Rusya'da mesela herkes sarışın diyelim. Esmer biri tabii ki daha değerli olacak. Piyasa şartlarına bağlıyorum ben. Güzel bir şey bence bu farklılık.

polonyalı arkadaşım var. hep uzak doğululara yazıyor. ben dönüp bakmıyorum bile.

helsinkide diskoya gittik, malı zenciler götürüyordu. hep bir kontrast hali yani.

ama sarışın italyan erkek hangi tür kızı beğeniyor onu çözemiyorum bak.

ortamına göre değişir. su yazdıklarına bana kızma ama götümle güldüm desem yeridir.

fransız lisesinden mezun oldugum için bütün arkadaş cevrem ve ben fransa'da okuyorduk (öss'de dogal olarak basarılı olamayacağımız için). üniversite'de diğer fransız liselerinden gelen türk erkekleri olsun, benim kendi lise arkadaşlarım olsun, hiçbirimiz fransız sevgili yapamadık. en playboy olanlarımız bile. kimisi sap kaldı,kimisi türk kızlarıyla çıkmaya basladı. türkiye'ye geri dönenler anında playboy hayatına devam etti, fransa'da hiç piyasaları yokken. bahsettiğim insanlar dile hakim eğitimli düzgün insanlar bu arada.


kız arkadaşlarımın ise yüzde 90'ı fransız erkek arkadaşına sahip şu an. sevgili bulamayan sadece 2 kız arkadaşım var onlarda pek güzel sayılmayan tipler afedersin. onun dısında eli yüzü düzgün olan tam 13 kız arkadaşımın hepsi fransız sevgilileriyle beraber.


bunun milleti falan yok kardeşim, dünya aynı, ortalama üstü kızın her yerde talibi ve sevgilisi olur, erkeklerin işi bu kadar kolay değil. lan o kadar erkek arkadaşımın içinde tek yabancı sevgili yapabilen 1 tane oldu şimdiye kadar!!

Hangi sözlükte yazıldığını hatırlamıyorum ama oldukça popüler olan bir entry vardı. Güneşli bir ülkede yaşadığımız için bizdeki ergenliğe girme yaşı Rusya gibi ülkelere kıyasla daha küçükmüş. Ergenlikten sonra boy uzaması durduğundan dolayı bizim kızların boyu kısa kalıyormuş. Son soruya gelince değerimizi bilmiyor bizim kızlar :D başka açıklaması yok.

@advocatusdiaboli hayır bunlar değildi. bahsettiğim entryi bulamadım ama başka bir şey buldum: eksisozluk.com

Cenk'cim dini çekinceler, aile baskısı vs olmasın diyelim. 10 tane türk kızı 10 tane türk erkeği alalım koyalım bunları yabancı ortamlara kızların en az 8 tanesi erkeklerin en fazla 3 tanesi yabancı sevgili yapar. test edilmiştir, onaylanmıştır. kafa yapısı uygun olan hemen bütün türk kız arkadaşlarım yabancı adamlarla sevgili/evli. tek istisna are you sex diyen antalyalı amelelerin bi şekilde hatun bağlaması evlenip gitmesi istatistikleri bu tür evlilikler değiştiriyor.
pek çok uzakdoğulu kız arkadaşı (abd'de) olan türk arkadaşımın dediğine göre yatakta iyilermiş ama çok mıymıy ve çok çok nazlılarmış, türk kızlarından beterlermiş (çin ve havalisi için)
ayrıca genelde bakımlı, özgüvenli, giyimi kuşamı vs bilen hatunlar oluyorlar , aileleri de zengin oluyor çoğu kez -okuyanların en azından.eğlenceye, gezmeye düşkün oluyorlar. ve bunların yanısıra tüm dünyanın tek güzellik kıstası sarı saç, mavi göz değil, inan bak.

abi şu genellemelerin hastasıyım. türk kızı deyince kafanızda ne canlanıyor? veya türk erkeği. sokağa çıktığımda birbirine benzemeyen bir insan sürüsüyle karşılaşıyorum. tornadan çıkmadık ya hep birlikte. hele böyle karışık ırkların olduğu bir memlekette.

ha bi de şu türk kızlarının yabancı elemanlar tarafından beğenilmeme mevzusu. bizim okulda efsane yakışıklı bir erasmus vardı. gayet ortalama bir türk kızıyla beraberdi uzun süre. onu nasıl açıklıcaz? :)

amerika ile ilgili konuşursak; amerika da türk kızları beğeniliyor. yanlış bir gözlemde bulunmuşsun. amerikada türk erkeğine özel bir ilgi olduğunu duymadım. boya gelince, amerikada trk kadını kısadır diye bir algıdan bahsedildiğini hiç duymadım ama çinli bir arkadaş türk erkeklerinin boyu ortalamanın çok altındaymış, doğru mu diye sormuştu bir kere. bunu nereden duymuş, neden böyle birşey sordu bilmiyorum. ama genel bir algı olgu olduğunu düşünmüyorum.

ukrayna kadınları türk erkeği ile ilgileniyor ama önemli bir sebebi var. ukraynalı bir kadın arkadaşımın söylediğine göre en kolay evlenen erkekler türklermiş. avrupalı erkekler evliliğe kolay yanaşmıyor demişti. bir çok ukraynalı kadın için evlilik bir çeşit kurtulma yolu demişti. evlenilecek erkek bulunca yapışıyorlamış. bahsi geçen kadınlar bayağı fakir tipler tabii. avrupa ülkelerinde türk kadınına veya erkeğine özellikle hayran olan milet bilmiyorum, duymadım da, şahit de olmadım.

ama özetle, yurtdışında bulunan bütün kadın arkadaşlarımın erkek arakadaşları yabancı, türk erkek arkadaşı olan veya erkek arkadaşı olmayan yok. belki daha önce hangi ülkelerde yaşadığından bahsetmişsindir diye eski duyurularına şöyle bir baktım da korkarım ki sen bu gözlemi yapmışsın ama yurtdışında yaşamamışsın.

herkes kahverengi siciyor diye mi boyle bir soru sordun?
yoksa cok sacma yani, Turk milleti kadar cesit cesit insana sahip bir irk gormedim yani. neyi neye gore genelliyorsunuz anlamiyorum.

Fransizkalan haklı. Güzel kız her yerde güzel oluyor. Kız güzelse avrupa'da da güzel, türkiye'de de. Güzel kızın talibi de her yerde oluyor.

Cevaplarda hep türk kızları beğeniliyor yazılmış.birçok ülkede hala hayvanla ilişkiye giren tipler var.kadın her zaman çekici olandır.yani türk kızlarının sevgilisinin olması tercih edildiğini göstermez ...

Uzun olsa ne olacak? Boya niye takiksiniz bu kadar cidden merak ediyorum. Guzellik boya gore değil cunku.

cenk kardeş, kusura bakma ama bayağı kompleksli ve sorunlu bir tipe benziyorsun dışardan bakınca. türk kızları kızaysa türk erkekleri de kısa. milletçe sporu "boş zaman aktivitesi" olarak gördüğümüz, kahvaltıda ekmek yediğimiz, düzgün spor veya beslenme kültürü oturtamadığımız için genel olarak güdük bir milletiz. peynir ve ıspanak yiyip sokakta koşanlar futbolcu, balkan göçmenleri veya ailesi tarafından teşvik edilip çocukluğunda spor yapıp süt içenler basketbolcu oluyor. diğer branşlarda hem kültürsüzlüğümüzden, hem disiplinsizliğimizden hem de güdüklüğümüzden dolayı kaliteli sporcu nadiren yetiştiriyoruz. bu yüzden genetik olarak çok güzel bi' ırk değiliz. ha taş gibi kızlarımız, at gibi delikanlılarımız yok mu? elbette var. demek istediğim şu: bir türk erkeğinin "kızlarımız niye kısa eihihei" demesi saçma. erkek de kısa çünkü.

ikincisi, esmer erkeklerin beğenildiği falan yok, seni skmişler affedersin. ulus ve ırk çeşitliliğinin olduğu toprak ve ortamlarda, farklı olanın çekici bulunması gayet normaldir. bunun "türk" olmakla alakası yok. ha şöyle bir durum da var: polonya'da bir barda esmer olduğun için birkaç kız yanaşabilir. aynı şekilde, tallinn'de "anam esmer bu, kesin teröristtir" diyerek sana önyargılı da yaklaşılabilir. yurtdışında türk erkeklerine bayıldıkları yok. hala geçmedi mi TÜRK ERKEKLERİ EFSANE SİKİŞİYOR temalı haberlerin modası?

üçüncüsü, türk kızlarının beğenilmediğini nerden çıkardın? biz ırk olarak kezbanız ve dışarı açıldığımızda rahatlıyoruz. asıp kesen türk erkekleri yabancı bir kızla olduğunda daha ılımlı ve nazik olabiliyor. benzer şekilde, bizim burnumuzdan getiren kızlar yabancı adama karşı daha "sakin" olabiliyor. ayrıca bizim kızların güzeli de güzel oluyor hani, ki büyük şehirlerdeki hatunlar artık güzel. bayrampaşa'da bile victoria's secret defilesinde gibi hissedebiliyor insan. bok atmayalım.

özetle, insan kendisinde olmayanı arar. ırkımız hem güzeldir, hem acayiptir. aynı milletin kadın ve erkeğini farklı şekilde değerlendirmek denyoluktur. türk erkeği neyse türk kızı da odur. ikimizin de yurtdışında kompleks yapacak şeyi de, övünecek şeyi de yok. olmamalı.

@sapkasiz asdfgjks hahaha

Leton bi sevgilim olmuştu. Kesinlikle sakaldan nefret ediyordu, benim sayemde alıştığını söylemişti. Diğer leton arkadaşım da sakallı esmer erkekleri seviyordu. Yani ortalık karışık

quotes.wsj.com

public float / shares outstanding = %99.95

ben borsadan anlamam. ingilizce olarak tam bulmanız gereken şey "public share percentage" aslında ama bu halka açmanın da türleri filan varsa onu da bilmiyorum.
şurada shares held by institutions diye bi oran var, bulabildiğim %65 gibi bişey diyor: www.macroaxis.com

niye ama'nın linkinde de göruleceği üzere:

"Shares-Owned-by-Insiders" = 0.08 %

yani halka açıklık oranı %99.92

%65 sadece kurumsal yatırımcıların elindeki oran. demek ki bireylerin elinde de %34 var.

Konya/Antep/ Sivas var tercih edebileceğim yerler..

İlkokul öğretmeni misin? 50 kişilik sınıf mı kaldı lisede.

Soruna cevap olarak ben olsam İstanbul'u seçerdim. Tabii İstanbul'un çok leş yerleri de var, nereye olacak acaba.

antep,suriyeliler,yüksek kira

esenyurt esenler gaziosmanpaşa buralarda okullar en az 50 kişilik. sultangazi..

İstanbul'da hayallerim için olmak istiyorum. Antep daha sakin misal oğuzelinde bir okul var. merkeze 20 km.. ama orada kalacağım sadece.. o kadar. istanbulu ailem de istemiyor. herkes neden korkuyor bu şehirden?

kac yasindasiniz?

yaşım 23

divit vazgeçecem biraz daha yazarsan ha gayret

Antep yazma. Denildiği gibi suriyelilerden dolayı kiralar istanbul'daki kadar en az. Hem sıkılırsın yapacak hiçbir şey yok burda. En güzel tarafı İstanbul'a dönüşü :)

oğuzelinde suriyeli yokmuş hocam. kiralar ucuz.

Ha oranın piyasasını bilmiyorum. Yemek falan da ucuz antepte. Ama canın çok sıkılır yani. Gerçi daha çok ne beklediğinle alakalı.

Sivas'i neden eledin?

Istanbul'da merkezi yerde iyi bir okula geçmek için 300den fazla puanın olması gerekir sanırım. Ömür boyu oralarda çalışma sonra.

antep berbat.. kiralar yüksek suriyeliler doldu taştı......

istanbul da çok zorlu bi yer.. maddi manevi göçersin.. hoş antepte yeme içme de pahalı..

sivas yaz. istanbul'da yaşayanın aklı yoktur.

Antep'de ev bulamazsın. Kiralar uçuk. Normal nüfus kadar Suriyeli var. İstanbulda öğretmen maaşıyla nasıl olur bilmem. Ama Antep de çok farklı olmaz istanbuldan

istanbul'da hayallerinin şehrini yaşaman çok zor hocam. kuzenim sultanbeylide öğretmenlik yapıyordu. bak sultanbeyli diyorum kadiköyden oraya varması bile 1.5 saatimi almıştı :) ki meslek lisesi hocası (bilen bilir meslekçiler daha fazla maaş alıyor) kira, fatura, yol (üstelik ev arkadaşıyla kalıyordu, bizim kızlar beceriklidir dışarıda yemek filan hiç yemiyordu) buna rağmen deli gibi para harcıyordu.
hep tavsiye ettiğimi ve kendi yaptığımı sana da tavsiye edeyim. memleketin nereye yakınsa, nerede az kira+ yakacak ücreti vereceksen, güvenli olacaksan (kadınsan tabi) orayı yaz gitsin. Üstelik öğretmensin yahu istanbulda oturup boğaza içmeye gitmekten daha kolay birşey var, ayarlarsın tatilde atlar uçağa gidersin, programını yaparsın istediğin gibi gezersin. inan çok daha güzel geziliyor. istanbulluların her haftasonu bir yerlere gittiğini mi sanıyorsun? ne para yetiştirebilirsin ne sabrın/enerjin yeter.
bir de muhtemelen anadolu şehirlerinin çoğunda daha eğitilebilir bir öğrenci kitlen olur. istanbulda şu anda açık olan okulların büyük kısmında öğrenciler ipini koparmış durumda maalesef.

evet gençlik parkının dibindesin. araç yoksa dolmuş duraklarına çok yakınsın bir yerlere gideceksen.
yürüyeceksen de bu satten sonra ulus tarafında kalmamanı kızılaya doğru gelmeni tavsiye edebilirim.

Tunalı veya 7.Cadde'de akşam yürüyüşleri yapabilirsin. Bir bok yok abi burada.

yat uyu abi, bu şehirde tek başına yapılacak aktivite yok, tek takılırsan iyice bunalirsin

Son durum: acıbadem yiyip otelin beleş çayından içip uyuyorum :(

Daha geçen gün sevgiliye bunu dedim, her yer bebek, herkeste çocuk.
Yaz mevsimi oluşuna veriyorum, hava güzel diye çıkartıyor anne babalar çocukları, ondan gözümüze artış var gibi geliyor.

artık 25-30 yaşındaki anneler-babalar yaşam tarzlarından ödün vermeden hem bebek yapıyor hem geziyor. bence sebep o. kadın çalışıyor, birlikte geçirebilecekleri zaman kısıtlı bebği de alıp beraber geiyorlar.
eskiden benim büyüdüğüm küçük yerlerde bebeğiyle gezen anneye kırsın dizini otursun evinde deniyordu. o bitti artık.
tabi istatistiklere bakmak lazım ama sanmıyorum doğum oranlarının arttığını.

çocuklar tüm dünyayı ele geçirdi diyorum kimse beni ciddiye almıyor. istila altındayız resmen

:D oğlum neler düşünüp nerelere bağlıyorsun ya güldüm vallahi

Aga artış var. Toplu taşıma veled kaynıyor. Ağlayıp zırlayıp duruyor piç kuruları. Arsız hepsi bir de, felaket şımarık 1 nesil geliyor. Bazen yatırıp tekme tokat döverken hayal ettiğim veletler oluyor. Igrençler.

Hamileyken hamile kadınlar dikkatimi çekerdi ne kadar çoklar diye , çocuğum olduktan sonra da çocuklu aileler dikkatimi çekmeye basladı. Algıda seçicilik bence sizin de bebek yasınız gelmiş hormonlar tavan yapmış sanıyorum

almancam süper değil ama:
galiba ilk kastettiğin şeyi demişler daha çok. ilk cümlenizde beni aradığınız veya diğer yolla iletişim kurduğunuz için teşekkür ederim de diyebilirsiniz. böylece kendinizi hatırlatırsınız --ki zaten önceden olan bir telefona veya temasa atıfta bulunduğunu bu sebeple de düşündüm- ve daha kişisel bir izlenim bırakırsınız diyor sanki.
telefonla görüşmemişsen senin için geçerli olmuyor bu durumda.

niye ama +1

daha önce telefon görüşmesi gerçekleşmiş ilgili yazıda.
son cümlede de hatta 'direkt aklında kalan olumlu yönlerden kısaca bahsedebilirsin' demiş.

ya benim kafam çorba oldu iyice. bu iş teklifi yazısı mı iş başvurusu yazısı mı anlamadım.

www.bewerbung-tipps.com

iş başvurusu yazısı
cover letter'i daha doğrusu
diyelim bi yere CV bıraktın (bir havuz olabilir bu) orda firma seni arayıp şöyle bir işimiz var diyor. sen oraya başvuru yapıyorsun.

laakin bu yazıyı bir işe ilk kez başvururken istiyorlar hep. yani başvuru yapılan yerle ilk iletişim bu yazı ve beraberinde gönderdiğim cv oluyor. ne telefonu ne konuşması, bu yoksa nasıl bir giriş yazacağım bilemedim ki öf. ilanınızla ilgileniyorum vs gibi cümlelerden de kaçının demişler. ilgilenmeseydiniz zaten bu yazıyı yazmazdınız demişler ki çok mantıklı. ama o zaman nasıl gireyim?

çok erkek ortamında büyümüş bi kızım benimki arkadaştan çok kuzenler filandı gerçi onlar da öyleydi kart oynardık gırgır şamata. gece yatmak sabah kalkmak bilmezdik. 20 gibi bi yaştan sonra bu ortama bi daha hiç girmedim. hiç de aramadım. ama daha önce dünyam orasıydı...insanlar değişiyor da sen sabırlı olabilir misin bilmiyorum.
o da seninle gelsin ama nereye? bi program yapın bişey yapın. gece 3e kadar o arkadaşlarıyla kalabiliyorsa seninle de kalabilir demektir. yoksa benimle gel seni 11de eve bırakayım dersen o kız neden diyecek ve sorun çıkacak.
ilişki yeniyken bu işlerde hemen arıza çıkarma derim. alternatif sun, bak şöyle bir sorun var deme şu an için. şöyle mi yapsak acaba filan de.

Kız arkadaşının neden hiç kız arkadaşı yok? Bu kadar saat onlarla takılması bana pek sağlıklı gelmiyor.

enteresan. ama hüsnü kuruntu yapma. güven ona. bi yanlışını görürsen kalitesini görmüş olursun. lakin kızı ihmal etme. her gece onlarla dediğin o döngüyü kır. unutma o kızın erkeği sensin ;)

bence o da seninle başbaşa vakit geçirmek istiyordur zaten. bence başlangıçta hep beraber takılmak yerine birlikte vakit geçirin sonra sen eve geçerken onu evine bırak öyle geç kendi evine. daha erken ayrılmanız gerekir belki ama bir süre böyle devam edin. sonra hep beraber olduğunuz ortamda da sevgili gibi olursunuz zaten sadece ikinize ait anılar birikeceği için...

ben de daha çok erkeklerle takılıp kağıt oynayıp eve geç gittiğim oldu. tabii o arkadaşlarım bıraktı beni eve. ama sevgilim olunca işler değişti. kızın da kendini özel hissetmeye ihtiyacı vardır zaten bence o da sıkılıyordur hep beraber takılmanızdan da sana söyleyemiyordur.

e söyle gel benimle beraber ben kalkarken de. bozulabilir bu duruma ama sonuçta kafanı kurcalıyorsa iste seninle gelmesini. olmaz demez heralde.

şüphe edilen hastalık: troidin diffüz parankimal hastalığı bunun için ek takip önermiş. patolojik veya korkulacak bişey değil. istenilen diğer şeyleri yaptırın.
geçmiş olsun.

yüksek lisans derken uzmanlık mı oluyor? eğer öyleyse evet

doktorlar kendi alanlarında zaten master'la mezun olmuş oluyor soru sahibi sanıyorum (atıyorum) gidip işletme gibi sık yapılan ya da TUSsuz alınan fen bilim/sağlık bilim. gibi alakasız bi masterı kastediyor. TUS'la uzmanlığı değil
soruya cevap: bildiğim master mezunu ikinci mastera tecil alamıyor mazun olmadan 2. mastera geçersen erteleniyor yalnız. diğer bölüm mezunlarında bu bilgi kesin. tıpçılar için ekstra durum varsa, bilen paylaşsın.

evet normal yüksek lisans ile de tecil edilebiliyor. ama tavsiyem acelen yoksa ve ales, dil yeterliliğin varsa doktoraya başvurup şansını dene. 6-7 bin lira kara geçmiş olursun.

oluyor kesin bilgi. önceden olmuyormuş ama artık oluyor.

doktora ile kesin masterdan emin değilim

eşimin 4 kardeşi var değil eşim 4 kardeş olmalı orası. anlamaya çalışıyorum kaç dakikadır.

kayınvalide tam erkeğe yatırım yapılırcı kafasında. evlenen kızları evlat olarak görmüyor herhalde. yazık.

imzalamıyoruz desin, kız kendi yüzünü göstermesin annesine. mal mülk de istemesin. ne çirkin işler.

Abi emrediyor ne demek ya? Kafasına göre de o dağıtamaz yani mirası,boşuna planlar yapmasın. Kendi aranızda konuşarak halletmeye çalışın,en son çare mahkemeye vermek olur.

Kesinlikle imzalamasın. Çok duygu sömürüsü yaparsa da "kanun ne diyorsa ona uymak zorundayız." desin.

Üzgünüm ama bu miras olaylarında kimin ne olduğu ortaya çıkıyor. Bekarlar babasının çocuğu da eşiniz değil mi? Kayınvalide resmen "yabancıya gidecek" diye tırsmış burada. O size güvenmiyorsa, siz de ona güvenmeyeceksiniz, bu kadar basit. "Ama annedir" falan diye de vicdan muhasebesi yapmasın. Annesi "ama o da yavrum" diyor mu? Demiyor.

Bence kayınvalidenin derdi kızları değil, malın aile içinde kalmasını istiyor, damatlara geçmesini istemiyor. her halükarda çok ayıp.

hayatta hersey gibi evlat sahibi olmak da bir sorumluluk meselesi. sen sirf o insani 9 ay karninda tasidin diye saygi bekleyemezsin. o yaptigini maymunlar da yapiyor atlar da ayilar da. insan ancak elinden gelenin en iyisini yaptiysa, cocugu icin yapabilicegi herseyi kendini dusunmeden yaptiysa saygi ve sevgi bekleyebilir. boyle bir annenin ne sevgiyi ne saygiyi hakettigini dusunmuyorum. dolayisiyla duygusal somurulerini alip cekip gitmesi soylenmelidir bence.

benim annem ve anneannem su anda konusmuyorlar. cok uzun yillardir aralarinda bircok sorun oldu. baslarda ben genctim, durumu kavrayamiyordum fakat anneannemin anneme yaptiklarini gercekten ben dusmanima yapmam. durum boyle olunca annemin onunla iletisimini kesmesini kesinlikle hakli buluyorum. senelerce annemdir torunlarini gormek ister ailedir diye diye her yaptigini sineye cekti, cok uzuldu. aklim olsa ve o zaman durumu anlayabilmis olsam ben coktan anneannemin karsisina cikmis, annemi rahat birak demis olurdum.

siz de bence bu yuzden karinizin yaninda olun, annesinin boyle duygusal siddet uygulamasina izin vermeyin. kariniz da hakkini almadan cekilmesin. yuzyuze ugrasmak istemiyorsaniz mahkemeye verin, anladigim kadariyla rahatlikla kazanabileceginiz bir dava olur.

ustelik vefat eden baba evlatlarini boyle ayirmak istermiydi bir dusunun. sonucta miras onun mirasi, kazanmis biriktirmis. eminim cocuklarina esit olarak kalmasini yeglerdi.

Hayir feragat etmeyin, cunku boylesi bir somuru yapma kapasitesinde olan insandan hayir gelmez, anne veya degil. Uzulursunuz belki, ama yapacak bir sey yok. Eski anilarla filan mutlu olsun esiniz. Annesini de sapitmis olarak dusunsun, ki zaten oyle.

Bir bakış açısı daha: siz mirastan şimdi vazgeçerseniz bir daha alamazsınız o payı. ama mirastan vazgeçmezseniz, ileride kararınızdan pişman olursanız annenize payınızı devredebilirsiniz. Anneye bak sen.

O ne ya, ne saçma iş. Olur mu öyle şey ? Evlenince evlatlıktan mı çıkılıyor ? Para için çocuğu ile görüşmeyi reddedecekse hiç anne olmasaydı. Acayip saçmalamış anne, hayır bu olaydan sonra nasıl bakacak çocuklarının yüzüne ? Zaten adam öleli 2 ay olmuş hemen mirasının peşine düşmüş, oturmuş düşünmüş, kızları mirastan men etmiş. Ayıp cidden. Kınamak gibi olmasın ama ne anneler var.

ne demek feragat ya?

ulan bi kere benim böyle anam olacak, zaten ben yüzüne bakmam böyle kadının. işe bak amk, duygu sömürüsüymüş. kendi duygusu var mı ki sömürüsünü yapıyor?

Gram aklı varsa imzalamasın. Benzer durumlar cok yasadik, daha sonrasinda kardesler, anne vs ile ara daha cok bozuluyor emin olun.

evli olan kizlar mirastan feragat etmedikleri icin annelerini goremeyeceklerse gormesinler zaten. anne onlari evlat olarak gormuyor , kizlarin da onu anne olarak gormesine gerek yok.

bu miras olayinda su cocuk anasiyla babasiyla daha cok ilgilendi , digerleri ilgilenmedi ; o yuzden ilgilenen daha cok hakediyor mirasi diye bir anlayis var. sonucta o mal mulk edinilirken cocuklarin rizkindan da birseyler harcaniyor. o tarla olmasa belki cocuklar daha iyi birer egitim alip daha iyi birer gelecege sahip olacaklardi. o yuzden miras dedigin seyde herkesin hakki vardir.

anlasmaya yanasmasinlar ; is mahkemeye gitsin gerekirse. miras paylasimi yuzunden kusecek kardesten kardes olmaz.

kisi basi 180bin liralik bir gelirden bahsediyorsunuz. kimse enayi degil o paradan vazgececek kadar. o paraya kendi cocugunuzun egitim masrafi cikar. esin annesiyle dogacak olan sorunu dusunuyorsa , cocuguna daha iyi imkanlar sunabilme ihtimalini de dusunsun.

Ne aileler var yahu. Sadece anne değil diğer kardeşlerin de böyle bir şeyi asla kabul etmemeleri gerekiyor. Zaten kabul ediyorlarsa onlarla da ilişkinizi kesin gitsin.

Damat olarak sen bence pek karışma. Belli ki sen ve diğer damat yüzünden böyle bir şey istiyorlar. Seni ve diğer damadı aileden görememişler, sen de onları görme, bu konudaki kararı da eşine bırak. Madem onlar seni aileden görmüyor, sen de onları görmezsin olur biter.

böyle adaletsizlik olur mu? 2 kız mirastan hakkını almıyor. 1 kız yaşlı anneyle 10 dönüm tarlaya ortak. Erkek çocuk 30 dönüm tarla, ev ve arsa alıyor.

olay sadece eşinizin hakkından vaz geçmesi değil. diğer kardeşler arasındaki bu garip adaletsizliği kabul ediyor ve ayrıca kendi çocukları ve yeğenlerinin de miras haklarından vaz geçiyor.

kayınvalide hem böyle bir adaletsizlik yapıyor hem de yüzümü görmezsiniz diye tehdit mi ediyor? bravo.

bizim karslı komşularımız var, onlarda hep öyle. daha babası hayattayken feragatname imzaladı kızlar. sadece erkekler pay alıyor.
eşinizin ailesi bunun norml karşılandığı, sık yapıldığı bir aileyse, üzgünüm o kaynana sonuna kadar direnir.
tabi sonuna kadar direnmek sizin de elinizde.

simdi anneanne esinden kalan mirasta soz hakki olsa bile o olmeyecek mi? diger bekar kizi da bir gun evlenmeyecek mi?
oyle is mi olur? esiniz kesinlikle kabul etmesin boyle bir seyi. kanunun uygun gordugu sekilde paylasacagiz, bu sekilde bir seyi onerdigin icin de sen beni gormeyeceksin desin.

kusura bakmasin ama bedduasi da kendine doner, fazla soylenmesin bence ortaliklarda.

esinizin iki arada kalacagi bir durum yok. babasindan kalan mal, tabii ki de hakkini alacak, tabii ki de kullanacak o parayi. torununun da mirasi o para, onun da rizki. anneanneye soyleyin hadi kizini gozden cikarmis, o cocugun hakkini yerse allah sorar hesabini.

bana annem ayni seyi yapsa, yapmak degil, teklifle gelse, hatta bir sozcukle ima etse omrum boyunca bakmazdim yuzune.

e yaptığı zaten gidiş geliş yapmama, aksi yönde beddua sebebi.

ikna ediniz bir şekilde efendim. kendiniz için değilse olan/olacak çocuklarınız için. onların da hakkıdır. hak yedirmeyin. ki kendiniz için bile oldukça önemli miktar. kabaca 180 bin. bir de fiyatı boş verin 40 dönüm arazi yani.

bunlar eskide kaldı diye biliyorum hala devam etmesi enteresan.

e o bekar kız evlenince gene damada kalcak, oğlan evlenince de geline kalcak. hiç mi evlenmicekmiş bunlar. hele o oğlan iki güne ölse gelin ne bayram eder o parayla. o zaman napcak kaynana hanım.

ne acaipler var memlekette ya. verin avukata hocam acımayın hiç.

Öncelikle başınız sağolsun.

Böyle alengirli oyunlara, miras paylaştırma işlerine giriştiyse bir anne, ben eşinizin yerinde olsam "zaten bu muhabbetlerden sonra gidiş-geliş yapıp huzurumu kaçırmanı istemem, istediğin kadar da beddua edebilirsin her ettiğin beddua için allah sana 10 katını versin" derdim. Sert oldu ama insanın baba acısının üzerine bir de böyle saçma şeyler yaşaması çok üzücü, sizin adınıza üzüldüm, daha çok da sinirlendim.

Kesinlikle hakkından vazgeçmesin. Oğlan da allah bilir "hayırsız enişte" modunda gezen bir elemandır, o tarla 3-5 senede erir gider.

Yanlış kategoriye açılmış ama olsun. Kesinlikle vazgeçmesin, yoksa aptal olduğunu düşüneceğim. Öyle şey mi olur?

Bekar kızını ve erkek oğlunu (anladınız siz onu) bir nebze kayırmasını, biraz daha onlar lehine bölüştürmesini anlayabilirim (hak vermem de bu toplumda normal karşılayabilirim) ama komple feragat istemek bu devirde çok ayıp. Sakın vazgeçmeyin.
Haa, köyde filan yaşıyorlarsa zaten tapu eşinizde bile olsa tarlaları onlar kullanır, ektirir biçtirir bir sorun olmaz satmadığınız sürece. Kayınvalide bir şey kaybetmez yani.
Aradan yıllar geçince ise köprünün altından öyle sular geçer ki, bakalım nasıl bir gelin nasıl bir damatla karşılaşacak da şimdiki fikirlerine pişman olacak onlar yaşanınca görülür.

eşiniz yerinde olsam "o fegatanameyi imzalarsam ben görüşmem zaten senle" derim, karşı atağa geçerim. hatta uygularım da. ardından da görüşmem.

siz sadece bunun ne kadar onur kırıcı olduğundan bahsedin. gerisini eşinize bırakın bence.

ulan ne dine ne hukuka uyar bu.

valla ben o bedduanın tutacağını sanmıyorum kardeş. allah bilir tabi. madem anne müslüman -öyle anladım- aç kuranı göster. kuran emrediyor sana ne oluyor? de.

anne bayaa saçmalamış. yabancıya gitmesin diye yapıyor hadi orasını anladım da malın çoğunu oğlana bırakmak nedir? bence malın hepsi annenin üstüne olsun. damatlar ve gelin de babadan kalan paradan hak iddaa etmeyeceğim diye kağıt imzalasınlar. anne ölünce mal 4 çocuğa eşit dağıtılsın. mantıklı olan bu. eşin bu teklifle gitsin bunu da kabul etmezse o anne kan bağından başka bir şey yok demektir.

şu an bir çocuğunuz olmayabilir ama bu, çocuğunuzun hakkını yedirmektir. kayınvalidenizin yaptığı, evladınızın geleceğinin bir parçasına sırf kendi hırsları, kendi bencilce istekleri için el koymaktır. eğer sırf onu tatmin için, aman allahından bulsun, ne hali vars görsün, aman aramız bozulmasın diye buna izin verirseniz, bu hak yemeye, bu hırsızlığa, bu vicdansızlığa ortak olmuş olursunuz.

her ne şekilde olursa olsun göz göre göre hak yiyen kişi zerre saygıyı hakketmiyor demektir. hele kendi evlatlarını ayıran, ayrımcılık uygulayan, hakkını yiyen bir anne yalnızlıktan başka bir şey hakketmiyor.

1- 23 yaşında mezun oldum, 4 senede bitirdim.

2- 2013 haziranda mezun oldum, 10-11 ay bir yerde çalıştım, kovuldum, 4 ay işsiz kaldım, bu hafta yeni işe başlayacağım.

3- işsizlik sıkıcıydı ama yine de memnunum halimden. kariyerle ilgili şöyle yükseleyim böyle yapayım falan gibi bir düşüncem yok hiç.

4- bazen bilgisayar değil endüstri okusaymışım falan dedim iş ararken; izmirdeki iş olanaklarıyla ilgili olarak. erasmusa gitseymişim keşke dedim bir kere. bir de biraz daha sosyal olabilirdim sanırım.

5- 24 kadın

22 yaşında mezun oldum. 4 senede bitirdim.
şu an o mezuniyetten sonraki bir sene içerisindeyim bir halt yaptığım yok depresyona bile girdim diyebilirim.
okul konusunda memnunum elbet ancak iş imkanı kısıtlı bölüm mezunu olduğum için biraz umutsuzum gelecek bazında.
kadın ve 22

1- 24 yasında mezun oldum. 5 senede bitirdim.

2- mezun olduktan 1 ay sonra ise girdim. 8 ay sonra bırakıp bambaska bir sektöre geçtim. diplomamı köseye attım.

3- affedersin ama su anki konumuma sokayım. tekrar mesleğime dönüyorum, is görüsmelerine gidiyorum.

4- okulumu tercih ederken zaten mutlu değildim. simdi de zorunluluktan dolayı okulumun bana verdiği diplomayı kullanıp, kuyruğumu kıstırarak geri dönüyorum. 4 senede bitirsem büyük ihtimalle ya ailemin yanında ya da üniversiteyi okuduğum okulda kalmıs olacaktım. o da beni bambaska biri yapacaktı. simdi olmak istediğim sehirdeyim, belli bir hayat düzenim ve çevrem var. okuduğum bölümde çalısmadığım süre boyunca kendime kattığım birçok seyi hayatım boyunca baska bir sekilde kazanamazdım. pisman değilim ancak her seyin daha yolunda gitmesini isterdim. yine de okulunu okuduğun bir mesleğin pesinde sürüklenmek daha doyurucu olurdu gibi geliyor.

5- 26,5/e/ist

20 yaşında bitirdim(aralık olunca doğumgünü hep erken bitti okul :)) 4 senede, bir yıl boş gezdim, ingiltere'de master (1 yıl), bir yıl boş kaldım, doktora.

şimdi de araştırma görevlisiyim ve doktora yapıyorum.

2 yıl geçti bu dönem dersler bitecek diye umuyorum, keşke bu kadar yaymasaymışım diye düşünüyorum. o boş gezdiğim yıllarda da askerlik yapabilirmişim ama hiç boş bırakmasam da olurmuş.

25 (aralık'ta 26ya gircem heheh), erkek

1.22de mezun oldum.3,5 senede bitirdim
2.direkt y.lisansa başladım, işe girdim,yurt dışına gittim,
3. değil(d)im. evet, inanıyorum.
4.değildim. konservatuvar okusam daha iyi olur diyodum, bu sene sınavlara girdim, kazandım. konservatuvar okuycam.
5.25 k

1- 21, dört senede.
2- çalışarak geçti, askerden kaçmak için de yalandan bi yüksek lisans yaptım.
3- değilim, inanıyorum.
4- 1 sene daha hazırlanıp daha iyi bi okula gitseydim diye düşündüm, veya daha ciddiye alıp lise 2'deyken de dersaneye gidebilirdim.
5- 24 erkek.

1: 22 yaşımda bitirdim.

2: Bitince İnterrail yaptım.

3: Şu anki konumumdan memnunum.

4: Şöyle yapmasaydım dediğim çok şey oldu. Şöyle yapmasaydım dediğim çoğu şeyi düzeltme şansım da oldu.

5: Ponçik.

1- 26 yaşında mezun oldum 7 senede zor bitti
2- direk askere gittim, 4 ay iş aradım 2.5 yıldır aynı şirkette severek çalışıyom
3- yöneticim benden 1 yaş küçük olmasa daha memnun olurdum. erken bitirsem de yönetici olamazdım gerçi, fıtratımda yok :p
4- 7 yılda bitirmenin pek bir farkı yok, beraber başladığım arkadaşlardan biri müdür diğeri benle aynı pozisyon ikisi de yüksek yapıp 4 yılda bitirdi, senle alakalı o iş !
5-29. adam !!1

1- 22 yaşımda mezun oldum, 4 senede bitirdim, bi de hazırlık var 1 sene

2. Yüksek lisansa başladım hemen. Ama gitmedim, evde yattım. 2 sene kadar sürdü bu yatış.

3. 1 sene evvel işe başladım. Memnun değilim. Konumdan değil de çalıştığım işten memnun değilim. Yine çalışmamak istiyorum. Ama olacağını zannetmem.

4. Okul tercihimden memnunum, bölüm tercihimden memnun değilim. Şimdiki aklım olsa çok farklı bir alanda okurdum. Üniversiteyi sosyal hayatı genişletmek için kullanamadım pek, üç beş insanla sürdü tüm lisans dönemim. O yüzden şimdi biraz yalnızlık çekiyorum, keşke sosyal aktivitelere, klüplere falan katılsaymışım diye. Onun dışında çok büyük keşkelerim ya da bana okulun kattığını düşündüğüm çok artı yok. Yabancı dilim zaten iyiydi, üniversite eğitimi bu alanda bana bir şey katmadı.

5. 25, kadın.

1. 24/5
2. İki ay sonra işe girdim. Hala çalışmaya devam. Master a başladım bir de bir yandan.
3. Çok olmasa da iyi olacak yakında.
4. Keşke wat, erasmus gibi birşey yapsaymışım diyorum.
5. 27/erkek

1) 21 yaşında mezun oldum, 4 yılda bitti.

2) 2 yıl boş boş oturdum. Sonra yüksek lisansa başladım.

3) Kariyerim yok, konumum yok, hala boş boş oturuyorum. Arada satış danışmanlığı vb işler yaptım saymıyorum onları. Yüksek 4 yılda bitti bu arada.

4) Değilim. Zamanında kafam basıyo diye sayısal okudum. İyi puan alamadım össde ea tercihi yaptım mecbur. bu kadar çok üni ve bölüm yoktu. Kazanmak bile meseleydi. Neyse okuduk bitti. Ama ben sözel derslerden ve sanatsal işlerden daha çok keyif alıyorum. Hani elimde sihirli bi değnek olsa muhabbeti işte. Olsa bambaşka bir yol çizerdim kendime.

5) 27, k.

1- 21 4 sene
2- yurtdışı master, doktora vb.
3-bambaşka bir alanda çalışıyorum son 4 yıldır, memnunum
4-memnunum, tutkuyla seçmemiştim ama iyi ki öyle yapmışım. genel olarak geçmiş geçmişte kaldı düzeltemiyoruz; önümüze bakalım derim zaten
5-kadın, 31

1) 23 yaşında mezun oldum 5.5 senede bitirdim
2) ilk 2 ay iş aradım sonra tanıdık vasıtasıyla işe girdim tanıdıkla beraber 5 ay sonra dehlendim bi on beş günlük aradan sonra arkadaş vasıtasıyla işe girdim 7 ay orada çalıştıktan sonra istifa ettim
3) 4 aydır yatıyorum kendi isteğimle 10 gün sonra askere gideceğim
4) mesleğimden memnunum ama okulumdan değilim
5) 25 m

1) 21 yaşında mezun oldum, 4 senede bitirdim

2) 2.üniversiteye başladım.

3) Memnunum, öğrencilik güzel şey.

4) Mal gibi gittim öğretmen oldum. Pişman olduğum için ikinciyi okuyorum. Yeni bölümümden memnunum

5) 21, erkek.

1- 24 yaşında mezun oldum, mezun olduğum bölümden mezun olmam 4.5 sene sürdü. önceki bölüm değiştirmemi saymıyorum.
2- mezun oldum, 9 ay yattım. şu anki işyerim resmen peşimden koştu bu 9 ay boyunca.
3- şu an konumum sektörüm için klasik başlangıç pozisyonundan bir tık önde. sektörümün en büyük markalarından birindeyim ve önüm hayal ettiğimden çok daha açık. departmanımın başına bedelli askerlik çıkarsa 3 sene içinde geçmem çok olası.
4- okuldan memnun değilim, nitekim türkiye sınırlarında boğaziçi dışında üniversite beni kesmezdi zaten, ona da girmem hayaldi. iş tercihimden memnunum. kendimi göstererek, 0 torpil ile geldim. yabancı dil bölümüm dolayısıyla en önemli faktördü, ona da ne lise ne üniversitede zerre katkı sağladılar. tamamen kendim geliştirdim, işim icabı mesaimin büyük çoğunluğunu ingilizce ile geçiriyorum zaten. biraz erken başlasaydım iş hayatına şu an bu yaşımda çok taşaklı bir yerde olacağıma inanıyorum. ama çok da sorun etmiyorum, 24 yaşında olmayayım da 27 olsun. ne yapalım.
5- 24, erkek.

"yarın öğretmen olduğunda her gün aynı çift yırtık ayakkabıyla gelen öğrencin olursa, onun yüzüne bakabilecek misin? yüzün kızarmayacak mı?" bu konuda haklı olduğunu düşünüyorum. 30+ çift ayakkabım var, utandım ben.

5 galiba ne gerek var be o kadae ayakkabiya

Vay be. Bundan hoslanan elemanin mesaj atmasi sana nasil kapak oluyormus, bunu cozemedim.

terlik sayılıyo mu? :(

bir çift var benim, 2.5 yıldır giyiyorum. sonunda annem "wtf dude" dedi,, içi parçalanınca kendisi yeni bir tane almaya karar verdi. ama ne zaman bilmiyorum. ilgilenmiyorum. memnunum ben bu ayakkabıdan.

e alsın arkadaş sana ne? onun için saçma olan ama senin bütçe ayırdığın şeyler yok mu hiç?

berk olayı çok iticiymiş yalnız. sanırım ona çok sinirlendin sen ayakkabı olayının gerginliğini atamadın.

cevap olarak: 20 civarı.

bilmiyorum benim 20-30 yok -ama çok almışlığım var bütün ayakkabılarım kayboldu mesela bi ev taşıma hikayesinde :)
bu muhabbette soru hakketen kaç çift ayakkabımız olduğu mu? Allah size kolaylık versin.

Tüketim toplumu işte. Az bile demişsin. Ayrıca orospuluk ne alaka. Millet zevkinden orospu olmuyor.

Hesapliyorum==> 9-10 topuklu + 2 cizme + 1 bot + 1 tiger + 1 converse = 14-15 cift ayakkabim varmis. 1 tane de spor bi sey alicam bakalim yakin zamanda. 16 olur.

3 çift günlük
3 çift resmi/klasik ayakkabı
1 çift spor ayakkabısı
1 çift halı saha
1 çift bot
1 çift sadece bakkala giderken falan giydiğim eski ayakkabıyı da sayarsak

toplam 10.

Kac cift oldugunu inanin bilmiyorum, bazen 2-3 cift annemlerde unutup gittigimde 'aaa bu da mi varmis?' dedigim oluyor ama söylediğinizi düşününce ben de utandim sahsen. Oyle alışveriş manyağı da degilim ama nasil bu kadar birikmiş bilmiyorum.

Berk olayi da söylediği gibi cok abesmis. Ben olsam ben de iyi o zaman berke git derdim. O nasil tepki oyle yahu?

20 çift ayakkabı bir kadın için fazla değildir bu arada,3 çizme 3 keten ayakkabı 3 topuklu 3 sandalet 3 babet 3 bot zaten 20 etti, erkek gözüyle değerlendirmeyin.

bot, 2 yürüyüş, 1 halısaha, 1 basket, 2 klasik tarzda. klasik olanlar babamdan hacıladım lazım oldu diyerekten normalde öyle ayakkabım yok. 5 diyebiliriz yani.

ancak olay hakkında yorum yapmak istemiyorum, sadece merak ettim. ondan hoşlanan tip var, hoşlandığı belli, kafasına göre mesaj atabiliyor ve sevgilin sevindi?

bence bir kez daha düşün.

berk olayı saçmaymış ama eleştirinizi çok haklı bulduğumu söyleyemem. seksen9'a katılıyorum bu açıdan.

benim 25 falandır herhalde, annemle birlikte giyiyorum, bunlardan 10 tanesini falan 8 9 yıldır giyiyorum.

canımızın bir şeyi istemesi ya da çok beğenmemiz her zaman ihtiyacımız olduğu anlamına gelmez.

benim için de fazla tüketim israf fakat bunu sevdiğim birine açıklarken kullandığım kelimeleri seçerken özen gösteririm, daha uzlaşmacı kelimeler kullanmaya çalışırım

sadece iki çift.
bunların bir tanesi spor tarzda, diğeri ise bot.

6-7 çift falan. param olsa daha da çok olur beğendiğimi gördüğüm gibi alırım.
şimdi mesele ayakkabı meselesi değil esasen, biri teknoloji manyağıdır senede bi telefon değiştirir biri de ayakkabı. imkanı varsa alır. o kadar alakasız şeylere çarçur ediyoruz ki parayı. ama etmesek de kazan ama istediğini alıp kendini kısa süreli de olsa mutlu hissedemedikten sonra ne anlamı var. imkanları zorluyorsa orada bi sıkıntı var demektir. ihtiyacı olmadığı şeyler için borca girmek gibi mesela.

berk olayına bişey diyemicemm mevzuyu anlayamadım orda.

2 cift spor ayakkabi
2 " bot
1 " terlik

erkeğim. üç çift ayakkabım var. bir de yılda üç kere falan giydiğim botlarım var. eşimin 40 çift falan vardır. hastalık bu, kendisi de kabul ediyor.

2 bot
1 sandalet
2 topuklu
1 bootie
2 spor
1 Babet
1 günlük
Bunlari sık giyiyorum. Birkaç tane daha var ama onları nadiren giydiğim için saymadim. Ayağıma uyan, vurmayan nadir ayakkabı olduğu için bulduğumda alırım. Nasılsa bir gün ihtiyacım olacak ama o zaman bulamayacağım.

30+ var sanirim. Hatta evde ayni ayak numarasinda 4 disiyiz, 100+ ayakkabi var. Seviyoruz; aliyoruz.

5 tane var 3 tanesini giyiyorum. Oh Berk mesaj attı tavrı terbiyesizlik. Onun dışında haksızsın, senin paranı harcamıyorsa istediğini alabilir. Hele yırtık ayakkabılı öğrenci ajitasyonu çok gereksiz, bir sürü aç insan da var o zaman bir dilim ekmekle doyurun karnınızı hiç zevkine bir şeyler yemeyin.

1 çift eski, acil kısa mesafe kullanımlık, çorapsız arkasını ezerek giydiğim var terlik gibi...
1 çift spor salonunda kullanmalık ve bir çift günlük kullanmalık adidas koşu ayakkabılarım var üst/orta seviye.
toplam aktif kullandıklarım sadece bu üçü. kışlık da bir çift botum var.
kenarda neredeyse hiç kullanmadığım 3 çift daha var ama biri hediye zaten, 2 kere giydim 2 yılda.

senin abarttığın seviyede bir sorun değil yinede.

Yaptığı yanlış, bence bu tarihi not et +28 gün koy ve karşına çıkan tarihlerde olabildiğince sabırlı davran.
5-6 çift ayakkabım var, erkeğim.

Bak o kadar sakin sakin yazdım o yüzden geçmedi sinirim, sevgilisi olan kıza yazan o berk g... neyse sakinim, baktın olmuyor zorlama koy tekmeyi.

hala elim ayağım titriyor amk

birader ayakkabıyı siktir et bu kıza tekmeyi vur. ne demek kapak olsun filan. her kavgada hoşlanan insanlara sevinecekse takar boynuzu. ayriyetten bu kız bildiğin açgözlü. yapma etme

Çizmelerde sayılırsa 50 den fazla

sen cimrisin
kız da patavatsız.
ayrılın.

annem emekli ilkokul öğretmeni, oturup saymadım ama hayatı boyunca hep 4-5 çift ayakkabısı oldu sanırım. benzer şekilde kardeşim (erkek) öğretmen, onun da farklı durumlarda giymek için 4-5 ayakkabısı var sanırım.
ben evden çıkmayan bir çevirmenim, 2-3 yılda bir siyah bir gore-tex benzeri bir şey alıp her yerde giyiyorum, bana yetiyor.
buna karşın 5 yaşındaki yeğenimin ayakkabı ve terlik sayısı hepimizi katlar.
kadınların farklı durumlar için giyecekleri ayakkabılar düşünüldüğünde 4-5 çiftin altına düşmesi pek mümkün değil. ortalama 10-15 çiftin de normal olduğunu düşünüyorum. kendi sevgilim olsa 20 çifte kadar homurdanmam sanırım, ama sonrasında biraz homurdanabilirim. hadi ayakkabıları geçtim, o kadar ayakkabıyı nereye koyacağız:)
neyse çok zorlarsa kedim yer zaten ayakkabıları:)

Ben erkeğim. 13 çift ayakkabım var. Genel olarak benim değil ama çoğu insanın ayakkabı tutkusu var. Gerçekten çok ihtiyacı da olmasa alması bu tutku neticesinde normal. Ona çok karışmayın cidden abartılı birşey yapmadığı sürece. Ki bunun 2-3 katını gördüm bazı arkadaşlarımda. Zengin falan da değiller. Ama engel olamıyorlar işte.
Bunun yanı sıra kız arkadaşın görgüsüz ve patavatsız bu anlattıklarından çıkardığım kadarıyla. Ben ailemden böyle gördüm ve aha çocuk mesaj attı demesi bunlara işaret. Bence sırf bu tutumunu ileride sorun edeceksin.

1 tane spor ayakkabı.
1 tane de krampon.

1 tane de eski bir ayakkabı var, bebelerle minyatür kale maç yaparken giyiyorum.

kız arkadaşın çok iğrenç bi insanmış. "al işte kapak olsun" nidaları falan. ağzına kürekle vur ve terk et.

ayakkabı bilmiyorum, saymadım. ayağım küçük olduğu için ben de bulabildikçe mutlaka alıyorum ama zaten çok nadir buluyorum.

ayrıl.

4

sandalet, spor, ciddi, biraz ciddi.

bana gayet yetiyor.

giyebildiğim 2.
eskiyen yıpranan 2.

sana helal olsun çok güzel anlatmışsın kıza olayı.biz ailemizden böyle gördük lazım olmasada alırız mantığı çok saçma bence. sen o kızla anlaşamayacan abi ayrılın siz.

15 civarı. Ayakkabıyı dert etmezdim ben. Sonuçta herkesin lüks sayılabilecek harcamaları olur.

Mesaj konusunda da direkt saçmalamış. Sinirlendiğinden demiştir büyük ihtimalle ama yine de saçmalamış.

1 bot- 2 spor ayakkabı, 1 converse

4 çift ayakkabım var her an yetiyor.

çünkü kimse fakir değil.
bizim milletten para istersen fakirim der ağlar,
ama maksat hava atmak olduğu zaman kirli çıkıdırlar.

kimse fakir değil ve gittikçe zenginleşiyor.
kendimden biliyorum.

ha bir de kredi kartı kullanarak ve kredi çekerek zenginleşenler var o ayrı bir mesele evet.

ben de anlamadım zenginleşen zenginleşiyo bi ben fakirleşiyorum sanırım

(bkz: tl'den 6 sıfır atmak)

Siradisi nasi zenginlesiosun kardes ya bize de de..

Telekom, Tedaş, Tekel, Seka, Tüpraş, bazı limanlar (İzmir, İskenderun, Mersin vs.) gibi kuruluşları satarak (özelleştirme diyorlar kendi aralarında) ülkeye para girişi sağlanıyor. Özetle şimdi paramız var ama uzun vadede yarrağı yedik. Hala duble yolla övünenler var içimizde.

çünkü maaşlar falan bahsedildiği kadar kötü değil. gazetelerde görüyorum veya televizyonlarda işte yok memurun maaşı kuş kadar yok böyle şöyle, e lan benim annem babamda memur ikiside 6 bin'den fazla alıyor, arada ikramiyede alıyorlar 3 bin tl falan, nereden biliyorsan dersen yurt dısında öğrenci olmaya giderken elçilik anne babanın maaş bordrosunuda istiyordu o sebeple biliyorum. yurt dısına atanan memurlarıda görüyorum babam gibi 4 sene periyotta yüzbinlerce euro biriktirip geri dönüyorlar tr'ye. bu mu fakir memur?

özel sektörde maaşlar kötü derler arkadaşlarımın hepsi minimum 3500 tl'ye basladı. ayrıca millette dede'den ondan bundan kalan arsa evler falanda var. bir çok tanıdıgım cok sıradan işler yapsalarda kenarda bulundurdukları bir sürü evleri falan var sıkısınca satıp (attım mesela 350 bin) oradan yiyorlar.

fakir her zaman var (sistem itibariyle) ama denildiği kadar fakir bir millet değiliz. tam tersine. hiç bir zamanda tersine inanmam.

dostum fakirsin diye acıdığın herkes var ya. bu ne kadar boktan işte çalışıyor, giyimine kıyafetine bak ne kadar gariban gözüküyor diye düşündüğün insanlar var ya. hepsi senden daha zengin, daha varlıklı. o yüzden acımayı bırak, çalışmaya bak.

valla harcama şekline bağlı.

ben bim'den migros'a girince elim ayağım titriyor. giysilerimin %90'ını lcw oluşturur. yılda 1 - 2 kez alışveriş yaparım. 2'den fazla ayakkabı almam. elimdeki bilgisayarı çıkarmadan yeni bilgisayar almam. elimdeki telefonu birine satmadan yeni telefon almam vb. böyle uzar gider.

ayrıca @baldur2 +15000000

1000 liraya süpürge almak zenginlik değil, alerjin varsa alacaksın mecburen, zaten süpürge erimiyor 15 sene kullan.

Ev fiyatları 120 bin ne ki? Bir yıl ev aradık en son 320'ye bulduk. Kira fiyatı ile 160-170bine denk geliyor zaten 10 senede. Araba desen güvenli az yeni araba 22-30.

Biraz zenginlestik biraz vermeye mecburuz. Kredisini öderken fakiriz diyorlar haliyle.

40 milyara düğün çokmuş yaa.. bi düğün salonuna okdr para verilir mi....

para bok herkeste..

büyük şehirde 300 bin liraya ev alanların 1)ailesinin evi/arsası filan oluyor. babadan dededen kalıyor. adam gelmiş dikmene yerleşmiş zamanında müteaahide veriyor daire alıyor vs. 2) zamanında yolunu tutumuş. banka memuru bi kadın tanıyorum 18 yaşında çalışmaya başlamış hemen evlenmiş kendi maaşını da hep yatırıma ayırmış. şu anda 45 yaşında filan 25 senede 3 ev almış biri baya lüks 500-600k eder ama kadın zaten bankacı zamanında borsa-döviz vs. değerlendirmiş. inşaat patlayınca da gayrımenkulleri değerlenmiş almış satmış vs. banka müdürü filan da değil. maaşı ortalama. şimdiki gençlerin 30 yaşında ancak birikim yapmaya başladığı, tek maaşla geçinemediği, inşaatın patladığı düşünülürse. aileden kalmadan genç birinin bunları yapması zor. 3) büyük şehirlerde çok fazla kara para var.

küçük yerlerde/uygun muhitlerde 100-120k 'ya ev alınıyor heryer istanbul değil.böyle bi dünya insan tanıyorum. karı-koca çalışıyor (ki düğünde insanlara 20-30 bin liralık altın takılıyor/para geliyor, önce bi araba alınıyor 1-2 sene o ödeniyor varsa borç bitiriliyor ev eşyaları tamamlanıyor. sonra düğün parası peşinat yapıp gerekirse araba satılıp hemen ev. o da 4-5 sene ödeniyor. mesela karı-koca devlette öğretmen olsun evin geliri 5k eder. eve verilen en fazla bin lira. üstelik bu insanlar bi kere konsere bi kere sinemaya filan gitmiyor :) en büyük aktiviteleri anca yazın memlekete gitmek, kışın da işkembeciye.

bir de AVMlerden çıkmayan, sürekli tüketen genelde genç bir nesil var. onları ben de tam anlamadım henüz :) sanırım çalışan anne-babanın tek (belki 2) çocuğu olan kuşak büyüdü böyle oldu. bunlar yavaş yavaş üniversiteyi de bitirdiler artık ama çocuk okuldayken anne-babadan bin lira harçlık almaya alışmış şimdi işveren pazartesi-cuma 9-5 mesai maaş 1.500 diyor çocukların yüzü düşüyor. merak ediyorum bu kuşak napacak.

harbi ank ya herkes ağlıyo ama para var millette

Çamaşır kurutma askılığı
Ütü phillips ya da tefal
Ütü masası
Battaniye yorgan yastık
Nevresim (polo assn de mükemmel şeyler var)
Ev aletlerini samsung mağazasına girip seçebilirsiniz

mutfakta kullanılacak ufak şeyler, rende, limon sıkacağı, süzgeç falan :) çok unutulan şeyler bunlar malesef.

Havlu, bornoz takımı, envai çeşit nevresim vs olabilir, bunların devri geçmez. Bana "köşeye para atmak" daha mantıklı geliyor ama yahu. İnsanın beğenileri ve eşyaların modelleri 6 ayda bile inanılmaz farklılaşabiliyor.

Evlenmek için ölen bi kız, evlenmeden yaklaşık 2 sene önce çıkardığı "alınacaklar listesini" facebookta paylaşmış, içine yazdıklarını okuyorum :D sirke seti, yağ seti, cam bardak seti, baharat seti, mutfak servis seti, bıçak seti :D ashjkdashkhaha

Yani bence o şekilde alınacak pek bir şey yok :D Almış olmak için almasın arkadaşın. Para atsın, daha güzel.

Bence de para biriktirmek daha mantıklı
bakarsın ev küçük olur fazla eşya koyamaz, elektroniklerin zaten hergün yenisi çıkıyor modeli eskiyor. mutfak robotu zaten almasın tezgah kaplayan bişey... rondo alsın bi de mikser veya blendar -kullanıp çekmeyeceye kaldırılan şeyler alsın.
illa alacaksa: nevresim takımı, bornoz takımı, yapacaksa kaynana bohçasına vs. koyulacak şeyler, kap kacağı da çok almasın bence sadece takımını alsın yeter onlar hediye geliyor -kız evi düğün yaparsa geliyor en azından-.
bi de bence asıl bol bol iç çamaşırı alsın :P

valla biz mandal aldık bir tane kocaman, sonra yastık kılıfları var, çarşaf nevresim vs.

mutfak gereçleri önemli, sırf biri yok diye yemek eksik kalabilir,

küçük fırın alsın, kek yapar.

genelde böyle tabak çanak satan yerlerde çeyiz setleri olur. atıyorum tabak takımını ordan alırsanız düdüklüyü 50 liraya verirler yanına da bardak seti hediye vs. gibi. o tarz yerleri dolaşsın, parça parça almaktan daha ekonomik gelecektir.

ayrıca 15 ocak civarında( tam tarihine bakarsınız netten) dünya enerji verimliliği haftası var, o tarihlerde büyük beyaz eşya firmalarında (samsung, arçelik vs.) bayaa güzel kampanyalar oluyor, örneğin ben 900 liralık samsung çamaşır makinesini 600 e almıştım. ocak ayından sonra evlenecekse, o tarihi kaçırmasın.

@pandispanya, @niye ama; Para biriktirmek bana da daha mantıklı geliyor, söyledim kendisine de, fakat kenara atılan para diğer ihtiyaçlar için gidiyormuş öyle diyor..
Her şeyi son zamana bırakırsak çok sıkışıklık olur gibi şeyler de söylemişti bu sebeplerden dolayı alıp kenara kaldırmak daha mantıklı geliyor kendisine..

saç kurutma makinası
baskül
cezve/kahve makinası
cam saklama kabı
bir gün pazara çıkıp her türlü plastik gereç ihtiyacı, leğeni-viledası- süzgeçi-rendesi vs (abartmadan)
mnik el süpürgesi
çaydanlık/çay makinesi

ev ve eşyası az çok belli ise;
masa örtüsü
avize/aplik vs

ilk akla gelenler, ben baştan biriktirmek yerine ihtiyaç oldukça alınması taraftarıyım sonra evler gereksiz doluyor.

Evlilik sürecinden geçmiş biri olarak tavsiyem şudur ki nakit para biriktirin. Şu anda alacağınız eşyaların yaklaşık 1 yıl sonra modası geçecek, sonra sevmereyek kullanacağınız bir sürü eşyanız olacak elinizde. tecrübeyle sabittir. sonra zamanla onların yenisini alacaksınız ki tekrar masraf.

En güzeli nakit para biriktirip, evliliğe yakın tüm ihtiyaçları bir seferde almak. Almak istediklerinizi bir liste yapın, sonradan unutmayın.

bence bir sey almasin. kucuk altin alsin koysun kenara. her sene yeni modeller cikiyor.

bence de almasın... onları saklamak da bir zahmet. insan gördükçe bıkıyor yahu. ev depo gibi oluyor. parasını harcamış gibi koysun kenara, bütçesini oluştursun. indirimler her zaman gelir, bir yerde olmazsa başka yerde olur. etiket fiyatının fazlasını koyup indirim diyorlar sonra. makinelerin bile upgrade edilmiş halleri oluyor. evliliğe bir ay kala falan alır, yaşayacağı yer belli olsun ve ona göre alışveriş yapsın derim.

istisnalar hariç evet.

bir istisna örneği olarak (bkz: alex)

boy uzun olunca bence öyle gösteriyor olabilirler

Katılıyorum

Elbette. Futbol mahallede, köyde, bi top bulunan her yerde oynanabilen bişey = dokunabildiği insan sayısı çok fazla. Basketbol ise genelde "ailelerin" yönlendirmeleriyle başlanan daha sistemli bi spor. Üniversite mezunu, farklı diller bilen futbolcu (özellikle ülkemiz için konuşuyorum) oldukça sayılıyken, basketbolcularda durum tam tersidir.

hepsinden kültür ve eğitim fışkırmıyor elbette ama futbolculardan iyi oldukları kesin.

daha kültürlü değil de daha üst sınıf ailelerin çocukları. özgüvenli. yoksa kültür dediğin dinlediğin müzik türüne göre artıp eksilmez zannımca.

Kesinlikle katılıyorum ama nedenini bilmiyorum. Sadece öyle duruyorlar. Eğitimlerine dair bir bilgim yok. Futbolcuları hiç sevmem çok cahil geliyorlar bana. Hepsi aynı tip şeylerden hoşlanan, aynı şeyleri yapan tipler gibime geliyor.

genellemelere pek katılmam ama buna katılıyorum, tabi sadece bizim ülkeden bahsediyorum, çünkü sosyolojik-ekonomik bi nedeni var bence bunun. öncelikle futbolun ulaşılabilirliği çok daha fazla. bizim çocukluğumuzda basketbol maçı seyretmek, basketbolla ilgili haber almak falan hiç kolay değildi. ekonomik açıdan da futbol oynamak için çok bişeye gerek yok. çoraptan top yaparsın, iki de taş dikip kale yaparsın, mahalle arasında oynarsın. ekonomik durumun ne olursa olsun futbol oynayabilirsin. ama basket oynamak için doğru düzgün zıplayan bi top ve pota lazım. gecekondu mahallesinde sokakta basket oynayamazsın, imkan yok. bu yüzden basketbol daha elit bi spor gibi kabul ediliyor. elitlerin eğitim imkanları daha iyi olunca da basketçiler daha eğitimli oluyor. bu algı yerleştikten sonra katlanarak artıyor çünkü mesela elit aileler futbolu avam bulup çocuklarını futbola değil de baskete yazdırıyorlar.

Basketbol biraz daha "Okul" kaynaklı -En azından Türkiye'deki başlangıcı ve gelişimi- bir spor olduğu için doğru olabilir.

genel olarak böyle bir durum söz konusu. en güzel açıklamayı da şu ana kadar pandispanya yapmış.

@cesario, konuşulan şey genel kültür seviyesi, sporun zorluğu değil. basketbol daha teknik-taktik ağırlıklı bir oyun evet ama bu onları daha zeki yapmaz. futbolun da 10 tane taktikle oynandığına bakma, derinlemesine incelersen en az basketbol kadar komplike ve taktiksel manevra gerektiren bir oyun olduğunu görürsün. hatta hamlelerinin meyvesini çabuk alamadığın, mola şansın olmadığı için daha zor olduğunu bile söyleyebilirsin. basketbolda taktik tutmazsa mola alıp kenara çekersin, çizersin bi set hücumu aha bunu oynayın sikikler dersin. futbolda onu yapamazsın. bi gol yedin mi uğraş dur çıkarmak için. ikisi de kendi içinde çok detaylı ve stratejik anlamda teferruatlı sporlar ama bunun sporcuların zekasıyla alakası yok. ortalama beyne sahip her insan basketbol ya da futbol oynayabilir, tüm taktikleri anlayabilir.

Hayır. ABD'deki kolej kültürünün bizim ülkede itelenmeye çalışılan hale o.

Bizim ülkede hemen herkes futbol sevdiği için her türlü insan bu gruba giriyor e haliyle magandası da bol oluyor. Basketbol henüz o kadar geniş kitleye hitap etmediğinden dikkat cekmiyor. Yani oran aynı olsa da sayı arttıkça dikkat çekiyor

Kültür demeyelim ona, kim ne kadar kültürlü bilmiyorum. Hatta kültürün ne olduğundan da emin değilim. Ama bir fark var.

Futbolcular maçtan çıktıktan sonra ya da maça çıkmadan önce yapılan röportajlarda iki kelimeyi bir araya getiremiyorlar. "Evet, yani, oldu, önümüzdeki maça bakacağız"ın ötesine geçen futbolcu sayısı çok çok az; onların da çoğu ezberden sözcükler ve kalıplar. Sanki hayatlarında toplam 100 kelime varmış ve bu da onlara yetiyormuş,, fazlasını aramıyorlarmış gibi. Basketbolcular bildiğin normal cümle kuruyor genelde. Duygularını ve düşüncelerini söylüyorlar.

evet.

liseliler hatta üniversiteliler bilmez, basket potaları sadece kolejlerde, lüks semtlerin parklarında olurdu. basket topu ise benim gibi 80 kuşağı çocuklarının çoğunun değil sahip olmak, oynamak için dahi elini süremediği bir metaydı. belki basketbolun biraz daha elit olarak algılanmasının temeli budur :)

esas mesele ise kazanç olayı. futbol ülkemizde hep çok popülerdi ve bir futbolcu bir basketbolcuya göre -istisnaları saymazsak- çok abartı paralar kazanıyor/du. hedo gidene kadar nba'e gidip öyle aman aman sözleşmeler yapan basketçilerimiz olmadı. futbola başlayan kişinin profesyonel spor hayatını okul ile birlikte yürütmesi ülkemizde imkansız, ama basketbol biraz daha hobimsi idi , geçim derdi olmayan, daha görmüş geçirmiş tiplerin sporuydu. misal süper ligde hiç üniversite takımı var olamamış ama basket liginde lise takımı bile mücadele etmişti. itü, selçuk üni. vs vardı bir aralar, belki hala vardır takip etmiyorum.

hiç unutmam kuzenim kayseri meysu altyapısında basketbol oynardı ve takımın en yeteneklisiydi, fatih solak ise en uzun boylu ama kazmaydı. klup kapandı, geçim derdi baş gösterince bizimki bıraktı, solak ise aldı yürüdü..

ilk kez duydum boyle bir sey ama katiliyorum sanirim, aklima sey geldi shaq abi doktorasini tamamlamak uzereydi en son, conan'da konusmuslardi.

istisnaları da olmakla birlikte kesinlikle katılıyorum.

bir de ben daha 12-13 yaşımdayken, bir yandan okulun basket takımındayken diğer yandan bir spor klübünün futbol takımına gitmek istiyordum. babam da; "futbol ile edineceğin çevre biraz serseri tayfası olur. basket takımında kal, daha düzgün arkadaşlıkların olur" demişti. duyuruyu görünce aklıma geldi. demek ki genel olarak böyle -haklı- bir kanı varmış.

unlu bir futbolcu (kimdi hatirlamiyorum su an) soyle demisti:

"futbol antrenmanindan sonra tavla oynanir, basketbol antrenmanindan sonra satranc"

Yes katiliyorum. Hatta taraftar icin de bu genelleme yapilabilir biraz. Ben ikisininde tarftari degilim:)

istisnalar kaideyi bozmaz. o nedenle evet katılıyorum. katılmayanın da aklını karışlarım.

adamların adlarına soyadlarına bile baksan anlarsın

standart futbolcu ismi ahmet demir, mustafa kahraman şeklindeyken

standart basketçi ismi ender aslan, kerem tunçeri falan

tartışılacak bir şey bile değil ki bu. futbolda böyle bir şey yok ama yıllardır eğitim+basketbol başta abd olmak üzere başka ülkelerdeki gibi bizde de uygulanmakta. hatta bunun liseleri üniversiteleri kurulacak şimdi.

Futbolla haşır neşirliğim evde izlenen maç sonrası saçma programlar seviyesinde onun için kimdi hatırlayamadım. Bir futbolcuya yenilgi sonrası yorumunu sormuştu spiker, 'önümüzdeki maçlara bakıcaz' dışında ve mantıklı -hatta felsefi bir alıntıydı galiba- cevap verince kalakalmıştı.

Hiç açıp bakmadım futbolcuların ya da basketbolcuların eğitim durumlarına ancak basketbolcuların konuşmaları, açıklamaları, tepkileri, -basına yansıyan- hayat tarzları hep daha hoş gelmiştir bana da. Daha güler yüzlüler, sevimliler bir de gerçekten.
Yani evet katılıyorum.
Yine de snooker aqar esseksli dostlarım.

oo birinci dereceden seks var.

Fotoğrafların porno yıldızlarına ait olmasıyla normal bir kadına ait olması arasında dağlar kadar fark var. A şıkkıysa abartmayın bu kadar allanseniz

A ve b birbirinden cok farkli.

Büyük ihtimal internet sitelerinden indirdmistir. Kocanin bu tür materyallere sahip olmasi ne tam normal ne de anormal.

Cinsel olarak tatmin oluyordur ama farklilik ariyordur. Cok derin bi mevzu...

A şıkkıysa gayet normal. erkek neden çıplak kadın fotoğraflarına bakma ihtiyacı hisseder, sırf meraktan bile olabilir? mesela hollywood saldırısında ele geçen fotoğraflara erkek arkadaşım iş yerinde olduğundan bakamıyordu ben attım bir kısmını? nolmuş, ben de merak edip açtım. üzüldüm de o kadınlara, ama bi yandan o fotoşoplu ünlülerin aslında o kadar güzel olmadığını görmek de iyi geldi.

porno izlemenin sizin ona yetmemenizle bir ilgisi olduğunu da düşünmüyorum.

b şıkkı olup olmadığını anlamak için açıkça konuşmanız gerek. bilgisayarındaki fotoğraflar kimin diyin, pornocu derse açın birlikte izleyin gerçekten porno yıldızı mıymış onlar.

ama yok yere paranoyaklaşmayın. konuşun. yoksa kafanızda büyütürsünüz.

Geyik cevaplar verilmesini istemiyorum. Ciddi bir konu var benim için.

Karı koca birlikte porno izlemek ve ona başka kadınların fotoğraflarını göndermek? Normal bulmuyorum.

bence bunlarla kafanı hiç karıştırmadan eşinin tlfon ve bilgisayarına izleyici program yükle. çünkü ortada aldatma gibi bir ihtimal varsa pornocusuymuş falan fişkan boş şeylerle vaktini harcamış olursun. ama ya aldatıyorsa? bunu bir an önce öğrenmen lazım.

Hoff.

Bak şimdi öncelikle üzgün ve kırgınsın, çok geçmiş olsun. Du bakalım bi sakin ol düşünelim.

İnsanlar porno izliyolar, sevdiği insanınkinden başka vücutlara da bakabiliyolar; bunu sen de yapabilirsin, bu gerçekten normal kabul edilebilir bişey; sevgiyle arasında bir bağlantı yok.

Sizin ilişkinizde çıplak kadınlardan daha derin başka bi boşluk var gibi. Ne bu? Kocan porno izliyorsa, sen bunu bilmiyorsun. Bu cümleye bakınca da yine çok bi problem gözükmüyor gibi değil mi. Peki neden bilmiyorsun? Aynı evde yaşıyorsunuz, hayat arkadaşısınız, geliriniz gideriniz ortak, belki çoluğunuz çocuğunuz var ya da olacak ama aranızda gizli saklılar var. Heh işte asıl problem bu.

Normal şartlar altında, içinizden herhangi biri porno izlemek isterse, diğerinin bunu bilmesi gerekirdi. Hatta beraber izleyebilmeliydiniz. Taraflardan birine bu durum ters gelirse, türlü fikir çatışmaları neticesinde ilişkiniz için en doğru olduğuna inandığınız kararı vermeliydiniz falan filan. Bunlar sizde olmamış. Neden olmamış, orasını siz bizden daha iyi bilirsiniz.

Eşiniz muhtemelen normal bulmadığı şeyler yaptığı için bunları sizden gizleme ihtiyacı hissediyor. Bu illa aldatma olmak zorunda değil. Ama ilişkinizde çıplak kadınlardan önce bir güven problemi var.

Kadınlarda "benim kocam yapmaz" gibi bi algı var ya, bunu da yıkmak gerek. Öncelikle her ihtimale hazırlıklı olmanız, "ona yetmiyorum o zaman :(" diye düşünmemeniz lazım.

Sonrasında da yüzleşeceksiniz eşinizle. O haksız olduğu için muhtemelen direkt "sen nasıl benim dosyalarımı karıştırırsın" muhabbetine girecek. Ona laflar hazırlayın. Sonrasında da eğer "masum" bir cinselliğe renk katma gibi istekleri ama sizinle paylaşmaya çekindiği durumları varsa hoşgörün. Ama diğer türlü o alakasız kadınların mail adreslerinin çıkması gibi durumları gerçekten bilemedim...

Kolay gelsin.

Önemli olan senin ne hissettiğindir. Evrensel doğrular yok. Kimi oturur sevgilisiyle porno bile izler. Sen kocanın porno izlemesinden rahatsızsan, haliyle bunu problem edebilirsin. İzin almana gerek yok.

Bence açıkça kendisine sorun.

çok büyük olasıkla fappening fotoları onlar.
yoksa hiç bir insan o tür fotoları masaüstünde tutacak kadar salak değildir.

Daha kötüsü ise seni bir porno yıldızıyla aldatıyor olması. Bu ihtimali de düşünmeli.

geyik olduğunu kim söyledi. dibi dövüyor kocan. önce mail atıyor sonra klasörü açıp montajlıyor.

A ve B arasında dağlar kadar fark var.

eşinizin bilgisayarında şifre olması zaten sizce de bir garip değil mi? evlilikte gizli saklı olmaması gerektiğini düşünüyorum. mesela ben eşimin eşim de benim bütün şifrelerimizi biliriz. zaten bilmezsek bi garip. özel hayat falan bunları geçiceksiniz siz ortak bir hayat yaşıyorsunuz birbirinizden gizli bir şeyinizin olmaması lazım. şifresini bilmeniz bence en doğal hakkkınız. porno olayına gelince eğer eşiniz sizin izlemenize laf etmiyorsa siz de onun izlemesine laf etmeyin ya da beraber izleyin. ama bilgisayarda çıplak kadın klasörünün olması bence biraz garip. bakmak istiyorsa baksın kapatsın ama arşivlemek ne demek yani ne biliyim bana ters geldi.

anlattıklarında hoşuma gitmeyen şeyler var.
mesela o an telefonu elinden alıvermesi. saklayacak bir şeyi olmayan insan rahat hareket eder, şu kim diye sorarsan da normal cevap verir.
bir de bilgisayarının şifreli olması. tamam dışarıda da kullandığı için şifre koymuş olabilir ama mesela sen aynı evin içinde eşinin bilgisayarına ancak böyle anlık bir boşluktan yararlanarak bakabiliyorsan bu normal değil.

oturup telefonunu, bilgisayarını karıştır, hafiyelik yap, o da kabullensin demiyorum. ama evlilikte bu kadar gizlilik de normal değil, tamam karıştırılmaz ama ikiniz de telefonunuzu bilgisayarınızı rahatça etrafta bırakabilmelisiniz. o güven olmalı yani.
bence açıkça konuşmalısın. neden rahat davranmadığını sor.

a ve b şıkları arasında gerçekten çok fark var bence de. b ise durum sıkıntı ama a ise gerçekten pek abartılacak bir şey yok. her evli erkek porno izler.
onun dışında kendimi kötü hissettim adınıza. umarım a şıkkıdır da içiniz bir nebze rahat eder.

www.imdb.com

tavsiye ederim

want2die, Sen normal buluyor olabilirsin ama ben bulmuyorum. Senin ahlak anlayışına herkes uymak mı zorunda?

webustad, Komik değil.

sevgili serajin;
olay zaten senin için a ve b arasında fark olmaması. muhtemelen eşin aldatmıyor aldatıyor bile olsa aldattığı kadınların resmini klasör yapıp evde tutacak adam tasavvur edemiyorum- öyleyse büyük geçmiş olsun ne diyim.
büyük olasılıkla onlar pornocu celebrity vs vs. çoğu erkeğin ve hatta kadının baktığı seyrettiği şeyler. allah aşkına bunu büyütmeyin bu kadar.
öncelikle "normal" anlayışları türlü türlü. inan bak açıp porno izlemişliğim yok. üstelik izleyecek olsam şifrelemem filan gerekmez kendi evinde yaşayan bi kadınım. ben oturup izlemem izlemiyorum ama erkeklerin izlemesini de ıyyy iğrenç, anormal, sapık, ben sana yetmiyor muyum ekseninde değerlendirmiyorum. yapma kendine bunu.
en büyük sorun ne biliyor musun? eşinin senden gizlisinin saklısının olması bence esas bunu irdele... (aldatmadığını farz ederek)muhtemelen adam göstereceğin tepkiyi biliyor gizli gizli yapmak ona haz bile veriyor olabilir. var böyle vakalar.
sonuç: eşin gizli gizli ne ölçüde neler karıştırıyordur hiç birimiz bilemeyiz. umuyorum aldatmıyordur bu resimler için kıyamet koparmana da gerek yok. o tanıdığın ama niye mailleştiğini bilmediğin kadın beni daha çok kıllandırdı. onunla da sadece laflıyor olması mümkün bu arada.

Kadın-erkek herkes için geçerli bir durum şu ki, ne kadar tatmin olucu olursa olsun, her istediğinde yanında eş/sevgili olamayabiliyor ya eşinin istediklerinden farklı zamanlarda isteyebiliyor. Bu durumda da o isteği yutkunmak zor; anlık idare etme ve her zaman olandan değişik bir şeyler yaşama açısından internetteki bir şeyler iş görebiliyor. Ayrıca karşısına çıkınca sırf meraktan bile açabilir, ben de olsam açarım ve bunun hiçbir anlamı yok. Hatta, kendisini size hazırlamak için bile açıp bakabilir. Bu da sizi aldatmak istediği anlamına gelmiyor, sadece o anlık değişik bir rahatlama olanağı sağlıyor; o kadar. "O kadın"ı arzulamıyor, o kadının doğru düzgün kim olduğunu bile bilmiyor; o an sadece rahatlamak için şişme kadın gibi bir malzeme var elinde, onu kullanıyor. Sıkıştı ve tuvalete gitti ile aynı mantık.

Belki de size tam olarak anlatamadığı bir fantezisi vardır, onu kafasında kuruyordur. Onu da size söylemeye çekiniyor da olabilir, bu da bir olasılık.

40'lı yaşlardaysanız veya yakınsanız, Orta Yaş Krizi'ne girmiş ve kendini kanıtlama isteği de libidosunu tavana fırlatmış olabilir.

Biriyle yatması ise net bir şekilde başkasını arzuladığı anlamına geliyor.

Bunu anlamanın şu ana kadar düşündüğüm+duyduğum en iyi yolu 111111'in dedikleri. Biraz da şu yapılabilir: O ana kadar denemediğiniz ve biraz da şüpheyle yaklaştığınız şeyleri bir deneyin, sınırlarınızı bir zorlayın ve tepkilerine bakın. Kızacak mı, hoşuna mı gidecek, rahatlayıp biraz daha mı açılacak size? Belki de uzun zamandır böyle bir şey yapmanız için yanıyor. Belki de siz de "Niye daha önce yapmamışız" diyeceksiniz ve birlikteliğinizde de yeni bir yol açacak ve sizi özgürleştirecek.

Yazdıklarımdan frijitmişim gibi anlam çıkıyor olabilir. Değilim. Yeniliğe açığım. Ama aramıza 3. bir kişiyi katmak ya da porno izlemek değil bu. Hiç porno izlememiş biri değilim. Yapay inlemeler ve yüz ifadeleri, gerçekçi olmayan vücutlar ve ilişkiler izlemek istemiyorum. Neden olay benim anormalliğime geliyor? Neden bir insan porno izlese de bilgisayarında fotoğraf saklar? Bunlar acayip değil mi?

porno normaldir, anormal olan ilişkiniz.

Frijit olmanıza gerek yok, ne kadar yeniliğe açık olursanız olun, her zaman daha fazlası var. Ne kadarı kaldırılabilir, ne kadarı kaldırılamaz; o kısmı ayrı. Ama eşinizin yenilik skalasında durduğu yeri keşfetmeye çalışın. O yeri belki şu anda da biliyorsunuz ama emin olamıyorsunuz. Doğru biliyorsanız emin olun, bilmiyorsanız da keşfedin.

Bir de resimler birden fazla kadına aitse, onlar kesin porno oyuncusudur. Aldatsa, o kadar kadın olmadığı gibi, orta yerde resmi olmaz. Tabii bu aldatma riski yok demek değil.

Bir de fantezi meselesi, bir arkadaşımın erkek arkadaşı fotoğrafları filmlerden daha tahrik edici buluyormuş, çünkü o zaman hayal gücünü kullanabiliyormuş. Filmlerde hayal gücüne yer olmadığını söylüyormuş. Ayrıca filmlerde ayrıntıyı inceleyemiyormuş, fotoğrafta ayrıntılara bakabiliyormuş. Belki eşiniz de izlemekten çok bakmayı sevenlerdendir.

serajin, evet bu biraz acayip. hadi internete erişemediği zamanlarda kullanmak üzere onları bi kenara ayırdı ya da beğendiklerini ayırdı ya da geçen günkü holivud starları şeysini kaydetti diyelim. Bu bi yerde yine anlaşılır bişey. Hoş demiyorum, çok boktan ama anlaşılır bişey. Sizin daha büyük bi sorununuz var. Neden birbirinize güvenmiyorsunuz? Aranızda resmen uçurumlar var. Bilgisayarına şifre koyması ve senin bu şifreyi bilmemen ne demek? Karı kocasınız amk siz, daha ileri boyutta bi ilişki türü yok ki hayatta?

Bildigin porno resimleridir intertte dolasan buyuk ihtimal. Babamin bilgisayari da porno kayniyor bildim bileli mesela.
Buyuk ihtimal a sikkidir yani. Bunun kabul edilebilir birsey olup olmayacagina sen karar vereceksin. B sikkina gelince acik konusalim, olasi birsey. Sonucta cok az erkek var gozu disarida olmayan, bunu biliyoruz.

Öncelikle mail olayını ele alalım. Eşinin kullandığı uygulamayı yazsaydın daha güzel olurdu. Zira uygulamanın başka bağlantıları da kullanıp kullanmadığını araştırırdık. (facebook, twitter gibi)

eğer direkt olarak mail kişilerini gösteriyorsa ve aralarında sizin de tanıdığınız ama kocanızın mailleşmek için sizce hiçbir sebep bulunmayan bir kadınsa o kişi, ortada birçok ihtimal var. kendisine toplu bir mail forwardlamış olabilir. ya da başka bir bağlantı ile listeye girmiş olabilir. benim gmail adresimde yüzlerce kadın vardır ve neredeyse hiçbirini tanımıyorum. illa bir yerde bağlantımız olmuştur iş ile ilgili vs. ya da ortak arkadaş ne biliyim.

kötü ihtimal, kocanızın o kadınla bir ilişkisi olması ki bunun için e-posta kullanacağını da sanmıyorum. yine de imkansız değil. keşke o anda "ayşe çıktı listede bunun burda ne işi var" diye sorsaydınız. zaten tepkiden sonuç alırdınız bir şekilde.

gelelim porno içerikli klasöre.
iki ihtimal var:
1- kocanın becerdiği kadın(lar)a ait resimler (ihtimal: %1)
2- internetten bulduğu ve meraktan indirdiği bir rar dosyası (ihtimal: %98)

birinci ihtimal niye düşük?
çünkü adını söyleyebilecek zekaya sahip bir erkek becerdiği kadının fotoğraflarını masaüstüne koyup, bilgisayarı da açık bırakıp işemeye gitmez.

ayrıca senin bu olayı yaşama tarihine göre o fotoğrafların hollywood ünlülerinin ifşa olan fotoğrafları olduğuna yüksek ihtimal veriyorum. adam kate upton'ın sırtına boşalmış. merak edilmeyecek gibi değil...

ilk ihtimali unutursak;
hollywood ünlüleriyse merak edilecek bir şey yok. meraktan ben de baktım hem de hatunun yanında.
sıradan porno görüntüleriyse de problem yok.
sevgi ve sadakat duygularıyla alakası olmamakla birlikte farklı kadın vücutları görmek her erkeğin hoşuna gider. cinsel yaşamınızda bir problem yoksa bırakın ara sıra baksın.

tüm olaylardan çıkardığım muhtemel sonuç:
ortada hiçbir problem yok. maildeki kadın falan sadece bir tesadüf. porno fotoğraflar da öylesine indirilmiş sıradan şeyler.

serajin'e yüklenip durmanız çok sıkıntı yalnız. kadıncağız ciddi bir soru sormuş kadına paranoyak muamelesi yapıyorsunuz. pornodan hoşlanmaması gayet normal ayrıca. herkes porno izlemek zorunda değil.
ama benim de üstte söylendiği gibi aklıma geldi bu ünlü leaked fotoları olabilir. hatta internete fappening yazıp bir bakın ve karşılaştırın o fotoğraflar mı?

Bu üçüncü yazışım olacak oraya da ekleme yapmak istedim. Tiklediğiniz için de okuduğunuzu ve oraya geri dönmeyeceğiniz düşüp yeniden yazayım dedim.

Olayı normal-anormal yönünden incelemeyin. Size göre anormal olan, başkasına göre normal olabilir. Herkesin normal sınırı çok farklı. Benim yaptıklarımın bir kısmı birine uçuk, başkasına sıkıcıdır. O yüzden "Bu normal mi, şu anormal mi" ile çok ilgilenmeyin.

Siz de anormal değilsiniz, eşiniz de. Ama farklı tellerden çalıyor olabilirsiniz ve şu zamana kadar sadece ortak noktalardaki zevklerinizi gerçekleştirmiş olabilirsiniz.

kate upton ve jennifer lawrence'ın fotoğrafları olma ihtimali?

sözlüğe ''31 ağustos 2014 icloud hack saldırısı'' yazın ve içeriğini algılamaya çalışın. orada verilen paylaşılan linklere gidin ve ne içerdiğini görün. çünkü kocanızın masaüstünde duran fotoğraflar bu fotoğraflar.

serajin, öncelikle şu icloud'dan sızan fotolara bakıp bize bilgi verir misin?
ya da bu fotoları sen iki gün önce mi gördün. iş yerinde açamamış bilgisayarına kaydetmiştir, çünkü buysa çook normal adamın boşuna günahını alma. bütün dünya bu fotoları bir yerine kaydetti, açtı, baktı vs.

olayın senin onu tatmin edip etmemenle de hiç ilgisi yok. herkesin yukarıda da yazdığı gibi, porno izlemek ya da zaman zaman mastürbasyon yapmak doğaldır. sevgi tatmin cinsiyet vs bunlardan bağımsız olarak bakmak gerek bu konuya. bu konuda sen kendini daha rahatlatmalısın, sen sevmesen bile eşinin sevmesini doğal karşılamazsan yine üzülen sen olursun.

önce şu icloud olayını çöz, ondan sonra yeniden yaz bence buraya herkes de ona göre yorum yapsın. boşuna üzülme sen de.
uygulama işini de tam anlayamadım kesin o kadınlarla mailleştiğini mi anladın o isimleri gördüğünde? bence de alakasız toplu mail bile göndermiş olabilir..

arkadaşlar kadına gidip konuş diyorsunuz ama belli ki kocasıyla arasında büyük bir iletişim problemi var. eşiyle bunları oturup konuşabilecek bir iletişim seviyesinde olsaydı buraya bu soruyu en azından bu şekilde sormazdı. en başından çatır çatır konuşurdu bilgisayarın şifresi ne, bu kadın kim ya da bu klasör ne gibi.

artı bilgisayarını şifreleyen karısının elinden telefonu alan bir adam kadın sorduğu zaman 'şunları bunları yapıyorum şu yüzden' diye dürüstçe cevaplar vermez. hele ki aldatıyorsa falan daha çok dikkat etmesi için uyarı gibi düşünür.

ha ben demek istemiyorum ki eşinle arandaki iletişim sorununu çözme. tabii ki çözmelisin ama bu pat diye olacak bir şey değil. zaman isteyen bir süreç. şu an yapabileceğin en iyi şey aldatıp aldatmadığını kesinleştirmek olur. böylece atacağın adımları da ona göre planlarsın.

2 ihtimal var, ama 4 madde yazıcam :)

1- porno yıldızı fotos (normal)
2- en son ki hacklenen fotolar (normal, arşivi eşime de gösterdim iğrençsin didi)
3- internetten bir hatunla tanıştı (tehlikeli)
4- sevgilisi var (çok tehlikeli)


şimdi ilginç olacak ama şu fotoları anlayacak birine gösterin. en son ki hacklenen fotolar değil ise görüntü kalitesinden anlaşılır.

aklına takılacak kadar önemsedin bunu ve kocana sormadın mı? neden açıkça sorup konuşmadın ki? nasıl bu kadar kapalı yaşıyorsunuz evlilikleri cidden anlamıyorum ya. açıkça oturup konusun. konuşamıyorsanız tekrar pc yi ele geçirdiğinizde telefonunuzla fotolardan bi kaç örnek çekin. biz söyleriz porno mudur değil midir ^_^

soruya bakınca trolldür dedim ama cevapları görünce insanların evlilik anlayışını görmek daha sinir bozucu geldi.

isteyen karısıyla porno izler, kocasının arada kaçamaklar yapmasına izin verir, oğluyla-kızıyla porno arşivini paylaşır. yapanlar var yani. ama bunu yapmak istemeyene ne diye kızıyonuz? pornografi herkese normal gelmek zorunda değil.

çıplak kadın arşivi nedir arkadaş? merak ediyosan aç bak.
bilgisayarın şifresini eşinden gizlemek nedir? azcık karakterli ol.

çok üzüldüm malesef sana serajin. yaptığının arkasında bile duramayacak kadar (burda ağır bi sıfat vardı sildim) kocan olduğu için. senden gizli gizli yapıyosa karı düşkünlüğüdür bu.

aynı durumda olsam sinirden kudurur bişey söyleyemezdim sanırım. böyle bi zaafı varsa konuşarak değiştiremezsin ki.
kaldıramam ben bunu, eskisi gibi davranamam, gözümden düştü neyim diyosan olayı uzatmaya gerek yok. evliliğin sağlıklı bi şekilde devam etmesini istiyosa tüm şifrelerini versin sana. kontrol etmene de karışmasın. bişey yapmak istediği zaman da önce seninle paylaşsın durumu. evlilik hayatı paylaşmaktır. gizli saklı işler yapacaksa baştan girişmeseymiş bu işe ya da sorumluluk almayı becerebilseymiş.

aile baskısı insana neler yapıtırıyor. çoluk çocuğa yazık.

ya hahahahahah ben niye eşinizi kadın olarak algıladım... sizi erkek eşinizi kadın sanıp, lezbiyen bir ilişki diye cevap yazacaktım jeton düştü.

mesajım kalsın daha sonra düzelteceğim.

@for day to break ne kadar gereksiz insanlar var allam. anlam veremiyorum gerçekten, kocayı geç sevgilim benim yanımda açıp açıp çıplak kadın/erkek fotoğraflarına bakacak ve ben rahatsız olma aç bak diyeceğim? hepsini geçtim, neden? neden yaa böyle saçmalık mı olur hahaha. abi bakacaksa kendisi baksın bu ne gereksiz bi şey?

ek: geçen günkü fotoğraflara ben de baktım kim var ne olmuş diye ama arşivlemek? açıp sürekli olarak KADIN ÇIPLAK diye araştırma yapıp bunlara bakmak? sadece açlık olabilir benim gözümde.

Deutsche Bahn'i bilmemde google maps'e guvenme herzaman. Denenmistir.

DB var diyorsa vardır o tren. çok pimpirikli iseni yolda çalışma filan var mı uyarılara vs. bakın -ki rezervasyon yaptığınızda zaten söylüyor onu da-

DB de yazan doğrudur.

DB olmayan treni yazmaz, hatta varsa 1 dakikalik gecikmeyi bile bildirir sitesinde. I <3 DB

google maps'e gore hala kadikoyde oturuyorum.
(2009 da atasehir'e baglandi)

DB her zaman daha guvenilirdir.

kesinlikle DB :)

DB +1

1 milyona yakin bi plaka ellaam.
sonra marmaray, metro, metrobüs devreye girdi bence yevmiyyeler düstü.ve trend de düsüs yönünde.

patron bi abimizin var plakası 400k idi aldığında şu anda 700k civarı imiş (yer ankara)
zorlukları: bir önce çalışan şoför aracın orjinal parçalarını değiştirtmiş (herhalde gitti bi motorcuya söktürttü bilemiyorum) ha bire şunda arıza var bunda sıkıntı var bişeyler uydurup anlaştıkları miktarı(ödeme olarak genelde günlük 100 lira filan gibi bi miktarda anlaşıyorlar) vermiyormuş en sonunda daha fazla çalışmama kararı alıp aracı aldığında da parçaların değiştiğini fark etmişler :P
bir de yeni nesil taksi şoförlerinin daha çok eskort taşıma, uyuşturucu kuryeliği gibi şeyler yaptıkları söyleniyor -bunu söyleyenin kardeşi taksici- eskisi gibi efendi insan yok deniyor -buralar dutlukkene taksiciler kravatlıymış zaar- bunun gibi pis şeylerin dönmesi olayı var. zira yüzbinlerce liraya plaka alıyorsunuz ama kim kullanıyor o aracı ne kaydı kuydu var, ne sözleşmesi var, ne vergisi var..hiç bi halt yok.

taksı plakası alan adam salaktır acık ve net.. mılyonu oraya baglayan adamın basına ne gelse mustehaktır..

istanbul için konuşuyorsun sanırım.
bence bu aralar biraz fiyatı aşırı fazla.
kiralarken arabayla ya da sadece taksi plaka şeklinde kiralayabiliyorsun.
genelde ücretleri standarta oturmuş vaziyettte. şöförün kandırma durumu falan olmaz. zaten sabit ücretle çalışılıyor.
ben uğraşamam dersen aracı şirketler var senin plakanı kiralıyolar. üstüne yatma olmaz. taşaklı adamlar. aynı adamlar yarım hatta 12 de bir hisse satıp kiralıyorlar.

taksicelerin o.ç olması da buradan geliyor. adam yevmiyeyi çıkarsın da nasıl çıkarırsa çıkarsın diye bakılıyor, çünkü bir ceza olursa plakaya verilen ceza yok. taksici karı da satsa taksi plaka sahibini ırgalamıyor.
fiyatlar bu kadar uçmadan normal insanlar alıp kendileri çalıştırıyordu. ama şimdi genellikle plaka sahipleri değil şöförler çalışıyor.

Önümüzdeki birkaç senede ne olacağı belli olmaz. Uber diye bir program çıktı misal, Türkiye'de tutar mı bilinmez ama tutarsa taksiciler için ciddi problem olacak demektir.

Düzenli girerim,günde iki üç kere bakar çıkarım.elden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum

Cevap vermek icin gun icinde takip ediyorum evet. Bazen ilginc konular cikiyor. Takip edyorum.

İzindeyim, biraz daha rahat takip ediyorum. İş göndermedikleri ve dışarıda olmadığım, dizi-film izleyip kitap okumadığım zamanlar emekli baba gibi bilgisayar başında ve buradayım. İş zamanı bayağı bir daha az oluyor.

bilgisayar karşısında olduğum sürece online'ım burada, bilgim olduğunu düşündüğüm şeylere cevap vermeye calisiyorum. ama sordugum sorulara kimse cevap vermiyor. bu da beni çok üzüyor.

benim bi sekmemde devamlı açık. ama iş yerindeyken sadece. eve gidince buna vakit ayırmıyorum.
yazılanları okumayı seviyorum, bi süre sonra kullanıcıların cevaplarından nicklerini tahmin edebiliyorum. deneyimleri gözlemliyorum. soru da soruyorum, hatta bilmediğim fikir almam gereken bi mevzuysa ilk buraya yazıyorum

Ben soru sormak için değil daha çok cevap vermek için buradayım :)

İş ev farketmez internette olduğum sürece 3 site mutlaka açık olur.
Ekşi sözlük, gmail, ekşi duyuru.
O derece..
Aralarında gezer dururum. Çoğu zamanım burada geçer..

Sürekli bir sekmede açık duruyor duyuru. Sürekli sorarım, sürekli cevaplarım.

Bir öğrenme platformu sayılabilir aslında duyuru. Sürekli yeni bir şeyler öğreniyorsunuz.

insanlığa tek katkım; buradaki cevaplarım.

olur da bildiğim bir konuda yardıma ihtiyacı olan vardır diye gün içerisinde genelde açık duruyor site. müsait oldukça bakıyorum.

burada soru soranların (en azından pek çoğunun) gerçekten soru sorduğunu düşünüyor ve elimden geldiğince yanıt vermeye çalışıyorum.

çocukken çok soru sorduğum için kızarlardı bana. hala değişen bir şey yok. en abuk subuk şeyleri bile merak ediyorum, burada bilen insanlar olduğunu bildiğim için aklıma her geleni yazıyorum. her haltı merak eden, vize başvurusuna giderken ne giymesi gerektiğine kadar takan bir manyak olduğum ve bilmenin, stresi üzerinden atmanın hazzını bildiğim için insanlara yardımcı olabildiğim konularda bilgilerimi paylaşmaktan keyif alıyorum. bunun dışında, duyuruyu sosyalleşme platformu olarak görmenin çok doğru olmadığına inansam da, burada bissürü güzel insanla konuşup tanışıyorum. buradan ev arkadaşı buldum, bilgisayarım bozulduğunda güvenip netbook'unu veren insanlara denk geldim, vesaire. internette olduğum zaman duyuruda takılmayı seviyorum bu yüzden.

bi kız düşüremedim ama o çok ilginç oldu ya, yani 2 yıldır falan burdayım hiç duyurudan tanışıp samimi olduğum kız olmadı. sözlükten düşüyodu halbuki. ben formsuzum sanırım, eskisi gibi özgüvenli seks bombası değilim :(

Şirkete Firewall koyduklarından beri her iş günü giriyorum. Ne hikmetse burası dışında neredeyse hiçbir site açılmıyor. Yoksa pek uğramazdım herhalde.

her gün bakıyorum ama çok cevap yazmıyorum. (üşeniyorum belki de) çok spesifik konu olursa yazıyorum.

fuckbuddy aramak için giriyorum

home-office çalışıyorum. bir sekmede sürekli açık oluyor duyuru. telefonuma bile bu kadar bakmam :). ben sürekli bilgisayarda çalıştığımdan iş azsa burada daha fazla takılıyorum iş çoksa ancak çay alıp geldiğimde bi bakıyorum mesela.
duyurudan başka bir yerde takılmıyorum iş bitirmeden dizi-film bile izlemiyorum bi burası o da olsun artık.

fuckbuddy olmak için giriyorum

ben de mümkün olduğunca giriyorum hem başkalarına katkım olabiliyor bazen hem de ben de bir şeyler öğrenmiş olabiliyorum. iyi oluyor yani..yardım edince iyi hissediyorsun hem.

ofisteyken bir sekmede açık duruyor +1
ara vermek, kafamı dağıtmak istediğim zaman okumaya başlıyorum, ilgi alanıma giren soru varsa yanıtlıyorum, bazen ucu kaçıyor, ara uzuyor, olay procrastination'a dönüyor, farkına varınca bırakıyorum...

soru soran kişiyi tatmin edebilecek bir cevabım yoksa hiç yanıtlamamayı tercih ediyorum ama bazen yazasım da geliyor atmasyon veya geyik. iyilik yapmak çok güzel bişey, insanı iyi hissettiriyor çoğu zaman.

onun dışında google'dan sonra buraya soruyorum bazı soruları (sadece bilen birileri çıkabileceğini tahmin ettiklerimi, yoksa daha çok sorum var da, püüüü).

düzenli takip ediyorum. hem konsepti, hem ortamı, hem de buradan herhangi bir sebeple aşina olduğum bir çok insanı (bir kısmı ile hiç konuşmamış olsam bile) seviyorum.

sadece ofiste işleri bitirince arşınlıyorum duyuruyu

duyuru açma/cevap verme oranında fena değilim sanırım. İstatistiklere bakabilirsiniz. ben genelde sorunu olanlara yardım etmek için giriyorum.

Tarayıcıyı açar açmaz girdiğim sitelerden biri de duyuru.i Teknik anlamda cevaplayabileceğim sorular öncelikli olmak üzere bilgiyi paylaşmaktan kaçınmıyorum. Onlar beni tanır/tanımaz ama buradaki kemik kitleyi de seviyorum. Gönül işlerine pek bulaşmam, arada okurum oha ne olaylar var lan demek için :)

Eğer seansta değilsem gün içinde hep burdayım. Psikolojik sorulara giriyorum genelde.

memurum sabah mesai başlayınca açıyorum akşam işten çıkarken kapatıyorum. compu bana adsense gelirinden paylaşması lazım alexayı çekiyorum aşağı tek başıma :P

sormaya cevap vermeye burdayim, sayfalarin hepsini okuyorum burdan ogrendigim cok sey olduy

Gün içinde mutlaka 1-2 kez giriyorum. Çok yoğun olduğum günler hariç.
-Bana faydalı olabilecek farklı bir bilgiye ulaşabilir miyim diye bakıyorum.
-Yardım edebileceğim konular olursa cevaplıyorum.
-Bir sorunun cevabını arıyorsam duyuru açıyorum.
-Cevaplamak için x bir konuyu aramıyorum, denk gelir ve görürsem cevap veriyorum.
Olay bu!

Canım sıkıldıkça giriyorum. Eskiden çok gevşek cevap veren insanlar vardı. İlk üye olduğum zaman ben bir daha buraya girmem tiplerindeydim. Şimdi gayet hoş. Çünkü artık neye cevap vermeyeceğimi anladım. Sürekli.soruyor sürekli de cevaplıyorum. Ama bazen googlea yazsalar hemen cevabı bulunabilecek sorular oluyor. İnadına cevap vermiyorum bilsem de

Cok fazla guzel kadinla tanistim, cok guzel ortam, severim.

ben bursyi okumayi cok seviyorum. daha cok cevap yaziyorum. her gun en cok zaman gecirdigim ilk site diyebilirim

Tanrıların tanrısı Odin'in rızasını kazanabilmek için kullarına yardım etmeye çalışıyorum.

her gün online olurum, bildiğim konulara cevap veririm. arada bir de olsa yardımcı olduğum durumlar oluyordur herhalde. kafama takılan bi soruyu da ilk buraya sorarım. zaman zaman güzel muhabbetler dönüyor, takip edilesi. ben de cevaplardan nick tahmini yapıyorum arada, bildiğim de oluyor. bir de söylemeden edemicem. tik atarım, atmayana gıcık kaparım.

Bazen hiç girmediğim dönemler oluyor ama genelde sıkça takip ediyorum. Yardımcı olabileceğim bir şey varsa cevap veriyorum, işe yararsa çok mutlu oluyorum :) Bir de gönül işlerini okumayı çok seviyorum ya, çok komik oluyor yorumlar bazen.

Duyuru tarihin tozlu sayfalarına gidiyor ama 2 gün sonra nasıl bulup cevaplıyorsunuz merak ediyorum :)

Hep burdayım :)

Ben de hep buralardayim. :)

bir şey üstünde çalışmıyorsam, her zaman sekmede açık durur duyuru. 10 dakikada bir yenilerim.

ben yanlışlıkla blackwidow aldım içimede sindi worth it yani

almam

ancak almaya gerçekten değer bir şey olması lazım, içime sinmesi mühim değil yani

aliyorum :) yarisindan fazlasini da verdigim oluyor :D

içime sinmesinden çok öyle bir durumda bu alacağım "şey"e ne kadar ihtiyacım olduğuna bağlı. o'nsuz olmaz bir durum mu var yoksa sadece kendimi şımartmak için mi? ihtiyacım varsa ve başka yerlerden kısıp kaynak oluşturabiliyorsam alırım. ihtiyacım yok ama beni şımartacak bir şey ise o dönemde şımarmayı hak ediyor muyum diye sorgularım eğer bu da tamam ve o ay maaşımın yarısını bu "şey"e harcamak aylık rutinimi çok sarsmıyorsa başka yerleren kısıp dengeleyebiliyorsam alırım. yoksa bayağı iyiymiş bu mantılı der geçerim. trilyonlarım da olsa döngü aşağı yukarı böyle.

almam.

ihtiyacım olmayan bişeyi almam

içime sinmesindense ihtiyacım olup olmadığı önemli benim için...

hadi bunu geçtim, maaşımın yarısını, pat diye, hiç bir şeye yatırmam diye düşünüyorum.

.

cok cok gerekliyse alirim, cok cok gerekliyse bile daha ucuzunu alirim ya. O zaman almam oluyo bu. Almam ya. Ama alabilirim de sanki? Ucuzunu alirim ya ama.

O zaman dış ses ve iç sesimle ortak cevap veriyoruz: Almazmışız.

Alırım, çünkü çok zor beğeniyorum zaten, hazır beğenmişken alırım, ama muadili varsa maaşın yarısını vermem.

fiyati maasimin yarisi olan biseyin icime sinmesi mümkün degil.

shi aila +1 fiyatı maaşımın yarısıysa içime sinmez o zaten
ama ne alıyoruz? elektronik bişey filansa olabilir. kıyafet neyimse zaten mağazadan içeri girmediğimden görmem onu ben :)

wishes artı bir. öğrenciyken gözüm kapalı harcardım, şimdi değerini anlıyorsun paranın. saat 5.30'da kalkıp para kazanınca böyle oluyo belki de.

aldım.

Ankara'nın en varoş yeri. Daha fazla yazmaya gerek yok, ben oradan geçerken bile rahatsız oluyorum. Otobüsüne dolmuşuna bindiğinde insan farkını anlıyorsun.

uygun fiyatlı diye düşünüyosanız gidin turkuazda yaşayın. veya ne biliyim öğrenci semtlerinde yaşayın daha iyi.

@isminiveröekist.. İş ile ilgili durum söz konusu. Sincan / çevresi olmak zorunda

Kaçarak uzaklassin

Sincan olacağına Eryaman olsun, çok uzak değil. Ama Sincan'dan uzak dur, cidden çok kötü ortamı.

Uzak dursun derim, hele ki bayansa. İti, çakalı, apaçisi boldur. Akşam/gece sorun yaşar eve gidip gelmede. Kavga dövüş eksik olmaz, insanında nezaket falan yoktur. Herhangi bir Sincan otobüsü bile Sincan'ı anlatmaya yetecektir. Araç sürücüleri daha da rezalet, ne sinyal ne emniyet kemeri, araba bile kullanılmaz orada.

Eğer tek bayansa ev bulabilmesi de zor olacaktır. Uzak bir ilçe olduğundan sosyal hayatı da sıkıntılı olur, Ankara'nın ulaşımı rezil vaziyette.

Sincan çevresinde Eryaman, Elvankent (özellikle banka blokları) çok daha nezihtir, oralara baksın.

Ek not: İlle de ikamet Sincan olmak zorundaysa, 12. cadde civarında daha derli toplu site şeklinde yerleşimler var. Oralar fena değildir.

Bende eryaman tarafına yogunlastım .. Aslında benim kafamda beşevler, tandoğan tarafı vardı ama sincana ulaşım nasıl olur bilemedim :/

Hiç düşünmeyin bile.

Sincan'ın hangi bölgesi olduğu önemli ulaşım anlamında çünkü epey büyük bir ilçe. Sincan merkez'e Sıhhiye'den tren gidiyor direk, yarım saat civarında sürüyor. Yok organize sanayi bölgesi ise metro var. Beşevler, Tandoğan civarından metro-metro veya metro-tren şeklinde ulaşım mümkün.

merkezde yaşayıp metroyla falan işe gitmeye bakın bence.

@Lethe cahıllığıme verın, sincana metro mu başladı ?

yerinizde olsam sincan otobüs-dolmuş-metro güzergahları üzerinde bir ev tutarım, sincan'da yaşamaktansa sabah yarım saat erken uyanırım daha iyi. sincan'da yaşama zorunluluğu yoksa eryaman güzel bir alternatif, hem uzak da sayılmaz. illaki sincan'da yaşayacaksanız ve yalnız olacaksanız site dışına çıkmayın.

yapacağın son hata olsun..

@patronunyegenı eğer metro olayı varsa düşünmem :)

ondkz, Sincan metrosu aksak da olsa devreye girdi ama aslında Sincan merkeze gelmiyor. Fatih dediğimiz bölgeye gidiyor, o da Eryaman'ın daha ilerisi ve Sincan ile pek alakası yok. Sincan merkeze ise tren seferleri var, Kayaş'a kadar giden..

apaci uretim ve dagitim merkezi : sincan

eryaman bir tik daha iyi sanirim. site icerisinde bir yer bulabilirsiniz.


edit:henuz acilmadi ama kecioren sincan metrosu var. keciorende boktan ama sincandan bir tik iyi.

Ben eryaman da oturuyorum. Buradan sincan tek vasıta gidiyor.

@tolga ne kadar surede arac gıdıyor ?

eryaman-sincan araçla 10-15 dk sürer.

Yarın bakıp söylerim buradan.evin önünden sincan dolmuştur ve Ego geçiyor

Çok tesekkurler herkese, çok sagoulun ılgınız ıcın dostlar ..

eryaman, elvankent, fatih ve etraftaki bazı siteler düşünülebilir. nereye gidip geleceğine bağlı olarak burada dünya kadar otobüs dolmuş hattı var. trenyolu güzergahını düşünme (tam lale-sincan merkezde indiriyor)
onun dışında etimesgutta tek bayan olarak yaşıyorum. sitede de değil. yani korkma tek bayan da olsan yemiyor kimse seni biraz tuhaf geliyorsun ama alışıyorlar :) sincan daha varoş o doğru ancak tek kadın yaşayamayacağın yerlerde zaten tek kadın olarak ev bulamazsın raad ol :D

Sincan'da çalışıyorsan sadece çalış. Tandoğan, Beşevler tarafından iş gidiş/dönüş saatlerinde Sincan'a gidip gelmek eziyet olur. Ankara'nın ulaşımı gittikçe rezilleşiyor. Sincan'da çalışıyorsan bir bayan olarak en mantıklısı Eryaman veya Etimesgut taraflarında oturmak olur. Buralarda hem bir bayan olarak yalnız yaşayabilirsin, hem de daha insani bölgelerdir. Sincan'a da kolay gidip gelirsin.

bildiğim kadarıyla öyle bir taslak kabul edilmiyor. yani orada kalacagınız adresin gelen iş teklifinde belirtilmesi gerekiyor ya da bir tanıdıgınızın bulundugu yerdeki yabancılar şubesine 25 euro karşılıgı davetiye düzenletmesi ve size postalaması gerekioyr. yani a4 kagıda bu kişi bende şurda kalacak yazısının bir değeri yok bildiğim kadarıyla.

@bisse çok güzel açıklamış. tam olarak bu yapılması gerekiyor. ayrıca o kişi göndermek istemeyedebilir. zira almanya'da senden sorumlu oluyor o kağıdı gönderince.

bisse'nin dediği davetiye verpflichtungserklaerung. eğitim veya turist vizesinde onu isterler unterkunftsnachweis bildiğim kadarıyla bunda farklı.i
ilk önce şu var: nerde kalacaksınız?

Bissenin dedigi tamamen farkli bir olay. Bana email adresini mesaj olarak atarsan sana bana yazilani gonderebilirim. Mobil oldugumdan ben mesaj atamiyorum.

amma çok adım geçmiş lan! :)
öğrendikten sonra buraya da yazın lütfen diğer arkadaşlar da yararlansın.

ev sahibi Almanya'daki evin sahibi di mi?
cevap evetse, bu kişinin Almanya'daki banka hesabına para yatırmanız gerekmiyor mu?
neden Türkiye'de bir hesap gerekiyor?
bir Amerikan vatandaşının ikametgâhı filan olmadan Garanti'de hesap açabildiğini biliyorum.

sen onun almanyadaki hesabına yatır o da internet bankacılığından almanyadaki hesabından göndersin öbür türlü bi sürü uğraşırsınız. kesintisi, süresi derken...

Arkadasim da kiraci. Kirayi ev sahibine gonderiyor. Ev sahibi parca parca istemedigini soyledigi icin parayi arkadasimin hesabinda birlestirip gonderecegiz ve evet internet uzerinden yapacak para transferini. Ama aldigi bir burs var ve alman banka hesabina yatiyor. Bu yuzden alman banka hesabindaki parasini en pratik ve kesintisiz sekilde turkiyede nasil kullanabilecegini arastiriyoruz. Turkiyede harcligi o burs olacak yani.

siz onun Türkiye'de açtıracağı TL ya da avro hesabına Türk bankanızın internet şubesinden yatıracaksınız kiranızı.
o da Almanya'daki burstan Almanya'daki evinin kirasını internetten ödeyecek.

olma mı öyle?

Neeeiiinn olma! Benim alman hesabim olacak oraya gidince. Dolayisiyla benim onun alman hesabina parayi aktarmamda sikinti yok. Sikinti onun almanyadaki bursunu buradan nasil cekeceginde. Benim ona tl olarak odeme yapmam da soz konusu degil. Euro olarak odeyebilecegim sadece. Benim turk bankam da olmayacak artik. Olsa da zaten tl olmayacak elimde hic.

Haa bi dk biseyler yeni yeni oturuyor kafamda. Dusuneyim ben bi.

Almanya'ya para gönderen biri bulabilseniz olur aslında.
Almanya'ya para göndermesi gereken kişi, o parayı sizin Türkiye'deki hesabınıza yatırır. Siz de Alman arkadaşınıza Türkiye'den havale/EFT yaparsınız. Almanya'ya para göndermesi gereken kişinin alıcısına da Alman hesabınızdan Almanya içi transfer yaparsınız.
Alman da, Almanya'daki bursuyla kirasını öder.

Siz Türkiye'deki bankanızda Euro hesabı açtıracaksınız. Almanya'ya para göndermesi gereken 3. kişi, sizin o Euro hesabınıza yatıracak parayı. Siz Türkiye'deki o Euro hesabınızdan, Alman arkadaşınızın Türkiye'deki Euro hesabına kiranızı yatıracaksınız.
Alman arkadaşınız, Almanya'daki burs hesabından sizin Almanya'da oturacağınız evin kirasını ödeyecek.
Siz Almanya'daki hesabınızdan, Almanya'ya para göndermesi gereken 3. kişinin alıcısına Almanya içi transfer yapacaksınız.

Sorun sizin Alman hesabınızın olup olmaması diil, para transferini masrafsız halledebilme meselesi.

Bankalar da yurtdışı transfer masrafı kesemez. Her 3 taraf da kârlı çıkar.

lise öğrencisi nasıl evli olabiliyor ki?

@devilred
neden olmasın. 17 yaşını dolduran herkes evlenebilir ülkemizde. eğtimimim geri kalmasın diye okuluna da devam ediyor olabilir.

lisede evlenmek yasak hemşerim (son yasalarla değişmediyse) okulla ilişiğin kesilir açık lise okursun muhtemelen.
okul yönetiminin insiyatifine kalmaz MEBin yasası neyse o uygulanır.
evli değil ama hamileysen de disiplin şeysinden tasdiknameyi veriyorlardı eskiden artık yasa ne diyor emin değilim.

o kadar tutamayıp kendini evlenip bir de hamile kaldıysa bi zahmet gitmeyiversin artık okula amk ya. lan küfür ettiriyorsunuz zorla. milletteki derde bak.

okul aile birliği karşı çıkabilir evet.

@niye ama
bunu bilmiyordum işte.

niye ama +1
hatta lisedeyken nişanlanamıyosun da sanırım.

lisede flört etmek bile uyarıyla sonuçlanabiliyor. evlenmek diye bir şey yok.

üstte yazdığım şey bir cevaptı. bilgisiz olmak zor tabii.

vallahi ben geçen sene bulamamıştım. oraya varınca çevirdim.

bi de bu sene euro'ya geçecekti onlar. geçmemişler mi?

bi süre euro-litas ortak tedavülde olacamış ocakta tam euroya geçilecekmiş ufak yerlerde euro şaapmazlarsa diye alalım dedik ama biz de bulamadık :)

anladım. zamanınız varsa trakai a gidin. kıbın yiyin. pişman olmazsınız :)

siyah. ışıkta koyu kahverengi gibi duruyormuş ama.

çok koyu kahve.

gözbebeğim seçilmeyecek kadar siyah.

yesil

kahverengi de tonu bir garip.

Ela

ela.

22e istanbul.

gench qislar eqlesin.

dark blueeee.....

kahverengi ama akşam güneşini tam yakaladığında dikkatli bakarsan deniz mavisi oluyor.

Ela..

Ağlayınca yeşile çalıyor ama :)

Koyu kahve ama gunese bakinca yesil oluyomus, dolunaya bakinca da parlament mavisi oluyomus. Arkadaslarim dedi.

normali koyu kahve, anormali (güneşte) bal köpüğü.

yeşil.

yeşil.
güneşli havada, bulutlu havada kısaca her zaman yeşil.

yeşil ;)

kahverengi. tonunu bilmiyorum, anneme sordum, "ela... açık kahverengi. kahverengi ama açık bayağı. ela. pasaportun yok muydu senin, pasaportta yazar." deyip gitti. manyak.

yeşil

Normal kahverengi.

Bir kısmına göre bal, bir kısmına göre düpedüz açık kahve.

az şekerli türk kahvesi. :)

koyu kahve.

yaşasın anket doldurmak.

mavi ve yeşil.. Kıyafete ışığa göre göz rengim değişiyor

yeşil

kimine göre süt kimine göre çikolata :)

bal rengi diyolla

yeşil

siyah göz olmaz dedikleri için koyu kahverengi -yoksa bence gayet de siyah :P

kahverengi.

siyah göz rengi yoktur bu arad.

kahverengi

mavi

açıkuçukpembe

Mavi

mavi-yeşil arası

Yeşil.

tek tuk kaldiysa cok ugrasma bence. 2 ayda bir sir agdayla aldirsan yeterli olur bu durumda zaten.

ağdayla alıyorum, lazere gideceğim ama.

tüylerim ince olduğu için lazer olmaz dediler, lazerle aldırabilmem için kolumu jiletlemem lazımmış töbe yarebbi.

ağda ile alıyorum belki iyi bir yer bulursam iğneli epilasyon yaptırabilirim ama o da çok uzun sürüyormuş.

şimdilik ağda işimi görüyor, uzama aşamasında da epilatör.

Almiyorum
almam
alan veya almayan dikkatimi bile cekmez.

Tenin bembeyaz killarin siyah ve sertse dert et tabi maymun gibi ivranccc.
Yok degilse, hayirdir kapak cekimine mi gidicen, cansiz tuylerden ne istiyosun?

ben de ağdayla alıyorum, en kolay kolumu aldığım için lazer paketini kol hariç almıştım. kol kılları ince olduğu için lazerin %100 işe yaramadığına ben de şahit oldum. arkadaşım gitti 8 seans, 6 ay sonra yine çıkmaya başladılar. tamamen bitenine rastlarsam ben de giderim. az kaldıysa iğneliyle uğraşma derim. illa yaptıracaksan da bir 6 ay bekle. o zaman iğneli yaptırırsın.

lazere gittim iki - üç seans. bitmedi ama bu kadarı rahatsız etmiyor zaten. epilatörün traş makinesi gibi olan kısmıyla kısaltıyorum ayda bir falan.

tüm vücut lazer yaptırmama rağmen kollarımı toplam üç kere falan almışımdır. lazer kolda işe yaramıyor boşuna uğraşmayın dedi lazer yapan bir arkadaşım. iğneli de işinin ehli birine gitmen lazım kolunda dev çukurlar istemiyorsan. onlar da gayet pahalıya denk geliyor kol büyük bir alan olduğu için. acısına da dayanacaksın yapacak bir şey yok. lazer yaptırdıktan sonra kökünden almamak gerekiyor diye biliyorum, burasını sorun emin değilim.

almıyorum ve almam.

almıyorum ama kimsenin de kolundaki kılları dikkatimi çekmemiştir. dalga geçildiğine de hiç şahit olmadım.

az kaldıysa iğneliye başla iştee!. 10 dk sürmez bile. kolunla lazerin yine de az bırakması iyiymiş benim bacağımdakileri bile görmüyo lazer :/ ben kollarımı kendi kendime ağda ile alıyorum. açıkçası çok kıllı kolu olan kız arkadaşlarıma söylüyorum bu ne ya iğrenç diye :/ iğneliye hayır diosan fraise+1

hiç almamış olsaydın boşver uğraşma derdim ama bi kere girişmişsin o işe :) kol kılı alındıktan sonra tuhaflaşıp acaip acaip çıkmaya başlıyor lazere 6 ay 1 sene ara ver fark edeceksin ki kıllar normal kıl gibi değil.
iğneli yaptırabilirsin illa hepsini almak zorunda da değiller aralardan çok kötü duranları alırlar illa sıfırlamak zorunda değiller.
ben napıyorum; esmerim lazer zaten görmüyor maalesef sadece koltukaltımı filan gördü o kadar. iğneli yaptırıyorum ama denk geldikçe, iğneli acaip sabır işi.

Sekiz seans lazere gittim. Her yerimde işe yaradı bir tek kollarımda yaramadı. Aksine kalınlastı, paket bitince bıraktım ben de. Şimdilik epilatörle alıyorum, kışın iğneli epilasyonla halledicem.

niye bu kişi size garantör diye sorma ihtimalleri düşük. nerden tanıyorsunuz diye sorabilirler, daha önce asistanlk yaptım diye açıklarsınız. bana da hocam garantör olmuştu ilk gidişimde. o kişi -özellikle bir Alman- garantör olmayı kabul ettikten sonra niyesini sormazlar.
Ayrıca bu işlerde mümkün mertebe yalan söylemeyin. Vizedekiler aptal değil.

oyle bir yalan soylemeyin bence. garantor olmuyor o zaman isveren oluyor, ceviri editorluk islerini size vermekten vazgecerse nolacak diye sorabilirler. masrafimi kendim cikaracagim falan da demeyin calismaya mi gidiyorsun okumaya mi derler. Asistanligini yapmistim, yakiniz arkadas olduk zamanla falan deyin. bok gibi oldu cumle ama ana fikri anladiniz.

asla yaninda calisacagim ceviri yapacagim deme. Calisma iznin olmayacaksa problem olur. Tabi mevzuata bakmak lazim, ogrenci vizesiyle gidenler ogrenci olduklari okulda 20 saate kadar calisabilirler tarzi birsey varsa, o zaman soyleyebilirsin. Ama bence hic karistirma. Garantor olmak, masraflarini karsilayacagim demek degil zaten. Eger sen kendi masraflarini karsilamazsan o senin yerine odeyecegini soyluyor. Yani o finansor degil, sadece kefil.

ula video açılmadan bi aduket tarikatı vardı bende onu paylaşayım dedim sen meğer onu açmışsın

komik müzik falan süper eğlenceli dayılar uçmuş ayrı

zikir deniyor literatürde yersen :)
en çok Şeyh Nazım Kıbrısi'nin ritüellerine benziyor ama belki hiç alakasız kendi halinde takılan bi gruptur.

-ıp, -ip ekleri zarf fiil yapıyor sanırım. zarf fiilin ing. karşılığı neyse o işte.

Tamam, ben de tam olarak onu soruyorum.

o -ıp -ip'ler bizde genelde cümleleri birleştirmek için kullanılıyor this decision is revolutionary/being a revolutionary decision diye girip ..."and" veya başka bir bağlaç koyup devam edebilirsiniz cümle anlamına göre (yani adam aslında "niteliğindedir ve .... "demiş gibi)