köstebek kurabiye
(11.08.16)
Laf sokmuyorum, direkt söylüyorum. Üstüm değilse tabii.

Bi ara saçma bir kız vardı başka departmandan; insanlar harıl harıl bir şey yetiştirmeye çalışırken boş muhabbet dondurmeye gelirdi bizim oraya. Yüzsüz de bir şey. "Çalışıyoruz goruyorsun, eh gitsen daha iyi tabii" falan demisligimiz var toplu olarak.
0
piremses
(11.08.16)
Çocuk gibi soğuk davranırım.
0
for day to break
(11.08.16)
Sevmediğim kişinin yanında, muhabbetim olan sevdiğim kişiler varsa ortama giriyor fakat pek sohbete katılmıyorum.

Sevmediğim kişiyi tek görürsem, başka bir masaya filan geçiyorum. Göz göze gelme durumu olursa yalandan bi yarım ağız veya mimikler ile selam verip geçiyorum. Nasılsın sorusuna, teşekkürler, eyvallah Vs cevap verip, siz nasılsınız diye geribildirim yapmıyorum.
0
wilhelmwasmuss
(12.08.16)
@aychovsky +5000. okuyunca dedim aynı durum. aynen bizde de böyle rektörden torpilliler ya da neden bilinmez hoşgörülen tipler var. Merhaba merhaba dışında pek sallamıyoruz, yemeklere, sohbet ortamlarına vs. davet etmiyoruz. Torpille geldikleri unvanla aynı yaşta olmamıza rağmen özellikle hocalık taslamaları insana çileden çıkarabiliyor. Prenses gibiler, her şey onlara göre ayarlanacakmış gibi davranıyorlar. Laf sokuyorum yeri gelince bir soru sorduğunda ya da ortam müsaitken ince ince. Asla ezmesine izin vermiyorum ama varlıkları bile huzur bozmaya yetiyor.
0
duyond
(12.08.16)
(8)

ispanyol dizisi önerisi

fakyoras
selam,hafif ispanyolca biliyorum ( ispanya ispanyolcası) bunu biraz ilerletmek için dizi izlemek istiyorum.ispanya'da çekilen neyi önerirsiniz? aa bak şu çok güzel dizidir dediğiniz neler var? hadi diyelim dizi olmadi film de kabulum ama dizi olsa daha iyi olur.g.amerika istemiyorum, sebebi konuşmal
selam,

hafif ispanyolca biliyorum ( ispanya ispanyolcası) bunu biraz ilerletmek için dizi izlemek istiyorum.

ispanya'da çekilen neyi önerirsiniz? aa bak şu çok güzel dizidir dediğiniz neler var? hadi diyelim dizi olmadi film de kabulum ama dizi olsa daha iyi olur.

g.amerika istemiyorum, sebebi konuşmalarının çok çok farklı olması.


ekleme: daha once acmistim ama hic cevap gelmedi :(
0
fakyoras
(08.08.16)
Aguila Roja var. En son 6 sezondu, devamını bilmiyorum. Çok popüler İspanya'da. Zorro, Assasin's Creed karışımı ama çok klişeleri olan bir dizi. Öğretmen adam geceleri maske takarak kötülerden intikam almaya çalışıyor. Adam 3 numaralı bakışını bakınca 3 kişiyi kestiğini, 5 numaralı bakışı ile bakınca 5 kişiyi dövdüğünü anlıyorsun. Gerçi dövüşüyor yine, fena değil de, dizinin çekimleri o şekilde. Hatta bu dizi İspanya'da o kadar çok tutmuş ki, filmini çekmişler.
0
aychovsky
(08.08.16)
Bi apartmanda gecen sit com gibi bi dizi var ama adini hayirlamiyorum su anda :( ilgini cekerse yarin sorayim adini
0
la noix
(08.08.16)
@la noix Cuentame como paso'yu diyorsun sanırım, bana da önermiştin. İzledim, beğendim.
0
aychovsky
(08.08.16)
Dizi için şöyle bir şey buldum belki işine yarar.
www.imdb.com

Filmlerden de şunları seyretmiştim, güzeldiler.
Los amantes del Círculo Polar (1998)- Romantik, Drama
Los ojos de Julia (2010) - Korku
Tesis (1996) - Korku
0
RedGoldGreen
(08.08.16)
ispanyolca seviyene göre şöyle önerilerde bulunayım:

çok iyi biliriz: ilustres ignorantes- ispanyollar bunu izlerken gülmekten boğuluyor.
iyi biliriz- cuentame como paso- ispanyol tarihi ile ilgili olduğu için ilgi çekici olur.
düşünemedi: masterchef junior- benim gibi başlangıç seviyesindeysen çoluk çocuk konuşuyor diye anlayabiliyorsun + sunan kadın çok güzel ya.
0
robep
(09.08.16)
@aychovsky yok cuantame degil, cuantame daha bizimkiler tarzinda. Bu dedigim apartman dizisi baya sitcom
0
la noix
(09.08.16)
Aqui no hay quien viva
0
la noix
(09.08.16)
bhdrydn
(10.08.16)
(10)

derin uykunuz kac dakika?

jimicik
akilli bileklikler olcuyor ya, ortalama kac cikiyor?
akilli bileklikler olcuyor ya, ortalama kac cikiyor?
0
jimicik
(08.08.16)
Benimki bu ara hep düşük çıkıyor. 6-7 saat uyuyorsam 1 saat falan gösteriyor. Normalde %40-50 civarı olurdu, şu an %20'lerde sürünüyor. Hep sıcaklardan :(
0
chicha
(08.08.16)
nasıl ölçüyorsunuz ki bunu :S
0
fıytfıyt
(08.08.16)
akilli bileklik aldim aliexpressten soyle bisey
www.aliexpress.com

telefona uygulamayi yukleyince gosteriyor derin uyku, hafif uyku vs diye

benimki 40dk cikiyor da az gibi geldi ondan sordum.
0
🌸jimicik
(08.08.16)
bunun ölçtüğü kesinlikle güvenilir değil yanlız bilgi olsun.
0
kurnaz
(08.08.16)
Hafta içi %50 civarı, haftasonu %70 civarı. Hafta içi 6 saat, hafta sonu 10-11 saat uyuyorum. O da eşittir hafta içleri 3, haftasonları 7 saat gibi. Doğrudan derin uyku istatistiği göremedim.
0
aychovsky
(08.08.16)
@kurnaz
ama surekli benzer olcum yaparsa asagi yukari dogrudur diyemez miyiz?
0
🌸jimicik
(08.08.16)
@jimi

kendi metodolojisi içerisinde doğru olması onun doğru olduğunu göstermez.

mesela muhafazakar bir yerde idam anketi yapsak %90 çıkar.

10 gün sonra yine yapsak ya da ehr gün yenilesek, her gün %90 çıkar.

bu bizim anketimizin doğru sonuç gösterdiğini göstermez:))
0
kurnaz
(08.08.16)
@kurnaz Örneklemeyi çok alakasız bir yerden yapıyorsun. Burada uyku pozisyonunu, nabız değerlerini hesaplayan aletlerden bahsediyoruz, sen sosyal hayata dair bambaşka bir şeyden bahsediyorsun.

Benim kullandığım bileklik dakikası dakikasına uyuduğum süreyi biliyor. Arada şekerleme yapıyorum onu da anlıyor pozisyonundan. Derin uykuyu hangi parametrelere göre hesaplıyor bilmiyorum ama kendimce doğru ölçtüğü kanısındayım. Çünkü derin uykunun %18-20 çıktığı günler gerçekten zombi gibi oluyorum, gün içinde uyku bastırıyor vs.
0
chicha
(08.08.16)
3 saat kadar
0
basond
(08.08.16)
@chicha

daha aletin bunu nasıl hesapladığını bilmeden benim örneğimin yanlış olduğunu nereden çıkarıyorsun?

daha metodolojisini bilmeden savunman oldukça garip.

akıllı bileklerin çoğu hareketsizlikten çıkarıyor bunu, ama hareketsizlik tam anlamıyla bunu sunmaz, kalp atışları nı sürekli ölçmüyor hiç bir cihaz, bundan dolayı güvenilir değiller. bunun yanında uyku durumu sadece ama sadece beyin aktivitesi ile ölçülür. ben bu araştırmalarda görev aldığım için bu kadar rahat yazabiliyorum arkadaşım.

yoksa bizde 20 tane xiaomi alır koyardık millete. öyle kolay değil. eeg yapmanız gerekiyor.

sleep cycle ile hareketsizlik arasında bir ilişki yok değil ama korelasyonu az. yani her hareket uykuyu bozmaz her uyku bozulması da hareket yaratmaz.

bundan dolayı bu smartwatchlardaki olay tamamen eğlence amaçlı uyku için.

örnekte gayet doğru.
sen deney yaptığın metodolojiyi sorgulamalısın. burada xiaomi ya da diğer saatler kendi deneyleri içerisinde tutarlı. ama metoloji yanlış.

yani ben her gün idam anketi yapsam aynı bölgede aynı sonucu alırım, bu benim metodolojim içerisinde doğrudur ama metodolojimin doğru olduğu anlamına gelmez.

doğru metodoloji 10 farklı bölgede yapıp bunu anketlemektir,- tek bir yerde değil.

yani smartwatch cihazları metolojik olarak uyku konusunda geçerli ve doğru sonuç vermez. istersen istatistik olarak tutabilirsin, yazdığım gibi bir nevi eğlence bu zaten. doğruluğu yok bundan dolayı bilimsel veri değeri de yok.
0
kurnaz
(08.08.16)
(28)

insan sever misiniz?

limoncello
Genel olarak insan sever misiniz? bazen görüyorum çok iyi, çok kral süper insanlar var bazen de görüyorum insaniyet adına çok leş insanlar var ve midem bulanıyor. İnsanları sevmiyorum genelde. Ya siz?
Genel olarak insan sever misiniz? bazen görüyorum çok iyi, çok kral süper insanlar var bazen de görüyorum insaniyet adına çok leş insanlar var ve midem bulanıyor. İnsanları sevmiyorum genelde. Ya siz?
0
limoncello
(06.08.16)
nötr yaklaşıyorum genelde. onlar kısa sürede sevdirecek veya sevdirmeyecek hareketler yapıyor zaten.
0
icim urperiyor
(06.08.16)
Sevmem hic olmasaydik ne hayvanlara ne bitkilere ne de kendimize bu kadar zarar vermezdik.
0
Traveller
(06.08.16)
genelde sevmem. negatif önyargıyla yaklaşırım. çocuk falan da sevmem.
0
sir gawain
(06.08.16)
insanları sevmem, mukadderatı kötüdür ama yine de birey bazında kurtarılabilir olarak görüyorum.

köpek gibi düşünüyorum, toplu halde vahşet saçabiliyorlar ama yalnızken muntazamlar.
0
mete kudur
(06.08.16)
İyi insanlar var ve iyi ki varlar. Kötü, ciğeri beş para etmeyen insanlardan fazlalar bence. İyi insanları seviyorum.
0
bego
(06.08.16)
Hayal kirikligina ugramaktan korktugum icin insanlari sevmeye korkuyorum.
0
turuncu sufle
(06.08.16)
Hayir; insanlarla iletisimim minimumda. Bazen gunlerce tek kelime etmedigim oluyor.. Hayatimi bu sekilde idame ettirebilmek icin epey ugrastim ama degdi..Bebek ve cocuk da sevmem +1
0
mirandaiam
(06.08.16)
Sevemiyorum. Keşke sevseydim.
0
yuvarlanantencereninkapagi
(06.08.16)
Ben insan severim. Genel olarak severim insanlari. Les olanlari sevmiyorum tabii.

Bebek ve cocuk da ozellikle severim. Cok tatli kucuk bir cocuk gorunce minciklayasim gelir genelde.
Cocuk sevmeyen insanlari sevmem iste bak. Neden sevmiyorsun, kimse cocuk sevmek zorunda degil diyebilirsin ama ben de bilmiyorum, nedense cocuk sevmeyenleri sevmiyorum. COcuk sevmeyen insanlar guvenilmez insanlarmis gibi geliyor bana.
0
stavro
(06.08.16)
mesafeliyimdir insanlara karşı, ama sevmem de diyemiyorum.
0
pamuk helvalar cebe
(06.08.16)
Ben sevmiyorum sevmem de. Onlar hayvanlara zulmedenler.
0
brad pitt
(06.08.16)
herkesi sevmek zorunda olmadığımı biliyorum, herkesi sevmiyorum ama insanların bir kısmını seviyorum. bebek ve küçük çocuk sevmeyenlereyse kesinlikle anlam veremiyorum. bebe yahu o, dünyanın belki de en saf şeyi, nesi sevilmez, nasıl sevilmez aklım almıyor. gerçekten iyi gözle bakamıyorum bu tür insanlara.
0
devilred
(06.08.16)
bebek, çocuk, genç, yaşlı ayırt etmeksizin kimseyi sevmem. hatta çocukları biraz daha fazla sevmem. çok ayrı bir dünyaları var. çok bencil ve acımasızlar genel olarak. yaşı biraz ilerlemiş insanlar (eğer kendini yetiştirebilmiş, birikimli biri ise) biraz daha katlanılır oluyor benim için.

aynı şekilde hayvanları da sevmem.

müziği ve doğayı çok severim ama bak.
0
köstebek kurabiye
(06.08.16)
sözüm meclisten dışarı ama FAK İNSANLAR KEDİ KÖPEK FALAN AKAR tipi insanları biraz fazla ergence buluyorum. ben de her önüme gelene papatya veren, herkesi sarılıp seven biri değilim ama insan ırkından böyle komple nefret etmek falan bana sağlıksız geliyor. sağlıksızdan ziyade, bunu yapanların kendini farklı göstermek istediğini düşünüyorum biraz. hayvan sevmek için insandan nefret etmek zorunda değilsiniz. "insanı sevmek" demek gidip tecavüzcüsünü, hırsızını, yolsuz politikacısını sevmek demek değil illaki. hepimiz insanız neticede, hiç değilse kendinizi sevdiğiniz için biraz tolerans gösterin yahu
0
der meister
(06.08.16)
hayvanseverleri sevmiyorum, zaten onlar da hayvan-sever'ler.
0
dafaisss
(06.08.16)
içimden insan sevgisi taşmıyor ne yalan söyleyeyim. bebek-çocuk, kafam kaldırmıyor zaten başta...
0
dene
(06.08.16)
Sabah akşam beraber köpeklerimizi gezdirdiğimiz bazı insanlar dışında kendi aileme bile tahammülüm yok. İşimden de ayrıldım, gün içinde kimseyle muhattap olmuyorum. Kafeye mi gideceğim? Tek gidiyorum mk, garsona nezaketen 2 eyvallah bitti iş. Minibüse bile binmiyorum, bu ara hiç tahammülüm yok yanıma bir metreden fazla birilerinin yaklaşmasına. Bu ara sinirliyim ama en azından günde bikaç sefer huzurlu olduğumu çok net hissedip anlayabiliyorum.
0
chiper
(06.08.16)
Bebek ve çocuk hariç münferit olarak sevmediğim insanlar var. Birini sevmiyorsam özel, kişisel bir nedeni vardır. Ötesinde severim.
0
aychovsky
(06.08.16)
canlı türü olarak insanları sevmiyorum ama sevdiğim bazı insanlar var.
0
nawar
(06.08.16)
valla yaş ilerledikçe daha gözlemci ve mesafeli olmaya başladım. en nihayetinde insan da olsa insan insandır (!) lakin ben uzak duruyorum artık, yalnız kalmak daha güzel sanki, aşın ağrımıyor onun bunun derdiyle.
0
dante
(06.08.16)
Tüm insanlığı yok edecek bir gücüm olsa anında kullanırım.
0
alaimisema
(06.08.16)
Insanina gore.
Akilli, kibar, iyi ve saygili insanlari cok severim.
Ama ufku kapanmis, aptal, kotu ce ot gibi yasayan insanlara asla tahammulum yok.
0
PearlJam
(06.08.16)
kendiliğinden mahcup insan severim, iblis insan sevmem. genele vurduğumuz zaman %15 - %85 dengesinde oluyor bu, o yüzden bugünkü anketimi sevmem diye cevaplıyorum.
0
evde liyakat kalmamis
(06.08.16)
bazılarını çok severim, çok ayırmam
ama şu tek işi eleştirmek, burnu havada, her şeyden memnuniyetsiz insanlar var ya, heh onlar bana uzak ben onlardan uzak...
0
body electric
(06.08.16)
insanları severim, yeni insanlarla tanışmak ve onlarla sohbet etmek hoşuma gidiyor. Aralarında sevdiğim özelliklere sahip olanlar varsa ise muhabbetimi geliştirip daha da ileriye götürmek için çaba harcıyorum ki sohbetlerimiz ve arkadaşlığımız daim olsun. Buradan da tanıdığım böyle insanlar var, günlük yaşamımda ise pek çok.
0
Apocalypse
(06.08.16)
Çok seviyorum, kendini sevdirmekle ilgili derdi olanlara biraz dikkatli yaklaşıyorum ilk başta o kadar.
0
sadegazoz
(06.08.16)
İnsanları çok severim. Genellikle herkese pozitif yaklaşırım.
0
Polaroid
(06.08.16)
genelde sevmem.
0
basond
(06.08.16)
(17)

(Hanımlar) Uzun Saçlı Erkek Hakkında Düşünceniz !

Aşk Adamı
uzun saçlı erkek gordugunuzde kafanızda nasıl bir profil canlanıyor
uzun saçlı erkek gordugunuzde kafanızda nasıl bir profil canlanıyor
0
Aşk Adamı
(05.08.16)
ergen
0
sta
(05.08.16)
Ben seviyorum. Üniversiteye yeni girdiği için hevesle uzatan biri de olabilir, orta yaşlı metalci de, biraz bohem olan biri de.
0
aychovsky
(05.08.16)
Ben de seviyorum, soyle bir sey canlaniyor;

static.celebuzz.com
www.notiesmanagement.com

edit: sacini kestirmeye usenen biri de olabilir
0
yuzır
(05.08.16)
gozluklu ve muhendis kesin bu uzun sacli erkek. icedonuk ve alternatif hobi sahibi gonul adami. biraz uzuluyorum, kizlardan bi' suru kazik yiyor bu arkadas kesin. yazik ya, keske sacini kestirip bambaska biri olsa :(
0
evde liyakat kalmamis
(05.08.16)
Lisede üniversitede filan uzun saçlı, metalci tipli erkeklere bayılıyordum. 30'a yaklaştıkça kısa saçlı, efendi gibi giyinen erkekler çekici gelmeye başladı. Uzun saçlı tipler, karakteri oturmamış, olgunlaşamamış gibi geliyor şu an.
0
cezzar dede
(05.08.16)
bişey canlanmıyor. normal insanmış gibi düşünüyorum onu da.
0
yuvarlanantencereninkapagi
(05.08.16)
cool.

meleklerim ergen ne yahu? onlar da uzun saçlı kadınlara öyle desin o zaman. 50 yaşına gelince kestireceksiniz çünkü.

www.short-hair-style.com
0
kupigometa
(05.08.16)
Hiç sevmiyorum, sebebini de bilmiyorum. Alt tarafı saç yani ama saçma bir şekilde hoşuma gitmiyor.
0
pike
(05.08.16)
sevmiyorum çünkü çoğunlukla saçlarına bakmıyorlar. paspal geliyor. kısa saç severim.
0
theseachange
(05.08.16)
Ergen +1
0
köstebek kurabiye
(05.08.16)
ne demek sevmiyorum ya.
boşuna mı uzattık ak. merak etme kardeşim beğeniyorlar ama biliyorsun kadınlar.
bir erkek olarak cevapladım kusura bakma.

not:beğeniyorlar.
0
yuz kiloluk bir zenci
(05.08.16)
önyargı sergisi gibi olmuş burası. kaldı ki bana göre soru da yanlış ve şekilci. saçla karakter arasında bir bağlantı kurulabilirse de bence insanın hayatına yaymak çok yanlış.

ama mesela ben hiç uzun saçlı tecavüzcü veya çocuk istismarcısı haberine denk gelmedim Türkiye'de yakalananlar arasında. madem öyle, bunu da şuraya bırakayım. aksini iddia eden ya da tezimi çürütecek delil aramak için google'ı talan edecekler olursa da en azından kafanızda bir soru oluşturabilmişim demektir.

not: uzun saçlı değilim. ayrıca "uzun" ne kadar uzun? 5cm? 15cm? omuzlara kadar? çatala kadar?
0
loveinaflipbook
(05.08.16)
saçlarım çatala kadardı, kestim biraz şimdi, belimdeler. kendi çevremden gelen tepkileri aktarayım kadınlara dair.

kafalarında canlanan profili bilemeyeceğim fakat genel itibari ile beğeniyorlar. lakin bu "beğenilme" kavramı içinde bir cinsellik aramak yanlış olur. hani saçları kısa bir kız arkadaşını yıllar sonra uzun saçlı olarak görmüş gibi bir hisse kapılıyorlar.

eğer ki hedef kitle tespiti yapmaya çalışıyorsan, "metalci kızlar" elbette bu noktada hedef kitledir. fakat genel itibari ile bu alemde boş insanlar gördüğüm için seni saçınla yargılayan değil de insanlığın ile yargılayan kişiler asıl hedef kitledir.
0
yasli ateist
(05.08.16)
"ergen" diyenlerin hepsi ergen gibi cevap vermiş :D

Uzun saçlı erkekleri severiz. Hele ki 30 yaş ve üzeri olduğu halde karakteriyle bütünleştirdiği bir stili varsa. <3
0
dessy
(05.08.16)
pis izlenimi uyandırıyor çünkü erkeklerin saçları daha çabuk yağlanıyor hele bu sıcaklarda uf :(
0
alaimisema
(05.08.16)
Ben uzun saç severim. Hiç de ergen izlenimi uyandırmıyor bende.
0
slow like honey
(05.08.16)
sapık gibi geliyorlar ama gerçekten öyle geliyorlar. dürüstçe yazdım. öyle geliyorlar ama tanıdıktan sonra çok sevdiklerim de var.
0
for day to break
(05.08.16)
(11)

Adında black geçen film müziği bir şarkı/grup

aychovsky
İki gündür yeniden duyduğum için kafama takılan bir şarkı var. Bir 80 sonu, 90 başı filminin de film müziği. Ya Polis Akademisi'nin ya Rocky'nin ya da başka bir benzer filmin. Araştırdım ama bulamadım. Hatırladığım kısmı enstrümantal. Bol sert saksafon solosu var. Şarkının ya da grubun adında black
İki gündür yeniden duyduğum için kafama takılan bir şarkı var. Bir 80 sonu, 90 başı filminin de film müziği. Ya Polis Akademisi'nin ya Rocky'nin ya da başka bir benzer filmin. Araştırdım ama bulamadım. Hatırladığım kısmı enstrümantal. Bol sert saksafon solosu var. Şarkının ya da grubun adında black geçiyordu, hatta şarkının adı iki kelimeydi galiba. 'Black dıbıdıbı' gibi bir adı vardı. Neydi, hatırlayan var mı?

Edit: Düşündüm, içinde black geçmeyebilir. b... ..... gibi iki kelime adı var, onu hatırladım.
0
aychovsky
(04.08.16)
black eyed peas
0
sutlu nescafe
(04.08.16)
Yok, çok daha eski bir şarkı/grup bu ama hala ara ara filmlerde, dizilerde bazı sahnelerde aynı şarkı geçiyor.
0
🌸aychovsky
(04.08.16)
Az mirildansan cok kolay olurdu.
0
duptıs
(04.08.16)
Mırıldanmayı denedim ama şarkı söylediğimde abim bana 'Aaa, ne güzel şiir okuyorsun' diyor, o yüzden tanınmaz sanırım. Ben kendi söylediğimden tanıyamadım. Şarkı rock/caz karışımı gibi ama gitar solosu yerine değişik bir saksafon solosu var.
0
🌸aychovsky
(04.08.16)
Senin 80 ler muzik bilgin yuksek bir kelime nakarat daha olsa kolay olacak o yuzden dedim.

Men at work who can it be now gibi bir saksafon mu misal
0
duptıs
(04.08.16)
Evet, evet, Who can it be now tipi ama biraz daha sert ve yavaş bir şarkı. Bu arada düşündüm ve black de olmayabilir. Başka bir şey de olabilir ama şunu hatırladım. Şarkı iki kelime, b... ..... diye bir şey.
0
🌸aychovsky
(04.08.16)
bohr atom modeli
(04.08.16)
duptıs
(04.08.16)
Iste bu

youtu.be
0
duptıs
(04.08.16)
İşte, ta kendisi. Baker Street imiş. Black diye hatırladığım şey oymuş.
0
🌸aychovsky
(05.08.16)
baker street mantıklı duruyor ))

bunlar da kenarda dursun

Hall and oates - Maneater
Bob Seger- Turn the Page
ınxs - Never Tear Us Apart
0
silver apple
(05.08.16)
(6)

Ilginc bir bilimsel yayin sorusu

Haldamir
Oncelikle boyle bir eleman var, http://www.ajanshaber.com/basbakandan-cern-tebrigi-haberi/369174 . Medyatik bi cocuk, tip fakultesi 3. sinif ogrencisi. 3 tane makalede ismi var, mesela bir tanesi http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/27190462.Ilginc olan kisim bu cocuk tum makalelerinde son yazar, e be
Oncelikle boyle bir eleman var, www.ajanshaber.com . Medyatik bi cocuk, tip fakultesi 3. sinif ogrencisi. 3 tane makalede ismi var, mesela bir tanesi www.ncbi.nlm.nih.gov

Ilginc olan kisim bu cocuk tum makalelerinde son yazar, e benim bildigim son yazarliga PI'lar, proje yoneticileri yazilir, bu cocugun orada ne isi var?
0
Haldamir
(04.08.16)
Her zaman oyle olmuyor. Bazi hocalar hep ilk yazar olmayi tercih ediyor. Tesvikle, puanla falan da ilgisi var sanirim.
0
evrim halkasi
(04.08.16)
en kidemsiz en sona yazilir, bu ogrenci de buyuk ihtimalle calismanin ameleligni yapmistir, belki bir tandiklik durumu da varsa en sona eklemislerdir, cunku normalde boyle durumlarda eklenmiyor, sadece tesekkur falan ediliyor. bu arada bahse konu makale de bilimsel acidan cok anlamli cok guclu bir calisma degil yani.
0
mavicorap
(04.08.16)
Farkindayim, yayin yaptiklari dergi Japonya'dan vasat bir dergi. Ama ben hep batinin sistemine alismisim, sonda ogrenci gorunce sasirdim. Zaten isin icinde bi akp yenigi var, torpil donuyor gibi.
0
🌸Haldamir
(04.08.16)
Genelde en az emeği olanın ismi en sona yazılır. Proje yöneticileri, danışmanlar, vb.nin sadece konuyu önererek son yazar olması genel teamül. Hocalar 'Sen çok çalıştın, yaz adını en başa' der, bu da beklenir.

Bir de hocanın yayın ihtiyacı, o anki egosu, birlikte çalıştığı kişiden hoşlanmama durumunda kızıp adını en sona da attırmış olabilir. Bir arkadaşımda bir yayında öyle olmuştu, hoca 'Ben bu kişiyle çalışmak istemiyorum artık' deyip göndertmeden önce adını sonra koydurmuştu.

Sıralamanın genel bir kuralı yok, beklenen veya teoride olması gereken ise yayındaki emeğe göre sıralama.
0
aychovsky
(04.08.16)
@aychovsky aslinda alandan alana degisiyor. Fen bilimlerinde daha cok haldemir'in dedigi gibi durum. Mesela bizim alanda lab calismalarini yuruten, analizleri yapan, deneyi tasarlayan, makalenin yazim isini ustlenen kisi ilk isim olur. Digerleri analize yardimcidir. Son isim de danisilan, analizleri yorumlayan, deney tasariminda soz sahibi olan kisidir, kisaca big boss'tur.

Turkiye'de onceden ilk isimden baslayip azalarak tesvik veriliyordu sanirim, o nedenle ilk isim unvani yuksek olan olur diye sacma bir teamul yerlestirilmis. Alakasiz adamlar yayinlarda yer aliyor. Tip fakultesinde dekandan basliyorlar makaleye isim yazmaya demisti hocamin biri :)
0
evrim halkasi
(04.08.16)
Sosyal bilimlerde de emeği en çok olan en başa yazılır (yani bizde böyle) ama sürekli aynı kişiler çalışıyorsa kendi aralarında denge yapıyorlar ve özellikle akademik teşvikte ilk yazar her zaman daha fazla puan alır.
0
duyond
(04.08.16)
(13)

İşyerinde terlik giyen var m?

Cursed Chico
Ayakkabıyla geli terlik giymek orda.
Ayakkabıyla geli terlik giymek orda.
0
Cursed Chico
(02.08.16)
terlik değil de topuklu ayakkabı giyen kadınların oturdukları yerde daha spor bir ayakkabı giydiklerini gördüm.

terlik pek olmaz sanki. yani kurumsal bir şirket ortamından bahsediyorsak tabi.
0
dahili meddah
(02.08.16)
terlik değil de sandalet olabilir belki. gerçi üni.de filan bizim hocalar giyiyor. ortamına bağlı sanırım.
0
sefil
(02.08.16)
kurumsal değiliz. ben yapıyorum bunu.
0
elorelia
(02.08.16)
Biz giyiyoruz, ameliyathaneden selamlar.
0
enchantress
(02.08.16)
ben terlikle gelip ayakkabı giyen gördüm.
0
kaputt
(02.08.16)
Ben bugun parmak arasi terlikle ders anlattım cocuklara. Benim parmaklar su topladi biraz zorunluluktan ama profesorunden arastirma gorevlisine herkes sandalet, terlik. Adeta deniz kenari. Gulesim geliyor :D yaz okulu cok komik bir sey.
0
shadowcat
(02.08.16)
şıpıdık terlik değil de daha şık, taşlı maşlı terliklerden giyiyorum ben (üniversite).
çoğunlukla ayakkabıyla gelip ofiste terliğe geçiyorum. önemli toplantı vs varsa ayakkabıya dönüyorum.
0
kayranin kedisi
(02.08.16)
Ben arada giyiyorum, ciddi bir toplantı yoksa terlik veya ince sandaletle dolanıyorum.
0
aychovsky
(02.08.16)
sandalet giyen var, sayılır mı?
0
babilbaligi
(02.08.16)
birkenstock giyen var
0
hıkmıkzık
(02.08.16)
Kurumsal- birkenstock giyiyorlar.
0
suicides underground
(02.08.16)
Kurumsal firma, ben giymiyorum ama direkt acik sandaletle gelen ya da gelince terlik giyenler var.

Kiyafetle ilgili herhangi bir kural yok zaten ofiste, bi kere direktor Batman kostumuyle gelmisti :)

Iddia kaybedip balerin kiyafetiyle gelen adamlar da vardi.
0
crown
(02.08.16)
İşyerine normal ayakkabı çorapla gidip orada bir yerde masanın altında mesela devamlı bıraktığın terliği çorap ayakkabı çıkarıp gitymek sonra akşam yine ayakkabı gitymek nasıl olur sizce,Hijyenik açıdan filan sorun çıkarma olabilir mi?

Sonuçta ayağın kokması, 10 saat kalınca o ayhakkabıda oluyor, terlikte kokması zor gibi. zaten terlik giyersem sürekli ayağı çıkarıp üstüne koyarım.
0
🌸Cursed Chico
(07.08.16)
(5)

Güvercin insana çarpar mı

qazedcsrfvtyhngujmkol
Genel olarak hayvanlardan korkmasam da hareketleri tahmin edilemez olanlardan ürperriyorum. Yürüyüş yaptığım parkta da bi dolu güvercin var ve kaçmıyorlar sapık bi tanesi kabarıp dığerini kovaliyor mesela ben onlara doğru yürürken mecburen yavaşliyorum saldıracaklarını zannetmiyorum ama bu aniden ve
Genel olarak hayvanlardan korkmasam da hareketleri tahmin edilemez olanlardan ürperriyorum. Yürüyüş yaptığım parkta da bi dolu güvercin var ve kaçmıyorlar sapık bi tanesi kabarıp dığerini kovaliyor mesela ben onlara doğru yürürken mecburen yavaşliyorum saldıracaklarını zannetmiyorum ama bu aniden ve alçaktan uçarken bana falan çarpmaz de mi. Parkın çimlerine bira mı döküyorlar nedir hepsi acayip davranıyor güvercinlerin sanki park onlar için yapılmış.
0
qazedcsrfvtyhngujmkol
(01.08.16)
Arkadaşın alnına çarptığına tanık oldum. Bilinçli değil de, kuş hızını alamayıp löp diye çarptı. Arkadaş fenalaşmıştı, hastaneye götürdük ve "Şiddetli çarpma, beyin kanaması riski olabilir" diye 24 saat müşaade altında kaldı, arada serumladılar. Yer: Beşiktaş Çarşı, Yıl: 2003

Edit: Birkaç kişi "troll müsün" diye sordu; değilim. Gerçekten ciddili cevap.
0
aychovsky
(01.08.16)
çarpmaz
0
cekilmis gayfe
(01.08.16)
Ben kendi halimde yürürken güvercinin teki kafama yandan çarptı. Ben bir yana kuş diğer yana savruldu ahahah hızlarını alamıyorlar bazen.
0
jazzabel
(01.08.16)
Benim kafamdan teğet geçtiği oldu. Saçımda hissettim. Bence çarpmayacaklarının garantisi yok. Yanlarından geçerken yavaşlayıp kendimi muammer güler moduna alıyorum.
0
olutaklidi
(01.08.16)
O kabaranlar erkek, disilere kur yapiolar seninle isleri yok yani. Carpabikir de acitmaz oyle yumusacik bisi zaten tuylerini yolsan civciv kadar bisi kaliyolar
0
selam
(01.08.16)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.