Nö. Maalesef hissedemeyeceksin.

eğer bir şeyleri yanlış yapıyorsam baskı hissederim. yanlış telafi etmek için geçen sürede de bir şeyleri kaçırmış hissederim. bunun haricinde baskı hissetmiyorum. çevresel faktörlerden doğan bir baskı olursa o olur, kendi kendimi baskılamıyorum açıkçası.

''Dedenin zamanına dönersek, kendini çok kötü hissettiğinde şöyle düşünürdü, “Bugün berbat bir günümdeyim. Ama n’apalım hayat böyle, ben samanları havalandırmaya devam etmeliyim.” Ama ya şimdi? Şimdi beş dakikalığına bile kendinizi çok kötü hissetseniz son derece mutlu ve harika hayatları varmış gibi sunan insanların 350 fotoğrafıyla bombardıman ediliyorsunuz, bu durumda hatanın sizde olduğunu hissetmemeniz imkânsız kuşkusuz.''

@biravekahve kesinlikle bunun etkili olduğunu düşünüyorum onun için instagramı kapattım mesela çok daha huzurluyum. Ama yine de çeşitli haberler almak için kullandığım facebook bile arada bu hissi yaşayabiliyor

@entegre hem kariyer hem gönül işleri konusunda kendimi tedirgin hissediyorum. Herkes evleniyor acaba yanlış yerde miyim diye düşünmeden edemiyorum. Kariyer konusunda elimden geleni yapıyorum ama yanlış karar alma korkusu da çok zorlayıcı

Bizde biraz geç kalmışlık hissi oluyor. Sanki 6 sene duraklama dönemi, hayata ara vermişiz gibi. Sonra bakıyorsun aslında zaman akmış, yaş kaç olmuş diye panik oluyorsun. Bazı hızlı çıkanlar olmuyor değil ama genele bakınca hepimiz aynıyız. Fakülteden mezun olur olmaz düğün yapan pek yok. Geç kalmadın hiçbir şeye. Şu an Erasmus’tayım evet partileyen bir grup var ama büyük büyük çoğunluk evde Tus çalışıyor. Kendi ülkelerinin sınavına çalışıyor. Bir şey kaçırmadın. Yazın düğünün olmasa da olur zaten. Umarım sonuçların iyi gelmiştir. Çok iyi yazamadım bu saatte ama anlamışsındır.

26 yaşındayım ve hissediyorum. Hatta bir işe, bir sektöre girersem tutmasa yarış dışı kalırım psikolojisi mevcut.

benzer yaşlardayız ve hissetmiyorum. demek bu yaşların olayı değil, sorun sende!

instagrama çok bakma

2 sene sonra geçiyor.

28 yaş spor

Yaşım 34, kendimi kimseyle bir yarışta gibi hissetmiyorum.

kriterleri karşılar mı bilmem ama başlıktaki soruya cevabım: lost

battlestar galactica(2004-2009)

six feet under

six feet under

sauirid gibi Lost derim ya. İlk göz ağrımız, canımız.

house ve bsgyi saymamak zor ama...
better call saul/breaking bad. bcs bb spinoffu olduğundan tek dizi olarak sayabiliriz. bb izleyip bcs izlememek olmaz sonuçta.

düşünmek istiyorsan six feet under

Tabiki 24

six feet under olm six feet under! ötesi yok.

bu hayatın heycanı mı meycanı yok.

Fargo

Lost

lost tabii ki, tv dünyasında çığır açan dizidir. amerikan dizi dünyasını bile değiştirmiştir; günümüzdeki netflix, hulu gibi platformların kurulmasına kadar gelen dizi endüstrisinin temelini atacak başarıya ulaşmıştır. benim için gelmiş geçmiş en iyi dizidir, muhtemelen öyle de kalacaktır. yayınlandığı zamanlarda popüler olduğu için mi böyle düşünüyorum diyordum ama 3.ye bitirdikten sonra artık bunları daha net söyleyebiliyorum.

bahsettiğin tüm kriterleri karşılıyor ayrıca, senaryoda boşluk olduğunu düşündüğün her anın aslında dolu olduğunu ama bunu senin henüz anlayamadığını bilmek enteresan bir duygu.

behzat ç.

Fringe

kriterleri karşılamıyor ama cevabım: sons of anarchy

Six feet under hocam.

Breaking bad

Lost

The Sopranos.

six feet under diyorum ben de.

black mirror

Oz

the matrix'in sinema tarihindeki önemi neyse lost'un da tv tarihindeki önemi odur. ikisi de "game changer"dır ikisi de bir mihenk taşıdır. biri sinema tarihine yön vermiş, akışını değiştirmiş diğeri de tv dizi tarihine yön vermiş, kaderini değiştirmiş, bambaşka boyutlara taşımıştır.

dolayısıyla cevabım lost.

this is us

battlestar galactica

sihirli annem

Supernatural

ben 2013'ten beri buradayım o zamanki insanlar bile yok artık.

2008 de ilk girdim. 2014'ten itibaren aktif olmaya basladim.

Benim bu hesabım yeni ama 2010’dan beri duyuruyu takip ederim, içindeyim.

kasim 2008 imis

6 yıl oldu, ama bu nickle 1.5 senedir buradayim.

tam zamanını hatırlamıyorum ama 2012 yazında vize alacağım sıra burayı soru yağmuruna tutmuştum, vize randevusuna giderken giyeceğim şeyi bile buraya sormuştum diye hatırlıyorum ahaha. o yüzden en az 6 yıl 3 ay var. tahminen 7 sene falan.

ilk verdiğim cevap 27.12.08 imiş.

3,5 yıl :) severek takip etmekteyim, duyuru bir yaşam tarzıdırdjfnjdjd

2013' ten beri.

2006

2010

10 yıl oldu.

2013.

2011 imiş.

2012'den beri buradayım. eski cevaplarıma baktığımda uzun süredir görmediğim ve unuttuğum kullanıcılar olduğunu fark ettim. ama son bir kaç yıldır anasayfada hep aynı isimler varmış gibi geliyor.

Slipknot iron maiden geldiginde, irona kalmak istemiyorduk, sahne önü bileklik verecektim birine, o bahaneyle 8 yıldır buralardayım. ülke çok değişti çok..

Açıldığı ilk günden beri burdayım

2007

2011

2013'ten beri sürekli takip ediyorum sanırım. Aktif olarak yazmam da 2 yılı buluyor.

biz diyoruz amk yeni yazar yok diye, şunlara bak daha 2 günlük nikler milenyumdan beri burdaymış. hepiniz mi feyksiniz ikinci beşinci hesapsınız olm, paranoyak oluyor insan.

yani o aralar aktif olan nikler varlar ortada ama nikleri değişti o yüzden başkalarıymış gibi geliyor. bu kadar yeni olsa ortam hareketlenirdi zaten, baksana herkes mayışmış doğru düzgün soru sorun yok.

09.06.09

2013’ten beri

2010'dan itibaren buralardayım.

Bnmde yaklaşık 2008

2014.

2008 miş ilk cevabım, siteye giriş sayım da 9924 , 10 sene olmuş vay beee.

Şimdi baktım ben de, 2013

2013'mus. Ne cabuk 5 yil oldu oyle.

2010 :)

21.06.14 te ilk sorumu açmışım öncesinde okuyucuydum. cevap yazmaya vs üşenirdim.

2010

2009 muş. 9 sene olmuş. reddit te de 10 senedir hesabım var. ama farkettiğim yönelim şu, ekşiduyuru, sözlük, forum vs den uzaklaşıp reddit e kaymışım geçen senelerde. ilgi, içerik ve boş zamanla ilgili bişey bence.

1 yıl olacak yakında. Anladığım kadarıyla duyurunun en yeni müdavimlerinden olmuşum fakat çok sevdiğim bir topluluk oldu şimdiden. Boş vaktimin oldukça bol olduğu şu günlerde, benim için yegane kafa dağıtma,hayata dair fikir edinme mekanı oldu.

2012'den beri. Öncesinde de uzun süre okuyucu olarak takip etmistim.

2007

açıldığından beri varım diye biliyorum... ilk giriş yaptığım mahlas bu değildi.

2008

2007 hazirandan (ilk cevabim) beri buradaymisim. ne zaman acilmisti ki?

ilk cevabım '11 görünüyor ama ben 2008-09 dolaylarından beri buradayım

2010

Bu hesap yedek hesabımdı, bir süre sonra sözlük hesabımla hiç girmez oldum.

Bunun ilk hareketi 2014'müş, ötekinin de birkaç yılı vardır daha geriye doğru.

2008. msnle alakalı bi soru cevaplamışım ilk olarak.

2009'da vermişim ilk duyurumu. Vay be, 9 sene olmuş.

2006'nın 12. ayında ilk cevabımı vermişim.

Rahatsız edici boyuttaysa diş hekimine gidebilirsin, ama en iyi sen bilirsin rahatsızlığın boyutunu

dilini yara yapabilir deyiyor ise, benden de kopmustu gidip torpulettim, ustune biraz dolgu yapti koruma amacli. bir gostermekte fayda var.

Alışıyorsun, hiç gerek yok uğraşmaya.

Çok basit ve ucuz bir işlem gidin bence hekime.

Kırıldığına göre dişin içinde tuhaf işler dönüyor da olabilir. Bir diş hekimine gösterin ne olur ne olmaz.

mona lisa bile dağılıyor

hayırlı olsun
arabayı çok mu bağırtıyosun vites değiştirirken?
bu arada göstergeye de bakma kalan km falan yazmıyo mu?
ortalama tüketim vs yol bilgisayarı yok mu?

Tesekurler.

Araba otomatik vites. (4 ileri)

Ortalama tüketimi göstermiyor panel

hayırlı olsun.

bende de aynı araç var. 100 km de 7.4 yakıyor. bir sorun var kesinlikle. yol bilgisayarı ne kadar yaktığınızı gösteriyor. kontrol ettiniz mi?

Önceden rodaj dönemi falan birşeyler derlerdi ama hala yeni araçlarda var mı bilemem... (bkz: rodaj)

Direksiyonun sağ kısmında bir düğme var skip miydi neydi tam hatırlamıyorum, oraya bastıkça ekranda 100 km ne kadar yaktığı, hava durumu,kaç saattir araba kullandığını (toplamda) vs gösteriyor.

edit: bence benzin göstergesi bozuk olabilir.

Teşekkürler @fusha,

Benimki comfort trimi. Yıl bilgisayari yakıt tüketimini göstermiyor.

benimki de comfort ama yol bilgisayarı gösteriyor. yalnız benimki 2016 model.

2017de göstermiyor mu hakkaten? ayıp etmiş kia.

Gösteriyor galiba ben bulamamış olabilirim. Yarın tekrar bakicam.

Dayanamadım baktım şimdi 100kmde 14lt gösteriyor

Yalnız şöyle bir şey de var, depo ortalandıkça, yakıt ortalaması da iyileşiyor sürüş şekline göre.

ilk birkaç bin km çok yakar.

hangi şehirde olduğuna bağlı olarak 7 litreye kadar düşebilir bence. ben ankaradayım 7.4 yakıyor. ayrıca ikinci depoyu fullemede baya normalleşeceğini düşünüyorum.

26 Mayısta ibiza 1.2 aldım ben de. 235 tl ye depo doldu. 200 km falan yaptım(İstanbul trafiği) deponun 1/8 I bitmiş gözüküyor.

Sizin değer baya baya çok yahu.

rodajla, ilk bikaç bin km ile alakası yok. günümüzde fantastik araçları hariç tutarsak hiç bi motor 28 litre yakmaz. isterse fabrikadan 10dk önce çıkmış olsun. ya benzinci tam doldurmadı. ya göstergede arıza var. yada motorda ciddi bir sorun var. bence bi benzinciye gidip tekrar yedeği doldurmadan fulle deyin, kullanıp tekrar aynı durumu yaşarsanız biran önce aldığınız yere götürün.

aldığınızda depoda ne kadar benzin vardı? 200 lira 38 litre benzin ediyor. depo tam dolmamış olabilir.

hmm, benzin pompasının tetiğinin attığını gördüm ama, bilemiyorum, belki de dediğiniz gibidir.

İlk bir iki depo boşalsın, bin km falan bir bitsin, ortalama tüketim 8-10 arası bir değere düşmez ise, götüreceğim servise.

Yol bilgisayarında şu an görünen değerler:

Kalan menzil: ~560 km
Gidilen menzil: ~50 km
Anlık ort. yakıt tüketimi: ~14 l/100 km

Depo göstergesi ilk çeyreği biraz geçti.

Teşekkürler cevaplarınız için.

Aklin hakli

toyota candır.
kia'nın ikinci el piyasası da zor olur.
corolla kullandık yıllarca tık demedi, kliması yok diye sattık, kia cerato aldık, o da tık demedi ama sattık, corolla aldık daha yenilerden. o da tık demiyor maşallah :D

toyota al toyota, japon iyidir.

Yaris +1

yakit ekonomisi onemli degilse ikisi de ok.
fakat ben olsam cok yakar diye almazdim.

Yarisin bu sene sonunda makyajlı kasası çıkacağı ve yokuş kalkış desteği ekleneceği için fiyatı düşmüş. Ben aldıktan birkaç ay sonra aracim eski kasa olmuş olacak.

Kia rio tamamen yeni 2017 kasa. Tasarımını çok begendim. İçinde iyi hissettim. Daha geniş, rahat.

Açıkçası, hiçbir sorun cikarmayacagindan emin olsam, kararım kesinlikle kia. Markası toyota olmasa diğerini düşünmem.

@kosun kan mevzu var, Yakıt ekonomisi çok önemli değil, haftasonundan haftasonuna çıkacak garajdan araba.

Ustam otomatik araç alakacaksan kia iyi dediydi. Belki fikir verir.

İkisi de 65k bu arada

Ben değilim Rio var 2016 model.asiri memnunum.

Ben de olacak....

@fusha, kia alırsam ilk birkaç yıl ben de aşırı memnun olacağımı bilmiyorum. Endişem, ilerleyen yıllarda üzer mi, bir arıza durumunda muhattabim güvenilir olur mu, vs. Vs.

Sizin aracınız da henüz yeni sonuçta.

5 yıl garanti var kialarda. Gerçi 2+3 ama hiç yoktan iyidir. ben aracı yaklaşık bir yıldır kullanıyorum baya memnunum. arabanın içi segmentine göre baya geniş. Uzun yoksa baya da yakıyor.. yeni kasa daha da güzel. satarken biraz zorlaniriz belki ama onun haricinde bir sıkıntı yaşatmaz bence.

Uzun yolda baya az yakıyor demek istedim telefon azizliği

hocam benim tavsiyem yaris olur.

Ama sizin gönlünüzden geçen rio belli ki. Hiç düşünmeden kia alın derim. Zaten garantisi var ne sorun çıkartacak.

Kia rio üzmeyecektir.

Koreli kia ve hyundai son yıllarda çok atak yaptılar, güzel araçlar yapıyorlar ama toyota benim gözümde daha iyi bir marka. 2010'dan itibaren camry, corolla, land cruiser, yaris, starlet gibi çeşitli modellerini kullanmış biri olarak söylüyorum.
Toyota sadece türkiyede değil tüm dünyada -gavurların kendi deyimiyle- "reliability" ile bilinen bir marka. Güven duyulan bir marka.

Bir de şu açıdan bakarsak, bunlar B sınıfı araçlar. Aralarında öyle atla deve fark yok. Sınıf standartları belli, sadece kia ve toyota değil bu sınıfta araba üreten tüm markalar bu standartlarda araç üretiyor. Kimisinin bir iki fazla özelliği oluyor, kimisinin olmuyor. Bu şartlarda tercih tamamen senin beğenine kalıyor. Ben ne alırdım? Yaris alırdım.

Dacia Sandero stepway dizel otomatik vites. Güvenlik kısmını araştırmak lazım. Renault ncap de genelde 5 yıldız alır ama bunu bilmiyorum. Standartların altında değildir ama.

Fiesta en iyi alternatif bence. ne gibi kronik sorunları varmış ?

fiesta çok guzel araba 2011 de sıfırını almıştım herhangı bir problem cıkartmadı kronık sorunu ne bılemıyorum. bu sene tr ye gelınce bu sefer de sıfır polo aldım 1.2 tsi bu araba da gayet guzel. fıesta dan daha saglam ''gıbı'' ama tip olarak fıesta alırdım ben. zaten otomatik o fiyata polo yok. fransızlara hıc bakma derim. hyundai yi kia yı geç, jazz ların sıfır otomatik olanı ne kadar bilemiyorum ama feminine bir araba o da. seat alacağına vw al ikinci elde zarar etmezsin ayrıca.

Baz model polo/ibiza/Fabia alınabilir. Hyundai i10 var bir de.

Hyundai i20, seat ibiza, mitsubishi attrage. En az yakan mitsubishi, en çok yakansa i20 imis. 0arabaların fiyatları aldı başını gitti, başka o fiyatlara araba kaldı mı bilemiyorum.

@fyodor:

mobile.donanimhaber.com

@viewport kia yi neden geçtik?

Kia rio da var aklımda.

İnsülin biraz zor geldi de savaş aletlerinde böyle olduğunu düşünüyorum. Amerika isterse tüm savaş uçaklarımızı etkisiz hale getirebilir diye düşünüyorum hep :D

Gerçek değil. Kalp pilleri zaten sürekli çalışan bir şey değil ki. Kalp pili, kalp ritmi bozulduğunda geçici olarak devreye girip küçük elektrik sinyalleriyle kalbin ritmini tekrar düzene sokan bir cihaz. Kalp pilinin bozulması sonrasında bir ritm bozukluğu meydana gelirse pil devreye girmez ve hasta fenalaşır. Bu zaten normalde de görülebilen bir olay. Kaldı ki kaç tane devlet adamında kalp pili var?

farkında mısınız bilmiyorum da, kişinin hiçbir akademik eğitimi yok.

meslek lisesi ile ilgili komik olmayan espriler yapmak isterdim ama yapmayacağım. ciddiye alınacak birisi değil.

Medical implant ve güvenlik ile ilgili akademik çalışma linki,
ieeexplore.ieee.org

güvenlik şifreleme, üretilen verilerin doğrulanması gibi işlem gücü gerektiren şeylere ihtiyaç duyuyor, işlem gücü ise enerjiye, vücut içerisine yerleştirilen cihazlar ise ufak, hafif ve sürekli şarj edip pil değiştirebileceğimiz cihazlar olmadığından az enerji düsturu tasarlanıyorlar bu nedenle de güvenlik kısmı biraz boş bırakılıyor.

tek yöntem implant'ın ele geçirilmesi de değil üstelik;
implantlar genellikle belirli bir süre için veri toplayıp ardından bu veriyi belirli zamanlarda uzak makinelere (genelde hastanelerde yapılıyor bu işlem) aktarıyorlar, doktorlar buradaki verileri inceleyip implant'ın çalışması ile ilgili yeni değerler giriyor bilgisayarlarına, bu veri de implant'a aktarılıyor.

Hastanelerdeki güvenlik ise içler acısı, her hangi biri, X kişisine ait verileri, Y kişisininmiş gibi gösterebilir, bu durumda doktorun değerlendirdiği veriler hatalı olacağından, implant'ın yapılandırmasını da hatalı yapacaktır bu da kişinin zarar görmesine ve hatta hayatını kaybetmesine neden olabilir.

pek çok işi iyi yapabilmeniz için/yada bilgi sahibi olmanız için akademik eğitim gerekmiyor bu arada, internet bağlantısı, browser ve merak yeterli

Not: şu da bahsi geçen hack'i yapan ve vefat eden kişi, en.wikipedia.org google için keywordler, medical implant hack/hijack, human body hijack/hack, medical hacking/hijacking vs.

www.wired.com
www.blackhat.com

Kalp pilleri baz istasyonlarından güçlü sinyaller gelirse etkilenip gereksiz yere şoklayabiliyor. Daha geçen bir teyzeye evinden taşınmasını önerdiler. Dolayısıyla bana mümkün geldi kalp pili kısmı.

değil

IoT söz konusu ise dahası da yapılır ama insülin pompasının internete ihtiyacı olduğunu sanmıyorum. He sağlam bir EMP cihazıyla sinyalleri bozulur muhtemelen ve yine işler çığrından çıkar.

e-bombalar: science.howstuffworks.com

Daha birkaç ay önce milyonlarca Çin malı kamera hacklenmiş ve zombiye dönüştürülmüştü:

motherboard.vice.com

@selam'ın verdiği örnekte ise evet implant veri gönderebiliyorsa ve bunu şifresiz yapıyorsa saldırıya açıktır.

Mesela çeşitli antenler ve cihazlarla anahtarsız çalıştırılan lüks otomobillerin sinyallerini taklit ederek sağlam bir vurgun yapılmıştı geçen sene:
www.wired.com

E devlette detay bilgilerinde 143 tl borç çıkıyor bu ay dahil. Online tahsilattta borç çıkmıyor bu ne be

oğlum odemeyin lan şunu!

neden ödemesinler,
kış geldi, sarayın 1001 odası nasıl ısınacak?
:)

ektomorf mezomorf gibi vücut tipleri uydurma şeylerdir, her genetik eşsizdir, deneme yanılmayla en uygunu bulabilirsiniz, genel olarak hipertrofi için 8-10 tekrar arası başlayarak vücudunuzun nasıl tepki verdiğini deneyebilirsiniz, tavsiyem gelişim için yağsız bir vücutta bol dinlenmeli ve şiddetli antremandır her bölgeyi ayrı gün çalıştırarak başlayabilirsiniz, dört hareket dörder set günde onaltı set olabilir

program hakkında yorum yapmayayım ama alternatif hazır program arayışı içinde isen kas hacmini artırmaya yönelik programlar daha yararlı olabilir, hele bir şuradaki alternatifleri de incele www.bodybuilding.com

program iyi, vucut tipi muhabbetine fazla takılmayın, beslenmenizi ihtiyaçlarıniza gore ayarlayin, muhim olan bu. antrenman programi, ikincil oncelikli. beslenme programi vucut yapınıza uygunsa, kaslara yeterli tahribati verebilen her antrenman programı is gorur.

Program standart VG programı. Çok çok da önemli değil. Temiz beslenip, acele etmezsen sonuç alırsın.

sen basketbolla uğraşıyorsun ama adam 10 yaşından beri düzenli antrenman yapıyor + genetik yatkınlık

@freebird5406_2

eski yüzücüyüm 1 senelik antrenmanla bu hıyardan daha iyi vücudum olur ona eminim ama şuan göbek ve baldır çok , genetiğim falan bu adamdan iyi ona eminim sadece fazlalıklarım var , bir body salonunda nasıl ve hangi hareketlerle bu kadar düşük yağ oranına ulaşabilirim birazda şişebilirim onu sordum duyuruda

yalnız hırs yapmışsın adama niye hıyar diyip duruyorsun :D

yok abi cebimden çıkarırım ben bunu ama salondakiler ağırdan alıyorlar antrenmanları falan aptal aptal şeyler yapıyorlar çoğu işi bilmeyen tipler oluyor , ben cahil halimle onlardan daha iyi biliyorum , sadece burada bir kaç tavsiye istiyorum

Karnında bir gariplik var yalnız. Bodybuilder gut diye aratsana, benziyor baya.

Hohooov, ben yazdığımda yoktu o yorum. Kick boksa başlayıp üçüncü haftasında sokakta dayak yiyenlerdensin sen sanırım.

tam olarak ne istiyorsunuz, anlasilmiyor. olculerinizi ve yag oraninizi yazin, program yazalim?

Kuvvet sporcusu gibi antrenman yapıp, fitness model gibi besleneceksin.

Sahil kasabasinda evimin altindaki bakkali isletirdim. Tek hayalim bu. :)

sanatla uğraşırdım, her türüyle. ne güzel olurdu ah.

cafe işletirdim.

evsizlerin barınabileceği toplu konutlar kurmak isterdim,en az günde bir öğün yemek servisi de olmalı. hobiyle meşgul olup gelir elde edebilecekleri atölyeler de bu konutların içine dahil olabilir, gerçekten fark yaratacak bir organizyon olmalı. ünlü sanatçılardan sponsorluklardan devlettenn destek alacak saygın bir organizasyon. kimse sokakta yaşamamalı açlıktan ölmemeli.

sanat. özellikle müzik.

hayvan barınağı açarım

kesinlikle kuyumculuk. o yeşil ve beyaz şeyler ve üzerlerindeki rengarenk kesimleri herbirinin farklı olan taşlarla dolu olan şeyler beni çekiyor.

aklıma ilk gelen bu

ya da gemalog olabilirim böyle taşların kalitelerine göre sertifika vereyim falan

ama ölümüne de kitap okuyup dünyayı gezmek isterdim.
ay bilemedim

nezih bi semtte bakkal açardım.

Arkeoloji ve müzik.

Severek ilgilendiğim bir iş alanı daha var, esas mesleğimden elde ettiğim gelir ile seneye şirket kurup bu alanda bakir bir yurtdışı piyasası buldum, o pazara açılmayı planlıyorum.

Umarım hayaller Paris hayatlar Hakkari'ye dönmez ama en azından denicem :D

Param olsa şimdi denerdim.

Müzik veya donanım. Pc de olur, telefon da olur, kahve makinesi de olur. Şu IFA'yı Computex'i falan gezen amcalardan olmak isterdim.

Gamer, belki streamer... türkiye'de pek yaygın değil ama zengin olsam türkiyede olmayacağımdan bir de cosplayer...

edinburgh'un hemen dışında bir evde veya sahili olan bir ingiliz köyünde ev satın alıp yazı yazardım.
yazar olmak istiyorum :(

not: hayaller edinburgh, londra hayatlar angara :/

@ tolkien öyle hobi kapsamına girer haklısın ama daha çok ben devamlılığı olan iş olarak da yapılabilecek bir şey sormuştum. mesela bol bol okur yazarım demişsin ömrünün sonuna kadar hiçbir iş sahibi olmadan sadece okuyup yazarak sıkılmadan bir hayat yaşayabilir misin? gerçekci olarak düşünürsen. yani ıssız bir şehirde genelde eve kapalı yalnız arada hava almak için yürüyüşe çıktığın bir hayat ister misin?

uçak teknisyenliğine devam ederdim

dünyayı gezen bir fotoğrafçı.

gezgin belgeselci olurdum.

iyilik amaçlı hayalim: hayvan barınağı açardım.

mutluluk amaçlı hayalim: küçük, şirin bir çiçekçi açardım.

yaratma amaçlı hayalim: aksiyon filmi yapımcısı-yönetmeni olurdum.

ben emekliyim, para derdim yok. çocuklara gönüllü eğitmenlik yapıyorum.
gönüllü çalışmanın "gönlüm isterse " çalışması olmadığını ciddiyetle yapılması gerektiğini bilmeyenler için not düşeyim. öyle ki hasta olunca belki işi kaytarırım ama bunu kaytarmıyorum, en kötü yerime bir arkadaşımı ayarlıyorum.

yazarlık hayalime niye tik koymadın bro? ben şu ana kadar çalıştığım bütün işleri, okuduğum bütün okulları, hepsini basamak olarak görerek katlandım. merdivenin en tepesinde de yazarlık var, şu an sadece kafamda kurgular ve olaylar oluşturuyorum, kağıda dökmeye cesaretim yok, ama bir gün o da olacak taam mı!

enteresan fikir olarak ne bekliyorsun yeni bir kuş türü keşfetmeye gallapagos'a mı gidelim naapalım?

biyolog olurdum. para derdim olmadığı için en iyi okullarda ve en çok önemsenen bir ülkede doktoramı alana kadar okurdum. evimin bir katını ufak bir laboratuvara çevirir okulda öğrendiklerimi evde de tekrar etmeye çalışır, yeni şeyler öğrenirdim. mezun olup tatminkar bir bilgi ve eğitim seviyesine eriştiğimde daha büyük bir laboratuvar açar, araştırmalar yapar, çözümler üretmeye çalışırdım.

kendimce harika bi mesgale fikrim var da, hâlâ birgun yeterli parayi kazanip, kendim yapabilecegimi dusundugumden, buraya yazmiyorum :-)

temelinde, insanlara sporu sevdirmekle ilgili bir is fikri, bu kadarini soyliyim bari :-)

Kızlarımın adına da cevaplayayım.
Biri bilim araştırmaları yapardı (fizik),
diğeri film /belgesel çekerdi,
öbürü daha yolun çok başında ne yapardı bilmiyorum.

biyomuhendis

moleküler biyoloğum. para derdim olmasa akademiye dönerdim. bi dolu şeyi unuttum, bi programı bitirir sonra ders anlatır, hem alanımda hem de scientific communication filan kasardım

jeolog + dünyayı gezmece

bakkalı niye beğenmiyon yav, bakkalın faydası yok mu millete? fak yu.

para derdim olmasa ben lojistik firması kurardım ya da onunla ilgili bir işte çalışırdım. para derdim neden yok, ona bağlı. halihazırda çok zengin olduğum için mi yoksa tüm temel ihtiyaçlarım karşılanıp üstüne belli bir miktar aylığım olduğu için mi? gerçi pek fark etmiyor. iki ihtimalde de kafam rahat olacağı için o işe girerdim.

ordan yeteri kadar para kazanınca da futbol okulu tarzı bi şey açardım ya da kulüp başkanlığı falan kovalardım. organik futbolcu yetiştirirdim. düşünsene mesela şöyle 500 bin lira karşılığında galatasaray'a bebe gönderiyosun mmm nefis.

profesyonel koşucu olurum.

ben olsam saniye düşünmeden isviçre'ye giderim. burdaki şirket cv'nde daha iyi duracak olsa bile isviçre'de çalışıp orada daha sonra iyi bir şirkete geçilebilir. ayrıca sosyal şartlar,yaşam kalitesi olarak bakılırsa isviçre türkiye'ye 100 tur attırır.

edit: türkiye'de büyük firmanın yaratacağı karizmadan ne olucakki?altı üstü türkiye'de karizması olur bak iyiymiş derler.

Topuk topuk topuk hocam. Doğrudan İsviçre.

isviçre. tr durum malum

ben 1'i seçtim çok memnunum. tr'de iş tecrübem yok kıyaslayamam ama en büyük neden işin ne olursa olsun herkesin tüm meslek sahiplerine aşırı saygı duyması.

sektörümü bilmiyorum ama bazı sektörlerde küçük firma daha avantajlı cv için. büyük firmalarda bağlı olduğun departman içinde belli işleri yapman daha olası.

küçük firmalarda çok farklı tipte işler olabiliyor. sadece teknik değil yöneticilik konularında da geliştirebiliyorsun kendini.

maaş ve pasaport konusuna girmiyorum bile.

Orada maaş + belli bir süre içinde pasaport alacaksın. Onun açacağı kapılar ne kadar büyük olabilir bilemezsin.

göz kapalı 1. düşünmeye bile gerenk yok

Birinci şıkkı okurken hayallere daldım yahu, şaka gibi. cv'de güzel durmasından önce huzur ;)

şurada açık adınızı ve adresinizi verseniz, isviçre' de olan iş için sizi bulup, cebren nüfus kağıdınızı alacak ve üzerindeki fotoyu değiştirerek isviçre' ye yol alacak en az 400-500 yazar bulabilirim.

isvicrede calisma saatlerine daha cok uyulur yani sözlesmende haftada 40 saat diyorsa bu cok ekstra bi durum olmadikca asilmaz, eger asilirsa parani fazlasiyla alirsin. ya da daha kolay itiraz edebilirsin. Türkiyede büyük sirketlerde bile sözlseme sartlarina uyulmaz. yöneticiler ve calisanlar arasinda bu aliskanlik haline gelmis. Türkiyede ben sözlesme saatlarimin disinda calismam dersen sana ilk diger calisanlar karsi cikacaktir. Maalesef bu bircok sirkette böyle. "Work-Life balance" avrupada en cok saygi duyulan durumdur, türkiyede pek sallayan olmaz ne yazik ki.

Isten cikarilma riskini de degerlendirmelisin. sirket icin, yada senin icin isler yolunda gitmediginde seni isten cikartmak icin neye katlanmalari gerekli, devlet seni ne kadar koruyor. Bu da önemli. Yine maalesef türkiyede yöneticilerin insiyatifindesin, sözlesmeler sirketin lehine bircok madde iceriyor. Sözlesme sartlarina uyulmadan isten cikarildiginda devlet arkanda durmuyor. Isvicrede sözlesmen ne diyorsa ona göre olur hersey. Iki tarafin da sözlesme sartlarini iyice oku, ama türkiyedekine cok da güvenme, hele kriz durumunda kimse kimseye acimaz.

Uzun vadeli getirileri hesaba katarsan, isvicrete oturum almis olman neredeyse tüm dünyaya vize kolayligi ve seyehat kolayligi saglar. Emeklilik durumunda ise alacagin parayi karsilastirma bile.

Sosyal yasam ve yasam kalitesini hesaba katinca ise yine isvicre öne cikiyor. Aksam 6 da evinde olup, ise bisikletle gidip gelme gibi avantajin var. Hayat sakin ve güvenli. Arkadaslarinla yada ailenle daha fazla zaman gecirirsin, bu gecirdigin zamani daha kaliteli yerlerde gecirirsin. Hafta sonu italya, fransa, almanya, avusturya birkac saat uzaginda.

Peki Türkiye neyde öne cikiyor? en önemlisi yemekler. Türkiyedeki yemekleri bulman zor. Neyse ki dünyada yemege önem veren, iyi yemegi secen bir toplumuz. Bu konuda tek rakibimiz avrupada italyanlar.

bi tarafta isviçre pasaportu bi tarafta daha güzel cv diyosun yani?

sen valizleri hazırlamaya başla, biz sana uçak bileti bakarız. zaman kaybetme.

1 mi 2 mi diye düşünürken yorduğun nöronlarına yazık, isviçrede lazım olacak.

isviçre mi türkiye mi diyen adamı amerika bir akıl hastanesine yatırmak lazım

10 sene önce isviçre'den dönmüş bir çifte vatandaş olarak ilk sorum 1-2 sene içerisinde vatandaşlık alabileceğinden emin misin? o işler öyle kolay olmuyor.

isviçre'ye kesinlikle git, hayat tecrübesi olacak her şeyden önce. istediğin zaman dönüp burada çalışabilirsin sonuçta. ben türkiye'de yaşamayı tercih ediyorum, o ayrı ve uzun açıklamalara sebep olacak bir konu.

pasaportu gördüğüm an benim için versusun galibi belli hocam. tabii ki 1.

Karsilastirma dahi yapilamaz. Isvicre.

isviçreden türkiyeye çalışmak için gelmek için delirmiş olmalısın. iç savaş çıkalı bir ay oluyor. 5000 tl maaş için sevgilinle sinemadayken ölme riskine gerek var mı?

ayrıca istanbulda ne yapacaksın allah aşkına?

edit 3 sebebiyle seni budaklı meşe odunu ile dövebiliriz. açık heralde.

tr yi seçersen beni gönder isveçya'ya. 3 günde sökerim flemenkçeyi şerefsizim.

1 tabi ki, düşünmene gerek yok.

İsviçre'den sonra istersen Türkiye'deki büyük şirketlere çok rahat girersin. Ayrıca orada insana verilen değer, düzen vs yaşam kaliten çok daha yüksek olacak. Metrobüs çilesi mi çeeceksin buraya gelip?

manyak misin amk ne isin var turkiyede

yanit kisiye gore degisir.
elbet buyuk cogunluk isvicre diyecektir. calisma sartlari, yasanan ulkenin dogasi, olanaklari vb. isvicre'yi baskin kiliyor.
ancak kisisel ozellikler, aile, dostluklar filan da var. misal; t'deki ailesine cok cok bagli, turk dizileri izleyen filan bir dostum (turk de olmadigi halde) bir sure sonra cok iclendi, ozledi, tr'ye kesin donus yapti baska bir guzel memleketteki isini birakip.

bunun yaninda, 1-2 sene sonra isvicre pasaportu alabileceginizden kuskuluyum. uzun yillar isvicre'de muhendislik yapan bir dostum pasaportla ilgili sorunlardan (ve kendi kisisel nedenlerinden) oturu tr'ye donmustu.
anlattigina gore, 9 yil vergi odedikten sonra filan, mahallesinde yapilacak bir plebisit ile vatandasliga gecebiliyormus.

o dedigini ben yapiyorum bazen, favorilerime eklesem de acmaya useniyorum ama yaptigim yanlis kabul ediyorum.
@love guzel aciklamis, bildirim gelmiyor asil sorun orada.
fava atinca unutulup gidiyor ama bildirimlerde yanda cikiyor hemen bi cevap gelince.
pocketa atiyorum artik, cok vurma tamam :)

takipteyim

oo kavga çıkacak. takipteyim! :P

şaka bir yana, ben yapmıyorum ama yapanlar belki şunun için yapıyorlardır; favorilere attığın duyurunun bildirimi gelmiyor ama yazdığın duyurunun geliyor ya? he işte sağ tarafta bildirimlerde hemen görebilmek için yapılan bir şey gibime geldi.

takibe yaz beni kanka.


ben bazen yapıyorum hatta bazen at fava bekle modunu kullanım kullanıcıya da mesaj atıyorum fav dayım silme diye.


takipteyim yazma sebebim mobil olunca fav a atamamak :/
masaüstüne geç sonra mobile dön işkence gibi geldiği için.

mobilde favori yok. takipteyim yazanların çoğunluğu mobilden yazıyor.

ben favorilere de atıyorum fakat takipteyim de yazdığım oluyor, çünkü muhteşem sitemizde favorilere cevap yazılıp yazılmadığını görebileceğimiz bir bildirim sistemi yok, takipteyim yazdıysam, sağda sürekli 30 dk önce cevap, 5 dk önce cevap diye bildirim geldiğinden problem solved.

niye bu kadar sinir yaptın be güzel kardeşim, genç yaşta kalp krizinden gidersin bak mazallah.

benim hiç dikkatimi bile çekmemişti.

hönkürmeniz saçma olmuş çünkü favorilere eklesek bile adam 2 dk sonra duyuruyu silebiliyor. ben de çok takip etmek istediğim bir duyuru varsa mesaj yolluyorum. duyuruyu silmeyin, takip edeceğim diyorum.

Bize bu bile cok ki.

Sorarim sana favorilerime aldigi birsürü duyurudan en az 5 tanesini sayip hatirlayabilecek var midir?

Imgurda yaygin bir laf, favoriteslara atmanin geri dönüp kullanilacagindan degil, orda ebediyen unutulacagina dair. Takipteyim diyen takip ediyor mudur gercekten acaba?

(bkz: lan mı canın sağolsun)
hönkürmek mi saçmalamak mı?? ne kadar ayıp. cevap verince, altında 'takipteyim' yazınca duyurunun silinme özelliği kalkıyor sanırım..

Mobilde favori yok.
Bildirim gelmiyor.

Yine de ben yapmıyorum. İğrenç derecede itici geliyor. Islak hortumla, budanmamış odunla, çivili sopayla dövesim geliyor yapanı.

up up up

duyuruda bütün listelemeler tarih/ saat sıralı oluyor :) buna fav listesi de cevap listesi de dahil.

bok gibidir

okumak ve iş hayatı yorucu ( her iş yorucu falan da bu o şekilde değil, insana değer verilmiyor).
okurken sınavda ve teslimde diğer bölümlerde yapıp en son teslimini yaparken mimarlıkta tüm projeyi hocayla birlikte sürekli sunum / aşağılanma ile yapıyorsun. çok somut olmayan değerlendirmelere, objektif olmayan yorumlara maruz kalıyorsun. Projen bir anda yırtılıp atılabiliyor.

İş olarak ise, genelde mesleki olarak da tatmin olamıyorsun. başındaki adam kafasındakini sana anlatıyor sen de onu çizip veriyorsun. bir şeyin 50 defa revizyonunu istiyor. hatta yetmiyor versiyonlu ve revizyonlu çalışıyorsun. (Belli bir tecrübeye kadar (ilk 5-10 yıl)

artıları, fakültedeki kız sayısı.

Turkiye kosullarında cekilecek eziyet değildir, adam gibi para alamazsın, sabahlara kadar cizim yaparsın begenmezler sinirlerin laçkalaşır uzak dur...

(bkz: mies)

berbat

okuduğumda tam da içimden imbat'ın cevabı geçti.

imza: 2 senedir işsiz (daha doğrusu bu koşullarda başka bir çıkış aradığı için işsiz), 3 sene de okulu uzatarak mezun olmuş mimar.

götünü sağlam yere yasladıysan güzel
para kaygın varsa yeteneğini de sikip atıyor adamın

yokus yukari kosarken, ya da normal kosarken birden tempoyu cok artirinca mi oluyor?

haftada bir ya da daha az koşuyorsan hiç koşma, boşuna kalbini yorarsın. doktora görün.

@varoluscusanri hızlı yürürken de oluyor yokuş yukarı yürürken de koşarken de.

@spankestein uzun zaman sonra yeniden spora başladım. ondan olabilir belki. görüneceğim en kısa zamanda.

ben iki yıldır ödemiyom hiçbi şey olmuyo ki faiz işliyo

borç kişiseldir dolayısıyla aileni bağlamaz. en fazla ailenle oturduğun eve gelebilirler, o durumda da evdeki eşyaların senin olmadığını ispatlarsan sorun olmaz zaten.

üzerine mal almasan da ileride maaş falan almaya başladığında maaşından keserler ama.

ben 3 ay biriktirip biriktirip elime para geçtikçe ödüyorum, taksitlerim az ama 50 şer tl. o yüzden 200 tl filan birikiyor, böyle düşük düşük biriktirirsen 200 tl ye filan haciz gelmez zaten :D

arada bir öde sonra sarkıt.

haciz diye bir şey kalmadı. ayrıca borç senin borcun. ailenle ilgisi yok.

2004'de kredim bitti ve ödemeye başlamam gerekiyordu. ödemedim, bir defa af cıktı yine ödemedim, ikinci afta ödedim.
paran olunca ödersin birşey olmuyor.

ileride biris sahibi olmayacagim, maas hesabim da olmayacak.

tek korkum, benim borcumu, evdeki esyalardan tahsil etme ihtimalleri idi. evdeki esyalarin kisisel olmadigi ispatlaninca problem olmuyor diyorsaniz, sikinti yok. zaten evdeki esyalar buzdolabı camasir makinesi falan. bilgisayar falan yok, kisisel sayilabilecek turden bir esya olarak.

gss icin kisisel gelir hesaplarken, hanenin toplam gelirini hanedeki kisi sayisina bolerek hesaplayan uber zeki devletimiz, belki borc tahsik ederken de aileyi muhatap alabilir idi korkum, yasal olarak borcun kisiselliginden haberdar olsam da.

yalnız benim başka bir vergim borcum cıkmıstı bir ara ve bilmiyordum, ailemin evine tebligat geldi, 5 gün içinde ödenmezse hukuki süreç başlayacaktır diye. yani eğer iş tahsil aşamasına gelirse önce tebligat sonra ödemezsen mahkeme ve ona göre cezai işlem olur. kyk artık vergi dairesinde yapılandırılıyor.

yok hocam, ödemeyeceğim. bu devlete 5 kurus odersem adam degilim.

egitimin parasiz olmasi gerekmesi edebiyatini falan gectim, sacma sapan, aksini ispatlayamadigim bi hesap hatasindan, borcum fazla miktarda gorunuyor.

ki, anlatmakla bitmez, zamaninda ihtiyacimiz oodugu icin krediye basvurdugumuzda, okula arabasiyla gelenlere burs ciktigini gorurduk.

gss siydi, kyk siydi, hepsine eyvallah deyip odemeye kalksak, iligimizi kurutacaklar.

tekrar diyorum, odeyeni siksinler.

@pofudus, haciz emri versinler, bundan yana bi korkum yok. üzerime kayıtlı ne bir mal var, ne de mevduat hesabi.

evdeki ocaga televizyona falan goz dikmedikleri surece problem yok.

18 yaş altında imza attıysan ailenin de imzasını alıyorlar. o nedenle sen ödeyemediysen, annenlere borç kalır ama aylık 20-30-50 gibi cüzi miktarlar yatırınca bile sıkıntı olmuyor ama kalan paranın faizi işliyor.

o aşamadan sonra bir şey olmaz evet, emekli adamın bile 2. televizyonu yoksa 1. televizyona ihtiyaç kapsamına girdiği için el koyamıyorlarmış. Senin üstüne zaten bir şey yoksa hiçbir şey olmaz. Ama vergi borcundan dolayı yurtdışına çıkarken vize alamazsın.

o kadar uzun vadeli dusunmedim acikcasi.

zamanında birileri ödüyordu ki sen alabiliyordun, sen de paşa paşa er ya da geç ödeyeceksin ki senden sonra okuyanlar adam gibi nasiplensin. almayaydın o zaman amk ödeyeni siksinlermiş zorla mı imzalattılar. şu da var ki sen ölürsen mevcut borcun ailene devreder, evlenirsen karına, olursa çocuğuna devlet kimsede parasını bırakmaz.

odeyeni siksinler diye gss icin dedim, hazir deginmisken.

ama kyk yi da odemeyecegim tabii.

havuzu benden once odeyenlerden doldurmak yerine, luks tüketim vergisiyle vs odeseler nasio olur? pirlantadan vergi almaya baslasalar mesela ^^

ayrica tam okumadiniz sanirim, konu sapmasin diye detay vermedim, haksiz bir borclandirma soz konusu.

simdi hukuka basvurun bikbikbik diye falan goygoy yapmayiniz lutfen, ki konu hepten amacindan sapmasin.

ben sorumun cevabini aldim, endiselerimi giderdim.

degerli yorumlarinizi baska mecralara saklayiniz.

heee, olursem de ailem redd i miras yapar borc yine odenmez.

zaten malim mulkum yok.

odenmeyecek iste. devlet ne yapip edip parayi alamayacak.

ohh canima degsin.

edit: imla

devlet yandaşların trilyonluk borclarını silerken iyi,
bir öğrenci krediyi ödemek istemiyorum deyince auuuuv

@pofudus vergi borcu ile vize arasında hiç bir bağıntı yok, vergi borcum var ve üç ayda bir yurtdışına çıkıyorum.

redd i miras yaparim demedim, o kadar uzun boylu düşünmedim dedim. senaryonuzda haklisiniz zira.

ailemle yaşıyorum.

Artik Kurdistan kurulmak istenmiyor olabilir. Yerel yonetimlerin guclendirilmesi de istenen olabilir. Cunku Orta Dogu'da bir ulke olmak hem de yeni bir ulke olmak bircok sorun demektir. Dunya artik PKK'nin kuruldugu gunlerdeki gibi degil. Zaten bence bu sebeple Kurtler icinde baris isteyen buyuk bir kesim de var artik. Selahattin Demirtas ornegin PKK savasi birakmali dedi hatirlarsan. Bir de tum Kurtler bagimsizlik istiyor demek olayi yanlis algilamak demektir. Nasil Turklerin de farkli gorusleri var her Turk en uc milliyetci goruslere sahip degil tum Kurtler de bu sebeple PKK'ya sempati duyar diyemeyiz. Yalnizca orta veya kisa vadede birbirleri hakkinda kotu soz soylemezler. AKP - CHP kooalusyon gorusmeleri zamaninda oldugu gibi. O siralarda elestiri yapamazlardi kamera onunde.

He gönderirsin kürtleri kürdistana. Kimin kürt olduğunu nasıl bileceksen

travellerın söylediğine ek olarak, pkk da siyasi olarak uzun süredir -min. 10 sene- bağımsız kürdistandan vazgeçmiş durumda zaten. sadece temel haklar -eş vatandaşlık, anadilde eğitim, katliamlara ilişkin özeleştiri- isteniyor. özerklik yerine de tüm türkiyede yerel yönetimlerin güçlenmesini istiyorlar. izmir trakya istanbul vb. her yer dahil.

ayrıca bu da pek vurgulanmıyor ama, 2003ten beri, sorunun silahla çözülmeyeceğini kabul etmiş durumdalar. yani çözüm sürecine dair yasa çıktığı zaman -güvence oluyor- tamamen silah bırakacaklarını söylüyorlar. ama nedense akp 2 sene çözüm süreci diyip işleri resmileştirmekten hep kaçtı. neden olduğunu şu an anlıyoruz tabii.

en mantikli cozum bu aslinda, kizmalik bir sey degil, anlasilmiyor gibi bir turlu ama niye beraber yasamak zorundayiz ben anlamiyorum niye yani? niye ayrilamiyoruz? kurtlerin de buna evet demesi gerekirken, onlar daha cok karsi cikiyor, alin size bagimsiz devlet diyoruz, yakamizdan dusmuyor adamlar. alismislar asalakliga tabi, birakirlar mi istanbulu izmiri.

bitmez bu savas. 300 yil bile surebilir. taa ki kurdistanda yasamak isteyen butun kurtlerin bagimsiz kurdistana gonderilmesi ve bagimsiz kurdistanin kurulmasiyla sonlanir. kalmak isteyen kurtlere de sorulacak, bu ulkenin yasalarina uyacak misin, bu ulkenin degerlerine saygi duyacak misin. cevap evetse gonderilmeyecekler. that is it. cok zor degil aslinda.

benim babam Türk annem Kürt. Beni ikiye mi böleceksiniz?

Anlamayan arkadaşlar bir zahmet açıp tarih okusun. Kimse kimseye türk milletine ait vatan toprağını veremez. Babanızın malını gidip kürtlere verebilirsiniz ama gerisi hakkında böyle konuşamazsınız.
Ayrıca kürtler tc sınırları dışında istedikleri yerde ülke kurabilirler. Kimseyi tuttuğumuz yok. Gitsinler kursunlar. Gerçekten buradan daha eşit ve güzel bir yer olursa ben de giderim.

almanyada yaşayan türkler de ayaklansın, almanyanın bi bölümü türkistan olsun mu? kıbrıslılar da tek devlet istiyor mesela, verelim gitsin yunanistan'a amk. bizimkilerin niye aklına gelmedi ki la bunlar?

@himmet dayi
şöyle düşün, yurtdışında yaşıyorsan, bazı ülkeler çift vatandaşlığa izin veriyor. eğer ki Kürdistan ve Türkiye arasında böyle bir anlaşma sağlanırsa, çifte vatandaş olur, istediğin bölgede yaşarsın. bulunduğun yerin kurallarına uymak saygı göstermek zorundasın ama. benim lafım, izmir'de ankara'da yaşayıp, olduğu yerlerin düzenini bozan, ille de Kürdistan diye tutturanlara. o kadar meraklılarsa, lütfen kurulsun Kürdistan ve gitsinler ülkelerine, Türkiye'ye de vize alıp gelsinler gezmek istiyorlarsa. Yaşamasınlar.

nufus mubadelesi cok ama cok karisik ve imkansiz bi konu. neden diyecek olursan benim nisanlimin babasi mardinli, cok kucuk yasta istanbula gelip hayatini kazanmaya baslamis bir adam, esi siirtli bir arap kizlari da baba tarafindan kurt ve nisanlisi olan ben tatar bir babayla makedonya gocmeni bir annenin cocuguyum.

sanirim nufus mubadelesi olsa aile dunyanin 4 bi tarafina dagilir.

aha almanyada yasayan turkler de ayaklansin o zaman ornekcisi de geldi tam oldu. almanyadaki turklerle, turkiyedeki kurtlerin pozisyonlari tamamen ayni zaten. dostum almanyada daga cikmis turkler mi var bagimsiz turk ulkesi kurmak isteyen? almanyadaki turklerin zaten hali hazirda memleketi var, almanyada yasamak istemiyorlarsa donerler turkiyeye bu kadar basit. bu kadar sacma bi ornek olamaz ya.

Hacı evinin tapusunun çok değil 1/4 ünü benim zerime yaparsın diye düşünüyorum bu mantığınla.

bence ortada ne istediğini bilmeme durumu var. hiç kimse net olarak bir cevap veremiyor. kimse de ne istediğini bilmiyor. ana dilde eğitim de olsa apo serbest de kalsa çatışma devam edecek. özerklik de tam bir iki yüzlülük. madem çok istiyosun o zaman bağımsızlık talep et. bağımsız toprak almak da öyle kolay değil. bi bok üretmeden devlet olmak da değil. üç beş tane keleşle kendini savunmak da mümkün değil. ortadoğu burası. adamın götünü keserler. sürekli bi bıdı bıdı. devlet bakmıyor, halkı katlediyor falan filan.

oncelikle; turkiye'de yasayan kurtlerle almanya'da yasayan turkleri hala bir tutabilecek akil eksikligindeki insanlara bu konu hakkinda konusma yasagi getirilmeli.

sonra da kurt turk diye ayrilmak yerine, akli basinda, insanliginin farkinda olanlarla 'yakamizdan dussunler, asalaklar' vs gibi hakaretlerde bulunan vasifsiz, gerizekali, bir sike faydasi olmayan bos beles comarlar diye ayrilalim bence.

Sen bir malsin.

en son da bi paragraf yazı yazıp da konuyla ilgili bi cümle fikir beyan edemeyen sikindirik adamlar duyurudan kovulmalı.

olur, hadi.

@varolublabla

not funny :(

Hala Kürdistan kurulması için bu kadar şey diye düşünülüyor. Kürtler öldürülüyor, hapse atılıyor, hapiste işkence göryor, evlerine sldırılıyor. Çocuklar vuruluyor. Bunların çoğu de silahlı mücadelede değiller. Olay özgürlük mücadelesi, hiçbir zaman sahip olunamamış haklar.

Ben de isterim Kürdistan kurulsun, bitsin artık her şey. KEşkekurulmuş olsaydı yıllar önce, eğer ölmeyhecektiyse bu kadar insan. Nüfus mübadalesina da gerek olacağını sanmam. Kürtler TÜrklere bir şey yapmayacaktır. TÜrklerinyapacağı ise bariz.

bulgaristan'da yaşayan türk vatandaşlarımıza yapılanları hatırlayacak yaşta mısınız emin olamadım. isimleri zorla değiştirilmişti, ibadet etmeleri yasaklanmıştı, dillerini konuşamıyorlardı ve başka pek çok baskıcı politikalar uygulanıyordu kendilerine. o zaman ülkece o kadar üzülmüştük ve etkilenmiştik ki olaydan, bu haksızlığı vicdanımız kabul etmiyordu.

şimdi aynı politikaların kürtlere uygulandığını düşünün. ki bunlar uygulandı, toplu mezarlar artık devlet eliyle açılıyor, asit çukurlarının yerlerini özel harekatçılar itiraf ediyor, jitem'in köylülere nasıl hayvan dışkısı yedirdiğinin kayıtları olduğu söyleniyor, köyleri biz yaktık sonra kürtler yakmış gibi gösterdik şeklinde pek çok itiraf mevcut, diyarbakır cezaevinde insanın kanını donduran işkenceler kanıtlanabiliyor, faili meçhuller-cumartesi anneleri-kayıplar hala aydınlatılmamış durumda, uzunca yıllar çocuklarına kendi bildikleri isimleri bile koymalarına engel olundu vesaire vesaire. gezi olaylarında ana akım medyanın yanlı yayın yaptığını görünce deliren kesim, nedense yıllarca aynı ana akım medya tarafından kendilerine bir kürt düşmanlığı (pkk demiyorum) empoze edildiğini görmezden geliyor, bir türlü yüzleşmek istemiyor bu durumla. devlet eliyle bu vatandaşlarımıza terör uygulanmıştır. pkk bir avuç insanken diyarbakır cezaevi olayları "sayesinde" son derece hızlı bir ivmeyle byümüştür. bu ülkede olağanüstü hal bölgesi varken, f16 ile "kendisine" başka şehirden et ve balık getirttiren üst düzey askerler olmuştur. o dönem memurlara yapılan fazla ödemeler vardı ki çoğu memur bir taraftanda memnundu durumun uzamasından. "uyuşturucu kaçakcısı kürtler" derken, dünyanın bilmem kaçıncı en ileri teknolojisine sahip olduğunu iddia eden ordumuzun koruduğu sınırlardan, her ne hikmetse o uyuşturucu dolu tırlar vızır vızır geçer ve edirnekapı'da yakalanırdı, 90 yıllarda 20'li yaşlarında olanlar hatırlayacaktır, ana haberlerde sürekli böyle haberler çıkardı. ileri teknolojiye sahip aynı ordu, her türlü malzemeye sahipken her nasılsa kendi sınırlarımızdan pkk eğitim kamplarına giden yolları bir türlü tespit edemezdi, pkk sığınaklarını bir türlü bulamazdı. özel harekatçıların kendi karargahlarının fotoğraflarında duvarlaına üç hilalli halılar asılmış, ülkücü bıyıklı abiler poz verirdi.

pkk'ya veya silahlı mücadaleye inanmıyorum. kürt milliyetçisi değilim, türk milliyetçisi de değilim. vicdan sahibiyim sadece ve devlet politikası olarak kürt vatandaşlarımıza yıllarca asimilasyon çalışmaları yapıldığı için olayların bu noktalara geldiğini biliyorum. iki yanlış bir doğru etmez. hıh amerika kızılderilileri yok etti, ayyy romanda okudum aborijinlere neler yapılmış diyen insanların kendi ülkelerinin geçmişine bu kadar "kör" bakmalarını çözemiyorum.

ben gerçekten anlamıyorum, ben başka bir ülkede yaşıyormuşum gibi geliyor bu yaklaşımları okudukça. bu ülke hiç bir zaman adil ve hakkaniyetli olmadı. çok övündüğümüz cumhuriyet rejimi bile (ki mayası tutmamış bir rejimdir maalesef), köylü milletin efendisidir derken, aynı rejim mükellefiyet kanunu ile köylüleri jandarmaların dipçik zoruyla modern köle olarak madenlerde çalıştırdı yıllarca. tamam, ülkemi çok seviyorum gerçekten, iki yabancı dilim var, almanya merkezli bir şirkette çalışıyorum ve istemelerine rağmen gitmiyorum bir yere. ama bu ülkemle ilgili kör bir inanca sahip olmamı da gerektirmiyor.

ben almanya'da büyüdüm, ilkokul 4. sınıftayken annemin çok ağır kanaması olmuştu menapoz başlangıcı nedeniyle, alman evsahibimizi çağırmıştım ve onlar götürmüştü bizi hastaneye. hastanede erkek jinekoloğu ısrarla reddeden anneme, "mecbursun" diyen bir hemşire yüzünden alman ev sahibimiz hastaneyi birbirine katmıştı. bu kadın müslüman ve erkek doktor istemiyorsa ona kadın doktor bulacaksınız, buna saygı duymak zorundayız diye inletmişti ortalığı ve kadın jinekolog bulunmuştu. 1980 lerden bahesiyorum. hah, işte bu sahne benim insanlara bakış açımı oluşturan temel yapı taşlarından biri oldu.

ezcümle, toptan reddediş veya toptan kabulle mümkün olmayacak barış. ne ülkenin bölünmesi çözüm, ne terör olayları, ne de çözüm sürecinin baltalanması. kimse ölmesin artık.

Phoebe+1

daha daha?

Gluten intoleransını bir araştırın.

gluten yuzundendir, glutensiz ekmekler var halk ekmek de onlari deneyin

Glutenin yanı sıra maya da rahatsızlık veriyor olabilir. Bira içtiğinizde rahatsızlık durumunuzu gözlemleyin.

glutende diğer buğdaylı mamüllerde de rahatsızlık oluyor diye biliyorum.

mayalı olduğu için rahatsızlık veriyor olabilir.

Glutenden ziyade lektin kaynaklı bir problem. Tahıl kaynaklı lektin gibi proteinler vücutta metabolize olmadığı için parçalanmadan büyük parçalar halinde bağırsak çeperine yapışıp bağırsak florasını bozduğu gibi bağırsak duvarını delip geçtiği için vücut tarafından virüs zannedilip antikor saldırısına maruz kalırlar, bu olay da vücudun bu tip alerjik reaksiyonlar vermesine neden olur. Gluten alerjisi bu konuyu tek başına karşılamaz. Zira bu tip durumlarda glutensiz ekmek yesen bile lektin nedeniyle aynı problem devam edecektir. Çözüm herhangi bir tahıl ürünü tüketmemek, ekmek en temel gıda maddelerinden değil gayet tırt ve kalitesiz bir tahıl ürünüdür.

yemesen olmağı mi?

www.sailorinsaddle.com

Çözemediği problem yok :)

Bunun yanında işaret diliyle anlaşmışlardır, sonra yavaş yavaş esirlerine kendi dillerini öğretip onları tercüman olarak kullanmışlardır.

:) ne yazik ki hakkisiniz.

henuz catismadan, esirlesmeden de iletişmisler, ispanyollar hıristiyanlığa davet etmis falan, epeg komplike iletismisler. beden dili yetersiz kalir diye dusundum.

soslu kaşarlı soğanlı dürüm,yanına patates kızartması ve cacık..ayrıca 1lt kola

Kokoreç?

peynir ekmek

kusbasi pide. kazimkarabekirde ki pideci aciktir muhtelemen. tavsiye ederim.

pizza, makarna, tost, (en güzeli kahvaltı tabağı yada meyve tabağı aslında)

ulan naptınız, aklım cıktı:((

işkembe ya da kelle paça badi.

ben de diyorum gece yemek kilo aldırdığı için hafif şeyler söylemişlerdir herhalde...

naptınız ya :( ne kadar kilo aldıracak şey varsa sıralamışsınız.

soruyu sağlık sorusu olarak algıladım nedense. meğersem oburluk sorusuymuş.

Kiymali yumurta gömdüm yeni .

süt

kaslarla ilgili her şey geçer.. bir şekilde geçer. mafsallarına bir şey olmasın, tendonlarına zeval gelmesin yeter. tabii sen bu ağrının kaynağının ne olacağını nereden bileceksin? bilemezsin.
o yüzden formunu kontrol edecek birileri olsun yanında. boş barla başla, hareketi öyle olgunlaştır. formun mükemmele varınca maksimum tek tekrar ağırlığını falan bulursun, oradan yürürsün vs vs.. ama önce form.

misal ben ilk squatı 25 ilk dlyi 45 ile yaptım, hoş bir bacak ağrısı dışında sırtımda bir arıza yoktu ertesi günlerde.

squat yaparken ağırlığı bele değil de bacaklara vermeye çalışırsan daha rahat edersin, bacaklar güçlüdür çoğu şeyi taşırlar ama bunda da dizlere dikkat et. Ne kadar böyle söylesek de yanında hareketi doğru bilen birisi olsun.

yanlış yapmış olabilirsin, youtubedan mark rippetoenun videolarından formunu kontrol et.

bir çok değişken olabilir ayrı konu.

aslına bakarsanız, hamstring kasında da bir ağrı söz konusu. deadlift ya da squat'ta sırtımdaki kasları hiç mi kullanmamam gerekiyor? yani yanlış yaptığımdan emin olmak istiyorum çünkü hem aynadan kendimi izledim yan bakıştan. hem de salondaki hoca "evet böyle" dedi.

salondaki hocalara pek güvenmemek lazım. yani ben türkiyede pek güvenemiyorum. çünkü farklı farklı türleri var deadliftin de squatın da. ve spor salonlarında pek squat deadlift en azından serbest öğretilmez çünkü sakatlanması yaygındır ve risk almak istemezler.

sırt bel çalıştırmak için deadlift farklı, powerlifting için farklı, hamstring için farklı.

Soruna cevap vermeden önce deadlift-squat için bir uyarıda bulunayım:
bu iki hareket pek çok rahatsızlıktan/sakatlıktan seni koruyabilir ama doğru yaparsan. doğru yapmadığın takdirde spor hayatını bile bitirebilirsin. o yüzden youtube'da bolca video izle, rippetoe denmiş bence de iyidir.

sorunun cevabı:
ya olur mu öyle şey deadlift ensede başlar topukta biter. o aradaki bütün kasları da kullanırsın deadlift yaparken.

sağlam deadlift yaptığım günden sonra belimden topuğuma her yerim ağrıyor benim.

2 gün bekle, adam akıllı çalıştırmadığın kaslarının farkına varmışsındır. hamlıktan ağrıyordur yani onlar. 2, en kötü 3 güne geçer çok büyük ihtimalle. geçmezse endişelen.

rippetoe starting strengthte onlarca sayfa squatı anlatıyor.
anlayabildiğim en temel nüanslar şunlar:
hamstringin tamamen gerilmesi, göt yere en yakın konuma ulaştığında oluyor ya hani, o sinir doku ile kas doku arası koordinasyonun sağlanması için şart. kalkış için gücü o anda topluyorsun.
hamstringi daha iyi izole etmek için romanian deadlift çalış. gerçi hareket izole değil, ama işte hedef hamstring olacaksa romanian..
barı öne alma gibi varyasyonlara girme, halterin baskın ağırlığı ağırlık merkezini epey kaydıracak klasik squata göre.
klasik squat sırtında yükle aslında altındaki yeri ittiğin bir hareket, farklı bir açıdan bakarsan bu böyle. kendi hareketini stabilize etmeyi ne kadar iyi başarıyorsan o kadar kolay ve emniyetli olur.
bu yüzden;
vignette2.wikia.nocookie.net
bar bir dik doğrultuda yukarı çıksın diyorlar. muhtemelen haklılar.
vücudunun arkası en az dikkat ettiğin kısmı, sırtınla ilgili hiçbir fikrin yok aslında, bipedal hareket eden, omurgası dik, ellerini yürümekte kullanmayan bir kuyruksuz maymun olarak bütün bu anatomik altyapıyı göz önünde bulundurarak boş barla form mükemmelleştirmek lazım, kesinlikle zaman kaybı değil, ters bir hareket bütün gym maceranı rayından çıkarabilir, yapabileceğin sınırsız hareketten pek azını yapmana neden olacak sakatlanmalar yaşayabilirsin maazallah.

stronglifts 5x5teki eleman, mehdi de pek çok videoya sahip, yine meşhurlardan candito mu ne var, onların hareketlerindeki hataları gösterdikleri videolar da fikir verebilir, neyi yapmaman gerektiği konusunda. failed squat falan diye aratırsan snapcity yazarsan sürüyle hatalı squat/DL formu göreceksin :D
misal:
i.imgur.com

allah rahmet eylesin bu ablamıza.

normal. Alt sırt ve bacakalr ağrıyacak.

Hareketi doğru yaptıysan alışma, yapmadıysan sebebi malum.

Dunu aktif dinlenme ile gecirdikten sonra sadece hamstringlerde merdiven inerken tatli bir sizlama kaldi. bugun yine agirlik gunu. bakalim neler olacak?

aynı şeyi sormadım, revize soruyu okur musunuz lütfen.

Polis değilim.

hikayedeki kişinin polis olması önemli değil ayrıca. Silahı olan herhangi biri olabilir. Bu yüzden mesleği bırakmalı falan gibi yorumlardan ziyade, asıl sorduğum konuya odaklı cevaplar verirseniz sevinirim ^^

nasıl bir duygu patlaması ki bu silah çektiriyor. o dakika boşarım herifi.
belli ki adam manyak bir daha o silahı geçmeyeceği nereden belli.

farzedelim ki, düğünde havaya sıkıyor. Duygu patlaması kızgınlık ya da sevinç vs. oalbilir.

fark etmez sorumsuz pisliğin teki.

şapşik polis evine iş getirmiş işte. nolcak hepimiz yapıyoruz arada. kadın bence bu adamın bu hatasını başına kakmamalı artık ayıp! kadın hatalı hatta niye ölmemiş ki.

kalan ömürleri tabii ki bu olayın gölgesinde geçer. travmatik bir olay bu sonuç olarak. az biraz normale dönmesi için adamın ömür boyunca eve hiç silah getirmemesi lazım. ve mutlaka duygularını kontrol etme, düzenleme gibi konularda uzunca bir süre terapi görmesi şart. silah olmasa bile bıçak olur, dayak olur herhangi bir şiddet yöntemine başvurabilir çünkü. kadın sürekli diken üstünde yaşar diğer türlü, bu da davranışlarına yansır, sevgisi azalır ve zamanla biter.

diğerinde doğrudan karısına ateş etmişti galiba orda olmazdı ama bu kazaya girer. olurlar evet.

valla ben kadının yerinde olsam diğer tüm ihtimalleri unutup böyle bi malak ile nasıl evlendim diye kendimi dağlara vururdum.. korkunç bir hikaye, tüyler diken diken........

Soru: Kalan ömürleri bu olayın gölgesinde mi geçer, yoksa herşeyi unutup mutlu olabilirler mi?

Cevap: Evet kalan ömürleri bu olayın gölgesinde geçer, kesinlikle unutulmaz, bir daha mutlu olamazlar.

Duygu patlaması adı altında kaç insan ölüyor memlekette her gün haberi var mı? Ben zaten adamın yerinde olsam kendime güvensizlikten terk ederim o kadını.

Mutlu olabilirler mi bilmiyorum, ben bu durumda olsaydım gayet huzursuz olurdum, o şekilde de adamla birlikte olmayı tercih edeceğimi sanmıyorum. Dengesiz.

o kurşun 5 cm sağa yerine 10cm sola kaysa kalbine gelip öldürebilirdi değil mi? yani o "birbirini çok seven" çiftten erkek olan o "çoook" sevdiğini oracıkta öldürebilirdi.

bu nasıl bir duygu patlaması yahu? "farzedelim ki, düğünde havaya sıkıyor. Duygu patlaması kızgınlık ya da sevinç vs. oalbilir." demişssin bununla hiçbir alakası yok.bahsettiğin durum örnek verdiğin halden yüzlerce misli ciddi.sevdiğin kadına kızıp onun yanında havaya ateş ediyor.ve neredeyse ölümüne neden oluyor.sevdiğin kadına kızınca böyle bir davranış sergileyen adamdan korkulur.ciddi anlamda korkulur ve bu net bir şekilde magandalıktır, hayvanlıktır.erkeğim ama eğer o kadın yerinde olsam karşımda ki insan kim olursa olsun - altını çiziyorum kim olursa olsun - anında hayatımdan çıkarırım.böyle bir hayvanla bırak birlikte olmayı,o hayvanı gördüğüm yerde kaçarım yolumu değiştiririm.

"Birbirlerini çok sevdileri ve vazgeçemiyor oluşları gözden kaçıyor. Adamın karısı yerine hayatından çıkaramayacağı babası, kardeşi vs. gibi düşünebilirsiniz, empati yapmanızı kolaylaştıracaksa." burda sanki adamı biraz haklı çıkarmaya çalışıyormuşsun gibi düşünüyorum, yanılıyor da olabilirim.ama dediğim gibi söyleyeceğin her durumda adam o kadar haksız ki, hiçbir durum onu haklı çıkaramaz.

böyle bir durumun unutulabileceğini düşünmüyorum.kadının adamla hala birlikte olması tamamen yanlış bence.yani kadının yerinde olsam bırak onunla tekrar birlikte olmayı düşünmeyi, yüzüne bile bakmam.

soruyla alakasız olarak buradaki herkes sinirli anlarında çok doğru şeyler yapıyorlar.soruya gelecek olursak ; kadın milleti unutmaz o evlilikte artık huzur olmaz.

Kurşun, polis vs. deme. Vazo fırlattı, bıçak fırlattı de. İteledi pencereye çarptı az daha aşağı düşüyordu de. Öfke kontrolü hepsinde ciddi bir problem. Ben ayrılırdim. Kendini tutamıyor demektir, çok tehlikeli. İsterse evi yikip sinirini eşyalardan cikartsin ama karsidakine fiziksel zarar verecek bir şeyi kabul edemem.

adamın kesinlikle meslekten ihracı gerekiyor. krem peynir'e %100 katılıyorum. toplumsal ve bireysel açıdan hayati tehlike arz eden psikolojik bir güçsüzlük var o noktada.

hepimiz sinirleniyoruz ama sinirliyken yaptığın şeyler de aslında kişiliğinin bir parçası. ben sakince açıklarım mesela, kimisi delirir bağırır çağırır, kimisi döver, kimisi saldırır, kimisi öldürmeye teşebbüs eder. baskı ve stres altında mantığı devreden çıkan birinin eline silah verip toplum güvenliği ile alakalı bir iş yaptırmak bildiğin intihardır. bu adamların ortalama insandan daha güçlü sinirlere sahip olması gerekir ki zorluk altında dengeyi sağlayabilsin.

yeni versiyon yukarıda

bana belini çok kıvırıyorsun gibi geldi:

powerliftingacademy.com

tabii bel kıvırmak iyi bir şey ama senin sırt kasların belki güçlü/stabil değildir bench için

bel kıvırmıyorum aksine düz tutmaya çalışıyorum. sırt kasları güçsüz veya stabil olmayabilir ama geçen gün bugüne nispeten ağır çalıştığım halde bu acıyı hissetmedim.

bir anda aklıma geldi sanırım sol/sağ tarafın daha güçsüz olduğu için sırtınla ittirmeye çalışıyorsun. tahmin ettiğim kadarıyla mesela 12rep yapıyorsan 10.cusunda filan giriyordur yamulmuyorsam. kiloyu azaltabilirsin veya 12 tane yapman gerekiyorsa 10'da filan bırakacaksın. bükülmeye başladığın zaman yani.

sol kolum sağa göre daha güçsüz evet. demekki o yüzden giriyor ağrı sol tarafa. teşekkürler

dumbell bench press yaparken de oluyor mu aynı acı?

Bu önemli bi konu, çözelim bu sorunu.

dumbell bench press yapmıyorum ama yapıp durumu söylerim

tamamdır bekliyorum. Bir de, benche girmeden önce tüm vücudu iyi ısıtın. Back extension yapın bir set 30 tekrar, sırt için mesela.. Sonra da hafif kilo çok tekrarla biraz bench yapın. Örneğin iki set 30ar tekrar boş barla. Sonra da gireceğiniz kiloya girin.

Dumbell bench presste aynısı olmuyorsa, barball bench presste tutuşta vs. bir sıkıntı vardır. Konuşuruz.

@varoluscusanri

kardiyomu yaptım. Back extension yaptım. bench pressteki aynı ağırlıklarla dumbell bench press yaptım. ağrı olmadı.

bench presse girdim. sırtımı iyice yapıştırdım. sırta bıçak saplanma hissi olmadı.

sanırım sorun, back extensionı hafif yapmamdaydı. bu sefer kendimi baya bi zorladım. sırtımı da benche iyi yerleştirdim. sorun çözüldü sanırım teşekkürler

Olmaz

Olabilirlerse bile olmasinlar. Adam da tedavi gorsun mumkunse. Isabet etse olecekti kadin.

kadın salaksa evet

bazı insanların ofke kontrolu cok zayıf bunların tedavi gormeleri gerek hastalar olarak gormeliyiz. birlikte yasama olayına gelince, bu tamamen kadına bağlı...

bana ateş eden birini ben affetmem, kendisi bundan sonra kötü biri olarak kalacaktır demiyorum, iyileştirsin kendini başkasına gitsin, benimle işi bitmiştir, manyak mıyım ben mutluluğu bulmak için hayatımı ortaya koyarak risk alayım ikinci defa.

adam gerekirse ellerini kesmeye razı, bir daha tekrarlanması söz konusu değil.

adamın şikayet edilip öncelikle mesleğinin elinden alınması, sonrasında da adam öldürmeye teşebbüsten yargılanması lazım. gerisi fasa fiso.

ilerde bir gün ben bu polisle tartışsam, sinirlerimiz gerilse. çekip beni vurmayacağı ne malum. adam deli gibi aşık karısında çekip sıkabiliyorsa benim beynime şarjörü boşaltır muhtemelen.

o olay kadının bilincine öyle bir yerleşir ki bir süre eve kocasının sinirli geleceği korkusuyla yaşar ; her tartışmada öldürülme korkusu yaşar ; o anı her gece rüyasında görür.

en iyi yapılacak şey yalnızca kadın tarafı için değil , erkek tarafı için de iyi olacak şekilde ayrılmaları , kendilerine farklı bir hayat kurmaları ve erkeğin öfke kontrolü açısından tedavi görmesi.

bugün belki isabet ettiremedi ama bir sonrakinde büyük ihtimalle o kurşun kadına denk gelir. çünkü bir sonraki tartışmada erkeğin kendine hakim olabileceğinin garantisi yok.

erkeğin sevgisini mevgisini geçtim o kadını gerçekten seven bir ailesi veya kardeşi vardır bu hayatta. işte erkeğin o sevgiyi yok etme hakkı yoktur.

M murphy +1
Iskalamasaydı ne olacaktı? Allah korumuş. Korumuş ve o kadına bir şans daha vermiş. Kadın salaklık yapmayıp ayrılsın o evden. Kocasının onu ne kadar sevdiği ya da ne kadar pişman olduğunun hiçbir önemi yok.

böyle devam ederse birbirleri için ölecekler gerçekten

birbirleri için ölüyorlarmış gerçekten? adam öfke kontrolü tedavisi görsün, bu sırada kadınla görüşmesin. kadın canını sokakta mı buldu?

edit: m murphy +1

Böyle sevgi olmaz. Polis olması evde silah çekebilecek karakterde biri olmasını meşrulaştırmaz.
Haklı olmak için çıldıran, yanıp tutuşan bir insan modeli bu.
Beşer şaşar deyip geçiştirilecek bir şey değil bu.
Kalan ömürlerinde bir kez bu davranışı gösteren adam bu sınırı daha sonra da geçer ve kesinlikle (umarım) ayrılırlar, aksi halde ikisinden biri ölür.

Kadın ortalama zekaya sahipse bile bu adamla ilişkisini kesmeli.
Eğer kesmediyse bundan sonra olacakların sorumlusu o kadındır. Bu unutulabilir bir şey değil. Travmatik bir deneyim.

Not: Polisin tedavi görmesi şart. Bu bir meslek, dışarıda bırakılmalı evde de polis değildir kimse, orada karısına öfkelenen silahlı bir adam bu, polis olması hiçbir şeyi değiştirmiyor.
Evde de bu kimliğe ihtiyaç duyuyorsa bu adam, yazık, bazı şeyler yanlış inançlar üzerine kurulmuş bu kişilikte.

bir insanın normalde yapmayacağı bir şeyi kızgınken, sarhoşken vs yapacağına inanmıyorum. bunlar kişinin bahaneleri.
böyle bir şey nasıl unutulur? ıskalamasa vuracakmış kadını. deli gibi aşık olduğu kadına insan nasıl ateş eder. kadın bırakıp kaçsın o adamı. bunda ıskalamış, peki ya diğerinde. tekrar olmayacağını kim garanti edebilir.

yeni versiyon yukarıda

polisten sonrasını okumadım.

yazin baslanmoyor o ilaca, yuzde lekelenme yapiyor diye. sac dokulmesini bilmiyorum

20 yaş çok geç mi yaş değil sivilce için. ben 27 yaşındayım hala devam ediyorlar. oral antibiyotik tedavisi ve lokal tretin deneyip sonuç alamadıysanız ve dr da roakutan önerdiyse neden olmasın? saç dökülmesi konusunda benim de yorumum yok.

diğer tedavilerden sonuç alamadıysan dermatolog kontrolünde tabi ki kullanmalısın.

120 mg/kg doza ulaşana kadar bırakmaman gerekiyor, bunun bilincinde ol. tabi yine cilt doktorunla görüş.

20 yaş bence de erken ama illa kullanıcam diyorsan başlamadan önce tahlil istemeni tavsiye ederim. yanlış hatırlamıyorsam karaciğeri çok zorlayan bir ilaç.

@cherry blues, deniz güneş olayını ben de yapıyorum. Gerçekten geçiriyor evet ama o ortamdan ayrılınca 2 haftaya geri geliyor sivilceler. Geçici bir çözüm yani.

Roaccutane son çare ama dermatolog önerdiyse diğer yolları denemiştir zaten. Hocam roaccutane dışında her şeyi yaptık mı de, yaptık derse başla. Mevsim meselesini de dermatologunla konuş. Kışın cilt aşırı kuruyor yazın daha iyi diyenler de var. Lekelenme ve yanıklar olmasın diye yüksek faktörlü güneş kremi kullanman gerekir.

roacuttanne biraz sakat, bence kullanma. onun yerine A vitamini kullan.

Roaccutane hiç sakat değil. Ben uzun yıllardır kullanıyorum. Uzun yıllar kullanmamın nedeni dozun düzgün ayarlanamaması. Şuan 80 mg alıyorum günde, benim bünyeye etki eden doz bu. Saç dökülmesi yok, sadece dudak kuruması var, öyle güneşe çıkmıyim ebem skilirlik bi durum yok, 6 senedir güneşe çıkıyorum, hiçbir yerimde yanık izi, nitrik asit erimesi yok, 29 yaşındayım, son 10-11 senedir kimseyle tshirt süz sevişmedim, sırttaki sivilceye örnek olarak yazıyorum bunu. Sırt olayı öyle böyle değil, bence acilen kullanmalısın eğer sırtında varsa..: kimseyle çıplak sevişemediğini düşün, havuza rahat giremediğini vs. Milli sporculuk dönemimde de bu ilacı kullanıyordum, hiçbir dezavantajını görmedim, bütün testler yaşamaya elverişli. Bazı bebeler var intihar ettiriyo adamı skerttiriyo diyen... Evet intihar ettirdiği doğru. Ama kimi ettiriyor? 16 17 yaşında suratı sivilce kaplı ergene dayıyorlar ilacı son çare diye, roaccutane ilk 2 ay deli gibi sivilce yapıyor zaten. Ergenimizde "vay lan son çare dediler buda olmadı kesin ölene kadar sivilceli olucam ben böhü, en iyisi intihar ediyim" falan diyor. 20 li yaşların üstünde bu ilacı kullanıp şizofren olan yok. Her sene dermatoloji kongresi organize ediyorum, alanında uzman yüzlerce binlerce hekimle görüştüm hepsi aynı şeyi söylüyor. Süt kullanımını minimuma düşür; iki sene önce yapılan bir araştırmada süt ve süt ürünlerinin sivilceye neden olduğu tespit edildi ama biraz muallakta... Kabul eden var etmeyen var. Ben aynı şekilde kongrede tanıştığım bir hekimle yürütüyorun tedavimi, o kabul edenlerden. Şuan gayet iyiyim. Saçım yerinde, intihar etmedim, şizofren olmadım, karaciğer sıkıntım yok değerler gayet stabil. Kısacası kullan, ihmal etme.

terlersin üst değiştirmekle olmaz kokarsın, çıkışta eve yürü.

Terlersiniz tabii ki. Hele de benim gibi hizli yuruyorsaniz. Ama yavas yuruseniz de terlersiniz. Hele de hazirandan itibaren.

akli basinda adamin yapacagi is degil.

yürünmez.

iyi terlersin hatta.

Bisiklet deneseniz?

İşyerinde duş yoksa büyük sıkıntı. Gömlekler için de, ofiste gömlek zulalayabilirsiniz.

valla benim evle iş arası 15 dakka sabahları yürüyorum, kışın hadi yağmurda falan arabayla gidiyodum da.uykumu da açıyo, parkların içinden yürüyüp gidiyorum. Ama kaç km bilmiyorum açıkçası çok terlemiceksen dönüşte yürü geze geze

iş ev arası yürüyerek yarım saat(3.5km) sabah toplu taşıma kullnaıyorum akşam yürüyorum hava sıcak terliyorum, 7 km de yanında çalışan iş arkadaşlarına yazık.

engebe yoksa velespit +1

7 km çok değil mi ya? ne kadar sürer o yol yürüyerek. işe giderken hiç yokuş çıkmayacaksan bisiklet kullanabilirsin.

Günlük 5-10 km yürüyen biri olarak tavsiye etmeyeceğim bir şey. Genelde etrafı izleyerek gittiğim için vakit çabuk geçiyor fakat yine de 1.5 saat kadar falan sürüyor. Bunun yanında çok yürüdüğüm için sporcu hastalığı diye bilinen bir bacak ağrısına sahibim. İmkanınız varsa bisiklet güzel olur.

bisiklet deneyin bence

boy ve kilomuz aynı. o yüzden destekliyorum :) yalnız kilo alman, almamız gerek. uykunu düzene sokmuşsun, yemeğini de düzene sok, bol bol protein ve kilo icin pilav, makarna türevlerine başla derim. ayrıca daha önceden 3 kere spora gitmiş biri olarak, arka kol (triceps) ve omuzlarını da ısındırmanı tavsiye ederim. malum ilk hafta en çok oraları ağıracak.
kolay gelsin!

destek +1

Vazgeçme devam

Geçmişte para verip gitmemeler olduğu ve çok daha konforlu olduğu için ev fitness programlarını inceleyin derim.

esneme hareketleri, soğuma ve ısınma hareketleri.
bacak kaslarını güçlendirecek squat lunge gibi hareketler.
olası iskelet deformasyonları için
how to fix lordosis, kyphosis vs gibi wellness hareketleri. izometrikler.

Buz kompresi.

bi de şey, bunların ekstra egzersiz olanlarını gün aşırıp, mesela pazar koşu salı izometrik çalışmalar şeklinde yapmak hem kolaylaştırır hem sakatlıkları derinleştirme ihtimalini düşürür.

en başlarda ağrı olması normal. ben hiçbir şey sürmeden acıya acıya uyumuştum. sabah kalkınca dayak yemiş gibi hissediyordum kendimi gerçi. bu arada kasların kendini toplaryıp gelişmesi için arada bir de dinlenmen gerekiyor. bir çok arkadaşım en başlarda protein tozu vs gibi şeylere karşıydılar ama şimdi hepsi kullanıyor neredeyse. spordan sonra ya protein ağırlıklı beslen ya da protein tozlarından hüplet. sabaha ağrı falan kalmaz büyük ihtimalle.

'delayed onset muscle soreness'

Gayet normal, bişey yapmaya gerek yok.

Spor öncesi dinamik, sonrasında statik esneme. Spordan sonra soğuk duş, kas gevşetici krem ile masaj. Muz + maden suyu. Ve kaliteli bir uyku.

tam bir sacmalik. Yok 12 dogal bitki ozu varmis da bilmem ne. Para tuzagi bunlar arkadasim. Kilo almak istiyorsan yiyeceksin bu kadar basit. Cok sevdigin bir seyi bul sonra surekli onu ye. Nutellali ekmek vs ne olursa.

aman ha nutellalı ekmek yiyip durmayın sakın.

bu ürüne de gerek yok.

@latios yemek yemekte sıkıntı yok sadace gecenin körü bildiğin bi öğün yemek yiyorum ama daha 66 nın üstüne çıkamadım nası bi metabolizma varsa elma yesemde yemek yesemde 15 20 dk sonra kendimi tuvalette buluyorum durdurmak için civa içeceğim artık o duruma geldim :)

Tahmin ettiginden az yiyiorsun o zaman daha cok ye.

Paranı kışın ısınmak için yakman daha az israf olur.

178 kısa deil mi?

1.75 diye biliyorum ben.

1.78 dünyanın en ideal en müthiş boyudur. ne kısası? kim demiş? değil değil kısa. hatta can polat yerine uzun polat, sırık polat diyelim bundan sonra.

178den uzun her erkeği tek tek tebrik edesim var ya

Benim boyum 1.72. Hala kahvalyiyi falan disarda edemiyorum. Utaniyorum cunku :/

1.70 falan o

www.haberler.com

178 kısa yaa.

asla tükenmeyecek. hemofili bile tükenmiyor.

seçmeli çiftleştirme politikalarına köpekler üzerinde bile tahammül edemiyorum. insanları kattığında iyice itici oluyor hacı. bırak herkes tuttuğunu sevsin. melezlik güzeldir.

Evet faşist bir düşüncedir, neden renkli göz neslini korumak zorundayız?

Fasist dusuncedir evet. Örneği de var hatta yakin tarihte. Hitlerin ustun alman irki olusturma cabalarina balabilirsin.

Ote yandan renkli gozun ortadan kalkma ihtimali yoktur saniyorum. renkli goz gibi kalitsal ozellikler yalnizca babadan anneden degil 3. Derece akrabalardan da geciyor. Dayi amca hala dede nine gibi.

Ben bu biyoloji işlerinden anlamam ama mesela ikisi de koyu renkli göze sahip bir çiftin renkli gözlü çocuğu oluyor, sonra diyorlar ki kızın büyük büyük annesi renkli gözlüydü de ordan şeyolmuştur. Böyle bişey varsa bitmez herhal.. ben anlamam, neyse.

abi öyle demeyin, heidi klum o kadar insan arasından sealle evlenince hangimiz yas tutmadık ki. o güzelim genlere yapılır mı bu...

sen sealdaki büllüğü gördün mü? ben bi defa heidi klumun seksi fotolarını tararken rastladım. o günden beri çok düşünmüyorum bu meseleleri.

Seal'in genleri biyolojik olarak daha sağlıklı bile olabilir ki; afrikalılar genelde fiziksel dayanıklılıkta filan bizden daha üstün.

neyse bunun araştırmasını yapıp dünyada en son sarışın-renkli gözlü insanın en son bilmem kaç yılında finlandıyada görüleceğini söylemişlerdi
sonra başka araştırmalar, yok öyle bişey bu fenotipler yok olmayacak dedi.
iki araştırmayı da aramaya üşendim şu anda

iki kişi de renkli gözlüyse zaten renkli gözlü olur.
biri renkli gözlü biri kahverengi gözlüyse ya da ikisi de kahverengi gözlüyse bile bebekleri renkli gözlü olabilir.

En son sarisin insan moskova'da 2050 yilinda dogacak diye bilimsel-istatiki bir geyik var.

Buna bagli olarak 2050 sonrasi, 2090'da renkli gozlu insan nesli tukenecek diye salliyorum.

@dieselsingle2 2500 olmasın o? 2050de bizim torunlar doğacak niye sarışın son nesil onlar olsun

garip bir mutasyon vesaire gerçekleşmedikçe, hiçbir zaman.

ikinci dünya savasında almanya'da yaşasaydın bayağı rütbeli bir asker olurdun.

Renkli göz ile ilgili gen kalıtsal olarak kaybolmuyor aktarılıyor. Çekinik gen diye birşey var.

Tükenecek olsaydı binlerce yıl içinde yok olurdu.

1-tükenmeyecek. renkli gözlüler koyu renk gözlülerle evlendikçe renkli göz geni tükenmiyor.

2- Renkli gözü ve uzun boyu neden alfa gen olarak tanımladınız?

dert etmeyin genetiği değiştirilmiş çocuklar çıkacak, böylelikle asla tükenmeyecekler. saç rengi, göz rengi hepsi sipariş edilebilecek.

Anaaaa Ben alfa ciktim ya. Gururum oksandi iyi oldu gece gece

ahaha alfa tanımını kaçırmışım.
hacı 4chanda çok takılma. sandniggersin sen sandnigger kal.