Ben önce dediklerinin doğruluğunu kontrol etmeye çalışırdım bir şekilde. Dediklerini bir şekilde doğrulamadan para göndermezdim. Ortak arkadaşlara falan sordururdum ya da buluşup yemek ısmarlayıp işin aslını öğrenmeye çalışırdım. Kafamdaki 'Neden iş bulmuyorsun' sorusunu orada da sorardım. Ne kadar zamanda harcamış parayı, ne yapmış? İki günde mi, iki haftada mı bitirmiş? Ya da ailesine ulaşmaya çalışırdım mesela. Madem ailesi gerçeği bildiği için kaçıyor; ailesinden saklayacak bir şey yok demektir. Bu şekilde dediğini doğrulama yolları arardım. Doğrulamadan gönderme taraftarı değilim ama ciddi bir konu olduğu için gerçekten uğraşır ve mesai harcardım buna. Kendi önemli olmayan işlerimi bırakır, doğruyu öğrenmeye uğraşırdım. 'Benim de birkaç güne param olacak, o zaman göndersem?' deyip araştırırdım. Kanıt bulamazsam vermek istemediğimi söylerdim.
Eğer doğruysa, kaç kere tanıdığım çok önemli değil, yardım etmeye çalışırdım. Dedikleri doğru çıkarsa, bu kadar zor durumda olmadan benden para istemezdi. Evimi bile açardım uygun durumdaysa ama evdekilerin onayı olması gerek; olmadı, uygun bir ev arkadaşı bulmaya çalışırdım. Çok büyük para vermezdim, veremem zaten ama az bir para ile 'Yapabildiğim bu' falan derdim. Arkadaşlara 'Böyle böyle biri iş arıyor, ne yapabiliriz' derdim. Kısa vadede yorucu ama dediği yanlışsa zaten bu uzun sürece gelemeyecektir.
Biraz angarya ama ipin bir ucunda ciddi bir konu var. Bana konuyu açtığı andan itibaren artık sorumluluğum sayıyorum bu tür şeyleri. Çünkü ipin bu ucundaki risk ağır ve artık bildiğim bir şeyi yeniden bilemez hale gelmem imkansız. Günüme konsantre olamam. Belki beceremem, o kadar becerikli değilim, hayat kurtarıcı olamayabilirim; yapabilsem kendi hayatımı daha kurtarırım ama elimden geleni yapmaya çalışırım.
0