gemilerle taşınıyor da gemi karaya kadar gelmiyor açıklardan yatlar alıyor diye biliyorum.

oyle bir sey denmedi, gemiler kullaniliyor okyanus otesi icin, sonra yakin mesafelerde bazi yatlar kullaniliyor dagitim icin...

hewit+1

kiyiya yaklastiginda yatlar gidip topluyor buyuk gemi limana girmiyor

Sistemi başkaları açıklamış zaten ama sorunuzun teknik cevabı yatla okyanus geçilebilir. Doğru donanım, doğru tekne ve planlamayla bunu yapan çok insan var. Özellikle yelkenle çok geçiyorlar. Youtube'a yazın yığınla yatla okyanus geçişi videosu var.

Denizcilikle alakalı olarak,

Yelkenli tekne ile okyanusu geçebilirsin. Zaten okyanusu yelkenli tekneleriyle geçen birçok yerli ve yabancı denizci var. Bir ülkeye varışında yada okyanusta kimse gelip yatını, tekneni kontrol etmez.

Rahmetli babam yelkenciydi. Okyanusu defalarca geçmişliği vardır. Ama burda bahsedilen yelkenli değildir sanmıyorum.

ek bilgi vereyim atlantik gecmek hakkinda, yaz sonu sonbahar basi kanarya adalarina giderseniz atlantigi gecen bir yelkenliye binebilirsiniz, genelde 2 haftalik yemek parasi 200 250 euro veriyorsunuz, ve bu tecrubeyi digerleriyle yasiyorsunuz...

Bi ara tekne alma düşüncem vardı, öncesinde lisans alman gerekiyordu bir arkadaşım da lisans almıştı onunla sohbet ederken şöyle bir cümle kullanmıştı, 35m ve üstü yatlar okyanusa açılabiliyor demişti, yani tekne ne kadar büyükse dalgalara karşı direnci o kadar fazla oluyor bir de artık yeni nesil teknelerde Seakeeper denilen bir donanım barındırıyor yani yol alırken dalgalar belli bir seviyenin üstünde değilse siz dalgaları neredeyse hissetmiyorsunuz.

Tabi benimkisi tamamen kulaktan dolma bilgiler. Bu arada hemen herkes büyük gemilerle taşınıp sonra yatlara alınıyor demiş de bir sürü yat hemen her yaz akdeniz kıyılarına kadar geliyor ta Amerikalardan yani öyle yat ile okyanuıs geçilemez diye bir durum yok, tam tersi bir çok maceraperest tek başına daha ufak teknelerle okyanusu geçiyor. Riskli ama imkansız değil bildiğim kadarıyla.

ben de ek bilgi vereyim madem,

rahmi koç nazenin IV adlı 37 metrelik teknesi ile dünya turu yaparken arada tahiti'ye falan da gitmişti. bu da okyanusu geçebildiği anlamına gelir doğal olarak.

yanlış hatırlıyor olabilirim ama bu tekne koç müzesinde sergilenenlerden biri olabilir.

www.turkiye.gov.tr

i.ibb.co

himmet dayı, başvuru belgeleri arasında refakat izni için bir seçenek yok sadece seyahat izin belgesi var onda da belli bir tarihi seçmen gerekiyor, tam olarak uymuyor bizim sorunumuza.

Beslenme/temizlik ihtiyaçlarını yerine getiremeyen ileri yaş grubundaki kişiler ile ağır hastalara yardımcı olan bakıcı ve refakatçiler; bakıma muhtaç kişinin sağlık raporunu ibraz etmek ve muafiyet nedenine bağlı olarak zaman ve güzergahla sınırlı olacak şekilde sokağa çıkma kısıtlamasından muaf olacaklardır.

www.sozcu.com.tr

Gerekli evraklari toplayip duzenlersen mumkun. Cok zor degil diye biliyorum ama sureci de bildigimi soyleyemem.

Büyük eşya getirmedik biz zira evlerin %90ı eşyalıydı, bizim de eşyalar çok harika değildi. Ama küçük mutfak eşyaları, kıyafetler, küçük sehpa vs eşyalar geçirdik sınırdan. Ağzına kadar dolu araba ile geçtik yani öyle ucundan kıyısından bakıp geçirdiler. Ama her şeye tek tek bakma hakları var tabiki. Taşındığınızı anlatıp oradaki oturum kartınızı vs gösterirseniz sorun olmaz diye düşünüyorum. Bizim durumda araba da gideceğimiz ülkeden alınmıştı.o bir fark yaratır mı bilemedim.

Bu arada, beyaz esya tasimak mantiksiz +1

Eşyaları Türkiye'de 2. el satsanız elde edeceğiniz parayla gittiğiniz yerde sıfırını alırsınız muhtemelen, eşyaların manevi değeri var dedemden, ninemden hatıra derseniz o başka tabi.

Esyayi tasimak mantiksiz +1
Ama isterseniz evraklari hallederek goturebilirsiniz.
Götürülmesi gereken esyalar hacimi küçük pahasi büyük olmali. Bahsettiginiz teknolojik aletlerin cogu daha ucuza Avrupa'da var zaten.

konteynirla butun evi tasidik neredeyse. sirket karsiladigi icin belesti, yoksa bence degmez. yenisini al gitsin. gidecegin ulkede evlerde oluyor olabilir o beyaz esyalar bu arada. misal ben buzdolabi getirmedim ama deepfreeze getirdim.

Esya tasimak mantiksiz degil. Burda yeni ev alan herkes esyalarini turkiyeden tirla getiriyor. Iyi bi koltuk takimi almak istesen 1800-2000€, buzdolabi 600-700€, camasir mak. 400€, bulasik, 400€, firin ocak 400€ havalandirma 150€
Bunlar zaten elinizde varsa ve durumlari iyiyse getirmek daha mantikli.

+devami olarak

Bunun halisi, tv si, dolaplari yatagi , ivir ziviri. Bitmiyor. 10.000€ net kafadan ayirmak lazim -mutfaksiz-

Tabi varsa 10-15.000€ ben yaparim yeniden ev siz bilirsiniz. Ama bu konuda coook tecrubeliyim emin olun.

İdeal ortamlarda doğal olmayan besinlerle üretilmiş bitkiler onlar. Evinizde, ofisinizde mevcut duruma uyum sağlayabilmesi için bitkiye istediği ortam ve şartları sağlayabilmeniz lazım.

Şu an bu cevabı size, çiçeksepeti'nden yaklaşık 1 yıl önce alınmış ve capcanlı yuka'm ile karşılıklı bakışarak yazıyorum.

Yani savınız gerçekleri yansıtmıyor.

@Mirket, cümleye başlarken ideal ortamlarda doğal olmayan besinlerle üretilmiş bitkiler onlar demişsiniz, cümleyi bitirirken de savınız yanlış demişsiniz. sorduğum soru doğru ki cümlenin başında da belirtmişsiniz zaten, "doğal olmayan besinlerle, ideal ortam" demek ki hatamız bu ki solup ölüyor çiçekler ideal ortam yaratıp doğal olmayan besinlerle beslersek ölmeyecek. Benimkisi bir sav değil bir sual.

saksılı olarak bir kraton bir de orkidem var oradan, bayağı yaşıyorlar aslında. Size teslimat yapan çiçekçi şubesinde sıkıntı olabilir mi acaba? Bir de böyle ufak sevimli beton saksı vs şeyleri genelde çabuk gider, alın bi kraton dev gibi olsun 3 ayda.

Ya da siz bakamıyor olabilirsiniz tabii, gerekli olduğunu düşündüğünüzün yarısı kadar su vermeyi deneyin.

Bir de en önemli kısmı atladım, gerekirse saksı değiştirin. Saksının altında gider deliği olması (tabii bir de tabağı) olması lazım yoksa tüm kökler çürür. ÇS'nin kendi seramik saksılarında delik olmuyor, delikli plastik saksılarında da tabak olmuyor çoğunlukla.

cok kompleks bir olay degil. isik, su ve havanin duzgun olmasi gerekiyor.

"doğal olmayan besinlerle üretilmiş bitkiler onlar" > su ise komik. N, P, K elementlerini dogru miktarlarda vermen lazim ana olarak.

bitkinin genetigi falan dandikse bir sey diyemem.

herkese cevaplar için teşekkür ederim, peki bu bitkileri besleyen bazı besin malzemeleri var onları kullanmanın bir faydası ya da zararı var mı kullanmayı tavsiye eder misiniz?

bu tarz yerlerden gelen bitkilerin toprakları sadece torftan oluşuyor. halbuki çeşitli bitkilerin farklı topraklara ihtiyaçlara var. torf haricinde çoğunun içinde coco peat, pomza taşı, lav taşı, zeolit gibi malzemelerden oluşmuş karışımlar olması gerekiyor (bitkiden bitkiye değişiyor miktar ve oranlar)
torf tek başına ucuz bi malzeme olduğu için teercih sebebi ama bitkiler için tek başına çok da ideal değil yani.

bir de dendiği gibi saksı değişimi önemli. ayrıca küçük orkide vari bitkilerin köklerinde süngerler oluyor bazen, kendi sulama işlemlerini kolaylaştırmak için. onların mutlaka çıkarılması gerekiyor.

eğer ilgi alanınıza giriyorsa youtube'da labofem diye bir kanal var çok keyifli bir anlatımla bu bilgileri veriyor, aklınızda olsun.

bir bitki satın aldığımda saksı , toprak vs değiştirmeden önce eve alışmasını bekliyorum. çünkü bütün bu etkenleri değiştirdiğimizde hepsiyle baş edemiyorlar. önce evde koyduğunuz ortama alışmasını bekleyin, 1-2 ay geçtiğinde de mutlaka saksısı ve toprağı değiştirilmeli. çünkü hem böcek, sinek vs olabiliyor, bu kontrol edilmeli, hem de denildiği gibi iyi bir toprakta gelmiyor size, onu da değiştirmek gerek.

Bitkiler bitki için gerekli nem, ısı, gün ışığı oranı ayarlanmış ortamlarda, torf dediğimiz, toprak olmayan besinsiz bataklık çürüğü madde içinde sıvı besin ve hormon verilerek yetiştirilip bize ulaştırılıyor.
Biz onu salonumuzda mevcut nem, ısı ve günışığı ortamında yaşatmaya çalışıyoruz ki yerini iyi ayarlayamazsak ölüyorlar.
Torfun içine konacak (ikinci sorunda da bahsettiğin) sıvı besinlerin tamamı NPK'nın süslenmiş hali. Miktarını bilimsel olarak tespit edip kullanırsan bitkini yaşatırsınDozun azı ya da fazlası bitkiyi öldürür.
Torf bahçe toprağı gibi değildir. Neredeyse bulaşık süngeri kadar su tutuculuğu vardır. Bu su tutuculuğunu tam taktir edemediğimiz için evlerde baktığımız bitkilerin çoğu fazla sulamadan ölmektedir.
Büyük saksı da bitki için küçük saksı kadar zararlıdır. Her sene sadece bir parmak büyütmeliyiz.
Torf ile bakım, besin (NPK)(Google'dan bakabilirsiniz ne olduğuna) miktarını ayarlamak çok zor olduğundan bitkinin toprağını değiştirmekte fayda vardır. İdeal saksı toprağı 1/3 bahçe toprağı, !/3 sıva kumu, 1/3 yanmış elenmiş büyükbaş hayvan gübresidir.

evlerde nat iss lerde cgnat ile yetiriyolar bizim iis lerd sabit ip yi para ile satıp gelir kapısı yarattı.

isp level nat ile çözülüyor şu anda, ipv6 için çok fazla cihazın değiştirilmesi ve güncellenmesi gerekiyor, bu da yüksek bir maliyet oluşturuyor, ipv6 nın tamamen kullanıma geçmesi ve ipv4'ün tarihin tozlu sayfalarına erişmesi biraz zaman alacak.

Dünya üzerinde bir çok ülkede ipv6'ya geçilmiş durumda, şu anda Türkiye'de henüz ipv6 kullanılmıyor ancak ip adresi dağıtıcısı Ripe artık yeni ip adresi taleplerinde ipv4'ü geri çeviriyor yani artık isteseniz de Ripe'dan yeni ipv4 ip bloğu satın alamıyorsunuz yani yakın zamanda ipv4 adresleri turkcellin 0532'li hatları gibi kıymetli olacak :)

Gelelim milyor tane cihaz üretiliyor nasıl yetiyor sorusunun cevabına, tabi ki üretilen her cihaza 1 ip adresi tahsis edilmediği için, örnek verelim yeni bir telefon aldınız telefonunuza sim kartını taktınız baz istasyonu ip havuzundan bir ip adresi seçip size tahsis ediyor geçici olarak, başka bir baz istasyonuna bağlandığınızda ip adresiniz değişiyor yine daha önce kullanılmış bir ip adresini kullanmaya başlıyorsunuz, yani size sıfır kilometre kullanılmamış bir ip verilmiyor, evinizde kullandığınız cihazlara gelince o cihazlar da kullandığınız ISP tarafından size tahsis edilen ip adresini ortak kullanıyor yani oğlunuzun bilgisayarı ile sizin macbook'unuz dış dünyaya aynı ip adresi üzerinden çıkıyor iç network'de ise 192.168.x.x gibi bir ip adresi alıyor DHCP'den yani özetle öyle düşündüğünüz gibi her cihaza özel bir ip adresi yok (Kurumsal sunucular vs hariç)

yolculuğun tamamı 05:00 - 21:00 arasında sürecek ise izne gerek yok.

himmet dayı gazetelerde ve internetteki kaynaklarda özel araçla seyahat şartlara bağlanmış görünüyor ama aşağıdaki linklerde bu şartlar listelenmiş ve bu şartlar içinde iş nedeniyle ibaresi yok:

www.yasemin.com

Yukarıda örnek bulduğum sadece bir link bunun gibi bir sürü kaynak var ve hepsinde aynı şey yazıyor.

şehirler arası için yasak yok şu anda.05 ile 21 arasında istediğinizi yapabilirsiniz.

Yasak saatleri dışında izine gerek yok. Verdiğiniz linkin ilk kısmında da aynı şey yazıyor. O şartlar yasak saatlerinde seyehat için geçerli.

@solo

örnek olarak verdiğin linkte #1'i oku. #2 sokağa çıkma yasağı sırasında özel araçla seyahati kapsıyor.

Mallar ya baska aciklamasi yok.

Mal olmalarına katılmakla beraber “izlenimlerine” göre “iş çıkmayacağını” sezip ona göre sallamıyorlar bazen. Mal olmalarına çıkıyor bu kapı da zaten :)

tok saticilar, bu pandemi ortaminda bile ilgilenmiyorlar, yuzu sirke satan bakkal market sahipleri var cevremde, bir daha mekanlarina ugramiyorum

Daha fazla para alacağı başka bi müşteriyi öne alıyorlar şerefsizlik yapıp.

Numarayı alıp sormamak mı?
ucuzdan değil bedavadan yırtmışsın. Sevinmen lazım. Parayı iş öncesi peşin alıp bir daha hiç aramayan bile var.

Tok esnaf olabilirler ya da meşgul olabilirler ama tavsiyem evde tadilat düzenleme işleri, cam pvc işleriydi mutfak dolabı işleri gibi şeylerde parayı asla iş öncesi peşin vermeyin.

karınları toktur.

İşini düzgün yapan mikron boyuttaki azınlığı tenzih ederek söylüyorum, usta=sahtekar.
Cam balkoncusu, mobilyacısı, tadilatçı boya badanacısı, elektrikçisi hepsi aynı b**. Ellerinde iş yokken aramış olsan her türlü yakalalığı yaparlar işi almak için, ama biraz bitleri kanlanınca seni tanımazlar, telefonlarına çıkmazlar.

iş küçüktür belki.
taksicilerin kısa mesafeye yolcu almaması gibi.

sloganım "her insanın 3 usta pıçaklama hakkı olmalı" :-)

virus yuzunden insanlar zamaninin buyuk kismini evde geciriyor, haliyle hazir evdeyken sunun tamirini yaptirayim, sunu degistireyim, sunu yenileyeyim kafasina giriyor insanlar. Pandeminin ekmegini yiyen sansli kesim de ustalar bir nevi, pandemi donemi millette para yok, kimse usta cagirmiyor diye dusunmeyin ustalara is yagiyor asil bu donemde

Genelde şöyle oluyor: Esnafın görece basit, daha az zaman harcanan veya kar marjı yüksek fazla uğraştırmayan veya yakın mesafeli çok sayıda işi oluyor veya talebe cevap verilemiyor eleman sıkıntısı, araç sıkıntısı, tek çalışmak vs. bu yüzden rasyonel seçim yaparak arada telefonla arayıp soranları beklemeye alıyorlar veya geri dönüş yapmıyorlar.

Sezonluk iş yapan esnafların genel sorunu bu, şu ara cam balkon, klima ve kombicilerin tamamı için oldukça verimli ve yoğun bir dönem ve müşteri seçiyorlar. Bahar aylarında cam balkoncuya gidin evinize gelip ölçüyü alır üstüne de sizi ofislerinde ağırlar çay kahve ikram ederler ama şimdi giderseniz yüzünüze bile bakmazlar. İçinde bulunduğumuz dönemde bu 3 esnaf türü en yüksek ciroya ve iş yoğunluğuna sahip, geçenlerde yeni taşındığımız evimize cam balkon yaptıralım dedik pazarlık bile yapmadılar fiyatta, montajı ise ancak 2 ay sonraya yapabiliriz dediler.

Zorunlu eğitim ve üniv kontenjanlarının artmasıyla esnaf sayısı azaldı.

Kimse çırak olmuyor,usta çırak kültürü kesintiye uğradı.

Eskiden esnaflar böyle değildi.

Şimdi tutunamayan ve kolay yoldan para kazanmak isteyenler is bilmeden dukkan açıyor.

Is çok ama usta çok az. Rekabet yok. Is seçiyorlar.

kendi girişimimle ilgili uğraşırken çok az insanın çalışmak ve iş yapmak istediğine şahit oldum.
kimsenin işe falan ihtiyacı yok ve kimse iş beğenmiyor.

Haklısın. HB'de sadece o satıcıdan alanların yorumlarını görme seçeneği var.

@angina bunu diyorum ben de.

çok haşır neşir değilim internet alışverişiyle, daha yeni keşfettim "sadece o satıcıdan alanların yorumlarını görme seçeneği"ni.
yani site, varsayılan olarak bütün yorumları koyuyor önüne. sen de yabancıysan olaya, yorumlara kanıp ahmetten mehmetten alışveriş yapıyorsun, sahte ürün olduğunu anlamadan kullanıyorsun.

bu bildiğimiz dolandırıcılık değil mi, site, satıcılar ciro yapsın diye karagöz hacivat oynatıyo

HB'dan alışveriş yapmıyorum uzunca bir süredir.


Amazon'da da satıcı ile mesajlaşıyorum ondan sonra alıyorum çok emin olamadığım durumlarda

Hepsiburada'nın bok yemesi o, n11'de böyle bir durum yok, geçenlerde bahsettiğin durumdan dolayı dandik bir ürün alıp iade ettim, bir usb-c kabloya ihtiyacım vardı fiyatı da oldukça uygundu yorumlarda da herkes memnun görünüyor, neyse güvendim girdim aldım ürün elime geçince farkettim ki görsellerdeki ürün ile gelen ürün arasında en ufak bir benzerlik yok, şu işportacılarda satılan 5 liralık kablolardan göndermişler, olumlu yorumların hepsi başka satıcılara yapılmış meğerse.

O günden sonra bir daha hepsiburada'dan alışveriş yapmadım.

Öncelikle geçmiş olsun. Bence burada değer kaybı söz konusu değil. Tampondaki çizik düzeltmeden dolayı araç değerinin değişeceğini sanmıyorum. Değer kaybı genellikle değişen boya gibi hasar kayıt miktarının biraz fazla olduğu durumlarda oluşuyor.

15 küsür bin liralık değer kaybı için aylarca süren bir dava sonucunda 7-8 bin tl civarında para alabildim ben. Siz de 350 tl'lik hasar kaydına ne kadar alırsınız oradan hesaplayın işte.

Ben de çok üstüne düşmedim öyle bir teklifi saçma buldum arkadaşlar, cana gelen mala gelsin artık, dediğiniz gibi değişen boyanan parça yok. Nazarlık olur iz kalırsa da ne yapalım.

değer kaybında plastik parçalar ve işçilik hariç gibi kriterler var.

yoktur.
hayır.

Çamurlukta değer kaybı olur tamponda olmaz. Ancak değer kaybı alabilmek için karşı tarafın sigorta şirketine başvurup serviste resmi olarak sisteme giriş yapılarak tamiri olması lazım. Tramerde görünür muhtemelen. Siz göçükçüde kendi paranızla yaptırdığınız için böyle bir hakkınız olmaz. Siz yine de bana güvenmeyin :) Bildiğim kadarıyla ve tahmini yazdım.

saglik.gov.ct.tr

Türkiye B kategorisinde olup son 5 gün içinde PCR testi yaptırmış olmanız gereklidir. bu testi ibraz ettikten sonra, 7 gün karantina süreniz var.

buna ek olarak araçla gidiyorsanız aracın MTV borcu olmaması gerekiyor. araç ruhsatı size ait olmalı. Girişte bir de kıbrıs için trafik sigortası yapıyorsunuz makul bir ücrete.

tabi bu liste 1 ay öncenin listesi herhangi bir güncelleme söz konusu mu belli değil. Mersin'deki konsolosluktan net bilgi alabilirsiniz (gerçi orada allah a emanet). Kıbrıs sağlık bakanlığını aramak daha mantıklı olabilir.

NOT: arabayı iner inmez yıkat veya su tut, tuzdan bembeyaz oluyor. kaldıkça zararlı

@janavarorion, Öncelikle teşekkürler araç zaten kıbrıs aracı covidden önce türkiyeye gelmiştim şimdi geri dönüyorum aslında sorumun tam cevabını alamadım karantinanın nasıl işlediğini merak ediyorum, beni aracımla birlikte bir yere mi gönderecekler nasıl karantinaya alacaklar merak ettiğim şey aslında o.

hayır çoğu model halıya çıkıp emiş gücünü belirleyebiliyor.

hayır. 2 cm ye kadar engelleri aşıyor çoğu. halı saçakları ve shaggy tarzı uzun püsküllü halılar sıkıntı çıkartıyor.

Halıyı aşıyor ama asıl sıkıntı ortalıkta çok sehpadır eşyadır vs olmaması

Normal halı sıkıntı çıkarmıyor ancak halı kenarındaki o meşhur overlock mudur nedir oraya her çıkışında pati çekiyor zamanla lastikleri eriyor onun dışında sorun olmuyor. Bir de shaggy ve saçaklı halılarda çalışmıyor eğer o türde bir halı varsa kaldırmanız lazım.

mop için halıları kaldırmak gerek.

2-3 ay önce getirilen vergi

vergi alıyor döviz büroları

Bir kaç yerden dövüz bürolarının bu vergiyi yansıtmadığını duymuştum demek ki asparagas bilgiymiş. Bundan sonra doğrudan bankadan alırım artık.

büro da alıyor da, bazıları kuru değiştirip almıyoruz diyor vs.

Altın için de, vergi almıyoruz diyen duydum. Fiyatın içine koyuyor benim anladığım :)

IT üzerine çalışan yabancı üreticilerin tr ofislerinin çoğu usd/eur maaş veriyor. Örnek: cisco, fortinet, vs vs.

Bildiğim bir hukuk şirketi dolar üzerinden veriyor.

McKinsey. Zomato da dövizle veriyordu bi ara.

(bkz: ebrd)

(biz: sunexpress)

Serbest bölgelerde faaliyet gösteren şirketlerin çoğu dolar üzerinden maaş veriyordu benim zamanımda, şimdi nasıl bilemem.

Konsoloskluklar. Ama hepsi mi bilmiyorum

Yol üstü satış yaptığı adamı bağlamasına gerek yok. Herkesi tek atımlık görüyor ondan.

arnold hakli olmakla birlikte genel olarak bizim esnafta biz adam carpma anlayisi var evet. yani musteri doner dolasir gelir kaygisi olmasa hemen hepsi carpacak da allahtan musteriyi baglama durumu var o yuzden bazilari carpmiyor :)

Hele pandemi sonrasi iyice azittilar sanki...

(bkz: köylü kurnazlığı)

köylü milletinde utanma diye bir şey yok ki, çocukluğum geçti köylerde hepsi çıkarcı ve kıskanç tipler. iyilik yapmayı enayilik olarak dürüst olmayı da mallık olarak gören tipler.

muhtemelen senin arkandan şöyle demiştir "lan zaten ucuza satıyorum(kime göre) bi de gelmiş pazarlık yapıyor aldım 20 lirasını kaç kilo geliyosa 10 kilo diye yolladım" diye kahvede anlatıyodur

Türk esnafı yarını düşünmez üstat, günü kurtarma derdindedir, vizyondan ve stratejiden anlamaz, o anda cebine girecek olan paranın derdindedir.

Ben yan komşum olan kırtasiyeden bir koli a4 kağıdı soruyorum 110 TL fiyat çekiyor aynı marka kağıdın bir kolisi piyasada 60-70 TL civarı. Türk esnafının geneli vurkaç şeklinde gerilla taktiği uygulamayı dedelerinden genetik olarak almış, müşterinin tekrar gelip gelmemesi umurunda bile değil.

esnaf değil herkes böyle
eksisozluk.com

Bu ülkede herkes birbirini çarpmaya çalışıyor

kaldırıp indirirken 10 kilo olmadığını nasıl farketmediniz ben ona takıldım.

herkes dolandırıcı

Yukarıda gayet iyi anlatmışlar sebeplerini. Çok derin analiz yapmaya gerek yok aslında. Ticareti veya üretimi düzgün, yasal ve iyi yapmak oldukça zordur. Bir fabrikada da, bir dükkanda da bunun örneklerini görebilirsin. Ama uzun vadede işini iyi yapan kazanıyor. Bu yüzden işletmelerin yüzde 80'i ilk 2 yılda kapatıyor. Burada tercih müşteriye kalıyor. Riski azaltmak mümkün. Misal, alkol alırken büyük market zincirinden alırım. Özellikle rakı ve viski vb sahtesinin çok olduğu şeyleri. Elektronik alacaksam güvenilir yerlerden almaya çalışırım. Farklı yerlerden fiyat alıp, gerekli araştırmayı yaparım. Dolandırılmadan, kazıklanmadan alışveriş yapmak yüzde 99 bizlerin elinde.

Yalova-Pendik iskelesi önünde salatalık satarlar, 4 kilo diye başlıyor. Eşimin el tartısı iyidir. Kaç sene önceydi, tartarım ben bunu arabadaki tartıyla dedi,nitekim 2,5 kilodan biraz fazla geldi. Neden böyle yapıyorsun dedik, yılık yılık gülüyor. Herkesin arabasında tartı mı var, yol boyu yiyecen bitecek işte, dedi.
Ahlaki yozlaşma Turgut Özal döneminden beri gittikçe arttı, ama artık yakalanınca utanma da kalmadı.

Genellememek lazım beş parmağın beşi bir değil.

Ben de biraz seytanin avukatligini yapayim. :)

Kendimizi koylunun yerine koyalim. Butun sene ugrasmisim bir urun yetistirmisim. Biraz bahce tarla olayini bilenler hadisenin ne kadar me$akkatli oldugunu bilir, bunun capasi var, tohumu var, gumresi var, sulamasi var, bocegi ilaclamasi var allah var. Biz patates sogan der geceriz, ama arkasinda ciddi bir alin teri var.

Ulkede zaten tarimin degeri yerle yeksan olmus. Araci bir suru cakal var, senin normalde kilosunu 5 liraya satman gereken seye 1 lira vermiyorlar. Sen de aradaki cakallari ortadan kaldirmak alin terinin hakkini almak icin yol kenarina tezgah kurmussun satmaya calisiyorsun. Butun gun 40 derece gunesin altinda mal gibi beklemek zorundasin ki eldeki mali curumeden satabilesin. Her duran yerli turist pazarlik yapiyor, senin fiyatini kirmaya calisiyor. Ayni adamlar buyuk marketlerden urun alirken pazarlik yapamiyor ama..

Valla ben de bir noktadan sonra eksik tartmaya baslardim herhalde, acik soyliyim. Oyle basa boyle tarak.

Ben koylu ile pazarlik yapmiyorum, hatta cogu zaman ustu kalsin cekerim. Adamlara ne zaman velinimet gozuyle bakip ona gore muamele cekeriz, o noktadan sonra onlardan duzgun davranislar beklemeye yuzumuz olur. Su anda ben adamlara pek hak vermiyor degilim. Uzucu ama durum bu.

şehiriçinde faydalı, şehirdışında 1.8 benzinli motor kadar yakıyormuş. normali 1.6, hibrit 1.8 motorluydu galiba. eğer mtv teşviği yoksa hibrit olanın mtvsi daha yüksek olacaktır.

yaptığınız yola göre değişir. mantıklı olması açısından hibrit ve hibrit olmayan dream donanımlı otomatik versiyonlara bakalım; hibrit olan 224.600 TL, diğeri 185.000 TL.

benzinlinin fabrika verisi ortalama tüketimi 5,8 litre, hibritin 3,8 litre. hibrit olan 100 kilometrede bugünün fiyatlarıyla 13,5 TL daha avantajlı. yılda 20.000 km yaptığınızı varsayalım. yakıt fiyatlarının da sabit kaldığını düşünürsek hibrit olan yılda 2.700 TL yakıt tasarrufu sağlar. dolayısıyla satın alırken fazladan ödediğiniz 39.600 TL'yi amorti etmeniz 14 yıl falan sürer. mtv'yi hesaba katmadım henüz.

özet; amaç tasarrufsa hibrit almak bence mantıksız. yılda 20bin değil 100bin km yapıyorsanız iş değişir tabii.

Hem daha fazla para vereceksin hem de iki katı mtv vereceksin. Bir elektrikli otomobil hibrit fanı olarak türkiye'de toyota hibrit almak mantıklı değil. İkinci el düşünürsen hyundai ioniq bakabilirsin.

Tüm cevap verenlere teşekkürler, hybrid seçeneğini tamamen kafamızdan sildik, Şu duyuru olmasa ne yapardık ;)

hibrit işi boş iş. tamamen elektrikli almak lazım o da çok uçuk fiyatlarda ve seçenek çok az.

gerçi kararınızı vermişsiniz ama kullanıcısı olarak cevaplayayım.

ikinci el olarak aldım. sarı sitede aynı model (2019), aynı paket (dream otomatik), 1.6 benzinli olanlarının da fiyat farkı çok olmadığı için hybrid tercih ettim.

liste fiyatları üzerinden yapılan hesaplama doğru. daha doğrusu, olaya sadece yakıt tüketimi açısından baktığınızda doğru.

fakat benzinli dream ile hybrid dream, ikisinin de adı dream olmasına rağmen donanım olarak bir miktar farklı. yani ikisinin de donanımı aynı diye düşünmeyin.

farklardan biri şanzıman. 1.6 benzinli multidrive s kullanıyor, hybrid e-cvt kullanıyor. anladığım bir konu değil, birbirine göre ne gibi avantajı, dezavantajı var bilmiyorum. bu farkı da gözardı edebilirsiniz, ama siz yine de araştırın.

asıl önemli fark donanımda. hybrid dream'de adaptif hız sabitleyici, şerit takip sistemi, yaya algılama sistemi, anahtarsız çalıştırma, kablosuz şarj ünitesi gibi donanım özellikleri varken, benzinlide bunlar yok. aradaki fiyat farkını hesaplarken bunları da hesaba katabilirsiniz.

@kibritsuyu, cevap için teşekkürler ancak sanırım yanlış bir bilgi var o bahsettiğiniz tüm özellikler benzinli versiyonda da var corolla flame x pack içinde bu özelliklerin tamamı geliyor.

Benzinli DREAM ile hybrid DREAM'i karşılaştırdım. Yukarıdaki arkadaş da yakıt hesabını ve araç fiyatlarını hesaplarken DREAM paketlerini karşılaştırmış.

Flame x-pack'te tabii ki geliyor.

www.toyota.com.tr

imgur.com

Bugün haberlerde çıktı Ekim 31'e kadar ertelendi yabancı plakalı araçların vizeleri. Ben de yakından takip ediyorum ondan biliyorum gerçi bizi vurmadı bizim araç zaten Aralık ayına kadar vizeliydi.

Vize dediğiniz muayene (TÜVTÜRK) mü, başka birşey mi?

Facebook’ta bu iş üzerine uğraşan bir arkadaş var sürekli araç kamerası inceleme videoları çekiyordu. Facebook’ta araç kamerası diye gruplarda arama yapın derim kalabalık bir grup idi.

Xiaomi 70mai .

Erva + 1

70mai kullanıyorum çok memnunum şiddetle tavsiye ederim.

Erva + 1 solo +1

Bunu ben de merak ediyorum neredeyse hiç bir net bilgi yok bu konuda ortalıkta. O yüzden cevap yazdım soruyu kaybetmeyeyim diye.

temettuhisseleri.com

solo +1

en çok işyat

hektaş

İsmen
Aksa

transparent mi ? dhcp kapatıp demişin konu bambaşka yerlere gider tam olarak ne yapmak istiyorsun onu söyle sen

Simdi bazı routerlarda bir mod var. Bu modda route islemi agdaki baska bir cihaza devrediliyor. Bu router sadece arabirim olarak (fiberoptik aga baglanmak icin) kullaniliyor. Asil isi agdaki firewall cihazi (route, dhcp vs) yapiyor. Yeni bir router var ve ayarin adini bulamadım.bu islemin ag teknolojilerinde bir ismi var.

default gateway verip tüm trafiği layer 3 cihazlara aktarmaktan mı bahsediyoruz ? yoksa broadcasting mi (trafigi tüm networke yayınlayıp ilgili cihazın almasını beklemek ? )

bu bahsettiğin işlem "Router On a Stick"

akiskanın bahsettiği default gateway konusu da default gateway for stub network

broadcast network de bambaşka bir konu

Yok hic biri degil eski routere bakayim en iyisi

dhcp relay?

IP passthrough.

neyse huzurla uyuyabilirim.

ne için kullanmak istiyorsunuz? derdiniz ne?

Drone'ları kullanabilmek için bir takım gereklilikler vardır, 500gr ve üstü drone'ları uçurabilmeniz için öncelikle sivil havacılık üzerinden kayıt yaptırıp izin almanız gerekiyor ancak 500gr altı drone'larda bu izne gerek yok. Bu durumda Mavic 2 Pro için izin almanız şart çünkü 500 gr üstü bir araç ancak mavic 2 air 500gr altı olduğı için bu izne gerek yok.

Her iki aletle de çekim yapabilirsiniz ama profesyonel çekim yapabileyim hatta ileride bu işi büyüteyim derseniz Pro en iyi seçim olur sizin.

Zoom zaten Pro ile hemen hemen aynı ağırlıkta yani seçiminizi yaparken Air ya da pro/zoom olarak düşünmeniz gerekiyor.

ben de tavsiye almak için yazıyorum. aynı durumdayım.

Xiaomi 70Mai Pro kullanıyorum çok memnunum, HD kayıt yapıyor aynı zamanda araç içi sesi de kaydediyor park halinde de aracınızın başına bir şey gelirse kaydediyor vs.

Park halinde kayıt yaparken enerjiyi nereden alıyor? Kendi bataryası mı var, varsa ne kadar idare ediyor. Araç aküsünden alıyorsa aküyü bitirmiyor mu?

Araç park halindeyken aküden besleniyor elbette ancak sürekli kayıt halinde değil uyku durumunda içindeki darbe sensörü bir darbe ya da hareket algılarsa kayda başlıyor ayrıca bu kadar ufak tefek bir aletin çalışmasından akünüz bitiyorsa o akü sorunludur değiştirin derim.

Ben opetten veya shellden alıyorum. Kampanyası ise iyi hizmet almak(çalışanları,marketi,wc), kaliteli benzinle daha uzun mesafe gitmek ve yakıt kaynaklı sorunlar yaşamamak.

6-7 lira ödedikten sonra 10-20 kuruşa takılacaksam yürürüm veya motosikletle, elektrikli scooterla falan giderim daha iyi.

aynen öyle, katılıyorum o konuda benzin fiyatı hiç önemli değil. zaten kaliteliyse fazla fazla çıkarıyor ödediğiniz parayı

the coon +1

öncelikle shell yoksa opet.
İlla olay kampanya ise shellde puan birikiyor sanırım yakıt aldıkça.

olay kampanya hiç değil bu arada. ben aldığım 300 liralık benzinle en uzun mesafeyi gidebileyim istiyorum sadece. zaten sürekli benzin aldığım için bir yerlerde birikir bir şey. performansı ve uzun mesafeyi sağlayan benzin bana uzun vadede daha çok kazandırır

Shell yoksa bp zorda kalmadıkça başka almam.

Opet ve Shell tercih ediyorum, genellikle depomu şehir içinde popüler istasyonlarda dolduruyorum depoyu şehir dışı, köy, kasaba vs gibi yerlerden mümkün olduğunca yakıt almıyorum.

Yalnızca shell'den alıyorum. Fuel save gayet iyi, puan falan da birikiyor, marketi tuvaleti de baya iyi.

@the coon +1 shell al fazla götürse 1 km fazla götürür. opet sürekli ceza alıyor galiba bazı istasyonları ucuz mazot alıyor olabilir. ancak shellin kendi işleme tesisi var.

mantıklı bence dükkanda alabilirsiniz

Kendin oturmayacaksan bence çok mantıklı değil. Döviz bazında daire fiyatları yıllardır sürekli düşüyor. Paranın dolarda kalması bile daha mantıklı bir çözüm olabilir.

Mülk al. Ev olur dükkan olur. Kesinlikle al

ben kesinlikle almazdım, kira getirisi garanti değil. kiracı ile sorun yaşarsın.ödemez, evi hor kullanır, aidat ödemez sana kalır, kira ödemeden kaçar vs vs.

bunlar bizzat yaşadığım problemler oldu ve yatırım için ev almaya tövbe ettim.

ayrıca şu an ev fiyatları ciddi bir yükselişte. uzun zamandır olmadığı kadar yükseldi, kredi faiz indirimleri, ödeme kolaylıkları vs derken fiyatlar çok arttı. 4 ay öncekine göre %10-20 arası artmış durumda genel olarak. yatırım için doğru zaman da değil.

uzun vadede değerlendirecek olursan da, zaten dövize karşı mülkün daha fazla değer kazandığı durumlar çok istisnai şeyler. genel olarak döviz fiyatlarının hep altında kalmış ev fiyatları.

Seçim size ait ama Türkiye'de yatırım için ev alınmaz şu ara, oturmak içinse alabilirsiniz ama yatırım olsun diye alıyorsanız çok yanlış bir zaman. Ev fiyatları olması gereken değerin çok çok üstünde, kredi faizleri düşük olduğu için inşaat firmaları en az %20 / %30 koydu fiyatlara faizler yeniden yükseldiğinde aldığınızın çok altına inebilir fiyatlar üzülürsünüz.

Diğer taraftan yatırımcılar ev yatırımı için şöyle bir hesap yapar, eğer aldığınız gayri menkul amortisman süresi 10 yılın üzerindeyse o mantıklı bir yatırım aracı değildir. Hesaplayın bakalım aylık 2500 TL'ye kiraya verdiğinizde kaç yılda amorti ediyor ev kendini?

Şuraya da şunu bırakayım size fikir verir :
www.youtube.com

@solo turkiye'de 10 yilda amorti eden ev yok ki. 1000 lira kira getiren 120 bin liralik ev goster 4 tane alayim:)

benim bildigim kira katsayisi 212. yani 212 bin liralik bir evin kira getirisi en az 1000 lira olmali ki mantikli bir yatirim olsun.

"Döviz bazında daire fiyatları yıllardır sürekli düşüyor." +1

şu anda gayrimenkul pahalı. neden pahalı? çünkü krediler ucuz. pahalı gayrimenkul alıp cefasını çekeceksen, ucuz kredi alıp sefasını da çek.

şöyle yap bence. elindeki paranın yanına bir miktar da kredi çek ama öyle bir miktar çek ki, kredi taksitleri evin kirasına denk gelsin. ilk 1 sene kafa kaya gel, sonrasında para kazanmaya başla. çok kabaca hesap yapayım:

2000-2500 lira kira beklentin varsa, 700bin lira kadar bir paran vardır. bunun yanına 300bin - 400bin kadar daha kredi çek. 10 sene vadeyle ayda 3000-3500 lira civarında ödersin diyelim. 1milyona 1.1 milyona alacağın evin kirası da o civarda olacaktır. 3250 kabul edelim.

ilk sene kafa kafaya , ikinci sene ayda 325 lira, daha öbür sene ayda 682 lira, daha öbür sene 1075 lira cebine para kalır. sonra 1508 - 1984 - 2507 - 3083 diye gidiyor. 9.senede 3716 olarak kredi taksidinden daha fazla oluyor. 10.senede 4413 kalıyor cebine. 11. senede ise evin kirası yaklaşık 8500 lira olmuş oluyor ve hepsi senin oluyor. evin değeri de 2.8milyon lira olmuş oluyor.

@baldur2, Türkiye'de öyle bir ev olmadığını yazdım işte ben de Türkiye'de yatırım için ev alınmaz, İlla gayri menkul yatırımı yapacaksan daha iyi seçenekler var misal KKTC bunlardan birisi aynı paraya aldığın evi 10-15 yıllık amortisman süresi ile KKTC'de alabilirsin Türkiye'de bugün en iyi şartlarda 20 yıldır bu süre.

hiç mantıklı değil. ev fiyatları yüzde 10-15 civarı zamlandı. nakit paran vardıysa bu kredi olayı çıkmadan alacaktın bence. bu kredi oranları hep böyle devam etmeyecek sonucta, faizler yukarı cıkınca ev fiyatları da düşecektir diye umuyorum. ama şöyle birşey de var. tl böyle değer kaybetmeye devam ederse ev fiyatları sabit de kalabilir. ben olsam almazdım, sana benzer durumum var almıyorum zaten

@monicapp
tam alacaktim bu faiz kampanyasi ortaya cikti.

Kankacim ben daire aldım çok pişmanım. Oturmayacaksan alma derim naçizane. Altın döviz ne alırsan al ama ev alma.

Arsa al bilen biriyle görüş fikir al en mantıklısı

Bire bir aynı durumdayız. Ben de tam niyetlendiğimde faizler düştü, fiyatlar uçtu. Almayı düşündüğüm dairenin muhitindeki fiyat endeksine baktım. Dolar bazında aynı yere gelmiş. Çok mantıklı değil şu anda almak.
Emlakçılar da çok katakulli çeviriyor bu aralar.

şunu da ekleyeyim, ekonomi kötü kiraya verdiniz kiracınız ödeme yapmayabilir, geciktirebilir, davalık olabilirsiniz. bunun dışında her sene neredeyse 1 kiraya eşdeğer vergisi de var. aldığınız zamandan itibaren 5 sene içerisinde satmaya kalkarsanız yüzde 20 ek vergisi var yanlıs hatırlamıyorsam. bilemiyorum tabi ben hep kötü taraflarına odaklanıyor olabilirim

soyle bir sey var arkadaslar:
bu para 3-4 senedir zaten oyle duruyor. sadece dolarda durdugu icin turkiye'de ev alma ihtimalim epey artti, bu firsati degerlendirmek istiyorum aslinda. ama dedigim gibi hicbir zaman oturmayacagim bir ev olacak. sirf kira getirsin. maksat bu. kira gelirine ihtiyacim yok, direkt olarak da altin alacagim. evet dolar bazinda dusuyor evin fiyati ama dolarin 10 lira olmasi da sanki yabancilarin da isine gelmez gibi. ben ekonominin cok cok dip yapip uganda, kambocya seviyelerine gelecegini sanmiyorum. ayrica zaten turkiye'ye donme planim oldugu icin, donunce satip is kurmak da mantikli bir olasilik gibi geliyor bana.

edit: aslinda dolarda kalarak hayvan gibi kar ettigim acikca ortadayken, bu parayi eve yatirarak kendim kasiniyor da olabilirim sanki.

Ben yurt disina cikacagimi bilmeden ev aldim, bilsem almazdim. Kira zamlanmasina ragmen 5-10 yil icinde doviz bazinda evin getirisi neredeyse yari yariya dustu.

Zaten yurt disindasiniz anladigim kadariyla, o yuzden getiriyi goturuyu TL ustunden hesaplamayin yanilirsiniz. Yukarida bir arkadas demis su kadar zaman sonra ayda cebine su kadar TL kalacak diye. Iste o hesap yaniltici zira siz ev kirasina TUIK oranlarinda zam yapacakken doviz TUIK oranlarina bakmadan yukselecegi icin kira geliriniz her sene duzenli olarak dusecek.

enflasyon yıllık %25 . düşün taşın kira gelirin yıllık %25 oluyorsa al yoksa zarardasın . benim de evim vardı sattım altın aldım . ciddi karım oldu . o ev dursa ne kirası ne değer artışı o kadar kazandırmazdı . bana sorarsan taşınmaz tam karın ağrısı . şimdi burada evi barkı olmayanlara cazip geliyor da başına geldi mi öyle değil.

ukraynada turist vizesi ile ev alinabiliyor, dolar ile kira getirisi saglayabilirsiniz ustelik avrupada en iyi yatirim geri donusumu suresine sahip ulkelerden biri

Kredi ile al
Dolar bozup alma

Daha uzun olsa turknete bakın bir derdim ama 1 ay için modem parası, bekleme süresi asla değmez. En iyisi komşularda varsa 1 aylık yarısını ödeyip kullanmanjz olabilir. Olmazsa da paket satın alıp hotspota devam.

Ek paket ile hotspot en mantıklısı.

Telekomun 2 aylık yazlık interneti var, bir bakın.

Turkcell SuperBox

Yukarıda bir arkadaş Superbox önermiş evet köyünüzde kullanabilirsiniz muhtemelen ama ben uyarmadan edemedim dezavantajlarını yazayım da sonra pişman olmayın.

1. Telefonunuzun interneti ne kadar iyi çekiyorsa (Turkcell) o kadar verim alırsınız.

2. En az 12 ay sözleşme yapacaksınız 1 ay kullanmak için 1 yıl boyunca en az 150 tl ödeyeceksiniz her ay.

3. İptal etmesi inanılmaz dertli bir sistem superbox girmek kolay çıkmak zor, yok başvurusu yapıyorsun (başvurunu kabul edecek bayi bulman çok zor) arkasından sms gelmesini bekliyorsun o sms gelmeden seni arıyorlar ikna etmeye çalışıyorlar, arkasından modemi iade etmeni istiyorlar etmezsen 1000 tl cezası var. ben arabanın bagajında 15 gün işe götürüp getirdim sms gelmesini beklerken.

Arkadaşların da dediği gibi Hotspot + Ek paket bence her türlü mantıklı

Millenicom al, çat diye kuruluyor taahhüt de yok

Bu soruyu sorman komik olmuş biraz; Türkiye'de son 10 yılda hiç kimse liyakat ile işe alınmıyor herkes torpilli, torpilli alınanlar da kimin referansıyla alındığı bir yerlere kaydediliyor ki sonradan gelen müdürü, memuru vs bu adam ne iş yapıyor diyip işten atmasın, görevini değiştirmesin diye, muhtemelen her personelin dosyasında varsa rica yazısı, atama yazısı kimin referansıyla atandığı vs bilgileri tutuluyordur.

Kaydedilmiştir. Böyle detaylar her zaman kaydedilir(legal ya da değil). Hatta Kavga gürültü olduğu zaman torpili büyük olan kazanır kavgayı.

devlet memuruyum ilk işe girdiğimde bana sorulan soru kimden torpillisin. çalıştığım bakanlıkta torpilsiz sayısı çok az. herkeste herkesin torpilini biliyor. ülkemizde tarihimizde adamcılık mevcut. kimin kime işe aldığı bilinir böyle kurumlarda.

Muhtemelen bi şey çıkmaz, ama sen şikayetçi ol yine de.

Gönder tebligatı kendine gelsin,asteğmenim dediği kısımlarıda ekle dosyaya.bos beles adamlar ses çıkarmadıkça böyle esiyorlar.senin ne işin var o grupta ayrıca,saçma sapan insanların olduğu yerde durma.

Bence suç duyurusunda bulunun; en azından böyle tehditler savurunca yanına kalmayacağını öğrensin. İnsanlara hiç ses çıkarılmadigi için bu hale gelip kendilerini kurtlar vadisı ağası sanıyorlar.

değer mesela eğer değil ise, kendini assubay olarak tanıtmak güzel bir suç.

eline savcılıktan resmi bir belge gelince işler değişir.

@duptıs hocam grup oldukça resmi bir grup araya çürük elma girmiş nasıl olmuşsa.

Kesinlikle yapmalısın.
Avukat hakkını aramıyorsa millet ne yapsın

Bana sanki şiddetin dozajını fantezileriyle özellikle artırarak seni gitmemeye zorluyor gibi geldi.

Yapılacak en aptalca şey (ettiği lafları yedireceğine inansan dahi) çağırdığı yere gitmek. Salağın teki gururu incindi diye benimle güç sınayacak, gidicem oraya ve muhtemelen milletin önünde çingene gibi kavga edicez öyle mi? Rezillik. Planlı ve buluşmalı kavganın her türlüsü gerizekalılık.

Suç duyurusu++
Kalan ömrü boyunca tanımadığı insanlara atar yapmadan önce iki kere düşünür artık.

ortada bir tehdit var ve mis gibi kanıt da oluşmuş yazılı şekilde ve siz şikayet etmeli miyim diye soruyorsunuz. Muhtemelen polis kapısına dayandığında kuzenim yazmış diyerek özür dilecek vs ama siz yine de suç duyurusunda bulunun yoksa sizi daha da ezik görüp üstünüze gelebilir.

Asteğmenlerde ilginç bir öz güven oluyor. Bazıları kendilerini dışarıdayken kışlada sanıyor, bazıları da kışla içinde kendilerini general zannediyor. Bu kişi de onlardan biri olabilir. Ben olsam dava açardım, gerçekten asteğmen çıkarsa ordudan atılmasını sağlamak için her şeyi yapardım.

Ceza alabilir. Hagb çıkar ama en azından bir daha yapamaz. Karar tamamen sizin.

Asteğmen değildir zaten. Olsa açıkca yazmaz.

Şimdiye kadar dava etmemiş bile olmanız çok garip.

aynı gruptan dava dilekçesinin başlığının resmini atın bakalım sonra neler oluyor :)

öncesi ve sonrası diye siz paylaşım yaparsınız.

Anıra anıra sizi arayıp geri çekmenizi "Rica edecek" . en kötü ihtimal küfürün dozunu arttırır. onları da ek belge ile sunarsınız.

Tabi ki bulunmalısın, gayet sonuç da alırsın. Ben kesin uğraşırdım hiç üşenmem.

1-2 kez yazsa uğraşmam bak dalgana itle köpekle muhattap olmam derim de 2-3 gün sürdüyse 4-5 farklı numaradan aradıysa ya araya tanıdık sokar anladığı dilden çözerdim sonra da gruptan herkes önünde özür diletirdim, ya da suç duyurusunda bulunurdum. tanıdık varsa birinci yöntem süper bu arada 2-3 sene yeter ona, yoksa dava edin yanına kâr kalmasın.

Ben de ilk başlarda uğraşmazdım kesin. Durumun gidişatına göre eğer abartıyorsa şikayet ederdim(Şikayet etmem için bayağı abartmış olması lazım)

Sonucu buradan da paylaşın lütfen. Ayrıca ne kadar resmi olursa olsun 200 kişilik grup nedir ya. Ne resmiliği Allah aşkına :D 4x10 bench press grubu mu?

Demek ki o kadar da resmi bir grup değilmiş ki girmiş araya böyle bir tip.

%13,08

Direk 12 ile mi çarpıyoruz bileşke faiz vs yok mu

Kredi faizleri mevduat faizleri gibi hesaplanmaz, mevduat faizinde ana paranın üzerine bir sonraki faiz getirisi eklendiği için bileşik faiz hesaplanır ancak kredide çektiğin ana para üzerine faiz peşin olarak eklenir aylık 1.09 üzerinden.

Ama sen ödemelerini zamanında yapmazsan gecikme faizi o ayın ödemesine eklenir.

direkt 12 ile carpiyorsun.
bileske faiz yok. bileske faiz sen para yatirip faiz geliri elde ettigin zaman var.

Hocam selam,

Araç nedir, ikaz dediğiniz de sanırım start-stop uyarısı. Doğru mu düşünüyorum?

soldakini diyorsan el freni işareti

Araç BMW gördüğüm kadarıyla, o sinyal fren sistemleri ile ilgili bir sorun olduğunu gösteriyor ama bu sinyal ile birlikte orta ekranda ve varsa HUD'da da bir uyarı mesajı çıkması gerekiyor normalde, muhtemelen balata sensörleri ile ilgili bir sorun olabilir servise sormakta fayda var.

Hata mesajlarını görmek için Araç Durumu menüsüne gidin oradan Uyarı Mesajları'na geçiş yapın orada son uyarılar görünür.

10 bin bakımı da gelmiş olabilir. Benim polo uyarı veriyor çalıştırınca ama ekranda da yazıyor bakım diye.

arac 3.20i sagda isi gostergesinin hemen solunda ilk resimde ucgen icinde unlem isareti.
ekranda hicbir bilgi yok. baska bir sikinti olunca ekrana bilgi dusuyor ama.
bi 20 30 dk surus yapinca kendiliginden geciyor uyari. arabanin bakimi geldi ama ondan yapiyor olabilir bak.

Ünlem işareti aracınızda bir sorun var ilgilenin demek için çıkıyor her hatada çıkar, Servis ile ilgili değil bende de 520 var servisini 1000 km geçirmişliğim var sadece aracı çalıştırırken uyarıyor şu kadar geçti servis süresi diyip kayboluyor ünlem orada kalıyorsa sorun başka. Eğer o kırmızı fren uyarısı da onunla birlikte 20 dakika kalıyorsa sorun fren sisteminde.

kırmızı olan elfreni çekik ondan dolayı. araba boşta elfreni çekik onu gösteriyor. servis olabilir diye düşünüyordum.
e servis de değilse nedir?

Cam suyu olabilir mi diyeceğim ama onda da cam suyu rezervuarı boş uyarısı verir o da 20 dakika sonra kaybolmaz su doldurana kadar hep kalır orada dediğimi denediniz mi siz?

Araç Durumu menüsüne girin orada Uyarı Mesajlarının geçmişi var oraya bakın bakalım uyarı var mı?

yok orada sadece servis vaktinin yaklaştığına dair var.

Muhtemeln el freni ya da balatalardan.servis kaydı açmanın bir önemi yok,uyarı veriyorsa bir an önce öğrenmek önemli ki zincirleme arızalara sebep olmasın.en kötü özel bir servister bir bilgisayara bağlat ne olduğunu öğren.

Servis vaktinin yaklaşması ya da zamanın geçmesi o ünlemi çıkarmıyor ilginç bir durum var bir servise gösterin derim cevabı burada aramak doğru değil gibi.

araç dizel mi?
dpf uyarısı olabilir mi acaba?

benzinli.

Dostum araç durumuna gir menuden orada ne uyarısı olduğu yazıyor,
Sarı olduğundan önemli bişey değil zaten

Servis zamanı.

Kamelyanın etrafını kapattır örtüyle falan. Bir de yazı as yüksek sesle konuşmayınız diye.

büyük streç film al ucuzundan, bi gece in aşağı sar bütün kamelyayı, oturaklara da meyve suyu falan, dök içeri sıcak olur sinek dolar oturamazlar zaten yapış yapış.

power ranger +1

kamelya varsa vatandaş oturur konuşur.

kendilerine durum uygun bir şekilde izah edilir, ama muhtemelen olumlu bir dönüş alınmaz.

bu durumda geceden oraya meyve suyu falan bol şekerli bir şeyler dökmek karıncaların toplanmasına falan sebep olabilir. sinekler de aynı şekilde. hatta ağaçlık bir şeyse arı bile getirilebilir.

Benim de yan apartmanda bütün gün dükkan önünde höt höt muhabbet eden bir emlakçı familyası var. Bir kere uyarınca pardon deyip aynı tas aynı hamam devam ediyorlar. İkinciye uyarsam kendi dükkanımız değil mi sana ne diyecekler ve karakolluk olacağız. Cam kapalı oturup pişiyorum gündüz. Teyzeleri kamelyadan uzaklaştıramazsınız.

arka planda televizyon yada müzik aç.

Zemin kat neden diğer katlara göre daha uygun fiyatlıdır? Çünkü sokaktan geçen, kapı önünde dinelip sohbet eden, sokakta top oynayan, çekirdek çitleyen herkesle komşu olursunuz bu yüzden de zemin kat diğer katlara göre daha düşük fiyatlıdır.

Yukarıda meyve suyu dökün, streç film sarın vs diyenler olmuş, bunların hiç birisi fayda etmez hatta bir süre sonra gıcık kapılan kişi olursunuz inadına yaparlar. Bunun yerine ya klima taktırın, ya evi değiştirin, eğer site ise site yönetimi ile görüşüp belli saatlerden sonra o mekanın kullanılmasının yasaklanmasını talep edin karar aldırın vs.

Maalesef bunun tek çaresi taşınmak. Bahsettiğiniz şeyin aynısı başımıza geldi ve az kalsın babam katil oluyordu. Hele yaşadığınız bölgede kültür seviyesi düşükse kaçın gidin oradan. Yoksa bir gün ya katil olursunuz ya Allah korusun vefat edersiniz.

@beyaz power ranger
@fezagezgini_4
@wish i could find a way to disappear
@bir garip melek
@solo
+1
klima taktırır camı açmak zorunda kalmam, veya kendi dairem de değilse, başka bir yere taşınırım.
yönetime bildirseniz de kimse iplemez, bir yaptırımları yok sonuçta, en fazla kapıya bir yazı yapıştırır, toplantıdan toplantıya da "haa evet lütfen" denir geçer.
alçaktaki katların ortak problemidir, yapabileceğiniz fazla bir şey yok, hayat tecrübesi der bir dahaki tercihinizi buna göre yaparsınız.

satıcı ile anlaştığınıza dair bir protokol vs var mı? ya da emlakçı aracılığı ile mi anlaştınız? bunlar varsa anlaşmayı ispatlamanız daha kolay olacaktır.

ama her şekilde satıcıya dava açmaktan başka çözümünüz görünmüyor.

Eğer satıcı ile anlaşma esnasında emlakçı aracılık etmiş ise, emlakçı karşılıklı bir protokol hazırlar ve sizden kapora alır, eğer sizden kaynaklanmayan nedenlerden dolayı satıcı cayarsa emlakçı otomatik olarak satıcıyı dava eder ve evin satış bedeli üzerinden %4 komisyon bedelini çatır çatır alır oradan da sizin masraflarınızı öder.

Eğer arada bir aracı yoksa ya da protokol imzalanmamışsa geçmiş olsun.

Cevaplar için teşekkürler, arkadaşımın başına gelmişti. Ben de ev arıyorum, aynı durumla karşılaşmamak için sormuştum. Sıkıntılı işler anladığım kadarıyla.

emlakcı alıcı ile satıcının imza attığı bir satış protokolu hazırlar. burada hangi taraf cayarsa ne kadar ceza ödeyeceği v.s. bellidir.
fakat bu protokol sürelidir, yani siz imzaladınız ama bir aydır kredi v.s. diye oyalıyorsunuz bu durumda süre bitiminde geçerliği olmaz, satıcı ceza ödemeden vazgeçebilir.

anlaşma,protokol falan denmiş de kimse öyle birşeye imza atmaz arkadaşlar. ne ev sahibi ne de alıcı. ben ev sattım aynı zaman da aldım.biri bana imzala dese yaa yürü git der döner çıkarım.

Tam olarak yazdığınız gibi hatta bazen daha kötüsü. Ailede kimse bir iş iyi yata kötü sonuçlanmadan konuşmaz.

İnanmıyorum bence çok aceleci davranıyorsunuz(ben de öyleyimdir :D) bu tür hurafelere inanmayın, nazar konusu sanırım şamanizm'e dayanıyor.
Dediğim yaşadağınız olaylar ise rastlantıdan ibaret çok anlam yüklememek lazım.

Sevdiğim şeyleri paylaşmayı hiç sevmem sırf bu nedenle.insanlar kıskanıp negatif bir düşünce ile bloklayabiliyorlar.sonuç olaraka evet inanıyorum.

inanıyorum tabii ki.

ayrıca o kadar da bilimsel olmayan bir şey değil bu.
insanın enerjisi ve manyetik alanı etkileniyor bir şekilde.
diğerleriyle etkileşim içindeyiz yani.
şamanizme dayanıyor diye anlamı olmamak zorunda değil ki.

inanıyorum.
aynen dediğiniz gibi sonuçlanmadan anlattığım neredeyse her şey sıkıntıya giriyor. bir de ben anlatmayı çok severim. kendimi tutmaya çalışıyorum artık.

net inanıyorum enerjisinden çok emin olmadığım insanlara, netleşmeyen işlerimi anlatmam mesela :)

Anında nazar değdirmişliğim var, o yüzden inanıyorum.
Kuzenimin eski retro çok güzel bi televizyonnu vardı, çok begendiğimi söyledikten 2 dakika sonra çocuğu koştururken çarpıp kırılmıştı. Korkuyorum beğendiğim şeyi söylemeye

nazar deveyi kazana, insanı mezara sokar derler büyükler. Başıma gelenlerden sonra kesinlikle inanıyorum. Dikkat etmekte fayda var.

@mcgrain, acelecilik elbette sorun bunda hem fikiriz ama acelecilikle ilgili olmayan şeyler de var mesela yakın zamanda çok değerli bir alet gelip gören kişilere anlattıktan bir kaç gün sonra yandı.

Evimize gelen misafirlerle sohbet esnasında misafirler evi övdü şöyle yeri güzel böyle açısı güzel şöyle esiyor.

Şimdi evin içinde pişiyoruz, 5. kattayız her yerinden karınca çıktı, hemen evin önünde inşaat başladı evi her gün silmemize rağmen tozdan illallah ettik, her gün tesisatının bir yerleri patlıyor, daha sayamadığım bir sürü sorun oluştu.

Yani demek istediğim henüz olmamış olaylarla ilgili değil mevcut elimizdekileri de birileri överse hemen arkasından o şeyde bir sıkıntı yaşıyoruz.

inanırım

inanıyorum evet, birçok kez yaşadım. birilerinin nazarı beni duman etti.

ama bir şey fark ettim, ben nazar değdirebiliyorum hatta kendime bile :D

inanıyorum. çokça da örneklerini yaşadım. ve buna riayet edersem de başıma işi gelmiyor çok şükür. daha 1 ay önce başıma geleni anlatayım.
stanley fatmax 5 mt'lik metrem vardı. ömür boyu garantili 3 mt'reye kadar kırılmadan açabiliyorsun inanılmaz bi mıknatısı hassasiyeti falan var.
gören herkes çıldırıyor. kontrolünden ustasına.
ben de elimden hiçbir şey düşürmem kolay kolay. örneğin telefonlarımı kılıfsız ekran koruyucusuz kullanırım daha da düşürüp çizmişliğim kırmışlığım yok. ben o metreyi elime aldım. 18 mt'den düşürdüm. kırılmadı, 27 tonluk demir tırının altında kaldı bir şey olmadı. bunların hepsi 1 haftada oluyor he.
en son kontrolün teki ya bu ne güzel bunu ben alayım dedi. ceks dedim. demez olaydım. adam vrf'den yerin ölçüsüne bakarken o esnada. metreyi çeliğinden koparttı. ulan metre çeliğinden kopar mı?
metre 5 mt ölçüğü yer 3.40 ve başardı.
bebeğe ineğe ve arıya çok çabuk nazar değer derler ona artık siz stanley metreyi de ekleyin ehueheh. daha iyi bir şey kullanmam dekor metre ile devamkee.
gerçi milletin ağzı da durmuyor. nazar olmasın diye dandik arabaya binersin kesin batıyor işleri kötü sattı nakte çevirdi derler. iyi araba alırsın. ooo yandaş voleyi vurdu derler.
göz mühim. maşallahı ağızdan eksik etmemek lazım.

İnanıyorum açıkçası. Bir gün bir yerde yaptığım işle alakalı güzel sözler söylenmişti vs, akşamına felaket hasta oldum. Yoktan yere mide bulantısı, titreme vs yaşadım.

inanmıyorum.

@solo verdiğiniz örnek üzerinden gidecek olursak, karıncalar birden peydah olmadı heralde orda. ya da inşaat zaten yapılacaktı. tesisat da malzeme ve işçilik ile ilgili. sizin sıkıntılar nazar için fazla somut. genelde daha soyut şeyler ve tesadüfler için insanlar söylüyor.

yeni aldığı kıyafeti arkadaşı fazla süzdü kıskandı, iki dk sonra kuş pisledi gibi.
çok yakışıklısın dedi bir akraba bayramda, ertesi gün hasta kalktı vs.

ben de şöyle bir şey anlatayım salona yeni eşya aldığımız zamanlar, ses duyduk annem teyzem evde, baktık masanın üzerinde göçük var, bulamadık nedeni başta, baktık avizeden elmas şekilli parça düşmüş durup dururken. annem nazar demeye başladı. teyzem daha fena. bence tamamen malzeme ve üretim ile ilgili. sonuçta her üretim kusursuz olmuyor. fabrikalarda 100% hatasız kalite standardı yok zaten. 10binde bir oluyordu belki o da bize denk geldi.

bir de insan bazı şeyleri, kendi istediği/inandığı şekilde yorumluyor, algıda seçicilik doğru tabir mi bilmiyorum.

istesem nazara inanabilirdim. mesela gitar çaldığım videolarım vardı, bi gün canlı yayın yaptım, ertesi gün parmağım kırıldı. 3-4 aydır gitar çalamıyorum doğru düzgün. bir arkadaşım sana nazar değdi dedi. bense buna inanmamayı seçtim. ben bu parmağı bi öfke nöbetinde kırdım ve bu benim sorumluluğumda. bunu ben yaptım yani. suçu başkalarına atmak yerine kendimize dönüp bakmak en mantıklı ve faydalı yol. hayatta neye inanırsak o tezahür ediyor. o yüzden ben de tüm kontrolün benim elimde olduğuna inanmayı ve dışarıya daha fazla güç atfetmemeyi seçiyorum.

ama şu var, başka insanlardan etkileniyoruz. misal bi projemiz var ve bunu baltalayacak kötü niyetli arkadaşlar ya da kişiler var. onların bakış açısından ve enerjisinden etkilenmemek için onlardan bitakım şeyleri saklı tutmayı seçebilirim. çünkü enerjilerden şimdiye kadar çok çabuk etkilenen biri oldum.

demem o ki tüm güç içimizde. siz izin vermezseniz, auranızı çelik zırh gibi takınırsanız bişicik olmaz. ama korkarsanız nazar değecek diye, o zaman halden hale girmek zorunda kalırsınız. mesele kendimizi güçlü tutmakta diyor susuyorum. sevgiler.

@durme, çok güzel anlatmışsın ama işte buna nazar denmiyor mu? hadi nazar demeyelim ismine zurna diyelim sonuçta aynı yola çıkıyor gibi anlattıkların?

@solo

parmak kırılması değil de, ikinci kısımda evet nazarı anlatmış.

ben de hep tesadüf olduğuna inanmak istiyorum ama ne zaman mutlu olsam, başıma çok iyi bir şey gelse bu mutluluk kısa sürüyor. bu yüzden sevincimi hatta gerçekleşmesini istediğim planlarımı bile gizliyorum artık. bunla ilgili bir ted vidosu vardı, belki ilgilenirsiniz:)

www.ted.com

@solo tamam adına nazar diyin isterseniz ama benim bahsettiğim tamamen metafizik bir şey değil. bir başkasının hayata bakışı bizi etkileyebilir, moralimizi bozabilir vs. yani siz izin vermedikçe hiçbir şey olmaz.

lakin güçlü hissetmiyorsanız, o zaman saklarsınız, belki batıl inançlar geliştirirsiniz bunu bertaraf etmek adına. misal nazar boncuğu. işe yarayabilir de zira siz inanıyorsunuz iyi geleceğine.

ben inanmaktan ziyade kötüye gideceğini hissediyorum. Gaybı Allah bilir.

inanıyorum. zaten olmasını istediğiniz şeyleri olana kadar başkaları ile paylaşmak pek önerilmez.

inanmak için sağlam argümanlı bir neden bulamıyorum. deneyselliği de yapılamıyor. başa kötü bir şey geldiğinde "nazar ettiler" yorumu yapılabilir. ama o yorum olmadığında da "başa bir şey gelmiş olması" değerinden bir şey kaybetmiyor. başınıza gelen şeylerin tek sebebi determinizm'dir. o kadar. yani öncül domino taşları devrilmiştir.

kendi deneyselliğini yap. yaptığın işle ilgili olumlu tüm şeyleri hiçbir zaman söyleme. bakalım kaç defa işe yarayacak bu.

belki de sen "çok fazla paylaşım yapmayı seviyor" da olabilirsin. yani "sana öyle geliyordur" belki.

kullanılır eski modellerde yanlış bilmiyorsam ethernet ile usb aynı kanal üzerinden gittiği için darboğaz yapıyordu bu sürümde birbirinden bağımsız yapmışlar.

8gb ramli raspi yerine benzer paraya i5 işlemcili ufak bir ssdli kasa toplasan çok daha verimli olur.

çok daha düşük donanımda banana pi (1ghz işlemci 512m ram) sbc raspbian üzerinden hiç kapanmadan ve kilitlenmeden aylarca nas olarak çalıştı. ben de şaşırdım. tabi hızı yavaştı.

Ağırlıklı olarak 50mbps'lik upload tarafını kullanacaksınız. Bu da Rpi için oldukça düşük bir hız. Ancak hızdan ziyade anlık olarak açılan yeni bağlantı sayısı çoksa cihazı patlatabilir. Fiziksel olarak 50mbps'lik hız limitiniz olduğu için ben sorun olacağını düşünmüyorum. Ayrıca bu cihazları cluster yapanlar var. Bir de o incelenebilir.

@orpheus'un kasa önerisine karşılık elektrik tüketimi,ses ve soğutma kaygılarından dolayı rpi tercih edildiği tahmin ediyorum.

Çok yüksek trafik olmayacaksa gayet de güzel kullanılabilir elimde 2 adet pi var böyle çalışan 7/24 çalışıyor bana mısın demiyor namussuz. Bu arada ben aktif soğutucu da kullanmıyorum öyle grafik vs işi olmadığı için, ısınma derdi de yok yani.

@orpheus @ned flanders

Evet, temel olarak ses ve ısınma kaygılarından dolayı raspberry pi alternatifini düşündüm.

yanıtlar için teşekkür ederim. :)

parayı başka bankadaki hesaba etf edip oradan çekin.

böyle bir şey olmaması lazım. ilk defa duyuyorum çok saçma. eft yapın dicem de ondan da ücret keserler kesin. başka şubeyi deneyin bi. olmadı bankanın genel müdürlüğüne ulaşın.

İlginç bir durum, hiç bir bankanın böyle bir uygulaması yok, ya akrabanız bir şeyleri yanlış anlamış ya da banka şubesi bir şeyleri yanlış anlamış.

Büyük bir ihtimalle para vadeli mevduat hesabındaydı ve akrabanız mevduat hesabını kapatıp çekmek istiyor bu yüzden de yansıtılmış olan faizden feragat etmesi gerektiği söylenmiştir. Yoksa bankadan tüm paranı çekiyorsun diye senden komisyon alınması gibi bir durum olsa ertesi gün Türkiye'de yer yerinden oynar.

ATM ise her bankada günlük limit üstü çekme istekleri komisyonlu oluyor. o normal. şube için saçma geldi bu olay.

Hesap vadesiz, bu nedenle faiz vs feragat durumu yok. Benzer bir durum Halkbank'ta da varmış. sikayetvar.com'da örneğini görebilirsiniz:
www.sikayetvar.com
İnsanların sırtından daha ne kadar para kazanırım çabası hep bunlar, hey Allaaam!

Böyle bir şey var öncelikle, bu durumun sebepleri;

Hesabınızın bulunduğu şube dışında bir şubeden para çekilmek isteniyordur ama aslında paranız farklı şubede olduğundan şubeye bir maliyeti olmalı.

Düşündüğünüz gibi yıllardır para kazanamamış daha yeni EFT ile gelmiş olabilir para, aynı gün içinde gelen yüksek tutarlı parayı nakit çıkarmak özellikle kendi şubeniz dışındaysa maliyetlidir ücretini keserler, kendi şubenizde kesebilir, 500 lira için karşılaştığım bir durumdu benim.

Bunun dışında acil çekmek istendiğinde grup aracının maliyetini ödemeniz gerekebilir kasada para yoksa fakat burada önceden haber verilmiştir sanırım diye düşünüyorum.

edit: para orada uzun süre dururken ve kendi şubesinin para istemesi çok uygunsuz olmuş ama ilgili banka için bir yandan da normal, siyasete alet olup sırf birilerinin çıkarı için milyonlarca görev zararı yazan bir banka bunu birilerinden çıkarmaya çalışacaktı tabi.

Merhaba atom karınca açıklamış üstte.

Gidip hesap açtırdığı şubeden çekecek komisyon vermemek için. Ya da az bir miktarsa her gün atmden maks limitten çekebilir.

Şubeler arası eft ücreti her zaman olan birşeydi.

Hesabın açıldığı şube müdürünün verdiği bilgiler bu şekilde maalesef. Hesabın olduğu şubeden çekerlerse önceden haber vermiş dahi olsalar bir miktar komisyon ödeyecekler, başka şubeden çekmeye kalkarlarsa daha fazla ödeyeceklermiş. Saçmalığa gelin. Günün en anlamlı çıkarımı baş harfi ziraat olan bankadan uzak durmak galiba. Her türlü öpüyorlar yoksa

@atom karincanin torunu: bu arada hesap yıllardır orada ve para öylece duruyor.

Bilgilerin hepsini tek seferde verseydim ölürdüm galiba.

herkes kafasına göre bir şeyler yazmış da ben de bildiklerimi yazayım.

Uzun zamandır ticaret ile uğraşıyorum kendi şubelerim de farklı şubeler de dahil defalarca özel bankalardan toplu çekim yaptığım oldu bir kez bile komisyon ödemedim.

Defalarca yüklü döviz çekim talebim oldu komisyon ödemedim. En fazla 2 gün beklediğim oldu onun dışında bir mali yükü olmadı bana. Bu durumda bir tuhaflık var şimdiye kadar kamu bankalarından para çekme durumum olmadığı için yorum yapamıyorum ama yukarıda yazılanlara katılmıyorum bankadaki paranızı çekerken şimdiye kadar hiç komisyon ödemişliğim yok bana özel muamele yapılmıyorsa ortada tuhaf bir durum var.

Sonradan gelen edit : sanırım kamu bankalarında böyle bir durum var.

Aynen, baş harfi iş bankası olan banka da aynı şeyi yapıyor. Günlük belirtilen üst limiti aşınca komisyon alıyor. Onun için şikayet edilse sonucun lehinize sonuçlanması düşük olasılık gibi :)

olur mu öyle şey canım, hesabın olduğu şube olmasa bile bugüne kadar yüzbinlerce lira yatırıp çektik, hiç bir zaman komisyon falan istenmedi. bankacıların içine doğdum, bütün sülalem bankada çalışıyor, şimdiye kadar böyle bir şey duymadım.
sadece yüksek meblağlarda önceden haber verilmesi istenir.
o şube müdüründen sizin imzaladığınız sözleşmede bu komisyon ücretini belirten maddeyi göstermesini istesinler, eğer madde açık açık bunu belirtmiyorsa ilgili kurumlara ulaşıp hususu danışacağınızı bildirin.
defalarca gördük parayı çekmenizi istemedikleri için yokuş yaptıklarını, sebebini falan soranları. böyle paralarla çok haşır neşir olmayan vatandaşa her hile hurdayı yutturmaya çalışan çok var, dikkatli olun.

Var böyle bir şey malesef.
Üç yıl önce ziraat atm’den biraz yüksek para çektiği de 10 lira işlem ücreti almıştı. O an anlayamadım, bir yanlışlık yaptım sanıyordum, akabinde şubeden para çekmem gerektiğinde ücret kesileceği söylenince mevzuyu anladım. Hesabın açıldığı şubenin dışından para çektiğinizde kendi paranızı çekiyor olsanız bile ücret kesiyorlar.

Bu nedenle bankalara elinizi kolunuzu kaptırmak istemiyorsanız faizsiz bankacılık yapmaya çalışan Kuveytturk ya da Albaraka gibi bankaları seçmelisiniz. İnternet eft ve pek çok işlemleri ücretsiz. (yüklü hesap çekimi denemedim)

Yani hakkınızı savunmak gibi pek şansınız yok, bankacılık kurallarına dayandırıyorlar yaptıkları işi. Ama hesabın açıldığı şubeden kesilmemesi lazım diye biliyorum.

sıkıntı oluyor kontrollerde ve aşılarda. çünkü tc kimlik no ile sisteme kayıt etmek istiyorlar muayeneleri falan.

30 gün içinde çocuğunuzu nüfusa kayıt ettirmelisiniz.

ben bir kaç gün geç kalındığı için ceza yememek adına nüfusa 3 gün geç kayıt edilmişim mesela. yani kimlikteki doğum tarihim gerçektekinden 3 gün farklı

Bunu evladınıza yapmayın, sırf sizin kişisel fanteziniz için çocuğunuzu nüfusa geç yazdırmayın, benim mesela doğum tarihimin ne olduğu muamma, ablam farklı biliyor babam defterine farklı yazmış kimlikte farklı yazıyor.

Doğum tarihi oldukça önemli bir veri ve çocuğunuz hayatı boyunca resmi doğum tarihini kullanacak yarın bir gün gecikirsiniz memur sizi uyarır bu şekilde kayıt edersek ceza yersiniz gidin doğum belgesini yeniden düzenletin der iş sarpa sarar çocuğunuzun ismini bir an evvel belirleyip kimliğini tertemiz çıkartın.

Onun dışında sorunuzun cevabı yasal olarak 30 gün süreniz var bunu geçerse cezası var.

@nightbringer
doğum raporu var artık. doğum tarihi ile oynamak imkansız.

Sevmezler onlar öyle Turklerin gelip oralarda ev falan yaptirmasini diye biliyorum.

Dunya KKTC'yi, Turkiye topragi olarak goruyor. Elin Ingilizi Guneyde olsun, Kuzeyde olsun catir catir ev, dukkan aliyor. Kendisi olmasa yerli araci firmalari devreye sokup yine aliyor. Para olduktan sonra Papua Yeni Gineden de alinir.

Bu arada Kibrisli Turkler, Turkiye Turkunu sevmez muhabbeti sadece Eksi'de var. Ne orada yazligi olup gidenlerden, ne de orada dogup buyumus insanlardan duydum. Efendi, kendini bilen insan her yerde kabul gorur.

Bu fikir benim de aklima geldi ama Alanya, Mersin gibi yerlerin sicagini dusundukce, vazgectim. Eskiden su sorunu vardi ama son yillardaki projelerle onlar da asildi sanirim.

Türkiye KKTC'yi tanıyor ve sizde Türkiye vatandaşı iseniz bir sorun olmaz. KKTC günden güne gelişiyor mantıklı bir yatırım olur neden olmasın?

turkiye'den giden ogrencilere sterlin uzerinden kiraya verirsin iste daha ne istiyorsun :D

4 Yıl KKTC'de yaşamış birisi olarak sorunuza cevap vereyim hemen,

Önce bir karşılaştırma yapalım örnekler üzerinden gidelim, diyelim ki cebinizde 500 bin TL paranız var ve bununla gayrimenkul yatırımı yapmak istiyorsunuz, elimizde 2 seçenek var birisi Türkiye diğeri KKTC

Bu 500K Tl ile Türkiye'de alabileceğiniz bir evi kiraya verdiğinizde aylık ortalama 1500 TL'ye kiraya verebilirsiniz, bunu herhangi bir sarı renkli siteden kontrol edebilirsiniz.

Aynı 500K TL ile KKTC'de alacağınız bir evi şehre göre Aylık 300 Pound ile 450 Pound arası kiraya verebilirsiniz Eğer ev Girne'de ise hem çok kolay kiraya verirsiniz hem de fiyatı 450 Pound üzerine bile çıkabilir. Bugünün kuruyla 450 Pound 3800 TL yapıyor yani 2 katından fazla bir kira geliri var.

Türkiye'de aldığınız bir evi kiraya vermeniz durumunda amortisman süresi 25+ Yıl, KKTC'de alırsanız max 15 yıl.

Gelelim diğer avantajlarına;

Eğer KKTC'de bir gayrimenkul sahibi olursanız başvuru yapmanız durumunda 1 yıllık oturma izni alabiliyorsunuz bu oturma iznini her yıl yenileyebiliyorsunuz 11 yıl sonunda başvurmanız durumunda KKTC vatandaşı olabiliyorsunuz.

Gelelim KKTC'de ev almanın zorluğuna;

Eğer Türk vatandaşı iseniz KKTC'den ev almak çok kolay ama Türkiye kadar değil tabi,

Öncelikle almak istediğiniz ev ile satıcı arasında anlaşma yapılıyor arkasından İç İşleri bakanlığına ev alma için izin başvurusu yapıyorsunuz bu başvuruyu doğurdan siz yapabilirsiniz ya da bir avukata devrederek avukat aracılığı ilke yapabilirsiniz avukat önermem gereksiz pahalı ve hemen her işlemde sizi de çağırıyor zaten. Başvurunuzun ardından KKTC diplomasisinin yavaş işlemesi nedeniyle bazen 3 ay bekleyebiliyorsunuz evi alabilmek için bu sürenin sonunda izin çıkar ve arkasından Koçan (Tapu) işlemleri başlatılır tapuyu elinize almanız neredeyse 6 ay sürüyor ama koçan elinizde yoksa bile istediğinizi yapabiliyorsunuz elektrik açma, oturma vs.

KKTC son zamanlarda bir kuluçka sürecine girdi, adada her şey olabilir, mevcut hükümet Türkiye'nin kontrolünden çıkmak istiyor Türkiye ise buna yanaşmıyor haliyle, ancak her geçen gün Kıbrısın önemi daha da artıyor. İngiliz vatandaşları marketten peynir alır gibi arsa ve ev alıyor. Kıbrısın konumu tüm dünya için oldukça önemli.

Kıbrısın hala bir geçici ateşkes durumunda olduğunu da hatırlatayım fiilen savaş bitmiş değil yani öyle bir yer ki olacakları öngörmek çok zor.

Sözün özü KKTC'ye yatırım yapılır mı? Evet yapılır.

cok tesekkurler

inanılmaz mantklı bir eylem olur. muhteşem doğası,havası ve manzarası ile burada yaşamak herkesin hayali olmalı.


turkkocan.com

Birikiminiz şu an Tl cinsinden mi? Yatırım amacıylaysa mantıksız. Çünkü faizler %7 seviyesindeyken, resmi enflasyon %12 civarında. %5'in üzerinde değer kaybeder paranız yıllık. Ha başka hiçbir yatırım yapmam diyorsanız dövizdir, altındır, fonlardır bunlara da bulaşmayacaksanız vadesiz hesaptan durmasındaysa vadelide durması iyidir tabi.

ne kadar bir birikiminiz var bilmiyorum ama ben olsam altın alırdım. altın her zaman kazandırıyor. yalnız altını aldıktan sonra unutun, yükseldi diye satmayın. uzman değilim sadece kişisel deneyimimi paylaşıyorum. altın hesabı açacaksanız yani tl'niz ile altın alacaksanız sadece şuna dikkat edin, %1 vergi alınıyor. örneğin 250.000 tlniz varsa ve siz bununla altın alacaksanız, 2.500 tl vergi ödüyorsunuz şu an. bize sürpriz olmuştu, size de olmasın.

Bilgim yok dediğiniz için neden mantıksız olduğunu açıklamaya çalışayım, diyelim ki 100000 TL paranız var ve bunu vadeli mevduat hesabına yatırdınız şu anki faiz oranı ile o da %7 brüt.

100000 TL %7 Getiri = 7000 TL yıllık brüt getiri %15 de vergisi var bunun
7000 - 1050 (%15 Vergi) = 5950 TL

Yani 100.000 TL'yi yatırmış olsanız bir sene sonunda alacağınız net faiz 5950 TL olur.

Toplamını alalım 105.950 TL

Şimdi enflasyon oranına bakarak paranızın ne kadar değer kaybedeceğini hesaplayalım.

Şu anda %12.5 enflasyon var diyelim.

105.950 Tl 1 yıl sonundan %12.5 enflasyon oranıyla 13.243 Tl değer kaybedecek yani şimdiki paranızın o zamanki satınalma değeri şimdinin 92.706 Tl'si gibi olacak

Şimdi soruyorum size, sizce mantıklı mı değil mi bankaya yatırmak?

maas, harcama sıklığı ve alışkanlıkları gibi şeyler daha çok etkili.

Birikmiş paraya bakmazlar. Maaşa ve kredi kartı ödemelerine falan bakarlar.

Direkt kredi notu na bakıyorlar hocam.

kredi notu +1.
kredi kartlarının asgarisini düzenli ödüyorsan sanırım kredi notunda çok problem olmuyor.

kredi notuna bakılıyor, ancak maaşın yarısı kadar aylık ödeme olacak şekilde kredi veriliyor diye biliyorum.

yani diyelim 10 bin tl alan birisiniz ve hali hazırda 3 bin tl aylık kredi ödemeniz var. size maksimum ayda 2bin tl ödeyebileceğiniz bir kredi çıkacak bu durumda.

hiç ödemeniz yoksa maks 5 bin tl ödeyebileceğiniz bir kredi çıkacak. 100 bin tl çekip 6 ayda ödeyeyim derseniz onu vermiyorlar mesela.

Aylık taksitlerin gelirin yüzde 70'ini karşılayıp karşılamadığı önemli. Bankadaki 1 milyonu yarın sabah çekip gitmeyeceğinizin garantisi yok. 10.000 maaş alıyorsanız 7000 tl taksitli krediye kadar yolu var , bütün kredilerinizi kapsar. Siciliniz de temiz olmalı.

kredi puanı + sigorta dökümü ve resmi yatan maaşa

Daha çok borç ödeme alışkanlığınız ön plana çıkıyor değerlendirmede, X bankasında 1 milyon dolarınız vardır ama siz sırf üşengeçliğinizden kredi kartınızı ödemiyor kredilerinizi aksatıyorsunuzdur bankanın gözünde sorunlusunuz. Kredi puanınız buna bakılarak hesaplanıyor. Yoksa adamın 1000 dönüm arsası var satsa borcunu 10 kez kapatır ama borç ödeme düzeni yok bankalar bir süre sonra kredi vermek istemiyor bu adama.

kredi notu baya etkili, kredi puanım 1860 olduğu için yüksek miktarda krediyi düşük orandan çekebildim.

Türkiye'de henüz yok ama Golf-8'de de var sanırım bu özellik.

Galiba jeep renegade'de var.

Citroen C5 Aircross yol takibi kaza önleme ve tabela okuma var bildiğim kadarıyla.

peugeot'ların gt-line paketlerinde var.

C5 Aircross'ta var ama çok başarılı çalıştığını söyleyemeyeceğim. Bir okuyor bir okumuyor. Ama şerit takip sistemi çok iyi, kol gibi yağmurda bile çizgileri görebildi.

3008

Peugeot 508 dur kalklı adaptif var. 3008'de de adaptif var ama dur kalk ozellikli değil. Durdumu devre dışı kaliyor. Tabi bunlar hep gt-line donanımında.

bakman gereken yer arduino

yapılmayacak çok az şey var arduino ile.

Youtubeda lezzetli robot tarifleri kanalına bakın. Arduino ile pek çok şeyi hobi seviyesinde yapabilirsiniz.

Arduino ve servo motorlarla evde kendi robotunu yapabilirsin nereden başlayacağını bilmiyorsan mesaj at yardımcı olmaya çalışayım.

Dini açıdan bakarsak cevap :
Yaratıcı bir gün insanoğlu diye bir varlık yaratır can sıkıntısından sonra da meleklerine der ki bakın bu insan ona secde edeceksiniz, meleklerden birisi olan şeytan çıkıp der ki alla alla niye secde edeyim ben bunun önünde ben daha kıdemliyim yaratıcı ile şeytan iddaaya girer ve olaylar gelişir.

Bilimsel açıdan bakarsak cevap :
Hiçlik içinde bir toz zerresi büyüklüğünde madde büyük bir patlama ile sonsuz büyüklükteki boşlukta genişlemeye başlar bu patlamadan doğan sayısız element bu boşlukta başı boş şekilde yayılırken birbirlerini çekerek önce gezegenler sonra galaksiler oluşur sonra da bu gezegenlerden en uygun şartlara sahip olanlarda tek hücreli canlılar ve sonrasında da evrimle bizler meydana geliriz.

Fantastik Bilim Kurgu penceresinden bakarsak cevap :
Neden ve nasıl yaratıldığını bilmediğimiz bir üstün ırk sırf eğlencesine bir sanal dünya yaratır ve biz de o dünyanın içinde hayatta kalma savaşı veren unitleriz. Bir kısım kullanıcı Command Conquer Red Alert oyunundaki Amerika'yı seçmiştir bir kısmı da Rusyayı kimisi de Irak ve Libya'yı biz de arada kalan milletiz işte :)

Her 3 cevapta da ortak nokta insan olarak değerimiz bir toz zerresinden hallicedir.

Bu soruların net bir cevabı yok. Zaten bunlar felsefi sorular ve cevapları herkese göre değişebilir.

Ben kendi adıma cevap verecek olursam "Evren neden var, biz neden yaşıyoruz?" gibi sorular anlamsız sorular. Sorunun kendisi mantıklı değil yani. İnsanlığın doğasında hep sorgulama, hep neden arama var. Bu doğru. Ancak bu durum bu soruyu mantıklı yapmıyor. Basit bir örnek verecek olursam "Nefret duygusunun alt yüzeyi ne renk?" diye bir soru bana göre. Bu soruyu da felsefi olarak düşünüp cevap verebilirsin mesela. "Nefret şudur, altında şu kalır onun rengi de budur" gibi. Yine de soruyu mantıklı kılmıyor.

Ben dünyaya felsefi ya da spiritüel gözle bakmıyorum. Çünkü aradığım soruların cevaplarını hiçbir din veremiyor.

Ben daha çok "Büyük patlama nasıl oldu? Karanlık madde nedir? Karanlık enerji nedir? Süperpozisyon nedir?" gibi bilimsel şeyleri merak ediyor ve buna kafa patlatıyorum. Çünkü bilim sürekli üzerine koyarak gelişiyor. Her yeni buluş, her yeni keşif var olanın üstüne koyularak ya da eski yanlışların yerini alarak bilimin yükselmesini sağlıyor. Dinde böyle bir şey yok. Din kendini geliştirmez ve sorgulatmaz. Sorgulayamadığım şeyin üzerine niye kafa yorayım ki?

Beni kaplıyor ama gerçeği öğrenebileceğimizi şimdilik düşünmüyorum. Herkes kendi yaşamına,düşünce yapısına uygun bir neden seçip öyle olduğunu düşünüyor bu bir nebze rahatlatiyor sanki.

17 yaşındayken kaplıyordu. küçük görmek için söylemiyorum, o zamanlar yoğun bir şekilde felsefeyle ilgilendim, 30 ların başına kadar. 30 yaşımdan sonra uzun süredir okuyup ettiğim zen "fikrini" daha fazla hayatıma geçirir oldum. sana da tavsiye ederim, şu kitabı okuyarak bir yerlerden başla. en azından düşündüğün şeylerin hiç bir yaraya işemediğini görmeni sağlar. tao sessiz - Raymond M. Smullyan

onun dışında ayıp olmasın diye sorularına -bana göre- cevaplar:

- Her şeyin bir anlamı var mı yoksa yok mu?
Evrende mutlak bir anlam yok. nasıl olsun ki? evren dediğin şey bir yığın gezegen, yıldız, karanlık madde, elementlerden oluşuyor.cansız maddeleri geçtim anlam kavramı hayvanlar için bile yok. yani en azından bizim anladığımız şekilde yok. insanlarsa anlamı kendileri yaratırlar. yani bir kısmı kendisine doğumundan beri dikte edilen anlamları benimser, diğer kısmı da o anlamları yok edip kendine yeni anlamlar edinmiştir. bir de kendini nihilist olarak tanımlayanlar var ama onların hiççiliği karşıdan karşıya geçerken hızla yaklaşan arabayı görene kadar oluyor.

sözün özü belirgin, net, mutlak bir anlam yok. herkes için farklı anlamlar var.

- simulasyon muyuz?

bu sorunun cevabını şu an bilme imkanımız var mı? yok. ee o zaman bilinemeyecek bir şeye kafa yormanın ne anlamı var? simulasyon yada değil aldığın nefesi, yediğin yemeği, seviştiğin kadın/erkeği hissediyor, mutlu - mutsuz oluyor musun? tamam o zaman bitti gitti. ha ilerde simulasyon olduğu net kanıtlanırsa yaparız bir isyan devrim bir şeyler o telefon kablolarını simulasyonculara monte ederiz.

- başka canlılar veya bir yaratıcı tarafından izleniyor muyuz?

yani genel olarak bir tanrıya inanıyorsan seni ve herkesi izlediğine de inanıyorsundur. bu neden bu kadar canını sıkıyor? ha ama yok başka canlıların misal uzaylıları falan kastediyorsan ufaktan bir psikiyatri kliniğine git, paranoya belirtisi.

- her şey anlamsız ve koca bir hiçlikten ibaret mi eğer öyleyse bütün bunların öncesinde ne var?

yukarda anlam anlamsızlık konusunda verdik cevabını bunun. bütün bunların öncesinde ne olduğuyla anlamsız ve koca bir hiçlik muhabbeti arasında bir bağlantı kuramadım ama eğer big bangi kastediyorsan, bunu bilsen ne olur bilmesen ne olur? cevabını bildiğin takdirde yaşamında nasıl bir değişiklik gerçekleşecek? cidden böyle bir sorunun cevabını bildiğin için yaşamının değişeceğini, kafanın rahatlayacağını düşünüyorsan çok naifsin demektir.


batıdaki üniversitelerin birinde, bir grup bilgin tatile gitmiş, içlerinde bir de zen ustası varmış. bir eve yerleşmişler ama harikulade bir manzara, adeta cennetten bir köşe, orman, akan bir nehir, kuşların cıvıltıları vs vs. yerleşip yemek yedikten sonra
bizim batılı bilginler oturmuşlar, bir pencereden bakarak ağaçların türleri, kuşların evrimi, nehrin debisi, evrimin sebebi, hayatın anlamı, bigbang in öncesi gibi bir yığın uzmanı oldukları ve olmadıkları konu hakkında tartışmaya başlamışlar.

bizim bilginler o muhteşem manzarayı gören pencereden bakarak, doğa yaşam ve anlamlar üzerine tartışırlarken, o esnada zen ustası dışarıda, nehrin kenarına attığı sandalyesinde bir elinde şarabıyla kuşların sesini dinleyerek ortamın keyfini çıkarıyormuş.

zen candır.

Yaşım ilerledikçe yani teknik olarak yaşam zamanım azaldıkça bu sorular ve daha fazlasını gün aşırı özellikle geceleri tek başımayken düşünüyorum bunalıyorum endişeleniyorum korkuyorum hatta dehşet içerisinde ağlamaklı oluyorum çünkü cevaplarını asla bulamıyorum.

Sorduğun sorduğumuz bu tip soruları yüz binlerce yıl öncede birileri sordu bizden sonrada sorulmaya devam edilecek çünkü bu soruların cevabını öğrenmek için ölmek gerekiyor yani sonuç olarak cevapsız kalıyor.

Başlangıcımızı bilmiyoruz sonumuzuda bilemeyeceğiz belki de en korkunç olanı bu, insan bilmediği şeyden korkar ürker ancak bu bilinmezliği bir şekilde kabul etmek zorundayız hayat denilen şeyin içerisinde yaşam süremizce zaman denilen sonsuz girdabın içerisinde bir şekilde var olmak zorundayız. Güleceğiz ağlayacağız acı çekeceyiz mutlu olacağız geçmişi özleyeceğiz şimdinin keyfini çıkaracağız gelecek için plan yapacağız umutlu olacağız, ve sonra bir gün erken ya da zamanında son gelecek bizim için işte maalesef bu kadar basit belki de anlamsız ve değersiz.

Youtube ta caner taslaman videoları sana derman olacaktır.

1- hayatta kalmak
2- hayatin tadini cikarmak

bu ikisini yap, senden krali yok kanki.

yok çeşme suyunu koyuyorsun, filtreleyip damacana suyuna çeviriyor.

yok musluk suyunu arıtıyomus

biz kahve, çay, yemek ve ütü için suyu britadan kullanıyoruz. damacanayı içmek için sadece. evde su bitince acil durumlarda içilebiliyor ayrıca. tadı fena değil.

Kahveye görece uygun su filtreliyor. Suyu musluktan içebildiniz ama kahve ve çay için çok sert olan yerlerde (mesela Londra) amacına iyi hizmet ediyor. (Musluk suyunu arıtmıyor. Pis, mikroplu suyu aratabilseydi Afrika’da ulaşılabilir olurdu her yerde temiz su.)

bi olayi yok, kireci tutuyor.

Musluk suyu içilebilir yerlerde suyun kirecini süzüp tadını yumuşatıyor.
Londra'da yaşıyorum, herkes musluk suyu içiyor ama bana çok sert geldiği için ben brita ile süzüp öyle içiyorum. Tadını cidden yumuşatıyor.

Ama Istanbul gibi bi yerde brita ile dahi musluk suyu içilmez sanırım.

istanbulda kullaniyorum. tadi hala les gibi. hicbir faydasi yok bence. sadece cay icin kullaniyorum.

suyun icilebilir oldugu yerde kullaniliyor daha cok soylendigi gibi. ben en son tezgahin altina karbon filtre taktirdim, kucuk bir musluktan aritip veriyor direkt. istanbulda filan karbon filtrenin kurtaracagini sanmiyorum.

Suyu gayet iyi arıtıyor illa ki damacana su ile farkı var ama içilebilir yine. Biz çay ve yemek için kullanıyoruz, çaydanlık kireç bağlamıyor kesinlikle.

Biz ofis ve evde kullanıyoruz çeşme suyunu içilebilir hale getiriyor klor kokusu vs kalmıyor suda onun dışında oturup suyu test etmedim tabi de normalde içemediğim musluk suyunu içilebilir hale getiriyor.

evet.

Evet yasak az önce kuafördeydim muhabbeti geçti hatta. Kuaför arkadaşın söylediğine göre bu pandemi sonrasında da yasak kalkmayabilir bundan sonra ustura ile traş tamamen yasaklı kalabilir dedi. Kaymak gibi oluyordu ustura ile traş olunca üzülmedim değil.

ensemi bile tek kullanımlık usturayla almadı.

tek kullanimliklar niye yasaklandi ki?

en son yasaktı

usturanın kendisi tek kullanımlık olmuyor, sadece jilet tek kullanımlık oluyor. kaldı ki ciltle bu kadar yakın temas halinde olan bir malzemenin kullanılması zaten sıkıntılı bulaşıcı hastalıklar açısından.

Sakalları makine ile aldır, evde de kendin gillette ile bi tur geçersin. Tam ustura gibi olmaz herhalde (yani hiç ustura ile tıraş da olmadım gerçi ama :d) yakın bir sonuç olur diye düşünüyorum

Öncelikle klima klimadır üretilip satılıyorsa mutlaka faydası vardır ama ne derece diye düşünmeni öneririm.

Bu aletlerden birisini canlı canlı çalışırken gördüm, evet cidden ortamın ısısını düşürüyor ama klima kadar konforlu değil biraz gürültüsü var, ikincisi evin dışına bir boru çıkması gerekiyor yani bir yerleri kesip delmen lazım yine, ayrıca enerji tasarrufu konusunda da pek iyi değiller aldığım bilgiye göre.

Eğer ev sahibin klima takılmasına razı değilse bence bu yazı vantilatör benzeri daha ekonomik bir çözümle geçiştirip klimalı ya da klima takılmasına karşı çıkmayan ev sahibi olan bir eve çıkın. 21. yüzyıldayız klima taktırmıyorum ne demek yahu akıl işi değil.

Özetle bu tür aletler günü kurtartmak için düşünülmüş verimsiz aletlerdir normal klima gibi verim alamazsınız.

kullandım, kesinlikle önermiyorum. sıcak havanın tahliyesi için bir şekilde camı açmanız gerekiyor ve bu da verimi aşırı şekilde düşürüyor. suyu boşaltması falan da ayrı bir tantana. apar topar iade edip split klima aldım zaten ben de.

ev sahibinin izin vermiyor olması mantıklı bir gerekçe değil. siz kirasını ödediğiniz sürece o ev sizin. klima da taktırabilirsiniz, çivi çakıp tablo da asarsınız vs. çıkarken boyasını badanasını yaptırdıktan sonra ev sahibini ilgilendiren bi durum yok.

Gereksiz +1,gecekondu gibi hortum çıkar falan.

Ev sahibi klima takamazsın mı dedi, klima masrafına ben karışmam mı dedi? 2.si ise, taktır, evden çıkarken usulen tekrar bi teklif sunarsın alırsa alır almazsa söker götürürsün taşındığın yere. 1.si ise, ben olsam yine de taktırırdım herhalde, çıkarken de aldığım gibi bırakırdım ama.

çıkardığı ses yüzünden alınmaz.

arçelik 12 binlik öneririm. öyle dusunuldugu gibi zahmetli bir olay degil, ayrıca servis gelip 5 dkda kuruyor.

Windows'un güç ayarlarından Uyku moduna geçme süresine bir bakın, eğer bu süre ile makinenin reset atma zamanı örtüşüyorsa ana sorununuz anakartınız veya powersuplly olabilir makineyi uyku moduna almaya çalışıyor ama başaramıyordur. Zaman kaybetmeden anakart ya da PSU'nun değişmesini talep edin böyle durumda.

başlat kısmına uyku modu yazın çıkan ilk sonuca tıklayın ve uyku'yu hiçbir zaman olarak seçin

Bitcoin ile ödeme alabilirsiniz entegrasyonu kolay ve tüm dünyada kullanılabilir, bunun dışındaki tüm ödeme yöntemleri ya şirket olmanızı ister ya da farklı ülkelerde geçerliliği yoktur vs.

Örneğin Paypal ile ödeme alabilirsiniz ama Türkiye'de PayPal çalışmıyor. PayTR, Iyzico gibi kredi kartı aracı kurumları ile çalışabilirsiniz ama onlar da sizden vergi levhası vs isterler.

amaan boşver umursama. paran varsa istediğini al. ucuzunu alsan da pinti diyecekler, o kadar parası var gitti en ucuzunu aldı diyecekler. çok para kazandığımı zanedenler varyemez amca olduğumu düşünüyor da oradan biliyorum, ben umursamıyorum.

edit: aynı kişiler başka bir arkadaşımın yazlık kiralamasına, harcadığı benzine fln laf ediyor. yani her türlü laf ediyor birileri, çok takılma.

Aldığınız ürünün fiyatından çok ne kadar gerekli olduğu ile orantılı cevap verilebilir bu sorunuza.

Örnek vereyim, Ablamlar yakın zamanda bir Türk markalı klima almışlar, tek bir 12 bin BTU klimaya 6K para vermişler, ben ofisime 2 adet aynı değerde klima aldım 7200 TL ödedim, teknik olarak benim aldığım 2 adet klima ile onun aldığı tek klima aynı işi yapıyor aynı segmentte A+++ ama onlar neredeyse 2 katı fazla ödemiş? Neden çünkü en son teknoloji demişler, uçuyor kaçıyor demişler neymiş wifi bağlantısı varmış kullanacaklar mı hayır, pahalı mı pahalı bitti.

Gelelim Macbook olayına, hem evde hem ofisimde Mac kullanıyorum, ofisimde iMac evimde Mac Air var, başka bir makine de kullanmak istemiyorum telefonum iphone ve senkron konusunda aşmış durumdalar iş adamıyım ve bu aletler benim elim ayağım, dışarıdayken bir teklifi ofiste bile hazırlamış olsam hem telefonumda hem mac air'de hem iMac'de aynı teklife anında ulaşabiliyorum, mac air ile dünyayı dolaşsam şarjım hala %10 altına düşmemiş olur eğer film izlememişsem ya da oyun oynamamışsam. imac'i hiç powerOff yapmadım air alındığı günden beri bir kez bile kapatılmadı hep direk kapağını kapatır açarım daha dün gibi aynı stabilite ile çalışmasına devam ediyor, bu aletler pana para kazandırıyor yerine PC olsa da olur mu hayır olmaz aynı esneklikte, aynı hafiflikte aynı sağlamlıkta ne PC ne de Notebook yok bana hitap eden bu durumda pahalı mı hayır?

Pahalı aldığım aletler de oluyor ve tüh pahalı almışım diyorum uyaranlara da teşekkür ediyorum bir daha aynı hatayı yapmamak için uyarılarını dikkate alıyorum.

@solo kişisel bilgisayarla iş bilgisayarını ayıracağım ben de bu arada bu yüzden kendim için olanı daha iyi ve daha uzun süre dayanacak bir macbook pro düşünüyorum. İş için ise air düşünüyorum. Bunu da gereksiz buluyorlar iş ve şahsiyi aynı kullanabilirsin diyorlar ama bana bu çok saçma geliyor çünkü iş bilgisayarı sürekli yanımda olup aktif kullanılacak ve başına bir iş gelme olasılığı yüksek olabilir. Şahsi bilgilerimi de neden içinde riske atiyim ki diye düşünüyorum. Sizce şahsi ve iş ayrı mı olmalı ?

10 yıl kullanacağın çok uygun fiyatlı başka ürünler de bulabilirsin .
Markanın yaygın olarak kullanılması ve reklamlarının etkisi altında kalmamak lazım .
Dünyanın bir çok yerine gitmiş tekstil, giyim işi yapan biri tanınmış markaların ürünlerine vb. kıyafete oldukça yüksek meblağlar ödeyen biri sonunda: harcadığım paraya pişmanım, hiç gerek yok gibisinden konuşmuştu zamanında. Ürünün maliyeti ile kullanıcının eline geçene kadar oluşan fiyat farkı da ayrı konu.

(Bazı hususlar hariç) PC ya da laptop kelimesini itici bulanlar için macbook kelimesinin bile sanırım elit bir havası olduğundan talep ediliyor. Sıradışı kalayım derken de nedense hep paradan oluyoruz. Bizde maalesef teknolojiyi takip etmek, bu tür ürünlere aşırı miktarda tutar ödemekle gerçekleşen bir durum haline gelmiş.

Kısacası köyde bulunan için ferrari almak nasıl yersiz ise bahsettiğin mesele için de Macbook gereksizdir.
Yine sıradan günlük işler için de PC ya da dizüstüne gereksiz derecede para harcayanları yer yer görüyoruz.
Konu hakkında bilgisi olmayan, çözüm noktasında genelde parasından oluyor.

İş bilgisayarı ile ev bilgisayarının ayrı olması kadar doğal bir şey yok o konuda kimseye kulak asma mac iş için kullanılabilecek en güvenilir makine kim ne derse desin bence kimseye bir şey anlatmak zorunda da değilsin dediğim gibi maddi durumun varsa macbook al gitsin ben 5 yıldır aynı mac air'i kullanıyorum daha tık demedi notebook olsaydı şimdiye kaç kez format yemişti kaç kez bataryası değişmişti allah bilir.

@solo bundan 10 sene önce yine o zamana göre pahalı bir laptop almıştım windowstu ama iyi kötü 7-8 sene götürdü beni sonradan çok yavaşladı onu da düşününce hani macbooku çok daha uzun süre stabil olarak kullanabilirim gibi geliyor.

Sahsi ve is bilgisayari ayri olmali. Ben sahsi olarak Macbook Air kullaniyorum, sirket bilgisayari da Macbook Pro. Ama bunun sebebi sizin dediginiz gibi is bilgisayarinin basina bir is gelir de sahsi bilgilerim kaybolur degil. Su an tum telefon ve bilgisayarlarim bir yanginda yansa bile ne sahsi bilgilrim ne de is bilgilerimde bir kayip olur, her sey Cloud'da guvende. Ayri tutmamin sebebi benim kisisel takintim :) Yoksa sirkette bircok kisi sahsi bilgisayar bile almiyor, her sey icin sirket bilgisayarini kullaniyor (bizde sirket bilgisayarlarinda bir kisitlama yok program kurma, site bloklama vb).

Diger soruya gelirsek, aldigim pahali seyleri almak icin bir seylerden kismiyorsam bence sorun yok. Cevremde de gereksiz bulan olmuyor cunku gereksiz ise almayacagimi biliyorlar. Pahaliliktan degil de aldigim teknolojik seyler bazen gereksiz bulunuyor ama kullandikca ne kadar gerekli oldugunu gorup sonradan iyi ki almissin diyorlar :)

"sanane lan, param varr aliyorum" de gitsin.

@crown ya cloudda ne kadar hafızanız var ? Tüm herşeyi oraya yedeklemek benim için pek mümkün gözükmüyor :(

Baktim simdi, Cloud'da 152 GB alanim var, 85 GB'sini kullaniyorum. Daha fazla kisisel ne olabilir bilmiyorum, eger korsan film arsivi gibi seyler yuklemeyecekseniz fazlasiya yetmesi lazim gibi.

hic ayrinti okumadim basliga cevap veriyorum, kendi paramla aliyorsam kimseyi ilgilendirmez o kisiyi sevme olcume bagli olarak "sana ne seni ilgilendirmez." ile "benim hosuma gitti aldim." skalasinda cevaplar verir sustururum. umrumda da olmaz.

zenginin malı züğürdün çenesini yorar.

bir şeye ihtiyacım varsa ve para sorunum yoksa en iyisini alırım.

Yani eğer yazılımcı ya da reklamcı değilsen bence de Macbook çok gereksiz bir alet. Hele ki şu sıralar acayip pahalı.

Ben de 2014'ten beri Macbook kullanıyorum işim gereği 6 sene olmuş ama hala taş gibi maşallah. O konuda haklısın çünkü gerçekten uzun ömürlü bir alet (gerçi yeni Macbook'larla ilgili çok şikayet var orası ayrı bir konu). Bir de iphone ya da apple tv varsa senkronizasyon açısından çok güzel.

Yani çok istiyorsan al takma elalemi. Ben hiçbir arkadaşıma alacağım telefonu, arabayı ya da herhangi bir şeyi sormam. Bence bu konularda biraz ketum olmak lazım. :)

Ben 'almışken en iyisini alma' felsefesine karşıyım. İhtiyacı karşılayanları belirleyip sonra F/p oranına bakıyorum. Sizin konuyla ilgili örnek vereyim. 2010da samsung laptop almıştım. 10 yılda 3 defa batarya değiştirdim, 2 defa da fan değişimi yaptım. Hala işimi görüyor. Elbette eski performansında değil. Aynısı telefon için de geçerli. Çevremde neredeyse herkes iphone kullanıyor. Şarj süresi konusunda 2K'lık telefonum 7K'lık iphonelardan çok daha iyi. Ömür olarak da çok fark etmiyor. Yani daha çok para verip daha iyisini almıyoruz her zaman. Apple fanboylar kızacak ama benim gözlemim bu.

Bizim nesli sosyal medya bu hale getirdi. Beğendiği aracı alamadığı için araba almayan insanlar biliyorum. Ama kişisel kararınız bu. Bence x bir şeye daha çok para verirken düşünce şu olmalı; bu aradaki farka ihtiyacım olur mu? Atıyorum aylık geliriniz 7K. Bir laptopa 7 yerine 10K vermeniz sizi etkilemez. Çevremde özellikle evlilik sürecinde yapılan gereksiz lüks harcamaları görünce şok yaşıyorum. Eyyorlamam bu kadar:)

benim çevremde de vardı o tipler. herkesi kendileri gibi baba parasına muhtaç yada asgari ücretle çalışan sanıyorlar. ben kibar falan olmuyorum. sanane diyip tersliyorum.

"özel olarak kullandığım herhangi bir program vs yok ama pahalı bir macbook almak istiyorum çünkü öyle yani bi sebebi yok alınca 10 sene kullandığım için bu şekilde almak istiyorum."

Buradan bakınca aldığı şeye ne kadar ihtiyaç duyduğu ve ürünün ne kadar edeceği konusunda fikir sahibi bir insana benzemiyorsun. Yani gerçekten gereksiz ve pahalı şeyler alıyor olabilirsin. Bunun ötesinde paran var ve alıyorsun, insanların da ağızları var ve konuşuyorlar. Biri hakkın olan şey, diğerini engelleyemezsin. Kişisel olarak bir şeyi alacaksam alırım, gereksiz bir şey satın almam, pahalılık göreceli bir kavram. Bazen daha pahalı olan, daha ucuz olabiliyor.

1 hafta önce iptal ettim elimde modemle o tim'den diğerine gönderildim en sonunda bir insana denk geldim abi boşuna dolaşma hiç bir tim iptal işlemi yapmak istemez ama aslında hepsinin iptal etme yetkisi var ben yardımcı olayım dedi çocuk sağolsun hattın iptal talebini aldı çocuk seni arayacaklar ikna etmeye çalışacaklar bir hafta içinde sonra hattın iptal olacak ardından da telefonuna bir sms gelecek o mesajdan sonra hemen modemi Turkcell Superonline ofisi var falanca yerde oraya elden teslim et ya da kargoyla gönder ama kargoyu önermem dedi.

Aynen çocuğun dediği gibi oldu önce telefonla aradılar ikna etmeye çalıştılar 90 TL'ye sözleşme ile verdikleri paketi 150 TL'te tekrar kakalamaya çalıştılar (orada ne içiyorlarsa 10Mbit bağlantılı bir aleti 150 TL'ye kakalama fantezisi içine giriyorlar) kabul etmedim tabi. bir kaç gün sonra SMS geldi hattınız iptal olmuştur modeminizi en kısa sürede teslim edin diye, hemen gidip ildeki Turkcell Superonline ofisine elden teslim ettim bir form verdiler kurtuldum.

Eğer teslim etmezseniz 1000 TL'ye yakın ceza yiyorsunuz. O modemin ederi 200 TL bile değilken.

daire apartmanda duruyorsa ödenir. yok apartmandan çıkarttıysanız ödenmez.

evet ödenir. zorunlu bi şey bu. diyelim eviniz 3. katta, ben asansör kullanmıyorum deyip asansör bakım masraf vs. kaçınabilir misiniz hayır.

tabi ki ödenir. aidat oturma ile alakalı değil, sabit giderler.

klassno +1

ödenir tabi.

Bina sıfır bina, hala peysaj, kısmı inşaat işleri devam ediyorsa bence ödenmez. Ama hali hazırda oturuma başlanmış bir binada elbetteki ödemek zorundasınız. hukuki dayanak yönetimin yanında olur ve size mahkeme masrafları gibi ekstra masraflar çıkarabilir.

odenir; hatta kiracinin odemedigi aidattan da ev sahibi sorumludur

Hiç araştırmanıza sorgulamanıza gerek yok dairede oturan olsa da olmasa da aidat ödenmesi gereken sabit bir giderdir.

klassno +1

ödenir. Dairenin bir apartmana bağlı olmasının sonucudur. vatandaşların da uyruk yönünden devlete bağlı olması ve sonucunda devlete vergi vermesi gibi düşünülebilir.
Kiracı edinirseniz o öder

Oda birşey mi, büyük sitelerde kışın ortak alanların ısıtma bedeli bile alınıyor. Evde oturum olsun olmasın.

Bu yuzden birine borç verirken asla istemeyeceğim tutar verip unutuyorum artik onu

Unutmuştur belki. Kibarca hatırlatın, yakın bir arkadaşınızsa alınmaz herhalde. Ben birinden borç alsam ve unutsam hatırlatılmasını isterim.

unutmamıştır. insan içine çıkıp derdini anlatabilen borç isteyebilen bir insan yemek yemeyi, yatmayı kalkmayı vs nasıl unutmuyorsa borcunu da unutmaz.

bende de var boyle bir tip. daha üç ay oldu ama iki günlüğüne istemişti. Para gelirse eğer geldiği gibi direkt haytap'a bağışlayacağım.

babacım arkadaşın değil mi yau? üstüne yatma paramın de göndersin nolcek.

Oyle okuzler var maalesef. Yemek yemek unutulur borc unutulmaz. Cunku borc senin paran degil. Arkadasindan 300 lira borc iste daha once verdigini unutmus gibi davran. Hatirlar belki. Ben de istemeye utaniyorum boyle durumlarda.

Benim liseden iki arkadaşa ki 12 sene öncesi bu, 50 TL borcum var. Hala unutmadım, ama vermek nasip olmadı bir türlü resmen. Ezcümle kendimden genele yormak ne kadar doğru bilmem ama, alınan borç unutulmaz yani öyle kolay kolay.

Muhtemelen unutmamıştır. Ama rakam küçük olduğu için de siz istemediğiniz sürece de ödemem diye düşünür. Böyle bir rakam da istenmez zaten.

Geçtiğimiz seneler de benzer durumu ben de yaşadım. şuanki eşine , gelinlik alması için para verdim. Rakam büyük olduğu için 3 senenin sonunda paramı parça parça aldım arkadaşlığımı da bitirdim. son kalan 300 tl borcu için de her gün taciz ettim (sırf huzursuzluk vermek için). Meğerse herkese böyle yapıyormuş. 100 ondan 500 ondan şeklinde.

neyse. 100 tl para değil, bir gün dışarı çıkar yemeği o öder olay biter.Bunun yerine hiç bir şey yokmuş gibi 50 tl borç versene diyebilirsiniz. o an aaaaa benim sana zaten 100tl borcum var diyebilir. Derse de haddiii , ben unutmuşum. iyi yatırım olmuş dersiniz. gülüp geçer gidersiniz

Seni sıkmadan bir ufak bir hikaye anlatayım @sweetoffice;

2003 senesinde büyük bir holding'de çalışıyordum, görevim gereği ayda bir Şehir merkezine gitmem gerekiyordu, şirketin yaşlıca bir şoförü vardı bir gün o götürdü beni yolda da benden o zamanın parasıyla asgari ücretin nedeyse 1/4'ü kadar borç istedi araçta ay başında vermek şartıyla, ben de acıdım verdim.

Ay başı geldi çattı herkes maaşını aldı ancak bu amca borcunu vermedi ben de isteyemedim haliyle aradan aylar geçti yine bu amca beni şehir merkezine götürecekti araca bindik yolun ortasında solo bey bi 10 dakika bir yere uğrayabilir miyiz dedi, tabi dedim, uğrayacağımız yer sıfır otomobil satan bir bayiymiş oğluna araba alacakmış fiyat sormak için uğradı beynimden vurulmuşa döndüm.

Şirkete döner dönmez durumu o zamanki insan kaynakları müdür olan arkadaşıma anlattım bir anda kahkaha patlattı adam yaw seni de mi çarptı gazi abimiz dedi, adam meğersem şirketteki hemen herkese borç takmış kimseye ödememiş öyle öyle oğluna sıfır araba alacak seviyeye kadar gelmiş.

Borç vermek kadar istemek de gayet doğal bir durum istemediğinizde doğrudan enayi durumuna düşüyorsunuz.

Hiç utanmadan iste. Unuttum, yok ya falan derse de banka hesap hareketlerine baksın .
Ayıbı yok bu işin .
Durumu zayıfsa da sana kalmış artık.